metal işçileri bülteni

Transkript

metal işçileri bülteni
İşçi Bülteni Özel Sayı No:1354 * Mayıs 2016
METAL İŞÇİLERİ
BÜLTENİ
Metal İşçileri Birliği - MİB
Metal fırtına yol gösteriyor!
Kölelik yasalarına karşı
birliğe, mücadeleye!
M
etal fırtınanın
yıldönümündeyiz. Gençtiğimiz
yıl onlarca fabrikada, binlerce
yürek olduk, yapılamaz denileni yaptık,
metal işçilerinin birliğini kurduğunda neler
başarabileceğini dosta düşmana gösterdik.
Değiştirilemez denilen satış sözleşmesini
mücadelemizin gücüyle deldik, ek
kazanımlar elde ettik. Yıkılmaz denilen Türk
Metal’in saltanatını salladık. Bizlere kölece
çalışma ve yaşam koşullarını reva görenlere,
metal işçilerinin gücünü gösterdik.
Üretimden gelen gücümüzü
kullandığımızda karşımızda hiç bir gücün
duramayacağını işaret ettik. Sadece metal
işçileri için değil, tüm işçiler için umut
olduk, üzerimize çöken karabulutları
dağıttık. Bütün bunları kendi öz gücümüz ve
birliğimizle başardık.
Ama henüz yolun başındayız.
Deneyimlerimizden öğreniyor, gelecek
için güç biriktiriyoruz. Birliğimizin gücü
karşısında telaşa kapılan MESS, Türk Metal
ve hükümet bizlere topyekün saldırmaya
devam ediyor. İşten atmalar, hak gaspları ve
kölelik yasaları peşi sıra bizlere dayatılıyor.
Kölelik düzeninin pekişmesi anlamına gelen
Kiralık İşçi Büroları yasası meclisten geçmiş
bulunuyor. Sırada kıdem tazminatımızın
gaspını içeren yasal düzenleme var. Çalışma
yaşamını derinden etkileyecek ve
güvencesiz, kölece çalışma koşullarının
ağırlaşması olan bu yasaya karşı başta biz
metal işçileri olmak üzere tüm işçilerin karşı
durması temel bir zorunluluk durumunda.
Metal fırtına bizlere yürünmesi gereken
yolu gösteriyor. Fabrikalarda birliğimizi
kurmak, kölelik düzenine karşı, işbirlikçiihanetçi sendikalara karşı, haklarımız ve
geleceğimiz için omuz omuza verelim. Yıkım
yasalarını mücadelemizle hükümsüz kılalım.
METAL İŞÇİLERİ BİRLİĞİ - MİB
Dört bir yanda 1 Mayıs!
“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”
Türkiye’nin dört bir yanında 1 Mayıs işçiler,
emekçiler ve gençler tarafından çoşkuyla
kutlandı. Yaratılan korku ortamına rağmen on
binlerce insan her sene olduğu gibi bu sende
alanları doldurdu.
Bursa’da gerçekleştirilen 1 Mayıs’ta “İşçilerin
birliği sermayeyi yenecek!” pankartı ile
katıldığımız mitingde, MİB’in korteji görsel olarak
oldukça dikkat çekti. 1 Mayıs’a ayrıca Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası TOMİS’te kendi
pankartları ile katılım sağladı.
Ankara’da aylardır yaratılan korku atmosferine rağmen 10 bine yakın kişi 1 Mayıs için Kolej
Meydanı’nı doldurdu. Gerçekleştirilen 1 Mayıs’ta
ise Türk-İş adına Türk Metal Sendikası’nın
konuşması Klisom işçileri tarafından protesto
edildi. Sincan İşçi Birliği “Zincirleri kıra kıra geliyoruz” pankartıyla 1 Mayıs’a katıldı.
İzmir’de Konak Meydanı ve Alsancak
Limanı’ndan olmak üzere iki ayrı koldan yapılan
yürüyüş sonrasında Gündoğdu Meydanı’nda miting gerçekleştirildi.
Ege İşçi Birliği mitinge “İşçilerin birliği, sermayeyi yenecek!” yazılı pankartıyla katıldı. Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası, Metal İşçileri
Birliği, Direnişçi Kastaş işçileri, İnşaat işçileri, Tüm
Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası’da Ege İşçi
Birliği bileşeni olarak mitinge katıldı ve kendi
flamalarıyla dövizlerini taşıdı. Ayrıca Gürmak ve
Kocaer direnişçileri de Ege İşçi Birliği saflarında
yerlerini aldılar.
İzmit’te 1 Mayıs Sabri Yalım parkında saat
12.00’de toplanma ile başladı. Çeşitli siyasal
kurum ve derneklerin katıldığı mitingde “Metal
Fırtına yol gösteriyor! İşçilerin birliği sermayeyi
yenecek!” şiarlı pankartıyla TOMİS’te yerini aldı.
Gebze’de 1 Mayıs mitingi için sabah saat
09.00’da işçi ve emekçiler toplanmaya başladı.
Petrol-İş, Kristal-İş, TÜMTİS, Tek Gıda-İş, Birleşik
Metal-İş, Eğitim Sen başta olmak üzere bir dizi
sendika ve demokratik kitle örgütü yer aldı.
İstanbul’da bu yıl iki ayrı alanda 1 Mayıs
eylemi gerçekleşti. Bir tarafta DİSK, KESK, TMOBB
ve TTB’nin ortak çağrısı ile Bakırköy Halk
pazarında 1 Mayıs programı gerçekleştirilirken,
diğer tarafta, devletin keyfi yasağına rağmen Taksim iradesi ortaya konuldu.
Taksim’e çıkmak için gösterilen mücadelenin
sonucunda onlarca insan gözaltına alındı.
Adana'da 1 Mayıs’ta İlk önce 1 Mayıs Tertip
Komitesi “bomba ihbarı” nedeniyle mitingi iptal
etti. Daha sonra devrimciler ve demokratik
dernekler saat 17.00'de Uğur Mumcu
Meydanı'nda miting kararı aldılar
BDSP'liler Uğur Mumcu Meydanına giderken
çevik kuvvet yollarını keserek meydana gidişlerini
engelledi. Bunun üzerine Atatürk Parkı'nda
“Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği /
BDSP” yazılı pankartı açan 4 BDSP'li gözaltına
alındı.
Kiralık işçilik yasası ne getiriyor?
S
İSİG Meclisi Nisan ayı iş
cinayetleri raporunu
açıkladı
İ
SİG Meclisi raporuna göre yılın ilk dört
ayında en az 586 işçinin yaşamını yitirdi.
Raporda, Ocak ayında en az 115, Şubat
ayında en az 143, Mart ayında en az 160,
Nisan ayında ise en az 168 işçinin yaşamını
yitirdiği bildirildi.
2
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
Kayseri’de kentin farklı noktalarından işçi ve
emekçiler, saat 16.00’da Mimar Sinan Parkı’nda
başlayan 1 Mayıs mitingine katıldı. Kayseri 1
Mayıs’ının bittiği sıralarda dağılan kitleye devletin güdümündeki faşist çeteler ve polis
ortaklaşa saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda 11 kişi
hafif yaralandı.
Çorlu’da Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası’nın
da bileşeni olduğu Çorlu 1 Mayıs Platformu miting düzenledi.
Saat 13.30’da eski itfaiye önünden toplanmaya başlayan işçi ve emekçiler buradan
yürüyüşle başladı.
İller’de 1 Mayıs
1 Mayıs Bolu, Edirne, Sivas, Antalya, Samsun,
Aydın, Didim, Eskişehir, Balıkesir, Sinop, Konya,
Ordu, Çorum, Zonguldak, Elazığ, Trabzon,
Artvin, Kırklareli, Denizli, Amed, Hakkari, Ağrı,
Van, Elazığ, Batman ve Bitlis’te alanlara binlerce
insan çıkarak 1 Mayıs’ı kutladı.
ermaye devletinin Özel İstihdam
Büroları (ÖİB) aracılığıyla sömürüyü kat
be kat arttırıp esnek ve güvencesiz
çalışmayı temel çalışma biçimi haline getirme
ayaklarından biri olan kiralık işçi yasa tasarısı beraberinde birçok saldırıyı da getirerek geçtiğimiz
günlerce meclis genel kurulundan geçirildi. Geçirilen yasaya göre;
Taşeron çalışmayla birlikte aslında var olan
esnek ve güvencesiz çalışmanın boyutu geçirilmek istenen bu yasayla birlikte arttırılmış olacak.
Çalışan işçilerin 4/1’inin kiralık işçi olabilecek.
1-9 arası işçi çalıştıran yerler 5 işçiye kadar, 10'un
üzerinde işçi çalıştıran yerler ise yüzde 25
oranında kiralık işçi çalıştırılabilecek.
Maaşlar, sigortalar, tazminatlar vb. herhangi
bir ödeme işçi simsarlarının elinden yapılacak ve
işçiler asıl patrona değil ÖİB'lere bağlı olacak.
İş güvencesi ortadan kalkacak. Gerek kadrolu
olan gerekse kiralanan işçinin hiçbir iş güvencesi
olmayacak. Patronlara hiçbir yaptırım
uygulanmadığından işten atma kolaylaşacak ve
artacak.
Sigorta primleri kesik kesik yatacağından
emekli mezarda bile olunamayacak.
Bir işte sürekli çalışmanın ortadan kalkmasıyla
örgütlenme ve sendikalaşmada ortadan kalkmış
olacak. Ayrıca ücret zammı, kıdem tazminatı,
haftalık ve yıllık izin fiili olarak ortadan kalkacak.
Mevsimlik tarım işlerinde, temizlikte, hasta,
yaşlı bakımı, ev işlerinde süresiz olarak işçi
kiralanıp, çalıştırılabilecek.
Kiralanan işçi çalıştığı yerdeki işçi sayısına ve
işçilere dahil tutulmayacak. Kiralanan işçi iş
sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarından da
yararlanamamış olacak.
Nereden bakılırsa bakılsın bizleri alınıp satılan
nesne olarak gören, onurumuzla dalga geçen bu
yasaları yırtıp atmalıyız. Birleşirsek, mücadele edersek bunu başarabiliriz. Ya insanca yaşam ve
çalışma koşulları için mücadele edeceğiz ya da
kollarımıza vurulan kölelik zincirleri daha da
kalınlaştıracağız.
Metal Fırtına’nın sesi, soluğu, gücü;
Kadın işçiler ve işçi eşleri
T
ürk Metal (TM) çetesini kökünden
sarsan, MESS’i çatırdatan metal
fırtına 1 yılında. Binlerce metal işçisi,
metal işçilerinin emeğinin üzerine saltanat
kuran TM çetesine, MESS’e ve uşaklarına artık
yeter diyerek çıktılar yola. 'İşgal, grev, direniş'
silahını kuşanan işçiler hem sermayeye TM
çetesine karşı mücadelede yeni bir dönemin
kapılarını açtılar.
Çoğunluğunu erkek işçiler oluştursa da
fırtınayı kasırgaya çeviren, direnişin lokomotifi
olan, sermayeye vurulan balyozu ellerinde
taşıyan kadın işçiler de direnişin ön saflarında
yerlerini aldılar.
Hepimiz gördük “Pembe Delphi’lileri”,
işittik hep bir ağızdan “TM defol!”
haykırışlarını...
Hepimiz gördük erkek işçi kardeşleriyle
omuz omuza yürüyüp, polisin fabrikayı
basarak zorla çıkarttığı Arçelik LG’nin kadın
işçilerini…
Hepimiz gördük Renault’da direnişi
başından sonuna kadar taşıyan direnişçi kadın
işçileri…
Hepimiz gördük EGO’nun, Ford’un,
Mako’nun, SNOP’un yiğit metal işçisi
kadınlarını…
Hepimiz gördük direniş sürecinde eşlerini,
kardeşlerini, arkadaşlarını yalnız bırakmayıp
fabrikanın önüne çocuklarıyla gelen işçilerin
eşlerini, annelerini, kız kardeşlerini…
“Direnin! Sonuna kadar yanınızdayız.”
demişti Ford Otosan, Tofaş, MAKO, Coşkunöz
ve birçok fabrikadan işçi aileleri.
Bazıları direnişin fotoğraflarına
yansımadılar ama birçok fabrikada direnişin
içinde yer alarak, direnişe ses oldular, soluk
oldular, güç oldular. “MİB bize kıvılcımdan
ateş çıkartmayı öğretti” diyordu Renault’da
işten atılan bir kadın işçi, işe başlayacağı yerde
mücadele edeceğini, mücadeleyi
büyüteceğini de ekliyordu.
Sermaye ve uşaklarının kalbine
balyozlarını indiren metal işçisi kadınlarla işçi
aileleri de fırtınayı yaratanlardandı.
Kıvılcımdan ateş çıkartanlar, dayanışmanın en
önemli ve en güzel örneğini sergilediler.
Bize birçok ders bırakan metal fırtına,
direnişin ileriye taşınmasında, kazanılmasında
kadın işçilerin ve işçi ailelerin katılımının önemini bir kez daha göstermiş oldu.
Önümüzdeki sürece hazırlanırken birliklerimizi şimdiden oluşturmalı, metal işçisi kadınlar
da bu birliklerde yerlerini alarak yeni
fırtınalara daha örgütlü bir şekilde
hazırlanmalıdır.
1 yıl önce kadınıyla, erkeğiyle MİB balyozunu TM çetesinin başına indirerek sermayenin uykularını kaçıran metal işçileri,
sömürü ve köleliğe dayalı bu kapitalist düzene
de günü geldiğinde balyozunu indirecektir.
Derby fabrikasında yaşananlar üzerine...
B
irkaç ay önce BMİS’te örgütlenmeye
başlayan Derby işçileri, kısa sürede
200’e yakın işçiyi sendikaya üye
yapmasının ardından, işten atma saldırısı ile
karşılaştı. Sendikalaştıkları için Derby’den 5
işçi işten çıkartıldı.
Derby’de tüm bunlar yaşanırken, BMİS,
olağanüstü genel kurula hazırlık bahanesiyle
Derby işçilerini ilgisiz bıraktı. BMİS’in yolunu
tutan işçileri atalete sürüklemesi de işçilerin
örgütlenme sürecini etkilemiş oldu.
Derby patronu bu süreçte Çelik-İş’le
anlaştı. Çelik-İş Gebze Şubesi bu kirli
anlaşmanın ardından patronun da desteği ile
baskı ve tehdide başvurarak birçok işçiyi üye
yaptı.
Derby işçileri nasıl kazanır?
Öncelikle komitelerde örgütlülüklerini
güçlendirmeli, patron işbirlikçisi sendikaya
pirim verilmemelidirler. Patronun kendi denetiminde bir sendika istediği açıktır. Çelik-İş’le
anlaşması bundandır. İşçiler Çelik-İş'ten hesap
sormalı, patron işbirlikçisi bu ağa takımının
fabrikaya girmelerine dahi izin vermemelidirler.
Yasal süreçlere bel bağlayarak bir yere
varılamaz. Sorunları çözecek olan işçilerdir.
EKU’ da patron-sendika
işbirliği ile 30 işçi işten atıldı!
G
ebze TAYSAD'da bulunan EKU Fren Kampana'da 30 arkadaşımızla birlikte işten
atıldık. İşten atma saldırısı, "üretimde
daralma" bahanesine dayandırıldı.
Geçtiğimiz aylarda sözleşme yaptık. Patron %5
önerdi. Biz %17,5 istedik. Sendika ısrarla bizi ikna etmeye çalışsa da biz kararımızın net olduğunu
vurguladık. Bir ay boyunca işe giriş-çıkışlarda eylemlerle fabrikayı ve TAYSAD'ı inlettik. Eylemlere öncülük
yapan arkadaşlara sürekli baskı uygulandı ancak biz
yılmadık.
Mücadelede kararlı olmamız üzerine patron
%10'a yükseldi yılmadık, %13'e yükseldi yılmadık
eylemlerimize devam ettik. Sendika ikna etmeye
çalıştı, grevden korkutmaya çalıştı, karşısında dimdik
durduk. Gerekirse grev dedik. Bu arada patron bazı
işçileri geri çekmeyi başardı. Şubat ayında bir gece
bizden habersiz %15'e imza attılar. Ama %5'ten
%15'e çekmeyi eylemlerimizle başarmıştık.
Bu arada eylemlere öncülük eden arkadaşların
hepsini mimlemişler. Mayısın 15'inde yeniden
sözleşme masasına oturulacaktı. 29 Nisan'da
sözleşme süreci başlamadan mücadeleci işçileri birbirinden habersiz işten attılar.
Daha hazırlıklı, daha sıkı davranmalıydık. Beceremedik. MİB'in "taban örgütlülüğünü
oluşturalım/birlikte mücadele edelim" çağrısını hayata geçirme başarısı gösteremedik. Bu ihmalin bedelini ödüyoruz.
Çelik-İş Gebze Şubesinin ve başındaki Şerafettin
Koç'un siciline bir ihanet daha eklendi. Suç dosyası
kabardıkça kabarıyor. Biz işten atıldığımızda ağzının
payını vermeliydik.
Bize, “olur böyle şeyler, dava açmayın” dedi. Yani
“her şeyden haberim var, patrona zeval gelmesin
fazla” diyor. Tüm işçileri bu ihanetçilerden, patron
sendikalarından hesap sormaya, daha sıkı bir
örgütlülük oluşturmaya, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyorum.
EKU İşçisi
HONDA’da eylem
G
Sömürü çarkları ile pasif veya patroncu
sendikal çarklar arasında ezilmek istemiyorsak
hızla bu dağınıklığa son vermeliyiz. O ya da bu
sendikanın ne dediğinden daha önemli olan
Derby işçilerinin ne diyeceğidir.
Derby'de patronun zam aldatmacası
tutmamış, Derby işçileri eylemler
gerçekleştirmekten çekinmemişti. Şimdi de
omuz omuza verip mücadeleye sarılmak ve
haklarımızı söke söke almaktan başka çıkış
yolumuz yoktur.
ebze Şekerpınar’da bulunan HONDA
fabrikasında brüt 300 TL zam yapılmasının
ardından işçiler eylem gerçekleştirdi.
Zammın açıklanmasının ardından 2 gün yemek
boykotu yapan işçiler, fabrika içerisinde yürüyüş
gerçekleştirerek düşük zammı protesto ettiler. Servisleri 40 dakika geç kaldıran işçiler zam oranını kabul etmeyeceklerini dile getirdiler. İşçilerin tepkisinden
rahatsız olan amirler, eylemlere devam edilmesi durumunda işten atma olacağı tehdidi savurdular.
Kan emici TM, Honda önünde
Honda’da zam için başlayan eylemi duyan TM
yaklaşık 50 kişiyle Honda önüne gelerek eylem yaptı.
Honda işçileri TM’ye gereken cevabı verdi
TM’nin kapıya geldiği gün Honda işçilerinden hiç
biri TM’ye yüz vermeyerek direk servislere bindiler.
Honda işçileri TM’nin para kokusu aldığı için fabrika
kapısına geldiğini ifade ederek, TM’nin Honda’ya asla
girmeyeceğini belirttiler.
“TM’yi kovacaktık. Herkes zor tuttu kendini. Ne
işimiz var onlarla. Honda işçisi TM’nin ne olduğunu
biliyor. Boşuna kapımıza gelmesinler. Gitsinler kendi
üyelerine baksınlar. Sendikasız olmamıza rağmen
onların üyelerinden daha iyi koşullarda çalışıyoruz ve
daha yüksek maaş alıyoruz.” İfadelerini kullanan işçiler,
TM çetesinin metal işçileri nezdindeki “imajı”nın nasıl
da yerlerde süründüğünü göstermektedir.
METAL FIRTINA 1. YILINDA MET
Metal işçilerinin geçtiğimiz yıl Bosch sözleşmesinin
imzalanması ile başlayan mücadele süreci Türkiye’de
100’ü aşkın fabrikada yankı buldu. Metal işçilerinin
şanlı direnişi 1. yılında metal işçilerine yol gösteriyor.
Bosch’ta imzalanan sözleşme ile
Metal Fırtına başlıyor!
14 Nisan; Bosch'ta imzalanan sözleşmenin, TM’nin
MESS’le imzaladığı sözleşmeyi aşması üzerine Renault
işçileri ilk eylemi gerçekleştirdi. TM’nin imzaladığı TİS’i
reddeden Renault işçileri kaporta bölümünde üretimi
durdurarak sendika yönetimini fabrikaya çağırdı ve
protestolar yaptı. Reno’da gerçekleştirilen protestolar
her gün artarak devam etti.
18-19-20-21 Nisan; TM'ye olan öfke patladı ve
hızla Bursa'da ki metal fabrikalarına yayıldı. Renault’un ardından Tofaş, Mako, Coşkunöz, Ototrimve
Valeo'da protesto eylemleri başladı. Coşkunöz ve
Mako işçileri TM'nin Altıparmak'taki Şube binası
önünde eylem yaptı.
26 Nisan Kent Meydan’ı buluşması kararı alındı!
22 Nisan; Renault fabrikası önünde, Renault,
Tofaş, Coşkunöz, Mako ve diğer fabrikalardan işçiler
adına yapılan toplantıda MİB'in önerisi tartışılarak 26
Nisan'da Kent Meydanı'nda buluşma kararı alındı ve
TM’ye son ihtar verildi. Devam eden günlerde TM’ye
öfke Bursa’da hemen hemen her fabrikaya yayılırken,
Anadolu’nun birçok kentinde bulunan metal
fabrikalarından da tepkiler gelmeye başladı.
26 Nisan Kent Meydan’ı buluşması gerçekleştirildi!
26 Nisan; MİB öncülüğünde metal işçileri Kent
Meydanı’nda görkemli buluşmasını gerçekleştirerek,
öfkelerini haykırdı. Tüm engellemelere, karalamalara
ve fabrikalarda konan fazla mesailere rağmen binlerce
metal işçisi Kent Meydanı'na aktı. Fabrikalar kortejlerini oluşturup hep birlikte, kol kola alanda yürüyüş
gerçekleştirdi. Metal işçileri Kent Meydanı’nda TM'ye
5 Mayıs'a kadar süre tanıdı. İşçiler talepleri kabul
edilmediği takdirde istifa edeceklerini açıkladılar...
27-28 Nisan; Metal işçileri protestolara devam etti,
dağınıklığa son vermek için kurullarını kurmaya, istifa
için ise E-Devlet şifrelerini almaya başladılar...
Fabrikalar Arası Koordinasyon Kurulu toplandı!
29 Nisan; Renault, Coşkunöz ve Mako’dan öncü
işçilerin oluşturduğu Fabrikalar Arası Koordinasyon
Kurulu ilk toplantısını gerçekleştirdi. Metal işçilerinin
mücadelesi böylelikle yeni bir aşamaya ulaştı.
Dağınıklık aşıldı ve ortak talepler kamuoyuna duyuruldu. Fabrikalar Arası Koordinasyon Kurulu ikinci
toplantısını 3 Mayıs’ta gerçekleştirdi. 2. toplantı’da 5
Mayıs istifa günü planlaması yapıldı.
4
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
4 Mayıs; Metal işçilerinin taleplerine karşılık vermeyen TM ve MESS'e karşı 5 Mayıs'ta planlanan toplu
istifa öncesi işçiler BTSO alanında buluşarak son sözlerini söylediler.08.00-16.00 vardiyası çıkışında
toplanan işçiler son uyarılarını yatılar.
Metal işçileri istifaları başlatıyor!
5 Mayıs; MİB ve Fabrikalar Arası Koordinasyon
Kurulu öncülüğünde, TM'ye verilen sürenin
dolmasıyla BTSO alanında toplu istifalar başladı...
23.30-07.30 vardiyası çıkışında alana ilk önce
Coşkunöz işçileri geldi. Türk Metal çetesi istifa için
sıraya geçen işçilere saldırdı. Bir Reno işçisi ile Kızıl
Bayrak muhabiri TM’nin gerçekleştirdiği saldırıda
yaralandı. Alandaki istifa toplantısı provokasyon nedeniyle yapılamadı. TM çetesi işçilere saldırdı, bir
Reno işçisi ve bir muhabir yaralandı... Alandaki istifa
toplantısı provokasyon nedeniyle yapılamasa da işçiler
telefonlarından ve evdeki bilgisayarından istifalara
başladı.
Tofaş işçileri de işçi kanı döken TM çetesine sessiz
kalmadı öğle yemeğinde temsilcilik önünde bin işçiyle
protesto eylemi gerçekleştirdi.
Reno işçileri ilk saldırıyı püskürtüyor!
6 Mayıs; Renault'ta gece vardiyası girişinde 2
işçinin kartının okunmaması üzerine içerideki vardiya
çıkmayarak, dışarıdaki vardiya girmeyerek üretimi
durdurdular. 3 saat süren direnişin ardından yönetimin geri adım atmasıyla üretim yeniden başladı.
Eylemler 5 Mayıs’ın ardından çığ gibi büyüdü. Her
geçen gün büyüyen eylemlere Delphi, SKT, Valeo,
Orau, TBVC Beltan, Nobel Automotive, Deniz Johnson Kontrols, Farba, Maysan Mando, Rollmech, Gemlik Ficosa, Gemlik Valeo, Tredin, Beylikdüzü Arçelik ve
Ford Otosan fabrikaları da katılınca direniş tüm ülkeye
yayıldı.
İlk fiili grev 14 Mayıs’ta Reno işçilerinden!
14 Mayıs;13 Mayıs günü MESS eyleme katılanları
tehdit edip zam talebini karşılamayacağını açıklayınca
üretimi durduran Reno işçileri direniş ateşini yaktı...
Reno işçilerinin ilk eyleminden bir ay sonra hareket
yeni bir eşiğe girmiş oldu. Artık metal işçileri için fiiligrevlerle mücadele dönemi başladı.
Fiili grevler yayıldı, sınıf dayanışması büyüdü!
15 Mayıs; Reno'nun ardından 15 Mayıs'ta Tofaş ve
Coşkunöz işçileri 18 Mayıs’ta Mako işçileri, 20
Mayıs’ta Ototrim işçileri "Hak yoksa Üretim de yok"
şiarıyla üretim durdurdu.
19 Mayıs; Ford Otosan işçileri, Kocaeli Seka Park
buluşması ile istifaları başlattı. Meydana çıkışın
ardından talepler için işçiler üretimi durdurma kararı
alırken, Ford Otosan yönetimi ise üretime ara verdiğini
açıklayarak eylemi engellemeye çalıştı.
Bir ayda direniş 40 fabrikaya yayıldı!
Metal Fırtına artık Türkiye’nin dört bir tarafına
yayılmıştı. Metal Fırtına ilk başladığı günden bir ay
sonraya kadar 40 fabrikada yankı buldu. Gebze ZF
Sachs, Orhan Holding, Teknik Malzeme, Matay, Sıla
Teknik, Beyçelik, Şahince, Trakya Döküm, ORS Rulman, VLE Elektrik, Gebze Farba, Eskişehir Şekermak,
Eskişehir Otosan ve Türk Traktör fabrikalarında da
metal fırtınanın esemeye başlamasıyla direniş bir ayda
40 fabrikayı sardı.
Polisten sermaye için MİB Operasyonu!
20 Mayıs; Fabrikalarda direnişi kıramayan MESSTM çetesine “polis çetesi” eklendi. 20 Mayıs’ta
saldırıya geçen polis grevlerin gücünü birleştiren MİB'i
hedef aldı. Bursa'da evlere baskın düzenleyen polis 10
Metal İşçileri Birliği üyesini gözaltına aldı. 5 gün süren
hukuksuz gözaltının ardından 25 Mayıs'ta mahkemeye
çıkarılan MİB üyeleri metal grevlerini sahiplendiler;
duruşmanın ardından serbest bırakıldılar.
Ankara’dan ilk kıvılcım çakıldı…
21 Mayıs; Ankara ve Sakarya'daki Türk Traktör
fabrikalarında "Her yer Reno, her yer direniş" diyen
işçiler üretim durdurarak TM'den istifalara başladı.
Renault, Tofaş, Mako ve Ototrim'de fiili grev
devam ederken, Coşkunöz'de yönetimin ayak oyunları
nedeniyle direniş sonlandı. Türk Traktör’de ve ORS
fabrikasının torna bölümünde üretimin durması ile
birlikte direniş Anadolu'da büyümeye başladı.
Ford Otosan işçileri üretim durdurdu!
Aynı gün Kocaeli’de de Ford Otosan işçileri Sabri
Yalım Parkı’nda büyük işçi buluşması gerçekleştirdi.
Buluşmanın ardından Ford Otosan yönetiminin iş başı
çağrısına Ford Otosan işçileri üretim durdurarak
cevap verdi.
22 Mayıs; Tofaş işçileri yönetimle yapılan anlaşma
sonrası üretime başladı. 23 Mayıs’ta Mako'da, 24
Mayıs’ta Ototrim'de Tofaş'la aynı maddeler üzerinde
yönetimle anlaşma sağlayan işçiler üretime başladı.
Renault yönetimi ile toplantı yapan işçiler ise Tofaş
anlaşmasının dayatılmasına tepki gösterdiler ve greve
devam kararı aldılar.
25 Mayıs; Ford Otosan İnönü fabrikasında işçiler
üretimi durdurdu.
26 Mayıs; Metal Fırtına Arçelik fabrikalarını sardı.
İşten çıkarılan 5 arkadaşlarını sahiplenen Eskişehir
Arçelik işçileri üretimi durdurdu. Aynı günlerde Bolu
Arçelik'te de istifa ve eylemler başladı.
27 Mayıs; Direnişi ateşleyen ve metal fırtınanın
kalesi haline gelerek destan yazan Reno'da yönetimle
imzalanan protokol çerçevesinde üretim başladı.
Arçelik-Lg işçileri Gebze'de eylemler yaptı.
Sendikalı/sendikasız her yerde
fiili-grevle kazanım!
28 Mayıs; Sendikasız Er Metal fabrikasında ücretlerine zam isteyen işçiler üretimi durdurdu. Kocaeli
DYTECH fabrikasında gece vardiyasında ki işçiler TM'den istifa edip, ücretlerine zam talebiyle üretimi dur-
TAL İŞÇİSİNE YOL GÖSTERİYOR!
durdu.
Ford Otosan Gölcük ve İnönü fabrikalarında ve
Türk Traktör'de fiili grev devam ederken, direniş ateşi
Aksaray Mercedes, Borusan Mannesman, Sakarya
Otokar, Ege Endüstri, Hema Döküm, Çayırova Arçelik,
Karsan, Sakarya Arma Filtre, Bosch Rexort, Ankara
Arçelik, Sapanca Federal Mogul, Kocaeli Federal
Mogul, Aka Otomotiv, Fontana ve Enpay
fabrikalarında yankı bulmasıyla direniş ateşinin yankısı
59 fabrikaya ulaşmış oldu.
29 Mayıs; Er Metal işçilerinin bayram parası, erzak
yardımı, 2 TL'lik zam talepleri için patron masaya oturmak zorunda kaldı. Er Metal işçileri gerçekleştirdikleri
fiili grev, patronun söz vermesi üzerine sonlandırıldı.
Fiili grevler yayılıyor!
1 Haziran; BMİS'te örgütlendikleri için işten atılan
arkadaşlarını sahiplenen Klisom işçileri üretimi durdurdu. MESS'in 1000 tl ödemesi fabrika yönetimi
tarafından verilmeyen BMİS üyesi Metro Wheels
işçileri üretimi durdurdu. Sendikasız Baykal Makina'da ücretlerine zam talep eden işçiler iş bıraktı.
2 Haziran; TM'den istifa eden Şahince’de ve Gebze
Akplast’ta işten çıkarılmalara karşı işçiler üretimi durdurdu.
3 Haziran; Klisom işçileri grevle kazandı ve üretim
başladı. Türk Traktör Erenler ve İnönü fabrikalarında
Tofaş'la yapılan anlaşmanın aynen uygulanacağı sözü
üzerine üretim başladı. Ford Otosan Gölcük ve İnönü
fabrikalarında grev sona erdi.
BMİS'te örgütlü Tuzla Federal Mogul fabrikasında
işçiler üretimi durdurdu.
4 Haziran; Ford Otosan İnönü’de işten atmaları
protesto eden işçiler kısa süreli iş bırakma eylemi
gerçekleştirdi. Pres Metal'de vardiya değişiminde
içerideki işçiler çıkmadı, dışarıdaki işçiler girmedi.
İşçileri ikna edemeyen yönetim şartları kabul edince
eylem sonlandırıldı. Ücretlerini alamayan Aliağa EMC
işçileri 2 saat üretim durdurma ardından ücretlerini
alarak eylemi sonlandırdılar.
22 Haziran; Er Metal'de sözünde durmayan yönetime karşı bir kez daha üretim durduruldu. Bir gün
süren direnişin sonunda Er Metal işçilerinin talepleri
kabul edildi.
23 Haziran; MESS'in sadaka iyileştirmesine karşı
başta Renault, Tofaş, Coşkunöz ve Mako olmak üzere
bütün fabrikalarda tepkiler yükseldi, eylemler yapıldı.
Tofaş'ta saldırıya geçen yönetim 82 işçiyi işten çıkardı,
işçiler fabrika önünde eyleme geçti.
24 Haziran; Mako'da işten çıkarılan onlarca işçi,
kendilerini destekleyen arkadaşlarıyla birlikte direniş
başlattı.
Fiili-grevler Türkiye’nin dört bir tarafında
yayılmaya devam ediyor
25 Haziran; Gebze ZF Sachs işçileri talepleri için
üretimi durdurdu. TM'ye tepki gösteren 15 işçinin
işten çıkarılması üzerine Gebze OPSAN işçileri üretim
durdurdu.
Mako'da işten çıkarılmaların ardından işçiler
yeniden fabrika önünde toplanıldı, yeterli birlik
sağlanamadığından direniş sonlandırıldı.
26 Haziran; ZF Sachs işçilerinin direnişi anlaşmaya
varılması sonrası sona erdi.
27 Haziran; Opsan işçileri, bazı taleplerinin kabul
edilmesinin ardından direnişe son verdiler.
2 Temmuz; Arçelik- LG işçileri baskılara karşı üretimi durdurdu. Kocaeli Dytech işçileri de TM'nin fabrikadan gönderilmemesi ve baskı yapılması nedeniyle
üretimi durdurdu.
Metal işçileri yeni sendikalarını kurdular!
3 Temmuz; Metal işçileri yeni sendika için çıktıkları
yolda kurdukları Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri
Sendikasının kuruluşu için resmi girişimlerde bulundu.
Yeni sendika için yola çıkıldı
7 Haziran; Çok sayıda kentten ve fabrikadan öncü
işçi bir araya gelerek gerçekleştirdikleri toplantıda yeni
sendika kararını aldı.
Reno işçileri ikinci saldırıyı da püskürtüyor!
8 Haziran; Reno işçileri bir işçinin kartı basmayınca
fabrikayı terk etmeme eylemi yaptı. İşçilerin birliği
kısa sürede sonuç getirdi. İşten atılmak istenen işçi
geri aldırıldı.
ORS Rulman fabrikasında seçtikleri temsilcilerin
yönetim tarafından kabul edilmemesine tepki
gösteren işçiler üretimi durdurdu.
9 Haziran; ORS'de anlaşma sağlanması ardından
üretim başladı. Tofaş'ta 2 öncü işçinin atılması üzerine
işçiler üretimi durdurdu, yönetimin geri adım
atmaması ve birliğin sağlanamamasından dolayı
direniş sona erdirildi.
Trakya'da ilk fiili grev, ilk kazanım!
10 Haziran; Çorlu EGO'da TM sendikasına tepki
gösteren 5 işçinin çıkarılmasına tepki gösteren işçiler
“Arkadaşım yoksa üretimde yok!” diyerek üretimi
durdu. Ego işçileri, taleplerinin kabul edilmesiyle 2
gün sonra direnişi sonlandırdı.
17 Haziran; Cansan Alüminyum ve Rollmech
fabrikalarında TM'ye karşı eylemler yapıldı.
5 Temmuz; Arçelik-LG işçilerinin fiili grevi sürerken,
yönetim fabrikaya çevik kuvvet sokarak işçileri zorla
dışarı çıkardı. Direnişteki 173 işçinin işine son verildi.
Arçelik-LG işçileri fabrika önünde direnişe geçtiler.
6 Temmuz; Trakya Döküm işçileri işten atmalara
karşı üretimi durdurdu. Direniş jandarmanın baskısı
sonucu sonlandırıldı.
21 Temmuz; Önce 11 işçiyi ardından 12 işçiyi işten
atan Enpay yönetimine karşı işçiler üretimi durdurdu.
26 Temmuz; Enpay işçilerinin grevinin 7. gününde
yönetim fabrikaya polis soktu. TOMA’nın da girdiği
fabrikada işçiler zorla dışarı çıkartıldılar. Bu saldırıda 5
işçi gözaltına alındı. Polis saldırısı ile 61 işçi daha Enpay'da işten atıldı. Enpay işçileri kapı önünde direnişe
geçtiler.
ORS ve Kocaer işçileri üretim durdurdu!
26 Ağustos; ORS fabrikasında yönetimin baskısına
tepki gösteren işçiler üretimi durdu.
Kocaer Haddecilik'te işten çıkarılan arkadaşlarını
sahiplenen işçiler üretimi durdurdu. İşçilerin direnişi
sonunda işten atılan işçiler işe geri alındı.
27 Ağustos; ORS fabrikasında 1600 işçi yönetime
istifalarını verdiler, yönetim istifaları kabul etmedi.
7 Eylül; Günlerdir ORS fabrikası önünde direnişte
olan işçilere ve onları destekleyen ailelerine jandarma
TOMA’lar ve gaz bombaları ile saldırdı, işçiler ve
aileleri polis tarafından darp edildi.
10 Eylül; ORS yönetimiyle işçilerin yaptığı
görüşmeyle direniş sonra erdi, işçiler iş başı yaparken
aralarında sözcülerin de olduğu 33 işçi tazminatlı
olarak işten çıkarıldı.
Kocaer’de bir kez daha direniş!
Gürmak’ta üretim durdurma!
5 Ekim; Kocaer Haddecilik’te 4 işçinin çıkarılması
üzerine işçiler bir kez daha üretim durdu, işçiler fabrikada direnişe geçti.
15 Ekim; Gürmak fabrikasında işten çıkarılan
arkadaşlarını sahiplenen işçiler üretim, durdurdu.
20 Ekim; Kocaer işçileri, fabrika önünde çadır kurarak gerçekleştirdikleri direnişi sonlandırdılar...
100’ü aşkın fabrikada direnişin etkisi görüldü!
Tüm bu geçen süre boyunca metal direnişi dalga
dalga büyüdü. CMS, HP Pelze Pimsa, Erkunt, Çimtaş,
HST, ADDS Otomotiv, İDÇ, Habaş, Ege Fren, Akım
Metal, Snop Metal, Kanca, İndesit, Demir Çelik, İDÇ,
Manisa Bosch, Faber, B/S/H, Hoşdere Mercedes,
Temsa, Halla, Gebze Johnsons Kontrol, Autoliv, Diler
Demir Çelik, Çolakoğlu, Ferro, Baymak ve ECA Armatür’de işçiler TM’ye ve MESS’e karşı öfkekerini
çeşitli biçimlerle dile getirdiler.
***
TM-MESS, bu süreçte yüzlerce işçi arkadaşımızı
işten atmış olsada, Metal Fırtına başladığı günden bu
güne bitiremedi. Çünkü metal işçilerinin talepleri ve
öfkesi olduğu gibi durmakta. Bu yüzden metal işçileri
yeni fırtınalar için güç biriktiriyor. Yeni fırtınalara
hazırlanıyor....
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
5
İ
Sindirilmiş işçi yığınları nereye koşuyor?...
çinde yaşadığımız dönem “uzay çağı” diye
tanımlanıyor. Oysa toplum çağa göre
gelişme göstermek yerine yozlaşma,
yobazlaşma ile karşı karşıya. Düzenin emekçilere
dayattığı ekonomik çıkmazlar ve umutsuzluk ise
din istismarcısı fırsatçılara yarıyor.
Pek çok sorunla boğuşan emekçiler
çocuklarını gönderecek düzgün bir okul bulamazken, AKP iktidarından nemalanan din
istismarcıları emekçileri ağlarına düşün çocukları
“vakıf” adı verilen mekanlara kapatıyorlar.
Eğitimi özelleştiren iktidar, emekçi çocuklarını
düzgün bir eğitim alma hakkından yoksun
bırakırken, yandaşlarına açtırdığı vakıflara bol
miktarda para akıtıyor. Denetime kapalı olan bu
vakıflar din eğitiminden çok bir siyasi partiye
taraftar yetiştirmekle iştigal ediyorlar. Saraylarda
sefahat sürenler, emekçi çocuklarını
saltanatlarının dolgu malzemesi olarak kullanmak istiyorlar.
Ayakkabı kutularına stoklanan rant
parasından nemalanan “vakıf” denen bu mekanlarda yozlaşma had safhaya ulaşmakta, Ensar
olayında görüldüğü üzere, bu mekanlarda onlarca çocuğa tecavüz edilmektedir. Hal böyleyken
vakıfları finanse eden AKP şefleri
utanıp/sıkılmadan tecavüzcülere sahip çıkıyor,
onlarca çocuğun hayatını karartanlara destek
veriyorlar.
Kuran kursu adıyla kız ve erkek çocuklarını bu
kurumlara verenler bir süre sonra buralarda
yaşanan rezaletleri görseler de kandırma, tehdit
ya da rüşvetle susturuluyorlar. Kız
çocuklarıyla evliliğin caiz
olduğunu, erkek çocuklara
tecavüzün İslam’a aykırı
olmadığını, kızlarını taciz eden
babaların nikahlarının
düşmeyeceğini ve daha pek çok
iğrenç laflar eden din istismarcısı
bu reziller, pişkince her şeyi allah
için yaptıklarını da söylüyorlar.
Çocuklarını vakıflara teslim
eden emekçiler çocuklarının din
eğitimi alarak kendilerine, ailelerine ve topluma
faydalı bireyler olacaklarını sanıyorlar. Oysa ne
idüğü belirsiz 'hoca' adındaki insan müsveddeleri
“din için, allah için, kitap için” diye diye tüm pislik
düşüncelerini, emellerini kız-erkek ayrımı yapmadan çocukları istismar ediyorlar.
Rezaletler ortaya çıktığında en şaşırtıcı olan
olayla karşılaşıyoruz; aileler “Sus ve sorgulama,
her şey allah için yapıldı, her şey din için yapıldı,
din bunları hoş görür” gibi akıldışı sözlere
muhatap oluyor ve çoğu sesini çıkarmaktan
çekiniyor. Peki tüm bunlara maruz kalan çocuklar
gelecekte nasıl bireyler olacaktır? Bunların
uğradığı tacizin, tecavüzün, türlü haksızlıkların
hesabı kimden sorulacaktır?
Sorgulanması gereken bir diğer önemli konu
ise bu din istismarcılarına hep işçi ailelerin
çocuklarını teslim etmeleridir. Yoksulluk,
eğitimsizlik, geçim sıkıntıları insanların bu tuzaklara düşmelerini kolaylaştırıyor. Ayrıca bu
Savaş kışkırtıcılarına karşı işçilerin
birliği halkların kardeşliği
O
rtadoğu’yu kendi çıkarları uğruna
yap-boz tahtasına çeviren emperyalistlerle işbirlikçilerinin
başlattığı yıkıcı savaş Türkiyeli işçi ve emekçilerin de hayatlarına mal oluyor. Komşu
Suriye’yi yakıp yıkanların bombaları büyük
kentler ve sınır bölgelerinde de patlıyor. Türk
devletinin de besleyip büyüttüğü IŞİD çeteleri,
onu var edenlerin elinde bir ölüm makinesi olmaya, sosyal hakların ve geleceğin yok edildiği
bir toplumda emekçilerin üzerine baskı
kurmanın bir aracı olarak kullanılmaya
başladı.
Kent merkezlerinde patlatılan bombalar
“olağan” bir hal almışken, IŞİD çetelerinin her
gün Kilis’e attıkları füzeler de AKP iktidarı
tarafından “olağan” sayılıyor. Hak arayan
işçilerin, emekçilerin üzerine polisi
saldırtanlar, insanların tepesine IŞİD füzeleri
yağarken, Kilis halkına abdest almalarını vaaz
etmekle yetiniyorlar. Halkın güvenliğini
sağlamak yerine, “abdestli ölün” diyerek alay
ediyorlar.
AKP reislerinin 20’ye yakın insanın
ölümüne yol açan IŞİD füzeleri konusundaki
utanç verici sessizliği dikkat çekiyor. Suriye
halkını katleden IŞİD, El Nusra gibi cihatçı
teröristleri beş yıldan beri besleyen, onlara
silah taşıyan AKP iktidarı, kendi
beslemelerinin Kilis’i bombalamalarını
“sıradan bir olay” gibi yutturmaya çalışıyor. Bu
durum, iktidarın ülke sınırlarını da halkını da
korumaktan aciz olduğunu gözler önüne
6
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
seriyor.
Dün Ortadoğu’yu sefil çıkarları
doğrultusunda şekillendirmek için IŞİD ve
benzeri çeteleri kullananlar, artık iktidarlarını,
kasalarını ve dolar istifledikleri ayakkabı
kutularını korumak için cihatçı çeteleri
kullanıyor, buna dayanarak da işçiler üzerindeki baskı ve tahakkümü arttırmaya
çalışıyorlar. Bu uğursuz belayı hem bizi bölüp
parçalamak hem hak arama mücadelesinden
uzak tutmak için kullanıyorlar. Canavarı kendileri yarattılar, faturayı emekçilere ödetiyorlar.
İşçi sınıfı bu oyuna gelmemeli, baskılara
boyun eğmemeli, patronlar düzeninin
yarattığı belaların faturasını ödemeyi reddetmelidir. Ortalığın karıştırıldığı bu dönemde
işçilerin birliğini halkların kardeşliğin savunmak her onurlu işçi için vazgeçilmez bir sorumluluk olmalıdır. Unutmamalıyız ki, ancak
bu bilinç ve kararlılıkla mücadele ettiğimizde
hem ölüm kokan atmosferi değiştirebilir hem
bizi yapay ayrımlarla bölmek için çaba
harcayanların heveslerini kursaklarında
bırakabiliriz.
simsarcıların arkasındaki esas güç devlet yetkilileridir. Böyle olunca ailelerin çocuklarına sahip
çıkmaları ayrıca zorlaşıyor. Nitekim çocuk tacizcilerinin, tecavüzcülerin, kadın katillerinin sayısının
günden güne artması bir tesadüf değildir. Çünkü
devlet tecavüzcüleri koruyor. Örneğin kadına
tecavüz eden bir sapık, “tecavüz ettiğim kişiyle
evlenmek istiyorum” dediği zaman serbest
bırakılıyor.
Salt açığa çıkan rezaletlerin bu kadar artması
yolsuzluk ve rüşvet batağına batmış bir iktidarın,
emekçileri de kendisiyle birlikte yozlaştırmaya
başladığını kanıtlıyor. İşçi ve emekçiler ancak
iktidarı elinde bulunduran sömürücü, rüşvetçi,
muhteris hırsızlara karşı mücadele ederek
yozlaşmadan ve suç ortaklığından kurtulabilirler.
Sömürü, yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, rüşvet,
tecavüz gibi belaların tamamen ortandan kalması
ise ancak işçi sınıfının iktidarını inşa ettiği
koşullarda mümkün olacaktır.
ÇORLU SARTEN’DE MESAİ
ÜCRETİNE EL KONUYOR!
Ç
orlu Sarten fabrikasında yasadışı uygulamalar hızla sürüyor. Hafta içi, hafta sonu,
resmi tatil fark etmez Sarten’de mesai
zorunlu tutulur ama mesai ücreti alamazsınız.
Sorduğunuzda buranın şartları böyle der muhasebeci
Selver. Her şeyin yasal ve hukuka uygun olduğunu
söylerler ama yasayı asla uygulamazlar. Hak hukuk
tanımazlar.
Haftalardır işçi arkadaşlarımız işten atılıyor, “sıra
kimde?” diye bekliyoruz. TM’ye üye olanda olmayanda keyfi olarak kapı dışına rahatlıkla atılıyor.
Peki TM ve onun temsilcileri ne yapıyor? Hiç bir şey,
sözde sendika dava bile açmıyor çünkü patrona karşı
dava açmak, efendiyle karşı gelmektir.
Arkadaşlar bu hukuksuzluğa karşı birleşelim ve bu
soysuzlardan hesap soralım…
Sarten işçisi
Gaspedilen senin benim hakkım!
M
erhaba arkadaşlar; bugün meclis genel
kuruluna kiralık işçi yasası getirildi.
Kıdem tazminatı hakkımızın ve yıllık
ücretli iznimizin gasp edildiği, taşeronluğun bin kat
derinleştiği, düzenli sigortamızın yatırılmayacağı
kiralık işçilik yasası meclisten geçtiğimiz günlerde
geçti.
Gasp edilen senin benim hakkım. Gasp sadece cebinden paranın zorla alınması değildir. Bu da bir
gasptır, sadece kendimizin değil tüm işçilerin hatta
bizden sonra gelen kuşakların da hakkı çalınmaktadır.
Bu yasaya var olan gücümüzle karşı çıkmalıyız. Bu
konudaki mücadele asla sendika ağalarına
bırakılamaz. Taşın altına elimizi koymalı,
fabrikalarımızda bu konuyla ilgili tepki vermeliyiz.
OSTİM’den bir işçi
İ
İşten çıkartıldıktan sonra
hangi haklarımız var?
şten çıkartıldıktan sonra sahip
olduğumuz haklar iş yerinin
koşulları, işten çıkış nedenimiz,
çalışma süremize göre değişiklik
gösterecektir. Ancak burada da
önemli noktalar söz konusudur. 1Kıdem tazminatı: İşten çıkartılan
işçiler, eğer kendi kusurundan
çıkartılmamışlarsa ve işyerinde 1 yıl
ve daha fazla çalışmışsa kıdem
tazminatını almaya hak kazanır. Burada dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır;
1-Kıdem tazminatı
Kıdem tazminatı net ücretten
değil, brüt ücretten hesaplanır. Patronlar ise çoğunlukla işçilerin bunu
bilmemesinden faydalanarak
hesaplamayı net ücretten yapıyorlar. Oysa kıdem tazminatının net ücret üzerinden değil
sosyal haklardan, ikramiyelere kadar bütün diğer girdilerin de eklenmesi ile hesaplanması
yasal bir zorunluluktur. Kriz dönemi en çok karşılaşılan konu patronların tazminatı
parçalayarak ödemek istemesidir. İşçi bunu kabul etmek zorunda değildir. İşçi kabul
etmediği takdirde işveren tazminatı bir seferde ödemek zorundadır. Ancak işsizlikle karşı
karşıya kalan işçiler genelde bu tür ödemeleri kabul etme eğilimine girer. Oysa bu işçilerin
zararınadır. Örneğin patron 10 lirayı, 5 seferde 2 liralık taksitlerle öder. Ama bu arada
paranın değeri düştüğü için kar eder.
2- İhbar Tazminatı:
Eğer işçi ihbar öneli verilmeden, yani yasada belirtilen sürelere göre önceden bilgilendirilmeden ve kendisine yeni bir iş arama zamanı ayrılmadan işten çıkartılırsa, ihbar
tazminatına hak kazanır. Burada da kıdem tazminatında olduğu gibi, işçinin kendi isteğiyle
yahut kusuru nedeniyle işten çıkartılmamış olması önemlidir. n 6 aydan az süreli çalışan
işçiler için ihbar öneli 2 hafta, n 6 ay bir buçuk yıl arasında çalışan işçiler için 4 hafta, n Bir
buçuk yıl üç yıl arasında çalışan işçiler için ihbar öneli 6 hafta, n Üç yıldan daha fazla
çalışmış olanlar için ise 8 haftadır.
3- İşe iade davası:
İşten hangi gerekçe ile çıkartılırsak çıkartalım, hukuk yoluna başvurarak işimize iade
edilmemizi talep edebiliriz. Bunun anlamı şudur: “Ben patronun beni işten çıkartma nedenini kabul etmiyorum”. Ancak bu davayı açabilmek için 3 koşulun bir arada olması
gerekir:
a- İşyerinde işçi işten çıktığı tarihte 30 ve üzerinde işçi çalıştırılıyor olmalıdır. 100 kişilik
bir işyerinde aynı gün 71 kişi çıkartıldığında, o işyerinde 29 kişi kalacaktır. Ancak bu dava
açmaya engel değildir. Çünkü önemli olan işçinin işten çıkartıldığı tarihte “30 işçi” sayısına
ulaşılmasıdır.
b- İşten çıkartılan işçinin 6 aylık kıdeminin olması.
c- Dava, işçinin işten çıktığı tarihten sonra bir ay içerisinde açılmak zorundadır. Burada
kimi zaman karıştırılan konu ihbar öneli verilerek işten çıkartılma durumudur. Bu durumda 1 aylık süre işten çıkış tarihi üzerinden değil, işten çıkartıldığı tarihten başlayarak
hesaplanacaktır.
Eğer yukarıda yazılı bütün şartlar varsa, işçi işe iade davası açabilir.
Bu durumda patronun işçiyi işten çıkartma gerekçesinin haklı ve geçerli olup olmadığı
tespit edilecektir. Eğer iş sözleşmesinin feshinin geçersizliği tespit edilirse, bu durumda
patron işçiyi bir ay içerisinde işe başlatmak zorundadır. Başlatmazsa işçiye en az dört aylık
ve en fazla sekiz aylık brüt ücreti tutarında işe iade etmeme tazminatı ödemek zorunda
kalır. Ve yine işçinin geçersiz bir fesih nedeniyle boşta kalmasından dolayı da işçiye en çok
dört aya kadar doğmuş ücreti ödenir. Burada önemli olan işçinin işe iade kararı kesinleşir
kesinleşmez 10 gün içerisinde işverene başvurması zorunluluğudur. İşçi bu süreyi kaçırırsa
hak kaybına uğrar.
4- İşsizlik sigortası ödeneği:
İşten atılan işçinin faydalanabileceği diğer bir hak işsizlik sigortasıdır. İşsizlik sigortası
kendi isteği (ve hatası) dışında işini kaybeden işçinin gelir kaybını az da olsa giderebilmeye
yarayan bir olanaktır. İşsizlik ödeneğine hak kazanmak için en önemli iki koşul prim
ödemeleri ile ilgilidir. Öncelikle işçinin işten çıktığı tarihten geriye doğru son 120 günlük
primleri ödenmiş olmalıdır. Buna ek olarak yine işçinin son 3 yılda 600 günlük primi
ödenmiş olmalıdır. Diğer önemli koşul ise başvuru süresidir. İş sözleşmesi biten işçi 30 gün
içerisinde bağlı bulunduğu İŞKUR’a başvurmak zorundadır. Yoksa bu hakkını kaybeder.
Eğer dava açmışsanız, başvuru süresi olan 30 gün davanızın kesin olarak kazanıldığı tarihten sonra başlayacaktır.
İletişim adres ve
telefonları...
Mail adresi:
[email protected]
İstanbul - Esenyurt İşçi Kültür Evi
Yenikent Mah. Şehit Serkan Temeloğlu Sok. 25/A
(Eskule otopark girişi karşı sokağı) Esenyurt
tel: 0506 146 40 75
e-mail: [email protected]
İstanbul - Kartal Üç Fidan Gençlik Evi
Kordonboyu Mah. Hamam sok. Özdemir İşhanı
Kat:2 No:29 Kartal
tel:0551 411 99 14
İstanbul - Ümraniye İşçilerin Birliği Derneği
tel: 0 535 257 70 99
İstanbul - Sefaköy İşçilerin Birliği Derneği
Halkalı Cad. No: 113 Kat:4 Daire: 7
tel: 0212 690 71 53 - 0536 714 62 06
İstanbul - Gaziosmanpaşa - tel: 0535 915 32 45
Gebze İşçilerin Birliği Derneği
Hacı Halil Mah. Orhangazi Cad. Karalar işhanı
Kat3 Gencallar (Eski YKM) yanı
tel: 542 843 16 01
Ankara - Mamak İşçi Kültür Evi
Tuzluçayır Mah. 285 Sok. 21/C Mamak
tel: ...
e-mail: [email protected]
İzmir - Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi
Dere Cad. 8072 Sok. No: 48 Çiğli
Tel: 0537 496 18 45
Manisa İşçi Kültür Sanat Derneği:
1. Anafartalar Mh. G. Osman Paşa Cd. No: 35/4
Tel: 0.533 054 90 67 - 0534 721 13 27
Adana - Sanayi İşçileri Derneği
Kuru Köprü Mah. No 14 Sok. No: 15 Seyhan
Tel: 0.538.970 64 95
Bursa - İşçilerin Birliği Derneği
Başaran İşhanı, Kat:4 No: 14 - Heykel
Kayseri İşçilerin Birliği Derneği
Sahabiye Mh. Mersin Sk Sim İşhanı No: 403
Kat: 4 Kocasinan
Tel: 0352 222 00 07
Trakya
Kazimiye Mh Omurtak Cad Gür Pasajı no: 66
tel: 0534 976 45 81
İşçi Bülteni Özel Sayı:1354* Fiyatı: 25 Kr * Mayıs 2016 * Sahibi
ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli,
siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. *
Meşrutiyet Mh. Kodaman Sk. No:111 /15 Şişli İstanbul Tel/Fax: 0
(212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven
Sanayi Sitesi C Blok No: 242 Topkapı / İstanbul Tel: (212) 577 54
92
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
7
2016 1 Mayıs'ının ardından...
Metal işçileri yeni 1 Mayıslarda
sermayeden hesap sormak için hazırlanmalı!
İ
şçi sınıfı dünyası ile asalak kapitalistler dünyasının
karşı karşıya geldiği 1 Mayıs'ta bu yıl da on binler
alanlara çıktı. İşçi sınıfı için birlik, dayanış ve mücadele günü olan 1 Mayıs, patronlar sınıfı ve onların vurucu gücü olan devlet için “baş belası” bir gündür. Bundan
dolayı her yıl 1 Mayıs'ta işçiler emekçiler alanlara akarken,
karşı tarafın temsilcisi olan kolluk kuvvetleri işçileri,
emekçileri ve emek dostlarını taciz eder, saldırır, bazen de
cinayet işlerler.
Geçen yılın kutlamalarıyla kıyaslandığında 2016 1
Mayıs'ı bazı bakımlardan zayıf geçti. Son bir yılda yaşanan
olaylar dikkate alındığında emekçilerin bir kısmının alanlara
çıkmakan kaçınmaları şaşırtıcı olmadı. Patlayıcı yüklü
araçlar veya intihar bombacılarının kent meydanlarını
mezbahaya çevirmesi, özellikle devlet gözetiminde
gerçekleştirildiği ispatlanan 10 Ekim katliamının yarattığı
tedirginliğe rağmen on binlerin kent meydanlarına akması,
büyük önem taşıyor. Zira yıllardır desteklediği IŞİD'e Ankara
katliamı için yeşil ışık yakan AKP iktidarının işçi sınıfıyla
emekçileri evlerine hapsetme ve ülkeyi sermaye için bir
“sömürü cenneti” haline getirme planı, bu sayede boşa
düşmüştür.
Kendileri kaçak saraylarında sefahat sürerken işçileri,
emekçileri sömürü ve köleliğe mahkum etmek isteyenlerin
hevesleri, pek çok kentte alanlara akan on binlerin 1
Mayıs'ı kutlama kararlılığıyla kursaklarında bırakılmıştır.
Ölüm korkusuyla emekçileri sindirme planı çökse de, 1
Mayıs'ın işçi sınıfının mücadele geleneğine yakışır bir nitelikte kutlandığını söylemek kolay değil. Bunda iktidarın payı
olduğu gibi, sendika konfederasyonlarına hakim olan mücadele kaçkını veya emek düşmanı anlayışların da önemli
bir rolü var.
İşçi sınıfının davası için kılını kıpırdatmayan Hak-İş,
AKP'nin arka bahçesinden başka bir şey olmadığını bir kez
daha kanıtladı. 1 Mayıs'ta Adapazarı'na sığınan bu ağa
takımı işçi bayramını kutlamaktan çok ayin düzenlemeği
tercih ettiler. Çanakkale'ye kaçan Türk-İş'in ağaları ise, iktidara biat ettiklerini dünya aleme gösterdiler. Bu ağalar sermayenin işçi sınıfı içindeki Truva atlarından başka bir şey
değiller. Zira 1 Mayıs gibi işçi sınıfı için tarihsel önem
taşıyan bir günü yozlaştırmak için ellerinden geleni
artlarına koymadılar. Mücadeleden söz eden DİSK şefleri
ise, AKP'nin dayatmalarına boyun eğerek yılların mücadelesiyle kazanılan Taksim meydanından kaçmış, inin-cinin
top oynadığı Bakırköy pazarında soluğu almışlardır.
Bu üç konfederasyondan işçi sınıfına bir hayırın
gelmeyeceğini, artık Mısır'da yaşadığı söylenen sağır sultan
da öğrenmiş bulunuyor.
Bu tabloda işçi sınıfının da tarihine yaraşır bir tutum
sergilemediğini söylemeden geçmeyelim. Zira işçi kortejlerinin zayıflığı, işçilerin çoğunluğunun alanlara çıkmaktan
kaçındığını göstermektedir. Oysa estirdiği fırtına ile Türk
Metal çetesini kökünden sarsan, MESS kodamanlarına
kabuslar yaşatan metal işçileri başta olmak üzere, Türkiye
işçi sınıfı 1 Mayıs alanlarını sermayaye ve sendikalara
çöreklenmiş ağa takımına dar edebilirdi.
2017'de MESS ve onun tetikçisi TM çetesiyle kapışmaya
hazırlanan metal işçileri 1 Mayıs alanlarından uzak durarak
sergiledikleri ürkekliği biran önce aşmalı, sınıfına ve tarihine yakışan bir mücadeleye şimdiden hazırlanmalıdırlar.
Aksi halde ne dayatılan kölelik koşullarını değiştirebilir, ne
MESS kodamanlarına geri atım attırabilirler ne de ahtapot
gibi vantuzlarını işçi sınıfının bedenine batıran Türk Metal
çetesini hakettiği yer olan tarihin çöplüğüne atabilirler...

Benzer belgeler

METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ

METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ teslim bayrağını çekti. AKP’nin yasakçı zorbalığına, sendikanın teslimiyetçi korkaklığına rağmen bazı fabrikalardaki BMİS üyesi işçiler mücadeleye devam edince patronların bir kısmı MESS’ten ayrıla...

Detaylı

metal işçileri bülteni

metal işçileri bülteni İşçilerin Legrand’da olduğu gibi sorunları çokken ve artarken birliği ve dayanışmayı güçlendirmesi gerekiyor. Tüm Legrand işçilerini, işçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta ta...

Detaylı