PDF SAYI 78 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 78 - Hayat Online
16
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün
06 Köln Emniyet Müdürü Wolfgang Albers
24
IGMG Bir
Hizmet Teşkilatıdır
Mağdurları Zanlı Gibi
Gördük Özür Diliyoruz
CSU'dan THY Nürnberg'e
40. Yıl Ziyareti
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner
“Çifte Vatandaşlık
Hakkımızı
04
İstiyoruz”
HAYAT
Gerçekl er “ Haya t”ın İç inde Gizl idi r
Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: 78 • Yıl/Jahre: 10 • Mart / März 2013 / Rebiu`l Ahir 1434
IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin
Bulunduğumuz
Makamlar Bizlere
27
Emanettir
İman Varsa İmkan da Vardır
Ehliyette
Allah’ı; Rabb,
Rabb’ı; İlah
Olarak
Tanıyor
muyuz?
Avrupa Uyum
Yasaları ile
Değişen Kanun
ve Kurallar
Hakkında Bilgiler
05
Dr. Yusuf IŞIK
12
İhsan GÜLER
Kalabalıklar
İslami
İçinde
Bankacılık
Anonim-
Temel İlkeler,
leşmek
Mahmut AŞKAR
Kavramlar
11
İsmail KARADÖL
Şamatadan
Dr. Tevfik’in
Renksiz
Çayını
İçmeye
Mustafa KASALAK
21
15
TANZANYA'DA GÖZ
AMELİYATLARI BAŞLADI
13
Hacarabın
Serüvenleri
65
M. Salih AYDIN
29
HAYAT
Sevgili dostlar!
Yazımızın başlığı olan söz; Prof.
Dr. Necmettin Erbakan Hoca`ya
ait bir sözdür. Bir inanç ve aksiyon
adamı olan Erbakan Hoca bu sözü
iman etmiş bir insan için imkansız
diye bir şey olamayacağını anlatmak için bu sözü söylemiştir. Kendisi de bu sözün pratiğini hayatında yaşayarak bizlere göstermiştir.
Hayatı boyunca inandığı değerler uğruna mücadele eden ve bu
mücadelede çevresindeki herkese
örnek olan Erbakan Hoca; sadece
çevresindekiler değil onu tanıyan
ve tanımayan herkes tarafından
saygıyla hatırlanan bir insandı.
Son olarak siyasi mücadelesinde 28 Şubat Post Modern darbesine muhatap olan ama buna rağmen mutedilliğini ve nezaketini
elinden bırakmayan Erbakan Hoca
o dönemde kendisine her türlü hakareti yapanların bile bugün gözyaşları içerisinde özürlerini bildirdikleri bir örnek insandı.
Verdiği siyasi mücadelede birilerini özellikle kamuoyuna pompalamaya çalıştığı gibi değil de inanan insanların demokratik mücadelede herkese faydalı şekilde bu
çalışmalarını yapabileceklerini
tüm dünyaya göstermiştir. Demokrasi havariliği yapanların
menfaatlerine halel geleceğini gördüklerinden nasıl da zikzak çizdiklerini son olarak 28 Şubat sürecinde tüm alem açık ve net olarak gördü. Haksız muamelelere maruz
kalmasına rağmen Erbakan Hoca
kendisinden daha çok milletini düşündüğü için bütün provakasyonlara karşı dimdik durmayı bilmiştir.
Yaptığı icraatlarla hem Türk insanına ve hem de tüm insanlığa
faydalı olmayı hedef edinen Erbakan hocanın şahsında onun inandığı değerlerin birileri tarafından
betona gömülmek istenmesi yaşadığımız süreçte gerçekleşmemiştir
ve hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.
Erbakan Hoca 28 Şubat sürecinde hem Türk insanına ve hem
de tüm insanlığa çok önemli mesajlar vermiştir. Ne olursa olsun
hukukun dışına çıkılmaması gerektiğini ve hukukun herkese lazım olduğunu, demokrasinin gereği yapılan seçimlerde elde ettiği iktidarın aptalca gerekçelerle elinden
alınmak istenmesine maalesef Avrupa İnsan Hakları Mahmekesi de
alet olmuştur. Kapatılan Refah
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 03 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
Sinan AKTÜRK
[email protected]
İman Varsa
İmkan da Vardır
Partisinin itirazını basit gerekçelerle geçiştiren çok geç şekilde
açıkladığı karar ile de tarihe bir
hukuk cinayeti olarak geçen bir tavır sergilemiştir. Mücadelesinden
sürekli şekilde hukuksuz muamelelere maruz kalan Erbakan Hoca
buna rağmen şu önemli sözü söylemeye devam etmiştir. Hukuk /
Adalet havadan sonra insanın ençok ihtiyacı olan ikinci şeydir. Ekmekten, sudan daha da önemli olduğunu sürekli ifade etmiştir.
Bugün zaten dünyadaki tüm
karmaşaların temel sebebi hukuksuzluk ve adaletsizlik değil midir.
28 Şubat 1000 yıl sürecek diyenlerin daha onyıl geçmeden asıl
maskelerinin ortaya çıkması ve hukuka hesap vermeye başlamaları
en azından Türkiye`de bir rahatlamaya vesile olmuştur. 28 Şubat sürecinin
sorgulanması
ve
Türkiye`nin ihtiyacı olan demokratik rahatlamanın sağlanması
için kangren olan uzuvlara tedaviler uygulandıkça Türk insanının
kendisine olan özgüveni daha da
artmaktadır. Tabiki İslam Dünyası
da Türkiyedeki gelişmeleri kendisine örnek alarak kendisine bir çeki düzen verdikçe istenen şekilde
olmasa bile daha güzel bir dünyaya
doğru gidilmektedir.
Kendisini bulundukları yerin
efendisi zanneden Ergenekon yapılanması gibi yapıların bugüne kadar Türkiye`ye ne kadar zarar verdiği aşikardır. Türkiye bunun düzelmesi için yaraya merhem sürmeye başladı ve tedavi netice ver-
meye başladı.
Ama Almanya kendi içerisindeki Ergenekon türü NSU yapılanmasına gereken merhemi daha süremedi. Hala birilerini birileri korumaya ve arka çıkmaya devam
ediyor. Maalesef eğer Türkiye`nin
Ergenekon sürecinde gösterdiği dirayeti Almanya en kısa zamanda
gösteremezse sıkıntılı günler hiçbir
zaman bitmeyecektir. Artık senin
benim adamım mantalitesini bırakıp devletin bürokrasisinin içerisinde bulunan hastalıklı zihniyetteki insanları temizlemez ise Alman siyasetçileri bu hastalık kendilerine de zarar verecektir. Akl-ı
selimin galip gelip bu çalışmaları
yapabilecek bir ferasetli siyasetin
Almanya`ya hakim olmasını diliyoruz.
Gerçi biz bu noktada biraz kötümseriz. Malumunuz Almanya
seçim sürecini girmiş bulunmaktadır. Bazı eyaletlerde yapılan seçimlerin sonuçları da siyasi istikrarın
kısa zamanda sağlanmasına engel
konumdadır. Federal hükümetin
bir an önce netleşmesi ve istikrara
katkı sağlaması gerekmektedir.
Bunun yanında insanımızın buralardaki demokratik ve vatandaşlık hakları ile ilgili gelişmeler de
her iki yönden iyi bir yola girmiş
durumda. Özellikle tüm siyasi partiler Türk kökenli adaylara oldukça
ilgi göstermekteler ve seçilebilecek
konumlara getirmekteler. Çifte vatandaşlık ile alakalı olarak da partilerin çoğunluğu artık bu meseleyi
olumlu hale getirecek düşünceyi
editörden
pratiğe geçirecek gibiler.
Yine Türk insanının yurtdışında
oy kullanma meselesi de eğer söylenenlerde bir sıkıntı yoksa bu sefer gerçekleşecek gibi. Yaptığımız
bazı görüşmelerde bunu net olarak
gördük. Artık Türkiye Devleti tüm
imkanlarıyla oy kullanma meselesi
de dahil buralardaki insanımızın
ihtiyaçları ile alakalı olarak üzerine
düşeni fazlasıyla yapıyor. Onun
için içimiz biraz daha rahat.
Geçen ayki yazımızda yeni bir
kampanya hazırlığında olduğumuzu belirtmiştik. Bu hazırlık ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
Bazı hesapta olmayan küçük aksaklıklar bizi biraz geciktirdi. İnşallah en kısa zamanda bu çalışmayı nihayete erdirmek istiyoruz.
Vefatının ikinci seneyi devriyesinde Kıymetli Prof. Dr. Necmettin
Erbakan hoca başta olmak üzere
İslam Davasına gönül vermiş ve
hizmet etmiş tüm geçmişlerimizin
ruhlarına birer Fatiha rica ediyoruz. Rabbim mekanlarını cennet
eylesin.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Impressum / Künye
HAYAT
Aylık Ücretsiz Gazete
Mart - März 2013
Rebiü`l Ahir 1434
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayın Kurulu
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş,
Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Selma Öztürk, Mahmut Aşkar,
Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı
Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve
Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Federal İçişleri Bakanı
İslam Düşmanlığını
Ciddiye Almalıdır
ederal İçişleri Bakanı Sayın Hans-Peter
Friedrich’in Zaman gazetesiyle yapılan
söyleşideki beyanlarını eleştiren İslam
Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan
Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, ‘‘Güvenlik birimlerinin ‘İslamcılık’ gibi önyargıları körükleyen ve
Müslümanlarla ilgili genel tehdit algısını güçlendiren kavramlardan kaçınması gerekiyor.’’ açıklamasında bulundu.
Yeneroğlu ayrıca şunları ifade etti: ‘‘Sorulan
sorulara İçişleri Bakanı’nın verdiği cevaplar
maalesef hiç ikna edici değil. ‘İslamcılık’ kavramının kullanımıyla ilgili yapılan eleştirilere Sayın Friedrich, ‘Fakat kavramlar devlet müdahalesiyle o kadar kolay değiştirilemiyor’ şeklinde
cevap veriyor. Bu cevap ise dikkate değer niteliktedir. Sayın bakan kendi emrinde olan güvenlik
ve istihbarat birimlerinin ‘İslamcılık’ gibi tartışmalı kavramları kullanmamalarını elbette sağlayabilir. Bu birimlerin bu ve benzer kavramları
özellikle ve sıklıkla kullanmasıyla mütedeyyin
insanların yaşam biçimi sorgulanıp İslam düşmanlığı toplum içerisinde yaygınlaştırılmaktadır.
Bunları görmezlikten gelen Sayın bakanın,
buna ilaveten, ‘Almanya’da İslam’a karşı genel bir
düşman imajı yok’ demesi, konuyla ilgili sayısız
etüd ve anketin sonuçlarını hiç ciddiye almadığını göstermektedir. Sayın İçişleri Bakanı’nın konuya yaklaşım biçimi de çok manidardır – ‘ciddiye alma, göz ardı et!’. Bu anlayışla hiçbir sorunu çözmemiz mümkün değildir. Gerekli olan
konuya özel hassasiyet gösterilmesi ve İslam
düşmanlığının ciddiye alınıp zorunlu tedbirlerin
uygulanmasıdır.
F
➤ 04 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
haber
Neo-Nazi Terörü Kurbanları İçin Dua Ediyoruz
iyanet İşleri Türk İslam
Birliği camiası olarak, nazi
cinayetleri kurbanlarını
büyük bir üzüntü ile anıyor, Cenab-ı Allah(c.c)’tan ölenlere rahmet, yakınlarına sabırlar niyaz ediyoruz.
Bu vesileyle 23 Şubat 2012 tarihinde gerçekleşen resmi anma töreninin yıldönümünde, nazi terörü kurbanlarını unutmadığımızı
ifade ediyor, onları dualarımıza
dahil ediyoruz. 22 Şubat 2013 tarihinde Cuma hutbelerinde onbinlerce müslüman, ölenlere rahmet,
yakınlarına sabır niyazımızı tekrar
ederek, kurbanlar için dualarda
bulunduk. 23 Şubat 2013 tarihinde
ise DİTİB Eyalet Birlikleri bünyesinde en az bir merkezi camimizde
öğle namazını müteakip mevlid-i
şerif okuyarak, ruhlarına fatihalar
bağışlayacağız. Ayrıca Köln Merkez ve Düren Fatih Camilerimizde
neonazi terörü tüm kurbanlarımı-
D
zı için okunacak mevlid-i şerife ilgi duyan herkesi katılmaya davet
ediyoruz.
1990’lı yıllardan itibaren Almanya´da aşırı sağcı ve neonazi
hareketlerin yoğunlaştığına şahit
olduk. Bu gelişmelerin bir neticesi
olarak işlenen 1992 Mölln ve 1993
Solingen neonazi katliamları hafızalarımıza kazınan acı olaylar olmuştur. Daha sonraki yıllarda Almanya’nın birçok şehrinde gerçekleştirilen ırkçı saldırılar kamuoyuna “döner cinayeti” (Döner-Morde) başlığı ile yansıtılmıştır. Türklere ve Türke benzeyen esnafa yönelik cinayetlerin failleri aranır-
ken, çoğu kez cinayet kurbanlarının yakınları zan altında bırakılmıştır. Bu cinayetlerde yakınlarını
kaybeden mağdur aileler, kaybettikleri yakınlarına mı, yoksa kendilerine yöneltilen suçlamalara mı
üzüleceklerini şaşırmış duruma
düşürülmüşlerdir. Yaşananlar hepimizi en az kurbanların aileleri ve
yakınları kadar üzmüştür. Dualarımız, hangi sebep ve şekilde olursa olsun, dünyanın dört bir tarafında yaşanmakta olan acıların ve
insanlık dramlarının son bulması
içindir. Allah (c.c) hiç kimseye
böylesi acılar yaşatmasın.
Kamuoyunu ve toplumumuzu
neonazi ve ırkçı terör konusunda
uyanık olmaya ve hukuk dairesinde medeni tepkisini göstermeye
davet ediyor, neonazi terörü kurbanlarımıza Allah´tan tekrar rahmet diliyoruz.
DİTİB Yönetim Kurulu
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner:
“Çifte Vadandaşlık Hakkımızı İstiyoruz”
TİB Genel Başkanı İhsan
Öner, özellikle Türkleri ilgilendiren “Çifte Vatandaşlık”
konusunda, KRV- SPD'sinin ileri
gelen siyasilerinin yaptıkları açıklamaları hatırlatarak, elimizden alınan bu hakkımızın iade edilmesini
istiyoruz, dedi. Öner, konuyla ilgili
açıklamasını şöyle sürdürdü:
Türklerin en fazla yaşadığı eyalet olan KRV'nin SPD'li Başbakanı
Sayın Hannelora Kraft, seçim propagandaları esnasında, “çifte vatandaşlık”tan yana beyanatlar veriyor
ve Federal düzeyde muhtemel bir
SPD iktidarında, çifte vatandaşlık
hakkının verilmesi yönünde çalışma yapacaklarını söylüyordu.
Yine Kuzey Ren Vestfalya Hükümeti'nin SPD'li Çalışma, Uyum
ve Sosyal İşler Bakanı Guntram
Schneider ve İçişleri Bakanı Ralf Jä-
A
ger, yaptıkları açıklamalarda; yabancı kökenlilerin tek ülke vatandaşlığına zorlanmalarını doğru
bulmadıklarını ve “çifte vatandaşlık” hakkının muhafaza edilmesinden yana olduklarını beyan etmişlerdi. Benzeri açıklamaları Yeşiller
ve Sol Parti ileri gelenleri de zaten
dile getiriyorlar.
Şimdi Federal Almanya seçimleri yaklaşırken, özellikle SPD'lilerden ve KRV'nin SPD'li Başbakanı
Sayın Hannelora Kraft'ın bu istikamette adım atmasını, girişimde bulunmasını bekliyoruz. Bunun sadece bir “seçim vaadi” olarak kalmamasını temenni ediyoruz.
Burada yetişen genç nesil Türklerin, 23 yaşına kadar vatandaşlık
konusunda; ya Alman ya da Türk
vatandaşlığı arasında bir dayatmayla karşı karşıya kalmasının ne insani, ne hukuki ve ne de medeni bir
yönü vardır.
Bütün ümidimiz ve temennimiz; önümüzdeki Federal Almanya
seçimlerinin akabinde, siyasi partilerden bağımsız olarak, kurulacak
hükümetin, elimizden alınan çifte
vatandaşlık hakkımızın tekrar iade
edilmesidir.
İhsan Öner
ATİB Genel Başkanı
NSU Örgütü Araştırma Komisyonu Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nı Ziyaret Etti
ederal Meclis Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) Örgütü
Araştırma Komisyonu Başkanı Sebastian Edathy ve beraberindeki komisyon üyeleri, Türkiye’deki çalışmaları
kapsamında, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nı ziyaret ederek Başkan Yardımcısı Gürsel
Dönmez ile görüştü.
Sebastian Edathy, Almanya’daki Neo-Nazi cinayetlerinin
el alındığı görüşmede, konuyla ilgili kurulan komisyonun
olağan bir şey olmadığını ve amacın sadece suçluları ve ihmalleri değil, olayların ortaya çıkış sebeplerini de ortaya çıkarmak olduğunu belirtti. Değişim için çok önemli adımlar
atıldığını da ifade eden Edathy, hala atılması gereken çok fazla adım olduğuna dikkat çekti ve yapısal değişikliğin yanı sıra, zihniyet değişikliliğinin ne denli önemli olduğunu belirtti. Devletin yükümlülükleri arasında bir suçun faillerini bu-
F
lup meydana çıkarmak da gerektiğini ifade eden Edathy, bunun aynı zamanda devlet için bir öz saygı meselesi olduğunu
ifade etti.
Edathy, her insanın korunması ve saygı görmesi gerekti-
ğini ifade ederken, ilk belirtiler ortaya çıktığında biz devreye
girmeli ve önlem almalıyız dedi. Komisyonun YTB tarafından önemsendiğini görmenin mutluluk verici olduğunu da
belirten Edathy, yaz aylarına doğru komisyon raporunun
Başkanlığa sunulacağını da sözlerine ekledi.
Başkan Yardımcısı Gürsel Dönmez ise, iki ülkenin eskiye
dayanan dostluğuna değinirken, Yurtdışı Türkler Başkanlığı’nın, komisyon çalışmalarını yakından takip ettiğini, Alman Parlamentosu tarafından desteklenmesinin ise önemli
olduğunu belirtirken, tecrübe, bilgi ve işbirliklerimizle her
yönden katkıda bulunmaya çalışılacağını ifade etti. Ülkeler
arası anlaşmazlıkların küçük noktalardan başladığını ve bu
komisyonun bu tür olumsuzluklarının önünü kestiğini belirten Dönmez, komisyona çalışmalarından dolayı Başkanlık
adına teşekkürlerini iletti.
HAYAT
ab, Efendi, bir şeyin sahibi,
bir şeyin var kılıcısı, bir şey
üzerinde tasarrufta bulunan,
terbiye eden, yöneten, insanın menfaatını tekeffül eden salâhiyet ve yetki sahibi demektir.
Öyleyse Yüce Allah, mutlak manada alemlerin Rabb’idir. O’ndan
başka Rab yoktur. Yaratan, dirilten,
öldüren, yarattıklarında hükümlerini icra edendir. Bütün mülk O’nun
elindedir. O, her şeye hakkıyla kâdirdir. Kâinatta istediği gibi tasarrufta
bulunur; hüküm ve hareketine karışan yoktur. Veren, vermeyen, faydayı
ve zararı da veren tek başına O’dur.
Allah, Rab’dır. O’nun dışında ne varsa hepsi O’na muhtaçtır.
Allah(c.c), Rab’dır ve ilâhtır.
Ama, nicelik ve nitelik olarak nasıl
anlamak gereklidir. Bunun için öncelikle; “İ-L-Â-H” kelimesinin anlamını tarif ederek açılımına bakmak
lâzımdır. Çünkü şirk ve tevhîdi tam
değerlendirmek için iyi bilinmesi
gereken kavramların başında yer
alan “İlâh” sözcüğünü iyi anlamak
ve kavramak gerekir. İlah kavramı
iyi bilinmeden şirk de yeterince anlaşılamaz.
İlâh; Kendisine ibadet edilen
mağbûd, ibâdet/kulluk edilmeye lâyık, yani kudret ve kuvveti önünde
huşû ile boyun eğip ibâdet ve taat etme gereği duyulan ve kendisine
ta’zimde bulunulan demektir.
İlâh; Otorite sahibi, kanun koyan,
rızık veren, hesaba çeken, kendisine
ihtiyaç duyulan, kendisine sığınılan
anlamlarına gelir.
İlâh denildiğinde, aklımıza, hayatımız için kanun koyan, sistem/nizam ve hukuk belirleyen ve de kayıtsız şartsız hakimiyet ve mâlikiyet sahibi Allah gelmelidir.
İlâh tektir ve O’da Allah’tır. Allah;
her şeyi yaratan, insanları bir gün bir
araya toplayacak olan, öldüren ve dirilten, kendisine güvenilen, yalvarılan, sığınılan, kendisi için zaman ve
mekân sınırı olmayan ve mevcut
varlıkların bütününün eksiklerinden
uzak olandır. O, doğmamıştır, doğrulmamıştır. Kimsenin anası veya
babası değildir. Hiç bir şey ona denk
olamaz. Bu konuda İhlâs Sûresi bizi
yeterince aydınlatmaktadır.
Bütün mükevvenâtın sahibi olan
ve ona hükmeden İlâh tekdir ki, o da
Allah’tır. “Lâ ilâhe illallah” cümlesinde belirtildiği gibi, Allah’tan başka hiç bir ilâh yoktur.
İlâhlık ve Rab’lık özelliklerinin en
önemlisi Allah’ın hayatımız için kanun koyan, nizam/sistem ve hukuk
belirleyen olmasıdır. Eğer kanun
koyma, insanlar için hukuk belirleme Allah’tan başkalarına verilirse,
R
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 05 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
Dr. Yusuf IŞIK
[email protected]
Allah’ı; Rabb, Rabb’ı; İlah
Olarak Tanıyor muyuz?
Bazıları; “Allah’ın ölçülerinin tamamının veya
bir kısmının geçerliliği yoktur, bu zamanda uygulamak zordur, buna karşın yöneticilerin koyduğu kurallar ve hükümler daha çağdaş ve çok
daha doğrudur, biz onları tercih ederiz” derlerse, işte bu inanç başkalarını ilâh kabul etmek
demektir ki, buna da katmerli şirk denir. Buna
îtikat edene de müseccel müşrik denir.
bu onlara ilâhlık özelliklerini de vermek olur ki, bu da şirktir. Bu anlamda kanun koyucu olarak ilâhlık taslayan tağûtlar tarih boyunca çıkmıştır ve çıkacaktır. Geçmişte ve günümüzde en çok görülen şirk çeşidi budur. Bilindiği gibi şirk, Allah’a ortak
koşmak demektir.
Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır;
- “Kim tağûtu reddedip Allah’a
îman ederse, muhakkak ki, kopması
mümkün olmayan sapasağlam kulpa
yapışmış olur.” (Bakara: 256)
Allah (c.c) şöyle buyurur;
- “Ey Muhammed! Senden önce
gönderdiğimiz her Peygambere; bend e n b a ş k a i l âh y o k t u r , B a n a
ibadet/kulluk edin diye vahyetmişizdir.” (Enbiyâ: 25)
Kur’ân-ı Kerîm’e göre; yer, gök ve
ikisinde olan her şey, tek olan Allah’ındır. Yoktan var eden yalnızca
O’dur. Bütün nimetler O’nun elindedir. Sonsuz güç ve kuvvet yalnızca
O’nundur. Yerde ve gökte olan herşey ister istemez O’na boyun eğer.
Her şey O’nu tesbih eder. Yerde ve
gökte yalnızca O’nun hükmü geçer.
O’nun bir benzeri ve eşi yoktur. Hiç
bir şey O’nun dengi olamaz.
O’nun Rab’lığının, İlâh’lığının,
hükmünün, yaratıcılığının ortağı ve
yardımcısı yoktur. O hiç bir şeye
muhtaç değildir. Mutlak anlamda
yardım edici O’dur. Mutlak anlamda
ceza verici yine O’dur. O, gerçek ve
mutlak olan yegâne Rab ve İlâh’tır.
İslâm, bu sıfatları taşıyan Rabb’e
ve İlâh’a, Allah demiştir. Allah, hem
İlâhlık (ulûhiyyet), hem Rab’lık (rubûbiyyet), hem hâkimlik (hâkimiyyet), hem de mâliklik/meliklik (mülûkiyyet) sıfatlarına ve işlevine sahiptir. Bu konularda yetki paylaşımı
asla sözkonusu olamaz.
Allah’a ait olan bu sıfatların tamamını veya bir kısmını bir başka varlığa veren, onu ilâh gibi düşünmüş
olur ki, Dinimizde bunun adı şirktir.
Bu bağlamda bir kimse; bir kişiyi, bir
kurumu veya bir başka şeyi tıpkı ilâh
gibi kabul etmesi, “tıpkı ilâh gibi yaratıyor” diye düşünmesi, onu İlâh
saymasıdır.
Günümüzde bu tür ilâh fikrini
çokça görmek mümkündür. Bilim
bu kadar ilerlemesine rağmen, insanlar hâlâ, geçmişteki cahiller gibi
sapık ilâh inancını terketmemişler-
dosya
dir. Bugün kimileri, atalarının ruhunu, kimileri devlet yöneticilerini ve
kahramanları, kimileri devlet örgütlerini, kimileri uluslararası kuruluşları tıpkı ilâh gibi görmektedirler.
“Bunların gücü çok büyüktür ve
bunlara asla karşı gelinmez” diye
inanılmaktadır. İşte bu tür düşünce
ve yanlış fikirler onu sapık ilâh fikrine, yani şirke sürükler.
Bir takım sistemlerin, devlet
adamlarının, diktatörlerin, meclislerin koydukları ilkeler ve yasalar, yaptıkları işler, uygulamalar, “karşı gelinemez, değiştirilemez, değiştirilmesi
teklif bile edilemez itaat edilmesi zorunlu ilkelerdir” düşüncesi, onları
ilâh saymanın çağdaş görüntüleridir.
İnsanlar bu gibi otorite sahiplerinde
olağanüstü bir güç var sanmaktadırlar, dolayısıyla onlarda âdeta ilâhlık
sıfatları görmektedirler.
Bazılarının, “bir takım kişilerin
veya gurupların fikirleri, ilkeleri, kuralları en üstündür, onların üzerinde
güç ve otorite yoktur” şeklindeki düşünce ve inançları, onların dinleridir. Aynı konuda Alemlerin Rabb’i
Allah’ın insanlar için indirdiği hükümlere aldırmamak, onları tamamen veya kısmen reddetmek, ya da
onların yerine kişilerin veya çeşitli
kurum ve kuruluşların hükmünü
kabullenmek; onları ilâh hâline getirmenin göstergesidir.
Diyelim ki, her hangi bir konuda
Allah’ın koyduğu bir hüküm var. Buna karşın aynı konuda bir kişinin, siyasî bir otoritenin, devletin veya
başka bir gücün tam aykırı bir görüşü bulunmaktadır. Bir insan Allah’ın
hükmüne rağmen onları benimser,
inanır ve peşinden giderse; işte o kabul ettiği hükmü veya koyan kaynağı
ilâh hâline getirmiş olur.
Bazıları; “Allah’ın ölçülerinin tamamının veya bir kısmının geçerliliği yoktur, bu zamanda uygulamak
zordur, buna karşın yöneticilerin
koyduğu kurallar ve hükümler daha
çağdaş ve çok daha doğrudur, biz
onları tercih ederiz” derlerse, işte bu
inanç başkalarını ilâh kabul etmek
demektir ki, buna da katmerli şirk
denir. Buna îtikat edene de müseccel
müşrik denir.
İslâm’ın ezelî, ebedî, değişmeyen
ve evrensel ilkesi şudur:
“Lâ İlâhe illallah, Muhammedü’rResûlü llah” (Allah’tan başka İlâh
yoktur, Hz. Muhammed Allah’ın Resûlüdür).
Allah (c.c) şöyle îkaz ediyor gizli
veya açık şirke düşenleri;
-“Allah ile birlikte başka bir İlâh
edinip tapınma, O’ndan başka hiç
bir İlâh yoktur.” (Kasas: 8)
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 06 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
haber
NSU KURBANLARINA YAPILAN KÖTÜ MUAMELEYE ÖZÜR EMNİYET MÜDÜRÜNDEN GELDİ
MAĞDURLARI ZANLI GİBİ GÖRDÜK ÖZÜR DİLİYORUZ
eşifre olmasının birinci yılında
terör örgütü NSU’nun Keup
caddesinde 2004 yılındaki
bombalı saldırısı ve saldırıdan sonra
kurbanların zanlı haline getirilerek
ikinci kez mağdur edilmeleri düzenlenen etkinlikle irdelendi. SPD Milletvekili Serap Güler’in düzenlediği etkinlikte göz yaşartan açıklamalar yapan
saldırı mağduru Özcan Yıldırım,, “Bizim için esas bomba polisin bize muamelesi oldu. İntihar etmeyi bile düşündüm” dedi.
Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütünün deşifre olmasının üzerinden bir yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen araştırmada istenen mesafenin alınamaması dikkat çekiyor.
Köln`lü Kuzey Ren Vestfalya (KRV)
Milletvekili Serap Güler (CDU), NSU
skandalının birinci yılında, NSU’nun
2004 yılındaki Köln/Mülheim’daki Keup Caddesi’nde Türk esnaflara yönelik
bombalı saldırısıyla ilgili bir etkinlik
düzenledi. Sözkonusu çivi bombalı saldırıda bir kısmı ağır 22 kişi yaralanmıştı. Keup Caddesi’nin komşu caddesindeki İSS merkezinde düzenlenen etkinliğe cadde esnafının ilgi göstermemesi,
buna karşılık politikacılar ve STK’lar
başta olmak üzere çok sayıda Alman ve
Türk izleyicinin salona sığmadığı dikkat çekti. Programda bir selamlama konuşması yapan Milletvekili Güler, Keup saldırısının korkunç olduğunu, ancak soruşturmada tekrar esnafın zanlı
muamelesi görmesinin de bir o kadar
korkunç olduğunu söyledi. Güler,
“Farklı araştırma komisyonunun ortaya koyduğuna göre, farklı güvenlik birimleri birlikte değil, bir birine karşı
çalışmışlar. Bu terör grubu yıllarca fark
edilmeden bu cinayetleri, bombalamaları nasıl yapabilmiş?” diye sordu.
Türkiye’nin Köln Başkonsolosu
Mustafa Kemal Basa ise, NSU ile ilgili
her şeyin aydınlatılmasını isteyerek,
“Buna soruşturmalardaki tereddütler
de dahildir. Ancak bu şekilde Almanya’daki Türklerin Alman güvenlik birimleri ve hukuk devletine tekrar güveni kazanılabilir. Aşırı sağa hizmet eden
ön yargılarla mücadele edilmeli. Bu aynı zamanda bir fırsattır” dedi. Şu
önemli soruları da olduğunu belirten
Basa, “50 yıldır komşumuz olan Türk’ü
ne kadar tanıyoruz? Genç nesillere
Türklerin buraya bir davetle geldiklerini anlatmadık?” diye sordu.
Podyum tartışması kısmını yöneten
Milletvekili Güler tartışmaya provokatif sorular sorarak başlamak istediğini
belirterek Köln Emniyet Müdürü Wolfgang Albers’e, “Polisin sağ göze kör
mü?” diye sordu. Albers ise, “Benim
için de önemli olan Alman polisine
kaybolan güveni tekrar kazanmaktır.
Keup caddesi saldırısı korkakça bir sal-
D
dırıdır, tıpkı 2001’de diğer caddeki saldırı gibi. Bu siz göçmenlere yönelik olduğu gibi, Köln kentimizin dünyaya
açıklığı ve toleransına yönelikti. O eylemlerin Köln polisi tarafından aydınlatılamamış olması acı veriyor, öncelikle soruşturmayı yapanlara. Kurbanların, o zamanki soruşturmanın kendilerine yöneldiğini düşünmesinden çok
üzgünüz, bu noktada kurbanlardan
özür diliyorum” dedi. “Bu kadar eylem
yapan terör örgütü NSU’nun uzun yıllar nasıl tespit edilemediği?” sorusunu
öncelikle polisin kendisine sorduğunu,
ancak bu noktada polisin o yıllarda
elinde hangi delillerin olduğuna bakılması gerektiğini belirten Albers, “Polis
dedeftifleri o zaman yapılması gerekenleri bir bir yaptı. Aydınlatılamadığına göre bu yeterli olmamış. Almanya’da
aşırı sağcı bir katliamcı örgütün olduğunu o zaman bilmiyorduk ama bunu
mümkün görmemiş olmamız da o derece kötü. Bence polisin sağ gözü kör
değildi, her yöne baktı ama yeterince
uzağa bakmadı. Neden, bunun aydınlatılması lazım ki böyle bir şey Almanya’da bir daha olmasın” dedi.
Polisin o zaman yapılması gereken
her şeyi yaptığına katılmadığını belirten Güler, “Polisin bir olay yeri raporuna göre bunun bir ‘yabancı düşmanı terör saldırısı olabileceği’ yazılıyor. Kısa
süre, 60 dakika sonra dönemin SPD’li
Eyalet İçişleri Bakanı arıyor ve bu ihtimalin üzerinin çizilmesini istiyor. Federal İçişleri Bakanı Otto Schily (SPD)
de iki gün sonra açıklama yaparak bunu ihtimal dışı tuttu. İzlenimim, yaklaşmakta olan AB seçimlerinin etkilenmemesi için bu yapıldı” dedi. KRV İçişleri Bakanlığı Kriminal Daire Müdürü Dieter Schürmann ise, “Bizim daire
ile Köln Emniyet Müdürlüğü arasında
o zaman nasıl bir diyaloğun geçtiği, yabancı düşmanı saldırı ihtimalinin nasıl
çıkarıldığını araştırdık, ama tespit edemedik. NSU soruşturmasında sürekli
yeni şeyler çıktığında bende sizin gibi
‘Bu da mı?’ diye şaşırıyorum” dedi.
Köln Emniyeti Kriminal Müdürü Norbert Wagner ise, “Soruşturmayı yürüten polis dedektifleri üzerinde onları
sınırlayan hiç bir talimat yoktu. Yani
soruşturma medyada yeraldığı gibi politik olarak baskı altına alınmadı, etkilenmedi. Polis olarak bizi kontrol eden
kurum savcılıktır” dedi. Albers ise dönemin savcısı Wolf ’un soruşturmada
yabancı düşmanı saldırı ihtimali üzerinde durduğunu hatırlattı. Olayın birinci derecede kurbanı, saldırıda dükkanı yerle bir olan Kuaför Özcan’ın sahibi Özcan Yıldırım ise, “Saldırı tam
benim dükkanımın önünde gerçekleşti,
o esnada ben yoktum, kardeşim Hasan
ağır yaralandı. Bombanın şokunu atlatalım derken polisin bize aldığı tavırla
şok olduk, bizim için esas bomba o zaman patladı. Kardeşim yaralı onunla ilgileniyorum, dükkan yerle bir, iki çocuklu ailemi geçindirmek zorundayım. Gösterilen birinci hedef bendim. Mafya hesaplaşması, haraç davası. Dükkanıma
bodyguord’lar gelip traş oluyormuş. Oysa bütün caddeye geliyorlardı. Dükkamın senelik kazancını versem o bombayı yaptırmayı bile karşılayamazdı. Polis
hep bunun üzerinde durdu, parmakla
gösterildim. Yedi yıl o kadar baskı altındaydım ki; geçen yıl konu aydınlandıktan sonra ancak bir yıldır rahatım. Polis
ifademiz alıyor ve iki seçenek sunuyordu. Ya bize isim vereceksin, ya da bu parayı maliyeye ödeyeceksin. Olmayan bir
ismi nasıl vereceksin? Çocuklarımın gözü önünde polis evimden alıp götürdü.
Dükkanıma gelen bir Alman şahidimiz
vardı, polis onu bile dikkate almadı. Polis elbette ifadelerimizi almalıydı, ama
ifadeler alınırken karşıdakinin insan olduğunu maalesef unuttular. Asla yapmadığım halde eşimi aldattığımı bile iddia ettiler. İntihar etmeyi bile düşündüm” dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 07 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
haber
Bielefeld Fatih Camii’nde Kardeşlik ve Dayanışma Günü
GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Bielefeld Şubesi geçtiğimiz günlerde
‘Kardeşlik ve Dayanışma günü’
düzenledi. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen programa, Türkiye’den
Prof. Dr. Mustafa Ağırman, 19881990 yıllarında İran ve Fas’ta düzenlenilen Dünya Kuran-ı Kerim
Okuma Yarışması’nda birinci olan
Hafız Remzi Er ve sanatçı Adem
Sevgi katıldılar.
Programın sunuculuğunu Hicret
Cami Gençlik Teşkilatı Eğitim Baş-
I
kanı Muttalip Köklüce
yaptı. Açılış Kur`an-ı Kerimini bu sene IGMG Kuzey
Ruhr Bölgesi Kur`an-ı Kerim yarışmasının birincisi
olan Abdussamed Türkseven okudu.
Daha sonra selamlama
konuşmasını yapmak üzere IGMG Bielefeld Cemiyet Başkanı Yaşar Köklüce
mikrofona geldi. Köklüce
programa yoğun bir katılım gösteren cemaatine
yönetimi adına teşekkürlerini ilettikten sonra, bu
programın çok önemli olduğuna dikkat çekti ve
‘Bu programda cemiyetimizden vefat eden saygıdeğer büyüklerimizi ve
bilhassa Rahmetli Prof.
Dr. Necmettin Erbakan
hocamızı hatırlayıp, onların bu davada öncü olduklarını hatırlatmak istiyoruz’ dedi. Köklüce tüm
geçmişlerimizi anmak
onlara dua edip, hayırla
yad etmenin hepimizin
bir borcu olduğunu belirtti.
Programda, bir video
klibiyle cemiyetin geçmişte üyesi veya cemaati
olan, yönetiminde bulunan tüm büyükler ve
Rahmetli Erbakan hocanın sohbetlerinden bir
bölüm yer aldı.
Daha sonra sanatçı
Adem Sevgi ve ekibi sahneye geldi. Sevgi de Rahmetli Erbakan hocanın
asla unutulamıyacağını
hatırlatarak, ‘SENİ SEVİYORUZ
SAVUNAN
ADAM’ şiirini okudu.
Verilen molanın ardından Hafız Remzi Er
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle gönülleri mest etti.
Adem Sevgi ve ekibinin ilahilerle süslediği
programın ikinci bölümünde Prof. Dr. Mustafa Ağırman davetlilere seslendi. Ağırman,
sohbetinin büyük kısmını Kardeşliğe ayırdı
ve dünyada dört çeşit kardeşlik olduğunu
söyledi: 1. Hz. Adem a.s. kardeşliği 2. Müslüman kardeşliği 3. Anne ve baba bir kardeşliği
4. Mezar kardeşliği. Bu dört kardeşlikler üzerine yaptığı sohbetini Peygamber Efendimizin ( S.a.v.) iki hadisi şerifiyle sohbetini sonlandırdı.
Programın kapanış konuşmasını yapan
IGMG Kuzey Ruhr Bölge Başkanı Ufuk Ulun
“bu güzel bir programı düzenleyen cemiyet
Başkanı ve tüm ekibine teşekkür ediyorum”
dedi.
Genel Başkan Er, Nürnberg Bölgesi Din Görevlileriyle Bir Araya Geldi
iyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel
Başkanı Prof. Dr. İzzet Er, Nürnberg'de din görevlileriyle bir araya geldi.
Nürnberg DİTİB Eyüp
Sultan Camii Derneği ev sahipliğinde düzenlenen programa bölgede görev yapan
din görevlileri katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Cafer Acar; cemiyetlerde
çok sayıda kadın ve genç kız cemaatin olduğunu bu sayılara bakarak hizmetin yoğunluğunu anlattı.
Daha sonra Prof. Dr. İzzet Er, din görevlilerine 'Din Hizmetlerinde Verimlilik'
adlı bir konferans verdi. Dini temel hususlarda bir kaç noktaya değinen Er; “hizmetten önce bilgi donanımın iyi olması şarttır.
D
Din görevlilerimiz Hz. Peygamberimizin kültürel mirasçılarıdır. O’nun din hizmeti fonksiyonu üstlenmiş
görevlileridir” dedi. Din görevlilerinin nasıl daha verimli olabilecekleri yönünde
bilgiler veren Er sözlerini
şöyle tamamladı: “Yapılacak
çok işimizin olduğunu, hizmete gece gündüz devam etmemiz gerektiğini ve insanlarmız her sahada bizlerden talepleri olduğunu unutmamalıyız”
Aytaç Avrupa Großmarkt
Marktstr. 10 . 50968 Köln
Tel.: 0221-3797985
Fax: 0221-3797986
Mobil: 0177-6529370
Depo Market Et Reyonu
Vogesenstr. 1 . 50739 Köln
Depo Market Et Reyonu
Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf
Depo Market Et Reyonu
Marktstr. 247 . 47798 Krefeld
Depo Market Et Reyonu
Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund
Mobil: 0177-6529370
YENi YENi YENi YENi
Depo Market Et Reyonu
Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)
Mobil: 0177-6529370
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 09 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
haber
İçişleri Bakanı Dr. Hans-Peter Friedrich Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Ziyaret Etti
lmanya İçişleri Bakanı Dr. Hans-Peter Friedrich ve
beraberindeki heyet Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Dr. Mehmet Görmez’i ziyaret etti.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez ziyaretten duyduğu
memnuniyeti dile getirirken önemli konulara değindi:
“Almanya ile 3 milyonu aşkın ortak akrabamız var.”
Artık Almanya’nın Türkiye’siz Türkiye’nin de Almanya’sız yapamayacağını ifade eden Başkan Görmez “Almanya ile 3 milyonu aşkın ortak akrabamız var. Aynı dünyayı
paylaşıyor, aynı havayı teneffüs ediyoruz” dedi. Almanya’da yaşayan ortak vatandaşlarla 40 yıllık bir gönül bağı
oluştuğunu da ifade eden Başkan Görmez, “40-50 yıllık
birlikteliğe baktığımızda bizi memnun edecek pek çok
tablodan söz etmek mümkündür” diye sözlerine devam
etti. Başkan Görmez, Almanya ile olan ilişkilere bakıldı-
A
ŪSTANBUL
ğında olumlu gelişmelerin olumsuz gelişmeler karşısında
çok daha fazla olduğunu vurguladı.
“Yaratıcı, insana aklı sorunları çözmek için vermiştir.”
Az da olsa olumsuz tabloların olmasının bu sorunların
çözülmesi için olduğunu dile getiren Başkan Görmez, “Yaratıcı, insana aklı bu sorunları çözmek için vermiştir” şeklinde konuştu.
“Bütün dinler yüksek bilgiyle sorunların üstesinden
gelebilirler.”
Almanya’da 4 Üniversitede İslam İlahiyat Fakültesinin
kurulmasının önemli olduğunu belirten Başkan Görmez,
"bütün dinlerin ancak yüksek bilgiyle sorunların üstesinden gelebileceğini" belirtti.
“Bizim Almanya’daki vatandaşlarımızla dini/ manevi
bir gönül bağımız var.”
RA
A
K
N
A
ŪZMŪR
*
203 €*
203 €
TRABZON
163 €
ANTALYA
*
203 €*
SAMSUN
233 €
*
233 € *
HATA
Y
273 € *
ADANA
233 €*
ERCAN
292 €*
*Kampanya fiyatları 31 Mart tarihine kadar başlayacak seyahatlerde,
sınırlı sayıda koltuk için geçerlidir. Uçuşlar, günde iki kere 11:30 ve 18:40
saatlerinde gerçekleşecek olup, biletleme uçuştan 14 gün öncesine kadar
yapılmış olmalıdır. Parkur, tarih değişikliğine ve iadeye izin vermemektedir.
Tüm vergiler dahil, gidiş dönüş web sitesi başlangıç ücretidir.
turkishairlines.de
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir hususa büyük
önem verdiklerini belirten Başkan Görmez, "bizim
Almanya’daki vatandaşlarımızla dini/manevi bir gönül bağımız var", dedi. Bunun bir otorite değil bir gönül bağı olduğunu belirten Başkan Görmez, "bunun
müspet, olumlu bir model olduğunu ve bu modeli
Avusturya’da, Amerika’da hatta Kanada’da uyguladıklarını belirterek başka modellerle mukayese edildiğinde bunun barışa hizmet eden bir model olduğunu" ifade etti.
“Yasalar insanlara hizmet için yapılır.”
Anayasaların bir milletin üzerinde anlaştığı temel kurallar olduğunu belirten Başkan Görmez, "yasaların ancak insanlara hizmet için yapılacağını" belirtti.
“Sınırları olmayan tek dil gönül dilidir.”
Dinlerin, bazen siyasetin tartışmaları içerisinde
kaybettikleri bir dil olduğunu belirten Başkan Görmez, "sınırları olmayan tek dil, gönül dilidir, dedi."
Bu gönül dilini yeniden inşa ettiğimizde bütün yasaların, anayasaların üstüne çıkacaktır, diyerek "hep
birlikte bu dili inşa etmek için üzerimize düşen her
şeyi yapmalıyız" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının Almanya’da önemli
bir rolü olduğunu söyleyen Friedrich ise “10 yıllar
içinde Müslümanlar açısından büyük değişiklikler
oldu. Müslümanlar Almanya’da daha özgüvenli şekilde açık cami günleriyle dinlerini tanıtma fırsatı yakalıyorlar” diye konuştu.
İnsanların huzur içerisinde yaşaması için dinin
önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Friedrich, Almanya’nın ve Alman anayasasının dine dostane şekilde yaklaştığını, Alman-İslam konferansı ile inanç konusunda önemli bir bağ kurularak İslam Konferansı
ile ilgili olarak da Almanya’da önemli ilerlemelerin
kaydedildiğini ifade etti. Konuk Bakan ayrıca, "4 milyon Müslümanla birlikte hareket ederek Almanya’nın
geleceğini birlikte inşa edeceğiz" dedi.
Friedrich, "Allahsızlık içinde olan bir dünyaya gidişatın" olduğunu söyleyerek, "İnsanların bir dine sahip çıkması, dini temsil etmesi, toplum yararı için
son derece önemli. İnsanların ruhi dengelerini sağlayabilmeleri için de tekrar Allah'a ve dine inanmanın
önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Konuşmaların ardından Başkan Görmez, Bakan
Friedrich'e kültürümüzde temizliğin sembolü olan el
işlemeli bakır bir ibrik hediye etti. Konuk Bakan ise
Başkan Görmez’e kalem hediye etti.
Yaklaşık bir saat süren görüşme basına kapalı olarak devam etti.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 10 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
haber
IGMG Hessen Bölgesi’nde En Güzel Yarışma
GMG Hessen Bölgesine bağlı
olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin talebelerinin iki kategoride yarıştıkları Kur`an-ı Kerim
Yarışması Bölge Finali Kelsterbach`ta yapıldı.
IGMG Hessen Bölgesi İrşad
Başkanlığı tarafından organize
edilen Kur`an-ı Kerim Yarışması
Bölge Finali Kelsterbach`ta yapıldı.
IGMG Hessen Bölgesine bağlı
olarak faaliyet gösteren cemiyetlerdeki talebelerin iki kategoride
yarıştıkları yarışmaya katılım oldukça yoğundu.
Program açılış Kur`an-ı Kerim
tilavetiyle başladı.
Daha sonra programın açılış
konuşmasını IGMG Hessen İrşad
Başkanvekili Cengiz Pekdemir
yaptı. Pekdemir bu tür yarışmaların önemine değindi. Almanya`da
çocuklarımızın bu tür yarışmalara
katılmasının ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.
IGMG Hessen Bölge Başkanı
Bilal Kaçmaz da bir selamlama konuşması yaparak katılımcılara ve
yarışmaya iştirak eden talebelerin
aileleri ve hocalarına teşekkür etti.
Yarışma jürisi ilk önce küçükler kategorisindeki yarışmacılar
için sıralama kur`ası çekimi yaptı.
Sıra numarasına göre yarışmacılar ilk önce ezberden
daha sonra ise yüzüne olarak sunumlarını yaptılar.
İkindi Namazı için ve küçüklerin puanlaması için
kısa bir mola verildi.
Yine jürinin büyükler kategorisinde katılım sağlayan yarışmacılar için sıra belirleme kur`ası çekimine
geçildi. Kur`a çekiminden sonra yarışmacılar yine ezber ve yüzüne sunumlarını yaptılar.
Tüm yarışmacıların sunumundan sonra jüriye puanlama için kısa bir mola verildi.
Mola esnasında puanlamalar hesaplanırken yarışmacılar için IGMG Hessen Bölgesi tarafından alınan
hediyeler getirildi.
Jüri heyetinin puanlamasına göre dereceye giren
yarışmacılar davet edildi.
Sırasıyla dereceye giren yarışmacılar puanları ve
cemiyetleri şunlardı:
Küçükler kategorisinde Birinci Kelsterbach Seyfullah Pancu 254 Puan, ikinci Offenbach Muhammed Özkan 246 Puan, üçüncü Darmstadt Enes Aslan 241 Puan.
Büyükler kategorisinde Birinci Elsenfeld Cemiyetinden Enes Yılmaz 282 Puan, ikinci Hanau Cemiyetinden Muhammed Taşçı 280 Puan, üçüncü Raunheim
Cemiyetinden Muhammed Akçadağ 255 Puan.
Yarışmacıların puanlaması yüzüne okuması, ezbere
okuması ve tecvid bölümü olarak üç bölüme göre yapıldı.
Tüm yarışmacılar hediyelerini aldıktan sonra; toplu olarak fotoğraf çektirilmesi ve 2012 senesi küçükler
kategorisinde birinci olan Wetzlar Emre Değer`in okuduğu kapanış Kur`an-ı Kerimi ile program sona erdi.
I
HAYAT
ilgi iletişimi kadar ulaşımın
da hızlandığı, yaygınlaştığı,
fennî (teknolojik) sahada olduğu kadar içtimaî (sosyolojik) sahada da başdöndürücü bir hızla
değişen, çalkantılı bir zaman diliminde yaşıyoruz.
Hareket etmeyen bir vasıtanın;
meselâ, otobüs, tramvay veya trenin içinde ayakta duran yolcu herhangi bir yere tutunmaya ihtiyaç
duymaz. Fakat hareket hâlindeki
vasıtanın her sallanmasında, bir
yerlere yaslanmayan veya tutunmayan yolcu sağa sola savrulabilir;
dengesini kaybederek düşebilir.
Durağan, yerleşik, kapalı, ananevî
taşra (kırsal) toplumlarında insanlar zaten soy-sop, kabile, tayfa veya
dinî aidiyat duygusuyla ayakta kalırlar. Onlar, bir bakıma mesafe kat
etmeyen vasıtanın yolcularına benzerler.
Kendine ileri sanayi toplumu
içinde yer edinme veya şehir hayatına ayak uydurma çabası sarf
edenler ve özellikle taşradan merkeze, tarım toplumundan sanayi
toplumuna göçle geçiş yapanlar,
hareket hâlindeki vasıtanın ayaktaki yolcusuna benzerler: Düşmemek, savrulmamak için mutlaka
biryerlere tutunmak mecburiyetindedirler. Çünkü aldığı göçler ve sanayileşmenin neticesi olarak değişken, devamlı mesafe alan toplumlarda sosyo-kültürel hayat çalkantılıdır. Şayet dinî, kültürel veya etnik
bir gruba, değerler temelinde sosyal bir oluşuma mensup değilseniz;
kalabalıklar içinde yapayalnız birisiniz! Bizim, “Sürüden ayrılanı
kurt kapar” atasözüne muadil, kalabalıklar içindeki yalnız insan için
R. Sennet; “Kitle içindeki, başıboş
bırakılmış hayvan gibi” tabirini
kullanır.
Taşradan metropollere, Anadolu’dan Avrupalara göç edenlerin,
insan yığınları içinde tutunacak
dalları yoksa, kök kimliğinden taşıdıkları izler zaman içinde silinerek
anonimleşirler. Etrafı kendine cezbeden, merkez şehir özelliğine sahip yerleşim metropolleri, iktisadî
olduğu kadar, kültürel zenginliklerini, aldıkları göçlerle daha da artırırlar. Bugün itibariyle İstanbul, İzmir ve Ankara gibi şehirlerde Anadolu’nun bütün renklerini görmek
mümkün olduğu gibi, Köln, Berlin
veya Frankfurt gibi şehirlerde de,
“İşçi Göçü”yle gelenlerin anavatanlarından getirdikleri renkler ve
izleri görebiliyoruz.
B
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 11 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
Mahmut AŞKAR
[email protected]
Kalabalıklar İçinde
Anonimleşmek
Şayet dinî, kültürel veya etnik bir gruba, değerler temelinde sosyal bir oluşuma mensup
değilseniz; kalabalıklar içinde yapayalnız birisiniz! Bizim, “Sürüden ayrılanı kurt kapar”
atasözüne muadil, kalabalıklar içindeki yalnız
insan için R. Sennet; “Kitle içindeki, başıboş
bırakılmış hayvan gibi” tabirini kullanır.
En basit misâliyle; şayet Türkler
“döner”i, İtalyanlar da “pizza”yı Almanya’ya getirmeyip de, Almanların mevcut mutfak kültürüyle yetinmiş olsalardı, bugün Almanya
döner ve pizza ile tanışmış olmayacaktı. Döner veya pizzanın Almanya’da kök salmasının sebebi ise, o
mutfak kültürüne mensup insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik ilk girişimlerdi. Yine buralarda
müslümanlar olduğundan camiler
açıldı, Türkçe konuşulduğundan,
anataşıyıcısı dil olan kültür dernekleri kuruldu. Türk olanlar ken-
dilerine özgü isimleri hem işyerlerine hem de evlatlarına verdiler.
Şimdi bizim meşhur lahmacun,
“türkische pizza”ya dönüştürülse;
bu başkalaşım lahmacunu inkâr
manasına gelmez mi? Ve eğer soyadı Taş olan siz, kendinizi takdim
ederken, “Tas” diyorsanız; dilimizde “taş yerinde ağırdır” veya “taş ol
da baş yar” sözlerindeki ağırlığı idrak etmeniz mümkün olabilir mi?
Taş’ı, sırf başkalarının telafuzunu
kolaylaştırmak için, Tas olarak kabullenen, içine sindiren, diğerlerinin lehine kendini inkâr eden siz-
dosya
de, bundan sonra ağırlık mı kalır
dersiniz... Göç ettiğiniz şehirde siz,
tutunacak dallarınız kalmadığından bundan sonra anonimleşme
sürecine girersiniz: Kırk yıl hatırı
olan bir fincan kahve kadar da sizin değeriniz kalmaz bu topraklarda. Çünkü tas, bizdeki fincanın tercümesi, yani Avrupa dillerindeki
karşılığıdır ama fincanın kendisi
değil. Fincan ile tası yan yana koyduğunuzda zaten bu farkı göreceksiniz. Bu farkı anlamak için illâ da
Karacaoğlan’ın, “Burnu fındık ağzı
kahve fincanı” adlı meşhur türküsünü bilmeye gerek yok... Fincan
ne kadar bizim oralı ise, tas da o
kadar onların buralıdır. Soyadı Taş
olan velakin kendini Tas diye takdim eden, dayanaklarını kırıp döken sizin dikkatinizedir.... İnce
belli bardaktaki çayın, fincandaki
kahvenin, fırındaki lahmacunun
başkalaşımıyla başlayan süreç
isimlere sirayet ettiğinde, fert kimliği kadar kültürel kimlik de anonimleşir. Anonim kimlik sahibinin, birlikte yaşadığı topluma, içinde yaşadığı şehire kazandıracak
hiçbir şeyi yoktur.
Şehire göçünce geçmişine sırt
çevirip, kalabalıklar içinde anonimleşmek ne kadar yanlışsa, şehirde köylülüğü yaşatmaya kalkışmak da o kadar yanlıştır. Doğrusu;
mensubu olduğu kökkültürü üzerine inşa edeceği şehirlilik kimliğine sahip olmaktır. Avrupa Türklerinin de bundan sonraki varlığı;
Avrupa’da Anadolu’luğu yaşayanlarla değil, Anadolu’luğu inkâr
edenlerle hiç değil, fakat Anadolu’luk kökleri üzerine inşa edilen
bir Avrupalı Türk Kimliğini inşa
edebilenlerle devam edecektir.
Yalnız başına sürdürülen hayatta bir yerlere aidiyat duygusu beslense de, bir mana ifade etmez ve
zamanla o da silinir gider. Halbuki
hareketli ve değişken bir sosyal hayatın içindeki insanlar anonimleşmemek için, kendilerine yakın gördükleri, müşterek değerlerin vücuda getirdiği topluluklara dahil olarak kimliksizlikten kurtulabilirler.
Avrupa Türklerinin vücuda getirdikleri, siyasetin, etnisitenin ve
inancın her türlüsünden kuruluşlar, şahsiyetimizin, kültürel kimliğimizin muhafazasında, tutunacağımız dallar, sığınacağımız kalelerdir. Bu kuruluşlarımızın, Avrupa
Türklerinin kimlik oluşumunu tesadüflere bırakmamalarını temenni ediyorum.
HAYAT
Çok değerli Hayat Okurları
Bir çok okurlarımızdan verdiğimiz bilgilerden dolayi olumlu tepkiler aldık.
Asıl gayemiz insanlara faydalı
olmak, hedefimiz ise bu hususta siz
değerli okurlarımızın bazı kanun
ve kurallara dikkatini çekmek, bilgilerinizi tazelemektir.
Her kural ve kanun insanların
rahatlığı, emniyeti ve huzuru için
yapılmak istenen bir maksattır.
Ancak bazen maksadını aşan ve eskimiş olarak zararlı ve zahmetli de
olabilir. İşte yöneticiler ve düşünen
insanlar bunun farkına varır düzeltilmesi için mücadele eder. Bu görev tüm insanlara verilmiş bir görevdir. İyiliği emret kötülükten
nehyet düsturundandır.
Sokakta gördüğün zarar veren
bir taş parçası ise dahi onu oradan
kaldır, emrindendir.
Dolayısı ile herkes olumlu olan
kanun ve kurallara uymalı uymayanları uyarmalı zararlı ve faydasız
kuralların değişmesi için kücadele
etmelidir.
Bu yazımızda 19.01.2013 tarihinden itibaren Avrupa uyum yasaları ile değişen kanun ve kurallar
hakkında bilgiler vereceğiz.
Ehliyetlerin Değişimi
Malumki Avrupa çapında şu
anda kullanılan ve hala geçerli olan
110 ayrı Ehliyet Formu ve şekli var.
Bu Ehliyet formlarının hangisi geçerlidir. Gerçek midir, sahte midir.
Bir ülkede geçerli olan ehliyeti başka bir ülkenin polisleri anlamakta
zorlanıyor olmasından dolayı ve şu
anda mevcut olan Mülkü Koruma
Kanuna göre Ehliyet formları değiştirilemiyor. Dolayısı ile 40 yıl
önceki ehliyetler hala kullanılmaktadır.
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 12 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
İhsan GÜLER
[email protected]
Ehliyette Avrupa Uyum
Yasaları ile Değişen
Kanun ve Kurallar
Hakkında Bilgiler
İşte tüm Avrupa ülkelerinde
Ehliyet Kontrolü daha kolay ve Ehliyet üzerindeki fotografın daha
aktüel olması nedeni ile 19.01.2013
tarihinden sonra alınan ehliyetler
15 yıl geçerli olacak.
15 yıl sonra herhangi bir imtihana tabii olmadan herhangi bir
Sağlık Muayenesine tabii olmadan
bir dilekçe ve bir resim ile ehliyet
dairesine müraacaat ederek yeni
ehliyeti alabileceksiniz.
19.01.2013 tarihinden önce alınan ehliyetler 2033`e kadar geçerlidir 2033`den sonra o ehliyetler de
değiştirilmesi gerekir.
2. B – Sınıfı Ehliyeti
B – Sınıf Ehliyeti Römork Dahil
Toplam Kütlesi 3,5 ton + 750 kg
Römorku geçmeyecek
Römorkun Toplam Kütlesi 750
kg gecerse = çeken araç + Römork
toplam kütlesi 3,5 t geçmemelidir.
Toplam Kütle 3,5 ton ile 4250 kg
arası Römork dahil olursa
19.1.2013`ten sonra ehliyet
alanlar bu ağırlıkta olan bir aracı
kullanabilmek için ehliyetlerinin
arka kısmına ehliyet dairesi tara-
dosya
fından B 96 kodu işlenmesi gerekir.
B 96 kodunun işlenmesi için B
sınıfı ehliyetini aldıktan sonra ehliyet sahibi tekrar sürücü kursuna
müraacat ederek Römork ile bir
kaç saat ders aldıktan sonra sürücü
kursunun verdiği yeterlilik belgesi
ile ehliyet dairesine giderek B – 96
Kodunu ehliyetine kayıt ettirebilir.
Bu kayıt olmadan bu ağırlıktaki
aracı kullanırsa ehliyetsiz araç kullanmış sayılır.
M – Sınıf ve S – Sınıf Ehliyeti
Birleştirilerek tek ehliyet oldu AM
Sınıfı olarak belirlendi.
AM Sınıfı ile çift ve üç izli küçük motosikletleri ve dört izli küçük taşıtları (Quads und Trikes),
ancak yapı itibarı ile 45 Km/h hızı
ve 50 ccm hacmi geçmeyen
taşıtları kullanabilir.
A – Sınıfı Ehliyetleri
Eski Motosiklet Ehliyetleri Mofa,- M sınıf- A1 – A
Yeni Motosiklet Ehliyetleri –
AM – A1 – A2 - A
A1 Ehliyetini alan 2 yıl sonra
Yazılı Sınavına girmeden sadece
Direksiyon sınavına girerek A2 Sınıfını alabilir.
A2 Sınıfı Ehliyeti olan 2 yıl sonra A – Sınıfı Ehliyetini Direksiyon
sınavını başaran alabilir.
Ehliyet Puan sistemi de 2014`te
değişecek ancak tam Net şekli belli
değil 2014`e yeni şeklinin Parlamentodan geçeceği söyleniyor.
Bu konuyu ve Ağır vasıta ehliyetlerini uzatmak için nelere ihtiyaç var bir dahaki yazımızda inşaallah sizlerle paylaşırız.
Fahrschule Güler
Hayırlı yolculuklar, Mutlu ve
sağlıklı güler diler.
Köln’de Hocalı Katliamı ve Karabağ Konulu Konferans Yapıldı
lmanya Türk Üniversiteliler Derneği Türk ÜNİD, Köln Azerbaycan Türk Kültür ve Dayanışma
Cemiyeti ve Güney Azerbaycan Dernegi
ile beraber Köln üniversitesinde 26 Şubat 1992'de Karabağ'ın Hocalı kentinde
Ermenilerin sistemli saldırısı sonucunda hayatını yitiren binlerce Azerbaycan
Türkleri için bir anma konferansı düzenledi.
Yaklaşık 200 kişinin katıldığı konferansa bir çok sivil toplum kuruluşlarını
davet edildi. Toplantıya T.C. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa, Avrupa
Türk İslam Birliği ATİB Onursal Başkanı Musa Serdar Çelebi, ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, Müstakil İşadamları
MÜSİAD NRW Başkanı Orhan Bilen'in
A
yanında Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı
Devleti Siyasal Bilgiler ve İdarecilik
Enstitüsü Başkanı Dr. Elman Nesirov,
Azerbaycanlı ünlü yazarı Orhan Aras,
Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR'ın Almanya Genel Müdür Yardımcısı Nazım Aliyev ve Berlin'den Azerbaycan Öğrenci Ağı Derneği Başkanı
Zaur Heydarov katıldılar.
SAYGI DURUŞU SONRASI
SİNEVİZYON GÖSTERİMİ
Programın başında Hocalı'da vahşice öldürülen insanlar için bir dakikalık
saygı duruşundan sonra Azerbaycan ve
Türkiye milli marşları ' İki Devlet -Tek
Millet' çerçevesinde çalındı.
Açılış konuşmasını T.C. Köln Baş-
konsolosu Mustafa Kemal Basa yaptı.
Katılımcı sivil toplum kuruluşu başkanlarının da söz aldığı toplantıda özellikle
Hocalı'da işlenen cinayetin dünya kamuoyunda daha iyi anlatılmasının gerekli olduğu belirtildi. Daha sonra Karabağ ile ilgili sinevizyon belgeselinde işlenen vahşet gözlür önüne serildi.
HOCALI'YI DÜNYAYA
TANIMAYA BAŞLIYOR
Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Devlet Siyasal Bilgiler ve İdarecilik Enstitüsü Başkanı Dr. Elman Nesirov ise Hocalı ve Karabağ'da işlenen soykırımı artık
ABD'nin 6 eyaletinin yanında Pakistan,
Meksika ve Kolombiya parlamentolarının tanıdığını söyledi. Dr. Nesirov, 2013
yılında da artık Romanya parlamento-
sunun Hocalı ile ilgili beyanatı kabul ettiğini, ayrıca AB ve Nato üyesi ülkelerden Çek Cumhuriyeti'nin de Hocalı'daki Ermeniler tarafından işlenmiş katliamını kabul ettiğini sözlerine ekledi. İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliğinin de 1992'de Hocalı'yı soykırım olarak kabul ettiğini vurgulayan Dr. Nesirov, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in de
geçen sene dışişleri temsilcileri ile yapmış olduğu toplantıda 'Hocalı Soykırımı'nı dünya ülkelerine tanıtılmasının en
öncelikli mesele olduğunu vurguladığını hatırlattı. Ayrıca 'Haydar Aliyev Vakfı' başkan yardımcısı Leyla Aliyev'in
dünyada artık ç60 ülkeden fazla 'Hocalıya Adalet' ile ilgili kampanyalar ve çalışmalar yürüttüğünü notlarına ekledi.
HAYAT
n genel tanımıyla bankaların,
faaliyetlerini İslam Hukuku`
na uygun bir şekilde sürdürmelerine İslami Bankacılık (İslamic
Banking) denir. Bununla birlikte bu
tür bankacılığın faaliyet alanının sadece İslam ülkeleri ile sınırlı olduğu
düşünülmemelidir. Müslümanların
yaşadığı her yerde İslam Hukuku’na
uygun finansal ürünlere ihtiyaç vardır.
İslamic Banking`in
Temel İlkeleri
İslamic Banking diye adlandırılan bankacılığın gelişmesinin ana sebebi, İslam`da faizin yasaklanmış olmasıdır. Buna göre bu tarz bankalar,
ancak herhangi bir şekilde faiz ödemeleri ihtiva etmeyen finansal ürünler sunabilmektedir. Bir İslam Bankası, kazancını sadece kâra iştirak
sistemiyle sağlar. Faiz marjlarından
meydana gelen getirilerin olabileceği
ticarî faaliyetlerde bulunması ise katiyen yasaktır. Bu yüzden, ticaret,
Leasing (finansal kiralama) ve katılım finansmanı, bankanın asıl faaliyet alanını oluşturmaktadır. Bu faaliyet alanı çerçevesinde çok sayıda
alternatif finansman araçları mevcuttur. Bunların bir kısmı, bilinen,
geleneksel bankaların da kullandığı
araçlardır ve İslam Hukuku normlarına uyarlanarak Müslüman müşterilere sunulan çeşitli hizmetleri ve
ürünleri kapsar.
İslamic Banking’in
Beş Temel İlkesi
a) Faiz yasağı (Ribâ yasağı)
“Ribâ” tefecilik ve faiz anlamlarını taşıyan Arapça bir kelimedir. Bu
anlamda faiz almak veya vermek yasaktır.
b) Şans oyunu ve spekülasyon yasağı (“arar yasağı)
“Ğarar” özel anlamda şans oyunu
olarak tercüme edilebilirken, geniş
anlamda ise çok yüksek riskleri göze
alarak kâr edinme niyetini ifade
eder. İslam, bireyleri korumak amacıyla şans oyununun her türlüsünü
ve yüksek riskler taşıyan spekülasyonlara girişmeyi yasaklamıştır.1
c) Yatırım faaliyetlerinin kazancı
“helal” olan şirketlere yapılması
Bir Müslüman, bir şirkete ortak
olmak istediğinde söz konusu şirketin, kazancını hangi faaliyetlerle sağladığına dikkat etmelidir. İslam’a göre bir Müslüman, “haram” sayılan
mal ve hizmetler üreten bir şirketin
faaliyetlerine katılamaz, o şirkete yatırım yapamaz.
d) Para, para üretemez
İslam’da para bir kullanım malı
olarak görülmemekle birlikte daha
ziyade mübadele vasıtası ve değer öl-
E
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 13 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
İsmail KARADÖL
[email protected]
İslami Bankacılık
Temel İlkeler, Kavramlar
çeri işlevi görür. Verilen para geri
alınırken, bu paranın kullanımı için
artı para talep etmek yasaktır. Getiriler ancak hakiki yatırımlardan sağlanabilir.
İslamic Banking’in
Tarihçesi ve Gelişimi
İslamic Banking’e has bir yatırım
aracı olarak kâr ortaklığının, İslam’ın ilk yıllarından beri Arap tüccarların uyguladığı bir ticarî yöntem
olduğu bilinmektedir. O dönemlerde tüccarlar yatırımcılarla, bugünkü
komandit sözleşmelerinin aslı sayılan, kâr ortaklığı sözleşmeleri yaparlardı.2
İslamic Banking ile ilgili bütünsel
nazarî yaklaşımlar ise henüz
1940’larda ortaya konulmaya başlandı. Mısır’ın Mit Gamr beldesinde
gerçekleştirilen Tasarruf Sandığı
usûlü banka projesi, faizsizlik ilkesine göre çalışan ilk finansal kurum
olarak bilinmektedir. Gerçi bu proje
bugün sadece bir deney olarak zikredilebilir, zira 1963 yılında başlatılan
proje, siyasî muhalefetlerle karşılaşmasıyla 1971 yılında sona erdirilmiştir. Fakat buna rağmen faizsiz ça-
lışma modeli bu projeyle amacına
ulaşmış ve uygulanabilirliğini ispat
edebilmiştir.3 Evet, İslami Bankacılık sisteminin İslam dünyası için tatbik edilebilir bir fikir olduğu, bu
projeden sonra kabul görmüştür.4
Ve bu teşebbüsü müteakip 1974 yılında 20 üye ülkenin katılımıyla “Islamic Development Bank” kurulmuştur. Bu kuruluşla, az gelişmiş İslam ülkelerindeki proje finansmanlarının sağlanması amaçlanmıştır.
Islamic Development Bank’in kurulmasının ardından İslam ülkelerinde,
İslam Hukuku’na dikkat eden birçok
banka kurulmuştur.
Güncel Durum
İslamic Banking, finans dünyasında dünya çapında yer alan bir niş
pazarı olarak kabul edilir. “Islamic
Finance Review” dergisinin haberine göre İslamic Banking’in piyasa
hacmi bugün itibariyle 300 milyar
ABD doları büyüklüğündedir. Derginin verdiği bir diğer bilgiye göre
artık dünya çapında 150’den fazla İslami banka faaliyette bulunmaktadır
ve bunların bazıları İngiltere, ABD
ve uzak doğu ülkeleri gibi Müslü-
dosya
man olmayan ülkelerde bulunmaktadır.
Gelinen noktada Avrupa bankalarının da İslamic Banking’e karşı ilgileri artmaktadır. Bunlar ise İslam’a
uygun ürünlerini öncelikle körfez
bölgesindeki İslam ülkelerinde pazarlamaktadırlar. Örneğin UBS Bankası, 2001 yılında Bahreyn’de hisselerinin tamamına sahip olduğu bir
alt şirketi olan Noriba Bank’ı kurmuştur.5
Diğer büyük bankalar da müstakil bankalar kurmasalar da, en azından şubeler açmışlardır. Aralarında
Citigroup, HSBC, ABN Amro, Societe Generale gibi şirketlerin de bulunduğu bu bankalar, faaliyetlerini
şube bazında yürütmektedir.
Dünyanın en büyük finans kurumlarından olan Alman Deutsche
Bank ise şu ana kadar faaliyetlerini
Orta Doğu ve Asya’daki varlıklı özel
müşteriler üzerinde yoğunlaştırmıştır. DWS, Aralık 2006’dan beri Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde
şeriata uygun, halka açık fonlar ve
emeklilik evrakları pazarlamaktadır.
Alman piyasasında ise günümüzde
İslam Hukuku’na uygun kayda değer
finansal ürünler bulunmamaktadır.
Commerzbank’ın alt şirketi Cominvest 2000 yılında Al-Sukoor fonunun ihracını gerçekleştirmiştir, fakat
fona karşı gösterilen ilgi oldukça vasat derecede kalmıştır. Bunun üzerine Cominvest, fonu 2005 yılının sonunda kapatmıştır. Fon, sadece 4
milyon Euro’luk bir hacme ulaşabilmişti, halbuki Cominvest’in verdigi
bilgiye göre hacmin 20 milyona ulaşması gerekiyordu.6
Sharia Board Müessesesi
Mevcut finansal ürünlerin İslam
Hukuku’na uygun olup olmadıklarını incelemek, İslam Hukuku’na uygun yeni finansal ürünler geliştirmek ve bu finansal ürünleri periyodik olarak denetlemek “Sharia Board” denilen müessesenin ana görevleridir.7
Sharia Board müessesesi hem finansal enstrümanları ve sözleşmeleri, hem de üst düzey yönetimin verdiği kararları İslam Hukuku’na ilişkin olarak denetleme ve gerektiğinde tashih edilmelerini talep etme
yetkisine sahiptir.
Finansal Enstrümanlar
Mevduat bankacılığı
İslamic Banking’de, mevduat
bankacılığı üç ana hesap türünden
ibarettir. Geleneksel şekilde ödemelerin yapıldığı cari hesaplar, sürekli
tasarruf edilebilirliğe sahip olan tasarruf hesapları ve uzun vadeli ticarî
iştiraklara yatırım yapma amaçlı yatırım hesapları. Bunlar, İslami Ban-
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
ka’nın mevduat bankacılığını oluşturmaktadır.
Kredi işlemleri
Islamic Banking’in kredi işlemleri, özellikle şirketlere yapılan finansman işlemlerinden ibarettir. Bankanın asıl faaliyet alanı, ticaret, Leasing
(finansal kiralama) ve iştirak finansmanından oluşmaktadır. Bu şekilde,
bireysel krediler de sunulabilmektedir. İslami Bankalar, giderek önem
kazanan bu sektörde, gayrimenkul,
mülk edinmek veya benzer şekilde
pahalı bir mal satın almak isteyen
özel kişilere, ihtiyaç duydukları finansmanı sağlamaktadır.
Müşareke
“Müşareke” sözleşmesi, bir projenin birlikte finansmanını yapmak ve
bu projeyi gerçekleştirmek niyetiyle
müşteri ve banka arasında kurulan
ortaklıktır. Hem banka hem müşteri,
projeye sermaye yatırır, her iki tarafın proje yönetimine ilişkin vazifeleri vardır ve her iki taraf risklerden
sorumludur. Bu ortak girişimin (Joint Venture) bıraktığı kâr, önceden
üzerinde anlaşma yapılan bir paylaşım kuralına göre paylaşılır. Zararı
➤ 14 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
ise, taraflar, yatırdıkları sermayeye
orantılı olarak üstlenirler. Her iki taraf, ortak girişimlerinde sahip oldukları pay oranına göre mesuldürler.
Müdarebe
“Müdarebe” denilen sözleşmede
banka, müşterinin belli bir projesine
gizli ortak sıfatıyla katılır. Bu tür ortaklıkta banka, sermayenin tümünü
sağlar, müşteri ise projeye ortak girişimci olarak ve sahip olduğu tecrübe
ve teknik bilgileriyle katılır. Müşteri,
projenin tümünden kendisi sorumludur, bankanın herhangi bir işlevi
olmadığı gibi proje yönetiminde de
bir etkisi yoktur.
Murabaha
“Murabaha”, İslami finansal
ürünleri arasında en çok kullanılandır. Bu tür sözleşmede banka, müşterinin talimatıyla, yine müşterinin
belirlediği bir malı satın alır. Bunun
akabinde banka, satın aldığı malı
müşterisine satar. Müşteri malın sahibi olur ve alım fiyatını, üstüne eklenen bir kâr marjı ile birlikte, gelecek zamanda tek meblağ olarak veya
taksitle geri öder. Murabaha, kâr ve
T.C KÖLN BAŞKONSOLOSLUĞU ÇALIŞMA ATEŞESİ OĞUZ TUNCAY
‘‘Emeklilik Konusunda
Bizden Bilgi İsteyin”
lmanya’nın Köln
Başkonsolosluğu
yeni Çalışma Ataşesi Oğuz Tuncay‚ “Emeklilik ve çocuk parası’’ konularında sivil toplum kuruluşlarının kadın kolları
temsilcileri ve gurbetci bayanlara yönelik bir bilgilendirme toplantısı yaptı.
Çalışma Ataşeliği olarak vatandaşlara emeklilik
konusunda ücretsiz bilgi
verdiklerini belirten Tuncay; “bedava bilgi bazen
vatandaşların hoşuna gitmiyor. Bazıları bir yerlere
para vermekten hoşlanıyor. Gelin ücretsiz bilgilendirelim. Bedava bilgi
veriyoruz. Bu konuda şüpheye düşmeyin’’ dedi.
Resmi makamlara başvuru yaparken doğruluktan şaşılmaması gerektiğini ifade eden Tuncay;
“hem Türk hem de Alman
kurumalarına doğru beyanlarda bulunun. Emeklilik bir haktır. Bu hakkı
hak ettiğinizde haktır.
Formları doldurduğunuzda bir çok soru var. Daireler bunu soruyor. Doğru
zarara ortak olunan katılım ortaklığı
değildir, sadece bankanın bir aracı
acenta olarak görev aldığı bir ticarî
iştir.8
İcare
“İcare”, bir maddî varlığın Leasing (finansal kiralama) usûlüyle
kullanımının sağlanması veya kiraya
verilmesi anlamını taşır. Banka, bu
sözleşme türünde kiraya veren veya
Leasing verenin yerine geçer. Böylece, kendisi mal sahibiyken, müşterisine belli bir mal varlığını kullanma
imkanı sağlar. Murabaha’ya nazaran
İcare’de banka, sözleşme süresi sona
erene kadar mal varlığının sahibidir.
Sözleşmede öngörülen şekle göre
banka, önce tespit edilen bir Leasing
aylığı alır veya mal varlığının kullanımından elde edilen kâra ortak
olur.
Sukuk
“Sukuk”, bir üst kavram olarak
geleneksel tahvilin İslam Hukuku‘na
uygun alternatifini temsil eder. Yatırımcılar, faiz yerine ortaklıklarından
veya Leasing sözleşmesinden doğan
getiriler elde ederler.
İslami Bankacılığın temel ilke ve
dosya
kavramları bu şekilde sıralanabilir,
sistemin sektörde yeni olması nedeniyle yeterince tanındığını söylemek
mümkün değildir. Sıradan bankacılıkla paralellik arz eden uygulamalar
ise Müslümanların zihinlerinde soru
işaretlerinin oluşmasına neden olmaktadır. İslami Bankacılık sisteminin yapı taşlarının oturması ve yaygınlaşması ile bu soruların giderileceği ve sistemin modern dünyada
Müslümanca yaşama gayretinde
olan insanlara alternatif imkanlar
sunacağı tahmin edilmektedir.
1 Bkz. Lewis: S.31
2 Bkz. Islamische Zeitung. No.1.
1995
3 Bkz. Nienhaus: S.231
4 Bkz. Henry: S.20
5 Bkz. www.noriba.com (İngilizce’den tercüme edilmiştir)
6 Bkz. Knappmann: Makale: Rendite
Ohne Zinsen (Faizsiz Getiriler)
7 Bkz. El-Gamal: Islamic Finance,
Cambridge 2006, S.11 (İngilizce’den tercüme edilmiştir.)
8 Bkz. Bälz: Artikel: Finanziert mit
Gottes Hilfe (Allah’ın yardımıyla yapılan finansman), zenith business (Magazin), Sayı 03/2005, S.36
DİTİB’den AAİB’ne iadei ziyaret
A
iyanet İşleri Türk İslam Birliği
(DİTİB) Genel Başkanı Prof.
Dr. İzzet Er, görevine başlaması
vesilesi ile kendisine ‘Hayırlı Olsun’ ziyaretinde bulunan Almanya Alevi İslam
Birliği (AAİB) Genel Başkanı Alişan
Hızlı’ya iade-i ziyarette bulundu.
DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet
Er’in ziyaretinden dolayı duyduğu
memnuniyeti dile getirerek sözlerine
başlayan AAİB Genel Başkan Alişan
Hızlı, “DİTİB teşkilatımız bize her konuda yardımcı olmuştur. Bugün de sizi
aramızda görmekten duyduğum memnuniyeti bir kez daha ifade etmek istiyorum” dedi. İhtiyaç duydukları her konuda, DİTİB’in yanlarında olduğunun
altını çizen Hızlı, konuşmasını şöyle
sürdürdü: “Hoşgörü ve insana olan sevgimizle işlerimize sarılıyoruz. DİTİB
geçen yıl hac konusunda bize çok yardımcı olmuştur, bu yıl da yardımlarını
bekliyoruz. Bilgi bağlamında Diyanet
İşleri Başkanlığı’nı kaynak olarak gösteriyoruz. Biz diğer inanç ve mezhebe
D
beyanlar bu yüzden çok
önemli. Bu konuda vatandaşlarımız karşılaştığı sorunlarla karşımıza geliyor.
Bu durumda insan üzülüyor. Sorunlarla karşılaşmamak için doğruluktan
şaşmayın’’ diye konuştu.
Aynı anda hem Türkiye’den hem de Almanya’dan emekli olunabileceğini vurgulayan Tuncay;
“buna kimse bir şey diyemez. Uzun vadede emekli
aylığında Almanya’da vergiler alındığı için artık burada onu beyan etmek zorundasınız. Çünkü o bir
gelirdir. Ve size vergi döneminde geliriniz ne ka-
dardır diye soruyorlar. Siz
de o geliri beyan etmek
zorundasınız. Ona eğer
vergi düşüyorsa burda yaşadığınız müddetçe ödemek zorundasınız. Türkiye’de yaşarsanız orada
ödemek
zorundasınız.
Emeklilik 2008 yılına kadar farklı bir yöntem vardı
şimdi ise farklı bir var. Eskiden Türkiye`de SSK,
Bağkur, Emekli sandığı
vardı. Bunlar birleştiler
Sosyal Güvenlik Kurumu
oluştu. SGK bünyesinde
konuyla alakalı yasada da
bazı değişiklikler yapıldı
ve uygulamalar netleşti’’
diye konuştu.
mensup insanlarımızla barış içerisinde
kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bu ziyaretinizi de yanımızda olduğunuzun ve
dostluğumuzun bir nişanesi olarak görüyoruz” dedi.
Farklılıkların zenginlik olduğunu
ifade ederek sözlerine başlayan DİTİB
Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er ise,
şöyle konuştu: “Birlik ve beraberlik içerisinde birbirimize her zaman yardımcı
olmalıyız. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı
Allah, insanların farklı görüşlerde, farklı düşüncelerde olabileceğini, bunun
kendi varlığının ayetlerinden olduğunu
belirtmiştir. Biz farklılıkları zenginlik
olarak görüyoruz. Bize ihtiyacınız olduğu her hususta size yardımcı olmaya
gayret edeceğiz.”
Sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleşen görüşmede dostluk, birlik ve
beraberlik mesajları verildi. Ziyaretin
anısına Genel Başkan İzzet Er’in, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevi Bektaşi
klasikleri kitap setini Hızlı’ya hediye etmesiyle sona erdi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 15 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
haber
Suriyeli Mültecilere Yardımlar, Tanzanya’da Göz Ameliyatları, Myanmar’da Kalıcı Projeler
HASENE Mazlumların Yanında Olmaya Devam Ediyor
SURİYELİ MÜLTECİLERE
YARDIMLAR DEVAM EDİYOR
IGMG Sosyal Yardım Derneği
Hasene`nin Suriyeli mülteciler için
organize ettiği 5 aşamalı yardımın
ikincisi gerçekleştirildi. İlki geçtiğimiz ay gerçekleştirilen yardımların
ikincisi Hasene Türkiye Şubesi aracılığıyla Hatay’da ve Suriye’nin iç bölgelerinde mazlum ve mağdur, iç savaş
ve kargaşadan kaçan, savunmasız ailelere yapıldı.
29 ton kuru gıda,
25 ton un yardımı yapıldı
IGMG Sosyal Yardım Derneği
Hasene geçtiğimiz ay 26.5 ton gıda
yardımını Suriye içlerindeki mağdur
ailelere ulaştırmış, ihtiyaçların büyüklüğü oranında yardımların devam edeceği Hasene yetkilileri tarafından ifade edilmişti. Bu bağlamda
Suriyeli mültecilere yapılan ikinci
yardım paketi 29 ton kuru gıda, 25
ton un yardımını ihtiva ediyor. 700
çuvaldan oluşan kuru gıdanın 100
çuvalı Hatay Hassa’da, 100’ü Hatay
Kırıkhan’da dağıtılırken, geriye kalanı
ise Suriye içlerindeki mazlumlara
ulaştırıldı. Her biri 41,5 kilodan oluşan gıda çuvalları sıkıntılı bir süreçten geçen Suriyeli mültecilerin belli
bir müddet ihtiyaçlarını karşılayacak.
Çocuklarımızın ihtiyacı
bizim için öncelikli
Yardımların dağıtımına katılan
Hasene Türkiye Şubesi Başkanı İbrahim Kırak “Suriyeli mazlumların eksikleri ve ihtiyaçları hususunda gerekli bilgileri yetkili mercilerden aldık. Bizlerden çocuk botu istiyorlar.
Yiyeceklere ihtiyacımız var ama çocukların ihtiyacı bizim için öncelik
arzediyor diyorlar. Gıda yanında diğer yardımlar noktasında da çalışmalarımız devam edecek” dedi.
TANZANYA’DA GÖZ
AMELİYATLARI BAŞLADI
Geçtiğimiz sene sonunda Tanzanya Sağlık Bakanlığı ile imzalanan 800
katarakt ameliyatının ardından, ameliyatlar için gerekli alt yapı çalışmala-
rı yapıldı ve ameliyatlara resmi açılış
programının ardından başlandı. Somali’deki temaslarının ardından Tanzanya’ya geçen Hasene Başkanı Mesut Gülbahar Ukerewe Bölgesi’nde
bulunan Nisasau Hastanesi’nde gerçekleşen törende bir konuşma yaptı.
Konuşmasında çalışmaları yaparken
dil, din, renk, ırk ayrımı yapmadıklarını, tüm mazlumlara yardımcı olmaya çalıştıklarını ifade eden Gülbahar
ayrıca şunları kaydetti: “İnancımız
gereği mazlumun dini sorulmaz. Bize
mazluma el uzatmak düşer. Katarakt
rahatsızlığı Tanzanya’da bir milyonu
etkileyen bir göz hastalığı. Milyonlarca mazlum bu rahatsızlıktan dolayı
mağdur durumda. Tanzanya Sağlık
Bakanlığı 2020 yılına kadar ülke genelinde katarakt olan hastaların sayısını ciddi manada azaltmak istiyor.
Bizler de Sağlık Bakanlığının bu pro-
jesine katkı sağlamaktan, ülke insanına yardımcı olmaktan dolayı memnuniyetimizi belirtmek isterim. Bu
çalışmada bizlere destek veren, yardımcı olan yetkililere buradan bir kez
daha teşekkür ediyorum.”
Göz ameliyatından çıkan hastaların memnuniyetini dile getiren Başkan Gülbahar, ameliyattan çıkan hastalardan birinin isteğini ise şu cümlelerle dile getirdi: “Ameliyattan yeni
çıkmış bir hasta bir gözünün ameliyat
edildiğini, diğer gözünde de sıkıntı
olduğunu söyleyerek kendi durumunu arzedince, ben de tekrar ameliyat
olabileceğini ifade ettim. Tedavi olan
katarakt hastalarının sevincini görmemek mümkün değildi. Hasene’ye
dua ettiler; teşekkür ettiler.”
SURİYE VE MYANMAR’DA
KALICI PROJELER İÇİN
AFAD’LA GÖRÜŞTÜK
Somali ve Tanzanya’daki yoğun
programların ardından Türkiye’ye geçen Hasene Başkanı Mesud Gülbahar
Türkiye Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Dr.
Fuat Oktay’la biraraya geldi. Görüşmede IGMG Sosyal Hizmetler Biriminden Erol Aldemir, Hasene Türkiye Şube Başkanı İbrahim Kırak ve yönetim kurulu üyeleri Dr. İlyaz Bozkurt ve Ömer Söyleyenoğlu da hazır
bulundular.
Görüşmede Suriye ile alakalı olarak, savaşın ardından Türkiye’ye gelen mülteci sayısının çokluğuna değinen AFAD Başkanı Dr. Fuat Oktay,
Türkiye olarak gerekli lojistik desteği
koordine ettiklerini ve uluslararası
kurum ve kuruluşlardan bu hususta
çalışmaların azalmadan devam etmesi gerektiğinin altını çizdi. Görüşmeyle ilgili olarak, Myanmar’da ve
Suriye’de kalıcı projeler adına neler
yapılabileceği hususunda bilgi alışverinde bulunduklarını ifade eden Hasene Başkanı Mesut Gülbahar, “Temennimiz ve duamız en kısa zamanda gerek Suriye’de gerekse Myanmar’da sıkıntıların sona ermesi yönündedir” diye konuştu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 16 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
Genel Başkan Er, Miniklerle Kahvaltıda Buluştu
ürnberg DİTİB Eyüp Sultan Camii Derneği’nin ev sahipliğinde çocuklarla sabah kahvaltı programı gerçekleştirildi.
Hafta sonu Kur'an Kursu’na devam eden ve
4-8 yaş grubu miniklere yönelik düzenlenen sabah kahvaltısına, miniklerin ailelerinin yanı sıra Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er ve Nürnberg Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Cafer Acar katıldı.
Çocuklarla kahvaltı yapan Genel Başkan Er,
geleceğe iyi bakmak için çocuklarımızı iyi yetiştirmenin şart olduğunu söyledi. Er konuşmasına şöyle devam etti: “Çocuklarımıza dinimizi, kitabımızı, peygamberimizi, örfümüzü,
adetimizi en güzel şekilde öğretmeliyiz. En büyük yatırım çocuklarımızın geleceğine yapılan
yatırımdır. Bu sebeple onları geleceğe iyi hazırlamalıyız. Çocukların eğitiminde anne ve babanın çok önemli rolü vardır. Özellikle bilinçli bir
ailenin yetiştireceği çocuklar hem ailesine hem
de topluma çok yararlı bireyler olarak hizmet
verecektir. Çocuklarınızla ilgilenin, çünkü onların en çok sizin sevgi ve ilginize ihtiyaçları
N
var. Peygamber Efendimiz; 'Çocuklarla çocuk
olunuz' diye buyurmuştur. Çocuklarınızı sevdiğinizi onlara hissettirin. Çocukların yetişmesinde ailenin rolü büyüktür. Rol ve model anne
ve babadır. Çocuklarınızın hedef belirlemesine
yardımcı olunuz. Bunun için de ilgi şarttır. Bu
vesileyle bu birlikteliğin ve beraberliğin devamını diliyorum.
Miniklerin okudukları şiir, ilahi ve dualarla
renklenen kahvaltıda minikler izleyicilerden
bol alkış aldı.
Program, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er’in hafta sonu temel dini bilgiler kurslarına katılan öğrencileri sınıflarında ziyaret etmesinin ardından sona erdi.
haber
Kemal Ergün: IGMG Bir Hizmet Teşkilatıdır
slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları
Hessen Bölgesi tarafından her ay mutad
olarak yapılan Toplu Sabah Namazları
programı Şubat serisi Hanau Cemiyetinde yapıldı.
IGMG Hessen Bölgesi genelinden idareci
ve cemaatin yoğun katılım sağladığı program
sabah namazının beraberce ifa edilmesiyle
başladı.
IGMG Hanau İmam Hatibi Celil Yıldız hocaefendi kıldırdığı sabah namazının hemen
peşine kısa bir sohbet yaptı ve kısa bir zikir
programı tertib etti.
Daha sonra IGMG Hanau Başkanı Yılmaz
Yavuz kısa bir selamlama ve hoşgeldiniz konuşması yaptı.
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz
da günün önemine haiz güzel bir konuşma
yaptı.
İ
Son olarak IGMG Genel Başkanı Kemal
Ergün bir konuşma yaptı. Ergün konuşmasında İslam tarihinden de örnekler vererek İslam
Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının bir cihad
teşkilatı olduğunu söyledi. Ergün cihad teşkilatından birilerinin anlatmaya çalıştığı gibi başka manalar çıkarılmaması gerektiğini, cihad
teşkilatının tüm insanlığın saadetini düşünen
ve bu noktada çaba sarfeden bir teşkilat anlaşılması gerektiğini söyledi. Ergün; “yaptığımız
çalışmaları bizler Allah rızasını düşünerek
yaptığımız için birileri bizleri başka şekilde tanımlamaya çalışıyorlar. Bizler buna müsaade
etmeyip başkalarının bizi tanımlamasına değil
bizim kendimizi yaptığımız çalışmalar ile tanıtmamız gerekmektedir” dedi.
Program konuşmalardan sonra müsafaha
kısmı ve baraberce fotograf çekilmesinden
sonra evsahibi Hanau Cemiyetinin ikramı ile
son buldu.
UETD Yeni İcra Kurulu’nu Seçti
0 Şubat’ta 5. Kongresini yaparak yeni yönetim kurunu seçen Avrupa Türk Demokratlar
Birliği ( UETD) 5. Dönem yeni İcra Kurulu’nu seçerek çalışmalarına start verdi. Yeni isimlerden oluşan icra kurulunda, eski isimlerden oluşan yöneticilerin de bulunması dikkat çekti.
UETD Genel Merkezi` nde gerçekleştirilen toplantıya, İcra Kurulu Üyeleri ve MKYK temsilcileri de katıldı.
10 Şubat’ta seçilen yeni Genel Başkan Süleyman Çelik’le çalışacak olan yeni İcra Kurulu Üyeleri ise şu isimlerden oluştu:
Metin İlhan (Genel Sekreter), Ziya Çiçek (Genel Muhasib), Köksal Kuş (Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı), DR. Hayrullah Özcan (Hukuk İşleri), Metin Şirin (Sivil Toplum Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı), Filiz İşler ( Avrupa Yerel Yönetimler ve Siyasi
İşler), Zafer Sarıkaya (Genel Başkan Yardımcısı),
Muharrem Çelik (Gençlerden Sorumlu Genel
1
Başkan Yardımcısı), Dursun Döngel (Basın
ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı), Mehmet Kara (Halka İlişkiler), Asiye Bilgin (Ar – Ge) ve Fatma Öksüz (Kadın
Kollarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı).
AVRUPALI TÜRKLERİN SORUNLARIYLA PARALEL UETD’NİN GÖREVLERİ
DE ARTMIŞTIR
Toplantıda UETD Genel Başkanı Süleyman Çelik, Avrupalı Türklerin önümüzdeki
yıllarda seçme ve seçilme hakkına sahip olacaklarını hatırlatarak UETD’nin misyonunun
ve sorumluluğunun artacağının altını çizdi.
Çelik; “Yeni isimlerle birlikte kan değişimi
UETD’yi daha etkin hale getirecek. Bu meşakkatli ve uzun yolda, sabır ve yoğun bir çalışma temposuyla görevimizi en iyi şekilde yerine
getireceğiz. Yeni oluşturduğumuz 13 kişilik icra
kurulumuz içerisinde, Almanya’da rüştünü ispatlamış ve Türk toplumunun yakından tanıdığı
isimlerinde bulunmaktadır. Bize devredilen bu
bayrağı en iyi şekilde taşıyacağımızdan kimsenin
şüphesi olmasın. Başarı tek kişiyle olmaz. Başarı
‘ekip‘le ruh kazanır. Avrupalı Türklerin, sorunları
çoğalmıştır. Bu sorunların çözümünde UETD,
büyük sorumluluk üstlenmiştir. Bu bilinçle enerjimizi sarfedeceğiz. Bu noktada, görev alan arkadaşlarımız ateşten bir gömlek giydiklerinin farkındalar. Bizim başarımızda istişare kurumunun
sağlıklı işlemesi olacaktır. Çünkü, istişare etmekte
mutlaka hayır vardır. Başarı o yüzden yakalanacaktır. Ekibimizle birlikte uyum içerisinde yeni
dönemde önemli çalışmalarına altına imzamızı
atacağız. Ayrımcı değil, birleştirici ve kucaklayıcı
olacağız‘’ dedi.
Köln’lü Gönüllüler Şimdi Diplomalı
.C.Köln Baş Konsolosluğu himayesiyle gerçekleşen bir proje daha
başarı ile sonuçlandırıldı. Eğitim çalışmasının içeriği, Almanya`da
giderek yaşlanan gurbetcilerimizin yaşlılıklarını da burada geçirmeye başlamalarıyla, huzur evlerinde ikamet eden vatandaşlarımıza moral
motive desteği amacına yönelik bir çalışma. Huzur evlerine girilebilmenin mevzuatının konsolosluk aracılığıyla resmileştirildiği bu çalışma 10
saatlik alınan özel seminerlerle oluşturuldu. Başta Köln DİTİB, Milli Görüş Teşkilatları Köln Bölgesi ATİB, olmak üzere az sayıda da bireysel başvuru yapan yaklaşık 56 bayan iki ay süren eğitim çalışması sonunda sertifikalarına kavuştu.
Köln ve civarındaki huzur evleri, sertifikalı bayanların önceden belirlenen görev bölgelerindeki yaşlılar evlerinde yaşayan, Türk ya da isterlerse
her türlü yaşlıya haftanın belirli günleri moral desteği verecekler.
ALINAN SEMİNERİN DİĞER İÇERİĞİ
Başta proje koordinatörü Nagihan Arslan Yüreğir olmak üzere farklı
eğitmenler, Alman yardım sistemi, ayakta ve gezici yardım, açık yardım,
yatılı bakımı, Yaşlılıktaki yardım ve bakım imkanları, Demas (Bunama)
Alzheimer hastalığı gibi farlı konularda katılımcı bayanlara özel eğitim verildi. Sosyal yardım amaçlı Projenin fikri Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa’nın eşi Vildan Basadan geldi. Tüm seminerlerde Bayan Basa kursiyerleri yalnız bırakmadı. Eğitim seminerlerinin tamamlayıcısı olan çalışmanın bir bölümünde de uygulamalı olarak Köln Ehrenfeld Theo-Brauen
Haus yaşlı bakım evi gezildi. Gönülden projesini sertifika töreninde Köln
Baş Konsolosu Mustafa Kemal Basa kursiyerlerin bir bölümüne diplomalarını takdim etti.
T
HAYAT
eni takvim yılı 2013`e girerken gelir vergisinde ve bazı
cebimizi ilgilendiren diğer
konularda değişikler oldu.
Bu yazımızda, bu değişikliklerden önemli olan bazıöarını kısaca
ele alıyorum:
ÖZÜRLÜLÜK
MUAFİYETLERİ ARTIRILDI
Uzun yıllardır değişikliğe uğramadığı için çok eleştiri alan konulardan birisiydi bu konu. Enflasyona rağmen yıllarca değişiklik olmamıştı.
Aile bireylerinden kim olursa olsun, çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın aşağıda belirtilan vergi
muafiyetleri yıllık olarak vergilendirilecek matrahtan düşülmektedir.
Okuyucularımızdan sık sık duyduğumuz olaydır bu. ‘aileden çalışanın
özürlülüğü düşülürmüş’ gibi.... Peki
ya hiç çalışamıyacak durumda olan
veya doğuştan özürlü olan bir çocuk
için ne yapmalıyız? Aslında tam
burada özürlülük kanununun manası daha doğrusu hedefi anlaşılmaktadır.
2012`den 2013`e geçişte artırılan
özürlülük muafiyetleri ve artış
oranları şöyledir;
Derece
eski
yeni oranı
30
310
400
30
40
430
560
30
Y
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 18 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
Asım TOZOĞLU
Diplom-Volkswirt
Vergi Denkleştirme Derneği Başkanı
[email protected]
2013 Bilançosu
50
570
740
30
60
720
940
30
70
890
1250 40
80
1060 1590 50
90
1230 1850 50
100
1420 2130 50
Ve son olarak da Özürlülük kartının üyerinde G harfi kayıtlı ise,
çalışanların işyolu masrafı iki katı
hesaplanır, yılda beş iş günü fazla
izin hakları vardır.
En önemli konu ise, özürlülük
karının üzerinde H harfi yazılı ise,
2012 yılı sonuna kadar olan yıllık
vergi muafiyeti 3700 Eurodan tam
yüzde 50 artırılarak 5550 euroya çıkarılmıştır.
Bu oranların artırılması bilançomuzda artı etkisi yapacaktır.
EKSİ OLACAK BİR
KONU BAKIMLAR
Yabancı ülkelerdeki yakınlarına
bakım yapanlar için önümüzdeki
yıllarda bazı bürokratik zorluklar
planda. İlerdeki bir yazımızda bu
konuyu detaylı ele alacağız.
YOL MASRAFLARI
ARTIRILIYOR
dosya
Vergi denkleştirmede işe gidiş
yol masrafını ıspatlamayanlar için
düşülecek en az masraf 1000 eurodan 1130 euroya çıkarılıyor.
KITA MASRAFLARI
14 YAŞINA KADAR
2012`de olduğu gibi, 2013`de de
anne çalışmasa bile çocukların Kıta
masrafları 14 yaşına kadar düşülmektedir. Daha önce anne çalışmazsa 6 yaşından itibaren bu hak
yanıyordu.
MINI JOB 450 EURO
Halk arasında ‘akşam işi‘ diye tenımlanan minijob ayda 400 euroden 450 euroya çıkarılıyor.
MAAŞLARDA NET
ARTIŞ OLACAK
Emekli kasasına kesintilerde
yüzde 0,7 oranında daha az kesileceğinden örneğin 4000 bin euro
brüt geliri olan bir çalışan, 28 euro
daha fazka net maaş alacak.
ÇOCUK BAKIM PARASI
Uzun tartışmalardan sonra, çocuklarını yuvaya göndermeyen aileler için ağustos 2013`ten itibaren
100 euro alacaklar. Bu daha sonra
150 euroya çıkacak, tabii ki ayda...
MUAYENE ÜCRETLERİNE
SON
Daha önce de belirtildiği gibi kişi başına üç ayda bir doktorlara ödenen paralar da kaldırıldı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 19 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
röportaj
IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren IGMG Cenaze Fonu hizmetleri
bundan böyle IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği “UKBA” tarafından verilecek.
“UKBA” kuruldu
GMG Cenaze Yardımlaşma
Derneği “UKBA” Avrupa’da yaşayan Müslümanların yardımlaşma ve dayanışmalarını güçlendirmek, en acılı günlerinde yanlarında olmak ve defin işlemlerinin
İslami usullere göre yapılmasını
sağlamak amacıyla varolan hizmet
yelpazesinin daha da genişletilebilmesi hedefine yönelik olarak kuruldu.
Şimdiye dek bu alanda hizmet
veren IGMG Cenaze Fonu IGMG-Bestattungskostenunterstützungsfond (IGMG-BKUF), 10 Kasım 2002 tarihinde İslam Toplumu
Millî Görüş e.V. çatısı altında kurulmuş, 6204 üye aile ile hizmetlerine
başlamış idi. 2012 yılsonu itibariyle
hizmet verilen üye aile sayısı 50 bini aşarken, fon kurulduğundan beri
ahirete irtihal eden üye sayısı
2609`a ulaştı. 2002 yılında sadece
Almanya`da ikamet eden kişiler
IGMG Cenaze Fonu hizmetlerinden faydalanabiliyorken bugün bu
hizmetler Avrupa’nın birçok ülkesine ulaşmış durumda.
IGMG Sosyal Hizmetler Başkanı
Ali Bozkurt, IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği “UKBA”yı ve yeni yapılanmayı gazetemize anlattı.
Ali Bey, yeni yapılanma hakkında okuyucularımıza bilgi verir misiniz?
Öncelikle, Avrupa’da yaşayan
Müslümanların yardımlaşma ve dayanışmalarını güçlendirmek, en
acılı günlerinde yanlarında olmak
ve defin işlemlerinin İslami usullere
göre yapılmasını sağlamak ve böylece bir farzı yerine getirmek amacıyla, on yılı aşkın bir süredir hizmet veren Cenaze Fonu’na gösterilmiş olan güven ve teveccüh dolayısıyla başta üyelerimiz olmak üzere
herkese teşekkür ederiz. Allah razı
olsun.
IGMG Cenaze Fonu olarak şimdiye kadar IGMG e.V. bünyesinde
hizmet verdik. Geldiğimiz nokta itibariyle hizmet kalitemizin artması
ve hizmet yelpazemizin daha da genişletilebilmesi için bundan böyle
müstakil bir dernek olarak yeni kurulmuş olan IGMG Bestattungshilfeverein e.V. “UKBA” (IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği) bünyesinde cenaze fonu hizmetlerimiz
I
“UKBA” ile hizmet kalitesi daha da artacak
IGMG Sosyal Hizmetler Başkanı Ali Bozkurt, yeni kurulan IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği
“UKBA” ile Müslümanların bu alandaki ihtiyaçlarına daha iyi cevap verileceğini vurguluyor.
devam edecektir. “UKBA” ile Müslümanların bu alandaki ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebileceğimize
inanıyorum.
IGMG Cenaze Yardımlaşma
Derneğimiz ‘‘UKBA” (IGMG Bestattungshilfeverein
e.V.)
14.12.2012 tarihinde kurucu üyelerimizin katılımıyla yapılan genel
kurulda dernek tüzüğü benimsenerek kurulmuş oldu. Tüzüğümüzün
10. Maddesi 2. bendi gereği mütevelli heyeti seçildi. Yine tüzüğümüzün 10. Maddesinin 1/b bendine
göre de mütevelli heyetimiz dernek
yöneticilerini seçmiş oldu.
Mütevvelli heyetimize şu kişiler
seçildi: Kemal Ergün, Oğuz Üçüncü, Hakkı Çiftçi. Dernek yöneticilerimiz ise: Başkan Ali Bozkurt, Başkan Yardımcısı İbrahim Yüksel ve
Sekreter Ömer Benli’den oluştu.
Bundan sonra süreç nasıl işleyecek? Cenaze Fonu üyeleri için bu ne
manaya gelmektedir?
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Cenaze Fonu üyelerimiz için
hiç bir şey değişmeyecek. Onlar
hizmetlerden yararlanmaya aynen
devam edecekler. Ama bu süreçte
hukuki bir çok işlemler yapmak durumundayız. Cenaze Fonu üyelerimizin bu konuda bize azami derecede yardımcı olmalarını bekliyoruz.
Şöyle ki; IGMG e.V. ve IGMG
Bestattungshilfeverein e.V. dernekleri arasında yapılması gereken devir işlemi ile ilgili ana esaslar üzerinde mutabakat sağlanmıştır. Şu
an itibariyle ise söz konusu işlem
için dernekler arasında yapılacak
olan sözleşmenin tanzimi ve uygulamaların icrası için hazırlıklar tamamlanmıştır. Yasal şartların gerektirdiği işlemlerden birisi de, üyelerin IGMG e.V. ile olan anlaşmalarının yeni kurulan IGMG Bestattungshilfeverein e.V.`ye devredilmesidir.
Bunun için Cenaze Fonu üyelerine gönderdiği mektup ile bu resmi
devir işlemlerini başlatmış oldu. Bu
mektupla, devir işlemlerinin başladığı, üyelerimizin kendilerine belirtilen tarihe kadar itirazları olmadığı
takdirde, her hangi bir işlem yapmadan doğrudan üyeliklerinin yeni
derneğe devrine onay vermiş olacaklardır.
- Eğer bir üye yeni derneğe geçmek istemezse? O zaman ne olacak?
- Tabiî ki, üyenin itiraz hakkı
var. Bir üye‚ “Ben IGMG Cenaze
Fonundan çıkmak istemiyorum”
diyebilir. Ama şu bilinmelidir ki,
cenaze fonu üyelerine gönderilen
mektupta da belirtildiği gibi, IGMG
e.V. kendi bünyesinde artık bundan
böyle Cenaze Fonu hizmeti sunmayacaktır. Bu mektupla da bu hizmetin 31.05.2013 tarihinde sonlandırılacağı bildirilmiştir. Yani IGMG
Cenaze Fonunda kalacağım diye itiraz eden bir üye IGMG Cenaze Fonundan ancak 31 Mayıs 2013 tarihine kadar hizmet alabilecektir.
Kısacası; mektubu alan üyelerimizin bir şey yapması gerekmiyor.
Kendilerine bildirilen mektupta belirtilen tarihe kadar yazılı itiraz etmeyen üyemiz, IGMG-Cenaze Fonu (BKUF) ile olan sözleşmenin yeni dernek tarafından devralınmasına onay vermiş kabul edilecektir.
İtiraz etmek isteyen üyenin,
mektupta bildirilen tarihe kadar itirazını yazılı olarak IGMG e.V., Cenaze Fonu (BKUF), Boschstraße 6165, 50171 Kerpen adresine ulaştırması gerekmektedir.
Bu devir işlemi üyeye herhangi
bir masraf getirecek mi?
-Hayır. Bu devir işlemi üyeye
herhangi bir masraf getirmeyecektir. Bundan böyle yıllık masraf paylarını üyeden IGMG Bestattungshilfeverein e.V. derneği tahsil edecektir. Şimdiye kadar IGMG-Cenaze Fonu (BKUF) tarafınca sunulan
hizmetler yeni kurulan IGMG Bestattungshilfeverein e.V. derneği
şartnamesi (Genel İşlem Koşulları)
çerçevesinde devam ettirilecektir.
Şartname dediniz? Şartnamede
herhangi bir değişiklik veya düzenleme var mı? Varsa bunlar nelerdir?
Yeni yapılanmada şartname
önemli yer tutmaktadır. Çünkü bu
dernek Cenaze Yardımlaşma çalışmalarını hangi çerçevede vereceğini
bir şartname (Genel İşlem Koşulları) ile belirlemek zorundadır. Biz 10
yıllık tecrübemize de güvenerek
şartnamemizi yeniden ele aldık.
Burada sizinle önemli maddeleri
HAYAT
paylaşmak istiyorum.
Masraf paylarının çekilmesi
Şartnamemizin 6. Maddesi gereği her yılın masraf payını bundan
böyle o yılın başında üyeden talep
edeceğiz. Yani bu yıl ilk defa 2012
yılı masraf payı yanı sıra 2013 yılı
için de belirli bir miktar masraf payını üyelerimizden talep edeceğiz.
2013 yılı sonunda bu yıl için yapılan
masraf payı ile mahsuplaşılacaktır.
Niçin böyle gerekiyor denecek
olursa? Şunları söyleyebiliriz:
Her üye kayıt parasını veya masraf payını ödediği takdir de hizmetlerden faydalanabilir. Biz ise ödemeyi yıl sonunda talep ettiğimizden
önce harcıyor sonra masraf talep
ediyoruz. Bu da sağlıklı bir durum
değil. Bunu değiştirmek istiyoruz.
Ama geçiş yavaş yavaş olacak.
Vefat eden veya çıkış alan üye o
yılın masraf payını yıl sonunda
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 20 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
ödemek durumunda olduğu için
vefat edenin kimsesi olmuyor dolayısıyla ödeme yapılamıyor. Üyelikten çıkan üye de ‘ben zaten üyelikten çıktım’ diye çıkış yaptığı yılın
masraf payını ödemesi gerektiği
halde ödeme yapmak istemiyor.
Böylelikle vefat durumunda gereksiz tartışmaları önlemek istiyoruz.
Yeni üye olmak isteyenler için
kayıt ücretleri yeniden düzenlendi.
Yaş Ücret Yaş
Ücret
0-24 Ücretsiz 61-65 240 €
25-50 50 € 66-70 360 €
51-55 75 € 71-79 600 €
56-60 120 € 80 yaş ve üzeri
1000 €
Üyeliğe alınışta yaş gruplarına
göre farklı olan kayıt ücretlerinin
derneğe ödenmesi gerekmektedir.
Daha önce üyelerden 50 € kayıt üc-
tebrik
Gazetemizin
Stuttgart Muhabiri
Kıymetli
Muhammed Taner DADABAŞ
dünyaevine
girmiştir.
Kendisine ve
Kıymetli Eşine
iki cihan
saadeti dileriz.
Sinan AKTÜRK . Kazım GEZGiN
röportaj
reti alınmakta idi. İlave olarak 60
yaş üzerindekiler için de Genel
Merkez üyelik şartı vardı. Şimdi o
şart kaldırılarak yaş durumlarına
göre kayıt ücreti belirlenmiş oldu.
Bundan böyle Şartnamemizin 5.
Maddesi gereği kayıt ücretleri yaş
gruplarına göre derneğimize ödenecektir:
Aile ferdleri tam üyeliğe geçmek
istedikleri takdirde hiçbir kayıt ücreti ödemeyeceklerdir. Sadece üye
formu ile üyelik müracaatını yaparak yıllık masraf payını ödeyeceklerdir.
60 yaş üzerinde üyelik için müracaat eden adaylardan doktor sağlık belgesi almaya devam edilecektir.
Üyeliğin başlaması için, yani
hizmetlerden faydalanabilmek için
kayıt ücretinin ödenmesinden sonra 60 gün geçmiş olması gerekmek-
tedir. Bu süre daha önce 30 gün idi.
Üye olarak kabul edildikten sonra
bir kaza nedeniyle vefat eden üyeler
60 günlük bekleme süresi dolmadan da cenaze yardımlarından faydalanabilir.
Ali Bey, son olarak okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz birşey
var mı?
Teşekkür ederim. Şu hususu da
özellikle hatırlatmak isterim ki,
geçmiş yıllardan borcu olan üyelerimiz sayıları az da olsa var. Borcu
olan üyelerimizin, Allah gecinden
versin, bir vefat vuku bulduğunda
masrafları karşılanmayacak ve zorunluluk gereği üyelikleri sonlandırılacaktır. Bu durumda olan üyelerimize varsa açık hesaplarını kapatmalarını hatırlatmak istiyorum.
Ali Bey, söyleşi için teşekkür ederiz.
- Ben teşekkür ederim.
Türkiye ve Dünya Köln’e Daha Yakın
aptığı atılımlar ve üstün hizmet kalitesiyle son iki yıldır Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi seçilen Türk Hava Yolları, yolcuların Türkiye’nin dört bir yanına rahatlıkla ulaşabilmesi için Köln’deki uçuş sayısını 2 misli arttırmaktadır.
Tüm yıl boyunca haftada 3 kez direk Ankara
seferlerini icra etmeye başlayıp Anadolu’yu yakınlaştıran Türk Hava Yolları, kış döneminde
her gün 2 kez İstanbul, yaz döneminde ise her
gün 3 kez İstanbul’a sefer düzenlemeye başlayacaktır.
Uçuş sayılarındaki bu artışla birlikte kış döneminde haftada 17 sefer, yaz döneminde ise
haftada 24 seferle, herşey dahil ve üstelik gidişdönüş 163 EURO’dan başlayan fiyatlarla Türkiye’ye, ayrıca dünyadaki 219 noktaya Türk Hava
Yolları konforu ile direk Köln’den ulaşmak
mümkündür.
Bu uçuşlara ilaveten İstanbul ile Köln arasında karşılıklı olarak haftada 2 kez direk kargo seferlerine de başlayan Türk Hava Yolları, kargodaki atılımını da sürdürmektedir.
Sefer bilgileri
Köln – İstanbul (her gün)
Kalkış: 11:55, İstanbul varış: 16:00
Kalkış: 17:45, İstanbul varış: 21:50
Y
Kalkış: 01:15, İstanbul varış: 05:15,
İstanbul – Köln (her gün)
Kalkış: 08:40, Köln varış: 11:00
Kalkış: 14:30, Köln varış: 16:50
Kalkış: 21:55, Köln Varış: 00:15
Köln – Ankara (Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi)
Kalkış: 03:15, Ankara varış: 07:40
Ankara – Köln (Salı, Cuma ve Pazar)
Kalkış: 23:35, Köln varış: 02:15
Türk Hava Yolları Hakkında:
1933 Yılında 5 uçaktan oluşan filoyla kurulmuş olan Star Alliance üyesi Türk Hava Yolları
bugün 207 (yolcu ve kargo) uçaklık filosuyla,
183 uluslararası, 36 yurtiçi olmak üzere dünyada
219 noktaya uçan, 4 yıldızlı havayolu şirketidir.
Türk Hava Yolları, Skytrax değerlendirmesine
göre 2011 ve 2012 yılı “Avrupa’nın En İyi Havayolu”, Comfort Class koltuğunda “En İyi Premium Ekonomi Koltuğu” ve “Güney Avrupa’nın En
İyi Havayolu” seçildi. Türk Hava Yolları’na ayrıca 2010 yılında Skytrax tarafından ‘Dünyadaki
En İyi Ekonomi Sınıfı İkram’ ödülü ve 2011 yılında Skyscanner tarafından “En İyi İkram” ödülü verilmiştir. Türk Hava Yolları, uzun uçuşlarda
Business Class yolculara ‘Flying Chef ’ hizmeti
sunan ilk havayollarından biridir.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
evgili Dostlar. Hepinize kucak
dolusu selamlar. Sülo`nun rüyasındaki köpeklerle ilgili en
son yazımı gazetenin redaksiyonuna gönderdikten kısa bir süre sonra, henüz gazetenin neşir kösesine
yazı oturmadan mutfak şefi sevgili
Sinan arayıp; rüyasında deve sürüsü gördüğünü ve tabir etmemi rica
etti. Ben de kıramadım kendisine
"Deve mübarek bir hayvandır. Daha çok öbür dünyayı hatırlatır yani
para ile pulla pek alakası olmaz.
Sen boşver deveyi meveyi işine bak
diyerek takıldım. (Tabi şaka)
Yazı neşirden sonra bir sürü tebrik aldım. Tebrik edenler gerçekten
beyendikleri için mi yoksa rüya
alemlerine çok daldıkları için mi,
artık orasını bilemem. Ben üzerime
düşen tebrikleri alır mutlu olurum.
Allah razı olsun gayretim ve şevkim arttı. Bir diğer arkadaşım aradı
yahu bu olaylar hep sana mı denk
geliyor? diye sordu. O arkadaşa da
ne alaka, sana da benden fazla bu
gibi benzer olaylar denk geliyordur
da. Ya sen farketmiyorsun ya da
kimse ile paylaşmıyorsun. Aramızdaki fark bu. Ben sadece yaşadığım
olayları paylaşıyorum.
-Diğer bir arkadaşım: Şamata
yazmışsın diye kendince beni Ti`ye
almak istedi. O arkadaşa da cevap
vermem gerek!
-Yahu mübarek ben fıkıh köşesi
yazmıyorum ki yanlış fetva versem.
-Hukuk köşesi de yazmıyorum
ki yanlış bir kanun üzerinde karar
beyan etsem.
-Tarih köşesi de yazmıyorum ki
yanlış tarihi bir bilgi versem v.s.
S
➤ 21 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
Mustafa KASALAK
[email protected]
Şamatadan Dr. Tevfik’in
Renksiz Çayını İçmeye
misalleri çoğaltabilirim.
Mamafih adı üstünde mizah köşesi yazıyorum. Ama yine de senin
anladığın dilden şamata yazıyorum.
-İş telefonum çaldı. Baktım Dr.
Tevfik Bey.
- “Dostum çay hazırladım müsaitsen buyur” dedi. Dr. Tevfik Bey
firmamızın gözde elemanlarından
özellikle Türk kökenli olup en yukarılarda pozisyonu olan nadir üç
dört Türkten biri. Son bir kaç yıldır
bayağı samimi yönlerimiz oldu. İnsan seviniyor böyle birileri için.
Şahsım adına farklı insanlarla tanışıp, beraber olmak beni mutlu edi-
yor. İnsanları olduğu gibi kabul
edip güzel yönlerini ortaya çıkarmalıyız. Kendisi müthiş bir Kimyager. Firmanın tüm laborantlarının
Analiz beyni. Makamında muhabbete başladık. Önüme beyaz bir
cam kasede sıcak su koydu. Epey
konuştuk hala bekliyorum, acaba
içine sarkıtma çay koymayı mı
unuttu diye. Neden sonra kendi de
içmeye başladı. Bana ikazen “çayınız soğuyor” dedi. Yapacak birşey
yok. Renksiz, sıcak suyu gayri ihtiyari yudumladım. Oda ne? Nefis
bir tadı ve aromalı kokusu var. Dr.
Tevfik benim durumumu farketmeli ki. “Nasıl? Rezeptini ben yap-
özel köşe
tım” dedi. Bir daha anladım ki herkes mesleği alanında ilerliyor. Bir
şeyler icad ediyor. Ben 33 yıldır aynı işimde demir attım ve kaldım.
Bir de çok entrasan geçtiğimiz
yıl Dr. Tevfik Bey bana epey domates fidesi vermişti. Bunları dik ve
gör demişti. Kendisinin yetiştirdiğini ilave etti. Rahmetli babamdan
devraldığım bahçedeki büyük seraya diktim. Domatesler çiçekten
kurtulmaya başlayınca malum her
yıl olduğu gibi yıllık izine memlekete gittik. Bahçemin bakımını sulanmasını bizim Naci Yılmazlara
emanet ettim. Salimen izinimizi bitirip döndükten sonra ilk seraya
girdiğim de botanik bir alemde hissetim kendimi. Renk renk, tip tip,
cins cins yalan olmasın 20`nin üzerinde domates çeşidi. Şaşa kaldım,
Bilahere Dr. Tevfik beye sorduğumda hobisi olduğunu 30 çeşitin
üzerinde domates cinsi toparladığını ifade etti. Her kıta ve bir çok ülkeden tohum getirtmiş. Artık laborutuar da bunları kopyaladı mı bilmiyorum, pes doğrusu. Benim bildiğim çocukluğumda köyümüzde
iki cins domates çeşiti var idi. Biri
Gafete cinsi (yani yer domatesi) Bir
diğeri de Domat cinsi oda bildiğimiz (Et domatesi)
Sevgili okurlar her şeyin cinsi ve
türü çoğaldıkça. İnsanların da türü
ve cinsi çoğaldı. Lütfen etrafımızdaki cinslere DİKKAT..!!!!
Günümüz de kopyalanmayan
pek bir şey kalmadı. Galiba samimiyetimiz ilerledikçe beni de kopyalar diye Dr. Beyle artık araya mesafe koymalıyım...
SUPERFRESH Bayilerini Köln’de Biraraya Getirdi
armarabirlik ve Türkiyem markalarında üst
düzey yöneticilik yapmış daha sonra yeni oluşturduğu markayla Avrupadaki Türk
iş adamları kervanına katılan
Sefa Yüce atılımlarına devam
ediyor.
Sefa Geflügel olarak sıfırdan
yapılandırdığı helal tavuk ve
yan ürünleriyle aranan marka
olmayı başaran genç iş adamımız, Avrupa disribitörlüğünü
M
aldığı Süper Fresh markalı
ürünlerle de yeni bir damak tadını Avrupa`ya taşıyor.
Geçtiğimiz günlerde Superfresh`in 2013 bayiler toplantısını
Köln’de gerçekleştirdi. Superfresh`in bayiiler toplantısında
Sefa Yüce bayilerine yaptığı konuşmada "özellikle 2013 yılı Superfresh`in atılım yılı olacaktır"
dedi.
Yüce sözlerine devamla şunları söyledi. "Bu sene 2013 yılın-
da Superfresh`i çok daha
ileriye taşımak istiyoruz.
Çünkü ürünümüz kaliteli ve
yüzde yüz Türk tarlalarında
yetişmiş bir ürün. Ürünlerimiz tamamen yerli tamamen bizim topraklarımıza
has ürünler. Onun için 2013
yılında çok fazla projemiz,
çok fazla hedeflerimiz var.
Bu noktada bugün Avrupa
genelinde 13 tane bölge bayiimizi topladık, onlarla beraber 2012 yılını değerlendiriyoruz. 2013 yılını hedeflerini
belirliyoruz. Ve iddia ediyorum
2013 yılında Superfresh olmayan market, Superfresh`in girmediği ev kalamayacak" dedi.
Toplantıya Süperfresh’in Dış
Ticaret Müdürü Ceyhun Çağlar
da katıldı. Köln’ün Porz ilçesinde yapılan toplantının sonunda
bayiler topluca hatıra fotoğrafı
çekildiler.
1945’ten Buyana CSU’da Bir İlk
979 Yozgat doğumlu Ümit
Sormaz, Alman ve Türk derneklerinde uzun yıllardır aktif olarak çalışmakta. Yapmış olduğu başarılı faaliyetlerden birisi de
geçenlerde CSU Lichtenhof semtinde gerçekleşen yönetim kurulu
oylamasında dört yıldır başkan
olan Alman rakibini oylama sonucu açık farkla arkada bırakarak
semtin başkanı seçildi.
1945’ten buyana kadar varlığını sürdüren CSU partisinde ilk
olarak bir Türk`ün başkan olması
bizler namına gurur duyulacak ve
1
gençler adına örnek olacak önemli
bir adım oldu.
Türk derneklerinde önemli
statülere getirilen Ümit Sormaz bu
seçim sonucuyla tamamen Alman
üyelerden oluşan CSU’nun Lichtenhof semtindeki bu seçimde de
başkanlığa layık görülmesi, Alman
toplumuna da kendisini kabul ettirdiğini bizlere kanıtlamakta. Atılmış bu önemli adımın farkında
olup genç girişimciyi Türk toplumu namına destekleyip bu gibi çalışmalarda yer alacak yeni yüzler
için yol açıcı olmaya çalışmalıyız.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 22 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
haber
Fatma Seher Erden: Kurtuluş Savaşı’ndan Bir Kadın Subayın Portresi
AYŞE MİMAROĞLU • [email protected]
azı kahramanların sadece filmlerde yaşadığını düşünürüz. Ezberimizi bozan insanların yaşamları
için genellikle ‘‘film gibi’’ tabirini kullanmamız belki de bundandır. Hâlbuki
Kurtuluş Savaşı dönemini incelediğimizde, normal şartlarda ekmeğini pişirip tarlasını sürerek sade bir hayat süren
Anadolu kadınlarımızın kendilerinden
umulmayacak bir kuvvet ve cesaretle gerektiğinde beşikteki bebeklerini de sırtlarına sararak cepheye koştuklarını görürüz. Fatma Seher Erden onlardan biridir, belki de başlıcası…
Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızı, Binbaşı Suat Derviş Beyin eşi ‘‘Kara Fatma’’
lakabıyla maruf Fatma Seher Hanım’ın
1888 yılında Erzurum’da dünyaya geldiği sanılmaktadır. Balkan Harbi’nde kocasıya birlikte Edirne’de bulunmuş, ailesine mensup 9-10 kişilik bir grup kadınla birlikte Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde mücadele etmiştir. Eşi
Sarıkamış’ta şehit düştükten sonra bile
davasından vazgeçmemiş, Sivas’a giderek Mustafa Kemal Paşa ile görüşüp ondan Milli Mücadele’ye katılmak için
kendisine görev verilmesini talep etmiştir. Zaten ‘‘Kara Fatma’’ lakabı da kendisine bizzat Mustafa Kemal tarafından
verilmiştir.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi,
Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri ve
Sakarya Muharebesi’nde çarpışmış, Bursa ve İzmit’in Yunan işgalinden kurtuluşunda rol oynamış olan Fatma Seher
Hanım, onbaşılığa terfi ettiğinde neredeyse tamamı kadınlardan oluşan müfrezesiyle düşman cephesinin gerilerine
sızarak içerisinde bir de subayın bulunduğu 25 Yunan askerini esir almıştır.
İzmit’in işgali üzerine İstanbul’da
Topkapılı Pire Mehmet ve Laz Tahsin ile
birlikte kurduğu onbeş kişilik çetesiyle
yanına kızı Fatma, oğlu Seyfettin, kardeşleri Süleyman ve Mehmet Çavuş’u da
alarak iş arayan muhacir kılığında İzmit’e gitmiş, Davulcular Ormanı’nda
saklanan yüzelli kişilik birliğin başına
geçerek civar köylerin imam ve muhtarlarını ormana çağırtıp onlara işgalci jandarmaların her ay talep ettikleri ikiyüzer
lirayı bundan sonra vermemelerini tembih ederek, ırz ve namuslarından kendisinin sorumlu olduğunu söylemiştir.
Burada kısa zamanda sayılarını arttırarak Üsküdarlı Albay Neşet Bey komutasında çarpışan Fatma Seher Hanım ve
çetesi, askeri anlamda önem arzeden
Fındıktepe’yi geri alarak oraya ülkesinin
bayrağını dikmeyi başarmıştır.
Askerlik hayatı boyunca pek çok defa yaralanan Fatma Seher Hanım, ayrıca
Afyon Harbi’nde birliğiyle birlikte düşman mevzine sokuldukları sırada Yunanlar tarafından esir alınarak gözleri
mendille bağlı bir şekilde Sürmeli Köyü’ndeki Yunan karargahına götürülm-
B
üştür. Fatma Seher Erden 1923 tarihinde
Tanin Gazetesi’ne verdiği bir mülakatta
esir alındıktan sonra karşısına çıkarıldığı Yunan Başkumanı Trikopis’in kendisini gördüğünde hayret içinde “Sen Kara
Fatma!” dediğini, kendisiyle karşılaşmadan önce namını işitmiş olan düşman
askerlerinin karşılarında onun gibi kısa
boylu ve minyon tipli bir kadın yerine
devasa cüsseli birini görmeyi umduklarını, bu sebeple de çok şaşırdıklarını anlatır. 19 gün boyunca askerler tarafından
sorgulanan Kara Fatma başına dikilen
nöbetçinin bir gece sızmasını fırsat bile-
Müsiad Nürnberg’de Türkiye ve Almanya’da
Teşvikler ve Gümrük Sorunları Sunumu
ÜSİAD Kuzey Bavyera Nürnberg
üyelerine ve üye adaylarına yararlı
bir hizmet daha sundu.
MÜSİAD Nürnberg`te Türkiye ve Almanya´da Teşvikler ve Gümrük sorunları ile
ilgili sunum MÜSİAD Nürnberg ofisinde gerçekleşti.
MÜSİAD Nürnberg Başkanı İsmail SATIR yaptığı açılış konuşmasında başta T.C.
Münih Ticaret Ataşesi Dr. Mehmet Cevdet
Baykal`a, basın mensublarına kıymetli iş
adamlarımıza, üyelerimiz ve üye adaylarına
katılımlarından dolayı teşekkür etti.
Daha sonra sunumunu yapmak üzere
mikrofona gelen T.C. Münih Ticaret Ateşemiz Dr. Mehmet Cevdet Baykal`in sunumuyla gerçekleşen Kobileşmenin (Küçük Orta
Büyük İşletmeler) ve Teşvikler Alanındaki
Büyümenin önemi başlıklı sunumunda faydalı bilgiler aktardi. Türkiye`de bir şirket sahibi olunmasını ve buradaki şirketlerinizle
organik bir bağ kurulmasını ve daha sonra da
yapılan ihracat miktarında da teşvik alınmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi - ayrıca Kobileşmenin olmazsa olmazların arasında olduğunu ve bu tür girişimlerin zaman
kaybetmeye tahammülü olmadığınıda dile
M
getiren Baykal mutlak surette ortak hareket
edilmesi gerekir ifadesiyle birlikte T.C.nin
Teşvikler Genel Müdürlüğünün de bu konuda
ciddi manada yatırım veya ortaklık teşvik priminin de verilmeye başlandığını bunun tüm
yurt genelinde ciddi talepler doğurduğunu ve
bilhassa kalkınmada öncelikli iller de çok talep görmesi, devletin bu bağlamda ne kadar
istikrarlı ve kalkınmaya verdiği önemi ortaya
koymuştur dedi.
Buna istinaden Yurt Dışındaki Ateşeliklerimizin görevleri arasında gelen diğer bir husus ise vatandaşlarımızı yurt içi ve yurt dışındaki teşviklere yönlendirmek veya yatırımcıların yatırım yapacakları alanları tespit ve takip etmek amacıyla yeni konseptler oluşturduğunu ve oluşturmaya devam ettiğini dedi.
MÜSİAD üyelerine de bir bakıma yeniden bir cesaret ve heyecan veren Baykal yaklaşık dört saat süren konferansın ardından
MÜSİAD Nürnberg'te bulunmaktan çok
mutlu olduğunu ve bu tür toplantıların her ay
yapılması gerektiğini, amaçlarının bilinçli iş
adamı ve girişimciler var etmek olduğunu dile getirerek bir dahaki toplantıda tekrar birlikte olmak ümidiyle deyip sunumunu sonlandırdı.
rek onun silahını da alıp gün ağarmadan
kaçmayı başarır. Ve Bursa’nın işgali üzerine durup dinlenmeden hemen birliğini toplayıp başına geçerek mücadeleye
hiç ara vermeden devam eder.
Başarılarından ötürü önce çavuşluk,
sonra teğmenlik ve ardından da üsteğmenlik rütbelerine layık görülen Fatma
Seher Hanım, sadece kendini değil çocuklarını da canından çok sevdiği vatanının bekasına adamıştı. Annesiyle birlikte cephede çarpışmakta olan, o zaman
henüz çocuk yaşlarındaki kızı bir şarapnel parçasının isabet etmesiyle yaralanıp
iki parmağını kaybetmiş, hayatının geri
kalanında ise savaşın çocuk ruhunda açtığı derin yaralarla yaşamak zorunda
kalmıştı.
Kurtuluş Savaşı sonunda emekliye
ayrılıp kendisine bağlanan üsteğmenlik
maaşını çocuklu bir dul olmasına rağmen ‘‘bana istiklal madalyam yeter’’ diyerek Kızılay’a bağışlayan bu kahraman
kadın ve ailesi maalesef hayatlarının
önemli bir kısmını haketmedikleri bir
ilgisizlik ve sefalet içerisinde geçirmişlerdir. Akli dengesini yitirmiş kızı ve bakımlarını üstlendiği torunlarıyla Galata’daki bir Rus manastırına sığınmak zorunda kalan Kara Fatma, 9 Ağustos 1933
tarihli Yedigün Dergisi’ne verdiği röportajda ne olursa olsun halini kimseye belli etmemek için soranlara eşyalarının
başka bir yerde olduğunu ve torunlarını
daha sağlıklı yetiştirmek için kuru tahta
üzerinde yatırdığını söylediğini ağlayarak itiraf etmiştir.
Kurtuluş Savaşımızın sembol isimlerinden biri olan bu cefakar kadına vefa
dersinde sınıfta kalan devlet ona ve ailesine ancak 1954 yılında yardım elini
uzatarak torunlarını yatılı okula yerleştirmiş ve kendisine de bir miktar aylık
bağlanmıştır. 1955 yılında kalmakta olduğu Darülaceze’de hayata gözlerini yuman Fatma Seher Hanım’ın ölüm yeri ve
kabrinin nerede olduğu ile ilgili ise farklı kaynaklarda farklı bilgiler verilmektedir.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
/ / 34 4' 56/4
=/ / /
02 -0.
A
0*
B
➤ 23 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
47869: ;< 4
haber
CSU’nun Uyum
Resepsiyonu’na Yoğun İlgi
<'9:
3
(
=/ / 3
>
0* ( ).
2
.@ ,
? (
SU Nürnberg Federal Milletvekili Michael Frieser ve
CSU Nürnberg-Fürth-Schwabach Uyum Kurulu
Başkanı İsmail Akpınar organizesinde düzenlenen
Uyum Resepsiyonuna ilgi çok büyük oldu. 200 seçkin davetlinin katılımı ile düzenlenen resepsiyona özellikle Nürnberg ve çevresinde yaşayan Türk ve Rus göçmenler ve temsilcileri katıldı.
CSU Nürnberg-Fürth-Schwabach Bölge Başkanı ve
Bavyera Maliye Bakanı Markus Söder ve CSU Nürnberg Belediyesi Grup Başkanı Sebastian Brehm başta olmak üzere,
CSU'nun bu bölgede önde gelen bütün siyasetçileri hazır
bulundular. Resepsiyonda Türkiye Cumhuriyeti Nürnberg
Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu Mustafa Uludüz, Rusya Federasyonu Bavyera Başkonsolosu Andrey Grozow, DİTİB, Türk Federasyon, IGMG, TİAD, MÜSİAD, Kuzey Bavyera Türk-Alman Tabipler Birliği gibi önemli çatı kuruluş,
Türk Ocağı, OKM, Medina, Dergah Spor, Meşale, Alevi
Kültür Derneği ve Türkevi dernek temsilcileri iştirak ettiler.
CSU Uyum Kurulu Başkanı İsmail Akpınar tarafından
açılış konuşması ile başlayan resepsiyonda Bavyera Maliye
Bakanı Markus Söder de konuklara yönelik bir selamlama
konuşması yapdı.
İsmail Akpınar açılış konuşmasında, Türk ve Rus göçmenlerin Nürnberg ve çevresinde en büyük ve etkin göçmen grupları olduğuna dikkat çekti ve göçmenlerin sorunlarını çözmek için Türk ve Rusların ortak çalışması gerekdiğini vurguladı. Akpınar, CSU Nürnberg-Fürth-Schwaban
Uyum Kurulu olarak bölgenin bu iki etkin grubunu bir resepsiyonda bir araya getirerek, ortak sorunları belirlemek
ve çözmek için altyapı oluşturmak istediklerini ve bunda da
CSU olarak çok başarılı olduklarını, bildirdi.
Bakan Söder ise, Bavyera'nın diğer eyaletlere nisbeten
ekonomik, eğitim ve sosyal bakımdan daha başarılı olması
bu eyalette yaşayan Türk ve Rus göçmenlerin de katkılarına
da bağlıdır, dedi. Bavyera'nın içten ve dıştan en çok göç alan
eyalet olmasının sebeplerinden biri de, göçmenlerin bu eyaletde huzur içinde yaşam koşulları bulabilmesidir. Bunun
böyle kalması için de, kökenlerine ve kültürlerine bakılmaksızın bütün Bavyera'da yaşayan insanların birlik ve beraberlik içinde olmalarının gerekdiğini, konuşmasında söyledi.
Bakan Söder'den sonra söz alan CSU Federal Milletvekili Michael Frieser, konuşmasında CDU/CSU federal hükümet partisinin uyumla ilgili çalışmalarını anlattı ve Türk
ve Rus göçmenlerin Almanya'ya verdikleri katkılardan övgü
ile söz etti. Frieser, Almanya'nın geleceğinin bu ülkede yaşayan başarılı göçmenlere bağlı olduğunu da konuşmasında
bildirdi.
CSU Nürnberg-Fürth-Schwabach resepsiyonuna katılan Türk ve Rus davetliler, düzenlenen toplantıyı çok olumlu ve faydalı bulduklarını belirterek, CSU Uyum Kurulu
Başkanı İsmail Akpınar'ı tebrik ederek, bu tür toplantıların
devamını istediler.
C
7
/ 0
0
CD
CE
-)
!"
'
. &
F
( ) *+
. &
/ 01
# $!% $$ &
*
)
2
, -,
!! "
. &
#
$
*- -
-.-
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 24 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
ATİB-Darmstadt’ta Özel Eğitim Sertifika Töreni
ençliğin eğitimine özel bir önem veren
ve ana hedeflerinden birisini, “Eğitimli
Toplum” olarak daha ilk kurulduğu yıllarda belirlenmiş olan ATİB, bu hedefe yaklaştıran icraatlarından birisini, ATİB-Darmstadt
Külliyesi’nde gerçekleştirdi.
Gençlik Kolları Özel Eğitim Birimi tarafından, belli bir yaş grubu ve eğitim düzeyine hitap eden, “Özel Eğitim” kurslarını başarıyla tamamlayan gençlere törenle sertifikaları verildi.
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, Özel Eğitim sertifika töreninde; “Eğitim seviyesi oldukça yüksek olan bir toplumda azınlık olarak kültürel varlığımızı muhafaza edebilmek için kendinden haberdar, eğitimli insanlar yetiştirmek gerektiğini bildiğimizden, gençlerin eğitimine önem veriyoruz” dedi.
Emre Tokmak’ın Kur`an-ı Kerim okuduğu, Muhammed Şahin’in
sunuculuk yaptığı törene eğitim
ekibinden ve Genel Merkez’den şu
isimler katıldı:
G
Yasin Yücel, Mehtap Yücel, Mustafa C. Öner
(ATİB Genel Sekreter Yard.), Aslıhan Öner
(ATİB Eğitim sorumlusu/Özel Eğitim Ekibi
Sorumlusu), Dr. Nazife Dinç, Nurhan Aksoy
(ATİB Kız Kolları Başkanı), Rüveyde Öztürk
(ATİB Genel Sekreter Yardımcısı), Mehmet A.
Çelebi, Halime Banaz-Aksoy, Oğuzhan Aksoy,
Neslihan Aksoy, ATİB Gençlik Kolları Başkanı,
Yavuz Kul, ATİB-Hessen Bölge Başkanı Şaban
Duran.
Proğramın eğlence bölümünde, Ozan Fedai
Koç ve Ozan Ferhat Kafkas birbirinden güzel
eserler seslendirdiler.
haber
CSU’dan THY Nürnberg’e 40. Yıl Ziyareti
ürk Hava Yolları' nın Nürnberg'den Türkiye'ye uçuşlara başlamasının 40. yılında CSU Nürnberg-Fürth-Schwabach
Uyum Kurulu Başkanı İsmail Akpınar organizesinde ve Bavyera Maliye Bakanı ve Nürnberg
ve Münih Havalimanları Denetleme Kurulu
Başkanı Dr. Markus Söder katılımı ile Nürnberg Havalimanın'da bulunan Türk Hava Yolları Nürnberg Şubesine bir ziyaret düzenlendi.
CSU delegasyonu'nda ayrıca Federal Milletvekili Dagmar Wöhrl, Eyalet Milletvekili Karl
Freller, Nürnberg Belediyesi Ekonomi Müşaviri Dr. Michael Fraas ve çok sayıda diğer üstdüzey parti yetkilisi hazır bulundu.
CSU delegasyonu THY Nürnberg Müdürü
Dr. Osman Nuri Hasırçı tarafından havayollarının yeni faaliyete geçen ofislerinde karşılandı.
İsmail Akpınar, ziyaretin amacının, Nürnberg' de faaliyet gösteren THY'nın Türkiye ve
Bavyera kültürel ve ekonomik ilişkilerine 40
yıldır verdiği katkıya teşekkür etmek ve bu
yöndeki hizmetlerinin mutlaka devam etmesinin, olduğunu açılış konuşmasında dile getirdi.
Ziyaretten sonra bir çok davetli konuğu-
T
nun katılımı ile THY' nın Nürnberg Havalimanın' daki yeni ofisleri Bakan Dr. Markus Söder,
Türkiye Nürnberg Başkonsolosu Ece Öztürk
Çil, Nürnberg Havalimanı Genel Müdürü Heinz Krüger, CSU Uyum Kurulu Başkanı İsmail
Akpnar ve THY Nürnberg Müdürü Dr. Osman
Hasırçı tarafından kırmızı kurdele kesilerek
resmen yapıldı.
Bavyera Maliye Bakanı Dr. Söder ziyarette
ve resmi açılış töreninde yaptığı konuşmasında
THY'nın son yıllarda gösterdiği başarılardan
dolayı övgü ile söz etti. Ayrıca THY'nin Nürnberg Havalimanı için ştratejik bir ortak olduğunu ve ilerisi içinde İstanbulda yapılacak yeni
havalimanı üzerinden yakın doğuya, orta asya'ya ve uzak doğuya açılan bir kapı olduğunu
sözlerine ekledi.
Ziyaretin ve resmi açılışın sonunda, CSU
Uyum Kurulu Başkanı İsmail Akpınar ve Bavyera Maliye Bakanı Dr. Markus Söder tarafından THY Nürnberg Müdürü Dr. Osman Nuri
Hasırçı'ya günün anısı için CSU'yu tanıtan bir
kitap ve Frankonya' yı, THY'nı ve Türkiye'yi
sembolize eden kırmızı ve beyaz kurdeleli bir
anahtar hediye edildi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 25 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
dosya
Unterschleissheim'da Belediye Cami İçin Arsa Tahsis Etti
lmanya'nın Münih kenti yakınlarındaki Unterschleissheim'da yaşayan Müslümanlar yeni
bir camiye kavuşuyor. Kentte yıllardır bir bodrum katında faaliyet gösteren DİTİB Fatih Camisi'ne
belediye faizsiz kredi ile 2000 metrekarelik arsa verdi.
Belediye Başkanı Rolf Zeitler (CSU), cami derneği baş-
A
kanı Mustafa Kılıç ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte
noterde satış anlaşması yapıldı. Derneğin, cami arsası
için İslam’ın yasak etmesi nedeniyle faizi ödemeyeceği,
tüm arsa bedelinin beş yıl içinde ödeneceği konusunda
anlaşmaya varıldı.
Başkan Zeitler ''Müslüman hemşerilerimizin yıllar-
dır bir bodrum katında ibadet etmeleri bizi hep üzdü.
Belediye olarak tüm olanaklarımızı zorlayıp, onlara
mükemmel bir cami ve kültür merkezi yapabilecekleri arsayı vereceğimiz için çok mutluyum” dedi.
Dernek başkanı Mustafa Kılıç ise “Başta belediye
başkanımız Zeitler olmak üzere tüm şehir meclisi
üyelerine projemize verdikleri destek için teşekkür
ediyorum. Başkan, belki de Almanya’da yeni bir dönemin başlamasına öncülük ederek dinimizde faizin haram olduğunu anlayarak geriye kalan borcumuz için
kesinlikle faiz alınmayacağını ve ödeme sürecini yıllara yayarak bizlere büyük bir jest yapmıştır” dedi.
Noter huzurunda imzalanan anlaşmaya özellikle
faiz alınmayacağı ibaresini ekletti. Hıristiyanlar gerekeni yaptı, şimdi sıra Müslüman kardeşlerimizde. Bu
arsaya caminin yapılması için onlardan destek bekliyoruz” dedi.
2000 metrekarelik alanda caminin yanı sıra, toplantı salonu, çocuklara, gençlere ve bayanlara yönelik
sosyal faaliyetler odaları, restoran ve de çevreye rahatsızlık vermemek için dev bir araç park alanı yapılacak. Belediye yetkilileri minare yapımı konusuna da
sıcak bakıyor.
Siparişlerinizi bir telefonla kapınıza teslim ediyoruz
Hanau
Edisonstr. 6 . 63457 Hanau
Tel: 06181-9456821
Frankfurt (Frischezentrum)
Josef-Eicher-Str. 10 . 60437 Frankfurt
Tel: 0163-2022024
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 27 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
röportaj
IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin
Bulunduğumuz Makamlar Bizlere Emanettir
atice Hanım, yaklaşık bir yıl
önce Kadınlar Teşkilatı (KT)
Başkanlığı görevine getirildiniz. Göreve getirilmeniz sizin için
sürpriz oldu mu?
Teklifler vardı ama nasip. Açıkçası kabul etmem çok zor oldu. Birçok
bahanem vardı, ama hiç biri kabul
görmedi. Birçok şeyi feda etmem gerekti, yeni taşınmıştım, yeniden bir
mastera başlamıştım ve diğer çalışmalarım, seminerlerim, “bizi bırakıp
gidemezsin” diyen talebelerim, kitap
hazırlıklarım hızla devam ederken,
hala nasıl kabul ettiğime ben de şaşıyorum. Hayatım, planlarım altüst oldu. Ancak bu görevin ve sorumlulukların ağırlığına rağmen, Allah’a teslim olup, tevekkül edip, emre itaat etmem gerektiğini anladım. Bu bilinçle
hareket ettim. IGMG’de görev yapmak Allah’ın bir lutfudur, ikramıdır.
Layık görüldüğümüz bu görevi, layıkıyla yerine getirmekle ancak hakkını
verebiliriz. Rabbim utandırmasın,
yardımcımız olsun.
Başkanlık değişiminin yanı sıra
kadroda da değişiklikler yaşandı. KT
Merkez Yürütme Kurulundan tutun
da, KT bölge başkanlarına, şube yöneticilerine kadar, Kadınlar Teşkilatı
kadrosunda bir değişim, yenilenme
söz konusu. Bu değişiklikleri yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Görev dağılımı yaparken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?
Kadroyu oluştururken -özetle- arkadaşlarımın alanlarında kalifiye,
ehil, tecrübeli ve profesyonel kişiler
olmalarına dikkat ettim. Özellikle de
teşkilat tecrübesi, görev bilinci olan
ve dava şuuruna sahip hanımefendiler aradım. İnsanlara endeksli değil,
Allah (c.c.) rızasını gözeterek hizmet
etmeye hazır, yılmadan, yorulmadan,
yıkılmadan özveriyle görevlerini yerine getirecek, ufku açık, geçmişten
ders alarak, geleceğe sağlam adımlar-
H
la yürüyebilecek, yürütebilecek hanımefendiler olmalarına dikkat ettim.
Tüzüklere göre üç yılda bir bölge
başkanları hakkında istişareler olması gerekiyor. Dolayısıyla göreve geldiğimden beri vaktimizin ve enerjimizin çoğunu alan bir konu oldu. Bölge
Başkanlarımız ile ilgili olarak bölgelerimizin yarısından fazlasının, 34
bölgeden 20’sinin istişaresi yapıldı.
Kimi yerlerde aynı başkanlarla devam edilmesine karar verildi. Ama
çoğu yerde de bölge başkanlıklarını
yeni isimlere devrettik. Bu değişiklikleri; bölge başkanlarımız başarız olduğu için değil bilakis, yeni ekiplerle
teşkilatlarımızı daha dinamik bir hale getirmek için, değişimin bereket
getireceğine inandığımız için gerçekleştiriyoruz. Teşkilat yapımızı gözden
geçirmek için de dış ilişkiler, hac umre, teşkilatlanma, irşad gibi farklı komisyonlar kuruldu.
Kadınlar Teşkilatı değişen yeni
kadrosuyla birlikte yeni projeleri de
çalışmalarına dahil etti muhakkak.
Bize yeni projelerinizden bahsedermisiniz?
Projelerimizin sadece hanımları
ilgilendiren konularla sınırlı kalmayıp, genele hitap etmesine özen gösteriyoruz. Hanımlar sadece hemcinslerinin meseleleriyle değil, her alanda
fikir beyan edebilir, aktif rol alabilirler. Proje ve amaçlarımızı şöyle sıralayabilirim: Kadınlar Teşkilatını profesyonelliğe taşımak için iç bünyemizde teknik yapılanmaya gidiyoruz.
Kadın erkek, çocuk, genç, yetişkin,
yaşlı ayrımı gözetmeden, eğitimli,
ahlaklı, erdemli, ihlaslı, samimi, şuurlu insanlık hedefliyoruz. Bunun
için de MYK üyeleri her hafta sonu
bölgelere giderek Teşkilat İçi Eğitim
Seminerleri, Aile Eğitimi, Gençlik
Eğitimi, Eğitimcilerin Eğitimi başlık-
ları altında seminer ve eğitim çalışmaları yapıyor.
Kadınlar Teşkilatını, uluslararası
platformlarda temsil etmeyi, tanıtmayı ve buralarda yer almayı planlıyoruz. Mesela, Bosna’da ilk başörtülü
belediye başkanını ziyaret ettik. Burada Uluslarası Saraybosna Üniversitesinde bir konferans verdik. Ayrıca
Avrupa Müslüman Kadınlar Platformu Başkanı ve Genel Sekreteri, Teşkilatımızı ziyaret etti.
IGMG kamu yararına çalışan,
herkesin hayrına olan bir kuruluştur.
Yaşamış olduğumuz toplumun kaçınılmaz bir parçası olduğumuzu, hizmetlerimizle kanıtlamalıyız. Sadece
Türklere, Müslümanlara değil, insanlığa hizmet etmeliyiz. Toplumun ortak sorunlarına İslami çözümler sunmalıyız. Avrupa’ya yönelik sosyal hizmetler kurmalı, geliştirmeliyiz mesela; sığınma evleri (kadınlara, genç
kızlara), huzur evleri (yaşlılara her
türlü hizmetin verildiği) ve yetimhaneler açabiliriz. Koruyucu aile sistemini kurup, geliştirip, teşvik etmeliyiz. Avrupa’daki açlara, evsizlere yönelik çalışmalar yapılmalı. Avrupalı
(yerel) Müslümanlar için özel eğitim
verip, cami ve teşkilatlarımıza katılım
politikası geliştirmeliyiz.
Diğer kuruluşlarla bağlarımızı
kuvvetlendirmeliyiz. Yerel dillerde
paneller düzenleyerek, diğer gayrimüslim dinî kuruluşlarla “Gençlik ve
Ahlak”, “İş Etiği”, “Ekonomi ve Din”
gibi konularda ortak programlar hedefliyoruz. Kurban, fitre zekat dağıtımı için, kadınların da dahil edilmesi
de yeni projelerimizdendi.
Peki bu bir yıllık süre zarfında bu
projelerde ne gibi bir ilerleme kaydedildi ya da değişiklikler yapıldı?
Bu yıl ramazan kumanya dağıtma
ekibinde ilk defa hanımlar da bulun-
dular. 40 gönüllü hanım görevli Balkanlara, Türkiye ve Nijerya gibi ülkelere gittiler. Bu çalışmalara hanımların iştirakı, büyük bir memnuniyetle
karşılandı.
Kurban dağıtımında, hanımların
da katılması hedeflerimizden birisiydi. Bu sene beş hanım kurban görevlisi olarak gönderildi. Bizler de bizzat
bu çalışmalara katıldık.
Ayrıca bu yılın Ramazan ayında,
Kadınlar Teşkilatının idarecileri 29
günde 29 bölgeye ulaştı. Yarısından
fazlası idareci olmak üzere, yaklaşık
5300 kişi bu programlara katıldı. İftar
yemeğinden önce verilen seminerlerin konusu, Ramazan ayının önemi, o
mübarek ayda gerçekleştirilen fitre,
zekat ve sadaka ibadetleri ve paylaşmaktı. Bu programların en güzel tarafı önceki ve mevcut idarecilerimizin bir araya gelmesiydi.
Kadınlar Teşkilatı bünyesinde
hacca gidecek hanım görevliler, Eylül
ayında Genel Merkez’de İrşad Başkanlığı ve Hac Komisyon Başkanlığı
altında eğitim gördüler. Hac eğitiminde amacımız hacca giden görevlilerin daha bilinçli olarak, görevlerinin hakkını vererek bu çalışmalara
dahil edilmesi idi. Bu çalışmamızın
da çok olumlu tepkilerini aldık.
Büyük ilgi gören, 2500 kişinin katıldığı, 9. Avrupa Tilavet Yarışması ve
Maide-i Kur’an 6 Ekim’de Bielefeld’de
gerçekleştirildi. Paralel olarak aynı
gün, aynı salonda ilk defa düzenlenen Eğitim Fuarı da bölgelerde yapılan çalışmaların güzel bir yansıması
oldu.
Bizim hedeflerimizden birisi, insanları eğitmektir. Eğitimcilerin eğitimi için, 21 Aralık ve 30 Aralık arasında Wesel’de Meslek Eğitim Kursu
yapıldı. 29 bölgeden 83 hoca hanım
iştirak etti. Bu kursta üç sınıftan biri
yine hacca gidecek görevlilerin eğitimine ayrılmıştı.
Projelerimiz kapsamında her tatilde yatılı kurslar yapılıyor. Kış kursları iki bölgede yapılacaktı, teşviklerimiz sonucu bu kurslar 16 bölgede
gerçekleştirildi. Böylelikle çocukların
hem eğitim almaları hem de tatili güzel bir ortamda geçirerek, sosyalleşmeleri sağlanıyor. Bizler bu kurslarda
çocuklara doğal temiz ortamlar, imkânlar sunmak için gayret ediyoruz.
Her bölgemizi şubeler arası
Kur’an elemeleri yapmaları için teşvik ediyoruz.
İlk defa olarak yapmayı planladığımız çalışmalardan biri de bölge
HAYAT
başkanlarımızla birlikte umreye gitmek. Bölge başkanlarımızın kendi
bölgelerindeki hanımlardan sorumlu
olarak görev yapacağı bu umre planımızı, önümüzdeki ilkbaharda hayata
geçirmeyi istiyoruz.
Yine bir başka projemiz de atıl durumda olan hoca hanımlarla irtibata
geçerek onları yeniden aktif duruma
getirmek. Bu durumda olan Avrupa
çapında çok sayıda hoca hanım bulunuyor. Mayıs sonunda yapacağımız
bir özel eğitimle bu hocalarımızı da
yeniden çalışmalarımıza dahil etmek,
teşkilat şuuru vererek bölgelerde yapılacak programlarda görev üstlenebilecek hale getirmek istiyoruz.
Projeleriniz sadece Almanya’yı mı
kapsıyor? Yoksa diğer Avrupa ülkelerinde de uygulanıyor mu?
Genel Merkez Kadınlar Teşkilatının sunduğu projeler Avrupa, Avustralya ve Kanada’da da geçerlidir. Sadece Almanya’ya yönelik olarak uyguladığımız özel bir çalışma yok. Biz
her bölgeye eşit mesafedeyiz, her bölge bizim için değerlidir. Bazı bölgelerimizi de biraz daha aktif, dinamik
hale getirmek gayretindeyiz.
Sizce Kadınlar Teşkilatının ivedilikle ele alması gereken meseleler nelerdir?
Hepsi acil meseleler ancak ilk ilgilenmek istediğimiz konu KT’nın tabiri caizse imajını değiştirmek.
KT’mız hedef ile aracı karıştırmamalı. Yılın en önemli programı, hedefi,
kermes olmamalı! Profesyonel çalışmaya, kadrolaşmaya, kurumsallaşmaya önem vereceğiz. Kadınlar Teşkilatı bürolarını, mekanlarını KT’ye
yakışır hale getireceğiz.
1970’lerden itibaren başlayan işçi
göçüyle berab er, bu t opr aklardaki
Müslüman kadınların sayısı da arttı.
Ancak bu kadınların üniversitelerde
eğitim alması ya da doktor, avukat
gibi toplumda belli konumlara sahip
olması son 15-20 yıl içerisinde ger-
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 28 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
çekleşti. Bu durumu neye bağlıyorsunuz?
Bu durum göç sürecinin doğal bir
sonucudur. Aynı şekilde İspanyolların ve İtalyanların göç sürecine bakıldığında da bir sonraki neslin daha
özel mesleklere yöneldiklerini görüyoruz. Doktorluk, avukatlık gibi meslekler her zaman ailelerin hayalini
kurduğu mesleklerdi. Göçten bir
sonraki nesil genelde anne babalarının hayal ettiği mesleği yapar. Mesela, azınlık haklarının savunulması
için avukatlık onurlu bir meslek olarak görülmüştür. Zamanla üçüncü
nesille birlikte artık kendi kendimize
bir bakıp, kimliğimizi sorgulama,
kendi tahlilimizi yapma ihtiyacı doğdu. Bu ihtiyaçla toplumda psikologlar, sosyologlar, pedagoglar yetişti.
Aslında bu sadece Avrupa’ya göçle alakalı bir durum değil. Türkiye’de
köyden kente göçle birlikte, kız çocuklarını okutma bilinci oluştu ve
son 20 yılda okuyan, meslek sahibi
olan kadınların sayısı çoğalmaya başladı. Avrupa’daki durum da bunun
bir yanısıması, paralel gelişmeler olarak da değerlendirilebilinir.
Müslüman kadınların iş ya da sosyal hayatta yoğun olarak yer alması
onun annelik ve eşlik vazifelerini aksatır mı?
röportaj
tan en önemli sütundur. Bu konuda
iddialıyım. IGMG’nin de bugunkü
konumuna gelmesinde Kadınlar Teşkilatımızın maddi-manevi katkısı
tartışılmaz. Nice fedakâr, kahraman
hanımlar sayesinde çalışmalar bu
noktalara ulaştı ve devam edecektir
inşaallah. Gayret bizden, netice, başarı Allah’tandır. Peygamber Efendimiz, hanımların çalışmalarına hep
önem vermiş, fırsat tanımıştır. O’nun
yolundan giden, O’nu seven her feraset sahibi de, hanımların özelliklerini, hassasiyetlerini dikkate alarak, çalışmalarına hiç şüphesiz destek verecektir.
IGMG’ye gönül vermiş kadınlara
Planlı programlı çalışan, hizmet buradan neler söylemek istersiniz?
Allah(cc) hepinizden razı olsun.
eden kadınlar annelik ve eşlik vazifelerini aksatmaz tam tersine hayatını “Gevşemeyin, üzülmeyin, inanıyordaha nizamlı, disiplinli hale getirir. sanız siz üstünsünüz” Âl-i İmran suKadının sosyal hayattaki etkileşimle- resi 139. ayeti kerimeyi hatırlatmak
rinin özel hayatında çok müsbet yan- isterim. Rabbim hiç bir emeği zayi etsımaları olabilir. Farklı milletlerle, mez. Yeterki niyetiniz halis olsun, Altoplumlarda bir arada olması kadına lah rızası için olsun, Mevlam nelere
zenginlik katar. Annenin sosyal ha- kadirdir. Tevbe suresinin 24., 38., 41.
yatta aktiv olması, bir sonraki neslin ayetleri, Mâide suresi 54. ayeti üzetopluma daha kolay uyumunu sağlar. rinde tefekkür etmenizi tavsiye edeKadının özgüveni olur dolayısı ile ai- rim. Rabbim sevdiği kullarını, kendi
le de mutlu ve huzurlu olur. Tabii bu yolunda hizmet ettirir. Ben bu görevdurumun bu şekilde cereyan edebil- leri bizlere verilmiş birer emanet olamesi için kadının sevdiği bir işle meş- rak görüyorum. Bize tevdi edilen bu
emanete de hakkıyla riayet etmekle
gul olması önemli.
“Her başarılı erkeğin arkasında mükellefiz. Bu nedenle size bir teklif
bir kadın vardır” derler, IGMG’nin geldiğinde geri çevirmeyin ama bayde bugünkü konumuna gelmesinde rağı teslim etmek gerektiğinde de güKadınlar Teşkilatının çalışmaları ve zellikle bunu gerçekleştirin. Hizmet
ça balarının katkısı tartışılmaz. Bu ederken, dengeleri iyi koruyun, herkesin hakkını gözetin, Yaratıcımızın,
konuda neler söylemek istersiniz?
Her başarılı kadının da arkasında sevgili Peygamberimizin (s.a.v.), nefonu destekleyen, ona engel olmayan, simizin, ailemizin, çevremizin. Anfırsat tanıyan bir erkek vardır. Kadın- cak o zaman bu emanetin hakkını
lar Teşkilatının çalışmalarını destek- vermiş oluruz. Rabbim, insanlık için,
lemekle, ana teşkilat aslında kendine dünya ve ahiret için, nice hayırlı, fayiyilik yapar. IGMG bunu çok iyi anla- dalı, güzel hizmetlerde buluşmamızı
mış ve bu potansiyelden destek al- nasip etsin.
mıştır. Diğer kuruluşlara göre, asıl
Ropörtaj için kıymetli vaktinizi
farkımızın ve başarımızın buna bağlı ayırdığınız için teşekkür ederiz.
olduğuna inanıyorum. Hanımlar, teşBen teşekkür ederim, hayırlı çalışkilatımızın bel kemiğidir, ayakta tu- malar dilerim.
IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Sabah Namazı Programı Walldorf Mevlana’daydı
GMG Rhein-Neckar-Saar Bölgesi İrşad Başkanlığı tarafından düzenlenen, üç haftada bir Sabah Namazı
Programı bu defa Walldorf Mevlana Camii‘nde gerçekleştirildi.
IGMG Rhein Neckar Saar bölgesinde hizmetlerini sürdüren Walldorf Mevlana Camii‘nde geçen Pazar günü, toplu
sabah namazı eda edildi. Ludwigshafen
I
Mehmet Akif Cemiyeti İmam-Hatibi
Abdullah Demir hocaefendi kıldırdığı
sabah namazının ardından kısa bir sohbet yaptıktan sonra kısa bir zikir programı icra etti.
Daha sonra IGMG RNS Bölgesi İrşad Başkanı Özer Demiral kısa bir selamlama konuşması yaptı. IGMG RNS
Bölge Başkanı Şerif Aslan da bir konuş-
ma yaparak “Bölgemizde bulunan camilerimizde üç haftada bir değişik şehir ve
kasabalarda topluca sabah namazı kılınmaktadır. Büyük bir coşku ve huşû içinde pazar günleri uygulanan bu güzel çalışmamız büyük ilgi görmektedir. Değişik şehirlerdeki Müslümanların topluca
kılınan sabah namazlarına koşarak katılmaları bizleri sevindirmektedir. Her
pazar sabahı bir bayram coşkusu içinde
geçen etkinliğe büyük- küçük, yaşlı ve
özellikle gençlerin yüksek katılım oranı
bizlere geleceğimiz açısından umut vermektedir” dedi.
Program konuşmalardan sonra musafaha ve Walldorf Cemiyetinin ikramı
ile son buldu.
HAYAT
Uzaklardaki hasret
Yaşlı adam yatağına yattı ve geçmişini düşünmeye başladı. İnsanlarım yaşıyordu fakir bir ülkede kendi hallerinde kendi dertlerinde. Akşam olduğu zaman karınlarını doyurmaları onlara yetiyor, RABB’lerine şükrediyorlardı. Bildikleri kadar akraba, dost, komşu hatırı güdüyorlardı. Üstlerinde giyecek giysileri ayaklarında giyecek ayakkabları yoktu.
Karınlarını doyurmak için koşuşturup duruyorlar ömürlerini
böyle tüketiyorlardı. Eve geldiklerinde bitkin bir halde yatağa kendilerini zor atıyorlardı. Bir odada bütün aile yer yataklarında yatıyorlardı. Geleceğe ait uzun vadede hayalleri yoktu. Şafak atmadan kalkıp
yollara düşüyorlardı bir dilim ekmek için. Kimisi tarlalarına, kimisi
amele pazarlarına rızık peşinde koşuyorlardı. Hasat zamanı gelince
devletin demir eli hasatı ellerinden
alıp gidiyordu. Kiminden aşır adında kiminden yol parası, adına ellerindekilerde alınıyordu. Bütün bu
sebeblerden dolayı kimileri kendi
malını devlet götürmesin diye saklıyorlardı. Ama yakalanınca sakladığı için hırsızlıktan ve yol parası
ödemediği için taş ocaklarında çalışma cezası alıyorlardı. Artık bu
acıyı çeken nesil tam ihtiyarlamış
yorgun düşmüşlerdi. Hala birşeyleri olmamış büyüyen yavrularını taşı toprağı altın olan kentlere göndermeye başlamışlardı. Taşı toprağı
altın dedikleri kentler gidenleri bir
bir yutmuştu. Hiç de taşı toprağı altın değildi. Nice acılarla, zahmetlerle ekmek peşinde koşmuşlardı. Hatta türküsü bile çıkmıştı ‘Yarim
uzakları mesken mi tuttun’.
Tam bu sırada memlekette yeni
yönetim işbaşına geçmiş, değişmeler yenilikler başlamıştı. Ufak da olsa yollar yapılmaya ezanlar okunmaya birşeyler değişmeye başlamıştı. Bu durumdan rahatsız olan çevreler harekete geçmişti. Artık su bulanmış, sokakları yine askerler sarmış ortalık toz duman olmuştu. Bir
müddet sonra suçlu, suçsuz demeden insanlar asılmıştı. Millette bir
korku oluşmuş yarına güveni kalmamış adeta sinmişlerdi. Yine de
çaresizlikten köyler, kasabalar, ilçeler hatta fakir iller ufak, ufak boşalıyordu. İnsanlar para kazanıp çocuklarını doyurma peşinde uzak
kentlere gidiyorlardı. Kimisi ailesine para göndermiş kimileri kaybolmuştu adeta. Bu durumda bütün
yük kadına kalmıştı. Bu durum
böyle sürerken büyükler imzaları
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 29 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
M. Salih AYDIN
[email protected]
Hacarabın Serüvenleri 65
atmış garibanların emeklerini satmıştı. İnsanların hiçbir güvencesi
olmadan çalışmak üzere kara trenlere bindirilerek uzak ülkelere gönderilmişti.
Artık dudaklarda şu mırıltılar
yükselmişti:
‘Kara tren gelmez m’ola
düdüğünü çalmaz ola
Gurbet ele yar yolladım
metkubumu almaz ola’.
Yakın hasretler yetmemiş uzak
hasretlere gitmişlerdi. Geriye gözü
yaşlı analar, babalar, eşler, çocuklar
bırakarak. Hiç bilmedikleri ülkelere
ağır şartlarda çalışmak üzere gitmişlerdi. Kimisi gelin olacak kızını,
damat olacak oğlunu evlendirecek.
Kimisi tarla, araba, traktör dükkan, ev alacak parayı kazanınca geri dönecekti.
Bütün zorluklara katlanıyorlar
direniyorlardı. Dilini kültürünü bilmediği bir vatana gelmişlerdi. Ezan
sesine bile hasret kalmışlardı. Odalarda altışar sekizer kişi kalıyorlar.
İşten sonra çamaşır, yemek, uyku ile uğraşıyorlardı. İşte bu sıralar
nice Hacaraplar, Ahmetler, Mustafalar, Fatmalar, Ayşeler sıraya girmişti.
Bu emek satma çarklarına katılmak için. Geldikleri bu uzak hasrette bazıları köşesine çekilip ailesini
düşünmüş, bazıları ise rezaletin
içinde kaybolup gitmişti.
Memlekettekileri unutarak. Yük
yine kadının sırtına binmişti. Babasız yavrularını büyütebilmek için
kıt kanaat geçinmeye çalışıyorlardı.
Uzaklardaki babalarını hatta annelerini bekliyerek. Binlerce yuvalar
yıkıldıktan sonra aileler çocuklar
götürüldü uzak hasretlere. Onlarda
bu yabancı ülkenin kültürü ile kay-
bolup gittiler. Emeklerini satarak
kültürlerini çocuklarını kaybederek. Artık onlar uzak hasrette yabancı vatanda alamancı olmuşlardı.
Sılaya izine gitmeye başlamışlardı
vatan hasretini gidermek için.
Kimileri arabaları, kimi diğer
vasıtalarla gidiyorlardı. Ama kazandıkları alın terleri yollarda öyle
veya böyle ellerinden alınıyordu.
Geriye kalan paraları vatana varınca üç kağıtçı kişiler tarafından çarpılıyordu. Kimileri ev, araba, kat,
tarla almıştı. O aldıkları mallarda
akrabaları, dostları sandıkları kişiler tarafından kullanıldı, el konuldu
aldatıldılar.
Her kesimden gelen tokatlıyordu
giden söğüşlüyordu kimse acımıyordu nasıl olsa enayi alamancı idi
onların adı. İşte onlardan bazı insanlar düşünüp anladı ki kendi
inancımızı ve kültürümüzü çocuklarımıza verebilmek için camiler,
dernekler açalım bir Cuma namazı
kılacak yerimiz çocuklarımıza dinimizi öğretecek bir hocamız olsun
dediler. İşte bu duygularla insanların bazılarını büyük bir heyecan
kapladı. Bu yeni heyecan ufak bir
kesimi birbirlerine kenetledi. Camiler dernekler kuruldu hocalar
getirilmeye başlandı.
Cumalar dolup taşıyor, çocuklar
hafta sonları artık camilere gidiyor
birşeyler öğreniyordu. Hatta dünyadaki diğer Müslümanlardan haberdar olmuşlardı. Derken önce
devletleri onları faiz batağına çekmişti. Ardından bazı karanlık eller
şirketler kuruyoruz diyerek son tokadı vurmuşlardı acımadan. Acımadan son emekleri ellerinden
alınmış, resmen servetleri çalınmıştı. Bütün bunları düşünen bu garibanlar kimsesiz olduğunu anlamış-
özel köşe
lardı. Bir Yaradan bir kendileri vardı inandıkları, gerisi boştu. Bütün
bu acımasız olaylardan sonra karar
vermişlerdi. O yabancı dedikleri
uzak hasret memleketlere yerleşeceklerdi. Ev almışlar, vatandaş olmuşlar yatırım bile yapmaya başlamışlardı.
Artık vatan olmuştu uzaktaki
hasret. Memlekettekilerde durmamış büyük kentlere akın etmişler.
Köyler, kasabalar, ilçeler ve iller boşalmış. Kimse besi hayvanlarıyla,
tarlalarla uğraşmıyordu. Hasat çok
az oluyor, hatta ithal ediliyordu. İnsanlar tembelleşmiş hazıra koşuyordu. Artık Büyük dedeler bu
dünyadan göçmüş aradan yarım
asır geçmişti. Torunlar dede olmuş
ortalık bir türlü sakinleşmemişti.
İşte bunun adı hasretti.
Nelere mal olmuştu kaybettikleri bir tarafa kaybedecekleri çocukları sıraya girmişti.
Yaşlı adam uyuyamamıştı, yatağından kalktı sabah namazına kadar bunları düşünmesi onu yormuştu. Kalkıp sabah namazını kılayım diye düşündü bu ara hanımı da
kalkmıştı.
Dayanamadı gözlerinden yaşlar
akarak hanımına düşüncelerini anlattı ve sordu:
Bunca çile çektik bu çileyi çektikten sonra ne kazandık verdiklerimizden gayri. Hepsini yetiştirdikte
yine de yapayalnız kalakaldık. Biz
nerede yanlış yaptık hanım.
Eh herif dertlenme gayri giden
geri gelmez. Biraz daha dayan da
beraber terkedelim bu dünya denen
hayatı. Derdimizi anlatacak hayata
tutunacak bir Yaradanımız var. Bazıları O’nu da bulamadılar. O’na
şükredelim, günahlarımıza tövbe
edelim. Tesbihimizi çekelim, O’nun
adını dilimizden eksik etmeyelim.
Eh hanım ne yapayım, bu ömrün bir hesabı var dedim ve düşüncelere dalınca böyle birşey çıktı. En
iyisi sen mutfağa git de dedemin
kahvesinden yap gel. Oturup efkarımızı kahvenin köpüklerine serelim...
Bu yazımı burada noktalarken
bu bizim hayatımız tazeliğini her
zaman koruyor dedim ve yazdım.
Olumlu olumsuz e-maillerinizi
bekliyorum.
ALLAH’a emanet olun dostlarım.
Selam ve dua ile.
Not: Mustafa Kasalak kardeşim
aramıza tekrar hoşgeldin renk kattın hayırlı paylaşımlarının takipçisi
olacağım. Selam, dua ve hürmetle.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
➤ 30 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434
bulmaca
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
www.hacdunyasi.de
- HAC'DA YÜK
PROBLEMİNE SON
11.90
- KALİTE GARANTİSİ
- İADE GARANTİSİ
- LÜX HEDİYELİK PAKET
- 20 SET VE ÜZERİ
SİPARİŞLERDE POSTA
ÜCRETİ BİZDEN
HEDİYELİK SETİMİZDE
BULUNAN MALZEMELER
seccade - takke - kina - tesbih - esans
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
iTiBAR
EN
euro'dan
H ED
HAC S İYELİK
ETLER
İM İZ
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected]

Benzer belgeler

PDF SAYI 93 - Hayat Online

PDF SAYI 93 - Hayat Online memiştir. Tevrat’a göre, Tanrı Yahova Mısır’dan çıkarken Yahûdîlere komşularının malını çalmayı dahi tavsiye etmiştir. Bu cümle, değiştirilen ve dünyevîleştirilen Yahûdîliğin ahlâk anlayışı için sa...

Detaylı

Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir

Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir olduk. Bu gelişmelerin bir neticesi olarak işlenen 1992 Mölln ve 1993 Solingen neonazi katliamları hafızalarımıza kazınan acı olaylar olmuştur. Daha sonraki yıllarda Almanya’nın birçok şehrinde ger...

Detaylı