Basın - Kolektif Kitap

Transkript

Basın - Kolektif Kitap
 Resimli Başyapıtlar Kara Kedi -­‐ Kuyu ve Sarkaç -­‐ Diri Diri Gömülmek Edgar Allan Poe Resimleyen: Luis Scafati Çeviren: Bilge Ceren Şekerciler Kolektif Kitap Kolektif Kitap’ın Resimli Başyapıtlar Serisi, edebiyat tarihinin en sevilen, en çok okunan edebiyat eserlerini usta çizerlerle buluşturuyor. Serinin ikinci kitabı, Edgar Allan Poe’nun en çarpıcı üç öyküsünün yer aldığı Kara Kedi. Kitapta ayrıca Kuyu ve Sarkaç ile Diri Diri Gömülmek adlı öykü yer alıyor. Usta çizer, siyah rengi cesurca ama bir o kadar da zarif biçimde kullanan Arjantinli çizer Luis Scafati... Çizer, Poe’nun dünyasına kolaylıkla giriyor ve yazarın yarattığı gerçek ile fantezi arasındaki tekinsiz eşikte kalarak, öykülerin atmosferini okuyucunun –bu noktada artık okuyucu izleyiciye de dönüşmüş durumdadır –iliklerine kadar hissetmesini sağlıyor. Kara Kedi’de kendini akıldışı güçlerin, mantıksız davranışların eline bırakan adamın, belki de hak ettiği dramını okurken; Kuyu ve Sarkaç’ta Engizisyon’un alçak karar ve uygulamalarının kıskacındaki bir adamın aklı ve mantığı ile bulunduğu korkunç durumla nasıl mücadele ettiğini göreceksiniz. Diri Diri Gömülmek’te ise öykü anlatıcısının geçtiği yollardan geçecek, onunla ölüp onunla dirileceksiniz. Luis Scafati’nin çizimleri ile tüm edebiyat severleri Edgar Allan Poe’yu bir kere daha keşfe çağırıyoruz. Resimli Başyapıtlar’dan çıkan bir diğer dünyaca ünlü eser de Kafka’nın Dönüşüm’ü... Kafka’nın yalın ama keskin anlatımı ile edebi yoğunluğuna bu kez de Luis Scafati’nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Gregor Samsa’nın hayatının sıkıcılığı ve boğuculuğu, kıskacında kaldığı sorumluluklar, dev bir böceğe dönüşmesi ile daha da korkunç bir hal alıyor. Hayal gücünü tetikleyen çizimleri ile bambaşka bir güce ulaşan Kafka’nın Dönüşüm’ü, ilk kez okuyacaklar kadar, yeniden okumak isteyenlere de bambaşka bir okuma zevki verecek. Günlük hayatın tekdüzeliğine kapılıp gitmeyelim, okumaya devam edelim. “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık,” der Dostoyevski, çünkü ona göre bu eser Rus edebiyatında yepyeni bir döneme açılan kapıyı aralamış, ardından gelenlerin önünü açmıştır, öyle ki Melville’in Bartelby’si, Kafka’nın Gregor Samsa’sı, Akakiy Akakiyeviç’in neslindendir. İşte, devlet dairesinde çalışan sessiz, sakin ve neredeyse görünmez Akakiy’in hikayesi anlatılır Palto’da... Öykü acıklıdır acıklı olmasına, ama Gogol’un kalemi inatla okuyucuyu güldürür. Sert gerçekçiliği ile dalgasını geçer hayatla ve ne kadar içimiz parçalansa da gülümsemekten alıkoyamayız kendimizi. Palto’nun çizimleri otuzdan fazla kitabı resimleyen, pek çok ödül alan çizer Noemí Villamuza. Şimdi Palto’yu okumanın, Akakiy Akakiyeviç Başmaçkin ile bir kez daha tanışmanın tam sırası! Arka kapak: “Yazmak üzere olduğum bu çılgın, ama bir o kadar da basit hikayeye inanmanızı beklemiyorum. Kendi aklım bile, olanları apaçık gördüğü halde, onları inkar ederken, sizden bunu beklemem delilik olur. Ama deli olmadığımı biliyorum, hayal görmediğimden de eminim. Yarın öleceğim için bugün içimi dökmem gerek.” Edgar Allan Poe’nun gizemli ve karanlık dünyasına hoş geldiniz! Dehşeti, korkuyu, fantezi ile gerçeklik arasındaki muğlaklığı, insanın karanlık yüzünü ve çaresizliği anlatan Poe’nun tekinsiz öykülerine, bu kez Luis Scafati’nin eşsiz çizimleri eşlik ediyor. Büyük bir özenle kullandığı siyahın hakim olduğu çizimleriyle karanlık ve hassas bir dünyanın kapılarını aralayan Scafati ile duyduğu dehşet ürperişini okuyucusuna iletmekte benzersiz bir dile sahip Edgar Allan Poe’nun öyküleri bir araya gelerek benzersiz bir atmosfer yaratıyor. Edgar Allan Poe’nun öykülerini çok sevdiğim için gerilim filmleri yapmaya başladım. Alfred Hitchcock “Ona (Poe) ‘Olağanüstünün Kült Lideri’ diyebilirsiniz.” Jules Verne Edgar Allan Poe, ona hayat veren nefesi üflemeden önce dedektiflik hikayeleri neredeydi? Arthur Conan Doyle Yazar hakkında “Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz, yalnızca bir düş içinde bir düş” Edgar Allan Poe, 19 Ocak 1809’da Boston, Massachusetts’te doğdu. Anne ve babası gezgin tiyatro oyuncusuydu ve 1811 yılında ikisi birden öldü. Poe, Richmond, Virginia’da yaşayan tütün tüccarı John Allan tarafından evlat edinerek, Londra’da yatılı okula gönderildi. Daha sonra Virginia Üniversitesi’ne girse de, hatırı sayılır miktardaki kumar borcu yüzünden okula devam edemeyip bırakmak zorunda kaldı, çünkü tüm hayatı boyunca çalkantılı bir ilişki sürdürdüğü babası okul parasını eksik göndermiş, o da aradaki farkı kazanmak maksadıyla kumar masalarına oturmuştu. Daha sonra Richmond’a dönen Poe, nişanlısının başka bir adamla nişanlandığını öğrendi, kalbi kırık, incinmiş ve beş parasız kalarak çareyi orduya katılmakta buldu. Yıl 1827 idi, aynı yıl ilk kitabını yayınladı. 1829’da ordudan atıldı. İlk şiirleri Lord Byron tarzında yazılmış olsa da, dizelerinde müziğin etkisini görmek mümkündü. Poe, dul teyzesi Maria Clemm ve kuzeni Virginia Elize Clemm’in yanına taşındı. Kuzeni ile evlendiğinde 26’ydı, ancak karısı 14 yaşında bile değildi. Bir yandan da yazdığı edebiyat eleştirileri ve kitapları ile saygı toplamaya başlamıştı. The Poetic Principles, The Philosophy of Composition gibi makalelerinde, çok önemli edebiyat teorileri formule etti. Ne yazık ki meslek hayatı huysuzlukları ve alkol bağımlılığı nedeniyle zarar görüyordu. Buna rağmen, 1845’de Kuzgun, 1846’da Çanlar gibi son derece müzikal şiirler yazmayı da sürdürüyordu. 1837’de ilk ve tek romanı Arthur Gordon Pym’in Öyküsü’nü; 1838’de Ligeia, 1839’da Usher Evinin Çöküşü ve Kızıl Ölümün Maskesi gibi harika kısa öyküler yazdı. 1837’de kendisine ait “tek ve eşsiz, kesin bir etki” yaratma teorisini takip ederek, ilk polisiye türünü ortaya çıkardı. 1841’de yazdığı Morgue Sokağı Cinayeti, büyük olasılıkla o güne kadar yayınlanan ilk dedektiflik öyküsüydü. Hayatı tam da düzene girmek üzereyken, 1847’de karısı Virginia’nın veremden ölümü Poe’yu yıktı. İki yıl sonra artık dul bir kadın olan eski nişanlısı Sarah Royster ile kaldıkları yerden devam etmek üzere bir araya geldiler. Fakat çok kısa bir süre sonra, Baltimor’da baygın bir halde bulundu. Hastaneye kaldırılan Poe’nun saldırıya uğradığını düşünen doktoru, beyninde lezyonlar olduğunu iddia etti. Dört gün boyunca zaman zaman bilinci yerine gelen Poe, sonunda “Tanrım, zavallı ruhuma yardım et” diyerek hayata gözlerini yumdu. Yazarın gerçek ölüm nedeni hala bilinmediği gibi, ölüm sertifikası da bulunamıyor. Poe’nun rakibi ve düşmanı Rufus Griswald, ölümünün ardından yazarı aşağılayan bir ölüm ilanı yayınladı, daha sonra da evini ziyaret ederek yazarın el yazmalarını aldı ve geri getirmedi. Ardından, Poe’yu sürekli sarhoş gezen, kadın peşinde koşan, ahlaksız ve tek bir dostu bile olmayan, delirmiş bir adam olarak anlattığı biyografisini yayınladı. Ancak tam da bu noktada Griswald için bir hesap hatası söz konusuydu; insanların Poe’yu ve onun eserlerini reddetmelerini amaçlamıştı, oysa biyografi tam tersi etki yarattı. Poe’nun kitap satışları arttı, öyle ki Poe hayattayken bile bu kadar satmamıştı. Griswald’ın çarpıttığı Poe imajı, bugüne kadar canlı kalan bir “Poe efsanesi”nin oluşmasına neden olurken, Griswald, sadece Poe’nun hayatını ilk kez kaleme alan kişi olarak hatırlanır oldu. 1827 yılından bu yana eserleri yayınlanan yazarın kısa öyküleri, şiirleri, bir romanı, bir ders kitabı, bilimsel teori üzerine bir kitap ve yüzlerce makale ve kitap eleştirisi olsa da, o en çok karanlık dünyaların kapılarını araladığı korku öyküleri ve insanın içine işleyen lirik şiirleri ile edebiyat klasikleri arasındaki yerini aldı. Modern polisiyenin yaratıcısı ve bilim kurgu türünün yenilikçisi olarak kabul edilmesine karşın, hayatını Amerika’nın ilk büyük edebiyat eleştirmeni ve teorisyeni olarak kazandı. Edebiyatta ve Müzikte Poe Vladamir Nabokov, Poe’nun Annabel Lee şiirini Lolita’sında Humbert’in ilk aşkının adı olarak kullandı. Yine aynı romanda yazarın şiirlerinden bazı deyimler ödünç almayı da ihmal etmedi. Şair olarak Poe, saf bir güzellik duygusu yaratmayı amaçladığı şiirlerinde eşsiz bir müzik vardır. “Meleklerin gezegenindeki müziği” yakalamaya çalıştığını söyler. Claude Debussy, Usher Evinin Çöküşü’nü bir opera, Sergei Rachmaninoff ise Çanları koro için yazılmış bir senfoni olarak besteledi. The Alan Parsons Project, Poe’nun öykülerinden esinlenerek Tales of Mistery and Imagination adlı bir albüm yaptı. Albümdeki şarkıların her biri Poe’nun öykü ve şiirlerinin adını aldı. 2000 yılında Robert Wilson’ın POE-­‐Try adını verdiği tiyatro oyunu Hamburg’da ünlü Thalia Tiyatrosu’nda gösterime girdi. Oyunun müziğini yapan Lou Reed bundan iki yıl sonra da, şairin ünlü şiirinin adını taşıyan, The Raven adlı albümünü yayınladı. Çizgi film dizisi The Simpsons’da Cadılar Bayramı bölümünde Lisa, Bart’a bu şiirden bölümler okudu. Kısa kısa kısa... Edgar Poe olarak doğmuş, Richmond’da Allan ailesi tarafından büyütülmüştür. Edgar Allan Poe’nun bir kız bir de erkek kardeşi vardı. Anne ve babası tiyatrocu bir çiftti. Babası Edgar’ın doğumundan kısa süre sonra evi terk etti. Poe’nun babası da alkolikti. 1815-­‐1820 yıllarında İngiltere’de okudu. Poe, ünlü şiiri Kuzgun’dan tek kuruş bile kazanmadı. Şiiri, ilk olarak gazetede parasız bastırması yüzünden sonraki tüm telif parasını kaybetmesine neden olmuştu. Şiirin adı önce “Leona’ya” idi, ancak Charles Dicken ile tanışıp ünlü yazarın kısa süre önce kaybettiği kuzgununun hikayesi sonrasında, şiir üzerinde tekrar çalışarak, siyah kuşu ana karakter olarak şiire dahil etti. Poe’nun bütün hikayeleri gece geçer; gündüz ise yılın en kötü ve iç karartıcı günüdür. Büyük aşkı Virginia Clemm, teyzesinin kızıdır. 7 Ekim 1949 yılında ABD’de basılan 3 sentlik Ünlü Amerikalılar/Şairler posta puluna resmi basılmıştır. Beatles’ın Sgt Pepper’s Lonely Hearts Club Band’in plak kapağında o da görünür. Çoğu kişi, Amerikan edebiyatının korku, bilim kurgu ve polisiye öykücülüğünün kaşifi olduğunu düşünür. İlk modern polisiye öykü Poe yarafından yazılmıştır. Dostoyevski, Poe’nun hiç olmamış ve olamayacak durum ve olayları anlatmadaki ulaşılmaz hayalgücüne, okuyucuyu bunlara inanmaya ikna etme gücüne, kullandığı ayrıntılara hayranlığını ifade etti. Büyük Fransız sembolist şairleri Mallarme, Baudelaire, Valery onu yere göğe koyamazken, W. B. Yeats, T. S. Eliot, A. Huxley onun şiirini beğenmediler. Bernard Shaw’a göre Poe, “ucuz çekiciliklere, sekse, yurtseverliğe, duygusallığa, açgözlülüğe ve yazarlık mesleğinin genelgeçer diğer kaba sabalıklarına” prim vermez. Çizer hakkında: Luis Scafati 1947 yılında Mendoza, Arjantin’de doğan çizer Luis Scafati, ailesinin sahip olduğu gazete ve dergi bayisinde çizgi romanlar okuyarak büyüdü. 17 yaşına geldiğinde yerel gazeteye kendi karikatürlerini vermeye başlamıştı bile. Üniversitede heykel okuyan çizer, daha sonra da çeşitli dergi ve gazetelere çizgi band, karikatür ve sanatsal çizimler vermeye devam etti. Luis Scafati, Franz Kafka, Edgar Allan Poe, Gogol, Ray Bradbury, Ricardo Piglia ve Miguel de Cervantes gibi pek çok edebiyatçının eserlerini resimledi. Muhteşem bir güzellik ve büyük bir özenle kullandığı siyah rengin hakim olduğu ve ağır taramaların zarif çizgilerle buluştuğu çizimleri; karanlık, hassas ve bir o kadar da ironik bir dünyanın kapılarını aralar. Scafati’nin, usta işi, rafine ve keskin bir hayalgünün ürünü olan çizim ve resimleri ülkesi Arjantin’in yanı sıra İspanya, Meksika, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Brazilya, Kore, İngiltere ve Yunanistan’da yayınlandı. Şimdi de Kolektif Kitap ile Türkiye’de yayınlanıyor. Buenos Aires’te yaşayan Luis Scafati, elliden fazla eseri resimledi ve çalışmaları için sayısız ödül aldı. “Çalışırken elim kolum başım, her yanım hareket eder. Çizim dans etmek gibi olmalı, hareketle ilişkili olmalı. Çizerken, çoğu zaman ayakta ve hareket halinde olurum; tuvalimizi odanın içinde gezdirir, bazen de yere yatırırım. Bu dansla birlikte bir iz bıraktığımı hissederim, işte bu iz benim çizimimdir.” Luis Scafati 

Benzer belgeler