İngilizce Hukuk Terimleri Avukat Lawyers Hakim
Transkript
İngilizce Hukuk Terimleri Avukat Lawyers Hakim
İngilizce Hukuk Terimleri Vergi Mahkemesi Tax Court Avukat Lawyers Kapalı Cezaevi Confinement Type Prison Hakim Judges Adli Tıp Kurumu Şubesi Forensic Medicine Savcı Prosecutors Yazar ilker hoca \\ tags: courts, ingilizce hukuk Mahkemeler Courts Ceza Mahkemeleri Criminal Courts öÄ?ren, ingilizce mahkemeler, turkish courts May 15İngilizce çok sık kullanılan hukuk kelimeleri ve anlamları Ağır Ceza High Criminal Courts hukuk kelimeleri Yorum »JUDICIAL TERMS Asliye Ceza Primary Instance Courts Sulh Ceza Jurisdiction of Peace Courts İcra Tetkik Enforcement Bailiffs Hukuk Mahkemeleri Civil Courts Asliye Hukuk Civil Primary Instance Sulh Hukuk Jurisdiction of Civil Peace İş Mahkemesi Labour Courts Tapu-Kadastro Title Deed-Cadastre Tüketici Mahkemesi Consumer Courts Bölge İdare Mahkemesi District Administrative acquit, exonerate: beraat etmek, beraat ettirmek adjourn: ertelemek adultery: zina allegation: iddia Anayasa Mahkemesi: Constitutional Court Ankara Bar Assocation: Ankara Barosu annul, repeal: ilga etmek appeal: temyiz etmek arbitrary detention: keyfi gözaltı Court amnesty, pardon: af, affetmek İdare Mahkemesi Administrative Court assocation: dernek compensation: tazminat accrued interest: tahakkuk etmiş faiz convict: mahkum etmek abortion: kürtaj court, tribunal: mahkeme accomplice : suç ortağı criminal, offender: suçlu censor : sansürlemek battery and assault: müessir fiil conclusive evidence: kesin delil bribe: rüşvet capacity(ehliyet) and majority(rüşt) of a person: breach, violation, infringement, contravention: kişinin ehliyeti ve rüştü ihlal infringe, violate, contravene: ihlal etmek counterfeit currency: sahte para forge: sahtesini by-law : içtüzük yapmak ( passport / banknote / cheque / signature) forgery: sahtekarlık built-up area : meskun mahal case law, jurisprudence: içtihat bankrupt: iflas ettirmek, müflis bankruptcy, insolvency: iflas insolvent: müflis customary law: örf adet hukuku go bankrupt: iflas etmek criminal record: sabıka kaydı blackmail : şantaj, şantaj yapmak culprit: sanık bail out : kefaletle serbest bırakmak, kefaletle curator: kayyım kurtarmak bail: kefalet maintenance : nafaka criminalize : kanun çıkartarak yasadışı hale black economy: kayıt dışı ekonomi getirmek court martial: askeri mahkeme child abduction: çocuk kaçırma Court of Cassation, Court of Appeals : Yargıtay nationalize: millileştirmek nationalization: millileştirme confiscate: kamulaştırmak Court of Accounts: Yargıtay European Court Of Human Rights: Avrupa İnsan Council of State: Danıştay Hakları Mahkemesi evidence: delil dereliction : ihmal, görev kusuru misconduct : enact: kanunlaştırmak enactment: kanunlaştırma, suistimal, kötü davranış kanun, kararname death penalty, capital punishment: ölüm cezası enforcement, exequatur: tenfiz, tenfizi yapan mahkeme defendant: davalı exemption: muafiyet immunity: dokunulmazlık defunct: mülga edilmiş (fesh edilmiş) impunity: cezadan muaf olma, kişisel dokunulmazlık drug trafficking: uyuşturucu kaçakçılığı extradite: suçluyu iade etmek extradition: domicile : ikametgah suçlunun iadesi detention : tutuklama custody: nezaret, gözaltı, velayet intensifieid surveillance : gözaltında tutma house arrest: gözaltı (evde) incommunicado fugitive: kaçak outlaw: kanuna karşı gelen kimse detention: kimse ile görüştürmeden gözaltı file a lawsuit, sue: dava açmak deport: sınır dışı etmek deportation : sınır dışı etme fine: para cezası forensic: delil toplama işlerinin tümü expropriation: istimlak expropriate: istimlak etmek fraud: hile seizure : geçici zapt confiscation : mülkiyetin hazineye geçmesi privatization: özelleştirme privatize: özelleştirmek felony: cürüm, ağır suç gravity of obligation: ağırlıklı borç investigating judge: tetkik hakimi indict: iddianame hazırlamak, indictment: hearing: duruşma hear: duruşma yapmak, tanıkları iddianame dinlemek judge: hakim hijacking: uçak, gemi vgb kaçırma judiciary: yargı honour killing: töre cinayeti manslaughter: ağır tahrik sonucu adam öldürme jury: jüri harbor: yataklık etmek, saklamak judiciary: yargı, yasama judicial: yargısal, yargıya ait impartial: tarafsız jurisdiction: yargı yetkisi impunity : cezadan muaf olma, kişisel judicial year: adli yıl dokunulmazlık infamous, notorious: kötü şöhretli law enforcement officer: kolluk kuvveti inmate, prisoner: hapis yatan lawyer : avukat interrogation, interrogate:sorgu, sorgulamak libel: yayın yolu ile hakaret ill treatment, maltreatment: kötü muamele life sentence: müebbet hapis torture: işkence legitimate X illegitimate: meşru X gayrimeşru investigation: soruşturma prosecution: kovuşturma probe: araştırma proceeding:usul, adli legislation: mevzuat acquis: müktesebat takibat, kovuşturma, dava, dava işlemleri legal entity, legal person: tüzel kişi legal aid: adli international arrest warrant: uluslar arası tevkif müzekkeresi yardım natural person: gerçek kişi legislative statue: yasal mevzuat post-mortem operation: otopsi law-abiding: kanuna itaatkar probation : denetimli serbestlik prosecuter: savcı major offence: büyük suç prostitution: fuhuş, fahişelik minor offence: küçük suç privilege: imtiyaz privileged: imtiyazlı misdemeanour: kabahat personal finances, assets: mal varlığı money laundering: para aklama probation: denetimli serbestlik marital discord: evlilikte geçimsizlik parole: şartlı tahliye magistrate: kabahat davalarına bakan hakim penitentiary: cezaevi penal: cezaya ait, ceza kabilinden penalty : ceza, para cezası penalize: cezalandırmak notary: noter plagiarism: intihal plagiarize: aşırmak newsletter, circular: sirküler decree-law: kanun hükmünde kararname decree: kararname private and procedure law: özel hukuk ve usul communication: yazışma, mektup, mesaj hukuku overturn(decision, verdict) : kararı bozmak quorum: toplantı yeter sayısı parliamentary immunity: dokunulmazlık rape: tecavüz, tecavüz etmek plaintiff: davacı rapist: tecavüzcü reasoned decision: gerekçeli karar self defense: meşru müdafaa ransom : fidye red notice: kırmızı bülten trial: duruşma rig: bir şeyin sonuncu hile yaparak ayarlamak (rig a state tender: devlet ihalesinde hile yapmak) tax evasion: vergi kaçırma sanction: yaptırım under the auspices of police: polis nezaretinde sentence: ceza vermek unanimously: ittifakla serve: hapis yatmak unconstitutional: anayasaya aykırı slander: iftira uncontested claims: nizasız alacaklar smuggling: kaçakçılık unfit for military service: askerlik için uygun değil, çürük suspect: zanlı, şüpheli unitary: üniter suspended sentence: cezanın tecili security payment: teminat vandalism: kamu malına zarar verme summon: celp etmek verdict, ruling: mahkeme kararı service: tebligat victim: mağdur session: celse, oturum vote of confidence: güven oyu separation of powers: kuvvetler ayrılığı legislation(yasama), execution(yürütme), judiciary (yargı) aw court: mahkeme judge: hakim law: hukuk, yasa yapmak, dava açmak, avukatlığını yapmak judgement: yargılama plead guilty: suçunu kabullenmek, suçunu itiraf justice: adalet etmek criminal: cezaarticle :madde plead not guilty: suçu reddetmek provision :hüküm sentence: (n) mahkeme kararı, hüküm/yargı, (v) to abolish :yürürlükten kaldırmak hüküm vermek, ceza vermek, mahkum etmek to amend : tadil etmek solicitor: Hukuk görevlisi, avukat, savcı.. official journal :resmi gazete solicitor general: başsavcı yardımcısı, danıştay to conclude : bir sözleşmenin imzalanması başkanı public corporate body : kamu tüzel kişisi sue: dava açmak, mahkemeye vermek, talep unification of judgement : içtihadı birleştirme etmek guardianship : vesayet divorce: boşanmak testament /will :vasiyet sue for: talepte bulunmak, rica etmek discretion :temyiz kudreti sue for a divorce: boşanma davası açmak reserved portion : saklı pay sue out: mahkeme kararı çıkartmak ex-officio : re'sen sue smb. for damages: zarar ve ziyan davası tort :haksız fiil açmak aggravating ground ( ceza huk.) : ağırlaştırıcı damage: (n) zarar, ziyan (v) zarar vermek, hasara sebep uğratmak majority :rüst sum up: araştırmak, bilgi toplamak, özetlemek, major :reşit kavramak, özet çıkarmak, toparlamak surety:kefil submit: ibraz etmek, sunmak suretyship:kefalet trial: duruşma domicile :ikametgah without prejudice: etki altında kalmadan, ratify:icazet önyargısız principle of equity :hakkaniyet ilkesi without prejudice to: hakları saklı olarak, haklarına act of prohibition : saldırının önlenmesi davası dokunmaksızın, zarar vermeden unjust enrichment : sebepsiz zenginleşme bodily integrity :vücut bütünlüğüattorney: vekil brief: dava özeti, evrak, belge case: olay, dava, delil evidence: (n) tanık, kanıt, belirti (v) ispatlamak, belirtmek, açıklamak guilty: suçlu, kabahatli lawsuit: dava plead: savunmak, müdafaa etmek, savunma Babalık Davası: Paternity Suit Mezkür: Aforementioned Miras: Inheritance Saikte Hata: Mistake as to motive Süreksiz İşçi: Casual Employee Takas Odası: Clearing House Tahliye Davası: Action in Ejectmen Vaad: Promiseİmpunity: Cezasızlık,cezasız kalma Review : Yüksek mahkemce kararın yeniden derecede incelenmesi,temyiz,teftiş etmek Wrongful: haksiz, kanuna aykiri Appeal : Temyize gitmek Apprehension: Tutuklama Purpose: niyet, amac, maksat Annul :Bozmak,feshetmek,yürürlükten kaldırmak Remove: cikarmak. kaldirmak Custody :Gözetim,gözaltı,nezaret Item: madde, fikra Compensation: Tazminat,tazmin Reasonable: makul olculerde olan Proceeding:Yargılama usulleri,dava,tutanak Inspect: teftis etmek, denetlemek , control etmek Allege :İddia etmek,kanıt olarak göstermek Inspection: teftis, denetleme Accusation :Suçlama,itham Unfit : uygun olmayan Breach :Bozma,ihlal,uymama(anlaşmaya) Conspicuous: goze carpan, dikkat ceken Breach of faith: Güveni kötüye kullanma Custom: bir musterinin yaptigi alisveris, gelenek Arrest :Tutuklamak aliskanlik Public Prosecutor : Cumhuriyet savcısı Set????? Sentence : Hüküm,ilam,mahkum etmek Swap: degis tokus takas, trampa Jurisdiction : Yargılama yetkisi Trick: hile aldatmak, Goz onunde bulundurmak, tutmak : to keep in FOR CONTRACTS mind, bear in mind, consider Bear???????? Integration: butunlesme, birlesme Suppose: zannetmek , sanmak Clause : madde, hukum, fikra Supply????? Duty: gorev ,vazife Merchant: tuccar, ticari Disclose: aciga vurmak, ifsa etmek Merchantability???? Integration: butunlesme, birlesme Commercial law: ticaret hukuku Buyer: alici, musteri Constitutional law: anayasal hukuku Property: mal mulk Constitution: anayasa Duress: zorlama, baski Disclaimer: yalanlama, teksip Existence: varlik, varolus, yasam Disclaim: yalanlamak , Kabul etmemek Minuscule: kucuk harf, ufacik , onemsiz Assumption: varsayim ,farazi Petition: dilekce Confidence: guven, itimat Outline: taslak Threat : tehdit, gozdagi Prove: ispatlamak, kanitlamak Victim: kurban Appeal: temyiz mahkemesine basvurmak , Reasonable: makul, makul olculerde, orta goturmek Judgment: karar hukum, yargi Amend: duzeltmek Prospective: mustakbel Circuit: daire You get information if you get much information Dismiss: davayi reddetme Consent: riza, muvafakat Complaint: sikayet, yakinma Engagement: sozlesme Relief: ic rahatlamasi, kurtarma, yardim Suppose: farzetmek, dogru oldugunu Kabul Granted: cevaben evet etmek , tahmin etmek Jurisdiction: yargilama , yargi hakki, yargi suppose the Yasemin Involve: gerektirmek icermek Refuse: reddetmek , kabuletmeyis, alinmayis Dispute: tartisma Prospective: beklenen Defendant: davali Prospective students Plaintiff: davaci Development: gelisim gelisme kalkinma Respective: kendi ( respective home) Developments seminars Interest: hisse, pay, cikar kar Commercial Law : ticaret hukuku Accumulation: birikim birikinti Commercial contract: ticari akit Accumulate: toplama biriktirme Mercantile law : ticaret hukuku ( ticari teamul ve Impression: izlenim ( first impression) uygulamalarda bunlardan dogan hukuki Fact: gercek anlasmazliklarin cozumu ile ilgili hukuki dali Execute: uygulamak, yerine getirmek, bir yargiyi Consideration: ……….. infaz etmek, idam etmek Comment: aciklama , yorumlama, tefsir Involve: gerektirmek istemek Offer: teklif , sunma , takdim Sue: dava acmak Pregnant mind; fikirlerle dolu zihin Inheritance: miras Over: uzerinde ustunde Succession: veraset intikal tereke Common law: medeni hukuk, orf ve adet hukuku Consideration: bedel karsilik ivaz hukuki sebep Common lawyer; hukuk davasina bakan avukat akidi mukavele yapmaya sevkeden menfaat veya Agreement; anlasma akit mukavele sebep Treat: tedavi etmek Offer: teklif icap To be treated: tedavi olmak tedavi gormek Offer and acceptance: icap Kabul Privilege; imtiyaz ayricalik musaade ruhsat Issue: ihtilaflinokta sorun dava olan nokta Quality; nitelik kalite vasif ozellik Undertaking: taahhut taahhutname Measurement; olcme , olcum Client; muvekkil Structure; yapi Represent anlatmak ifade etmek aciklamak Process; islem surec yontem usul yol undertaking to represent a client Process; dava acmak Appear isbat-i vucut mahkeme huzuruna cimak Certain; kesin kati mutlak muhakkak Appearance: mahkeme huzuruna cikma gorunme Certainly; kesinlikle Obviously: acikca Illness; hastalik rahatsizlik Illness costs; hastalik masraflari fiil Field; alan 9. distribution of responsibilities Indefensible; sovunulmaz savunmasiz sorumlulukların dağıtılması Liability; sorumluluk yukumluluk pasif Profit; kar kazanc Suggest : one surmek ileri surmek 10. awaken sb to his responsibilities birine sorumluluklarını hatırlatmak Suggestion; fakir verme uyari oneri teklif fiil Stimulate; tesvik etmek uyarmak 11. to fill well one's responsibilities Concur; ilk izlenim uyusmak avukat yasemin güllüoğlu sorumluluklarını müdrik olmak fiil 12. shuffle off responsibilities upon others sorumlulukları başkalarının üzerine 1. responsibilities sorumluluklar isim 2. social responsibilities toplumsal sorumluluklar isim 3. community responsibilities beledi sorumluluklar isim atmak fiil 13. to be promoted to heavier responsibilities daha ağır sorumluluklar yüklenmek fiil 14. discharge the directors from responsibilities müdürleri sorumluluklardan kurtarmak 4. functional responsibilities fonksiyonel sorumluluklar (belirli görev ve etkinliklerle ilgili olan sorumluluklar 15. supervisory denetçiye özgü isim 5. rights and responsibilities haklar ve sorumluluklar 16. supervisory denetleyici isim 6. governmental responsibilities devlet sorumlulukları 17. supervisory teftiş edici isim 7. functional responsibilities fonksiyonel sorumluluklar 18. supervisory body teftiş organı isim 8. to confer the responsibilities sorumluluk vermek 19. supervisory body kontrol organı 20. supervisory duty nezaretçilik 21. supervisory post nezaretçi mevkii 22. supervisory board denetim kurulu 23. supervisory board teftiş dairesi 24. supervisory costs denetleme giderleri 32. supervisory position nezaretçi görevi 33. supervisory authority denetleme makamı 34. supervisory committee denetleyici komite 35. supervisory personnel denetçi personel 36. supervisory employee nezaretçi memur isim 25. supervisory costs nezaretçilik giderleri 37. supervisory committee gözetim kurulu isim 26. supervisory organ denetim organı 27. supervisory power denetleme yetkisi 28. supervisory staff denetçi personel 29. supervisory agency denetleyici 30. supervisory service kontrol hizmeti 38. in supervisory capacity gözetimci sıfatıyla 39. in an supervisory capacity müfettiş sıfatıyla 40. supervisory employee employe nezaretçi memur 41. bank supervisory commission banka teftiş kurulu 42. to exercise supervisory control denetim altında tutmak fiil 31. supervisory service denetim hizmeti 43. chairman of the supervisory board yönetim kurulu başkanı 44. chairmanship of the supervisory someone in a court of law lawsuit n. 17 sum up v. to summarise & review the evidence of a case [said of a judge] - summing up n. 18 trial n. a formal examination of a case in a court of law - to try v. 19 verdict n. the formal decision or finding of a judge or jury 20 without prejudice 2. without detriment or damage to a legal right or claim committee denetim kurulu başkanlığı Law 1 attorney 2 barrister n. 1 a person appointed to act US for or represent another 2 lawyer UK n. a lawyer who pleads before a superior court UK 3 brief n. 1 instructions to a barrister US - also v. 2 written statement of facts for a court 4 case n. statement of the facts in a trial, esp. the argument of one side 5 contract n. a formal agreement, usually in writing, between two or more parties 6 court of law n. the place where law cases are hear and decided; court courtroom n. 7 evidence n. information presented to a court to prove or support a point in question 8 guilty adj. responsible for wrong; culpable - guilt n. not guilty adj. 9 judge n. public official with authority to hear and decide cases in a court of law - also v. 10 jury n. a group of people chosen to hear the evidence of a case and give a decision 11 lawsuit n. a trial at court between two private parties 12 lawyer n. a person trained in law and who advises or represents others 13 plead v. 1 to defend a law case 2 to declare oneself to be guilty or not guilty - plea n. 14 sentence n. 1 decision of a court, esp. as to the punishment 2 the punishment - also v. 15 solicitor n. 1 lawyer advising clients & US briefing barristers 2 law officer for a city etc 16 sue v. to start legal action against UK