Hüseyin KURT / Emekli Öğretmen

Transkript

Hüseyin KURT / Emekli Öğretmen
NĠTEKĠM (-KĠM ?)
1.
Benim* dediğin “beden”
Can buluyor (*)nereden ?
(“Ruh Rabbim‟in emrinden”)*
BaĢka kim “Var” -Var‟eden ?!
2.
Hiç bilmediğin “neden”
Yol gösteriyor (*)içten !
Ġçte sevdiğin kalb-“ben”
Nitekim Var-*sevdirten !
3.
Ne yollar (*)-var içinden ,
Nitekim (-kim) gezdirten ?
ġiir “iç dil (*)” -bilinçten ,
Ancak Rabbim* sezdirten !
AMACIM MESAJ !
Kimi tanınmıĢ Ģair ve yazarların belirttiği ya da hiç tanınmamıĢ nice “ehl-i dil / sohbet-i irĢâd” ve “eshâb-ı
seyf-il‟cüyûĢ” yiğit erbâb-ı kalem-ül‟ulûm*mübarek zevat-ruhların hissettiği(*)gibi ben (-ce) de hep biribirine benzer her insan hayatının ortak-kavĢak “kesiĢen yol: kader ” noktalarını vurgulayıcı anlamda bazı
kanaat-i âcizanem misal bir Ģeyler yazmak isterken çok zaman bazı dertlerimi / içsel bunalım sâik-i endîĢe
elemlerimi nisbeten unutmak ve vesveseci Ģeytan iğvâsı*-sıkıntılar “ruhsal anguaz: can sıkıntısı anaforu”insiyakından kurtulabilmek için içten “neĢ‟e vakfesi / ara-durak” gönlümü uyandıracak Ģiire yoğunlaĢtım.
Tamamen öznel-subjektif olarak bireysel algılansa bile esasen nükte-i hayat tekmil “i‟lâ-yi kelimetullâh”
Hak aĢkıyla* yaĢamaksa ancak toplumsal etik açısından dıĢ dünyanın “kozmopolit ortam” etkilerine karĢılık
ruhumda ayrıca nesnel-objektif tepkiler uyandırıcı nice sebep ve gerekçelerle meĢbû / çok dolu (!) doygun ve
sanki içi-sıkkın aylak mizâc*-misâli pek boĢ / anlamsız sanılan“fırsat”-zamanlarımda akl-ı vicdan namus-u
kaamûs sırr-ı idrâk kelimat-ı meânî ile “vezn’in zarûreti” diye oynaĢmaksı “iç dil”-lügatı’na âĢina “anlık
seziĢ” Ģiir’le delice uğraĢmak / kafa yormaktan yani “içgerilim: duygusal düĢünce” zevk-i ilhâm duygulu
anlar yaĢamaktan hoĢlanmasaydım , sanırım yıllar boyu bu özgün çalıĢmalarımı ısrarlı sabr-ı karar tarzımca
yapamaz ve enteresan “püf nokta”-zorluklarına da alıĢamaz zaten tamamlayasıya katlanamazdım herhalde!
ġiir yazmak “karalamak / oluĢturmak” öyle dıĢtan göründüğünce basit bir iĢ ve kolay yol veya lüzumsuz uğraĢ
değil.Nitekim bütünüyle bellibaĢlı bir konu üzerinde yoğunlaĢmak disiplini / disiplinli araĢtırmaların bilimsel
çalıĢmalarını yapmaktan daha kolay görünse de aslında pek o kadar basit / basitçe disiplinsiz bir meĢgale
değil hatta. Böyle olmadığını denemiĢtir çok kimse. Hakikaten onun çilesiyle / emek-yoğun Ģiir iĢçiliğiyle
yorularak yoğrulan Ģair ruhlar bunu / iĢin zorluğunu fark ettiği ölçüde çok iyi bilir.
Asıl amacım ne Ģiir yazmak ne edebiyat yapmak ne de Ģair-yazar‟lık taslamak değil elbette. Gerçek “Ģiirsever ” dostlar arasında azıcık da “Ģiir-yazar ” olmak ya da onun en iyisi‟ni hemen tanıyacak kadar duyarlı
içtenlikle henüz beĢeriyetin ulaĢamadığı “ideal Ģiir ” redaktesi içerik aramak yolunda amatör-profesyonel
her biçimini içinden poetik-estet / dıĢtan retorik kriter ve tıpkı orijin karakter ruh-u bedeniyle sanki gizlice
seviĢmek gibi “hiss-i muâĢaka” yaklaĢımda okumak yeter bana. Fakat dıĢa bakan /yansıyan “nükte-i idrâk”
kıvamında akl-ı ilhâm mâlumat-ı müktesebatımca Ģu uzun yıllardan hülâsa “birikim: Ģiirsel hiç”-çabalarım
“madalyonun ters yüzü” öz gönlümün Ģiiriyle gülümseyen görüntü amacım gayet açık /gözönünde hayatım !
317
Bunca dertlerin özündeki ideal anlam “muhteva” ya da asıl “lâfz-ı müĢterek” gerçek söz ve“ortak kavram”
meâl-i Kur‟an-ca: (1*1.“Allah adıyla …”) ana dâvâ‟yı ortaya koymak. Tarihsel misyon ruh-u Ģuurundan
nazm-ı Kur‟an ahkâmınca “ümmet-i Muhammed(*)”toplumlarda yoğunlaĢan “gelenek miras: sırr-ı ebediyet”
tarz-ı tâlim “mukaddesat” mesajını açıklamak. Bunun farkında / Ģuurunda olarak kök-“kimlik” sorunu
bakımından bireyselleĢtikçe derinleĢmenin önemini vurgulamak anlamında doğrudan kendi basit duygu
ve gerçek düĢünce dünyamı prototip“öncü timsal” bir bakıĢ “Ģümûl-ü idrâk” kafatasımca anlayıĢtan nisbet
tutup anlatmak. Ruhumun iç boyutlarını bazı örnek kesitler biçiminde ilginç yönleriyle dıĢıma yansıtmak.
Ġnsan benliğindeki bilinç noktasında varoluĢ probleminden kaynaklanan ve doğrudan kendi içinde çözüm
arayan ortak algılarımı yakın dost okuyucularla da paylaĢmak. Ya da inanç kültüründen ibaret toplumcu
misyonumu yorumlamak yoluyla onlara bu büyük mirastan bazı geleneksel değerler aktarmak.Ve/ velhasıl
Ģiir-sever okurlarım‟ın ruhlarına canlılık kazandıracak Ģiirsel mesaj ve telkinatla bilhassa çağdaĢ arayıĢlara
yönelmiĢ genç kuĢaklarımıza eski neslin kültür mirasından yeni katkılar sağlamak için Kur‟an Ġslâmı (*)‟nı
kavratıcı özgün aĢılar yapmak vesselâm. Daha ne diyebilirim ki , iĢte tevazû-u üslûbumca aĢk-ı ruhuma âĢina
“ayna-misâl” lübb-ü Ģuur remz-i menĢûr renk-âhenk Ģiirlerim! Mahz-en niyâzım: (97*3. “Leyle-tül‟Kadri
hayrün min elf-i Ģehr..”)‟in ve (108*1-2. “Ġnnâ- a‟taynâ-ke‟l-Kevser * Fe-salli li-Rabbike… “) emr-i âyetin
hürmetine Ģu mesâyi-i nâçizânemi “illâ” harf-i harfince “Hizmet‟e arz”-etmeyi nasib-i müyesser eyle Yüce
Rabbim ! Mûcize “eĢsiz söz” vahy-i hitâbullah hem meâni ve elfâzıyla “apaçık kanıt: tehaddî !” iĢte Tek
“Kitâbullah” Kur’an nazmınca yakarıĢlar “ruh-ül‟beyan” nükte-i zübde evrâd-ı münib ve ezkâr-ı münif :
“Fâtiha”-meâl / anlamlar ! Ruhum muhabbet tebessümüyle Gül*-yüzlü’ye arz-ı selâm “mahrem hürmet”
huĢûundan nabz-ı kalbimce bil’cümle ümmet-i “Muhammed-ül‟Emîn (*)” nicesi insan neslinin yeryüzünde
sulh-u salah hayrına “cem‟ul-cem” mebsûten münâsib bu duâ-tazarrûumu da tertemiz “zümre-i muvahhidîn”
duâlar aĢkıyla âĢina kılarak kabûl eyle yâ-Rabb-el‟âlemiyn! (bi-hürmet-i Seyyid-il’enâm-ı mürseliyn ,
ve-l‟Hamdü*lillâh… / her dâim münâcaâtım : … maa-s‟Salâvat*)-âmiyn !
HUYUM !
1.
Durum uygun
Beden yorgun !
Ruhum durgun
Ġçten suskun !
2.
Uyum‟ken huyum
Dünyam‟dan koptum !
Uyurken duygum ;
Rüyam‟dan korktum !
UÇUK YORUM
1.
Hayâlimin vehmiyle
Dipsiz derinliklere
DüĢüyor-düĢüyorum !
2.
Merâkımın celbiyle
ġu masmavi göklere
Uçuyor-uçuyorum !
3.
Gönlümün hevesiyle
Yerde-gökte her yerde
Dönüp dolaĢıyorum !
318
4.
Ruhumun nedeniyle
Bedensiz benliğim‟ce
Ben kim(-Mim*)arı-yorum ?!
5.
Nice derin düĢünce*
Zaman-mekân(-nerede:
Soruyor-soru*yorum ?!)
6.
ĠĢte gündüz ve gece ,
Benziyor kaderim‟e :
ġiir *heceli-yorum !
7.
Akl‟ın görecesi-yle ,
Ölüm hemen önümde ;
Korkuyor-korku*yorum !
8.
Rabbim‟in takdîri-yle ,
Dünya döner MahĢer‟e ;
Kaçıyor zor yol* ruhum !
9.
Ayetlerin diliyle
Her nefes hecesinde
Kendimi buluyorum !
10.
Hak vahy‟in her harfiyle
Kur‟an eĢsiz mûcize
Ġlk (“Ġkra‟: Oku”)-yorum !
11.
Ġç dil‟in Ģiiriyle
Hecesiz gerçek*kalbde
Sessiz söz özlü-yorum !
12.
Benlik irâdesiyle
Beden merdiveninde
Ġniyor-çıkıyorum !
13.
Ġrâde bilinciyle ,
Beden göçüp gitse de ;
Ruhumda duru*yorum !
14.
ġu beden gölgesiyle
Gördüm ıĢık gönlümde
Ġçten “iç görü”-yorum !
15.
Ġç dil sözcükleriyle
Nice yorumcul hece
ġiir sayıklıyorum !
16.
Durum gerekçesiyle
(Bkz. Ġnsanlarla ĠliĢkiler Konusunda Peygamberimizden DüĢündüren
Sözler ve Hikâyeler (:kıssa-lar*) , ġaban Karaköse,Yakamoz Yayıncılık
-2008 / sh.17: “… Sözlerinde ruha ferahlık veren bir eda vardı. Asla
dedikodu ve malayani konuĢmazdı. / YaratılıĢ ve huyca ne O tam olarak
kimseye benzer ; ne de kimse O‟na benzeyebilirdi.” // Kitabın önyüzünde
ve dıĢ kapak alnındaki -ilk söz: “Günah , senin gönlünü daraltan ; iyilik
(sevap) ise sende gönül huzuru meydana getiren Ģeydir.” -Hz.Muhammed
(s.a.v.) Kitabın arka kapakta tanıtım yazısı: … Nitekim Peygamberimiz
de Ģöyle buyurmuĢtur : “Kim sünnetimi yaĢatırsa beni yaĢatmıĢ olur. Kim
de beni yaĢatırsa cennette benimle birlikte olur.” // Eğitim ve tasavvuf
araĢtırmacısı ġ. Karaköse, … adlı yeni kitabında , güvenilir kaynakları
tarayarak , …*) Konular-kıssalar gayet düĢündürücü ; özümseyen okur !
vvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
319
ĠĢte iç dil* Ģâirce
Yazıyor-yazı*yorum !
17.
Tek Kudret kalemi‟yle
Elim dilim bahâne
Kaderim gerçek yolum !
18.
Yol ölüm ötesi-ne (*)
Ġki göz kör değilse ,
Gör nice sonsuz yorum !
19.
Yaz tarz-ı mısra‟ böyle
Söz “darb-ı mesel” nükte
ÖzdeyiĢ nokta-vurgu‟m !
SAZ’IN ADI: “VEYSEL (*)”
1.
Örnek “Üveysî (*)”-aĢkınca ,
AĢık Veysel* “dost”-sazı‟yla !
Güzel “muhabbet” hakkınca ,
(“Dostlar beni hatırlasın !”)
2.
(“Dost dost diye …”) feryâdınca ,
(“Sâdık yârim …”) mecâzı‟yla !
Dirilten “kim (?)” anlayınca ,
Bahar (“kara toprak”) baksın !
3.
Gözler nuranî bakınca ,
Açık görsel anlamıyla !
Söz tek Kur‟an îmânınca ,
(“Dostlar beni hatırlasın !”)
4.
Gör “renk-âhenk” ki aklınca ,
Duy “iç-görü” ıĢığıyla !
Öz zevk yürek irfânınca ,
Ruh ki gözü “ġatır ”-aydın !
(Bkz. Nesil / Takvim: 21 Mart 2005 Pazartesi / Tarihte Bugün: Ġlkbaharın baĢlangıcı “Nevruz” ve AĢık
Veysel‟in vefatı (1973): *1894‟te … doğdu. Çocukluğunda gözleri kör oldu ve saz çalmasını öğrendi.
BuluĢ ve söyleyiĢ açısından halk ozanlarının en güçlülerinden biri olan AĢık Veysel , son yıllarına kadar
köy ve halkla olan iliĢkisini kesmedi. / Görmediği halde âdeta tabiatı damarlarında duydu. ġiirleri beste
lenerek halkın malı oldu. En tanınmıĢ Ģiiri “Dostlar beni hatırlasın”-dır. ġiirleri de bu isimle basıldı. /
AĢık Veysel, sazın telleri üzerinde bir noktayı tutar, öyle çalarmıĢ. Bir gün, Veysel‟in bu hareketine dikkat
eden biri, baĢka âĢıkların teller üzerinde gezindiğini hatırlatır ve bunun sebebini sorar. / AĢık Veysel hiç
istifini bozmaz: “Onlar benim tuttuğum yeri arıyorlar !” der. // *Renk duyarlılığı: Ġnsan gözü, mümkün olan
en iyi görme ortamında herhangi bir alet yardımı olmaksızın 10 milyon rengi ayırabilir. En güvenilir fotoelektrik spektrofotometreler bunun ancak %40‟ı oranında bir güce sahiptir.)
Dikkat ! (Bkz. K*-73 / 22 ġubat 2008 “Yerel , süreli , haftalık / Her türlü yayın hakları saklıdır. / …” (!!!)
“Ġnsan kendini yalnızca insanda tanır.”-Goethe* // “Acı çekiyorum o halde varım !”-Samuel Beckett*)
320
TASAVVUF
1.
Kalbin nabzından mülhem
Kelâm meâlen kaamûs !
Vahyin nazmından gündem
(36*58.“Selâmün kavlen”)naamûs !
2.
Ne dehĢet-engîz görkem
ġu göklerce okyanus !
Zeban lâl nutkum ebkem
Ġç dil konuĢsa da sus !
3.
ĠĢte “kem-küm” ifâdem
Ham düĢünce olumsuz !
Aklım “gönlüm” irâdem
Tam künhüyle yorumsuz !
4.
Rabbim her nefes-i dem
Ruh müstağrak dil hâmûĢ !
Fikrim “müflis” felsefem
Sersem salak kokuĢmuĢ !
5.
Hep içimi dinlesem
O susarak konuĢmuĢ !
Tuz çilemi*gizlesem
Susayarak kavuĢmuĢ !
6.
Nefsimi eğitmezsem
Umutsuz demek sonuç !
Çile-mi (?!) berkitmezsem
Susuz tuz yemek korkunç !
7.
Cünûn hâletindeysem
Seyr-i sülûk ufuksuz !
O‟nun hâlvetindeysem
Vecd-yolculuk tasavvuf !
8.
Varken daha ne desem
Sahvım sekrimden uçuk !
Yok hem baĢka Ģathiyem
Halk mekrinden kurtulduk !
(Bkz. Ġslâm DüĢüncesinde Yeni ArayıĢlar-3 / Rağbet Yayınları-57 Ġst. 2000 / sh. 233: “Ġlyas Çelebi:
Tasavvufun kamburu burada ortaya çıkıyor. Kullandığı ıstılahlar * tamamen kendine özgüdür. /…diğer
dinî ilimlerle anlaĢma sağlayamıyor. Bu nedenle benim kanaatim* dil müĢterek olmalıdır , ıstılahlar
müĢterek olmalıdır.”)
(Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi , Mustafa Kara / sh. 31-43 “Tasavvuf‟un tarifleri” // Sh. 62 :
“Ġlim bir nokta , onu çoğalttı cühelâ !”) Kök kaynak : (“Ene medînet-ül‟ılmi ve Aliyyün bâbü-hâ !” / *)
Gönlüme özgü düĢünsel duyarlılık kökeni , iĢte espritüel lügat: din dili’nce nükte-i idrâkim sözün özü !
321
SUS VE YAZ !
1.
Muharririn* görevi:
Tarihe not kaydetmek !
ġiir sanat eseri ,
Nokta‟yı nükte*lemek !
2.
ġâir-bestekâr iĢi ,
Nota‟yı güfte*lemek !
Tâcir “sahtekâr” zevki:
Parayı destelemek !
3.
Her kiĢinin meĢrebi
Mesleğini iĢlemek !
Hak emri : dil iffeti ,
Mezhebini gizlemek !
4.
Er-diĢi can nefesi
Dinen yasak incitmek !
Ġlk iĢim ham nefsimi
Arındırmak eğitmek !
5.
Ġnsan bohem-nesnas* ki ,
Ne-dense*yutar tek tek !
Hem-can ne hassas belli ,
Bedende ruh var demek !
6.
Vicdan*kalbin iç sesi*
Arayıp sormak gerek !
Bulmak*vahyin nüktesi*
Ġçten uyanmak*sezmek !
7.
Zaman realitesi*
Hem-dem yaĢarken ölmek !
Rabbim‟in inâyeti*
Gövdem-baĢ varken ermek !
8.
Gâyem baĢ Ģart demek tek*
Hemen baĢlar ard niyet !
Gâyet “yakîn” hem ölmek*
Zorken “kolay” net görmek !
9.
Ermek “ölmeden ölmek”
-Hikmet “görmeden görmek”Can âyet öz beden tek !
-Ġbret “tek*hep ben!” demekGörmek gönlümden örnek :
Basiret “töz* iç-ten” zevk !
10.
Kendince düĢünmeli ,
322
Nice güneĢ sönecek !
Ben simge Zat*tek kendi ,
O gerçek (“Hüve-l‟baki”)
ĠĢte herkes* ölecek !
11.
Görev mes‟ûliyeti :
Hak ilkeyi gözetmek !
ġiir “iç dil”-niyeti :
Sevgi‟yi özümsemek !
12.
ġiir‟in mûsikîsi :
Her heceyi meĢk‟etmek !
AĢk: Rabb‟in(“Kün !”)emrini ,
(“Fe-yekûn”) dillendirmek !
13.
Künh-ü kader gizemi ,
Bilge‟ce sezmek bilmek !
Ömrüm kadar hissem mi ,
Hissimce hep keĢfetmek ?!
14.
Ne güzel renk-dil hepsi
AĢkım âhenk zevk‟etmek !
Evrensel benlik “sevgi”
Tanrım gerçek fark etmek !
15.
Nâdan nefs‟in neĢvesi ,
Gönlün gözünü örtmek !
Bohem-mizah*hevesi ,
Öz-kültürü* köreltmek !
16.
BaĢ* tesbih imâmesi
Ağzında dil* kof-zevzek !
Söz* nifak netâmesi
Paysınmasız lâf-etmek !
17.
Dil oynak* çerçevesi :
DiĢ-dudak kenetlemek !
Diyor, bak her Ģifresi :
-Susarak kilitlemek*
Dil tutmak*(kilit)demek !
18.
Sus ve kapat suçunu ;
BaĢa belâ fâĢ‟etmek !
Yaz ve anlat ruhunu ;
BaĢka sevdâ boĢ emek !
YENĠDEN
(-ġu âleme elâlemin gözüyle bakmak ve de ilânihaye hep baĢkalarının ağzından konuĢmak yerine
sizin de kendinize göre görüĢünüz ve yenibaĢtan söylenecek hiçbir sözünüz yok mu Allah-aĢkına ?!
323
“ĠĢe her an baĢtan baĢlamak lâzımdır.” -*ġems-i Tebrizî )
1.
Gönül aynasında ıĢık
ġuurda Ģiir aydınlık !
Divan dolusu iç buhran
Her beyincikte yakınlık !
2.
Kökü cennetlere bağlı
Tûba‟nın dalı-yaprağı !
Alemde müthiĢ cevelân
Sonsuzlukta aĢk kaynağı !
3.
Rabbim ne gizli ne açık
Ruhu cezbeden hoĢ-nihân !
ġiir-de tam baĢbelâsı ,
Her mânâ mazmûna kurban !
4.
Hep iç anlam abartması
Benliği azdıran Ģeytan !
Büyülü söz mübtelâsı ,
Akla hükmeden hezeyan !
5.
Hamhayâller kumkuması
Ayna-da kendine hayran !
Bedenim ölüm çıkmazı ,
Can derdi her dertten yaman !
6.
Ġ‟tizâl cebr‟in tuzağı ,
Kader zembereği zaman !
ġiir nefs‟in can sayhası ,
(“Hasîmün mübîn”)-ce isyan !
7.
Yaktım kendi ellerimle
(-Evet; daha öncesi ilk bilinç çağınca akl-ı ruhen nice ham-hayâl heyecanlara
Kirletirken sayfaları ;
tutsak gençlik gibi bilgisiz-deneyimsiz benlik girdabı birazcık uyanıĢ Ģiirsel
Tövbe tutmaz tiryâkice
denemeler yazmak hevesiyle lise yıllarımda sanki ilkel lisan-ı ihtilaç “çılgın
Pis hislerden kurtulmalı !
melankoli” gereği her biri irtical üslûpta ayrıca canlı istinsah* hepsi birbirin
8.
den nâdide ve en az çalakalem 100 temiz sayfadan ibaret tam üç defter doldu
SilbaĢtan bağrımda sızı
ran çalıĢmalardaki ilginç içerik konular da aynen Ģimdikiler benzeri illâ gayet
ġiir yeniden doğmalı !
özgün düĢünceler üretmeye yönelik güzel örnek-gerçek birikim “muhassala-i
Ve yaĢamak yenibaĢtan
mûtebere” nitekim Felsefe ve Edebiyat ders grubu öğretmenim: RifatYavuz
Aradım baĢka yol var mı ?
Doğutan*(-Ank. Ġ-H.Okl. MarĢını yazdı ve Müdüriyetce çerçevelenip büyük
9.
boyut duvara asıldı: “Tek ıĢık her Türke en büyük kitap // Karanlıklardan kaç,
Arındım kör tutsaklıktan
hakikata tap!” -baĢtan sona akıcı ve uyarıcı mısra‟lar …) övgülü not yazıp bu
Tek çâre nefsin ıslâhı ;
baĢarıma onay imzalı defterlerim* müseccel değerine rağmen ne Ģiir ve özde
Her nefes “tecdîd-i îman”
yiĢ ne de deneme olarak gönlümü büyülerken ne diye yeterli değildi içimi din
Yeniden baĢlamak için !
ginleĢtirmeye ? Yeniden düĢündükçe cevap belirginleĢti , hepsi de gözümden
10.
düĢüverdi nihayet tıpkı Ziya Gökalp* gibi -belli sebep ben de derin ve sarsıcı
Birdenbire tutuĢtu yüreğim
cinnet / dayanılmaz psikolojik gerilimden bezgin dimağımı temizleyip bu iĢe
Ellerim ısınırken alevinde
son vermek için ne varsa sağlık dengesine uymaz zihinsel tedirginlik hissetti
YavaĢ yavaĢ eridi benliğim
ren hemen yaktım-yok ettim.Ve bu çalıĢmalar özünde Ģayet kısmetse sonrası
324
Ruhu üĢüten nedâmetinde
zamanlarda daha olgun Ģuur ruhuna uygun erginlikte tekrar “yenibaĢtan”
Hüsran yumağı nice anılar
yazmak iĢine giriĢmek karar ve ısrarımı mısra‟larımın nükte-dili içten
Ansızın korlaĢtı gözlerimde
sezdirecek mi , bilmem hem mühim misâl iĢbu neden ki iĢte gerekçemi
Ġçimdeki onulmaz acılar
bile yine derkenar “tarz-ı tavzihat” deyip belirtmek istedim; iyi mi ?!..)
Cin sürüsü hafakan ki beynimde
wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww
ÇılgınlaĢan dikbaĢlı sözcüklerim
Gençliğimi süsleyen heyecanlar
Her an değiĢen ruh ikliminde
Yeniden kanatlanmak için !
11.
Kelebekler çırpındıkça nâzenîn
Duyguların baharında güzünde
Bülbülü ağlatan dikenli güller
Geceleyin rüyalar kadar derin
Buğulu Ģebnemcik duygu hüznüyle
Hayâl renkli ilhâmların gözünde
Kanat kanat uçuĢan küller
Sonsuzluğa açılan gökyüzünde
MelekleĢen coĢkularla elele
Gönlümde çığlık çığlık ürperti
Nice belirsizliklerin özünde
KuĢdiliyle ötüĢen Ģiirleri
Yeniden yakalamak için !
12.
Mavi derinlikler ötesinde
Zamanı sorgulayan vâveylâ
O‟nu arayan nağmelerinde
Her ritmiyle en içten elvedâ
Ġbadet vecdiyle gönülden niyaz
Secde vakfesince hemen her lâhza
Nice endiĢeye gebe iç huzur
(“Lâ-râhate fi-d‟Dünya”) fehvâsınca
Her an yine mütereddit tahattur *
MahĢer eĢiğinde ağlamak ağlamak
Toprak tevâzuu‟yla aynı hizâda
Bir baĢ için iki el iki ayak
Ruhen en ağır yük bedensel benlik
ġu iğrenç seks kümesinde tutsakken
Ġç dil vahyince mûsikî ne güzel !
Hiç‟çe en ilginç varlık kozmik bilinç
Bir baĢkalaĢan Ģiir dünyasında aĢk
Uçmaklara müĢtak ruh hâli gençlik
Ürkek arayıĢlardaki gizli mâcera
Usanmaz aĢkların hülyâsı Ģâirlik
Hep O‟nun coĢkusuyla benliği aĢmak aĢmak
Ve sonuçta yine O‟na kavuĢmak
Yeniden yaĢamak için !
13.
Ġlk Ģimdi can son solukta
Zaman ömrümün tüneli ;
325
Daha yer-gök birarada
AyrıĢacak gün gelmedi ;
Derken kaç mevsim bulutlar
Gök-dumanken grileĢti ;
Gün saymayı unuttular
Tarih son kez takvimleĢti ,
Her an hadsiz boyutlarda
Tam tekmil yaĢanmasa da
Nice zamanların Ģiiri
Nice Ģiirlerin zamanı
BaĢkalaĢan ufukların gizemi
Ġç benliğin en tatlı heyecanı
Ard-arda ne Ģok kriz ne çok korku
ġu kürre-i arz mı yoksa insan mı ;
DehĢet kalabalık mahĢerîn yolu ?!
Kriz umursanmasa da tek kaynak
O an doğum sancısından besbelli
Miskin Yûnus‟leyin Ģakıyan sevgi
Mecnûn‟ca hayâllerin serencâmı :
Leylâ‟da Mevlâ‟yı aramak aramak
AĢkın çilesiyle yanmak yoğrulmak
Gerçek Ģiire uyanmak için !
BEN-SEN’CE KĠM ?
1.
SıkılmıĢ limon neyse
Ben de öyle ezildim !
YıkılmıĢ liman bence
ġu anlık nefes-ten‟im !
2.
Batık gemi “can” nice ,
Haydi söyle ben miyim ?
Ham-lık “nefs-i emmâre”
Sence-de kör rezil* kim ?
MEVLANA’YI HANGĠ “ġEMS”-SÖZ UYANDIRDI ?
(Bkz. Tarikatlar , Ahmet Güner / sh. 97-9: Mevlânâ, zayıf bünyeli idi. Ġnce ve sarıya çalan bir yüzü vardı.
Maddesinden hassasiyet fıĢkıran bir beden yapısına sahipti. Birgün hamamda vücuduna bakıp Ģunları
söylemiĢtir: “Bütün ömrümde kimseden utanmamıĢtım. Fakat bugün Ģu zayıf vücudumdan utandım.”
ĠĢte bu zayıf beden , tüm insanlığa, doğruyu, sevgiyi, hoĢgörüyü sunuyor ; onu çirkinlik ve cehâletle kavgaya
çağıran bir sonsuz enerji saçıyordu. Mevlanâ ; zayıfı, fakiri, hastayı bağrına basarken, câhile, kibirliye,
ahmaklık ve budalalıkta direnene (Bkz. Feyizler-2 / sh. 28-31:”Afvı / Tevbesi olmayan günah !”) öfkesinin
bütün ĢimĢekleriyle celâlleniyordu. Onun, (ateist*)Allah-tanımaz‟a*kızgınlığı ile ham-softaya, kuru zâhide
kızgınlığı hemen aynı Ģiddetteydi. Onun indinde Hıristiyan, Musevi ve Müslüman arasında fark yoktu.
Cenazesinde, …/ Ölümüne yakın sohbetlerinde yakınlarına vasiyet değerinde Ģunları söylemiĢtir : “Gizli ve
açık olarak Allah‟tan korkmanızı tavsiye ederim. Az yemek yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi, kötülük
etmemenizi, oruca devam etmenizi, namaz kılmanızı, Ģehvetten kaçınmanızı, size insanlardan gelecek her
türlü ezaya-cefaya tahammül etmenizi, mallarını gayesiz harcayanlarla , ayaktakımı ile oturup kalkmamanızı,
326
kerem sahipleriyle ve iyi insanlarla görüĢmenizi tavsiye ederim. (“Hayr-ün‟nâsi men yenfeu-n‟nâs: Ġnsanların
en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”) “Hayırlı söz ise az, öz olandır.”
Mevlânâ Celâleddin‟deki eĢsiz manevi enerjiyi harekete getiren, onun tüm insanlığa mal olmasına yol açan ,
bugün etrafında saygılı bir efsâne oluĢan bir derviĢtir. Tebriz‟li ġems(-eddin)‟in, zamanından ne denli ileri
görüĢlü olduğunu ; hür fikrin, zengin bir ruhun sahibi bulunduğunu Ģu küçük olay bize anlatabilir : Bir gün
Konya‟da zamanın usûllerine göre bir din bilgini‟ne “icâzet” veriliyor. Kentin tüm âlimleri, Ģeyhleri oradadır.
Merâsimden sonra yapılan sohbette çeĢitli meseleler tartıĢılıyor. Herkes fikrini belgelemek, doğruluğu isbat
etmek için geçmiĢteki büyük âlimlerden, velîlerden, peygamberlerden nakiller yapıyorlar. Bir köĢede tüm
bunları sessizce dinleyen ġems(-i Tebrizî)* gazaba geliyor, ayağa fırlayıp bağırıyor : “Ne zamana kadar baĢka
larının sözlerini naklederek öğünüp duracaksınız ? Ġçinizden niye biri çıkıp da “Benim aklım, bilgim Ģöyle
buyuruyor.” diye sözüne baĢlamıyor ? Tüm bu hadisler , tefsirler ve hikmetler o geçmiĢ zamanın büyüklerinin
sözleri. Onlar kendi Ģartları ve bilgileri içinde yorumlarını yapmıĢ, sözlerini söylemiĢler. Siz bugünün insan
larısınız. Sizin söyleyecek , kendinizden bir sözünüz niye yok ?” / Bu görüĢ ve anlayıĢ Mevlânâ‟yı
(etkileyerek) tüm bağlarından kopmasına vesile olmuĢ, ondaki kanatlanmaya hazır ruhu tutuĢturmuĢtu. (*)
Mevlânâ‟daki zâhid tavır, Ģeriata kesin bağlılık hiçbir Ġslâmî sapma göstermeden tüm mükemmelliğiyle sürer
ken, ġems‟le birlikte tasavvuf görüĢü de geliĢiyordu : “AkĢam namazı vakti geldiği zaman herkes mumu‟nu
yakar, akĢam sofrasını hazırlar. Bana gelince, ben , sevgilim‟i hayâl ederek feryad ve figâna baĢlarım. GözyaĢ
larımla abdest alırım. Namazım ateĢ içinde olur. Bir ezan sesi duyulunca mâbedimin kapısı yanmaya baĢlar.
Kıble diye hangi tarafa dönersem döneyim namazım kazaya kalmaz. Tanrı‟dan sana ve bana daima bir imti
han, bir bağlılık gelir. Sen söyle, zamanı ve mekânı bilmeyen sarhoĢların namazı sağlam mıdır ? Acaba ikinci
rekâtta mıyım , dördüncüde mi ? Dilim yok ki hangi sûre‟yi okuduğumu bileyim. Bende artık ne el kaldı, ne
gönül.Tanrı‟nın kapısını nasıl çalayım, bana yardım et. Namaz kıldığım zaman, Tanrı tanığımdır ki , rükûum
tamamlandı mı , imam kimdi , farkında bile değilim.”
Daha sonraki yıllarda, tasavvuf düĢüncesi‟nin ve Allah‟a duyulan aĢk‟ın bazı çevrelerce yanlıĢ anlaĢıla
bileceğini ve “Din‟den uzaklaĢmak, ġeriat‟a sırt-çevirmekle” suçlanacağını sezen Mevlânâ Celâleddin,
Ġslâm‟a ve Peygamber‟e olan bağlılığını Ģu sözlerle dile getiriyor , belki de Ģu anda bile bazı çevrelerde
sürüp giden yanlıĢları önlemeye çalıĢıyordu : (“Men bende-i Kur‟ân-em eger cân-dârem // Men hâk-i
reh-i Muhammed-i Muhtâr*-em ! // Ki nakl-kuned cüz iyn kes ez-kuftârem // Bîzârem ez-ô ve z‟iyn sühan
bîzârem !” (Bkz. Tasavvuf , Mahir Ġz , Rahle Yayınları –Ġst. 1969 / sh. 213 ) : “Canım bedenimde oldukça
Kur‟ân-ın kuluyum. / SeçilmiĢ Muhammed‟in yolunun toprağıyım. / Birisi sözlerimden , bundan baĢka
bir söz naklederse, …/ Ben , o nakleden‟den de bezmiĢim , o sözler‟den de !”)
(Bkz. Star G. 27 Aralık 2001 / Günün Yazısı ,Y.Nuri Öztürk: Sonsuzluğa DoğuĢ “ġeb-i Arûs”)
YÖRÜNGE
ġems‟in “öz” cezbesiyle
Gök seyyârat dönüĢte !
Emr-i (“Kün !”) neĢvesiyle
Dünya-hayat yörünge !
ĠġTE BEN !
1.
(95*4.“…Ahsen-i takvim”)yaĢ yaprak
Etten beden zaten toprak !
Kök belli Rabbim baĢ Ģart Hak
Ġnsan “nefha”-ruh hakikat !
(-Bkz. AġK , Elif ġafak / Çeviren: K . Yiğit Us*
- Yazarla birlikte - / Yayın hakları : “… / sh. 328:
33. kural : … benlik zannı … , hiçlik bilinci…”
www.dogankitap.com.tr // 1. baskı : Mart - 2009
Türk edebiyatı / Roman , tamamı : 420 sayfa* )))
ĠĢte severek okuduğum en son roman bu! ġubat-2010*
********************************************
vvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
327
2.
Ah benlik güzel yaĢamak
Tek kök gövdem salkım-saçak !
BaĢ tek çift göz el-kol ayak
Yer-gök muhkem mahz-ı sanat !
3.
Kuru can yaĢ beden ancak
(6*59.“…Ratbin ve lâ-yâbis..”)fıtrat !
Ġlk günah Cennetten yasak
Tohum-meyva hangi ağaç ?
4.
Mâdem mu‟ciz(54*14.15.“can”)yaratmak
O Tek Hakk‟a mahsus sanat !
(68*96)Kalem(85*22.“..levh-ı*m-mahfûz”)kaynak
Sonsuz aĢk Tek Kudretullah !
5.
AĢk “Ģiir-dil” seç baĢka yaz
Tek mısra‟-beyt‟im çift kanat !
Aç “kırk kapı” geç lügat tarz
Bak kıssa-derd‟im ilk kontrat !
6.
Hiss-i nefes nabz-ı kalbim
Tâate tâkatim çok az !
Saz pek “Kırık Mızrap” kadîm
Hâcet-i mâbedim mesaj !
7.
Öz-yorum içsel irĢâdım
Renk-âhenk evrensel âyât !
Söz-yolum dinsel kitabım
Gerçek geleneksel lügat !
8.
GüneĢ Ģuur ruhum mesel
Hem-hâlet tam meĢk-Ģuhûdum !
Saf vicdan nur buldum eshel
Hakikat-en güzel duygum !
9.
Hak âyetim mûciz kelâm
Kur‟an-ca okumak-yazmak !
ĠĢte ben* en müphem kavram
ġuur berrak Ģiir muğlâk !
GAFĠL
Aklım baĢımda ayıkken
Hiç mi hiç kendinde değil !
Kalbim aslında tanıkken
Beynim pis nefsimden gâfil !
(Bkz.Hayyam-Rubaîler, Abdülbaki Gölpınarlı ,Remzi Kitabevi-Ġst.1953 / sh.144 (no.413): “Akla uygun yaĢa
mak doğru / ama bunu bilmezsin ki!/ Üstadın eli-çabuk zaman‟dır./ BaĢına öyle vurur ki nihayet öğrenirsin!”)
328
HADDĠM
Yüreğim dağarcık gönlüm-de “mîsak”
Sözlerim tam tanık Rabbim‟e ric‟at !
Kaderim kadarcık gördüm ne “iĢrak”(*)
Göz zevkim “som ıĢık” haddim (24*35.“ke-miĢkât !”)
ĠġTE RAHMET !
Emr-i âyet iĢte(7*156; 38*9; 39*53:“rahmet”)çerçeve,
Sözlerim tarzımca dağarcık haddim !
Derdim gayet içten “hikmet” her neyse ,
Yüreğim ağzımda tam tanık Rabbim !
HECESĠZ GERÇEK*
Ben-Sen ya da O derken iç dil’in en ideal Ģiiri sanki Ģu iki sözcük “hecesiz gerçek”-ten ibaret tek parentez.
Evet; Tek O değil mi , insan Ģuurunu Kur‟an-ca ilk nokta nüktesiyle evrensel lügat doğal âyetlerden mülhem
öznel Ģiirde yoğunlaĢtırıcı özgün deneme‟nin en meĢrû gerekçesi ve en mâkul meselesi. Zaten O‟nun “zat,
sıfat, esmâ, ef‟âl” (Bkz. Feyizler-2 / sh. 112-3)*sırr-ı hakikatinden ibaret eĢsiz sanat ve sonsuz Ģuûnatının
farkında yaĢamaktan daha anlamlı mutluluk var mı ? Hâl böyle iken O‟na “yakîn” (F.-1 / 93-5 // F.-4 / 212-7)
vuslat arayan hiç bir Ģuur, bütünüyle ruhsal duygu ve düĢünce anlamındaki “iç dil” Ģiirinin künhüne erdirici
hak vahy‟in “âyat-ül‟beyyinat” üslûbuna uygun kavramlardan baĢka bir yol / usûl ve metod da bulamaz.
Zaten O “nûr-u Hû” Yol‟daki her kapı , hem açık-hem kapalı. Nitekim O öyle “hecesiz gerçek” ve “eĢsiz Zat-ı
Müteâl: ALLAH (c.c)” Tek Yüce “Sonsuz” içerikli parentez* ki , tam künhünü görmeye Ģu dünyalık gözlerin
nur-u sürûru gönlümüzce anlık kavram“mülhem mesaj”zihn-i dimağa da aynen eriĢmez; zira açık kusurlarıyla
acz-i ubûdiyet temel mükellefiyet din-i Hakk‟ın özünde emr-i takdir ruh-u beden nükte-i mes‟ûliyet hikmetin
ce en dip noktacık“kök”-gerçek “müphem” muammâ‟ya medâr “remz-i ibret” tüm mecâl-i akıl‟ken de-ne diye
“akıl ermez” ve de anlatmaya gelince, iĢte beĢere ait hiçbir sanatsal dil “ifâde-anlatım” yetmez ?!
Ġnsan için sanat, evrensel “var-oluĢ” gerçeği‟nin nükte-“espri” ilk kök gizemiyle özünde hemen “nekte-i sev
dâ” (Bkz. Feyizler-1 / sh. 110; dipnot-2: “… kalbinde siyah bir benek*…” // Bkz. Marifetnâme “Erzurum‟lu
Ġbrahim Hakkı Hz.” SadeleĢtiren: Turgut Ulusoy, “Yedinci Baskı” Cilt-1/ sh. 81-2: “Madde- 6: Ġnsan kalbinin
hakikatini ve akıl ermez gizliliklerini bildirir. / Ehlullah demiĢlerdir ki: Kalbin makamı ve merkezi yürektir.
Ortasında siyah bir nokta vardır. Bu nokta , iç âlemin güneĢini bilen , cihanın ruhu ve insan âleminin arĢıdır ki
adı cinân‟dır. Bu en büyük noktanın aynası , insan ruhunun baĢlangıcıdır.*Beden ikliminin sultanı ,küllî aklın
halifesidir ki , o en büyük noktanın gizliliğidir.Bu siyah nokta‟nın büyüklüğünün Ģanı görünüĢünde değil ,akıl
almaz sırrındadır.*Onun sırrına eren beĢeriyetten çıkmıĢ, melek olmuĢtur.Yani melekler makamına yükselmiĢ,
gözlerin göremiyeceğini görmüĢ ve ilâhî meclis(*)‟e varmıĢtır. Bu mücerret nokta , ilk akıl ve ekmel ruh olan
en büyük nokta(*)‟nın karĢısında , kâmil insan’ın aynası-dır.Ve ilâhî güneĢ*ıĢığının ,müminin kalbine dolma
sıdır : Hayvanî ruh ,uyurken ,duyu organları çalıĢmazken ,uyumayan ve rüya gören bu noktadır. Onun manevî
ıĢığı yürekten dimağa akseder , orayı aydınlatır. Bundan duyu organlarına , bedene kuvvet ve hayat, canlılık
gelir. Bu sayede duyu organları iĢler ve dimağ her an baĢka baĢka idrâkler yapar. Sonsuz ilâhî sırlar, gönül‟e
dolunca , can ve dil sohbeti’ne girilir. Cenab-ı Hakk‟ın meclisi‟ne varılır ve huzur‟a kavuĢan her muradına
erer, ebedî saadet‟i bulur. // … oluvermek gibi “risk” ki , iĢte her an “hep Ģimdi”içten insiyâk-ı hissiyât doğru
dan kendi ruhunun mahrem “poem*mesaj”-Ģiirini sezinlemek ve aklınca çözümlemek irâdesinin ifâdesidir. //
(Sh.82) Madde-7: Kalbin azamet ve geniĢliği ve Allah‟a yakınlığın derecesini bildirir. / Ehlullah demiĢlerdir
ki : Yürekteki siyah nokta‟nın akıl almaz sırrı , hakikat-i insaniyedir ve akıcı ruhudur ki bu insan ruhu ,Allah‟
ın bir emri(*)‟dir. Emir ise idrâk edici bir canlı‟dır ki , baĢkasına hayat ve idrâk verir. ĠĢte bu emrin makam
ve merkezi o siyah noktadır ki görünmeyen ve görünen âleme çevrilir Ģekilde yaratılmıĢtır./ Eğer kalp aynası
329
cilâlı olursa ,onda ilahî nur ve sırlar belirir. Eğer ona öfke, Ģehvet, gaflet ve dünya sevgisi aksederse kararır.
Kalbin cilâsı , gerçek ilim , Ģeriata bağlılık , bilim ve iffet , zühd ve takva , zikir ve tâat‟la murakabe (düĢün
me)‟ye dalmakla olur. Bu kalp sahibi kâmil kiĢi‟nin nefsi kırık , kalbi Allah‟tan gayrısından temizlenmiĢ ve
yalnız O’nun sevgisi‟yle dolmuĢtur. O kalp, artık Allah‟a aittir. O ev (-beden merkezi kalp)‟de yalnız Allah
aĢkı ve sevgisi yaĢar. Ondan gayrısı oraya giremez. // Madde-8: Ġnsan kalbinin faziletini , kemâlini ve Ģerefli
halini bildirir. / Ehlullah demiĢlerdir ki : Kalp bir et parçasıdır. Fakat içi ilâhî‟dir. Allah‟ı bilme ve sevme ma
kamıdır. Büyüklüğü , Ģanı , fazileti bu özelliğindendir. Ġrfan ehli’nin kalbi , Allah‟ın feyiz ve kereminin yeĢe
rip geliĢtiği bir bahçedir. Ġlâhî güzelliği aksettiren bir ayna ,onun ilim ve irfanının bir hazinesi , lütûf ve ihsânı
nın bir denizidir ve O‟nun / Allah‟ın evidir. Kalbinin bu özelliğini bilen kiĢi nefsini ve Allah‟ını bilmesi için ,
zikr-u ibâdetle gönlünü cilâlar, ona ilahî nurun aksetmesini , onun bilgisiyle, aĢk ve sevgisiyle dolup taĢmasını
sağlar. // (Sh.83) Madde-9: Ġnsan kalbinin yedi halini bildirir. / …”) Ruh“hüĢyâr”-kalb‟in nazm-ı nabzını içten
dinlerken nice öznel iĢtiyak kıvamınca anlamaya yatkın nasıl da âgâh hikmet-i hakikata açık gönlüyle uyandık
ça âĢina-hâlet “tevhîd”-i Hakk‟a “yakîn”-vuslat tam “iç dinginlik” huzûr-u sekînet‟e erdirilmekte. Tek “kutsal
kitabımız” Kur‟an nazm-ı vahy‟ince (1*7.“… en‟amte-aleyhim”)meâl-i âyet “tek yol /sırât”-Din*net “tariyk-ı
Ġslâm” mahz-ı hidâyet iken “nimet-i istikamet” (-nedir ? Bkz. Feyizler / serisi: Bir-iki örnek / sh. 44 -54 :
“Sözde müsbet olmak” / Söz deyip geçmeyelim. DerviĢ Yûnus‟un da (k.s) belirttiği gibi : “Gönüllerin pasını /
Yıkayıp gidermeye // ġol sözü söylesen kim / Sözün hülâsasıdır.” // Efendim bu hakikatı da (33*7-8. “…bun
ların hepsinden kuvvetli bir sözleĢmeyle mîsak* aldık; / Ki , Allah , özüyle sözü bir olanlar‟dan (“Li-yes‟eles‟sâdikıyne an sıdkıhim*…”/ Doğrulardan , doğruluklarını sormak için !.. ) doğruluklarını sorsun. Küfre bat
mıĢlara ise korkunç bir azap hazırlamıĢtır.”) âyetini tilâvet buyurarak , sâdıkların da yevm-i kıyâmette sıdkın
dan sorulacağı , yani; sıdkını yerinde, münâsip olan mahalde kullanıp kullanmadığından sorguya çekilecek
lerini tenbih buyururlardı. Çünkü doğru söylemek bir müsbet davranıĢtır. Ama neticenin de doğruya, hakka
ve hakikata yönelik olması gerekmektedir.) niyet bereketi her an nice “eĢref saat”-bilinmez zaten her Ģimdi
bir baĢka ve hep baĢka Ģe‟niyle reel-naturel yüzünün görüntü Ģeniyette ölümlü Ģu beden içindeki ruhun can
nefesini içten içe hissederek yaĢamanın anlamını düĢünmek , hiç öyle kendiliğinden olacak iĢ mi ? ġiir-i
irticâl lisanımca canlı: SEZGĠ ĠÇTEN SEVGĠ !
Kim renk-ıĢık gösterir , mevsimler Ģiirsel mi ;
Hissince düĢündüren nefessiz söyletmez mi ?!
Kim severse sevilir , Rabbim sevdirir belli ;
Ġsterse “sezgi” içten “hecesiz gerçek” sevgi !
ĠĢte bunu da Yüce Rabbim daha nice lütf-u keremine her Ģu dem muhtaç kullarından biriyiz ki , insan ruhuna
doğrudan ilhâmıyla hissettirip düĢündüren tek yaratıcı Allah‟a inanç (içten bağlılık-güven) ve minnet duymak
konusunda akl-ı Ģuur duruluğunca cansoluğunun ruhsal hâlet-i sekînetinden ibaret derûnî huzûr ve Ģuhûd istiğ
râkıyla aĢk ve iĢtiyak insiyâkının farkına varıp içten bağlanmak zorunluluğundan baĢka / hâĢâ -O‟nu dıĢlayan
sakim mantık, kör inat, bozuk (hasta) mizâc çıfıt-(izm*)nazariyat‟la yorumlamak elbette saçmalamak olacak ,
hatta akl-ı selim mantık kuralları‟nın temel doğrularını açıklayıcı Hak vahy‟in hiç Ģeksiz eĢsiz mûciz beyân
nur-kaynak Kur‟an-ca söz sanatı üslûbuyla gayet haklı ve anlamlı / mânidar mesajlar ıĢığında uyarıcı “Hak
adına hakikat”-tarz “nükte-i nokta” bakımından suçlanacaktır.
Aslında Kur‟an üslûbunca doğal olaylarla da azarlanıp kınanmayı ve suçlanıp cezalandırılmayı gerektirecek
kadar izâr-ı inzâr* itâb-ı hitâba müstehak vicdan azabını ruhun derin “anguaz” can-sıkıntısı nazarıyla görüp
duymaksızın nankör nefsin hevesat mecraında akıp giderken nasılsa taĢkın seylap gibi “bulanık mantık” heze
yanlarına kapılarak saçmalamak ,hem Hakk‟a bağlı hakikat*kavramından sapmak hem de safsata kumkuması
hamhayâl evhâma zebûn aklın vesvese girdabında boğulmaktır. Oysa insan ruhundaki ilhâmat benzeri Hak
vahy‟in nuru ruh-u “irfan” net“hidâyet” tekmil “can-nefes”onuruyla “hakikat” yolunu aramak iĢtiyâkı bakımın
dan aklın Ģuur-u “mantık” kurallarına uygun nazarınca her Ģu an (sonsuz “Ģimdi” iĢte zaman!) “kevn-ü fesad”
tabiattan müteessir hissiyat kadar boz-bulanık kalbin nabzındaki irâde*tarzında can zaafını andıran “niyet”
istikrârına muhtaç “çalkantılar” remz-i raksından ibaret Ģiiriyette efsûnkâr “iç dil” lügatından nazm-ı niyaz
330
zevk-i imanla gönlümüze mülhem “hecesiz gerçek” kader‟in ruh gizemiyle benlik-bilinç özünün bedensel
ölüm mahbesinde meknûz-en “yakîn” kavram olarak ritmik mevecât-ı kalbin insiyâk-ı iĢtiyâkından baĢka
nedir sanat ? Tanrı‟nın herkese kendi içinden yol göstermek için bedendeki ruh gibi gizlediği “iç yakınlık”
gerçeğinin yolunu Ģuûrun Ģiirinde aramak değil mi ; değilse , ya –nedir sanat ?!
Ne var ki O‟nu aramak yolunun en doğrusu , ancak Kur‟an metodunca âyet-i Fâtiha “özgün” örnek:
(1*5. “Ġyyâ-ke na‟büdü ve iyyâ-ke nesteıyn” / 6. “Ġhdinâ-s‟sırât-el‟müstakıym” / 7. “Sırât-ellezîne en‟amtealeyhim* ğayr-il‟mağdûbi-aleyhim ve lâ-d‟dâalliyn” / -âmin !) yakarıĢ* Ģuurunda îman nuruna müĢtâk ruh
açılımına odaklanıp yoğunlaĢmaktır. Bence Ģu dıĢ dünyasındaki “sayısız çokluk” kavramlarına ve bunların
her birinin tüm ötekilerden farklı bütünlükte “tekil benlik” koordinatlarına göre bunca dekoratif görüntünün
kalabalık kargaĢasına rağmen kendi iç âlemlerindeki iklim-i âhenk gönlünün “niyet” tavrınca “an be an” nice
elvân-ı mevsim “mütenevviat”-tabiatıyla akl-ı irâde insiyatifler ötesinde değiĢim*-dönüĢüm yaĢamak bakımın
dan her insan kendince öznel ruhunun kaynağında Allah‟ı / daha doğrusu O‟nun “hoĢnutluk” yolunu aramak
tan nasıl gaflet eder ; ruh-u Ģuur Rabb-i Teâlâ‟dan nasıl lemha-i lâhzacık kalbin nabz-ı can “nîm-nefes” sırrın
dan gafil olur da aynen görmez, aklen düĢünmez ve kalben hissetmez “zevk-i hakikat” tadmaksızın nice echel
yaĢantısı varsa öyle ölür ve ne hâl (-i yeis / inkâr veya ümid / imanıyla) ölmüĢse yine yeniden öyle diriltilecek
(*) gerçeğini de mi bilmez yoksa ?
Ve iĢte bu “vicdan” duygusunun hakikatında ancak tek eĢsiz yaratıcı Rabbimiz Allah*Hakk-ı Teâlâ‟nın yakın
lığını ille de “sezgi” yoluyla gerçek bilgiye ermiĢ gönül ekranında “bulmak” kalbin “akl-ı vicdan” nabzındaki
“irfan” nâtıkasına âĢina “can-kulağı” ya da “içgörü” yetisiyle mertebe-i “ihsân” ve daha ileri derece-i “îykan”
netlikte teslimiyet duyup görürcesine Ģeksiz / kesin inanmak ; içten kulluk niyetince bağlanmak ; evet, tam
tevekkül gibi iç dil‟in nice anlık hâletince Ģiirsel duyarlılıktan doğmakta sanat ! Yoksa durgun duygu ve yor
gun düĢünce yanılsamalarından alıklaĢan aldanıĢ ve dalgınlaĢan oyalanmaların ne sanatla ilgisi ne de yaĢamsal
hiçbir anlam-değeri kalmaz zannımca hatta dev aynası‟ndan farksız aklınca sanatçı ruhta ayık kafa-uyanık
gönül taĢıdığına kendini inandırmıĢ her insanın nefsiyle sürekli cedelleĢtiği ve de kendi “iç benlik-öz bilinç”
gerçekliği‟yle en yakın plan “birebir” yüzleĢtiği içsel dünyasında yalnızlık krizi‟yle sarsıldığı hiçbir an !
Demekki “içte duymadıkça dıĢta bulamaz” insan. Nefsin gayyâsında vicdan nâmusu‟ndan bile yoksun yaĢa
maktan hoĢnut görünen bohem-ruh*hakikatte bencil hevesatına aldanmıĢ / Ģeytanca aldanmıĢ da kendini bile
aldatmıĢ(7*178)düpedüz aklınca. Ve iĢte böylesi sorumsuzca dünyacı (7*169) yaĢamak‟tan mutlu görüntüde
(7*179) “nesnas / hayvan-ruh” hakikat-i hâl “haylaz yaramaz” sözümona Ģair ve sanatçı olsa ne yazar ?!
Bulanık mantık ve donuk sanat* kavramlarınca yok mu-ya (!) Allah‟ı ararken nasıl da “semantik kuramlar”
alanında sanki içlerini boĢaltıp hava kabarcıklarıyla ĢiĢirmek için doldurulmuĢ ya da hevesat doldurmak için
ĢiĢirilmiĢ renkli baloncuk-bedenler‟e benzer sözcükler* arasında yüzcek gülücük göstermeye özenle önem
vererek gülümseyip pek mutlu (!) görünse ve ne kadar rahat tavırlar sergileyici pozlar verse de “sahte-sükse”
davranıĢlar gereği içten içe gergin ve zor-zoruna “artist (!)” teĢhircilik “gösteriĢ delisi” illet-tabiatından
nükseden“nevmîdâne endîĢe”sebebiyle sürekli tedirgin.Nitekim mütemâdiyen net emr-i âyet: (54*50. “… kelemhın bi-l‟basar”)ruh hâli iĢte gayet tutarsız “sefih hayat” tutkusundan bezgin nabz-ı kalbiyle enteresan “has
ta mîzac” çeliĢkisiz zihnince sözde pek normal ve hep “problem-siz / sağlıklı(!)” beyn-i bedeniyle de “hazım
sız” zevk-i vicdan “nur-u Ģuur” rûhaniyet duygusu ve nâmus kaygusunu sıfır‟lamıĢ “Ģûh-u nâhoĢ” Ģom-ebleh*
huzursuz zavallı !
ĠNSAN VE ZAMAN
1.
Değil gün-dün tekrarı
Bugün dün‟ün ardından !
Bilinç dümdüz yol tarzı
Gece-gündüz faslından !
2.
331
Ġç dil gönlün serâbı
Özgün “iykan”-mı irfan ?
Ġlginç ömrün mesajı
Söz güncel lâfz-ı vicdan !
3.
Bitmez “Ģimdi” zehâbı
ĠĢte her gün hiçbir an !
Gül* bülbül‟ün feryâdı
Öz Ģuur ruh-ül‟Beyan !
4.
Ölüm‟ün tercemânı
ġiir-ce Ģuur anlam !
Ömrümün serencâmı
Ecelle olur tamam !
5.
Hayat‟ın muammâsı
Her an son nefeste can !
Aklım‟ın heyûlâsı ,
Hiç bitmezine* zaman !
6.
Bilinç‟te “benlik” insan
Gece-gündüz hep Ģu an !
ġimdi “nîm nefes”-i can
Hiç bitmezi-ne zaman ?!
MĠSAL “SEMBOLĠK”-DĠL !
1.
Metafizik korkunun özünde kutsal sevgi
Her psiĢik duygunun gözünde ruhsal rengi !
Demek ilk (“Kün fe-yekûn”)bütün sanat tek emri
Kozmik benlik Ģuurun künhünde misâl remzi !
2.
Yeni Türkçemiz “simge” Frenkçe “sembol” dengi
Lügat dilimiz “misâl” Türk Tarihi‟nin dersi !
Ġhyâ ederiz yine geçmez Osmanlı devri*
Millet töremiz minvâl lehçemiz dil‟in zevki !
3.
Biliriz söz özüyle kim vurgularsa belli
Elimde kalem yazsa pek özel emek keyfi !
Bilgimiz ruh künhüyle Bizim Yûnus‟ça sezgi
Dilimde kelâm varsa ne güzel örnek hepsi !
4.
Mâdem misâl lâfzınca ağzında alem*meĢki
Âlem ne derse desin Ģiir Ģuurdan gizli !
Mâtem mi hâl lâhzı‟nca aĢkında âlem meyli
O dem mevtine ersin nedir Ģu üryan seks mi ?!
5.
Beden ruhun dili‟yse “seks” simge‟nin iç dili
Demek fıtrat tam böyle nefsin ihtiyaç ritmi !
Türab* bunun içinse sevgimce ilginç hissi ,
332
Gerçek Kitâb* sözü‟yle: neslin ilk utanç riski !
6.
Bil ki özün nefsinde neslin nitekim “menî(*)”
Ayet gayet açıkken hiç düĢünmezsin ilk‟i !
ĠĢte öz(“Kün!”)emrince Rabbim niyetim giz mi ;
Mûciz beyân vahyinden gönlüme sevgin yetti !
7.
Gönlüme “sezgi” verdin lâkin “iç niyet” gibi
Ruh-beden‟ken mahĢere yol bilmez uçup gitti !
Gözümce dar gösterdin derin nihayet dibi ;
Son nefes‟ken her hece söz bitmez soluk bitti !
8.
Dünya âhirete yol , zor sözün özü sanki
Rüya rölatif örnek renk-âhenk özet bilgi !
Hep ruh hâletince kul , sor gönlün gözü hangi
Misâl subjektif görmek tek mihenk âyet Ģe‟ni !
9.
ġu an n‟e-diyorsam “O!” Ģuur‟dan “Ģiir” hâlî (*)
Zaman sembolik sâat* tam Ģok âyet‟in vakti !
Candan seviyor tam-“Hû!” soluk can “zikir” bâri
Duy-yaz hem kozmik âfât* bak kıyâm-e.t.t-in*san-ki !
TEDAĠ-LER: (-Bak kıyâm / kıyame / kıyamet / kıyam et! / kıyam ettin / kıyametin sanki / -et insan ki /
ettin sanki / kıyamet insan ki / -bak kıyâmetin sanki … ) benzeri içsel-biçimsel kimi ilginç çağrıĢımlar !
DĠL (laboratoire) LABORATUVAR*
(-laboratoire du langue parlée ou bien mon coeur !) *
1.
Ġlk âyetin diliyle
Ġbâdetin vecdiyle
Allah diyelim önce
Hem-dem can nefesiyle !
2.
Evrensel gizem ruhum
Bedensel hayat yolum
Kader kadar Ģuurum
ĠĢte ölüme mahkûm !
3.
Hakikat‟a* susamak
(Bkz. Sabah G. “Pazar ”, 30 Kasım 2008 / sh. 25: Siyaset ; Nazlı Ilıcak:
O an Kur‟an okumak
“Bu kavga niye ? / Siyasi alanda polemiklere rastlıyoruz ama , din konu
Hak*adına konuĢmak
sunda bilgili iki insanın (not: TartıĢmayı baĢlatan duayen bir gazeteci ve
Tam ruhtan yorumsamak !
eleĢtiriye karĢılık kendini savunan popüler bir Ġlahiyat profesörü ; hangisi
4.
“din konusunda …” konuĢup yazmaya daha ehil diye sormak gerekmez
Ġlham gelsin kalbi-ne*
mi ? / HK*) birbirini çok ağır bir dille yermesini doğrusu kabul etmek
Nazar etsin kendi-ne*
kolay değil. / Milli Gazete yazarı Mehmet ġevket Eygi , geçtiğimiz hafta
Ruh ersin “hâl ilmi”-ne*
larda , YaĢar Nuri Öztürk‟ü ağır bir dille eleĢtirdi. Öztürk , “Kur‟an-daki
Kul hamd-etsin Rabbi‟ne !
Ġslâm” isimli bir kitap yazmıĢ ve bu kitapta kendisine göre hurafe addetti
5.
ği inançlara karĢı savaĢ açmıĢtı. / Ġki dindar kiĢi (not: Dindar olmak konu
Nefsin sır kapısını
yu tartıĢmak için yeterli bir kriter mi; iĢte asıl meselenin özü ?!) arasında
Kır da gir-gör ne âlem !
geçen yüksek dozdaki bu polemik beni ĢaĢırttı. Özellikle YaĢar Nuri Öz
333
Alemîn* yapısını
Gördüm lâkin bilemem !
(*)
Benlik haritasını
Bilsem de söyleyemem !
Ġblis entrikasını
Görsem çözümleyemem !
6.
Bedenimin sırrını
Asla bildim diyemem !
Ruhun hakikatını
Ölmeden keĢfedemem !
7.
Her an herĢey ölürken
Yeniden dirilten kim ?
Sayısız detay varken ,
Aslında kök tek bilim !
8.
Rab‟ca*duyuru: Kur‟an ,
Evrensel manifesto !
Tam Ģuurlu okursan ,
Tek mücmel mesaj net O !
9.
Allah‟ın sanatı bu*
Alemlerin mecmûu !
Tek Kudret‟in buyruğu
(“Kün fe-yekûn”)Ģuûnu !
10.
Ben-de “Ben!” diyen Ģuur
ĠĢte “hakikat” –O‟dur !
(“Lâ”) yok (“illâ”) var O nur ;
Arayan “vicdan” bulur !
11.
DıĢımda ararken de ,
Duyguların özünde !
Duydum buldum içimde
DerinleĢen düĢünce !
(*)
AltmıĢ yaĢından sonra
ġiir-nesir ne yazsam ?!
Artık sil-baĢtan baĢka
Son vasiyetim*tamam !
(*)
Sizin dijital* iptâl ;
Bizimse beynimiz var !
Gör ne hoĢ iĢe yarar ,
ġu güzel bilgisayar !
12.
Nefsine uydun-azdın ;
Nice okudun-yazdın !
türk‟ün dilinin kemiği olmadığı anlaĢıldı. / Mehmet ġevket Eygi , “Ġlmi
hal-ler‟de anlatılan Ġslâm‟ın gerçeği yansıtmadığını” söylediği için YaĢar
Nuri Öztürk‟e ver-yansın etti Milli Gazete’de: “ Terazinin bir kefesinde
1400 yıldan beri gelip geçmiĢ ulemâ , sulehâ -gerçek müctehidler fukahâ
var; öbür kefede siz varsınız. (“-Siz müctehid misiniz ? / yani …” / HK*)
Siz onların ayaklarının tozu olamazsınız. Kaç defa “Peygamber bir posta
cıydı , öldü -iĢi bitti.” (?!) diye yazdınız. Oysa peygamberin önderliği
kıyamete kadar devam edecektir. Peygamberi bırakıp sizin peĢinizden mi
gideceğiz ? O kadar akılsız değiliz. Tarih boyunca bu ümmeti aldatan bo
zuk insanlar bulunmuĢtur. Siz onlardan birisiniz. (sanki “kin-ci dincilik*
kıĢkırtması” siyaset dindarlığı adına sözcülük … gibi bir itham! / HK*)
Siz bir deccal , bir kezzap-sınız. (!) Her konuĢmanız için binlerce lira ücret
alıyordunuz. Para , para , para … iĢte sizin sevdanız. Siz yıllar boyunca
maalesef insî bir Ģeytan gibi hareket ettiniz. Kapalı kapılar ardında , agresif
din düĢmanlarıyla iĢbirliği (!) yaptığınızı bilmez değiliz.” (-suçlama tuhaf )
M. ġ. Eygi‟nin eleĢtiri sınırlarını zorlayan , fakat aĢmayan (!) yazısına ; Y.
N. Öztürk bir din âlimi‟ne yakıĢmayacak sertlikte cevap verdi. BeĢ gün üst
üste -hurriyet.com.tr -de yayınlanan makalesinden bazı alıntılar yapıyorum:
“-Sen! DiĢleri dökülmüĢ, gözlerinin nuru uçmuĢ, fesat ve gıybet yaratığı ,
hurafe soytarısı , haysiyetsiz yobaz. Vicdanın , insâfın yok mu ? Senin hiç
değilse hayvanlığın da mı yok ?! Bir eleĢtiri yazısını muhatabının adını açık
ça zikrederek yazacak mertliğe ulaĢamamıĢsın. Kancık bir edayla kıvırıp
duruyorsun. Hayatında bir gün olsun maskesiz dolaĢmadın ; mertçe, yiğitçe
konuĢmadın. Müslümanlık senin gibi hurafeci yobazlar-ın babasının malı
mı ? Sen kimsin de bir engizisyon papazı gibi dine, imana ambargo koyup
„Bu bizimdir‟ diyebiliyorsun. Söylesene hayâsız adam … Senin ardamarın
yok mu , be-mendebur ? Saldırmadan önce sadece salya biriktirme; biraz da
bilgi biriktir. Hurafe hammalı , delâlet sembolü adam. Yeter artık kuyru
ğunu kıvırıp yerine otur ...” / Bu tartıĢma üzerinde fazla yorum yapmadan
konuya , sadece Mevlânâ‟nın “Beri gel” satırlarıyla ıĢık tutmak isterim.*
(ġiiri özetleyerek sütunuma aldım-): BERĠ GEL !
“Beri gel , daha beri daha beri ;
Bu hır-gür, bu savaĢ nereye dek ?
Sen bensin iĢte, ben sen‟im iĢte;
Topumuz bir tek olgun kiĢiyiz bir tek.
Ne diye böyle ĢaĢı olmuĢuz, ne diye ?
Ġnsanlara katıl , insanlarla bir ol.
Bir oldun mu , bir mâdensin; ulu deniz.
Kendinle kaldın mı bir damlasın , bir dâne.
Sen; kapları , testileri hele bir kır ,
Sular nasıl bir yol tutar-gider.
Hele birliğe ulaĢ, hır-gürü savaĢı bırak ,
Can nasıl koĢar, bunu canlara iletir.”
……………………………………
Bir kelebek hikâyesi*/ Adam , kozadaki küçük delikten çıkmaya çalıĢan
kelebeği saatlerce seyretti. Sonra da ona yardım etmek için kozayı kesip
deliği büyülttü. Kelebek delikten çıktı , ama gövdesi kocaman , kanatları
buruĢuktu. Adam , kelebeği izlemeye devam etti : Kelebek uçmayı hiç
baĢaramadı. Adam , kelebeğin o küçük delikten çıkmak için verdiği müca
delenin gerekli olduğunu ancak o zaman anladı. Tabiat, hayat sıvısı-nın
334
Artık uyandım-sandın ;
Bak, hâlâ-uykudasın !
13.
Hayat rüyadan farksız
ġuur yoksa anlamsız !
Ġçten duymayan bahtsız
Basiretsiz* vicdansız !
14.
YaĢamak yorumsamak*
Her an bir baĢka ancak !
Hak vahyine uyanmak
Tek Kur‟an-ca okumak !
(*)
Her an bir baĢka ancak
Kur‟an-ca tam okumak !
Ġç dil‟i* yorumsamak ,
Hak vahyi‟ne uyanmak !
15.
Nefesler sayısınca
BahĢ‟ettin her kuluna !
ġu ömrün anlamınca
ĠĢte geldim sonuna !
(*)
Dal-yaprak değil derdim
Hiç tasvirsiz Ģiirim !
Ġçten içe gerildim ,
Yay‟daki ok gibiyim !
16.
En büyük derdim yâ-Rab,
Sorumlu ins-kul olmak !
Hem “eĢref-i mahlûkat”
Hem de mecbur muhatap !
17.
Dünyada yoktum doğdum
Zamana mahkûm kulum !
ġu beden-de ki ruhum ,
ĠĢte en zor sorunum !
18.
Her dem en sefil duygum
Ölümden değil korkum !
En içten okuduğum ,
Aman ne bencil huyum !
19.
Benliğin gizeminde ,
Kader kördüğüm* içte !
Ġçimin de içinde ,
O “her gördüğüm” iĢte !
(*)
Okudum anlamadım ,
Yazdığım mezartaĢım !
kelebeğin bedeninden kanatlarına doğru akmasını böyle sağlayabiliyordu.
Kelebek , kozadan kurtulduğu an (-ne hikmet; demek kemâle erince tam*)
uçmaya hazır olacaktı. / Ve kıssadan hisse: Bazı mücadeleler, hayatımız
ın baĢarılı olması için elzemdir. / Güç istedim … Allah beni güçlü yapmak
için zorluklar çıkardı karĢıma. / Bilgelik istedim … Allah bana çözmek
için sorunlar verdi. / Zenginlik istedim … Bana çalıĢmak için beyin (akıl*)
ve güçlü kaslar (adele kuvveti*) ihsan etti. / Cesaret istedim … Üstesinden
gelmem için , bana tehlike (risk*-korkulara rağmen ruhsal direnç*) verdi. /
Sevgi istedim … Yardım etmem için muhtaç insanlar karĢıma çıkardı. /
Ġstediğim hiçbir Ģeyi elde edemedim ama , ihtiyacım olan her Ģeye kavuĢ
tum. // - [email protected] -” )
***************************
ZABT-I DEM*
Takvim yapraklarında adımlarız zamanı ,
Nice geçmiĢ Ģu an-ca ; acaba yaĢandı mı ?!
YaĢamakça yazgım tarz zannımca can niyâzı ,
ĠĢte derviĢ sabrıyla baĢtan sona anlamlı !
Yazdım anlık fırsatta daha açık kavramsı ,
Öz sanki dil lâfzıyla söz zabt-ı dem merâmı !
Aklımca can nabzında aradım saf vicdanı ,
Ruh var ki nur-u nefha* hakikat hem mesajı !
Rabbim , erdir rızâna aĢkım vuslat namazı ,
Muhtâcım irĢâdına naz mı hemdem mecâzı ?
Derdim meĢk-i ilticâ Ģerh-i lügat beyanı ,
Anlattım merâmımca zabt-ı dem her bir anı !
Cezbe-i aĢk sarstıkça* Allah‟a sığınmalı ,
Niyaz sırr-ı Fâtiha* “hatm-i meâl” lisanı !
************************************** 01 Aralık 2008 / ĠZMĠR*
Saf fıtrat tarzınca can-aczimiz bir ,
Rol “etik kriter ” ruhiyat temiz !
Hak karakter rüya tâbirimiz dil ,
Yol yorumsuz dünya-hayat sahnemiz !
vvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
YaĢamakça (-Ġç dil‟den Ģiirimsi Nefesler-)* diye baĢladığım iĢbu sorgulama
nın nükte-i hikmet derinliklerine terceman nice cezbe-hâlet duygusal lisan-ı
tefekkür ruhiyatta akademik çalıĢmalar ya da medyatik programlara rastla
yınca anlıyoruz ki , insan nasıl da muhtaç çok karmaĢık konular arasında
daha baĢka açılardan bakıĢ ve kavrayıĢlara ufuk açarak gönlümüzü güzel
söz-sohbet tadıyla Hak-hakikat “din-i fıtrat” tek yol Ġslâm’a uyandırmak
gayretindeki hizmet-i irĢâd adına Allah ve Resûlullah aĢkına adanmıĢlar
kervanına katılıp böylesi içten huzur ve mutluluk yaĢatacak güven ortamı
oluĢturmaya yatkınlaĢmıĢ Ģuurlu toplum içinde geliĢen “sosyal vicdan-ideal
devlet” ütopyasına bile müĢtak. Gönüllere “Ģifâ ve rahmet” olarak ancak
Kur‟an-ı Kerîm‟i “inanç merkezi” ittihazına tam uygun anlayıĢta medyatik
güzel örnek diye en baĢta derkenar kaydettiğim misâl iĢte böyle bir görsel
kanal. (Bkz. hikmetarayiĢ[email protected] “mesaj-sohbet” tarzınca canlı
ve Ģuurlandırıcı bir program. Ve genel-güncel akıĢıyla daha baĢka program
ları da gayet tutarlı. Bütünüyle gerçek-dost‟ça atmosfer yaĢatan bir kanal.*)
Yine bir baĢka kaynağımıza dönelim ve gönlümüzce güzel sözler seçkileye
lim isterseniz. Zamanı izlemek ve namaz vakitlerini bilmek için gözönünde
335
Yazdım anlatamadım ,
Kazdığım yer mezarım !
20.
Aklım kof kafatasım ,
Okudum yazamadım !
Baktım “baĢ” mezartaĢım ,
Korktum anlatamadım !
21.
Ölüm mûcib-i merak
Son perde açılacak !
Dünya fânî yaĢamak
Sonra anlaĢılacak !
22.
Hâlî-hâl hep ahâli ,
Aylak asalak kurnaz !
Dâhî-misâl tufeyli ,
Nüans-salak anlamaz !
23.
Salak “nüans”-anlamaz
Ve nitekim okumaz !
BaĢvurmaz kafa yormaz
ġiir-bilim hoĢ sormaz !
24.
Her zerre hadsiz âlem ;
Ademden gelmiĢ Âdem !
Ezelde yazmıĢ “kalem”
Tek noktacık bilemem !
25.
Oysa ayan bildikçe ,
Kur‟an beyan ettikçe ;
Yol mahĢer‟e değilse ,
Sor-niye hem nereye ?
26.
Hem can açık gördükçe ,
Kur‟an yol gösterdikçe ;
Tek mahĢer‟e değilse ,
Ya niye – ya nereye ?!
27.
Anlamaz nice aymaz ;
Dünya-ukbâ ayrılmaz !
Hak‟tan gayrine sapmaz ,
HüĢyâr olsa aldanmaz !
(*)
Ne ömrüm hoĢ Ģiirce ,
Ne gönlüm boĢ sevdikçe !
Her günüm loĢ iç dil‟de ,
Ne de sarhoĢ Ģâirce !
(*)
Bu ne hâl hep böyleyim
Haydi sor – söyliyeyim !
tuttuğumuz sayfalardan ibaret takvim-i tarih. Hâl-hakikat tekrar ruhumuza
zaman nüktesini hissettirici bir kaynak. GörünüĢte değeri bilinmese de bir
küçük kitapçık sanki iĢte: Bkz. EgeTakvimi-2008 / Sırasıyla yaĢamaktayız
zamansal akıĢına baĢeğerek günlerimizi; iĢbu hâl-hakikat tam böyle seyre
dip giderken nasıl oluyor da kâh geçmiĢ kâh gelecek arasında dolaĢmaktan
hiç bıkmaz-usanmaz ve hiç mi yorulmaz zihnimiz-hayâlimiz istediği anda
üstelik gönül dünyamızın ücrâ-tenhâlarında da dört-döner hemen. Nitekim
mazi‟deyim Ģimdi , 26 Ekim: “Birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Ey Allah‟ın
kulları , kardeĢ olunuz.”-Hadis*/ Sohbet: Bedevînin biri , Peygamber Aley
hisselâm‟ı ziyarete gelmiĢ, mescit avlusunda devesini çöktürdükten sonra
içeriye girmiĢti. Ashabdan birileri de, çok Ģakacı bir kiĢi olan Nuayman
Ġbn-i Amr (r.a.)‟a lâtife olsun diye Ģöyle bir teklifte bulundu: -Sen Ģu deve
yi kesiversen de onu yesek ! Çünkü gerçekten et yemeği çok özledik. Nasıl
sa Rasulullah Aleyhisselâm onun bedelini öder. / Nuayman da kalkıp deve
yi kesiverdi ! Adamcağız dıĢarı çıkınca , devesinin kesildiğini gördü ve fer
yâdı bastı: -Eyvah , devem kesilmiĢ! // Nebî Aleyhisselâm da dıĢarı çıktı ve
sordu: -Kim yaptı bu iĢi ? / -Nuayman yaptı , dediler. / Peygamber Aleyhis
selâm*, Nuayman‟ın peĢine düĢerek onu aramaya baĢladı. Nihayet bir evde
saklandığını öğrendi. / Nuayman bir hendeğin içinde gizlenmiĢ, üstüne hur
ma dalları ve yaprakları örtmüĢtü. / Adamın biri , onun saklandığı yere doğ
ru iĢaret ederek , yüksek sesle Ģöyle bağırıyordu: -Ben onu görmedim , yâ
Rasûlallah! / Rasulullah (*) onu buldu , tutup hendekten çıkardı. BulaĢan
toz ve topraktan yüzünün rengi değiĢmiĢti. Sordu ona: -Bu yaptığını sana
yaptıran nedir ? / Nuayman boynunu büktü: -Benim yerimi sana gösteren
ler var-ya , ey Allah‟ın Rasûlü ; iĢte onlar bu iĢi bana yaptırdılar. / Allah
Rasûlü Aleyhisselâm , bir yandan Ģakacı Nuayman‟ın yüzündeki tozları
siliyor, bir yandan da gülüyordu. Sonra deve sahibini çağırarak devesinin
bedelini ödedi. // 29 Ekim: Eğitimli toplum geleceğe güvenle bakar /
Sevgi ve saygıya dayalı , doğruluk ve dürüstlük ilkesini benimsemiĢ, iyi
niyetli ve hoĢgörülü ortamda yetiĢen nesiller, toplumda daha rahat yaĢamak
ta ; toplumun benimsediği hukukî , ahlâki kurallara , örf ve âdetlere daha
çabuk uyum sağlayabilmektedirler.Aksine kin hırs öfke, açgözlü ve doyum
suz ortamda yetiĢen gençler, kötü alıĢkanlıklara ve zararlı akımlara kolayca
eğilim gösterebilmektedirler. / Vicdanları manevi değerlerle eğitilen genç
lik ; Allah , Peygamber ve insan sevgisi , âhirette verilecek hesap, yardım
laĢma gibi dinî duygular taĢıyacaktır. Bu duygular ; kiĢinin önce iç dünya
sını , sonra dıĢ dünyasını düzene koyan esaslardır. Bu esasların uygulandığı
toplumlarda , kötülükler ve ahlâksızlıklar kalkacak , gençlik sevecen ola
cak ve yarına güvenle bakacaktır. Eğitim ; âileyi , toplumu ve dini içine al
maktadır. Gençlik geleceğe eğitimle hazırlanır.Toplumun geçmiĢten aldığı
kültür mirasını geleceğe taĢımasında eğitimin rolü çok büyüktür.Gençliğe
maddi ve manevi değer yargıları eğitimle verilir. Millî hedefler eğitimle
gösterilir. Eğitim , sağlam temellere oturtulmuĢ, eğitimciler iyi yetiĢmiĢ ,
öğrenciler geçmiĢle gelecek arasındaki bağlantıları iyi kurmuĢlarsa , o top
lum istikrarlı , dengeli ve geleceğe güvenle bakan bir toplumdur. Yardımla
Ģan toplumlarda fakirler düĢkünler kimsesizler … korunur gözetilir, ihtiyaç
ları giderilir.YardımlaĢma duygusunun kaybolduğu toplumlarda , istikrar
olmaz ; ahlâki çöküntüler ve âilede çözülmeler baĢlar. Din yozlaĢtırılır.
Eğitim hedefinden uzaklaĢır, gençlik kendisini bir kargaĢa ve kaosun için
de bulur. // 01 Kasım: “Allah‟ın verdiği rızktan yiyin ve için ; bozguncu
336
Ġhtimâl tek neyleyim ,
Lâkin “zor” –diyeceğim !
28.
Nice ehl-i dil* ağlar ,
Vuslat aĢkıyla çağlar !
Derya arayan sular ,
HâmûĢ olunca anlar !
29.
Tohum‟ken belsuyunda ,
Henüz cenîn değilken ;
Tek damlacık huyunla ,
Canlı geldin nereden ?!
(*)
Tek damlacık huyunla ,
Henüz cenîn değilken ;
Tohum‟ken belsuyunda ,
Canlı geldin nereden ?!
30.
Allah‟ı unutsan da ,
O zaten net ruhunda !
Bâri hatırlasan da ,
Duysan tek soluğunda !
luk yaparak yeryüzünü fesâda vermeyin.” (-Bakara Sûresi , 60) // 2: Özlü
sözler / Hz.Ömer: “Bir insanın Ģöhretine ve görünüĢüne aldanma ; namaz
ve niyâzına bakma ; aklına ve doğruluğuna bak.” // 3: “Bir kimse dilini
tutarsa , Allahü Teâlâ onun utanacak Ģeylerini örter.”-Hadis*/ Peygambe
rimizin Çocukları : Hz. Peygamber (sas) Efendimiz‟in 3‟ü erkek ve 4‟ü
de kız olmak üzere 7 çocuğu dünyaya gelmiĢtir. Ġbrahim hariç diğer çocuk
ları Hz.Hatice‟den doğmuĢtur. / Kasım: Peygamberimiz‟in ilk çocuğudur.
Peygamberlikten önce Mekke‟de doğmuĢ, iki yıl yaĢayıp vefat etmiĢtir. /
Abdullah: Abdullah‟a Tayyib ve Tabir de denilir. Hz.Hatice‟nin son oğlu
dur, çok yaĢamamıĢtır. / Ġbrahim: Mısır‟lı Hz. Mariye‟den Hicretin 8. yı
lında doğmuĢ ve 10. yılında 18 aylıkken vefat etmiĢtir. / Zeynep: Peygam
berimiz (*) 30 yaĢında iken doğmuĢtur. / Rukiyye: Peygamberimiz 33 yaĢ
Ģında iken doğmuĢtur. / Ümmü Gülsüm: Hicretin 9. yılında vefat etmiĢtir.
Fâtıma: Hz. Peygamber (sas) Efendimiz‟in kızları içinde en çok sevindiği
dir. Bir hadis-i Ģeriflerinde: “Fâtıma , Cennet kadınlarının efendisidir. Fatı
ma , benden bir parçadır. Onu kızdıran beni kızdırmıĢ olur.”-buyurmuĢlar. /
Ġlk‟ler *Ġlk Atatürk Anıtı : Türkiye‟de ilk Atatürk anıtı , Ġstanbul Gülhane
Parkı‟nın denize yakın bölümünde, 3 Ekim 1926 günü dikildi. Anıtı , Avus
turya‟lı heykelci Krippel* yaptı. // 4: “Ölülerinizin güzel yönlerini söyleyi
niz , kötülüklerini ise söylemeyiniz.”-Hadis*// 5: “Yeni insan , her türlü
harici tesirlerden sıyrılabilmiĢ ve kendi kendine ayakta durmaya kararlı bir
Ģahsiyet insanıdır.” (*) ****************************************
(Not: Tam bunu “ġimdi / ġu dem / Bâri hatırlasan da” yazdığım esnada 5.7 Ģiddetinde Ege / Ġzmir
bölgesindeki son deprem oldu. Bu yüzden son mısra‟da: “ġu deprem vuruĢunda !” diyecektim , lâkin
“Duysan tek soluğunda !” vurgusu daha güçlü ve daha anlamlı geldi bana. )
31.
Duysa aldırmaz zavallı nefsim ,
7: “Yeryüzündekilere merhamet et ki , göktekiler de sana merhamet etsin
ġu can nefesi Ģiddetli deprem !
ler.”-Hadis*/ Eğitim ve Öğretim : Ġslam dininde ilim tahsili farzdır. Bu
Korksa ayılmaz zor-ya nitekim ,
görev, ancak eğitim ve öğretimle yerine getirilir. Kur‟an-ı Kerim* Ģöyle
Huy müskiresi gaflet mi her dem ?! buyurmaktadır : “Allah sizi analarınızın karnından bir Ģey bilmez halde
32.
çıkarmıĢtır. Belki Ģükredersiniz diye kulak , göz ve kalp vermiĢtir.” Görü
ġu hayat tam bir bütün
lüyor ki , insanoğlu ne öğrenirse bu dünyada öğrenecektir. Öğrenmek de,
ĠĢte yaĢarken her gün !
eğitim ve öğretime bağlıdır. Bu iĢ için gerekli olan kulak , göz ve kalp ,
Bir düĢün neler gördün
Allah tarafından ona verilmiĢtir. Okuması için önüne iki kitap; Kur‟an
Daha doğarken öldün !
ve kâinat kitabı konulmuĢtur. Ġnsanoğlu öğrenerek olgunlaĢması için bu
33.
raya gönderilmiĢtir. Bu kitapları okurken ; Allah‟ı tanıyacak , nefsini bile
Hangi laboratuar ,
cek ve “Allah‟ın ismiyle …” (*) okuyacaktır. Yüce Allah ; insanoğlunun
Ġnsanın gönlü kadar ?
eğitim ve öğretimi için , Hz. Muhammed (sas) 2. mürĢid ve muallim ola
Hassas cihâzatı var ,
rak gönderilmiĢtir. O Ģanlı Peygamber, Kur‟an-la kâinatı okumanın usûl
Hem muhtar hem de muztar ?!
lerini , bütün incelikleriyle bize öğretmiĢtir. Unutulmamalıdır ki , ilim ,
34.
amelin rehberi ; amel de gayeye ulaĢmanın yoludur. ġahsi olgunluk , sos
(“Lâ-ilâhe illâllah”)
yal mutluluk doğru bilginin; sâlih amel ise imanla ihlâsın meyvesidir.
Mübelliğ Rasûlüllâh* !
Ġlmin en üstünü dünya ve âhirette kendisinden faydalanılan ilimdir. // 8:
(3*19.“Ġnne-d‟Dîne ınd-ellâh*)
“Dünyaya önem verme ki , Allah da seni sevsin.”-Hadis*// 10: “Bir mil
B*D(-il‟Ġslâm”) Kitâbullâh !
letin en büyük sermâyesi , tâlim ve terbiyenin bağrında geliĢen kültür, ../
(Bkz. 3*19 ve 85; 5*3; 6*125; 39*22; 61*7; 49*17; 9*74; 3*67; 12*101; 2*128/112-132)
(13*39. Allah dilediğini silip yok eder, dilediğini sabit tutar. Kitab‟ın anası / ana-kitap O‟nun katındadır.*)
35.
/… irâde sağlamlığı , ahlâk ve fazilet sermayesi-dir.” // 12: “O takvâ
337
Vahy-i “Nâmûs-u Ekber”
Ruh*-O; söyler, hükmeder !
Tehaddî-i Kur‟an* der :
(“Haydi benzer örnek ver !”)
36.
Hak âyet mûciz kelâm
Nazm-ı Kur‟an okumak !
ĠĢte “ben” müphem kavram
Dil berrak Ģiir muğlâk !
sahipleri , bollukta ve darlıkta bağıĢta bulunanlar ve insanların kusurla
rını affedenlerdir.” (Âl-i Ġmran , 134*) // 13: “Ezberinde Kur‟an-dan bir
Ģey bulunmayan kiĢi harâbe bir ev gibidir.”-Hadis*// 14: “Muhabbet
kalbde ve akıl dimağdadır. Elde ve ayakta aramak abestir.”-Bediüzzaman
15: “Her Ģeye merak sardıran ve her gördüğünü , duyduğunu öğrenmek
isteyen , ciddî hiçbir Ģey öğrenemez.” (*) // 16: “Hesap gününde insanları
huzuruna toplayacak olan muhakkak ki , Sen‟sin.” (Âl-i Ġmran , 9*) // 17:
“Hiçbir Ģey yoktur ki , onu övüp onu tesbih etmesin.” (Ġsrâ , 44*) // 18:
“Muhakkak ki , veren Sensin; duâ edip istediklerimizi bize bağıĢlayan Sen
sin.” (Âl-i Ġmran , 8*) // 19: “En ziyade insanı tahrik eden meraktır. Merak
MĠZAHLI DERS
ilmin hocasıdır.”-Bediüzzaman* // 20: “Gözlerde yaĢ yoksa ruh gökkuĢağı
1.
na sahip olamaz.” (*) // 21: “Çocuklarınızın yarın söz sahibi olmasını isti
Elâlemin salağı ,
yorsanız, daha bugünden onlara iyi kitaplar hediye edin.”-Hz. Ali (ra*-kv)
Ne çok iĢler yapıyor !
22: “Çok gülmekten sakının , çünkü bu hâl kalbin içinde hâsıl olan tefek
Bizimki(!) pek saygılı ,
kürü öldürür.” Ġmam-ı Azam* // 23: “ġer olmazsa hayır bilinmez. Elem ol
Yan yatmıĢ hiç kalkmıyor !
mazsa lezzet anlaĢılmaz.”-Bediüzzaman*// 24: “Allah bize yeter ; O ne gü
2.
zel vekildir.” (Âl-i Ġmran , 173*) // 25: “Ġki tür insan daima açtır ; biri bili
Suçsuz utanç zavallı ,
mi arayan , diğeri de parayı.” (*) Not: “Dünyada doymayan iki mahlûk
Hep önüne bakıyor !
vardır : ilim adamı ve para adamı.” / Ġlk gençlik yıllarında 1950-60 arası
Tek gözlü dev masalı ,
neĢrolunan Mason dergilerinde rastladığım bazı Fransızca özdeyiĢleri söz
Görünmek istemiyor !
lük yardımıyla terceme etmiĢtim. ĠĢte, J.J. Rausseau*-nun sözü diye göste
3.
rilen bu vecize bilâhare Hz. Ali‟ye ait “- ÖzdeyiĢler ” gibi bir baĢka kitap
Var mı bir uygun adı ,
okurken dikkatimi çekti ve belleğimde yer etti. Hep böyle biliyorum.*//
Niye herkes saklıyor ?
26: “Ġlim öğrenmek için sabah erken çıkın. Çünkü bunda bereket ve baĢarı
Saklı-yarak*(silah*)lügatı ,
vardır.”-Hadis*// 27: “Yaptıkları kötülüklerle sevinenleri , kurtulurlar zan
Bilmezler yasaklıyor !
netme; onlar için pek acı bir azap vardır.” (Âl-i Ġmran , 188*) // 28: “Ümit
4.
siz bir hastaya mânevi bir teselli , bin ilâçtan daha ziyade nafidir.”-Bediüz
Bazı “kırık” lâfları ,
zaman*// 29: “En üstün cihad , zâlim idârecinin suratına karĢı söylenen
Cühelâ hoĢ sanıyor !
hak sözdür.”-Hadis*// 30: “AnlaĢmazlığa düĢerseniz , çâresini Kur‟ân-da
Müstehcen fıkraları ,
ve Resûlullah‟ın sünnetinde arayın …” (Nisâ , 59*) // Ve iĢte, 01 Aralık:
Kim duysa hoĢlanıyor !
“Ġman eden ve güzel iĢler yapanları , Cennette yüksek makamlara yerleĢti
5.
receğiz.” (Ankebut, 58*) // 2: “Allah* ölüm hariç her derdin dermânını da
Tâbir-i “ferc” anlamlı ,
vermiĢtir.”-Hadis*// “Allah‟a hakikî abd (kul) olan, baĢkalara abd olmaz.”
(24*30. “…yahfezû fürûcehüm”) -Bediüzzaman*// 4: “Nice canlının ve sizin rızkınızı Allah verir.” (Anke
Emr-i âyet kapsamlı ,
but, 60*)// 6: “Allah ,yakınlarını namahremlerden kıskanan kulunu sever.”
(31. “…fürûcehünne”) ört-tüm !
-Hadis*// 12: “Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak , yemeğin bereketi
6.
ne vesiledir.”-Hadis*// 13: “Kim hakkını meĢrû surette alırsa , onun için
Ġslâmca sakınmalı ,
bir mes‟uliyet yoktur.” (ġûrâ , 41*) // 14: “Dünya seni terk etmeden (ev
Erkek-kadın nâmahrem !
vel ) sen dünyayı terk et.”-Bediüzzaman* // 16: “O , göklerin ve yerin
Kur‟an-ca sakıncalı ,
Allah‟ı; içinizi-dıĢınızı bilir, kazandıklarınızı da bilir.” (En‟âm , 3*) // 17:
Zübde “edeb yâ-hû” hem !
“Allah en çok , diğer kullarının hayır ve iyiliğini isteyeni sever.”-Hadis*//
7.
18: “En iyi koruyucu Allah’tır ; merhametlilerin en merhametlisi de O‟
Ders-i edeb‟in tarzı ,
dur.” (Yûsuf, 64*) // 20: “Cennette gözün görmediği ve hiç kimsenin hatı
Ciddi vaaz lügatsı ;
rına gelmeyen nimetler vardır.”-Hadis*// 21: “Allah , kuluna fazla malın
Ġzahsız söz sayıyor !
hesabını sorduğu gibi , fazla ilmin de hesabını sorar.”-Hadis*// 22: “Öyle
Edebiyat‟ın tadı ,
bir fitneden de sakının ki , geldiğinde içinizden sadece zâlimlere isabet
Mizah yoksa bayıyor (!)
etmez.” (Enfal , 25*) // 23: “Ġhlâs ile imanı kazanmak kolay, ama muhafa
Varsa ağzın mîzanı ,
za etmek çok güç.”-Bediüzzaman*// 24: “Allah‟ın kula en merhametli ol
Belâğat ballanıyor !
duğu an , kabrine konulduğu andır.”-Hadis*// 25: “Yüksek karakterler ,
toprak gibi yüzleri yerde ve hep alçak-gönüllüdürler. Her yerde meltem
338
OLĠGARġĠK ĠHANET
1.
Sosyal adaletsizlik dünyanın acıları ,
Acımasız yasalar çıkarcı demokrasi !
Ne kalleĢ aldatmaca sözde halk iktidarı ,
Hırsız-mafya yönetim yağmacı bürokrasi !
2.
Kanaltürk güncel filmin net “Yağma Anıları”
Gerçek belgesel aynen ülkemizin kaderi !
Mafya-demokrasi‟nin Ģerefsiz patronları ,
ĠĢte Türkiye tıpkı tam Arjantin(*) örneği !
3.
Tek ülkümüz ülkemiz Türk adının vatanı ,
Atatürk‟ten emanet Cumhuriyet devleti !
Tek kurtuluĢ çâremiz öz zihniyet ıslâhı ,
OligarĢik ihânet kökten temizlenmeli !
gibi eser ve herkesi serinletirler.” (*) // 29 Aralık , P.tesi:
Hicri yılbaĢı -1430, Muharrem-01 // 30: “Allah her Ģeyi
yerli yerinde tedbir ve idare eder, âyetlerini size açıklar.”
(Ra‟d , 21*) // 31: “Beklenen gün gelecekse çekilen çile
kutsal-dır.” (*) ********************************
ġĠĠRĠMSĠ SOHBET
Ana-dilimiz “Güzel Türkçe’miz” hem çok zengin hem de gayet doğurgan yapısıyla ilginç çağrıĢımlar
uyandırmaya açık kelime oyunlarından doğacak özgün nükte-ler üretmeye elveriĢli incelikte esnektir. Söz
arasında aynı kelime, hatta bazı hece ve harf vurguları bakımından hem baĢka / ya da hep baĢkaca anlamlar
da çağrıĢtırmakta. Üstelik bu gibi / ya da böylesi incelikleri algılamanın nüans biçimine göre çok daha değiĢik
boyutlar kazanmakta. Böylece her söz parçasını herkes kendine / yani “kendince” öznel veya nesnel yorum
gücüne uydurup yahut “tezevvuk” keyf-i zevkine uyarlayıp da aklınca tam o andaki istek hiss-i tercihine göre
- doğru ve uygun olsun ya da olmasın , iĢine geldiği gibi – anlamak ve / ve de hatta maksadınca yorumsamak
hakkına da “bilir-bilmez” sahip olmakta.
Ancak kural Ģu-dur (*) bu konuda: (öncelik kitaplardan hiç değilse elaltında bulundurulması gerekli bir-ikisi
iĢte: Bkz. Yeni Lügat, A. Yeğin / “Hakikat” – “Mecaz” ve bir de: Bkz. (Bulvar G.) Ansiklopedik Ġslâm Söz
lüğü , M. Ali ve AyĢe Bulut, Tercüman Tesisleri-Ġst. 1987 / “Câiz” – “Hakk* Hâkka Sûresi* / Bütün Kur‟an
sûreleri , Ġncil-ler,Tevrat* Din-Ġman, Allah* ve Peygamber-ler* vb. hakkında gayet doğru-özlü özet bilgiler
edinmek de mümkün ayrıca / Hakk-al‟yakîn* ve bir baĢka anlamlı: Melâmîlik !”) Evet; “Hakikat varken mecâ
za gidilmez.” Dilde yaĢayan ve canlı-anlamlı içerik “söz-ler” biçiminde konuĢulan-yazılan her kelimeyi yahut
sözcüklerden oluĢan her türlü söz ve cümleyi önce gerçek ( kökeniyle Sözlükler‟deki imlâ ve asıl anlamınca
açık!) kök-anlamıyla doğru kavramak , daha sonra te‟vil ve tefsir‟e ihtiyaç varsa - ancak gerektiği ölçüde –
mecazi yorumlara gitmek / girmek uygun olabilir.Yoksa sözü söyleyen‟in niyet-i merâm /maksadına uymayan
yorumlara saptırmak , aslında onun / yani iĢbu söz‟ün asıl sahibi bilinen kimse‟nin hakkına-hukukuna , ayrıca
mevzû-bahis “söz‟ün nâmûsu” umdesine saygısızlık ve hatta mâ‟nen tecâvüz / saldırı niteliğinde bir suç da
oluĢturabilir.
Bununla birlikte diğer müsvedde çalıĢmalarım (“Gönlümdeki Günceler / Denemeler* ve ayrıca ; Doğaç Poeti
ka”) münderecâtında daha bir coĢkuyla açıkladığım muhtelif konular arasında“söz ve anlatım sanatı” olarak
gerçekten üstün tesir ve teshir gücüyle büyüleyici etkinin zirve temsilcisi hitabet‟e veya seslerin ritmik âhenk
akordundan oluĢan mûsiki‟ye yaklaĢtığı ölçüde baĢarılı görünen / görülen ġĠĠR‟in poetik ve retorik özellikleri
bakımından DĠL‟in en esnek tarzını temsil ettiği de bilinmektedir. Bu meyanda belirtmek ve birazcık da alaycı
“ironik”-hiciv* vurgusuyla anımsatmak gerekirse, en içten söz tarzı ve dolay(ı)sıyla yazı üslûbu SOHBET
yani güncel deyiĢle “söyleĢi” iken ; en cansıkıcı olanı hiç sohbetsiz vaaz-ders, mübâhase ve müzakeresiz
konferans; en iğrenç (ve) bayağısı da nüktesiz-münasebetsiz konuĢmalar ya da bundan çok daha beter-berbat
ve hatta mazarrat olanıysa açıkça kötü maksadlara (2*204 -6) kapılmıĢ-satılmıĢ* Ģer-Ģirret düzenbaz fesatlara
339
ajanlık-aracılık yapan kiralık kalem* karalaması kepâze yazılar‟dır. Bunların dıĢında her doğru söz zevkle
dinlendiği gibi her güzel yazı da okunmaya değer.
Ben de bundan / nükte-i “BeS” sırrınca (14*24 -7 “…meselen kelimeten tayyibeten…”) güzel söz‟ün
(“…bi-l‟kavl-is‟sâbit…”) müsbet büyü “sihr-i helâl” gücünden niyetime göre yararlanmak istediğim için
nabz-ı kalbin nefes zikri‟nden ibaret “tarz-ı kadîm” meĢk-i Ģiir‟i seçtim. ġiir-i fıtrat (poeme)-tarz “zevk-i haki
kat” dilimiz Güzel Türkçe‟nin esnek , yumuĢak ve sıcacık / gönüller ısıtıp ıĢıtacak her türlü çağrıĢımlarıyla
okuyucu‟nun da yorumsamalarına açık boyutlarını kullanmak istedim. Amacım , Ģiirimsi iç dil‟in nefes zikrin
ce “evrâd” terennümat-ı meĢk kültür kaynaklarımıza çağrı niteliğinde değinmelerden ibaret sözlerimle okuyu
cumu mülhem mesajların özüne uygun duygu ve düĢünceleriyle baĢbaĢa bıraktığım anda onun yanında ve
onunla birlikte olmak. Ya da onu kendi Ģiir dünyamın gizemli köĢelerinde dolaĢtırmak. Ansızın kafasını karıĢ
tırmak gibi görünse de aslında soyut kavramlarla düĢünmeye alıĢtırmak / yatkınlaĢtırmak.Onun ruh dünyasına
konuk olabildiğim anlarda onunla sohbet / muhabbet zevkini paylaĢmak.
(Bkz. Kur‟an-ı Kerim ve Türkçe Meali , Prof. Dr. YaĢar Nuri Öztürk: “14*24. Görmedin mi Allah nasıl bir
örnekleme yaptı: Güzel söz; kökü yerde, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzer. // 25. O ağaç, Rabbinin
izniyle yemiĢlerini her zaman verir. Allah insanlara böyle örnekler verir ki , düĢünüp ibret alabilsinler. // 26.
Pis bir söz de gövdesi toprağın üstünde destek bulmuĢ bir ağaca benzer , dayanağı yoktur onun. // 27. Allah ,
inananları dünya hayatında da âhirette de tutarlı söz (Kur‟an-ı Kerîm / Meâl ve Tefsîri , Celal Yıldırım ,
Tercüman- Ġst.1982 / sh. 260 Dipnot: 18-19 “lâ-ilâhe illâ-llâh”) ile sağlamlaĢtırır. Allah , zalimleri ĢaĢırtır.
Allah* dilediğini yapar.)
(3*28-30: “Allah size kendisine karĢı ürperti içinde bulunmanızı emreder.”/ Hadis Ansiklopedisi , Prof.
Dr. Ġbrahim Canan , Zaman-Akçağ / Cilt-5‟ten “heybet televvünlü” Korku* bölümünü bulunuz ve ayrıca bu
konuyu daha açık kavramak maksadıyla “Heybet-haĢyet, firar – iltica , hevâ-hüdâ , buud-kurb” gibi tâbirat hk.
yine aynı sayfalara daha dikkatlice bakınız !)
Bir ufacık ara-parentez veya küçük bir paragraf olarak nitekim altmıĢ yılı aĢkın bir hayat macerâsı‟nın sonun
da ya da sonbaharında ömrün hazânı‟na ağlamak / iç dil Ģiiriyle inileyip ağlamak gibi birkaç cümlecik vasiyettavsiye (Bkz. Feyizler‟den Damlalar / sh. 53 (227) “Kanaatini belirtmeyen: Samîmi olarak kanaatini belirtme
yen , ya hilekârdır , ya dalkavuktur. Her ikisi de mezmûmdur.” / Ayrıca , Bkz. Feyizli Sözler * / sh. 25: “Fikir
ve kanaatlerini sık sık değiĢtirenleri hoĢ görmez , sebat‟ın en büyük kerametlerden olduğunu belirtirlerdi.Hatta
böyle bir kimseye târîz yollu: “Bakın , ben Ģu yerimde kırk yıldan beri oturuyorum. Hiç yerimi terk-ettim mi ?
*buyurmuĢlardır.”)tarzında açık kanaat izharından veya buna müsait durum yoksa ve ortam bulunmazsa sabr-ı
sebat tevekkül-hâlet tevâzû-ağıtsamaların izmârından baĢka ne yapar yahut daha fazladan neler yazabilirdim
meselâ ?! Doğrusu Ģu son birkaç yılların ,yani 1995 sonrası maddî-mânevî bazı sıkıntılar / sorunlar yaĢatan
nice farklı sebepleriyle gayet ağır ve sarsıcı beliyye tûfanı-olayların ruhsal yorgunluğunu unutmak için yoğun
laĢtığım fırsatlık an ya da anlık fırsatlarda çalakalem-geliĢigüzel yazarak karaladığım bu-böyle “evrak-ı peri
Ģan” ömrümün kuruyan dallarından dökülen yapraklar misâli bir kısım insicamsız duygu ve düĢünce kırıntıla
rına zaten Ģiir diyemezdim. Bu yüzden onlara “Ģiirimsi değinmeler” deyip geçtim vesselâm.
Ve devam / ber-devam kendi benliğimde her nefes duyduğum ve vicdan nabzında bulduğum rikkat-i ruhiyat
vecd-i istiğrak “kalbî inĢirah”-hassâsiyetle (94*1.“E-lem neĢrah le-ke sadrek”/Açıp geniĢletmedik mi , senin
göğsünü! // 2. Ġndirmedik mi üzerinden ağır yükünü ! // 3.Ki o, belini çatırdatmıĢtı senin. // 4.Ve yüceltmedik
mi senin Ģanını ! // 5. Demek ki zorluğun yanında bir kolaylık mutlaka var. // 6. Zorluğun yanında bir kolaylık
muhakkak var. // 7. O hâlde, boĢalır boĢalmaz yeni bir iĢe koyulup yorul. // 8. Ve yalnız Rabbine yönelip doğ
rul.) iç dilin “emr-i âyet”tezekkür-terennümlerine açık beynimde ve yüreğimde Kur‟an mesajına uyandırıcı
çağrıĢımlara kanatlandıran Ģiirsel doğallıktan ibaret Ģu hayat yolunda aĢkın heyecanlar duyarak bunu baĢkala
rına yahut daha doğrusu müĢtak kaarîler‟e / okuyuculara da duyurmak. Kasd-ı niyet “amacım”tam müslümanmisyonerce “hizmet ehli ve irĢad davetcisi” ruh hâllerinde yaĢayanlarla “Ģiirim‟si* sohbet” –havasında buluĢ
340
mak. Bir bakıma avam-halk‟la aydın-havas seviyesinde konuĢmak.Ve elbette buna benzer amaçlar doğrultu
sunda “halka hizmet Hakk‟a hizmet” yolunun nice düstûr-basamak adımlarıyla Yüce Rabbim‟in hoĢnutluk
derecesi “raziyye ve merzıyye” makam-ı kemâl mertebelerince gerçek mutluluk ve tam kıvamınca olgun kul
luk çığırında yeni çağ-lar açmak “keĢf-i keramet” cehdiyle “feth-i fütüvvet” mürüvvetine ermiĢ*-ler izinde
ruhumun en ideal aĢk Ģiirinden baĢka sözüm ve billâhi iğreti hiçbir dünyalıkta gözüm velhâsıl baĢkaca ardniyetim yok; olamaz da ! Ġslâmca “selâm”-mesajım olsun cümle can dostlarıma.
A-NORMAL !
1.
Sağlıksız ortamda-sağlıklı insan*
YetiĢir mi (?)-gayet zayıf*ihtimâl !
Ġmkânsız olsa da-oluyor bazan*
Dediler: ki -hayret; mantık*A-normal !
2.
Allah‟tan hiç ümit kesmemek*îman;
Vahy‟in her te‟vîli (*) ille bu meâl !
Kur‟ân-ca canlı delil* O tek insan;
Dünya-ah(i)ret iĢi (*) iĢte bu minvâl !
3.
Her harfin zamîri “illâ-Hû” beyan
Alemlerin Rabbi Zât-ı Müteâl !
Her kalbin nefesi ancak O ruh-can
Hep O‟nun keremi cennet-i Cemâl !
4.
ġu evrensel ruhum muammâ her an
Kör nefsim gururdan kumkuma-vebâl !
Beden nesnel durum mâdem nâtüvan
Tek Rabbim Ģuurdan daha müteâl !
5.
Ġrfanımız O‟ysa akl-ı ruh Hak‟tan
Lisan yaĢam-ak‟ça* yol derûn-i hâl !
Vicdanımız yoksa var mı “bulmak”-can
Kur‟an baĢtan sona tam Rab‟ca icmâl !
(-be‟zan: bazen*gibi imlâ-telâffuzu zor kelimeye benziyor !)
Kur’an baĢtan sona öz // Yüce ArĢtan O‟na (*) söz!
(*) Bence,“te‟vil” yerine “tefsîri” olsun! (Bkz. Dinî Kavramlar Sözlüğü / sh. 642-3*) Hangisi daha uygun?
BU NASIL Ġġ ?
1.
Her tür yapılanmada
Dipten baĢlar kalite !
Tamamlanır çatıda
Tüm detaylar kantite !
2.
ĠĢinden bıkıyorsun ,
Gücün ne bilmiyorsun !
Yaparken yıkıyorsun ,
DüĢün ne çocuk ruhun !
3.
Bu nasıl iĢ nice hâl
Hâl ehlinden ibret al !
341
Al bunu baĢına çal ,
Çal oyna densiz aptal !
AKġAM VAKTĠ
Dünya bir rüya sanki
Son mahĢer alâmeti !
Gün âhir akĢam vakti
Gönlümün kıyâmeti !
NE MÜTHĠġ ALEM !
(1)1.
Benliğim iç dil her dem ,
Rabbim ne müthiĢ âlem !
Ötelercesi gizem ,
ġu göklerdeki görkem !
(1)2.
Rabbim ne müthiĢ âlem
Ötelercesi gizem !
ġu göklerdeki görkem
Benliğim iç dil her dem !
(1)3.
Ötelercesi gizem ,
Benliğim iç dil her dem !
ġu göklerdeki görkem ,
Rabbim ne müthiĢ âlem !
ĠNANÇLA ÇALIġ !
Her gecenin sabahı ,
Her kıĢın baharı var !
Ġnançla çalıĢanı ,
Hakk*cennetle muĢtular !
ÜSLÛBUM MESAJ !
1.
Bencileyin her an susayan kim-se*
Duysun fıtratınca doyumsuz aĢkı !
Aklınca çözüm arayan “felsefe”
(“Hak adına hakikat”)*insiyâkı !
(*)
Aklınca “çözüm” arayan felsefe*
Hak adına “hakikat”-insiyâkı !
Bencileyin her an susayan kimse
Fıtratınca duysun doyumsuz aĢkı !
2.
Kimi “erkek-kadın” iliĢkisi-ne*
Ham yobazca takmıĢ-durmuĢ kafayı !
Tip*emek-sermâye çeliĢkisi-ne*
Tam manyakça dalmıĢ-bulmuĢ belâyı !
342
3.
ĠliĢkisiz-çeliĢkisiz değilse ,
Fırsat kaçırma “ölüm” var sonrası !
Hiç hissiz fikirsiz irâdesizce ,
Bırak aklınca çözüm aramayı ;
Sev anlamınca “özgür” yaĢamayı !
4.
Yolcuyum “yorumsuz rüya”- Ģiirce*
BaĢtan sona “acı (!)” hayat‟ın tadı !
Üslûbum (“…öğütlemez ötmeyince”)
Yûnus‟ça(“KuĢdili”)bundan dolayı !
5.
Yol ölüm‟ken “mahĢer-berzah” hem nice
YaĢamakça “iç dil” nefs‟in hevâsı !
Hak vahyinden “mülhem” -vicdan sesiyle
Ruhumda her “nefes” Kur‟an mesajı !
ANLIK “KADER”(*)
1.
Gelecek korkusuyla donuklaĢan gözlerde
MahĢer dehĢetli kader ruh kadar müphem nokta !
Nedâmet duygusuyla buruklaĢan iç dilde
Hiç Ģüphesiz kıyâmet her Ģu an son solukta !
2.
YaĢamakça iç dil‟de Ģiirimsi terâne
Her nefes benliğimde anlık kader gizemim !
Aklımca hiç değilse en bilinçli bahâne
Tevekkül niyetimce Rabbim‟e hamdederim !
RAHMAN’A SIĞINMAK
BaĢım pınar ayaklarım göl* olsa ,
Fâni hayat (“Lâ-râhate fi-d‟Dünya”);
Rahmân‟a sığınmak Kur‟an nushuyla ,
(Tilâvet-münâcaat-sohbet) müstesnâ !
ÖMRÜM TEK ÖLÜM NET !
4) 1. Ömrüm tek damlacık rahmet
3) 2. Gönlüm göklerce okyanus !
2) 3. Ölüm pek net anlık müddet
1) 4. Hep sessizce oku ya sus !
EN AÇIK GERÇEK !
1.
Cümle zâhir bâtınca ,
Gizem en açık gerçek !
Söyle gâfil lâfzınca ,
Kim kimden kaçık gerzek ?!
2.
343
Neyse aklın baĢında ,
Kök insanlık düĢünmek !
Nefse baktın aklınca ,
Gör bir anlık düĢün tek !
ĠDEAL ġĠĠR ve ġAĠR (!)
En ideal Ģiir birkaç kelime ,
ġair‟e gerekmez baĢka malzeme !
Kafayı yedirir akl-ı selîme ,
Kafiye ver yetmez hasta çalçene !
ANLAM
Her dem gönlüme mülhem
Can tam benliğin özü !
Lisanen söyleyemem
Anlam iç dil‟in künhü !
MUAMMA
Muhtevâ‟yı özümsedim ,
Varlık sırrı can-nefesim !
Muammâ‟yı çözümsedim ,
Öz-evrensel benlikteyim !
Çözümse-sin “hakikat din” öz zihnim // Özümse-din âyet “Yâ-sin” söz ilk kim ?!
GÜNDEM
1.
Gözlerimdeki uyku
Ölümün provası !
Benliğimdeki duygu
Gönlümün fırtınası !
2.
Ġç ürpertici korku
Bedende ruhsal acı !
Daha ötesi yok mu ,
Beynimde hayâl sancı !
3.
Demekki yaĢamak bu Kader kadar encâmı !
Besbelli tam Hak yolu ;
MahĢer nâçar berzâhı !
4.
Görünen yol‟un sonu*
Ne açık ne kapalı !
DüĢünen “Allah kulu”
Özünden sapmamalı !
5.
344
Su misâl benlik ruhu
Akarken aramak mı ?
Son visâl‟ken ilk soru
Ġçten cevaplamak mı ?
6.
Ne hâl “iç dil” kuruntu
Her dem düĢünce sayrı !
Muhâl değil durum bu Gündem ömrümce yazgı !
VĠSAL
1.
Bedensel iç dürtüler ;
Evrensel görüntüler !
Ruhsal bilinç örtüler ;
Göremez ölümlüler !
2.
Basiret ehli diller ,
Ölümü de özümser !
Can nefesini dinler ,
Özü güncel çözümler ;
Tam gönlünce gülümser ,
Sözü gündem belirler !
3.
Hak kelâmı‟nca âyet*
Tam Kur‟an-ca öğütler !
Rind-meĢreb ya melâmet*
Ruh her dem visâl ister !
GÜZELCĠK (*)
1.
Adem‟dik adam olduk
Hak yoluna baĢkoyduk !
Hayat tek yarım soluk
MahĢer‟e dek yolculuk !
2.
Ne baĢlangıç ne sonuç
Arandıkça yorulduk !
Ten mahzen-i nefs korkunç
Arındıkça yoğrulduk !
3.
Gül* mahlas‟a aĢk duyduk ,
Kerbelâ‟dan yol sorduk ;
Kan-revan “gül-zar” bulduk ,
“Adına kurban” olduk !
4.
Güzelcik(*) hâzâ nurcuk
O bir yektâ oğulcuk !
Hüseyn‟im has toruncuk
Gül dalında tomurcuk !
345
ÇÖL ĠKLĠMĠ
1.
Cennet‟te Adem-le Havva‟dan doğduk
Ġlk çocuk-ken ne çabuk adam olduk !
Beden-le yorulduk ruhen yoğrulduk
Önceden bomboĢtuk sonra tam dolduk !
2.
Gözler-le aradık gönül-de bulduk
Kimi an hep ötelere savrulduk !
Gündüzler çok sıcak geceler soğuk
Sanki tam çöl ikliminde kavrulduk !
HALET-Ġ ĠTĠRAF
1.
Kalbimin kadehinden kan içiyorken beynim ,
Beden hüceyratından can istiyor benliğim !
Rabbim‟in (“Kün”)emrinden cem‟an(“fe-yekûn”)bildim ,
Ruh beden zerrâtından hem keĢĢâf hem değilim !
2.
Benliğin nur aĢkından ĢaĢkınlaĢırken zihnim ,
O dem ıĢık hızından canlanıyor bedenim !
Beynimin yapısından taĢkın baĢım tek bilgim ,
Sonsuz heyecanından kan ağlıyor yüreğim !
3.
Ruhum tabib-i beden Ģuurum sahih keĢfim ,
Allâme-i cihan tek keĢĢâf-ı zamâneyim !
Buldum derken iç dilden yol sordum cehl-i nefsim ,
Zannetme ki vicdan net itiraf hâletteyim !
HAKK’IN YOLUNDA
1.
Her soruya tek cevap (“lâ-ilâhe illâllah”)
Anlasan-a hey ahmak “yok baĢka, O Var ancak!”
Der: (2*137. “fe…”)siyâk-ı hitap(“se-yekfîke-hüm‟ullâh”)
Okusan-a(138-9)avanak kafana dank‟lar mutlak!
2.
Tam Kur‟an-ca anlamak kafayı Ģok‟lar ancak
Can-soluğunda duymak vicdanı yoklar mutlak!
Hep Ġslâm-ca yaĢamak Fatiha‟yı kavramak
Hakk‟ın yolunda olmak rızâsı‟nı kazanmak!
ĠRONĠK UYARI
1.
Bırak sağa-sola yalpalamayı ,
Artık iz‟ânınla tam ortaya gel !
Zıdlar arasında anca(k) kılpayı ,
Sapık mantığınla ortala echel !
2.
Aristo‟dan aldın “altın orta”-yı ,
Vicdan mizanınca az hizaya gir !
346
Haris çalım sattın saptın bayağı ,
Mizac ilhamınca yaz bir daha sil !
3.
Değilse insanca aklın kitabı ,
Yak ateĢ yakarsa kökünü kurut !
Bohemce yaĢamsa arzın nizamı ,
AĢk kalleĢ Ģuurla gönlünü doğrult;
Bak kardeĢ yamuksa sözümü unut !
4.
Can kan-leĢ değil mi kalbimin nabzı ,
Mesnevî-nefes‟im ironik saat !
CanhıraĢ Ģiir mi iç dil‟in tarzı ,
Terk-edip gideyim mekanik hayat;
Tam müphem Ģiirim mülhem sânihat !
5.
Öz naz-ı niyaz mı söz nefes nazmı ,
Rabbim meramımca aklımı korut !
Okumaz-yazmaz mı içten ses saz mı ,
Sohbet kelâmımca azdı-mı korkut !
TAM MÜDERRĠS (!)
1.
Istılahtan câhil lâfzen cesaret ,
Ha-gayret kalemin lügat parçalar !
Tasavvuftan gafil ma‟nen cenabet ,
Hadâset-i sinnin fütüvvet taslar !
2.
Melâmet neĢvesi yoksa kalbinde ,
Ayet-Hadis okusan da ne fayda !
Ġcâzet kisvesi olsa eğninde ,
Tam müderris oldum sanma aldanma !
3.
Öteler soyut tanım içerikte
Küresel boyutlarıyla her nokta !
Muhtemel karĢıtlarıyla tek nükte
Evrensel kavramlarıyla Ģuurda !
4.
Gizli iç ruh ve dıĢ beden açıkta
Bak aynaya kalbin diliyle söyle !
Bilinç ne diye bocalar sıkça
Sayıklamak tam cin fikriyle böyle !
5.
Ne iç-dıĢ gizemsiz ne-ya açıkta
Saçmalamak nefsin fikriyle böyle !
Bilinç de iĢlemsiz bocaladıkça
Aynaya bak kalbin diliyle söyle !
6.
Aynaya bak vicdan hissiyle Ģöyle
IĢık gözlerimde gölgem mi yoksa ?
Kafamda okyanus gökler gönlümce
347
Hikmet-i kadîme sanki heyûlâ !
7.
Can daralınca dar gelir dünya
Özünde ölmek yaĢamaktan yeğ !
Ruh uyanınca renklenir rüya
Gönlümce görmek Rabbim ne güzel !
GÜL VE BÜLBÜL
Kur‟an aynasıyla yüzleĢen benlik
Hak vahyin ruhunda her gün açan gül !
Vicdan hesabıyla üzgün içtenlik
Tek Rabb‟in yolunda Ģakıyan bülbül !
RUMUZ
1.
Sözün tadı anlamında
Gözüm kaldı noktasında !
Gönlün hakkı tamamında
Ömrüm nazlı can nabzında !
2.
Öldüm an be-an nazmında
Neden gece ufkum gündüz ?
Gördüm heyecan tarzında
Beden hece ruhum rumuz !
3.
Rüya yorumun aĢkında
Ne gizem ruhum uykusuz !
Dünya Ģuurun Ģavkında
Gör hem bedenim yorumsuz !
ġOK KORKUM
1.
Rabbim ömrümce yoldayım yolda
Bedenim yorgun ruhum uykuda !
Sezdim gönlümce hayatım rüya
Ġç dilim suskun nutkum kumkuma !
2.
Vahyin nefesini duydum insanca
Aklımca okudum yorumsamakla !
Hakikat künhüyle ancak Kur‟an-ca ,
Canımda Ģok korkum soluklamakta !
ġĠKAKSIZ BARIġ
1.
En doğru yorum ancak her soruya tek cevap
Bilinç zaten iç dil‟im beden ruha barınak !
2.
Bir-bak nasıl toplumun kemiriyor ruhunu
ġu Ģikak ki , kültürel ayrıĢmanın sonucu !
348
3.
Dil din tarih hem devlet ve her temel konuda
BakıĢ anlayıĢ inanç yaĢantı selâm baĢka !
4.
Artık ne kafalar bir ne yürek tek milletçe
Beter illet kanser ki onulmaz sosyal fitne !
5.
Ders-i içtimaiyat tam muğlak kafalarda
Kadim mes‟ele “hayat” tamamen net Kur‟an-ca !
6.
Amma netame cidal “naturel seleksiyon”
Satrançta hamle doğal sonuç “Ģah-mat” tek piyon !
7.
ĠĢte hayat “tek kural: yemek hırsıyla yenmek”
Aklın hakkınca “vur-al , hep açlık” acımaz pek !
8.
Kolay yaĢamak ister ruh beden kümesinde
Yeter savaĢmak beter Ģu evren ülkesinde !
9.
Rabbim mesaj öz cümle: Kur‟an-ca Ġslâm BARIġ ,
Tek güzellik gönlümce emr-i SĠLM‟e uyanıĢ !
ĠFġA-Ġ HALET
1.
ĠĢte Kur‟an vahyinin ilk buyruğu :
(“Yaratan Rabbinin adıyla oku !”)
Tam anlamak okumanın mazmûnu ,
Hakka gönül uyandırmanın yolu !
2.
Hak adına hakikat anlam dolu
Fıtratta her âyet Kur‟an üslûbu !
Ġlm-i ledün mâlûmatın tam ruhu ,
Ruhuna mukayyet ol “Edeb ya-Hû!”
3.
Kabza-i Kudret‟tesin
Kalbin nabzını dinle !
Lâhza-i hâlettesin
Rabbin can nefesinde !
4.
Dem-i sevda yüreğin
Gafletin kasvetinde !
Daracık dünya evin
Göklerin gölgesinde !
5.
ġu natüvan benliğin
Kimin himâyesinde ?
Hiç susmayan iç dilin
Bedenin neresinde ?
6.
Bildiğin bilmediğin
349
Nefsin ruh gizeminde !
Cümle endîĢelerin
Beynin hücrelerinde !
7.
Seylap içgüdülerin
Nice hadsiz içinde !
Ġdrâksiz dürtülerin
ĠĢte-hamd*dip bilinçte !
8.
Ġrâde hürriyetin
“ġart-ı âdi” elinde !
Ġlk ifâde bedenin
Ruh benlik gafletinde !
9.
Kafatasın-da cebrin
Apaçık biçiminde !
Aklınca i‟tizalin
Bir anlık cinnet iĢte !
10.
Der ki: “hiç ender-hiç”-sin ,
Ġlm-i fünûn ne-yine ?
Bil ki , iç‟ten de iç-sin ;
Cünûn-ü “ledün”-niye ?!
11.
Ne diye heveslendin
Mübalağa Ģiire ?
Mâdem istiğrak‟desin ,
ĠfĢâ-i hâlet etme !
12.
Zikr-i dâim meĢrebsin
Ruhsal Ģiiriyette !
Halvet-i celvet‟desin ,
Hak halkın cümlesinde !
13.
Zevk-ı Ģiir meĢk ettin
Nefsin vesvesesinde !
Allah “Habîr” bilesin
Kalbin her nefesinde !
14.
Gizli açık niyetin
ġiire hevesin ne ?
Halktan gizleyemezsin
Dâd-ı Hak* sezgisiyle !
15.
Halk içre Hakk ile-sin ,
(“Ġllâ…”)-vahy‟in emrince !
Ancak haddin bilesin ,
(“Mevt”)- en kesin netice !
16.
(“Küll-ü mâzin baîd”)-sin ,
350
Ne kaldı ki geçmiĢ-te ?
(“Küll-ü âtin garîb”)-sin ,
Ne varsa gelecek-te !
17.
Her Ģimdi istikbalin
Tek lemha gerisinde !
MahĢer misâl-i hâlin
Ölümün ötesinde !
18.
Nice dönemeçlerin
Her an son seferinde !
(“Eyne-l‟mefer ?”) âyet-sin ,
Yolboyu canhavlinde !
19.
Beter keder ki derdim
BenliksizleĢemedim !
Yeter , he-der Ģiirim ;
Rabbim her dem melce‟im !
BEN BENDE’YĠM !
Belli iç dil lügatim ,
Öz-ne bilsem söylerim !
Sanki Ģiir ruh hâlim ,
Ben ne desem bende‟yim !
…………………………
Anladım diyemedim ,
“Men bende-i Kur’an…” kim ;
Mesnevî-dil beste’yim !
(Yeni Lügat / sh.106: Dil , beste ve dil-beste: Kalbi bağlı , âĢık.”)
ĠÇ BĠLĠNÇ
GeçmiĢ izler silinmez
Gelecek hiç bilinmez !
Ġç bilinç* irdelenmez
Gerçek kader değiĢmez !
KESĠN BĠLGĠ
Zannetmek değil bilmek
Yakînen görmek demek !
“Ölmemek için ölmek:
Kesin bilgi‟ye ermek”
Gerçekten ermek görmek !
BĠRKAÇ KELAM
1.
Nice gerzek düĢünce
Hakikat‟e ihanet !
Ten nihayet ölünce
351
MahĢer‟e istikamet !
2.
Öz son nefes Ģiirce
Hepsi bundan ibaret !
Söz zor heves iç dilce
Birkaç kelâm nihayet !
HASTA ġĠĠR
Acaip baĢka bir dil
Vurgu-sanmaz sorumsuz !
Bak garip hasta Ģiir
Kurgu-ĢaĢmaz yorumsuz !
TAM MUHTACIM !
Hâlim hayret duygu tarzım
Kulum dâim yol aradım !
Rabbim medet tam muhtacım
Yolum haddim zor kavradım !
(Bkz.(*) sh.38: “Ehl-i Tasavvufta istiğrak hali olabiliyor. (…) Fakat Bediüzzaman‟ın eserlerinde bu hal yok.
Eserlerini dâima âlem-i sahve‟de yazdığından , Kitab ve Sünnet‟in mîzanlarından hiç ayrılmamıĢtır.”)
MEVHĠBE
1.
Ne çok yorgun
Yolcuyum bil !
Gönlüm suskun
Geveze dil !
2.
KonuĢurum
Dil bilemem !
ĠĢte yolum
Hiçimsemem !
3.
Ġç dil üzgün
Özgün neden !
Sanki küskün
Ölgün beden !
4.
Ruhum meçhûl
Kaderim bu !
Yolum mecbur
MahĢer sonu !
5.
Can soluğum
Açık âyet !
Sanki durum
Anlık gaflet !
Nitekim son seyahat tarihlerini de tekrar hatırlayabilmek ve bazı önemli
izlenim-anılarımı ruhen hayalimde yeniden canlandırıp yaĢatabilmek için
kısaca notlayıp kaydetmek isterim. 15 ġubat 2010‟da Ġzmir‟den Bursa‟ya
ve 28 ġubat‟ta Ġstanbul‟a sırf ziyaret için gidip bir aylık kıĢ gezimizden
nihayet, 12 Mart‟ta Ġzmir‟e dönüĢ yaptık bi-iznillah hanımımla baĢbaĢa.
Bursa‟da ve Ġstanbul‟da tanıdıklarım dıĢında daha baĢka dostlarla tanıĢıp
görüĢmekten hissettiğim mutluluk gerçekten böyle bir seyahatin her türlü
zahmet “seferde melhuz meĢakkat” ve yorgunluğuna değer olmasa , acaba
buna mümasil yolculuk sıkıntılarına katlanmak akıl kârı olur muydu hiç ?!
************************************************************
EVRENSEL PLAN
Gerçek belli hiç Ģeksiz zaten neden Ģu beden
Nitekim benlik gölge, kök gövde dallar misâl !
Gökler gibi direksiz “sakfen mahfuza” görkem
Evrensel plan* böyle “mahĢer” ruhsal âĢikâr !
*************************************
352
6.
Ben bir kulum
Nefsim gâfil !
Kur‟an yolum
Allah vekil !
7.
En büyük yük
Beden değil !
Ten çok küçük
Hem en sefil !
8.
Bedensel can
Ruh mu nedir ?
Hassas vicdan
O‟nu bilir !
9.
Sorumluluk
Ġçsel benlik !
O sonsuzluk
Tek güzellik !
10.
AĢk-ı irfan
Nur-u ruhum !
Akl-ı vicdan
Ruh Ģuurum !
11.
Bil ki Hak‟tan
Mevhibe dil !
Aramaktan
Yorgun Ģiir !
HAS ġĠĠR
1.
Ne hikâye ne roman
Ne menkıbe ne destan
Ruh diliyle saf ilham
Has Ģiire can kurban !
2.
Ġç dilde Ģimdiki an
Nokta nükte ararsan
Her âyette tek anlam
ġok mûcize Ģu vicdan !
3.
Ne ki gâye, ne sorsan
Cevap: (“Zâlik-el‟Kitab*
Lâ-raybe fîh”) iĢte tam
Tam açıklayan Kur‟an !
Olur-olmaz’dan sorsan ,
Tam mûciz beyan Kur’an !
353
EVRENSEL BOYUT
1.
Çok insan okuyamaz Hak Kitab‟ın diliyle
Öz vuslat metodunu arayıp sor can içre !
Söz-lisan konuĢamaz ilhâmın Ģiiriyle
Ancak vahyin yolunu anlayanlardan dinle !
2.
Açıkça adını yaz ilk sayfaya da önce
Ġster hemen aç-oku , zaten kalem elinde !
Ġstersen özel ek yap düzelt ya da çiçekle
DüĢün de okuyucu , Rabbinden ilhâm iste !
3.
Her insan tam duyamaz insiyak gizemince
Hak yanıltmaz kulunu saf vicdan idrâkinde !
Her lisan konuĢamaz iĢtiyak Ģiirince
Ancak vahyin yolunu arayanlardan dinle !
4.
Yakınken anlayamaz (14*3,18. “dalâl-i baîd”) nice
Hak‟tan udûl buûdu- uzaksa kör kalbinde !
Göz zaten kavrayamaz (6*103) zayıf aklın fikrince
Bak ferman: (39*53. “Lâ-taknetû …”)uyan da gör içinde !
5.
Sözler de anlatamaz özünü tam gönlünce
Nice divan dolusu üslûb-u beyan dilde !
Gözler de kavrayamaz okusa da ömrünce
Bu evrensel boyutu okuttu Kur‟an iĢte !
BAġTAN SONA TERTĠB-Ġ MUSHAF (KUR’AN-I KERĠYM) SURELER :
A) Toplam âyet sayısına göre sıra No.
B) Toplam âyet sayısı.
C) Sayfa No.
D) Nüzûl sıra No.
E) Tertib sıra No.
F) Sûre Adı.
G) Adının Türkçe anlamı.
(Not: Cüz-1/ sh. 2-22 ve 23-42 …sırasıyla her 20 sayfa cüz baĢı-sonu* 30. Cüz / sh. 583-606)
(A)
(B)
(C)
(D)
(E)
(F)
(G)
102.
1.
4.
6.
12.
7.
3.
31.
9.
(7)
(286)
(200)
(176)
(120)
(165)
(206)
(75)
(129)
23-50
51-77
78-107
107-128
129-151
152-177
178-187
188-208
5.
92.
94.
98.
110.
55.
39.
93.
113.
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
FATĠHA
AçıĢ , baĢlangıç. (-Cüz: 1. / son sh. - 22*
BAKARA
Ġnek.
- C: 2. / - 42*
AL-Ġ ĠMRAN
Ġmran soyu.
- C: 3. / - 62*
NĠSA
Kadınlar.
- C: 4. / - 82* // C: 5. / -102*
MAĠDE
Sofra ve yemek. - C: 6. / - 122* // … devam*
EN‟AM
Küçük ve büyük baĢ hayvanlar. - C: 7. / - 142*
A‟RAF
Yüksek yerler.
- C: 8. / - 162*
ENFAL
SavaĢ ganimetleri.
- C: 9. / - 182*
TEVBE (Fâzıha / Azâb): Tövbe.
… ber-devam*
354
18.
11.
15.
54.
45.
19.
10.
16.
17.
20.
8.
14.
28.
13.
35.
30.
2.
22.
25.
34.
37.
62.
64.
33.
42.
51.
27.
(109)
(123)
(111)
(43)
(52)
(99)
(128)
(111)
(110)
(98)
(135)
(112)
(78)
(118)
(64)
(77)
(227)
(93)
(88)
(69)
(60)
(34)
(30)
(73)
(54)
(45)
(83)
209-222
222-236
236-249
250-256
256-262
263-268
268-282
283-294
294-305
306-313
313-322
323-332
333-342
343-350
351-360
360-367
368-377
378-386
386-397
397-405
405-411
412-415
416-418
419-428
429-435
435-441
441-446
51.
52.
53.
87.
72.
54.
70.
50.
69.
44.
45.
73.
88.
74.
102.
42.
47.
48.
49.
85.
84.
57.
75.
97.
58.
43.
41.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
5.
25.
32.
26.
43.
(182)
(88)
(75)
(85)
(54)
447-453
454”459
459-468
468-477
478-483
56.
38.
59.
60.
61.
37.
38.
39.
40.
41.
44.
23.
39.
59.
(53)
(89)
(59)
(37)
484”490
490-496
497-499
500-503
62.
63.
64.
65.
42.
43.
44.
45.
61.
58.
67.
83.
52
38
48
36
41
29
21
(35)
(38)
(29)
(18)
(45)
(60)
(49)
(62)
(55)
(78)
(96)
503-507
508-511
512-516
516-518
519-521
521-524
524-526
527-529
529-531
532-535
535-538
66.
99.
109.
105.
34.
67.
76.
23.
37.
89.
46.
46.
47.
48.
49.
50.
51.
52.
53.
54.
55.
56.
YUNUS
Yûnus (peygamber).
HUD
Hûd (peygamber).
YUSUF
Yûsuf (peygamber).
RA‟D
Gök gürlemesi.
ĠBRAHĠM
Ġbrahim (peygamber).
HĠCR
Sâlih peygamber‟in ülkesi.
NAHL
Bal arısı.
ĠSRA (Benî-isrâil): Gece yürüyüĢü.
KEHF
Mağara.
MERYEM
Hz. Meryem (Ġsa* -p.‟in annesi).
TA-HA
Ey insan! (Hz. Muhammed).
ENBĠYA
Peygamberler.
HACC
Hacc (töreni).
MÜMĠNUN
Ġnananlar.
NUR
Nur (35. âyet)
FURKAN
Bâtıl‟dan Hakk‟ı ayıran Kur‟an.
ġUARA
ġâirler.
NEML
Karınca.
KASAS
Kıssalar.
ANKEBUT
Örümcek.
RUM
Romalı(-lar).
LUKMAN
Lokman (hakîm).
SECDE
Secde.
AHZAB
Bölükler (hizibler).
SEBE‟
Sebe‟ (ve Mârib) Ģehri.
FATIR (Melâike): Yeri-göğü yaratan.
YA-SĠN
Ey insan! (Hz. Muhammed
Aleyhisselâm!)
SAFFAT
Saflar.
SAD (Dâvud):
(Sâd) diye baĢladığı için.
ZÜMER
Bölükler / Zümreler.
MÜMĠN(Ğafir): Ġnanan. (BağıĢlayan.)
FUSSĠLET(Hâ-mîm / Secde-32.nci sûre‟den ayırmak için.*)
*********
********
ġURA : ġûra / Mekke ve diğer kentleriyle dünya.
ZÜHRUF
Mücevherler.
DÜHAN
(Kıyamet öncesi) Koyu duman.
CASĠYE
(Ümmetler) Diz çökmüĢ olarak
-çağrılacak / 28. âyet)
AHKAF
(Ad kavmi‟nin ülkesi) Kum yığınları. (elif-ha-gaf-fe)
MUHAMMED
Hz. Muhammed* (Kıtal : savaĢ)
FETĠH
Fetih (Mekke fethinin müjdesi)
HUCURAT
Odalar.
KAF
(“Kaf” diye baĢlar!) Dünyayı kuĢatan dağ.
ZARĠYAT
Tozutup savuranlar.
TUR
Tûr (-dağı‟na “and”)
NECM
Yıldızlı gök (Kur‟an)
KAMER
Ay.
RAHMAN (Bütün varlıklara acıyan / Esirgeyen)
VAKIA
(Ansızın , büyük-) Olay!
355
68
75
74
88
87
91
92
84
(29)
(22)
(24)
(13)
(14)
(11)
(11)
(18)
538-542
543-546
546-550
550-552
552-553
554/555
555-556
557-558
112.
104.
95.
111.
108.
96.
103.
107.
57.
58.
59.
60.
61.
62.
63.
64.
89
90
65
46
47
53
70
71
78
40
56
63
48
57
50
(12)
(12)
(30)
(52)
(52)
(44)
(28)
(28)
(20)
(56)
(40)
(31)
(50)
(40)
(46)
559-560
561-562
563-565
565-567
567-569
569-571
571-572
573-574
575-576
576-578
578-579
579-581
581-582
583-584
584/585
100.
106.
77.
2.
78.
79.
71.
40.
3.
4.
31.
90.
33.
80.
81.
65.
66.
67.
68.
69.
70.
71.
72.
73.
74.
75.
76.
77.
78.
79.
55
69
80
60
73
76
85
81
72
66
79
86
77
93
97
(42)
(29)
(19)
(36)
(25)
(22)
(17)
(19)
(26)
(30)
(20)
(15)
(21)
(11)
(8)
586-587
587588589-590
590-591
591-592
592593593-594
594/595
595-596
596597597-598
598-
24.
7.
82.
86.
83.
27.
36.
8.
68.
10.
35.
26.
9.
11.
12.
80.
81.
82.
83.
84.
85.
86.
87.
88.
89.
90.
91.
92.
93.
94.
98
82
106
99
100
94
95
(8)
(19)
(5)
(8)
(8)
(11)
(11)
598-599
599600600601601602-
28.
1.
25.
101.
91.
14.
30.
95.
96.
97.
98.
99.
100.
101.
101
(8)
602-
16.
102.
HADÎD
Demir (25. âyet)
MÜCADĠLE
(Bir kadının Hz. P.‟e baĢvurması)
HAġR
(MahĢerde) toplama.
MÜMTEHĠNE : Müminatın sınanmaları(-na emir.)
SAFF
Saf (kurarak savaĢanlar.)
CUMUA
Cuma (namazı)
MÜNAFĠKUN
Münafıklar.
TEĞABÜN : Aldatan ile aldanan‟ın ortaya çıkacağı
gün , kıyamet.
TALAK
BoĢamak. (nikâh hk.)
TAHRÎM : Peygamber‟le eĢleri arasındaki olay hk.
MÜLK
Saltanat (Tanrı‟nın kudreti.)
KALEM
Allah ve kudret kalemi.
HAKKA : el-Hâkka / Gerçek olan (kıyamet)
MEARĠC
Yüksek dereceler.
NUH
Nuh (peygamber)
CĠN
Cin(-ler)
MÜZZEMMĠL
Elbisesine bürünen.
MÜDDESĠR
Elbisesiyle baĢını örten.
KIYAMET
Kıyamet.
ĠNSAN
/ Dehr : Dehir (zaman ve çağ)
MÜRSELAT
Gönderilenler.
- C: 29. / - 582*
NEBE’
Ulu haber (Kıyamet, Kur‟an)
NAZĠAT : Canları söküp alanlar (ölüm melekleri ,
ok atanlar.)
ABESE
Yüzünü ekĢitti.
TEKVÎR
GüneĢin dürülmesi.
ĠNFĠTAR
Göğün yarılması.
MUTAFFĠFÎN / Tatfîf: Tartıya düzen katanlar.
ĠNġĠKAK
Ay‟ın yarılması.
BÜRÛC
(Göklerdeki-) Burçlar.
TÂRIK : Geceleyin gelen (yıldızlar , Ülker yıldızı)
A‟LÂ
En Yüce.
ĞÂġĠYE
Her Ģeyi kuĢatan kıyamet.
FECR
Tanyeri‟nin ağarması.
BELED
ġehir (Mekke)
ġEMS
GüneĢ.
LEYL
Gece.
DUHA
KuĢluk (vakti)
ĠNġĠRAH : Gönül ferahlığı. (Göğsünü açıp bilgi ve
peygamberlikle geniĢletmek)
TÎN
Ġncir. (ġam‟ın kurulduğu dağ)
ALÂK
Atmık /embriyo-döl(kan pıht*)
KADR
Kadir gecesi.
BEYYĠNE
Apaçık delil.
ZĠLZÂL
Sarsıntı.
ÂDĠYAT
Soluya soluya koĢanlar.
KAARĠA : ġiddetli ses çıkararak çarpan (felâket,
kıyamet.)
TEKÂSÜR :
Mal ve soy çokluğuyla övünme.
356
ASR
Zaman (değiĢik süreli çağ dilimleri.)
HÜMEZE : (Ġnceden inceye alay eden) Kovucular.
FÎL
Fil (olayı.)
KUREYġ : KureyĢ (boyu. Köpek balığı*anlamında)
MÂÛN
Ġstenen Ģey (su , zekât.)
KEVSER : Kevser (çokluk nimetler, Cennette ırmak
veya havuz.)
104 (6)
60518.
109. KÂFĠRÛN / Cahd: Ġnkâr. // Kâfirler.
114 (3)
605114. 110. NASR Feth: Allah‟ın yardımı(Mekke fethi) Zafer.
108 (5)
6056.
111. TEBBET / Ebu Leheb / Mesed: hurma lifi./ Kurudu.
111 (4)
60622.
112. ĠHLÂS / Tevhid: Tanrı‟yı birleme. // Öz doğruluğu,
Ġnanç içtenliği.
109 (5)
60620.
113. FELAK
Felek. (Feleğin Rabbi.)
105 (6)
60621.
114. NÂS
Ġnsanlar. (Ġnsanların Rabbi.) - C: 30. / - 606*)
…………………………………………………………………………………………………
(Bkz. Kur‟an-ı Kerîm Anlamı / Hazırlayan: Abdülbaki Gölpınarlı , Remzi Kitabevi-Ġst. 1968 sh. 641-688 /
Artık günümüzde daha baĢka çok çeĢit tercüme-meâl ve özellikle T.C. Diyanet ĠĢleri BaĢkanlığı ve de Di
yanet Vakfı Yayınları , yine bazı Ġlâhiyat Fakültelerimiz‟in akademik çalıĢmalarına bağlı Vakıf faaliyetine
uygun neĢriyat hizmetleri ile serbest piyasa Yayınevleri ve muhtelif “sivil örgüt / tarikat”-tandanslı Vakıf
kuruluĢların “Din-ahlâk hizmeti” insiyatif -farklarına göre değiĢik gayeleri doğrultusunda tasavvuf-u Ġslâm
muhtevâlı pek çok “kitap-bröĢür ve CD-DVD gibi görsel probaganda-yayıncılık ki ,tipik pazarlamacılık da
olsa gayet cazip bir hayli te’lifat arasında hazır-okurlardan oluĢan cemaat-topluluklarına hitabeden ne ente
resan-tür “Türkçe Tefsir (*)” açıklamalı kaynak var ! Ancak görebildiğim ve baĢtan sona özelliklerini ince
lediğim “medyatik kiĢiliği bir yana” anlayabildiğim kadarıyla “baĢat”-tercihim , mükemmel‟e en yakın ni
telikte “tercüme-meal” iĢte tek (“el-Kitâb”)hep böyle güzel elfâz-ı vahyin incelik derinliklerince geniĢleyip
bize evrensel anlamlar okyanusuna benzer ritmik kavram mevecâtını gösteren ne eĢsiz söz “mûcize kelâm”
tam örnek kaynak : Kur‟an-ı Kerîm ve Türkçe Meâli / Prof. Dr.YaĢar Nuri Öztürk ,Yeni Boyut-Ġst. 1994;
sh. 8* // Kur‟an-ı Kerîm ve Türkçe Anlamı / Meâni-i Kur‟ân; Celâl Yıldırım , Tercüman G.-Ġst. 1977 (…*)
Kur‟an Tarihi ve Kur‟an hakkında Ansiklopedik Bilgiler ; Osman Keskioğlu (1953) Nebioğlu Yayınevi-Ġst. /
sh. 191 ve 206-217: “Ulûm-u Kur‟an-a dair nice eserler meyanında Hicrî birinci ve ikinci asırdan onbeĢinci
asra kadar tedvin ve te’lif olunan bellibaĢlı tefsirler : … ”)
112
96
107
110
103
113
(3)
(9)
(5)
(4)
(7)
(3)
603603603604 604 604 -
13.
32.
19.
29.
17.
15.
103.
104.
105.
106.
107.
108.
Kur‟an-ı Kerîm‟in orijinal lafzıyla birlikte “terceme-meâl” anlamlarının da daha baĢka akademik çalıĢmalar
yahut değiĢik kitaplar arasında karĢılaĢtırmalı olarak kıyas-ı muhtelif meâl ve tefsir kaynaklarından dikkatle
okunması ve bunun Ģuurundan doğacak inanç coĢkusu ruhsal aĢk-ı Hak‟tan mülhem moral Ģevk-i ibadet
vecdinin huzurunu duyarak içten dıĢa yansıyan nuraniyet “tahkikî îman” neĢvesiyle dolu uyanıĢ Ģühûduna
müĢtak ve müheyya yaĢanması bakımından her fırsatta baĢtan sona âyetlerin akıĢına uygun nice mûcize
bağlamda mülhemâta âĢina akl-ı vicdan namûsunca mâlum metodla bilhassa sibak ve siyakındaki âhenk
ve insicâmın noktacık harf kadar harekelerince de ince nükte ve hatta tarz-ı hattına göre her bir noktasıyla
mânidar letâifince güzelliklerin tayfını gözönünde tutarak bütünüyle doğru kavrayıĢ ve yorumsamalar
ıĢığında rikkat-i dikkatle algılanıp hayatın her safhasına da yansıtılması gerekir.
………………………
Ġslâm-ca inanç öncelik
Taklid değil ille tahkik !
Kur’an-ca Ģart temel bilinç
Emr-i âyet tam içtenlik !
………………………
ĠĢte böyle “selim mantık* kalbin neĢ‟esi!” ilkesince hiç riyâsız içtenlikle öncesi ve sonrası bakımından Kur‟an
âyetlerini orijinal tertibine uygun Ģekilde sırasıyla okumak gerçekten onun eĢsiz mûcize bütünlüğünü kavrama
357
nın temel yöntemi olarak özellikle en baĢta namaz ibadeti içinde nasıl önemliyse onunla baĢbaĢa-“hemdem
mütalâa tarzı” baĢka durumlar için de aynen geçerlidir.
Ne mutlu ve bahtiyar kiĢi ki , iĢte gerçek anlamda tadından nasiplendikçe cezbelenen o “okuyucu” hemen
her fırsatta âyetlerin nazm-ı celîlini nice mazmûn-u ledünnî “ilk nokta” inceliğindeki “ibtidâ belli intihâ !”
( -sonuç baĢlangıçta !) nüktesiyle içten duyarak kavramak ister.Her dem inzâl-i vahy‟in terâvetince kalbin
idrâkine müĢtak. Tam gönlüne mülhem hakikatınca anlayarak îmandaki aĢk sırrına uyanmak niyetinden aslâ
sapmaksızın Hakk-ı mutlak kudreti Sonsuz* bilcümle âlemler Rabbi‟nin nice sayısız mahlukatından bir gûna
abd-i âciz zavallı nâçîzane kulu iken -ne hikmet tevekkülen iykan-ı velâyete yol arar da filhâl gerçek anlamda
Allah dostu olmaya azimkâr ! Kur‟an yolu* Ġslâm huyunca her lâhza kendi mevtini sanki âlemin kıyâmeti gibi
“yakîn”-en yakın görmek ve ruhun Ģuur uyanıklığına ermek cehdiyle emmâre nefsin ıslâhında (Allahü Ekber!)
Rabbi‟ne tam tevekkül hâletine yaraĢan mahviyet-tevazuunca Arzdan ArĢ-ı âlâya mi‟râc-ı salât* derecatının
evc-i bâlâsı mele-i âlâ-i illiyyûn‟a ulaĢıncaya dek hep likaullah* Cemâl-i Cennet burcuna kavuĢmaya can atar
ken bu sûziĢ iĢtiyakla -evet, tek gaye-i visâle erdirecek Kudret ille O! Allah‟ın âyetlerini düĢünerek yaĢamak
tan hoĢnut her ruh-u can gerçek anlamda okuyucu !
Adem‟den kıyamete kadar döndükçe dünya ve bütün Ģu âlemler , Rabbimiz‟in kudret elinde* tek Kudret-i
Mutlaka takdîratından ibaret her Ģey. Yani “inĢâ-Allah” hakikat tam mâhiyet tâbir-i idrâkimizce en anlamlı
sözcük Kamus-u kelimat “toplam meâl” lügat-i nükâttan kinâye öyle bir belli “istemek” ki , (“…illâ-Hû”)
O “Ġrâde-i Mutlaka” ancak Kahhâr Rabb-ül‟âlemîn! ĠĢte tüm insanlık tarihinin tanıklığınca ilmen kanıtlanmıĢ
Ģu minvâl-i âlem mûcize nice gerçek kavramlardan özet duygusal düĢünceyi cezbedici ilm-i hikmet* dünya
larca düĢünsel gerçekler !
Vahyin ıĢığında akl-ı ruha aydınlık bahĢeden nur-u Ģuurca açık kanıt değiĢmez Hak-hakikatın en yüce beyanı
ve en son kitab-ı hitabı Kur‟an! Bu Ġlâhî Kelâm‟ın en son nükte-i hikmet tam mâlum “zübde-i âlem” mahzâ
Adem‟den beri hitâmına dek intikal ettirilen “nur-u nübüvvet” mûcizesiyle müeyyed seçilmiĢ ve mücehhez
gönderilmiĢ “Seyyid-il‟mürselîn” Muhammed-ül‟Emîn Aleyhisselatü vesselâm* emr-i âyet Din-i Ġslâm‟ın
en son Nebîy-yi mübelliği iĢte cümle âlemlerin efendisi zaten âhirzaman nebîsidir O! Risalet burcunun evc-i
bâlâsında ve mi‟râc*yolculuğunun sidre-i müntehâsında ruh-u Muhammed‟in nuru. O “Nur”-u yektâ âlem-i
ruhaniyette “ilk” ve âlem-i cismaniyette en “son” ufuk peygamber* rüchaniyetine mahzar o zattan baĢkası
değil. ġu dünya ufkundaki “insan-ı kâmil”(*)mânâ-yi muhtevânın mârifet(-ullah)güneĢi* mesabesinde engin
muhabbetiyle ruhları aydınlatan eĢsiz örnek emsalsiz sâfiyet(*)gerçek en yüce, en ideal Ģahsiyet! Ġlâhî vahyin
mübarek “femm-i muhsin” diliyle tebliğinden ibaret Kur‟an öyle muazzam bir kitap ki , hâsılı gerçek insanlık
kavramını açıklamak için baĢvurulacak ilk -“kök kaynak” ve de her bakımdan aklın tam iknâına ve kalbin
itmi‟nânına uygun cevap aramak konusunda bir baĢkasıyla asla kıyaslanamaz üstünlükte eĢsiz referans söz*
“zamir-i meram” mahzâ O! O zat bizzat lügat-ı irfan nur-u kemalâtınca âlemlere rahmet-Habibullah*ki , iĢte
bu mûcize eser-i vahy-i Hak Kitab‟ın referansıyla (Bkz. Kur‟an-ı Kerim ve Türkçe Meali , Prof. Öztürk ,
“Karma Ġndeks”-Rahmet* / Tek Ģu âyet bile en mücmel beyan: 21*107. “Ve mâ erselnâ-ke illâ rahmeten
li-l‟âlemîn” – Ve biz seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik. // 108. De ki: “… Peki siz Müslüman
lar mısınız ?”/ Sibak ve siyakınca anlam akıĢındaki ilginç bağlamlarıyla anlamak için okumak Ģart!) demekki
iĢte O zat-ı müctebâ “âlemlere rahmet” tekmil hayatında hakikaten “mekârim-i ahlâk” bakımından ruh ve
beden dengesini biribiriyle tam özdeĢ anlamda örtüĢtüren “sîret-i Nebî (*)”ifâde-i Ģahsiyet bütünlüğüne göre
cümle aktâb-ı ins ve cinne (cinlere de) önder. Rabbanî sîret-i sûrette her ruh ve Ģuur rüĢdünün ekmel temsilcisi
“rasûl-üs‟sakaleyn” O! Velhasıl bilcümle mükevvenatın nükte-i (“levlâ-ke…”) Ģeksiz en yüce efendisi Sevgili
Peygamberimiz Muhammed Aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz‟e Allah-ü Teâlâ‟dan vahyolunan en son Hak
Kitab-ı Mübîn ve Allah-ü Ekber Rabbimiz‟in “mûciz söz ve beyan” hitabından ibaret Kelâm-ı Kadîm* muhte
vâ-i vahyin nice “muhkemat ve müteĢabihat” tamamen sahih hatt-ı meânisiyle elfâz-ı müsellem / mûcize-i
mükerrem ve mübarek Kitâb-ı Hak‟dır Kur‟an! Nükte-i “Hâtem …” Muhammed Mustafa‟ya hitab-ı Rahman!
358
Ansiklopedik genel bilgilendirme ve bazı detay / ayrıntı inceliklerle ilgilendirmeye özendirme açısından pek
ilginç birkaç bilgi kırıntısı örnekleyerek kısaca Kur‟an-ı Kerîm hakkında muteber te‟lif ve terceme neĢriyat /
temel kaynak kitaplara okuyucuları yönlendirmek amacıyla önce baĢtan sona umum muhtevayı tanıtmak bakı
mından yeterli olmasa da gerekli izah hususâtından bir nebzecik olsun onun sair kitaplara nazaran tamamen
farklı özelliklerindeki güzelliklerini gösterecek bir kısım bilgiler seçerek kimi âyetler referansınca açık kanıt /
tam mûcize O ki , Ġlâhî vahyin nükte-i nur ruhunu biraz sezdirmek ve bu noktada daha derin düĢündürmek /
kavrayıĢ Ģuur ruhunu derinleĢtirmek için hemen uygunsa öncelikle Ģunu bilhassa belirtmek isterim iĢte (2*2.
“Zâlik-el‟kitâbü lâ-raybe fiyh(*) hüden li-l‟müttekıyn” / ĠĢte sana o Kitap! KuĢku , çeliĢme , tutarsızlık yok
onda. (*) Bir kılavuzdur o , korunup sakınanlar için.) Ne ki Kitabullah‟ın vahy-i metlûv*Hak kaynağına inanç
ve bağlılık gerektiren “Kelâm-ı Kadîm” mûciz söz vasfı hem ruh-u meâni-i mübeccele hem de hurûf-u elfâz-ı
müĢekkele bütünlüğündedir. Nitekim (Bkz. Kur‟an Tarihi / sh. 191-193) Tamamı : 605 sayfa , 30 cüz , 114
sûre ve 6236 âyetten ibarettir. Bu muhteviyatta toplam: “77.934 kelime, 326.048 harf, ayrıca 744.840 hareke
(seslendirme iĢaretleri) ve 156.681 adet nokta* mevcut.” / Tıpkı buna benzer teferruat tarzı malûmat arasında
önemle ele alınan noktalardan en dikkat çekici nitelikte örneklerin bazısı da Ģudur: (“… en uzun sûre Bakara
(286 âyet) ve en kısa sûre ise Kevser (3 âyet)” ve de “… en uzun âyet , sûre-i Bakara‟nın sonuna doğru “âyet-i
müdâyene” ve en kısa âyet de Ve-l‟fecri ,Ve-d‟duhâ âyetleri.”) olup, Kur‟an ilk harf noktasından sonra hemen
ikinci ya da aynen yine en son harf-in nüktesine kadar sayısız hikmet incileri ve mârifet incelikleriyle dolu
olduğunu açıkça akl-ı ruha ve nazar-ı Ģuhûda gösteren eĢsiz mûcize ve hak vahyin kanıtıdır. En baĢtaki ilk
sûre-i Fatiha‟nın hem-en ilk âyeti (1*1.“Bismillâh…”) diye baĢlarken en son Nâs sûresi‟nin nihayetindeki Ģu
Ģuur-u ruhta ağır “sakaleyn” iki bedensel varlık kavramına haiz sorumluluk taĢıyan cin ve insanlara vurgu
yapan kelimelerle (“min-el‟cinneti ve-n‟nâs”) diyerek sonuçlanması da aslında açık hakikatınca akıllar almaz
ve havsalaya sığmaz anlamlar taĢımaktadır.
(Bkz. Yeni bir anlayıĢın ıĢığında KUR‟AN TEFSĠRĠ / cilt 1, sh 65 : “Fatiha Suresi / … Yalnız Allah‟a kul
olmak ve yalnız O‟na sığınıp yardım dilemek , Kur‟an-ın hem baĢlangıcı , hem de sonudur. ĠĢte insan gön
lünün açılıĢ kapısı da , kapanıĢ kapısı da budur. Allah ile baĢlayıp Allah ile bitirmek , yazı iĢi değil gönül
iĢidir. Fatiha suresi gönüllerin hem açılan , hem de zaferden sonra kapanan kapısıdır.”)
Böylece Kur‟an-ı Kerîm‟in ilk ve son harflerinin biraraya getirilmesiyle oluĢan (Be-S: Yeter!) öyle anlamlı
bir sözcük ki , iĢte bu kelime hakikaten çok mânidar bir nükte ve pek derin içerikte espri (Bkz.Kur‟an Tarihi /
sh. 80) göstermekte ve baĢtan sona muhtevânın bütünlüğü hakkında her türlü bilimsel değerlendirmelerin
sonuçlarına göre söylenebilecek en son sözü de en veciz vurguda tam ifâde etmektedir. Aynen bunun gibi bir
baĢka açıdan görünen nice espriden söz etmek ve kaynak eserler ıĢığında açıklamalar getirmek de mümkün.
Ancak buna benzer detayların ilgili kaynak kitaplardan araĢtırılması ve konuların doyurucu izahatla vuzûha
kavuĢturulması daha uygun olur. Biz burada bazı değinmelerle yetinmek istiyoruz. Zaten Kur‟an hakkında
sağlam bilgilere dayanmak ve ilmî dirâyet haddince konuĢmak aklın emr-i vicdan gereği ve ruhun edebi‟dir.
ĠĢte bu edebi öğretir Kur‟an !
Nitekim en sonundaki “Felak ve Nas”diye adlandırılmıĢ Ģu her iki sûre de son kez açıkça vurgulayıp bilhassa
uyarmakta aldatıcılara karĢı nefsinin zaaflarıyla mâlûl insanı. Gerek büyü ve sihir olayından , gerekse cinlerin
ve cin gibi insanların gizli / sinsi tuzaklarından Allah‟a sığınmayı önermekte özellikle insanın ruhsal yapısını
ve aklın sağlığını içten sarsıcı her hastalığın baĢlıca nedeni olarak beynin ve kalbin maraz zaaflarına ya da
moral bozukluğuna bağlı psiĢik takıntılardan kurtarmak yani iç benliği bu kabil vesveselerden arındırmak için
net tedavi “psikiyatrik” çâreyi iĢte Ģöyle göstermekte veya daha açık / doğru ifâdesiyle nefs-i beĢerin her türlü
kötü telkin , cinnî teshîrat tesirinden dolayı iç ve dıĢ dillerin nice vesveseli nefeslerinden yahut üfürükçü hilebaz
sinsi-yobaz desîse Ģerlerinden ancak Allah’a sığınmak‟la kurtulacağını öğütlemektedir.Bu esprisiyle en son iki
sûre-i Kur‟an nitekim “muavvezeteyn: iki sığınma” diye adlandırılmıĢ ve böyle anılmaktadır.(Bkz.Feyizler-8)*
Hem lafzıyla hem de hattıyla Ġlâhî vahyin ruhunu yansıtan nazm-ı Kur‟an ancak “Kitab-ullah” ki , ilim ve sanat
cihetiyle müĢterek esaslarında bütünleĢen hususiyetlerine bakınca her ne kadar harf hecelerinden müĢekkel
359
lâfızlardan ibaret tamamen Arapça sözler olarak görünse de “fem-i muhsin” ağızlardan anlam edasına uygun
sedanın farkına ve mûcize vasfına âĢina rikkat tam haĢyet-i kalbiye hâletindeki vicdan idrâkiyle dinlerken nasıl
cezbedici terâvetiyle seslenmekte âyetler ruhumuza sanki yeniden inzâlini hissettiren* eĢsiz selâset mesajının
mûsikîsiyle o an. Anlam örgüsü “elfâz”-ın hattıyla da hem-âhenk güzel lisan bütünlüğü bakımından Kur‟an-ı
Keriym mûcize her bir harfiyle esasen canlı nükte “hece hüceyratı” içerik her âyetiyle de her türlü Ģerlere ve
Ģerirlere ya da korku ve olumsuzluk üreten kötülüklere karĢı sürekli içten uyarıcı ve aklın yolunu aydınlatıcı
mesaj! Tamamen Allah‟a sığınmak anlamında “istiâze” esprisiyle her bakımdan koruyucu duâ mecmûu okunan
lafzın anlam çağrısında bütünleĢen sistematik kitab-ı kâinat tam meâl-i mefhum manzûmesi Ġlahî vahyin kanıtı
ve bu hakikati içten duyarak kalbin nazm-ı nabzınca anlamak için inanarak okuyan her ruhu büyüleyen eĢsiz
söz sanatı! Usûl-ü Hadis “metodoloji” ilminin belirlediği kriterlere göre dikkatle bakınız, hakikat tam mûcize
“tehaddi-i Kur‟an” âyetlerinin mervî hadislerden yani Peygamber Aleyhisselâm Efendimiz‟in kendi sözlerinden
nasıl kolayca ayırt edilen nitelikte “eĢsiz söz sanatı” Ġlahî vahyin üstün özelliklerini açıkça anlayıp baĢtan sona
akl-ı selim*müdrik gönlümüze sezdirici farkını göreceksiniz. Zaten nice “ehâdîs-i Ģerîfe” müdevvenatından seç
kilenen ve bizzat Resulüllah Efendimiz‟den nakledilen alelekser duâlar, doğrudan âyetlerin lâfzını iktibas veya
dolaylı üslûbuyla âyetlerin ruhundan mülhem meal ve tefsir anlamlarını ihtiva etmektedir. Zira (“Hulukuhû elKur‟an!”) rivayetince Efendimiz Aleyhisselâm‟ın “mekârim-i ahlâk” hayat tarzının özünde her türlü ruh hâlinin
izdüĢüm göstergesi gibi iç dünyasından dıĢına yansıyan bedensel tavrıyla uyumlu bütün huyları , içten duâlarıyakarıĢları da Ģüphesiz Kur’an irĢadından ibarettir.
(Bkz. 23*1-10. âyetler ıĢığında , Prof. Hüseyin Algül‟ün ilgili âyetlerden mülhem maddeler halinde sıralayıp
açıkladığı tesbitler! Samanyolu TV*25 Kasım 2001“Ġftar Zamanı” proğramı-misâl; medyatik canlı sohbetler!)
BaĢlıca (“muhkemat / ümm-ül‟Kitab”) ahkâm esasları yanında ayrıca (“ve uharu /müteĢabihat” Bkz. 3 / 7*)
te‟vilâta müsâid kategorideki Kur‟an âyetleri hakikaten çok riskli yorumlara açık kavram alanlarında iç-içe
incelikler ve semantik boyutlar içermektedir. Muhkemat’tan sapmak ve MüteĢabihat’a dalmak yani inanç
esaslarını gözardı edip de ayrıntı yorumlara yönelmek hem maraz “septik” bakıĢ tutumu hem de aklın ve kalbin
en korkunç tehlike yolu ve en karanlık uçurumudur. Çünkü aklın açmazlarına sürükleyen kader problemi‟nin
en çıkmaz yolu , iĢte bu tutum müteĢabihat yorumsamalara dalmaktır. Zihinsel kavramların kaygansı zeminlerin
de nice kaypak te‟villerin ardına düĢmüĢ Ģuursuz zekâ atraksiyonlarına mübtelâ kafalar / zihniyetler hakkında
Ģu âyet gayet açık röntgen: ( “Fe-emmellezîne fî-gulûbihim zeyğun fe-yettebiûne mâ-teĢâbehe min-hü …* ” )
anlamınca kötü kalbli ve hasta ruhlu bozuk mizâcların heves duyduğu bu hassas konularda Ģiddetli uyarılarla
Kur‟an daima muhkemât‟ın önemini vurgulamakta ve baĢtan sona bütün muhtevâsıyla Allah‟a sığınmayı öğre
tici metodunun özünü doğru kavratmayı da amaçlamakta. Bu yüzden Kur‟an âyetlerinin total bakıĢla yani
bütüncül anlayıĢla ancak kendi metodunun özgün kriterlerine göre yorumsamalar çerçevesinde açıklamalara
uygun olarak kavranması elbette çok önemli. Özüyle ve bütünüyle Kur‟an-ı Keriym hemen en baĢtaki “ilk
nokta” nüktesi (“Bismillah …”) hep “Allah adıyla …” baĢlamaya ilk çağrı ve en son sûre-i “ihlâs” ile “muav
vezeteyn” ise son uyarı anlamının açılımından ibaret. Ġlk sûre Fatiha‟nın ilk kelimesi “hamdele” gereği en son
sûrenin son iki kelimesi de “cin ve insan” realitesinin en püf noktasını vurgulamakta. Demekki “hamd” Ģuurlu
“hamdele” özünde “salvele” ruhunun edeb, irfan ve idrâk kabiliyetine uyanmak için çırpınan kalbin mevecât-ı
dem* her-dâim mahĢere müheyyâ yakarıĢınca sekînet-i îman nuruyla Allah’a sığınmaktan ibaret hakikaten.
ĠĢte Kur‟an bu Ģuurdan yoksun nice Ģer-Ģirret Ģirk-Ģirket fesât fasetası detaylarıyla karakteristik kategoride birey
sel ve sosyal benlik kumkuması nifak ve inkâr riskini daha ilk sayfalar muhteviyatında açıkça kınayarak sorgu
lamakta. Didaktik diyalektik metoduyla baĢtan sona iman ve inkâr ayrımının gerekçesi olarak her nefsin içten
duyduğu özbenliğindeki varoluĢ gizemince pek ilginç ve çok enteresan diyaloglar hâlinde beĢer ruhunu uyarıcı
“iç dil / içgüdüsel monoloğ” üslûbunun hikmetine uygun yaradılıĢ muammâsını da açıklamakta.
Ayetler ve sûreler arasında acâib-ül garâib* boyutlar tarzınca mânidar anlam bağlamlarına nazaran her harfiyle
de canlı nükte , Ġlahî mûcize ve emsâlsiz kelâm hakikatini içten ve derinden kavratıcı nice gerçekler sergileyen
Kur’an , giderek geliĢen bilimsel veriler içeriğindeki incelikler ıĢığında derinliğine incelendikçe, gerçekten
360
daha baĢka sözlerden tam anlamıyla farklı ve eĢsiz üslûbuyla “vahy-i metlûv” muhteviyatta Ģeksiz Allah kelâ
mı‟dır. Ona inançla aklını ve kalbini Yüce Rabbi‟ne teslimiyet tevekkülünce açık tutarak içten müĢtak kavra
yıĢta okuyan herkes bunun doğruluğunu bütün ruhuyla duyacak ve ruh-Ģuuruyla da açıkça anlayacaktır. Zira
âyetler açık gösteriyor ki , iĢte beĢer ruhunun en temel bilinç ekseni inanç ve ibadet irâdesine yönelten niyet /
istek ve kavrayıĢ Ģuurunu lûtfeden ve irĢâd-ı Kur‟an yolunun nur-u hidâyet tecelliyat-ı kerametine erdirici id
râk /gönül huzuru veren ancak Rabbimiz Allah Celle Celâlüh! Hakikat-i “tevhid” Din-i Ġslâm‟a giriĢ* Ģart-ı
imânımız ve Ġslâmca Allah‟a bağlılık akîdemizin formüle ibâresi Kelime-i Ģehâdet‟te gayet açık ifâdesiyle
(“EĢhedü en-lâ ilâhe illallah ve EĢhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh !”) diyerek vurgulanan “abdü
-hû” realitesine göre, hiç Ģeksiz Allah‟ın “kulu ve elçisi” son peygamber Hz. Muhammed(as)‟in diline uygun
nazm-ı Kur‟an lisanen Arapça. Ancak kelâm-ı münzel / münezzel lâfızlarının ve anlamlarının mûcize vasfı
bakımından bitteĢbih (Bkz.Din‟de Reform , Kemal Edib Kürkçüoğlu ,Türkiye Diyanet Yayınları) “Rab‟ca(*)”
denecek kadar farklı hususiyette olduğu da daha net anlaĢılmakta bilhassa içten duyarak tam anlamaya müĢtak
“kırâat-i idrâk” Kur‟an okurken yahut dinlerken hem mestâne-hâletteyiz zaten.
Kimi âyetlerin birlikte veya ayrıca sayılıp sayılmamasına sebep teĢkil eden “secavend alâmetleri” yani ayet
lerin anlam bölümlemesi için söz arasında ya da sonundaki durak iĢaretleri , toplam âyet sayıları hakkında
muhtelif ifâde-i tâdat zuhûruna yol açmıĢtır. Nitekim yurdumuzda veya baĢka ülkelerde basım ve dağıtımı
yapılan çeĢitli hatt-ı Mushaf nüshalarına dikkat etmek , hiç yanlıĢsız ve noksansız olması gerektiğini bilerek
kesinlikle önce bu hususta tam titizlik göstermek her müslümanın ilk görevidir. Ayetlerin toplam sayısı :
(6236) iken meselâ Allâme ZemahĢeri‟ye göre (6666) yahut Ġbn-i Abbas‟tan rivayetle (6616) ve daha baĢka
bazı müfessir müctehid din ulemâsının reyine atfen veya bu genel ifâdeler dıĢında bunlara mümasil bazı riva
yetlere istinaden baĢka sayılar belirten görüĢlerle ilgili detay “Ģu kitap ya da bu kiĢi gibi” irdeleyici iddialar
dan ibaret örneksemelerin hepsi de esasen “Ģu veya bu kadar mecmû-u âyât” diye nakledilmektedir. Husu
siyle “secavend” durak iĢaretleri ve umumiyetle buna benzer mahiyette değerlendirilen “mukattaat” yani
“her biri bir kelimeye delalet eden harfler veya tamamlanmamıĢ cümleler (abréviation-)kısaltmalar ” hakkında
bazı ulemânın farklı anlayıĢlarından kaynaklanmıĢtır bu durum. Yoksa Kur‟an bütünlüğünü oluĢturan asıl
muhtevânın dıĢında hiçbir ilâve veya noksanlık sözkonusu değildir. Zira Kur’an öyle yüce bir kitap ki , (2*2.
ĠĢte sana o Kitap! KuĢku ,çeliĢme, tutarsızlık yok onda. Bir kılavuzdur o, korunup sakınanlar için.) içinde /
içeriğinde “reyb” bulunmayan tamamı bakımından hep aynı olup, baĢkaca hiçbir görüĢ ve iddiaya uymaz /
uyarlanamaz. Bunun dıĢında farklı biçim ve muhtevâya da dayanmaz yahut tamamındaki insicâm-ı muhteviyat
doğruluğuna aykırı Ģekilde yorumlanamaz. Zaten her türlü Ģüphe ve tereddütleri bizzat tam cevaplayan da
ancak Kur‟an âyetleridir. O asla değiĢmez ve değiĢtirilemez de ! Çünkü onu inzâl buyuran da , koruyan da
Allah‟tır. (Bkz.15*9. “Ġnnâ nahnü nezzelna-z‟Zikra ve innâ lehû le-hâfizûn”) Tabiattaki Ġlahî yasaların fıtrat
garîzası da açıkça gösteriyor ki , (6*34. “… ve lâ-mübeddile li-kelimâtillah” / Allah‟ın kelimelerini değiĢtire
cek hiçbir kuvvet yoktur.) zaten gözönünde tabiat determinizmiyle cârî kanunlar. Ayrıca (Bkz.Kur‟an Tarihi /
sh. 157: Kur‟an , hem yazılı hem ezberde olduğundan onun tahrîfe uğramasına imkân yoktu. Ebû Bekir zama
nında “ bir cilt hâlinde cem‟olunan Kur‟an” hk. / Ģöyle diyor Ġmam Mâlik : “ Ebû Bekir, Kur‟an-ı (kitab-ı
mücelled*)kağıtlara cem‟etti. Bundan daha açık söz mü olur ?”) açık gerçek ortada , fazla söze gerek yok !
Ve sözün nihayetinde yine belli ki , isimler terceme edilmez ve asıl lafzıyla aynen kullanılır. Ayetlerde geçen
Ġlahî sıfatlar ve esmâ-i Hüsnâ gibi esasında Kur‟an sûreleri‟nin de orijinal isimleriyle tercemesiz kullanılması
yahut maruf telaffuzuyla söylenmesi daha doğru ve uygun olsa da meâlleri bakımından da anlaĢılmasında elbet
te fayda var. Zira sûre adının bile anlamına aldırmaz zihniyet (!) tam meâline de böyle ilgisiz davranıyor. Bu
yüzden Kur’an , Allah vahyinin mesajı iken hiç anlamadan sırf lâfzen duâ kitabı olarak algılanıyor ve efsûnlu
söz sedâsıyla okuyan ve dinleyenlerin ruhunda uyandırdığı duygusal hazzın coĢkusundan ibaret kalıyor.Oysa
baĢtan sona anlam mesajıyla aklı iĢletmek /gereğince düĢündürmek konusunda âyetler ne kadar çok ve uyarıcı
çağrılarla açıklamalar veriyor. Okumayan ne bilir ve Meâl-i Kur‟an mesajından nasıl anlar ruhuyla anlamaya
yatkınlaĢmayan yoz zihniyet tam yobaz mizac ?! Yukarıda sûreler hem sayfalarına hem nüzûl ve normal sırasına
ayrıca toplam âyet sayılarına göre en baĢtaki sıralamasıyla da gösterilmekte ve böylece daha yakından tanıtmak
amacı gözetilmek suretiyle önce bu bilgileri her okuyucunun gözönünde tutması da istenmektedir. Sanırım
361
mensur ve manzum muhteviyatın nükte-i idrâk konusu Ģu Ģiirleri okurken de buna hak vereceksiniz zaten .
ġĠĠR KAYNAĞIM
-Okuyucu‟ya !
1.
Hep içime gömdüm acılarımı
DıĢımda ağlayan gözler “iç dil” mi ?
Allah‟a adadım yalnızlığımı
ġiirim “celvette halvet” değil mi ?
2.
Mesnevî‟nin Özü (sh. 847)Hakk*
Hak kalbin nabzında bak !
Salt Ģiirsel hakikat
Allah‟tan ilham ancak !
3.
(“Gönlüm , bir ev ya da bağ ;
Gözüm , buluta benzer !
Mum ağlar , ev ıĢılar ;
Bulut ağlar , bağ güler !”)
4.
Ġlahî rahmetten ben bir damlayım
Acılarım bile sevinç gözyaĢım !
Ruhumun derinliklerinde yalnız
Ümitle korkunun kıskacındayım !
O derin yalnızlıkta yine yalnız
Bırakın dokunmayın , ağlayayım !
5.
Etik üslûp didaktik poetika
Bu yüzden ilk ithaf* Okuyucu‟ya !
(“ġu sözün dıĢında hayır yok baĢka :
Ya öğren ve öğret, tek dinle ya da !”)
Var düĢün ne tuhaf “iltifat” yoksa
Hem söze ne hâcet, göz net okusa !
Hikmet ne arar basiret bağlansa
Ömrün neye yarar “mârifet” sussa ?!
Ġstek tek öz kudret “illâ-Hû!” var ya ,
ġu kalem ne yazar , “kaynak” kurursa ?!
6.
O öyle hep var ki hiç yoktan farksız
Vuslatı hasrette aramaktayım !
Her iki hâl arasında hilâfsız
Sanki ne varlıkta ne yokluktayım !
Her üç “yakîn” mertebesi hicapsız
En uç sınır nokta en son burçtayım !
En güç sırrın izahı da imkânsız
Ruh “hecesiz gerçek” ben lâfzındayım !
Rabbim ne zor nice süâl cevapsız
Ġntihâsız zaman girdabındayım !
“Hiç en-der hiç” çok “terk-i terk” makamsız
Ehl-i dil* kim rindâne sırdaĢıyım !
362
Ey yârenler hep bir kök öz kardaĢız
Yol bu minvâl iĢte böyle yalnızım !
Biliyorum hiç umursamazsınız
ġuur ötesinde Ģiir kaynağım !
7.
Söz lâtif hafifçe biraz açalım :
Nice nükte hâvi Kur‟an nasları !
Sayıca tek örnek “otuzbeĢ” âyet
(“Hâ …”) sûre-i Ahkaf / kum yığınları !
Tek tek pek hoĢ gayet sonsuz iĢâret
(“Mîm”) de dur , ne eltâf ruh aydınlığı !
Say-dur adedincek bitmez nihayet
Ne sâfî muzâaf gök ıĢınları !
Boyasız teressüm gözler renk-âhenk
Zevk gönlümcek tek Rabbim‟in sanatı !
ĠĢte nice echel kör beĢeriyet
Kalben bak tam berrak Kur‟an aynası !
Ey cehl-i mürekkep gör nice ibret
Bu nur “ayn-ül‟hayat” anlam kaynağı !
Künh-ü mahĢere dek söz güncel demek
ġu (Esrâr-ı Hodî*) ne yüzkarası !
(Bî-hodî*) der-demez Ġkbâl* gülecek ,
Ne içkin okur ruh ilk aĢkın çağrı !
Daha nicesi hep muhtemel niyet
Oku-bak “Âdiyat” net son uyarı !
Din-i Ġslâm âhirzaman tek ümmet
Nice yüzleĢecek Güzel Muhammed(*)
Ayetler Rabbim‟in canlı mesajı ,
Tam “yüzondört ”-sûre Hak referansı !
………………………………………
Ayetler Rabbim’in canlı mesajı ,
Tam Mushaf-ı Ģerif Hakk’ın kitabı !
NÜKTE-Ġ TEFE’ÜL / ARAYAN MERAK !
BaĢtan sona Kur‟an (Bkz. Kur‟an Mûcizeleri / sh. 23-26 : “Kur‟an-ın matematik mûcizesi !) öyle eĢsiz mûcize
ki , Kelâm-ı Kadîm‟in nur-u meâni ve elfâz-ı vahyi bakımından emsâlsiz derece doygun muhtevâsıyla Ġlahî
rahmet tecelliyatına ayna gibi içten açık gönlümüz için Hak aĢkınca “hakikat” tek Allah‟tan “Nur / ıĢık” gerçek
söz sanatı ve eĢsiz yücelik kanıtı ! Her mertebe Ģâirane ilhâmın sanat kaynağı !
Evet; her evsafta Ģiir ve sanat tam manasıyla Allah‟tan mülhem “mârifet” değilse nedir ruh-u sanatın sırrı ve
var mı bu Ģuur olayı tarz-ı insiyakınca “iç dil” iĢtiyakından baĢka izahı ? Nitekim memba-ı ruh ve Ģuur-hâletten
kinaye “uykusuz rüya” misâli insiyak-ı iĢtiyaktan ibaret. Tarz-ı tefekkür-rindane her Ģimdi bir remz-i “iykan”
nabz-ı teheyyüc-can ne güzel nazm-ı dem ! Madem mülhem marifet keĢf-i sanat dâhiyane keramet keyfiyette
efkâr-ı insan ve elfâz-ı lisan namına hiss-i ilhamın da aklen son sınırı haddince Ġlahî vahyin nur ruhuna açık
hüccet.Tabiatta nice iç içe âlemlerin derûniyet verâsı her varlık renk-âhenk gökler gibi berrak ve güneĢ kadar
parlak. Zaman akıĢında periyodik gece ve gündüzler sayısınca.Tarih hakikatinin nüktesi iĢte yeryüzü katman
larında alt-üst gömütleĢen nice uygarlıkların fosil birikimi ilimler ıĢığında. Naklen tevârüs sırrına nazaran
mûcize evsafın nükte-i idrâk kadarcık farkını açıklayan nice anlam açılımlarıyla.
363
ĠĢte örnek Kur‟an-ca açık hakikat! Doğal fıtrat-ı Ģuûnat gözönünde. Kalbin sırr-ı sünûhatınca da gönlümde.
Elvan-ı revnak kavramlarıyla. Ancak Hakk-ı Teâlâ Allah (c.c)adına “hakikat” tek Rabbim‟in vahyini kanıt
layan nükte-i idrâk kadar ruhsal ilham tam tarz-ı Ģuûrunca konuĢmakta. Aç anlamak için bak , Kur‟an nasıl
bir kitap baĢtan sona tefe‟ül tarzınca arayan merakla okusan da aklın her süâline cevap ve kalbin nice emrâzına
Ģifâ bahĢeden eĢsiz söz mûcizesi iĢte her noktasında sayısız nükte-i “tehaddî-muhteviyat” öyle letâif var ki ,
içten hissettirir Rabbimiz zaten tek kabza-i Kudret (“…illâllah”)hep gönlümüze hitap! Bütünüyle be-her sûrenin
âyet toplamı bakımından tek sûre-i Ahkaf farklı sayıda misâllerden nümûne (35) âyet. Meselâ sûre-i Âdiyat
tertiben (100) ve nüzul sırasıyla da (14) iken , nice “ebced” hesabınca “ilm-i cifr ve câmia” te‟vîl-i adedlerden
kinaye “Hurûfî-lik” hurâfatına sapmak veya saplanmaksızın buna benzer letâif-i Kur’an dikkate alınırsa
anlamlı iĢaret (100 / 14) tarz-ı tâdat daha baĢka tevâfuklar arasında tenâsüb arayan bakıĢlara nazaran mânidar
rumûzat telakkiyatınca acaip pek çok nükte arzeder.Toplam (114) sûre / bölümden ibaret Kur‟an ve içindeki
(6236) âyetler bakımından bütünlük gösteren en temel asal sayı niteliğince sayısal Ģifre “Kur‟an matematiğinin
temel asal sayısı: (19)”çok anlamlı biçimde teknik-kompütür hesaplamalarla belirlenmiĢtir. Artık baĢkaca
ayrıntıların nüktelerini de doğrudan veya tarz-ı tefe‟ül bazı sayfalar açarak Kur‟an-ı Kerîm meâl ve tefsirlerinin
ilgili kaynaklarından araĢtıran her meraklı okuyucu , tam meramınca anlam ve uyarılara muhatap bulur ruhunu
vesselâm. (Bkz. Feyizler-8: Tuzaklar ve Uyarılar, Musa Özdağ , Kutlu Bilgi AraĢtırma ve DayanıĢma Derneği /
Büyük ÇarĢı ĠĢ Merk. No.9 Kastamonu (Telf. 0366 2120612*)Toplam: 484 sayfa. / Fevkalâde enteresan eser !)
Bilelim ki , iĢte bu konuda (Bkz. Star Gazetesi , 4 Ocak 2002 / sh. 6: Günün Yazısı ,YaĢar Nuri Öztürk; “Âkif‟i
yeniden keĢfetmeliyiz!”) merhum M. Âkif‟in Ģu uyarıcı nasihatı da (Safahat / 2. Kitap: “Süleymaniye Kürsü
sünden”) sûre-i Yâsin (36*69-70) âyetince gayet haklı ve zira bu hükm-ü beyan tam ruh-u Kur‟an nassıdır :
(“ĠnmemiĢtir hele Kur‟an , bunu hakkıyle bilin ;
Ne mezarlıkta okunmak , ne de fal bakmak için!”)
Ancak kasd-ı mahsusunca önceki ve sonraki mısra’lar da Ģöyle:
(“Ġbret olmaz bize , her gün okuruz ezber de !
Yoksa , bir maksad aranmaz mı bu âyetlerde ?
Lafzı muhkem yalınız, anlaĢılan , Kur‟an-ın ;
Çünkü kaydında değil , hiçbirimiz ma‟nâ-nın !
Ya açar Nazm-ı Celîl‟in , bakarız yaprağına ;
Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına !”)
………………….
(“Bu havâlidekiler pek yaya kalmıĢ Din‟ce ;
Öyle Kur‟an okuyorlar ki , sanırsın Çince !”)
Tam meâl ve tefsiriyle anlamak konusunda sibak ve siyakındaki ilginç vurguların nabz-ı nazmınca anlam
akıĢına uyarak ve kalben uyanmak için içten duyarak okumak , hem manâ ruhuna varmaktır hem de elfâzın
huĢûu ruhumuzu sarıp sarstıkça coĢkulanmak !
Konuya iliĢkin bir not: Daha birkaç gün önce Samanyolu (STV) 2007- Ramazan içinde Fethullah Hoca
Efendi‟nin “Sohbet-i Canan” proğramında Akif‟in bu mısralarını yorumlayan beyanları bizzat kendi
ifâdesiyle hem çok kesin bir uyarı hem de keskin netlikte ĢaĢırtıcı bir üslûp ortaya koymakla hakikaten
ne denli liyâkatli bir irĢad ehli / ilâhiyat-din adamı* olduğunu da takdîre Ģâyan tarzda Ģahsına mahsus
samimiyet tavrınca açık göstermiĢ oldu son kez sû-i zannına aldanan ya da aldatılan bazı cühelâya da
farklı bir cevap ! Bunu anlamak ve açıklamak isteyen lütfen kendi istifsarınca araĢtırsın kaynağından !
GĠZLĠ KAMERA
Tam anlamıyla iĢte gözaltındayız her an !
364
(*)
Öz nuruyla mücellâ gönül gizemli ayna ,
Hak aĢkıyla niyazkâr bülbül tek Gül‟e hayran !
Gök ıĢığıyla gözler içten gizli kamera ,
Varsayımıyla ömür son yarım nefeslik can !
1.
Bilse insan özünü açıklar hikmetince
Duysa Kur‟an sözünü doğrular içten içe !
Oysa ne hazin kader künhünden habersizce
Ey insan (“eyne-l‟mefer”) ruh bedenin içinde ?!
YaĢarken ömrün kadar rızkın ecelin Ģifre
Ölümden sonrası var , döneceksin Rabbine !
2.
Yol hemence mahĢere belli günler geçtikçe
Hâl böyle iken bile düĢünmezsin kendince !
Nice gerzekçe hüküm “insana saygı” diye
Ne zâlimce tehakküm onun değerlerine !
MahĢer gerçek , değilse hayatın anlamı ne ;
YaĢamak-ölmek niye yer ve gök derinlikte ?!
Gece-gündüz mevsimler her ruhun sezgisiyle
Gözönünde âyetler “yolun bilgisi” iĢte !
3.
BaĢlarken ilk “Bismillah” hâlis niyetle içten
Ġnandım bi-iznillah iĢin sırrı “ibâdet”
Dilin teshir gücünü sözcüklerde ararken
Bildim (“Bazı söz sihir, kimi Ģiir de hikmet !”)
Ledünniyat zevkine erdim de himmetiyle
ġiir Ģuurdan öte duydum elhamdülillah !
Ġnandım ve hissettim kalbimin idrâkiyle
Anladım her benliğin yüreğinde Allah var !
Ne haddime söz etmek “lâ-yüs‟el” hikmetinden
Nice nâdan Ģiirle hâzâ kerâmet taslar !
Ayet âyet gülümser her yüzleĢtikçe Kur’an
Ruhta gerçek büyüsü tam yansıdığı kadar !
YaĢamak ilk bakıĢta âfâkî görünse de
VaroluĢtaki anlam sanki enfüsî hayâl !
Sayısız hicâbıyla tek O ki , vicâhîde ;
Görmeden (“yü‟minûne bi-l‟gayb”) sırrında îman !
Ne arz çark-ı felekten ne semâvat bîgâne
Ne evveli âhirden ne de zâhir bâtından !
Hükemâ zû‟mundaki ihticâc “tarz-ı kadîm”
MeĢhur mesel: “üslûb-u beyan ayniyle insan !”
Hayatın gülyüzünde ölüm hüzn-ü tebessüm
Kum saati ritmiyle bedencil yaĢamaktan !
Doğru mantık “eserden müessire intikal”
Sanatta sanatkârı görmek Üstad‟ca irfan !
Doğdu artık göklerden nur-u “lem-yezel” Ģu can ,
Gördüm gök-berrak gönlüm her dem muhtâc-ı lisan !
Aklımca mârifetim (“lâ-ilâhe illâllah”)
Rabbim mülhem idrâkim ancak irĢâd-ı Kur‟an !
365
4.
Kur‟an her âyetiyle hasta ruhlara Ģifâ (17*82):
(“ġifâün ve rahmetün li-l‟mü‟minîn”) tam inan !
Tam özgün anlamınca iĢte göklerden farksız
Sûre-i Kaf‟ta açık gözaltındayız her an !
(“Men haĢiye-r‟Rahmâne bi-l‟gaybi”) duymadıkça
(“Üdhulû-hâ !”) emrini nasıl anlasın vicdan ?!
Velhâsıl bu Ģuurda ruh aslına âĢina ,
Çıplak bedenle geldik gidiyoruz tam üryan !
5.
Hak nuruyla mücellâ gönül gizemli ayna
Yâr aĢkıyla sitemkâr bülbül güllere hayran !
Gök ıĢığıyla gözler iĢte gizli kamera ,
Varsayımıyla ömür son yarım nefeslik can !
(Bkz. Ġslâm‟da Emir ve Yasakların Hikmeti / sh. 7-56: Hikmet sözcüğünün anlamı hk.)
(Bkz. Kur‟an Mûcizeleri / sh. 24: “Kur‟an-da Besmele* (6x19 =) 114 kez geçer. Ancak 9.ncu sûrenin besme
lesi yoktur. KaybolmuĢ bu besmele, 19 sûre sonra (Bkz. 27*29.‟da) sûre-i Neml /âyet: 30‟da geçer. Bu eksik
besmele dahi bize Allah‟ın Kur‟an matematiği içinde (19) sayısına verdiği önemi beyan içindir.Acaba Besme
le‟nin bu 19‟lar hikmetinin sırrı (Bkz. 74 / 16-31) nedir ?
(74*27. “Bilir misin nedir Sekar ?” // 28. “Ortada hiçbir Ģeyi görmezlik etmez o.” // 29. “Ġnsan için tablolar /
levhalar / ekranlar sunandır o.” // 30. “Üzerinde ONDOKUZ vardır onun.” // 31. “Biz, cehennem yâranını –
ashâbennâr- hep melekler yaptık. Ve biz onların sayılarını da küfre saplananlar için bir imtihandan baĢka Ģey
yapmadık.Ta ki ,kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler.Ġman etmiĢ olanların îmanı artsın. //…”)
(Bkz. Hak Dini Kur‟an Dili , cilt 6 / sh. 4515: “… âyetin üslûb-i ifâdesine dikkat edilirse bu zabt u murakabe
altında insan , gıyabında terceme-i hâli yazılan bir Ģahıs vaziyetinde değil , ya mustantık huzurunda ifâdesi
zabtolunan ve – sorgulanma esnasında- gönlünden heyecanlar vesveseler geçen bir müttehem , yahud ihtizar
hâlinde baĢı beklenen bir marîz gibi tasvir buyurulmuĢ ve öyle bir lâhzada gerek havf ve gerek recâ nokta-i
nazarından Allah Teâlâ‟nın ilmi ve akrabiyyeti anlatılmıĢtır. Bu nükte ile‟dir ki buradan mevt ve âhiret‟e
geçilerek buyuruluyor ki: “ ve câet sekrat-ül‟mevti bil‟hakkı …” / Bkz. 50*… 15-35 …”)
KUR’AN
1.
Göklere tutsak dünya
Evrensel yörüngede !
BaĢına buyruk mu ha ,
Dengede görünse de ?!
2.
Karizmatik prizma
IĢık benlikte gölge !
Ġnsan da iĢte bu ya ,
Tek irâde elinde !
3.
Kader kilitli ruhta
Fıtrat dilince Ģifre !
Bilimsel kavrayıĢta
Polarite düĢünce !
4.
Ġki göz ki tek nokta
Net görüĢ özgün nükte !
(Bkz. 2008 Ege Takvimi / Pro Ofset Matbaacılık ve Tanıtım Hizmetleri ,
Çamdibi-Ġzmir “Tel. 0232 431 15 17 – 14 50” / Her iki yılbaĢı hk. not*:
29 Aralık-Pazartesi : 01 Muharrem - “Hicrî YılbaĢı” -1430* // SohbetDers: KUR’AN-I OKUMAK / Resulullah -sallallahü aleyhi ve selemEfendimiz buyuruyorlar ki : “Sizin en faziletliniz, Kur‟an-ı öğrenen ve
öğreten‟dir.” (Buhari , Tecrid-i Sarih: 1776 ) “Kur‟an-ı okuyunuz. Çünkü
o; kıyamet günü , onu okuyup amel edene Ģefaatçi olacaktır.” (Müslim )
“Kur‟an-ı okuyan ve gereğince amel eden bir mümin , tadı ve kokusu
güzel olan turunc‟a benzer. Kur‟an-ı okumayıp yalnız gereğini yapan
mümin , tadı güzel fakat kokusu olmayan hurma‟ya benzer. Kur‟an-ı
okuyan (ancak gizli inkâr-ı nifak ki , (*) gereğini yapmayan ) münafık ,
kokusu güzel fakat acı reyhana otu‟na benzer. Kur‟an okumayan münafık
da ; tadı acı , kokusu kötü olan Ebu Cehil karpuzu* gibi-dir.” (Buhari ,Tec
rid-i Sarih: 1784 ) “Allah-ü Teâlâ‟nın kitabından tek harf okuyana bile bir
sevap vardır. Her hasene on misliyle kayda geçer.” / “Elif-lâm-mim* bir
harf-tir demiyorum. Aksine “elif ” bir harf , “lâm” bir harf , “mim” bir harfdir.” (Tirmizî ) “Hâfızasında Kur‟an-dan hiçbir ezber bulunmayan kiĢi ,
366
Veciz beyan pek çok da ,
Ġdrâk kalbin özünde !
5.
Vicdan Hakk‟ı buldukça
Her an baĢka Ģe‟ninde !
Yakıncacık duydukça
O var hemhâl içinde !
6.
Ġrfan aklın yolunda
Can nabzın nefesinde !
Ġykan kalbin nuru ya ,
Allah ruh gizeminde !
7.
Nice “esmâ-i hüsnâ”
“Kenz-i mahfî” bilinçte !
Dost hâlvetince güyâ
“Ġç dil” içten de içte !
8.
Âyetler ıĢığında
Sanat ruh kadar ince !
Hak vahyin kaynağında
Kur‟an eĢsiz mûcize !
harap olmuĢ (-yıkıntı*) bir ev gibi-dir.” / Tirmizî ) ******************
Ve, 31 Aralık -ÇarĢamba : “Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır.”
Miladi- 1534 .“bugün” Kanuni Sultan Süleyman komutasındaki Osmanlı
ordusu , Bağdat‟a girdi. // ĠĢte, yıl-2008 sonuçlanırken kendimize soralım
madem. Misal-i minval hakikat tarih : 474 yıl önce gerçek böyle idi ; -ya
Ģimdi ?! Niye “yeni dünya” âlem-i kadîme ahvâlinden de değiĢik kader-i
tarih “hikmet-i takdir ” bir baĢka artık ; günümüze dek gerçekleri tersyüz
eden nice sebepler üzerinde derin düĢünmek ve içten Rabbimiz‟e niyazen
sormak ve cevabını hiss-i vicdan irfanımızca aramak geleneksel kültür
mirasımız bakımından ruhiyat dünyamızı yenibaĢtan sorgulamak gerek
mez mi ? Ġkinci milenyum‟a girdik derken nice yeni yıllar geçti. Biz geli
yoruz, ey 2009; sen değil ! Nitekim yol da belli yolcu da. Daha Ģu an ve
gün içindeyiz; -ya daha sonra ? Ancak Kur’an ki , hakikaten ne eĢsiz söz
ve nice “enmûzec mûcize” zaten en açık cevap ve de en güzel beyan !
wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww Amennâ !
(Bkz. Kur‟an: 4* 82. “Onlar Kur‟an-ı gereği gibi düĢünmüyorlar mı ? O , Allah‟tan baĢkası tarafından
olsaydı onda çok ihtilâf -lâfızları biribirine uymaz , manâları biribirini tutmaz- bulurlardı.”)
Açıklamasız da olsa iĢte birazcık daha açık / anlaĢılır -bir baĢka örnek çevirim-meâl : (“Kur‟an-ı , iyice
okuyup düĢünmüyorlar mı ? Eğer O, Allah‟tan baĢka birinin katından gelseydi , elbetteki onun içinde
birçok ihtilâf –biribirini tutmazlık- bulacaklardı.”) Ayrıca , Bkz. -2*2 ve 21*50 gibi- ilgili âyetler !
(Bkz. Hak Dini Kur‟an Dili “Türkçe Tefsir” Cilt 8 / sh. 5345: “Eyi düĢünün ,inanın KUR‟AN Ģair sözü
de değil, kâhin sözü de değil ; o Rasûl‟ün risâlet namına kendiliğinden söylediği bir söz de değildir.
“Tenzîlün min Rabb-il‟âlemiyn” o , bütün âlemlerin rabbı olan Allah Teâlâ‟dan indirilmedir.-O Rasûl
onu olduğu gibi tebliğ‟a me‟mur , kerîm bir elçidir. ĠĢte Kur’an-ın hakikatı budur.”)
NEDĠR ġĠĠR ?
(18*45: “… mesel-el‟hayat-id‟dünya ke-mâin …”)
1.
Her an ruhta gizlice duyarak yudumlamak ,
ġiir ki , yaĢadıkça özün tadına varmak !
Ve daha ötelerce sevdâya kanatlanmak ,
Bir baĢkaca dünyayı aramak mı , kimbilir ;
Yakın-uzak gönlümce hep baĢka âlem Ģiir ?!
2.
Her coĢkunun özünde aynı Ģiirin adı ,
Bir baĢka her yudumda özgün iç dilin tadı !
Her sözcük her harfinde tek gerçeğin anlamı ,
Yoksa ruhta ukbâ‟yı kucaklamak mı , nedir ;
UzaylaĢan gönlümce hep baĢka âlem Ģiir ?!
3.
(Bkz. Anahatlarıyla Ġslam Felsefesi / sh.51-2:
“Thales, … Ona göre herĢey SU‟dan çıkmıĢ,
yine SU‟ya dönecektir. / Anaksimandros, …
Hayatın kaynağı SU’dur. Ġnsan dahil bütün
canlılar SU‟da yaĢayan varlıklardan geliĢmiĢ
lerdir. Ġnsan sonradan karada yaĢamaya baĢla
mıĢtır.”)
(Bkz. 21*30. “… Her canlı Ģeyi SU‟dan oluĢ
turduk. //… SU‟dan yarattığımızı görüp düĢün
mediler mi ? Yine de inanmazlar mı ? ” // Su*
sözcüğü Kur‟an âyetlerinde toplam (63) kez
zikrolunmuĢtur. Ayrıca , 18*45 ve 21*30.
âyet meâlleriyle ilgili dipnot-açıklamalar için
367
Her benlik yüzleĢtikçe çıplak gözlerde ayna ,
Göklerce anlamıyla eldeki Kur‟an var ya !
Her âyet saf mûcize tam içten uyandıkça ,
Yorumsuz söz tadıyla güya“uykusuz rüya”
Soyut anlam gönlümce hep baĢkalaĢan dünya ?!
Kur‟ân-ı Kerîm Açıklamalı Meâli , T. Diyanet
Vakfı Yayınları / 86-F “heyet”-Ank. 2005 / sh.
283 “dipnot-2” ve 312 “dipnot-1” bakınız. Ve
ardınca “dipnot-2” açıklamasında “korunmuĢ
tavan” –gökyüzü (*) konusunu bulacaksınız.)
KĠM ?
(Bkz. 13*16 ve 17*16 – 17)
1.
Toprağın üstünde gördüm altını ,
Altının öz gizemini bilen kim ?
Ham ruh bilmez ölümsüz hayatını ,
Merak edip sorsun herkes nitekim !
Kim açıklar ruhun hakikatını ,
Aklımı baĢıma yerleĢtiren kim ?
Kim bedensel ruha Ģuur veren kim ;
Canlı donanımıyla iĢleten kim ?
2.
Gözönünde oluĢumun sanatı ,
Hadsiz âyet hem ibret gösteren kim ?
Fıtrat-ı arz ve semâvat nizamı ,
Sonsuz Kudret “meĢîet” hükmeden kim ;
ġu iç ruha dıĢ beden giydiren kim ?
Mevsimler hercümerc haĢrin baharı ,
Hem altını üstüne getiren kim ;
Hem üstünü altına çeviren kim ?
AYNADAKĠ GÖLGE
(13*15: “Göklerde ve yerde kim varsa
gölgeleriyle birlikte ister-istemez
ve sabah-akĢam Allah‟a secde eder.”)
1.
Tek Ģu ömrüm her gün nice
Hep böyle gördüm gönlümce !
Yeryüzü su yüzeyinde
Gökler teressüm ettikçe
O an ki hâlet içinde
Aynalarla yüzleĢtikçe
Ġçten tebessüm gözlerde
Yansıyan hakikat neyse
Bir ıĢık var derinlikte
Renkler de gerçek değilse
ġu hayâl ben miyim iĢte ?!
Ruhum bedensel kimlikte
O ki tek Rabbim‟in nuru
Benlik ötesi bilinçte
O nur bedenimin ruhu
Ġç dilin her hecesinde
368
Nazm-ı nabzın nefesinde
Hecesiz gerçek Ģiir “Hû !”
2.
Söz zaten özüyle doğru
Niyet teslimiyet iken
Ġnkâr da ikrâr huĢûu !
Hem (lâ-) yoğunlaĢan (illâ)
Hep O‟nun incizâbında
Her lâhza “illâ-Hû !” derken
Can-nefes duydum derinden
Bilinç nabızları ĢiirleĢtikçe
Nice ölümlerin ürpertisinde
Ve özgün anlamların tümcesinde
Hep O var “ben ve sen” zamirinde
BaĢka “Ben!” değil de tek O mu ;
Ruhu ölümsüzlükte yoğuran duygu ?
Ki dünya dönerken yörüngesinde
Ne dıĢtayım besbelli ne de içte !
3.
Ġçten dıĢa dıĢtan içe hem kıĢrında hem özünde
Tam aslına uygun biçim iĢte küresel hendese !
O‟na döndürülmek için anlık süreklilikte
BaĢ döndürücü kader ruleti çarh-ı felek
Evrensel boyutlarda nice benlikleĢen imge
IĢık önünde yüzüstü tam yatay gölge
Hem O‟na en yakın nokta gölgeleĢmek secdeleĢmek !
4.
Beden mekân ruhuyla zamanlaĢan seccâde
Benlikte girdaplaĢan içebükey boyutlar
Özgün izdüĢümüyle yeryüzü düzleminde
VaroluĢ gizemli bilinç gölgedeki ıĢık kadar !
5.
O ruh ki tam künhüyle biricik kitap içte
Her sözün öz mazmûnu semantik içerikte
Gizliden gizli “logos” hikmetinin diliyle
Ġster “Ben” desin nice âyet isterse “Biz” (*)
(96*5. “Alleme-l‟insâne mâ-lem ya‟lem”) biliriz !
Yalnızca tek Kur‟an “vahy-i Hakk” en son kitap
O tam evrensel mûcize tümüyle eĢsiz
O saf vicdan Hak‟tan yankı en içten hitap
(2*2. “Zâlik-el‟kitâbü lâ-raybe fîh…”) hakikat !
6.
Ötelerce denizleĢen düĢünce
Bilinçte göklerce derinleĢtikçe
Çokluk-kesret görüntü mutlak vahdette !
7.
ġiirsel çağrısıyla O ki her dilde
Ġçkin “iç dil” aĢkıyla aĢkın tek beste
Saf “sekînet” derin dinginlik gönlümde !
8.
369
O ki içten iç derinlik dinginlikte !
9.
O‟nu buldum tam sekînet tekinlikte
O ki içimdeki anlık yalnızlık !
Kayboldum zamana rağmen tedirgince
Aynadaki gölge ruhumda ıĢık !
(Bkz. Tarikatlar / sh. 97: Mevlânâ bir rubaisinde:
“Nereye baĢımı koysam secde edilen O‟dur.
Altı cihette ve bunların dıĢında mâbûd ancak O‟dur.
Bağ , bülbül , sema‟ ve sevgili hep birer bahâne
Bunların hepsinden maksat O‟dur.” - derken , bir baĢka
rubaisinde de “çokluğun aslında birlik olduğunu” Ģöyle anlatır :
“Ne ben benim , ne sen sensin ne de sen bensin.
Hem ben benim , hem sen sensin , hem sen bensin.
Ey Hutenli güzel , seninle öyle bir hâldeyim ki ,
Anlıyamıyorum ben mi Sen‟im , Sen mi Ben‟sin ?”)
(Bkz. 2*156. “… innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” / “Biz Allah için‟iz ve sonunda O‟na dönüp gideceğiz.”)
Bu âyet tefsirince, Elmalılı‟nın edeb-i hikmet te‟vil-i dirayet tarzıyla “Hak Dini Kur‟an Dili” ilginç yorum !
ÖZ GÜNCE (3*66)
1.
Günahım var sayısız haddini aĢkın isyan
TartıĢmak‟mıĢ saygısız lâf konuĢmak suçumuz !
Beyanım dar anlamsız sürçe dil taĢkın lisan
Zorlanmak‟mıĢ mantıksız günce yazmak üslûpsuz !
2.
“Nesi varmıĢ anlarız iĢte o zaman!” bir an
Hak ihtar‟mıĢ rüyamız iç bilinç hiç kuĢkusuz !
“Ne kadarmıĢ tartarız!” içte bu vicdan mîzan
Hakikat‟mıĢ dünyamız bil ilginç düĢ kurgusuz !
3.
Destursuz düstursuzca gevelemek lâfazan
Üslûp hiç fütûrsuzken günce‟lemek yorumsuz !
O‟nsuz ve o-nur‟suzca imgelemek kafadan
Sonsuz hiç sorumsuzken simge‟lemek uygunsuz !
4.
Ölünce uyanırız en yüce beyan Kur’an
Ġlk Nur‟danmıĢ canımız gönlünde göz uykusuz !
Görünce utanırız yüzleĢse nâdan insan
SonuçlanmıĢ yazgımız öz günce söz uyumsuz !
5.
Tam zor iç dil-ce âyet hep ilginç merak duysan
Tek yol ömrümce Ģimdi ilk süâl öz korkumuz !
Kolay değilse Ģayet tek eĢsiz kaynak Kur‟an
Net sor gönlümce belli son cevap sözkonumuz !
370
(Bkz. 3 / 64 … benzeri nice âyetler ve uyarılar ! Rastgele birkaç örnek: 12/ 21-39 ve 53; 13/ 15-17; 14/ 18-24;
15/ 42; 16/ 48, 98-100 ve125; 18/ 54, 98 ve100-106; 19/ 35; 20/ 130; 21/ 23-35, 50, 67 ve104; 22/ 16-18,45-46
ve 72; 25/ 44 ve …)Elinizde mevcut tam Meâl-i Kur‟an âyetlerini inceleyip bakınız sırasıyla baĢtan sona dek !
ZOR HECE
1.
Bilgisiz inanç aklen hurâfe
Yolun nasılsa sonun da öyle !
Bil ki (“…el-Kitâb”) vahyen (lâ-raybe …”)
Ġbret aslında “meĢîet” böyle !
2.
Her harf-i Kur‟an tam yarım nefes
Dil okur “künnes ve hunnes” nice ?!
Hak emr-i “Kün” net lâfza benzemez
Ġç dil-ce akkor O en zor hece !
3.
Eğ baĢını eğ , eğ de toprağa
BaĢtaĢını öp , ağlamak neye ?!
Ak yazını yaz , silme maskara
GözyaĢını dök korkma makbere !
4.
“Ey / ne” günlerden ne günlere ya
Niyet nasılsa nihayet öyle !
Bey gönlün yerden göklere çıksa
Ġbret aslında der-âyet(6*125) böyle !
5.
Al baĢını git, git son ucuna
Yol saçlarını yolsan kime ne ?
Say suçlarını , utanç duyunca
Zor anlarını yazsan hikâye !
6.
Her an ömründen eksilen parça
Daha çok erken derken gün nice ?!
Zaman bütünken renk-âhenk oysa
Dünya dönerken mahĢer gizlice !
7.
Ġlk önce güya çâresiz “lev-lâ”
Sonuç helecan varsa vesvese !
Ne renksiz rüya âhenksiz dünya
Korkunç hezeyan saçma felsefe !
8.
Ayet-i Kur‟an minhâcım demez
Bilmezce okur ve düĢünmez de !
Hâlet-i vicdan irfanım yetmez
Ġç dil-ce akkor O en zor hece !
9.
Hemence gelsin günce hatıra
O tek (“Mâlik-i yevm-id‟Din”) diye !
Ġster gizlesin sîne-i sadra
Ġster sezdirsin kalbin vecdiyle !
371
10.
Kalk aynaya bak Ģu an sûreta
Bak Kur‟an Ģahit iç benliğine !
Seyr-et bu surat “vicdan” sîreta
Çok dıĢtan zahir içtenliği ne ?!
11.
Ġbret-i sanat Ģu an sûreta
Nazlı can Ģâhit iç benliği-ne ?!
Seyr-et bu surat insan sîreta
Yakından zâhid içtenliği ne ?!
12.
GüneĢe rağmen söndükçe “mağma”
Açık kıyamet tam yüreğimde !
Gör iĢte hemen döndükçe dünya
Anlık gelecek son nefesimde !
13.
Dil nice içten sözcük gördün ya ,
Ufkun ocağında korlaĢan gece !
Gitgide zaten döndükçe dünya ,
Ruhun kucağında zorlaĢan neyse;
Ġç dil-ce akkor “O” en zor hece !
14.
Nice hece var , lâfzen hurûfat;
Bakınız , Kur‟an: ilk ve son harf “BeS !”
Evrâd-ı ezkâr , kalben kelimât;
Aklımız Ģu an “künnes ve hunnes !”
15.
Hâlet-i efkâr nazmen tesbihat
Ġç dil-ce okur tam yarım nefes !
Can içten duyar ruhen hissiyat
ġiir-ce “öz” zor , “söz” kolay heves !
16.
Ġç dilince sor , “O” en zor hece;
Gönlümde Hak yol vahyen netice !
Öz zaten akkor , “ruh” has Ģiir-ce;
Söz , cümle üslûp “ilhâm” mûcize !
ġUUR-U ĠLHÂM
Artık uyan be ĢaĢkın , her an sınanmaktasın;
Aklınca ahkâm yazdın , nefs-i Ģer Ģeytan kurnaz !
Sakın ha saptırmasın , ilham Ģuurundasın;
Tek kitap Kur‟an Hakk‟ın vahyinden beyan elfâz !
ÖZGÜN DÜġÜNCE / “-BaĢka kim ?”
(… Bkz. sh. 392 “mükerrer-”…*)
Sivri dilli Ģiirde “söz” yalın kılınç gibi
Bikr-i fikrin gücüyle zûlme karĢı yürekli !
Öz bilinçte keskin göz çıplak ıĢık ki , belli;
Rabb‟in kudret elinde daha bilmem nicesi
372
Her evrensel benlikte tek irâde billâhi ,
Hak o denli gizemli ve o kadar açık ki !
BaĢka kim var ki , zaten “Ben!” diyen de hep O ki;
ĠĢte özgün düĢünce, tek benlik ikilemi !
(Bkz. Zaman G. 21 ġubat 2000 / sh. 4: Keyfiyet , Ahmet Selim / Siyasetin PeriĢanlığı: “… Bizde “modacı
ilgiler”in gönlünü hoĢ etmeyen uyarılar , gündem belirleyici bir katkı sunamaz. “Gerekeni söylemenin faydası,
gerekmeyeni söylemenin anlamı yok” ikilemi-nin kıskacında , Ģahsî sorumlulukların bile bir çeĢit bencilliğe
dönüĢmesi mümkündür./…Gerçek sebepler üzerinde durmaya ve düĢünmeye mecâlimiz kalmadı; çünkü …”)
DĠPNOT
1.
Sözcüksüz iç çağrıĢım
Ġçten iç anlam duymak !
Gözlüksüz çift bakıĢım
Hiçten tek kavram bulmak !
2.
Dünya değil maksadım
BaĢka âlem aramak !
Tam yazarken tek tarzım
Ġçtenlikle konuĢmak !
3.
Hep Ģiirimsi üslûp
Özlü dipnotlar bulup
Ancak O‟nu anlatmak
Hak Kur‟an-ca referans !
BLOKNOT
1.
Tâbir “rüya” güyâ YaĢamak gündem ,
Yol hakikat dünya tam mecaz zannım !
Ruh hikmet-i mânâ muhtasar mû‟cem ,
ġuur parlak ayna öz-mesaj aklım !
2.
Fark edip düĢünmek göz zevkim Ģu dem ,
Bak gönlüm mübtelâ doğaç yazayım !
Tarihe not düĢmek görevim mâdem ,
Muharrir‟ce edâ “blok-not” tarzım !
……………………………………
TAM ANLATIM
1.
Yol “tasavvuf” irfanım
Tek emel “likaullah”
Özüm sözüm îmânım
Ġslâm elhamdülillâh !
2.
ġu ruh Ģuur hayatım
Edeb-i “Rasûlillâh”
Hikmet nice hayranım
ĠĢte dünya göz yummak !
3.
Tam mülhem hakikatım
Ġçten dinlerken susmak !
Tek Kur‟an tam anlatım
Rabbim‟den vahyen mesaj !
ĠLK NÜKTE SÖZ !
Sözler özümü ve gözler gönlümü çözümsemek konusunda acaba âlem-misâl aynalara bakarak kitaplara yazılmıĢ
nice nükte-i hayâl “lügat-ı derûniyet” dünyamızın özeti Ģimdiki “iç dil” duygusal düĢünce birikimi insiyak kültü
rümüzden ibaret telâffuz tarz-ı ifâdeler yeterli mi diye düĢünürken iĢte Ģu “mülhem mesaj” Ģöyle bir Ģiir doğdu
içimden: KAVRAYIġ
373
1.
Soyut boyut Ģuûn-âlem sarmal hız ,
Ġçten dıĢa anlık akıĢ davranıĢ !
Nabz-ı can kalb-i zaman net ki varız ,
Vicdan “nükte” emr-i (“Kün”) tam insanız !
2.
Söz özünde her Ģu an yaradılıĢ ,
Tam içtenlik için ilk Ģart içsel dıĢ !
Salt Allah “Ma‟bûd-u bi-l‟Hakk” kavrayıĢ ,
ġu dem baĢtan sona dünya aldanıĢ !
3.
Rabbim “iç dil” mülhem Ģiir “söz” nakıĢ ,
(“AĢk dili‟nin ilk cümlesi ilk bakıĢ !”-Prof. R.Yaparel*)
Derken baĢka mülhemat / duygusal düĢünceler insiyakınca aklımın ağzına dek gönlüm birden doldu-taĢtı
ve yürekten nağmeler kalbin nabz-ı can ritmiyle coĢtu da aĢkın Ģiirsel vecdine ulaĢtı irticâlen. Hem basit hem
mürekkeb bazı ifâdeler dökülüverdi iĢte böyle echel lisan-ı karîham muhtevâsınca âniden nükte-i can ! Nitekim
mevhibe-i ledünnî “iç dil” nüktesince hemen içten niyazen nice Yüce Rabbim‟e yakarıĢ “Ģiir-i naz” sanki. Ġlle
de gönlümce yakınmacı ifĢâat ! Daha doğrusu aczimi itiraf ! Evet , böylesi ifĢâ-i hâlet / deĢifre benlik gizemini
içten itiraf ,fıtraten iç dil Ģiirinden ibaret tekmil lisan-ı hâl lâhza-i idrâk kavrayıĢımca canlı insiyak akıĢında
her dem mülhem mukadderat tarz-ı ifâde en yoğun merâm !
ĠÇTEN BELLĠ !
1.
Hadislerden okurken
Anladım hem de içten !
Öğütlerden hoĢnutken
Utandım ham benlikten !
2.
Bilinç ıĢığım içten
Ahlâkım Efendim‟den !
Arınmak için kökten
Kemâl-i edeb öğren !
3.
Cennet‟e yol ararken
Hidâyet tek Rabbim‟den !
Gönlümce zor süâlken
Basîret net cevaben !
4.
Ayet tam açıklarken
Nice mûciz söz zaten !
Kanıt “son tanık” varken
ĠĢte mesaj öz gâyen !
5.
Nice hâl Ģimdi hemen
Akl-ı ruh hiss-i beden !
Billâhi mülhem zihnen
Hak gönlümce cezbeden !
6.
Hakk‟ın hakikatinden ,
374
Ġçten belli dıĢ evren !
AĢkın salt Ģiirinden ,
O hep der ki: -bilinç‟len !
ÖĞÜT-LER !
ġiirsel öğütler ruhuma aydınlık , gönlüme ferahlık !
…………………………………………………..
(“Mala mağrûr olma sakın olursun Hâmân*gibi ,
Muhalif bir rüzgâr eser savurur harman gibi !” )
“Ġnandığı gibi yaĢamayan nâdan fâsık ,
(Bkz. Yeni Lügat // “Fâsık : Günahkâr. Hak yolundan
yaĢadığı gibi inanmaya baĢlar artık !”
hariç olan. Allah‟ın emirlerini yapmamaya , yasak olan
ları yapmaya alıĢmıĢ olan. Büyük günahı iĢleyen veya
VAKT-Ġ “SAAT”
küçük günahta israr eden kimse.) -Dinimizce fâsık olur.*
*********************************************
Hep bugün tarz-ı hayat;
Var mı kolay yaĢamak ?!
Tam özgün vakt-i “saat”
Salt “likaullah” ancak !
GEVġEME !
1.
Bak , olay “yolda olmak”
Yeter keder, biraz neĢ’e !
Yok , Ģu dünyada kalmak;
Çok gerildin artık gevĢe !
2.
Tesadüf olmaz “yaĢamak”
Aklı yor , hiçimseme !
Taatten sapma , ey ahmak;
Sıkı dur , hiç gevĢeme !
KALEM
Herkes anlamak ister , kimi de hep anlatmak;
Okur tavlamak kolay, aslında net tavlanmak !
Hele bak kim popüler, “usta(!)romancı” bırak;
Güzel oyuncak kalem , çok yazar echel ahmak !
Evet; tam böyle enteresan nice “bozuk mîzac” öyle yoz-yobaz‟lar var ki , zaten nâdan ruhları ayıktırmak
yolunda aklınızca neler yapsanız ve cehaleti kınayıcı sanatsal uyarıların baĢarısı için her ne cevher mesaj
sözler yazsanız da asla okumaz. Zavallı gürûh “hak-hukuk bilmez , sözümona aklını baĢına toplayacak
yerde kendince baĢkasına akıl satan nâmussuz – sefih sürü” üstelik kız-oğlan “nesl-i âhirzaman” ne ucûbe
toplumsal âfet tam yüzkarası “maskara mahlûk” bunlar ! Kimi kinci-dinci , kimi de devrimci-dilci(!) iĢte
toptan menfeat tutkunu “çıkarcı” hepsi !
Böyle vahim “eĢrât-ı saat” âhirzaman zuhûratına rağmen Ģu “kıssacık ömrüm” hakkında açık konuĢmak ve
sanki içimden dökülen nice “acı-tatlı birikim” müktesebat-ı hatıratımdan anımsadığım biçimde kaleme alabil
mek için yeterli değil ne Ģiir ne de roman! Ancak “sânihat” tarzımca gayet doğaç çeĢnisiyle nesr-i Ģiir bir Ģey
ler yazmak , kısacası yaĢam öykümü özetleyerek karmaĢık kalem denemesi ifâdeler biçiminde anlatmak isti
yorum meselâ ! Aslında kolay gibi görünse de envanter ruhuyla anlatmak gerçekten zor bir olay yazarken .
375
Ġnsiyak hezeyanlarından korunmak için önce Yüce Rabbim‟e sığınmak gereğince hissettiğim“hamden lillâh”
can Ģakrası Ģu Ģiirce dileğim “mutluluk” diye algılanan bir “neĢ‟e vakfesi” mülhem hissiyat değil mi ?
ĠNġĠRAH
1.
Din-i Ġslâm‟ca millet
Tarih kıssa-i ibret !
Tek Hakk‟a hizmet devlet
ġiir ruh sözüm özet !
2.
Özünde en büyük dert
Değer bilmez cehâlet !
Söz hüccet lisan âyet
Güncel dil zevk-i rağbet !
3.
ĠĢte Ģuur ruh hayret
Derûniyet mâhiyet !
Nice Ģuûn-u rahmet
Kalbim mülhem mârifet !
4.
Öz zevk-ı ubûdiyet
Örnek vicdan hamiyet !
Ruh hiss-i derûniyet
Gerçek irfan basîret !
5.
Pek güzel içten niyet
Tam meâl-i Kur‟an net !
Evrensel her Ģey hikmet
Rabbim inĢirah(94*1-8)lûtf-et !
Türk-Ġslâm milletine ve medeniyetine mensûbiyetten “Ne mutlu Türk‟üm diyene!” esprisince övünç ve kıvanç
duymaktayım Milliyetçi Hareket / Türk ülküsü ve Türkiye ülkesi içinde geliĢtirilen düĢünceler bakımından.
Ne diyen desin , nitekim mefkûre kimliğimi ibraz etmek gerekirse “sözün namusu” adına ancak görev addet
mekteyim bunu üslûbumca daha baĢlarken sözlerime mesaj değeri kazandıracak anlamda.
Artık geçmiĢimizden ders almak ve geleceğimize hazırlanmak bağlamında araĢtırmalara katkı sağlayacak çalıĢ
malara katılmak “gönül seferberliği” için nice ezâ-cefâlar rağmına cesur atılımlara ve gönüllü fedakârlıklara
katlanarak Ģu aziz vatan uğrunda ancak Hakk‟ın yolunda savaĢmak zorunda kalacağımız zamanların nasıl yakın
laĢtığını da anlamalıyız. Milletçe “varoluĢ kavgası” kıyamete dek korkunç süreçlerde devam edip gideceğine
ve nihayet mahĢere müncer realitesine de tam iman ettiğimize göre , bunun hakikatine bîgâne kalamayız; zira
zamana aldırmazlık gerçekten en büyük gaflet !
ZAMAN MESAJINI OKU !
1.
Zaman sonsuzluk kapısı
Rabbim‟in rahmet kucağı !
Mekân yolculuk kanıtı
MahĢer kıyamet durağı !
2.
Ruh iç beden dıĢ yapısı
Vicdan Ģuûrum duyarlı !
376
Ġçten arayıĢ sancısı
Ġrfan O-nurum anlamlı !
3.
Kur‟an son vahyin kitabı
Alemler Rabb‟in mesajı !
(“Elhamdülillah…”)hitâbı
Ayet meâlince tatlı !
4.
Demekki içten duymalı
Tefehhüm-meĢk okumalı !
Gerçek bilinç hep bulmalı
Tefekkür-renk oku tanı !
5.
ġuûn hurûf sayı canlı
ĠĢte Ģu an net tanımı !
ġuur ruhuyla inançlı
Din tek Kur‟an anlatımı !
UYARIġ
1.
Milletin “dil-libâsı”
Artık gayet daralmıĢ !
Ġyi bil ,“din-darlığı”(*)
Yırttık hayret*rahatmıĢ (!)
2.
Türkçe‟nin ilk binası ,
Baktık gerçek sağlammıĢ !
Herkesin baĢ-belâsı ,
Zihniyet kısır‟laĢmıĢ !
3.
Dil zengin Din*kaynağı ,
Yazık ki pek sığ‟laĢmıĢ !
Halk , kültür‟e yabancı ;
Bağnaz kafa yozlaĢmıĢ !
4.
ġiir‟in candamarı ,
Kültür-edebiyat‟mıĢ !
Hayat, tarih*harmanı ;
Yazdık ,“kitap”-uyarıĢ !
5.
Daha açık yazmalı ,
Ġslâm‟ca-“anlam” barıĢ !
YaĢamakça*anlamlı ,
Kur‟an-ca “yaĢam” yarıĢ !
ÖZTÜRK’ÇE iĢbu APOLOJYA*perspektif-fikriyat, toplam MANĠFESTO !
((-Bkz. Ġmamı Azam Ebu Hanife “Esas Fikirleri Gölgelenen Önder ” / Daha
açık adıyla bu tarihsel hesaplaĢma manifestomuz* sayılacak kıymette eserin
üst baĢlığındaki ifade: “Arapçılığa karĢı Akılcılığın Öncüsü” (*); YaĢar Nuri
Öztürk , Y.B.-Ġst. 2009 “15. Baskı” Ġsteme Adresi: [email protected]
Tamamı: 549 sayfa. // Aydınlarımızca mutlaka okunması gereken nice eserler
meyanında hakikaten en uyarıcı değerde ve Ġslam tarihini irdeleyici-eleĢtiri *
içerikte “-bilimsel perspektif-” fevkalâde mühim bir akademik araĢtırma olarak
gayet aydınlatıcı ! // ĠĢte herkese göre enteresan önemli ve ilginç tartıĢma konu
larından bir örnek : “-sh. 380-2 : Ne dediğini anlamadan kılınan namaz geçerli
mi-dir ? / … Ne dediğini anlamadan okumak (ümniye*) , ġeytan aldatmacası dır. / … / Ümniye* nedir ? ( … ) … Bkz. Sûre-i Bakara : 2 * 78 . “Onlardan
bir kısmı ümmî‟dir. Kitabı bilmezler. Ancak birtakım kuruntu yığını‟na , boĢ
saplantılar’a kapılır ve zann* içinde dolaĢır dururlar.” // Tamamını dikkatlice
düĢünerek kavramak gaye-gayretiyle içten özümseyecek kıvamda okumadıkça
asıl konuyu doğru yorumlamak gerçekten nasıl mümkün olabilir ? Buna rağmen
nice entelektüel aydın , yani akademik kariyer sahibi kimi yakın dostlarımız bile
yeterince özümsemeden ucuz fetva ya da kuru ahkâmcılıkla üstünkörü bakıyor
meselenin özüne. Ne diyebiliriz zaten onlarla böyle konularda tartıĢmayı Ģahsen
faydasız saymak kanaatimce en mâkul cevap! Böyle çalıĢmalara minnettârım!))
(-Bkz. Zaman G. 12.08.2008 / sh. 22: Milletine yabancı milliyetçilik (1) ,
Hüseyin Dayı (AraĢtırmacı Yazar): “… Bu durumda nüfusun çoğunluğunu
teĢkil eden Müslüman kitleye millî devlet açısından “aslî unsur”,yani Türk;
gayrimüslim kitleye ise, “azınlık” denilecekti. Esasen Lozan AntlaĢması
sırasında savunup kabul ettirdiğimiz tez de bu olmuĢtur.GünümüzdeTürkiye,
uluslararası alanda “etnik gruplar” konusunda sıkıĢtırıldıkça kendisini Lozan
AntlaĢması‟yla savunmakta , ama okul müfredatında sadece Oğuzlardan ibaret
bir millî yapıdan bahsetmektedir. Bu çeliĢkili durumun içte ve dıĢta önemli sı
kıntılara yol açtığı meydandadır. / … “azınlık” kavramının bizim kültürümüze
yabancı olduğunu belirttikten sonra kısaca Ģu açıklamayı yapalım: Ġslam dini
nin bize kazandırdığı anlayıĢa göre, … gibi gruplarımız ise gerçekten de azınlık
değildirler, ama milletimizden de değillerse nedirler ?/ ġunu da kabullenmeliyiz
ki , Ģayet Maslow‟un dediği gibi aidiyet-mensubiyet duygusu, insanî bir ihtiyaç
sa ve Ģayet insanların kendilerini ifade etme yönlerinden biri de milliyetse, …”)
vvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
GARĠP ALEM HEPSĠ !
1.
Âlem gözümde garip
Bir sinek geldi-geçti !
Mâdem gönlüm muzdarip
377
Bil ki , tek “dil” teselli !
2.
Benlik*göz-göre “delil”
Ne demek “kim” tek belli !
Örnek gönlümce “iç dil”
Tek gerçek “giz” zevk hepsi !
3.
Bildik iĢte pek acib*
Böylesi sinek gibi !
Ġlginç “dil-âhenk” nasib;
Öz “sevgi ,yürek” sezgi !
MAHREM MERAM
1.
Ah , dilim dilim dilim ;
Mahlûl lisan-ı kalbim !
Hissettim “meĢk-i vird‟im”
Mahzûn vicdan‟ım , Rabbim !
2.
MeĢk-i Ģiirim , Rabbim ;
Kim “kelâm” öğretti , kim ?
Mahrem merâm*nitekim ,
Ġlk “selâm”-söz “aĢk”-zevk‟im !
Dikkat! DıĢtan yatay ya da içten dikey yapıda “öz ve biçim” muhtevâsıyla “simetrik kurgu” vurgularınca
anlam boyutlarındaki “iç dil” derinliklerini irdeleyip bütüncül kavramlar sezinletecek kavrayıĢ / Ģuur duyarlı
lığına uygun okuyun lütfen ! Ne demek istiyorsa söz zamirince “nükte-i hakikat” derin içerikte “espri / içsel
anlam” iĢte tam o an nabz-ı can gibi içten “yakîn” ilhâm ve yoğun idrâk kıvamından ne güzel lafz-ı ruhuyla
da açıkça anlaĢılacaktır ihtimâl !
ÖZ ÖRNEK
1.
Dinlemek gerek-ince ,
Tam susmak yeter önce !
Öğrenmek “istek” dilce ,
KonuĢmak keder böyle !
2.
Bak kulluk görev-ince ,
Öz örnek özet dinle !
Hak-hukuk gözet Din‟ce ,
Söz gerçek “kült” net söyle !
Yazarken kendi içime dönük-kapanık girdap yani iç benlik “karanlık karmaĢa”-da boğulmaktan korktuğum
hâlde konuĢurken dıĢa açık gözler ve gönlümce sözlerden dolayı sanki kendimi unutarak yalnızlık fobisinden
kurtulmak gibi mütekellim-muhatap psikolojisi içinde birileriyle sohbet tarz-ı isticvabın ülfet keyfinden
zihinsel rahatlık duymaktayım. Ancak gönül dostu muhatap bulmak için okurunu arayacak kalem denemesi
yazılar da konuĢmaktan farksız. ĠĢte bu anlayıĢla kısacık notlar yazmak , günceler karalamak için hep bir
kalem-defter olsun isterim elimin altında.
Anlık insiyak-ı efkâr ruhumu sarstıkça bazı deprasif fırtınalar ya da iç çalkantılar esnasında hemenYüce Rab
bim‟e sığınmak gibi bir Ģey yani iç derinlikte tevekkül duygusunun cezbe hâleti yazmak ! Korkulardan sığınak
378
sanki içsel liman nabz-ı can nefes-i niyaz. Ayetlerin derin tefsiri iĢte Hadisler “sadra Ģifa” güzel sözler
ve öğütler gibi müsekkin nice entelektüel sohbet tarzı bazı kitaplar okumak da !
AnlaĢılan neyse ne, evrensel veya ulusal lügat tabiratı mahut tanımlara sığdırılamaz boyutlarıyla canlı , hatta
zaman-ı hayat kadar anlamlı ve ruh-u dünyalarca kapsamlı yaĢanan madde-mânâ manzûmesi “iç-dıĢ değerler”
renk-âhenk gelenekler / görenekler oluĢturucu gücüyle “kültür” Ģu ruhumuzu doyuran ve hayat dünyamızı
donatan herĢey bence.Yeryüzünde devlet-i ümran nice muhkem medeniyet terakkiyatı , insan neslinin fıtratın
ca / yaradılıĢ bakımından üstünlük kanıtı !
UYARI-YORUM !
1.
Millet tam bağımsızlık konusunda duyarsız
Zillet dıĢ politika anlaĢılmaz zor oyun !
Dil Türkçe din Ġslamlık kamuoyu tutarsız
Ġllet dünyamız zira anlatılmaz yol bozgun !
2.
Sağ salak kör yobazlık Ģuursuzca uyarsız
Hayâl boĢ Ģuur rüya anlık Ģu acı durum !
Sol ahmak yoz bağnazlık konuĢunca umarsız
Sosyal vicdan ruhuyla açık uyarı-yorum !
Ġnsan ne güzel ve nice özel farklılık gösteren fıtratta öyle enteresan varlık ki , iĢte bedensel ruh hassalarına
nazaran yaradılıĢça baĢka akl-ı ruh hikmet-i Ģuur “mes‟ûliyet” taĢıyan varlıklardan üstün niteliklerle dona
nımlı! Nitekim mûcize-i Kur‟an nazm-ı beyanınca aklen tek gerçek kanıt tam manasıyla açıkken nice eĢsiz
zuhûrat-ı âlem mûcizâta rağmen kendi insanlık kıymetini idrâkten mahrum mahlûk / kötü örnek “sefih sapık
lar” o kadar çok ki , inzâr-ı âyet tenbîhata da aldırmaz zavallı nadan ahmaklar ! Artık kalbin marazından kur
taracak kavrayıĢ Ģuurundan yoksunluk “kör , sağır , dilsiz” nankör ruh hâlet-i zillet tam hüsran anlamıyla bel
li “idrâksiz sefihler” hep bohem mîzac cürm-ü münkerâta mübtelâ cür‟etkâr kâfir ve karakteristik nifakıyla
fitnekâr zâlim , ilm-i din ve îmana düĢman bozguncular ! Bu sapık gürûh , hakikat tam bozguncu tutum ve
davranıĢ çıkmazında “ĢaĢkın nâdan”ahmakça bocalayan netâme eĢirrâ ve mütecâviz saldırgan ! Ancak Kur‟
an-ı Kerîm hemen daha ilk baĢtan nihayetine dek kıssa-i misâl “mükâlemat” tarzınca açık “diyalektik diya
log” üslûp beyyinâtıyla bunların niyet-i ahvâli ve her türlü kötülük örneklerini içyüzünden dıĢına yansıyan
fıtrat-ı asliye ve tâliye yani sonraki “saniye” dejenere karakter / bozuk ve hasta tabiat tavırları bakımından
kategorize analiz “teĢrîh-i tasnîfat” âyet temessülâtı !
Herkes esasen “evrensel gerçek” kendi benliğinde meknûz “zübde-i âlem” misâl-i merkez zann-ı aklın nük
te-i idrâk kalbindeki irfanınca anlamak ister ruh-u beden ne enteresan noktacık kemiyet ve keyfiyet tam müp
hem mahiyet ! Tek kaynak “kitabullah” hakikat-i Hakk‟ın nice elfâz-ı vahyince öyle eĢsiz söz ki , iĢte “tehad
di-i Kur‟an” dahi idrâk-i hidâyet için okunan “nükte-i meâl” lügat-ı harf ve hecelerden mürekkeb belli sayıda
âyetlerden ibaret ! Demekki insan nefsini irĢâd-ı Kur‟an nazm-ı vahyince eğitmeye muhtaç. Cümle âlemler
ruh-u beden nüktesinde mükevver remz-i idrâk künh-ü mahiyet tek Kudret-i Mutlaka‟ya ayna-misâl lübb-ü
âyet tekmil lisan-ı hâl ve mekaal Allah’a mahsus Ģu her an nice Ģe‟niyle bir baĢka hakikat-i Hak‟tan ibaret
tecelliyat! DüĢünmek gerek gerçekten nedir ruh-u Kur’an ne demek Kur‟an-ca anlamak ve Ġslâm‟ca yaĢamak
ki , ilk iĢ ve en nihaî görüĢ Ģüphesiz Ģart-ı hayat !
ANLAMINCA OKU !
1.
KıĢrıyla anlaĢılmaz ,
Öz idrâk tam tadınca !
Hakkıyla anla biraz ,
Söz “mîsak” anlamınca !
379
2.
Ruh-u Kur‟an-ca ihsas ,
ġuur Ģu can nabzında !
Nur-u vicdan naz-niyaz ,
Allah(*) hakikatında !
3.
Zat havsalaya sığmaz ,
Ayet tavsîfâtınca !
Anlam “tek noktacık” yaz ,
Oku tafsîlâtınca !
Ruhen içimi açıyor ve beynimi uyandırıyor da Ģu kalbimi iĢlettiren motor gücü gönlümün niyet dirayeti
“iç irâde” özünü canlandırıyor “ritmik istek” gibi içten duygusal düĢüncelerle Ģiirsel elfâz-ı meâni içsel derinlik
lerin ummânına dalmak ve dıĢsal gözlemlerin semâvat âlemlerine kanatlanmak , gecelerle sabahlamak kadar
gündüzlerle akĢamlamak da anlık zaman akıĢında mukarrer remz-i kader her renkli iç ve dıĢ âhenk güzellikler
kazandırıyor “ruh-u mânâ” Kur‟an-ca âyetler anlamında okumak ve de yazmak ! Emr-i vahyin ilk “beĢ âyet
(96*1-5)” direktifince de “esas söz” zaten böyle ve hep bundan ibaret iĢte (Sûre-i Alak: 96*1. Yaratan Rabbi
nin adıyla oku! // 2. Ġnsanı embriyo‟dan / iliĢip yapıĢan bir su “atmık”dan / sevgi ve ilgiden “cinsel iliĢki” yarat
tı. // 3. Oku! Rabbin en büyük “kerem” cömertliğin sahibidir. // 4. O‟dur kalemle “yazmak” öğreten. // 5. Ġnsana
bilmediğini öğretti.) Ġlk “beĢ âyet” ve ilk “sûre” hk.(Bkz.Hak Dini Kur‟an Dili “Türkçe Tefsir ” C.1/ sh.3-145)
Demekki insan için Kur‟an-ca ilk bilgi iĢte “ilk söz” (1*1. “Bismillâhirrahmânirrahıym” / Rahman-Rahıym
Allah adıyla …) Evet, tam mücmel “en güzel ve özgün ifâde / formül Ģifre / özet söz” anlamınca “Allah adıy
la …” her iĢ ve söz baĢında ancak O‟na mahsus ve muhtas sözün özü ille de “Allah” diye baĢlamak ! Ġlk baĢta
ve her hayrın baĢlangıç noktasında ya da unutmuĢken hatırladığın anda ancak O‟nun adını anmak gerek velhasıl
her hayırlı iĢe bu ilk söz ile baĢlamak Ģart ! Sonra nükte-i “besmele” esasen niyaz söz zaten niyet-i “hamdele”
ve yine ardından her fırsatta “salvele” okumak ki “iman nefesi / inançlı cansoluğu” duygusal düĢünce elbet tam
içten canlandırır ruh-u beden evreninde her ne varsa ! O an ancak Allah‟a tam teslimiyet tevekkülü özünde ölü
mün nâçar gönül tebessümünü andıran cansoluğu ardınca sonsuzlaĢır da beka yurdunun cennet muĢtusuna dönü
Ģüp birden sırdaĢlaĢır zaman ! Her Ģimdi bir baĢka âlemler yaratan ve sayısız âyetlerle donatarak yaĢatan Rabbi
miz Allah(cc) hakikatince hep O‟nun mülkünde ve tek kabza-i Kudret “tasarruf-u Ġrâde” elindeyiz vesselâm !
ÖMRÜMCE ÖZLEM
1.
Ne mekân var öncesiz ne zamanlar sonrasız ,
Tek gerçek Hak Rabbimiz sonsuz hakikat yalnız !
2.
(“Allah adıyla …”) ancak kitab-ı kâinat hak ,
Salt emr-i (“Kün fe-yekûn”) nizam-ı Ģuûnat bak !
3.
O zatıyla bilinmez sıfatıyla âĢikâr ,
Nur ruh-u beden nice eĢsiz gizem mânidâr !
4.
Ezel-i ebed delil lem-yezel “levh-ı mahfûz”
Zaman hem-mekân nedir renk-âhenk Ģuur-rumûz ?!
5.
Süâl miftâh-ı ulûm mülhem mârifet vicdan ,
Cevab-ı Hak mı duygum içten mücerret iz‟an ?!
6.
Nükte-i kelâm misâl lâfz-ı nazm‟ettiren kim ?
380
Masivâ-yi maverâ asl-ı “hikmet” nitekim !
7.
ġiir ruhun neĢ‟esi vahyin eĢiği ilhâm ,
O kapıya yaslanmak aĢk ateĢi vesselâm !
8.
Muhabbet Muhammed‟e bi-l‟iltizam ihtirâm ,
Meram-ı sohbet tekmil dil “telbiye” din Ġslâm !
9.
Ġlk söz belli “besmele” hemen içten “hamdele”
Emr-i âyet “telbiye” nefes “salvele” cümle !
10.
Tek Kitap baĢtan sona açık kanıt tam cevap ,
Basiret nur-u îman net Kur‟an sağlam mesaj !
11.
MahĢere yol ömrümce gerçek gizem göklerde ,
Dünya dekor gönlümce cennet özlem sözler ne ?!
GÖNLÜMCE (14*40.)
Ġlk torunum Emir Berke‟ye !
1.
Söz doğarken gün-içinde
Nice hazin özgeçmiĢim !
Tek içinden iyi dinle ,
Bil (“yevm-id‟Din”) geleceğim !
2.
A-benim ruhum meleğim
Can nurum öz sevdiceğim !
Er geldim tez döneceğim
Torunum söz geleceğim !
3.
Yolcuyuz zaten nitekim
Biz kuluz var ettin Rabbim !
Yolumuz mahĢer bilelim
Korkumuz zor ruh canhavlim !
4.
A-benim ruhum meleğim
Ah bir an mâsum dilinle ,
Yakarabilsem Rabbim‟e ;
GerçekleĢir her dileğim !
5.
ġiirleĢir nefeslerim ,
Vallâhi derin sevginle !
Arınabilsem gönlümce ,
Tam sencileyin severim !
6.
Sor babandan bu adam kim ?
O da tam bilmez nitekim ,
Hayat tarihim mesleğim ;
Öz “Hak Kelâm” söz meĢrebim !
381
7.
Hacı Salihoğlu aslen
Sor “Kurtco-gil” öz sülâlem !
Safranbolu / Yazıköy‟den
Ġsmail oğlu Hüseyn‟im !
8.
Son nükte hem “vasiyetim”
MahĢere dek “Gül(*)” sevelim !
Ġçten söz daha ne desem ,
Tek Rabbim‟e muhabbetim !
( … Bkz. “ [email protected] ” / Yazıköy‟ün soy-ağacı*)
(Bkz. Kur‟an: 2 / 165. “… vellezîne âmenû eĢeddü hubben lillâh…” / Ġman sahipleri ise, Allah‟a sevgide
çok kararlı ve taĢkındırlar.) Kur‟an-ı Kerim ve Türkçe Meali , Prof. Öztürk , Yeni Boyut-Ġst. 1994 / sh.26:
Karma Ġndeks / “sevgi” (ilgili âyetlere bakınız !)
(14 / 40. “Rabbim ! Beni , namazı özenle yerine getiren bir insan yap. Soyumdan bir kısmını da.
Rabbimiz , duamı kabul et !”
41. “Rabbimiz , hesabın ortaya geleceği gün ; beni , anne-babamı ve inananları affet !”)
ÖZGEÇMĠġĠM ÖZET DERS !
YaĢ altmıĢı geçmiĢ, Ģimdi Ģu an gibi ivedi tedirginlik külliyen özgeçmiĢim misâl ve daha ardınca -ancak Rab
bim bilir- nice gelecek zamanlar! Oysa bu Ģuur ruh-hâlet tekmil lâhza-i hâl sanki ne mazi ne de istikbâl! Ezelle
ebed tefrîkinden ibaret tam muttasıl hatt-ı hayâl noktacık kitabet-i kader kadar tarz-ı minvâl lisan-ı mülhem mu
kadder ruh hâletine mümasil hakikat-i hayat! Hayat hakikatını zaman hayâline benzer bütün noktalarıyla anlat
mak ya da anlık yaĢam melodisi “iç dil” bestesini istisnâsız her notasıyla kayıt altına almak gerçekten mümkün
değil. Rûz-i mahĢer huzurullah’ta ancak kendi eline verilecek kitabıyla okuyup anlayacak herkes bunun hiç
eksiksiz “sonuç” noksansız doğrusunu!
Hayatın maddiyat boyutunda tam maneviyat yorumuyla aklını baĢına toplayıp da yolunu doğrultmak bakımın
dan irâde zaafına dûçar ruh-u Ģuurdan yoksun her insan din-ahlâk konusunda iflâs zilletine düĢmüĢ ve hayat
tohumunu bu “bozuk tînet” tutumuyla böylece çürütmüĢ olur. Ruh hayatından ne anlar ve nasıl yorumsayıcı
çıkarımlara aldanmıĢlık girdab-ı idrâk saplantılar anaforunda kendince öyle inanır , nasıl inançtaysa ancak öyle
yaĢar ve öyle ölür. Sonuçta hangi itikad hâlinde ölmüĢse yine aynı hâl üzere diriltilecek insan ! Kur’an müker
rer ve mütevali “tenzîr ve tebĢîrat” âyetleriyle öğütlerken bu üslûbun basit ve pasif “edilgen nasihatçılık” olarak
algılanması da aslında tam total doğrulukta anlaĢılmadığını gösteriyor hakikaten.
Kendi özgeçmiĢim de özet ders Ģimdiye dek kavrayıĢımca yaĢamak çerçevesinde. Demekki iĢte herkes gibi
içsel ve dıĢsal her boyutta tam mahrem özellikler serüveni nihayet en basit ifâdesiyle Ģöyle bir ibret! DeğiĢmez
yasa: dünya hayat doğumla baĢlar ve ömr-ü mukadder “mühlet” ölüme kadar! Hayatın sırrı ölümde saklı aslın
da anlamı da daha sonrasına bağlı! Kısacası ölümsüz âhiret için değilse niçin ya da ne hikmet dünya hayatımız
zaten zaman akıĢında hem müphem hem malûm mahiyetince de ölümlü ?! Neydik ne olduk derken ne olacağı
mızı da düĢünmek ve hayatın özet dersini incelikleriyle değerlendirmek gerekiyor. Nitekim ilk anekdot Ģu:
Karabük / Safranbolu-Yazıköy‟de doğdum. Esasen (1942) iken güya doğum tarihim 20 Temmuz 1940 olarak
kayd-ı nüfus yaptırılmıĢ yani benden önceki ilk çocuk “Mehmet” ölünce yerine “onun doğum yılına göre” dede
min adıyla yazdırılmıĢım. Bunun önemi ilkokula erken baĢlamakla kalmadı dolaysıyla daha sonraki tahsil haya
tımı da etkiledi. ġöyle ki: ilk yıl 1947-48 sınıfta kalmıĢım ama benim hiçbir Ģeyden haberim yok. Çok küçük bir
yaramaz/ afacan çocuk olduğumu gayet detaylı biçimde anımsamaktayım. Okula baĢladığım ilk günlerde hemen
yazı tahtasına merakımla bir Ģeyler çiziktirmek isteyip karatahta‟yı tebeĢirle karalamayı , sınıfta ders esnası hep
sıranın altına saklanıp doğrudan yere oturarak oturak-tahtasını masa gibi kullanmayı ve de en çok karalama re
simler yapmayı seviyordum; gülmeyi , ĢakalaĢmayı ve Ģımarık davranıĢlarla taĢkınlık yapmayı da ! Ancak bun
382
ları çok aĢırıya kaçan haĢarı mizacıma yakıĢtırıyor olsam da hep ölçülü muâĢeret âdâbıyla aile terbiyem icabı
saygısızlıktan korkup hassasiyet derecesinde çekingenliği de elden bırakmadığımdan olmalı ki, beni hem minik
bir yaramaz hem de gayet sevimli / sempatik küçücük çocuk diye seviyordu öğretmenim ve arkadaĢlarım da !
Daha sonrası ilkokul altı yılda tamamlanınca 1953-1960 yılları arasında Ankara Ġmam-Hatip Okulu‟nda orta
okul-lise hayatım / öğrencilik.Ve, 27 Mayıs 1960 / askerî darbe-ihtilâl ! Bu olayı müteakip 53. dönem Yd. Sb.
Öğretmenlik. Ġlk görevime Emirdağ -Y.Piribeyli Köyü‟nde devam ettim meslekte kalarak iki ay daha “muvak
kat öğretmen” kadrosunu kazandıran baĢarımla. Ancak Konya Y.Ġslâm Enst. açılınca hemen istifa ettim ve yatı
lı olarak 1962-66 yıllarında yüksek tahsilimi tamamladım. Ġlkokulun ilk yılından sonra artık onaltı yıllık tahsil
hayatım süresince hiç sınıfta kalmadım ve yıl kaybetmedim.
Mezuniyetin ardından Ankara – Bakanlık‟ta kur‟a sonucu Adana Ġ-H. Okl. “meslek dersleri” kadrosuna
stajyer öğretmen olarak atandım. Ve 1969 güzdönemi sonunda doğrudan kendi isteğime göre Bursa Ġ.H.Okl.
Meslek Dersleri öğretmeni kadrosuyla naklen tayin yaptırdım. Orada 1970-71 yıllarında ayrıca Md. Yard.
olarak da görev aldım , fakat kendi tercihimle bu görevi bıraktım. Meslekte son yıllarıma kadar idarecilik göre
vine talip olmadım. Ġlk ve son toplam 8 yıllık istisnasıyla yalnızca düz öğretmenlikte ya da öğretmenlikle geçti
meslek yıllarım.Bu arada 1973-75 yıllarında Bursa Yıldırım Bayazıt L.‟nde görev yaptım.Sonra yine Ġ.H.Lisesi‟
ne döndüm. Ayrıca 1975-83 arasında tam 8 yıl serbest meslek “kitap-kırtasiye”olarak Ülkü Kitabevi‟ni kurdum
ve bu ticaret iĢini mesleğimle birlikte bizzat yürüttüm.
1985 yılı ikinci dönem tekrar Yıldırım B. Lisesi‟nde görevlendirildim. Ancak kadrom da aynı okula gelmiĢken
ve evime çok yakın olmak avantajı da varken yine kendi isteğimle öğretim yılı sonunda ( Asıl mûcib-sebep:
Bir yıl önce, “Ege Ü. Eczacılık Fak.” yüksek tahsiline baĢlamıĢ olan büyük oğlumuz Rıdvan‟ın yanında olabil
mek ve küçük oğlumuz Ġsmail Erhan‟ı da yanımda okutabilmek için nitekim*) Ġzmir Çamdibi Ortaokulu‟na
naklen tayin yaptırdım. Hemen bir ay sonra da oradan evime daha yakın olarak yeni açılan Bornova Yahya Ke
mal Beyatlı Ortaokulu‟na “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” öğretmeni ve ilk Md. Yard. görevine geçtim. ĠĢte bu
okulda son 6 yıllık görevlerimle meslekteki “fiilî hizmet” yıllarımı da tamamladım. 1991 ikinci dönem içinde
isteğimle emekli oldum. Daha sonra kısa sürelerle birkaç çeĢit iĢlere girip çıktım ve en son Ġzmir “Kestane
Pazarı / Derneği” Ġ.H.L. Öğrenci Yurdu‟nda Md. Yard. olarak bir yıl kadar çalıĢıp bıraktım. Sebep Bornova‟da
oğlum‟un açtığı “Ġksir Eczanesi” iĢlerine destek ve yardımlarım. ĠĢte basit çerçevesiyle hiç ayrıntısız hayatım !
O yıllardan ve onca karmaĢık yollardan nasıl geldik günümüze dek ? KonuĢmak ya da yazmakla asıl anlatmak
istediğim tek konu bundan ibaret değil elbette. Kendi izlenimlerime göre bu hayat yolculuğundan ne anladım
ya da neler kazandım ve kaybettim sonuçta asıl konu bundan ibaret ders-i hayat !
AltmıĢ yılı aĢkın ömrün süreçlerinden bazı kesitler , enteresan anılar ve dönemeç olaylar ıĢığında yorumsamaya
çalıĢacağım mevzû özünde hayatımızı kuĢatan dünyamız ve yaĢadığımız ülkenin durumu. Özel yaĢam bakımın
dan nice önemli ihtiyaçlar arasında öncelik kavrayıĢ Ģu Ģuur-u ruh hakikatınca can nüktesi içsel yönden beden
neyse dıĢsal ya da sosyal realite olarak ülkem de aynı anlamda. AnlaĢılan ne bedensiz ne de ülkesiz yaĢanmazsa
da cansız ceset gibi idealsiz / ülküsüz sürüngenler var. Ruhsuz ve Ģuursuz ya da amaçsız ve ülküsüz yaĢayanlar
varsa da asla vatansız ve ülkesiz yaĢayan yok! Oysa “ülkü” ruh gibi ve “ülke” de sanki beden. Nasıl yaĢar ruh
suz beden , neden çöker ülküsüz ülke ? Hep birlik “dirlik-düzenlik” kuracak kavramlar ruhiyatınca Allah‟a
arz-ı teslimiyet duygusuyla düĢünelim !
Doğrudan günümüze gelmek için hayat envanterimi irdelemekten vazgeçtim. O zor yılların bazı sıkıntılı dönem
lerine değinmek ve çok kısaca özetlemekle yetineceğim. Çünkü son yarım yüzyıl içinde güzel ülkemizin önem
li değiĢim / geliĢim mücadelesi için nice neĢriyat ve yaĢanmıĢ süreçler / netame hadisat evrelerinin içyüzünü
yorumlayıcı kitaplar var ortalıkta. Ama bunlara merak duyan ve okuyan ya da olayların sebep ve sonuçları
hakkında yeterince düĢünen kim ? Nitekim medya aynasında boy gösteren bazı ileri görüĢlü aydınların toplumu
uyarıcı çabaları çoktan çok “soysuz magazin” programlarla arka plana itilerek kasıtlı biçimde etkisizleĢtirilmek ,
gerçekler gözlerden gizlenmek / kâfirce örtülmek isteniyor. EleĢtirel görüĢler risk oluĢturuyor ortak kaygılarımı
za rağmen ülkenin birlik ülküsü uğrunda açık çağrı-çalıĢmalar ! AB ve ABD emperyalizmine teslimiyet duygu
383
su egemen oluyor ruhiyat tarz-ı hayatınca yozlaĢtırılan toplumda. Artık kültür milliyetçiliği adına Türkçü ülkü
cülük geliĢtirmeye uygun ortamlar oluĢturma çabası da yok !
ĠletiĢim çağında maalesef fert-toplum ya da toplum-devlet diyaloğumuz bozuk. Aradaki iletiĢimsizlik hem
milleti kendi içinde hem de devletine / yönetimine karĢı güvensizleĢtirdikçe birlik ruhumuz ve dirlik-düzen
Ģuurumuz zayıflayıp çöküyor içten.Ne yapmak gerektiğini inançla açık yüreklilik gösterip haykıran aydınların
yanında değilse toplum , maalesef tam millet olmak vasfını kaybettiren unsurların farkında bile olamıyor
demek. Gör iĢte yediden yetmiĢe toplum kimlere alkıĢ tutuyor bak da anla !
Karamsar duygulara tutsak kalmaktan kurtarsın ve zihnimi inanç coĢkusu sözcükler / güzel düĢünceler oyalasın
diye kendi iç dünyamın Ģiirine sığınmak , gönlümü ölümcül kötülüklerden arındırmak ve Ġslâm‟ca yaĢamak
gerekçemi içtenlikle savunmaktayım. Mesajım “Türk-Ġslâm Ülküsü” özünde ideoloji ! Ġdeoloji-ler çağı bitti
diyenler yanılıyor , insanda düĢünce biter mi hiç ?! Biz Ġslâm-insanız ve bohem mizaçta hayvanca yaĢayan ülkü
süz sürü (!) sefih gürûhtan farklıyız zira. Adımız belli; inanç değerlerimiz, millet-devlet “Türk” geleneklerimiz
açık kanıt ! Tarih hakikatından ibaret düĢünceler perspektifinde dünya görüĢümüz zaten Türk gözüyle bakıĢ.
ġu an nur-u Ģuur ruh hakikatınca canlı bedenimizi zihinsel lügat-ı insiyakla donattığı idrâk-i insan nükte-i fıtrat
duyarlı hissiyatta yaratan Allah’tan ancak!
AKLIN NURU
1.
Ben olsam da olmasam da ,
Ha bir eksik ha bir fazla;
Ne fark edecek dünyada ?!
2.
Sen olunca dünya baĢka ,
O an aĢk baĢlar meselâ ;
ġiir hayâl yaĢam rüya !
3.
Tek gerçek ölüm de olsa ,
Hep ben derken herkes yolda;
Sonsuz zaten bütün nokta !
4.
Varsa yoksa yol Ģu anda ,
Açık-gizli iç-dıĢ Ģu tarz;
Evren beden net anlamda !
5.
DönüĢ yolum tek Allah‟a ,
Ruh hem beden nükte-i can;
DiriliĢ ölümden sonra !
6.
Ruh (“…min emr-i Rabbî !”) mânâ ,
(“Nur-us‟semâvati ve-l‟arz”);
ġuur tam Kur‟an-ca anla !
7.
Ġlk beĢ âyet emr-i (“Ġkra‟ !”)
Son (“…nasrullah”) hem de (“…ve-n‟nâs”);
Vahy-i hikmet tek (“Kün …”) nokta !
8.
ĠĢte emr-i Hak fıtratta ,
Öz söz “halk” hakikatında;
384
Tarz-ı kitap baĢtan sona !
9.
Aklım nükte-i havsala ,
Tam âyetler beyânınca;
Ancak Allah buyruğunda !
10.
Muhkem müteĢâbihat da ,
Asıl anlam harf farkıyla;
Muammâ aklın nurunda !
Manzara çok güzel ! Gemlik - K.Kumla deniz sahilinde körfezin karĢı kıyılarına bakıyorum Ģu an dalgınca.
Algıladığım manzara anlamlar , ruhumdaki “iç dil” Ģiirinden ibaret insiyak , âfâk-ı hayâlim misâl-i zaman !
Göklerce okyanus sanki ikicik gözün derinliğinde deniz sularından yansıyan nice mevecât tıpkı gönlüm !
Renk-âhenk sayısız âyetlerle bezenmiĢ âlemler , ruh hayâlime benzer rumûzat ! Tuzlu suların köpüklü dalga
larında sayısız hava kabarcıklarıyla oynaĢan hayâller ruh heyecanım kadar gerçek ve Ģiir gibi içten güzellik
gizemince ürpertici titreĢimler !
Demekki içsel anlam müĢekkel elvân-ı Ģuûn nice dıĢ görüntü örtüsüyle süslenmiĢ Ģu uçsuz-bucaksız semâvat
ecrâmınca canlı arz-ı mahsus semboller ruhunda ayna-misâl lâhzacık (“ke lemh-il‟basar *) âyet-i kıyamet (16*
77 ve 54*50) dehĢet-i hayâl bile âlem-i mahĢere müncer yol “likaullah”-hakikat! O kadar açık ki , iĢte göz önün
de“canlı gerçek”gönlümce derin nükte (“elhamdü-lillâhi Rabb-il‟âlemiyn”) nice âyetler Rabbimiz Allah*hakika
tından ibaret tek kitab-ı Kur‟an-ca (“… lâ-raybe fiyh”)hiç Ģeksiz (“zâlik-el‟kitâb…”) bu üslûp beyyinât-ı vahyin
hitâb-ı Hak kavram mûcizesi ancak ! Kur‟an kutsal lâfz-ı metîn nükte-i vahyin anlamınca canlı derinlik !
Kemal Edib Kürkçüoğlu*(merhum hocamız / zevât-ı meĢhûre‟den*) Ģöyle (-sh. 512-13*) dillendirmiĢ Ģiirince:
“Kur‟an-da neler var deme , Kur‟an-da neler var ;
Esrârına âgâh olan insanda neler var !
……………
Sâhilde kulaç sallamakla inci bulunmaz ,
Dal ummân-ı mânâya bak gör anda neler var !”
ĠÇTEN HĠKMET
Can nefesim müphem mevt-i mukadder
Rabbimiz‟den mühlet dem-i hayatım !
Marifetim mülhem kalbim Ģu mahĢer
Sezgim içten hikmet belli yoldayım !
DOĞAL DENGE
Nice berrak gökler , ne temiz doğa ;
Ne bulutlar leke , ne de nebâtat !
YeĢermez yerler , rahmet yağmazsa ;
Net tam doğal denge , arz ve semâvat !
ĠġTE KADER !
Tevekkül tam teslimiyet hissetmek !
…………………………………..
385
Neden böyle niye Ģöyle ne demek
Ne haddine irdelemek denemek ?!
Zaten nice hikmet iĢte tek gerçek
Kader Rabbimiz‟den neyse beklemek !
YOL ġUURUM !
1.
Benilleten gerçek kabr-i bedenim
MahĢere giden yol dünya evrenim !
ġimdi içten örnek kalbim canevim
Ne demek bilen yok rüya gören kim ?
2.
Gözler renk tek âhenk gökler ne biçim
IĢık gece-gündüz zaman tünelim !
Sözler hecelemek ister iç dilim
Anlık nice sözcük Ģu can nefesim !
3.
Öz-ne ilginç bellek gönlüm Ģiirim
Vicdan nur-u ruhum Muhammed(*)sevgim !
Söz net bilinç gerçek düĢüncelerim
Kur‟an yol Ģuurum mürĢid tek Rabbim !
CAN KAVRAM
1.
Ġnsan ham olmayınca
Aklınca olgun yorum !
Noksan tam dolmayınca
Aslında dolgun tohum !
2.
Ġrfan ilham ânında
Ġmanım vicdan nurum !
Ġykan ikram hazzında
ĠrĢad-ı Kur‟an ruhum !
3.
Ġz‟an anlam lâfzınca
Vahy-i âyet tek yolum !
ġu can kavram nabzınca
Hak hidâyet Ģuurum !
ÖZEL ÖRNEK
“Çocuklarım
veTorunlarım”
1.
Canlı mûcize her an
Ne güzel çocuk sevmek !
Elhamdülillah her can
Ruh-beden özel örnek !
2.
Rıdvan‟dan sonra Erhan
386
Kurt ailemiz üç ev !
Torunlara can kurban
Rabbim , mûcize ibret !
3.
Zaten belli tadından
Torun “oğul balı” net !
Sağ kulağına ezan
Sol kulağına kamet !
4.
“Emir Berke” ardından
Rabbimiz‟den emanet !
Ġlk adı “Emre Boran”
Soyadı da “Kurt” elbet !
5.
Torunlar evlatlardan
Hepsi canımız demek !
Pek yakın inĢaAllah ,
“Selim Arda” gelecek !
6.
Geldi iĢte taze can
Rabbim‟den her meserret !
DüĢün ne mûciz beyan
Canlı âyet (18*46) iĢaret !
7.
Can ürperten heyecan
Allah‟a tevekkül et !
Rabbimiz tek yaratan ,
Ancak tefekkür gerek !
8.
Gör nice ibret zaman
Can doğacak ölecek !
DüĢünse Ģayet insan
Anlayacak görecek !
9.
ĠĢte tam açık Kur’an
Tam okuyan çözecek !
Ġlk yaradılıĢ yoktan ,
Sonra diriliĢ gerçek !
EVRENSEL MODEL
1.
Ġki ayak iki el ,
Uçlar da parmak kökler !
Tek kafa ki pek güzel ,
Ben beden evren gökler !
2.
Ruh hakikat zihinsel ,
Beden zaten evrensel !
Arz-semâvat ilk model ,
Gönlümce ıĢık gözler !
387
3.
Gördüğüm her Ģey reel ,
Âlem iĢte âyetler !
Kördüğüm düĢünceler ,
Ancak Kur‟an çözümler !
ĠÇTEN ÂHENK !
Rabbim‟in nefhası ruh hicab-ı can dıĢ beden
IĢık gözlerde perde evrensel renk göklerce !
Kalbimin her nabzı duy bir anlık kan fıtraten
Açık gönlümce nükte içten âhenk sözlerde !
CAN VE BEDEN
1.
Bugün de böyle geçti iĢte tek günce ömrüm
Yakınlardan yakın gün sanki çok uzak ölüm !
Gönlünce söyle haydi içten ne güzel özüm
BakıĢlardan da özgün can ki iĢtiyak sözüm !
2.
Ömrüm ölüm demekki içten can özüm sözüm
Bak kalbim nice üzgün neden böyle her günüm ?!
Gönlüm sözümce belli iĢte tam öldüm gördüm
AĢk hâlim dilce düzgün beden sözde görüntüm !
Bugün de böyle geçti iĢte tek günce ömrüm // Yakınlardan yakın gün sanki çok uzak ölüm ;
Ömrüm ölüm demekki içten can özüm sözüm // Bak kalbim nice üzgün neden böyle her günüm ?!
SÖZ MIZRAP
Kimi söz sivri mızrak
Tam hedefine vurur !
Kimi de sanki mızrap
Bam teline dokunur !
OLAY
-Yok artık çamlık !
1.
19 Aralık
2005 , Salı
Olay gayet acı :
Çamlık katliâmı !
2.
Olay gayet açık
Sayıca toplam kırk
YaĢı tam asırlık
Çamlık manzarası !
3.
Çok güzeldi çamlık
(… Kıyı-köĢede bekletilen boĢ arsadaki birkaç çam ağacı da artık
yeni inĢaat yapımına hazırlık için , nihayet 2010-Mayıs ortasında*
tamamen kesilerek kökten temizlenmiĢ ve çamlık yok-edilmiĢtir.)
388
Yazık baĢkalaĢtı !
Yok ettiler artık
Kökten yağmalandı !
4.
Hiç kesilmez sandık ,
Sahip çıkılmadı !
Bu olaya ĢaĢtık ,
Çamlık arsalaĢtı !
5.
Yok olurken baktık
Hiç koruyamadık !
Olayı yaĢadık ,
KarĢı koyamadık !
6.
Çok kızdık kırıldık ,
Bunu kim yaptırttı ?
Hiç unutamadık ,
KuĢ cenneti çamlık !
7.
Yâd-ı hazin açık
Çamlık*apartmanı !
Bak artık kaç yıllık
Adı “anı” kaldı !
AYMAZLAR !
Tövbe ey Rabbim tövbe, kul nefsince gider yolda ;
Günahları unutan “Ģeytandan Ģefaat bekler (!)”
“Ölme eĢeğim ölme, yaz gelince biter yonca”
Aymazları avutan nice yalan beklentiler !
ġĠĠR-Ġ HĠKMET
1.
ġöyle bir düĢün hele ,
ġu koskoca âlemde !
Söyle ne gördünse de ,
Bu ne dünya gönlüm ne ?!
2.
Tek mısra‟cık Ģiir için
Nice geceler uykusuz !
MeĢk bir anlık iç dil içkin
ĠĢte heceler ruh sonsuz !
3.
ġu aydınlık bilinç niçin
Ġlle de düĢler yorumsuz ?!
Giz söz açık ilginç çetin
Ġçten net mahĢer yolumuz !
…
Mealsiz Kur‟an okur ,
Okur anlamaz kör ruh !
389
Tefessühattan mes‟ûl ,
Yoz ruhta yobaz gürûh !
…
Cehalet bataklığı
Yobaz sürü üretir !
AĢiret tutsaklığı
Pis bölücü terörist !
4.
Taassubun belâsı
Tarikat üretmektir !
Sahte Ģeyh yandaĢlığı
Halkı içten bölmektir !
5.
Echel mürĢid sultası
Aymaz zulm-ü ümmettir !
Yobaz din anlayıĢı
Ġslâm‟a ihânettir !
6.
Devletin prangası
Sömürü düzenidir !
Halkın aĢağılanması
Ağalığa hizmettir !
7.
AĢiret aymazlığı
Kula kulluk zillettir !
Ġnsanın yozlaĢması
Özünü yitirmektir !
8.
Küfrün edebiyatı
Ego‟yu bilmemektir !
Irk probagandası
Soy-sop‟la öğünmektir !
9.
Aklın Hak‟tan sapması
ġeytana yönelmektir !
Hak Kur‟an uyarısı
Allah‟a güvenmektir !
10.
Toplumun baĢbelâsı
Ġblis dölü terörist !
ĠĢte devlet düĢmanı
Din‟e düĢman anarĢist !
11.
ġehevat tutsaklığı
Nefse mağlûbiyettir !
Gerçek aĢk ruh sağlığı
Gör ne mahcûbiyettir !
…
Her an her Ģey olabilir ,
Takdir nedir Rabbim bilir !
390
OluĢlar tek yani hep bir ,
(“Ġnnâ-lillâh”) haddim Ģiir !
12.
Emr-i (“Kün”) net idrâkim
Tam Ģuur hiss-i kalbim !
Tek melce‟ Yüce Rabbim ,
Can Ģiir hikmet haddim !
SANKĠ
1.
Oldu sandım olmadı ,
Hak yerini bulmadı !
Doldu sandım dolmadı ,
Bak yarıyı bulmadı !
2.
Uygunsuz zevzek Ģaka ,
Kalbi söndüren mîzah !
Hak sonsuz gerçek baĢka ,
Sanki öldüren silah !
SÖZÜM ĠZAH BĠLMEM MĠZAH !
1.
Efsâne yalanlar rumûz-u hayâl
Lügat-ı muhâlat tahrîf-i kitap !
Tarihte olanlar Ģüzûz-u ahvâl ,
Fıtrat-ı Ģuûnat târifsiz cevap !
2.
Kalem durmaz yazar üslûb-u makaal
Emr-i (“Kün fe-yekûn”) ne güzel îzah !
Ayet tarz-ı bahar Ģuûrum misâl ,
Belli iĢte her gün söz mücmel mîsak !
3.
Hafıza-i beĢer ma‟lûl-u nisyan
Ġdrâkim mülhemât tam kitap billah !
Hakikat-i mahĢer yolcusu insan ,
Nitekim “muhkemât” vahy-i Hak bizzat !
4.
Meâl-i Kur‟an-ca anlamak irfan
Gönlüme inĢirah sohbet-i irĢad !
Demekki bu yolda yaĢamak iz‟an ,
Sözüm hep (“bismillâh”) hiç bilmem mîzah !
Mizahsız sohbet tarzı izahsız irĢad vaazı ,
Kim bu sivri zekâlı , amma biçim akıllı ;
Sen yoz deve çobanı , tez terk’et bu diyârı !
… Lâf (-z)’ın aslını müdriksin :
… “Ya bu deveyi güdersin ,
… Ya bu diyardan gidersin !”
NABZ-I VĠCDAN
1.
Ne derim ki derdim baĢımdan aĢkın
Galatsız sözüm yok affet ya Rabbî !
391
Bilirim ki her kim aĢkından ĢaĢkın
Lügatsız gönlüm hoĢ sohbet Türâbî(*)!
2.
Kitap irĢâdınla hikmet taddırdın ,
Nazm-ı Kur‟an içten zevk-i tesellî !
Hitap ihsânınla pek net yazdırdın ,
Nabz-ı vicdan zihnen mevc-i tecellî !
CEVAP !
Babam beni kendi gibi görmek istiyor vesselam ,
Oysa ki benim örneğim Muhammed Aleyhisselam !
Kendimi bildim bileli söz tek belli zor yol meram ,
Sormaz ki cevap vereyim mârifet tarz zevk-i kelâm !
BAġKA KĠM ? / “Özgün DüĢünce”
(… Bkz. sh. 372*)
Sivri dilli Ģiirce “söz” yalın kılınç gibi ,
Bikr-i fikrin gücüyle zûlme karĢı yürekli !
Öz bilinçte keskin göz çıplak ıĢık ki belli ,
Rabb‟in kudret elinde daha bilmem nicesi !
Evrensel her benlikte tek irâde billâhi ,
Hak o denli gizemli ve o kadar açık ki !
BaĢka kim var ki zaten “Ben!” diyen de hep O ki ;
ĠĢte özgün düĢünce , tek benlik ikilemi !
KAPALI SANDIK !
1.
Her dem ölüm yakınca özümüzce yaslandık ,
Ruh-beden yaĢadıkça ömrümüzce yaĢlandık !
YaĢamakça* bakınca gönlümüzce tam açık ,
Ġçten yakınlaĢtıkça sözde kapalı sandık !
2.
Benliğin girdabında döne döne arandık ,
YaĢamakça sandıkça göre göre aldandık !
Kur‟an beyyinatınca dile gelse de açık ,
Özü kavramadıkça kör-körüne inandık ;
Açıkken ikiz dünya yine kapalı sandık !
3.
DıĢtan kapalı sandık bilinçteki kadarcık ,
Zahir sözlere kandık ölünceye dek sandık !
Batın özüne daldık içten içe uyandık ,
Gözgöre oyalandık gönülce kader açık !
4.
Ġnsan ki yeryüzünde biz göklerde aradık ,
O toprakta defîne ararken bocaladık !
Hakikat gözönünde niye kapalı sandık ,
ĠĢte “gizli hazîne” açarken anlamadık ?!
(Bkz. Asrın Getirdiği Tereddütler-4 / sh. 83)
392
(Bkz. Kur‟an-ı Kerîm ve Modern Tıbba göre Ġnsanın YaratılıĢı / sh. 5-11)
VESVESE (evham) Hastalığı: “Takvaya erenler (Allah‟ın emirlerine uygun yaĢayanlar) var ya ,onlara
Ģeytandan bir vesvese dokunduğunda , (Allah‟ın emirlerini) hatırlayıp, hemen hakikati görürler.” – A‟raf
sûresi / 201. âyet*
(“Biçâre vesveseli adam , bazen hayâle gelen bir Ģüpheyi , akla girmiĢ bir Ģüphe tevehhüm edip, itikadına ha
lel gelmiĢ zanneder. ĠĢte telkinat-ı Ģeytaniyyenin eseri olan Ģu zanlardan ürkerek :“Eyvah! Kalbim bozulmuĢ,
itikadıma halel gelmiĢ” der. O haller , galiben ihtiyarsız olduğundan , cüz‟-i ihtiyarisiyle ıslah edemediğin
den ye‟se düĢer. Bu yaranın merhemi Ģudur ki: Tahayyül-ü küfür , küfür olmadığı gibi ; tevehhüm-ü küfür
dahi , küfür değildir.Tasavvur-u dalâlet,dalâlet olmadığı gibi ; tefekkür-ü dalâlet dahi ,dalâlet değildir.Fakat,
eğer lüzumsuz tekrar ede ede müstekar bir hale gelse, o vakit hakikî bir nevi Ģüphe, ondan tevellüd edebilir.
ġu nevi vesvesenin en mühimi budur ki: Vesveseli adam bir Ģey‟i zâtında mümkün görse, o Ģey‟i zihnen dahi
mümkün tevehhüm eder. Meselâ: ġu dakikada Karadeniz‟in yere batması , zâtında mümkündür ve o imkân-ı
zâtî ile muhtemeldir. Halbuki yakînen , o denizin yerinde olduğunu hükmediyoruz , Ģüphesiz biliyoruz ve o
ihtimal bize bir Ģüphe getirmez.”// “Bir delilden neĢ‟et etmiyen bir ihtimâlin hiç ehemmiyeti yoktur.”-Sözler)
SONSUZUNCU ĠLK*
-Tahsil hayatıma emek veren Hocalarım’a !
Tahayyül fezâsında her kavram “karadelik”
Benliğimde Ģiirim nice dipsiz derinlik !
Tefekkürde “teselsül” tam iflâs divânelik ,
ġu beynimde tek bilgim yine sonsuzuncu “Ġlk !”
AÇIK YASA
NakĢ-ı hat yüzük kaĢında Ömer’in mührü :
Bak , (“Kefâ bi-l‟mevti vaîzan yâ Umeru !”)
1.
Dünya bile diplomatça
Sanki tam yuvarlak masa !
EĢit titiz paylaĢılsa ,
Kalmaz yeryüzünde kavga !
2.
ġu aç kurtlar sofrasında
Rızk için hırs boĢboĢuna !
“Ekmek arslanın ağzında”
Risk niçin zevk baĢkoyunca ?!
3.
Mücâdele ne hoĢ bunca
Serbest rekabet olunca !
Piyasa iĢler yolunda ,
Sermaye servet uğrunda !
4.
Her canlının yutağında
Doymazların boğazında !
Tek Rezzâk‟ın in‟âmınca ,
Lokmaların gırtlağında !
393
5.
Hep “elhamdülillâh” hoĢça
Rızk eceline münkat ya !
Ne Ģerrince ne hayrınca ,
Pek bilmedin ne püf nokta !
6.
Haris de kendi payınca
Kısmet de takdir kadar ya !
Kul feylince her ne yapsa ,
KarĢılıksız kalmaz aslâ !
7.
Kur‟an der ki baĢtan sona
Ölüm yeter anlayana !
Adalet Hakk‟ın adına ,
ĠĢte fıtrat açık yasa !
BÜYÜK HABER
1.
Kim ne isterse sorsun ,
ĠĢte Kur‟an-ı Kerîm !
(“Amme yetesâelûn
An-in‟Nebe-il‟Azîm”)
Büyük haber göklerden
Ayetler açıklarken
Ġç göz dıĢ kulak varken
Ne gördün ne de duydun
(2*121)Anlamadan okudun !
Sesiyle uyanırken
Anlamıyla uyudun !
Sevap umdun da her gün
His uyansa ruh ölgün
Gönülden “hatm-i Kur‟an”
Bereketli terennüm !
Lâkin bu kör cehâlet
Mahrûmken hikmetinden
Hiç bilmeden konuĢtun !
2.
Ne diyor Kur‟an sana ,
Bilmiyorsan sorsan-a ?!
Haydi çağdaĢ dünyadan
Bir kitap göster bana ,
Anlamadan okunan !
3.
Ġlk emri: “Oku !” derken ,
Hem sûreta okursun !
Mukabele* dinlerken ,
HoĢ sedâya meftûnsun !
4.
Gör ne berrak , eğilsen ;
Kör ve nankör değilsen ,
… (Bkz. Zaman G. 09 Aralık 2001 / sh. 12: YORUM / Dr. Yalçın
Çetinkaya : “… Ġslâm Kültür Atlası (23.Kısım*), “Hendese-i Savt”
yani SES sanatı , ses mühendisliğine ayrılmıĢ. Bu eser, … Farukiler,
neden … / Bu adlandırma “müzik” ya da Arapçasıyla mûsikî‟nin …
394
Tam içinden duyduğun
Meâli anlasan-a !
Zevk-i selîm‟in varsa ,
Kalbi uyandırsan-a !
5.
Basîret‟in açıksa ,
YüzleĢsin iki ayna !
Hem-misâl‟sin baktıkça ,
Gör, kimsin; “kim” karĢında ?!
……………………...
Ne ibret reng-i revnak
Hikmet âhengi-ne bak ?!
HoĢ âyet hepsi tek Hak*
Kesret vahdet-i mutlak !
6.
Her kim-se bencileyin
Göklerin gözaltında !
Ġnsan , adını bilsin ;
Adresi zaten dünya !
Bedence yeryüzünde
Ruhuyla da göklerde
Ararken özü sözde
Açık gönül gözünde
O ki , Rabbim gönlümde !
7.
Tam âyet uyarınca ,
(“Ene akrabü min…”) ya !
(“…habl-il‟verîd”)den daha ,
Daha yakın nabzında !
8.
Her tecellîde “esmâ …”
Hakk‟ın nûruna ayna !
(“…leh ü-l‟esmâü-l‟hüsnâ…”)
(“Yüsebbihu …”) Kur‟an-ca !
9.
Nice duygu düĢünce
Ġçte derinleĢtikçe ,
Güya her dem bin âfet
Zerrelerce kıyâmet !
10.
Ġçten dıĢ ufuklarda
ġu âlem-i Ģehâdet !
DıĢtan iç boyutlarda
Gülümserken her âyet ,
Rüya âlem-i misâl !
11.
Hayatım hep bu minvâl
Ruh rüya , beden hayâl !
………………………
Ha ben hep bu boğaza ,
Avrupa dillerindeki karĢılıklarında olduğu gibi … / terimleri sınırlı
… / arasındaki ince farka dikkat … / Perde ve durakların düzenlenmesi
yoluyla müziğin geliĢimi , dinleyici‟ye hiçbir zaman sona ermeyecek
miĢ gibi açılan bir izlenim vermeye çalıĢır. Tonlama ve duraklamalarla
ortaya çıkarılan bu yapı bir arabesk … / Ġslamî kültürün görsel sanatla
rındaki benzer Ģekilde adlandırılan çizgi , renk ve form yapılarıyla aynı
dır. / … cami müziği , klasik müziğin bir alt türü olduğu … müslüman
milletlerdeki dinî müzik ve sanat müziği arasındaki sıkı bağlar ve alıĢve
riĢten ve (böylece) sanat müziğinin bir folk repertuvarı‟na süzülmesin
den bahseder. (Nitekim)Kur’an tilâveti ; müslümanlar tarafından hiçbir
zaman musikî olarak kabul edilmemekle birlikte, Ġslam dünyası‟nın her
köĢesinde, … hemen her çevrede duyulabilen bir “hendese-i savt” türü
dür, Farukilere göre. Hatta Ġslam coğrafyasında yaĢayan gayrimüslimler
için bile kaçınılmaz bir ses sanatı tecrübesidir. O halde Kur‟an tilâveti ,
Ġslam kültüründe yer alan en Ģumûllü hendese-i savt türüdür ve Kur‟an ,
hendese-i savttaki estetik ifadenin bir “ilk örneği”-dir. / … Ġslam müzik
kültüründe sesi iyi kullanabilmenin ön Ģartı ,iyi bir Kur‟an eğitimi almak
tan geçiyor. Nitekim , Osmanlı müzik kültüründe iyi icrâcılar, iyi beste
kârlar … mutlaka câmi , dergâh gibi dinî mekânlarla bir irtibat veya iliĢ
kili … bir Ģekilde eğitim … / Mutlaka iyi bir “dinî müzik” eğitimi de
almıĢlar. / Son dönemde; Kur‟an tilâveti eğitimi alıp da , sesini bu Ģekil
de eğiten … / MüthiĢ bir ses disiplinine sahip … (merhum: Bekir Sıdkı
Sezgin.) … Sezgin , bu özelliğini Kur‟an eğitimi ve hâfızlığı sayesinde
edindiğini bana söylemiĢti. / Kur‟an tilâveti , ses sanatının – ve Ġslam
müzik kültüründe ses eğitiminin bence en önemli unsuru. Kendi musikî
kültürümüze ve musikî geçmiĢimize baktığımızda , buna dair pekçok
örnek görebiliriz.”)
***************
395
Baka baka da ölsem ;
Beden evrende kalsa ,
Tek ruhumla dirilsem !
……………………
Ne tarih ne efsâne
Anlatılmaz hikâye !
Ne Ģiir ne de masal
Akla sığmaz mufassal !
12.
Büyük haber* ne yaman ,
Rabb‟in vahyince beyan !
Ġlk Ģifre (“Elif-Lâm-Mîm”)
Harf remz-i mütekellim !
(“Zâlik-el‟Kitâb…”) Kur‟an
(“Lâ-raybe fiyh”) anlasan !
Hem (“Hüden li-l‟müttekıyn”)
Hiç Ģüphesiz imtihan !
13.
BaĢka kitap var mı ya ,
Anlamadan okunan ?!
Bilmem kaç yaĢına dek ,
Elinde “Güllü Yâsin”
Dilinde birkaç duâ ,
Ömrü-billâh pelesenk !
Mahreçsiz dilli lâkin
Nükte “lâfz”-en “püf nokta”
ĠĢte echel lehçe tam ,
(“Rabbi yessir …”)okuyan ;
Gırtlak nağmesi âhenk ,
Der ki : “…Temmim bi-l‟hayır (!)”
Bari bunun ardından ,
“Allah hayrını versin !”
Türkçesiyle de desin :
“Rabbim , sen bizi kayır !”
ÖLÜNCE
1.
Kader sır vermez diye
Gönlünce gelmez dile !
Sar da sar bitmez çile
Ömrünce bilmez kimse !
2.
Ġçte tin* darlandıkça ,
Mangal gibi yürek pek !
ĠĢte ten* sallandıkça ,
Sandal iki kürek tek !
3.
Dost var ki inanmakta
Mangal gibi pek yürek !
Post dar ki sınanmakta
396
Sandal iki tek kürek !
4.
Tekleme çok uçta zor ,
Nokta düğümlenecek !
Bekleme yok dıĢta sor ,
Nükte gülümseyecek !
5.
Hiç sorma zor bilmece ,
Aklınca ötesi ne ?!
Benlik hiç yol bilmese ,
Hakk‟a yönelsin ille !
6.
Kaderine ağlayan
Her benlik ayrı örnek !
Çözerken de bağlayan
O tek ilk aynı gerçek !
7.
Söz özde saçmalarken
ġeytan bile gülecek !
Göz gönlünce bakarken
Vicdan dile gelecek !
8.
Ölümüne yaĢarken
Ġnsan belli ölecek !
Körlüğüne ĢaĢarken
ġeytan nefsi güdecek !
9.
Sular dibe akıyor ,
Ölünce giz bitecek !
Yollar kime bakıyor ,
Gönülceğiz bilecek !
10.
Beden her an ölecek ,
Özüm ol-dem erecek !
“Yakîn” mâdem gelecek ,
Gözüm ayan görecek !
11.
Âyetlerin diliyle
ġiirleĢsin düĢünce !
Yüce Rabb‟in emriyle ,
Göreceksin ölünce !
(Bkz. Zaman G. 10 mart 2000 / sh.15: “Ölümün öteki yüzü” // Sızıntı Dergisi , mart-2000)
“Gökyüzünün kapıları açılsa , // Asla yakîn-i kalbim zâil olmaz !” (*)
Söz gönlümün öz yolları aslında , // Anlamak sanki sahv‟im kâhil*-mecaz !
MAKSADIN NĠRENGĠ NOKTASINDA BULUġMAK !
Muğlâk üslûbumla okuyucumu yormak ve onu ille de anlamaya zorlamak istemem. Kendince bir Ģeyler hisset
397
mesi de yeter ! Zaten anladığım kadarıyla Ģair , ruhunu okuyucusuna açmak isterken , Ģiirde aĢırı yoğunlaĢma
mâkul ölçüde makbûl ve baĢarılı olur ancak. Ancak Ģiir ruhundaki mübalâğadan dolayı mügalâtacı hiçbir yön
tem aslında pek mâkul değilse makbûl ve uygun da olmaz. Kur‟an nazarında Ģiir genel anlamda kınanmakla bir
likte övgüye Ģâyan istisnâsı da vurgulanmakta. AĢırılık karakteriyle zaten mâkul “akla uygun”değilse de Kur‟an
kültürüyle “poetika” yani Ģiir “retorik” sanatının hakikatını kavramak için , bunun en makbûl “kabul edilebilir”
altyapısını oluĢturmak da gerekli bence. ġiirimsi deneme ve değinmelerden ibaret Ģu yazılar , iĢte bu gerekçenin
hoĢgörü mantığıyla değerlendirilmezse zaten boĢuna !
Okuyucu karĢısında Ģair ve yazar için en doğru ölçü Ģu : “hakikat” tam doğru ve hiç yadsınamaz gerçek! Asıl
maksadın nirengi noktasındaki “hakikat” nüktesini gözden kaçırmamak Ģartıyla aradaki mesâfeyi ayarlamak
bakımından ne çok yakın ne de çok uzak konumda bulunmak yerine denge sağlayıcı “altın orta” tam muhteviya
tınca “canlı gerçek” kavramında buluĢmak ! Kur‟an-ca anlayıĢ “Ģuurlu farkındalık” künh-ü nükte “Ģiir üçgeni”
esprisiyle her üç boyutta tam sanatçı tavrını ve bunun hassasiyet tarzını korumak. KuĢkusuz Hakk‟ın adına haki
kat‟a bağlı sanatsal anlatımların ortak kurallarıyla orantılı baĢarısında açıkça bunu uygulamak ve olumlu sonuç
larını kanıtlamak ,hatta paylaĢmak konusunda en odak güç veya en gizemli kaynak bunlardan hangisi ? Unutma
yalım ki , her üç köĢesiyle bütünleĢen örneğince “Ģiir üçgeni” nireng-i idrâk kavrayıĢ Ģuur-u ruh hayat-ı dünya
yorumunun birer ucunda güçlü Ģair ve anlamlı Ģiir kadar anlayıĢlı okuyucu‟nun da payı var.
MASKARA
(74*27. “Bilir misin nedir Sekar ?”)
1.
Arsızca yaĢarken sosyal heyecan
Hayatın özüyle mahĢerden sayha !
Azgınca yazarken hayal-hezeyan
Zamanın gözüyle yüzleĢen ayna !
2.
Ölüm “yakîn” derk-i “saat” anlasan
Kıyamet içinde “kriz” her an-da !
Ne olur Yûnus‟ça içten uyansan
Her cins fert kendince “kemter kul” anca !
3.
Günah kokan sayfaların ardından
Yine kirlenecek bir beyaz sayfa !
Mürekkep yalayanların ağzından
Aklınca ötecek her aymaz kafa !
4.
Doğaç insiyakla arayan vicdan
Ġçten anlayacak Ģâyet tam duysa !
Hakk‟a iĢtiyakla kıvranan insan
Anlar ki “yaĢamak” gayet muammâ !
5.
Bencil nefse tapsın da uyanmayan
Çılgın gürûh iĢte her gün ortada !
Ne dilerse yapsın da utanmayan
Aynaya baksın da gülsün maskara !
……………………………………
Ne dilerse yapsın da utanmayan ,
Aynaya baksın da gülsün maskara !
( YAġAMAKÇA / Özet Divan-1: sh. 01-398 )
398
ġĠĠR DELĠSĠ
1.
Ġçten içe nefesler insiyâka zebûnsa
Heveslendim Ģiire iĢte vesvese bu ya !
Ġç dildeki sözcükler iĢtiyâka uygunsa
Gönül verdim gizlice Ģiir denen tutkuya !
2.
Tam muammâ girdabı iç bilinçte insiyak
Uykumda kapandıkça rüyalarımda açık !
Ham mantıkla kılpayı hiç değilse iĢtiyak
Ruhum uyanmadıkça aklım karmakarıĢık !
3.
Biricik özümle ben niye yaĢıyorum da
Uykumda kapandıkça rüyalarımda açık !
Ġkicik sözüm neden diye ĢaĢıyorum da
Ruhum tam uyandıkça güya aklımda artık !
4.
Olsa da olmasa da hani aklım baĢımda
Ölmek ne zevk tek derdim ömrün akıĢı günler !
Kalsa da kalmasa da bâri yârim yanımda
Sevmek ne Ģevk tesellim bülbülün aĢkı güller !
5.
Ne iç ruh ne dıĢ beden tek hep birlik görünen
Varlık dıĢıyla gölge iç kimyasıyla ıĢık !
Bilinç nur Rabbim zihnen öz Ģiir düĢündüren
Anlık Ģavkı gönlümde iĢtiyâkımca açık !
6.
En yakın‟a râm-oldum kovuldum uzaklardan
Yandım yandım kül oldum savruldum ocaklardan !
Hak yoluna koyuldum yoruldum tuzaklardan
Aktım aktım duruldum korktum olacaklardan !
7.
Zamanın sularında akarken hiç durmadan
Aklın insiyâkıyla nasıl aramaz vicdan ?!
Hayatın son ufkunda bakarken hiç doymadan
Hakk‟ın incizâbıyla hiç bıkmaz yaĢamaktan !
8.
Gökleri boynuzunda taĢıyan “öküz” ben‟im ,
A-ha “balık” sırtında ĢaĢkınlaĢan benliğim !
Dünya kendi yolunda yoksa ben değil miyim ,
Kalabalık rıhtımda yok baĢka beklediğim ?!
9.
Burçlar‟ın etkisinde beynimin her hücresi ,
“Yengeç” kıskacındaki iniltiler nefesim !
Uç-lar‟ın bilgisinde Ģiirimin Ģifresi ,
Gel-geç dünyanın hâli hem ledünnî hevesim !
10.
DıĢımdaki iç dünya her an zihnen tek nokta
Ruhuma mahbes beden neden çok korkunç toprak ?!
Kur‟an beyyinâtınca insan içten duymakta
( YaĢamakça / Özet Divan-2 : sh. 399-860 //
ve,“Selim Divane”-ilâvesi : 817*
devamındaki eklerle tamamı: 825*
iken , nihayet devamındaki ilâve
“fihrist” ve metinlerle, toplam :
-860* sayfadan ibarettir. / HK *)
*************************
399
Gönlüm mahĢer beklerken Ģok kıyâmet yaĢamak !
11.
Sanki uç-yorum gibi , ötesi ruhta gizli
Cennet yolunda pusu , iĢte zaman cehennem !
Hangi uçurum dibi , ki ufukta gizemi
Hikmet uğrunda huĢû , içte aman ne âlem ?!
12.
Dipsiz derinliğinde ne fikir belli ne his ,
Hayâllerin ruhunda ürpertici hayâlet !
Zırvanın zirvesinde “Ģiir delisi” nefis ,
Lâ‟nın sırrı illâ‟da kim var haydi hayâl et ?!
(Bkz. Mesnevî‟nin Özü /sh.926: Örnek veriyor , Mevlânâ ; Bir ana ,çocuğuna dedi ki : “Oğlum ,eğer sana
geceleyin bir yerde veya bir mezarlıkta korkunç bir hayâl görünürse sakın ondan kaçma , kendini kavi tut ,
üzerine saldır , derhâl kaçar ! Ama vehim içinde kalırsan o sana hücûm eder.” / Oğlancık ,anasına dedi ki :
“Ey Ana , o hayâlin anası da çocuğuna senin söylediğin sözün aynını söylemiĢ olur da ,ona saldırırken o da
bana hücûm ederse ben ne yapayım ?” Demekki o çirkin hayâlin de elbette bir anası ve kaynağı vardır.)
Ayrıca , (Bkz. Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî / Mesnevî , “Vatan‟ın kültür hizmeti…” Ekim Yayınları-Ġst.2007
Farsçadan Çeviren: Doç.Dr. Derya Örs (Birinci defter : 360 sayfa ; 5. Defter : 389; 6. Defter : 399*) ve ;
Doç.Dr. Hicabi Kırlangıç (2. Defter : 307; 3. Defter : 408; 4. Defter : 327 sayfa*) // Bak , 6. Defter (cilt)
Sh. 394 -5: “örnek: 4900-4905” / Dipnot: 129 “Bakara , 2*249.” // “Kitabın tüm yayın hakları … aittir. Yayın
evinin izni alınmadan kısmen ya da tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir Ģekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve
yayınlanamaz.” ) Ġlk defter cild‟in baĢlangıcında “çevirenler hk. biyografik tanıtım) anlaĢılıyor ki , Mevlânâ
AraĢtırmaları Derneği* kurucularından her iki genç biliminsanımızı bu baĢarılı çalıĢmalarından dolayı kutlamak
ve bu değerli eseri , daha öncekilere kıyasla bugünkü Türkçe dilimize uygunluğu bakımından tavsiye etmekle
yetinmek gerektiğini de belirtmek istiyorum. // Mesnevi-i Mevlana hk. daha baĢka ve çok güzel çalıĢmalar var!
…………………..
ĠĢte öz mevzûu tam açıklayan Kur‟an : (15*16; 18*28 ; ve 26*224 -227 // Ayrıca , Bkz. 55*1-10 ve 11-78.)
(Bkz. Zaman G. 27 Ģubat 2000 / sh. 20: Burçlar hk.“Ġslâm‟ın tavrı NET / Kur‟an-da güneĢ, ay ve yıldızlara
sürekli dikkat çekiliyor ; ama onların yaratıcı , etkileyici ve yönlendirici bir güçlerinin bulunmadığı da o sık
lıkla vurgulanıyor./ Elmalılı Tefsiri‟nde burçlar (6*85): âyetler (25*61ve 15*16) yorumunda diyor ki : …”/
Ġslâm âlimleri ne diyor ? / … yıldızlar ve yıldızların mevki ve menzilleri hakkında (10*5 ; 16*1; 41*16 ve
51*4) vb. âyetler !”)
RĠNDÂNE RUH
Ne yazdımsa ansızın Ģiir ruhuma uymaz !
1.
Az yazsam okumazsın Ģiir dem-saz gönlüm has,
Söz-nasihat tutmazsın içinden uyan biraz !
Saz çalsam oynamazsın nedir hem caz cümbüĢ dans,
Kırık Mızrap* anlatsın , niçin hassas ihtizaz ?!
2.
Ne yazdımsa lisanım Ģiir ruhuma uymaz ,
Ġlham tarz-ı sanatım öz dilim söz anlamaz !
Ne yaptımsa bir baktım nedir lügata sığmaz ,
ĠĢtiyak insiyâkım “iç dil” bilinç kavramaz ?!
3.
Kırık Mızrap* anlatsın iç dilden nabz-ı can saz
400
Her Rubâb-ı ġikeste* iç telden nağme-i naz !
Mudrib varsın-ağlatsın , ritminden anlayan az ;
Rindâne ruh hânende , iĢte o an tam mecaz !
4.
O an hâlet-i ilhâm meĢkinden kinâye aĢk ,
Hîn-i hâcet-i îykan bahsinden nâtüvan yaz !
Canım rahmet-i ihsân Rabbim‟den niĢâne Hak ,
Fıtrat-ı kevn-i imkân kalbimden coĢan niyâz !
TEVEKKELĠ
“Ġy yâranlar iy kardaĢlar kime diyem ahvâlümi
Ya Ģu benüm bu derdümün dermânını kim ne bile”
1.
Bu nasıl iĢ , Allah‟aĢkına ;
YaĢamak demiĢler adına ?!
Hele bir baksana ,
Ne-menem zavallı
Ne denli garip
ġu insanların hâli !
2.
Kimi uçuk mu uçuk
Az buçuk veli
Kimi kaçık mı kaçık
Ġyice deli
Kimi de uçuk-kaçık
Tam deli-veli !
…………….
Sahte tebessümlerde
Nice efkârlar gizli
Tevekkeli
Allah bilir-ya boĢuna değil
Zaten her hâlinden belli !
3.
Herkesin bir zoru var Ģu dünyada
Aklından değilse aĢkından , oysa
Kimi derdinden kimi de keyfinden
Ya neden benimki beter hepsinden
Anlatmak zor ?!
4.
Yok mu-ya , daha nice beterin beteri
Ve kendine göre herkesin derdi
Günboyu dilsiz coĢkularda
Hem de ne zor her hecesi
Her tür dilin ötesinde bil ki ,
Hecesiz gerçek‟ler yaĢanıyor da ;
Allah diye gülümsüyor her sözcük
Ruhun özünde gizli en yüce sevgi
O en ideal Ģiir !
5.
401
Ruh hep O‟na meftûn ki ,
Kozmik evrenlerin gözbebeğinde
O öyle içten bir sezgi
Öyle bir duyuĢ bir ıĢık ve dil ki ,
Gönlümce cezbeden sözcük
Kelâm-ı Kadîm‟e uygun düĢünce
Öz sevginin ilk hecesi her bûse
Samîmane nefha-i ruh hikmeti
Ġçten gülücük her nefes öpücük
YumuĢacık yakıncacık sıcacık
Kim bilmez bencileyin tadınca
Ne bebecik ne küçümen bir varlık
Ki insan öle öle küçülse de yalnızlaĢtıkça
Ve dünya döne döne büyüse de ıssızlaĢmakta
Soyut her kavram için arĢivleĢen bellekte
Sinsice her sâniha bir gizli sinyal gibi
ĠĢte Ģu uç paratöner benlikte
Duygusal düĢünce uçuklaĢtıkça
Nice paradoksal rölativite
Düğüm düğüm yumaklaĢırken içimde
Küme küme heceler yığınlaĢtıkça
Nice sürpriz Ģiirler yaĢanıyor her Ģimdi
De ki , Ģiirle yatıp yine Ģiirle kalksa
Kim özüyle duyarak yaĢayarak farkında ?!
6.
Bu nasıl varlık
Her Ģey bir anlık
Ölüm karĢısında
Akıl ermez dil yetmez ?!
……………………..
Anlamak için susuyor susuyorum da
Filozofça düĢüncelere dalıyorsam
Anlatmak için ağlıyor ağlıyorum da
ġâirane duygulara kapılıyorsam
Üstelik kime ne ?!
Arasıra gülüyorsam kendi kendime
Haklıyım farklıyım dertliyim diye
Aklımı oynatmadım ya !
7.
Korkuyorum yine de bir hâl oldum ben
Haberim yok nasıl öleceğimden
Dün bugün yarın derken
Yok mu-ya aklımca sonsuzluğu ararken
Allah‟ı buldum yolların korkusunda !
8.
Yollar ki , her boyutta derinleĢen
DerinleĢen dikâlâ Ģuur beynimde
Leylâ‟nın aĢkıyla Mecnûn‟laĢırken
Kayboldum kum okyanusunda zerre
Gönlümce çöllerin yol coĢkusunda
402
Kâbe-i kıble yönünde ĢeĢ-cihet
Çöller ki , her ruhta hep bir baĢkaca
Âlemler gökyüzünce derin mâhiyet
Demek gönlüm hep böyle derûnîleĢen
DerûnîleĢen “nurun alâ-nur” benliğimde
Efendim Muhammed Aleyhisselâm‟a aĢk ki ,
Yâ-sîn*kalbin (“ve mâ-allemnâhü…”) Ģiire rağbeti !
9.
AĢk kanımın can damlası
Öz aĢkımın delisiyim !
Ya doğrudan ya dolaylı
Belki ilm-i muhabbetim
Belli Hakk‟ın velisiyim !
Hem hiç bilmem iç dil örnek
Ruh hikmet-i Ģiir gerçek
Tek O bilir hakikatı !
……………………
O‟na kavuĢmak için
YaĢamak yetmiyorsa
Aklımca can nabz-ı kalbim
MüthiĢ Ģuur ruhum niçin ,
Hem yürek ateĢim sönmez
Hem-hâlim “ölüm , ölmez !”
ĠĢte Ģu ten için için
Ġçten ürperti her nefes
Zaten baĢka söz gerekmez ;
Öleceğim nasıl olsa
Tevekkeli
Anlamsızca doğmadım ki ,
BoĢuna öleyim – hâĢâ !
10.
ġuurda imbiklenen imgelerin ötesi
BaĢtan-Ezel sonsuz Ebed-(“illâ-Hû!”)
ġu dem mahĢer , Rabbimiz‟in huzûru ;
Ruhta ölümsüzlük kanatlandıkça
Her lâhza iç-içe her iki dünya ,
O‟nun gizemiyle yoğunlaĢtıkça
“Cümle âlemün gönlinde vardur anun mahabbeti”
Tevekkeli
YaĢamakça Ģiiri içten içe duydukça
Yûnus‟ca seviyorum ölümdeki Ģiiri
Kur‟an-ca seziyorum gönlümdeki iç dili !
11.
ġu iĢtiyak kalbin nuru
Ġnsiyak aklın Ģuuru
Saf vicdan Hak aĢkın yolu
Rabbim vahyin ilham ruhu
ĠĢte buldum tevekkeli !
(Bkz. Efendi-2 “Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı” / sh. 61-2: ġeyh Cüneyd Bağdadî diyor ki :
403
“Allah‟ın velileri ile delilik arasında soğan zarı kadar mesafe vardır.” / Ne diyebiliriz ki ? // K-73’teki içerik !)
TECELLĠ
-Bu ne tecelli Rabbim Ģu son lemhacık kadar !
1.
Ölümler meçhûl diye anlamlı hayatımız
Ömürler mâlum iĢte ahkâmcı insanlarız !
Kimimiz her kuyuda Ģeytan taĢlayan deli
Kimimiz sözümona kırk akıllı‟dan biri !
“Kırk akıllı uğraĢır , bir deli bir taĢ atar.”
“Kırk süâl” kadar ağır “umulmaz taĢ, baĢ yarar !”
Demekki hep kuytuda nice akıllı ĢaĢkın
Cümlesi kör uykuda görse rüyası taĢkın !
Uykumuz kuytu kuyu Ģuur-u ruhum misâl
Yorumsuz rüya sanki Ģu ufk-u zuûm minvâl !
Velhâsıl Ģöyle-böyle kendimizce hâlimiz
Tut ki hem saf akıllı hem de sâfi deliyiz !
Haydi varsın arasın benlikte öz sırrını
Akıl nasıl kavrasın sonsuzluk sınırını ?!
ĠĢte tam içindeyiz hayâlleĢen dünyanın
Asl-ı faslı nedir bu muammâ mâcerânın ?!
Hayâl aynasındaki gerçek ıĢık ve gölge
Ġzâhsız bilinçteki her renk mizâhsız nükte !
Her aklın baĢbelâsı göklerdeki derinlik
BeĢ boyutlu “ak nokta” Ģuurda “kara-delik !”
“Altı cihette ancak dıĢında mâbûd O‟dur ;
Hepsi birer bahâne hepsinden maksad O‟dur !”
……………………………………………....
Var gücünle “âkıl ol , varsın deli sansınlar …”
Zaten her divânenin yürek dili ağzında !
Dilin yüreğinde yol aĢkın keĢf-i sahvın var ,
Akıllı ehl-i temkîn “insan , dilin altında !”
…………………………………………..
Yaz , -yeter ki Ģuurla dilini seven okur ;
“Oku!” emri bu nurla içini sezen bulur !
ġath-ı sahvın maksadı iykan‟sız meĢk olunmaz ,
Zira “aklın açmazı” irfansız keĢf-olunmaz !
2.
Zahm-ı fikrin aklınca lâfz-ı hitâbın nâçar ,
Sahv-ı kalbin nabzınca sandın ki ağzın pek dar !
Hâlet-i aĢkım niyâz zikrim Kur‟an-ca elfâz ,
Rabbim muhtâcım yazdım lâkin kitaba sığmaz !
3.
Hayat-memat dâvâsı gözgöre gizemlilik
Her dem bir baĢka iken yine değiĢmez benlik !
Hem sûreta nasıl da sanki belli-belirsiz
Hilkatin hikmet sırrı yoksa ancak biz miyiz ?!
Yetersizken her bilgi , elbette bize göre ;
Hani-ya istesek de zaten tam bilemeyiz !
404
Mâlûmat muğlâk diye, insan ömrünce mahzûn ;
Meçhûlat “mutlak” iĢte her an ölüme mahkûm !
Olsa da ruhun dili yekten söyleyiverse ,
Akıllara sığmayan Ģu dünyada biz kimiz ?!
Bizcek zaten semâ‟da dönse dönmese de bir ,
DıĢta eĢsiz güzellik iç gizemince Ģiir !
Ve daha baĢlangıçta küreselleĢen sonuç ,
Arz‟a bağımlı iken haydi semâlar‟da uç !
Fezâsız boyut râkım , O varılamaz sınır ;
Hizâsız soyut rakam , O sayılamaz sıfır !
Amâ‟da hiçlik yokluk ilk kavram Ģu tek nokta ,
Sıfır hacim yoğunluk “Big Bang” büyük patlama !
Buûd sırrı ufacık ufuklaĢan uzaklık ,
Son sınırı kadarcık zamanlaĢan yakınlık !
Hem döllenmek mi yoksa aĢk çilesiyle asıl ,
Ġnsiyak-da “iĢtiyak” niye sancılı akıl ?
Hem “niye ?” diye-diye sorgularken düĢünce ,
Bak , iĢte Hakk-ı Mutlak cevaplar gözönünde !
……………………………………..
Anlık iç gerilim-de algılayıcı iz‟ân ,
Uyanık beyinlerce bilimselleĢen Ģüphe !
Yoz aklın hicâbını sorgulayıcı vicdan ,
Ve daha açılırken kapanıveren perde !
……………………………………..
Kader tuzaklaĢtıkça tutsaklaĢmakta idrâk ,
Benlikte yozlaĢtıkça karanlıklaĢan girdap !
Göklerce ketûm sükût, yalancı elvan mavi ;
Sayısız görüntüde “Tek Ġrâde” vallâhi !
Yokluk diye bir Ģey yok , ne de bir baĢka mutlak ;
Hep “- O, Var!” her boyutta kavramlaĢan Ģuûnat !
Ne varsa Ģu âlemde zinhar kadersiz değil ,
Tam ölümsüz öz kavram yeter ki tek O‟nu bil !
Ġçten de iç dinlemek , Ģiirce dillenmek var ;
Ġç dil‟den konuĢmak da susmak kadar mânidar !
Her ne hâl zaten O Var yalnızca Hak* âĢikâr
Çokluk âlem-i Zahir, - O Tek‟ten yansımalar !
4.
Sırlar çözülmez zihnen kalb-i hüĢyâr ruh-akıl ,
Gerçek görünmez hemen bil ki , saklar -aratır !
Rabbim ne güzel âlem zevk-i hemhâl yaratır ,
Felek güldürmez her dem hiss-i efkâr ağlatır !
BenlikleĢen bedende gizlice yaĢamaktan ,
Önyüzündeki “gerçek” Ģiir‟de arka-plan !
Yarım nefeslik her “can” ölürken dirilmekte
Hem bir nebzecik duyan gönülden irkilmekte !
Ġcâz-ı beyân iĢte Rab‟ca itâb-ı hitap ,
Her sorunun özünde tek O değiĢmez cevap !
……………………………………………
Kesret-i hurûfatta cümle vahdet-i mânâ
Kur‟an özü “ilk nokta” meâlen “O” oldukça !
405
Ansızın kıyâmetle hengâmeleĢen ruhta
Belli ki her tecelli , tam “rahmet-i vâsia !”
(Bkz. Elmalılı Tefsiri / Hak Dini Kur‟an Dili , cilt 6 / sh. 4511: “ĠĢte bir mü‟min için zarurî olan TEVHĠD
budur. Sıfat , zatı‟nın aynı değildir. Lâ hüve ve lâ gayrühü‟dür. Fiil de fâil‟in aynı olamaz. Hâlik ile mahlûk
hüve-hüve müttehid olamaz. Allah‟ın olmayan hiç bir Ģey yoktur, hepsi Allah‟ın-dır, lâkin Allah‟ın olmak ,
Allah olmak değildir. / … makam-ı KURB ne kadar yakın olursa olsun , bir FARK‟ı muktezîdir. / … AYN‟
da değil , hüküm‟de ittihad bulunur. / … tekarrüb etmiĢ olan abd‟in de Ayn‟ı sabit olmakla beraber mazher-i
vilâyet olarak bütün kuvâsından Ġlâhî kudret TECELLÎ eder , lâkin ondan onun Allah olması lâzım gelmez.
Sonra mekânî yakınlık mutlaka arada bir FASL‟ı istilzam eder , aradaki fâsıla‟nın büyüklüğüne küçüklüğüne
göre mülâhaza olunur bir NĠSBET‟tir , bu cihetle o hakikatte bir BUÛD‟dür. Ve , ALLAH Teâlâ mekândan
münezzeh olduğu için O‟nda mekânî kurb mülâhaza olunamaz. Çünkü …”)
Ayrıca , (Bkz. SâdeleĢtirilmiĢ Elmalılı Tefsiri ,cilt 1/ sh. 41-42 : “ĠĢte ALLAH* yüce ismi , bütün duyguları
mızın , düĢüncelerimizin ilk Ģartı olan öyle derin ve bir tek gizli duygunun , görünen ve görünmeyen varlık
ların birleĢtikleri nokta … / yalnızca O‟na ait olan özel bir isimdir. / … isim ile kendisine isim verilen‟i bir
birinden ayırırız ve bu iki Ģekilde de Allah‟ı isbat etmeye ihtiyaç duymayacağız. / … Fakat o Ģeyin varlığını
isbat etmeye ihtiyaç duyarız. / … isim , isbat etmeden önce konulmuĢ bulunursa o gerçeğin ÖZEL ismi olur
sa da alem ismi olamaz. Fakat isbat edildikten sonra konmuĢ ise bizzat ALEM ismi olur.Meselâ ,anadan doğ
ma körler için Ülker * ismi ancak bir özel isim olabilir, görenler için ise bir alem ismi‟dir. Normal dilde özel
isim ile alem ismi‟nin farkı aranmazsa da ĠLĠM DĠLĠNDE bunlar arasında fark vardır. ĠĢte bu sebeplerden
dolayı … “mümkün mü , değil mi ?” diye bilginler arasında derin bir TARTIġMA vardır. Fazla uzatmamak
için Ģu kadar söyleyelim ki , üç TECELLĠ algılanır. ZAT‟ın tecellisi , SIFAT‟ın tecellisi , ESERLERĠ‟nin
tecellisi. ĠSĠMLERĠ‟nin tecellisi de bunlardan biri ile ilgilidir. / … bazen VUSLAT rüzgârı esecek , mutluluk
duyarak kendimizden geçeceğiz ! Nihayet …”)
NAMAZA ÇAĞRI
Duy (“ve-s‟subhi izâ teneffes”) yankı ,
Uyandıran “ilk ses” sabah ezânı !
“Essalâtü hayrün min-en‟nevm” çağrı ,
Diyor ki : “Namaz uykudan hayırlı !”
SABAH YILDIZI
Tek kim bilsen Hakk‟ın kanıtı âyet ,
Ġlk günce Ģiirsel sabah yıldızı !
Rabbim içten aĢk kıvılcımı hikmet ,
Göklerce renk-âhenk Allah sanatı !
KAFATASI
1.
Kitâb-ı âlemiyn lügat-ı lügaz ,
Öz kudret-i kalem nabzı söz dinle !
Var mı dirâyetin tam künhünü yaz ,
Gör hayret her harfin nazmı kendince !
2.
Ġçin “hiç” hissince dıĢın dıĢında ,
(“Ġzâ erâde Ģey‟en en-yegûle …”)
Lâkin “giz” fikrince aklın kıĢrında ,
(“Le-hû kün fe-yekûn”) emrince nükte !
406
3.
Ne muhteĢem yapı Ģu kafatası ,
Beynin zarı nice incecik perde !
Ne bu muhkem kapı taĢra kapalı ,
Nefsin baĢı iĢte mahĢerlik kelle !
4.
Hür-endîĢ keyfince ateĢîn zekâ ,
ġeytanca kör mantık kader mi böyle ?!
KöreltmiĢ ne diye lânetin hevâ ,
Ġnsanca gör artık , kim için secde ?!
5.
Ġslâm‟ca anladık , Kitap*kavli‟nce ;
Kur‟an-ca belirgin , Âdem‟e secde !
ġu an candan baktık , Rabb‟in vahyince ;
Anlam tam âyetin nazmınca cümle !
(Bkz. SadeleĢtirilmiĢ Elmalılı Tefsiri , cilt 1 / sh. 273: “ … kibr‟in tam zıddıdır. / … Âdem‟e bir
saygı gösterme olmakla beraber bizzat Allah Teâlâ‟ya bir ibadet -tam nüktesince emrine itâat-tir.”)
KARĠZMA
DıĢ beden canlı doğa ,
ġiir-dil* aforizma !
Ġç dil‟den yankı oysa ,
Ruh gölgesi karizma !
DÖNÜġÜM
1.
Her seher bir yeni gün her akĢam nedir gördüm
Devreder yine gündüz ardından zifir gece !
Son sefer nice ölüm mahĢer tam Ģiir sözüm
KeĢfeder iĢte gönlüm aĢkından iç dil hece !
2.
Nitekim giz dönüĢüm her Ģu an Rabbim öldüm
Hissettim düĢünürüm aklımdan zorum neyse !
KeĢfettim iç görü (“Kün / fe-yekûn”)sezdim gördüm
Farkettim düĢsü gönlüm hak ilham yorum içte !
3.
KeĢfeder içte gönlüm aĢkından özgün hece
Son sefer nice ölüm mahĢer tam Ģiir sözüm !
Devreder yine gündüz ardından ölgün gece
Her seher bir yeni gün her akĢam nedir gördüm !
4.
Farkettim düĢsü gönlüm bak zaman yolum mevt‟e ,
KeĢfettim iç göçü (“Kün / fe-yekûn”)sevdim göçtüm !
Hissettim öz izdüĢüm aklımdan ne eserse ,
Nitekim gizli düğüm kader örgüm (“Kün”) çözdüm !
5.
Son sefer nice ölüm mahĢer tam iç dil sözüm
Farkettim iĢte gönlüm Ģu an özgün esince !
407
Her seher bir yeni gün her akĢam nedir gördüm
KeĢfettim ki dönüĢüm Kur‟an yörüngesinde !
SON ANI SONSUZ !
1.
Haydi yaz de, yazamam ;
Okurum , okutamam !
Anlarım , anlatamam ;
Ağlarım , ağlatamam !
2.
Sanki öz-ne söz , tamam ;
Okurum , okuttum tam !
Anlık imkân , dar zaman ;
Ağlarım , anlatmazsam !
3.
ÇağdaĢ‟ım çağdaĢ anlam ,
Yol sancı iĢbu bağlam !
Sağ canım salt yolda tam ,
Son anı sonsuz zaman !
BEYAN NET DĠL !
1.
Bu düstûr ruhu çözmek
ġiir-ce sanat değil !
ġu üslûp doğru gerçek
Ġç dil‟ce maksat tek dil !
2.
Tuttuğu yolu sevmek
Gönlünce mesaj Ģiir !
Soyutsu zoru seçmek
DüĢünce susmaz iç dil !
3.
Zor mu sonsuzu görmek
Gör iĢte zaman nedir ?
HoĢ mu yorumsu örnek
Söz nükte beyan net dil !
4.
Küfrün kültürü “örtmek”
Kur‟an da mı “esâtîr (?!)”
Gönlün künhünü tam derk
Son nokta “Allah bilir !”
5.
ġuur buûdu ölçmek
Aklınca diyalektik !
O-nurlu yolu gör tek
Kur‟an-ca “Din” gerçek dil !
6.
Vahyin düstûru demek
Kitâb-ı Hakk‟a delil !
Abd‟in kusûru çok net
408
Tarz-ı Tibyân‟a münkir !
TEK KALEM “değiĢmez-KADER !”
Bütün bu insicamsız görünen iktibaslar arasında irtibat kuracak ve bir iltisak noktası bulacak mantıkla bakınız.
(Bkz.Egeli / Sabah G. 27 Aralık 1999 / sh.7: ġehir ve Ġnsan ,Süha Baykal ,Günün Yorumu : “Ben kadere inanı
yorum. Sakın ola körü körüne bir kaderci olduğumu zannetmeyin. Hani yolun ortasına yat, ondan sonra (kade
rimde varsa ezilirim!) derseniz, bu kadere inanmak değil ,intihar etmek olur. Benim inandığım KADER; insan
hayatının bazı köĢe baĢlarında öylesine Ģeyler oluyor ki , kendi özgün irâdenizi iyi kullandığınız takdirde iyi
Ģeyler sizi bekliyor. Unutmayın ki , irâdenin en büyüğü Yüce Allah‟a ; küçük tercihler ise bize ait. ĠĢte Allah‟ın
bize hak tanıdığı bu küçük seçim haklarımız, kaderimizi tayin ediyor.” / … ne diyor Danton : “Halkın ekmek
ten sonraki ihtiyacı eğitimdir.”) Özü: Kadere inanmak Ģart , ancak “kaderci olmak”-gereksiz tartıĢmak yasak !
Ayrıca , (Bkz. AkĢam G. 27 Aralık 1999 / sh. 12: Güncel – Cenk Meydanı , Cenk Koray : “Kaderden kaçamaz
sınız , depremden korkmayınız … Kıssadan hisse, size tayin edilen vakitten kurtulup daha fazla yaĢamanız müm
kün değildir. / … ecelinizden kaçamazsınız. / 17 Ağustos depreminden iki saat önce arabasına atlayıp Ankara‟ya
gidenler olduğu gibi , bir saat önce Ankara‟dan dönüp ölüme koĢanlar da var. / Ecelden kaçılmaz.Ve ECEL , bir
gün mutlaka baĢımıza geleceğine göre ha bugün ha yarın , ne fark eder ?” / … diyor ki Mevlânâ : “Doğruluk ,
Musâ‟nın âsâsı gibidir.Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer.Doğruluk ortaya çıkınca ,bütün eğrilikleri yutar.”)
MEġK-Ġ KALEM
1.
Çokları Ģiir söyler
Halk ozanı ağzıyla !
“AġK OLMADAN MEġK OLMAZ !”
Cangıllı iç dil sözler
Canlı örnek , iĢte üç usta: “ www.antoloji.com/mehmet_demirkapi ”
KonuĢanı tarzıyla !
EBRU‟cu Ömür Erkan “ [email protected] ”
2.
KALĠGRAF Hamza Gönül “ [email protected] ”
Kaynak kitaplar göster ,
Lügat‟tan farksız sözler ! Sırr-ı vahyin nice öz “elfâz-ı meânî ”-dil ;
Lügatsı denir sözler
Rabbim tek-bir nükte söz “kalem güzeli ”-Ģiir !
Lügatlı ağız sözler !
Lügatsız değil sözler
… Kalem meĢki ifâde-i merâm‟dan ibaret değil. Lisan ancak “kayd-ı tahrirat ”
Lügatı bilir sözler !
tarzınca yazarak - kayıtlanarak korunabilir. Bilhassa sanat-ı belâgat* kadar
Lügat dilince sözler
hüsn-ü hat da önemlidir. Zira yazının güzelliği içerik-anlatım mükemmeli
Lügat öğretir sözler !
yeti ile gönülleri cezbettiği gibi bir resim-biçim “görüntü zevki” de gözleri
Lügatsı zehir sözler
iyice etkileyebilir. ĠĢte “meĢk-i kalem” deyimi bize her iki yönünü düĢün
Çokçası zem-dil sözler !
dürmeli birlikte. Demekki ifade ve tezyinat tekniği , içsel yapının dıĢına yan
Bazısı mâhir sözler
sıması sırasında olabildiğince estetik görüntü bakımından net duyarlı bakıĢla
Pek azı bâhir sözler !
buna uygun anlayıĢa yaraĢır rikkat-i sanat tarz-ı teressüm mahsus süslemek*
Hükemâ ağzı sözler
kolay mı ? Misâl : Osmanlı Vesikalarını Okumaya GiriĢ, Hazırlayan: Mehmet
Ulemâ tarzı sözler !
Eminoğlu ,Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları : 82 / Kaynak Eserler Serisi ,
Hem sazlı hemdem sözler
“Ġlâveli 2. Baskı” Ank.-1992 / sh. 7-8: “Bu bir gönül çağrısıdır // Osmanlı
Hem az mı hem-dil sözler ?
vesikalarını okuma arzusu , baba (-ebâ*) ve ecdattan haber alma arzusudur.
Sanatsı nehir sözler
Dünü bilme hevesi-dir. Ev, köy, Ģehir, yurt ve âile mâzisinden bilgi edinme
Sanat mı nedir sözler ?
tutkusu-dur. / Bize, ebâ-ecdâd‟tan elden ele intikâl ederek gelen , ihsân veya
Sanatsı zevk gülümser
i‟fâ* fermanlarının , mütevellilik* fermanlarının; vakfiye-lerin , tapu-ların ,
Sanatsız pek kötümser !
mektupların ve her türlü vesika-nın kapsadığı yazıların içinde yatan sesleri
Sanatçı mı idoller ,
duyma , mânâlarını bilme arzusudur. Bu bir gönül çağrısı-dır. / Evde, sandık
Kim medyatik popüler ?
larda veya bohçalarda “eski evrak” olabilir. Baba , oğul ve torun bunların
Sanatsı renk görüĢler
neler olduklarını bilmek isterler elbette. Okuyan birisini bulamayınca da
Ġdeal levn nükteler !
bu evrâkın ya imhâsına , ya da bir baĢka torunun imhâ (yok-) etmemesi için
409
Hep arsızca güdüler
Sanatsız sefih sözler !
Alaycı argo düzer ,
Sanatsız nedir sözler ?
Sanatsız değil sözler ,
Usta kalem tarzıyla !
…………………...
Sanat-ı kebir sözler
Sanat-ı kibir sözler !
Sanat-ı teĢhir sözler
Sanat-ı teĢbih sözler !
Sanatı teĢrih sözler
Sanatı teĢvik sözler !
Sanat-ı taklid sözler
Daha çok benzetmeler !
Pedagojik öğütler
Merâmı güzel sözler !
Beyan-ı mâhir sözler
Kelâm-ı mücmel sözler !
Kelâm-ı teshir sözler
Maksatlı emir sözler !
Sanat-ı muhbir sözler
Maksad-ı mücbir sözler
Maksatsız değil sözler !
Pek azı iç dil sözler
Pek çoğu rezil sözler
Anlamı zehir sözler !
Anlamlı gelir sözler
Öz tadı verir sözler
Üstad kalem tarzıyla !
…………………….
Merâmı tek dil söyler
HoĢ elfâz zor aklınca !
Tamamı eĢsiz sözler
Ancak Kur‟an hakkınca !
3.
Lügat-ı mesel sözler
Ġnsancıl misâl sözler !
Ġrfan-ı kalb‟dir sözler
Vicdan-ı hâl‟dir sözler !
Lügat-ı edeb sözler
Kitâb-ı mîsak sözler !
Kader gizi‟dir sözler
Vahyin dili‟dir sözler !
Pek acı açık sözler
Tam canlı tanık sözler !
MahĢerîn iç dil sözler
Kalem meĢki‟dir sözler !
Elvân-ı âhenk sözler
Hep baĢka bir renk sözler !
yine saklanmasına gayret gösterilir. / Gencin biri , bir arkadaĢımın yanına
geldi. Genç Ģöyle dedi : “Kadastro* köyümüze geldi. Ġçinde yaĢadığımız
tarlamızın mâliki olduğumuzu ispat eden verak (-belge*) istediler. Ben de
bunları nenem‟den aldım-geldim. Bunları bir okur musunuz ? ” ArkadaĢım
ona : “Oğlum , Ģu Osmanlı* nüfus tezkiresi , Ģu redif tezkiresi , a‟Ģâr vergi
pusulası … Bunların arasında aradığın tapu yoktur.”-dedi. / Ġyice dinlemek
te olan genç, dikildi-düĢündü : “Öyleyse önceleri yaktığımız eski yazı*-lı
kâğıtlar Ģimdi aradığımız tapularmıĢ”-dedi. / Bir-gün de, bir bando takımın
da çalıĢan ve boĢ vakitlerinde üç tekerlekli araba ile nakliyecilik yapan bir
genç, elinde birkaç kitap ile yanıma geldi. / “-Bunların hikâyesi Ģudur : Bir
gün yaĢlı biri ; “Benim eve ikindi sonrası gel …”-dedi. Vardım. Bir küme
eski kitap ve evraka iĢaret etti. “Bunları al , Ģehir dıĢında bir yere götür ve
göm!”- dedi. Vereceği paraya karĢılık , bu isteğini kabul ettim. Aldım-götür
düm ve gömdüm. Fakat o gece sabaha kadar uyuyamadım. “Kitap gömülür
mü ? ”-dedim. Sabahın alaca-karanlığında onları o yerden alıp evime getirdim.
ĠĢte bu kitaplar onlardan. ġu kitaptan yirmibeĢ tane daha var. ġunun gibisi
yok. Fakat Ģundan buna az-benzer olandan beĢ-altı kadar var. (!) Birkaç yere
sordum. Bunların dilinden sizin anladığınızı söylediler. Kimi de satın almak
istedi …” Ben de: “Bu günlerde Ankara‟dan kütüphaneler ile ilgili bir görev
linin buralarda olduğunu iĢittim. Onu ara ve bunları hem göster ve hem de
anlat.”-dedim. Bir müddet sonra döndü. “Çok güzel Ģeyler. ġunların hepsin
den bizde var. ġu kitabı bize satarsan alırız. Fakat biz az para veririz.” dedi
ğini nakletti. Ben de: “Acele etme, evinde kalsın. Satma , bir gün olur devlet
ten iyi para veren olur. Hele Ģu kitabı ancak devlete sat.”-dedim./ O muhterem
in , “Bundan yirmibeĢ tane var ” dediği kitap, Fatımî devri yazısına benzeyen
bir yazı ile yazılmıĢ, Kur‟ân-ı Kerîm cüzleri* idi. O tek olan da yüzelli sene
kadar Rumeli‟de bulunan bir medresede, birkaç âlim tarafından ayrı zaman
larda yazılmıĢ ilmî yazılar ihtivâ eden bir keĢkül*-dü. Zamanın mürûrundan
konuları unuttum. Fakat sözünü ettiğim evrâkı getirmedi. // Büyük hacimliler
kendilerini kurtarırlar, fakat; sesini çıkarmayan küçükler yiterler (yitirilmiĢ*)
olacak ki , onları göremedik. Kim-bilir o evrâkta neler vardı , neler diyor
lardı ?.. Kitapları da ne yaptığını bilemedim. Belki sonra o da gömecektir. (!)
Bazı insanlarımız eski evrâkı böyle imhâ ederlerken , bazıları da bir antikacı‟
ya devr-edip geçerler. (!) Onlar da , o nefâis-i (çok nefis, zevkli ve değerli
antik eserler / âsâr-ı atîka*) yurt içinde veya dıĢında satarlar. Kimi insanları
mız da onları genel kütüphanelere hediye ederler. / Bunlara Ģahit oldum. Bu
nun üzerine eski yazı*-yı biraz olsun okuyabilenlere hitap edecek “ … ”
adı altında ve programı içinde bir çalıĢmanın yapılması pek elzem olduğu
Ģuûruna vardım. Bunun millî ve vatanî bir vazife olduğunu kabul ettim.
Bu noktadan millî kültürümüze ve tarihimize hizmet olacağına inanarak
bugün için güç olan bu vazifeyi yüklendim. / Ve önce …” //
************************************************
NeĢve-i dil “can Ģakrası” değilse, // Söz-sohbet hem meĢk-i kalem neyime ?
vvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
( Bkz. Arif Nihat Asya / 100 Büyük Edip-ġair Dizisi – No: 36*, Sakin Öner ;
Toker Yayınları-Ġst. 1979 / sh. 157: (EMZĠKLER‟den …*) DĠL*
Dilimiz, bir devâmdır … kopmaz; // Dili millet yapar, kurum* yapmaz !
******
Sh. 159: SES ve TOPRAK‟tan … / *
410
Hikmet-i revnâk sözler
Ġbret-i idrâk sözler !
Dumansı fikir sözler
Her an pür-taksîr sözler !
Hayattan te‟sir sözler
Nüktedan nesir sözler !
Kafadan neĢir sözler
MeĢk-i kalem‟dir sözler !
Acıklı gerçek sözler
Ne tatsız yalan sözler !
Kelâm-ı kibar sözler
Haklı itibar sözler !
Minhâc-ı tefsir sözler
Ġlaç gibi‟dir sözler !
Tam beyan net âyetler
Ancak Kur‟an lâfzıyla !
4.
Çokçası nefis söyler
HoĢça elfâz zannıyla !
Hâsılı mûciz sözler
Ancak Kur‟an nazmıyla !
MEVLÂNÂ*
Yıllar yılı gurbetlere sabretti de gitti ; // Her hâli için Tanrı‟ya Ģükretti de gitti.
Yaz kıĢ, sabah akĢam , gece gündüz demeden o ,
Esmâ-i Ġlâhiyye‟yi zikr-etti de gitti …
Yaz kıĢ, sabah akĢam otururken ve dönerken ,
Esrâr-ı Ġlâhiyye‟yi fikr-etti de gitti.
Kalkınca kudümlerle ve neylerle semâ‟a ;
Her akĢamı bir Leyle-i Kadr * etti de gitti.
“Ârif kiĢiler gönlü , yerimdir !” diyerekten // Sevdâsını âriflere nezr-etti de …
Herkes bilir ömrünce gönül kırmadı Ģurda ;
Ömrünce sevâb-iĢledi , hayr-etti de gitti.
ĠnĢâd-edecektir onu güller de dalından ; // Evrâdını bülbüllere öğretti de gitti.
Duyguyla tefekkürlerle kanatlandı yerinden ;
Her fikri ve her duyguyu Ģi‟r-etti de gitti.
Hüsnün dili aĢkın dili gönlün dilidir bu ; // Ġhsânını nîsan gibi neĢr-etti de ...
Gözler bularak bakmak için sende ey Asya*// Her yıl düğün âyinini seyr- …
Tahrilli YeĢil Kubbe‟nin üstünde hilâli , // Yollarda kalan yolcuya Bedr- …
Mutriblere “ney üfle, kudüm vur!”-sana , Ģâir ;
“Yaz, söyle ve anlat !” diye emr-etti de gitti.
Bir kısmına tesbihini has bendelerinden // Bir kısmına ilhâmını devr-etti de …)
GENĠġ VE DERĠN BAKIġTA “AġK-I RUH” ĠDEAL ġĠĠR !
Yeryüzünde insan varlığının yaradılıĢ üstünlüğünü belirleyen irâdeli aklın ve doğrudan ona bağlı dil sanatının
ürünü her türlü edebiyat mahsûlâtı aynı zamanda millî kültürlerin harmanlaĢmasıyla evrenselleĢen medeniyetler
çapında geleneksel bilgi faktörünün ve görgü folklörünün de ana-kaynağıdır.Muhtevâlarıyla bunun kaynaklarına
uygun hayat alanlarını arayan / araĢtıran sanatsal bilim ya da bilimsel sanat disiplini / disiplinli anlatım teknikleri
bakımından “câmi‟ul-kelîm” nitelikte güçlü üslûplarıyla üstünlüğünü kanıtlamıĢ ve birbirinden güzel Ģaheserler
arasında yerini almıĢ (Bkz.Dünyayı DeğiĢtiren Kitaplar, Robert B. Downs / sh. 7-10 : “Büyük Eserler ve Biz” –
Prof. Dr. Erol Güngör / Tamamı , 327 sayfa ; “Ġnsanın Dünyası ve Ġlim Dünyası” arabaĢlıkları altında baĢlıca
(16) Ģaheser‟in özetlenerek eleĢtirel biçimde tanıtımı. Ġnsanların baskı ve zûlme karĢı isyan etmelerine sebep ol
muĢ, savaĢlar çıkartmıĢ, insanın kendisi ve evren hakkındaki fikirlerinde inkılap yapan kitapların özeti ,yorumu ,
kritiği.” /Sh.199: Büyüklük Hastalığı ; Adolf Hitler “Kavgam” / … Okurken sayfanın baĢına iliĢtirdiğim bir özel
not: Televizyon‟da 14.11.1983 “SavaĢ Rüzgârları” filminden alıntı bir söz :“Bu kitap, kaynayan zehirin üstünde
ki köpük !” // Sh. 274: En Uygunun YaĢaması ; Charles Darwin “Türlerin Kökeni” / …Yine esere iliĢkin bir baĢ
ka ve baĢka sayfadan alıntı birkaç kelimecik arasında asıl konudan mülhem maksadı vurgulayıcı özel not: Sh.
292-3 / Huxley‟in torunu Huxley gibi (-ki ,bizde: Abdullah Cevdet ve benzeri zihniyet !) ateistler , Darvinizm‟i
kendi ilhâdlarının kuru iddiâsına mesned / dayanak tutmak için (- “natur-mort” tabiat anlayıĢlarına benzer ruh
tablosunca canlı doğaya aykırı ve sözümona aklın aynasında her nasılsa sanki iç gizemi dıĢına yansıyan tesadüf
fıtrat / Yaratıcı‟sız (!) sanat* gibi görüntü verse ve böyle kendiliğinden oluĢ Ģeklinde görünse de ezel ve ebed
süreğenlikte hiç bilinemez “ıĢık hakikat” adına Ģu âfâk-ı semâvatta her ne varsa anlamsız zamanlar boyunca abes
/ saçma (!)madde yığıntısından ibaret “tarih” realitesini insan zihniyle yorumlayıp “ruh” hakkında suskunlaĢmak
mı –ki , aklın özü kalbin nabzını duymak kadar “yakîn / net gerçek” vicdan sözü ve buna uygun nur-u ruhaniyet
“iç görü / basîret” gözü de açıkken nasıl ya da hangi sebeple beden hayatını ruhsal anlamının künhünde meknûz
“aĢk” kıvamına nazaran an be-an mutlak kabza-i Kudretullah‟a açık kanıt tabiat âlemlerince “esmâ-i hüsnâ(*)”
Ģu Ģuûnatıyla akl-ı ruhu yoğurucu sonsuz yaratıcılık gücünün salt tanımınca Yüce Allah‟ın tek ve eĢsiz irâde em
rini görmeyerek , daha doğrusu güya “bilimsel (!) materyalizm” hesabına “diyalektik mantık” kuramınca aslında
“fikir / ide(*)” kavramının kaynağına bağlı saf aklın salt mantık kozalitesi bakımından temelsiz , tutarsız ve çeli
Ģik yanlarını görmezden gelmekle de karĢıt tez ve anti-tez arasında oluĢan sentez zincirinin en son ucunda âdeta
411
“kader problemi” için her yeni tez yeniden kördüğüm mantık yumağınca “çözümsüz”-çözüm kumkumasından
farksız zann-ı zuûm marazı nice sakim nazariyat‟ın nefsaniyet gafletiyle mânen cenâbet‟likten kokuĢmuĢ Ģuuraltı iĢte “bohem-mizâc” cinnî Ġblisce “eklektik” kurnazlıklara örnek komünizan sloganlarla kökten gelenek ka
dim Mazdek (!)mezheb-i Ġran‟da “ateĢ-gede” kültür yozlaĢması neticesinde müĢtereken evrensel inanç doğrula
rını toptan redd-i inkâr ruhen mizâc-ı behîmiyet tereddî-i insaniyet değersizce hayvanlaĢtıran “küfr-ü inâdî(*)”
iddiâ ve mütemerrid Ģüphe ekolü “septisizm” misâli ifsatçı ilhâd metodlarının en doğal sonucu “pesimizm” an
guazı (-ümidsizce cansıkıntısı!)‟na rağmen yine menĢei belli “izm”-ler üretici doktriner ideoloji “maddecilik”
kurgusundan daha sahte “çağdaĢ fitne” entelektüel felsefe edebiyatı‟nın tuzak yalanlarını …) isbâtına âlet ede
rek istismar ve hatta dejenere etmiĢlerdir. Darvin‟in önceden “theist” iken sonradan “agnostik” inançsızlığa kay
dıran Ģüphesi (-yine, bizde: Tevfik Fikret örneği !) Kitab-ı Mukaddes‟in daha ilk sayfada akla ve bilimsel düĢün
ceye aykırı mantıkla Allah‟ın ve Kutsal Kitab‟ın orijinal lâfzından tahrîfatla saptırılmıĢ Ģu eldeki Ġncil ve Tev
rat‟ta Tekvin / YaradılıĢ* konusunda açıkça hemen fark edilen muharref saçma-sapanlıklara ayrıca örnek göste
rilen nice beyanlarına karĢı nitekim Batı’da “Büyük UyanıĢ” Rönesans ve Reform hareketlerinin çığırını açan
ilmî Ģüphecilik “kritisizm” metodundan ibarettir. Ġlk sebep (sh. 289) düĢüncesi bile bir Yaratıcı‟ya inanıĢın
temelidir.) o kadar ustaca örnekler var ki , …
O kadar ustaca örnekler var ki , her biri edebiyat dünyasının yüzakı ve bütün insanlığın hizmetine sunulmuĢ
çok değerli bilgi kaynakları. Ne yazık ki ,sözümona bizim müstemleke kafa(!) bazı aydınların ne Batı kaynak
larından haberi var , ne Doğu ! Genelde en çok yabancı kaldıkları da geleneksel Türk-Ġslâm kültürünün en te
mel ana-kaynakları. Bunlar karĢısında sırf “yazı ve dil değiĢimi” gerekçesiyle hep uzak kalmaktan da öte, üs
telik kendi öz kültür kaynaklarımızı düĢmanca dıĢlamayı ve geleneksel millet-devlet tarihimizin kökenindeki
Ġslâm değerlerini inatla suçlamayı sanki ajan-misyoner‟ce inanç görevi (!) addederek kendi iç dinamiklerinin
inkârcısı zihniyetle öz kültürünü kötüleyip bu büyük millet‟in evlâtlarına Ģanlı atalarından miras ve gelecek
kuĢaklardan ödünç* ne varsa toptan unutturan zavallı enteljansiyamızın sakim gaflet ve hatta hıyanet tutumu !
Ve iĢte bizi de buna karĢı tavrımızın tarzıyla asabî mizaçta muhalefet üslûbuna zorlayan asıl sebepten kinaye
gerekçemizi doğrudan açıklamaya , hatta poetika‟nın sihirli gücünü kullanmaya kanalize edici faktör baĢka
değil , sırf bu duyarlılıktan ibarettir. Muhalif mizâc-üslûbumuz da iĢte bu hassasiyetten neĢ‟et etmiĢtir.Ġslâm
mistisizmi yani gerçek anlamınca “tasavvuf” kültürümüz de bu etik-poetika üslûbumuzun ruhuna sinmiĢtir.
Nitekim edebiyat Ģaheserleri arasında söz büyüsünün en özlü ve en soylu temsilcisi Ģiirdir. (Bkz. Ġslâm Este
tiği ve Ġnsan , BeĢir Ayvazoğlu , Çağ Yayınları –Ġst. 1989 / Sh.132: “Kabusname” / “… nesir raiyyet gibidir
ve nazım padiĢahtır.” / Sh. 141: “… Ģair bir kelime büyücüsüdür.”) Bunu Ģöyle belirtmiĢtir Muhammed Aley
hisselâm Efendimiz : (“Ġnne min-el‟beyâni le-sihran ve inne min‟eĢ-Ģi‟ri* le-hikmeten” / Bazı beyan-ı beliğ
söz vardır ki , gerçekten büyü‟dür.Ve câmi‟ul-kelîm te‟sir-i teshîr bakımından telkîn-i beyanî bazı Ģiir vardır
ki , hakikaten hikmettir.”)
(Bkz. S. Eyuboğlu , Sanat üzerine Denemeler ve EleĢtiriler / Sh.107-13: Namık Kemal yahut Manzum Nesir
// “Asıl edebiyat nesirdir.” – Yahya Kemal*
108: … Gerçi ruhtan ruha heyecan taĢımak Ģiirin hassalarından biridir ve … / 109: Namık Kemal‟in ruhunu
taĢıyan Ģiir değil , nesirdir. DüĢündüğünü açıkça söylemekle Türk Ģiirinde değil , Türk nesrinde yenilik yap
mıĢtır. // Divan edebiyatından çıkarken bize kuvvetli Ģairden ziyade kuvvetli nâsir lâzımdı. Garptan öğrenece
ğimiz, bir an evvel öğrenmeye muhtaç olduğumuz Ģey nesirdi. Fakat vezinsiz ,kafiyesiz söz mânasındaki ne
sir değil; bir fikir taĢıyan bayağı söz mânasındaki nesir , üstad Yahya Kemal‟in sık sık tekrarladığı gibi asıl
edebiyat nesirdir. Filhakika Avrupa‟da edebiyat denince evvelâ akla nesir gelir. Bizde ise edebiyat, her Ģey
den önce tefekkürün akla ve Ģeniyete teveccüh ettiği devirden itibaren inkiĢaf etmeğe ve edebî bir kıymet
kazanmaya baĢlamıĢtı. Bizde de Tanzimattan sonra baĢlıyacaktı. Çünkü nesrin ehemmiyet kazanabilmesi için
rasyonalist ve realist bir dünya görüĢünün doğması Ģarttır. Bizim edebiyatımızsa ne akla kıymet veriyordu ,
ne de realiteye. // Avrupa bize Ģiiri öğretemezdi. Çünkü Ģiiri biz ona öğretecek vaziyette idik. Edebiyatımız
serâpâ Ģiirdi.Türk ruhunun bütün çeĢmelerinden Ģiir akıyordu. Sultandan dilenciye kadar Ģiire âĢina olmıyan
412
kimse yok gibi idi. / … Fakat Ģiir cennetleri bize pahalıya malolmuĢtu. ( … ) 110: Avrupa bize güzeli yeryü
zünde, bayağı hakikatlerde, yaĢayan insanlar arasında görmeyi , “prozaik” olmayı öğretti. Nesrin lüzûmunu
bu dersten sonra idrâk ettik. // … Edebiyatımızın dünyevîleĢmesi , haricî âlemin mevcudiyetine inanması
icap ediyordu.)
(Bkz. Edebiyat Ansiklopedisi , Milliyet G. “okurlarına armağanı”-1991/ sh. 275-81: Röportaj(*)
H. Aslan: - ġiiri bırakıĢınızın tarihini hatırlıyor musunuz ?
Cemil Meriç: - Acaba bıraktım mı ? Söyleyemem ki bunu. Nesri Ģiir haline getirmeye çalıĢtım.)
SANAT-I SECĠ’
Nesre takrîb-eder kimi Ģiiri
Kimin nesri secî’li Ģiir dili ?
…………………………..
ġiir bile çoğu-zaman kendi özgün dilinin mantığını hoyratça hiçe-sayan baĢıboĢ üslûbuna rağmen tıpkı Ģairi
nin ruh huĢûunu yansıtıcı anlatımıyla eni-konu zorlanırken sanki (… ilk kelâm-ı “Kün !” nükte-i idrâk kün
hünde meknûz) zor mu zor ruh-hâlet hikmet-i vahy‟in ilk (“Ġkra‟ / Oku!”) emr-i âyetini içten nazm-ı Kur‟anca anlamak için fikrin üslûbu zikr-i “Ġllâ-Hû!” okumaya yatkınlaĢtıran aĢk-ı Hakk‟a mutlak kıvamınca muh
taç ve çokça müĢtak (kalb-i insan nabzınca maksad-ı fıtrat âdeta tam misâl lâhzacık “taĢikardi” iĢte kimya-i
beden nice eczâ-i idrâkten nâtüvan kul lisanı !) bu acziyetle yüzünü buruĢturdukça (… sözün gonca-gül gön
lünü buruklaĢtıran nazmında nabzın ölüm tebessümü ölümsüz ruhtan niyaz zevk-i muztar ritmik korku ve
kozmik kuĢku duygusunun vuruĢlarıyla ansızın uçuklaĢmıĢ Ģatahat‟tan mülhem iç ürpertici ilhâm-ı idrâk gibi
titrek ve suskun dudak kasları kontrolünde elfâz-ı hecâiye mahrec-i mahsus Ģu pek gergin daracık ağzınca
çok komik lehçe farkı da mânidar “iç dil” lügatını konuĢturdukça …) evet ,tam anlamıyla kapalı“Ģiir üçgeni”
boyutlarında derinleĢen renksiz gölgeler kadar solgun ve donuksu görünüĢte birkaç sözcükten ibaret. Sırf bu
yüzden olmasa da bütün insanlık için müĢterek fıtrat prizmasında hayatın ruhunu billûrlaĢtıracak güçte (en
nihaî) “ideal” olan (“hecesiz gerçek” tek O!) gerçek Ģiir (… ruhunun can nabzındaki içten nazm-ı niyaz özü
ne ve özgün mûcize Kur‟an-ca vahy‟in sözüne en uygun nağme “ bedîu-l‟lisan” ve hakîmâne mûsikî-i tabiat
tarzında canlı lügat-ı Ģuur ilhâmıyla âyât-ı Ģuûnata terceman “Hak adına hakikat”) terennümüne henüz tam-ta
mına ulaĢılabilmiĢ değil !(Bkz. Edebiyat Terimleri Sözlüğü , Dr. L. Sami Akalın ,Varlık Yayınevi -Ġst.1980 /
“5. baskı”)
(“Ağlarım , ağlatamam ; hissederim söyleyemem ;
Dili yok kalbimin , ondan ne kadar bîzârım !” - M. Akif Ersoy / Safahat)
(Bkz. Mesnevî‟nin Özü / sh. 912-3 : “Nihayet kendisine bir hâl geldi , her Ģeyden vazgeçti. Bir gün gece-ya
rısı ülkesinden ve oğullarından kaçtı ve bir hırkaya bürünüp gizlendi. Bir iklimden diğerine geçti ve nihayet
iklimlerden münezzeh olan‟ı aramağa baĢladı. Tanrı dilediğine rahmetini verir ve bu sûretle onu has kulları
arasına alır. / AġK , Ġmriulkays‟ın dudaklarını kuruttu , susuz bir hâlde .. / Birdenbire yüzündeki örtüyü kal
dırdı , padiĢahın kulağına eğilerek aĢka ait / dair ne söylediyse söyledi , kendi gibi onu da baĢtan çıkardı./ …
onunla dost oldu ; tahttan , taçtan vazgeçti. Ġkisi de uzak ülkelerin yolunu tuttular. / AĢk nice padiĢahları ülke
lerinden etmiĢtir.”)
Ve diyor ki , Goethe: “Bir yerde olağanüstü bir sanat hareketinin olması için , tek bir kiĢinin olağanüstü bir
heyecan duyması yeter.” // Sivil ve asker “deli dehâ” timsâl-i cesaret değil mi insan beynince her çeĢit girift
ufuklardaki insanlık medeniyetine yeni yollarda teknolojik kültür geliĢimi iĢte çılgın boyut çığır açanlar kim ?
Not: Tıpkı maraz-ı cünûn Ģu “üslûpsuz sanat” tasannuât-ı tenevvüât tarz-ı ifrat düzyazı gibi ille de “edibâne
heveskârlık : gurur-u merdûd” tumturaklı uzun cümle yazmak ve iĢte “Yine Anca YaĢamak” Ģiirinin benzeri
sonradan araya fazla mısra’ katmak hoĢ olmadığından ve de en baĢtaki ĠLK UYARI‟ya da asla uymayacak
korkusundan anlamsız sanılacak gayr-i münasip bazı lâf-ı güzaf fazlalıkları paranteze alıp ayırdım meselâ !
413
YĠNE ANCA YAġAMAK
Her nefes Mesnevî Ģiir !
1.
Sözde özgünlük edâsı
Ġç dil‟in gerçek sevdası
Ruhta kaderin verâsı
Ne varsa aklın belâsı
Hayatın bunca cefası
Özde ölümün vefası
…………………….
( ĠĢte ömrümün Ģu ânı
Her günkünün devamı
Gece-gündüz yol encamı
Dünden bugünün yarını
Hep emr-i Hak “Kün!”-nizamı
AĢk kalbimin nabz-ı canı
Vakt-i “saat” trakası
Değil lâkin nice nazmı
Nefsî nefesin elfâzı
ġu hissiyat heyecanı
Dönen dünyamın balansı
ġuur-ruh hikmet ilhâmı
Tam candan namaz zamanı
Kur‟an Rabbim‟in selâmı
Ġlk nükte en son noktası
ġu an ne “yakîn” anlamı
Ruh-hâlet mahĢerîn çağrı !)
……………………
Hani-ya gönül sefâsı
Rabbim iç dil Ģiirim
Hem “efrâdını câmi‟
Hem “ağyârını mâni‟
ĠĢte nankör benliğim !
Madem ki (târif*)haklı
(Tarz-ı kadîm*)ıstılahlı
(“Alîm-ül‟lisan”)nifak mı ?
Bil ki , dil iĢtiyaklı
……………………
( Ġçten can görkemliyim
Haddim değil bileyim !
Hiçim hiç ilk niyetim
Öz lisan söz hizmetim !
Bilgim benlik nefesim
Söz misâl öz ben miyim ?
Sezdim anlık öz-ne‟yim ,
Hâl-minvâl lâfz-ı ruh kim ?
Sevgim varlık sevincim … )
………………….
Anca yaĢamak Ģiir !
(-Bkz. GüneĢ G. 05 Aralık 2008 / sh. 4: YaĢam – // Ahmet‟in Yeri *
“ [email protected] ” / “ [email protected] ” (Aynen alıntı*)
“Hâli pür melâlim! / 15-20 seneden beri hayatımdan hiç memnun değilim.
Halbuki memnun olmam için de çok sebep var. / Parası az olsa da sevdiğim
bir iĢim , bana hep destek olan bir ailem , … var. 55-60 senelik arkadaĢlarım
var. Ġnternet denilen büyülü bir dünya var. YaĢadığım Ģehir ve memleketi
çok iyi tanırım , dünyanın pek çok memleketini de ziyaret ettim. Tahsilim ,
bilgim ve kültürüm fenâ değildir./ Dizlerim biraz problem çıkarsa da sağlığım
pek fena sayılmaz, en mühimi de beynim bir hayli sağlam. / Peki nedir benim
bu memnûniyetsizliğimin sebebi ? Efendim arz edeyim :
1. Genelde memleketin ve bilhassa Ġstanbul‟un periĢan hâli.* Son yirmi-otuz
sene içinde Ġstanbul* inanılmaz derecede çirkinleĢti. Türkiye‟nin diğer Ģehir
lerinden muazzam sayıda göç aldı. Benim görüĢüme göre Ġstanbul‟un nüfusu
1950‟den bu yana en az on-beĢ misli arttı. Bu Ģehirde alt-yapı zayıf olduğu
için de bu yeni gelenler (*) kurdukları derme-çatma mahallelerde, insan hay
siyetine yakıĢmayan evlerde yaĢamaya mahkûm oldular. Evet “Gelmeselerdi!”
demek kolay ama gelmeye mecbur kaldılar ve geldiler. ġimdi hem kendileri
hem de benim gibiler azap içindeyiz. / Motorlu vasıta sayısı ise akıllara dur
gunluk verecek bir artıĢ gösterdi. Çok iyi hatırlıyorum , 1955 senelerinde
elime bir istatistik geçmiĢti. O istatistikteki rakamlara göre: Türkiye‟deki ,
traktör hariç, bütün motorlu vasıtaların sayısı 7000 (evet, yedi bin*) civarında
idi. Bugün ise bu rakam “14 milyon” civarında ; sadece Ġstanbul‟da iki (-2*)
milyon‟un üstünde motorlu vasıta var. Ġstanbul’da bir hafta içinde trafiğe
çıkan araba sayısı , 1955 senesinde Türkiye‟de mevcut olan bütün motorlu
vasıtaların sayısına eĢit. / Hayat kapitalizm‟e boyun eğdi. (-Kim memnun bun
dan ? “Global-cı (!)” ya da “Ulusal-cı (?)”-cins “sağ ve sol” zihniyet temsilcisi
ideolojik kafa varsa aklınca soruĢtursun da açık konuĢup bunu cevaplandırsın
haydi iz‟ân nam-ı hesabına saf -vicdan!*) Bakkalların yerini acaip isimli*-dev
dükkân (-mağaza*)‟lar aldı. Fabrikasyon olmayan hiçbir Ģey satılmıyor. / Eski
bakkalımız Niko‟yu o kadar özledim ki! Koca tenekeden verdiği beyaz peynir
ler, itinâ ile kestiği pastırmalar, kendi kurduğu turĢular, sardalya ve lakerda*
hatta gaz tenekesinden çıkarıp kâğıda koyduğu arap-sabunu* bile hâlâ hâfızam
da. / Bugün insanların parası az olduğu için her semtte manav, kasap ve balıkçı
yok artık. Kim olduğunu bilmediğiniz insanlar derme-çatma el arabaları veya
kamyonetler ile bu malları getirip satıyorlar. / Ne adamı tanırsın ne de malın
tazeliğini ve sağlıklı olup olmadığını bilirsin. / Sokakta yürürken etrafında
kötü kötü bakan bir sürü vahĢi insan. Dövecek mi soyacak mı bilemezsin.
Zaten (-ne / dil-lehçe?! *) konuĢtuklarını da anlayamıyorum . / Kebapçı
dıĢında hiçbir dükkan iki aydan fazla dayanamıyor. Sokaklar soğan kokuyor. /
Lokantası da öyle, kumaĢ satan mağazası da. ÇarĢı‟nın bile keyfi kalmadı. Her
414
Kafiyeli söz değil ,
dükkanın önünde bir çığırtkan , orandan burandan çekiĢtirip seni içeri sokma
Sözlerim yine aynı
ya çalıĢıyor. / Lokantalarda çalıĢan garsonlar, dükkânlardaki tezgâhtarlar
Yine anca yaĢamak !
ne sattıklarının farkında bile değiller. O yemeğin , o malın hususiyetlerine ait
2.
hiçbir fikirleri yok. // Mahalle bekçisi yok. Semt karakolu yok. Postacılar yok
Gözlerimde göklerin gizli çağrısı
kurye Ģirketlerinin motosikletli fedâileri var ! Tiyatrolar tatsız ,
Her an aynalarda ayrı dünyalar
konserler zevksiz , gazeteler birer facia ! // Kafaları traĢlı*, elbise
Alt-bilinç* iç-benliğin sisli yankısı
leri lacivert (*) 80 sonrası zenginler (?!)‟i , yanlarında kıyafetleri
Derdim boĢuna mı elgin zamanlar
ve tipleri kendilerine benzeyen “koruma-lar (!)” ile manda gibi
Erkin diller Ģiirler heceler
kocaman siyah arabalarına binip Papermoon‟dan çıkıp, World
Sıradan sevgiler sezgileyen günceler
Paradise mahallesindeki comdominium*-larına giderler. //
Ve aradan nice günler geceler
2. Ġnsanlığın değiĢen değerleri. / Turgut Özal* ile baĢlayan devir
Derken evgin yıllar geçti
bu memleketin sosyal dokusunu tahrip etti. Namus, vefa , minnet,
( Hiç gün-güneĢ görmedim
sevgi-saygı gibi mefhumlar kayboldu. / KöĢe dönmek , avanta sağ
Diye niye sızlanır ?
lamak gibi prensipler (!) cemiyetin düstûru oldu. Zaten “Benim
Özgün güzel görse kim
memurum iĢini bilir ” diyen bir adamdan ne bekleyebilirdik ? (*)
Gönlünce hayıflanır ?!)
O adam ki , “iki-buçuk gazete kalacak” demiĢti ve dediği de oldu.
Bilmem neden ĢiirleĢti
Eğer o kalanlara gazete diyebilirsek ! / Hastahaneler , doktorlar ,
Öz derdim yine aynı
diĢçiler hep tüccar ! / Makbul olan tek meslek yağcılık. Koyu renk
Yine anca yaĢamak !
li elbiseni itina ile düğmeleyip, ellerini önüne kavuĢturup “ büyü
3.
ğü”-nün önünde, suratında sahte bir tebessüm ile dikilmek. Bunu
Derûnumda nice enfüs ve âfâk
yapabilirsen , biraz para kazanma ümidin var. / Hayatı alıĢveriĢ*
ġuurumda nice mûcize fıtrat
etmekten ibaret sayan ne pahasına olursa olsun para kazanmak*Heyhât ki , özü kavrayıĢtan uzak
tan baĢka bir hedefi olmayan insanlar topluluğu haline geldik. //
Sanki her an boĢuna
3. KonuĢulan lisan. / Geçen gün ĠletiĢim Fakültesi‟nde okuyan
ġiirsizce yaĢamak !
bir genç kız gelip bana bazı sualler sordu. Ġnanın sordukları süâl
…………………
lerin yarısını anlamadım bile./ Bugünkü gençlik ne Halide Edip‟i
Her dem anca göz kırpmaca
okuyup anlayabilir ne de Yakup Kadri‟yi. Bu utanılacak bir durum
Sezgilerim Ģiir ufuklarında
dur. Ayrıca bu gençler (*) kulakları , burunları küpeli … belleri
Ġç içe yankılanan mahĢer çığlıkları
bir karıĢ açık , tuhaf kıyafetler içinde „Ay kafayı yedim‟ filan gibi
Gönlümün mesajında
lâflar edip duruyorlar. / Ayrıca medya mensupları dahil olmak …
( Kim nice gün ruh havlim
Nitekim öz yaraĢır !
( … Anlam meĢk-i aĢk kalbim // Sessiz saat çalıĢır ! )
Ġlk ilke “Kün” Nur Rabbim ,
Tek “Ben” kim söz yaratır ?!)
... üzere bir çok genç ve hatta orta yaĢlı insan (-asıl gerekçemiz
Ruh gölgesi karizma
zaten belli iĢbu YaĢamakça çalıĢmalar bakımından / HK*) çoğu
Ġç dil‟im yine aynı
kelimeyi doğru-dürüst telâffuz edemiyorlar. //
Yine anca yaĢamak !
4. Ağzı açık “batı hayranlığı” / Hem batıya sövüyorlar hem de
4.
hayranlar. Her yerde yabancı isim ; yediğin lokanta , oturduğun
ĠĢte canlı bedenimin boy-aynası kâinat
site, giydiğin marka … hep özenti isimler. Türkiye‟nin % 1‟ini
ġiir büyüsünden yangın ruhumda gerçek acı
bile görmeden , dıĢarıya seyahat etmek. Karadeniz‟in yaylaları
Sözün hikmeti kadar canhıraĢ feryat !
nı görmeden Ġsviçre‟ye gitmek ; Bolu‟nun göllerini görmeden
Ruhumun özsuyunda doyasıya susuzluk
Ġsveç‟i ziyaret; canım tulum peynirli eriĢte varken Ġtalyan isimli
Çılgınlık boyutunda ölesiye suskunluk
bir (-spagetti*) makarna‟ya avuç dolusu para vermek hep bize
Ne ki yalnızca bir anlık
mahsus. “Müzik ruhun gıdasıdır ”-derler, alaturka‟yı da öldür
Zamanla bu sırdaĢlık
dükleri için ruhum da gıdasız kaldı! Artık Ġstanbul‟u sevmedi
Güya hiç değiĢmedi
ğim için aĢkı da anlayamıyorum. / ĠĢte bütün bunlar ve bunlar
(Öz ne güzel söz virdim
gibi daha yüzlerce hadise ve densizlik beni boğuyor , canımı
Can nabz-ı Ģiir sanır !
dehĢetli sıkıyor. / O kadar sıkıyor ki , bakın bu yazıyı hazırlar
Göz sağlık kör değilim
ken aklıma parasızlığım gelmedi bile!” ) En son not: Doğru
Tam nazm-ı Ģuur tanır !
söze sevgi-saygı insanlık görevimiz. // Arafe’deyiz bugün ; yarın da bayram!
415
Sanat “ıĢık” kök-bilgim
Tek tarzım gönlümce aĢk!)
Hayatın en saf Ģiiri
Ġki yarım solukta
Gizemim yine aynı
Yine anca yaĢamak !
5.
Her lemha (“ke-lemh-ıl‟basar”) kıyâmet
Her lâhza “almak-vermek , iki nîmet
Ġki ayrı ferahlık
Bir nefeste iki Ģükür gerekir !” (*)
Bilmiyorum hangi Ģiir
Hak dost ile yalnızlık
( Kur‟an aĢkım tek ferman
“Yakîn” nurunca erdim !
ġu an aldım-verdim can
Lâkin cünûn can derdim !
Ruhtan sandım derdim tam
Vahyin ufkundan geldim !
Hikmet cünûn can derdim
Cennet ufkundan geldim !
Ġlham yazdım son hitam
Kalbin buğzundan nevrim !
Lisan tarzım sert itham
Derdim yoğun can nefsim !)
Her nefeste Mesnevî
Her an baĢka melankoli
Muttarid ekolâli !
Hepsi de benim derdim
Demekki tam ölmedim
Tam künhü-ne(?) ermedim
ġiirim yine aynı
Yine anca yaĢamak !
POETĠK TENBĠHAT
1.
Hak vahyin menĢeinden
Hiç mi hiç haberi yok !
Nefs-i emmâresinden
(“Yüvesvis”)zan-ehli çok !
2.
Saz tınımaz elinden
Caz zırlar aymaz sarhoĢ !
Az usanmaz sesinden
Çan çınlar duymaz zangoç !
3.
Hiç düĢürmez dilinden
ġiirsiz nefesi yok !
Hiç düĢünmez zihninden
Ġç dilsiz bestesi çok !
416
4.
ġu beden mahbesinden
Ruhun Ģikâyeti çok !
Bitmez endîĢesinden
Yolun nihâyeti yok !
5.
Tabiatın içinden
Hakk‟ın âyetleri bol !
Zamanın tünelinden
Baktın nihâyeti yol !
6.
Rahmet hazinesinden
Rabb‟in nimeti pek bol !
Toprak bereketinden
Rızkın hizmeti tek yol !
7.
Ledünniyat ilminden
Ġhsan nur-u aĢk akkor !
Gönlün nikab bir bilsen
Ġlham ruhu açmak zor !
8.
Yoz benlik bilincinden
Habersiz yaĢamak hoĢ !
Ġçtenlik iç dilinden
Kader giz kaçamak yok !
9.
Kader risâlesi‟nden
Neden zerre bilgin yok ?
MahĢer rivâyetinden
Ġçten içe fikrin boĢ !
10.
Ġnsan korkar kabrinden
Ölümü bilmeyen yok !
Vicdan sarsar kalbinden
Gönlünü dinleyen çok !
11.
Kur‟an diyalektik hem
Semantik ihtilâf yok !
Duysan sentaks eĢsiz dem
Poetik tenbihat çok !
12.
Ġç dil ruh hâletinden
Yolum uz güya son uç !
Hiç bil dünya mekrinden
Yorumsuz rüya korkunç !
13.
Kör ve nankör değilsen
Nereye baksan “yok , yok!”
Gör Ģu an söz tek ilmen
Gözle okusan yol çok !
417
SANĠHA ġĠĠR
1.
Gece ilk uykuya tam yattım derken
O sâniha Ģiir doldu hâfıza !
Yazmadım hemen sabah kalktım erken
Hiç yoktu kim unutturdu aklıma ?!
2.
Bu gece tam yorgunca yattım erken
O saniha Ģiir doğdu pek kısa !
Yaz iĢte dinç kafayla kalktım derken
Ġlk kim Rabbim nasıl tuttum aklımda ?!
3.
Gece gündüz okudum yazdım derken
Ġlk saniha Ģiir hep O tam mısra‟ !
MahĢer tek yolum son sabahım erken
O yoksa kim söz doğdurdu aklıma ?!
ġĠĠR ANLAYIġIMIN ÖZÜ
Hayat takvim-i tarih hikmetince her ruhsal olay gibi idrâk-i hakikat te‟vil-i hadisattan ibaret tam miladıyla
Ģiir ruhiyatımı da açıklamak gerekirse Ģöyle belirtmek istiyorum kısaca: Daha öncesinden belli iĢte (Bkz.
ġu Çılgın Türkler ! “roman” / Turgut Özakman , Bilgi Yayınevi – Ankara 2005) Türkiye Tarihi‟nin nice
bâdireler içinde (Bkz. Efendi / Beyaz Türklerin Büyük Sırrı , Soner Yalçın , Doğan Kitapçılık – Ġst. 2004)
“ilginç” geçmiĢiyle “örtülü” ve “ürkütücü” gelecek kaygusuna da aldırmaz “iğrenç” modern (!) zihniyet deği
Ģimi “ihtilalci inkılapçılık ve komitacı kundakçılık” (Bkz.Komplo Teorileri , Erol Mütercimler)“senaryo-lar (!)”
benzeri içyüzü! Öyle ki , (12 Eylül-)1980 darbe-i askeriye‟nin içyüzü hakkında ve daha sonraki iktidar dönemle
rinin perde arkasında tamamen dıĢ güçlere bağımlı siyaset tarihimizde “derin devlet” fobisinden kurtarıcı hiçbir
yol belirmediğinden ya da ne sağ ne de sol görüĢler açısından net bir tavır ve açıklık getirilmediğinden nihayet
netame ideolojilerden uzaklaĢmak ve yenibaĢtan geçmiĢin muhasebesiyle yeni bir anlayıĢ geliĢtirmek ihtiyacı
hissederek kendi iç dünyamın yalnızlığına sığınmak ister gibi ilk gençlik yıllarımın devamından ibaret tekrar
ruhsal limanım Ġslâm tasavvufuna yoğunlaĢmak için nükte-i ilham meĢk-i Ģiir rikkat-i idrâk gönlümce cezbe-i
derûniyete yöneldim. Bunun ne denli isabetli bir karar olduğunu Ģu bakımdan nihayet bunca yıllar sonra ancak
karmaĢık gizli iliĢkileri çözümleyici bir kitap (Bkz. Soner Yalçın - Doğan Yurdakul‟un “Baypipo” adlı çalıĢma
sı) satırarası detaylarını incelerken daha gerçekçi idrâk “kafa karıĢtıran nice sorulara cevap” kavrayıĢlara ulaĢa
bildiğim ölçüde anlamıĢ oluyorum. ġayet bu kitabı okumasaydım herhalde kendi hayatımın tarihsel dönemlerini
içyüzüyle kavramaktan yoksun kalacaktım diye düĢünüyorum da sanki iĢte buna benzer eserlere ulaĢamadığım
dan dolayı içten içe üzüntü duyarken kendimce kahırlanmak anlamında hayıflanmaktan kurtulamıyorum asla !
Zaten ne ki “ilm-i tarih” hep böylesi içten sarstı beynimi. Ġçimdeki derinlik korkusunun nihayetsiz sonsuzluk
kavramında temellenen “gerçek inanç” konusuna bakıĢ Ģuurumun dibini oydukça oydu da tam mahĢer ruhumun
dünyalar kadar büyük karanlık kabrime koydu bedenimi.ĠĢte Ģiirsel sezgiler ıĢığında aradığım mülhemat tarzınca
aydınlık gönlümdeki iĢtiyak ! Ancak gönlümce insiyak hissiyatım kadar ruhsal lâhzacık gibi içten niyazımla Al
lah‟a yakarmak bakımından nazm-ı Kur‟an nice eĢsiz söz ki , idrâk-i “kelâmullah” haddimce mûcize hikmet tam
meâl-i vahyin nükte-i hakikatına muhtaç canlı fıtratın farkında olmaktan ibaret teselli!Lisan nabz-ı kalbimce eĢ
siz sözün nazm-ı mûcizesi ki , Kitabullah‟ın mesajına açık kavrayıĢ / Ģuur ruhuyla Allah hakikatına aklımca anla
yıp bağlanmak bakımından ancak Kur‟an anlamları ıĢığında tam duyarlılık kabza-i Kudret tek sonsuz Zât-ı Teâ
lâ‟nın âyeti iĢte O “illâ-Hû!”Ģu an her Ģimdi içimde en yakın“yakîn”nükte-i ilhâm meĢkinden baĢka ne ki Ģiir ?!
(“Bulmadım dünyada gönlüme mekân
Nerde bir gül bitse etrafı diken !” – Sümmânî)
418
(“Yâ Rab ne eksilirdi deryâ-yı izzetinden
Peymâne-i vücûda zehr-âb dolmasaydı ?!
Âzâde-ser olurdum âsîb-i derd ü gamdan
Yâ dehre gelmeseydim yâ aklım olmasaydı !” – Ziya PaĢa)
Bu münasebetle gayet açık ve net duygusal üslûpta kendi adıma konuĢmaktan farksız Ģiir anlayıĢımı da
belirtmek için diyebilirim ki , içten duymak ve kendimce yorumlamak için aklımı poetik kavrayıĢa yatkın
laĢtırmak isterken gerçekten bu konuda hemen hiç kimseden açıkça teĢvik veya doğrudan gerçek Ģiire yön
lendirici hiçbir yardım görmedim. Ve bunu beklemedim de zaten. Çünkü kendi içimdeki Ģiiri içten içe duyan
da doğrudan yaĢayan da hep ben değil miyim ? Bir baĢkası var mı zaten benim adıma Ģu anca özel hayatımın
kader muhtevâsı kadar ayrıntılı tafsilâtını kanımca ruhsal iç dil kumkuması beden lügatıyla duyarak okuyan
ve özgün benliğimi içten algılayıp da Allah-aĢkına yorumlayıcı çabalarımda tamamen benimle ortak duygula
nan yahut tam birlikte duyumsayıp da ancak kendini benim yerime koyarak ya da aynısıyla hissiyatımı payla
Ģarak sempatik içtenlik ötesinde empatik duyarlılık yaĢayan ? Yine de demek isterim ki , iĢte o bir baĢkası
gibi içimizde sanki bir yabancı dost değil mi Ģair ? Ya da doğrudan o bir baĢkasıdır iĢte Ģair ! Ruh dünyamız
daki gizem avcısı , bencileyin o gizli gezgin !
Yaban ve düĢman değilken bile divane sözleriyle hep yadırgansa da hepsi bir baĢka anlamda aĢk-ı Hak adına
hakikat “O bir baĢkası” dost Ģair (Bkz. Mesnevî‟nin Özü) “yalnızca ben miyim ?” sorusuyla sarsılan her ruh
ta yankılanan iç ve dıĢ dünyası bakımından herkesin kendi hayatında sanki bütünüyle kendisinden ibaretmiĢ
gibi insiyakınca intibalarına göre algılayarak daima daha yakından tanımak yolunda bilinç hâlini geliĢtirmeye
canla baĢla çırpındığı her bir an / her “Ģimdi” Ģu an gerçekten o tek benlikten baĢkası kalmayınca artık insan tam
manasıyla anlasa da yahut anlamasa da açıkça doğrudan kendi öz benliğinde duyduğu ya da Ģu hâl huzur-u dâim
hâlet-i istiğraka müheyya vicdanıyla bulduğu bu içgörü gönül gözü ve derunî can kulağı hassas sezginin anlık
sâniha cevabıyla baĢbaĢa kaldığı her lâhza o kadar yalnız ki! ĠĢte beden aynasında ruh ıĢığınca yansıyan nur-u
îman Ģuuruyla ancak tek O (“…illâ-Hû !”)Hakk‟ın nur-u “esmâ-i hüsnâ(*)” Ģuûnatı “hecesiz gerçek” anlamların
salt özü mutlak “sonsuzluk” kavramı (Bkz. Allah Akılla Bilinir ) “sıfır hacim yoğunluk” künh-ü küllî kıvamınca
yorumlanmasından ibaret bu Ģiir renksiz sözcüklerle anlatılamaz da yine anca yaĢamakla yetinilir yalnızca. Be
nim de severek bütün ömrümü verdiğim öyle bir Ģiir ki , onun her bir mısra‟ını bir gün boyunca ve bir günce bo
yutunda yazdım bazen. Ve bazen de bir tek kelimesini bir andan daha az birkaç yılda. AltmıĢ küsûr yıllık Ģu
son an nihayet en nihaî ipham noktasından ibaret tecelliyat nüktesi öz ilham ilm-i ledünniyat‟ca iĢte en “yakîn”
nükte-i nokta yoldayım yolda !
Hele en sonunda ömrüme bedel bir harf ya da Yûnus‟ca aĢk nüktesi bir “uzun hece” var ki , (“…illâ-Hû !” –
ancak tek O!) diyen her son nefes tahassüründeki iĢtiyak kadar manidar sırr-ı insiyak kaderimden ibaret dünya
zamanları da yetmez. Bu yüzden ölüm-ötesi “ölümsüzlük” ve zaman ötesi “sonsuzluk” isteyen ruhum da hep
O Ģiir ! O‟nu ancak Kur‟an beyanınca anlamaktan öte anlatacak baĢka bir kitap ve hitap var mı ? Bilmem ki
bu hissiyatımla anlayıĢımın künh-ü idrâkince gerçek Ģiirimin özünü açıklayabildim mi , ne dersiniz ?!
BELLĠ GERÇEK
1.
Nice müdrik konuĢur hakikattan
Anlayan ne anlamıĢ Ģu hayattan ?!
ĠĢte Kur‟an nur-u Ģuur Allah‟tan
Benlik kuruntusu ruhu aldatan !
2.
Gizli Ģirkten arınsın akl-ı insan
Ġdrâk “kelime-i tevhid” sırrından !
Belli inkâr-ı “lâ” ve “illâ” îman
Gerçek açık göklerden farksız zaman !
419
ÖZ ĠLHAM
1.
A çamur adam ,
Anlamak istiyorsun
Nedir bu nükte ?
2.
Açık anlatsam
YaĢamakça diyorsun
ġiir gönlünce !
3.
Ruh huzurda tam
Tam içten seziyorsun
Bilinç özünde !
4.
Ayet tam meram
Vahyince seviyorsun
Rabbim , mûcize !
5.
Tam anlatamam
Anlamak mülhem sorun
Söz zevk-i nükte !
6.
Duygu öz ilham
Ölüm hak korkuyorsun
Sonsuz düĢünce !
GĠZEM
1.
Ayn-ı aĢk ilham özüm
Gözlerle anlayamam !
Vahy-i Hak lisan sözüm
Gönlümce anlatamam !
2.
Tam cinnet-mizac sanat
Hep poetik sünûhat !
Ne hikmet doğaç fıtrat
Poem* etik isti‟dat !
3.
Dilhûn ruhun çilesi
Ruhta kader Ģifresi !
Hak âyetler dizgesi
(“… fe-yekûn”) yörüngesi !
4.
Ġnsiyak Ġlahî sevk
ĠĢtiyak Rabbanî Ģevk !
Ġlcâat iradî zevk
Vâridat vird-i âhenk !
5.
ġu dem zaman dilimi
Beden ruhun dili mi ?
420
Hem Ģimdi Ģiirimsi
Dillenen iç dil‟im mi ?
6.
Zamanı soluklayan
Öznel Ģiir adına !
Ġrfanı kucaklayan
Özgün dil poetika !
7.
ġiir fikrin incisi
Fikir zikrin goncası !
Zikir aĢkın cezbesi
AĢk Hakk‟ın tecellisi !
8.
Rabbim “feyyâz-ı mutlak”
Kalbim kalıbım cidar !
Tam “mim mikdarı” kursak
Feyzim “aĢk” rızkım kadar !
9.
Duysam düĢünsem yazsam
Kafam gönlüm tek kavram !
Öz aĢk sözüm yok varsam
Var tam gördüm zevk ilham !
10.
Sussam öz konuĢsam söz
Kusursuz anlatamam !
Ġlham az-buçuk tam yaz ,
AĢk sonsuz anla* tamam !
11.
Ayn-ı aĢk nur can özüm
Kur‟an-ca ayna gönlüm !
Vahy-i Hak ilham sözüm
ġu an can var ya gördüm !
(Bkz. Yeni Lügat , A. Yeğin / sh. 291: “isti‟dad-at” // sh. 160: Feyyaz / “Kader her Ģeye bir mikdar
ve o mikdara göre bir kalıp vermiĢtir. Feyyaz-ı Mutlak‟tan aldığı feyze olan kabiliyeti o kalıba göre
dir.” – Mesnevi-i Nuriyye)
FELSEFE’DEN TASAVVUF’A !
ġu Ģiirsel analizden maksadım bilimsel düĢünce temelinde vahyin ıĢığına çığır açacak yeni arayıĢlar
yoluyla daha özgün sentezlere kavuĢmak umudunun inanç cehdini uyandırmak. Akılcı felsefe (Bkz.
Zaman G. / 4 Ağustos 1998 , Zaman Yazıları , Hilmi Yavuz: “Bilim ve mistisizm / … aslında felsefe ,
bir anlamda bilimle mistisizmi bağdaĢtırma çabasıdır. / …”) ile sezgici tasavvufu dalaĢtırmak ya da
ayrıĢtırmak değil. Felsefeyi temel basamak yaparak tasavvuf yolunda aĢkın düĢünce ve içkin duygu
larla Allah‟a yöneltici insanlık değerlerini geliĢtirmenin önemini ve de etik ideallerin çıtasını yükselt
mek isteyecek yeni nesilleri eğitim-öğretim ilkelerinin özünü kavratarak yetiĢtirmenin yöntemini vur
gulamak. Aklın ve kalbin birlikte çalıĢmasıyla kaynaĢıp kucaklaĢmasından doğacak ve aradaki çatıĢ
malardan arındırıp kurtaracak doğal dengeyi ve kutsal barıĢı sağlamak. Sosyal insan yapısını evrensel
doğallık ve doğrulukta tam Kur‟an-ca yorumlamak. Kültürel konularda karĢılıklı konuĢacak kabiliyet
te ve tartıĢacak kapasitede “kaabil-i hitap” olmalı insan her Ģeyden önce. Öyleyse efendice dinle !
421
Felsefe (“… düĢüncenin mikroskopudur.” – Victor Hugo) , insanın beynindeki soruları kurcalarken ;
tasavvuf , kalbindeki iklimleri baharlaĢtıran duygu dünyasını kucaklamakta. Ġç benlikte bütünleĢen (en
özgün noktanın nüktesi) irâdeli düĢünce ve içgüdülü duyguların gizemli dünyasındaki reel Ģiiriyet(ger
çek Ģiirsellik) bakımından Mutlak‟a yani mutlaka salt Hakk‟a doğru ve fıtrat kanunlarıyla özdeĢ inanç
yolu (Fatiha-i Kur‟an nazmınca Allah‟a niyaz üslûbu “usûl-ü vusûl” ki ,“ihdina-s‟sırat-el‟müstakıym”)
ararken çok kez “Ģeytan tuzağı” gibi saptırıcı felsefenin katı mantık kurallarına göre sözde “çağdaĢ bi
limsellik” adına “antik mitos / safsata-i Yunanî(!)” yalan ve tezadlardan ibaret “tabiatçı: naturalist” te
oriler furyası sistematik faraziyelere bağlı nice “falan-filan‟cı (izm-ler)” kadar dar görüĢler ve yetersiz
kuramlar çerçevesinde septik pesimist‟çe çırpınıĢlar sonucu “agnostik ateist” duraksamaya müncer bo
calamalar kumkuması entelijans standart vizyon ve karizma bileĢkesi “ruh gölgesi” müphem “karanlık
kafa”-lı aydın (!) bozuntusu “ukalâ” zevatın tipik dil literatürü “kaypak eytiĢim” maharetinden ve zihin
yapısını tabiatı hilâfına zorlayarak zedeleyip bilinçsizce dumurlaĢtırıcı etkisinden usanç ve utanç duy
dukça ruhundaki karamsarlıktan kurtulmak ve bundan kaynaklanan “modern ilkellik” kültürü moda-cı
yaĢam(!) adına “bohem çağdaĢlık” içgüdüsüyle geleneksel kültürü yozlaĢtırıcı sapık ideolojilere tutsak
kafaların “kavram kargaĢası” Ģartlanmalarından arınmak isteyen her akıl , aslında (Bkz. Batı‟da Ġslâm
Ġmajı , Vedat Sağlam , BirleĢik Yayıncılık: 60 “Tamamı 483 sayfa” / Ġst. 1997 // Bütünüyle Ġslâm me
sajının bakıĢ açısına uygun “temel kavrayıĢ” kazandırmak gayesinde değer taĢıyan bu kitap hakkında
kanaatimi Ģöyle belirtmek istiyorum: ġayet ben de böyle bir çalıĢma yaparak kitaplaĢtırabilseydim-ki ,
ideolojik kaos süreçlerinde Ģartlar bu imkanı vermedi! -muhtemelen aynı bakıĢ ve anlayıĢ çerçevesinde
“öze dönüĢ” mesajından ibaret idealimi / ideal inanç ve düĢünce Ģiirimi iĢte bu kitabın tarzında ve genç
yazarı Vedat Sağlam‟ın Kur‟an-ca Ġslam mantığını temel alıp Batı‟ya karĢı cevabî savunma üslûbunda
gerçekleĢtirmek , kendi ideal dünya görüĢümü de ancak böyle ifâde etmek isterdim. Demekki bu yüz
den bu çalıĢmanın mantık dokusunu gerçekten çok beğendim ve zevkle okuyup bütünüyle benimseye
cek kadar özümsedim , içselleĢtirdim. Bence her müslüman aydın hiç değilse bu kitap çapında sağlam
bir kavrayıĢ Ģuuruna ermek için zihinsel yapısını yenibaĢtan kuracak kitaplara rağbet duymalı ve illâ
Rabbimiz‟in inayetine sığınarak Kur‟an emr-i âyetlerince tefekkür zevkiyle okumalı vesselâm!)“Sîret-i
Nebî Aleyhisselâm” Efendimiz‟in tarz-ı hayat tarihi* kaynaklı Tasavvuf (doğrusu tam Kur‟an-ca Ġslâm
mesajlı yorum)‟un gönül okĢayıcı iklimlerine kanatlanmak iĢtiyâkında.
Nitekim mütehakkimâne “filozof akıllı” olmaktansa , mütevekkilâne “derviĢ gönüllü” olmak yaraĢır
Yûnus‟leyin Ģiire. YaraĢır ki , bu coĢkulu hâletten yoksun kalmasın ne akıl ne vicdan ne de ruh haki
kat-i hâl. Evet , duygu ve düĢünce kumkuması ruhumuz zaten “öz boyut” firâkıyla dertli veya / ve de
gönül Ģuurumuz zihnen “öz nükte” hicâbıyla perdeli !
ÖZBOYUT
1.
Çok yönlü boyutlarda
Arayıp durmaktansa ,
Ruhumdaki “özboyut”
Zaten bağlı Allah‟a !
2.
Gerçek bu bağlılıkta
Son-ucu baĢlangıçta !
“Yolcu yolunda gerek”
Ruh erecek vuslat‟a !
3.
Ne ilk ne de son uçta
Var mı Allah‟tan baĢka ?
“Fıtratı yoğuran güç :
Özboyut” sonsuzluk‟ta !
422
MÜġTAK
(“Kafiye kulak için olduğu kadar
göz içindir de!”-Ġslâm Estetiği / sh.128)
1.
Kökten yenilediğim safsatasız boĢ kafa
Kördüğüm kaderiyle bamteli sıhhat za‟fım !
Gökten sezinlediğim laklakasız hoĢ sadâ*
Gördüğüm kadarıyla tam belli fıtrat bahtım !
2.
EzgileĢsin melâlim belleğim yoruldukça
Bilirim çoğuncası bahtıma yok isyânım !
SezgileĢsin mecâlim benliğim yoğruldukça
ġiirim yoğuncası Rabbim‟e çok müĢtâkım !
3.
Gördüğüm kadarıyla bamteli sıhhat za‟fım
ġiirim çoğuncası bahtıma yok isyânım !
Kördüğüm kaderiyle tam belli fıtrat bahtım
Bilirim yoğuncası Rabbim‟e çok müĢtâkım !
Öz zevk-i hars söz Ģu dem her evrensel mesaj harf
Gönlüm “mizac-ı ruh” hem hep bedensel ĠTĠRAF !
-Mûterif beyânımla asla kaderime mûteriz değilim;
amma dâim mahzûn ve mükedder “mizac-ı muallel”
Ģu hâlet-i ruhiyemi ihlâl ettikçe de hep böyle tedirgin
ve muzdaribim nitekim mütevâli nice çeĢit dertlerim
ömrümce canlı bedeni içten ve dıĢtan nasıl da yıprat
makta. Sanki hilkat-i acziyetimi itirafım bakımından
Rabbim‟e daha samimi idrâk-i hissiyat tam muhtaç
bir “kemter kul” ya da “abd-i âciz” olduğuma göre,
tamamen Allah’a teslim ve içtenlikle mütevekkil
yaĢamak gereğini hissettiren idrâk keyfiyet-i insiyak*
kavrayıĢımca anlamak konusunda hem ma‟Ģerî vicdan
boyutlarıyla hem de can-huzur ruhiyatıma uygun nasıl
ilhâm-ı iĢtiyak bahĢolunduğunu ruhen düĢünmek Ģart!
********************************************
ÖZ NÜKTE
( Hak Dini Kur‟an Dili , cilt-1 / sh.7 ve cilt-6 / sh. 4510:
“… Ben yoktum var ettin , varlığından haberdar ettin ;
aĢkınla gönlümü bî-karar ettin. Ġnayetine sığındım , …”)
1.
Özümü tam ararken nice buldum sözümü
Sözümü yorumlarken niye yumdum gözümü ?
Gözümü tam açarken içte duydum gönlümü
Gönlümü sorgularken öz Ģuurum sözcü mü ?!
2.
Söz özüne müĢtakken tam suskunluk ilk yorum
Kul Rabbine muhtaçken yorumsuzluk son durum !
Hâlden hâle seyreden sırat‟tan farksız yolum
Vehm-i Ģirk Ģu Ene‟den “lâ-Ģey” oldum kurtuldum !
3.
Sanki paradoks‟laĢtı her son-uç baĢlangıçta
Yönlerle sarmallaĢtı yollar son kavĢağında !
Aynıyla ayna‟laĢtı ıĢık gönlüm bakınca
Öz nükte nokta‟laĢtı birden aĢk kaynağında !
4.
(“Kün fe-yekûn”) öz idrâk idrâksizlikte firak
Divane söz Ģatahat ehlince “Bes!”-belli Hak !
Visal sırrı kavramak “damla‟da deniz olmak”
Çoklukta tek hakikat: “-yok baĢka , O var ancak !”
5.
(“Lâ-ilâhe illâllah Muhammed Resûlüllâh”)
Yok baĢka özüm sözüm var gözüm gönlüm nur ruh !
Hak vahyince söz ancak “gonca fem” Gül-i revnâk
Ġllâ‟da öldüm gördüm zor söz tüm künhüm “Kün” sus !
423
TEK KĠM ?
Yoksa aĢk-ı yâr
Vicdan çar-nâçar !
1.
(“Mâ-zâğa-l‟basar (*)
Hiç sapmaz nazar !”)
Hak‟tan kıl kadar
Saptırmaz kim var ?!
2.
Muhammed‟e yâr
Ancak Rabbim var !
Bu tam mülhem hâl
Mutlak bak kim var ?!
3.
Tek kim “yakîn” var
O nitekim yâr !
Ġlk kim salt süâl
Sor son Nebi‟m var !
4.
Ġlgim bilgim var
Ġçkin sevgim var !
Ġlk kim bildim yâr
AĢkın vecdim var !
5.
Kim kalb-i hüĢyâr
Aczimi anlar !
Rabbim cevaplar
MahĢer mîzan var !
6.
Aklen açı dar
Kur‟an açıklar !
Hakk‟a yol arar
Zaman dar bul-var !
ÇERÇEVE
-Âyetlerin dilinde ruhun iç derinliği !
1.
Ne enlem ne de boylam dünyamın kesitleri
Ġçten dıĢa her boyut fıtratın estetiği !
Duyguların dilinde ruhun iç derinliği
Hayatın güzelliği çerçevesinden belli !
2.
Sanat gücüyle eĢsiz Allah‟ın boyasında
Doğal özüyle temiz fıtratın mayasında
Ruh-beden‟de gölgeyiz elvan ıĢık aslında
Aynı çerçevedeyiz iç benlik aynasında !
3.
Her sabah soluğunda gecenin son hecesi
424
Ġnançsız aydınlanmaz ruhun derinlikleri !
Ġslâm‟sız anlaĢılmaz insanlığın değeri
Çerçevesiz sonsuzluk her ufkun çerçevesi !
4.
Ġslâm‟sız anlaĢılmaz varoluĢ‟un hikmeti
Çilesiz doyumsuzluk dar yolun nihayeti !
Ġnançsız aydınlanmaz ruhun derûniyeti
Çerçevesiz sonsuzluk son ufkun çerçevesi !
5.
Bilinçsiz zorunluluk bak yolun nihayeti
Son nokta öz yudumcuk korkunç hâl can nüktesi !
Benliksiz sorumluluk salt ruhun ilk âyeti
Kur‟an-ca söz yorumcuk sonsuz yol çerçevesi !
6.
Dayanılmaz yolculuk her ruhun tek hedefi
ġaĢmaz doğruluk huyum kulun gerçek niyeti !
Kavranılmaz sonsuzluk mahĢere dek çilesi
Yorumlanmaz bak dostum bu O‟nun çerçevesi !
KĠM ANLAR ?
Sor ruh-u Ģuur cevap !
1.
ġiir ruh en zor süâl
Ġç dil remzen net cevap !
Bilir ruh hem söz misâl
Sessiz nefes tek lügat !
2.
Dilsiz değil Ģuur sor ,
Sessiz Ģiir net cevap !
Nefes “iç dil” rumuz zor ,
(“Emr-i Rabbim‟den ruh”) var !
3.
Nefes ses dil tarz hayat
Nedir ruh hem zor cevap !
Nefis söz bizzat lügat
Ġç dil lafzen hurûfat !
4.
Ġç dilimin ruhu var ,
DıĢ Ģiirim vurgular !
Ġlk bilinç “Din” sorgular ,
Son bilgim kim kurgular ?!
5.
Oku “Hak Dini” yazar ,
Bak “Kur‟an Dili” zorlar !
Lisan bilgisi kadar ,
Ġnsan her ilmi kavrar !
6.
DıĢtan dilini arar ,
Ġçten ilmini sorar !
425
Kim iç dilini anlar ,
Derinliğini kavrar !
7.
Sırf Arapça sandılar
Salt lügatça baktılar !
Oysa Rab‟ca*anlamlar
Kâinatça kavramlar !
8.
Elif-bâ* okuyanlar
Lâfzınca soluyanlar !
Aslında yolcu canlar
Aklınca yol tutanlar !
9.
Türkçesi içim sızlar
Okur ruhsuz hafızlar !
(“Ruh emr-i Rabbim”) giz var ,
Sor Ģuursuzsa vızlar !
10.
(“…enzelnâ-hü…”) Kur‟an var ,
(“…lealleküm…”) söz misâl !
(“…tâ‟kılûn”) yazamazlar ,
Meâl‟ce okumazlar !
11.
Söz anlamaz aymazlar
Lügatça yaz bakmazlar !
Kur‟an namaz zor süâl
Sanatça tarz saymazlar !
12.
Erbâbına sormazlar
Anlam zorsa yormazlar !
Ahkâmına uymazlar
Kavram sorsan duymazlar !
13.
Avara kasnak turlar ,
Geveze manyak bunlar !
BoĢ kafa çatlak zırlar ,
Kusursuz(!)ahmak kullar !
14.
Kıvamsız söz pek zarar
Yalansız öz çok zorlar !
Tam mizan göz çift karar
Anlamsız hiç yok hep var !
15.
Avam arsız kafa dar
Sorsam aĢksız yok da var !
Kavram zor ıskalar zar
Sus tam bahtsız zırvalar !
16.
Zor anlar aydın da var ,
Hey can rüsvay yol sus-sor !
426
Ruh hüĢyâr aklın mesaj ,
Kur‟an susmaz sonsuz zor !
17.
Ruh iç dil‟ce tek lügat
Hak adına hakikat !
Öz gönlünce sünûhat
Söz aklınca mûcizat !
MÜSTESNÂ
1.
Feyz-î suhbet incizab-ı meserret
Rabbim lûtf‟et inĢirah-ı keramet !
Hasbî ülfet Ģakıyası meğer “et”
Dilim lüknet aĢk Ģakrası kerem et !
2.
Der ki âyet tam Ģu (“sîma-hüm”) tarzda
(“…fî vücûhi-him”) ne nuranî sîma !
Hem (“…min eser-is‟sücûd”) izler* varsa ,
Lâfzınca o-nurlu yüzler* evliya !
3.
Bak iĢte Ģu lâfz-ı âyet tarzında
Gör ne güzel içten nuranî sîma !
(“…min eser-is‟sücûd”) açık bakınca
Demekki o-nurlu yüzler* evliya !
4.
Kur‟an açık Hadisler ıĢığında
Nice özgün kitaplarca muhtevâ !
Hem ehl-i tahkîk‟ce gayet mûtena
Söz her nefhasıyla derya-yı ma‟nâ !
5.
ġu “tarz-ı kadîm” müellefatında
Hep ilm-i ledünne mahzar ulemâ !
Can nabz-ı kalbim mücmel lügatında
Kim ki tam gönlünce kavrar okursa !
6.
Bak nazm-ı Bursavî Ġsmail Hakkı
Hak nefhası “sûr-i Ġsrafil” lâfzı !
“Mârifetname”-i Ġbrahim Hakkı
(“Mâlik-i yevm-id‟Din”) Rabbim yazdırttı !
7.
(“Yeter ! Sâhil-nîĢin-i âlem-i sûretsin ey gâfil ,
Mücerred lâfızla kalma eriĢ deryâ-yı ma‟nâ-ya !
Sûr-i Ġsrâfîl‟e benzer evliyânın nefhası ,
(Son ziyaretimde gözlerim hep böyle bir levha-söz aradı:
Bir nefeste nice yüzbin mürde-dil‟ler can bulur !”) Bursa*Ġsmail Hakkı Tekkesi giriĢinde pano’laĢmalı! )
8.
Öz sohbet-i evliyâ ahlâkında
Tam gönüller uyandıran kaynakça !
Nice emsâl eserler arasında
Ancak “Feyizli Sözler” pek müstesnâ !
427
Not: YaĢamakça / ġiirler‟de geçen hemen her çeĢit terimler yani Ġslâm tasavvufu‟yla alâkalı ıstılahlar
ve bunların nice enteresan anlam izahları ya da yorum açılımları hakkında Ģayet tefeyyüz için net do
yurucu bir “tek kaynak” göstermek gerekirse, elbette hem her birine hem de toptan hepsine en uygun
“dipnot” değerindeki içerik kapsamıyla baĢlıbaĢına yeterli ve gerekli ittihaz ettiğim müstesna eser ,
gerçekten M. Feyzi Efendi (1912-1989)‟nin nur-u velâyet füyûzatından ya da doğrudan fem-i muhsin
nasihat-ders sohbetlerinden mülhem mahiyette muhterem Musa Özdağ‟ın kalem karîhasınca yazdığı /
Ġst. Hamle Yayıları‟nca da 1992‟den itibaren neĢriyatı ayrı ciltlerle devam ettirilen FEYĠZLER serisi
ve hatta bu çerçeve çevresinde çalıĢmalardan ibaret tercih-tavsiyem iĢte Ģu referansım olacaktır ancak.
VURGU
Tam akustik oku-dur ,
O hep poetik duygu !
Yol nur ritmik ruhu duy ,
Ġçten simetrik vurgu !
GERÇEK ġĠĠR
(2 / 138 : “Allah‟ın verdiği renk.
Allah‟tan daha güzel renk veren kim ?
Ve biz O‟na tapanlarız.”)
1. (“… ve hüve alîmün bi-zâtissüdûr *
2. Her gönlün özünü tam bilen O‟dur !”)
3. Öyle bir öz ki her sözden öte
4. Her an bütünüyle künhümüzde
5. Sayısız çoklukta boyutlaĢan
6. Her somut varlıkta soyutlaĢan
7. Özboyut ruhta ölümsüz ve tek
8. Ne yabancı ses ne yalancı renk
9. Tek vitr-i vird‟im O verd-i âhenk
10. Hecesiz gerçek her cansoluğu
11. Her dem heyûlâ beden tâbutu
12. Bir yaĢamak bin ölmek arası
13. EĢdeğer çeliĢkiler yumağı
14. Aklın gözüyle illet kumkuma
15. AĢkın özüyle hayret muammâ
16. ĠĢte zaman-ötesi sonsuzluk
17. Ve ölümsüzlük ararken bulduk
18. Ruhta feyizli derinlikleri
19. Kur‟an nuruyla sezdik kaderi
( Feyz-i Feyzî Efendim‟den mülhem
Ders-dem dest-bûse erdim meĢk Gül-fem!)
20. Gönül ikliminde âyetleĢen
21. Tek gerçek sevgi inanç özünden
22. CoĢkularla sözlere yansıyan
23. Her ilhâm esintisi Allah‟tan
24. Vahyin nefhası canhavli her an
(Ben diyen ten ölür ruh dirilir !)
25. Hak Cemal vechi renklenir her can
428
(ġuur ruh hikmetince dillenir !)
26. Yeter (“fe seyekfîke-hüm‟ullah”)
27. (Ve hüve-s‟Semî-ul‟Alîm”) ancak !
28. Gerçek renk iĢte bu (“sıbğatallah*)
29. (“Ve men ahsenü min-ellâhi sıbğah”)
30. Allah elbette yeter kuluna !
31. (“Eleysellâhü bi-kâfin abdeh”)
32. Âyet diliyle süâl hem-cevap:
33. O “gerçek Ģiir” hep içimizde !
TEHECCÜT (17* 79)
1.
(“Fe-teheccet bihî nâfileten lek”)
Gece ibâdete uyanmak gerek !
(“Asâ en-yeb‟aseke Rabbüke”) tek ,
(“Megamen Mehmûda”) erdirene dek !
2.
Denk-olmaz hiç kimse elbette O tek ,
Kıyaslanmaz zira O kul Muhammed !
Zevk-mecaz hissimce nâfile demek ,
Candan niyaz “illâ-Hû” tam muhabbet !
3.
O muhabbet sırrınca Allah demek
Vahy-i Rabbin nassınca ibâdet tek !
Gül Muhammed(*)aĢkınca ermek gerek
Fem-i Muhsin lâfzınca sevmek gerçek !
BULANIK MANTIK
(“Suların yüzündeki köpüklerin ve
onların hareketlerinin aslı denizdir.”
Mesnevi’nin Özü / sh. 658-9 Ayrıca ,
Sh. 882-3: “Çirkin ile güzeli akılla ayırt edin.
ġu karadır, Ģu beyazdır diyen gözle değil !”)
I. “Seyr-i hayat”
Dünya sahnesine karĢıdan nazar
Ne anlar acaba seyr-i hayattan ?
Ancak Kur‟an içyüzünü açıklar
Hem oyuncu hem seyirciyiz Ģu an !
(Bkz. 11 Ocak 2003 Türkiye Gazetesi / sh. 12 “Diyalog”)
II. “Özü nedir ?”
Perspektif mesajıyla yüzeysel
ġahane özgün biçimde Ģiir
“Senaryo” belli de özü nedir ?
Ġçerik görüĢ ufku da yok ;
Anlatım güzel ölüme müncer !
Bence “bulvar Ģairi” iĢte ;
429
Sen de mi tutkunsun Ģiire ?
(“Bir oyundur yaĢamak , süreğen sahnelerde
Bilinmeyen senaryo yeniden her seherde !
Bir ümit ıĢığıdır salkıma düĢen benek
Bir baĢlangıç özlemi , ömür boyu sürecek !
Bir yortu kimi zaman , kutlanan bir zaferde
Kimi gökte kanatlı , kimi ayaklar yerde !
Bazen acı bir gülüĢ , ağlarken için için
Bir barıĢ yapmacığı , zirvesinde hiddetin !
Nice hazlar tatlıdır sönüĢen türkülerde
Ne kahırlar yeĢerir sudan bahanelerde !
Farkına geç varılır saçlara düĢen akın
Ġstenmeyen gelecek , o an daha da yakın !
Ve bir ömür yaĢanır , süreğen sahnelerde
Tamamlanır senaryo , iniyorken son perde !”)
-Selâm , Sanlıtop Gazanfer !
1.
ĠĢte “Hayyam‟cı (!)” dünya
Ve tam eyyamcı zekâ !
Uygarca yaĢamak adına
Sahte cennet düĢleriyle
Gizlenir bilinmezlik ardına
Sırat‟ı andıran yeryüzünde
Nice teknolojik donanım !
2.
Lengüistik epistemoloji-de
Anlık Ģuur gönlümce sağlıktansa
Açık ayık uyanıksa akl-ı vicdan
Ġçten dipten derinden nice özlem
Mülhem mefhûmat tıpkı Kur‟an-ca
Anlamaktan daha öte Ģiir-i can
Nitekim mûcizat terminolojik Ģifre
Her harf hece ve her sözcük cümle
ĠĢte Ģair ruh “Gülname” sözlüğünde:
“Daha dağ daha deniz daha ova”
Ayrıca , “Kahvede ihtiyarcıklar
Ve camlarda telaĢlı gölgeler
ÇekilmiĢ düĢünürler gizli gizli
Ġhtiyarcıklar biraz daha üĢürler
Dudaklarında eski kahkahalardan
ArtakalmıĢ birkaç safalı çizgi
Ġhtiyarcıklar üĢürler biraz daha
Her geçen saniye daralır zaman
Bakarlar kar yağmıĢ karĢı dağa
Ve çaresiz gülüĢür gülüĢürler (*)”
Öz “hecesiz gerçek” sözcük gönlünde !
Ve daha hümanistçe ne giz varsa
Daha tümce ötesini ararsa
“Daha dağ daha ova daha deniz”
Daha giz varlıksa daha ötesiz
430
Ġç dil daha ruhsal anlatım canım !
3.
Ruh ritmik giz “psiko-Ģimik” kavram
Ve daha “kült-bilim” poetik bağlam
Sanat sünûhattan doğmuĢ Ģok etki
Manik deprasif ve çoktan çok amnezi*
Paronayak korkulara kaynak kuruntular
Ruh hastalıklarına benzer burkuntular
Ġç çalkantıdan eser yoksa Ģayet dıĢtan nazar
Çağ hızının teknolojik hırsıyla
Güle-ağlaya yaĢayıp gidiyoruz iĢte
Biyosfer‟e ihanet çöplüğünde !
Talihsiz tarih boyunca
Nice zaman sonsuzca aldanıĢ
ġuur ruhsal Ģoktan öte kavrayıĢ
Daha baĢlangıçta ilk “yasak” günah
Hem de cennet ortasında “memnû meyva”
Ancak Kur‟an-ca gerçek ilk kıssa !
Aklınca “Ġblis” sembolik “kurnaz zekâ”
Allah‟a isyan ne belâ aman ne cür‟et
Tam manasıyla Adem nesline düĢman
Ne müthiĢ Ģeytanca mantık korkunç hezeyan
Güya “akıllı tasarım” değilmiĢ Ģu nefs-i beĢeriyet !
Darvincilik kuramını insan beynine sokmak
Gerçekten ne yaman zırva “akıldan belâ” ancak
Kur‟an nurundan yoksunsa akl-ı ruh hasta
Tam mülhem Ģuur ruh-ül‟Beyan* emr-i âyet:
(“…Ģifaün ve rahmetün li-l‟mü‟miniyn”)
Nice emsâl-i kesîre meyânında tek gerçek:
“Lâ ilâhe illâllah* Muhammed resûlüllah !”
Hakikat tek Kur‟an-ca Allah (c.c) ya !
……………………………...
YaradılıĢ Ģuûn-u âlem minvâl
Ġlk “Âdem ve Havvâ” misâl
Ardından Kaabil Hâbil‟e
Firavun Musâ‟ya
Nemrud Ġbrahim‟e
Hep “bâtıl , Hakk‟a” karĢı !
Nice efrâd-ı zümerâ
Rabbim bilir ne hikmet
Din-i Ġslâm‟a husûmet
Aynı yer-gök arasında
Hak karĢısında “imtihan”
(“Ve alâ âl-i Muhammed”)
Daha evvel daha sonra
Nice akvâm-ı Enbiyâ
Sıddık‟ca dost değil de
Ebû Cehil‟ce düĢman
Nur-u nübüvvete hasım
Tam kör karanlık iĢte !
431
Yoz yobaz nice kim-se
Dar kafa “Molla Kasım”
Aydın-ca bakıĢ tarzım :
Bizim Yûnus* gönüllerde !
……………………
ÇağdaĢ Ģair gözüyle
ġu göklerce görkem
Tam gerçek kader
Ne kadar doğal
Ġç dil özüyle
Ruh-u Ģiir
Rengârenk
Canlı âhenk
Akıllara zarar !
4.
Modern aklın açmazları
Brainstorming*-safsata‟ya müstenid
ġerhetmek kitaplara sığmaz !
KokuĢmuĢ Ģeâmet
Takdis suyunda boğulmuĢ Batı*
Ne din kalmıĢ ne diyanet
Düpedüz “Vatikan sultası”
Türlü “Ġzm‟in çömezi” tipik-“ist(!)”
Hepsi de Yahova‟cı*
Pis emperyalist !
Artık ikiyüzlülük karakterini bırak da
Bak kendinle tam içten yüzleĢ Kur‟an aynasında !
Nitekim Yahudi filozof Spinoza*
Muharref Tevrat‟a gayet mûteriz !
Zira akla muhalif baĢtan sona
Sözde “akılcı-dünyacı(!)” mantıkla
Kutsal metinlerde revizyon* saçma !
Ahiret‟e iman yok mu yok hiç “-iz”
Daniyel‟de tek sözcük güyâ “îmâ !”
Elde mevcut Ahd-i Atik* sanki gürz (!)
Talmud‟un mistik-egzotik kehânet Ģifresi
ĠĢte “Yed-i Beyza / Asâ-yi Musa” belli
Meğer her bir Evâmir* de neymiĢ görünüz !
………………………………….
Öz söz “Esbâb-ı Nüzûl (*)” lâkin
Ne diye Besmele‟siz sûre-i Tevbe ?!
Daha ilk kelime “ültimatom” okuyun:
(9 / 1-10 “Berâetün min-ellâhi …”
“Ve rasûli-hî ilellezîne …”
“Ahedtüm min-el‟müĢrikîn”) netice:
(“Ve ulâike hüm-ül‟mû‟tedûn !”)
…………………………………
5.
“On Emir (*)” ruhuyla acımasız yol
“ Gizli Devlet” Siyonist protokol !
432
Tam Yahûdi‟ce “Ģeytan mantığı”
Saint Paul‟cü “uknûm-u selâse :
Baba – Oğul – Ruhülkudüs (*)”
Bak Kur‟an perspektifinde :
(91 / 10. “Ve gad-hâbe men dessâ-hâ !”)
Gör nasıl çirkin “Ģirk‟in daniskası”
Sapkınlığın azgın babası zındık anası
“Ateist çağdaĢlık (!)” çılgınlaĢtıkça
“Satanist”-benlik‟ler ĢirretleĢmekte !
Temiz vicdanlara musallat
Nice bâtıl Tâğut-u Garb belâsı
Modern yalanların kumkuması
Mitolojik Olimpus tanrılarına inat
Beynimde uzaylaĢan her hücre
Ölümü özümseyen anlık canlılık !
Benlikte yakomazlaĢan kozmik vetire
Bütünüyle iç-dıĢ ekolojik denge !
Mikro-dalga beden bile
Hologramik görüntüyle
Ġncecik zar köpüğünde !
Belli iç algılarımca aczim ne hoĢ
ġu can nabzıyla aklımı sarsan kuĢku
Varlığın metafizik boyutundan !
Ġstisnasız zann-ı zuûm korkusu
Aklın vicdanî sorumluluğundan !
Daha ötesi “entropi”
Ve atomik enerji !
Tek bütünlük ruhta gizli “logos”
A-senkron bilinç bilimsel veri !
Sınırlı akla rağmen
Sınırsız nice âlem !
Nitekim mûcizat-ı Nübüvvet takrîrine
Cümle edvâr-ı tarih hakikat takvimince
GeçmiĢten bugüne her millet Ģahit
Takvim miladî-Ģemsî* iken
En son Nebî Aleyhisselâm‟a ait
TebĢîrat* gerçekleĢti !
ĠĢte “Seyyid-ül‟enbiyâ” mâdem
Muhammed ümmeti için Kur‟an
Münzel mesaj mûcize-i mükerrem !
Ġsa‟dan “yarım milenyum” sonra
Asrın sonrası çağlara çığır açan
Alem-Ģümûl “Ġslâm Medeniyeti”
Tarih‟in akıĢına aydınlık yenibaĢtan
Ancak Kur‟an ıĢık kıyâmete dek
KuĢkusuz “Sonsuz Nur (*)” tek gerçek
Kitâbullah hükmetti bütün zamanlara
Tek “el-Kitâb (*)” O ki , iĢte baĢtan sona
Ayetler anlamınca artık Tarih‟e yön verdi !
6.
(Bkz.Anahatlarıyla Ġslam Felsefesi , Dr.Necip Taylan ,
Ensar NeĢriyat-Ġst.1983 / sh.53: “… Herakleitos âlemde
tanrısal bir aklın olduğunu kabul eder.Logos* adındaki
bu “Alem aklı” ile Tanrı , bir ve aynı Ģeydir.”)
433
Ġslâm inkılâbı‟yla değiĢti dünya
“Taleâ-l‟bedru aleynâ …” derken
Takvim “hicrî-kamerî* oluverdi !
Ve yol gösterdi yeni zamanlara
Yol arayıp soran nice canlara
Rehber-i hidâyet medet ederken
Nihayet “âlemlere rahmet” tecelliyat
Asr-ı Saâdet ardınca acib hâdisat
Nasıl da aktı yaktı yıktı geçti
Ġbret tarih / asırlar bir an gibi !
Hicrî “Bindörtyüz”-de ki ,
(“Se-ye‟ti-z‟zaman …”) geldi !
Aslında sanmayın ki ,
Milenyum kehâneti :
Nostradamus‟unkisi ,
“Doksandokuz” Ģifresi !
Ay güneĢ tutuldu , sel deprem oldu
Doğal âfet korkunç cehennem doldu !
Mevsimler bozuldu ruhlarda korku
Rabbim Ģu hâl-hâletce mübrem soru:
1. Yıl ikibin -hangi “ …iki ( ? ) ”
// Nefsim iç heves arar !
2. Yıl gün ve an nedir ki (?!)
// Aklım hiç bilmez sorar !
3. Artık iyice belli ,
// Kalbim tek nefes sayar !
4. Hiç belirsiz değil ki ,
// Nabzım çift giz ses atar !
5. Tam kıyâmet dehĢeti !
// Bildim bitmez sayılar !
6. Vakt-i “saat” ki , her dem
// Ġç dil gizem sayıklar !
7. (“Ġza zülzilet…”) deprem
// Gönlüm dingin “yakîn” var !
8. Dipten öyle sarstı ki ,
// Dilim Ģiir vurgular !
9. “Allah ! Allâh-ü Ekber !”
// Rabbim , nedir duygular ?
10.Ne dehĢet her dil ebkem !
// Fikrim zikrim aĢk kadar !
11.Çıplak gözle bak gör ki ,
// Hâl-i istiğrak kavrar !
12.GüneĢ zaten cehennem !
// Miyad-ı ömrüm muztar !
13.Birden “El-Nino(*)” gibi
// Ruh sırr-ı kader nâçar !
14.Kasırgalar estirdi !
// Kan değil , canım akar !
15.HerĢeyi altüst etti ;
// Göz ağlar , gönlüm dağlar !
16.Anlık dünya mevsimi
// ĠĢte irâdem muhtâr !
17.Sıcaklık değiĢimi !
// Zaman nice mânidar !
18.Hiç beklenmedik anda ,
// Artık mevsim sonbahar !
19.Ġsrâfil üfürür Sûr‟a ;
// Ecel lâfzı tamamlar !
……………………………………………………………
ĠĢte yaĢam mahĢer minval
Ruhlardaki ufuklardan
Giz-ses “sayha”sismik sinyal
“Nefha-i ûlâ ve uhrâ !”
(“Ve nüfiha fi-s‟sûri *
Fe te‟tûne efvâcâ !”)
Haber veriyor Kur‟an ,
Canlı tablo her âyet !
Hesap soruyor Rahman ,
Son handikap pek dehĢet !
434
7.
Son mahĢeri andıran
Anguaz* iç deprasyon
Çok kimseyi kandıran
Normal halüsinasyon !
……………………..
1. Tam farkını fark etmek
// Korkunç can sıkıntısı !
2. Son yarın‟ı beklemek !
// Kimi an normal sızı !
3. ġu can nabzı hissetmek
// Farkında olmak demek !
4. Ansızın Ģu an gerçek !
// Yarım nefes beklemek !
5. Her akla musallat süâl
// Nabz-ı can mı hissetmek ?
6. Muhtemel hezeyanlar !
// Ansızın evham gerçek !
7. Yoksa muztarrat minvâl ,
// Akla musallat süâl ;
8. MuhteĢem heyecanlar !
// Muhtemel hezeyanlar !
9. Ġç benlik kim “Ģok” hâl var ;
// Yok mu “muztar ruh” minvâl ?!
10.Rabbim kalbimi yoklar !
// MuhteĢem heyecanlar !
11.Ġç dil Ģiirsi söz misâl
// Ġç benlik kim pek “Ģok”-hâl var ?!
12.Kim okur nitekim yazar
// Rabbim kalbimi yoklar !
13.Herkes yaĢamakça anlar !
// Ġç dil Ģiirim söz misâl !
14.Kan aksa can sızılar
// Kim okur ruh-u nazar ?!
15.Öz de yazsa söz vızılar !
// Herkes yaĢamakça anlar !
16.Elim kalemi tutar ,
// Kan aksa can sızılar !
17.Dilim eli-mi suçlar ?
// Öz yazsa söz vızılar !
18.Kalem kelâmı yutar ,
// Elim kalemi tutar !
19.El konuĢur dil susar !
// Dilim eli-mi (?) suçlar !
……………………………………………………………….
BaĢkalaĢan boyutlarda savruldukça
Nice ütopik korku hayâl duygusu !
Ne karmaĢık kurgu hayâlet korkusu
Fuzzy logic* bilgisayar çağında
BiyonikleĢtikçe yapay robotlar
Kuruntusuz makine jenerasyonu
Elektro-manyetik Robokop‟lar !
KarĢımda dikeyleĢen her gölge
Sosyo-kültürel paradigma‟lar !
Aslında siyah-beyaz karıĢım ki ,
Bencileyin “DüĢünen Adam” bile
Rodin‟in hayâlleri kadar gri !
Nice “sanal gerçeklik” var ki ,
BeĢinci boyut‟ta zihinsel sanat
Yok mu O ki “-Kim ?” sâni-i sünûhat
Var nitekim Hak adına hakikat !
………………………………..
Akl-ı beĢer ölçüsüyle her bilimsel nazariye
Tam doğrulansa bile yalanlanabilir değerde !
Oysa “Akıllı Tasarım(*)” metafizik kriterde
Nasıl doğrulanabilir yalanlandığı takdirde ?!
Demek Kitâb-ı Vahy‟e “Ģart” tam inanç
ġuur-u ruh hep Tek Allah(c.c)‟a muhtaç !
Zaten hiçbir âyet yalanlanamaz
435
Tek “Ġlk Neden” O ki , en salt referans !
8.
Kur‟an ve bilim ıĢığında istisnâsız
Zekâ akl-ı beyni geliĢtirmek zorunda !
Nebîler yolunun en ideal aĢkıyla
Ġlle de benliğini eğitmek borcunda !
Yoksa kurtulamaz sahte tanrılar(!)dan ,
Kahrolası zorbalardan daha acımasız
Saçma Ģartlanmalar boyunduruğunda
Benzersizce heykelleĢen her öküz kafa
Apis Boğası‟nı andıran kutsal imaj !
Pagan‟ca put yontucusu kaba hayâl
Özüyle ölümsüzleĢmek isterken ruhta
Kökünden yıkılıp gider ansızın !
Oysa tam denge arar düĢünce ve duygular
Ġdeal her Ģiirin ikiz kanatlarında
Ruhtaki çırpınıĢla aranan “altın orta”
Ne varsa hem ne tıpkı‟sız güzellik Allah Allah !
ġaĢmamak ĢaĢırmamak ne mümkün aman Rabbim ,
Gizemiyle sorgulanan soyut bir “Hiç (!)”
Hiçimsi kumkumadan ibaret dipsiz zaman
Nice evham ham-hayâller mündemiç !
Çok kitabiyyattan özet tâbirim
Aman ne mistik kavram !
Özboyutta aklı sorgulayan vicdan
Ġçten iç bilinç canlı duyarlı anlık
Kör benlik yuvası Ģu insan
Aman ne acınacak varlık !
Ve yığınla enigmatik argüman
Sorular üreten kuluçka makinesı
Zihnimdeki her hücreyi ürperten yanıt
Aman ne bulanık mantık !
Ne mâsumâne isyan ki , hasta Ģuurda
Beynin fonksiyonuyla dâhiyâne aptallık !
Nasıl anlaĢılmaz bilmem hem niye ikicik göz
Neden ikircikli kulak ve el ayak kök kanıt
Daha hârika beden ruhsal donanım varken
Kör ve nankör kalınmaz gönlün gözü açıkken
Ne hikmet ki , görmez zira aymaz âmâ ;
Aynadaki sûretini düĢünmeyen !
9.
Ne mükemmel hendese kafadaki her delik
Kimi idrâksiz sanki “yaz-boz tahtası” eksik !
Kur‟an okurken bile kör hâfız edâsıyla
AĢk “fem-i muhsin” nefes meĢkini derk etmedik !
Nitekim ne uyandık ne uyandırdık zira ,
Gizli Ģirk sistemlerin süksesine aldandık !
Organize zulm-ü Tâğut* dünya nizamına
Nice modern yalana putperestçe bağlandık !
Çocukça akıl sandık kof kafa tam yobazca
436
Hep baktık hiç açmadık Kur‟an-ca ne anladık ?!
Hamhayâl âlem misâl dünya rüya sandık da
ġu Ģehâdete rağmen bu bulanık mantıkla
Aklımıza güvendik anlaĢılmaz zannıyla
Okudukça âyetten (Bkz. 22*7.) nasıl da uyanmadık !
…………………………………………………….
III. “Ġnandık Kur’an-ca !”
(Bkz. 22 / 7. “Ve saat* mutlaka gelecektir. KuĢku yok onda.
Ve Allah kabirlerdeki Ģuurlu varlıkları diriltecektir.”//
“Ve enne-s‟sâate âtiyetün lâ raybe fî-ha …
Ve enne-llâhe yeb‟asü men fi-l‟gubûri –”) inandık Kur‟an-ca !
**********************
HOLOGRAM TEORĠSĠ
(Bkz. Zaman G. 27 ġubat 2000 / sh. 7 : Ġnsan ve Yönetim , Nejat Sezik ; “Hologram Teorisi / … sistem bir
bütündür ve holografik yapıya sahiptir. Aynı sistemin içine insan da dahildir , evren de.Sisteme ait birimler ,
her an her yerde sistemin küllî bilgisine ulaĢabilir. Ancak birimlerin kendi algılamaları oranında.Sistemin bir
birimi olarak insanlar , var olan “Mutlak Gerçek” ve Mutlak Bilgi‟nin yansımalarıdır.Algı kanalları açıldıkça
insan , Mutlak Gerçek ve Mutlak Bilgi‟ye ulaĢabilir.”/ Öz‟ün Sözü : “Her birim , bütünün bilgisini ve benzerli
ğini kendi bünyesinde korumakta ve saklamaktadır. Her canlı ya da farklılaĢtırılmıĢ her cisim , bütünün parçala
rıdır. / Biz dünyayı olduğu gibi değil ,olduğumuz gibi görürüz; ya da nasıl görmeye koĢullandırılmıĢsak ,öyle!”)
Demekki “Brainstorming : beyin fırtınası” nice tartıĢmalı sözler özüyle daha önceden hiç tartıĢmasız zevk-i
sekînet tavrınca dingin tevekkülden ibaret tarz-ı tefekkür ruhiyatımız zaten nükte-i hissiyat tek noktacık kalb-i
irfan nabz-ı can sırr-ı süveydâ(*) âfitab-ı Hakk‟a ayna aklın nüvesi “iç dil” lügat-ı idrâk gönlümüzde muzmer !
YAZMAK TUTKUSU
(68*1.“Nûn! And-olsun kaleme
ve satır satır yazdıklarına !” )
………………………….
1.
Kaynağı suyun akıĢıyla
Aramak değilse boĢuna
Gurur hezeyanı baĢtan sona
YaĢamakça yazmak
Kendine mezar kazmak
Zorunlu olsa da olmasa da
HasbîleĢtikçe hem pek güzel hem çok kolay
Sorumlu yol “zor yorum” olmaz olmazsa
Zorlanmayı yüreklendiren olay
ġu baĢıboĢ Ģuursuz zor mu zor
Zor ruhsal durum yolum oysa
Ġlle Hakk‟ın rızâsı !
2.
Duygular damla damla
Yudumlarken yalnızlığı
“Berkî Ģuhut” sonrası
Perdelenmez makamat
Ruhumdaki yalnızlık
437
Rabbanî‟ce “yâd-ı daĢt”
Doyurucu tek ıĢık
Her nefeste baĢka tad
Allah‟ın yakınlığı !
3.
Zıdlıklar arası yolda
Mutlak sonuç ararken
“Hayret-i kübra” girdabı
“Sümme verâ-ül‟vera !”
Cemâlullah* cezbesinden
Akıl zaten alabora !
Tenakuzlar fırtınası
Nice olumsuzluk varken
Hatta rüya da olsa günce yazarken
Acınarak diyor ki , merhûme annem :
“-Herkesin namazı göğe çıkarken ,
Yere dökülüyor seninki , neden ?!”
Namazın zamanı düĢe-kalkarken
Ancak görülüyor besbelli gündem
Tevbe‟nin kapısı açık ve darken
DüĢle örtülüyor kilidi gözden !
ĠĢte Ģok rüyamı ilk açıklarken
Çok kez burkuluyor birden yüreğim
Ġçte yol anlamı zor yorumlarken
O giz sorguluyor içten göreyim !
………………………………..
Hakkın yolu “dar kapı” kilit var mı ;
Edeb erdem yoksa yine açar mı ?
A.Gide‟in kitabı da açıklar mı ;
Daha net tam açık anlatım var mı ?
Ne zor tekmil yaĢamak , sor ;
ĠzdüĢüm yazmak kolay mı ?!
4.
DüĢüm “öz yazmak” gayet zor ,
Gücüm az söz sanmak mı yol ?
Günüm dün saymaksa net sor ,
Gönlüm yaz güz bak Hak mı yok ?!
5.
Aklın elinde mi kalem ,
Ağzın dilinde mi kelâm ?
Belli lisan nutk-u Adem
Mantıklı söz konuĢ mâdem
Kalem-i Kudret tarz fıtrat
Tek Hak adına hakikat !
Net âyet kader Ģifresi
Fıtraten nicesi âlem
“Levh-ı mahfûz” deĢifresi
ĠĢte Kur‟an vahyin dili !
………………………
Ġç dil* aklın Ģiircesi
438
Hiç biri benim değil ki !
Zaten ben baĢka neyim ki ,
BaĢkaca daha ne desem ;
Değilken kendiliğinden
DeğiĢken mi değiĢken
Nedir ruh hür mü irâdem ?!
Mâdem mahzâ hikmet belli
Öz söz zevk-tarz kelâm meĢki
AĢk lâkin aĢkın gizemi !
O Ģifreyi çözebilsem
Bilebilsem görebilsem
Bir de dillendirebilsem
Ah hâĢâ nasıl yazayım ?!
Hem “ilim mâlûma tâbî(*)”
Ve noktada baĢlar çizgi
Ötesini de bilemem
BaĢlasam da bitiremem !
Ġlk nükte son nokta canım ,
De hele hem ne yapayım ;
Hep çizgisiz mi kalayım ,
Noktasız mı bırakayım ?
Hemen not‟layabilsem
Gerçekten nota‟layabilsem
Tek tek nokta‟layabilsem
ġu an yaĢadıklarımı !
6.
(“Nûn ve-l‟Kalem”) Hakk‟ın gücü
Gerçek üstünlükte ölçü :
Tek baĢına hükmetmek
Kul aczine güç vermek
Ve zorlukları yenmek
O kimin haddi gerçek !
“Kendi kendine yetmek :
“Kıyam bi-nefsihi” tek
O eĢsiz sonsuz kudret !
Kim var baĢka hadsiz denk
(“Sıbğatallah” kader renk ,
“Ve men ahsenü …”) gayet
Renk-âhenk gör ne hikmet !
Ermek görmek tam çözmek
Sevmek içten ürpermek
Sanat özünü örtmek
Tüm gücünü göstermek
(“… min-ellâhi sibğah”) hep
Özümsemek çözümsemek
Ġlk nükte son nokta tek
(“Kün fe-yekûn”) nihâyet
Kim hadd-i zatında , dur ;
“Mâ arefnâ-ke …” O‟dur !
ĠĢte ruh-u “telbiye”
439
Ġçten oku ,“buyur !” duy ;
Gül Muhammed* diliyle
“Hakka mârifeti-ke …”
“Yâ Allah !” hâletince
Yaz hiç durma gönlünce !
Nazm-ı nabzın durmaz öz
Nabz-ı nazmın vurmaz söz
Az aklınca öz uymaz
Yaz hakkınca söz susmaz !
7.
Ġlk söz (“Bismillâh…”) ile ,
Kur‟an-ca öz “hamdele”
Salât-selâm “salvele”
Ruh yoksa söz velvele !
Can nabzınca vahy-i Hak
Tam nazmınca yaz ki , aĢk
Yalnız Allah‟ın hakkı !
8.
YaĢamak tutkusu demek
O-nurlu Ģiire ermek !
Ah , yığınla mağrur yalan
Birkaç mütevazi gerçek !
Bu yol farksız Sırat‟tan
Nokta nokta yön seçmek
Rabbim‟in armağanı !
9.
Aklın mâ-verâsı‟nda
DüĢüncenin akıĢı
Ġnsiyak mecraında
Sözcüklerin nakıĢı
ġeytanca ĢaĢırtmazsa
ġu hüsranlı bakıĢı
KuĢku bulandırmazsa
Suyun öz kaynağını
Duygu sulandırmazsa
Ruhun gözyaĢlarını
Sorup da kurutmazsa
ġuur füyûzatını
Korku unutturmazsa
Yolun son noktasını
Kara toprak yutmazsa
Ak nur kafatasını
Rüyalar karartmazsa
An zaman dünyasını
Kavrat doğruca yaz da
“Beyn-el‟havfi ve-r‟recâ”
Can namaz heyecanı
Gönlüm aymaz duymazsa
ĠĢte âyet îkâzı ,
Din‟i yalanlayana
440
Hak mesaj uyarısı :
(“Fe veylün li-l‟musallîn*
Ellezîne-hüm …”) bazı
(“an salâtihim sâhûn”)
Ne yazık ki (“…yürâûn”)
Okur anlamaz yobaz
Yoz kafa adam olmaz
Ah nice nefsaniyet
Hasâret-i diyanet
Hem behîmî rezalet
Hep beĢerî felâket
Tam toplumsal sefalet
Hem hayvanca sefahet
Gör ne kültürel âfet
Vehamet gök kıyamet
Elfâza kafa yormaz
ĠĢtikaka aldırmaz
Hiç duymaz durmaz yolcu ,
Aklınca zorsa sormaz
Var saymaz kurnaz yok mu ?
Musa Asâsı zoru
Sokrat sopası soru
Vahy-i Hakcası yolu :
(“Fe eyne tezhebûn”) mu ?
Açık meâl lügatı
Kolay mı tam anlamak
Yolu doğru kavramak
Doğru yolu anlatmak
Doğruluğu kavratmak
Ancak Hakk‟ın bağıĢı !
10.
Aklın nâkus* can sadâ
Kenîse var-yok papaz !
Fikrin ma‟kûs “dilemma”
Kendince az-çok imam !
Ġlmin nâmus sus sor da
Mantık kavramaz sanma !
Gerçek tek Kitap* baĢka
Aklınca yaz , yoz-yobaz !
Vahy-i ilham sünûhat
“Câmi-ul‟kelîm” olsa
Öz nice söz tam meram !
Kur‟an-ı Kerîm sorsa
Tefsirce cevap “yorum”
Aç bak nitekim zorsa
ĠĢte açıklıyorum :
Hak Kur‟an canlı lügat !
AĢk-ı irfan naz niyaz
Akl-ı vicdan nabzınca
Yaz hazz-ı tarzın lügaz
441
Var mı baĢka îzahı ?!
“Olmak ya da olmamak”
Makbet‟in sızlanıĢı
Ġki ihtimal O‟ysa ,
Ġllâ O‟na sığınmak !
Tek yol iĢte bu yoksa
(“Zâlik-el‟Kitâbü …”) yaz ,
(“Lâ raybe-fiyh”) tam anlat !
Bilmem ki , güzel yazmak*
Nasıl olabilir baĢka ?
(“Ve mâ-yesturûn”) sırrı ,
Rabbin kuluna yardımı !
(DĠN’CE “kıymet-i kelâm” SÖZÜN DEĞERĠ:
Bkz. Kur‟an : 47 / 7. “Ey îman sahipleri ! Eğer siz Allah‟a yardım ederseniz , Allah da size yardım eder
ve ayaklarınızı sağlam bastırır. // Ey îman edenler ! Eğer siz , Allah‟a (O‟nun dinine , Peygamberine ve
O‟nun yolunda olanlara) yardım ederseniz , O da size yardım eder de ayaklarınızı ( pek / sağlam) sâbit
(sebatkâr , dayanıklı “sâbit kadem”) kılıp kaydırmaz.”
Ve ; 22 / 24. “Sözün güzeline ve tatlısına ulaĢtırılmıĢlardır ; Hamîd* olan Allah‟ın yoluna ulaĢtırılmıĢlardır. //
Bunlar , sözün güzeline , nezîhine (temizine / iyisine / tayyibine) eriĢtirilmiĢlerdir ; her an hamd‟e lâyık (övgü
yü en yaraĢır anlamda zâtına özgülemiĢ / olan , Allah)‟ın yoluna iletilmiĢlerdir.”)
Bkz. Zaman G. 28 Ģubat 2000 / sh. 3 : Kalemle, Ahmet Turan Alkan : “Sözün DüĢüĢü” veya hepimiz
“garib”-iz! // Efendimiz* … ona Ģöyle dedi : “Sen bu dünyada garip kimse yahut da bir misafir (yolcu) gibi
yaĢa!” / … Ġslâm , söz‟ün , yani “logos”-un , yani “kelâm”-ın deveran etmesiyle asliyetini ibraz eden bir mânâ
lar ve ölçü (hadd / hudud)‟ler bütünü. Dinde sözün kıymeti düĢünce, dinî imajlara (anlamsız hayâl ve safsataya)
gün doğuyor ve mânâ kayboluyor. / … Cemiyet içinde tek kiĢi olabilmek , ferd-i vâhid iken bir cemiyeti içinde
gezdirebilmek mi gariplik ; bilmiyorum.” (?!)
……………………
Bilmiyorum hangi Ģiir
Hak dost ile yalnızlık
Her nefeste Mesnevî(*)
Her an baĢka melankoli
Muttarid ekolâli !
Hepsi de benim derdim
Demekki tam ölmedim
Tam künhüne ermedim
ġiirim yine aynı
Yine anca yaĢamak !
DOĞAÇLAMA NEFESLER
1.
Gerçek bilinç her iki dünyayı bir görmekte
Ömrümün ilk nefesi “söz” değil , özgün Ģiir !
AĢk öyle bir cevher ki , iĢte her dil övmekte
Gönlümün iç bestesi “öz-ne” bil , düzgün bir dil !
2.
3.
Zor soruyu sorana
… Üç-beĢ düz kelâm okur ;
Kolay nedir sor ona !
… Tek bir kelâme yazmaz !
442
Son yorum Ģu Kur‟an-ca : … Birkaç söz meram O‟dur ;
(“Allah bilir”) yol O‟na ! … Hiçbir lügat‟e sığmaz !
4.
Alemin derdi yoksa her dert sırf senin olsa
Herkesin hâli oysa her an “dert küpü” olmak !
Güllerin rengi solsa ıtr-ı levnin kaybolsa
Bilesin Bâki O‟ysa vicdan özünü bulmak !
5.
Hem varına yoğuna yok azına çoğuna
Kör nazardan saklanmak ĢaĢıya Ģehlâ bakmak !
Çokçası meraklanmak olur-olmaz ne varsa
Hiç durmaz maraz tam bak olmaz kafaya takmak !
6.
Tam uymaz marazlanmak kolay yol yok son zorsa
Olmazına zoruna oluruna bırakmak !
Söz tutmaz meraklanmak ancak ruh var sonsuzca
Olur-olmaz ne varsa olmaz kafaya takmak !
7.
Olmaz kafaya takmak olur-olmaz ne varsa
Ancak ruh var sonsuzca tam uymaz meraklanmak !
Oluruna bırakmak olmazına zor amma ,
Kolay yol yok son zorsa söz tutmaz marazlanmak !
8.
DememiĢler boĢ yere “ne müĢkil gurbet dünya !”
Ne çâre kimden kime meğer ne zor‟muĢ ne zor !
Zor soruyu sorana kolay nedir sor ona ,
Hem müĢkili bilene derdi de çekene sor !
9.
Hak saklasın da hele düĢme sen beterine
Ne beter daha nice dem geçer gider tek yol !
Cümle kemter kul yine bilse de bitmezine
Varken ölümden öte derk‟eder mahĢer pek zor !
10.
Ne gam üç günlük iĢte garib dünya yüzünde
Sor da öğren âlemde bak gör ki , daha neler !
Nice gurbet içinde , yol ölümden öte‟ye ;
Tevekkülsüz tefekkür cehli küfür‟den beter !
11.
Demekki her nefes‟te ölüm-leĢ‟se de dünya
Rabbim‟in inâyeti ötesi-ne yol aĢk‟ta !
Her ne ki hep hevesle gönlüm çekse de gayba ;
Haddimin icâbeti , öteki‟ne inançta !
12.
Gerçek Ģiir her iki dünyayı bir görmekte
Ömrümün ilk nefesi söz değil öz-de zahmet !
AĢk öyle bir iksir ki , “sus payı” dil övmekte
Gönlümün son bestesi elverir çöz ne hâcet !
(*) Beste‟nin anlamı söz bağlamak‟tan gelir.
Çöz* sözcüğü de iĢte bundan kinâyedir.
443
ĠLLE DE YAġAMAKÇA
-ġiirin dildeki tenevvüüne tutkun ruhlara !
1. Ararken kim saf gönlünce
2. Hiç değilse Ģiir dene !
3. YaĢarken bil tam iç dil‟ce
4. Ne değil de nedir dinle ?!
5. GörünüĢte dıĢta içte
6. Ve ille de dar bilinçte !
7. Sonsuz gerçek öz sezgi-de
8. Kök gelenek söz bilim‟se ,
9. Göksel tek yol dipsiz‟se ,
10. Evvel âhir bilgimce
11. Ezel ebed Din* böyle !
12. Her harf-i âyet Ģifre
13. Oku , vahyin diliyle
14. Çöz de mecâzen söyle !
15. KonuĢur Rabbim nice
16. Yer-gök kendi dilince
17. Söz en büyük mûcize !
18. Hâl ehlince can içre
19. Renk-âhenk gayet-ince ,
20. Mevsim mevecat gönlümde !
21. Hadsiz Ģuûnat rengince
22. Sonsuz sayılar tek hece !
23. Hecesiz Gerçek* iç dil-de
24. Öz söz‟ün zamîrinde
25. Göz gönül açık görse ,
26. Ne hâcet tefsîri-ne ?!
27. ġerh-i te‟vîl lügatçe
28. Birkaç sözcük kelâme !
29. Zikr-i tesbîhat ile ,
30. Nazm-ı nabzını dinle !
31. AĢk-muhabbet Muhammed‟e ,
32. Tek noktacık eĢsiz nükte
33. YaĢamakça O var iĢte !
TEK SÖZCÜK
Ruh-ul‟Beyan “nükte” hakikat yolu ,
Vahy-i Kur‟an nur-u Ģuur tek doğru !
Tek sözcük gönlümce en derin duygu ,
Rabbim mülhem huzur her cansoluğu !
******
(Bkz. 01 Mart 2009 “ [email protected] / …
Bu dünya bir penceredir / … Ya daha ötesi ! Daha daha
ötesi ! / Mekân açısından böyle de , zaman boyutunda
nasıl durum ? / … Dünyamızın ömrü de bir su sineği
ninkinden fazla değil. / Ya bizim hayatımız ? / …
Mantığımızla bunları düĢünüyor ama yüreğimizle ,
hayat denilen kısacık ana dört elle sarılıyoruz. / Sarılalım ,
sarılalım ama bu kadar fazla abartmanın da bir anlamı yok.
Halk türküsünde denildiği gibi : “Bu dünya bir penceredir /
Her gelen baktı geçti !” / Biz de bakıp geçiyoruz.” )
vvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvvv
09-14 Mart süresince Ġzmir‟den yola çıktık , Denizli …
Antalya , Alanya , Mersin , Adana ve Konya , Afyon ,
UĢak yoluyla dönüp dolaĢarak geziyi tamamladık. Bu
seyahatte yine bir ilginç kitap geçti elime ve en son zevk-i
ibret duygusu uyandıran bu anlamlı kitabı da dostlarıma
tavsiye mahiyetinde tanıtmak gerçekten hizmet anlayıĢıma
uygun değerde güzel bir çalıĢmayı da örneklemek olacak
kanaatimce : “MeĢhurların Son Anları , Burhan Bozgeyik ,
Cihan Yayınları-Ġst. 2008 “e-mail: [email protected] ”
www.kitapkutusu.com / Tamamı: 320 sayfa. (sh. 5-8:
Takdim / … Bu baskıda … bazı meĢhurları çıkardık. Bazı
bahisleri yeniden gözden geçirdik. / Ne mutlu , … / ibret
alınması temennisiyle … / … 1998*)” wwwwwwwwww
ĠÇ ġĠĠR RUH-U NESĠR !
Ġç Ģiir-in‟nesr*-en der :
Nükte-i “BeS” söz yeter !
Ġlk harf ve son tek hece
… Çok kelime nâfile
Simetrik kesit tarzım !
… Evir-çevir usandım !
Biçim özgün âhenk‟ce
… ġık değilse kafiye
Benliksiz sezdim yazdım ! … Ġç dil nedir uyandım !
……………………………………………………..
Ġçten “iç dil” ilk hece, // Sevmek “Ģiir” gönlümce;
Derin “nükte” tek kanım ! // Öz zevk “gerçek”-söz canım !
444
ĠÇ DERĠNLĠK
(“Ko beni yatayım Ģeyh eĢiğinde
Dönmeyim Ģeyhimden ya ne döneyim”)
O ki aranayım “yakîn” ilmince
Dönmeyim Feyzi‟m-den ya ne döneyim !
Ben de arınayım iç derinlikte
Dönmeyim Pîr‟im-den ya ne döneyim !
Hem de kınanayım melâmetimce
Dönmeyim Ģi‟rim-den ya ne döneyim !
AĢkından ıĢk‟aldım hem nice gece
Dönmeyim meĢkimden ya ne döneyim !
IĢk‟ım aĢkın ĢaĢtım içten içkin ne ,
Dönmeyim hem kim‟den ya ne döneyim ?!
Nice aydınlandım dil ikliminde
Dönmeyim dilimden ya ne döneyim !
ġuur ruh-u canım müdrik kendince
Dönmeyim bilinçten ya ne döneyim !
Zaman geçmiĢ sandım yolum mahĢere
Dönmeyim vecdimden ya ne döneyim !
Oniki tarîk-ı Hakk‟ın zikrince ,
Nitekim Rabbim tek ya ne döneyim !
HARMAN YELĠ
(“Hülâsa; hayat bir yaprak , ölüm bir hazan yelidir.” -Mesnevî’nin Özü / sh. 829)
1.1. Bir yel esti ki bırak kardı-kattı harmanı
2.3. Bir yol kesti ki ancak kaldı sapı-samanı !
3.2. Bir hazan yeli ölüm tamamladı hayatı
4.4. Bir son nefes ki o an tam anlattı zamanı !
CANLI ġUUR
Bilinç canlı idrâkim
Ġdrâk ettiren de kim ?
Tek Kudret ki , nitekim
Bi-l‟ vicdan “yakîn” Rabbim ,
Hep “pek net” düĢünelim !
1.
Gönül kuĢu uçarken daldan dala ,
YoğunlaĢtı Ģiirimin iç dili !
Yazı kıĢı gördüm erdim bahara ,
Derken kendi akıĢında dil ne ki ?!
2.
Yorumlu-yorum dili somutlaĢan Ģiirde
Dil nedir sözlükte her anlam bir mi ?
Yoğun-ca n‟oldum gibi soyutlaĢan iç dilde
Hem iç dil özünde ayn-ı Ģiir mi ?
3.
445
ġiir öz gözecik yoğun-can iç dil
Ruh gizemim nefesimin hâleti !
Nedir söz zahmetsiz soluktan değil ,
ġuur bilgim nefsimin Ģikâyeti !
4.
Dil zar atmaz, Ģans oyunu mu Ģiir ;
Sınav heyecanı duygular nedir ?
Hiç aldatmaz tarz ruh huyu mu , değil ;
Ne hâl hele canlı Ģuur var , bilir !
5.
ġiir-dil yadsımaz , boĢ mu dolu mu ;
Nedir sınav heyecanı duygular ?
Değil , kanıksamaz hoĢ kuruntu mu ;
Bilir ne hâl hele-can‟lı Ģuur var !
6.
ġiir anlatılmaz zavallıcık dil ,
Ruh-u Ģuur redif-kafiye değil !
Bilinç can nasıl haz zor yol açık bil ,
Öz sonsuz nur Rabbim , söz-âyet delil !
ġAZ* SÖZ
1.
Âlem-nâsut tâli‟im lâhud hâl-ki âlemim
Tevbem “nasûh” naz-niyaz çok dinler az söylerim !
Ol nâĢitat Ģâhidim ola hâlis niyyetim
ġîvem Yûnus-tarz biraz Ģi‟r-inler Ģâz sözlerim !
2.
Dem mahrem mahv-ı âlem Yûnus taklidi gâyem
Az biraz Ģiir inler , Ģâz tarz-ı tedâiim !
Hem (“… mâ lem-ya‟lem”) Rabbim , okut vahyini mâdem
Can durmaz iç dil titrer , yazmaz mı emr-i tâlim ?!
3.
(“Ġkra‟ bismi-Rabbike…”) ilk beĢ âyet can ilmim
Tahrîf-i kalem iĢte “esfâr-ı hamse” bildim !
Tevrat-Zebur-Ġncil‟e güneĢ Kur‟an-ı Kerîm
Tashîh-i kelâm nice elfâz-ı Ģâz bilirim !
SÖZ SANATI
(Kur‟an: 14*24. ve 26-27.)
Söz bakır ise Ģayet sükût altın‟a benzer (*)
Tam mâhir elde gâyet hassas îtina ister !
Öz bakır‟ken batırmak altın suyu‟na hüner
ġiir‟le yaldızlamak* söz sanatına değer !
(Bkz. 14 / 24. “Görmedin mi Allah nasıl bir örnekleme yaptı : Güzel söz (kelime-i tayyibe) ;
kökü yerde , dalları gökte olan güzel bir ağaca (Ģecere-i tayyibe) benzer.”
25. “O ağaç , Rabbinin izniyle yemiĢlerini her zaman verir. Allah insanlara böyle örnekler verir ki ,
düĢünüp ibret alabilsinler.”
446
26. “Pis bir söz (kelime-i habîse) de gövdesi toprağın üstünde destek bulmuĢ (yüzeysel / köksüz)
bir ağaca (Ģecere-i habîse) benzer , dayanağı yoktur onun.”
27. “Allah , inananları dünya hayatında da ahirette de (kavl-i sâbit) tutarlı söz‟le sağlamlaĢtırır.
Allah , zalimleri ĢaĢırtır. Allah dilediğini yapar.”)
ġĠVE
Türkçem kıt Ģivem gülünç
ġu dilcik ahencek küçücük
Elleem zamencek sünücük
KuĢ yuvcesi gözüm büzücük
Dehi kafam divlek özücük
Elcik kada(r) daha dünücük
Koca kavun zetten pek çürük
Darıca baĢım da ölücük
Ġk-cik ham çekirdek sözücük
Ne disem göğnümcek gülücük
Te-içimde dürüm dürümcük
Ne bilem kıĢ yaz gün günümcük
Bağ bağçe yörem gül bürümcük
Al kirez yüzüm güldürücük
ġükr‟olsun ne gün-nee gö(r)dük
Ölen öldü n‟ettik gömdük
“Ölenle ölünmez” söz‟cük
Sağ‟olen-de deha görücük
Ġlkyaz nice bülbül ötücük
Tıpkım menim özümcük
Öz Ģivem ac-cek tü(r)kü‟cük
Tez dillense bilem pek güçcük
Dil Ģîvem yetmez zor zor büktük
Hep-miz nidem cehel köylü‟yük
Bi-de bak ne gözel söz düzdük
Ne diye özüm hep göğnümcük
ĠĢte gö(r,ğ)-gök ye(r)-den çok böyük
Özüm sözüm tek gö(r)düğüm‟cük
Ne diyem göğnüm kö(r)düğümcük
N‟et-di(y)sem özüm gö(r)-düğüm‟cük
Öz bilsem sözüm kö(r)-düğümcük
Güzelcik dil-Ģivem pek güdük !
NAKARAT
Dilde yoksa heceler
Harfler yalınkat yetmez !
Nice baĢka dizeler
Sözler nakarat bitmez !
******************
(KUTATGU BĠLĠG’den :
ĠÇ DĠL* BĠLĠNÇ !
“Negü der eĢitgil Tunga Alp Erig
Ne ki “kutlu bilgi” içten içerik
447
Bilip sözlemiĢ kör bu öt sav erig
Et ol bu kiĢi kangü artar yıdır
Anı ked küdezgü ay kıldı kader !”
Kendini bilen iç dil’den derledik !
Bilsin herkes Ģimdi Rabbim ilkten ilk
Ġlk belli dil-bilinç tek kader sezdik !
……………………………………….
“ALP ER TUNGA
Alp Er Tunga öldi mü
Issız ajun kaldı mu
Ödlek öcün aldı mu
Emdi yürek yırtılur !
Ödlek yırag közetti
Ogrı tuzak uzattı
Begler begin azıttı
Kaçsa kalı kurtulur ?
UlĢıp eren börleyü
Yırtın yaka urlayu
Sıkrıp üni yurlayu
Sıgtap közi örtülür !
Begler atın argurup
Kadgu ânı turgurup
Mengzi yüzi sargarup
Körküm angar türtülür !
……………………
Ajun begi çertilür !
…………………
Kaçsa takı ertilür !
…………………
Yerge tegip sürtülür !
…………………..
Taglar baĢı kertilür !
………………….
Tün kün geçip irtelür !”
Bkz. Türkler‟in Altın Kitabı , cilt 1 / sh. 30 “Bugünkü dille” – Refik Özdek ,Tercüman Tesisleri – Ġst. 1990)
(Bkz. Kur‟ân-ı Kerîm Açıklamalı Meâli , T.Diyanet V. “Heyet” / Ġndeks, sh. XXXI: Ġnsanların farklılıkları ;
Fâtır, 35*32. Sonra Kitab‟ı , kullarımız arasından seçtiklerimize verdik. Onlar (insanlar-)dan kimi kendisine
zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah‟ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarıĢır. ĠĢte büyük fazilet budur.”
Dipnot-1: Kendisine zulmetmek, Kur‟an-a göre amel etme yönünde kusur etmek; ortada olmak,günahı sevabına
denk olmak; hayırda öne geçmek, Kitab‟a uygun olan davranıĢa baĢkalarını da yöneltmek*diye tefsir edilmiĢtir.)
ġĠVEM ELĠF’CE ALLAH
( “Her harf-i Kur‟an da Kur‟an !”
Feyizli Sözler , 201)
1.
ġive Ģiir gevelersem
Sözlerim sündür Allahım !
Hemze de bir elif dersem
Gözlerim güldür Allahım !
448
2.
Allah diye hecelersem
Sor , her harf diyecek Allah !
Ah-vah niye hem n‟eylersem
Zor ne lâf , bilecek Allah !
3.
ġive‟yi-nce geviĢlersem
Sözlerimi sündür Rabbim !
Hemze‟yi-nce elif‟lersem
Gözlerimi güldür Rabbim !
4.
Uzun elif‟ce dillensem
Ne sor-m‟olsa diycek Allah !
Ah-vah ettikçe del‟lensem
Ne zor-m‟olsa bilcek Allah !
5.
Elif sesiyle uzatınca soru ,
Lâfz-ı süâl sehviyle “E” dersem !
Ah-vah belliyse anlamınca zor mu ,
Günümüz Türkçe‟si-yle “A” diyversem ?!
6.
Uzun elif‟ce harf-i medd* dillensem
Ne sorum da olsa diyecek Allah !
Ah-vah ettim mi hemen delilensem ,
Ne zorum da olsa bilecek Allah !
(Bkz.Elmalılı / Türkçe Tefsir ,cilt 3 / sh.1776 : … Hatta izafetle “fülanın Allahı” demek ,lisanen bile caiz değil
dir. Allah muzaf olmaz, muzafünileyh olur. “Benim Allahım* demek , benim ilâhım” demek olabilir. // Cilt 9,
sh. 6086 : “ – ve bir dar yere sıkıĢtırmak – ki , hemze bu manadandır. Çünkü mahrecinden sıkıntı ile çıkar.”)
Satır aralarında aman ne derin nükte-i idrâk Kur‟an-ca canlı misal “lügat-ı Ģühûd” tadınca anlamak güzel elbet!
DĠL VE ġĠĠR
Dil-de ki Ģiir ne ki ?!
1.
Dil oynak , Ģiir kopuk
Öz anlam , sözse kabuk !
2.
Dil öz / kök dal
Oynak anlam !
ġiir ses-söz telli saz
KıĢr-ı meram ,
Kopuk kabuk !
Beden nazik
Ruh huzursuz
Söz bitmez, sus !
……………..
Öz kitap dilli
Söz kopuz telli !
3.
… Gökyüzü-ne (?) dönüp bak ,
… Gör ; renk-âhenk hep berrak !
… Tûba-meâl ,
… Tam anlasam !
… Mânâ-misâl ,
… Tek anlatsam !
****************
449
Dil ince bilmece harflerle heceli-yorum
ġiir anlamlaĢtıkça ölçüden taĢıyorum !
Aklım ĢaĢkınlaĢtıkça özünden kaçı-yorum
Soğuk-sıcak yaĢamak iç derinlikte yoğun
Toprak yakınlaĢtıkça ben uzaklaĢıyorum !
4.
Toprak kıĢrın
Baktıkça bak ,
Öz kök söz dal ;
O çok yakın !
Ben az uzak ,
Gör de sakın ;
Derin tuzak ,
Kaçamazsın !
Ömrüm merak
Bak kaç kul-aç ;
Acı-yorum !
Ölüm muhtaç
Gönlüm toprak
ġaĢı-yorum !
5.
Ben ve toprak
KarıĢacak !
Yakın-uzak
KavuĢacak !
6.
Tabiat eĢsiz sanat
ġiir çırpınan kanat
Ecel yaklaĢan cellat
Kıyamet müthiĢ saat
Dildeki Ģiir ne ki !
ġĠĠR MÛSĠKÎ’LEġMEK ĠSTER !
(Bkz.Ġslâm Estetiği ve Ġnsan / sh.147: Özellikle Türk Ģiirinde ilhâm‟ın geri planda kaldığını , Ģâirin kelimelerle
âdeta arabesk* düzenlemeler yapmaya baĢladığını daha önce açıklamıĢtık. ġair artık mûsikî‟nin peĢindedir.
Dâvûd‟un Mezamir‟indeki “Gökkubbe altında söylenmemiĢ söz yoktur” hikmeti uyarınca , söylenmemiĢ sözler
aramak , dîvan Ģairi için boĢa vakit geçirmekten baĢka birĢey değildir. Önemli olan hoĢ sadâ‟yı yakalamaktır.
Çünkü “Bakî kalan bu kubbede bir hoĢ sadâ imiĢ !”)
(Bkz. Zaman / Pazar,06 Ocak 2008, Sh.10: Zamanın kabukları – Leyla Ġpekçi : “Bir kâinat kuralım harflerle
/ … Dev çukurlara gömdük eski elektronik aletleri. Art niyetlerimizin balta girmemiĢ ormanı orada. Merhame
tin ölü kaburgası orada. Acı çekmeye ve intikama ayarlı bir saatli bomba büyük patlamayı bekliyor. / … Hayali
akarsuların çağıltısına karıĢtı vahiyler. / Göğün altında kendi benzerini arıyor herkes. Ninelerle dedeler ahitlerini
bıraktılar gittiler. Ruh kaldı. Tozlu bugün. Ruh: Ġnsansız gelecekten önce „son çıkıĢ‟. / ġu ceset gibi kokmuĢ et
yığınlarımıza bir cümleyle can vermek isterdim. Kâinatı çelikten cümlelerle yerinden kaldırmak. Serum ĢiĢesi
niyetine kelime fiĢlerine bağlayarak… Ġlk nefesi yeniden almak… Evet isterdim sahiden. / Etten kemikten
kelimelerle ( … ) Ferini yitirmiĢ sözcüklerimizle. Hep aynı dünyayı… / Defterler açılıyor , açılmayan bir
sayfa: etten kemikten kelimelerle… Aynı hayatı bambaĢka dillerde yaĢayacak kim var ? Okuduğunu yine de
450
anlayacak ? (…) Hepiniz benim diyor. Ve ben de her birinizim… ĠĢitilmiyor. / Hepimizde bir yorgunluk. Ġnsan
yorgunluğu. Hap yutmadan , gevĢetici çay içmeden , olumlu düĢünce egzersizleri yapmadan katlanamıyoruz
birbirimize. Vesveselerimizin sayısız gölgesi boğuyor bizi. Karanlık hiç kalkmıyor gündüzleri. BirleĢeceğimize
ayrıĢıyoruz durmadan. / … / Dünyayı istedik çünkü hep. Feryat figan sistemi azarladık. Sık sık bozuluyordu
asansör. Dünya saadeti : En büyük yağdanlık. Salt kendimiz için istedik.
BaĢkası için hep cehennem alevleri yükselsin. Biz hep gül koklayalım istedik. Geride el sallayan bir ihtiyar
kaldı. Ve mutluluk belgelerinde onun imzası : „Teslim alındı.‟ Evet , ona bıraktık tüm sorumluluğu. Kendimi
zi bilemedik. / Yorgun vücutlarımızla yokuĢları tırmandık. Sıfır noktasında en sefil olanlarımız baĢını öne eğ
di , aç güvercinlere uzattığımız yem kadar vermedik kendimizi kimseye. Bizden beklenen asansörsüz mutlu
lukmuĢ dedik. KuĢkusuz bir sıva lekesi vardı tavanda. Görmedik. / Sessizlik bizimle birlikte susuyor artık.
Aç dolaĢıyor çakallar. Telin ardında güvenlik görevlileriyle çatıĢıyoruz. Asaletle dikilmiĢ her ego, gevĢemiĢ
örgüleriyle. Cansız bedenlerimizde kâbus görüyor kısraklar. Yatağımızda kahrolarak , mahvolarak uyanmak
ve aç köpeklerin uğultusunda asit yağmurlarına tutulmak mı payımıza düĢen ? … dilsiz bir ağız mı kalsın ge
riye ? Böyle mutlu mu olacağız ? / Hafta sonu tatilleri , indirim günleri , kutlamalar… Dinlenmek için sorum
luluklardan kaçtık. Eğlenmek istedik. Eğlenerek yaĢamak. Bir dünya tasarladık eğlenerek. Dogma(*) dünya.
Cenneti yeryüzünde bulmak için cehenneme yolladık herkesi. Eğlenmeyi dağıtmak(*)‟la bir sandık. Dibine
dek tüketmek kendini. Nefsini demirlere vurdurmak. Zannettik. / Nasıl unuttuk kendimizi ! / Aldık. Aldık
durmadan. Kendimize kattık. Hiç vermedik. Ya da niyet ederek değil , hesap ederek verdik. Gıdım gıdım.
Çaktırmadan… Zevk uğruna katlettik , suç iĢledik; iktidar uğruna âyetleri , bap‟ları sattık. Teslim olduk gü
naha. O‟nun bizden istediği güzelliği , kendimize hiç mi hiç yakıĢtıramadık. / TaĢa taĢ olma hakkını bile çok
gördük. ġimdi zamanı ve mekânı hiç takmayan , uzak ve baĢıboĢ bir doğadayız yapayalnız. Beton ve asfalt
taĢtan topraktan daha değerli. Ġlk topraktan bir hatıra taĢıyor oysa her ten. Unuttuk. Tenimizde Ģimdi yaĢlan
mayı engelleyen krem , nemlendirici , tonik , maske. Binbir kat… Kimse bilmiyor artık. Yaprakların bahar
gelip de açması insanın elinde değildi ki. Olma desek olmayacak mıydı yaprak ? / Tabuttan öyle korktuk ki ,
değil yaĢlanmamak , mümkünse hiç yatmamak isterdik oraya. Hep burada kalmak. Defalarca aĢındırmak ay
nı egoyu. Takma bacaklarımızla… Ah nasıl unuttuk kendimizi bu kadar ? / Ġnsanlığın en güzel kitabından
yolumuza bir harf düĢsün bu yıl. ( YaĢamakça‟nın asıl amacı hep bu yoldaki hizmete katkı ve beklentiye ce
vap bakımından anlam muhtevası da uygunsa sanırım yakın zaman nasılsa yayımlanır inĢallah! H.K.) Me
sela vav. Bir vav harfi boyunca uzatalım ellerimizi birbirimize.Uzaktan. Yan yana gelelim. Sırtımızda takma
kanatlar ,ayrı ayrı yükselelim./ Kelimeleri baĢtan öğrenelim. Duru sakin bir su birikintisine kavuĢalım önce.
Ardından kulaç atalım dalgalarda. Yeryüzünde sarf edilen bütün sözcükler , ayçiçeği tarlalarındaki gibi , ıĢık
la birlikte yüzlerini bizden yana dönsün. Ve baĢlasın düĢünce hasadı. Hakikat soyuldukça kabuklarından , ge
ri verelim en taze metaforları. / Ta ki , sıcak bir esinti , bize doğru , devirsin diktiğimiz tüm harfleri , tüketti
ğimiz onca sözü darağacına assın ve sonra sözsüz bir âyet , görünmeyen bir duâ gibi kuĢatsın biz tek harf
olana dek: Kâinatı yeniden kuralım.”)
Madem müdrikiz: (“Size iki vâiz bırakıyorum. Birincisi konuĢan Kur‟an , ikincisi susan ölüm!”)-yetmez mi ?
SAAT
(Kur‟an : 47*18 ve 79*42-4)
Maziyi arayan hâlimde heyhat
Kaybolmağa yüztuttu istikbâlim !
Ruh uykusuz rüya Ģu benlik beden
Her nabzıyla zaman ayarlı kalbim !
Erken uyandırsın diye beklerken
Sanki birdenbire duracak saat !
(… Bkz. sh. 230*)
Her nabzıyla zaman ayarlı kalbim , // Sanki birdenbire duracak saat !
451
KIYAMET
(Kur‟an : 20*15; 22*7-8; 21*104 ve 109; 7*187
72*25; 75*1-40 gibi daha nice âyetler okuruz !)
1.
Saatin sesinde ürküten gece
Gözlerin nurunda parlayan zulmet !
Kalbimin ritminde ürperten hece
Sözlerin burcunda tam beyan âyet !
2.
Haydi uyan da kıyâm-et her zûlme
Yoksa ardından mezellet gelecek !
Hasbî davran da insâf et hor görme
Varsa sabrından meymenet görecek !
3.
Sanatın dilinde ürperten hece
Ve sularda gülümseyen tek gerçek !
Allah‟a sığınmak hep ötelerce
Ve iç dil‟de ĢiirleĢen kıyamet !
NASĠHAT DĠNLE !
Müezzin beĢ vakit minaresinde
Ġmam mihraba geçecek vaktinde !
Vaiz kürsüde hatip mimberinde
(“Din nasihat”) tek Kitap emri dinle !
(Bkz. Tek kaynak / örnek Kitap / eĢsiz söz ve emsalsiz referans Ģu mûciz “Kelâm-ı Kadîm” mûciz-el‟Beyan /
mûcize Kur’an : 21*104. “Gün olur göğü , yazı tomarlarını dürer gibi düreriz. Ġlk yaratılıĢta baĢladığımız gibi
onu baĢtan yaparız.Üzerimizde bir vaat olarak biz bunu mutlaka yapacağız.” // 109. Eğer yüz çevirirlerse,
de ki : “Hepinize aynı Ģekilde, aynı düzeyde açıkladım. Artık bilmiyorum tehdit edildiğiniz Ģey yakın mıdır ,
uzak mıdır ?”) Evet , düĢünmek gerek !
Ve de , Kur‟an-ı Kerîm âyetlerini ille de öncesi ve sonrası sırasıyla anlam akıĢı bağlamında tam okumak
gerekir rikkat-i vicdan nur-u Ģuur ruh-u idrâk kavrayıĢımızca akl-ı selim muhatap bir kul olarak kendi
iç dünyamızı ilm-i vahy‟in nükte-elfâz “söz-mesaj” ıĢığıyla aydınlatmak için !
VECD-Ġ VĠCDAN
1.
Sor ne zor hece “an” bu ,
Son dem derdim mi mevtim ?
Özgün yorum can-ruh “Hû”
Söz zevk öz “Mim” Gül-aĢk kim ?
2.
Anlık cevap net soru
“Yakîn” kıyamet yol mu ?
Yazdık nihayet korku
Lâkin muhabbet yok mu ?
3.
ġu can kim bu “an” Ģimdi
Son soluk kaldı verdim !
452
Tek Rabbim “Hû” can kim mi ,
Ġlk yokluk kalktı sezdim !
4.
Nabzım vahyin nefesi
Kalbim açıp örten kim ?
Can “nefha” ilk kim verdi ,
Dâim gözeten Rabbim !
5.
Zaman ne Ģimdi Ģu an
Nur gözde evren dünya !
Vicdan vecdim mi Ģu can
Ruh nükte beden nokta !
6.
Kur‟an-ca âyet tek kim ,
(“Rabbim‟in emrinden ruh !”)
Söz ancak gayet öz “Mim”
Muhammed(*) remzinden “Nur !”
7.
Sor nice ince meâl (“Elif-lâm-Mim”)
Özgün mûcize lügat vahy-i Kur‟an !
(“Ġnne-hû le kavl-ü rasûlün keriym”)
Kim “Hû” zor hece aĢk-“Gül” tam okursan !
NASIL TEK GÖRÜYOR RENK-AHENK ĠKĠZCĠK GÖZLERĠMĠZ ?
Ruh ve beden arasındaki ikilem / ikizlem-de her an gece ve gündüz. Her nefes zamanı soluklayan
netâme benlik. Kim ki , iç dil‟de özgünleĢtikçe ĢiirleĢen nazm-ı meâl lügat-ı elfâz / zikr-i Sübhan
niyaz-ı Hakk‟a muhtaç zamîr-i beden / cevher-i mücessem ruh mu Ģuur-u aĢk‟ın nicesi içkin nükte
siyle aĢkın tanımı Bizim Yûnus sözü “bir uzun hece” ya da bencileyin “hecesiz gerçek” gündüz ay
dınlığında gizlenen gece ve gecenin karanlığında beliren gündüz sanki ruh gözünün ıĢığıyla değiĢen
ve değiĢtikçe derinleĢen alacakaranlık renklerdeki derûni gölge ?! Ruh ve beden , gece ve gündüz ,
karanlık ve aydınlık , dünya ve ukbâ ayrılmazlığına misâl uyku ve rüya , hatta buna benzer ruh hâ
let-i idrâk ve Ģuur farkınca yokluk ve varlık kavramları arasındaki zihinsel yahut düĢünsel ikilemi
bütünleĢtiren birlik bilinci , zikr-i “tevhîd-i dâim” aĢk-ı Hakk‟ın diliyle hem-âhenk kalbin sekîneti
iç dil lügatından ibaret gönül iklimi insiyak ve vicdan derûniyeti ilhamların özündeki “hecesiz ger
çek” kavrayıĢta nükte-i hakikat tam mutlak künh-i idrâkini içten ve dıĢtan nice hadsiz kanıtlarla vur
gulayan ilk nokta-i “Bismillâh…” hep O “illâ-Hû !” derken tek kaynakta odaklaĢan enfüs ve âfâka
açık gizemde ! Ġlk ve son nabzın arasında ömürlük nefes sayılı “ecelle özdeĢ rızk-ı mukadder” mik
darınca anlık kader ritminin gizemi kadar mânidar canlı beden nazmından mülhem aklımca irâde
hürriyetimi kanıtlayıcı “Ģart-ı âdi” iç dil meĢkiyle sezdim ki , iĢte ezelden ebede eĢsiz ruh benliği
miz gibi zaman yolcusu daha kim ve neler varsa , (“yüsebbihu le-hû mâ fi-s‟semavâti ve-l‟arz”)
her Ģu dem mutlak sûrette (“Ve Hüve-l‟Azîz-ül‟Hakîm”) Yüce Rabbimiz‟in sonsuz kabza-i Kudret
ve hikmet mülkünde vesselâm.
(Bkz. Sure-i Beled: 90*3. Ve doğurana ve doğurduğuna da yemin olsun ki ,
4. Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.
5. O sanıyor mu ki , hiç kimse ona asla güç yetiremeyecektir !
6. “Yığınlarla mal telef ettim.” diyor.
7. Hiç kimsenin kendisini görmediğini sanıyor.
8. Biz ona vermedik mi iki göz ,
453
9. Bir dil , iki dudak ?
…………………….
18.ĠĢte böyleleridir uğur ve bereket dostları. (Sağcı-lar !)
19.Bizim âyetlerimizi tanımayanlara gelince , bunlar ; Ģomluk , uğursuzluk yâranıdır. (Solcu-lar !)
20.Bunların üzerine , kilitlenecek bir ateĢ gelecektir.)
- ĠĢte bu sûre-i celîlenin ardınca daha açık kavramak için en az üç-dört sûreyi de okuyun hemen !
IġIK SÖZ
1.
Nasıl tek görüyor herkes
Ġkizcik göz hikmetince !
Yüzeysel sığ bakıĢ yetmez
Ġkicik söz bilmeyince !
2.
“Kara gün kararıp gitmez”
Daha nice gün içinde !
Renk-âhenk aydınlık bitmez
IĢık söz gönlün ilminde !
ġĠĠR ÜÇGENĠ*
(“Gerçek ilim tek nokta ;
Çoğaltansa cühelâ !”-Hz.Ali*)
1.
Beklerken her akĢam yine günlerce bitmeyen
Çok kez son güneĢ doğacak batarken yeniden
Gün boyunca Ģiir dolu uzaklar yakın evren
Ġlk heveste heyecan korkusu son nefesten !
2.
Gönlüm alçak pis batak kuĢ Ģu arzda kalmıĢsa
Saf hayâl tam gök berrak ufka kanatlanmıĢsa
Gözüm korkak bakacak daha yüksek aklımca
Daha öz kavrayacak söz tam kanıtlanmıĢsa !
3.
Gör kim ilk sözü kaypak gönlünün sevdâsınca
Ġç dilin künhü ancak kültürün kıvamınca
Görkem öz lübb-ü idrâk tek sözcük bağlamında
Herkesin özü berrak sözünün kavramınca !
4.
Her an yarım nefeslik Ģiir-de ki son hece
“Ah !” diyen yakarıĢla “Allah” diyor gizlice
BaĢtan sona “ilâhir” ince remiz “elif-he”
Her harfiyle tek anlam “lâfzatullah” elbette !
5.
Herkesin sözü berrak kaynak kalbin nurundan
Aklınca gördü ancak nur-u Kur‟an ufkundan
(“Kellim-ün‟nâs / alâ kadr-i ukûlihim !”)mîzan
Lâfzınca okuyacak ruh-u can Ģuûrundan !
6.
Bir semâvî lâfız ki , “Ģâz mârife” aslında
454
Noktacık kadar vecîz son zamirdeki mânâ
“Ġllâ” isbat “Hû” tasdik ilk ikrar nefyeden “lâ”
Öz (“el-ilmü nuktatün kessere-he‟l-cühelâ !”)
7.
Gökçe aramak değil (lâm-elif )harf (lâ*)yazmak
Yerce yaĢamak sefil nefsine makber kazmak
Daha yakın kimbilir hangisi daha uzak
Zamanla –Allah bilir daha neler olacak !
8.
Ġlham vahy‟in ilk fecri Allah‟tan gerçek Ģifre
Bir mecaz her iĢtikak müphem hepsi iç içe
Semantik çağrıĢım fonetik simetri hece
ġiir üçgeni (*) gizli iç dil‟deki biçimde !
9.
Varlık ıĢık ve gölge
Kaari*-i Ģiir *, Ģâir *;
Anlık noktacık nükte
Tevekkül-tedbir-takdir !
10.
Gönül arayan vicdan
Özünü bulduğu an
Gözleri kamaĢtıran
Sözler mi nur-u irfan ?!
11.
Göz değil ruh okursa ,
Görmez ne harf ne sayfa ;
Söz özünü duyursa ,
Gönlüm misâl lâf baĢka !
12.
Allah‟tan vahy-i Kur‟an
Muhatap cin ve insan
Nurundan nefha-i can
Ruh mihrab-ı din vicdan !
13.
Hak hakikat her nefes
Tam eĢkenar müselles
Bak kâinat mukavves
Tek O Hak var eĢleĢmez !
14.
ġiir üçgeni gizli içimdeki biçimde !
(Bkz. Edebiyat Terimleri Sözlüğü / Ġç dil : Ġnsan kelimelerle düĢünür. KonuĢma ,
düĢünmenin seslendirilmiĢidir. DüĢünürken kullandığımız dile de “iç dil” denir.
Simetri (Fr. Symétrie) : Tenâzur. Edebiyatta sözlerin biçim yönünden ya da anlam yönünden
birbirine benzemeleri. Pek çok söz sanatı bu simetriden (oluĢmakla / ortaya) çıkıyor.
ġiir üçgeni : “ġiir , bir üçgene benzer ; bir köĢesinde Ģâir , bir köĢesinde okuyucu , bir köĢesinde de
gerçek ya da doğa vardır. Zamana , yere ya da Ģaire bağlı olarak kenarların uzunluğu değiĢir durur.
Bir bakarsınız Ģairle okuyucu birbirine yakınlaĢmıĢlar , fakat Gerçek‟ten uzaklaĢmıĢlardır.
Bir bakarsınız Ģair gerçeğe yaklaĢmıĢ , fakat okuyucudan uzaklaĢmıĢtır. Hangi dilde yazılmıĢ
olursa olsun , Ģiirlerin en iyisi , eĢkenar üçgene benzeyenidir.” / C. K. Stead)
455
Ayrıca , (Bkz. Mehmed Feyzi Efendi‟den Feyizli Sözler Sohbetler , Rafet Küllüoğlu , Türdav –
Cihan Yayınları , Ġst. 1996 / sh. 36 : “Tevekkül- Tedbir- Takdir- üçgeni”)
BOġ SAYFA
1.
Önceden YaĢamak‟tayız ;
Sonradan YaĢamakça‟yız !
Bedenden arınmakla tam ;
Dünyadan kurtulmaktayız !
2.
Olsa da hüküm cevazsız ;
Olmaz hakikat mecazsız !
(“Kable-s‟selâm ba‟de-l‟kelâm”)
Kalmaz müĢkilat cevapsız !
3.
Minnetle anıyorum Ģair Zarifoğlu‟nu ;
BoĢ sayfa mektubunu saklıyorum ibretle !
Gönlümde saklıyorum boĢ sayfa mektubunu ;
Cahit Zarifoğlu‟nu anıyorum rahmetle !
4.
Anı-yorum minnet hoĢ Ģu cevabına hayret ;
Dostane mektubu bu saklı-yorum sahiden !
Saklı-yorum gönlüm sus son îzahına hürmet ;
Zarif “Ģok” nev-üslûbu haklı-yorum tam içten !
Zarifoğlu‟nun “YaĢamak” kitabını okuyunca coĢkulandım
ve “YaĢamakça” baĢlığıyla alel-acele serbest vezin bir Ģiir
karalayıp bunu Mavera‟ya postaladım. Mesnevi-i Mevlânâ‟
dan mülhem bu ucûbe Ģiir üzerinde değiĢik kelime mecazla
rıyla oynamak , kavramsal çağrıĢımlar bakımından olgunlaĢ
tırmak tutkusu sardıkça ruhumu Ģuurun gayyasına daldım da
acaip bazı ilcâat-ı sünûhata yoğunlaĢmaktan sarsıldım maal
esef. Fikriyatımı içten ifade ve derinden belirtmeye yetmedi
Ģiirsel lügatım da daha birkaç kez üsteleyerek gönderdim yine.
Elbette tepki beklerken nihayet Mavera‟dan bir beyaz zarf
içinde “boĢ-beyaz sayfa” bir mektup aldım. Sayfa ortasında
yalnız soru iĢareti (?) vardı. Ġlk tepkimle hemen arka sayfaya
gayet sitemkâr ve irticâl-lisan uzunca bir cevap yazıp bunu
da yolladım. Derken karĢılığında Cahit Zarifoğlu‟ndan cevap
beni teselliye yetti. Nitekim merhum Ģair hk.( Bkz. Zaman G.
13 Kasım 2008 / sh. 17: Yavuz Ulutürk , “Zarifoğlu‟nun mek
tuplarını toplama çağrısı / “… Elinde mektup olan herkesin
bir kopyasını ( [email protected] ) adresine gönder
meleri … / … 21 Mart 2009 tarihine kadar beĢ (5) Ģiir …” )))
(Bkz. Zaman G. 25 Ģubat 2000 / sh.19: Güzerân ,Sadık Yalsızuçanlar : “KiĢiselliğe övgü / … meselâ ,Cahit Zarif
oğlu‟nun bu ülkeye kazandırdıklarını , …”) Nitekim haklıymıĢ Ģâir ki içten a-ha soru: daha “tamam mı (?)”-Ģiir!
ARA YAZILARDAN ÖRNEK “DERS-Ġ HĠKMET ”
Tüm Ģu Ģiirler arasına serpiĢtirilmek üzere hazırlanmıĢ Ģiirimsi mesajlar içeren ve zaten bu çalıĢmadan
sonra da ayrıca devam ettirilecek “Yorumsuz Rüya” yorumsamalarına ıĢık tutması dileği / düĢüncesiyle
hercaî derlemeler / değinmelerden ibaret “ders-i hikmet” öğütlemek isteyen yazılar , bütünüyle özgün
muhteviyatta olmasa da bazı nüans iliĢkilendirmelerin referans sinyallerinden mülhem “fırsat eğitimi”
amacıyla okuyucu‟nun nazar-ı insiyak kalbince kafasını kurcalayan nice hassas sorularla iĢtiyak uyan
dırmak için dikkatine sunulacak. Kasd-ı mahsusum bu yolda / bu merkezde iken nitekim “nâdîde nükte”
değerinde enteresan anlam-yoğun konulardan iĢte birkaç çeĢit örnek !
(Bkz. Mektûbat-ı Rabbanî Tercemesi , H. Hilmi IĢık ; sh. 61 / 31. Mektub : “Ġlham ve keĢf , ancak sahibi
için seneddir, baĢkalarına sened olamaz. / Müctehidlerin sözü ise , mezhebinde bulunan herkes için sened
dir. O hâlde , evliyanın yanlıĢ ilhamlarına , keĢiflerine uymak câiz değildir. (Hâlbuki) Müctehidlerin , ha
tâ ihtimâli olan sözlerine de uymak câiz ve hatta vâcibdir.” / Nitekim , Bkz. Evliyalar Ansiklopedisi (Ta
mamı: 12 cilt) , Türkiye G. / Hediyesi -1992 , cilt 1, sh. 19)
Ayrıca , Feyizler (Mehmed Feyzi Efendi‟den Sohbetler) muhteviyatından anlıyoruz ki , (“Evliyânın keĢ
finde hatâ etmesi / yanılması , müctehidlerin ictihadda yanılması gibidir ; kusur sayılmaz. Bundan dolayı
evliyâya dil uzatılmaz.”)
Bu konuda çok önemli gördüğüm temel kavrayıĢ bakımından belirtmek gerekirse , Ġslâm Hukuku / Fıkıh
ve Usûlü (metodoloji) âlimlerine göre , fıkhın künh-ü küllî ve “silm”-i Ģer‟î (bütüncül özü ve barıĢcıl sözü)
hükümlerini (ictihad dereceleri içeriğinde derin bilgi ve vukûfiyet çerçevesiyle detaylandıkça da ayrıĢarak
456
kılcal köklerden dal uçlarına / tohumdan meyvasına kadar ruh ve beden gibi canlı gövde yapısındaki ilk ve
son noktanın nükte-i vahdet / eĢsiz âhenk ve sonsuz hikmetince salkım-saçak “birlik” esprisi içinde bütün
leĢip kaynaĢan) temel kaynak “edille-i Ģer‟iyye” ve dayanakları “usûl-ü ictihadiyye” açısından tam ve doğru
anlayacak kapasitede dinî ve fıkhî usûl ve furûatın derin inceliklerini aydınlatan “nüzûl” ve açıklayan “vürûd”
esbâbını idrâke medar Tefsir ve Hadis / ve sâir daha pek çok lüzumlu ilimlerle bağlantılı ictihadlar “ahkâm-ı
ictihâdiyye” arasında ilmî mukayese ve tercih (seçip birini ötekilerden üstün tutmak) dirayeti ve de bunun
isabetini sağlayıcı kifâyet ve kiyâset tefekkuhunda özümsenmiĢ malûmata sahip olmayan nâdan-“halk gürûhu”
(“avâmın mezhebi yoktur.”)
( Bkz. Safahat / sh. 171:
Kim mesâisini bir gâyeye vardırdı , hani ;
Gösterin pâye-i Tahkîk‟e teâlî edeni ?
Nazariyyata boğulmakla geçen ömre yazık ;
Amelî kıymetidir kıymeti ilmin artık.
Bu hakikatleri lâkin kim okur , kim dinler ?
Sivrilen züppelerin hepsi beĢ-on söz beller ,
DüĢünür “Dini nasıl yıkmalı bunlarla ?” diye.
Böyle bir maksat için çok bile (-y‟düm düz lise*) i‟dâdiyye!.. )
……………………..
DEVAM-I FERYAD
1.
Diye devam ederken Safahat‟ın dilinden ,
Nasıl içli Ģekvâsıyla ağıtlaĢan vaaz ;
Âkif feryâd ediyor Ģu kör halkın cehlinden !
Lâkin Ģu ahmak halk “gürûh-hazele” anlamaz !
Ġlk Fatih Camii‟nden ve Süleymaniye‟den :
O tek Gül‟e aĢkından bülbül feryâdı susmaz.
3.
Halk ve Aydın “alıĢmıĢ havanda su döğmeye” Ruh tam susamıĢ olsa Kur‟an-ca mârifet‟e ;
Sövüp sayarken niye çâre sormaz zillet‟e ?
Hayıflansın zilletten ararsa yol cennet‟e ,
Dilim varmıyor iĢte alçak seviyesine !
Cennet (bulur) olur ilim‟le dünya-da âhiret-de !
Ayrıca , 4. Kitap / Fatih Kürsüsünden: “ictihad” yahut “bab-ı ictihad” hakkında (sh. 40) açıklamalar.
Adres bilmeyen yol doğrultamaz; el-cevap: ( “Onun / avamın mezhebi ancak müftînin fetvâsından ibarettir.” )
Halbuki mantık ve usûl bakımından bir mezhebi iltizam etmek , onu diğerlerine tercih ve takdîmen takdir etmekle
mümkün olur. Böyle bir tahkik ve tercih yahut tafdil ve tefrik ise elbette buna yetecek kadar rikkat ve fetanete teĢne
ilim ve idrâk sahib-i kabiliyette “ârif-i billâh” ehl-i mârifet olmayı gerektirir. Aksi hâlde “taklid” ve bundan kaynak
lanan “taassub” cehlinden kurtulmaya baĢka yol ve imkân da yoktur.
Nitekim (Bkz. BaĢlangıçtan Zamanımıza kadar Ġslâm Hukuk Tarihi , Hayreddin Karaman , Ġrfan Yayınevi-Ġst.
1975 / sh. 126 (Dipnot, 12): “Taklîd: Delil ve kaynağını bilmeden bir âlimin görüĢünü (mezhebini) benimsemek ,
onu uygulamaktır. / Mezheb taassubu : Bir mezhebe sımsıkı sarılmak , (Mevlânâ‟nın da dediği misâl: “Taassub ,
ham meyva gibi dalına yapıĢıp kalmaktır.”) daha doğru ve uygun bir hükmün baĢka bir mezhebde olduğu ortaya
çıksa bile bağlandığı mezhebi terk etmeyecek bir ruh hâleti içinde bulunmaktır.”
Sh. 127: Ġctihad hukukun hayatı demektir. Ġctihadsız bir hukuk sisteminin – bilhassa Ġslâm Hukuku‟nun –
geliĢmesi ve yaĢaması mümkün değildir. Bizim “bir hukuk sisteminin yaĢamasından” maksadımız , onun
cemiyet hayatına girmesi , yaĢanması , tatbik edilmesi demektir. Taklidde ısrar , ictihada karĢı aksülamel ,
zamanla hukukun donmasına , yürüyen hayata ayak uyduramamasına sebep olmuĢ , Ġslâm âleminin birçok
yerlerinde Ģer‟î hükümlerin ya toptan veya kısmen terkine , bunların yerine yabancı menĢe‟li sistemlerin
kabul edilmesine yol açmıĢtır.
Sh. 128: “Bizim tesbitimize göre , hiçbir asır müctehidsiz kalmamıĢtır. Fakat yukarıdan beri arz edilen siyasî ,
içtimaî , ilmî ve ahlâkî değiĢmelerin bir neticesi olarak dördüncü asırdan itibaren “mutlak ictihad” (Bkz. Ġzahlı
457
Mülteka el-Ebhur “Musannif: Ġbrahimi Halebi” Tercümesi ,“Mütercim: Mustafa Uysal” / Otağ Matbaası- Ġst.
1974 ; Cilt 1/ sh. 7-9 ve devamı …*) azalmıĢ, ehliyet sahipleri horlanmıĢ, ihtiyaca rağmen imkânlar daralmıĢtır.”
Bu arada konumuz daha açık anlaĢılsın diye sözümona meĢhur ve mezkûr Mülteka el-Ebhur‟dan alıntı
Ģu ucûbe fetva örnekleri gibi nice enteresan meseleler üzerinde yenibaĢtan asıl kaynaklara baĢvurmak
ve asırlardan beri Ġslâm düĢüncesinin akıĢını durağanlaĢtırıp berrak Kur‟an anlamlarını bile bulandıran
katmerli cehalet taassubu yobazlıklara rağmen ictihad yolunun yeni anlayıĢlara göre kıyamete dek kapalı
kalamayacağı ve en azından bazı konular / sorunlar hakkında doğru görüĢler ya da doyurucu açıklamalar
ortaya koymak gerektiğini yeniden düĢünmek gereğince de bunun hakkını / haklılığını savunmak zorundayız.
Zira (Bkz. Mülteka / cilt 1, sh. 25: “… yüzde ve diğer abdest azalarında sinek ve pire gübrelerinin altını yıkamak
lâzım olmadığı gibi …” // Sh. 40: “Zeyd (adam) , satranç oynadıktan sonra iki ellerini bir kova içinde olan suya
sokup yıkasa Zeydin ellerinde necâset olmayıp ancak kir olsa sâde kiri yıkamakla o su müstâmel “kullanılmıĢ su”
olur mu ? / El-cevap : Olmaz. / Bu suretle o su ile abdest almak câiz olur mu ? / El-cevap : - Olur !”) … artık
günümüzde buna benzer fetvâcılık gerçekten titiz temizlik bakımından bilimsel hijyenik anlayıĢa uymadığı için
yadırganıyorsa aslında bunun sebeplerini irdelemek gerekmez mi ?
Hem zaten taklidden tahkîke yönelen nice yollarda asıl maksadı hakikatı aramak ve Hakk‟ın rızasına kavuĢmaktan
ibaret her ehl-i iykan ve erbab-ı irfan dahi gayet iyi bilir ki sırf ibareye göre fetvanın sözü öznel vicdanın hükmüne
uymuyorsa Ģayet (“Lâ yünkeru tebeddül-ül‟ahkâmi bi-teğayyur-il‟ezmân” / Zamanın tegayyürü ile ahkâm tebeddül
eder. / Bkz. Osmanlı Hukuk Tarihinde Mecelle*, Dr. Osman Öztürk , Ġslâmî Ġlimler AraĢtırma Vakfı NeĢriyatı-1 /
Ġrfan Matbaası – Ġst. 1973 / sh. 160: Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye , Madde – 39: “Ezmanın tegayyürü ile ahkâmın
tagayyürü inkâr olunamaz.”) ahvâlin özüne de uymuyor olabilir. Bu takdirde fetvânın sözü gibi kuru ahkâmcı aklın
ve kuruntu takvâcı vicdanın hükmü de esas ahvâlin özüne uymayan ve uygun olmayan Ģartlarda ancak kalbin hiss-i
“îkan” nur-u idrâk keyfiyet-i emrince (“et-takvâ hâ-hünâ !”) fehvâ-yı seniyye îcabına uymak bakımından mûteber
fetvâyı da muztar ahvâlin takvâsına uydurmak ve uyarlamak gerekmez mi ? El-cevab: “Elbette en doğrusunu
Allah ve Resûlü bilir !” Âmennâ ! Demek ki , “iĢin özü özgün nükte esas mikyasa muvafık kıyasla anlaĢılmalı da
doğru yorumlanmalı fetvânın sözü” haddizatında hüküm cevazsız da olsa hayli zor hâller itibariyle hall-i müĢkilât
ve tahlîl-i hakikat asla mecazsız olmaz ; tahalluttan ictinab Ģartıyla ! (2*242. “Aklınızı iĢletmeniz ümidiyle Allah ,
âyetlerini size iĢte böyle açıklıyor.” )
(“Ederdi fark-ı mecaz ü hakikat ey Nabi ,
Olaydı dîde-i derk‟imde kuvvet-i temyiz !”) derken ;
iĢte Ģöyle diyor “fark-ı idrâk” edib ġeyh Galip:
(“BahĢ eyledi ehl-i acze idrâk ,
Fehvâ-yi Ģerîf-i / mâ-arefnâk !”)
Biz de ġanlı Peygamber (s.a)‟in diliyle diyelim:
(“Mâ-arafnâke hakka-ma‟rifetike yâ Rahman !” / yâ Mârûf ! /
Bkz. Ömer Öngüt , Gerçek MürĢid Hazret-i Allah‟tır*/ sh. 14 )
Nitekim Mehmed Âkif Ersoy diyor ki , (Bkz. Safahat / tam metin – sözlük ilâveli ve Safahat dıĢında
kalmıĢ bir kısım Ģiirler , Kahraman Yayınları –Ġst. 1996 “1. Kitap” Sh.58) “Hasbihal” diliyle:
(Bir nağme ki ; ruhtur , ledündür ;
Kur‟an gibi “râsihîn” içündür !
Bir nâle ki , Ģevk-sûz-i idrâk
Havlinde nidâ-yı “mâ-arafnâk !”)
458
MÜMĠN
(Kur‟an: 103*1-3.)
Mümin o ki , (“Ve-l‟asri inne-l‟insâne le-fî husrin”) iken ;
(“Ġllellezîne âmenû ve …”) sonrasınca kurtulabilen !
Kesin hüsranda kalmaz (“ed-Dînü nushun”) mîzaçla dillenen ;
Minhâc-ı Nebî sırr-ı ihlâs‟la*sözü-sohbeti dinlenen !
GÜZEL SÖZ
1.
Misyoner ruh hâletinden
Muhabbetinden coĢacak !
Belli tebligat yapacak
Öz nefes hikmetli inĢâd !
2.
Ayetler sor ezberinden
Pek derinden konuĢacak !
Hak hakikat okuyacak
Güzel söz sohbet-i irĢâd !
3.
Öz nefes zıt sistem içten
Can nur-u Ģuur Rabbim hak !
Söz dıĢ kanıt iç dil kimden
Vicdan ruh-u rahmet ancak !
ÖZ ĠRġAD “SÖZÜN DEĞERĠ”
Zaten idrâk-i hayatın içindeyiz ve hayat da bütünüyle içimizdeki ötelerin daha ötelerle bütünleĢtiği fıtrat Ģiirinde.
Bu Ģiiri içten duymak ve duyumsadıkça yudum-sayarak yaĢamak için dıĢsal bakıĢlara münhasır objektif gözlem
metoduyla âlemin nukûĢunu görüntü olarak algılamaktan ibaret doğallık yetmez. Zira bundan da ötesi iç derinlik
gönlümüzce subjektif gözlemden mülhem “mükâĢefe” bakımından daha baĢka ve daha içsel doğasallık gerek.
Kanımızca candan içerik görünmez ve bilinmez sonsuzluk gibi idrâke sığmaz soyut boyutlar ruhunda tam mücerret
dünyalardan daha ötesi varken , nitekim Müceddid-i elf-i sânî* Ġmam-ı Rabbanî (k.s) vecdiyle “verâ-ül‟verâ sümme
verâ-ül‟verâ : öteler ötesi … sonra daha ötelerden de ötesi” derken netice zaten nihayetsiz “yakîn” ötesizlik iĢte
kalbin nabzında ve gönül aĢkınca daha içten ! Nice cevapsız süâlden ibaret duygusal düĢünceler dolaysıyle bu
“uzun hece” ya da “hecesiz gerçek” Ģiirin içinde olmayan da nedir hele ve ne kalır artık bundan geriye ? Hayatın
nihayetsiz zaman nüktesi iĢte böylesi içsel lâhzacık “kader-i mübrem mühlet” Ģu Ģuurun noktacık kavrayıĢ Ģiiri
yetini idrâke muztar ruhunun derinliklerinde duymaksızın hoyrat tavırlarıyla sorumsuzca “bohem” yaĢamaktan
hoĢlanan her kim-se / her kim ise , aslında düpedüz kendini bilmez divâne !
Üstelik ilk baĢtan aĢağıya doğru akıĢ veya son uyakta özgün durak ve sığınak ararken tekrar ayak ucundan yukarıya
tam baĢa dek bakıĢla arabesk görüntüler arasında ya da labirent düĢünce yollarında kaybolan nice etüdyen “nazar-ı
müdakkik” gözler ve görüĢlerden misâl sonsuzluk kavramının özü de tek gönlünce aĢkın nüktesi Gül Muhammed
(a.s) muhabbetine müĢtak kalbin nazm-ı nabzına âĢina nice bülbül nağmesi “iç dil” lügat-ı ruh hikmet-i elfâz sanki
ilhâm-ı musikî vecdiyle hem-dem mecazen hem-âhenk gönüller uyandırmaya ve hakikat-i hâlet dilince Ģakımaya
can atan söz zaten nefes-i iĢtiyaktan ibaret tam ibret tarz-ı sekînet edeb-i hitab-ı “Türabî(*)” (Bkz. Feyizler / Meh
med Feyzi Efendi‟den Sohbetler) mizacen “Üveysî(*)” (Bkz. Feyizler / serîsi … muhteviyatın izahında !) ilm-i
“yakîn”-i ledünnî irâde-i aklın sahvından ĢaĢmayan nice içten melâmet tevekkül-niyaz niyet-i hâlisâne her iĢ alelâde
âdetlerden ayrılıp da artık makbûl ibâdet hükmüne geçiyorsa anlaĢılıyor ki , vahy-i Kur‟an-ca Allah‟ı anmak ,akılla
düĢünürken hep gönülde tutmak ve hiç unutmamak için nazm-ı nabzınca can-nefes serîuzzevâl âyet-i hâletten mül
459
hem inayet-i (“Bismillâhirrahmanirrahim”) Rabbim‟in kerameti Ģimdi hemen nasıl lisan-ı lügatlara sığmaz zaman
fenomeni anlık noktacık kavrayıĢa münkat canlı nükte çözümsüz sözcük “kader problemi” ille de te‟vîl-i meâle mün
cer her “kelime-i tayyibe”esasen sayılara hesaplara sığmaz zihinsel ıĢıklara benzer renk ve âhenk cümbüĢü Ģu boyut
su yönler gibi bilgi çerçevesi baĢka yollardan anlaĢılamaz görüntüde kesin belli-belirsiz ufuksu göklerce görkemli
içsellikle içkin-soyut ve dıĢsallıkla aĢkın-somut buudlarda yanlardan ve aralardan ortalama bütün simetrik kesitler
zincirleme anlam uyumlarındaki derûniyette Ģiiriyet fısıldayan lâfızlara uygun çağrıĢımlarla âdeta kılcal kökler salgı
layan tohumcuk kıvam-ı kuvâ âyetler ruh-u üslûbunca açık (“Fe men-ya‟mel miskale zerratin hayran yerah*Ve men
-ya‟mel miskale zerratin Ģerran yerah”) hüsn-ü hayrın ve kubh-u Ģerrin nassen Ģer‟-i Ģerif ahkâmınca aklımıza hita
ben nükte-i “îcaz” sözler “muhkemat” iken sanat-ı “intak” bakımından nice“beyyinat” tarz-ı “müteĢabihat” düĢünce
ler üretmek isteyen zihnimize tenbih-i “teklîfat” doğmatik inançları kavratıcı idrâk yolunu doğrultmak ve doğrula
mak konusunda aklın ıĢığıyla felsefe-i nefsin mebadi-i ruh hakikatından ibaret binniyyet amel-i hayat formülü tem
yîz-i muhkem “mülhem mantık” karîha-i vicdan nur-u tefekkür Ģuurundan nisbet gövdesi oluĢurken fıĢkıran dallar ,
yapraklar , çiçekler ve meyvalara kadar sayısızca atom hücreciklerine benzer sözcükler hecelemek için okundukça
daha güzel ve semantik derinlikte daha zengin etik-estet içerikte hep böylesi bir Ģiir yalnızca benim değilse demekki
içten ürpertiler duyarak Kur‟an nazmınca âyet okurken mânâ-yi mazmûna uyanan ruhta herkesin / herkeste mevcut
ruh-u Ģuur ya da Ģuur-u ruh huzur-hâlet “dingin” her rind-i hüĢyâr aĢk-ı Hakk‟a meclûben mecnûn her can için. O za
ten her dem insiyâk-ı iĢtiyâkla hem-dem Ģuurda ruh ! O; hikmet-i Ģiirce can kulağına vahy-i Hak Kur‟an nazm-ı
elfâz “zübde-i meâl” lügat-ı akılla ayık vicdanlara açık “Kitabullah” hitab-ı âyetler ruhunda Ģöyle buyuruyor Rabb-i
Müteâl: (61*2.“li-me tegûlûne mâ lâ-tef‟alûn”) derken kasd-ı süâlden emr-i cevabı da anlaĢıldığından niyet-i hâlis
sözden maksûd amel-i sâlih hâl ve tavrınca akl-ı irâdesini ibâdullah hayrına (“hayrü-n’nâsi men yenfeu-n’nâs”)
anlamında kullanmaktan memnûn ve her dâim “rızâ-i Bârî için” çalıĢmaktan mesrûr ruh hayatınca bahtiyar kullara
mahsus sanat-ı sünûhata açık görüĢte derin düĢünce Ģuuru uyanıkken tam arık ve hep berrak gönüllü “ehl-i dil”
her benlikle özdeĢleĢen bütün evrenin yüreğinde.
ĠĢte bu anlamıyla “en ideal Ģiir mi –hâĢâ- Kur‟an ?” nazm-ı Kur‟an ya da Kur‟an Dili “Ģiir gibi mi ?”diye sorulursa ,
âyetler ıĢığında böyle bir süâle en açık cevabı yine doğrudan Kur‟an verir. (Bkz. 36 / 69. “ġiir öğretmedik ona ve
yakıĢmaz / yaraĢmaz da !” Daha açık anlam meâlince doğrusu : “Biz o peygambere Ģiir öğretmedik. ġiir ona yaraĢ
maz/gerekmez de! Ona vahyedilen , bir öğütten ve apaçık bir Kur‟an-dan baĢka Ģey değildir ; 70. Diri olanı uyarsın
ve inkârcılar üzerine söz hak olsun diye indirilmiĢtir.”) Söz tam anlamıyla yerine gelsin ve hakkınca gerçekleĢsin
diye vahyen indirildiği iĢte emr-i âyette açık belirtilen kitap / Kur’an zaten ne manzum Ģiir ne de mensur seci‟dir.
Çünkü o bütün bunların ve her türlü söz sanatlarının en üstün ve eĢsiz örneklerini de sergileyip göstermesine rağmen
hepsinin de çok üstünde ve ötesinde baĢlıbaĢına mûcize bir dil ve üslûpla vahyen Hz. Muhammed Aleyhisselâtü
vesselâm Efendimiz‟e Rabb-ül‟âlemîn‟den indirilen / inzâl buyurulan Ġlâhi beyan hitâbının kitabı yahut hiç noksan
sız (kesretten kinâye: “99) Esmâ-i Hüsnâ” en güzel adları(*)‟yla ve kemâl sıfatlarıyla Yüce Zâtının ma‟rifetine ve
muhabbetine yahut muhabbet-i mârifetine sınırsız yollar açan ve sonsuz nurlar saçan Ģu muhteĢem ıĢıklı semâvat
dolusu geceler gündüzler boyunca cansoluğundan farksız zamanlar ruh-u mekân boyutlu Ģuûnatının bedensel dünya
da meĢher-i âhiret mahĢer-i uhrâ ve âlem-i ukbâ‟ya açılan hikmet-i haĢrini ve yeniden (“ba‟sü ba‟de-l‟mevt”)diriliĢ /
uhrevî neĢrini aydınlatan bilcümle iç ve dıĢ ufkumuzca ruh-u Ģuur dünyamızda âfâk-ı enfüs âlemlerin hiç Ģeksiz
yegâne tek ve eĢsiz sultan-ı mutlak hükümrânı Allah Teâlâ‟nın “Kelâm-ı Kadîm” mûcize bir söz san‟at-ı bedîidir.
(Bkz. Türkiye G. 29 Mayıs 2000 / sh.17: Sohbet , M. Ali DemirbaĢ: “Kur‟an-ı Kerîm Mûcizesi”)
Bütün bu Ģiirlerin içerik mesajına uygun arayazılar ve bazı alıntılar içinde gönlümce güncelerim diye
benimseyip beğenerek özümsediğim için örneksemek istediğim daha pek çok kitapların sayfaları ve
daha nice satırarası bölümlerden alıntılamak hevesiyle açıkça vurgulamaya çalıĢtığımız “öz irĢad” hak
kında / konusunda ayrıca Ģu kitap veya bu kaynak gibi birkaç müstesna eser yani müreccah me’hazlar
belirtmek ya da bibliyografik / kitabiyat referansımıza uygun bazı kaynak eserler listelemek gerçekten
özgün yazılara uymaz ve bu tip doğaçlama çalıĢmaların çerçevesine sığmaz amma yoğun yorumsama
lara da tam kapalı ve tamamen gözardı tutulamayacağına göre, meselâ daha pek çok “güzel örnek” ki
taplar arasında Külliyat-ı Hakikat(*) neĢriyatı da muârız mülâhazata rağmen baĢlıbaĢına Kur‟an sohbe
ti ve irĢad ziyâfeti muhtevâsınca gayet sâde dil ve sâdece “beliğ tebliğ” üslûbunda hem herkeslerden
460
ayrı “bireysellik” bakımından “özel insan” anlamıyla güncel lisan Ģu gönlümüze de en uygun mantık
ve akıcılık ve de / ve dahi vahy-i Kur‟an ruhuna muvafık akılcılıkla Güzel Türkçe‟mizi hiç tekellüfsüz
zevk-i üstâd‟ca kullanarak hem de karmaĢık îzah ıstılahlarına boğulmaktan sakınmakta zorlanmaksızın
ve dolaĢık çapraĢık ya da yapmacık anlatım yollarına sapmaksızın , hatta tasavvuf-u Ġslâm‟ın en saf ve
doğaç özümseme metodu özgün algılamalar bileĢkesi bilimsel tanımlamalardan cehd-i istinbat tarz
zevk-i irfan iykan-ı tefekkuh hassasiyet-i istirĢad tam mütevekkil ilhamların nice ruh hâletince derin
sezgilerini içtenlikle süzerek çıkartılan ortak kurallarına nazaran Kur‟an-ca yorumunu doğrulayıcı ilmî
idrâke kıstas sözlere benzer ifâdelerin anlamıyla uyumlu ve tam olumlu kavrayıĢ Ģuurumuzca Ģu doğal
görüntüler gibi içselleĢen dıĢ evren ve total potansiyel oluĢlardan ibaret dünya-hayat tıpkı ruhsal beden
olarak gönlümüzde derinleĢen nice âlemler misâli iĢte açık âyetler ıĢığında “Asıl MürĢid Allah‟dır !”
ruh-u beyan nur-u Ģuur Rabbimiz‟in mesajını kanıtlayan gerçek örnek ve evrensel önder “ideal model”
O ki , zinnimizin ufkunda aydınlık güneĢ timsâli “insan-ı kâmil” Rasûlüllah Efendimiz(s.a)‟in sünnet-i
seniyyesine rehber tek Kitabımız Kur‟an buyruğunca “Allah yolu Ġslâm” yörüngesinden saptırmaksızın
hem sözün ölçüsünü bozmadan hem de gönlün özünü bulandırmadan (Bkz. Aksiyon / yıl 7, sayı 362 /
Kasım-2001, sh. 54 – 55; Kalem iĢleri , A. Turan Alkan: “… Müslüman sözle hayat arasındaki aralıkta
yaĢar. Söz sâbit ve bâki , hayat değiĢken ve aldatıcıdır. / … Hakikatte Müslüman‟ın ve genel çerçevede
insanın hüsrânı , “söz” ile hem-âhenk olmakta gösterdiği sarsaklıktır. Sarsaklık , çünkü söz‟ün farkındadır;
sarsaklık … çünkü , söz‟le arasına mesafe koymakta ve o aralıkta Ģahsiyetini kaybetmektedir. / … Tarihte
ki Ġslâm enerjisini büyük bir medeniyet hâline getiren aksiyon “söz” idi. Söz’den kopuĢ , atâleti ve dünya
dan , gündelik icap ve süallerin cevabından kopuĢu getirdi. Müslümanlar , kitaplarına ve ahitlerine bağlı kal
madıkları için Batı dünyası karĢısında geri düĢtüler demiyorum , tam aksine , daha kapsamlı olarak söz‟le
iliĢkilerini âvâreleĢtirip , söz‟le insan arasındaki ara yüzeyde durmayı seçtikleri için vakarlarını kaybettiler.
Bütününden koparılmıĢ ve anlamı yerinden uğratılmıĢ söz , artık “söz” değildir. Müslümanlar sadece
kitapla değil , aslında “anlam”-la iliĢkilerini askıya aldılar ; Ġslâm dünyasının düĢkün , mağdur ve edil
gen hâli , anlam‟dan kopuĢun ecridir.” / ĠĢte tam bu noktada daha hakkınca ya da vukufluca anlayıĢta
baĢtan sona tarihin ruhunu doğru okumak konusuyla baĢbaĢa kalmak , kendimizle yüzleĢmek bakımın
dan geçmiĢimizle de hesaplaĢmak zorundayız. Bu sebeple sözkonusu yazının tam baĢına dönelim ve
âdeta her harfini heceleyerek aradan hiçbir kelime anlamını sindirimsiz yutaklamadan tekrar beynimiz
de geviĢleyerek gerçek kavrayıĢta özümsemek ve artık gönlümüzün dilince sözün anlam değerini de
eveleyip gevelemeden nefsaniyetçi hoĢ sözlerin boĢ büyüsü yersiz düĢünce tereddütlerine düĢmeksizin
iz‟an-ı îman ve irfan-ı vicdanla okuyalım : “Ġslâm , “kitabî(*)” bir dindir ; ana kaynağı kitaptır ve bu
kitap , Ġslâm‟ın bütün Ģifahî birikimi bir gecede kaybolsa bile onu yeniden ihyâ edecek güçte muhkem
bir yapı gösterir ve bu hâliyle diğer dinlerden ayrılır. / … Söz ile hayat arasındaki berzahta temsil olu
nan bir trajedidir bu. Müslüman , söz‟ü yaĢanılır kılmakla görevlendirilmiĢtir. Kelâm , eyleme dönüĢ
mek için varsa , Müslüman kelâmla eylem arasında bağlantı mevkiindedir. Zira mukaddes kitapların
tarihte belirli zaman aralıkları ile gönderilmesi ve insanın söze muhatap kılınmasında Ģüphesiz ilâhî
bir mantık (hikmet) bulunuyor. Esasen vahyin iki Ģekilde tecelli ettiğini biliyoruz. / … Vahyin söz Ģek
linde inzâli , insanlığın da söze ehil hâle geldiği anlamına gelir. Ġslâm inancına göre son peygamberle
birlikte söz Ģeklindeki vahiy de sona erdirilmiĢtir. Vahyin “söz ve insan” Ģeklindeki hâliyle artık kesil
miĢ olması göze alındığında , son Resûl‟ün ölümlü fakat onun getirdiği sözün kalıcı olması , artık insan
kaderinin “söz‟le hayat arasında” kaldığına iĢarettir.
Böylece kitabın sözleri , ona ittiba eden Müslüman için evvelen okunması , saniyen anlaĢılması ve
en nihayet bir hayat süreci hâline getirilmesi gereken kıymettedir. Müslüman “söz”-ün muhatabıdır ;
sözün muhatabı olan kiĢi müslümandır. Hem ağır bir sorumluluk , hem büyük bir onur.” / Demekki
“Ġslâm dünyasının kaderi “söz”-le hayat arasında” gerçekten!) hem içten ve dıĢtan gözünü açmaya
ve Hakk‟ın “hakikat” yolunu aydınlatmaya , hem de cümle ehl-i îmanı gaflet-i nefsaniyet zulmetinden
nur-u hakikata aydırıp uyandırmaya yani ayıktırıp kurtarmaya çabalayan nice “ehl-i dil” makamat-ı velâ
yete ve varidat-ı kerâmete “ermiĢ” ya da erdirilmiĢ “çıplak uyarıcı-” misyonu (Bkz.Prof. Dr.YaĢar Nuri
461
Öztürk‟ün bütün eserlerinin ruhuna uygun yorumu !) taĢıyan ve hiçbir çıkar / menfaat ya da materyal karĢılık
gözetmeyerek ancak Kur‟an ve Ġslâm hizmetine hayatını adayan ruhlara saygı-güven duygumuz bakımından
bütün bu mümtaz ve de buna mümasil eserlerin edeb-i kelâma yaraĢır hürmet ve dikkatle ifade-i meramına
uygun okunması da Ģayan-ı tavsiyemizdir. (Bkz. Evliyalar Ansiklopedisi / tamamı 12 cilt, Türkiye G. Hedi
yesi-1992 , cilt 1, sh. 5-38 “GiriĢ”) Ayrıca (Dinî Terimler Sözlüğü / Türkiye G. -1991 “Toplam: 2597 dinî
terim-ler ”/ Efendimiz (as)‟e muhabbet timsâli: “Üveysî(*)” vb. // Bu konuda bilhassa Feyizler serisine bkz.)
ÖMRÜMCE
“Gençlik hayâllerle ,
Olgunluk hatâlarla ,
YaĢlılık hâtıralarla ,
-Ömrümüz zaten periĢanlıkSonuç piĢmanlıklarla doludur.”
(“Uyan ki , hayatının bir yarısı piĢmanlık
öteki yarısı da periĢanlık olmasın !”-Mevlânâ)
1.
Nice tatlı günler kaldı geçmiĢte
Artık her günümüz acıyla dolu !
Önceden gidenler dönemeyince
Tevekkülle yürüyoruz bu yolu !
2.
Yalnızlığım artar günler geçtikçe
Bu mu birarada yaĢanan hayat ?
BaĢbaĢayım “açar-örter(*)” Rabbimle;
HuĢû-u ruhum da çırpınan kanat !
3.
Her olay eziyor üzüyor niye
Ömür tükeniyor geçtikçe zaman ?!
Pek kolay seziyor süzüyor diye
ġiir renkleniyor sevdikçe candan !
4.
Dertler çok eziyor üzüyor her an
Ruh hep seziyor süzüyor her can !
Kader karĢısında umursanmayan
Ömür tükeniyor gülüyor insan !
5.
Geliyor gidiyor gülüyor nazlı
Ağlansa da yolda yürüyor insan !
Seviyor seziyor süzüyor bahtı
Bağlansa da zorla çözüyor vicdan !
6.
Hayatta ölerek yaĢar her canlı
ġiir sakındıkça sarar hafakan !
Mematta görerek anlar zavallı
Bilir çırpındıkça artar heyecan !
7.
Gece-gündüz ağlansa dövünse de
Ölümden öteye mahĢere dek yol !
462
Bilir-bilmez bağlansa çözülse de
Gönlünden geçene dilce mukat ol !
8.
Sanatça dil gerek sarsar da aklı
ġiir yakındıkça yakar aĢkından !
Bak dostça dillenmek yakarsa haklı
Fikir arındıkça kavrar saf vicdan !
9.
Yıllar nice sarp yollardan usandı ,
Ne iĢ “altmıĢbeĢ yaĢ” geçmiĢ ardından !
Sen miydin gençliğim ey delikanlı ,
Tek bu Ģiir kalmıĢ onbeĢ yaĢından !
10.
Beden (Ģu)“mağara duvarında gölge”
Ne-dense madara suratın böyle !
Görsen içten dıĢa bakınca Ģöyle
Bilsen ne muamma söz tarzın söyle !
11.
Sırr-ı vahy‟in dilinden anladınsa ,
Ġrfan nice hikmet ehlince pâye !
Son Nebî(*)‟nin izinden sapmadınsa ,
Kur‟an iĢte âyet dilince gâye !
12.
Nereye kadarsa yol oraya dek ,
Akıbet oysa gelecek baĢına !
Kader-de ne varsa yol boyunca tek ,
Vasiyet yoksa yaz tümsek taĢına !
13.
Rabbim bilir iĢte her “iç dil” âyet
Okundukça içten vızılar insan !
Tam gizlidir içte gerilir gâyet
Dokundukça birden sızılar vicdan !
14.
Ömrümce her neler düĢündümse de ,
Her nereye baksam karĢımda ölüm !
Gönlümce herzeler öykündümse de ,
Tam öz-günce yazsam baĢımda gördüm !
Bkz. Kur‟an: (35 / 2)
Mesnevî‟nin Özü / sh. 863: “Hak , açıcı ve kapayıcıdır.”
Edebiyat Terimleri Sözlüğü / “Ġstifham: Sözü , bilinmeyene cevap istermiĢcesine değil de ,
daha çok dikkati çekmek ve duyguyu kuvvetlendirmek amacıyla soru Ģeklinde söylemek sanatı.”
Sormasan da açık konu* Ģu yorum : (-konuĢuyorum:)
Tek Kur’an-ca tanık korkunç yol* zorum !
Fuzûli :
“Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı ,
Felekler yandı âhımdan murâdım Ģem‟i yanmaz mı ?!”
463
HECE DĠL
2-3. Canlı cansız âlemde her biri bir dil bilir ,
4. Sağır dilsizler bile sessiz iĢâretleĢir !
1. Yerli yabancı her ses anlamca her dilde bir ,
3-2. KonuĢmak anlık nefes hece dil ince Ģiir !
Yerli yabancı her ses nice bilinç net delil , // KonuĢmak anlık nefes hece dil ince Ģiir !
KÜNH-Ü KÜLLÎ (*)
1.
Arz göklerin gölgesi
Gece gündüz cilvesi !
ġu iç dil‟in nüktesi
ĠĢte “söz” öz Ģifresi !
2.
Ne kalem denemesi
Ne kelâm netâmesi !
ġiirimsi yazılar ,
“Vesselâm”-kelâmesi !
3.
Ne dil-bilim temrini
Ne fikrin cimnastiği !
Ġçimdeki sızılar ,
Kalbimin bilmecesi !
4.
Filozofik kavramlar
ÇeliĢkili yalanlar !
Sofistik hezeyanlar
Hep benliği tanımlar !
5.
Ne nedir en derini
Ġçimde ne sızılar ?
ġiir fikren derûni
Ġç dil-de hece arar !
6.
Ömrümce “öz” hep gizli ,
Gizem değil “O” salt var !
Gönlümce “söz” tek belli ,
Bilsem “iç dil” lügat var !
7.
Özümce tek gizemi ,
Tek kim neden kim arar ?
Gönlümce pek giz belli ,
Ben kim benden kim saklar ?
8.
Ya saklar ya yasaklar ,
Hak yakalarken haklar !
Aklım var güya anlar ,
Ruh tam sarsar ten nazdar !
464
9.
Nazlı beden naz yapar ,
Aklınca akıl satar !
Az mı içten yaz artar ,
Yazdıkça nasıl yazar ?!
10.
Yazarken çalım atar ,
Söz azsa yalan katar !
Bozarken yaptım sayar ,
Masal uyduran da var !
11.
Hak diye batıl tezat ,
Tam muharref fikriyat !
Bak iĢte Ġncil-Tevrat ,
Tek “el-Kitab” beyyinat !
12.
Ġç dil lügat-ı lügaz
Nice niyaz-ı vicdan !
ġiir ruh aklı yormaz ,
Zinde elfâz-ı lisan !
13.
Hak özüm “yakîn”-saat ,
Uzak mı var-git yol tarz ?!
AĢk gönlüm sahih vuslat ,
Tuzak mı benlik sormaz ?!
14.
Nice niyaz-ı lisan
Açıklar nazm-ı Kur‟an !
Din‟ce ilk vahy-i Beyan
Oku-yaz nabz-ı vicdan !
15.
Hicab-ı ruh can yaban
Aklım nur Ģuurum tam !
Kitab-ı ruh‟tan yazsan
Hak huzur huzurum tam !
16.
Ġlk söz tek emâresi
Ġkiz göz adesesi !
Önündeki sınırlar ,
Harf öz ses harekesi !
17.
Mahz-ı kelâm “Mim” Ģu an ,
Emr-i (“Ġkra‟: Oku !”)-yan !
Nefha-i (“Kün !”) künh-ü can ,
(“Rabbî : Rabbim !”) okutan !
18.
Muavvezeteyn‟deki :
BeĢ (“…Ģerri”) beĢ (“…nas”) gizli !
(“…Ģerr-il‟vesvâs-il‟hannâs”)
BeĢ kez (“min…”) net nüktesi !
465
19.
Harf-i Kur‟an nas‟ca zor ,
Ruh-u elfâz “beĢer” sor !
Tarz-ı “Bes!” salt Hakk‟a yol ,
Can dayanmaz “yeter (*)” son !
20.
Merâmınca hevesi
Nice “ahkâm” bilgisi !
Can nabzınca nefesi
Sözde cihan bilgesi !
21.
Öz söz de ki tek “Gül” kim ,
Vahy-i Hak hangi kitap ?
Gönlüm de ki “sevgilim(*)”
Ay-“ondört” sanki mehtap !
22.
Keramet Ģu an belli
MahĢer rumûz sayılar !
Hak hikmet tek can hepsi
ġuur ruhsuz sayıklar !
23.
Ney nefes ses iç sezgi
Ġç söz içten nasıl ki ?!
Nefsim heves sır sevgi
DıĢ göz zaten görmez ki !
24.
BeĢer ĢaĢar hem hepsi
Öz söz tam söylenmez ki !
Gözler bakar hep renkli
Yer-gök tam söz yetmez mi ?!
25.
Merâmınca neĢvesi
Yeter Ģiirsel sezgi !
Rakam dıĢta sayılar
Biter-bitmez ötesi !
26.
Ötelerin ötesi
ĠĢte gönlümün dili !
Göz sözlerin özeti
IĢık gördüm Ģiiri !
27.
Nâle-i bülbül sesi
Beyt-i Erkam(*) çilesi !
Nağme-i dil “Gül” levni
Gül-Muhammed(*) ümmeti !
28.
Mızrap tek tek tel sesi
Istırap terânesi !
Hem mûsikî notalar :
“Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si !”
Not: Tam bitirmek isterken ne çok kez son olsun diye yenibaĢtan
birkaç cümlecik daha yazıp baĢlangıçtaki ilk Ģiiri ille de sonuçta
maksad-ı merâma uygun nükte-i noktaya bağlamak arzusuyla
kalem meĢk-i ilcaâtımın içten ifâdesi , iĢbu “ www.yasamakca.net ”
toplam (-825 sayfa*) mündericattan oluĢturulan Ģu ucûbe muhteva
sanki “-iç dil‟den Ģiirimsi nefesler-” ruhsal ilham-subjektif fikriyat
tamamen baĢtan sona dek karmaĢa üslûp bir bakıma medyatik ayna
bazı yazılı ya da görsel kaynaklardan alıntılanmıĢ Ģiirsel “lafz-ı
mücmel” güzel söz ve yazılar arasında ruhumuza aĢk-ı hakikat
tadınca canlı ihsas-ı irfan anlayıĢ Ģuuru uyandırıcı hissiyat-ı vicdan
duygusal yorumlara misâl lügat-ı sünûhat tarz-ı irticâl lisan-ı mantık
karîham kadarcık kavrayıĢ anlatımlarından ibaret tıpkı kıssacık
kitab-ı hayatımca hem biyografik hem de bibliyografik kimi kalem
denemesi diyebileceğim meĢk-i aĢk kimi de derûni idrâke müĢtak
gönlüme mülhem misyon nur-u imanla arayıĢlarımı dillendirmek
için bilhassa doğal olduğunca da sosyal sorumluluk gerektirici
insaniyet değerlerini içten sezinleyerek keĢfetmeye yönlendirici
içerik kendimizce iĢte hep böylesi insiyatif (-fıtrat dilimizin Ģiiri*)
“… ruhumuzun sesi / cannefesi …” filozofik poetika!
********************************************
Nihayet tenbihat tamamen nefs-i fıtratıma yönelik Kur‟an âyetlerine
göre sayfa tevafukâtına aynen nükte-i tefe‟ül* bahânesiyle tefeyyüz
zevk-i istirĢad tadınca nazar-ı dikkat derûniyet-i hissiyat tefekkür ve
tezekkür ruhiyatıma mâtuf “filozofik poetika” tarzında anlatımlardan
ibaret duygusal düĢüncelerimi Ģiirimsi biçimde dillendirme metodum
bakımından iĢbu “uyarıcı yorum” muhteviyat hakkında daha baĢkaca
sözüm yok ; ancak Kur’an nazmınca candan anlamak için inanç ve
takvâ düsturlarına uygun yaĢamak konusunda daima maneviyatımızı
maddiyattan daha üstün tutarak gönül dünyamıza huzur ve sekinet
dileklerimizle dem be-dem her an tam mütevekkil bilinç çerçevesinde
tek gerçek Kudret-i mutlaka Allah-ü teâlâ (c.c.) Rabbimize sığınmak
kalbimizin itmi‟nan yani içten tatmînine medar en temel Ģart değil mi?
ĠĢte netice-i kelâm , mensûr ya da manzûm mısra‟ tarz-ı ifâde anlatım
metn-i hitabet ve kitabet tenevvü‟ünce “edebiyat” dediğimiz sözler
ve yazılar tam manasıyla Ģu dünya-hayatımızın nükte-i idrâk künhünü
yani Ġlâhi hikmet yönüyle varlık özünü düĢündürmek isterse esasında
öncelik kaynak göz önünde tek “el-Kitab” / Bkz. sûre-i Enfâl (8*25.)
ve sûre-i Ġnfitâr (82*5.) âyetler ne diye sesleniyor ruh-u Ģuurumuza?!
wwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwwww
466
29.
Bülbül‟ün Gül‟e meyli
Özgün bûy-i can rengi !
Gül‟üm “gizli anlam” ki ,
Gönlün künh-i âhengi !
30.
Levn-i Gül “Mim” örneğim ,
ġiir-dil “övünç” tek kim ?
Göz-gönül “öz söz” zevkim ,
Bilinç mi “kavram” sevgim ?!
31.
Elim dilim can derdi
Sanki yazgı kalemi !
Ġlk baĢtan vicdan ağlar ,
Son noktası neresi ?!
32.
“Hayyâ” can âvâzesi
Hüzn-ü “ezan” nağmesi !
Leylâ-da “Mevlâ” arar ,
Mecnûn aĢk divânesi !
33.
Söz “salâ”-müezzini
Haber versin mevtimi !
Özüm ruhuyla tekrar
Ġkrâr etsin “telkîn”-i !
34.
“Ol !” emri‟nden her biri ,
Ġlk öz ruhundan hepsi !
“Lâ: yok!” zaten “Ġllâ: var!”
DıĢ beden can kümesi !
35.
ĠĢte söz öz cümlesi
Rabbim‟in kerâmeti !
Hece Ģiir uyak-lar ,
Nice Ģâir nefesi !
36.
Ne lisan dirâyeti
Ne insan mehâreti !
Âyet gâyet açıklar ,
ĠĢte Kur‟an hikmeti !
37.
Nicesiz öz “iç dil” ki ,
Hecesiz söz* Ģifresi !
Özü sözü ayık-lar (*),
Künh-ü küllî bilgesi !
……………………
Özü sözü ayıklar , // Özgün gönlün bilgesi !
(*) Hem ayık / uyanık olmak hem de ayıklamak anlamında.
(Bkz.Yeni Lügat, AbdullahYeğin , Hizmet Vakfı Yayınları-Ġst.1991/ sh. 349: “Küllî - Künh”)
467
NE DĠYE TARZ-I MAHSUS ?
Önce sıradan yazılmıĢ ve sonra sırf tevâfuka uygun eĢleĢtirmek hep böylece ses ve anlam uyumunca mûsikî‟ye
de benzeterek aküstik‟leĢtirmek için pür-dikkat rikkat-i sünûhattan esinlenip dizgelenmiĢ Ģu özel tarz Ģiirlerim ,
okuyucusuna göre zevk-i selim tercihiyle yatay ve düĢey simetrilerde değiĢik âhenkle okunsa bile kendi zann-ı
aklımca “öz ve biçim” değerini yitirmez diye enteresan güvenç algılayan gönlümde kıvanç uyandırmasaydı ,
elbette böylesi zor bir denemeye yeltenmez ve daha kolay yöntemlere büsbütün aykırı yön arayıĢı fantastik
popülizmaları çağrıĢtırıcı görüntüye yönelip bu üslupsuz sanat “tarz-ı mahsus” sanki içtenlik konusunda gayet
titiz sezgilemelere ve ilginç çözümlemelere benzer sözde daha özgün yollar deneylemeye de heveslenmezdim.
KUġ DĠLĠ (75 / 20-21)
(“Yûnus bu kuĢ dilidir bunu Süleyman bilir ,
Gerçek er‟in bu yolda ne dediğin sezerim !”)
1.
Sus-pus dilim delidir mîzahım cıvık değil ,
Dert hamur sert merdâne yumuĢacık ezerim !
2.
ĠĢte böyle bir dünya yürek de ki kanlı öz
Göz gönül açık olsa Ģiir dili canlı söz
YaĢamakça dil baĢka !
3.
Yer-ce (“âcile”) zaten yaĢadıkça ölmek hak
Gök-çe (“âhire”) varken öldükçe de yaĢamak
Ah , ölmek-çe dil baĢka !
4.
YaĢamak-ça gizemli “kuĢ dili” anlam varsa
Daha güzel değil mi her biri daha baĢka ?!
(“Bî-çâre Yûnus‟un sözin key âĢık gerek anlaya
O kuĢ dili-dür n‟eylesün öğütlemez ötmeyince !”)
“Yarını düĢünmeyen her gün günü gün eder ,
Fazla düĢünenler de bugününü dün eder !”
(Bkz. Gözcü G. 14 Ocak 2000 / sh. 3 ; Özlü Sözler : “Yarını düĢünmeyen-ler günü gün eder ,
fazla düĢünen-ler de bugününü dün eder.” – Yekta Güngör Özden / Anayasa Mhk. Eski BaĢkanı)
(*) “Dert hamur , sert merdâne” yahut “hamur sert , merdâne yumuĢacık” diye mizah-lamaya
yahut da “göz-gönül” ya da “gönül açık olsa” göz “Ģiir dili” gibi diyerek vurgulamaya göre de
değiĢik okumaya ve algılamaya yol açacak (… / Yerinde bir virgül‟ün bile önemi büyüktür.) aslında !
ġĠĠR-DE BEN !
1. Can bir kuĢ beden kafes
3. Her cannefesi bir mi ?
5. “Allah bes bâki heves”
7. Her kuĢ dili (Ģiir mi ?
… Ben Ģiiri nasıl sevmem
… A-be dostlar insâf edin !
… Ġstesem de vazgeçemem
.. . ġiir !)-de ki ben değilim !
Ben Ģiiri nasıl sevmem , // Her can-nefesi dil mi ? … Ġç dil !
Ġstesem de vazgeçemem , // Her kuĢ dili Ģiir mi ? … ġiir !
468
HEPSĠ KADER
(33 / 38: “… ve kâne emr-ullâhi kader-an makdûr-â !”)
Gözler gökmavi ıĢıkta renk-derinlik göklerin
“ġiir üçgeni” açı-da Ģair okur ilk Rabbim !
Gökler al-kara gölge ya ak uykusu gözlerin
“Nedir ?”süâli pek saçma; “Fâtır (*)” O‟dur nitekim ,
Uyku ölüm ve rüya !
2.
Ömrüm nice süreçte “sür-git” hep süreklilik
Hem “duyguda incelik” hem “ruhta içtencilik”
Gönlüm hece demeçte “iç dil” tek parentezcik
“Sentimental entimizm” üslûbumca “eklektik” (*)
3.
Gül diken diken sever , öten bülbül gül ister ;
Gün geçer ömür biter , Hakk’a tevekkül yeter !
Ölecek ölsün var ne de olsa biraz keder ,
Olacak olsun var nasıl olsa hepsi kader !
4.
Gece mavi sularda gölgesiz zenci çocuk ,
Gündüz gözü avutan ıĢık gök mavi boncuk !
Tek Ģu beyti okuyup beğendi sevdi çabuk:
“Güzel; ġeyh Galip*üslûp!” dedi-geçti; unuttuk !
ANLIK ANI
Bursa‟da birlikte bulunduğumuz yıllardan bir dostâne anı : “Gülname” Ģairi dostum bana o günlerde çalıĢtığı
çok güzel bir roman denemesinden birkaç cümlecik kısa bir pasaj / bölüm okudu , üslûbuna imrenerek cankula
ğıyla dinledim. Ve ben de tam o sıra yeni heves karaladığım bir beyit okumak için bu yârence hasbihâlden yü
reklenip basit bir Ģiir müsveddesi gösterdim , beğendi. ĠĢte bu unutulmuĢ anı , beni yeniden Ģiire ısındırıcı yeni
adımlara ilk basamak saydığım müstesna anlamda bir baĢlangıç noktasıdır. Nitekim bu bir anlık anı “hâtıra-i
intibâ” sanki bir ilk noktacık kadar büyük nükte‟nin ruh Ģuuruna doğuĢ aĢamasında öncü “Hak adına hakikat /
Gerçek” kavramınca sanat sünûhatı coĢkusuyla “iç dil” lügatımdan en “ideal Ģiir (*)”-i arayıĢta daha özgün
beyan üslûbuna uyanıĢımdan beri örneksediğim ilk üstadlarımdan biri olmuĢtur. Gönülden saygım minnet bor
cumdur , kültür tarihimizden özet “din ve inanç esprisi” bakımından Kadızadelilere karĢı “Sivasî-ler ” soylu
dostum gerçek seçkin aydınlarımızdan BeĢir Ayvazoğlu‟na! // Artık geçmiĢten bugüne yansıyan canlı “portre”
bazı seçkin dostlarını yazdığı kitaplarından biri: “Defterimde Kırk Suret” tam Ģu an elimde ve “önsöz” de tıpkı
“içindekiler” gibi sanki hepimizin ortak akl-ı vicdan* çilesine benzer “sîret”-ince örneksemelerle nitekim kimi
özel anılarına göre kendini de derinliğine öz-eleĢtirici bir kalem ustalığı üslûbunda daha bir içten ve daha da
candan “yakın takdim” misal gösteriyor okuyucu‟ya !
“KORKADURUN ÖLÜMDEN …”
1.
Yûnus‟leyin var kıyam et , “beĢ vakit” Hak dîvanına
Zira bitiverir mühlet , hiç vakit kalmaz yarın‟a !
(“Ölüm hakdur bilürsin , niçin gâfil olursın
Azrail kasd idiser günahlu cânumuza !”)
2.
Miftah söz Kur’an-ca ilk ,
469
Tek “Kitabullah” çözüm !
Fatiha ön perspektif ,
Hep (“Bismillah…”) öz sözüm !
………………………..
Nekresiz “zat-sıfat” kim ,
Nice nur ruhum bilinç !
Mârife (“el‟hamd…”) tilcik ,
Açık beden ruh örtüm !
Dil (“lillâhi…”) içten iç ,
Ruhumla bizzat gördüm !
O‟dur (“Rabb-il‟âlemîn”)
ġükr‟üm “mârifet” dilcik !
Kim (“er-Rahman-ir‟Rahîm”)
Tek O‟nun mülkü gönlüm !
…………………………..
Ġlk “öz söz” âyetlerce
Vahyin özünce sezgim !
Dil “özet mesaj” cümle
“Seb‟-ul‟Mesâni” bilgim !
O (“Mâlik-i yevm-id‟Din”)
Rabbim , müdrik kalbimce
(“Ġyyâ-ke na‟büdü ve …”)
(“Ġyyâ-ke neste‟ıyn”) tüm !
Tam (“Ġhdi-nâ‟s-sırat-el…”)
(“…müstakıym”) yol nitekim ,
Öz (“Sırat-al‟lezîne …”)
Söz (“en‟amte aleyhim”)
Bil , (“Ğayr-il‟mağdûbi …”) kim ?
(“…aleyhim ve le-d‟daâlliyn”)
Son niyaz sessiz “Âmiyn !”
3.
ĠĢte Kur‟an “son kitap” beĢeriyete hitap
Nice mûciz “öz beyan” âyetler ihtar eder !
Dinlesin duysun nefsim ruh-u bedence hicap
Bilsin herkes (74 / 30: “Aley-hâ”) tehdit (“tis‟ate aĢer !”)
4.
Ne kutlu gözbebekleri titreten son korku
Ölüm meleği her an yarım soluk önünde !
Ne mutlu ansızın yürek ürperten som duygu
Ölümsüzce ölmek var hamd‟olsun ki sonunda !
5.
Daha sabî-çocukken akar oysa kalbimden
Baksa usun özünden nice ayan görmüĢtür !
(“Yûnus sözi âlimden zinhar olma zâlimden
Korkadurun ölümden cümle toğan ölmiĢdür !”)
6.
Er-diĢi ilk kul iĢi “el suyu: ab-dest” deyu
Ser sinn-i âkil hemen el-yüzü su dök de yuy !
Namaz-niyaz öncesi bil-“farz bu (5*6) duĢ” tezce su ;
Sünnî-alevî (*)içten hep gönlü nur Ġslâm duy !
470
SAAT SESĠ
1.
Saatin ritmik sesi sanatın Ģiircesi
Nazm-ı nabzın nefesi can “iç dil” lügatçesi !
2.
Hem miĢvâr seyr‟eder kaal hem sûzinak Ģikâyet
Özümleyin dilimce Ģikâyet aĢk olmasın ?!
Hem minvâl seyr-i derhâl hem bûy-i aĢk nihâyet
Sözümleyin gönlümce nihayet “Gül” solmasın !
3.
Ölmek de akça gökçe yaĢamak özbenliğim
YaĢamakça gerçekse Ģiir candan sevgilim !
4.
Söz güzeli duygu dili sanki Ģiir ruh gibi
Ölçüsündeki örtü güzelliğin iffeti !
5.
Büyü ayna sırında sırça sır güzellik sır
Tekrâr-ı ezkâr efkâr ruh hemhâl Ģükr-ü sabır !
………………………………………..
(Büyülü ayna sırındaki sırlı güzellik sır
Tesbih zikirli fikir hemhâl Ģükürlü sabır !)
6.
Kalb nefesi geceler boyu “illâ-Hû!” zikir
Saat sesi heceler dolu ancak bu Ģiir !
7.
“Ġllâ-Hû!” her gün-gece zikr-i kalbin nefesi
“Ancak O!” düzgün hece “Ģiir” saatin sesi !
NAMAZ’CA POETĠK ZAMAN
(20 / 130. “Artık onların söylediklerine sabret ; güneĢin doğuĢundan önce de batıĢından
önce de Rabbini överek tesbih et. Gece‟nin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da tesbih et ki ,
hoĢnutluğa erebilesin.” / Evkaat-ı salât: “sabah-akĢam , yatsı , öğle-ikindi.”)
(29 / 45. “Kitap‟tan sana vahyedileni oku. Namazı da kıl. Çünkü namaz , çirkinliklerden ve
kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki , Allah’ın zikri daha büyüktür. Allah , neler yaptığınızı biliyor.”)
1.
Zaman ve namaz ki , “kalb-i muntazam”
“Biçim” mukabili manidar “anlam”
Kudret kalemi‟yle Ġlâhî mîzan
Hakk‟ın emriyle iç ve dıĢ âhenk !
Beden dünyasını keĢfeden insan
Ruhun cennetini bulmaz mı renk renk ?!
Nice iç dil lügat lâfzından öte
“KuĢ dili öğütlemez ötmeyince !”
Nasıl ĢiirleĢmez “hüsn-ü hat” beden
Namazdaki âhenkle büklümleĢen
Ruhum mirac-ı niyaz zevk çizgisiyle
Ġç içe kıvrımlaĢırken kendince
Doğal sanat “teĢbih” hikmet-i ilham !
471
Tenzîh-i tesbih et, duygu düĢünce
Sabret devamlı gelecek gönlüne
Önce Kur‟an ne diyecek yüzüne
Açık-gizli oku , yüzcek gülümse !
Keramet-i “kıraat” tek gerekçe
Ermek için sevmek gerek güzelce
Yakın bak hürmetle görmek yeterse
Söz misâl lâfzıyle idrâk kör renkte
IĢık göz âhenkle bütünleĢmezse
Gör iĢte “donuk karanlık” gölge !
Ruh-u Ģuur renk-âhenk canlı değilse
ġu su yüzeyinde âyine neyse
Hep bakar yüzüne düĢüncesizce
Niye gündüz ıĢık , karanlık gece ?
Gözler de karanlık ıĢık göklerce
Dümdüz harfler hece meâl lügatçe
Aydınlık kelâme “iç dil” düĢünce !
Mehtap hitabet-i lisan dillense
Ay güneĢe denk güzelim kevkebe !
Emr-i vahyin ilk “beĢ âyet” (96*1.) tam belli
Ġslâm‟ın Ģart temeline telmih mi ?
(1. “Ġkra‟ bism-i Rabbike-llezî halâk *
(2. “Haleka-l‟insâne min-alâk *
(3-4. “Ġkra‟ ve Rabbüke-l‟ekramü-llezî …”)
Oku , Rabb‟in adıyla ; yarattı Hak
Oku , kalbin nuruyla açık Kitap !
Yaz , öğren iĢte (“… alleme bi-l‟kalem”)
Hem (5. “Alleme-l‟insâne mâ-lem ya‟lem”)
Hüsn-ü hat temsîlen “ta‟dîl-i erkân”
Nice güzel etvâr sergiler insan !
Namaz sırasıyla tavırlar afîf ,
Elif ‟in incecik kıyâmı zarif
Vav ‟ın sımsıcacık rükûu nahif
Yâ ‟nın yumuĢacık sücûdu lâtif
Fıtratın dini de dili de hafif
Ruhu asilleĢtiren ölçülerde
Tül ipek iffetle ten büründükçe
Hem namazda zaman ĢiirleĢtikçe
Hem her nefes zaten zikirleĢtikçe
Ġlk baĢlangıç , son ondokuzuncu sûre:
“Oku !” diyor Rabbim “ilk beĢ” âyette
Oku ve yaz , zaman sonsuz mu süre ?!
Kolay değil lâkin nasıl bu böyle
Kur‟an açıklıyor araĢtır önce
Yorumsuz rüya uykusuz mu söyle ?!
Elin dilin kalem mâdem irâde
Aklın nur-u Kur‟an “Ģuur” ibretse
Nice enmûzec cezbe ruhum mûcize
Ġç dil “ledünnî öz” nefs-i mülheme*
Her lâhza hemdem-i mahĢer gönlüm-de
472
Kim ilk yarattı‟ysa O öğretmekte
Nitekim meâl-i beyan âyette !
Ġnsan niye uyanmaz bilgisiyle
Haydi gel sor , zor mu mûtad düĢünme ?!
Sanki aldırmaz da pek net aczine
Kader diye “mevt” emr-i vâkiine
Âmâde nefis âzâde gaflette
ġeytanca sığınırken mühletine
Zinhar baĢeğmez de âsileĢirse
Korkmaz mı yoz benlik yoksa ben miyim ?
Cümle mahlûkatı râm‟eden Rabbim ,
ĠĢte (“fi-l‟arzı halîfe”) nesliyim !
2.
Demekki her benlik namaza muhtaç
Her an derûnîleĢtikçe ruhlar-da
Bedeni rûhanîleĢtiren mîrac !
Cezb‟eden derinlik iç ufuklarda
(“Namaz gözümün nuru !”) ruhum nura aç;
Nur ruhen içtenlik “öz söz” Kur‟an-ca ,
Göz, gönlümün sürûru; aç, Rabbim , aç !
Aç da gözlerimi tâ ötelerce
Ötesiz “yakîn” kalb-i selîm mahzâ
Nazm-ı Ģiir ki nabzımca niyaz-dem
Ġçten sözler ilk “kült” tam meâlince
Nükte siyâkında “ondokuz” mâdem
(9 / 10. “E-raeyte‟llezî yenhâ / Abden …”) hem ,
(“… izâ sallâ”) zevkle namaz kılarken
(11. “E-raeyte in-kâne ale-l‟hüdâ” / …
(12. “Ev emera bi-t‟takvâ”) derken ,
Bilsin nefsim (14. “… bi-enne‟llâhe yerâ”)
Daha kim varsa Ģeytan meclisinde
(17. “Fe‟l-yed‟u nâdiyeh” / …) kurultayında
“Hadi çağırsın ! Ve (18. “Se-ned‟u-z…”) Biz de
çağıracağız …(“…zebâniyete” /…) –ha !
(19. “Kellâ”): Sakın ! (“Lâ-tüti‟hü …”) BaĢ eğme ,
günahkâr gürûhtan hiçbir zorbaya
boyun eğme; (“… v‟escüd* v‟akterib”) Secde*
Secde et ve yaklaĢ !” Ģevkle; encâm “mevt”
DüĢün , namaz-niyaz istiğfar eyle !
ĠĢbu hâl “usûl-ü vusûl” son nokta
Yolum tek Rabbim‟e dönmek “kavuĢmak”
Gönlüm matlûb-u maksûduna müĢtak !
Açılsın “levh-ı mahfûz” sırr-ı âlem
Harfler ruh sırrını kodlayan Ģifre
Her namaz zamanı yazar da kalem
Zaman namazsız kalmaz hiçbir dem
Yaz, bu iki sözcük “kalb-i muntazam”
Namaz “zaman intizamı” vesselâm !
(Prof. Dr. Haydar BaĢ: “ġu beĢ / duyularımız fotoğraf makinesi gibi ; namaz da bizim banyo odamız !”
473
Ayrıca , Bkz. Zaman G. 18 Aralık 2000 / sh. 13: Yorum / Mustafa Armağan: “Ġnanç banyosu …
Fethullah Gülen Hocaefendi , ramazanın bir “inanç banyosu” yaptırdığını söyler bize. Bu banyo onbir
ay zarfında kirlenmiĢ olan ruhların kapanmıĢ hücrelerini açar , onlara bir aylığına da olsa ait olduğu
âleme dair bir tad bırakır miras olarak.”)
(Bkz. Ahir zaman Alimleri , Ömer Öngüt / sh. 273-295: “BeĢ vakit namaz ve sair namazlar hk.”)
Birkaç “kalb-i muntazam / maklub” (Bkz. Edebiyat Ansiklopedisi / sh. 193: “Harfleri tersinden okunduğun
da yine aynı çıkan kelime veya cümlelere denir. Mum , dâmâd , bâb vb.”) örnek : “namaz zaman namaz /
para Arap para / tek harf değiĢimiyle, Türk kürt Türk de benzeĢmekte !” // Bkz. aynı sayfa: (“Makaronik :
Ġki veya daha fazla dilin karıĢtırılmasıyla yazılan Ģiire denir. Bizde karĢılığı mülemma‟dır. Avrupa‟da yerli
dille Latince‟nin karıĢtırılmasıyla yazılmıĢ Ģiirler görülür.”)
AġKIN ÇAĞRI
(Bkz. Kur‟an Tarihi ve Kur‟an Hakkında Ansiklopedik Bilgiler / sh. 193 ve 269-270: “… 12 kiĢilik
heyet iĢe baĢladı. Fakat bir senede Fatiha‟yı bile tercüme edemeden 1937’de tercüme heyeti feshedildi
ve bu hayırlı iĢ böylece yarıda kaldı. Hâlbuki Türkiye Büyük Millet Meclisi bu iĢe Mısır‟dan daha önce
karar vermiĢti.”)
1.
Kur‟an ki “Nazm-ı Celîl”
Ne nazım ne de nesir !
Bil‟akis “Ģiir değil”
Kâhin-seci‟(*) hiç değil !
………………………..
Değilse “nedir ?” önce ,
Öz nazm-ı Rabbin vahyince
Söz nabz-ı kalbin zevki-nce
Özgün nefes “ses” meâl-ce ,
Bil-de: (“Rabbe-ke fe-kebbir !”)
2.
Ġktibas‟ım (87 / 1-5) vahyin dili
Arapça olsa da belli :
Ancak Allah‟a Ģâyeste !
Kur‟an-ca aklım mihver ki ,
Nükte-i “BeS: yeter !” idrâk ,
BaĢlıbaĢına mûcize !
3.
ĠĢte “âyet” meselâ:
Derken (“Ğusâ-en ehvâ(*)”
MorarmıĢ bir atık*)‟ken ,
Hem (96 / 2 : “… min-alâk”/ atmık*)‟ken ,
“Sellerle sürüklenen”
“Ot-bitki” / “sevgi-ilgi”
Anlamca benzeĢirken ,
BaĢka misâller gibi …
“Ğusâ” diye petrol‟den ,
Açıkça haber veren
(“el-A‟lâ”) üslûp Rab‟ca !
4.
474
Türkçesi pek farklıca
Gayet tatlı aslında ,
Diyor ki beyan-ı Kur‟an kim ?
Âyet dilli Tengri Teâlâ:
(Bismillâhirrahmânirrahîm*
(1. “Sebbih ism-e Rabbi-ke‟l-A‟lâ *
(2. “Ellezî haleka fe-sevvâ *
(3. “Ve-llezî kaddera fe-hedâ *
(4. “Ve-llezî ahrace‟l-mer‟â *
(5. “Fe ceale-hü ğusâen ehvâ *
……………………………..
(“Tesbih et, Ulu Rabbinin adını !”
“Yaratıp düzene koyan”
“Planlayıp yol gösteren”
“Çıkarıp da yeĢil otu topraktan”
“Karamsı sel kusuğuna çeviren !”)
5.
Kim “Rabb-il’âlemîn” sorsam :
Sesleniyor – En Yüce‟den ,
AĢkın çağrısıyla Kur‟an !
Nazm-ı sibâkınca anlam
Hatm-i siyâkınca bağlam
Salt Hak sultasınca ferman :
(6. “Se-nügriü‟ke fe lâ-tensâ *
……………....................
(“Seni , biz okutacağız da
Artık unutmayacaksın !”)
(“Koruyacağız unutmaktan !”)
6.
MahĢer‟e sırat* dünyadan
Kur’an-ca yollar sonuçta :
Cennet ya cehennem hitam
Ve “ondokuz”-âyet tamam !
BĠLMECE
1.
(“el-Hamd”) desem
Hakk‟a özgü !
Kul-dil ebkem
(“li-llah”) övgü !
2.
Övebilsem
Aczim zeban !
Görebilsem
Hâlim yaman !
3.
Tam övemem
Dilim noksan !
Övünemem
Haddim mîzan !
475
4.
Öldüm erdim
Bak gör Ģu an !
Gönlüm verdim
AĢk meĢk kıvam !
5.
Kafa gözü
Göremez tam !
Kur‟an sözü
Sönmez irfan !
6.
Özüm sözüm
Ömrüm kader !
Övgüm sevgim
Gönlüm mihver !
7.
Gecenin ortasında ağlayan çocuk sesi
IĢığı karanlıkta arayan ruh hamlesi !
Ne kadar çok yazsam da dilimde ilk hecesi
Bu bitmeyen sorunun cevapsız bilmecesi !
8.
Gece-gündüz zor ölüm son nefeste tek hece
Dilimdeki kördüğüm pek çözümsüz zihnimce !
Zaten hep yazmak gerek yaĢarken ölesiye
Ölümde çözülecek bu ölümsüz bilmece !
9.
Gündüzler oldu gece
Söz ses oldu bir hece !
Zihnimdeki kördüğüm
DüĢler sonsuz bilmece !
10.
Dil “ek hece” harflerle “tekil” anlatmak yetmez ;
Gerçek nice diller-ce “nedir ? ” yaĢamak bitmez !
(Kök “tekil” öz-ek “çoğul” cümle-hurûf fark etmez!)
11.
Dil ek-hece tek harfçe
Tekil anlatmak yetmez !
Gerçek nice “iç dil”-ce ,
Nedir yaĢamak bitmez ?!
ÂKIBET
1.
Zulmetten nur râĢesi içkin-aĢkın mûcize
Tek köĢem mâbed dünya ay-aydınlık gökkubbe !
2.
Cezbe-velûd inzivâ cümle takvâ aĢk-ı Hak
Aklım mâvera sırrı kader encâmı vuslat !
3.
Kâinat ruh tayfında nice güneĢ deryâsı
Hayat sanki “sandalda” gönlümce “ateĢ dansı !”
476
4.
Var-oluĢ‟un anlamı çılgınca yaĢamak mı ;
Yoksa ibret gözüyle künhünü aramak mı ?
5.
Çepeçevre ufuklar renk masmavi aldanıĢ
Gözlerdeki karanlık tek aydınlık arayıĢ !
6.
Gökkubbeli zindanda tek köĢem mâbed dünya
Ten toprağa sığınır ölümsüz ruh Allah‟a !
7.
Ölüm-de ki “ayrılık” sonsuzluğa “kavuĢmak”
Sen kendi hâline bak , iĢi Allah‟a bırak !
8.
Sahibi var her Ģeyin , bilmez misin be ĢaĢkın ;
Dünya dönüyor diye nereye kaçacaksın ?
9.
Herkes ölecek mâdem gereksiz panikleme ;
Su yakar ateĢ boğar (*) gerçek bu iĢ tersi-ne ?!
10.
Rüzgâr bulut fırtına deryâlarda “med-cezir (*)”
Hazır bir mezar varsa hiç korkmadan sen de gir !
11.
Aklım hayret nihayet var mı – yok mu (?) ferâset ;
Yolcu aynı her yön tek bu aĢk yolu kerâmet !
12.
ĠĢte han nice kervan
Yolcu-ya hancı derman !
Ararsan aĢk-ı Hak‟tan
Bulursun çöl-de harman !
13.
Gerçek iĢte yalan yok
Dünyada hiç kalan yok !
Bu gerçeği satsanız ,
Yalan diye alan yok !
14.
Doğum dölyatağından gelen cenîn sancısı ,
Ölüm zaman hıĢmından ürpermenin acısı !
15.
Geldik mâdem dönmek var ,
Doğmak gibi ölmek var !
Gel-geç “dünya , imtihan”
Âkıbeti görmek var !
16.
Rabbim , baĢıma buyruk kalamadım ömrümce ;
Tek dünya sorumluluk tam halâsım ölünce !
TARZ-I VASĠYET
Dil söylemez yazıversin kalemim !
1.
477
Can nîm-nefes* öldüm iĢte dirildim ,
Benlik gerçek Ģimdi ilginç bedenim !
Hiç bilinmez bilinçsiz de değilim ,
Muhtâcım hep belli sezinç tek Rabbim !
2.
Ömrüm Ģu dem nice harap canevim ,
Yazayım tez Ģu tarz-ı vasiyetim !
Ölüversem iĢte toprak lâ-Ģey‟im ,
Dil söylemez zavallı vaziyetim !
3.
ĠĢte gerçek tek kalem vaziyetim ,
Dil söylemez her nefes acz-i hâlim !
Dinle içten “iç dil” hem vasiyetim ,
Bilsin herkes son kitap vahy-i Rabbim !
HAYAT ĠKSĠRĠ
1.
Ġzbe ıĢıksız aydınlık gözde yoksa tutku ;
Zirve karanlık ıĢık gönülde çoksa korku !
2.
Önce-ki sonraki-ne (?) önce kendi-ne öcü ;
Sonra-ki önceki-ne (?) ve kendi-ne gömücü !
3.
(“Ve helümme cerrâ”
Sen gel de kıyasla !)
Ki , “Mecelle” der-yâ :
(“Yok vârid-i nass‟da
mesağ ictihad‟a !”)
4.
Kör taassub ne zorba , bak-gör taklid‟de kalma ;
Taklidci yoz-yobaz hâ , asla “mukallid” olma !
Kur‟an “ummân” ne deryâ , hem “Mecelle” de der-yâ :
(Yok “kesin nass”-da varsa , yol-söz kalmaz zor zann‟a !)
5.
Bil , bilimsel “terim”-ler, yok falso‟suz zor ulûm ;
Istılahsızsa lisan , boĢ kafadan konuĢur !
Pek çok echel “deyim”-ler, bol argo-söz / kof-lâf form ;
Yol-yordamsız zannından (“Küll-ü câhilin cesûr !”)
6.
Ġctihad dile kolay, yok ki otorite‟si ;
Çok kof boĢ lâf tartıĢma* “zann-ı ağleb” bilgisi !
HoĢ “Ģeriat” tam yormaz , zorlamaz mükellef-i ;
Sor , Sünnet*düstûrunca kim var zaman bilgesi ?!
7.
Hak kelâm meĢk-i din‟le, “hukuk : metodoloji” ;
ĠĢte “furûk-u dâlle” eĢirrâ âvâzesi !
Mezheb-i “Ġmam Âzam” meleke-i ledünnî ;
Üstad‟ca ilk nümûne -“ender ruh” hiç yok dengi !
8.
Din nitekim “slogan değil” tam Ģuur iĢi ;
478
Tek konu öz-bilim‟ce çağdaĢ söz-“metod” belli !
Metodik araĢtırsan “didaktik” Kur‟an ilmi ;
Diyalektik söz iĢte, hem “üçyüz küsûr (*)” hepsi !
9.
Önce “ilim” dilince sor da “bilim” fennince ;
Öğren nice “düĢünce” zor değiĢim bilinçte !
Ġçten sezinleyince “anlamak” kolay Din‟ce ;
Gerçek söz-dil özünce yol ne biçim mûcize !
10.
Yorulursan da haydi günlük yolunca oğul ,
“Boğulursan da bari büyük sularda boğul !”
Yoğrulursan da hayli güçlük yolunda yoğrul ,
“Ne kadar bulansa da bir gün sular durulur !”
Asla kulluktan sapma , Allah hep bu “Ģok”-Ģuur ,
ġaĢma , Kitap‟sız kalma “dûr-mâ bû‟d-i baîd”-tûl !
Mâ-kabl-i‟nce mâ-bâ‟d-im “tûl-i tavîl” lâfzım çok ,
MahĢer nice ef‟âl-im “sûr-i Ġsrâfil” boyut !
Anlık gör de aldanma gözüm baĢka bir yol yok ,
Dünya sırr-ı âhiret , iĢte tek yol ki sonsuz !
Oku , tam meâl-i ruh huzur-u Ģuurla duy ;
Yaz , mır-mır okur herkes zor ses Ģu son nefes sus !
Ġlk kucak gibi toprak kalbim yorgun son soluk ;
Göz-kulak açılacak kabrim yorumsuz son-uç !
Ġlle uçmak-lar‟a yol semâvattan sorulur ;
Ayaklar hak yoldaysa gönül duyar , duyrulur !
11.
Ġnsanlar yol sürüsü
Pis sokak gürültüsü !
Kaç (!) mezar dolduracak
Cins ahmaklar ölüsü !
12.
Gönlümün üzüntüsü
Yutağın Ģükürsüzü !
Kaç öğün doyuracak
Toprağın ürünsüz mü ?!
13.
Öğün türün kaç türlü
Boğaz türkün öğün mü ?
Ülkü’n sorgulanacak
Ruhsuz sözün öğünç mü ?!
14.
ġu altmıĢ küsûr yıl-da kader örgüme medâr
Ne dar , Rabbim nasılsa kafamı dondurmuĢlar !
Tam baĢtan sona dünya kadar üst-üste mezar
Beden-kefen nasıl da dünyamı doldurmuĢlar !
15.
(“Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi ?”)
Dünya hâli “gel-geç” belli ,
Önün sonun düĢünmeli !
… Oportünist nesiller ,
… Ruhsuz Türk‟çe geviĢler !
… Geldi iĢte o gün*-ler ,
… Ülkü’süz söz övünç-ler !
***********************
479
16.
DüĢündükçe kuĢkudan çıldıracağım diye
Uyudum ve uyandım yine aynı bilmece !
Öz hikmetine hayran kalbim her an hayrette
Aklım ruhum vicdanım mahzûn gönlüm hasrette !
17.
Duydum da duygulandım emr-i âyet iç dil‟ce ;
Aklımla coĢkulandım öz-ne “yakîn” içimde !
Yûnus‟ca keĢfetsem de gönlüm aĢk-ı hasrette ;
Hikmeti-ne (?) hayrânım söz özü-ne (?) hayret-de !
18.
ġaĢırdım gizemi-ne ,
… (“Gittiler neyse … Duâ
Vallahi “sözüm senet !”
… et ki , ucuz kurtuldun ;
Hayrânım hikmeti-ne ,
… Bâzı da‟vâlar olur ,
Nasıl hükm‟edersen et !
… kıĢ gecesinden uzun !”)
19.
Ölmek “hayat iksiri” bir yudum “bengisu” az ;
KıĢ ne uzun sürüyor , ne kısa üç mevsim yaz !
(Bkz. Mevzuat-ül‟ulûm “Ġlimler Ansiklopedisi” , TaĢköprülüzâde Ahmed Efendi / SadeleĢtiren:
Mümin Çevik , Üçdal NeĢriyat – Ġst. 1975 “Ġki cilt” // ve ayrıca , KeĢfüzzünûn , Katip Çelebi (Hacı
Kalfa / Halife)‟ye göre: Kur‟an (ve dolaysıyle , Hadis) kaynaklı bilimler , içeriğindeki kitabiyat
“bibliyografik” taramalarından çıkartılan konulara ve sayısal sonuçlara nazaran “üçyüz”-den fazla!)
Not: Türk-Ġslâm Ülküsü‟nün özünde “Türklük” ruhunu yoğuran Ģu bütün Safahat (Bence: Divan-ı
Akif*)‟in en öz / özet mesajı: (Bkz. Star G. 04 Ocak 2002 / Öztürk , “Âkif‟i yeniden keĢfetmeliyiz!”)
………………………………………..
(“Evet, hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle ;
Kenar-ı Dicle‟de bir kurt aĢırsa bir koyunu ,
Gelir de adl-i Ġlâhî sorar Ömer‟den onu !”)
… vurgusunda “büyük sorumluluk / vicdan” yoksa , bu mu
Artık ruhsuz Türk-lük boĢ övünç !
…“ülkümüz” diye sormaktan baĢka söz kalmaz. Zaten …
Ġçten duyarak okumayan anlamaz !
……………………………………………………………..*
…………………………….
(“Dinledin , gördün a oğlum , ne bozuk terbiyemiz ;
Ne yapıp yapmalı , insanlığı öğretmeliyiz !”)
……………………………………….
(“Hele bîçâre ġeriat‟le nasıl oynanıyor ;
Müslümanlık bu mu yâhû ? diye insan yanıyor !”)
…………………………………………...
(“Bunların hepsi emîn ol ki , cehâlettendir.
Bana sor memleketin hâlini ben söyliyeyim: …” )
Merhum M. Âkif fikriyâtına âĢinayız elhamdülillah !
(Bkz. SadeleĢtirilmiĢ Elmalılı Tefsiri , cilt 1 / sh. 209: “… Bilmezler ki , dar görüĢlüler ,
yalnız Ģimdiki hâle bağlananlar ve onun önünü-arkasını görmeyenlerdir. Bilmezler ki , …”)
RAHMET DAMLACIKLARI
Elbette Ģu dünya tam muntazam düzenlenmiĢ ,
“Gökten ne yağmıĢ da yer onu kabul etmemiĢ !”
1.
480
Servet sermaye hesabı değil bu ,
Gökten yağan yağmur damlacıkları !
(“Küll-e hayyin min-el‟mâi*) can suyu ,
Kompütür‟e sığmaz sayıcıkları !
2.
Hangi hesap makinesi doldurdu ,
Hadsiz basamakta rakamcıkları ?!
Sanki ihtiyaç fazlası bolluk mu ,
Kim hem tam tartmakta gramcıkları ?!
3.
Sevkeder rüzgârla rahmet bulut-su ,
Rabbim tam koymakta aracıkları !
Hükmeder gör anla hikmet dolu-su ,
Miskal ağırlıkta daracıkları !
4.
Hacm-en denk arası mikro-makro‟su ,
Toz zerre atomik kimyacıkları !
Derken ne anlamlı hiç yok falso‟su ,
Bol iĢte çok tipik sanatcıkları !
5.
Ġç-dıĢ mevecat-ı fıtrat kanunu ,
Muhteviyatınca aslıcıkları !
Tek Hakk‟ın merâmı “levh-ı mahfûz”-su ,
Kudret uyarınca var mı zıdları ?!
6.
Hayatın zor yanı hayâlin ufku ,
Musikî makamda “hüzzam”-cık var mı ?
Mematın sonrası var haĢrin sûru ,
Son belli o anda zaman-cık dar mı ?!
7.
Bereket dil mübarek kalem sustu ,
Kim anlatsın yazamadıklarımı ?!
ĠĢte tek tek damlacıklar konuĢtu ,
Varsın yağsın yazsın mısra‟-cıkları !
8.
Dün yağmur bugün kar yağdı-da durdu ,
Ay güneĢ doğdu yuttu bulutları !
Nur rahmet damlacıkları konuĢtu ,
Yağsın da boĢaltsın kutucukları !
9.
Hem herkesin aklı hayâl kutusu ,
ġiir ruhunda anahtarcık lâf mı ?
Hem tek kalbin nabzı ruhsal duygu-su ,
Ġç dil Ģuurunca can anlık yazgı !
ETĠK KARAR !
(19. 11. 2001)*
1.
Son “Bakanlar Kurulu”
“Nihaî karar” yolu !
(-Bkz. / sh. 681‟den devam: Halbuki Ģerefli bir geçmiĢe, köklü
bir medeniyete, engin bir kültüre ve bunlara bağlı olarak da geniĢ
bir his dünyasına sahip Türk insanı-nın seviyeli bir edebî hayata
sahip olmaması dikkat çekici-dir. / ĠĢte bir taraftan kültür değerleri
mizden yıllar yılı mahrum kalıĢımız, diğer taraftan dilimize ve sana
tımıza Ģer kuvvetlerin hücumu ve bunların Millî Eğitim‟i hedef seç
meleri , basın-yayın ve tiyatro gibi , toplum üzerinde etkili kuruluĢ
larca açıktan ve Ģuurlu destekleniĢi , edebiyat ve Ģiirimizde yaratıcı
lık gücünü yok etmiĢtir. Böylece bir edebiyat devri yerine, Ģer kuv
vetlerin baĢlattığı bir edepsizlik devri (*) baĢlamıĢtır. Taklit birinci
planda görülürken , ahlâkı yok etmek için konusu Ģehvet ve kin olan
eserler kaleme alınmıĢ veya tercüme edilmiĢtir. Milli kültür ve her
türlü tarihî mirasımızı yok etmek için de Marksist ideolojik eserler
vitrinleri doldurmuĢtur. / Yılların ihmal , gaflet ve cezasız kalan
ihâneti , komünistleri ümitli ve cesaretli kılmıĢtır. Bunun sonucu
olarak yıllardan beri devam eden komünist tahribat, 1977-1980 yıl
ları arasında okullarda komünizm‟in açıktan öğretilmesiyle kendini
göstermiĢtir. Bu yıllarda komünist Nazım Hikmet (-Bkz. / sh. 728:
www.yasamakca.net / …*), her devirde olduğundan daha fazla iti
bar görmüĢ, (-Ģu son yıllar yine mevcut iktidarın bakıĢı aynı / HK*)
vatan Ģairi (!) ilan edilmiĢ, “yapıtları” okul kütüphanelerinin baĢ
köĢelerine konulmuĢtur. Sicilli komünistlerin gizli okutulan kitap
ları açıktan okutulmuĢ, bölücü ve yıkıcı olmasından baĢka hiç bir
özelliği olmayan kitaplar, öğrencilere kaynak eser diye tanıtılmıĢtır.
Okullarımızda edebiyat, “Burjuva edebiyatı ve Proleterya edebiyatı”
diye tasnif edilmiĢtir. Hiç bir edebiyat tarihinde rastlanmayan bu
tasnif, imtihan kağıtlarına geçmiĢ ve doğru cevap kabul edilmiĢtir.
Mesele bununla da bitmeyip, Yılmaz Güney‟i halktan yana edebiyat
çılar arasında yazanlarla , Ģahsiyeti dünyaca tartıĢmasız kabul edilen
Mevlâna hazretlerini sömürüden yana edebiyatçılar arasında yazan
lara rastlanmaktadır. Bu edebî cahillik ve manevî sefalet, sürdürülen
eğitimin temelini oluĢturmuĢtur. Bu dönemde yönetmelikler gereği
iki yıllık Eğitim Enstitüleri‟nin müfredat programlarında Edebiyat
dersi olmayıp, “Türkçe ve Öğretimi” dersi , Edebiyat‟a (kezâ) keyfi
olarak dönüĢtürülmüĢtür. Böylece tarihimizin çeĢitli dönemlerindeki
edebi faaliyetleri sözkonusu edilip, daha geniĢ tahribat* imkânları
hazırlanmıĢtır. Bu imkânlardan Marxist metodlar kullanılarak azamî
ölçüde faydalanılmıĢtır. / Kompozisyon derslerinde Marxist devrim
in yapılacağı , Komünizmin getirileceği yazılmıĢtır. Yazılı imtihan
kağıtlarında millî , kültürel ve estetik değerlerin edebî bir üslup
içinde ortaya konulması ile ilgili hiçbir ize rastlamak mümkün değil
dir. Devletin askerî güçleriyle çatıĢmalarda öldürülen veya idam edi
len komünist militanların methiyeleri yapılmaktadır. Böylece edebi
yat ve kompozisyon sanat olmaktan çıkarılıp; komünizmin probagan
da aleti yapılmıĢtır. Bu korkunç tahribâtın milletimizin kaderinde
meydana getireceği değiĢikliği , çok az öğretmen fark etmiĢ ve yapı
lanlara fikren ve fiilen karĢı çıkmıĢtır. (-ĠĢte bu “ideolojik kavga” ve
sosyo-politik çatıĢmaların “anarĢi” ortamlarında ayrıntılarıyla anlatıl
ması gayet zor yılların ardından bazı anılarımı belirtmek istedim ,
www.yasamakca.net mündericatta müphem değinmelerimle. / HK.)
481
Zor “etik teĢhis” koydu :
“Sosyal çözülme” vurgu !
2.
“Sosyal vurgun” doğrusu ;
Nihayet “sonuç” bu mu ?
“Pazar” durgun ! Ne oldu ;
“Piyasa” müflis son mu ?
3.
“Sen-ben” ya ! Kim sorumlu ;
Suçlu‟yu bulun ! Zor mu ?
“Toplum” yorgun ! Gül soldu ;
Hiç kimse-de “suç” yok mu ?
4.
Sosyal ahlâk bozuldu ;
Kültür “rant: çıkar” yol mu ?
Para artık-“pul” oldu ;
“Ekonomik kriz(-b)u !”
5.
“Sosyal patlama” olgu ;
Nedir “milletin zoru ?”
Yok mu tek “Allah kulu”
Artık halletsin bunu ?!
6.
Zor dostum yolun sonu ,
Total kültür sorunu !
Tam buldum zor “çözüm” bu:
Kökten “Kur‟an Okulu !”
7.
Özgün “eğitim ruhu”
“Örgün öğretim” zor mu ?
Okur neslim “yaygın” bu ,
Halk kör değil sordun mu ?!
8.
Referandum “mesaj”-Ģu :
Halk konuĢsun doğrusu !
Sor “demokrasi” zor mu ;
Yeter ,“sağ-sol” oyunu !
9.
Sandık referandum mu ;
Uygun “seçim” oyun mu ?
Medya tek “kamuoyu”
“Kara mizah” hukuku !
10.
ġu “sürü” halk koyun mu ;
“Oy” oyunun oyunu !
Sağ “oy-oyun” Sol‟un mu ;
Yol ruhumun Ģuuru !
11.
Nur “ak oy”-un ruh yolu ;
Ruh “hak yol”-un Ģuuru !
Bundan dolayı faĢist* damgasını yemekten ve ölüme namzet göste
rilmekten kendilerini kurtaramamıĢlardır. Her biri için bir sebep
icat edilip, soruĢturma açılmıĢ, hiç birisi cezasız bırakılmamıĢtır.
Bunun yanı sıra devleti yöneten devrin siyasi ekibi , olanlara seyirci
kalarak , yıkıcı ve bölücü kadroları (*) okullara idareci ve öğretmen
tayin ederek , yıkıcılığa yardımcı olmuĢtur. Millî Eğitim’de 19771980 dönemi , bilgili ve yetenekli kiĢiler yerine siyasî ve ideolojik
propaganda ekiplerinin okullarda hakim kılındığı devredir. Türkiye
sathında Marxist ideolojik kadro‟yu (-kadro‟laĢmayı*) hızla tamam
layabilmek için , ders görmeden mezuniyet (!) esasına dayanan ;
“HızlandırılmıĢ Eğitim” adıyla yeni bir eğitim türü icadedilmiĢtir.
(-Dikkat! Bu hain uygulamanın Millî Eğitim‟deki tahribatına rağmen
Demirel‟in MC hükumetlerine karĢıt tutumuyla Ecevit iktidarı‟nın
baĢarısı addedip bunu alkıĢlayanlara daha sonrası bakımından sorma
lıyız: “-Sonuçta ülkemizin değiĢim ve dönüĢüm süreçlerinden nasıl
dersler çıkarttınız veya hakikaten ders aldınız mı , acaba ?! ” / HK.*)
ġuna inanmalıyız ki , bu eğitim türünün mahsûlü binlerce militan*,
(-devletine, milletine ve mukaddesatına bağlı vatan evlatlarını , bu
durumdan tenzih ederiz.-) yurdumuzun dört köĢesinde çocuklarımızın
beyinlerini yıkamakla meĢguldür. / Marxist eğitimin bir bölümü ve
gereği olarak Din ve Ahlâk dersleri de alabildiğine tahrip (-tahrif *)
edilmiĢtir. Milli Eğitim tarihimizde; Köy Enstitüleri* uygulamasıyla
bile, din ve ahlâkın bu derece tahrip edildiğine ihtimal vermek müm
kün değildir. / TÖB-DER zihniyeti* adı altında Millî Eğitim tarihimize
geçen bu devre, nesillerin hayret ve ibretle hatırlayacağı bir devre
olacaktır. Eldeki belgeler ; bu dönemin korkunçluğunu ortaya koyma
ve sorumluları yalnız kanun önünde değil , tarih önünde yargılamak
için fazlasıyla yeterlidir. / Ruh ve maddeden meydana gelen insanoğlu
nun , insanlık cemiyetine daha kalıcı fikir ve eserler bırakabilmesi
için , madde ve mânâ dengesini kurması gerekir. Ġnsanlığın ve medeni
yetin dayandığı Ģeref ve yükselme duygusundan , din milliyet ve insan
lık idealinden nasibini alamayan insanlarla ilim , sanat, hakikat ve aile
kudsiyetini tanımayan insanlar, maddenin esîri olmaktan ve kabiliyet
lerini Ģer kuvvetlerin lehine kullanmaktan kendilerini kurtaramazlar.
Böylece toplumda çözülmeler, ahlâkta çöküntüler baĢlar. Bu durum
fertleriyle birlikte toplumun çökmesi anlamını taĢır. Böyle bir toplumda
denge, manâ aleyhine bozulmuĢ olur. (komünist propagandanın önemli
hedeflerinden biri de madde-mana dengesi‟ni mana aleyhine bozmak
tır. Karl Marx , bunun için “Din halkın afyonudur.” demiĢtir.) Tarihte
kültür ve medeniyetlerin çökmesi ; cemiyetlerin çökmesi ve dağılması
neticesi vuku‟ bulur. ĠĢte böyle bir çözülme ve dağılmada yeniden mad
de ve mana dengesini sağlamak görevini baĢta peygamberler olmak
üzere veliler, din adamları , sağlam ve köklü fikir adamları üstlenir. /
BaĢından sonuna kadar tarihi , insanoğlunun kurduğu kültür ve mede
niyetlerin batıĢı ve çıkıĢı ile hayır-Ģer mücadelesi-nin doldurduğunu
görürüz. Cemiyetlerin hayatındaki sefalet ve refahın kaynağı , onlara
verilen kültür, manevî kıymet ve yüksek ideallerde toplanır. Millî hars
ından , inanç ve kültüründen kopmuĢ olan milletlerin hayatına , sefalet
ve esaretin hakim olması kaçınılmaz bir sonuçtur. Günümüz aydınları
arasında materyalist ve komünist fikirlerin rağbet kazanması , din düĢ
482
Ancak “Kur‟an Okulu”
Kitap* tek kanun ruhu !
12.
Dünya rüya zor soru ;
YaĢamakça cevap bu !
Öz kaynak “cansoluğu”
Nur-u Kur‟an yorumu !
13.
Doğaç poetika: “- Hû !”
Nazm-ı nabzın Ģuuru !
Muhtaç can “halk gürûhu”
Hepsi Allah‟ın kulu !
14.
Slogan‟sız “söz” hep bu ;
Tam “mârifet” sorunu !
Tek “çözüm” öz yorumu ;
Ġslâm “muhabbet” yolu !
manlığının ilericiliğin esası sayılması , onların fikir ve hayatında var
olan manevî sefalet-in sonucudur. / Türkler ve Ġslamiyet, tarih boyunca
birbiriyle çok iyi kaynaĢmıĢtır. Asırlar boyu , yalnız ve yalnız dinleri
için savaĢıp, Ġslamın Ģerefini yükselten Türkler, buna karĢılık dinleri
sayesinde; “Ģehitlik” ve “gazilik” gibi iki ulvî unvana sahip olmuĢ ve
“cihan hakimiyeti ideallerini” (-Bkz. Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi
Tarihi , Prof. Dr. Osman Turan*) gerçekleĢtirmiĢlerdir. Ġslam Dini ,Türk
lerin devlet , millet ve mülk * anlayıĢlarındaki kutsallığa daha geniĢ bir
ufuk açmıĢtır. / Tarih boyunca , toplum ve ahlâk yapısının Ģekillenmesin
de, vatan duygusunun kutsallaĢmasında , kültür ve medeniyetlerin doğma
sında , hukukun geliĢmesi ve fikirlerin olgunlaĢmasında DĠN‟in “temel”
vazifesi gördüğüne Ģahit oluyoruz. Bunun için dinsiz bir millet olmadığı
gibi , kültür ve medeniyet de yoktur. Tarih içinde, Din* gerçeğini , komü
nist ve materyalistler müstesna , hiçbir kimse inkâr etmemiĢ ve düĢman
olmamıĢtır. / Günümüz Türkiyesinde, din aleyhtarı uygulama ve din düĢ
manlığı , materyalist ve Marxist görüĢ sahipleri tarafından sürdürülmekte
dir. Bu düĢmanlığın devamını ve kökleĢmesini sağlamak için , yıllar yılı
Atatürk Ġlkeleri , kasıtlı olarak yanlıĢ yorumlanmıĢtır. (-Devamı: sh. 64*)
“YÂ-SÎN”
1.
Diyor Kur‟an okuyan müminlere :
(“Din nasihat”) tam “sûre: (36*41.)” öğüt versin !
Yol arayan ruh Ģu can düĢünsen-e ;
Tek “kalb-i Kur‟an” Yâ -“nice(83.) âyet”- Sîn !
2.
Sûret-hayâl bakma öyle yüzüme ;
Gerçek “meâl lâfza uygun” bilirsin !
Sözüm misâl akla gelse “öz”-cümle:
(“Rahman-Rahîm Allah adıyla …”) dersin !
3.
Ders-i ibret tarz-ı hikmet öz cümle ;
O‟na hitaben net(“Tâ-Hâ”) ve (“Yâ-Sîn !”)
Remzen “Gül yüzlü” güzel söz gönlümce ;
Ey insan ruh hikmet tam düĢünmezsin !
4.
Dünya “sırat” doğruca Ahiret‟e ;
(“Ġnnâ lillâh…”) Ģuur ruh âkıbetin !
Rabbim , rahm‟et ! Muhammed ümmeti‟ne;
Ġçten can evrensel beden kim-“Yâ-Sîn !”
5.
Ve “hikmet dolu Kur‟an hakkı için ,
Sen Ģüphesiz peygamberlerdensin”-de;
Müstakim-“Doğru yol üzerindesin.”
Hem hiç Ģeksiz âyetler de vurgular !
6.
Herkesin eline “Meâl” verilsin ,
Hakka hürmet diye okur kendince;
Tek kitab-ı irĢâd tam inzar için ,
ĠĢte iç dil de hep böyle sorgular !
483
( 36 / 70. “… in-hüve illâ zikrun ve Kur‟ân-ün mübîn” // “Li-yünzira men-kâne hayyen
ve yehıkka-l‟kavlü ale-l‟kâfirîn”(*) O‟na vahy-edilen , bir öğütten ve apaçık bir Kur’an-dan
baĢka Ģey değildir. // 70. Diri olanı uyarsın ve inkârcılar üzerine söz hak olsun diye indirilmiĢtir.)
AK-ÇA GÖK-ÇE
1.
Bak kaç kez yineledim “sözün değeri” nice,
Gökçe-yazın ne diller döktüm ebyaz Ģiir‟ce;
Ayetler vurgularken nasıl hissetmez vicdan ,
Ġlle de belirtmek mi , misal göstermek niye ?
2.
E-iĢte herkes kim müdrik değilse,
Daha nice emsâl hikmet dilince ;
Daha hep bahâne nükte-i irfan ,
Ġç dil sorgularken kendince sohbet
Diyerek değinmek güzel söz dinle !
( “Meclislerde Peygamber‟deki akıl gibi bir akıl ara !
Zira , Peygamber‟den miras kalan ancak o akıl‟dır iĢte;
O öyle akıl ki , gaybları önden de görür arkadan da !”
-Mesnevî’nin Özü / sh. 880 )
3.
Geceyi serinleten ılgıt-ılgıt bahar yeli
Gündüzleri terleten buram-buram yaz güneĢi !
Gün sabahleyin erken göz-göz ağaran tanyeri
Gönlümde seherleĢen ilkyaz beyaz Gül‟ün eĢi !
………………………………………………..
Ilgıt-ılgıt bahar yeli geceyi serinleten
Buram-buram yaz güneĢi gündüzleri terleten !
Göz-göz ağaran tanyeri gün sabahleyin erken
Ġlkyaz beyaz Gül‟ün eĢi gönlümde seherleĢen !
………………………………………………
Ilgıt-ılgıt bahar yeli / Buram-buram yaz güneĢi
Geceyi serinleten / Gündüzleri terleten !
Göz-göz ağaran tanyeri / Ġlkyaz beyaz Gül‟ün eĢi
Gün sabahleyin erken / Gönlüm-ce seherleĢen !
4.
IĢık gölgesi gökler gökmavisi mürekkeb
AĢk bölgesi gönüller sütbeyazı mücerred !
Allah elçisi rehber “Adı Güzel Muhammed(*)”
Ahlâk ölçüsü akça yaĢamak gökçe sevmek !
5.
Tek yudum yağmur damlası değil ki süzme zehir
DıĢ etki ayrı olsa da aynı duygu iç tepki !
Korktuğum gurur hastası vampir yürekte Ģiir
Değilse yaĢamakça hep akça-gökçe ne ki ?!
…………………………………………….
DıĢ etki ayrı olsa da aynı duygu iç tepki ,
Tek yudum yağmur damlası değil ki süzme zehir !
Değilse yaĢamakça hep akça-gökçe ne ki ,
484
Korktuğum gurur hastası vampir yürek mi Ģiir ?!
ÖZ-CE BĠLGĠ
(“Sevgili‟yi öyle bir arayayım ki ,
Aramaya gerek kalmayıncaya dek !
Fakat insan bu sefer’den sonra der ki:
Gönülden bilseydim bu beraberliği ,
O‟nu uç-uç hiç ararmıydım ; ne gerek !”
-Mesnevî’nin Özü / sh. 914)
(“Ne ilmüm var ne tâatüm ne gücüm var ne tâkatum
Meğer senün inâyetün ide yüzüm ak Çalab‟um !”)
1.
Ne ki insan fıtratı canlı Kur‟an aynası
Merak ayna-ya karĢı yankı bulan aynısı !
Ne aklına yabancı ne gönlüne kapalı
Ah benlik vah zavallı sensin Hakk‟ın kapısı !
2.
Hikmet-i Hüda bereket baĢ-akça dolacak
Cennet yolu cehennem dolu müslümanca bak !
GözyaĢı gönül çağlayanı varsa yaĢamak
Kan birkaç damlacık su cansoluğunda sıcak !
…………………………………………
Sıcak ne varsa soğuk kuru can nefesinde
Hakk‟a tevekkül yoksa ne fayda kimden kime !
3.
Tam kırk yıldır yazgımın çilesiyle yoruldum
Nazm-ı nabz-ı aĢkımın nefesiyle yoğruldum !
Kaç yüz-cilt kitapların özetiyle okudum
Meğer ruh-u aklımın nüktesiyle zor buldum !
4.
Hakikat Hak nokta‟nın nüktesiyle buluĢtum
Gözüm taĢra verâ‟nın merâkıyle savruldum !
Kâinat mevecat‟ın her Ģe‟niyle kavuĢtum
Gönlüm Ģu seyâhat‟in neĢvesiyle duruldum !
5.
Ermeyince Ģiir çözülmez sırr-ı takdîr‟in ;
Sormayınca söz neden hikmet-i “ilm-el‟yakîn” –Bildim !
Görmeyince göz niçin ibret-i “ayn-el‟yakîn” –Gördüm !
Ölmeyince öz nasıl halvet-i “Hakk-el‟yakîn” –Öldüm !
Ölmek öz-ce bilgi yaĢamakça sezgi ne ki ?!
(Bkz. Külliyat-ı “Hakikat(*)” Gerçek MürĢid Hazret-i Allah‟tır / sh. 109-129)
KÜL YIĞINI
(14 / 18: “dalâl-i baîd”)
Ah ne çâre yaĢamak
Serâpâ âteĢ-i aĢk !
485
1.
Cehennem yollarını
Sanki cennet sanmıĢlar !
Ömürler “kül yığını”
Demekki hep yanmıĢlar !
2.
Yakmazsa âteĢ-i aĢk
“Baîd dalâl” yaĢamak !
Takmazsa kalleĢ ahmak
Ne nevmîd hâl duymamak !
3.
Hesap-kitap ortada
AnlaĢılmaz kolayca !
MahĢer-mizan sonra da
Can sızlanmaz kurtulsa !
……………………….
AnlaĢılmaz son safha
Can sızlanmaz yol varsa !
4.
Ġnsan nevmîd ĢaĢkınsa
Anlamsız inançsızsa ,
AĢksız heyecansızsa
Yansın yıkılsın dünya !
5.
Anlamadan okuyan
Çâresiz aymaz salak !
AĢksız can soluklayan
AteĢsiz yanmaz ocak !
6.
Yanmadan olmuyor ki ,
Bu ateĢ sönmüyor ki !
Ölüm sessizliğine …
Gidenler dönmüyor ki !
7.
Sor , neden niçin nasıl ;
Zor “neden” sebep açık !
Bilmeden geldin(*) asıl ;
Ölmeden olmaz , kaçık !
8.
Tadacak öz nefsinde her ferd ;
Ölüm var-ya âgâh olun !
(“Küll-ü nefsin zâikat-ül‟mevt*
Sümme ileynâ türceûn !”)
9.
(“Ölümü tadıcıdır her bir nefis ;
Sonra bize döndürüleceksiniz !”)
Gördün mü , niçin nasıl nedir nefes;
Son mahĢere götürüleceksiniz !
10.
Monütör çalıĢmazsa ,
486
Kafa gözü görmüyor !
Oku , gör , açık anla ,
Kur‟an sözü örtmüyor !
11.
Hak yol tek mahĢere dek ,
Hesap-kitap ortada !
Öz söz hep kader demek ,
Vahyen hitap “Kitap”-ya !
12.
Yakîn nice bak uzak
Öz gerçek Rabbim mutlak !
Tek çâre tam inanmak
Gönlüm tek O‟na müĢtak !
LÂLE’YLE GÜL !
1.
ġu Ramazan seherinde
Ruh sefer irtihâlinde
Hissiyat irticâlinde
Ġçten hevesince yazdı
Hem vakt-i nâz-ı niyazdı !
Okundu sabah ezanı
Hemen ilk namaz zamanı !
Derken mülhem sünûhatım
Tek kaynak tam yoğunlaĢtım
ġu an ki mesmûum Kur‟an
Okuyan mı , kim okutan ?
Aklın “algı*aktı” candan
Can algılar “ruh-ül‟Beyan”
ġuurdan sezdim okursam
Ruh muhtevam duygum Ģu an !
Vicdandan süzdüm yazarsam
Öz karîham Ģuur-vicdan !
2.
Müdrik kulun eyle Rabbim ,
Hiç sınır yok kudretine !
IĢık gönlüm , gölge aczim ;
Sonsuz nedir , düĢünsen-e !
Öz süt hem bal sözüm misâl
(Bu kuĢ dili‟dir neyleyim ?!)
(Bu sözüm ârifler anlar ,
Câhiller iĢidüp tanlar !
Hacı Bayram kendi banlar ,
Ol Ģehrün minaresinde !)
Ve (Yûnus imdi avınur ,
Hem (Dostı gördü sevinür !
Ve (Erenler mahfilinde ,
Hem (IĢka cünbiĢ eyledi !
ĠĢte erenler dilince ,
Birkaç sözcük tam Ģiirce
487
Özüm sözüm can nitekim
(Öğütlemez ötmeyince !)
3.
Lâkin Ģiir-i insiyak
Verdin böyle bir iĢtiyak !
AĢk sarsak kelâmsız meâl
Sevgim meâl-i Müteâl !
Emr-i âyet oku ve yaz ,
Öz mârifet , söz niyaz !
ĠĢte (“Ve rattil-il‟Kur‟an…”
Tek (“el-Kur‟ân-e tertîlâ !”)
Rabbim , aczime bağıĢla ;
Tek gâyem , edeb-i irfan !
4.
Itr-i levnî bûy-i revnak
Remz-i “renk-âhenk” kâinat !
Öz (“Lâ-ilâhe illâ-llah”
Hem (“Muhammed Rasûlüllah !”)
Allah “lâle – gül” Muhammed ,
Tek sembol renk güzel âhenk !
Lâle‟de sâde hat “Allah(*)”
Gül‟de “Muhammed(*)” okunur !
Haydi gönlünce yaz da bak ,
Gör iĢte bu tam “hüsn-ü hat”
Tek kalem ruh-u kelâm nur !
Ġçten her nefes sünûhat ,
ġiir-i aĢk gerçek sanat !
Gönlüm “iç dil”-ce “mû‟cem”
Gündüzce aydınlık gecem !
Gördüm ki âlem muhteĢem ,
GüneĢ ay yıldızlar hecem !
Nice renk nazm-ı hurûfat
Gül âhenk nabz-ı zuhûrat !
Ol derk-i “el‟ân” Ģuûnat ,
Gül vech-i elvan Ģuhûdat !
Lâle emr-i (“kün fe-yekûn”)
Gül remz-i (“levlâke levlâk…”)
Lâle hatt-ı (Gûl hüve-llah…”)
Gül hadd-i (“Ve lem-yekün leh…”)
Lâle yazdı (“Ehad – Samed”)
Gül lafz-ı (“ene beĢerun …”
“Mislüküm yûhâ ileyye”)
Ve okuttu emr-i (“Ġkra‟!”)
Tarz-ı (“Gûl !”) de “söyle” diye !
Ġlk (“Bi‟sm-i rabbi-ke‟llezî …”)
Hem de (“haleka-l‟insâne …”)
Lâle “halâk” ve Gül “alâk”(*)
Ol (“lem-yelid ve lem-yûled”)
Gül de-sen (“Gûl !”) okur ancak ,
O “örnek kul” Resûl-ü Hak ;
488
Tek lâle (“küfüv-en ehad !”)
5.
(Bile yazdım adın ile …)
Tek “Gül(*)”-meâl (Lâ ilâhe …”)
Lâle misâl O (“… Ġllâ-llah !”)
O hem (“Ve Rabbüke-l‟Ekram”)
(“Ekram-üllezî alleme …”)
O dem (“alleme bi-l‟kalem !”)
Lâle (“Alleme-l‟insâne …”)
Ve Gül okur (“… mâ lem-ya‟lem !”)
Gül(*) Muhammed Resûlüllah (*)
Nice beyân-ı meânî :
“Lâ-leyle : hiç yok gecesi !”
Cümle meâni-i Beyan ,
Nitekim Allah ve insan !
AH-VAH !
(13*15-17. ve 14*18.)
1.
Müfsid derse, aĢk hoyrat süfehânın hâleti ;
Ah , ifsâdıyla bile ıslah iddiâ eder !
Mülhid bilse, taĢ-tokat (“… ke ramâdin”) âyeti ;
Vah , ilhâdıyla yine îmânından bahseder !
2.
Nuru nardan ayırtmak hod ilhaddan sakınmak ,
Ġbtilâdan imtinâ , Hakk‟a ilticâ ister !
Sûreta insan iken bozuk mîzaçlı ahmak ,
Mülhidce hezeyanla dünyadan hayvan gider !
(Bkz. Kur‟ân-ı Kerîm Açıklamalı Meâli , T.Diyanet V. Yayınları / “Heyet” Sh. 243: Ġbrahim sûresi- 14*18.
âyet : “Rablerini inkâr edenlerin durumu (Ģudur): …” / Dipnot-1 Açıklama: Allah Teâlâ kâfirlerin amellerini ,
fırtınalı bir günde rüzgârın Ģiddetle savurduğu bir kül‟e benzetmektedir ki onların ameli ne kadar iyi ve çok
olursa olsun , sonuç itibariyle âhirette fayda vermeyecektir. Çünkü Allah Teâlâ , insanları , önce kendisine ve
gönderdiği peygamberlerin tümüne iman ile mükellef tutmakta olup sevap ve mükâfatı bundan sonra vereceğini
bildirmektedir. Dolayısıyla iman’ı olmayanlar , yaptıkları iyi iĢlerin karĢılığını dünyada iken alırlar , ama
ahiret’te onlara verilecek hiçbir Ģey yoktur.*) Nitekim , Bkz. “2* 200-202.” ve benzeri … ilgili âyetler!
EN YAKIN AN-LAR !
(“… illâ en-yeĢâ Allah…”)
1.
Nice hafif kafalar
Havada uçuĢuyor !
Nice ağır baĢlar var ,
Ortada dolaĢıyor !
2.
Dangalak kafa sallar ,
Aklınca konuĢuyor !
Ruha en yakın an-lar ,
Zaman sonsuzlaĢıyor !
489
Anlatsın anlayanlar ,
Ruhum içten duyuyor !
3.
Nur-u Ģuur “ruh” ancak
Arayacak soracak !
Akl-ı “vicdan” bulacak
Gönlüme mülhem idrâk !
4.
ĠĢtiyak-ı insiyak ,
ĠĢte Rabbim tek kaynak !
ġiirimsi sünûhat ,
Derûnî ledünniyat !
5.
Ġlk can son nefes hayat ,
Sonsuz zat “illâ…”-Allah !
Hak adına hakikat ,
Kur‟an-ca oku , anlat !
6.
Tam bencileyin hem-halk ,
Kader kadar yaĢamak !
Kör düĢünce “düĢ” sanmak ,
Kafa-dar “görüĢ” ahmak !
7.
Korku “farkına varmak”
Tefelsüf -“yolda olmak”
Hezeyan “yorumsamak”
Kof lâflara aldanmak !
8.
Hafakan lügat-perdaz
Zuûmunca konuĢmak !
(“Ġnsanlar uykuda –hâl*
Ölünce uyanacak !”)
9.
Kur‟an-sız irĢad muhâl ,
Söz-sohbet edebiyat !
Tarz-ı kadîm oku-yaz ,
Zaman en net nasihat !
10.
Ġrtical Ģiir-i aĢk ,
Ġhtimal meĢk-ediyor !
Ne güzel “yolda olmak”
Rabbim derk-ettiriyor !
11.
Hem “iç dil”-ce uyanmak ,
Gönlüme zevk veriyor !
Can emr-i (“Kün!”) hem-dem bak ,
Yolum mahĢere dek zor !
12.
Daha kaç kez doğacak ,
ġu batan güneĢe sor !
490
Ruh Hakk‟a kavuĢacak ,
Kur‟an tam açıklıyor !
13.
Nitekim haĢr-olacak ,
Beden can solukluyor !
En yakın kim en uzak ,
Arayan yol buluyor !
14.
Tuzak görünen kucak ,
Kader açık koruyor !
Rabbim , en yakın an bak ,
Can nasıl da korkuyor !
15.
Aman neler sayıklar ,
Hezeyan üretiyor !
Yoksa doğrudan anlar ,
Anlık gaflet yetiyor !
16.
Dolaysız anlatımlar
Edeb-üslûp bozuyor !
Serâzat saçmalıklar
Dil-lisan kirletiyor !
17.
Söz misâl “çıplak kral”
Utanç çok gizleniyor !
Ham hayâl dazlak elfâz ,
Arsız geviĢleniyor !
18.
Haylaz nesnas bu minval ,
Cehlinden hoĢlanıyor !
Dangalak kafa sallar ,
Ruhsatsız kullanıyor !
19.
Ruh hayat-ı iĢtiyak ,
Ġnsiyak karıĢıyor !
Daha açık konuĢsak ,
Kafalar sarsılıyor !
20.
Kafayı bozacak “Ģok”
Kalbi uyandıracak !
Kitap kavli iĢte yol ,
Belli “saat”-duracak !
21.
Herkes içten duyacak ,
Zaten Ģuur ruh tam yol !
Demek “saat”-duracak ,
Kıyamet(*) yaklaĢıyor !
22.
Okuyan anlayacak ,
Kur‟an düĢündürüyor !
491
(“Ġkterabet-is‟sâat…”)
(“Ve … ke-lemhın …”) ne diyor ?
…………………………………
Sibakınca hem siyak ,
Âyetler belirtiyor !
Rabbim‟den vahy-i Kitap ,
Akla hitap ediyor !
(Bkz. Kur‟an: 54 / 1-55 Kamer “ay” sûresi )
TEVBE-Ġ NASÛH
(12 / 53 ve 22 / 16-18)
(Her nefeste eyledik yüzbin günâh ,
Bir günâha etmedik hiçbir gün “âh!”)
1.
Tevbe-i nasûh(*) ettik yemin-billâh ,
Ah-vah‟la fâĢ‟etmedik “hafizenallah!”
2.
(“Eûzü billâhi min-eĢ‟Ģeytân-ir‟racîm*
Bismillâhirrahmânirrahıym*
El‟hamdü lillâhi Rabb-il‟âlemîn*
………………………………..
Ve-l‟âkıbetü li-l‟müttekıyn*
Ve-s‟salâtü ve-s‟selâmü alâ-Rasûlinâ Muhammedin
Ve alâ-âlihî ve sahbihî ecmeıyn*)
3.
Ey Yüce Rabbim ,
Li-hikmetin (“hasîmün mübîn”) iken ,
Nice âyât-ül‟beyyinât karĢısında
Böylesi kör nankör hem de pis küstah
Ġsyankâr seyyiâtına rağmen ,
Gaflet cenâbetliğinden arınmak isteyen ;
Ölüp dirilen her nefes zavallı nefsimi ,
Ġns ve cin Ģeytanların Ģerrinden
Ġnâyetinle koruyup pâk ve masûn tut !
……………………………………..
4.
HoĢ-huzur sevincini taddır da Ģükr‟ün ;
Alâ-küll-i hâl* Ģu gaflet nefesimi ,
Ahbes küfr‟ün her gûnâ desâisinden
Hadd-i tehammül keyfiyetler ölçüsünde
Keffâret-i zünûb ise ihtilâc-ı intibah ,
Kalbî hissiyâtıma hidâyetinle
Aklî meleke karîhama inâyetinle
Ah , hemen imdat eyle !
HaĢyetinle uzaklaĢtır da ancak ,
Ruhumu vuslatına yakınlaĢtır Rabbim yâ-Allah !
5.
492
(“Sübhâne Rabbi-ke Rabb-il‟izzeti ammâ-yesıfûn*
Ve selâmün ale-l‟mürselîn*
-ve selâmetün alâ-cemî-il‟mü‟minînVe-l‟hamdü li-llâhi Rabb-il‟âlemîn*
Tekabbel min-nâ bi-hurmet-il‟fâtiha !”)
HAYATIN SIRRI
(21* 104. “… ke-tayyi-s‟sicilli li-l‟kütübi”)
1.
MürĢîd hangi evliyâ kendine mürîd ancak ,
Akla uzak mârifet güneĢi‟ne yakın aĢk !
(Yirde gökde bu ıĢk ile ıĢk‟dan gelür her söz dile ,
Bîçâre Yûnus ne bile ne kara okıdı ne ak !)
2.
Okumak göz nuruyla sessiz akmak bilinc-e ,
Yazmak gökçe boĢluk “giz” hecesiz aĢk sevince !
Kitap-söz yaĢamakça Ģeksiz yazmak “iç dil”-ce ,
YaĢamak-ölmek ikiz içiçe gündüz-gece !
………………………………………..
Okumak göz nuruyla sessiz akmak gönlümce
Yazmak gökçe boĢlukta hecesiz aĢk sevince !
Gökçe söylem üslûpta “giz” aramak ömrümce
Öz kitap “yaĢamakça” bir hece bin bilmece !
…………………………………………….
Hak kitap tek Kur‟an-ca ilk hece ak düĢünce
Okumak göz ucuyla yoğunlaĢmak gönlünce !
Bak , hitab-ı vicdanla içten duymak ömrünce
YaĢamak son solukta “likaullah(*)” ölünce !
…………………………………………
Okumak göz zevkiyle sessiz bakmak gönlün(c)e ,
Yazmak da yaĢamakça sonsuz zaman içinde !
Aramak “bilinç” iĢte “yolda olmak” düĢünce ,
ĠstirĢad “din” Kur‟an-ca tarz-ı beyan dilinde !
…………………………………………..
Bulanık mantık nedir , bir de gökyüzü-ne bak ;
(“Saat”) kehânet değil , tek Kur‟an-ca hakikat !
(“Kıyamet”) Türkçesi bil , ille gör gönlünce “hak”
Hayat ticaret misil , tek kazanç tam sâfi “rant !”
3.
Zaman ruhun tüneli , herĢey kadere bağlı ;
Hayatın serüveni , saat gibi ayarlı !
Ruh ikliminde “rîh(yel)” mi , nedir canımın sırrı ;
Çekiversen ipini , yıkılacak dünyası ?!
…………………………………….
Son “milenyum” hengâmı tam Kur‟an-ca mûcizat !
…………………………………….
YaĢamakça yol oysa kıl kadar ince çizgi ,
Ölüm her adımında kaderin sırrı belli !
Hep aynı duygularda birazcık farklı sezgi ,
493
Gel-git tadınca anla ,hem tatlı-acı(*)ne ki !
(47 / 18. Kıyametin ansızın tepelerine inmesinden baĢka neyi bekliyorlar ? Onun belirtileri “eĢrâtü-hâ”
zaten gelmiĢtir. O onlara gelip çatınca , ibret almaları neye yarar ?
19. Allah‟tan baĢka tanrı olmadığını kuĢkusuzca bil. Hem … “ve-llâhü ya‟lemü mütegallebe-küm ve
mesvâ-küm” / Allah … bilir !)
(79 / 42. O saatten soruyorlar sana , “… eyyâne mürsâ-hâ : gelip demir atması ne zaman ?” diye.
43. Nerede sende, “Fî-me ente min zikrâ-hâ : onu hatırlatacak Ģey !”
44. Ona iliĢkin bilgi‟nin sonu “ilâ-Rabbike müntehâ-hâ : Rabbine varır.”
45. Sen sâdece, “Ġnne-mâ ente münzir-u men yahĢâ-hâ : ondan korkanları uyaran / korku metoduyla
uyarıcı-sın.”
46. Onu gördükleri gün onlar , sanki “ke-enne hüm yevme yeravne-hâ …” bir akĢam veya kuĢluk
vaktinden baĢka kalmamıĢa dönecekler ! “lem-yelbesû illâ aĢiyyeten ev duhâ-hâ !”)
BAġ-BEDEN TAM “SIR KÜPÜ”
Nice “iç dil” giz arar , ruh mahĢer -beden mirsat*
Örnek “kalbim” sır saklar , Rabbim açar o “saat !”
1.
Ya Allah ! Neden “ah-vah” hoyrat baĢ sefih beden
(“Lâ-ilâhe illâ-llah”) hayret “lâ” derken “illâ !”
Ġlk kelâm-ı (“Bismillâh…”) el-Kitâb* vecîz vahyen ,
Öz söz: (“el‟hamd-ü lillâh”) sabret “yok” kim “var”-anla !
2.
BaĢtan kalb-“iykan” can var , ruh Hak‟tan nur hakikat
Nabz-ı mevzûn tik-tak‟lar , sinyal “ıĢık” kâinat !
HoĢ nazm-ı ilhâm arar , Ģuûnat tevâfukat
Sor , zor değil cevap-lar Rabbim açık yol sanat !
3.
ġu an Hakk‟ın sırrıyım tam yansıtıyor beden
Sanki kaçıyor sandım yol yön ufuklar benden !
Yakıncacık duyarım gözyaĢım kadar içten
Ġç dil ilham kaynağım Ģiir damlar bilinçten !
……………………………………………
Ancak Hakk‟ın sırrıyım tam yansıtıyor beden
Hüceyrâtım can sırrım “Allah sanatı” zaten !
Ġdrâk sırrı Ģu baĢım söz algılıyor zihnen
Hem-dem sırr-ı fıtratım Kur‟an mesajı vahyen !
4.
ĠĢte “sır küpü” beden , Âdem‟in toprağından
“Evvel zaman içinde” yok yasaklanmıĢ destan !
Velhâsıl özü sözden hasatlaya dek harman ,
“Kalbur saman içinde” var-ya saklanmıĢ dosttan !
………………………………………………….
Evvel zaman içinde yok yasaklanmıĢ destan
Âdem‟in türâbından iĢte “sır küpü” beden !
Kalbur saman içinde var-ya saklanmıĢ Ģu can ,
Hasatlaya dek harman içte gönlümü örten !
( 3.Bölüm: sh. 317-494 )
494

Benzer belgeler