BĠLĠġĠM TEKNOLOJĠLERĠNĠN GELĠġĠMĠ VE

Transkript

BĠLĠġĠM TEKNOLOJĠLERĠNĠN GELĠġĠMĠ VE
BĠLĠġĠM TEKNOLOJĠLERĠNĠN GELĠġĠMĠ
VE GAZETECĠLĠĞĠN DEĞĠġEN YÜZÜ
ArĢ. Gör. Tolga KARA
([email protected])
GiriĢ
Bilişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişmeler hem teknolojinin kullanım alanlarının
genişlemesine ve çeşitlenmesine hem de makro-mikro bazda ekonomik anlamda önemli
değişimlere neden olmaktadır. Bu yeni ekonomik ve teknolojik ortam, kimi düşünürler
tarafından “Bilgi Ekonomisi”, “Bilgi Çağı”, “Yeni Ekonomi”, “Dijital Ekonomi” gibi
kavramlarla ifade edilse de, temelleri bilgiye ve iletişime dayalı bu yeni ekonomik düzenin
bazı temel karakteristik özelliklerinden de bahsetmek mümkündür.
Bu temel kriterlerin en başında piyasaların küreselleşmesi gelmektedir. Küreselleşen
piyasalarla birlikte, kısalan pazara girme ve ürün/hizmet hayat dönüşüm süreleri, artan bilişim
ve bilgi yoğun faaliyetler, sürekli hızlanan teknolojik faaliyetler ve beraberinde sanayi kolları
arasındaki farkların belirsizleşmesi; “yeni” diye adlandırdığımız ortamın hazırlayıcı faktörleri
haline gelmiştir.
BiliĢim, BiliĢim Toplumu ve BiliĢim Teknolojileri Üzerine…
Bilişim teknolojilerinden önce “bilişim nedir” sorusunu cevaplamak daha doğru
olacaktır. Bilişim insanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde
kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin, özellikle elektronik makineler aracılığıyla,
düzenli
ve
akılcı
biçimde
işlenmesi
bilimi
diye
tanımlayabiliriz
(http://www.dergi.tbd.org.tr/yazarlar/11022002/aydin_koksal.htm) Bilişim bilgi olgusunu,
bilgi saklama, erişim sistemleri, bilginin işlenmesi, aktarılması ve kullanılması yöntemlerini,
toplum ve insanlık yararı gözeterek inceleyen uygulamalı bir bilim dalıdır. Disiplinler arası
özellik taşıyan bir öğretim ve hizmet kesimi olan bilişim bilgisayar da içeride olmak üzere,
bilişim ve bilgi erişim sistemlerinde kullanılan türlü araçların tasarlanması, geliştirilmesi ve
üretilmesiyle ilgili konuları da kapsar. Bundan başka her türlü endüstri üretiminin otomatik
olarak düzenlenmesine ilişkin teknikleri kapsayan, otomasyon alanına giren birçok konu da,
geniş anlamda, bilişimin kapsamı içerisinde yer alır.
Bilişim Toplumu ise, bütün kamusal ve özel örgütlerin, kuruluşların ve kurumların,
giderek bütün bireylerin, yaşamlarını sürdürürken ve görevlerini yaparken karşılaştıkları karar
aşamalarında, bilişim sistemlerinin hizmetlerinden yararlanabildikleri ortama verilen addır.
Bilişim Toplumunun üyeleri, gereksinme duydukları her türlü bilgiye bilişim dizgeleri, bilgi
erişim sistemleri ve bilgi tabanlı uzman sistemler aracılığıyla erişebilmekte; bunu, iletişim
ağlarından yararlanarak kendi kişisel ortamlarında olduğu gibi, içinde yaşadıkları toplumun
yakın çevresini oluşturan yerel ortamlarda, ulusal, uluslararası, bölgesel ortamlarda ve
dünyanın tümünü kapsayan küresel ortamda da gerçekleştirebilmektedir. “Endüstri-ötesi
Toplum Düzeni” olarak da adlandırılabilecek bu yeni yaşam modeli, tüm gücünü, üretimde
her
türlü
“otomasyon”
olanaklarını,
süreç
denetim
tekniklerini
yaygın
biçimde
kullanmasından ve hayatın her alanında uygulamasından almaktadır. İnsanoğlunun uygarlık
geçmişinde gerçekleştirdiği “tarım toplumu” ve “yapım ya da endüstri toplumu”
aşamalarından sonra, 20. yy‟ın sonlarında ve 21. yy‟ın başlarında eriştiği yeni bir kültür
örüntüsü ya da uygarlık aşamasıdır (Köksal, 2000:10). Bu yüzden, bilgi toplumu değil, bilişim
toplumu dememiz gerekmektedir. Bilgi toplumu, genel anlamda “knowledge society”
deyişinde olabileceği gibi devingen olmayan bilgiyi çağrıştırmaktadır. Bilişim sistemleriyle,
kullanıcıların kararlarını yönlendirmede gereksinme duydukları bilgiyi (information), onlara
bilişim sistemlerinin güncel devingenliği, birlikteliği içinde ve genel yaşamın olağan
koşullarında, etkileşimli biçimde sağlayabilmemiz söz konusu olmaktadır.
Yönetim bilişim sistemleri, üretim bilişim sistemleri, ofis otomasyonu, internet, intranet,
web siteleri, elektronik yayıncılık, elektronik habercilik/gazetecilik, bilgisayar destekli eğitim,
elektronik posta, ev bankacılığı, elektronik ticaret, vb. olanakları kullanarak bütünüyle yeni
bir teknolojik ortamda (yeni bir ekin ya da kültür örüntüsü içinde) yaşayacağımız bu yeni
toplum biçimine bilişim toplumu dememiz gerekmektedir.
Sanayi toplumunun ortaya çıkmasında en önemli etken; buhar makinesi, elektrik, içten
yanmalı motor gibi enerji teknolojilerinin bulunmasıdır. Bilişim teknolojilerinin ortaya çıkıp
hızla gelişmesi de benzer bir etkiyi, yeni oluşan toplumda oluşturmuştur. İletişim ve
bilgisayar teknolojileri daha yetenekli işgücüne gereksinim doğurduğundan ve ulusal
verimliliği artırma ve rekabetçi üstünlük elde etme yolunda daha yüksek değerlere sahip
ürünler ortaya koyma yeteneğine sahip olduklarından, iktisadi gelişme açısından en fazla
önem verilmesi gereken alan bilişim teknolojileri olarak görülmektedir. Nitekim, ekonomi ve
strateji uzmanı M.Porter günümüzde bir işletmenin yönetilmesinde en temel faktör olarak
bilişim teknolojisine işaret etmektedir. Zaten, bilgi toplumu kavramı da, yeni teknolojilerin
neden
olduğu
iktisadi
ve
sosyal
değişimler
anlamına
gelmektedir
(http://www.su.edu.tr/yazilar/tekin_mahmut/bilgitoplumu.htm).
Bilgi Teknolojilerinin Ekonomisi
Bilişim teknolojileri kavram olarak, verilerin alınması, saklanması, iletilmesi, belirli bir
işlem süreci sonucunda üretilmesi, üretilen bilgilerin sunulması ve bu gibi işlemlerin etkili ve
verimli biçimde yapılmasına olanak tanıyan teknolojileri ifade eden bir terimdir (Uzay,
2001:16). Bu noktada, bilgi teknolojilerinin ekonomik anlamda birtakım özelliklerinden
bahsetmemiz gerekmektedir.
Bilişim teknolojisindeki gelişmelerle birlikte, sanayi ekonomisi yerini bilgi ekonomisine
bırakırken, ekonominin üçlü saç ayağı olarak nitelendirdiğimiz üretim, tüketim, dağıtım
ilişkileri ve ekonomik yapının tümü, bilgi temeli üzerine yeniden yapılanmış ve bilgi
rekabetin temel faktörü durumuna gelmiştir (Sarıhan, 1998:164).
Yeni ekonominin dört temel özelliğinden söz etmek mümkündür. Bunlar;
-
dijitalleşme,
-
araştırma geliştirme faaliyetlerinin artması,
-
küreselleşme ve
-
insan kaynakları profilinde yaşanan radikal değişimler (kurumların insan kaynaklarına
dayalı yeniden yapılanması) şeklinde sıralanabilir.
1980‟lerin ortasından itibaren uluslararası alanda yaşanan gelişmelerin günümüzde
yorumlanması “yeni ekonomi” (new economy) denilen kavramın ortaya çıkmasına neden
olmuştur. Bu kavram kimilerinin savunduğu gibi sanal bir olgu olmaktan çok uzaktır. Son on
yılda dünya ekonomisi ve ABD ekonomisindeki gelişmelere bakıldığında, yeni ekonominin
verimliliği, yeniden yapılanmaya yönelik baskıları, küresel niteliği, yol açtığı krizleri ile
birlikte yeni ekonominin sistemi nasıl kökünden değiştirip sarstığı ortaya çıkmaktadır
(Kubicek; Dutton, 1997:158). Eski sektörler önemini, karlılığını, istihdam gücünü, üretim
kapasitesini yavaş yavaş yitirirken, yeni sektörler çığ misali büyüyerek ekonomik büyümenin
lokomotifi konumuna gelmektedir. Teknolojik gelişmeyle vücut bulan, büyük ölçüde
dijitalleşmeye ve internete bağlı olan yeni ekonomi tıpkı dominant bir gen misali eski
ekonomiyi,
yani
eski
organizmayı
kuşatıp
yavaş
yavaş
yok
etmektedir
(http://foreigntrade.gov.tr/ead/ekonomi/yeni ekonomi.htm ).
Bu anlamda hızlı bir değişim kavramı ile kuşatılan yeni iş dünyası sistemi ile
karşılaşmaktayız. Bazen değişimin ve yeni fırsatların farkına varmamız çok uzun sürer. Ancak
bilgiye sahipsek ve sahip olduğumuz bilgiden yeterince yararlanabiliyorsak, değişime hazır
olabiliriz ve hatta onu kendimiz için bir fırsata çevirebiliriz. Organizasyonların bilgi
sermayesi, yüksek değerli ürünlerin meydana getirilebilmesi için elde edilmiş bir stoktur. Bu
stok, ancak organizasyonel öğrenme ile akışkan hale gelebilir; çünkü akış, stoklanan bilginin
organizasyon tarafından özümsenmesi ve benimsenmesini sağlar. Ancak, sözü edilen bilgi
stoğundan etkin biçimde yararlanabilmek için, güven ortamının hakim olduğu yapısal
yeterliliklerini tamamlamış sağlam bir kurum kültürüne ihtiyaç vardır. (www.baltasbaltas.com/kaynakdergiyazi.asp)
Günümüzde bilgi, ürettiğimiz, yaptığımız, sattığımız ve satın aldığımız şeylerin asıl
bileşeni durumuna gelmiştir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, bilgi ekonomisinde, bilgiyi
yönetmek ve entellektüel sermayeyi bulup geliştirmek, saklamak ve paylaşmak, bireylerin,
işletmelerin ve ülkelerin en önemli ekonomik işlevi haline gelmiştir (Steward, 1997:13).
Bilgi teknolojileri, teknolojilerin hızlı ilerlemesi ve teknolojik yeteneklerin artmasıyla
maliyetleri düşürücü bir etki yaratmaktadır. Teknolojik hız ve maliyetler arasındaki bu ters
ilişki, genel olarak üç kural vasıtasıyla ifade edilmektedir (Türksel, 1996:274).
Bunlardan ilki „Moore Kuralı‟dır. Moore‟a göre; bir mikroçipin fiyatı artmadan, hızı her
18 ayda bir ikiye katlanmaktadır. „Gilder Kuralı‟na göre; birim fiyat değişmeden, iletişim
sistemlerinin toplam bant genişliği her 12 ayda bir üçe katlanmaktadır. Bir diğer kural olan
„Metcalfe Kuralı‟na göre ise; bir iletişim ağının değeri, ağdaki düğüm (node) sayısının karesi
ile orantılıdır. Daha açık bir ifadeyle, bir ağa bağlı olmanın değeri üssel olarak artarken,
kullanıcı başı değeri üssel olarak artarken, kullanıcı başına fiyatı sabit kalmakta, hatta
azalmaktadır.
Bilişim teknolojileri, bu 3 temel kural çerçevesinde bakıldığında; soyut ve kamusal bir
hizmet sunan ancak sonucunda fiziki bir ürünün de ortaya çıkmasına yardımcı olan basın
işletmeleri açısından, belirgin etkiler ve faydalar sağlamaktadır. Bu etki ve faydaların belki de
en önemlisi, küresel anlamda zaman ve mekan farklılıklarının ortadan kalkmasıdır. Bu etki ve
fayda sayesinde, basın işletmeleri habere daha kolay ulaşabilmekte ve aktarabilmekte, müşteri
konumundaki okuyucular ise daha kolay ve ucuz erişim imkanına kavuşabilmektedir. Bu
açıdan bilişim teknolojilerindeki gelişmelerin basın sektörü üzerinde katılımı arttırmak ve
maliyetleri düşürerek ucuzlatmak gibi etkileri olduğu savunulabilir. Dolayısıyla bilişim
teknolojilerinin, sektörün yapısal değişimini hızlandırdığı ve değişimin temel dinamiği haline
geldiği belirgin bir gerçektir. Bu değişime ayak uydurabilen basın işletmeleri büyük avantajlar
elde ederken, değişimin dışında kalanlar avantajlarını kaybedeceklerdir.
Bilgi ekonomisinde işletmeler, sürekli devam eden bir verimlilik arttırma, çevresel talebe
tepki verebilme ile örgütsel değişimi gerçekleştirme uğraşısı içinde olacaklardır (Akın,
1999:67). Bilgi ekonomisini diğer ekonomik sistemlerden ve sanayi ekonomisinden ayıran
temel fark, bilginin ekonomik üretim faktörleri içinde, birincil önceliğe sahip olması ile bilgi
teknolojileri yardımıyla, bilginin üretimindeki ve kullanımındaki artıştır (Öğüt, 2001:48).
Bilgi teknolojilerinin 1990‟lı yılların ortalarında internet ve web temelli uygulamaların
da yardımıyla, günümüz işletmelerinde yaygın kullanılmaya başlanması, örgütler arası ve
örgüt içi ilişki ve süreçler üzerinde köklü etkiler meydana getirmiş, bu durum işletmeleri
değişen şartlara uyum sağlamaya zorlamıştır (Akın, 2000:21).
Bu değişim süreci, aynı zamanda dijitalleşme süreci olarak da değerlendirilmektedir.
Çünkü bu dönem, bilginin aktarılmasında ve üretilmesinde, dijital teknolojilerin etkinlik
kazandığı bir dönemi ifade etmektedir. Aslında dijitalleşme, verilerin sanal bir ortamda
saklanmasını, aktarılmasını ve alınabilmesini ifade eden bir süreçtir. Böylece bilgisayarların
arasında kurulan ağlar yolu ile dünyanın bir ucundan diğerine her türlü bilgi
aktarılabilmektedir (Ekin, 1998:67).
Dünyada ve Türkiye’de BiliĢim Teknolojilerinin Kullanımı
Uydu teknolojisindeki atılımlar, öte yandan fiberoptik kablo teknolojisinin ilerlemesi,
iletişim alanında altı çizilmesi gereken önemli gelişmelerdir. Bu gelişmelere paralel olarak
internetin, toplumsal hayatın çeşitlenmesine de doğrudan katkı sağladığından bahsetmek
mümkündür.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişim temel dayanağını, 60‟lı yıllarda,
Amerika‟da tüm askeri birimleri güvenilir bir sistemle birbirine bağlamak, üniversiteler,
araştırma kurumları gibi organizasyonlar arasında bilgi alışverişini güvenli, hızlı ve ucuz bir
ağla birleştirmek amacıyla kurulan ARPANET (Advanced Research Projects Agency)‟ten
almaktadır (Uysal Tunç, 1996:7). Zaman içinde ARPANET‟in gösterdiği başarı ve
ihtiyaçların artması sonucu, Arpanet ikiye bölünmüş ve ortaya IP (Internet Protocol) terimi
çıkmıştır. İkiye ayrılan parçalar birbirleri ile bu protokol üzerinden haberleşmeye başlamış ve
bu parçalar sayesinde bilgi alışverişi dev boyutlara ulaşmıştır (Lawrence, Newton, Corbitt,
Parker, 2002:147).
1989‟da Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi‟nde (CERN) World Wide Web (www)‟in
geliştirilmesi, internetin gelişmesinde diğer bir önemli dönüm noktasıdır. Bu gelişme,
interneti multimedia için uygun bir platforma dönüştürmüş, diğer taraftan da ticari kullanıma
hazır hale getirmiştir. 90‟ların başında ticari kullanıma açılan ağın, bir yıl içersinde bir milyon
civarında kullanıcısı oluşmuştur. 1991‟de ilk web görüntüleme yazılımı olan Mosaic
kullanıma girmiştir. Başlangıçta deneysel ve herkesin kullanımına açık olan mosaic, 1994
yılında Netscape adıyla pazarlanmaya başlamıştır. 1995 yılına gelindiğinde artık, internetin
omurgası birbirleri arasında bağlantılara sahip ticari ağlardan oluşmaktadır (Molitar, 2001:3237). Özellikle 90‟lı yıllardan sonra interneti; elektronik posta gibi, iletişim ve bilgi transferi
gibi hizmetlerden yararlanan işletmeler, iş yaşamında etkin bir şekilde kullanmaya
başlamışlardır.
İnternet çok kısa bir sürede dünyanın en büyük bilgi deposu haline gelmiştir.
Günümüzün global piyasasında; planlama ve yönetim sürecini oluşturmada karar veren
kişilere, bilginin daha hızlı akması gerekmektedir. Bazı araştırmacılar, bu tip bir transferin
sadece internet gibi bilgisayar teknolojileri aracılığı ile etkin bir biçimde başarılacağına
inanmaktadırlar.
İnternetin bir pazarlama ve iletişim aracı olarak gelişmesi, bazı yeni uyarlamaların
yapılmasını da beraberinde getirmiştir. Birçok işletmenin dijital imkanlardan yararlanmaya
çalışmasıyla, müşterilerin değişen ihtiyaçlarına karşı daha iyi hizmet vermek için rollerini ve
faaliyetlerini yeniden tanımlamaları gerekmiştir (Wei, Sherrie, Ruys, Van Hoof, Combrink,
2001:235). Bilişim teknolojileri, yönetimin karar verme sürecini kısalttığı gibi gerek stratejik,
gerek taktik ve gerekse operasyonel kararların isabet derecelerini arttırmış, hata ve riskler,
bilgi ve teknoloji sayesinde azalmıştır. Bilişim teknolojilerinin en büyük etkisi yönetim
anlayışı üzerinde olmuştur. Yönetim anlayışına; takım çalışması, kalite ve etkin iletişim gibi
kavramları getirmiştir (Kaya, 2003:33).
Bir başka bakış açısıyla bilişim teknolojileri ve internet işletmelere; haber kaynaklarına
daha kolay ve ucuz ulaşma imkanı, dünyanın dört bir yanındaki muhabirlerin koordinasyonu,
basılı materyallerin görsel kalitesinin arttırılması, global pazar büyüklüğü, yeni bir pazarlama
kanalı olanağı, yeni bir etkileşim (iletişim) biçimi, zaman ve yer faydası sağlamaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojileri; iletişim hızını arttırıp maliyetleri düşürerek, daha hızlı ve
ucuz etkileşim sağlayarak, birçok ürünü ve faaliyeti bölgeselleştirip entegre ağlar sayesinde
dağıtımı kolaylaştırarak küreselleşmeyi mümkün kılmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri
doğrudan ve hızlı iletişim bağları kurarak, ekonomik uzaklıkları azaltmış, iş dünyasının
faaliyetlerinin koordinasyonu için gereken zamandan tasarruf sağlamış, değişim maliyetlerini
düşürmüş ve finans pazarlarını ülkeler ve kıtalar boyutunda 24 saat faal konuma getirmiştir
(www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/tem2000/bilgi.htm).
Günümüzde, dünyada internetten yararlanan kişi sayısını kesin olarak belirlemek
mümkün olmamakla birlikte, bazı hesaplamalar sonucu global bir sayıya ulaşılabilmektedir
(Tablo I; Kaynak: http://www.oracledbaexpert.com/info/internetUsage.html). Yapılan
hesaplamalara göre; 1995 yılında dünya genelinde internet kullananların sayısı 35 Milyon kişi
iken, 2000 yılı itibari ile bu rakam 327 Milyon kişiye ulaşmıştır. Elde edilen veriler ışığında
yapılan geleceğe yönelik projeksiyon çalışmalarına göre ise, günümüzde (2005) bu rakamın
657 Milyon kişiye ulaştığı tahmin edilmektedir.
Tablo I: Dünyada İnternet Kullanımı (Milyon)
1998 yılında ülkelere göre 1000 kişiye düşen bilgisayar sayısı; ABD‟de 477, Kanada‟da
388, İngiltere‟de 309, Fransa‟da 261, Japonya‟da 259, Almanya‟da 256, İtalya‟da 184,
Brezilya‟da 32, Türkiye‟de 19 ve Çin‟de ise 7 adet olarak gerçekleşmiştir. Ekim 2001
itibariyle internet kullanıcısı sayısı dünyada 420 milyon kişi iken, Türkiye‟de 4 milyon
kişidir. İnternete bağlı bilgisayar sayısı dünyada 110 milyon adet, Türkiye‟de ise 110 bindir
(Kaya, 2003:24).
BiliĢim Teknolojilerinin Basın ĠĢletmelerine Etkileri
Basın işletmelerinin, potansiyel müşterileri (okuyucuları) için büyük miktarda bilgi
toplama ve yayma ihtiyacı, bu işletmeleri bilişim teknolojilerini kullanmada ve yaymada en
önemli adaylardan biri haline getirmektedir. Genel olarak basın işletmelerinin ve ötesinde
medyanın kendine has heterojen yapısı, bilişim teknolojilerinin sektörden sektöre hem de
sektör içinde firmadan firmaya değişiklik göstermesine sebep olmaktadır.
Bilginin basın sektörünün can damarı olması nedeniyle, 21.yüzyılın ilk çeyreğini
yaşadığız şu günlerde, teknolojinin kullanımı vazgeçilmez bir hale gelmiştir. Bilgi
teknolojilerinin gelişmesi, özellikle mecralar arası verimli bir işbirliği sağlaması ve gerçek bir
küreselleşme için araçlar sunması dolayısıyla, basın endüstrisi açısından uygulama alanları
ortaya çıkmaktadır. Günlük faaliyetlerin temel olduğu bu tarz işletmelerde, bilginin
yaratılması, toplanması, işlenmesi ve iletilmesinin hayati önem taşımasından dolayı; bilgi
teknolojileri beklenmedik bir biçimde basın işletmelerinin vazgeçilmez unsurlarından biri
haline gelmiştir. Başka bir ifade ile, hem bilgi arzının hem de talebinin yoğun olarak
yaşanması ve hızlı gelişimi, bilgi teknolojilerini endüstrinin zorunlu bir partneri haline
getirmiştir. Bu nedenle bilişim teknolojileri basın endüstrisinin ve basılı ürünlerin
pazarlaması, dağıtımı, promosyonu ve koordinasyonunda artan bir şekilde önemli rol
oynamakta; ayrıca kavramsal olarak gazetecilik mesleğinin de çerçevesinin kalın çizgilerle
yeniden çizilmesine sebep olmaktadır.
Internet, kendine özgü olanaklarından dolayı, sadece mevcut kitle iletişim araçlarından
çıkan enformasyonun yayılmasına olanak veren bir araç olarak kalmamış, aynı zamanda
enformasyonun yeniden üretildiği ve yeni biçimlerde sunulduğu bir ortam haline gelmiştir
(Bordoel, 2004:33).
Bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin, basın endüstrisi üzerindeki etkilerini iki ayrı
bakış açısıyla, iki yönlü olarak ele almak mümkündür. Her iki bakış açısı da bilişim
teknolojilerinden direkt olarak etkilenmekte, ancak doğurduğu sonuçlar bakımından
birbirlerinden ayrılmaktadır.
Elektronik Gazete, Kağıt Gazeteye KarĢı
Bunlardan ilki, bilişim teknolojilerinin, gazetecilik mesleğinin yapılış biçimini derinden
etkilemesi ve mesleğe yeni bir çerçeve çizmesidir. Bu değişim neticesinde ortaya çıkan yeni
kavramın adı “E-Gazeteci”dir. E-Gazeteci kavramının içeriği ve bu kişinin kim olduğu
konusunda çeşitli yorumlar yapılmaktadır.
Bu yorumların bazılarına göre elektronik gazeteci, bilgisayar kullanmayı iyi bilen kişiler
iken bazılarına göre ise, internetteki son gelişmeleri takip ederek okuyucularına ulaştıran
kişilerdir. Oysa bize göre en akılcı yorum, “hayatın haberini yapan, ama bunu yaparken
bilgisayarı kullanan, internet gibi devasa bir bilgi denizinde hangi bilgiyi nerede bulacağını iyi
bilen, aldığı bilgiyi birçok kaynaktan doğrulayarak okuyucusuna ulaştırmaya çalışan,
gazetecilik etiğine sahip kişilerdir” şeklinde olanıdır.
Elektronik gazeteci için internet bir araç olmalıdır; yazacağı, yayınlayacağı, kafasında
kurduğu haberin kaynaklarına ulaşabileceği büyük bir arşive ulaşmasını sağlayabilecek,
oluşturduğu haberin görsel materyallerini dahi en hızlı biçimde yazı işlerine ya da doğrudan
gazetenin sitesine gönderebileceği bir araç.
Bu gelişmelerle birlikte gazetecilik kimliği de değişmeye başlamıştır. Her gazeteci bir
anlamda “elektronikleşmek” zorunda kalmıştır (Phillip, 1993:121).
Sanal yazı işleri ve buna bağlı oluşan bilgisayar destekli muhabirlikle birlikte
gazetecilerin iş tanımlarına bilgisayar kullanmayı bilme ve bazı bilgisayar programlarına
hakim olma becerisi de eklenmiş olmaktadır. Ayrıca gazeteci, internetin çeşitli araçlarını; eposta, web, dosya transferi, haber grupları, mail listeleri, forumlar, ses ve görüntü akışı gibi
detayları bilmeli ve kullanabilmelidir. Bu da sanal yazı işlerinde, geleneksel ofis sistemine
göre daha kalifiye ve en azından İngilizce‟ye hakim elemanların istihdamını zorunlu kılmıştır.
Internet, e-gazeteciler için sadece bilginin dağıtılması yolunda değil, bilginin toplanması
yolunda da çok büyük kolaylıklar getirmektedir. Bu yeni iş tanımının, yani e-gazeteciliğin
gereksinimleri, aslında insanın doğasında hep varolan dünyayı ve onun değişimlerini anlamak
ve keşfetmek duygusuyla paralellikler taşımakta ve bu duyguyu doyurmaya en uygun
mesleklerden biri olmaktadır. Aslında bütün bu teknikler 21.yy için de aynen geçerliliğini
korumaktadır; değişen kavram 21.yy dünya e-gazetecisinin bulabileceği kaynak ve
dokümanların katlanarak çoğalmış olmasıdır. Ancak buradaki sorun bu kadar yoğun veri
arasında gazetecinin ulaştığı bilginin saçma veya dayanağı olmayan bilgi olma olasılığıdır. En
tanınmış haber odaları (newsrooms) bütün muhabirler, editörler ve yapımcılar için tam bir
haber kaynağıdır. Internet günümüzün en geniş ansiklopedisi, kütüphanesi, kitapçısı,
üniversitesi, telefon defteri ve her konuda danışılabilecek bir referans bölgesidir, ve bize bir
bilgisayar kadar yakındır (Singer, 2003:18).
Günümüzde gazete işletmelerindeki yazı işleri çalışanları, artık merkezi bir yazı işleri
bürosunda toplanmak yerine farklı bürolara yayılmış, bazıları da evlerinde çalışmalarını,
araştırmalarını yapmaktadır. Yazı işleri bürosu dışında çalışan birçok gazeteci günümüzde,
genel yayın yönetmeni ve yazı işleri müdürü ile telefon ve bilgisayar aracılığıyla bağlantı
kurmakta
ve
farklı
konularda
çalışan,
araştırma
yapanlar,
birbirlerini
günlerce
göremeyebilmekte, ancak bilgisayarları aracılığıyla sürekli olarak birbirleriyle iletişim halinde
bulunmaktadır. Böylelikle gazetelerdeki fiziksel yazı işleri ortamının yerini internetle birlikte
sanal yazı işleri almıştır.
Internet, geleneksel yazı işleri ofislerinde bu değişimi sağlarken, internetle ortaya çıkan
haber siteleri, haber portalları ise geleneksel yazı işlerinden farklı bir özellik göstermektedir.
Gazeteci kimliğinin değişmesi ile beraber, gazeteler de form değişikliğine uğramış; kağıt
üzerindeki klasik gazeteler hala geçerliliğini korurken yanlarına internet gazeteleri
eklenmiştir.
Bu noktada, konuyla ilgilenenlerin aklına hemen şu soru gelmektedir; “Kağıda basılı
gazete tarih mi oluyor?”. Her ne kadar internet gazeteleri yavaş yavaş bilgisayar
ekranlarındaki yerini alsa da, kağıda basılı gazetelerin bu soru bağlamındaki gelecekleri hala
bir tartışma konusu. Tartışmaların odak noktasında, kağıda basılı gazetelerin rahat okunabilir
olması var. Çoğu kişi, kağıda basılı gazetenin daha rahat okunabilir olduğundan söz etmekte
ve bu rahatlığın belli bir alışkanlığa sebep olduğunu ileri sürülmekte. Ancak günümüzde, bir
bakıma haklılık payı olan bu görüşte teknoloji karşısında geçerliliğini yitirdi. Geçtiğimiz
yıllarda IBM firmasının yarattığı bir ürün olan dijital kağıt bu tartışmaları sonlandırdı. Öyle
ki, bir gün önce okuduğunuz gazeteyi çöpe atmıyor ve bir köşeye bırakıyorsunuz. Ertesi gün
aynı gazete üzerinde bu kez yeni günün haberlerini okuyorsunuz. Haberler kendiliğinden
gazeteniz üzerinde beliriveriyor. Bu bir teknolojik devrim ve tıpkı Steven Spielberg‟in
Azınlık Raporu (Minority Report) filminde olduğu gibi, günümüz dünyasından çok da uzak
değil.
Geleceğin gazeteleriyle ilgili bu ve buna benzer pek çok varsayımdan söz etmek
mümkün ve dahası teknolojik açıdan bakıldığında, bunlar varsayımdan öteye de geçebilir.
Ancak günümüz konjonktüründe, üretim, kullanım ve iletim maliyetleri açısından kimi
sorunlara da sebep olacağı kesin gibi gözüküyor. En azından bu tarz bir teknolojik gazetenin
sabit maliyetleri arttıracağı ve okuyucularına ek külfetler getireceğini tahmin etmek hiç de zor
değil.
Varsayımların ötesinde tartışılması gereken sorun, basılı gazetenin geleceği. Hatta basılı
gazeteden ziyade kağıda basılı gazetenin geleceği. Yüzyıllar boyunca yazının taşıyıcısı kağıt
olarak görülmüştür. Kil tabletlerden „papirüs‟e oradan da kağıda yansıyan yazı ve hatta
kültürün, teknolojinin gelişmesi ile, kendine yeni geçiş alanları bulacağını önceden kestirmek
zor değil. Bir sonraki durağın bilgisayar ekranı olması da şaşırtıcı gelmemeli. Çünkü herkes
tarafından üzerinde uzlaşılan tek nokta, “gazeteyi gazete yapan şeyin, üzerindeki yazıların
basılı olduğu kağıt olmadığı” düşüncesidir. Başka bir ifadeyle, kağıdın taşıyıcılık görevinden
ayrılması gazetenin içeriğinde bir eksiklik yaratmayacaktır. Dolayısıyla, internet gazeteleri
üzerine yapılacak eleştirilerin odak noktası kağıt olmamalıdır.
Buna karşılık, internet gibi sonu olmayan bir alanda, milyonlarca haber arasından seçim
yapıyor olmak, beraberinde birtakım avantaj ve dezavantajları da getirecektir. Öncelikle,
internet gazeteleri okuyucularına pek çok kaynaktan haber alma şansını verecektir. Bu bir
avantajdır. Pek çok kaynak arasından tercih yapma şansının yanında, sadece ilgilendiğimiz
haberlere ulaşabilme imkanı, yani haberler arasında sıralama yapabilme imkanı da,
okuyuculara belli bir avantaj sağlayacaktır. Böylece gazete okuyucusu, internet ortamında,
birçok kaynak arasından tek bir tıklama sayesinde istediği haberlere ulaşabilmekte ve sadece
o haberlere yoğunlaşabilmektedir. Fakat bir başka bakış açısıyla bu ortamın, insanları daha da
ilgisizleştireceğinden ve genel toplum yapısından uzaklaştırabileceğinden de söz etmek
mümkündür. Klasik gazetelerde haberler belli bir önem sırasına göre verilmektedir. Görece
önemli sayılabilecek haberler manşete çekilmekte, diğerleri de sayfalar arasında arkalara
doğru sıralanmaktadır. Böylece okuyucular, ilgilendikleri konular dışındaki olaylar hakkında
da bilgi sahibi olmaktadır. İnternetin seçici ortamı, okuyuculara, ilgilendikleri konular
hakkında detaylı ve derinlemesine bilgi sahibi olma imkanı verirken bir yandan da onları
toplumdaki diğer olaylardan soyutlamakta, insanlar arasındaki ortak noktaları sınırlamaktadır.
Gazete ve Gazeteci Kimliği DeğiĢiyor
İnternet gazeteleri henüz emekleme çağında olsa da, o ya da bu şekilde sıradan insanın
hayatına girmeye başladı. Bu durum değişimin ilk aşamasını oluşturmakta ve bu değişim de
beraberinde bir takım farklılıkları getirmekte. Sanal yazı işleri ile gazetecilikte ortaya çıkan
farklılıkları sıralayacak olursak; (http://www.inet-tr.org.tr/inetconf7/eposter/gurcan-batu.html)
- Haber siteleri muhabir istihdam etmemektedir. Özellikle bireysel olanaklarla yayın
yapan haber sitelerine her internet kullanıcısı haber, duyum gönderebilmekte, böylece haber
gönderen her internet kullanıcısı fahri birer muhabir olmaktadır. Geleneksel medya
kuruluşlarının siteleri dışındaki haber sitelerinde muhabir ve köşe yazısı istihdam edilmemesi,
finansal girdilerde maliyet yönünden önemli bir avantaj sağlamaktadır.
- Haber siteleri, haberleri ajanslardan ve geleneksel medyadan alıp, çoğunlukla aynen
web ortamına aktararak yayım yapmaktadır. Haber siteleri, yayımladıkları haberlerin büyük
çoğunluğunu, abone oldukları haber ajanslarının geçtikleri haberlerden (örneğin Anadolu
Ajansı‟nın internet için hazırladığı özet ve spot haberlerden) alıp aynen aktarmaktadır. Bu
sitelerde yer alan “sıcak haberler/son dakika/flaş haber”de yine bu ajanslardan derlenen
haberlerden verilmektedir.
- Haber sitelerinde foto muhabiri de istihdam edilmemektedir. Siteler, haberlerde
kullanacakları fotoğrafları çeşitli internet kaynaklarından izinli ya da izinsiz olarak alıp
kullanmakta, ya da abone olunan ajanslardan alınan fotoğraflara sayfalarında yer vermektedir.
Buna bağlı olarak haber sitelerinde fotoğraf, film, banyo gibi maliyeti etkileyici giderler de
bulunmamaktadır. Fotoğraf makinelerinin de dijitalleşmesi, medya kuruluşlarında dijital
makine kullanımı yaygınlaştırmış, film ve banyo girdilerde avantajlar sağlamıştır. Bu tür
dijital fotoğraf makineleri, web yayımcılığının da önemli araçları olmaya başlamıştır.
- Haber sitelerinin haber üretim maliyetleri düşüktür. Yukarıda değinildiği gibi, muhabir,
foto muhabiri, köşe yazarı istihdam edilmediği için, içerik oluşturmadaki maliyeti artırıcı
unsurlar ortadan kalkmaktadır. Haber sitelerinin yayın maliyeti; editör ve web tasarımcıların
istihdamı, ajans aboneliği, web yayımlama (hosting) ücretleri, büro giderleri gibi sınırlı sayıda
gider kaleminden oluşmaktadır ki bunlar da, sabit giderlerdir. Diğer deyişle web
yayımcılığında enformasyon yayımı için yapılacak harcama, enformasyonun büyüklüğüne ve
o enformasyona erişen kişi sayısına (tiraja) bağlı olmadan sabit bir maliyet üzerinden
gerçekleşmektedir (Reddick; King, 1997:223).
Haberciler, arşiv ve kütüphanelere gitmeden, masa başındaki bilgisayarlarından
yararlanarak, belirledikleri anahtar sözcükler yardımıyla haberleri ile ilgili çeşitli bilgilere,
medya kuruluşunun dijital arşivinden ya da evrensel düzeydeki çeşitli dijital kütüphanelerden
saniyelerle sınırlı bir sürede erişebilmektedir. Bu, muhabirlerin, arşivlerde katalog ve gazete
karıştırmalarını ve orada saatler geçirmelerini ortadan kaldırmıştır. Ayrıca arşivlerde elle
yapılan taramalara göre dijital arşivlerden erişilen bilgilerde, gözden kaçırma da minimize
edilmiştir. Bu durum hem zamandan tasarruf sağlamış, hem de maliyetleri azaltmıştır.
Haberlere hızlı erişim ve hızlı güncelleme imkanı sunmaktadırlar. Bu da özellikle gün
içinde hızlı gelişen olayları yakından izlemek isteyen internet kullanıcıları için, gazete, radyo
ve televizyona göre daha hızlı olarak haberlerden haberdar olmak olanağı sunmaktadır.
Haber siteleri, okurun tepkisini anlık olarak alabilmektedir. Bu genellikle e-posta ile ya
da sayfalara konulan anket soruları veya forum sayfaları ile olmaktadır. Habercilikteki bu
avantaj, geleneksel medyanın okur ya da izler kitleden yansıma almasına göre çok daha hızlı
ve çok daha yaygın bir biçimde gerçekleştirilmektedir.
İnternet için coğrafi engel sorunu bulunmamaktadır. İnternetin evrensel düzeyde sunduğu
enformasyon akışı, basılı gazetelerin dağıtım sorunlarını, radyo ve televizyon yayınlarının
alınamaması gibi sorunları ortadan kaldırmıştır.
İnternet farklı ilgi grupları oluşmasını, bunların güçlenmesini sağlamıştır. Bu da haber
sitelerinin hedef kitlesini genişletmiştir.
İnternet gazeteleri, klasik haber tanımına uymayan, bugüne kadar gazetelerde ayrıntılı bir
yer bulamamış olan hava tahminleri, yol, deniz durumlarını anlatan raporlar, tren, uçak, metro
tarifeleri
gibi
pek
çok
ayrıntılı
bilgiye
okurun
kolay
erişimini
sağlamaktadır
(www.well.com/user/mmcadams/online.newspaper.html).
Haber sitelerinde bireyselleştirme özelliği sayesinde okura, yalnızca ilgilendiği alandaki
haberleri alabilmesi olanağı sunulmaktadır. Sınırlı sitede uygulanan bu teknik sayesinde okur,
pek çok haber içinde kaybolmadan, yalnızca kendi ilgisine yönelik haberleri doğrudan
okuyabilmektedir ve istediği enformasyonu kendisinin seçmesi olanağı, geleneksel medyaya
göre büyük bir avantajdır (www.onlinejournalism.com/main/technics). Ayrıca okuyucunun,
anahtar kelimeyi yazıp “ara” butonuna basarak, geleneksel gazetede olduğu gibi sayfaları tek
tek dolaşmasına gerek kalmadan, istediği yazıya kolaylıkla ulaşması mümkündür. Bu sayede
okuyucular daha eleştirel, daha yüksek beklentide olan bireyler haline gelmektedir.
Online gazetelerin büyük çoğunluğuna okur ücretsiz olarak ulaşabilmektedir. Oysaki
basılı gazete için okurun bir ücret ödeyerek satın alması gerekliliği bulunmaktadır. Online
haber siteleri içinde özellikle „web‟den de yayın yapan haber ajansları, son zamanlarda azalan
reklam gelirleri nedeniyle yaşadıkları ekonomik krizden dolayı yayımlarını sürdürebilmek
amacıyla sitelerine erişimi abonelik sistemine dönüştürmeye başlamışlardır.
Haber sitelerinde sunulan haberler, basılı gazetelerdeki sütun sınırlılığı, radyo ve
televizyondaki süre kısıtlılığını ortadan kaldırarak yayımlanmakta; „web‟deki haberlerin
bütün detaylarıyla ve sınırsız satır ve sayfa uzunluğunda yayımlanabilmesi, okura geleneksel
medyadan farklı olarak haberleri okuma ya da izleme olanağı vermektedir.
İnternetin sunduğu, yazı, fotoğraf, grafik, ses, animasyon ve görüntü unsurlarının aynı
sayfada verilebilmesi olanağı, günümüzde yavaş yavaş haberlerin yazı yanında video ve sesli
görüntüleriyle de desteklenerek online sunumuna başlanmasına imkan vermektedir. Bu da
internet kullanıcısının, gazete okuru olmanın yanında, radyo ve televizyon izleyicisi de
olmasını aynı ortam içinde gerçekleştirmektedir. Video ve animasyonlu elektronik gazetecilik
örnekleri veren web siteleri, bir yangın ya da kurtarma olayının basılı gazetelerde yayınlanan
durağan bir fotoğrafından çok daha etkilidir (Ersöz, 1999:152).
Internet kullanıcıları, haberleri farklı haber sitelerinden takip edebilmektedir. Oysaki
basılı gazete okuru, para karşılığında satın aldığı gazete ile yetinmek ve onda sunulan
haberleri okumakla sınırlıdır. Okurlar, evrensel düzeydeki online yayınları, sorunsuz olarak
izleyebilmektedir. Geleneksel medyadaki sınırlılıkların aksine internet kullanıcıları, dünyanın
herhangi bir yerinde yayımlanan gazete, dergiye ya da online haber sitelerinden enformasyon
edinebilmektedir. Internet ile birlikte geleneksel yayıncılıkta gündeme gelen coğrafi sınırlama
ortadan kalkmıştır. Haberleşme küreselleşmiştir.
İnternetin sansürsüz ve özgürlükçü bir ortam sunması, okurun sansüre uğramamış habere,
enformasyona erişimine imkan sağlamaktadır. Bu çerçevede basılı gazetelerde yaşanan
toplatma ve yayın durdurma, radyo ve televizyon kanallarındaki yayın kesme gibi eylemler,
online sitelerde pek gerçekleşmemektedir.
Online gazetelere günün yirmi dört saati erişim olanağı vardır. Oysaki basılı gazeteyi
belirli saatler dışında bulabilme imkanı yoktur.
Son olarakta bilgi arayanlar için online gazetelerin arşivleri paha biçilmez bir kaynaktır.
Bu kaynaktan yararlanmak için insanlar ya gazetelere, ya da gazeteleri arşivleyen
kütüphanelere gitmektedirler. Oysa şimdi internet sayesinde, Türkiye‟de ve dünyadaki pek
çok gazetenin arşivine çalışma odalarımızdaki bilgisayarlardan ulaşmak mümkün hale
gelmiştir. Ayrıca, istenilen haber, makale ya da resmin çıktısını da alıp saklayabilme imkanı
mevcuttur.
İnternet gazeteciliği geleneksel gazeteciliğe, bugün olmasa da gelecekte hiç kuşkusuz
bazı engellemeler ya da kayıplar getirecektir. Bu sebeple, İspanya‟nın başkenti Madrid‟te
yapılan ve Uluslararası Yazılı Basın Federasyonu (IFPP) ile Uluslararası Yayın Birliği
Federasyonu (IFRA)‟nun birlikte düzenlediği, “Dünya Gazeteciler Birliği 2005” (WAN)
toplantısında bir araya gelen medya yöneticileri dijital gelecek için birtakım önlemler alma
yoluna gitmişlerdir.
WAN toplantısından çıkan sonuçlara göre, geleneksel basın ya da yazılı basın
kuruluşlarının karşı karşıya kalacakları başlıca sorunları şu şekilde sıralamak olasıdır: Yazılı
basının pazar payının daralması, gazete satış rakamlarında düşüş, pazar ortamında sıcak para
akışındaki güçlükler ve sorunlar, reklam harcamaları ile gazete girdilerindeki maliyet artışları,
internet ve televizyonların gazetelere oranla reklamcılar tarafından daha tercih edilebilir hale
gelmesi. Yine WAN toplantısına göre, bu sorunlar karşısında ortaya çıkan önlem alma
gereksinimi, gazete yöneticilerini internet departmanlarına yatırım yapmaya itmiştir.
Basım, dağıtım ve hammadde girdisi açısından hemen hemen sıfır harcamayı
gerektirdiğinden medya kuruluşları tarafından tercih edilecek olan elektronik gazeteler,
okuyucusuna sunduğu kolaylıklarla geleneksel basını tehdit etmeye başlamış durumdadır.
Önceleri radyo, sonra televizyonla sarsılan ama yıkılamayan geleneksel gazete, şimdi de
internet tarafından tehdit edilmektedir. Üstelik de internet, radyo ve televizyondan daha farklı
bir şekilde gazeteye benzeyen bir içerik sunumu ve bizzat kağıt gazetenin kendisi de internet
erişimli
biçimiyle
kendi
kendisini
tehdit
eder
hale
gelmiştir
(www.milliyet.com.tr/2000/03/25/yazar/talu.html).
Geleneksel Gazeteciliğe Dijital Etkiler…Webloglar…
Günümüzde internet, kullanıcılarına sağladığı katılım ve etkileşim imkanları sayesinde,
diğer iletişim teknolojilerinden çok farklı bir noktada durmaktadır. Gazete, televizyon ve
radyo gibi diğer iletişim araçlarında ve hatta internet haber portallarında, kullanıcının katılımı
kaynağın izin verdiği noktada sona ermektedir. Bu tarz kitle iletişim araçlarında kullanıcının
sahip olduğu bilgi/haber, eşik bekçileri tarafından gözden geçirilmekte/ayıklanmakta ve
sınırlanmaktadır. Böylece kullanıcı sahip olduğu bilgi veya haberi dilediği gibi
aktaramamaktadır.
Söz konusu sınırlamaları, “genel ahlaka aykırı birtakım belge ve resimlerin kitlelere
ulaşmasını engellemek” bağlamında ve son derece masumane gerekçelerle değerlendirmemek
gerekir. Medya şirketlerinin holdingleşmesi ve otomotivden bankacılığa kadar bir çok alanda
faaliyet gösterir hale gelmesi, dolayısıyla ulusal ve uluslararası sermayenin dolaşımında söz
sahibi hakim güç olarak siyasi çevrelerle yakınlaşması, söz konusu sınırlamaları “masumane”
olmaktan çıkarmaktadır. Medya ve siyasetin hatta sermayenin birbirleriyle bu denli yakın
ilişkiler içinde olması, kendilerine ve kendilerine yakın buldukları çevreye ilişkin haber ve
yorumların yayınlanmasında –ister istemez- birtakım sınırlamaları da beraberinde getirmiştir.
Bu durum, sıradan vatandaşın da olaylara kendi cephesinden müdahale etme şansını ya da
imkanını da ortadan kaldırmıştır. Fakat internet ve onun yan araçları, bu müdahale şansını ve
imkanını sıradan vatandaşın masasının üzerindeki ekrana kadar indirgemiş ve sıradan
vatandaşı sadece okuyucu olmaktan çıkarıp, haberin ve yorumun ilk elden “yayıncısı” haline
getirmiştir.
İnternetin sıradan kullanıcıyı “yayıncı” haline getirmesindeki en önemli araç web
sayfalarıdır. İlk aşamada, web sayfalarını, kişisel bilgilerinin kaydını tutmak amacıyla
kullanan katılımcılar, interaktivitenin keşfedilmesi ve uygulamaları kolaylaştıran yazılımların
ortaya çıkması ile farklı alanlara yönelmişlerdir. Bunun en güzel örneği ise internet günlüğü
diye tanımlayabileceğimiz weblog teknolojisinin ortaya çıkması ile yaşanmıştır.
Weblog teknolojisi, sıradan kullanıcılara, milyonlarca insanın ulaşabileceği, yazılanları
cevaplayabileceği ve yorumlayabileceği, yazılardan grafiklere ve hatta sayfanın tasarımına
kadar her türlü editoryal işi kolayca kendisi tarafından yapabileceği bir ortam sunmaktadır.
Deyim yerinde ise, kitle iletişim araçları yepyeni bir mecraya kavuşmuştur. Webloglar sahibi
tarafından düzenli olarak güncellenen, en son yazılan yazının en üstte yer aldığı kronolojik bir
sayfa yapısına sahip olan, gönderilen her yazının altında –diğer ziyaretçilerin de ilgili konuya
yorum ya da cevap yazmalarını sağlayan- bir yorum linkinin bulunduğu, karşılıklı etkileşimi
sağlayan web siteleridir.
En son gelen yorumun en üstte yer aldığı ters kronolojik sistem web günlüklerinin temel
özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu özellik web siteleri ile web günlüklerini birbirinden
ayıran önemli bir özellik olarak görülmektedir (Blood, 2003:61-63).
Web günlüklerinin en önemli özelliklerinden birisi de sayfa tasarımından yazıların
biçimlerine
kadar,
tüm
bileşenlerinin
sahibi
tarafından
hazırlanması
ve
sahibini
yansıtabilmesidir. Sitenin sahibi ve yaratıcısı, basit ve herkesin anlayabileceği birtakım
menüler yardımıyla sayfa tasarımlarını hazırlayabilmekte, sitenin içine resim ve benzeri
materyalleri ekleyebilmektedir. Web günlüklerinde karşımıza çıkan bir diğer özellik ise
konunun, katılımcıların yorumları ve cevapları ile yeni boyutlar kazanmasıdır. Okuyucuların
müdahaleleri konuyu ya da haberi doğrular ya da yalanlar bir nitelik de taşımakta; böylece
ortaya atılan konu ya da haber bir çok kaynaktan da onay almaktadır. Ortaya atılan yorumlar,
haberin yanlış ya da eksik olması durumunda da, bir an evvel düzeltilmesine imkan
sağlamaktadır.
Web günlüklerinin dikkat çekmesinde ve daha fazla kişi tarafından kullanılır hale
gelmesinde gözümüze çarpan ilk olay, 7 Temmuz 2005 tarihinde Londra‟da bir metroda
meydana gelen patlamalardır. 7 Temmuz patlamalarının hemen ardından, patlamanın
gerçekleştiği alana yakın olan ve iletişim imkanına sahip olan weblog kullanıcıları, sayfalarını
güncelleyerek dijital fotoğraf makineleriyle çektikleri resimleri ve izlenimlerini içeren
yazılarını günlüklerine aktarmışlardır. 7 Temmuz‟u takip eden diğer günlerde bu günlükler,
sadece olayla ilgili bilgi edinilen yerler olmakla kalmamış aynı zamanda mağdur yakınlarının
bir araya gelerek birbirlerine yardım ettikleri ve haberleştikleri forumlar haline gelmiştir.
Hatta 7 Temmuz olayları günlüklere o kadar hızlı yansımıştır ki, İngilizlerin saygın devlet
televizyonu BBC bile olayla ilgili ilk görüntüleri bu bloglardan almıştır.
Blogların ortaya çıkıp yaygınlaşmasından sonraki bir diğer teknolojik adım ise
„vlog‟ların ortaya çıkışıdır. Tüm dünyada artan bant genişliğinin bir sonucu olarak video ve
„blog‟ları birleştiren vlog teknolojisi, tıpkı bloglar gibi gazeteciliğe ve gazeteciliğin yapılış
biçimine farklı bir bakış açısı getirmiştir. Bloglarda yer alan resimli haberlerin yerini vlog
teknolojisi ile beraber görüntülü haberler almıştır.
Özellikle felaket zamanlarında altın çağlarını yaşayan „vlog‟lar, tsunami faciası ve 2005
yaz sonunda ABD‟yi vuran Katrina kasırgası sırasındaki görüntüleriyle, tıpkı bloglarda
olduğu gibi BBC gibi büyük medya kuruluşlarının da kapılarını kendilerine açmalarını
sağlamıştır.
Sadece doğal felaketlerdeki başarılarıyla sınırlı kalmayan „vlogger‟lar, normal yaşamda
da büyük bir izleyici kitlesine hitap etmektedir. Bu yeni modanın en büyük örneği olan ve
2004‟te kurulan Rocketboom, günde 100 bin hit almaktadır.
Toparlayacak olursak; internet teknolojilerinin sokaktaki insanı bile haber kaynağı haline
getirdiği yadsınamaz bir gerçektir. Yurttaş gazeteci kavramı da, zaten bu teknolojiler
sayesinde ortaya çıkmıştır ve yeni bir kavram değildir. Ancak burada yeni olan, kavramın
ulaştığı boyuttur. Bilişim teknolojileri sayesinde, en temel bilgisayar bilgisine sahip kullanıcı
bile bir yayıncı, bir muhabir kimliğine bürünebilmektedir. Bu teknolojinin bir hizmetidir.
Fakat kanımızca, tüm bu teknolojik nimetlerin de geleneksel gazeteciliğin, gazetelerin ve
orada çalışan gazetecilerin yerini alacaklarını düşünmek de yersiz olacaktır. Her iki ortamın
da kendine ait birtakım karakteristik özellikleri bulunmakta ve bu özellikler sayesinde her iki
ortam da, birbirine rakip olmak yerine birbirini destekler bir konuma gelmektedir.
Sonuç Olarak…
Bilgi ve iletişim teknolojileri gelişimlerini son hızla sürdürmektedir. Teknoloji
penceresinden basın işletmelerinin ve gazetecilik mesleğinin bugün geldiği noktaya
bakıldığında; haberlerin daha çok insana yayıldığı, daha özgür ortamlarda sunulduğu ve
“herkesin bir fikri vardır” görüşünden yola çıkarak, sıradan insanların da gazeteci/yayıncı
konumuna geldiği bir ortamdan söz etmek mümkündür. Gazetecilik mesleği, ana ilkelerinden
bir şey kaybetmeden, internetin olanaklarından faydalanarak yepyeni bir form kazanmıştır.
Günümüzde gazeteciliği bilişim teknolojilerinden ayırmak mümkün değildir. Hatta
aksine, konuya küresel anlamında bakıldığında bu ayrışmanın, gazeteciliğin kendine has
değer ve ilkelerine bile zarar vereceğinden bahsedilebilir. Bu birlikteliğin, gazeteciliğin
geleceğinde ne gibi yenilikler ortaya koyabileceğini bugünden tahmin etmek güçtür. Belki de
gelecekte haberler, cep telefonun (ki yavaş yavaş bu çalışmanın izlerini görmekteyiz) ya da
kolumuzdaki saatin ekranına yansıyacak ve dakikada bir güncellenecektir. Belki de biz,
telefonumuzun ekranına yansıyan haberin, o an içinde bulunduğumuz taksinin şoförü
tarafından yazıldığını bilemeyeceğiz. Kuşkusuz, adı ya da yapılış şekli ne olursa olsun
teknolojik gelişmeler, gazetecilik mesleğini çeşitlendirici, kolaylaştırıcı ve kelimenin tam
anlamıyla zenginleştirici unsurlarla devam edecektir.
Kaynakça
Akın Bahadır, “2000 Yılına Doğru Bilgi toplumu Üzerine Genel Bir Değerlendirme ve
Bilgi Ekonomisinin Özellikleri”, Verimlilik Dergisi, MPM Yayınları, Ankara, 1999/1
Akın Bahadır, “Dijital Ekonomide Bilişim Teknolojisi Kullanımının İş Ekosistemleri ve
Örgüt Yapıları Üzerindeki Etkisi”, Bilişim 2000 Etkinlikleri, İnterpro Yayıncılık, İstanbul, 69 Eylül 2000
B. Jane Singer, “Online Journalists: Foundation for Research in their Changing Roles”,
The Journal of Computer Mediated Communication, 4:1.
Bensghir Türksel K., Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim, Türkiye ve Orta Doğu
Amme İdaresi Enstitüsü, Ankara-1996, TODAIE Yayın No:274
Blood. R., “Weblogs and Journalism:Do They Connect?”, Nieman Reports, 2003, 57(3),
P.61-63
E. Lawrence, S. Newton, B. Corbitt, C. Parker, Technology of Internet Business, John
Wiley&Sons, Australia Ltd., 2002
Ekin Nusret, Bilgi Ekonomisinde Elektronik Ticaret, İTO yayını, 1998
Ersöz Ömer, 2000‟li yıllarda Yazılı Basının Geleceği, Gazete Sahipleri Birliği
Yayınları:1
H. Kubicek, W.H. Dutton, The Social Shaping of Information Superhighways, European
and American Roads to the Information Society, New York, St. Martin‟s Press, 1997
H.İnceler Sarıhan, Teknoloji Yönetimi, Desnet Yayınları, İstanbul, 1998
Jo Bardoel, “Beyond Journalism: A Profession between Information Society and Civil
Society”, European Journal of Communication, 11:3
Kaya Ali, “Bilişim ve İletişim Teknolojilerinin Yönetimdeki Etkileri ve Yeni Yönetim
Anlayışı”, Standard Dergisi, Mart-2003
Köksal Aydın, “Yirmibirinci Yüzyıl Başlarken Yaşanan Büyük Değişim: Bilgi Toplumu
Değil Bilişim Toplumu”, Bilişim Dergisi, Sayı:75, Eylül 2000, Ankara, s.10
Molitor Graham, “5 Forces Transforming Communications” Futurist, 35(5):32-37, 2001
Murray Philip, “Documentatin Goes Digital”, Byte, September1993
Öğüt Adem, Bilgi Çağında Yönetim, Nobel Yayın, Ankara, 2001
Reddick Randy, Elliot King, The Online Journalist: Using the Internet and Other
Electronic Resources, Harcourt Brace College Publication, Fort Worth 1997
Thomas A.Stewart, Entellektüel Sermaye, Mess Yayıncılık, İstanbul, 1997
Uysal Mithat, Tunç Murat, Internet, Beta Yayınları, İstanbul, 1996
Uzay Nısfet, “Bilgi Teknolojilerindeki Gelişme ve Verimlilik Artışı”, İstanbul
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, No.25, Ekim 2001
Wei, Sherrie, H.F. Ruys, H.B.Van Hoof, T.E. Combrink, “Uses of Internet in the
Global Industry”, Journal of Business Research, 2001
Ġnternet
Aydın Köksal, “Bilişim Sözcüğü Üzerine”,
http://www.dergi.tbd.org.tr/yazarlar/11022002/aydin_koksal.htm
Halil İbrahim Gürcan, Çiğdem Batu, “Internet Haberciliğinde Sanal Yazıişleri ve
Gazetecilikte Değişen Roller”,
http://www.inet-tr.org.tr/inetconf7/eposter/gurcan-batu.html
Levent Altıntaş, “Bilgi Yönetimi ve Değişim”,
www.baltas-baltas.com/kaynakdergiyazi.asp
Mahmut Tekin, “Bilgi Çağında Bilgi Toplumu ve Bilgi Ekonomisi”,
http://www.su.edu.tr/yazilar/tekin_mahmut/bilgitoplumu.htm
Melinda McAdams, “Driving a Newspaper on the Data Highway”,
www.well.com/user/mmcadams/online.newspaper.html
Umur Talu, “Geleceğe Dönüş”,
www.milliyet.com.tr/2000/03/25/yazar/talu.html
www.foreigntrade.gov.tr/ead/DTDERGI/tem2000/bilgi.htm
www.onlinejournalism.com/main/technics

Benzer belgeler