Sabah Gazetesi

Transkript

Sabah Gazetesi
SABAH ANNELER GÜNÜ
08
EDİTÖR MELİS D. ÇALAPKULU - TASARIM ŞEBNEM ÇETİNOĞLU
YAŞAM
10 MAYIS 2013
Bizim annelerimiz
Okumakta olduğunuz Anneler Günü
ekini hazırlarken ekip olarak, “Hangi ünlü
anneyle röportaj yapabiliriz?” diye düşünüyorduk. O sırada, içimizdeki dört annenin
fikir üretip durduğunu fark ettik. Ve dedik
ki, “Biz de anneyiz, neden bu kez bir değişiklik yapıp kendimizi eke koymuyoruz ki!”
İşte yanda gördüğünüz fotoğraf karesi bu
düşünceyle ortaya çıktı. Sonat Bahar, Ayşe
Ferhangil, Neslihan Tunç ve bendeniz Melis
D. Çalapkulu, topladık çoluğumuzu çocuğumuzu, geçtik Tijen Burultay’ın objektifinin
karşısına. Sonat, kendi uzmanlık alanı olan
televizyonla çocuk ilişkisini yazdı. Moda yazarımız Ayşe Ferhangil, çocuklarının giyim
kuşama nasıl meraklı olduğundan dem vurdu. Pet sayfamızın hayvansever editörü Neslihan Tunç ise çocuk-hayvan
ilişkisini öne çıkardı.
Melis D.
Çalapkulu
Neslihan
Tunç
Leyla
Ferhangil
MELİS D.
ÇALAPKULU
Yandaki fotoğrafın çekim
hikayesini yazmak da, bu ekin
editörü olarak bana düştü. Bir
kere ben, sayfaları yetiştirebilmek için çekime az daha geç kalıyordum.
Öyle olunca makyaj çantamı yanıma alıp,
çekimi yaptığımız Malta Köşkü’nün bahçesinde
‘Bir ruj süreyim bari ayaküstü,’ dedim. Küçücük aynada kırmızı ruju sürmeye çalışırsan
taşırırsın tabii. Ben kıyafetimle ilgili Ayşe’den
‘Niye daha çok özenmedin?’ eleştirisini korkuyla beklerken, fırça, Ayşe’nin ikizlerinden
Farah’tan geldi: “Heyyy, rujunu taşırmışsın!”
Panik halinde rujumu düzeltirken, Ayşe’nin
büyük kızı Yasemin’in benim Deniz’e hasta
olduğunu fark ettim. Kızımı kucakladığı gibi
mıncıklamaya başladı. Ben Deniz’i kollamaya
çalışırken Mehmet düştü. O sırada Ayşe’nin
kızlarıyla Neslihan’ın kızı Defne ruj sürme
derdine düşmüştü. Anneleri izin vermeyince
kıyamet koptu. Mecburen hafif pembe bir ruja
izin verildi. Tam her şeyi halledip çekime başlıyorduk ki, Sonat’ın oğlu Emre’nin çişi geldi...
Sonuç, yukarıda gördüğünüz gibi. Ama biz,
SABAH ekler ekibinin anneleri olarak bir daha
böyle bir çekim yapmaya tövbe ettik, bilginiz
olsun!
Ayşe
Ferhangil
Deniz
Çalapkulu
Mehmet
Çalapkulu
Defne
Tunç
Farah
Ferhangil
Sonat
Bahar
Emre
Bahar
Yasemin
Ferhangil
Ayşe
Ferhangil
Rapunzel saçları
sen nelere kadirsin
“İtiraf ediyorum, giyime kuşama meraklı bir insanım.
Aslında itiraf edecek bir durum da yok, hayatımı idame ettirmek üzere seçtiğim meslek, lüks tüketime dayalı. Sonunda
ben bir moda editörüyüm. Suya sabuna karışmayan, hayat
da kurtarmayan bir mesleğim olduğundan, bugüne kadar
kendisinin bir zararını görmemiştim. Sonra kızlarım doğdu.
Önceki gün beşinci yaşını kutlayan Yasemin, üç yaşındaki
ikizlerim Leyla ve Farah. ‘Üç küçük çocuk’ denilince, genelde ‘Allah bağışlasın’ın akabinde, zorluklar,
çile vesaire konuları açılır. Yalandan kim
ölmüş; alakası yok, her şey toz pembe.
Ama son zamanlarda beni kemiren bir sıkıntım vardı. Kızlarımı, hayatın, çiçeklerin,
böceklerin mucizesinden uzak tuttuğunu
düşündüğüm mesleğim... ‘Yoksa mesleğimle çocuklarıma kötü örnek mi oluyorum?’ sıkıntısı.
Baştan başlayayım, benimkiler süse
“Kızım Defne yedi yaşında ve inanın hayatımın son yedi yılı
püse pek bir düşkün. Bizde okuldan eve
nasıl geçti hatırlamıyorum. Kızımı bu yaşa getirmek hiç kolay
gelinir, prenses kostümleri giyilir, günde
olmadı, çalışan anne olmanın tüm zorluklarını yaşadım... Ama
onlarca, hatta bazen yüzlerce kez dudakgeriye dönüp baktığımda hayatımdaki en büyük hazinemin
lara parlatıcı sürülür, topuklu ayakkabı
Defne olduğunu görüyorum. Üstelik zor yıllar geride kaldı,
hayalleri kurulur, Rapunzel saçları konuartık her şey o kadar keyifli ki... Onunla birlikte oturup sohbet
şulur, aynalarla uyunur. Yakın zamanda
ediyoruz, geziyoruz, seyahatlere çıkıyoruz, yemek yapıyoruz,
okuduğum, içinde çocuklar, diyet, takıntı
kitap okuyoruz, film izliyoruz. Birlikte yapmaktan en çok
ve erken büyüme gibi kelimeler geçen bir
keyif aldığımız aktivitelerden biri de evcil hayvan mamalarımakale beni yıkmıştı. Acaba, evinde tonnı yüklenip, mahallemizdeki sokak hayvanlarına dağıtmak.
larca moda dergisi, kitabı, kataloğu olan,
İkimiz de ciddi anlamda hayvan ve doğa dostuyuz. Hatta Defne
evden çıkmadan ayna karşısında zaman
benden daha fanatik diyebilirim. En büyük hayali, bütün sokak
geçirmek zorunda olan bir anne olarak
hayvanlarını bizim eve almak... Gazetede 10 yılı aşkın süredir
ben, çocuklarıma kötü örnek mi oluyor,
‘Dostlarımız’ başlıklı köşemde hayvan haklarıyla ilgili yazılar
onları çocukluklarından uzaklaştırıyor
yazıyorum. Hep hayvanlarla içiçe büyüdüm, Defne de öyle...
muydum? Pedagoglar, anne görüşleri,
Hamileyken de kedimiz vardı, kızım büyürken de... Ne evdekieş dost tavsiyesi gırla gitmeye başlamıştı
lerden ne sokaktaki hayvanlardan hiç sakınmadım onu. Daha
ki, neyse ki yukarıda gördüğünüz çekim
yürümeyi yeni öğrenmişken bile boyundan büyük köpekleri
gerçekleşti. Çekimde, benimkilere denk bir
severdi. Başımıza da hiç tatsız bir olay gelmedi. Öyle zorlakız çocuğu daha vardı. Hayvan dostu editömadım da sevmesi için, sadece serbest bıraktım. ‘Nasıl hisrümüz Neslihan’ın kızı Defne. Benimkiler
sediyorsan öyle davran,’ dedim. O da hiç etki altında kalmaDefne’nin çantasındaki koyu pembe ruju
dan yaklaştı hayvanlara ve her seferinde onlarla dost olmayı
görünce kendilerinden geçti, Defne’nin
başardı. Hayvan sevgisinin her çocuğun içinde olan ama aile
dantelli elbisesiyle verdiği manken pozları
tarafından desteklenirse güçlenen bir duygu olduğuna inanıda bitirdi. Demek ki, insanın annesi, ortamı
yorum. Bizim gibi tek çocuklu ailelere kesinlikle öneriyorum.
filan da bir yere kadarmış, minik Defne
Öyle ki Defne’nin bazen kedimiz Ulvi’yle dertleştiğine şahit
bana o pozlarıyla bunu öğretti. Ve de çok
oluyorum. İşte bütün bunlardan sonra söyleyebileceğim son
mutlu etti. Yaşasın çocuklu hayat.”
söz şu: Bırakın çocuklar hayvanları sevsin.”
NESLİHAN
TUNÇ
FOTOĞRAF: TİJEN BURULTAY BURU
SABAH hafta sonu ekler ekibinin anneleri, çoluk çocuk toplandı, Anneler Günü şerefine objektif
karşısına geçti. Her biri kendi uzmanlıkları üzerinden çocuk meselesini masaya yatırdı
İkimiz de doğa ve
hayvan dostuyuz
SONAT
BAHAR
Çocuğunuza uygun
çizgi filmler seçin
“Oğlum Emre sayesinde beş yıldır
anneyim. ‘Bu bana ekstra sağduyu, bilinç, mantık, anlayış kattı,’ dersem hikaye
olur. En büyüğünden bir sorumluluk duygusuyla birlikte, kendimden fazla sevebileceğim bir şey olarak hayatıma düştü
Emre. O kadar da iyi oldu ki. Biz onunla,
şimdi olmasa bile kısa süre sonra iyi
arkadaş oluruz gibi geliyor. Ben öyle her
şeye titizlenen, çocuğunun sırtına terleme ihtimaline karşı havlular tıkan, ‘Aman
düşersin, elleme cısss,’ diyen annelerden değilim. Tarzım biraz maceracı... Bu
nedenle bol bol macera yaşıyoruz canım
oğlumla. ‘En son MiniSurvivor’a katıldı,
en çok çamura batan çocuk oldu, madalya aldı,’ desem durumu biraz anlarsınız.
Bunlar ben ve Emre’ye dair bilgiler.
Gelelim benim gibi rahat bir anne modeli
için televizyon ve çocuk ilişkisine... Bu
konuda uzmanına hak veren ama pratikte kuralları uygulamakta zorluk çeken
büyük güruh arasındayım. Hani çocuğumuza günde 45 dakikadan fazla televizyon seyrettirmememiz gerekiyor ya;
ben o ayarı çoğu zaman tutturamıyorum.
Çözümü, izlediklerini kontrol etmekte
buldum. Zamane çocuklarının seçenekleri bizim zamanımızdaki gibi Tom ve
Jerry, Heidi ile sınırlı değil. Çocuklar için
gün boyu yayın yapan neredeyse yedi ayrı
kanal var. Emin olun bir annenin, bu çocuk kanalları arasında bile bir filtreleme
sistemi oluşturması şart. Bazı çizgi filmler en kanlı aksiyon filmlerini aratmıyor
zaman zaman. Benim annelere naçizane
önerim, bir gününüzü bu kanallar arasında gezinerek geçirin ve ailenizin tarzına
ve çocuğunuza uygun çizgi filmlere siz
karar vererek, mümkünse onları kayıt
altına alıp izletin. Böylelikle risk almamış
olursunuz. Ama çocuklarınızın pırıl pırıl
beyninin, tüm gün televizyon karşısında
heba olmasına izin de vermeyin.”

Benzer belgeler