astasyenicik:Layout 1

Transkript

astasyenicik:Layout 1
Prof. Dr. Acar Baltaş
Enerjisi yüksek
bir kurum
nasıl gözükür?
•Yıl 2009 • SAYI: 5 • ASTAŞ’IN ÜCRETSİZ BÜLTENİDİR
Salı Pazarı
büyüme atağına
devam ediyor
Mağaza içinde
müzik yayını
nasıl olmalıdır?
aktüel
Yönetimde
güven boyutu ve
insan unsuru
Alım gücü düşük
ama perakendeciler
yatırıma devam ediyor
aktüel
İÇİNDEKİLER
3
4
Enerjisi yüksek bir kurum
nasıl gözükür?
Geleceği müşteri belirler
Astaş, pazarlamanın
profesyonelleri ile buluştu
5
6
7
8
Salı Pazarı büyüme atağına devam ediyor
Mağaza içinde müzik
yayını nasıl olmalıdır?
25–28 Haziran tarihleri arasında Tüyap Büyükçekmece Fuar ve Kongre Merkezi’nde
düzenlenen Marketingist Pazarlama Araç ve Hizmetleri Fuarı pazarlamanın profesyonellerini bir
araya getirdi. 120 standda 200’den fazla markayı ziyaretçi ile buluşturan fuar, genç reklamcıların
kıyasıya yarıştığı “Rekatlon 4” ve “OMA Türkiye Ödülleri” törenlerine de ev sahipliği yaptı.
Pazarlama sektörünün en prestijli etkinliği olan Marketingist Pazarlama Araç ve Hizmetleri
Fuarı, ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Sergilenen pazarlama çözümleri, gerçekleştirilen
etkinlikler ve seminer programları, Anadolu, Sırbistan ve Irak’tan gelen heyetlerin etkin biçimde
faydalanmalarını sağladı.
Yönetimde güven boyutu ve
insan unsuru
Alım gücü düştü ama perakendeciler
yatırıma devam ediyor
SAHİBİ
Astaş Mağaza Ekp. İmlt. San. ve Tic. Ltd.Şti. Adına
Astaş FSM modelini tanıttı
KERİM YILDIRIM
Marketingist Pazarlama Araç ve Hizmetleri
Fuarı katılımcıları arasında bulunan Astaş,
yeni raf sistemi olan FSM modelini tanıttı.
Kaliteli ürünleriyle ve sunduğu çözümlerle
perakende sektörünün aranan ismi olan
Astaş, FSM serisiyle yurt içi ve yurt dışı
pazarında söz sahibi olmayı amaçlıyor.
Sektördeki gelişmeleri ve yenilikçi
yaklaşımları yakından takip eden ve bilgi
alışverişlerinde bulunan Astaş, yenilikçi
ürünler sunmaya da devam edecek.
Editör: BANU KAYA
Yazı İşleri Müdürü: EMEL YILDIRIM
Yazı İşleri: YÜKSEL KAY
Grafik Tasarım: NUMAN İLHAN-MUSTAFA ÖZEN
Yayına Hazırlık: EYLÜL REKLAM
Kocatepe Mahallesi, 12. Sokak, C32 Blok Kat: 9,
Mega Center, Bayrampaşa/İstanbul (0212) 640 60 11
Baskı ve Cilt: ŞAN OFSET
Yayın Türü: YEREL YAYIN ŞEKLİ: 3 AYDA BİR
Adres: YENİ SANAYİ MAH. 2025 SK. NO:54 / AKSARAY
Genel Merkez Tel: +90 382 215 12 64 / www.astasraf.com
2
aktüel
Enerjisi yüksek bir kurum
nasıl gözükür?
İnsanlar iş hayatına başladıklarında
veya kendileri için bir gelişim imkanı
gördüklerinde bir kurumda çalışmak
için istek duyar ve o kuruma başvururlar. Bunda kurumun itibarı, çalışana
sunduğu imkânlar ve kişinin o sıradaki
ihtiyaçları belirleyici olur. Ancak bir
kere işe başladıktan sonra bir çalışanın
memnuniyetini ve potansiyelini performansa yansıtma düzeyini belirleyen,
yöneticisi ile kurduğu ilişkinin kalitesidir. Kısaca ifade etmek gerekirse,
insanlar bir kurumda işe başlar ancak
çalışmayı sürdürme nedeni yöneticisidir ve ayrılırken de yöneticisinden
ayrılır.
Bir çalışanın daha iyi çalışmak için istek duymasını;
ücret, yan imkanlar, işyerinin fiziki koşulları ve sunduğu
diğer avantajlar artırabilir. Ancak bütün bunlar o
kuruma kabul edilip, belirli bir süre geçinceye kadar
kişiyi mutlu eder. Daha sonra belirleyici olan kurum
iklimidir ve bu liderin özellikleriyle kuruma yansır.
Çalışanın potansiyelini performansa yansıtması,
kendisini nasıl hissettiği ile ilgilidir. Bir çalışan kendi-
Prof. Dr.
Acar Baltaş
Bireyselleştirmek ve
özelleştirmek
adanma ve yaratıcılık gerektirir. Ancak
bu şekilde “hizmet
bekleyen” değil “hizmet eden” çağdaş yönetici olmak
mümkündür.
sinden ne beklendiğini bilirse, işini yapmak için gereken
donanıma sahipse, güçlü yönünü yansıtabildiği bir iş
yapıyorsa, takdir ediliyorsa, kendisine değer verildiğini
hissediyorsa, görüşlerine değer veriliyorsa, kendi değerleri
ile kurumun değerleri örtüşüyorsa, çevresindekiler
kalite ve düzene özen gösteriyorsa, bulunduğu ortamda
yakın bir arkadaşa sahipse ve yeni şeyler öğrendiğine
inanıp, kendisini geliştirebiliyorsa kendisini iyi hisseder
ve potansiyelini performansa çevirir.
Nitelikli çalışanları çekmek için sadece yüksek
maaş, prim veya imkanlar gibi maddi avantajlara başvurmak yeterli değildir. Bunlar kısa bir süre sonra
hijyenik nitelik kazanır. Ancak yukarıda sıraladığımız
koşulların gerçekleşmesi olumlu kurum iklimini yaratır.
Çalışan bağlılığı ve adanmışlığı
Yukarıda sıralanan özelliklere bakılırsa, bunlar için
kurumun doğrudan bir maddi kaynak ayırmasına
gerek olmadığı görülür. Ancak bu koşulların gerçekleşmesi sadece para harcayarak yapılacak bir iş değildir.
Bunun için kurumdaki yönetim felsefesinin değişmesi
gerekir. Böyle bir felsefe değişikliği en baştaki iş lideri
veya patrondan başlayarak kuruma yayılır. Çünkü her
kurumda üstün başarılı(sürükleyen), ortalama ile idare
eden (yatan mutlu) ve ortalamanın altında (sorun
olanlar) vardır. Sürükleyici nitelikteki bir çalışan, bu
koşulları bulduğu yerde çalışır. Aksi takdirde de, iyi
maddi imkanları bir başka yerde de bulabileceği için
ayrılır. Bu durumda da iyi maddi imkanlar, yatan
mutlular ve sorun çıkarıcıların kuruma çivilemesine
yol açar ve kurumda performans standardının en
iyimser diliyle, “ortalama” olarak yerleşmesi sonucunu
doğurur.
Bu yönetim anlayışının
temelinde şu adımlar vardır:
1. Çalışanın güçlü yönünü fark etmek ve bu özelliğinden yararlanmak,
2. Beklenen amaçları açıkça tanımlamak ve anlaşıldığından emin olmak,
3. Bu sonuçların ölçülebilir ve sayılabilir kriterlerini belirlemek ve bunu tanımlamak,
4. Bu sonuçlara ulaşmak için kurumun ve
işin ruhuna aykırı düşmeyecek şekilde kendi
yolunu bulup kullanmasına imkan vermek ,
5. Çalışanı izleyin ve geribildirim vermek,
Çalışanları olgunlaştıracak bu yaklaşımın
temelinde yatan en önemli felsefe, iz bırakan
iş liderinin insanlara genelleyerek değil, özelleştirerek ve bireyselleştirerek yaklaşması ve
yönetmesidir. Bu durum yöneticiye geçen yüzyılın “hizmet bekleyen” yöneticilerden farklı bir sorumluluk
yükler. Çünkü genellemek kolaydır. Oysa bireyselleştirmek ve
özelleştirmek adanma ve yaratıcılık
gerektirir. Ancak bu şekilde “hizmet
bekleyen” değil “hizmet eden” çağdaş
yönetici olmak mümkündür.
3
aktüel
Geleceği
müşteri belirler
■ Ercüment TUNÇALP
Perakendecilik Danışmanı
[email protected]
Tersinden okursak; perakendeci kendi ölçüsüne göre
geleceği belirleyemez. Yatırım yaparken, fiyatlandırma yaparken, ürün portföyü oluştururken, kampanya planlarken,
kısacası geleceği yönetirken hep dikkate alınacak birinci
unsur müşteridir.
İşte, sırf “Ankara’da arsa ucuz” diye yatırım yapanlar,
işte “Başkası yerleşmeden bütün AVM’lerde biz olalım” diyenler, yavaş yavaş olumsuz neticeleri almaya başladılar.
Sadece memurun yaşadığı şehirlerdeki, dövize endeksli
kiranın, kurdaki oynamayla ödenemez hale geleceği, yaşanarak
mı görülmeliydi? Hayır, bu baştan öngörülmeli ve bütün
sektör buna göre organize edilmeliydi. Referans noktası;
‘müşterinin geleceği, aynı zamanda perakendecinin de
geleceği’ olarak görülmeliydi.
Fiyatlandırma işlemini maliyetlerine göre yapan meslektaşlarımız, yine ‘müşterinin işimizi yönlendirmesini’
ihmal ediyor demektir. Üreticinin kendi çabası ve maliyeti
ile oluşturacağı satış fiyatının hiç önemi yoktur. Müşterinin
buna biçeceği değer, tek ölçüdür. Dolayısıyla etiket fiyatları
maliyete göre değil, pazarın biçtiği değere göre oluşturulmalıdır.
İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, yeni bir alışveriş
ortamı gelişmektedir. Orada bile yüz yüze hizmetin ilerisine
geçecek ilişki şekilleri prova edilmektedir. Burada da amaç;
önce müşteri beklentilerinin alınması, sonra hizmetin
organize edilmesidir.
Yine mağaza içindeki müşteri ilişkisine dönecek olursak;
sadece prosedürleri uygulamanın yetersiz kalacağı, duygusal
bir bağın da kurulabilmesinin başarılması gerekecektir. Zira
müşterinin bize yardımı, asla robotlar aracılığıyla olamaz.
Müşteri ihtiyaçlarının farkında olmadan, müşteri hizmetini
iyileştirmek mümkün değildir.
O müşteri ki; gelirindeki negatif bir oynamayla, mağaza
konseptini değiştirebilir ve de neticede perakendecinin
4
önemsediği rakibini de değiştirmesine sebep olabilir.
Sektör liderinin önemsediği rakibi; uzun yıllardır Carrefour
iken, son aylarda temel tüketim ürünlerinde BİM’i öne
almıştır. Zira, müşterinin zorunlu olarak alışverişini böldüğü,
en büyük miktarda tükettiği ana kalemleri, her zaman ucuz
bulduğu discount mağazadan almaya başladığı görülmektedir.
Ancak bunu aşmak isterken yapılan yanlışlık, indirim marketinin verdiği net mesaj yerine, kafa karıştıran ucuzluk uygulamalarıdır ki; bu konuda da geleceği müşterinin belirlemesi
kaçınılmazdır. Örneğin, gazeteye tam sayfa reklam veriliyor:
“Banvit 1 kg kokteyl sosis 6.99 YTL yerine 1 YTL” diye.
Altında da; “Tek seferde yapacağınız 50 YTL ve üzeri
alışverişte geçerlidir” açıklaması var. Kampanya; 49 YTL’ye
kadar harcama yapanı ilgilendirmiyor, 100 YTL alışveriş
yapana da % 6 indirim sağlıyor. Ne kampanya değil mi?
Müşterinin hesap makinesi ile dolaştığı ve bütçelerin iyice
kısıtlandığı şu günlerde, bu hamle alt gelir grubunu çağırabilir
mi? Toplu alışveriş harcamasını artırması istenen üst gelir
grubunu cezbedebilir mi? Hayır. O bakımdan; ihtiyaç
duyulan her ürünün fiyatına ayrı bakan ve ucuz bulduğunu
o satış noktasından alan müşteri oluşmaya başlamıştır. Bunu
görebilen perakendecinin önü açık olabilecektir.
Ürün ve hizmetin kalite seviyesini de müşteri belirler.
Kafasında; aşırı kaliteden fedakarlık ederek fiyata takılı
kalmışsa ve siz bunu okuyamamışsanız, o müşteriyi de
rakibe kaptırma riski vardır. Et ve şarküteri ürününü,
hizmet reyonundan almak yerine, self servis reyonunu
yeterli görüyorsa; bu tercihin hizmet yetersizliğinden
mi, hijyen açısından mı oluştuğunun
araştırılması da önemlidir.
aktüel
Salı Pazarı büyüme
atağına devam ediyor
Jestpa Şirketler Grubu’nun perakende zinciri
olan Salı Pazarı mağazaları, sektördeki yolculuğunu
kaliteli hizmet anlayışıyla sürdürüyor. 1996 yılında
Hüseyin Avni Kulaksız ve Fatih Erdemir tarafından
kurulan firma, ilk mağazasını 12 yıl önce Aksaray’da
açtı. Firma kısa zamanda sunduğu yüksek standartlarla keyifli alışverişin yanı sıra Aksaray’daki
mağazacılığın da yeni yüzünü ortaya koydu. Temel
amacı sundukları kaliteli hizmet anlayışını farklı
bölgelere de ulaştırmak olan Salı Pazarı, 2. mağazasını
Karaman’da, 3. mağazasını da Konya’nın Ereğli ilçesinde açtı. “Panayır” adıyla Aksaray’da ikinci,
Türkiye genelinde dördüncü cep mağazasını açan
firma, böylece müşterilerin mağazalara kolayca
ulaşabilmesini sağladı. Müşterilerin taleplerini göz
önünde bulunduran firmanın 6. mağazası da Ereğli’de
hizmete girdi. Yaklaşık bin metrekare alana sahip olan
Çömlekçi şubesi de yine halkın istekleri doğrultusunda
hizmete sunuldu. 7. mağazasını Aksaray Yağ Pazarı’nda
açan firma son şubesini Aksaray Cumhuriyet Mahallesi
TOKİ toplu konut alanında hizmete sunarak mağaza
sayısını 8’e çıkardı. Yenilikçi ve ticari bakış açısıyla müşterilerinin taleplerini de değerlendiren Salı Pazarı
Mağazalar zinciri, dünya standartlarında uygulamalar
gerçekleştirerek başarılı perakendeciler arasında yer almak
istiyor. Firma aynı zamanda kaliteli çizgisinden ödün
vermeden Anadolu misafirperverliği anlayışıyla sektörün
önemli aktörlerinden olmayı hedefliyor.
Astaş, kalitesi ile Salı Pazarı mağazalarına damgasını vuruyor
12 yıllık yolculuğunda kaliteyi birinci planda tutan
Salı Pazarı, raf tasarımlarına ve kalitesine de büyük
önem veriyor. Astaş’ın sunduğu raf sistemlerinden ve mağaza tiplerine uygun olarak geliştirdiği çözümlerden memnun olan firma,
Astaş kalitesini ürünleri ile buluşturuyor. Raf
sistemlerinde tercihlerini Astaş’tan yana kullandıklarını belirten Salı Pazarı Genel Müdürü
Köksal…. , “Raf sistemlerinde, tasarımda
fark yaratan Astaş firmasıyla iş birliği yapıyoruz.
Astaş gösterişli, kaliteli, kullanışlı raf ve
ekipman ürünleri ile mağazalarımızı faklı kılıyor. Müşterilerimize her konuda güven vermek, alışverişi dostluğa dönüştürmek en
temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu
nedenle Astaş’ı tercih ediyoruz” dedi. Tarihi
ve kültürel zenginlikleri mağazacılık dünyasında
kullanılan yeni yöntem ve tekniklerle birleştirdiklerini
de belirten Köksal…, “Ekonomik bağımsızlığa katkıda
bulunmak istiyoruz. Müşterilerin yaşam kalitelerinin
yükselmesi amacıyla hizmet sunuyoruz. Ekonomik ve
kültürel gerçeklere uygun, doğru değerleri temsil eden
ürünler sunmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz”
diye konuştu. Perakende sektöründeki son gelişmeleri
yakından takip eden Salı Pazarı, uygulamalarıyla müşterilerinin yüzünü güldürmeye devam ediyor.
aktüel
Mağaza içinde müzik yayını
nasıl olmalıdır?
rültüler müşterileri rahatsız ederek, onları mağazadan
uzaklaştırabilir.
Mağaza dışından gelen sesler (trafiğin gürültüsü,
diğer insanların sesleri vb.), dış kaynaklı gürültüdür.
İç ve dış kaynaklı gürültüler kontrol altına alınmalı
veya engellenmelidir. Mağaza binalarının yapımında
ses yalıtımı mükemmel olan malzemelerin kullanılmasıyla dış kaynaklı gürültüler engellenebilir. Öte
yandan, iç kaynaklı gürültülerin veya mağaza içinde
istenmeyen seslerin yok edilmesi ya da müşterileri
rahatsız etmeyecek düzeye indirilmesinde müziğin
kullanılması en etkin yoldur.
İşte yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü mağaza
■ Doç. Dr. Fatma Demirci ÖREL
atmosferinin
oluşturulmasında müziğin önemli bir
Çukurova Ünv. İkt. ve İd. Bil. Fak.
yeri vardır. Müziğin insanı duygulandırıcı, isteklendirici,
harekete geçirici, gevşetici ve dinlendirici etkileri
olduğu bilinmektedir. Mağaza yöneticileri de bu
çerçeve de müzikten yararlanırlar. Örneğin, büyük
mağazacılık alanında müzik yayını klasik bir araç
haline gelmiştir.
Bazı mağazalarda çalınan müziğin alışveriş yapmakta
olan müşterileri rahatsız ettiği ve ürünlere odaklanmayı
engellediği gözlenmektedir. Bu tür mağazalarda müzik
yayını, “adet yerini bulsun” seklindeki bir anlayışla
yapılmakta ve genellikle müziğin türü, temposu ve
ses düzeyine karar vermede mağaza yöneticisi veya
çalışanlarının kişisel tercihleri ön plana çıkmaktadır.
Oysa mağaza içinde müzik yayını amatörce yürütülMüziğin yüzyıllardır insanların duygu dünyası ve
memeli, aksine bu konuya tamamen profesyonelce
davranışları üzerinde çok çeşitli etkileri olduğu gözyaklaşılmalıdır. Seçilen müzik türleri müşterileri,
lenmiştir. Farklı kültürlerde ve farklı dillerdeki topdaha huzurlu, sakin ve ticari mesajlara daha açık hale
lumların insanları müzik dilinde buluşmuş ve müzikle
getirir. Öte yandan, müziğin sesi müşterileri ne
anlaşabilmiştir. Psikolojik hastalıkların tedavisinden,
huzursuz edecek derecede yüksek, ne de onları etkiişyerlerin de çalışanların motivasyonuna kadar kullanım
lemeyecek derecede düşük düzeyde olmamalıdır.
alanları genişleyen müziğin, mağazalarda atmosfer
Yayınlanan müzik “fon müziği” izlenimi uyandıroluşturmada da tercih edilen bir araç olduğu görülmalıdır. Bu noktada mağaza içerisindeki merkezi
mektedir. İnsan beyninin sağ yarısı olayları ve nesneleri
yayın sisteminin de kaliteli olmasına dikkat edilmelidir.
sezgi yoluyla algılar. Bu sayede insanlar herhangi bir
Çünkü cızırtılı ve boğuk müzik müşteriler üzerinde
olayı veya nesneyi beyinlerine daha çabuk kaydeder
olumsuz etkiler oluşturabilir. Yayınlanan müzik parve daha kolay hatırlarlar. Buradan yola çıkarak,
çalarının sayısı fazla olmalı; ilke olarak, aynı melodi
mağaza içerisinde ürünlerin müzik eşliğinde teshir
bir mesai gününde sadece bir kez çalınmalıdır. Günün
edilmesinin müşteriler üzerindeki etkisinin sözlü teşdeğişik saatlerinde farklı müzikler seçilmelidir. Yine
hirden daha fazla olacağı söylenebilir. Çalınan müzik,
mağazanın veya teshir edilen ürünlerin müşteri tarafından algılanmasını hızlandırır. Mağaza içinde gürültü
olarak adlandırılabilecek seslerin kaynağı iki türlüdür:
(1) İç kaynaklı gürültüler (2) Dış kaynaklı gürültüler.
Mağaza içerisinde havalandırmanın gürültüsü veya
personelin kendi arasındaki gereksiz konuşmaların
yol açtığı gürültü, iç kaynaklı gürültüdür. Bu tür gü-
Müziğin aynı zamanda mağaza içi trafik akışı ve satışlar
üzerinde de etkileri vardır.
Yavaş tempolu müzikler, yüksek tempolu müziklere kıyasla
müşterileri mağaza içerisinde
daha uzun süre tutar.
6
fazla gevşetici ya da havai hislere sürükleyici melodilerin
çalınmamasına dikkat edilmelidir.
Müziğin aynı zamanda mağaza içi trafik akışı ve
satışlar üzerinde de etkileri vardır.
Yavaş tempolu müzikler, yüksek tempolu müziklere
kıyasla müşterileri mağaza içerisinde daha uzun süre
tutar. Uzun süre mağazada kalan müşterilerin de genellikle daha çok alışveriş yapacağı umulur. Öte
yandan, mağaza içerisinde huzurlu ve rahat bir
biçimde alışveriş yapmayı engelleyecek şekilde çok
fazla sayıda müşterinin olması (mağaza kalabalıklığı)
durumunda yüksek tempolu müzik çalınarak, bu
müziğin trafik akısını hızlandırıcı etkisinden yararlanılabilir.
aktüel
Yönetimde
güven boyutu
ve insan unsuru
■ Şaban ÇOBANOĞLU
Dil ve İletişim Uzmanı
Kendilerine güven duyulan ve
değer biçilen sıradan insanlar bile,
ele aldıkları işlerde şaşırtıcı
sonuçlar elde edebilirler.
Lu ilinin yaşlı devlet adamlarından biri Konfüçyüs’e sordu: “İnsanları nasıl ciddi ve sadık
kılabilirim ki, hevesle çalışsınlar?” Konfüçyüs
dedi ki; “Onlara başkanlık ederken saygınlığı
eksik etme ki, ciddi olsunlar. Babacan ve
şefkatli ol ki, sadık olsunlar. İyiyi teşvik et,
acemiye öğret ki, hevesli olsunlar.”
Bugün çalışma hayatında insan unsurunun en yüksek değer olduğu kanıtlanmıştır. Yapılan bir işin sonucunda başarıya
ulaşmak için, insana duyulan güven ve
biçilen değer, işin can alıcı noktasını teşkil
etmektedir. Konfüçyüs’ün veciz sözlerinde ifadesini
bulduğu gibi, insanlara sevgi, saygı şefkat, teşvik ve
güven duyma konusunda samimi ve cömert olmak
aile, iş ve eğitim hayatımızın özünü teşkil etmektedir.
Aşağıdaki satırlarda sizlerle ilginç bir başarı hikayesini
paylaşmak istiyorum. Çalışanlara değer vermenin,
onlara güven duymanın ve kendilerini odak almanın
ne kadar önemli olduğunu vurgulayan çarpıcı bir hikaye… Kendilerine güven duyulan ve değer biçilen
sıradan insanlar bile, ele aldıkları işlerde şaşırtıcı sonuçlar elde edebilirler.
Seçilmişlik ve odak olabilmek
kurumsal güvenin temelidir
San Francisco Körfezi’ndeki bir okulda,
okul müdürü üç öğretmeni çağırıp şöyle
demişti:
“Siz üç öğretmen, sistemde en iyi ve en
uzman kişiler olduğunuz için, doksan tane
seçkin ve üstün zekâlı öğrenciyi size vereceğiz. Bu öğrencilerin gelecek yıl da
hızlarını korumalarını sağlamanızı ve
sizlerden çok şey öğrenmelerini bekliyoruz...”
Üç öğretmen, öğrenciler ve öğrencilerin anne ve
babaları bu önerinin çok iyi bir fikir olduğunu düşündüler. O ders dönemi öğretmen, öğrenci ve veliler
olmak üzere hepsinin hoşuna gitmiş ve başarılı
geçmişti... Okul bittiği zaman öğrenciler bütün San
Francisco Körfezi’ndeki diğer öğrencilere göre yüzde
20–30 daha başarılı olmuşlardı. Yılsonu geldiğinde
müdür üç öğretmeni çağırıp onlara şunları söyledi:
“Size bir itirafta bulunmak istiyorum. En zeki öğrencilerin 90’ı sizde değildi... Onlar ortalamanın biraz
üstünde öğ-
rencilerdi. 90 öğrenciyi sistemden tesadüfen seçtik.”
Bu açıklama üzerine öğretmenler, doğal olarak öğrencilerde görülen başarının kendi istisnai öğretme
becerilerine bağlanması gerektiği sonucuna vardılar.
“Bir itirafım daha var” dedi müdür: “Siz de en parlak
öğretmenler değildiniz. İsimlerinizi bir şapkanın içine
doldurduğum kâğıtların arasından rastgele seçtim. Siz
kendinize ve öğrencilerinize inandığınız için başarılı
oldunuz...”
Daha önce yapılan pek çok araştırmada da kanıtlanmış olduğu gibi, insanlara duyulan ilgi ve güven
onları motive eden çok önemli iki husustur. Bu
gerçekten hareket ederek, sizler de çalışanlarınıza
ilgi ve alakanızı yönlendirebilir, onların şu
ana kadar hiç açığa çıkmamış yönlerini
keşfedebilirseniz, çok şaşırtıcı ve tatminkar sonuçlar elde edebilirsiniz.
Önemli olan insanlara uygun zaman dilimleri içinde ilgi ve
dikkatimizi yöneltebilmektir.
Dilimizde “Gözden uzak olan
gönülden de ırak olur” şeklinde güzel bir söz vardır.
Çalışanlarımızı gözden de,
gönülden de uzak tutmamamız gerekiyor. Bu onlara verdiğimiz değerin de bir ölçüsü olmaktadır.
İşletmelerde yönetimin
esası güvene dayanmalıdır
Örgütsel açıdan "güven" olgusunun önemini
hem yöneten, hem de yönetilen açısından kavrayabilmek için, öncelikle bu olgunun nedenlerine göz
atmak gereklidir. Güven olgusu karşımıza
Maslow’un yapmış olduğu motivasyon
çalışmalarında çıkmaktadır. Maslow’un geliştirdiği ihtiyaçlar teorisinde “güven” olgusu insanoğlunda
öncelik sırasına göre üçüncü sırada,
“sosyal ihtiyaçlar” başlığı altında
ele alınmıştır. Her bireyin belirli
bir grubun elemanı olduğundan
hareketle, sosyal ihtiyaçlar başlığı
altında Maslow, fizyolojik ve güvenlik gereksinimleri giderilmiş
bireylerin, bundan sonra sosyal ihtiyaçlarını gidermek
için çaba sarfettiklerini
7
aktüel
Alım gücü düştü ama
perakendeciler
yatırıma
devam ediyor
Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) ile Deloitte’nin ortaklaşa hazırladığı Perakende Sektörü Güven Araştırması’na
göre perakendeciler ekonomideki
olumsuzluklara rağmen, yatırımlarını sürdürmeye devam ediyor.
Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) ile Deloitte’nin ortaklaşa hazırladığı
Perakende Sektörü Güven Araştırması perakendecilerin ekonomideki olumsuzluklara rağmen yatırımlarına
devam ettiğini ortaya koydu. AMPD Yönetim Kurulu
Başkanı Mehmet Nane, ilki gerçekleştirilen çalışmayla
ilgili verileri değerlendirirken, “Bu çalışmanın ortaya
koyduğu en önemli göstergelerden biri sektörümüzün
genel ekonomik ortamdan çok kendisine duyduğunu
güveni göstermesi olmuştur. Enflasyon ve hane halkı alım gücü
tahminlerindeki olumsuzluğa rağmen, sektörümüz yatırımlarını sürdürme eğilimindedir” diye konuştu.
Tüketicilerin alım gücü düştü
Araştırmaya katılan sektör temsilcilerinin yüzde 90’ı tüketicinin
alım gücünün düştüğünü belirtirken, katılımcıların yüzde 53’ü
gelecek 12 aylık dönemde tüketici alım gücünün aynı seviyede
kalacağını düşünüyor. Katılımcıların yüzde 36’sı ise alım gücünün
daha da azalacağı görüşünden yana. Nane, perakendecilerin krizden
dersler çıkardığını ve verimliliği arttıracak yöntemler geliştirildiğini
dile getirerek, “Gelecek 12 aylık dönemde, yatırım kararları kadar,
istihdam politikaları da planlı bir şekilde yürütülecek ve verimlilik
vurgusu ön plana çıkacaktır” dedi. Araştırma ekonomi genelindeki
istihdam ortamı ve enflasyon tahminleri sonucunda tüketicinin alım
gücündeki iyileşmenin daha geç olacağını gösteriyor. Perakende sektörünün son 12 aylık dönem içinde yatırımlarına devam ettiğini de
vurgulayan araştırma, sektörün ileride de yatırım yapma beklentisi
içinde gözler önüne serdi.
8

Benzer belgeler

Mağaza İçinde Müzik Yayını Nasıl Olmalıdır?

Mağaza İçinde Müzik Yayını Nasıl Olmalıdır? gürültüdür. Bu tür gürültüler müşterileri rahatsız ederek, onları mağazadan uzaklaştırabilir. Mağaza dışından gelen sesler (trafiğin gürültüsü, diğer insanların sesleri vb.), dış kaynaklı gürültüdü...

Detaylı