Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği
Transkript
Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4, Sayı 1 (Mart 2007) Mak. #3, ss. 7-24 Telif Hakkı©Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce Uludağ Üniversitesi (Bursa) Bibigül Dosbayeva İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi (Celalabat) ÖZET Örf ve âdetler, toplum tarafından kabul gören değer yargıları kuşaklar arası iletişimi sağlayan değerler bütünüdür. Bu değerler kolay oluşmadığı gibi, fertler arasında bu gibi değerleri oluşturamayan toplumlar da millet olamazlar. Örf ve âdetler, yıllarca toplum tarafından yaşanarak kökleştikleri için onlara büyük ölçüde itibar edilir. Geleneklerini itina ile muhafaza etmeyi başarabilen Kırgız Türkleri bu değerleri düğünlerinde en canlı bir şekilde yaşatırlar. Bilhassa kırsal kesimde yaşayan Kırgız Türklerinde düğünler tam bir şölene dönüşmektedir. Bu çalışmada gerek geleneksel gerekse çağdaş Kırgız düğün gelenekleri ele alınmıştır. ANAHTAR SÖZCÜKLER Kırgızlar, Gelenekler, Kırgızlarda Düğün Gelenekleri, Düğün ABSTRACT Custom and usage are values which are being accepted from society that they are carried to the value judgment from generation to generation and prove communication between generations. These values can’t come into existence easily. If any community hasn’t these values, it can not be a nation. Custom and usage generally have a great respect for people who are living in a country because they have been thinking appropriate by communities for years. Kyrgyz Turks who are achieving to preserve their traditions are keeping this value alive in marriage ceremony. Especially wedding feast is very imposing at Kyrgyz Turks who living in rural zone. In this article we clarify both traditional and contemporary Kyrgyz’s wedding ceremonies. 8 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 KEYWORDS Kyrgyz Nation, Kyrgyz’s wedding feast traditions, wedding feast. 1. Giriş Örf, toplumda gelenek hâline gelen, çoğunluğun veya toplumun tamamı tarafından beğenilip kabul edilen esaslar demektir. Örf yerine bazen, ʺgelenek, töre, ananeʺ kelimeleri de kullanılmaktadır. Her milletin iç dünyasını ve hayata bakışını yansıtan kendine has tarihî ve kültürel zenginlikleri vardır ki, bu da bir milleti diğerinden farklı kılan en önemli değerlerin başında yer alır. Örf ve âdetler bu değerler arasında kuşkusuz en önemli yeri işgal etmektedirler. Millet hayatı geçmişten geleceğe doğru uzanır; geçmişten kopmadan geleceğe uzanmak, tarihe bağlı kalarak ileriye atılmakla mümkündür. Bu bağlantıyı sağlamada örf ve âdetlerin etkisi büyüktür Örfler değişmediği için dünü bugüne bağlar. Milletin ortak değerlerini oluşturduğundan bütünlüğü sağlar. Tarihî ve kültürel değerlerini, örf, âdet ve geleneklerini itina ile muhafaza etmeyi başarabilen Kırgız Türkleri bu değerlerini düğünlerinde en canlı şekilde yaşatmaya çalışmaktadırlar. Bilhassa batının değerleriyle pek haşır neşir olma imkânına sahip olmayan, kırsal kesimde yaşayan Kırgız Türklerinde düğünler, örf ve âdetlerin en ince ayrıntısıyla gösterildiği şölenlere dönüşmektedir. Burada sergilenen performans düğün sahiplerinin komşular arasındaki itibarını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu nedenle düğün sahipleri gönülden istemese dahi çevrenin etkisi ve manevî baskısıyla kendisini örf ve âdetlere uygun bir düğün yapmak zorunda hissetmektedir. Kırgız Türklerinde “belkuda” (beşik kertmesi), “kız kaçırma” ve “normal başlık ödeme” suretiyle yapılan evlilikler söz konusu olduğundan her bir evlilik türüne göre farklı bir düğün geleneği bulunmaktadır. Ancak her ne şekilde olursa olsun evliliklerde düğün kaçınılmazdır. Çünkü Kırgızlarda düğün bir itibar meselesidir. Bu çalışmada fazla teferruata girilmeden genel olarak bir Kırgız Türkünün düğününde rastlanan örf ve âdetler hakkında bilgi verilecektir. Çalışmada literatürden yararlanılmakla birlikte, 2001–2005 yılları arasında Celalabat, Oş ve Bişkek yöresinde katıldığımız birçok düğünden yaptığımız gözlemler, çok sayıda yaşlı beyefendi ve hanımefendilerle yaptığımız mülâkatlarda elde ettiğimiz bilgiler esas alınmıştır. 2. Evlenme Gelenekleri Kırgızlarda evlendirme (Akmataliyev 2004: 101): gelenekleri aşağıdaki aşamalardan oluşmaktadır 1. Kudalaşuu ‘dünür olma’: bel kuda ‘yeni hamile kaldığında, yani daha anne Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva belindeyken nişanlama’, beşik kuda ‘beşik kertmesi’, kız tandoo ‘kız seçme’, cuuçu cönötüü ‘istemeye gönderme’, söz kesme, küpe takma (Kırgızlarda yüzük yerine nişanda küpe takarlar), kalıñ tölöö ‘başlık parası verme’, koşumça ‘oğlan tarafının düğün masrafları için akrabalarınca verilen yardım’, çaçıla, giyit giydirüü ‘giysi giydirme’ v.b. 2. Küyöölöö: cenketay ‘yenge düğünü, Kızın yengeleri tarafında tertiplenen eğlence ve buna karşılık damat tarafından kızın yengelerine verilen hediye merasimi, yengelerin talebi’, car görüşüü ‘damadla görüştürme’, oyun oynatma v.b. 3. Kız toy: ağaç düşürme, kurcun açma, tündük kaldırma, cılkıçılık ‘at kesim merasimi’, kız oyunu (mendil oyunu), töşök tartışuu ‘yorgan çekiştirme, öpkö çabuu ‘kurbanlık’, tolgoo tabağı ‘sancı tabağı’, sep açuu ‘çeyiz açma’, kız kınşılatuu ‘kız ağlatma’, giysi giydirme] 4. Gelin toy: cüz açtı ‘yüz açtı’, nikâh, otko kirgizüü ‘gelinin kaynatasının evine sokma ve bu sırada yapılan merasim’ v.b. Şimdi evlenme geleneklerini sistematik bir biçimde ele alıp, inceleyeceğiz. 2.1. Düğünden Önceki Gelenekler 2.1.1. Kız İsteme ve Nişanlama Normal evliliklerde program kız istemeyle başlar. Bu konuda birçok Kırgız atasözü vardır: “Kımızı içene ver, kızı isteyene ver”, “Buğdayın varacak yeri değirmen, kızın varacak yeri küyöö (koca)”, “İki iyi yaylaya çıkarsa kudalaşarak (dünür olarak) inerler yayladan”, “Kızı var – nazı var” (Akmataliyev, 2004: 110–111). Eski dönemlerde Ten teni menen tezek kabı menen “Davul dengi dengine vurur” diye soyuna, maddî durumuna göre akrabalık kurulurdu. Yani kız istemeye gidilirken denklik meselesine riayet edilirdi. Kimse kendinden fakir biriyle dünür olmak istemezdi. Köydeki zenginler yine kendileri gibi maddî durumu ve soyu kendine denk olanlarla dünür olurlardı (Talıp Moldo 1991: 542). Kızı verirken çeyiz olarak tarla ve mal verilirdi. Ayrıca zenginler damadın evine kızlarını özel köleyle birlikte gönderirlerdi. Babayı oğlundan, anneyi kızından ayırırlardı, dökülen gözyaşları bir şey değiştiremezdi. Kızına karşılık başlık parası olarak dört tülük mal – (koyun, dana, at, deve, tülük – bir tülükte 100 tane hayvan olur) alırlardı. Düğün 40 gün 40 gece yapılırdı. Günümüzde artık bu geleneklere rastlamak mümkün değildir. Günümüzde kız isteme önce kız ile erkeğin tanışmasıyla başlar. Bu tanışma sosyal hayatın akışı içinde olabileceği gibi yengeler yardımıyla da olabilir. Eskiden bir kızı görmek isteyen erkek, kızın ablası veya yengesiyle görüştükten sonra kızı görme ve onunla tanışma imkânı bulurdu. Kırgızlarda düğün törenlerinin baş aktörü 9 10 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 yengelerdir. Tanışma faslından tutun düğün işlemlerinin gerçekleşmesine kadar her aşamada yengelere büyük görevler düşmektedir. Bu nedenle yengelere atfen yazılmış çok sayıda müzik eserleri vardır. Kimi zaman da aile büyüklerinin gençlere telkini şeklinde gerçekleşmektedir. Tanışma faslından sonra erkek, ailesine kızı beğendiğini ve onunla evlenmek istediğini bildirir. Bunun üzerine erkek tarafı kızın kendilerine denk olup olmadığı, aile durumu, kültürü ve yetiştiği çevre hakkında bir takım araştırmalarda bulunur. Yapılan araştırmalarda olumlu sonuç çıkması hâlinde erkek tarafı kız tarafıyla görüşmek için uygun bir zaman ve ortam arar. Bunun üzerine kıza talip olan taraf konuşmasını iyi bilen ve saygın birisini kızın evine gönderir. Ev sahibi gelen misafiri durumuna göre ağırlar. Kız istemeye gelenleri kız babasının her halükârda iyi ağırlaması gerekir. Kız istemeye gelenleri samimi bir şekilde uğurlamak da bir gelenektir. Bu konuda Kırgızlarda şöyle bir atasözü vardır: Elçilikke ölüm cok, cuuçulukka korduk cok, yani “elçiliğe ölüm yok, kız isteyenleri horlamak yok” (Akmataliyev, 2004:112). Kızın babası misafirini ağırladıktan sonra kızını verip vermeyeceğini söyler. Eğer kız babası istemeye gelenlere, kızını vermeye razı olduğunu bildirmişse, erkek tarafı kudalaşmak (dünür olmak için) için kız evine gider. İlk etapta başlık parasını kesinleştirirler. Daha sonra nişan yaparlar. Kuda tüşüü – (dünür olmak) için giderken damat tarafı kızın evine götürdüğü hayvanların iri, semiz olanının başına beyaz bez bağlar. Buna “baş at” denilir ve seçilen hayvanın genelde at veya deve olması gerekir. Âdete göre nişan yapmak için gidildiğinde 9 koyun götürmek gerekir. Kız istemeye erkeğin annesi, yengesi ya da ablaları da gidebilir. Bu esnada başta ekmek olmak üzere, beraberlerinde çeşitli yiyecek maddelerinden oluşan bir bohçayı da götürürler. Kırgız geleneğinde misafirler sofrada karşılanmaktadır. Bu nedenle kız istemeye gelenler daha önce kurulmuş sofraya otururlar. Sohbet esnasında konu kız istemeye getirilir. Bu teklif kız tarafınca uygun görülürse, teklifi kabul ettiklerine işaret olarak, kız istemeye gelenlerin getirdikleri bohça açılır ve ekmekleri parçalanıp sofraya konulur. Söz kesme esnasında gelin ve damat adayı bir araya oturtulur ve ikisine birden pata (dua edilir) verilir. Ancak dua okunmadan önce kalın (başlık) meselesinin çözümlenmesi gerekir. Önceleri “Kalın” sadece kızın ailesi veya babasına değil, kızın ait olduğu tüm aşirete ödenirmiş. Daha sonraları sadece yakın akrabalarına, sonunda kızın sadece babasına ödenmeye başlanmıştır. Kalın ödeme de sadece damadın babasının değil, bütün akrabalarının yükümlülüğü olarak sayılmıştır (Abramzon 1999:153). Kalın genellikle hayvanlarla bağlantı kurularak hesaplanır. Kırgızlarda 3, 5, 7, 9 gibi sayılar önemli olduğu için kalında bu rakamlar ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte gelin damada göre sosyal sınıf olarak daha alt bir sınıfta ise kalın ödenmeyebilir (Talıp Moldo 1992: 542). Kırgızlarda nişanda yüzük yerine küpe takılır. Nişan merasimi genellikle az sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşir. Gelin kız, kulağına küpe takıldıktan sonra, Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva damat tarafının temsilcilerine karşı eğilir. Kırgızlarda bu hareket saygı gösterisi anlamına gelmektedir. Kırgız Türklerinde nişanlılık süresinin çok uzatılmamasına dikkat edilir. Bu nedenle nişan merasimi yapıldıktan sonra taraflar kendi aralarında düğün tarihini tespit ederler. Kırgızlarda normal kız isteme dışında eskiden belkuda ve beşik kuda âdeti de oldukça yaygındı. Bel kuda geleneği Ekim devrimine kadar Kırgız halkının hayatında önemli bir yer işgal etmiştir. Bir boyla bir başka boy, bir halkla başka bir halk düşman olup savaştığı dönemde anne ve babaları iyi niyetle, bebekler daha dünyaya gelmeden akraba olmak istemişlerdir. Taraflar “ok ısırarak, tükürüklerini karıştırarak, birbirinin serçe parmak kanını emerek” kudalaşmaya (dünür olmaya) razı olurlarmış. İnsanlar “bel kuda” olduktan sonra ilişkileri güçlenmiş, alış‐verişleri artmaya başlamıştır. Sıkıntılarında birbirlerine yardım etmiş, dayanak olmuşlardır. Eğer ev büyüklerinden biri bu dünyadan göçse dahi bu ilişki bozulmadan devam etmiştir. Beşik kuda ise kudalaşmanın ikinci türü olarak sayılır. Bu kudalaşma bebekler daha beşikte yatarken evlendirilmesine karar verildiği için “beşik kuda” denilir. Belgelerin de gösterdiği gibi, “bel kuda” ve “beşik kuda”da bebeklerin anne‐babası tarafından kendi iradeleri dışında, gelecekleri hakkında daha önceden karar verilmektedir (Akmataliyev, 2004:110–111). 2.1.2. Giyit Giydirme Dünür olma, söz kesme, Kırgızların deyimiyle kuda tüşüü işlemi bittikten sonra sıra dünürlerin birbirine elbise giydirme faslına gelir ki buna “giyit kiydirme” merasimi denir. Dünür olmak için gidildiğinde, damat tarafının aksakalları ve akrabalarından oluşan 4–5 kişi toplanarak kız evine giderler. Kız tarafı maddî durumuna göre hayvan keserek misafirleri ağırlar. Yemekten sonra damat tarafından gelenlere, kız tarafı giysi giydirir. Damat tarafı da gelirken boş gelmez. Bunlar da kıza, annesine, babasına ve diğer büyüklerine giysi giydirirler. Giysi giydirme merasimi bitince damat tarafının aksakalı veya erkeğin babası ayağa kalkarak “kulduk vurur”: Kuldugum bar kudam ‘Size kulum’ der ve ellerini bağrına basıp eğilerek selam verir. Bunun üzerine kızın babası da Kuldugun Kudayga ‘Kulluğun Allah’a olsun’ diyerek selâmını alır. Böylece kudalaşmak (dünür olmak) kulduk vurmak âdeti ile biter. Eskilerden bu âdetle ilgili şu söz kalmıştır: Cakşığa cuuçu gelet Camanga kuuçu gelet İyiye (kız) isteyici gelir, Kötüyü kovalayıcı gelir. (Akmataliyev, 2004: 113) 11 12 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 2.1.3. Damadın Kız Evine Gelişi ve Cenketay ‘Yenge tayı’ Nişan yapıldıktan sonra bir taraftan erkek tarafı yavaş yavaş başlık parasını (Kalın) ödemeye, diğer taraftan damat gelini görmek için uygun zamanı beklemeye başlar. Damat da ilk fırsatta yakın arkadaşlarıyla, küyöö coldoş’larıyla birlikte bir hayvan (koyun, sığır ya da at) alarak nişanlısını görmeye gider. Damat, kız evine yakın bir yerde bekler. Damadın geldiği haberini küyöö coldoş’larından biri kız tarafına götürür. Damadın geldiğini duyan gelinlik kızlar, yeni gelinler hemen toplanır, onu almaya giderler. Damadı alarak kızın ağabeylerinden birinin evine götürürler. Buna köyöö kelüü ‘güveyin gelişi’ denir (Talıp Moldo, 1991: 543). Bundan sonra cenketay faslı başlar. “Kız başlıksız olur ama örf‐âdetsiz olmaz” diyerek kızın yengeleri damattan tay isterler. Damat âdetlere göre edepli, sakin ve sessizce dizüstü oturur. Tay isteyen yengeler ile damadın küyöö coldoşu pazarlığa başlarlar. Para mı verilecek, tay mı verilecek? Anlaşırlar. Ondan sonra köyün kızları, gelinleri, “damat geldi, oyuna gelin” diye köye haber salarlar. Gelinin evine etraftaki kız, gelin ve delikanlılar gelirler. Bundan sonra oyun faslı başlar. Oyunu kızın saygın yengelerinden biri başlatır. Ama erkek tarafı kızın yengesine kız oynotoor’unu (kız oynatacağını) vermesi gerekir. Kız oynotooru ve bazı âdetler için hakkını vermediği durumlarda kız tarafındakiler durumu aşağıdaki gibi dile getirmişlerdir (Akmataliyev, 2004: 124): Ördök moyun kızıl at Kılıç moyun kızıl at Öydö çapsak celgen cok Kırga çapsa celgen cok Öydösü cok kaynatañ Kılıgı cok kaynatañ Örgöö cabaar bergen cok Kız oynotoor bergen cok Ördek boyun, kırmızı at, Kılıç boyun kırmızı at Yukarıya doğru yürümedi. Kıra doğru yürümedi, Aklı kıt kayın baban, Çadır örteceğini vermedi. Huysuz kayın baban, Kız oynatacağını vermedi. Oyun başı olan gelin ıslatılmış örtüyü örerek vurmak için “tokmak” hazırlar. Tokmağı hazır olunca küyöö coldoşa (damadın en yakın arkadaşı) gelerek: “Haydi küyöö coldoş, şeytanın boynunu kıralım” der. Küyöö coldoş eğilerek sırtını döner, oyuna başlayan gelin ise tokmağıyla küyöö coldoşun sırtına dokuz kere vurur, sonra eline tokmağı verir. Küyöö coldoş onlara ya bir öğüt (gelecekte mesut bir hayat diler) ya da bir şarkı söyleyerek gelin ile damadı yana yana getirir. Buna “Cüz görüştürür” yani “yar görüştürme” denilir. Tabiî yar görüştürme merasimi de yine yengelerin isteklerinin kabulüyle mümkün olur. Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva 2.1.4. Kız İsteme ve Cığaç Tüşürüü Damat tarafı başlık parasını tamamladıktan sonra besili bir hayvan alarak “ağaç düşürmek”1 ve düğün izni almak için kız evine giderler. Kız tarafı konuşulan başlık parasını aldıktan sonra da fazladan istekte bulunabilirler. Kızın babası izin verdikten sonra, damat tarafı cığaç tüşürüü’ye; ağaç düşürmeye hazırlanmaya başlar. Boorsoklar (küçük kesilerek, yağda pişirilen hamur) yapılır, koyun kesilerek et pişirilir. Bunlar çuvala konulup, deveye veya ata yüklenir, kızın evine götürülür. “Ağaç düştü, düğün yemeğini yemeye gelin” diye kız tarafı komşulara ve akrabalara haber gönderir. Yemeğe gelenlerin içinden yaşlarına göre bayanlardan en yaşlıları seçilir ve onlar heybenin ağzını açmaya başlar. Tabiî ki heybe açmak da kuru kuruya olmaz. Heybeye örtü ve kumaş hediye olarak konulur. İlk heybeyi açan hanım içindekinden biraz kendine alır, kalanını düğüne gelenlere dağıtır. Ağaç düşürmeye gelenler ise yemeğini yiyerek dağılır (Akmataliyev 2004: 123; Talıp Moldo 1991: 544). 2.2. Düğün Esnasındaki Gelenekler Kırgız Türklerinde düğün hem kız, hem de erkek evinde ayrı ayrı yapılır. Kız tarafında yapılana Kız Toy, erkek tarafında yapılana ise Üylönüü Toyu denilir. 2.2.1. Tündük Kötörüü ve Sadaga Çabuu Cığaç Tüşürüü töreni bittikten sonra, kızın babası kızına vereceklerini hazırlamaya başlar. Kızın babası maddî gücüne göre çeyizi hazırlar. Hazırlıklar tamamlanınca düğüne başlayarak tündük kaldırılır. Tündük kötürmöy mecazî anlamda ‘gençler için ayrı otağ açmak” anlamına gelir. Bu sürece tündük kaldırılması denir. Hazırlık bitince, çadırlar kurulur, düğünün başlamasına izin verilir. Kızın babası dünürüne: ‐ “Tündüğündü kaldır, koyununu kes!” dedikten sonra erkek tarafı düğüne hazırladığı hayvanını keser. Etini pişirir kızın evine götürür. Her şey gelince kızın babası köyündekilerin dualarını almak için çağırıp yemek yedirir. Tündük kötörül’düğü (kaldırıldığı) zaman kız babasının yakınlarından biri, damat tarafından kız oynotor ister. Eğer damat tarafı bu talebi yerine getirmezse, tündük kötörüü olmaz, yani çadırlar kurulmaz. Talebin karşılanması hâlinde kızı evine götürür ve oyun için hazırlıklara başlar. Buna “kız oyunu” adı verilir. Tündük kaldırması bitince at kesme hazırlıklarına başlanır. Seyisler “atı bıçak kesmiyor” – der. Atı kesmeden erkek tarafından biri, onları razı edene kadar bekler. Eğer onlar razı olmazlarsa, damadın düğünde kesmek için getirdiği atı alıp götürürler. 1 Kırgız Türkleri eskiden yaylada çadırda yaşadıkları için burada çadırın ağaçtan yapılmış karkasından söz ediliyor. 13 14 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 Düğünün bu safhasına cılkıçılık denir. Tündük kaldırıldıktan sonra damatla geline bir oğlak kurban kesilir. Diğer taraftan kurbanlık kesilen oğlağın akciğeri alınır, kız ve damat bir birine arkası dönük olarak dururlar. Yaşlı biri, varsa kızın ninesi, akciğeri ikisinin sırtına “kazadan belâdan uzak olun” diyerek vurur. Oğlağın kesildiği yerden kurulan çadıra kadar bu ikisi yarışır (Üseyin Acı 1991: 119). Çadırın tündüğünden dışarıya oğlağın başı atılır, baş kimin eline geçerse, oğlak etini o alır. Böylece çiftin kaza belâdan arındırılmış olduğuna inanılır (Akmataliyev 2004: 125). 2.2.2. Sep Açuu ve Töşök Tartışuu Erkek tarafının yukarıda beliritlen yükümlülükleri bitince, bu kez sorumluluk kız tarafına geçer. Kızın babası kızına hazırladığı çeyizi özel olarak kurulmuş olan ak örgöö (beyaz otağ) olarak adlandırılan çadırın içine serer. Düğüne gelenler çadıra girerek çeyizi görürler. Eğer kızın babası başlık parasını çok almış olup çeyizi kötü veya az hazırlamışsa köylüler arasında azarlanıp eleştirilir. Sep, kıza hazırlanan eşyaların toplamına verilen addır. Çeyiz sandığında çoğu el işi olan, şırdak, tuş kiyiz, şalça, ala kiyiz, kilem, ziynet eşyaları ve takılar, celbirööç, kübök, çolpu, çaçkep, kep takıya, bilerzik, oymok, baytumar, töönögüç, at eşyaları, yatak, yorgan, elbise vb. ihtiyaç maddeleri ve ev eşyaları yer alır. Diğer taraftan tündük kaldırılınca kız tarafının köyünün hanımları, kızı alacak olan taraftan “döşek çekiştirme” âdetini, usulünce yapmasını ister. Eğer damat tarafı döşek çekiştirme âdetini yapmazsa, bir kanç arkan ‐ halat (kalınlığı 5cm olan örülmüş ip) örülür, ipin bir ucu dik kayanın bir yerinden geçirilir, sonra da el değirmeninin deliğinden geçirilir ve ucu iyice çıkmayacak şekilde düğümlenir. İpin öteki ucunu dünürlerin eline verirler. Bu sadece yorgan çekiştirme payı verilmediği zaman yapılır. Eğer dünürler (damat tarafı) ipi çekerken koparırlarsa, hiç bir şey vermeden kurtulur. Eğer koparamazsa, koparana kadar çekerler. İpi kopartmamak için yengeler karşı tarafa un ve yulaf ezmesini külle karıştırarak yüzlerine atarlar. Eğer koparırlarsa, hakkını vermeden kurtulurlar, yok koparamazlarsa hakkını verirler. Bunun bedeli, durumu iyi olanlar için iyi bir attır (Talıp Moldo 1991: 546). Düğünün en önemli yerlerinden biri de kızla erkeği yatırma merasimidir. Buna koyunga salaar derler. Bu âdet I. Abdırahmanov’un topladığı bilgilere göre ‐ “Kızı göndereceği sabahın gecesi kızla erkeği yatırırlar” (Akmataliyev 2004: 126). Kızın bekâreti hakkında damat tündüğü kaldırarak haber verir. Kızın bekâreti için gelinin yengeleri gelinin anne‐babasından, damadın küyöö coldoşlarından, anne‐babasından müjde alırlar. Tersi olursa, damat kızı almadan köyü terk eder (Talıp Moldo 1991: 547). Yukarıdaki sözü geçen âdetler bittikten sonra, kızın babası kızı gelin evine Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva göndermeden bekletir. O zaman damat tarafının kızın annesine tolgoo tabağı “sancı tabağı” vermesi gerekir. Durumu iyi olanlar “kaptın kağınçıgı, karındın cugu – çuvalda kalanı, işkembeden artanı bu kadarmış” diye bir leğene eti doldurur, bir at getirir, kızın babasının eline tutturur. Böylece damat tarafı gelini götürmeye hak kazanır (Talıp Moldo 1991: 546). 2.2.3. Kız Ağlatması Kızı erkek evine gönderirken, ziynet eşyaları ve takılar takılır. Şökülö ‘gelinin süslü şapkası’ giydirilir. Yüzü uzun örtüyle kapatılır. Kızın annesi, ninesi, yengeleri kızı ortaya alır, ağıt söylerler. Kız da o arada yüksek sesle ağlamaya başlar. Buna “kız ağlatması” derler. Bunun ardından kız süslenmiş ata bindirilerek evden çıkarılır. Kızını gönderirken kızın babası dünürlere, yani erkek tarafından gelenlere, damadına baştan aşağı giysi giydirir. Bu işlemi herkes durumuna göre yapar, ama kaliteli olup olmadığı her zaman köylüler tarafından eleştirilmiştir (Akmataliyev Talıp Moldo, 1991: 547). Kızını Gönderirken Babaannesinin Söylediği Ağıt Beyaz perdeyi dürerek otur, Ak pardanı türüp otur Az söylerim yakın otur Az süylöymün cakın otur Gök perdeyi dürerek otur, Kök pardanı türüp otur Konuşalım yakın otur. Süylöşölü cakın otur Kara tilki dağda var, Kara tülkü toodo bar Kız alıp, kız vermek, Kız alıp kız berüü Kırgız geleneğinde var. Kırgız saltında bar Ak peygamber Muhammed Ak paygambar Muhammet Aliye verdi Fatmayı Alige berdi Batmanı Kızcağımız, At ile evden çıkarken, Altın’ın nuru dağılsın. At ile evden çıkarken, Ay gibi bahtın açılsın. At menen üydön çıkkanda, Altındın nuru çaçılsın, At menen üydön cıkkanda, Ayday Hazırlanıp evden çıkarken, Dayardanıp üydön çıkkanda baktın açılsın Gümüş gibi gülkün saçılsın. Kümüştöy külkün çaçılsın Ak peygamber Muhammed Ak paygambar Muhammet Aliye verdi Fatmayı Alige berdi Batmanı 15 16 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 Kızın Yengelerinin Söylediği Ağıt: Kızımızın boynuna gerdanlık taktık, Kızıbızdın moynuna şuru‐monçok taktık Kızımızı gölgede baktık. Kızıbızdı kölöködö baktık Dünürüm sende gölgede bak artık. Kudağıy sen dagı kölöködö bağıp al Kızımıza, ipek kumaşlar giydirdik, Kızıbızga cibekten kiyim kiydirdik Dünürüm ipek gibi ince bak artık. Kudağıy cibektey sılık bağıp al. Kaldırıp çarpma sandığı, Kötörüp urba sandıktı, Kaynanam suuya gönderiyor diyerek, Kaynenem suuga cumşayt dep, Sakın yapma arsızlık. Kıla körbö ardıktı Kanadının kırpmadan su içen, Kanatın çarppay suu içken Turna gibi kuş varmı? Turnağa okşoş kuş barbı? Halkın içinde sır tutan, El içinde sır saktagan Yakınım senin gibi kız varmı? Cakınım sendey kız barbı? Ak eleçek körünsö, Beyaz örtülü görünürse, Annem gelir demeyesin. Apam kelet debeğin. Aksalkallı adam görünürse, Aksakal kişi körünsö Kardeşim babam gelir demeyesin. Sindim atam kelet debeğin. Tarpıldayan ötük, taş tapan, Tarpıldak ötük, taş taman, Ayağını kaldırarak basmazsan, Tak kötörüp baspasan, Kardeşim tarpıldak adını alırsın. Sindim tarpıldak atka konosun. Kızın Ablalarının Söylediği Ağıt: Kardeşim kocan iyi olursa, Siŋdim coldoşun cakşı bolso Gümüşten küpe takar, Kümüştön söykö tağat Günde tatlı söz söyler. Kündö tattuu söz aytat Kardeşim, kocan kötü olursa, Siŋdim, coldoşun caman bolso Gümüşten küpen kırılır, Kümüştön söykön sınat, Günde kalbin kırılır. Oyun ongo bolünot. Kızın Annesinin Söylediği Ağıt: Güneyden akan pınar var, Tüştüktön akkan bulak bar, Kızım, kocan ile mutlu ol. Kızım coldoşuŋ menen baktıluu bol. Kuzeyden akan pınar var, Tündüktön akkan bulak bar, Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva Kızım, kocan ile barış içinde ol. Kızım coldoşun menen bakubat bol Gün boyu akan pınarım, Gün boyu akkan bulağım, Gittiğin yerde mutlu ol. Barğan cerinde baktıluu bol. Kocanın gönlün kirletme, Küyööŋün köönün kirdetpe, Her gün bize laf değirtme. Künügö bizdi tildetpe. Alanın gönlün kirletme, Alganıŋ köönün kirdetpe, “Babandı” diye laf değirtme. “Atandı” dep bizdi tildetpe. Altından komuz çalarak geç, Altından komuz ırgap öt, Kardeşim, alanın ile iyi geçin. Sıŋdım alganım menen cırgap öt. Gümüşten komuz çalarak geç, Kümüştön komuz ırgap öt, Kardeşim, kocan ile mutlu hayat geçir. Siŋdim, küyööŋ menen cırgap öt. Bey bahçesi kapılı, Bek eşiği kaalga, Saklanarak uyuya kalma, Bekinip uktap kalba. Han bahçesi kapılı, Kan eşiği kaalga, Aniden uyuya kalma. Kapıstan uktap kalba. Karçığa diye iyi bir kuş, Karçığa degen cakşı kuş, Kanadından okşa geç, Kanatınan sılap öt. Kyınbaba diyen iyi bir mülk, Kaynata degen cakşı mülk, Yanından yavaş geçerek saygılı ol. Akırın basıp sıylap öt. 2.2.4. Gelinin Damat Evine Gelmesi ve Otko Girgizüü: Gelin gelirken damadın evindekiler gelini karşılamaya çıkarlar. Damat ve kızın üstüne “çaçıla” olarak kuruyemiş atılır. Damadın küyöö coldoşları ise para atarlar. Eğer erkeğin babası gelini için özel çadır kurmamışsa, kayınbabanın çadırının yanına hemen küçük de olsa bir çadır kurulur, gelin ona indirilir. Gelini kayınbabasının evine girdirmeye otko girgizüü denir. Eskiden yeni gelen gelini, ateşe yağ döküp onun önünde eğdirerek otko girdirmişlerdir (Soltonoev, 1991: 223) . Otko girdirme yapılırken yine mal kesilir ve düğün yapılır. Akşam kızlar ve gelinler toplanarak yeni gelinin yüzünü Bürkönçük ’duvak’la kapatarak kayınbabasının evine götürürler. Gelinin yüzündeki tülü çekmek için kapıda biri bekler ve tülü aniden çeker. Gelin kapının eşiğinden başlayarak eğile kalka içeri girer. Özel perdeyle kapatılmış evin köşesine (köşögö) girer oturur. Gelin burada iken nikâh kıyılır ve ökül ata seçilir. Ökül‐ata ve ökül‐ 17 18 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 ene, damat tarafından seçilen gelinin temsilî vekil anne ve babasıdır. Ökül ata ve ökül eneyi damat tarafı seçer. Ökül ata – ökül ene saygılı, tecrübeli aileden seçilir. Bunlara kızın çeyizinden hediyeler verilir. Onlar da yeni aile için katkıda bulunurlar. Anne ile ökül enenin farkı, arpa ile buğdayın farkı gibidir derler (Akmataliyev 2004: 136) 2.3. Düğün Sonrası Gelenekler 2.3.1. Yeni Gelinin Görevleri Gelin yeni ailesinden başlayarak köydeki herkese saygı göstermek zorundadır. Saygı gereği köydekilere ismiyle hitap edemez. Onlara kendisi takma isim koyarak, o isimlerle hitap eder veya daha önceki gelinler ne isim koymuşlarsa onunla çağırır. Kocasından büyük olan herkese eğilerek selâm verir. Eşinin ağabeylerine, amcalarına, eniştelerine yüzünü göstermekten kaçar. Bunların da gelini otko girdirmesi gerekir. O zaman yüzünü gösterebilir. Buna “yaşmak açma” denir. Diğer taraftan gelinin her sabah erkenden kalkarak çadırın tündüğünü (üstü) açması gerekir. Köydekilerden her kim geline bir iş verirse, gelinin koşulsuz bu işi yapması şarttır (Talıp Moldo 1991: 547). 2.3.2. Törkülötüü Bir süre geçtikten sonra gelin bazı hediyelerle birlikte beyi, kaynanası ve yakınlarıyla birlikte babasının evine gider. Gelinle damat burada diledikleri kadar kalabilirler. Ancak misafirler yapılan küçük bir merasimin akabinde, izzet ikramın ardından evlerine dönerler. Buna törkülötüü denir. Burada damadın kaynatasından bir dilekte bulunması âdettendir. Bu dilek şartsız yerine getirilir. İşte bundan sonra “Çıkkan kız çiyden tışkarı – Evden çıkan kız çiy’den dışarı (çiy – çadırın sırtının kamıştan yapılan örtmesi)” diye kanun gücüne girer (Akmataliyev 2004: 136). 3. Günümüzdeki Yeni Evlenme Gelenekleri Kuşkusuz Rusların Orta Asya’yı işgal edip buraya yerleşmesiyle Kırgızların kültüründe birçok değişiklik olmuştur. Eskiden göçer hayatını yaşayan Kırgızlar, Rus işgali döneminde kısmen de olsa yerleşik hayata geçmişlerdir. Diğer taraftan Sovyetlerin dinî inançlara karşı öne sürdüğü Komünist ideoloji sonucu da çoğu âdetler değişmiş ve bazıları yok olmuştur. Günümüzde artık eskisi gibi 40 gün, 40 gece düğün yapma, başlık parası için 4 tülük hayvan istemek (1‐tülükte – 100 tane olur, hayvanın dört çeşidinden 100 taneden toplam 400 tane) âdetleri yoktur. Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva 3.1. Kız kaçırmak 3.1.1. Kız Kaçırma Şekli Örf ve âdetlerin ağır oluşu ve ekonomik şartların elvermeyişi sonucu yine son dönemlerde kızı kaçırarak evlenme adeta bir âdet hâline dönüştmüştür. Bazen kız ile erkek anlaşarak kaçıyorlarsa da, çoğu kez kız, rızası olmadan erkek tarafından zorla kaçırılmaktadır. Daha sonra komşu, akrabaların araya girmesiyle ve Kırgız kamuoyunda yaygın olan ‐ “taş düştüğü yerde ağırdır”‐ düşüncesinin sonucu kız, evlenmeye razı edilmektedir. Kız kaçırmaya alagaçıp ya da “alıp kaçma” denilir. Evlenecek olan erkek, kızı arkadaşlarıyla beraber kaçırıp (1940–1950 yıllarında at’a bindirerek kaçırıyorlarmış), kendi evine getirmektedir. Evdekilerin haberi varsa, hazırlıklı olurlar, yoksa hemen komşular toplanıp hazırlık yaparlar. Kıza iki‐üç kadın elbise giydirir, başını örterler. Kırgız toplumunda her zaman söylenen bir söz vardır ‐ “taş düştüğü yerde ağırdır, kalkmaz, biz de böyle geldik” diyerek, kızı sakinleştirmeye çalışırlar. Buna rağmen eğer kız başörtüyü bağlatmaz, yani razı gelmezse, yaşlı kadınlar kıza razı olmaması hâlinde kendine beddua edeceklerini söyleyip, kapı önüne ekmek koyarlar. Kırgızlardaki yaygın inanışa göre kaçırılan kızın ekmeği atlayarak geçmesi hâlinde hayatta bir daha mutlu olmayacaktır. Bazen kızlar evindekilerden birileri gelene kadar elbiseyi giymemeye, örtüyü örtmemeye çalışır. Gelin için göşögö – (evin köşesine bez veya tül çekilmesine böyle derler) çekilir, arkasına da gelin oturtulur. Bunun amacı, kayın babasının, erkeğin ağabeylerinin, eniştelerinin gelinin yüzünü görmemesidir. Daha sonra 40 gün boyunca göşögö alınmaz, yeni gelini görmeye gelen mahalledeki komşular, akrabalar, elbise, örtü v.b. eşyalar getirdikleri zaman hepsi onun üstüne atarak asılır. Kız razı olduktan sonra erkeğin akrabaları kız evine gitmeye hazırlanırlar. Gece de olsa o gün hemen sabaha kalmadan gidilmesi şarttır. Ailesinin büyüklerinden 3 – 4 kişi bir miktar para, birkaç koyun alarak kızın evine gider. Buna açuu bazarga baruu, yani kızgınlığın giderilmesi, sinirlerin yatıştırılması denilir. Beraberlerinde kızın evlenmeye razı olduğuna ilişkin mektubu ailesine takdim ederler. Buna da kuldugubuz bar denir. Bunun üzerine kızın ailesi de, aile büyüklerini toplar, konuşurlar. Eğer karşı tarafı tanıyorlarsa, ona göre cevabını verirler. Şayet tanınmayan bir aile ise kızın yengelerinden biri hem kızın fikrini sormaya, hem de ailenin durumunu görmeye gider. Yenge aileden memnun kalır, uygun görürse, kız tarafı kabul eder, şayet kız kabul etmezse onu ikna ederler. Eğer kızı verecek olurlarsa, nikâh yapılana kadar orada kalır. Bazen de kızı tekrar baba evine götürüp, nişan yapılır ve kararlaştırdıkları tarihte düğün yaparlar. İki taraf, birbirinden memnun kalırsa, erkek tarafı kız tarafına ilk hazırlıklarına yetecek miktarda para bırakır. 19 20 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 3.1. 2. Kız Kuugandar ‘Kız Kovalayanlar’ Kızın arkasından gidenlere kız kuugandar denir. Kızın hem anne, hem baba tarafından toplam 6 – 7 hanım, kızın arkasından giderler. Bunlar kız ve damat için bir çift döşek, çift kişilik üzerine ve altına yorgan, bir çift yumuşak yastık, bir çift sert yastık, altına halı, kıza giysiler alırlar, sepet hazırlarlar. Erkek tarafı gelenleri yaşına göre (giysi v.s.) konuk eder. O gün Ökül ata seçilir. Ökül atayı damat tarafı seçer. Bu kişi kızın babası seviyesindedir; kaynatanın evine rahatça girip çıkabilir. Bir anlamda gelinin koruyuculuğunu üstlenir. Kızın ardından gelenlere koyun kesilir, misafir edilir. Yemekler yendikten sonra, imam çağırılır, imam nikâhı yapılır. Nikâhtan sonra kızın yengeleri kızlarını, damadın yengeleri damadı yatırmaya hazırlarlar. Her iki tarafın yengeleri de kızın bekâretine bakmak için kapıda beklerler. Önce damadın helâlliğini alırlar. Ben razıyım dedikten sonra, damadın ve gelinin ailesine gösterirler. Gelinin yengeleri, damadın küyöö coldoş’larından, ana‐babasından müjde alırlar. Sonra gelenler uğurlanır. Yeni gelinin kayınbabası özel olarak huzuruna çağırana kadar karşısına çıkmaması gerekir. Şayet karşılaşırsa, başörtüsünü önden, yüzünü kapatarak bağlayıp, hemen kaçar. Damadın babası çağırdığı zaman, yüzünü görmek için gelinine hediye – yüz görümlüğü‐ vermesi şarttır. Gelin de hürmeten onun karşısında üç kere eğilir. Aynı şey damadın ağabeyleri, amcaları, enişteleri ile karşılaştığı zaman da yapılır. Onlar da gelini evine çağırıp, misafir edip, hediyesini verene dek, gelin onlara yüzünü göstermez. Aynı şekilde damat da gelin tarafı kendisini davet edinceye kadar anne‐babasına, akrabalarına yüzünü göstermez. 3.2. Normal Kalın Ödenerek Yapılan Evlilikler Normal evliliklerde program kız istemekle başlar. Kız isteme ve nişanlama süreci yukarıda anlattığımız şekilde olmaktadır. Bu başlık altında eskiden olmayan ve yeni ortaya çıkan örf‐âdetleri belirtmeğe çalışacağız. 3.2.1. Acı Bastırma ve Bata Toy Acıyı bastırmaya damadın anne‐babası, ağabeyi, amca ve aile büyüklerinden oluşan 4‐5 adam giderler. Koyun ve içecek götürürler. Orada düğünün ne zaman, nasıl yapılacağı konusu konuşulur. Bu konuda her iki taraf ortak bir karar verir. Gelinin babası başlık parası ister. Düğünün nasıl yapılacağı konusu konuşulur. Nikâh (süslü arabalarla şehir dolaşırlar ve resmi nikâh dairesine giderler, resmi nikâh yaparlar) ve gece düğünü (düğün salonunda yapılan) olup olmayacağı hakkında karar verilir. Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva Bata toy, aksallardan dua almak amacıyla düğünden önce yapılan merasimdir. Bata toy için damat tarafı bir koyun, yiyecek dolu sepet, oyuncak dolu sepet, çeyiz için 50 kg pamuk, kıza ve dünürlere (4–5 adama) baştan aşağıya kadar giysi alarak gelinin evine götürür. Gelin tarafı da damat ve ailesine aynı şekilde giysi alır. Bata toyda hayvan kesilir, misafirlere yemekler yedirilir. Yemekten sonra misafirler dua ederek dağılır. 3.2.2. Çon Toy Çon toy (Büyük düğün) kızın evinde yapılır. Kızın başlık parasıyla hazırlanan çeyiz bir odaya serilir. Gelin küyöö coldoş’larıyla beraber o odada oturur. Çon toy için damat tarafı düğünde kesilecek büyük at veya sığır, bir çuval pirinç, bir çuval havuç, bir çuval un, otuz‐kırk litre yağ, dokuz koyun, bir keçi, her birinde kumaş ve baş örtüsü olan dokuz çeşit sepet getirir. Dokuz koyun kızın amcalarına, ağabeylerine, dayılarına ve yaşı büyük olanlara verilir. Gelin ve damada kurbanlık keçi kesilir, akciğeri alınır, damat ve gelini yan yana, birbirine sırtlarını döndürerek durdururlar ve ciğerle sırtlarına vururlar, sonra köpeğe yedirilir. Dokuz çeşit sepeti, gelinin ailesinin yaşı ileri olan bayanlardan dokuz hanım açar, her biri çeşitli şeylerle doldurulmuş (ekmek, börek, şeker, parfüm (ıtriyat), bisküvi, oyuncak v.s.) olur, üzerleri de birer kumaşla örtülür. Sepeti açan bayan örtü ve kumaşı, sepetin içinde ne varsa ondan bir az alır, geri kalanı düğüne gelenlere dünür sepetinden diye dağıtılır. Damat tarafının düğün için getirdiklerinin hepsi düğünde kullanılır. Bir gün önce at kesilir, et pişirilir. Ertesi sabah erkenden düğün çorbası ve pilavı yapılır. Düğüne damat tarafından 10’a yakın adam ve damadın küyöö coldoş’ları gelir. Dünürler önden gelir, ayrı odaya alınır. Onlar için ayrıca gelinin babası koyun keserek misafir eder. Damadın kız evine gelişinin de ayrı özellikleri vardır. Damat, küyöö coldoşlarlagelin evine otuz m. kala şarkı söylemeye başlar. Gelin evine gelindiğinde, kızın sekiz‐dokuz yengesi kapıları kapatarak iyi şarkı söyleyin diye eve sokmadan bekletirler. Damadı ortaya alan küyöö coldoşlar şarkı söyler. Şarkı sonunda da eğilip selâm vererek ve yengeleri sürerek eve girmeye çalışırlar. Şarkıdan sonra “güzel selâm verin” diye istekte bulunurlar, tekrar selâm verdirirler. Yengeler sıkı durmazsa, onları iterek damat ve küyöö coldoş’ları içeri girerler. Böylece fazla şarkı söylemekten ve eğilip selâm vermekten kurtulmuş olurlar. Eğer giremezlerse yengeler onları yorana kadar şarkı söyletir ve selâm verdirtirler, sonra içeri alırlar. Ama iç kapıda da yine iki‐üç yenge kapıyı kapatır, içeride de “kempir (ihtiyar kadın) öldü” oyunu oynanır. Damadın küyöö coldoşlarının onun dirilmesi için usulüne uygun harekette bulunmaları gerekir. Kapının arkasına da yaşlı kadını yatırırlar, küyöö coldoşlar kapıyı açsa bile kadını atlayıp geçemezler. Onun razı olacağı miktarda para veya hediye verirler. Bunlar razı olduktan sonra kalkar, damat ve küyöö coldoşları içeri 21 22 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 geçerler. Gelinin annesinin damat için özel kumaştan döşek, sırtına bir çift yastık hazırlaması gerekir. Günümüzde gelinin çeyizine halı katlayıp koyuyorlar. Eğer ucuz ve kalitesiz birşey döşerlerse, küyöö coldoş’ları damat buna oturmaz diye oturtmazlar. Pahalı başka bir şeyle değiştirene kadar damadı bekletirler. Gelinin kardeşi eniştesinin cebini karıştırır, cebinde ne kadar parası varsa alır. Damat buna itiraz edemez. Gelinin yeğenleri küyöö coldoşların, damadın ayakkabılarını, kalpaklarını (Kırgızların geleneksel şapkası) çalar götürürler. Damadın küyöö coldoşları bunları ancak parayla geri satın alırlar. Onun için küyöö coldoşlar ayakkabılarını çıkartmadan içeri geçerler. Damadın yanına oturan baldızı, damadın pantalonunu döşeğe belli etmeden diker. Bütün bunlar düğünde yapılan âdetler olduğundan dolayı kimse bir şey demez. Gelinin babası, damat için, bir koyunu parçalamadan pişirir getirir. Ama onun için gelinin yengeleri damadın küyöö coldoşlarından usulünün yerine getirilmesini isterler. Usul yengelere koyunun pazardaki fiyatının yarısı kadar para verilmesidir. Yengeler, damat ve küyöö coldoşlara tütsü yakarlar, ellerine su dökerler, kısaca hizmet ederler ve her bir yaptıkları şeyin karşılığını vermelerini isterler. Gelinin ablaları, halaları, teyzeleri, yengeleri sepet getirirler ve küyöö coldoşlar, karşılığında onların razı olacağı miktarda para verirler. Burada yine az çok tartışmaları olur, işte bunlarla düğün daha şenlikli geçer. Burada kızın yengeleri kızı yetiştirmişlerdir. Birçok şeyi kız yengesinden öğrenir ve düğünde de yengesinin istediğini alır. Damadın küyöö coldoşları ise gelinin yengelerini, sofrada çaydanlığın ağzına sığacak herşeyi sokarak, mendili bağlayarak, çayınız soğumuş v.b. çeşitli bahanelerle yormaya çalışırlar. Bu yöntemlerle yengelerin sabrını, yetenekliliğini ölçmüş olurlar. Yengelerin bütün bunlara dayanabilmesi ve bunların altından kalkabilmeleri gerekir. Yoksa şu gelinin yengeleri, diye hep ağızda dolaşır, dedikodu yaparlar. Küyöö coldoşlar giderken getirdikleri poşetlere sofrada ne varsa hepsini koyar, beraberlerinde götürürler. Düğünde, âdetler için yapılan tüm giderleri, küyöö coldoşlar karşılarlar. Damada giysi giydirilmesinin de kendine has bir usulü vardır. Yenge yetenekli değilse, küyöö coldoşlar damada giydirilecek olan gömleğin kollarını bağlarlar, ancak yengenin bağlamalarına fırsat vermemesi lâzımdır. Bütün bunlar yapıldıktan ve yemekler yendikten sonra sıra gitmeye gelince, gelinin yakınları gelini saklarlar. Gelinin bulunması için damadın küyöö coldoşlarının yengelere bir şeyler vermesi gerekir. Çeyizler arabaya yüklenir, gelinle damat yan yana evden çıkartılır. Onlar çıkarken küyöö coldoşlar üstlerini pahalı kumaşla örterek dört köşesinden tutar, gelin arabasına kadar götürürler. Gelin tarafı gelin damat üzerine kuruyemiş karışımı, para saçarlar. Küyöö coldoşlar, gelinin arkadaşları ve yengeler damatla gelinin etrafında Kırgız Türklerinde Evlenme Geleneği Mehmet Yüce ve Bibigül Dosbayeva arabaya kadar şarkı söyleyerek ve oynayarak giderler. Düğün ve resmi nikâh dairesine gitmek için damat on‐onbeş süslü arabayla gelini alır. Çocuklar, gelinler, erkekler her yerden iple veya ağaçla gelin arabasının yolunu keserler. Gelinin mahallesinde küyöö coldoşlar, damadın mahallesinde gelinin yengeleri para veya mendil verir, yolu açtırırlar. Gelin evinden çıktıktan sonra, genellikle mübarek yerler veya türbeler ziyaret edilir. Şehir dolaşılır, resmî nikâh dairesine gidilir, resmî nikâh yapılır. Oradan damadın ağabeyi veya ablasının evinde veya bir restaurantta misafir edilir ve akşama doğru düğün salonuna gidilir. Gelin evden çıktıktan sonra sıra gelinin çeyizini almaya gelir. Çeyiz, gelinin annesi, babası, yenge ve akrabaları ile damadın anne babası ve akrabaları nezaretinde alınır. Damadın evine gelince araba açılmıyor diye bekletirler. Damadın annesi gelinin kardeşine hediye verdikten sonra araba açılır, çeyizler çıkartılır. Çeyiz gelin odasına serildikten sonra, gelin damadın kız kardeşine beğendiği şeyi (elbiseden, örtülerden, v.b.) hediye olarak verir. Bütün bu âdetler ‐ “beker bolbosun, kireşe ketpesin ‐ bedava olmasın, gelir eksilmesin” diyerek yapılır. Zaten bu tür âdetlerle düğünlerin daha renkli olduğuna inanılmaktadır (Kaynak kişi: Celalabat / Kırgızistan, Bazarkorgon ili, Beşikcon ilçesi, Con köyü – Ernazarova Salima, 85 yaşında). 4. Sonuç Örf ve âdetler, dünü bugüne ve bugünü de yarına taşıyacak olan değerlerdendir. Bu değerler kolay oluşmadığı gibi, fertler arasında bu gibi değerleri oluşturamayan toplumlar da millet olamazlar. Örf ve âdetler, yıllarca toplum tarafından yaşanarak kökleştikleri için onlara büyük ölçüde itibar edilir. Bu yüzden örfler, toplumda yer etmiş davranışlardır. Henüz yeterince dış dünyaya açılamayan ve iç dinamiklere daha fazla değer veren Kırgız Türklerinin yaşamında da örf ve âdetlerin önemli bir yeri vardır. Burada kişi her kim olursa olsun ve hangi sosyal sınıfta yer alırsa alsın düğün ve derneklerde koşulsuz örf ve âdetlere uymak zorundadır. Aksi takdirde toplum tarafından ayıplanır ve itibarı zedelenir. Kırgız Türklerinde geleneklerin en yoğun yaşandığı kurumların başında düğünler yer alır. Burada yapılan her harekette bir geleneğin etkisi vardır. Gerçi ekonomik ve sosyal yaşamın etkisiyle günümüzde birçok gelenek değişime uğramış veya yok olmuştur. Fakat bu değişim her yörede farklı olduğu gibi kimi yörelerde de yeni gelenekler oluşmuştur. Tüm bu gelişmelere rağmen günümüzde hâlâ en renkli geleneklerin yaşandığı düğünlerin başında Kırgız düğünleri yer almaktadır. 23 24 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 4 . Sayı 1 . Mart 2007 Kaynaklar ABRAMZON S.M. (1999) Kırgız cana Kırgızistan Tarıhı Boyunça Tandalma Emgekte. Rusçadan çeviren: S. MAMBETALİYEV, D. SULAYMANKULOV, S. MAKENOV, Bişkek: Kırgızistan Soros fondu . AKMATALİYEV A (2004) Kırgız Adabiyatının Tarıhı, Cilt: I, 2. Basma, Bişkek: Şam Basması, 2004–684. ERNAZAROVA, Salima, Celalabat / Kırgızstan, Bazarkorgon ili, Beşikcon ilçesi, Con köyü, 85 yaşta SOLTANOEV Belek (1991) Kızıl Kırgız Tarihi, Kırgızdar. Ed: Keneş CUSUPOV, Cilt: 2, Bişkek. TALIP MOLDO (Talıp Baybolot uluu) 1991 Kırgız Tarıhı, Uruuçuluk Kuruluşu, Türdüü Salttar, Kırgızdar. Latin harflerinden çeviren, Kencebay AKMATOV, Ed. Keneş CUSUPOV, Cilt: 2, Bişkek. ÜSEYİN ACI (1991) Kırgız Sancırası, Kırgızdar, Arap alfabesinden Kiril alfabesine çeviren Abdılda KARASARTOV, Ed. Keneş CUSUPOV, Cilt: 2, Bişkek. V.V. BARTOLT (1991) Kırgızlar, Kırgızdar. Rusçadan çeviren: Dardayıl SULAYMANKULOV, Ed: Keneş CUSUPOV, Cilt: 2, Bişkek. Mehmet Yüce Doç.Dr., Uludağ Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesiöğretim üyesi. Adres: Uludağ Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Görükle kampusü, 1600 Bursa Tel: +905325539084 e-mail: [email protected] Bibigül Dosbayeva Öğretim Görevlisi, İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Sosyal Bilimler ve Eğitim Fakültesi, Tarih Bölümü öğretim görevlisi. Adres: İktisat ve Girişimcilik Üniversitesi, Türk Dünyası Sosyal Bilimler ve Eğitim Fakültesi, Tarih Bölümü, Ceni Cok 30, Sputnik Celalabat / Kırgızistan Faks: 00996372250810 Yazı bilgisi : Alındığı tarih: 2 Şubat 2007 Yayına kabul edildiği tarih: 15 Mart 2007 E-yayın tarihi: 27 Mart 2007 Çıktı sayfa sayısı: 18 Kaynak sayısı: 7