Dergiyi Okumak Ýçin Týklayýnýz

Transkript

Dergiyi Okumak Ýçin Týklayýnýz
8 bin yıllık duvar resmi
Değerli üstatlarım, değerli meslektaşlarım ve değerli denge dergisi okuyucularımız.
Yerel Süreli Yayın
3 Ayda Bir Yayınlanır
SAHİBİ
Muğla SMMM Odası Adına
Mehmet ÇOMAK
Sorumlu Müdür
Necla Emel YILDIRIM
Yayın Kurulu
Esra Deniz DEMİRÇALI
Murat KAZIL
Osman KARA
Bahri GÖKMEN
Mehmet AVCI
Hakem Kurulu:
Prof. Dr. Salih ÖZEL
Prof.Dr. Şükrü KIZILOT
Gazi Üniv.
Prof. Dr. Recep PEKDEMİR
İstanbul Üniv.
Prof. Dr. Recep ŞENER
Muğla Üniv.
Doç. Dr. Oğuz KARADENİZ
Pamukkale Üniv.
Yrd. Doç. Dr. E. Yasemin YEĞİNBOY
Dokuz Eylül Üniv.
Yrd. Doç. Dr. K. Şevket SAYIN
Dokuz Eylül Üniv.
Yrd. Doç. DR. İlkay DİLBER
Celal Bayar Üniv.
Yrd. Doç. Dr. Mehmet AVCI
Muğla Üniversitesi
Öğr. Görevlisi Hüseyin ÇİÇEK
Muğla Üniversitesi
Gelirler Kontrolörü Emre KARTALOĞLU
Baş İş Müfettişi Yener GÜVEN
Dr. Hikmet ÖZTEKİN
Basım ve Matbaa İşleri
PİH Tasarım Müh.Üret.Dan.Tic.Ltd.Şti
Cumhuriyet Cad. Beler Palas No:29 K:6
Beyoğlu İSTANBUL
Tel: 0 212 253 52 53
Fax:0 212 253 19 36
Genel Müdür: Gürkan ERGÜNEŞ
www.peopleinhats.com
İdare Yeri:
Muslihittin Mah.
Atatürk Bulvarı No: 63
MUĞLA
Tel: 0.252.214 70 18
Fax: 0.252.214 72 76
www.msmmmo.org.tr
E-posta
[email protected]
Bültenimizde kişisel imzayla yayınlanan
yazıların sorumluluğu, yazarına aittir;
odamızı bağlamaz.
Basım Tarihi: 01.05.2014
Çok yoğun iş döneminden geçiyor
olmamız nedeniyle bu sayıda, mesleki konular yerine yakında kutlanacak
olan Mustafa Kemal Atatürk’ün bütün
çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramına değinmek istedim.
Türk çocuklarının bütün zorlukları aşabilecek kabiliyette olduğuna inanan Atatürk, bağımsızlığın ve millet iradesinin en üst
seviyeye çıktığı kurum olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
açıldığı günü Türk çocuklarına armağan etmiştir. Geleceğin teminatı olarak gördüğü çocuklara olan güvenini her fırsatta dile
getirmiş, 1922 yılında Bursa ilini ziyaretleri sırasında kendisini
karşılayan, çocuklara şöyle seslenmiştir; “Küçük hanımlar,
küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal
ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre
çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
Atatürk, TBMM’nin açıldığı gün olan 23 Nisan’ ı, 23 Nisan
1929 yılında çocuklara armağan ederek çocuklara verdiği önemi ve çocuklara duyduğu güveni ortaya koymuş, Türkiye’nin
geleceğini emanet ettiği çocuklara en iyi eğitimin, bilimin
ışığında verilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirerek, bütün
imkânların bu doğrultuda seferber edilmesi talimatını vermiş
ve dünyada bir eşi ve benzeri daha bulunmayan eşsiz bir davranış örneği sergilemiştir.
Çocuklarını sağlıklı ve bilgili yetiştirmeyen uluslar, temeli
çürük binalar gibi çabuk yıkılırlar. Sağlıklı ve bilgili çocuklar yetiştirmeniz ve nice nice 23 NİSAN BAYRAMLARINI
KUTLAMAMIZ dileğimle sağlıcakla kalın…
SMMM Necla Emel YILDIRIM
Basın Yayın Komisyonu Başkanı
Değerli Meslektaşlarım,
Biz meslek mensupları için çok yoğun bir dönemi yaşıyoruz.
Her ay verilen beyanname ve bildirimlere ilave olarak;
Ocak’ta 2013 yılı hesaplarının kapatılması,
Şirketlerin karar defterlerinin kapanış onaylarının yaptırılması,
Şubat’ta son dönem geçici vergi beyannamelerinin verilmesi,
Ardından vergi ve muhasebe haftalarının kutlanması,
Mart’ta yıllık gelir vergisi beyannamelerinin düzenlenmesi ve
gönderilmesi,
Bilanço usulüne tabi olan gelir vergisi mükellefleri için 2013
yılı kesin mizan bildirimlerinin verilmesi,
Zorlu maraton koşusu gibi geçti…
SMMM Mehmet ÇOMAK
Muğla SMMMO Başkanı
Bu arada yapılan yerel yönetim seçimleri ülke çapında ayrı
bir heyecan yaşanmasına neden oldu. Belediye başkanlığı ve
belediye meclisi üyeliği için aday olan pek çok meslektaşımız
bu heyecanı daha da derinden yaşadılar. Bazı meslektaşlarımız
sevindi, bazıları da üzüldüler. Seçilen meslektaşlarımızı kutlar-
ken, seçilemeyen meslektaşlarımıza bundan sonraki yaşamlarında ve ileride yapılacak seçimlerde başarılar
diliyorum.
Değerli meslektaşlarım, yukarıda bir çırpıda saydığım işleri yapmak o kadar kolay olmadı. Bizler bu işleri
yaparken yeri geldi geceleri de çalışmak zorunda kaldık. Bir taraftan devletin vergi gelirlerinin doğru bir
şekilde beyan ve tahakkuk etmesi, diğer taraftan hizmet verdiğimiz müşterilerimizin işlerinin zamanında
yapılması ve cezalı durumlara düşmemeleri için canla başla çalıştık. Peki, muhataplarımız bize karşı görevlerini aynı titizlikle yerine getiriyorlar mı? Sorusuna verilecek cevap büyük oranda hayır olacaktır.
Nedenine gelince;
Bazı müşterilerimiz hak ettiğimiz muhasebe ücretlerini ödememek için, sezonun başlamadığından veya
sezonun kötü geçtiğinden ya da piyasanın çok kötü olduğundan dem vurup sürekli mazeret üretirler. Bazıları
ise ödeme planında muhasebe ücretini en sona yazar, parası olursa öder. Dünyada gördüğüm en yufka yürekli ve acıma duygusuna sahip meslek grubu olan Muhasebecilerde para pul almadan, tabiri caiz ise boğaz
tokluğuna iş yapmaya devam eder.
Değerli meslektaşlarım, bu böyle gitmemelidir. Parasını ödemeyen kişilerin işlerini yapmaya devam etmeyelim, önceki meslek mensubuna borcu olanlara hiçbir surette hizmet vermeyelim. Bütün bunları yaparken
birlik ve beraberlik içinde hareket edip, birbirimizin hakkına, hukukuna hem saygı gösterelim hem de sahip
çıkalım. Bunları yaparsak bu tür tahsilat ve haksız rekabet sorunlarımızı kısa sürede kendi kendimize çözeriz diye düşünmüyorum. Bu arada görevini layıkıyla yapan müşterilerimizin hakkını teslim edip, kendilerine teşekkürlerimizi sunalım.
Diğer taraftan, bizim mükellef ile devlet arasında köprü vazifesi gördüğümüzü ve önemli bir işleve sahip
olduğumuzu her yerde söyleyen devlet büyüklerimiz, sıra masum ve haklı taleplerimize gelince duymazdan
gelmektedirler. Bir örnek vermek gerekirse, yıllardır her ortamda herkes tarafından dillendirilen, kayıt dışı
işlemlerin artmasında, belge düzeninin oturmamasında, vergi kayıp ve kaçağının önlenememesinde ilk sıralarda yer alan basit usul vergilendirme sistemi, kaldırılacağı veya daraltılacağı yerde kapsamı her geçen gün
genişletilmektedir. Bu hususu ilgililerin ve kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.
Sorunsuz ve mutlu günler dileklerimle herkese sevgi ve saygılar…
DENGE
1
SMMM Osman KARA /Basın ve Yayın Komisyonu Üyesi
SEVGİLİLER GÜNÜ; KONUŞMAK, ÇIKMAK, YATMAK ÜZERİNE
Bir 14 Şubat’ ı daha geride bıraktık. Değişen değerler teknolojik yenilikler, bilimsel bulgular v.b.
lerinin gölgesinde akıp gideryor zaman. Tüm bu değişikliklerin yaşamımıza yansımasından yıkıntılar,
yeniden yapılanmalar arasında boğuşuyor insanlar.
Bu 14 Şubat’ ta nereden hangi rüzgar getirdi ise getirdi. Paylaşma gereğini duydum. 2000’ lerde Can
DÜNDAR’ ın bir makalesi kalmış aklımda. Yaşama, aşka ve sevgiye dair…
“Sevgililer günü” manşetiyle gençlik galerimdeki “aşk sözlüğü” nün sayılarına bir göz gezdirince,
sevdanın kalpten dile yansıdığını nasıl renkten renge girdiğini görüyorum.
Son 50 yılda “ aşka verdiğimiz isimler” aşkın bizim için taşıdığı anlamı ve toplumun aşkı kabulleniş
şekillerini de ele veriyor.
70’ lerin başında “arkadaşlık teklif edilir” di.
Aşkını “Dest-, izdivacınıza talibim” (Eski dilde : “Benimle evlenir misiniz?” diye ilan edenlerin çocukları, ana babalarından kalma bir mahcubiyeti koruyorlardı.
“Aşk”, “Özgürlük” diye tercüme eden Avrupa’ nın cıvıltısı henüz bizim okul duvarlarına vurmamıştı.
Bekaret, “Kutsal Emanet” vasfını yitirmemişti. Anneler okul dönüşü kızların kulağına, “İffetini korursan en iyi kısmeti bulursun” öğüdünü fısıldıyorlardı hala… Hayat borsasında en çok iffetle, tahsilin prim yapacağına dair umutlarını henüz yitirmemişlerdi.
O yüzden sıralar arası gizli mektuplaşmalar çokça “arkadaşlık teklifi” ile nihayetlenir, bu teklif nadiren okul bahçesinde kaçamak bir buseye dönüşürdü. Sonrası el ele tutuşup saatlerce konuşmadan
beklemekse en büyüğüydü aşkın.
Gece olup da ev tenhalaştı mı, TRT’ de “Gece ve Müzik” başlar, melankoli ortalıkta kol gezerdi.
Magazincilere yakalanan şöhretlerin geleneksel savunması “sadece arkadaşız” ola ki o günlerden
kalmadır.
Biz gerçekten “sadece arkadaş” tık.
Döneminin simge flimi Aşk Hikayesi’ ydi.
Şarkısı ise “Bir kıvılcım düşer önce…. Büyür yavaş yavaş, Bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş…”
Sonra 70’ lerin ikinci yarısında “ ilan-ı aşk “ yöntemi, “konuşma teklif etme” şeklinde değişti.
Lise koridorlarında “ konuştuğun biri var mı” sorusu bir ağız yakalama işaretiydi. İzleyen cümle
genellikle “okul çıkışı beraber yürümek” olurdu.
“Aşk” dediğin de, konuşarak yürümekten ibaretti zaten… O yüzden Alpay “Eylül’ de gel okul yoluna…” dedimi herkes kahrolurdu.
Yegane buluşma ve karanlıkta baş başa kalma mekanı olan sinema salonları porno filim salgını yüzünden kızlara kapandığından, mekansızlık sorunu had safhaya ulaşmış durumdaydı.
Okul bahçeleri aşka tahammülsüzdü. Her an bir köşeden müdür veya bir müdür yardımcısı çıkagelirdi.
Parkların izbelerinde, tek gözle bekçi gözetleyerek öpüşmeye çalışan gençler görünürdü; “densizlik”
DENGE
2
ten değil “yersizlik” ten…
“Flört” diye bir şeyden söz edilir olmuştu.
Semiha Yankı “Sevmek bir ömür sürer, sevişmek bir dakika” dediğinde gençler al basmış yanaklarla saatine baka kalmıştı. “Sevişmek” pek dillendirilmezdi çünkü Şenay’ ın “Sev kardeşim”
daha masum bir çağrı gibi gelirdi kulağa…
Ardından 80’ lerde “aşk sözlüğümüz” e, ”çıkma” fiili girdi.
Cumhuriyetin Çikita muz yiyebilen ilk nesli, yarı İngilizce konuşan başbakanlarına özenerek “Go
Out” u “çıkmak” şeklinde Türkçeleştirdi.
Daha önceleri, (“arkadaş” ken yani), pek çıkılmazdı. Çünkü “çıkmak” için (Amerikan filmlerindeki gibi) önce kızın evine “girmek”, ana babasından izin almak, eve geç dönmek, kapı önünde
dudağına bir öpücük kondurmak gerekirdi. Biz daha içeriye girememiştik ki “çık” a bilelim..
Ancak geçen yıllar içinde anneler, iffet sahibi kızlarının iyi kısmet bulup evlenebileceklerine dair
umutlarını yitirmişlerdi… Dil bilen ve patronuyla yurtdışı gezilere de “çıkabilen” “prezantabl”
bir “executive sekreter” daha çabuk iş bulup daha iyi para kazanabiliyordu.
“Çıkma” böylece kolaylaşıp yaygınlaştı.
Kızlar, “çıktıkları çocuk” tan sıkıldı mı, Ajda Pekkan gibi “Arkanı dön ve çık…” diyebiliyordu
artık….
Ve nihayet 90’ lar…
Söylem “yatmak” a çevrildi.
Aşk, seksle buluştu, ilişki “yataylaştı.” Önce Sezen Aksu şarkı sözlerinde dediği gibi “Yakalarsam
‘muck… muck…” yapacağını açıkladı, ardından İngilizce tek sorudan ibaret bir şarkı liste başı
oldu: “Benimle yatar mısın?”
Aşk hayatımız “arkadaşlarımızla konuşmaktan”, “çıktıklarımızla yatmaya” dönüştü. 2000’ lere
geldiğimizde.
Yaşamın teknolojiye teslimiyle “aşk” ımızıda klavyenin tuşları arasına sıkıştırdı 2010’ lar.. Hızla yabancılaştı insanlar günümüzde. Yatay’ ı dikey’ i hep birlikte dökülüyordu yalnızlaşmanın
akabinde günümüzde… Evliliklerin yenildiği boşanmalar, günümüzde açıklanıyordu yetkililerin
ağızlarından.
Günümüzün gelinen açmazlıklarında : Tüm sevgililerin “Sevgililer Günü” nü sevgiyle kutlarken
gelecek zaman için edilecek sözcük ve eylemleri de merak ettiğimi de belirtmek istiyorum.
Sevgiyle kalın.
DENGE
3
İŞ GÜVENLİĞİ, İŞ KANUNDAKİ ÇALIŞMA SÜRELERİ VE DÖNEM SONU
İŞLEMLERİNİN VERGİSEL
BOYUTU SEMİNERİ YAPILDI.
Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK
Muğla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası tarafından “İş Güvenliği, İş Kanunundaki Çalışma Süreleri ve Dönem Sonu İşlemlerinin Vergisel Boyutu” konulu seminer düzenlendi. 29.01.2014 tarihinde Muğla
SMMM Odası üyelerinin katıldıkları Muğla SMMM Odası Hizmet, Kültür ve Eğitim Binası Rıfat T. Nalbantoğlu Kongre Salonunda gerçekleştirilen seminere Duygu YUMUK, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
İş Baş Müfettişi Yener GÜVEN, YMM Gelirler Eski Başkontrolörü Emre
KARTALOĞLU ve SMMM Murat ATAMER konuşmacı olarak katıldılar.
Duygu YUMUK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kurumu İş Baş Müfettişi
Yener GÜVEN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş
Baş Müfettişi Yener GÜVEN plaketini,
Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet
ÇOMAK’ tan aldı.
YMM Gelirler Eski Başkontrolörü Emre
KARTALOĞLU plaketini, Muğla SMMM
Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK’ tan
aldı.
YMM (Gelirler Eski Başkontrolörü Emre KARTALOĞLU
SMMM Murat ATAMER
SMMM Murat ATAMER plaketini,
Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet
ÇOMAK’ tan aldı.
DENGE
4
DAR MÜKELLEF KURUMLARIN
ELDE ETTİĞİ KAZANÇLAR
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3.maddesinin 2.fıkrasında kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayan kurumların,sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar
üzerinden vergilendirileceği,üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette
kurum kazancının aşağıdaki kazanç ve iratlardan oluşacağı hükme bağlanmıştır.
-Türkiye’de işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı
kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla
yapılan işlerden elde edilen ticari kazançlar.
-Türkiye’de bulunan zirai işletmelerden elde edilen zirai kazançlar
-Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları
-Türkiye’de taşınır ve taşınmazların ve hakların kiralanmasından
elde edilen iratlar
-Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları
-Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlar.
Kurumların tüm kazançları,prensip olarak ticari kazanç sayılır ve
ticari kazanç olarak vergilendirilir.Dar mükellef kurum kazancının ise yapısı itibariyle gelir vergisinin konusunu oluşturan kazanç ve iratlardan hangisinin kapsamına girdiği vergileme açısından önem taşır.Dar mükellef kurumların, Türkiye’de gelir vergisi
kanununda sayılan gelir unsurlarından(ücret geliri hariç) her birini ayrı ayrı elde etmesi mümkündür.
SMMM Esra Deniz DEMİRÇALI
Muğla SMMM OdasıBasın Yayın
Komisyonu Üyesi
Dar mükellef kurumlar Türkiye’de elde ettikleri kazançları üç şekilde beyan ederek öderler.
-Özel beyan ile(sair kazanç ve iratlar)
-Yıllık Kurumlar Vergisi beyannamesi ile (Ticari ve zirai kazançlar)
-Kaynakta vergi kesintisi yapılmak suretiyle (geri kalan kazançlar) (muhtasar beyanname ile)
Özel beyan ile bildirilen kazançların vergilendirilmesinde vergilendirilme dönemi yerine kazancın elde edilme tarihi esas alınır.
Bu kazançların elde edilme tarihinden itibaren 15 gün içinde beyannamesi verilir.Yıllık beyanname ile beyanda ise vergilendirme
dönemi, hesap dönemidir. Dolayısıyla hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü
akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilmesi
gerekir. Diğer taraftan,tarhiyatın muhatabının Türkiye’yi terk etmesi halinde beyanname ülkeyi terk tarihinden önceki onbeş gün
içinde verilecektir. Dar mükelleflerin ticari ve zirai kazançları ile
özel beyanname ile beyan edilmesi gereken kazançları dışında
Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar vergi kesintisi yolu ile
vergilendirilmektedir.Kurumlar Vergisi Kanununun 30.maddesinde tek tek maddeler halinde kesintiye tabi gelir unsurları sayıl-
DENGE
5
mıştır. Burada unutulmaması gereken nokta; uluslar arası
işlemlerde üzerinden kurumlar vergisi kesintisi yapılacak
kazançların vergileme hakkının hangi ülkede olduğu ve vergi oranları konularında çifte vergiyi önleme anlaşmalarına
bakılmasıdır. Bilindiği üzere sorumlu sıfatıyla dar mükellef
kurumlar için kesilen ve ödenen katma değer vergisi çifte
vergilendirmeyi önleme anlaşmaları kapsamında değildir.
Kesinti suretiyle vergilendirilen serbest meslek kazancını
örnek olarak alalım: 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Tebliği’
nin Serbest Meslek Kazançları başlıklı bölümünde; “Serbest meslek faaliyeti esas itibariyle gerçek kişilerce icra
edilen ve Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde tanımlanan faaliyet türüdür. Dar mükellef kurumların bu tür
kazanç elde etmeleri ise istihdam ettikleri personelleri aracılığı ile olmaktadır. Serbest meslek kazançlarının Türkiye’de elde edilmiş sayılması için serbest meslek faaliyetinin
Türkiye’de icra edilmesi ve Türkiye’de değerlendirilmesi
gerekir.
Nolu Katma Değer Vergisi Beyannamesi ile beyan
edilmesi gerekmektedir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
5520 SAYILI YENİ KURUMLAR VERGİSİ KANUNU
1 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ TEBLİĞİ
117 NOLU KDV TEBLİĞİ
60 NOLU KDV SİRKÜLERİ
HUD BEYANNAME DÜZENLEME KLAVUZU
Türkiye’de değerlendirme, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa Türkiye’de
ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır.”
açıklamaları yer almaktadır.
Katma Değer Vergisi Kanunu’ nun 1/1 inci maddesiyle,
Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’
ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 6 ncı
maddesinde de işlemlerin Türkiye’de yapılmasının; malların teslim anında Türkiye’de bulunmasını, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği belirtilmiştir.
Öte yandan, aynı Kanunun 9/1 inci maddesinde, mükellefin
Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve
iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen
diğer hallerde Maliye Bakanlığı’nın vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf
olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hüküm altına alınmıştır.
Sorumluluk uygulaması ile ilgili olarak, gerek 117 Seri
Nolu KDV Genel Tebliğinde gerekse 60 Seri Nolu KDV
Sirküleri’ nde; yurt dışındaki firmalara Türkiye’de yaptırılan veya Türkiye’de faydalanılan hizmetlerin KDV ye tabi
olacağı, yabancı firmanın Türkiye’de ikametgahı, işyeri,
kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması halinde söz
konusu işleme ait KDV’ nin, hizmetten Türkiye’de faydalanan firma tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip, ödeneceği açıklanmıştır.
Dolayısıyla serbest meslek hizmeti nedeniyle dar mükelleflere yapılan ödemelerde faydalanma yerinin Türkiye
olması nedeniyle, sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanarak 2
DENGE
6
71. BAŞKANLAR KURULU TOPLANTISI İSTANBUL’DA YAPILDI
Toplantıda, TÜRMOB ile TÜİK tarafından ortaklaşa
gerçekleştirilen Elektronik Veri Transferi Projesinin
(e-VT) tatınıtmı yapıldı. İstatiski verilerin ortak bilgi havuzuna aktarılacağı, kurumların istediği bilgi ve veriye
bu huvuzdan ulaşacağı vurgulandı.
Toplatının ikinci bölümünde TÜRMOB’ un Avrupa Muhasebeciler Federasyonu (FEE) tam üyeliğine kabulüyle
ilgili tören yapıldı. Üyelik hakkında katılımcılara bilgi
verildi.
LUCA EĞİTİM SEMİNERİ YAPILDI
Luca kullanan üyelere yönelik eğitim semineri
Muğla SMMM Odasında ve Marmaris İlçe Temsilcilik ve Hizmet Biriminde yapıldı.
Luca Bölge temsilcisi Nazmi GÜRS’ ün verdiği
eğitim seminerlerinde İleri Seviye eğitimi (Banka işlemleri, fatura aktarımı, muhtasar döviz
işlemleri, yenilikler) konulararına yer verilerek
uygulamalar yapıldı.
DENGE
7
VERGİ HAFTASINDA, MUĞLA VERGİ
DAİRESİNDEN ODAMIZA ZİYARET
“VERGİ HAFTASININ ÖNEMİ, SİVİL TOPLUM
KURULUŞLARIYLA PAYLAŞTIKÇA ARTIYOR”
Muğla Vergi Diaresi Başkanı Zafer EVCİ, Muğla SMMM Odası Başkanı
Mehmet Çomak’ a çiçek hediye etti.
Vergi Haftası etkinlikleri çerçevesinde Muğla
Vergi Dairesi Başkanı Zafer EVCİ ve Grup müdürleri Muğla SMMM Odasını Ziyaret etti.
Vergi Haftası’nın öneminin sivil toplum kuruluşlarıyla paylaştıkça arttığına işaret eden Evci;
“Böylece yapılan etkinlikler daha iyi anlaşılıyor.
İlimizde etkinliği yoğun bir program çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Bu programın aynısını ilçelerimizde de uyguluyoruz. Amacımız
vergiyi toplumun tüm kesimlerine duyurmak.
Herkes bu konuda duyarlı olursa verginin
daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Umarım
bundan sonraki etkinliklerimizde de birbirlerine yakın kurumlar olarak hep beraber oluruz.
Biz bugüne kadar Odanızdan her türlü desteği
gördük. Bundan sonra da kurumsal ilişkilerimiz şimdi olduğu gibi pozitif yönde karşılıklı
olarak devam edecektir.” dedi.
VERGİ HAFTASINDA
MUĞLA SMMMO’DAN
MUĞLA VERGİ DAİRESİNE ZİYARET
Vergi Haftası etkinlikleri çerçevesinde Muğla
SMMM Odası Yönetim Kurulu, Muğla Vergi Dairesi Başkanı Zafer Evci’ yi makamında ziyaret etti.
Grup Müdürlerininde hazır bulunduğu ziyaret
sırasında, kurumlar ve mensupları arasındaki bazı
sorunlar gündeme taşınarak çözümleri hakkında
karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu.
DENGE
8
AVUKATLARCA MAHKEME KARARINA
İSTİNADEN TAHSİL EDİLEN VEKALET
ÜCRETLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ
Gelir Vergisi Kanunu’nun 65’inci maddesinde, “Her türlü serbest
meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.
Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve
mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan
işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam
ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almıştır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/1 nci fıkrasında ise, kamu idare ve
müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret
şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların
iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek
gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre
tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri nakden
veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergile-
SMMM Bülent KAÇAR
rine mahsuben % 20 oranında tevkifat yapmaya mecbur oldukları
hükme bağlanmıştır.
Ayrıca KDV Kanunun 1/1 nci maddesine istinaden; “Türkiye’de
yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin” katma değer vergisine tabi
olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan 356 Sıra No’lu Vergi Usul Kanuna göre; “İcra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı
taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az 2
nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek ve makbuzun avukatta kalan nüshasına da icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna
DENGE
9
dair bir şerh düşülerek, ödemeyi yapan memur tarafından (sicil numarası da yazılarak) imzalanacaktır.
Yukarıda belirtilen şekilde yetkili memura imzalattırılmadığı tespit edilen her bir serbest meslek makbuzu için ayrı
ayrı Vergi Usul Kanununun 352-II/7 nci maddesine göre söz konusu avukat adına usulsüzlük cezası kesilecektir”
hükmü yer almaktadır.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, avukatlar tarafından vekalet ücretinin tamamı üzerinden ödemeyi
yapan adına düzenlenecek serbest meslek makbuzunda %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacak olup; vekalet
ücreti ödemesi yapan borçlunun GVK’nun 94’üncü maddesinde sayılan kişilerden olmaması halinde ise, gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır.
Ayrıca, mahkeme kararı gereğince avukata ödenen vekalet ücreti serbest meslek faaliyeti kapsamında KDV’ye tabi
olup; avukat tarafından düzenlenecek serbest meslek makbuzunda ayrıca katma değer vergisi hesaplanacaktır.
DENGE
10
“ARAYA KİMSE GİRMESİN” SÖYLEMİ
Genellikle tahsilât sorunumuzu konuşurken ve buna yönelik çözüm önerileri sunarken yöneticilerimiz tarafından
dile getirilen bir söylem var; “Mükellefle aramıza bir başka
kişinin, kurumun, girmesi bağımsızlığımızı engeller. Serbest
meslek faaliyetimizin koşullarını, ilişki düzeyini belirleyen
biz olmalıyız.”
Oysa konuya ilişkin çözümler üretilirken bunun aksini iddia
eden bir meslek mensubu olduğu kanısında değilim. Eğer
araya girme söyleminde konusu geçen kurum idare ise yöneticilerimiz haklılar. Kişisel olarak ben de idarenin bizim tahsilâtlarımızı yapma önerisine karşı çıkıyorum ve bu öneriyi
bağımsızlığımızı tehlikeye düşürecek bir öneri olarak görüyorum. Ancak görünen o ki çözüm önerilerine kulaklarımızı
tıkamaya devam edecek olursak aynen idarenin müşteri
sınırlaması çalışmasında olduğu gibi bir çalışmayla karşılaşabileceğimizi unutmayalım. Meslek mensuplarının sorunlarına çözüm bulamayan ve sorunun yine idarenin iradesiyle
çözüldüğü emrivakisi ile karşılaşırsak da hiç şaşırmayalım.
Oysa yaklaşık on yıldır şahsen savunduğum ve meslektaşlar
arasında karşılık bulduğunu gördüğüm çözüm önerisi ise
meslek mensubunun sorunlarına çözüm üretmek durumundaki meslek örgütümüzün yani odalarımızın ve Birliğimizin
müdahalesi değil belki ama kolaylaştırıcı, ön açıcı bir rol
üstlenmesi düşüncesine dayanıyor.
SMMM Akın ÖZDEMİR
Aslında bunun güzel bir adımı Haksız Rekabetle Mücadele
Yazılım Programı ile atılmış oluyor ama yazılımın ödeme
araçlarından herhangi biri ile (nakit, senet, çek, kredi kartı)
ilişkilendirilmesi, Oda tarifesi altında olmamak kaydıyla
meslek mensubu tarafından belirlenecek olan ücret ve buna
dayalı sözleşmenin illerde odalarda, ilçelerde atıl durumda olan ilçe temsilciliklerinde oluşturulacak yetki verilmiş
hizmet birimlerinde veya hukuk birimlerinde, yetkilendirdiğimiz hukuk büroları aracılığı ile yapılması, hem haksız
rekabeti önleyecek, hem tahsilât sorunumuzu çözecek hem
de mesleki kayıtdışılığın önüne geçecektir.
O vakit varsın idare Gelir ve KDV kanunundaki çelişkiyi
gidermesin, varsın KDV oranlarını düşürmesin. Meslek
mensupları Tahsilât sorunu çözüldüğünde makbuzunu da
keser vergisini de öder. Zaten şimdi de tahsilât yapamadığı
halde, bu yükümlülüklerini borçlanma pahasına yerine getirmiyorlar mı?
Dönelim gene konumuza ve bir soru ile devam edelim…
DENGE
11
“Araya kimse girmesin” söylemini dile getirenler gene diyorlar ki; “Siz Sözleşmenizi yapın, paranızı
alamazsanız götürün konuyu sizin yerinize avukatınız hukuki yoldan halletsin!” E hani araya kimse
girmeyecekti! Alacağın tahsilâtında araya birilerini sokmakta bir sakınca görmüyorsak, sözleşme
imzalama aşamasında araya birilerinin girmesinin ne sakıncası var? Hiç bir sakıncası yok. Aksine
dünya kadar faydası var! Bu faydalardan bazılarını sıralayalım ve bitirelim o zaman;
• Haksız Rekabetle Mücadele Yazılım ve Elektronik Sözleşme Programımızın eksik olan tahsilât bo
yutu da sonuçlandırılmış olacak.
• Böylelikle hem meslek mensupları hem de mükellefler disipline edilmiş olacak.
• Mesleki kayıt dışılığın önlenmesi ile odalarımızın nispi aidatlarında önemli derece de bir artış
gerçekleşecek.
• Bankalarla yapılacak olan promosyon anlaşmaları ile hem projenin finansmanı sağlanacak hem de
son yıllarda maddi olarak zayıflayan odalarımızın gelir kaynaklarına bir yenisi eklenmiş olacak.
• Odalara borçlu meslek mensubu kalmayacak.
• Meslek mensuplarının pos cihazı maliyetleri ortadan kalkacak.
• Disiplin Kurullarımızın, Yönetim ve Haksız Rekabet Kurullarımızın yükü hafifleyecek.
• Meslek mensupları gelecek planlaması yapabilecek
Maddeleri sıralamak sayfalar alır ama benim sadece bir sayfalık yerim var. Unutmayalım meslek
örgütlerimiz varsa eğer meslek mensupları ve onların sorunlarını çözmek için var. Son söz; araya biri
girecekse eğer, varsın Benim Meslek Örgütüm Girsin…
DENGE
12
YENİ TTK IŞIĞINDA GELİR
VERGİSİ BEYANI VE ÖZELLİK
ARZ EDEN HUSUSLAR SEMİNERİ
YAPILDI
Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK
Muğla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
Odası tarafından “Yeni TTK Işığında Gelir Vergisi Beyanı ve Özellik Arz Eden Husular” konulu
seminer düzenlendi.
06.03.2014 tarihinde Muğla SMMM Odası üyelerinin katıldıkları Muğla SMMM Odası Hizmet,
Kültür ve Eğitim Binası Rıfat T. Nalbantoğlu
Kongre Salonunda gerçekleştirilen seminere
SMMM Nusret KURDOĞLU konuşmacı olarak
katıldı.
SMMM Nusret KURDOĞLU
Seminerde 2013 Yılı Gerlileri Beyanı (Ticari Kazançlar, Zırai Kazançlar, Ücretler, Serbest Meslek
Kazançları, Gayrimenkul Sermaye İratları, Menkul Sermaye iratları ve Diğer Kazanç ve İratlar)
ve Tek Düzen Muhasebe Sistemi Uygulamarında Özellikli Hesapların İşleyişi konularına yer
verildi. Son bölümde ise meslek mensuplarının
soruları cevaplandırıldı.
Seminer sonunda katılımcılarla birlikte sunumu
yapan SMMM Nusret KURDOĞLU’ na günün
anısına plaketi takdim edildi.
DENGE
13
DÜNDEN BUGÜNE MİLAS
SMMM Osman KARA /Basın ve Yayın Komisyonu Üyesi
Milas, Muğla ilinin 13 ilçesinden birsidir. Mahalle (Köy) sayısı en fazla olan yerleşim biriminin yönetim
merkezidir. Kendine has özellikli durumları nedeni ile çok özel bir konuma sahiptir.
Düzenli kent merkezi, antik kalıntıları, tarihsel değeri bulunan eserleri, evleri, canlı pazarı, tanınmış ünlü
Milas halıları, zeytini ve zeytinyağı gibi pek çok ilginç özelliği olan ve son yıllarda “yüzyılın arkeolojik buluntusu” ile öne çıkan, diğer adıyla; “Kayıp Hazine” si, Karia krallarından Mousolosun babası (Pers Satrapı)
Kral Hekatomnos buluntusu ile yine dünyada gündemin ilk sıralarına yerleşmiş bir yerleşim birimidir.
Tarihte Karia’ nın ilk başkenti olan Milas,
görkemli tarihine tanıklık eden önemli
anıtlarla ve 37 antik kent merkezi kalıntılarıyla doludur. Mylasa isminin sonundaki
“asa” eki bir Anadolu kökenli isim olduğunu ve tarihinin Dor kolonileri ve adalarından gelen göçlerden daha eskiye gittiğini
gösterir.
1938 yılında Milas yakınında İsveç’ liler tarafından kazılan ve Gencik Tepede
Mikren kaplarının bulunması bu gerçeği
kanıtlar. M.S. 2 yüzyılda yaşanmış Plutark’
“Kralın lahitinden çekilmiş aile içindeki ikram resminin a göre Milas adının yer aldığı en erken
sunulan baba merkezi”
tarih, Milas’ lı Arselis’ in Giges’ e Lidya
tahtını elde etmesi için yardım ettiği M.Ö.
680 yılıdır. Burada Ariselis yine bir Karia’ lı olan Giges’ e yardım eder. M.Ö. 500 yılında ise Pers donanmasındaki komutanlar arasında Milas’ lı tiran Okiates, Naksos Seferi sırasında zikredilir.
Jon isyanından sonra Karia’ da
ilerleyen Pers ordularını bozguna uğratan Heraklides, tiran
Oliates’ in kardeşidir. Bu dönemde Pers yönetimi altına giren Mylasa, Aspendos yakınında yapılan savaş sonrası kısa
bir dönem için Pers boyunduruğundan kurtulur. M.Ö. 450
yılında Attika – Delos Birliğine
katılan Milas’ ın yılda 1 talent
ödediği, bu birlikten M.Ö. 440
yılında ayrıldığı ve tekrar Pers
yönetimi altına girdiği bilinir.
Coğrafyacı Strabon, Milas’ ın
bölgedeki en önemli bir yer
Gümüşkesen Mezar Anıtı
DENGE
14
olduğunu anlatır. Milas isminin yeraldığı en erken tarihlerden biri, Pers yönetimi sırasında bölgeyi yöneten
Tiran Oliates dönemidir. Milas’ ın altın çağı, özellikle M.Ö. 4. Yüzyılda Hysaldomus, Moussolos gibi ünlü
Pers strapları döneminde olur.
Milas, Sodra Dağından çıkarılan beyaz renkli mermeri sayesinde civardaki tüm antik kentlere mermer sağladı.
Bu mermerler kullanılarak şehirde
çok sayıda tapınak inşa edildi.
Milas’ ın önemi Batı Anadolu’ nun
üç önemli bölgeleri; Mysia, Lydia ve
Caria (Karya)’ nden Karia’ nın başkentinin Halikarnassos’ a (Bodrum)
taşınmasından sonra da devam etti.
Helenistik ve Roma çağında önemini
koruyan Milas, İskender’ in ölümünden sonra, önce Mısır Ptolemos, daha
sonra ise bölgeyi kolayca ele geçiren
Euromus Tapınağı
Suriye Kralı Antiochus’ un idaresi
altına girdi. Milas bölgedeki diğer şehirlere karşılıklı antlaşmalar yaparak önemini ve gücünü arttırdı. Euromos, Miletos ve Labranda şehirlerinin (Labranda aynı zamanda yerleşim yeri olarak sadece ibadet merkezi
olarak da tanımlanmaktadır.) sakinleri Milas’ ın ünlü üç kavimlerinin bir parçası sayıldı.
Romalılar Suriye Kralı Antiyokus’ u yendiklerinde Karia Bölgesini Rodos’ un yönetimine verdiler. Rodos
yönetiminden hoşnut kalmayan Karia’ lılar Rodos’ a karşı bir isyan düzenlediler. Bu kargaşa Roma’ nın
Rodosluların hemen savaşa son verip çekilmesine karar vermesi ile sona erdi.
Milas, M.Ö. 40 yılında ise daha önceleri Brütüs ve Cassius’ un generalliğini yapmış Labianus’ un komutasındaki Part ve Roma birlikleri
tarafından tahrip edildi. Bu felaketten sonra imparator Agüstüs’ ün
yardımını isteyen Milas şehrinin,
imparatorun yardımları ile imar
edildiğini, o dönemden kalan kitabelerden anlıyoruz. Milas şehrinin
ise buna karşılık olarak Agüstüs ve
Tanrıça Rome için bir tapınak inşa
ettiği biliniyor. Bizans döneminde
bir piskoposluk merkezi olan Milas,
dini açıdan Stavropolis (Afrodisias)
şehrin yönetimi altına girer.
Anadolu’ da Selçuklu’ ların dağılmasından sonra 14. Yüzyılda
Menteşeoğulları tarafından alınan Milas, 1425 tarihinde ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Tarihte Türk’
lerin kurduğu ve kendiliğinden terk ettiği tek kent olan, aynı zamanda Menteşeoğulları’ nın başkenti olduğu
“Beçin” Milas’ tadır.
Labranda Antik kenti (Agora Yolu)
DENGE
15
Gümünüzde “toprak altındaki Milas, toprağın üstünden daha zengin”
tanımlaması Milas’ a özgüdür. Her
ne kadar antik Milas’ tan çok az
sayıda bina kalsa da. Strabon’ un
bahsettiği ve savaş zamanlarında
bütün bağımsız kabilelerin tapındığı ve onun adı altında birleştiği en
sevilen, saygı gören Zeus’ a ithaf
edilen üç tapınaktan fazla bir şey
kalmamıştır. Milas’ ı en iyi tanımlayan Karia’ dan bu güne çift başlı
balta “LABRİS” ile “SORGUÇLU
MİĞFER” kabartma rölyefidir.
Baltalı Kapı
Milas’ ın adı Karia şehri olan Mylasa’ dan geliyor. Bir zamanlar Antik
Karia bölgesinin başkenti olan
Milas, Kral Mauseolosun başkenti
olarak Halikarnasos’ u seçmesi ile
bu özelliğini kaybetmiş ama tarihin
bütün zamanlarında önemini korumuştur.
Milas önemli bir ticaret merkezidir.
Aydın il salnamelerine göre Zeytin
ve zeytinyağı sanayi bakımından
önemli ve zengin olduğu anlaşıl-
Lapris (Çift Başlı Balta)
maktadır. Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Aydın Defterdarlığı
kayıtlarına göre en fazla vergi verenlerin Milas’ tan çıktığı ve günümüzde de aynı önemi koruduğu görülmektedir.
Ticaretin tamamının Yahudi ve Rumlar’ ın elinde olduğu Milas,
Cumhuriyet Dönemindeki asimilasyon ve kültür farklılıklarına dayalı
göçlerden sonra; Yahudi ve Rumlar’ ın kenti terk etmeleri ile Türk’
lere kalmıştır. Halen Milas ticaretinde Yahudiler’ den ve Rumlar’ dan
kalan güzellik esintilerini bulmak mümkündür. “Hocabedrettin Mahallesinin” bir bölümü Yahudi Mahallesi olarak anılır. Sodra Dağının
eteklerinde korunmaya çalışılan, ancak bakımsız olan Yahudi Mezarlığı da halen mevcuttur.
Son yıllara kadar, şehir parkı, Atapark ve Madamın Evi önünde yolun
trafiğe kapatılarak akşamları insanların en güzel giyisileri ile gezme-
Sorguçlu Miğfer
DENGE
16
leri ki “Süs Yolu” gezintisi, eski Milas’ ta yaşayan azınlıklardan kalmadır. Bu gelenek Milas’ ta bitmesine rağmen birçok
büyük küçük kentler “Sevgi Yolu” olarak bu gelenekleri yaşatmaktadır.
Milas, ülkemizin eğitim seviyesi en yüksek yerleşim yerlerindendir. Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar Yahudiler
ve Rumlardan kalma örf, adet ve hoşgörü örneklerini korumuş
ve insan ilişkilerinde demokratik bir esas oluşturmuştur. Akşam
saatlerine doğru herhangi bir işyerinde farklı görüş, düşünce ve
kültüre dayalı farklı insanların birlikte yiyip, içip, eğlendiklerini görürsünüz. Sorunsuzluklarına bakıp imrenmek, Milas’ ın,
demokrasiyi yaşama taşıyan kent olma özelliğidir.
Milas merkezinde her hafta Salı günleri büyük bir panayır gibi
rengarenk saran “pazar” kurulur. Yerli, yabancı turistlerin akın
ettiği bu pazarda;
yöresel kıyafetleri
ile bahçelerinde
yetiştirdiklerini
sergileyen kadınları, evlerinde
“Arasta” dan bir görüntü
yaptıkları yoğurdu, peyniri sunan yöre insanlarını, dalından sofraya sunulan
taze meyve ve sebzeleri, çam kokulu balları, zeytinin her çeşidini, incecik işlenmiş yerel dokumaları bulmak mümkündür.
Eski bir Milas Sokağı
Bitki örtüsünün
zenginliği Milas’
ın beslenmesine
aynı şekilde yansımaktadır. Pazar
yerlerinin ağırlıklı
görüntüsü ot çeşitleri, zeytin, zeytinyağı mutfağın
vazgeçilmezidir.
Halilbey Caddesi
Çiçek kızartma,
börülce çullama, börülce sallama, ebegümeci kavurması, kenker
(şevketi bostan), karnabahar, karnabahar tatarı, patlıcan ekşilemesi, yoğurtlama, hardal salatası, tilkişen kavurması, palandiz
salatası, soğan depmesi, acur salatası, semiz otu salatası, deniz
börülcesi salatası gibi…
Milas Menteşeoğulları döneminde verimli bir yaşam sürmüştür. Bugün tamamen yıkılan Sünnetçioğlu Hanı, özelliği yok
olan Çaputcu hanı, restorasyonu bitmek üzere olan Çöllüoğlu
hanının varlıkları o günlere uzanmaktadır. Bu hanlar alt katları
hayvanların bağlandığı, üst katlarında misafirlerinin kaldığı
odalardan oluşan ve her odası geniş bir avluya bakan yapılarDENGE
17
Pazar Yerinden bir görüntü
Eski Konak
olması, doğa güzelliği, temiz denizi ve
tarihi kalıntıları ile turizme büyk katıkı
sağlamıştır. Tarımsa üretim ve deniz
balıkçılığı çok gelişmiş ve kendi sanayisini de oluşturmuştur. Madencilik,
önemli bir yere sahiptir.
Ülkemizin tarım politikalarının sanayiye yönelik hal almasından sonra
Pamuk ve tütün yok olsa da, halıcılık
son çırpınışlarını yapsa da, zeytin ve
zeytinyağı Milas’ ın önemli tarımsal
varlıklarıdır. Dağ köylerinde yapılan
ipekböcekçiliği ve ipek üretimi can
çekişmektedir. Bozalan, Karacahisar,
Ada Milas, Gemici Suyu gibi dünyaca
dır. Bu gün sapasağlam ayakta olan
Kurşunlu Cami, Ulucami, Ağa Camisi
Menteşeoğulları’ nın özgün yapılarıdır.
Beylere ait Eskişar’ ların Konağı, Hacı
Ali Ağa Konağı, Menteşelerin Konağı
(Öğretmenevi), Baltalı Kapı bölgesinde Beylerin konakları gibi özgün
konaklar bugün hala yaşam kavgalarını
ve ayakta kalma savaşlarını sürdürmektedir.
Yazları çok sıcak geçen Milas sokakları, inşaların mekan anlayışını kökten
etkilemiştir. Eski Milas sokaklarının
dar ve kıvrımlı olması bu duruma iyi
bir örnektir. Evleri ise genellikle cumbalı, ahşap kepenkli pencereleri, büyük
kapı içerisinde küçük cep kapıları ile
sokağa açılan bahçeler sahiptir. Yapıları ise genellikle ahşap bağdadi’ nın
sıvanması veya ahşap kalas aralarının
kalın çam ağacı ile doldurulması esasına dayanır. Bu yapılar kışın soğuğa ile
yazın sıcağa dayanıklı izolasyon görevi
görmektedir. Sokakların kıvrımlı olması ise yazın aşırı sıcağı azaltan bir karşı
özellik taşımaktadır.
Yeni yapılan terminal ve pistleri ile
ülkemizin önemli havaalanlarından
“Milas Bodrum Havalimanı” ulaşımda
Milas’a büyük katkılar sağlamıştır. İlimizdeki üç elektrik santralinin ikisinin
Milas’ ta olması, en uzun kıyaya sahip
Tamir edilmiş Milas evi
DENGE
18
tanınan desenleriyle halıcılık’ ta sanayi üretimi karşısında mücadelesine devam etmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar:
-Karia, Karialılar ve Mylasa sempozyum sunumları
-Prof Dr. Aşkıdil Akarca
Resimler :
Osman Kara, Ahmet Yelliler
Eski Milas’ tan Sokak Resmi
DENGE
19
Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi
Muğla Menteşe Şubesi Yetkilisi
Yasemin ÇOLAK
İŞYERİ - KASKO - TRAFİK - YANGIN - SORUMLULUK
NAKLİYAT - DASK - TARIM
FERDİ KAZA - MÜHENDİSLİK - MESLEKİ SORUMLULUK
SİGORTASI
Tüm Sigortacılık İşlemleri İçin
Fiyat Tekliflerimizi Görün
Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi
MUHASEBE HAFTASI KUTLANDI
Muhasebe haftası etkinlikleri çerçevesinde Muğla Merkez’de meslek mensubu ve eşlerinin katıldığı gece Bağlarbaşı resturantta düzenlendi. Meslektaşlarımız bir taraftan yorgunluk atarken diğer yandan Mart ayı için enerji
depoladılar.
Yönetim Kurulumuz, muhasebe haftası kutlamaları nedeniyle yakın ilişiki içinde bulunduğumuz kurumları ziyaret
etti. Hafta hakkında bilgiler verildi.
Yönetim Kurulumuzun Muğla Vergi
Dairesi Başkanı Zafer Evci’ yi ziyareti
MUHASEBE HAFTASINDA MUĞLA SMMM ODASI BASIN AÇIKLAMASI
Muğla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Üyeleri ve tüm meslek mensuplarının 1-7 Mart Muhasebe Haftasını kutlayan Muğla SMMM Odası Başkanı Mehmet ÇOMAK, Yaptığı basın açıklamasında
“Ülkemizin ticari hayatı ve ekonomisinin gelişmesinde etkin rol oynayan, yatırımcılara ve kamuya mali
bilgilerin doğru bir şekilde yansımasını sağlayan, vergilerin beyanı ve toplanmasında büyük katkısı olan
meslek mensuplarının çözüm bekleyen önemli sorunları olduğunu” belirterek sözlerine şöyle devam
etti,
-Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu’ nu dünya uygulamaları açısından gerekli
gören, kabul eden ve destekleyen meslek örgütümüz ile kurul arasında yaşanan yetki, staj ve sınav konularındaki sıkıntıların giderilmesi,
-Bağımsız denetim olgusunun hayatın her alanında yaşama geçirilmesi için gerekli yasal ortamın hazırlanması,
-Denetim olmadığı her yerde suiistimallerin, yolsuzluk ve usulsüzlüklerin kaçınılmaz olacağı bilinciyle
denetim alanları ve standartlarının belirlenmesi,
-Meslek yasamızın antidemokratik maddelerden arındırılması,
-Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin beyanname, finansal tablo imzalamak ve tasdikten doğan
sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi,
-Vergi incelemelerinde, meslek mensuplarına sorumluluk yükleme konusunda kolaycılığa kaçılmayarak
daha titiz ve özenli davranılması,
-Serbest Meslek faaliyetlerinde K.D. Vergisi oranının %18 den %8 e çekilmesi ve K.D.V’ yi doğuran olayın tahsilata bağlanması,
-Meslek mensuplarımızın ücretlerinin tahsil edilmesi için meslek örgütü tarafından yapılan öneriler
hakkında gerekli düzenlemelerin yapılması,
-Vergi kayıp ve kaçağının başlıca nedenlerinden biri olan basit usulde vergilendirmenin kapsamının
daraltılması,
-Beyanname ve bildirimlerin geç veya hatalı verilmesi nedeniyle mükelleflere uygulanmakta olan, akıl ve
mantık dışı yüksek cezaların makul seviyelere çekilmesi,
Hususlarındaki başlıca taleplerimizin, yetkililer tarafından bir an önce çözüme kavuşturulmasını istiyoruz.
DENGE
20
MESLEK MENSUPLARI HAKKINDA
MÜTESELSİL SORUMLULUK RAPORLARI
Dr. Mustafa ALPASLAN
SMMM
Bilindiği üzere, vergi inceleme elemanları tarafından, 3568 Sayılı Yasaya göre unvan almış meslek mensuplarına müşterilerinin sahte belge kullanmaları nedeniyle haklarında yazılan raporlardan dolayı müşterek ve müteselsil sorumluluk raporları düzenlenebilmektedir (Maliye Bakanlığı 29.06.1997 tarih ve 4
sıra no’lu Vergi Beyan SMMM’ce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğ)
Meslek mensupları hakkında, düzenlenen raporların başlığında “Görüş ve Öneri Raporu” adı altında
meslek mensuplarına defterlerini tuttukları müşterilerden dolayı cezalı tarhiyatlar yapılabilmektedir.
Görüş ve öneri raporlarında meslek mensuplarının 3568 sayılı yasaya bağlı 4 seri nolu tebliğ gereğince,
sorumluluk raporları düzenlenerek meslek mensuplarının bağlı oldukları SMMM odalarına da bildirilmektedir. Konu ayrıca meslek mensubu açısından Asliye Ceza Mahkemesine taşınarak meslek mensubu için kamu davası açılmaktadır. Böylece meslek mensupları hakkında disiplin soruşturması açılarak
meslek mensupları hem cezalı tarhiyattan, hem asliye ceza mahkemesinde yargılama sürecinden ve hem
de disiplin soruşturmasından dolayı mağdur duruma itilmektedir.
Konu hakkında temelde, birçok hatalı işlemler yapılabilmektedir.
Örneğin;
1)Meslek mensubunun beyan ve ifadesi alınmadan müşterisinden dolayı meslek mensubu hakkında
müteselsil sorumluluk, görüş ve öneri raporu düzenlenmektedir. Oysaki meslek mensuplarının konu ile
ilgili bilgi ve ifadelerine başvurularak görüş ve ifadeleri mutlaka alınmalıdır. Hatta meslek mensubu için
rapor yazılmadan önce rapor değerlendirilme komisyonunda dinlenme talebi dikkate alınmalıdır.
2)Düzenlenen görüş ve öneri raporlarında meslek mensubunun defterini tuttuğu veya müşavirliğini
yaptığı mükellefin, vergi kaybına neden olacak fiili nedeniyle mükellefle beraber müteselsil sorumlusu
olabilmesi için raporda mutlaka meslek mensubunun fiili iştiraki, bu fiilin işlenmesinde meslek mensubunun rolü ve etkisi, meslek mensubunun maddî veya manevî menfaat temin edip etmediği, meslek
mensubunun bu konuda işlenen fiil ile ilgili durumu, işlenen suçun bütün unsurları ile (maddî-manevî
unsurlar) gerçekleşip gerçekleşmediği ve benzeri konular etraflıca raporda kesin kanıtları ile beraber yer
almalıdır. 1
3)Görüş ve öneri raporlarında, yeterli kanıt ve deliller toplanmadan doğrudan doğruya 4 seri nolu genel
tebliğ baz alınarak sorumluluk görüş ve öneri raporları düzenlenmektedir. 2
4)Mükellefin kendisi hakkında yapılan cezalı tarhiyat ile ilgili Yargıya gitmesi halinde, görüş ve öneri raporu düzenlenmemelidir. Çünkü, vergi yargısına giden mükellefin, vergi mahkemesinde haklı olduğunu
ispat etmesi durumunda, ne olacaktır? 3
5)Meslek mensubunun defterin tuttuğu, esnaf, tüccar veya sanayiciye doğrudan doğruya kefil olması
hayatın olağan akışına aykırıdır. Mükellefin hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu kesinleşmeden
meslek mensubu hakkında da görüş ve öneri raporu düzenlenmemesi gerekir.
6)Kendisi hakkında düzenlenen sorumluluk, görüş ve öneri raporu ile ilgili vergi yargısında haklı çıkan
mükellefe geçmişte uğradığı maddî ve manevî zararlardan dolayı ayrıca bir tazminat hakkı olması gerekmektedir. Zira kendisi hakkında sorumluluk, görüş ve öneri raporu yazılan meslek mensubunun yaşanan süreçten dolayı maddî ve manevî yönden çektiği ızdırap, gündelik çalışmalarını da olumsuz yönde
etkileyeceği açıktır.
DENGE
21
7)Maliye Bakanlığı’nın ve TÜRMOB’un müşterek bir çalışma yaparak meslek mensuplarının defterini tuttuğu, danışmanlığını yaptığı, müşterilerin çeşitli sebeplerle vergi kaybına neden olucu davranışlarından
dolayı sorumluluklarının kesin sınırlarının belirlenmesi zorunlu hale gelmiştir. Aksi takdirde yaşanan
ağır ekonomik koşullar nedeniyle mükelleflerin vergi kaybına neden olucu fiillerinden dolayı malî müşavirlik ve muhasebe mesleği yapılamaz bir hal alacaktır. Özellikle sahte fatura kullanımı ve düzenlenmesi
ile ilgili problemlerin yoğunlaştığı son yıllarda “koda” girmeyen (özel esaslara alınma işlemi) mükellef
neredeyse kalmamıştır.
1-
Konu ile ilgili, İzmir SMMM odasının TÜRMOB’a yazdığı bir rapor izsmmo.com adresinde yer almıştır.
Bu raporun incelenmesinde yarar bulunmaktadır. Ayrıca konu ile ilgili bkz. Gınalı Ayşe: “Vergi İnceleme
Raporlarında Müşterek ve Müteselsil Sorumlu Tutulan Meslek Mensuplarının Sorumluluk Süreci” bkz.
www.erzurumsmmmo.org.tr
2-
Yeni Vergi İnceleme yönetmeliğinde görüş ve öneri raporlarının mutlak suretle tarhiyat öneren raporlar
mahiyeti arz etmediği anlaşılmaktadır. Burada meslek mensupları hakkında, “Görüş ve Öneri Raporu”
adı altında düzenlenen raporlar gereğince tarhiyat yapılamaz, Asliye Ceza Mahkemelerinde dava açılamaz. Çünkü düzenlenen raporun adı, öneri raporudur. Öneri raporları gereğince, meslek mensupları
hakkında ciddi bir konuda kamu davası açılamaz, tarhiyat önerilemez ve hatta müteselsil sorumluluktan
dolayı meslek mensupları suçlanamaz.
3-Konu
ile ilgili emsal bazı yargı kararları aşağıda olduğu gibidir; Bu kararların incelenmesinden de görüleceği üzere meslek mensupları hakkında cezalı tarhiyat önerilemez.
(a) İzmir 1. Vergi Mahkemesinin 17/2/2004 gün ve E:2004/99-K:2005/140 sayılı kararlarında muhasebecinin mükellefin sahte ve muhteviyatı itibariyle fatura düzenlediği ile ilgili olarak sorumlu olamayacağına
ve bu nedenle muhasebeci hakkında önerilen tarhiyatı ortadan kaldırmıştır.
(b) Dnş. 4. D. nin vermiş olduğu 9/3/2005 günlü ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararlarında yine
muhasebecinin 213 sayılı VUK nun mük. 227 . maddesine göre mükelleften mesul olamayacağına karar
verilmiştir.
(c) Dnş. 3. D.nin vermiş olduğu 9/11/1999 gün ve E:1998/2581-K:1999/3680 sayılı kararlarında mükellefin tarhiyat öncesi uzlaşmaya vararak uzlaşılan ve üzerinde mutabık kalınan vergi ve cezaları ödemese
bile sorumlusunun muhasebecisinin olamayacağına karar vermiştir. Diğer taraftan bir başka kararda ise,
Danıştay 4. Dairesi 7/2/2006 gün ve E:2004/1877-K:2005/347 sayılı kararlarında “Muhasebecilerin sorumluluğu, imzaladıkları beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını
oluşturan belgelere uygun olmamasından doğmakta olup, şirketin düzenlediği faturalar karşılığında %5
komisyon geliri elde ettiği varsayımına dayanılarak 213 sayılı VUK’nun mükerrer 227. maddesi uyarınca
muhasebeci olan davacının sorumluluğuna gidilemeyeceği hk.” Karar vermiştir.
DENGE
22
ŞAHIS İŞLETMELERİN SONA ERMESİ HALİNDE KDV UYGULAMASI
Kemal Oktar
Kıdemli Danışman
PwC Türkiye
Tek kişinin işlettiği şahıs işletmeleri ile KDV uygulamasında ortaklardan bağımsız olarak ortaklık adına
vergilenen adi ortaklıkların faaliyeti, işin terk edilmesi, ölüm veya ortaklık kompozisyonunda meydana
gelen değişimler nedeniyle sona ermektedir.
Şahıs işletmesinin sona ermesi halinde KDV yönünden yapılacak işlemler aşağıda ele alınmıştır.
1. İşletme Sahibinin İşi Bırakması
Şahıs işletmesinde işletme sahibinin işi bırakması halinde KDV mükellefiyeti sona ermektedir. Bu durumda işletmedeki tüm malların veya yapılan hizmetlerin bedeli (bedeli bilinmiyor veya bulunmuyor ise
emsal bedeli) üzerinden KDV hesaplanması ve işin bırakıldığı tarihi izleyen ayın 25. gününe kadar KDV
beyannamesi verilmek suretiyle vergilendirilmesi gerekir.
KDV Kanununun 3/a maddesi, vergiye tabi malların her ne suretle olursa olsun, vergiye tabi işlemler
dışındaki amaçlarla işletmeden çekilmesi veya işletme personeline verilmesini teslim saymakta ve vergilenmesi gerektiğini hükme bağlamaktadır. Buna göre, işletmedeki malların gerek işletme sahibi tarafından
evine götürülmesi, gerek işletme personeline dağıtılması, gerekse üçüncü kişilere bedelsiz teslim edilmesi
halinde, emsal bedeli üzerinden KDV beyan edilmesi gerekecektir.
Örneğin bakkal dükkanını kapatan bir esnafın, dükkandaki gıda ve temizlik malzemelerini eve götürmesi
halinde, bunların emsal bedeli üzerinden KDV hesaplaması ve son beyannamede teslim ve hizmetlerin
karşılığını teşkil eden bedele dahil etmek suretiyle vergilendirmesi gerekir. Bu şekilde işletmesindeki malları çekiş göstererek vergilendiren kişinin, bu malları daha sonra üçüncü bir kişiye teslim etmesi halinde,
arızi faaliyet kapsamında KDV uygulanmayacaktır. Aksi halde, yani işletmeden çekiş gösterilip vergilendirilmeden eve götürülen mallar daha sonra satılırsa arızi faaliyet söz konusu olmayacak, ticari faaliyetin
satış tarihine kadar devam ettirildiği göz önüne alınmak suretiyle vergilendirme yapılacaktır.
Buna, gelir vergisi yönünden itfa edilip edilmediğine bakılmaksızın amortismana tabi iktisadi kıymetlerin
de dahil olacağı tabiidir. Örneğin kamyonuyla taşımacılık yapan kişinin faaliyetini sonlandırması halinde,
kamyonu üçüncü kişiye sattıysa satış bedeli üzerinden, satmayıp takoza çekmesi halinde emsal bedeli
üzerinden KDV hesaplayıp beyan etmesi gerekir. Araç, plakası iptal edilmek suretiyle hurdaya ayrılıp
hurda metal olarak satılırsa, KDV Kanununun 17/4-g maddesine göre KDV istisnası uygulanması mümkündür. Ancak bu durumda KDV Kanununun 30/c maddesinin devreye gireceği ve kamyonun alımında
ödenen KDV’nin indirilecek KDV hesabından çıkarılması amacıyla ilave edilecek KDV olarak beyan
edileceği unutulmamalıdır.
Faaliyetine son veren işletmenin, bu şekilde KDV beyan edeceği son vergilendirme döneminde indirilemeyen ve sonraki döneme devreden KDV bulunması halinde, bu verginin nakden veya herhangi bir
vergiden mahsuben iadesi söz konusu olmayıp, ilgili yıl gelir vergisi matrahının tespitinde gider olarak
göz önüne alınması mümkündür.
2. İşletme Sahibinin Ölmesi
İşletme sahibinin ölümü halinde de şahıs iletmesi sona ermektedir. Bu durumda işletme sahibinin ölümünden önceki dönem için mirasçıların KDV beyannamesi vermesi gerecektir. Vergi Usul Kanununun 16.
maddesi uyarınca ölüm halinde verilmesi gereken KDV beyannamesi süresine üç ay eklenecektir.
Öte yandan işletme sahibinin ölümü halinde işletmedeki malların KDV yönünden akibeti, mirasçıların
tavrına bağlı olarak değişecektir.
Eğer mirasçılar (miras ortaklığı şeklinde veya feraget ettikleri mirasçı) tarafından işletme aynen sürdürülecek ise, KDV Kanununun 17/4-c maddesi uyarınca işletmedeki mallar için KDV hesaplanmayacaktır.
Dahası, bu şekilde yeni işletmeye devrolan malların alımı sırası ödenen ve indirim konusu yapılamayan
vergiler de sonraki döneme devrolunan vergi olarak indirim konusu yapılmaya devam edilecektir.
Ancak mirasçılar işletmeyi sürdürmez ise, işletmedeki mallar ve yapılan hizmetler için, işin bırakılmasına
ilişkin önceki bölümdeki açıklamalar geçerli olacaktır. Yani işletmeden çekilen tüm mallar ve yapılan hizmetler için, satış bedeli, yoksa emsal bedel üzerinden KDV hesaplanacak ve son dönem beyannamesinde
DENGE
23
beyan edilerek ödenecektir. Yüklenilen vergilerden indirim konusu yapılamayanlar da gelir vergisi
matrahının tespitinde gider olarak değerlendirilecektir.
3. İşletmenin sermaye şirketine dönüşmesi
KDV Kanununun yukarıda sözü edilen 17/4-c maddesiyle, Gelir Vergisi Kanununun 81. maddesinde
belirtilen işlemler KDV’den müstesna tutulmuştur. Bu durumda Gelir Vergisi Kanununun 81/2. maddesinde hükme bağlandığı şekilde, kazancı bilanço esasına göre tespit edilen bir ferdi işletmenin bir
sermaye şirketine aktif ve pasifiyle bütün halinde devrolunması, devralan şirketin bilançosuna aynen
geçirilmesi ve devredilen ferdi işletmenin sahip veya sahiplerinin şirketten, devir bilançosuna göre
hesaplanan öz sermayesi tutarında ortaklık payı alması halinde, devrolan şahıs işletmesinin mal ve
hizmetleri KDV’ye tabi tutulmayacaktır.
Devrolan şahıs işletmesinin son dönemde vereceği KDV beyannamesinde yer alan sonraki döneme
devreden KDV tutarı, devralan sermaye şirketi tarafından indirim konusu yapılabilecektir.
Yukarıdaki şartlar dahilinde yapılmayan devir veya dönüşüm işlemlerinde KDV istisnası uygulanmayacaktır. Örneğin sermaye şirketine devrolan şahıs işletmesinin bilanço esasına göre defter tutmaması,
aktif ve pasiflerinin bir kısmının devrolması, ferdi işletmenin sahibinin öz sermaye tutarında ortaklık
payı almaması gibi hallerde, devrolan şahış işletmesinin tüm malları ve hizmetlerinin emsal bedeli
üzerinden devralan şirkete fatura düzenlemesi ve KDV hesaplaması gerekecektir.
4. Adi ortaklılarda ortaklık kompozisyonlarındaki değişiklikler
Kollektif şirketler ve adi komandit şirketlerde olduğu gibi, adi ortaklıklar da KDV yönünden bağımsız
işletme birimi olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve
ibraz gibi vergi ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme mükellefiyeti ortaklardan ayrı olarak
yerine getirilmektedir. Ortaklığın KDV ile ilgili hesapları, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerinden ayrı yapılmakta, yine ortaklardan bağımsız olarak işyerinin bağlı bulunduğu vergi dairesine
KDV mükellefiyeti tesis edilmektedir. KDV beyannameleri de ortaklık adına düzenlenmekte ve ortaklardan biri tarafından imzalanmaktadır.
Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri işlemleri KDV’ye tabi
olmayacak, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuran devir işlemlerinde ise vergi uygulanacaktır.
Buna göre: bir adi ortaklıkta, ortaklardan biri veya birkaçının hisselerini diğer ortaklara veya üçüncü
şahıslara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan bazı ortakların ayrılması veya ortaklığa yeni ortakların
alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında aynen devam ediyorsa, bu
hisse devri işlemlerinde vergi uygulanmayacaktır.
Hisse devri işlemi adi ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuruyor veya ortaklık, ortakların kararı ile
fesh ediliyorsa, bu devir işlemlerine vergi uygulanması gerekmektedir. Ortaklardan biri veya birkaçının
hisselerinin diğer ortak veya ortaklara devredilmesi suretiyle ortaklığın sona ermesi halinde, devralan
ortak veya ortakların kendi hisseleri ile satın aldıkları hisseler dikkate alınmaksızın, ortaklıkça, devralan ortak veya ortaklara teslim edilen toplam mal bedeli üzerinden KDV hesaplanacaktır. Ortaklık
tarafından düzenlenecek olan faturada ayrıca gösterilecek olan bu vergi, ilgili dönem işlemleri ile
birlikte adi ortaklığın son beyannamesine dahil edilerek beyan edilecek, devralan ortak veya ortaklar
tarafından ise genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılabilecektir.
ÖRNEKLER:
a) Ortaklardan birinin hissesini bir diğer ortağa devretmesi
(A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığında (B)’nin hissesini (C)’ye devrederek ortaklıktan
ayrılması ve (A) ile (C)’nin [AC] adi ortaklığı olarak faaliyete devam etmesi halinde (B)’nin hissesini
(C)’ye devrinde KDV hesaplanmayacaktır.
Ancak ayrılan ortağa hissesi olarak, ortaklık tarafından bir mal teslimi veya hizmet ifası yapılması söz
konusu ise, bu işlem için KDV uygulanacağı tabiidir. Örneğimizde ortaklıktan ayrılan (B)’ye hissesi
olarak ortaklığın sahip olduğu bir aracın devredilmesi halinde, (B)’nin bu araç üzerindeki hissesi oranına bakılmaksızın, aracın toplam emsal bedeli üzerinden (B)’ye ortaklık faturası düzenlenecek ve KDV
hesaplanacaktır.
b) Ortaklardan birinin hissesini ortak olmayan bir kişiye devretmesi
(A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığında (B)’nin hissesini (D)’ye devrederek ortaklıktan
ayrılması ve (A), (C) ve (D)’nin [ACD] adi ortaklığı olarak faaliyete devam etmesi halinde (B)’nin
DENGE
24
hissesini (D)’ye devrinde KDV hesaplanmayacaktır.
c) Ortaklığa yeni ortak alınması
(A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığına yeni ortak olarak (D)’nin alınması ve (A), (B), (C) ve
(D)’nin [ABCD] adi ortaklığı olarak faaliyete devam etmesi halinde (D)’nin ortaklığa alınması nedeniyle KDV hesaplanmayacaktır.
(D)’nin daha önce ferdi bir işletme olması ve işletmesindeki tüm malları ortaklık hissesi olarak ortaklığa katması halinde, bu malların tamamı üzerinden ortaklığa fatura düzenlemesi, KDV hesaplaması
ve ferdi işletmesiyle ilgili vereceği son dönem beyannamesinde beyan edip ödemesi gerekecektir. (D)
tarafından ortaklık adına düzenlenen faturada gösterilen KDV’nin, ortaklık tarafından indirim konusu
yapabileceği tabiidir.
d) Ortakların kararıyla ortaklığın sona ermesi
(A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığı, ortaklığın sona ermesini kararlaştırmıştır. Bu durumda
ortaklığın tüm mallarının satış veya işletmeden çekilme suretiyle tasfiyeye tabi tutulması ve satış ya
da emsal değer üzerinden KDV hesaplanması gerekecektir. Ortaklığın mallarının ortaklar tarafından
paylaşılması da aynı şekilde vergilendirilecek olup, ortakların işletmeden çektikleri mallar üzerindeki
hisseleri gözönüne alınmaksızın, ortaklık tarafından ortak adına fatura düzenlenmek suretiyle toplam
değer üzerinden KDV hesaplanacaktır.
Ortaklıktan ayrılan ortakların işletmeden çektikleri mallarla yeni bir şahsi işletme oluşturmaları halinde, adlarına düzenlenen ortaklık faturasında gösterilen KDV’yi indirim konusu yapabilecekleri tabiidir.
Örneğin ortaklıktan bir kamyon alarak ayrılan ortak, bu kamyon için ortaklık faturasında gösterilen
KDV’yi, yeni işletmesinde indirim konusu yapabilecektir.
e) Ortak sayısının 1’e düşmesi nedeniyle ortaklığın sona ermesi
(A), (B) ve (C)’den oluşan [ABC] adi ortaklığında, (A) ve (B) ortaklıktan ayrılmaya karar vermiştir.
Üçüncü ortak olan (C), ortaklıktan ayrılanların hisseleri vermek suretiyle ortaklığın faaliyetini aynen
sürdürecektir. Ancak ortak sayısı 1’e düştüğü için faaliyetini sürdüren bir ortaklıktan söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda da ortaklığın tüm mallarının (C)’ye satılması ve (C)’nin hissesi gözönüne
alınmaksızın yukarıdaki bölümde açıklandığı gibi emsal değer üzerinden KDV hesaplanması gerekecektir.
Ortaklığın mallarıyla faaliyetini ferdi işletme olarak sürdürecek olan (C)’nin, ortaklık faturasında gösterilen KDV’yi ferdi işletmesinde indirim konusu yapabileceği tabiidir.
DENGE
25
SMMM Mustafa DİNGİLOĞLU vefat etmiştir.
SMMM Ramazan ÖZTÜRK’ün babası Mustafa ÖZTÜRK vefat etmiştir.
SMMM Ersin SOYSAL’ın kayınvalidesi vefat etmiştir.
(Merhum ve Merhumelere Tanrı’dan rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Muğla SMMM Odası Yönetim Kurulu ve Basın Yayın Komisyonu)
SMMM Mehtap YIKILMAZ’ın Mehmet Hamdi adını verdikleri oğlu dünyaya geldi.
SMMM Osman OKUR’un Azra adını verdikleri kızı dünyaya geldi.
SMMM Saner YILDIRIM’ın Aysima adını verdikleri kızı dünyaya geldi.
( Miniklere Dünya’ya hoş geldiniz derken, sağlıklı, mutlu ve uzun bir gelecek diliyor,
ailelerini kutluyoruz. Muğla SMMM Odası Yönetim Kurulu ve Basın Yayın Komisyonu)
SMMM Mehmet Hakan EVRAN ile Hanım DEMİRDERE ile evlendi.
(Genç çiftlere ömür boyu mutluluklar dileriz. Muğla SMMM Odası Yönetim Kurulu
ve Basın Yayın Komisyonu)
DENGE
26
8 bin yıllık duvar resmi

Benzer belgeler