PDF Anahtar Ekim 2013 - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Transkript

PDF Anahtar Ekim 2013 - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları
Büyük Düşünen KOBİ'lerde
Toplam Kalite Yönetimi (TKY) Uygulaması
Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler
EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298
Büyük Düşünen KOBİ’ler
!
"" !
333*2
! "##
$% !&'(! ')*+,$,-,
.
%'/ ' !('/++'/ ' !!(++0%1*2++333*2
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN
AYLIK YAYIN ORGANIDIR
EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298
Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır.
ISSN: 1300-2414
Yayın Türü: Yerel Süreli
Türkçe - İngilizce
SAHİBİ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA
GENEL MÜDÜR
Anıl YILMAZ
GENEL KOORDİNATÖR
Dilek BİRBİL
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Cangül TOSUN
YAZI KURULU
Dilek BİRBİL - Cangül TOSUN - Lütfiye BALKAYA
İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU
Gülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU
WEB SİTESİ SORUMLUSU
Aytunç AYHAN
FOTOĞRAFLAR
Hakan CANBAKIŞ
Cüneyt OLGAÇ
DAĞITIM SORUMLUSU
Mehtap EMRE
(312) 467 55 90 / 331
[email protected]
Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay
düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini
istiyorsanız, konu alanına “Anahtar” yazıp
[email protected] adresine boş bir e-posta
atabilirsiniz.
Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler
yazarlarına aittir.
YÖNETİM YERİ
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Gelibolu Sokak No: 5
Kavaklıdere 06690 ANKARA
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)
Faks: (312) 427 30 22
Faks (Dergi): (312) 467 47 79
e-posta: [email protected]
internet: http://vgm.sanayi.gov.tr
http://anahtar.sanayi.gov.tr
GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA
BASKI
KORZA YAYINCILIK
BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ.
Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara
Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27
BASILDIĞI TARİH:
Anahtar Dergisi’nin Ekim 2013 sayısı
02.10.2013 tarihinde basılmıştır.
Kapak Görseli: www.shutterstock.com
B
ilim ve teknolojinin her an yenilenerek geliştiği,
güçlendiği günümüzde iletişim teknolojilerinin
beraberinde getirdiği hemen her yeniliği, gelişmeyi
takip etmek hem bireyler hem işletmeler hem de
ülkeler açısından önem taşımaktadır. Alanını her an genişleten
küreselleşmenin karşısında kalmanın mümkün olmadığı,
aksine bu küresel ağın hız, yenilik, erişim gibi olumlu
yönlerinden yararlanarak güçlü ve başarılı olmanın yollarının
aranması gerektiğini artık hepimiz biliyoruz. Bilim, teknoloji
ve iletişim çağı olarak adlandırabileceğimiz günümüzde hem
girişimcilik yolunda ilk adımlarını atmaya başlayan hem de
mevcut durumunu korumaya ve geliştirmeye çalışan küçük ve
orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ’ler) de “büyük düşünmek”
zorundadır.
Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99’unu oluşturan ve
ekonominin lokomotifi olarak değerlendirilen KOBİ’lerin,
gelişimi ve desteklenmesi konusunda yaklaşık 25
yıldır hizmet veren Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB)
çalışmalarıyla KOBİ’lerimiz artık yerel, ulusal ve küresel
mevcut durum analizi yapabilen, hedefinin farkında olan,
şartlarını iyileştirmeye ve her geçen gün gelişmeye çalışan
“Büyük Düşünen KOBİ’ler” haline gelmiştir.
KOSGEB ile işbirliğinde hazırladığımız “Büyük Düşünen
KOBİ’ler” temalı dergimizin bu sayısında; KOBİ’lere yol
gösteren makale ve değerlendirmelerin yanında KOBİ’lerin
başarı hikâyelerine de yer vermeye çalıştık. Dergimize
değerlendirmeleriyle destek olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Sayın Nihat ERGÜN’e şükranlarımızı sunuyoruz.
“KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları” başlıklı yazısıyla konuyu
farklı bir açıdan değerlendiren KOSGEB Başkanı Sayın
Mustafa KAPLAN başta olmak üzere içeriğin oluşturulmasında
emeği geçen KOSGEB yönetici ve çalışanlarına bir kez daha
teşekkür ediyoruz.
Anıl YILMAZ
Genel Müdür
Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve
Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit BİNGÖL’ün
Değerlendirmesi
Başkentin Potansiyeli Harekete Geçiyor
Bilgi Odaklı Sanayi ile Sürdürülebilir Kalkınma
İçindekiler
Kalkınma Ajansı Desteklerinin KOBİ’lere Etkisi
,
OCAK 2013 YIL: 25 SAYI: 289
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi
Genel Müdürü Muhsin DERE ile Röportaj
Piyasa Gözetimi ve Denetiminde Yeni Yaklaşımlar
Artık Verimlilik de Güvenlik Kadar Önemli!
NİSAN 2013 YIL: 25 SAYI: 292
AÇIK
Ürün Güvenliği
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
“Sürdürülebilir Üretim Sempozyumu”
Ankara’da Gerçekleştirildi
Sanayi Genel Müdürü Süfyan EMİROĞLU
ile Röportaj
“Sempozyumun, ülkemizin hedeflerine
ulaşmasında bir kilometre taşı olmasını diliyorum”
Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji
“Sürdürülebilir bir yaşam yolu bulmalıyız”
MAYIS 2013 YIL: 25 SAYI: 293
“Temiz üretimi önemli bir fırsat ve açılım alanı
olarak gördük”
Sürdürülebilir Üretim
Şirket Çevreciliği
HAZİRAN 2013 YIL: 25 SAYI: 294
Sanayi ve İklim Değişikliği
4
4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN'ün
Değerlendirmesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
Gelişmekte Olan Ülkelerin Ar-Ge ve İnovasyon
Ekosistemlerinin Temel Dinamikleri
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı
Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile Röportaj
Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü
Destek Programları
TEMMUZ 2013 YIL: 25 SAYI: 295
Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği
Bölgesel Toplantıları
Bilim Eğitiminin Önemi
Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci
AĞUSTOS 2013 YIL: 25 SAYI: 296
Bilim Eğitimi
6 KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları / KOSGEB Başkanı Mustafa KAPLAN
8 Büyük Düşünen KOBİ'lerde Toplam Kalite
Yönetimi (TKY) Uygulaması / Yusuf Ziya GÖVCE
12 Kümelenme Politikaları, Kümelenmenin Türkiye’de
Kamu - Üniversite - Sanayi
İşbirliği
EYLÜL 2013 YIL: 25 SAYI: 297
Sanayi Stratejisi ve
Sektörel Stratejiler
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı
Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi
Türkiye Sanayisinin Yol Haritaları:
Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler
Otomotiv ve Makina Stratejileri Uygulamalarında
Kararlı Adımlar
Türkiye Demir Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü
Strateji Belgesi ve Eylem Planı
Kırsal Kalkınma Açısından Önemi ve Öneriler / Sadık GÖZEK
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi
KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları
Büyük Düşünen KOBİ'lerdeToplam Kalite
Yönetimi (TKY) Uygulaması
Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler
EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298
Büyük Düşünen KOBİ’ler
17 Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler / Ömer Çağrı ÖZDEMİR
22 Başarılı Bir Web Sitesi İçin KOBİ’lere 10 Öneri / GürselKIZILASLAN
26 Büyük Düşündü Büyük Ödülü Kazandı!
30 KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri
31 Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi Açıldı
KOSGEB Kocaeli Hizmet Merkezi Binası Açıldı
32 “Türkiye 2023” Hedefinde KOBİ'lerde
Yapısal Dönüşüm Nasıl Olmalıdır? / Dr. Mustafa Kemal AKGÜL
36 Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013 Yılı
İkinci Çeyreği Sonuçları Açıklandı
Dursun BALKAN - Yücel ÖZKARA - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ
Sayı 298
EKİM 2013
30
8
42 Akıllı Taşınabilir (Mobil) Sistemler - 1
Dr. Mustafa Kemal AKGÜL
46 “Temiz Üretim Politikalarının Uygulanması Çalıştayı”
Ankara’da Gerçekleştirildi
47 İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulamaları Yarışması
Ödül Töreni İstanbul’da Gerçekleştirildi
48 3. Kaynak Verimliliği ve Temiz Üretim Küresel Ağ
Konferansı İsviçre’de Düzenlendi
50
Yeşil İş – Green Business 2013 Konferansı
“Değişim Zamanı” Temasıyla İstanbul’da Gerçekleştirildi
22
52 SME’s Thinking Big
54 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators
55 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri
Science and Technology Indicators
56 Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleri
National and International Productivity Statistics
Ulusal Verimlilik İstatistikleri
National Productivity Statistics
EKİM 2013
3
Büyük Düşünen KOBİ’ler
Nihat ERGÜN
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Türkiye'deki işletmelerin
yüzde 99'unu oluşturan ve
ihracatın yüzde 60'ına imza atan
KOBİ'ler, Türkiye ekonomisinde
tartışılmaz bir öneme sahiptirler.
Bir ekonominin başarısını en iyi
gösterecek unsurlardan biri de
KOBİ'lerin rekabet seviyesidir.
Bir ülke sadece birkaç tane
4
EKİM 2013
büyük ve başarılı işletmenin ve
büyük bir kentin omuzlarında
yükselmemelidir. Başarının tabana
ve tüm memlekete yayılmış
bir kültür haline getirilmesi
gerekmektedir.
Türkiye 2002 yılından bu yana
başta ekonomi olmak üzere
her alanda büyük bir dönüşüm
yaşamaktadır. Milli gelirini,
ihracatını ve istihdamını sürekli
artıran ülkemiz, dünyada
küresel krizlere karşı en iyi
sınav veren ekonomilerden biri
oldu. Türkiye'nin bu ekonomik
performansını artırmak için daha
fazla sayıda rekabetçi KOBİ'lere
sahip olmamız gerekiyor.
KOBİ'lerin rekabet gücünü
artırmaya yönelik yapacağımız
her hamlenin bizi ekonomik
hedeflerimize birkaç adım birden
yaklaştıracağını biliyoruz.
Geçtiğimiz 11 yıl, KOBİ’lerimiz
için önemli fırsatlar dönemi
olmuştur. Finans sektörünün
KOBİ kredi portföyünü büyütmüş
olması; uluslararası firmaların
Türkiye’nin sanayi alanlarına
girmiş olmaları ve küresel krizden
kaynaklanan Avrupa pazarının
dinamik Türk şirketlerince
keşfedilmesi bu fırsatlardan
bazılarıdır. Türkiye’deki KOBİ’lerin,
mikro finans hizmetlerinden
küme oluşumuna kadar yenilikçi
stratejiler ve çözümlere yönelmesi
de bu alanda yaşanan bir diğer
önemli gelişme olmuştur. Bunun
yanında; işletmelerin mali ve
yapısal sorunlarının çözümüne
ilişkin olarak faaliyet gösteren
kamu kurum ve kuruluşlarının
daha etkin çalışmaları, işletmelere
sağlanan destek süreç ve
mekanizmaların daha verimli
ve işletmelerin ihtiyaçlarıyla
daha uyumlu hale getirilmeleri
de KOBİ’lerin ekonomik hayatta
karşılaştıkları sorunların
çözümünde önemli rol oynamış ve
oynamaya devam etmektedir.
KOSGEB'in proje odaklı yeni
destek programlarına geçişiyle
birlikte, Haziran 2010- Eylül 2013
döneminde fikri olan, projesini
gerçekleştirmek, iş kurmak, işini
büyütmek isteyen 44 bin KOBİ,
Girişimci ve Meslek Kuruluşuna
yaklaşık 650 milyon TL tutarında
destek sağlanmıştır.
1990-2002 döneminde
KOBİ’lere 14.5 milyon TL destek
sağlanmışken, 2003 - Eylül 2013
döneminde verilen destek tutarı
ise toplam 935 milyon TL’ye
ulaşmıştır.
KOBİ’lerin ölçek dezavantajından
kaynaklanan sorunlarının
giderilmesi ve rekabet gücünü
etkileyen makro ortamın KOBİ
ihtiyaçlarına duyarlı hale
getirilmesi için ilgili kurum ve
kuruluşların KOBİ’leri ilgilendiren
faaliyetlerinin belirli stratejiler
çerçevesinde ortak hedeflere
yöneltilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde KOBİ’lerle ilgili
politikalarda ulusal düzeyde
eşgüdümün sağlanması için ulusal
ölçekte bir KOBİ stratejisinin
varlığına ihtiyaç duyulmasından
hareketle KOBİ Stratejisi ve Eylem
Planı (KSEP) hazırlanmıştır.
2011-2013 dönemini kapsayan
KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı’nın
genel amacı, küçük işletme
ihtiyaçlarına duyarlı iş ortamında,
erişilebilirliği ve niteliği yüksek
hizmet ve desteklerle KOBİ’lerin
üretim, yatırım miktarı ile katma
değerini artırmak ve büyümelerini
sağlamak olarak belirlenmiştir.
Girişimciliğin geliştirilmesi
ve desteklenmesi, KOBİ’lerin
yönetim becerilerinin ve kurumsal
yetkinliklerinin geliştirilmesi, iş ve
yatırım ortamının iyileştirilmesi
sürecinde KOBİ’lerin gözetilmesi,
KOBİ’lerin Ar-Ge ve yenilik
kapasitesinin geliştirilmesi,
KOBİ’lerin ve girişimcilerin
finansmana erişimlerinin
kolaylaştırılması gibi beş stratejik
alan kapsamında 82 eylem ve
proje gerçekleştirilecektir.
Millet olarak el ele vererek 2023
hedeflerini yakalamış bir Türkiye'yi
inşa etmek için büyük düşünen
KOBİ ve girişimcilerimizle birlikte
daha fazla çalışmamız, daha
fazla üretmemiz, daha fazla çaba
harcamamız gerekmektedir.
Önümüzdeki dönemde de biz
KOBİ’lerimizi büyütmeye devam
edeceğiz, KOBİ’ler de ülkemizin
büyümesinde lokomotif olmaya
devam edecekler.
EKİM 2013
5
KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları
Mustafa KAPLAN
KOSGEB Başkanı
İşletmelerin yüzde 99’unu oluşturan
KOBİ’lerimiz, ülkemizin ekonomik
göstergelerdeki başarıları ile doğru
orantılı olarak gelişimlerini verimli bir
şekilde sürdürmeye devam ediyor.
Gelişmiş Batı ülkelerinde başlayan
ve dünyanın birçok ülkesine sıçrayan
ekonomik krize rağmen ülkemizin
son yıllarda oluşturulan sağlam yapısı
sayesinde bugün birçok müteşebbis
ve iş adamı geleceğe daha güvenle
bakıyor. Bu güven ortamı sayesinde
de yatırımlarına hız kesmeden devam
eden KOBİ’ler ekonomimizdeki
canlılığa katkılarını sürdürüyor.
Bu süreçte Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) olarak
6
EKİM 2013
KOBİ’lerimizin zorlu çalışma koşullarını
rahatlatmak adına ihtiyaç duydukları
alanda desteklerimizi kendilerine
sunmaktan dolayı mutluluk
duyuyoruz.
Küresel ekonomik kriz, dünya
ölçeğinde ekonomi politikalarında
da bir değişime sebep oldu. Önceki
dönemlerde çok konuşmadığımız
“yeşil üretim”, “sosyal sorumluluk”,
“çevre duyarlılığı”, “inovasyon”,
“Ar-Ge” gibi kavramlar gündemde
daha sıklıkla konuşulmaya,
tartışılmaya başlandı. 21. yüzyılın
bizlere sunduğu teknolojik gelişmeler
ve hatta devrim diyebileceğimiz
yenilikler hayatımızın akışını
neredeyse tamamen değiştirdi.
İletişim ve teknoloji, dünyanın en
çok konuşulan ve üzerine yatırım
yapılan alanları haline geldi.
Emek-yoğun üretimden bilgi-yoğun
bir üretim şekline geçiş yapıldı.
Bunun sosyolojik, psikolojik ve
hatta antropolojik etkilerini yaşadık,
yaşamaya devam ediyoruz.
İşte bu önemli gelişmelerin yaşandığı
yüzyılımızda büyük oyunculardan
çok, ekonomi dünyasında küçük
başlayan ama gün geçtikçe teknoloji
sayesinde inanılmaz hızlarda büyüyen
bir model ortaya çıktı. Küçük bir ofiste
koskoca fabrikaların yapamadığı
ciroları elde eden ve daha önemlisi
ürettiği teknoloji sayesinde katma
değeri yine büyük işletmelerden daha
fazla olan bu küçük işletmeler birden
dünyayı sarıverdi. Bu sürece kayıtsız
kalmayan ve 25 yıla yakın deneyimi
olan KOSGEB, destek programlarını
revize ederek bu alandaki desteklerini
büyüttü. Üniversite - sanayi işbirliğinin
güçlendirilmesini sağlamak için
üniversiteler bünyesinde açılan
Teknoloji Geliştirme Merkezlerinin
(TEKMER) sayısı artırıldı. Böylece
parlak zihinler ve akıllı beyinlerin
yurtdışına göçü büyük oranda
engellenmiş oldu. Bu gençlerimiz
ve girişimcilerimiz bölgelerindeki
üniversitelerin KOSGEB destekleriyle
kendilerine sağlanan yer ve imkânlar
sayesinde beyinlerinde yer alan
büyük düşünceleri gerçek hayata
aktarma fırsatlarını yakalamış oldular.
Ekonomimiz çok önemli bir kazancı
bu değişim ve dönüşüm sayesinde
elde etmiş oldu.
Bu anlattığım heyecan verici süreç
içerisinde KOSGEB olarak KOBİ ve
girişimcilerimizin yanında olmaktan
dolayı çok mutluyuz. İnsanımızdaki
heyecan ve üretme isteği bizleri daha
fazla katkı sunmak için motive ediyor.
Peki destek verdiğimiz KOBİ’lerimizin,
bu küresel yeni ekonomik
pozisyonunda risk ve fırsatları ne
olabilir? Aslında bu soru, belki 2-3 gün
sürmesi gereken ve farklı kesimden
düşüncelerin birbiri ile çarpıştığı bir
düşünce forumunun konusu olmalı
diye düşünüyorum. Ancak ben sizlere
bazı tespitlerimizle bu önemli konuyu
özetlemeye çalışacağım.
Öncelikle risklerden bahsedelim.
KOBİ’lerimizin şuan risk haritasında en
koyu görünen bölgesi “finansman ve
sermaye” konusu olarak görünüyor.
Özellikle nakit akışının azaldığı
günümüzde sermaye sübvansiyonu
zayıf olan küçük oyuncuların hayatta
kalmak için kredi ve yatırım araçlarına
kaydığını gözlemliyoruz. Ancak bu
kredilerin zamanla birikmesi ve
ödenemez hale gelmesi de sermaye
yapısı zayıf işletmecilerimizin hayat
döngüsünü zorlaştırıyor. Bundan
dolayı işletmenin ölçeği ne olursa
olsun finansman konusunda
profesyonel bir destek veya anlayış
içerisinde yol almalarında büyük
yarar var. Böylece orta ve uzun vadeli
projeksiyonlarını çok daha emin bir
şekilde görebilirler.
Bir diğer risk ise KOBİ’lerimizin
yönetim modellemelerinde belirli
bir seviyeyi yakalayamamış olması
olarak göze çarpıyor. Bu konuda
KOBİ’lerimize rehberlik anlamında
büyük oranda yardımcı olmaya
çalışıyoruz ancak yine de bazı konuları
aşmakta zorluk yaşıyoruz. Özellikle
aile şirketlerindeki muhafazakâr
yapı, profesyonelleşmede büyük
engel teşkil ediyor. Stratejik hamleler
için olmazsa olmaz olan yönetim
danışmanlıkları sadece büyük
ölçekli sanayi işletmelerine değil
KOBİ’lerimize de gerekli olan bir
araçtır. Üretim, satış, pazarlama,
lojistik, insan kaynakları, planlama,
finansman gibi çok önemli
departmanların yönetimi ve iş
süreçlerindeki aksaklıklardan dolayı
bugün birçok KOBİ’miz kapanma
veya hayatını zorluklarla sürdürme
sıkıntısı çekiyor. Belirli bir seviyeye
gelindiğinde KOBİ’lerden beklentimiz
bu gibi iş süreçlerine hakim bir yapıyı
kendi içlerinde kurmaları yönünde
olmaktadır.
Peki fırsatlar ne olabilir? KOBİ’lerimizin
diğer ülkelerdeki işletmecilerden
ayırt edilen en önemli özellikleri
başarılı birer “müteşebbis”
olmalarıdır. Geçmişimizden gelen
cesaret yüklü hislerimiz, özellikle
ticaret anlamında korku dağlarını
aşmamızı kolaylaştırıyor. Birçok ülke
vatandaşının çekinerek gittiği yerlere
dil veya kültür bilmeden giden iş
adamlarımız bugün dünyanın adını
bile bilmediğimiz ülkelerinde ticaret
yapıyor. Bu eşsiz özellik sayesinde
dünyanın farklı ülkelerinde bir Türk
bulabilmeniz hiç de zor değil.
İşte bu bile aslında fırsat olarak
karşımıza çıkıyor. İletişim ağları
sayesinde dünyanın farklı
bölgelerindeki Türklerle iş
birliği içerisinde yatırım fırsatları
kovalanabilir. Bu gibi birçok başarı
hikâyesine KOSGEB olarak şahit
oluyoruz. Türk milletinin dayanışma
kültürü binlerce kilometre ötede bile
gerçekleşiyor ve birbirini tanımayan
insanlar ticari anlamda başarı
hikâyelerini birlikte yazıyorlar.
Küresel ekonomik kriz sebebiyle
dünyanın belirli ülkelerinde ortaya
çıkan iş olanaklarını değerlendirmeyi
de bir başka fırsat olarak görüyorum.
Bu konuda ülkemizin birçok iş
ve sanayi sivil toplum kuruluşları
çalışma yürütüyorlar. Özellikle bakir
alanlardaki iş fırsatlarını araştıran
TÜSİAD, TOBB, TUSKON gibi kuruluşlar
ile olan temasların artırılması KOBİ ve
girişimcilerimiz için önemli bir noktayı
teşkil ediyor. Unutulmamalıdır ki
iletişim yüzyılında ne kadar çok temas,
o kadar çok fırsat ve para olarak geri
dönmektedir. Bundan dolayı pazar
araştırma faaliyetleri ve iş forumlarına
olan ilgi KOBİ’lerimizde de sürekli
devam etmelidir.
Bu fırsat ve risk özetlerinin
ardından görünen tablo aslında
çok basit: Sürekli gelişim, sürekli
iletişim… Bugün dünyanın en
büyük firmalarının bütçelerinde
iki kalem hâlâ en büyük rakamları
oluşturmaktadır. Bunlardan ilki
tanıtım ve pazarlama faaliyetleri.
Diğeri ise araştırma ve geliştirme
faaliyetleridir. İşte bu gerçeklik bizlere
gösteriyor ki, KOBİ ve girişimciler
olarak hayatınıza küçük bir işletme
olarak başlayabilirsiniz. Ancak doğru
strateji, doğru iletişim ve doğru
gelişim süreçleri ile çok hızlı bir
büyüme ivmesi yakalayabilir, hem
kendinize hem de devletimize büyük
katma değerler sağlayabilirsiniz.
KOSGEB olarak; kendi küçük, düşünce
ve idealleri büyük olan işletmelerimize
ve girişimcilerimize desteğimizi her
geçen gün daha fazla büyüterek
sürdüreceğiz. Devletimizin başarılı
ekonomik politikalarına katkı sunmak
için durmadan, sıkılmadan KOBİ ve
girişimcilerimizle aynı yolda yürümeye
devam edeceğiz. Daha güzel ve
müreffeh yarınlara hep birlikte
erişecek ve yeni yüzyılda Türkiye’nin
ekonomik zaferlerine hep birlikte
şahit olacağız…
EKİM 2013
7
Makale BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI
BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI
Endüstri Yük. Müh. Yusuf Ziya GÖVCE / KOBİ Uzman Yardımcısı
(Hatay KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürlüğü)
Giriş
1. Türkiye’de KOBİ’lerin Yeri
Küreselleşmenin dayattığı
zor rekabet koşulları altında,
örgütsel değişimin sağlanması
ve katılımcı yönetim anlayışının
yaşama geçirilmesi; “Büyük
Düşünen KOBİ’ler” için artık bir
zorunluluktur. KOBİ’lerin yönetsel
sorunlarının aşılmasında Toplam
Kalite Yönetimi yaklaşımı önemli
katkı sağlayacaktır. Bu bakımdan,
KOBİ’lerin faaliyetlerinde yapısal
değişime giderek, müşteri odaklı
bir yönetim tarzına sahip olma
zorunluluğu giderek artan bir önem
arz etmektedir.
KOBİ’lerin emek yoğun teknoloji ile
çalışmasından dolayı ülke çapında
işsizliğin azalmasına katkıda
bulunması, talep değişikliklerine
ve çeşitliliklerine daha kısa bir
sürede, daha kolay bir şekilde
uyum sağlayabilmesi, büyük
ölçekli işletmelerin kullandıkları
hammadde, yardımcı malzeme,
işletme malzemesi veya yarı
mamul gibi girdileri üreterek
onların gelişimini tamamlama ve
böylece ekonomide "yan sanayi"
oluşturması ve büyük ölçekli
işletmelerin ürettiği aynı mal ve
hizmetleri üretip, onları rekabetçi
ortama çekerek ekonomiye canlılık
kazandırması, KOBİ’leri ülkemiz
açısından çok önemli bir hale
getirmektedir (1).
Bu çalışmada öncelikle KOBİ’lerin
önemine, daha sonra Toplam Kalite
Yönetiminin temel unsurlarına ve
işleyişine değinilecektir. Son olarak
“Büyük Düşünen KOBİ’lerin” Toplam
Kalite Yönetimine gereksinimi,
KOBİ’lerde Toplam Kalite Yönetimi
uygulamasına geçişin aşamaları
ve KOBİ’lerin Toplam Kalite
Yönetimindeki güçlü ve zayıf
yönleri genel bir yaklaşımla ele
alınacaktır.
8
EKİM 2013
süreçlerde uygulanan yöntem ve
tekniklerde, çalışma ortamında,
ürün ya da hizmette ve böylece
bütünü ile örgüt kültüründe sürekli
gelişim için değişimi esas alan bir
anlayıştır (2). Dolayısıyla Toplam
Kalite Yönetimi, personelden,
kullanılan hammaddenin ürün
haline geldiği tüm süreçlere
kadar kendini gösteren ve
teknik-yönetsel her alanda iyinin
arandığı bir süreçtir. Toplam Kalite
Yönetiminin temel unsurlarını üst
yönetimin liderliği, önce insan
anlayışı, tam katılımcılık, sürekli
iyileştirme-gelişme ve müşteri
odaklılık olarak sıralayabiliriz (3).
3. Büyük Düşünen KOBİ’lerde
Toplam Kalite Yönetimi
2. Toplam Kalite Yönetimi
3.1. Büyük Düşünen KOBİ’lerde
Toplam Kalite Yönetiminin
Gereksinimi
Toplam Kalite Yönetimi, sadece
kaliteyi öngören bir sistem değildir.
Bir sistem anlayışı ile işletmenin
ve onun etkinliklerinin tüm
yönlerinde; insan davranışlarında,
Büyük ölçekli firmaların yapılarının
esnek olmaması, hızlı hareket
edememeleri dolayısıyla hizmet ve
üretim bölümlerinin bünyelerinden
kopup şirketleşerek orta ölçekli
BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI Makale
firma sayısının artmasına
yol açması, iç ve dış kaynaklı
anlaşmalar ile yönetmeliklerin
KOBİ’lere getireceği yükümlülükler
nedeniyle ithalat ve ihracatta
etkinliklerinin artması, devlet
teşviklerinden faydalanılarak
çeşitli kurum ve kuruluşlardan
alınan danışmanlık hizmetlerinin
artması sonucunda artan bilgi
ve deneyimlerinin getirdiği ve
getireceği faydalar Toplam Kalite
Yönetiminin gerekliliğini ortaya
koymaktadır (4).
KOBİ’lerin ürün kalitesi
konusundaki yetersizlikleri büyük
işletmelerin rekabet gücünü
olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Büyük ölçekli firmaların, asli
faaliyetleri dışında kalan mal ve
hizmetleri kendi bünyelerinde
üretmek yerine KOBİ’lerden
sağlama istekleri, Toplam Kalite
Yönetimini Büyük Düşünen KOBİ’ler
için ürünlerinin ve hizmetlerinin
kalitesini iyileştirmenin bir
yolu olmanın ötesinde, ayakta
kalmak için de bir anahtar haline
getirmiştir (5).
Toplam Kalite Yönetiminin başarılı
şekilde uygulanması, KOBİ’lerin
kuruluş ve büyüme dönemlerinden
olgunluk aşamasına etkin bir
şekilde geçebilmelerine de yardım
eder. Bunun nedeni Toplam Kalite
Yönetimi uygulaması ile KOBİ’lerin
müşteri ihtiyaç ve beklentilerine,
düşük maliyetli, yüksek kaliteli, mal
ve hizmetler sağlayacak şekilde
daha etkin iş süreçlerine kuvvetlice
odaklaşmasıdır (6).
3.2. Toplam Kalite Yönetimine
Geçişin Aşamaları
Yeni yönetim şeklinin nasıl
uygulanmaya başlanacağı ve
hangi basamaklardan oluşacağı
titizlikle planlanmalıdır. Toplam
Kalite Yönetiminin uygulamaya
konmasında aşağıda görülen
benzeri bir plan oluşturulmalı
ve ne olursa olsun hiçbir
basamak atlamadan ciddiyetle
uygulanmalıdır (7).
1.
İyileştirme ihtiyacının
bilincinde olunması,
2.
Kalite organizasyonun
kurulması,
3.
Çalışanların görüşlerinin
ve ortak kültürün
değerlendirilmesi,
4.
Müşteri ihtiyaçlarının
belirlenmesi,
5.
Kalite politikasının
belirlenmesi,
6.
Kalite süreçlerinin tasarlanması,
a. Kalite iyileştirme gruplarının
kurulması,
b. Kalitenin planlanması,
c. Birimler bazında kalite
çalışmaları,
7.
Eğitimlerin verilmesi,
8.
Tedarikçilerin kaliteye
katılımlarının sağlanması,
9.
Kalite kutlamaları,
10. Toplam Kalite Yönetiminin
performanslarının ölçülmesi,
11. Toplam Kalite Yönetim
sürecinin sürekli iyileştirilmesi.
3.3. KOBİ’lerin TKY
Uygulamalarındaki Güçlü Yönleri
Toplam Kalite Yönetimi
uygulamasının başarılı olması için,
üst yönetimin liderliğinin oldukça
önemli rol oynaması nedeniyle,
KOBİ’ler bu açıdan büyük bir
avantaja sahiptir. Çünkü KOBİ’lerde,
sahip yönetici veya genel müdür
organizasyon içerisinde görünür
durumda olup kalitenin önemini
vurgulayabilecektir.
KOBİ’lerde yönetim katmanı az
olduğundan karar alma süreci
daha kısa olacaktır. Ayrıca, karar
alıcı sayısının az olmasından
dolayı karar alma gücü fazla
olacaktır. Diğer yandan çalışanlar
arasındaki iletişimin ve eşgüdümün
kolay olması ve çalışanların
yöneticilere kolayca ulaşabilmesi
çok fonksiyonlu faaliyetlerde
örgütlenmeyi kolaylaştıracaktır
(6). “Büyük Düşünen KOBİ’lerde”
çalışanlar genellikle işletmenin
EKİM 2013
9
Makale BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI
genel kârlılığı konusunda
sorumluluk ve duyarlılık duygusuna
sahiptirler. Bundan dolayı, işletmeyi
geliştirmeye yönlendirilebilmeleri
kolay olacaktır. Çünkü çalışanlar,
sonuçların kendilerini doğrudan
etkilediğinin farkındadır ve
emeklerinin gözle görülür
sonuçlara dönüştüğünü kolaylıkla
gözlemleyebilmektedir. Genel
olarak KOBİ’lerin tek bir işletme
10
EKİM 2013
olarak faaliyette bulunmaları
ve dağınık olmamaları Toplam
Kalite Yönetiminin uygulanmasını
kolaylaştırmaktadır.
3.4. KOBİ’lerin TKY
Uygulamalarındaki Zayıf Yönleri
Toplam Kalite Yönetimi
uygulamalarına geçiş çalışmaları
sürdürülen KOBİ’lerin önemli bir
çoğunluğunda, beklenen sonuç
elde edilememektedir. Tek başına
kalite çemberleri uygulamalarını
nihai amaç olarak görmek, tam
zamanında üretimi var olan
sistemi geliştirip değiştirmeden
uygulamaya çalışmak ya da ISO
9000 Standart Belgesini almayı
yeterli görmek, süreç geliştirmenin
sadece üretim süreçlerinin
geliştirilmesi olarak kabul
BÜYÜK DÜŞÜNEN KOBİ'LERDE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY) UYGULAMASI Makale
edilmesi ile yönetim süreçlerinin
geliştirilmesinin göz ardı edilmesi,
kişiler ve birimler arasındaki
rekabetin iç iletişimi ve bilgi akışını
engellemesi gibi durumlar sistemin
gelişmesini engelleyen önemli
etkenlerdir.
KOBİ’lerde tepe yönetiminde
gerçek anlamda profesyonel
yöneticilerin bulunmaması, yeni
yönetsel sorunlara deneyimlerle
kazanılan bilgilerle yaklaşılması,
yetki devretme alışkanlığı ve
örgüt dışı uzman/danışmanla
çalışılmaması onarılmaz hataların
yapılmasına neden olmaktadır.
KOBİ’lerde astlar tarafından
oluşturulan sorun çözme (kalite
çemberleri) ya da süreç geliştirme
(kaizen) amaçlı grupların yaptıkları
çalışmalar ile bazı sorunları
çözmeleri uzman/mühendisleri
rahatsız edebilmektedir. Bunun
sonucu olarak gruplara yardım
etmeme ve bilgi aktarmama
eğilimi görülmektedir. Orta
düzey yöneticiler ile mühendis
ve uzmanlar arasında yönetsel
erkin paylaşımı ya da yükselme
hırsı nedeniyle bir rekabetin
varlığı Toplam Kalite Yönetiminin
başarısını olumsuz yönde
etkilemektedir (8).
Sonuç
Büyük Düşünen KOBİ’lerde Toplam
Kalite Yönetimi uygulanması, üstün
mal ve hizmet kalitesine ulaşmanın
yanında işletmelerin rekabet
pozisyonlarını da geliştirmeye
yardımcı olacaktır. Ayrıca büyük
işletmelerin kalite iyileştirme
faaliyetlerinin başarısı genellikle
kendilerine arz sağlayıcı olan
KOBİ’lerin kalite iyileştirmedeki
etkinliğine bağlıdır.
Günümüzde işletmeler müşterinin
neyi, nasıl, ne şekilde, ne zaman,
hangi fiyatla talep ettiğini
bilmek zorundadırlar. Müşteri
memnuniyeti odaklı bir sistem
olarak gelişen Toplam Kalite
Yönetimini uygulamak isteyen
KOBİ’lerin bir anlayış değişimi
geçirmesi gerekmektedir. Bu anlayış
değişimi amaçların, ürün-hizmet
kalitesinin, yönetimin rollerinin,
işgörenlerin rollerinin, tedarikçiler,
müşteriler ve genel olarak toplum
gibi çevresel öğelerle ilişkilerinin,
örgüt yapısına bakışın sürekli
değişim ilkesine göre yeniden
tanımlanmasını gerektirmektedir.
KOBİ’lerin kaliteye ulaşmada
Toplam Kalite Yönetimini bir
amaç değil, bir araç olarak kabul
etmeleri ön koşuldur. Ancak,
büyük işletmelerde uygulanan
yaklaşımları doğrudan KOBİ’ler için
uygulamak doğru değildir. Sürekli
değişim ve gelişim hedefli Büyük
Düşünen KOBİ’ler için Toplam Kalite
Yönetimi uzun dönemde getirisi
olan bir yatırım olarak görülmelidir.
Kaynaklar
1. Gücelioğlu, Ö. Küçük Ölçekli İşletmelerin
KOSGEB'den Beklentileri. Ankara: Tes-Ar
Yayınları, No.13, 1994.
2. Akal, Z. “Toplam Kaliteye Yöneliş”.
Verimlilik Dergisi. Sayı:2. Ankara: MPM
Yayınları, 1995.
3. Tekin, M. Toplam Kalite Yönetimi.
Konya: Kuzucular Ofset, 1999.
4. Geylan, F., Gerem, T. “KOBİ’lerde Toplam
Kalite Yönetimi-GİLAN”, 6. Ulusal Kalite
Kongresi Toplam Kalite Yönetimi ve
Ekonomi Yönetiminde Kalite. İstanbul:
TÜSİAD Yayını, 1997.
5. Ouazi, H., Padibjo. “A Journey
Towards Total Quality
Management Through ISO 9000
Certification”, The TQM Magazine,
Volume 9, No 5, 1997.
6. Ghobodian, A., Gallear, D. “TQM and
Organization Size”, International
Journal of Operations & Production
Management, Sayı. 17, No.2, 1995.
7. Konuralp, Y.B. Toplam Kalite Yönetimi
ve ISO 9000 Uygulaması Yüksek Lisans
Tezi. İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, 1996.
8. Türkmen, İ. “KOBİ’lerde Toplam Kalite
Yönetimi Amaçlı Katılımcı Yönetim
ve Örgüt Geliştirme Uygulamaları”, 6.
Ulusal Kalite Kongresi Toplam Kalite
Yönetimi ve Ekonomi Yönetiminde
Kalite. İstanbul: TÜSİAD & KAL-DER
Yayın, 1998.
EKİM 2013
11
Makale KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER
KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE
KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER
Sadık GÖZEK / Kahramanmaraş KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürü
Kümelenme politikası, yerel küme yapılanmalarını teşvik ederek
ekonomik kalkınmayı destekleyen bir politika yaklaşımıdır.
Giriş
Bölgesel ve kırsal kalkınma
politikalarının yeniden
şekillenmeye başlaması ile
birlikte sürdürülebilir rekabet
avantajının sağlanması için, yerelin
kendine özgü yönleri ön plana
çıkarılmaktadır. Ayrıca işletmelerin,
kamu kurumlarının, sivil toplum
kuruluşlarının ve diğer kuruluşların
işbirliği anlayışı çerçevesinde bir
araya gelmesinin önemi, net bir
şekilde ortaya konulmaktadır.
İşbirliğinin gelişmesi ile
işletmelerin daha rekabetçi ve
yenilikçi olmalarının önü açılmakta
ve kümelenme oldukça cazip bir
bölgesel ve kırsal kalkınma politika
aracı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kümelenme faktörü, küreselleşme
sonucu hayatı zorlaşan işletmelerin
başarılı olabilmeleri için;
büyümekte olan pazarlarda yeni
ve daha iyi ürünler satabilmesi,
kalite ve teknoloji kullanımında
lider durumda olması, etkin bir
işbirliği içerisinde olması, fiyatlarını
12
EKİM 2013
rekabetçi bir şekilde ayarlaması
gibi işletmelere ağlar ve stratejik
işbirlikleri yoluyla uluslararası
profil oluşturma fırsatı sağlar.
Avrupa’da farklı sektörlerdeki
çoğu KOBİ, küme oluşumu
sayesinde uluslararası pozisyona
getirilmişlerdir (Scheer ve Zallinger,
2007).
Kümelenmenin sağlayacağı
avantajlardan bazıları şunlardır:
Yeni ve tamamlayıcı teknolojiye
ulaşabilmek, birlikte iş yapmanın
sinerjisini yakalamak ve karşılıklı
güven duymak, riski dağıtmak,
ortak Ar-Ge çalışmaları yapabilmek,
işlem maliyetlerini düşürmek
(insan kaynağı, ortak tedarik
ve pazarlama), pazara giriş
engellerinin üstesinden gelmek
olarak sıralanabilir.
Kümelenme, bir nihai ürünün veya
hizmetin, üretilmesi aşamasında,
bu ürüne katma değer katan üretim
zinciri ile bağlı; işletmeler (mal
veya hizmet üreticileri, tedarikçiler,
dağıtım kanalları vb.), bilgi üreten
kurumlar (üniversiteler, araştırma
kurumları vb.), destekleyici
kurumlar (acenteler, danışmanlık
hizmetleri, bankalar, sigorta
şirketleri vb.) ve müşteriler
tarafından oluşturulmuş ağ olarak
tanımlanabilir.
Türkiye’de Kümelenme Politikaları
Kümelenme politikası, yerel küme
yapılanmalarını teşvik ederek
ekonomik kalkınmayı destekleyen
bir politika yaklaşımıdır, temel
unsurları şunlardır (Sönmez, 2008):
•
Şirketler ve kurumların
ortak faaliyetlerini destekler,
şirketleri doğrudan değil
dolaylı olarak destekleyen
faaliyetleri kapsar. Örneğin
ortak tanıtım ve marka
çalışmaları, ortak yatırım, ortak
fuarlara katılım vb.
•
KOBİ’lere odaklanır. Genel
olarak birçok kümeye
büyük işletmeler hâkimdir,
ancak kümenin büyümesi
ve sürdürülebilirliği için
KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER Makale
•
kümelerde çok sayıda KOBİ
olması şarttır.
Avrupa’da Kümelenme
Politikalarına Genel Bakış
Diğer politikalarla (bilim ve
teknoloji, girişimcilik, sanayi,
bölgesel/kırsal kalkınma)
entegrasyonunu öngörür.
Avrupa Kümelenme Politikası
Grubu (European Cluster Policy
Group-ECPG) (2011) raporuna göre,
kümeler Avrupa 2020 stratejisinin
başarılı olması için küresel ortamda
artan öneme sahiptir.
Kümelenme, Türkiye'nin politika
gündeminde yeni yer almaya
başlayan bir kavramdır. Bu
bağlamda, henüz kümelenmelere
özel yasal çerçeve bulunmadığı
gibi kümelenme politikalarının ve
faaliyetlerinin düzenlendiği belli bir
politika alanı da bulunmamaktadır.
Birçok küme yasal statüsü olmadan
faaliyetlerini dernek, platform,
vakıf vb. çatılar altında devam
ettirmektedirler. Türkiye’de bugüne
kadar kümelenme politikası üzerine
yapılan tek çalışma olan AB ve DTM
destekli Türkiye’de Kümelenme
Politikasının Geliştirilmesi Projesi
kapsamında dört adet program
tanımlanmıştır. Bunlar;
•
Küme Yönetişim ve Teknik
Yardım (KYTY) Programı
•
Küme Rekabet Edebilirlik (KRE)
Programı
•
Küme Uluslararasılaştırma
(KUL) Programı
•
Küme Yenilikçilik (KY) Programı
Söz konusu programlarla
politikanın belirlediği ana
öncelikleri gösteren eşgüdümlü
alanlar ve operasyonel sistemlerin
yapılanması amaçlanmaktadır.
Avrupa Birliği, Asya’dan ve ABD’den
gelen rekabete karşı koyabilmek
amacıyla kümelere ve kümelenme
politikasına ayrı bir önem
vermektedir (DG Ent. Report, 2007).
Kümelenmelerin kendiliğinden
başlaması seçeneğine karşıt olarak,
gelişimlerinin devlet tarafından
desteklenmesi Avrupa Birliği’nde
kabul görmektedir. Bu bakımdan
31 Avrupa ülkesinden 26’sı
ulusal küme destek programları
uygulamaktadır (Europe Innova,
2008).
2008 yılında kurulan ECPG’ye,
kümelerin mükemmeliyetinin
desteklenmesinde, Komisyonun
ve üye ülkelerin, modern politika
cevapları bulma anlayışının
geliştirilmesi ve Topluluk içerisinde
küme politikalarının nasıl daha
iyi tasarlanabileceği hakkında
önerilerde bulunulması görevleri
verilmiştir.
Doğu Polonya Lublin Bölgesi
Kırsal Kümelenmesi Örneği
Polonya’nın doğusunda Ukrayna
sınırında yer alan Lublin bölgesi,
sakinlerinin % 54’ünün kırsal
kesimde yaşadığı ve kırsal alanların
hâkim olduğu bir bölgedir. Tarımsal
üretkenliği artırmanın ve çiftçilerin
durumunu iyileştirmenin bir yolu
olarak kırsal kümelenmelerin
gelişimi, bölge için birinci derecede
önem taşımaktadır. Hâlihazırda
bölgede iki çeşit kümelenme
benzeri form bulunmaktadır
(Szymoniuk, 2002):
Kırsal üreticilerin kümesi: Tarımsal
üretici birlikleri üyelerinin, ürün ve
hizmetlerini pazarlamak isteyen
resmi organizasyonlardır. Bölgede
yaklaşık 110 birlik bulunmaktadır
ve genel olarak sebze ve meyve
üreticilerinden oluşmaktadır.
Müşterileri genellikle yurt içi
ve yurt dışı süpermarketler ve
toptancılardan oluşmaktadır.
Kümelenme yapısının formları olan
bu birlikler, tek başına çiftçinin
ulaşması gereken hedef pazara,
kalite ve standarda, belirli bir
kar ve başarı seviyesine daha
rahat ulaşabilmektedir (KOSGEB,
2006). Kümelenme, üyelerine
yönelik eğitimler organize eder,
üniversiteler ve diğer birliklerle
işbirliğinde bulunur. Aynı zamanda
ürünleri için kalite sertifikaları
almaya çalışırlar, kaliteyi
koruyabilmek ve standartları
artırabilmek için laboratuvarlarını
kurarlar. Ayrıca soğuk hava
depoları ile depolama çalışmalarını
kendileri yaparlar, bireysel olarak
çiftçilerin maliyet açısından
yapamayacağı bu süreçler kümenin
EKİM 2013
13
Makale KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER
kesim ile kentler arasında gerek
gelir düzeyi gerekse yaşam koşulları
açısından, kentler lehine önemli
farklar vardır. Zamanla bu farkların
giderek derinleşmesi, kırsal kesimin
kalkınmasını hızlandırıcı yeni model
ve yaklaşımların sürekli gündemde
kalmasına neden olmaktadır (İnan
ve ark, 1996).
avantajlarını ortaya koymaktadır.
Bu kümeler üyelere ve dolayısıyla
ekonomiye daha fazla katma değer
sağlayabilmek amacıyla ürünlerin
işlenmesine yönelmişlerdir.
Kırsal turizm kümeleri: Bu tür
kümelenmenin Polonya’da uzun
bir geleneği vardır, bu gelenek
tatilcilerin uzun yazlık ve otel
tatilleri yerine doğal, sakin ve
kısa süreli hafta sonu gezileri
yapmalarına olanak sağlar. Turizm
kümelerinin temel özelliği olarak,
kırsalda yaşayan kadınların iş
hayatına daha aktif olarak katılım
sağladığı da görülmektedir. Turizm
hizmetlerinin verildiği çiftliklerin
% 75’inin kadınlara ait olduğu veya
kadınlar tarafından yönetildiği
görülmektedir (Szymoniuk, 2002).
Türkiye'de Kırsal Kalkınma ve
Kümelenme Alternatifi
Bütün dünya ülkelerinde
kalkınmada öncelikli yerler
kırsal alanlardır ve bu alanlarda
kalkınmanın sağlanması ana
hedeftir (Budak, 1996). Çünkü kırsal
14
EKİM 2013
Köylerin itici ve buna karşın
kentlerin çekici bulunan
özelliklerinden ve istihdam alanının
çeşitli olmamasından dolayı kırdan
kente göç artmaktadır. Kırsalda
yapılacak kümelenme faaliyetleri
istihdamı olumlu etkileyeceği ve
refah seviyesinin yükselmesini
sağlayacağı için göçün büyük
ölçüde yavaşlamasına neden
olacaktır.
Miras, intikal vb. sebeplerden,
arazinin parçalanması ve verimli
olarak kullanılamaması önemli
bir sorundur. Kırsalda yapılan
kümelenme faaliyetlerinde, ortak
tedarik yöntemi ile parçalı arazilerin
işlemesi, sulaması daha düşük
maliyetlerle yapılır ve buradan
çıkan ürün, ortak pazarlama ile
katma değeri yüksek bir şekilde
pazarlanabilir.
Ülkemizde çiftçilerin örgütlenme
düzeyinin çok düşük olmasının
yanı sıra mevcut çiftçi örgütlerinin
yapılarının zayıf olması, üreticilerin
girdi temininden pazarlamaya
kadar birçok konuda güçlüklerle
karşılaşmasına neden olmaktadır.
Kümelenme faaliyetlerinde
örgütlenme temel basamaktır ve
örgütlerin bir araya gelmesinde bir
araçtır.
Ayrıca üst örgütlenme yetersizliği
ve kooperatifler arası işbirliğinin
yeterince sağlanamaması
önemli bir sorundur. Bu nedenle
tarımsal ürünlerin işlenmesinde
kooperatiflerin payı Türkiye’de
%1 ile %10 arasındadır. Oysa
bu pay AB ülkelerinde %30 ile
%100 arasında değişmektedir.
Türkiye’de tarımsal ürün piyasaları
aracıların hâkimiyetindedir.
Nitekim hayvansal ürünlerde
üreticiden nihai tüketiciye kadar
ürün 6-7 kez, bitkisel ürünlerde
4-5 kez el değiştirmektedir. Oysa
gelişmiş ülkelerde bu sayı 2-3’ü
geçmemekte, aracılar ise genellikle
üretici örgütleri olmaktadır
(Özdemir ve ark, 2010).
Ülkemizde ve diğer ülkelerde
kümelenme çalışmalarının
incelenmesi ve yapılan faaliyetler
kırsal alanlarda kümelenmenin
uygulanabileceğini göstermektedir.
Özellikle kırsal alanlarda göçün
engellenmesi, sektör çeşitliliğinin
artırılması, bölünmüş arazilerin
daha verimli kullanılması açısından
kırsal alanlarda kümelenme önemli
bir araç olarak ortaya çıkmaktadır.
Kırsal sanayi aslında kümelenmenin
bir altyapısı olabilir, kırsal sanayi
politikalarla desteklenirken
bunların zayıf olan örgütlenmeler
aracılığıyla daha entegre bir yapıya
dönüştürülmeleri sağlanabilir.
KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER Makale
Kırsal turizm tek başına bir köyün
ya da bir şahsın yapacaklarından
daha fazla ve entegre olmalıdır.
Bu entegrasyonu sağlayacak olan
yine kümelenme faaliyetleridir. Bu
kapsam içerisine bölgede yer alan
dernekler, örgütlenmeler, yöreye
özgü el sanatları ve hediyelik eşya
üreticileri, yöresel yemek üreticileri,
yöresel konaklama imkânları, tarla
ve bahçelerde turistlere yönelik
faaliyetler, varsa dağcılık ve sportif
faaliyetler gibi birçok bölgeye
entegre olabilecek faaliyet ve
kuruluş dahil edilebilir.
Türkiye’de Kümelenme
Politikalarına Katkı Sağlayacak
Öneriler
Kümelerin daha sürdürülebilir
olması için yasal altyapılarının
hazırlanması gerekmektedir.
Kümelerin yaşam döngülerine göre
politika öncelikleri belirlenmelidir,
her dönem için farklı politikalar
belirlenerek, yeni başlayan
kümeye farklı, gelişen ve altyapısı
oluşmuş kümeye farklı, olgun
uluslararasılaştırılma ihtiyacı olan
kümeye farklı olmak üzere her
evredeki kümeye farklı destekleme
modelleri belirlenmelidir.
Bölgelerin rekabetçilik düzeylerinin
tespit edilmesi ve kümelenme
potansiyellerinin ve/veya var olan
kümelenmelerin analizine dayalı
bölgesel kümelenme politikalarının
geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda Bölge Kalkınma
Ajanslarının faaliyetleri arasında
yer alan kümelenmeye verilen
desteklerin aktif bir şekilde
kullandırılması gerekmektedir.
KOSGEB’in İşbirliği-Güçbirliği
Destek Programından kümelerin
daha aktif kullanmasına yönelik
çalışmalar artırılmalıdır.
Kırsal kalkınma için de önemli
bir araç olan kümelenme Tarım
ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu (TKDK) tarafından
desteklenmeli, başta kırsal sanayi
ve kırsal turizm ayaklarında
destekleme politikaları kümelenme
ile ilişkilendirilmelidir. Özellikle
Avrupa’da örnekleri yaygın olan,
çalışmanın içerisinde örnek olarak
da verilen kırsal sanayi ve kırsal
turizm kümeleri uygulamaları
araştırılmalı ve iyi örnekler ülkemiz
için de uygulanmalıdır.
Kırsal alanlarda kırsal sanayi altında
kırsal üretici kümeleri kurulmalıdır.
Kırsal üretici kümelerinde,
faaliyetlerin birlikler altında
yapılması ve nihai müşteriye kadar
çok fazla aracı bulunmaması, ürün
kalitelerinin belirli bir standartta
olması, gerektiğinde daha fazla
katma değer sağlamak açısından
ortak işleme tesislerinin olması
gerekliliktir.
Kırsal turizm alanında Polonya
örneğinde yer aldığı gibi
kümelenme faaliyeti benzer
şekilde uygun alanlarda (köy,
yayla, jeotermal vb.) yapılabilir.
Küme içerisine spor aktiviteleri,
konaklama, yiyecek-içecek
sunumları, ulaşım ve gezi
alternatifleri, hediyelik eşya, yöresel
ürünler gibi mümkün olduğunca
fazla oyuncu dâhil edilerek
uygulanmalıdır.
Karar vericilerin kümelenme
konusunda yeterince bilinçli olması,
kümelerin sağlayacağı faydaların
getirileri hakkında dolu olması
gerekir. Politikalar arası uyumu
sağlamak için farklı kurumlar
tarafından sağlanan desteklerin
küme oluşumları etrafında birbirini
tamamlaması gereklidir.
Kümelerin Başarılı ve Sürdürülebilir
Olması İçin Öneriler
Kümenin daha başarılı olmasını
sağlamak amacıyla sıfırdan küme
yaratmak yerine aktif, iyi bir iş
çevresine sahip, rekabet gücü
yüksek veya potansiyeli olan,
mevcut güçlü iş gruplarının veya
yığılmaların üzerine yoğunlaşmak
en önemli etkenlerdendir.
Kümelerin kuruluş aşamasında
küme üyelerinin, kamu
kurumlarının, sivil toplum
kuruluşlarının bunu birer sosyal
sorumluluk çalışması olarak
görmeleri ve uzun soluklu
bir görev olduğunu bilmeleri
gerekmektedir. Özel aktörleri
mümkün olduğunca dâhil etmek
ve sadece kamu sektörü tarafından
yürütülen girişimleri engellemek
gerekir. Başta kırsal olmak üzere
EKİM 2013
15
Makale KÜMELENME POLİTİKALARI, KÜMELENMENİN TÜRKİYE’DE KIRSAL KALKINMA AÇISINDAN ÖNEMİ VE ÖNERİLER
örgütlenme çalışmalarının az
ve yetersiz olması kümelenme
faaliyetlerinden uzak kalınmasına
sebep olmaktadır. Örgütlenme
desteklenmeli ve sürdürülebilir
olmalıdır.
Tarım ve gıda kümelenmeleri
açısından kooperatiflerin
yapısı ve rolleri tekrardan
gözden geçirilmeli, kümelenme
çalışmasında daha etkili olacak
şekilde düzenleyici ve ortaklık
yapısının güçlendirilmesi,
bölgesel ve ulusal pazarların
dışına çıkarak uluslararasılaştırma
faaliyetlerinde bulunması, ortak
tedarik faaliyetlerinde bulunarak
kümelenme üyelerine maliyet
avantajı sağlaması açısından
etkisinin artırılması gerekecektir.
Kümelerde ortak bir insan
kaynağı havuzu kurulması ve
küme üyelerinin ihtiyaçlarının
bu havuzdan karşılanması
ve bu insan kaynağına ortak
eğitimler verilerek hem eğitim
maliyetlerinin düşürülmesi hem
de daha kalifiye personele sahip
olması sağlanabilir.
Kümeler ortak tedarik, makine
16
EYLÜL2013
EKİM
2013
vb. faaliyetlerle kırsalda iyi bir iş
ortamı sağlayabilirler. Örneğin
organik tarım-gıda kümesinde
yer alan işletmeler tohum
giderleri, organik gübre giderleri
veya paketleme makineleri gibi
ortak tedariklerine daha uygun
maliyetlerle sahip olabilirler.
Bununla ilgili olarak KOSGEB’in
sunmuş olduğu İşbirliği Güç Birliği
Destek Programından ve TKDK’nın
kırsal sanayi desteklerinden
faydalanılabilinir.
Ortak tanıtım ve pazarlama
kümelerin, hem maliyetlerini
düşürmesi açısından hem de
daha büyük bir alanda pazarlama
çalışmaları yapabilmesi açısından
en önemli faaliyetlerinden
olmalıdır. Örneğin, işletmelerin
tek başına katılım sağladığı
fuarlar, tanıtım materyalleri,
görevlendirilen insan kaynağı
bir işletme için yüksek maliyetler
ifade edebilmektedir.
Kaynaklar
• BUDAK, D., 1996. Gelişmekte olan
Ülkelerde Tarımsal Yayımda Kamu ve
Özel Sektör, Türkiye 2. Tarım Ekonomisi
Kongresi 6 Eylül 1996, Adana.
• DG ENTERPRİSE AND INDUSTRY,
2007. Innovation Clusters in Europe:
A Statistical Analysis and Overview of
Current Policy Support. Europe Innova,
PRO INNO Europe Paper No.5, Italy, 64s.
• EUROPE INNOVA, 2008. Cluster Policy
in Europe Summary Of Cluster Policies
in 31 European Countries. Europe
Innova Cluster Mapping Project, Oxford
Research AS, 34s.
• EUROPEAN CLUSTER POLICY GROUP
(ECPG), 2011. European Commission,
Brussels, http://www.proinno-europe.
eu/ecpg (Erişim Tarihi: 08 Ekim 2011)
• İNAN H., GÜNGÖR, H., GÜNGÖR, G., ve
ERBAY, R., 1996. Kırsal Kesime Yönelik
Kamu Hizmetlerinin Organizasyonu:
Tekirdağ ili Şarköy İlçesi Tarımsal
Üretimi Geliştirme Projesi. Türkiye 2.
Tarım Ekonomisi Kongresi 6 Eylül 1996,
Adana.
• KOSGEB, 2006. İşletme Kümelenmeleri:
Orta ve Doğu Avrupa’da İşletmelerin
Desteklenmesi. Hilmi Usta Matbaacılık,
OECD Yayınının Çevirisi, Ankara, 220s.
• ÖZDEMİR, G., KESKİN, G., ve
ÖZÜDOĞRU, H., 2010. Türkiye’de
Ekonomik Krizlere Alternatif Bir Çözü
Önerisi: Tarımda Güçlü ve Etkin Üretici
Örgütlenme Modeli. Türkiye 9. Tarım
Ekonomisi Kongresi, 22-24 Eylül 2010,
Şanlıurfa.
• SCHEER, G., ve ZALLINGER, L., 2007.
Deutsche Gesellschaft für Technische
Zusammenarbeit (GTZ) GmbH,
KOSGEB: “Küme Yönetimi Uygulama
Kılavuzu”, Çeviri, KOSGEB ve GTZ
işbirliği ile yürütülen “Anadolu’da
Ekonominin Desteklenmesi Projesi”
kapsamında yayımlanmıştır, Ankara,
232s.
• SÖNMEZ T., 2008. Kümelenme‘08
Konferans Notu, Başbakanlık Diş
Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel
Müdürlüğü, 3 Aralık 2008, İstanbul.
• SZYMONIUK, B., 2002. Rural Clusters
in the Lublin Region (Eastern
Poland) - Good Solutions for a Young
Democracy, Technical University of
Lublin, Poland, 7s.
ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Makale
ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER
Ömer Çağrı ÖZDEMİR / KOBİ Uzmanı
(KOSGEB Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü)
Giriş
İletişim ve enformasyon
teknolojilerinde gerçekleşen
baş döndürücü gelişimin
sürüklediği ve pek çok alanda
kendisini hissettiren küreselleşme
olgusu, günümüz iş dünyasının
dinamiklerini de büyük ölçüde
etkilemektedir (OECD 2012, Çelik
2012, Yeşil 2010).
Küreselleşme işletmeler açısından
çeşitli sorunları ve fırsatları
bünyesinde barındıran bir olgu
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Günümüzde işletmeler dünya
geneline yayılan ekonomik
bütünleşme süreçleri ile ülkeler
arasındaki ticari sınırların her
geçen gün daha geçirgen hale
geldiği ve uluslararası ticaretteki
serbestlik düzeyinin arttığı bir
ortamda faaliyetlerini yürütmek
zorunda kalmaktadırlar. Dolayısıyla
bu durum hem ulusal hem de
uluslararası rakipleriyle sürekli
rekabet halinin her geçen gün
daha da belirginleşmesine sebep
olarak, son derece değişken ve
dinamik iş ortamında varlıklarını
ve gelişimlerini sürdürebilmek için,
işletmelerin küresel bir pazarda ve
küresel rakiplerle mücadele etmek
zorunda kalmasına yol açmaktadır
(Erkutlu ve Eryiğit 2001, Aslanoğlu
2007, Ölmez 2006, Yeşil 2010,
OECD 2012, Aykaç ve arkadaşları
2008).
Yoğun rekabetin yanı sıra
hızlı değişen müşteri talep ve
beklentileri, değişen teknolojiler
ve belirsizlikler de bu süreçte
işletmelerin başarılarını tehdit
eden unsurlar olarak karşılarına
çıkmaktadır (Sümer ve arkadaşları,
2010). Yaşanan değişimlere gözünü
kapayan ve bu dinamiklere ayak
uyduramayan işletmelerin hayatta
kalmaları artık imkânsız hale
gelmiştir (Aykaç ve arkadaşları
2008, Erkutlu ve Eryiğit 2001).
Diğer taraftan da küreselleşme,
işletmelere, yeni pazarlar ve üretim
faktörlerine kolay ve ucuz ulaşım
gibi birçok fırsatlar da sunmaktadır.
Ticaretin önündeki engellerin
kalkması, yeni uluslararası fırsatları
ortaya çıkarttığı gibi tüketicilere,
tedarikçilere ve iş ortaklarına
ulaşmak, teknolojik gelişmeler
yoluyla daha kolay hale gelmiştir
(Erkutlu ve Eryiğit 2001, Ölmez
2006, Aykaç ve arkadaşları 2008).
Küreselleşme olarak adlandırılan
olgunun en güçlü boyutunu
ekonomik gelişmeler ve
uluslararası ticaretteki artış
oluşturduğu için, ülkelerin
ekonomik ilişkilerinde dışa
açılmaları ve işletmelerin
doğrudan ve dolaylı yatırımlarla
uluslararasılaşmaları “küreselleşme”
ile eşanlamlı olarak kullanılmaya
başlanmıştır. Küreselleşen
ve gittikçe karmaşıklaşan
ekonomik ortamda, işletme
faaliyetlerinin dışa açılması ve
uluslararasılaşma tüm şirketler için
önemli yenilenme ve dolayısıyla
varlıklarını sürdürebilme olanakları
sağlamaktadır (Erkutlu ve Eryiğit
2001, Ölmez 2006, Aykaç ve
arkadaşları 2008).
İşletmeler açısından
uluslararasılaşma terimi,
işletmelerin uluslararası
faaliyetlerini açıklamada kullanılan
bir terimdir. Uluslararasılaşma
çok basit ifadesiyle işletmelerin
faaliyetlerini ulusal sınırları
dışına yayması, bir şirketin
birden fazla uluslararası pazarda
faaliyet göstermesi ya da “artan
uluslararası faaliyetlere girme
yöntemi” olarak tanımlanmaktadır.
Rugman ise uluslararasılaşmayı
üretim ve satışlarının en az
yüzde 10 veya daha fazlasını
yurt dışında gerçekleştirmek
olarak tanımlamıştır (Ataay 2012).
Bu tanımlar penceresinden
bakıldığında uluslararasılaşma,
işletmelerin ihracat, lisans
anlaşmaları, franchasing,
joint-venture, stratejik
işbirlikleri, doğrudan yatırım
gibi uluslararası piyasalarda
faaliyette bulunmaları gibi pek çok
faaliyeti kapsamaktadır (Aykaç ve
arkadaşları 2008, Erkutlu ve Eryiğit
2001).
EKİM 2013
17
Makale ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER
Peki, işletmeler neden büyük riskler
içermesine rağmen uluslararasılaşma
yolunu seçmektedirler. Elbette
yoğun rekabet şartları nedeniyle
ayakta kalabilmenin önemli bir
koşulu olması, işletmeleri bu yöne
iten önemli bir faktördür. Bunun
yanında uluslararasılaşma, şirketler
için önemli bir büyüme stratejisidir
(Karabulut 2013, Aslanoğlu 2007,
Aykaç ve arkadaşları 2008, Erkutlu ve
Eryiğit 2001). Uluslararası pazarlara
açılma isteği ile büyüme fırsatlarının
ilişkisi pek çok araştırmada ortaya
çıkmıştır (OECD 2009). Bunun
yanında daha fazla kâr elde etme
arzusu, yeni pazarlara ve yeni
kıt kaynaklara ulaşmak, şirketin
mevcut kaynaklarından daha
etkin bir şekilde yararlanmak, yeni
stratejik varlıklar elde edebilmek
(Aykaç ve arkadaşları 2008,
Erkutlu ve Eryiğit 2001) ve farklı
ülkelerde faaliyet göstererek
ekonomik, finansal, operasyonel
ve politik riski de dağıtmak için
işletmeler uluslararasılaşmayı tercih
etmektedirler (Ataay 2012). Ayrıca
yöneticilerin daha önceki uluslararası
deneyimleri, yabancı dil bilgisine
sahip olmaları ile kavramaya dayalı
öğrenme ve yetkinlik gelişimine
açık olmaları, dışsal ağ ilişkilerini,
küresel değer zincir bağlantılarının
etkisi ve işletmelerin know-how
elde etme güdüsü de uluslararası
faaliyetlere yönelik isteğini ortaya
çıkarabilmektedir (Karabulut 2013,
Aykaç ve arkadaşları 2008, OECD
2009, Erkutlu ve Eryiğit 2001).
18
EKİM 2013
Firmaların uluslararasılaşma
sürecinde farklı safhaların
bulunduğu düşüncesi genel olarak
kabul edilmektedir. Bu teori yurt
dışı pazarlara açılmayı, zaman alan
bir öğrenme süreci olarak görmekte
ve işletmelerin ancak yurt içi
pazarlarda belirli bir doygunluğa
eriştikten sonra aşama aşama
yurt dışı pazarlara açılmakta ve en
son aşama olarak da küresel bir
firma olduğunu kabul etmektedir.
Buna göre işletme ancak yurt dışı
pazarlar hakkında bilgi ve tecrübe
zamanla kazanıldıktan ve bu süreçte
belli bir yeterliliğe ulaşabildikten
sonra uluslararası faaliyetleri
gerçekleşmeye başladığı kabul
etmektedir. Teoriye göre, bir firmanın
uluslararasılaşma yolculuğu dört
safhadan oluşmaktadır (Johanson ve
Vahlne 1977, Üner ve Kalyoncuoğlu
2010, Altıntaş ve Özdemir 2006,
Coviello ve McAuley 1999, Erkutlu
ve Eryiğit 2001,Sümer ve Üner 2012,
Aykaç ve arkadaşları 2008):
•
Birinci safha, düzenli
hiçbir ihracat faaliyetinin
bulunmaması;
•
İkinci safha, bağımsız temsilciler
yoluyla ihracat yapılması;
•
Üçüncü safha, yurt dışında kendi
satış temsilciliklerinin kurulması;
•
Dördüncü safha ise, üretim
faaliyetlerinin yurt dışına
kaydırılmasıdır.
Ancak her işletme bu doğrusal
aşama süreçlerini geçirmek
zorunda değildir, bazı işletmeler
bu aşamaların bir kısmını atlayarak
daha ileri düzeyde bir aşamadan
bu sürece başlayabilmektedirler.
Hatta bu sürecin son aşaması olarak
ifade edilebilen aşamaya şirketlerin
ilk kuruluş aşamasından itibaren
geçenler bile vardır. Geleneksel
işletmelerin yurt dışı pazarlara
açılmalarında öngördükleri
aşamaları izlemeksizin, kurulur
kurulmaz veya kurulduktan kısa
bir süre sonra yurt dışı pazarlarda
faaliyette bulunmaya başlayan
işletmeler "doğuştan küresel" veya
“küresel doğan işletmeler” olarak
tanımlanmaktadır. Bu tür şirketler,
hem yapısı itibariyle küresel olan
ve hem de yurt içi piyasada çok
sınırlı bir potansiyele sahip olan niş
(dilimli) bir piyasayı faaliyet alanı
olarak seçen, ekonomik kuruluşlardır
(Üner ve Kalyoncuoğlu 2010, Erkutlu
ve Eryiğit 2001).
Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler
Ülke ekonomileri için oldukça
büyük önem taşıyan KOBİ’ler;
istihdam yarattığı, ulusal refahta
artış sağladığı, sanayileşmeye
katkıda bulunduğu ve dünya
ticaretinin gelişmesini hızlandırdığı
için ülke ekonomilerinin lokomotifi
olarak görülmektedir (Aykaç
ve arkadaşları 2008, Üner ve
Kalyoncuoğlu 2010). KOBİ’ler de
uluslararasılaşma sürecinden büyük
oranda etkilenmiş ve çok sayıda
KOBİ uluslararası faaliyetlerde
bulunmaya başlamıştır. Hızlanan
ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Makale
küreselleşme; bilgi, iletişim ve üretim
teknolojilerinde meydana gelen
ilerlemeler ile birlikte büyük ölçekli
işletmelerin yanı sıra KOBİ’lerin de
uluslararası pazarlarda faaliyette
bulunabilmesini kolaylaştırmıştır
(Aykaç ve arkadaşları 2008, Üner ve
Kalyoncuoğlu 2010).
Sınır ötesi iş yapmanın büyümeye
olan etkisi ve KOBİ’lerin ekonomik
kalkınmanın ulusal, bölgesel
ve küresel seviyelerde taşıyıcısı
durumunda olması nedeniyle
KOBİ’ler arasında uluslararasılaşma
ve uluslararası girişimcilik kavramları
gündemin en üst noktalarında yer
almaktadır (OECD 2009). Dolayısıyla
ülkelerin ve politika yapıcıların
ajandalarında da KOBİ’lerin
uluslararasılaşması üst sıralarda
bulunmaktadır.
Ancak KOBİ’lerin birçoğu sahip
olduğu kaynakların sınırlılığı,
vizyonlarının yüksek olmaması,
rekabet ya da maliyet üstünlüğü
elde etme potansiyellerinin göreli
zayıflığı gibi nedenlerle ancak belli
bir olgunluğa eriştikten sonra yurt
dışı pazarlara açılmayı amaçlamakta
ve başarabilmektedirler.
OECD'ye (2009) göre KOBİ’lerin
uluslararasılaşmada karşılaştıkları en
büyük sorunlar şunlardır:
•
İhracatın finansmanı için
gerekli çalışma sermayesinin
yetersiz olması: KOBİ’lerin
uluslararasılaşmasının önündeki
en büyük engel, gerek mali
gerekse fiziki kaynaklar
konusunda
yaşadığı sıkıntılar
olmaktadır.
•
Diğer bir sorun
da denizaşırı
pazarlara yönelik
bilgi eksikliğinin
de önemli bir sorun teşkil
ettiğini ortaya koymaktadır.
Pazar araştırmaları konusunda
bilgi eksikliği olarak göze
çarpmaktadır.
•
Bir diğer sorun ise denizaşırı
potansiyel müşteriler ile
temasa geçmekte karşılaşılan
sorunlardır.
•
Başka bir sorun alanını da
yönetim anlamında yaşanan
zaman, yetenek ve bilgi
eksiklikleri oluşturmaktadır.
Yapısı, faaliyetleri ve fonksiyonları
bakımından farklılık arz eden
KOBİ'lerin karşılaştıkları bu zorluklar
nedeniyle uluslararasılaşma
sürecinde izledikleri stratejiler
büyük ölçekli şirketlerin tercihlerine
göre önemli ölçüde farklılıklar
gösterebilmektedir (Karabulut
2013). Bu farklılıklar; asimetrik bilgi,
farklı risk eğilimleri ile ölçek ve alan
ekonomilerinden yararlanmak için
farklı fırsatların karakterize ettiği
dışsal piyasaların karmaşıklığı ve
belirsizliği ile ilgilidir. Bu konularda
işletmelerin üstesinden gelmek
zorunda kaldığı sorunların çözümü,
KOBİ’ler arasındaki farklı yetenekleri
yansıtır. KOBİ’ler bu yetenekleri
kendi bünyelerinde oluşturabilirler.
Ancak bu yetenekleri oluşturmak,
gerek mali gerekse insan kaynakları
anlamında ciddi külfetler getirebilir
(Aykaç ve arkadaşları 2008). Bu
nedenle, KOBİ’ler piyasadan temin
ettiği veya satın aldığı reel ve
finansal hizmetlere dayanmak
zorunda kalmaktadırlar. İşte bu
noktada devletin, KOBİ’lerin
uluslararası piyasalarda rekabet
edebilmesini teminen oluşturmuş
olduğu destek ve teşviklerin rolü
ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde
KOBİ'lerimizin yurt dışı pazarlara
açılması ve uluslararası alanda
faaliyet göstermelerini sağlamak
üzere KOSGEB tarafından bazı
mekanizmalar oluşturulmuştur.
KOSGEB’in Üstlendiği Rol
3624 sayılı Küçük ve Orta
Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve
Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın
Kurulması Hakkında Kanun’un 4.
maddesinde belirtilen KOSGEB’in
görevleri arasında “İşletmelerin
pazarlama sorunlarına çözümler
aramak; işletmelerin yurt içi ve yurt
dışı pazarlarda rekabet edebilir
düzeye gelmelerini teminen gerekli
çalışmaları yürütmek ve konuya
ilişkin danışmanlık hizmetlerini en
verimli bir biçimde organize etmek” de
sayılmaktadır. Bu çerçevede KOSGEB,
KOBİ’lerimizin yurt dışına açılarak
EKİM 2013
19
Makale ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER
uluslararası piyasalarda faaliyet
göstermesinin önünü açmak için,
yoğun faaliyetler göstermektedir.
Bu bağlamda 35 ülkedeki muadil
kurum ile KOBİ’ler arasında işbirliğini
geliştirici faaliyetlerin yapılmasını
sağlamak üzere mutabakat zaptları
imzalanmıştır. Ülke stratejisi ve
politikaları gözetilerek faaliyete
geçirilen bu ikili işbirliklerinin
yanında pek çok uluslararası ve
bölgesel kuruluşla da işbirlikleri
yapılmaktadır.
Bunun yanında Genel Destekler
başlığı altında KOBİ’lerimize
yönelik yurt dışı pazar araştırma ve
ihracata yönelik mali destekler de
sağlanmaktadır.
Pazar Araştırma İhracatı Geliştirme
Destekleri
İhracat, pazar ve politik riskleri
minimize etmesi, sabit sermaye
yatırımı gerektirmemesi ve
düşük başlangıç maliyetlerine
konu olmasından dolayı
uluslararasılaşmak isteyen işletmeler
için bir pazar geliştirme stratejisi
olarak izlenen temel yol ve yaklaşım
olarak kabul edilmektedir (Aykaç
ve arkadaşları 2008, Erkutlu ve
Eryiğit 2001). Bu şekli ile de ihracat,
KOBİ’lerin uluslararası piyasaya
yönelmeleri ve deneyim kazanmaları
açısından önemli bir alternatiftir
(Erkutlu ve Eryiğit 2001, Aykaç ve
arkadaşları 2008).
Bu bağlamda KOSGEB, yurt dışı
pazarlara açılabilmelerinde
KOBİ’lerimize destek olmak
üzere Genel Destek Programları
kapsamında Pazar Araştırma ve
İhracatı Geliştirme Destekleri
sunmaktadır (Tablo 1).
Yurt İçi Fuar Desteği kapsamında,
Fuar Organizatör Kuruluşundan
temin edilen; boş alan (yer) için
kira, stant konstrüksiyonu ve
dekorasyonu, fuar katılımcı kataloğu,
fuar alanının genel düzenlemesi ile
ilgili hostes, genel tanıtım, genel
güvenlik, genel temizlik ile gerekli
olabilecek diğer hizmet giderlerini
kapsamaktadır.
Yurt Dışı İş Gezisi programları
kapsamında ise; Hizmet Merkezleri,
Meslek Kuruluşu veya Türkiye
Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB)
üyesi A Grubu seyahat acentesi
belgesine sahip organizatör
kuruluşlar tarafından düzenlenen
Yurt Dışı İş Gezisi Programlarında
işletme temsilcilerinin konaklama
giderlerini, ulaşım giderlerini
ve diğer giderlerini (tercüme ve
rehberlik hizmetleri, fuar giriş
ücretleri, toplantı organizasyon
giderleri) kapsamaktadır.
Tanıtım desteği; broşür, ürün
kataloğu giderleri ile yurt dışında
yayınlanan veya dağıtılan basılı
yayınlara reklam verme giderlerini
kapsamaktadır. Bu destek, Yurt İçi
Marka Tescil Belgesi sahibi olan
işletmelere verilmektedir.
Eşleştirme merkezleri; işletmelerin
dış ticaret, ortak üretim/yatırım
ve benzeri alanlarda uluslararası
işbirliğine yönelmeleri, uluslararası
pazarda rekabet edebilmeleri
ve pay alabilmelerini teminen,
işletmelere hizmet vermek üzere
Tablo 1. Pazar Araştırma ve İhracatı Geliştirme Kapsamında Sunulan Destekler
GENEL DESTEK PROGRAMI
DESTEKLERİ
20
DESTEK ÜST
LİMİTİ (TL)
Yurt İçi Fuar Desteği
30.000
Yurt Dışı İş Gezisi Desteği
10.000
Tanıtım Desteği
10.000
Eşleştirme Desteği
15.000
EKİM 2013
DESTEK ORANI
1. ve 2. Bölgeler
3., 4., 5. ve 6. Bölgeler
% 50
% 60
ULUSLARARASILAŞMA VE KOBİ’LER Makale
yurt dışında açılan ve KOSGEB
tarafından onaylanan merkezlerdir.
Bu merkezler, KOBİ’lerimizin yurt
dışı ofisleri gibi çalışmakta ve
uluslararası alanda her türlü hizmeti
KOBİ’lerimize ulaştırmaktadırlar.
Eşleştirme Merkezleri, dış ticarete
yönelen işletmelerin başarılı
olabilmelerini teminen, ihtiyaç
duydukları danışmanlık hizmetleri,
organizasyonel hizmetleri ve daimi
sergi alanı hizmetlerini almalarını
sağlamak üzere tasarlanmıştır.
Sonuç
Uluslararasılaşma süreci KOBİ’lerimiz
için hem bazı tehditler hem de
fırsatlar içermektedir. Tehditlerden
korunmak ve fırsatlardan
yararlanmak için KOBİ’lerimizin
kendi yapılarına ve yeteneklerine
uygun uluslararasılaşma metotlarını
kullanarak ayakta kalabilmeyi ve
büyümeyi gelişmeyi sağlamaları
gerekmektedir. Devlet, her türlü
mekanizma ile her geçen gün daha
da kızışmakta olan küresel rekabet
ortamında KOBİ’lerimizin, daha
sağlam yer tutabilmesini sağlamak
için yoğun gayret sarf etmektedir.
Zira dünya çapında güçlü
rekabetçiliği yüksek bir ekonomi
olmanın yolu güçlü KOBİ’lerden
geçmektedir.
Kaynakça
• ALTINTAŞ H. ve ÖZDEMİR E.
(2006) “İhracat işletmelerinin
uluslararasılaşması: Türkiye’de faaliyet
gösteren kobi’lere yönelik bir araştırma”,
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, Cilt 6 (1): 183–204.
• ASLANOĞLU S. (2007). “Bir büyüme
stratejisi olarak franchising sistemi;
firmalar açısından önemi, mevzuat
boyutu ve muhasebe uygulaması”, Afyon
Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi 72(9).
• ATAAY A. (2012). “Aile şirketlerinin
uluslararasılaşması: Türk aile işletme
gruplarında bir incelenmesi”, Aile
İşletmeleri 5. Kongresi Kitabı, 71-93.
• AYKAÇ M. PARLAK Z. ÖZDEMİR S.(2008).
“Küreselleşme sürecinde rekabet
gücünün arttırılması ve Türkiye’de
KOBİ’ler, İTO Yayınları, İstanbul.
• COVIELLON. E. ve MCAULEYA. (1999).
“Internationalisation and the smaller
firm: A review of contemporary empirical
research.”, Management International
Review, 39(3): 223 -256.
• ÇELİK M. Y. (2012). “Boyutları ve farklı
algılarıyla küreselleşme”, Dpujss, 32 (2):
57-73.
• ERKUTLU H. ve ERYİĞİT S.(2001).
“Uluslararasılaşma süreci”, Gazi
Üniversitesi İİBF dergisi,3 (3): 149-163.
• JOHANSON J. ve VAHLNE J.E.
(1977). “The internationalization
process of the firm -a model
of knowledge development
and increasing foreign market
commitments”,Journal of
International Business Studies, 8 (1)
:23 -32.
• KALYONCUOĞLU S. ve ÜNER M. M.
(2010) ** “Küresel doğan işletme
kavramı ve işletmelerin küresel
doğmasına etki eden kurucu/üst
düzey yönetici özellikleri üzerine
karşılaştırmalı bir araştırma”, Gazi
•
•
•
•
•
•
•
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi 12 (3): 1-42
KARABULUT A. T. (2013)
“İnternationalization of Turkish smes: an
empirical study”, International Journal of
Business and Management; 8(6)
OECD (2009), “Top Barriers and Drivers
to SME Internationalisation”, Report by
the OECD Working Party on SMEs and
Entrepreneurship, OECD.
OECD (2012), "Internationalisation of
SMEs (Dimension 10): Encourage and
support SMEs to benefit from the growth
of markets (Small Business Act Principle
10)", in OECD/, SME Policy Index: Eastern
Partner Countries 2012: Progress in the
Implementation of the Small Business
Act for Europe, OECD Publishing.
ÖLMEZ S. (2006). “KOBİ’lerin
uluslararasılaşma süreçleri:Adana ili
üzerine bir uygulama”, yayımlanmamış
doktora tezi.
SÜMER S. I. ve ÜNER M. M. (2012).
“Uluslararası pazarlamada psikolojik
mesafe ile ürün stratejileri arasındaki
ilişki”, Gazi Üniversitesi İİBF Fakültesi
Dergisi 14 (1): 1-28
YEŞİL S. (2010). “Küreselleşme ve
işletmelerin küreselleşme süreçleri:
karşılaşılan fırsatlar ve tehditler”,
Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi,
Bahar 2010, 6 (6): 22-72.
www.kosgeb.gov.tr
EKİM 2013
21
BAŞARILI BİR WEB SİTESİ İÇİN KOBİ’LERE 10 ÖNERİ
Gürsel KIZILASLAN / Sinop KOSGEB Hizmet Merkezi Müdürü
İnternet stratejileri, tüm internet
varlıklarınızın (web sitesi, sosyal
kanallar, blog, basın bültenleri)
ve dolayısıyla işletmenizin her
yere ulaşmasına yardımcı olurlar.
Arama motorlarında işletmenizi
bekleyen trafiği elde etmenin
birçok yolu vardır. Ancak özellikle,
sosyal medya sitelerinin doğması
ve arama motorları teknolojilerinin
daha da gelişmesiyle birlikte,
internet büyük bir değişikliği de
beraberinde getirmiştir. Arama
motoru optimizasyonunu (SEO) da
etkileyen bu hızlı değişiklik, Türkçe
ifadelerle Web Varlığı Optimizasyonu
(Web Presence Optimization -WPO)
olarak adlandırılmaktadır. WPO, tüm
internet varlıkları için, aramalarda
çıkacak sıralamayı yükseltecek içeriği
optimize etmek ve böylece insanların
online aramalarda işletmeyi kolayca
bulmasını sağlamak ile ilgili bir
terimdir. Bir işletmenin web sitesi
birçok yerel işletmenin internet
varlığının temelini oluşturur. Aslında,
KOBİ’lerin online pazarlama hizmeti
harcamalarının yarısından fazlası,
web sitesi görünürlüğünü artırmaya
yöneliktir ve başarılı bir web sitesi
görünümü rekabette işletmenizi bir
adım öne çıkarabilir. Aşağıda, başarılı
bir internet varlığı elde etmek ve
web sitesi görünümünü artırmak için
akılda tutulması gereken 10 öneri
sıralanmıştır.
1- İletişim Bilgilerinizin
Görünürlüğünü ve Ulaşılabilirliğini
Artırın
Birçok web sitesinin var olma
sebeplerinden biri “iletişim sayfası”
aracılığıyla müşterilerin işletmeye
22
EKİM 2013
ulaşmasını sağlamaktır. Fakat bu
web sitelerinin büyük bir kısmı web
ziyaretçisini müşteriye çevirebilecek
güçlü bir iletişim sayfasına sahip
değillerdir. Genellikle en altta
saklanmış ve ziyaretçilerin
onları arayıp bulmasını
zorlaştıracak şekilde yer
almakta ve ziyaretçilerin
iletişime geçmesini oldukça
zorlaştırmaktadır. Kolaylıkla
ulaşılabilen iletişim bilgileri,
tüketicinin web sitesi ziyaretini
satışa dönüştürmesi için
ihtiyaçtır. İletişim bilgileri
web sitenizin “hakkında”
kısmında kaybolmamalı
ve işletmenin, müşterilerin
kendisine ulaşmasının çok
önemli olduğunu vurgulamak
amacıyla belirgin bir şekilde
her sayfada büyük puntolarla
yer almalıdır.
İletişim sayfaları reaktif değil,
proaktif olmalıdır. Çünkü
reaktif sayfalar müşterinin
onunla iletişime geçmesini
beklerken, proaktif sayfalar iletişim
sayfası aracılığıyla, bir adım önde,
aksiyona çağırıcı nitelikte teklifler
sunarlar. Örneğin, iletişim bilgileri
en altta ve ufak puntoyla yazılmışsa
reaktifliğin belirtisidir, diğer taraftan
ana sayfada büyük puntolarla
belirgin bir şekilde yer alan iletişim
bilgileri müşteriyi harekete geçirerek
istenen iletişimi sağlar. Ayrıca,
ziyaretçilerin her sayfadan basit ve
hızlı bir şekilde “iletişim” sayfasına
ulaşması sağlanmalı ve sosyal
medya bağlantılarına da iletişim
bilgilerinin olduğu sayfada muhakkak
yer verilmelidir. Ayrıca, iletişim
bilgilerinin yer aldığı sayfanın cep
telefonu, tablet ve diğer platformlarla
görüntülenebilir ve uyumlu olması
sağlanmalıdır.
2- İletişim Formları ve E-Bültenleri
Etkin Bir Şekilde Kullanın
Müşteri/ziyaretçi etkileşim işlemlerine
ve üyelik/topluluk olanaklarına
web sitenizde yer vermelisiniz.
Yerel işletmeler, müşterinin satın
almak için onu aramasını beklemek
zorunda değillerdir. Canlı sohbet
hizmetleri müşterilerin ilgilendikleri
ürün ve hizmetler hakkında 7/24
bilgi alabilmelerine olanak sağlar. Bu,
sadece müşterinin satın alma işlemini
tetiklemeyecek aynı zamanda işletme
ile müşteri arasında aktif bir ilişki de
oluşturacaktır.
E-posta bültenleri günümüzün en
önemli ve en büyük pazarlamareklam araçlarından bir tanesidir.
Eğer işletmenizin bir e-bülten yayını
yok ise müşteri kaybediyorsunuz
demektir. E-bültenler ziyaretçilerin
web sitenizi ziyaret etmesine ve
satışların artışına da yardım ederler.
Her web sitesinin e-bülteni
göndermek için e-posta listesi
oluşturmak üzere bir e-posta ekleme
bölümü oluşturması gereklidir.
Düzenli bir şekilde müşterilere
e-bültenler gönderilmelidir.
Mevcut müşteri listenize e-posta
göndermenize olanak veren
çok sayıda araç vardır. Büyük bir
müşteri veritabanınız yok ise,
bu araçların ücretsiz deneme
sürümlerini de bir süreliğine test
ederek kullanabilirsiniz. İletişim
formları aracılığıyla iletişime geçen
kişiler müşterinin de onayı alınarak
doğrudan bu e-posta listesine
aktarılabilir.
3- Web Sitenizin Erişilebilirliğini
Gözden Geçirin
Web sitenizin erişilebilirliğini artırmak
için; evrensel hedef kitlenin ilgisini
çekme (çok dilli çeviriler), kültürel
hassasiyet, engellilere yönelik
erişim/hizmetler, tarayıcı uyum
kapsamı asgari/azami monitör
çözünürlükleri; hız/bant genişliği
hassasiyeti; indirme sırası/görüntü
yeniden çizimleri; navigasyonun
işlevselliği ve anlaşılabilir olması,
bağlantı bütünlüğü, sunulan
bağlantıların kalitesi ve derinliği,
ana bilgilere erişim için harici ve
dahili bağlantı oranları göz önünde
bulundurulmalıdır.
4- Göz Alıcı ve Kullanışlı Ara Yüz
Tasarımları Yapın
Tasarımda görsellik, profesyonel
görünüm, sanatsal bütünlük, renk
uyumları her zaman ön planda
olmalıdır. Görsel olarak çekici renklere
sahip modern bir web sitesine
yatırım yapmak sadece web sitenizi
daha cazip kılmaz aynı zamanda
işletmenizin profesyonelliğini de
yansıtır. Tasarımda yenilikleri takip
edin ve sitenize yansıtın; farklı
fikirler, sunum biçimleri düşünün,
geliştirin. Site özgün, diğerlerinden
ayrılabilir olmalı, birden çok duyuya
hitap etmeli ve akılda kalıcı etki
bırakmalıdır. Kullanıcı dostu olmak,
kullanım kolaylığı, anlaşılabilirlik
ve basitlik, tasarımda göz önünde
bulundurulması gereken temel
unsurlardır. Siteye koyacağınız bilgiyi
bir süzgeçten geçirin ve en az halde
ne kalabilirse onu yayınlayın; hiçbir
izleyici onlarca sayfa okumak istemez.
O kişiyle konuştuğunuzu düşünün,
saatlerce bir şeyler anlatan birisi mi
ilgi çekicidir, yoksa demek istediğini
kısa ve net bir şekilde ifade eden mi?
Fotoğrafların boyutlarını mutlaka
sayfaya göre optimize edin ve
çok gerekli olmadıkça müzik
kullanmayın. Flash uygulama kullanıp
kullanmamanın artıları ve eksileri
göz önünde bulundurulmalıdır.
Elbette flash, görsel olarak daha ilgi
çekici olabilir ancak içerik, anahtar
kelimelerle taratılmadığı için arama
sıralamalarınızı olumsuz etkileyebilir.
Flash aynı zamanda web sitesinin
yüklenme zamanını artırır, yazılım
güncellemeleri gerektirir ve bazı
akıllı telefonda ve tarayıcılarda
görünmeyebilir ve bu eksiklikler
de müşterileri web sitenizde vakit
geçirmekten caydırabilir. Grafik,
fotoğraf ve videoların bağlantıları
kontrol edilmeli, bozuk bağlantılar
düzeltilmeli ve metin ile görsel
birbiriyle uyumlu olmalıdır. Tüm
bu eksikliklerin düzeltilmeden web
sitesinde yer alması, işletmenin
zayıflığını yansıtır.
5- Tanımlayıcı ve Aramaya Uygun
Anahtar Kelimeleri Kullanın
Web sitenizin birincil, ikincil ve yan
amaçlarını net olarak belirleyin. Bu
site ile ne elde etmek istiyorsunuz,
bunu gerçekçi bir gözle değerlendirin
ve amaçlarınızı buna göre düzenleyin.
İnternette aratılınca bulunmak
için, özellikle müşterilerin sizin
ürün ve hizmetlerinize ulaşmak
için kullanacağı anahtar kelimeleri
özenle belirleyerek web sitenizde
kullanın. İçeriği oluşturmadan önce
işletmenizin ürün ve hizmetlerine en
uygun anahtar kelimelerin listesini
çıkarın. Google adwords gibi araçları
kullanarak hangi kelimelerin daha
çok arandığını izleyebilirsiniz. Web
sitenizi ziyaret edecek müşterilerin
işletmeniz ve hizmetleriniz hakkında
ne kadar detaylı bilgiye sahip olduğu
bilinemediği için, hem teknik hem
EKİM 2013
23
de herkesin anlayabileceği halk dili
kullanmaya dikkat edin. İçerikte bu
anahtar kelimeleri okuyucuların
anlayacağı bir şekilde yerleştirin ve
aşırı anahtar kelime kullanımının
spam olarak algılanabileceğini
unutmayın. Bu noktada, içeriğin
özgünlüğü ile nadir bulunabilir
olması çok önemlidir. Anahtar
kelimeleri, sayfa bağlantılarında
kullanın ki arama motorları arama
terimlerinin sayfanızla ilgili olduğunu
anlayabilsinler. Arama motorları video
ve fotoğrafları algılayamazlar, ancak,
video ve fotoğrafın isimlerini ve de
tanımlarını algılayabilirler. Bu nedenle
video ve fotoğraf tanımlarını, anlamlı
anahtar kelimelerle adlandırın.
Her bir sayfanın başlığını sayfanın
içeriğine uygun bir şekilde değiştirin.
Tarayıcıda görünen her sayfanın
başlığında işletme ismi veya web site
ismi olmalı ve o sayfanın içeriğiyle
ilgili başlık da bulunmalıdır.
6- Düzenli İçerik Güncellemeleriyle
Sayfanızı Aktifleştirin
Genellikle işletmeler web sitesi
yayınlanınca amaçlarına ulaştıklarını
düşünür. Gerçekte ise web site
bakımı devam eden bir süreçtir.
Aramalarda ilgili kalabilmek için,
web siteleri sürekli güncellenmek
durumundadır, böylelikle aktif
olup olmadıklarını arama motorları
anlayabilir. Daha da önemlisi, web
siteniz sürekli gelişen ve değişen
işletmenizi her zaman en iyi şekilde
yansıtmalıdır. Her hafta ya da 2-3
haftada bir ana sayfanızda en son
ürün ve hizmetlerinizin tanıtımına
yer verin. Artık hizmet vermediğiniz
veya satmadığınız ürünleri web
sitenizden kaldırın. Hata ve/veya
yanlışların olmaması, çelişkilerin
24
EKİM 2013
olmaması, çıkmaz sokakların ve
güncellenmemiş sayfaların olmaması
işletmenizin müşteri gözünde
değerini artıracaktır. Bir diğer fikir ise,
bir blog sitesi kurmak ve haftada bir,
sektörünüz ve işletmeniz ile ilgili yeni
haber, öneri ve tüketicilerin ihtiyacı
olan diğer faydalı bilgiler yayınlamak
olabilir. Böylece müşteriler
karşılaştıkları sorunlara internette
çözüm aradıkları zaman sizi bulabilir.
Blog, işletmenizi alanında uzman
bir konuma yerleştirecek, aranabilir
içerik oluşmasını sağlayacak ve sosyal
medya kanallarınızla müşterileriniz
arasındaki etkileşimi artıracaktır.
7- Etkileşimi Artırmak İçin Sosyal
Medya Kanallarınızı Ön Plana
Çıkarın
İşletmenizin Facebook, Twitter,
Google Plus, Pinterest, Flickr,
LinkedIn... vb. sosyal medya hesapları
yoksa, hemen edinin! Sosyal medya
basit ve ücretsiz reklam yöntemidir,
takipçi oluşturmak işletmenize her
konuda büyük fayda sağlayacaktır.
Sosyal medya optimizasyonu
(Social Media Optimization, SMO),
Kurumların ve bireylerin sosyal ağ
profillerini profesyonelleştirerek,
(belirli içerik yerleşim ve paylaşımıyla
hedeflenen sitelere trafik
yönlendirmeyi) internet üzerindeki
farkındalığın artırılmasında
kullanılan bir yöntemdir. Sosyal
medyada yer alan KOBİ’lerin büyük
çoğunluğunun ana sayfalarında
sosyal medya ikonlarına yer
vermediği görülmektedir. Günümüz
tüketicileri sosyal medya aracılığıyla
iletişimi tercih edebiliyor, bu nedenle
eğer sosyal medyada yer alıyorsanız,
web sitenizde bağlantılarına yer
vermelisiniz. Sosyal medyada içerik
çok hızlı bir şekilde oluşturulabildiği
ve paylaşılabildiği için müşteriler
işletmeniz ve ürünleriniz hakkında
daha fazla bilgiye sahip olabilecektir.
Arama motorları, sosyal medyayı da
arama sıralamalarında göz önünde
bulundurmaktadır. Bu nedenle
paylaşımlarda etkileşimi artırmak
için kaliteli, ilginç ve görsel öğelerle
içerik paylaşılmalıdır. Ayrıca arama
motorları ve tutarlılık açısından
her bir sosyal medya kanalında
birbirine benzer isimli URL’ler tercih
edilmelidir.
8- Web Sitenizin Diğer Tarayıcılarla
ve Cep Telefonlarıyla Uyumlu
Olduğundan Emin Olun
Cep telefonu ve tablet pazarı, gün
geçtikçe büyümekte ve insanların
hareketliliği artmaktadır. Aynı
zamanda müşterilerin cep telefonu
üzerinden yerel işletme bilgileri
arayışı da hızla artmaktadır. Bu da
işletmelerin masaüstü bilgisayarlar
haricinde, diğer platformlarla da
ulaşılabilmesi gerektiği ihtiyacını
göstermektedir. Ancak, KOBİ’lerin
büyük çoğunluğunun web sitesi,
cep telefonlarıyla görüntülenmeye
uyumlu değil. Cep telefonlarıyla
görüntülenecek web sitesinin,
masaüstü ile görüntülenen gibi,
bütün özelliklerini yansıtması
gerekmemektedir. Sadece, iletişim
bilgileri, başlıca ürün ve hizmetleri
vb. temel unsurları içermesi yeterlidir.
Internet Explorer ile birlikte diğer
tarayıcılar da ihmal edilmemelidir.
(Chrome, Firefox, Safari ve Opera en
sık kullanılan 4 tarayıcıdır) En ideali,
sürekli güncellenen tarayıcılarla
uyumun sağlanması adına, her
platform/tarayıcı için ayrı bir CSS
yapılarak, gerekli düzeltmelerin
bunlar üzerinde
gerçekleştirilmesidir.
9- Web Siteniz
Aracılığıyla
Müşteri İlişkileri ve
Hizmetlerini Sunun
Müşteriyle sağlıklı
bir sanal iletişim
kurmak, uzun süreli
bir işletme-müşteri
ilişkisinin temelini
oluşturduğu için
önemlidir. Bunun
için dikkat edilecek
hususlar aşağıda
sıralanmıştır:
Müşterilere
teşvik edici bir
şekilde web sitesi
üzerinden irtibata
geçme ve cevap
alabilme kolaylığı
sağlanmalı ve müşterilerden gelen
talep ve şikâyetler yönetilmelidir.
Ayrıca ücretsiz hizmetler, araçlar,
sunulan olanaklar müşterilerin
dikkatinden kaçmayacak bir şekilde
bilgilerine sunulmalıdır. Temin
edilen müşteri başarı belgeleri
ve geri ödeme yapma politikası,
gizlilik uygulamaları muhakkak
web sitesinde sunulmalıdır.
Reklam ve kurumsal temsillerde
dürüstlüğe dikkat edilmelidir. Yeni
müşterilerin isteklerini çok hızlı
bir şekilde cevaplandırmaya özen
gösterilmelidir. Genellikle, sorusuna,
çok hızlı bir şekilde yanıt alan
ziyaretçinin müşteriye dönüşme
ihtimali çok yüksektir. Müşteriye
cevap vermekte gecikilmesi, başka
bir işletmeden ürün veya hizmeti
alması için önemli bir nedendir. İdeali,
otomatik hazır cevaplarla müşteriye
yanıt verilmeli ve sonrasında
mümkün olduğunca hızlı bir şekilde
kişisel olarak da cevap verilmelidir.
10-Sonuçları İzleyin ve
Değerlendirin
İlginç bir şekilde KOBİ’lerin büyük
bir çoğunluğu Google Analytic, vb.
web sitesi performanslarını ölçen
analitik araçlarını kullanmamaktadır.
Web sitesinin ziyaretçi trafiğini
uygun bir şekilde izleyen bir analitik
programı olmadan KOBİ’ler ne kadar
ziyaretçi geldiğini, ziyaretçilerin
nereden geldiği bilgisini, potansiyel
müşterilerin hangi anahtar kelimeleri
aradıklarını ve hangi içeriğin ilgi
çektiğini bilemezler. KOBİ’ler düzenli
bir şekilde web sitesi analitiğini
gözden geçirmeli ve sonuçlara göre,
web sitesinin görünürlülüğünü ve
performansını artırmalıdırlar.
Kaynaklar
• Yellow Medya, “Türkiye KOBİ’ler İçin
Online Varlık Analizi 2012 yılı 4’üncü
çeyrek infografiği ”, www.yellowmedya.
com/kobi-infografik/ceyrek-kobiinfografik-4
• BoxUK Ultimate Website Launch Checklist,
www.boxuk.com
• Wesley YOUNG, search engine land,
http://searchengineland.com/author/
wesley-young
• Tiffany Monhollon, “What is Web Presence
Optimization?”, ReachCast, http://blog.
getreachcast.com
• Howard Yeh, “Ways To Generate More
Web Customers With A More Effective
‘Contact Us’ Experience”, KillerStartups.
com
• Gini Dietrich, “Seven Principles to Building
an Online Reputation”, Spin Sucks.
• Aykut Aslantaş, “İnternette Görünür
Olmanın Yolları SEO & SEM Küçük
Katkılarla Büyük Başarılara…”, Pusula
Yayınevi, 2012.
EKİM 2013
25
Büyük Düşündü Büyük Ödülü Kazandı!
“Türkiye GirişimcİLERİ” sloganıyla düzenlenen KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri Töreni, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 20 Kasım 2012 tarihinde gerçekleştirildi. Alanında başarılı olmuş 40 finalist işletmenin
yer aldığı törende, Başarılı KOBİ Büyük Ödülünü almaya hak kazanan Altınay Robot'un başarı öyküsünü Altınay Robot
Teknolojileri San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay anlattı…
Bitirme Ödevinden Doğan
İlk Robot “ ALTINAY 1”…
Şubat 1990'da, İTÜ Uçak ve Uzay
Bilimleri Fakültesi’ndeki hocam
Dr. Turgut Berat Karyot bana bir
soru sordu: “Bitirme ödevi olarak
endüstriyel robot yapabilir misin?”
1990 Temmuz ayına kadar, yani altı ay
içinde, 5 eksenli bir sanayi robotunu
gerçekleştirmek üzere projeye
başladığımda, hocam bir hatırlatmada
bulundu: “Dikkat etmeni isterim ki,
robotik konusunda hem üniversitede
hem de ülkemizde gereken düzeyde
altyapı, akademik bilgi, teknolojik bilgi,
kullanabileceğin komponent ve daha
da önemlisi projeyi gerçekleştirmek
için para bulamayabilirsin” dedi.
Aslında ben daha sanayi robotunun
ne olduğunu bile bilmiyordum.
Üstelik elimde hocamın verdiği bir
robot el kitabından başka da bir şey
yoktu. Ama gene de bu el kitabı
bana endüstriyel robotların mekanik,
kinematik, kontrol ve matematik
modelleri konusunda önemli
ipuçları verdi. İnanarak başladığımız
bu küçük yolculukta ülkemiz ve
kendimiz adına önemli kazanımlarla
başarı sağlamıştık. İTÜ Uçak ve Uzay
Bilimleri Fakültesi 1990 yılı mezuniyet
töreninde, 5 eksenli mafsallı elektrik
motoru tahrikli robot ALTINAY – I, adı
okunan her bir öğrenciye hocaların
elinden aldığı mezuniyet belgesini
robotik eliyle takdim etti.
İlerleyen günlerde artık robot
çalışmalarımız basında "İlk Türk
26
EKİM 2013
robotu ALTINAY- I göreve hazır"
diye manşetten Türk kamuoyuna
duyurulmaya başlamıştı.
Maliye Bakanı Merhum Adnan
Kahveci'nin 1991 Başında Meclise
Daveti…
Araştırma görevlisi olarak yüksek lisans
yaptığım sırada dekanımız Maliye
Bakanı Adnan Kahveci'nin benimle
görüşmek istediğini söyledi. Ankara’ya
gidince Adnan Bey’in yüksek
lisansını robotik üzerine yaptığını
öğrendim. Bakan, robotiğin ülkemizin
geleceğinde önemli olacağına
inandığı için beni desteklemek
istediğini söyledi.
ALTINAY - I
Sıradan bir araştırmacı ile Bakan
arasında bir ulusun geleceğine katkı
sağlama hedefi ile inanılmaz bir bağ
kurulmuştu. Adnan Bey çok zeki,
mütevazı ve kolay ulaşılabilir, özel
bir insandı. Bu görüşmemiz benim
açımdan tarihi bir sürecin dönülmez
başlangıcı oldu. Ve bana "Üniversiteniz
İTÜ'de KOSGEB tarafından ülkemizin
ilk Teknoloji Geliştirme Merkezi
İTÜ-TEKMER kuruluyor. Sizin gibi fikri
olup parası olmayan araştırmacılar
orada desteklenecek. Buraya bir
proje sunmanızı istiyorum" dedi. Bu
görüşmemiz, ne acıdır ki, onunla
son görüşmemiz oldu ve kendisi
elim bir trafik kazasında hayatını
kaybetti. Vizyon sahibi bir devlet
adamı olarak kendi ülkesinin insanının
gerçekte hangi alanda desteklenmesi
ve gelişmesi gerektiğini çok iyi
biliyordu… Nur içinde yatsın…
İTÜ-TEKMER’in açılışı ve Altınay
Robotik Limited Şirketi’nin
Kuruluşu…
Teknoloji Geliştirme Merkezi
(İTÜ-TEKMER) ile Endüstriyel Robot
geliştirme HSR-4 (hafif sanayi robotu)
projesi için ilk görüşmemiz çok
olumlu geçmişti. Projenin istenilen
tüm alt detaylarını risk analizlerini
de kapsayacak şekilde hazırladık.
Sunduğumuz 44 bin dolarlık bütçe
o güne kadar sunulan en yüksek
bütçeli proje olması sebebiyle KOSGEB
Başkanı onayıyla desteklenmeye
değer bulundu. TEKMER’de yapılacak
araştırmanın en önemli farkı, desteğin
bir araştırma şirketine malzeme
şeklinde sağlanıyor olmasından dolayı,
şirket kurma gerekliliğiydi. Ben de bu
mecburiyet karşısında 1991 yılında
Altınay Robotik ve Otomasyon Ltd.
Şirketi’ni kurdum.
İTÜ-TEKMER'in ilk araştırma şirketi
Altınay Robotik 100 metrekarelik bir
odada üniversitede doğmuş oldu.
Yük. Müh. Can Bayar, Dr. Turgut Berat
Karyot, Doç. Dr. Hamza Diken ve
Dr. Gökay Kadir Hurmalı ile birlikte
endüstriyel robot teknolojisini kalıcı
olarak geliştirmek ve sanayinin
ihtiyacına yönelik uluslararası
standartlarda bir robot yapmak üzere,
daha kapsamlı ve derin akademik
araştırmalara başladık.
30 Ağustos 1993’de İlk Türk
Endüstriyel Robotu HSR - 4'ün
Başarıyla Gerçekleştiğinin
Duyurulması…
ALTINAY HSR - 4
Robotu, iki yıllık bir çalışmanın
sonunda , temel tasarım hedeflerine
uygun olarak test edilmiş bir şekilde
bitirip, 30 Ağustos 1993 Zafer
Bayramı’nda 6 eksenli endüstriyel
ilk Türk robotu Altınay HSR – 4'ü
kamuoyuna duyurduk… Her
yerde olduğu gibi bizim projemize
de "başaramazlar" düşüncesiyle
yaklaşanlara 30 Ağustos Zafer
Bayram'ında bir mesaj vermek
istiyorduk. Vermek istediğimiz mesaj
"yeteneklerimize inandığımız ve
desteklediğimiz ölçüde her türlü
teknolojiyi biz de üretebiliriz ve bu
yarışta biz de varız" idi.
Altınay Robotik ve Otomasyon
A.Ş.’nin Kuruluşu…
Bu başarıyı tüm ülkeye duyurmak
isteyen Sanayi Bakanlığı ve KOSGEB,
İstanbul Sanayi Odası ile ortak bir
organizasyonuyla 27 Ocak 1994
tarihinde Conrad Oteli’nde yabancı
ataşeler, yerli ve yabancı basın, görsel
medya ve sanayicilerin davet edildiği
tanıtım toplantısı ile Altınay HSR-4
robotunu kamuoyuna takdim ettiler.
Biz artık bu önemli adımın sonrasında
robot teknolojisinin tabana yayılması
hareketini başlatmalıydık. Öyle de
yaptık. 1994 yılında İTÜ-TEKMER
den ayrılarak Altınay Robotik ve
Otomasyon A.Ş.'yi kurduğumuzda
kendimize iki hedef belirledik.
Bunlardan ilki ulusal hedeflerdi;
•
21. yüzyılın gerektirdiği teknolojiyi
üretmek ve tabana yaymak,
•
Bilgiyi üretebilen, yönetebilen
insan yetiştirmek,
•
Ulusal ve uluslararası kurumlara
katkı sağlamak,
•
Ülkeyi bilgi toplumu haline
dönüştürecek stratejilere destek
olmak.
İkinci hedefimizi ise robot ve robota
dayalı teknolojileri üreterek ülkemizin;
•
Üretim tarzını, yönetim anlayışını
değiştirmek,
•
Ekonomik ve sosyal kalkınmaya
katkı sağlamak,
•
Verimliliği artırmak,
•
Çalışanların çalışma şartlarını
insancıllaştırmak,
•
Kaliteli ürün ve hizmet üretmek,
EKİM 2013
27
•
Yeni iş alanlarını ülkeye
kazandırmaktı.
1994 yılındaki 5 Nisan ekonomik
krizi ve sonrasında geliştirdiğimiz
robotu seri üretebilmek için finansal
yatırım imkânı ve nitelikteki projeleri
yazık ki bulamadık. 1995 yılı başına
geldiğimizde, önümüzdeki 3-4 yılı
robotik alanındaki araştırmalara
yoğunlaşarak geçirme kararı
aldık. Farklı kinematik yapılardaki
robotları geliştirerek üretim yapmayı,
sonrada bu araştırmaları uygulama
mühendisliği alanındaki araştırmalara
dönüştürmeyi planladık.
Kalkınan ve gelişen bir ulusta olması
gereken en önemli iki kaynak nitelikli
insan ve finanstır. Yatırım yapmak için
gereken finansmana ulaşmadığımız
için yapmasını bilme yeteneğine
sahip insan yetiştirmek, bizim için
en öncelikli konu oldu. Düşünerek,
hayal ederek bir fikri ortaya çıkarma
ve hayal edilen ürünleri üretecek güce
ulaşmak… Hedefimizi bu şekilde
belirlediğimizden, işimizin merkezine
konularına göre yetiştirilecek genç
araştırmacıları belirlemekle başladık.
Ekibimizin hem nitelik (teknik ve
diğer yeteneklerini) hem de nicelik
olarak geliştirirsek, robot ve bu
disiplindeki teknolojilerin tabana
yayılması hedefine ulaşacağımızı
gördük. Hedeflerimize ulaşmaya
çalışırken aldığımız ilk proje Arçelik'in
motor kalite test hattıydı. Bu proje
ile Türkiye'nin ilk 60 kg. kaldırma
kapasiteli ağır iş robotunu geliştirdik.
Altınay 1996 yılında merkezi İsveç’te
bulunan Dünya Robot Federasyonu
tarafından Avrupa’nın 28 robot
üreticisinden biri olarak kabul edildi.
1996 yılında küçük bir şirket olan
Altınay’ın uluslararası düzeyde böyle
bir başarı elde etmesi bizim açımızdan
çok önemliydi. Amacımız yalnızca
ulusal düzeyde değil uluslararası
28
EKİM 2013
düzeyde de bir kurum haline gelmekti.
Robot teknolojilerini geliştirme
yolunda ilerleyen çalışmalarımızı, artık
büyük oranda robotları endüstriyel
alanda uygulamayı hedef alan
mühendislik birikimine yönelttik.
Biz robotu üretebilir hale gelmiştik
fakat bu robotların endüstride
kullanılabilmesi için uygulama
mühendisliği alanındaki firmaların
eksikliğini görünce, bu yönde de
çalışmalara başladık. 1997–2001 yılları
arasında, robotların endüstride nasıl
uygulanacağı konusunda araştırmalara
yoğunlaştık. Üretim mühendisliği
alanındaki yeteneğimizi geliştirmek
için de bu dönemde üniversitelerin
ilgili bölümlerinden öğrenciler için
staj programları hazırladık. Mezun
olduktan sonra da, bir kısmının bu
alanda şirketimizde çalışmaya devam
etmelerini sağladık.
2001-2006 yılları arasındaki hedefimiz;
otomotiv endüstrisindeki projeleri
geliştirmek ve otomotiv üretim
teknolojilerinde yetenek kazanmaktı.
Bu dönemde otomotiv üretim
teknolojilerini geliştirmek için esnek
üretim/esnek otomasyon alanlarında
yoğun bir Ar-Ge sürecine girdik. Hem
kendi hem de ulusal insan kaynağımızı
geliştirmek için mühendislik stajına
ayırdığımız kontenjanımızı, her iki
Altınay çalışanına bir stajyer alma
hedefi olarak belirledik. Altınay’a
2006 yılında ulusal düzeyde 400'e
yakın öğrenci staj için başvuru yaptığı
zaman biz ancak 65 öğrencimize staj
imkânı tanıyabildik.
Geçen süre içinde otomotiv
endüstrisindeki teknolojik
yeteneklerimizi sürekli geliştirdik. Her
yıl otomotiv üretim teknolojisinde
daha önce Türkiye'de geliştirilmemiş
alanlarda projeler yapmaya gayret
ettik. 2011 yılına geldiğimizde,
bir aracın geometrik ve boyut
olarak bütün üretim süreçlerini,
robotlu esnek üretim teknolojileri
ile gerçekleştirecek mühendislik
yeteneğine ulaştık. Bugün
yollarımızdaki Renault, Fiat, Toyota
ve Ford gibi firmaların binek ve ticari
araçlarının gövde üretim ve hat
projelerinde Altınay’ın mühendislik
katkısı bulunmaktadır. İlk yurt dışı
projesine 2004 yılında Hollanda’ya
robotlu pres otomasyonu projesini
yaparak başladık. Son yıllarda
otomotiv ana sanayi ve savunma
teknolojileri konusunda orta ölçekli
yurtdışı projeler yapmaktayız. Bugün
Romanya, Fransa, Fas, Slovenya ve
Rusya için yeni araç gövde projeleri
Amerika ve Lüksemburg’a savunma
projeleri geliştirmekteyiz. Altınay,
yurt dışında artan proje hacmine
katkı sağlamak ve büyüme planlarını
desteklemek üzere, 2014 yılında Orta
Avrupa’da bir altyapı kuracaktır.
Bugün Altınay'da 30’u teknisyen,
tekniker ve 90'ı mühendis, yüksek
mühendis ve doktoralı olmak üzere
toplam 200 çalışanımız bulunuyor.
Robot teknolojisinde hem robotu
üretme konusunda, hem de uygulama
mühendisliği alanında çok güçlü
mühendislik birikimine sahip bu
ekibin 800 bin saatlik Ar-Ge birikimi
bulunuyor.
2006 yılında ulusal vizyonumuzu
ve teknolojik yetkinliğimizi ortaya
koymak, çalışanımıza daha iyi
bir çalışma ortamı sağlamak ve
teknolojinin Türkiye'de en iyi şekilde
üretilebildiğini göstermek amacıyla,
7 bin metrekare kapalı alana sahip
Robot Teknolojileri Araştırma ve
Uygulama Merkezi'ni Tuzla’da hizmete
açtık. Aynı yıl daha yüksek katma
değerli ürünleri ortaya çıkarmak
üzere, savunma sanayi ve yenilikçi
teknolojileri araştırma bölümlerini
kurduk. Bugün İstanbul ve İzmit’te
üç tesiste toplam 13 bin metrekare
kapalı alanda hizmet vermeye devam
ediyoruz.
Yeni teknolojileri üretme anlayışını
kendisine ilke edinmiş olan Altınay,
gelecek teknoloji faaliyet alanlarına
göre yapılanmasını oluşturmuştur.
Bunlar, endüstri başlığı altında;
otomotiv, cam, beyaz eşya ve
genel endüstri üretim teknolojileri,
endüstriyel robotlar, teknolojik
makinalar, otomotiv başlığı altında;
araç tahrik sistemleri, araç gövde
üstü teknolojileri, savunma başlığı
altında; mühimmat sökme ve üretme,
savunma robotiği ve mekatronik
teknolojiler, sağlık başlığı altında;
mekatronik protezler, rehabilitasyon
sistemleri, hasta izleme teknolojileri,
enerji başlığı altında; enerji depolama
teknolojileri, araç tahrik sistemleri,
yenilenebilir enerji teknolojileri
(rüzgar ve güneş), hizmet başlığı
altında; robotik araç park teknolojileri,
otomatik depolama teknolojileri ve
hizmet robotlarından oluşmaktadır.
20 yılı aşkın süre içinde Altınay, robot
teknolojisi sektörünü geliştirme
anlamında bir okul olma misyonu da
üstlendi. Bu durumun ülkemiz için
son derece faydalı sonuçları olduğunu
da görüyoruz. Ülkemizin teknoloji
üretebilme alanındaki yeteneğini
artıracak bütün projelere, politikalara
ve stratejilere katkı sağlamaya devam
ediyoruz. Altınay olarak sadece robotik
alanında değil, diğer disiplinlerde de
araştırmaların yapılmasına destek
sağlamayı sosyal sorumluluğun bir
gereği olarak görüyoruz. Sadece
endüstriyel teknolojik birikimleri
gerçekleştirmek değil, akademik
alt yapıyı da desteklemek, insan
yetiştirmek ve bunların sonucunda
bilimsel bilgiden teknoloji üreterek
ekonomik faydaya dönüştürme
konusunda Altınay'ın önemli
bir ulusal sinerji oluşturduğuna
inanıyoruz. Altınay, ulusal kalkınma
için teknolojiyi tarif edebilen ve
bunu geliştiren insan kaynağını
yetiştirmeyi en önemli ve öncelikli
konu olarak görmüş ve sahip olduğu
tüm birikimini bu alana harcamıştır
ve harcamaya devam etmektedir. Bu
vizyon bugün Altınay’a uluslararası
alanda teknolojik yetkinlik ve haklı bir
saygınlık kazandırmıştır.
KOSGEB’in 1991 yılındaki 44 bin
dolarlık desteğiyle ilk robotu geliştiren
Altınay, 2014 yılında aldığı yurt dışı
projeler ile 30 milyon dolarlık teknoloji
ihracatı yapan bir mühendislik
şirketi gücüne ulaşmıştır. Şirket
olarak hedefimiz önümüzdeki 10 yıl
içerisinde 1000 araştırmacının çalıştığı
son derece güçlü ve bu coğrafyada
doğmuş bir mühendislik şirketi
olmaktır.
Ülke olarak ulusal başarımız teknoloji
üretmekten geçiyor. Altınay, teknoloji
geliştirme ve üretme hususunu
ulusal bir görev olarak görmekte ve
bu uğurda üzerine düşeni yapmaya
imkânları ölçüsünde devam edecektir.
EKİM 2013
29
KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri
2012 KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Ankara'da gerçekleştirildi.
KOBİ’lerin rekabet güçlerini
geliştirmeye ve girişimcilik kültürünü
yaygınlaştırmaya yönelik nitelikli
hizmet sunarak, KOBİ’lerin ekonomik
ve sosyal kalkınmadaki paylarını
artırmak misyonu ile KOBİ’lere ve
girişimcilere hizmet ve desteklerini
sunan KOSGEB, başarılı işletmelerin ve
girişimcilerin ödüllendirilmesi amacı
ile 28.02.2012 tarihinde geleneksel
olarak her yıl düzenlenmesi planlanan
“KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri”
uygulamasını başlatmıştır.
KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri;
Yılın Başarılı KOBİ Büyük Ödülü, Yılın
Başarılı KOBİ Ödülleri ve Yılın Başarılı
Girişimci Ödülleri kategorilerinde
olmak üzere üç ana dalda verilmekte
olup bu kategoriler;
a) Yılın Başarılı KOBİ Büyük Ödülü
b) Yılın Başarılı KOBİ Ödülleri
•
Yılın İnovatif KOBİ Ödülü
•
Yılın İşbirliği Güçbirliği Yapan
KOBİ Ödülü
30
EKİM 2013
•
Yılın İhracatçı KOBİ Ödülü
c) Yılın Başarılı Girişimci Ödülleri
•
Yılın Genç Girişimci Ödülü
•
Yılın Kadın Girişimci Ödülü
•
Yılın Küresel Doğan Girişimci
Ödülü
•
Yılın İnovatif Girişimci Ödülü
olarak belirlenmiştir.
Ayrıca; jüri üç ana kategoride
belirlenen finalistler haricinde bir
işletmeyi veya Türk sanayisine,
iş dünyasına katkı sağlayan bir
kişiyi/kurumu/kuruluşu KOSGEB KOBİ
ve Girişimcilik Ödülleri Jüri Özel Ödülü
ile ödüllendirebilir.
“KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik
Ödülleri”ne 2012 yılında toplam
1.108 adet başvuru yapılmıştır.
Değerlendirme Komisyonları
çalışmaları sonucunda 8 kategoride
5’er işletme olmak üzere toplam 40
finalist arasından kazanan adaylar jüri
tarafından belirlenmiştir.
İlki gerçekleştirilen ödül töreni;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
katılımlarıyla, 20 Kasım 2012 tarihinde
Ankara Swiss Otel’de düzenlenmiş
olup kategorilerinde birinci olan
finalistlere ödülleri, Başbakan Erdoğan
tarafından verilmiştir. Ayrıca, finalistler
söz konusu törende stant açmış olup
başarı sertifikası ile ödüllendirilmiştir.
2013 yılı ödül programı kapsamında
başvurular online olarak alınmıştır.
Bu kapsamda; ödül sürecine
ilişkin tüm bilgilerin yer aldığı
ve online başvurunun yapıldığı
www.turkiyegirisimcileri.org.tr
başvuru sitesi hizmete sunulmuştur.
2013 yılında bir önceki yılın üç katı bir
artışla rekor düzeyde toplam 3.058
başvuru girişi yapılmış olup kazananlar
Ödül Jürisi tarafından belirlenecektir.
Kazanan adayların ödüllendirileceği
KOBİ ve Girişimcilik Ödül Töreni
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
katılımlarıyla Kasım ayı içerisinde
yapılacaktır.
Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Merkezi Açıldı
Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme
Merkezi’nin (TEKMER) açılış töreni
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün’ün katılımıyla 18 Eylül
2013 tarihinde gerçekleştirildi.
Bakan Nihat Ergün törende yaptığı
konuşmada; KOSGEB’in üniversitelerle
başarılı işbirliklerinin, sanayici ve
girişimcilere çok büyük katkılarının
olduğunu ve bu desteklerin devam
edeceğini kaydetti. Ergün; “İstiyoruz
ki, buradan yeni teknogirişimler
çıksın ve bu yenilikler ülkemiz
ekonomisine çok daha fazla
katma değerler sağlasın. KOSGEB
ile yürüttüğümüz bu projelerin
meyvelerini önümüzdeki dönemlerde
göreceğimizden hiç kuşkum yok.
Uşak Üniversitesi Teknoloji Geliştirme
Merkezi’nin hem üniversitemize hem
de sanayicilerimize hayırlı olmasını
diliyorum” şeklinde konuştu.
KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan
ise KOSGEB'in 2008 yılından itibaren
kendini yenilediğini ve destek
programlarını değiştirdiğini söyledi.
Ar-Ge’ye büyük önem verdiklerini
ifade eden Kaplan; “Ar-Ge ve
inovasyonun iş dünyasıyla buluşması
anlamında kuluçka merkezi olarak
tabir ettiğimiz Teknoloji Geliştirme
Merkezlerine son derece önem
veriyoruz. Bakanımızın da ifade ettiği
gibi üniversite- sanayi işbirliği için
her türlü desteği vermeye çalışıyoruz”
dedi.
KOSGEB Kocaeli Hizmet Merkezi Binası Açıldı
KOSGEB Kocaeli Hizmet Merkezi
Müdürlüğü Hizmet Binası, Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Nihat Ergün’ün katılımıyla
23 Ağustos 2013 tarihinde açıldı.
Açılışta, Uygulamalı Girişimcilik
Eğitimi Sertifika Töreni gerçekleştirildi,
KOSGEB ile Kocaeli Üniversitesi ve
Kocaeli Sanayi Odası İşbirliğinde
kurulacak olan Teknoloji Merkezi
Protokolü imzalandı.
Törende bir konuşma yapan Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün, lider Türkiye hedefinin
en önemli unsurlarından birinin
ekonomi olduğunu belirterek,
güven ve istikrar ortamının önemine
vurgu yaptı. Türkiye ihracatının
yüzde 60’ını gerçekleştiren KOBİ’lerin
desteklenmesinde KOSGEB’in
sağladığı desteklerin önemine vurgu
yapan Ergün, son 10 yılda KOSGEB
tarafından KOBİ’lere 2.1 milyar
dolar destek sağlanarak, 212 bin
işletmenin 12 milyar TL kredi hacmine
ulaştırıldığını belirtti.
KOSGEB Başkanı Mustafa Kaplan ise
konuşmasında, Kocaeli ilinde son üç
yılda 4 binden fazla girişimci adayına
eğitim verildiğini, bu girişimcilerden
200’e yakın kısmının KOSGEB
Girişimcilik Desteği ile işletmelerini
kurduğunu ve bu sayede binden
fazla kişinin istihdamının sağlandığını
belirtti. Kaplan, “Bu güzel rakamların
oluşmasında bizlere katkı sağlayan
tüm kuruluşlarımıza teşekkürlerimi
sunuyorum” dedi.
EKİM 2013
31
Makale “TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR?
“TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM
NASIL OLMALIDIR?*
Dr. Mustafa Kemal AKGÜL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı
(Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Giriş
Dünyada gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerin neredeyse tamamına
yakınında, küçük-orta boy
işletmeler yani kısaca KOBİ’ler
ülkelerin istihdamında ve yenilikçi
üretiminde oldukça ağırlıklı yer
tutmaktadırlar.
Amerika Birleşik Devletleri’nde
(ABD) Silikon Vadisi olarak bilinen
California San Francisco, (San
Jose, Irvine bölgeleri- 1986) ile
İngiltere (Thames Vadisi, 2006),
Almanya (Hessen, Bavyera, Bremen
1999) Fransa (Strasbourg Alsace
2000) Japonya (Tsukuba Science
City 2000) ve Kore (Daedock ulusal
Ar-Ge özel bölgeleri 2000) gibi
ülkelerdeki teknoloji geliştirme
bölgelerinde kurulmuş bulunan
işletmelerin tamamı başlangıçta
KOBİ niteliğindeki işletmelerdir.
Gelişmiş ülkelerde son 50 yıldan bu
yana rekabeti oluşturan ve süren
değerler nasıl yenilikçi çalışmalarla
ortaya çıkan ileri teknolojiler
olmuş ise bundan sonraki yıllarda
da ileri teknolojinin kendi kendini
geliştiren yenilikçi dinamizmi
bu süreci devam ettirecek gibi
görünmektedir.
Bugün itibarı ile uluslararası
boyutta dışsatım rekabetini
belirleyen en önemli unsurlar
yenilikçilik ve kalitedir. Bu rekabet
teknolojileri göreceli olarak eski
olan ülkeler için yıkıcı boyutlara
ulaşmış bulunmaktadır.
Yenilikçilik ve bunun doğal üretim
dönüşümü olan ileri teknolojinin
sürdüğü uluslararası rekabetin
dalga büyüklüğünün azalması,
ancak uluslararası düzeydeki
oyuncu sayısının yeterince artması
ile mümkün olabilecektir. Diğer bir
söyleyişle, uluslararası rekabette
ne kadar çok ülke yenilikçi ürünleri
ile var olabiliyor ve üretimlerini
dengeleyebiliyorsa işte o zaman
uluslararası rekabetin dalga
büyüklüğü de diğer ülkeler
için yıkıcı olmaktan uzaklaşmış,
normalleşmiş olacaktır.
“Türkiye 2023” Hedefinde
KOBİ’lerde Yapısal Dönüşümün
Gerekçeleri
“Türkiye 2023” için konulan
ekonomik hedeflere ulaşabilmemiz
için başta bu hedefe ulaşmamızı
sağlayacak nitelikli işgücü birikimini
sağlamakla birlikte KOBİ’lerin,
çalışmalarını verimlilik odaklı olarak
yürütmeleri elzem görülmektedir.
Yurt içi ve yurt dışında gelişmekte
olan hizmetler sektörümüzü
dışarda tutarak; kurulu sanayi ve
tarımsal üretim gücümüzü esas
aldığımızda 2023 hedefleri için
belirlenen milli hâsıla, dışsatım vb.
rakamlarına ulaşabilmemiz için
bugünkü üretim rakamlarımızın üç
kat artış göstermesi gereği açıkça
görülmektedir. Bu ise hem tarım
alanlarının yetersizliği, hem de hala
KOBİ’lerimiz büyük çoğunluğunun
geleneksel yöntemlerle katma
değeri düşük ürünleri üretmeleri
nedeni ile imkânsız olarak
değerlendirilebilmektedir.
Bu nedenle 2023 hedefleri içinde en
temel söylemimiz olan “Dünyanın
en büyük ilk 10 ekonomisi içinde
olmak” ülküsüne ulaşmak için.
Çalışan başına verimlilik oranımızı
bugünkü değerinden en az iki kat
oranda artırmamız gerekmektedir.
2009 rakamları ile ABD’de çalışan
bir kişinin “çalışılan saat başına
hasıla oranı” 100 birim olarak kabul
edildiğinde, OECD ülkelerindeki
bu oran % 76, Almanya’da 93, AB
Ülkelerinde ortalama 88, Türkiye’de
ise 44 olduğu görülmektedir.
İşte bu göstergelerin ifade ettiği
gerekçelerden dolayı KOBİ’lerimizin
“verimlik odaklı yapısal
dönüşümleri” oldukça önemli
görülmelidir (ABD, OECD, Türkiye
Üretkenlik Karşılaştırması, 2009).
Geleneksel anlayışla piyasa odaklı
üretim yapan KOBİ’lerimizin çalışma
anlayışları, “uluslararası rekabette
varoluş kavramını” algılamadığı
sürece, KOBİ’lerimizin Türkiye 2023
hedefi için belirlenmiş ölçeklere
ulaşmamızdaki katkılarının
öneminden söz edilemez.
Türkiye’de son yıllarda bazı
ekonomik çevrelerde sözü edilen
“verimlilik kavramı gelişmiş
ülkelerde önemini yitirmiştir, asıl
olan inovasyon odaklı büyümedir”
söylemi, “verimlilik” kavramının hala
ülkemizde çok yanlış bilindiğinin
bir kanıtıdır.
* Makale,12-15 Eylül 2013 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen “Uluslararası KOBİ Şurası’nda” sunulan aynı başlıklı bildiriden özetlenmiştir.
32
EKİM 2013
“TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR? Makale
“Doğru işleri yapmak”, “İşleri
zamanında, doğru biçimde ve
kaliteli yapmak…” ve bunun gibi
birçok tanımlanmasının yapılacağı
“verimlilik öğretisi” temelde
sistemleri ve organizasyonları değil,
insanın niteliğinin geliştirilmesine
odaklanan bir kavramdır. Verimlilik
eğitimleri insana, verimli olmayı
bir ideal, hatta tükenmeyecek bir
tarz olarak benimsetmeye çalışır.
Bu nedenle verimli insanın, verimli
organizasyonların içinde sistem
gelişimi ve yenilenmesi dönemsel
değil süreklidir.
Bu yönüyle de yenilikçi yaklaşımlar
aslında verimlilik yaklaşımlarının
da temelini oluşturur. Bu tanım ve
yaklaşımlar uluslararası boyutlarda
gittikçe artan düzeyde kabul
görürken; “verimliliği modası
geçmiş bir ekonomi yaklaşımı”
olarak yorumlamaya çalışan
çevrelerin ne kadar yüzeysel
bir kalkınma yorumu içinde
oldukları açıkça görülebilir.
Verimlilik = sürekli yenilenme, yani
yenilikçiliktir.
Makalede kısaca; “Türkiye 2023”
hedefleri hatırlatılarak, bu hedeflere
ulaşmada Türkiye’nin dinamikleri
gözden geçirilerek, 2023 hedefine
ulaşmada bu dinamiklerin
yeterlilikleri değerlendirilecektir.
Bununla birlikte Türkiye
ekonomisinin gelişmesinin temel
dinamiklerinden olan, ülkemiz
istihdamında ve ihracatında önemli
katkıları olan, işletmelerimizin
yaklaşık % 99’unu oluşturan
Türkiye’deki KOBİ’lerin yapısal
dönüşüm ihtiyaçları aşağıda
yer alan başlıklar çerçevesinde
açıklanabilmektedir. Bu başlıklar
aynı zamanda “Türkiye 2023”
hedefinde KOBİ'lerde yapısal
dönüşüm nasıl olmalıdır? Sorusuna
da cevap verebilmektedir.
Nitelikli İşgücü Dönüşümü
Endüstrileşmiş ülkelerde iş
dünyasında beyaz yakalılar,
mavi yakalılar tanımlamasına en
yoğun olarak ikinci Dünya savaşı
sonrasında rastlamaktayız. 2. Dünya
savaşı sonrasında bir taraftan savaş
yaraları sarılmaya çalışılırken, diğer
yandan da tüketicilerin taleplerine
yetişebilmek için üretimde büyük
ölçekte artışlar gerçekleşmiştir.
Üretimde büyük hacimli artışlar
olurken diğer yandan da kalite
kavramı üretim sürecinin ayrılmaz
parçası haline gelmiştir. Bu nedenle
aslında mavi yakalı beyaz yakalı
tanımlaması insanların yaptığı
işe göre sınıflandırılmalarından
daha çok görev ve iş tanımıyla
doğrudan ilişkili bir tanım olarak
görülmektedir.
Bu bağlamda Türkiye’de Avrupa
ülkelerinde geçen yüzyıllarda
yaşanmış olan sanayi toplumu
dönüşümü (radikal bir toplumsal
dönüşüme neden olmasından
dolayı bilim çevrelerinde sanayi
devrimi olarak adlandırılmaktadır)
yaşanmadığından, Türkiye’deki
çalışan kesimlerin içinde bir
zümre oluşturabilecek yapıda bir
mavi yakalı çalışan sınıf oluşumu
Avrupa ülkelerinden neredeyse bir
yüzyıl sonra oluşmaya başlamıştır.
Bunun nedeni Türkiye’de ağır veya
hafif sanayi yatırımlarının ancak
1930’lu ve 1950’li yıllarda kısmen
yapılabilmiş olmasıdır.
Bununla birlikte, Türkiye’deki
zanaatkârlar ile belirli iş kollarında
kendi işini yapan serbest çalışan
kesimler, Avrupa’da tanımlandığı
biçimde hiçbir zaman mavi yakalı
çalışan zümresi olamamışlardır.
Bunun nedenleri ayrı bir tartışma
ve makale konusu olmakla birlikte;
Türkiye’de mavi yakalı çalışanların
bir zümre oluşturmalarındaki
gecikmenin nedenlerinden en
başlıca olanları; teknik eğitimin
Türkiye geneline yeterince
yaygınlaştırılmaması, kişisel girişim
bilincinin yetersizliği ile çalışanların
sosyal güvenlik bilincine yeterince
sahip olamamalarıdır.
Başta küçük ve orta ölçekli
işletmelerimiz (KOBİ) olmak üzere,
genel olarak ülkemiz iş hayatında
bu nedenlerin yol açtığı “nitelikli iş
gücünün yeterince oluşamaması
sorunu” içinde bulunduğumuz 2013
yılında bile önemli bir sorun olarak
görünmektedir.
Bir kere daha vurgulamak
gerekirse, nitelikli iş gücünün
tanımı içinde işe ilişkin yeterince
bilgiye sahip olmanın yanı sıra, iş
sorumluluklarını yerine getirmedeki
yüksek sorumluluk anlayışı ve
çalışanın iş yerine sadakati de yer
almaktadır. Bu nedenle ülkemizin
2023 hedefine ulaşmada en büyük
payı olacak KOBİ’lerimizde nitelikli
iş gücünün bir an önce oluşabilmesi
için, yaygın ve örgün eğitim
kurumlarında yapısal dönüşümler
yapılarak, yerel üniversitelerin
yakın desteği ile “nitelikli iş gücü
eğitimi” seferberliğine başlanılması
kaçınılmaz görülmektedir.
Yönetimsel Dönüşüm
KOBİ’lerin tamamının bir
aile işletmesi veya kişisel
girişimlerden oluştuğu bir
gerçektir. Endüstrileşmiş ülkelerde
de durum bu yöndedir. Ancak,
Türkiye’de KOBİ’lerin yönetilmesi
bir profesyonel işletmeden daha
çok bir aile işyeri biçiminde
yönetilmektedir. Ülkemizdeki birçok
işletmede “işletme değerleri” ile
“aile ilişkilerindeki duygusallık” iç
içe yer almakta bu da profesyonel
yaklaşımla işletmelerin yönetiminde
önemli bir engel teşkil etmektedir.
2023 hedefine koşacak olan
ülkemiz KOBİ’lerinin aile değerleri
ile işletme değerlerini birbirini
tamamlayan ve güçlendiren
EKİM 2013
33
Makale “TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR?
profesyonelliğe dönüştürülmesi
oldukça elzemdir, bunun için
KOBİ’lerimizde yönetim anlayışı ve
işe bakış biçimleri “iş ekseninden,
aile değerlerine bakış” olarak
ele alınabilmelidir. Bu çerçevede
KOBİ yöneticisi bir aile büyüğü
ise bundan sonraki 2. neslinin
işletmelerde görevlendirmeleri,
kabiliyet, eğitim yeterliliği, liyakat
ve çalışma performansı esaslarına
göre yapılabilmelidir.
Organizasyonel Dönüşüm
Yukarıdaki paragrafta açıklanmaya
çalışılan yönetimsel dönüşümü
sürekli kılacak araçlardan
en önemlisi işletmelerde
organizasyonel dönüşümdür.
Türkiye’de işletme sahiplerinin
birçoğunun ve dolayısı ile de
KOBİ yönetimlerinin en çok direnç
gösterdikleri konu, işletmelerinde
organizasyonel dönüşümün
yapılmasıdır. KOBİ’lerde
organizasyonel dönüşüm, en
yalın tanımı ile kurumsal yönetim
yapılanmasının kurulmasıdır.
İşletme danışmanlarının KOBİ
sahiplerine veya yöneticilerine
ısrarla “yönetsel zamanının artması,
iş kayıplarının azalması ve rekabetçi
işletmeye geçilmesi” amaçları için
yapılmasını zorunlu gördükleri
organizasyonel dönüşümüne
ülkemizdeki KOBİ sahipleri iki
nedenle sıcak bakmamaktadır.
Bunlardan birinci bakış biçiminde
organizasyonel yapılanma;
yönetilmesi zor, karmaşık hatta
yönetim erkinin azalması gibi
algılanabilmekte, ikinci bakış
biçiminde ise organizasyonel
yapılanma yönetimde keyfiliğe
ve durumlara göre yönetim
davranışına engel olabilmektedir.
İkinci bakış biçimine göre işletme
sahiplerimizin önemli bir kısmı
kendilerini; yazılı belgelerin
öne çıktığı, gündemli, tutanaklı
34
EKİM 2013
toplantıların var olduğu, yönetimsel
sorumluluğun ve saydamlığın
öne çıktığı bir organizasyon
dönüşümüne kendilerini hazır
hissetmemektedirler.
2023 hedefine koşan Türkiye’nin
KOBİ sahipleri ve yöneticileri;
yönetimsel sorumluluklarına
daha çok haiz, profesyonel bir
ekiple çalışan, yönetimsel zamanı
daha çok olan ve bu zamanı
işlerini geliştirmede ve yurt dışına
açılmada kullanan kişiler olmak
durumundadırlar. İşte bu nedenle
2023 hedefine koşan KOBİ’lerimizin
tamamı kurumsal yönetim
yapılanmasını tamamlamak
zorundadırlar.
Finansman İhtiyaçlarının
Karşılanması
Türkiye’deki KOBİ’lerin önemli bir
kısmı banka ile çalışmamakta, hatta
bilinçli olarak bankalardan uzak
durmakta, kendi öz sermayeleri ile
işlerini yürütmeye çalışmaktadır.
Bankalardan finansman sağlamaya
yönelik isteksizlik Türkiye’nin
batısından doğusuna gidildikçe
artmaktadır. Özellikle ülkemizin
orta ve doğu kesimlerinde yaşayan
girişimciler ve KOBİ sahipleri banka
faizlerinin varlığı ve bankaların
esnek olmayan bürokratik
yaklaşımları nedenleri ile bankalarla
çalışmaktan uzak durmaktadırlar.
Dünya boyutundan bakıldığında
girişimciliğin ancak uygun
finansman modelleri ile gelişmekte
olduğu açıktır. Gelişmiş ülkelerde
KOBİ’lerin büyük işletmelere
dönüşümleri ancak finansal
araçların doğru kullanılması ile
mümkün olmaktadır. Bu nedenle,
gelişmiş ülkelerde olduğu gibi,
doğrudan ve dolaylı finansman
araçlarının geliştirilerek ülkemiz
KOBİ’lerinin sermaye yetersizliği
giderilebilmelidir. Bunun için ise;
katılımcı bankacılık, KOBİ’ler için
sermaye piyasası kurulumu (özel
nitelikte borsa) uluslararası fonlara
kolay erişim, çok uluslu ortaklıklar,
proje ortaklıkları, risk sermayesi
araçları ve benzeri finansman
modelleri hızla hayata geçirilerek
büyüme yolunda emin adımlar
atmakta olan KOBİ’lerin sermaye
sorunları çözümlenmelidir.
Destek ve Teşvik Sistemleri
Türkiye’de KOBİ’lere yönelik
birçok destek ve teşvik sistemleri
uygulanmaktadır, bunlar kısaca
gelişmişlik farklılıklarına göre
bölgesel teşvik sistemlerinden
başlayarak, girişimcilik destekleri,
Ar-Ge ve yenilik destekleri, yurt
dışında tanıtım destekleri ve
benzerleri sayılabilmektedir. Bütün
bu destek ve teşvik araçları belirli
amaçlar için doğru sayılabilecek
araçlardır.
Ancak bulunduğumuz 2013
yılından 2023 yılına baktığımızda
10 yıl gibi çok az bir zamanın
kaldığı göz önüne alınırsa, ülkemiz
KOBİ’lerinin bu 10 yılda yüksek bir
performansla çalışmasını hedef
edinmek durumundayız.
Bunun içinse bütün KOBİ’lerin ortak
bir payda da ele alındığı teşvik
sistemlerinin yanı sıra uluslararası
rekabette Türkiye KOBİ’lerini öne
çıkartacak, uluslararası ticarette
daha çok pay alabilecek, sektörel
teşvik sistemleri uygulamaya
alınmalıdır.
Birlikte Çalışabilirlik
KOBİ’lerin uluslararası rekabete
dirençli olabilmeleri için kurumsal
yönetim yapılanmalarının yanı
sıra yenilikçi üretim yapabilme
yetkinliğine ulaşmaları bir
gerekliliktir. İşletmelerin yenilikçi
üretim kapasitelerine ulaşmaları ise
ancak araştırma-geliştirme kabiliyet
ve kapasitelerinin gelişmesi ile
“TÜRKİYE 2023” HEDEFİNDE KOBİ'LERDE YAPISAL DÖNÜŞÜM NASIL OLMALIDIR? Makale
mümkündür.
Ülkemizde KOBİ’lerin yeni ürün
geliştirmedeki yaklaşımları
genellikle imitasyon veya bilinen
ürüne bir değer katma biçiminde
olmaktadır. Bu tür ürün geliştirme
veya yenileme faaliyetlerini
KOBİ’ler kendi iş gücü kaynakları
ile yapabilmektedirler. Fakat konu
yenilikçi ürün olunca KOBİ’lerin bu
tür faaliyetlerini üniversiteler veya
benzeri araştırma kuruluşlarından
destek almadan yapabilmeleri
oldukça zordur. Bu durumda
KOBİ’lerin üniversitelerle birlikte
çalışabilmeleri için iş yapabilme
biçimlerindeki farklılıkların
giderilmesi veya azaltılması söz
konusu olmaktadır. Bunun yolu
ise birlikte çalışabilme kültürünün
KOBİ’lerimizde geliştirilmesidir.
Birlikte çalışabilirlik kavramı,
işletmeler arasında veya işletmearaştırma kuruluşları arasında
ortak proje faaliyetlerinde
bulunma ve başarılı sonuçlar elde
etmeye yönelik her türlü gelişim
uygulamalarıdır.
Uluslararasılaşma
Türkiye’nin 2023 kalkınma ve
gelişme düzeyi hedefleri içindeki
küresel ekonomik hedefimizi
hatırlayacak olursak “Dünyanın en
büyük ekonomilerinden ilk onu
içinde yer alabilmek” söylemini
görmekteyiz. Bu söylemin
içindeki mesaj bile doğrudan
ülkemiz işletmelerinin ve tabii
ki KOBİ’lerinin önemli ölçüde
uluslararası piyasalara açılmış
olmalarını öngörmektedir. Bugün
itibarı ile KOBİ’lerimiz, son yıllarda
yoğun olarak verilen uluslararası
tanıtım ve fuar katılımı desteklerine
rağmen henüz yeterli sayıda
uluslararası piyasalara açılmış
değillerdir. Gerçekte, KOBİ’lerimizin
uluslararası piyasalara açılmaları
ile uluslararası bir işletme olmaları
benzer atılımlar gibi görünse de
gerçekte bu iki kavram birbirinden
farklıdır. Uluslararası rekabette
aslolan bir KOBİ’nin uluslararası
piyasalara açılması değil,
uluslararası bir işletme olabilme
yeterliliğine kavuşabilmesidir.
Bunun temel göstergesi ise
uluslararası düzeyde bilinir bir
marka olabilmektir. Türkiye
KOBİ’lerinin uluslararası marka
olabilmesi için var olan markalaşma
çalışmalarını destekleyecek
özellikte, seçilmiş sektörleri 2013
hedefine taşıyabilecek on yıllık
özel bir markalaşma stratejisi
belirlenmelidir.
teşvik ve destekler yıllardan bu
yana süregelen; sadece para
ve vergi kolaylıkları desteği ile
sınırlı olmayan olimpiyatlara
hazırlanan sporcular gibi her
bir sektör için belirlenmiş daha
özelleşmiş destekler ve teşvikler ile
güçlendirilmelidir.
• KOBİ’lerimizin kolaylıkla
erişebileceği, ancak içerisinde proje
yönetimi ve denetimlerinin de yer
alacağı yatırım ve iyileştirme amaçlı
finansman modelleri kurulmalı ve
finansman kuruluşlarından alınacak
sermayeler ile KOBİ’lerimizin
gelişebilme kapasiteleri
artırılmalıdır.
Sonuç ve Öneriler
2023 Hedefini Olimpiyat Oyunlarına
Hazırlık Gibi Görebilmek?
• Günümüzden 10 yıl sonrasına
karşılık gelen 2023 yılını; ekonomik
ve sosyal gelişmişlikte bir Dünya
devleti olabilme hedefi olarak
ortaya koyan ülkemiz, çok uzak
olmayan bir süre içinde çok
büyük projeleri hayata geçirmek
durumundadır. İşletmelerin uzun
yıllar hayatta kalabilmeleri ancak
rekabet edebilme yeterliliği
ile doğrudan ilgilidir. Rekabet
edebilmenin temelini ise yenilikçi
üretim yapabilme kabiliyeti
belirlemektedir.Bu konuda Kore’nin
1996 yılında ilk örnekleri ile
uygulamaya koyduğu KAIST (Korea
Advanced Institute of Science and
Technology) modeline benzer,
ileri teknoloji üretimini amaçlayan
“Ar-Ge ve yenilik uygulamaları”
üniversitelerimizin de doğrudan
içinde yer alacağı bir yapılanma ile
kurumsallaştırılmalıdır.
• Başta KOBİ’lerimiz olmak üzere
bütün işletmelerimizin; yapısal
gelişim ve dönüşümleri uluslararası
rekabette dirençli olabilmeleri
yönünde geliştirilmelidir.
Bunun için KOBİ’lere verilecek
Yararlanılan ve Önerilen Kaynaklar
1. Verimlilik Genel Müdürlüğü, Anahtar
Dergisi, Kasım 2012 Sayı: 287
http://anahtar.sanayi.gov.tr/tr/
news/kobiler-ve-girisimcilerin-turkekonomisindeki-yeri-ve-onemi/261
2. Dünya Ekonomik Forumu Küresel
Rekabetçilik Raporu 20122013’e Göre Bir Değerlendirme,
http://ref.sabanciuniv.edu/sites/ref.
sabanciuniv.edu/files/rk2012_rapor_
rekabet_trkd_2012.pdf
3. KAIST (Korea Advanced Institute of
Science and Technology)
http://www.kaist.edu/english/03_
academics/01_depart_06.php?pt=7
4. İnovasyon ve rekabet odaklı kalkınma,
http://www.arastirma.boun.edu.tr/
arastirma.php?a_l=tr&p=261
5. KOBİ’lerin Türk Ekonomisine
Etkileri, Zerrin ÖZBEK,
http://www.mfa.gov.tr/data/Kutuphane/
yayinlar/EkonomikSorunlarDergisi/
sayi31/Zerrin%20ozbek.pdf
6. KOBİ’lerin sorunları, TOBB
,http://haber.tobb.org.tr/
ekonomikforum/2011/02/072-073.pdf
7. Verimliliği Artırma Projeleri (VAP),
Kapsamında yapılan araştırma
sonuçları; (1998-2010) KOBİ’lerin
Yönetimsel ve Rekabet Edebilirlik
Sorunları (VAP İl Proje Sonuç
Kitapları, Verimlilik Genel Müdürlüğü
Kütüphanesi)
EKİM 2013
35
Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013 Yılı
İkinci Çeyreği Sonuçları Açıklandı
Dursun BALKAN - Yücel ÖZKARA - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ
Sanayi ve Teknoloji Uzmanları (Verimlilik Genel Müdürlüğü)
İmalat sanayi genelinde 2013 yılı II. Döneminde, çalışan kişi başına üretim endeksi önceki yılın aynı dönemine göre
(2012 yılı II. dönemine göre) %0,08; bir önceki döneme göre (2013 yılı I. dönemine göre) ise %8,29 artmıştır.
Önceki yılın aynı dönemine göre çalışan kişi başına üretim endeksinde imalat sanayisini oluşturan bölümlerden
12’sinde artış görülmüş, en büyük artışın “mobilya imalatı” bölümünde olduğu görülmüştür.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü, Resmi İstatistik Programı kapsamında hesapladığı
ve yayımladığı Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri’ni 1 Ekim 2013 Salı günü kamuoyuyla paylaşmıştır. Bu dönemde
de EFİS Rev. 2’ye (Avrupa Birliğinde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistikî Sınıflandırılması) göre sanayinin “B-Madencilik
Taşocakçılığı”, “C-İmalat Sanayi” ve “D-Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme Üretimi ve Dağıtımı” kısımları, Ulusal
Verimlilik İstatistikleri’nin kapsamını oluşturmuştur. Ana Sanayi Grupları Sınıflaması (MIGs) çerçevesine uygun şekilde 5
sanayi grubunda da göstergeler hesaplanmıştır.
Şekil 1. İmalat Sanayinde Üç Aylık Çalışılan Saat Başına Üretim Endeksi ve Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi
36
EKİM 2013
Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2
İmalat sanayi çalışan kişi başına üretim endeksinin ve çalışılan saat başına üretim endeksinin aldığı değerler Şekil 1’de
görülmektedir. Bu dönemden itibaren 2010=100 olarak hesaplanmaya başlayan çalışan kişi başına üretim endeksi, 2013
yılı ikinci döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre (2012 yılı ikinci dönemine göre) %0,08 artarak 104,21 değerini
almıştır. Çalışan kişi başına üretim endeksi, bir önceki döneme göre ise (2013 yılı birinci dönemine göre) ise %8,29
artmıştır. Çalışılan saat başına üretim endeksi 2013 yılı ikinci döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre %0,70
artarak ve 105,77 değerini almıştır. Çalışılan saat başına üretim endeksinde, bir önceki döneme göre ise %8,32 artış
yaşanmıştır. Zaman serilerinin izlediği seyir incelenirken yıllık değişimlerin izlenmesi daha sağlıklı sonuçlar verecektir.
Bunun nedeni dönemlik değişimlerin belli bir bölümünün mevsimsel etkiler içermesidir. Bu amaçla Şekil 2’de imalat
sanayi çalışan kişi başına üretim endeksi ile mevsimsel etkilerden arındırılmış endeks bir arada gösterilmiştir.
Şekil 2. İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi ve Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış Endeks
Çalışan kişi başına üretim endeksi değişimleri, mevsimsel etkilerden arındırılmış seriler kullanılarak incelendiğinde
özellikle önceki döneme göre yapılan değerlendirmeler daha anlamlı olacaktır. İmalat sanayi için mevsimsel etkilerden
arındırılmış verimlilik serisinin bir önceki döneme göre artış sergilemediği gözlenmektedir. İmalat sanayinde çalışan
kişi başına üretim endeksi bir önceki döneme göre %8,29 oranında artarken, mevsimsel etkilerden arındırılmış
çalışan kişi başına üretim endeksi bir önceki döneme göre herhangi bir değişim göstermemiştir. İmalat sanayi işgücü
verimliliğindeki bu karakteristikler Şekil 2’de sunulmaktadır. Bu rakamlar mevsimsel etkilerden arındırılmamış verimlilik
endeksinin bir önceki döneme göre değişiminin artış yönünde olduğunu, mevsimsel etkiler göz önüne alınıp bu etkiler
giderildiğinde ise çalışan kişi başına üretim endeksinde herhangi bir değişimin gerçekleşmediğini göstermektedir.
Dolayısıyla mevsimsel etkilerden arındırılmış serileri incelemek daha gerçekçi sonuçlar ve yorumlar yapılmasını
sağlamaktadır.
EKİM 2013
37
Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2
Şekil 3. İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Değişimlerinin Yapısı
Ülkemiz ekonomisinde gerek sanayi geneli, gerek imalat sanayi verimliliğinin belirleyicisinin 2009 yılı ile 2010 yılının ilk
yarısında yatay seyreden ve 2010 yılının ikinci yarısından itibaren artış eğiliminde olan istihdam düzeyine bağlı olmakla
birlikte, esas olarak üretim endeksi olduğu görülmektedir. Şekil 3’te görüldüğü üzere imalat sanayi istihdam endeksi,
2010 yılı birinci çeyreğinden itibaren son 14 dönemde, çeyreklik ortalama %1,49 ile düzenli olarak artmaktadır. Bahsi
geçen son 14 çeyrekte üretim endeksi ve işgücü verimliliğinin dönemlik ortalama büyümeleri sırasıyla %2,32 ve %0,82
olarak gerçekleşmiştir. İstihdam düzeyine 2005 yılından itibaren bakıldığında; son dönemlerde istihdam düzeyinin
artarak en yüksek seviyeye ulaştığı görülmektedir. Benzer şekilde üretim endeksinin de önceki yıllarla karşılaştırıldığında
en yüksek seviyeye içinde bulunduğumuz yılın ikinci çeyreğinde ulaştığı ortaya çıkmaktadır. Böylece işgücü verimliliği
seviyesinin ana belirleyicisi geçmişe göre istikrarlı biçimde artan istihdam endeksi ve istihdamdan daha hızlı artmakta
olan üretim endeksi olmuştur. Bu durum mevsimsel etkilerden arındırılmış çalışan kişi başına üretim endeksinde de
görülmektedir (Bkz. Şekil 2).
38
EKİM 2013
Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2
Şekil 4. Bir Önceki Döneme Göre Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksinde Değişimler (Mevsimsel Etkilerden Arındırılmış ve Orijinal Seriler)
Şekil 4’te toplam sanayi, madencilik, imalat sanayi ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı kısımları
için bir önceki döneme göre çalışan kişi başına üretim endeksi değişimleri orijinal seri ve mevsimsel etkilerden
arındırılmış seriler olarak gösterilmektedir. Şekil incelendiğinde sanayiyi oluşturan kısımların hepsinde orijinal
serilerin büyük dalgalanmalar gösterdiği, buna karşın mevsimsel etkilerin ortadan kaldırıldığı serilerdeki değişimlerin
madencilik hariç tutulduğunda daha küçük olduğu görülmektedir. İmalat sanayi, madencilik ile elektrik, gaz, buhar ve
iklimlendirme üretimi ve dağıtımı kısımlarının mevsimsel etkilerden arındırılmış serileri değerlendirildiğinde, mevsim
dışı faktörlerin verimlilik üzerinde büyük dalgalanmalar yarattığı; özellikle de madencilik kısmındaki yaz-kış dönemi
üretim miktarı değişiminin verimliliği etkilediği göze çarpmaktadır. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve
dağıtımı kısmında ise değişimlerin orijinal seride değişken seyretmesine karşın, mevsimsel etkilerden arındırılmış seride
negatif yönlü bir değişim hâkim olmakla birlikte son dönemde artışın ortaya çıktığı; toplam sanayinin ise beklendiği
üzere kendisini oluşturan kısımlardan en çok imalat sanayi ile benzer karakterde bir değişim sağladığı görülmektedir.
EKİM 2013
39
Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2
Şekil 5. İmalat Sanayini Oluşturan 24 Bölüme Ait Yıllık Ortalama Verimlilik Büyümeleri (2005- I - 2013 -II)
2005 yılı birinci dönemi ile 2013 yılları ikinci dönemi arasını kapsayan dönemde imalat sanayini oluşturan 24 bölüm
incelendiğinde “Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı”, “Tekstil ürünlerinin imalatı” ile “Kok kömürü ve
rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı” bölümlerinin verimliliğinin düşme eğiliminde olduğu; bu bölüm dışında kalan 21
bölümün verimliliklerinin artma eğiliminde olduğu görülmüştür. En yüksek verimlilik büyüme eğiliminin yıllık ortalama
%10,2 ile “ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç); saz, saman ve benzeri malzemelerden örülerek
yapılan eşyaların imalatı” bölümünde olduğu görülmüştür.
Tablo 1. 2005-I ile 2013-II Dönemi Yıllık Ortalama Verimlilik Büyümeleri (% değişimler)
40
EKİM 2013
Ulusal Verimlilik İstatistikleri 2013/2
Tablo 1’de ana sanayi grupları, sanayinin kısımları ve toplam sanayi için hesaplanan çalışan kişi başına üretim endeksinin
2005-I ile 2013-II dönemleri arası yıllık ortalama büyüme oranları verilmiştir. Sanayi kısımları içerisinde “Elektrik, gaz,
buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı”nın %5,07 ile en yüksek yıllık ortalama verimlilik büyümesine sahip olduğu;
en düşük yıllık ortalama verimlilik büyümesinin ise %0,93 ile “Madencilik”te olduğu gözlenmiştir. Ana Sanayi Grupları
incelendiğinde ise en yüksek verimlilik artışının yıllık ortalama %5,01 ile “Dayanıklı Tüketim Malları” nda olduğu
görülmektedir. Burada verilen büyüme oranları, çeyreklik veriler kullanılarak hesaplanan yıllık büyüme oranlarıdır
ve anılan dönemler arasında geçerlidir. Yeni bir dönemin seriye eklenmesi ve aralığın genişlemesi ile hesaplanan bu
oranların da değişeceğine dikkat edilmelidir.
Şekil 6. Ana Sanayi Grupları (MIGs) Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Trend Serileri
Şekil 6’da Ana Sanayi Grupları çalışan kişi başına üretim endeksi serilerinin trendleri gösterilmiştir. Bu noktada kullanılan
trend kavramı orjinal seriden mevsimsel ve diğer etkilerin çıkarılmasıyla elde edilen uzun dönemli eğilimi ifade
etmektedir.
2008 yılı son dönemleri ile 2009 yılının ilk dönemlerinde küresel düzeyde var olan krizde ana sanayi gruplarının trend
değişimlerine bakıldığında ara malı ve sermaye malı üretiminde işgücü verimliğinin durgunluktan oldukça etkilendiği,
bazı grupların ise hemen hemen etkilenmediği görülmektedir. Dayanıklı Tüketim Malı Üretimi ile Dayanıksız Tüketim
Malı Üretimi işgücü verimliliklerinin uzun dönem eğilimleri, küresel kriz dönemi de dâhil olmak üzere istikrarlı bir şekilde
artmıştır. Kömür ve linyit çıkartılması, ham petrol ve doğalgaz çıkarımı, kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri
imalatı, elektrik, gaz, buhar ve havalandırma sistemi üretim ve dağıtımı, suyun toplanması, arıtılması ve dağıtılması
faaliyetlerinden oluşan Enerji ana sanayi grubunda ise belirgin ve istikrarlı bir biçimde artan verimlilik trendi 2012
yılında azalma eğilimine girmiş 2013 yılı ile birlikte yeniden artış eğilimine dönmüştür. Tablo 1’de yer alan verilerle
birlikte değerlendirildiğinde 2005-I ve 2013-II dönemleri arasında; dayanıklı tüketim malı üretiminin ve dayanıksız
tüketim malı üretiminin yıllık ortalama verimlilik büyümeleri sırasıyla %5,01 ile %3,63 olarak gerçekleşmiştir. Enerji
ana sanayi grubunda ise işgücü verimliliğinin yıllık ortalama artış oranı %3,97’dir. Küresel kriz döneminden etkilenen
Ara Malı Üretimi ile Sermaye Malı Üretimi sanayi gruplarının verimlilik trendlerine bakıldığında ise dalgalı bir yapıda
oldukları görülmektedir. Diğer ana sanayi gruplarında son iki yıla bakıldığında istikrarlı bir trend yakalanmış olsa da
Sermaye Malı üretiminde verimlilik düzeyi dalgalı yapısını korumaktadır.
EKİM 2013
41
BİLİŞİM, BİLİM VE TEKNOLOJİ
Akıllı Taşınabilir (Mobil) Sistemler - 1
Neden Akıllı Sistemler Kullanılır? Akıllı Taşınabilir (Mobil) Sistemlerdeki
Gelişmeler, Akıllı Sistemleri Kullanmak Verimliliğimizi Nasıl Artırır?
Rekabet Etmede Taşınabilir Sistemlerin Etkisi Nedir?
Hazırlayan: Dr. Mustafa Kemal AKGÜL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)
Giriş
Değerli okuyucular, bu sayıda “Bilişim,
Bilim ve Teknoloji” köşemizde yeni bir
yazı dizisine başlamaktayız. Konumuzun
başlığı; Akıllı Taşınabilir Sistemler.
Başlığımızı taşınabilir sistemler ile
sınırlandırmamızın nedeni, akıllı
sistemlerin çok geniş bir kullanım alanı
içinde yer almalarıdır. Kişisel kullanım
ürünlerinden fabrika otomasyonlarına
kadar birçok alanda akıllı sistemler
kullanılmaktadır. Bu nedenle bu
bölümde anlatacağımız, kişisel kullanım
alanına giren akıllı sistemler üzerine
olacaktır.
Teknolojiden bahsetmek bir yönüyle
kolaydır, ancak ele aldığınız teknoloji
konusunun insan etkileşimini
açıklamaya çalıştığınız zaman üzerinde
çalışılması gereken konular haline
dönüşmektedir.
Taşınabilir sistemler dediğimizde
yine aklımıza binlerce teknolojik ürün
gelmektedir.
Akıllı Sistemler Nasıl Tanımlanır?
Zeki sistemler (ing. intelligent
systems) olarak da tanımlanan
akıllı sistemler, temel bir işletim
sistemi üzerine kurgulanmış birçok
farklı işlem yapabilen yazılımlardan
oluşan bilgisayar donanımı temeline
göre tasarımlanmış sistemlerdir.
Akıllı sistemler, iş süreçlerini birden
fazla aşamaları ile yürütebilmekte,
birden fazla ihtimallere göre işlem
yapabilmekte, farklı donanımlardan
bilgi ve veri alabilmekte bu nedenle
de farklı biçimlerde bilgi ve veri
tabanlarını kullanabilme yeteneklerine
42
EKİM 2013
sahip bulunmaktadır. Bununla birlikte
akıllı sistemler; kullanıcıları tanımakta,
sonradan kullanacağı verileri ve
bilgileri tanımlanmış biçimsellikte
saklayabilmekte, daha da önemlisi bilgi
ve verileri sürekli güncelleyebilmektedir.
Tabii ki akıllı sistemler için bu kadar
yetenekten söz edince, şu soru
aklımıza gelmektedir: Akıllı sistemlere
bu yetenekleri kazandıran unsurlar
nelerdir? Bunun cevabı, gelişmiş
donanım ve yazılım mimarilerinin
varlığıdır. Sonuçta, en basit
uygulamalarla başlayan bilgisayar
donanım ve yazılımları günümüzde
akıllı sistemleri meydana getirebilecek
yeteneklere ulaşmış bulunmaktadır.
Bir sistemi akıllı kılan
temel özellikler nelerdir?
Bir programın ya da sistemin zeki ya
da akıllı olarak kabul edilebilmesi için,
en azından aşağıdaki özelliklerden
bazılarını sağlayabilmesi gerekir, bu
özellikler şunlardır:
•
Karar verme
•
Algılama
•
Öğrenme
•
Problem çözme
•
Muhakeme
•
Şekil ya da resim tanıma
•
Doğal dil anlama
Akıllı sistemlerin bu özelliklere
sahip olmasını sağlayan araçlar
ise yazılımlardır. Bir sistemin akıllı
işlemler yapabilmesi için kullanılan
programlama araçlarından en yaygın
olanları;
•
•
•
•
Uzman sistemler,
Yapay sinir ağları,
Yapay zekâ,
Bulanık sistem programlama olarak
sayılabilir.
Taşınabilir akıllı sistemlerden
bahsedilince ilk akla gelen, yaygın
kullanımda bulunan akıllı telefon
sistemleridir. Fakat taşınabilir akıllı
sistemlerin kapsamı içinde konum
belirleme, uzaktan algılama ve akıllı
yayın (broadcasting) sistemler de
önemli bir yer tutmaktadır. Akıllı mobil
sistemlerin uygulama alanları içinde;
eğitim ve eğlence, ulaştırma, üretim,
kalite ve stok kontrol, saha araştırmaları
vb. birçok uygulama sayılabilmektedir.
Akıllı Taşınabilir Sistemleri Yetenekli
Kılan Temel Özellikler Nelerdir?
Akıllı sistemleri yetenekli ve hatta
gittikçe vazgeçilmez kılan dört temel
özellikten söz edilebilir. Bunlar;
•
Donanım mimarisinin gelişebilir
olması,
•
Donanım mimarisinin standartlara
uyumlu olması,
•
Farklı donanımlarla iletişim
kapasitesi,
•
Akıllı sistemler üzerinde çalışan
programların çokluğudur.
Bu özelliklerin bir sistem içerisinde
yer alması ve bütünleşik biçimde
uyum içinde kullanılabilmesi, akıllı
sistemleri vazgeçilmez kılmaktadır.
Akıllı sistemlerin donanım mimarileri
hem kapasite hem de gelişebilme
yönleriyle gelişmeye açık yapıda
tasarımlanmaktadır. Bununla birlikte
donanım mimarisinin bileşenleri olan
sistemler, önemli ölçüde uluslararası
standartlarla tanımlanmış durumdadır.
Bu nedenle de akıllı sistemlerin veri
giriş ve çıkış birimleri, diğer sistemlerle
haberleşme ara yüzlerindeki uyumluluk,
kullanıcı beklentilerini karşılamaktadır.
Benzer biçimde akıllı sistemler
üzerinde yer alan işletim sistemi ile
uyumlu yüzlerce uygulama programı
kullanıcıların seçimlerine sunulmuştur.
Neden Akıllı Taşınabilir Sistemler
Yaygınlaşmaktadır?
Akıllı sistemleri yetenekli ve hatta
gittikçe vazgeçilmez kılan aynı anda
farklı işleri ve uygulamaları yapabilme
yetenekleridir. Akıllı taşınabilir sistemler,
yerleşik bir bilgisayar sisteminde
yapılabilen uygulamaların neredeyse
bütününü yapabilmektedir.
Cep (mobil) telefonların “akıllı
telefonlara” dönüşümleriyle
hayatımızda önemli bir yer tutmaya
başlayan akıllı sistemler, bireysel
kullanımlar dışında endüstriyel
uygulamaların içinde de yaygın olarak
kullanılmaktadır.
Örneğin; akıllı cep telefonunda
kullanıcılar, cihazın telefon özelliğini
kullanmanın yanı sıra akıllı ajanda ve
veri tabanı oluşturma, ses ve resim
işleme, arşivleme, internet erişimi,
gerçek zaman boyutunda konum
bulma, harita ve yol kılavuzluk
uygulamalarını yapabilmektedirler.
Benzer biçimde, akıllı cihaz özelliğine
sahip el terminalleri ile fabrikalardaki
üretim aşamaları ve kalite yeterlilikleri
değerlendirilebilmekte, stok kontrolleri
yapılabilmektedir. Diğer yandan
taşınabilir akıllı sistemler, satış noktası
terminali olarak yaygın bir biçimde
kullanılmaktadır.
Bu uygulama türlerinin içinde yer alan
akıllı sistemler aynı zamanda isteğe
bağlı olarak, birden fazla uygulamalar
için de bütünleştirilebilmektedir.
Üretim ve hizmet sektöründe taşınabilir
akıllı sistemlerin yaygın
kullanım alanları;
•
Üretim kontrolü,
•
Kalite kontrolü,
•
Süreç kontrolü,
•
Ulaşım ve rota
kontrolü,
•
Personel yönetimi ve
kontrolü,
•
Güvenlik ve benzeri
uygulamalarda
yoğunlaşmaktadır.
Bütün bu sayılan işlemlerin taşınabilir
sistemlerle yapılabilmesi, kullanıcılara
önemli ölçüde zaman, işlem hızı, insan
gücü ve güvenilirlik sağlamaktadır.
Bununla birlikte bu işlemleri yapabilen
taşınabilir sistemlerin ortak bir
iletişim ve işletim mimarisine sahip
olmaları, alt sistemlerden oluşan
bütünleşik bir akıllı sistem mimarisinin
oluşmasına da imkân sağlamaktadır.
Bunun sonucunda ise, akıllı fabrikalar,
akıllı iş organizasyonları ve akıllı
ağlar (network) kullanımı mümkün
olmaktadır.
Akıllı Taşınabilir Sistemlerdeki
Gelişmeler Nelerdir?
Mobil uygulamalar, mobil pazarlarda
iOS, BLACKBERRY OS ve ANDROİD
işletim sistemine sahip akıllı mobil
cihazlar ile iPhone, iPAD, Samsung gibi
farklı platformlarda çalışan, gerçek
zamanlı ve çevrim içi uygulamalar
yaparak, kullanıcısına fayda sağlayan
yazılımlardan meydana gelmektedir.
Mobil uygulamalar ile;
•
Müşterilerin ürünlere olan
yaklaşımları daha kolay
ölçülebilmektedir.
•
Hedef müşteriye ulaşım kolay
hale gelerek daha çok müşteri
kitlesine çok daha kısa sürede
ulaşılabilmektedir.
•
Geri dönüş oranı daha hızlı ve
yüksektir.
•
•
•
•
•
Pazarlama maliyetleri daha
sürdürülebilir ve düşüktür.
Müşteri ile etkileşim daha hızlı,
etkin, güncel ve yüksektir.
Farklı hedef kitlelere göre uygun
kampanyalar geliştirilebilir.
Şirketlerin, tüketicileri ile zaman ve
konum engeli olmadan, doğrudan
iletişim kurmalarına izin verilebilir.
Tüketicilere, zamana ve mekâna
duyarlı, kişiselleştirilmiş, ürün,
hizmet ve fikirleri tanıtan bilgiler
sunulabilir.
Akıllı Sistemleri Kullanmak İş
Verimliliğimizi Nasıl Artırmaktadır?
Örnek Uygulama…
Akıllı taşınabilir sistemlerdeki uygulama
çözümlerinden birini ele alarak,
akıllı taşınabilir sistemler kullanarak
iş verimliliğimizi nasıl artırabiliriz?
Bunu web uygulama araçlarından
bir uygulamayı ele alarak örneklemiş
olalım.
•
İnteraktif ürün görselleri, videolar,
dokümanlar ve ürünlerinizin 2 veya
3 boyutlu (arttırılmış gerçeklik)
gösterimleri ile sunumlarınızı
mobilize edebilirsiniz.
•
İnteraktif içerik yönetim sistemi ile
içerikleri web üzerinden kolayca
güncelleyebilir ve yönetebilirsiniz.
•
İnternet/İntranet üzerinden her
zaman erişilebilirsiniz.
EKİM 2013
43
•
•
•
•
•
•
•
44
Kullanımda olan diğer mobil,
masaüstü, kiosk gibi platformlar ile
entegrasyon sağlayabilirsiniz.
Ürün ve numune gösterimindeki
esneklik ve 3 boyutlu özellikleri ile
birçok renk ve çeşitteki ürünleri tek
bir platformda gösterebilirsiniz.
İnteraktif mobil tanıtım sistemi
ile müşterileriniz için de mobil
çözümler sunabilirsiniz.
ISO 9126 kapsamında
sürdürülebilirlik sağlayabilirsiniz.
360° panoramik gösterimleriniz ile
müşterilerinize istedikleri detayları,
inceleme imkânı sunarak daha
etkin ve etkili sonuçlar almalarını
sağlayabilirsiniz.
İnteraktif uygulamaları,
farklı platformlardaki mobil
cihazlar ile hızlı, kullanışlı,
anlaşılır ve özelleştirilebilir
uygulama çözümleri sunmayı
hedeflemektedir.
Online/offline entegrasyon
seçeneği ile uygulamalarınızda
bulunan verileri, tüm platformlar
için ortak olan tek bir merkezden,
EKİM 2013
•
güvenli bir şekilde minimum
maliyetlerle yönetmenizi
sağlamaktadır.
Web üzerinden yönetim seçeneği
ile 7/24 istediğiniz yerden online ve
güvenli bir şekilde yönetebilirsiniz.
Akıllı Sistemlerle Oluşturulan Etkileşim
Ortamları ve Bazı Uygulama Örnekleri
Makine-Makine Etkileşimi (M2M)
Sistemleri
İki makinenin birbiri arasında belirli
protokoller aracılığı ile veri alış
verişi yaparak etkileşim içerisinde
çalışmalarını sağlayan sistemlerin genel
adlarıdır. Bu cihazlar kapalı sistem
otomasyon cihazlar olabilecekleri gibi
(operatör müdahalesi gerektirmeyen)
kullanıcı yönetimi gerektiren cihazlar
olabilirler. Uzaktan yönetim haricinde
cihazların çalışma durumlarına ilişkin
verilerin uzaktan takip edilebilmesi,
arıza vb. gibi durumlarda uzaktan
arıza tespiti ile işletme maliyetlerini
düşürmekle birlikte hizmet kalitesini
ve/veya cihazdan elde edilecek
faydanın en üst düzeye çıkarılmasını
sağlayacaktır. Ericsson firması, 2020
yılında dünyada 50 milyar cihazın
şebekeye bağlanacağını öngörmektedir.
GSM Uyumlu M2M Sistemlerin
Faydaları Nelerdir?
GSM altyapısının kullanımı, uzaktan
kontrol edilmek istenen cihazın
bulunduğu noktaya herhangi bir
altyapı çalışmasına gerek duyulmadan,
taşınabilirlik, işletme maliyetlerinin
düşürülmesi ve veri güvenliği gibi pek
çok yararlı özellik sağlamaktadır. İşletme
maliyetlerinin düşük olması, açık
alanda çalışmaya tam uyumlu cihazlar
ve konnektörler kullanılması cihazın
güvenilirliğini ve tercih sebebi olmasını
sağlayan en önemli etmenlerdendir.
Otomatik Hata Modu Süreci ve
Etkileri Analizi
Hata modu ve etkileri analizi
(Failure Mode And Effects Analysis
- FMEA) bir sistemde tüm olası arıza
modları etkilerinin incelenmesi ve
değerlendirilmesini içeren bir tasarım
analizi işlemidir. Bu tür analizler
giderek daha karmaşık, elektrik,
elektronik ve mekanik sistemler
güvenlik-kritik uygulamalar kombine
edilmektedir otomotiv, havacılık ve
diğer gelişmiş imalat sanayi, artan
önem taşımaktadır. Bu tasarımın tüm
yönleriyle operasyonun ayrıntılı ve
sistematik bir inceleme gerektirdiği
için FMEA son derece sıkıcı bir süreçtir.
Bu etki alanı geniş deneyim gerektirir.
Ancak, bu işi profesyonel mühendisler
tarafından yapılmalıdır. Bu iki faktör,
çalışma ve uzman görüşüne özenli,
otomatik yardım tasarım mühendisleri
için sağlayacağı büyük faydaları
göstermektedir. Bu çalışma, elektrik
tesisatları için başarısızlık modu
etkisinin tahmini otomatik bir programı
açıklamaktadır. Bu FMEA'nın zorlu bir
işidir ve yalnızca dağıtılmış bir mantık
mimari, için birden fazla model entegre
ederek elde edilebilir. Mimarisi açık uçlu
ve kağıt program tam FMEA sürecini
kapsayacak şekilde uzatılabilir.
Akıllı Sistemler Alanında Ülkemizde
Yapılan Bilimsel Çalışmalar
Akıllı sistemler alanında dünyada
yapılan bilimsel çalışmalar olanca hızıyla
sürmekte ve her yıl bu çalışmaların
sonuçları ticari ürünlere dönüşmektedir.
Akıllı sistemler alanında yapılan
araştırmalar en çok üniversitelerde
yapılmaktadır. Bunun nedeni; akıllı
sistemler konusundaki araştırmalarda
temel bilimlerin kullanılmasıdır.
Akıllı sistem araştırmaları temel
olarak, donanım ve çevre birimleri ile
mantıksal yazılım geliştirme alanlarında
yürütülmektedir.
Türkiye’de de bazı üniversitelerimizde
akıllı sistemler alanında özellikle yazılım
geliştirme konusunda lisansüstü
eğitimler verilmektedir. Aşağıda bu
alanda sürdürülmekte olan bir eğitim
programından örnek bulunmaktadır.
Akıllı Mühendislik Sistemleri
Yüksek Lisans Programı ve Kapsamı
Web dokümanları, sayısal ortamlar,
finansal pazarlar ve duyarga (sensör)
ağları gibi ortamlardan daha
fazla bilginin erişilebilir olduğu artan
rekabetçi dünyada, dev miktarda
veriyi analiz edebilen ve doğru karar
verebilen yeni akıllı sistemlere büyük bir
ihtiyaç vardır. Bu akıllı sistemler borsa
verilerini analiz edip sağlam tahminler
yapabilir, belirsiz bir ortamda fabrika
ürünlerini kontrol edip iyileştirebilir,
ulaşım güvenliğini geliştirebilir,
yaşlıların yaşam kalitesini artırabilir veya
çocukları eğlendirebilir.
Akıllı sistemler fikirler kullanmasının
yanı sıra doğaya ait sistemlerden ilham
alır ve yapay zeka, otomatik öğrenme,
evrimsel ve sezgisel algoritmaların
hem var olan hem de yeni teknikleri
üzerine kurulur. Bu program, oldukça
karmaşık, belirsiz ve değişken doğaya
sahip problemlerin çözümüne olanak
veren geleneksel olmayan çözüm
yollarını sağlayan aşağıdaki üç ana alanı
içermektedir.
•
Akıllı Hesaplama Sistemleri
•
Akıllı Üretim Sistemleri
•
Akıllı Yazılım Sistemleri
Gelecek sayımızda bu konu başlığı
altındaki yazımızı sürdüreceğiz.
Bu Sayının Hazırlanmasında
Başvurulan Kaynaklar
1. Bilgi Patlaması; http://www.bthaber.com/
bilgi-patlamasi/
2. Samet ASLAN “Meta Data Nedir?”
http://www.datawarehouse.gen.tr/Makale.
aspx?ID=387&seo=meta-data-nedir- Erişim
tarihi: Haziran 2013
3. BT Haber - http://www.btnet.com.tr/79584sirketler-buyuk-veriyi-nasil-avantajacevirebilir-analiz.html
4. BT Haber, Akıllı Yazılımlarla Neler
Yapabilirsiniz? http://www.btnet.com.
tr/38511-akilli-yazilimlarla-neleryapabilirsiniz-konuk-yazar.html
5. Koçsistem, İş Zekası; http://www.kocsistem.
com.tr/tr/is-zekasi.aspx
6. Dr. Cengiz Acartürk ve Doç. Dr. Kürşat
Çağıltay, İnsan Bilgisayar Etkileşimi,
http://ibe.bidb.odtu.edu.tr/node/76
7. Makine, Elektrik ve Yazılımı Birleştiren
Arayüz; http://www.endustri-dunyasi.
com/makale/makine-elektrik-ve-yazilimibirlestiren-arayuez/
8. http://fbe.ieu.edu.tr/akilli-muhendislik/tr
EKİM 2013
45
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
“Temiz Üretim Politikalarının Uygulanması Çalıştayı”
Ankara’da Gerçekleştirildi
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü
tarafından düzenlenen “Temiz
Üretim Politikalarının Uygulanması”
konu başlıklı TAIEX çalıştayı,
5-6 Eylül 2013 tarihlerinde Ankara
Plaza Hotel’de gerçekleştirildi.
Verimlilik Genel Müdürlüğü
uzmanlarından Nilay Dönmez
tarafından yapılan açılış
konuşması ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’nın temiz
üretim alanındaki çalışmalarını
özetleyen sunuşunun ardından
program, Bölgesel Çevre Merkezi
(REC Türkiye) Direktör Yardımcısı
Rıfat Ünal Sayman’ın Türkiye’deki
temiz üretim politikaları
ile ilgili çalışmaları anlatan
konuşmasıyla devam etti. Birinci
oturumun son konuşmacısı
olan Dr. Marton Herczeg
sunumunda, “Kaynak Etkin Bir
Avrupa İçin Yol Haritası” ve “7. Çevre
46
EKİM 2013
Eylem Planı” belgeleri temelinde
Avrupa Birliği’nin ilgili politika
dokümanlarına değindi ve çeşitli
ülkelere ilişkin veriler üzerinden
mevcut durumu karşılaştırmalı
olarak değerlendirdi. İkinci oturum,
İrlanda Çevre Koruma Ajansı’ndan
çalıştaya katılan Shane Colgan’ın,
İrlanda’da uygulanan Yeşil İşletme
(GreenEnterprise) Programı ile
ilgili yol gösterici bilgileri ve
deneyimlerini paylaştığı sunumuyla
başlayarak, Romanya Çevre ve
İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan
Luminita Ghita’nın Romanya’daki
temiz üretim politikalarına ilişkin
ulusal deneyimleri aktardığı
konuşmasıyla devam etti. İkinci
oturumun son konuşmacısı
olarak söz alan Zoltan Palotai
ise Macaristan’daki “Ulusal Çevre
Teknolojileri İnnovasyon Stratejisi
(NETIS)” belgesinin planlanma
sürecine ve uygulanmasına ilişkin ilk
gözlemlerini katılımcılarla paylaştı.
Çalıştayın ikinci günü, Almanya
Malzeme Etkinliği Ajansı’ndan
Matthias Künzel’in konuşmasıyla
başlayıp, bu sunumda Go-Efficient
Programı’nın işleyişinin temel
unsurları anlatıldı. Aynı oturumda
söz alan Bulgaristan Çevre ve
Su Bakanlığı uzmanlarından
Rositsa Karamfilova, temiz üretime
ve atık sektörüne ilişkin düzenleyici
dokümanların ülkesindeki rolünden
bahsetmiş olup, çalıştayın son
oturumu Luminita Ghita’nın
alandaki zorluklar ve fırsatlara
değinen sunumunu izleyen genel bir
değerlendirme bölümüyle sona erdi.
Temiz üretim ile ilgili Avrupa Birliği
stratejileri ve politikalarına, ulusal
politika dokümanlarına ve temiz
üretim politikalarının uygulanması
ve izlenmesi süreçlerine ilişkin
farklı ülke örneklerine değinilen
ve yedi ayrı ülkeden konuşmacının
deneyimlerini aktardığı çalıştay,
tüm katılımcılar için bir bilgi
alışverişi ortamı sağlayarak,
ilgili taraflar arasındaki işbirliği
bağlarını kuvvetlendirdi. Söz
konusu çalıştayın ülkemizdeki
temiz üretim ile ilgili politikaların
geliştirilmesi, uygulanması ve
izlenmesi süreçlerine katkı sağlaması
beklenmektedir.
Çalıştayda yapılan sunumlara erişmek
için: http://ec.europa.eu/enlargement/
taiex/dyn/taiex-events/library/detail_
en.jsp?EventID=52425
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
İnovatif Sürdürülebilirlik Uygulamaları Yarışması Ödül Töreni
İstanbul’da Gerçekleştirildi
İş Dünyası ve Sürdürülebilir
Kalkınma Derneği (SKD)
tarafından, inovatif uygulamalarla
sürdürülebilir kalkınmaya
katkıda bulunan iyi uygulamaları
ödüllendirmek ve yaygınlaştırmak
amacıyla düzenlenen “İnovatif
Sürdürülebilirlik Uygulamaları
Yarışması”nda kazanan
firmalara ödülleri 10 Eylül 2013
tarihinde Pera House İngiltere
Konsolosluğu'nda düzenlenen
törenle verildi. Törene; iş
dünyası, üniversiteler, sivil
toplum kuruluşları ve medya
temsilcilerinin yanı sıra İngiltere
Başkonsolosu Leigh Turner da
katıldı.
takdim edilmesi ile son buldu.
Türkiye’de faaliyet gösteren özel
sektör şirketlerinin başvurabildiği
yarışmada, finale kalan 14 firmanın
uygulamaları SKD Teknik Komite
İnovasyon Grubu tarafından
yapılan “Teknik” değerlendirme ve
üniversite, basın ve sivil toplum
temsilcileri tarafından yapılan
“Jüri” değerlendirmelerinin
ardından “KOBİ” (En İyi Çevresel
İnovatif Uygulama, En İyi Sosyal
İnovatif Uygulama, En İyi
Ekonomik İnovatif Uygulama) ve
“Büyük Şirket” (En İyi Çevresel
İnovatif Uygulama, En İyi Sosyal
İnovatif Uygulama, En İyi
Ekonomik İnovatif Uygulama)
kategorilerinde olmak üzere
toplam 6 dalda kazanan firmalar
belirlendi. Buna göre; İnovatif
Sürdürülebilirlik Uygulamaları
Yarışması’nda, “Büyük
Şirket” kategorisi “Çevresel
İnovatif Uygulama” dalında
TAV Havalimanları Holding,
“Ekonomik İnovatif Uygulama”
dalında Enerjisa Başkent Elektrik
Dağıtım, “Sosyal İnovatif
Uygulama” dalında Enerjisa Enerji
Hizmetleri ödül kazandı.
“KOBİ” kategorisinde “Çevresel
İnovatif Uygulama” dalında Ege
Orman Vakfı Ağaçlandırma ve
Ağaç Ürünleri İktisadi İşletmesi
(EGEVAK) ödül kazanırken
“Ekonomik İnovatif Uygulama”
ve “Sosyal İnovatif Uygulama”
dallarında ödüle layık firma
bulunamadı. Yarışma kapsamında
ödül alan şirketler, ödülün
verildiği tarihten itibaren İnovatif
Sürdürülebilirlik Uygulamaları
logosunu her türlü kurum içikurum dışı yayınlarında ve
bültenlerinde kullanma hakkına da
sahip oldu.
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığını temsilen Verimlilik
Genel Müdürü Anıl Yılmaz’ın
katıldığı ödül töreninin açılış
konuşması SKD Türkiye Başkanı
Galya Frayman Molinas
tarafından yapıldı. Futurist Ufuk
Tarhan’ın ana konuşmacı olarak
yer aldığı tören, SKD İnovasyon
Çalışma Grubu Başkanı Hasan
Süel tarafından finale kalan
uygulamaların tanıtılması ve
kazanan firmalara ödüllerin
EKİM 2013
47
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
3. Kaynak Verimliliği ve Temiz Üretim Küresel Ağ Konferansı
İsviçre’de Düzenlendi
3. Kaynak Verimliliği ve Temiz Üretim
Küresel Ağ Konferansı, 4-6 Eylül 2013
tarihleri arasında İsviçre’nin Montrö
kentinde gerçekleştirildi. Kaynak
Verimli Temiz Üretim Küresel Ağı
(RECPnet) üyesi ülkelerin katılımıyla
ve UNIDO-UNEP koordinasyonunda
düzenlenen Konferansa; 55 ülkeden,
üst düzey yöneticiler ve diğer kurum
temsilcilerinden oluşan 155 kişi katılım
sağladı. Söz konusu konferansa ilk kez
davet edilen ülkemizi, Verimlilik Genel
Müdürü Anıl Yılmaz ile Sanayi ve
Teknoloji Uzmanları M. Hürol Mete ve
Selin Engin temsil etti.
Konferansın ilk gününde açılış
konuşmaları; UNIDO Temiz ve
Sürdürülebilir Üretim Birimi’nden
Petra Schwager, UNIDO
Çevre Yönetimi Şube Müdürü
Heinz Leuenberger, UNEP İş ve
Endüstri Birim Başkanı Elisa Tonda,
Uluslararası Kaynaklar Paneli Eş
Başkanı Ernst von Weizsaecker
ile Ekonomik İşler Müsteşarı
Hans-Peter Egler tarafından
gerçekleştirildi.
48
EKİM 2013
Açılış konuşmalarının
ardından, Nairobi’den
Montrö’ye kadar olan
ve Rio+20 Konferansı
ile bu konferans
sonunda ortaya
çıkan Sürdürülebilir
Üretim ve Tüketim
için 10 yıllık Çerçeve
Programı’nı da (10YFP)
kapsayan süreçteki
küresel forumlar
aktarılarak bu kapsamda
RECPnet’in rolü
değerlendirildi. “RECP
Hizmet Dağıtımındaki
İnovasyonlar: RECPnet
Başarı Öyküleri” başlıklı
oturumda; Çin, Güney
Afrika ve Çek Cumhuriyeti gibi
ülkelerde yürütülen proje, program
ve kanunlar aktarıldı. Ardından Tarım/
Gıda Sektörü, Kimyasalların Yönetimi
ve Turizm sektörlerine yönelik
gerçekleştirilen paralel oturumlarda,
ilgili sektörlerin üretim, tüketim ve
hizmet süreçlerine yönelik temiz
üretim potansiyelleri ve deneyimleri
ile bu alandaki girişimler paylaşıldı.
“Özel Sektör Forumu ve Ağların
Oluşturulması” başlıklı oturumda,
Microsoft ve Nestle gibi firmalar
tarafından sürdürülebilir üretim ve
tüketim alanında gerçekleştirilen
çalışmalar aktarıldı.
Konferansın ikinci günündeki “KOBİ’ler
İçin Eko-İnovasyon” başlıklı oturumda;
eko-inovasyonun sürdürülebilir
üretim ve tüketim sistemlerine
katkısı, eko-inovasyonun itici güçleri,
KOBİ’lerin ve birlikte çalıştıkları
kurumların eko-inovasyon alanındaki
kritik rolleri ve RECPnet üyelerinin
eko-inovasyon fırsatları tartışıldı. Bu
oturumun ardından gerçekleştirilen
paralel oturumlar kapsamında yer alan
“Bölgesel Yaklaşımlar” oturumunda,
işletmelerde gerçekleştirilen çok
sayıdaki başarılı uygulamanın
etkisinin artırılması sürecinde küme
yaklaşımları değerlendirildi. Bu
kapsamda Çin ve Hindistan örnekleri
aktarılarak, eko-endüstriyel parklarda
elde edilen çevresel kazanımlar ile
kaynakların korunmasına ve rekabet
güçlerine ilişkin deneyimler paylaşıldı.
“İşletme Destekleri ve Değerlendirme
Yaklaşımları” oturumunda kaynak
verimli ve temiz üretim çabalarının
artırılmasını sağlamak üzere
oluşturulan mevcut araçlar ve
uygulamalara yer verilmiş olup ilgili
alanda geliştirilecek farklı yöntem ve
stratejilerin gereğinden bahsedildi.
“Talep Geliştirme: Kamu ve Özel
Tedarik Zincirlerinin Yeşilleştirilmesi”
başlıklı oturumda ise daha
sürdürülebilir ürünler ve hizmetler
için talebin geliştirilmesine yönelik
olarak sürdürülebilir satın alım
ve sürdürülebilir tedarik zinciri
uygulamalarını içeren ülke örnekleri
aktarıldı. “RECP ve Teknoloji
Transferi” oturumunda, kaynak
verimliliği sağlamada işletmelere ve
organizasyonlara uygun teknik ve
teknolojilerin transferi ve adaptasyonu
değerlendirildi. Bu kapsamda, İklim
Değişikliği Merkezi hakkında güncel
bilgiler verilerek, enerji verimliliğinin
artırılmasını amaçlayan platformlar ile
Kamboçya ve Vietnam’da bu alanda
gerçekleştirilen deneyimler aktarıldı.
İkinci günün kapanış oturumunda
“RECP Programı İçin Geleceğe Yönelik
Fırsatlar” başlığı altında, Küresel
Yeşil Endüstri Platformu, Uluslararası
Finans İşbirliği, Sırbistan Temiz Üretim
Merkezi, Bandung Teknoloji EnstitüsüHindistan, UNIDO ve UNEP temsilcileri
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
tarafından değerlendirmelerde
bulunuldu.
Konferansın üçüncü ve son
gününde, “Bilgi Yönetim Sistemi”
başlıklı oturumda, RECPnet’in temel
fonksiyonlarından biri olan bilgi
yönetiminin sağlanması amacıyla
2014 Temmuz ayında tamamlanması
planlanan; ağın geliştirilmesini ve
işbirliklerinin artırılmasını, aynı
zamanda iyi uygulamalar, politika
araçları ve tekniklerinin paylaşılmasını
amaçlayan internet tabanlı bilgi
yönetim sistemi tanıtıldı.
Daha sonra, RECPnet Başkanı ile ağ
kapsamında yer alan 5 bölgenin
yöneticileri belirlendi. Yapılan oylama
sonucunda bir önceki dönemde
de başkanlık görevini yürüten ve
aynı zamanda Latin Amerika ve
Karayipler bölgesinin de yöneticisi
olan Cesar Barahona RECPnet
Başkanı olarak seçildi. Türkiye’nin
içinde yer aldığı Doğu Avrupa,
Kafkaslar ve Orta Asya bölgesinin
yöneticisi ise Çek Cumhuriyeti
Temiz Üretim Merkezi direktörü
Vladimir Dobes olarak belirlendi.
Bölge yöneticilerinin seçilmesinin
ardından 5 farklı bölgedeki üyeler,
gruplar halinde bir araya gelerek
ilerleyen dönemde gerçekleştirecekleri
çalışmalara ve önceliklere temel
teşkil etmesi amacıyla bir toplantı
gerçekleştirdi.
Konferansta UNIDO ve UNEP
temsilcileriyle yapılan görüş alışverişi
doğrultusunda, önümüzdeki
dönemde Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının gözlemci üyeliğinin
yanında, TÜBİTAK MAM Çevre ve
Temiz Üretim Enstitüsünün tam
üye olmasına yönelik girişimlerde
bulunulacak olması, ülkemizin
RECPnet ağından etkin şekilde
faydalanılması açısından önem
taşımaktadır.
RECPnet ve konferans ile ilgili ayrıntılı
bilgi ve dokümanlara www.recpnet.org
adresinden ulaşılabilmektedir.
RECPnet Hakkında
Birleşmiş Milletler Sınaî Kalkınma
Teşkilatı (UNIDO) ile Birleşmiş Milletler
Çevre Programı (UNEP) tarafından
birlikte yönetilen Kaynak Verimli Temiz
Üretim Küresel Ağı’na (Network on
Resource Efficient Cleaner ProductionRECPnet) Verimlilik Genel Müdürlüğü
(VGM) tarafından 2012 yılında
yapılan gözlemci üyelik başvurusu,
RECPnet İcra Kurulu tarafından yapılan
değerlendirme sonucu geçtiğimiz
Mayıs ayında kabul edilmiştir.
UNIDO ve UNEP; gelişmekte olan
ve geçiş ülkelerinde, sürdürülebilir
endüstriyel gelişim ile sürdürülebilir
üretim ve tüketimin geliştirilebilmesi
konularında işbirliği yapmaktadır.
Kaynak Verimli ve Temiz Üretim
(RECP) Ortak Programı’nın amacı;
RECP metot, yöntem ve politikalarının
uygulanmasını sağlayarak ve
yaygınlaştırarak işletmelerin ve
diğer organizasyonların kaynak
verimliliğini ve çevresel performansını
geliştirmektir. RECP Programı, temel
olarak 1994’ten bu yana kurulmakta
olan Ulusal Temiz Üretim Merkezleri
tarafından elde edilen tecrübelere
ve çıkarılan derslere dayanmaktadır.
Program ayrıca benzer girişimlerle
birlikte sinerjilerin ortaya çıkartılmasını
amaçlamaktadır.
UNIDO ve UNEP’in patron kuruluş
olduğu bu küresel ağ kapsamında
yer alan ülkeler, Arap bölgesi; Afrika
bölgesi; Doğu Avrupa, Kafkaslar
ve Orta Asya bölgesi; Doğu, Güney
ve Güneydoğu bölgesi ile Latin
Amerika ile Karayipler bölgesindeki
ülkeler olarak gruplanmıştır. RECPnet
kapsamında; 33 asil, 3 yedek ve
18 gözlemci olmak üzere toplam
54 üye bulunmaktadır. Türkiye’nin
de gözlemci üye olarak yer aldığı
Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya
bölgesinde yer alan diğer ülkeler;
Almanya, Arnavutluk, Bulgaristan,
Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan, İsrail,
Litvanya, Macaristan, Makedonya,
Moldova, Romanya, Rusya, Sırbistan,
Özbekistan ve Ukrayna’dır.
EKİM 2013
49
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
Yeşil İş – Green Business 2013 Konferansı
“Değişim Zamanı” Temasıyla İstanbul’da Gerçekleştirildi
Kalkınma Bakanı Dr. Cevdet Yılmaz
Yeşil İş 2013’ün 5. yılında, Bilim Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, İTO
ve İSO’nun katkıları ve katılımıyla;
sürdürülebilir iş dünyasının en yeni
gelişmeleri tartışıldı.
Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından
17 - 18 Eylül 2013 tarihlerinde
İstanbul Swiss Otel’de düzenlenen
ve iki gün boyunca süren tartışmalar,
paylaşımlar ve yeniliklere ev sahipliği
yapan Yeşil İş 2013’ün bu yılki
teması “Değişim Zamanı” idi. Bu
tema çerçevesinde Yeşil İş 2013, iş
dünyasının değişen parametrelerini ve
sürdürülebilir iş modelleri oluşturmak
adına çalışmalar yapan tüm tarafları
bir araya getirdi. Böylece iş dünyasının
liderleri sürdürülebilir iş dünyasının
geleceğini şekillendirmek, değişimi
ve en yeni gelişmeleri tartışmak,
sürdürülebilir iş modellerinin yarattığı
fırsatları ve olası riskleri paylaşmak,
yeni düşünce sistemlerini oluşturmak
üzere Yeşil İş 2013`te buluştu.
Kamu ve özel sektörden sürdürülebilir
iş ve dünya liderlerini sürdürülebilir
50
EKİM 2013
gelecek için buluşturan Yeşil
İş Konferansı’nın açılışında bir
konuşma yapan T.C Kalkınma Bakanı
Dr. Cevdet Yılmaz, “Ekonomiyi ve
büyümeyi bir tarafa koyarak çevreyi
koruyamayız. Gelişmekte olan
ülkelerin dengeyi sağlamak adına
büyümeleri gerekiyor. Büyümek
ve çevreyi korumak arasında tercih
yapamayız, maharet ikisini birden
başarmak” dedi. 2014-2018 dönemini
kapsayan 10. Kalkınma Planı’nı da
bu anlayışla hayata geçirdiklerini
vurgulayan Bakan Yılmaz, sözlerine
şöyle devam etti: “Bu planda ilk
kez ‘nitelikli insan, güçlü toplum’
diyerek plana başladık. Yenilikçi
üretim anlayışıyla istikrarlı yüksek
büyüme sağlamayı hedefliyoruz.
Nasıl daha fazla bilgi üretir, bu
bilgiyi nasıl daha fazla katma değere
dönüştürürüz? Bilgi temelli bir
büyüme stratejisi benimsiyoruz.
Türkiye, enerji bağımlılığı çok,
doğal kaynakları az bir ülke. Oysa
önümüzdeki 4-5 yılda şehirleşme
önem kazanacak. Kalkınma yarışında
bu şehirler ülkeleri de ön plana
çıkaracak. Nitelikli insanı ve sermayeyi
yetiştiremeyen, koruyamayan ülkeler
geride kalacak“ diye konuştu. Bakan
Yılmaz, Bilgi Toplumu Stratejisi
üzerinde çalışmalarını sürdürdüklerini
belirterek, Ar-Ge, üniversiteler,
üniversite-sanayi işbirliği ve
yenilikçiliği teşvik konularına özel
önem verdiklerini kaydetti.
Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim
Kurulu Başkanı Murat Sungur Bursa
“Bugün artık hep birlikte bir şeyler
yapmak zorundayız. Nesiller arası
sorumluluğu ihmal edemeyiz. Her
birey kendi yaşamında sürdürülebilirlik
anlayışını maksimize etmek zorunda...
Sürdürülebilir iş modellerini
benimsemeliyiz. Çünkü bugün,
gelecek nesillerin sofralarından
bir şeyler çalar durumdayız. Artık
ülkemizde de sürdürülebilir iş
modellerinin, tüketime dayalı
iş modellerinin yerini alacağına
inanıyorum” diye konuştu.
Yeşil İş 2013’te neler konuşuldu?
Yeşil İş Konferansı’nda iki gün
boyunca toplam 112 konuşmacı
yer aldı ve 40’ın üzerinde oturum
gerçekleştirildi. Konferansa
katılan yabancı konuşmacılar
arasında enerji dünyasının önemli
kuruluşlarından VERDANTIX’in
Kurucusu Rodolphed'Arjuzon;
OPOWER’ın Genel Müdürü Nandini
Basuthakur; PwC UK Partneri Alan
McGill; Uluslararası Çalışma Örgütü
(ILO)Yeşil İş Program Koordinatörü
Kees Van der Ree, EIRIES CEO’su
Peter Webster yer aldı.
Türkiye’nin yaklaşık 10 yıl
önce tanıştığı yeni iş modeli
olarak kurumların hedefi olan
sürdürülebilirlik yaklaşımı, Yeşil
İş 2013’te ülkemizin bu konuda
çalışmalar yapan iş dünyasının
TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK)
temsilcileri tarafından çok farklı
boyutlara taşındı. Örneğin
Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin
CEO’larının katıldığı ‘İş Dünyasının
Yeni Parametreleri’, ‘Anadolu
Şirketlerinde Sürdürülebilirlik’ başlıklı
iki ayrı oturumla sürdürülebilir iş
modelleri tartışıldı. ‘Sürdürülebilir
Sermaye Piyasaları, Yatırım Fonları
ve Finansman’, ‘Sürdürülebilir Yaşam
Alanları’, ‘Enerji Verimliliğini Artırmak
için Davranış Bilimlerini Kullanmak’
ise, Yeşil İş 2013’ün öne çıkan
oturumlarından bazıları oldu. Bunun
yanında, Enerji Verimliliği ve Enerji
Yönetimi, Sürdürülebilir Belediyeler,
Sürdürülebilir İş Modelleri ve
İnovasyon, Sürdürülebilir Binalar, Su ve
Karbon Yönetimi konuları eş zamanlı
olarak tartışıldı.
Yeşil İş 2013’ün “İş Dünyasının Yeni
Parametreleri” başlıklı oturumunun
moderatörlüğünü üstlenen The
Guardian Sustainable Business
Genel Yayın Yönetmeni Jo Confino
ise, “Tüm şirketler bir adım geri
çekilerek geleceğe bakmak zorunda.
Korkularımızla yüzleşmeli, fakat
fırsatları değerlendirmeliyiz” şeklinde
görüşlerini belirtti.
Konferansın ikinci günündeki,
“Sürdürülebilir İş ve Temiz Üretim”
başlıklı oturumda ise Verimlilik Genel
Müdürü Anıl Yılmaz tarafından bir
sunum gerçekleştirildi. Konuşmasında
öncelikle, Türkiye’de temiz üretimin
durumu ve Verimlilik Genel
Müdürlüğü'nün (VGM) bu alandaki
faaliyetlerini anlatan Yılmaz; VGM’nin
hem kuruluşunu düzenleyen KHK
ile hem de ilgili strateji belgelerinde
tanımlı görevleri doğrultusunda
temiz üretim prensipleri ile
çalışan sürdürülebilir işletmelerin
yaygınlaştırılması için birçok alanda
çalışmalar yürüttüğünü belirtti.
Yılmaz, konuşmasında ürünün tüm
tedarik zinciri sürecindeki çevresel
etkilerin dikkate alınmasının önem
kazandığını vurguladı ve günümüzde
temiz üretim kavramının kaynak
verimliliğini
de kapsadığını
belirtti. Bu
doğrultuda
sürdürülebilir
iş modellerinin,
düşük karbonlu
ve kaynak
verimli yeşil
endüstrinin ve
yeşil büyümenin
günümüz
hedefleri
olduğunu
Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz
belirtti. Bilim,
Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü
Konferans kapsamında ayrıca, VGM
kapasite geliştirme, farkındalık
yayınlarının tanıtıldığı bir stant açıldı.
artırma, işbirliği ve koordinasyonu
Katılımcılardan yoğun ilgi gören ve
sağlamaya yönelik faaliyetlerinin
sergilenen yayınların kısa sürede
yanı sıra geçtiğimiz aylarda kuruluşu
tükendiği stantta, Bilim, Sanayi ve
gerçekleştirilen TÜBİTAK-MAM Çevre
Teknoloji Bakanlığı'nın faaliyetleri
ve Temiz Üretim Enstitüsü hakkında da hakkında ziyaretçilere bilgi verildi.
bilgi veren Yılmaz, Enstitü’nün ulusal
temiz üretim merkezi olma görevini
Detaylı bilgi için:
üstlendiğini ve bu alandaki çalışmaları
http://www.yesiliskonferansi.com/2013/
yönlendirici bir işlev üstleneceğini de
vurguladı.
Konferansın “Karbon Ayak İzi” Silindi!
Sürdürülebilirlik Akademisi, tüm etkinliklerini karbon nötr olarak
gerçekleştirmektedir. Yeşil İş 2013’te konferansın karbon ayak izi
üniversiteli gönüllülerden oluşan ‘Karbon Avcıları’ ekibi tarafından
hesaplandı ve silindi.
EKİM 2013
51
SME’s Thinking Big
The Importance of SME’s in Turkish economy
SME’s, which constitutes 99 percentage of the
enterprises in Turkey and contributes 60 percentage
of exports, have an unquestionable importance in
Turkish economy. SME’s competitive power is one of
the factors that affect the economic success. Every
progress towards increasing the competitive power
of SME’s would bring Turkey closer to its economic
targets.
Last 11 years have been an important period for
SME’s in terms of opportunities. Enlargement of
SME’s credit portfolio by finance sector, entrance
of multinational companies to Turkish industry
sector and discovery of European markets affected
from global crisis by dynamic Turkish companies
can be mentioned as some of the opportunities.
Another important progress has been the orientation
of SME’s in Turkey to innovative strategies and
solutions such as clustering and micro-finance
services. Furthermore, effective function of public
institutions in terms of solving enterprises’ structural
and financial problems and adjustment of support
process and mechanisms with the needs of SME’s in
a productive way have played an important role in
solving the problems of SME’s in economy.
Total Quality Management in SME’s
Implementation of organizational change and
participatory management has been a requirement
for SME’s in hard competitive conditions imposed
by globalization. Total Quality Management would
be instrumental in solving SME’s managerial
problems. In this regard, structural change in SME
activities in terms of customer-focused management
has become important gradually. Total Quality
Management has been not only a good technique
for SME’s to develop the quality of their products and
services but also has been a key for them to survive
in competitive environment.
To put into practice Total Quality Management in
SME’s successfully helps them to pass from phase of
founding and growth to the phase of maturity in an
effective way. This is due to the fact that with Total
Quality Management, SME’s strongly focus on work
52
OCTOBER 2013
processes that have been more effective in terms of
supplying goods and services at high quality and low
cost that satisfy customer needs and expectations.
Beside achieving high quality of goods and services,
Total Quality Management helps SME’s to develop
their competing capacity as well. Moreover, the
success of big enterprises in quality improvement
activities depends on the efficiency of their supplier
SME’s in quality improvement.
Clustering politics, its importance in rural
development and suggestions
Together with the reconstruction of regional and
rural development policies, local characteristics
have been highlighted for competitive advantage.
Furthermore, the importance of the cooperation
framework between enterprises, public institutions,
nongovernmental organizations and the other
parties has been stressed clearly. The progress of
cooperation helps enterprises to become more
competitive and innovative and clustering comes
into picture as an appealing policy instrument for
regional and rural development.
Clustering provides enterprises international profile
opportunity by means of networks and strategic
collaboration and this factor helps them to sell
new and better products in growing markets, to
become leader in quality and technology use, to
regulate their prices in a competitive way, to be in an
effective cooperation and to become successful in
competitive global environment. Majority of SME’s in
Europe in different sectors have gained international
position by means of clustering.
Internationalization and SME’s
Clustering has been a fact that embracing various
problems and opportunities in itself. In our day
enterprises have to show activity in an environment
in which the trade borders between countries have
become permeable with economic integration
processes and the level of freedom in international
trade has been increasing. Consequently, this
situation forces enterprises to struggle with global
rivals in a global market in order to sustain their
presence and development in a dynamic and
unsteady work environment.
SME’s, which are vital for national economies,
are seen as locomotive of countries since they
create employment, provide increase in social
welfare, give support to industrialization and
accelerate development of world trade. SME’s
have been influenced from internationalization
process considerably and many SME’s have started
international actions. Increasing globalization and
developments in information, communication and
production technologies have simplified operation
of both big enterprises and SME’s in international
markets.
The concepts of internationalization and
international entrepreneurship have been in the
upper rank on the agenda because of the impact
of international business to growth and SME’s
supporter position in economic development in
terms of regional and global levels. For this reason,
internationalization of SME’s dominates the agenda
of both countries and policy makers. However,
majority of the SME’s aim and manage to open
themselves to international markets after they have
gained maturity and solve their problems of scarcity
of resources, low vision and relative weakness of
their potential in terms of competitive and cost
advantage.
10 suggestions to SME’s for a successful
website
1. Increase the visibility and accessibility of contact
information.
2. Use contact forms and e-bulletins in an effective
way.
3. Review the accessibility of your website.
4. Make attractive and useful designs.
5. Use descriptive and appropriate keywords for
search.
6. Activate your page with regular content update.
7. Bring your social media channels in the
foreground to increase interaction
8. Make sure that your web site is compatible with
mobile phones and other browsers.
9. Provide Customer Relations and Services by the
mediation of your website.
10. Monitor and evaluate the results.
KOSGEB SME’s and Entrepreneurship Awards
With the mission of increasing the share of SME’s
in social and economic development, KOSGEB
(Small and Medium Enterprises Development
Organization), which offers SME’s qualified services
in terms of developing their competitive power and
entrepreneurship culture, has started the practice
of ‘SME’s and Entrepreneurship Awards’ in February
28, 2012 with the aim of rewarding successful
enterprises and entrepreneurs each year. KOSGEB
SME’s and Entrepreneurship Awards have been given
in the categories of ‘The Successful SME of the
year Grand Prize’, ‘The Successful SME’s of the year
Prizes’ and ‘The Successful Entrepreneur Prizes’.
OCTOBER 2013
53
SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS
Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100)
Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100)
Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT
İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%)
Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%)
76,0
75,4
75,5
75,5
75,3
74,9
74,8
75,0
74,0
74,0
74,0
73,6
73,6
73,0
72,7
72,5
72,4
72,2
72,0
71,0
70,0
2010
2011
Ortalama Ortalama
2010
Average
Eylül
2012
Ekim
2012
September October
2011
Average
2012
2012
<ĂƐŦŵ
2012
ƌĂůŦŬ
2012
November December
2012
2012
Ocak
2013
bƵďĂƚ
2013
Mart
2013
Nisan
2013
DĂLJŦƐ
2013
Haziran
2013
Temmuz
2013
ŒƵƐƚŽƐ
2013
January
2013
February
2013
March
2013
April
2013
May
2013
June
2013
July
2013
August
2013
Kaynak: Merkez Bankası - Source: Central Bank of the Republic of Turkey
54
EKİM 2013
BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS
OECD Ülkelerinde Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2011)
R&D Expenditures as a Percentage of GDP in OECD Countries (2011)
5,0
4,5
Oran - Percentage ( % )
4,0
3,5
3,0
2,5
2,0
1,5
1,0
0,5
0,0
Kaynak: OECD, MSTI - Source: OECD, MSTI
Türkiye’de Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2000 – 2011)
R&D Expenditures as a Percentage of GDP in Turkey (2000 – 2011)
1,0
0,9
Oran - Percentage ( % )
0,8
0,7
0 72
0,72
0 73
0,73
2007
2008
0,85
0 84
0,84
2009
2010
0 86
0,86
0,6
0,59
0,5
0 54
0,54
0 53
0,53
0,60
0,
60
0 52
0,52
0 48
0,48
0 48
0,48
0,4
0,3
0,2
0,1
0,0
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2011
zŦů- zĞĂƌ
Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT
EKİM 2013
55
ULUSAL ve ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ
NATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler
Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data
Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey
140.00
18%
16%
120.00
14%
1
100.00
12%
80.00
10%
60.00
8%
6%
40.00
4%
20.00
2%
0.00
0%
PDODW6DQD\LdDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP(QGHNVL
ÖQDhUHWLP(QGHNVL
Ortalama <ÖOOÖNVerimlilik
<ÖOOÖN V
Verimlilik De i LP2UDQÖ
LP2UDQÖ
Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey
56
EKİM 2013
Lüksemburg-Luxembourg
ngiltere-United Kingdom
Almanya-Germany
Finlandiya-,Finland
sveç-Sweden
TÜRK YE-Turkey
+ÖUYDWLVWDQ&URDWLD
+ÖUYDWLVWDQ&URDWLD
Fransa-France
A
Avusturya-Austria
spanya-Spain
Macaristan-Hungary
Portekiz-Portugal
Çek Cum.-Czech Rep.
Malta-Malta
Letonya-Latvia
Polonya-Poland
Romanya-Romania
Bulgaristan-Bulgaria
Danimarka-Denmark
Litvanya-Lithuania
Estonya-Estonia
-2%
Makedonya-Macedonia
-20.00
Ortalama <ÖOOÖNVHULPOLOLN'H
V
i LP2UDQODUÖ,,,
A
Rate of Annual Productivity Change (2005 I-2013 II)
Average
PDODW6DQD\L6RQ'|UWdH\UHN,,,,,dDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP
(QGHNVL2UW 2UWDODPDODUÖ
2UWDODPDODUÖ
A
/ Manufacturing Industry Index of Production Per Person Employed Average
of Last
A
Four Quarters (2012 III -2013 II) (2010 Ave.=100)
Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları
Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries
Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey
ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods
Ana Sanayi Grupları
DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods
DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods
Main Industrial
ENJ – Enerji / E- Energy
Groups (MIGs)
SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods
Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products
İçeceklerin imalatı / Manufacture of beverages
Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products
Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles
Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel
Deri ve ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products
Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı …
Manufacture of wood and of products of wood and cork…
Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products
Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media
Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products
Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products
Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı
Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations
Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products
Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products
Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals
Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç)
Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment
Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı
Manufacture of computer, electronic and optical products
Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c.
Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı
Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers
Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment
Mobilya imalatı / Manufacture of furniture
Diğer imalatlar / Other manufacturing
Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı / Repair and installation of machinery and equipment
Toplam Sanayi / Total Industry
Madencilik ve Taşocakçılığı / Mining and Quarrying
Sanayinin Kısımları
İmalat / Manufacturing
Sections of Industry
Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme/ Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply
2010
92,06
2012
98,59
96,25
89,01
86,92
89,99
89,36
110,35
95,76
103,76 114,22 195,61 205,10 127,15 100,00 123,73 105,27
69,40 64,12 80,52 92,70 95,11 100,00 108,42 95,54
60,22 76,22 71,89 85,39 89,86 100,00 107,82 111,05
100,12 91,51 128,93 95,08 91,88 100,00 103,45 102,97
100,00 104,38
95,45
104,40
73,50
103,37
93,95
90,97
102,88
102,00
89,40
100,00 103,12 98,03
100,00 113,06 105,61
100,00 100,12 106,90
100,00 110,08 110,09
100,00 104,53 98,36
100,00 100,85 97,48
100,00 102,00 102,24
109,16
101,85
112,45
81,07
99,34
96,13
95,38
94,15
95,22
105,33
99,18
93,94
81,90
88,87
90,38
96,92
76,46
93,50
96,37
90,18
96,26
2013
1.Çeyrek
1.Quarter
96,00
90,12
78,58
93,33
80,87
97,17
99,22
90,66
94,68
90,62
90,52
98,07
151,68 121,43 112,68 106,00
97,15
99,57
88,42
96,76
104,39
90,96
91,81
93,83
94,46 96,56 91,76
91,04 90,25 90,95
102,92 106,32 100,59
95,99
88,30
93,72
96,99
101,42 100,00 103,34 119,88
93,83
104,31
113,55
105,05
100,10
85,85
103,74
112,96
105,74
101,94
78,56
100,00
100,00
100,00
100,00
94,28
94,88
95,93
88,39
82,23 86,90 87,72 86,87
74,47 79,87 85,10 86,42
116,53 125,18 123,70 115,86
78,31 88,14 91,28 85,61
100,00 106,61 100,57
99,76
101,31
100,95
110,89
102,22
100,25
101,59
108,33
92,66
97,27
85,33
99,77
94,08
102,56
105,71
99,89
109,44
108,70
101,79
94,53
92,12
96,36
94,56
93,96
78,26
66,82
2011
100,00 104,78
58,87
92,10
50,93
86,59
2009
92,99 92,65 100,00 103,38 101,22
101,25 105,67 100,00 102,02 103,06
93,09 91,63 100,00 103,45 100,81
2008
93,00 94,43 92,74 93,18 100,00
80,66 84,26 88,00 92,34 100,00
90,71 92,35 91,42 96,01 100,00
84,03 87,43 92,09 92,21 100,00
93,63 99,42 97,36 83,04 100,00
100,37 97,86 96,86 94,51 100,00
96,08 102,87 110,36 109,41 100,00
80,39 87,16 106,77 94,05 100,00
102,93 97,91 93,66 96,21 100,00
87,48 92,54 85,54 91,07 100,00
102,57 89,26 86,99 89,92 100,00
80,30
67,46
93,22
95,02
94,22
2007
88,90
79,51
86,51
81,70
91,66
99,38
94,21
68,50
99,08
86,40
93,85
90,43
96,98
91,54
2006
86,58
99,97
87,56
2005
Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2010 Avg.=100)
ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS
96,70
109,84
115,81
105,32
105,65
109,24
117,01
101,92
114,77
102,42
104,16
108,29
121,74
106,41
116,38
104,88
103,00
100,16
104,03
106,07
100,24
107,07
109,24
94,95
105,91
94,24
92,94
98,85
89,02
92,22
103,03
99,24
104,21
2013
2.Çeyrek
2.Quarter