içindekiler 1.bölüm: afetler

Transkript

içindekiler 1.bölüm: afetler
İÇİNDEKİLER
1.BÖLÜM: AFETLER
6
TANIMLAR
6
AFET TÜRLERİ
7
1.1 DOĞAL AFETLER
1.1.1 Jeolojik Afetler
1.1.1.1 Yerkürenin Yapısı ve Levha hareketleri
7
8
9
1.1.1.2 Deprem
14
1.1.1.3 Göçük, Toprak Kayması
15
1.1.1.4 Volkanik Faaliyetler
15
1.1.1.5 Dev Dalgalar (Tsunami)
16
1.1.2 Meteorolojik Afetler
16
1.1.2.1 Aşırı Rüzgârlar
16
1.1.2.2 Aşırı Yağışlar
17
1.1.2.3 Aşırı Soğuklar
18
1.1.2.4 Yıldırım, Orman Yangını, Sıcak Hava Dalgası
19
1.1.3 Biyolojik Afetler
20
1.1.3.1 Salgın Hastalıklar
20
1.1.3.2 Böcek istilası
21
1.1.4 Gökbilimsel Ekenler
23
1.1.4.1 Gökcisimlerinin Etkileri
23
1.1.4.2 Güneş Patlamaları
25
1.2 İNSAN KAYNAKLI AFETLER
28
1.2.1 Küresel Çevre Etkileri
28
1.2.1.1 Küresel ısınma
28
1.2.1.2 Okyanus Akıntılarının Değişimi
29
1.2.1.3 Buzulların Erimesi
29
1.2.1.4 Deniz Seviyesinin Yükselmesi
29
1.2.1.5 Ozon Deliği
30
1.2.1.6 Çölleşme, Kuraklık
32
1.2.1.7 Çevre kirliliği ve asit yağmuru
34
1.2.2 Teknolojik Afetler
35
1.2.2.1 NBC- Nükleer, Biyolojik, Kimyasal Kazalar
35
1.2.2.2 Biyolojik tehlikeler
35
1.2.2.3 Kimyasal tehlikeler
36
1.2.2.4 Ulaşım Sorunları
36
1.2.2.5 Yangınlar
37
1.2.3 Toplumsal Olaylar
37
1.2.3.1 Terör Saldırıları ve Savaşlar
37
1.2.3.2 Kitlesel Ayaklanmalar ve Zorunlu Toplu Göçler
37
2.BÖLÜM: MODERN AFET YÖNETİMİ
38
2.1 BÜTÜNLEİK AFET YÖNETİMİ
38
2.2 AFET YÖNETİMİ EVRELERİ
39
2.2.1 Afet Öncesinde (Risk Yönetimi)
39
2.2.2 Afet Sonrasında (Kriz Yönetimi)
41
2.3 TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA AFET YÖNETİMİ
42
2.4 AFET YÖNETİMİNDE SİVİL TOPLUM KURULULARININ ÖNEMİ
44
2.5 AFETE MÜDAHALEDE ASGARİ STANDARTLAR (THE SPHERE)
45
3.BÖLÜM: AFETE GÖNÜLLÜ HAZIRLIK
3.1 AFET BİLİNCİ VE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ
46
46
3.1.1 Güvenlik Kültürü
46
3.1.2 Güvenlik
47
3.1.3 Güvenlik talepleri
48
3.1.4 Türkiye’de afet riski ve olası afete hazırlık
50
3.2 AFETE HAZIRLIK VE HALK EĞİTİMİ
50
3.2.1 Afete Hazırlıkta Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü
50
3.2.2 Mahalle afet organizasyonu
52
3.2.3 Mahalle Organizasyonun görev, yetki ve sorumlulukları
54
3.2.4 Korunma Kılavuzları
55
3.2.5 Durum Tespiti
58
3.3 AFET DURUMLARINDA GEREKLI PRATIK BILGILER
59
3.3.1 Deprem için pratik bilgiler
59
3.3.2 Göçükler ve Oluşan Boşluklar
65
2
3.3.3 Arama - Kurtarma
67
3.3.3.1 Kaldıraç ve Manivela Kullanımı
68
3.3.3.2 Merdiven Tırmanma
68
3.3.3.3 Merdivenin Güvenli şekilde Kuruluşu
69
3.3.3.4 Payandalama ve Destekleme
69
3.3.3.5 Düğümler
69
3.3.4 Yaralıların Acil Durumlarda Taşınması
72
3.3.4.1 Tek Başına Kurtarma Metotları
73
3.3.4.2 İkili Kurtarma Metotları
75
3.3.4.3 İkiden Fazla Kurtarıcı Metotları
76
3.3.4.4 Geçici Yapılan Sedyeler
77
3.3.4.5 Düzgün Olmayan Zemin ve Engeller
79
3.3.4.6 Oturur Pozisyonda Kurtarma
80
3.3.5 Kurtarmada Beş Safha
80
3.3.6 Yapmanız ve Yapmamanız Gerekenler
81
3.4 YANGIN
82
3.4.1 Yangın Çeşitleri ve Sebepleri
82
3.4.2 Yangın söndürme Yöntemleri ve Araçları
83
3.4.3 Günlük Hayatımızda Kullandığımız Yanıcı Maddeler
85
3.4.4 LPG Nedir?
86
3.4.5 Patlama, Çökme, Elektrik, Kimyasal Tehlike
87
3.4.6 Yanıcı Madde Tankları, Tüpler ve Gaz Tankları
89
3.4.7 Yangın Kapınızı Çalarsa
89
3.5 KİMYASAL KAZALAR
90
3.5.1 Kimyasal kaza tehlikelerinin belirtileri
90
3.5.2 Kimyasal gazlardan korunma
91
3.5.3 Kimyasalların Zararlarına Karşı Alınacak Önlemler
92
3.6 BİYOLOJİK KAZALAR
92
3.6.1 Biyolojik Maddelerin Etkileri
92
3.6.2 Biyolojik maddelerin vücuda giriş yolları
92
3.7 NÜKLEER KAZALAR
92
3.7.1 Nükleer Maddelerin Patlamaları ve Sızıntı Etkileri
92
3.7.2 Nükleer maddelerden korunmada ana prensipler
92
3.7.3 İkazlar, İkaz Alarmı ve İkaz Alarm Teşkilatı
93
3.7.4 Sığınaklar ve Sığınakta bulunması gerekenler
93
3
3.8 ILK YARDIM
94
3.8.1 Tanımlar ve Genel Bilgiler
94
3.8.1.1 İlkyardımda 6 Aşama
97
3.8.1.2 İlkyardımın A-B-C si
99
3.8.2 Kanamalı Hastada İlkyardım
102
3.8.2.1 Kanama kontrolü(Yaraya baskı uygulanması)
103
3.8.2.2 Turnike uygulanması
104
3.8.2.3 Burun kanamaları
104
3.8.3 Kırıklar ve çıkıklar
105
3.8.3.1 Tespit uygulaması
105
3.8.3.2 Kollarda tespit şekilleri
105
3.8.3.3 Bacaklarda tespit uygulamaları
106
3.8.3.4 Omurga Yaralanmaları
107
3.8.3.5 Kaburga Yaralanmaları
108
3.8.3.6 Alt çene kırığı
108
3.8.4 Kopan uzuvlar, Burkulma ve Gerilme
108
3.8.5 Boğulmalar
109
3.8.6.1 Suda Boğulma
109
3.8.6.2 Duman, CO, CO2 vb. Gazlarla boğulma
110
3.8.6 Zehirlenmeler
110
3.8.7 Elektrik çarpması, Donma ve Sıcak Çarpması
110
3.8.8 Radyasyon ve Yanıklar
111
3.8.9 Solunum yoluna kaçan yabancı cisimlerin çıkarılması
112
4
ÖNSÖZ
Doğa ile Barış derneğinin yaygın eğitim çalışmalarında kullanılan elinizdeki bu kitap, daima
güncelliğini koruyan afetlerin öncesinde en küçük yaşam biriminden başlayan ve en büyük
birime kadar ulaşan önlem ve eylem planlarının hazırlanmasına katkıda bulunmak amacı ile
hazırlanmıştır.
DİB Afete Hazırlık Halk Eğitimleri’nin hedefleri, herhangi bir afet durumunda yetkililer gelene
kadar afetzedenin önce kendisine ve sevdiklerine, ikinci adımda çevresine yararlı olacak
bilgi ve becerilerin kazandırılması ve yetkililer veya yardımlar ulaştığı andan sonra durumun
gereği çalışmalara yardımcı olabilecek kişisel donamın verilmesi ve sürekli
güncellenmesidir.
Bu hedeflere ulaşmak üzere her sokakta bilinçli, fiziksel ve bilişsel donanıma sahip aldıkları
eğitimi kendi çevrelerine yaymaya gönüllü bireylerin (Acil durum önderi) bulunmasına
destek olunmalıdır. Konusunun uzmanlarının özellikle yakın gelecekte Marmara’ da acil
durumlar yaşanabileceği üzerine uyarıları bilindiğine göre, kısa sürede halkın eğitilmesinin
gereği anlaşılmaktadır. En kısa sürede riskli alanlarda ama sıra ile tüm yerleşimlerde
gönüllü önderlere ulaşmak ve onların doğru, güncel ve hayat kurtarıcı bilgi ve tekniklere
kavuşmasını sağlamak ancak eğitmenlerin eğitimi ile gerçekleştirilebilir.
Ancak 17 Ağustos sonrasında yaptığımız girişimler, kısa sürede geniş kitlelere acil durum
ve ilk yardım eğitimi yapabilecek gönüllü kapasitenin mevcut olmadığını belirlemiştir.
Öngörülen bu eğitimin gerçekleşebilmesi için, uzman olmayan gönüllü kişilerin eğitmen
olabilmeleri hedeflemektedir. Ancak bu şekilde katlamalı bir eğitim sistemi
oluşturulabilmekte ve kısa sürede geniş tabana yayılması sağlanabilmektedir.
Bu nedenle eğitim kitabı DiB Afete Hazırlık Halk Eğitimi eğitmenleri için gönüllü üst düzey
doktor ve eğitimcilerin katkıları ve uzman kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
Kitap, basit ve akılda kalıcı ama hayat kurtarıcı eylemleri, katılımcı (enteraktif) eğitim
metodu ile özetlemektir. Kitabın içindeki resimler, büyütülüp takım halinde çoğaltılarak
görsel eğitim malzemesi olarak kullanılmaktadır.
Doğası gereği bu kitap ilk yardım veya acil durumlar konusunda tüm ayrıntıları kapsayacak
veya uzman yetiştirmek amacında ve hacimde değildir. Ancak içeriği uygulamalı halk eğitim
malzemesi olarak kabul edilmiştir. Daha ileri aşamaya geçmek isteyen katılımcıların daha
ayrıntılı eğitim imkânlarına ulaşmaları için dernek tarafından destek olunmaktadır.
Bu kitap hazırlanırken, yerli yabancı birçok yazı ve uygulama incelenmiş, internet taraması
ve ulaşılabilen kitaplardan elde edilen veriler, geçirdiğimiz deprem, sel ve diğer felaketler de
göz önüne alınarak güncellenmiş ve herkesin kolayca anlayabileceği halde düzenlenmiştir.
Zahmetli olduğu kadar zaman ve sorumluluk gerektiren bu çalışmada emeği geçen tüm
gönüllülerimize, dostlarımıza ve senelerdir sabırla bizi destekleyen ailelerimize sonsuz
teşekkür ederiz.
Yazan ve Derleyen:
Faik SELCEN, Fahri TÜRKYILMAZ, Hatıra DURAN, Selma ÖZÖĞRETMEN, Yüksel
ÜSTÜN
KAYNAKLAR:
Medicana Ansiklopedisi, Dâhili ve Cerrahi Acil Hastalıklar Kitabı (Prof.Dr. Ünal Değerli), İçişleri Bakanlığı Sivil
Savunma Genel Müdürlüğü yayınları, Yerel Yönetimler eylem planları ve broşürleri, Kızılhaç, Kızılay, FEMA,
ITU-AYM ve BU-KRDAE yayınları
5
1. BÖLÜM: AFETLER
TANIMLAR
Afet Genel tanımla, insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar
doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye
uğratarak toplulukları etkileyen doğal veya insan kökenli olaylardır.
Afet, bir olayın kendisi değil de doğurduğu sonuçtur. Doğal veya insan
kaynaklı bir olayın afet sonucunu doğurabilmesi için, insan toplulukları ve
insan yerleşimleri üzerinde kayıplar meydana getirmesi ve insan faaliyetlerini
bozarak veya kesintiye uğratarak bir yerleşme birimini etkilemesi
gerekmektedir. Bu nedenle herhangi bir afette can ve mal kaybını en aza
indirmek için afetten önce önlem almak şarttır.
Afetlerin başlıca sonuçları
Can ve mal kayıplarına neden olurlar
Normal yaşamda rutin hizmetler veren alt yapıyı bozarlar
Psikolojik travmalar uzun yıllar devam edebilir
Ülkede güvenliğin zayıflamasına ve düzenin geçici de olsa zayıflamasına
neden olurlar,
Ölüm, sakatlık, yaralanma ve kaybolma, bulaşıcı ve salgın
çıkması
hastalıkların
Büyüklüğüne göre yörenin, bölgenin ve hatta ülkenin ekonomik yapısını
bozarlar,
Yaşam kalitesi bozulur.
Afetin iddeti
Afetin büyüklüğü yukarıdaki tanıma uygun olarak, bir olayın meydana
getirdiği can kayıpları, yaralanmalar, yapısal hasarlar ve yol açtığı sosyal
ekonomik kayıplarla ölçülmektedir. Bu kavramlar içerisinde en önemlisi insan
canı olduğu için, kamuoyu afetin büyüklüğünü yol açtığı can kaybı ve
yaralanmalar ile değerlendirmektedir.
Afetin iddetine Etki Eden Ana Etkenler
Bilimsel olarak af etin şiddeti, doğal etkenler ve insan faaliyetleri kökenli
etkenler ile açıklanır. Afetlerin etkileri, insan faaliyetlerinin gelişmesine
paralel olarak artar veya azalır.
A. Doğal etkenler :
Olayın fiziksel büyüklüğü,
Olayın yerleşim alanlarına olan uzaklığı.
B. İnsan ka ynaklı etkenler:
Yerleşim alanlarının üzerinde kurulduğu zeminin jeolojik özellikleri,
Hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşme,
Risklere göre alan kullanımı ve yapılaşma kültürü eksikliği,
6
Çevrenin tahribi (Ormanlar, sulak ve tarımsal alanlar, kıyılar),
Bilgisizlik, eğitimsizlik ve güvenlik kültürünün noksanlığı,
Toplumun afetlere karşı önceden alabildiği koruyucu ve önleyici önlemlerin
düzeyi.
AFET TÜRLERİ
“Afet için olayın kendisi değil ama insan toplulukları ve insan yerleşmeleri
üzerinde doğurduğu sonuçtur” tanımına uygun olarak, afet türleri de doğal
olaylar ve insan faaliyetleri sonucu ve diğer kontrol edilemeyen olaylar olarak
aşağıdaki şekilde sınıflandırılır:
1.1 DOĞAL AFETLER
1.1.1 Jeolojik Afetler
1.1.2 Meteorolojik Afetler
1.1.3 Biyolojik Kaynaklı Afetler
1.1.4 Gökbilimsel Olaylar
1.2 İNSAN KAYNAKLI AFETLER
1.2.1 Küresel Çevre Etkileri
1.2.2 Teknolojik Afetler
1.2.3 Toplumsal Olaylar
1.1 DOĞAL AFETLER
Doğada hiçbir şey durağan değildir. Doğa düzenli olarak değişim içindedir.
Bunlar bazen önceden tahmin edilebilir gelişmelerdir veya döngüsel olaylar
dizisidir. Hava koşullarının mevsimsel hareketleri buna örnektir. Buna
rağmen büyük çoğunluğu önceden tahmin edilememektedir. Önceden tahmin
edilemeyen ve olağan dışı bir olay meydana geldiğinde insanlar, hayvanlar,
bitkiler ve diğer çevresel unsurlar için bir tehlike halini alır ve doğal afet
olarak tanımlanır.
Doğal afet kavramının ortaya çıkışı ile ilgili bir diğer özellik ise, doğal bir
çevrede varlığını sürdüren toplumların beklenmedik bir anda canlarının,
mallarının ya da güvenliklerinin tehlikeye girmesi veya yok olmasıdır.
Bu kavramlarla değerlendirildiğinde çığ, kıyı erozyonu, kuraklık, deprem, sel,
sis, don, dolu, toprak kayması, yıldırım, kar, kasırga, tayfun, hortum,
tsunami, volkanik patlamalar doğal afetler olarak incelenmektedir.
Bazı çevresel bozulmalar da afet nedeni olabilir veya bunların yayılmaları
afetin ortaya çıkmasına sebep olabilir (ormanların yok edilmesi ve çölleşme
gibi ).
Doğal Afetlerin Değerlendirilmesi:
Sıklık ve Tehdit
Bazı doğal afetler belli bir döngü içinde veya düzensiz olarak ama çok sık
meydana gelirler. Bu nedenle önceden önlem alınması gündemden hiç
7
düşmez veya
oluştururlar.
başka
bir
ifade
ile
diğerlerine
göre
daha
büyük
tehdit
Etki süresi
Bazıları uzun bir süre sonrasında biterken, bazılarının süre sınırı belli
değildir (Örneğin bir hortum sınırlı bir sürede sona ererken, bir kuraklık
yıllarca sürebilir).
Başlangıç hızı
Bazı afetler aniden, bazıları da bir zaman önce uyararak meydana gelirler.
Etki alanı
Bazı felaketler küçük bir alanda etkili olurken bazıları ülkenin tamamını
etkileyebilirler. Bazıları ise tek bir afetin neden olduğu ve başlangıçta küçük
bir alanda etkili olan fakat zincirleme reaksiyonlarla diğer birçok afete de
sebep teşkil eden ve böylece çok daha büyük alanlarda etkisini gösteren
felaketlerdir.
Tahrip gücü
Bu durum çoğunlukla zararın tipine ve yerleşim durumuna göre değişir.
Önceden tahmin edilebilirliği
Bazı afetler belirli bir düzende ve belirli bir yolu izlerler, bazıları ise aniden
ortaya çıkarlar ve etkileri tahmin edilemez (Örneğin, bir nehir taşkını,
genellikle, taşkın ovası olarak bilinen bir alanla sınırlıyken, zehirli gaz
sızıntıları sınır tanımazlar ).
Kontrol edilebilirliği ve insanlara zararı
Bazı felaketlerde, tamamen çaresiz kalırız ve felaketleri kendi doğal
akışlarına
bırakmak
zorunda
kalırız.
Bazılarında
ise,
oluşumlarını
önleyemesek bile etkilerini en aza indirebilecek önlemleri almamız
mümkündür.(Örneğin, tornadolar ve orman yangınları için tedbir alınabilir ve
etkileri kontrol altında tutulabilir)
Açıklanan bu kavramların kendi aralarında karşılaştırmalı bir puanlama
sistemi ile değerlendirilmesi sonucunda incelenen yerin afet riski belirlenir.
Doğal afetler oluşum şekillerine göre dört sınıfta incelenir.
1.1.1 Jeolojik ka ynaklı afetler
1.1.2 Meteorolojik kaynaklı afetler
1.1.3 Biyolojik ka ynaklı afetler
1.1.4 Gökbilimsel Olaylar
1.1.1 JEOLOJİK AFETLER
Yer hareketleri ile meydana gelen deprem, volkanlar, toprak kayması,
tsunami vb. afetlerdir. Yerkürenin içi sıcak dışı soğuk yapısı ve sürekli
soğumakta olmasının getirdiği gerilme ve devinimler nedeniyle ortaya
çıkan yeryüzü hareketleri sonucu ortaya çıkarlar
8
1.1.1.1 Yerküre’nin yapısı ve levha hareketleri9
Yerküre’nin içi ile ilgili bilgiler en üst katmanlar dışında dolaylıdır.
Yerbilim (jeoloji) bilgilerin çoğu, sismik dalgaların incelenmesi
sonucudur. Depremler ile oluşan doğal veya bilim adamlarının
oluşturduğu yapay sismik dalgaların, farklı yapılardaki katmanlarda
farklı davranırlar ve bu dalga davranışları incelenerek Yerküre’nin
içyapısı anlaşılır.
Yerküre’nin merkezinde katı haldeki nikel ve demirden oluşan İç
Çekirdek bulunur. Bu çekirdeği çevreleyen Dış Çekirdek ise, içindeki
sülfür ve oksijen nedeniyle ergime noktası düştüğü için sıvı halde
bulunan nikel ve demirden oluşur. 4.5 milyar yıldır soğumasına rağmen
hala çok sıcak olan çekirdek, Yerküre’nin manyetik alanının
oluşmasında etkendir.
Daha sonra gelen Manto ise Alt Manto ve Üst Manto diye ikiye ayrılır.
Kısmen ya da tümüyle eriyik durumdaki kayaçlardan oluşan magmayı
içerir.
Demir, magnezyum, silikat ve oksijence zengin mineralleri içeren
Manto’dan sonra, bu katmanların en incesi olan ve okyanuslar ile
kıtaları barındıran, oksijen ve silikatça zengin olan Yerkabuğu
bulunuyor. Yerkabuğu’nda, okyanus kabuğunu oluşturan bazalt, en çok
bulunan kayaçtır. Kıtalardan oluşan kabuk kısmı ise bazalt ile daha az
yoğun olan granit, kumtaşı, kireçtaşı gibi kayaçları barındırır.
Yerküre’nin üst katmanları fiziksel bölümlemeyle de incelenebilir.
Litosfer (taşküre) adı verilen sert katman, Yerkabuğu ve Üst Manto’nun
en üst kısmından oluşur. Astenosfer ise Litosfer’in altındaki, plastik
özellikleri gösteren akışkan Üst Manto bölümüdür.
Litosfer tek parça değildir, okyanus ve kıtaların sınırlarından farklı
şekilde
levhalara
bölünmüştür.
Manto
katmanı,
yeryüzündeki
hareketliliğin en büyük nedenidir. Manto’nun alt bölümleri üst
bölümlerine göre çok daha sıcaktır. Burada oluşan konveksiyonda,
daha sıcak olan magma yükselir, soğur, katılaşır ve Üst Manto’dak i
daha soğuk kayaların batmasına neden olur. Batan bu kayalar, tekrar
ısınır, ergir ve yükselir. Henüz tam anlamıyla modellenemeyen bu
devinim, Litosfer’deki levhaların hareket etmesine neden olur.
Levha Hareketleri
Yerküre’nin üst katmanları bir bütün halinde olmayıp, sürekli hareket
eden levhalardan oluşur. Litosfer’de yılda 1 ila 15 cm hareket eden 7
ana ve birçok küçük levha vardır. Bu çok karmaşık hareketlerin
niteliğinin tam olarak saptanması, depremlerin zamanının tahmini için
gereklidir.
10
Manto’daki ısı farkları sonucu bu hareketler sırasında levhalar uzaklaşır, yaklaşır birbirlerine çarpar veya birbirlerine göre yanal olarak
kayarlar.
Bu hareketlilik sonucu zaman içinde levha sınırlarında, okyanuslar,
kıtalar, sıradağlar ve yanardağlar oluşur.
Levhaların birbirleriyle etkileşimleri bakımından levha hareketlerini 3
ana başlıkta toplayabiliriz. Uzaklaşma-ayrılma; yakınlaşma-çarpışma;
yanal yer değiştirme-sıyırma. Bu hareket türleri, aynı zamanda bu
sınırlarda oluşan depremlerin ve volkanik faaliyetlerin niteliklerini de
belirler.
Yakınlaşan-Çarpışan Levhalar
Levhaların birbirine yaklaşması ve çarpışması ise üç değişik şekilde
olabilir:
Okyanussal ve kıtasal levha karşılaşmalarında, daha yoğun olan
okyanussal levha (Yoğunluk 2,8 – 3,0 gr/cm 3 ) , kıtasal levhanın
(Yoğunluk 2,7 gr/cm3) altına dalar. Alta dalan kısım derinlere indiğinde
ergimeye başlar ve bir kısmı, kıta tarafında yanardağ kümeleri
oluşumuna neden olur. Güney Amerika levhası’nın altındaki Nazca
levhası And Dağları’nı oluşturmuştur.
İki okyanussal levhanın karşılaşmasında yine bir levha diğerinin altına
dalar. Ergiyerek yüzeye çıkan magma okyanus tabanında yanardağlar
oluşturur. Aktivite devam ederse, yanardağ okyanus yüzeyini
aşabilecek yüksekliğe erişir ve adalar oluşur. Filipinler’deki birçok
volkanik ada bu şekilde oluşmuştur.
11
İki kıtasal levhanın karşılaşmasında ise, genellikle levhalardan hiçbiri
diğerinin altına dalmaz. Levhaların arada sıkışan bölümleri yeni dağlar
oluşturur. Himalayalar’ın halen süren oluşumu buna iyi bir örnektir.
Yakınlaşan ve çarpışan levhaların sınırlarında oluşan depremler çok
değişik derinliklerde ve büyüklüklerde olabilir. Özellikle bir levhanın
diğerinin altına daldığı bölgelerde odakları derinlerde büyük depremler
oluşur.
Uzaklaşan-Ayrılan Levhalar
Birbirinden uzaklaşan levhaların aralarındaki yarıktan, Astenosfer’den
gelen magma yeryüzüne yayılır. Bu eriyik yüzeye çıktıkça katılaşır ve
yerkabuğuna eklenir ve kuvvet uygulamaya ve böylece levhaları
birbirinden ayırmaya devam eder. Ayrılma genelde daha ince olan
okyanus tabanında görülür. Atlas Okyanusu ortasındaki sırt buna çok
iyi bir örnektir. Ayrılma kıtada meydana gelirse yeni bir okyanus tabanı
oluşuyor demektir. Doğu Afrika’daki ayrılma henüz bir deniz oluşması
için yeterli değildir. Ayrılmalar, Astenosfer’den gelen eriyiğin
katılaşarak taşlaşmasına ve levhaların büyümesine neden olur.
Uzaklaşan levhalar arasında Litosfer çok ince olduğu için, buralarda
büyük depremlere yol açacak enerji birikimleri olmaz. Buradak i
depremlerin odakları çoğu zaman yüzeye yakındır.
Yanal Yer Değiştirme-Sıyırma
İki levhanın birbirini sıyırarak yer değiştirmesi sırasında Litosfer’de
artma veya azalma olmaz. İki levha arasındaki sürtünme nedeni
harekete belli bir süre direnç gösterirler. Böylece artan gerilim
periyodik büyük depremler ile çözülür. Kuzey Anadolu fay hattı ve
Kaliforniya’ daki San Andreas fay hattı bu tipdedir. Bu tipte oluşan
depremlerin odakları çoğunlukla yüzeye yakın veya orta derinliktedir.
12
Sürtünme ve kırılma uzun bir hat boyunca oluşabileceği için büyük
depremler meydana gelir.
Sıcak Noktalar
Volkanik kökenli olan Hawaii ve çevresindeki adalar örneğinde olduğu
gibi levha sınırlarına çok uzak volkanik oluşumlar da vardır. Bunlar
mantoda sıcaklığı çok yüksek olan ve sıcak nokta adı verilen küçük
bölgelerden yerkabuğu dışına kadar yükselen magma etkisiyledir.
Levhalar hareketli ama sıcak noktalar sabit olduğu için sıra yanarda ğ
veya yanardağ adalar ortaya çıkar.
Levha hareketlerinin incelenmesi sayesinde bugün, büyük depremlerin
% 90’nın nerelerde olacağını bilebiliyoruz. Ancak zamanlarını kestirmek
için levha sınırlarındaki davranışların detaylı olarak araştırılması
gerekiyor.
13
1.1.1.2 Deprem Oluşumu
Hareket eden levhalar birbirleri üzerine kuvvet uygularlar. Bu kuvvet
yerkabuğundaki kayaçların direnç göstermesi yüzünden belli bölgelerde
enerji birikimine yol açar. Bu enerji, kayaçların kırılma sınırını aştığı
anda da kırılma (faylanma) olur ve biriken enerji açığa çıkar. Levha
hareketleri yüzünden birikmiş gerilme enerjisinin aniden boşalmasına
deprem diyoruz. (Ayrıca aktif volkan hareketleri nedeni oluşan ve
yapıları farklı olan küçük depremler de vardır.)
Faylanma Levhalar arasında farklı yönde kuvvetlere maruz katmanların
dayanma sınırının aşılması ile kırılması ve sonrasında tekrar
kırılabilecek bir zayıflık, çatlağa benzeyen oluşum.
Normal Fay
Ters Fay
Çöküntü: İki normal faylanma arasındaki
bloğun çökmesi sonucu oluşur
Doğrultu Atımlı Faylar
Yükselti: İki normal faylanma
arasında yüksekte kalan bloğa denir.
Depremin Ya yılması
Depremde açığa çıkan enerji, ses veya su dalgalarına benzeyen
sismik dalgalar ile yayılır. Bunlar “Cisim Dalgaları” P ve S dalgaları
olarak ikiye ayrılır.
14
P dalgaları, en hızlı yayılan bu yüzden kayıt aletlerinde (sismograf) ilk
görülen dalgalardır. P dalgalarında, titreşim hareketi yayılma
doğrultusu ile aynıdır. Daha yavaş yayılan S dalgaları, kayıt aletlerinde
ikincil olarak görülen ve titreşim hareketi yayılma doğrultusuna dik olan
dalgalardır. S dalgaları sıvı içinde yayılamazlar.
“Yüzey Dalgaları” ise Cisim Dalgaları’na göre daha yavaş yayılırlar
ancak genlikleri daha büyüktür. Hızı daha fazla olan Love ve genliği
daha büyük olan Rayleigh dalgaları olarak ikiye ayrılırlar. Yapılarda
yıkıma yol açan dalgalar S dalgaları ile yüzey dalgalarıdır.
Deprem sırasında yer yüze yinde gözlenebilecek değişimler
Yüzey Kırıkları: Deprem odağı eğer yüzeye
kırılmalar görülür.
Heyelanlar, Çökmeler: Sağlam
nedeni toprak hareket eder.
olmayan
yakınsa yüzeyde de
zeminde,
sismik
dalgalar
Çamur Akıntıları: Yeraltı sularının harekete geçmesiyle oluşur.
Zemin Sıvılaşması: Suya doygun zeminler sismik dalgalar nedeniyle
sıvı gibi davranır.
Tsunamiler: Okyanus kıyılarında dev deniz dalgaları oluşur.
1.1.1.3 Göçük, Toprak Kayması, Çamur Akıntısı
Toprak katmanlarının yapısına göre veya yeraltı sularının faaliyetlerine
göre zaman zaman yeraltında büyük boşluklar oluşur. Bu boşlukların
üzerindeki katmanların direnci zayıflaması durumunda büyük alanlar
halinde zemin çökmeleri olur. Benzeri göçüklerin yerleşim yerlerinde
olmasına rastlanmıştır.
Benzeri şekilde yerleşim yerinden geçmesinde yarar görülmeyen yada
trafik veya benzeri kentsel sorunların aşılması amacıyla yeraltına
alınan akarsuların yanlış ıslah edilmesi sonucu,
yeraltında toprak
sürüklemeye ve öngörülemeyen boşluklar oluşturmaya başlayabilirler.
Aynı barajlarda suyun birikmesi gibi büyük toprak kütleleri müsait bir
oluşum nedeni ile birikmeye başlarlar. Ancak uzun zaman içerisinde
söz konusu oluşumun dayanma noktası aşılabilir ve bu toprak kütlesi
kayarak yayılmaya çalışır. Böyle riskli heyelan alanında yerleşim yeri
kurulmaması ve var olanlarının da bir dönüşüm projesi çerçevesinde
taşınması gereklidir.
Sel veya aşırı yağış sonucu bahsedilen gevşek toprak kütleleri akışkan
hale gelebilir. Bu tip çamur akıntıları sellerden daha güçlüdür ve önüne
gelen her şeyi yıkar, sürükler. Çamur akıntısına kapılan canlıları
kurtarmak pek mümkün olamaz.
1.1.1.4 Volkanik Faaliyetler
Daha önce anlatıldığı şekilde levha tektoniği ve sıcak noktalar sonucu
hala faal veya sönmüş yanardağlar yerkürenin merkezinden yeryüzüne
ulaşma bölgeleridir. Volkanik faaliyetler dediğimiz zaman; Lav
püskürmesi ve akıntısı, sıcak su patlaması (Gayzer), zehirli gazlar, toz
15
ve duman çıkışı sonucu doğrudan veya dolaylı etkiler, Bu tip çevrede
oluşan yerleşim yerleri hiç az değildir ve çoğunlukla anlatılan efsaneler
kanalı ile karşı karşıya oldukları riskin de farkındadırlar.
Tarihsel
faaliyet kayıtları varsa gelecek aktif zaman aralığı kestirilebilir. Bunun
dışında jeolojik ölçüm, kayıt ve takip sistemi kurulması daha
mantıklıdır. Yörede geçerli yapı yönetmeliği de mevcut riske göre
düzenlenmeli ve yapı stokunun bu yönetmeliğe uyumu ve uyarlanması
sağlanmalıdır.
1.1.1.5 Tsunami
Özellikle büyük denizler ve okyanuslardaki jeolojik hareketlilik
sonucunda ortaya çıkan yer değiştirmeler, üzerlerinde bulunan su
kütlesinde ani çökme veya yükselmeye neden olurlar. Bu potansiyel
enerji değişikliği dalga mekaniği kurallarına göre çevreye yayılır. Bu
yayılma sırasında olağan olmayan dalga kütleleri oluşur. Yüksekliği,
genişliği ve taşıdığı büyük enerji nedeni ile karşısına çıkan her şeyi
yıkar ve sürükler. Özellikle sığ kıyılarda karasal bölgenin onlarca
kilometre içerisine kadar etkili olabilirler. Deniz tabanının yapısı da bu
yayılma sırasında dalga yüksekliğini arttırıcı ol oynayabilir. Tsunami
riski aslında hesaplanması göreceli kolay bir tehdittir. Ancak günümüze
kadar bu yönde yapılmış çalışmalar şaşırtacak derecede azdır. Son
senelerde medyanın da etkisiyle bu kavram tanınmaya ve yurdumuzda
olmuş benzeri olayları yorumlamaya ve gelecek olayların tahmin
edilmesine yönelik çalışmalar başlamıştır.
1.1.2 METEOROLOJİK AFETLER
Atmosfer olayları sonucu ortaya çıkan afetlerdir ve atmosfer
olaylarının, insan için yararlı olduğu uygun sınırı aşmasıyla meydana
gelirler. Meteorolojik olaylar insana yararlı olma sınırını aştığı anda
yani normale göre, aşırı, şiddetli ya da eksik olduğu zaman, zararlı
olmakta ve afet olarak nitelendirilmektedir.
Yeryüzündeki doğal afetlerin çok büyük bir bölümü meteorolojik
tehlikelerden kaynaklanır. Atmosferdeki hava hareketleriyle, okyanus
yüzeyi ve yeryüzü şartlarına bağlı olarak gelişir, bölgesel büyük
zararlar doğururlar. Ülkeler ve mevsimlere göre değişen etkileri vardır.
Bazıları başlı başına doğal afettir. Bireyler ve toplum üzerinde hayati
yaşamsal etkiler meydana gelir.
1.1.2.1 Aşırı Rüzgârlar
Siklon: Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen
rüzgârların oluşturduğu fırtına.
“Tropik siklonlar” Tropik okyanuslar üzerinde oluşur. Fırtına merkezi
çevre havasından daha sıcaktır. Cepheleri yoktur. En kuvvetli rüzgârlar
yeryüzü yakınındadır, daha çok yaz mevsimlerinde etkilidir.
“Ekstra-Tropik” siklonlar tropik bölge dışında oluşurlar. Fırtınanın
merkezi çevre havasından daha soğuktur. Cepheleri vardır. En kuvvetli
rüzgârları daha üst atmosferdedir ve özellikle kış mevsimi boyunca
etkilidir.
16
Oluşum yerleri, güçleri ve etki süreleri farklıdır. Burada rüzgârlar alçak
merkez etrafında saat yönünün tersinde eserler. Böylece sıcak hava
yükselir. Yükselen hava ortamın nem oranı durumuna göre her 100 m
yükseklikte 0,6–1,0 derece arasında soğur. Havanın soğumasıyla
içindeki buhar yoğunlaşmaya başlar ve böylece bulut oluşumlarına yol
açarken açığa çıkan gizli ısı bulutun gelişmesini sağlar.
Kasırga: Sıcak iklim kuşağında, ani basınç farklarından kaynaklanan
ve hızları saatte 100 – 150 km.ye kadar çıkabilen çok şiddetli
rüzgârlardır.
Çok yüksek hızla hareket eden bulutların taşıdığı yağmur, daha sakin
olan kasırganın sarmal kısmının arkasına düşer. Kasırga boydan boya
50–800 km genişliğindedir. Kasırganın orta kısmında (odağı) ısı 10°15°C daha yüksektir. Büyük kasırgalarda hava 12.000 m. yüksekliğe
kadar, bazı kasırgalarda stratosfere kadar sirküle olur. Sağanak
yağmur getiren Kümülüs ve Kümülonimbus bulutlarının rüzgâr
kuşağında aldıkları spiral şekil radar ekranında görülebilmekte ve
böylece muhtemel bir kasırganın gelişi anlaşılmaktadır. Kara
istasyonları, kasırgaları uydular, uçaklar ve denizdeki gemiler, radarlar
vasıtasıyla takip ederler.
1.1.2.2 Aşırı Yağışlar
Sel: Aşırı yağışlar veya diğer nedenlerle bir yerin geçici olarak sular
altında kalması sonucu meydana gelen hasar ve kayıplardır. Yerleşim
bölgelerinde, ekili alanlarda, ulaşım güzergâhlarında etkili olur.
Ani sel: Kısa süreli ve şiddetli yağışlar neticesinde nehirlerde, su
kanallarında yağmur sularının hızla yükselerek, cadde ve sokaklarda
akmasıyla oluşan hasarlar su altında bırakarak ve ulaşımı aksatarak
etkili olur.
Nehir taşkınları Meteorolojik nedenlerle, kendiliğinden gelişen hallerde
veya baraj kapaklarının açılmasıyla nehrin normal yatağının dışına
taşarak çevreye zarar vermesi durumudur.
Nasıl etkili yor?
Toprak kayması akarsu yatağını
genişletir
Bir karış sel suyu bile insan ı
düşürebilir,
sele
kapılanlar Nehir yataklarındaki yerleşimleri
boğulur veya kaybolabilir,
yıkar,
Diz seviyesinde
sürükler,
sel
otomobili Altyapıyı kullanılmaz hale
getirir,
Güçlü seller, ağaçları, kayaları Hayvan barınaklarında kayıplar
yuvarlar,
enerji
ve
iletişim
olur.
hatlarını tahrip eder,
Selle
gelen
çamur
ve
mil
tabakası çevreyi kaplar toprak
kaymalarına neden olur
17
Neler yapılmalı?
Meteorolojik
tahminler
edilmelidir,
Yerleşim yerlerini tehdit eden
nehir ve dere yatakları mutlaka
ıslah edilmelidir,
gözlem
dikkatle
ve
takip
Sürekli
tehdit
altında
olan
yerlerde erken uyarı sistemi
oluşturulmalıdır,
Sel
riski
yüksek
alanlar
yerleşime
ve
endüstriye
açılmamalı, açık olanlar da
daha
güvenli
bölgeleri
nakledilmelidir,
Erken uyarı mesajıyla tehlikeli
bölge tahliye edilmelidir
1.1.2.3 Aşırı Soğuklar
Kar erimesi: Hidrolojik-atmosferik modeller ve yeni izleme ve veri
işleme teknolojilerin kullanımı ile kar suyundan sağlanacak faydalar ve
taşkın
zararlarının
azaltılması
önemli
bir
konudur.
İlkbahar
mevsimlerinde, dağlık bölgelerde kar erimesinden kaynaklanan su
potansiyelinin belirlenmesi ve taşkınların doğuracağı zararların
önlenmesi yurdumuz açısından önemlidir. Karla kaplı alanlar, uydu
teknolojileri ile tespit edilebilir ve yüksek kotlara yerleştirilecek
otomatik kar-meteorolojik rasat parkları ile su potansiyeli saptanarak
ani erimelerden ve sağanak yağışlardan oluşacak sel felaketleri
azaltılabilir.
Don: Hava sıcaklığının kritik değerin altına düşmesidir. Bitkilerin
gelişimini engellediği için özellikle meyve ve sebze yetiştiriciliğinde
zarara neden olur. Ülkemizde, Akdeniz ve Ege’de Mart, iç Anadolu ve
Trakya’da Nisan, doğu Anadolu’da Haziran ayına kadar don görülür.
Gerekli önlemler alınmadığında üretimin düşmesine paralel ülke
ekonomisine olumsuz etkisi vardır. Don tahmini ve uyarıları tarım ve
ulaşım sektörleri için önemlidir.
Tipi: Kar yağışı ve şiddetli rüzgâr nedeniyle görüş mesafesinin ortadan
kalkması ve hızlı aşırı soğuma sonucu korunaksız kalanlar için
yaşamsal tehlike oluşturur.
Nasıl etkili yor?
Hava, deniz ve kara ulaşımı
yavaşlar veya tamamen durur,
Enerji
hatları
ve
dağıtım
noktaları sorunlar çıkar,
Kazalar,
önemli
ekonomik
kayıplar oluşur,
Donma sebebiyle can kaybına
neden olur.
Neler yapılmalı?
Meteorolojik tahminler ve uyarılar
doğrultusunda davranılmalıdır,
Zorunlu
olmadıkça
seyahat
edilmemelidir,
Ulaşıma çıkan araçlar gerekli
tedbirleri almalıdır,
Sağılıkla ilgili tedbirleri almadan
evden dışarı çıkılmamalıdır.
18
Çığ: Dağlık ve eğimli arazilerde, vadi yamaçlarında, tabakalar halinde
birikmiş olan kar kütlesinin iç ve dış etkilerle aşağı doğru hızla kayması
çığ olarak adlandırılır.
Kendiliğinden gelişen yer hareketleri (deprem, volkan patlaması vb.)
veya insanların yol açtığı sarsıntılar (kayakçılar) veya ses titreşimi
sonucu tetiklenebilir.
Nasıl etkiliyor?
Neler yapılmalı?
Ülkemizde genelde kış aylarında oluşur,
Gözlem ve çığ uyarıları yapılmalıdır,
Hızlı hareketle yerleşim yerlerini, tesisleri Tehlike ve risk haritaları
hazırlanmalıdır,
ve yolları tamamen kapatabilir,
Çığ altında kalanlara kısa sürede
ulaşılamazsa yaşama şansı çok az olur,
Çığ tehlikesi olan yerlerde çığ
kalkanları ve tüneller yapılmalıdır,
Tetikleyici sarsıntıya sebep
olmamalıdır
Buzlanma: +4°C altındaki sıcaklıklarda, yere ulaşan yağışın donarak
ya da havadaki nemin soğuk yüzeylerde yoğuşması ve buzlanması
durumudur. Her ne kadar doğa bu olumsuzluktan yeni yaşam fırsatları
yaratsa da tüm insan faaliyetleri olumsuz etkilenir.
Dolu: Kümülonimbus gibi “Konvektif ” bulutlardan yere düşen, farklı
şekil ve büyüklüğe sahip, yuvarlak veya düzensiz parçalar halindeki
donmuş damlalardan oluşan “Buz” yağış türü. Büyüklükleri ve hızları
nedeniyle insan, hayvan ve bitkiler için tehlike yaratabilirler. Aynı
tehlike uçaklar içinde söz konusudur. Dolu kışın değil genelde sıcak
anlarda görülür “Yaz Yağışı”dır.
1.1.2.4 Orman Yangını, Yıldırım, Sıcak Hava Dalgası
Orman Yangınları: Orman yangınlarının çoğuna bilerek veya
bilmeyerek insanlar neden olur. Özellikle uzun kurak ve sıcak
dönemlerde ormanların yangına karşı çok duyarlı olduğunu unutmamak
gerekir. Çok ender olarak şartların kendi kendine tutuşmasına elverişli
olduğu durumlar veya yıldırım gibi tetikleyiciler yangına yol açabilir.
Hava şartları orman yangınlarının yayılması veya söndürülmesinde çok
önemli bir faktörüdür.
Sıcak Hava Dalgaları: Çok sıcak ve nemli havalarda, havadaki yüksek
nem vücuttan terin buharlaşmasını yavaşlatır. Terin buharlaşmas ı
canlılar için doğal bir soğuma mekanizmasıdır. Sıcak, nemli hava
sadece bunaltıcı değil aynı zamanda insan sağlığı için de tehlikelidir.
Yüksek sıcaklık ile nemin birlikte oluşması ölümlere sebep olabilir.
Küresel ısınma ile birlikte ülkemizde sıcak hava dalgaları daha sık,
daha uzun süreli ve şiddetli olabilecektir.
Yıldırım: Tek bir yıldırım, 100,000 amper kadar büyüklükte elektrik
akımı oluşturabilir. Birçok kurban tarlada çalışırken veya çobanlık
yaparken, ata binerken, dağlarda gezerken ya da küçük teknelerle
denizde dolaylı veya doğrudan yıldırım tarafından çarpılmıştır.
Can ve mal kayıplarını azaltabilmemiz için yıldırım riski sırasında açık
arazide, bina içinde ve otomobilde davranış ve ilk yardım bilgilerinin
yaygınlaştırılması ve hava durumu programları ile yıldırımla ilgili
uyarıların verilmesi gerekir.
Önceden Tahmin ve Erken Uyarı Meteorolojik-Hidrolojik karakterli
doğal afetleri deprem gibi diğer doğal afetlerden ayıran en önemli
özellik, meteorolojik afetlerin önceden tahmin ve bunun sonucunda
erken uyarı yapılabilmesidir. Bu özellikten de yararlanarak, gelişmiş
ülkelerin afet yönetim programlarının bir parçası olan meteorolojik
tahmin ve erken uyarı, planlama ve eğitim ile can kayıplarında önemli
azalmalar ve ekonomik zararlarda da önemli düşüşler sağlamıştır. Bu
nedenle ülkemizde de meteorolojik karakterli sel, taşkın, çığ düşmesi
dolu ve fırtına gibi doğal afetlerin zararlarını azaltmak ve gerekli
tedbirleri alabilmek için bu tür afetlere yönelik tahminlerin yapılması ve
erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Bu tehlikeler hakkında bilgili olmak ve önerilen önlemleri uygulamakla
etkileri azaltır.
1.1.3 BİYOLOJİK AFETLER
1.1.3.1 Salgın hastalıklar
Kaynağı ister kasıt ister kaza ya da çevresel olsun, sağlığa yönelik
tehditlere acil müdahale etme yeteneği kadar bulaşıcı hastalıkların
gelişmiş gözetimi, acil durum hazırlığı ve planlaması da uzmanlar ve
karar-vericiler tarafından bir ihtiyaç olarak kabul edilmektedir.
Sınır kısıtlamalarının hafifletilmesi ya da kaldırılması yoluyla
insanların, gıda maddelerinin ve mikropların serbestçe göç edebileceği
bir dünyada yaşıyoruz. Aynı zamanda, grip gibi kasıtlı yayım ya da
küresel salgınların (pandemikler) olası tehditleriyle başa çıkmak
zorundayız. Kamu sağlığı ile ilgili olduğu oranda bulaşıcı hastalıklar
Avrupa’da
bile
hâlâ başlıca
tehlikelerden
biridir. Deneyimler
uluslararası bir sağlık tehlikesine karşılık verebilme yeteneğinin,
sorunların önceden incelenmiş olması ve işbirliği içinde hareket için
planların hazır olmasından geçtiğini göstermektedir. Uluslararası
alanda salgınların tespiti, yönelimlerin gözlenmesi ve ulusal gözetim
sistemlerinin gelişiminin değerlendirilmesinin son derece önemli olduğu
açıktır.
Salgın hastalıkların ortaya çıkması sadece sağlığı değil toplumun diğer
alanlarını da ilgilendirmektedir. Örneğin, bir tatil yerinde salgın
başlaması durumunda sorun, hastalığa yakalananlardan, su sistemi
kirlenen işletmelere ve bölgenin turizmine kadar yayılacaktır. Bu ülke
ekonomisini de uzun bir süre etkileyebilir. Ortaya çıkış aşamasında
tespit edilmesi ve yaygınlaşmasının önlenmesiyle hastalıkların olumsuz
etkileri de daha küçük olacaktır.
Ülke, bölge, afet bölgesi, vs. gibi bir yerden kaçanlar arasında salgın
hastalık baş göstermesi sivil çöküntüye yol açabilir. Herhangi bir krizin
insan sağlığı üzerinde doğrudan ya da dolaylı etkisi vardır. Bir
20
pandemik, yaygın, kasıtlı üretilmiş bir salgın hastalık, ya da daha
küçük ölçekli bir salgın hastalık, kamu sağlığı uzmanlarının tek başına
başa çıkamayacağı bir korku ortamı yaratır. Bir kargaşa karşısında
sorunları başlangıç aşamasındayken çözmek kargaşayı kabullenmekten
daha iyidir. Acil durumlarda tüm ilgilileri (örneğin sivil savunma, ordu,
sivil toplum ve hükümet dışı örgütleri) dikkate almak için koordineli
hareketler son derece önemlidir.
Avrupa’daki ülkeler salgın hastalıkların gözetimi ve kontrolü alanında
işbirliği konusunda
uzun
süreli
deneyime
sahiptirler.
Avrupa
Parlamentosu ve Konseyi, salgın hastalıkların ortak gözetimi için ağ
yaklaşımını benimsemiştir. Bununla beraber, mevcut düzenlemeler,
salgınlara müdahale etmek için etkili bir koordinasyon sağlayabilmede
yetersizdir. Bu durum, yakın zamanda grip salgınının patlak verdiği ve
çeşitli AB üyesi ülkelerin uzmanlarından oluşan W HO araştırma ekibinin
gönderildiği Madagaskar’da açıkça görülmüştür. Sürveyansın yanı sıra
uyarı ve müdahale içeren ağın işleyişinde tüm Avrupa çapındaki
salgınlara müdahale etmek için daha iyi yetişmiş uzmanlara ihtiyaç
duyulmaktadır.
Bir Merkez toplanan gözetim verilerinin daha iyi mukayesesini ve
uygunluk denetimini de içeren düzenli bir gözetim yönteminin
oluşturulmasını sağlayabilir. Burada erken uyarı ve karşılık sistemi
oluşturulmalı ve araştırmaların yönetilmesinde destek olmak üzere
yeterli
sayıda
uzman
bulundurulmalıdır.
Merkez
ile
referans
laboratuarlar arasındaki ağ, başvuran ülkelere teknik yardım verecektir.
1.1.3.2 Böcek istilası
En son 2006 Temmuz ayında Konya'nın Derebucak ilçesindeki Gembos
Ovası'nda ve Temmuz 2005 de Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi'nde
çekirge istilası yüzünden büyük maddi zarar meydana geldi. Avusturya
1338 de, Kıbrıs 1845–1869 tarihleri arasında büyük çekirge istilasına
uğramıştır. Tropikal türlerden olan ve 'katil yosun' olarak bilinen
'Caulerpa taxifolia' türü yosun ile birçok tropikal balık Akdeniz
havzasında alan kazanmaktadır.
Sanayileşme imkânlarıyla zirai ürünlerin üretim ve korunmasında
kullanılan birçok kimyasal madde insana ve doğaya zarar vermektedir.
Bütün dünyada tarımsal korumada kimyasal ilaçlara bir alternatif
üretilmeye çalışılmaktadır. Tarımda verimi ve kaliteyi etkileyen canlı ve
cansız etmenler vardır.
Cansız etmenler: İklim, su, sıcaklık, toprak yapısı, besin maddeleri,
ilkel tarım teknikleri vb.
Canlı etmenler: Zararlılar, hastalıklar, yabancı otlar.
Zararlılara karşı kullanılan doğal düşmanlar tarımda ekonomik olarak
zarar yapmayan ve zararlı böceklerin üzerinde ya da içinde yaşayan
veya zararlı böcekleri yiyerek beslenen faydalı böcekler ve
mikroorganizmalardır. Zararlı böceklere karşı birçok böcek türü,
bakteri, fungus, virüs gibi etmen biyolojik savaşta kullanılır. Faydalı
21
böcekler zararlı böcekleri, larvalarını ve yumurtalarını yiyerek zararlı
popülâsyonu azaltırlar. Bakteri ve funguslar gibi canlılar ise zararlı
böcekler üzerinde hastalık yaparak ölümlerine neden olurlar.
Avrupa’da ekolojik tarım yöntemleri için belli oranda primler veriliyor.
Dört iklimin yaşandığı Türkiye coğrafyasından yararlanmayı düşünen
ekolojik kuruluşlar, kontrol ve danışmanlık hizmetleri sunmakta ve
ürünlerin pazarlanmasında da büyük kolaylıklar sağlıyorlar.
Ekolojik tarım sistemi, klasik tarım ile kıyaslandığında daha az dış
tarımsal girdilerin kullanıldığı, fakat daha çok biyolojik yoğunluğun yer
aldığı alternatif bir tarım şeklidir. Üretimin kendi haline bırakılması,
bitkinin gübrelenmemesi, budanmaması, gerekli bakımın yapılmaması
ve yeri geldiğinde ilaçlanmaması değildir. Belli bir metotla kimyasal
zararları bilinen faktörleri kullanmamayı ve her bölgeye göre değişik
adaptasyonları, doğayla uyumlu üretim, tarımın kapalı bir sistem içinde
yapılması ve üretimde değişim ve dönüşüm kullanmayı ön plana çıkarır.
Gübrelemede, kolay çözünen mineral gübrelerin kullanımından
vazgeçilip, işletmenin kendi gübrelerini (Kompost) kullanma, özenli
toprak işleme ve toprak verimliliğini korumak önemlidir.
İlaçlamada, kimyasal–sentetik, insektisit (böcek öldürücü), fungusit
(mantar öldürücü)ve herbisit (yabancı ot öldürücü) kullanımı iptal edilir.
Bunların yerine, dayanıklı, sağlıklı tohum ve bitki çeşitlerinin seçimi,
ekolojiye uygun tarım yapılması, bitkinin ve toprağın verimliliğini ve
direncini artırıcı doğal bitki özlerinden elde edilen ürünleri kullanma,
yabancı ot kontrolünde mekanik yöntemleri ve temiz tohumların
kullanılma, hastalık ve zararlılara karşı biyolojik kontrol yöntemleri ve
faydalı böceklerin kullanılması gibi hayvansal faktörler de önemli yer
tutar.
Genetik mücadele, dayanıklı çeşitleri ayıklamaktan oluşur. Basit, az
masraflı, çevreyi kirletmeyen bir yöntem olan genetik mücadele, en
azından geçici olarak birçok sorunu çözmüştür. Genetik yöntemin
kullanım sınırları, dirençli genlerin keşfine, ıslah edilen çeşitlerin ticari
değerine ve asalağın yeni çeşitle uyum sağlama tehlikesine bağlı
olarak değişir. Biyolojik mücadele, tarım zararlılarının düşmanlarından
yararlanır.
Ancak çevreyi ve doğayı tehdit eden, modern tarımın sebep olduğu
kirlilik ve tehlikelerinin yanında yeni geliştirilmekte olan alternatif
koruma önlemleri de doğal sistemi tehdit edebilecek boyuttadır. Bunlara
örnek olarak bağışıklık kazanmış böcek türlerinin dayanıksız sistemlere
ulaşması ve genetik değişikliğe uğramış organizmaları (GMO)
sayabiliriz.
Konunun başında verdiğimiz doğal örneklere de olduğu gibi insan
faaliyetleri sonucu yabancı hayvan ve bitki türlerinin yerel fauna ve
florayı işgali mümkündür. Bu durumun felaket boyutuna ulaşma riskine
karşı alınmış henüz hiçbir ulusal veya uluslararası önlem yoktur.
22
1.1.4 GÖKBİLİMSEL ETKENLER
1.1.4.1 Gökcisimlerinin Etkileri
Dünyamızın hareket ettiği alanına etkide bulunan başta güneş ve
gezegenler olmak üzere birçok gökcismi ve gökbilimsel olay vardır.
Başlıca etkiler güneşin değişken ve döngüsel olayları ile dünya ve diğer
gökcisimlerinin yörüngelerinin döngüsel olarak farklı konumlardan
geçiyor olmasıdır.
Gravite Alanları ve Yörüngesel Etkiler
Dünyanın güneş etrafındaki halen eliptik şekilde olan yörüngesi
zamanla daireselliğe geçmektedir.
Dünya güneş etrafında eliptik
döndüğü zamanlar daha çok enerji alır, daireselliğe geçtiği zamanlarda
ise daha az enerji alır. Bu döngü yaklaşık 100.000 yıldır. Bir diğer
önemli faktörde dönme ve yalpa eksenindeki değişimdir. Bu döngüler
de yaklaşık 41.000 yıl ve 23.000 yıldır.
Bu döngülerin etkilerini gösteren değerler denizlerden alınan çökelti
“sediment” örneklerinin incelenmesi ile belirlenir. Birikintilerin içindeki
hayvan ve bitkisel kalıntılardan, diğer fosillerden ya da inorga23
niklerden yapılan analizler sıcaklık, oksijen, bitki çeşitleri, karbon, jeokimyasal değişimler, vb. yüzlerce bilgi sağlar.
Ancak bu çalışmanın hassasiyeti birçok sebep sonuç ilişkisini
saklayacak kadar düşüktür. Örneğin 50–100 yıllık bir dönemin olayları
tek bir değer olarak belirlenebilir.
Gökcisimlerinin Dünya ya Çarpması
Dünya’da yaşamı tehdit edebilecek olası bir astronomik çarpışma
önlenememesi fakat önceden haber alınarak önlem alınabilmesi
bakımından incelenebilecek bir afet konusudur.
Etki bakımından çapı 20–100 metre arasında değişen bir gökcisminin
kent büyüklüğünde bir alanı haritadan silebileceği hesaplanıyor. Çapları
1 km.den büyük olan gökcisimlerinin etkisi ise tüm gezegenden
hissedilir ve canlıların büyük bölümünü ortadan kaldırabilir. Örneğin 65
milyon yıl önce Meksika Körfezi’ne çarpan ve dinozor neslinin yok
olmasına neden olan asteroitin 10 km. çapında olduğu hesaplanıyor.
Anlaşılacağı üzere, Dünya çapında bir felaket olabilmesi için yeryüzüne
düşecek gökcisminin çapının 1km. daha büyük olması gerekiyor.
Bilim adamlarının elindeki verilere göre, Dünya yörüngesi ile
kesişebilecek bu çaptaki cisimlerin sayısı 500 ile 1000 arasında
değişiyor. Ancak önümüzdeki yüz yıl içinde Dünya’ya 1 km çapında bir
cismin çarpma olasılığı 10 binde 1 olarak veriliyor. Çapları yarım km.
kadar olan gökcisimlerinin sayısı ise 2.000 – 4.000 arasında değişiyor.
Bunlar ciddi yerel yıkımlara yol açsa da, gezegen ölçeğinde bir tehdit
oluşturabilmek için yeterince büyük değiller. Buna rağmen önümüzdeki
100 yıl içinde bu tür bir gökcisminin çarpması %30 gibi oldukça yüksek
bir olasılıkla değerlendiriliyor.
Böyle bir olayla en son karşılaşmamız ise 30 Haziran 1908 tarihinde
Sibirya’da olmuş, 500 hektarlık ormanlık alan yok olmuştur. Dünya en
son böyle bir tehlikeyi 22 Mart 1989 günü atlatmış, 200 metre çaplı
kaya yapılı bir cisim Dünya’ya 690.000 km uzaktan geçmişti. Bu
mesafe, her ne kadar Ay’dan daha uzak olsa da, astronomik açıdan çok
küçük bir mesafeydi. Eğer bu cisim Dünya’ya çarpsaydı, saniyede 16
km. hızla çarparak en az 450 megatonluk TNT gibi patlayacak ve
yaklaşık 5 km. çaplı bir krater çukuru açacaktı.
Bir gökcismi Dünya’ya çarparsa “Dünya dev toz bulutuyla kaplanacak,
Güneş aylarca ortadan kaybolacak, küresel yangınlar ve yoğun asit
yağmurları meydana gelecek, bitkisel örtü harap olacak, yaşamın
sürmesini sağlayan besin maddelerinde büyük kıtlık yaşanacak. Sadece
dayanıklı canlılar ayakta kalabilecek.“
Ama 65 milyon yıl evvel Dünya’ya çarptığı varsayılan bir dev asteroit
dinozorları yok etmeseydi, belki de “Homosapiens” e giden süreç
gerçekleşmeyecekti. Çünkü etçil dinozorlar gezegende kol gezdiği
müddetçe bizim insansı maymun benzeri atalarımızın evrimleşmesi
imkânsızdı. Kim bilir, belki de bir süre sonra Dünya’ya bir başka
24
asteroit çarpacak ve bunun sonucunda bazı canlılar yok olurken, bu
durum bazılarının da var olmasına neden olacaktır.
1.1.4.2 Güneş Patlamaları
Dünyadaki yaşam için vazgeçilmez enerji kaynağı olan güneş saniyede
4.0x10E23 kilowatt enerji üretir. Güneş evrendeki milyonlarca benzeri
gibi orta büyüklükte bir yıldızdır ve enerjisinin kaynağı nükleer
füzyondur. Merkezde üretilen enerjinin, yüksek yoğunluk ve dev
boyutlar nedeniyle yüzeye ulaşması için milyonlarca yıl geçmekte, bu
süreç içerisinde sayısız soğurma ve yeniden ışınım mekanizmaları
çalışmaktadır.
Güneş üzerinde gözlenen aktif bölgelerde güneş lekeleri, güneş
patlamaları, koronal delikler, koronal kütle atımları parçacık olayları,
geniş ölçekli manyetik alanlar değişimleri ortaya çıkar.
Güneş patlamalarındaki (periyodik) azalma 18. yy. daki soğukluğun
nedeni olduğu kabul edilir. Bu tip etkileri önceden biliyoruz. Güneş
çevrimleri ve uzun ve kısa dönemli aktivite değişimleri, güneş dünya
etkileşmesi, patlama olaylarının önceden tahmininde yararlı olmaktadır.
Güneşle gezegenler arasında kalan bölge gezegenler arası ortam
adıyla anılmaktadır. Bu ortam çoğunlukla mükemmel bir boşluk gibi
düşünülse de güneş rüzgârının etkisi altında oldukça çalkantılı bir
bölgedir. Güneş rüzgârındaki değişimler güneş aktivitesine bağlıdır.
Güneş yüzeyi üzerinde büyük lekeler görülmeye, güneş patlamalarının,
aktif fışkırmaların, koronal delikler ve kütle atımları artmaya
başladığında güneş rüzgârının kimyasal bileşimi, yoğunluğu ve
manyetik alan şiddeti artmaktadır. Güneş rüzgârıyla gezegenlerin
manyetik alanları farklı biçimlerde etkileşmektedirler.
Güneş Aktivitelerinin Manyetik ve Enerjetik Etkileri
Dünyanın
manyetik
alanı
güneş rüzgârının manyetik
alanının, yoğunluğunun ve
hızının artışlarına duyarlıdır.
Bu
sürecin
Dünya'da
gözlenen sonucu manyetik
fırtınalardır.
Güneş
aktivitesinin
tetiklediği
jeomanyetik fırtınalar sonucu
atmosferin ince ve yüksek bu
katmanındaki
atom
ve
moleküllere çarpan hızlanmış
parçacıklar buradaki gazların
farklı renklerde parlamasına (kutup ışıması) yol açmaktadır. Kutup
ışımaları genellikle 60° ile 80° enlemleri arasında görülmektedirler.
Manyetik fırtına eğer çok şiddetli ise, örneğin 1909 yılında jeomanyetik
ekvatorda yer alan Singapur'da bile kutup ışıması izlenmiştir.
25
Atmosferdeki bu değişiklikler
hasarlara yol açabilmektedir.
teknolojik
sistemlerimizde
büyük
Güneş patlamaları ardından 30 dakika içerisinde enerji yüklü protonlar
Dünyaya ulaşmaktadır. Manyetik alanı yavaş hareket eden bir bulut gibi
1 ile 4 gün içerisinde Dünyaya gelmektedir. Bu yüklü plazma Dünya
atmosferine
çarparak
jeomanyetik
fırtınayı
başlatmaktadır.
Magnetosferin
enerjisindeki
bu
artış
güneş
rüzgârının
geliş
doğrultusuna ve şiddetine bağlı olarak Dünyanın manyetik alanındaki
gözlenen ani değişimlere yol açmaktadır.
Radyo haberleşmeleri, deniz ulaşımını yönlendiren sistemler, GPS
(Global
Pozisyonlama
Sistemi)
sinyalleri
ve
uydular
bundan
etkilenmektedir.
Güneş aktivitesi sırasında artan jeomanyetik fırtınalar ve mor ötesi
ışınım Dünya atmosferinin üst katmanlarını ısıtmaktadır ve bunun
sonucu bu katmanlar genişlemekte ve alt atmosferi hareketler
etkilenmektedir.
Yayınlanan yüksek enerjili parçacıklar da, nükleer patlamaların ya da
kazaların ardından yayınlanan radyasyon enerjisi kadar, insan yaşamı
için tehlikelidir. Yeryüzünü bu tehlikeden magnetosfer ve atmosferi
korumaktadır.
Güneş Aktivitelerinin İklimsel Etkileri
Güneş uzun yıllar sabit bir enerji kaynağı olarak düşünülmüştür. Fakat
son yıllarda güneş sabiti ile ilgili yapılan duyarlı ölçümler 11 yıllık
çevrim içinde güneş sabitinde % 0,2 ila 0,5 e kadar değişiklikler
görülmüştür. Atmosfer bilimciler güneş sabitinde gözlenen bu
miktardaki değişimlerin bile iklim değişiklikleri için yeterli olduğunu
söylemektedirler.
Bitkilerin büyümesinin Güneşin 11 yıllık leke ve 22 yıllık manyetik
aktivite çevrimleriyle ilişkili olduğu gövdelerindeki halkalardan
belirlenmektedir. Geçmiş 300 yıl göz önüne alınarak güneş aktivitesinin
uzun dönemli değişimlerine bakıldığında 70–80 yıllık bir aktivite
periyodundan söz edilebilmektedir.
Teleskop kullanılarak Güneş leke gözlemlerinin yapıldığı 17. ve 18.
yüzyıllarda güneş lekelerinin çok az görüldüğü kayıtlara geçirilmiştir.
Bu dönemde Avrupa da küçük buzul çağı yaşanmıştır. Bu durum Güneş
iklim etkileşmesine işaret eden iyi bir örnektir.
Öte yandan proton olayları sırasında, çok fazla sayıda enerji yüklü
parçacık atmosferin orta katmanlarına kadar ulaşmaktadır. Bu
parçacıklar atmosferin bu katmanlarında moleküler iyonizasyona yo l
açmaktadırlar. Bunun sonucu ortaya çıkan yeni kimyasal bileşikler de
atmosferdeki ozon miktarını azaltabilmektedir. Böylece yaşamımız için
çok zararlı olan mor ötesi ışınım yeryüzüne artan oranda ulaşmaktadır.
Güneşte meydana gelen 1982 yılındaki proton olayında ozon yoğunluğu
geçici olarak % 70 oranında azalmıştır.
26
Geçtiğimiz güneş çevrimleri sırasında güneşte meydana gelen
patlamaların günlük olarak izlenebileceği "flare endeksi" veya "güneş
patlaması
endeksi"
güneş
fiziği
laboratuarları
taraf ından
hesaplanmaktadır.
Internet kaynaklarında 1976 yılından itibaren olan patlamaları grafikler
halinde izleyebilirsiniz.
Güneş Aktivitelerinin Diğer Etkileri
Jeolojik Araştırmalar Yeraltı kaya yapısının belirlenmesinde jeologlar
Dünyanın manyetik alanından yararlanmaktadır. Ölçümler sırasında
doğru manyetik bulgular elde edebilmek için Dünya manyetik alanının
en sakin olduğu dönemler tercih edilmektedir. Bunun tersine bazı
araştırmacılar
da
araştırmalarını
jeomanyetik
fırtınalarla
ilgili
öngörülere göre düzenlemektedirler. Bu sırada yeraltı elektrik
akımlarında meydana gelen değişiklikler buradaki mineral yapılarının
ve petrolün görülmesini sağlamaktadır.
Elektrik Dağıtımı Uzun mesafelere elektrik dağıtan taşıyıcı elektrik
hatlarının civarında hareket eden manyetik alanlar oluşursa bu
iletkenlerin içerisindeki elektrik akımı indüklenmektedir. Jeomanyetik
fırtınalar bu olayın büyük ölçüde gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Elektrik dağıtım kuruluşları dağıtım sırasında tüketicilerine çok uzun
iletim hatlarından alternatif akım göndermektedirler. Bu hatlarda
jeomanyetik f ırtınalar sırasında şebekeye zarar veren doğru akımlar
meydana gelmektedir. Böyle bir nedenden dolayı 13 Mart 1989 Quebec,
Kuzey Doğu Amerika ve İsveç'de uzun süreli elektrik kesintileri
yaşanmıştır. Dünyanın bu bölgelerinde elektrik dağıtım firmaları
jeomanyetik f ırtına alarmlarını sürekli izleyerek olası arızaları en aza
indirmeye çalışmaktadırlar.
Petrol Boru Hatları Metal ve çevresi arasında gelişen elektrokimyasal
bir tepkime olup metalin yenilimine (korozyonu) yol açar. Bu nedenle
borular geçirgen olmayan polietilen bir kılıfla kaplanır. İlave olarak
metal yeniliminin başladığı anodik bölgeyi ortadan kaldırmak amacıyla
katodik koruma uygulanır. Sabit tutulması gereken bu elektriksel
koruma jeomanyetik fırtınalar sırasında hızlı değişimler olur ve katodik
korumanın bozulmasına yol açar.
Bi yoloji Yapılan araştırmalarda fiziksel olarak stres altında bulunan
bazı biyolojik sistemlerin jeomanyetik alandaki çalkantılara tepki
gösterdiği sonucuna varılmıştır. Güneşteki değişimlerin biyolojik
sistemlerde bozulmalara yol açmasıyla ilgili belirtilerden biri de,
göçmen kuşların göç sırasında yön bulma yeteneklerinin bozulmaya
uğramasıdır. Güvercinlerin, yunusların ve balinaların sinir sistemlerinde
yuvalanmış küçük manyetik mineral birimlerinden oluşmuş doğal
pusulaları vardır. Yön belirlemede kullandıkları tek yöntem değildir ama
yapılan birçok gözlemde göç eden güvercin gruplarından, geri dönüşler
sırasında jeomanyetik fırtınaya yakalanmış olan gruplarda çok sayıda
güvercinin geri dönmediği saptanmıştır.
27
1.2 İNSAN KAYNAKLI AFETLER
İnsan faaliyetleri sonucu atık kavramı ortaya çıkmıştır. Teknolojik süreçler
sonucu insanın faydalanamayacağı hale gelmiş, doğanın ise kısa sürede
ve sürdürülebilir olarak baş edemeyeceği gaz, sıvı veya katı maddeler
ortaya çıkar. Bu insan için ekonomik değerini yitirmiş ve doğal dengeye
aykırı maddelere atık diyoruz. Yoksa doğada atık kavramı yoktur. Tüm
canlı cansız varlıklar kendi oluşum ve yaşam süreçleri boyunca
kullandıkları kaynakları doğal yollardan karşılarlar. Bu süreç içinde artık
olarak tekrar doğaya salınan maddeler ise başka canlı veya cansız
süreçlerin girdisi yani hammaddesidir.
İnsan faaliyetleri sonucu sadece kirleticiler değil aynı zaman sonuçlarını
insan faaliyetleri ile gidermenin mümkün olmadığı istenmeyen etkiler ve
olaylar zinciri ortaya çıkabilir. Bu tip etkilerin sonucunda bozulan doğal
dengenin tepkisi ise yine insan için felaket boyutlarına ulaşabilir.
Günümüzde insan faaliyetleri sonucu küresel tehdit olarak algılanan belli
başlı sonuçlar bilinmektedir. Bunlara karşı izleme, önleme ve iyileştirme
çalışmaları gittikçe yaygınlaşmaktadır. Ancak gerçek çözüm yeryüzündeki
tüm insanların bu sebep sonuç ilişkisi hakkında bilinçlenmesi ve işbirliği
içinde bu güne kadar edindiği alışkanlıklarından vazgeçmesi ile ortaya
çıkacaktır.
1.2.1 KÜRESEL ÇEVRE ETKİLERİ
1.2.1.1 Küresel ısınma
Günümüzün en önemli çevre sorunlarından biri küresel ısınma ve
küresel iklim değişimidir. İnsan faaliyetleri sonucunda atmosferde sera
etkisini artıran gazların kabul edilemez artışı yeryüzü ve atmosferin
normalden fazla ısınmasına neden olmaktadır. Bu gazların kontrolsüz
olarak atmosfere salınmaması için yapılan uluslararası sözleşmelere,
maliyet
artışları
getireceği
için
yeterli
derecede
uyum
sağlanamamaktadır.
Atmosferin üst tabakalarında biriken ve yok olamayan bu gazlar
yeryüzünden yansıyan güneş ışığını tekrar yeryüzüne geri yansımasına
veya başka bir ifade ile atmosferde hapis olmasına neden
olmaktadırlar. Bu nedenle atmosferden dışarı çıkamayan ışınların
enerjisi dünyada kalmakta ve normal dışı bir ısınmaya sebebiyet
vermektedir. Bu ısınmanın iklim değişimi yaratması ve bunun
sonucunda olağan dışı atmosferik olaylar meydana gelmektedir.
Atmosferdeki karbondioksit ya da sera gazı (ısıtıcı gazlar) ile termostat
(soğutucu) gazların alt ve üst limitler arasındaki ayarı “plankton”
dediğimiz küçük deniz canlıları yapar. Ormanların da bunda katkısı
vardır ancak gerçek düzenleyici planktonlardır. Bu canlılar havadaki
karbondioksiti alırlar ve yerine sülfür (DMS) gazını verirler. İklim
değişiklikleri bölgesel, mevsimsel, miktarsal, süresel ve ısısal dengeleri
değiştirmekte ve bu değişimlerin mikro hayat üzerinde büyük etkileri
olmakta ve insan yerleşim ve faaliyetlerini etkilemesi sonucunda afetler
meydana gelmektedir.
28
Tarihsel süreçde en iyi belirlenebilen korelâsyon sıcaklık artışı ile
yağış, rüzgâr ve verimin de arttığıdır. Buna göre buzul dönemleri
(Küresel soğuma) serin ve kurak geçmiş ama bunun tersi olarak buzul
dönemlerin arasında kalan dönemler (Küresel ısınma) sıcak ama yağışlı
geçmiştir. Yani havadaki sıcaklığın artması demek, yağışın artması, bu
da üretimin artması demektir. Küresel olarak ısınan her 1 ºC dünyaya
%2–3 gibi fazla yağışa neden olur.
Eğer sıcaklık artarsa birincil üretim artar ve denizdeki planktonlar
çoğalır. Planktonlar çoğaldıkça, havadaki sıcaklığa neden olan
karbondioksit miktarı da planktonlar tarafından çekildiği için azalır.
Havadaki karbondioksitin azalması ile birlikte bu kez hava soğumaya
başlar ve birincil üretim düşmeye de başlar. Böylece planktonların da
sayısında azalma olur ve yeniden hava ısınmaya başlar. Deniz ve
atmosfer arasındaki bu Karbon döngüsü “Giga” tonlar ölçeğindedir. Bu
olay kara için de aynen geçerlidir. Küresel ısınmanın sonucunda
meydana gelen olağan dışı olaylar aşağıda açıklanmaktadır:
1.2.1.2 Okyanus Akıntılarının Değişimi
Küresel ısınma ve sera gazlarındaki artış sonucu yerküre ile atmosfer
arasında ki doğal ısısal dengenin bozulması yanında en yaşamsal ve
doğal dengeler bozulmaktadır. Örneğin “Karbon” ve “Su” döngüsünün
bozulması
sonucunda
beslenme
zinciri
ve
yağışlar
dengesi
bozulmaktadır. Çok küçük sıcaklık farkları okyanus akıntılarının
yönünü, miktarını ve zamanını değiştirmektedir. Buna bağlı tüm
sistemler zincirleme olarak etkilenmektedir. Deniz ekosisteminin önemli
türlerinin göçleri, beslenmeleri kısaca yaşam döngüleri etkilenmektedir.
1.2.1.3 Buzulların Erimesi
Artan ortalama sıcaklık sonucunda gerek kutuplarda gerekse büyük ve
yüksek dağlarda yer alan buzul kütlelerinde gözle dahi belirlenebilir
azalmalar yani erime görülmektedir. Her ne kadar erimekte olan kutup
buzullarının önemli bir bölümü zaten okyanus üzerinde yüzen kütleler
yani erimeleri sonucunda deniz seviyesinde önemli bir değişiklik
yaratmaları beklenmese de Antarktika kıtası üzerinde bulunan ve
dağlardan eriyen diğer buzulların deniz seviyesini yükselttiği
düşünülmektedir.
Bunun dışında yüz binlerce yıldır donmuş olarak günümüze ulaşan
buzulların erimesi sonucu olabilecek bir diğer olay da biyolojik
istilalardır. Günümüz koşullarındaki fauna ve flora dengesi buzullar
arasından yeniden hayat bulabilecek organizmalara karşı korunmasız
yakalanabilir. Bu da bazı türlerin ortadan kalmasına kadar sonuçlar
doğurabilir. Belki de insan sağlığına etkisi olabilecek mikrop ve virüsler
ileride tekrar ortaya çıkabileceklerdir.
1.2.1.4 Deniz Seviyesinin Yükselmesi
İklim değişimi senaryolarına göre iklim değişikliğinden en fazla, deniz
seviyesinin yükselmesinden dolayı, kıyı bölgelerimiz etkilenecektir.
Özellikle deniz su seviyesi artan bir hızla yükselmeye devam ederse
29
gelecekte tuzlu deniz suyu ve dalgalar kıyıları, akarsu deltalarını ve
tatlı su lagünlerini ve diğer kıyısal sulak alanları tahrip etmeye
başlayacaktır. Denizlerin fırtınalardan dolayı kabarmaları çok daha
yıkıcı etkilere sahip olabilecektir.
Etkileri:
Alçak arazinin su altında kalması,
Plajlar ve dik sahillerde erozyon,
Yeraltı ve yüzey sularının tuzlanması,
Taban suyunun yükselmesi,
Neler yapılmalı?
Atmosfere salınan gazlar kontrol
altına alınıp azaltılmalı,
“Kyoto Protokolü” imzalanmalı ve
uygulanmalı,
Fırtına ve sel tahribatının artması,
Birleşmiş Milletler sözleşmelerinin
uygulaması denetlenmeli,
Deniz suyu seviyesindeki yükselme
şeklinde özetlenebilir.
İhlal eden ülkelere ağır yaptırımlar
getirilmelidir.
1.2.1.5 Ozon Deliği
Atmosferimizin üst tabakalarında yorgan gibi dünyamızı saran bir ozon
tabakası mevcuttur. Ozon üç atomlu oksijen molekülüdür ve güneşin
zararlı ışınlarını filtrelemektedir.
Ozon tabakası eşit olarak dağılmamıştır, dünya üzerinde herhangi bir
yerdeki ozon miktarı, yerin enlemiyle, mevsimlerle ve zamana göre
değişim gösterir. Genelde normal şartlar altında ozon tabakası kutuplar
üzerinde en kalın ve ekvator etrafında en incedir. Güneş radyasyonu
çok daha dolaysız ve buna bağlı olarak da çok daha şiddetli
olduğundan stratosferik ozon ekvator üzerinde yüksek miktarlarda
üretilir. Buna karşılık stratosferik rüzgârlar ve farklı stratosferik
basınçlar, ozonun ekvatordan kutuplara doğru hareket etmesine neden
olurlar.
30
Ancak yine endüstriyel emisyonlar neticesinde atmosfere karışan bazı
gazlar ozon ile reaksiyona girerek bu tabakada gedikler açmaktadır.
Son bilimsel çalışmalar Antarktika kıtası üzerinde Avrupa kıtasından
daha büyük bir ozon deliği (Ozon yoğunluğunun çok düşük olduğu
bölgeler) göstermektedir. Buradan atmosfere karışan tehlikeli dalga
boylarındaki ışınımlar, kuzey yarı küreye kadar ulaşmaktadırlar.
Bu zararlı ışınım sonucunda deri kanserlerinin arttığı artık bilimsel
olarak kabul edilmekte ve güneşin etkilerine karşı canlı cansız tüm
konu ve kişileri kapsayacak yollar aranmaktadır.
Örneğin, aşırı UV-B, bütün yeşil bitkilerin büyüme süreçlerine mani
olur. Buğday, pirinç, mısır ve soya fasulyesi gibi dünyadaki temel gıda
ürünlerinden çoğu da dâhil olmak üzere pek çok tarımsal ürün güneşin
yakıcı ışınlarına karşı duyarlıdırlar. Deneyler yiyecek üretiminin,
dünyaya ulaşan UV-B radyasyondaki her %1'lik artışla %1 oranında
azalabileceğini göstermektedir. Küresel ozon kayıplarının bitki
türlerindeki azaltacağı ve bunun sonucu küresel yiyecek stoklarının
azalması endişesi vardır.
Diğer bir örnekte, okyanuslardaki besin zincirinin zarar görmesidir.
Artan UV-B radyasyonun; besin zincirinde balinalar ve büyük balıklar,
kuşlar ve memeliler tarafından tüketilen küçük balıklar için temel
yiyecek olan planktonların büyüme oranlarına mani olduğu, fotosentezi
zayıflattığı ve denizkestanelerinin duyarlı türlerinde DNA'da öldürücü
zararlar görüldü.
Ozon artışının hava kirliliğini artırdığı biliniyor. Benzeri zararlar
endüstriyel maddeler üzerinde de görülmektedir. Günlük hayatın
parçası olan birçok malzeme zorlaşan atmosferik şartlara özelikle aşırı
radyasyona karşı tepki vermekte, zamanından önce yaşlanmaktadır.
Bunlara en iyi örnekler binalarımızın dışına bakan tüm yapı
elemanlarının yüzeyleridir. Boya, pencere vs. ürünlerinin zamanından
önce değerlerini yitirmesi ve yerlerine konulacakların da daha korumalı
olması zorunluluğu sonucu doğan maddi kayıpların hesabı bile durumun
ciddiyetini açıklamaya yeter. Kaldı ki canlı yaşamı doğrudan tehdit
altındadır.
Bunun gereğini geçte olsa kavrayan uluslararası örgütler sanayide
kullanılan ozon tabakasına zarar veren gazların kullanılmasını
engellemek üzere harekete geçtiler. Günümüzde büyük ölçüde bu tip
gazların kullanılması kontrol altındadır.
Ancak örneğin hayvancılıktan kaynaklanan metan gazı
sırasında midede oluşur) salınımına karşı henüz bir
kararlaştırılabilmiş değildir.
(sindirim
yaptırım
Hassas ozon tabakasının korunması sadece hükümetlerin değil her
seviyedeki sivil toplum örgütlerinin de toplumun bilinçlenmesine yardım
etmekte sorumluluğu vardır. Artan toplumsal bilinç ve irade tüm ozon
tüketen kimyasal maddelerin üretimleri ve kullanımlarının yasaklanması
için baskı oluşmaktadırlar.
31
Yeni çalışmalar ozon deliğindeki büyüme hızının yavaşladığını hatta
küçülme eğilimi görüldüğünü müjde vermektedirler.
Küçülme Amerikan Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi NOAA ve NASA
tarafından yapılan ölçümlerle ortaya çıkarıldı. Geçen altı yıl boyunca
yapılan ölçümlerde genişliği 23 milyon kilometre kareye varan ozon
tabakasındaki delik, bu sene Eylül ayında gerileyerek 15,5 milyon
kilometre kareye düştü.
Birey olarak sizde ozon tabakasının korunması için zararlı kimyasal
maddeler hakkında bilgi edinin ve endişelerinizi dile getirin:
Ozonu tüketen maddeleri içermeyen çevre dostu ürünler satın
alabiliriz.
Klimanız (ev, araba, vs.) kloroflorokarbonla çalışıyorsa servislerinin
itinayla yapıldığından emin olunuz.
Yeni bir ürün alırken kloroflorokarbonsuz modelleri tercih edin.
Eski ürünleri atmadan kloroflorokarbonların atmosfere
salınmadıklarından emin olun.
1.2.1.6 Çölleşme, Kuraklık
Çölleşme: Belirli bölgelerde kuraklık veya taban suyu seviyesinin
düşmesi nedeniyle kuruyan ve bu nedenle dış etkenlerle erozyona
maruz kalan verimli toprak miktarının hızla azalması, çorak hale
gelmesidir. Çölleşen toprağı bir daha geri kazanmak mümkün olmaz.
32
Uluslararası anlaşmalara uygun olarak akarsu havzaları kontrol altına
alınmalı, ağaçlandırma ve orman geliştirme programları uygulanmalı,
Kuraklık: İklimin nem yönünden olumsuz değişmesi sonucu (bir
bölgede nem miktarındaki dengesizliğin o bölgedeki su kıtlığına neden
olması) su kaynaklarını, tarımı ve tüm canlıları olumsuz etkilemesidir.
Kuraklık tabiatın gizli bir tehlikesidir. Genellikle herhangi bir mevsim
veya bir zaman diliminde yağış miktarındaki azalmadan dolayı meydana
gelir.
Kuraklık
hesaplamalarında
bir
bölgedeki
yağış
ve
evapotranspirasyon (buharlaşma+terleme) arasındaki dengenin uzun
süreli ortalaması göz önünde bulundurulmalıdır. Kuraklık zamanla
(yağış mevsiminin başlamasında gecikmeler, ürün büyüme mevsimiyağış zamanının ilişkisi) ve yağış faktörleriyle ( yağış yoğunluğu,
sayısı) ilişkilidir. Yüksek sıcaklık, şiddetli rüzgâr ve düşük nem birçok
bölgede kuraklıkta etkili olur.
Kuraklık, yavaş gelişir ancak derin zararlara neden olur. Kuraklık
yalnızca fiziksel bir olay veya bir doğa olayı olarak görülmemelidir.
Onun, insan ve faaliyetlerinin su kaynaklarına olan bağımlılığı
nedeniyle toplum üzerinde çeşitli etkileri vardır.
Uzun süreli kuru hava nem azlığı yaratarak bitki, orman ve su
kaynaklarında azalmaya sebep olur ve neticede, ciddi çevresel,
ekonomik ve sosyal problemlerin ortaya çıkar.
Etkileri:
Neler yapılmalı?
Su kaynakları azalır, çevresel Var olan su kaynaklarının yönetimi için
değerler ve yaşam alanları etkilenir.
planlar geliştirilmeli,
Nüfus artışıyla birlikte artan su Suyun
dünyadaki
dolaşımı
ihtiyacı yeterince karşılanamaz,
“Hidrolojik Çevrim” bozulmamalı
Tarımsal
yetmez
üretim
düşer,
olan
ihtiyaca Riskli bölgeler için “Kuraklık Planlaması”
yapılmalı
Kuraklık Çeşitleri
Meteorolojik
Kuraklık
Nem azlığının
derecesi
ve
uzunlu ğu
meteorolojik kura klığı belirler ve bölgeden bölge ye gelişiminde
f arklılıklar gö zlenir. Yağış ın ve ya ğışlı gün sa yısın ın belirli bir
değerden az olması temeline dayanarak kurak dönemler tespit edilir.
Tarımsal Kuraklık Meteorolojik kuraklığın çeş itli ö ze llik leri ile çok
yak ın ilişkilidir. Toprakta bitkinin ihtiyacın ı karş ılayaca k miktarda su
bulunmaması olarak tanımlanan tarımsal ku raklık ne m kayb ı ve su
kaynakla rında kıtlık oluştuğu zaman meydana gelir. Ürün miktarında
azalma ya, büyümelerinde değişime ve hayvanla r için tehlike ye sebep
olur.
Hidrolik Kuraklık Yeralt ı su kayn akları, yü ze y suları ve yağış
karakterist iklerinin etkisi ile ilişkilidir. Uzun süreli ya ğış azlığının
kaynak se viyeleri, yü ze y ak ışı ve top rak nemi gibi h idrolojik s istemin
bileşenlerinde kendisini göstermesidir. Ye ralt ı suları, nehirler ve
33
gölle rin se viyesin de keskin bir düşüşe sebep olur. İnsan, bitki ve
hayvan yaşamı için büyük b ir tehlike ya ratır. Hidrolo jik kuraklıkta en
önemli etken iklim olmasına rağmen arazi kullan ımı (örneğin ağaç
kesimi), ara zinin verimsizleşmesi bölgenin hidrolojik öze llik lerini
etkiler. Bölgeler h idrolojik sistemleri ile birbirine bağlı oldukları için
meteorolojik kuraklığın etkisi ile ya ğış kıtlığı yaş anan alanların
sın ırları daha ge nişle yebilir. İnsan aktivitele ri; ara zi kullan ımında
değişim meydana getird iği için meteorolojik kuraklığın f rekansında
değişim olmadığı halde su kıt lığın ın f rekansında değişim meydana
getirmesinden dolayı en önemli etken olarak gö zlenmiştir.
Kuraklık Planlaması Rastlanılacak herhangi kurak bir dönem için
yap ılacak ça lışmalar üç ana çalışma grubunda toplanır. İzleme birimi
şu an ve gelecek için ne kadar suyu n mevcut olduğunu izler. Etkileri
inceleme birimi, tarım, belediye ler vb. kurak lıkt an ne kadar
etkileneceğine karar ve rir. Kuraklık müdahale gücü ilgili tüm alanlar
hakkında kanun yapma yetkileri vardır. Kuraklığın etkileri ve mevcu t
kaynakla r hakkında bilgi toplarla r. Kuraklık planlaması 10 adımdan
oluşur:
1. Kuraklık gö re v gücü atamak
2. Kuraklık planın ın ö nemi ve hedef lerine karar vermek
3. Çeşitli su kullan ıc ıları arasında anlaş mazlıkla rı çö zmek
4. Doğal, biyolo jik ve insan
sık ınt ıla rını tespit etmek
ka ynaklarının
f inansal
ve
kanuni
5. İzleme, keşif ve cevap prosedürlerini hazırlamak
6. Araştırma ve eğitim ihtiyaçla rını tesp it etmek
7. Bilimsel ve kanuni eksikleri tamamlamak
8. Kuraklık planın ı te st etmek ve duyurmak
9. Kuraklık ve su ka ynakları konusunda medya ve halk ı bilgilendirmek
10. Kuraklık planın ı gü ncelleştirmek ve kuraklık sonrası geliştirmek
1.2.1.7 Çevre Kirliliği ve Asit Yağmuru
İnsan faaliyetleri sonucunda doğal dengenin, tüm canlıların yaşamı
tehdit edecek oranda bozulmasına çevresel kirlilik diyoruz.
Örneğin, Avrupa’da atmosfere bırakılan zehirli baca gazların yol açtığı
“Asit yağmurları” sonucu orman Ekosistemi” yok olması sınırları aşan
çevresel kirlenmeye en iyi örnektir.
Yüksek emisyonlu bacalardan atmosfere yayılan kükürt ve azot oksitler,
asit yağmurlarına dönüşerek bitkilere, göllere, akarsulara, ormanlara,
hayvanlara, toprağa, suya, binalara ve insanlara önemli zararlar
vermektedir. Özellikle uzun bacaları ile atmosfere bol miktarda kükürt
dioksit salan termik santraller ve diğer sanayi tesisleri çok ciddi asit
yağışı problemine ve çevre kirliliğine neden olmaktadır. Asit yağışları,
binlerce kilometre uzaklıkta da etkili olarak uluslararası sorunlara yol
açmaktadır.
34
Buna benzer şekilde, aşırı tarımsal ilaç kullanılması, yeryüzü ve yer altı
sularında ve tarım topraklarında ağır metaller birikmesi, teknolojik
kazaların sonucu ortaya çıkan katı, sıvı, gaz yada radyasyon cinsinden
atıklar, kimyasal atıklar ve petrol sızıntıları yoğun çevresel kirlilik
örnekleridir:
Mart 1978'de The Amoco Cadiz adlı süper tankerin taşıdığı 1.619.048
varil,
24 Mart 1998 günü Exxon Valdezden yaklaşık 100.000 ton,
13 Kasım 2002 tarihinde Yunan bandıralı Prestige’den 63,000 ton,
15 Ağustos 2006 Bir Japon petrol tankerinin, Hint Okyanusu’nda bir
yük gemisine çarpması sonucu, 4 bin 500 ton ham petrol denize
yayılmıştır.
1.2.2 TEKNOLOJİK AFETLER
NBC Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik Kazalar
1.2.2.1 Nükleer Kazalar ve Radyolojik Etkiler
Enerji üretim tesislerinde, yakıt veya atık madde nakliyatında meydana
gelen
kazalar
nedeniyle
çevreye
ölümcül
oranda
radyasyon
yayılabilmekte Eski teknolojiye sahip tesislerdeki önlemler yetersiz
kalmaktadır. Sanayi tesislerinde ve nükleer santrallerdeki olası bir
kazanın ve patlamanın atmosfere bırakacağı kimyasal ve radyoaktif
kirleticiler ile yüklenen hava parselleri de rüzgârlar vasıtasıyla çok
uzaklara taşınabilir. Bu nedenle, kimyasal ve nükleer serpintiler için
meteorolojik erken uyarı yapılmalıdır.
Her ne kadar Türkiye’de henüz nükleer bir santral mevcut değilse de,
eski doğu bloğunun kullandığı eski teknolojiye sahip ülkelerin yer aldığı
büyük kirletici kaynağı olan orta ve doğu Avrupa’nın rüzgâr-altı
kısmında bulunan Türkiye için bu tehlike her zaman olasıdır.
Chernobil kazasında nükleer kirleticiler, Doğu Avrupa’dan atmosfere
salınan endüstriyel duman ve tozlar ile birlikte, nükleer kazadan birkaç
gün sonra Türkiye’ye ulaşmıştır.
Hastane ve kliniklerdeki radyolojik tehlike artmaktadır. Diğer nükleer
veya radyolojik ışınım kaynakları çevreye ve canlılar üzerinde zararlı
veya ölümcül etkileri olan tehlikeler yaratmaktadır. Bu cihazların, artık
veya atıklarının kirliliği uzun süre devam etmektedir
Kullanılmış kaynakların denetimsiz el değiştirme olasılığı ve terörist
amaçlarla kullanılma olasılığı bulunmaktadır. Nükleer yakıt atıklarının
nihai depolanması sorunu çözülmemiştir.
1.2.2.2 Bi yolojik tehlikeler
İnsanlar hayvanlar ve bitkiler üzerinde hastalık yapıcı veya zehirleyici
özellikleri olan canlı organizmalar veya ölümcül bileşikleridir.
Virüsler ve diğer hastalık yapıcı mikroplar,
Toplu mekânlar, gıda ve su kaynakları için biyolojik terör tehdidi,
35
Genetiği değiştirilmiş gıdalar bilinmeyen tehlikeler taşıyabilir.
1.2.2.3 Kim yasal tehlikeler
Canlılar üzerinde tahriş edici, yakıcı, felç edici veya öldürücü etkileri
olan, deri, solunum veya sindirim sistemiyle alınabilen gaz, sıvı ve katı
maddelerdir. Üretim tesislerindeki kaza sonucu, nakledilirken veya
depolarında sızıntı yoluyla açığa çıkabilir.
Örneğin, 3 Aralık 1984 günü, ABD kökenli Union Carbide firmasının
Hindistan'da Bhopal'de kurduğu böcek ilacı üreten fabrikadan
yanlışlıkla 40 ton metil isosiyanat gazını dışarı atması 18.000 kişinin
ölümüne, 150.000'den fazla insanın zehirlenmesine neden oldu.
Çevresel etkileri Çernobil faciasından bile korkunç olan bu kaza
sonrasında, Bhopal eyaleti doğal afet bölgesi ilan edildi. Greenpeace'in
bölgede kazadan 20 yıl sonra, 2004 yılında yaptığı ölçümlerde, toprakta
normalin 6 milyon katı toksik madde bulundu.1
1.2.2.4 Ulaşım Sorunları/kazaları
Ulaşımda ekonomi, düzen, mal ve can emniyetinin sağlanabilmesi,
modern karayolu, demiryolu, denizyolu ve havaalanlarının planlanması
ve bu yollardaki ulaşımın her aşaması göz önünde bulundurulması ile
mümkündür. Otoyol ve büyük şehirlerdeki trafiği felce uğratan
sağanaklar, aşırı kar yağışı, yoğun sis, buzlanma, kuvvetli rüzgârlar
gibi meteorolojik olaylar ile etkili mücadele, ancak problemin
boyutlarının bilinmesi ve bunlara karşı hazırlıklı olunması ile
mümkündür. Bununla beraber havalimanları yer seçiminde meteorolojik
şartlar göz önüne alınmadığı gibi hiçbir şehrimizin Kar Acil Durum Plan ı
yoktur.
Uçaklar iniş ve kalkışları esnasında meteorolojik olaylardan daha fazla
etkilenirler. Yoğun sis, kar, buzlanma, rüzgâr kaymasına bağlı olarak
birçok uçak kazası oluşmakta ve sefer tehirleri olmakta, bu da büyük
can ve ekonomik kayıplara yol açmaktadır. Bu nedenle havaalanları için
yer ve pist doğrultularının belirlenmesi için seçilecek yerin iklim
analizinin yapılması gerekir.
Denizler ve Türk Boğazlarında, coğrafi, meteorolojik, hidrolojik ve
sosyolojik koşullar göz önüne alınmadan yoğun gemi trafiği
gerçekleşmekte ve tüm bölge hatta dünya için afet boyutuna
ulaşabilecek sonuçlar doğuracak kaza riskine karşın tehlikeli madde
taşımacılığı sürdürülmektedir.
Kara yollarında Trafik Kazaları Ülkemizde karayolu trafik kazaları
büyük can ve mal kaybına yol açmaktadır. Trafik kazalarında ortaya
çıkan can ve mal kaybı göz önüne alındığında depremden bile önce
gelen bir yavaş afet durumunu tespit etmekteyiz.
Ülkemizde sadece karayolu taşımacılığının özendirilmesine rağmen,
trafik kurallarına uyum ve trafik şartlarının iyileştirilememektedir. Buna
ilave olarak kamuya karşı yetersiz bireysel tazminat imkânlarının
olduğu ve yavaş işleyen adalet mekanizmasını da görmezden
gelemeyiz.
36
Etki eden faktörler
İnsan (Saygısızlık, Bilgisizlik, Dikkatsizlik, Deneyimsizlik, Alkollü araç kullanımı)
Teknik Araç donanımlarının yetersizliği ve bakımsızlığı (Fren, Amortisör,
Lastik v.s.)
Kaza Önleyici Sistemlerin eksikliği (ABS, ASR, VSA, Cruse Control,vs.)
Kazanın etkilerini hafifletici sistemler (Emniyet kemeri, hava yastığı, sağlam
kabin)
Görüş açısını kısıtlayan şartlar (Trafik işaretleri, Farlar, Silecekler)
Kültür (Eğitim, öğretim, sosyal yapı, kadercilik, güvenliğe önem vermeme)
Çevre (Kaza yerinin özelliği, yol niteliği, hava durumu)
1.2.2.5 Yangınlar
Yarattığı zararlar bakımından afetlerin içinde yüzde beşlik bir paya
sahip yangınlar en yakınımızdaki tehlikedir.
Konut yangınları, Araç yangınları, Orman yangınları, Kimyasal madde
yangınları, Petrol yangınları,
1.2.3 TOPLUMSAL OLAYLAR
Toplum düzenini etkileyen veya bozan, kamu otoritesini ortadan
kaldıran, can ve mal kaybına yol açan bireysel, örgütsel veya kitlesel
olaylar sonucunda da insan yerleşimleri ve insan hayatı ciddi
tehlikelerle karşı karşıya kalabilir
1.2.3.1 Terör Saldırıları ve Savaşlar
Toplumda tepki ve korku yaratarak, kısa veya uzun dönemde belirli bir
amaca hizmet etmek için can ve mala kasteden saldırı eylemleridir.
1.2.3.2 Kitlesel Ayaklanmalar ve Zorunlu Toplu Göçler
37
2. BÖLÜM: MODERN AFET YÖNETİMİ
“Afet Yönetimi; afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla
yapılması gereken farklı disiplinleri içeren modern çalışmaların tümüdür.”
Yönetim
bilimleri
açısından
bakıldığında,
yönetim
bilgi
sistemleri,
kaynak
kullanım
teknikleri, yöneylem araştırması,
proje yönetimi ve planlaması,
kamu
yönetimi
bilimi
gibi
uzmanlıkları gerektirir. Özellikle
ülkemizde
mevcut
sistemin
iyileştirilmesinde
önemli
rol
oynamaktadır.
Planlama açısından “Topyekûn
hazırlıklı
olmak”
anlayışı
ışığında
şehir
ve
bölge
planlaması, altyapı envanteri,
nüfus ve ekonomik faaliyetin
dağılımı, alan kullanımı, afet
mimarisi ve planlaması gibi konuları kapsar.
Yer bilimleri kapsamında, coğrafi bilgi sistemleri, uzay teknolojisi, topografya
gibi konular bölge planlaması ve önceden tahmin amacıyla vazgeçilmez
unsurladır.
İnşaat mühendisliği ise fiziki çevrenin afet tesirlerine karşı rasyonel tasarımı,
zararların kabul edilebilir düzeyde tutulması alanlarının yanında diğer
disiplinlerle etkileşim içinde olmalıdır.
Günümüzde afet yönetimi kavramı niteliği ve kapsamı açısından daha da
geliştirilmiştir. Modern afet yönetimi günümüzde tüm sosyal ve ekonomik
faaliyetlerle birlikte ele alınmak üzere “Bütünleşik Afet Yönetimi” olarak kabul
edilmiştir.
2.1 BÜTÜNLEİK AFET YÖNETİMİ
“Afet yönetiminde
oluşturmaktır.”
en
temel
hedef
afetlere
dirençli
bir
toplum
Toplumun afetlere karşı direnci tabandan tavana yayılır. Tabanda afete
dirençli olmak için öncelikle afet ve güvenlik bilincinin tam anlamıyla
yayılmış olması gereklidir. Topyekûn güvenlik için ulusun ve tüm
kurumlarının her an ve her tehlikeye karşı güvenli olması gereklidir.
Kurumların güvenliğinin sağlanması için kurumları oluşturan tüm kişilerin
güvenli sisteme sahip olmayı istemeleri şarttır. Bir zincir ancak
halkalarının gücü ölçeğinde kuvvetlidir.
Afet öncesi risklerin belirlenmesi ve bunlara karşı alınacak önlemlerin
yönetilmesi, afet sonrasında ise etki analizine göre müdahale, iyileştirme
ve yeniden yapılanma (krizi belirleme ve en kısa sürede etkilerinden
kurtulup normale dönme) çalışmalarıdır.
38
Afet öncesinde ve sonrasında yapılacaklar eşit önemlidir. Birinde eksiklik
varsa diğerinin tam olması mümkün değildir. Afet yönetimi, afetleri önleme,
afetlere karşı hazırlıklı olma, afet zararlarını azaltılma, hızlı ve etkili bir
kurtarma, ilk yardım, geçici barındırma, yeniden yapılanma için toplumun
tüm imkân ve kaynaklarının (insan gücü, malzeme, donanım ve para) afet
öncesi ve afet sonrasında iyi yönlendirilmesi ve rasyonel kullanımını içeren
çok geniş bir kavramdır.
2.2 AFET YÖNETİMİ EVRELERİ
Verilen hedefler ışığında modern afet yönetimi 4 ana evreden meydana
gelen bir döngüdür.
2.2.1 Afet Öncesinde (Risk Yönetimi)
Meydana gelebilecek olaylardan toplumun en az zarar ve fiziksel
kayıplarla kurtulabilmesi için gereken teknik, idari ve yasal tüm
önlemleri olaylar olmadan önce almak,
Mümkün olan hallerde tahmin ve erken uyarı yolu ile istenmeyen
olayları önlemek,
Mümkün olmayan hallerde ilk andan itibaren kurtarma, ilk yardım ve
iyileştirme çalışmalarının en hızlı, verimli ve etkili bir şekilde
yapılmasını sağlamak,
Afet zararlarının azaltılması çalışmalarını, kalkınmanın her aşamasına
dâhil etmek ve böylelikle mevcut riskin artmasını önlemek ve
sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak,
Toplumun her kesiminin, olayların etkilerinden en az zararla
kurtulabilmesi için gerekli bilgilerle donatılmasını sağlayacak eğitim
programları uygulamak.
Risk Yönetimi Evreleri
Yapılan tüm faaliyetler birbiriyle iç içe girmiş, birbirlerini takip etmek
zorunluluğu olan ve bir önceki safhada yapılan çalışmaların büyük
ölçüde bir sonraki safhada yapılan çalışmaları etkilemesi nedeniyle de
süreklilik göstermesi gerekir. Bu anlayış ile incelenecek safhalar:
2.2.1.1 Zarar Azaltma
Mümkünse
afet
tehlikesinin
önlenmesi
veya
büyük
kayıplar
doğurmaması için alınması gereken tüm önlemler ve faaliyetler zarar
azaltma safhasında yapılmalıdır.
Zarar azaltma safhası, pratikte, iyileştirme ve yeniden inşa
safhasındaki faaliyetlerle birlikte başlar ve yeni bir faaliyet olana kadar
devam eder. Bu safhada yürütülen faaliyetler ülke, bölge ve yerleşme
birimi bazında olmak üzere çok geniş uygulama alanı göstermektedir.
Bu safhada yapılacak çalışmalar;
Afet anında uygulanacak yasal mevzuatın gözden geçirilmesi ve
ihtiyaç halinde yeniden düzenlenmesi,
39
Yapı ve deprem yönetmelikleri, alan kullanım yönetmeliklerinin gözden
geçirilmesi ve gerekiyorsa yeniden düzenlenmesi,
Afet tehlikesi ve riskinin makro ve mikro ölçekte yeniden belirlenmesi,
geliştirilmesi ve tehlike haritalarının hazırlanması,
İhtiyaç duyulan bilimsel ve teknik araştırma-geliştirme faaliyetlerinin
planlanması ve uygulanması,
Ülke için afet erken uyarı ve kontrol sistemlerinin kurulması ve
geliştirilmesi,
Afet zararlarının azaltılması konusunda ilgili her kesimi kapsayan
geniş kapsamlı eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi,
Afet zararlarının azaltılması kavramının, kalkınmanın her aşamasında
dahil edilmesi ve uygulanmasının sağlanması,
Afetlere karşı önleyici ve zarar azaltıcı mühendislik tedbirlerinin
geliştirilmesi ve uygulanması
Bu faaliyetlerden de görülebileceği üzere bu safhadaki faaliyetler,
kurtarma ve ilk yardım veya iyileştirme safhalarındaki faaliyetlerden
gerek kavram ve gerekse uygulama şekilleri açısından çok farklı
faaliyetlerdir.
Bu faaliyetler birçok kurum ve kuruluşla, çok çeşitli disiplinlerin belirli
bir hedef doğrultusunda çalışmasını gerektiren orta ve uzun vadeli
çalışmalardır. Bu nedenle de, toplumun her kesimini ilgilendirmekte ve
bu kesimlerin katkı ve gayretleri gerekmektedir.
2.2.1.2 Hazırlanma
Tehlikenin insanlar için olumsuz etki doğurabilecek sonuçlarını, karşı
önlemler alınarak, zamanında, en uygun şekilde ve en etkili
organizasyon ve yöntemlerle ortadan kaldırmak önceden hazırlık
safhasında yapılması gereken çalışmaların ana hedefidir.
Zarar azaltma safhasında alınan önlemlerle olayların durdurulması veya
önlenmesi her zaman mümkün olamayacağı için, önceden hazırlık
safhasında da insan canı ve malı ile milli servetleri afetlerin yıkıcı
etkilerinden
koruyacak
bazı
faaliyetlerin
yürütülmesi
zorunlu
olmaktadır. Bu faaliyetler arasında;
Merkezi düzeyde afet yönetimi ile ilgili planların hazırlanması ve
geliştirilmesi,
İl düzeyinde “Kurtarma ve Acil Yardım Planlarının” hazırlanması ve
geliştirilmesi,
Bu planlarda görev ve sorumluluk verilen
tatbikatlarla bilgi düzeylerinin geliştirilmesi,
Bölgelerde teçhizat
stoklanması,
merkezleri
kurulması
personelin
ve
kritik
eğitim
ve
malzemelerin
Alarm ve erken uyarı sistemlerinin kurulması, işletilmesi
geliştirilmesi gibi ana faaliyetlerin yürütülmesi gerekmektedir.
ve
40
Halkın afetlere karşı hazırlıklı olmasını sağlayacak geniş kapsamlı
halk eğitimi faaliyetlerinin yoğunlaştırılması,
Afete karşı halk organizasyonlarının oluşturulması,
Bazı kritik yapıların onarım ve güçlendirme işlemlerinin yapılması ve
benzerleri gibi.
Önceden hazırlık safhasındaki faaliyetler yalnızca afetin alarm süresi
içerisinde yapılan kısa süreli faaliyetler olarak görülmelidir. Bu
faaliyetler olayın yıkıcı etkilerini azaltacak ve insan canı, malı ve milli
servetleri koruyacak uzun ve kısa süreli birçok faaliyeti de içerebilir. Bu
yönüyle de zarar azaltma aşamasında belirtilen faaliyetlerle iç içe
girmişlerdir.
2.2.2 Afet Sonrasında (Kriz Yönetimi)
Mümkün olan en fazla sayıdaki insanı kurtarmak ve sağlıklarına
kavuşmalarını sağlamak,
Afetlerin doğurabileceği ek tehlike ve risklerinden insan canını ve
malını korumak,
Afetten etkilenen toplulukların hayati ihtiyaçlarını mümkün olan en
kısa zamanda karşılamak ve hayatın bir an önce normal hale
getirilmesini sağlamak,
Afetin doğurabileceği ekonomik ve sosyal kayıpların en düşük düzeyde
kalmasını veya yaraların bir an önce sarılmasını sağlamak,
Afetten etkilenen topluluklar için emniyetli ve gelişmiş yeni bir yaşam
çevresi oluşturmak.
• Kriz Yönetimi Evreleri
2.2.2.1 Müdahale (Kurtarma ve İlk Yardım)
Bir afetin oluşunu takip eden ve afetin oluşundan hemen sonra
başlayarak, afetin büyüklüğüne bağlı olarak en çok 1–2 aylık bir süre
içerisinde
yapılan
faaliyetlerdir.
Bu faaliyetlerin ana hedefi, mümkün olan en kısa süre içerisinde en
büyük sayıdaki insan hayatını kurtarmak, yaralıların tedavisini
sağlamak ve açıkta kalanların su, yiyecek, giyecek, ısınma, barınma,
korunma gibi hayati ihtiyaçlarını en kısa süre içerisinde ve en uygun
yöntemlerle karşılamaktır.
Bu safhada yapılan faaliyetler arasında;
Haber alma ve ulaşım,
İhtiyaçların belirlenmesi,
Arama ve kurtarma,
İlkyardım,
Tedavi,
Tahliye,
41
Geçici iskân,
Yiyecek, içecek, giyecek, yakacak temini,
Güvenlik, çevre sağlığı ve koruyucu hekimlik,
Hasar tespiti,
Tehlikeli yıkıntıların kaldırılması,
Yangınlar, patlamalar, bulaşıcı hastalıklar
önlenmesi gibi birçok faaliyet bulunmaktadır.
vb.
ikincil
afetlerin
Bu safhada yapılacak bütün faaliyetler tüm güç ve kaynakların en hızlı
şekilde ve en etkili yöntemlerle afet bölgesinde kullanılmasın ı
amaçladığından çok iyi bir koordinasyonu gerektirmekte ve olağanüstü
koşullarda uygulanması zorunluluğu, olağanüstü hazırlık, yetki ve
sorumluluklara ihtiyaç duymaktadır.
2.2.2.2 İyileştirme ve Yeniden Yapılanma Evresi
İyileştirme evresinde yürütülen faaliyetlerin ana hedefi, afete uğramış
toplulukların haberleşme, ulaşım, su, elektrik, kanalizasyon, eğitim,
uzun süreli geçici iskân, ekonomik ve sosyal faaliyetler vb. gibi hayat i
işlevlerin asgari düzeyde karşılanabilmesidir.
Yeniden yapılanmanın amacı afetten etkilenen toplulukların gelecekte
benzer olaylarda, aynı olumsuz sonuçlarla yüz yüze gelmemelerini
sağlamaktır. Hedef, afetten etkilenen veya zarar gören tüm insan
işlevlerinin
afetten
önceki
düzeyden
daha
ileri
bir
düzeye
ulaştırılmasıdır.
Bu faaliyetler içerisinde yıkılan veya hasar gören tüm yapı ve tesislerin
yeniden inşaası olduğu gibi, toplumun afet nedeniyle bozulmuş olan
ekonomik, sosyal ve psikolojik bütünlüğünün de yeniden sağlanması vb.
gibi çok geniş alanlara yayılan faaliyetler bulunmaktadır.
Faaliyetlerin süresi afetin büyüklüğüne bağlı olarak birkaç yıl sürebilir
ve bu sürede toplum için gerekli olan ve zarar azaltma faaliyetleri de
yürütülebilir.
2.3 TÜRKİYE’DE VE DÜNYAD A AFET YÖNETİMİ
Ülkemizde ister doğal ister teknolojik kaynaklı olsun, afet zararlarının
önceden azaltılmasına yönelik önlemlerden çok, acil durumlar ortaya
çıktıktan sonra müdahale ve yaraları sarmaya yönelik tedbir uygulamaları
ağırlık kazanmaktadır. Bu konuda ki kanunlar tüm yenilemelere rağmen
uygulamaya paralel durumdadır. Kısaca ifade edersek, tüm dört evreyi
kapsayan ve bütün bireyleri ve bütün tehlikeleri ve tüm kaynakları bir
kanun çatısı altında toplamamaktadır.
Afet kanunumuza göre afet öncesinde uzun dönemli stratejik planlama,
hazırlık, eğitim ve lojistik konularında koordinasyon görevi Afet İşleri Genel
Müdürlüğü’ne aittir. Ancak afet öncesinde, olağan hallerde yürürlükte
bulunan kanunlarla birbirinden çok farklı kurum ve kuruluşlar özelikle
hazırlık döneminde yapılması gereken faaliyetleri kapsamaktadırlar.
42
Bunların
nitelikler
eksikliği
kanunlar,
koordinasyon yetkisi is belirli değildir. Yasal yapının getirdiği
yanında yasaların gerektiği gibi uygulanamaması ve kontrol
başka bir sorundur.
Koordinasyon eksikliği yanında farklı
yerel veya ulusal ölçekte birbirlerini ile çelişmektedir.
Burada yürürlükteki bazı kanunları örnek verelim:
7126 sayılı Sivil savunma Kanunu
4452 sayılı kanuna dayalı 586 sayılı kanun hükmümde kararname
7269 sayılı afetler dolayısı ile alınacak tedbirler ve yardımlara dair yönetmelik
88/12777 sayılı acil yardım teşkilatı ve planlama esaslarına dair yönetmelik
2690 sayılı atom enerjisi kanunu
96/8716 sayılı başbakanlık kriz yönetim merkezi yönetmeliği
4452 sayılı kanuna dayanan 99/583 sayılı acil durum yönetimi başkanlığına dair khk
2935 sayılı olağanüstü hal kanunu
3194 sayılı imar kanunu
Bu kargaşayı engellemek üzere afet yönetiminde farklı bakanlıklara, kurum
ve kuruluşlara bağlı görev ve sorumlulukları koordine edecek ve silsileye
uygun bir kurum kurulmalı ve tüm evreleri kapsayan mali ve idari kontrol
yetkileri içeren bir şemsiye kanun hazırlanmalıdır.
Dünyada afetlerin yoğun yaşandığı, insani kayıplarının engellenmesi amacı
ile her ülke kendine özgün risklere göre ve kendi devlet yapısına göre
oluşturmuştur.
En başarılı ve tecrübeli oldukları kabul edilen ülkeler ABD ve Japonya’dır.
Avrupa birliği ülkeleri arasında da olası risklere göre hazırlanma oranı
yüksek olmakla birlikte bu iki ülkedeki gibi ulusal bir koordinatör kurum
yoktur.
Dünyada Etkili Afet Yönetim Örneklerinin Ortak Yönleri Afet yönetimi
bilimsel, bütünsel ve döngüsel yapısının bireysel, kurumsal ve ulusal
ölçekte aynı şekilde geçerlidir. Etkili afet yönetiminin kesintisiz ve
döngüsel bir yapısı olduğunu bilerek aşağıdaki diğer ortak özellikleri de
içermesi gerektiğini unutmamalıyız.
Sürekli güncellenen yapı Gelişen güncel olaylar, yerleşme, nüfus,
sanayi
ve
ekonomi
değişkenleri
nedeni
ile
afet
yönetimi
ve
koordinasyonunda sürekli yeni veriler sağlanmaktadır. Merkeze bağlı
kalmadan güncelleştirmelere müsait ağ yapısına en yakın sistemler en
güncel ve gerçeğe yakındır.
Koordineli bağımsız yapı Planlama ve operasyon gibi temel
unsurlarda fazla dikey bir organizasyonun sakıncaları açıktır. Bu sorunun
giderilmesi için yerel yetki kullanımının teşvik edildiği ve acil durumun
gereği kadar organizasyonun üst sıralarına başvurulduğu sistemler
kurulmuştur. Özetle aşırı detaylandırılmamış, basit, kolay anlaşılabilir ve
kolay uygulanabilir bir ana plan ve tüm yerel birimlerin katıldığı özgün
43
yerel
planlar
bu
yapının
ana
özelliğidir.
Bir kurum bu ana planın ulusal koordinasyonunu sağlamakta ve yerel
düzeydeki
işlemleri
denetlemekte
ve
ana
planla
eşgüdümünü
gözetmektedir. Afet öncesinde planlama, risk analizleri, eğitim yanında
koordinasyon görevini yürüten bu kurum afet durumunda hukuki
danışmanlık, kaynak akışı, lojistik, basın ve halkla ilişkiler gibi ek
fonksiyonları da üstlenerek tek sorumlu örgüt haline gelmektedir.
Sürekli gelişen sistem Planlama ve operasyonlarda, her tatbikat veya
afetten elde edilen yeni verilerin sistemi yeniden yapılanmaya
yöneltebileceğini kabul etmek gerekir. Bu nedenle dinamik yapının katı ve
statik sistemlere göre gerektiği yerde inisiyatif kullanma imkanı, dolayısıyla
olası
bir
tıkanıklığa
yol
açmadan
durumun
gereği
müdahaleyi
geciktirmeden uygulama imkanı vardır. Bu tecrübeler de uygulamaların
daha işler hale getirilmesi için hemen sisteme girebilmektedir.
Tüm evrelerde kesintisiz hizmet Başarılı modellerin bir diğer ortak
özelliği afet yönetimini dört temel evrede de aynı kurum ve eşgüdümün
hâkim olmasıdır. Afet öncesinde hazırlık ve sonrasında etkileri hafifletme
çalışmalarını ve farklı kurumları denetlemeye yetkili ve gerekli diğer mali
idari yetkiyle donatılmış bir ulusal kurumun bulunması başarının
kaynağıdır.
2.4 AFET YÖNETİMİNDE SİVİL TOPLUM KURULULARININ ÖNEMİ
Günümüzde kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil kuruluşlar, Körfez ve
Düzce depremleri öncesine göre risk yönetimi evresini daha iyi yönetmeye
çalışıyorlar. Deprem ağırlıklı olmakla birlikte, diğer bazı konuları da içeren
afet yönetiminin dört temel evresi olan afete hazırlık, zarar azaltma,
müdahale ve iyileştirme konularında kamu kurumları, yerel yönetimler,
üniversiteler ve sivil kuruluşları birçok araştırma ve proje yürütüyorlar.
Ancak Türkiye henüz çağdaş ve risk odaklı bir “ulusal afet yönetim
planına” sahip değildir. Bu sebeple depremler sonrasında ortaya çıkan
başta koordinasyon olmak üzere diğer problemler, birçok konuda
geçerliliğini korumaktadır.
Sadece devlet birimleri arasında işbirliği, yetki ve sorumluluk karmaşası
değil aynı zamanda temel afet bilincinin yaygınlaştırılması ve afetle baş
etme kültürünün geliştirilmesi konusunda çalışan belediyeler, üniversiteler
ve sivil toplum kuruluşları arasında da işbirliği, eşgüdüm ve ortak dil
eksikliği sürmektedir.
Afete hazırlık gibi makro ölçekte planlanma gerektiren bir konuda asli
unsur olan Devletin afet yönetimindeki çok merkezliliği ortadan kaldırması,
gerekli yasal, kurumsal ve örgütsel düzenlemeleri yapması gerekmektedir.
Depremlere hazırlıklı olmada yerel toplulukların ve kendiliğinden oluşan
toplum örgütlenmelerinin katkıları her ülkede önemsenmektedir. Türkiye’de
de 1999 depremleri sonrasında ‘Sivil Toplum Kuruluşları’nın büyük katkılar
sağlayabildikleri kanıtlamıştır. Bu potansiyelin zarar azaltma amaçlarına
yönelik olarak da örgütlenmesi afet yönetiminde ileri gitmiş tüm ülkelerde
mutlak gerekli, kabul görmüş ve uygulanan bir yöntemdir.
44
2.5 AFETE MÜDAHALEDE ASG ARİ STANDARTLAR (THE SPHERE)
Doğal afetler ve silahlı çalışmalar her yıl milyonlarca kişiyi yardıma muhtaç
durumda bırakmaktadır. Bu zorluklarla baş edebilmek için insani sistem,
afetten etkilenen kişilere haklarını sağlamakta her zamankinden daha
kararlı olmalıdır.
“Sphere” Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Sözleşmesi
Yardımlarında Asgari Standartlar Projesi dünyada ilk defa afetten
insanların
insani
yardımdan
neyi
beklemeye
hakları
belirlemektedir. Bu çalışmanın amacı, insani yardımın etkinliğini
yardım kuruluşlarının sorumluluğunu arttırmaktır.
ve Afet
etkilenen
olduğunu
ve insani
Afet yardımlarının etkinliğinin ve sayışım sorumluluğunun artırılmasın ı
amaçlayan önemli bir uluslararası inisiyatiftir.
Bu çalışmanın temel taşı olan İnsani Yardım Sözleşmesi uluslararası
insani prensipler ve koşullar, insan hakları sözleşmesi ve mülteci kanunu
ve Kızıl Haç ile STK yürütme yasasına dayanır. İnsani Yardım Sözleşmesi,
insani eylemi yöneten temel ilkeleri açıklamakta ve halkların korunma ve
yardım alma haklarını savunmaktadır.
Sözleşmeyi beş temel bölümde asgari standartlar izlemektedir:
a.
Su temini ve Sanitasyon sağlanmasında asgari standartlar
b.
Beslenmede asgari standartlar
c.
Gıda yardımı için asgari standartlar
d.
Barınak ve yerleşim yeri planlamada asgari standartlar
e.
Sağlık hizmetleri. Kapsamında asgari standartlar
Tüm standartlar, uygulamalardan gelen bilgi ve yorumlar yanında teknik ve
cinsiyet ile ilgili özellikleri de içermektedir.
45
3.BÖLÜM: AFETE GÖNÜLLÜ HAZIRLIK
3.1 AFET BİLİNCİ VE GÜVENLİK KÜLTÜRÜ
3.1.1Güvenlik Kültürü
Ülkemizi yasa boğan deprem, böyle durumlara Halkımızın ve ilgili tüm
birimlerin ne kadar hazırlıksız olduğunu net bir şekilde göstermiştir.
Yaşanabilecek küçük veya büyük felaketlerde, gerçekleşecek yeni bir
depremde, Türk Boğazlar Bölgesinde gerçekleşebilecek bir tanker
kazasında, Kent içi benzin istasyonlarında ve bütan gaz dolum
tesislerinde, İstanbul’un bir kısmının altına döşenmiş olan doğal gaz
boru şebekesinde olabilecek bir kaçakta, sellerde vb durumlarda
İstanbul ve civarı onarılamaz bir felaketi yaşayabilir.
Ayrıca, Okullar, Sinemalar, Mağazalar, vb halkımızın topluca gittiği
merkezler de oluşabilecek (yangın, sabotaj, kaza vb. ) küçük felaketler
yaşanabilir.
Her yıl on binlerce yaşama mal olan ve büyük maddi kayıplara yol açan
trafik kazaları da, bizim için her gün yaşanan ancak artık alıştığımız bir
felakettir.
Derli toplu düşündüğümüz takdirde, bir çok konuda yeterli bilgi sahibi
olmadığımız ortaya çıkmıştır. Bu durum toplumumuzda büyük bir korku
ve güvensizlik yaratmıştır.
17 Ağustos 2000 saat 3.03 te hiçbirimizin ne yapacağını bilemediği
ortaya çıkmıştır.
Bilgi sahibi olmadığımız için ne yapacağımızı bilemedik, ne
yapacağımızı bilemediğimiz için, doğru veya yanlış ne söylenirse
telaşla onu yapmaya başladık. Bu panikti.
Daha sonra ise başımıza gelenlerle ilgili yoğun bilgi almaya başladık,
ülkemizin %98 inin deprem bölgesi olduğunu yeniden öğrendik, aslında
çarpıcı bir farkına varmaydı.
Fayların ne olduğunu öğrendik.
tartışmaların tarafı olduk.
Nereden
Deprem olmayacak veya zararları
adamlarını daha çok sevdik.
büyük
geçtiği
üzerine
olmayacak
yapılan
diyen
bilim
Masaların altına girip girmemekte, kapıların ve kirişlerin altına
sığınmakta tereddütte kaldık. Kimimiz evinin ortasına ezilmesi mümkün
olmayan (360 kg ağırlığında) çelik masalar aldı, kimiz baretlerle yatıp
kalkmaya başladı, kimimiz deprem düdükleri aldı, acil durum
çantalarının her çeşidi piyasaya çıktı, hiç kimse evine güvenmemeye
başladık, televizyonlar enkazların altında ölen binlerce insanın ve
yıkılmış yüzlerce binanın görüntüleriyle doldu, insanların çığlıkları,
ağlamaları, feryatları, yardım çağrıları, kargaşalık, geç kalan ve
yetersiz
müdahaleler,
gelmeyen
yardımlar,
olmayan
iletişim,
yetkililerinde ne yapacaklarını bilmediklerinin anlaşılması ve benzerleri.
46
Bu durum bizlerde, hiç gelişmemiş bir kavramı geliştirmeye başladı,
hep başkalarına ihale ettiğimiz, yaşananları görmediğimiz, başımıza
gelebileceğini kabul etmediğimiz, televizyonlarda veya gazetelerde
“görüntü” kabul ettiğimiz bir kavram: GÜVENLİK.
3.1.2 Güvenlik
Birincil olarak canınızın ve malınızın korunmasının sağlanması, ikinci
olarak ta yakınlarınızın canı ve yaşamanız için gerekli şeylerin
korunmasının sağlanmasıdır.
Canınıza veya malınıza yönelebilecek herhangi bir duruma karşı sizi
koruyabilecek bir kuvvetin varlığına inanırsanız kendinizi güvenlikte
hissedersiniz.
u veya bu nedenle canınızın ve malınızın korunmadığına inanırsanız,
güven hissiniz sarsılır. Varlığınızı veya varlığınızı sürdürmenizi
engelleyebilecek tehlikeleri ve korunma çarelerini bilmiyorsanız,
oluşacak güvensizlik sizi korkuya ve paniğe götürür.
Varlığınızı veya varlığınızı sürdürmenizi engelleyebilecek tehlikeleri ve
korunma çarelerini bilmemizin gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Yani bilgilenmemiz gereklidir.
Bilgi sahibi olursak, korku sahibi olmayız, çünkü, acil durumların ne
olduğunu, böyle bir durumda neler yaşanabileceğini, olabileceklere
karşı nasıl önlemler alabileceğimizi, sonrasında neler yapmamız
gerektiğini ve çevremize nasıl destek olabileceğimizi bilirsek, bu bilgi
bize güven verir.
Bu bilgiyi çevremizle paylaşırsak ve herkesin paylaşmasını teşvik
edersek GÜVEN hissimiz hem çoğalarak güçlenir, hem çoğulcu, hem de
organize olur.
Bu bilginin toplumsallaşması, güvenlik taleplerinin doğru ve bilgiye
dayalı yapılmasını kolaylaştırır.
Doğru güvenlik talepleri, güvenlik sistemlerinin gözden geçirilmesine,
bilgiye dayalı olarak yenilenmesine ve taleplerin doğruluğu ile güçlü
olması ölçeğinde ihtiyaca göre düzeltilmesine sebep olur.
Toplumumuz şimdiye kadar ne talep etti?
Bahçeli evlerimizi 3-4 katlı binalara dönüşmesini, 3-4 katlı binalarımızın
10-15 katlı apartmanlara dönüşmesini talep ettik. Çünkü ilgili herkesin
paylaştığı büyük bir rant söz konusuydu.
Aynı alt yapıya dikine
gelişimle fazladan nüfusun barınmasını talep ettik. Hazır olanakların
hemen yanına sanayi, yan sanayi ve diğer iş çevrelerinin oluşmasını
vb. talep ettik.
Hiç kimse sokağına itfaiye musluğu, acil durumlarda müdahale edecek
ekiplerin geçebileceği sokaklar, sağlıklı yapılaşmanın gereği zemin
etüdü, acil durumlara karşı bilgilenme vb. talep etti mi?
Görüldüğü gibi ne talep ettiysek onunla başbaşayız.
47
Ne talep edersek onu alacağımıza da emin olabilirsiniz.
Hemen hemen her şey bilgilenmeye, bu bilginin geniş halk kitleleriyle
paylaşılmasına ve doğru yöntemlerle talep edilmesine bağlıdır.
Bilgi, güvenliğimizin nasıl sağlanacağı üzerine bize fikir verdiği gibi
önlem almanın da yöntemini verir. Bu yöntemlerin birleşmesi ile bir
güvenlik sistemi ve bu sisteminin güvenilir görevlilerce idaresi ile reel
güvenliğe ulaşılmasını mümkün kılar.
Gerçek güvenlik, bilgi ve birikime dayalı sisteme (GÜVENİLİR SİSTEM),
bu sistemi oluşturacak ve işletecek kişilere bağlıdır. Bunu sağlayacak
olan mekanizmaya da Güvenlik Sistemi denir.
Bu durumda GÜVENLİK; can ve malımızın korunmasından, Güvenilir
sisteme ve kişiye kadar giden bir olgudur.
3.1.3 Güvenlik talepleri
Bilgilenmiş toplum kendi ve yakınlarının can ve mal güvenliği üzerine
GÜVENLİK TALEPLERİNİ oluşturmaya başlar. Bu güvenlik talepleri
bilgilenme ölçeğinde doğru taleplere doğru yönelecektir. Bu talepler,
en basit can güvenliği talebinden, güvenliği oluşturan sisteme ve bu
sistemi idare eden güvenilir yöneticileri talebe kadar yoğunlaşacaktır.
Bilgi ve bu bilginin getirdiği inanma güvenliğin birinci şartıdır,
GÜVENLİK BİLGİYE DAYANIR, İÇE SİNDİRİLMİ VE YAAM BİÇİMİ
HALİNE GETİRİLMİ BİLGİYE KÜLTÜR DENİLİR.
Bilginin yaygınlaşması sonucunda güvenlik kültürüne sahip olan
topluluk ise güvenilir sistemi ve sistemin gereksinmelerini (teknoloji
dahil) talep eden, talebin karşılanması için baskı unsuru olan ve izleyen
topluluk haline gelir. Bu şekilde yaşanabilecek tüm acil durumlar en az
kayıpla geçiştirilebilir.
Güvenlik, can ve mal güvenliğinden bunu koruyacak sisteme, bu sistemi
oluşturacak ve yürütecek güvenilir kişilere kadar giden kavramdır.
Bilgi sahibi olmayan kişi ve toplum korku sahibi olur. Toplumun
bilgilendirilmesi güveni arttırır.
Fakat, bilgiyi veren kuruluşun veya kişinin de çok önemi vardır.
Eğer bilgiyi veren kişi ve kuruluş Güvenirliğini yitirmiş ise verilen bilgi
ne kadar ciddi olursa olsun inandırıcı olmaz.
Güvenlik, öncelikle, can, daha sonra mal korunması anlamına gelen
geniş bir konudur.
Bilgi ve bilgiye dayalı güvenlik,
Olabilecek tehlikelere karşı güvenlik,
Durum tespiti,
Olabileceklerin tespiti,
Güvenilir kişi,
İtimatsızlık ve inanmamak,
Kavramları düşünülmeli ve her acil duruma göre bir kez daha sorgulanmalıdır.
48
Acil Durumlar
Doğal Afetler, Doğal olmayan Teknolojik felaketler ve kazalardır.
Doğal afetler: Halkın can ve mal varlığını tehdit eden en büyük
tehlikelerdir. Bunlar;
Fırtına
Depremler
Kasırga
Doğal yangınlar
Tayfun
Su baskınları
Çığlar
Toprak kaymaları (Heyelan)
Kuraklık
Doğal olma yan afetler: Doğal olmayan afetler, savaşta veya barışta
halkın can ve mal varlığını tehdit eden teknolojik kaza ve sabotajlardır.
Bunlar;
Nükleer kazalar (Nükleer santrallerde olabilecek sızıntılar)
Trafik ve gemi kazaları (Türk Boğazlarında gerçekleşebilecek bir
tanker kazası)
Sabotajlar olarak çeşitlendirilebilir.
İstanbul’un bir kısm ının alt ına döşenmiş olan doğal ga z boru
şebekesinde olabilecek bir kaçakta, Kent içi benzin istasyonlarında ve
bütan gaz dolum tesislerinde petrol türevleri, kim yasal ve nükleer
kazala r, ayrıca, okullar, sinemalar, mağazala r ve bunun gibi
halkım ızın topluca gittiği merke zlerde oluşabilecek f elaketler de
yaşanabilir.
Zarar a zaltma girişimlerinde, ö zellikle ‘Yere l Gönüllü Örgütlenmeleri’
çok yönlü katk ıla rda bulunabilirle r. Mahallelerde oluşturulacak gönüllü
kurullar, olası d epremlerde mahallelerin ne gibi riskler alt ında
olduğunu inceleyerek, yapılaşma ve çevre kullanım ına iliş kin pek çok
uyumsuz da vran ış örneğin in orta ya çıkarılmas ında, yere l toplumun
dikkatine getirilm esinde ve bunların giderilmesinde, hiçbir resmi
müdahaleye gere k kalmaksızın b irincil rol o yna yabilirler. A yrıca,
deprem sonrasında ilk yard ım ve ku rtarma konularında planlar yap ıp
bu konuda bilgi ve belirli düze ylerd e beceriler kazand ırma ya yönelik
eğitim p rogramları dü zenle yebilirler; bunlara kat ılabilirler. Bu tü r
oluşumların cesaretlendirilerek, örn ekler gösterilerek ve kimi maddi
destekler sağlanarak ya ygın laşt ırılm ası, hazırlık lı bir kentsel toplum
kültürü gelişmesinde en önemli adımdır. Bu nedenle ‘Mahalle Af et
Yönetimi’ türündeki projelere ye rel yönetimlerce öncelik verilmesi ve
mahalle muhtarlıklarıyla birlikte ye rel yönetimlerin çeşitli organlarında
temsil hakkı ku llanmaları ve yere l yatırım kararla rına katılmaları
sağlanmalıd ır. Bu yak laş ım ye rel temsiliyete dayalı demokratik
katılımc ılık bilincini arttırması ile yön etimsel yara rlar sa ğla yacakt ır.
49
3.1.4 Türki ye’de afet riski ve olası afete hazırlık
Ülkemizde son 60 yılda meydana gelen doğal afetlerin yol açtığı
yapısal hasarların oranları yaklaşık olarak aşağıdaki gibidir.
% 5 kaya düşmeleri
% 62 depremler
% 4 yangınlar
% 15 heyelanlar
% 2 çığ, fırtına vs..
% 12 su baskınları
Buna göre ülkemiz için en önemli afetin D E P R E M olduğu
görülmektedir. Topraklarımızın % 96’ sı deprem bölgeleri içerisinde,
nüfusumuzun % 98’ i bu bölgelerde yaşamaktadır. Bu gerçek
karşısında yapılması gereken, deprem zararlarını azaltacak ciddi
tedbirleri, gerçekçi olarak almaktır.
3.2 AFETE HAZIRLIK VE HALK EĞİTİMİ
3.2.1 Afete Hazırlıkta Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü
Kurtarma, sağlık, insani yardım gibi farklı sektörlerde uzmanlaşan
Sivil Toplum Kuruluşları, 1999 depremleri sonrasında acil yardım ve
iyileştirme konularında önemli yararlıklar göstermişlerdir. Ancak bu
kuruluşların da zarar azaltma etkinliklerinde bulunmaları, kendi ilgi
alanlarında
yurt
içinde
ve
uluslararası düzeylerde
projeler
uygulamaları ve çalışmalarında süreklilikler sağlamaları şarttır. Bu
kuruluşların sektörlerine göre, ilgili başka kuruluşlarla birlikte, ulusal
iletişim ve bilgi ağlarında yer almaları, bu yolla çeşitli projeler
geliştirmeleri, gerektikçe o sektördeki ilgili tüm tarafları bir araya
getirecek toplantılar düzenlenmesi gibi çalışmalar, süreklilikler
sağlamak amacıyla merkezi yönetim tarafından desteklenmelidir.
Ulusal afet yönetimi anlayışı içerisinde sivil toplum kuruluşları sahip
oldukları nitelikli insan gücüyle, gönüllü ve yaratıcı çabaları ile en
büyük destektir. Ülkemizde birçok sivil toplum kuruluşunda bu anlayış
mevcuttur. Geçtiğimiz tecrübeler sırasında çalışmalarıyla ön plana
çıkmış ve günümüzde halen afete hazırlık evresinin gereğini yerine
getiren farklı alanlarda uzmanlaşmış onlarca kuruluş vardır.
Ülkemizde afet konusunda çalışan kuruluşların başında Kızılay gelir.
Kızılay kanunla kurulmuş, özerk ve devlet afet planlarına entegre
edilmiş yegane kuruluştur. Ancak son 10 sene içerisinde bazı gönüllü
kuruluşlar bu planlarda yer almaya başlamıştır. Bu kuruluşlara, acil
durumlarda iletişim konusunda Radyo Amatörleri Cemiyeti (TRAC),
acil müdahale konusunda Arama Kurtarma Derneği (AKUT) ve Arama
Kurtarma Araştırma Derneği (AKA), afete hazırlanma ve halk
eğitimleri konusunda Doğa ile Barış Derneği (DiB), Afete Kaşı Sivil
Koordinasyonu Destekleme Derneği (ASK) gibi örnekler verebiliriz.
"Gönüllülerin Sivil Savunma Hizmetlerine Katılma Esasları Yönergesi"
05.05.2000 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. Bu yönerge esasları
dâhilinde, ülke çapında birden fazla ilde teşkilatlanan 14 sivil toplum
kuruluşu ile Sivil savunma Genel Müdürlüğü ve yalnız bir ilde
50
teşkilatlanan 79 sivil toplum kuruluşu ile ilgili valilikler arasında
protokoller yapılmıştır.
Gerek acil durum ortamında yapılması gerekenler, gerekse zarar
azaltıcı önlemler ve depreme hazırlıklı olma ve risk yönetiminde
deneyim, her yurttaşların bilgisi ve dikkati içine çekilebilmelidir. Bu
nedenle toplumun her kesitinden topluluk ve bireylere ulaşılabilmesi
gerekir. Bu amaçla genel
medya ve her türlü iletişim
ortamları yanında iş çevreleri,
bireysel ilgi alanları (hobiler),
spor,
ibadet
merkezleri,
kahvehaneler gibi insanların
bir araya geldiği yerler vb. her
kanaldan yurttaşa erişilmesi
gerekir.
Ülkemizde bugün halk eğitimi
görevlerinin önemli bir kısmı,
Sivil Savunma Müdürlükleri
tarafından belirlenen istekli
sivil
toplum
örgütlerine
verebilmektedir.
Ancak
bu
eğitim
afet
ve
ilkyardım
bilincinin
arttırılması
çabalarını
aşamamaktadır.
Yerel örgütlenmelerin tevsik
edilmesi ve eğitim kapsamının
genişletilerek risk belirleme
ve zarar azaltma eylemleri
konularını da kapsaması, verilen eğitimin etkinliğini artıracaktır.
Yerel düzeyde etkin eğitim kampanyaları için çok fazla sayıda
eğitmene ihtiyaç vardır. Halk eğitmeni eğitimi yoluyla gerekli ve doğru
bilgi ve becerilerin hızlı ve güvenli yayılmasının sağlanması
gereklidir.
Doğa ile Barış Derneği’nin bu amaçla eğitmen eğitimi metodu ile
tasarladığı ve AB-ECHO örgütünün sponsorluğunda ve İstanbul
Valiliğinin desteğinde yürütmüş olduğu “Acil Durumlar ve İlkyardım
Halk Eğitimi” projesi buna örnek gösterilmektedir.
Bu projenin benzeri tüm Halk Eğitim Merkezleri’nde açılacak kurslarla
halkın farklı kesimlerine ulaşabilecek eğiticiler yetiştirmek amacı ile
uygulanabilir. Eğitim ve bilinçlenme çalışmaları kapsamında göre v
yapacak eğiticilere ve eğitim programına katılanlara sertifikalar
verilmesi ve medya desteği eğitimin sürdürülmesi için gerekli
isteklendirme yaratabilir.
Böyle bir uygulama, hem yerel kaynakları güçlendirecek, hem de
yerel şartları ve kültürü bilen kişilerce verilecek olan eğitimin daha
etkili olmasını sağlayacaktır.
51
3.2.2 Mahalle afet organizas yonu
Mevcut yasalara uygun, afete hazırlık için sokak sokak organize
olmayı hedefleyen, sivil toplum kuruluşlarının, sivil katkı ve katımları
kolaylaştıran bütünleştirici bir yapısı olmalıdır.
Yasal yapılanma sivillerin organizasyonda
vermektedir.
görev almalarına izin
Yasanın öngördüğü görevlilere sivil kapasite her türlü maddi manevi
imkânlarını sunmak sureti ile yardımcı olmaktadır.
52
Acil Durum tedbirlerinin tüm mahalle sakinleri taraf ından öğrenilmesi
gerektiğinden, gönüllüler halk eğitimi ile mutlaka uğraşmak
zorundadırlar.
STK ların da desteği ile gerekli her türlü bilgi, malzeme ve donanım
tedarik edilmeli ve acil durumlarda kullanıma hazır hale getirilmelidir.
Afet halinde, her mahalle için oluşturulması gereken Destek Gurupları
ve Erken Cevap Organizasyonu
a. Komuta Merkezi(Kriz Merkezi)
b. Sekreterlik ve İletişim Bölümü:
c. Operasyon Bölümü:
d. Arama; Hafif araçlarla arama kurtarma, işaretleme
e. İtfaiye; Tehlike
mücadele
f.
kontrolü,
Teknik
değerlendirme,
Yangınla
İlkyardım; İlkyardım, Yaralı nakli, Sağlık Merkezi
g. Güvenlik; Mahalli polis kapasitesini sivil gönüllülerle destekleme
h. Lojistik Bölümü: Afete müdahalede asgari standartlar (Shepere)
ölçütünde
i.
Beslenme; Malzeme, Mutfak, Dağıtım
j.
Barınma; Yerleşme, Sıhhi işler, Tamir ve Bakım birimleri
k. Trafik; Ulaşımın sağlanması
l.
Soysal destek; Sağlıklı ve insanca günlük hayatın sağlanması
m. Psikososyal Destek (Yaşlılar, Çocuklar)
n. Eğitim (İlköğretim ve öncesi eğitimde aksamanın giderilmesi)
o. Sağlık ( İlkyardım sonrası bekleme, Morg hizmetleri)
Bu yapılanma ile amaçlanan:
Acil durumlarda tıbbi yardım ulaşana kadar, arama kurtarma ve
ilkyardım çalışmalarının başlatılması,
Acil duruma erken cevap verilmesi yoluyla paniği ve talanının
engellenmesi.
Hasar ön tespiti yapılması ve bu doğrultuda yardımların doğru
organizasyonun sağlanması.
Acil durumun gereği müdahalenin erken safhada belirlenmesi ve
afet masasına bildirilmesi
Arkadan oluşabilecek tehlikelerin kontrol altına alınması, hasarın
büyümesini engellemesi.
Sağlıklı ve düzenli
çalışmaların yapılması
günlük
hayata
dönmek
üzere
gerekli
Durumun gereği güvenlik, sağlık, sevk ve idare görevlerinin yerine
getirilmesinde yardımcı olunması.
53
Acil Durumlara hazırlık ve tatbikat çalışmalarının güvenilir ve
işlevsel olmasının sağlanması
Acil durum yönetiminin üst yapılarla entegrasyonunun sağlanması
Acil Durum Yönetimi hakkında eğitim ve duyuru yapılarak halkın
katılımının sağlanmasıdır.
3.2.3 Mahalle Organizasyonun görev, yetki ve sorumlulukları
7126 sayılı Sivil Savunma yasasının ilgili tüzükleri ve değişiklikleriyle
ekleri
çağa
ve
yaşanacak
afetlere
göre
yorumlanır
veya
güçlendirilirse gerekli yapılanma ile görev ve sorumlulukları
belirleyebilmektedir.
Sivil Toplum Kuruluşları hazırlık eğitimleri dahil tüm destek
çalışmalarında Sivil Savunma Müdürlüğü ile yapacakları protokollerle
yasallaşabilir.
Bu protokol la belirlenecek görevlilere mükellef kartları verilerek, hem
otokontrol, hem de çalışanların görevleri doğrultusunda yasallaşması
sağlanmış olacaktır.
Buna göre;
Madde 52
şunlardır
-
Korunma
kılavuzlarının
barıştaki
başlıca
görevleri
Bölgelerindeki bütün evler, buralarda oturan nüfus ve uzman personel
ile önemli bina ve tesisler, sığınak ve sığınak olabilecek yerlere ait
gerekli bilgileri tespit ve kayıtlarını tutmak,
Bölgesinin ve komşu bölgelerin sınırlarıyla buralardaki sivil savunma
hizmetleriyle ilgili teşkilât ve tesislerin yerlerini tespit ve kayıtlarını
tutmak,
Cadde ve sokak kılavuzlarının seçilmelerini ve eğitimlerini sağlamak,
Bölgelerindeki bina korunma personelinin ve diğer halkın sivil
savunma kurs, konferans ve yayınlarından faydalanmalarına yardım
etmek, yapacakları hazırlık ve alacakları tedbirlerde kendilerini
aydınlatmak ve yardımcı olmak.
Madde 53 - Korunma kılavuzlarının olağanüstü hallerde ve seferdeki
başlıca görevleri şunlardır:
Mevcut durum ve alınacak son hazırlık tedbirleri ve hareketleri
hakkında
halkı
aydınlatmak,
yardım
etmek,
morallerini
kuvvetlendirmek,
Taarruzdan sonra bölgelerindeki hasar ve zayiatı ve NBC maddeleri
tesirlerini tespit ederek üst kademelere devamlı bilgi vermek,
Tehlike durumlarına ve halin icaplarına göre halka alacakları tedbir
ve yapacakları hareketleri tavsiye etmek; cadde ve sokak kılavuzları
ve bina korunma personeli ile güçlerinin yettiği kadar yangın
başlangıçlarının söndürülmesini ve ilk kurtarma ve yardım işlerinin
yaptırılmasını sağlamak;
54
Bölgelerine gelecek sivil savunma kuvvetlerine yol göstermek ve bu
kuvvetlerin kullanılmasına esas olacak durum ve şartlar hakkında
birlik komutanlarına bilgi vermek.
Madde 54 - Korunma kılavuzları; barıştan itibaren kurulur, yetiştirilir
ve donatılarak göreve hazır bulundurulur.
Madde 55 - Mevzuat hükümlerine ve mahallî mülki idare
âmirliklerinden verilecek direktiflere göre, korunma kılavuzlarının
bildireceği hususların ve isteklerin cadde ve sokak kılavuzları, bina
korunma personeli ve halk tarafından yerine getirilmesi mecburidir.
Halk Tarafından Yapılacak Teşkilat ve Alınacak Tedbirler yasa ve
yönetmeliklerine göre:
3.2.4 Korunma Kılavuzları
Olası acil durum ve afetler için çalışma bölgesinde durum tespiti, acil
önlem planları yaparak alınması gereken önlemleri almak yada
alınması için görevlilere başvurmak, yapılan çalışmaların takipçisi
olmak, acil müdahale planlarını hazırlamak hasar görebilecek
bölgeleri tespit etmek, gerekli önlemleri almak ve alınması için
görevliler ile işbirliği yapmak tahmini insan zayiatını tespit etmek gibi
konularda görevlilere yardımcı olmak ve Sivil Savunma servislerine
rehberlik etmekle görevlidir.
Cadde Veya Sokak Kılavuzları:
Madde 96 - Hassas bölgelerde her kılavuzluk bölgesindeki cadde ve
sokak kesimleri için, buralarda oturanlar arasında birer cadde veya
sokak kılavuzu ve birer yedeği seçilir.
Madde 97 - Cadde ve sokak kılavuzları; barışta ve savaşta kendi
kesimlerine ait her türlü bilgilerin tespitinde, halka ait hizmetlerde
korunma kılavuzlarına yardımcılık ve halka yol göstericilik yaparlar.
Barışta bina korunma personelinin seçilmesini ve eğitimlerinin
sağlanmasını izlerler; savaş sırasında bu personel i1e yangın
başlangıçlarının söndürülmesi, ilk kurtarma ve yardım işlerinin
yapılmasını sağlamaya çalışırlar.
Madde 98 - Cadde veya sokak kılavuzlarının halk tarafından
tanınmaları için görev sıralarında kollarında bir tanınma işareti ile bir
düdük, bir gaz maskesi, harp paketi, el feneri gibi şahsi teçhizatları
bulunur.
Bina Korunma Personeli Ve Malzemesi:
Madde 99 - Hassas bölgelerdeki bütün ev, apartman ve içinde
oturulan diğer binalarda, sivil savunma bakımından gerekli tedbirlerin
alınması, yangın başlangıçlarının söndürülmesi, ilk vardım ve
kurtarma hizmetleri gibi görev ve faaliyetler için; buralarda oturanlar
arasında iş bölümü yapılarak, her binada bir korunma âmiri ve nüfus
mevcuduna göre sırası ile birer veya daha fazla itfaiyeci, hastabakıcı,
kurtarıcı ve sığınak bulunan yerlerin gerekenlerinde sığınak âmiri gibi
korunma personeli ayrılır.
55
Madde 100 - Bina korunma personeli; sivil savunma veya millî
savunma veya Milli Savunma ile ilgili diğer hizmetlere ayrılmamış
olan bina içindeki erkeklerden, erkekler yoksa kadınlardan seçilir.
Hastabakıcılık için kadınlar tercih olunur.
Madde 101 - Bina korunma âmirleri, binada oturan aileler veya
kimseler tarafından, diğerleri de korunma âmirleri arasından seçilirler
ve sivil savunma hizmetleri bakımından korunma âmiri emrinde
bulunurlar.
Bina korunma âmirleri, sivil savunma işlerinde bulundukları binanın
sorumlu âmiri olup, bu bakımdan vereceği talimat ve isteklerin bütün
binadakiler tarafından yerine getirilmesi mecburidir.
Madde 102 - Hassas bölgelerdeki, içinde oturulan bütün binalarda,
yangın başlangıçlarının söndürülmesi, yapılacak ilk yardım, kurtarma
ve korunma faaliyet ve hizmetleri için gerekli malzeme ile herkes için
birer halk tipi koruyucu maske bulundurulması veya bunların
kullanılmalarının öğrenilmesi lazımdır.
Bu malzemenin temin ve tedariki hususunda Hükümetçe halka gerekli
kolaylık ve yardım gösterilir,
Mahalle Örgütlenmesinin Acil Müdahale Organizas yonundaki Yeri
Mahalle Organizasyonunun Afete hazırlık için top yekûn hazırlanma
noktasında en önemli çalışmadır.
İlk yardım ve acil durum eğitimi ve her mahalle için acil önlem ve acil
eylem planı oluşturulmasından sonra yapılacak koordinasyon ve
görevlilerin tanımı
Apartman ve ya kurum görevlileri: Kapıcı, Yönetici ve benzeri
görevliler: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi ile her
mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma faaliyetine
katılarak destek verir. Kendi binası için her türlü olumsuz duruma
karşı acil önlem planı ve yaşanabileceklere karşı acil eylem
planlarını, bu konularla ilgili görevlileri oluşturur, görev tanımlarını
yapar. Bu planları binanın yönetim tablosuna asarak duyurur, bilgileri
güncelleştirir, konu ile ilgili tatbikatları belirli aralıklarla gerçekleştirir.
Herhangi olumsuz bir durumda yetkililerin müdahalesi gerekiyorsa,
öncelikle durumu haber verir, onlar gelinceye kadar gerekenleri
yapar. Görevliler geldiğinde çalışmalarını kolaylaştırır.
Sokak Görevlisi: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum eğitimi
ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma
faaliyetlerinin
asli
unsurudur.
Kendi sokağı için her türlü olumsuz duruma karşı acil önlem planı ve
yaşanabileceklere karşı acil eylem planlarının oluşturulması için
kolaylaştırıcılık yapar, planlar oluştuktan sonra bu konularla ilgili
görevlileri oluşturur, görev tanımlarını yapar. Bu planları bina
görevlilerine duyurarak bütün sokak yaşayanlarına iletilmesini sağlar,
bilgileri günceller, konu ile ilgili tatbikatların belirli aralıklarla
gerçekleştirilmesini kolaylaştırır. Olumsuz bir durumda yetkililerin
56
müdahalesi gerekiyorsa, öncelikle durumu haber verir (kendi
sokağının
iletişiminden
sorumludur),
onlar
gelinceye
kadar
gerekenleri yapar. Görevliler geldiğinde çalışmalarını kolaylaştırır.
Mahalle koordinasyon grubunun üyesidir.(Kendisine mutlaka bir
yedek görevli hazırlar ve ilgili yerlere bildirir.)
Mahalle koordinatörü: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum
eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma
faaliyetlerinin
asli
unsurudur.
Kendi mahallesinde her sokakta bir temsilci oluşturmak için çalışma
yapar, bu temsilcilerin konu ile ilgili eğitim almalarını sağlar ve bu
ekiple her türlü olumsuz duruma karşı acil önlem planı ve
yaşanabileceklere karşı acil eylem planlarının oluşturulması için
kolaylaştırıcılık yapar, planlar oluştuktan sonra bu konularla ilgili
görevlileri koordine eder. Bu planları görevlilere duyurarak mahalle
yaşayanlarına iletilmesini sağlar, bilgileri günceller, konu ile ilgili
tatbikatları
belirli
aralıklarla
gerçekleştirilmesini
kolaylaştırır.
Olumsuz bir durumda yetkililerin müdahalesi gerekiyorsa, öncelikle
durumu haber verir (kendi mahallesinin iletişiminden sorumludur),
yetkililer gelinceye kadar gerekenleri yapar.Görevliler geldiğinde
çalışmalarını
kolaylaştırır.
İlçe
koordinasyon
grubunun
üyesidir.(Kendisine mutlaka bir yedek görevli hazırlar ve ilgili yerlere
bildirir.)
Her İlçe için mahalle koordinatör Grubu: Başlatılmış bulunan ilk
yardım ve acil durum eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil
eylem planı oluşturma faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi
için her iki ayda bir koordinasyon toplantısı yapar. Bu toplantıya
yetkilileri davet ederek çalışmaların izlenmesini sağlar. Olağanüstü
durumlarda yetkililerle de anlaşarak toplantılar düzenler. İlçenin acil
önlem ve acil eylem planlarının güncellenmesi ve ilçe ölçeğinde
tatbikatlar yapılabilmesi için yetkililerle de anlaşarak gündem belirler.
İletişim için gerekli ekipmanların sağlanmasına çalışır.
İlçe Koordinatörü: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil durum
eğitimi ile her mahalle için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma
faaliyetlerinin asli unsurudur.
Kendi ilçesinde her mahallede bir temsilci oluşturur.
Bu temsilcilerin konu ile ilgili eğitim almalarını sağlar ve bu ekiple her
türlü olumsuz duruma karşı acil önlem planı ve yaşanabileceklere
karşı acil eylem planlarının oluşturulması için kolaylaştırıcılık yapar.
Planlar oluştuktan sonra bu konularla ilgili görevlileri koordine eder.
Bu planları görevlilere duyurarak bütün ilçe yaşayanlarına iletilmesini
sağlar, bilgileri günceller, konu ile ilgili tatbikatları belirli aralıklarla
gerçekleştirilmesini kolaylaştırır.
Herhangi olumsuz bir durumda yetkililerin müdahalesi gerekiyorsa,
öncelikle
durumu
haber
verir
(kendi
ilçesinin
iletişiminden
sorumludur), yetkililer gelinceye kadar gerekenleri yapar. Görevliler
geldiğinde çalışmalarını kolaylaştırır. İl koordinasyon grubunun asli
57
üyesidir.(Kendisine mutlaka bir yedek görevli hazırlar ve ilgili yerlere
bildirir.) İletişim koordinasyon merkezleri ile temasla görevidir.
İlçeler Koordinatör Grubu: Başlatılmış bulunan ilk yardım ve acil
durum eğitimi ile her ilçe için acil önlem ve acil eylem planı oluşturma
faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi için her iki ayda bir
koordinasyon toplantısı yapar. Bu toplantıya yetkilileri davet ederek
çalışmaların izlenmesini sağlar. Olağanüstü durumlarda yetkililerle de
anlaşarak toplantılar düzenleyebilir. İlçenin acil önlem ve acil eylem
planlarının güncellenmesi ve ilçe ölçeğinde tatbikatlar yapılabilmesi
için yetkililerle de anlaşarak gündem belirler. İletişim için gerekli
ekipmanların sağlanması için çalışır.
Koordinasyon ve İletişim Merkezleri (3-6-9): Yetkililerle birlikte
oluşturulacak olan iletişim ve koordinasyon merkezleridir. Yukarıda
bahsedilen tüm görevlilerle koordinasyonu, iletişimi ve görevlilerin
yönlendirilmesini sağlar.
Mahalle çalışmalarında
noktalar.
yapılacak
tespitler
ve
dikkat
edilecek
1. Mahallenin bir planı temin edilir,
2. Her sokakta bir gönüllü görevli oluşturulur,
3. Bu
görevli
sürdürülmekte
seminerinden geçirilir,
bulunulan
Eğitmenlerin
Eğitimi
4. Bu görevli vasıtası ile öncelikle apartman yöneticileri ve kapıcıları
hedeflenmek üzere sokak yaşayanları içerisinde yaygın bir eğitim
programı uygulanır.
3.2.5 Durum Tespiti
1. Her sokakta; Binaların yaşı, yapıldığı günden bu yana yapılan
değişiklikler (projesinde olmayan dükkan ve iş yerleri ile çekme
katlar dahil), binanın veya varsa bahçesindeki ek birimlerinin tespiti
(su kuyuları dahil), son depremden sonraki hasar durumu, ve
daha önce yaşanmış olumsuzlukların getirdiği durumun tespiti ile
varsa acil durumlara karşı alınan önlemler ve benzeri durumlar
tespit edilerek, sokak planına işlenir.
2. Sokaktaki halihazır tüm iş yerleri konumu da göz önüne alınarak,
sokak planına işlenir (Emniyet Müdürlükleri, Jandarma karakolları,
Belediye Zabıta karakolları ve Belediye birimleri, İtfaiye Birimleri,
Askeri birimler, Okullar, Büyük mağazalar ve marketler, İş yeri
merkezleri, Benzin istasyonları, Tüp gaz dolum veya servis
birimleri, Oto tamirhaneleri, Boya atölyeleri, Marangoz ve ahşap
press atölyeleri, Fabrikalar (özellikle; yanıcı, yakıcı, parlayıcı,
patlayıcı ve kimyasal imalat ve iş yapanlar), Limanlar ve Yat
limanları, Yanıcı, yakıcı, parlayıcı, patlayıcı ve kimyasal malzeme
depoları, Demir atölyeleri, Hastane, Dispanserler, Sağlık ocakları,
Doktor muayenehaneleri, Klinikler, Eczaneler, İlaç depoları,
Elektrikli malzeme dükkanları, Jeneratör dükkanları, Oto parklar, İş
makineleri atölyeleri ve park yerleri, sürücü kursları, kahvehaneler,
58
diğer sosyal faaliyet salonları ve birimleri, sinemalar ve tiyatro
salonları, spor kulüpleri, kongre merkezleri, kütüphaneler, radyo ve
TV istasyonları, alt geçit, üst geçit, viyadük, pasajlar, lokantalar,
özel kulüpler, ve benzerleri sokak planına işlenir.
3. Yaşanabilecek acil durumlarda acil müdahaleyi kolaylaştırmak
amacıyla kendilerinden yardım alınabilecek sokak yaşayanları ve
ihtisas alanları tespit edilir ve sokak planına işlenir; Doktorlar ve
ihtisas alanı, Hemşireler, İlk yardım eğitimi almış olanlar,
Mühendisler ve ihtisas alanı, Eczacılar, Sağlık memurları, Subay ve
Astsubaylar, Emekli Subay ve Astsubaylar, Öğretmenler, Emekli
öğretmenler, Sivil savunma görevlileri, Emekli sivil savunma
görevlileri, Psikolog, Psikiyatrist, Amatör telsizciler ve Halk bandı
telsizcileri, Taksi durakları ve merkezleri ve benzerleri.
4. Yeşil alanlar, Parklar, Açık alanlar, Açık ve Kapalı spor alanları,
Dolgu sahaları, İtf aiye muslukları, Trafolar, Yüksek gerilim hatları,
Doğal gaz borularının geçtiği ana ve yan dağıtım merkezleri,
Postane, İletişim merkezleri, Telefon kulübeleri, Ana trafik hattının
yönü ve benzeri yerler tespit edilerek plana işlenir.
5. Tüm bu tespitler yapıldıktan sonra yaşanabilecek acil durumlara
göre: Deprem, yangın, patlama, çökme, sel, heyelan, trafik kazası,
diğer kazalar, savaş durumu (Konvansiyonel, Nükleer, kimyasal,
biyolojik ve benzerleri) ve bunun gibi durumlara yönelik çeşitli
senaryolardan, öncelikler sırasına göre tespit edilenler, her birim
için önce tek tek sonrada birbirleri ile ilişkilendirilerek alınabilecek
tedbirler planlanır.
Sokaklar
ilişkilendirilerek
mahalle
planları;
mahalleler
ilişkilendirilerek ilçe; ilçeler ilişkilendirilerek; İl önlem ve eylem
planları oluşturulur.
Bu planlar; acil durumlar için, öncesi, anı ve sonrasının tüm şartları
düşünülerek, uzmanlarla ve yetkililerle birlikte oluşturulur.
Oluşan bu planlar doğrultusunda, tüm tedbirler, hazırlıklar
eğitimler ilgili tüm tarafların katılımıyla süratle oluşturulur.
ve
3.3 AFET DURUMLARINDA GEREKLİ PRATİK BİLGİLER
3.3.1 Deprem için pratik bilgiler
Yurdumuzun %98’i deprem kuşağı üzerinde bulunduğundan ve depremi
engellemek mümkün olmadığından, halkımız için en büyük tehlike
depremdir.
İnsanları öldüren deprem değil, kötü yapılmış binalar ve bina yapmaya
uygun olmayan zemin koşullarıdır.
Yaşadığınız ve Uzun Süreli Kullandığınız Mekân İçin
Önce; evinizin depreme dayanıklılığını kontrol ettirin.
Evinizde olabilecek hasarı en aza indirmeye, yaralanmayı önlemeye ve
depremden sonra en az dört gün (72 saat) yardımsız biçimde enkaz
altında yaşamınızı devam ettirmeye hazırlıklı olmalısınız.
59
Evinizin, hâlihazır durumunu tespit ettikten sonra; koridorlar, ağır ve
sağlam masalar, buzdolabı, çamaşır makinesi yanı ve benzeri, güvenli
yerlerini ve camlar, aynalar, mutfak dolapları göğüs hizanızdan yüksek
eşyalar ve benzeri tehlikeli bölgelerini belirleyin.
Güvensiz Bölgeler:
MERDİVENLER
DÜEBİLECEK EYALAR
Bu belirlemelere göre Acil Durum Planınızı yaparak ailece paylaşın ve
iş bölümü yaparak uygulayın.
Çocuklarınıza deprem sırasında evde ya da okulda bulundukları zaman
ne yapmaları gerektiğini öğretin.
Okullarının deprem planını öğrenmelerini sağlayın.
Eve ulaşılamayacak durumlarda güvenli bir buluşma yeri belirleyin.
Acil telefon numaralarını telefon rehberinizin iç kapağında ayrıca
telefonun üzerinde bulundurun.
Mutlaka her daire için 2 kg.lık veya iki daire için (Ortak bir alana
koymak kaydıyla) 6 kg.lık yangın söndürme cihazı bulundurun.
Yangın söndürme cihazınızı test ettirdikten sonra evinizin kullanımına
uygun bir bölümünde bulundurun.
Depremden önce yapılacak birkaç basit hazırlık depremden sonraki zor
yaşantımızı çok kolaylaştırabilir.
60
Örneğin; Mutlaka yakınımızda bulunduracağımız ayakkabılarımız,
yatağımızın yanında kullanıma hazır bir cep feneri, evimizin ailece
bilinen güvenli bir yerinde bulunduracağımız acil durum çantası,
aracımızın bagajında; bir çadır, uzun müddet bozulmayan yiyecek ve
içecekler, fener, ilkyardım malzemesi, giysi, telsiz, battaniye, sıhhi
malzemeler gibi eşyaların bulunması organize yardımın gelmesi için
gerekli olan 3- 4 gün boyunca bizi çok rahatlatacaktır.
Korunma için bulunacağınız
yeri
ve
muhtemel
kaçış
yolunu önceden belirleyin.
Depremin yıkıcı etkisi 10-12
saniye sonra başlamaktadır.
Bu
süre,
binayı
terk
edebilmek için çok önemlidir.
Kronometreli kaçış uygulaması
Eğer bulunduğunuz noktadan 10-12 saniye içinde bina dışına çıkacak
ve güvenli bir açık alana ulaşacak durumdaysanız, bu yolu saptayın.
Bu süre içinde kaçma eylemini gerçekleştirebilecek bir yöntem
bulduğunuz takdirde, tatbik ederek zamanı saptayın.
Böylelikle hem kesin kaçış sürenizi öğrenebilir, hem bu süreyi daha da
kısaltacak yöntemler geliştirebilirsiniz.
Dikkat: Bu yöntem sadece giriş altı, giriş ve 1. katta olanlar için
geçerlidir.
Binayı terk ederken mutlaka başınızı yüksekten veya tavandan düşen
nesnelerden (tuğla, kiremit, avize vb.) korumalısınız.
Bir kask veya baret, bulamazsanız bir sandalye, bir tahta parçası,
büyük ve kalın bir kitap işinize yarayabilir.
61
Eğer binayı terk edemiyorsanız;
boşluklarından uzak durunuz.
Kesinlikle
merdivenlerden
ve
Asansör kullanmayınız. Birinci kattan daha yüksekteyseniz atlamayı
denemeyiniz
“Yaşam Kurtarma Alanları” yaratınız. Masa, yatak altı gibi yerler
yerine, ağırlık merkezi yere yakın çelik dolaplar, para kasaları,
çamaşır ve bulaşık makinesi gibi nesnelerin yanına veya buna benzer
karşılıklı duran eşyaların arasına yatın ve ayaklarınızı karnınıza
çekerken, ellerinizi de başınızın üstünde kavuşturun. Yıkılma anında
bu nesneler belki tamamen ezilmeyecekler ve yaratabilecekleri alan,
sizin yaşam kurtarma alanınız olacaktır.
Mutfak ve banyolar iyi bir saklanma ve “yaşam kurtarma alanı ”
yaratılabilecek uygun bir ortam gibi gözükmektedir.
Tezgâh altında ve yanında yer alan fırın, bulaşık makinesi ve
buzdolabı, bu bölümün ezilme oranını en aza indirger. (Ancak, set üstü
dolaplardan dökülecek tabak, çanak ve bardak gibi cisimlere karşı bir
önlem alınması, rafların düşmesine engel olmak için de duvarla olan
bağlantılarının sabitleştirilmesinde yarar vardır.)
Yaşanan depremlerden elde edilen veriler, gerekli tedbirler alınmak
kaydıyla mutfak ve banyoların en uygun yerler olabileceğini
göstermektedir.
Deprem Anında, sarsıntı başladığı andan itibaren 10-12 saniye içinde
bulunduğunuz yerden bina dışına güvenli bir açık alana çıkma
olanağınız ve planınız varsa, bunu derhal önceki bölümde anılan
önlemleri alarak uygulamaya koyun.
Eğer binayı terk edemiyorsanız, daha önce belirlediğiniz yaşam
kurtarma alanı gidin ve yan yatarak, ayaklarınızı karnınıza çekerken,
ellerinizi de başınızın üstünde kavuşturun.
Kesinlikle oradan oraya koşmayın ve ayakta durmayın.
Balkona çıkmaktan, merdivenden inmekten, asansöre binmekten
kaçının. Kolon ve kirişlerden de uzak durun. Bu arada, camlar
kırılabilir, kitaplıklar devrilebilir, mutfak dolaplarındaki tabak çanaklar
dökülebilir.
Deprem Anında Taşıtta Bulunanlar, yer sarsıntısını hissettiğiniz
anda, paniğe kapılmayın.
Otomobilde; Yolda iseniz, aracınızı yol kenarına çekip, binalardan,
elektrik direklerinden veya ağaçlardan uzakta durdurun.
Tünelde; İçinde iseniz ve çıkışa yakın değilseniz, aracınızı durdurup
aşağıya inin ve yanına yan yatarak ayaklarınızı karnınıza çekerken,
ellerinizi de başınızın üstünde kavuşturun.
Kapalı bir otoparkta; Arabanızın dışına çıkıp, yanına yatınız,
üzerinize yıkılacak tavan, tünel gibi büyük kitleler aracı belki ezecek,
62
ama yok etmeyecektir. Araç içinde olduğunuz takdirde, üzerinize
düşen bir parça ile ezilebilirsiniz
Depremden Sonra nasıl davranacağınız çok önemlidir.
Paniğe kapılmadan, söylentilere inanmadan, kurtarma çalışmalarına
katılmak gerekir.
Deprem öncesi önlemlerinizi aldıysanız ve depremi az ya da çok
hasarla atlattıysanız, öncelikle durumunuzu değerlendirin;
Bulunduğunuz yapı yıkılmamışsa ve kaçabilecek durumdaysanız
kontrollü, hızlı ve dikkatli bir şekilde binayı terk edin (Binadan
ayrılırken kapıları dikkatli bir şekilde açın, sarsıntı anında merdivenler
bağlantı yerlerinden ayrılmış, tavandan dökülebilecek sıva, beton
parçası gibi tehlikeli durumlar olabilir.)
Çünkü Hemen ardından gelebilecek bir artçı şok, o ana kadar
yıkılmamış binayı yıkabilir. Binayı terk etmeden önce çevrenizdeki
seslere kulak verin, bu sesler, zor durumda olan insanlara ait olabilir.
Bu sayede, binadan çıktıktan sonra yapılacak olan yardımlara çok
daha hızlı bir şekilde katkıda bulunabilirsiniz.
Kurtuldunuz! Bu kez başka sorumluluklar sizi bekliyor.
Binaların dışına çıktığınız andan itibaren kurtarma çalışmalarına
yardımcı olmanız gerekir. Verebileceğiniz her türlü destek, yaşam
kurtarmak demektir.
Kalabalık mekânları boşaltırken sakin olmak, toplu ve düzenli hareket
etmek çok önemlidir. Felaket sonrası olası karmaşa ortamı için dikkatli
olunmalı.
Eğer Enkaz Altında İseniz; Kıpırdayacak durumdaysanız ve kesin bir
çıkış yolu görebiliyorsanız, kurtulmak için çaba gösterin.
Aksi takdirde durumunuzu koruyun ve sakin olun.
Dışarıdan bir müdahale sesi duyana kadar bağırmaya çalışmayın.
Fazladan her çaba, size gelecekte gerekli olacak enerjiyi tüketecektir.
İlerleyen saatlerde dışarıya ses verebilecek bir ses kaynağı yaratma
yolu bulun. Tencere benzeri bir metale vurulacak bıçak sapı, sert bir
yüzeye vurabileceğiniz diğer sert bir cismin olup olmadığını kontrol
edin. Çünkü saatler geçtikten sonra böyle bir şey edinme gücünü
kaybetmiş olabilirsiniz. Bir ses duyduğunuzda cevap verin, yerinizi ve
durumunuzu anlatmaya çalışın.
Deprem Sırasında Dışarıda Bulunuyorsanız: Bina, direk, reklam
panosu, duvar gibi devrilebilecek şeylerin uzağında durmak gerekir.
Herhangi bir nesnenin altına girmek çok sakıncalıdır. Deprem bitene
kadar açık alanda beklenmelidir.
İstanbul gibi bir kentte araba kullanamayacağınızı bilmelisiniz. Yolların
büyük bölümü yıkılacak ya da enkaz yığınlarından kullanılamaz hale
gelecektir. Sağlam olan yollar ise trafik yoğunluğundan kullanılamaz
63
hale gelecektir! Bu durumda,
ulaşmanın tek yolu olacak.
saatlerce
yürümek
yakınlarımıza
Rahat bir ayakkabı ve birkaç giysi, yağmurluk bu uzun yürüyüşü daha
mümkün kılacaktır.
Bir başka büyük tehlike de, depremden sonra çıkacak olan
yangınlardır. Eğer depremde evimiz yıkılmadıysa ve hasar görmediyse
eve girip doğal gaz, elektrik, LPG tüpü gibi sistemleri ana
vanalarından kapatmak gereklidir.
Bunun dışında salgın hastalıklar, yiyecek ve içecek kıtlığı, sel ve
artçı depremler gibi ana deprem şokundan sonra devem eden
tehlikelere karşı hazırlıklı bulunulmalı ve mutlaka önlem alınmalıdır.
Acil Durum Çantasında Bulunması Gerekenler: İlk yardım çantas ı
ve kitapçığı (hayatta kalma el kitabı), naylon yağmurluk, su, kuru
yiyecekler (kuru kayısı, dayanıklı bisküvi) cep feneri ve yedek piller,
kalem ve kağıt, el radyo ve pilleri, gerekli ilaçlar ve tedavi gereçleri.
Araba Bagajı İçin: Bu listedeki eşyalar evinizde bulunan acil durum
çantasındaki gereçlere ektir. Bunları aracınızda ayrı bir yerde
bulundurunuz.
Çekme halatı ve takoz, zincir, en az dört litre şişe su, konserve
yiyecek, kurutulmuş meyve, fındık ve konserve açacağı, yedek kıyafet
ve bir sırt çantası, uyku tulumu ve yer battaniyeleri, ilk yardım
çantası, ilaçlar, el feneri ve yedek pilleri, su geçirmez kibrit ve
mumlar, tuvalet kâğıdı ve torbaları, bozukluk içeren para, yaşadığınız
bölgenin haritası, kalem ve kağıt, çocuklar için oyuncaklar (oyuncak
bebekler), her bir şahıs için tahliye çantası. Aynı zamanda, daima
aracınızın benzin deposunu en az 1/4 oranında dolu tutun.
Ofis Çantası: Bu listedeki eşyalar evinizde bulunan acil durum
çantasındaki gereçlere ektir. Söz konusu eşyaları ofisinizin uygun bir
yerinde muhafaza edin.
Eldivenler, sert ayakkabılar ve kıyafetler, acil durum battaniyeleri, el
feneri, radyo ve piller (su geçirmez çantalarda muhafaza
edilmelidirler), bir düdük, kurutulmuş meyve, fındık ve yüksek enerji
besinleri, aile ve arkadaşlarınızın fotoğrafları, isim adres ve sağlık
bilgilerinizin yazılı bulunduğu bir kağıt ve EN AZ BIR HAFTALIK
GEREÇ BULUNDURUN.
64
Çeşitli Uyarılar
3.3.2 Göçükler ve Oluşan Boşluklar
Yeterli dayanıklılıkta olmayan binalar depremde çökebilir.
(V) Biçimli Taban Çökmesi
Çöken yapılarda çoklukla insanların
bir süre için hayatta kalabileceği boş
alanlar oluşabilir. Kurtarmacılar bu
boş alanları araştırıp tespit etmeyi
öğrenmelidir. Zemin, çatı veya diğe r
geniş parçalar bir duvara destek
verip çöktüğünde veya diğer bir
tarafa sarktığında aralarda boşlukla r
oluşturur.
Dayanıklı
mobilya
ve
gereçler, yıkıntı ve molozlar zeminin
merkezinde toplanırsa V tipi bir
çökme meydana gelir.
65
Yükü taşıyamayan dış duvarlar
yıkılır; yıkıntıların büyük bölümü
yerlere ve sokağa yayılır. Zemin,
çatı ve iç duvarlar desteksizdir; bu
yüzden öbek halinde çöker. Bu tip
çökme,
düz
çökme
olarak
adlandırılır.
Duvara Dayalı Çökme
Yıkılan zemin altındaki dayanıklı
mobilyalardan boş alanlar oluşur.
Destek
oluşturan
eşyalar
yıkılmayacak kadar güvenli olduğu
için
sözü
edilen
boş
alanlara
sürünerek ilerlemek mümkündür.
Kurtarma
çalışmasına
katılacak
olanlar
ortamın
yapısına
uygun
olarak
koruyucu
giysiler
kullanmalıdır.
Tüm Tavan Çökmesi
Kapalı alanlara giriş kurtarma görevlisinin karşılaştığı en tehlikeli
işlerden bir tanesidir. Bu alanlarda giriş sınırlıdır. İçeride; tehlikeli
gaz, buhar, toz duman olabileceği gibi oksijen miktarı da yetersiz
olabilir. (Böyle durumlarda özel malzemeler gereklidir.)
Durum ne kadar acil olursa olsun bir kurtarma uzmanı olmadan ve
onun tavsiyelerini almadan yıkık bir binaya kesinlikle girilmemelidir.
Girmek üzere olduğunuz yapı hakkında edinebildiğiniz kadar bilgi
edinip, güvenliğinizi ve başarı şansınızı arttırmak için gözlem
gücünüzü kullanmalısınız. Kurtarma yaptığınız bölgedeki yaşam
biçimi hakkında bilgi edinmelisiniz. Karşılaşabileceğiniz tehlikeleri
bilemeniz ve önlemlerinizi almanız şarttır. Binaların ne şekilde
yapıldığını ve nasıl yıkıldığını anlamaları gerekmektedir. Bina
yıkıntılarının altında güvenli bir şekilde nasıl çalışılabileceğinin
öğrenilmesi gerekir.
Enkaz kaldırma ve kurtarma işini, kurtarılacak insan sayısının en çok
olduğu bölgeden başlayarak yapmalısınız. Kurtarmada ilk adım iyi bir
keşif yapmaktır. Binanın dört bir tarafında, İncelemelerinizi
yürütürken “Kurtarma ekibi burada! Beni duyabiliyor musunuz?
Bağıramıyorsanız üç kere vurun!” diye seslenerek yaralıların
bulundukları yerleri saptamaya çalışınız.
66
Bağırdıktan sonra, enkazdan gelecek sesleri dinlemek için kesin bir
sessizlik sağlayın ve duyulabilecek darbeleri, bağırmaları, nefes alıp
vermeleri, sürtme ve tırmalama seslerini ve benzerlerini duymaya
çalışın.
Bu çalışmalar sırasında, göçükten bilinçsiz parça çekmeyin, sigara
içmeyin, kibrit yakmayın! Yıkıntıları rastgele alıp atmayın. Kıvılcım
yaratmayın! Elektriği açmayın! Önce ortamda birikmiş gaz bulunup
bulunmadığını kontrol edin!
Kendinize ve komşularınıza ait aletlerin listesini yapın. Özellikle,
merdiven, araba krikosu, balta, marangoz takımları, battaniye, halat,
ilk yardım gereçleri, bahçe takımları, cep fenerleri, kasklar ve
eldivenler. Gerektiğinde, bunların yerlerini ve kullanmasını bilmeniz
önemli olabilir.
Kurtarma çalışmalarının en önemli araçlarından birisi de halat ve
halatların düğümleridir.
Kurtarma çalışmalarında kullanılabilecek daha birçok düğüm
bulunmasına rağmen aşağıda anlatılanlar en fazla kullanılanlarıdır.
İnsanların yaşamı acil durumda düğümü düzgün ve güvenli bir şekilde
bağlamanıza bağlıdır.
3.3.3 Arama - Kurtarma
Acil durumlarda hayat kurtarmaya gönüllü halk, sıkça destek
vermektedir. Ancak eğitilip koordinasyon içine girmemiş kişiler kendi
hayatlarını ve kurtarmaya çalıştıkları hayatları tehlikeye atabilirler.
Yardım etmek isteyenler acil durum ekiplerinin gelmesini beklemeli ve
onların verecekleri talimatlara uymalıdırlar.
Bu konu hakkında daha detaylı bir çalışma yapmak isteyen kişiler
daha fazla bilgiyi Belediye, Sivil Savunma, hastaneler ve İtfaiyede
aramalıdır.
Eğitim ayrıca, acil durum gereksinimlerine resmi kuruluşların yanı
sıra destek veren özel ve gönüllü kuruluşlardan da sağlanabilir.
Kurtarma
faaliyetinde
bulunuyorsanız
düşüneceğiniz şey olmalıdır.
kendi
güvenliğiniz,
Kurtarma bölgelerinde kırık camlar, yıkılmış elektrik
gaz, patlamış su ve lağım boruları, bağlantıları
merdivenler, güçsüz ve dağılmış zeminler her zaman
tehlikelerdir. Sağlam görünen yapılar da gerçekte öyle
Kurtarma çağrınıza cevap verecek yardım
kendinizi güvenceye alacak bir bölgede kalın.
ilk
direkleri, sızan
zarar görmüş
rastlanabilecek
olmayabilir.
ekiplerini
beklerken
Yardım yetkilileri, acil durum bölgelerinde çalışma şartlarına alışkın
ve bilgili olduklarından (patlama, göçük) meydana geldiğinde enkaz
altında kalabilecek kişilere ulaşmak onlar için daha kolaydır.
67
Afet ile mücadele ve kurtarması doğası itibariyle çok riskli bir
faaliyettir.
Deprem, kasırga, sel veya patlama gibi doğal ve teknolojik felaketlere
karşı binaların güçsüz ve savunmasız kalması ve olabilecek hasarın
büyüklüğü, felaketin şiddetine ve binanın yapısı ile zemin şartlarına
bağlıdır.
Kurtarma görevlileri, diğer yetkililer ve organize olmuş gönüllülerle
birlikte deprem konusunda bilgili olmayan insanların enkazda
dolaşmalarını da engellemelidirler. Aksi halde, başka çöküntülere ve
kazazedelerin enkaz altında sıkışmalarına neden olabilirler.
3.3.3.1 Kaldıraç ve Manivela Kullanımı
Binalar yıkıldığında insanlar enkaz altında sıkışır. Oluşan yıkıntıları
elle kaldırmak genellikle çok zor, hatta mümkün değildir.
Bu yüzden, manivela ve kaldıraç kullanılması gerekli olabilir, el
kitabımızda yüzeysel bir bilgi vermeyi uygun gördük.
Kaldıraç
Dayanıklı tahta veya metal parçalarından yapılır.
Metal veya tahta gibi sağlam ve sert bir maddeden yapılan kaldıraç
dayanıklı olur.
Kaldıracın nasıl yapılacağı hakkında bilgi edinin.
3.3.3.2 Merdiven Tırmanma
Merdiveni basamaklarından tutun. Basamaklara ortalayarak basın .
Merdivenin üzerinde sürekli bir biçimde durmanız gerekiyorsa bir
bacağınızı basamaklara geçirerek dizinizden kenetleyin.
68
3.3.3.3 Merdivenin Güvenli şekilde Kuruluşu
Merdiven tabanının duvara ne kadar uzaklıkta konması gerektiğini
belirlemek için çalışma yüksekliğini dörde bölün. Daha güvenli olması
için çatı tepesi kadar bir yükseklikte çalışırken çalışma yüksekliğinin
gerisinden en az üç basamak uzatın.
3.3.3.4 Payandalama ve Destekleme
Yıkıntıları temizlediğinizde yapının bir
kez daha çökeceğinden şüphe
ediyorsanız tahtalarla destek
tutturmanız gerekir. Aynı işlem kapı
ve camlara da uygulanır.
Payandalarken abartıya kaçmayın.
Payandalama işi yeniden inşa etme
değil yapıyı desteklemedir.
3.3.3.5 Düğümler
Kazık Bağı: Birçok güvenli düğümün esasını
oluşturan ve çabuk bağlanan bir düğümdür
69
Camadan Bağı, genel amaçlar için kullanışlı bir düğümdür.
Sabit uç
Hareketli uç
Basit Figürlü Sekiz Düğümü: 8 figüründen meydana gelen bu
düğüm makaradan halatın çıkmaması için atılan bitiş düğümüdür.
Sabit uç
Hareketli uç
Halat Bedeninde Sekiz Figürü: Bu tip düğüm geniş kapsamda
kullanılmaktadır. Güvenlik hatlarını, insanları, demir halatları,
kurtarma aletlerini ve diğer ekipmanları bağlamaya yarar.
Hareketli Uç
Sabit Uç
Çarşaf Düğümü: Çarşaf düğümü farklı ölçülerdeki iki halatı
birbirine bağlamaya yarar. Burada gösterilen halatın ölçüsünde
büyük farklılık bulunduğunda kullanılır. Kurtarma çalışmasında
bütün halatları biraraya getirmek için çift çarşaf düğümü
kullanılmaktadır. Halatlar zincirle biraraya getirilerek da
kullanılabilir.
Hareketli Uç
Sabit Uç
Sabit Uç
Hareketli Uç
Her iki düğümün
kopmamalarıdır.
de
avantajı
halatlar
ıslak
olduğunda
70
Barço bağı, sıkılaştırmayacak bir ilmek yapar.
Genel amaçlı düğüme çok uygundur.
Sabit Uç
Hareketli Uç
Dülger bağı, bir halatı direk, kazık veya
demirleme yerine sıkı bir şekilde
bağlamak için kullanılır.
Sabit Uç
Sabit Uç
Hareketli Uç
Hareketli Uç
Kereste düğümü, bir halatı
tahta bir kazık veya bir direğe
sıkı bir şekilde bağlamak için
kullanılan, çabuk bir şekilde
yapılan geçici bir düğümdür.
Direk veya kazıkları kaldırırken,
kaldırılan objenin üstteki ucuna
konan
sade
ilmekle
birlikte
kullanılır.
Üçlü Ya y Düğümü: İkisi, diğer birine göre ayarlanabilen üç ilmik
ile yapılır, emniyet ipi olarak kullanılır.
71
Kare Bağı: İki kalasın dik açı ile birbirine bağlanmasında kullanılır.
Çapraz bağı: İki direği birbirine istenen açı ile bağlamada kullanılır.
3.3.4 Yaralıların Acil Durumlarda Taşınması
Kurtarma çalışmalarındaki asıl amaç, mümkün olduğunca çabuk ve
zarar vermeden yaralıları tehlikeli bölgeden uzaklaştırıp, ilk yardımı
gerçekleştirmektir. Yaralı sayısı fazla ise uzman yardım ekibi gelene
kadar geçecek zamanı, yaralılar için en yararlı şekilde kullanmaya
çalışın.
Çabucak tüm yaralılar ciddiyet derecelerine göre sıralanarak kontrol
edilip tıbbi merkezlere gönderilmek üzere hazırlanırlar.
Kurtarma veya yaralı sayısının fazla olduğu durumlarda panik
meydana gelebilir. Yaralılara yardım edecek olan insanların sakin
ama seri ve dikkatli olmaları, ayrıca yaralılara ve kendilerine
gelebilecek olası kazalara karşı uyanık olmaları gerekir.
Baş ve omurga yaralanmasından şüphelendiğiniz durumlarda yaralıyı
taşımak için bir çeşit omurga desteği kullanmanız gerekir.
Mümkün olduğu kadar çabuk bir şekilde olayda kaç kişinin
yaralandığını saptayın. En yakınınızdaki yaralıya gidip durumunu
kontrol edin. Size cevap vermiyorsa uyandırmaya çalışıp, nefes alıp
almadığını kontrol edin. Sizin yapmanız gereken yaralının tıbb i
yardım gelene kadar hayatta kalmasını sağlamaktır. İlk yardımı önce
en ağır durumda olduğunu tespit ettiğiniz yaralıya uygulayın.
72
3.3.4.1 Tek Başına Kurtarma Metotları
Yaralıyı hareket ettirmeniz gerekenden fazla kıpırdatmayın. Yaralıyı
taşımak için kullanacağınız yolu iyi belirleyin. Yalnızsanız yaralıyı
mümkün olduğunca çabuk bir şekilde taşımanız gerekir. Bunun için,
aşağıda tarif edilen taşıma yöntemlerini deneyin.
Destek Alarak Taşıma:
Bu yöntem kendi başlarının çaresine
bakabilecek yaralılar için uygulanır.
Fazla ciddiyet arz etmeyen yaralıları
taşımanın en kolay yoludur.
Sürükle yerek Taşıma:
Bu yolla taşımada sırtüstü
yaralı sürüklenerek taşınır.
kollarınızla başına destek
tutun. Yaralıyı, yalnızca,
sürükleyin.
yatan veya oturur pozisyonda duran bir
Ellerinizi yaralının koltukaltlarına koyup
vererek elbisesini iki tarafından sıkıca
güvenliği için gerekli olduğu durumda
73
Battani ye yle Sürükleme: Sürükleyerek taşımaya alternatif bir
metottur. Kurtarıcı, yaralıyı battaniyeden destek alarak çeker.
Sırtta Taşıma:
Yaralıyı
ayakta
veya
oturur
pozisyonda sırtınızda taşıyın. Yaralı
bilinçli değilse veya kolunda yara
varsa bu yolu denemeyin.
Merdivenden Aşağı Doğru Taşıma:
Baş ve omurga yaralanmalarından
veya kırıktan şüphe ediyorsanız bu
yöntemi denemeyin. Yaralının altına
halı veya kilim koyarak taşıyın.
74
İtfai ye Sürünüşü: Yaralının ellerini üçgen bandaj veya yırtık bir
gömlekle bağlayıp boynunuza geçirin.
Bu yöntemle sizden daha ağır insanları taşıyabilirsiniz.
3.3.4.2 İkili Kurtarma Metotları:
Taşıma işleminde iki kişiyseniz aşağıdaki acil durum metotlarından
birini deneyin:
Sandal ye yle Taşıma:
Sandalyeyle taşıma bilinçli veya
bilinçsiz yaralılar için yapılır. Baş
veya omurga yaralanmalarından
şüphe
ediliyorsa
bu
yöntem
kullanılmamalıdır.
Emniyet
için
yaralının kolları göğsüne çapraz
gelecek şekilde sıkıca sandalyeye
bağlayın.
Ele Oturtarak Taşıma: Bu metot, yürüyemeyen ve üst tarafını
kullanamayan yaralıları taşımak için kullanılır. Bileklerinizi
birbirine kenetleyin. Eldiven takarsanız daha rahat taşırsınız.
75
Dört Elle Taşıma: Bu yol, ellerini
yaralıları taşımak için kullanılır.
ve
kollarını
kullanabilen
3.3.4.3 İkiden Fazla Kurtarıcı Metotları
Kurtarma çalışmalarını ikiden fazla kişiyle yapıyorsanız yaralıları
taşımak için kullanabileceğiniz birçok farklı metot bulunmaktadır.
Battaniyeyle Taşıma: Baş veya omurga yaralanmalarından şüphe
ediliyorsa bu yöntemi denemeyin.
a) Battaniye veya halıyı yarısına kadar uzunlamasına çevirin. Baş ve
ayaktan bakarak yaralıyı bir hizaya getirin.
b) Yaralıyı yara almamış taraf ına
battaniyeye doğru çevirin.
doğru
yatırın
ve
hep
birden
c) Yaralıyı battaniyeye sırtüstü çevirin. Battaniyeyi açın ve sonra iki
tarafından da kıvırın. Yaralıyı battaniyenin baş, omuz, kalça ve
bacaklarına gelecek kıvrımlarından sıkı bir şekilde tutarak
kaldırın.
d) Yaralıyı kaldırıp sedyeye koyarken battaniyeyi gergin ve sıkı bir
şekilde tutun.
76
Üç Kişi yle Kaldırıp Taşıma:
Bu yöntemle ciddi şekilde yara almış kişi daha fazla zarar verilmeden
kolayca taşınır ve sedyeye konur.
3.3.4.4 Geçici Yapılan Sedyeler
Eğer sedye yoksa bir masa üstü, kapı veya iki tane kalın çubuk ve
battaniye veya giysi kullanarak bir sedye yapabilirsiniz. Baş ve
omurgadan yaralanma şüphesi bulunan yaralılar kalın çubuk
kullanılmadan taşınmamalıdır.
77
Battani ye ve Kalın çubuktan Yapılan Sedye
Battaniyeyi düzgün bir şekilde zemine koyun ve üzerine kalın bir
çubuk yerleştirin.
Battaniyenin üçte bir uzunluğunu çubuğun üzerine katlayın.
İkinci çubuğu ise birincisine paralel biçimde yerleştirin, böylece
çubuk, battaniyenin çift katlı tarafında kalacaktır.
Kalan battaniyeyi de iki çubuğun üzerine katlayın. Yaralının
battaniye üzerine bindirdiği ağırlık battaniyenin kayıp çıkmasını
önleyecektir.
Bulunan Malzemelerden Yapılan Sedye
Kapılar, kısa merdivenler ve galvanizli demirlerden sedye yapılabilir.
Bu yüzden çevrenizi uygun malzeme bulmak için araştırın. Sedyenin
yaralıyı taşıyıp taşımayacağından emin olun.
Not: Yaptığınız sedyeden emin olmak için yaralıyla aynı kiloda veya
ondan daha ağır olan birisini taşıyarak deneyin. Sedyeyi hol
girişlerinden, kapı eşiklerinden ve merdivenlerden geçirirken yaralıya
zarar vermemeye dikkat edin.
Sedyeyi Battaniyeyle Örtme: Yaralıyı sıcak tutmak için ve yaralara kolay
müdahaleyi sağladığı için battaniye kullanılır.
Battaniyeyi köşelemesine sedyeye yerleştirin. Sarkan kenarları katlayın
ve yere değmemesi için sedyenin içine sokun.
Yaralı sedyeye konduktan sora altta kalan köşeyi ayakların üzerinden
geçirerek ayak bileklerinin arasına sıkıştırın. Baş hizasında kalan
köşeyi göğsüne doğru hastanın baş ve boynuna sarın.
Yaralı yı Sedye ye Bağlama: Yaralılar yıkıntıların arasından taşınırken
kazık bağıyla bağlanmalıdır. Yaralı yarı göğsünden, kalça ve dizlere
kadar bağlanır.
78
Sedye Taşıma: Sedye normalde gidiş yönüne doğru yaralının yüzü
gelecek şekilde en az dört kişiyle taşınmalıdır. Yaralı yokuş yukarı veya
merdiven yukarı taşınıyorsa baş öne gelecek şekilde taşınmalıdır.
Ambulans veya yatağa koyarken de aynı işlem uygulanmalıdır.
Unutulmaması gereken şey, taşıma esnasında yaralıyı sürekli olarak
izlemektir.
3.3.4.5 Düzgün Olmayan Zemin ve Engeller
Düzgün olmayan bir zeminden geçerken sedye dört kişiyle ve dengeli
tutularak taşınmalıdır. Kurtarıcılar sedyenin yüksekliğini iniş ve
çıkışlara göre ayarlamalıdır.
Zemin yapısı çok bozulmuşsa sedye 6-8 kişiyle sıralı bir şekilde
geçirilmelidir. Bu işlem, yaralıyı molozların üzerinden geçirirken de
geçerlidir. Yaralı sedyeye sıkı bir şekilde bağlı olduğu için işlem daha
kolay yapılır.
Sedyeyi kapıdan geçirirken ön taraftaki taşıyıcılar sedyenin ortasına
geçip önce sedyenin ön tarafını kapıdan geçirmelidirler. Bu arada,
taşıyıcılardan bir tanesi kapıdan geçip sedyeyi ön tarafından tutar.
Taşımanın daha uzun süreceğini bilseniz dahi doğru taşımayı tercih
edin. Duvar ve yüksek engelleri geçmekten kaçının.
Duvardan geçirmek zorunda kaldığınız durumlarda aşağıdaki işlemleri
uygulayın:
1. Ön kollar duvar üzerine oturtulacak biçimde sedye kaldırılır. Öndeki
kişi duvarın diğer yanına geçerken diğer taşıyıcılar sedyeyi ayn ı
seviyede tutmalıdır.
2.Sedye duvar üzerinden ileri geçirilir. Arka kollar duvar üzerine
79
oturtulur. Arkadaki taşıyıcılar da diğer tarafa
duvardan devralırlar.
geçer
ve sedyeyi
3.3.4.6 Oturur Pozisyonda Kurtarma
Deprem veya patlamalarda bazen yaralılar araçlarında oturur
pozisyonda bulunur. Tehlikeli bir durum söz konusu olduğunda oturur
pozisyonda duran bir yaralıyı araçtan çıkarmanız gerekir.
Kurtarma çalışmasında aşağıdaki işlemleri uygulayın.
1.Arabadaki yaralı kişinin ayaklarını enkazdan çıkarıp arabanın
çıkışına doğru yaklaştırın. Kolunuzu koltuk altından sarıp elinizle
çenesine destek verin.
2.Yaralının boynunu mümkün olduğunca dik tutarak başını hafif bir
şekilde geriye doğru tutarak omuzlarınıza yaslayın.
3.Diğer kolunuzu da yaralının diğer koltukaltına koyup kol bileğinden
tutun.
4.Adımınızı yere sağlam bir şekilde basarak ve boynunu mümkün
olduğunca sabit tutarak yaralıyı sarın. Yaralıyı araçtan sürükleyerek
güvenli bir yere taşırken eğip bükmemeye dikkat edin.
Yaralı kimsenin kurtarma çalışmaları sonunda acı ve sıkıntısı daha da
artabilir. Bu yüzden yaralıyı gerekli durumlar dışında hareket
ettirmeyin. Yaralı kimseyi emniyetli bir yerde tıbbi yardım gelene
kadar bekletin. Gerekirse ilk yardım uygulayın. Bilinci yerinde olan
kazazedeyi yardım gelene kadar moral vererek rahatlatınız.
3.3.5 Kurtarmada Beş Safha
1.Safha: Yüze y Yaralanmaları yla İlgilenme:
Bölgeyi inceleyin. Görünürdeki yaralılarla ilgilenin.
Binada yaşayanlar hakkında bilgi toplayın.
2.Safha: Yıkıntı Altında
Tespiti ve çıkarılması:
Ciddi
şekilde
Sıkışmamış
Yaralıların
Minimum çabayla kurtarılabilecek yaralılara ulaşmanın yollarını arayın.
Enkazın altından görebilip sesini duyduğunuz fakat yanlarına
ulaşamadığınız yaralılarla iletişim kurun.
3.Safha: Kurtarma Esnasında Yapılan Keşif ve İncelemeler:
Yıkıntıları inceleyin. Görüp duyabildiğiniz tüm kişileri kurtarın. Bağırıp
dinleme yöntemini uygulayın.
4.Safha: Deta ylı Araştırma ve Enkaz Kaldırma:
Enkaz altında sıkışmış insanların bulunma şansı olan bölgeleri daha
derinlemesine araştırın. Yaralıların tespit edildiği yerlerdeki yıkıntıları
kaldırın.
80
5.Safha: Sistematik Bir şekilde Enkaz Kaldırma:
Tahmin edilen tüm yaralılar açıklanana kadar enkaz altındaki seçilmiş
bölgeyi temizleyin.
Sprey boya veya işaret kullanarak araştırılan binayı işaretleyin.
Malzeme Uydurma:
Kurtarma çalışmalarını tatbik etmek için pek pahalı malzemeye
ihtiyacınız yoktur. Uygun malzeme hakkında bilgi, Sivil Savunma ya da
İtfaiye Müdürlüğü’nde mevcut bulunabilir.
Birçok bölgede yardım ekipleri bulunabilir. Bu gruplarla yardımlaşın.
3.3.6 Yapmanız ve Yapmamanız Gerekenler
Bunları Uygula yın
Çalışmaya başlamadan önce tetkik yapın. Fazla zaman harcamayın.
Merdiven ve üst kat çökmelerine karşı mümkün olduğunca duvara
yakın yürüyün. Yıkıntıları elinizle kaldırırken eldiven takın.
Yaralı kimsenin
davranın.
bulunduğu
bölgeden
enkaz
kaldırırken
dikkatli
Battaniye kullanarak yaralıyı çökmelerden ve tozdan koruyun.
Enkazdan mümkün olduğunca uzak durun, yıkıntıları fazla deşmeden
öylece bırakın. Çünkü oluşabilecek diğer çökmelerden yaralıların
bulunduğu boş alanlar tahrip olabilir.
Enkaz kaldırma konusunda dikkatli olun, özellikle de çökmelere karşı
boş alanları korumaya çalışın. Yıkıntı aralarında keskin alet
kullanırken gerekli özeni gösterin.
Üzeri yıkıntıyla dolu zemini, üstünden geçmeden veya
çalışmadan önce payandayla destek vererek güçlendirin.
altında
Yaralı sayısının mevcut yardım
durumlarda zaman kaybetmemeye
kullanın.
olduğu
akıllıca
kapasitesinin üstünde
çalışın. Kaynaklarınızı
Yaralı kimseyi taşımadan önce incelemeye alın ve ilkyardım
uygulayın. Yaralının ağız ve burnunu tozdan koruyun ve rahat nefes
almasını sağlayın.
Yaralı kimsenin şok durumunu azaltmak için onu sıcak tutun.
Sedyenin battaniyelenmiş olduğunu kontrol edin ki yaralı kendini sıcak
ve rahat hissetsin.
Teşhis edilen tüm yaralıların listesini yapın.
Bunları Yapma yın
Yaralı kimse çok ciddi şekilde yara almamışsa ilkyardım uygulamadan
hareket ettirmeyin.
81
Gaz sızıntısı olan bir yerde kibrit yakıp sigara içmeyin.
Yıkıntıların
üzerinden
hareketlendirmeyin.
sürünerek
geçip
hasarlı
bölgeyi
Enkaz altından kereste veya tahta çekmeyin; başka çökmelere
sebebiyet verebilirsiniz. Yıkıntıları maksatsız bir şekilde atmayın,
tekrar kaldırmanız gerekebilir.
Ekibin diğer üyelerine haber vermeden ve yanına yardımcı almadan
bölgeye girmeyin.
Gevşemiş elektrik tellerine dokunmayın.
3.4 YANGIN
Yanma ve yangın
Yanma; Isının
birleşmesidir.
bulunduğu
ortamda
yanıcı
maddenin
oksijen
ile
3.4.1 Yanma çeşitleri ve sebepleri
Yanma çeşitleri Yavaş yanma; Örnek:
uyulmayan kömür depolarında oluşabilir.
Depolanma
koşullarına
Hızlı yanma; Örnek: Kötü hava şartlarında meydana gelen orman
yangınları.
Parlama - Patlama şeklindedir. Örnek: Evinizdeki veya iş yerinizdeki
tüp gazın patlaması, Boğazlarımız ve Marmara denizinden geçen
tehlikeli yük taşıyan gemilerde olabilecek herhangi bir aksaklık sonucu
oluşabilir ya da İstanbul’un altında döşeli doğal gaz boru sisteminde
bir hata ya da deprem gibi bir doğal afette meydana gelebilir.
Kendi kendine yanma; Örnek: Gerekli şartları yerine getirilmeden
depolanmış tehlikeli maddeler ve benzerleri.
Yangın çeşitleri ve sınıflandırılması;
Katı yanıcı maddeler yangını (odun, kömür, kâğıt ve benzeri)
Sıvı yanıcı maddeler yangını (gazyağı, benzin, mazot ve bezeri)
Gaz haldeki yanıcı maddeler yangını (L.P. G., havagazı, doğal gaz ve
benzeri)
Yanabilen hafif metaller yangını (Aliminyum, mağnezyum ve benzeri),
olmak üzere dört çeşit yangın vardır.
Yangın sebepleri
Korunma önlemlerinin alınmaması, Bilgisizlik, İhmal, Kazalar, Sıçrama,
Sabotaj ve Doğa olaylarıdır.
Yanmanın şartları; Yanma olayının meydana gelmesi için üç şartın bir
arada olması gerekmektedir.
82
Bu şartlar; yanıcı madde, ısı ve oksijendir.. artlardan herhangi birinin
bulunmaması veya yeterli miktarda olmaması halinde yanma meydana
gelmez.
Bu ola y YANGIN ÜÇGENİ ile izah edilebilir.
3.4.2 Yangın söndürme yöntemleri ve Araçları
Yangın Söndürme Yöntemleri
a) Soğutarak söndürmek (Isı yı azaltmak ve ya ortadan kaldırmak)
Su ile soğutma: Yanan cismin su içinde oksijeninin kesilmesi ve
yanıcı
maddeden
ısı
soğurulması.
Patlayıcı
maddelerin
oluşturdukları yangınlarda; en kısa sürede bol su kullanılmalıdır.
Yanıcı maddeyi dağıtma: Yanan maddenin dağıtılmasıyla yangının
nedeni olan yüksek ısı bölünür.
Kuvvetli Üfleme
b) Hava yı Kesmek: Oksijeni yok etmek veya oranını düşürmek
Örtme: Katı maddeler (kum, halı, toprak vb.) ve kimyasal bileşikler
(köpük, klor, azot vb.) kullanılarak yanan maddenin oksijen ile
temasının
kesilmesiyle
yapılan
söndürmedir.
Akaryakıt
yangınlarında örtü oluşturan kimyasallar kullanılmaktadır.
Boğma: Yangının oksijenle (hava ile) temasının kesilmesi veya
azaltılması amacıyla yapılır. Özellikle kapalı yerlerde oluşan
yangınlarda kullanılmaktadır.
Oksijeni azaltma: Yanmanın olduğu yerde kontrollü bir patlama ile
oksijen oranını azaltılması.
c) Yanıcı maddeyi ortadan kaldırmak:
Yanıcı maddeyi ısıdan ayırma: Yanma koşullarından olan yanıcı
maddenin ortadan kaldırılmasıyla yangın söndürülür.
Gaz yangınları için söndürme maddeleri; KKT, CO2 ve Halon
alternatifleridir. Zehirli Gazların tehdidi altındaki yerlere solunum
cihazsız girilmemelidir. Yanıcı gazların oluşturdukları yangınlarda
gaz kesilmelidir.
Ara boşluk meydana getirmek: Yanıcı maddeler arasında emniyet
bölgesi oluşturulur.
83
Su ile reaksiyona girerek yanıcı ve patlayıcı olan Hidrojen ve
Asetilen
gazlarını
açığa
çıkartan
maddeler,
Alüminyum,
Magnezyum gibi Hafif Metaller ve akaryakıt yangınlarında kesinlikle
su kullanılmaz!!! Toz halindeki söndürme araçları kullanılır.
84
Yangın söndürme araçları
a. Soğutucu (Isı derecesini düşürücü) araçlar :
Su kovaları ve varilleri
Pompalı su kovaları
b. Hava yı kesici (Boğucu) oksijen oranını azaltıcı araçlar:
Kum ve toprak
Köpük - aygıt
CO2
c. Kim yasal reaksiyon sonucu yangın söndürme araçları
3.4.3 Günlük Ha yatımızda, Sürekli Kullandığımız Yanıcı Maddeler
Örnek olarak uygun koşullar sağlandığında çok kolay başlangıç
enerjisi
sağlayabilen
maddelerin
başında
gelen
sigaradan
kaynaklanan yangın oranı ülkemizde yılda %17-20 civarındadır.
Günlük hayatımızda sık sık kullandığımız yanıcı maddeleri ne kadar
tanıyoruz?
Tiner: Suda çözünmez, yoğunluk farkı ile su üzerinde kalır, çabuk
buharlaşır.(Kolaylıkla buharlaşabilen sıvı maddelerin .benzin, tiner,
vb. Kanallar yada kanalizasyon sistemine karışması patlama tehlikesi
yaratır!)
Asetilen, doğal gaz: Havaya göre hafif gazlardır. Diğer bütün solvent
gazlar havadan daha ağırdır.
Asit: Su ile seyreltilmesi işleminde izlenecek yol mutlaka suyun içine
asit aktarılması şeklinde yapılmalıdır.
Toz halindeki yanıcı maddeler: yanması halinde toz patlaması
tehlikesi vardır: 20 gr. toz halinde ( 100 µ .dan küçük tanecikli ) bulunan
bir maddenin (un, leblebi tozu, vb.) patlaması 6500 m/sn.lik bir
hızlanma yaratır ki bu hız LPG.de 3500 m/sn ve TNT. de ise 7000 m/sn.
dir.
Statik Elektrik: Toz akışı statik elektrik oluşmasına uygun ortamı
sağlar.
Statik elektrik gözle takip edilemediği için de ortaya çıktığında önemli
bir yangın tehlikesi oluşturmaktadır. Oluşma koşulları arasında en
öncelikli şart yalıtkan bir yapı içerisinde birikebilmesidir. İnsan
vücudu da etkili bir statik elektrik kaynağıdır bu yüzden sıkça
topraklanması gerekir.
Yanıcı maddelerle yapılan çalışmalarda mutlaka güvenlik kontrolü
yapılmalı ve işe öyle başlanmalıdır.(Topraklama, havayakıt karışım
tehlikesi, yakıcı madde, vb.)
Statik elektrik gaz kaçağı olan ortamlarda da yangın tehlikesi
meydana getirir. Yanıcı gaz +hava zengin karışımlarını LPG buharını
veya gaz kaçağını ateşlemeye yeterlidir.
85
3.4.4 LPG Nedir?
LPG sıvılaştırılmış petrol gazıdır. Propan, Bütan veya karışım (%30
Propan-%70 Bütan) olarak kullanılır.
Renksiz, kokusuz, yanıcı ve parlayıcı bir gazdır. Bir kaçak olduğunda
fark edilebilmesi için daha sonra içine merkaptan denilen özel
kokulandırıcılar katılır. Zehirleyici değildir, fakat oksijenden ağır
olduğu için, zeminde ve çukur yerlerde birikerek boğucu olabilir.
Ülkemizde LPG, sanayide, konutlarda (ocaklarda ve ısınma
amacıyla), küçük işletmelerde mutfak, ısıtma ve proseste, ziraatte ve
son zamanlarda taşıtlarda kullanılmaya başlamıştır.
LPG tüpler için alınacak önlemler:
Mandallı (shut-off) vana kullanılan tüpler edinilmeli,
Mümkünse gaz dağıtımını tek noktadan uygulamalı,
Tüpün bulunduğu yerde yeterli hava dolaşımI sağlanmalı,
Tüp yanıcı ve yakıcı maddelerden mümkün olduğunca uzak bir yerde
korunmalı.
Evde gaz kaçağı
yapılacaklar:
hissedildiği
anda
yangın
tehlikesine
karşı
Güvenlik araştırması ve hızlı durum kontrolü
Kıvılcımlanmaya karşı önlemleri al:
1-Statik elektrik kaynaklarını toprakla (insan vücudu, vb.)
2-Sert metal çarpışmasını önle
3-Telefon, kapı zilini etkisiz kıl
4-Kapı menteşelerinin yağlamasını düzenli olarak yap
5-Pilli çalar saati uzaklaştır
6-Elektriği apartman ana hattından kes
7-Herhangi bir kıvılcımlanma
havalandırma yap.
tehlikesi
kalmadığına
emin
olunca
Olası bir yangına müdahale önlemi olarak bir kova su (200cc. sıvı
deterjan ile karıştırılmış biçimde) kapı girişinde veya holde emiciliği
yüksek bir banyo havlusu ile beraber bulundurulmalıdır.
Müdahale için havluyu deterjanlı suyu emecek şekilde kovaya batırılır
(deterjan köpük yaparak havlu gözeneklerini kapatır) ve yangının
başladığı bölge tamamen kaplanmaya çalışılır.
Yanan tüpü kontrol altına almak için önce
maddeleri uzaklaştırıp tüpü dik tutmalıyız !!!
etraf ındaki
yanıcı
Yanan tüpün kontrollü halde yanmasını sağladıktan sonra en son
olarak soğutma işlemine geçilmelidir.
86
Apartmanlarda meydana gelen yangın olaylarında, yangın tehlikesi
açısından bodrum ve çatı birinci planda önemlidir.
Tavan arası, bodrum, kalorifer dairesi temiz tutulmalıdır. Çünkü
bodrumda ya da herhangi bir katta başlayan yangının çatıya tesir
etmesi oldukça sık rastlanan bir durumdur.
Binalarda meydana gelen yangına dışarıdan müdahalede yapılması
içerideki canlıların ölümüne neden olabilir!!!
Ayrıca yangının yanıcı maddelere doğru hareketini sağlayacağından
yangının büyüme tehlikesi meydana getirir.
Doğru müdahale içeriden dışarıya ve yangının kaynağına doğru
yapılan işlemdir.
Taşıtlarda LPG Kullanımı
Standartlarda yer alan başlıklar kısaca şunlardır:
Aracın LPG kullandığı arka veya ön cama yapıştırılacak olan bir
etiket ile belirtilmelidir.
LPG kullanan araçlar yeraltındaki garajlara park edilmemelidir.
Dönüşüm parçalarının
olmalıdır.
tamamı
ECER
-R
67
standardına
uygun
Araçlardaki LPG dönüşümünün, Sanayi Bakanlığından yetki belgesi
almış kurum veya kuruluşlarca yapılması sağlanmalıdır.
Araç tadilatlarında kullanılan tank % 80 dolum emniyetini içermelidir.
Tesisatta kullanılan parçaların montajının güvenli olması için
bağlantılarının iyi olması ve montaj sonrası mutlaka gaz kaçak testi
yapılması gerekir.
Araçta her an kullanılmaya hazır 4 kg’lık K.K. tozlu yangın söndürme
cihazı bulundurulmalıdır?
3.4.5 Patlama, Çökme Tehlikesi, Elektrik Tehlikesi, Kimyasal Tehlike
Patlama
Enerjinin aniden açığa çıkması nedeniyle etkisi yıkıcı olabilen bir
olaydır.
Alev alıcı ve yanıcı sıvıların ve gazların endüstriyel amaçlarla
saklanması ve kullanılmasında, patlama ihtimali vardır. Bu iş kolunda
çalışanlarla birlikte kullanıcılar, kesinlikle bir eğitimden geçmelidirler.
Fiziksel Patlama; bütün basınçlı kaplar fiziksel patlama tehlikesi
oluştururlar. Yangın söndürme tüpleri, deodorantlar, düdüklü tencere,
LPG tüpleri içlerindeki gazın artan sıcaklıkla genleşmesi sonucu,
çeperlerin taşıyabileceği basıncı aştığında en zayıf yerinden,
genellikle ısındığı taraftan patlar. Dış kabı aksi istikamete doğru
şarapnel tesiri ile fırlar. Tüpler soğutulduktan sonra yangın
mahallinden çıkartılmalıdır.
87
Kimyasal Patlama; a-Patlayıcı Maddelerin patlaması; Yangın yerinde
patlayıcı maddeler olabilir. Isı ve ateşin ulaşması sonucu patlama
meydana gelir. b-Oda patlaması; Yanıcı gazların alt ve üst patlama
sınırları vardır. Kapalı hacimde var olan veya açığa çıkan yanıcı
gazların konsantrasyonu bu patlama sınırları arasına ulaşırsa en ufak
bir kıvılcımla bile oda patlaması meydana gelir.
Çökme Tehlikesi
Çökmenin
birinci
sebebi,
yüksek
sıcaklıktan
dolayı
yapı
malzemelerinin taşıma gücünün zayıflamasıdır; Ahşap binalarda;
direk, bağlantı ve kirişlerin yanması sonucu, betonarme binalarda
kolan ve kirişlerdeki demirin yumuşaması ve taşıyıcı özelliğini
kaybetmesi ile, betonun 5000C sıcaklıktan sonra tozlaşması ve
ayrışması ile çökme oluşur.
Çökmenin diğer sebebi ise çeşitli nedenlerle oluşan basınç ve
kuvvetlerdir; Taşların iç gerginlik sonucu çatlaması ile, Isıdan dolayı
oda hacminin genişlemesi ve uzama, gerilme ile, patlamadan dolayı
gelen yüksek basınç ile, uzun süre sıkılan söndürme suyunun
oluşturduğu fazla ağırlık ile ve su emici maddelerin şişerek
oluşturduğu kuvvetlerle yan duvarları yıkması sonucu çökme oluşur.
Elektrik Tehlikesi
Yangın yerindeki elektrik kaçağı en büyük tehlikelerdendir.
İtfaiyecinin en büyük silahı sudur ve su da elektriği iletir.
Dolayısıyla su sıkarken çarpılma ve ayrıca dokunarak çarpılma
tehlikesi vardır. Elektrik kurumu tarafından aksi belirtilmedikçe tüm
teller ve metal kısımlar elektrikli olarak kabul edilmelidir.
Sarkan kablo, metal gaz, su ve kalorifer boruları ve demir çitlerden
uzak durulmalıdır.
Yangın yerinde önce elektrik şalteri indirilerek veya sigorta
sökülerek, mümkün değilse elektrik kurumundan yardım istenerek
elektrik kesilmelidir.
Bu arada elektrik kesildiği için gündüz penceresiz odalarda ve zemin
altındaki katlarda, gece tüm yangın yerinde gizli karanlık tehlikesi
oluşur. Bu nedenle el feneri bulundurulmalıdır.
Kim yasal Tehlike
Su İle Reaksiyona Girerek Yanıcı Gaz Üreten Maddeler: Sodyum,
Potasyum, Kalsiyum metalleri, bu metallerin peroksitleri ve karpit gibi
maddeler su ile temas ettiklerinde Hidrojen gazı oluştururlar. Yanma
patlama şeklinde olur. Bu nedenle yangında bu maddelere kesinlikle
su sıkılmamalıdır.
Bu maddeler tamamen havasız ortamda saklanmalıdır.
Zehirleyici Kimyasal Maddeler; Kurşun tozu (Pb), Cıva (Hg) ve Fosfor
(P) açık yaralardan ve mide bağırsak yolu ile insan vücuduna girip
88
zehirleyebilirler. PVC yandığı zaman Hidroklorik Asit (HCl) çıkarır.
Hidrojen Siyanür (HCN), Metil Bromür (CH3Br, [Halon 1001]) ve
Karbon Tetraklorür (CCl4, [Halon 104]) deri yolu ile vücuda girebilen
zehirli maddelerdir.
Radyoaktif
Maddeler;
Atomların
parçalanması
esnasında
çekirdeklerinden çeşitli ışınlar yayılır. Bu ışınlar alfa (a), beta (b) ve
gama (g) diye adlandırılmıştır. Alfa ve beta ışınları yüklü
partiküllerdir. Gama ışınları ise röntgen ışınlarına benzeyen kısa
dalgalı ve giriş (yarma, nüfuz) gücü yüksek ve uzun menzilli
elektromanyetik dalgalardır.
Tahriş Edici Sıvı Kimyasal Maddeler; Tahriş edici maddeler arasında
sıvılar
deriye
daha
derinden
nüfuz
edebildiklerinden
daha
tehlikelidirler. Bunlar çoğunlukla kuvvetli asitler ve kuvvetli bazlardır;
Nitrik Asit (HNO3), Hidroklorik Asit (HCl), Sulfirik Asit (H2SO4),
Hidroflorik Asit (HF), Sodyum Hidroksit [Sudkostik] (NaOH) v.b
3.4.6 Yanıcı Madde Tankları, Tüpler ve Gaz Tankları
İçerisinde yanıcı madde bulunduran atmosfere açık tanklar, basınçlı
tüplere göre daha yüksek bir patlama tehlikesi yaratır. Dolu kaplar
yüksek sıcaklık altında patlamaz, yırtılır (hidrolik basınç etkisi). Boş
kaplar ise barındırdığı yanıcı gazın ısı artması ile yükselen basıncıyla
beraber patlar.
Gaz Tankları:
Küresel tanklar pislik tutma ve patlamaya karşı diğer bütün tanklara
göre çok daha iyidir. Fakat dolum ve imalat zorluğu yüzünden tercih
edilmez.
En çok rastlanan gaz tankları varil tipi olanlardır. Pislik biriktirme
oranı yüksek ve mukavemet açısından vasattırlar.
Varil dolumu ve boşaltımı yapılırken alınacak önlemler:
Topraklama yapılır.
Boşaltma ağzı doldurduğumuz kabın dibine değmelidir.
Çalkantılı akışla boşaltma yapılmaz.
Plastik kap kullanılmaz (statik elektrik yüklenir ve topraklanması çok
zor)
3.4.7 Yangın Kapınızı Çalarsa:
Soğukkanlı
olunuz,
sakinleştiriniz.
önce
kendinizi
sonra
çevrenizdekileri
Yangın ihbar düğmesi varsa ona basınız.
İtfaiye teşkilatına telefon ediniz. ( Tel:110)
Yangın yerinin adresini en kısa ve doğru şekilde bildiriniz.
Mümkünse yangının cinsini bildiriniz.
motorlu vasıta, kimyasal madde vb.)
(Bina,
Benzin
istasyonu,
89
Yangını çevrenizdekilere duyurunuz.
İtfaiye gelinceye kadar elde mevcut vasıta ve imkanlarla yangını
söndürmeye gayret ediniz.
İtfaiye ekibinin geleceği yolu açınız ve görevlilere yardımcı olunuz.
Görevlilerden başkasının yangın sahasına girmesine engel olunuz.
Kendinizi Ve Başkalarını Tehlikeye Atmayınız!
Sonuç olarak; Yangınla mücadelede etkili yöntem,
söndürmeye çalışmak değil yangının oluşmasına imkan
unsurları en aza indirmektir.
yangını
verecek
Yangın ya da herhangi bir afette bize yardım edecek en büyük unsur,
güvenlik kavramını tamamen içimize sindirmiş olmaktır.
Bilgi sahibi olmadığımız bir olayda sonucu çok büyük
meydana getirebilecek müdahalelerden kaçınmalıyız.
zararlar
3.5 KİMYAS AL KAZALAR
Doğal olmayan afetleri tanımlarken örnek verdiğimiz olaylar sonucunda
ortaya çıkabilecek kimyasal, biyolojik ve nükleer (radyoaktif) maddeler
tüm canlıların yaşamını tehdit eder.
Kazalar sonucu ortaya çıkabilecek kimyasal maddeler; öldürücü,
yaralayıcı ve tahriş edici etkiler görülen, sis ve yangın meydana getiren,
insan, hayvan bitki ve metallere etkili olan; katı, sıvı, gaz veya aerosol
halindedir.
3.5.1 Kim yasal kaza tehlikelerinin belirtileri
Patlama sesi,
Etrafta şüpheli veya su birikintileri görülmesi,
Çevreye değişik kokuların yayılması (sarımsak, hardal kokusu),
Görmede bulanıklılık hissi,
Ani baş ağrısı, öksürme, aksırma, burun akması veya kanamaların
görülmesi,
Göğüste ağrı, nefes almada zorluk görülmesi,
Deride kızarıklık veya kabarcıkların görülmesi,
Bulantı veya kusma görülmesidir.
Kim yasal kazalar sonucu orta ya çıkabilecek gazlarının çeşitleri
Yakıcı gazlar
Boğucu gazlar
Sinir gazları
Kan zehirleyici gazlar
Kusturucu gazlar
Göz yaşartıcı gazlar
90
Uyuşturucu gazlar
Karışık gazlar
3.5.2 Kim yasal gazlardan korunma
Kimyasal gaz kaçağı belirtisi varsa, gazlı bölgeye kesinlikle girme!
Hızla uzaklaş, sivil savunmacılara haber ver.
Varsa maske tak yoksa ıslak mendille ağzını burnunu kapat, kapalı
yere gir.
Süratle hareket et veya ettir.
İlkyardım
Tenine bulaşan sıvıyı sürtmeden sil.
Bol su ile uzun süre yıka.
Kirli elbiselerini temizle veya çıkar at.
Gerekiyorsa gaza maruz kalana suni teneffüs yap. (boğucu gazlar
hariç)
3.5.3 Kim yasal Maddelerin Zararlarına Karşı Alınacak Önlemler
Kimyasallar hakkındaki gerekli bilgileri öğreniniz, çevredekilere
öğretiniz ve bu öğretiler üzerine gerekli önlemleri alınız.
Evinizin ve işyerinizin iç kısımlarında penceresi en az ve korunmaya
elverişli bir odasına sığınınız. (örneğin Tuvalet) ek önlem olarak
sulandırılmış çamaşır suyuna batırılmış bez, battaniye ve benzeri
malzeme ile örtünüz.
Pencere kenarlarını ve kapı aralıklarını bant, yapışkan sünger ve
macun ile besleyiniz.
Kimyasal
maddelerin
zararlarına
karşı
korunma
sağlayan
malzemeleri temin etmeye çalışınız ve kullanmayı öğreniniz. Eğer
gözlerinizde yanma varsa, bu gaz sızıntısının belirtisidir. Gözlerinizi
bol su ile yıkayınız.
Tehlike geçinceye kadar bekleyiniz.
Kendi kendinize yardım ve ilkyardım esaslarını öğreniniz.
Dışarıda iseniz
Sığınmaya uygun bir yere girmeden önce; Üzerinize gaz bulaşmış
olabilir derhal elbiselerinizi çıkarınız, cildinizi bol su ile yıkayınız.
Taşıtta iseniz
Aracın pencere, kalorifer ve havalandırma sistemlerini kesinlikle
kapalı tutarak en seri şekilde sığınmaya uygun bir yere giriniz.
Yapılacak uyarılara göre hareket ediniz.
91
3.6 BİYOLOJİK KAZALAR
3.6.1 Bi yolojik Maddelerin Etkileri
Örneğin; yağmur bulutlarına konan veya içme sularına karıştırılan
hastalık yapıcı etkenler ve benzerleri ile suni olarak ve ani başlayan,
toplumun tüm bireylerini aynı anda ya da kademeli olarak etkileyen,
basitten karmaşığa kadar her tür hastalık ve zehirlenme gibi sonuçlar
meydana getirebilirler. Ayrıca yerel bitki ve hayvanlar arasına
yerleştirilen, var olan doğal dengeyi bozarak zarar veren bitki, hayvan
ve mikroorganizma türleri ve benzeri etmenlerle suni olarak küçük ya
da büyük afetler yaratılabilir.
3.6.2 Bi yolojik maddelerin vücuda giriş yolları
1. Solunum sistemi
2. Sindirim sistemi
3. Deri yolu
4. Tenasül organları yolu
5. Göz yolu
3.7 NÜKLEER KAZAL AR
Nükleer maddelerin etkileme ve özelliklerine bağlı olarak yaptıkları
etkiler; yüzeysel deri yanıklarından canlıların kemik yapılarını bozmaya
ve bunları nesilden nesile aktarmaya kadar değişebilir. Ayrıca toprak ve
su kirliliği ile etkilerini uzun yıllar devam ettirebilirler. (Hava ve su ile
toprağa, toprakta yetişen bitkiye, bitkiden beslenen hayvana ve tüm
bunları yiyecek olan insana birikerek gelmekte ve kuşaktan kuşağa
etkisini sürdürebilmektedir.)
3.7.1 Nükleer Maddelerin Patlamaları ve ya Sızıntı Etkileri
a. Işık
b. Isı
c. Basınç
d. Radyoaktif Serpinti
1) Alfa zerreleri
2) beta zerreleri,
3) nötronlar,
4) gama ışınları.
3.7.2 Nükleer maddelerden korunmada ana prensipler
a. Uzaklık
b. Perdeleme
c. Zaman
Radyas yonu ara yan, varlığını
RADYAK ALETLERİ denir.
tespit
eden
ve
ölçen
aletlere
92
3.7.3 İkazlar, İkaz Alarmı ve İkaz Alarm Teşkilatı
İkaz - alarm
Tehlikelerin önceden haber verilebilmesi için kurulan teknik sisteme
denir.
İkazlar ve ikaz alarm
Sivil Savunmada kullanılan ikazlar 5 türlüdür.
Sarı İkaz: Hava saldırısı olasılığı var işareti 3 dakika devamlı siren
sesi olarak verilir.
Kırmızı İkaz: Hava saldırısı tehlikesi çok yakın işareti 3 dakika
yükselen alçalan dalgalı siren (canavar düdüğü) sesi ile verilir.
Gri ve ya Si yah İkaz:
Radyoaktif serpinti veya Kimyasal saldırı
tehlikesi işareti 3 dakika süreli kesik kesik siren sesi veya Radyo-TV
yayını olarak verilir.
Karartma İkazı: Savaşın başlangıcından önce görülen lüzum üzerine
verilir. Radyo anonsu ve belediye hoparlörleriyle yapılacak yayınlarla
duyurulur.
İkaz Alarm Teşkilatı
Sivil Savunma Üniteleri olarak,
Sivil Savunma Genel Müdürlüğünde,
Genel Kurmay Başkanlığı Hava Savunma Harekat Merkezinde,
Bölge Harekât Müdürlüğünde,
Görev yapmak üzere birer Sivil Savunma İkaz - Alarm merkezleri
kurulmuştur.
3.7.4 Sığınaklar ve Sığınakta bulunması gerekenler
Sığınaklar: Savaşta, doğal veya teknolojik afetlerde hayatta kalmayı
sağlayabilecek yapılardır.
Sığınaklar kullanım amaçlarına göre;
Basınç sığınakları, Radyoaktif serpinti sığınakları olarak ikiye ayrılır.
Sığınakta bulunması gerekenler: Günümüzdeki deprem tehlikesi de
göz önüne alınarak;
Mevsimlik giyim eşyası, yatak malzemesi, battaniye varsa uyku
tulumu,
Temizlik malzemeleri, içmek ve kullanmak için yeterli su, kova, çöp
bidonu,
Kalorisi yüksek dayanıklı gıda maddeleri. (Konserve, kuru kayısı,
bisküvi, vb gibi)
Tabak, bardak, çatal, kaşık,
Aydınlatma ve ısıtma aygıtı, pilli radyo, pilli el feneri, yedek pil,
gemici feneri,
93
İlkyardım çantası, sürekli kullanmak zorunda olduğunuz ilaçlar,
Basit tamir aletleri,
Saat, kitap, oyuncak, eğlence malzemesi ve benzeri.
Önemli Not:
Sığınaklarda en
bulundurulur.
az
14
günlük
gıda
maddesi
ve
su
stoku
İçme suyu stoku için günde şahıs başına iki litre su düşünülür.
Aile sığınaklarında kişi başına en az bir metrekarelik yer düşünülür.
Yükseklik ise en az 1.80 metre olmalıdır.
3.8 İLK YARDIM
Bu kit ilk yardım veya acil durum eğitimi konusunda tüm ayrıntıları
kapsayabilecek hacimde değildir. Ancak içeriği uygulamalı halk eğitim
malzemesi olarak kabul edilmiştir.
3.8.1 Tanımlar ve Genel Bilgiler
İlkyardım Tanımı
Yaşamı tehdit eden acil durumlarda, hastalanan veya kazaya uğrayan
kimseye tıbbi tedavisi yapılıncaya kadar veya uzman sağlık personeli
ulaşıncaya kadar, olay yerinde mevcut imkanlarla yapılan hayat
kurtarıcı girişime ilkyardım denir.
Üzerinde durulacak önemli kavramlar
İlkyardımı yapan, bilgisi ne olursa olsun uzman sağlık personelinin
yerini tutamaz.
Olay yerindeki mevcut imkanlar kullanılır.
İlkyardım yapan profesyonel sağlık personeli değilse kesinlikle ilaç
kullanılmaz.
İlkyardım
ileride
doğabilecek
tedavisi
mümkün
olamayan
rahatsızlıklara engel olmak ve hayat kurtarmaya çalışmaktır.
İlkyardımcı emin olmadığı hiçbir uygulamada bulunmaz.
Etkili ilkyardım ilk önce
değerlendirilmesi ile başlar.
bilgi
toplama
ve
durumun
doğru
İlkyardımın Amacı
1. Önce kendi, arkasından kazazedenin güvenliğini garanti altına
almak, yaşamını korumak,
2. Acil durumun ve kazazedenin sağlık durumunun kötüleşmesini
önlemek,
3. Acil durum nedeni ile oluşan sağlık problemlerinin iyileşmesini
kolaylaştırmak.
Üzerinde durulacak önemli kavramlar
İlkyardımı yapan öncelikle kendi güvenliğini sağlar.
94
1. Uçaklarda oksijen maskesini çocuktan önce refakatçisinin takması
gereği,
2.Trafik kazalarında güvenlik önlemlerine uyulmaması nedeni ile olayı
takip eden kazaların ölümleri arttırdığı hatırlatılmadır.
Kaza ölümlerinin % 10’ u ilk beş dakika içinde, % 54’ ü ise ilk yarım
saat içinde meydana gelmektedir. Kaza yerinde İlk beş dakika
içerisinde uygulanacak etkili bir ilkyardım ile ölümlerin yaklaşık
yarısını önleme şansı vardır.
Anatomi:
İnsan vücudunun yapısını
inceleyen bilim dalıdır.
İnsan vücudunu oluşturan
unsurlar nelerdir?
Kemikler
Damarlar
Kıkırdak
Sinirler
Kaslar
Organlar
İskelet sistemi 206 kemikten oluşmuştur. Bu sistem kaslar aracılığıyla
hareket eder. Kaslar damarlarla beslenir ve motor sinirlerle ulaştırılan
komutlara göre hareket eder.
Organ: Dokulardan oluşmuş fonksiyonel bütün
Doku: Hücrelerden oluşmuş bütün
Hücre: Vücudun en küçük canlılık birimidir
Motor sinirlerin merkezi beyindir. Beyin aynı zamanda bütün vücudun
idare merkezidir. İskelet, kaslar ve sinir sisteminin devamlılığını
sağlamak için oksijen birinci şarttır. Oksijen almayı solunum sistemi
sağlar.
95
Solunum sistemi burun ve ağızda başlar, Akciğer’ de sonlanır. Normal
şartlarda yetişkin sağlıklı bir insan dakikada 12 ila 14 defa nefes alıp
verir.
Akciğerlerde kana geçen oksijenin vücuda dağılımını sağlayan
damarlar ağı, yani kan dolaşım sistemidir. Dolaşım sisteminin iflası
OK’ tur.
Kan dolaşım sisteminin pompası kalptir.
Kalbin pompalama darbelerinin atardamarların yüzeye yaklaştığı
yerlerden hissedilmesine nabız denir. Sağlıklı bir yetişkinin nabzı
dakikada 60 ila 80 kere atar.
Kişiye ve değişen şartlara göre
dakikada 50 ila 100 arası nabız normal kabul edilebilir. Örneğin vücut
ο
ısısının 1 C artması ile nabız 20 kere/dak artabilir.
İlkyardımda ilk dikkat edilecek konu oksijen sağlanması yani, nefes
alma düzeni ve tüm vücut da serbest kan dolaşımının sağlanmasıdır.
96
3.8.1.1 İlkyardımda 6 aşama
1. Yangın veya patlama riski varsa kazazedeyi güvenli bir yere almak.
2. Kazazedenin durumunu belirlemek.
3. Acil durum gereği İlkyardım yapılır.
(Kanama, Kırık,
çarpması,)
Yanık,
Zehirlenme,
Donma,
Boğulma,
Elektrik
Solunum veya nabız yoksa HEMEN A-B-C uygulamasına başlanır.
4. Haberleşme (Yer
yaralıların durumu)
tarifi,
kaza
hakkında
bilgi,
yaralı
sayısı,
5. Kazazedelerin öncelik sırasına göre uygun pozisyonda taşınması.
6. Ulaşan sağlık ekibine durum ve yapılanlar hakkında bilgi vermek.
Üzerinde durulacak önemli kavramlar
Birinci ve en önemli unsur soğukkanlılıktır, paniğe kapılmadan hızlı
hareket edilir.
Birden fazla yaralı varsa hızla en acil olan belirlenir, önceliği ona
verilir, sakin ve gerektiği kadar ilkyardım uygulanır, diğerlerine daha
sonra geçilir.
Öncelikle kişinin olduğu yerde durumu araştırılır.
Bilinç yerinde midir? Kazazede şokta mıdır? Kişi o anda değilse bile,
kolayca her an şoka girebilir.
ok ile zamanında mücadele edilemezse hayati fonksiyonlar
duracaktır. Duruma göre en uygun, en yakın sağlık merkezi
aranmalıdır. (Yanık, Mikro cerrahi vs.)
uuru açık olan kişi korku içindedir, hiç değilse psikolojik olarak
sakinleştirilmelidir.
97
Bayılma :
Geçici ve kısa süreli bilinç kaybıdır
Koma: Süreklilik taşıyan,
uyanıklık halinden, çevre ile ilişkisinin
bütünü ile kesilmesine, değişkenlik gösteren bilinç kaybı durumudur.
OK: Büyük; *kanama
∗travma
∗alerji ∗enfeksiyon sonucu
uyarılara refleks düzeyinde bile yanıt verilmemesine kadar kan
dolaşımı yetersizliği nedeniyle, vücut canlılığının azalması ve hayati
fonksiyonların aksamasıdır.
Dolaşımın yetersiz olması durumunda kazazede; halsiz, heyecanlı,
tedirgin, sıkça esniyor (havasızlık), susuzluk çekiyor, bulantı
hissediyor, sendeliyor ise şoka girmesinden şüphe edilir.
ok Belirtileri
1. Vücut ısısının düşmesi, Terleme
2. Dudaklarda, Parmak Uçlarında Morarma
3. Yüzde Solukluk veya Kızarma
4. Kendinden geçmesi, bilinç (şuur) kaybı
5. Nabız yüzeysel (zayıf, belirsiz) ve sayıca fazla (normale göre)
6. Solunum sık sık ve hacimsiz olması veya tamamen zayıflaması
Görüntü olarak Koma, ok ve Bayılma arasında pek bir fark yoktur.
Her üç durumda da kazazede öncelikle:
Sert düz yere yatırılır, ayakları yükseğe kaldırılır,
Sıkı giysiler gevşetilir (Yaka, kravat, düğme, kemer, sutyen, korse,
ayakkabı, vs.)
Üzeri örtülerek vücut ısısı korunur.
Bilinç kapalı ise kesinlikle su ve benzeri bir şey içirilmez, nefes
borusuna kaçabilir, dolaşımın bozulmasına yol açar.
98
Bayılma yı Nasıl Ayırt ederiz
Kişinin yüzüne hafifçe birkaç kez vurulur
Varsa kolonya, alkol koklatılır
Başı yere eğilir veya ayakları havaya kaldırılır
Kişi bayılmış ise kendine gelecektir. Eğer kendine gelemiyorsa OK’
tadır.
Kazazede nefes alamıyor ve ya nabız alınamı yorsa bu durumda
hemen ilk yardımın A-B-C si uygulanma ya başlanır .
Üzerinde durulacak önemli kavramlar
Bayılmanın öncesinde baş dönmesi, boşluk duygusu, bulantı,
kulaklarda uğultu, bulanık görme veya
göz kararması bulunur.
Bayılmanın oluştuğu durumda
solukluk, soğuk terleme, hafif ve
hızlı nabız gözlemlenir.
Kişi baş dizlere eğilerek oturtulur
veya ayaklar yüksekte yatırılırsa
şikâyetler kendiliğinden
geçecektir.
Görüntü olarak Koma, ok ve Bayılma arasında pek bir fark yoktur.
Her üç durumda da kazazede öncelikle:
3.8.1.2 İlkyardımın A-B-C si
A - Airway (Hava yolu)
B – Breathing (Solunum)
C - Circulation (Dolaşım)
ok ile mücadele için ilk yapılacaklar (ok → Nabız ve Solunum
belirsiz veya yok !)
Kazazedenin bayılmış, bilinçsiz durumda olduğu anlaşılması ile dü z
ve sert bir yerde kurtarma pozisyonunda yatırılmış ve dolaşımın
99
bozulmaması için vücudu sıkan elbiselerin gevşetilip ve üzerinin
örtülmüş olması gerekmektedir.
Bu
pozisyonda,
bir
elimizle
enseden
destekleyerek,
diğer
elimizle alından iterek baş geriye
düşürülür. Ensenin altına elimizin
yerine yükseltici bir nesne koyarak
nefes
yolunun
açık
kalması
sağlanmalıdır.
Eğer nabız alınamıyorsa ve kazazede
tekniğinin uygulanmasına başlanır.
nefes
almıyorsa
A-B-C
A. (Airw ay) hava yolunun açılması
NOT: Solunumun durmasından itibaren 1 dakika içinde gözbebekleri
büyür, 2 dakika sonra ise tamamen açılmış olur.
1.Kazazedenin rahat nefes alabilmesi için hava yolunun açılması
sağlanmalıdır. Bunu sağlamak için: bir elimizle çeneyi tutarken diğer
elimizle alından başı geriye iteriz.
2.Nefes kontrolü için kulağımızı, kazazedenin burnuna ve ağzına
yaklaştırırken, bir yandan göğüs hareketler kontrol edilir. Ağza ayna
tutmak da (buğulanma) nefes kontrolüdür.
3.2
İşaret ve orta parmak birlikte kürek gibi, üst yanaktan içeriye
ve alt yanağa doğru hareket ettirilerek, ağız boşluğu içindeki yabancı
cisimlerin temizlenmesi sağlanır.
100
B. (Breathıng) nefes almanın sağlanması
1. Baş alından geriye itilirken
diğer elle enseden kaldırılarak
nefes
yolunun
açılması
sağlanmalıdır.
2. Alnı geriye bastırırken, aynı
elimizle
burun
delikleri
kapatılır.
Kazazedenin
tüm
ağzını
kapsayacak
şekilde
kendi ağzımızı genişçe açarak
dışarı
hava
kaçırmamaya
dikkat edilir.
3. Balon şişirir gibi kuvvetlice
tam nefes verilir. Her nefeste
göğüsün
şiştiğinden
emin
olunur.
4. Nefes
verdikten
sonra
kontrol
için
kulağımızı,
kazazedenin
burnuna
ve
ağzına
yaklaştırırken,
bir
yandan
göğüsün
inmesi
kontrol edilir.
5. Ağız boşluğunda nefes
almayı engelleyen yabancı
maddelerin
temizlenmesi
için:
6.Baş yana çevrilir, iyice
geriye itilerek, varsa kan
veya kusmuk gibi sıvıların
akabilmesi sağlanır.
101
3.8.2 Kanamalı Hastada İlk yardım
Kan
dolaşım
sisteminde
bozulmalara
yol
açacak
önemli
yaralanmalarda ilkyardım, kazazedenin OK’ a girmemesi için kan
kaybının önlenmesi ile başlar.
Kan plazma, alyuvarlar, akyuvarlar, pıhtı unsurları ve parçacıklardan
oluşur. Kan içerisindeki unsurlar pıhtılaşma oluşturup damar yolunun
dışarıya olan temasını keserler.
Yaralanmalarda kanayan yeri parçacıklar tıkarken, pıhtı unsurları
aralara dolarak ağ tabakası oluştururlar.
Ağ tabakası kuruyarak koruyucu pıhtı kabuğu oluşturur.
İlkyardım oluşan pıhtı kabuğuna kesinlikle zarar vermeyecek şekilde
yapılır.
Vücutta yaklaşık 6 litre kan bulunur. Kanın dolaşım sistemi dışına
çıkması kan kaybıdır. Kan kaybı yarım litreye kadar tolere edilebilir.
1,5 litreden sonra hayati tehlike vardır. (Çocuklarda kilosuna bağlı
olarak 1 lt.den daha az )
Yaralar açık veya kapalı olabilir. Kapalı, iç kanamalarda da kan kaybı
tehlikeli olabilir.
Atardamar kanamaları ciddi kanamalardır. Kan nabız ritmiyle, açık
kırmızı renkte fışkırır. Kısa sürede durdurulması tüm ilkyardım
aşamalarından daha önceliklidir.
102
Toplardamar kanamaları kaynama gibi olup, koyu kırmızı renktedir.
Basıncı daha düşük olduğundan durdurulması kolaydır ama kısa
sürede önlem alınması gereklidir.
Bunlar dışında kılcal damarlarda kanama olur. (Açık yara değilse,
vücutta morarmalar olarak belirebilirler). Baskı uygulama ve lokal
soğutma yeterlidir. Kazazedeyi hareket ettirmeden sağlık merkezine
ulaştırmak ve şok belirtileri için uyanık olmalıdır.
Kanamanın durdurulması için, yaraya baskı uygulanması ve yaralı
uzuvda kan dolaşımının engellenmesi kan kaybını azaltacağından
hayati önem taşır.
3.8.2.1 Kanama kontrolü (Yaraya baskı uygulanması)
Steril bezle, yoksa temiz bir bezle tampon hazırlanır. Tampon ile
yaranın üzerine kuvvetle 5 – 10 dakika direkt baskı uygulanır.
Tampon değiştirilmeden üzerine yeni bir tampon konur.
Yaranın ağzı açıksa kenarları birbirine yanaştırarak baskı uygulanır.
Eğer yaranın içinde yabancı cisim varsa, derinde olmayan cam veya
metal gibi kolay hareket ettirilebilen cisimleri yaranın içinden çıkarın,
çıkarılması uygun olmayacak cisimleri yaradan çıkarmayın, bu
durumda baskı üzerine değil cismin çevresine uygulanır.
Aynı zamanda kanamalı uzuv vücuda göre yukarıda tutulur ve uzva
gelen atardamarın sıkıştırılması ile dolaylı baskı yoluyla kan miktarı
azaltılmaya çalışılır.
Atardamar üzerine 10 dakikadan fazla baskı uygulanmamalıdır.
Vücutta baskı yapılabilecek basınç noktaları:
103
Üst kolda iç tarafta, koltuk altına doğru bulunabilecek olan “Brachial”
damar,
Kasık çukurunda leğen kemiği üzerinde alt ekstremiteleri besleyen
“Femoral damar.
3.8.2.2 Turnike uygulanması
Turnike, ekstremitelerde ciddi yaralanmalarda uygulanan bir tekniktir.
Turnikenin amacı kan dolaşımını kontrollü olarak engellemektir. Bu
nedenle, yeri, sıkılığı ve süresi önemlidir. Eğitimli olmayan kimselerin
turnike uygulaması tavsiye edilmez.
Ancak durdurulması mümkün olmayan çok büyük kanamalarda veya
birden fazla yaralı olması durumunda son çare olarak aşağıdaki
kurallara uyularak yapılabilir.
Turnike yaranın yukarısına gelen tek kemikli ekstremite bölgesinde
uygulanır. Turnikenin sıkılığı kanamanın şiddetine orantılı olacak
şekilde ayarlanır.
Turnike mutlaka 15-20 dakikada 15-20 saniye gevşetilerek dolaşım
serbest bırakılır. Bu nedenle mutlaka turnike saati kaydedilmeli ve
ulaşan sağlık ekibine bu bilginin verilmesi sağlanmalıdır.
3.8.2.3 Burun kanamaları
Burun kanamalarında, burun deliklerini sıkarak
basınç uygulanır.
Burnu kanayanı kesinlikle yatırmayın, oturtun ve
başını düz tutun.
Sakin olmasını sağlayın ki endişelenerek kan
basıncının artmasına sebep olmasın. Enseye ve
başa buz koyun veya soğuk uygulayın. Ağızdan
nefes alınır. Kanama dinince 4 –5 saat daha
sümkürülmemesi
ve
pıhtının
alınmaması
hatırlatılmalıdır. Tüm bu uygulamalara rağmen
kanama 15 - 20 dakikadan fazla devam ederse
hastayı en yakın sağlık kuruluşuna götürün.
104
3.8.3 Kırıklar ve çıkıklar
Röntgen olmaksızın bir kemiğin kırık olmadığını belirlemek her zaman
mümkün değildir. Bunun için yaralanmaya sanki kırıkmış gibi
yaklaşılır. Eğer kişi çok ağrılıysa, yaralı bölgesini hareket
ettiremiyorsa, üzerine ağırlık veremiyorsa ya da yarada şekil
bozukluğu varsa kırık veya çıkıktan şüphe edilir.
Çıkık bir kemiği yerine oturtmaya çalışmayın. Bu sadece bir uzman
tarafından yapılabilir. Kolu veya bacağı bulduğunuz pozisyonda
sararak sabitleyin ve yaralıyı hastaneye götürün, yaralı hareket
edemiyorsa ambulans çağırın.
Hastanın bir şey yiyip içmesine izin vermeyin, çünkü hastanın
kemiklerini genel anestezi altında düzeltmek gerekebilir ve yemek
hastanın kusmasına neden olabilir.
Kişiyi sıcak tutun ve şok olasılığı açısından sürekli izleyin.
Kanama varsa önce onu tedavi edin. Kişiyi olabildiğince az hareket
ettirin. Hareket, kırık kemikleri daha da ayırır ve organları
yaralayabilir
3.8.3.1 Tespit uygulaması
Hareketi önleyerek kırığın daha da kötü olmasını ve acının artmasını
engellemek için ve özellikle hastanın nakli veya tıbbi yardımın
gecikeceği durumlarda kırık şüphesi olan yeri uygun şekilde tespit
etmek büyük önem taşır. Tespit malzemesi sert olmalıdır. (tahta,
karton parçaları, gazete rulosu) Mümkünse bir üst ve bir alt eklemin
oynamasını engelleyecek derecede uzun olmalıdır. Tespiti bağlamak
için bez (bandaj, kravat vb.) kullanılır.
3.8.3.2 Kollarda tespit şekilleri
Üst kolun tespiti için omuzla
dirsek arası iki taraflı destekle
sarılır. Bu şekilde karşı koltuk
altından vücuda bağlanır ve
üçgen
sargı
ile
boyuna
asılarak
önkolun
ağırlığı
karşılanır.
105
Omuz kırığında da aynı şekilde kol vücuda tespit edilir.
Köprücük kemiği kırığında eğer gerekliyse omuzlar arkadan “8”
şeklinde çapraz yapılarak birbirine bağlanır. Bağların geçtiği yerde
damar ve sinirlerin zedelenmemesi için koltuk altı bezlerle
desteklenmelidir.
Sargı hafifçe gerilerek köprücük kemiği üzerindeki baskı azaltılır.
Kırık
ön
kol
tespiti
için
dirsekten el bileğine kadar
kırığın altından ve üstünden
sarın. Ön kolu boyundan geçen
geniş bir sargı ile, parmakların
dirsekten biraz daha yukarı
seviyede,
avucu
göğsüne
gelirken
başparmağı
yukarı
doğru
olmasını
sağlayacak
şekilde asın.
3.8.3.3 Bacaklarda tespit uygulamaları
Diz altındaki kırıkların tespiti için önce nazikçe yaralı bacağı
uzatın. İki bacak arasına bezler koyun. Yaralı bacağı diğer bacağa
birkaç yerinden (kırık üzerinden değil) bağlayın.
106
Eğer iki geniş tespit bulma olanağınız varsa bunları kullanmak en
idealidir. Tespitler tüm bacak boyunca olmalıdır.
Ayak tarağında ve ya a yak bileğindeki kırıklarda elastik “8”
şeklinde sarılması gereklidir. Ayakkabının çıkarılmaması daha
uygundur. Ayak çevresinde 1-2 kez dairesel olarak sarılarak başlanır,
bandajı diyagonal olarak ayağın üstünden ve bileğin çevresinden
geçecek şekilde bağlayın; bandajı ayağın üstünden aşağı doğru ve
ayağın tabanından geçirin. “8” şeklindeki dönüşlere devam edin, ayak
(parmaklar hariç), bilek ve bacağın altı kaplanana kadar bandajlayın;
bant ya da klipsle bandajı sabitleyin.
Kalça ile diz arasındaki kırıkların tespiti için bütün bacak çift taraflı
destek ile sarılır. Desteklerden dış tarafta olanı koltukaltına kadar
uzanmalıdır.
İstenmeyen hareketlerinde engellenmesi için sağlam bacak da birlikte
tespit edilebilir.
3.8.3.4 Omurga Yaralanmaları
Kazazedenin boyun veya omurgasında yaralanma varsa, kol veya
bacaklarında his kaybı vardır veya kendi hareket edemez. Hayati
tehlike yoksa veya kusmaya bağlı olarak boğulma riski yoksa yaralıyı
kıpırdatmamak gerekir. Hareket ettirmek gerekirse vücudunu dümdüz
tutmalısınız. Beli veya boynu bükülmemeli, vücudu dönmemelidir.
107
Yaralı kapı, masa veya geniş bir kalas gibi sert bir zemin üzerine,
boyun boşluğu, bel boşluğu, kürek kemikleri arası ve vücut iki
yanından desteklenerek, birlikte sarılır.
3.8.3.5 Kaburga Yaralanmaları
Göğüste açık yara varsa üzerine vazelinli gazlı bez ya da temiz nemli
bez sarılır. Eğer solunum güçlüğü varsa kazazede yarı oturtulur
vaziyette desteklenir
3.8.3.6 Alt çene kırığı
Çene kırıklarında
sarkmanın engellenmesi
için mutlaka başla birlikte
tespit edilmesi gereklidir.
3.8.4 Kopan uzuvlar, Burkulma ve Gerilme
Kopan uzuvlar
Kanın durdurulması, yaranın temizlenmesi ve sarılması gerekir.
Yara yerinin de soğutulması faydalıdır.
Kopan parça steril gazlı bez veya temiz bir beze sarılır.
Naylon bir torba içerisine konur.
Bu şekilde buz içerisinde, buza temas etmeden saklanır.
En yakın mikro cerrahi merkezine ulaştırılır.
108
Burkulma ve gerilme
Kas veya tendon yırtılması GERİLME, bağlarda veya eklem
kapsülünde olan yırtılma ise BURKULMA olarak tanımlanır. Burkulma
ve gerilme dokuların aşırı zorlanmasından olur. İki durum için de
belirtiler aynıdır (ağrı, şişme ve morarma). Ağrı ve şişmeyi azaltmak
için soğuk su ya da buz torbası kullanılır.
Röntgen çekilmeden kesin karar verilemeyeceğinden burkulmalar
daima sanki kırıkmış gibi tespit edilmelidir.
3.8.5 Boğulmalar
3.8.5.1 Suda Boğulma
Belirtileri
-Bilinç kaybı
-Solunum durması
-Morarma
-Ağız ve burundan kanlı köpük
Tedavileri
-Su boşaltmayla vakit kaybetmeden
tedaviye başlanır.
-Derhal ağızdan ağza suni solunum
yapılır.
-Ağızdan
suni
solunum
yapılamıyorsa Yöntem I uygulanır.
-Bu sırada ciğerlerdeki su da
atılacaktır.
-Eğer gerekliyse kalp masajı yapılır.
Islak
elbiseler
çıkarılmalı
ve
kazazede sıcak tutulmalıdır.
Müdahale Yöntemleri
Yöntem I
Kazazede, yüzü bir
yana dönük yüzüstü
yatırılır.
El ayası ile kürek
kemiklerin
altına
basılarak
nefes
verdirilir.
Dirseklerden arkaya
doğru
kollar
bir
direnç fark edinceye
kadar kaldırılır.
Akciğere pasif hava
girişi sağlanır.
109
YÖNTEM II
Sırtüstü yatan kişiye
dizimizle başına destek
oluruz.
El bileklerinden tutup
kollarına başa doğru
yarım daire çizdirilir.
Kollar tekrar indirilir ve
göğsü
üzerinde
çaprazlanıp bastırılır
3.8.5.2 Duman, CO, CO2 vb. Gazlarla boğulma
Hareket ettirilmez, yürütülmez,
Açık havaya çıkartılır,
Üstü örtülür (Vücut sıcaklığı korunur)
Solunuma yardımcı olunur. (Yöntem II)
Solunum durmuşsa hemen suni solunum uygulanır.
NOT: Tüm boğulmalarda, ka za zede başarılı bir kurtarmadan sonra
dahi mutlaka bir sağlık kuruluşuna götürülmelidir.
3.8.6 Zehirlenmeler
Çamaşır suyu gibi yakıcı maddelerle ve deterjan zehirlenmelerinde
kesinlikle kusturulmaz, süt içilir ve kazazede sağlık merkezine
ulaştırılır.
İlaç zehirlenmelerinde kusturmak için ılık tuzlu su içirilir ve kazazede
sağlık merkezine ulaştırılır.
Yılan ve Akrep Isırıkları: Kazazede hareket ettirilmez. Isırılan yerin
üstünden turnike uygulanır. Yara bol su ile temizlenir. Isırık 2 cm
kesip kanatılır, zehir emilerek akıtılır (kanla birlikte emilen zehir
ağızda ve sindirim yolunda etkili değildir) Temiz bir bezle kapatılır.
Buz veya soğuk su ile kompres yapılır,
3.8.7 Elektrik çarpması, Donma ve Sıcak Çarpması
Elektrik çarpması
Elektrik çarpmasında akımın şiddeti ve süresi çok önemlidir. Bu
sebeple anında reaksiyon göstermek ve akımı kesmek genelde hayat
kurtarıcı tek yoldur.
Evlerde sigorta aramakla vakit kaybetmektense; Kurtarılan kişinin
şoka girmemesi için önlem alınır, kalp atışı ve solunumu kontrol
110
edilir, gerekli ise ABC
kuruluşuna sevk edilir.
uygulaması
yapılır
ve
en
yakın
sağlık
Varsa tahta veya plastik bir çubukla temas kesilir, ilk anda bu tip bir
yardımcı yalıtkan malzeme bulunamıyorsa, kazazede, elle tutmadan
tekme veya ani darbe ile akım kaynağından uzaklaştırılır.
Dışarıda ve sanayide yüksek akım olasılığı nedeni ile kazazedeye
yaklaşmadan akımın kesilmesi gereklidir.
Donma:
Islak ve soğuk giysi varsa derhal çıkarılır.
Öncelikle battaniye ile örtülerek vücudun ısınması sağlanır.
25 - 30 derecede sıcak bir odaya alınır.
Yumuşak masajlarla kan dolaşımının artması sağlanarak vücut ısısı
artırılır (Kesinlikle sert masaj yapılmaz
uur açıksa şekerli sıcak sıvılar içirilir.
Yaşlılarda kalp problemi olasılığı nedeni ile PASİF VE YAVA ISITMA
yapılır. Önce vücut, sonra kol ve bacaklar örtülerek ısıtılır. Yine önce
vücut olmak üzere ılıkla başlanarak aktif ısıtmaya geçilebilir.
AKTİF ISITMADA (sıcak su torbası gibi ısı kaynağı ile) önce vücut,
sonra kol ve bacaklar ılıktan başlayarak kademeli olarak ısıtılır.
Sıcak çarpması
Belirtileri: Deri kuru ve sıcaktır, önce kırmızı sonra gri renk alır.
Tedavisi:
1. Kazazede güneşten korunmalı, serin ve havalandırmalı bir yere
alınmalı,
2. Başına, kasıklarına buz veya soğuk kompres uygulanır,
3. Hatta imkân varsa ateş düşene kadar soğuk su ile dolu küvete
sokulur (Ateş kontrolü bu durumda derece ile dil altı veya makattan
yapılmalıdır)
4. Islak çarşafa sarıp vantilatör önüne yatırılır,
5. uur açıksa Soğuk ve tuzlu içecekler içirilir.
3.8.8 Radyas yon ve Yanıklar
Radyas yon
Radyasyona uğrayıp kirlendiklerinden tüm giysiler çıkarılır ve imha
edilir.
Yapışan toprak vb. varsa iyice temizlenir. Sabunlu bol su ile banyo
yaptırılır. (Gerekirse cildi zedelemeden keselenir.)
Yanıklar
Doğru: Genelde evlerde oluşan yüzeysel ve küçük alanları kapsayan
yanıklarda, soğuk suyun altında tutarak soğutmak en etkili önlemdir.
111
Yalnızca bu tip basit yanıklarda Siliverdin veya Bephantene gibi
merhemler sürülebilir.
Yanlış: Yanığın üzerine diş macunu veya yoğurt gibi maddeler
sürülmesi yanlıştır.
Daha geniş veya derin olan ciddi yanıklarda, yanık yerin üzerindeki
elbiseler kesilerek çıkartılır. Yanığın üzerine kuru temiz bir bez
örterek dış etkenlerden korunması sağlanır. Kazazede en kısa sürede
en yakın sağlık kuruluşuna ulaştırılmalıdır.
Kimyasal maddelerin etkisiyle oluşan yanıklar uzun süre bol su ile
yıkanarak tüm gözeneklerden kimyasal maddenin temizlenmesi
sağlanır.
Geniş yanıklarda ise kazazedeye duş yaptırılması daha uygundur.
Katran gibi yapışkan maddelerle oluşan yanıklar üzerindeki madde 10
– 20 dakika buz tatbik edilerek donması sağlanırsa kendiliğinden
ayrılacaktır.
Göze yakıcı veya tahriş edici madde kaçması durumunda, ciddi
problemlerin engellenmesi için gözün temiz, bol ama basınçsız akan
su ile yıkanması gerekir.
3.8.9 Solunum yoluna kaçan yabancı cisimlerin çıkarılması
Nefes borusuna yabancı cisimlerin kaçması durumunda
Kazazedenin ayakta arkasına geçerek göğsünü kucaklarız. Bu
durumda bir elimizin yumruğunu sternumun bittiği yerdeki boşluğa
oturtup, diğer elimizle üzerine bastırmak suretiyle göğüs kafesini
kuvvetlice sıkarız.
Eğer kazazede şişman ise yere yatırıp, aynı yerden (sternumun bittiği
yerdeki boşluk) karnı göğüs kafesine doğru bastırmak suretiyle nefes
borusundan yabancı cismin atılmasına çalışırız.
Çocuklarda dizimize veya bir elimizin üzerine yüzüstü yatırarak
sırtına (kürek kemikleri arasına) hızlı hızlı vurmak gerekir.
Bebeklerde ise ayaklarından kaldırarak sırtına vurabiliriz.
112

Benzer belgeler