Tavuklarda İnfeksiyöz Bronşitis ve Türkiye`de İnfeksiyöz Bronşitis`in

Transkript

Tavuklarda İnfeksiyöz Bronşitis ve Türkiye`de İnfeksiyöz Bronşitis`in
Tavuklarda İnfeksiyöz Bronşitis ve
Türkiye’de İnfeksiyöz Bronşitis’in İlk Durumu
Ülkemizde Bulunan Kuş Gribi
Laboratuarlarının Alt Yapısının
Güçlendirilmesi (Bsl-3 ve Bsl-2)
Tavuk Yetiştiriciliğinde
İşletme Anlayışının Önemi
facebook.com/tavder • twitter.com/tavder
Başyazı
Başyazı
Prof. Dr. Erol ŞENGÖR
Veteriner Tavukçuluk Derneği
Sevgili Tavukçu Dostlarım
World Veterinary Poultry Association’ ın (WVPA) Türkiye Şubesi olan Veteriner Tavukçuluk Derneğimizin
2003 yılından itibaren üçer aylık olarak yayınlamakta
olduğu Mektup Ankara isimli yılda dört kez yayınlanan dergisinin 37’nci nüshasını 2012 yılının üçüncü
yayını olarak yayınlamış bulunuyoruz. Türk Tavukçuluk Sektörünün önemli sivil toplum örgütlerinden biri
olan Derneğimize ve yayını olan dergimize sizlerle
birlikte daha nice uzun yıllar diliyoruz.
lemesi gereken bilim üst kurulumuz TÜBİTAK bünyesi
içindeki TÜBA’dır. Bu kurul GDO’lu ürünlerin sağlıklı
veya sağlıksız olduğu yönünde araştırmalar yapmalı
veya yaptırmalı, dünyada bu konuda yapılmış olan
araştırmalara referanslar oluşturmalı, dünyanın gelişmiş ülkelerindeki bilim kurullarının GDO’lu ürünler
konusunda almış oldukları pozisyonlara itibar etmeli,
bu konularda bilgi sahibi olduğu bilimsel kurullarca
kabul edilmiş yerli ve yabancı bilim adamlarıyla paneller oluşturarak konuyu tartıştırmalı ve sonuçta
kendi hür iradesi ve bilimsel argümanlarıyla görüşünü
Türkiye’de bilmem ki sağlık açısından tavuk kadar gü-
açıklamalıdır. Bu noktadan sonra da artık ne “kera-
venilir ve masum fakat bir o kadar da haksız itham-
meti kendinden menkul” bir kısım sözde bilim ada-
lara maruz kalan başka bir gıda maddesi var mıdır?
mının beyanatlarının ve ne de bu beyanatları manşet
Gün geçmiyor ki yazılı ve görsel medyada tavuk etini
yapan medyanın söyleyecek sözü olmamalıdır.
karalayan, böyle kıymetli bir hayvansal protein kaynağına insanların şüpheyle yaklaşmasını teşvik eden
asılsız, bilimden uzak ve hurafelerle dolu yazılar ve
beyanatlar çıkmasın. Şükür ki bunlarla mücadelede
Bu vesileyle tüm tavukçu dostlarımızın geçmiş Ramazan Bayramını kutlar bol kazançlı mutlu günler dilerim.
aklı başında ve bilim etiğine inanmış pek çok bilim
insanı bilgilerini ve görüşlerini bilimsel etik ışığı altında medya ile paylaşmakta fakat çoğu kez maalesef
reyting ve manşet haber uğruna bu bilimsel görüşler,
hurafe ifadelere kurban gitmektedir.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin bilim akademileri
GDO’lu yem hammaddeleriyle beslenen hayvanların
et, süt ve yumurtalarına GDO’ların geçmeyeceğini beyan etmelerine rağmen Türkiye’de halkımızın
inancı bu gerçeğin tersine gelişme göstermektedir.
Gelişmiş ülkelerde halk bilim kurullarının görüşlerine
itibar etmektedir. Örneğin ABD’de FDA isimli kuruluş,
Avrupa Birliğinde EFSA isimli kuruluş ve buna ilaveten
gelişmiş AB Üyesi Ülkelerinin Ulusal Bilim Akademileri
bu konuda görüşlerini belirtmekte ve halk da o görüşlere itibar ettiğinden dolayı her hangi bir anlaşmazlık
ortaya çıkmamaktadır.
Bu konuda bizim ülkemizde halkımıza gerçekleri söy-
Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 1
Yerel Süreli Yayın
Veteriner Tavukçuluk Derneği’nin yayın organıdır.
Yılda 4 kez 3 ayda bir yayımlanır.
Veteriner Tavukçuluk Derneği
Adına Sahibi
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Mehmet AKAN
Prof. Dr. Erol ŞENGÖR
Dr. Serdar ERTAŞ
Uzman Vet. Hek. Mücteba BİNİCİ
Vet. Hek. Ekrem T. YÜCESAN
İdare Yazışma Adresi
İrfan Baştuğ Caddesi No: 26/3 Dışkapı / ANKARA
Tel: 0312 517 25 65 • Faks: 0312 517 25 65
Banka Hesapları
REKLAM GELİRLERİ
Türkiye İş Bankası
Dışkapı Şubesi 4206 932790
IBAN No: TR 1500064 00000 142060932790
ÜYE AİDATLARI
Türkiye İş Bankası
Dışkapı Şubesi 4206 917468
IBAN No: TR 0400064 00000 142060917468
Dergide yayımlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Alıntı Yapılamaz.
Grafik Tasarım ve Baskı
Elma Teknik Basım Matbaacılık Ltd. Şti.
Çatal Sok. 11/A Maltepe/ Ankara
Tel: 229 92 65 . Fax: 229 92 65
www.elmateknikbasim.com
[email protected]
Basım Tarihi: 20.09.2012
2
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
T a v u kl a r d a İnfe ksi y ö z Bro nşi ti s v e Türki y e ’ de İnfe ksi y ö z Bro nşi ti s’ i n İlk Du r u m u
TAVUKLARDA İNFEKSİYÖZ BRONŞİTİS VE TÜRKİYE’DE
İNFEKSİYÖZ BRONŞİTİS’İN İLK DURUMU*
*Çalışma Tübitak 110O914 nolu proje ile desteklenmiştir.
Proje Yürütücüsü:
Prof. Dr. K. Tayfun Carlı
Uludağ Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Bursa,
E-posta: [email protected]. [email protected].
Giriş
İnfeksiyöz Bronchitis (IB) Türkiye’de tüm dünyada
olduğu gibi tavukların primer solunum yolu infeksiyonlarından biridir. Tavuklarda ayrıca Mycoplasma
gallisepticum (MG), Avian İnfluneza Virusu (AIV),
Newcastle Disease Virusu (NDV), Metapneumoviruslar, Avibacterium paragallinarum (infeksiyöz Koriza)
ve Pasteurella multocida (kolera) gibi diğer primer
solunum yolu infeksiyonlarıyla karşılaşmaktayız.
IB virüsü (IBV), bir çok tipi bulunduğu için, özellikle
son yıllarda aşılamalarla ile ilgili tüm dünyada oldukça önemli korunma problemleri ortaya çıkmaktadır.
Bu durumla ilgili şikayetler ülkemizde de son yıllarda
artmaya başlamıştır.
IBV’unun Özellikleri
IB ilk kez 1930 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde tavuklarda akut solunum yolu hastalığı olarak tanımlanmış, 1936 yılında ise etkeni olan virüs (IBV)
izole edilmiştir. IBV Nidovirales sınıfında, Coronaviridae ailesinde ve Coronavirus cinsi içinde yer alır.
Bu virüs hindilerin ve sülünlerin coronavirusları ile
beraber grup 3 içinde sınıflandırılır. Grup 1, 2 ve 4
memeli coronoviruslarını içerir. Grup 4 içinde geçen
yıllarda insanlarda SARS diye tanımlanan klinik solunum yolu hastalık tablosunun etkeni bulunmaktadır.
Coronaviruslar segmentsiz, pozitif-duyulu (pozitifsense) ve tek zincirli RNA genomuna sahiptir (OIE
Manual, 2008).
Klinik Bulgular
IBV damızlıklardan yumurta yoluyla vertikal olarak
bulaşmaz. Bulaşma solunum yoluyla lateral olarak
şekillenir. Bundan dolayı IB tam bir yetiştirme hastalığıdır. Hastalık yetiştirmelerdeki yönetim sorunları
ve önceden de dediğimiz gibi, saha suşlarının aşı suşlarıyla koruyuculuk anlamında farklı tipler olması,
aşılamaların uygun bir şekilde uygulanamaması veya
sürüde immunosupresif faktörlerin varlığına bağlı
olarak, aşılama tepkilerinin yeterince oluşamamasına bağlı olarak şekillenebilir.
IBV tüm çağdaki tavuklarda hastalık oluşturur. Hastalık hava yoluyla, tavuktan tavuğa dogrudan temasla ve indirekt olarak mekanik yayılım yoluyla bulaşır.
Mekanik bulaşma buşalık ekipmanlar veya yumurta
paketleme materyalleri, dışkı, altlık, ziyaretçiler
gibi faktörler yoluyla olur. IB başlıca solunum yolu
hastalık tablolarından sorumlu olarak tanımlanmışsa da, oviductta kalıcı bozukluklara yol açarak
yumurtalama veriminde azalmaya, ince kabuklu,
kabuksuz, şekilsiz kabuklu veya pigmentasyonları
bozulmuş yumurtaların üretimine yol açar. Nefropatojenik olan IBV’ları nefritise, ürolitiasise ve mortaliteye neden olur (Cavanagh and Naqi Dis Poultry
2003). IBV suşlarının proventriculitis tablolarına da
yol açabildiği bildirilmiştir (Yu et al Avan dis 2001;
Xiao et al Virus Genes 2010). IB hastalığı genellikle
hafif bir solunum yolu problemiyle başlar. Solunum
yolu spesifik izolatlar bu hafif solunum yolu bozukluğunun ardından daha da güçlü bir klinik solunum
yolu tablosuna neden olur ve eğer önceden sürüde
subklinik bir MG infeksiyonu da varsa klinik tablo çok
daha da ağırlaşarak mortalite artar. Genel temizlik
ve sanitasyon düzeyinin veya kalitesinin az olduğu
kümeslerde IB ve MG olgularına üçüncü olarak Escherichia coli’de katılarak hava kesesi yangıları ve diğer
E.coli komplikasyonlu durumlarda artış gözlenerek
ekonomik kayıplar büyür. Solunum yolu infeksiyonlarında Metapneumovirus infeksiyonları, infeksiyöz
koriza ve MG infeksiyonları da IB’deki gibi şiş kafa
sendromunun etkenleri arasındadır. Bu virüslerin klinik olgularda bir arada bulunabilecekleri de sürekli
akılda tutulmalıdır. Yumurtacı sürülerde erken dönem infeksiyonlarında, ovaryumlarda kalıcı bozukluklar oluşarak, yalancı yumurtacı bireyler şekillenir. Polikistik ovaryumlar bu hayvanlarda gözlenen
yegane lezyondur. Erişkin tavukların infeksiyonu ile
solunum yolu problemlerine ek olarak, bazen sadece
yumurta kabuğunda renklenmeyle ve pürüzlenmeyle karakterize problemler oluşurken, bazı vakalarda
yumurta iç kalitesini de etkileyecek biçimde ovidukt
kanalının lezyonları büyür. IBV’larının tavuklarda
Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 3
Tavuk lard a İ n f e k s iy ö z Br o n ş i ti s v e T ü r k i y e ’d e İ n fe ksi y ö z Bro nşi ti s’ i n İl k Durumu
sorumlu olduğu bir başka klinik tablo ise nefritistir.
Nefropatojenik IBV’ları ile infeksiyonlarda da klinik
semptomlar önce solunum yolu bulguları ile başlar,
daha sonra virüs özgün olarak böbreklere affiniteli
olduğu için tavukların böbreklerinde lezyonlar şekillenir.
IBV Serotiplendirmesi
IBV serotiplerinin belirlenmesi amacıyla virüs nötralizasyon (VN) testi ve hemaglutinasyon inhibisyon
testlerinden yararlanılmıştır. Bu amaçla VN testinde,
genellikle tracheal organ kültürlerinde (TOK) IBV izolatlarının tracheal siliyaların hareketini durdurmasının spesifik anti-serum veya anti-serumlarla engellenmesi temel alınır. Bu sayede günümüzde birçok
IBV serotipi belirlenmiştir. IBV’unun epitel hücrelerine adezyonunu sağlayan virüsün yüzeyindeki spike
proteinlerindeki özel epitoplardır. Bu epitoplardaki
değişimler dolayısıyla onlara karşı oluşan antikorların da değişimine neden olur. Diğer bir deyişle, bir
serotipin S1 epitoplarına karşı üretilen antikorlar bir
başka serotipin epitel hücrelere bağlanmasını engelleyemez veya engelleme oranı değişir. VN testleriyle serotiplerin birbirleriyle antijenik yakınlıkları
ve identikallikleri veya tamamen farklılıkları ortaya
konmuş olur. VN testi ile günümüzde bir çok serotip
belirlenmiştir. Bir anlamda ülkelerdeki serotiplerin
aşı suşlarıyla farklı oluşları korunmayla ilgili sorunlar
yaratacak anlamında bir sorun oluşturacağını düşündürmüştür. Ancak daha sonra H120 ve Avustralya T
strain gibi, birbirlerinde son derece farklı serotiplerin aşı suşu olarak kullanımıyla korunma gözlenmiştir.
Bu durum serotiplendirme yöntemlerinin korunma
konusunda bir temel oluşturmadığını belgelemiştir.
Ancak yine de serotiplendirme epidemiyolojik olarak
değerli bir yöntem olarak kullanılabilmektedir.
IBV Genotiplendirilmesi
IBV’larında yeni varyant serotiplerin ve genotiplerin
gündeme gelmesiyle sonuçlanan mutasyonlar görülmektedir (Mardani K et al. Arch virol 2010; Kuo SM et
al Vet Microbiol 2010; Shimazaki et al JVet Med Sci
2009). Bu mutasyonların S1 bölgesinde gözlenenleri çoğunlukla aşılarla korunmayla ilgili problemlere
neden olmaktadır. Çünkü IBV’de koruyucu antijenik
detereminantlar virüsün zarfı üzerindeki “spike”
proteinlerinin S1 bölgesinde bulunur. Diğer bir deyişle bu bölge koruyucu anijenik bölgedir; virüs bu
bölge ile konaçı hücrelerine tutunarak infeksiyon
4
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
oluşturur. S1 bölgesine karşı oluşan antikorlar ise
nötralizasyonla IBV’unun bu adezyon fonksiyonunu
engeller. (Cavanagh et al ., 1997) (Cavanagh et al .,
1988) S1 antijenik determinantları kodlayan genomik bölgelerin mutasyonları (rekombinasyon, nokta
mutasyonları gibi) antijenik deteminantın yapısını
da değiştirerek yeni varyant IBV suşlarının gelişimine yol açarlar.(Cavanagh & Davis, 1986; Koch et al .,
1990; Ignjatovic & Galli, 1994). Yeni varyant suşlar
aşı suşlarıyla %55 oranına dek farklılaşan bir amino
asit dizilimi farkı gösterebilmektedir. (Kusters et al
, 1989; Gelb et al ., 1997). Bu bağlamda, birçok çalışmayla ticari tavuk sürülerinde çok yeni varyantların varlığı ortaya çıkarılmıştır (Davelaar et al .,
1984; Kusters et al ., 1989; Gelb et al ., 1991, 1997,
2001;Cavanagh et al ., 1992; Gough et al ., 1992,
1996; Capua et al ., 1994; Moore et al ., 1998; Fabio
et al ., 2000; Lee& Jackwood, 2001; Zeigler et al
., 2002; Schikora et al ., 2003; Meir et al ., 2004).
Genellikle iki temel strateji ile saha IBV suşlarının
genetik değişiklikleri incelenebilmektedir. Bunlar
“restriction fragment length polymorphism” (RFLP)
analizleri (Kwon et al ., 1993; Meir et al ., 2004),ve
reverse transcription-polymerase chain reaction (RT
PCR)’dan sonra PCR ürününe uygulanan dizileme işlemidir (Moore et al ., 1998; Kingham et al. , 2000).
Dizileme işleminin üstünlüğü saptanan nükleotid
sıralarının amino asit dizilerine çevrilmesiyle izolatın bu gen bölgesindeki değişimin nasıl bir protein
dönüşümüne yol açtığı hakkında da bilgi vermesidir.
Bundan dolayı S1 gen bölgelerinin RT-PCR/dizileme
ikilisiyle belirlenmesi aslında gold Standard olarak
değerlendirilebilir. Bu iki tekniğin yanı sıra, yeni IBV
varyantlarının saptanması amacıyla Gerçek-Zamanlı
PCR tabanlı yöntemlerin kullanılışlılığı ve zaman tasarrufu getirdiği ile ilgili çalışmalar bulunmaktadır
(Hewson et al 2009).
Teşhis
IB infeksiyonunun ön tanısı sürüde aşılama uygulaması yapılmaksızın ve beklenmeyen bir anti-IBV antikoru artışı ile konulabilir. Serolojide en çok kullanılan test ELISA’dır.
İnfeksiyonun tam tanısı virüsün izolasyonu veya virüsün araması ile konulur. Virüs izolasyonu için TOK’leri
ve SPF embriyolu tavuk yumurtaları kullanılır. Ancak
virüsün embriyolu tavuk yumurtalarına adaptasyon
güçlüğü ve TOK’lerinin ise standardizasyon zorluk-
v
Tavuk lard a İ n f e k s iy ö z Br o n ş i ti s v e T ü r k i y e ’d e İ n fe ksi y ö z Bro nşi ti s’ i n İl k Durumu
ları nedeniyle virüsün izolasyonu her zaman başarılı
olmayabilir. Bunun için günümüzde örneklerden direkt virüsün genomunun (RNA) aranmasına yönelik
PCR yöntemleri tercih edilmektedir. Ancak virüs izolasyonu yine de virüs elde edilmesi ve karakterizasyonu için her zaman epidemiyolojik açıdan ve olası
tohum/standart virüs olarak gerekliliği nedenleriyle
yapılmalıdır. Bununla birlikte pratik tanıda önemi
yoktur. Önemli olan virüsün varlığının ve tipininin bir
an önce belirlenmesidir. Bu amaçla hasta bireylerden alınacak tracheal swab örneklerinden ReverseTranscirptase (RT) PCR yöntemi ile virüs saptanır. Pozitif olan numunelerden daha sonra virüsün genotipi
(tipi) tayin edilerek diğer aşı suşlarıyla ve dünyadaki
diğer IBV’larıyla yakınlıkları saptanabilir. Bu anlamda genotip tayini için gen dizilenmesi altın standart
olarak kullanılmaktadır.
sadece H120 ve M41 tabanlı aşılama stratejileri ile
korunamayacağı belli olmaktadır.
Ülkemizde IB Durumu
CAVANAGH, D., Davis, P.J., Mockett, A.P., Amino acids within
hypervariable region 1 of avian coronavirus IBV (Massachusetts
serotype) spike glycoprotein are associated with neutralization
epitopes, Virus Research, 11, 141-9, (1988).
Bir Tübitak Projesi desteği ile (TÜBİTAK 110O914)
gerçekleştirdiğimiz çalışmalarda Türkiye’de ilk kez
ticari tavuk yetiştirmelerinde yumurtacı ve broyler
tip tavuklardan IBV’larının izolasyonu yapılmıştır.
Özetle ilk sonuçlarını kısa bir biçimde burada paylaşacağımızın detaylı verilerini gerek bilimsel makalelerde ve toplantılarda sizlerle paylaşacağız.
Yaklaşık 300 farklı kümes orijinli 900 örnek bu anlamda kullanılmıştır. 76 adet kümes örneğinden
(%25) IBV’ü SPF embriyolu tavuk yumurtalarında izole edilmiş ve Real-Time RT- PCR testi ile doğrulanmıştır. Bu durum tavuklarda solunum yolu hastalılarının %25’inde IBV’ünün varlığını göstermektedir .Bu
rakam IB’e bağlı önemli bir ekonomik kaybın olduğunu göstermektedir. Diğer bir deyişle işletmelerde
tam bir IB korunması sağlanırsa, ekonomik olarak bu
işletmeler için önemli bir kazanım olacaktır.
Çalışmamızda izolatlarının S1 gen bölgesindeki özgün bir 400 bp uzunluğunda bir gen dizisi incelenmeye başlanmış ve yumurtacı ve broyler sürülerden
izole edilen IBV’larından 16 adedinin “IS 1494/06”
(İsrail 2 varyant grubu) -ilişkili Türkiye IBV’ları olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde bu virüsün klonal bir yayılımı söz konusudur. IS 1494/06 ilişkili virüsler yakın
geçmişte Suriye ve yakın doğuda tavuklarda sorunlar
oluşturmuş olan nefropatojenik IBV’leridir. Eldeki
uluslararası literatür verilerine dayanarak baktığımızda, bu virüslerimiz ile oluşan infeksiyonların,
6
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
Kaynaklar
Avian Infectious Bronchitis, Chapter 2.3.2, (http://www.oie.
int/eng/normes/mmanual/A_summry.htm),Manual of Diagnostic
Tests and Vaccines for Terrestrial Animals, The World Organisation
for Animal Health (OIE), (2010), Pp. 443.
CALLISON S.A., Hilt D.A.., Boynton T.O., Sample B.F., Robison
R., Swayne D.E., Jackwood M.W., Development and evaluation of
a real-time Taqman RT-PCR assay for the detection of infectious
bronchitis virus from infected chickens, Journal of Virological Methods, 138, 60–5, (2006).
CAPUA, I., Gough, R.E., Mancini, M., Casaccia, C., Weiss, C.A., A
‘‘novel’’ infectious bronchitis strain infecting broiler chickens in
Italy, Journal of Veterinary Medicine Series B, 41, 83-9, (1994).
CAVANAGH, D., Davis, P.J., Coronavirus IBV: removal of spike
glycoprotein S1 by urea abolishes infectivity and hemagglutination but not attachment to cells, Journal of General Virology, 67,
1443 -53, (1986).
CAVANAGH, D., Davis, P.J., Cook, J.K.A., Li, D., Kant, A., Koch,
G., Location of the amino acid differences in the S1 spike glycoprotein subunit of closely related serotypes of infectious bronchitis virus, Avian Pathology, 21, 33-/43, (1992).
CAVANAGH, D., Ellis, M.M., Cook, J.K.A., Relationship between
sequence variation in the S1 spike protein of infectious bronchitis
veteriner_215_275_c.fh11 7/30/12 5:42 PM Page 1
Tavuk lard a İ n f e k s iy ö z Br o n ş i ti s v e T ü r k i y e ’d e İ n fe ksi y ö z Bro nşi ti s’ i n İl k Durumu
virus and the extent of cross-protection in vivo, Avian Pathology,
26, 63-74, (1997).
CAVANAGH, D, Naqi S, Infectious bronchitis, Diseases of Poultry,
ed: Saif Y.M., Barnes H.J., Glisson J.R., Fadly A.M., McDougald
L.R. & Swayne D.E., Iowa State Press, Ames, Iowa, USA, (2003).
Pp.101.
CUMMING, R.B., Studies on avian infectious bronchitis virus. 1.
Distribution and survival of the virus in tissues of affected chickens
and studies on the carrier status, Australian Veterinary Journal, 45,
305–8. (1969).
DAVELAAR, F.G., Kouwenhoven, B., Burger, A.G, Occurrence and
significance of infectious bronchitis virus variant strains in egg and
broiler production in the Netherlands, Veterinary Quaterly, 6, 11420. (1984).
FABIO, J. di, Rossini, L.I., Orbell, S.J., Paul, G., Huggins, M.B.,
Malo, A., Silva, B.G.M., Cook, J.K.A, Characterization of infectious
bronchitis viruses isolated from outbreaks of disease in commercial flocks in Brazil, Avian Diseases, 44, 582-9. (2000).
GELB, J. Jr. Infectious bronchitis, A Laboratory Manual for the Isolation and Identification of Avian Pathogens, ed: Purchase, H.G.,
Arp, L.H., Domermuth, C.H, Pearson, J.E., American Association
of AvianPathologists, Kennet Square, PA:, (1989). Pp.124.
KUO, S.M., Wang, C.H., Hou, M.H., Huang, Y.P., Kao, H.W., Su,
H.L., Evolution of infectious bronchitis virus in Taiwan: Characterisation of RNA recombination in the nucleocapsid gene, Veterinary
Microbiology, 2010 Feb 23. [Epub ahead of print]
KUSTERS, J.G., Niesters, H.G., Lenstra, J.A., Horzinek, M.C., van
der Zeijst, B.A. Phylogeny of antigenic variants of avian coronavirus IBV, Virology, 169, 217-21, (1989).
LEE C.W, Jackwood M.W., Evidence of genetic diversity generated
by recombination among avian coronavirus IBV, Archives of Virology, 145, 2135–48, (2000).
LEE, C.W., Jackwood, M.W., Origin and evolution of the Georgia
98 (GA98), a new serotype of infectious bronchitis virus, Virus Research, 80, 33-9, (2001).
LEE, C.W., Hilt, D.A., Jackwood. M.W., Typing of field isolates of
infectious bronchitis virus based on the sequence of the hypervariable region in the S1 gene, Journal of Veterinary Diagnostic
Investigation, 15, 344–48, (2003).
GELB, J., Jr., Wolff, J.B., Moran, C.A., Variant serotypes of infectious bronchitis virus isolated from commercial layer and broiler
chickens, Avian Diseases, 35, 82-/7, (1991).
MARDANI, K., Noormohammadi, A.H., Ignjatovic, J., Browning,
G.F., Naturally occurring recombination between distant strains
of infectious bronchitis virus, Archives of Virology, DOI 10.1007/
s00705-010-0731-z, 2010.
GELB, J., Jr., Keeler, C.L., Nix, W.A., Rosenberger, J.K., Cloud,
S.S. Antigenic and S-1 genomic characterization of the Delaware
variant serotype of infectious bronchitis virus, Avian Diseases, 41
,661-9. (1997).
MCMARTIN, D.A., Infectious bronchitis, Virus Infections of Vertebrates. Virus Infections of birds, ed: McFerran, J.B., McNulty,
M.S., Vol 4, Elsevier Science Publishers, Amsterdam, (1993), Pp.
249.
GELB, J., Jr., Ladman, B.S., Tamayo, M., Gonzalez, M., Sivanandan, V. Novel infectious bronchitis virus S1 genotypes in Mexico
1998-1999, Avian Diseases, 45, 1060-3, (2001).
MEIR, R., Rosenblut, E., Perl, S., Kass, N., Ayali, G., Hemsani,
E., Perk, S., Identification of a novel nephropathogenic infectious
bronchitis virus in Israel, Avian Diseases, 48, 635-41, (2004).
GOUGH, R.E., Randall, C.J., Dagless, M., Alexander, D.J., Cox,
W.J., Pearson, D., A ‘‘new’’ strain of infectious bronchitis virus infecting domestic fowl in Great Britain, Veterinary Record , 130, 493
-494, (1992).
MOORE, K.M., Bennett, J.D., Seal, B.S., Jackwood, M.W, Sequence comparison of avian infectious bronchitis virus S1 glycoproteins of the Florida serotype and five variant isolates from Georgia and California, Virus Genes, 17, 63-83, (1998).
GOUGH, R.E., Cox, W.J., Gutierrez, E., MacKenzie, G., Wood,
A.M. & Dagless, M.D., Isolation of ‘‘variant’’ strains of infectious
bronchitis virus from vaccinated chickens in Great Britain, Veterinary Record, 139, (1996).
SCHİKORA, B.M., Shih, L.M., Hietala, S.K, Genetic diversity of avian infectious bronchitis virus California variants isolated between
1988 and 2001 based on the S1 subunit of the spike glycoprotein,
Archives of Virology, 148, 115-36, (2003).
HEWSON, K, Noormohammadi, A.H., Devlin J.M., Mardani K. Ignjatovic, J., Rapid detection and non-subjective characterisation of
infectious bronchitis virus isolates using high-resolution melt curve analysis and a mathematical model, Archives of Virology, 154,
649–60, (2009).
SHIMAZAKI, Y, Watanabe, Y., Harada, M., Seki, Y., Kuroda, Y., Fukuda, M., Honda, E., Suzuki, S., Nakamura, S., Genetic analysis
of the S1 gene of 4/91 type infectious bronchitis virus isolated in
Japan, Journal of Veterinary Medical Sciences, 71, 583-8, (2009).
IGNJATOVIC, J., Galli, L., The S1 glycoprotein but not the N orM
proteins of avian infectious bronchitis virus induces protection in
vaccinated chickens, Archives of Virology, 138, 117 -34. (1994).
KINGHAM, B.F., Keeler, C.L., Jr., Nix,W.A., Ladman, B.S., Gelb,
J., Jr., Identification of avian infectious bronchitis virus by direct
automated cycle sequencing of the S1 Gene, Avian Diseases, 44,
325-35, (2000).
KOCH, G., Hartog, L., Kant, A., van Roozelaar, D.J., Antigenic domains of the peplomer protein of avian infectious bronchitis virus:
correlation with biological functions, Journal of General Virology,
71,1929 -35, (1990).
8
KWON, H.M., Jackwood, M.W., Gelb, J., Jr., Differentiation of
infectious bronchitis virus serotypes using the polymerase chain
reaction and restriction fragment length polymorphism analysis,
Avian Diseases, 37, 194-202, (1993).
MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
XIAO, C.T.,• Liu, R.,• Song, Z.Y., • Liao, M., Zhou, J.Y., Genomic
characterization of a proventriculitis-associated infectious bronchitis coronavirus, Virus Genes, 40, 421–2. (2010)
YU, L., Jiang Y., Low, S., Wang, Z., Nam S.J., Liu, W., Kwang, J.,
Characterization of three infectious bronchitis virus isolates from
China associated with proventriculus in vaccinated chickens, Avian
Diseases., 45, 416–24, (2001).
ZIEGLER, A.F., Ladman, B.S., Dunn, P.A., Schneider, A., Davison,
S., Miller, P.G., Lu, H., Weinstock, D., Salem, M., Eckroade, R.,
Gelb, J., Jr., Nephropathogenic infectious bronchitis in Pennsylvania chickens 1997-2000, Avian Diseases, 46 , 847-58, (2002).
ÜLKEMİZDE BULUNAN KUŞ GRİBİ
LABORATUARLARININ
ALT YAPISININ GÜÇLENDİRİLMESİ
(BSL-3 ve BSL-2)
Son zamanlarda ortaya çıkan hayvan kaynaklı salgınlar (örneğin SARS, Kuş gribi, Lassa virüsü, Ebola
virüsü, Marburg virüsü, Nipah virüsü, Batı Nil virüsü)
zoonotik hastalıkların, kamu sağlığı ve refahı üzerindeki potansiyel ve gerçek küresel etkilerini ve bu tip
hastalıkların hem gelişmiş hem de gelişmekte olan
ülkelerde ne kadar büyük çaplı insani, sosyo-ekonomik ve ticari zararlar yapabileceğini göstermiştir.
Yüksek patojen Avian influenza (HPAI) virüsleri sonuçları önceden kestirilemeyen sürekli bir genetik
değişime uğradıklarından önemli bir endişe kaynağıdırlar. Virüsün sürekli ve hızlı bir değişim içerisinde
olması, hastalığın kontrolü için küresel bir yaklaşımın benimsenmesini gerekli kılmıştır.
Bu salgınlar aynı zamanda, hastalıkların önlenmesi
ve kontrolünde, kamu veteriner hekimlik hizmetleri ile kamu sağlığı hizmetlerinin ve bu hizmetlerin
World Health Organization (WHO) ve The World Organization for Animal Health (OIE)’nin uluslararası
E- posta: [email protected].
standartlarına uygun olarak yürütülmesinin ne kadar
önemli olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda ülkemizde yaşanan kuş gribi salgını nedeniyle uluslararası işbirliğine gidilerek projeler yürütülmüştür. Bu
projelerde hastalığın insan ve hayvan sağlığı boyutu
birlikte düşünülerek hareket edilmiş ve bu nedenle
de projeler amaçlarına başarılı bir şekilde ulaşmıştır.
Ulusal Boyut
Hastalık ilk kez Ekim 2005’te Balıkesir ilinin Manyas
ilçesinde görülmüştür.
Ocak 2006’da, İlk olarak Ardahan, Kars, Erzurum,
Ağrı, Iğdır ve Van illerinde görülen salgınlara derhal
müdahale edilmiş ve 50.000’in üzerinde kanatlı itlaf
edilmiştir (Ocak ayının ilk haftasında). Ocak ayının
ikinci haftasında, kanatlı hayvanlarda şüpheli veya
doğrulanmış kuş gribi vakasının bildirildiği il sayısı hızla artmıştır. Mart ayı ortaları itibariyle, 81 ilin
54’ünde kuş gribinin varlığı doğrulanmıştır.
Harita 1: Ülkemizde Ekim 2005 tarihinde görülen ilk Kuş Gribi vakası
Mihrak : 1
Yaban Hayat vakası
10 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
Dr. Asiye DAKMAN
Veteriner Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü
Kanatlı Hastalıkları Teşhis Laboratuarı Şefi
Ü l ke m i z d e Bu l u n a n K u ş G ri bi La bo ra tua rl a rı nı n Al t Y a pı sı nı n G üç l e ndi ri l me si ( Bsl-3 ve Bs l-2 )
Harita 2: Aralık 2005-31 Mart 2006 tarihleri arasında görülen Kuş Gribi salgınında görülen vaka sayıları etkilenen
iller
Mihrak : 200(49 il)
Yaban Hayat vakası : 30 (18 il)
İnsan Vakası:12 (4’ü ölümlü)
Ülke çapında görülen ve beklenmeyen bu büyük salgın nedeniyle hastalıkla mücadele sırasında ortaya
çıkan eksiklik ve aksaklıkların giderilmesi için gerek
uluslararası gerekse ülke içinde kurumlar arası işbirliğine gidilmiş ve bir dizi çalışma başlatılmıştır.
Bunlardan biri Avrupa Birliği ve Dünya bankası ile yapılan dış kaynaklı projelerdir:
1. Kuş Gribi ve İnsana Tesir eden Salgına Hazırlık
ve Mücadele Projesi (AHIP) World Bank Loan No:
4822-TU Proje Süresi: 8 Ağustos 2006-30 Aralık
2011
2. Türkiye’deki Kuş Gribi’ne Hazırlık ve Müdahale
için Teknik Yardım Projesi EU TR 06.AI/S Proje
süresi:16 Şubat 2006-Aralık 2008
Yem
Eğer en önemli maliyet
kaynağı ise;
Cobb, düşük yoğunluktaki yemlerden en iyi
şekilde yararlanarak maliyetlerin aşağıya
çekilmesini sağlar.
Cobb, paranızın parmaklarınızın arasından
akıp gitmesine engel olur.
Bu projelerin katkısı hızlı bir şekilde görülmüş ve
2007 yılındaki salgında vakalar 2 ilde sınırlı kalmıştır.
2008 yılında görülen son salgında ise hastalığa müdahale ve mücadele tamamen kontrollü bir şekilde
uluslararası standartlara uygun olarak gerçekleştirilmiştir. O tarihten günümüze kadar ülkemizde herhangi bir Avian Influenza vakasına rastlanmamıştır.
cobb-vantress.com
Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3 MEKTUP ANKARA 11
Ülkemizd e B u lu n an K u ş G r i b i L a b o r a tu a r l a r ı n ı n Al t Y a pı sı nı n G üç l e ndi ri l me si ( Bsl - 3 v e Bsl - 2)
Harita 3:Şubat 2007 tarihinde görülen Kuş Gribi salgınında görülen vaka sayıları ve etkilenen iller
Mihrak: 17(2 il)
Yaban Hayat vakası: 1
Harita 4: Ocak 2008 tarihinde görülen Kuş Gribi salgınında görülen vaka sayıları ve etkilenen iller
Mihrak: 7(5 il)
Projenin “Hastalık Takip ve Teşhis Kapasitesinin Güçlendirilmesi Alt Bileşeni” altında Etlik Veteriner Merkez Araştırma Enstitüsü, Bornova ve Pendik Veteriner Kontrol Enstitülerine Biyogüvenlik 3 düzeyinde 3
laboratuar kurulmuş, kalan 5 Veteriner Kontrol Enstitüsünün laboratuar biyogüvenlik düzeyi 2+ düzeyine çıkarılmıştır.
Proje kapsamında yapılan tesis, donanım, kamu veterinerleri ve kamu sağlığı çalışanlarının eğitimi ve
laboratuarlara yapılan yatırımlar sayesinde, Dünya
12 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından oluşturulmuş uluslararası standartlara ulaşılması sağlanmış, kuş gribi virüsü ile yürütülecek her türlü faaliyetin (taşıma depolama ve
test prosedürleri) etkinlik ve güvenliği arttırılmıştır.
Biyogüvenlik Nedir?
Biyogüvenlik, “özellikle insanlara zarar verdiği bilinen veya potansiyel risk taşıyan biyolojik materyal,
infeksiyöz mikroorganizmalar veya onların genetik
Ülkemizd e B u lu n an K u ş G r i b i L a b o r a tu a r l a r ı n ı n Al t Y a pı sı nı n G üç l e ndi ri l me si ( Bsl - 3 v e Bsl - 2)
ya da toksik komponentleriyle yapılan çalışmaların,
insan, hayvan ve çevre için güvenli biçimde yapılmasını sağlamaya yönelik laboratuar alt yapı, tasarım,
donanım, uygulama ve tekniklerin en uygun kombinasyonu” olarak tanımlanabilir.
Birçok meslek ve çalışma alanında olduğu gibi sağlık alanında da çalışan kişilerin maruz kaldığı tehlike
veya aldığı risklerin boyutu çoğu zaman acı deneyimler sonucu ortaya çıkmıştır. İyi kayıt ve raporlama
sistemine sahip Amerika Birleşik Devletleri’nde bu
tür deneyimler sonucunda özellikle laboratuar kazaları ve uygulamalarının ne kadar ciddi ve hayati
risklere sahip olduğu anlaşılmıştır. İlk kez 1941 yılında Meyer ve Edie laboratuar kaynaklı 74 bruselloz
vakası yayınlamışlardır. Sulkin ve Pike 1949 yılında
21’i ölümle sonuçlanan 222 viral infeksiyon bildirmişlerdir. 1976 yılında Pike tarafından yayınlanan
surveyansa dayalı bir başka çalışmada ise büyük çoğunluğu bakteriyel (% 42.5) ve viral (% 26.7) olmak
üzere 3921 infeksiyon bildirilmiş ve toplam % 4.2
ölüm oranı rapor edilmiştir.
Bunların yaklaşık % 20’sinin sebebi bilinen bir laboratuar kazasına, geri kalan kısmının ise büyük olasılıkla
aerosol kaynaklı kontrolsüz laboratuar uygulamalarına bağlı olabileceği düşünülmüştür. Bu kötü ancak
öğretici deneyimler, öncelikle laboratuarlarda çalışan personelin çalışma koşullarına ve uygulamalara
bağlı riskleri azaltmanın daha iyisi tamamen ortadan
kaldırmanın önemini ortaya koymuş ve girişimlere
zemin hazırlamıştır. Bu anlamdaki girişimler genel
anlamıyla “Laboratuar Güvenliği” daha spesifik olarak ise “Biyogüvenlik” başlığı altında irdelenmektedir.
Laboratuarların alt yapıları oluşturulurken ve alınması gerekli önlemler belirlenirken risk gruplarına
paralel dört farklı biyogüvenlik laboratuar seviye tipi
belirlenmiş durumdadır.
Biyogüvenlik seviye 1 (BSL-1) ve seviye 2 (BSL-2) “Temel Laboratuarlar”dır. Biyogüvenlik seviye 3 (BSL-3)
“Tecrit Laboratuarı”, biyogüvenlik seviye 4 (BSL-4)
ise “Maksimum Tecrit Laboratuarı” olarak adlandırılır.
WHO, Centers for Diseases Control and Prevention
(CDC) gibi uluslar arası kuruluşlara göre infeksiyon
ajanların risk grupları belirlenirken başlıca mikroorganizmanın hastalık bulaşma şekli ve konakçı aralığı,
etkili korunma önlemlerinin durumu(aşı vb.), etkili
tedavi yöntemlerinin varlığı (antibiyotikler vb.) ve
diğer faktörler dikkate alınır. Mikroorganizmalar risk
gruplarına göre ise 4 grupta bulunur. Bu risk gruplarına uygun biyogüvenlik seviyesindeki laboratuarlarda, uygun kişisel güvenlik tedbirleri alınarak ve
uygun güvenlik seviyesinde ekipmanlar kullanılarak
çalışılmalıdır (Tablo 1).
Tablo-1 Mikroorganizmaların risk gruplarına göre biyogüvenlik seviyeleri
Risk Grubu
Biyoguvenlik
Seviyesi
(BGS)
Laboratuar Tipi
Uygulamaları
Güvenlik Ekipmanları
1
Seviye 1
BGS-1
Temel
Temel öğretim
ve
Araştırma Lab
İyi Laboratuar Uygulamaları
(GLP)
Açık banko çalışmaları
güvenlik ekipmanı gerektirmez.
2
Seviye 2
BGS-2
Temel
Halk sağlığı,
Klinik
Mikrobiyoloji,
Araştırma Lab.
GLP ile birlikte, biyogüvenlik
tehlike işareti, koruyucu
giysi giyilmesi
Açık banko yanında
BGK(biyogüvenlik
gerektirir.
Özel Tanı- Araştırma
Laboratuarı
BGS-2 laboratuara
ek
olarak özel koruyucu giysi
kontrollü giriş çıkış, tek
yönlü hava akımı/negatif
basınç
BGK ve otoklav gerektirir
ÇokTehlikeli
Çalışma Lab.
BGS-3 Lab’ ek olarak, Hava
kilitli giriş,
Duşlu çıkış,
Özel atık sistemi,
Clas-II/ Class III BGK
Pozitif basınçlı özel giysi
3
Seviye 3
BGS-3
Tecrit
4
Seviye 4
BGS-4
Maksimum
Tecrit
14 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
Patojen
kabini)
Neden Pulmotil®AC, Mikoplazma
ile mücadelede “1 numaralı” ürün.
1
Beşeri üretim standartları garantisinde
kalite, güvenilirlik ve sağaltıcı etki
Ekonomik kayıpları durduran hızlı ve uzun
klinik etkinlik2,3
Yüksek ürün safiyeti, potensi ve
stabilitesi sağlayan “tek süreçli sıvı
formülasyon üretimi”
Enfeksiyonla mücadele eden
makrofaj ve heterofiller içinde yüksek
konsantrasyon4
Ürünü 3 yıla kadar UV ışını, oksidasyon
ve neme bağlı degradasyondan koruyan
orijinal ambalaj*
Solunum yolu enfeksiyonlarındaki gücü
ile klinik etkinlik ve performans arasında
denge sağlar5
Pulmotil AC hakkında
daha fazla bilgi için
lütfen bizi arayın.
Elanco Hayvan Sağlığı
Lilly İlaç Tic. Ltd. Şti.
0216 554 00 00
*Kullanmadan önce lütfen prospektüsü okuyunuz.
1Elancotarafındanyürütülenpazararaştırmasısonuçları;Şubat2006.
2AbdEl-Aziz,et.al,Tavuklardaenrofloxacin’infarmakokinetikdeğerlendirmesi.BritishPoultryScience,38:164-168,1997.
3Warrenet.al,Tavuklardatilmikosininoralyollauygulanmasınıtakibenakciğervehavakesesikonsantrasyonları.Journ.Vet.Pharm.and
Ther.,20(supl.1):181-218,1997.
4Scorneaux,B.andShryock,T.Tavukfagositlerindetilmikosininhücreiçibirikimi,dağılımıveefluksu.
PoultryScience,77(10):1510-1521,1998.
5Elancodenemeleri,T5DTL9901&T5DJD9901.Datamevcuttur.
PulmotilisatrademarkforElanco’sbrandoftilmicosin.
Elanco,PulmotilandthediagonalcolorbararetrademarksofEliLillyandCompany.
©2006ElancoAnimalHealth.Allrightsreserved.(PO0626)
www.elanco.com
BİLEŞİMİ: Pulmotil AC Oral Çözelti; bal renkli bir çözelti olup, her mL’sinde 250 mg tilmikosin aktivitesine eşit tilmikosin fosfat içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER: Tilmikosin, makrolit grubundan semisentetik bir antibiyotiktir. Bakteri
hücresinde protein sentezini inhibe ederek etki gösterir. Antibakteriyel spektrumunda; mikoplazma türleri, Gram-pozitif ve bazı Gram-negatif mikroorganizmalar bulunur. Anılan mikroorganizmalar için tilmikosinin MIC değerleri şu şekildedir:
Mikroorganizma
MIC (mg/ml)
Mycoplasma gallisepticum
0.048
Clostridium perfringens
3.12
Mycoplasma synoviae
0.025
Staphylococcus aureus
0.78
Chlamydia psittaci
0.1
Actinomyces pyogenes
0.024
Ornithobacterium rhinotracheale
0.03
Salmonella typhimurium
> 50
Pasteurella multocida
6.25
Escherichia coli
50
Kanatlılara oral yolla uygulandığında tilmikosin hızla emilerek kana karışır. Yine hızlı bir şekilde serumu terkederek düşük yoğunlukta pH’a sahip enfeksiyon bölgelerine göç eder. Uygulamadan 6 saat sonra akciğerler ve hava keselerinde
tilmikosine rastlamak mümkündür. Tilmikosin, safra ve idrar yoluyla atıldığından, karaciğer ve böbreklerde de oldukça yüksek konsantrasyonda bulunur. KULLANIM YERİ / ENDİKASYONLARI: Pulmotil AC Oral Çözelti, etçi tavuk ve hindilerde
Mycoplasma gallisepticum, M. synoviae, Ornithobacterium rhinotracheale, Pasteurella multocida ve tilmikosine duyarlı diğer mikroorganizmaların yol açtığı solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılır. UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZU:
Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde; Her litre suya 75 mg tilmikosin (60 mL Pulmotil AC Oral Çözelti / 200 litre) katılır. Bu, günlük 15-20 mg/kg canlı ağırlık dozuna karşılık gelmektedir. Uygulamaya 3 gün devam
edilmelidir. Hastalık sonrasında tedaviye 1-2 gün devam edilmelidir. İlaçlı su her gün taze olarak hazırlanmalıdır. İSTENMEYEN ETKİLER: Tilmikosin, güvenli bir madde olup, belirtilen dozlarda ve hayvan türlerinde kullanılması durumunda
herhangi bir yan etki görülmez. İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ: Fenikoller, linkozamidler ve diğer makrolid antibakteriyeller ile antagonizma nedeniyle birlikte uygulanmamalıdır. GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI: İlaç Kalıntı Arınma Süresi
(i.k.a.s.): Tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra etçi tavuklar 14, hindiler 10 gün geçmeden kesime gönderilmemelidir. Yumurtası insan gıdası olarak tüketilen hindi ve tavuklarda kullanılmamalıdır. KONTRENDİKASYONLARI:
Belirtilen dozlarda hedef türler için kontrendikasyonu yoktur. Diğer hayvan türlerinde kullanılmamalıdır. GENEL UYARILAR: Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı
yerde bulundurunuz. DOZ AŞIMI VE ALINACAK ÖNLEMLER: Tilmikosin, kanatlı hayvanlar için oldukça güvenli olup; 5 gün süreyle 375 mg/kg dozda uygulandığında herhangi bir yan etki görülmemiştir. UYGULAYICININ ALMASI GEREKEN
ÖNLEMLER: Pulmotil AC Oral Çözelti’nin deri ile teması iritasyona yol açabilir. Ürünün kullanımı sırasında koruyucu eldiven ve elbise giyilmelidir. Uygulama sonrasında eller yıkanmalıdır. Deri ile temas durumunda, ilgili yerler yıkanmalıdır. Gözle
temas ettirilmemelidir. Göz ile temas durumunda gözler iyice yıkanmalıdır. MUHAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ: Direkt güneş ışığı almayan yerlerde ve 30 °C’nin altında, dondurulmadan saklayınız. Raf ömrü imal tarihinden itibaren 3 (üç)
yıldır. Şişenin kapağı açıldıktan sonra ürün 3 ay süre içerisinde tekrar kullanılabilir. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ: Karton kutu içinde, 60 mL, 240 mL ve 960 mL’lik bal renkli PEN şişelerde sunulmaktadır.SATIŞ YERİ VE ŞARTLARI: Veteriner hekim
reçetesiyle veteriner muayenehanelerinde ve eczanelerde satılır (VHR). PROSPEKTÜS ONAY TARİHİ: 17.12.2004 TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİH VE NO.SU: 20.12.2000 – 7/681 RUHSAT SAHİBİ VE ADRESİ: Lilly İlaç
Ticaret Ltd. Şti. Kısıklı Caddesi Kuşbakışı Sokak No:6/3 Altunizade / İstanbul ÜRETİM YERİ: COC Farmaceutici S.r.l., via Modena 15, 40019 S. Agata Bolognese(BO), İtalya - Elanco International (a division of Eli Lilly S.A., Cenevre, İsviçre)
lisansıyla üretilmiştir. ElancoTM, Pulmotil ® ve çapraz logo Eli Lilly and Company’nin tescilli ticari markalarıdır.
Ülkemizd e B u lu n an K u ş G r i b i L a b o r a tu a r l a r ı n ı n Al t Y a pı sı nı n G üç l e ndi ri l me si ( Bsl - 3 v e Bsl - 2)
Tablo 2: Avian Influenza virüsları için gerekli Laboaratuar Biyogüvenlik düzeyleri
RİSK GRUBU
Mikroorganizma
2
Yüksek patojen AI H5N1 virüsü dışında kalan Avian Influenza virüsları
3
Yüksek patojen AI H5N1
- Teşhis amacıyla HPAI H5N1 için şüpheli marazi maddeden nukleikasit ekstraksiyonu ve
Real Time PCR uygulamaları BSL-2 Laboratuarlarında çalışılabilmektedir.
- Yüksek Patojen AI H5N1 virüsün çoğaltılması ve hayvan deneyleri BSL-3 laboratuarı gerektirir.
Tablo 3: Laboratuar Biyogüvenlik seviyelerine göre alt yapı ve tasarım gerekleri
Laboratuar Biyogüvenlik seviyesi
Gerekli Özellikler
1
2
3
4
Laboratuarın izolasyonu
Hayır
Hayır
Evet
Evet
Kolay temizlenebilir yüzeyler
Hayır
Evet
Evet
Evet
Monoblok zemin kaplama
Hayır
Tavsiye edilir
Tavsiye Edilir
Evet
Monoblok tavan kaplama
Hayır
Hayır
Tavsiye edilir
Evet
Odanın buhar sterilizasyonu için tamamen kapatılabilmesi
Hayır
Hayır
Evet
Evet
İçeriye doğru hava akımı
Hayır
İsteğe Bağlı
Evet
Evet
Kontrollü hava akımı sağlanması
Hayır
İsteğe Bağlı
Evet
Evet
Dış ortama atılan havanın HEPA filtreden geçtikten sonra
atılması
Hayır
Hayır
Evet/Hayır
Evet
Çift kapıdan giriş
Hayır
Hayır
Evet
Evet
Hava kilidi (air lock)
Hayır
Hayır
Hayır
Evet
Giriş alanı
Hayır
Hayır
Evet
-
Duşlu giriş alanı
Hayır
Hayır
Evet/Hayır
Evet
Sıvı atıkların dekontaminasyonu
Hayır
Hayır
Evet/Hayır
Evet
Laboratuar yanında (aynı katta veya ulaşılabilir durumda)
Hayır
Hayır
Evet
Evet
Laboratuar içinde
Hayır
Hayır
Tavsiye edilir
Evet
Tavsiye edilir
Evet
Özel havalandırma
Otoklav
Çift yönlü (kapılı) otoklavdan geçiş
Biyogüvenlik kabini
Hayır
Tavsiye edilir
Evet
Evet
Personeli izleme
Hayır
Hayır
Tavsiye edilir
Evet
16 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
Ü l ke m i z d e Bu l u n a n K u ş G ri bi La bo ra tua rl a rı nı n Al t Y a pı sı nı n G üç l e ndi ri l me si ( Bsl-3 ve Bs l-2 )
Resim 1 ve Resim 2- BSL2+ laboratuarlarının genel görünümü
Resim2: BGS-3 laboratuarı girişindeki sızdırmaz kapılar
Resim3- Nekropsi odası, pas box ve çift kapılı otoklav
Esas itibariyle belli risk grubu içerisinde tanımlanan
bir mikroorganizma için gerekli çalışma koşulları
o risk grubu için tanımlanan seviye için geçerlidir.
Ancak bu durum her zaman doğru olmayabilir. Örneğin; risk grup 2 içerisinde tanımlanmış bir mikroorganizmanın kültüre edilmiş veya yoğun mikrobiyal
çalışmaları, dolayısıyla yüksek konsantrasyonda aerosol riski olan durumlarda BSL-3 uygulamaları ve alt
yapısı gerektirebilir. Avian Influenza virusları için de
benzer bir durum söz konusudur.
yapılmadan kolaylıkla söylenemez. Biyogüvenlik seviyeleri için gerekli alt yapı ve tasarım Tablo 3’te
özetlenmiştir.
Her ülke, bölge veya laboratuar, çalışacağı mikroorganizmanın bulunduğu risk grubu yanında yapacağı çalışmalardaki tehlikeleri ve potansiyel riskleri
çok iyi hesap etmelidir. Çalışmaların hangi düzeyde
yapılması gerektiği her risk grubu için az çok bilinmesine rağmen bir laboratuarın çalışacağı deney ve
ayrıntılı çalışma sistematiği profesyonel risk analizi
Yürütülen projeler kapsamında ülke ve bölge ihtiyaçları, laboratuarların görev ve sorumlulukları ticari kanatlı işletmelerinin yoğun olarak bulunduğu bölgeler
dikkate alınarak planlama yapılmıştır. Buna göre Etlik
Veteriner Merkez Araştırma Enstitüsü, Bornova ve
Pendik Veteriner Kontrol Enstitülerine BGS-3 olan ve
Adana, Elazığ, Erzurum, Konya ve Samsun Veteriner
Kontrol Enstitüsüne ise BGS-2 + düzeyinde laboratuarlar kurulmuştur. Kurulan BGS-2 laboratuarlarının
alt yapısı, normal koşullarda bu güvenlik seviyesinde
zorunlu olmayan bazı teknik donanımlara sahip olduğu için BGS-2+(plus) olarak tarif edilmiştir(Resim 1
ve 2).
Ülkemizd e B u lu n an K u ş G r i b i L a b o r a tu a r l a r ı n ı n Al t Y a pı sı nı n G üç l e ndi ri l me si ( Bsl - 3 v e Bsl - 2)
BGS-3 Laboratuarları
Risk grubu 3 mikroorganizmaları ve yüksek hacimlerde veya yüksek konsantrasyonlu risk grubu 2 mikroorganizmaları ile çalışmak için dizayn edilmiştir.
Biyogüvenlik Seviye 3 güvenlik bariyeri, operasyon
ve güvenlik programlarının Biyogüvenlik Seviye 1 ve
2 gibi temel laboratuarlara göre güçlendirilmesini
gerektirir. Bu nedenle BGS-3 laboratuar kurulmasında ciddi mali kaynaklara ihtiyaç vardır. Kurulan bu
laboratuarların ise mali ve teknik yük getirmesine
rağmen sürekli çalışır durumda tutulmalıdır. Aksi
takdirde laboratuarın çalıştırılmak istendiği her seferinde havalandırma sistemleri başta olmak üzere
bütün sistemlerinin yeniden gözden geçirilmesi, ak-
Resim4- Virüs izolasyon ve identifikasyon odası ( biyogüvenlik kabinleri,
tek parça zemin, duvar ve tavan kaplaması)
redite kuruluşlar tarafından validasyonunun yapılması gerekmektedir. BGS-3 laboratuarında çalışma
koşulları da yüksek koruma ve korunma esasına göredir. Bu edenle çalışan personelin bu güvenlik seviyesinde çalışma kuralları ile ilgili eğitimleri almış,
bir laboratuar kazası ya da acil durumda ne yapacağını bilen donanıma sahip olması gerekir. Bu konuya örnek teşkil etmesi için Etlik Veteriner Kontrol
Merkez Araştırma Enstitüsü’nde bulunan BGS-3 Kuş
Gribi Laboratuarından örnek resimler sunulmuştur
(Resim3,4,5,6,). Proje kapsamında gerçekleşen alt
yapı iyileştirmeleri, alet ekipman temini ve eğitimler sayesinde sadece Avian Influenza ve Newcastle
hastalıkları için değil ülkemizde sorun teşkil eden diğer infeksiyöz kanatlı hastalıklarının teşhisi, kontro-
Resim 5- İzolatör odası (Avian Influenza virüsları için, IVPI Newcastle
virüsleri için ICPI testleri için ) – odadaki sızdırmaz ve açılamayan çift cam
lü ve önlenmesi konusunda uluslararası standartlara
uygun bir şekilde çalışır hale gelmiştir. Enstitülerin
alt yapılarının güçlendirilmesi uluslararası ticarette
önemli yer tutan kanatlı sektörümüzün de elini güçlendirmektedir.
Kaynaklar
Biosafety in Microbiological and Biomedical Laboratories (2009).
Centers for Disease Control and Prevention (CDC). 5th ed.
Laboratory Biosafety Manual (2004).World Health Organization
(WHO) 3rd ed.
Ceyhan İsmail (2005). Biyogüvenlik Laboratuar Seviyeleri ve Biyogüvenlik Kabinlerinin Seçimi, Kullanımı ve Bakımı. 4. Ulusal Sterilizasyon ve Dezenfeksiyon Kongresi 608-633
Resim 6- BGS3 laboratuarında çalışılırken mutlaka bulunması gereken
kişisel koruma kıyafet ve ekipmanları.
18 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
P-İLAN(21x29)-VETERİNER/TAV-2.indd 1
16.08.2012 14:31
Tavuk Y e t iş t iric iliğ in d e İ ş l e tme A n l a y ı şı n ı n Ön e mi
TAVUK YETIŞTIRICILIĞINDE
İŞLETME ANLAYIŞININ
ÖNEMI
Mektup” Dergisi için yazı istenildiğinde elbette yazının içeriği tavuk olmalı diye düşündüm; daha önceki
sayılarında etlik piliçlerde sorun olan coccidiosis ve
yumurta tavukçuluğunun problemlerinden dermanyssus ile ilgili alanımın tavukçulukta ki en önemli
konularında yazmıştım. Şimdi ne yazabilirim diye
düşünürken; bu sefer de alanımla direk ilgili olmayan, ancak alanımdaki ve dışındaki bir çok hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayan bir konu ile ilgili
yazmayı uygun buldum. Çünkü bizler hep hastalıklar
çıktıktan sonra ki durumla ilgili düşünüyor ve doğrudan hastalığın çaresine bakmaya çalışıyoruz. Oysa
hastalanmadan önce onun da sağlıklı bir birey olduğunu ve ne oldu da sağlığının bozulduğunu hangi bireyin, ya da bireylerin niçin, nasıl, ne zaman, nerede
hastalandığını, hastalığın çıkış nedenlerini maalesef
düşünmüyoruz. Hastalandı! Ya da hastalık çıktı! tamam hemen mevcut ilaçlardan birini ya da birkaçını
uyguluyoruz. Tabii ki burada sürü yetiştiriciliği söz
konusu olduğu için hastalarla birlikte sağlıklı olanlara da ilaç verilmiş olunuyor. Ancak verilen ilaçların
atıklarının çevre kirliliği ve eko-sistem tahribi; ette,
yumurtada birikiminin gıda kirlenmesi ve tüketici,
insan sağlığının tehdidi, hastalık etkenlerinin de
direnç kazanması ve zamanla ilacın etkisinin azalması veya ortadan kalkması olarak dönüşümleri dikkate alındığında; hastalıkların hastalık oluşturmadan
önce düşünülmesi gerektiği gerçeğini açıkça ortaya
koymaktadır. Bunun yolunun ise işletme anlayışından (management)
geçtiğini ifade etmek , sorunu çözüm noktasına getirmektir.
Tavukçulukta İşletme anlayışı ile ilgili fikirlerim 2005-2010 yılları arasında yürüttüğüm “Türkiye’de Etlik
Piliçlerde Coccidiosis’e karşı aşı”
projesi esnasında gelişti ve pekişti. Bu proje ile birlikte Türkiye’de
broyler yetiştiriciliği yapılan bütün
işletmeler temsil edebilecek şekilde yaklaşık 1200 kümes coccidosis
bakımından incelenmiş, , ayrıca
projenin istatistikçi takımı tarafın-
20 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
Prof.Dr. Zafer Karaer
Ankara Üniversitesi Veterineer Fakültesi
Parazitoloji Anabilim Dalı, Ankara.
E-Posta: [email protected]
dan da işletme anlayışı bütünüyle değerlendirilmiş
ve Türkiye’de broyler yetiştiriciliğinde coccidiosis için risk faktörleri belirlenmiştir. Yine bu süreçte broyler dışında kuluçka ve yumurta tavukçuluğu
yapan ve yem üreten profesyonel işletmecilerle de
görüşülmüş. Sonuçta işletme anlayışının tüm sektörlerde olduğu gibi tavukçuluk sektörünün her dalında
önemli olduğu anlaşılmıştır.
Öyle ki, işletme anlayışının; broylerde canlı ağırlık
artışı, yemden yararlanma ve mortalite üzerine;
yumurtacılarda yumurta verimi ve kalitesi ile yem
tüketimi ve mortalite üzerine; damızlıklarda ise yumurta verimi, kuluçka randımanı ve yem tüketimi
üzerine etkileri ile birlikte pek çok enfeksiyöz ve
enfeksiyöz olmayan hastalıkların çıkışında doğrudan
etkili olduğu, hatta en önemli faktör olduğu söylenebilir.
İşletme anlayışı olarak ilk kural kümeslere giriş çıkış
tam kontrollü olmalı ve tüm dezenfeksiyon kaidelerine uyulmalıdır. Kümese giriş çıkış kurallarının tam
uygulanmadığı işletmeler her zaman hastalıklar bakımından risk altındadırlar. Mikroorganizmaları taşıyan daha büyük organizmalar (kuş, böcek, fare v.s.)
yüzünden işletmeler inşa edilirken biyolojik hareketliliği en az olan bölgeler seçilmeli, kümeslere giriş
çıkışlar kontrol altına alınıp çok önemli bir durum
olmadıkça ziyaretçi kabul edilmemelidir.
köklü geçmişimiz,
başarılı geleceğimizdir.
Sektör lideri 43 yıllık tecrübemizle, doğal buğday ve mısır ile üretilen
yemlerimizi kullanarak, AB standartlarında, gıda güvenliğine uygun,
toplum sağlığını ön planda tutarak üretim yapıyoruz...
Tavuk Y e t iş t iric iliğ in d e İ ş l e tme A n l a y ı şı n ı n Ön e mi
Alanım ile ilgili broyler yetiştiriciliğinde en çok ekonomik kayıplara yol açan coccidiosis’te hastalıktan
korunma amacıyla yemlere antikoksidial ilaçlar
katılsa, hayvanlara aşı yapılsa bile işletme anlayışı uygun değilse enfeksiyon kaçınılmazdır. İşletme
anlayışı olarak; çiftlikteki kümes sayısı, havalandırma sistemi, çatı izolasyonu, altlık materyali, altlık
materyalinin güvenli bir uzaklığa atılması, birim
alandaki civciv sayısı, yemlik ve suluk yükseklikleri,
kümeste giriş odasının olması, kümes çevresi veya
içinde kemirgenlerin varlığı, iki yetiştirme dönemi
arasındaki süre, piliçlerin başka bir salgın hastalık
geçirmesi veya geçirmekte olması gibi değişkenler
coccidiossisin çıkmasında risk faktörleri olarak belirlenmiştir.
İşletme anlayışı bakımından havalandırmanın yeterli
olmadığı kümeslerde yüksek amonyak düzeyi oluşur,
bu da oksijen alımını azaltarak doku ve hatta hücrelerde de oksijen yetersizliği sonucu enerji metabolizmasını aksamasına neden olur. Bu durum damar
çeperlerindeki basınç değişimi ile birlikte asitesin
gelişmesini tetikler. Bu seyir esnasında oluşan strese
bağlı E.coli enfeksiyonları kaçınılmaz olur. Takiben
de kümeste coccidiosis patlak verir ve mortalite oranı hızla yükselir. Keza çok sıkışık kümesler ve yüksek
amonyak yüzünden bağışıklık sistemi zorlanmış olan
civcivlerde koli enfeksiyonu ve bunla bağlı olarak
coccidiosis görülür. Ayrıca yüksek amonyak düzeyli
ortamlarda uzun süreli kalınırsa amonyak sindirim
sisteminde bozukluklara neden olmakta ve sonuçta,
zamanla dışkıda sindirilmemiş yem parçaları görülmekte (çiğ atma) ve bir süre sonra enterit tablosu
ile birlikte yine coccidiosis ortaya çıkmaktadır. Ayrıca kümes içi amonyak miktarının artması solunum
sistemini de irkilttiği için enfeksiyöz bronşit ve kronik respiratorik disease gibi solunum sistemi enfeksiyonlarının çıkmasında da hazırlayıcı
faktördür.
Uygun olmayan havalandırma ile yem
ve suyun zamanında ve uygun şekilde
verilmemesi gibi işletme anlayışı sonucu kanatlıların sindirim ve solunum
sistemi kanallarında flora oluşturan
saprofit olarak yaşayan ve belli ölçülerde organizmaya fayda sağlayan
bazı mikroorganizmalar, patojen hale
geçerek enfeksiyöz nitelik kazanabilmektedir. Yine viral bir hastalık seyrinde, iyi bir hastalık yönetimi olmazsa sekunder bakteriyel enfeksiyonlar
kaçınılmaz hale gelmektedir.
Görüldüğü gibi işletme anlayışı bakımından havalandırma özellikle broy-
22 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3
ler yetiştiriciliğinde çok daha önemlidir. Ortalama
35 gramla hayata başlayan civciv 42. gün sonunda
2500 gram canlı ağırlığa erişmektedir. Bu çok hızlı
bir metabolizmadır ve bu metabolizmada 1 kg canlı ağırlık için saatte 4 metreküp havaya (rakım 850
metreye göredir) ihtiyaç vardır. Kümese bir saatte 4
metreküp havanın girmesi için ise 2 santimetre kare
pencere alanı gerekmektedir. Bu havanın girdikten
sonra çıkması için 1 kg canlı ağırlık için 1 santimetre
kare baca alanı gerekmektedir.
Eski kümeslerde havalandırma, pencereden temiz
havanın girmesi ve bacadan kirli havanın çıkması
esasına dayanmaktadır. Kış ve yaz ayları için bir takım zorlukları vardır. Bu tip kümeslerde ısınan hava
yukarıya çıktığı için havalandırma yapılırken kış aylarında kümes içi ısıtma maliyetleri çok yükselir. Bu
yüzden üreticiler sobayı yakmak istemezler, buna
karşılık havalandırma içinde pencereyi açmazlar.
Havalandırma için pencereyi açıp, ısıtmak için soba
yakmak yerine, kış aylarında hem de. Bunda ısınma
maliyetlerinin yüksek olması çok etkilidir. Bu yüzden
kış aylarında hastalıkların görülme sıklığı diğer aylara göre daha fazladır.
Broylerde son yıllarda kümeslerin çoğunluğu kapalı
sistem kümesler olarak tasarlanmıştır. Bu kümeslerde içerdeki amonyak seviyesine göre fanlar çalışarak, kümes içi havanın temizlenmesi gerçekleştirilir.
Sistem bilgisayar kontrolündedir. Bu tür işletmelerin
en tehlikeli yanı elektrik kesilmelerinde jeneratörün
devreye girmemesi sonucunda ölümlerin görülmesidir.
Her alanda olduğu gibi tavukçuluk sektörünün de her
dalında işletme anlayışı önemlidir.
Selam, sevgi ve saygılarımla…
Der gi Y azım K u ralla r ı :
Dergi Yazım Kuralları:
1-Derginin yayın dili Türkçedir.
2-Dergide yayınlanacak yazıların bir kısmı veya tamamı başka bir yerde yayınlanmamış olmalıdır.
3-Yazıların tamamı şekil ve tablolar dahil olmak üzere orijinal bilimsel araştırmalarda 15, derlemelerde 10 , gözlemlerde ve kısa bilimsel çalışmalarda 5 sayfayı geçmemelidir.
4-Araştırmaya konu olan maddelerin ve ürünlerin ticari adları kullanılmamalıdır.
5-Ürünlerin ticari adları ile karşılaştırılmalarına yönelik araştırmalar derginin ilgi kapsamı dışındadır.
6-Derlemeler orijinal olmalı ve en son yenilikler içermelidir.
7-Yazılar Microsoft Word programında , A4 (21cm x 29.7 cm ) ,1.5 satır aralıklı üst , alt ve sol kenarlarda 3 cm , sağ kenarda 2 cm boşluk bırakarak 11 punto ve Times New Roman karakteri kullanılarak
yazılmalı.
8-Araştırma makalelerinde Türkçe başlık ,parantez içinde ise İngilizce başlık , yazar / yazarların adları
(soyadı büyük harflerle ) ,yazar /yazarların çalıştıkları kuruma ait bilgiler Türkçe olmalıdır. Yazarların
isimlerinin olduğu yerde e-mail adresleri olmalıdır.
9-Çevirilerde kaynak çevirilerinde temin edilebilir .
9-Dergide yayınlanan yazılarda her türlü sorumluluk yazarlarına aittir.
10 -Yazıların yayınlanma iznine ve yarın sırasına yayın kurulu yetkilidir.
11-Yazılar [email protected] adresine e-mail ile gönderilmelidir.
24 MEKTUP ANKARA Yıl: 2012 Cilt: 10 Sayı: 3

Benzer belgeler

tıklayınız. - Veteriner Tavukçuluk Derneği

tıklayınız. - Veteriner Tavukçuluk Derneği Yılda 4 kez 3 ayda bir yayımlanır. Veteriner Tavukçuluk Derneği Adına Sahibi Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Prof. Dr. U. Tansel ŞİRELİ Yayın Kurulu Prof. Dr. Mehmet AKAN Prof. Dr....

Detaylı

indir - Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü

indir - Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü kuvvetli) sınıfta olduğu bilinen 13 attenue aşı suşunda 743 bp’lik bant NgoMIV enzimi ile kesilmeyerek korundu. Hot/intermediate plus (kuvvetli) sınıfında olduğu bilinen 10 adet aşı virusundan 9 ad...

Detaylı