ŞEKER GAZETE sayı:10 okumak için tıklayınız. - Şeker-İş

Transkript

ŞEKER GAZETE sayı:10 okumak için tıklayınız. - Şeker-İş
GAZETESİ
ŞEKER-IŞ
TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI
Yıl: 2
Sayı: 10
Ekim
Kasım
2012
Ücretsizdir
Şeker fabrikalarının satışında mutlu son…
FABRİKALARIN SATIŞINA
BAŞBAKAN ERDOĞAN
NOKTAYI KOYDU
Şeker-İş Sendikası’nın
doğrudan ve dolaylı olarak
10 milyon insana iş ve ekmek olanağı sağlayan şeker fabrikalarının, yanlış
bir özelleştirme politikasının kurbanı olmaması için
verdiği mücadele emekten
yana sonuç verdi.
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök,
Polonya'dan yetkilileri uyardı...
“Polonya’nın yaşadıklarını
Türkiye’ye yaşatmayalım”
Şeker-İş’ten Polonya
çıkartması
Şeker özelleştirmesinde kaygılı bekleyiş süre dursun, Şeker-İş Sendikası
Polonya'ya adeta çıkartma yaptı.
Şeker fabrikalarının ve pancarın geleceğini yakından ilgilendiren Başkanlar Kurulu toplantısını 3-8 Ekim
tarihleri arasında bu ülkede yapan
Şeker-İş Sendikası, özelleştirmede
'Polonya Modeline' dikkat çekerek,
hiçbir stratejiye dayandırılmadan
şeker fabrikalarının satılması konusunda hükümete hatırlatmada
bulundu.
¥ 16-17’de
Umut verdi
Geçtiğimiz yıl Kasım ayında yapılan özelleştirme
ihalesinde satılan B ve C portföyündeki 10 şeker
fabrikasının satış işlemi, başkanlığını Başbakan
Erdoğan'ın yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu
tarafından iptal edildi. Yapılan ihalelerin 'siyasi bir
kararla' iptal edilmesi sektörün geleceği açısından
büyük umut verdi.
Satış iptal
Şeker-İş Sendikası’nın doğrudan ve dolaylı olarak 10
milyon insana iş ve ekmek olanağı sağlayan şeker
fabrikalarının, yanlış bir özelleştirme politikasının
kurbanı olmaması için verdiği mücadele emekten
yana sonuç verdi. Başbakan Erdoğan'ın başkanlığını
yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 9 Ekim tarihli
kararına göre B portföyündeki Malatya, Erzincan,
Elazığ, Elbistan ve C portföyündeki Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba şeker
fabrikalarının satış işlemleri iptal edildi.
¥ 3’te
2
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
BAŞYAZI
Geçici ve Mevsimlik Şeker İşçilerinin
kadroya alınması için mücadelemiz sürüyor
İsa Gök
GENEL BAŞKAN
B
izler, 1926’nın Türkiyesi’nde ilk şeker
fabrikasının kuruluşuyla başlayan süreçte
bugünlere geldik. Ülke ekonomisinin
kalkınmasına ve kökleşmesine kaynak
olacak toprak ve elde edilen ürünlerin
“ulusal nitelik kazanmadıkça ve bu ürünleri işleyecek sanayiler kurulmadıkça
kalkınmanın olamayacağına” inanan
insanların başarısı neticesinde milli bir
mirasa sahibiz. Cumhuriyetimizin ilk sanayi hamlesi olan şeker fabrikaları, kuruluşundan bu güne insanımızı doğduğu
yerde doyurarak, ülkemizin dört bir yanında sosyal kalkınmaya verdiği güç ile
ihtiyacımız olan beyaz şekeri ülkemiz
kaynaklarından sağlamış, görevini eksiksiz ve tam olarak yerine getirmiştir.
Üstüne üstlük maruz kaldığı birçok politik
yaptırıma karşın üretimdeki mevcut devamlılığını sekteye uğratmamıştır.
Yıllardır şahit olduğumuz, şeker endüstrisini geriye götürecek adımlara rağmen bu istikrarlı işleyiş sürdürülebilirliğini, geçmişten günümüze taşıdığı tecrübe birikiminin bugünün çalışanına aktarılması nihayetinde sağlamaktadır.
Bir ülkede, bir sanayinin inşası ne
denli meşakkatli ise tabir-i caizse o sanayi
kolunda pişerek yetişen, uzmanlaşmış
elemanın altyapısını oluşturmakta o
denli zahmetlidir. Sektörel emek gücünün
yetiştirilmesi veya insan kaynağının geliştirilmesi bölgesel potansiyeli ve yerel
işgücü piyasasını dikkate alan işleyişin
sonucu olarak ortaya çıkar ki her bölgenin
kendi dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda ulusal büyümeye ve kalkınmaya sağlanan katkı o oranda artar.
Fakat yıllardır ülkemiz şeker fabrikaları
bünyesinde kendi dalında uzmanlaşmış
personelin istihdamını konu alan kadro
sıkıntısı sektörümüzü tehdit eden bir
unsur olarak karşımızda durmaktadır.
Kadroya geçirilen işçi sayısının ihtiyacı
karşılamaktan uzak kalması ve halen
mevcut çalışan üyelerimizin yüzde 70’nin
emekliliğe hak kazanması nedeniyle
mevcut kadro sıkıntısı şeker sanayinde
üretimi hızla durma noktasına doğru
getirmektedir.
2012 yılı Ekim ayı itibariyle Şeker Sanayimizde 4 bin 777 adet mevsimlik işçi
ve kampanya işçisi istihdam edilmekte,
yaklaşık dört/beş kampanya dönemi ça-
lışarak kazanılan tecrübe sektörden dışlanmaktadır. Diğer yandan, yetişmiş elemanların dört veya beş kampanya dönemi deneyim kazanamamış olması neticesinde şayet teknik eleman eksikliği
tespiti yapılmışsa; elemanların nasıl temin edileceği hususundaki yasal yollar
da açıktır.
Ülkemizde şeker endüstrisi bünyesinde
yetişen emek gücünün değerlendirilmemesi, özelleştirmenin yıkamadığı bu
sektörü bitişe sürükleyecektir. Şeker üretimi alanında personel yetiştirecek bir
kurum bulunmadığından üretim aşamasında yer alabilecek nitelikli personel
ancak şeker sanayi bünyesinde yetiştirilebilmektedir. Bu nedenle şeker fabrikalarımızda; şeker ve yan ürünleri imalatından bakım, onarım ve enerji faaliyetlerine kadar işleyen bu kapsamlı sürecin ekonomik olarak devam ettirebilmesi için gerekli olan nitelikli elemanların
temini; yıllardır alanında yetişmiş, yeterli
teknik bilgiye sahip geçici statüde bulunan kampanya ve mevsimlik çalışan
personelin kadroya alınması ile sağlanabilecektir.
Nitekim, üretim aşamasında yer alabilecek nitelikli personel eksikliği nedeniyle ortaya çıkan işgücü açığı işveren
tarafından işin yürütülebilmesi ve üretimin sürdürülebilirliği adına alt işveren
tarafından satın alınan hizmet alımı ile
karşılanmaktadır. Ancak iş yasası hükümleri gereği; asıl işlerin hizmet alımı
ihalesi yoluyla alt işverene devri mümkün
olmadığından, oluşan hukuka aykırı durumlar çalışma barışı adına işveren açısından birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir.
KİT Komisyon Toplantılarında da dile
getirilen bu konu, daha önce acil personel
ihtiyacı kapsamında Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü tarafından
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB)’na
bildirilmiş fakat ÖİB tarafından bir cevap
verilmemiştir. Söz konusu toplantılarda,
sat kurtul mantığını ilke edinen ÖİB yetkilileri tarafından fabrikalarımızda yaşanan personel ihtiyacının karşılanması
yoluna gidileceği dile getirilmiş, ancak
sorununun çözüme kavuşturulmasına
dair iki kampanya dönemi geçmesine
rağmen bir adım atılmamıştır.
Sendikamız tarafından geçen yıl gerçekleştirdiğimiz Türkiye Şeker Fabrikaları
hizmet ihaleleri, geçici işçilerin mevcut
maliyeti ve kadroya geçiş sonucu ortaya
çıkacak olan maliyet düzeyini içeren çalışmalarımız; bu yıla ilişkin olarak tamamlanmıştır.
Görülen odur ki, taşerona verilen işlerin
ilk görünüşte ucuz maliyet olarak algılanmasına rağmen bu işlerin sanayimiz
işçileri tarafından tekrar yapılması; taşeron işçilerle ilgili hukuki kazanımların
asıl işverene ilerde yük getirecek olması
itibariyle sanayimize daha pahalıya mal
olacaktır. Ayrıca, ücretlerin yapılan hesaplamalara uygun olarak yeniden belirlenmesinin işverene olan maliyeti düşüreceği münasebetiyle geçici işçilerimizin yılda 360 gün çalıştırılmaları halinde Şeker Sanayiinde alt işveren uygulaması ile hizmet alımı ihalesine gidilmesine de büyük ölçüde ihtiyacın kalmayacağı görülmüştür.
Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi
sürecinde de cefakar şeker işçisini hiçe
sayarak, Sayın Başbakanımızı yanlış
yönlendiren ÖİB’ye rağmen siyasi iktidara anlatmak suretiyle ülkemizin geleceğine ışık tutan iptal kararıyla değişen
tespitin; kadro sorununun çözümü konusunda da vuku bulacağına inanıyoruz.
Aksi durumda ülkemiz şartlarında yaygınlaşan taşeronlaşma faaliyetleri, sendika
ve toplu pazarlık hukuku açısından işçi
haklarını doğrudan ortadan kaldırmakla
birlikte sendikal örgütlenme önünde engel
teşkil etmeye devam edecektir.
Günümüzde emek piyasaları üzerinden
yürütülmeye çalışılan sosyal politikalarda
çalışma hayatı ve yaşam koşullarına
ilişkin alınan tedbirlerin yetersizliği, çalışanları korumaktan uzak ve işverenden
yana bir sistemin oturmasına çanak tutmaktadır. Emek kesimi ve gelirleri üzerinden sürdürülmek istenen rekabet
gücü, işçilerin çoğu kazanımını sekteye
uğratırken huzursuzlukların kaynağı haline gelen düzenlemeler, işçinin kendisini
tehlike altında görmesine yol açmaktadır.
Halbuki ülkemiz büyüme oranları perspektifinde gerçekleşen kalkınmanın amacına ulaşabilmesi ancak; çalışanların,
emeklilerin ve çiftçilerin hak ettiği payı
alması ile mümkün olacaktır.
Bu çerçevede yetkililerimizin; halkın
refahına, çalışanların haklarına ve çıkarlarına yönelik tüm tehditler karşısında
sergileyecekleri duruşun ülkemiz emek
gücü lehine geliştirilmesi önem arz edecektir.
Sanayileşen Türkiye’nin, artan emek
sömürüsüne mağdur kalan emekçisine
sahip çıkmaktan başka yolu yoktur..
Saygılarımla...
3
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker fabrikalarının satışında mutlu son…
FABRİKALARIN SATIŞINA
BAŞBAKAN ERDOĞAN
NOKTAYI KOYDU
Şeker-İş Sendikası’nın doğrudan ve dolaylı
olarak 10 milyon insana iş ve ekmek olanağı
sağlayan şeker fabrikalarının, yanlış bir
özelleştirme
politikasının
kurbanı olmaması için verdiği
mücadele emekten
yana sonuç verdi.
Geçtiğimiz yıl Kasım ayında yapılan
özelleştirme ihalesinde satılan B ve
C portföyündeki 10 şeker fabrikasının
satış işlemi, başkanlığını Başbakan
Erdoğan'ın yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından iptal edildi.
Yapılan ihalelerin 'siyasi bir kararla'
iptal edilmesi sektörün geleceği açısından büyük umut verdi.
Şeker-İş Sendikası’nın doğrudan
ve dolaylı olarak 10 milyon insana
iş ve ekmek olanağı sağlayan şeker
fabrikalarının, yanlış bir özelleştirme
politikasının kurbanı olmaması için
verdiği mücadele emekten yana sonuç verdi. Başbakan Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı Özelleştirme Yüksek
Kurulu'nun 9 Ekim tarihli kararına
göre B portföyündeki Malatya, Erzincan, Elazığ, Elbistan ve
C portföyündeki Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum
ve Çarşamba şeker fabrikalarının satış işlemleri iptal edildi.
İhalelerin iptaline karar verildi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı
Ali Babacan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar,
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın imzası bulunan kararda,
"Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş'ye ait Portföy B; Malatya, Erzincan, Elazığ ve Elbistan şeker fabrikaları ile Portföy C;
Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba
şeker fabrikalarının portföy grubu halinde özelleştirilmesine
ilişkin olarak 14/09/2011 tarihinde nihai pazarlık görüşmeleri
tamamlanmış olan ihalelerin iptal edilmesine karar verilmiştir"
denildi.
Sektörde büyük sevinçle karşılandı
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun iptal kararı sektörde
özellikle pancar üreticisi ve şeker işçisi tarafından büyük bir
sevinçle karşılanırken, özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuya hassasiyetle yaklaşması sektörün geleceği
açısından büyük umut verdi. Kararın hukuken değil siyaseten
verilmiş olması da sektör açısından hayati önem taşıyor. Bu
karar, şeker özelleştirmesinde hükümetin politika değişikliğine
gidileceği şeklinde yorumlanırken, sektörde gerçek üretim
ve istihdamı savunan taraflar, özelleştirmenin fabrikanın
asıl sahiplerine verilerek yapılmasını istiyor. Pancar üretiminde
söz sahibi olan başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa ve
Polonya'da şeker fabrikaları devletin kontrolünde üretici ve
çalışanlar tarafından işletiliyor. Türkiye'de ise şeker fabrikaları
hiçbir stratejiye dayanmadan bakkal dükkanı satar gibi
pancarla hiçbir alakası olmayan inşaat firmalarına satılmıştı.
Yanlışta ısrar edilseydi 25 fabrikanın 18'i kapanacaktı
Özelleştirme Yüksek Kurulu bu satış işlemine onay vermiş
olsaydı 10 fabrikanın 8'i kapanacaktı. Türk Şeker'in elinde
kalan diğer 15 şeker fabrikasının da satılması ile toplam 25
şeker fabrikasının 18 tanesinin kapanmasına kesin gözle bakılıyordu.
Çünkü tek amacı kar olan özel sektör
mantığı ile bu fabrikalarda üretimi
sürdürmek mümkün değil. Özellikle
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan sosyal amaçlı
üretimlerini sürdüren fabrikaların
hiçbirisinin ayakta kalma şansı yoktu.
ABD ve Avrupa'da bunu gördüğü
için, şeker fabrikalarını kesinlikle
özel sektöre satarak özelleştirmediler.
Hükümet satış işlemlerini neden iptal etti?
Şeker özelleştirmesinde Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ı en fazla
rahatsız eden konuların başında satılan fabrikaların arsa
değerleri ve üretimlerine yönelik kaygılar geliyor. Aslında
bu iptal kararı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın (ÖİB)
şeker özelleştirmesinde ileri sürdüğü iddiaların tamamen
gerçekle bir alakasının olmadığının teyidi anlamına geliyor.
ÖİB, kamuoyuna şeker fabrikalarında üretimin 5 yıl garanti
altına alındığını iddia etmişti. Oysa ihale şartnamesinde 5
yıl üretim şartı fabrika bazında değil portföy bazında isteniyordu. Bunun anlamı ise C portföyündeki 6 fabrikayı
satın alan AKCAN'ın ihale şartnamesinde istenen üretim
şartını 6 fabrikayı çalıştırarak değil sadece bir fabrikayı
çalıştırarak yerine getirebilirdi. Yani üretim şartında alıcı
firmalar lehine büyük bir açık kapı bırakılmıştı. Diğer bir
konu ise satılan fabrikaların arsa değerleri. Sadece B portföyünde yer alan Malatya Şeker fabrikasının arsasına emsallerine göre 540 milyon lira değer biçilirken, Kolin Limak,
Malatya ile birlikte 4 fabrikayı 266 milyon dolara almıştı.
Oysa Özelleştirme İdaresi, üretimle alakası olmayan
arsaların satılmadığını iddia etmişti.
4
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker-iş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök:
"İkna odalarının
bir benzeri de sendikal
örgütlenmede ortaya çıktı"
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, bazı iş yerlerinde
çoğunluğu sağladığı için Şeker-İş Sendikası'na toplu iş
sözleşmesi yetkisi verilmesi üzerine yazılı açıklama yaptı.
Ş
eker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa
Gök, uygulamaların antidemokratik
olduğunu iddia ederek, "İnsanı önemsemeyen, iradelerini kullanmaya ve
her türlü yasakçılığa meyilli Keskinkılıç Gıda ve San. Tic. A.Ş 28 Şubat
sürecindeki ikna odalarının bir benzerini bugün sendikamız Şeker-İş'in
örgütlendiği bu işyerinde çalışan işçilere karşı uygulamaktadır. Kurulduğu 1963 yılından bugüne yaklaşık
50 yıllık bir zaman dilimi içinde ülkesinin ve milletinin menfaatleri
doğrultusunda çalışmalarını sürdüren
sendikamız, bugün söz konusu işyerinde çalışan üyelerinin Anayasal
hakkı olan örgütlenme hakkının bir
takım zorluklarla engellenmeye çalışıldığı bir süreci yaşamaktadır. Keskinkılıç Gıda ve San. Tic. A.Ş. yetkililerinin sendikamızın yetki almasını
engellemek adına bu talebi kırmak
üzere Balküpü çalışanlarını ikna odalarına alarak başta işten çıkarma olmak üzere birçok baskı ve tehditkar
davranışlarda bulunmasının Anayasal
hakka müdahaleden başka bir tanımının olmaması gerek. Söz konusu
kurumun, işçilere baskı uygulamak
yoluyla evrensel hukuk ilkeleri ile
bağdaşmayan çözüm arayışlarına
girişerek savunma hakkı bırakmamasını acizlikten öteye geçemeyen
davranışlar olarak nitelemekteyiz. Bugüne kadar yaklaşık beş yıldır
Balküpü Şeker Tesisleri'nde çalışan işçilerin sendikalı olduktan
sonra adeta stres, korku ve tehdit küpüne dönüştürülerek başka birimlere sürülmeleri ya da işten çıkartılmaları bize göre tesadüfle
izah edilebilecek bir süreç değildir. Sendikal örgütlenmenin önünde
bir duvar oluşturmakla eşdeğer bu yaptırımlar yargı kararlarını da
göz ardı eden, samimi olmayan uygulamalardır. Eğer, sözkonusu
firmanın üst düzey yöneticilerinin konuyla ilgili bir bilgisi yoksa bu
durum çalışanların işgüzarlığından mı kaynaklanmaktadır? Buna
bir an önce açıklık getirilmesi gerekmektedir" dedi.
Çalışma Bakanlığı'nın Bal Küpü Aksaray Şeker Fabrikası'nda çoğunluğu sağladığı halde Şeker-İş Sendikası'na toplu iş sözleşme
yetkisini vermemesinin işçilerin ikna odalarında tehdit ve zorlamalara
maruz bırakılmasına yol açtığını iddia eden Gök, "Hükümet
yetkililerinin ve özellikle Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik'in adı
geçen işyerinin kanunları yok sayan uygulamalarına karşı konuya
hassasiyetle yaklaşarak bir an önce çözüme kavuşturacağına olan
inancımızı kaybetmek istemiyoruz. Şeker-İş Sendikası olarak
işçilerimize yönelik bu eylem ve tasarrufları yakından takip etmekle
beraber Keskinkılıç A.Ş.'nin gereğini yapmadığı, işçileri işine iade
etmediği ve baskılara son vermediği takdirde sendikamız her türlü
hukuki haklarını kullanarak bir takım eylemlerle konuyu kamuoyunun
dikkatine sunmaktan kaçınmayacaktır. Gelinen noktada, camiamız
tehditlere karşı hukuk dışı yolları tercih edenlerle, dün olduğu gibi
bugün de her yerde ve her tür bedeli göze alarak savaşmaya
kararlıdır" dedi.
Şeker-İş Genel Merkez
Denetimi yapıldı
Şeker-İş Sendikası Genel Merkez Denetim 3-15 Eylül tarihleri arasında Baş-
kan Salih Ünal, Üye Veli İlkay ve Raportör Osman Erik tarafından gerçekleştirildi. Denetim
sonrası tutulan tutanakta bütün kayıtların incelenerek
kayıt ve kararların
yönetmelik ve tüzüğe uygun olarak
zamanında yapıldığı, kayıt ve evraklarda herhangi bir
eksikliğe rastlanmadığına vurgu yapılarak yönetim kurulunun yaptığı çalışmalara teşekkür
edildi.
5
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker-İş’ten Dünya
Gıda Günü mesajı
Şeker-İş Sendikası
Genel Başkanı İsa
Gök, "1 milyara
yakın insanımızın
açlık sorunuyla karşı
karşıya bulunduğu
21. yüzyıl
dünyasında
günümüzde çok
uluslu şirketlerin
gıda tekelini
ellerinde tutma
çabaları, aç insan
sayısına her yıl
yenilerini
eklemektedir" dedi.
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı
İsa Gök, 16 Ekim Dünya Gıda Günü
ve 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler
Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı.
Açlıkla savaşan insanlar ordusuna
her gün bir yenisinin eklendiği yenidünya düzeninde bu yıl 32.’si kutlanacak olan Dünya Gıda Günü’nün
açlıkla savaşan insan sayısındaki
artış sebebiyle gerçek anlam ve önemini henüz bulamadığını belirten
Gök, "1 milyara yakın insanımızın
açlık sorunuyla karşı karşıya bulunduğu 21. yüzyıl dünyasında günümüzde çok uluslu şirketlerin gıda tekelini ellerinde tutma çabaları aç insan sayısına her yıl yenilerini eklemektedir" dedi.
Bütün insanlığa yetecek durumda
bulunan dünya kaynaklarının sömürgeci bir zihniyetle yağmalanmasının
dünyanın bir tarafında büyük bir sermaye birikimi, refahı oluşturduğunu
kaydeden Gök, şöyle dedi:
"Diğer tarafında dayanılmaz yoksulluğu, sefaleti, açlığı beraberinde
getirmiştir. Somali, Etiyopya, Kenya, Cibuti başta olmak üzere birçok
Afrika ülkesinde milyonlarca insan her türlü yoksulluk, sefalet ve en
dramatiği olan açlıktan ölümlerle yüz yüze kalmıştır. Dünyanın bir
yüzünde bu gelişmeler yaşanırken, diğer bir yüzünde ise aşırı şişman,
obez, kilo problemi olan yığınların bu problemlerinden kurtulmaları
için harcadıkları milyonlarca dolar sağlık gideri gerçeğidir."
Mesajında Dünya Kadın Çiftçiler Günü'ne de değinen Gök, tarihin
en eski çağlarından beri kadının tarımsal üretimdeki yeri ve öneminin
yadsınamaz olduğunu belirterek, "Bereketin timsali olarak anılan kadınlarımız bugün de biliyoruz ki halen tarımsal üretimin her aşamasında
etkin rol oynayan, bunun yanında ailesini ve çocuklarını geleceğe hazırlayan ana öğelerimiz arasında yer almaktadır. Özellikle kırsal ekonomilerde, ailede ve özellikle gıda güvenliğinde anahtar role sahip
olması bakımından büyük önem arz eden kadınlarımız ne yazık ki
bugün ciddi toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşı karşıya kalırken
elde edilen kazanımlardan da bu yönde atılan olumlu adımlara
rağmen ekonomik olarak yeterince pay alamamaktadırlar. Toplumlarda
kadınların iyi ve sağlıklı yetişmesinin o ülkenin geleceğine yapılacak
en büyük yatırım olduğu şüphesizdir. Bu nedenle kadın çiftçilerin sorunlarının çözümünün kırsal kalkınmanın anahtarı ve geleceğimizin
sigortası olacağı inancıyla hareket planlaması yapılmasının önemi
büyüktür. Her türlü zorluğa rağmen tarımsal üretim sisteminin can
damarı olan kadın çiftçilerimiz, üretim aşamasında karşılaştığı bugün
alın terinden aldığı güçle emeğinin karşılığını alma mücadelesi içerisinde hayata tutunmaya çalışmaktadırlar. Özellikle Türk çiftçisinin
can damarlarından olan ve yaklaşık 3 milyar dolara yakın yarattığı
katma değerle ülke ekonomisine yön veren şeker pancarı tarımında
kadının rolü ve emeği gerçekten de takdire şayandır" dedi.
6
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker ve Pancar işçisi
çifte bayram yapıyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı Özelleştirme Yüksek
Kurulu, 9 Ekim tarihli kararıyla 10 şeker fabrikasının özelleştirme ihalesini iptal etti.
Ş
eker Fabrikalarının özelleştirilmesine karşı yıllardır mücadele
eden Şeker-İş Sendikası'nın Ankara Şube Başkanı Murat
Taşlıyurt, "Sayın Başbakanımız İhalesi tamamlanan özelleştirmeye onay vermeyerek 10 milyon insanımızı ve şeker
sektörünün ayakta durmasına vesile olacak karar almıştır.
Bu karardan dolayı teşekkür ediyorum" dedi.
Türkiye Şeker Fabrikaları. AŞ'ye ait Portföy B; Malatya,
Erzincan, Elazığ ve Elbistan şeker fabrikaları ile Portföy C;
Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba
şeker fabrikalarına ilişkin geçen yıl yapılan ve yaklaşık 1
milyar dolarlık teklif verilen özelleştirmeler, 9 Ekim'de
alınan kararla iptal edildi. Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesine karşı yıllardır mücadele eden Şeker-İş Sendikasının
Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt şunları söyledi:
"Sayın Başbakanımız ihalesi tamamlanan özelleştirmeye
onay vermeyerek 10 milyon insanımızı ve ülke ekonomisine
yıllık 3 milyar dolar katma değer sağlayan şeker sektörünün
ayakta durmasına vesile olacak karar almıştır. Alınmış
olan bu karardan dolayı Şeker İşçisi ve Pancar Çiftçisi
adına kendilerine teşekkür ediyorum dedi." 2004 yılından
bu yana özelleştirmeyle mücadele eden Şeker-İş Sendikamızın Genel Başkanı Sayın İsa GÖK' ün yürüttüğü strateji
ve politikalarla şeker sektörünü yaşatmanın gayreti içerisinde
olduğumuzu belirtmek isterim. Sayın Genel Başkanımız İsa
Gök, bu mücadelenin başlangıcını veren kişidir. Kendisine
ve Merkez Yönetimine Şeker-İş Ankara Şubesi ve fabrika
çalışanları adına teşekkür ediyorum.
'ÖZELLEŞTİRME İDARESİ SİYASET KURUMUNU
YANLIŞ BİLGİLENDİRDİ
Özelleştirme idaresinin görevleri arasında yapılacak özelleştirmelerin kamu yararı gözetmesi gerekirken ihalesi
yapılan 10 tane Şeker Fabrikasının ihale bedellerinin, arsa
fiyatlarını bile geçmediği görülmüştür. Şeker sektörünün
özelleştirmesi stratejisi hazırlandığında sektörün dinamiklerini
dikkate almadan "bakkal" dükkânı gibi satılması, Ülkemizin
Şeker Sektöründe gelecekte yaşayacağı dışa bağımlı, istihdam ve göç gibi sıkıntıları görmezden gelmek, benim
görevim satmak mantığı ile yaklaşmanın ülkemize hiçbir
faydasının olmayacağını belirtmek isterim. Bakın dünyanın
en liberal ülkesi olan Amerika da bile şahısların elinde
Şeker Fabrikası yoktur. Keza Polonya 1990’lı yıllarda yaptığı
Özelleştirme de kayıplarını görmüş ve bundan vazgeçmiştir.
Fabrikalarını Yasayla üreticilere ve çalışanlarına devretmeye
devam etmektedirler. Bizde ise İnşaat firmaları bu fabrikalara
taliptirler. Demek ki amaç şeker üretmek değil arazilerini
değerlendirmek olduğu apaçık ortadadır. İşte Sayın Başbakanımız üretimin devam etmesi gerekliliğini gördü ve
bu yapılan yanlışa dur dedi ve ihaleyi iptal ettirdi. Ülkemizde
yapılan özelleştirme sonuçlarının faturasını millet olarak
biz çekmekteyiz. Bizler bu sektörün içerisinde olan çalışanlar
olarak bu Sektörün yaşamasından yanayız. Ülke olarak
kendi Şekerimizi kendimiz üretmek istiyoruz. Dışa bağımlı
olmak istemiyoruz. Dünyadaki Şeker Sektörünü çok iyi biliyoruz. Türk mühendisleri ve işçileri olarak biz Özbekistan
da Şeker Fabrikası kurmuş bir sektörüz. Şeker teknolojisini
elimizde bulunduran bir ülkeyiz. O yüzden ülke olarak
pancar tarımından vazgeçmememiz lazım. Ayrıca ülkemiz
de 10 milyon insanımızın istihdamını sağlayan ve ekonomiye
yıllık 3 milyar dolar katma değer sağlayan bu sektörden
vazgeçmek intihar anlamına gelecekti. Bu vesile ile bu
mücadele de desteklerini bizden esirgemeyen Ankara
Pankobirlik, Sincan Ziraat Odasına, Polatlı Ziraat Odasına,
Polatlı Nakliyeciler Odasına, Haymana Ziraat Odasına,
Bala Ziraat Odasına, Çubuk Ziraat Odasına, Polatlı Esnaf
Sanatkârlar Odasına, Sivil Toplum Kuruluşlarına ve Fabrikamız çalışanlarına sonsuz teşekkür ediyorum.”
Şeker kooperatifçilikte
destan yazdı
Şeker kooperatifçilikte destan yazdı.
Konya Şekerde gerçekleştirilen 59. Olağan
Mali Genel Kurulu'nda konuşan Recep
Konuk, bir üretici kuruluşu olan Konya Şeker'in son 12 yılda 1.2 milyar dolarlık yatırım yaptığını ve yatırımların bedelinin
tamamını da ödediğini belirterek, "Kooperatifçilikte.
Konya Şeker’le destan yazdık" dedi.
Konya Şeker'de gerçekleştirilen 59. Olağan Mali
Genel Kurul'a Konya Şeker'in ortakları olan Pancar
Ekicileri Kooperatifleri'nin
yöneticileri
katıldı.
Konya Şeker'in yıllık bilançosu Yönetim Kurulu
ile Denetim Kurulu raporları okunarak oylandı. Genel Kurulda alınan kararlar
tıpkı geçtiğimiz gün yapılan Pankobirlik seçimli Genel Kurulunda olduğu gibi
oybirliğiyle alındı ve buradan da hem Pankobirlik’te, hem de Konya Şeker'de ortak bir birlik ruhu
sergilenerek Türkiye'ye de
ses verildi.
Pankobirlik Genel Başkam Recep Konuk, genel
kurula katılımlarından dolayı tüm ortaklara teşekkür
ederek başladığı konuşmasında, Konya Şeker'de
yapılan yatırımların emek,
cesaret, kararlılık ve dik
duruşu birçok zorluğa rağmen muhafaza etmeyi gerektiren, çok farklı gayretleri içme alan
bir çalışmanın ürünü olduğunu belirterek,
"Bugüne kadar yapılan işlerde aktarılan
kaynak 1.2 milyar dolardır. Ve tamamına
yakını da ödenmiştir. Konya Şeker sadece
yatırım yapmıyor, yatırım yaparak kendi
bünyesini de güçlendiriyor. Bu gün yapılan sermaye artışıyla birlikte ortaklarımız olan kooperatiflere de kaynak aktararak, onların da güçlenmesine vesile
oluyoruz. Ama tüm bunlara rağmen Konya Şeker'i durdurmak isteyenler, yalan
haberler çıkaranlar, iftira atanlar oldu.
Çünkü, Konya Şeker'in ne kadar büyüdüğünü ve bundan sonra da ne kadar
büyüyeceğini gördüler. Çukur bir bakiyeden bugün 1.2 milyar dolarlık bir artışla
çıktı bu kurum" diye konuştu. Konya Şeker'in ve Pankobirlik'in hızlı büyümesinden rahatsız olanların hem Pankobirlik’e, hem de Konya Şeker'e ciddi anlamda
saldırılarda bulunduklarını ifade eden
Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk
şunları söyledi:
"Ben bir üretici çocuğuyum. Bizim hiçte hoş
olmayan hasletlerimiz
vardır Bu hoş olmayan
geleneğimize rağmen
üreticilerimiz yaptıklarımızı gördü ve yapılan
saldırıların niçin yapıldığını da anladı. Türk
üreticisinin, çiftçisinin
karşısına kurulan tuzaklar üreticiler tarafından
çözülmüştür. Bütün saldırılar yerle bir olmuştur,
helak olmuştur. Doğrunun yardımcısı hep Allah'tır. Siz doğru olun
eğri belasını bulur." "Arkadaşlar biz işin gereğini
yaptık bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
Bu gün Konya'da yapılanlar bütün ülke geneline teşmil edilecektir"
diyen Konuk, "Bu ülkede
her lam toprakla uğraşıyorsa, herkim fukaralıkla
mücadele ediyorsa onun
her birini biz Konyalı ve
Pankobirlik’in üyesi kabul ediyoruz. Daha fazlasına ihtiyacımız var.
İnşallah bunu da hep birlikte, birlik ruhu İçerisinde yapacağız.
Bunu Pankobirlik’te gerçekleştirdik. Tek
yumruk, tek yürek olduk Türkiye'ye ses
verdik. Kimseyi ötekileştirmeden el birliğiyle, gönül birliğiyle sorumluluğunu
üstlendiğimiz üreticilerimizin geleceğim
inşa etmede hep beraber var olacağız.
Bilen yapar, az bilen akıl verir, aklı hatiften hayra şerre eriyorsa da iki de bir
akıl verir size. Bilmeyen eleştirir. İşi gücü
eleştirmektir. Bir grup daha var, onlarda
hiç bilmeyenlerdir. Ki işleri güçleri çamur
atmaktır. Hep beraber üreticileri ayağa
kaldıracağız. Üreticilerin problemlerini
birlikte çözeceğiz. Artık "biz" olarak yola
çakacağız. Allah her birimizin yar ve
yardımcısı olsun.”
7
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Çıkartılan 16 işçinin yanındayız
Balküpü Şeker fabrikası tarafından 16 işçinin çıkartılmasının yankıları her gecen gün
devam ederken siyasi partilerden ve sendikalardan da büyük destek devam ediyor.
Balküpü Şeker fabrikası tarafından 16 işçinin
çıkartılmasının yankıları her gecen gün devam
ederken siyasi partilerden ve sendikalardan da
büyük destek devam ediyor.
Balküpü Şeker fabrikasından çıkartılan 16 işçiye
dün Türk Metal Sendikasında düzenlenen toplantı
sonunda 16 işçiye Şeker İş Sendikası Genel
Başkanı İsa Gök ve Genel Merkez yönetimi tarafından yardım paketleri dağıtıldı.Şeker-İş Sendikası
Genel Eğitim Sekreteri Hasan Basri Güzel’in de
katıldığı dağıtım töreni öncesinde kısa bir konuşma
yapan Şeker İş Sendikası Genel Başkanı Gök, bu
gün burada Balküpü Şeker Fabrikası tarafından
16-17 arkadaşımızın işten çıkartıldıktan sonra bu
arkadaşlarımızın yerine bazı illerden elaman almalarının şık bir yeri yok bir taraftan işçiyi
kapının önüne koyacaksın bir taraftan da yeni
işçi alacaksın bunlara bizim tahammül etmemiz
çok zor. Böyle bir anlayışı kınıyoruz. Mücadelemiz
sonuna kadar devam edecektir. Biz uzlaşma yanındayız, biz üretimden yanayız, biz bunun altını
bir kez daha çizmek istiyoruz, sokağa bırakılan arkadaşlarımıza şeker iş sendikası olarak yanlarındayız
diye konuştu.
Gök,”Bizler çıkartılan işçilerimizin yanında
sonuna kadar mücadelemiz devam edecek ve
hukuki çalışmalarımız başlatılacak” dedi.
Sendikalardan Balküpü’ne tepki
Balküpü Şeker fabrikasında 16 işçinin işine
son verilmesinin ardından sendikalar basın açıklaması yaparak "Üyelerimize Dokunmasınlar Biz
Bunu İstiyoruz" dediler.
Aksaray Türk Metal İş Aksaray 1 Nolu
Şube Başkanı Muhterem Taşdemir ve Şeker-İş
Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Genel Sekreter
Fevzi Şengül, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri
İlhan Özyurt işçilere verilen iftar yemeğinde bir
araya gelerek işçilerin sorunlarını paylaştılar.
Burada konuşan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök “ Bu gün burada 16 arkadaşımızın
çeşitli sebepler göstermek suretiyle işten çıkartılmışlardır. Bu arkadaşlarımızla hukuki mücadelemizi 1 ay içinde dava açarak göstereceğiz.
Bu arkadaşlarımızın atılış şekillerini Şeker-iş
sendikası olarak kabul etmemiz mümkün değil.
Neden mümkün değil? Bu arkadaşlarımız Şeker-İş sendikasına üye olduktan sonra arkadaş-
larımız işten çıkarılışı bizleri derinden üzdü,
ama bu insanların işlerine yeniden döneceğine
inanıyorum. Çünkü Türkiye hukuk devleti. Gereğinide Şeker-İş Sendikası olarak yapacağız”
dedi.Gök konuşmasında bu şeker fabrikaları nişastalı ürünlerle mücadele etsinler garibanlarla
değil. Üyelerimize dokunmasınlar biz bunu istiyoruz.
Aksaray Türk Metal İş Aksaray 1 Nolu Şube
Başkanı Muhterem Taşdemir; “Balküpü Şeker
bu ramazan ayını çalışanlarına zehir küpüne
çevirmiştir. 16 aileyi mağdur etmişlerdir. İş
yerinde kraldan çok kralcılık yapıp bu ramazan
gününde 20 aileyi açlığa mahkum edenlerle
mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir.
Ramazan ayında herkes fakir fukaraya yardım
edip hayır alırken balküpü işverenin anlayışı
dua yerine beddua almak olmuştur.” dedi.
Türkiye'de çalışanlar stresli
Türkiye’de çalışanların yüzde 59’u iş hayatlarındaki
stres seviyesinin artışta olduğunu bildirirken, yüzde 66’sı
ise yaşadıkları strese çözüm olarak bunu öneriyor
Çalışma alanları sağlayıcısı Regus'un son araştırmasına
göre, Türkiye'de çalışanlar giderek daha stresli hale
geliyor. Dünya çapında 16.000 profesyonelin görüşlerinin
alındığı araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'deki çalışanların yarıdan fazlası (yüzde 59) stres seviyelerinin son
bir yıl içerisinde yükseldiğini söylüyor. Ülke içinde gerçekleşen birçok ulusal faktörün yanı sıra dünya ekonomisindeki devamlı düzensizliğin bu artan baskıyı tetiklediği
düşünülüyor. Katılımcılar, stres tetikleyicilerinin çoğunlukla
kişisel olmaktan ziyade profesyonel kaynaklı olduğunu
doğrularken, nedenler listesinin başında iş, müşteri ve
bireysel finansman unsurlarının geldiği görülüyor.
Araştırma aynı zamanda muhtemel çözümler üzerinde
de yoğunlaşıyor ve Türkiye'deki çalışanların yarıdan
fazlası (yüzde 66) esnek çalışmayı stresi azaltma çözümlerinden biri olarak tanımlıyor.
Regus Türkiye Ülke Müdürü Erim Denel, "Şüphesiz ki,
stresli çalışanlar aynı zamanda mutsuz ve sağlıksız çalışanlar anlamına geliyor. Bu yüzden çalışanlarının daha
tatminkar bir hayat sürmesine yardımcı olmayan şirketlerin,
kurumlarının içindeki stres seviyelerini ele almada ve
analiz etmede başarısız olma ihtimali çok yüksek. Bu
ağır stres yükü yalnızca çalışanların değil şirketlerin de
üzerine biniyor. Zira şirketler de stresli çalışanların
gerektiği gibi performans gösteremediklerini, daha fazla
istirahat iznine ihtiyaç duyduklarını ve daha az etkin olduklarını görüyorlar” dedi.
Araştırmanın küresel ortalamalarına göre, "Çalışanların
yarısı (yüzde 48) yükselen stres seviyelerinden muzdarip.
Stresin fiziksel ve ruhsal sağlık üzerindeki etkileri ile kalp
hastalıkları, deri hastalıkları, diyabet ve obezite ile olan
ilişkisinden dolayı bu durum daha da endişe verici bir
hal alıyor.
Katılımcılar arasında yüzde 63'lük bir oran stresle mücadelede en etkin uygulamanın esnek çalışma olduğunu
bildiriyor.
8
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Fabrikaların pancarsız kalmaması
için çiftçilerimiz desteklenmelidir
T
arımdaki girdiler büyük oranda yükselmesi
buna karşılık ürün fiyatlarının yerinde sayması ,Çiftçimizi zora sokmakta ve başka
arayışlara sevk etmektedir.Mazot gübre,ilaç
gibi girdiler yükselirken özellikle pancar fiyatları oluğu yerde saymıştır ,bu sebeple
emeğinin karşılığını elde edemeyen çiftçimiz
ürününü ekmekte vazgeçmektedir. Bu durum ileriki yıllarda Fabrikalarımızın pancarsız
kalmasına sebep olacak özelleştirilemeyen
fabrikalarımız hammaddenin yok olması ile
kapanacaktır. Tarımda pek çok üründe aynı
durum söz konusudur.
Bölgemizde mevsimsel olumsuz şartlar
malumdur. En ağır kış şartlarından sonra
bahara çıkmak ova kurur ekin ekilebilir
hale gelirse pancarı ekmek, bin bir türlü
çileden sonra pancarı toplamadan tekrar
kara yakalanma korkusu kahraman çiftçimizin kaderidir.
2011 yılında Pancarını yani yaklaşık 65000
tonu sökülmeden kış şartları ile baş başa
kalan çiftçimiz bir yıllık ürünü kar altında
kaldı. Bu dönemin borçlarını ödemeden
daha Kar kalkmadan kota sırasına giren
kahraman çiftçimiz. Nisan ayı sonu geldiği
halde pancar ekimi yapılamadı acaba ovanın
suyu çekilirde haziran ortalarına kadar
pancar ekimi ancak yapılabildi. Bundan
sonra ekim mümkün değil çünkü 120
günlük vejetasyon dönemi denilen pancarın
yetişme devresi olur. Bu da eylül ayının 15
itibari ile pancar kampanyalarının başladığı
döneme girilecektir. Ve eylül ekim arası
pancarın sökülüp Fabrikaya teslim edilmemesi gerekmektedir aksi durumunda tekrar
kara teslim olma riski ile baş başa kalınır.
Gübre mazot zamlarına karşılık yıllardır
bir türlü pancar fiyatlarının aynı kalması
maddi yünden de bir kazancı olmayan çiftçimizin inadına ekim yapması onun kahramanlığındandır. Fabrikayı pancarsız bırakmayan ülke ekonomisine katkı sunan cefakâr
çiftçimize ne kadar teşekkür etsek azdır.
Avrupa tarzı bir sübvansiyon sistemi ile
Çiftçimiz desteklenmeli Kayıpları giderilmeli
Boş Bırakılan arazilere destek vermektense
ekicilere gübre mazot desteğinde bulunulmalıdır. Bölgeye açılan teşvikler in çiftçi
ayağı da olmalı çünkü pancar tarımının
meydana getirecek istihdamı küçümsemeyecek orandadır. Belki Anadolu’nun değişik
bölgelerinde yılda iki ürün imkânı mevcutken
Bölgemizde bir ürünün hasadı yetişmediği
anlatıldığı gibi görülmektedir. Yıllar itibarı
ile çok nadir görülen bir durumla karşıya
kaldık ama neticede böyle olumsuzluklar
olabilmektedir. Muş fabrikasının verimli
bir halde çalışması şekeri daha ucuza mal
etmesi için Çiftçimizden ancak bir beklentimiz olabilir; Teknik aksaklıklara meydan
vermemek ve verimi düşürmemek için daha
temiz pancar daha az çamurlu ve daha da
ottan arındırılmış pancar getirmeleridir.
Afyon Şeker-İş
destek istedi
Şeker-İş Sendikası Afyonkarahisar Şube Başkam
Murat Karamoçu ve yönetim kurulu üyeleri Adalet
ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığını ziyaret etti. Ziyarette ana madde şeker fabrikalarının özelleştirmesi
oldu. Şeker-İş Şube Başkanı Karamoçu, şeker fabrikalarının özelleştirilmemesi gerektiğini savunarak
konuyla ilgili İl Başkam Zeybek'den destek istedi.
Başkan Zeybek de Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı
Karamoçu ve yönetim kurulu üyeleri hazırladıkları
dosyayı inceleyerek konunun takipçisi olacağım
belirtti. Özelleştirmede herkesin sorumluluğu olduğunu belirten Başkan Zeybek, "Bakınız Kardemir
Çelik'e. Zamanın da her dönem zarar ediyordu.
Yıllarca bu böyle devam etti. Her dönem devletin
sırtına yük olan bu yerler özelleştikten soma devlete
akıl almaz şekilde vergi öder oldu" dedi.
Azmi Aksu’dan Muş
Şeker Fabrikasına ziyaret
Türkiye Şeker
Fabrikaları Genel
Müdürü Azmi
Aksu, Genel Müdür Yardımcısı
Hasan Alkan, Şeker-İş Sendikası
Genel Sekreteri
Fevzi Şengül,
Ağrı Şube Başkanı Agit Aslan ile
Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin
Muş Şeker Fabrikasına ziyarette
bulundular.
9
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Amasya Şeker Fabrikası’nda 59.
Pancar Alım Kampanyası başladı
Amasya’nın Suluova
İlçesinde 1953
yılında kurulan ve
1991 yılında özerk
hale gelen Şeker
fabrikasının 59.
Pancar alım
kampanyası törenle
başladı.
Amasya Şeker Fabrikasının
Suluova tesislerinde yapılan
törende konuşma yapan Fabrika Genel Müdürü Selahattin
Akbel, bölgenin en büyük istihdam oluşturan kuruluşu şeker fabrikasının 59. pancar alım
kampanyasının başladığını söyleyerek, tüm çalışan ve bölge
halkına hayırlı olması temennilerinde bulundu. Akbel ayrıca, bu yılki kampanya açılış
törenini sade tutarak kendi bünyelerinde tertip
ettiklerini bildirdi.
Belediye Başkanı Mahmut Boz; “ilçemizin
kurulmasında fabrikamızın katkısı en üst düzeydedir. Bölgemizi giydiren ve yediren şeker
fabrikası olmuştur. İlçemizin hayırlı evlatları
olarak bu büyük yatırıma sahip çıkalım. Yeni
kampanya dönemi tüm bölgemize hayırlı olsun” dedi.
Amasya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı
Metin Uysal; “Amasya bölgesinin en itibarlı ve
en büyük KDV üreten işletmesi şeker fabrikasıdır.
Kurulduğu günden beri bölgemize önemli istihdam kazandıran bu emaneti geleceğe taşımak
için sorumluluk almış bulunuyoruz. Bu işletmemizi çalışanlarımız, çiftçilerimiz ve halkımızla
daha iyi yere getireceğiz” dedi.
Daha sonra fabrikaya ilk pancar teslim eden
15 çiftçiye çeşitli hediyeler verildi. Kurban kesilip
dualar edilmesinin ardından 59. Dönem pancar
alım kampanyasının açılış kurdelesi kesildi.
Şeker fabrikasının 59. Kampanya döneminde 85
bin dönüm pancar ekimi yapıldığı, tahmini olarak
70 gün sürecek kampanya döneminde yaklaşık
700 işçinin çalışacağı, kampanya üretim sürecinde
yaklaşık 440 bin ton pancar işleneçeği ve işlenen
bu pancardan yaklaşık 48 bin ton kristal şeker,
17 bin ton melas, 72 bin ton yaş küspe elde edileceği ve de Şeker Fabrikasının ülkemiz ekonomisine bu yıl ortalama 115 milyon Tl, civarında
katma değer sağlayacağı bildirildi.
Programa, Amasya pancar ekicileri kooperatif
başkanı Hüseyin Fakı, Suluova Pan Et Aş. Yönetim
Kurulu Başkanı Bekir Gümüş, Suluova Ticaret
Ve Sanayi Odası Başkanı Turgut Aksu, Şeker-İş
Sendikası Başkanı Hasan Batak, çeşitli kurum
ve kuruluş temsilcileri ile fabrika çalışanları ve
bölge çiftçileri katıldı.
CHP’den Şeker-İş Sendikası’na ziyaret
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun Malatya
Şeker Fabrikası'nın özelleştirme ihalesini
iptal etmesi nedeniyle Cumhuriyet Halk
Partisi (CHP) Malatya İl Başkanı Enver
Kiraz, Merkez İlçe Başkanı Abdulvahap
Ayzabar ve il yönetimi, Şeker iş Sendikası
Malatya Şube Başkanı Nuri Murat'ı ziyaret
etti.
CHP İl Başkanı Enver Kiraz, "Şeker fabrikalarının satışının durdurulmuş olmasından
dolayı mutluluğumuzu ifade etmek için
ziyareti gerçekleştirdik. Milletvekilimiz Veli
Ağbaba bu konuyu defalarca gündeme
getirmişti. 10Mart'ta10kadın milletvekilimiz
ve binlerce kişi ile şeker fabrikası önüne
kadar yürüyüp miting gerçekleştirdik. Biz
bunların tümünü Malatya için yaptık. Şeker
fabrikasının önemi ve değeri için yaptık.
Çünkü biz şeker fabrikasının Malatya için
büyük bir anlam ifade ettiğini düşünüyoruz.
Sizlerin başlatmış olduğu bir kampanya
vardı; nişasta bazlı ürünlere hayır çerçevesinde ve yerli üretimi teşvik eden bir
durumdu ki biz CHP olarak bu kampanyanıza da destek verdik. Fabrikamızda üretilen
Malatya şekeri Türkiye'de üretilen en
kaliteli şekerlerden bir tanesidir. Fabrikamızın kapatılmaması CHP il örgütünü çok
sevindirdi" ifadelerini kullandı.
Malatya Şeker-İş’ten
Vali Şahin’e ziyaret
Malatya Şeker-İş Şube Başkanı Nuri Murat ve Yönetim Kurulu,
Malatya Valisi Vasip Şahin’i ziyaret ederek şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinin
durdurulması konusunda bilgilendirmede bulundular.
10
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Burdur Şeker Fabrikasında 58.
Pancar Alım Kampanyası açıldı
Burdur Şeker Fabrikası 58. Dönem pancar alım kampanya leştirmelerin şeker sanayinde de yaşanmaması ve ülkemizin kalamıştır”
açılışı 27 Eylülde yapılan tören ve ardından fabrikaya ilk Pazar haline gelmemesi adına, sendikamız Şeker-iş kararlı
Fabrika Müdürü Abdulkadir Gülsün ise yaptığı konuşmada
pancar getiren çiftçilerin pancarlarının tesellüm edilmesi ile ve azimli duruşu ve kendisini destekleyen kesimlerin 2011 yılında Burdur Şeker Fabrikasına yapılan yatırımlardan
yardımıyla nihai bir sonuç olmasa bile büyük başarılara bahsederek “Fabrikamız tarihinin en yüksek verimini 1955
gerçekleştirildi.
Burdur Şeker Fabrikası 58. Dönem pancar alım kampanyası imza atmıştır. Türk şeker sanayinin özelleştirilme sürecinde yılından buyana 5368 kg/dkr olarak 2011 yılında yakalamıştır”
27 Eylülde Merkez kantarları önünde yapılan tören ve defalarca kez yaşanan erteleme kararları ve yetkim kişi ve dedi.
akabinde fabrikaya ilk pancarları getiren çiftçilerin pancarlarının kurumlar ile yapılan çalışmalar, başta kamuoyu olmak üzere
Ayrıca 2012 yılı yatırımları kapsamında doğalgaz istasyonu
tesellüm edilmesi ile başlamış oldu. Törende fabrikaya ilk siyasi karar vericiler nezdinde kabul görmüş olup özelleştirme fabrika kazan dairesine kurularak doğalgazın fabrikamızda
ile ilgili tereddütlerin doğmasına sebep olmuştur. Bundan kullanılacağı ve böylece fabrikamızın doğa dostu ağır sanayi
pancarı getiren çiftçilere hediyeler verildi .
Açılış törenine yoğun ilgi; katılımın son derece yüksek sonra yaşanacak özelleştirme sürecine siyasi iradenin yapmış kuruluşuna dönüştüğünü belirten Gülsün “ bu zorlu yatırım
olduğu açılış töreninde “Destan” halk dansları grubu, Burdur olduğumuz çalışmaları göz önünde bulundurarak yön vermesi süreçlerinde özveri ile çalışan ve üstün başarı gösteren tüm
çalışanlarımıza teşekkürlerimi ve sanayimiz adına şükranlarımı
forkloründen seçme oyunlar sergilediler. Açılışa siyasiler, gerekliliği aşikardır.
“Fabrikamız tarihinin en yüksek verimini 2011 yılında ya- arz ederim” dedi.
bürokratlar ve STK lardan yoğun ilgi vardı. Vali yardımcıları
Hamdullah Suphi Özgödek ve
Halil Karbuz, Alay Komutanı
Ümit Saltaş, Belediye Başkanı
Sebahattin Akkaya, İl Genel
Meclisi Başkanı İbrahim Ekici
başta olmak üzere çok sayıda
resmi kurum müdürü ile sivil
toplum örgütleri ve sendika
temsilcileri açılışa katıldılar.
Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdür Yardımcısı Selim Yücel, Şe- çekleştirilen son derece başarılı türbin ve kazan dairesi doğalgaz
ker-iş Sendikası Burdur Şube Başkanı Mustafa Onay’ı makamında dönüşüm montajları başta olmak üzere, özveri ile yapılan tüm revizyon
Açılış konuşmasında 12 yıllık
çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bütün bu çalışmalarda
ziyaret etti.
varlık mücadelesinde gelinen
noktaya dikkat çeken Şeker-iş
58. Pancar alım kampanyası hazırlıklarını incelemek ve kazan dairesi öncelikli payı olan Burdur Şeker Fabrikası işçileri adına Mustafa Onaya
sendikası Burdur şube başkanı
doğalgaz dönüşüm montajını yerinde görmek üzere Burdur Şeker Fab- teşekkürlerini sunan Yücel, başarılı, verimli ve kazasız bir kampanya
geçirilmesi temennilerinMustafa Onay, Sendikamızın
rikasına gelen Türkiye
de bulundu.
haklılığını yetkin kişi ve kuŞeker Fabrikaları Genel
rumlarla yapılan çalışmalar neZiyaretlerinden dolayı
Müdür Yardımcısı Selim
ticesinde ortaya koyduğunu beTürkiye Şeker Fabrikaları
Yücel beraberinde Proje
lirterek söyle devam etti.
Genel Müdür Yardımcısı
ve Yeni Tesisler Daire
Selim Yücel de teşekkürBaşkanı Yakup Ay, TaYarattığı istihdam ve yerli
lerini sunan Mustafa
rımsal Üretim Daire Başkatma değer ile ülke tarımının
Onay, Burdur Şeker Fabkanı Fevzi Demir, Mongözdesi olan Şeker Fabrikaları
rikası işçileri olarak butaj Müdürü Yaşar Yalçın
12 yıldır devam eden özelleşgüne kadar olduğu gibi
ile birlikte kampanya
tirme tehdidi altında, kotalı ürebugünden sonra da iş ve
açılış töreni akabinde
tim, eski teknoloji ve yetişmiş
işyerlerine sahip çıkacakŞeker-İş Sendikası Bureleman eksikliği düşük kapasite
larını, bunun bir şeker
dur Şube Başkanı Muskullanımı, nişasta bazlı şeker
tafa Onay’ı makamında
sanayi kültürü olduğunu
ve kimyasal tatlandırıcıların kota
ziyaret etti. Yücel, zive bu kültürü yaşatmaya
artışlarına rağmen varlık müyaretinde, özellikle son
devam edeceklerini bilcadelesine devam etmektedir.
iki yıldır fabrikada gerdirdi.
Geçmişte özellikle gıda sektöründe yapılan başarısız özel-
Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdür
Yardımcısı Selim Yücel’den, anlamlı ziyaret
11
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Burdur Şeker üretime hazır
Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ Genel Müdür
Yardımcısı Selim YÜCEL, Proje ve Yeni
Tesisler Daire Başkanı Yakup AY, Tarımsal
Üretim Daire Başkanı Fevzi DEMİR ve
Montaj Müdürü Yaşar YALÇIN, 2012-2013
üretim dönemi hazırlıklarının son durumunu
yerince incelemek üzere Burdur Şeker
Fabrikasını ziyaret etti.
Burdur Şeker Fabrikası 58. Pancar alım
kampanyası hazırlıkları ve doğalgaz dönüşüm istasyonunun son durumunu incelemek üzere fabrikamızı ziyarete gelen
Genel Müdür Yardımcısı Selim Yücel ve
beraberindeki Daire Başkanları, istasyonları
Fabrika Müdürümüz Abdulkadir Gülsün
ve Şeker-İş Şube Başkanı Mustafa Onay
eşliğinde dolaştılar.
Son durumları yerinde görmek üzere,
üniteleri tek tek gezen Yücel, Fabrika Müdürü Abdulkadir Gülsün ve doğalgaz istasyonu kurulumunu yapan firma yetkililerinden bilgiler alırken, özverili çalışmalardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Erciş Şube Başkanı
Şahin, Burdur’da
Burdur Şeker-İş’ten
taşeronlaşmayı protesto
eden Yol-İş’e destek
Yol-iş sendikası Burdur Ak Parti il başkanlığı önünde Taşeronlaşmayı protesto etti.
Yol-İş Sendikası üyesi bir grup işçi “bazı büyükşehir belediyelerinin sınırlarının
değiştirilmesi ile 13 ile büyükşehir belediyesi kurulması ve bazı kanunlarda değişiklik
yapılması hakkında kanun tasarısı taslağı” ndan kaynaklanacak olumsuzluklara dikkat
çekmek ve kamuya ait işyerlerinde artarak devam eden “taşeronlaşma” sürecini
protesto etmek üzere Burdur Ak Parti il başkanlığı binası önünde bir araya geldi.
Eyleme Türk-iş il temsilcisi ve Şeker-İş Sendikası Burdur Şube Başkanı Mustafa Onay
ve yönetim kurulu üyeleri de destek verdi.
Şeker-iş sendikası Erciş
şube başkanı Yavuz Şahin
Burdur şubeyi ziyaret etti:
Şeker-İş Sendikası Erciş
Şube Başkanı Yavuz Şahin,
tatil için gittiği Antalya
dönüşünde sendikamız Burdur şubesine ziyarette bulundu. Burdur Şube Başkanı
Mustafa Onay’ı makamında
ziyaret eden Şahin fabrikaların durumu ve güncel
konularda sohbet etti.
Ziyaretten
duyduğu
memnuniyeti dile getiren
Mustafa Onay “birlik ve beraberliğe her anlamda, dünden katbekat fazla
ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde sevgili başkanımız Yavuz Şahin’in şubemize
yapmış olduğu ziyaret bizler için çok kıymetlidir. Bu ziyaretleri için kendisine
çok teşekkür ediyorum. Bu ziyaretlerin şubeler arasında mümkün olan kapsamda zaman zaman gerçekleştirilmesinin, beraberliğimizi gösterme ve
motivasyonumuzu maksimum seviyede tutma adına önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
12
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
TÜRK-İŞ SENDİKACILIK
koleji ilk mezunlarını verdi
Türk-İş Konfederasyonu tarafından düzenlenen
ve Aydın Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen
“Sendikacılık Sertifika Programı” na sendikamızı
temsilen Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt
ve Alpullu Şube Başkanı Orhan Saltuk katıldı.
Yaklaşık 2,5 ay boyunca 144 saat eğitimin verildiği program boyunca çeşitli üniversitelerden,
alanında uzman olan 18 hoca tarafından Çalışma
Psikolojisi, İş hukuku, Motivasyon-Verimlilik, Muhasebe, 2821-2822 sayılı kanunlar, Türk Dili, Konuşma Hitabet, Türk ve Dünya İşçi Tarihi, Yeni
Toplu İş İlişkileri Kanunu gibi alanlarda dersler
verildi.
Eğitimlerin ardından ilk mezunlarını veren Sendikacılık Akademisi sertifika törenine Türk-İş yöneticileri ve sendika başkanları da katıldı. Eğitimleri
başarı ile tamamlayan şube başkanlarına törenin
ardından sertifikaları verildi.
Sendikamız çalışanlarından Sevim Tümen emekli oldu
Sendikamız çalışanlarından Sevim Tümen emekli oldu. 1998 yılında
Şeker-İş Sendikası’nda hizmetli olarak işe başlayan Tümen, 14 yıllık
çalışmasının ardından emekliye ayrıldı. Anadolu Şeker Mutfağı’nda
düzenlenen emeklilik
törenine Şeker-İş Sendikası Genel Sekreteri
Fevzi Şengül, Genel
Mali Sekreter Eyyup
Şen, Genel Eğitim
Sekreteri Hasan Basri
Güzel ve sendika çalışanları
katıldı.
Emeklilik pastasının
kesildiği törenin ardından toplu fotoğraf
çekildi.
13
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker-İş Çorum İl Başkanı Sefer Kahraman:
“Şeker’in hayvan sektörüne
katkısı büyüktür”
Şeker-İş Sendikası Çorum İl Başkanı Sefer Kahraman, Türkiye'de 12
milyon 483 büyükbaş hayvanın bulunduğunu ifade ederek, bu hayvanların
yeminin yüzde 58'nin Türk Şeker Sanayisinin katkıları ile karşılandığını
söyledi.
Sendika binasında bir basın toplantısı düzenleyen Kahraman, şeker sanayisinin, hayvan sanayisine katkıları hakkında bilgiler verdi. Türkiye'de
57 milyon ton kaliteli kaba yeme ihtiyaç duyulduğunu kaydeden
Kahraman, "Ancak kaliteli kaba yem üretimimiz 33 milyon ton
düzeyinde kalmaktadır. Buna göre, ülkemizin kaliteli kaba yem açığı
yaklaşık 24 milyon ton olmakta ve bu üretim düzeyimiz ile hayvanlarımızın
yaşama payı besin madde gereksinimlerinin ancak yüzde 58'i karşılanabilmektedir. Ülkemizin ekolojik yapısı, kaliteli kaba yem açığını kapatmayı sağlayacak olup, pek çok yem bitkisini de başarıyla yetiştirmeye
elverişlidir. Alınacak bilimsel, teknik, ekonomik ve sosyal önlemlerle yem bitkilerinin üretim alanlarının artırılması
sağlanarak hayvancılığın özlemle beklediği kaliteli
kaba yem sorunu çözülebilecektir." dedi. Kahraman
açıklamasına şöyle devam etti:
"Şeker pancarından elde edilen melas, bazı kimya
sanayii kollan ile özellikle alkol ve maya üretiminde
kullanılmaktadır. Şeker pancarının yan ürünü olan
yaş pancar posası ve melas ile pancarın baş ve
yaprak kısmı, hayvan yemi olarak kullanılmaktadır.
Bu yan ürünlerin kolay temin edilebilir ve ucuz olması, kırsal kesimde hayvancılığın gelişmesine ve
yaygınlaşmasına yardımcı olmakta ve bu kesime
ek gelir kaynağı yaratmaktadır. Pancar üreticisine teslim ettiği net pancarın
yüzde 25'ine kadar bedelsiz olarak yaş pancar posası verilmektedir.Bu aşamada
Türkşeker Sanayisinin ülkemiz hayvancılığına sağladığı katkı incelendiğinde,
2011 yılında 8.557.000 ton pancarın işlendiği 1 milyon 214 bin 500 ton şeker ve
349 bin 600 ton melas elde edildiği görülecektir. Türkşeker tarafından
üretilen melas; ağırlıklı olarak kimya, maya, kozmetik ve yem sanayinde
kullanılmaktadır. 2011 yılında etil alkol imali için 16 bin 86 ton melas kullanılmıştır. Ayrıca, 20 tonu ihraç amaçlı olmak üzere, maya ve yem sanayi
dâhil her türlü sanayiye 412.242 ton, çiftçi ve besicilere 9.973 tan olmak
üzere toplam 422.215 ton melas satışı yapılmıştır. Türkşeker Fabrikaları tarafından 2011yıhnda hayvan yemi olarak 5.210 adet üreticiye 6 bin 944 ton
melas satışı yapılmıştır.
Diğer yandan, bugün Türkiye'de yaşanan yem açığının nedenleri
arasında melaslı kuru küspenin üretiminden vazgeçilmesinin
payı da şüphesiz çok büyüktür. Ülkemizde ortalama
olarak 13-14 milyon ton kaba yem üretilmektedir.
Melas hayvan yemi olarak kullanımında tozlanmayı
azaltması ve yapışmayı kolaylaştırması gibi özellikleri nedeniyle çok fazla tercih edilmekte ve
karma yem sanayinde ton başına 40 kg melas
kullanıldığı bilinmektedir. Bugün Türkşeker Fabrikalarında üretilen yaklaşık 350 bin ton olarak
gerçekleşen melas üretimi artırılarak, ülkemiz
kaba yem ihtiyacını karşılayabilmesi adına yaklaşık olarak 560 bin ton melas üretim seviyesine
çıkarılması gerekmektedir.”
Saadet Partisi’nden Şeker-İş’e ziyaret…
“Şeker Fabrikalarını satarak
ülkeyi kalkındıramazsınız”
Saadet Partisi Tokat İl Başkanı
Bilal Metehan Aydın, beraberinde
partisinin Genel Merkez Müfettişi
Metin Çimen, Turhal İlçe Başkanı
Sadi Arhan ve Yönetim Kurulu Üyeleri
ile birlikte Şeker-İş Sendikası Turhal
Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz'ı
ziyaret etti.
Tokat'ın mihenk taşlarından biri
olan Turhal Şeker Fabrikası'nın ve
ülkedeki diğer şeker fabrikalarının
satılmasına karşı olduklarını belirten
Aydın, "Bu satışların hiçbiri ülkemize
katkı sağlamamıştır" dedi. Hükümetin
özelleştirme politikasını sert bir dille
eleştiren Saadet Partisi Tokat il Başkanı Bilal Metehan Aydın, bugüne
kadar yapılan özelleştirmelerin ülke
ekonomisine bir katkı sağlamadığını
bildirdi. Şeker fabrikalarının satılmasına kesinlikle karşı olduklarını ifade
eden Aydın, "Tokat'ımız için önemli
mihenk taşlarından biri olan
Turhal Şeker Fabrikamız ve ülkemizdeki diğer şeker fabrikalarının satılmasına karşıyız. Bu satışların
hiçbiri ülkemize katkı sağlamamaktadır" diye konuştu. Ülkenin bütün değerlerinin satılmasına
rağmen cari açığın ülkenin temel sorunu olmaya
devam ettiğine vurgu yapan Aydın, şunları kaydetti:
"Cari açığın günden güne arttığı ülkemizde merak
ediyorum bu açığı kapatmak için daha ne yapacaklar? En son şehit kanlarıyla alınmış vatan toprağımızı da parayla satmaya başladılar. Hem de
hiçbir ülkede görülmeyen şartlarda ve miktarlarda.
Çıkartılan yeni yasa ile sadece bir kişiye 60 bin metrekareye kadar satın
alınabilmesine imkan sağlanmıştır,
inanıyorum ki şehitlerimizin kemikleri
sızlamaktadır.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti
dile getiren Şeker-İş Sendikası Turhal
Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz
da sendika olarak şeker fabrikalarına
yönelik uygulanan yanlış özelleştirme
politikalarına karşı verdikleri mücadelede Saadet Partisi'ni sürekli yanlarında gördüklerini belirterek, "Bu
desteği önemsiyoruz" dedi. Turhal Şeker Fabrikası'nın da aralarında bulunduğu 10 şeker fabrikasının geçtiğimiz yıl Kasım ayında yapılan özelleştirme ihalesi ile satıldığını ancak
devir işlemlerinin Başbakan Erdoğan'ın imzalamamasından dolayı yapılmadığını anımsatan Yılmaz, "Umutlu bekleyişimizi sürdürüyoruz" diye
konuştu. Bu fabrikaların ülke tarımına
ve ekonomisine büyük katkı sağladığına dikkat
çeken Yılmaz, "inanıyorum ki sayın Başbakanımız
bu kararı imzalamayarak ülkemiz için önemli bu
fabrikaların satışından vazgeçer" değerlendirmesinde bulundu.
14
12 Eylül döneminin baskıcı ve anti
demokratik anlayışını yansıtan 2821
Sayılı Sendikalar ve 2822 Sayılı Toplu
İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunlarının değişmesi gereği yıllardır her
platformda yüksek sesle dile getirilmektedir. Bu kanunlarla getirilen sınırlandırmalar İLO tarafından da yıllardır
sürekli eleştirilmiş ve ülkemiz aleyhine
raporlar hazırlanmıştır.
Sosyal tarafların, çalışma hayatının
ve kamuoyunun uzun süredir gündeminde bulunan Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanunu 18 Ekim 2012 tarihinde TBMM de kabul edildi. Kanun
7 Kasım 2012 Tarih ve 28460 Sayılı
Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 2821 Sayılı
Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi
Grev ve Lokavt Kanunu kaldırılarak bu iki Kanunun
düzenleme alanını tek çatı altında birleştirilmiştir.
Sendikalar ve Toplu İş sözleşmesi Kanunu ile 28
olan iş kolları 20’ ye indirilmiştir. Yeni iş kolları 1Avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık;2 Gıda sanayi;
3 Madencilik ve taş ocakları; 4 Petrol, kimya, lastik,
plastik ve ilaç; 5 Dokuma, hazır giyim ve deri; 6 Ağaç
ve kâğıt; 7 İletişim; 8 Basın, yayın ve gazetecilik; 9
Banka, finans ve sigorta; 10 Ticaret, büro, eğitim ve
güzel sanatlar; 11 Çimento, toprak ve cam; 12 Metal;
13 İnşaat; 14 Enerji; 15 Taşımacılık;16 Gemi yapımı
ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk; 17
Sağlık ve sosyal hizmetler; 18 Konaklama ve eğlence
işleri; 19 Savunma ve güvenlik; 20 Genel işler’ dir.
Bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de,
asıl işin girdiği işkolundan sayılmıştır.
Hangi işlerin hangi işkoluna girdikleri, işçi ve işveren
konfederasyonlarının görüşü alınarak ve uluslararası
normlar göz önünde bulundurularak Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecektir.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre;
sendika kuruculuğunda fiil ehliyete sahip olmak ve
fiilen çalışma şartı aranacaktır. Yeni Kanunda sendika
kurucusu aynı zamanda sendika yöneticisi olabilmek
için pek çok kısıtlama kaldırılmaktadır. Bunlardan en
önemlisi şüphesiz “Türkçe okuryazar” ve “Türk vatandaşı olma” ile “iş kolunda fiilen çalışıyor olma”
zorunluluklarıdır. Yabancıların sendika kurma ve yönetici olmasının önü açılmıştır. Kuruculuk koşullarında
yer alan işkolunda fiilen çalışma koşulunun kaldırılması
sendikacılığı olumsuz etkileyecektir. Etkin bir sendikacılık için sendikacılar işkolu özelliklerini, işyerlerindeki
şartları ve çalışan işçilerin işkolunda yaşadıkları sorunları bilmeli ve bunlara çözüm getirmelidir.
Sendikaya üye olma yaşı 16’dan 15’e indirilmiştir.
İş Kanununda yer alan asgari çalışma yaşı ile paralellik
sağlanmıştır.
Sendikalar ve Toplu İş sözleşmesi Kanununda aynı
işkolunda ve aynı zamanda birden çok sendikaya
üye olmak yasaklanmış. Ancak aynı işkolunda ve
aynı zamanda farklı işverenlere ait iş yerlerinde
çalışan işçilerin birden çok sendikaya üye olabileceği
düzenlenmiştir.
Bir iş yerinde yardımcı işlerde çalışan işçiler de iş
yerinin girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye
olabilecektir.
SGK'dan yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan
ödeme alarak işten ayrılan işçilerin sendika üyeliği
sona erecektir. İşçi sendikası üyesinin, 1 yılı geçmemek
üzere işsiz kalması üyeliğini etkilemeyecektir.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre;
işçi sendikasına üyelik ve üyelikten istifada öngörülen
noter koşulu kaldırılarak, üyelik ve üyelikten ayrılma
bildirimlerinin e-devlet kapısı sistemi üzerinden yapılması düzenlenmiştir. Kanunda e-devlet kapısı üzerinden sendika üyeliğinin kazanılması ile üyelikten
çekilme bildirimlerinin yapılmasında 1 yıllık bir geçiş
süreci öngörülmüştür. Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 1. Yılın sonuna kadar eski kanun
uyarınca işlemler yapılacaktır.
Sendikaların kuruluşunda ve faaliyetlerini düzenlemede kendi iradelerine öncelik tanınmıştır. Daha
önce kanunda yer alan hususlar sendikalarının tüzüklerine bırakılmıştır.
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
hedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci
veya üyesi bulunduğu sendika dava
açabilir.
Mahkemece temsilcinin işe iadesine
karar verilirse fesih geçersiz sayılarak
temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla
fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi
arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir.
Kararın kesinleşmesinden itibaren altı
iş günü içinde temsilcinin işe başvurFatma Duman Bektaş ması şartıyla, altı iş günü içinde işe
başlatılmaması hâlinde, iş ilişkisinin
Şeker-iş Eğitim Müdürü
devam ettiği kabul edilerek ücreti ve
diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Bu hüküm yeniden
İşçilerin sendikaya ödeyeceği aidat miktarıyla ilgili
asgari sınırlama kaldırılarak sendikaların tüzüklerine temsilciliğe atanma hâlinde de uygulanır.
bırakılmıştır.
Sendika özgürlüğünün güvencesi olarak; işverenin
Yeni Kanunda genel kurulun üye ile mi yapılacağı fesih dışında Kanunda sayılan sendika özgürlüğüne
yoksa delege ile mi yapılacağı ve delege seçimimin aykırı hareket etmesi halinde işçinin 1 yıllık ücret tuusul ve esasları sendika tüzüğüne bırakılmıştır. Bunun tarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükyanında disiplin kurulu üyelerine de doğal delegelik medilir. Sendikal nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde dava açma hakkı İş Kanunun 18. 20. ve 21.madsıfatı verilmiştir.
Sendika ve konfederasyonların denetimi, denetleme delerine dayandırılmıştır. Bunun için işçinin otuz
kurulları tarafından yapılacak. Mali denetimleri, veya daha fazla işçi çalışan bir işyerinde çalışıyor olması, altı aylık kıdeminin bulunması ve sözleşmesinin
yeminli mali müşavirler yapacaktır.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda belirsiz süreli olması gerekmektedir. Meclis Genel
genel kurul dışındaki organların üye sayılarına sınır- Kuruluna gelen işçi ve işverenlerin mutabakat sağladığı
lama getirilmiştir. Buna göre: Kuruluşun ve şubelerinin Kanun Taslağı metninde yer alan sendikal nedenle
organları; genel kurul, yönetim kurulu, denetleme işten atılan sendika üyelerinin işe iade davası açabilkurulu ve disiplin kuruludur. Bu organlardan genel mesi için 30 ve daha fazla işçi çalıştırılan işyerinde
kurul dışında kalanların üye sayıları üçten az dokuzdan çalışma koşulu aranmamaktaydı. Örgütlenme özfazla; konfederasyonların yönetim kurullarının üye gürlüğüne önemli bir güvence sağlayacak bu madde
sayıları beşten az yirmi ikiden fazla ve şubelerin TBMM’den geçmemiştir. Konfederasyonumuz Türkgenel kurul dışındaki kurullarının üye sayıları üçten iş’in bu konuyla ilgili Kanun Tasarısının mecliste göaz beşten fazla olamaz. Genel kurul dışındaki organlara rüşüldüğü dönemde ve sonrasında Cumhurbaşkanımıza konunun önemini anlatan girişimleri olmuştur.
asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir.
Günümüzde yaklaşık 6.5 milyon işçinin 30 ve daha
İşkolu tespit talebi, yetki uyuşmazlıklarında bekletici altında işçi çalıştırılan işyerlerinde çalıştığı bilinmeksebep olmaktan çıkarılmıştır. Yeni düzenlemeye göre; tedir. Küçük ölçekli işyerlerinde örgütlenmenin
yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış güçlüğü düşünüldüğünde iş sözleşmesinin feshinde
ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için getirilen sendikal güvencenin istisnasız tüm işyerlerini
geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan kapsar şekilde yapılması gerekmektedir.
davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında
Grev oylamasında grev kararının uygulanmaması
bekletici neden sayılmaz. İşkolu değişikliği yürürlükteki için eski kanun döneminde işyerinde çalışan işçilerin
toplu iş sözleşmesini etkilemez. Bu son derece salt çoğunluğu aranmaktaydı. Sendikalar ve Toplu
olumlu bir değişiklik olmuştur. Açılan davada işkolu İş Sözleşmesi Kanununa göre; grev ilanının yapıldığı
değişikliği kararı verilse bile toplu iş sözleşmesinin tarihte iş yerinde çalışan işçilerden oylamaya katıgelecek dönemi için geçerli olacak yürürlüğe giren lanların salt çoğunluğu grevin yapılmaması yönünde
toplu iş sözleşmesini hiçbir şekilde etkilemeyecektir. karar verirse, bu uyuşmazlıkta alınan grev kararı uyToplu iş sözleşmesi yapabilmek için öngörülen gulanamayacaktır. Yeni düzenleme ile, işverenlerin
işkolu barajı yüzde 10'dan yüzde 3'e; işyeri barajı ise grev uygulanmaması konusundaki baskılarını daha
işletmelerde yüzde 50'den yüzde 40'a indirilmiştir. etkin şekilde kullanabilecekleri bir durum oluşmuşSendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre; tur.
İşçi sendikası, kurulu bulunduğu iş kolunda çalışan
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda
işçilerin en az yüzde 3'ünün üyesi bulunması şartıyla, grev yasaklarının daraltıldığını görmekteyiz. Can ve
toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek iş yerinde mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde, mezarlıklarda,
çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise şehir şebeke suyu, elektrik, doğalgaz, petrol üretimi,
yüzde 40'ının kendi üyesi bulunması halinde toplu iş tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başsözleşmesi yapmaya yetkili kılınmıştır.
layan petrokimya işlerinde, bankacılık hizmetlerinde,
Ayrıca işletme toplu iş sözleşmeleri için iş yerlerinin Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komubir bütün olarak dikkate alınması ve yüzde 40 ço- tanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nca doğrudan
ğunluğun buna göre hesaplanması düzenlenmiştir. işletilen iş yerlerinde, kamu kuruluşlarınca yürütülen
İşletmede birden çok sendikanın yüzde 40 veya fazla itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve
üyesinin bulunması halinde, başvuru tarihinde en hastanelerde grev ve lokavt yapılamayacak. Başladığı
çok üyeye sahip sendika toplu iş sözleşmesi yapmaya yolculuğu yurtiçindeki varış yerlerinde bitirmemiş
yetkili olacaktır.
deniz, hava ve kara ulaştırma araçlarında grev ve
Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde lokavt yapılamayacaktır. Böylece Havacılık hizmetlerine
3'ünden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki getirilen grev yasağı kaldırılmış oldu. Kanun noterlik
itirazında bulunamayacaktır.
hizmetleri eğitim eczaneler gibi birkaç alanı grev
Kanunda yüzde 3 olarak belirlenen iş kolu barajıyla yasağı dışına çıkarmış olsa da grev yasakları ulusilgili kademeli geçiş öngörülmüştür. "Kurulu bulun- lararası normlara göre hala geniş şekilde sürmektedir.
duğu iş kolunda en az yüzde 3 üye şartı"; Ekonomik
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, sendikal
ve Sosyal Konsey'e üye konfederasyonlara bağlı hak ve özgürlükleri evrensel düzeyde sağlamaktan,
işçi sendikaları için Ocak 2013 istatistiğinin yayımı çalışan kesimlerin ve sendikaların beklentilerini kartarihinden 1 Temmuz 2016 tarihine kadar yüzde 1; 1 şılamaktan uzak kalmıştır. İşkolu barajı yüzde 3’e düTemmuz 2018 tarihine kadar ise yüzde 2 olarak uy- şürülmesine rağmen özellikle birleştirilen iş kollarında
gulanacaktır.
sendikaların baraj dışı kalması tehlikesi söz konusudur.
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda İşkollarının tespiti sendikalar için hayati önem arz
sendika temsilcisi ve sendika özgürlüğünün güven- eden bir konudur. İşkolları Yönetmeliği hazırlanırken
celeri de düzenlenmiştir.
birleştirilen iş kollarında eski işkolunun parçalanması
Buna göre: İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş önlenmeli, iş kolu kapsamına girecek iş tanımları yasözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini pılırken bu konuya hassasiyet gösterilmeli, işçi kuyazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe fes- ruluşlarının görüş ve önerileri dikkate alınmalıdır.
Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununun
getirdiği değişiklikler
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
15
Şeker-İş Sendikası’ndan
Polonya'ya çıkartma
16
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa
“Polo
Türk
17
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Gök, Polonya'dan yetkilileri uyardı...
onya’nın yaşadıklarını
kiye’ye yaşatmayalım”
Şeker özelleştirmesinde kaygılı bekleyiş süre dursun, Şeker-İş Sendikası
Polonya'ya adeta çıkartma yaptı. Şeker
fabrikalarının ve pancarın geleceğini
yakından ilgilendiren Başkanlar Kurulu
toplantısını 3-8 Ekim tarihleri arasında
bu ülkede yapan Şeker-İş Sendikası,
özelleştirmede 'Polonya Modeline' dikkat çekerek, hiçbir stratejiye dayandırılmadan şeker fabrikalarının satılması
konusunda hükümete hatırlatmada bulundu.
Şeker sektöründe geçmişte yaptığı
özelleştirmelerden büyük bir darbe yiyen ve bundan dolayı kamunun elinde
kalan fabrikaları özel sektöre satışını
kesinlikle yasaklaya Polonya, Türkiye'den farklı olarak elde kalan fabrikaların hisselerini pancar üreticisi ile
şeker işçisine satışını öngören bir özelleştirme modeli uyguluyor. Sendikanın
savunduğu 'üretici-işçi-devlet' önerisiyle
de örtüşen bu modeli yerinde görmek için Polonya'ya,
beraberinde Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel
Müdürü Mehmet Azmi Aksu ve 30 şube başkanı ile
adeta çıkarmada bulunan Şeker-İş Sendikası, buradan
elde ettiği verileri de bir rapor halinde başta
Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet yetkilileri
ve bölge milletvekillerine sunmayı planlıyor.
Aksu, üreticiye satılacak fabrikayı inceledi
Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Mehmet
Azmi Aksu, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa
Gök ve Şube Başkanları ile birlikte Başkanlar Kurulu
toplantısı öncesi Polonya'da üretici ve işçiye satılacak
olan Kruszwıca’da bulunan şeker fabrikasını gezerek,
incelemelerde bulundu. Aksu, fabrika müdüründen
de uygulanacak olan 'çalışanlara yönelik özelleştirme
modeli' hakkında kapsamlı bilgi aldı. Fabrika
Müdürü Lech Sobescki yaptığı konuşmada Türkiye
ve Polonya’nın her zaman birbirine muhtaç olan iki
dost ülke olduğunu söyledi.
Şeker-İş Sendikası'nın programına Aksu'nun yanı
sıra Polonya'daki şeker sektörünün de ilgisi yoğun
oldu. Tarım Bakanlığı Departmanı Direktörü Bogumila Kasperowicz ve Milli Pancar Ekicileri Birliği'nden
Stanislav Barnas gibi üst düzey katılımların olduğu
Başkanlar Kurulu toplantısına, davet edilmelerine
rağmen AK Parti’den ve hükümet yetkililerinden
katılan olmadı. Özelleştirmenin önemli muhataplarından olan Özelleştirme İdaresi Başkanı Ahmet
Aksu da Şeker-İş Sendikası tarafından davet edilmesine rağmen toplantıda olmayan isimler arasında
yer aldı.
Sayfalar dolusu anlatılamayanı göstermek isterdik
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, yaptığı
konuşmasında sayfalar dolusu sözle anlatılamayanı
görmek ve göstermek için Başkanlar Kurulu toplantısını Polonya'da yaptıklarını belirtti. Bunun için
Özelleştirme İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu başta
olmak üzere siyasi karar vericileri Polonya’da yaptıkları Başkanlar Kurulu toplantısına davet ettiklerini
söyledi. Gök, “Özellikle başka programlarını gerekçe
göstererek Başkanlar Kurulu toplantısına katılmayan
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Özelleştirme
İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu’nun Polonya’da
bulunmasını çok arzu ettik. “İstedik ki, sayfalar
dolusu sözle anlatılamayanı yerinde gösterelim”
diye konuştu.
İki ülkenin bundan sonra da yüzyıllar süren dostluğunun pancar üreten ve fabrika çalışanları olarak
sürmesi gerektiğini söyledi. Şeker sektörünün önemine vurgu yapan Gök, ülke
ekonomisine yılda 2.5 milyar dolar katma değer sağlayan, doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon
kişinin geçim kaynağı olan pancar şekerine yönelik olarak ülke
gerçeklerine aykırı bir özelleştirme yol haritasının izlendiğini
vurguladı. Benzer bir modeli
geçmişte Polonya'nın da uyguladığını ancak bundan büyük
zarar gördüklerini belirten Gök,
yetkililere seslenerek "Polonya'nın yaşadıklarını Türkiye'ye
yaşatmayalım" dedi.
Almanya ve Fransa’dan sonra
AB’nin üçüncü büyük şeker üreticisi olan Polonya’nın 1990’lı yılların başında yaptığı şeker
özelleştirmesinden büyük sıkıntılar yaşadığını
ve bu hatalarını telafi etmek için 2001 yılında
kamumun elinde kalan fabrikalara yönelik
olarak Parlamentolarından özel kanun çıkardıklarının altını çizen Gök, bu çıkartılan özel
kanunla elde kalan fabrikaların kesinlikle
özel sektöre satılmasının yasalandığını bildirdi.
Polonya hükümetini bu yasayı çıkarmaya
zorlayan şartların Türkiye tarafından da çok
iyi irdelenmesi gerektiğini belirten Gök, şeker
fabrikalarının özel sektör elinde üretimlerini
sürdürmelerinin mümkün olmadığını anlattı.
Türkiye’de de benzer bir özelleştirme politikasının uygulanmasını istediklerini ve Polonya örneğinin de kendilerinin bu isteklerinde
ne kadar haklı olduklarını gösterdiğini vurgulayan İsa Gök, “Şeker fabrikalarının özelleştirmesi çiftçilere/üreticilere ve çalışanlara
yapılmalıdır. Polonya gibi örnekler ele alınarak
mevcut Pankobirlik yapısı üzerinden bir model geliştirilebilir” dedi. Gök, Özelleştirme İdaresi’nin
elinde de böyle hazır bir çalışmanın bulunduğunu
da kaydetti.
Sendika olarak tek amaçlarının sektörün geleceğini
kurtarmak olduğunun altını çizen Gök, içinde üretici
ve çalışanın olmadığı bir modelle fabrikaların özelleştirilmesi durumunda Türkiye'nin bundan büyük
zarar göreceğini vurguladı. Dünyanın en liberal
ülkesi olarak bilinen ABD de bile şeker fabrikalarının
sahibinin üreticiler olduğunu anımsatan Gök, Avrupa
ülkelerinde de benzer bir tablo bulunduğunu anlattı.
"Buralardan almamız gereken büyük dersler var.
Bunlardan birisi de Polonya. Bunun için buradayız"
dedi.
Polyannacılık yapmayalım
Üretici ve çalışanların içinde bulunmadığı bir modelle fabrikaların özelleştirilmesinde ısrar edilmesi
durumunda 25 şeker fabrikasının 18-20 tanesinin
kapısına kilit vurulacağına dikkat çeken Gök, bu
fabrikaların özel sektörün elinde üretimlerini sürdürmelerini beklemenin aşırı iyimserlikten başka
bir anlam taşımadığını belirterek, "Polonya'yı örnek
alalım, polyannacılık yapmayalım" dedi.
18
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Başkanlar Polonya’da
19
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
TÜRK-İŞ
Genel
Başkanı
Kumlu’dan
“Arka Bahçe” sitemi
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, toplumsal olaylarda sorunun
masada çözülmesini istedikleri için 'hükümet' yanlısı olarak görülmekten
yakındı. Kumlu, “Türk-İş topluluğu, herhangi siyasi partinin arka bahçesi
ya da yandaşı olma imkanını o yöneticilere vermez, yaptırmaz” dedi.
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu. Türk-Iş Konfederasyonu'na bağlı şube başkan ve yöneticiler ile birlikte
TÜRK-İŞ Adana Bölge Temsilciliği Hüseyin Ulukan Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıya katıldı. Burada
konuşan Kumlu, sözlerine Afyon'da meydana gelen patlamada hayatını kaybeden şehitlere ve İzmir'de batan
gemide yaşamını yitiren 60’a yakın mülteciye Allah’tan
rahmet, yakınlarına da başsağlığı dileyerek başladı. Türkiye'de çalışma hayatının yanı sıra birlik ve beraberlik
konusunda da sıkıntıların olduğunu söyleyen Kumlu.
“Türkiye'de barışın, birlik ve beraberliğin olması gereken
çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Özellikle siyasi parti
liderlerinin, gerek iktidarın, gerekse muhalefet ve ana
muhalefet genel başkanlarının da birbirlerine karşı tutum
ve davranışlarının bizleri rahatsız ediyor" dedi. Kumlu,
sıkça tartışılan kıdem tazminatı konusuna değinerek,
bakanların sık sık bu konuda açıklama yapmasından
yakınarak. “Kıdem tazminatı (ona dönüştürülüyor ya da
kıdem tazminatı kaldırılıyor dediğimiz an iş yerlerinde
bir huzursuzluk başlıyor. Gülüp, geçin arkadaşlar. O
zaman basın toplantısında da demiştik, bizden duymadığınız hiçbir şeye inanmayın" diye konuştu.
Kıdem tazminatının gündeme
getirilse bile parlamentonun
Ekim'de açılacağını hatırlatan
Kumlu, “Parlamento açılacak,
meclise gelecek, komisyonlarda
görüşülecek, sonra yasalaşması
da 20I3'ün ne zamanına denk
gelir bilemiyoruz. Biz biliyoruz ki
özellikle Başbakan Erdoğan, kıdem
tazminatının Bakanlar Kurulu'nda
gündeme getirilmemesi için talimat verdi. Ancak son bayramda
sayın Başbakan'a sorulduğunda
‘Kıdem tazminatı gündemimizde
yok’ dedi. Kıdem tazminatını taraflar görüşmeden işçi ve işveren
konfederasyonları getirmeden biz
gündeme almayız dedi. Ama pişirilip pişirilip önümüze getirildiği
zaman arkadaşlarımız rahatsız
oluyor. Bu konuda hiç kimse ra-
hatsız olmasın” şeklinde konuşlu.
Kumlu, toplu iş ilişkileri yasa tasarısını şube başkanlarıyla
görüştüğünü ve yeni örgütlenip de yetki bekledikleri işyerlerinin olup olmadığını sorduğunu ifade ederek,
şunları söyledi: “Şuan zannediyorum ki bini geçen iş
yerlerinde yetki alamadığımız 250 bin işçiyi ilgilendiren
toplu iş ilişkileri yasa tasarısı çıkmadığı için Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı Şubat ayından bu yana yetki
veremiyor. Tabi bunu Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelik beyin önceki bakanlığı döneminde bir sürü
çalışmalarımız oldu. Sonra o gitti Ömer Dinçer Bey geldi
onunla da bir çalışmamız oldu. Sonrasında Faruk Bey
tekrar geldi ve belli bir noktaya geldik ancak parlamento
tatile girmeden Toplu iş ilişkileri yasa tasarını halledemedik.
Bundan dolayı da aşağı yukarı 8 aydır, özellikle de yeni
örgütlenilen yerlerde daha sıkıntılar çıkmaya başladı,
özel seklörde çalıma yapıyorsunuz üye ediniyorsunuz,
ama bakanlık yetki vermediği zaman işine son vermelerle
karşılaşıyorsunuz İsçi ve işveren konfederasyonları olarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile görüştüklerini
söyleyen Kumlu, görüşmeler neticesinde “Önce Başbakan
ile görüşün, sonra bu yetkilerin önünü açalım. Parlamento
açıldıktan sonra da bu yasa tasarısını bir an evvel
görüşüp yasa çıkarmaya çalışalım" yanıtı aldıklarını
söyledi. Kumlu. Türk-İş olarak en çok sıkıntı yaşadıkları
konulardan birinin de siyasi partilerle anılmak olduğunu
ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye yanıyor, bu Türk-İş Başkanı, yöneticileri niye
oturuyor arkadaş diyorlar. Bir şeyi yaparken neticesini
iyi değerlendirmek zorundayız, bu ülke bizim başka
ülke yok. Masada konuşmayınca, görüşmeyince sorunları
nasıl çözeceğiz? Uzlaşmacı sendikacılar, bizi hükümetin
arka bahçesi olarak görüyorlar. Hepinizin bir dünya
görüşü var. Biz bu iktidarı destekleyen yöneticiler
olabiliriz başka siyasi görüşte olan insanlarda olabiliriz
ama Türk-İş topluluğu herhangi siyasi partinin arka
bahçesi ya da yandaşı olma imkanını o yöneticilere
vermez, yaptırmaz, ama maalesef adı çıkana kadar canı
çıksın derler ya o hesap. Bunlar Ak Partililer. Seslenmiyorlar
diyorlar. Arkadaşlara dedim ki Türk-İş olarak bu güne
kadar basın toplantılarında hükümete neler dedik bir çıkartalım. Ben genel başkan olduktan sonra hükümete
en ağır eleştirileri getirdim. Ama maalesef bunu anlayamıvoruz.”
NBŞ’lere karşı toplanan 224 bin imzalı dosya
TÜRK-İŞ Başkanı Kumlu’ya teslim edildi
Şeker-İş Sendikası geçtiğimiz ay sona
eren ‘NBŞ’ye hayır pancar şekerine evet’
imza kampanyasında vatandaşlardan toplanan 224 bin imzalı klasörleri hükümet
yetkililerine ulaştırılmak üzere Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’ya teslim etti. Teslimde
TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök,
Genel Sekreter Fevzi Şengül, Genel Mali
Sekreter Eyyup Şen, Genel Eğitim Sekreteri
Hasan Basri Güzel ile Teşkilatlandırma Sekreteri İlhan Özyurt hazır bulundu.
20
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker-İş Başkanlar Kurulu
toplantısı gerçekleştirildi
Şeker-İş Sendikası Başkanlar Kurulu toplantısı Şeker-İş
Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök,
terör, dış politika, çalışma hayatı, ekonomi ve şeker sektörüne
ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Ülkemizde yıllardır süre gelen terör belasının Türk ve Kürt
adı altında yüzyıllar boyu birlikte yaşamış aynı kaderi
paylaşmış kardeşleri birbirine düşürdüğünün altını çizen
Gök, millet olarak kardeşlik ve barış içinde kucaklaşacağımız
günleri bekler olduklarını dile getirdi.
Konuşmasının dış politika bölümünde Arap Baharı denilen
sürecin, aslında dünyadaki büyük değişme dalgasının Ortadoğu’ya yansımalarından başka bir şey olmadığına işaret
eden Gök, “Bu bölgedeki kapalı rejimler, şeyhlikler, krallıklar,
Baas tipi diktatörlükler veya bürokratik oligarşiler, sömürgecilik
döneminin veya Soğuk Savaşın ürünü olarak ortaya çıkmış,
çoğu da dışarıdan güdümlü, kurulmuş ya da kurdurulmuş
rejimlerdir. Bu rejimlerin halkalarıyla bağları olmadığı gibi,
kendi halklarına düşman devlet biçimleri yarattığı da bilinen
bir husustur. Bu bakımdan Arap Baharı, aslında bu coğrafya
ülkelerinde yaşayan halkların kendi devlet düzenleri karşısında;
insan hakları, demokrasi ve özgürlük talep etmelerinin
yarattığı değişim dalgasının ortaya çıkardığı bir bahar rüzgârıdır” dedi.
Konuşmasında çalışma hayatındaki son gelişmeler hakkında
da bilgi veren Gök, çalışma hayatına yeni bir düzen getirmek
amacıyla bir yılı aşkın bir süredir beklenen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ise meclisten geçerek yasalaştığını kaydetti.
Son yıllarda çalışma hayatında meydana gelen önemli değişimlerin iş güvenliği ve sağlığı alanında yeni risk faktörlerinin
ortaya çıkmasına neden olduğunu iddia eden Gök şöyle konuştu:
“Sosyal ve örgütsel olumsuzlukların potansiyel olarak meydana getireceği psikolojik ve fiziksel zararları önlemek adına
alınacak tedbirler son derece mühimdir. Buradan hareketle
günümüzde yaşanan sosyal, ekonomik, kültürel, toplumsal
ve özellikle teknoloji alanındaki değişimler doğrultusunda
çalışma hayatını etkileyebilecek yeni riskleri tanımlamak ve
tehditler karşısında tedbirler almak gerekmektedir. Nitekim
burada önemli olan gerekli bilincin işyerlerinde yaratılmasıdır.
Bu konuda, sosyal taraflara önemli görevler düşmektedir.
Zira, konunun işçi, işveren, devlet eliyle işbirliği içerisinde
uygulama alanı bulması ülkemiz çalışma yaşamı açısından
önemli bir nokta olacaktır.”
Türk şeker sektörüne bilinçli darbe vurulmuştur
Türk Şeker Sektörüne ve özelleştirme politikalarına da değinen Gök,
1999 ve 2001 ekonomik krizlerinin
beraberinde getirdiği darboğaz ile
Dünya Bankası ve IMF’nin dışa bağımlı politik baskıları neticesinde,
2000 yılında Türk şeker sektörü özelleştirme kapsamına alındığını söyledi.
Gök, “Bu gelişmeler yaşanırken 2005
yılında sendikamızda o güne kadar
süregelen ve dünya gerçekleri ile
bağdaşmayan sat kurtul mantığının
yanında yer alan sendikal görüşler
bir değişim rüzgârıyla ortadan kaldırılmıştır. 2006 yılına gelindiğinde
ülkemizin Avrupa ile rekabet edebilir
en karlı ve verimli fabrikaları olan
Bor, Ereğli, Ilgın Şeker Fabrikalarının
ihale ilanı yayınlanması, o dönem
de adeta Türk şeker endüstrisine
bilinçli vurulan bir darbeyi gözler
önüne sermektedir” diye konuştu.
21
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Sivil toplum örgütleri ile el ele
Özelleştirme politikalarına karşı teşkilatları ile birlikte
aldıkları olağanüstü kararlarla 28 ilde başlattıkları eylemler,
illerde yetkili kişi ve kurumlarla sektörü tüm yönleri ile ele
aldıkları görüşmeleri sendikalarının haklı mücadelesinde
olumlu gelişmeler olarak değerlendiren Gök, bundan sonra
yaşanacak süreçte de şubeleri vasıtasıyla pancar çiftçileri,
şeker işçileri, taşıma sektörü, sulama birlikleri, ziraat odaları,
sivil toplum örgütleri, yöre esnafı ve halkın da yer aldığı
sektör paydaşlarını bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları
hız kesmeden devam ettireceklerini vurguladı. Gök şöyle
devam etti:
Başbakanımız özelleştirmede doğru olanı yaptı
“Şeker-İş Sendikası olarak ülke ekonomisi
ve ülkemiz insanının çıkarları doğrultusunda
şeker sanayinin varlığını sürdürebilmesi için
dün nasıl canı gönülden özveriyle mücadele
verdiysek bugünde aynı azimle bir an bile
durmadan yola devam edeceğiz. Sayın Başbakanımızın özelleştirmeye olur vermemesi
haklı mücadelemizin bir sonucudur. Siyasi
iradenin kararının bundan sonra yaşanacak
özelleştirme sürecine yön vereceği aşikârdır.
Fakat bizler üreten toplumların istikrarlı büyüme ve kalkınma politikaları uygulamak için
çalışanları, yani katma değer yaratan emekçileri
ülkenin odak noktasına yerleştirdiklerini biliyoruz. Bizler de üretmek istiyoruz, şeker fabrikalarını ülkemizde yaşatalım istiyoruz. Sendikamızın Türk şeker sektörü özelleştirme
mücadelesi kapsamında gerek raporlarında
gerekse basın kamuoyu açıklamalarında altını
çizerek değindiği; sektöre pancar üreticisi,
şeker işçisi ve kamunun içinde yer aldığı bir
yapılanma ile sahip çıkılması hususu burada
çözüm noktasını oluşturmaktadır.”
NBŞ’lere karşı Türkiye’nin desteğini aldık
Konuşmasının son bölümlerinde Nişasta Bazlı Şekerlere
de vurgu yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa
Gök, her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttırılan Nişasta
Bazlı Şeker kotasının bu yıl da yüzde 35 arttırma kararını
tam anlamıyla anlaşılmaz ve gelecek nesillerimizi riske
atan bir karar olarak gördüklerini kaydetti. Başbakanlık
Yüksek Denetleme Kurulu’nca düzenlenen Türkiye Şeker
Fabrikalarına ilişkin Denetim Raporunun da NBŞ üreticilerinin
lehine arttırılan kota kararlarının yanlışlığını ortaya koyduğunu ifade eden Gök, “Bu nedenle, Nişasta Bazlı Şeker
kotalarının AB ülkeleri seviyesine düşürülmesi için açtığımız
davaların yanı sıra, bugün birçok gıda ürününde kullanılan
NBŞ’lerin tüketilmemesine yönelik başlatmış olduğumuz
halkımızı bilinçlendirme kampanyamızı başarıyla gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Halkımızın yoğun ilgi gösterdiği
kampanyamız sürerken düzenlediğimiz basın toplantıları
ile de kamuoyu NBŞ’lerin zararları konusunda bilgilendirilmiş
ve şubelerimizin de katkılarıyla 234 imza toplanmıştır.
Toplanan imzalar, Konfederasyonumuz Türk-İş aracılığında
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Bakanlar
Kurulu ve Şeker Kurumu’na ulaştırılacaktır” dedi.
Toplumun birçok kesimini temsil eden sivil toplum kuruluşlarının Şeker-İş Sendikası’nın haklı mücadelesinde
büyük destek verdiklerinin altını çizen Gök, “Ülkemiz
işçisi, çiftçisi ve besicisi de; stratejik önemin hakkını
ortaya koydukları özveri tablosu ile pekiştirmektedir. Bu
noktada, ülkemizin sevk ve idaresini elinde bulunduranların
da bu konuya hassasiyetle
yaklaşmaları son derece önem
arz edecektir” diye konuştu.
Gök, Aksaray’da faaliyet
gösteren Keskinkılıç Gıda Sanayi Ticaret A.Ş Bal Küpü
Şeker Fabrikası’ndaki örgütlenme çalışmalarının fabrika
yönetiminin tüm engellemelerine rağmen devam ettiğinin
de altını çizdi. İşverenin baskısı nedeniyle sendikalarının
örgütlenme hakkının elinden
alınmak istenmesi sonucu işten çıkarılarak mağdur edilen
17 üyenin hakkını aramak
amacıyla hukuki süreci başlattıklarını ifade eden Gök,
örgütlenme sürecinde konu
ile ilgili çalışmalarının ara vermeden devam edeceğini sözlerine ekledi.
22
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Ankara Şeker’de pancar
alım kampanyası
2012-2013 yılı Şeker Üretim Kampanyasının ilk adımı olan
Pancar Alım Kampanyasının açılışı gerçekleştirildi. Törene
Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü M. Azmi Aksu,
Genel Müdür Yardımcıları Abbas Sueri, Selim Yücel, Bülent
Üzümcü, Daire Başkanları ve Şeker-İş Sendikası Genel Mali
Sekreteri Eyyup Şen ile Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt
ve çok sayıda misafir katıldı. Ankara Şeker Fabrikasında
gerçekleştirilen kampanyada konuşan fabrika müdürü Kemal
Yüksel, fabrikanın kampanyasının 127 gün süreceğini ve
kampanya süresince 481 bin ton pancar işleneceğini belirtti.
İşlenecek 481 bin ton pancardan 65 bin ton kristal şeker, 21
bin 500 ton melas, 140 bin ton yaş küspe üretimi yapılacağını
ifade eden Yüksel, Ankara Şeker Fabrikası olarak 139 köyde
sözleşmeli olarak ekim yapan 3 bin 370 çiftçiye 12 milyon
137 bin TL nakdi, 8 milyon 895 bin TL de ayni olmak üzere
toplam 21 milyon 32 bin TL avans ödendiğini söyledi.
Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de küreselleşme ve neo-liberal
politikalar hem kamu hem de özel
sektörde rekabeti artırmış, bunun sonucunda firma ve kurumlar dış kaynak
kullanımı yoluyla alt işveren uygulamalarına yönelmişlerdir. Bununla birlikte, artan rekabet beklentisi ve alt işveren uygulamaları örgütlenmeye çok
ciddi zarar vermiş ve sendikacılığı zayıflatmıştır. Bir diğer yönüyle, çalışanların ücretlerinde azalma, istihdam
şartlarında gerileme ve memnuniyetlerinde yetersizliklere yol açmıştır.
Çalışanların sayısal olarak artmasına karşın,
1960'lı ve 1970'li yılların aksine sendikalı işçi sayısındaki azalma, ülkemizde önemli bir boyuta ulaşmıştır. Sendikaların yeni üye kazanmakta ve mevcut
üyelerini korumakta yaşadığı zorluğu gösteren bu
durum, hem mevcut ekonomi politikalarının hem
de sendikaların yanlış uygulamalarının yansıması
olarak ele alınmaktadır. Bu süreçte işçi sınıfı nicel
olarak büyürken, mevcut sendikal hareket buna
paralel bir genişleme gösterememiş, hatta daralmıştır.
İşgücü maliyetlerinin düşürülmesi ucuz işçilik
ve bu yolla rekabet şansı yaratılmasını amaçlayan
alt işverenlik uygulaması ülkemizde özellikle 1980’li
yıllarda yaygınlaşmaya başlamış olup, bugün neredeyse tüm sektörleri tehdit eder hale gelmiştir.
1980’ den günümüze kadar geçen süreçte taşeronlaşma, sendika ve toplu pazarlık hukuku alanında
doğrudan işçilerin hak ve özgürlüklerinin ortadan
kaldırılması amacına yönelmiş, etkili bir sendikasızlaştırma aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır.
rinin maruz kaldığı sorunlar arasındadır.
Bakanlık tarafından hazırlanan raporda dikkat çekilen bir diğer konu
ise, kayıtdışı uygulamaları ortadan
kaldırmak, suistimalleri engellemek,
sosyal güvenceye kavuşturmak amacıyla özel istihdam bürolarını daha
işlevsel hale getirilmesine ihtiyaç duyulduğudur. 2010 yılında dünyada
Gülara Başbozkurt geçici
iş ilişkisi ile tam zamanlı çalışan
Toplu İş Sözleşmesi Uzmanı
işçi sayısının 10 milyon 240 bin olduğu ve AB ülkelerinde geçici iş
ilişkisi 3 milyon 575 kişinin tam zaKonunun çözümü ile ilgili geçmiş yıllarda net
bir adım atılmış olmamakla birlikte Çalışma Ba- manlı çalıştığına dikkat çekilmiştir. Dünya örnekkanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde konu ile lerinin de raporda, özel istihdam büroları aracılığıyla
ilgili bir rapor hazırlatılmış, ilgili tarafların bir araya geçici iş ilişkisi ile çalışanların oranı Birleşik Krallık'ta
geldiği bir toplantıda sunulmuştur. Raporda, yüzde 3, Hollanda'da yüzde 2,5, Belçika'da yüzde
kamu ve özel sektörde olmak üzere 1 Milyon 5 2, Almanya'da yüzde 2, İsveç'te yüzde 1,3, İspanBin 254 kişinin taşeron işlerinde çalıştığına yer ya'da yüzde 0,5 ve Yunanistan'da yüzde 0,1 olduğu
verilirken, hizmet alımının en yaygın olduğu kamu belirtilmiştir.
Dünya örneklerinden de anlaşılacağı üzere taşesektöründe yüzde 14 paya sahip, KİT’lere de dikkat
çekilmiştir. Ayrıca alt işverenlik uygulamasında ronlaşma meselesi ülkemizde ciddi boyutlara ulaşyaşanan sorunlar, işçi ve işverenler açısından da mış olup, bu oran dünya ortalamasının üzerindedir.
ayrı ayrı değerlendirilerek yaşanan sıkıntılara de- Bugün neredeyse tüm sektörlerde yaşanan bu
ğinilmiştir. Sık sık işveren değişikliği nedeniyle sorun şeker sanayi’ni de tehdit etmektedir. Özelsenelik izne hak kazanamamak, kamu makamlarının leştirmenin yanı sıra, artan taşeronlaşma uygulaalt işverene verdiği belirli işler dışında ücretlerin maları Şeker Endüstrisinin faaliyet alanını her
ödenip ödenmediğinin takibinin yapılamaması, geçen daraltmakta ve asıl işin yürütüldüğü kısımbir yıldan az sürelerle sözleşme yapılması ve bir larda üretimin devamlılığını sıkıntıya düşürmektedir.
yıllık kıdem tazminatı şartının sağlansa bile işveren
Ülkemizi ve sanayimizi tehdit eden bu büyük
tarafından tazminatların alınamaması, yıllarca sorunun biran önce çözüme ulaşması gerekliği
süren yargı süreçleri, alt işveren işçilerinde iş ortadadır. Bu yönde uygulamaların biran önce
kazası ve meslek hastalıklarına daha sık rastlanması hayata geçirilmesi, yapılan adaletsizliklerin ve hak
ile örgütlenme ve toplu sözleşmeden yararlana- kayıplarının yaşanmadığı bir çalışma hayatı hepimamak gibi pek çok olumsuzluk alt işveren işçile- mizin ortak beklentisidir.
Türkiye’de
taşeronlaşma
meselesinin boyutları
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
TURHAL ŞEKER-İŞ’TEN
FARKINDAYIZ
FARKLIYIZ PROJESİ
23
Şeker-İş Sendikası Turhal Şubesi'nin özellikle maddi durumu yetersiz gençlere
yönelik 'Farkındayız Farklıyız' isimli bir gençlik projesi Gençlik ve Spor Bakanlığı
tarafından kabul edildi.
14-29 yaşlar araındaki gençlere yönelik Proje sosyal içeriği, hedef kitlesi ve
desteği bakımından hali hazırda uygulana gelen AB projelerinden çok daha farklı
bir anlama sahip olup, bu bağlamda Turhal’da ilk olma özelliği taşıyor. Proje kapsamında Güvenli İnternet Eğitimi ( 1 gün), Model Uçak kursu ( 3 gün) ile
Kapadokya gezisi ve balon turu ( 2 gün) gerçekleştirilecek. Gençlerin bir bütün
olarak bu projeye dahil edilmeleriyle, bu gençlerin devletine aidiyet duygusunun
güçlendirilmesi ve proje üretkenliklerinin artırılması projenin ana amaçları arasında
yer alıyor.
24
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Şeker-İş Yönetimi fabrika
ziyaretlerine başladı
İşçileri dinledi
∂ Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa
GÖK ve genel merkez yöneticileri şeker
fabrikalarının özelleştirme sürecinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından
iptal edilmesinin ardından şeker fabrikalarını ziyaret ederek gelişmeler hakkında
bilgilendirmede bulundular. Genel Merkez Yönetimi ayrıca fabrikalarda çalışan
Şeker-İş Sendikası’na bağlı üye işçilerin
istek ve taleplerini de dinlediler.
BOR
ÇORUM
YOZGAT
KASTAMONU
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
TURHAL
KIRŞEHİR
25
Erciş Şeker-İş’ten
Başbakan’a
teşekkür
Şeker-İş Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin, emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Genel
Türkiye Şeker Fabrikaları'nın özelleştirmesini başkanımızın verdiği bu onurlu mücadeleyi
iptal eden Başbakan'a Van Erciş Şeker Fabrikası kabullenmeyen bazı kesimlerin de bu başarıyı
çalışanları adına teşekkür etti.
hazmedemediklerini düşünüyorum. Bu özelBaşbakan Erdoğan’ın Van ve Erciş’te temeli leştirmenin ülke ekonomisine, çiftçisine, işatılan deprem konutlarının teslim törenine çisine, çocuklarımızın geleceğini düşünerek
Başbakan’a teşekkür pankartlarıyla katılan iptal kararı veren Başbakanımız Sayın Recep
Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin,"2005 yılından Tayyip Erdoğan'a,Bakanlar Kurulu üyelerine,
bu yana özelleştirme sürecinde olan şeker Şeker-İş Erciş Şubesi olarak teşekkürlerimizi
fabrikalarının özelleştirilmesi için kendi çıkar sunarız" dedi.
ve kişisel menfaatlerini
bir tarafa bırakarak 70
milyon insan için gecesini gündüzüne katarak mücadele eden
Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ve
yönetimine teşekkür
ederiz. Bu süreçte genel
merkezimize her platformda desteklerini esirgemeyen Türk-İş yönetimine, Türk-İş Genel
Mali Sekreteri Ergün
Atalay'a, iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerine, Pankobirlik yönetimine, sivil toplum
örgütlerine, basın mensuplarına, nakliyecisine,
Şeker İş Sendikası Genel Sekreteri Fevzi Şengül, Ercis Şeker Fabrikası’na
çiftçisine, şeker fabri- bağlı Van Akdamar Kantarı’nda çalışan işçileri ziyaret etti ve birlikte
kası çalışanlarına ve yemek yediler...
26
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Pankobirlik Genel Başkanı
Konuk ABD’den mesaj verdi
Clinton, Papandreau, Yong Kim ve Muhtar Kent ile görüşen
Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Mesajı New York’tan verdi.
B
irleşmiş Milletler Genel Kurulu’na ev sahipliği
yapan New York'ta, BM Genel Kuruluyla eş zamanlı
başlayan ve BM toplantısına sadece birkaç yüz
metre mesafede büyük bir organizasyon daha gerçekleştirildi. ABD'nin 42'nci Başkanı Bili Clinton'un
2005 yılında başlattığı uluslararası girişimin yıllık
toplantısı çok sayıda ülkeden aralarında devlet
başkanları, siyasetçiler, iş adamları, sanatçılar,
sporcular, STK yöneticilerinden oluşan yaklaşık
800 kişilik davetlinin katılımıyla New York'da
yapıldı. ABD Başkanı Barack Obama, Başkan Adayı
Mitt Romney, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon,
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Mısır Devlet
Başkanı Muhammed Mursi, Libya Devlet Başkanı
Muhammed el-Magarif, Dünya Bankası Başkanı
Jim Yong Kim ve Coca Cola CEO'su Muhtar Kent'in
bulunduğu toplantıya, çok sayıda ülkenin halen
görevde olan veya eski devlet başkanları ile başbakanları da katıldı.
Siyasetten, iş dünyasına, kanaat önderlerinden
düşünürlere, sanatçılardan spor adamlarına kadar
geniş bir kesimden gerçekleşen katılımla yapılan
CGI zirvesine, Bili Clinton'un davetlisi olarak Türkiye'den Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Güler Sabancı ile Pankobirlik Yönetim Kurulu
Başkanı Recep Konuk katıldı. ABD Eski Başkanı
Bili Clinton'un açılış konuşmasıyla başlayan ve
BM Genel Sekten Ban Ki-Moon'un da bir konuşma
yaptığı CGI Zirvesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın
da katıldığı kapanış oturumu ile sona ererken,
zirve süresince Pankobirlik Genel Başkanı Recep
Konuk aralarında Bili Clinton, Yunanistan eski Başbakanı Andreas Papandreu, Dünya Bankası Başkanı
Jim Yong Kim, Coca Cola CEO'su Muhtar Kent,
Almanya merkezli dev çikolata üreticisi Lambertz
Gurubunun Sahibi Hermann Bühlbecker, Ünlü
Marketler zinciri VVall-Mart'ın Başkanı Mike Duke'in
de bulunduğu siyasetçiler, devlet adamları, işadamları ve ekonomi dünyasının etkin isimleriyle
görüştü.
Yaptığı görüşmelerde bir yandan bölgesel ve
küresel meseleler hakkında istişare fırsatı bulurken,
öte yandan siyasetçilerin, devlet adamlarının
küresel ekonominin etkin yöneticilerinin gelecek
beklentilerini öğrenme, fırsatları ve riskleri değerlendirme imkânı bulduklarını belirten Recep Konuk,
"Dünyanın dört bir yanı neyi konuşuyor, dünyanın
dört bir yanının gündeminde neler var. Dünyanın
dört bir yanında üretim ve tüketim eğilimleri ne
şekilde değişiyor, dünyanın dört bir yanı hangi
ticari fırsatlara açık bunları konuşma ve dünya
ekonomisinin etkin isimlen ile istişare etme imkânı
bulduk. Bu anlamda da biz bu zirvede karşımıza
çıkan fırsatları dört dörtlük değerlendirdik" dedi.
Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, "Hem
dilimizin döndüğünce ülkemizi ve ülkemizin küresel
meselelere bakışını muhataplarımıza anlatmaya
gayret ettik, hem de ülkemiz tarım sektörü ve tarımsal sanayi için yeni fırsat kapılarını araladık.
Dünyanın farklı coğrafyalarındaki gelişmelere ve
ihtiyaçlar ile beklentilere vakıf olduk" değerlendirmesini yaparken, bire bir gerçekleştirdiği temaslarla
ilgili ise şunları söyledi; "Dünyanın değişik coğrafyalarından zirveye katılan çok sayıda devlet
adamı ile bire bir görüşme fırsatımız oldu. Ülkemizi
ve kurumumuzu anlattık. Kurduğumuz üretim modelini paylaştık. Gelecekte önemi daha da artacağı
herkes tarafından ifade edilen gıda sektöründeki
iddiamızı dile getirdik. Artan dünya nüfusu ve
katlanarak artan gıda talebine, dünyanın en önemli
gıda üretim merkezlerinden biri olması için gayret
ettiğimiz ve o potansiyele sahip Konya'nın önemli
katkı verebileceğini ifade ettik. Zirvenin en önemli
gündem maddelerinden biri açlık ve yoksulluktu.
Gelişmiş az gelişmiş, Avrupa, Asya, Afrika, Amerika
her kıta ve her coğrafyadan katılımcıların birinci
gündem maddesi gıda idi. Dünya gıda üretimini
ve gıdaya erişimi konuşuyor. Gündemi gıda olan
bir dünyanın yükselen yıldızının Konya olması,
Konya Ovası olması doğaldır ve biz de Konya'nın
potansiyelini anlatma fırsatı bulduk. Dünya Bankası
Başkanı ile yenilenebilir enerji yatırımlarımızı ve
yenilenebilir enerji konusunda güneş enerjisi dahil
neler yapılabilir, Dünya Bankasının gıda ve enerji
projelerine verdiği veya verebileceği destekleri
değerlendirdik. Türkiye'deki fabrikalarına
sıvı şeker verdiğimiz Coca Cola'nın CEO'su Muhtar
Kent ile karşılıklı alış verişimizi, iş ortaklığımızı
daha ileri noktaya nasıl taşıyabileceğimizi görüştük.
Dünyanın en büyük marketler zinciri olan VVallMart'in Başkanı ile gıdayı, beklentileri, değişen
tüketim eğilimlerini değerlendirdik, markalarımızı
dünya pazarlarına sunmak için işbirliği olanaklarını
konuştuk. Almanların ünlü çikolata üreticisi Lambertz Gurubun Başkanı ile sektörün geleceğini ve
Türkiye-Almanya işbirliği imkânlarını değerlendirdik.
Zirvede yaptığımız bu görüşmelerden sonra da
ABD'de tarımsal üretimde elde ettikleri verimlilikle
öne çıkan üretim sahalarında tarımsal altyapıyı
inceledik. Çiftlik ziyareti gerçekleştirdik. Et-süt
ürünleri üreten işletmeleri inceledik. Onlarda olup
da biz de olmayanları tespit ettik. Daha verimli
üretim için neleri farklı yapıyorlar notlar aldık. Bu
tür organizasyonların en büyük faydası şu, bilgi
paylaşıyor, bilgi alıyor, kendimizi yani Pankobirlik'i,
Konya Şeker'i ve ülkemizi anlatıyor, edindiğimiz
tecrübe ve birikimlerden ülkemiz için faydalı
projeler üretmeye, faydalı sonuçlar çıkarmaya çalışıyor, kurduğumuz temaslarla ticari etkinliğimizi
arttırma imkanı buluyoruz." Amerikan basınınca
"BM'nin hantal yapısına alternatif" bir girişim
olarak tarif edilen ve her yıl BM Genel Kurulu
gündemi ile örtüşen konulan görüşen CGI (Clinton
Global Initiative), devlet adamları ve diplomatların
yer aldığı BM Genel Kurulundaki resmi havanın
ötesinde gündeme gelen konulara pratik ve sivil
inisiyatifin katkısıyla hızlı çözümler üreten bir
girişim olarak nitelendiriliyor. Çevre problemlerinin
yanı sıra açlık ve yoksullukla mücadele, dünyanın
çeşitli yerlerinde yaşanan tabii afetlerde ihtiyaç
sahiplerine uluslararası yardım toplanması ve ulaştırılması gibi konularda onlarca projeyi hayata geçiren CGI, kuraklık ve çölleşme ile mücadele
amaçlı ağaçlandırma çalışmalarına, tarımsal üretimde verimliliği arttırmaya yönelik çabalara da
proje bazlı destek oluyor. 8 yıl önce ilk toplantısını
gerçekleştiren CGI bu süre zarfında 180'in üzerinde
ülkede 2.000'in üzerinde projeye destekte bulunarak
yaklaşık 400 milyon insanın yaşam koşullarının
iyileştirilmesine katkı verdi.
27
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
ORGANİK GIDA
koca bir yalan çıktı!
Dünyada hızla yayılan organik gıda furyası, ABD'den gelen
bir araştırma sonucuyla ciddi darbe alacak gibi görünüyor.
ABD'de yapılan bir araştırma organik
gıdaların, normal gıdalardan çok daha
sağlıklı olduğu "efsanesi"ni yıktı. Araştırmaya göre, organik gıdalarla, normal gıdaların besin değeri birbirlerine yakın çıktı.
Yıllardır daha sağlıklı olduğu düşüncesiyle
tüketilen organik gıdalarla ilgili yapılan
araştırma sağlık dünyasında tartışma yarattı.ABD'de Stanford Üniversitesi'nin araştırmasına göre, organik gıdalar ile normal
gıdalar arasında besin ve vitamin değerleri
bakımından çok önemli bir farka rastlanmadı. Organik gıdaların öne çıkan faydası
ise, normal gıdalara oranla yüzde 30 oranında daha aç ilaç kalıntısı taşıyor olması.
Annals of Internal Medicine dergisinde
yayımlanan araştırmada, aralarında organik
meyve, sebze, buğday, et, yumurta ve
sütün de bulunduğu 200 ürün, organik olmayan emsalleriyle karşılaştırıldı. Araştırma
sonucunda, organik ve normal gıdaların
besin ve vitamin değerleri bakımından
birbirlerinden çok farklı olmadığı ortaya
çıktı. Stanford Üniversitesi adına araştırma
yapan bilim insanları, meyve ve sebzelerde
aynı oranda vitamin, sütteyse aynı oranda
protein ve yağ saptadı.
Araştırmada ayrıca, organik gıdalarda,
üretimde kullanılan gübredeki farklılık nedeniyle daha fazla nitrojen bulunduğu
ancak bunun sağlık açısından fayda sağlamadığı belirtildi.Bilim insanları, organik
gıda tüketenler ile normal gıda tüketenleri
kıyaslayan 17 çalışmayı inceledi. Sonuç
şaşırtıcıydı. Organik gıdayla beslenen grup, diğer
gruptakilerden daha sağlıklı değildi.
'BU TÜR ARAŞTIRMALAR TÜKETİCİYİ BİLİNÇLENDİRİR'
Hayvan haklarının gözetilmesi ve çevresel kaygılar
da dahil, insanları organik gıda tüketmeye teşvik
eden birçok sebep olduğu biliniyor. Organik gıdaların
daha sağlıklı ve besleyici olduğu kanısının yaygınlığına değinen araştırmayı yürüten Prof. Dr. Crystal
Smith-Spangler, araştırma bulgularının kendilerini
biraz şaşırttığını itiraf etti. Smith-Spangler, bu tür
araştırmaların tüketicileri daha çok bilinçlendireceğini
ve fayda sağlayacağını söyledi.
'İLAÇ KALINTISINA DİKKAT'
ABD'deki Harvard Üniversitesi'nin Halk Sağlığı
Bölümü'nden Chensheng Lu ise, Stanford Üniversitesi
tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına mesafeli
yaklaşıyor. Daha fazla araştırma yapılması gerektiğini
belirten Lu, organik ve normal gıdalar arasında
sağlık açısından bir fark olmadığını söylemek için
henüz erken olduğunu söyledi.
Gıda ürünlerindeki ilaç kalıntısının önemine dikkat
çeken Lu, alışveriş yaparken, böcek ilacı kalıntısı
içermeyen ürünlerin tercih edilmesini önerdi.
GDO'lu mısır yiyen fareler 'zehirlendi'
Genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen
farelerin çoğunun kansere yakalandığı be-
lirlendi. Fransız bilimadamlarının 2 sene
süren araştırmasında, genetiği değiştirilmiş
mısırla beslenen farelerin daha
genç öldüğü ve daha sık kansere
yakalandığı görüldü.
Araştırmacılar, bu tür mısırlarla
beslenen dişi farelerin yüzde
93'ünde meme tümörlerinin belirlendiğini, erkek farelerin çoğunun ise böbrek ve karaciğer
sorunları nedeniyle öldüğünü
belirtti.
Bilimadamları, dişi farelerdeki
tümörlerin pinpon topundan büyük olduğunu da vurguladı. Araştırma, Uluslararası "Food and
Chemical Toxicology" dergisinde
yayımlandı.
28
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Restoranda sigaraya
UYDUDAN takip
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kapalı mekanlardaki sigara
yasağının GPS destekli mobil cihazlarla denetleneceğini açıkladı.
Sağlık Bakanlığı Çalışanları Tütün Kullanımı
Araştırması'nın sonuçları, Sağlık Bakanı Recep
Akdağ'ın da katıldığı basın toplantısıyla açıklandı.
Türkiye'nin tütünle mücadelede başarılı bir
çalışma yürüttüğünü, bu mücadelenin devam
edeceğini anlatan Akdağ, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın bu mücadeleye sahip çıktığını
ifade etti.
SİGARAYA GPS’Lİ TAKİP SİSTEMİ
Kapalı alanlardaki sigara yasağı ihlallerinin
daha sıkı denetleneceğini açıklayan Akdağ,
''Kapalı alanlardaki ihlalleri önlemek için bazı
yeni uygulamalara başlıyoruz. GPS destekli mobil
cihazlarla izlemeye başlayacağız. Bu işimizi biraz
daha kolaylaştıracak. 81 ildeki ekiplerimizle 4 yıl
içinde 3 milyon 665 bin denetim yaptık. 82 bine
yakın cezai işlem uyguladık ve 25 milyon liranın
üstünde de idari ceza kesildi. Alo 171 Sigarayı
Bırakma Hattı'na da 4 milyona yakın vatandaşımız
müracaat etti.'' Dedi.
EYLÜL'DE BAŞLAYACAK
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Mustafa
Aksoy, Bakanlığın 184 numaralı hattına sigara
yasağı ihlali ihbarı geldiğinde, buraya GPS üzerinden yapılacak takiple en yakın ekibin yönlendirileceğini belirtti
Aksoy, yeni uygulamanın Eylül ayında başlayacağını açıkladı.
'TÜRKİYE BİRİCİK VE BENZERSİR BİR
ÜLKE' Dünya Sağlık Örgütü temsilcisi Maria Cristina
Profili sigaraya karşı yürüttüğü mücadele ve
elde ettiği başarı açısından Türkiye'yi ''biricik ve
benzersiz' bir ülke olarak niteledi.
Kayseri Şeker AB’de
CEP TELEFONU
klozetten daha kirli
Araştırmalar, cep telefonlarının birçok
klozetten 10 kat daha fazla bakteri
barındırdığını gösteriyor. Uganda'da yaşanan
olay da araştırma sonuçlarını kanıtlıyor.
Uganda'da bir adamın, bir hastanenin karatina bölümünden çaldığı cep telefonundan Ebola virüsü kapması,
cep telefonlarındaki tehlikeyi gözler önüne seriyor.
Arizona Üniversitesi’nden mikrobiyolog Charles Gerba’ya
göre, cep telefonundan hastalık kapmak için Ebola
salgını olmasına da gerek yok. Tuvaletlerin sık sık temizlenmesine karşın cep telefonu gibi sık kullanılan
araçlar böyle bir rutin temizlikten geçmiyor. Bu da
onların daha çok bakteri barındırmasına neden oluyor.
Hürriyet’in haberinde Gerba, bir telefondaki bakteri
sayısının çok önemli olmadığını, bunun cep telefonlarının
ortak kullanılması ya da paylaşılması durumunda
arttığını ve tehlikeli olduğunu da belirtiyor.
Mikrop saçabiliyor
Cep telefonlarının yarattığı tehlikenin bir sebebi de
yüze ve ağıza yakın tutuluyor olması ve insanların
elektronik eşyaları temizlemede pek istikrarlı davranmamaları.
Uzmanlar tehlikeyi azaltmak için telefonların başka
kişilerle ortak kullanılmamasını ve antibakteriyel temizleyicilerle temizlenmesini tavsiye ediyor. Antibakteriyel
spreyler eşyaya zarar verse bile mendillerle zarar vermeden temizlemek mümkün.
Almanya'nın önemli çikolata
ve meyve suyu üreticilerinden
olan CK Gurup,
Kayseri Şeker Fabrikası'ndan şeker ithal edecek. Londra Merkezli Dünya Şeker Borsası fiyatlarının çok üstünde bir rakam
ile satışı yapılan şekerin ilk sevkiyatı ise geçtiğimiz ay itibariyle başladı.
Yakın bir zaman önce Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim
Kurulu Başkanı Hüseyin
Akay'ı merkezi Almanya'nın
Leipzig il VVeissenfels bölgesinde bulunan şirketlerine davet
eden CK Gurup yetkilileri, istikrarına ve potansiyeline güvendiğini belirttikleri Kayseri Şeker Fabrikası'ndan
ilk şeker siparişini verdiler.
Dünya Şeker Borsası'nda tonu 548 Dolar
seviyelerinde olan şeker için Kayseri Şeker Fabrikası ile nakliye dahil 710 Euro'dan anlaşma sağlanırken, şeker talebinin yıl içerisinde artarak süreceği belirtildi. Nakliye bedelleri çıktıktan sonra
dahi ton başına 760 dolardan satışı gerçekleştirilen şeker ile ilgili yıl içerisinde
peyderpey şeker satışı gerçekleştirilmesi bekleniyor. C Kotası dahilinde satışı
gerçekleştirilen şeker ile birlikte Kayseri Şeker Fabrikası tarihinde ilk kez bir
Avrupa Birliği Ülkesine şeker ihracatı
yapmış oluyor.
Alman CK Gurup sahiplerinden Dr.
Christian Künzer, Kayseri Şeker Fabrikası'nı Türkiye'de potansiyeli en yüksek Şeker Fabrikası olarak gördüklerini ve son 2
yıl boyunca fabrikayı yakinen takip ettiklerini belirterek, Kayseri Şeker Fabrikası'nın son 2 yıl içerisinde oldukça büyük
bir performans sergileyip, sektördeki
önemli yerini yeniden aldığını gördüklerini iletti. Künzer, şirketin istikrarlı yapısının sektöre ve kendilerine güven verdiğini de belirterek "Kayseri Şeker Fabrikası
Türkiye'de potansiyeline en çok güvendiğimiz şeker üreticisidir. Sektördeki üretimin yüzde 4'ünü karşılayan şirketimizin
hem sıvı şeker üretimindeki şeker ihtiyacını karşılamak, hem de ileriye dönük bir
işbirliği içerisinde sizler ile çalışmaktan
mutluluk duyacağız. Bizler inanıyoruz ki,
CK Gurup ile Kayseri Şeker Fabrikası ileride çok güçlü bir kardeşlik bağı ile çalışacaktır" şeklinde konuştu.
Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu
Başkanı Hüseyin Akay ise tercih edilebilir
olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti
dile getirerek, imkânlar ve şirketler için
yararlı olabilecek şartların oluşması halinde, şeker satışı ve diğer hususlar konusunda gerekli görüşmelerin sıklıkça sürdürülebileceğini, Kayse-i Şeker Fabrikası'nın özellikle tercih edilmesinin kendilerini oldukça mutlu ettiğini söyledi.
29
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
Türkiye'de OBEZİTE
oranı hızla artıyor
U
zmanlar, hazır gıdaların beslenmedeki yerinin
artması ve hareketsiz yaşamın, toplumdaki obezite
oranını hızla artırdığını bildirdi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ)
Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Gamze Çan, pek çok gıdanın içerisinde
katkı maddeleri bulunduğunu belirterek, bunların
pek çoğunun obezite açısından metabolizmayı etkilediğini söyledi.
Amerika'da ve diğer batı toplumlarında olduğu
gibi, Türk toplumunda da obezite oranın arttığının
görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Çan, ''Yaşam tarzımız değişiyor, bu da beslenme özelliklerimizi etkiliyor. Bunların hepsi bir araya gelince de bir
şekilde bize obezite olarak geri dönüyor'' dedi.
Prof. Dr. Çan, Türk toplumundaki orta yaş grubunun,
çocukluk çağlarında sokakta oynayabildiklerine
dikkati çekerek, ''Şimdi ise çocuklarımızı sokakta
oynatabileceğimiz yerler sınırlı. Çocukların çoğu bilgisayar başında. Zaten kalkmaya çalışanı da biz
oturtuyoruz, 'aman çocuğum otur, sınava hazırlan'
diye. Bu yaşam tarzı değişiklikleri, hatta 'test ve
tost çocukları' olarak sloganlaştırıldı'' diye konuştu.
''Obezite, çocukluk çağındaki nüfusa iniyor''
Düzenli beslenemeyen ve masa başında uzun zaman geçiren gençliğin yetiştiğini vurgulayan Prof.
Dr. Çan, şunları kaydetti:
''Bu kuşak, otomatikman hazır gıdalarla besleniyor.
Hazır gıdalar içerisindeki katkı maddelerinin her
ne kadar 'sağlığa etkisi yok' dense de metabolizma
üzerinde etkileri var. Çabuk acıkmaya yol açabiliyor.
Hızla vücudu terk ettiği için ya da hızla insülün
salınımına yol açtığı için daha çok karbonhidrat tüketimine bizi sevk edebiliyor. Olabildiğince doğal
ve lifli gıdaları tüketerek beslenme alışkanlığımızda
değişiklik yapmamız ve yaşamımızdaki hareketi
artırmamız lazım. Çok hareketsiz olduk, pek çok
şeyi oturarak hallediyoruz. Bunlar obezite açısından
bize olumsuz olarak geri dönüyor.''
Prof. Dr. Çan, masa başında oturarak sanal
ortamda alışveriş yapılabildiğini, banka işlemlerinin
de aynı yöntemle gerçekleştirildiğini belirterek,
şöyle devam etti:
''Özellikle sistemin getirdiği sınavlar, yarışlar, düzenler otomatikman gençlik anından itibaren bu
Obeziteden bile
daha tehlikeli
Obez olmayabilirsiniz hatta normal kilolu
bile olabilirsiniz ama eğer yağlanma bel
bölgesinde ise dikkat! Çünkü uzmanlar
uyarıyor; "Bel bölgesindeki yağlanması
olanların kalp hastalığından ölme riski
obezlerin kalp hastalığından ölme riskinden
bile daha fazla. Bu bölgedeki yağlar kötü
yağlar."
ABD'de yapılan araştırmalara göre bel
bölgesindeki yağlanma kardiyovasküler bir
hastalıktan ölme riskini 2.75 kat artırıyor.
Ayrıca aynı durum başka nedenlerden
dolayı erken ölme ihtimalini de 2.08 kat
artıyor.
Minnesota'daki Mayo Clinic'ten kardiyolog
Dr. Francisco Lopez-Jimenez "Daha önce yaptığımız
araştırmalarda merkezi obezitenin kötü olduğu ortaya
çıkmıştı ancak son araştırmalarda obezite söz konusu
olmasa bile bel bölgesinde
yağlanma olan normal kilolu
insanlarda yarattığı sorunun
da son derece önemli olduğunu öğrendik."
12 BİN KİŞİ İNCELENDİ
18 yaş üstü 12 bin 785 insanın üzerinde
yapılan araştırmada normal kilolu, fazla
kilolu ve obez insanlar incelendi. Ancak
araştırmaya katılan gönüllülerin bel bölgesinde yağlanma olmasına dikkat edildi.
Araştırma süresince, ölçüleri alınan gönüllülerden 2 bin 562 kişi hayatını kaybederken 1138 kişinin ölümüne kardiyovasküler
hastalıklar neden oldu.
En yüksek ölüm riskinin de normal beden
kitle endeksine rağmen bel bölgesi geniş
olanlarda olduğu görüldü. Araştırma sonuçlar bu hafta Münih'te düzenlenen Avrupa
Kardiyoloji Kongresi'nde açıklandı.
tarz bir yaşama yönlendiriyor. Sokağa çıkıp oynamasını biz de istemiyoruz ki, çocukların, ders
çalışsın, sınava hazırlansın istiyoruz. Bunların hepsi
daha az hareket eden, hareketi yaşamının bir
parçası olarak görmeyen bir kuşak olarak geliyor.
Beslenme problemleri de üzerine eklenince riskler
artıyor. Yani obezite oranımız giderek yükseliyor
ve çocukluk çağındaki nüfusa iniyor. Belki bir
Amerikan toplumuna göre şu anda daha iyiyiz,
ama önlem almazsak hızla biz de aynı duruma
ulaşacağız. Hatta daha tehlikeli, kötü durumlara
ulaşacağız. Onun için çocukluk anından itibaren
beslenme şekline, düzenine dikkat etmemize, harekete hayatımızda yer vermemize ciddi anlamda
gerek var.''
VEFAT
Mehmet DEMİRBİLEK
Çorum Şeker Fabrikası Alaca Pancar Bölge Şefliği’nde
çalışmakta olan 1963 doğumlu Mehmet Demirbilek,
geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu 12.10.2012 tarihinde
vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet, yakınları
ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar dileriz.
Hasan Behçet AKOĞLU
İbrahim DOĞRU
1958 yılında doğdu. 20.08.1977 yılında
işe başladı. Ankara Şeker Fabrikası Ölçü
Kontrol Ustası olarak
çalışma yaşamını sürdüren Hasan Behçet
Akoğlu, 20.09.2012 tarihinde geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat etti.
Merhuma Allah’tan rahmet, ailesi, sevenleri ve
tüm yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz.
Susurluk Şeker Fabrikası Kazan
Dairesi kısmında daimi işçi olarak çalışmakta
olan evli ve üç
çocuk babası
İbrahim Doğru
25.08.2012 tarihinde geçirmiş olduğu
kalp krizi nedeniyle vefat
etmiştir.
Yusuf ÖZDAĞ
Ankara Şeker Fabrikası İç Hizmetler kısmında
çalışan
08.12.1954 doğumlu Yusuf Özdağ yakalandığı
elim rahatsızlık nedeniyle 13.10.2012 tarihinde vefat etmiştir.
Yakup
IŞILDAK
Ankara Şeker Laboratuar kısmında
laborant olarak çalışan 07.09.1955
doğumlu Yakup
Işıldak kalp krizi sonucu 19.04.2012
tarihinde vefat etmiştir.
30
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
“Mutluluğumu kaleme
dökmek mümkün değil”
Şeker-İş Sendikası Turhal Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz ve Yönetim
Kurulu Üyelerini bayram sonrası ziyaret
eden Başkan Gözen, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın içerisinde ilçenin
lokomotifi konumunda bulunan Turhal
Şeker Fabrikası’nın da yer aldığı Şeker
Fabrikaları’nın özelleştirilmesi iptalinin
hayırlar getirmesini temenni etti. Başkan
Gözen, Şeker İş Sendikası’nın bu konuda
çok çaba ve gayret sarf ettiğini sözlerine
ekledi. Şeker-İş Sendikası Turhal Şube
Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz ise sendika olarak başta Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm emeği
geçenlere teşekkür ederek, “Çünkü
sizin de bahsettiğiniz gibi bizler bu
konuda çok çaba sarf ettik. Sonucunda
özelleştirme iptal edildi. Bu karar ilçemiz
için hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.
Başkan Gözen, sendika şeref defterine
duygularını yazarak şu şekildeki ifadelere yer verdi: “Öncelikle bütün samimiyetimle şunu söyleyebilirim ki Şeker Fabrikası’ndan karnını doyurmuş,
yaşamını sürdürmüş bir babanın evladı
olarak mutluluğumu kaleme dökmek
mümkün değil. Çalışan insanların mutluluğu kadar Turhal Belediye Başkanı
olarak aynı sevinci ve mutluluğu yaşıyorum. Başarılı mücadelenizden dolayı
sizleri kutluyor, Turhal Şeker Fabrikası’nın gelişmesi için de mücadele edeceğinizden eminim.”
Başkan Gözen daha sonra Turhal
Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı
Cemalettin Uzamış ve Yönetim Kurulu
üyelerini ziyaret ederek aynı dilek ve
temennileri paylaştı.
Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'ye ait
olan ve içerisinde Kastamonu, Kırşehir,
Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba
Şeker Fabrikalarının yer aldığı Portföy
C özelleştirilmesi yaklaşık iki hafta
önce iptal edilmişti.
Turhal Belediye
Başkanı Ali
Gözen, Turhal
Şeker
Fabrikası’nın
özelleştirilmesinin
iptal edilmesinin
sevincini
yaşadıklarını
söyledi. Şeker Fabrikası verimli
bir kampanya geçiriyor
Muş şeker fabrikası Son yılların en iyi pancar işleme kampanyalarından birini yapıyor,
kampanyanın 58. gününde 141
bin ton pancar işlendi buna
karşılık 19 bin 500 ton şeker
üretildi.
Mevsim şartlarının nispeten
iyi gitmesi ile daha temiz getirilen pancar üretimi kolaylaştırırken daha kaliteli şeker üretimi ve daha az arızalar meydana getirmektedir. Dolayısı ile üretim maliyetleri daha
az olmaktadır.
300 bin ton olarak tahmin edilen işlenecek pancar
miktarı verimin az olması ile 230 bin ton’a olarak tahminler
revize edilerek 33 bin ton civarında şeker üretimi beklen-
mektedir.
Halen 9 doğu fabrikası içinde
en iyi durumda olan fabrikamız
daha uzun sürecek kampanyalar yapmalı belki fabrika daha
fazla pancar işler hale getirilebilir. Bununla beraber daha fazla alanda pancar ekimi yapılmalıdır ilimiz ovamız buna müsaittir Çiftçimiz desteklenerek
daha fazla pancar üretimi sağlanmalıdır.
3600 ton/gün olan kapasitemizin üzerinde çalışarak
kapasitemizin yüzde yüz altısı kadar yani günde ortalama
3820 bin ton gün olarak işleyerek üretime devam etmekteyiz. Bu kapasite ile devam edilmesi halinde Aralığın il
Haftasında kampanyamız sona erecektir.
Malatya Şeker-İş’ten Ak Parti’ye çiçekli teşekkür
Şeker-İş Sendikası Başkanı Nuri Murat, Malatya Şeker
Fabrikası’nın özelleştirme ihalesinin iptal edilmesi nedeniyle
AK Parti İl Başkanlığını ziyaret etti.
Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Nuri Murat ve beraberindeki
yönetim kurulu üyeleri, AK Parti Malatya
Milletvekili Öznur Çalık ve AK Parti İl Başkanı
Bülent Tüfenkçi’ye Şeker Fabrikası’nın özelleştirme ihalesinin iptal edilmesinde verdikleri
destek için teşekkür ederek birer buket çiçek
sundu. Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Nuri
Murat, “Milletvekilimiz Öznur Çalık bize gerçekten ciddi destek verdi. İhalenin iptal
edilmesi sıradan bir olay değil. İl Başkanımın
da hakkını vermek lazım, Türkiye’de hiçbir il
başkanım, başkanımız gibi bir duruş sergileyemedi o süreçte. Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesinde bazı hukuki boşlukların olduğu,
bu işlem böyle giderse fabrikanın akıbetinin
de iyi olmayacağı yönünde açıklamalarda bulunmuştu” dedi.
AK Parti’nin özelleştirmelere karşı olan bir
parti olmadığını belirten AK Parti İl Başkanı
Bülent Tüfenkçi, “Özelleştirme yapılırken hem
o bölgenin hem kurumun ve hem de Türkiye
Cumhuriyeti’nin ortak paydaları konusunda yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Malatya Şeker Fabrikası’nın farklı bir
yönü vardı. İhale sürecinde özellikle birtakım hukuki boşluklardan dolayı fabrikanın kapatılmaya elverişli hale geldiğini
görmüştük” diye konuştu.
AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık ise, özelleştirme
ihalesinden sonra süreci çok yakından takip ettiklerini ve
Başbakan Erdoğan’ı gelişmelerden dolayı bilgilendirdiklerini
ifade ederek, “Bu süreci yaşarken AK
Parti iktidarı olarak çok net şu cümleyi
söyledik, ‘Biz özelleştirmeye karşı değiliz.
Bu özelleştirmenin satışın herkesin yüreğinde kesinlikle doğru ve haklı bir satış
olduğunun kararlaştırılması gerekir. Bir
arsanın uygun fiyattan satılması gerekir,
iki şeker fabrikaları özelleştikten sonra en
az 5 yıl çalıştırılmaları gerekir’ cümlelerini
arka arkaya sürekli ifade ettik. Sorunu
bizzat sayın Başbakana ilettik. Daha sonra
Nuri Murat ziyaret ettiğinde Sayın Başbakanımızla görüşmelerini sağladık. Özelleşme yapılacaksa halkın nezdinde bu
özelleştirmeye onay alınmalı ve öyle yapılmalı. Sayın Başbakanımız Malatya’nın
hassasiyetini göz önünde bulundurdu ve
dosyayı inceletti. Bu iptal kararı inşallah
hayırlı olmuştur. Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyoruz” ifadelerini kaydetti.
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
31
32
ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ
ŞEKER-İŞ YÖNETİM KURULU
İsa GÖK
Genel Başkan
Fevzi ŞENGÜL
Genel Sekreter
Eyyup ŞEN
Genel Mali Sekreter
Hasan Basri GÜZEL
Genel Eğitim Sekreteri
İlhan ÖZYURT
Genel Teşkilatlanma Sekreteri
ŞEKER-İŞ GENEL MERKEZİ
Karanfil Sok. No: 59 Bakanlıklar-Ankara
Tel: (312) 418 42 73–74 Faks: (312) 425 92 58
web:www.sekeris.org.tr
AFYONKARAHİSAR: Murat KARAMOÇU
Afyonkarahisar Şeker Fabrikası Afyon
Tel: (272) 2483318 Faks: (272) 2483318
e-posta: [email protected]
AĞRI: Agit ARSLAN Ağrı Şeker Fabrikası / Ağrı
Tel: (472) 2154924 Faks: (472) 2154924
e-posta:[email protected]
ALPULLU: Orhan SALTIK
Ordu Cad. No:14 Alpullu/ Kırklareli
Tel: (288) 5231014 Faks: (288) 5231014
e-posta: [email protected]
AMASYA: Hasan BATAK
Atatürk Bul. No: 270 Şeker Fab.
Karşısı/Suluova/Amasya
Tel: (358) 4171059 Faks: (358) 4171059
e-posta: [email protected]
ANKARA: Murat TAŞLIYURT
Fabrika Cad. Şeker Fabrikası İçi 06790
Etimesgut /Ankara
Tel: (312) 2448417-18 Faks: (312) 2443780
e-posta: [email protected]
BOR: Atalay DEMİRÖRS
Bor Şeker Fabrikası Bor/Niğde
Tel: (388) 311 93 39 Faks: (388) 311 93 39
e-posta: [email protected]
BURDUR: Mustafa ONAY
Burdur Şeker Fabrikası/Burdur
Tel: (248) 2331520 Faks: (248) 2322818
e-posta: [email protected]
ÇARŞAMBA: Sinan TÜRE
Tuzcular Yokuşu Belediye Arkası No: 2
Çarşamba/Samsun Tel: (362) 8334258
Faks: (362) 8334258
e-posta: [email protected]
ÇORUM: Sefer KAHRAMAN
Üçtutlar Mah.Albayrak 6. Sok.
No:19140 /Çorum Tel: (364) 2244685
Faks: (364) 2244685
e-posta: [email protected]
ELAZIĞ: Hacı YILMAZ
Elazığ Şeker Fabrikası/Elazığ
Tel: (424) 2512407 Faks: (424) 2512407
e-posta: [email protected]
ELBİSTAN: İsmail ŞAHİN
Nuhak Yolu Üzeri Şeker Fabrikası
46301 Elbistan/K. MARAŞ
Tel: (344) 4191498 Faks: (344) 4191498
e-posta: [email protected]
ERCİŞ: Yavuz ŞAHİN
Erciş Şeker Fabrikası Erciş/Van
Tel: (432) 3544609 Faks: (432) 3544609
e-posta: [email protected]
EREĞLİ: Yüksel İLASLAN
Ereğli Şeker Fabrikası Ereğli/Konya
Tel: (332) 7345297 Faks: (332) 7345297
e-posta: [email protected]
ERZİNCAN: Bülent BULUT
13 Şubat Cad. No:20 Kat:3 Erzincan
Tel: (446) 2236886 Faks: (446) 2236886
e-posta: [email protected]
ERZURUM: Metin KESKİN
Erzurum Şeker Fabrikası Ilıca/Erzurum
Tel: (442) 6313895 Faks: (442) 6313895
e-posta: [email protected]
ESKİŞEHİR: Nuri Davut KÖROĞLU
Sakarya Cad. Birlik İşhanı No:19/1 Eskişehir
Tel: (222) 2215063 Faks: (222) 2200139
e-posta: [email protected]
ILGIN: Yusuf YAZIR
Hükümet Cad. Ziraat Bankası Karşısı ŞEKOP Binası
Kat 21 No:105 Ilgın/ Konya
Tel: (332) 8857102 Faks: (332) 8857103
e-posta: [email protected]
Şeker-İş’in
1967 yılında çıkan
gazetesinin 10. sayısı
Yıl: 2 Sayı: 10 Ekim-Kasım 2012
TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI
Şeker-İş Sendikası Adına Sahibi:
İsa GÖK
Genel Yayın Yönetmeni:
Hasan Basri GÜZEL
Editör:
Önsel ÜNAL
Yönetim Yeri: Karanfil Sok. No: 59 Kızılay-ANKARA
Tel: (0312) 418 42 73-74 Faks: (0312) 425 92 58
web:www.sekeris.org.tr
KARS: Ertan ALTUNOĞLU (Baştemsilci)
Kars Şeker Fabrikası/ Kars
Tel: (474) 2135688 Faks: (474) 2135688
e-posta: [email protected]
KASTAMONU: Ali ÇUFADAROĞLU
Cumhuriyet Cad. Belediye Karşısı/ Kastamonu
Tel: (366) 2427513 Faks: (366) 2427513
e-posta: [email protected]
KAYSERİ: Ahmet TATAR
Kayseri Şeker Fabrikası/Kayseri
Tel: (352) 3319717 Faks: (352) 3319717
e-posta: [email protected]
KIRŞEHİR: Işık ŞİMŞEK (Baştemsilci)
Ortaköy Yolu Üzeri 17. km. Kırşehir Şeker
Fabrikası/Kırşehir Tel: (386) 2216142
Faks: (386) 2216141
e-posta: [email protected]
KONYA: Kamil ÇOMAK
Selçuk Mah.Tekke Cad. No:43 Konya
Tel: (332) 3239813 Faks: (332) 3240023
e-posta: [email protected]
KÜTAHYA: Kenan PIYNAR
Atatürk Bulvarı 4.Bölge Karşısı No:3 Kütahya
Tel: (274) 2248064 Faks: (274) 2248064
e-posta: [email protected]
MALATYA: Nuri MURAT
Malatya Şeker Fabrikası /Malatya
Tel: (422) 2121055 Faks: (422) 2121055
e-posta: [email protected]
MUŞ: Fikret SANCAR
Atatürk Çocuk Parkı Karşısı No:18 Muş
Tel: (436) 2151490 Faks: (436) 2151490
e-posta: [email protected]
SAKARYA: Oğuz KALAY (Baştemsilci)
Yazlık Cad. Zarif Sok. No:1 Sakarya
Tel: (264) 2772357 Faks: (264) 2772357
e-posta: [email protected]
SUSURLUK: İsmail KARADAYI
Okullar Cad. Şeker Pasajı No:10 Susurluk/
Balıkesir Tel: (266) 8653873 Faks: (266) 8653873
e-posta: [email protected]
TURHAL: Mehmet Elvan YILMAZ
Zille Cad. No:1 Turhal/Tokat
Tel: (356) 2751001 Faks: (356) 2751001
e-posta: [email protected]
UŞAK: Kenan TATAR
İsmet Paşa Cad. Şeker İşhanı İstasyon Cad No:97
Uşak Tel: (276) 231 34 00 Faks: (276) 231 34 00
e-posta: [email protected]
YOZGAT: Ömer MACİT
Yozgat Şeker Fabrikası Sorgun/ Yozgat
Tel: (354) 4411002 Faks: (354) 4411001
e-posta: [email protected]
Hazırlık ve Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş.
Turgut Özal Bulvarı Demirciler Sitesi 1. Cadde
No: 68 Siteler/ANKARA
Tel: 0312.351 83 10
Baskı Tarihi: 15.11.2012
Yayın Türü: Yaygın Süreli Bu gazete basın
Ahlak İlkelerine uymayı taahhüt eder.

Benzer belgeler