ŞEKER GAZETE sayı:10 okumak için tıklayınız. - Şeker-İş
Transkript
ŞEKER GAZETE sayı:10 okumak için tıklayınız. - Şeker-İş
GAZETESİ ŞEKER-IŞ TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI Yıl: 2 Sayı: 10 Ekim Kasım 2012 Ücretsizdir Şeker fabrikalarının satışında mutlu son… FABRİKALARIN SATIŞINA BAŞBAKAN ERDOĞAN NOKTAYI KOYDU Şeker-İş Sendikası’nın doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon insana iş ve ekmek olanağı sağlayan şeker fabrikalarının, yanlış bir özelleştirme politikasının kurbanı olmaması için verdiği mücadele emekten yana sonuç verdi. Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Polonya'dan yetkilileri uyardı... “Polonya’nın yaşadıklarını Türkiye’ye yaşatmayalım” Şeker-İş’ten Polonya çıkartması Şeker özelleştirmesinde kaygılı bekleyiş süre dursun, Şeker-İş Sendikası Polonya'ya adeta çıkartma yaptı. Şeker fabrikalarının ve pancarın geleceğini yakından ilgilendiren Başkanlar Kurulu toplantısını 3-8 Ekim tarihleri arasında bu ülkede yapan Şeker-İş Sendikası, özelleştirmede 'Polonya Modeline' dikkat çekerek, hiçbir stratejiye dayandırılmadan şeker fabrikalarının satılması konusunda hükümete hatırlatmada bulundu. ¥ 16-17’de Umut verdi Geçtiğimiz yıl Kasım ayında yapılan özelleştirme ihalesinde satılan B ve C portföyündeki 10 şeker fabrikasının satış işlemi, başkanlığını Başbakan Erdoğan'ın yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından iptal edildi. Yapılan ihalelerin 'siyasi bir kararla' iptal edilmesi sektörün geleceği açısından büyük umut verdi. Satış iptal Şeker-İş Sendikası’nın doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon insana iş ve ekmek olanağı sağlayan şeker fabrikalarının, yanlış bir özelleştirme politikasının kurbanı olmaması için verdiği mücadele emekten yana sonuç verdi. Başbakan Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 9 Ekim tarihli kararına göre B portföyündeki Malatya, Erzincan, Elazığ, Elbistan ve C portföyündeki Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba şeker fabrikalarının satış işlemleri iptal edildi. ¥ 3’te 2 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ BAŞYAZI Geçici ve Mevsimlik Şeker İşçilerinin kadroya alınması için mücadelemiz sürüyor İsa Gök GENEL BAŞKAN B izler, 1926’nın Türkiyesi’nde ilk şeker fabrikasının kuruluşuyla başlayan süreçte bugünlere geldik. Ülke ekonomisinin kalkınmasına ve kökleşmesine kaynak olacak toprak ve elde edilen ürünlerin “ulusal nitelik kazanmadıkça ve bu ürünleri işleyecek sanayiler kurulmadıkça kalkınmanın olamayacağına” inanan insanların başarısı neticesinde milli bir mirasa sahibiz. Cumhuriyetimizin ilk sanayi hamlesi olan şeker fabrikaları, kuruluşundan bu güne insanımızı doğduğu yerde doyurarak, ülkemizin dört bir yanında sosyal kalkınmaya verdiği güç ile ihtiyacımız olan beyaz şekeri ülkemiz kaynaklarından sağlamış, görevini eksiksiz ve tam olarak yerine getirmiştir. Üstüne üstlük maruz kaldığı birçok politik yaptırıma karşın üretimdeki mevcut devamlılığını sekteye uğratmamıştır. Yıllardır şahit olduğumuz, şeker endüstrisini geriye götürecek adımlara rağmen bu istikrarlı işleyiş sürdürülebilirliğini, geçmişten günümüze taşıdığı tecrübe birikiminin bugünün çalışanına aktarılması nihayetinde sağlamaktadır. Bir ülkede, bir sanayinin inşası ne denli meşakkatli ise tabir-i caizse o sanayi kolunda pişerek yetişen, uzmanlaşmış elemanın altyapısını oluşturmakta o denli zahmetlidir. Sektörel emek gücünün yetiştirilmesi veya insan kaynağının geliştirilmesi bölgesel potansiyeli ve yerel işgücü piyasasını dikkate alan işleyişin sonucu olarak ortaya çıkar ki her bölgenin kendi dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda ulusal büyümeye ve kalkınmaya sağlanan katkı o oranda artar. Fakat yıllardır ülkemiz şeker fabrikaları bünyesinde kendi dalında uzmanlaşmış personelin istihdamını konu alan kadro sıkıntısı sektörümüzü tehdit eden bir unsur olarak karşımızda durmaktadır. Kadroya geçirilen işçi sayısının ihtiyacı karşılamaktan uzak kalması ve halen mevcut çalışan üyelerimizin yüzde 70’nin emekliliğe hak kazanması nedeniyle mevcut kadro sıkıntısı şeker sanayinde üretimi hızla durma noktasına doğru getirmektedir. 2012 yılı Ekim ayı itibariyle Şeker Sanayimizde 4 bin 777 adet mevsimlik işçi ve kampanya işçisi istihdam edilmekte, yaklaşık dört/beş kampanya dönemi ça- lışarak kazanılan tecrübe sektörden dışlanmaktadır. Diğer yandan, yetişmiş elemanların dört veya beş kampanya dönemi deneyim kazanamamış olması neticesinde şayet teknik eleman eksikliği tespiti yapılmışsa; elemanların nasıl temin edileceği hususundaki yasal yollar da açıktır. Ülkemizde şeker endüstrisi bünyesinde yetişen emek gücünün değerlendirilmemesi, özelleştirmenin yıkamadığı bu sektörü bitişe sürükleyecektir. Şeker üretimi alanında personel yetiştirecek bir kurum bulunmadığından üretim aşamasında yer alabilecek nitelikli personel ancak şeker sanayi bünyesinde yetiştirilebilmektedir. Bu nedenle şeker fabrikalarımızda; şeker ve yan ürünleri imalatından bakım, onarım ve enerji faaliyetlerine kadar işleyen bu kapsamlı sürecin ekonomik olarak devam ettirebilmesi için gerekli olan nitelikli elemanların temini; yıllardır alanında yetişmiş, yeterli teknik bilgiye sahip geçici statüde bulunan kampanya ve mevsimlik çalışan personelin kadroya alınması ile sağlanabilecektir. Nitekim, üretim aşamasında yer alabilecek nitelikli personel eksikliği nedeniyle ortaya çıkan işgücü açığı işveren tarafından işin yürütülebilmesi ve üretimin sürdürülebilirliği adına alt işveren tarafından satın alınan hizmet alımı ile karşılanmaktadır. Ancak iş yasası hükümleri gereği; asıl işlerin hizmet alımı ihalesi yoluyla alt işverene devri mümkün olmadığından, oluşan hukuka aykırı durumlar çalışma barışı adına işveren açısından birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. KİT Komisyon Toplantılarında da dile getirilen bu konu, daha önce acil personel ihtiyacı kapsamında Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB)’na bildirilmiş fakat ÖİB tarafından bir cevap verilmemiştir. Söz konusu toplantılarda, sat kurtul mantığını ilke edinen ÖİB yetkilileri tarafından fabrikalarımızda yaşanan personel ihtiyacının karşılanması yoluna gidileceği dile getirilmiş, ancak sorununun çözüme kavuşturulmasına dair iki kampanya dönemi geçmesine rağmen bir adım atılmamıştır. Sendikamız tarafından geçen yıl gerçekleştirdiğimiz Türkiye Şeker Fabrikaları hizmet ihaleleri, geçici işçilerin mevcut maliyeti ve kadroya geçiş sonucu ortaya çıkacak olan maliyet düzeyini içeren çalışmalarımız; bu yıla ilişkin olarak tamamlanmıştır. Görülen odur ki, taşerona verilen işlerin ilk görünüşte ucuz maliyet olarak algılanmasına rağmen bu işlerin sanayimiz işçileri tarafından tekrar yapılması; taşeron işçilerle ilgili hukuki kazanımların asıl işverene ilerde yük getirecek olması itibariyle sanayimize daha pahalıya mal olacaktır. Ayrıca, ücretlerin yapılan hesaplamalara uygun olarak yeniden belirlenmesinin işverene olan maliyeti düşüreceği münasebetiyle geçici işçilerimizin yılda 360 gün çalıştırılmaları halinde Şeker Sanayiinde alt işveren uygulaması ile hizmet alımı ihalesine gidilmesine de büyük ölçüde ihtiyacın kalmayacağı görülmüştür. Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinde de cefakar şeker işçisini hiçe sayarak, Sayın Başbakanımızı yanlış yönlendiren ÖİB’ye rağmen siyasi iktidara anlatmak suretiyle ülkemizin geleceğine ışık tutan iptal kararıyla değişen tespitin; kadro sorununun çözümü konusunda da vuku bulacağına inanıyoruz. Aksi durumda ülkemiz şartlarında yaygınlaşan taşeronlaşma faaliyetleri, sendika ve toplu pazarlık hukuku açısından işçi haklarını doğrudan ortadan kaldırmakla birlikte sendikal örgütlenme önünde engel teşkil etmeye devam edecektir. Günümüzde emek piyasaları üzerinden yürütülmeye çalışılan sosyal politikalarda çalışma hayatı ve yaşam koşullarına ilişkin alınan tedbirlerin yetersizliği, çalışanları korumaktan uzak ve işverenden yana bir sistemin oturmasına çanak tutmaktadır. Emek kesimi ve gelirleri üzerinden sürdürülmek istenen rekabet gücü, işçilerin çoğu kazanımını sekteye uğratırken huzursuzlukların kaynağı haline gelen düzenlemeler, işçinin kendisini tehlike altında görmesine yol açmaktadır. Halbuki ülkemiz büyüme oranları perspektifinde gerçekleşen kalkınmanın amacına ulaşabilmesi ancak; çalışanların, emeklilerin ve çiftçilerin hak ettiği payı alması ile mümkün olacaktır. Bu çerçevede yetkililerimizin; halkın refahına, çalışanların haklarına ve çıkarlarına yönelik tüm tehditler karşısında sergileyecekleri duruşun ülkemiz emek gücü lehine geliştirilmesi önem arz edecektir. Sanayileşen Türkiye’nin, artan emek sömürüsüne mağdur kalan emekçisine sahip çıkmaktan başka yolu yoktur.. Saygılarımla... 3 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker fabrikalarının satışında mutlu son… FABRİKALARIN SATIŞINA BAŞBAKAN ERDOĞAN NOKTAYI KOYDU Şeker-İş Sendikası’nın doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon insana iş ve ekmek olanağı sağlayan şeker fabrikalarının, yanlış bir özelleştirme politikasının kurbanı olmaması için verdiği mücadele emekten yana sonuç verdi. Geçtiğimiz yıl Kasım ayında yapılan özelleştirme ihalesinde satılan B ve C portföyündeki 10 şeker fabrikasının satış işlemi, başkanlığını Başbakan Erdoğan'ın yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından iptal edildi. Yapılan ihalelerin 'siyasi bir kararla' iptal edilmesi sektörün geleceği açısından büyük umut verdi. Şeker-İş Sendikası’nın doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon insana iş ve ekmek olanağı sağlayan şeker fabrikalarının, yanlış bir özelleştirme politikasının kurbanı olmaması için verdiği mücadele emekten yana sonuç verdi. Başbakan Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 9 Ekim tarihli kararına göre B portföyündeki Malatya, Erzincan, Elazığ, Elbistan ve C portföyündeki Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba şeker fabrikalarının satış işlemleri iptal edildi. İhalelerin iptaline karar verildi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın imzası bulunan kararda, "Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş'ye ait Portföy B; Malatya, Erzincan, Elazığ ve Elbistan şeker fabrikaları ile Portföy C; Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba şeker fabrikalarının portföy grubu halinde özelleştirilmesine ilişkin olarak 14/09/2011 tarihinde nihai pazarlık görüşmeleri tamamlanmış olan ihalelerin iptal edilmesine karar verilmiştir" denildi. Sektörde büyük sevinçle karşılandı Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun iptal kararı sektörde özellikle pancar üreticisi ve şeker işçisi tarafından büyük bir sevinçle karşılanırken, özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuya hassasiyetle yaklaşması sektörün geleceği açısından büyük umut verdi. Kararın hukuken değil siyaseten verilmiş olması da sektör açısından hayati önem taşıyor. Bu karar, şeker özelleştirmesinde hükümetin politika değişikliğine gidileceği şeklinde yorumlanırken, sektörde gerçek üretim ve istihdamı savunan taraflar, özelleştirmenin fabrikanın asıl sahiplerine verilerek yapılmasını istiyor. Pancar üretiminde söz sahibi olan başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa ve Polonya'da şeker fabrikaları devletin kontrolünde üretici ve çalışanlar tarafından işletiliyor. Türkiye'de ise şeker fabrikaları hiçbir stratejiye dayanmadan bakkal dükkanı satar gibi pancarla hiçbir alakası olmayan inşaat firmalarına satılmıştı. Yanlışta ısrar edilseydi 25 fabrikanın 18'i kapanacaktı Özelleştirme Yüksek Kurulu bu satış işlemine onay vermiş olsaydı 10 fabrikanın 8'i kapanacaktı. Türk Şeker'in elinde kalan diğer 15 şeker fabrikasının da satılması ile toplam 25 şeker fabrikasının 18 tanesinin kapanmasına kesin gözle bakılıyordu. Çünkü tek amacı kar olan özel sektör mantığı ile bu fabrikalarda üretimi sürdürmek mümkün değil. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bulunan sosyal amaçlı üretimlerini sürdüren fabrikaların hiçbirisinin ayakta kalma şansı yoktu. ABD ve Avrupa'da bunu gördüğü için, şeker fabrikalarını kesinlikle özel sektöre satarak özelleştirmediler. Hükümet satış işlemlerini neden iptal etti? Şeker özelleştirmesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı en fazla rahatsız eden konuların başında satılan fabrikaların arsa değerleri ve üretimlerine yönelik kaygılar geliyor. Aslında bu iptal kararı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın (ÖİB) şeker özelleştirmesinde ileri sürdüğü iddiaların tamamen gerçekle bir alakasının olmadığının teyidi anlamına geliyor. ÖİB, kamuoyuna şeker fabrikalarında üretimin 5 yıl garanti altına alındığını iddia etmişti. Oysa ihale şartnamesinde 5 yıl üretim şartı fabrika bazında değil portföy bazında isteniyordu. Bunun anlamı ise C portföyündeki 6 fabrikayı satın alan AKCAN'ın ihale şartnamesinde istenen üretim şartını 6 fabrikayı çalıştırarak değil sadece bir fabrikayı çalıştırarak yerine getirebilirdi. Yani üretim şartında alıcı firmalar lehine büyük bir açık kapı bırakılmıştı. Diğer bir konu ise satılan fabrikaların arsa değerleri. Sadece B portföyünde yer alan Malatya Şeker fabrikasının arsasına emsallerine göre 540 milyon lira değer biçilirken, Kolin Limak, Malatya ile birlikte 4 fabrikayı 266 milyon dolara almıştı. Oysa Özelleştirme İdaresi, üretimle alakası olmayan arsaların satılmadığını iddia etmişti. 4 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker-iş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök: "İkna odalarının bir benzeri de sendikal örgütlenmede ortaya çıktı" Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, bazı iş yerlerinde çoğunluğu sağladığı için Şeker-İş Sendikası'na toplu iş sözleşmesi yetkisi verilmesi üzerine yazılı açıklama yaptı. Ş eker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, uygulamaların antidemokratik olduğunu iddia ederek, "İnsanı önemsemeyen, iradelerini kullanmaya ve her türlü yasakçılığa meyilli Keskinkılıç Gıda ve San. Tic. A.Ş 28 Şubat sürecindeki ikna odalarının bir benzerini bugün sendikamız Şeker-İş'in örgütlendiği bu işyerinde çalışan işçilere karşı uygulamaktadır. Kurulduğu 1963 yılından bugüne yaklaşık 50 yıllık bir zaman dilimi içinde ülkesinin ve milletinin menfaatleri doğrultusunda çalışmalarını sürdüren sendikamız, bugün söz konusu işyerinde çalışan üyelerinin Anayasal hakkı olan örgütlenme hakkının bir takım zorluklarla engellenmeye çalışıldığı bir süreci yaşamaktadır. Keskinkılıç Gıda ve San. Tic. A.Ş. yetkililerinin sendikamızın yetki almasını engellemek adına bu talebi kırmak üzere Balküpü çalışanlarını ikna odalarına alarak başta işten çıkarma olmak üzere birçok baskı ve tehditkar davranışlarda bulunmasının Anayasal hakka müdahaleden başka bir tanımının olmaması gerek. Söz konusu kurumun, işçilere baskı uygulamak yoluyla evrensel hukuk ilkeleri ile bağdaşmayan çözüm arayışlarına girişerek savunma hakkı bırakmamasını acizlikten öteye geçemeyen davranışlar olarak nitelemekteyiz. Bugüne kadar yaklaşık beş yıldır Balküpü Şeker Tesisleri'nde çalışan işçilerin sendikalı olduktan sonra adeta stres, korku ve tehdit küpüne dönüştürülerek başka birimlere sürülmeleri ya da işten çıkartılmaları bize göre tesadüfle izah edilebilecek bir süreç değildir. Sendikal örgütlenmenin önünde bir duvar oluşturmakla eşdeğer bu yaptırımlar yargı kararlarını da göz ardı eden, samimi olmayan uygulamalardır. Eğer, sözkonusu firmanın üst düzey yöneticilerinin konuyla ilgili bir bilgisi yoksa bu durum çalışanların işgüzarlığından mı kaynaklanmaktadır? Buna bir an önce açıklık getirilmesi gerekmektedir" dedi. Çalışma Bakanlığı'nın Bal Küpü Aksaray Şeker Fabrikası'nda çoğunluğu sağladığı halde Şeker-İş Sendikası'na toplu iş sözleşme yetkisini vermemesinin işçilerin ikna odalarında tehdit ve zorlamalara maruz bırakılmasına yol açtığını iddia eden Gök, "Hükümet yetkililerinin ve özellikle Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik'in adı geçen işyerinin kanunları yok sayan uygulamalarına karşı konuya hassasiyetle yaklaşarak bir an önce çözüme kavuşturacağına olan inancımızı kaybetmek istemiyoruz. Şeker-İş Sendikası olarak işçilerimize yönelik bu eylem ve tasarrufları yakından takip etmekle beraber Keskinkılıç A.Ş.'nin gereğini yapmadığı, işçileri işine iade etmediği ve baskılara son vermediği takdirde sendikamız her türlü hukuki haklarını kullanarak bir takım eylemlerle konuyu kamuoyunun dikkatine sunmaktan kaçınmayacaktır. Gelinen noktada, camiamız tehditlere karşı hukuk dışı yolları tercih edenlerle, dün olduğu gibi bugün de her yerde ve her tür bedeli göze alarak savaşmaya kararlıdır" dedi. Şeker-İş Genel Merkez Denetimi yapıldı Şeker-İş Sendikası Genel Merkez Denetim 3-15 Eylül tarihleri arasında Baş- kan Salih Ünal, Üye Veli İlkay ve Raportör Osman Erik tarafından gerçekleştirildi. Denetim sonrası tutulan tutanakta bütün kayıtların incelenerek kayıt ve kararların yönetmelik ve tüzüğe uygun olarak zamanında yapıldığı, kayıt ve evraklarda herhangi bir eksikliğe rastlanmadığına vurgu yapılarak yönetim kurulunun yaptığı çalışmalara teşekkür edildi. 5 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker-İş’ten Dünya Gıda Günü mesajı Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, "1 milyara yakın insanımızın açlık sorunuyla karşı karşıya bulunduğu 21. yüzyıl dünyasında günümüzde çok uluslu şirketlerin gıda tekelini ellerinde tutma çabaları, aç insan sayısına her yıl yenilerini eklemektedir" dedi. Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, 16 Ekim Dünya Gıda Günü ve 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Açlıkla savaşan insanlar ordusuna her gün bir yenisinin eklendiği yenidünya düzeninde bu yıl 32.’si kutlanacak olan Dünya Gıda Günü’nün açlıkla savaşan insan sayısındaki artış sebebiyle gerçek anlam ve önemini henüz bulamadığını belirten Gök, "1 milyara yakın insanımızın açlık sorunuyla karşı karşıya bulunduğu 21. yüzyıl dünyasında günümüzde çok uluslu şirketlerin gıda tekelini ellerinde tutma çabaları aç insan sayısına her yıl yenilerini eklemektedir" dedi. Bütün insanlığa yetecek durumda bulunan dünya kaynaklarının sömürgeci bir zihniyetle yağmalanmasının dünyanın bir tarafında büyük bir sermaye birikimi, refahı oluşturduğunu kaydeden Gök, şöyle dedi: "Diğer tarafında dayanılmaz yoksulluğu, sefaleti, açlığı beraberinde getirmiştir. Somali, Etiyopya, Kenya, Cibuti başta olmak üzere birçok Afrika ülkesinde milyonlarca insan her türlü yoksulluk, sefalet ve en dramatiği olan açlıktan ölümlerle yüz yüze kalmıştır. Dünyanın bir yüzünde bu gelişmeler yaşanırken, diğer bir yüzünde ise aşırı şişman, obez, kilo problemi olan yığınların bu problemlerinden kurtulmaları için harcadıkları milyonlarca dolar sağlık gideri gerçeğidir." Mesajında Dünya Kadın Çiftçiler Günü'ne de değinen Gök, tarihin en eski çağlarından beri kadının tarımsal üretimdeki yeri ve öneminin yadsınamaz olduğunu belirterek, "Bereketin timsali olarak anılan kadınlarımız bugün de biliyoruz ki halen tarımsal üretimin her aşamasında etkin rol oynayan, bunun yanında ailesini ve çocuklarını geleceğe hazırlayan ana öğelerimiz arasında yer almaktadır. Özellikle kırsal ekonomilerde, ailede ve özellikle gıda güvenliğinde anahtar role sahip olması bakımından büyük önem arz eden kadınlarımız ne yazık ki bugün ciddi toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile karşı karşıya kalırken elde edilen kazanımlardan da bu yönde atılan olumlu adımlara rağmen ekonomik olarak yeterince pay alamamaktadırlar. Toplumlarda kadınların iyi ve sağlıklı yetişmesinin o ülkenin geleceğine yapılacak en büyük yatırım olduğu şüphesizdir. Bu nedenle kadın çiftçilerin sorunlarının çözümünün kırsal kalkınmanın anahtarı ve geleceğimizin sigortası olacağı inancıyla hareket planlaması yapılmasının önemi büyüktür. Her türlü zorluğa rağmen tarımsal üretim sisteminin can damarı olan kadın çiftçilerimiz, üretim aşamasında karşılaştığı bugün alın terinden aldığı güçle emeğinin karşılığını alma mücadelesi içerisinde hayata tutunmaya çalışmaktadırlar. Özellikle Türk çiftçisinin can damarlarından olan ve yaklaşık 3 milyar dolara yakın yarattığı katma değerle ülke ekonomisine yön veren şeker pancarı tarımında kadının rolü ve emeği gerçekten de takdire şayandır" dedi. 6 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker ve Pancar işçisi çifte bayram yapıyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığını yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu, 9 Ekim tarihli kararıyla 10 şeker fabrikasının özelleştirme ihalesini iptal etti. Ş eker Fabrikalarının özelleştirilmesine karşı yıllardır mücadele eden Şeker-İş Sendikası'nın Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt, "Sayın Başbakanımız İhalesi tamamlanan özelleştirmeye onay vermeyerek 10 milyon insanımızı ve şeker sektörünün ayakta durmasına vesile olacak karar almıştır. Bu karardan dolayı teşekkür ediyorum" dedi. Türkiye Şeker Fabrikaları. AŞ'ye ait Portföy B; Malatya, Erzincan, Elazığ ve Elbistan şeker fabrikaları ile Portföy C; Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba şeker fabrikalarına ilişkin geçen yıl yapılan ve yaklaşık 1 milyar dolarlık teklif verilen özelleştirmeler, 9 Ekim'de alınan kararla iptal edildi. Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesine karşı yıllardır mücadele eden Şeker-İş Sendikasının Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt şunları söyledi: "Sayın Başbakanımız ihalesi tamamlanan özelleştirmeye onay vermeyerek 10 milyon insanımızı ve ülke ekonomisine yıllık 3 milyar dolar katma değer sağlayan şeker sektörünün ayakta durmasına vesile olacak karar almıştır. Alınmış olan bu karardan dolayı Şeker İşçisi ve Pancar Çiftçisi adına kendilerine teşekkür ediyorum dedi." 2004 yılından bu yana özelleştirmeyle mücadele eden Şeker-İş Sendikamızın Genel Başkanı Sayın İsa GÖK' ün yürüttüğü strateji ve politikalarla şeker sektörünü yaşatmanın gayreti içerisinde olduğumuzu belirtmek isterim. Sayın Genel Başkanımız İsa Gök, bu mücadelenin başlangıcını veren kişidir. Kendisine ve Merkez Yönetimine Şeker-İş Ankara Şubesi ve fabrika çalışanları adına teşekkür ediyorum. 'ÖZELLEŞTİRME İDARESİ SİYASET KURUMUNU YANLIŞ BİLGİLENDİRDİ Özelleştirme idaresinin görevleri arasında yapılacak özelleştirmelerin kamu yararı gözetmesi gerekirken ihalesi yapılan 10 tane Şeker Fabrikasının ihale bedellerinin, arsa fiyatlarını bile geçmediği görülmüştür. Şeker sektörünün özelleştirmesi stratejisi hazırlandığında sektörün dinamiklerini dikkate almadan "bakkal" dükkânı gibi satılması, Ülkemizin Şeker Sektöründe gelecekte yaşayacağı dışa bağımlı, istihdam ve göç gibi sıkıntıları görmezden gelmek, benim görevim satmak mantığı ile yaklaşmanın ülkemize hiçbir faydasının olmayacağını belirtmek isterim. Bakın dünyanın en liberal ülkesi olan Amerika da bile şahısların elinde Şeker Fabrikası yoktur. Keza Polonya 1990’lı yıllarda yaptığı Özelleştirme de kayıplarını görmüş ve bundan vazgeçmiştir. Fabrikalarını Yasayla üreticilere ve çalışanlarına devretmeye devam etmektedirler. Bizde ise İnşaat firmaları bu fabrikalara taliptirler. Demek ki amaç şeker üretmek değil arazilerini değerlendirmek olduğu apaçık ortadadır. İşte Sayın Başbakanımız üretimin devam etmesi gerekliliğini gördü ve bu yapılan yanlışa dur dedi ve ihaleyi iptal ettirdi. Ülkemizde yapılan özelleştirme sonuçlarının faturasını millet olarak biz çekmekteyiz. Bizler bu sektörün içerisinde olan çalışanlar olarak bu Sektörün yaşamasından yanayız. Ülke olarak kendi Şekerimizi kendimiz üretmek istiyoruz. Dışa bağımlı olmak istemiyoruz. Dünyadaki Şeker Sektörünü çok iyi biliyoruz. Türk mühendisleri ve işçileri olarak biz Özbekistan da Şeker Fabrikası kurmuş bir sektörüz. Şeker teknolojisini elimizde bulunduran bir ülkeyiz. O yüzden ülke olarak pancar tarımından vazgeçmememiz lazım. Ayrıca ülkemiz de 10 milyon insanımızın istihdamını sağlayan ve ekonomiye yıllık 3 milyar dolar katma değer sağlayan bu sektörden vazgeçmek intihar anlamına gelecekti. Bu vesile ile bu mücadele de desteklerini bizden esirgemeyen Ankara Pankobirlik, Sincan Ziraat Odasına, Polatlı Ziraat Odasına, Polatlı Nakliyeciler Odasına, Haymana Ziraat Odasına, Bala Ziraat Odasına, Çubuk Ziraat Odasına, Polatlı Esnaf Sanatkârlar Odasına, Sivil Toplum Kuruluşlarına ve Fabrikamız çalışanlarına sonsuz teşekkür ediyorum.” Şeker kooperatifçilikte destan yazdı Şeker kooperatifçilikte destan yazdı. Konya Şekerde gerçekleştirilen 59. Olağan Mali Genel Kurulu'nda konuşan Recep Konuk, bir üretici kuruluşu olan Konya Şeker'in son 12 yılda 1.2 milyar dolarlık yatırım yaptığını ve yatırımların bedelinin tamamını da ödediğini belirterek, "Kooperatifçilikte. Konya Şeker’le destan yazdık" dedi. Konya Şeker'de gerçekleştirilen 59. Olağan Mali Genel Kurul'a Konya Şeker'in ortakları olan Pancar Ekicileri Kooperatifleri'nin yöneticileri katıldı. Konya Şeker'in yıllık bilançosu Yönetim Kurulu ile Denetim Kurulu raporları okunarak oylandı. Genel Kurulda alınan kararlar tıpkı geçtiğimiz gün yapılan Pankobirlik seçimli Genel Kurulunda olduğu gibi oybirliğiyle alındı ve buradan da hem Pankobirlik’te, hem de Konya Şeker'de ortak bir birlik ruhu sergilenerek Türkiye'ye de ses verildi. Pankobirlik Genel Başkam Recep Konuk, genel kurula katılımlarından dolayı tüm ortaklara teşekkür ederek başladığı konuşmasında, Konya Şeker'de yapılan yatırımların emek, cesaret, kararlılık ve dik duruşu birçok zorluğa rağmen muhafaza etmeyi gerektiren, çok farklı gayretleri içme alan bir çalışmanın ürünü olduğunu belirterek, "Bugüne kadar yapılan işlerde aktarılan kaynak 1.2 milyar dolardır. Ve tamamına yakını da ödenmiştir. Konya Şeker sadece yatırım yapmıyor, yatırım yaparak kendi bünyesini de güçlendiriyor. Bu gün yapılan sermaye artışıyla birlikte ortaklarımız olan kooperatiflere de kaynak aktararak, onların da güçlenmesine vesile oluyoruz. Ama tüm bunlara rağmen Konya Şeker'i durdurmak isteyenler, yalan haberler çıkaranlar, iftira atanlar oldu. Çünkü, Konya Şeker'in ne kadar büyüdüğünü ve bundan sonra da ne kadar büyüyeceğini gördüler. Çukur bir bakiyeden bugün 1.2 milyar dolarlık bir artışla çıktı bu kurum" diye konuştu. Konya Şeker'in ve Pankobirlik'in hızlı büyümesinden rahatsız olanların hem Pankobirlik’e, hem de Konya Şeker'e ciddi anlamda saldırılarda bulunduklarını ifade eden Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk şunları söyledi: "Ben bir üretici çocuğuyum. Bizim hiçte hoş olmayan hasletlerimiz vardır Bu hoş olmayan geleneğimize rağmen üreticilerimiz yaptıklarımızı gördü ve yapılan saldırıların niçin yapıldığını da anladı. Türk üreticisinin, çiftçisinin karşısına kurulan tuzaklar üreticiler tarafından çözülmüştür. Bütün saldırılar yerle bir olmuştur, helak olmuştur. Doğrunun yardımcısı hep Allah'tır. Siz doğru olun eğri belasını bulur." "Arkadaşlar biz işin gereğini yaptık bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu gün Konya'da yapılanlar bütün ülke geneline teşmil edilecektir" diyen Konuk, "Bu ülkede her lam toprakla uğraşıyorsa, herkim fukaralıkla mücadele ediyorsa onun her birini biz Konyalı ve Pankobirlik’in üyesi kabul ediyoruz. Daha fazlasına ihtiyacımız var. İnşallah bunu da hep birlikte, birlik ruhu İçerisinde yapacağız. Bunu Pankobirlik’te gerçekleştirdik. Tek yumruk, tek yürek olduk Türkiye'ye ses verdik. Kimseyi ötekileştirmeden el birliğiyle, gönül birliğiyle sorumluluğunu üstlendiğimiz üreticilerimizin geleceğim inşa etmede hep beraber var olacağız. Bilen yapar, az bilen akıl verir, aklı hatiften hayra şerre eriyorsa da iki de bir akıl verir size. Bilmeyen eleştirir. İşi gücü eleştirmektir. Bir grup daha var, onlarda hiç bilmeyenlerdir. Ki işleri güçleri çamur atmaktır. Hep beraber üreticileri ayağa kaldıracağız. Üreticilerin problemlerini birlikte çözeceğiz. Artık "biz" olarak yola çakacağız. Allah her birimizin yar ve yardımcısı olsun.” 7 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Çıkartılan 16 işçinin yanındayız Balküpü Şeker fabrikası tarafından 16 işçinin çıkartılmasının yankıları her gecen gün devam ederken siyasi partilerden ve sendikalardan da büyük destek devam ediyor. Balküpü Şeker fabrikası tarafından 16 işçinin çıkartılmasının yankıları her gecen gün devam ederken siyasi partilerden ve sendikalardan da büyük destek devam ediyor. Balküpü Şeker fabrikasından çıkartılan 16 işçiye dün Türk Metal Sendikasında düzenlenen toplantı sonunda 16 işçiye Şeker İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ve Genel Merkez yönetimi tarafından yardım paketleri dağıtıldı.Şeker-İş Sendikası Genel Eğitim Sekreteri Hasan Basri Güzel’in de katıldığı dağıtım töreni öncesinde kısa bir konuşma yapan Şeker İş Sendikası Genel Başkanı Gök, bu gün burada Balküpü Şeker Fabrikası tarafından 16-17 arkadaşımızın işten çıkartıldıktan sonra bu arkadaşlarımızın yerine bazı illerden elaman almalarının şık bir yeri yok bir taraftan işçiyi kapının önüne koyacaksın bir taraftan da yeni işçi alacaksın bunlara bizim tahammül etmemiz çok zor. Böyle bir anlayışı kınıyoruz. Mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Biz uzlaşma yanındayız, biz üretimden yanayız, biz bunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz, sokağa bırakılan arkadaşlarımıza şeker iş sendikası olarak yanlarındayız diye konuştu. Gök,”Bizler çıkartılan işçilerimizin yanında sonuna kadar mücadelemiz devam edecek ve hukuki çalışmalarımız başlatılacak” dedi. Sendikalardan Balküpü’ne tepki Balküpü Şeker fabrikasında 16 işçinin işine son verilmesinin ardından sendikalar basın açıklaması yaparak "Üyelerimize Dokunmasınlar Biz Bunu İstiyoruz" dediler. Aksaray Türk Metal İş Aksaray 1 Nolu Şube Başkanı Muhterem Taşdemir ve Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Genel Sekreter Fevzi Şengül, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri İlhan Özyurt işçilere verilen iftar yemeğinde bir araya gelerek işçilerin sorunlarını paylaştılar. Burada konuşan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök “ Bu gün burada 16 arkadaşımızın çeşitli sebepler göstermek suretiyle işten çıkartılmışlardır. Bu arkadaşlarımızla hukuki mücadelemizi 1 ay içinde dava açarak göstereceğiz. Bu arkadaşlarımızın atılış şekillerini Şeker-iş sendikası olarak kabul etmemiz mümkün değil. Neden mümkün değil? Bu arkadaşlarımız Şeker-İş sendikasına üye olduktan sonra arkadaş- larımız işten çıkarılışı bizleri derinden üzdü, ama bu insanların işlerine yeniden döneceğine inanıyorum. Çünkü Türkiye hukuk devleti. Gereğinide Şeker-İş Sendikası olarak yapacağız” dedi.Gök konuşmasında bu şeker fabrikaları nişastalı ürünlerle mücadele etsinler garibanlarla değil. Üyelerimize dokunmasınlar biz bunu istiyoruz. Aksaray Türk Metal İş Aksaray 1 Nolu Şube Başkanı Muhterem Taşdemir; “Balküpü Şeker bu ramazan ayını çalışanlarına zehir küpüne çevirmiştir. 16 aileyi mağdur etmişlerdir. İş yerinde kraldan çok kralcılık yapıp bu ramazan gününde 20 aileyi açlığa mahkum edenlerle mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. Ramazan ayında herkes fakir fukaraya yardım edip hayır alırken balküpü işverenin anlayışı dua yerine beddua almak olmuştur.” dedi. Türkiye'de çalışanlar stresli Türkiye’de çalışanların yüzde 59’u iş hayatlarındaki stres seviyesinin artışta olduğunu bildirirken, yüzde 66’sı ise yaşadıkları strese çözüm olarak bunu öneriyor Çalışma alanları sağlayıcısı Regus'un son araştırmasına göre, Türkiye'de çalışanlar giderek daha stresli hale geliyor. Dünya çapında 16.000 profesyonelin görüşlerinin alındığı araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'deki çalışanların yarıdan fazlası (yüzde 59) stres seviyelerinin son bir yıl içerisinde yükseldiğini söylüyor. Ülke içinde gerçekleşen birçok ulusal faktörün yanı sıra dünya ekonomisindeki devamlı düzensizliğin bu artan baskıyı tetiklediği düşünülüyor. Katılımcılar, stres tetikleyicilerinin çoğunlukla kişisel olmaktan ziyade profesyonel kaynaklı olduğunu doğrularken, nedenler listesinin başında iş, müşteri ve bireysel finansman unsurlarının geldiği görülüyor. Araştırma aynı zamanda muhtemel çözümler üzerinde de yoğunlaşıyor ve Türkiye'deki çalışanların yarıdan fazlası (yüzde 66) esnek çalışmayı stresi azaltma çözümlerinden biri olarak tanımlıyor. Regus Türkiye Ülke Müdürü Erim Denel, "Şüphesiz ki, stresli çalışanlar aynı zamanda mutsuz ve sağlıksız çalışanlar anlamına geliyor. Bu yüzden çalışanlarının daha tatminkar bir hayat sürmesine yardımcı olmayan şirketlerin, kurumlarının içindeki stres seviyelerini ele almada ve analiz etmede başarısız olma ihtimali çok yüksek. Bu ağır stres yükü yalnızca çalışanların değil şirketlerin de üzerine biniyor. Zira şirketler de stresli çalışanların gerektiği gibi performans gösteremediklerini, daha fazla istirahat iznine ihtiyaç duyduklarını ve daha az etkin olduklarını görüyorlar” dedi. Araştırmanın küresel ortalamalarına göre, "Çalışanların yarısı (yüzde 48) yükselen stres seviyelerinden muzdarip. Stresin fiziksel ve ruhsal sağlık üzerindeki etkileri ile kalp hastalıkları, deri hastalıkları, diyabet ve obezite ile olan ilişkisinden dolayı bu durum daha da endişe verici bir hal alıyor. Katılımcılar arasında yüzde 63'lük bir oran stresle mücadelede en etkin uygulamanın esnek çalışma olduğunu bildiriyor. 8 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Fabrikaların pancarsız kalmaması için çiftçilerimiz desteklenmelidir T arımdaki girdiler büyük oranda yükselmesi buna karşılık ürün fiyatlarının yerinde sayması ,Çiftçimizi zora sokmakta ve başka arayışlara sevk etmektedir.Mazot gübre,ilaç gibi girdiler yükselirken özellikle pancar fiyatları oluğu yerde saymıştır ,bu sebeple emeğinin karşılığını elde edemeyen çiftçimiz ürününü ekmekte vazgeçmektedir. Bu durum ileriki yıllarda Fabrikalarımızın pancarsız kalmasına sebep olacak özelleştirilemeyen fabrikalarımız hammaddenin yok olması ile kapanacaktır. Tarımda pek çok üründe aynı durum söz konusudur. Bölgemizde mevsimsel olumsuz şartlar malumdur. En ağır kış şartlarından sonra bahara çıkmak ova kurur ekin ekilebilir hale gelirse pancarı ekmek, bin bir türlü çileden sonra pancarı toplamadan tekrar kara yakalanma korkusu kahraman çiftçimizin kaderidir. 2011 yılında Pancarını yani yaklaşık 65000 tonu sökülmeden kış şartları ile baş başa kalan çiftçimiz bir yıllık ürünü kar altında kaldı. Bu dönemin borçlarını ödemeden daha Kar kalkmadan kota sırasına giren kahraman çiftçimiz. Nisan ayı sonu geldiği halde pancar ekimi yapılamadı acaba ovanın suyu çekilirde haziran ortalarına kadar pancar ekimi ancak yapılabildi. Bundan sonra ekim mümkün değil çünkü 120 günlük vejetasyon dönemi denilen pancarın yetişme devresi olur. Bu da eylül ayının 15 itibari ile pancar kampanyalarının başladığı döneme girilecektir. Ve eylül ekim arası pancarın sökülüp Fabrikaya teslim edilmemesi gerekmektedir aksi durumunda tekrar kara teslim olma riski ile baş başa kalınır. Gübre mazot zamlarına karşılık yıllardır bir türlü pancar fiyatlarının aynı kalması maddi yünden de bir kazancı olmayan çiftçimizin inadına ekim yapması onun kahramanlığındandır. Fabrikayı pancarsız bırakmayan ülke ekonomisine katkı sunan cefakâr çiftçimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Avrupa tarzı bir sübvansiyon sistemi ile Çiftçimiz desteklenmeli Kayıpları giderilmeli Boş Bırakılan arazilere destek vermektense ekicilere gübre mazot desteğinde bulunulmalıdır. Bölgeye açılan teşvikler in çiftçi ayağı da olmalı çünkü pancar tarımının meydana getirecek istihdamı küçümsemeyecek orandadır. Belki Anadolu’nun değişik bölgelerinde yılda iki ürün imkânı mevcutken Bölgemizde bir ürünün hasadı yetişmediği anlatıldığı gibi görülmektedir. Yıllar itibarı ile çok nadir görülen bir durumla karşıya kaldık ama neticede böyle olumsuzluklar olabilmektedir. Muş fabrikasının verimli bir halde çalışması şekeri daha ucuza mal etmesi için Çiftçimizden ancak bir beklentimiz olabilir; Teknik aksaklıklara meydan vermemek ve verimi düşürmemek için daha temiz pancar daha az çamurlu ve daha da ottan arındırılmış pancar getirmeleridir. Afyon Şeker-İş destek istedi Şeker-İş Sendikası Afyonkarahisar Şube Başkam Murat Karamoçu ve yönetim kurulu üyeleri Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığını ziyaret etti. Ziyarette ana madde şeker fabrikalarının özelleştirmesi oldu. Şeker-İş Şube Başkanı Karamoçu, şeker fabrikalarının özelleştirilmemesi gerektiğini savunarak konuyla ilgili İl Başkam Zeybek'den destek istedi. Başkan Zeybek de Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Karamoçu ve yönetim kurulu üyeleri hazırladıkları dosyayı inceleyerek konunun takipçisi olacağım belirtti. Özelleştirmede herkesin sorumluluğu olduğunu belirten Başkan Zeybek, "Bakınız Kardemir Çelik'e. Zamanın da her dönem zarar ediyordu. Yıllarca bu böyle devam etti. Her dönem devletin sırtına yük olan bu yerler özelleştikten soma devlete akıl almaz şekilde vergi öder oldu" dedi. Azmi Aksu’dan Muş Şeker Fabrikasına ziyaret Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Azmi Aksu, Genel Müdür Yardımcısı Hasan Alkan, Şeker-İş Sendikası Genel Sekreteri Fevzi Şengül, Ağrı Şube Başkanı Agit Aslan ile Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin Muş Şeker Fabrikasına ziyarette bulundular. 9 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Amasya Şeker Fabrikası’nda 59. Pancar Alım Kampanyası başladı Amasya’nın Suluova İlçesinde 1953 yılında kurulan ve 1991 yılında özerk hale gelen Şeker fabrikasının 59. Pancar alım kampanyası törenle başladı. Amasya Şeker Fabrikasının Suluova tesislerinde yapılan törende konuşma yapan Fabrika Genel Müdürü Selahattin Akbel, bölgenin en büyük istihdam oluşturan kuruluşu şeker fabrikasının 59. pancar alım kampanyasının başladığını söyleyerek, tüm çalışan ve bölge halkına hayırlı olması temennilerinde bulundu. Akbel ayrıca, bu yılki kampanya açılış törenini sade tutarak kendi bünyelerinde tertip ettiklerini bildirdi. Belediye Başkanı Mahmut Boz; “ilçemizin kurulmasında fabrikamızın katkısı en üst düzeydedir. Bölgemizi giydiren ve yediren şeker fabrikası olmuştur. İlçemizin hayırlı evlatları olarak bu büyük yatırıma sahip çıkalım. Yeni kampanya dönemi tüm bölgemize hayırlı olsun” dedi. Amasya Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Uysal; “Amasya bölgesinin en itibarlı ve en büyük KDV üreten işletmesi şeker fabrikasıdır. Kurulduğu günden beri bölgemize önemli istihdam kazandıran bu emaneti geleceğe taşımak için sorumluluk almış bulunuyoruz. Bu işletmemizi çalışanlarımız, çiftçilerimiz ve halkımızla daha iyi yere getireceğiz” dedi. Daha sonra fabrikaya ilk pancar teslim eden 15 çiftçiye çeşitli hediyeler verildi. Kurban kesilip dualar edilmesinin ardından 59. Dönem pancar alım kampanyasının açılış kurdelesi kesildi. Şeker fabrikasının 59. Kampanya döneminde 85 bin dönüm pancar ekimi yapıldığı, tahmini olarak 70 gün sürecek kampanya döneminde yaklaşık 700 işçinin çalışacağı, kampanya üretim sürecinde yaklaşık 440 bin ton pancar işleneçeği ve işlenen bu pancardan yaklaşık 48 bin ton kristal şeker, 17 bin ton melas, 72 bin ton yaş küspe elde edileceği ve de Şeker Fabrikasının ülkemiz ekonomisine bu yıl ortalama 115 milyon Tl, civarında katma değer sağlayacağı bildirildi. Programa, Amasya pancar ekicileri kooperatif başkanı Hüseyin Fakı, Suluova Pan Et Aş. Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Gümüş, Suluova Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı Turgut Aksu, Şeker-İş Sendikası Başkanı Hasan Batak, çeşitli kurum ve kuruluş temsilcileri ile fabrika çalışanları ve bölge çiftçileri katıldı. CHP’den Şeker-İş Sendikası’na ziyaret Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun Malatya Şeker Fabrikası'nın özelleştirme ihalesini iptal etmesi nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya İl Başkanı Enver Kiraz, Merkez İlçe Başkanı Abdulvahap Ayzabar ve il yönetimi, Şeker iş Sendikası Malatya Şube Başkanı Nuri Murat'ı ziyaret etti. CHP İl Başkanı Enver Kiraz, "Şeker fabrikalarının satışının durdurulmuş olmasından dolayı mutluluğumuzu ifade etmek için ziyareti gerçekleştirdik. Milletvekilimiz Veli Ağbaba bu konuyu defalarca gündeme getirmişti. 10Mart'ta10kadın milletvekilimiz ve binlerce kişi ile şeker fabrikası önüne kadar yürüyüp miting gerçekleştirdik. Biz bunların tümünü Malatya için yaptık. Şeker fabrikasının önemi ve değeri için yaptık. Çünkü biz şeker fabrikasının Malatya için büyük bir anlam ifade ettiğini düşünüyoruz. Sizlerin başlatmış olduğu bir kampanya vardı; nişasta bazlı ürünlere hayır çerçevesinde ve yerli üretimi teşvik eden bir durumdu ki biz CHP olarak bu kampanyanıza da destek verdik. Fabrikamızda üretilen Malatya şekeri Türkiye'de üretilen en kaliteli şekerlerden bir tanesidir. Fabrikamızın kapatılmaması CHP il örgütünü çok sevindirdi" ifadelerini kullandı. Malatya Şeker-İş’ten Vali Şahin’e ziyaret Malatya Şeker-İş Şube Başkanı Nuri Murat ve Yönetim Kurulu, Malatya Valisi Vasip Şahin’i ziyaret ederek şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinin durdurulması konusunda bilgilendirmede bulundular. 10 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Burdur Şeker Fabrikasında 58. Pancar Alım Kampanyası açıldı Burdur Şeker Fabrikası 58. Dönem pancar alım kampanya leştirmelerin şeker sanayinde de yaşanmaması ve ülkemizin kalamıştır” açılışı 27 Eylülde yapılan tören ve ardından fabrikaya ilk Pazar haline gelmemesi adına, sendikamız Şeker-iş kararlı Fabrika Müdürü Abdulkadir Gülsün ise yaptığı konuşmada pancar getiren çiftçilerin pancarlarının tesellüm edilmesi ile ve azimli duruşu ve kendisini destekleyen kesimlerin 2011 yılında Burdur Şeker Fabrikasına yapılan yatırımlardan yardımıyla nihai bir sonuç olmasa bile büyük başarılara bahsederek “Fabrikamız tarihinin en yüksek verimini 1955 gerçekleştirildi. Burdur Şeker Fabrikası 58. Dönem pancar alım kampanyası imza atmıştır. Türk şeker sanayinin özelleştirilme sürecinde yılından buyana 5368 kg/dkr olarak 2011 yılında yakalamıştır” 27 Eylülde Merkez kantarları önünde yapılan tören ve defalarca kez yaşanan erteleme kararları ve yetkim kişi ve dedi. akabinde fabrikaya ilk pancarları getiren çiftçilerin pancarlarının kurumlar ile yapılan çalışmalar, başta kamuoyu olmak üzere Ayrıca 2012 yılı yatırımları kapsamında doğalgaz istasyonu tesellüm edilmesi ile başlamış oldu. Törende fabrikaya ilk siyasi karar vericiler nezdinde kabul görmüş olup özelleştirme fabrika kazan dairesine kurularak doğalgazın fabrikamızda ile ilgili tereddütlerin doğmasına sebep olmuştur. Bundan kullanılacağı ve böylece fabrikamızın doğa dostu ağır sanayi pancarı getiren çiftçilere hediyeler verildi . Açılış törenine yoğun ilgi; katılımın son derece yüksek sonra yaşanacak özelleştirme sürecine siyasi iradenin yapmış kuruluşuna dönüştüğünü belirten Gülsün “ bu zorlu yatırım olduğu açılış töreninde “Destan” halk dansları grubu, Burdur olduğumuz çalışmaları göz önünde bulundurarak yön vermesi süreçlerinde özveri ile çalışan ve üstün başarı gösteren tüm çalışanlarımıza teşekkürlerimi ve sanayimiz adına şükranlarımı forkloründen seçme oyunlar sergilediler. Açılışa siyasiler, gerekliliği aşikardır. “Fabrikamız tarihinin en yüksek verimini 2011 yılında ya- arz ederim” dedi. bürokratlar ve STK lardan yoğun ilgi vardı. Vali yardımcıları Hamdullah Suphi Özgödek ve Halil Karbuz, Alay Komutanı Ümit Saltaş, Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya, İl Genel Meclisi Başkanı İbrahim Ekici başta olmak üzere çok sayıda resmi kurum müdürü ile sivil toplum örgütleri ve sendika temsilcileri açılışa katıldılar. Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdür Yardımcısı Selim Yücel, Şe- çekleştirilen son derece başarılı türbin ve kazan dairesi doğalgaz ker-iş Sendikası Burdur Şube Başkanı Mustafa Onay’ı makamında dönüşüm montajları başta olmak üzere, özveri ile yapılan tüm revizyon Açılış konuşmasında 12 yıllık çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bütün bu çalışmalarda ziyaret etti. varlık mücadelesinde gelinen noktaya dikkat çeken Şeker-iş 58. Pancar alım kampanyası hazırlıklarını incelemek ve kazan dairesi öncelikli payı olan Burdur Şeker Fabrikası işçileri adına Mustafa Onaya sendikası Burdur şube başkanı doğalgaz dönüşüm montajını yerinde görmek üzere Burdur Şeker Fab- teşekkürlerini sunan Yücel, başarılı, verimli ve kazasız bir kampanya geçirilmesi temennilerinMustafa Onay, Sendikamızın rikasına gelen Türkiye de bulundu. haklılığını yetkin kişi ve kuŞeker Fabrikaları Genel rumlarla yapılan çalışmalar neZiyaretlerinden dolayı Müdür Yardımcısı Selim ticesinde ortaya koyduğunu beTürkiye Şeker Fabrikaları Yücel beraberinde Proje lirterek söyle devam etti. Genel Müdür Yardımcısı ve Yeni Tesisler Daire Selim Yücel de teşekkürBaşkanı Yakup Ay, TaYarattığı istihdam ve yerli lerini sunan Mustafa rımsal Üretim Daire Başkatma değer ile ülke tarımının Onay, Burdur Şeker Fabkanı Fevzi Demir, Mongözdesi olan Şeker Fabrikaları rikası işçileri olarak butaj Müdürü Yaşar Yalçın 12 yıldır devam eden özelleşgüne kadar olduğu gibi ile birlikte kampanya tirme tehdidi altında, kotalı ürebugünden sonra da iş ve açılış töreni akabinde tim, eski teknoloji ve yetişmiş işyerlerine sahip çıkacakŞeker-İş Sendikası Bureleman eksikliği düşük kapasite larını, bunun bir şeker dur Şube Başkanı Muskullanımı, nişasta bazlı şeker tafa Onay’ı makamında sanayi kültürü olduğunu ve kimyasal tatlandırıcıların kota ziyaret etti. Yücel, zive bu kültürü yaşatmaya artışlarına rağmen varlık müyaretinde, özellikle son devam edeceklerini bilcadelesine devam etmektedir. iki yıldır fabrikada gerdirdi. Geçmişte özellikle gıda sektöründe yapılan başarısız özel- Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdür Yardımcısı Selim Yücel’den, anlamlı ziyaret 11 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Burdur Şeker üretime hazır Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ Genel Müdür Yardımcısı Selim YÜCEL, Proje ve Yeni Tesisler Daire Başkanı Yakup AY, Tarımsal Üretim Daire Başkanı Fevzi DEMİR ve Montaj Müdürü Yaşar YALÇIN, 2012-2013 üretim dönemi hazırlıklarının son durumunu yerince incelemek üzere Burdur Şeker Fabrikasını ziyaret etti. Burdur Şeker Fabrikası 58. Pancar alım kampanyası hazırlıkları ve doğalgaz dönüşüm istasyonunun son durumunu incelemek üzere fabrikamızı ziyarete gelen Genel Müdür Yardımcısı Selim Yücel ve beraberindeki Daire Başkanları, istasyonları Fabrika Müdürümüz Abdulkadir Gülsün ve Şeker-İş Şube Başkanı Mustafa Onay eşliğinde dolaştılar. Son durumları yerinde görmek üzere, üniteleri tek tek gezen Yücel, Fabrika Müdürü Abdulkadir Gülsün ve doğalgaz istasyonu kurulumunu yapan firma yetkililerinden bilgiler alırken, özverili çalışmalardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erciş Şube Başkanı Şahin, Burdur’da Burdur Şeker-İş’ten taşeronlaşmayı protesto eden Yol-İş’e destek Yol-iş sendikası Burdur Ak Parti il başkanlığı önünde Taşeronlaşmayı protesto etti. Yol-İş Sendikası üyesi bir grup işçi “bazı büyükşehir belediyelerinin sınırlarının değiştirilmesi ile 13 ile büyükşehir belediyesi kurulması ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısı taslağı” ndan kaynaklanacak olumsuzluklara dikkat çekmek ve kamuya ait işyerlerinde artarak devam eden “taşeronlaşma” sürecini protesto etmek üzere Burdur Ak Parti il başkanlığı binası önünde bir araya geldi. Eyleme Türk-iş il temsilcisi ve Şeker-İş Sendikası Burdur Şube Başkanı Mustafa Onay ve yönetim kurulu üyeleri de destek verdi. Şeker-iş sendikası Erciş şube başkanı Yavuz Şahin Burdur şubeyi ziyaret etti: Şeker-İş Sendikası Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin, tatil için gittiği Antalya dönüşünde sendikamız Burdur şubesine ziyarette bulundu. Burdur Şube Başkanı Mustafa Onay’ı makamında ziyaret eden Şahin fabrikaların durumu ve güncel konularda sohbet etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Mustafa Onay “birlik ve beraberliğe her anlamda, dünden katbekat fazla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde sevgili başkanımız Yavuz Şahin’in şubemize yapmış olduğu ziyaret bizler için çok kıymetlidir. Bu ziyaretleri için kendisine çok teşekkür ediyorum. Bu ziyaretlerin şubeler arasında mümkün olan kapsamda zaman zaman gerçekleştirilmesinin, beraberliğimizi gösterme ve motivasyonumuzu maksimum seviyede tutma adına önemli olduğunu düşünüyorum” dedi. 12 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ TÜRK-İŞ SENDİKACILIK koleji ilk mezunlarını verdi Türk-İş Konfederasyonu tarafından düzenlenen ve Aydın Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “Sendikacılık Sertifika Programı” na sendikamızı temsilen Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt ve Alpullu Şube Başkanı Orhan Saltuk katıldı. Yaklaşık 2,5 ay boyunca 144 saat eğitimin verildiği program boyunca çeşitli üniversitelerden, alanında uzman olan 18 hoca tarafından Çalışma Psikolojisi, İş hukuku, Motivasyon-Verimlilik, Muhasebe, 2821-2822 sayılı kanunlar, Türk Dili, Konuşma Hitabet, Türk ve Dünya İşçi Tarihi, Yeni Toplu İş İlişkileri Kanunu gibi alanlarda dersler verildi. Eğitimlerin ardından ilk mezunlarını veren Sendikacılık Akademisi sertifika törenine Türk-İş yöneticileri ve sendika başkanları da katıldı. Eğitimleri başarı ile tamamlayan şube başkanlarına törenin ardından sertifikaları verildi. Sendikamız çalışanlarından Sevim Tümen emekli oldu Sendikamız çalışanlarından Sevim Tümen emekli oldu. 1998 yılında Şeker-İş Sendikası’nda hizmetli olarak işe başlayan Tümen, 14 yıllık çalışmasının ardından emekliye ayrıldı. Anadolu Şeker Mutfağı’nda düzenlenen emeklilik törenine Şeker-İş Sendikası Genel Sekreteri Fevzi Şengül, Genel Mali Sekreter Eyyup Şen, Genel Eğitim Sekreteri Hasan Basri Güzel ve sendika çalışanları katıldı. Emeklilik pastasının kesildiği törenin ardından toplu fotoğraf çekildi. 13 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker-İş Çorum İl Başkanı Sefer Kahraman: “Şeker’in hayvan sektörüne katkısı büyüktür” Şeker-İş Sendikası Çorum İl Başkanı Sefer Kahraman, Türkiye'de 12 milyon 483 büyükbaş hayvanın bulunduğunu ifade ederek, bu hayvanların yeminin yüzde 58'nin Türk Şeker Sanayisinin katkıları ile karşılandığını söyledi. Sendika binasında bir basın toplantısı düzenleyen Kahraman, şeker sanayisinin, hayvan sanayisine katkıları hakkında bilgiler verdi. Türkiye'de 57 milyon ton kaliteli kaba yeme ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Kahraman, "Ancak kaliteli kaba yem üretimimiz 33 milyon ton düzeyinde kalmaktadır. Buna göre, ülkemizin kaliteli kaba yem açığı yaklaşık 24 milyon ton olmakta ve bu üretim düzeyimiz ile hayvanlarımızın yaşama payı besin madde gereksinimlerinin ancak yüzde 58'i karşılanabilmektedir. Ülkemizin ekolojik yapısı, kaliteli kaba yem açığını kapatmayı sağlayacak olup, pek çok yem bitkisini de başarıyla yetiştirmeye elverişlidir. Alınacak bilimsel, teknik, ekonomik ve sosyal önlemlerle yem bitkilerinin üretim alanlarının artırılması sağlanarak hayvancılığın özlemle beklediği kaliteli kaba yem sorunu çözülebilecektir." dedi. Kahraman açıklamasına şöyle devam etti: "Şeker pancarından elde edilen melas, bazı kimya sanayii kollan ile özellikle alkol ve maya üretiminde kullanılmaktadır. Şeker pancarının yan ürünü olan yaş pancar posası ve melas ile pancarın baş ve yaprak kısmı, hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Bu yan ürünlerin kolay temin edilebilir ve ucuz olması, kırsal kesimde hayvancılığın gelişmesine ve yaygınlaşmasına yardımcı olmakta ve bu kesime ek gelir kaynağı yaratmaktadır. Pancar üreticisine teslim ettiği net pancarın yüzde 25'ine kadar bedelsiz olarak yaş pancar posası verilmektedir.Bu aşamada Türkşeker Sanayisinin ülkemiz hayvancılığına sağladığı katkı incelendiğinde, 2011 yılında 8.557.000 ton pancarın işlendiği 1 milyon 214 bin 500 ton şeker ve 349 bin 600 ton melas elde edildiği görülecektir. Türkşeker tarafından üretilen melas; ağırlıklı olarak kimya, maya, kozmetik ve yem sanayinde kullanılmaktadır. 2011 yılında etil alkol imali için 16 bin 86 ton melas kullanılmıştır. Ayrıca, 20 tonu ihraç amaçlı olmak üzere, maya ve yem sanayi dâhil her türlü sanayiye 412.242 ton, çiftçi ve besicilere 9.973 tan olmak üzere toplam 422.215 ton melas satışı yapılmıştır. Türkşeker Fabrikaları tarafından 2011yıhnda hayvan yemi olarak 5.210 adet üreticiye 6 bin 944 ton melas satışı yapılmıştır. Diğer yandan, bugün Türkiye'de yaşanan yem açığının nedenleri arasında melaslı kuru küspenin üretiminden vazgeçilmesinin payı da şüphesiz çok büyüktür. Ülkemizde ortalama olarak 13-14 milyon ton kaba yem üretilmektedir. Melas hayvan yemi olarak kullanımında tozlanmayı azaltması ve yapışmayı kolaylaştırması gibi özellikleri nedeniyle çok fazla tercih edilmekte ve karma yem sanayinde ton başına 40 kg melas kullanıldığı bilinmektedir. Bugün Türkşeker Fabrikalarında üretilen yaklaşık 350 bin ton olarak gerçekleşen melas üretimi artırılarak, ülkemiz kaba yem ihtiyacını karşılayabilmesi adına yaklaşık olarak 560 bin ton melas üretim seviyesine çıkarılması gerekmektedir.” Saadet Partisi’nden Şeker-İş’e ziyaret… “Şeker Fabrikalarını satarak ülkeyi kalkındıramazsınız” Saadet Partisi Tokat İl Başkanı Bilal Metehan Aydın, beraberinde partisinin Genel Merkez Müfettişi Metin Çimen, Turhal İlçe Başkanı Sadi Arhan ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Şeker-İş Sendikası Turhal Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz'ı ziyaret etti. Tokat'ın mihenk taşlarından biri olan Turhal Şeker Fabrikası'nın ve ülkedeki diğer şeker fabrikalarının satılmasına karşı olduklarını belirten Aydın, "Bu satışların hiçbiri ülkemize katkı sağlamamıştır" dedi. Hükümetin özelleştirme politikasını sert bir dille eleştiren Saadet Partisi Tokat il Başkanı Bilal Metehan Aydın, bugüne kadar yapılan özelleştirmelerin ülke ekonomisine bir katkı sağlamadığını bildirdi. Şeker fabrikalarının satılmasına kesinlikle karşı olduklarını ifade eden Aydın, "Tokat'ımız için önemli mihenk taşlarından biri olan Turhal Şeker Fabrikamız ve ülkemizdeki diğer şeker fabrikalarının satılmasına karşıyız. Bu satışların hiçbiri ülkemize katkı sağlamamaktadır" diye konuştu. Ülkenin bütün değerlerinin satılmasına rağmen cari açığın ülkenin temel sorunu olmaya devam ettiğine vurgu yapan Aydın, şunları kaydetti: "Cari açığın günden güne arttığı ülkemizde merak ediyorum bu açığı kapatmak için daha ne yapacaklar? En son şehit kanlarıyla alınmış vatan toprağımızı da parayla satmaya başladılar. Hem de hiçbir ülkede görülmeyen şartlarda ve miktarlarda. Çıkartılan yeni yasa ile sadece bir kişiye 60 bin metrekareye kadar satın alınabilmesine imkan sağlanmıştır, inanıyorum ki şehitlerimizin kemikleri sızlamaktadır. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Şeker-İş Sendikası Turhal Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz da sendika olarak şeker fabrikalarına yönelik uygulanan yanlış özelleştirme politikalarına karşı verdikleri mücadelede Saadet Partisi'ni sürekli yanlarında gördüklerini belirterek, "Bu desteği önemsiyoruz" dedi. Turhal Şeker Fabrikası'nın da aralarında bulunduğu 10 şeker fabrikasının geçtiğimiz yıl Kasım ayında yapılan özelleştirme ihalesi ile satıldığını ancak devir işlemlerinin Başbakan Erdoğan'ın imzalamamasından dolayı yapılmadığını anımsatan Yılmaz, "Umutlu bekleyişimizi sürdürüyoruz" diye konuştu. Bu fabrikaların ülke tarımına ve ekonomisine büyük katkı sağladığına dikkat çeken Yılmaz, "inanıyorum ki sayın Başbakanımız bu kararı imzalamayarak ülkemiz için önemli bu fabrikaların satışından vazgeçer" değerlendirmesinde bulundu. 14 12 Eylül döneminin baskıcı ve anti demokratik anlayışını yansıtan 2821 Sayılı Sendikalar ve 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunlarının değişmesi gereği yıllardır her platformda yüksek sesle dile getirilmektedir. Bu kanunlarla getirilen sınırlandırmalar İLO tarafından da yıllardır sürekli eleştirilmiş ve ülkemiz aleyhine raporlar hazırlanmıştır. Sosyal tarafların, çalışma hayatının ve kamuoyunun uzun süredir gündeminde bulunan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 18 Ekim 2012 tarihinde TBMM de kabul edildi. Kanun 7 Kasım 2012 Tarih ve 28460 Sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu kaldırılarak bu iki Kanunun düzenleme alanını tek çatı altında birleştirilmiştir. Sendikalar ve Toplu İş sözleşmesi Kanunu ile 28 olan iş kolları 20’ ye indirilmiştir. Yeni iş kolları 1Avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık;2 Gıda sanayi; 3 Madencilik ve taş ocakları; 4 Petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç; 5 Dokuma, hazır giyim ve deri; 6 Ağaç ve kâğıt; 7 İletişim; 8 Basın, yayın ve gazetecilik; 9 Banka, finans ve sigorta; 10 Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar; 11 Çimento, toprak ve cam; 12 Metal; 13 İnşaat; 14 Enerji; 15 Taşımacılık;16 Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk; 17 Sağlık ve sosyal hizmetler; 18 Konaklama ve eğlence işleri; 19 Savunma ve güvenlik; 20 Genel işler’ dir. Bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin girdiği işkolundan sayılmıştır. Hangi işlerin hangi işkoluna girdikleri, işçi ve işveren konfederasyonlarının görüşü alınarak ve uluslararası normlar göz önünde bulundurularak Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecektir. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre; sendika kuruculuğunda fiil ehliyete sahip olmak ve fiilen çalışma şartı aranacaktır. Yeni Kanunda sendika kurucusu aynı zamanda sendika yöneticisi olabilmek için pek çok kısıtlama kaldırılmaktadır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz “Türkçe okuryazar” ve “Türk vatandaşı olma” ile “iş kolunda fiilen çalışıyor olma” zorunluluklarıdır. Yabancıların sendika kurma ve yönetici olmasının önü açılmıştır. Kuruculuk koşullarında yer alan işkolunda fiilen çalışma koşulunun kaldırılması sendikacılığı olumsuz etkileyecektir. Etkin bir sendikacılık için sendikacılar işkolu özelliklerini, işyerlerindeki şartları ve çalışan işçilerin işkolunda yaşadıkları sorunları bilmeli ve bunlara çözüm getirmelidir. Sendikaya üye olma yaşı 16’dan 15’e indirilmiştir. İş Kanununda yer alan asgari çalışma yaşı ile paralellik sağlanmıştır. Sendikalar ve Toplu İş sözleşmesi Kanununda aynı işkolunda ve aynı zamanda birden çok sendikaya üye olmak yasaklanmış. Ancak aynı işkolunda ve aynı zamanda farklı işverenlere ait iş yerlerinde çalışan işçilerin birden çok sendikaya üye olabileceği düzenlenmiştir. Bir iş yerinde yardımcı işlerde çalışan işçiler de iş yerinin girdiği işkolunda kurulu bir sendikaya üye olabilecektir. SGK'dan yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan ödeme alarak işten ayrılan işçilerin sendika üyeliği sona erecektir. İşçi sendikası üyesinin, 1 yılı geçmemek üzere işsiz kalması üyeliğini etkilemeyecektir. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre; işçi sendikasına üyelik ve üyelikten istifada öngörülen noter koşulu kaldırılarak, üyelik ve üyelikten ayrılma bildirimlerinin e-devlet kapısı sistemi üzerinden yapılması düzenlenmiştir. Kanunda e-devlet kapısı üzerinden sendika üyeliğinin kazanılması ile üyelikten çekilme bildirimlerinin yapılmasında 1 yıllık bir geçiş süreci öngörülmüştür. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1. Yılın sonuna kadar eski kanun uyarınca işlemler yapılacaktır. Sendikaların kuruluşunda ve faaliyetlerini düzenlemede kendi iradelerine öncelik tanınmıştır. Daha önce kanunda yer alan hususlar sendikalarının tüzüklerine bırakılmıştır. ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ hedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde, temsilci veya üyesi bulunduğu sendika dava açabilir. Mahkemece temsilcinin işe iadesine karar verilirse fesih geçersiz sayılarak temsilcilik süresini aşmamak kaydıyla fesih tarihi ile kararın kesinleşme tarihi arasındaki ücret ve diğer hakları ödenir. Kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde temsilcinin işe başvurFatma Duman Bektaş ması şartıyla, altı iş günü içinde işe başlatılmaması hâlinde, iş ilişkisinin Şeker-iş Eğitim Müdürü devam ettiği kabul edilerek ücreti ve diğer hakları temsilcilik süresince ödenmeye devam edilir. Bu hüküm yeniden İşçilerin sendikaya ödeyeceği aidat miktarıyla ilgili asgari sınırlama kaldırılarak sendikaların tüzüklerine temsilciliğe atanma hâlinde de uygulanır. bırakılmıştır. Sendika özgürlüğünün güvencesi olarak; işverenin Yeni Kanunda genel kurulun üye ile mi yapılacağı fesih dışında Kanunda sayılan sendika özgürlüğüne yoksa delege ile mi yapılacağı ve delege seçimimin aykırı hareket etmesi halinde işçinin 1 yıllık ücret tuusul ve esasları sendika tüzüğüne bırakılmıştır. Bunun tarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükyanında disiplin kurulu üyelerine de doğal delegelik medilir. Sendikal nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde dava açma hakkı İş Kanunun 18. 20. ve 21.madsıfatı verilmiştir. Sendika ve konfederasyonların denetimi, denetleme delerine dayandırılmıştır. Bunun için işçinin otuz kurulları tarafından yapılacak. Mali denetimleri, veya daha fazla işçi çalışan bir işyerinde çalışıyor olması, altı aylık kıdeminin bulunması ve sözleşmesinin yeminli mali müşavirler yapacaktır. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda belirsiz süreli olması gerekmektedir. Meclis Genel genel kurul dışındaki organların üye sayılarına sınır- Kuruluna gelen işçi ve işverenlerin mutabakat sağladığı lama getirilmiştir. Buna göre: Kuruluşun ve şubelerinin Kanun Taslağı metninde yer alan sendikal nedenle organları; genel kurul, yönetim kurulu, denetleme işten atılan sendika üyelerinin işe iade davası açabilkurulu ve disiplin kuruludur. Bu organlardan genel mesi için 30 ve daha fazla işçi çalıştırılan işyerinde kurul dışında kalanların üye sayıları üçten az dokuzdan çalışma koşulu aranmamaktaydı. Örgütlenme özfazla; konfederasyonların yönetim kurullarının üye gürlüğüne önemli bir güvence sağlayacak bu madde sayıları beşten az yirmi ikiden fazla ve şubelerin TBMM’den geçmemiştir. Konfederasyonumuz Türkgenel kurul dışındaki kurullarının üye sayıları üçten iş’in bu konuyla ilgili Kanun Tasarısının mecliste göaz beşten fazla olamaz. Genel kurul dışındaki organlara rüşüldüğü dönemde ve sonrasında Cumhurbaşkanımıza konunun önemini anlatan girişimleri olmuştur. asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir. Günümüzde yaklaşık 6.5 milyon işçinin 30 ve daha İşkolu tespit talebi, yetki uyuşmazlıklarında bekletici altında işçi çalıştırılan işyerlerinde çalıştığı bilinmeksebep olmaktan çıkarılmıştır. Yeni düzenlemeye göre; tedir. Küçük ölçekli işyerlerinde örgütlenmenin yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış güçlüğü düşünüldüğünde iş sözleşmesinin feshinde ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için getirilen sendikal güvencenin istisnasız tüm işyerlerini geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan kapsar şekilde yapılması gerekmektedir. davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında Grev oylamasında grev kararının uygulanmaması bekletici neden sayılmaz. İşkolu değişikliği yürürlükteki için eski kanun döneminde işyerinde çalışan işçilerin toplu iş sözleşmesini etkilemez. Bu son derece salt çoğunluğu aranmaktaydı. Sendikalar ve Toplu olumlu bir değişiklik olmuştur. Açılan davada işkolu İş Sözleşmesi Kanununa göre; grev ilanının yapıldığı değişikliği kararı verilse bile toplu iş sözleşmesinin tarihte iş yerinde çalışan işçilerden oylamaya katıgelecek dönemi için geçerli olacak yürürlüğe giren lanların salt çoğunluğu grevin yapılmaması yönünde toplu iş sözleşmesini hiçbir şekilde etkilemeyecektir. karar verirse, bu uyuşmazlıkta alınan grev kararı uyToplu iş sözleşmesi yapabilmek için öngörülen gulanamayacaktır. Yeni düzenleme ile, işverenlerin işkolu barajı yüzde 10'dan yüzde 3'e; işyeri barajı ise grev uygulanmaması konusundaki baskılarını daha işletmelerde yüzde 50'den yüzde 40'a indirilmiştir. etkin şekilde kullanabilecekleri bir durum oluşmuşSendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre; tur. İşçi sendikası, kurulu bulunduğu iş kolunda çalışan Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda işçilerin en az yüzde 3'ünün üyesi bulunması şartıyla, grev yasaklarının daraltıldığını görmekteyiz. Can ve toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek iş yerinde mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde, mezarlıklarda, çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise şehir şebeke suyu, elektrik, doğalgaz, petrol üretimi, yüzde 40'ının kendi üyesi bulunması halinde toplu iş tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başsözleşmesi yapmaya yetkili kılınmıştır. layan petrokimya işlerinde, bankacılık hizmetlerinde, Ayrıca işletme toplu iş sözleşmeleri için iş yerlerinin Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komubir bütün olarak dikkate alınması ve yüzde 40 ço- tanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nca doğrudan ğunluğun buna göre hesaplanması düzenlenmiştir. işletilen iş yerlerinde, kamu kuruluşlarınca yürütülen İşletmede birden çok sendikanın yüzde 40 veya fazla itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve üyesinin bulunması halinde, başvuru tarihinde en hastanelerde grev ve lokavt yapılamayacak. Başladığı çok üyeye sahip sendika toplu iş sözleşmesi yapmaya yolculuğu yurtiçindeki varış yerlerinde bitirmemiş yetkili olacaktır. deniz, hava ve kara ulaştırma araçlarında grev ve Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde lokavt yapılamayacaktır. Böylece Havacılık hizmetlerine 3'ünden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki getirilen grev yasağı kaldırılmış oldu. Kanun noterlik itirazında bulunamayacaktır. hizmetleri eğitim eczaneler gibi birkaç alanı grev Kanunda yüzde 3 olarak belirlenen iş kolu barajıyla yasağı dışına çıkarmış olsa da grev yasakları ulusilgili kademeli geçiş öngörülmüştür. "Kurulu bulun- lararası normlara göre hala geniş şekilde sürmektedir. duğu iş kolunda en az yüzde 3 üye şartı"; Ekonomik Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, sendikal ve Sosyal Konsey'e üye konfederasyonlara bağlı hak ve özgürlükleri evrensel düzeyde sağlamaktan, işçi sendikaları için Ocak 2013 istatistiğinin yayımı çalışan kesimlerin ve sendikaların beklentilerini kartarihinden 1 Temmuz 2016 tarihine kadar yüzde 1; 1 şılamaktan uzak kalmıştır. İşkolu barajı yüzde 3’e düTemmuz 2018 tarihine kadar ise yüzde 2 olarak uy- şürülmesine rağmen özellikle birleştirilen iş kollarında gulanacaktır. sendikaların baraj dışı kalması tehlikesi söz konusudur. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda İşkollarının tespiti sendikalar için hayati önem arz sendika temsilcisi ve sendika özgürlüğünün güven- eden bir konudur. İşkolları Yönetmeliği hazırlanırken celeri de düzenlenmiştir. birleştirilen iş kollarında eski işkolunun parçalanması Buna göre: İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş önlenmeli, iş kolu kapsamına girecek iş tanımları yasözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini pılırken bu konuya hassasiyet gösterilmeli, işçi kuyazılı olarak açık ve kesin şekilde belirtmedikçe fes- ruluşlarının görüş ve önerileri dikkate alınmalıdır. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun getirdiği değişiklikler ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ 15 Şeker-İş Sendikası’ndan Polonya'ya çıkartma 16 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa “Polo Türk 17 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Gök, Polonya'dan yetkilileri uyardı... onya’nın yaşadıklarını kiye’ye yaşatmayalım” Şeker özelleştirmesinde kaygılı bekleyiş süre dursun, Şeker-İş Sendikası Polonya'ya adeta çıkartma yaptı. Şeker fabrikalarının ve pancarın geleceğini yakından ilgilendiren Başkanlar Kurulu toplantısını 3-8 Ekim tarihleri arasında bu ülkede yapan Şeker-İş Sendikası, özelleştirmede 'Polonya Modeline' dikkat çekerek, hiçbir stratejiye dayandırılmadan şeker fabrikalarının satılması konusunda hükümete hatırlatmada bulundu. Şeker sektöründe geçmişte yaptığı özelleştirmelerden büyük bir darbe yiyen ve bundan dolayı kamunun elinde kalan fabrikaları özel sektöre satışını kesinlikle yasaklaya Polonya, Türkiye'den farklı olarak elde kalan fabrikaların hisselerini pancar üreticisi ile şeker işçisine satışını öngören bir özelleştirme modeli uyguluyor. Sendikanın savunduğu 'üretici-işçi-devlet' önerisiyle de örtüşen bu modeli yerinde görmek için Polonya'ya, beraberinde Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Azmi Aksu ve 30 şube başkanı ile adeta çıkarmada bulunan Şeker-İş Sendikası, buradan elde ettiği verileri de bir rapor halinde başta Başbakan Erdoğan olmak üzere hükümet yetkilileri ve bölge milletvekillerine sunmayı planlıyor. Aksu, üreticiye satılacak fabrikayı inceledi Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Mehmet Azmi Aksu, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ve Şube Başkanları ile birlikte Başkanlar Kurulu toplantısı öncesi Polonya'da üretici ve işçiye satılacak olan Kruszwıca’da bulunan şeker fabrikasını gezerek, incelemelerde bulundu. Aksu, fabrika müdüründen de uygulanacak olan 'çalışanlara yönelik özelleştirme modeli' hakkında kapsamlı bilgi aldı. Fabrika Müdürü Lech Sobescki yaptığı konuşmada Türkiye ve Polonya’nın her zaman birbirine muhtaç olan iki dost ülke olduğunu söyledi. Şeker-İş Sendikası'nın programına Aksu'nun yanı sıra Polonya'daki şeker sektörünün de ilgisi yoğun oldu. Tarım Bakanlığı Departmanı Direktörü Bogumila Kasperowicz ve Milli Pancar Ekicileri Birliği'nden Stanislav Barnas gibi üst düzey katılımların olduğu Başkanlar Kurulu toplantısına, davet edilmelerine rağmen AK Parti’den ve hükümet yetkililerinden katılan olmadı. Özelleştirmenin önemli muhataplarından olan Özelleştirme İdaresi Başkanı Ahmet Aksu da Şeker-İş Sendikası tarafından davet edilmesine rağmen toplantıda olmayan isimler arasında yer aldı. Sayfalar dolusu anlatılamayanı göstermek isterdik Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, yaptığı konuşmasında sayfalar dolusu sözle anlatılamayanı görmek ve göstermek için Başkanlar Kurulu toplantısını Polonya'da yaptıklarını belirtti. Bunun için Özelleştirme İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu başta olmak üzere siyasi karar vericileri Polonya’da yaptıkları Başkanlar Kurulu toplantısına davet ettiklerini söyledi. Gök, “Özellikle başka programlarını gerekçe göstererek Başkanlar Kurulu toplantısına katılmayan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Özelleştirme İdaresi Başkanvekili Ahmet Aksu’nun Polonya’da bulunmasını çok arzu ettik. “İstedik ki, sayfalar dolusu sözle anlatılamayanı yerinde gösterelim” diye konuştu. İki ülkenin bundan sonra da yüzyıllar süren dostluğunun pancar üreten ve fabrika çalışanları olarak sürmesi gerektiğini söyledi. Şeker sektörünün önemine vurgu yapan Gök, ülke ekonomisine yılda 2.5 milyar dolar katma değer sağlayan, doğrudan ve dolaylı olarak 10 milyon kişinin geçim kaynağı olan pancar şekerine yönelik olarak ülke gerçeklerine aykırı bir özelleştirme yol haritasının izlendiğini vurguladı. Benzer bir modeli geçmişte Polonya'nın da uyguladığını ancak bundan büyük zarar gördüklerini belirten Gök, yetkililere seslenerek "Polonya'nın yaşadıklarını Türkiye'ye yaşatmayalım" dedi. Almanya ve Fransa’dan sonra AB’nin üçüncü büyük şeker üreticisi olan Polonya’nın 1990’lı yılların başında yaptığı şeker özelleştirmesinden büyük sıkıntılar yaşadığını ve bu hatalarını telafi etmek için 2001 yılında kamumun elinde kalan fabrikalara yönelik olarak Parlamentolarından özel kanun çıkardıklarının altını çizen Gök, bu çıkartılan özel kanunla elde kalan fabrikaların kesinlikle özel sektöre satılmasının yasalandığını bildirdi. Polonya hükümetini bu yasayı çıkarmaya zorlayan şartların Türkiye tarafından da çok iyi irdelenmesi gerektiğini belirten Gök, şeker fabrikalarının özel sektör elinde üretimlerini sürdürmelerinin mümkün olmadığını anlattı. Türkiye’de de benzer bir özelleştirme politikasının uygulanmasını istediklerini ve Polonya örneğinin de kendilerinin bu isteklerinde ne kadar haklı olduklarını gösterdiğini vurgulayan İsa Gök, “Şeker fabrikalarının özelleştirmesi çiftçilere/üreticilere ve çalışanlara yapılmalıdır. Polonya gibi örnekler ele alınarak mevcut Pankobirlik yapısı üzerinden bir model geliştirilebilir” dedi. Gök, Özelleştirme İdaresi’nin elinde de böyle hazır bir çalışmanın bulunduğunu da kaydetti. Sendika olarak tek amaçlarının sektörün geleceğini kurtarmak olduğunun altını çizen Gök, içinde üretici ve çalışanın olmadığı bir modelle fabrikaların özelleştirilmesi durumunda Türkiye'nin bundan büyük zarar göreceğini vurguladı. Dünyanın en liberal ülkesi olarak bilinen ABD de bile şeker fabrikalarının sahibinin üreticiler olduğunu anımsatan Gök, Avrupa ülkelerinde de benzer bir tablo bulunduğunu anlattı. "Buralardan almamız gereken büyük dersler var. Bunlardan birisi de Polonya. Bunun için buradayız" dedi. Polyannacılık yapmayalım Üretici ve çalışanların içinde bulunmadığı bir modelle fabrikaların özelleştirilmesinde ısrar edilmesi durumunda 25 şeker fabrikasının 18-20 tanesinin kapısına kilit vurulacağına dikkat çeken Gök, bu fabrikaların özel sektörün elinde üretimlerini sürdürmelerini beklemenin aşırı iyimserlikten başka bir anlam taşımadığını belirterek, "Polonya'yı örnek alalım, polyannacılık yapmayalım" dedi. 18 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Başkanlar Polonya’da 19 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ TÜRK-İŞ Genel Başkanı Kumlu’dan “Arka Bahçe” sitemi Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, toplumsal olaylarda sorunun masada çözülmesini istedikleri için 'hükümet' yanlısı olarak görülmekten yakındı. Kumlu, “Türk-İş topluluğu, herhangi siyasi partinin arka bahçesi ya da yandaşı olma imkanını o yöneticilere vermez, yaptırmaz” dedi. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu. Türk-Iş Konfederasyonu'na bağlı şube başkan ve yöneticiler ile birlikte TÜRK-İŞ Adana Bölge Temsilciliği Hüseyin Ulukan Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıya katıldı. Burada konuşan Kumlu, sözlerine Afyon'da meydana gelen patlamada hayatını kaybeden şehitlere ve İzmir'de batan gemide yaşamını yitiren 60’a yakın mülteciye Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı dileyerek başladı. Türkiye'de çalışma hayatının yanı sıra birlik ve beraberlik konusunda da sıkıntıların olduğunu söyleyen Kumlu. “Türkiye'de barışın, birlik ve beraberliğin olması gereken çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Özellikle siyasi parti liderlerinin, gerek iktidarın, gerekse muhalefet ve ana muhalefet genel başkanlarının da birbirlerine karşı tutum ve davranışlarının bizleri rahatsız ediyor" dedi. Kumlu, sıkça tartışılan kıdem tazminatı konusuna değinerek, bakanların sık sık bu konuda açıklama yapmasından yakınarak. “Kıdem tazminatı (ona dönüştürülüyor ya da kıdem tazminatı kaldırılıyor dediğimiz an iş yerlerinde bir huzursuzluk başlıyor. Gülüp, geçin arkadaşlar. O zaman basın toplantısında da demiştik, bizden duymadığınız hiçbir şeye inanmayın" diye konuştu. Kıdem tazminatının gündeme getirilse bile parlamentonun Ekim'de açılacağını hatırlatan Kumlu, “Parlamento açılacak, meclise gelecek, komisyonlarda görüşülecek, sonra yasalaşması da 20I3'ün ne zamanına denk gelir bilemiyoruz. Biz biliyoruz ki özellikle Başbakan Erdoğan, kıdem tazminatının Bakanlar Kurulu'nda gündeme getirilmemesi için talimat verdi. Ancak son bayramda sayın Başbakan'a sorulduğunda ‘Kıdem tazminatı gündemimizde yok’ dedi. Kıdem tazminatını taraflar görüşmeden işçi ve işveren konfederasyonları getirmeden biz gündeme almayız dedi. Ama pişirilip pişirilip önümüze getirildiği zaman arkadaşlarımız rahatsız oluyor. Bu konuda hiç kimse ra- hatsız olmasın” şeklinde konuşlu. Kumlu, toplu iş ilişkileri yasa tasarısını şube başkanlarıyla görüştüğünü ve yeni örgütlenip de yetki bekledikleri işyerlerinin olup olmadığını sorduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Şuan zannediyorum ki bini geçen iş yerlerinde yetki alamadığımız 250 bin işçiyi ilgilendiren toplu iş ilişkileri yasa tasarısı çıkmadığı için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Şubat ayından bu yana yetki veremiyor. Tabi bunu Çalıma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik beyin önceki bakanlığı döneminde bir sürü çalışmalarımız oldu. Sonra o gitti Ömer Dinçer Bey geldi onunla da bir çalışmamız oldu. Sonrasında Faruk Bey tekrar geldi ve belli bir noktaya geldik ancak parlamento tatile girmeden Toplu iş ilişkileri yasa tasarını halledemedik. Bundan dolayı da aşağı yukarı 8 aydır, özellikle de yeni örgütlenilen yerlerde daha sıkıntılar çıkmaya başladı, özel seklörde çalıma yapıyorsunuz üye ediniyorsunuz, ama bakanlık yetki vermediği zaman işine son vermelerle karşılaşıyorsunuz İsçi ve işveren konfederasyonları olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile görüştüklerini söyleyen Kumlu, görüşmeler neticesinde “Önce Başbakan ile görüşün, sonra bu yetkilerin önünü açalım. Parlamento açıldıktan sonra da bu yasa tasarısını bir an evvel görüşüp yasa çıkarmaya çalışalım" yanıtı aldıklarını söyledi. Kumlu. Türk-İş olarak en çok sıkıntı yaşadıkları konulardan birinin de siyasi partilerle anılmak olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye yanıyor, bu Türk-İş Başkanı, yöneticileri niye oturuyor arkadaş diyorlar. Bir şeyi yaparken neticesini iyi değerlendirmek zorundayız, bu ülke bizim başka ülke yok. Masada konuşmayınca, görüşmeyince sorunları nasıl çözeceğiz? Uzlaşmacı sendikacılar, bizi hükümetin arka bahçesi olarak görüyorlar. Hepinizin bir dünya görüşü var. Biz bu iktidarı destekleyen yöneticiler olabiliriz başka siyasi görüşte olan insanlarda olabiliriz ama Türk-İş topluluğu herhangi siyasi partinin arka bahçesi ya da yandaşı olma imkanını o yöneticilere vermez, yaptırmaz, ama maalesef adı çıkana kadar canı çıksın derler ya o hesap. Bunlar Ak Partililer. Seslenmiyorlar diyorlar. Arkadaşlara dedim ki Türk-İş olarak bu güne kadar basın toplantılarında hükümete neler dedik bir çıkartalım. Ben genel başkan olduktan sonra hükümete en ağır eleştirileri getirdim. Ama maalesef bunu anlayamıvoruz.” NBŞ’lere karşı toplanan 224 bin imzalı dosya TÜRK-İŞ Başkanı Kumlu’ya teslim edildi Şeker-İş Sendikası geçtiğimiz ay sona eren ‘NBŞ’ye hayır pancar şekerine evet’ imza kampanyasında vatandaşlardan toplanan 224 bin imzalı klasörleri hükümet yetkililerine ulaştırılmak üzere Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu’ya teslim etti. Teslimde TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, Genel Sekreter Fevzi Şengül, Genel Mali Sekreter Eyyup Şen, Genel Eğitim Sekreteri Hasan Basri Güzel ile Teşkilatlandırma Sekreteri İlhan Özyurt hazır bulundu. 20 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker-İş Başkanlar Kurulu toplantısı gerçekleştirildi Şeker-İş Sendikası Başkanlar Kurulu toplantısı Şeker-İş Genel Merkezi’nde gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, terör, dış politika, çalışma hayatı, ekonomi ve şeker sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ülkemizde yıllardır süre gelen terör belasının Türk ve Kürt adı altında yüzyıllar boyu birlikte yaşamış aynı kaderi paylaşmış kardeşleri birbirine düşürdüğünün altını çizen Gök, millet olarak kardeşlik ve barış içinde kucaklaşacağımız günleri bekler olduklarını dile getirdi. Konuşmasının dış politika bölümünde Arap Baharı denilen sürecin, aslında dünyadaki büyük değişme dalgasının Ortadoğu’ya yansımalarından başka bir şey olmadığına işaret eden Gök, “Bu bölgedeki kapalı rejimler, şeyhlikler, krallıklar, Baas tipi diktatörlükler veya bürokratik oligarşiler, sömürgecilik döneminin veya Soğuk Savaşın ürünü olarak ortaya çıkmış, çoğu da dışarıdan güdümlü, kurulmuş ya da kurdurulmuş rejimlerdir. Bu rejimlerin halkalarıyla bağları olmadığı gibi, kendi halklarına düşman devlet biçimleri yarattığı da bilinen bir husustur. Bu bakımdan Arap Baharı, aslında bu coğrafya ülkelerinde yaşayan halkların kendi devlet düzenleri karşısında; insan hakları, demokrasi ve özgürlük talep etmelerinin yarattığı değişim dalgasının ortaya çıkardığı bir bahar rüzgârıdır” dedi. Konuşmasında çalışma hayatındaki son gelişmeler hakkında da bilgi veren Gök, çalışma hayatına yeni bir düzen getirmek amacıyla bir yılı aşkın bir süredir beklenen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ise meclisten geçerek yasalaştığını kaydetti. Son yıllarda çalışma hayatında meydana gelen önemli değişimlerin iş güvenliği ve sağlığı alanında yeni risk faktörlerinin ortaya çıkmasına neden olduğunu iddia eden Gök şöyle konuştu: “Sosyal ve örgütsel olumsuzlukların potansiyel olarak meydana getireceği psikolojik ve fiziksel zararları önlemek adına alınacak tedbirler son derece mühimdir. Buradan hareketle günümüzde yaşanan sosyal, ekonomik, kültürel, toplumsal ve özellikle teknoloji alanındaki değişimler doğrultusunda çalışma hayatını etkileyebilecek yeni riskleri tanımlamak ve tehditler karşısında tedbirler almak gerekmektedir. Nitekim burada önemli olan gerekli bilincin işyerlerinde yaratılmasıdır. Bu konuda, sosyal taraflara önemli görevler düşmektedir. Zira, konunun işçi, işveren, devlet eliyle işbirliği içerisinde uygulama alanı bulması ülkemiz çalışma yaşamı açısından önemli bir nokta olacaktır.” Türk şeker sektörüne bilinçli darbe vurulmuştur Türk Şeker Sektörüne ve özelleştirme politikalarına da değinen Gök, 1999 ve 2001 ekonomik krizlerinin beraberinde getirdiği darboğaz ile Dünya Bankası ve IMF’nin dışa bağımlı politik baskıları neticesinde, 2000 yılında Türk şeker sektörü özelleştirme kapsamına alındığını söyledi. Gök, “Bu gelişmeler yaşanırken 2005 yılında sendikamızda o güne kadar süregelen ve dünya gerçekleri ile bağdaşmayan sat kurtul mantığının yanında yer alan sendikal görüşler bir değişim rüzgârıyla ortadan kaldırılmıştır. 2006 yılına gelindiğinde ülkemizin Avrupa ile rekabet edebilir en karlı ve verimli fabrikaları olan Bor, Ereğli, Ilgın Şeker Fabrikalarının ihale ilanı yayınlanması, o dönem de adeta Türk şeker endüstrisine bilinçli vurulan bir darbeyi gözler önüne sermektedir” diye konuştu. 21 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Sivil toplum örgütleri ile el ele Özelleştirme politikalarına karşı teşkilatları ile birlikte aldıkları olağanüstü kararlarla 28 ilde başlattıkları eylemler, illerde yetkili kişi ve kurumlarla sektörü tüm yönleri ile ele aldıkları görüşmeleri sendikalarının haklı mücadelesinde olumlu gelişmeler olarak değerlendiren Gök, bundan sonra yaşanacak süreçte de şubeleri vasıtasıyla pancar çiftçileri, şeker işçileri, taşıma sektörü, sulama birlikleri, ziraat odaları, sivil toplum örgütleri, yöre esnafı ve halkın da yer aldığı sektör paydaşlarını bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları hız kesmeden devam ettireceklerini vurguladı. Gök şöyle devam etti: Başbakanımız özelleştirmede doğru olanı yaptı “Şeker-İş Sendikası olarak ülke ekonomisi ve ülkemiz insanının çıkarları doğrultusunda şeker sanayinin varlığını sürdürebilmesi için dün nasıl canı gönülden özveriyle mücadele verdiysek bugünde aynı azimle bir an bile durmadan yola devam edeceğiz. Sayın Başbakanımızın özelleştirmeye olur vermemesi haklı mücadelemizin bir sonucudur. Siyasi iradenin kararının bundan sonra yaşanacak özelleştirme sürecine yön vereceği aşikârdır. Fakat bizler üreten toplumların istikrarlı büyüme ve kalkınma politikaları uygulamak için çalışanları, yani katma değer yaratan emekçileri ülkenin odak noktasına yerleştirdiklerini biliyoruz. Bizler de üretmek istiyoruz, şeker fabrikalarını ülkemizde yaşatalım istiyoruz. Sendikamızın Türk şeker sektörü özelleştirme mücadelesi kapsamında gerek raporlarında gerekse basın kamuoyu açıklamalarında altını çizerek değindiği; sektöre pancar üreticisi, şeker işçisi ve kamunun içinde yer aldığı bir yapılanma ile sahip çıkılması hususu burada çözüm noktasını oluşturmaktadır.” NBŞ’lere karşı Türkiye’nin desteğini aldık Konuşmasının son bölümlerinde Nişasta Bazlı Şekerlere de vurgu yapan Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, her yıl yaklaşık yüzde 50 oranında arttırılan Nişasta Bazlı Şeker kotasının bu yıl da yüzde 35 arttırma kararını tam anlamıyla anlaşılmaz ve gelecek nesillerimizi riske atan bir karar olarak gördüklerini kaydetti. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nca düzenlenen Türkiye Şeker Fabrikalarına ilişkin Denetim Raporunun da NBŞ üreticilerinin lehine arttırılan kota kararlarının yanlışlığını ortaya koyduğunu ifade eden Gök, “Bu nedenle, Nişasta Bazlı Şeker kotalarının AB ülkeleri seviyesine düşürülmesi için açtığımız davaların yanı sıra, bugün birçok gıda ürününde kullanılan NBŞ’lerin tüketilmemesine yönelik başlatmış olduğumuz halkımızı bilinçlendirme kampanyamızı başarıyla gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Halkımızın yoğun ilgi gösterdiği kampanyamız sürerken düzenlediğimiz basın toplantıları ile de kamuoyu NBŞ’lerin zararları konusunda bilgilendirilmiş ve şubelerimizin de katkılarıyla 234 imza toplanmıştır. Toplanan imzalar, Konfederasyonumuz Türk-İş aracılığında Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Bakanlar Kurulu ve Şeker Kurumu’na ulaştırılacaktır” dedi. Toplumun birçok kesimini temsil eden sivil toplum kuruluşlarının Şeker-İş Sendikası’nın haklı mücadelesinde büyük destek verdiklerinin altını çizen Gök, “Ülkemiz işçisi, çiftçisi ve besicisi de; stratejik önemin hakkını ortaya koydukları özveri tablosu ile pekiştirmektedir. Bu noktada, ülkemizin sevk ve idaresini elinde bulunduranların da bu konuya hassasiyetle yaklaşmaları son derece önem arz edecektir” diye konuştu. Gök, Aksaray’da faaliyet gösteren Keskinkılıç Gıda Sanayi Ticaret A.Ş Bal Küpü Şeker Fabrikası’ndaki örgütlenme çalışmalarının fabrika yönetiminin tüm engellemelerine rağmen devam ettiğinin de altını çizdi. İşverenin baskısı nedeniyle sendikalarının örgütlenme hakkının elinden alınmak istenmesi sonucu işten çıkarılarak mağdur edilen 17 üyenin hakkını aramak amacıyla hukuki süreci başlattıklarını ifade eden Gök, örgütlenme sürecinde konu ile ilgili çalışmalarının ara vermeden devam edeceğini sözlerine ekledi. 22 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Ankara Şeker’de pancar alım kampanyası 2012-2013 yılı Şeker Üretim Kampanyasının ilk adımı olan Pancar Alım Kampanyasının açılışı gerçekleştirildi. Törene Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü M. Azmi Aksu, Genel Müdür Yardımcıları Abbas Sueri, Selim Yücel, Bülent Üzümcü, Daire Başkanları ve Şeker-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Eyyup Şen ile Ankara Şube Başkanı Murat Taşlıyurt ve çok sayıda misafir katıldı. Ankara Şeker Fabrikasında gerçekleştirilen kampanyada konuşan fabrika müdürü Kemal Yüksel, fabrikanın kampanyasının 127 gün süreceğini ve kampanya süresince 481 bin ton pancar işleneceğini belirtti. İşlenecek 481 bin ton pancardan 65 bin ton kristal şeker, 21 bin 500 ton melas, 140 bin ton yaş küspe üretimi yapılacağını ifade eden Yüksel, Ankara Şeker Fabrikası olarak 139 köyde sözleşmeli olarak ekim yapan 3 bin 370 çiftçiye 12 milyon 137 bin TL nakdi, 8 milyon 895 bin TL de ayni olmak üzere toplam 21 milyon 32 bin TL avans ödendiğini söyledi. Tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de küreselleşme ve neo-liberal politikalar hem kamu hem de özel sektörde rekabeti artırmış, bunun sonucunda firma ve kurumlar dış kaynak kullanımı yoluyla alt işveren uygulamalarına yönelmişlerdir. Bununla birlikte, artan rekabet beklentisi ve alt işveren uygulamaları örgütlenmeye çok ciddi zarar vermiş ve sendikacılığı zayıflatmıştır. Bir diğer yönüyle, çalışanların ücretlerinde azalma, istihdam şartlarında gerileme ve memnuniyetlerinde yetersizliklere yol açmıştır. Çalışanların sayısal olarak artmasına karşın, 1960'lı ve 1970'li yılların aksine sendikalı işçi sayısındaki azalma, ülkemizde önemli bir boyuta ulaşmıştır. Sendikaların yeni üye kazanmakta ve mevcut üyelerini korumakta yaşadığı zorluğu gösteren bu durum, hem mevcut ekonomi politikalarının hem de sendikaların yanlış uygulamalarının yansıması olarak ele alınmaktadır. Bu süreçte işçi sınıfı nicel olarak büyürken, mevcut sendikal hareket buna paralel bir genişleme gösterememiş, hatta daralmıştır. İşgücü maliyetlerinin düşürülmesi ucuz işçilik ve bu yolla rekabet şansı yaratılmasını amaçlayan alt işverenlik uygulaması ülkemizde özellikle 1980’li yıllarda yaygınlaşmaya başlamış olup, bugün neredeyse tüm sektörleri tehdit eder hale gelmiştir. 1980’ den günümüze kadar geçen süreçte taşeronlaşma, sendika ve toplu pazarlık hukuku alanında doğrudan işçilerin hak ve özgürlüklerinin ortadan kaldırılması amacına yönelmiş, etkili bir sendikasızlaştırma aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır. rinin maruz kaldığı sorunlar arasındadır. Bakanlık tarafından hazırlanan raporda dikkat çekilen bir diğer konu ise, kayıtdışı uygulamaları ortadan kaldırmak, suistimalleri engellemek, sosyal güvenceye kavuşturmak amacıyla özel istihdam bürolarını daha işlevsel hale getirilmesine ihtiyaç duyulduğudur. 2010 yılında dünyada Gülara Başbozkurt geçici iş ilişkisi ile tam zamanlı çalışan Toplu İş Sözleşmesi Uzmanı işçi sayısının 10 milyon 240 bin olduğu ve AB ülkelerinde geçici iş ilişkisi 3 milyon 575 kişinin tam zaKonunun çözümü ile ilgili geçmiş yıllarda net bir adım atılmış olmamakla birlikte Çalışma Ba- manlı çalıştığına dikkat çekilmiştir. Dünya örnekkanlığı tarafından geçtiğimiz günlerde konu ile lerinin de raporda, özel istihdam büroları aracılığıyla ilgili bir rapor hazırlatılmış, ilgili tarafların bir araya geçici iş ilişkisi ile çalışanların oranı Birleşik Krallık'ta geldiği bir toplantıda sunulmuştur. Raporda, yüzde 3, Hollanda'da yüzde 2,5, Belçika'da yüzde kamu ve özel sektörde olmak üzere 1 Milyon 5 2, Almanya'da yüzde 2, İsveç'te yüzde 1,3, İspanBin 254 kişinin taşeron işlerinde çalıştığına yer ya'da yüzde 0,5 ve Yunanistan'da yüzde 0,1 olduğu verilirken, hizmet alımının en yaygın olduğu kamu belirtilmiştir. Dünya örneklerinden de anlaşılacağı üzere taşesektöründe yüzde 14 paya sahip, KİT’lere de dikkat çekilmiştir. Ayrıca alt işverenlik uygulamasında ronlaşma meselesi ülkemizde ciddi boyutlara ulaşyaşanan sorunlar, işçi ve işverenler açısından da mış olup, bu oran dünya ortalamasının üzerindedir. ayrı ayrı değerlendirilerek yaşanan sıkıntılara de- Bugün neredeyse tüm sektörlerde yaşanan bu ğinilmiştir. Sık sık işveren değişikliği nedeniyle sorun şeker sanayi’ni de tehdit etmektedir. Özelsenelik izne hak kazanamamak, kamu makamlarının leştirmenin yanı sıra, artan taşeronlaşma uygulaalt işverene verdiği belirli işler dışında ücretlerin maları Şeker Endüstrisinin faaliyet alanını her ödenip ödenmediğinin takibinin yapılamaması, geçen daraltmakta ve asıl işin yürütüldüğü kısımbir yıldan az sürelerle sözleşme yapılması ve bir larda üretimin devamlılığını sıkıntıya düşürmektedir. yıllık kıdem tazminatı şartının sağlansa bile işveren Ülkemizi ve sanayimizi tehdit eden bu büyük tarafından tazminatların alınamaması, yıllarca sorunun biran önce çözüme ulaşması gerekliği süren yargı süreçleri, alt işveren işçilerinde iş ortadadır. Bu yönde uygulamaların biran önce kazası ve meslek hastalıklarına daha sık rastlanması hayata geçirilmesi, yapılan adaletsizliklerin ve hak ile örgütlenme ve toplu sözleşmeden yararlana- kayıplarının yaşanmadığı bir çalışma hayatı hepimamak gibi pek çok olumsuzluk alt işveren işçile- mizin ortak beklentisidir. Türkiye’de taşeronlaşma meselesinin boyutları ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ TURHAL ŞEKER-İŞ’TEN FARKINDAYIZ FARKLIYIZ PROJESİ 23 Şeker-İş Sendikası Turhal Şubesi'nin özellikle maddi durumu yetersiz gençlere yönelik 'Farkındayız Farklıyız' isimli bir gençlik projesi Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından kabul edildi. 14-29 yaşlar araındaki gençlere yönelik Proje sosyal içeriği, hedef kitlesi ve desteği bakımından hali hazırda uygulana gelen AB projelerinden çok daha farklı bir anlama sahip olup, bu bağlamda Turhal’da ilk olma özelliği taşıyor. Proje kapsamında Güvenli İnternet Eğitimi ( 1 gün), Model Uçak kursu ( 3 gün) ile Kapadokya gezisi ve balon turu ( 2 gün) gerçekleştirilecek. Gençlerin bir bütün olarak bu projeye dahil edilmeleriyle, bu gençlerin devletine aidiyet duygusunun güçlendirilmesi ve proje üretkenliklerinin artırılması projenin ana amaçları arasında yer alıyor. 24 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Şeker-İş Yönetimi fabrika ziyaretlerine başladı İşçileri dinledi ∂ Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa GÖK ve genel merkez yöneticileri şeker fabrikalarının özelleştirme sürecinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından iptal edilmesinin ardından şeker fabrikalarını ziyaret ederek gelişmeler hakkında bilgilendirmede bulundular. Genel Merkez Yönetimi ayrıca fabrikalarda çalışan Şeker-İş Sendikası’na bağlı üye işçilerin istek ve taleplerini de dinlediler. BOR ÇORUM YOZGAT KASTAMONU ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ TURHAL KIRŞEHİR 25 Erciş Şeker-İş’ten Başbakan’a teşekkür Şeker-İş Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin, emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Genel Türkiye Şeker Fabrikaları'nın özelleştirmesini başkanımızın verdiği bu onurlu mücadeleyi iptal eden Başbakan'a Van Erciş Şeker Fabrikası kabullenmeyen bazı kesimlerin de bu başarıyı çalışanları adına teşekkür etti. hazmedemediklerini düşünüyorum. Bu özelBaşbakan Erdoğan’ın Van ve Erciş’te temeli leştirmenin ülke ekonomisine, çiftçisine, işatılan deprem konutlarının teslim törenine çisine, çocuklarımızın geleceğini düşünerek Başbakan’a teşekkür pankartlarıyla katılan iptal kararı veren Başbakanımız Sayın Recep Erciş Şube Başkanı Yavuz Şahin,"2005 yılından Tayyip Erdoğan'a,Bakanlar Kurulu üyelerine, bu yana özelleştirme sürecinde olan şeker Şeker-İş Erciş Şubesi olarak teşekkürlerimizi fabrikalarının özelleştirilmesi için kendi çıkar sunarız" dedi. ve kişisel menfaatlerini bir tarafa bırakarak 70 milyon insan için gecesini gündüzüne katarak mücadele eden Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök ve yönetimine teşekkür ederiz. Bu süreçte genel merkezimize her platformda desteklerini esirgemeyen Türk-İş yönetimine, Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay'a, iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerine, Pankobirlik yönetimine, sivil toplum örgütlerine, basın mensuplarına, nakliyecisine, Şeker İş Sendikası Genel Sekreteri Fevzi Şengül, Ercis Şeker Fabrikası’na çiftçisine, şeker fabri- bağlı Van Akdamar Kantarı’nda çalışan işçileri ziyaret etti ve birlikte kası çalışanlarına ve yemek yediler... 26 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Pankobirlik Genel Başkanı Konuk ABD’den mesaj verdi Clinton, Papandreau, Yong Kim ve Muhtar Kent ile görüşen Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Mesajı New York’tan verdi. B irleşmiş Milletler Genel Kurulu’na ev sahipliği yapan New York'ta, BM Genel Kuruluyla eş zamanlı başlayan ve BM toplantısına sadece birkaç yüz metre mesafede büyük bir organizasyon daha gerçekleştirildi. ABD'nin 42'nci Başkanı Bili Clinton'un 2005 yılında başlattığı uluslararası girişimin yıllık toplantısı çok sayıda ülkeden aralarında devlet başkanları, siyasetçiler, iş adamları, sanatçılar, sporcular, STK yöneticilerinden oluşan yaklaşık 800 kişilik davetlinin katılımıyla New York'da yapıldı. ABD Başkanı Barack Obama, Başkan Adayı Mitt Romney, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi, Libya Devlet Başkanı Muhammed el-Magarif, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim ve Coca Cola CEO'su Muhtar Kent'in bulunduğu toplantıya, çok sayıda ülkenin halen görevde olan veya eski devlet başkanları ile başbakanları da katıldı. Siyasetten, iş dünyasına, kanaat önderlerinden düşünürlere, sanatçılardan spor adamlarına kadar geniş bir kesimden gerçekleşen katılımla yapılan CGI zirvesine, Bili Clinton'un davetlisi olarak Türkiye'den Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı ile Pankobirlik Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk katıldı. ABD Eski Başkanı Bili Clinton'un açılış konuşmasıyla başlayan ve BM Genel Sekten Ban Ki-Moon'un da bir konuşma yaptığı CGI Zirvesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın da katıldığı kapanış oturumu ile sona ererken, zirve süresince Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk aralarında Bili Clinton, Yunanistan eski Başbakanı Andreas Papandreu, Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, Coca Cola CEO'su Muhtar Kent, Almanya merkezli dev çikolata üreticisi Lambertz Gurubunun Sahibi Hermann Bühlbecker, Ünlü Marketler zinciri VVall-Mart'ın Başkanı Mike Duke'in de bulunduğu siyasetçiler, devlet adamları, işadamları ve ekonomi dünyasının etkin isimleriyle görüştü. Yaptığı görüşmelerde bir yandan bölgesel ve küresel meseleler hakkında istişare fırsatı bulurken, öte yandan siyasetçilerin, devlet adamlarının küresel ekonominin etkin yöneticilerinin gelecek beklentilerini öğrenme, fırsatları ve riskleri değerlendirme imkânı bulduklarını belirten Recep Konuk, "Dünyanın dört bir yanı neyi konuşuyor, dünyanın dört bir yanının gündeminde neler var. Dünyanın dört bir yanında üretim ve tüketim eğilimleri ne şekilde değişiyor, dünyanın dört bir yanı hangi ticari fırsatlara açık bunları konuşma ve dünya ekonomisinin etkin isimlen ile istişare etme imkânı bulduk. Bu anlamda da biz bu zirvede karşımıza çıkan fırsatları dört dörtlük değerlendirdik" dedi. Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, "Hem dilimizin döndüğünce ülkemizi ve ülkemizin küresel meselelere bakışını muhataplarımıza anlatmaya gayret ettik, hem de ülkemiz tarım sektörü ve tarımsal sanayi için yeni fırsat kapılarını araladık. Dünyanın farklı coğrafyalarındaki gelişmelere ve ihtiyaçlar ile beklentilere vakıf olduk" değerlendirmesini yaparken, bire bir gerçekleştirdiği temaslarla ilgili ise şunları söyledi; "Dünyanın değişik coğrafyalarından zirveye katılan çok sayıda devlet adamı ile bire bir görüşme fırsatımız oldu. Ülkemizi ve kurumumuzu anlattık. Kurduğumuz üretim modelini paylaştık. Gelecekte önemi daha da artacağı herkes tarafından ifade edilen gıda sektöründeki iddiamızı dile getirdik. Artan dünya nüfusu ve katlanarak artan gıda talebine, dünyanın en önemli gıda üretim merkezlerinden biri olması için gayret ettiğimiz ve o potansiyele sahip Konya'nın önemli katkı verebileceğini ifade ettik. Zirvenin en önemli gündem maddelerinden biri açlık ve yoksulluktu. Gelişmiş az gelişmiş, Avrupa, Asya, Afrika, Amerika her kıta ve her coğrafyadan katılımcıların birinci gündem maddesi gıda idi. Dünya gıda üretimini ve gıdaya erişimi konuşuyor. Gündemi gıda olan bir dünyanın yükselen yıldızının Konya olması, Konya Ovası olması doğaldır ve biz de Konya'nın potansiyelini anlatma fırsatı bulduk. Dünya Bankası Başkanı ile yenilenebilir enerji yatırımlarımızı ve yenilenebilir enerji konusunda güneş enerjisi dahil neler yapılabilir, Dünya Bankasının gıda ve enerji projelerine verdiği veya verebileceği destekleri değerlendirdik. Türkiye'deki fabrikalarına sıvı şeker verdiğimiz Coca Cola'nın CEO'su Muhtar Kent ile karşılıklı alış verişimizi, iş ortaklığımızı daha ileri noktaya nasıl taşıyabileceğimizi görüştük. Dünyanın en büyük marketler zinciri olan VVallMart'in Başkanı ile gıdayı, beklentileri, değişen tüketim eğilimlerini değerlendirdik, markalarımızı dünya pazarlarına sunmak için işbirliği olanaklarını konuştuk. Almanların ünlü çikolata üreticisi Lambertz Gurubun Başkanı ile sektörün geleceğini ve Türkiye-Almanya işbirliği imkânlarını değerlendirdik. Zirvede yaptığımız bu görüşmelerden sonra da ABD'de tarımsal üretimde elde ettikleri verimlilikle öne çıkan üretim sahalarında tarımsal altyapıyı inceledik. Çiftlik ziyareti gerçekleştirdik. Et-süt ürünleri üreten işletmeleri inceledik. Onlarda olup da biz de olmayanları tespit ettik. Daha verimli üretim için neleri farklı yapıyorlar notlar aldık. Bu tür organizasyonların en büyük faydası şu, bilgi paylaşıyor, bilgi alıyor, kendimizi yani Pankobirlik'i, Konya Şeker'i ve ülkemizi anlatıyor, edindiğimiz tecrübe ve birikimlerden ülkemiz için faydalı projeler üretmeye, faydalı sonuçlar çıkarmaya çalışıyor, kurduğumuz temaslarla ticari etkinliğimizi arttırma imkanı buluyoruz." Amerikan basınınca "BM'nin hantal yapısına alternatif" bir girişim olarak tarif edilen ve her yıl BM Genel Kurulu gündemi ile örtüşen konulan görüşen CGI (Clinton Global Initiative), devlet adamları ve diplomatların yer aldığı BM Genel Kurulundaki resmi havanın ötesinde gündeme gelen konulara pratik ve sivil inisiyatifin katkısıyla hızlı çözümler üreten bir girişim olarak nitelendiriliyor. Çevre problemlerinin yanı sıra açlık ve yoksullukla mücadele, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşanan tabii afetlerde ihtiyaç sahiplerine uluslararası yardım toplanması ve ulaştırılması gibi konularda onlarca projeyi hayata geçiren CGI, kuraklık ve çölleşme ile mücadele amaçlı ağaçlandırma çalışmalarına, tarımsal üretimde verimliliği arttırmaya yönelik çabalara da proje bazlı destek oluyor. 8 yıl önce ilk toplantısını gerçekleştiren CGI bu süre zarfında 180'in üzerinde ülkede 2.000'in üzerinde projeye destekte bulunarak yaklaşık 400 milyon insanın yaşam koşullarının iyileştirilmesine katkı verdi. 27 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ ORGANİK GIDA koca bir yalan çıktı! Dünyada hızla yayılan organik gıda furyası, ABD'den gelen bir araştırma sonucuyla ciddi darbe alacak gibi görünüyor. ABD'de yapılan bir araştırma organik gıdaların, normal gıdalardan çok daha sağlıklı olduğu "efsanesi"ni yıktı. Araştırmaya göre, organik gıdalarla, normal gıdaların besin değeri birbirlerine yakın çıktı. Yıllardır daha sağlıklı olduğu düşüncesiyle tüketilen organik gıdalarla ilgili yapılan araştırma sağlık dünyasında tartışma yarattı.ABD'de Stanford Üniversitesi'nin araştırmasına göre, organik gıdalar ile normal gıdalar arasında besin ve vitamin değerleri bakımından çok önemli bir farka rastlanmadı. Organik gıdaların öne çıkan faydası ise, normal gıdalara oranla yüzde 30 oranında daha aç ilaç kalıntısı taşıyor olması. Annals of Internal Medicine dergisinde yayımlanan araştırmada, aralarında organik meyve, sebze, buğday, et, yumurta ve sütün de bulunduğu 200 ürün, organik olmayan emsalleriyle karşılaştırıldı. Araştırma sonucunda, organik ve normal gıdaların besin ve vitamin değerleri bakımından birbirlerinden çok farklı olmadığı ortaya çıktı. Stanford Üniversitesi adına araştırma yapan bilim insanları, meyve ve sebzelerde aynı oranda vitamin, sütteyse aynı oranda protein ve yağ saptadı. Araştırmada ayrıca, organik gıdalarda, üretimde kullanılan gübredeki farklılık nedeniyle daha fazla nitrojen bulunduğu ancak bunun sağlık açısından fayda sağlamadığı belirtildi.Bilim insanları, organik gıda tüketenler ile normal gıda tüketenleri kıyaslayan 17 çalışmayı inceledi. Sonuç şaşırtıcıydı. Organik gıdayla beslenen grup, diğer gruptakilerden daha sağlıklı değildi. 'BU TÜR ARAŞTIRMALAR TÜKETİCİYİ BİLİNÇLENDİRİR' Hayvan haklarının gözetilmesi ve çevresel kaygılar da dahil, insanları organik gıda tüketmeye teşvik eden birçok sebep olduğu biliniyor. Organik gıdaların daha sağlıklı ve besleyici olduğu kanısının yaygınlığına değinen araştırmayı yürüten Prof. Dr. Crystal Smith-Spangler, araştırma bulgularının kendilerini biraz şaşırttığını itiraf etti. Smith-Spangler, bu tür araştırmaların tüketicileri daha çok bilinçlendireceğini ve fayda sağlayacağını söyledi. 'İLAÇ KALINTISINA DİKKAT' ABD'deki Harvard Üniversitesi'nin Halk Sağlığı Bölümü'nden Chensheng Lu ise, Stanford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına mesafeli yaklaşıyor. Daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirten Lu, organik ve normal gıdalar arasında sağlık açısından bir fark olmadığını söylemek için henüz erken olduğunu söyledi. Gıda ürünlerindeki ilaç kalıntısının önemine dikkat çeken Lu, alışveriş yaparken, böcek ilacı kalıntısı içermeyen ürünlerin tercih edilmesini önerdi. GDO'lu mısır yiyen fareler 'zehirlendi' Genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerin çoğunun kansere yakalandığı be- lirlendi. Fransız bilimadamlarının 2 sene süren araştırmasında, genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerin daha genç öldüğü ve daha sık kansere yakalandığı görüldü. Araştırmacılar, bu tür mısırlarla beslenen dişi farelerin yüzde 93'ünde meme tümörlerinin belirlendiğini, erkek farelerin çoğunun ise böbrek ve karaciğer sorunları nedeniyle öldüğünü belirtti. Bilimadamları, dişi farelerdeki tümörlerin pinpon topundan büyük olduğunu da vurguladı. Araştırma, Uluslararası "Food and Chemical Toxicology" dergisinde yayımlandı. 28 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Restoranda sigaraya UYDUDAN takip Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kapalı mekanlardaki sigara yasağının GPS destekli mobil cihazlarla denetleneceğini açıkladı. Sağlık Bakanlığı Çalışanları Tütün Kullanımı Araştırması'nın sonuçları, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın da katıldığı basın toplantısıyla açıklandı. Türkiye'nin tütünle mücadelede başarılı bir çalışma yürüttüğünü, bu mücadelenin devam edeceğini anlatan Akdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu mücadeleye sahip çıktığını ifade etti. SİGARAYA GPS’Lİ TAKİP SİSTEMİ Kapalı alanlardaki sigara yasağı ihlallerinin daha sıkı denetleneceğini açıklayan Akdağ, ''Kapalı alanlardaki ihlalleri önlemek için bazı yeni uygulamalara başlıyoruz. GPS destekli mobil cihazlarla izlemeye başlayacağız. Bu işimizi biraz daha kolaylaştıracak. 81 ildeki ekiplerimizle 4 yıl içinde 3 milyon 665 bin denetim yaptık. 82 bine yakın cezai işlem uyguladık ve 25 milyon liranın üstünde de idari ceza kesildi. Alo 171 Sigarayı Bırakma Hattı'na da 4 milyona yakın vatandaşımız müracaat etti.'' Dedi. EYLÜL'DE BAŞLAYACAK Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Mustafa Aksoy, Bakanlığın 184 numaralı hattına sigara yasağı ihlali ihbarı geldiğinde, buraya GPS üzerinden yapılacak takiple en yakın ekibin yönlendirileceğini belirtti Aksoy, yeni uygulamanın Eylül ayında başlayacağını açıkladı. 'TÜRKİYE BİRİCİK VE BENZERSİR BİR ÜLKE' Dünya Sağlık Örgütü temsilcisi Maria Cristina Profili sigaraya karşı yürüttüğü mücadele ve elde ettiği başarı açısından Türkiye'yi ''biricik ve benzersiz' bir ülke olarak niteledi. Kayseri Şeker AB’de CEP TELEFONU klozetten daha kirli Araştırmalar, cep telefonlarının birçok klozetten 10 kat daha fazla bakteri barındırdığını gösteriyor. Uganda'da yaşanan olay da araştırma sonuçlarını kanıtlıyor. Uganda'da bir adamın, bir hastanenin karatina bölümünden çaldığı cep telefonundan Ebola virüsü kapması, cep telefonlarındaki tehlikeyi gözler önüne seriyor. Arizona Üniversitesi’nden mikrobiyolog Charles Gerba’ya göre, cep telefonundan hastalık kapmak için Ebola salgını olmasına da gerek yok. Tuvaletlerin sık sık temizlenmesine karşın cep telefonu gibi sık kullanılan araçlar böyle bir rutin temizlikten geçmiyor. Bu da onların daha çok bakteri barındırmasına neden oluyor. Hürriyet’in haberinde Gerba, bir telefondaki bakteri sayısının çok önemli olmadığını, bunun cep telefonlarının ortak kullanılması ya da paylaşılması durumunda arttığını ve tehlikeli olduğunu da belirtiyor. Mikrop saçabiliyor Cep telefonlarının yarattığı tehlikenin bir sebebi de yüze ve ağıza yakın tutuluyor olması ve insanların elektronik eşyaları temizlemede pek istikrarlı davranmamaları. Uzmanlar tehlikeyi azaltmak için telefonların başka kişilerle ortak kullanılmamasını ve antibakteriyel temizleyicilerle temizlenmesini tavsiye ediyor. Antibakteriyel spreyler eşyaya zarar verse bile mendillerle zarar vermeden temizlemek mümkün. Almanya'nın önemli çikolata ve meyve suyu üreticilerinden olan CK Gurup, Kayseri Şeker Fabrikası'ndan şeker ithal edecek. Londra Merkezli Dünya Şeker Borsası fiyatlarının çok üstünde bir rakam ile satışı yapılan şekerin ilk sevkiyatı ise geçtiğimiz ay itibariyle başladı. Yakın bir zaman önce Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay'ı merkezi Almanya'nın Leipzig il VVeissenfels bölgesinde bulunan şirketlerine davet eden CK Gurup yetkilileri, istikrarına ve potansiyeline güvendiğini belirttikleri Kayseri Şeker Fabrikası'ndan ilk şeker siparişini verdiler. Dünya Şeker Borsası'nda tonu 548 Dolar seviyelerinde olan şeker için Kayseri Şeker Fabrikası ile nakliye dahil 710 Euro'dan anlaşma sağlanırken, şeker talebinin yıl içerisinde artarak süreceği belirtildi. Nakliye bedelleri çıktıktan sonra dahi ton başına 760 dolardan satışı gerçekleştirilen şeker ile ilgili yıl içerisinde peyderpey şeker satışı gerçekleştirilmesi bekleniyor. C Kotası dahilinde satışı gerçekleştirilen şeker ile birlikte Kayseri Şeker Fabrikası tarihinde ilk kez bir Avrupa Birliği Ülkesine şeker ihracatı yapmış oluyor. Alman CK Gurup sahiplerinden Dr. Christian Künzer, Kayseri Şeker Fabrikası'nı Türkiye'de potansiyeli en yüksek Şeker Fabrikası olarak gördüklerini ve son 2 yıl boyunca fabrikayı yakinen takip ettiklerini belirterek, Kayseri Şeker Fabrikası'nın son 2 yıl içerisinde oldukça büyük bir performans sergileyip, sektördeki önemli yerini yeniden aldığını gördüklerini iletti. Künzer, şirketin istikrarlı yapısının sektöre ve kendilerine güven verdiğini de belirterek "Kayseri Şeker Fabrikası Türkiye'de potansiyeline en çok güvendiğimiz şeker üreticisidir. Sektördeki üretimin yüzde 4'ünü karşılayan şirketimizin hem sıvı şeker üretimindeki şeker ihtiyacını karşılamak, hem de ileriye dönük bir işbirliği içerisinde sizler ile çalışmaktan mutluluk duyacağız. Bizler inanıyoruz ki, CK Gurup ile Kayseri Şeker Fabrikası ileride çok güçlü bir kardeşlik bağı ile çalışacaktır" şeklinde konuştu. Kayseri Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Akay ise tercih edilebilir olmaktan dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, imkânlar ve şirketler için yararlı olabilecek şartların oluşması halinde, şeker satışı ve diğer hususlar konusunda gerekli görüşmelerin sıklıkça sürdürülebileceğini, Kayse-i Şeker Fabrikası'nın özellikle tercih edilmesinin kendilerini oldukça mutlu ettiğini söyledi. 29 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ Türkiye'de OBEZİTE oranı hızla artıyor U zmanlar, hazır gıdaların beslenmedeki yerinin artması ve hareketsiz yaşamın, toplumdaki obezite oranını hızla artırdığını bildirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gamze Çan, pek çok gıdanın içerisinde katkı maddeleri bulunduğunu belirterek, bunların pek çoğunun obezite açısından metabolizmayı etkilediğini söyledi. Amerika'da ve diğer batı toplumlarında olduğu gibi, Türk toplumunda da obezite oranın arttığının görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Çan, ''Yaşam tarzımız değişiyor, bu da beslenme özelliklerimizi etkiliyor. Bunların hepsi bir araya gelince de bir şekilde bize obezite olarak geri dönüyor'' dedi. Prof. Dr. Çan, Türk toplumundaki orta yaş grubunun, çocukluk çağlarında sokakta oynayabildiklerine dikkati çekerek, ''Şimdi ise çocuklarımızı sokakta oynatabileceğimiz yerler sınırlı. Çocukların çoğu bilgisayar başında. Zaten kalkmaya çalışanı da biz oturtuyoruz, 'aman çocuğum otur, sınava hazırlan' diye. Bu yaşam tarzı değişiklikleri, hatta 'test ve tost çocukları' olarak sloganlaştırıldı'' diye konuştu. ''Obezite, çocukluk çağındaki nüfusa iniyor'' Düzenli beslenemeyen ve masa başında uzun zaman geçiren gençliğin yetiştiğini vurgulayan Prof. Dr. Çan, şunları kaydetti: ''Bu kuşak, otomatikman hazır gıdalarla besleniyor. Hazır gıdalar içerisindeki katkı maddelerinin her ne kadar 'sağlığa etkisi yok' dense de metabolizma üzerinde etkileri var. Çabuk acıkmaya yol açabiliyor. Hızla vücudu terk ettiği için ya da hızla insülün salınımına yol açtığı için daha çok karbonhidrat tüketimine bizi sevk edebiliyor. Olabildiğince doğal ve lifli gıdaları tüketerek beslenme alışkanlığımızda değişiklik yapmamız ve yaşamımızdaki hareketi artırmamız lazım. Çok hareketsiz olduk, pek çok şeyi oturarak hallediyoruz. Bunlar obezite açısından bize olumsuz olarak geri dönüyor.'' Prof. Dr. Çan, masa başında oturarak sanal ortamda alışveriş yapılabildiğini, banka işlemlerinin de aynı yöntemle gerçekleştirildiğini belirterek, şöyle devam etti: ''Özellikle sistemin getirdiği sınavlar, yarışlar, düzenler otomatikman gençlik anından itibaren bu Obeziteden bile daha tehlikeli Obez olmayabilirsiniz hatta normal kilolu bile olabilirsiniz ama eğer yağlanma bel bölgesinde ise dikkat! Çünkü uzmanlar uyarıyor; "Bel bölgesindeki yağlanması olanların kalp hastalığından ölme riski obezlerin kalp hastalığından ölme riskinden bile daha fazla. Bu bölgedeki yağlar kötü yağlar." ABD'de yapılan araştırmalara göre bel bölgesindeki yağlanma kardiyovasküler bir hastalıktan ölme riskini 2.75 kat artırıyor. Ayrıca aynı durum başka nedenlerden dolayı erken ölme ihtimalini de 2.08 kat artıyor. Minnesota'daki Mayo Clinic'ten kardiyolog Dr. Francisco Lopez-Jimenez "Daha önce yaptığımız araştırmalarda merkezi obezitenin kötü olduğu ortaya çıkmıştı ancak son araştırmalarda obezite söz konusu olmasa bile bel bölgesinde yağlanma olan normal kilolu insanlarda yarattığı sorunun da son derece önemli olduğunu öğrendik." 12 BİN KİŞİ İNCELENDİ 18 yaş üstü 12 bin 785 insanın üzerinde yapılan araştırmada normal kilolu, fazla kilolu ve obez insanlar incelendi. Ancak araştırmaya katılan gönüllülerin bel bölgesinde yağlanma olmasına dikkat edildi. Araştırma süresince, ölçüleri alınan gönüllülerden 2 bin 562 kişi hayatını kaybederken 1138 kişinin ölümüne kardiyovasküler hastalıklar neden oldu. En yüksek ölüm riskinin de normal beden kitle endeksine rağmen bel bölgesi geniş olanlarda olduğu görüldü. Araştırma sonuçlar bu hafta Münih'te düzenlenen Avrupa Kardiyoloji Kongresi'nde açıklandı. tarz bir yaşama yönlendiriyor. Sokağa çıkıp oynamasını biz de istemiyoruz ki, çocukların, ders çalışsın, sınava hazırlansın istiyoruz. Bunların hepsi daha az hareket eden, hareketi yaşamının bir parçası olarak görmeyen bir kuşak olarak geliyor. Beslenme problemleri de üzerine eklenince riskler artıyor. Yani obezite oranımız giderek yükseliyor ve çocukluk çağındaki nüfusa iniyor. Belki bir Amerikan toplumuna göre şu anda daha iyiyiz, ama önlem almazsak hızla biz de aynı duruma ulaşacağız. Hatta daha tehlikeli, kötü durumlara ulaşacağız. Onun için çocukluk anından itibaren beslenme şekline, düzenine dikkat etmemize, harekete hayatımızda yer vermemize ciddi anlamda gerek var.'' VEFAT Mehmet DEMİRBİLEK Çorum Şeker Fabrikası Alaca Pancar Bölge Şefliği’nde çalışmakta olan 1963 doğumlu Mehmet Demirbilek, geçirmiş olduğu kalp krizi sonucu 12.10.2012 tarihinde vefat etmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet, yakınları ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar dileriz. Hasan Behçet AKOĞLU İbrahim DOĞRU 1958 yılında doğdu. 20.08.1977 yılında işe başladı. Ankara Şeker Fabrikası Ölçü Kontrol Ustası olarak çalışma yaşamını sürdüren Hasan Behçet Akoğlu, 20.09.2012 tarihinde geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat etti. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesi, sevenleri ve tüm yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz. Susurluk Şeker Fabrikası Kazan Dairesi kısmında daimi işçi olarak çalışmakta olan evli ve üç çocuk babası İbrahim Doğru 25.08.2012 tarihinde geçirmiş olduğu kalp krizi nedeniyle vefat etmiştir. Yusuf ÖZDAĞ Ankara Şeker Fabrikası İç Hizmetler kısmında çalışan 08.12.1954 doğumlu Yusuf Özdağ yakalandığı elim rahatsızlık nedeniyle 13.10.2012 tarihinde vefat etmiştir. Yakup IŞILDAK Ankara Şeker Laboratuar kısmında laborant olarak çalışan 07.09.1955 doğumlu Yakup Işıldak kalp krizi sonucu 19.04.2012 tarihinde vefat etmiştir. 30 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ “Mutluluğumu kaleme dökmek mümkün değil” Şeker-İş Sendikası Turhal Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz ve Yönetim Kurulu Üyelerini bayram sonrası ziyaret eden Başkan Gözen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın içerisinde ilçenin lokomotifi konumunda bulunan Turhal Şeker Fabrikası’nın da yer aldığı Şeker Fabrikaları’nın özelleştirilmesi iptalinin hayırlar getirmesini temenni etti. Başkan Gözen, Şeker İş Sendikası’nın bu konuda çok çaba ve gayret sarf ettiğini sözlerine ekledi. Şeker-İş Sendikası Turhal Şube Başkanı Mehmet Elvan Yılmaz ise sendika olarak başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür ederek, “Çünkü sizin de bahsettiğiniz gibi bizler bu konuda çok çaba sarf ettik. Sonucunda özelleştirme iptal edildi. Bu karar ilçemiz için hayırlı ve uğurlu olsun” dedi. Başkan Gözen, sendika şeref defterine duygularını yazarak şu şekildeki ifadelere yer verdi: “Öncelikle bütün samimiyetimle şunu söyleyebilirim ki Şeker Fabrikası’ndan karnını doyurmuş, yaşamını sürdürmüş bir babanın evladı olarak mutluluğumu kaleme dökmek mümkün değil. Çalışan insanların mutluluğu kadar Turhal Belediye Başkanı olarak aynı sevinci ve mutluluğu yaşıyorum. Başarılı mücadelenizden dolayı sizleri kutluyor, Turhal Şeker Fabrikası’nın gelişmesi için de mücadele edeceğinizden eminim.” Başkan Gözen daha sonra Turhal Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Cemalettin Uzamış ve Yönetim Kurulu üyelerini ziyaret ederek aynı dilek ve temennileri paylaştı. Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'ye ait olan ve içerisinde Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarşamba Şeker Fabrikalarının yer aldığı Portföy C özelleştirilmesi yaklaşık iki hafta önce iptal edilmişti. Turhal Belediye Başkanı Ali Gözen, Turhal Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesinin iptal edilmesinin sevincini yaşadıklarını söyledi. Şeker Fabrikası verimli bir kampanya geçiriyor Muş şeker fabrikası Son yılların en iyi pancar işleme kampanyalarından birini yapıyor, kampanyanın 58. gününde 141 bin ton pancar işlendi buna karşılık 19 bin 500 ton şeker üretildi. Mevsim şartlarının nispeten iyi gitmesi ile daha temiz getirilen pancar üretimi kolaylaştırırken daha kaliteli şeker üretimi ve daha az arızalar meydana getirmektedir. Dolayısı ile üretim maliyetleri daha az olmaktadır. 300 bin ton olarak tahmin edilen işlenecek pancar miktarı verimin az olması ile 230 bin ton’a olarak tahminler revize edilerek 33 bin ton civarında şeker üretimi beklen- mektedir. Halen 9 doğu fabrikası içinde en iyi durumda olan fabrikamız daha uzun sürecek kampanyalar yapmalı belki fabrika daha fazla pancar işler hale getirilebilir. Bununla beraber daha fazla alanda pancar ekimi yapılmalıdır ilimiz ovamız buna müsaittir Çiftçimiz desteklenerek daha fazla pancar üretimi sağlanmalıdır. 3600 ton/gün olan kapasitemizin üzerinde çalışarak kapasitemizin yüzde yüz altısı kadar yani günde ortalama 3820 bin ton gün olarak işleyerek üretime devam etmekteyiz. Bu kapasite ile devam edilmesi halinde Aralığın il Haftasında kampanyamız sona erecektir. Malatya Şeker-İş’ten Ak Parti’ye çiçekli teşekkür Şeker-İş Sendikası Başkanı Nuri Murat, Malatya Şeker Fabrikası’nın özelleştirme ihalesinin iptal edilmesi nedeniyle AK Parti İl Başkanlığını ziyaret etti. Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Nuri Murat ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık ve AK Parti İl Başkanı Bülent Tüfenkçi’ye Şeker Fabrikası’nın özelleştirme ihalesinin iptal edilmesinde verdikleri destek için teşekkür ederek birer buket çiçek sundu. Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Nuri Murat, “Milletvekilimiz Öznur Çalık bize gerçekten ciddi destek verdi. İhalenin iptal edilmesi sıradan bir olay değil. İl Başkanımın da hakkını vermek lazım, Türkiye’de hiçbir il başkanım, başkanımız gibi bir duruş sergileyemedi o süreçte. Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesinde bazı hukuki boşlukların olduğu, bu işlem böyle giderse fabrikanın akıbetinin de iyi olmayacağı yönünde açıklamalarda bulunmuştu” dedi. AK Parti’nin özelleştirmelere karşı olan bir parti olmadığını belirten AK Parti İl Başkanı Bülent Tüfenkçi, “Özelleştirme yapılırken hem o bölgenin hem kurumun ve hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak paydaları konusunda yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Malatya Şeker Fabrikası’nın farklı bir yönü vardı. İhale sürecinde özellikle birtakım hukuki boşluklardan dolayı fabrikanın kapatılmaya elverişli hale geldiğini görmüştük” diye konuştu. AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık ise, özelleştirme ihalesinden sonra süreci çok yakından takip ettiklerini ve Başbakan Erdoğan’ı gelişmelerden dolayı bilgilendirdiklerini ifade ederek, “Bu süreci yaşarken AK Parti iktidarı olarak çok net şu cümleyi söyledik, ‘Biz özelleştirmeye karşı değiliz. Bu özelleştirmenin satışın herkesin yüreğinde kesinlikle doğru ve haklı bir satış olduğunun kararlaştırılması gerekir. Bir arsanın uygun fiyattan satılması gerekir, iki şeker fabrikaları özelleştikten sonra en az 5 yıl çalıştırılmaları gerekir’ cümlelerini arka arkaya sürekli ifade ettik. Sorunu bizzat sayın Başbakana ilettik. Daha sonra Nuri Murat ziyaret ettiğinde Sayın Başbakanımızla görüşmelerini sağladık. Özelleşme yapılacaksa halkın nezdinde bu özelleştirmeye onay alınmalı ve öyle yapılmalı. Sayın Başbakanımız Malatya’nın hassasiyetini göz önünde bulundurdu ve dosyayı inceletti. Bu iptal kararı inşallah hayırlı olmuştur. Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyoruz” ifadelerini kaydetti. ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ 31 32 ŞEKER-İŞ SENDİKASI GAZETESİ ŞEKER-İŞ YÖNETİM KURULU İsa GÖK Genel Başkan Fevzi ŞENGÜL Genel Sekreter Eyyup ŞEN Genel Mali Sekreter Hasan Basri GÜZEL Genel Eğitim Sekreteri İlhan ÖZYURT Genel Teşkilatlanma Sekreteri ŞEKER-İŞ GENEL MERKEZİ Karanfil Sok. No: 59 Bakanlıklar-Ankara Tel: (312) 418 42 73–74 Faks: (312) 425 92 58 web:www.sekeris.org.tr AFYONKARAHİSAR: Murat KARAMOÇU Afyonkarahisar Şeker Fabrikası Afyon Tel: (272) 2483318 Faks: (272) 2483318 e-posta: [email protected] AĞRI: Agit ARSLAN Ağrı Şeker Fabrikası / Ağrı Tel: (472) 2154924 Faks: (472) 2154924 e-posta:[email protected] ALPULLU: Orhan SALTIK Ordu Cad. No:14 Alpullu/ Kırklareli Tel: (288) 5231014 Faks: (288) 5231014 e-posta: [email protected] AMASYA: Hasan BATAK Atatürk Bul. No: 270 Şeker Fab. Karşısı/Suluova/Amasya Tel: (358) 4171059 Faks: (358) 4171059 e-posta: [email protected] ANKARA: Murat TAŞLIYURT Fabrika Cad. Şeker Fabrikası İçi 06790 Etimesgut /Ankara Tel: (312) 2448417-18 Faks: (312) 2443780 e-posta: [email protected] BOR: Atalay DEMİRÖRS Bor Şeker Fabrikası Bor/Niğde Tel: (388) 311 93 39 Faks: (388) 311 93 39 e-posta: [email protected] BURDUR: Mustafa ONAY Burdur Şeker Fabrikası/Burdur Tel: (248) 2331520 Faks: (248) 2322818 e-posta: [email protected] ÇARŞAMBA: Sinan TÜRE Tuzcular Yokuşu Belediye Arkası No: 2 Çarşamba/Samsun Tel: (362) 8334258 Faks: (362) 8334258 e-posta: [email protected] ÇORUM: Sefer KAHRAMAN Üçtutlar Mah.Albayrak 6. Sok. No:19140 /Çorum Tel: (364) 2244685 Faks: (364) 2244685 e-posta: [email protected] ELAZIĞ: Hacı YILMAZ Elazığ Şeker Fabrikası/Elazığ Tel: (424) 2512407 Faks: (424) 2512407 e-posta: [email protected] ELBİSTAN: İsmail ŞAHİN Nuhak Yolu Üzeri Şeker Fabrikası 46301 Elbistan/K. MARAŞ Tel: (344) 4191498 Faks: (344) 4191498 e-posta: [email protected] ERCİŞ: Yavuz ŞAHİN Erciş Şeker Fabrikası Erciş/Van Tel: (432) 3544609 Faks: (432) 3544609 e-posta: [email protected] EREĞLİ: Yüksel İLASLAN Ereğli Şeker Fabrikası Ereğli/Konya Tel: (332) 7345297 Faks: (332) 7345297 e-posta: [email protected] ERZİNCAN: Bülent BULUT 13 Şubat Cad. No:20 Kat:3 Erzincan Tel: (446) 2236886 Faks: (446) 2236886 e-posta: [email protected] ERZURUM: Metin KESKİN Erzurum Şeker Fabrikası Ilıca/Erzurum Tel: (442) 6313895 Faks: (442) 6313895 e-posta: [email protected] ESKİŞEHİR: Nuri Davut KÖROĞLU Sakarya Cad. Birlik İşhanı No:19/1 Eskişehir Tel: (222) 2215063 Faks: (222) 2200139 e-posta: [email protected] ILGIN: Yusuf YAZIR Hükümet Cad. Ziraat Bankası Karşısı ŞEKOP Binası Kat 21 No:105 Ilgın/ Konya Tel: (332) 8857102 Faks: (332) 8857103 e-posta: [email protected] Şeker-İş’in 1967 yılında çıkan gazetesinin 10. sayısı Yıl: 2 Sayı: 10 Ekim-Kasım 2012 TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI Şeker-İş Sendikası Adına Sahibi: İsa GÖK Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Basri GÜZEL Editör: Önsel ÜNAL Yönetim Yeri: Karanfil Sok. No: 59 Kızılay-ANKARA Tel: (0312) 418 42 73-74 Faks: (0312) 425 92 58 web:www.sekeris.org.tr KARS: Ertan ALTUNOĞLU (Baştemsilci) Kars Şeker Fabrikası/ Kars Tel: (474) 2135688 Faks: (474) 2135688 e-posta: [email protected] KASTAMONU: Ali ÇUFADAROĞLU Cumhuriyet Cad. Belediye Karşısı/ Kastamonu Tel: (366) 2427513 Faks: (366) 2427513 e-posta: [email protected] KAYSERİ: Ahmet TATAR Kayseri Şeker Fabrikası/Kayseri Tel: (352) 3319717 Faks: (352) 3319717 e-posta: [email protected] KIRŞEHİR: Işık ŞİMŞEK (Baştemsilci) Ortaköy Yolu Üzeri 17. km. Kırşehir Şeker Fabrikası/Kırşehir Tel: (386) 2216142 Faks: (386) 2216141 e-posta: [email protected] KONYA: Kamil ÇOMAK Selçuk Mah.Tekke Cad. No:43 Konya Tel: (332) 3239813 Faks: (332) 3240023 e-posta: [email protected] KÜTAHYA: Kenan PIYNAR Atatürk Bulvarı 4.Bölge Karşısı No:3 Kütahya Tel: (274) 2248064 Faks: (274) 2248064 e-posta: [email protected] MALATYA: Nuri MURAT Malatya Şeker Fabrikası /Malatya Tel: (422) 2121055 Faks: (422) 2121055 e-posta: [email protected] MUŞ: Fikret SANCAR Atatürk Çocuk Parkı Karşısı No:18 Muş Tel: (436) 2151490 Faks: (436) 2151490 e-posta: [email protected] SAKARYA: Oğuz KALAY (Baştemsilci) Yazlık Cad. Zarif Sok. No:1 Sakarya Tel: (264) 2772357 Faks: (264) 2772357 e-posta: [email protected] SUSURLUK: İsmail KARADAYI Okullar Cad. Şeker Pasajı No:10 Susurluk/ Balıkesir Tel: (266) 8653873 Faks: (266) 8653873 e-posta: [email protected] TURHAL: Mehmet Elvan YILMAZ Zille Cad. No:1 Turhal/Tokat Tel: (356) 2751001 Faks: (356) 2751001 e-posta: [email protected] UŞAK: Kenan TATAR İsmet Paşa Cad. Şeker İşhanı İstasyon Cad No:97 Uşak Tel: (276) 231 34 00 Faks: (276) 231 34 00 e-posta: [email protected] YOZGAT: Ömer MACİT Yozgat Şeker Fabrikası Sorgun/ Yozgat Tel: (354) 4411002 Faks: (354) 4411001 e-posta: [email protected] Hazırlık ve Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. Turgut Özal Bulvarı Demirciler Sitesi 1. Cadde No: 68 Siteler/ANKARA Tel: 0312.351 83 10 Baskı Tarihi: 15.11.2012 Yayın Türü: Yaygın Süreli Bu gazete basın Ahlak İlkelerine uymayı taahhüt eder.