Ünite 10 - Ekonomi

Transkript

Ünite 10 - Ekonomi
161
Bireysel
Gelir Vergisi
10
161
BLACK
320 C
Bireysel gelir vergisi, günümüz vergi sistemleri içinde en önemli yeri almaktad›r.
Çünkü, gelir vergisi, mükellefin özelliklerine göre bireysellefltirilmesi nedeniyle bir
tarafdan vergi adaletinin gerçeklefltirilmesini sa¤larken, di¤er taraftan çeflitli teflvik
önlemlerinin uygulanmas›na olanak vermesi nedeniyle kaynak ay›r›m›nda etkinli¤in sa¤lanmas› aç›s›ndan önemli bir rol oynamaktad›r. Ayr›ca, bu vergi, ekonomide istikrar›n kendili¤inden otomatik olarak sa¤lanmas› olana¤›n› da yaratmaktad›r. Bu ba¤lamda önce, ünitede, gelirin tan›m›, ve bu tan›m›n do¤al bir
sonucu olarak vergi matrah›n›n kapsaml› bir biçimde belirlenmesi üzerinde
durulmakta, daha sonra ise gelir vergisinin ekonomik etkileri konusu ayr›nt›l›
olarak aç›klanmaktad›r.
162
Kamu Ekonomisi
Amaçlar›m›z
Bu üniteyi tamamlad›¤›m›zda:
Gelirin ekonomik ve yasal tan›mlar›n›n yol açt›¤› sorunlar ele al›nd›ktan
sonra, günümüzün popüler uygulamas› olan kapsaml› vergileme anlay›fl›n›
çeflitli kriterler yönünden aç›klayabilece¤iz.
Gelir vergisinin uygulanmas›na iliflkin olarak artan oranl› tarifenin gelir
da¤›l›m› ve kaynak ay›r›m› üzerindeki etkilerini belirleyebilecek ve Türkiye’de
1980’li ve 2000’li y›llarda uygulanan artan oranl› tarifelerin etkilerini
aç›klayabilece¤iz.
Gelir vergisinin kaynak ay›r›m› fonksiyonu üzerindeki etkilerini gelir ve
ikame etkilerinin iflleyifli yönünden belirleyebilece¤iz.
Bireysel gelir vergisinin aksak rekabet koflullar› alt›nda yans›t›lmas›n› ve
gelir da¤›l›m›n› iyilefltirici nitelikteki negatif gelir vergisi uygulamas›n›
aç›klayabilece¤iz.
Gelir vergisinin tasarruflar üzerindeki olumsuz etkileriyle, ekonomik istikrar›
otomatik bir biçimde sa¤lay›c› olumlu etkilerini saptayabilece¤iz.
Anahtar Kavramlar
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kapsaml› vergileme
Vergilendirilebilir gelir
Artan oranl› tarife
Gelir etkisi
‹kame etkisi
Vergi transformasyonu
Verginin tarafs›zl›¤›
Vergiden kaç›nma
Vergi harcamas›
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kay›t d›fl› ekonomi
Para aldatmacas›
Mali sürüklenme
Negatif gelir vergisi
Yoksulluk bofllu¤u
Açl›k s›n›r›
Gurur k›r›c› etki
Risk primi
Yap›sal istikrar
‹çindekiler
• GEL‹R‹N TANIMI
• Uygulamadan Kaynaklanan Sorunlar
• Kapsaml› Vergileme Anlay›fl›
• Kapsaml› Gelir Vergisi Matrah›
• VERG‹LEND‹R‹LEB‹L‹R GEL‹R‹N SAPTANMASI
• Yasal Vergi Matrah›
• Artan Oranl› Vergi Tarifesi
• Türkiye Uygulamas›n›n De¤erlendirilmesi
• GEL‹R VERG‹S‹N‹N KAYNAK AYIRIMI ÜZER‹NDEK‹ ETK‹S‹
• Çal›flma Arzusu Üzerindeki Etkisi
• ‹flgücü Mobilitesi Üzerindeki Etkisi
• Vergiden Kaç›nma, Vergi Kaç›rma, Kay›t D›fl› Ekonomi
• GEL‹R VERG‹S‹N‹N GEL‹R DA⁄ILIMI ÜZER‹NDEK‹ ETK‹S‹
• Aksak Rekabet Koflullar› Alt›nda Verginin Yans›t›lmas›
• Negatif Gelir Vergisi
• GEL‹R VERG‹S‹N‹N ‹ST‹KRAR ÜZER‹NDEK‹ ETK‹S‹
• Tasarruflar Üzerindeki Etkisi
• Yat›r›mlar Üzerindeki Etkisi
• Otomatik ‹stikrar Sa¤lay›c› Etkisi
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
163
GEL‹R‹N TANIMI
AMAÇ
1
Gelirin ekonomik ve yasal tan›mlar›n›n yol açt›¤› sorunlar ele
al›nd›ktan sonra, günümüzün popüler uygulamas› olan kapsaml›
vergileme anlay›fl›n› çeflitli kriterler yönünden aç›klamak.
Mali ya da yasal tan›m›na göre gelir, bir tür fon ak›m› olarak de¤erlendirilmekte olup, bir y›lda elde edilen gelir unsurlar›n›n safi tutar› olarak tan›mlanmaktad›r.
Ekonomik tan›m›na göre gelir, Henry Simon’un ilk kez formüle etti¤i gibi, belli bir dönemde tüketim art› servette ortaya ç›kan net art›flt›r. Gelirin ekonomik tan›m› geliri reel anlamda belirlemekte olup, ayr›ca servet art›fl› da vergilemenin
kapsam›na girmektedir. Yani, gelirin fiilen elde edilip elde edilememesi, gerçekleflip gerçekleflmemesi ya da parasal olup olmamas›n›n hiçbir önemi yoktur. Buna göre gelirin yasal olup olmamas› da önemli de¤ildir. Bu aç›klamalar›m›za göre, gelirin ekonomik tan›m› her tür gelir unsurunu içerecek biçimde kapsaml› olarak tan›mlanmaktad›r.
Uygulamadan Kaynaklanan Sorunlar
Vergi matrah›n›n gelirin ekonomik tan›m›na uygun olarak de¤il de, gelir ak›m›n›
temel alan yasal tan›ma göre saptanmas› nedeniyle, uygulamada kamu ekonomisinin temel fonksiyonlar›nda önemli sapmalar ortaya ç›kmaktad›r. Bunlar› gelir da¤›l›m› adaletinden, kaynak ay›r›m›nda etkinlikten ve ekonomik istikrardan sapmalar
biçiminde aç›klayabiliriz. Ayr›ca, yasal vergi tan›mlar› kapsaml› vergilemeyi öngörmemesi nedeniyle, devlet gelirlerinde önemli azalmalar da ortaya ç›kabilmektedir.
Adil Vergilemeden Sapmalar
Uygulamada gelirin yasal tan›m› bütün gelir unsurlar›n› içermedi¤i gibi, ayr›ca belli
gelir gruplar›na tan›nan çeflitli vergisel teflvikler, muafiyet ve istisnalarla vergi matrah› da önemli ölçüde erozyona u¤rat›lmaktad›r. Bu nedenle, yasal ve fiili artan
oranl› tarife aras›nda oldukça büyük bir fark ortaya ç›kmakta, böylece, gelir vergisiyle gelir da¤›l›m›n› iyilefltirme olana¤› azalmaktad›r. ‹stisna ve muafiyetler ülkemizde oldu¤u gibi uyguland›¤›nda ise, dikey ve yatay eflitlik ilkelerinden de önemli sapmalar ortaya ç›kmaktad›r. Örne¤in, A ve B bireylerinin ayl›k gelirlerinin birbirine eflit ve 1’er milyar TL oldu¤unu varsayal›m. A’n›n ayr›ca 2 milyar T.L de¤erinde
devlet tahviline sahip oldu¤unu ve bu nedenle, 1 milyar TL faiz geliri elde etti¤ini
düflünelim. Türk vergi sistemine göre, devlet tahvili faizi vergiye tabi olmad›¤›ndan,
bir servet unsuru olarak vergi matrah› içinde yer almamaktad›r. Bu durumda, A’n›n
B’ye göre ödeme gücü dört kat daha fazla oldu¤u halde, uygulanmakta olan vergi
yasalar›na göre, ayn› oran üzerinden eflit vergi ödemektedirler. Görülmektedir ki,
vergi yasalar›nda yer alan, gelirin dar kapsaml› tan›m› nedeniyle, vergilemenin yatay ve dikey eflitlik ilkelerinden ciddi bir biçimde sap›lm›fl olunmaktad›r.
Gelir vergisinin günümüzdeki uygulanma biçimi nedeniyle, gelir da¤›l›m› adaletsizli¤i maksimum düzeyde ortaya ç›kmaktad›r. Örne¤in, bir trilyonerin bütün
gelirini devlet tahvili ya da B tipi fonlara yat›rmas› durumunda, sene sonunda ödeyece¤i vergi s›f›ra eflit olmaktad›r. Buna karfl›n, asgari ücretle çal›flan bir kimse ise,
gelirine göre önemli bir vergi ödemektedir. Kald› ki, asgari ücretlilerin maafl ve ücretinden kesilen vergilerin bir bölümü, örnekteki 1 trilyon lira devlet tahvili faizi elde eden bireye, Hazine taraf›ndan yap›lacak olan faiz ödemesinin (devlet borcunun) finansman›nda kullan›labilecektir.
Yasal gelir tan›m›: Bir tür
fon ak›m› olarak
de¤erlendirilmekte olup, bir
y›lda elde edilen gelir
unsurlar›n›n safi tutar›d›r.
Ekonomik gelir tan›m›: Belli
bir dönemde tüketim art›
servette ortaya ç›kan net
art›flt›r.
164
Kamu Ekonomisi
Kaynak Ay›r›m›nda Etkinlikten Sapmalar
Bilindi¤i gibi, ülkemizde vergi yasalar›n›n haz›rlanmas› s›ras›nda büyük firmalar daha çok etkili olmaktad›rlar. Buna karfl›n, daha çok baz› firmalar›n sa¤lad›klar› önemli vergisel teflviklerle üretilen mal ve hizmetlere toplum bireylerinin ciddi bir talebi
olmayabilir. Bu durumda teflvik edilen sektörde sermayenin kârl›l›¤› artaca¤›ndan,
ekonomik kalk›nma yönünden daha önemli olan sektörlerden, teflvik edilen sektöre do¤ru sermaye ak›m› bafllayacak, böylece, kaynak ay›r›m› fonksiyonundan
önemli sapmalar ortaya ç›kacakt›r. Öte yandan, ülkemizdeki uygulamaya göre,
devlet tahvili ve hazine bonosuna ödenen reel faiz o kadar artm›flt›r ki, çok say›da
firma üretim yapma yerine tamamen risksiz olan, devlet ka¤›tlar›na yat›r›m yapm›fllard›r. Bu nedenle de, kaynak ay›r›m› fonksiyonundan da önemli sapmalar ortaya
ç›km›flt›r. Bilindi¤i gibi kaynak ay›r›m›nda sapma kavram›ndan, bireylerin özel ve
sosyal ihtiyaçlar›n› gideren mal ve hizmetlerin üretilmemesini anlamaktay›z.
‹stikrar Fonksiyonundan Sapmalar
Gelirin yasal anlamdaki dar kapsaml› tan›m›na ek olarak, uygulanmakta olan teflvikler, muafiyetler ve istisnalar nedeniyle, yasal ve fiili vergi oran› aras›nda önemli sapmalar ortaya ç›kmakta, böylece, artan oranl› tarife, uygulamada, gelir artt›kça
giderek yumuflayan ya da düzleflen bir biçim almaktad›r. Bu durumda enflasyonist
ve deflasyonist dönemlerde daha yumuflak bir gelir vergisi tarifesinin otomatik istikrar› sa¤lay›c› gücü ifllememeye bafllar. Böylece, gelir vergisinin yap›sal esneklik
sa¤lay›c› gücü ortadan kalkaca¤›ndan, enflasyon ve deflasyonla mücadele etme
olana¤› da kendili¤inden azal›r.
Bütçe Gelirinin Azalmas›
Gelirin yasal tan›m›na göre servet unsurlar›n›n gelir kavram› içine sokulmamas›,
bu vergilerin oto kontrolü sa¤lay›c› etkisini ortadan kald›rmakta, böylece, sadece
gelir vergisi kaç›r›lmakla kalmamakta, ayr›ca gelirle ilgili kurumlar, sosyal güvenlik vergileri de kolayca kaç›r›lm›fl olmaktad›r. Öte yandan, politikac›lar›n oy maksimizasyonunu sa¤lamak amac›yla s›k s›k vergi aff› ç›karmalar› da, mükelleflerin
vergi borçlar›n› ödememelerine yol açmakta, flimdiye kadar ç›kar›lan 36 kadar af
yasas› nedeniyle vergisini ödeyen mükellefler ise cezaland›r›lm›fl olmaktad›r. Böylece, devletin bütçe gelirleri son derece azald›¤›ndan, bir yandan gelir da¤›l›m›
adaletsizli¤i artarken, di¤er taraftan borçlanma gere¤i de artmaktad›r. Sonuçta ise,
toplanacak vergi gelirlerinin önemli bir bölümü son y›llarda oldu¤u gibi, borç servisinin finansman› amac›yla kullan›laca¤›ndan, toplum için gerekli olan kamu harcamalar› yeterli miktarda ve kalitede yap›lamamaktad›r.
Kapsaml› Vergileme Anlay›fl›
Kapsaml› vergileme:
Vergi matrah›n›n gelirin
ekonomik tan›m›na uygun
olarak saptanmas› yöntemidir.
Yasal vergi oranlar›n›n dar kapsaml› olmas›, buna ba¤l› olarak uygulamada ortaya
ç›kan ve yukar›da k›saca özetlenen sorunlar, ancak kapsaml› vergileme ile çözüme kavuflturulmaktad›r. Bilindi¤i gibi, kapsaml› gelir vergisi anlay›fl›na göre, gelirin bütün unsurlar› her hangi bir istisna ve muafiyet söz konusu olmaks›z›n vergi
matrah›nda yer alaca¤›ndan, vergi taban› oldukça geniflleyecektir.
Kapsaml› vergileme anlay›fl› geliflmifl ülkelerde giderek yayg›n bir uygulama
alan› bulmufl olup, çok yüksek marjinal vergi oranlar› afla¤›ya do¤ru çekilmifltir.
Böylece, vergi taban› geniflletildi¤inden, artan oranl› vergi tarifesi yumuflat›ld›¤›
halde, vergi gelirlerindeki art›fl, harcamalardaki art›fl trendini yakalam›flt›r. Artan
oranl› vergi tarifesi ülkemizde de oldukça yumuflat›lm›fl olmas›na karfl›n, vergi ge-
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
165
lirlerinde umulan art›fl sa¤lanamam›flt›r. Çünkü, kay›t d›fl› ekonominin giderek artan boyutlar› nedeniyle, vergi taban› geniflletilemedi¤inden, böyle bir çarp›k sonuç
ortaya ç›km›flt›r. Kald› ki, oto kontrolü sa¤layacak mekanizmalar da uygulamaya
konulamam›flt›r.
Kapsaml› vergileme anlay›fl›, özellikle ABD’nde, artan oranl› tarifenin tek bir
düz orana dönüfltürülmesine iliflkin tart›flmalar› da gündeme getirmektedir. Bu
yaklafl›ma göre, kapsaml› bir gelir vergisi taban›na uygulanacak, tek ve düflük
oranl› bir gelir vergisi tarifesiyle devlet gelirlerinde azalma olmayaca¤› savunulmaktad›r. Onlara göre, vergi oran›n›n düflüklü¤ü yat›r›mlar› daha da teflvik edecek,
böylece sonraki dönemlerde vergi taban› daha da geniflleyecektir.
Ancak, böyle bir uygulaman›n, ödeme gücü ilkesinin ifllerli¤ini ortadan kald›rarak vergilemenin yatay ve dikey adaletin sa¤lanmas›yla ilgili temel ilkelerinden
önemli sapmalara yol açaca¤› ileri sürülmektedir. Öte yandan, düflük ve tek bir
vergi tarifesinin yat›r›mlar› ne kadar art›raca¤› konusu da tart›flmal›d›r. fiöyle ki, yat›r›mlar artt›kça yat›r›m›n marjinal prodüktivitesi azalaca¤›ndan, düz oranl› gelir
vergisi tarifesinin pek etkili olamayaca¤› düflünülebilir. Düz oranl› düflük bir gelir
vergisi tarifesi, politikac›lar taraf›ndan oylar›n› art›rmak amac›yla savunulmas›na
karfl›n pek uygulamaya konulamam›flt›r.
Kapsaml› Gelir Vergisi Matrah›
Kapsaml› gelir vergisi anlay›fl›na göre, vergi matrah› saptan›rken gelirin parasal
olup olmad›¤›na, reel olup olmad›¤›na, gerçekleflmifl ya da gerçekleflmemifl olup
olmad›¤›na ve düzenli olarak elde edilip edilmedi¤ine bak›lmaks›z›n, bütün gelir
unsurlar› tek bir matrahta toplanmaktad›r.
Parasal Olmayan Gelirler
Uygulanmakta olan vergi yasalar›na göre, vergi matrah›nda parasal olmayan gelir
unsurlar› yer almaz. Kapsaml› gelir vergilemesinde ise, parasal gelir gibi parasal olmayan gelir de aynen vergi matrah›na sokulmal›d›r. fiöyle ki, günümüzdeki modern vergileme anlay›fl›na göre, parasal olmayan gelir de mükellefin tüketim ve reel gelirini art›r›c› bir unsur olarak görülmektedir. Örne¤in, ev sahibinin oturdu¤u
evi, çiftçinin üretti¤i ürünlerden kendi öz tüketimi, firmalar›n çal›flanlar›na sa¤lad›klar› konut, araba, ö¤le yeme¤i, ifl elbisesi, bedava tatil ve sa¤l›k sigortas› poliçeleri gibi parasal olmayan yan gelirlerin de parasal gelir gibi de¤erlendirilmesine yönelik görüfller giderek önem kazanmaktad›r. Gerçekten, bu say›lan türdeki
parasal olmayan unsurlar gelir say›lmad›kça, tüketiciler aras›nda fayda yönünden
karfl›laflt›rmalar yap›lamayaca¤› gibi, ayr›ca vergilemede yatay ve dikey eflitli¤in
sa¤lanmas› da söz konusu olmayacakt›r.
Kapsaml› vergileme, yan ödemelerin ortaya ç›kard›¤› sorunlar› da çözüme kavuflturabilmektedir. fiöyle ki, yan ödemelerin bir tür üretim maliyeti say›ld›¤› için
vergi matrah›ndan düflülmesi durumunda, firmalar aras›nda haks›z rekabet durumu ortaya ç›kmaktad›r. Özellikle, profesyonel yöneticilerine ve uzman mali müflavir ve avukatlar›na yüksek düzeyde yan ödemeler yapan bir firma, ayn› sektördeki di¤er firmalara göre rekabet üstünlü¤ü sa¤lamaktad›r. Öte yandan, yan ödemelerin matrahtan düflülmesi nedeniyle devlet gelir elde etmedi¤i halde, bu tür harcamalar›n maliyetine de ortak olmaktad›r. ‹flte kapsaml› vergileme uygulamas›yla
bu sorun kolayca çözüme kavuflturulmaktad›r.
Yan gelirler:
Çal›flanlara normal
ücretlerine ek olarak verilen
genellikle parasal olmayan
gelir unsurlar›d›r.
166
Kamu Ekonomisi
Reel Gelirler
Endeksleme:
Vergi matrah›n› reel
anlamda belirleme
amac›yla, geliri gayri safi
milli has›la deflatörü ile
enflasyondan ar›nd›rmad›r.
Gelirin ekonomik tan›m›na uygun kapsaml› vergileme anlay›fl›na göre, vergi matrah› reel olarak vergilendirilmelidir. Çünkü, gelir reel anlamda vergilendirilmezse,
ödeme gücü ilkesinin uygulanabilmesi olana¤› ortadan kalkar. Gelirin reel olarak
vergilendirilmesi, özellikle, yüksek enflasyon dönemlerinde son derece önemlidir.
fiöyle ki, ülkemizdeki uygulamaya göre, ayn› geliri elde etseler bile örne¤in, bir
memur ile bir ifladam› reel olarak farkl› vergi öderler. Mevcut uygulamaya göre, bir
memurun gelir vergisi daha maafl›n› ele almadan önce stopaj yöntemiyle kesilmesine karfl›n, ifl adam›n›n vergisi yaklafl›k bir buçuk y›l sonra ve taksitlerle ödenmektedir. Bu nedenle, ifl adam› bir buçuk y›l sonra ödedi¤i verginin peflin de¤eri ile
memurun ödedi¤i vergi aras›ndaki fark kadar, vergi tasarrufu elde etmektedir. Öte
yandan, baz› gelir unsurlar›n›n endekslenerek ya da yeniden de¤erleme oran›na
tabi tutularak vergilendirilmesi durumunda, söz konusu adaletsizlik daha da artmaktad›r. Böylece, eflit gelir elde edenlerin farkl› miktarda vergi ödemeleri nedeniyle, vergilemenin yatay eflitlik ilkesinden sap›lm›fl olunmaktad›r. Bu soruna çözüm olarak, ya da geliri reel olarak vergileyebilmek için endeksleme yoluna baflvurulmal›d›r. Ancak, endeksleme sadece ticari gelir unsurlar›na de¤il, fakat emek
gelirlerini de içerecek biçimde bütün gelir unsurlar›na uygulanmal›d›r.
Gerçekleflmifl ve Gerçekleflmemifl Gelirler
Kapsaml› gelir vergilemesine göre, bir gelir unsuru gerçekleflse de gerçekleflmese
de, yine de vergi matrah›nda yer almal›d›r. Uygulamaya göre, ortaklara da¤›t›lmadan flirkette tutulan kâr paylar›, da¤›t›lmad›¤› sürece vergiye tabi olmaz. Ancak,
kapsaml› vergileme anlay›fl›na göre, bu tür uygulamalar nedeniyle, vergilemenin
yatay ve dikey eflitlik ilkelerinden sap›ld›¤› için, da¤›t›lmayan kâr paylar› da vergiye tabi tutulmal›d›r. Örne¤in, kâr da¤›t›m› 3 y›l sonra gerçekleflti¤i bir durumda,
menkul k›ymet geliri sahibi 3 y›l sonra ödenecek olan verginin ertelenmesi nedeniyle, reel gelir art›fl› elde eder. Benzer biçimde alacaklar tahsil edilmese bile, parasal gelirler gibi vergi matrah› içinde yer almal›d›r.
Düzenli ve Düzensiz Olarak Elde Edilen Gelirler
Kapsaml› vergilemede, düzenli ve düzensiz olarak elde edilen gelir unsurlar› aras›nda da herhangi bir ay›r›m yap›lmaz. Örne¤in, piyangodan kazan›lan ikramiyeler, spor toto ve kumar kazançlar› da ödeme gücünün birer göstergesi olduklar›ndan, gelir vergisi matrah›nda yer al›rlar.
Sosyal Yard›mlar ve Transfer Ödemeleri
Vergilemede yatay ve dikey eflitli¤in sa¤lanmas› amac›yla bireylere devletin sa¤lad›¤› her tür sosyal yard›mlar ve transfer ödemeleri, ölüme ba¤l› tasarruflarla b›rak›lan varl›klar, her türlü arma¤an ve hediyeler de vergi beyannamesine sokulmal›d›r. Örne¤in, bir çok geliflmifl ülkede bireyler aras› transferlerden arma¤anlar,
hediye vergisi ad› alt›nda vergilendirilmektedir. Ancak, vergilemede dikey ve yatay adaleti bozmayacak küçük hediyelerin de¤erinin matraha sokulmas› söz konusu de¤ildir.
SIRA S‹ZDE
Özellikle, geliflmekte olan ülkelerde kapsaml› gelir vergisi matrah›n›n belirlenmesinin uygulanma baflar›s› konusunda ne düflünüyorsunuz?
167
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
VERG‹LEND‹R‹LEB‹L‹R GEL‹R‹N SAPTANMASI
AMAÇ
2
Gelir vergisinin uygulanmas›na iliflkin olarak artan oranl› tarifenin gelir da¤›l›m› ve kaynak ay›r›m› üzerindeki etkilerini belirlemek ve Türkiye’de 1980’li ve 2000’li y›llarda uygulanan artan oranl› tarifelerin etkilerini aç›klamak.
Afla¤›daki aç›klamalar›m›z, vergilendirilebilir gelirin saptanmas›na iliflkin uygulamalar›n, kamu ekonomisi ilkeleri yönünden bir de¤erlendirilmesini içermektedir.
Yasal Vergi Matrah›
Vergilendirilebilir gelir matrah›n›n saptanmas› için ticari kazançlar, zirai kazançlar,
ücretler, serbest meslek kazançlar›, gayrimenkul sermaye iratlar›, menkul sermaye
kazançlar› ve di¤er kazanç ve iratlar tek bir beyannamede toplan›r. Ne var ki, mevcut uygulama ile sermaye kazançlar›n›n vergi matrah› neredeyse ortadan kald›r›lmaktad›r. Örne¤in, 2003 y›l› için örne¤in 607 milyar TL tutar›ndaki faiz gelirlerinin
beyannamede gösterilmesi gerekmemektedir. Ancak, kapsaml› vergilemenin gerçeklefltirilmesi için, geliflmifl ülkelerde oldu¤u gibi mükelleflerin servet beyannamesi vermeleri gerekmekte, böylece, otokontrol kolayca yap›labilece¤inden, vergi
taban›nda erozyon da kolayca önlenebilmektedir. Daha sonra elde edilen toplam
brüt gelirden, gelirin elde edilmesiyle ilgili giderler düflülerek net gelir elde edilir.
Net gelirden bireysel muafiyet ve istisnalar ç›kar›ld›ktan sonra bulunan de¤ere,
masraf say›lmayan giderler ile transfer ödemeleri eklenip, masraf say›lan giderler
ç›kar›ld›ktan sonra vergilendirilebilir gelir ya da vergi matrah› elde edilir. Böylece elde edilebilen vergilendirilebilir gelir, dilimlere ayr›larak artan oranl› vergi tarifesine göre vergi borcu hesaplan›r.
Vergilendirilebilir gelir:
Gelirin vergiye tabi olan
k›sm› ya da vergi
matrah›d›r.
Artan Oranl› Vergi Tarifesi
Gelirin marjinal faydas›n›n gelir düzeyi artt›kça giderek azalmas›, ekonomik anlamda gelir vergisi tarifesinin artan oranl› biçimde saptanmas›n› gerektirmektedir.
Öte yandan, ülkelerin sosyo-ekonomik yönden geliflmifllik düzeyleri, gelir da¤›l›m›na verdikleri öncelikler, kamu ekonomisinin amaçlar›n›n gerçeklefltirilmesi ve
kamu harcamalar›n›n finansman›na yönelik çabalar› da gelir vergisi tarifesinin artan oranl› biçimde saptanmas›n› gerektirmektedir. Ancak, artan oranl› tarifenin
saptanmas› s›ras›nda gelir da¤›l›m› adaletinin ve ekonomik etkinli¤in sa¤lanmas›
biçimindeki kamu ekonomisinin çat›flan iki amac›n›n da ba¤daflt›r›lmas› gerekmektedir. Afla¤›da gelir da¤›l›m›nda adaleti sa¤lamak ve vergilemede etkinli¤i sa¤lamak amac›yla düzenlenen artan oranl› gelir vergisi tarifeleri aç›klanmaktad›r.
Gelir Da¤›l›m›n› ‹yilefltirici Artan Oranl› Vergi Tarifesi
Geçmifl y›llarda artan oranl› gelir vergisi tarifesi genellikle, II. Dünya Savafl› sonras› ortaya ç›kan sosyo ekonomik sorunlar› çözmeye yönelik bütçe politikalar›n›n finansman› amac›yla, özellikle geliflmifl ülkelerde oldukça dik biçimde uygulamaya
konulmufltur. Örne¤in, ‹sveç’te % 90, ‹ngiltere’de % 80 ve ABD’de % 70’lere varan
yüksek marjinal vergi oranlar› uygulanm›flt›r. Ancak, daha sonra gelir da¤›l›m› adaletini önemli ölçüde gerçeklefltiren geliflmifl ülkeler, neoliberal politikalar›n da bir
sonucu olarak, artan oranl› gelir vergisi tarifesini giderek yumuflatmaya bafllad›lar.
Günümüzde, marjinal vergi oranlar› yaklafl›k olarak % 50 ortalamas›na kadar indirilmifl bulunmaktad›r.
Artan oranl› tarife:
Gelirin azalan marjinal
faydas›n› yans›tacak
biçimde saptanm›fl olan,
gelir artt›kça vergi
oran›n›nda giderek artmakta
oldu¤u vergi tarifesidir.
168
Kamu Ekonomisi
Artan oranl› bir gelir vergisi tarifesinin gelir da¤›l›m›n› iyilefltirici etkisinin ortaya ç›kabilmesi için, afla¤›daki özelliklere sahip olmas› gerekmektedir:
• Gelir skalas›n›n alt dilimlerinde marjinal vergi oranlar›ndaki art›fl az olmal›; orta gelir dilimlerinde düz; yüksek gelir dilimlerinde ise artan oranlarla
artmal›d›r.
• Gelir dilimlerinin saptanmas›na iliflkin olarak, alt gelir dilimlerinin geniflli¤i
dar; üst gelir dilimlerininki ise gelirin marjinal faydas›ndaki azal›fl› yans›tacak biçimde genifl tutulmal›d›r.
• Alt gelir dilimlerinden üst gelir dilimlerine geçtikçe marjinal vergi oran›n›n
hep ortalama vergi oran›ndan daha yüksek olmas› gerekmektedir.
• Asgari geçim düzeyinin alt›nda kalan gelirden vergi al›nmamal›d›r.
Çok say›daki ülke aras›nda geçmifl y›llarda Japonya ve Yunanistan’da uygulanan artan oranl› vergi tarifelerinin, yukar›da aç›kland›¤› gibi, yatay ve dikey adalet
ilkelerine en uygun bir biçimde saptand›¤› görülmektedir.
Vergilemede Etkinli¤i Sa¤lay›c› Artan Oranl› Tarife
Arz yönlü ekonomi
yaklafl›m›: Ekonomik istikrar
sa¤lamak amac›yla vergi
oranlar›n› düflürerek
yat›r›mlar›n art›r›laca¤›n›
ileri süren neoliberal
yaklafl›md›r.
Geliflmifl ülkelerde 1930’lu y›llarda uygulanmaya bafllanan refah devleti anlay›fl›n›n
bir sonucu olarak, artan oranl› tarifenin oldukça yüksek oranlarla uyguland›¤› yukar›da belirtilmifltir. Ancak, 1970’li ve 80’li y›llarda ABD ve ‹ngiltere’de ortaya ç›kan,
neoliberal ekonomi politikas›n›n temelini oluflturan arz yönlü ekonomi yaklafl›m› giderek önem kazand›¤›ndan, üretim art›fl›n›n sa¤lanmas› için artan oranl› vergi
tarifesinin düflürülmesi gerekti¤i görüflü savunulmaya baflland›. Bu yaklafl›m›n etkisiyle, geliflmifl ülkelerde yüksek marjinal vergi oranlar› 70’lerden 50’lere çekildi. Ayr›ca, gelir dilimleri say›s› azalt›larak verginin taban› geniflletildi. Böylece, vergi kaçakç›l›¤› ve vergiden kaç›nma olaylar› da giderek azald›¤› için, sonuçta devletin toplad›¤› vergi gelirlerinde bir azal›fl durumu ortaya ç›kmad›. Örne¤in, ABD’nde marjinal vergi oran› 1980’li y›llarda % 72’ den önce % 50’ ye, sonra, %28’e düflürülürken,
gelir dilimi say›s› da 20’den 4’e indirildi. Ancak, bu dramatik düflüfl nedeniyle, gelir
da¤›l›m› üzerindeki olumsuz etkisi de hemen ortaya ç›kt›. Bu nedenle, Clinton yönetimi s›ras›nda, marjinal vergi oran› % 34’e yükseltilerek, gelir da¤›l›m› üzerindeki
bu olumsuz etki giderilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ancak, bu önlemin de ülkedeki ciddi gelir da¤›l›m› sorununu çözmede baflar›l› olamad›¤› görülmektedir. Buna karfl›n, Avrupa Birli¤i ülkelerindeki tarife de¤iflikli¤i Amerika’daki kadar radikal olmay›p, en
üst gelir diliminin vergisi %50 dolaylar›nda istikrar kazanm›flt›r.
Türkiye Uygulamas›n›n De¤erlendirilmesi
Artan oranl› vergi tarifesinin, özellikle yüksek marjinal oranla uygulaman›n, tasarruflar› azaltarak ekonomik kalk›nma çabalar› üzerinde olumsuz etki yarataca¤› görüflü uzun zamandan beri tart›fl›lmaktad›r. Ne var ki, gerçekte tasarruf edilen gelirin do¤rudan do¤ruya yat›r›mlara dönüfltü¤ü pek söylenemez. Örne¤in, ülkemizde bir çok kimse tasarruflar›n› ikinci konut, alt›n, döviz gibi ölü yat›r›mlara kanalize etmekte, bu tür ölü yat›r›mlar nedeniyle de üretimi art›r›c› prodüktif yat›r›mlar
yap›lamamaktad›r. Geliflmifl ülkelerde ise, tasarruflar genellikle flirket hisse senetlerine yap›lmakta olup, böylece küçük fonlar›n büyük yat›r›m projelerinin finansman›na kanalize edilmesi kolaylaflmaktad›r.
Geliflmifl ülkelerde uygulamaya konulan reform ilkeleri ba¤lam›nda gerçeklefltirilen tarife de¤ifliklikleri ekonomik yönden geliflmifl olmayan ülkemizde de aynen
benimsenmifltir. Örne¤in, 1980’li y›llardan önce en üst gelir dilimine % 68 olarak
uygulanan tarife, 2000’li y›llarda oldukça yumuflat›larak % 45’e indirilmifltir. Tablo
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
169
10.1 ve Tablo 10.2’de ülkemizde 1980 öncesi ve 2002 y›l› gelir vergisi tarifeleri karfl›laflt›rmal› olarak yer almaktad›r.
Gelir Dilimleri
2.500 liraya kadar
2.500 - 5.000
5.001 - 10.000
10.001 - 25.000
25.001 - 55.000
55.001 - 115.000
115.001 - 265.000
265.001 - 490.000
490.001 - 715.000
715.001 -1.000.000
1.000.000 TL üstü
Vergi Oranlar›
% 10
15
20
25
35
45
55
60
65
68
63
Gelir Dilimleri (000.000)
3.800 liraya kadar
9.500 liran›n 3.800 liras› için 760 lira, fazlas›
19.000 liran›n 9.500 liras› için 2.185 lira, fazlas›
47.500 liran›n 19.000 liras› için 5.035 lira, fazlas›
95.000 liran›n 47.500 liras› için 15.000 lira, fazlas›
95.000 liradan fazlas›n›n 95.000 liras› için 34.010 lira, fazlas›
Vergi Oranlar›
% 20
25
30
35
40
45
Ücret gelirleri için her bir gelir dilimi için % 5 oran› düflülür. Ancak, 2003 y›l› için ücret gelirleri ve beyannameli mükellefler için ayn› gelir vergisi oranlar› geçerli olup, ilk gelir dilimi 5
milyar TL’ na % 15 ve son gelir diliminin 120 milyar liradan fazlas›n›n 120 milyar liras› için
36.950 lira, fazlas› % 40 oran›nda vergilendirilir.
Tablo 10.1 ve Tablo 10.2’de verilen iki ayr› artan oranl› vergi tarifesinin karfl›laflt›r›lmas› sonucunda Türkiye’de 1980 öncesi uygulanan tarifenin, gelir da¤›l›m›n›
iyilefltirme yönünden sonraki tarifelere göre son derece etkili oldu¤u anlafl›lmaktad›r.
Çünkü, tarifenin yap›s› daha önce aç›kland›¤› gibi, gelirin azalan marjinal faydas›n›
yans›tt›¤›ndan adil vergileme ilkelerine oldukça uygundur. Buna karfl›n, 1980’li y›llardan sonra uygulanan tarife ise afla¤›daki sorunlara yol açm›flt›r.
• 1980’li y›llardan sonra uygulamaya konulan artan oranl› vergi tarifesinin ilk
dilimi 3.8 milyar T.L’dan bafllamaktad›r. Buna göre, bu miktar›n çok alt›nda
örne¤in y›lda 1 milyar T.L gelir elde eden bir kimse ile 3.8 milyar T.L gelir
elde eden baflka bir kimse ayn› % 20 oran›ndan vergilendirilmektedir. Öte
yandan, ilk gelir diliminde bulunup da y›lda 3.8 milyar T.L gelir elde eden
kimse ile yine y›lda 9.5 milyar T.L gelir elde eden baflka bir mükellef de ayn› % 25 oran› üzerinden vergi ödeyeceklerdir. Bu durumda, vergilemenin
yatay ve dikey eflitlik ilkelerinden birlikte sap›lmas›na yol aç›lm›flt›r.
• 2002 y›l› tarifesine göre, gelir dilimlerine uygulanan marjinal vergi oranlar›ndaki art›fl 5, 5, 5, 5 olarak yükselmektedir. Ne var ki, gelirin azalan marjinal
faydas›n› yans›tacak biçimde, marjinal vergi oranlar›ndaki art›fl›n örne¤in 2,
4, 7, 12 gibi geometrik diziye benzer biçimde artmas› gerekmektedir. Bu nedenle, marjinal vergi oranlar›n›n keyfi olarak seçildi¤i söylenebilir.
Tablo 10.1
Ülkemizde 1980
Öncesi Artan Oranl›
Vergi Tarifesi.
Tablo 10.2
Ülkemizde 2002 Y›l›
(Ücretler Hariç) Gelir
Dilimlerine
Uygulanacak Gelir
Vergisi Tarifesi
170
Kamu Ekonomisi
• Gelir diliminin say›s›n›n azl›¤› ve dilimlerin marjinal vergi oranlar›n›n hep 5
er 5’er artmas›, gelir vergisinin otomatik istikrar› kendili¤inden sa¤lay›c› gücünü ileride belirtece¤imiz gibi tamamen ortadan kald›rmaktad›r. Kuflkusuz
ki bunda dilim say›s›n›n yetersizli¤i de olumsuz bir rol oynamaktad›r.
• Gelir da¤›l›m› sorunlar› son derece ciddi olan Türkiye’nin, geliflmifl ülkelerdeki reform ilkelerini aynen uygulamas› ise oldukça tutars›zd›r. fiöyle ki,
ekonominin yar›s›n›n kay›t d›fl› oldu¤u bir ortamda, artan oranl› tarifede yap›lacak düzenlemelerle kaynak ay›r›m›nda etkinli¤i sa¤lama olana¤› pek
yoktur. Çünkü, yap›lan de¤iflikliklerle devletin vergi gelirleri azald›¤›ndan,
borçlanmaya olan ihtiyaç da giderek artm›flt›r.
Artan oranl› gelir vergisi tarifesinde gelir da¤›l›m›n› iyilefltirici tek özellik, emek
geliri için ilk gelir diliminin ve son gelir diliminin vergi oranlar›n›n sermaye gelirine göre % 5 daha az olmas›yla ilgili bulunmaktad›r. Buna karfl›n, asgari gelir düzeyine s›f›r oranl› vergi tarifesinin uygulanmamas› ise, son derece adaletsiz bir sonuç yaratmaktad›r. Geliflmifl ülkelerde asgari geçim düzeyinin üstündeki gelir için
artan oranl› tarife uygulan›rken, ABD’nde ise, negatif gelir vergisi oran› uygulanmaktad›r.
SIRA S‹ZDE
Ülkemizde 1980 öncesi ve 2002 y›l› gelir vergisi tarifelerini karfl›laflt›rarak gerçeklefltirilen de¤ifliklikleri belirleyiniz.
GEL‹R VERG‹S‹N‹N KAYNAK AYIRIMI ÜZER‹NDEK‹
ETK‹S‹
AMAÇ
3
Gelir vergisinin kaynak ay›r›m› fonksiyonu üzerindeki etkilerini
gelir ve ikame etkilerinin iflleyifli yönünden belirlemek.
Bilindi¤i gibi, kamu ekonomisinin kaynak ay›r›m› fonksiyonu, toplumun k›t kaynaklar›n›n özel ve sosyal ihtiyaçlar›m›z›n giderilmesi amac›yla, kamu ve özel sektör aras›nda etkin bir biçimde ayr›lmas› (tahsisi) konusunu ele al›r. Vergilerin tamam›na yak›n bir bölümü yat›r›mc›lar›n, tüketicilerin ve vergi mükelleflerinin kararlar›n› olumsuz yönde etkiler. Bu olumsuz etkiler ya bofl zaman tercihi, ya da çal›flma arzusunun de¤iflmesi biçimlerinde ortaya ç›kar. Örne¤in, artan oranl› gelir
vergisi tarifesinin yükseltilmesi, mükelleflerin gelir elde etme çabalar›n› azalt›rken,
bofl zaman› tercih etmelerine ya da aylak kalmak istemelerine neden olmaktad›r.
Böylece, yüksek oranl› gelir vergisi iflgücü arz›n› ve üretim düzeyini azaltarak,
makroekonomik sorunlara yol açmaktad›r.
Gelir vergisinin artan oranl› tarifelerle uygulanmas› nedeniyle, bu verginin kaynak ay›r›m› fonksiyonu üzerindeki etkileri daha önemli olmaktad›r. Bu nedenle,
gelir vergisinin gelir ve ikame etkileri, vergiden kaç›nma ve kay›t d›fl› ekonomi gibi kavramlar›n daha ayr›nt›l› bir biçimde ele al›nmas› gerekmektedir. Çünkü bu tür
etkiler ortaya konulduktan sonra, di¤er vergilerin kaynak ay›r›m› fonksiyonu üzerindeki etkileri daha kolay anlafl›labilecektir.
Çal›flma Arzusu Üzerindeki Etkisi
Gelir vergisinin artan oranl› tarifelerle uygulanmas› ya da vergi oran›n›n artt›r›lmas›, çal›flma arzusunu iki yönde etkilemektedir. Bunlar, çal›flma arzusunu olumlu
yönde etkileyen gelir etkisi ve olumsuz yönde etkileyen ikame etkileridir.
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
171
Gelir Etkisi
Gelir etkisi gelir vergisi oran›n›n artmas› nedeniyle, vergi mükellefinin gelirinde
ortaya ç›kard›¤› azal›fl› gidermek amac›yla, eskisine göre daha fazla çal›flmay› ye¤lemesidir. Gelir etkisi mükelleflerin iflgücü arz›n› art›rmalar› ya da ek ifllerde çal›flmalar› biçimlerinde de ortaya ç›kmaktad›r. Ancak, bu etki çal›flma saatlerini kolayca ayarlayabilen ticari kazanç sahipleri için söz konusu olmaktad›r. Buna karfl›n,
gelir vergisi mükellefi olduklar› halde, çal›flma saatleri yasalarla belirlenen memur
ve iflçi gibi genifl bir kitle, bu etkinin alt›nda kalmazlar. Bununla birlikte, düflük
maafll› memurlar›n ve iflçilerin gizli olarak pazarlarda ya da ikinci bir iflte çal›flma
örnekleri gelir etkisi alt›nda kald›klar›n› göstermektedir. Çal›flma saatlerini ya da iflgücü arzlar›n› art›ramayan gelir vergisi mükellefleri, genellikle gelir vergisinin gelirlerini azalt›c› etkilerini sendikal talepleriyle gidermeye çal›fl›rlar. Buna karfl›n, ticari kazanç sahipleri gelirlerindeki azal›fl›, ödedikleri gelir vergisini baflkalar›na
yans›tarak giderme yolunu da ye¤lerler.
Gelir etkisi:
Vergi mükellefinin vergi
nedeniyle azalan gelirini
gidermek amac›yla daha
fazla çal›flmas›d›r.
‹kame Etkisi
‹kame etkisi, gelir vergisi oran›ndaki art›fl nedeniyle mükellefin, verginin gelirini
azalt›c› etkisini gidermek amac›yla, eskisine göre daha fazla çal›flma yerine, aylak
kalmay› ya da bofl zaman› tercih etmesidir. Vergilerin ikame etkisi genellikle uzun
süreli izinler, tatiller ve iflyerinin ölü sezonda kapal› tutulmas› biçimlerinde ortaya
ç›karmakta, çal›flma saatlerini ayarlayamayan memur ve iflçiler üzerindeki ikame
etkisi ise, prodüktivite düflmesi biçiminde görülmektedir.
Gelir vergisi mükellefleri baz› durumlarda vergi transformasyonu yoluna baflvurarak da vergiden kaç›nabilirler. Vergi transformasyonu mükelleflerin üretim biçimini rasyonalize ederek ve maliyetlerini düflürücü yöntemler uygulayarak, daha
az vergi ödemeleridir. Vergi transformasyonu ekonominin genelinde üretimde etkinli¤i sa¤lamakta, uluslararas› ticarette ise ülkenin rekabet gücünü önemli ölçüde
art›rmaktad›r.
Gelir ve ‹kame Etkilerinin Ekonomik Yorumu
fiekil 10.1, gelir vergisinin mükellefin çal›flma arzusu üzerindeki net etkisini ya da
gelir ve ikame etkilerinden hangisinin daha bask›n oldu¤unu aç›kça ortaya koymaktad›r. fiekilde x ekseni mükellefin hem ne kadar bir süre çal›flmak istedi¤ini
hem de ne kadar bir süre boyunca aylak kalmak istedi¤ini göstermektedir. Bu eksen üzerinde 0 noktas›ndan K noktas›na do¤ru gidildikçe, aylakl›k süresi artarken
(ya da çal›flma saatleri azal›rken), K noktas›ndan 0 noktas›na do¤ru hareket edildi¤inde çal›flma süresi artmakta ya da aylak kal›nmak istenen zaman azalmaktad›r. y
ekseninde ise, mükellefin çeflitli çal›flma ve aylak kalma sürelerine ba¤l› olarak elde edebilece¤i gelir düzeyi gösterilmektedir. Örne¤in, mükellefin 0K saat çal›flarak
elde edebilece¤i gelir düzeyi 0H kadar olurken, tamamen aylak kalmas› durumundaki gelir düzeyi s›f›rd›r (0 noktas›). Gelir ile aylakl›k aras›ndaki nispi fiyat iliflkisini gösteren bütçe do¤rusu HK’ya mükellefin Io ile gösterilen kay›ts›zl›k e¤risinin
te¤et oldu¤u Eo noktas› vergi konulmadan önceki denge noktas›n› göstermektedir.
Bilindi¤i gibi, kay›ts›zl›k e¤risi üzerindeki herhangi bir nokta, mükellefin farkl›
süreler boyunca çal›flarak ve aylak kalarak elde etti¤i gelirin sa¤lad›¤› refah›n hep
ayn› düzeyde oldu¤unu gösteren noktalar›n geometrik yeridir.
‹kame etkisi:
Vergi mükellefinin verginin
gelirini azalt›c› etkisini
gidermek amac›yla bofl
zaman› tercih etmesidir.
172
Kamu Ekonomisi
fiekil 10.1.
Gelir ve ‹kame
Etkisi
E1 denge noktas›
gelir etkisini, Es
denge noktas› ikame etkisini belirlemektedir. Verginin
net etkisi ise gelir
ve ikame etkisi
aras›ndaki olumlu
farkt›r.
Verginin tarafs›zl›¤›:
Vergi nedeniyle çal›flma
arzusunun etkilenmemesi
durumudur.
Gelir
y
H
M
P
S
T
U
O
E0
I0
E1
ES
I1
L1 L0 LS
N
K
x
Çal›flma saati,
aylakl›k
fiimdi gelir vergisinin artan oranl› tarifeye göre uyguland›¤› bir durumda, çal›flma arzusunun nas›l etkilenmekte oldu¤unu inceleyelim. Bu durumda bütçe do¤rusu verginin gelir etkisiyle paralel biçimde afla¤›ya do¤ru kayarken (MN do¤rusu); ikame etkisi nedeniyle PK biçimini almaktad›r. Gelir etkisine ba¤l› olarak yeni bütçe do¤rusunun vergi öncesi bütçe do¤rusuna paralel bir biçimde kaymas›n›n
nedeni, aylakl›k ile gelir aras›ndaki nispi fiyat iliflkisinin de¤iflmemesinden kaynaklan›r. Gelir e¤risinin paralel bir biçimde afla¤›ya do¤ru kaymas›n›n anlam›, mükellefin eski yaflam standard›n› devam ettirebilmek için, vergi nedeniyle azalan gelirini art›rmak amac›yla, eskisine göre daha fazla çal›flmak istemesidir. Buna karfl›n,
verginin ikame etkisini gösteren yeni bütçe do¤rusu PK ise, gelir artt›kça aylak kal›nmak istenen zaman›n de¤erinin, artan oranl› vergi tarifesine uygun olarak, nas›l
artmakta oldu¤unu göstermektedir.
Bu durumda, yeni denge noktalar›n› vergi sonras› gelir ve ikame etkilerini gösteren bütçe do¤rular›n›n her ikisine de te¤et olan I1 kay›ts›zl›k e¤risinin konumu belirleyecektir. fiekle göre, mükellefin ne kadar çal›flmak istedi¤i E1 ve ne kadar aylak
kalmay› ye¤ledi¤i Es denge noktalar›yla belirlenmektedir. Bu yeni denge noktalar›na göre mükellef, vergi oran› artarken çal›flma süresini eskisine göre L0 L1 kadar art›rarak ve aylak kald›¤› süreyi L0 Ls kadar yükselterek refah›n› maksimize etmeye çal›fl›r. Böylece, ikame etkisinin alt›nda kalarak hareket etti¤inde, vergi öncesi gelir düzeyine göre OU, gelir etkisi alt›nda kald›¤›nda ise, OT kadar gelir elde edecektir. Mükellefin her iki etki alt›nda ne kadar saat çal›flmak istedi¤ini ise, gelir ve ikame etkilerine ba¤l› olarak iflgücü arz›ndaki art›fl ve azal›fl belirleyecektir. Bu etkilerden hangisi daha büyük ise, mükellef çal›flma saatlerini ona göre ayarlayacakt›r.
Mükellefin her iki etkinin alt›nda nas›l dengeye ulaflaca¤› ise flöyle aç›klanabilir:
Mükellefler genel olarak, marjinal vergi oran›n›n ortalama vergi oran›n›n üstünde oldu¤u durumlarda ikame etkisinin alt›nda kal›rlarken, ortalama vergi oran›n›n marjinal vergi oran›ndan daha yüksek oldu¤u durumlarda gelir etkisi alt›nda hareket
ederler. Buna karfl›n, marjinal ve ortalama vergi oranlar›n›n birbirine eflit oldu¤u durumlarda ise, her iki etki bir birini götürece¤inden, vergi konulduktan sonraki çal›flma sürelerinde herhangi bir de¤ifliklik olmaz. Konulan bir vergi nedeniyle, mükellefin çal›flma süresinde herhangi bir de¤iflikli¤in olmamas›na, verginin tarafs›zl›¤›
ilkesi denilir. Bu aç›klamalar›m›za göre, verginin tarafs›zl›¤› ilkesi marjinal vergi oran› ile ortalama vergi oran›n›n ayn› oldu¤u düz oranl› vergiler için geçerli olmaktad›r.
Ancak, yukar›daki teorik aç›klamalar konuya iliflkin olarak yap›lan ampirik sonuçlarla pek do¤rulanmamaktad›r. Gerçekten, mükelleflerin ne kadar saat çal›flmak isteyeceklerini ekonomi d›fl› baz› sosyal faktörlerde (flan, flöhret, prestij gibi
ekonomik olmayan güdüler gibi) belirlemektedir. Öte yandan, bireylerin dünya
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
görüflleri ve belli yaflam standard›n› devam ettirmeye iliflkin de¤er yarg›lar› da bu
alanda önemli bir faktör olmaktad›r. Örne¤in, kamuya yararl› derneklerde yönetici olma ya da fahri konsolos olarak görev yapma durumlar›nda, gelir ve ikame etkisi söz konusu olmamaktad›r.
‹flgücü Mobilitesi Üzerindeki Etkisi
Gelir vergisinin artan oranl› tarifesi, uygulamada çeflitli ifl kollar› ve meslekler aras›nda iflgücünün oransal arz›n› de¤ifltirerek, daha mobil olmas›na yol açmaktad›r.
Örne¤in, A’n›n oldukça güç say›lan ve yorucu bir ifl kolunda, B’nin ise, kolay bir
iflte çal›flt›¤›n› düflünelim ve A’n›n ayda 1 milyar T.L, B’nin ise 500 milyon T.L ücret ald›¤›n› ve her ikisinin de % 25 oran›nda bir vergiye tabi oldu¤unu varsayal›m.
Bu durumda, A’n›n vergi sonras› geliri 750 milyon T.L, B’nin ise 375 milyon T.L
olacakt›r. Görülmektedir ki, düz oranl› bir vergi uyguland›¤›nda, vergi sonras› nispi iliflkiler de¤iflmeden ayn› kalmaktad›r. fiimdi de artan oranl› bir vergi tarifesi uyguland›¤›n› ve örne¤in A için %50, B için %25 oranlar›n›n geçerli oldu¤unu varsayal›m. Bu durumda, A’n›n vergi sonras› geliri 500, B’nin geliri ise yine 375 milyon
T.L olmaktad›r. Artan oranl› vergi tarifesi uygulanmadan önce, A ve B’nin gelirleri
aras›ndaki fark 375 milyon T.L olurken, son durumda 125 milyon T.L’ya inmektedir. ‹flte bu nedenle, vergi nedeniyle refah› daha fazla düfltü¤ü için, A daha kolay
bir ifl koluna geçmek isteyecektir. Böylece, A’n›n çal›flt›¤› ifl kolundan B’nin çal›flt›¤› ifl koluna do¤ru bir ifl gücü mobilitesi söz konusu olacak ve sonuçta, A’n›n çal›flt›¤› ifl kolunda emek arz› yetersizli¤i ortaya ç›kaca¤›ndan, vergi sonras› net gelir
yükselmeye bafllayacakt›r. Böylece, her iki sektördeki vergi sonras› ücret farkl›l›¤›
bafllang›çtaki (ya da artan oranl› tarife uygulanmadan önceki) 375 milyon T.L fark›na eriflinceye kadar, her iki sektör aras›nda ifl gücü mobilitesi devam edecektir.
Ancak ifl gücü arz› ve talebine ba¤l› olarak artan oranl› bir vergi nedeniyle, ekonomi genelinde ücret düzeyleri yönünden bir dengeye ancak, uzun dönemde ulafl›lacakt›r. Bu nedenle, artan oranl› vergi uygulamas›n›n ifl kollar› ve meslekler aras›nda yol açt›¤› bu olumsuz durumu önlemek için, vergi tarifelerinin vergi sonras›
net gelirler aras›ndaki dengeyi sa¤layacak biçimde saptanmas› gerekmektedir. Uygulamada baz› firmalar, ifl kollar› aras›ndaki mobiliteyi önlemek amac›yla, ayr›lmas›n› istemedikleri teknik elemanlara ya da yüksek düzeydeki yöneticilerine önemli yan ödemeler sa¤lamaktad›rlar. Ayr›ca, baz› mesleklerin seçiminde iyi çal›flma
koflullar›, flan, flöhret ve prestij gibi faktörlerin varl›¤›, artan oranl› vergi tarifesinin
olumsuz etkilerini gidermektedir. Örne¤in, Türkiye’de çal›flanlar ifl güvencesinin
varl›¤› ve sosyal statüsü nedeniyle vergi sonras› geliri az olmas›na karfl›n, devlet
memurlu¤unu özel sektördeki ço¤u pozisyonlara tercih ederler. Buna karfl›n, yine
ülkemizde oldu¤u gibi, gelirin gizlenmesi ya da giderleri masraf yazabilme olanaklar›n›n fazla oldu¤u özellikle serbest meslek dallar›nda çal›flanlar için artan oranl›
tarife nedeniyle mobilite artmamaktad›r.
Vergiden Kaç›nma, Vergi Kaç›rma, Kay›t D›fl› Ekonomi
Gelir vergisinin artan oranl› tarifesi diklefltikçe, ya da gelir artt›¤› zaman vergi oran› daha h›zl› bir biçimde artt›kça, mükelleflerin vergiye karfl› direnci de giderek artmaktad›r. Mükellefin artan oranl› vergilemeye karfl› direnci, genellikle vergiden kaç›nma, vergi kaç›rma ve kay›t d›fl›na geçme biçimlerine dönüflmektedir.
Vergiden kaç›nma, mükelleflerin vergi yasalar›na ayk›r› olmayan yöntemlerden
ve vergisel ayr›cal›klardan yararlanarak, daha az vergi ödemeleri olgusudur. Örne¤in, gelir vergisinin artan oranl› tarifesi nedeniyle, marjinal vergi oran› ortalama
vergi oran›n› geçti¤i sürece, mükellefler daha çok ikame etkisi alt›nda kal›rlar. ‹ka-
173
174
Kamu Ekonomisi
me etkisi alt›nda kalan mükellefler ise, genellikle çal›flma saatlerini düflürerek, elde edecekleri gelirin azalmas›na raz› olurlar. Böylece, mükellefler daha az kazanarak daha az vergi öderler. Çal›flanlar›n artan oranl› bir verginin ikame etkisi alt›nda kalarak daha az vergi ödemeleri, vergi yasalar›n›n ihlali say›lmad›¤›ndan, kendilerine herhangi bir ceza verilmez.
Buna karfl›n, vergi kaç›rma durumunda ise, mükellef bilinçli olarak daha az
vergi ödeyerek ya da hiç ödemeyerek, devletin vergi gelirini kaybetmesine neden
olmaktad›r. Mükellefin bilinçli olarak vergi kayb›na yol açmas› bir vergi suçu say›ld›¤›ndan, mükellefe hürriyeti ba¤lay›c› cezalar ve para cezas› verilmektedir. Vergi
kaçakç›l›¤› ile vergiden kaç›nma durumlar›n›n her ikisi de, kaynak ay›r›m› fonksiyonunda etkinlikten sapmalara yol açmaktad›r.
Ne var ki ço¤u durumda, vergiden kaç›nma ve vergi kaçakç›l›¤›n›n sosyal maliyeti kamu hizmetlerini finanse edecek gelirden yoksun olma biçiminde topluma
yans›t›lmaktad›r. Örne¤in, ülkemizde büyük firmalar iyi yetiflmifl maliye denetim
elemanlar›na çok yüksek maafllar ve yan gelirler ödeyerek, vergi dan›flman› olarak
istihdam ederler. Bu durumda, devletin denetim mekanizmas› zay›flat›ld›¤›ndan, kamu gelirleri erozyona u¤ramaktad›r. Ayr›ca, en iyi denetim elemanlar›n› çekebilen
firmalar ise, vergi sonras› gelirlerini daha fazla art›rabildiklerinden, bir tür haks›z rekabet durumu yarat›rlar. Baz› büyük firmalar ise, bir bask› grubu olarak önemli vergisel avantajlar ve teflvikler elde ederek, kaynak ay›r›m›ndaki etkinli¤i azalt›rlar. Ülkemizdeki siyasal karar alma mekanizmas›n›n iflleme biçimi, baz› firmalar›n kayr›lmalar›na da yol açmaktad›r. Ay›ca, vergiden kaç›nma ve vergi kaçakç›l›¤›n›n kaynak
ay›r›m›nda etkinli¤i bozucu etkileri ülkemizde kamu hizmetlerinin minimum düzeyde sunulmas›na neden olmaktad›r. Buna karfl›n, geliflmifl ülkelerde vergi kaçakç›l›¤› bir tür h›rs›zl›k suçu olarak de¤erlendirildi¤inden, a¤›r cezalara tabi tutulmaktad›r. Ülkemizde s›k s›k ç›kar›lan mali aflar ve denetimin yetersizli¤i gibi nedenlerle,
vergi kaçakç›l›¤›n›n boyutlar› giderek daha da artmaktad›r. Ayr›ca, kamu sektöründe giderek artan yolsuzluk ve kötü yönetim gibi nedenlerle, mükelleflerin önemli
bir bölümü vergi kaç›rmay› neredeyse bir hak olarak görme e¤ilimindedirler.
Artan oranl› vergilemeye karfl› çok say›da gelir vergisi mükellefi, vergiden kaç›nmak için gelirlerinin bir bölümünü parasal olmayan gelir biçimine sokma e¤ilimindedirler. Bu tür parasal olmayan gelir unsurlar›na örnek olarak vergi harcamalar›, yan gelirler ve kay›t d›fl› kalma durumlar› gösterebilir.
Mükellefler, iflle ilgili olarak üretim aflamas›nda matrahtan indirebilecekleri gider unsurlar›n› ya da vergi harcamalar›n› daha da art›rarak vergiden kaç›nabilirler. Örne¤in, pazarlama amac›yla yurt d›fl›na ç›kan bir mükellef, ifliyle ilgili olmayan seyahat giderlerini art›rarak, vergi matrah›n› kolayca erozyona u¤ratabilir.
Firmalar, üst düzey yöneticilerinin ve önemli teknik elemanlar›n›n baflka firmalara geçmelerini önlemek amac›yla, onlara ek sa¤l›k sigortas›, ek emeklilik planlar›, lojman, flirket otosu, yurt d›fl› gezi olanaklar› ve pahal› ifl yemekleri gibi yan gelirler sa¤layarak da vergiden kaç›nabilmektedirler. Bu durumda hem en iyi yöneticiler ve dan›flmanlar istihdam edilerek bu firmalar›n di¤er firmalara karfl› bir tür
rekabet üstünlü¤ü elde etmeleri sonucunda kaynak ay›r›m›nda etkinlikten sap›lmakta hem de bu tür parasal olmayan gelir unsurlar›n›n vergisini (yan ödemelerin
matrahtan düflülmesi nedeniyle) devlet paylaflt›¤›ndan kaynak ay›r›m›nda etkinlikten sap›lm›fl olmaktad›r.
Uygulamada, vergiden kaç›nma ve vergi kaçakç›l›¤›, çok de¤iflik biçimlerde ve
yöntemlerle kay›t d›fl› kald›¤› için, vergilendirilemeyen bir sektörün oluflmas›na yol
açabilmektedir. Kay›t d›fl› ekonomi, mafya ve yer alt› ekonomileri (kaçakç›l›k, esrar
ve silah ticareti gibi), naylon fatura kullanma, para aklama operasyonlar› ve beyaz
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
175
kad›n ticareti gibi çok say›da alan› kapsamaktad›r. Baz› kimseler ise, vergilendirilebilir gelir elde ettikleri halde, maliye ile iliflkide bulunmayarak kay›t d›fl›nda kalmaya çal›flmaktad›rlar. Örne¤in, ülkemizde çok say›da iflveren, sosyal sigorta vergilerinin yüksekli¤i nedeniyle, kay›t d›fl› kalarak vergi ödemekten kaç›nabilmektedirler.
Kay›t d›fl› kalmada afl›r› vergi yükü, kamu düzenlemeleri, kamudaki savurganl›k, vergi denetiminin yetersizli¤i, vergi ödeme ahlak›, vergiye karfl› direnç, din, iklim ve ülkelerin özel koflullar›na ba¤l› olarak de¤iflen çok say›da faktör etkili olmaktad›r. Örne¤in, Protestanl›¤›n yayg›n oldu¤u ülkelerde kay›t d›fl› ekonominin
boyutlar›, Katolik Akdeniz ülkelerine göre son derece küçüktür. % 5-10 oran›ndaki kay›t d›fl›l›¤a, ço¤u ülkeler baz› meslek alanlar›n› koruma amac›yla göz yummaktad›r. Örne¤in, ‹sviçre’de aileden kazan›lm›fl özel beceri isteyen kaliteli saat
yap›m›nda köylüler bilinçli olarak kay›t d›fl› tutulmufllard›r. Buna karfl›n, ülkemizdeki kay›t d›fl› ekonominin büyüklü¤ü resmi ekonomiyi neredeyse geçmektedir.
Tablo10.3, çeflitli ülkelerdeki kay›t d›fl› ekonominin büyüklü¤ünü göstermektedir.
Ülkenin Ad›
Türkiye
Yunanistan
‹spanya
‹talya
Portekiz
Belçika
Yüzdesi
55
30
25
20
20
13
Ülke Ad›
Almanya
Fransa
Hollanda
‹ngiltere
USA
Japonya
Yüzdesi
8
7
6
6
6
5
Tablo 10.3 Seçilmifl
Baz› Ülkelerde Kay›t
D›fl› Ekonominin
Büyüklü¤ü
Kaynak: The
Economist, August
14, 1993, s. 55
Yukar›daki tabloya göre, kay›t d›fl› ekonominin büyüklü¤ü yönünden ülkemiz
birinci s›rada yer almaktad›r. Kay›t d›fl› ekonomin afl›r› büyüklü¤ü nedeniyle ülkemizde vergi gelirlerinin yar›s›ndan fazlas› toplanamamaktad›r. Bu nedenle, hükümetler 1980’li y›llardan beri vergi toplama yerine borçlanmay› ye¤lemekte, böylece, baflta vergi adaletsizli¤i, gelir da¤›l›m›n›n kötüleflmesi, kaynak ay›r›m›nda etkinsizlik ve istikrars›zl›k gibi çok say›da sorun ortaya ç›kmaktad›r.
Bir ekonomide gelir vergisi art›fl›n›n hangi gelir gruplar›nda ikame; hangilerinde gelir etkisi yaratabilece¤i konusunu tart›fl›n›z.
GEL‹R VERG‹S‹N‹N GEL‹R DA⁄ILIMI ÜZER‹NDEK‹
ETK‹S‹
AMAÇ
4
Bireysel gelir vergisinin aksak rekabet koflullar› alt›nda yans›t›lmas›n› ve gelir da¤›l›m›n› iyilefltirici nitelikteki negatif gelir vergisi uygulamas›n› aç›klamak.
Kaynak ay›r›m›nda etkinli¤in sa¤lanmas›, tek bafl›na ekonomik sorunlar› çözmede
yeterli de¤ildir. fiöyle ki, belli bir sat›n alma gücüyle desteklenmedikçe bireysel talebin aç›klanmas› olana¤› yoktur. Bu nedenle, gelir da¤›l›m› adil olmayan ekonomilerde kaynak ay›r›m›nda etkinlik de sa¤lanamamaktad›r. Kaynak ay›r›m›nda etkinli¤in sa¤lanamamas› ise, ekonomik istikrar›n gerçeklefltirilmesini önlemektedir.
Bu nedenle ekonomilerde birinci önceli¤in adil gelir da¤›l›m›na verilerek, kaynak
ay›r›m›nda etkinli¤in sa¤lanmas›na çal›fl›lmal›d›r.
Gelir artt›kça, marjinal faydas›n›n giderek düflmesi özelli¤i nedeniyle, adil vergilemenin sa¤lanabilmesi için gelir vergisi tarifesinin artan oranl› olmas› gerekmektedir. Artan oranl› tarife gelir vergisinde adaletin sa¤lanmas›na yard›mc› olurken,
kaynak ay›r›m›nda etkinli¤i bozucu bir etki yaratabilir. Ancak, ampirik çal›flmalara
SIRA S‹ZDE
176
Kamu Ekonomisi
göre, gelir vergisinin artan oranl› tarifesinin kaynak ay›r›m›yla ilgili olarak yaratt›¤›
gelir ve ikame etkileri genellikle birbirini götürmektedir. Buna karfl›n, yoksulun en
son liras›n›n marjinal faydas›, zenginin son liras›n›n marjinal faydas›ndan daha fazla oldu¤u için adil vergileme için artan oranl› vergi tarifesi gelir da¤›l›m›n› iyilefltirici bir rol oynamaktad›r. Ne var ki, artan oranl› gelir vergisi tarifesinin gelir da¤›l›m›n› iyilefltirebilmesi için, vergi kaçakç›l›¤›n›n olmamas› ve bu verginin yans›t›lmamas› gerekmektedir.
Aksak Rekabet Koflullar› Alt›nda Verginin Yans›t›lmas›
Emek arz e¤risi esnek olsa bile, çal›flma saatlerinin yasalarla saptanmas› ya da sabit olmas› nedeniyle, emek sahibi çal›flma süresini art›rarak ya da azaltarak, ödedi¤i vergileri baflkalar›na yans›tamaz. ‹flçi sendikalar› ise, genellikle ifl görenin ödedi¤i vergiyi iflverene yans›tmas›n› kolaylaflt›rma yerine ücret art›fl› sa¤lamak için
u¤rafl› verirler. Keynes’e göre, ücret zamm› sonunda nominal ücretinin artt›¤›n› gören iflgörenler psikolojik olarak para aldatmacas›n›n etkisi alt›nda kalarak, durumlar›ndan memnun kal›rlar. Benzer durum, enflasyon ortam›nda da ortaya ç›kar.
Örne¤in, % 30 oran›ndaki bir enflasyon nedeniyle, sendikalar›n iflçi ücretlerinde
ayn› oranda bir art›fl sa¤lamay› baflard›klar›n› düflünelim. Bu durumda, artan oranl› vergi tarifesi uygulamas› nedeniyle, maafl›n artan k›sm›n›n vergisi ilk gelir dilimlerine göre çok fazla olaca¤›ndan, vergi sonras› harcanabilir gelir art›fl› % 30’un alt›nda kalacakt›r. Teoride mali sürüklenme (fiscal drag) da denilen bu durumda, iflçiler artan oranl› tarifenin ücret zamm›n› eritici etkisini göremediklerinden, para aldatmacas›n›n etkisi alt›nda kalarak, eski durumlar›n› koruduklar›n› zannederler.
Böylece, iflgörenler vergilerin kendilerine yans›t›lmas›nda yard›mc› olmaktad›rlar.
Uygulamada, çal›flanlar içinde bulunduklar› ifl kollar›na ve pozisyonlar›na ba¤l› olarak vergi yans›mas› yönünden farkl› durumdad›rlar. En az ücret alarak çal›flanlar ile memurlar›n maafllar› ve ücretleri prodüktivitelerine uygun olarak saptanmad›¤›ndan, gelir vergilerini yans›tamazlar. Profesyoneller ve teknik elemanlar, ço¤u
zaman ödedikleri gelir vergisini iflverene yans›tabilirler. Ancak, iflveren de üretti¤i
mala olan talep esnekli¤ine ba¤l› olarak, kendisine yans›t›lan vergiyi sat›fl fiyat›
içinde tüketicilere yans›tabilmektedirler. Üst düzey yöneticilerinin ödedikleri vergiler de, kolayca yans›t›labilmektedir. Bunun nedeni, üst düzey yöneticilerin maafl
ve ücretlerinin daima prodüktivitelerinin üzerinde saptanmas›yla ilgili bulunmaktad›r Ayr›ca, artan oranl› tarifenin yüksek oran› üzerinden vergilendirmenin yol açt›¤› olumsuz psikolojik etkileri gidermek için, üst düzey yöneticilerine yan gelirler
de verilmektedir. Üst düzey yöneticilerinin iflverene yans›tt›klar› vergiler ise, fiyat
mekanizmas›yla iflverenler taraf›ndan kolayca tüketicilere yans›t›labilmektedir.
Negatif Gelir Vergisi
Negatif gelir vergisi:
Saptanan düzeyin üstünde
gelir elde edemeyen bireye
devlet taraf›ndan vergi
ödemesi yap›lmas›
durumudur.
Bir çok ülkedeki gelir vergisi uygulamas›na göre, sermaye geliri elde edenler lehine sa¤lanan çok say›daki teflvikler nedeniyle, toplumdaki gelir da¤›l›m› ciddi biçimde bozulmaktad›r. ABD gibi oldukça zengin bir ülkede bile, yap›lan sosyal iyilefltirmelere karfl›n yine de, yoksulluk sorunu yaflanmaktad›r. Bu sorunun çözümüne iliflkin olarak, belli bir gelir düzeyinde gelir elde ettikleri için yoksul say›lan 36
milyon bireyin durumunu iyilefltirmek amac›yla, 1970’li y›llardan beri uygulanmakta olan negatif gelir vergisi afla¤›da özlü olarak anlat›lmaktad›r.
Negatif gelir vergisinin amac›, bir ailenin insanca yaflabilmesine olanak verecek
biçimde ekonomik ve sosyal ihtiyaçlar›n› karfl›layacak gelir düzeyini sa¤lamakt›r.
Bu amaçla devlet, yoksulluk bofllu¤unu giderecek biçimde gelir transferi yapar. Uygulamaya göre devlet, minimum yaflam standartlar›n› karfl›lamaya yetecek
177
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
gelirleri olmayan kimselere negatif gelir vergisi ödemesi yapmaktad›r. Böylece,
yaflam için zorunlu olan e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, beslenme ve tafl›mac›l›k gibi giderlerini karfl›layacak gelir düzeyi ile fiilen elde edilen gelir aras›nda ortaya ç›kan
yoksulluk bofllu¤u devlet taraf›ndan doldurularak insanlar›n minimum düzeyde yaflamlar›n› devam ettirmeleri olana¤› verilmeye çal›fl›lmaktad›r. fiekil 10.2’de Milton
Friedman’›n (1912-...) gelifltirdi¤i negatif gelir vergisi modeli aç›klanmaktad›r.
fiekil 10.2
y
Negatif Gelir Vergisi
Gelir düzeyi
L
12.000
B
Gelir düzeyi s›f›r olan bir aile
için negatif gelir vergisi %100
oran›yla uygulan›rken; y›lda
12.000 Dolara kadar gelir
elde eden aileler için vergi
oran›n›n giderek nas›l
azald›¤› görülmektedir.
D
H
9.000
C
6.000
I
3.000
45º
O
3.000 6.000
9.000 12.000
x
Gelir düzeyi
fiekil 10.2’de CBD e¤risi, vergi sonras› gelir düzeyini, yatay ve dikey eksenler
gelir düzeylerini, OB ya da 45 derece do¤rusu ise, vergi öncesi ve sonras› gelirin
birbirine eflit olduklar› noktalar›n geometrik yerini göstermektedir. fiekilde, en az
geçim düzeyi y›ll›k olarak 12.000 Dolar olarak gösterilirken, y›lda 6.000 Dolar gelir elde eden bir iflçinin durumu C noktas›yla gösterilmektedir. Bu durumda y›lda
6.000 Dolar gelir elde eden bir aile için yoksulluk bofllu¤u 6.000 (12.000-6.000)
Dolar olmaktad›r. fiekle göre, yoksulluk bofllu¤unun yar›s› olan 3.000 Dolar söz
konusu aileye negatif gelir vergisi olarak (IH) ödenirken, geriye kalan 3.000 Dolar ise, gelir transferi ya da sübvansiyon olarak (HL) ödenmektedir. Buna karfl›n,
hiç geliri olmayan baflka bir mükellefe ise, yoksulluk bofllu¤una ya da 12.000
(12.000-0) Dolara eflit miktarda bir negatif gelir vergisi ödenmektedir.
Yukar›daki aç›klamalar›m›za göre, uygulanmakta olan gelir vergisi geliri, yaflam
için gerekli olan gelir düzeyini göz önünde bulundurmadan vergilendirmektedir.
Devletin böyle bir uygulamaya uygun olarak gelir elde edenlerden toplad›¤› vergi
pozitif vergidir. Buna karfl›n, devletin yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda kalan ailelere yoksulluk bofllu¤unu dolduracak biçimde vergi ödemesi ise negatif vergilemedir. Böyle bir uygulamaya göre, hiç gelir elde edemeyen aileler örne¤in ABD’nde oldu¤u gibi, y›lda 12.000 Dolar tutar›nda bir negatif gelir vergisi al›rlarken, bu düzeyin alt›nda gelir elde edenler ise, elde ettikleri gelir ile 12.000 Dolar aras›ndaki farka eflit bir
negatif vergisi al›rlar. Bu yönüyle negatif gelir vergisi, sosyal güvenlik hizmetlerinden daha kapsaml› bir programd›r. fiöyle ki, sosyal güvenlik hizmetlerinden daha
önce sosyal güvenlik primlerini ödeyenler yararlan›rlarken, negatif gelir vergisinden,
en az geçim düzeyinin alt›nda gelir elde eden bütün vatandafllar yararlanmaktad›r.
Negatif geliri vergisi ilk bak›flta gelir da¤›l›m› sorununa tek bafl›na çözüm getiren bir araç olarak görülmesine karfl›n, uygulamada çok say›da sorunun yafland›¤›
da görülmektedir. Bu konuda karfl›lafl›lan önemli sorun, böyle kapsaml› bir program›n finansman›n›n devlet bütçesini zorlayacak büyüklükte olmas›d›r. Di¤er
önemli bir sorunu ise, kamu ekonomisinin kaynak ay›r›m› ve gelir da¤›l›m› fonksiyonlar› aras›nda ciddi bir çat›flmaya yol açmas›d›r. Gerçekten, hiç geliri olmayan
kimselere devletin vergi ödemesi nedeniyle, bireyler verginin ikame etkisi alt›nda
178
Kamu Ekonomisi
kald›klar›ndan, çal›flarak daha fazla para kazanmay› düflünmeyeceklerdir. Çünkü,
bu durumda gelir etkisi neredeyse s›f›rlanmaktad›r. Bu nedenle, negatif vergilemede kaynak ay›r›m›nda etkinlikten tamamen sap›lmaktad›r. Öte yandan, bireylere
karfl›l›ks›z olarak bir gelir sa¤lanmas›, çok say›da insan için gurur k›r›c› bir etkide
yaratabilmektedir. Ancak, bu say›lan olumsuzluklar içinde en önemlisi, ikame tesiri alt›nda kalan kimselerin aylak kalmay› ye¤lemeleridir. Böylece, iflgücü arz› yetersiz olaca¤›ndan, kaynak ay›r›m› ve istikrar› sa¤lama fonksiyonlar›, negatif vergileme nedeniyle giderek daha da olumsuz yönde etkilenecektir. Bu olumsuz etkileri gidermek için, Friedman modeli d›fl›nda daha baz› modeller de gelifltirilmifltir.
Bunlardan Theobald Plan›’na göre, çal›flmay› teflvik ederek iflgücü arz›n› daha da
art›rmak amac›yla, çal›flana ayr›ca % 10 gibi bir teflvik priminin verilmesi öngörülmektedir. Ne var ki, 1968 y›l›ndan beri uygulanmas›na karfl›n, ABD’ndeki yoksul
say›s›n› azaltmada, negatif gelir vergisinin önemli bir rolü olmam›flt›r. Bunun nedeni, en az geçim düzeyini ya da yoksulluk s›n›r›n› belirleyen e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, beslenme ve tafl›mac›l›k hizmetlerinin tamam›na yak›n bir bölümünün piyasa
ekonomisince sa¤lanmas›d›r. Bu nedenle, uygulama genellefltirilememifl olup, ancak baz› eyaletler düzeyinde devam ettirilmektedir.
Avrupa Birli¤i ülkelerinde ise, minimum yaflam düzeyini karfl›lamaya yetecek
gelir vergileme d›fl›nda tutulmaktad›r. Ülkemizde hiç geliri olmayan bir aile için
yoksulluk bofllu¤u 2002 y›l›nda ayl›k yaklafl›k 700 Dolar oldu¤u halde, asgari ücret düzeyi 150 Dolar düzeyindedir. Türkiye’de bir ailenin yaflam s›n›r›n›n ya da sadece beslenme giderinin bile, asgari ücret düzeyinin üstünde oldu¤u görülmektedir. Buna karfl›n, ülkemizde sadece yoksulluk bofllu¤unu dolduran gelir düzeyi de¤il, ayr›ca yaflam s›n›r›n›n alt›ndaki gelir bile vergiye tabidir. Yoksulluk bofllu¤unun ABD de y›lda 12.000 Dolar ve Türkiye’de ise, yaklafl›k 9.000 Dolar kadar olmas›, Türkiye’de hayat pahal›l›¤›n›n ne kadar yüksek oldu¤unu göstermektedir.
Bunun nedeni, Türkiye’de yaflam giderlerinin önemli bir bölümünü oluflturan
elektrik, akaryak›t, e¤itim, sa¤l›k, tafl›mac›l›k, konut ve di¤er sosyal hizmetlerin
çok yüksek fiyatlarla sunulmas› ile ilgili bulunmaktad›r.
SIRA S‹ZDE
Aksak rekabet koflullar›nda hangi meslek grubuna mensup bireyler gelir vergisini yans›tabilirler? Niçin?
GEL‹R VERG‹S‹N‹N EKONOM‹K ‹ST‹KRAR
ÜZER‹NDEK‹ ETK‹S‹
AMAÇ
5
Gelir vergisinin tasarruflar üzerindeki olumsuz etkileriyle, ekonomik istikrar› otomatik bir biçimde sa¤lay›c› olumlu etkilerini
saptamak.
Modern kamu ekonomisi ilkelerine göre, bir ekonomide istikrar›n sa¤lanabilmesi
için, öncelikle kaynak ay›r›m›nda etkinlik ve gelir da¤›l›m›nda adaletin sa¤lanmas›
gerekmektedir. Bu nedenle, bu iki temel amac› gerçeklefltirmeden, geleneksel
ekonomi politikalar›yla istikrar› sa¤lama olana¤› pek yoktur. Afla¤›daki aç›klamalar›m›z, uygulanan vergi politikas› ile kaynak ay›r›m›nda etkinli¤in ve gelir da¤›l›m›nda adaletin sa¤lanmas›na iliflkin düzenlemelerin gerçeklefltirildi¤i varsay›larak,
gelir vergisinin istikrar› sa¤lamaya yönelik özelliklerini ele almaktad›r. Bunun için
önce, gelir vergisinin artan oranl› tarifesinin kaynak ay›r›m›nda etkinlik yönünden
tasarruflar ve yat›r›mlar üzerindeki etkisi incelemekte, daha sonra ekonomik istikrar› kendili¤inden sa¤lay›c› özelli¤i üzerinde durulmaktad›r.
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
Tasarruflar Üzerindeki Etkisi
Artan oranl› bir gelir vergisinin faiz gelirini azaltarak ve tüketim düzeyini yükselterek, yat›r›mlar› olumsuz yönde etkiledi¤i genellikle tart›fl›lmaktad›r. Ne var ki, mükellefin içinde bulundu¤u gelir grubuna ba¤l› olarak, faiz geliri üzerine konulan
artan oranl› bir vergi tarifesi tasarruflar› de¤iflik biçimlerde etkilemektedir. Düflük
gelir grubundaki vergi mükelleflerinin marjinal tüketim e¤ilimlerinin yüksek olmas› nedeniyle, tasarruf düzeylerinin de düflük oldu¤u söylenebilir. Öte yandan, düflük gelir gruplar›na artan oranl› vergi tarifesi daha düflük oranlarla uyguland›¤›nda, verginin tasarruf düzeyleri üzerindeki olumsuz etkisi o kadar önemli olmamaktad›r. Buna karfl›n, üst gelir grubundaki mükelleflerin marjinal tüketim e¤ilimlerinin düflük olmas› ve vergi oranlar›n›n giderek daha da artmas› nedenleriyle, tasarruflar gelir vergisinden olumsuz biçimde etkilenir.
Artan oranl› vergi tarifelerinin tasarruflar üzerindeki olumsuz etkileri, verginin
gelir ve ikame etkilerinin birlikte ifllemesi biçimlerinde ortaya ç›kar. ‹kame etkisi
verginin tasarruflar› azaltmas› nedeniyle, tasarruf ve tüketim aras›ndaki nispi fiyatlar de¤iflti¤inden, mükellefin tüketim düzeyinin art›rmas› biçiminde ortaya ç›kar.
Gelir etkisi ise, verginin tasarruflar› azalt›c› etkisini gidermek için mükellefin daha
fazla çal›flarak gelirini art›r›p, tasarruf düzeyini vergi öncesi miktar›nda korumaya
yönelik çabalar›n› art›rmas› biçiminde ortaya ç›kar. Gelir vergisinin ikame etkisinin
bir çok mükellef üzerinde olumsuz etkisinin daha bask›n oldu¤u düflünülebilir.
Ancak, ülke düzeyinde de¤erlendirildi¤inde, artan oranl› vergi tarifesinin tasarruflar üzerindeki olumsuz etkisinin o kadar büyük olamayaca¤› görüflü de savunulmaktad›r. Çünkü, bir çok mükellef s›rf vergi oran› artt› diye, tüketim kal›plar›n› ve
al›flkanl›klar›n› birden de¤ifltirerek tüketim düzeyini yükseltmeyebilmektedir. Öte
yandan, günümüzde tasarruflar›n önemli bir bölümü sosyal güvenlik kurumlar›nda toplanmaktad›r. Bu kurulufllar›n vergisel teflviklerden yararlanarak giderek artan kurumsal tasarruflar›, yat›r›mlar› finanse edecek önemli bir finansman fonu
oluflturmakta böylece, artan oranl› vergi uygulamas›n›n tasarruflar› azalt›c› etkisi
minimize edilerek dengelenmektedir.
Yat›r›mlar Üzerindeki Etkisi
Artan oranl› gelir vergisinin yat›r›mlar üzerindeki etkisi ikame ve gelir etkilerinden
birisinin bask›n olmas›na ba¤l› olarak ortaya ç›kmaktad›r. Verginin gelir etkisi, artan oranl› verginin vergi sonras› net kâr› azalt›c› etkisini gidermek için, yat›r›mc›n›n daha riskli yat›r›mlar› ye¤lemesi biçiminde ortaya ç›kmakta, ikame etkisi ise,
yat›r›mc›n›n artan gelir vergisi oran›n›n net gelirini azalt›c› etkisini gidermek için
daha az riskli yat›r›m alanlar›na yönelmesine yol açmaktad›r.
fiekil 10.3 gelir vergisinin artan oranl› tarifesinin yat›r›m kararlar› üzerindeki etkisini aç›klamaktad›r. fieklin yatay ekseninde yat›r›mc›n›n yüklendi¤i risk düzeyi,
dikey eksende ise kârl›l›k oran› gösterilmektedir. Yat›r›m yapmayarak gelirini elinde tutan bir giriflimcinin hem riskinin hem de kârl›l›k oran›n›n s›f›r oldu¤u durum
O noktas›yla gösterilmifltir. Di¤er bir uç durum, vergi oran› oldukça yüksek olmas›na karfl›n, kârl›l›k oran› çok yüksek oldu¤undan en yüksek riskli yat›r›m türünün
seçildi¤i U noktas›d›r. Bunun nedeni, verginin olumsuz etkisini giderecek kadar ya
da yüksek riskin sa¤lad›¤› gelir ile vergi miktar› aras›ndaki fark kadar bir risk primi elde etme olana¤›n›n bulunmas›d›r. fiekilde, çeflitli risk ve kârl›l›k oranlar› bileflimlerini gösteren noktalar›n geometrik yeri OU e¤risiyle gösterilmifltir. Bu koflullar alt›nda yat›r›mc›, kendisine ayn› fayday› sa¤layan çeflitli risk ve kârl›l›k oranlar›n›n geometrik yerini gösteren ‹0 kay›ts›zl›k e¤risinin, OU yat›r›m olanaklar›n› gösteren e¤riye te¤et oldu¤u M noktas›n› seçecektir. Çünkü, M denge noktas›nda ya-
179
180
Kamu Ekonomisi
t›r›mc› OK oran›nda yüksek bir risk yüklenerek ve OR kârl›l›k oran›na eriflerek bir
risk primi elde etti¤inden, verginin gelir etkisine göre hareket etmektedir.
fiekil 10.3
Artan Oranl› Vergi Tarifesinin
Yat›r›mlar Üzerindeki Etkileri
Gelir vergisinin artan oran›
yükseldi¤inde, yat›r›mc› vergi
öncesi ald›¤› 0K kadar riskten
kaç›narak 0R gibi daha yüksek
kârl›l›k oran› yerine, daha az
riskli yat›r›mlar› ye¤leyerek 0P
gibi daha düflük kârl›l›k oran›na
raz› olmaktad›r.
y
Yat›r›m›n
kârl›l›¤›
T
R
P
0
I0
I1 U
Z
M
N
L K
S
Risk x
Gelir vergisinin artan oranl› tarifesi artt›r›ld›¤›nda, yat›r›m olanaklar› e¤risi OU’dan
OZ’ye, kay›ts›zl›k e¤risi ise, I1 olarak afla¤› do¤ru kaymaktad›r. Bu durumda I1 kay›ts›zl›k e¤risinin vergi sonras› yat›r›m olanaklar› e¤risine te¤et oldu¤u N noktas› yeni
denge noktas›n› göstermektedir. Anlafl›lmaktad›r ki, artan oranl› vergi tarifesinin artt›r›lmas› durumunda, yat›r›mc›, eskisine göre daha az riskli olan (OL) ve dolays›yla
kârl›l›k oran› düflen (OP) yat›r›mlar› ye¤lemektedir.
Buna karfl›n, riskli yat›r›mlar› seçmeyerek, tasarruflar›n› devlet tahvillerine yat›rarak ve riski s›f›r olan bir yat›r›m alan›n› seçen yat›r›mc› ise, risk primi elde eden
yat›r›mc›ya göre daha az faiz geliri elde edecektir. S›f›r ya da daha az riskli alanlara
yat›r›m yapmay› ye¤leyen giriflimci, artan oranl› vergi tarifesinin ikame etkisi alt›nda kalmaktad›r. Ancak, devlet tahvili faiz gelirinin vergisiz olmas› nedeniyle yine
de, piyasa faiz oran›n›n üzerinde vergi sonras› net bir gelir elde edebilmektedir.
Devlet tahviline yat›r›m yapan bir giriflimcinin, riski s›f›r oldu¤undan yat›r›m olanaklar› e¤risi, devlet tahvili faizini gösteren bir noktada dikey ekseni kesmektedir.
Yüksek riskli yat›r›mlar ile ekonomik kalk›nma aras›nda do¤rudan bir iliflki oldu¤undan, geçmiflte Japonya’da k›talararas› deniz tafl›mac›l›¤› sektörü devlet taraf›ndan teflvik edilerek önemli döviz geliri sa¤lanm›flt›r. K›talararas› yük tafl›mac›l›¤›nda gemilerin sigorta edilmemesi gibi büyük bir riskle karfl›laflan tafl›y›c›lar önemli bir risk primi elde etmek durumunda kalm›fllard›r. Türkiye’de ise, geçmifl y›l zararlar›n›n vergi matrah›ndan düflülmesi biçiminde yat›r›mc› firmalara sa¤lanan vergisel teflvikler bir tür risk primi olarak düflünülebilir. fiöyle ki, riskli ve risksiz her
tür yat›r›m için ayn› teflvik olana¤›n›n sa¤land›¤› böyle bir durumda, bir çok firmalar vergi sonras› kârlar›n› maksimize etmeye çal›flt›klar›ndan, yat›r›m düzeylerini
art›rmazlar. Öte yandan, vergi iadesi, h›zland›ran amortisman politikalar› ve yat›r›m indirimi gibi di¤er teflvik önlemlerinin topluma olan maliyeti, yat›r›mlar› art›r›c› etkisinin çok üzerinde gerçekleflmifltir. Kald› ki, ülkemizde 50 y›ldan beri devam
eden bu uygulamaya karfl›n, yat›r›m düzeyinde önemli bir art›fl da olmam›flt›r.
Vergisel teflvikler genelde kaynak ay›r›m› etkinli¤ini bozarak, uluslar aras› ticaretin yönünü de olumsuz yönde etkiler. Örne¤in, ABD’nin teflvik etti¤i çiftçilerinin
üretti¤i bu¤day›n fiyat›, Türkiye’de üretilen bu¤day fiyat›na göre daha düflüktür.
Bu durumda, Türk tüketicilerinin fiyat› daha düflük ABD bu¤day ürünlerini tüketmeleri ilk bak›flta refah art›r›c› bir faktör olarak de¤erlendirilebilir. Ne var ki, Türkiye’deki çiftçilerin ürettikleri bu¤day› satamamalar› nedeniyle giderek fakirlefltikleri de gözlemlenmektedir. Bu durumda, Türk çiftçilerinin sonraki y›llarda bu¤day
yerine alternatif bir ürün ekmeleri ya da bu¤day tarlalar›n›n ba¤ ya da bahçeye dönüfltürülmesi nedeniyle kaynak ay›r›m›nda önemli sapmalar söz konusu olmufltur.
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
181
Kaynak ay›r›m›nda ortaya ç›kan bu tür sapmalar sadece çiftçilerin de¤il, ayr›ca çiftçilerle ticari ve ekonomik iliflkileri olan di¤er bireylerin ve tüketicilerin de önemli
kay›plarla karfl›laflmas›na yol açmaktad›r.
Son y›llarda, bir çok ülkede vergisel teflvikler yerine maliyeti düflürücü d›flsall›klar yayan kamu hizmetleri (ulafl›m, telekomünikasyon, ucuz enerji gibi) alt yap› hizmetleri daha ucuz bedellerle firmalara sunulmaktad›r. Kald› ki, uluslararas› rekabeti olumsuz yönde etkilemesi nedeniyle, çok tarafl› vergi anlaflmalar›yla ülkelerin
sa¤layacaklar› vergisel teflvikler s›n›rland›r›lm›flt›r. Genellikle, araflt›rma ve gelifltirme
harcamalar›n›n masraf yaz›lmas› d›fl›ndaki teflvikler ülkeleraras› ticarette dampinge
yol açaca¤› düflüncesiyle önemli ölçüde kontrol alt›na al›nmaya çal›fl›lmaktad›r.
Otomatik ‹stikrar Sa¤lay›c› Etkisi
Keynes’e göre, artan oranl› vergi tarifesi enflasyon ve deflasyon durumlar›nda ekonomik istikrar› kendili¤inden sa¤lay›c› bir tür yap›sal istikrar unsuruna sahip bulunmaktad›r. Artan oranl› bir vergi tarifesinin neden oldu¤u bu özellik nedeniyle,
ekonomik istikrars›zl›k dönemlerinde devletin ayr›ca baflka bir politika önlemi almas›na gerek kalmamakta, ulusal gelir düzeyi de¤ifltikçe, gelir vergisinin artan
oranl› tarifesi etkisini göstererek, otomatik istikrar kendili¤inden sa¤lanmaktad›r.
Bu yaklafl›ma göre, örne¤in enflasyon durumunda gelir düzeyi de enflasyon
oran›nda artmaktad›r. Ancak, artan oranl› tarife üst gelir dilimlerinde giderek daha
da yükselece¤inden, her sonraki gelir diliminin vergisi öncekine göre daha fazla
artacakt›r. Bu durumda, gelir artt›kça, vergi geliri daha h›zl› artaca¤›ndan, vergi
sonras› gelir ya da harcanabilir gelir yükselen tarife nedeniyle giderek azalacak,
efektif talep enflasyonu afla¤› çekecek biçimde düflecek ve fiyatlar genel düzeyinde istikrar sa¤lanacakt›r.
Deflasyon durumunda ise, gelir düzeyi giderek düflmekte oldu¤undan, artan
oranl› vergi tarifesi aksi yönde etkisini gösterecektir. Artan oranl› tarife üst gelir dilimlerinden alt gelir dilimlerine geçildikçe giderek yumuflad›¤›ndan, gelir düfltükçe harcanabilir gelir daha az azalacak, bu nedenle efektif talep artaca¤›ndan fiyat
istikrar› kendili¤inden sa¤lanm›fl olacakt›r.
Ancak, gelir vergisinin artan oranl› tarifesiyle otomatik istikrar›n kendili¤inden
sa¤lanabilmesi için, vergi tarifesinin alt gelir dilimlerinde azalan oranl›, üst gelir dilimlerinde ise h›zla artan oranl› bir yap›da tasarlanm›fl olmas› gerekir. Bu özelli¤i
yönünden Türk vergi sisteminin artan oranl› gelir vergisinin otomatik istikrar› sa¤lay›c› etkisi pek yoktur. Öte yandan, artan oranl› vergilemeyle fiyatlar genel düzeyinde istikrar› sa¤laman›n di¤er koflullar› da göz önünde bulundurulmal›d›r. Bunlar; vergi kaçakç›l›¤›, kay›t d›fl› ekonomi, vergiden kaç›nma ve vergi yans›mas› gibi olumsuzluklard›r. Bu koflullar da göz önünde bulunduruldu¤unda, Türkiye’de
gelir vergisinin artan oranl› tarifesinin otomatik istikrar› sa¤lama olana¤›n›n olamayaca¤› sonucuna ulafl›lmaktad›r.
Gelir vergisinin otomatik biçimde ekonomik istikrar› sa¤lay›c› gücü, kurumlaflm›fl tasarruflar ve sosyal güvenlik ödemeleriyle de artt›r›labilir. Özellikle, deflasyon
dönemlerinde iflsizlik tazminat› ödenerek çal›flanlar›n harcanabilir gelir düzeyi
yükseltilebilir. Ayr›ca, kurumlar ortaklara kâr da¤›tarak da, efektif talebin artmas›nda katk›da bulunabilirler. Ülkemizde kurumlar›n ço¤unlu¤unu aile flirketleri oluflturdu¤undan, kâr da¤›t›m› politikas›n›n istikrar› sa¤lay›c› etkisi yok gibidir. Öte
yandan, birey bafl›na düflen ulusal gelirin çok düflük düzeyde olmas› nedeniyle,
emekli maafl› ödemeleri ve iflsizlik tazminat› gibi sosyal sigorta ödemelerinin de,
otomatik istikrar›n sa¤lanmas›nda önemli bir etkisi yoktur.
Türk vergi sistemini, otomatik istikrar sa¤lama etkisi yönünden de¤erlendiriniz.
SIRA S‹ZDE
182
Kamu Ekonomisi
Özet
A M A Ç
1
A M A Ç
2
Gelirin ekonomik ve yasal tan›mlar›n›n yol açt›¤›
sorunlar ele al›nd›ktan sonra, günümüzün popüler uygulamas› olan kapsaml› vergileme anlay›fl›n›
çeflitli kriterler yönünden aç›klamak.
Ekonomik anlamada gelir, bir dönemde tüketim art› servette ortaya ç›kan art›fl olarak tan›mland›¤›ndan, vergi matrah›n›n kapsaml› bir biçimde saptanmas›na olanak vermektedir. Gelir vergisi matrah›n›n kapsaml› bir biçimde saptanmas› durumunda,
kamu ekonomisinin gelir da¤›l›m›, kaynak ay›r›m›
ve ekonomik istikrar›n sa¤lanmas›na iliflkin üç temel fonksiyonu ve alt fonksiyonlar› yönünden etkinlik sa¤lanabilmektedir. Kapsaml› vergi matrah›nda parasal ve parasal olmayan, gerçekleflmifl ve
gerçekleflmemifl, düzenli ve düzensiz biçimde elde
edilmifl olmas›na bak›lmaks›z›n, bütün gelir unsurlar› yer almal›d›r.
Gelir vergisinin uygulanmas›na iliflkin olarak artan oranl› tarifenin gelir da¤›l›m› ve kaynak ay›r›m› üzerindeki etkilerini belirlemek ve Türkiye’de
1980’li ve 2000’li y›llarda uygulanan artan oranl›
tarifelerin etkilerini aç›klamak.
Artan oranl› gelir vergisi tarifesi uyguland›¤›nda,
gelir da¤›l›m› olumlu yönde etkilenmektedir. Ancak, bu etkinin ortaya ç›kmas› için vergi kaçakç›l›¤›n›n olmamas› gerekir. Öte yandan, artan oranl›
vergileme ile gelir da¤›l›m›n›n iyilefltirilebilmesi için
vergi gelirlerinin e¤itim, sa¤l›k, sosyal güvenlik,
toplu tafl›mac›l›k ve sosyal konut gibi sosyal hizmetlerin finansman›nda kullan›lmas› gerekir. Artan
oranl› tarifeye uygun olarak toplanan gelirler, d›flsall›¤› yo¤un olan bu tür sosyal hizmetlere harcanmad›kça, gelir da¤›l›m› iyileflmez.
Artan oranl› vergi tarifesi genellikle kaynak ay›r›m›
üzerinde olumsuz etki yapmaktad›r. Çünkü, vergi
oran› artt›kça, mükellefler vergiden kaç›n›rlar, vergi kaç›rma yollar›na baflvururlar ve kay›t d›fl› ekonomiye kayarlar.
Türkiye’de 1980’li y›llardan önce uygulanan gelir vergisi tarifesi, kamu ekonomisinin üç temel fonksiyonunu yerine getirme yönünden daha uygun bir tarifeydi. fiöyle ki, vergi tarifesinin gelirin marjinal faydas›n›n
azal›fl›n› yans›tmas›, gelir dilimlerinin say›s›n›n daha
çok olmas›, ekonomik istikrar› sa¤lama yönünden
oranlar›n daha anlaml› tasarlanm›fl olmas› önemli özellikleriydi. 2000’li y›llarda uygulanan gelir vergisi tarifesi ise, kamu ekonomisinin temel fonksiyonlar›n› gerçeklefltirici özelliklere sahip bulunmamaktad›r.
A M A Ç
3
A M A Ç
4
A M A Ç
5
Gelir vergisinin kaynak ay›r›m› fonksiyonu üzerindeki etkilerini gelir ve ikame etkilerinin iflleyifli
yönünden belirlemek.
Gelir vergisi kaynak ay›r›m› fonksiyonunu gelir ve
ikame etkilerine yol açarak etkiler. Gelir etkisi, vergi nedeniyle geliri azalan mükellefin vergi öncesi
durumuna göre, daha fazla çal›flmay› ye¤leyerek
daha fazla süre çal›flmas›d›r. ‹kame etkisi ise, artan
vergi oran› nedeniyle mükellefin, vergiden önceki
durumuna göre, aylak kalmay› ye¤leyerek, çal›flma
saatlerini azaltmas›d›r.
Bireysel gelir vergisinin aksak rekabet koflullar› alt›nda yans›t›lmas›n› ve gelir da¤›l›m›n› iyilefltirici nitelikteki negatif gelir vergisi uygulamas›n› aç›klamak.
Emek arz› üzerine konulan bir vergi tam rekabet
koflullar› alt›nda yans›t›lamad›¤› halde, aksak rekabet koflullar› alt›nda kolayca yans›t›larak gelir da¤›l›m›n› olumsuz yönde etkilemektedir.
‹fl görenler üzerine konulan vergi, emek arz ve talep
e¤rilerinin esnekli¤ine ba¤l› olarak yans›t›lmaktad›r.
Gelir vergisinin yans›ma mekanizmas›yla gelir da¤›l›m›n› bozmas› nedeniyle, ifl görenlerin durumunu
iyilefltirmek için gelir vergilemesiyle ilgili olarak baz› transfer ödemeleri yap›l›r. Bunlardan en önemlisi, ABD’nde yoksulluk s›n›r› alt›nda kalanlara yeterli sat›n alma gücünü verebilmek için uygulanmakta
olan negatif gelir vergisidir.
Gelir vergisinin tasarruflar üzerindeki olumsuz etkileriyle, ekonomik istikrar› otomatik bir biçimde
sa¤lay›c› olumlu etkilerini saptamak.
Gelir ve kurumlar vergisinin kâr paylar›n› çifte vergilendirmesi durumunda yat›r›mlar olumsuz yönde etkilenir. Artan oranl› vergi tarifesi nedeniyle, tüketicilerin tasarruflara iliflkin kararlar› olumsuz yönde etkilenir. Marjinal vergi oran› artt›kça, yat›r›mc›lar riskli
yat›r›mlardan kaç›nacaklar› için, ekonomik kalk›nma
gayretleri olumsuz yönde etkilenir.
Ancak, gelir vergisinin artan oranl› tarifesinin uygun
biçimde saptanmas› durumunda, enflasyon dönemlerinde harcanabilir gelirin azalt›lmas› yoluyla, efektif
talep düflürülerek, ekonomik istikrar› sa¤lama olana¤› yarat›lmaktad›r.
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
Kendimizi S›nayal›m
1. Gelirin ekonomik yorumuna göre gelir kavram› afla¤›dakilerden hangisine en uygun düflmektedir?
a. Ödeme gücü ilkesine uygun tüm gelir unsurlar›
b. Bir dönemdeki tüketim art› net servet
c. Sair kazançlar d›fl›ndaki bütün gelir unsurlar›
d. Vergi yasalar›nda s›ralanan gelir unsurlar›
e. Belli bir dönemde elde edilen safi gelir unsurlar›
2. Afla¤›da s›ralanan gelir unsurlar›ndan hangisi kapsaml›
gelir vergisi matrah› içinde yer almaz?
a. Parasal olmayan gelirler
b. Ev sahibinin kendi evinde oturmas› nedeniyle fiktif olarak tasarruf etti¤i gelir
c. Çiftçinin üretti¤i tar›msal ürünlerden tüketti¤inin
fiktif de¤eri
d. Her türlü parasal gelir
e. Ödenecek borçlar›
3. Afla¤›dakilerden hangisi kapsaml› gelir unsurlar›ndan
biri de¤ildir?
a. Endekslenmemifl gelir
b. Gerçekleflmemifl gelir
c. Gerçekleflmifl gelir
d. Sosyal yard›mlar ve transferler
e. Düzensiz olarak elde edilen gelirler
4. Kapsaml› vergi matrah› saptan›rken “ev sahibinin oturdu¤u ev” hangi gelir türüne girmektedir?
a. Gerçekleflmifl gelir
b. Parasal gelir
c. Reel gelir
d. Parasal olmayan gelir
e. Düzensiz gelir
5. Ara yönlü ekonomiye göre, vergi gelirini art›rmak için
artan oranl› tarife nas›l olmal›d›r?
a. Üst gelir dilimlerinde dikleflmelidir.
b. Alt gelir dilimlerinde dikleflmelidir.
c. Üst gelir dilimlerinde yumuflat›lmal›d›r.
d. Alt gelir dilimlerinde yumuflat›lmal›d›r.
e. Bütün gelir dilimlerinde azalan oranl› tarife
uygulanmal›d›r.
183
6. Türk vergi sisteminde gelir dilimlerinin marjinal vergi
oranlar›n›n 5 er puan artmas› nedeniyle otomatik istikrar›
sa¤lay›c› etki nas›l gerçekleflir?
a Artar
b. Azal›r
c. De¤iflmez
d. Enflasyonu önler
e. Deflasyonu önler
7. Türkiye’de kay›t d›fl› ekonomi büyüdükçe nas›l bir sonuç ortaya ç›kmaktad›r?
a. Vergi gelirleri artar.
b. Kaynak ay›r›m›nda etkinlik sa¤lan›r.
c. Gelir da¤›l›m› iyileflir.
d. Vergi gelirleri azal›r.
e. Ekonomik istikrar kendili¤inden sa¤lan›r.
8. Gelirin marjinal faydas›n›n gelir artt›kça düflmesi e¤ilimi afla¤›dakilerden hangisiyle en iyi biçimde aç›klanabilir?
a. Azalan oranl› vergi tarifesiyle
b. Artan oranl› vergi tarifesiyle
c. Standart vergi oran›yla
d. S›f›r oranl› katma de¤er vergisiyle
e. Düz oranl› vergi tarifesiyle
9. Gayri safi gelirden vergilendirilebilir gelir elde edilirken, afla¤›dakilerden hangisi gerçeklefltirilmektedir?
a. Bireysel muafiyet ve istisnalar›n ç›kar›lmas›
b. Masraf say›lmayan unsurlar›n eklenmesi
c. Masraf say›lmayan unsurlar›n ç›kar›lmas›
d. Amortismanlar›n eklenmesi
e. Borçlar›n eklenmesi
10. Afla¤›dakilerden hangisi Türk Gelir Vergisi’nin bir
özelli¤idir?
a. Kapsaml› olmas›
b. Adil olmas›
c. Kaynak ay›r›m›nda etkinli¤i sa¤lay›c›l›¤›
d. Dar kapsaml› olmas›
e. Otomatik istikrar sa¤lay›c›l›¤›
184
Kamu Ekonomisi
Yaflam›n ‹çinden
Her 100 liral›k verginin 48’i iflçi ve memurdan
Bordro mahkumlar› olarak an›lan iflçi ve memurlar, bütçeyi s›rtlamaya
devam ediyor.
son 10 y›ll›k dönemde her y›l ortalama 5.9 milyar dolar,
Ü bircretliler
baflka ifadeyle 8.3 katrilyon lira gelir vergisi ödedi.
Gelir Genel Müdürlü¤ü’nün verilerine göre, 1998’ de gelir vergisi tarifesinde ücretliler lehine yap›lan 5 puanl›k indirim bile iflçi ve memurlara yeterli ölçüde soluk ald›ramad›. Söz konusu düzenlemenin yap›ld›¤› y›l ücretlilerin gelir vergisi içindeki pay› yüzde 49’dan 39.6’ya gerilediyse de, hemen 1 sonraki y›l bu oran yine yükseldi.
Gelir vergisinde ilk dilime uygulanan oran›n iflçi ve me-murlar için
yüzde 20’den 15’e çekilmesine karfl›l›k, dilimlerin enflasyonun ancak
yar›s› düzeylerinde artt›r›lmas› ile ücretliler bu defa dilim atlayarak yine yüksek oranlardan vergi ödemeye devam etti. Böylece 1998’de
yüzde 39.6’ya gerileyen gelir vergisinde ücretlilerin pay›, 1999’da yüzde 42.7’ye, 2000 y›l›nda da yüzde 45.4’e ç›kt›.
KR‹Z‹N ETK‹S‹
2001 y›l›nda ise ücretlilerin gelir vergisi içindeki pay› yüzde 37’ye düfltü. Ancak bu düflüflte, yaflanan ekonomik krizle birlikte yo¤un flekilde
iflçi ç›kar›lmas›, iflini kaybetmeyenlerin de ücretlerinin hemen hemen
sabit kalmas› ya da çok az zam görmeleri etkili oldu.
Ekonomik kriz ve vergi indirimi yap›lan y›llarda yüzde 40’›n alt›na düflen gelir vergisinde ücretlilerin pay›, son 10 y›ll›k süreç ortalamas› dikkate al›nd›¤›nda ise yüzde 47.85 olarak gerçekleflti. Böylece 1992-2001 y›llar› aras›nda ülke çap›nda toplanan her 100 liral›k gelir vergisinin 48 liras› iflçi ve memurun cebinden ç›kt›.
Kaynak: HÜRR‹YET, 20 May›s 2002
Ünite 10 - Bireysel Gelir Vergisi
“
Okuma Parças›
KAYITDIfiI EKONOM‹
Yüksek vergi oranlar›, bireyleri vergiden kaçmak için kay›td›fl› ekonomiye kat›lmaya yönlendirmektedir. Kay›td›fl› ekonomi, kay›td›fl› üretimi ve olas› bir tespitten sak›nabilmek için
s›kl›kla para kullan›lan kay›td›fl› de¤iflimi kapsamaktad›r.
Kay›td›fl› ekonominin iki esas unsuru vard›r. (a) yasad›fl›
mal ve hizmetlerin üretimi ve da¤›t›m› (b) yasal mal ve
hizmetleri de içeren, ancak kay›td›fl› olan ifllemler. Uyuflturucu ticareti, kaçakç›l›k, fuhufl ve di¤er yasad›fl› ifller ilk
gruba örnektir. Bu tür faaliyetlerden elde edilen gelirler
yasal yetkililerce tespit edilmemek için genellikle beyan
edilmezler.
Elbette ki, yap›lan ifl yasal olsa bile, kazan›lan geiri vergi
idaresine beyan etmemek yasa d›fl› olmaktad›r. Bununla
beraber, belirli faaliyetler için yetkililer taraf›ndan farkedilme ihtimali, son derece küçüktür. Parasal ifllemlerin takibi
zor oldu¤undan, bu tür ifllemler kay›td›fl› ekonomiye hayat
vermektedir. Yer alt› ekonomisinin, beyan edildi¤i takdirde yasal olan faaliyetleri yürüten kesiminin durumu farkl›d›r. Örne¤in, taksiciler ve garsonlar bahflifl alabilmektedirler. Tüm bu bireyler kay›td›fl› ekonominin bir parças›d›rlar.
Bunun yan› s›ra, tar›m iflçisinden barmenine kadar milyonlarca çal›flan›n ücretinin nakit olarak ödendi¤i tahmin
edilmektedir. Bu flirketlerin çal›flanlar›n›n kayd› tutulmaktad›r. Ne gelir vergileri ne de sosyal güvenlik kesintileri
kaydedilmektedir. Böylelikle iflverenler stopaj ödemelerinden kaç›n›rlarken, çal›flanlar da, kendilerine yönelik ifl
185
sizlik ya da refah ödemelerini tehlikeye atmadan “vergisiz” ücretlerini almaktad›rlar.
Aç›k nedenlerden ötürü, kay›td›fl› ekonominin büyüklü¤ünü tam olarak ölçmek güçtür. IRS (Internal Revenue
Service), özel müfettifllerinin verilerine dayanarak, kay›td›fl› faaliyetlerin ABD ekonomisinin yaklafl›k % 10’unu
oluflturdu¤unu tahmin etmektedir. Baruch Collage’den
Peter Gutmann kay›d›fl› ekonominin boyutunun daha da
büyük oldu¤una ve ABD ekonomisinin % 15’ine yaklaflt›¤›na inanmaktad›r.*
Kay›td›fl› ekonomi yaln›zca ABD ekonomisine özgü bir
problem de¤ildir. Gerçekte eldeki deliller, vergi oranlar›n›n yüksek oldu¤u Bat› Avrupa’da ve düzenlemeler yüzünden yasal faaliyet göstermenin maliyetli oludu¤u
Güney Amerika’da kay›td›fl› ekonominin daha yayg›n
oldu¤unu göstermektedir. OECD, Bat› Avrupa’da toplam
içgücünün % 3 ile % 5 aras›nda bir oran›n›n kay›td›fl›
çal›flt›¤›n› ve dolay›s›yla vergiden kaçt›¤›n› tahmin etmektedir. ‹talya, Britanya ve ‹sveç’te kay›td›fl› ekonominin tahmini büyüklü¤ü milli gelirin % 10’undan % 30’una kadar
de¤iflmektedir. Aç›kt›r ki, kay›td›fl› ekonomi Bat› ekonomilerinin oldukça önemli bir kesimini oluflturmaktad›r.
* Peter M. GUTMANN, “The Subterranean Economy”,
Taxing and Spending, April, 1979.
Kaynak: Y.D.GWARTNEY, R.L. STROUP Microeconomics, Private and Public Choice, Sixth Edition, The
Dryden Press, New York 1992, s.115.
”
186
Kamu Ekonomisi
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Aranson, R. (1995). Public Finance. Mc Graw Hill, New
York.
Haveman, R. (1970). The Economics of Public Sector.
John Wiley Inc., New York.
Musgrave, R. (1959). The Theory of Public Finance. Mc
Graw Hill, New York.
Stiglitz, J. (2000). Economics of the Public Sector. Third
Edition. W.W.North-Company.
Yan›t Anahtar›
1. b
2. e
3. a
4. d
5. c
6. c
7. d
8. a
9. b
10. d
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Gelirin Tan›m›” bölümünü
gözden geçiriniz.
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Gelirin Tan›m›” bölümünü
gözden geçiriniz
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Kapsaml› Gelir Vergisi
Matrah›” bölümünü gözden geçiriniz
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Kapsaml› Gelir Vergisi
Matrah›” bölümünü gözden geçiriniz
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Artan Oranl› Vergi
Tarifesi” bölümü gözden geçiriniz
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Otomatik ‹stikrar Sa¤lay›c›
Etki” bölümünü gözden geçiriniz
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Kapsaml› Vergileme
Anlay›fl›” bölümünü gözden geçiriniz.
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Artan Oranl› Vergi
Tarifesi” bölümünü gözden geçiriniz
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Yasal Vergi Matrah›”
bölümünü gözden geçiriniz
Yan›t›n›z do¤ru de¤ilse “Kapsaml› Vergileme
Anlay›fl›” bölümünü gözden geçiriniz

Benzer belgeler