“Kanserle Savaşta 33 Yeni Molekül”
Transkript
“Kanserle Savaşta 33 Yeni Molekül”
r ö p o rt a j Hedefe Yönelik Yeni Moleküller Kansere Karşı Hekimlerin Elini Güçlendirdi “Kanserle Savaşta 33 Yeni Molekül” Hedefe yönelik kanser tedavisinde bulunan 33 yeni mölekülün 20’sinin Türkiye’de kullanımda olduğunu ifade eden İmmuno-Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Çelik, bu yeni moleküller sayesinde kanser tedavisinde önemli bir aşama kaydedildiğini söyledi. Prof. Dr. Çelik, “Şimdiye kadar bizim kanserli hastalarda en önem verdiğimiz konu yaşam süresini uzatabilmekti. Biz artık kanserin gidişatını değiştiriyoruz, gelişimini ve yayılımını durdurabiliyoruz.” dedi. Prof. Dr. İsmail Çelik, hastalarını 3-5 ay içerisinde kaybettiği bir dönemden hastalarına şimdi bu yeni molekülleri verebiliyor olmanın çok büyük bir mucize olduğunu ifade etti. A ntalya’da ilki düzenlenen İmmuno-Onkoloji Kongresi’nde Sağlık dergisinin sorularını cevaplayan İmmunoOnkoloji Derneği Başkan Yardımcısı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Çelik, kanser tedavisinde çığır açan hedefe yönelik tedaviler konusunda önemli açıklamalarda bulundu. 22 Haziran - 2014 Bakanlığın Kontrolünde Belirli Hastanelerde Uygulanıyor Prof. Dr. Çelik, immüno-onkoloji alanında özellikle son 30 yılda yapılan çalışmalar ile immün sisteminin (bağışıklık sistemi) tümör hücrelerini tanıyabildiğini ve yok edebildiğini ya da uzun süreli kontrol altında tutabildiğini ortaya koyduğunu, akıllı ilaçların da kullanıma girdiğini söyledi. İlaç çalışmalarının insanları korkuttuğunu, “kobay” endişesi yaşattığını ancak bunun gereksiz olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çelik, söz konusu ilaçların çok önemli olduğunu ve Sağlık Bakanlığı kontrolünde belirli hastanelerde uygulama kapsamına alındığını ifade etti. Kanser alanında yürütülen bilimsel çalışmalar sonucunda yeni moleküllerin elde edildiğini anlatan Çelik, “Her geçen gün yeni bilimsel gelişmelere ışık tutan tıbbi çalışmalar sonucunda, değişik tümörlerle 33 farklı ajanla savaşılacak.” dedi. Çelik, bunlardan birinin melanom (cilt kanseri), ikisinin akciğer, üçünün meme, dördünün hematolojik, dördünün gastrointestinal ve beşinin böbrek kanseri olmak üzere toplam 20 yeni ajanın Türkiye’de ruhsatlanmış durumda olduğunu kaydederek “Diğer 13 ajan ise 2014 yılı itibarıyla ruhsatlanacak olan, Türkiye’ye erken erişim programı ile gelecek olan veya henüz Faz 3 sonuçları açıklanma aşamasında olan ilaçları oluşturmaktadır.” diye konuştu. 33 Molekülün 20’si Türkiye’de Kullanımda Şimdiye kadar kanser hastalarının yaşam sürelerini uzatmaya yönelik çalıştıklarını fakat hedefe yönelik kanser tedavisi ve yeni moleküller sayesinde kanseri yavaşlatmayı ve durdurabilmeyi başardıklarını söyleyen Prof. Dr. İsmail Çelik, “Tümör çıktı ve ilerliyor durduracak imkanınız yok. Mesela kan kanserinde erken tanı diye bir şey söz konusu değil tanıyı koyduğunuz anda kanser kanda zaten. Erken evresi yok. O zaman bana öyle mucizevi bir şey lazım ki hastalarımıza zaman kazandırabilelim, kanseri durdurabilelim. Bizim şimdiye kadar yaptığımız şey hastalarımızın yaşam sürelerini uzatmaya çalışmaktı. Kanser çıkıyor ve ilerliyor. İmmuno-Onkoloji’de öyle bir durum söz konusu değil artık. Biz kanserin gidişini değiştiriyoruz artık, gitmiyor durduruyoruz.” dedi. Kemoterapiden Vazgeçilmesi Şimdilik Söz Konusu Değil Hedefe yönelik kanser tedavisinde yeni ajanların kullanılmaya başlanmasının kemoterapiden vazgeçilmesi anlamına gelmediğini belirten Prof. Dr. İsmail Çelik, “Sadece kemoterapi ile yok edebildiğimiz kanser türü var; testis kanseri. Kemoterapiyi veriyorsunuz kül oluyor, yok oluyor. Onca yıl kemoterapi bu işin ceremesini çeken bir tedavi. Yeni bir tedavi çıktı diye çöpe atmıyoruz. Kemoterapinin çok da fazla bir şey değiştirmediği kanserlerde yeni ajanları kullanmak için bundan daha güzel bir gün yok. Eskiden bunlar yoktu 3 sene önce bunların hiçbirini bilmiyorduk, öyle bakıyorduk ne zaman gelir Türkiye’ye diye. Şimdi 20’si Türkiye’de ruhsatlı.” şeklinde konuştu. Büyük Bir Mucize Eskiden 3-4 ay içerisinde hayatını kaybeden hastalarına şimdi bu tedavileri kullanabiliyor olmanın çok büyük bir mucize olduğunu dile getiren Prof. Dr. İsmail Çelik, “Elim kolum bağlı hiçbir şey yapamıyorken hastalarımı şimdi bunları verip yeni bir tedavi şansını kazandıracak kadar yaşatabiliyorum. Komik bir şey oluyor. Bir ilacı veriyorum 6 ay daha yaşıyor hasta, diğer ilaç geliyor Türkiye’ye onu verebiliyorum. Öyle güzel bir şey oldu ki melanom olan hastam 4 senedir yaşıyor, normalde 4 ay yaşamazdı. Hastam beni arıyor ‘Hocam yeni çalışma var mı yeni ilaç çıktı mı’ diyor. Biz bu moleküllerin nasıl çalıştığını öğrenmek için oturup tekrar okumaya başladık.” diye konuştu. Bu İlaçları Erken Erişim Programları Sayesinde Kullanabiliyoruz Bu çalışmaları Sağlık Bakanlığının sonuna kadar desteklediğini belirten Prof. Dr. İsmail Çelik, “Son 4-5 senedir Erken Erişim Programları var. 2020’de çıkacak ilacı ben hastaya 5 sene önce verebiliyorsam hasta da ‘Evet ben bunu istiyorum.’ diyorsa bitti. Ben vermek isterim çünkü molekülden eminim. FDA onayları var ve Faz 3 çalışması çıkmış. Biz şu anda 20 molekülün en az 10 tanesine Erken Erişim Programı ile ulaşmışızdır. Şu anda Erken Erişim Programı alan hastam hala yaşıyor ve benden yeni ilaçlar bekliyor. Bu insanların kobay olarak kullanıldığı anlamına gelmiyor. FDA onaylı, patentleri alınmış ilaçların gelişmekte olan ülkelere bir jest anlamında bağışlama kuralı var. Faz 3 çalışmasından sonra başlıyor program. Sağlık Bakanlığı diyor ki ‘Evet ben bu tedavinin şu kriterlerle uygulanmasına izin veriyorum.’ Burada insanlar kobay değil etkinliği kanıtlanmış ve onayları alınmış yeni ilaçların daha erken kullanıma girmesidir.” dedi. Yeni Gelişmeler Yeni Bir Kongreyi Doğurdu Böyle bir kongreyi düzenlemedeki amaçlarının diğer kongrelerde dağılan konunun böyle bir kongre ile daha odaklanmış bir şekilde ele alınması olduğun belirten Çelik, “Bu konuyu sadece bu kongrede konuşmazsak diğer tıbbi onkoloji kongreleri içinde dağılıyor. Çünkü o başka bu başka. Çok büyük bir ihtiyaç vardı, sadece bu konuya özel bir kongre yapalım, böyle konuşalım istedik. Bunun dili ayrı, tedaviye cevapları farklı, yaşam süreleri farklı, etki mekanizması değişik ama benziyor birbirlerine. Neredeyse immüno-onkolog diye bir konsept çıkacak ortaya.” şeklinde konuştu. Sonuçları Beklemeden Aşıyı Yok Sayamayız Küba’nın geliştirdiği Akciğer Kanseri Aşısı’na da değinen Prof. Dr. İsmail Çelik, bu aşının dünyada Faz 3 aşamasına geçebilen tek aşı olduğunu belirterek, “Aşının henüz bir başarısızlığı yok, ballandıra ballandıra anlatacak bir başarısı da henüz yok. 1975 yılından beri kanser aşısı yapılan, denenen, her defasında kafamızı duvara tosladığımız, geri döndüğümüz ve maalesef hiçbir tümörde başarılı sonuç alamadığımız bir deneme. Çok mantıklı bir deneme. Hücrenin bir örneğini alıyorsunuz, aşı mantığında virüslerde olduğu gibi. Onu sağlam bir bünyeye veriyorsunuz. Savunma hücresi kanserle nasıl mücadele edeceğini öğreniyor. Sonra tekrar hastaya veriliyor. Aslında adı aşı da olmayabilirdi. Adı ‘kanser immünoterapisi’ de olabilir. Dünyada Faz 3 Aşamasına Geçebilmiş Tek Aşı Küba’nın Akciğer Kanseri Aşısı dünyada 1980’lerden beri deneniyor, hiçbir gelişme yok. Bu vatandaşların molekülü de henüz daha doğmamış bebek gibi. Umut verici sonuçlar var. Doğmadan vurup öldürebiliriz de. Faz 3 çalışması gelecek, 2015’te açıklanacak. Bilmiyorum iyi bir şey çıkmayabilir de çıkabilir de. Faz 2 aşamasını tamamlayan tek çalışma. 1 Mayıs’ta küçük bir Faz 3 çalışması da yayımlandı. Çok güzel bir sonuç. Beklemeliyiz. Sonuçları beklemeden tekmeyi tokadı basmak doğru değil. Bir kere bu aşı bunu hak etmiyor. Henüz daha başarısızlığı yok. Ballandıra ballandıra anlatacak kadar başarılı olması için daha çok erken. Bu aşı dünyada Faz 2 aşamasına geçen tek aşı. Bekleyip sonuçları göreceğiz.” dedi. Haziran - 2014 23