Sinan SUNGUR - Mehmet Sungur-Çubuklu köyü/61900 Arsin

Transkript

Sinan SUNGUR - Mehmet Sungur-Çubuklu köyü/61900 Arsin
Sinan SUNGUR’un geçmişteki tüm yazıları.
Kalem dostları sayfamızda
Yazar;Sinan SUNGUR
sevgili kalem dostları,
bir kaç zamandır aksattığım yazılarımdan ötürü hepinizden özür diliyorum! bazı işsel geçerli
sebeplerim vardı, bundan sonraki haftalarda genel konularla alakalı ve sporla alakalı yazılarım devam
edecektir; ve bu yazıların spor kısmında arsin sporla ilgili yazılarda bulacaksınız.
gösterdiğiniz ilgi ve alaka karşısında mahçup olmayacağımı siz değerli okurlarıma söz veriyorum;
sizinde duygu ve düşüncelerinizi yansıtmaya çalışmak boynumun borcu olsun.
Sinan Sungur
****
Trabzon Spor
bu gün trabzonspor i.b.b macının analizini yapmayacağım. bu gün fenerbahçe ankaragücü macının
analizini yapacağım değerli okurlarım.
trabzonspor ibb. macının bir önemi yok, fener bahçe puan kaybetmediği müddetce fener bahçenin
puan kaybetmesi için en uygun ortamda ankara gücü maçı diye düşünüyorum. çünkü ankara gücünde
trabzonspor menşeyli 4 adet oyuncu var, bunlar fatih tekke, drago gabriç, adem koçak ve ergin keleş.
şöyle bir düşüncem var; bir futbolcunun trabzonspordan ekmek varsa kursağında… illada trabzonspor
forması giyerek hizmet etmesi gerekmez, başka takımların formasını giyerekte trabzonspora hizmet
edebilir. onun için bu 4 kardeşime çok iş düşüyor. hayden uşaklar, şu feneri dize getirn; 3 leyin onu…
kadı köyde yediği haram puanları burunlarından fitil fitil getirin.
aziz yıldırım haddini bilsin bir dahada futbol dan söz edemez duruma gelsin. haydin yavrularım!… sizi
göreyim, şu fenerin “ipini çekin”, trabzon spor sizin sayenizde şampiyon olsun, bizde sizleri kahraman
gibi karşılayalım bu şehirde.
eğer siz feneri takarsanız şampiyon olursunuz; en az şampiyon olan futbolcular gibi sevinmek hakkınız
olacak diye düşünüyor ayaklarınıza allahtan derman diliyorum.
Sinan Sungur
******
Trabzon spor ile alakalı maç sonrasi kısa yorum
trabzon spor şampiyon olmaya bilir değerli okurlarım; fazla üzülmeye gerek yok! çok ümitliydik bu yıl,
ümidimizi kaybetmemeliyiz!… genede fırsatlar doğabilir, yeterki doğan fırsatı iyi değerlendirelim.
ben bu takımın takım ruhuna bayıldım. Burakın, tolganın kırık kafa ve burunla devam etmesine
bayıldım… bu ruh bizi bir dahaki yıl şampiyon yapar arkadaşlar, yeterki sabırla takımımıza sahip
çıkalım!
futbolcularımızı bağrımıza basalım. afferim futbolcu kardeşlerime, bu yıl hiç kimsenin beklemediği bir
çıkışı yakaladılar; afferim onlara, onları canı gönülden tebrik ediyorum.
gerçekten tarifi imkansız duygular içindeyim, bu takımla gurur duyuyorum ben. böyle bir takım
yakalayalım, şampiyon olmamız önemli değil… söylemişimdir her zaman, yeterki bizim çocuklar böyle
olsunlar, biz onları bağrımıza basarız ve şampiyon gibide kutlarız.
aslında takımın daha başarılı olması için ikinci olursak bile şehrimizi ikinciliği kutlamaya davet
ediyorum! ikincilik bana göre başarıdır, çünkü kaç yıldır ikinci bile olamıyorduk; birde bu futbolcu
kardeşlerime şampiyon olmuş gibi prim dağıtır ikinciliği kutlayarak fener bahçenin şampiyonluğunu
ekarte etmeye çalışırım.
gerçi henüz kesinleşmiş bir şampiyon yok, ama ihtimalleri göz önünde bulunduruyorum. bu futbolcu
kadrosuna değmezmi arkadaşlar!… bence değer, ben onlarla gurur duyuyorum; onure etmek
anlamında. eger takım şampiyon olamazsa ikinciliği kutlamak için gerekli çalışmayı buradan
başlatacağıma söz veriyorum!
saygılarımla sinan sungur
Trabzon spor ile alakalı maç öncesi kısa yorum
Trabzon spor şampiyon olması için beş maçı kaldı. entrikalar ve bizans oyunları oynanmaya başladı.
bu saatten sonra kimin locası kuvvetli ise, şampiyonluğa daha yakın demektir.
tabiki fener bahçenin locası kuvvetli, ama trabzon sporun takım ruhu bunun üstesinden gelebilecek
düzeyde; öyle bir takımımız varki, bu işe inanmış görünüyor.
sanki şampiyon olacakmışız gibi bir izlenim var içimde. tevazulu değilim bu hususta, şampiyon
olmamız lazım; bende futbolcu kardeşlerim kadar inanıyorum bu işe.
önümüzde eskişehir spor macı var, eskişehir spordan çok bülent uygundan çekiniyorum. fener bahçe
mazisi var o adamın, çok tehlikeli ilişkileri olabilir. fener bahçe başkanı ile bülent uygunun cebine 2
milyon dolar indirseler kimin ruhu duyabilir.
şampiyonluk gelirinin 50 milyon euro olduğu bir yerde, 5 milyon euro teşvik primi versen ne
kaybedersin(?) diye düşünebilir bu entrikacılar.
Bende hayde trabzonum derim, hayden oğullarım derim, hayden yavrilarım derim!
parayı sonraki plana itin, önce şampiyon olun derim! şampiyon olunca para kendiliğinden gelir derim.
trabzonsporda kimsenin parası kalmaz; bu takıma emeği geçen herkes bu takımdan parasını alır
derim. onun için değerli trabzonsporlu kardeşlerim, bu şampiyonluk çok önemli sakın olaki iddialı
açıklamalar yapmaktan kaçınalım, haddimizi bilelim; sonra hüsrana uğrarsak üstesinden gelemeyiz
ona göre!…
Sinan Sungur
———–
nesilden nesile köyümüz
eskilerden duyduklarımıza göre köyümüzde yol olmadığı zaman lar varmış. atlarla ulaşım sağlanır
veya insanlar alış verişlerini araklı dan sırtında eve götürmek zorunda imiş. yaşlı bir ninenin
anlatmalarına göre bir teneke hamsi ile araklı dan çubuklu köyüne ne yaya gelinirmiş.
bir dönem sonra yol komşumuz çiçekli köyüne gelince, abdurrahman dayının otobüsü ile ulaşım
buradan sağlanmaya başlanmış.
rahmetli seyfettin aktürk dayının gayretleri ve insanları imeceye alıştırma başarısı ile, yolu kazma ve
kürekle köyümüz çubukluya kadar getirmeyi başarmış. daha sonra 1979lu yıllarda elektrik hatları
döşenerek köyümüze elektrik gelmesi sağlanmış ve elektrikli cihazlar köyümüze yavaş yavaş girmeye
başlamış. radyo, televizyon,buz dolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi.
Çubuklu köyünde yavaş yavaş kıpırdanmalar başlamış, kimileri gurbetin yolunu tutmuş, kimileride
köyde kalarak hayatını devam ettirme yolunu seçmiş. çünkü o yıllarda enflasyon denilen canavar,
çubuklu koyünün halkını da sıkıntıya sokmuş. mahsulu olan fındık, halkın geçiminı sağlayamaz
duruma gelmiş.
bu durumda geçim sıkıntısına düşen çubuklu köyü halkı, geçimini nerde sağlayabilmişse (?) oraya
doğru yol almış. bu gün ise çubuklu köyünde nüfus bayağı az, hayvancılık bitmek noktasında; çünkü
bu unsurlar artık insanları geçindiremiyor. eskiden her hanenin ahırında 6 ila 9 arası büyük baş hayvan
bulunurken, şimdi bu sayı yok denecek kadar az; hatta köyde oturanlarda bile hayvancılık yok.
çubuklu köyünün bayırları kendi hayvanlarına yetmez durumda iken, şimdi ise ot makineleri ile biçilip,
biçilen ot çöpe atlılıyor. çünkü çubuklu köyünde hayvancılık bitmiş bir vaziyette.
köyde kurban bayramlarında kesilen kurbanlık lar maalesef doğu illerimizden çubuklu köyüne kadar
götürülüp kesiliyor.
bu anlatmaya çalıştıklarımız ekonomik yönden bazı çubuklu köyü gerçekleri. Birde bunun kültürel
boyutu var, birazda ona değinelim.
çubuklu köyünün halkı misafirperverdir ve merttir; neye tepki verip neye tepki vermiceğini çok iyi bilir,
eğriye hiç sığmaz, doğrunun yanındadır. takım halinde hareket etmeyi bilir; yani insan yapısı
bakımından kaliteli insan guruplarından oluşur. ancak çubuklu köyünde bu argümanlara rağmen bazı
hatalar olmuş ve olmayada devam edecek gibi görülmektedir.
Örnek verecek olursak; çubuklu köyü hizmet alma bakımından hep son sırada kendisine yer bulmuş.
köy halkının bir an önce bu zinciri kırmak için elinden geleni yapması gerekiyor. hizmet alımlarına
baktığımızda, çubukludan ayrılan köyler bile daha fazla hizmet alarak çubuklu köyünü geride
bırakmışlardır.
bu durumun düzelmesi için, 2004 seçimlerinde il genel meclisi üyesi seçilen sn.Recep Aktürk, fazlaca
gayret ettiği görülmüş, ancak bu yeterli olmamış.
çubuklu köyünde ilk defa bir makama seçilen kişi ünvanınıda elinde bulunduran sn. Recep Aktürk,
seçimde köyden aldığı 600 oyluk desteği, seçimden sonra moral motivasyon anlamında bulamamış ve
alınan hizmetlerde sınırlı sayıda kalmış.
Özetle söylemek istersek; çubuklu köyünün „uyanmaya“, birlik ve beraberlik içinde olmaya daima
ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. bir taş koyulsunda, köyün neresine koyulursa koyulsun felsefesi ile
yola çıkması gerekiyor.
çubuklu köyünün sorunlarıyla ilgilenmek isteyen insanlara ihtiyaç var. gönüllü birliktelik olması
gerekiyor.
Saygılarımla
Sinan Sungur
fındık geliri ile neler yapılıyor ?
Eskiden fındık demek para demekti.
fındık ayı idi ağustos ayının adı, memelekette canlanmalar başlar, kapalı evler açılırdı. nüfus patlaması
olur, esnafın yüzü gülerdi.
şimdi maalesef kimse fındığa değer verip memlekete gelmiyor; çünkü fındık artık para etmiyor, fındıkla
bir yıllık iaşe alınamıyor; demek oluyorki, fındık ihtiyaçları karşılamıyor artık. başka işlerde çalışmak
gurbete gitmek gerekiyor, fındığa ise yan gelir gözü ile bakılıyor; yani fındık ikinci planda kalıyor.
Bu şehrin dışarıya göç vermesinde ki başlıca etken fındığın geçim kaynağı olmaktan çıkarılmasıdır.
oysaki fındık türkiyede 1 milyar dolar gelir elde eden tek ziraat mahsulu, ancak üreticisi değil,
kabzımalları pastayı kapıyor; tabiki üreticide bu duruma emanet fındık vererek çanak tutuyor.
kooperatifler devreden çıkarıldı, fındığın piyasası tamamıyla serbest esnaflara ve fabrikatörlere
bırakıldı; onlarında borusu iyi ötüyor maazallah.
ümüğünü sökecekler bu gidişle üreticinin… söküyorlarda.
Fındığın bir kilosu üç kilo şeker bir kilo çay alabiliyordu, şimdi ise bunun yarısını bile almıyor. Fındığın
bu alım gücü kaybına sebebiyet veren üreticimi sizce (?).. bence hayır! yalnış devlet politikaları, başka
bir şey değil.
fındığın tekrar eski kuvvetine kavuşması için neler yapılması gerekiyorsa yapılmalı; öyle arazi
desteklemesi adı altında sadaka vererek üreticiyi banka kapılarında tek sıra halinde boyunduruğa
almamalı diye düşünüyorum. popülist davranmıcam diyen başbakan lar, destekleme primi vererek
nasıl davrandıklarının farkında değillermi? söyleyin allah aşkına, üretici dilencimi?
Kendisini bu durumda görmek istemeyen tüketici ise… para deyince işine uygun gelen bu duruma ses
çıkarmaması ondan olacaktır her halde.
gelecekte ne olacağı? Allah kerim; ney ile tehdit edileceğimiz belli değil. kuşku ile yaklaşmamak
imkansız gibi bir şey, insanın içinden güven duymak gelmiyor; çünkü fındığın sahibi yok! yazık
değilmi? 1 milyar dolar gelir getiren bir mahsul bu hallere düşmüş.
Saygılarımla
Sinan Sungur
———–
Kalem dostları köşemizde bugün; Trabzon Spor
Mar 29, 2011 @ 07:04:30
spor muhabbeti :
trabzonspor yarışıyor! ne mutlu bize ki takımımız yarışıyor, bu şehrin morali, parası, istihdamı, yani
herşeyi olan trabzonspor, artık başarılı ve yarışmacı takım haline gelmiş; emeği geçen başta şenol
güneş ve ünal karaman hocaya teşekkürü borç biliririm.
kıymetli başkanım sadri şenere de şükranlarımı sunarım, helal olsun sadri başkan… bu transferleri
yaparak bu takımı şaha kaldırdın. helal olsun şenol hocam, bu takımı iyi futbol oynattın.
sevgili okurlarım; trabzonsporumuzun şampiyonluğa kilitlenmiş olması, tabiki çok önemli, ancak aşırı
motivasyonun zarar vereceği unutulmamalı. bizler bu ligde ikinciliği bile başarı saymalıyız, yoksa 96
daki hüsranın daha fazla olan bir boyutu ile karşı karşıya kalırız.
bu arada önerim sayın şenol hocama; hocam bu takımı sakın bozma ve transfer yapma, alttan oyuncu
katma yolunu dene, bizim en çok buna ihtiyacımız var.
engin baytarları, tayfun coraları, tolga zenginleri çoğaltarak daha ruhlu bir kadro oluşturma yolunu
dene, çünkü bizi başarıya kavuşturan yegane yol bu olacaktır… diye düşünüyorum.
yabancı futbolculara sakın birdaha taviz verme; istemeyeni kim olursa olsun takımdan uzaklaştır.
bir önerimde taraftarlara; sevgili trabzonspor taraftarları!
taraftar kardeşlerim bu takım ortak paydamız. bazı şıkları ayırsakta, bu takım bizim herşeyimiz!
dolayısı ile koşulsuz desteklememiz gereken bir ruh, bir anlayış, bir başkaldırı; bu değerler ölçüsünde
takımımıza sahip çık malıyız.
Sinan SUNGUR
*********
Kalem dostları köşemizde bugün; KÖYÜMÜZDE NELER YAPILMALI…?
sevgili kalem dostları!
bu makalemizde köyümüzde yapılamayan, fakat yapılması gerekli olabilecekleri yazmak
istiyorum.neler yapılmalıydı neler yapıldı ?
önce şuradan başlayalım;
1) köyümüzde şu an hizmete açık bir okul yok. merkez köy olabileceğimiz gerçeği dururken
çocuklarımızı diğer köydeki okula gönderip sıkıntı yaşıyoruz.
2)
yaşlılara değer vermeliyiz, onları ziyaret edip onurlandırmalıyız.
3) gençlerden kalifiye elemanlar yetiştirp köyümüzün hizmetine sunmalıyız, ayrıca köyümüz
gençlerinin daha tanışıp kaynaşması için faaliyetler yapıp onları kaynaştırmalıyız.
4)
spor alanları çocuk parkı gibi yerler düzenleyip çocukların oynama alanlarını temin tutmalıyız.
5)
birbirimize ayrım yapmadan sıkıca kenetlenmeliyiz.
6)
köyümüzün alt yapı su ve yol işlerine itina ile yaklaşmalıyız.
7)
din eğitimi yapan camilere (yaz tatili kuran kursları) hediyeler getirip çocukları teşvik etmeliyiz.
8)
vakıf arazilerinde yetişen mahsulu cami ihtiyaçlarına değilde köyümüze harcamalıyız.
9)
sağlık avinde çalışan görevli hemşire kardeşimize yardımcı olmalıyız.
10) köy odası ve misafir hane yapmalıyız.
11) mezarlıklardaki temizliği bir an önce yapıp gerekli donanımını sağlamalıyız.
12) yolu olmayan bir kaç komşumuz kaldı, bir an önce husumetleri ortadan kaldırıp bu komşularımıza
yol yapmalıyız.
13) değerli okurlarım, bu hizmetlerin köyümüzde yapılması demek… köyümüzün çağ atlaması
demektir, kentleşmesi demektir, içinde insan barınmıyomuş o zaman barınması demektir, istihtam
olması demektir, herkesin köydeki malının değerinin ikiye üçe katlaması demektir, diye düşünüyorum.
ve bu yazdığım 12 maddelik temennilerin gerçekleşmesi dileğiyle kalın sağlıcakla.
Sinan SUNGUR
******
Kalem dostları köşemizde bugün:köy düğünler
Sinan SUNGUR
eskiden köyümüzde düğünlere olurdu, yemekler verilirdi; sarmalar, pilavlar, çorbalar, baklavalar
hazırlanırdı. bunların aşçılarıda allah uzun ömürler versin, sevgili ninemiz; halit amcanın eşi Asiye
Akyol’du.
öyle güzel ev tatlıları ve pilavlar yaparlardıki.. çocuktum o zamanlar, tadı hala damağımdadır.
sonrasında bu kültür değişti, lokantaları bile esir alan tavuk döneri, maalesef köyleredeki düğünleride
esir aldı. ikramdır genede, verenden allah razı olsun.
ancak kültürümüzün uzağında kalındığından garipsiyorum doğrusu.
kız almaya gidilirdi herkes arabalara dolardı, hummalı bir yolculuğun ardından kız evine gidilirdi.
erkek tarafı, kırmadan dökmeden gösterilerini yapardı. kız tarafıda misafir perverliğini gösterir, herkese
yakın olmaya çalışırdı ve gelin arabasının arkasında uzun bir konvoy oluşturularak tekrar geri
dönülürdü.
şimdi bu tip düğünlere hasret kaldık desek kimse bana kızmaz sanırım.
ne yazıkki şimdi düğünler salonlara tıkanıp gümbür gümbür arabesk müziklerle katl ediliyor; ne sağdıç
kaldı ne yenge, maddiyat üzerine kurulu evlilikler ve aynı sıklıkta boşanma davaları.
niye böyle bir yazı kaleme aldığıma gelince, sevgili kalem dostları kültürümüz kaybolmamalı diye
düşünüyorum, kültürmüze sahip çıkmalıyız yoksa başka kültürel asimilasyonların hegomonyasına
gireriz.
Sinan Sungur
Sinan …diyor ki
bu şehrin takımı: trabzon spor trabzon spor tutulmaz yaşanır ben
sadece
Bu şehrin takımı Trabzon spor; Trabzon spor tutulmaz… trabzonsporu yaşamak gerekir, oynanan
müsbaka esnasında gol pozisyonuna kendisi girercesine bu takımı yaşamak ve anlamak gerekir.
çünkü trabzonlunun ne sanayisi vardır ne tarımı, trabzonspor dan başka hiç bir şeyi yoktur. kendi
sporcusunu eleştirmeden küfürsüz bir şekilde trabzonsporumuzu desteklersek takımımız şampiyon
olur. aksi taktirde istanbul takımlarının şampiyonluklarını izler dururuz.
trabzon insanı için futboldan iyi anlar tesbiti vardır türkiye genelinde, bence bu doğru değil; neden?
çünkü kendi sporcusuna küfr eden taraftar trabzonda, yuhlayanlar trabzonda, kahvelerde çekip
çekiştirenler trabzonda, yetmiyormuş gibi herkesde teknik direktör; yandı gülüm keten helva. daha iş
yaparmı bu takım ? tabiki yapmaz, yapmıyorda işler iyi giderken bile negatif konuşulursa o sporcuda
moral kalırmı ? o sporcuda çıkar sahada koşuyormuş gibi yapar ve başarısızlık kendiliğinden gelir.
yakın tarihimizde olanlar gibi takım ilk yarıyı 9 puan farkla bitirmiş.
bizim trabzonlular gene vur abalıya dercesine eleştiriyor, bunada en çok spekülasyoncu basın ışık
tutuyor; tabii ama imam sırıtınca cemaat kırıtır.
trabzonsporumuza avrupada ve ligde başarılar dilerim
Sinan SUNGUR
Sinan Sungur’un Tarih anekdotlarından
Örnek Hükümdar; Yavuz Sultan Selim
Tarihte neler olmuş?
Yavuz sultan Selim Han Mısırı feth etmek üzere yola çıkar, ordunun hazırlıkları tamamlanır ve yola
koyulurlar.İzmit Gebze’ye gelindiğinde istirahat verilir.
İstirahat verilen yer üzüm bağlığıdır ve üzüm bağlığında üzümler hasat dönemindedir. İstirahat bitince
Yavuz ferman buyuyur ve bunun üzerine herkesin heybesi aranır; heybelerin hiç birinden bir tek üzüm
bile çıkmaz; yani asker dokunmamıştır vatandaşın üzüm bağlığına.
Bunu duyan yavuz sultan, ALLAH’a kollarını açarak ALLAHIM sana şükürler olsun! haram yemeyen bir
ordum var, ben bu ordu ile kazanamayacağım savaş yok; der ve tekrar yola koyulurlar.
Sinan Sungur
______________________________________________________________
•
•
•
Share this:
Email
Print
•
•
•
Facebook
16 Yorum (+add yours?)
Yöntici:M.Sungur
1.
Mar 01, 2011 @ 21:59:35
Sevgili Sinan,
bu tarihi anekdotunu beğendim, devamını bekleriz!
msungur
CEVAPLA
sinan sungur
2.
Mar 04, 2011 @ 15:24:58
bu şehrin takımı: trabzon spor trabzon spor tutulmaz yaşanır ben sadece trabzonsporluyum demek
bir trabzonluya yetmez trabzonsporu yaşamak gerekir oynanan müsbaka esnasında gol
pozisyonuna kendisi girercesine bu takımı yaşamak ve anlamak gerekir çünkü trabzonlunun ne
sanayisi vardır ne tarımı trabzonspordan dan başka hiç bir şeyi yoktur. kendi sporcusunu
eleştirmeden küfürsüz bir şekilde trabzonsporumuzu desteklersek takımımız şampiyon olur aksi
taktirde istanbul takımlarının şampiyonluklarını izler dururuz trabzon insanı için futboldan iyi anlar
tesbiti vardır türkiye genelinde bence bu doğru değil neden? çünkü kendi sporcusuna küfr eden
taraftar trabzonda yuhlayanlar trabzonda kahvelerde çekip çekiştirenler trabzonda yetmiyormuş
gibi herkesde teknik direktör yandı gülüm keten helva daha iş yaparmı bu takım ?tabiki yapmaz
yapmıyorda işler iyi giderken bile negatif konuşulursa o sporcuda moral kalırmı o sporcuda çıkar
sahada koşuyormuş gibi yapar ve başarısızlık kendiliğinden gelir yakın tarihimizde olanlar gibi
takım ilşk yarıyı 9 puan farkla bitirmiş bizim trabzonlular gene vur abalıya dercesine eleştiriyor
bunada en çok spekülasyoncu basın ışık tutuyor tabii ama imam sırıtınca cemaat kırıtır
trabzonsporumuza avrupada ve ligde başarılar dilerim
CEVAPLA
3.
sinan sungur
Mar 13, 2011 @ 13:05:58
köyümüzde düğünler………………………………………………… eskiden köyümüzde düğünlere olurdu
yemekler verilirdi sarmalar pilavlar çorbalar baklavalar hazırlanırdı bunların aşçılarıda allah uzun
ömürler versin sevgili ninemiz halit amcanın eşi Asiye Akyol’du öyle güzel evtatlıları ve pilavlar
yaparlardıki çocuktum o zamanlar tadı hala damağımdadır sonrasında bu kültür değişti lokantaları bile
esir alan tavuk döneri maalesef köyleredeki düğünleride esir aldı ikramdır genede verenden allah razı
olsun ancak kültürümüzün uzağında kalındığından garipsiyorum doğrusu kız almaya gidilirdi herkes
arabalara dolardı hummalı bir yolculuğun ardından kız evine gidilirdi erkek tarafı kırmadan dökmeden
gösterilerini yapardı kız tarafıda misafir perverliğini gösterir herkese yakın olmaya çalışırdı ve gelin
arabasının arkasında uzun bir konvoy oluşturularak tekrar geri dönülürdü şimdi bu tip düğünlere hasret
kaldık desek kimse bana kızmaz sanırım ne yazıkki şimdi düğünler salonlara tıkanıp gümbür gümbür
arabesk müziklerle katl ediliyor ne sağdıç kaldı ne yenge maddiyat üzerine kurulu evlilikler ve aynı
sıklıkta boşanma davaları niye böyle bir yazı kaleme aldığıma gelince sevgili kalem dostları
kültürümüz kaybolmamalı diye düşünüyorum kültürmüze sahip çıkmalıyız yoksa başka kültürel
asimilasyonların hegomonyasına gireriz
CEVAPLA
Mehmet Sungur
4.
Mar 13, 2011 @ 14:11:16
Merhaba Sinan,
yorumunu çok haklı buluyorum.
Zaten her gün Küreselleşmekte olan Dünyada kaybolan değerlerimizi kimse görmek
istemiyor.Üzülerek.. veya sevinerek söylemek istiyorum, bu kültür değişimi Anadolu da bu kadar
hızla değişim bulmuyor. Biz Karadeniz liler nedense en önde gitmeyi tercih ediyoruz. Paris de,
Mailand da moda defilesi yapılmadan önce bizde satın alabilirsin.
gerisini sen düşün.
Paylaşımın için teşekkür ederim, eline gönlüne sağlık.
msungur
CEVAPLA
sinan sungur
5.
Mar 15, 2011 @ 14:15:38
bu toprak öncelikle toprağı sevmek üzerindekileri sevmekle başlar başta insan olmak üzere hayvan ve
bitkileri sevmeli aynı zamanda korumalıyız kirletilen dereler kirletilen denizler hergeçen gün yok edilen
ormanlar çok değerli varlıklar kıymetini bilmezsek; kıymetini bileceğiz yani onlar bize bildirecek
arayacağız onları yeni nesillere ne bırakacağız diye hiç hesap etmiyoruz onlar kirli denizde mi
yıkanacak onlar pis derelerdenmi su içecek onlar ağacı kesilmiş bozkırlardamı yetişecek diye bir
düşünmeliyiz çünkü onlar bizim evlatlarımız tabiki enerjiye ihtiyacı var bu ülkenin enerji üretmezsek
zaten geri kalmış bir ülke oluruz ancak enerjiyi ürertirken çevre faktörlerine son derece dikkat etmeliyiz
mesela bu iş için hesleri beğeniyorum hesler sadece derelerin bır kısmının su depolamadan dere
yatağını değiştirerek yapılan bir enerji üretim şekli fazlaca bir tahribat yapmıyor yani ama nükleer
santraller öylemi reaktörlerin çevreye vereceği zararın ne olduğunu biliyormuyuz etrafın da yeşil ot bile
büyümüyor ve bizim sevgili idarecilerimizde kalkıp bu santrali sinop gibi bir doğa cennetinin içine
kurmaya çalışıyor işte buna karşıyım
CEVAPLA
Mehmet Sungur
o
Mar 15, 2011 @ 16:18:15
Merhaba Sinan!
Yorumunda çok haklısın, yazı olarak Sayfa na işleyeceğim; geçenlerde buradan Yeşilyalı ya
(Falgoz) yürüyerek gittim ve derelerin halini perişan bir vaziyette izlemek fırsatım oldu. Bu fırsat
varken bir kaç resim yaptım; sonra denizin kıyısına indiğimde durum daha da geri değildi; bir kaç
resimde orada çektim, Senin yazına tam uygun.
Selam
msungur
CEVAPLA
sinan sungur
6.
Mar 25, 2011 @ 18:58:33
sevgili kardeşlerim!
üstte okuduğunuz makalenin yazarı olarak diyorum ki;köyümüz için açılmış olan bu İnternet sayfası
bizlere, köyümüzün sorunlarını açık olarak tartışabilmek imkanını vermektedir. bu platformun bizlere
vermiş olduğu imkanları kullanarak köyümüz için en güzel olanını yapabiliriz.
hep beraber aktif yorumlarımızla köyümüzün sorunlarını belki birilerine duyurabiliriz ve gelecek için
köyümüz diğer komşu köylerden önde bir duruma gelebilir.
Selamlar
Sinan SUNGUR
CEVAPLA
sinan sungur
7.
Nis 07, 2011 @ 08:04:32
fındık geliri ile neler yapılıyor: Eskiden fındık demek para demekti fındık ayı idi ağustos ayının adı
memelekette canlanmalar başlar kapalı evler açılırdı nüfus patlaması olur esnafın yüzü gülerdi
şimdi maalesef kimse fındığa değer verip memlekete gelmiyor çünkü: fındık artık para etmiyor
fındıkla bir yıllık iaşe alınamıyor yani fındık ihtiyaçları karşılamıyor artık başka işlerde çalışmak
gurbete gitmek gerekiyor fındığa ise yan gelir gözü ile bakılıyor yani fındık ikinci planda . Bu şehrin
dışarıya göç vermesinde ki başlıca etken fındığın geçim kaynağı olmaktan çıkarılması oysaki fındık
türkiyede 1 milyar dolar gelir elde eden tek ziraat mahsulu ancak üreticisi değil kabzımalları pastayı
kapıyor tabiki üreticide bu duruma emanet fındık vererek çanak tutuyor kooperatifler devreden
çıkarıldı fındığın piyasası tamamıyla serbest esnaflara ve fabrikatörlere bırakıldı onlarında borusu
iyi ötüyor maazallah ümüğünü sökecekler bu gidişle üreticinin söküyorlarda . Fındığın bir kilosu üç
kilo şeker bir kilo çay alabiliyordu şimdi ise bunun yarısını bile almıyor buna sebebiyet veren
üreticimi sizce bence hayır yalnış devlet politikaları başkada bir şey değil fındığın tekrar eski
kuvvetine kavuşması için neler yapılması gerekiyorsa yapılmalı öyle arazi desteklemesi adı altında
sadaka vererek üreticiyi banka kapılarında tek sıra halinde boyunduruğa almamalı diye
düşünüyorum popülist davranmıcam diyen baş bakanlar destekleme primi vererek nasıl
davrandıklarının farkında değillermi allah aşkına üretici dilencimi para deyince üreticininde işine
geldi bu durum ses çıkmaması ondandır ama gelecekte ne olacağı Allah kerim neyle tehdit
edileceğimiz belli değil kuşku ile yaklaşmamak imkansız gibi bir şey insanın içinden güven duymak
gelmiyor çünkü fındığın sahibi yok yaık değilmi 1 milyar dolar gelir getiren bir mahsul bu hallere
düşmüş
CEVAPLA
8.
sinan sungur
Nis 09, 2011 @ 08:44:23
nesilden nesile köyümüz : eskilerden duyduklarımıza göre köyümüzde yol olmadığı zaman lar varmış
atlarla ulaşım sağlanır veya insanlar alış verişlerini araklıdan sırtında eve götürmek zorunda imiş yaşlı
bir ninenin anlatmalarına göre bir teneke hamsi ile araklıdan çubukluya geldiğini anlatıyor… bir dönem
sonra yol komşu köy çiçekliye gelince abdurrahman dayının otobüsü ile ulaşım buradan sağlanmaya
başlanmış rahmetli seyfettin aktürk dayının gayretleri ve insanları imeceye alıştırma başarısı ile yolu
kazma ve kürekle köyümüz çubukluya kadar getirmeyi başarmış daha sonra 1979lu yıllarda elektrik
hatları döşenerek köyümüze elektrik gelmesi sağlanmış ve elektrikli cihazlar köyümüze yavaş yavaş
girmeye başlamış radyo, televizyon,buzdolabı, çamaşırmakinesi, bulaşık makinesi gibi.Çubuklu
köyünde yavaş yavaş kıpırdanmalar başlamış kimileri gurbetin yolunu tutmuş kimileride köyde kalarak
hayatını devam ettirme yolunu seçmiş çünkü o yıllarda enflasyon denilen canavar çubuklu koyünün
halkını da sıkıntıya sokmuş mahsulu olan fındık geçimi sağlayamaz duruma gelmiş bu durumda geçim
sıkıntısına düşen çubuklu köyü halkı geçimini nerde sağlayabilmişse oraya doğru yol almış bu gün ise
çubukluda nüfus bayağı az hayvancılık bitme noktasında çünkü bu unsurlar artık insanları
geçindiremiyor eskiden her hanenin ahırında 6 ila 9 arası büyük baş hayvan bulunurken şimdi bu sayı
yok denecek kadar az hatta köyde oturanlarda bile hayvancılık yok çubuklu köyünün bayırları kendi
hayvanlarına yetmez durumda iken şimdi ise ot makineleri ile biçilip biçilen ot çöpe atlılıyor çünkü
çubuklu köyünde hayvancılık bitmiş vaziyette köyde kurban bayramlarında kesilen kurbanlık lar
maalesef doğu illerimizden çubuklu köyüne kadar götürülüp kesiliyor bu anlatmaya çalıştıklarımız
ekonomik yönden bazı çubuklu köyü gerçekleri , Birde bunun kültürel boyutu var birazda ona
değinelim çubuklu köyünün halkı misafirperverdir ve merttir neye tepki verip neye tepki vermiceğini çok
iyi bilir eğriye hiç sığmaz doğrunun yanındadır takım halinde hareket etmeyi bilir yani insan yapısı
bakımından kaliteli insan guruplarından oluşur ancak çubuklu köyünde bu argümanlara rağmen bazı
hatalar olmuş ve olmayada devam edecek yani çubuklu köyü hizmet alma bakımından hep son sırada
kendisine yer bulmuş köy halkının bir an önce bu zinciri kırmak için elinden geleni yapması gerekiyor
hizmet alımlarına baktığımızda çubukludan ayrılan köyler bile daha fazla hizmet alarak çubukluyu
geride bırakmış bu durumun düzelmesi için 2004 seçimlerinde il genel meclisi üyesi seçilen sn.Recep
Aktürk fazlaca gayret ettiği görülmüş ancak bu yeterli olmamış çubuklu köyünde ilk defa bir makama
seçilen kişi ünvanınıda elinde bulunduran snRecep Aktürk seçimde köyden aldığı 600 oyluk desteği
seçimden sonra moral motivasyon anlamında bulamamış ve alınan hizmetlerde sınırlı sayıda
bırakılmış yani çubuklu köyünün uyanmaya birlik beraberlik içinde olmaya daima ihtiyacı var bir taş
koyulsunda köyün neresine koyulursa koyulsun felsefesi ile yola çıkması gerekiyor çubuklu köyünde
sorunla ilgilenmek isteyen insanlara ihtiyaç var gönüllü birliktelik olması gerekiyor saygılarımla
CEVAPLA
9.
sinan sungur
Nis 21, 2011 @ 14:13:18
trabzonspor ile alakalı maç öncesi kısa yorum : Trabzonspor şampiyon olması için beş maçı kaldı
entrikalar ve bizans oyunları oynanmaya başladı bu saatten sonra kimin locası kuvvetli ise
şampiyonluğa daha yakın demektir tabiki fener bahçenin locası kuvvetli ama trabzonsporun takım
ruhu bunun üstesinden gelebilecek düzeyde öyle bir takımımız varki bu işe inanmış görünüyor
sanki şampiyon olacakmışız gibi bir izlenim var içimde tevazulu değilim bu hususta şampiyon
olmamız lazım bende futbolcu kardeşlerim kadar inanıyorum bu işe önümüzde eskişehirspor macı
var eskişehirspordan çok bülent uygundan çekiniyorum fener bahçe mazisi var o adamın çok
tehlikeli ilişkileri olabilir fener bahçe başkanı ile bülent uygunun cebine 2 milyon dolar indirseler
kimin ruhu duyabilir şampiyonluk gelirinin 50 milyon euro olduğu bir yerde 5 milyon euro teşvik
primi versen ne kaybedersin diye düşünebilir bu entrikacılar. Bende hayde trabzonum derim
hayden oğullarım derim hayden yavrilarım derim parayı sonraki plana itin önce şampiyon olun
derim şampiyon olunca para kendiliğinden gelir derim trabzonsporda kimsenin parası kalmaz bu
takıma emeği geçen herkes bu takımdan parasını alır derim onun için değerli trabzonsporlu
kardeşlerim bu şampiyonluk çok önemli sakın olaki iddialı açıklamalar yapmaktan kaçınalım
haddimizi bilelim sonra hüsrana uğrarsak üstesinden gelemeyiz ona göre
CEVAPLA
sinan sungur
10.
May 14, 2011 @ 10:35:24
bu gün trabzonspor i.b.b macının analizini yapmayacağım. bu gün fenerbahçe ankaragücü macının
analizini yapacağım değerli okurlarım.
trabzonspor ibb. macının bir önemi yok, fener bahçe puan kaybetmediği müddetce fener bahçenin
puan kaybetmesi için en uygun ortamda ankara gücü maçı diye düşünüyorum. çünkü ankara gücünde
trabzonspor menşeyli 4 adet oyuncu var, bunlar fatih tekke, drago gabriç, adem koçak ve ergin keleş.
şöyle bir düşüncem var; bir futbolcunun trabzonspordan ekmek varsa kursağında… illada trabzonspor
forması giyerek hizmet etmesi gerekmez, başka takımların formasını giyerekte trabzonspora hizmet
edebilir. onun için bu 4 kardeşime çok iş düşüyor. hayden uşaklar, şu feneri dize getirn; 3 leyin onu…
kadı köyde yediği haram puanları burunlarından fitil fitil getirin.
aziz yıldırım haddini bilsin bir dahada futbol dan söz edemez duruma gelsin. haydin yavrularım!… sizi
göreyim, şu fenerin “ipini çekin”, trabzon spor sizin sayenizde şampiyon olsun, bizde sizleri kahraman
gibi karşılayalım bu şehirde.
eğer siz feneri takarsanız şampiyon olursunuz; en az şampiyon olan futbolcular gibi sevinmek hakkınız
olacak diye düşünüyor ayaklarınıza allahtan derman diliyorum.
Sinan Sungur
CEVAPLA
sinan sungur
11.
May 18, 2011 @ 13:40:13
sevgili kalem dostları,
bir kaç zamandır aksattığım yazılarımdan ötürü hepinizden özür diliyorum! bazı işsel geçerli
sebeplerim vardı, bundan sonraki haftalarda genel konularla alakalı ve sporla alakalı yazılarım
devam edecektir; ve bu yazıların spor kısmında arsin sporla ilgili yazılarda bulacaksınız.
gösterdiğiniz ilgi ve alaka karşısında mahçup olmayacağımı siz değerli okurlarıma söz veriyorum;
sizinde duygu ve düşüncelerinizi yansıtmaya çalışmak boynumun borcu olsun.
Sinan Sungur
CEVAPLA
12.
sinan sungur
May 21, 2011 @ 14:53:20
trabzonsporun portresi : bu ligde 82 puan toplayıp şampiyon olamayan tek takım trabzonspordur
herhalde ligin altını üstüne getirdik ama maalesef şampiyon olamadık;? nedenmi: çünkü şampiyon
yapmıyorlarda ondan ağzımızla kuş tutsak futbol oyunu anlamında barselona gibi futbolda oynasak
yine bizi şampiyon yapmıyorlar çünkü bizim hakemimiz yok bize penaltı çalıp imdadımıza koşan yok
rakibi bizimle oynamadan kırmızı ve sarı kartlarla eksik bırakan yok loca faaliyetimiz yok temiz ilkeli
dürüst trabzon insanına yakışır duruşumuz var bunada türkiye futbol liginde yer yok yani saha dışında
futbol oynayamıyoruz biz varımızı yoğumuzu sahada ortaya koymaya çalışıyoruz bu da şampiyon
olmak için yetmiyor fenerden 9 puan öndeyken rakibi,miz olamaz denilen feneri öyle bir yaptılarki şaha
kaldırıp bizi fenerin yanına çektiler ankara gücü macında verilmeyen penaltı ile başladı bu, antalya
maçında rakibin 10 kişi kalması gerekirken kalmaması manidar değilmi? kayseri kalecisinin fenerden
yediği o gol unutulacak gibi değil antep fener maçında 94 ncü dakika maç bitmiş ve fenerin gol atması
bekleniyor o gol fenere attırılıp macın bitişi akıl alır gibi değil bizim bu şekilde aldığımız kaç maç var
beşiktaşlı necip neden başka maçlarda kendi kalesine gol atmadıda fener maçında attı bunlar fenere
çekilen bir takım kıyaklar değilmi daha yazacak neler varda hepsini şimdi yazma gereği duymuyorum
CEVAPLA
sinan sungur
13.
May 23, 2011 @ 11:24:11
bükemediğin bilek:
bükemediğin bileği öpmek gerek, doğru bir cümlemi acaba.?
biz fenerin bileğini kırarak büktük, ancak federasyon ve siyasetin bileğini bükemedik. federasyonun
ve siyasetin bileğini öpmemizmi lazım.?
bu hususta yorumlarınızı bekilyorum!! biz bu ülke vatandaşı değilmiyiz, gürcistanamı bağlıyız?
dün akşam fener bahce liler tam anlamıyla sevinemedi bile, herkesin boğazına düğümlenen bir
şeyler vardı.
o ahmet çakarlar, o erman toroğulları bildiklerini diyemediler. sergen beye ne dersiniz…? ağzı
kulaklarına geçmişti gülmesinden diyemiyordu, saçmalayıp duruyordu; birde utanmadan şenol
hocaya dil uzatmaya kalkıştı.
eskişehir macında taktiksel hata yaptın diye… yahu insafsız herif! bu aykut kocaman 17 macın hiç
birinde taktiksel hata yapmadımı, gercekten mükemmel miydi? yoksa volkan babacanlar, korcanlar,
bülent yıldırımlar, bülent uygunlarmı imdadına yetişti?
bu ne perhiz bu ne lahana turşusu… utanın ey medya utanın!! ey spor camiası ondan sonrada
şampiyonlar liginden gol bile atamadan baul topla dön türkiye futbol ligine.
gene rüşfet gene teşfik primi gene hertürlü entrika gene şampiyon ol öyle ucuzmu bu işler??
Sinan Sungur
CEVAPLA
14.
sinan sungur
Haz 09, 2011 @ 05:58:46
trabzonsporda transfer : ZAKORA geldi iyi futbolcu kötü futbolcu diye yorumlar yapılıyor yorumlar
kısmen doğru kısmen yanlış ama beni futbol konusunda kendi düşüncelerim bağlar hiç bir futbol
severide etkilemek değildir maksadım transfer şanstır hiç ummadığınız bir futbolcu altın yumurtlar çok
ümit bağladığınız bir futbolcu kadroya giremez bu durum futbolcuyu kötü oyuncu veya iyi oyuncu
yapmaz sadece istikrarsız oyuncu yapar takıma katkı yapacak oyuncuları ayarlamak teknik kadronun
ve alt yapının işidir alt yapıdan sporcu gelmezse kulüp ya çok paralar sarf eder yada toplama takım
hüvviyetiyle başarısız olur benim her zaman tavsiyem alt yapıdan oyuncu yetiştirelim bu takıma
zakoraları alanzinyoları okadar paralar vererek almayalım
CEVAPLA
Sinan Sungur
15.
Haz 11, 2011 @ 09:41:58
61 plakalı profosyonel futbolcular : başlığı adı altında bundan yıllar önce yerel gazetelerimizden
birinde bir makale yayınlatmıştım sevgili yusuf TURGUT ve TAKA gazetesine konusu şöyleydi
trabzonlu olmayan türk sporcuları bu takıma transfer etmeyin her takımda ve her mevkiide bir
trabzonlu futbolcu var onları transfer edin diye yazmıştım ozaman çokta olumlu eleştriler almıştım
ama maalesef sözümü tutan olmamıştı yönetimden ozamanın yöneticileri selçuk inanları, ceyhun
gülselamları, serkan balcıları, giray kaçarları, egemen korkmazları ve yabancı işe yaramaz ne
kadar sporcu varsa onları transfer etmişti başarılı olmadılarmı ki eleştririyorum tam aksi başarılı
oldular hepsine görev yaptıkları sürede teşekkür ediyorum ancak iş transfere gelince ne oldu
arkaya bakmadan hepsi kaçıp gitti ve 1 tl bile para kazandırmadan ne oldu yönetici abilerim kına
yakın şimdi gidenlerin arkasından o futbolcular trabzonlu olsaydı hangisi giderdi bence hiç biri
çünkü tolga örneğinde olduğu gibi trabzonun çocuğu trabzonsporu için boş mukaveleye imza atar
transferde sorun doğurmaz giderkende para kazandırır fatih tekkedeki ve gökdenizdeki ve hami
mandıralıdaki gibi yani şunu demek istiyorum gidenler gitsin hiç önemli değil üzülmüyorum ve şehir
insanının üzülmesini istemiyorum ama yabancı transferler hariç türkiyeli hiç bir futbolcuda gelmesin
yıldızmış harikaymış hiç önemli değil çünkü sözleşmesi bitince hemen bırakıp gidiyorlar üstelik
tuttukları istanbul takımlarına onların hiç bir zaman trabzonsporu yaşadıklarını ve samimi
olduklarını şahsımca düşünmedim ama sıçrama tahtası olarak trabzonsporu ve şenol hocayı
gördüklerinden eminim yani yönetici abilerime sesleniyorum özelliklede nevzat ŞAKAR abiye sakın
yerlinin yerlisi dışında futbolcu alma çünkü sonları hep hüsran değerli çubuklu köyü arsin
TRABZON takipcileri yazlarıma göst
remiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederim
CEVAPLA
Yorum yapın

Benzer belgeler