karkeren hemü welatan u gelen bindest yekbin ı

Transkript

karkeren hemü welatan u gelen bindest yekbin ı
karkeren hemü welatan u gelen bindest yekbin
~
ı
m
~
ser bix we bun * dem okr asi *so sya liz m* ye~i
ww
w.
ne
te
w
e.
co
ti
Qerin
Unutmadik
arasındaki uzla şma z
karş ı tl ı ~ın
içersin deki
basgelişmesiy l e ; ve i l k s ı nıf
cins
kıs ı da di ;;i cinsin erkek
karı-koca evlili~i
taraf ı ndan bask ı altına
alınma­
(1)
siyle
olarak
sonucu
bir
! ş bölümün ün
ezitoplumu~ sınıflara, ezenle
lene, sömüren lerle sömürü lenlere
üzerind eki
ayrılmas ıyle, kadın'
hal
bir
li
katmer
da
daha
ı
bask
ba~
umsal
topl
n
aldı . Bir tarafta
kı, di~er tarafta n ailese l baskı
kadının yaşamın a a ~ ır bir yük o~
düşümdeştir."
g etirmi ştir.
Tüm bu olumsu zluklar ile , bu
nedenl eri
acı tablonu n g erçek
kuşkusuz sömürg ecilerl e,yerl i i~
birlikç i sın ı f ların halkımı z üve
zerinde uyguladıkları talan
bir
başka
ndan
ası
s ömürü politik
şey de~ildir .
Kürdis tan sömürge ka~
hal kı
müddetç e, Kürdis tan
Kürdis
olan
ı
parças
bir
onun
ile
tan kadınının bu çilekeş hayat ı
da devam edecek tir . Fakat bunun
böyle kalaca~ı dü ş ünülmaz elbet.
Kuşkusuz
dı ~ ı
Zira , ~urdistan h alkı
yü zy ıllar ­
dan beri sömürg eci i şg al ve tal ana karş ı mücadel e r uhunu kaykarşı
betmemi şt i r , sürekl i ona
mücade le etmiştir. Bu gün de bu
mücade le devam ediyor .
Sömürge ci talan ve istilal ara
karşı verilen ulusal direni ş mücadele leri nde ~urdi stan kadını­
v~
nın azımsanmayacak bir yeri
ne
te
w
du .
Kürdis tan gibi sömürge ülkeler
katmerl i
de ise, bu durum daha
a n beri
yıllard
bir hal alır . Yüz
~urdistan , bir çok i stil a ve t a lana maru z kalmış , sömürge ci gü~
yer
ler tarafından yer altı ve
edilmi~
talan
ikleri
üstü zenginl
dili ve kültürü yok edilmeye çalı ş ıl mışt ır. Sömürg eci istila ve
t alanların bir sonucu olarak ~uE
distan ' da üre tim güçler inin ge -
hale
lişmesi engellenmiş ,
ça~
dışı
~urdistan kad ını
yıllardır
omuz omuza mücade le v~
rerek bir çok kahramanlık ör nekleri göst ermi ştir.
Kürdis tan kadını ş imdi ye kadar
vermiş ol du~u mücade le ile , bundan böyle de verilme kte olan Ulusal Demokr atik Devrim mücadelesinde ki yerini , " şer şer e,çi
jin çi mer e " ( kadında olsa, eE
kekte olsa aslan aslandır )
Kürt at a sözü net bir biçimde OE
t aya koymaktadır.
Kürdis tan kadınının vermi ş olörnekle rinden
du~ bu mücade le
' te Ba~dat'
1974
biri de, 13 Mayıs
r leri
diktetö
~
Baas
t a sömür geci
QALEYLA
tarafın dan idam edilen
erke ~iyle
w.
feodali zm ve aşiretsel yap ı bilinç li bir ş ekilde ayakta tutulmaya çal ış ı lm ı ştır . Kürt dili ve
kül türü üzerind eki ba s kı ve yoketme politikası , halkimızı cahil
ve orta ça~ın karanlık inançla -
dır.
rı y le başbaşa bırakmı ş tır.Söm ür­
geci b askı ile in s anlık dışı sömürü , hal kımızı dayanılması zor
bir durumla karş ı karş ıya b ırak ­
ww
mışt ır .
Hi çte iç açıcı olmayan yukardaki tabloda ~urdis tan kadın ı nın
durumu ise , dahada i çl er acısı•
dır ; Tüm di ~e r sömürüc ü ·toplum l arda oldu~u gibi , Kürdiat anda'd a
alkadın çifte sömürü ve ·b askı
tındadır . Ayrıc a , onlar üzerinde
uygulan an
Feodal -aşiretsel y ap ı­
gelene kleri, genellikle okuma yazmadan mahrum olparası"
maları ve hala " başl ık
ile bir "meta" gibi satın alın­
nın baskıc ı
maları, yaşamlarını ~ ~ayanılmaz
dildi . o, inandı ~ ı ulusal kurtuluş mücade lesi için hayatı nı· .v..e!:
dı . _ve ezilen. bir halkın mücadele sinde en şe re f·li mertebe olan
Kürdist an devrim şehitle ri kervanı na kat ıl dı . Kürdi s tan'ın diKürdis~er şehit l eri gi bi O' da
tan mücadel esinde ö l üm süzle ş ti .
Baas diktaSömürge ci , ırk ç ı
etı i dam
QASIM'
törlü~ , LEYLA
mücamekle , Kürdis tan kurtul uş
delesini ve onun bir p arças ı o-
e.
co
" Tarihte kendin i göstere n ilk
kadın
sınıf çat ı şması , erkekl e
m
Leyla
SIM'dır .
LEYLA QASIM, ll Mart 1970 ' de
Irak Kürdis tan Demokra t Partis iKadınlar
ne girdi ve Kürdist an
Birli ~i nde çalı şmaya ba ş l ad ı . O,
sömürge cilere karşı Güney (Irak)
Kürdist an'da verilen ~lusal direnme hareke tinin yılmaz bir savaşç ısıydı. o,sömü rgecile rin çag
dışı baskı ve zorbalıklarına k~
ş ı mücadel e verdig i için idam e-
lan Kürdis tan kadınının müc~ ~
sini g erile tec e ~in i san~yordu . F~
kat umdukları gibi çıkmadı . LEYLA
QASIM'ı n mücade leci ruhu,K ürdistan kadınları arasında günbe gün
yayılarak yüzlerc e "Leyla Qasım'
ların" Kürdis tan ulusal demokra tik devrim mücade lesine olan yakı nlıklarını bi r kat daha art ır­
d ı , Kür distan ulusal- demokr atik
devrim mücadel esinin .idamla rla,
kat liamlar la ön lenemeyece ~i bir
ke z daha is patlanm ı ş oldu .
O halde, Kürdis tan ulusal- de-
mokrat ik mücadele s inin tüm zorluklara ra~men ge li şt i ~i günümüz
de, dayanılmaz bir baskı ve sömür ü altında ol an Kürdistan~~
dınların bu mücade lede yerleri ni
alabilm esi için, üzerimi ze düşen
yerine
görev ve sorumlulukl arı
getir mel iyiz . Kürdis tan kadını­
nın gerçek kurtuluşunun , Kürdis tan h al k ı nın ulusal ve toplum sal
kavkurtuluşuna bag lı oldu~unu
s,Kürdi
zamanda
Aynı
ratmali yiz.
uş
l
kurtu
l
t an ulusal ve t oplumsa
mücade lesine kad ınların katılım ı
olmadan zaf ere ulaşmak düş ünü1 mez.
O halde ; i nsa nın insan ı ezmeoldi~i, sömüren le s ömürüle nin
cin
madı ~ı, bir cins in diger bir
gerçek
si ezmedi~ i sosyali zmin
halk.ıkurtuluş oldugun u emekçi
••
•
lım
kavrata
mıza
(1) Aileni n özel mülkiy etinin ,
ve devleti n kökeni - F . ~ng els-s .
90J sol yayınlar ı .
Qerin
A. HAiG'iN TÜRKiYE GEliSi
ABD Dış işleri bakanı Alexantarihleri
der l!aig 13-16 ~1ayıs
ziyare~
bir
arasında T ürkiye'ye
te bulundu. Boyalı Türkiye bası­
nı bu ziyarete büsük bir yer ve~
di. Basında Alexander Haig 'in k~
şil i ~i hakkında ve Türk dostu ol
didu~una dair bol bol övgüler
zildi . Türk-ABD dostlu~u kutsanarak göklere ç ık arıldı . ABD emzihniyeti
peryalizmine uşaklık
Türkiye
;
hizmetleri
ve kölelik
411lklarına dostluk, karşılıklı
yardım, ittifaklar ve karşılıklı
çıkarl ar politikası olarak sunul
du .
om
e.
c
ew
lacak tı r.
Belirtmek gerekir ki, uluslardurumu
arası alanda Türkiye'nin
hiç te iç açıcı deeildir . Faşist
ge cuntanın içerdeki durumu ve
lecegi ise , ABD emperyalizmin in
üzerinde kay gı ve önemle durdu~u
bir konudur. Bu nedenle ABD emperyalizmi, faşist cuntanın durumu ve gel~ce~Si üzerinde " ince
eleyip, sık dokumak" zorundadır.
durumu
lıe le Arjantin cuntasının
ve ABD için çıkardıgı güçlüklerden sonra •• •
w.
n
et
Falkland bunalımı dolayısıyla,
!ngiltere ile Arjantin arasında
uzun
başarısızlıkla sonuçlanan
bir arabuluculuk diplomasisind e,
Haig ' in
yorgun düşen Aıexander
Türkiye'de işi neydi? Haig'in g~
zisi, en başta Türkiye ve OrtaDo~u bölgesindeki son gelişmele~
le yakından ilgilidir . Orta- Do~u 'daki son gelişme ler, Falkland
i ç inde
bunalımı, NATO ittifakı
meydana gelen ge lişmeler, silahdo~nma ve benzer sorunlardan
ger~yı uluslararası durumun
ginleşti~i bir ortamda, "rürk- ABD
görüşmeleri ve Haig'in gezisi üzerinde önemle durulması gereken
bir noktadır.
rının ç ı kar larını bu uzlasma zemini üzerinde na s'ıl ve ne zamana
kadar koruyup sürdürebilir? Cunta
yönetimi, i ş birlikçi-tekelci bu~
juvazi nin degişik kanatları aras ii r ıtiirüp ­
!:;ınd aki bu uzlaşmayı
emperABD
::;ii rcl i ircme ın0. konusunda
yalizmi ve o'nun Dı ş işleri bakadirektifler
nı Hai~ ' den ne gibi
alacaktır? Bu ~ ezide üzerinde du
rulacak konulardan biri de bu o-
areneda gerginlik
savunucusu olaıı ~e ABD emperyalizmin in deneve
tim~ndeki ülkele rde askeri
otoriter
rle
faşist diktatörlükle
rejimlerin baş destekleyicileri~
den biri olan Haig , Türkiye 'de;
faşist cuntanın karşı karşıya o!
du ~ u iç ve dış sorunlarla,Tü rkive
ye'nin uluslararası alanda
kadar
bölge düzeyinde bu RÜne
yükyüklendi~i ve bundan böyle
görülenece~i yükümlülükle rini
uluslararası
ww
politikasının baş
ve geli ş meler karş ısında ~
elaca~ ı aktif konumunu tespit
decektir .
şecek
12 Eylül 'den sonra
tanın
sözde
faşist
cun-
sal!;lamış oldu~ "so~
yal barış ortamı" son zamanlarda
bozulmaya başlamıştır . Faşist cu~
tanın ekonomiyi, sosyal ve siyasal yapıyı yeniden ş ekillendire­
rak yasallaştırma faaliyetleri ,
kimi sömürgeci, işbirlikçi -tekel
ci burjuva çevrelerinin politik
bu
görü ş ve çıkarlarına şu veya
öl çüde ters düşmektedir. öziinde,
işbirlikçi-tekelci burj uvazinin,
de~i şik kanatları'arasındaki çeçatı şmalarından
lişki ve çıkar
kaynaklanan bazı gelismel·er faş ist cunta ve o-'nun icraatl arına
da yansımakta ve o'nu zor durumda bırakmaktadır .
Faşist cunta , işbirlikçi - teke~
ci burjuvazinin de~iş i k kanatla-
:E' aşist
Tüm çabal arına ra ~ men
sonunu
hareketin
devrimci
cunta ,
tabiriyle
r,etiremedi. ~ endisinin
"anarşi ve terör yuvaları nı " kurutamadı . Bu gerçek , cunta tarafından da bu ~üne kadar defalarca itiraf edilmiştir . Böylece AUD emperyalizmi, C!A raporlar ı n ­
da belirtilen hedeflerin ~ geçen
20 aylık zamana ra~men cunta tagöraf ından hala aşılamadı~ını
rebilmektedir .
Ekonomik bunalım derinleşerek,
devam ediyor . Sosyal huzursuzl uk
1 2 Eylül ' den sonra durmamış, aksine yeni boyutları içinde daha
da artmıştır . F aşist cunta yönetimi ilk iktidara ge ldi~i gün s~
hi p oldu~u toplumsal deste ge bu
gü n sahip de~ildir . Belirsiz bir
ge lecek ve yaşanan bu sessiz so~
yal huzursuzluk ortamında TürkiTekellerin
ye hala emperyalist
sermaye yatırımları için tam güvenilir bir ülke durumuna gelemedi.
Türkiye uluslararası alanda ve
özellikl e Avrupa kamuoyunun artan baskıları sonucu Avrupa devletleri nezdinde giderek soyutTürkiye
lanıyor. ıunanistan ve
ve
arası nd a Kıbrı s , Er,e denizi
Adalar sorunu yü~ünden artan ge!
ginlik devarn ediyor . Bu gerginlik zaman zaman tehlikeli bir sa
Bölgedeki
v aş ortamı do~ruyor .
ögelişmelerin
bu
ve
r
gelişmele
Qerin
ne mli bir parçası olan Kürdistan
sorunu , kay~ ı verici bir
yönde
seyrediyor . Bölgesel
boyut ları
içinde ele alındıklarında var olan sorunlar , I' aşist cunta , Türkiye ve ABD emperyalizmi için ç~
zümü zorolan ve eeleceklerini ka
rartan sorunlardır .
Ort a-Do~u'ya uzatılınası konusu.~
ABD
Alexander Haig
in Türkiye gezi~ inin amacı belli
olmaktadır . Hakl ı olarak , Türkiye
ve Kürdistan halklarının çıkar­
bakıldıg ında
D ı ş işleri bakan ı
aşamaya girmiştir .
e.
c
et
Bu görüşmele rde ele
alınac ak
en önemli konulardan biri de tran- I rak savaş ı olacaktı r . ! ranIrak savaşı bundan 1 9 ay
önce
baş l adı ~ ın ı n tam ters i olan
bi r
mokratik mücadel e si karşısında 1
bölgedeki en büyük müttefi~i olan sapık Saddam Hüseyi n iktid~
rının düşmesi , Türkiye açıs ından
önemli s orunlar do~acaktır. Ta­
bi i , böylesi bir durum böl ge dü zeyinde de baz ı geli şmelere yol
açabilir. ABD emperyalizminin bu
bölgedeki ç ı karlarına önemli d~
beler indirecegi kesin olan
bu
o l ası gelişmelere kar ş ı, bu günden alınması gereken önl emlerin
al ı nmas ı ve Türkiye ' nin bu alanda rolünün ne olacag ının saptanmas ı, emperyalist çevrelerde daha şimdiden üzerinde önemle durulan konulardan biri haline ge!
ew
l arını düşünen , halklarımızı n k~
deriyle dogrudan ilgili olan bu
gezinin sonuçları üzerinde kafa
yoran her yurtsever insan ; Alexander Haig 'in Türkiye'ye
hangi
emperyal ist amaçlarla geldigini,
sormaktadır. Kuşkusuz , bu
görüi
melerde ele alınacak en
önemli
sorunlar emperyalist i ttifaklar
poli tikası içinde Türki ye ' nin g~
revlerinin ve yerinin ne olacagının bir kez daha gözden
geçirilmesi olacaktır .
Savaş ın ba ş ı~
mişt i r .
~ir
bütun olarak Or ta- Dogu bö!
ge s inde gerginli k artmaya devam
ediyor . Si na'nın boşaltılması ve
bund.an kaynaklanarak artan !srail saldırganlı~ı böl gedeki gergi n hav ay ı daha da s ert leşt irmi~
tir. Çelişkil erin giderek derinle ş ti ~i Orta-Do~u'da, ABD emperyalizmi Tür ki ye'nin de içinde n!
tif bir rol oynayaca~ı ve o ' nu~
la bi rlikte Orta-D o ~u gerici li ~~
ne yeni bir yön vermek istiyor.
Türkiye ' nin bölge . gericiligini
bi rle ş tirmesi için aktif bir r ol
oynamas ı, ABD emperyalizmi
ile
bu ~ eri c il ik aras ında bir, köprü
ww
w.
n
da ABD' nin yüzünü güldüren Sadam
Hüseyin yönetimindeki Irak Baas
rejimi , bu gün çok zor bir durum
dadır . Savaşı kaybetme k üze r e o•
lan Saddam Hüseyin iktidarı,i ç te
de, silahlı bir direnme
içinde
olan devrimci-demokra tik güçlerin b a sk ısı altında sadece ayakta kalabil me mücadelesi vermekt~
dir.
Vardıgı bu günkü aşamada , İran
Irak savaş ı, yeni bazı gelişme­
lere yol açabilir . Bu g eli şm el e r
içinde bu ~ünkü Ba~dat iktidarı~
nın düşmes i, he saplanmas ı
gereken en yakın olası g eli şm elerden
biridir. Böyle bir g eli ş me karşısında en yakından
etkilenecek
olan Türkiye ve yönetimi faşist
c un tadır. Hali hazırda sınır kom
ş ula r ı aras ında en güvenilir dos
tu olan ve Kürdistan Ulusal De-
i se , hedeflenen bir politika olmaktan çı kar ıl arak hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Al exander Haig 'in Türkiye gezisinde , üzerinde öneml e durulan
konulardan bir digeri de ; bölgedeki durum ve ilerici g elişmeler
de göz önünde bulundurularak Tü ~
kiye 'nin yeniden ve sıkı bir şe ­
ki l de , modern silahlarla donaltılması sor unudur . Zira , Türkiye nin emperyalizm tarafından kendine yüklenen görevleri
yerin ~
getirabilmesi için modern ve da. . ,
ha çok s ilaha ihtiyacı v ardır.
öteden beri , giderek silahlanan ve büyük bir militarist güce
sahip olan Türkiye , bölgede , ABD
emperyalizmi ve NATO' nun en büyük güv encesidir . 12 Eylül darbesinden sonra ise , faşi st cunta
iç ve dı ş dşmanları na karşı( ! ) "
Vatanın ve l·iilletin bütü nl ü~ü nü "
"son Türk devletinin ge l ece~ini"
korumak , ABD'nin ve NATO 'nun ç ı­
karlarını ve stratejik
hedeflerini kor umak için yoı?;un bir silablanma çabası i çine B irmişti r .
om
Bu çerçevede
Olu şturulan yeni savunma ve
askeri ittifaklar ~ol i ti kasının y~
ni bir halkas ı olan "NATO 'nun g~
rev alanının Türkiye orijini ile
baş ı olmas ı , empe ry ali ~ t ittifa~
lar
politikasının
önemli bir hal
kas ını olu ş turmaktad ı r .
Askeri alanda ise ; Türkiye'nin
ABD' nin yeni stratej ik . " Kör fez
politikasında" saglam bir destek
ve saglam bir güç durumuna getirilme s i , ABD- Türkiye Do sy a s ın ' da
yer alan en önemli konulardandı~
Hunr: a
i :;ı ı:ıizli lc ,
yoksulluk ve deekonomi k hunul ı m a ragmen elinde ve avucundaki ek ono- ~
mi k kaynakları da silahlanma ve ,_,
yeni sav aş sanayii si kurma yönü~
de kullanrnaktadır . ABD ve NATO ' cu
emper yalist güçler , böl gedeki ç ı­
ka rlarını korumak için Tür ki ye ' nin silahlanma çabalarını bugüne
kadar oldu ~u gibi bundan
sonra
da destekl eyecek ve o 'nu t eşvik
edecekl erdir .
Ku ş kusuz , A. Haig ' in
Türkiye
~ e z i sind e , Türkiye , Kürdistan ve
di~er Ort a - Dogu balkları nıngel e ­
ce ~i üzerinde yeni
emperyal ist
planlar yapıl ac aktır . Ve faşist
cunta , kendisine verilen görevl eri yerine getirmek için
daha
da a zg ın l a şacaktır . C!A tarafın­
dan haz ı rlanıp , önüne
konulan
prograrnlar do ~ rul tusunda yoluna
devam ede cek v ~ halklarımız üzerinde uy g ul adı~ı sömürgeci - faş i st baskı, zulüm ve katliamlar~
nı daha da yo~nl aş tıracaktır .
r·i
rılc ~; 0.n
Qerin
"DEMOKRASiYE GEÇİŞ" M İ, "FAŞİZMİ N
l ır.
ww
f aTüm bu Berçeklere ra~men
çist cunta , i ç b aş ına g eli ş i ni n
nedenler ini halk kitlelerinden i
t ina lı bir ş ekil de saklamaya ça lı ş tı v e hal a ç al ı ş mak tadır . " C an
ve mal güve nli ~i ni s a~ l am ak , kar ­
deş kav g a s ı nı önle mek" '· kendil erini n pl anlı bir şekil de tı rman-
dırdı kları "terörü önlemek" , "deı ç ın
mokrasi yi kurtarmak" v . b .
yöneti me geldikl erini söy le dil e ~
yal an
Fakat f a ş i s t cuntanın bu
orzamanda
sa
ve demogoj i leri kı
taya çıkt ı .
güFaş i st cunta , "Can ve mal
v e nli ~ini s a~l amak" için yöneti-
ortaya çıkan f a şizm ; bir avuç t ~
kel ci burj uvazi nin hiç bir yasaya s ı nırlı olmayan , burj uva de mokratik hak v e .özgürlüklere dater öhi tahamülü ol mayan a ç ı k
ris~ diktatör l ügüdür ; Fi nans - ka pital in, yasama , yürütme ve yar~eçirere k ,
gı org an ların ı eline
kendisi dı ş ında kal an tüm sı n ı f
ve katmanları en barbar kan dökg
cü yönteml er l e baskı ve · s ömiirü
altına a lan bir burjuva diktatö!:
l üj5ü biçimidir .
e.
c
m i şti r .
cunta , tekelci burj uv~
olarak
uygun
uygul adı ~ ı ekonomik politika i le
bunal ımların en a~ır yükünü baş ­
t a i ş ç i s ı nıfı olmak üzer e , t üm
eme kçi halk yı ~ ı nları nın s ı rtına
yüklemiştir . Para- f aiz politikasüsı , or t a burj uvaz i yi i flas a
rÜkl emi ş , küçük esnaf " Pe şin ve!:
gi " yüzünden dükkanıarını kapatmak zorunda kal m ı ştır .
son
Ayrıca , faşist cunt an ı n
günlerde yo ~un olarak pr opagand~
s ın ı yap ıp, ileri ci dünya kamuoyunu yanılt ınay a yönelik d emo ~ oj ~
l erinden biri de "demokrasiye d~
nüş ter anesi i l e "yeni Anayaoa"
tekerlemesidir.
Faşist
zi nin
ç ı karları na
w.
ne
O halde , Tür k t eke l ci burjuvazisinin böyle si bir yola b aş ~
de nas ı güçlü olu~ undan dol ayı
güçve
çaresiz
tersine
~ il , tam
süz l ü~nde n dol ay ı dır . Zi ra , tekel c i burj uvazi mecbur kalm adı~ ı
müddet ç e , mevcut yönteml erle sömür üsünü s ürdürmeden yanadı r . An­
cak , bazen i şç i sı nı fı mücadele~ si öyle boyut l anır , toplumsal m~
~ halefet öyl e bi r geli ş~e göster!
i çin
r ir ki , t ekelci burj uvazi
tek ç are faşizme ba ş vurmak ka-
MI?
om
me geldiklerini söyledikleri hal
de , "orduya yard ı m " maskes i alson
t ı nda halkın avucunda kalan
p aray ı da almaktan ba ş ka bir ş e y
te r örü
yapm adı. Faş i st cunta , "
ö nl emek" maskesi altınd a , t erör ü
kendi kirl i elle riyle bizzat artırdı ve me şrula ş t ırdı . Daragaçlarını yeni den kurdu . !şkenc e il e yü zler ce i l erici - yurtsever i~
sanımızı katletti . Tüm bu i ş ken ­
cel er yetmiy ormu ş gi bi , hapishaneleri basarak , devrimci hareketin k adroları na yönelik imhalara
g iri şti . "Silah ve teröris t"arama bahanesiyl e Türkiye ve özel likle Kürdist an halkl arına uygul anan meydan dayakl ar ı , iş ke nce
ve keyf i öl dürmel er günl ük ya şa ­
m ı n kopmaz parç aları hal ine gel-
te
w
12 Eyl ül' de n hu yana Kiirdistan
sömür geci ,
ve Tür ki ye halkla rı
~skeri -faş i st cu n ta nın çi zmel er i
."\1 tı nda inlemekt edirl er.
liili ndifSi e;i bi, i şbirlikç i, t ekelci Türk burjuva zisi içi ne gi !:
di~i eko nomik , s osyal ve si yasal
hunal ırn ç ıkmazı;dan dolay ı, ABD'
~i n de o nay ını alarak , 12 Eyl ül 1980 ' de faş i s t bi r darbe gerçekleşti rmişti . Türk t ekelci bur j uvazisi yasal yollardan bunal ım ı ~
rı nı çö z eme di ~i i çin bu yol u se çenek haline getirm iştir . Zira ,
ekonomi k bunalı m ve bununla i li~
~ tili ol arak geni ş halk yı~ınlar!
nı n sef al eti ile Tür kiye ve Kür dist an h a lkl ar ı n ı n devrimci muhalef et i öyle bir düzeye g elmiş ­
t i ki , t eke l ci bur j uvazi, i ktidar ı mevcut yöntemler l e idare edemez bir hal e g e l mi şt i .
YASALLAŞTIRILMASI''
vurgulamaya ç~
bu uı
i l e bundan böyle yap-
Yukarıda kısaca
lı ş tı ~ı m ı z fa şist cuntanın
gul amaları
mak iste di ~ini ; han~i sınıfın ç~
karlarını savunq.u~nu,
ha z ırl a­
makta ol du ~ " yeni anaya sa" nın
kiml ere hizmet e dece ~ini ve "demokrasi" de n ne anladı~ını daha
net or taya s errnek i ç in,b az ı genel do~rul ardan hareket ederek
konuyu özet lemeye ç alı ş alım .
Emperya l i zm ve pr oleter devri ~
riml er ça~ının bir olgusu olarak
Tekel ci burj uvazi; i çine gi r ekonomik bunalımdan ç ı kmak
bunun i çinde ekonomik bunalımın ,
diaSır yükünü işçi sınıfı ile
ger emekçi hal k yı~ınl arına-yük­
l emek , g e l işen t oplumsal muhalef eti zor yoluyla b as tırmak,bu b~
nalı mı arı mevcut yas a ve yöntem~
daha
l erl e atl atamadı Sı zaman,
önceler i burjuvazi taraf ından h~
f akat bu
z ırlanan ve uygulanan,
gün onun i çi n engel teşkil eden
ortadan
tüm yasa v e kurumları
kal dırmak i çin J f i nans - kapitalin
a çık , kanlı, t er öris t diktat örlg
IPi olan f aş izme bru; vurmak zoru~
da kal ır.
Emperyalizme bag lı Ülkeler de
f aş izm , genellikl e yukardan a ş a ­
yoluyl a
l!;ıya "a skeri- darbe" l er
iktidara gelir. Anc ak ş u gerçe~ i
hi ç bi r zaman unutmamal ı ki 1 embu
per yal izmin destegi olmadan
ülkelerde i ş birlikçi,te kelc i bur
juvazi böylesi bir yola b aş vuramaz ve iktidarlarını koruyamaz
l ar. Demek ki ; i şb irl ikçi , t eke l­
ci bur juva zi ile emperyalist t ebi r
kell er in ç ıkarları böyl esi
uygun
ve
zorunlu
başvurmayı
yola
görürse , ancak o zaman ,i şbirlik­
çi t eke l ci burj uvazi f a şi z me b aş
vurur .
!st er emper yalist ülkelerde , i~
t er baS lı ülkel er de olsun , faşi zm ikti dara do~ru yürürken ve
i ktidara ge l dikt~n s onra , yı~ın-:­
l ardan destek al abilmek ve taban
t opl aya bil mek i çin çe ş itli yol lara ba şvurur.di ~i
Qerin
6
~katmanlar-
Demek ki f aşizm ,
toplumun
ge niş bir kesimini bir avuç ,
en
büyük tekelci burjuvazinin çık~
ları i çin seferber etmeye
çalı ­
ş ır .
O halde ,
faşizme geniş
bir kit
orta ve kür;iik hurjuvu kotmrı.nlarının tnkelci burjuvaziya olan uzlaşmaz sı­
nıf çıkarları, faşizmin en zayıf
hrı lkaı::ını teşkil eder . Bunun için, yalan ve demo~ojileriyle a~
datılan bu kitle aras ında çalış ­
mak , fa~izmin yalan ve demo~oji ­
l erini teşhir ·e tmek ve onlar ı ~
ti-faşist mücadele içine çekmek
f aşizme karşı v erilen mücadelede
y~kalanrnası gereken en
önemli
hal kalardan bi ridir .
tnhanı oluşturan
gibi ilk
Anayasa
1876 yılında No.ını k Kemal ve l1ithat paşa tarafından ya zılan "Kanuni Esasi" dir. 1908 yılında i l an edi len i kinci Meşrutiyet ise
" pariementer düzen"e
p:e çış ı n
ilk ad ımlarıydı . Daha sonra, !stanbul ' un işga linde n hemen öncesine tekabül eden 19 Ocak 1920 '
de , !stanbul ' da bir " Mecl isi r1~
busan " açı ldı ysa da , . bu f·ıeclis
uzun ömürl ü olmadı ve · 18 Mart
1920 ' de padişah tar af ından da{Sı ­
tıldı. Hemen ardından
23 Nisfu"
1920 'de Ankara ' da, " vatanın istiklali , yüksek hilafet ve s al t anat makamının kurtu luşu • • •" nu
ifa edecek olan " Büyük
trıi ll et
Mecl isi " , "dualar okunup , t ekbirler getirilerek" aç ıldı . TBMM ,
yasama ve yürütme
yetkilerini
kendisinde topladı . 20 ocak 1921
de TB!11-1' nin i l k Anayasası
olan
" Te şkilati Esasiye Kanunu" kabul edildi . " Ol a{San üstü şart­
larda" çıkarı l mış ve bir
nevi
" savaş Anayasası" olan " Teşki­
l ati Esasiye kanunu kabul edildi·
Ba zı de~işikliklerle
· .. 27 Hay ıs
1960 darb e sine kadar devletin anayasa sı olarak kaldı . Bu Anayasa, 192~ An ayasası , Fransı z iht ilalinin klasik bazı ilkelerini
getirmesine ra~men , ekonomik ve
toplumsal haklar konusuna tamamen kapal ıydı .
B i l i ndi ~i
w.
ne
te
w
le
Şimdi de , burjuva
demokratik
bir kurum olan r1ecli s ve Anaya sa çalışmaları konusunda
TÜrk
nilliyetçilerinin yaptıkları ile
r;ünümüze kadar olan dönemi n geliş im sürecine göz at alım.-
Türkiye' de Anayasa ve
Meclisierin Dram•
Ililinditsi f,ibi , Türk • burjuvazisi , batı Avrupa burjuvazisi g~
bi iç dinamikleri ile gelişip , k~
pitalizmin " serbest r ekabetçi"d~
nemini yaşamamıştır . Çünkü ; merkezi-feodal bir devlet olan Osmanl ı !mparatorlu~u,
19 . yüzyılın
ortalarından
itibaren büyük kapitalist devletlerin kıs kaçları
onların yarı - sö­
ww
aras ına gi rm iş ,
mürgesi durumuna ge lmiştir. Bunun
bir sonucu olarak , Osmanlı !mpar atorlu~unda kapitalizm iç dinami kleriyle de~ il, dışa
b a~ ıml ı
olarak gelişti . Ort aya çıkan Türk
bur juvazisi de, büyük kapitalist
l erin ve gider ek büyük tekel l erin e~emenli ~i al~ında ve onların
kuca~ında büyüyordu . Dolaysıyle;
" s erbest r ekabetçi dönem"i yaş amayan Türk burjuvazisi , bu döneme tekabül eden burjuva demek~
cezalara çarptırılırken 29
için de idam kararı ver ildi,
(27 Ilazir an 1925) ••• Yine
1925
a ~ır
kişi
yılında işçi sınıfının birlik , d~
yanışma
Mayıs ,
ve mücadele günü olan
"Bahar Bayramı" olarak
~ş tirildi . 193~ yılında
ı
d~
kişi
ortadan
kaldıran "Po
.
lis Vazife ve Salahiyet Kanunu"
çıkarıldı . Aynı yıl , faşist
it alya çalışma yas alarından yarar
lanılarak hazırl anan "! ş Kanunu"
i le sendika kurma , toplu sözleş ­
meler düzenl eme ve grev hakl&rı
yasaklandı •••• vd.
güv enli ğini
om
banı oluşturan di ~e r
dır .
rasisine de baş ından beri tahhamül edemiyordu .
e.
c
taban topl amak
için
en büyük silahlardan
biri de , hiç kuşkusuz yalan
ve
demogojidir. F aşizm özellikle o~
ta tabakaların özel mülkiyet tu~
kusunu iyi bir biçimde suistimal
eder . " Komünizm geliyor " , " özel
mül küyetinizi elinizden alacak"
yaygaras ı ile küçük mülk
sahiplerini yanına almayı başarır . Lu~
pen proleter ya , ~şsiz l er,serse ri
takımları
da faeizme kitle ta:Faşizmin
baş vurdu~u
Bunlar
ye
kı
gibi ,Türkiile Kürdistan ha!
için, yeni baskı , yasa ve uy-
l9~5 'l ere
kadar "tek parti,tek
ve burjuvaziya hizmet eden
2~ Anayasası , bu tarihten
sonra
" çok partili dönemi"ı• yükü al- tına girdi . 1950 'ler de iktidara
gelen Demokrat partisi, ABD emperyalisteliyl e ilişkileri geli ~
tirdi . ABD
emperyalistlerinin
"yardımları" ile , Komprador burjuvazi palaz l andırılarak ; işbir­
likçi , tekelci burjuvazi
yaraşef"
tılmaya başlandı . !şbirlikçi -te ­
kelcilik girişimi , özellikle orta ve küçük burjuvaziyi
büyük
bir çöküntüye sürük]iyordu. Buna
ek olarak , işçi sınıfı i l e muhal ef ette kalan burjuvazinin di ~er
bir kanadı olan CHP üzerinde olan baskılar artmaya başladı . Bu
b askı ve uygulamalara bir
tepki
olarak muhalefet - . de geli ş iyordu ~
ve ö ze ll~kle 1960 'lara dogru yer,_,
yer halkın di ~er tabakalarının
da katıldıgı ögrenci olayları da
patlak vermeye b aq l adı .
Derken ; ort a ve küçük burjuv~
zinin tepkisinin bir sonucu olarak 27 ~layıs darbesi gerçekl eşti·
yetmiyormuş
işçi sınıf ı
gul amaları getirildi;~9E5 yı lın~
da Şeyh Sait isyanınından do~ayı
Türkiye ' de ilk defa 25 : ._~J.lba·f
1925 'de sıkıyönetim ilan ~dildi .
Tüm askeri baskı ve yok.etme eylemlerine ek olarak, ~ Mart 1925
d.e ı; Tak:riri SükUn Kanunu"da çı­
karıldı . Ayrı ca·ı Diyarbakır '
da
kurulan "!stiklal l'rahk:emeleri "ile , Kürt halkından bir çok insan
27 Mayıs darbesini g erçekleş­
t iren "Milli Birlik Komite si" ;
" Demokrasinin i çine düşt ü ~ b~
ran ve son mües sir hadiseler d2
laysıyla ve kardeş kavgasına meı
dan vermemek malesadı ile ,
Türk
silahlı Kuvvetleri memleketin y~
netimine el ko~uştur . " Ve en k:!:
sa zamanda seçimlere geçilip ,yönetimi sivil hükümete devredecek
lerini belirtti. Ayrıca , NATO , CEM
TO'ya baglılıklarını bildirdi •••
Qerin
yandan geçici bir nef es almas ına r a~men ; t ekelci burjuvazi
ekonomik bunalımı çözemedi ve k~
pital izmin kaçınılmaz bir iç oltek~ usu olan ekonomik bunalım
:::-ar ·artmaya b aş ladı .
Bu durum , işbirlikçi, 1Urk t e zor
kelci burjuvazisini t ekrar
durumda bır aktı . Ve yukarda kı ­
s aca de~indi~imiz nedenlerden n~
burjul ayı , işbirlikçi ,t eke lci
darbesine
v azi 12 Eyl ül faşist
ba'} vurdu.'
Faşist
Cuntanm
ve
'Dan• şma meclisi '
' Demokrasiye dönüş '
Demogojisi
emekçi
cunta , i çerde
t epkisini yumşatmak dış~
yanıltmak
ia ilerici kamuoyunu
için , son günl erde tüm dikkatl ari " demokrasiye dönüş " nakaratı ile " Yeni Anayasa" ç alışmal~
rına ç ekmek istemektedir .
Valiı• aşist cunta bu amaçl a ;
l er in göste rdi ~i adaylar arasın­
dan seçilenler ile , kendilerinin
direkt olarak seçti~i 40 üyeyide
katarak bi r "Danışma ~le clisi" oluş turdu. Bu Meclise, " Yeni Anakayasayı", " siyasal partiler
nunu"ile " -seçimler Kanunu"nu vb.
yapma görevinide verdi . Hazırlan~
cak olan bu kanun ve tasarıların
onayl anıp onaylanmaması ise , favere ce~ i
şist cunta' nın karar -·
bir şe ydir. Görünen odur ki, faş ist cunta , anti- demokratik olar ak seçilen bu sadık uşaklarına,
dahi tam güvenmemektedir .
haÖzcesi, faşist cunta ' nın
bir
a
yalnızc
yasalar,
adı~ı
rıl
avuç işbirlikçi ,t ekelci burjuva~
zinin çıkarlarına hizmet
etmek
ve faşist iktidarıarına "yasal"
O
kı lıflar ha zırl amak içindir .
halde ; faşist cuntanın hazırlad.!:
t üm
~ ı yasalar olsun,
di~er uygu l amaları olsun,iUrkiye
ve Kürdistan erneksi sınıf ve ka~
manlar için ça~ dış ı sömürü ,basşey
kı ve sindirmeden baş ka bir
dP.rt;ildir.
Faşist cunta , "'.l'i.irkiye' nin huzura , sevgiye ve ber aberli ~ e ihtartış­
ti yac ı var. Oysa siyasi
malar gerginlie i artırmaktadır "
gerekçesiyl e , sözde halkı "demok
Faşist
halkın
li .
ne
te
w
1961 Anayasasının nisbi de ol
ve
s a getirdi ~ i demokrat ik hak
özgürl ükler , Türkiye ve Kiird is.,.
tan devrimci hareketlerinin geı i ~m cn:i.ne cinhn fnı~la ol ıı.nak ver-
ww
w.
1970'lere yak l a~ ıldı g ında i ş ­
büı i rlikçi, tekelci burjuvazi
riik bir bunalım i çine g irmiş , ~
ı:iye ve Kürdistan ' da devrimci h~
~eket boyutlanmış , i şçi grevleri
ve miting'ler alabildi!!;ine yay! ş birli kç i
ınlık ka zanınıı:,tı . :
.'iirk tekelci burj uvazisi mevcut
. : :ıs a ve yöntemlerle sorunlara ç2_
- üm g etiremedi~inde n, ·. 12 · mart
~971 askeri -faşist darhe sini ge~
çe k l eşti rdi . "Bol" r;elen Anayasa
daraltıldı . " 'f ürkiye ve Kürdisve
tan halkl ar ı üzerinde baskı
arttı.
~ç ık terör alabi ldi~ine
Ekonomik bunalımın ai!;ır yükü , e,ekçi sınıf ve tabakalara yükle~
di , açlık ve safalet arttı .
~ akat tüm bu b a skı ve uygulam~
burjuvazi
lara ra~me n; tekelci
aras ındaki çe l işkiler, geniş halk
':i tl el erinin tepkisi ve dış ko~u ıl arın da etkisi sonu~u , faşizm
zokuruml aşmadan ~er i çekilmek
runda ka l dı ve 1973 ' de seçi ml ere gidildi .
12 Mart faşist darbesi ,~Urkiye
ve Kürdist an devrimci hareketine
ortadan
darbe vurm as ın a ra~me n
ka l dıramadı . Nitekim ; 1973 ' ·.lerden sonra , devrimci hareket eskiye nazaran daha da güç l endi.~
r atik " bir biçimde idare edecek
üzerinde
ol an 11 Yeni Anayasa"
t artışma ve eleştirme "h akkı" nı
de ~il ~eniş halk kes i mine , faşist
cuntayı destekl eyen burjuva çevr el erine dahi tanımaktan çekinmekteder . Böylece Anaya sa haz ır­
l andıktan sonra, sözde .halk oyuna sunulup onayıB.nacakmış ( t )yani , faş ist cunta halkın ,hakkında
bir
hiç bir malumatı ol madı ~ ı
· altında
metne, zorl a ve baskı
"evvet" demesini sa~ l amaya çalı­
cunt~
şacaktır. Böyl ece faşist
nın ne kadar "demokrasi" düşkünü
ve uygulamak istediiSi " demokra
si ile Anayasa "nın ne kadar "demokratik" oldu~u tartış maya yer
ver meyecek biçimde kendini ortaya sermektedir.
Ancak t üm yasaklama ve önleml er e ra~men , son günlerde faşist
ac untayı destekleyen kesimler
ras ında dahi "Yeni Anaya sa"ya eSıle ştiriler gelmeye b aş ladı .
nırlı da ol sa bu
eleştirilerin
bir kı smı basına da yansıdı. Demek ki , f aşi s t cunt ayı destekleyip alkış tut anların bir kı s mı,
bu uygulamaların baz ılarını çekingen bir tavırla da ols a ,aşırı
om
~e r
e.
c
emekçi yı~ınları i çin b ~
hak ve özgürlükl eri de içer en
yeni Anayasa, 9 Temmuz 1961 ' de
halk oyuna sunularak kabul edildi . 15 ekim 196l 'de genel seçiml ere gidildi. Hiç bir siyasi p~
ti salt ço~nlu~ sa~l ayamadı . S~
çimler yapı ldı~ı hal de ordu hala
Bir
i şin içinden çekilmemişti ;
yandan Cemal Gürsel'in Cumhurba1
kanlı~ının garantilenmesi, di ~ er
yandan "Milli Bi-rlik Komitesi"d.!:
şında, fakat ordu içinde oluştu­
rulan " Si lahlı Kuvvetler Birlill;i" daha i şin peşini bırakınamı ş ­
tı; Talat Aydemir, 22 şubat 1962
ve 21 mayıs 1 963 tarihlerinde i ki başarısız darbe · pi ri ~ iminde
bulundu • • •
Geniş
zı
bulmaktadır.
komisyonu
örne1!;in 1 " Anayasa
Orhan Aldıkaçtı'nın Anademeçten
dolu A j ansına vcrdi ~i
olaganüstü
" Cumhurb aşka nı" na
hal ilanı ve meclisi fesh yet~
lerinin " tanıtac a~ı anlaşı lmakt~
feshini
dır ••• Bizce meclisin
tek
olmadan,
eklifi
t
Başbakan'ın
başına Cumhbaşkanı'nın insiyati!
ine bırakm ak, tehlikeli bir netice do~urabilir , ••• Aldıkaçtının
beyanından olaSan üstü hal ilanı
' Roma usulÜ diktatörlük demekti;
daha
Bas ından bir kaç "inci"
al ıp konuyu ba~lamaya çalışal ı m.
Başkan ı
numaralı
"Bir çok hadiseyi, 52
karar muvacehesin'de , eleştirme~
tea kaçınıyoruz . Tabii bu konuher
larda kalem oynatmamamız,
manasına
şeyi tasvip etti~imiz
mahkumiyat
gel emez... " r1esela
almamış poli tika:ı ların,
siyase~
uzaten men edilme lerini uzun
el eş tir~
dıya , gerekceleriyle
bilirmiyiz ?
(Dev.Say.9'da)
Qerin
Cezaevinden çıktıktan sonra 0niversitedeki görevine bir daha
dönemedi ve tüm yetkileri elinden alındı . nilimsel çal ı şmalar~
na; ırkçı , sömürgeci bi r ideoloji olan Kemalizmin g erçek yüzünü
ortaya koymak, Kürt ulusal sorununu çeşit li yönleriyl e araştır­
mak, bilimsel çalışmanın yöntem
ve ilkelerini saptama çabalarıy ­
l a yeniden başladı . T. C Devletine para karşılı~ı ideoloj i üre-
w.
Adı geçen mektubu !smail Beşi!
çi bu cezaevinde yazmı şt ır. Tahliye edildi ~ inde , bu mektuba ve
hazırlaBeşikçi 'nin içerdeyken
cezaevi
mı ş oldugu baz ı not lara
yönetimi tarafından el konulmuş­
tur. Gölcük Donanma ve Sıkıyöne ­
tim Komutanlı~ı ele geçen mektup
ve di~er çalışma notları hakkın­
da dava açmı ş , Beş ikçi 19 Haziran 198 l'de tekrar gözalt ına a lınmıştır . Ankara 'da ~ gün göz altında kaldıktan sonra Kocaeli Saymen cezaevine nakledilmiştir .
sonuçlanan
on yıl mahkumiyetle
baQlamış,
dava 20 Ekim 198l'de
23 ~!art 1982 ' de sonuçlanmıştır.
ww
bir
!smail Beşikçi, devrimci
bilim adamı ol arak bu güne kadar
bir çok araştırma yapmıştır.Tür­
kiye'de tabu olan konularda ilk
olarak ciddi bir bi çimde yaklaşımlarda bulunan devrimci bilim
den
adamlarından biridir . 1970'
önce, Erzurum Atatürk Üniversitesin'de ö~retim üyesiyken dokt;ora tezi olarak ha z ırladıP;ı " Alikan Aşireti" üzerindeki sosyolojik araştırmalarından yola çı­
karak ortaya koydugu " Do~ Ana-
,ilinçli savunucuları olan
oven yazar- çizer ve sözde
· ı>vrenin ihbar, ·hakaret ve
L a rına hedef oldu .
ırkçı
om
ne
te
w
!smail Be şikçi , "Bilim Yöntemi
Türkiye'deki uygulama 2/ Türk t~
ve
rih tezi Güneş -Dil Teorisi
araş­
bilimsel
adlı
sorunu"
Kürt
tırmasından dolayı üç yıl hüküm
giymiş ve 12 Nisan 198l 'de cezaAdapasını tamamladıktan sonra
zarı-Kaynarca cezaevinden tahliye edilmi ş ti .
dol u 'nun Düzeni/ Sosyo- Ekonomik
ve Etnik te meller" adlı bölgesel
güçlerin
çalışmasıyla s ömürgeci
oldukça dikkatini çekmi ~tir . Bu
çalışmasıyla, "resmi bilim" çevrel erinde"Do~ Anadolu Bölgesi "
olarak adlandır ıl an Kürdistan 'ın
sosyo- ekonomik durumunu ve bunun
temelinde yatan Kürt Ulusal sor~
nunuortaya koymaya çal ı ş tı . Sor~
nun "resmi bilim merkezleri"ol an
üniversiteler de dahil olmak üzere bir çok çevrede tartış ıl abi
lir bir sorun haline getirilma sinde büyük katk ısı oldu . O dönemlerde basın-yayın, üniversite
ve aydın çevrelerde , de ~il bu i şin bilimini yapmak , Kürt ve Kü~
distan kelimelerini kullanın~~ bi
l e büyük bir cesaret işiydi . Yap ­
tı~ı bilimsel ve devrimci ç alı ş­
malarından do l ayı 12 Mart 197l de
!smail Beşikçi de dige r ilerici,
demokrat yazar , çizer , aydın ve
bilim adamları gibi büyük baskı­
çile
lar gördü, hapishanelerd e
çekti .
aydın
baskı
engellemel erine
güçler
an ve
çalışmalarınd
J'nu bilimsel
''bilimden taviz verilmez" ilkes ine olan bagl ıl ıgından alı koy~
bir
:w.dılar . Ça(!;daş ve de vri ınci
')ili:n adamı olan !smail Beş i kçi A
içinde bulundu~u toplumu yorum. . ,
lamanın yetmedi ~ ini, o'nu degiş ­
t i rmc k , dönü ştürme k gerekti~ini
i yi bilen bir kişi olarak da üzerine düşeni yapmaktan geri ka!
ar:ıa dı. Türk kökenli bir bilim
Kürdistan
ve
Kürt
1. amı olarak ,
bir
;~ elimelerinin yasak oldugu
ortamda bunun bilimini yapmış ve
Demok~ elişen Kürdistan Ulusal
kalemiyle,
ratik mücadelesinde
bilimsel araştırmaları yla aktif
olarak yerini almıştır. Kürt Ulusal sorununu yazılarıyla Türalanda
kiye'de ve Ulusl ararası
çeş itli düzeylerde dile g etirmeye çalı şmıştır . En son olarak 1~
Başk ~
veç Yazarlar S endikası
bayan Mouss e Boulenger'e yazdı~
mektubunda da, sorunun kendisinin yarg ılanması ve kişisel olaTüm
baskı
ra~men ,
ve
sömürgeci-faşist
e.
c
mahkemelerde
yargılanan bilim adamı,yazar !syıl
mil Beşikçi ' ye yeniden on
hapis cezası verildi . !smail Be Sendikası
şikçi, !sveç Yazarlar
Başkanı olan bayan Nousse Boul~
bir
ger ' e cezaevinden yazdı ~ ı
mektuptan dolayı yargılanıyordu.
Sömür~eci - faŞist
· •'n "resmi bilim" çevrelerine ve
·; r·t Ulunal ::;orunu ko.r!]ıoında s2_
··öi rr;eci burjuva7.ileri yle kalkola
iir ti yen sözde "devrimci" gerçek'. •· bir!!r "sosyai ~ oven" olan çey
"·' lnre karşı aktif bir mücadelebir
· ıin içine girdi. Bu yüz-den ;
.. ,ında n s ömür15eci devletin tak:i.,a tl arına , baskı, tehdit ve ce :·.ai miieyyidlerine maruz kalı rken
sömürgecil i~in
'ili-er yandan da
sorunu olözünde ; " Bütün bunlar
özgürlü ~ü
sorunun , bir yazarın
olmaktan çok öte duran bir sorun
Sorun
olduCunu göstermekted ir.
Kürt halkı 'nın özgürl ü~ü sorunudur . Ve bug ün Kürdistan Ortada~~
nun ortasında, ulusal ve demokr~
tik bütün hakları gasbedilmiş , b2
lünmü ş ve parçalanmış devletlerarası bir sömürgedir . Kürt ulusu
dikenli tellerle ve mayın tarlaları ile parçalanm ı ş, birbirin bir
den kopartılmaya çalışılan
ulustur. Bu durumda Kür distan 'ın
statüsü sömürgeden bile aşa~ıd~
dır. Çünkü, Türkiye ' de Kürt Ulusu'nun varlı~ı bile kabul edil -
r ak ceza
nıadı ~ın ı ,
almış olması
Qerin
"DEMOKRASIYE
sızca cezalandırmı şlardır . Bilimi
fiziki
koyacak ve hatta onlar ı
olarak yokedecektir . Ancak , onl ~
rı n ilkel eşti rdi ~i bilimsel gerçekleri, şimdiye kadar oldu~u g ~
bi , bundan böyle de yokedemozlen
Gerçek devrimci ayd ı nlar ın, yazarların - çizer l erin, sana tçıla rın ve bilim adamları nı
görevi
en zor koşullarda, en a~ır baskı
ve ceza dönemleri nde bile
i ş çi
sınıfının, ezilen emekçi
yı~ın ­
ların ve baskı altındaki uluslar ın yanında yer al makt ır . Düşün­
celeriyle , sannt l arıyla onlnrın
mücadelesine ı şık tutmak zorund~
dı rlar . Bu yolda , bilim adamı otavrı
l arak !smail Beşikçi ' nin
gerçek bir aydı nın, devrimci bir
bilim adamının tavrıdır . Bu günkü ortamda bütün gerçek aydınla­
rın , bilim adamların ın, sanatçı ­
ların tavrı böyle olmalıdır .
et
e
ve bilim adamların ı daima kendi
~mürü ve egemenlikl er i için ku!
lanmak ve s ınıf egemenliklerinin
bir aracı haline getirmek istemi~lerdir . Bu amaca hi zmet et medikçe de , ne bilimin uygulama a lanı bulmas ına, ne de bilim ada~
l arının serbestçe çalı şmal ar ına,
fır sat ve olanak ve rmemişlerdir,
ww
w.
n
Sömürgeci Tür k er,emen sın ıflar~
na gelince ; onlar kadar bilimsel ·
çal ı şma ve bilim adaml arına baskı yapan , engeller koyan az
bilim düşmanı egemen güç vard ır ~~
nümüzde. Dünya üzerinde Kürt Ul usal varlıSını bile kabul etme~ sömürgeci Türk egemen s ın ıf ­
~ı, gelişen Kürdistan
Ulusal
Demokratik mücadelesi karşısında
adeta çıl~ına dönmekte ve her g~
çen gün daha da s aldırganl aşmak ­
tadırlar. Kürt ve Kürdistan
kelimelerini kullanan yazarlar , aydınlar, bilim adamları vb .
sert
bir şekilde cezalandırılmaktadı~
l ar .
!smail Beşikçi kuşkusuz bir e~
lem adamı de~ildir . Zaten sömürgeciler de o'nu bir eylem adamı
olarak yargılamıyorlar . O 'nun ş~
sında bir halkın tarihsel varlı ­
sını , bu hal kın ·varlık gerçegini
varoluşunun doSal bir sonucu
olan Ulusal-demokratik hak ve mücadelesini yarg ılıyorl ar .
Bir
bilim adam ı olarak O' nun , bu tarihsel olgu karşısında takındıgı
9
MI .
(Say.7'den dev.)
" Anayasada yer alacai!;ı söylenen Konseyin yetkil erini tartışe
bilirmiyiz ?" Ser best
tartı şma
düzeni diye tarif edilen demokrasiye , daha ilk andan yanl ı ş a dım atmıyormuyuz ?
ll sagla.m bir demokrasinin
ka-
om
Egemen s ınıflar tarihin he r d~
neminde çıkarlarına hizmet etme digi taktirde , bilime , bilimsel
gerçeklere müsamahas ı z davr anm ı ş
bilim adam~arına karşı en
sert
tedbirler a l m ı ş ve onları acıma ­
GEÇ IŞ "
g
palı kap ıl ar ardından k\ll'ula.may~
ca~ ı kanaatindeyiz • •• " (3
mayıs
Tercüman, Anayasayı T artı şalı m )
Yazımızın sınırlı
çerçevesi
i çinde konuyu daha fa zla uzatmaya gerek görmüyoruz. Nazl ı hanım
dahi "kapalı kapılar ardında sa~
lam bir demokrasinin kurulamayac a~ını " s öylüyor s a, bu günkü faşist cunta'nın kurmak
istediSi
" demokrasi"nin nemenem bir şey
oldu~ u net bir biçimde ortaya ç ~
.c
müştür ,
bilimsel tavrı yargılanı yor . Kür ­
distan sorunu ve Kür t Ul usu yargılanıyor . Ve daha yüzler ce , binlerce aydın , yazar , bilim adamı
yargılanacak . Ve kuşkusuz , tarihin her döneminde oldugu gibi bu
gün de , egemen sınıflar ve onlar ın bir parçası olan sömürgeci fa ş ist Türk egemen sını flar ı; i çinde bulundu~u toplumu, dünyay ı
ve yaşamı bilimsel düşüncele r ı­
şıgında yorumlaya n, de ~iştirmek,
dönüştürmek isteyen devrimci bi l im adamlarını, yazarları, aydı n ­
ları vb . yarg ıl ayacak ,zı ndanlara
we
me(me)ktedir . Kürtler,Türkiye ' de
Türkleştikleri oranda ,
Kürtlüklerini redettikleri oranda kamu
haklarından yararlanırlar .
Aksi
halde bask ı, zulüm , zindan" di yerek , sömürgeci güçlerin z ı ndan
l arında bile bu kavgas ın ı sürdür
.
Türkiye ve Kür distan halkları ­
bu gün, her zamankinden daha
fazla !smail Beş i kçi gibi bilim
adamlarına , aydınlara ihtiyaçları vardır . Sayıları az , fakat d~
gerleri büyük ; halklarına ve çaSa karşı devrimci sorumluluklar~
nı yerine getiren bu ~· insanlara
yönelen barbarca saldırılardan ,
onları korumak , ·onlara sahip çı~
mak tüm yurtsever insanların görevidir. Faşist cunt anı n
zulüm
ve haskılarına karşı yi~itçe di r enen , mücadelede geri kalmayan
bu insanlar her zaman ve her ye~
de maddi ve manevi olarak destek
lenmelidirler . Bizi bekleyen ~ö­
revlerden biri de bu olmalıdır .
nın
kıyor ,
Zaten cunt a' nın yaptı ~ ı şey ;"
demokrasiye geçiş" de~il, faş i zme
"yn sal" bir r:örüniim krız andırma ,
çabalarından başka bir şey
de~ildir. Nisbi bazı
demokratik
hak ve özgürl ükl eri tanıyan bir
Anayasaya tahhamülü ol mayan ve
onu rafa kaldıranlardan
daha
fazla bir şey beklemekte
ham
hayalden öte bir şey olmaz .
DemeJI: · ki ; faşist cunta ' · nın
ll
"demokrasiye dönüş" ve "Anayasa
çal ı şmaları, bir avuç sömürgeci
i şbirlikçi , TÜrk tekelci burjusavunan
vazi sinin çıkarlar ını
bir "demokrasi"yi kurma çabalar ıdır • .F aş ist cunta'nın "demokrasi" anlayı ş ı, emekçi sınıf ve
tabakalar ile , anti-fa ş ist tüm
güçler üzerinde dizginlenmemiş ,
bir ter ör ve diktatörlükten ba~
ka bir şey deSil dir .
Kapalı kapılar ardından
bir
avuç emperyalist ve u şak ruhlu
güruhun haz ırlsdıS ı Anayasa , demokratik bir Anayasa olamaz .
O halde, faşi st cuntanın anti
demokratik Anayas asın ın ger çek
niteligini halk kitlelerine ka!
ratal1m . Faşist cunta ' nın , "demokrasiye geçiş " ve "Yeni Anay~
sa" demogojisinin , faşizmin kurumumlaştırılmasından öte
bir
şey olmadı~ın ı teşhir edelim .
Qerin
et
e
w.
n
ww
(r.lc lr;ı;ıtircl iklcri
bıı
'i~tıın V" rr; · rı·;_vf'
· • ::.-lorına
cy]emin; Kür-
ha l "k l Ar ı n ı n
çı
sömürreci - fa~ist cellatları n i ~k ence ve
ha~ishane le rinde y~~i tçe
direnen
de7rimci ~ilitanlarla büyük bir
~ a~anı şmo mahiyeti ta~ ıd ı ~ ı
bir
~erçektir . Di~er t araftan bu eynyr-ıın ,
om
s ı içindedirle r , Bu çabal e.r so.l t
olarak mücadeleni n oda~ı · olan
Türkiye ve Kürdistan ' da d e ~ il,ar
nı zamanda yur t d ı s ı nda da
sür dürülmekte dir . Yurt d ı s ı nda
ve
özellikl e de Avrupa ' da demokra tik platformda , ülkelerind eki m~
cadeleye destek ol ma çabas ını ~g
den Kürdistan ve Türkiye 'li demokratjk örgütl er son döneml erde
bu çabalar ını nihayet pratiklestirmeyi başarabilmi~lerdir .
8 r-1 ayıs 1982 r;ünü F. Almanya 1 n ın Duisburg sehrinde ; !daoları ,
iş kencel e ri ve Kürdistan
' daki
soyk ı rım eyle mlerini protesto m~
tinp; ve yüriiyüşüne , HK , Parti zan ,
DHB v . b . dış ı nda bütün Kürdista~
lı ve Tür kiye'li devrimci , demokratik örriitler ka tıld ı. Bu
eyl eml e birlikt e tüm Kürdis tan 'lı
ve Türkiye 'li demokratik ör ~Ct­
l er , Avrupa ' da olsa bile , bir adım i l eri atarak; as r,ari
müşte­
rekl erde tüm devrimci , demokratik
ör e;iitlerin bir araya gelebi l ece~ ini ve gel dikleri zaman da
büyük bi r potansiyel ol uşturarak , ~
lerici kamuoyunun dikkatin i ülke
sorunl arı na çekebilece kler ini S:?
mut olarak yaşam ı ş l ard ır. !ki Ul ke demoltratik ör p;ü tlerinin
bu
denli geni ş bir platformda r.e r-
l~m ,
sij~ir~ecj ,
askeri - faşistle­
re ve onların a~ab abala r ı emne r yalistlere bi r daha vöst er miştir
ki , halk l ar ım ı z bask ı düz enl erine biiyük bir nefret duyuyorlar •
Eyl emin olumlu ve olumsuz yönlerini detayl arıy la ele al mad~
.c
eömürgeci, askeriyönetime el koymasından günümüze kadar
20 ay'~
aşkın bir zaman geçti. Bu
süre
i çinde eunta, önüne koydu~u hed ef lerin üzerine süratle gitti.
Ara sıra s ı k ı nt ılı dönemler yaşamas ına ra~men , .cunta , bu d öne~
de ba~ arılı o lmuştur .
Uzun
d önemli dü ~ünüldü@nd e faş i st g~
narallerin i çinde
bulunduJ;:ları
bu avanta j lı durumun onların aleyhine dönec egi kesindir .
Sömürgeci , askeri - fa ş ist cunta
yönetimi easpetti~i dönemde bir
konuya s ık s ık de~i niyordu ; "Biz
ülkeyi komünistle rden ve bölücülerden arınd ı rmak için yönetime
p:e l dik ••. " Bu komünist ve bölücüler Kür distan ve Türkiye ' deki ,
Ulusal ve Sosyal toplumsal muhalefetin do laylı ve dolays ız uns ur l ar ıydıla r ve hala da
öyl edirler. Cunta böylece önüne koymug oldu~u hedeflerde n bir ini a çıkl ıyordu ; Kürdistan ve
Türkiye ' de var olan ve son
yıllarda
büyük bir i vmeyle ge li şmesini d~
vam ettiren devrimci - demokratik
potansiyel i parçalamak ve yok e~
rnek •••
Sömürgeci , as ke ri-fa ş is t diktatörlük bu amacı na ula ş abilmek
için tüm hı z ıyla saldırıyor . !ş­
kenceler, idam sehpala~ı, Kürdis­
tan halkına kars ı sık s ık uyf'nlanmak istenen imha mekan iz ması ,
en h ı z lı bir sekil de çal ı şt ırıl~
yor . Fa ş ist f>enareller bu
yapt ıklarıyla toplumsal muhalefeti n
kökünü kurutamad ıklarını kendileri de çok iyi biliyorlar . Durumun bir gün yeniden onların aleı
bine dönecegind en hareketle "Terör odaklarını n heniiz kökünii rceti rcml"!dik" dj Y"rf''k, dPvr:i nci tor
lumsal muhalefeti n henü~ var oldu~unu ve bundan öcü gibi
korktuklarını açıklıkla ifade ediyoE
lar.
T ürkiye ve !Wrdista n' daki de~
rimc i muhalefet ise; 12 Eylül 80
faşist darbesinin kendilerin i y~
kaladı~ı gaflet uykusundan uyanmak ve yeniden toparlannak çabafe~:ist cuntanın
eyle~in nas ıl rerçekle~ti ~ini ~
rerçekleşme
we
Türkiye 'de
10
süreci içindeki
~eıi~ ~eleri kı sac a anıatmay ı
bazı
gerekli görüyoruz .
Sömür~e ci, as keri - fasist
dikt atörlü ~ün , yönetimi ele
geçirdi"i F.Ünden simdiye kadar ; Ülke]erimizde i dam , i ş ke nce , katliam
ve her tiirl ü insan lık d ı ş ı baskı
ve s fimüriinün !'Ünlük yaşamın kopnaz bir parç a s ı haline r,e l di~in i
daha önce de b elirtmi şti k. Bu ba~
k ıl ar ı n bir sonucu olarak , faş ist
cunta v e mahkemeler i kendi istek
ve arzul ar ına göre , i ş kence alt ında zorla imzalat ılan s ahte ifad elerle bi r çok devrimci,y urtsever insana ölüm c ezas ı verm,_.
Qerln
ça~r ı yaptılar .
çaerıda ;
faş ist
cuntanın şimdiye
kadarki icraatsonra, konuların daha kapsam lı bir ş ekil­
de konus ulahilmesi için öreütler
bir to p lantıya davet ediliyorlaE
dı . Biz KOÇ- KAK olarak , ilk
iki
toplantıya , o dönemde y o ~un olan
Ne~1roz ça lış ı:ıalar ımızdan
katılamadık .
dolayı
ww
w
do~ltusunda tavır takınmı ş lar.
kelimeyle
bu tavr ı, tek
eylemi sabote etmek anlamınd adır.
~ imdiye kadar en fazla
birlik
yanlısı oldu~unu i ddia eden HK'
lılar, to pl antılarda; " Biz bazı
küçük burjuva guruplar ı safları­
mıza çekmek i çin buraya r;eldik "
diyerek esas niyetlerini
açı~a
vurmuşlardır . Eylemi bölüp , parçalamek için sürekli çaba ~ö ste­
ren HK 'lıl ar bu çabalarında ba·nrılı ola~nyınc& da toplantıla"1 t'l)rı: f'd ir, 0n azınılan " fl fians'ta F. Almenya ' da iki yi.irü-yüş
,vım ıl d ı" detirtcbilmek için, Köln
rı e bir c:vlem ı~o:vmu-. l ard ır.
KoyHK 'nın
pabilece~imiz inancındayız .
e.
rın ~n;.\mi.lzdeki kalıntılarıd ı rb u
ti.ir
davranışlar .
Bu tür
ları bırakarak ,
anlay ış­
yabancı düs manl:!:
had safhaya ulaqtı ~ ı F . Al man:va ' da cl aba razla olumsuzlıık­
l are ön ayak olnamak ~ereklidi r .
:;iz bu tiir sald ırıların, ilerici ,
özeldemo~ratik ör~it leri n ve
l i kle hal klar ınız ın zarar ına oldu~unu s öyl üyor , HK ' nın bu tavr~
n ın, Duisburg e~·le mine
yönelik
o ld u"':u nıı hatırJ atarak , bıı tav ır­
l ar ı kınadınımız ı belirtelim .
lll< ' nın Duis b tı.r[" eyl emini bölme
çabala rı, Duisburp.; eylemini rerç e kle~tiren örcütlerden biri
olıı.n ı:irkom ' lıı ı:ı.rka.do:-; lar Ü7.erinetkiler
de •zaman zaman olumsuz
yapm ıştır . Birkom , eylemin hazıE
la n ısı döneminde çizd i~i zikzaklar l a , birlik p ol itjkaların ın if
l as etti~ini pratik kanıtlarıyle
bir daha görmüAlerdir. HK ' nın eı
lem platformundan
çekilmesiyl e birlikte, Birkoro
gerçekten
çok zor durumlara cüsmü~. tür . :1alk
tabiriyle " iki ta:- ı n
arasında
kalan Birkom, i~ne düştü ~ü durumlardan "kaba ayak oyunları"o­
larak nitelendirebilecegimiz sözüm ona " politik oyunlarla" çık­
maya çabal am ı~t ır . Birkoro 'un bu
tavr ı, eylem toplantılarını uzamas ına ve baz ı eksiklikl erin ç~
masına neden oldu!:;u için , biz bu
•ın ı n
.n
Daha sonraki topla~
tılara i se peryodik olarak katı­
lıp, eylemi n ge rçekleşmesi
için
~elimizden gelen çabayı sarfettik,
,_, Bizim katılmadı~ımız .toplantı­
la rın ikincisinde , HK to plantıyı
terkederek , D uisburg
eylemini
protesto mahiyetinde, aynı
gün
ikinc i bir eylemi
ko yacakları
f,urubun eksiklik ve
hatalarına
te k tek de '~inm ekte fayda r;örüyoruz . Bu GXrüş lerimi zi daha önce
de , eylem'i de ~er lendi rme top la~
tısında s ö zlü olarak dile getirm i ştik . Birkoro yi ne , "anti- Birkomculuk yap ılıyor" diyecektir •
Ama , açıkl ıkla belirtelim ki , bizim böyle bir niyetimiz yoktur .
Böyle bir njyetimizin olmarnas ı ,
bizim yap ıl an eksikliklere
ve
hatalara parmak basmamız a engel
de ~ ildir . Biz bunu bir en~el
olara 1-: rörmedit': i rııj z ["i bi ' bu ha ta
ve yanlış lılcların da mutlaka dil e ~etiri lmesinden yanayız .!ler­
deki birlik ça lışmalarında bu e ~
sikl iklerin göz önünde bulundurulmas ı halinde daha iyi i7ler y~
co
m
~evr esinÇ e yap ı lamayaca~ını( ! )b~
Iirterek , ~uis burg
yii r;i.yi\şi' nün
t: iiln' de a f i !'"lemesini yapan r;uruE
lara saldırarak tatsız olayların
ç ı kmas ı na bizzat neden olmu~tur .
Tir dönemler Türkiye'yi parse ll~
yenler , şimdi de F . Almanya ' yı
pars elleneye ba R iadılar herhalde.
·. öln ' de " Duisburf" eyleminin a r işlemesini yap tırmayı z ,
burada
biz eylem koyuyoruz" deme!c baska
han~j anlamda yorum l anır ki? ••••
Bizce geçmiA teki sakat anlayı~l~
et
l arına de ~inildikten
istedikleri o. eyi
elde etmirlernidir?
~aşkas ı nı
~i l reyiz a~e , bize ~öre de ~ il . EE
rn a,lame'< için eylemden so nraki
ileri ci basını takib etmek
yet')rl ldi r .
n; ' bir tera -rtan bu tavrıyla '
ortak eylemler i bölüp , parçalama
ni:vetinde ol d ul~unu açıklarken, d!
~e r tara r tan da D uisbur~
eyle~
minjn nrona~andas ın ı n Köln
ve
~u~ları eylem~c
ew
için çaba sarfediyorlar . Cunta bu ilerici insanları asarken , arada bir de , "
eskimiR, pili bitmiş" bir
kaç
~arist'i idam ederek,
ilerici
dünya kamuoyuna . ne denli" adil"
bir yönetim oldu~unu kanıtlamak
~e vdasındad ır. Fakat faqist cunta y~netimi, saldırısının
esas
amacının ; devrimci- demokratik kişi ve kuruluAları yok etmek oldE
!~'unu nnkl ayacak bir durumcin de~ildir . Nitekim, en son olarakde
üç TKEP 'li devrimcinin
birden
katıedilmeleri cuntanın esas yüziinü t am anlamıyla açıf!"a çıkarm~
ya yetmistir .
Bu üç devrimcinin i damlarının
~infazı ndan sonra , Birlik Yolu ve
,_,Cephe ' den arkadaşlar ; hem üç arkadaş l arının idamını , hem de genel olarak Türkiye ve Kürdistandaki idamları protesto etmek i çin hemen bütün örgütlere birer
sistemleştirrnek
Soruldur.iJ nda , her ör["Üt " D!SK
Türkiye 'de i Gçi s ınıfın ın ye r;ane
sendikal öre;ütüdür" diye _Jcevap
verir . D!SK ' i yaşatmak , o'na de~
tek olmaktan bahsederiz . D!SK ' li
52 yönetjci hakk ı nda istenen idam kararlarını, di ~ er idamla~l a
birlikte protesto ederiz . Bütür
bunlar bi zce de do~ru ve yapılm~
sı gereken şeylerdir . Ama ne zaman ki , bir takım pratik sorunlarla karş ıla ş ırsak, o zaman daha önce söylediklerimizin tümünü
unuturuz. D!SK şöyledir,böyledir
o'nun için böyle yap ıl mal ıdır , ~
der, yerine "ya benim dedi~im olur, ya da hiç olmaz"
anlayış :.
ş eklinde kendini f ormüle eden , b~
zı ~urup ların hala muzdarip
olduklar ı dar p;urupçuluk hastaııg ı
kendini yine haki m k ı l ır. 8 11ay ıs
Duisburg eylemi için bir D!SK ' l~
nin konuşması tartışılırken, Bir­
kom; " ya Yücel Top konuşur , yada ba şka sını biz kabul etmeyiz "
diyerek, bu dertten hala kurtulamedı~ını bir kez daha kanıtla­
dı. Çünkü , Yücel Top, Birkom'u ~
luşturan p:örüslerden bi r inin düş ünce lerini benimsiyer ve konuş­
tu~ zaman da sanki savundui?;u d~
Ai.lnc e devrimi
~erçekleŞt ir ecek­
gibi oluyor ••• Yücel Top konuş­
madı~ı zaman ise , o' nun savundur,u düşünce devrimde önderli~i d~
~er guruplara kaptıracakmış gibi
bir hava do~uyor • •• O zaman hiç
kimse konu~maz daha iyi olur . !ş­
te Birkoro ' un bu sakat
anlay ışı
Qerin
12
ww
w
Daha önce Ş . Kaya'nın konuş mas ı
· takınan
h akkında olumlu tavır
sonra
Birkoro t emsilci si , daha
yüz s eksen der ece bir dönliG yapar ak, i f:i eyle mden çeki l meye lmdar p:ötürmüşti.i r . Sonuçta Ş . Kaya
ko nu ş ma sı üzeri nd e anl a ş may a varılmas ına ra~en , Birkom i steni len ö ze leştiriyi verme b ü yii k l i.i i~
nü de ~ös te rmedi . Böylece Birkoro
eyl em bi rlikl eri nde ne denl i ç ı­
ka rcı
d avra nd ı r. ı nı
kan ı tlam ı şt ı r.
Niteki m d e ~ erl endi r me top l ant ıl!
rında Bi r koro 'lu bir tem si lci aynen ş öyle diyor du; " • . Tabii ki,
tı ·i z k e nd i çı lwr la rı m ız dof!: r ıı l tur:ıırıct a m: ica<' c l n vn r iyor ı ız . P·ıı s o~·ı·n niyooi b i r l'lesel cdi r . :~ iyasi
~ ~ s ele l e r ct en ise t aviz verilme z"
- ;.;:::-:ildiilf:ii r:i bi l ~ i r kom 'lu temsilc i ç ı ka rlar ı do• r ul tusunda mücadele verdikl eri ni do ~ rul uy o r ve
aynı politikanın ürünleridir. Siz ~
e.
ew
.n
du~unu a ç ık ç a kan ıtl amı ş lard ı r .
r ül mesinden ç ı kar sa~lıyorlar. O­
nun i çin onlar, ger çekl eri dile
get iren halk güçlerine , devrimci
özgürlük
mücadel e verenlere ve
sa~ ­
sava ş çılarına bü~i k destek
l ayan halka kar ş ı katHarnlara g!
riyorlar . Türkiye ve Kürdistan 'daki durumla bi zim dQrumumuzun ~
r a sın da benzerlik var d ır . Tiirk ve
Kürt hal kı faşist askeri diletatörlük tarafınd.an baskı altında
tutulmaktadır . Amerikan emperyalizmi onlara silah ve para yarve
dımı yapıyor. El Salvador 'da
Türkiye'de ilerici halk güçleri
ABD ' den gelen silahlarla katled~
l iyorlar. El Salvador ' da ve Türkiye ' de emperyalizmden destok g~
r en faşist askeri dikt atörl Ükl er
co
m
h•·na bir de s i ;vas a l bi:- k ıl ı f u;y
~·· r ııy or . raha fazla yo r uı:ıa p;erek
bu
•·ol:tnr inanc ı nd ay ız . Pirkom
~ av ı r l ar ı n ı ~özde n f eçirme l idir.
is" Pi r l e~ tiri c i " ro l ü oynamak
teyen bu arkada ş lar , her şey den
''ncE' " Bi r l i k" mesel es i nde leendil er inin ne denl i sami oi ol dvkl c~ ı n ı prat i kte kan ıt l amak z o r urd~
eyl emi
d ır la r . 8 l~y ı s D v is b ur ~
· i r karn a ç ı s ı nd an olumsuzl uklarla
d o l udıır . i3u durumun düzel mesi ve
:- ir ~eom ı un bu kon uda ç aba r öster~ esi temmeni miz i ~ i z l i tutarak ,
eyl emi n d i~er y6nlerine de ~ i ne lim .
19 Kür d i s tah ' l ı ve •r ürkiye • li
ör gütün birlikte hareke~ etmesi
s onucu 25 bin emekçinin katıl dı ­
~ı 8 M~yıs Duisburg mitinginde,
dil e
özellikle konuşma c ıların
getirdikleri gerç ekler miting'in
önemini d ruıa da arttırm ı ştır . Dü ­
yük bir uyum ve sorumluluk anlageyı ş ı i çinde -de ~ inilmesini
ekrekli ~ örme di ~imiz bir kaç
s i kli ~ in dı ş ında - geçen Duisburg
yapan
eyleminde ilk ko nu şmayı
SPD mill etvekili Thüsi ng konuş­
masJ.nda özetle ş öy l e dedi;" Biz
i.ilkemi zde faş izmi yaş adık. O' nu
yakından biliy0r ve tanıyoruz . Bu
nedenle sizl n de Türkiye ' deki f~
şist c unt aya ~ ar ş ı sava ş ım ın ı z ı
anlıy o r ve i çten destekliyoruz" ~·
Thüsing daha sonra, 8 Hay ıs ' ın
aitler f a şi zminin yP.nilgiye u~ ­
et
bi r D ! SK'l inin konu~ ma s ını bel i rl eyi ci bir biçimde e nr,e ll e m i ~
t i r. Bu arada D ! SK i çindeki ç ı­
~ar kav ra l ar ın ın da, D!SK 'li konuş ma cı üzer i nde çıkan anlaş ma z­
lıkta d i ~ er önemli bir nedendir.
Bu kon~ya de~i nm i ş k e n, G er çek gaAlmanya
zetesiyle dayanış ma F.
komitesi 'nin tavırl a rına def,i nmeden r,eçmeyece ~i z . Dirkoro · ' · un
D !CK ' li konu ~.mnc ı m0r::c l eı:ıi ~dclei
tavr ı neys e , Gerç ek 'ten arkada ş­
ların da TOP~ DER ' d en bir konuşm~
c ı üzerinde t artış ılırken, Gü lte ­
kin G azi o ~lu i smi nde d i re t ~eleri
de aynı o layd ır . !!el e Gerçek ' in
TÖB-DER 'den k o nus ma cı konus unda
a n la ş maya varıl madı~ ı zaman , son
r,ünd e eyl eme katıl mama kar a r ı a~
ması t asvip edi l ecek bi r olay d~
~ ildir . Ger çek ' t en arkad aş la rın
bu konuyu bir daha . düşünrnelerini
ve takınd ıkl a r ı tavrı ~öz d en geçirmeleri bizce çok olumlu olur .
KürDi ~ er t a r a f t an Birkoro'un
d i st a n 'lı yurtsever Avukat ~e ra­
f ettin Kay a' n ı n ko nuşmas ı mesele sinde tak ı nd ı ?~ ı t avır , r;erçekt en de Bi r ko m' u o l u~ tur an s i yasetlerin bi rl i k anlay ı ş l ar ı nın
ne oldu ~ unu prat ikte bir ke z daha kanı t l amı şt ır . Salt olarak ,
çıkarcılık temeli üzer i ne kurul u
dü ş üncel e rd en hareketle , Bi rkom;
ondan
"Biz Ş ere fettin Kaya' ya
faydalanmak i çin yard ım ettik" d:!:
yerek , gerçek ni yetl er i ni n ne o~
rayı~ ının
37.
yıldö nü n ü
olması
nedeniyle ayrı bir önem taşıdı­
t:ı;ını da belirt erek e;erçekl('ştir!
övgüyle
len eyl em birli ~inden
sö z etti ve F . Almanya ' da artan
bir
ya bancı düşm anlıi!;ını s ert
dille kınadı . Thü sing 'in konuş­
amas ı Kür t ve Türk em ekçil ~ ri
rasında gen i ş bir yarucı buldu .
lleinc i konu şmacı oll'. rak ,El Sa!
vador Devrimci Demokr atik CepheFnrabundo Marti Ulusal Kurtulu ş
Gephesi F. Almanya temsilcisi A~
gel i ko. konu şma kürsüsiine çıktı •
adına
Angel i ka , Salvador halk ı
mitinge katılan onbl.nlerce emekçiyi sel am l a dıktan s onra , kon u ş­
ma a ını şöy le si.i rd ürdüı " •••• ABD
emperyali zmini n halk ımız a yönel ik b a sk ı cı po lit ikas ı,bur j uva :d
ve ordu ara. s ın da dest ek gör iiyor .
Her i ki güç de halkım ı zın s ömü-
TÜrkler ve Kürtler , biz El Salvaderlular ve dünyanın tüm ilerici gilçl eri birlikte emperyali~
me kar ş ı mücadele veriyoruz. Biz
birlikte zafere gidece~iz ve bi!
lik t e daha güçlüyüz . "
Oçüncü konuşmac ı olar ak yurtsever Kürdistan 'lı Av. Ş erafettin
Kaya kürsüye davet edil di . Ş.Kaya
konuşurken bazı ana ve bac ıları­
Kürdis mızın a~l adı~ı görüldii .
tan' daki i n sanlık dı ş ı baskı ve
sömürü~i di l e getiren Ş . Kaya k ı­
sac a şö yl e k onu ş tu • "... 1\ciy me;r
danlarınd a toplanan kadın , erkek ,
genç , ihtiyar t üm köylüler çırı l
kaçıpl a k soyundurulur , ç ıplak
dınların sırtına ç ıplak erkekler~
bindirilerek ge zdirilir, dikenli
tarlalara s okular ak yat kalk e~itim i y a ptır.ılır .
" Gore;ulama köy okulunda ve ca mide yapılır. Bu sorgulama , köyl ül erin erkek-kadın , genç , ihtiyar v e çocuk demeden tek tek alınarak ·bayılınc aya veya yüz- göz
kana bulan ı nc aya kadar dayakl anma s ından baş ka bir ş ey de ~il dir .
Bu dayaklamalar , Türkçe bilmeyen
bu köylülere 'ben Türküm ,ne mut lu Türküro diyene' sö zc ükl erinin
s öyl etilme s iyle noktalanır .
" Şu anda D iyarbakır askeri c~
zaevinde üç bine yru<ın yi~it insan aç , sus uz , bitle koyun koyuna, pisl ik ve sefalet , dayak ve
i şke rrc e altında , askeri diktatö!
lügün fa ş ist uygulamaları na karş ı yaşama direni ş i vermekte . Ama
13
Qerln
!'ay ı s
e~m e~ gere ~i n e ina nıyoruz . önümü~
gereken bi r s iir ü i ş
Onun için Duisburp; eyleni ni ~e rçek l eştir e n örgütl er , bu
evl emden gerekl i der s l eri ç ı ka r­
mal ı ve yeni or tak eylemler için
"e
y ap ı lmas ı
·r ard ı r .
ENVER KOÇ' LJ
(Say ~ 20'den dev.}
emekçi ler i
tara fından•
r.
Almanya
hay:.
olbütün
s un, dar plat f ormlu ols un
di t er
eylemlerimizd e F . Alman ve
oyunun
kamu
ül keleri n demokratik
akti f d este ~in i a l mam ı z hem e;enel bir do ~ ru , hem de hayat i önemi ol an bir sorundur.
Uçiincii bir nokta ise , bu tür ez
etraleml erde, as ~ari n oktal ar
g~
tüm
i
~
e
f ınd a birleşildi~ i gerç
r upl ar tara f ınd an kabul edi l melid i r. Bu a sgari müşt er ekl eri n d ı­
dayatmaş ınd a, siyasi bir takım
la rın ~nd erne gelmes i eyl em bi r li ~inin kal ı c ı l ı~ı nı tehlikeye d~
ş ürür . D uisburg eyleminden sonra
emperya l i st hüküme t i ne
karşı
kır ı lmal ıyd ı. G e niş . pl atfo rml u
te
( a lı şmal ı d ırl a r .
l erin " Nieder mit der Auslaender
fei nd l i chkeit" ad l ı fla may ı kendileri ni n taş ıması kadar t er s bi r
olay olamaz . Pi zce bu v r. b en z r.ı::i
slor,anlar etki n bi r biçi mde Alman
l ikl eri için !TER! ••••
om
Kür Duisbur p; eylemi
icier
l
i
li
'
Türkiye
ve
1 istan
1evr i mc i ör rü t l e~in bi r araya g~
l ebilme sorununda i l eri bir ad ım
o lmuş tur. Bir tak ı m o l umsuzlukl~
sinde ta '? ı mas ı na ral'l;men
rı bünye_
vi ne de eyl emi n ~ene l olarak ba~a rıl ı ~ e çtj ~ ini bel i r tebiliriz .
; evcut sonuçlarla y eti nm ey e c e r~i~i z d o ~ald ır . El de edi len baş ar~
l ar ı n koru n ma s ı ve bunlara yeni ~
ler i nineklenmesi için çaba sarf8
! kinci bir s orun, 8 f.!ayı s Dui sbur r. eyleminde F . Al manya ' da y~
Gerşa d ı l' ı m ızı unuttu"';umuzdur.
çekt en de r enr:a r e n ~ fl amala rın
Kür a l tı nda yürüyen onbi nl erc e
ı nda
ras
a
dista n ve Türkiye ' l i
çok az s ay ıda Alman emekçisini n
o l mas ı üzerinde öneml e durulmas ı
rereken bir eks i lcl i kt i r . Bu eksü:lii:in kayn a {'; ı bulunun k urutu!
dü ş ­
mal ı d ır . Hel e he l e yabancı
dönemde
man lı '' ın ın ar t t ı ~;ı bu
Kürd i s tan ve Tür kiye ' li emekçi-
w.
ne
ö niimüzdeki dönemlerde ortak y~
n ılac ak eyl eml erde gurup lar ı n önemle ii zerinde durmalar ı r;ereken
tek tek s ı­
konul a r ı biz bur·dl'.
bu
ral ıyal ı m . G ı ral ıyaca ~ ı m ı z
d~
erinin
birlikl
em
nokta lar, eyl
ma
ha sa1;1am ve daha ka lıcı ol s ı
bakım ınd an önemli olduf.;u gibi , Du
e -s bur r: eylemi haklandaki görüş=
l eri mi zin de t opl u bir te krarı 9
lacakt ı r .
e i bi , bu denli
geniş pl atf ormlu eyl emlerde , genel ç ı karl arı ör güt sel ç ıkar ı ara
·i nd i rgeyip , bencil bir tavır içine girmek eylem birli klerini n
r uhuna aykı rıd ır . Bu tür eyleml er de , hiç bir gur up ke ndi sini n
i nsiyatif sahibi oldu6unu söyleyemez . Hele hele bu i nsiyatif s9
rununu , ortak haz ırl anan bi r yazıy ı okuyacak olan ki ş id e aramak
kadar ter s bir olay olamaz . Geçen
eyl emde yap ı lan buyd u . A ldı~ ı mı z s on haberler e gör e , 10 Haziba zı
r an nonn yürüyüşü i çin de
peş i nde
~urup lar inc e hesaplar
ww
Bel i rt t i ~imiz
da ; eylemimizi n başarılı geçtigini il er ici kamu oyuna açıklamak !
çin bir ba sı n bild irisi üzerinde
anl aşamam ı z gerçekten bir olumsu~
l uktur. Cunta nit e lemesi konusunda de ~i s ik görüş l eri savunan örgü t lerort ak bi l d i ri ç ı kar ıyo r lar , ort ak a fiş b a sıyor l ar , ar ka
ar kaya yürüyorlar, cunta hakkınd a
s ö mü rgec i - f a ş i s t d iktatörlük , As keri Dikt atörlük , faş i st cunta vb
d iye de fl amalar ı n ı aç ıp , sl or,a~
ların ı hayk ırıyorl ar, ama eylem den sonra ortak bi r a ç ık lama yap amıyorl a r . A nlaşılır bi r konu d~
bu tür
~i ldir bu . Ama herhalde,
eyl eml er içinde , pratik ya ş amla ,
yo ~rula yo ~rula bunu da .anl ayacaS ı z.
Bahsetti ~im i z
anlay ış l ar~
~e lm ek
dar gurupçu
nı daha devam ettirmek niyeti nd~
dirl er. Ama bakal ım nereye kadar,
~ rup lar
yap ılan de~ erl e rdirme top l ant ı sı~
b az ı
ko ş uyorlarmış . Anl aş ılan
da etkiledi ve ör gütlü saf larına
Türk
yaşlarda
kazandı. Çocuk
uan
ş
olu
ı
s ö mürg e c ili ~i ne k arş
lusal kini daha sonraki yıllarda
s ı nıfın ı n içinde bul undu ~u k o ş u!
l ardan kaynaklanan prol eter s ı­
dolu olarak yer
nı f bilinciyle
aldı ~ı ~ürdi s tan ul usal demokrati k mücadel e s inrta d~ k ı s a zamanda önemli bir sayg ı nlık kazandı·
ve s ını f ının ulusal ve
H alkı nın
s ı nıf sal kurtul u şu ugruna,ekono mik katkıları, proleter düş ünce­
leri ve pr ati ~ iy l e ö zerine dü ş e­
ni yaptı. H al k ının ve s ınıfının
kUrtuluşuna olan bag lılı gı nı, bu
yolda kı z ıl kanını akıtarak ka-
we
.c
hergün biraz daha eriyerek ve b!
r a z daha çökere k. Ş u anda en a z
bir yıl ce zaevinde tutul arak ser
yak ı n
be st b ırak ıl an yedi bi ne
hast ~
ve
evinde
n
e
kısm
,
da
i nsan
,
olarak
haneler de yatar.a bat, ıml ı
kısM1
yaşamın ı sürdürür ken, bir
da hastane ha s tane , doktor dokt or do l a ~ arak s a~ l ı~ ı na kavuş a bilme kavg as ı nda •• "
i çin and ı m ı z vnr'-a, o zaman; Daha i H:c l i ve krılı cı , dnr · rıı rup
ç ıkar l a rı nd a n arınm ı ş eyl em bir-
tesinden
di~i mi z
müddetçe
bu sorunlar ın üs i çin çaba p,ö ster ba ş arı l ı o l ac a ~ ~
m ı z ka ç ı n ılma zd ır .
Ba s arılı
ol mak
nıt ladı.
O' nun öl ümü ,l1alat ya Tekel Fabri kas ında, ,ilerici çevrelerde ve
halk aras ında büyük bir kayıp ol arak
gö r ül dü . ö zellikl e Tekel
Fabrika s ın ı n kadın i şç ile ri ara s ında ç ok güven duyul an biriydi.
Bu nedenle Enver ' in ölümü en çok
da onları et kiledi .
Enver yo l da ş ı m ız, s ömürgecilefa ş ist
rin yerli u ş akları olan
besl emeler taraf ından ö zellikl e
seçilerek ka tledildi . Çünkü O;
i htilal ci karekteriyle f aşist odaklara kar ş ı verilen mücadelenin en ön s afları ndaydı . Çü nkü O;
~urdistan Ul usal Bag ım s ızlık ve
yi ~it
Demokras i Mücadel esi nin
KürO;
Çünkü
Millitanıydı.
bir
sı­
kendi
n
ını
dis t an pr o le teryas
bir
nı f bilinci ne u l aşmı ş yi git
neferi ydi . Ve Çünkü O; PROLETER
B!R M!LL.!TANDI
~~
O' nu , öl ümünün ikinci yıldö nü ­
münde s aygıyla anıyoru z . Kürdi3tanl ı devrimciler ve yolunda yür üyen yoldaş l arı O ' nurı anı s ınl.
mücadeleler i yl e yaşatac aklardır.
O' nun mücadelesi devam ediyor ve
devam edecektir.
Enver yolda ş , Kü rdi stan Devrimi
aras ına
nin öl ümsüz şehitleri
kat ı ldı.
Kürdistan Devrimi ' nin
öl ümsüzdür.
ş e hitleri
Qerln
4
SİNA' NIN
BOŞALTlLMASI
VE
Qabaları sonucu 1978 Eylül' Ün
de
ABD , lsrail ve Mısır ' ı temsilen
Camp-David'de
bir araya ~elen Jimy Carter, Menheim B~
r;i n ve Enver Sedat; sözümona "0!:
ta-Dof:;u Barışı" için çerçeve an~
la şmas ı adı verdikleri,
diger
bir adıyla Carnp- David antıaşması
diye adlandırıl an geri ci bir an~
emr~rynlizminin yo~un
laşma yaptı l ar .
Bu gerici antlaşma
gere~ince
!srail'in, 1967 Arap-tsrail savaşında işgal etmiş oldugu
Sina
Yar ımadasındaki topraklar ı
25
Nisan 1982 ' de Mıs ır~ a geri vermesi gerekiyordu .
25 Nisan 1982 tarihine
do~ru
!srail ABD' nin ısrarlarıyle Sin~
yı
boşaltma hazırlıklarını yap~
da yogunlaşt ırdı. !srail Siyonistleri , sık sık Güney
Lübnan toprakların1. işgal
etme
ve .J!'KÖ 1 nun buradaki
varl ıgına
son verme tehditlerinde bulund~
Israil , gerçek niyetlerini gi zlemek ve kendi saldı gan eylemleri ni haklı göstermek için ; FKÖ'nun
Güney-Lübnan' da askeri
y ıg1.nak
yapmas ını ve !srail 'in
yerleşim
bölg elerine yönelik sabotaj eylemlerini te ş vik ettigini gerekçe olarak gösteriyordu .
Artan !srail saldırıl arına kar
şı dünya kamuoyunda
tepkilerin
yo~unlaştı gı bir sırada ; ~!ısır, S!:
udi- Arabistan , Kuweyt, katar,Eb~
Dabi ve Ürdün gibi gerici
Arap
ülkeleri , ! srail'in
yo gunla ş an
saldırılarını görmezlikten gele rek, Si na ' nın boşaltılmasını Orta-Do~u~da barışın ge rçekle ş mesi
te
ken , bir yandan da yeni saldır­
gan tutumlar içine girdi . özünde
dırılarını
ısrail S ina ' yı boşaltma e gilimi~
yönünde atılmış olumlu bir adım
ve kazan ı lmı ş barışçıl bir zafer
olarak açıkladı l ar . Arap g erici- .
ligi , Sina ' ~ın boşaltılm as ını Arap hakl arının ve g aspedilmi ş Arap topraklarının kazanılabilec~
ISinin bir kanıtı olarak karşıla­
ww
w.
ne
de del:;ildi • .B'akat ABD emperyali~
minin Arap gericiligine verdi~i
taahütlerini yerine
getirmesi
gerekliydi . Zira , Camp- David an~
laşması kendisinin bir eseriydi ,
ve üstelik bu antlaşmanın hayata
g eçirilmes i O' nun Arap gericili~i nezlindeki i t ibarını. ve aynı
zamanda güvenilir bir
müttefik
oldueunu kanıtlayacak, bölgedeki
uzun vadeli çıkarları için daha
rasyone l bir yol olacakt ı. Nitekim !srail Siyonistleri , i çte aşırı sagcı -fanatik güçl erin
fi ili direnmelerine rae men ABD'nin
artan yo~un çabaları ve ekonomik
askeri yardımı artırma taahütleri sonucu , S i na ' yı kısmen de olsa istemeye i stemeye bo ş altma h~
zırlıklarına başladıl ar . 25
Nisan'a do/!ı;ru " Sina'yJ. çöi olarak
aldık,
çöl olarak bJ.rakacagız "
diyerek Sina ' daki yerleşim merkezlerini yıkıp yer yer geri çekilen ! srai l , boşaltma işlemler~
nin devam etti ~i günlerde, buna
misileme .
olarak Güney Lü~
nan topraklarına , Filistin s ivil
ve askeri mevzilerine karşı sal-
lerde
boş
·.·Gedönemde ! s -
durmayacal<:lardır .
l işmeler , önümü z deki
rail saldırganlı~ının artaca~ını
ve bölgede çat1.şmaların hız kazanacag ını gösteriyor .
öte yandan ABD emperyalizminin
Orta- Dogu politikası
hergeçen
gün biraz daha belirginlik kazan
makta ve daha çok saldırgan bir
yola girmektedir .
ABD emperyalizmi , 1970'li y ıl­
larda , G üney -A sya ' d~Vietnam ,La-~
os ve Kamboçya halklarından ye ~
digi darbelerle sara ıl an çıkar­
ların l. korumak ve kaybetti~i mey
zilerine karşılık yeni mevziler
kazanmak için Orta-Dogu bölgesine daha çok agırlık verdi . ABD ,
g erek yeraltı ve yerüstü zen~in­
lik kaynakları ve ge rek Jeo- politik konumu açısın dan stratajik
bir bölge olan Orta- Dogu'yu ele
geçirmek ve bölgede gelişen ulusal ve toplumsal kurtuluş hareketlerini bastırmak için çabalarına hız verdi . Bu çabaların
en
önemli sonuçlarından biri de Mı sır ' ın denetim altına
alınması
oldu .
1970 ' de Cemal A bdülnasır' ın
liimünden sonra Mısır ' da yönetimW
Enver Sedat ve kli ~ini n
eline
geçti . Enver Sedat , 1967 Arap-!srail savaş ında ~!ıs ır' ın
içine
we
.c
Ann
om
ARTAN İSRAiL SALDlRGANLIGI
dılar .
! srail Siyonistleri,
Sina'da elinden bıraktı ~ ı toprak
lara kar ş ılık yeni toprakları i~
gal etmek i çin, önümüzdeki günKu şkusuz ,
~!
'
ö.._.
Qerin
antla şmas ıyla noktalandı .
Daha sonra Camp-David antlaş ­
Urdün ve di~ er gerici Arap iktidarlarını da dahil etmek
isteyen ABD emperyalizmi , bu "bö~
gesel karşı-devrim itifakını" g e­
masına
ni şle tme politikasında
ula şm adı .
başarıya
lik " öneriyordu . Yeni Fahd Planı ' ında ise , İsrail ' in 1967 öncesi sınırlarına çekilmesi , baş ­
kent Küdüs olmak üzere işgal altındaki Filistin
topraklarında
Ba~ ımsız Bir Filistin
Devl eti
( l )nin kurul mas ı önerilmektedir
ABD' nin bölgedeki çıkarlarına ,
temelden hizmet·eden , ve O' nun
uzun vadeli ç~karlar~~ı koruyup
geliştirmeyi hedefleyen bu g~ri­
ci anlaşmaya k arş ı , başta Fili s tin Kurtuluş Ör gütü (FKÖ)nÜn dey
rimci kanadı olmak üzere , bölgedeki ilerici ~üç l er şiddetle kBE
şı durmaktadır . Şimdi li k !srail
ve di ~cr Arap gerici güçleri' de
bu plana karş ı koymaktadır. Kuş ­
kusuz , !srail olsun , gerici Arap
güçleri olsun , her bir i kendi g~
rüş aç ısı ndan ve degişik
nedenlerden ötürü bu pl ana karş ı' dı n
ABD , Fath ~lanın'da yer alan Fi listin Sorununun devrimci- demokratik güçlerin önderli gi altında
çözüme varm asını uzun
dönemde
kendi hayati çıkarları aç ısı ndan
tehlikeli bir yol olarak
gören
ABD emperyalizmi , böyle bir yola
baş vurmayı daha gerçekçi bir p~
litika olarak görmektedir . Zira,
Filistin sor ununa ili~kin ihtiya- .
di bir çözüm alternatifiyle ortaya çıkmadıgı sürece ABD'nin Arap
gericilit ini böl F,esel bir itti fak
içinde sa~lam bir şeki l de yanına
Böyle
almas ı olan akl ı deeildir .
bir a lternatif politika hedefleri
içinde ! srail ' in ç ıkarl ar ı nın da
korunma s ı ve ge l ec e ~ i nin
gövence
altı na al ı nmas ı önemli bir yer a-
om
larıyla boşa çıkartıldı .
Camp- David antlaşmas ı,
baı?ta
kendisinden beklenen
sonuç l arı
vermedi, Mısır ve !sr ail ile sı ­
nır lı kalarak dar bir
çerçevede
kald ı . Camp- David antıa şm ası ' nın
kendisinden beklenen
so nu ç l ar ı
vermemesi ve geçen y ıllar içinde
!ran ve Afganistan 'da emperyali~
min ç ı karla~ı aleyhinde meydana
gelen gelişmeler , bu g eli şme ler­
den dol ayı ve gene l olarak Sovyetler Birli~inin Orta - D o~ ' da
artan etk~nligi , ABD emperyali~
mini yeni bir pol itika saptarnasına 5ötürdü . Yeni ABD politikas ı, bölge düzeyinde meydana
gelen ge li şme lerden duyulan endi şe
kayg ı , saldı rganl ık ve
ihtiyat
gibi d eg i şi k ve birbirini tamamlayan motiflerden oluşmaktadır .
ABD emperyalizminin yeni politi ka saptaması ; esasta bölge geri ciligini birleştirmeyi hedefledi ginden , geçmiş poli tikasın ın
bölgedeki uzun vad eli ge l işmele ­
ri hesaba katarak , ye ni
do~an
şartlara uygun olarak yürütülmes i dir . Bu pol i tikanın yol açt ı gı
f,elişmelerden bir de , Suudi-Arabis tan 'ın ileri sürdügü ve
baz ı
~c ri ci Arap iktidarlarının beni~
sedi ~i bu plan 'nı n Camp- David ' de
f u.rk l ı bir yo nı , .F ilistin sorununun çözüm biçimi ne i li şki ndin
Bili ndi ~i gibi Camp - David
antla şmas ı; Filistin sorunu ' nun çözüm biçimine ilişkin ol arak , !srail işgalindeki Filistin toprak
ları üzerinde sınırl ı bir "özer~
ww
w.
ne
Camp- Davi d , ABD ' nin yeni Orta- DoSu politikasının
bir
ürünü olarak, Orta- Do~u geric il~
gini tek bir cephe de b ir l eş t i r ­
meyi amaçlıyordu . Ancak , Arap de~
~tleri ile emperyalizm ve siyonizm arasındaki çelişkiler ve Arap geri cili ~inin kendı i çindeki
çelişkileri ve bö l gedeki devrimci güçlerin mücadelesi , bu karşı
devrimci politikay ı büyük ölçüde
. başarı s ız lı ~ a ugratt ı . Böl gedeki
anti- emperyalis t ulusal v e . top ~
lumsal kurtuluş güçlerinin mücadelesiyle sert bir şekilde karşılaşan Camp- David antla şm ası , d~
ha sonra bazı radikal Arap ül ke lerinin de katıl dı~ ı karş ı t bir
cephenin do~masına yol açt ı . Camp
David ' e karşı FKÖ , Güney Yemen ,
Libya , Cezayir , Suriy e gi bi radikAl iilkelerin de içinde yer al
dıj~ı "Cephe Somut Tes s adi "
diye
adlandırılan bir i ttifak oluştu­
ruldu .
Camp- David antlaşma s ıyla kenrlini hiro~ doho RnPlnma alan !srail , emperyalistl erin de deste-
ı'; irıi a larak Lüb nan ' ı i kiye bölme
ve Iilistin Kurtuluş hareketini
etki sizle .• tirme yönündeki çabal arını artırdı . r1ısır ve
Arap gericilikl erinin de dola~~ ı
olarak hizmet etti~i bu çabalar ,
ba ş ta Filistin ve Lübnan ilerici
güçleri olmak üzere
bö l gedeki
tüm ilerici güçlerin ortak çaba-
te
we
.c
düştü~ü yenilgiden ve bu
yenil ginin g et irdi~i durumdan yararl anarak yönetirnde a~ırlı ~ın ı artırmaya. S ina ' yı geri almak i çin
yeni hazırlıklar i çine giren Enver Sedat , 1973 savaş ında hedefine ulaşmayınca, savaş
yerine
teslimiyeti seçti , O tari he kadar devam eden Mısır - Sovyetler
Oir li ~i oro~ ın dnki
)ljQki ierc
son vererek ABD ve !srail ile u~
la şma yollarını·aradı , ABD empeE
yalizmiyle sıkı ilişkiler ı çı n e
giren Mısır , teslimiyet yolunda
yeni ve daha ileri adımlar atar ak , !sr ail siyonizmiyle uzlaşma
ya razı o~du . Enver Sedat 'ı n te~
limiyet yolunda attı (~ ı adımlarla
. . . uşturulan uzlaş ma zemini üstün
~ ABD' nin destek ve
onayıyla
1975 yılında bir araya gelen Mı ­
sır ve !srail bir anla şmaya vardılar. Bu teslimiyet
anlaşması
daha sonra 1 978 ' de
Camp- David
lacakt ır .
Denilebi lir ki : ABD emperyal izmi
tarafından oluşturulmaya ç al ı­
ve Türkiye 'nin de i çinde yer
planlanan , Türkiye- !srai l
ve Arap gericil iginden meydana g~
len bir " bölgesel karş ı - devrim
iti fakı "nın hayata geçirilmesi
önündeki en önemli sorunlardan bi
ri , Filistin sorunudur , Bu engelin
aşılması i çin ABD'nin Arap
gericili~ine karşı ihtiyatlı davranaca~ı ve !srail'i , kendisinin önerece gi alternatif bir çözüm yoluna ikna etmeye ' çalı şacagı olgusunu soruna yaklaşım tarzından çı ­
karmak olanaklıdır . Arap gericişan
alması
(Dev.Say.l7 'de )
16
Qertn
p:i içlor,
Mnrt
ayı nın ortal ar ı nda Diyarbak ır h~
bir kntliam
pi3hnne9 indc yeni
yaptılar . 21 Mart Newrez 'un yakg erçekle şti­
la~tı~ı ~ünlerd e
len bu hunharca katliam da l O ila 20 arasında yUrtseve r- devrimci katıedildi .
mış l ardır .
geniş
havasına
ve
odurumun ,
çapl ı
dönü ştü~
Tutuklui ar götürüle nl erin geri verilme sini i s katemiş , gidenler gelmeyine eye
dar eylemleri ne devam edeceklerini bildirmişlerdir . Bunun üzerine ceza evi yönetimi geniş çaE
tutuklular ın
lı önlemler alarak
eyleml erinden vazgeçme lerini istemiş , tutuklu ail elerin görüşme ­
leri yasaklanm ı ş , görü ş me günl eri
iptal edilmiştir . Takviye edilcezaevi
miş askeri birlikler le
içi ve dı ~ ı oıkı htr Q e~ilde decenetimaltına alınmış, halkı n
ww
w.
kaydedilmiştir .
za evi
Katliamda yaralanan l arın sayı ­
belli degildir . Tutuklu aileleri ve hastahane lerde öl enlerin
cesetleri ni ve yaralıları göre n
yurt t a ş ların tanıklı~ına göre, e!
linin üzerinde yaralı vardır . 0 7
günlerde
l ayların devam e tti ~i
kuramayan
evl at l arıyla irtibat
tutuklu ailel eri geli şmeleri büyük bir endişe içinde takip etsı
ne
yayılmas ı ndan
layların başladıgı
bir isyan
direbir anda parlamış ve çeşitli
eylemlere dönü ş müştür . lrkçı - fadaha
şi s t subaylar tutukluları
pla~
çok tahri k etmek ve katliam
l ar ı için uygun bir ortam yaratmak amacıyla provakasy on eyl eml erine daha da hız v ermi ş lerdir .
Bildiril digina göre ö ldürülenle~
den b azılarının cesetleri nin te ~
hir edilmesi üzerine galeyana g~
len ve marşlar söyleyere k s log a~
l ar atan tutukl ular üzerine oto
matik silahlarl a ate ş edilmişti r
Süngül enere k , bo~ularak ve otomatik silahlar la taranarak l O' nun
üzeri nde yurt sever-dev rimci tutuklu katledilmiştir .
Tutukluların başlattıgı
ni ş
yakınlarına yakla şmas ı y ~
sakl anmıştır .
sö
güçlere karşı kin
olacaklardır.
ve nefret i çinde
ve Özgürlü~ü
zli~ı
Ba~ımsı
,
Çünkü
kavg~
tarihsel
gi
u~una girişti
sında,Kürdistan halkı bugüne deyi g~ t
~in binl erce , yüzbinler ce
· Tarihin
evladı nı kaybetmiştir .
derinli klerine kök salmış bu tarihsel kavganın birer halkası oşeyh
l an Koçgiri , Ag rı, Zil a n,
Sait , Der sim gibi ulusal direnme
hareke tlerinde ; da~da , · bayırda
zindan ve meydanlar da yüzbinler ce Kürdistan ' lı insan işkenee !:
de , idam sephalarında, t oplu ka~
l iamlarda y okedilmişlerdir . Isti~
lal 1-lahkemele rin' de f erm an giyö zciş yüzlerce Bagıms ı zlık ve
gürlük kahramanının "dara~açlar;ı.
na " gönde ri ldi~i Di yarbakır , EKürdistan
l azıg ve daha bi ~ çok
yüzlerce,
illerinde bugün yine
binl erce yurtsever -devrimci ~ür­
sömürgec ilerin
distan ' l ı insan
ve
zindanlarında işkence , ölüm
.
ktadır
u~ratılma
ra
katliamla
lı
Analar bu
insanlık düşmanı
mürgee i-faşist
te
we
.c
Gelen haberlere göre, hapishabahane
nede Newroz çalışmaları
devrimci
ryurtseve
ediler ek bazı
kişiler koguşlarından alınıp göt i.irül dü . Hapishane yönetimi muhteme l bir ayaklanma ya meydan ve~
memek için sık ı t edbirl er aldı.
Tutuklula r dagıtıldı,bazı unsurlar hücrelere kondu ve tutuklular ara sından özel olarak seçilmiş baz ı unsurlar da özel yerle~
de toplatıldı . Alınıp götürülen ,
i şkenceler
kişilere akıl almaz
işkence
yor.
yapıldıgı bildirili
yapmaktan zevk alan sadistleşmiş
faşist subayl ar bazı t utuklular a
yapöldürünee ye kadar i şkence
Olürn haberinin
sonra hapishane de
yuru yayınlayarak tutuklu aile leri ve halkın cezaevi ve çevresine yaklaşmamalarını emretmi ş ­
tir .
om
:;iimiirf ~r.r.i - fnr;ıi, nt
Diyarbak ır halkın­
dan ve tutuklu ail elerinden edinilen bilgilere göre cezaevi ve
çevresi bir kaç gün tanklarla ve
zırhlı araçlarla çevrilmi şti r . S~
kıyönetim Komutanlı ~ ı,Diyarbakır
Belediye si hoparlörü nden bir du-
mi ş lerdir .
Sömürp.:eci -faşist
ri şti~ i
bu katliam
p:iiçlnrin p;iDi-
olayının
yarbakır halkı tarafınd an nefre~
le
karş ıland ı ~ı
bildirili yor . Di-
yarbakır halkı arasında, ö zel l ik­
bu olaydan,
güçlere
donefretten
ve
kin
karş ı artan
layı e ndişeli bir durumun ortaya
bunu
çıkt ı~ı ve sömürgec ilerin
hesaplaya rak ş ehir giriş-ç ıkı ş ı ~
rını sıkı kontrol altında tutuldugu bildirili yor.
le
kadı nlar arasında
dolay ı sömürgec i-faşist
Elbette Diyarbakır ve tüm Kürdistan halkı ve özellikle evlat
acısı içinde kıvranan Kürdistan~
Tlup:iin
ve
Diyarb nkır'cln,
Kürdistan ' nın
F.laz ıl'; ' ciR
dört bir
taramahkegörev-
kurulan sıkıy ö netim
meleri'ni n g eçmi şt e ay ni
leri yapmı~ olan "İstiklal ~­
vardı?
kemelerin " den ne farkı
~ürdistan
yüzlerce
ve
Şeyh Sait
Ulusal kahramanı n ın idam saphalar ın a gönderildi~i ,hapishan e · ·ve
zindanlarında ömür çürüttügü Dişekilde
yarbakır ' da , bugün ayn ı
torunları
onların çocukları ve
olan özgürlük ve bagımsız lık sava şç ıları binlerce yurtseve r-dey
rimci Kürdistan'lı en barbar bir
güçleşeki lde sömürgec i-fa şis t
r in zulüm, i şkence , idam ve toplu katl iam eylemler iyle yokedilmek isteniliy or .
fında
12 Eylül'den bu yana her geçen
gün şiddet ini artırarak devam e den sömürgeci-faşist : ·' baskı lar
son zamanlard a özellikle hapishanelerde çil e dolduran onbinle~
Qerln
17
tüm
barbarca
~Rnınrl~n hinl~r~~
ü~r:i ir.l ii k eo.ver, ç ıeı
~lbette
bir gün
Rn~ ı mR ı~lık v~
do P:nco.ktır.
halklarım ız
zul-
mün ve zorbalı~ın
sal tanatını
yerle bir ede cek , s ömürü , baskı
ve zulnün egemenli~ine son verecek, Bag ı ms ızlık,
özgürlük ve
bar ı şı n oldu ~ u bir ülkeyi
kuracaktı r.
uygulamalarına ra ~men,Kürdis tan,
Faş i st cunta 'nı n kanlı ~leml~
rine , karşı mücadel e etmek , sesini yükseltmek, içeride ve dı­
şarıda devam eden mücadeleye mad
di ve manevi destek sa~l amak,her
devrimci-demokrat, sosyalist insanın ve hata insanlıktan
yana
her kişinin görevidir. İçerdekf,
binlerce halk çocu ~unun ve onların dı ş arıdaki çoc uklar ının,ail~
te
lerinin ya şamına ortak olmak,onları maddi ve manevi olarak des tekl emek, kendini bilen , insanlıktan yana herkesin
görevidir .
Bulundu~umuz her yerde , her alan
da; evde, işte , sokakta , okulda
yurtiçinde ve yurtdışında, mücade lenin olanaklı tüm yol ve yöntemlerini kulanarak sömürg eci,a~
keri-faşist cuntaya karşı müca~
dele edelim , ezilen · halklarımı­
zın sesini yükse lt elim . Kürdist~
da olsun,Türkiye' de olsun milli~
yet , dil , din , cinsiyet, yaş ve
ör~üt fark ı güzetmeden
faşist
cuntaya karş ı mücadele eden ve
bu yolda içeri dü ş en Ba~ımsızlık
ve Özgürlük yanlı sı insanlarımı ­
zı yaln ız bırakmayalım . özgürlük
ve anti-faşist mücadele kahramaD
l arının sesini duyalım,
onları
yalnız · bırakmayalım .
Sömürgeei ,
askeri-faşist diktatörlü~ün Diyarbakır cezaevinde · girişti~i
toplu ko.tliom ol~yJnı
nefretle
karşılıyoruz . FaŞ ist cuntadan er
geç döktü~ü kanların hes a bı sorulacaktır. Bu barbarca · olay' da
canlarını veren yurtsever-devri~
ci insanlarımızın anısına saygı
ile egiliyoruz . Onlar, daha şim­
diden Kürdistan halkının gönlüne
gömüldüler .
w.
ne
ww
Kuşkusuz
sömürgeci, a skeri-fa-
ş is t diktatörlü~ün halklarımız
ve içeride bulunan binlerce devrimeiye karşı girişti ~i
zulüm ,
baskı,işkence ve toplu
katliam
eylemleri durmayacakt ır. Bu nedenle Diyarbakır katliamı ne ilk
olanıdır, ve nede sonucu olacaktır . Dı şarıda halklarımızın
Bagımsızlık ve özgürlük mücadelesi
devam ettikçe ve içerdeki binl e~
ce devrimci- demokrat halk evladının direnmesi sürdükçe i ş kence
1
NIN .BO~ JlL T lUtlA S I
VE ARTA.N İSRAiL
SALDIRGANLIGI
Bugün katledilen he r devrimci
demokrat halk çocu~unu n dökülen
ve Türkiye'de hapishanelerde ya. . .n onbinlerce devrimci milita~n kavgası, içinde bulunan koşulln:r.o. roP:men bup;iine kRıiar durmadı ve durmayacaktır da.
S ınıf
savaşımının en dayanılmaz en çe~
tin yollarından geçerek devrimci
direnme ruhunu ayakta tutan yüzlerce militanı n direnme öyküleri
tüm engellere ra~men hapishanelerin kalın duvarlarını
aşarak
emekçi halk kitlelerine ulaş abi!
mektedir. Yüzlerce,binlerce devrimci, demokrat ve sosyalist insanın bu dişe diş kavgası faşist
cuntayı tedirgin etmekte, ezilen
emekçi halklarımıza ise
büyük
bir moral kayna ~ ı olmaktadır·. Diyarbakır, Blazı ~ , !stanbul ,Anka' Adana , !zmir ve daha bir çok
. .pishanede devrimci t~tuklular­
ın girişti~i açlık grevleri, di reniş, boykot ve benzeri
~ylem ­
ler, dışarıda oldu~u gibi zindan
ve hapishanel er'de devrimci mücadelenin devam eti ~ini ve devam
edece ~ini kanı tlamaktadır.
Sİ NA
(Say.l5'den dev.)
om
Faş ist cuntanın
i dam ve katliamlar kaçınılmaz olacaktır . Bütün bunlar Ba~ ımsız~
lık, ÖZf,Ürlük, ,ekmek ve
barışın
bedelidir .
li ~inin sıkı denetimi altında
ve
FKÖ i çindeki sa ~ kanat önderli gin
de sözde "ba~ ım s ız" bir Filistin
devletinin kurulması ABD'nin tercihi haline gelmektedir.
Sina ' daki topr aklarını geri abundan
lan Mı sır g ericili ~ini n
böyle tavrı ne olacaktır ? Emperyalizme teslimiyetçilik politik~
s ının bir karşılı ~ ı olarak
Sina
kendisine ger'i verilerek ödüllendirilen rusır, bunu
k azanılmış
bir barışçıl zaf erin örne~i olarak sunmaya devam edecektir . Bundan böyle Mısır ge ricili ~ i ,
bir
yandan !srail ile uzlaşma temeli
üzerinde sürdürdü ~ü ilişkilerine
devam ederken, diger yandan Camp
David antlo.ıjmo.ı> ı yüziinden kendisinden darg ın olan di~e r Arap ~~
rici iktidarlarıyle bozulan ili~
kilerini düzeltmeye çalışacaktı~
Nitekim gerici Ar ap iktidarları­
da böyle bir beklenti içersind~
dir. ~lı sır , bundan böyle !srail
ile Arap gericili~i arasında köE
rü olma rolünü üstlenecektir •
Bu günlerde Orta-D o~u ' da gerginlik artmaya devam ediyor. !srail, Sina ' nın ac ı s ını yeni saldırganlık eyleml eri ile dışa vuruyor . Ş imdilik saldırı
hedefi
olarak Güney Lübnan'daki Filistin Direniş l"1evzil erini
seçmiş
görünüyor.
Ancak , Güney Lübnan ' daki Fil is
tin Direniş Mevzil erine saldıran
!srail ' in FKö ' yü yok etme ve Güney Lübnan'ı iş gal etme planı,F­
Kö ve Lübnan ilerici güçleriyle,
böl gedeki di ~ er ilerici güçlerin
ortak çabaları sonucu bo ş a çıka­
rıl acaktır . !srail istemeyerekte
olsa bag ımsız bir Filistin Devl etinin kurulmasını kabullenmek,
zorunda kalacWçtır .
önümüzdeki
günl er Filistin Kurtulu ş Hareketinin lehine g elişecek ve Filistin Halkı ergeç kendi
Ba~ıms ı z
Devletine kavuşacaktır.
we
.c
ce yurtsever, devrimci- demokrat
ve sosyal ist insan üzerinde daha
da yo~unlaşm ı şt ır . ! şk encecilert~
kımı her gün bilinen ve bilinme yen sayıda devrimeiyi katletmektedirler. Onbinlerce in s anı zindanlarda en a ~ır ko ş ullar altın
da toplamak , yü zlercesini sakat
bırakmak ve onlarcasın ı idam seh
palarına göndermekte n h ızı n ı
alamayan f a Gist cunta
yönetimi
ş imdi de onları ~opl u bi r şekil­
de yok etmek içi n tert ip ve provakasyonlar pe :,inde ko şm aktadır.
gerin
18
1Quncika Çand, 8ijje ii Huner 1
riye . Yek ji van hunermendan
~ :cbri
w.
ne
u
ji
BO'.I.'ANl ye , ku bi afirandi!!
xwe ve ruye bejeya Kurdan Spi
dike .
Sed heyf u mixa bin, ku agehiyen me l i ser vi hazane ~edi ~
me t u xebatkar pir kem in.
Di derheqa Me la EN\'IER de , heta
bi niha tu tişteki berdar nehatiye we şandin. Bi tene M. Ermexani di kovera RONAH! de C Sal: ı ,
lle jmar:l2, ı Adar 1943 , Çapxana
kurt
Gebate, Şam-1943) bendeke
li ser bozane nemir nivisandiye •
E·. , , di ~~e be nda xwe de, s erpehat i u biranina X\'le ya di derhe qa
dersdariya bozane nemir ya bi t~
pen l atini de , bi me dide zanin.
D i gel ve ji , tişten ku em pe
dizaninev e, ku hozane nemir,ji
en
te
e.
nav Berwariyan de xizmeteke pir
heja kiriye .
ewdare
· l'lela EN\'/ER ye nemir
bi tipen latini nivisandina zimane Kurdi bu. l~i bi alfabeya ~
WAR- e ve , piran1ya Kurden herema
xwe , h ini ni vi sandin u xwendina ,
~imane Ku~o i kir. Piraniya Hozan
' ı ııncrm~ nrl , zona u nivl.::ıcvanen ku
bi
;j L horemo. ne hdinan in u iro
~firandinen xwe yen giranbi ha ve
be j eya Kurd.i dixcmili nin, li ber
~esten Mela F.NWER bini tipen ıa­
•;ini bune . Bi ser de ji , wi manostetiya wan ya zimane Kurdi k!
b cr na ve gunde xw.e ' bi nave r-reıa
ENWERt MAYİ hatiye nasin . Leqeba
xv;e j i " Lawe ·çiya 11 daniye. Bi
ıC'.ve hozaneki bi raman e. Me la be
j i, bi hizren xwe ve meleki nureh , te~ihi şti, birewer u welat
parez e . Helbesten wi di nav gelen Kurdietane de hatine hez kirin u ji aliyen dengbe j u stranbejan ve hatine strandin. Nemaze
stranbeja Kurd Gulbihar , helbe~
ten bozane nemir ve jandine u . . .
belav kirinc .
_..nemir
Le çi heyf , ku hozane
hinde ne jiya. xwinxwaren kaledar
yen Bexde ew di sala 1963 an oe,
u li gunde wi di bin barana bomben balafiren bombeavÔj de şehid
kirin. Bi vi away1 sorguleke din
j.i ket nav rezen kar\'lanen welat
yen azadixvtaz u nemir.
Hozan 11ela ENVIERt ·J4Ayf evçend ,
arirandinen jeri n ji bejeya Kurdi re bi diyari hiştine.
1. lJIYARIYA LAWAN, Pend u şiret
li ser j ina civaki u welatparezi
ye
2. PirtUka GERGOR! bi nave LEYLANKA S.P! wergerandiye . ziıiııa
W
Kurdi
3 . Mewl udeke Kurdi , menzum
4 . 'l'ER1'EPtLA BAWERIYE , menzum
"
"
"
5. 'l!ERTEPELEKE f1ETELOKEN KURDI ,
bi qasi du hezar gotinen peşiyan
6 . DilolANA MELA ENWER , helbesten,
welatpareziye, heyran u wesfe.
we
.c
Mela ENWER ye nemir yek ji he!
gel e
bestvan, hozan u zaneyen
Kurd e . Ew bi xebat, huner u af~
randinen xwe ve kunermendeki payebilind u zaneki giranbiha ye .
Hozan Mela EN\·JER di meha Avdara 1913 an de li gunde Maye , ku
bi baj are Amediye ve giredayi ye
j i dayik b~ye . Bi ~ve ji eşireta
Berwariya jorin e . Kure Şex Mihemed Tabir e . Bave wi ji yek ji
bave
zanayen dema ~ve bu. Nave
wi li Kurdistana BaşUr bi zanıne
u teqwa diyanete belav bubu . Mela
ENWER ye nemir, ji aliye binemale ve , ji miren Mukriyan
Hozana payebilind l i ber deste
Şikri
mift iye Amediye , f1ihemed
Efendi, de st bi xwendine kiriye .
u
Wi se salan li Dihoke, Zaxo,
Hewlere dersen şeriete xwendine .
Le xwendina xwe l i Amediye dawi
ji
ani ye . D i s ala ı 936 an de
seydaye xwe Mihemed Şikri Efendi
11
icaza diwanzdehan" wergirtiye .
Bi qasi du salan li gunde Şerwa­
ne, li Zibare, mamostetiya ol u
diyanete kiriye. Le bi du re dev
.je berdaye, vegeriyaye gunde xwe
u ~e runiştiye . Ji we deme pe de
her di nav el u e şira xwe de maye u wek keseki ruspi bi şiret­
kirina xelke xwe v e mijul buye .
Ji b ili vi kari, di V/are ll.l.nkinivisandine de ,di
rina xwendin
om
MElA ENWER(I)
A
SERBES Tl
ww
n iv&tin em li ve reke nexwnzin nav u serderi
Ji di l u iman xebate biken bi rasti em bikeyn kari
Divetin em he mi pek ve li ~-~e bizivirin bikeyn tobe
Ziki paqij bikeyn ji kine , devi taze bikeyn ji pari
~ev urojan bikeyn şoli ji_bo serbestiya Kurdan
Qemi em xo bike~in tev ji dev u l even evi mari
Hemi em sed hezar xUh u hezar xunan vemali n ji xwe
Li nav ş eraziya diya ji me naçit ber pere tari
Bi xUh U xUn U kiryari digi n armanciha zerin
Tu pave nermiye bigre , bi herdu destan dijwari
Kes e li heviya helatna roj bibit, dive mikun bit li ser
Girani telıl iyen şev da heta si bhe ji evari
t ere em j i bi serbesti bi xoyboni bijin herdem
Bikeşin der j i van tirban ji xwe baven evi bari
Çi xoşi hun dibenin ma li ve jina bi serşUri
Geda gi ya xwe paşi bi, tu yariya xwe xundikari
Çi .tame seh dikin an ji ji ve jina bi zindani
Şi van bi, ya X\'/ e gavan bi, tu rut i, ya xwe maldari
Li biheşte ger ko serbesti ne bit, ya cak biheli we
Bi çavştiri ne ji cenda sere te pe bikin yari
Heçi saxi ye , ya li bin siha şir u metalan da
Ile t a d.esta bi xUne ter nekey naji bi serbari
mal akan
Bele ger dest niveje bişoy bi xUna cerg
~u de ji paşe hinge jineke taze bi nazdari
Li reka j in bi xoybuni hene zor biş u zor asteng
ş er divet cani bikeyn gori bi yekcari
Piling
u
u
Qerin
19
Çeleıcıi.;zireki, çaki hebitin an nebitin te
co
m
Çi fayde je girenaday eger kiryar neçit hari
Ji tirse jari çedibitin li kirne xoşi u nav e
Uivet em sed hezar canan tilefin da biçin şari
ll emi Kurd :ıcUnek u goşt in , Hekari ya xwe Bidlisi
Ciziri ya xwe Babani , çi Badini , çi Berwari
Çi Lori bit , çi .l!'eyli bit , çi Pijder bit, çi Ders i m bit
Çi Caf u Her1•remani bin, Bilux bin ya xwe Şengari
e.
llemi şer in bi rasti, ki weki wan ma heya ev ro ?
Ew in serttirka i naanan ji Moxol, Sami u Ari
Divetin em mikum bin her heta dighene armance
Çi saet me nebitin hiç hemi gava bi hişyari
Gel e k şerm e geli lawan bihelin vi cihe rengin
J i de s te te'siba u em bibin be behr ji vi wari
Ere La~1e Çiyani em hemi pek ve l i ve reke
De gori keyn ser Ü mali nizanin em çep u xari .
Amediye , Me la EN\·IER
XEBAT
et
ew
Xebate biken- geli lawan xebat her karemerane
Xwe hi~yar kin hemi pek ve ne em mihtaci r,encnn o
Bişon çav u deven xwe ji ve xewa hun ji mej ketine
Bijli we ma kesek ev roke hun dibinin di xew da ne
Bizanin ko gunehkar in bi ve netrüşiya yekcar
Hewe nabit cewabek li nik Xwede sibhe li mizan em
Li peş we rakiri ev ro hemi tuxmen li dinyaya
Ta herkes xod diniyasitin le roji tuxme kurdan e
Bikin şerme ji xo bes e , bikin şerme ji xo ges e
Ne hun zendasin in pek ve hemi şeren li bişan e
Xebate biken, xebate biken , xebate biken geli ıawan
Xebate biken geli şeran ko ev ro bo me derman e
ww
w
.n
Dibejim ez hew·e ageh ji hale xo ne beye qay
Ji her çar qurneta ev roke xelke li ser we ferman e
Ewan tekbir e ko tove me birin in hay hewe je ye
An ji bi wan bibin bende bi reşk u bendik u nan e
Biken gel we çiya hes ken be be tirs. u be be pir s e
Kesek nebit bibejitin mixa bin e\v ji çi gunhan e
Geli l awa de bin razi bi vi rengi, bi vi terzi
bijli ve hewe sibhe de hajone l i kol an e
Xebate bikin geli lawan, bizave bikin geli xortan
pek ve kar bibin reke bezin u biken cedidan e
Bi namusi bijin , an ji herin bimrin li dinyaya
Çiye r azi bi ve jine li nik min ew ne i nsan e
o
o
Hev dujeh bisoje le eger be tivil
u te'n
e
Biheşta bi te ' n tivil bit mirüvi ewne vetin hiç
Bi marani mirin çetir e bi sed cara ji ve jine
Hezar qada u tif ser ve jina biedebxane
Xebate biken geli lawan bizava bikin geli gencan
Qemi hun xo bikeşin der ji bin van kulm u mistan e
Divetin hun bibin yek , le ş bibin yek, dil bibin yek can
O pek ve kar biken belki veken tüı e ji van san e
Bi dengek hun biken gazi, biben dijmin here zu be
...
t e xe ı as buye
.. li nav van bax u. . mergan
...
Ç erına
e
Ev e lawe çiya alaçi u peş ve hemi gavan
De gÜri vi cihi kem ez hezar laş
hezar can e
u
Mela ENWER
Qerin
20
ENVER KOC' U ÖLÜMÜNÜN 2. YllTJ.eiJÜ~fLN/ilk.ıı.,•.
A ANlYORUZ
et
ew
e.
co
m
~------------------~
öldürdüler .
Enver Koç 15 . 2 . 19Ş2 El az~~ · ~n
Palu kazas~n~n Gökdere Nahyesinde do~du . Çocuk yaşta dinledi~i
Şeyh Sait hareketini n zul üm , baskı ve katliam öyküleriyle büyüdü•
Çocuk yaşta dinledi~i bu öyküler
daha s onraki y~llarda O'nun devrimci olmas~nda büyük bir rol Ol
nad~ . Ayr~ca
ihtilalci ki şi li~!
nin oluşmas~nda da bu pykülerin
yeri büyüktür . Do~up
büyüdü~ü
çevrenin mutaasıp ortamına , ba~lı
oldu~u Palu kazas ~ n~n sosyal
ve
siyasal yönden ge ri li~ine , El az~e
ı n asiml e edi l miş , k?zmopoli t yap ı s ~ na ra~men,dinledi~ i öyküleri n dürtüleriy le erken yaş l arda ,
Kürt ulusal bil incini ve ardın­
dan da ba~l~ bul undu~ sın~ f~nı n
proleter düşünce l erini kazanmaya
baş l adı .Ve O, kısa zamanda "proleter bir millitan " ol du .
Son yı l larda çal ı şt ı~ı yer olan Mal atya ' da da ayni
gerici
ortam vardı . El az ı ~ ve Malatya
bir çok yönüy-le· biribirine ·· benz!
yordu. Her iki yerde asimil asyon
ul usal inkarc~l ~k ve Türk sömürgeci burjuvazis inin geliştirdi~i
çarp~k
bir
kapitalistleşmenin
beraberinde getirdi~i işbirlikçi
gerici ve kozmopolit bir yapı
vardı . Yıllardır bu iki ~ürdis tan i l inde ~urt halkı alevi- suni
diye bölünüyor ve biribirleri yle
kırdı rıl ıyordu . Uygulanan bu sömürgeci siyaset ile halkım~z ~n
ulusal birligi parçalanıyordu .
Devrimcili gin kolay olmadı~ı
bir yörenin çocu~ olan Enver
Koç , _bu zor şartlarda kazandı~ı
devrimci kararl ılı~~nı pr atigiyle sonuna kadar devam ettirdi•
Son yıllarda artan bir hızla geli şe n Kürdistan Ul usal Ba~ımsız ­
l~k ve Demokrasi Mücadelesi O'nu
Enver Koç t1alatya Tekel Fabridevrimci bir iş­
çiydi. Kararlılıeı ve devrimci
mücadelesi yle Tekel Fabrikasında
çalışa n işçilerin
büyük bir güven duydu~ , inandıgı ve peşinden
yürüdü~ü yi~i t bir insandı • .l!'abrikas ında ve sendika ' da yapt ı ~ı,
çalışmalarla
kendini kabul et-
ön saflarındaydı . Devrimci-demokrat çevreler ve Malatya'nın ilerici halkı O' nu özellikler iyle
ww
w
.n
kasında çalışan
tirmişti .
Enver' in devrimci çalışmalar ~ ,
!abrikayla sı ­
nırlı de~ildi . Sınıfın~n verdigi
devrimci bir coşku i l e doluydu .
Bu nedenle her yerde mücadeleni n
yalnız çalışt~gı
•··•···· h•· ....... • ,.,. ·····• ...
.ft
A
yakından tanıyordu .
Enver
yoldaş;devrimci kişili~i
kararlılı~ı
ve müçadelesi yle fAçevrelerin çekindi~i bir i~.
sandı . Bu nedenl e faşist odaklar
O'nu kendileri için bir boy hedefi haline getirdiler . Ve yüzler
ce halk çocu~ devrimci -demokr~
tı
katleden eli kanlı faşistler
O' nu da katletiler . 18. 3 . 1980 ,
tarihinde yagmurlu bir gecede işinden dönerken evinin yakınlarşist
(Dev.Sa y.l3tde)
~l xwe_d~: KQC-KAK, KgME~A
QER 1N
CANDA KAR KEREN I<URO I STANE
Sah_lbi: KIK-DER, KUR DI STAN Iş ç i - KU LTÜR DE RNEG i
Utglv~re:ı<URDJSTAN S ARBETAR - KULTUR FÖRENINGEN
Navn•şan: Post Box 7031 BIHA·l DM
S6W3EOD7EN
SPANGA POSTGi R0:98 66 50-0
ı rr-.~c·•b;~__
•• .,,.. * ,,....•.•.•... * ,..,,, _."' *- ve• ·• l ı Adress:
LL:.'
_
_ _
· Adres:

Benzer belgeler