karkeren hemü welatan u gelen bindest yekbin ı
Transkript
karkeren hemü welatan u gelen bindest yekbin ı
karkeren hemü welatan u gelen bindest yekbin ~ ı m ~ ser bix we bun * dem okr asi *so sya liz m* ye~i ww w. ne te w e. co ti Qerin Unutmadik arasındaki uzla şma z karş ı tl ı ~ın içersin deki basgelişmesiy l e ; ve i l k s ı nıf cins kıs ı da di ;;i cinsin erkek karı-koca evlili~i taraf ı ndan bask ı altına alınma (1) siyle olarak sonucu bir ! ş bölümün ün ezitoplumu~ sınıflara, ezenle lene, sömüren lerle sömürü lenlere üzerind eki ayrılmas ıyle, kadın' hal bir li katmer da daha ı bask ba~ umsal topl n aldı . Bir tarafta kı, di~er tarafta n ailese l baskı kadının yaşamın a a ~ ır bir yük o~ düşümdeştir." g etirmi ştir. Tüm bu olumsu zluklar ile , bu nedenl eri acı tablonu n g erçek kuşkusuz sömürg ecilerl e,yerl i i~ birlikç i sın ı f ların halkımı z üve zerinde uyguladıkları talan bir başka ndan ası s ömürü politik şey de~ildir . Kürdis tan sömürge ka~ hal kı müddetç e, Kürdis tan Kürdis olan ı parças bir onun ile tan kadınının bu çilekeş hayat ı da devam edecek tir . Fakat bunun böyle kalaca~ı dü ş ünülmaz elbet. Kuşkusuz dı ~ ı Zira , ~urdistan h alkı yü zy ıllar dan beri sömürg eci i şg al ve tal ana karş ı mücadel e r uhunu kaykarşı betmemi şt i r , sürekl i ona mücade le etmiştir. Bu gün de bu mücade le devam ediyor . Sömürge ci talan ve istilal ara karşı verilen ulusal direni ş mücadele leri nde ~urdi stan kadını v~ nın azımsanmayacak bir yeri ne te w du . Kürdis tan gibi sömürge ülkeler katmerl i de ise, bu durum daha a n beri yıllard bir hal alır . Yüz ~urdistan , bir çok i stil a ve t a lana maru z kalmış , sömürge ci gü~ yer ler tarafından yer altı ve edilmi~ talan ikleri üstü zenginl dili ve kültürü yok edilmeye çalı ş ıl mışt ır. Sömürg eci istila ve t alanların bir sonucu olarak ~uE distan ' da üre tim güçler inin ge - hale lişmesi engellenmiş , ça~ dışı ~urdistan kad ını yıllardır omuz omuza mücade le v~ rerek bir çok kahramanlık ör nekleri göst ermi ştir. Kürdis tan kadını ş imdi ye kadar vermiş ol du~u mücade le ile , bundan böyle de verilme kte olan Ulusal Demokr atik Devrim mücadelesinde ki yerini , " şer şer e,çi jin çi mer e " ( kadında olsa, eE kekte olsa aslan aslandır ) Kürt at a sözü net bir biçimde OE t aya koymaktadır. Kürdis tan kadınının vermi ş olörnekle rinden du~ bu mücade le ' te Ba~dat' 1974 biri de, 13 Mayıs r leri diktetö ~ Baas t a sömür geci QALEYLA tarafın dan idam edilen erke ~iyle w. feodali zm ve aşiretsel yap ı bilinç li bir ş ekilde ayakta tutulmaya çal ış ı lm ı ştır . Kürt dili ve kül türü üzerind eki ba s kı ve yoketme politikası , halkimızı cahil ve orta ça~ın karanlık inançla - dır. rı y le başbaşa bırakmı ş tır.Söm ür geci b askı ile in s anlık dışı sömürü , hal kımızı dayanılması zor bir durumla karş ı karş ıya b ırak ww mışt ır . Hi çte iç açıcı olmayan yukardaki tabloda ~urdis tan kadın ı nın durumu ise , dahada i çl er acısı• dır ; Tüm di ~e r sömürüc ü ·toplum l arda oldu~u gibi , Kürdiat anda'd a alkadın çifte sömürü ve ·b askı tındadır . Ayrıc a , onlar üzerinde uygulan an Feodal -aşiretsel y ap ı gelene kleri, genellikle okuma yazmadan mahrum olparası" maları ve hala " başl ık ile bir "meta" gibi satın alın nın baskıc ı maları, yaşamlarını ~ ~ayanılmaz dildi . o, inandı ~ ı ulusal kurtuluş mücade lesi için hayatı nı· .v..e!: dı . _ve ezilen. bir halkın mücadele sinde en şe re f·li mertebe olan Kürdist an devrim şehitle ri kervanı na kat ıl dı . Kürdi s tan'ın diKürdis~er şehit l eri gi bi O' da tan mücadel esinde ö l üm süzle ş ti . Baas diktaSömürge ci , ırk ç ı etı i dam QASIM' törlü~ , LEYLA mücamekle , Kürdis tan kurtul uş delesini ve onun bir p arças ı o- e. co " Tarihte kendin i göstere n ilk kadın sınıf çat ı şması , erkekl e m Leyla SIM'dır . LEYLA QASIM, ll Mart 1970 ' de Irak Kürdis tan Demokra t Partis iKadınlar ne girdi ve Kürdist an Birli ~i nde çalı şmaya ba ş l ad ı . O, sömürge cilere karşı Güney (Irak) Kürdist an'da verilen ~lusal direnme hareke tinin yılmaz bir savaşç ısıydı. o,sömü rgecile rin çag dışı baskı ve zorbalıklarına k~ ş ı mücadel e verdig i için idam e- lan Kürdis tan kadınının müc~ ~ sini g erile tec e ~in i san~yordu . F~ kat umdukları gibi çıkmadı . LEYLA QASIM'ı n mücade leci ruhu,K ürdistan kadınları arasında günbe gün yayılarak yüzlerc e "Leyla Qasım' ların" Kürdis tan ulusal demokra tik devrim mücade lesine olan yakı nlıklarını bi r kat daha art ır d ı , Kür distan ulusal- demokr atik devrim mücadel esinin .idamla rla, kat liamlar la ön lenemeyece ~i bir ke z daha is patlanm ı ş oldu . O halde, Kürdis tan ulusal- de- mokrat ik mücadele s inin tüm zorluklara ra~men ge li şt i ~i günümüz de, dayanılmaz bir baskı ve sömür ü altında ol an Kürdistan~~ dınların bu mücade lede yerleri ni alabilm esi için, üzerimi ze düşen yerine görev ve sorumlulukl arı getir mel iyiz . Kürdis tan kadını nın gerçek kurtuluşunun , Kürdis tan h al k ı nın ulusal ve toplum sal kavkurtuluşuna bag lı oldu~unu s,Kürdi zamanda Aynı ratmali yiz. uş l kurtu l t an ulusal ve t oplumsa mücade lesine kad ınların katılım ı olmadan zaf ere ulaşmak düş ünü1 mez. O halde ; i nsa nın insan ı ezmeoldi~i, sömüren le s ömürüle nin cin madı ~ı, bir cins in diger bir gerçek si ezmedi~ i sosyali zmin halk.ıkurtuluş oldugun u emekçi •• • lım kavrata mıza (1) Aileni n özel mülkiy etinin , ve devleti n kökeni - F . ~ng els-s . 90J sol yayınlar ı . Qerin A. HAiG'iN TÜRKiYE GEliSi ABD Dış işleri bakanı Alexantarihleri der l!aig 13-16 ~1ayıs ziyare~ bir arasında T ürkiye'ye te bulundu. Boyalı Türkiye bası nı bu ziyarete büsük bir yer ve~ di. Basında Alexander Haig 'in k~ şil i ~i hakkında ve Türk dostu ol didu~una dair bol bol övgüler zildi . Türk-ABD dostlu~u kutsanarak göklere ç ık arıldı . ABD emzihniyeti peryalizmine uşaklık Türkiye ; hizmetleri ve kölelik 411lklarına dostluk, karşılıklı yardım, ittifaklar ve karşılıklı çıkarl ar politikası olarak sunul du . om e. c ew lacak tı r. Belirtmek gerekir ki, uluslardurumu arası alanda Türkiye'nin hiç te iç açıcı deeildir . Faşist ge cuntanın içerdeki durumu ve lecegi ise , ABD emperyalizmin in üzerinde kay gı ve önemle durdu~u bir konudur. Bu nedenle ABD emperyalizmi, faşist cuntanın durumu ve gel~ce~Si üzerinde " ince eleyip, sık dokumak" zorundadır. durumu lıe le Arjantin cuntasının ve ABD için çıkardıgı güçlüklerden sonra •• • w. n et Falkland bunalımı dolayısıyla, !ngiltere ile Arjantin arasında uzun başarısızlıkla sonuçlanan bir arabuluculuk diplomasisind e, Haig ' in yorgun düşen Aıexander Türkiye'de işi neydi? Haig'in g~ zisi, en başta Türkiye ve OrtaDo~u bölgesindeki son gelişmele~ le yakından ilgilidir . Orta- Do~u 'daki son gelişme ler, Falkland i ç inde bunalımı, NATO ittifakı meydana gelen ge lişmeler, silahdo~nma ve benzer sorunlardan ger~yı uluslararası durumun ginleşti~i bir ortamda, "rürk- ABD görüşmeleri ve Haig'in gezisi üzerinde önemle durulması gereken bir noktadır. rının ç ı kar larını bu uzlasma zemini üzerinde na s'ıl ve ne zamana kadar koruyup sürdürebilir? Cunta yönetimi, i ş birlikçi-tekelci bu~ juvazi nin degişik kanatları aras ii r ıtiirüp !:;ınd aki bu uzlaşmayı emperABD ::;ii rcl i ircme ın0. konusunda yalizmi ve o'nun Dı ş işleri bakadirektifler nı Hai~ ' den ne gibi alacaktır? Bu ~ ezide üzerinde du rulacak konulardan biri de bu o- areneda gerginlik savunucusu olaıı ~e ABD emperyalizmin in deneve tim~ndeki ülkele rde askeri otoriter rle faşist diktatörlükle rejimlerin baş destekleyicileri~ den biri olan Haig , Türkiye 'de; faşist cuntanın karşı karşıya o! du ~ u iç ve dış sorunlarla,Tü rkive ye'nin uluslararası alanda kadar bölge düzeyinde bu RÜne yükyüklendi~i ve bundan böyle görülenece~i yükümlülükle rini uluslararası ww politikasının baş ve geli ş meler karş ısında ~ elaca~ ı aktif konumunu tespit decektir . şecek 12 Eylül 'den sonra tanın sözde faşist cun- sal!;lamış oldu~ "so~ yal barış ortamı" son zamanlarda bozulmaya başlamıştır . Faşist cu~ tanın ekonomiyi, sosyal ve siyasal yapıyı yeniden ş ekillendire rak yasallaştırma faaliyetleri , kimi sömürgeci, işbirlikçi -tekel ci burjuva çevrelerinin politik bu görü ş ve çıkarlarına şu veya öl çüde ters düşmektedir. öziinde, işbirlikçi-tekelci burj uvazinin, de~i şik kanatları'arasındaki çeçatı şmalarından lişki ve çıkar kaynaklanan bazı gelismel·er faş ist cunta ve o-'nun icraatl arına da yansımakta ve o'nu zor durumda bırakmaktadır . Faşist cunta , işbirlikçi - teke~ ci burjuvazinin de~iş i k kanatla- :E' aşist Tüm çabal arına ra ~ men sonunu hareketin devrimci cunta , tabiriyle r,etiremedi. ~ endisinin "anarşi ve terör yuvaları nı " kurutamadı . Bu gerçek , cunta tarafından da bu ~üne kadar defalarca itiraf edilmiştir . Böylece AUD emperyalizmi, C!A raporlar ı n da belirtilen hedeflerin ~ geçen 20 aylık zamana ra~men cunta tagöraf ından hala aşılamadı~ını rebilmektedir . Ekonomik bunalım derinleşerek, devam ediyor . Sosyal huzursuzl uk 1 2 Eylül ' den sonra durmamış, aksine yeni boyutları içinde daha da artmıştır . F aşist cunta yönetimi ilk iktidara ge ldi~i gün s~ hi p oldu~u toplumsal deste ge bu gü n sahip de~ildir . Belirsiz bir ge lecek ve yaşanan bu sessiz so~ yal huzursuzluk ortamında TürkiTekellerin ye hala emperyalist sermaye yatırımları için tam güvenilir bir ülke durumuna gelemedi. Türkiye uluslararası alanda ve özellikl e Avrupa kamuoyunun artan baskıları sonucu Avrupa devletleri nezdinde giderek soyutTürkiye lanıyor. ıunanistan ve ve arası nd a Kıbrı s , Er,e denizi Adalar sorunu yü~ünden artan ge! ginlik devarn ediyor . Bu gerginlik zaman zaman tehlikeli bir sa Bölgedeki v aş ortamı do~ruyor . ögelişmelerin bu ve r gelişmele Qerin ne mli bir parçası olan Kürdistan sorunu , kay~ ı verici bir yönde seyrediyor . Bölgesel boyut ları içinde ele alındıklarında var olan sorunlar , I' aşist cunta , Türkiye ve ABD emperyalizmi için ç~ zümü zorolan ve eeleceklerini ka rartan sorunlardır . Ort a-Do~u'ya uzatılınası konusu.~ ABD Alexander Haig in Türkiye gezi~ inin amacı belli olmaktadır . Hakl ı olarak , Türkiye ve Kürdistan halklarının çıkar bakıldıg ında D ı ş işleri bakan ı aşamaya girmiştir . e. c et Bu görüşmele rde ele alınac ak en önemli konulardan biri de tran- I rak savaş ı olacaktı r . ! ranIrak savaşı bundan 1 9 ay önce baş l adı ~ ın ı n tam ters i olan bi r mokratik mücadel e si karşısında 1 bölgedeki en büyük müttefi~i olan sapık Saddam Hüseyi n iktid~ rının düşmesi , Türkiye açıs ından önemli s orunlar do~acaktır. Ta bi i , böylesi bir durum böl ge dü zeyinde de baz ı geli şmelere yol açabilir. ABD emperyalizminin bu bölgedeki ç ı karlarına önemli d~ beler indirecegi kesin olan bu o l ası gelişmelere kar ş ı, bu günden alınması gereken önl emlerin al ı nmas ı ve Türkiye ' nin bu alanda rolünün ne olacag ının saptanmas ı, emperyalist çevrelerde daha şimdiden üzerinde önemle durulan konulardan biri haline ge! ew l arını düşünen , halklarımızı n k~ deriyle dogrudan ilgili olan bu gezinin sonuçları üzerinde kafa yoran her yurtsever insan ; Alexander Haig 'in Türkiye'ye hangi emperyal ist amaçlarla geldigini, sormaktadır. Kuşkusuz , bu görüi melerde ele alınacak en önemli sorunlar emperyalist i ttifaklar poli tikası içinde Türki ye ' nin g~ revlerinin ve yerinin ne olacagının bir kez daha gözden geçirilmesi olacaktır . Savaş ın ba ş ı~ mişt i r . ~ir bütun olarak Or ta- Dogu bö! ge s inde gerginli k artmaya devam ediyor . Si na'nın boşaltılması ve bund.an kaynaklanarak artan !srail saldırganlı~ı böl gedeki gergi n hav ay ı daha da s ert leşt irmi~ tir. Çelişkil erin giderek derinle ş ti ~i Orta-Do~u'da, ABD emperyalizmi Tür ki ye'nin de içinde n! tif bir rol oynayaca~ı ve o ' nu~ la bi rlikte Orta-D o ~u gerici li ~~ ne yeni bir yön vermek istiyor. Türkiye ' nin bölge . gericiligini bi rle ş tirmesi için aktif bir r ol oynamas ı, ABD emperyalizmi ile bu ~ eri c il ik aras ında bir, köprü ww w. n da ABD' nin yüzünü güldüren Sadam Hüseyin yönetimindeki Irak Baas rejimi , bu gün çok zor bir durum dadır . Savaşı kaybetme k üze r e o• lan Saddam Hüseyin iktidarı,i ç te de, silahlı bir direnme içinde olan devrimci-demokra tik güçlerin b a sk ısı altında sadece ayakta kalabil me mücadelesi vermekt~ dir. Vardıgı bu günkü aşamada , İran Irak savaş ı, yeni bazı gelişme lere yol açabilir . Bu g eli şm el e r içinde bu ~ünkü Ba~dat iktidarı~ nın düşmes i, he saplanmas ı gereken en yakın olası g eli şm elerden biridir. Böyle bir g eli ş me karşısında en yakından etkilenecek olan Türkiye ve yönetimi faşist c un tadır. Hali hazırda sınır kom ş ula r ı aras ında en güvenilir dos tu olan ve Kürdistan Ulusal De- i se , hedeflenen bir politika olmaktan çı kar ıl arak hayata geçirilmeye çalışılıyor. Al exander Haig 'in Türkiye gezisinde , üzerinde öneml e durulan konulardan bir digeri de ; bölgedeki durum ve ilerici g elişmeler de göz önünde bulundurularak Tü ~ kiye 'nin yeniden ve sıkı bir şe ki l de , modern silahlarla donaltılması sor unudur . Zira , Türkiye nin emperyalizm tarafından kendine yüklenen görevleri yerin ~ getirabilmesi için modern ve da. . , ha çok s ilaha ihtiyacı v ardır. öteden beri , giderek silahlanan ve büyük bir militarist güce sahip olan Türkiye , bölgede , ABD emperyalizmi ve NATO' nun en büyük güv encesidir . 12 Eylül darbesinden sonra ise , faşi st cunta iç ve dı ş dşmanları na karşı( ! ) " Vatanın ve l·iilletin bütü nl ü~ü nü " "son Türk devletinin ge l ece~ini" korumak , ABD'nin ve NATO 'nun ç ı karlarını ve stratejik hedeflerini kor umak için yoı?;un bir silablanma çabası i çine B irmişti r . om Bu çerçevede Olu şturulan yeni savunma ve askeri ittifaklar ~ol i ti kasının y~ ni bir halkas ı olan "NATO 'nun g~ rev alanının Türkiye orijini ile baş ı olmas ı , empe ry ali ~ t ittifa~ lar politikasının önemli bir hal kas ını olu ş turmaktad ı r . Askeri alanda ise ; Türkiye'nin ABD' nin yeni stratej ik . " Kör fez politikasında" saglam bir destek ve saglam bir güç durumuna getirilme s i , ABD- Türkiye Do sy a s ın ' da yer alan en önemli konulardandı~ Hunr: a i :;ı ı:ıizli lc , yoksulluk ve deekonomi k hunul ı m a ragmen elinde ve avucundaki ek ono- ~ mi k kaynakları da silahlanma ve ,_, yeni sav aş sanayii si kurma yönü~ de kullanrnaktadır . ABD ve NATO ' cu emper yalist güçler , böl gedeki ç ı ka rlarını korumak için Tür ki ye ' nin silahlanma çabalarını bugüne kadar oldu ~u gibi bundan sonra da destekl eyecek ve o 'nu t eşvik edecekl erdir . Ku ş kusuz , A. Haig ' in Türkiye ~ e z i sind e , Türkiye , Kürdistan ve di~er Ort a - Dogu balkları nıngel e ce ~i üzerinde yeni emperyal ist planlar yapıl ac aktır . Ve faşist cunta , kendisine verilen görevl eri yerine getirmek için daha da a zg ın l a şacaktır . C!A tarafın dan haz ı rlanıp , önüne konulan prograrnlar do ~ rul tusunda yoluna devam ede cek v ~ halklarımız üzerinde uy g ul adı~ı sömürgeci - faş i st baskı, zulüm ve katliamlar~ nı daha da yo~nl aş tıracaktır . r·i rılc ~; 0.n Qerin "DEMOKRASiYE GEÇİŞ" M İ, "FAŞİZMİ N l ır. ww f aTüm bu Berçeklere ra~men çist cunta , i ç b aş ına g eli ş i ni n nedenler ini halk kitlelerinden i t ina lı bir ş ekil de saklamaya ça lı ş tı v e hal a ç al ı ş mak tadır . " C an ve mal güve nli ~i ni s a~ l am ak , kar deş kav g a s ı nı önle mek" '· kendil erini n pl anlı bir şekil de tı rman- dırdı kları "terörü önlemek" , "deı ç ın mokrasi yi kurtarmak" v . b . yöneti me geldikl erini söy le dil e ~ yal an Fakat f a ş i s t cuntanın bu orzamanda sa ve demogoj i leri kı taya çıkt ı . güFaş i st cunta , "Can ve mal v e nli ~ini s a~l amak" için yöneti- ortaya çıkan f a şizm ; bir avuç t ~ kel ci burj uvazi nin hiç bir yasaya s ı nırlı olmayan , burj uva de mokratik hak v e .özgürlüklere dater öhi tahamülü ol mayan a ç ı k ris~ diktatör l ügüdür ; Fi nans - ka pital in, yasama , yürütme ve yar~eçirere k , gı org an ların ı eline kendisi dı ş ında kal an tüm sı n ı f ve katmanları en barbar kan dökg cü yönteml er l e baskı ve · s ömiirü altına a lan bir burjuva diktatö!: l üj5ü biçimidir . e. c m i şti r . cunta , tekelci burj uv~ olarak uygun uygul adı ~ ı ekonomik politika i le bunal ımların en a~ır yükünü baş t a i ş ç i s ı nıfı olmak üzer e , t üm eme kçi halk yı ~ ı nları nın s ı rtına yüklemiştir . Para- f aiz politikasüsı , or t a burj uvaz i yi i flas a rÜkl emi ş , küçük esnaf " Pe şin ve!: gi " yüzünden dükkanıarını kapatmak zorunda kal m ı ştır . son Ayrıca , faşist cunt an ı n günlerde yo ~un olarak pr opagand~ s ın ı yap ıp, ileri ci dünya kamuoyunu yanılt ınay a yönelik d emo ~ oj ~ l erinden biri de "demokrasiye d~ nüş ter anesi i l e "yeni Anayaoa" tekerlemesidir. Faşist zi nin ç ı karları na w. ne O halde , Tür k t eke l ci burjuvazisinin böyle si bir yola b aş ~ de nas ı güçlü olu~ undan dol ayı güçve çaresiz tersine ~ il , tam süz l ü~nde n dol ay ı dır . Zi ra , tekel c i burj uvazi mecbur kalm adı~ ı müddet ç e , mevcut yönteml erle sömür üsünü s ürdürmeden yanadı r . An cak , bazen i şç i sı nı fı mücadele~ si öyle boyut l anır , toplumsal m~ ~ halefet öyl e bi r geli ş~e göster! i çin r ir ki , t ekelci burj uvazi tek ç are faşizme ba ş vurmak ka- MI? om me geldiklerini söyledikleri hal de , "orduya yard ı m " maskes i alson t ı nda halkın avucunda kalan p aray ı da almaktan ba ş ka bir ş e y te r örü yapm adı. Faş i st cunta , " ö nl emek" maskesi altınd a , t erör ü kendi kirl i elle riyle bizzat artırdı ve me şrula ş t ırdı . Daragaçlarını yeni den kurdu . !şkenc e il e yü zler ce i l erici - yurtsever i~ sanımızı katletti . Tüm bu i ş ken cel er yetmiy ormu ş gi bi , hapishaneleri basarak , devrimci hareketin k adroları na yönelik imhalara g iri şti . "Silah ve teröris t"arama bahanesiyl e Türkiye ve özel likle Kürdist an halkl arına uygul anan meydan dayakl ar ı , iş ke nce ve keyf i öl dürmel er günl ük ya şa m ı n kopmaz parç aları hal ine gel- te w 12 Eyl ül' de n hu yana Kiirdistan sömür geci , ve Tür ki ye halkla rı ~skeri -faş i st cu n ta nın çi zmel er i ."\1 tı nda inlemekt edirl er. liili ndifSi e;i bi, i şbirlikç i, t ekelci Türk burjuva zisi içi ne gi !: di~i eko nomik , s osyal ve si yasal hunal ırn ç ıkmazı;dan dolay ı, ABD' ~i n de o nay ını alarak , 12 Eyl ül 1980 ' de faş i s t bi r darbe gerçekleşti rmişti . Türk t ekelci bur j uvazisi yasal yollardan bunal ım ı ~ rı nı çö z eme di ~i i çin bu yol u se çenek haline getirm iştir . Zira , ekonomi k bunalı m ve bununla i li~ ~ tili ol arak geni ş halk yı~ınlar! nı n sef al eti ile Tür kiye ve Kür dist an h a lkl ar ı n ı n devrimci muhalef et i öyle bir düzeye g elmiş t i ki , t eke l ci bur j uvazi, i ktidar ı mevcut yöntemler l e idare edemez bir hal e g e l mi şt i . YASALLAŞTIRILMASI'' vurgulamaya ç~ bu uı i l e bundan böyle yap- Yukarıda kısaca lı ş tı ~ı m ı z fa şist cuntanın gul amaları mak iste di ~ini ; han~i sınıfın ç~ karlarını savunq.u~nu, ha z ırl a makta ol du ~ " yeni anaya sa" nın kiml ere hizmet e dece ~ini ve "demokrasi" de n ne anladı~ını daha net or taya s errnek i ç in,b az ı genel do~rul ardan hareket ederek konuyu özet lemeye ç alı ş alım . Emperya l i zm ve pr oleter devri ~ riml er ça~ının bir olgusu olarak Tekel ci burj uvazi; i çine gi r ekonomik bunalımdan ç ı kmak bunun i çinde ekonomik bunalımın , diaSır yükünü işçi sınıfı ile ger emekçi hal k yı~ınl arına-yük l emek , g e l işen t oplumsal muhalef eti zor yoluyla b as tırmak,bu b~ nalı mı arı mevcut yas a ve yöntem~ daha l erl e atl atamadı Sı zaman, önceler i burjuvazi taraf ından h~ f akat bu z ırlanan ve uygulanan, gün onun i çi n engel teşkil eden ortadan tüm yasa v e kurumları kal dırmak i çin J f i nans - kapitalin a çık , kanlı, t er öris t diktat örlg IPi olan f aş izme bru; vurmak zoru~ da kal ır. Emperyalizme bag lı Ülkeler de f aş izm , genellikl e yukardan a ş a yoluyl a l!;ıya "a skeri- darbe" l er iktidara gelir. Anc ak ş u gerçe~ i hi ç bi r zaman unutmamal ı ki 1 embu per yal izmin destegi olmadan ülkelerde i ş birlikçi,te kelc i bur juvazi böylesi bir yola b aş vuramaz ve iktidarlarını koruyamaz l ar. Demek ki ; i şb irl ikçi , t eke l ci bur juva zi ile emperyalist t ebi r kell er in ç ıkarları böyl esi uygun ve zorunlu başvurmayı yola görürse , ancak o zaman ,i şbirlik çi t eke l ci burj uvazi f a şi z me b aş vurur . !st er emper yalist ülkelerde , i~ t er baS lı ülkel er de olsun , faşi zm ikti dara do~ru yürürken ve i ktidara ge l dikt~n s onra , yı~ın-: l ardan destek al abilmek ve taban t opl aya bil mek i çin çe ş itli yol lara ba şvurur.di ~i Qerin 6 ~katmanlar- Demek ki f aşizm , toplumun ge niş bir kesimini bir avuç , en büyük tekelci burjuvazinin çık~ ları i çin seferber etmeye çalı ş ır . O halde , faşizme geniş bir kit orta ve kür;iik hurjuvu kotmrı.nlarının tnkelci burjuvaziya olan uzlaşmaz sı nıf çıkarları, faşizmin en zayıf hrı lkaı::ını teşkil eder . Bunun için, yalan ve demo~ojileriyle a~ datılan bu kitle aras ında çalış mak , fa~izmin yalan ve demo~oji l erini teşhir ·e tmek ve onlar ı ~ ti-faşist mücadele içine çekmek f aşizme karşı v erilen mücadelede y~kalanrnası gereken en önemli hal kalardan bi ridir . tnhanı oluşturan gibi ilk Anayasa 1876 yılında No.ını k Kemal ve l1ithat paşa tarafından ya zılan "Kanuni Esasi" dir. 1908 yılında i l an edi len i kinci Meşrutiyet ise " pariementer düzen"e p:e çış ı n ilk ad ımlarıydı . Daha sonra, !stanbul ' un işga linde n hemen öncesine tekabül eden 19 Ocak 1920 ' de , !stanbul ' da bir " Mecl isi r1~ busan " açı ldı ysa da , . bu f·ıeclis uzun ömürl ü olmadı ve · 18 Mart 1920 ' de padişah tar af ından da{Sı tıldı. Hemen ardından 23 Nisfu" 1920 'de Ankara ' da, " vatanın istiklali , yüksek hilafet ve s al t anat makamının kurtu luşu • • •" nu ifa edecek olan " Büyük trıi ll et Mecl isi " , "dualar okunup , t ekbirler getirilerek" aç ıldı . TBMM , yasama ve yürütme yetkilerini kendisinde topladı . 20 ocak 1921 de TB!11-1' nin i l k Anayasası olan " Te şkilati Esasiye Kanunu" kabul edildi . " Ol a{San üstü şart larda" çıkarı l mış ve bir nevi " savaş Anayasası" olan " Teşki l ati Esasiye kanunu kabul edildi· Ba zı de~işikliklerle · .. 27 Hay ıs 1960 darb e sine kadar devletin anayasa sı olarak kaldı . Bu Anayasa, 192~ An ayasası , Fransı z iht ilalinin klasik bazı ilkelerini getirmesine ra~men , ekonomik ve toplumsal haklar konusuna tamamen kapal ıydı . B i l i ndi ~i w. ne te w le Şimdi de , burjuva demokratik bir kurum olan r1ecli s ve Anaya sa çalışmaları konusunda TÜrk nilliyetçilerinin yaptıkları ile r;ünümüze kadar olan dönemi n geliş im sürecine göz at alım.- Türkiye' de Anayasa ve Meclisierin Dram• Ililinditsi f,ibi , Türk • burjuvazisi , batı Avrupa burjuvazisi g~ bi iç dinamikleri ile gelişip , k~ pitalizmin " serbest r ekabetçi"d~ nemini yaşamamıştır . Çünkü ; merkezi-feodal bir devlet olan Osmanl ı !mparatorlu~u, 19 . yüzyılın ortalarından itibaren büyük kapitalist devletlerin kıs kaçları onların yarı - sö ww aras ına gi rm iş , mürgesi durumuna ge lmiştir. Bunun bir sonucu olarak , Osmanlı !mpar atorlu~unda kapitalizm iç dinami kleriyle de~ il, dışa b a~ ıml ı olarak gelişti . Ort aya çıkan Türk bur juvazisi de, büyük kapitalist l erin ve gider ek büyük tekel l erin e~emenli ~i al~ında ve onların kuca~ında büyüyordu . Dolaysıyle; " s erbest r ekabetçi dönem"i yaş amayan Türk burjuvazisi , bu döneme tekabül eden burjuva demek~ cezalara çarptırılırken 29 için de idam kararı ver ildi, (27 Ilazir an 1925) ••• Yine 1925 a ~ır kişi yılında işçi sınıfının birlik , d~ yanışma Mayıs , ve mücadele günü olan "Bahar Bayramı" olarak ~ş tirildi . 193~ yılında ı d~ kişi ortadan kaldıran "Po . lis Vazife ve Salahiyet Kanunu" çıkarıldı . Aynı yıl , faşist it alya çalışma yas alarından yarar lanılarak hazırl anan "! ş Kanunu" i le sendika kurma , toplu sözleş meler düzenl eme ve grev hakl&rı yasaklandı •••• vd. güv enli ğini om banı oluşturan di ~e r dır . rasisine de baş ından beri tahhamül edemiyordu . e. c taban topl amak için en büyük silahlardan biri de , hiç kuşkusuz yalan ve demogojidir. F aşizm özellikle o~ ta tabakaların özel mülkiyet tu~ kusunu iyi bir biçimde suistimal eder . " Komünizm geliyor " , " özel mül küyetinizi elinizden alacak" yaygaras ı ile küçük mülk sahiplerini yanına almayı başarır . Lu~ pen proleter ya , ~şsiz l er,serse ri takımları da faeizme kitle ta:Faşizmin baş vurdu~u Bunlar ye kı gibi ,Türkiile Kürdistan ha! için, yeni baskı , yasa ve uy- l9~5 'l ere kadar "tek parti,tek ve burjuvaziya hizmet eden 2~ Anayasası , bu tarihten sonra " çok partili dönemi"ı• yükü al- tına girdi . 1950 'ler de iktidara gelen Demokrat partisi, ABD emperyalisteliyl e ilişkileri geli ~ tirdi . ABD emperyalistlerinin "yardımları" ile , Komprador burjuvazi palaz l andırılarak ; işbir likçi , tekelci burjuvazi yaraşef" tılmaya başlandı . !şbirlikçi -te kelcilik girişimi , özellikle orta ve küçük burjuvaziyi büyük bir çöküntüye sürük]iyordu. Buna ek olarak , işçi sınıfı i l e muhal ef ette kalan burjuvazinin di ~er bir kanadı olan CHP üzerinde olan baskılar artmaya başladı . Bu b askı ve uygulamalara bir tepki olarak muhalefet - . de geli ş iyordu ~ ve ö ze ll~kle 1960 'lara dogru yer,_, yer halkın di ~er tabakalarının da katıldıgı ögrenci olayları da patlak vermeye b aq l adı . Derken ; ort a ve küçük burjuv~ zinin tepkisinin bir sonucu olarak 27 ~layıs darbesi gerçekl eşti· yetmiyormuş işçi sınıf ı gul amaları getirildi;~9E5 yı lın~ da Şeyh Sait isyanınından do~ayı Türkiye ' de ilk defa 25 : ._~J.lba·f 1925 'de sıkıyönetim ilan ~dildi . Tüm askeri baskı ve yok.etme eylemlerine ek olarak, ~ Mart 1925 d.e ı; Tak:riri SükUn Kanunu"da çı karıldı . Ayrı ca·ı Diyarbakır ' da kurulan "!stiklal l'rahk:emeleri "ile , Kürt halkından bir çok insan 27 Mayıs darbesini g erçekleş t iren "Milli Birlik Komite si" ; " Demokrasinin i çine düşt ü ~ b~ ran ve son mües sir hadiseler d2 laysıyla ve kardeş kavgasına meı dan vermemek malesadı ile , Türk silahlı Kuvvetleri memleketin y~ netimine el ko~uştur . " Ve en k:!: sa zamanda seçimlere geçilip ,yönetimi sivil hükümete devredecek lerini belirtti. Ayrıca , NATO , CEM TO'ya baglılıklarını bildirdi ••• Qerin yandan geçici bir nef es almas ına r a~men ; t ekelci burjuvazi ekonomik bunalımı çözemedi ve k~ pital izmin kaçınılmaz bir iç oltek~ usu olan ekonomik bunalım :::-ar ·artmaya b aş ladı . Bu durum , işbirlikçi, 1Urk t e zor kelci burjuvazisini t ekrar durumda bır aktı . Ve yukarda kı s aca de~indi~imiz nedenlerden n~ burjul ayı , işbirlikçi ,t eke lci darbesine v azi 12 Eyl ül faşist ba'} vurdu.' Faşist Cuntanm ve 'Dan• şma meclisi ' ' Demokrasiye dönüş ' Demogojisi emekçi cunta , i çerde t epkisini yumşatmak dış~ yanıltmak ia ilerici kamuoyunu için , son günl erde tüm dikkatl ari " demokrasiye dönüş " nakaratı ile " Yeni Anayasa" ç alışmal~ rına ç ekmek istemektedir . Valiı• aşist cunta bu amaçl a ; l er in göste rdi ~i adaylar arasın dan seçilenler ile , kendilerinin direkt olarak seçti~i 40 üyeyide katarak bi r "Danışma ~le clisi" oluş turdu. Bu Meclise, " Yeni Anakayasayı", " siyasal partiler nunu"ile " -seçimler Kanunu"nu vb. yapma görevinide verdi . Hazırlan~ cak olan bu kanun ve tasarıların onayl anıp onaylanmaması ise , favere ce~ i şist cunta' nın karar -· bir şe ydir. Görünen odur ki, faş ist cunta , anti- demokratik olar ak seçilen bu sadık uşaklarına, dahi tam güvenmemektedir . haÖzcesi, faşist cunta ' nın bir a yalnızc yasalar, adı~ı rıl avuç işbirlikçi ,t ekelci burjuva~ zinin çıkarlarına hizmet etmek ve faşist iktidarıarına "yasal" O kı lıflar ha zırl amak içindir . halde ; faşist cuntanın hazırlad.!: t üm ~ ı yasalar olsun, di~er uygu l amaları olsun,iUrkiye ve Kürdistan erneksi sınıf ve ka~ manlar için ça~ dış ı sömürü ,basşey kı ve sindirmeden baş ka bir dP.rt;ildir. Faşist cunta , "'.l'i.irkiye' nin huzura , sevgiye ve ber aberli ~ e ihtartış ti yac ı var. Oysa siyasi malar gerginlie i artırmaktadır " gerekçesiyl e , sözde halkı "demok Faşist halkın li . ne te w 1961 Anayasasının nisbi de ol ve s a getirdi ~ i demokrat ik hak özgürl ükler , Türkiye ve Kiird is.,. tan devrimci hareketlerinin geı i ~m cn:i.ne cinhn fnı~la ol ıı.nak ver- ww w. 1970'lere yak l a~ ıldı g ında i ş büı i rlikçi, tekelci burjuvazi riik bir bunalım i çine g irmiş , ~ ı:iye ve Kürdistan ' da devrimci h~ ~eket boyutlanmış , i şçi grevleri ve miting'ler alabildi!!;ine yay! ş birli kç i ınlık ka zanınıı:,tı . : .'iirk tekelci burj uvazisi mevcut . : :ıs a ve yöntemlerle sorunlara ç2_ - üm g etiremedi~inde n, ·. 12 · mart ~971 askeri -faşist darhe sini ge~ çe k l eşti rdi . "Bol" r;elen Anayasa daraltıldı . " 'f ürkiye ve Kürdisve tan halkl ar ı üzerinde baskı arttı. ~ç ık terör alabi ldi~ine Ekonomik bunalımın ai!;ır yükü , e,ekçi sınıf ve tabakalara yükle~ di , açlık ve safalet arttı . ~ akat tüm bu b a skı ve uygulam~ burjuvazi lara ra~me n; tekelci aras ındaki çe l işkiler, geniş halk ':i tl el erinin tepkisi ve dış ko~u ıl arın da etkisi sonu~u , faşizm zokuruml aşmadan ~er i çekilmek runda ka l dı ve 1973 ' de seçi ml ere gidildi . 12 Mart faşist darbesi ,~Urkiye ve Kürdist an devrimci hareketine ortadan darbe vurm as ın a ra~me n ka l dıramadı . Nitekim ; 1973 ' ·.lerden sonra , devrimci hareket eskiye nazaran daha da güç l endi.~ r atik " bir biçimde idare edecek üzerinde ol an 11 Yeni Anayasa" t artışma ve eleştirme "h akkı" nı de ~il ~eniş halk kes i mine , faşist cuntayı destekl eyen burjuva çevr el erine dahi tanımaktan çekinmekteder . Böylece Anaya sa haz ır l andıktan sonra, sözde .halk oyuna sunulup onayıB.nacakmış ( t )yani , faş ist cunta halkın ,hakkında bir hiç bir malumatı ol madı ~ ı · altında metne, zorl a ve baskı "evvet" demesini sa~ l amaya çalı cunt~ şacaktır. Böyl ece faşist nın ne kadar "demokrasi" düşkünü ve uygulamak istediiSi " demokra si ile Anayasa "nın ne kadar "demokratik" oldu~u tartış maya yer ver meyecek biçimde kendini ortaya sermektedir. Ancak t üm yasaklama ve önleml er e ra~men , son günlerde faşist ac untayı destekleyen kesimler ras ında dahi "Yeni Anaya sa"ya eSıle ştiriler gelmeye b aş ladı . nırlı da ol sa bu eleştirilerin bir kı smı basına da yansıdı. Demek ki , f aşi s t cunt ayı destekleyip alkış tut anların bir kı s mı, bu uygulamaların baz ılarını çekingen bir tavırla da ols a ,aşırı om ~e r e. c emekçi yı~ınları i çin b ~ hak ve özgürlükl eri de içer en yeni Anayasa, 9 Temmuz 1961 ' de halk oyuna sunularak kabul edildi . 15 ekim 196l 'de genel seçiml ere gidildi. Hiç bir siyasi p~ ti salt ço~nlu~ sa~l ayamadı . S~ çimler yapı ldı~ı hal de ordu hala Bir i şin içinden çekilmemişti ; yandan Cemal Gürsel'in Cumhurba1 kanlı~ının garantilenmesi, di ~ er yandan "Milli Bi-rlik Komitesi"d.!: şında, fakat ordu içinde oluştu rulan " Si lahlı Kuvvetler Birlill;i" daha i şin peşini bırakınamı ş tı; Talat Aydemir, 22 şubat 1962 ve 21 mayıs 1 963 tarihlerinde i ki başarısız darbe · pi ri ~ iminde bulundu • • • Geniş zı bulmaktadır. komisyonu örne1!;in 1 " Anayasa Orhan Aldıkaçtı'nın Anademeçten dolu A j ansına vcrdi ~i olaganüstü " Cumhurb aşka nı" na hal ilanı ve meclisi fesh yet~ lerinin " tanıtac a~ı anlaşı lmakt~ feshini dır ••• Bizce meclisin tek olmadan, eklifi t Başbakan'ın başına Cumhbaşkanı'nın insiyati! ine bırakm ak, tehlikeli bir netice do~urabilir , ••• Aldıkaçtının beyanından olaSan üstü hal ilanı ' Roma usulÜ diktatörlük demekti; daha Bas ından bir kaç "inci" al ıp konuyu ba~lamaya çalışal ı m. Başkan ı numaralı "Bir çok hadiseyi, 52 karar muvacehesin'de , eleştirme~ tea kaçınıyoruz . Tabii bu konuher larda kalem oynatmamamız, manasına şeyi tasvip etti~imiz mahkumiyat gel emez... " r1esela almamış poli tika:ı ların, siyase~ uzaten men edilme lerini uzun el eş tir~ dıya , gerekceleriyle bilirmiyiz ? (Dev.Say.9'da) Qerin Cezaevinden çıktıktan sonra 0niversitedeki görevine bir daha dönemedi ve tüm yetkileri elinden alındı . nilimsel çal ı şmalar~ na; ırkçı , sömürgeci bi r ideoloji olan Kemalizmin g erçek yüzünü ortaya koymak, Kürt ulusal sorununu çeşit li yönleriyl e araştır mak, bilimsel çalışmanın yöntem ve ilkelerini saptama çabalarıy l a yeniden başladı . T. C Devletine para karşılı~ı ideoloj i üre- w. Adı geçen mektubu !smail Beşi! çi bu cezaevinde yazmı şt ır. Tahliye edildi ~ inde , bu mektuba ve hazırlaBeşikçi 'nin içerdeyken cezaevi mı ş oldugu baz ı not lara yönetimi tarafından el konulmuş tur. Gölcük Donanma ve Sıkıyöne tim Komutanlı~ı ele geçen mektup ve di~er çalışma notları hakkın da dava açmı ş , Beş ikçi 19 Haziran 198 l'de tekrar gözalt ına a lınmıştır . Ankara 'da ~ gün göz altında kaldıktan sonra Kocaeli Saymen cezaevine nakledilmiştir . sonuçlanan on yıl mahkumiyetle baQlamış, dava 20 Ekim 198l'de 23 ~!art 1982 ' de sonuçlanmıştır. ww bir !smail Beşikçi, devrimci bilim adamı ol arak bu güne kadar bir çok araştırma yapmıştır.Tür kiye'de tabu olan konularda ilk olarak ciddi bir bi çimde yaklaşımlarda bulunan devrimci bilim den adamlarından biridir . 1970' önce, Erzurum Atatürk Üniversitesin'de ö~retim üyesiyken dokt;ora tezi olarak ha z ırladıP;ı " Alikan Aşireti" üzerindeki sosyolojik araştırmalarından yola çı karak ortaya koydugu " Do~ Ana- ,ilinçli savunucuları olan oven yazar- çizer ve sözde · ı>vrenin ihbar, ·hakaret ve L a rına hedef oldu . ırkçı om ne te w !smail Be şikçi , "Bilim Yöntemi Türkiye'deki uygulama 2/ Türk t~ ve rih tezi Güneş -Dil Teorisi araş bilimsel adlı sorunu" Kürt tırmasından dolayı üç yıl hüküm giymiş ve 12 Nisan 198l 'de cezaAdapasını tamamladıktan sonra zarı-Kaynarca cezaevinden tahliye edilmi ş ti . dol u 'nun Düzeni/ Sosyo- Ekonomik ve Etnik te meller" adlı bölgesel güçlerin çalışmasıyla s ömürgeci oldukça dikkatini çekmi ~tir . Bu çalışmasıyla, "resmi bilim" çevrel erinde"Do~ Anadolu Bölgesi " olarak adlandır ıl an Kürdistan 'ın sosyo- ekonomik durumunu ve bunun temelinde yatan Kürt Ulusal sor~ nunuortaya koymaya çal ı ş tı . Sor~ nun "resmi bilim merkezleri"ol an üniversiteler de dahil olmak üzere bir çok çevrede tartış ıl abi lir bir sorun haline getirilma sinde büyük katk ısı oldu . O dönemlerde basın-yayın, üniversite ve aydın çevrelerde , de ~il bu i şin bilimini yapmak , Kürt ve Kü~ distan kelimelerini kullanın~~ bi l e büyük bir cesaret işiydi . Yap tı~ı bilimsel ve devrimci ç alı ş malarından do l ayı 12 Mart 197l de !smail Beşikçi de dige r ilerici, demokrat yazar , çizer , aydın ve bilim adamları gibi büyük baskı çile lar gördü, hapishanelerd e çekti . aydın baskı engellemel erine güçler an ve çalışmalarınd J'nu bilimsel ''bilimden taviz verilmez" ilkes ine olan bagl ıl ıgından alı koy~ bir :w.dılar . Ça(!;daş ve de vri ınci ')ili:n adamı olan !smail Beş i kçi A içinde bulundu~u toplumu yorum. . , lamanın yetmedi ~ ini, o'nu degiş t i rmc k , dönü ştürme k gerekti~ini i yi bilen bir kişi olarak da üzerine düşeni yapmaktan geri ka! ar:ıa dı. Türk kökenli bir bilim Kürdistan ve Kürt 1. amı olarak , bir ;~ elimelerinin yasak oldugu ortamda bunun bilimini yapmış ve Demok~ elişen Kürdistan Ulusal kalemiyle, ratik mücadelesinde bilimsel araştırmaları yla aktif olarak yerini almıştır. Kürt Ulusal sorununu yazılarıyla Türalanda kiye'de ve Ulusl ararası çeş itli düzeylerde dile g etirmeye çalı şmıştır . En son olarak 1~ Başk ~ veç Yazarlar S endikası bayan Mouss e Boulenger'e yazdı~ mektubunda da, sorunun kendisinin yarg ılanması ve kişisel olaTüm baskı ra~men , ve sömürgeci-faşist e. c mahkemelerde yargılanan bilim adamı,yazar !syıl mil Beşikçi ' ye yeniden on hapis cezası verildi . !smail Be Sendikası şikçi, !sveç Yazarlar Başkanı olan bayan Nousse Boul~ bir ger ' e cezaevinden yazdı ~ ı mektuptan dolayı yargılanıyordu. Sömür~eci - faŞist · •'n "resmi bilim" çevrelerine ve ·; r·t Ulunal ::;orunu ko.r!]ıoında s2_ ··öi rr;eci burjuva7.ileri yle kalkola iir ti yen sözde "devrimci" gerçek'. •· bir!!r "sosyai ~ oven" olan çey "·' lnre karşı aktif bir mücadelebir · ıin içine girdi. Bu yüz-den ; .. ,ında n s ömür15eci devletin tak:i.,a tl arına , baskı, tehdit ve ce :·.ai miieyyidlerine maruz kalı rken sömürgecil i~in 'ili-er yandan da sorunu olözünde ; " Bütün bunlar özgürlü ~ü sorunun , bir yazarın olmaktan çok öte duran bir sorun Sorun olduCunu göstermekted ir. Kürt halkı 'nın özgürl ü~ü sorunudur . Ve bug ün Kürdistan Ortada~~ nun ortasında, ulusal ve demokr~ tik bütün hakları gasbedilmiş , b2 lünmü ş ve parçalanmış devletlerarası bir sömürgedir . Kürt ulusu dikenli tellerle ve mayın tarlaları ile parçalanm ı ş, birbirin bir den kopartılmaya çalışılan ulustur. Bu durumda Kür distan 'ın statüsü sömürgeden bile aşa~ıd~ dır. Çünkü, Türkiye ' de Kürt Ulusu'nun varlı~ı bile kabul edil - r ak ceza nıadı ~ın ı , almış olması Qerin "DEMOKRASIYE sızca cezalandırmı şlardır . Bilimi fiziki koyacak ve hatta onlar ı olarak yokedecektir . Ancak , onl ~ rı n ilkel eşti rdi ~i bilimsel gerçekleri, şimdiye kadar oldu~u g ~ bi , bundan böyle de yokedemozlen Gerçek devrimci ayd ı nlar ın, yazarların - çizer l erin, sana tçıla rın ve bilim adamları nı görevi en zor koşullarda, en a~ır baskı ve ceza dönemleri nde bile i ş çi sınıfının, ezilen emekçi yı~ın ların ve baskı altındaki uluslar ın yanında yer al makt ır . Düşün celeriyle , sannt l arıyla onlnrın mücadelesine ı şık tutmak zorund~ dı rlar . Bu yolda , bilim adamı otavrı l arak !smail Beşikçi ' nin gerçek bir aydı nın, devrimci bir bilim adamının tavrıdır . Bu günkü ortamda bütün gerçek aydınla rın , bilim adamların ın, sanatçı ların tavrı böyle olmalıdır . et e ve bilim adamların ı daima kendi ~mürü ve egemenlikl er i için ku! lanmak ve s ınıf egemenliklerinin bir aracı haline getirmek istemi~lerdir . Bu amaca hi zmet et medikçe de , ne bilimin uygulama a lanı bulmas ına, ne de bilim ada~ l arının serbestçe çalı şmal ar ına, fır sat ve olanak ve rmemişlerdir, ww w. n Sömürgeci Tür k er,emen sın ıflar~ na gelince ; onlar kadar bilimsel · çal ı şma ve bilim adaml arına baskı yapan , engeller koyan az bilim düşmanı egemen güç vard ır ~~ nümüzde. Dünya üzerinde Kürt Ul usal varlıSını bile kabul etme~ sömürgeci Türk egemen s ın ıf ~ı, gelişen Kürdistan Ulusal Demokratik mücadelesi karşısında adeta çıl~ına dönmekte ve her g~ çen gün daha da s aldırganl aşmak tadırlar. Kürt ve Kürdistan kelimelerini kullanan yazarlar , aydınlar, bilim adamları vb . sert bir şekilde cezalandırılmaktadı~ l ar . !smail Beşikçi kuşkusuz bir e~ lem adamı de~ildir . Zaten sömürgeciler de o'nu bir eylem adamı olarak yargılamıyorlar . O 'nun ş~ sında bir halkın tarihsel varlı sını , bu hal kın ·varlık gerçegini varoluşunun doSal bir sonucu olan Ulusal-demokratik hak ve mücadelesini yarg ılıyorl ar . Bir bilim adam ı olarak O' nun , bu tarihsel olgu karşısında takındıgı 9 MI . (Say.7'den dev.) " Anayasada yer alacai!;ı söylenen Konseyin yetkil erini tartışe bilirmiyiz ?" Ser best tartı şma düzeni diye tarif edilen demokrasiye , daha ilk andan yanl ı ş a dım atmıyormuyuz ? ll sagla.m bir demokrasinin ka- om Egemen s ınıflar tarihin he r d~ neminde çıkarlarına hizmet etme digi taktirde , bilime , bilimsel gerçeklere müsamahas ı z davr anm ı ş bilim adam~arına karşı en sert tedbirler a l m ı ş ve onları acıma GEÇ IŞ " g palı kap ıl ar ardından k\ll'ula.may~ ca~ ı kanaatindeyiz • •• " (3 mayıs Tercüman, Anayasayı T artı şalı m ) Yazımızın sınırlı çerçevesi i çinde konuyu daha fa zla uzatmaya gerek görmüyoruz. Nazl ı hanım dahi "kapalı kapılar ardında sa~ lam bir demokrasinin kurulamayac a~ını " s öylüyor s a, bu günkü faşist cunta'nın kurmak istediSi " demokrasi"nin nemenem bir şey oldu~ u net bir biçimde ortaya ç ~ .c müştür , bilimsel tavrı yargılanı yor . Kür distan sorunu ve Kür t Ul usu yargılanıyor . Ve daha yüzler ce , binlerce aydın , yazar , bilim adamı yargılanacak . Ve kuşkusuz , tarihin her döneminde oldugu gibi bu gün de , egemen sınıflar ve onlar ın bir parçası olan sömürgeci fa ş ist Türk egemen sını flar ı; i çinde bulundu~u toplumu, dünyay ı ve yaşamı bilimsel düşüncele r ı şıgında yorumlaya n, de ~iştirmek, dönüştürmek isteyen devrimci bi l im adamlarını, yazarları, aydı n ları vb . yarg ıl ayacak ,zı ndanlara we me(me)ktedir . Kürtler,Türkiye ' de Türkleştikleri oranda , Kürtlüklerini redettikleri oranda kamu haklarından yararlanırlar . Aksi halde bask ı, zulüm , zindan" di yerek , sömürgeci güçlerin z ı ndan l arında bile bu kavgas ın ı sürdür . Türkiye ve Kür distan halkları bu gün, her zamankinden daha fazla !smail Beş i kçi gibi bilim adamlarına , aydınlara ihtiyaçları vardır . Sayıları az , fakat d~ gerleri büyük ; halklarına ve çaSa karşı devrimci sorumluluklar~ nı yerine getiren bu ~· insanlara yönelen barbarca saldırılardan , onları korumak , ·onlara sahip çı~ mak tüm yurtsever insanların görevidir. Faşist cunt anı n zulüm ve haskılarına karşı yi~itçe di r enen , mücadelede geri kalmayan bu insanlar her zaman ve her ye~ de maddi ve manevi olarak destek lenmelidirler . Bizi bekleyen ~ö revlerden biri de bu olmalıdır . nın kıyor , Zaten cunt a' nın yaptı ~ ı şey ;" demokrasiye geçiş" de~il, faş i zme "yn sal" bir r:örüniim krız andırma , çabalarından başka bir şey de~ildir. Nisbi bazı demokratik hak ve özgürl ükl eri tanıyan bir Anayasaya tahhamülü ol mayan ve onu rafa kaldıranlardan daha fazla bir şey beklemekte ham hayalden öte bir şey olmaz . DemeJI: · ki ; faşist cunta ' · nın ll "demokrasiye dönüş" ve "Anayasa çal ı şmaları, bir avuç sömürgeci i şbirlikçi , TÜrk tekelci burjusavunan vazi sinin çıkarlar ını bir "demokrasi"yi kurma çabalar ıdır • .F aş ist cunta'nın "demokrasi" anlayı ş ı, emekçi sınıf ve tabakalar ile , anti-fa ş ist tüm güçler üzerinde dizginlenmemiş , bir ter ör ve diktatörlükten ba~ ka bir şey deSil dir . Kapalı kapılar ardından bir avuç emperyalist ve u şak ruhlu güruhun haz ırlsdıS ı Anayasa , demokratik bir Anayasa olamaz . O halde, faşi st cuntanın anti demokratik Anayas asın ın ger çek niteligini halk kitlelerine ka! ratal1m . Faşist cunta ' nın , "demokrasiye geçiş " ve "Yeni Anay~ sa" demogojisinin , faşizmin kurumumlaştırılmasından öte bir şey olmadı~ın ı teşhir edelim . Qerin et e w. n ww (r.lc lr;ı;ıtircl iklcri bıı 'i~tıın V" rr; · rı·;_vf' · • ::.-lorına cy]emin; Kür- ha l "k l Ar ı n ı n çı sömürreci - fa~ist cellatları n i ~k ence ve ha~ishane le rinde y~~i tçe direnen de7rimci ~ilitanlarla büyük bir ~ a~anı şmo mahiyeti ta~ ıd ı ~ ı bir ~erçektir . Di~er t araftan bu eynyr-ıın , om s ı içindedirle r , Bu çabal e.r so.l t olarak mücadeleni n oda~ı · olan Türkiye ve Kürdistan ' da d e ~ il,ar nı zamanda yur t d ı s ı nda da sür dürülmekte dir . Yurt d ı s ı nda ve özellikl e de Avrupa ' da demokra tik platformda , ülkelerind eki m~ cadeleye destek ol ma çabas ını ~g den Kürdistan ve Türkiye 'li demokratjk örgütl er son döneml erde bu çabalar ını nihayet pratiklestirmeyi başarabilmi~lerdir . 8 r-1 ayıs 1982 r;ünü F. Almanya 1 n ın Duisburg sehrinde ; !daoları , iş kencel e ri ve Kürdistan ' daki soyk ı rım eyle mlerini protesto m~ tinp; ve yüriiyüşüne , HK , Parti zan , DHB v . b . dış ı nda bütün Kürdista~ lı ve Tür kiye'li devrimci , demokratik örriitler ka tıld ı. Bu eyl eml e birlikt e tüm Kürdis tan 'lı ve Türkiye 'li demokratik ör ~Ct l er , Avrupa ' da olsa bile , bir adım i l eri atarak; as r,ari müşte rekl erde tüm devrimci , demokratik ör e;iitlerin bir araya gelebi l ece~ ini ve gel dikleri zaman da büyük bi r potansiyel ol uşturarak , ~ lerici kamuoyunun dikkatin i ülke sorunl arı na çekebilece kler ini S:? mut olarak yaşam ı ş l ard ır. !ki Ul ke demoltratik ör p;ü tlerinin bu denli geni ş bir platformda r.e r- l~m , sij~ir~ecj , askeri - faşistle re ve onların a~ab abala r ı emne r yalistlere bi r daha vöst er miştir ki , halk l ar ım ı z bask ı düz enl erine biiyük bir nefret duyuyorlar • Eyl emin olumlu ve olumsuz yönlerini detayl arıy la ele al mad~ .c eömürgeci, askeriyönetime el koymasından günümüze kadar 20 ay'~ aşkın bir zaman geçti. Bu süre i çinde eunta, önüne koydu~u hed ef lerin üzerine süratle gitti. Ara sıra s ı k ı nt ılı dönemler yaşamas ına ra~men , .cunta , bu d öne~ de ba~ arılı o lmuştur . Uzun d önemli dü ~ünüldü@nd e faş i st g~ narallerin i çinde bulunduJ;:ları bu avanta j lı durumun onların aleyhine dönec egi kesindir . Sömürgeci , askeri - fa ş ist cunta yönetimi easpetti~i dönemde bir konuya s ık s ık de~i niyordu ; "Biz ülkeyi komünistle rden ve bölücülerden arınd ı rmak için yönetime p:e l dik ••. " Bu komünist ve bölücüler Kür distan ve Türkiye ' deki , Ulusal ve Sosyal toplumsal muhalefetin do laylı ve dolays ız uns ur l ar ıydıla r ve hala da öyl edirler. Cunta böylece önüne koymug oldu~u hedeflerde n bir ini a çıkl ıyordu ; Kürdistan ve Türkiye ' de var olan ve son yıllarda büyük bir i vmeyle ge li şmesini d~ vam ettiren devrimci - demokratik potansiyel i parçalamak ve yok e~ rnek ••• Sömürgeci , as ke ri-fa ş is t diktatörlük bu amacı na ula ş abilmek için tüm hı z ıyla saldırıyor . !ş kenceler, idam sehpala~ı, Kürdis tan halkına kars ı sık s ık uyf'nlanmak istenen imha mekan iz ması , en h ı z lı bir sekil de çal ı şt ırıl~ yor . Fa ş ist f>enareller bu yapt ıklarıyla toplumsal muhalefeti n kökünü kurutamad ıklarını kendileri de çok iyi biliyorlar . Durumun bir gün yeniden onların aleı bine dönecegind en hareketle "Terör odaklarını n heniiz kökünii rceti rcml"!dik" dj Y"rf''k, dPvr:i nci tor lumsal muhalefeti n henü~ var oldu~unu ve bundan öcü gibi korktuklarını açıklıkla ifade ediyoE lar. T ürkiye ve !Wrdista n' daki de~ rimc i muhalefet ise; 12 Eylül 80 faşist darbesinin kendilerin i y~ kaladı~ı gaflet uykusundan uyanmak ve yeniden toparlannak çabafe~:ist cuntanın eyle~in nas ıl rerçekle~ti ~ini ~ rerçekleşme we Türkiye 'de 10 süreci içindeki ~eıi~ ~eleri kı sac a anıatmay ı bazı gerekli görüyoruz . Sömür~e ci, as keri - fasist dikt atörlü ~ün , yönetimi ele geçirdi"i F.Ünden simdiye kadar ; Ülke]erimizde i dam , i ş ke nce , katliam ve her tiirl ü insan lık d ı ş ı baskı ve s fimüriinün !'Ünlük yaşamın kopnaz bir parç a s ı haline r,e l di~in i daha önce de b elirtmi şti k. Bu ba~ k ıl ar ı n bir sonucu olarak , faş ist cunta v e mahkemeler i kendi istek ve arzul ar ına göre , i ş kence alt ında zorla imzalat ılan s ahte ifad elerle bi r çok devrimci,y urtsever insana ölüm c ezas ı verm,_. Qerln ça~r ı yaptılar . çaerıda ; faş ist cuntanın şimdiye kadarki icraatsonra, konuların daha kapsam lı bir ş ekil de konus ulahilmesi için öreütler bir to p lantıya davet ediliyorlaE dı . Biz KOÇ- KAK olarak , ilk iki toplantıya , o dönemde y o ~un olan Ne~1roz ça lış ı:ıalar ımızdan katılamadık . dolayı ww w do~ltusunda tavır takınmı ş lar. kelimeyle bu tavr ı, tek eylemi sabote etmek anlamınd adır. ~ imdiye kadar en fazla birlik yanlısı oldu~unu i ddia eden HK' lılar, to pl antılarda; " Biz bazı küçük burjuva guruplar ı safları mıza çekmek i çin buraya r;eldik " diyerek esas niyetlerini açı~a vurmuşlardır . Eylemi bölüp , parçalamek için sürekli çaba ~ö ste ren HK 'lıl ar bu çabalarında ba·nrılı ola~nyınc& da toplantıla"1 t'l)rı: f'd ir, 0n azınılan " fl fians'ta F. Almenya ' da iki yi.irü-yüş ,vım ıl d ı" detirtcbilmek için, Köln rı e bir c:vlem ı~o:vmu-. l ard ır. KoyHK 'nın pabilece~imiz inancındayız . e. rın ~n;.\mi.lzdeki kalıntılarıd ı rb u ti.ir davranışlar . Bu tür ları bırakarak , anlay ış yabancı düs manl:!: had safhaya ulaqtı ~ ı F . Al man:va ' da cl aba razla olumsuzlıık l are ön ayak olnamak ~ereklidi r . :;iz bu tiir sald ırıların, ilerici , özeldemo~ratik ör~it leri n ve l i kle hal klar ınız ın zarar ına oldu~unu s öyl üyor , HK ' nın bu tavr~ n ın, Duisburg e~·le mine yönelik o ld u"':u nıı hatırJ atarak , bıı tav ır l ar ı kınadınımız ı belirtelim . lll< ' nın Duis b tı.r[" eyl emini bölme çabala rı, Duisburp.; eylemini rerç e kle~tiren örcütlerden biri olıı.n ı:irkom ' lıı ı:ı.rka.do:-; lar Ü7.erinetkiler de •zaman zaman olumsuz yapm ıştır . Birkom , eylemin hazıE la n ısı döneminde çizd i~i zikzaklar l a , birlik p ol itjkaların ın if l as etti~ini pratik kanıtlarıyle bir daha görmüAlerdir. HK ' nın eı lem platformundan çekilmesiyl e birlikte, Birkoro gerçekten çok zor durumlara cüsmü~. tür . :1alk tabiriyle " iki ta:- ı n arasında kalan Birkom, i~ne düştü ~ü durumlardan "kaba ayak oyunları"o larak nitelendirebilecegimiz sözüm ona " politik oyunlarla" çık maya çabal am ı~t ır . Birkoro 'un bu tavr ı, eylem toplantılarını uzamas ına ve baz ı eksiklikl erin ç~ masına neden oldu!:;u için , biz bu •ın ı n .n Daha sonraki topla~ tılara i se peryodik olarak katı lıp, eylemi n ge rçekleşmesi için ~elimizden gelen çabayı sarfettik, ,_, Bizim katılmadı~ımız .toplantı la rın ikincisinde , HK to plantıyı terkederek , D uisburg eylemini protesto mahiyetinde, aynı gün ikinc i bir eylemi ko yacakları f,urubun eksiklik ve hatalarına te k tek de '~inm ekte fayda r;örüyoruz . Bu GXrüş lerimi zi daha önce de , eylem'i de ~er lendi rme top la~ tısında s ö zlü olarak dile getirm i ştik . Birkoro yi ne , "anti- Birkomculuk yap ılıyor" diyecektir • Ama , açıkl ıkla belirtelim ki , bizim böyle bir niyetimiz yoktur . Böyle bir njyetimizin olmarnas ı , bizim yap ıl an eksikliklere ve hatalara parmak basmamız a engel de ~ ildir . Biz bunu bir en~el olara 1-: rörmedit': i rııj z ["i bi ' bu ha ta ve yanlış lılcların da mutlaka dil e ~etiri lmesinden yanayız .!ler deki birlik ça lışmalarında bu e ~ sikl iklerin göz önünde bulundurulmas ı halinde daha iyi i7ler y~ co m ~evr esinÇ e yap ı lamayaca~ını( ! )b~ Iirterek , ~uis burg yii r;i.yi\şi' nün t: iiln' de a f i !'"lemesini yapan r;uruE lara saldırarak tatsız olayların ç ı kmas ı na bizzat neden olmu~tur . Tir dönemler Türkiye'yi parse ll~ yenler , şimdi de F . Almanya ' yı pars elleneye ba R iadılar herhalde. ·. öln ' de " Duisburf" eyleminin a r işlemesini yap tırmayı z , burada biz eylem koyuyoruz" deme!c baska han~j anlamda yorum l anır ki? •••• Bizce geçmiA teki sakat anlayı~l~ et l arına de ~inildikten istedikleri o. eyi elde etmirlernidir? ~aşkas ı nı ~i l reyiz a~e , bize ~öre de ~ il . EE rn a,lame'< için eylemden so nraki ileri ci basını takib etmek yet')rl ldi r . n; ' bir tera -rtan bu tavrıyla ' ortak eylemler i bölüp , parçalama ni:vetinde ol d ul~unu açıklarken, d! ~e r tara r tan da D uisbur~ eyle~ minjn nrona~andas ın ı n Köln ve ~u~ları eylem~c ew için çaba sarfediyorlar . Cunta bu ilerici insanları asarken , arada bir de , " eskimiR, pili bitmiş" bir kaç ~arist'i idam ederek, ilerici dünya kamuoyuna . ne denli" adil" bir yönetim oldu~unu kanıtlamak ~e vdasındad ır. Fakat faqist cunta y~netimi, saldırısının esas amacının ; devrimci- demokratik kişi ve kuruluAları yok etmek oldE !~'unu nnkl ayacak bir durumcin de~ildir . Nitekim, en son olarakde üç TKEP 'li devrimcinin birden katıedilmeleri cuntanın esas yüziinü t am anlamıyla açıf!"a çıkarm~ ya yetmistir . Bu üç devrimcinin i damlarının ~infazı ndan sonra , Birlik Yolu ve ,_,Cephe ' den arkadaşlar ; hem üç arkadaş l arının idamını , hem de genel olarak Türkiye ve Kürdistandaki idamları protesto etmek i çin hemen bütün örgütlere birer sistemleştirrnek Soruldur.iJ nda , her ör["Üt " D!SK Türkiye 'de i Gçi s ınıfın ın ye r;ane sendikal öre;ütüdür" diye _Jcevap verir . D!SK ' i yaşatmak , o'na de~ tek olmaktan bahsederiz . D!SK ' li 52 yönetjci hakk ı nda istenen idam kararlarını, di ~ er idamla~l a birlikte protesto ederiz . Bütür bunlar bi zce de do~ru ve yapılm~ sı gereken şeylerdir . Ama ne zaman ki , bir takım pratik sorunlarla karş ıla ş ırsak, o zaman daha önce söylediklerimizin tümünü unuturuz. D!SK şöyledir,böyledir o'nun için böyle yap ıl mal ıdır , ~ der, yerine "ya benim dedi~im olur, ya da hiç olmaz" anlayış :. ş eklinde kendini f ormüle eden , b~ zı ~urup ların hala muzdarip olduklar ı dar p;urupçuluk hastaııg ı kendini yine haki m k ı l ır. 8 11ay ıs Duisburg eylemi için bir D!SK ' l~ nin konuşması tartışılırken, Bir kom; " ya Yücel Top konuşur , yada ba şka sını biz kabul etmeyiz " diyerek, bu dertten hala kurtulamedı~ını bir kez daha kanıtla dı. Çünkü , Yücel Top, Birkom'u ~ luşturan p:örüslerden bi r inin düş ünce lerini benimsiyer ve konuş tu~ zaman da sanki savundui?;u d~ Ai.lnc e devrimi ~erçekleŞt ir ecek gibi oluyor ••• Yücel Top konuş madı~ı zaman ise , o' nun savundur,u düşünce devrimde önderli~i d~ ~er guruplara kaptıracakmış gibi bir hava do~uyor • •• O zaman hiç kimse konu~maz daha iyi olur . !ş te Birkoro ' un bu sakat anlay ışı Qerin 12 ww w Daha önce Ş . Kaya'nın konuş mas ı · takınan h akkında olumlu tavır sonra Birkoro t emsilci si , daha yüz s eksen der ece bir dönliG yapar ak, i f:i eyle mden çeki l meye lmdar p:ötürmüşti.i r . Sonuçta Ş . Kaya ko nu ş ma sı üzeri nd e anl a ş may a varılmas ına ra~en , Birkom i steni len ö ze leştiriyi verme b ü yii k l i.i i~ nü de ~ös te rmedi . Böylece Birkoro eyl em bi rlikl eri nde ne denl i ç ı ka rcı d avra nd ı r. ı nı kan ı tlam ı şt ı r. Niteki m d e ~ erl endi r me top l ant ıl! rında Bi r koro 'lu bir tem si lci aynen ş öyle diyor du; " • . Tabii ki, tı ·i z k e nd i çı lwr la rı m ız dof!: r ıı l tur:ıırıct a m: ica<' c l n vn r iyor ı ız . P·ıı s o~·ı·n niyooi b i r l'lesel cdi r . :~ iyasi ~ ~ s ele l e r ct en ise t aviz verilme z" - ;.;:::-:ildiilf:ii r:i bi l ~ i r kom 'lu temsilc i ç ı ka rlar ı do• r ul tusunda mücadele verdikl eri ni do ~ rul uy o r ve aynı politikanın ürünleridir. Siz ~ e. ew .n du~unu a ç ık ç a kan ıtl amı ş lard ı r . r ül mesinden ç ı kar sa~lıyorlar. O nun i çin onlar, ger çekl eri dile get iren halk güçlerine , devrimci özgürlük mücadel e verenlere ve sa~ sava ş çılarına bü~i k destek l ayan halka kar ş ı katHarnlara g! riyorlar . Türkiye ve Kürdistan 'daki durumla bi zim dQrumumuzun ~ r a sın da benzerlik var d ır . Tiirk ve Kürt hal kı faşist askeri diletatörlük tarafınd.an baskı altında tutulmaktadır . Amerikan emperyalizmi onlara silah ve para yarve dımı yapıyor. El Salvador 'da Türkiye'de ilerici halk güçleri ABD ' den gelen silahlarla katled~ l iyorlar. El Salvador ' da ve Türkiye ' de emperyalizmden destok g~ r en faşist askeri dikt atörl Ükl er co m h•·na bir de s i ;vas a l bi:- k ıl ı f u;y ~·· r ııy or . raha fazla yo r uı:ıa p;erek bu •·ol:tnr inanc ı nd ay ız . Pirkom ~ av ı r l ar ı n ı ~özde n f eçirme l idir. is" Pi r l e~ tiri c i " ro l ü oynamak teyen bu arkada ş lar , her şey den ''ncE' " Bi r l i k" mesel es i nde leendil er inin ne denl i sami oi ol dvkl c~ ı n ı prat i kte kan ıt l amak z o r urd~ eyl emi d ır la r . 8 l~y ı s D v is b ur ~ · i r karn a ç ı s ı nd an olumsuzl uklarla d o l udıır . i3u durumun düzel mesi ve :- ir ~eom ı un bu kon uda ç aba r öster~ esi temmeni miz i ~ i z l i tutarak , eyl emi n d i~er y6nlerine de ~ i ne lim . 19 Kür d i s tah ' l ı ve •r ürkiye • li ör gütün birlikte hareke~ etmesi s onucu 25 bin emekçinin katıl dı ~ı 8 M~yıs Duisburg mitinginde, dil e özellikle konuşma c ıların getirdikleri gerç ekler miting'in önemini d ruıa da arttırm ı ştır . Dü yük bir uyum ve sorumluluk anlageyı ş ı i çinde -de ~ inilmesini ekrekli ~ örme di ~imiz bir kaç s i kli ~ in dı ş ında - geçen Duisburg yapan eyleminde ilk ko nu şmayı SPD mill etvekili Thüsi ng konuş masJ.nda özetle ş öy l e dedi;" Biz i.ilkemi zde faş izmi yaş adık. O' nu yakından biliy0r ve tanıyoruz . Bu nedenle sizl n de Türkiye ' deki f~ şist c unt aya ~ ar ş ı sava ş ım ın ı z ı anlıy o r ve i çten destekliyoruz" ~· Thüsing daha sonra, 8 Hay ıs ' ın aitler f a şi zminin yP.nilgiye u~ et bi r D ! SK'l inin konu~ ma s ını bel i rl eyi ci bir biçimde e nr,e ll e m i ~ t i r. Bu arada D ! SK i çindeki ç ı ~ar kav ra l ar ın ın da, D!SK 'li konuş ma cı üzer i nde çıkan anlaş ma z lıkta d i ~ er önemli bir nedendir. Bu kon~ya de~i nm i ş k e n, G er çek gaAlmanya zetesiyle dayanış ma F. komitesi 'nin tavırl a rına def,i nmeden r,eçmeyece ~i z . Dirkoro · ' · un D !CK ' li konu ~.mnc ı m0r::c l eı:ıi ~dclei tavr ı neys e , Gerç ek 'ten arkada ş ların da TOP~ DER ' d en bir konuşm~ c ı üzerinde t artış ılırken, Gü lte kin G azi o ~lu i smi nde d i re t ~eleri de aynı o layd ır . !!el e Gerçek ' in TÖB-DER 'den k o nus ma cı konus unda a n la ş maya varıl madı~ ı zaman , son r,ünd e eyl eme katıl mama kar a r ı a~ ması t asvip edi l ecek bi r olay d~ ~ ildir . Ger çek ' t en arkad aş la rın bu konuyu bir daha . düşünrnelerini ve takınd ıkl a r ı tavrı ~öz d en geçirmeleri bizce çok olumlu olur . KürDi ~ er t a r a f t an Birkoro'un d i st a n 'lı yurtsever Avukat ~e ra f ettin Kay a' n ı n ko nuşmas ı mesele sinde tak ı nd ı ?~ ı t avır , r;erçekt en de Bi r ko m' u o l u~ tur an s i yasetlerin bi rl i k anlay ı ş l ar ı nın ne oldu ~ unu prat ikte bir ke z daha kanı t l amı şt ır . Salt olarak , çıkarcılık temeli üzer i ne kurul u dü ş üncel e rd en hareketle , Bi rkom; ondan "Biz Ş ere fettin Kaya' ya faydalanmak i çin yard ım ettik" d:!: yerek , gerçek ni yetl er i ni n ne o~ rayı~ ının 37. yıldö nü n ü olması nedeniyle ayrı bir önem taşıdı t:ı;ını da belirt erek e;erçekl('ştir! övgüyle len eyl em birli ~inden sö z etti ve F . Almanya ' da artan bir ya bancı düşm anlıi!;ını s ert dille kınadı . Thü sing 'in konuş amas ı Kür t ve Türk em ekçil ~ ri rasında gen i ş bir yarucı buldu . lleinc i konu şmacı oll'. rak ,El Sa! vador Devrimci Demokr atik CepheFnrabundo Marti Ulusal Kurtulu ş Gephesi F. Almanya temsilcisi A~ gel i ko. konu şma kürsüsiine çıktı • adına Angel i ka , Salvador halk ı mitinge katılan onbl.nlerce emekçiyi sel am l a dıktan s onra , kon u ş ma a ını şöy le si.i rd ürdüı " •••• ABD emperyali zmini n halk ımız a yönel ik b a sk ı cı po lit ikas ı,bur j uva :d ve ordu ara. s ın da dest ek gör iiyor . Her i ki güç de halkım ı zın s ömü- TÜrkler ve Kürtler , biz El Salvaderlular ve dünyanın tüm ilerici gilçl eri birlikte emperyali~ me kar ş ı mücadele veriyoruz. Biz birlikte zafere gidece~iz ve bi! lik t e daha güçlüyüz . " Oçüncü konuşmac ı olar ak yurtsever Kürdistan 'lı Av. Ş erafettin Kaya kürsüye davet edil di . Ş.Kaya konuşurken bazı ana ve bac ıları Kürdis mızın a~l adı~ı görüldii . tan' daki i n sanlık dı ş ı baskı ve sömürü~i di l e getiren Ş . Kaya k ı sac a şö yl e k onu ş tu • "... 1\ciy me;r danlarınd a toplanan kadın , erkek , genç , ihtiyar t üm köylüler çırı l kaçıpl a k soyundurulur , ç ıplak dınların sırtına ç ıplak erkekler~ bindirilerek ge zdirilir, dikenli tarlalara s okular ak yat kalk e~itim i y a ptır.ılır . " Gore;ulama köy okulunda ve ca mide yapılır. Bu sorgulama , köyl ül erin erkek-kadın , genç , ihtiyar v e çocuk demeden tek tek alınarak ·bayılınc aya veya yüz- göz kana bulan ı nc aya kadar dayakl anma s ından baş ka bir ş ey de ~il dir . Bu dayaklamalar , Türkçe bilmeyen bu köylülere 'ben Türküm ,ne mut lu Türküro diyene' sö zc ükl erinin s öyl etilme s iyle noktalanır . " Şu anda D iyarbakır askeri c~ zaevinde üç bine yru<ın yi~it insan aç , sus uz , bitle koyun koyuna, pisl ik ve sefalet , dayak ve i şke rrc e altında , askeri diktatö! lügün fa ş ist uygulamaları na karş ı yaşama direni ş i vermekte . Ama 13 Qerln !'ay ı s e~m e~ gere ~i n e ina nıyoruz . önümü~ gereken bi r s iir ü i ş Onun için Duisburp; eyleni ni ~e rçek l eştir e n örgütl er , bu evl emden gerekl i der s l eri ç ı ka r mal ı ve yeni or tak eylemler için "e y ap ı lmas ı ·r ard ı r . ENVER KOÇ' LJ (Say ~ 20'den dev.} emekçi ler i tara fından• r. Almanya hay:. olbütün s un, dar plat f ormlu ols un di t er eylemlerimizd e F . Alman ve oyunun kamu ül keleri n demokratik akti f d este ~in i a l mam ı z hem e;enel bir do ~ ru , hem de hayat i önemi ol an bir sorundur. Uçiincii bir nokta ise , bu tür ez etraleml erde, as ~ari n oktal ar g~ tüm i ~ e f ınd a birleşildi~ i gerç r upl ar tara f ınd an kabul edi l melid i r. Bu a sgari müşt er ekl eri n d ı dayatmaş ınd a, siyasi bir takım la rın ~nd erne gelmes i eyl em bi r li ~inin kal ı c ı l ı~ı nı tehlikeye d~ ş ürür . D uisburg eyleminden sonra emperya l i st hüküme t i ne karşı kır ı lmal ıyd ı. G e niş . pl atfo rml u te ( a lı şmal ı d ırl a r . l erin " Nieder mit der Auslaender fei nd l i chkeit" ad l ı fla may ı kendileri ni n taş ıması kadar t er s bi r olay olamaz . Pi zce bu v r. b en z r.ı::i slor,anlar etki n bi r biçi mde Alman l ikl eri için !TER! •••• om Kür Duisbur p; eylemi icier l i li ' Türkiye ve 1 istan 1evr i mc i ör rü t l e~in bi r araya g~ l ebilme sorununda i l eri bir ad ım o lmuş tur. Bir tak ı m o l umsuzlukl~ sinde ta '? ı mas ı na ral'l;men rı bünye_ vi ne de eyl emi n ~ene l olarak ba~a rıl ı ~ e çtj ~ ini bel i r tebiliriz . ; evcut sonuçlarla y eti nm ey e c e r~i~i z d o ~ald ır . El de edi len baş ar~ l ar ı n koru n ma s ı ve bunlara yeni ~ ler i nineklenmesi için çaba sarf8 ! kinci bir s orun, 8 f.!ayı s Dui sbur r. eyleminde F . Al manya ' da y~ Gerşa d ı l' ı m ızı unuttu"';umuzdur. çekt en de r enr:a r e n ~ fl amala rın Kür a l tı nda yürüyen onbi nl erc e ı nda ras a dista n ve Türkiye ' l i çok az s ay ıda Alman emekçisini n o l mas ı üzerinde öneml e durulmas ı rereken bir eks i lcl i kt i r . Bu eksü:lii:in kayn a {'; ı bulunun k urutu! dü ş mal ı d ır . Hel e he l e yabancı dönemde man lı '' ın ın ar t t ı ~;ı bu Kürd i s tan ve Tür kiye ' li emekçi- w. ne ö niimüzdeki dönemlerde ortak y~ n ılac ak eyl eml erde gurup lar ı n önemle ii zerinde durmalar ı r;ereken tek tek s ı konul a r ı biz bur·dl'. bu ral ıyal ı m . G ı ral ıyaca ~ ı m ı z d~ erinin birlikl em nokta lar, eyl ma ha sa1;1am ve daha ka lıcı ol s ı bakım ınd an önemli olduf.;u gibi , Du e -s bur r: eylemi haklandaki görüş= l eri mi zin de t opl u bir te krarı 9 lacakt ı r . e i bi , bu denli geniş pl atf ormlu eyl emlerde , genel ç ı karl arı ör güt sel ç ıkar ı ara ·i nd i rgeyip , bencil bir tavır içine girmek eylem birli klerini n r uhuna aykı rıd ır . Bu tür eyleml er de , hiç bir gur up ke ndi sini n i nsiyatif sahibi oldu6unu söyleyemez . Hele hele bu i nsiyatif s9 rununu , ortak haz ırl anan bi r yazıy ı okuyacak olan ki ş id e aramak kadar ter s bir olay olamaz . Geçen eyl emde yap ı lan buyd u . A ldı~ ı mı z s on haberler e gör e , 10 Haziba zı r an nonn yürüyüşü i çin de peş i nde ~urup lar inc e hesaplar ww Bel i rt t i ~imiz da ; eylemimizi n başarılı geçtigini il er ici kamu oyuna açıklamak ! çin bir ba sı n bild irisi üzerinde anl aşamam ı z gerçekten bir olumsu~ l uktur. Cunta nit e lemesi konusunda de ~i s ik görüş l eri savunan örgü t lerort ak bi l d i ri ç ı kar ıyo r lar , ort ak a fiş b a sıyor l ar , ar ka ar kaya yürüyorlar, cunta hakkınd a s ö mü rgec i - f a ş i s t d iktatörlük , As keri Dikt atörlük , faş i st cunta vb d iye de fl amalar ı n ı aç ıp , sl or,a~ ların ı hayk ırıyorl ar, ama eylem den sonra ortak bi r a ç ık lama yap amıyorl a r . A nlaşılır bi r konu d~ bu tür ~i ldir bu . Ama herhalde, eyl eml er içinde , pratik ya ş amla , yo ~rula yo ~rula bunu da .anl ayacaS ı z. Bahsetti ~im i z anlay ış l ar~ ~e lm ek dar gurupçu nı daha devam ettirmek niyeti nd~ dirl er. Ama bakal ım nereye kadar, ~ rup lar yap ılan de~ erl e rdirme top l ant ı sı~ b az ı ko ş uyorlarmış . Anl aş ılan da etkiledi ve ör gütlü saf larına Türk yaşlarda kazandı. Çocuk uan ş olu ı s ö mürg e c ili ~i ne k arş lusal kini daha sonraki yıllarda s ı nıfın ı n içinde bul undu ~u k o ş u! l ardan kaynaklanan prol eter s ı dolu olarak yer nı f bilinciyle aldı ~ı ~ürdi s tan ul usal demokrati k mücadel e s inrta d~ k ı s a zamanda önemli bir sayg ı nlık kazandı· ve s ını f ının ulusal ve H alkı nın s ı nıf sal kurtul u şu ugruna,ekono mik katkıları, proleter düş ünce leri ve pr ati ~ iy l e ö zerine dü ş e ni yaptı. H al k ının ve s ınıfının kUrtuluşuna olan bag lılı gı nı, bu yolda kı z ıl kanını akıtarak ka- we .c hergün biraz daha eriyerek ve b! r a z daha çökere k. Ş u anda en a z bir yıl ce zaevinde tutul arak ser yak ı n be st b ırak ıl an yedi bi ne hast ~ ve evinde n e kısm , da i nsan , olarak haneler de yatar.a bat, ıml ı kısM1 yaşamın ı sürdürür ken, bir da hastane ha s tane , doktor dokt or do l a ~ arak s a~ l ı~ ı na kavuş a bilme kavg as ı nda •• " i çin and ı m ı z vnr'-a, o zaman; Daha i H:c l i ve krılı cı , dnr · rıı rup ç ıkar l a rı nd a n arınm ı ş eyl em bir- tesinden di~i mi z müddetçe bu sorunlar ın üs i çin çaba p,ö ster ba ş arı l ı o l ac a ~ ~ m ı z ka ç ı n ılma zd ır . Ba s arılı ol mak nıt ladı. O' nun öl ümü ,l1alat ya Tekel Fabri kas ında, ,ilerici çevrelerde ve halk aras ında büyük bir kayıp ol arak gö r ül dü . ö zellikl e Tekel Fabrika s ın ı n kadın i şç ile ri ara s ında ç ok güven duyul an biriydi. Bu nedenle Enver ' in ölümü en çok da onları et kiledi . Enver yo l da ş ı m ız, s ömürgecilefa ş ist rin yerli u ş akları olan besl emeler taraf ından ö zellikl e seçilerek ka tledildi . Çünkü O; i htilal ci karekteriyle f aşist odaklara kar ş ı verilen mücadelenin en ön s afları ndaydı . Çü nkü O; ~urdistan Ul usal Bag ım s ızlık ve yi ~it Demokras i Mücadel esi nin KürO; Çünkü Millitanıydı. bir sı kendi n ını dis t an pr o le teryas bir nı f bilinci ne u l aşmı ş yi git neferi ydi . Ve Çünkü O; PROLETER B!R M!LL.!TANDI ~~ O' nu , öl ümünün ikinci yıldö nü münde s aygıyla anıyoru z . Kürdi3tanl ı devrimciler ve yolunda yür üyen yoldaş l arı O ' nurı anı s ınl. mücadeleler i yl e yaşatac aklardır. O' nun mücadelesi devam ediyor ve devam edecektir. Enver yolda ş , Kü rdi stan Devrimi aras ına nin öl ümsüz şehitleri kat ı ldı. Kürdistan Devrimi ' nin öl ümsüzdür. ş e hitleri Qerln 4 SİNA' NIN BOŞALTlLMASI VE Qabaları sonucu 1978 Eylül' Ün de ABD , lsrail ve Mısır ' ı temsilen Camp-David'de bir araya ~elen Jimy Carter, Menheim B~ r;i n ve Enver Sedat; sözümona "0!: ta-Dof:;u Barışı" için çerçeve an~ la şmas ı adı verdikleri, diger bir adıyla Carnp- David antıaşması diye adlandırıl an geri ci bir an~ emr~rynlizminin yo~un laşma yaptı l ar . Bu gerici antlaşma gere~ince !srail'in, 1967 Arap-tsrail savaşında işgal etmiş oldugu Sina Yar ımadasındaki topraklar ı 25 Nisan 1982 ' de Mıs ır~ a geri vermesi gerekiyordu . 25 Nisan 1982 tarihine do~ru !srail ABD' nin ısrarlarıyle Sin~ yı boşaltma hazırlıklarını yap~ da yogunlaşt ırdı. !srail Siyonistleri , sık sık Güney Lübnan toprakların1. işgal etme ve .J!'KÖ 1 nun buradaki varl ıgına son verme tehditlerinde bulund~ Israil , gerçek niyetlerini gi zlemek ve kendi saldı gan eylemleri ni haklı göstermek için ; FKÖ'nun Güney-Lübnan' da askeri y ıg1.nak yapmas ını ve !srail 'in yerleşim bölg elerine yönelik sabotaj eylemlerini te ş vik ettigini gerekçe olarak gösteriyordu . Artan !srail saldırıl arına kar şı dünya kamuoyunda tepkilerin yo~unlaştı gı bir sırada ; ~!ısır, S!: udi- Arabistan , Kuweyt, katar,Eb~ Dabi ve Ürdün gibi gerici Arap ülkeleri , ! srail'in yo gunla ş an saldırılarını görmezlikten gele rek, Si na ' nın boşaltılmasını Orta-Do~u~da barışın ge rçekle ş mesi te ken , bir yandan da yeni saldır gan tutumlar içine girdi . özünde dırılarını ısrail S ina ' yı boşaltma e gilimi~ yönünde atılmış olumlu bir adım ve kazan ı lmı ş barışçıl bir zafer olarak açıkladı l ar . Arap g erici- . ligi , Sina ' ~ın boşaltılm as ını Arap hakl arının ve g aspedilmi ş Arap topraklarının kazanılabilec~ ISinin bir kanıtı olarak karşıla ww w. ne de del:;ildi • .B'akat ABD emperyali~ minin Arap gericiligine verdi~i taahütlerini yerine getirmesi gerekliydi . Zira , Camp- David an~ laşması kendisinin bir eseriydi , ve üstelik bu antlaşmanın hayata g eçirilmes i O' nun Arap gericili~i nezlindeki i t ibarını. ve aynı zamanda güvenilir bir müttefik oldueunu kanıtlayacak, bölgedeki uzun vadeli çıkarları için daha rasyone l bir yol olacakt ı. Nitekim !srail Siyonistleri , i çte aşırı sagcı -fanatik güçl erin fi ili direnmelerine rae men ABD'nin artan yo~un çabaları ve ekonomik askeri yardımı artırma taahütleri sonucu , S i na ' yı kısmen de olsa istemeye i stemeye bo ş altma h~ zırlıklarına başladıl ar . 25 Nisan'a do/!ı;ru " Sina'yJ. çöi olarak aldık, çöl olarak bJ.rakacagız " diyerek Sina ' daki yerleşim merkezlerini yıkıp yer yer geri çekilen ! srai l , boşaltma işlemler~ nin devam etti ~i günlerde, buna misileme . olarak Güney Lü~ nan topraklarına , Filistin s ivil ve askeri mevzilerine karşı sal- lerde boş ·.·Gedönemde ! s - durmayacal<:lardır . l işmeler , önümü z deki rail saldırganlı~ının artaca~ını ve bölgede çat1.şmaların hız kazanacag ını gösteriyor . öte yandan ABD emperyalizminin Orta- Dogu politikası hergeçen gün biraz daha belirginlik kazan makta ve daha çok saldırgan bir yola girmektedir . ABD emperyalizmi , 1970'li y ıl larda , G üney -A sya ' d~Vietnam ,La-~ os ve Kamboçya halklarından ye ~ digi darbelerle sara ıl an çıkar ların l. korumak ve kaybetti~i mey zilerine karşılık yeni mevziler kazanmak için Orta-Dogu bölgesine daha çok agırlık verdi . ABD , g erek yeraltı ve yerüstü zen~in lik kaynakları ve ge rek Jeo- politik konumu açısın dan stratajik bir bölge olan Orta- Dogu'yu ele geçirmek ve bölgede gelişen ulusal ve toplumsal kurtuluş hareketlerini bastırmak için çabalarına hız verdi . Bu çabaların en önemli sonuçlarından biri de Mı sır ' ın denetim altına alınması oldu . 1970 ' de Cemal A bdülnasır' ın liimünden sonra Mısır ' da yönetimW Enver Sedat ve kli ~ini n eline geçti . Enver Sedat , 1967 Arap-!srail savaş ında ~!ıs ır' ın içine we .c Ann om ARTAN İSRAiL SALDlRGANLIGI dılar . ! srail Siyonistleri, Sina'da elinden bıraktı ~ ı toprak lara kar ş ılık yeni toprakları i~ gal etmek i çin, önümüzdeki günKu şkusuz , ~! ' ö.._. Qerin antla şmas ıyla noktalandı . Daha sonra Camp-David antlaş Urdün ve di~ er gerici Arap iktidarlarını da dahil etmek isteyen ABD emperyalizmi , bu "bö~ gesel karşı-devrim itifakını" g e masına ni şle tme politikasında ula şm adı . başarıya lik " öneriyordu . Yeni Fahd Planı ' ında ise , İsrail ' in 1967 öncesi sınırlarına çekilmesi , baş kent Küdüs olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında Ba~ ımsız Bir Filistin Devl eti ( l )nin kurul mas ı önerilmektedir ABD' nin bölgedeki çıkarlarına , temelden hizmet·eden , ve O' nun uzun vadeli ç~karlar~~ı koruyup geliştirmeyi hedefleyen bu g~ri ci anlaşmaya k arş ı , başta Fili s tin Kurtuluş Ör gütü (FKÖ)nÜn dey rimci kanadı olmak üzere , bölgedeki ilerici ~üç l er şiddetle kBE şı durmaktadır . Şimdi li k !srail ve di ~cr Arap gerici güçleri' de bu plana karş ı koymaktadır. Kuş kusuz , !srail olsun , gerici Arap güçleri olsun , her bir i kendi g~ rüş aç ısı ndan ve degişik nedenlerden ötürü bu pl ana karş ı' dı n ABD , Fath ~lanın'da yer alan Fi listin Sorununun devrimci- demokratik güçlerin önderli gi altında çözüme varm asını uzun dönemde kendi hayati çıkarları aç ısı ndan tehlikeli bir yol olarak gören ABD emperyalizmi , böyle bir yola baş vurmayı daha gerçekçi bir p~ litika olarak görmektedir . Zira, Filistin sor ununa ili~kin ihtiya- . di bir çözüm alternatifiyle ortaya çıkmadıgı sürece ABD'nin Arap gericilit ini böl F,esel bir itti fak içinde sa~lam bir şeki l de yanına Böyle almas ı olan akl ı deeildir . bir a lternatif politika hedefleri içinde ! srail ' in ç ıkarl ar ı nın da korunma s ı ve ge l ec e ~ i nin gövence altı na al ı nmas ı önemli bir yer a- om larıyla boşa çıkartıldı . Camp- David antlaşmas ı, baı?ta kendisinden beklenen sonuç l arı vermedi, Mısır ve !sr ail ile sı nır lı kalarak dar bir çerçevede kald ı . Camp- David antıa şm ası ' nın kendisinden beklenen so nu ç l ar ı vermemesi ve geçen y ıllar içinde !ran ve Afganistan 'da emperyali~ min ç ı karla~ı aleyhinde meydana gelen gelişmeler , bu g eli şme ler den dol ayı ve gene l olarak Sovyetler Birli~inin Orta - D o~ ' da artan etk~nligi , ABD emperyali~ mini yeni bir pol itika saptarnasına 5ötürdü . Yeni ABD politikas ı, bölge düzeyinde meydana gelen ge li şme lerden duyulan endi şe kayg ı , saldı rganl ık ve ihtiyat gibi d eg i şi k ve birbirini tamamlayan motiflerden oluşmaktadır . ABD emperyalizminin yeni politi ka saptaması ; esasta bölge geri ciligini birleştirmeyi hedefledi ginden , geçmiş poli tikasın ın bölgedeki uzun vad eli ge l işmele ri hesaba katarak , ye ni do~an şartlara uygun olarak yürütülmes i dir . Bu pol i tikanın yol açt ı gı f,elişmelerden bir de , Suudi-Arabis tan 'ın ileri sürdügü ve baz ı ~c ri ci Arap iktidarlarının beni~ sedi ~i bu plan 'nı n Camp- David ' de f u.rk l ı bir yo nı , .F ilistin sorununun çözüm biçimi ne i li şki ndin Bili ndi ~i gibi Camp - David antla şmas ı; Filistin sorunu ' nun çözüm biçimine ilişkin ol arak , !srail işgalindeki Filistin toprak ları üzerinde sınırl ı bir "özer~ ww w. ne Camp- Davi d , ABD ' nin yeni Orta- DoSu politikasının bir ürünü olarak, Orta- Do~u geric il~ gini tek bir cephe de b ir l eş t i r meyi amaçlıyordu . Ancak , Arap de~ ~tleri ile emperyalizm ve siyonizm arasındaki çelişkiler ve Arap geri cili ~inin kendı i çindeki çelişkileri ve bö l gedeki devrimci güçlerin mücadelesi , bu karşı devrimci politikay ı büyük ölçüde . başarı s ız lı ~ a ugratt ı . Böl gedeki anti- emperyalis t ulusal v e . top ~ lumsal kurtuluş güçlerinin mücadelesiyle sert bir şekilde karşılaşan Camp- David antla şm ası , d~ ha sonra bazı radikal Arap ül ke lerinin de katıl dı~ ı karş ı t bir cephenin do~masına yol açt ı . Camp David ' e karşı FKÖ , Güney Yemen , Libya , Cezayir , Suriy e gi bi radikAl iilkelerin de içinde yer al dıj~ı "Cephe Somut Tes s adi " diye adlandırılan bir i ttifak oluştu ruldu . Camp- David antlaşma s ıyla kenrlini hiro~ doho RnPlnma alan !srail , emperyalistl erin de deste- ı'; irıi a larak Lüb nan ' ı i kiye bölme ve Iilistin Kurtuluş hareketini etki sizle .• tirme yönündeki çabal arını artırdı . r1ısır ve Arap gericilikl erinin de dola~~ ı olarak hizmet etti~i bu çabalar , ba ş ta Filistin ve Lübnan ilerici güçleri olmak üzere bö l gedeki tüm ilerici güçlerin ortak çaba- te we .c düştü~ü yenilgiden ve bu yenil ginin g et irdi~i durumdan yararl anarak yönetirnde a~ırlı ~ın ı artırmaya. S ina ' yı geri almak i çin yeni hazırlıklar i çine giren Enver Sedat , 1973 savaş ında hedefine ulaşmayınca, savaş yerine teslimiyeti seçti , O tari he kadar devam eden Mısır - Sovyetler Oir li ~i oro~ ın dnki )ljQki ierc son vererek ABD ve !srail ile u~ la şma yollarını·aradı , ABD empeE yalizmiyle sıkı ilişkiler ı çı n e giren Mısır , teslimiyet yolunda yeni ve daha ileri adımlar atar ak , !sr ail siyonizmiyle uzlaşma ya razı o~du . Enver Sedat 'ı n te~ limiyet yolunda attı (~ ı adımlarla . . . uşturulan uzlaş ma zemini üstün ~ ABD' nin destek ve onayıyla 1975 yılında bir araya gelen Mı sır ve !srail bir anla şmaya vardılar. Bu teslimiyet anlaşması daha sonra 1 978 ' de Camp- David lacakt ır . Denilebi lir ki : ABD emperyal izmi tarafından oluşturulmaya ç al ı ve Türkiye 'nin de i çinde yer planlanan , Türkiye- !srai l ve Arap gericil iginden meydana g~ len bir " bölgesel karş ı - devrim iti fakı "nın hayata geçirilmesi önündeki en önemli sorunlardan bi ri , Filistin sorunudur , Bu engelin aşılması i çin ABD'nin Arap gericili~ine karşı ihtiyatlı davranaca~ı ve !srail'i , kendisinin önerece gi alternatif bir çözüm yoluna ikna etmeye ' çalı şacagı olgusunu soruna yaklaşım tarzından çı karmak olanaklıdır . Arap gericişan alması (Dev.Say.l7 'de ) 16 Qertn p:i içlor, Mnrt ayı nın ortal ar ı nda Diyarbak ır h~ bir kntliam pi3hnne9 indc yeni yaptılar . 21 Mart Newrez 'un yakg erçekle şti la~tı~ı ~ünlerd e len bu hunharca katliam da l O ila 20 arasında yUrtseve r- devrimci katıedildi . mış l ardır . geniş havasına ve odurumun , çapl ı dönü ştü~ Tutuklui ar götürüle nl erin geri verilme sini i s katemiş , gidenler gelmeyine eye dar eylemleri ne devam edeceklerini bildirmişlerdir . Bunun üzerine ceza evi yönetimi geniş çaE tutuklular ın lı önlemler alarak eyleml erinden vazgeçme lerini istemiş , tutuklu ail elerin görüşme leri yasaklanm ı ş , görü ş me günl eri iptal edilmiştir . Takviye edilcezaevi miş askeri birlikler le içi ve dı ~ ı oıkı htr Q e~ilde decenetimaltına alınmış, halkı n ww w. kaydedilmiştir . za evi Katliamda yaralanan l arın sayı belli degildir . Tutuklu aileleri ve hastahane lerde öl enlerin cesetleri ni ve yaralıları göre n yurt t a ş ların tanıklı~ına göre, e! linin üzerinde yaralı vardır . 0 7 günlerde l ayların devam e tti ~i kuramayan evl at l arıyla irtibat tutuklu ailel eri geli şmeleri büyük bir endişe içinde takip etsı ne yayılmas ı ndan layların başladıgı bir isyan direbir anda parlamış ve çeşitli eylemlere dönü ş müştür . lrkçı - fadaha şi s t subaylar tutukluları pla~ çok tahri k etmek ve katliam l ar ı için uygun bir ortam yaratmak amacıyla provakasy on eyl eml erine daha da hız v ermi ş lerdir . Bildiril digina göre ö ldürülenle~ den b azılarının cesetleri nin te ~ hir edilmesi üzerine galeyana g~ len ve marşlar söyleyere k s log a~ l ar atan tutukl ular üzerine oto matik silahlarl a ate ş edilmişti r Süngül enere k , bo~ularak ve otomatik silahlar la taranarak l O' nun üzeri nde yurt sever-dev rimci tutuklu katledilmiştir . Tutukluların başlattıgı ni ş yakınlarına yakla şmas ı y ~ sakl anmıştır . sö güçlere karşı kin olacaklardır. ve nefret i çinde ve Özgürlü~ü zli~ı Ba~ımsı , Çünkü kavg~ tarihsel gi u~una girişti sında,Kürdistan halkı bugüne deyi g~ t ~in binl erce , yüzbinler ce · Tarihin evladı nı kaybetmiştir . derinli klerine kök salmış bu tarihsel kavganın birer halkası oşeyh l an Koçgiri , Ag rı, Zil a n, Sait , Der sim gibi ulusal direnme hareke tlerinde ; da~da , · bayırda zindan ve meydanlar da yüzbinler ce Kürdistan ' lı insan işkenee !: de , idam sephalarında, t oplu ka~ l iamlarda y okedilmişlerdir . Isti~ lal 1-lahkemele rin' de f erm an giyö zciş yüzlerce Bagıms ı zlık ve gürlük kahramanının "dara~açlar;ı. na " gönde ri ldi~i Di yarbakır , EKürdistan l azıg ve daha bi ~ çok yüzlerce, illerinde bugün yine binl erce yurtsever -devrimci ~ür sömürgec ilerin distan ' l ı insan ve zindanlarında işkence , ölüm . ktadır u~ratılma ra katliamla lı Analar bu insanlık düşmanı mürgee i-faşist te we .c Gelen haberlere göre, hapishabahane nede Newroz çalışmaları devrimci ryurtseve ediler ek bazı kişiler koguşlarından alınıp göt i.irül dü . Hapishane yönetimi muhteme l bir ayaklanma ya meydan ve~ memek için sık ı t edbirl er aldı. Tutuklula r dagıtıldı,bazı unsurlar hücrelere kondu ve tutuklular ara sından özel olarak seçilmiş baz ı unsurlar da özel yerle~ de toplatıldı . Alınıp götürülen , i şkenceler kişilere akıl almaz işkence yor. yapıldıgı bildirili yapmaktan zevk alan sadistleşmiş faşist subayl ar bazı t utuklular a yapöldürünee ye kadar i şkence Olürn haberinin sonra hapishane de yuru yayınlayarak tutuklu aile leri ve halkın cezaevi ve çevresine yaklaşmamalarını emretmi ş tir . om :;iimiirf ~r.r.i - fnr;ıi, nt Diyarbak ır halkın dan ve tutuklu ail elerinden edinilen bilgilere göre cezaevi ve çevresi bir kaç gün tanklarla ve zırhlı araçlarla çevrilmi şti r . S~ kıyönetim Komutanlı ~ ı,Diyarbakır Belediye si hoparlörü nden bir du- mi ş lerdir . Sömürp.:eci -faşist ri şti~ i bu katliam p:iiçlnrin p;iDi- olayının yarbakır halkı tarafınd an nefre~ le karş ıland ı ~ı bildirili yor . Di- yarbakır halkı arasında, ö zel l ik bu olaydan, güçlere donefretten ve kin karş ı artan layı e ndişeli bir durumun ortaya bunu çıkt ı~ı ve sömürgec ilerin hesaplaya rak ş ehir giriş-ç ıkı ş ı ~ rını sıkı kontrol altında tutuldugu bildirili yor. le kadı nlar arasında dolay ı sömürgec i-faşist Elbette Diyarbakır ve tüm Kürdistan halkı ve özellikle evlat acısı içinde kıvranan Kürdistan~ Tlup:iin ve Diyarb nkır'cln, Kürdistan ' nın F.laz ıl'; ' ciR dört bir taramahkegörev- kurulan sıkıy ö netim meleri'ni n g eçmi şt e ay ni leri yapmı~ olan "İstiklal ~ vardı? kemelerin " den ne farkı ~ürdistan yüzlerce ve Şeyh Sait Ulusal kahramanı n ın idam saphalar ın a gönderildi~i ,hapishan e · ·ve zindanlarında ömür çürüttügü Dişekilde yarbakır ' da , bugün ayn ı torunları onların çocukları ve olan özgürlük ve bagımsız lık sava şç ıları binlerce yurtseve r-dey rimci Kürdistan'lı en barbar bir güçleşeki lde sömürgec i-fa şis t r in zulüm, i şkence , idam ve toplu katl iam eylemler iyle yokedilmek isteniliy or . fında 12 Eylül'den bu yana her geçen gün şiddet ini artırarak devam e den sömürgeci-faşist : ·' baskı lar son zamanlard a özellikle hapishanelerde çil e dolduran onbinle~ Qerln 17 tüm barbarca ~Rnınrl~n hinl~r~~ ü~r:i ir.l ii k eo.ver, ç ıeı ~lbette bir gün Rn~ ı mR ı~lık v~ do P:nco.ktır. halklarım ız zul- mün ve zorbalı~ın sal tanatını yerle bir ede cek , s ömürü , baskı ve zulnün egemenli~ine son verecek, Bag ı ms ızlık, özgürlük ve bar ı şı n oldu ~ u bir ülkeyi kuracaktı r. uygulamalarına ra ~men,Kürdis tan, Faş i st cunta 'nı n kanlı ~leml~ rine , karşı mücadel e etmek , sesini yükseltmek, içeride ve dı şarıda devam eden mücadeleye mad di ve manevi destek sa~l amak,her devrimci-demokrat, sosyalist insanın ve hata insanlıktan yana her kişinin görevidir. İçerdekf, binlerce halk çocu ~unun ve onların dı ş arıdaki çoc uklar ının,ail~ te lerinin ya şamına ortak olmak,onları maddi ve manevi olarak des tekl emek, kendini bilen , insanlıktan yana herkesin görevidir . Bulundu~umuz her yerde , her alan da; evde, işte , sokakta , okulda yurtiçinde ve yurtdışında, mücade lenin olanaklı tüm yol ve yöntemlerini kulanarak sömürg eci,a~ keri-faşist cuntaya karşı müca~ dele edelim , ezilen · halklarımı zın sesini yükse lt elim . Kürdist~ da olsun,Türkiye' de olsun milli~ yet , dil , din , cinsiyet, yaş ve ör~üt fark ı güzetmeden faşist cuntaya karş ı mücadele eden ve bu yolda içeri dü ş en Ba~ımsızlık ve Özgürlük yanlı sı insanlarımı zı yaln ız bırakmayalım . özgürlük ve anti-faşist mücadele kahramaD l arının sesini duyalım, onları yalnız · bırakmayalım . Sömürgeei , askeri-faşist diktatörlü~ün Diyarbakır cezaevinde · girişti~i toplu ko.tliom ol~yJnı nefretle karşılıyoruz . FaŞ ist cuntadan er geç döktü~ü kanların hes a bı sorulacaktır. Bu barbarca · olay' da canlarını veren yurtsever-devri~ ci insanlarımızın anısına saygı ile egiliyoruz . Onlar, daha şim diden Kürdistan halkının gönlüne gömüldüler . w. ne ww Kuşkusuz sömürgeci, a skeri-fa- ş is t diktatörlü~ün halklarımız ve içeride bulunan binlerce devrimeiye karşı girişti ~i zulüm , baskı,işkence ve toplu katliam eylemleri durmayacakt ır. Bu nedenle Diyarbakır katliamı ne ilk olanıdır, ve nede sonucu olacaktır . Dı şarıda halklarımızın Bagımsızlık ve özgürlük mücadelesi devam ettikçe ve içerdeki binl e~ ce devrimci- demokrat halk evladının direnmesi sürdükçe i ş kence 1 NIN .BO~ JlL T lUtlA S I VE ARTA.N İSRAiL SALDIRGANLIGI Bugün katledilen he r devrimci demokrat halk çocu~unu n dökülen ve Türkiye'de hapishanelerde ya. . .n onbinlerce devrimci milita~n kavgası, içinde bulunan koşulln:r.o. roP:men bup;iine kRıiar durmadı ve durmayacaktır da. S ınıf savaşımının en dayanılmaz en çe~ tin yollarından geçerek devrimci direnme ruhunu ayakta tutan yüzlerce militanı n direnme öyküleri tüm engellere ra~men hapishanelerin kalın duvarlarını aşarak emekçi halk kitlelerine ulaş abi! mektedir. Yüzlerce,binlerce devrimci, demokrat ve sosyalist insanın bu dişe diş kavgası faşist cuntayı tedirgin etmekte, ezilen emekçi halklarımıza ise büyük bir moral kayna ~ ı olmaktadır·. Diyarbakır, Blazı ~ , !stanbul ,Anka' Adana , !zmir ve daha bir çok . .pishanede devrimci t~tuklular ın girişti~i açlık grevleri, di reniş, boykot ve benzeri ~ylem ler, dışarıda oldu~u gibi zindan ve hapishanel er'de devrimci mücadelenin devam eti ~ini ve devam edece ~ini kanı tlamaktadır. Sİ NA (Say.l5'den dev.) om Faş ist cuntanın i dam ve katliamlar kaçınılmaz olacaktır . Bütün bunlar Ba~ ımsız~ lık, ÖZf,Ürlük, ,ekmek ve barışın bedelidir . li ~inin sıkı denetimi altında ve FKÖ i çindeki sa ~ kanat önderli gin de sözde "ba~ ım s ız" bir Filistin devletinin kurulması ABD'nin tercihi haline gelmektedir. Sina ' daki topr aklarını geri abundan lan Mı sır g ericili ~ini n böyle tavrı ne olacaktır ? Emperyalizme teslimiyetçilik politik~ s ının bir karşılı ~ ı olarak Sina kendisine ger'i verilerek ödüllendirilen rusır, bunu k azanılmış bir barışçıl zaf erin örne~i olarak sunmaya devam edecektir . Bundan böyle Mısır ge ricili ~ i , bir yandan !srail ile uzlaşma temeli üzerinde sürdürdü ~ü ilişkilerine devam ederken, diger yandan Camp David antlo.ıjmo.ı> ı yüziinden kendisinden darg ın olan di~e r Arap ~~ rici iktidarlarıyle bozulan ili~ kilerini düzeltmeye çalışacaktı~ Nitekim gerici Ar ap iktidarları da böyle bir beklenti içersind~ dir. ~lı sır , bundan böyle !srail ile Arap gericili~i arasında köE rü olma rolünü üstlenecektir • Bu günlerde Orta-D o~u ' da gerginlik artmaya devam ediyor. !srail, Sina ' nın ac ı s ını yeni saldırganlık eyleml eri ile dışa vuruyor . Ş imdilik saldırı hedefi olarak Güney Lübnan'daki Filistin Direniş l"1evzil erini seçmiş görünüyor. Ancak , Güney Lübnan ' daki Fil is tin Direniş Mevzil erine saldıran !srail ' in FKö ' yü yok etme ve Güney Lübnan'ı iş gal etme planı,F Kö ve Lübnan ilerici güçleriyle, böl gedeki di ~ er ilerici güçlerin ortak çabaları sonucu bo ş a çıka rıl acaktır . !srail istemeyerekte olsa bag ımsız bir Filistin Devl etinin kurulmasını kabullenmek, zorunda kalacWçtır . önümüzdeki günl er Filistin Kurtulu ş Hareketinin lehine g elişecek ve Filistin Halkı ergeç kendi Ba~ıms ı z Devletine kavuşacaktır. we .c ce yurtsever, devrimci- demokrat ve sosyal ist insan üzerinde daha da yo~unlaşm ı şt ır . ! şk encecilert~ kımı her gün bilinen ve bilinme yen sayıda devrimeiyi katletmektedirler. Onbinlerce in s anı zindanlarda en a ~ır ko ş ullar altın da toplamak , yü zlercesini sakat bırakmak ve onlarcasın ı idam seh palarına göndermekte n h ızı n ı alamayan f a Gist cunta yönetimi ş imdi de onları ~opl u bi r şekil de yok etmek içi n tert ip ve provakasyonlar pe :,inde ko şm aktadır. gerin 18 1Quncika Çand, 8ijje ii Huner 1 riye . Yek ji van hunermendan ~ :cbri w. ne u ji BO'.I.'ANl ye , ku bi afirandi!! xwe ve ruye bejeya Kurdan Spi dike . Sed heyf u mixa bin, ku agehiyen me l i ser vi hazane ~edi ~ me t u xebatkar pir kem in. Di derheqa Me la EN\'IER de , heta bi niha tu tişteki berdar nehatiye we şandin. Bi tene M. Ermexani di kovera RONAH! de C Sal: ı , lle jmar:l2, ı Adar 1943 , Çapxana kurt Gebate, Şam-1943) bendeke li ser bozane nemir nivisandiye • E·. , , di ~~e be nda xwe de, s erpehat i u biranina X\'le ya di derhe qa dersdariya bozane nemir ya bi t~ pen l atini de , bi me dide zanin. D i gel ve ji , tişten ku em pe dizaninev e, ku hozane nemir,ji en te e. nav Berwariyan de xizmeteke pir heja kiriye . ewdare · l'lela EN\'/ER ye nemir bi tipen latini nivisandina zimane Kurdi bu. l~i bi alfabeya ~ WAR- e ve , piran1ya Kurden herema xwe , h ini ni vi sandin u xwendina , ~imane Ku~o i kir. Piraniya Hozan ' ı ııncrm~ nrl , zona u nivl.::ıcvanen ku bi ;j L horemo. ne hdinan in u iro ~firandinen xwe yen giranbi ha ve be j eya Kurd.i dixcmili nin, li ber ~esten Mela F.NWER bini tipen ıa •;ini bune . Bi ser de ji , wi manostetiya wan ya zimane Kurdi k! b cr na ve gunde xw.e ' bi nave r-reıa ENWERt MAYİ hatiye nasin . Leqeba xv;e j i " Lawe ·çiya 11 daniye. Bi ıC'.ve hozaneki bi raman e. Me la be j i, bi hizren xwe ve meleki nureh , te~ihi şti, birewer u welat parez e . Helbesten wi di nav gelen Kurdietane de hatine hez kirin u ji aliyen dengbe j u stranbejan ve hatine strandin. Nemaze stranbeja Kurd Gulbihar , helbe~ ten bozane nemir ve jandine u . . . belav kirinc . _..nemir Le çi heyf , ku hozane hinde ne jiya. xwinxwaren kaledar yen Bexde ew di sala 1963 an oe, u li gunde wi di bin barana bomben balafiren bombeavÔj de şehid kirin. Bi vi away1 sorguleke din j.i ket nav rezen kar\'lanen welat yen azadixvtaz u nemir. Hozan 11ela ENVIERt ·J4Ayf evçend , arirandinen jeri n ji bejeya Kurdi re bi diyari hiştine. 1. lJIYARIYA LAWAN, Pend u şiret li ser j ina civaki u welatparezi ye 2. PirtUka GERGOR! bi nave LEYLANKA S.P! wergerandiye . ziıiııa W Kurdi 3 . Mewl udeke Kurdi , menzum 4 . 'l'ER1'EPtLA BAWERIYE , menzum " " " 5. 'l!ERTEPELEKE f1ETELOKEN KURDI , bi qasi du hezar gotinen peşiyan 6 . DilolANA MELA ENWER , helbesten, welatpareziye, heyran u wesfe. we .c Mela ENWER ye nemir yek ji he! gel e bestvan, hozan u zaneyen Kurd e . Ew bi xebat, huner u af~ randinen xwe ve kunermendeki payebilind u zaneki giranbiha ye . Hozan Mela EN\·JER di meha Avdara 1913 an de li gunde Maye , ku bi baj are Amediye ve giredayi ye j i dayik b~ye . Bi ~ve ji eşireta Berwariya jorin e . Kure Şex Mihemed Tabir e . Bave wi ji yek ji bave zanayen dema ~ve bu. Nave wi li Kurdistana BaşUr bi zanıne u teqwa diyanete belav bubu . Mela ENWER ye nemir, ji aliye binemale ve , ji miren Mukriyan Hozana payebilind l i ber deste Şikri mift iye Amediye , f1ihemed Efendi, de st bi xwendine kiriye . u Wi se salan li Dihoke, Zaxo, Hewlere dersen şeriete xwendine . Le xwendina xwe l i Amediye dawi ji ani ye . D i s ala ı 936 an de seydaye xwe Mihemed Şikri Efendi 11 icaza diwanzdehan" wergirtiye . Bi qasi du salan li gunde Şerwa ne, li Zibare, mamostetiya ol u diyanete kiriye. Le bi du re dev .je berdaye, vegeriyaye gunde xwe u ~e runiştiye . Ji we deme pe de her di nav el u e şira xwe de maye u wek keseki ruspi bi şiret kirina xelke xwe v e mijul buye . Ji b ili vi kari, di V/are ll.l.nkinivisandine de ,di rina xwendin om MElA ENWER(I) A SERBES Tl ww n iv&tin em li ve reke nexwnzin nav u serderi Ji di l u iman xebate biken bi rasti em bikeyn kari Divetin em he mi pek ve li ~-~e bizivirin bikeyn tobe Ziki paqij bikeyn ji kine , devi taze bikeyn ji pari ~ev urojan bikeyn şoli ji_bo serbestiya Kurdan Qemi em xo bike~in tev ji dev u l even evi mari Hemi em sed hezar xUh u hezar xunan vemali n ji xwe Li nav ş eraziya diya ji me naçit ber pere tari Bi xUh U xUn U kiryari digi n armanciha zerin Tu pave nermiye bigre , bi herdu destan dijwari Kes e li heviya helatna roj bibit, dive mikun bit li ser Girani telıl iyen şev da heta si bhe ji evari t ere em j i bi serbesti bi xoyboni bijin herdem Bikeşin der j i van tirban ji xwe baven evi bari Çi xoşi hun dibenin ma li ve jina bi serşUri Geda gi ya xwe paşi bi, tu yariya xwe xundikari Çi .tame seh dikin an ji ji ve jina bi zindani Şi van bi, ya X\'/ e gavan bi, tu rut i, ya xwe maldari Li biheşte ger ko serbesti ne bit, ya cak biheli we Bi çavştiri ne ji cenda sere te pe bikin yari Heçi saxi ye , ya li bin siha şir u metalan da Ile t a d.esta bi xUne ter nekey naji bi serbari mal akan Bele ger dest niveje bişoy bi xUna cerg ~u de ji paşe hinge jineke taze bi nazdari Li reka j in bi xoybuni hene zor biş u zor asteng ş er divet cani bikeyn gori bi yekcari Piling u u Qerin 19 Çeleıcıi.;zireki, çaki hebitin an nebitin te co m Çi fayde je girenaday eger kiryar neçit hari Ji tirse jari çedibitin li kirne xoşi u nav e Uivet em sed hezar canan tilefin da biçin şari ll emi Kurd :ıcUnek u goşt in , Hekari ya xwe Bidlisi Ciziri ya xwe Babani , çi Badini , çi Berwari Çi Lori bit , çi .l!'eyli bit , çi Pijder bit, çi Ders i m bit Çi Caf u Her1•remani bin, Bilux bin ya xwe Şengari e. llemi şer in bi rasti, ki weki wan ma heya ev ro ? Ew in serttirka i naanan ji Moxol, Sami u Ari Divetin em mikum bin her heta dighene armance Çi saet me nebitin hiç hemi gava bi hişyari Gel e k şerm e geli lawan bihelin vi cihe rengin J i de s te te'siba u em bibin be behr ji vi wari Ere La~1e Çiyani em hemi pek ve l i ve reke De gori keyn ser Ü mali nizanin em çep u xari . Amediye , Me la EN\·IER XEBAT et ew Xebate biken- geli lawan xebat her karemerane Xwe hi~yar kin hemi pek ve ne em mihtaci r,encnn o Bişon çav u deven xwe ji ve xewa hun ji mej ketine Bijli we ma kesek ev roke hun dibinin di xew da ne Bizanin ko gunehkar in bi ve netrüşiya yekcar Hewe nabit cewabek li nik Xwede sibhe li mizan em Li peş we rakiri ev ro hemi tuxmen li dinyaya Ta herkes xod diniyasitin le roji tuxme kurdan e Bikin şerme ji xo bes e , bikin şerme ji xo ges e Ne hun zendasin in pek ve hemi şeren li bişan e Xebate biken, xebate biken , xebate biken geli ıawan Xebate biken geli şeran ko ev ro bo me derman e ww w .n Dibejim ez hew·e ageh ji hale xo ne beye qay Ji her çar qurneta ev roke xelke li ser we ferman e Ewan tekbir e ko tove me birin in hay hewe je ye An ji bi wan bibin bende bi reşk u bendik u nan e Biken gel we çiya hes ken be be tirs. u be be pir s e Kesek nebit bibejitin mixa bin e\v ji çi gunhan e Geli l awa de bin razi bi vi rengi, bi vi terzi bijli ve hewe sibhe de hajone l i kol an e Xebate bikin geli lawan, bizave bikin geli xortan pek ve kar bibin reke bezin u biken cedidan e Bi namusi bijin , an ji herin bimrin li dinyaya Çiye r azi bi ve jine li nik min ew ne i nsan e o o Hev dujeh bisoje le eger be tivil u te'n e Biheşta bi te ' n tivil bit mirüvi ewne vetin hiç Bi marani mirin çetir e bi sed cara ji ve jine Hezar qada u tif ser ve jina biedebxane Xebate biken geli lawan bizava bikin geli gencan Qemi hun xo bikeşin der ji bin van kulm u mistan e Divetin hun bibin yek , le ş bibin yek, dil bibin yek can O pek ve kar biken belki veken tüı e ji van san e Bi dengek hun biken gazi, biben dijmin here zu be ... t e xe ı as buye .. li nav van bax u. . mergan ... Ç erına e Ev e lawe çiya alaçi u peş ve hemi gavan De gÜri vi cihi kem ez hezar laş hezar can e u Mela ENWER Qerin 20 ENVER KOC' U ÖLÜMÜNÜN 2. YllTJ.eiJÜ~fLN/ilk.ıı.,•. A ANlYORUZ et ew e. co m ~------------------~ öldürdüler . Enver Koç 15 . 2 . 19Ş2 El az~~ · ~n Palu kazas~n~n Gökdere Nahyesinde do~du . Çocuk yaşta dinledi~i Şeyh Sait hareketini n zul üm , baskı ve katliam öyküleriyle büyüdü• Çocuk yaşta dinledi~i bu öyküler daha s onraki y~llarda O'nun devrimci olmas~nda büyük bir rol Ol nad~ . Ayr~ca ihtilalci ki şi li~! nin oluşmas~nda da bu pykülerin yeri büyüktür . Do~up büyüdü~ü çevrenin mutaasıp ortamına , ba~lı oldu~u Palu kazas ~ n~n sosyal ve siyasal yönden ge ri li~ine , El az~e ı n asiml e edi l miş , k?zmopoli t yap ı s ~ na ra~men,dinledi~ i öyküleri n dürtüleriy le erken yaş l arda , Kürt ulusal bil incini ve ardın dan da ba~l~ bul undu~ sın~ f~nı n proleter düşünce l erini kazanmaya baş l adı .Ve O, kısa zamanda "proleter bir millitan " ol du . Son yı l larda çal ı şt ı~ı yer olan Mal atya ' da da ayni gerici ortam vardı . El az ı ~ ve Malatya bir çok yönüy-le· biribirine ·· benz! yordu. Her iki yerde asimil asyon ul usal inkarc~l ~k ve Türk sömürgeci burjuvazis inin geliştirdi~i çarp~k bir kapitalistleşmenin beraberinde getirdi~i işbirlikçi gerici ve kozmopolit bir yapı vardı . Yıllardır bu iki ~ürdis tan i l inde ~urt halkı alevi- suni diye bölünüyor ve biribirleri yle kırdı rıl ıyordu . Uygulanan bu sömürgeci siyaset ile halkım~z ~n ulusal birligi parçalanıyordu . Devrimcili gin kolay olmadı~ı bir yörenin çocu~ olan Enver Koç , _bu zor şartlarda kazandı~ı devrimci kararl ılı~~nı pr atigiyle sonuna kadar devam ettirdi• Son yıllarda artan bir hızla geli şe n Kürdistan Ul usal Ba~ımsız l~k ve Demokrasi Mücadelesi O'nu Enver Koç t1alatya Tekel Fabridevrimci bir iş çiydi. Kararlılıeı ve devrimci mücadelesi yle Tekel Fabrikasında çalışa n işçilerin büyük bir güven duydu~ , inandıgı ve peşinden yürüdü~ü yi~i t bir insandı • .l!'abrikas ında ve sendika ' da yapt ı ~ı, çalışmalarla kendini kabul et- ön saflarındaydı . Devrimci-demokrat çevreler ve Malatya'nın ilerici halkı O' nu özellikler iyle ww w .n kasında çalışan tirmişti . Enver' in devrimci çalışmalar ~ , !abrikayla sı nırlı de~ildi . Sınıfın~n verdigi devrimci bir coşku i l e doluydu . Bu nedenle her yerde mücadeleni n yalnız çalışt~gı •··•···· h•· ....... • ,.,. ·····• ... .ft A yakından tanıyordu . Enver yoldaş;devrimci kişili~i kararlılı~ı ve müçadelesi yle fAçevrelerin çekindi~i bir i~. sandı . Bu nedenl e faşist odaklar O'nu kendileri için bir boy hedefi haline getirdiler . Ve yüzler ce halk çocu~ devrimci -demokr~ tı katleden eli kanlı faşistler O' nu da katletiler . 18. 3 . 1980 , tarihinde yagmurlu bir gecede işinden dönerken evinin yakınlarşist (Dev.Sa y.l3tde) ~l xwe_d~: KQC-KAK, KgME~A QER 1N CANDA KAR KEREN I<URO I STANE Sah_lbi: KIK-DER, KUR DI STAN Iş ç i - KU LTÜR DE RNEG i Utglv~re:ı<URDJSTAN S ARBETAR - KULTUR FÖRENINGEN Navn•şan: Post Box 7031 BIHA·l DM S6W3EOD7EN SPANGA POSTGi R0:98 66 50-0 ı rr-.~c·•b;~__ •• .,,.. * ,,....•.•.•... * ,..,,, _."' *- ve• ·• l ı Adress: LL:.' _ _ _ · Adres: