pdf dosyada

Transkript

pdf dosyada
MART 2015
SAFERWORLD
POLİTİKA NOTU
PREVENTING VIOLENT CONFLICT. BUILDING SAFER LIVES
Zorluklarla mücadele eden Somali’ye
gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
varacağı Mogadişu’daki Aden Abdulle
Uluslararası Havaalanı’nda Somali ve Türkiye
bayrakları dalgalanırken.
© un photo/stuart price
SAFERWORLD
PREVENTING VIOLENT CONFLICT. BUILDING SAFER LIVES
SAFERWORLD
PREVENTING VIOLENT CONFLICT. BUILDING SAFER LIVES
SAFERWORLD
PREVENTING VIOLENT CONFLICT. BUILDING SAFER LIVES
TÜRKİYE VE SOMALİ:
YARDIMLARIN BARIŞA HİZMET ETMESİ
Türkiye, geçtiğimiz on yıl içinde daha görünür bir küresel
aktör haline geldi. Onu insani yardım açısından 2013’te
üçüncü büyük bağışçı haline getiren ve artmakta olan dış
yardım bütçesi, gitgide daha fazla oranda çatışmalardan
etkilenen bölgelere odaklanıyor. 2011’den bu yana
Mogadişu’ya çok sayıda yardım görevlisi gönderen Türk
hükümeti ve Türk sivil toplum kuruluşları (STK), Somali’de
yardım operasyonlarını belirgin biçimde genişlettiler.
Somalili paydaşlar tarafından somut,
görünür ve etki düzeyi yüksek olarak
nitelendirilen Türkiye’den gelen yardımlar,
genel olarak sevinçle karşılanıyor. Ne var
ki diğer uluslararası bağışçıların son yirmi
yıl içindeki deneyimlerinin gösterdiği
üzere yardımlar, Somali’de barış ve
çatışma üzerinde istenmeyen etkiler
gösterebiliyor. Türkiye-Somali ilişkilerinin
genel bir değerlendirmesinin yanı sıra
bu politika notu Türk kurumlarının
sağladığı yardımların nasıl çatışma
dinamiklerini istemeden körükleme
riskini taşıdıklarını ortaya koyuyor.
Gerek resmi gerekse sivil toplumdan
yardım kuruluşlarının bu riskleri nasıl
ele alabileceklerine ve Somali’de kalıcı
barışa katkıda bulunmak için mevcut
fırsatlardan nasıl yararlanabileceklerine
dair tavsiyeler sunuyor. Politika notu,
Türk hükümetinin dış politikadaki insani
diplomasi kavramını daha da geliştirmeyi
amaçlayan siyaset yapıcılara bir dizi
önerilerle noktalanıyor.
İÇİNDEKİLER
•
n Türkiye’nin yükselişi ve
insani diplomasi
n Yardımlar ve Somali’deki
çatışma dinamikleri
n Türkiye-Somali
ilişkilerine genel bakış
n Türkiye’den resmi ve
resmi olmayan yardımlar
n Barışın önündeki riskler
ve fırsatlar
n Somali’ye yapılan
uluslararası yardım için
çıkarımlar
|
2 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
GİRİŞ
2011 yılının ortalarında Somali’nin bazı
bölgelerinde açlığın başgöstermesinin
ardından Türk siyasetçiler, yetkililer,
yardım çalışanları ve işadamları, bu
ülkeye gittiler ve Türkiye’nin yükselen
uluslararası profilinin en dikkat çekici
unsurlarından biri haline gelen TürkiyeSomali ilişkilerinin temellerini attılar.
Geçtiğimiz on yıl içinde Türk hükümeti,
diplomatik çabalarını ve artan dış yardım
bütçesini çatışmalardan etkilenen
devletlere yoğunlaştırarak uluslararası
meselelere giderek daha fazla angaje
olan bir küresel aktör haline geldi. Türk
sivil toplum kuruluşları (STK) da ayrıca
bu ülkelere artan miktarlarda yardım
gönderiyorlar.
Bu politika notu, Türkiye’nin Somali’ye
yaptığı yardımlara dair araştırmanın
temel bulgularını ortaya koyuyor. Gerek
Türkiye’nin resmi yardımına gerekse
pek çoğu Somali’de son derece görünür
olan ve Türkiye’nin bu ülkeye verdiği
desteğin bir parçası olarak görülen Türk
STK’lardan gelen yardımlara odaklanıyor.
Bu araştırma, yardım projelerinin
etkisini tek tek değerlendirmiyor veya
Türkiye’den yapılan dış yardımların
bir bütün olarak insani etkisine veya
kalkınmaya olan etkisine dair kapsamlı
bir yargıya varmayı amaçlamıyor. Bunun
yerine bu araştırma, Türk kurumlarından
gelen yardımın farklı biçimlerde
Somali’deki çatışma dinamiklerini nasıl
istemeden körükleme riski taşıdığını
vurguluyor. Aynı zamanda Türkiye’nin
dış yardımlarının uzun vadeli barış ve
istikrara katkı sağlayabileceği birtakım
fırsatları ortaya koyuyor.
Bu konu, birkaç nedenden ötürü
önem taşıyor. Öncelikle, Türkiye, pek
çok Somalili tarafından ülkenin en
önemli uluslararası ortaklarından biri
olarak algılanıyor ve dış yardım, bu
ilişkide önemli bir role sahip. İkincisi,
Türkiye’nin yardım kurumlarının dünya
sahnesinde yükselen aktörler olarak
rollerinin anlaşılmaya başlanması
açısından Somali, yararlı bir örnek teşkil
ediyor. Üçüncü olarak, Somali’de elde
edilen tecrübeler, gitgide daha fazla
yardım yapılan, çatışmalardan etkilenen
diğer devletlerde barışı desteklemek
için dış yardımın nasıl daha iyi biçimde
kullanılabileceğine dair Türk siyasetçilere
Somali’nin başkenti Mogadişu’da
balıkçı tekneleri. 2011’den itibaren
çok çeşitli Türk yardım kurumları,
bu şehirde faaliyet gösteriyorlar.
© kizilay
TEMEL BULGULAR
n Türkiye, geçtiğimiz on yıl içinde daha
görünür bir küresel aktör haline
geldi. ‘İnsani diplomasi’ kavramıyla
ilişkilendirilen yardımlar, gitgide
daha fazla çatışmadan etkilenen
devletlere odaklandı.
n Yardımlar, Türkiye’nin Somali’deki
faaliyetlerinde merkezi bir rol
oynuyor ve ülkede sahip olduğu
itibarın temelini oluşturuyor. Somali,
Türkiye’den en çok resmi yardım
alan ilk beş ülke arasında olmayı
sürdürüyor ve Suriye’nin ardından
Türk STK’lardan en fazla yardım alan
ülke olarak ortaya çıkıyor.
n Türk hükümeti ve bölgede çalışan
STK’lar aracılığıyla sağlanan dış
yardımlar, acil yardımdan çıkarak
başta sağlık, eğitim, altyapı ve
devlet inşası olmak üzere çeşitli
sektörlerdeki kalkınma projelerine
doğru kaydı. Yardımların barışa
hizmet etmesine açık biçimde
odaklanması, yardım faaliyetlerinin
evriminde bir sonraki adımı teşkil
edebilir.
n Diğer bağışçıların da deneyimlediği
üzere, Somali, Türk yardım
ve STK’lara yol gösterebilir. Son olarak
Somali’deki tecrübeleri, aynı zorlukların
büyük bölümüyle karşılaşan diğer
kuruluşları için zorlu bir bağlam
oldu. Türk kurumlar, başlangıçta
çatışmanın dinamikleri hakkında
kısıtlı bilgi sahibi olunması, yardımın
savaş ekonomisine kayması,
yolsuzluk, yardıma siyasi elitler
tarafından el konulması ve yardımın
Mogadişu’ya yoğunlaşması gibi
nedenlerle çatışmaların istenmeden
de olsa körüklenmesiyle ilgili bazı
risklerle karşı karşıya kaldılar.
n Türkiye’nin itibarı ve Somali’ye olan
yakın ilgisi, gerek hükümeti gerekse
STK’ları, çatışmalara ve barışa karşı
hassasiyete odaklanma ve hesap
verebilir, kapsayıcı, meşru siyaseti
devlet inşasının merkezine koyarken
bunu arabuluculuk, uzlaştırma ve
tabandan beslenen yaklaşımlarla
birleştirme dahil olmak üzere
yardımların barışa hizmet etmesi
konusunda güçlü bir konuma sahip
kılıyor.
n Türkiye’nin Somali’deki deneyimi,
Türk hükümetinin dış politikadaki
insani diplomasi kavramının daha da
geliştirilmesi yolunda önemli dersler
sağlıyor.
uluslararası bağışçıların Somali’yi nasıl
daha etkin biçimde destekleyebilecekleri
konusunda ışık tutabilir.
|
3 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
TÜRKİYE’NİN YÜKSELİŞİ
VE İNSANİ DİPLOMASİ
Dünyanın en büyük yirmi ekonomisi
arasına giren, yurtdışıyla ticari bağlarını
geliştiren, büyükelçiliklerinin sayısını
büyük oranda artıran ve Afrika ve
Asya’daki ortaklarıyla ilişkilerini
genişleten Türkiye, dünya sahnesinde
‘yükselen güç’ olarak gitgide daha
fazla kabul görüyor.1 Türkiye’nin bu
yükselişinin altında iki temel dinamik
yatıyor. İlki, günümüzde küresel güç
ve zenginlikte değişimler yaşayan
uluslararası sistemin kendisinde yatıyor.
İkincisiyse Türkiye’nin son on yılda
yaşadığı devamlı ekonomik büyüme ve
göreceli siyasi istikrar dönemi.
Türkiye’nin yükselen güç statüsü,
itibarını ayrıca çevresindeki Balkanları,
Kafkasları, Hazar’ı, Orta Asya’yı, Orta
Doğu’yu, Kuzey Afrika’yı ve Afrika
Boynuzunu kapsayan geniş bölgeyle
olan ilişkilerine öncelik veren bir dış
politikadan alıyor. Türk hükümeti,
ortak tarihi, kültürel, dini, siyasi ve
ekonomik bağlara dayanarak ve istikrarı
güçlendirme çabalarına odaklanarak
geniş bir coğrafyayla ilişkilerini yeniden
canlandırmaya açık bir biçimde gayret
etti. Uluslararası toplumun bu çalkantılı
bölgeye olan ilgisi düşünüldüğünde
Türkiye’nin konumu, siyasiler tarafından
onu hem bir bölgesel güç hem de
stratejik önemde küresel bir aktör haline
getirecek şekilde algılanıyor.2
Türkiye’nin kendi geniş bölgesinde
istikrarı destekleme çabaları her zaman
başarıyla sonuçlanmadı.3 Ne var ki
bu başarısızlıklar, Türkiye’nin yakın
dönemdeki dış politikasını tanımlamak
ve gelecekteki yönünü tayin etmek için
kullanılan ‘insani diplomasi’ kavramına
Ankara’nın atfettiği önemi azaltmadı.4
Halihazırda gelişen bir kavram olsa da
insani diplomasi, siyasi söyleme göre
insani angajman biçimlerini kapsıyor,
uluslararası ilişkilerin insani yönünü
vurgularken reelpolitik’in sert güç
mantığına fazlasıyla bel bağlanılmasını
reddediyor.5 Ankara’nın Irak’ta Sünni-Şii
uzlaşmasını desteklemesi ve Pakistan
ile Afganistan arasında görüşmelere ev
sahipliği yapması örneklerinde olduğu
gibi çatışmadan etkilenen bölgelerde
barış arabuluculuğu, insani diplomasinin
önemli araçlarından biri olageldi.
İstikrarsız ülkelerdeki barışı koruma
misyonlarına asker gönderilmesi veya
güvenlik güçlerine eğitim verilmesi gibi
daha geleneksel güvenlik yardımları
da ayrıca kullanıldı. Dahası, yetkililer,
Türkiye’nin STK’lar ve şirketler dahil
olmak üzere birçok aktörün uluslararası
faaliyetleri aracılığıyla ülkenin dış
politikasını şekillendirdiği ve yürüttüğü
bir ‘çok boyutlu’ yaklaşım uyguladığını
öne sürüyorlar.6
Türk hükümetinin değerlere dayalı
dış politikasını yürütmesinin yollarından
biri de yaptığı dış yardımları genişletmesi
oldu. 2013’te Türkiye’nin toplam resmi
kalkınma yardımı (RKY), yaklaşık 3.3
milyar dolardı ve 1999’daki 120 milyon
dolar rakamına göre muazzam bir
artışa işaret ediyor.7 2013’te Türkiye,
insani yardımda dünyada üçüncü
büyük doğrudan bağışçı, Gayrisafi Milli
US$
3,500
3,000
US$
3,500
2,500
Hasılaya oranla ise dünyanın en cömert
ülkesi konumundaydı.8 RKY, daha önce
hiç olmadığı kadar çok sayıda ülkeye
dağıtılıyor. Bu durum, Ankara’nın ifade
ettiği uluslararası kalkınmaya olan
taahhüdünün bir sonucu olsa da dış
yardımlar, aynı zamanda Türkiye’nin
yurtdışında diplomatik ve ekonomik
bağlarını genişletme çabalarına paralel
olarak arttı.
“Türkiye, bölgesel çatışmalarda
arabulucu rol üstlenmek gibi çeşitli
yumuşak güç araçlarını kullanma
politikasının bir parçası olarak,
RKY’lerini çatışmalardan ve doğal
afetler gibi diğer istikrarsızlık
kaynaklarından etkilenen ülkelerin
yararına artırmıştır.”
Türkiye Dışişleri Bakanlığı
3,307
Şekil 1: Türkiye’nin Toplam Dış Yardımları (2005–2013, Milyon Dolar)
Kaynak: TİKA (2014) Türkiye Kalkınma Yardımı 2013, TİKA, s. 9.
3,000
2,000
1,273
2,000
1,000
1,000
0
500
0
US$
2,000
US$
2,000
1,500
3,307
2,533
2,500
1,500
1,500
500
2,533
967
601
715
602
780
707
1,273
967
715
780
707
601
2005
2006
2007
602
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
Şekil 2: Türkiye’nin kalkınma yardımını en fazla alan ülkeler 2013 (milyon dolar)
Kaynak: TİKA (2014) Türkiye Kalkınma Yardımı 2013, TİKA, s.11.
1,639
1,639
1,500
1,000
539
1,000
500
500
0
0
539
Suriye
Suriye
Mısır
Mısır
132
116
Kırgızistan
Somali
132
116
Kırgızistan
Somali
69
50
39
36
29
Filistin
Pakistan
Kazakistan
Tunus
Azerbaycan
69
50
39
36
29
Filistin
Pakistan
Kazakistan
Tunus
Azerbaycan
|
4 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
Bir Türk limanında bir Türk STK olan İHH
çalışanları, açlığın zirveye ulaştığı Ağustos
2011’de bağışlanan unları, Somali’ye giden bir
gemiye yüklüyorlar. © İHH İNSANİ YARDIM VAKFI
Çatışmalardan etkilenen devletlere olan
yaklaşımının bir parçası olarak dış yardım,
Türk hükümeti için önemli bir araç oldu.
Örneğin dış yardım, Türkiye’nin Arap
Ayaklanmaları’nın sonlanmasına verdiği
yanıtın bir unsuru oldu ve Mısır, Tunus ve
Libya, önemli oranda yardımlar aldılar.
Başta Afganistan olmak üzere Filistin, Irak
ve Gürcistan gibi çatışmalardan etkilenen
devletlere de geçtiğimiz yıllarda büyük
yardım paketleri gönderildi. Ancak
son zamanlarda RKY, ülkeye çok daha
yakın bir bölgeye odaklandı: 2013’te bu
kategoride en fazla destek Türkiye’deki
Suriyeli sığınmacılara verildi.9
The vast majority of Turkey’s official
aTürkiye’nin resmi dış yardımının
çoğunluğu, ikili kanallar aracılığıyla
aktarılıyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon
Ajansı Başkanlığı (TİKA), kendi dış
yardım bütçesini dağıtıyor, ancak aynı
zamanda dış yardım sağlayan bir dizi
diğer bakanlık ve kamu kuruluşlarını
da koordine etmekle görevli. Acil
durum yardımı, öncelikle Afet ve Acil
Durum Yönetimi Başkanlığı ve Kızılay
tarafından sağlanıyor. Yaklaşık son on
yılda Türkiye’nin yardım programlarının
büyüme hızı, bu projelerin icrasıyla
yükümlü mevcut kurumların kapasitesini
genellikle geride bıraktı. Ayrıca görevli
olan kamu kuruluşlarının sayısı, kalkınma
yardımının sağlanmasını çetrefilli hale
getirdi ve yardımların uzun vadeli
ülke stratejileri yerine anlık taleplerle
yönetilmesine neden oldu.10 Bu nedenle
Türk hükümeti, şimdilerde yeni bir dış
yardım yasası ve stratejisi üzerinde
çalışıyor.
Türk hükümetinin dış yardımlarının
gerek miktar gerekse alan ülkelerin
sayısı açısından büyümesi, Türkiye’deki
STK sektöründe de yansımasını buldu.
Şimdilerde çeşitli inanç ve hak temelli
örgütler ve meslek kuruluşları, gerek
ulusal gerekse uluslararası alanda etkin
biçimde çalışıyorlar. Türk STK’lardan
gelen dış yardım, 2013’te 280.2 milyon
doları buldu; bu rakam 2005’te 56.7
milyon dolardı.11 Bu artışın altında
değişen yasal şartlar ve bağışta bulunmak
için harcayabileceği geliri olan orta sınıfın
genişlemesi yatıyor. Pek çok STK, 1999
Marmara depremi gibi ülke içindeki bazı
ihtiyaçlar sonucunda ortaya çıktı, ancak
sonrasında yurtdışında da çalışmaya
başladı. Yerleşmiş gelir kaynakları
sayesinde birçoğu, yurtdışında görünür
bir rol oynamaya devam edecekler.
Kendilerini hükümetin yaklaşımına açık
biçimde ne kadar bağlayacakları ise ülke
içindeki siyasi dinamiklere bağlı olarak
değişecek.
|
5 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
SOMALİ’YE YAPILAN
ULUSLARARASI YARDIM
Diplomatik ve askeri müdahalelerin
önemli bir rol oynadıklarından hemen
hemen hiç şüphe edilmese de yardım da
Somali’deki çatışma dinamiklerine dair
uluslararası çabaların önemli bir unsuru
olageldi. Bağımsızlığını kazandıktan
sonra ve Soğuk Savaş boyunca bu ülkeye
çok yüksek meblağlar aktarıldı. Somali,
1980’lerde Sahara altı Afrika’da en fazla
yardım alan ülke oldu.12 Bu yardımların
hiçbiri ülkenin iç savaşa sürüklenmesini
engelleyemedi ve 1992’de Somali’de
yaşanan açlık karşısında acil insani
yardımı iletmek için 30.000 Birleşmiş
Milletler (BM) barış koruma gücüne
ihtiyaç duyulmuştu.13
1990’larda yardımın azalmasının
ardından Batılı bağışçılar, ‘başarısız
devlet’ olarak adlandırılan devletlerden
gelen tehdidin yarattığı endişeler üzerine
FGH’nin kurulmasını ülkeye daha fazla
yardım sağlayarak desteklediler. Ayrıca
çatışmaların şiddetlendiği ve Somalililerin
üçte birinden fazlasının acil yardıma
ihtiyaç duyduğu 2005 ile 2009 arasında
insani yardım arttı.14 Son yirmi yıl içindeki
en ciddi açlıkla karşı karşıya kalan Somali,
2011’de dünyada en çok insani yardımı
alan ikinci ülke oldu.15 Güvenliksizlik ve
silahlı İslami grupların yarattığı tehdit,
yardım kuruluşlarının ülkenin pek
çok bölgesine erişimlerini kısıtladı ve
yabancı tabiyetindeki kişilerin ülkede
bulunmasını sınırlandırdı. El Şebab’ın
Mogadişu’dan çekilmesi, geçmişte El
Şebab’ın kontrolündeki başkente sığınan
binlerce Yerinden Edilmiş Kişiye (YEK)
ulaşılmasının önünü biraz açmış olsa da
pek çok yardım kuruluşu, Somalili STK’lar
veya yükleniciler aracılığıyla veya onlarla
ortak olarak faaliyetlerin yürütüldüğü
bir uzaktan yönetim modeline umut
bağladı.16 2012’nin başında açlığın sona
erdiği ilan edildi, ancak Somali’de pek
çok kişi günümüzde yardıma bağımlı
olmayı sürdürüyor ve bazı kuruluşlar ve
BM’nin insani yardım koordinatörü, krizin
yeniden baş göstermesi potansiyeline
karşı uyarıyorlar.17
İnsani yardımın yanı sıra kalkınma
projelerinde önemli ölçüde yardım
yatırımı yapıldı. Bu yardımların bir kısmı,
açık biçimde barış inşası girişimlerine
odaklandı. Teknik olarak Tamamı yardım
olarak tanımlanmasa da finansmanın
önemli bir kısmı, barışı koruyanlar
ve hükümet güçleri için harcandı.
2004’ten bu yana yardım ayrıca devletin
güçlendirilmesi için de yönlendirildi. 2009
ile 2012 arasında en azından 57.8 milyon
dolar, doğrudan Federal Hükümete
yönlendirildi, ancak bunun içine bazı
bağışçılardan gelen ve deklare edilmemiş
önemli miktardaki finansmanın dahil
edilmemiş olması da olası.18 Yardımlar
ayrıca teknik yardım ve kapasite inşası
için de harcandı. Ne var ki devlet inşası
için olan yardımın sonuçları kısıtlı oldu.19
2013’te ülkedeki kalkınma, barışın
ve devletin inşası çabalarını koordine
etmek için kararlaştırılan ‘Yeni Anlaşma’,
uygulanması için uluslararası bağışçıların
taahhüt ettiği 2.4 milyar dolarla
Danimarka,
39,
Avustralya,
40,
Kanada,
29,
İsveç,
53,
ABD,
171,
Japonya,
54,
Avrupa Birliği,
163,
Norveç,
60,
Türkiye,
90,
Birleşik Krallık,
148,
Şekil Üç: Brüt RKY’nin En Büyük On Bağışçısı
(2011–12 ortalaması), milyon dolar 22
desteklendi.20 Bu girişimin, destekçilerinin
umutları kadar dönüştürücü etkiye sahip
olup olamayacağı ise görülecek.21
SOMALİ’DEKİ ÇATIŞMA
1991’de Siad Barre rejiminin çökmesinden bu yana Somali, sürekli çatışmalara sahne
oldu. 1990’larda kabileler arasında yapılan toplantılar, bağımsızlığını ilan eden
ancak uluslararası alanda tanınmayan Somaliland’ın ve daha az düzeyde olmak
üzere özerk olan Putland bölgesinin göreceli olarak istikrara kavuşmasını sağladı.
Güney ve Orta Somali’de barışa ulaşılması daha da güç. 2004’te kurulan ve Afrika
Birliği askerleri ve komşu ülkeler tarafından desteklenen Federal Geçiş Hükümeti
(FGH), 2006’da Mogadişu’nun kontrolünü eline geçirmiş olan İslami Mahkemeler
Birliği (İMB) ile çatışmaya girdi. 2009’da bir barış anlaşmasının ardından bazı İMB
liderlerinin FGH’ye dahil edilmesine rağmen, İMB’nin gençlik kanadından doğan
El Şebab, hükümete şiddet göstererek karşı koymaya devam etti. Hükümete karşı
temel muhalefet unsuru olarak ortaya çıktı ve geniş toprakları kontrol etmeye
başladı.
2011’de El Şebab’ın Mogadişu’dan çekilmesi ve hükümet ve Afrika Birliği
güçlerinin toprak kazanımlarının yanı sıra hükümetin geçiş döneminin sona
ermesi ve yeni bir liderliğin seçilmesi, Somali’ye 2012’de yeni umutlar getirdi. Pek
çokları, ülkenin bir dönüm noktasında olduğunu düşündü. Ne var ki devraldığı
sorunlarla baş etmekte zorlandığından hükümete ülke içinde ve yurtdışında
verilen yaygın destek azaldı. El Şebab, asimetrik saldırılar yapabileceğini, toprakları
elinde tutabileceğini gösterdi ve liderinin ABD’nin bir hava saldırısıyla Eylül
2014’te öldürülmesine rağmen bir güvenlik tehdidi olmayı sürdürüyor. Tartışmalı
olan bir oransal kabile temsili sistemine dayanmaya devam eden hükümet,
kabileler arasında sürdürülebilir bir siyasi çözüm temeli oluşturacak şekilde onları
uzlaştırmada ilerleme sağlamakta zorlandı. Mevcut hükümetin görev süresinin
sona ereceği 2016’da seçimler yapılacak ve anayasa üzerinde uzlaşılacak. Liderlik
içindeki anlaşmazlıklar ve devam eden yolsuzluk iddiaları, siyasi ilerlemeyi
engelliyor görünüyor. Federalizm sürecinde yaşanan tartışmalar ve geri kazanılan
Güney ve Orta topraklardaki bölgesel devlet otoritelerinin müzakere edilmesi ve
tanınması, kabileler arasında yeniden çatışmaların çıkması yönünde ciddi bir risk
yarattı. Son olarak ise kabile milislerinin güçlerinin sürmesi, devlet kontrolünde
güvenlik ve polis kuvvetlerinin kurulmasının önündeki en büyük engeli
oluşturuyor. Öngörülebilir kısa vadeli gelecekte ve hatta El Şebab’ın denetimindeki
topraklardan çıkarılmasından sonra bile bu konular, barış ve istikrar yolunda
ilerleyecek Somali için ciddi engeller olmayı sürdüreceklerdir.
|
6 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
Yardım ve
çatışma
İnsani yardımın Somali’de sayısız kişinin
hayatını kurtardığına, pek çok kalkınma
projesinin insanların yaşamlarını
iyileştirdiğine ve başta yerel düzeyde
olmak üzere kurum inşası çabalarının
başarılı olduğuna hiç kuşku yok.23 Buna
karşın yardım çatışmaya yol açmasa
da deneyimler gösteriyor ki “hayatları
kurtarmak veya kalkınmayı desteklemek
için hedefleneni gerçekleştirse de yardım,
çoğunlukla çatışmayı beslemekte,
perçinlemekte veya uzatmaktadır.”24
Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre
İzleme Grubu (UN SEMG), geçmişte
yardımların Mogadişu limanına
varmasının ardından nihai dağıtımına
dek özellikle Somalili yardım yüklenicileri
karteli tarafından nasıl başka yerlere
yönlendirildiğini bildirmişti.25 Yardımın
kendisinin yanında bu yönlendirmeden
elde edilen karlar, bazı durumlarda silahlı
gruplara giderek savaş ekonomisini
körüklemiş olabilir. Dahası bir BM
yardım kuruluşuyla yapılan nakliye
sözleşmelerinin 2010’da tek başına
en büyük gelir kaynaklarından birini
oluşturmasında olduğu gibi yardımlar,
büyük bir sektör oluşturuyor.26 Bu durum,
statükonun sürdürülmesi yönünde
kuvvetli ve yerleşmiş çıkarların yaratılması
riskini ortaya çıkardı.27 Mogadişu’da
genellikle kabile milisleri veya güçlü yerel
yetkililerle bağlantılı olan ‘bekçiler’, YEK
yerleşim yerlerini kontrol altında tuttular
ve 2011’deki açlık sırasında onları koz
olarak kullanarak yardım kuruluşlarından
geçişleri için para aldılar ve genellikle
yardımları başka yerlere yönlendirdiler.28
Yardımlar ayrıca silahlı gruplar
tarafından yağmalama, yasadışı
kontrol noktaları ve gasp yoluyla da
alıkonuldu.29 Bu da savaş için maddi
destek verme riskini getirdi. El Şebab,
denetimindeki bölgelerde yardım
kurumlarından kayıt ve seyahat izni
için ücretler ve vergi alırken onları bazı
kişileri işe almaya, yardımın nerede
dağıtılacağını yönlendirmeye ve bazen
yardımı kendileri veya aracıları yoluyla
dağıtmaya zorladı.30 Kendi kurallarına
uymayı reddeden kurumları yasakladı.
En çok tartışılan durum bu olsa da gerçek
şu ki kurumlar, fazlasıyla ihtiyaç duyulan
yardımı dağıtabilmek için ülke çapında
ister milisler, bölgesel yetkililer veya
Güvenliksizlik ve yolsuzluk, yardımların
ulaştırılmasının önündeki engeller olmayı
sürdürürken Türk STK’lar, bunu Türk gönüllüler
aracılığıyla yardımı doğrudan ulaştırarak ve
imkanlar elverdiğince nihai hak sahiplerine
dağıtımını izleyerek aşmaya çalışıyorlar. © kizilay
uluslararası olarak tanınan hükümetin
temsilcileri olsun çatışmanın aktörleriyle
müzakere yapmaya zorlandılar. Gerekli
önlemler olmazsa bu tür yardımların
askeri ve stratejik amaçlar için
manipüle edilmesi ve güç dinamiklerini
meşrulaştırma ve daha da pekiştirme riski
bulunuyor.
“Yardım sisteminin tamamı fazlasıyla
çürümüş. Örgütlerin çoğunluğu, yerel
güç yapılarının ayrılmaz parçası.
Bu durum, yardım musluğunu kimin
kontrol ettiği, yardımı kimin alabildiği
ve alamadığı konularında çatışma
üzerinde etkilere sahip.”
Araştırmacı, Nairobi
Yardımların kontrolü için rekabet ve
dağıtımının getirdiği yararlar, Somali’de
her düzeyde çatışma dinamikleriyle
yakından ilişkili. Bu durumun en yoğun
olarak, devletin kontrolü için yapılan
rekabette göze çarpıyor.31 Somali’de
ulusal birliği temsil etmek üzere kağıt
üzerinde ortaya çıkan hükümetler,
genellikle aslında kabile gruplarının
koalisyonlarını temsil ediyorlar.32
Hükümete yönelik gelirlere ayrılan
yardım kaynaklarına ulaşmalarının yanı
sıra iktidardakiler ayrıca yardımların
nereye ve kime dağıtılacağı konusunda
da önemli nüfuza sahipler. Gözlemciler,
devletin kontrolü sayesinde ele
geçirilen yardımın kabilelere dayanan
patronaj siyaseti sisteminin bir parçası
haline geldiğini veya kişisel kar için
kullanıldığını ileri sürüyorlar.33 2012’de
yeni bir yönetimin gelmesine rağmen
bu sorunların kontrol altına alınmasının
halen güç olduğu ortaya çıkıyor.
Tartışmalı olmakla birlikte UN SEMG,
merkez bankasından alınan paraların
önemli bir bölümünün hükümet idaresi
yerine kişisel amaçlarla kullanıldığını
2013’te iddia edecek kadar ileri gitti.34
Şu da belirtilmeli ki merkezi devlet,
yardımları ele geçirmek için bir mevzi
olarak görülmenin yanında geçmişten
beri bir baskı ve zulüm aracı olarak
hatırlanıyor. Bu nedenle, devleti
güçlendirmeye veya erimini genişletmeye
dönük devlet inşası çabaları, siyaset dışı
olarak algılanmıyor.
Somalili paydaşlar, örneğin savaşan
toplulukları yakınlaştırma veya
silahlı gruplara katılma ihtimali olan
genç erkekler için istihdam yaratma
yoluyla yardımların barışı nasıl
destekleyebileceğine dair çokça örneğe
işaret ediyorlar.35 Getirilerini maksimuma
çıkarmanın başlıca sorumluluğu Somalili
aktörlere ait olsa da yardımların çatışma
dinamiklerine olan etkisi, bağışçılar
tarafından nasıl verildiğine bağlı olarak
şekilleniyor. Somali’nin uzun vadeli
bağışçılarının çoğunluğu, risklerden
haberdar. İzleme ve risk yönetimi
sistemleri geliştirildi ve ‘zarar vermeme’
ilkeleri ile çatışmaya duyarlı yaklaşımlar
önemli addediliyor.36 Elbette iyileşmeler
için de yer var. Yardımlar başka yere
yönlendirilmeye devam ediyor, ‘zarar
vermeme’ ilkelerinin uygulanması
düzensiz ve bağışçılar, çatışma duyarlılığı
konusunda öğrenecek çok şey olduğunu
kabul ediyorlar. Bu esnada devlet inşasına
dair geçmişteki tecrübelerin geçmişteki
uygulamalar günümüzde devam ettiği
sürece politikalara dönüştürülmesi zor
görünüyor.37
|
7 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
TÜRKİYE-SOMALİ
İLİŞKİLERİ
Ağustos 2011’de Somali’deki açlık
zirvedeyken dönemin Türkiye Başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan, son yirmi
yılda Afrika dışından ilk lider olarak
Mogadişu’yu ziyaret etti ve incelemelerde
bulundu. Aralarında kabine üyeleri,
insani yardım gönüllüleri, kültür ateşeleri,
işadamları ve ailesinin de bulunduğu 200
kişilik bir heyet ona eşlik etti. Somali’nin
‘gidilmemesi gereken bir yer’ olduğu
fikrini değiştirmeye çalışmanın yanı sıra
Başbakan, gezisi sırasında yardımları
artırma ve 1990’ların başından bu yana
Afrika dışından ilk ülke olarak Türkiye’nin
Mogadişu’da bir büyükelçilik açacağı
sözünü verdi.
Türkiye’nin Somali’de yakın
zamandaki girişimlerinin altında
birkaç faktör yatıyor. Bunlardan biri,
kriz içinde bulunan bir halka yardım
etmek için duyulan insani ve ahlaki
dürtü; nitekim dönemin Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu, 2013’te “Türkiye’nin
Somali krizine yaklaşımı, Türkiye’nin
insan odaklı dış politikasının görünür
bir örneğidir” açıklamasını yapmıştı.38
Türkiye’deki sivil toplum, bazı açılardan
ülkenin insani girişimlerine öncülük
etti.39 2011’de Ramazan boyunca Türk
STK’lar ve ünlü isimler, kamuoyunun
dikkatini Somali’deki açlığa çekmek
için muazzam bir kampanya başlattılar.
Bu kampanyanın başarısının yanı
sıra seçmenlerin görüşlerine yanıt
vermek de hükümetin girişimleri
üzerinde rol oynayan bir faktör olarak
değerlendirilebilir.40 Ancak genele
bakıldığında Somali gibi ülkelerde
istikrarı doğrudan destekleme çabaları,
dış politika yapıcılarının Türkiye için
yaratmaya çabaladıkları rolü yansıtıyor.
Bu şekilde, Somali, Ankara için küresel
bir aktör olarak yükselişine paralel
olarak kendi çevresindeki bölgelerde
uluslararası zorluklarla mücadele etmeye
katkıda bulunduğunu göstermesi için bir
başka örnek.41 Son olarak, Türkiye’nin
Somali’deki girişimleri 2005’te
yoğunlaşan Afrika ile olan ilişkilerini
derinleştirme çabasının bağlamında
değerlendirilmeli. Somali, Ankara’nın
Afrika politikasının merkezinde
bulunuyor ve kıtadaki diğer ülkelerle
daha derin ilişkiler kurmak için bir köprü
görevi görüyor.42
Türkiye’nin Somali’ye insani desteği
1980’lere kadar uzanıyor ve önemli bir
STK olan İnsan Hak ve Hürriyetleri ve
İnsani Yardım Vakfı (İHH), 1997’den
beri bu ülkede yardım faaliyetlerinde
bulunuyor. Yine de Türkiye’nin mevcut
girişimlerinin başlangıcı, Başbakanı’nın
Somali liderliğine ilk defa yardım önerisi
yaptığı 2007 yılına kadar götürülebilir.
Türkiye, sonrasındaki barış süeçlerinde ve
bağışçı ülkeler konferanslarında yer aldı
ve BM ile 2010’da İstanbul 1 konferansını
yaptı. Mayıs 2012’de Türkiye, Somali’nin
geçiş sonrası geleceğine odaklanan ve
kilit önemdeki bölgesel ve uluslararası
aktörleri, Somalili siyasi grupları ve
300’den fazla sivil toplum temsilcisini bir
araya getiren İstanbul 2 konferansına
ev sahipliği yaptı. Dahası, Somali’yi
uluslararası gündemin daha üst sıralarına
taşımak, Türkiye’nin açıkça belirttiği bir
amaç. Somali’ye odaklanan BM Genel
Kurulu’nda 2011’de yaptığı konuşmada
dönemin Başbakanı, “Somali’den
yükselen çığlık duyulmuyorsa eğer
o dünyada barıştan, adaletten ve
medeniyetten söz edilemez” demişti.43
Türkiye’nin Somali ile sık sık
toplanan üst düzey resmi heyetler ve
büyükelçiliğinin günlük faaliyetleri
aracılığıyla yürüttüğü diplomatik
ilişkiler, temel olarak Mogadişu’daki
Federal Hükümet yetkililerine odaklandı.
Somaliland ile Puntland’daki bölgesel
otoritelerle nispeten daha düşük düzeyde
ilişki kurması birkaç faktörle açıklanabilir.
Bunlar arasında ülkenin bölünmesini
destekler görünmekten siyasi olarak hiç
hoşnut olmamak ve dikkatlerin ilk olarak
güneydeki insani krize odaklanması
sayılabilir. Ancak Türkiye, diğer ülkeler
gibi yakında Hargeisa’da bir konsolosluk
açacak.
Türkiye’nin yumuşak gücü onun
Somali’deki girişimlerinin zeminini
oluşturuyor. Somali ile tarihi bağları olan,
çoğunluğu Müslümanlardan oluşan,
zengin ve demokratik bir ülke olarak
görülen Türkiye, Somalililer tarafından
geleneksel uluslararası ortaklardan
farklı olarak algılanıyor. Ülke içinde
Türk yetkililer ve yardım görevlilerinin
doğrudan ve görünür girişimleri,
Başbakan’ın ziyareti, büyükelçiliğin
açılması ve Mogadişu ile Türkiye arasında
doğrudan uçuşların başlatılmasının
yanında Türkiye’nin olumlu imajını
pekiştirdi.
Herkes Türkiye’yi memnuniyetle
karşılamadı. El Şebab Türk yardım
konvoylarına saldırdı ve Ekim 2011’de
Türkiye’de okumak üzere burs toplayan
öğrencileri hedef alan bir bombalı
saldırıyla 70 kişiyi öldürdü.44 Temmuz
2013’te grup, doğrudan Türk yetkililere
saldırdı ve sonrasında Türkiye’nin
Federal Hükümeti destekleyen ülkelerin
bir parçası olduğunu ve şeriat düzeni
kurulmasını engellediğini açıkladı.45
Ocak 2015’te El Şebab, Cumhurbaşkanı
Somali Cumhuriyeti’nin eski Cumhurbaşkanı Şerif
Şeyh Ahmed (orta sol) ve Türkiye Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan (orta sağ), rdoğan’ın resmi
bir ziyaret için geldiği Somali’de Mogadişu’daki
Aden Abdulle Uluslararası Havaalanı’na inmesinin
hemen ardından iki ülkenin ulusal marşlarını
dinliyorlar. © un photo/stuart price
|
8 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
İHH İnsani Yardım Vakfı’nın Somali-Kenya Kampı,
Ağustos 2011. © İHH İNSANİ YARDIM VAKFI
Erdoğan’ın pek yakında Mogadişu’ya
ikinci kez gerçekleştireceği gezi
öncesi otelde hazırlıklar yapan Türk
yetkililerin kaldığı otele yapılan araçlı
bomba saldırısını üstlendi.46 Somali’deki
kabileye dayalı çatışma dinamiklerinin
bilincinde olan Türk yetkililerin gözünde
El Şebab ile yaşanan çatışma Somali’nin
geri kalmasında en önemli faktörü
oluşturuyor.47 Aynı zamanda El Şebab’ın
bazı Somalililer tarafından meşru bir
siyasi ve sosyal aktör olarak görüldüğünü
de kabul ediyorlar ve bunun da göz ardı
edilmemesi gerektiğini vurguluyorlar.48
Dış ve bölgesel askeri müdahalelerin
yararına kuşkuyla yaklaşan Türk
diplomatlar, çözümün güçlendirilmiş
bir Somali ordusunun yanı sıra El
Şebab savaşçılarının topluma yeniden
entegrasyonunu teşvik edecek bir yapıcı
diyaloğa dayandığını öne sürüyorlar.
Daha geniş anlamda, devletin federal
bir yönetim biçimini uygulamaya
başlarken meşruiyetini kazanabilmek için
kamu hizmetlerini sunabilmesinin şart
olduğunu savunuyorlar.49
Arabuluculuk, Türkiye’nin çatışmalı
konulara yaklaşımının bir yönünü
oluşturuyor. Türk hükümetinin El
Şebab ile görüşmeler yapmaya veya
görüşmelerde arabuluculuk yapmaya ne
kadar çalıştığı bilinmiyor; ancak geçmişte
bazı çabalarının olduğu ama devam
etmediği kabul ediliyor.50 İnsani yardımı
ulaştırmak için bu grupla bağlantıya
girmesinin yanında Türkiyeli bir STK’nın
El Şebab ile olan çatışmalı meselelerde
arabuluculuk yapmaya çalıştığı, ancak
bu girişimin Federal Hükümet tarafından
engellendiği iddia ediliyor.51 Türkiye’nin
arabuluculuk çabalarının ana odağı,
Mogadişu’da bulunan Federal Hükümet
ile Somaliland’ın yetkilileri arasındaki
görüşmeleri kolaylaştırmak oldu. İki taraf
arasında yapılan olumlu açıklamalar
ve anlaşmalara rağmen şimdiye dek
çok fazla somut sonuç elde edilmedi.
Türk diplomatlar, tek amaçlarının
uzlaşmayı ve güven artırılmasını
desteklemek olduğunu, böylece ilişkilerin
normalleşmesi olduğunu açıkça ifade
ediyorlar. Ayrıca Mogadişu ile yeni ortaya
çıkan Güney ve Orta Somali bölgesel
yetkilileri arasında diyaloğu teşvikle de
ilgilendiklerini belirtiyorlar.52
Afrika Birliği’nin Somali’deki
misyonuna (AMİSOM) bir miktar mali
destek veren Türkiye, esas olarak gerek
eğitim gerekse mali destek bağlamında
Somali Federal Hükümeti’nin kendi
güvenlik güçlerine yoğunlaştı.53 2013’te
Mogadişu ile Ankara, güvenlikle ilgili
üç yıllık bir plan üzerinde anlaştı ve
2015’in başlarında Türk ve Somali
orduları, işbirliği için yeni bir anlaşma
imzaladı.54 2012’den bu yana Somali
polisi, Türkiye’de düzenli olarak eğitim
alıyor ve bu eğitimlerin Mogadişu’da
yapılması planları mevcut.55 Türkiye’nin
güvenlik sektörüne verdiği destek,
tartışmaları da beraberinde getirdi
ve çabaların mükerrer olmasına yol
açtığı ve Somali’deki BM ambargosuna
uyulması konularında endişelere yol
açtı.56 Dahası, diğer bağışçılardan
Somali’ye yapılan yardımın başka yerlere
yönelendirilmesiyle ilgili en büyük risk,
tarihsel olarak güvenlik yardımıyla
bağlantılı olageldi.57
Türk yetkililer ayrıca ekonomik ve
ticari bağları da derinleştirmek için
aktif çaba harcıyorlar.58 Türk işadamı
dernekleri, Somalili muhatapları ile
birçok girişimlere imza attılar. Bu çabalar,
sonuç vermiş görünüyor: Türkiye’nin
Somali’ye yaptığı ihracat, 2008’de 8.5
milyon dolarken 2012’de yaklaşık 44
milyon dolara yükseldi.59 Türk yetkililerin
ve sivil toplumun halihazırda ülkede
faaliyet gösterdiklerini gören işadamları,
onların izini takip etmekte ve “Somali
pazarına nüfuz ederek yeniden inşa
ve ekonomik kalkınmada öncü bir rol
oynamaya” istekliler.60 Bazıları zaten
inşaat sektörüne girmiş durumdalar. Türk
şirketler, Mogadişu’nun havaalanını ve
limanını inşa etmek üzere ihaleler aldılar,
ancak sözkonusu anlaşmalar Somali
içinde yoğun siyasi muhalefete sahne
oldu.61
Ankara’nın Somali’deki faaliyetleri,
genel itibariyle tek taraflı bir yaklaşım
izledi. Ne var ki Türk yetkililer,
Türkiye’nin tek başına Somali’de
başarabileceklerinin sınırlı olduğunu
kabul ediyorlar.62 Bölgesel aktörlerin
rolünü teslim ediyorlar. Örneğin Türkiye
ve Kenya, 2014’ün ortalarında Somali
için bir güvenlik paktı imzaladılar.63 Çok
taraflı forumlara katılımının yanı sıra
Türkiye, uluslararası gayri-resmi Somali
irtibat grubuna katıldı ve güvenliğe
ilişkin Yeni Anlaşma çalışma grubunun
bağışçılar eş başkanlığını ABD ile birlikte
yürütüyor.
|
9 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
TÜRKİYE’NİN SOMALİ’YE
DIŞ YARDIMI
2011 öncesinde Türkiye’nin Somali’ye
yaptığı yardım faaliyetleri minimum
düzeydeydi. O yıl yaşanan açlık,
Türkiye’nin dış yardımlarının tarihinde
eşi görülmemiş bir vesileye işaret etti ve
halkın bağış yapmasında bir seferberliğe
ve sivil toplum ile devlet arasında
daha önce görülmedik bir düzeyde
faaliyetlerin koordine edilmesine yol
açtı. Türkiye’de özel sektörden 2011’de
yapılan bağışların 57 milyon dolara
ulaştığı, devletin ise 94 milyon dolar
bağışladığı bildirildi.64 Bu yardımların
büyük bölümünün ulaştırılması için
Ağustos 2011’den itibaren yaklaşık 500
Türk vatandaşı ülkeye geldi.65
Somali’ye yapılan dış yardım, hiçbir
suretle tek bir krize yanıt olarak verilen
bir kerelik yanıt olmadı. 2012’de 86.6
milyon doları bulan toplam resmi
yardımın gittiği beşinci en büyük ülke
oldu.66 Bu rakam, 2013’te 116 milyon
dolara yükseldi.67 2012’de 26.41 milyon
dolar yardımla Türk STK’ların en çok
yardım yaptığı ülke olmayı sürdürdü
ve bu rakam 2013’te 36.1 milyon doları
buldu.68 Ocak 2015’te Cumhurbaşkanı
Erdoğan, 2011’den bu yana ilk kez
Somali’ye yine geldi ve Türk ve Somali
hükümetleri arasında bir dizi yeni
kalkınma projeleri imzalandı. Gerek Türk
yetkililerin gerekse STK’ların çabalarını
değerlendiren Erdoğan, şunları söyledi:
“Onların bu gayretleri, fedakârlıkları ve
hizmetleri sayesinde bugün bu seviyelere
geldik ... verdiğimiz sözlerin tutulmaya
başlandığını ve bunların ortaya çıktığını
görmek bizleri ayrıca memnun etmiştir.
Önceki ziyaretimizden bu yana mevcut
gelişmeler bizleri geleceğe yönelik
umutlandırıyor.”69
RESMİ YARDIM
Başlangıçta genel olarak Kızılay’ın
operasyonları aracılığıyla yönlendirilen
insani yardımın koordinasyonu ve
teminine odaklanan Türk hükümeti,
açlığın hafiflemeye başlamasıyla
kademeli olarak dikkatini kalkınma
projelerine çevirmeye başladı.
Somali’deki belirli projeler, araştırma
heyetleri aracılığıyla, Federal Hükümet
ve diğer yetkililerle ile doğrudan
istişare ederek ve çok taraflı forumlara
katılarak belirlendi. TİKA, kendi bütçesini
harcamanın yanı sıra aralarında sağlık,
eğitim bakanlıkları ve diyanet işleri
başkanlığı, Türkiye’nin havalimanları
ve su işletmelerinde yetkili kuruluşları
ve İstanbul büyükşehir belediyesinin
bulunduğu bazı Türk kurumlarının
desteklediği projeleri koordine ediyor.
Bu projeler, genellikle Somali’nin
Federal Hükümeti’nin bakanlıkları,
yerel yönetimler ve bazı durumlarda
Somalili STK’lar ile birlikte uygulandı.
Ayrıca Somalili ve Türk müteahhitler
kullanıldı. Bugüne dek Türkiye’nin resmi
yardım projeleri genellikle Mogadişu’da
uygulamaya konuldu. Garowe ve
Hargeisa’da 2014’te TİKA ofislerinin
açılmasının ardından yardımın coğrafi
dağılımının değişmesi bekleniyor.
Yetkililer, Türk yardım kurumlarının
önce tepki verdiğini daha sonra
prosedürleri düzenlediğini kabul
ederken bazı analistler Somali’ye
RKY sağlanırken her zaman tutarlı ve
ayrıntılı bir stratejinin var olmadığını
öne sürüyorlar.70 Buna rağmen yetkililer,
Türkiye’nin yaklaşımının kendine özgü
olduğunu iddia ediyorlar ve ekliyorlar:
“amacımız, insanlara yardımı sağlarken
farklı bir modelin işe yarayabileceğini
göstermek.”71 Bir argümana göre
Türkiye, süregelen istikrarsızlığa
rağmen dış yardımı kalkınma projelerine
yoğunlaştırmakta geleneksel bağışçılara
göre daha istekli: “Batı, Somali’ye
yatırım yapmak için istikrara kavuşmasını
bekliyor. Fakat Türkiye, istikrara
yatırım yapıyor.”72 Türk yetkililer
tarafından 2011’de yapılan bir ihtiyaç
değerlendirmesine göre altyapının
geliştirilmesi için yapılan yardım, yüksek
öncelikli olarak değerlendiriliyor; ve
örneğin kaynaklar, Mogadişu’da yol
yapımı için, havaalanının yenilenmesi
için harcanıyor ve de 35 milyon dolara
mal olacak Digfeer hastanesinin yeniden
yapımı, ortak olarak finanse edilecek
ve idare edilecek.73 Türkiye, 2015’te
Mogadişu’da dar gelirliler için 10.000
konut inşa etme sözü verdi.74 TİKA’nın en
büyük kalkınma projelerinden biri olan ve
Somaliland’ın yanı sıra Puntland ve Güney
ve Orta Somali’de uygulanan çok az
projeden biri olan girişim, su altyapısına
odaklanıyor. Destek ayrıca sağlık
görevlilierinin gönderilmesi ve kliniklerin
işletilmesi yoluyla sağlık sektöründe
ve Türk üniversitelerinde eğitim almak
üzere önemli oranda bursların verilmesi,
Mogadişu’daki üniversite ve okullarda
küçük miktarlarda yardım sağlanması
şeklinde eğitim alanında da sağlanıyor.75
Kapasite geliştirmeye dönük girişimler
ayrıca tarım veya balıkçılık eğitimi
merkezleriyle desteklenmekte.
2011’den bu yana Mogadişu’da
görevliler konuşlandırmış olan
Türkiye’nin resmi dış yardımının
karakteristiklerinden biri, yardımı
Somali’ye doğrudan iki taraflı olarak
göndermeyi tercih etmesi. Bu, yetkililer
tarafından daha verimli ve de önemli
Somalili liderler ve yetkililer arasında
güçlü kişisel ilişkileri teşvik etmenin bir
yolu olarak görülüyor.76 Diğer bağışçılarla
ortak bir yön olarak Türkiye, yetkililerin
yardım akışının idare edilmesinde
rol oynayarak ve tüm programlarda
onaylarını alarak Somalililerin ülkenin
kalkınmasında pay sahibi olmasını
teşvik etmeye gayret ediyor.77 Başta
hükümet kurumlarının ve hizmetlerinin
kapasitelerinin geliştirilmesi olmak
üzere devletin inşası, söz sahibi olmanın
desteklenmesi, devletin meşruiyetinin
güçlendirilmesi ve Somali’yi kendi
kendine yeter bir hale getirmek için
elzem olarak görülüyor.78 Kapasite
geliştirilmesi, Türk uzmanların Federal
Hükümette görevlendirilmeleri yoluyla
desteklendi. Örneğin Türkiye Dışişleri
Bakanlığı, kendi muadilini desteklerken
Türkiye Merkez Bankası’nın gelecekte
Somali Merkez Bankası’ndaki çalışanların
eğitimine yardımcı olacağı belirtiliyor.79
Mogadişu’nun yerel yöneticileri de
Türkiye’de bazı eğitimlere katıldılar.
Doğrudan bütçe yardımı da bir başka araç
olageldi: Haziran ile Aralık 2013 arasında
Federal Hükümet, Türk hükümetinden
her ay 4.5 milyon dolar nakit yardım aldı.
Türk yetkililere göre bu destek, Somalili
memurların ve güvenlik güçlerinin
maaşlarının ödenmesinde yaşanan kritik
zorlukların aşılmasını sağladı. Türk
hükümeti, 2014’te Federal Hükümete
nakit yardımı yapmayı sürdüreceğini teyit
etti.80
Belirtildiği üzere Türk hükümeti,
Somali’nin kalkınmasına verdiği desteği
|
10 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
Türkiye’den ülkeye yaptığı ticareti,
yatırımı ve ticari faaliyeti taşvik ederek
tamamlamaya çalıştı.81 Türk şirketler,
Türkiye’nin yardımıyla desteklenen bazı
altyapı projelerinin ihalelerini kazandılar.
Geleneksel ve yeni ortaya çıkan bir dizi
bağışçının bu yöndeki faaliyetleriyle
uyumlu olarak böylesi bir yaklaşım, her
iki ülkenin ortak çıkarına uygun olarak
görülüyor. Bir Türk diplomatın belirttiği
üzere, “en iyi yardım ticarettir.”82 Bu
şekilde, yetkililer, işadamlarının rolünü
hükümetin Somali’ye olan benzersiz ve
çok yönlü yaklaşımının bir parçası olarak
görüyorlar.
Türk STK’lar
Çok çeşitli STK’lar Somali’ye yardım
görütüyorlar. 2011’de 60 milyon dolar
değerinde acil yardım gönderen Kızılay,
oldukça önemli bir aktör. Yardım götüren
diğer önemli gruplar arasında İHH, Deniz
Feneri, Yardım Eli, Yeryüzü Doktorları
ve Türkiye’nin en büyük STK’larından
biri olan Kimse Yok Mu bulunuyor. Ege
Uluslararası Sağlık Federasyonu (ESAFED)
gibi daha küçük yardım derneklerine de
Somali’de rastlamak mümkün.83
Türk STK’lar, pek çok sektörde ve
çoğunluğu Mogadişu’ya odaklanan
yardımlar gönderiyorlar. Belirtildiği üzere
Kızılay, insani yardımın gönderilmesinde
oldukça aktif ve şehirdeki 25.000 kişilik
Cezire YEK kampını idare ediyor.84 Kıtlık
döneminde diğer Türk STK’ları, Cezire
kampına yapılan yardımların önemli bir
kısmını karşıladılar, ancak bunun yanında
Mogadişu’daki diğer YEK yerleşimlerinde
de çalıştılar. Resmi yardımda olduğu gibi
STK’ların odağı da sonraları kalkınma
projelerine doğru genişledi. İHH, Yardım
Eli ve Yeryüzü Doktorları gibi Türk
STK’ların tamamı, katarakt ameliyatları
ve sağlık klinikleri gibi doğrudan yardım
hizmetlerini destekliyorlar. Sağlık
sektörü ayrıca Somalili sağlık çalışanları
için bazen resmi Türk kurumlarıyla da
ortaklaşa olarak eğitim faaliyetleriyle
desteklendi. Eğitim sektörü de birçok
STK projesinin yönlendirildiği yer oldu.
Örneğin Kimse Yok Mu derneği, Somalili
öğrencilerin 2022 yılına kadar Türkiye’de
eğitim almaları için yaklaşık 7 milyon
dolar ayırırken İHH, 2013’te Mogadişu’da
Somali’nin en büyük okullarından birini
açtı.85 Türk STK’ları ayrıca Mogadişu’da üç
hastanenin inşa edilmesi ve Mogadişu’da
ve dışında kuyular ve sulama sistemleri
yapılması faaliyetlerinde olduğu
üzere altyapıyı da destekliyorlar. Türk
STK’lar ayrıca başta Ramazan ayında ve
Ramazan bayramında olmak üzere büyük
miktarlarda yardım ve bağış dağıttılar.86
Büyüklükleri, tarihleri ve yetki alanları
birbirinden oldukça farklı olduğundan
Türk STK’ların yardım dağıtımına olan
yaklaşımları arasındaki ortak yönleri
açıkça ortaya koymak zor. Yine de bazı
faktörlerin belirtilmesi yerinde olacaktır.
Birincisi, pek çok Türk STK, ‘doğrudan
yardım’ olarak adlandırılan yaklaşımı
benimsiyorlar. Bu, Türk personelden
oluşan Türk yardım kurumlarının
yardımları, Somali’ye varmasından
nihai hak sahiplerine dağıtılmasına dek
yönetilmesini denetlediği anlamına
geliyor. Bu şekilde yardımların ihtiyaç
duyanlara ulaştırılması ve Somali halkı
ile güçlü ilişkiler kurulması sağlandığı
düşünülüyor. Bu doğrudan yardım
yaklaşımının önemli bir yönü de pek
çok Türk STK’sının bu tür hizmetlerin
sağlanmasının desteklenmesinde Türk
gönüllülerin rotasyonuna dayanıyor
olması.87
Doğrudan yardım yaklaşımı, tek
biçime sahip değil.88 Dahası, Türk STK’lar,
normalde ulaşılması mümkün olmayan
bölgelere acil yardım ulaştırılması için
bölgedeki ortaklarıyla işbirliği yaptılar
ve bazı geçici durumlarda Türk STK’ların
daimi varlık göstermediği yerlerde
kalkınma projelerinin uygulanması
için yerel ortaklar kullanıldı. Türk
vatandaşlarının güvenliğinin Somali’de
kötüye gittiği düşünüldüğünden yerel
ortaklarla çalışan Türk örgütlerin sayısı
arttı ve programların uygulanmasında
ulusal personele dayanmaya başladılar.
Bu durumda bazı STK’lar, yerel girişimleri
ve becerileri geliştirmek üzere kapasite
geliştirme programlarına odaklanmaya
başladılar. Bu, STK’lar tarafından yardıma
bağımlı olmanın sona erdirilmesinin ve
sürdürülebilirliğin desteklenmesinin bir
yolu olarak ön plana çıkarıldı.
Çok sayıda STK, yardımların
ulaştırılmasında Somalili makamlar
ile koordinasyon kuruyorlar. Örneğin,
bir STK temsilcisi, kurumunun 2011’de
Somali’ye ilk geldiğinde “ilk olarak
Somali Cumhurbaşkanı ile bağlantı
kuruduğunu; onun da kendilerini ilgili
kişilere yönlendirdiğini”, sonrasında
Sağlık Bakanlığı’ndan iletişim kurdukları
kişilerin kalkınma proejelerinin yeri
konusunda bilgi verdiğini söyledi.89
Diğerleri de benzer tecrübelere sahipler
ve en azından STK’ların çoğu, ilgili
bakanlıklardan Somali makamlarının
onayını alıyor görünüyorlar.
Türk STK’ları, Somalili ortaklar
ve paydaşlar ile istişareler ve bazı
durumlarda halihazırda ülkede bulunan
Türk gönüllülere dayanmak da dahil
olmak üzere değerlendirme süreçlerinde
birbirinden farklı yaklaşımlara sahipler.
Bazı STK’lar, ülkeyi ziyaret etmek
üzere izleme grupları gönderiyorlar.
Kızılay’ın yanı sıra STK’ların çoğu büyük
ölçüde Türkiye’den yapılan bağışlara
bağımlılar. Halktan bağışlar çoğunlukla
belirlenmiş projeler için yapılıyor ve bu
nedenle de değişen ihtiyaçlara yanıt
verme esnekliğini azaltıyor. Türk STK’lar
ayrıca dikkatler Suriye’ye döndüğünden
Somali’deki projelere yapılan bağışların
azaldığını belirtiyorlar.
Ayrıca Türk STK’lar, çok yönlü
yaklaşımın temel unsurlarından biri,
yani devlet ve iş dünyasının aktörlerini
kapsayan üçgenin diğer parçası olarak
görülüyorlar.90 STK’larda çalışan kişilerin
büyük bölümü de bu duyguyu paylaşıyor
ve kendi rollerinin Somalililer tarafından
Türkiye’nin ülkeye yaptığı yardımın
bir parçası olarak görüldüklerini ileri
sürüyorlar. Belirtildiği üzere devlet
kurumları ile sivil toplum arasındaki
koordinasyon, 2011’de zirveye ulaştı.
Yine de ve ortak bazı projelere rağmen
çok yönlü yaklaşımın, genel olarak
beklentileri karşılamadığına inanılıyor.91
|
11 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
Sıcak bir yanıt
“Nesiller sonra bile Türkiye’nin
yaptıkları hatırlanacak.”
Somalili siyasetçi, Garowe
Türkiye’den gelen yardımların
gönderildiği bölgelerdeki ve de talep
edilmesine rağmen gönderilmediği
yerlerdeki Somalili yetkililer ve sivil
toplum üyeleri tarafından şevkle
karşılandığına dair kuşku yok. Somali’nin
geleneksel ortaklarından farklı olarak
Türkiye’nin kimliği ve yumuşak gücü
kısmen bunu açıklayabiliyor.92 Ancak
Türkiye’nin yardımlarının popülerliğinin
açıklanmasında ‘kim’ sorusu kadar ‘nasıl’
sorusunun da önemi var.
“Türkler, daha şeffaflar çünkü
okulların rehabilitasyonu, yol yapımı
ve gıda dağıtımı gibi yardım projelerini
doğrudan kendileri uyguluyorlar.”
Somalili siyasetçi, Mogadişu
Türkiye’nin yardımlarının neden popüler
olduğuna dair bazı yaygın görüşlerin
incelenmesi uygun olacaktır. Türkiye’nin
başlangıçtaki insani yardımlarının niteliği
ve kapsamı, oldukça övgü kazandı.
Sürmekte olan istikrarsızlık karşısında
başta altyapı sektörü olmak üzere
uygulanan bazı kalkınma projeleri,
pek çok kişi tarafından yüksek kaliteli
olmasının yanı sıra “elle tutulur ve pratik
yani sıradan bir insanın görebileceği
yardım” olarak algılanıyor.93 Mülakat
yapılan bazı kişiler, Türk yardım
kurumlarının “mümkün olduğu kadar
Somaliliyi işe almadıklarına” inanıyorlar
ve Türkiye’nin yaklaşımının yerel
kapasitenin yaratılmasını baltalama riski
olup olmadığını sorguluyorlar.94 Ancak
pek çok Somalili paydaş, Türkiye’nin
yardımları Türk çalışanlar tarafından
doğrudan sahada dağıtıldığından
geleneksel bağışçılar tarafından yapılan
yardımlara göre ihtiyaç duyanlara
daha fazla ulaştığına inanıyorlar.95
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mogadişu’ya
Ocak 2015’teki ikinci ziyareti öncesi,
muadili Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh
Mahmud, Türkiye’nin yardımlarına resmi
yanıtı şöyle özetliyordu:
“Türkiye, ulusun yönettiği ve
sahiplendiği bir gündem uyarınca
büyümede bizi destekleyerek Somali
ile bütünlükçü ve sahaya yönelik bir
ortaklığın yolunu gösterdi … Türkiye
tereddüt etmedi ve yatırım yapmadan
önce istikrarın gelmesini beklemedi.
Bunun yerine istikrar için yatırım
yaptı. Diğer uluslararası ortaklar
müdahalelerini başka yerlerden yapmayı
planlarken Türkiye, insanları Somali’de
sahaya yerleştirerek mali kaynaklarını
destekleyerek insan ve planlama
Kızılay’ın bir sağlık projesi kapsamında Somalili bir
sağlık çalışanı hastalarla ilgileniyor. Türkiye’den
hem resmi hem STK yardım kuruluşları, sağlık
sektörüne özel önem atfediyorlar. © kizilay
kaynaklarını en etkin biçimde kullanmaya
çalıştı. Türk yardım çalışanları,
etkisini maksimuma çıkarabilmek için
yardımlarını ihtiyaç duyanlara doğrudan
ulaştırdılar.” 96
Bazı açılardan Türk yardım
kuruluşlarının 2011’deki yaklaşımlarının
“Nairobi’de konuşlanmış olan
uluslararası örgütleri, yirmi yıl boyunca
Mogadişu’nun aşırı güvensiz bir yer
olduğunu ileri sürmelerinin ardından
savunma durumuna koyduğu”
belirtiliyor.97 2012’ye gelindiğinde yeni
bir hükümetin seçilmesinin, medyadaki
parlak haberler, yabancı saygın isimlerin
akın akın ziyaretleri ve Mogadişu’ya
yapılan dolu uçuşların yanı sıra Türkiye’nin
Somali’deki varlığı, ülkenin geleceğine
dair değişen anlatıların bir parçası oldu.
“Bir Türk kliniğindeki işine gitmek için
Türklerin yaptığı bir yoldan bisikletle
giden bir Türk doktor, Somalililer
tarafından olumlu karşılandı, çünkü
bu, umut için son derece önemliydi.
Somalililer, insanların saklanmalarını
istemiyorlar.”
Yardım çalışanı, Nairobi
Geçtiğimiz yirmi yıl içinde birçok
uluslaraarsı aktör, Somali’ye acil yardım,
kalkınma ve istikrar götürebilmek
için önemli düzeyde çaba ve kaynak
harcadılar. Ne var ki bazı gözlemciler,
Türkiye’nin yaklaşımının öncü
olduğunu ve “yararcılığı, ümidi ve siyasi
çalkantıları çözülmeden önce kalkınmayı
hedeflemeye cesaret eden bir ülkeyi
haykırdığını” öne sürüyorlar.98 Türk
siyasilerin ve yetkililerin kendileri de
gerek resmi gerek gayri-resmi olsun
yapılan yardımların kalkınmaya katkıda
bulunduğunu, Somali’de güvenliği
artırdığını ve ülkeyi iyileşme ve uzun
vadeli barış yoluna koymaya yardımcı
olduğunu iddia ediyorlar.99 Tükiye’nin
cesaretinin hükümetin iddia ettiği kadar
istikrarı artırmaya katkıda bulunup
bulunmadığına karar vermek için henüz
çok erken. Ancak Somali bağlamında
ortaya çıkan bazı risklerin yanı sıra
barışı desteklemesini sağlamak üzere
yardım dağıtımında yer alan Türk siyaset
yapıcılar, yetkililer ve sivil toplum için
fırsatlara yönelik önerilerin altını çizmek
mümkün.
|
12 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
YARDIMIN ÇATIŞMAYI
KÖRÜKLEMESİ RİSKİ
Türkiye’nin yardımları ile çatışma
arasındaki karşılıklı ilişki, yardımlara
ve yardım çalışanlarına diğer yardım
kuruluşlarına olduğu gibi saldırılar dahil
olmak üzere çeşitli biçimlerde ortaya
konuldu. 2012’de milisler, Kızılay’dan
yardım alan YEK’leri kontrol etmeye
çalıştıkları anlaşılan bir saldırıda
kalabalığa ateş açtılar.100 Bir başka olayda
FGH güçleri ve bölge kabile milisleri,
Türkiye’den gelen yardımın teslimatıyla
ilgili bir tartışmada Mogadişu’da
çatıştılar.101 Belirtildiği üzere, silahlı
İslamcı gruplar, Türk projelerini hedef
alarak yardımın her zaman tarafsız olarak
algılanmadığını gösterdiler. Bu gerçek bir
kenara bırakıldığında uluslararası yardım
kuruluşlarının aşırı düzeyde karmaşık
Somali bağlamındaki geçmiş ve mevcut
deneyimleri, yardımların çatışmayı
genellikle istemeden alevlendirdiğini
gösteriyor. Bütün bunlar ışığında Türk
hükümeti ve Türk STK’lar için riskler şu
şekilde sıralanabilir:
Çatışma DİNAMİKLERİNE DAİR
kısıtlı BİLGİ
Türkiyeli yardım kuruluşları için
başlangıçta en önemli sorunlardan biri,
Somali’deki çatışma dinamiklerine dair
kısıtlı bilgi ve deneyime sahip olmaları,
ki bu durum, Türk yetkililer ve STK
çalışanları tarafından kabul ediliyor.102
Birçoğu, 2011’deki açlığa verilen geniş
kapsamlı yanıt dahilinde ilk defa
Somali’ye gelmeye başladılar. Hepsi için
geçerli olmasa da bazı yardım kuruluşları,
yetkililer dışındaki Somalili paydaşlarla
istişare yapmadılar. Uluslararası bir
STK için çalışan bir Somalili, şunları
kaydediyordu: “Pek çok şeyi göz önünde
bulundurmadılar. Onlar için bu, yalnızca
insanlara ulaşmak ve onları desteklemek
demekti.”103 Yardım ulaştırmakta acele
etmenin yanında Somali’deki çatışmanın
çok iyi idrak edilememesi, yardımların
çatışmayı daha fazla körükleme riskini
arttırmış olabilir.
Yönünü DEĞİŞTİRME
Bazı durumlarda Türkiye’nin resmi ve
gayriresmi yardımlarının potansiyel
olarak çatışma aktörlerinin veya
ondan kar elde edenlerin çıkarlarına
olacak biçimde savaş ekonomisine
yönlendirildiğine dair göstergeler
bulunuyor. Bazı durumlarda yardım,
yağmalandı. Diğer bazı durumlarda
ise Türk yardım çalışanları, örneğin
STK’lardan yapılan gıda yardımının
piyasada satılmasında olduğu gibi yön
değiştirmesini dağıtım noktasında
belirlediler.104
“Son iki yıl içinde işadamları, kendi
çıkarları için Türkiye’nin yardımlarının
dağıtımına müdahale ettiler. ihtiyaç
duyanlara ulaştırılmadan önce
Türkiye’nin yardımlarını sürekli
piyasaya yönlendirmeye çalışıyorlar.”
Somalili STK çalışanı, Mogadişu
MANİPÜLASYON
Mogadişu’daki YEK’leri hedefleyen
Türkiye’den gelen yardımın YEK’lerin
sığınma evlerine hasar vererek
Türkiye’den çadır bağışı yapılmasının
ardından onlara el koyarak satan bazı
gruplarca manipüle edildiği iddia
ediliyor.105 Türk STK’lar, kamplara giriş
için doğrudan ödeme yapmadıklarını
iddia etseler de bazı durumlarda yerel
yöneticilerin tavsiye ettikleri kişileri
istihdam etmek zorunda kaldılar 106
Kamu yetkililerinin hizmetleri
ihtiyaçlara göre koordine edemedikleri
durumlarda bu tür olaylar, çatışma
dinamiklerininden doğan ve onları
sürdüren yerel güç ilişkilerini potansiyel
olarak kuvvetlendiriyor. Diğer yardım
kuruluşlarında olduğu gibi Türk STK’lar
da zaman zaman yardımı ulaştırabilmek
için silahlı İslamcı gruplar ve diğer askeri
aktörlerle muhatap olmak durumunda
kaldılar ve stratejik veya askeri amaçlarla
manipüle edilme riskine maruz kaldılar.107
SİYASİ ELİTLERİN ELİNE GEÇME
Bazı gözlemciler, Türk yardım
kuruluşlarının özellikle Somali’deki
operasyonlarının başlarında Federal
Hükümetin en üst kademesindeki bir grup
elitle aşırı yakınlaştıklarına inanıyorlar.108
Ulusal düzeyde sahiplenme, ulusal
kapasiteye destek verme ve talebe dayanan
yardım gibi ilkelere bağlılık, yetkililerle
ilişki içinde olmayı, yardım götürmenin
vazgeçilmez bir parçası haline getiriyor.
Ne var ki tektip olmamakla birlikte
Somali’deki liderler ve yetkililer, ülkenin
vatandaşlarının tamamı yerine belirli
kabile çıkarlarını temsil ediyor olarak
algılanıyorlar.109 Doğrulanması zor olsa da
bazı durumlarda Türkiye’nin yardımları
üzerindeki etkileri, yardımların kişisel
veya siyasi amaçlarla kanalize edilmesi
ve bu nedenle patronaj siyasetini
körükleme, güç ilişkilerini değiştirme
ve adaletsizlik algılarına dayanan siyasi
ihtilflara yol açma ihtimalinin bulunması
anlamına gelmiş olabilir.110
“Hem insani yardımlarımızda hem de
kalkınma yardımlarımızda yeterince
deneyimli değildik; bir stratejimiz
yoktu ve iyi değerlendirmeler
yapmadık.”
“Somalili siyasetçiler, akrabalarının
onlarla çalışmalarını sağlayarak
Türkiye’nin yardımlarını başka yere
yönlendirdiler ... Türkiye’den gelen
yardımlarla zenginleşen gençler
biliyoruz!”
“Şimdi bir bakan geliyor ve yardımları
kendi kabilesine dağıtmanızı istiyor …
Bazı hizmetlere ve bazı yerel
hizmetleri satın almaya ihtiyacınız
var. Sonra bir başka bakan gelip o
hizmetleri kendi şirketinden almanızı
istiyor. Böylece her bir bakan, her bir
siyasi veya milletvekili Somali’de
kendi işine sahip ... [bazıları] sizi günün
sonunda nakit olarak görüyorlar.”
Türk yardım çalışanı, İstanbul
Somalili siyasetçi, Mogadişu
Türk yardım çalışanı, İstanbul
|
13 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
Yardımların COĞRAFİ olarak
MOGADİŞU’YA yoğunlaşması
Eylül 2011’de Somali’deki açlığa yardım amacıyla
Türk yardım kuruluşları tarafından kullanılmak
üzere Türkiye’den seyyar sağlık ve mutfak
ekipmanları taşıyan bir gemi Mogadişu’ya varıyor.
© İHH İNSANİ YARDIM VAKFI
Yolsuzluk
Somali içindeki siyasi dinamikler, resmi
düzeydeki yolsuzluk olaylarını açıklıyor.
Ancak yolsuzluğun yardım aracılığıyla
alevlendiği ve hatta sürdürüldüğü öne
sürülebilir. Sonrasında değiştirilmiş
olsa da Türk hükümetinin öncü burs
programının geçmişteki resmi düzeydeki
yolsuzluklardan etkilendiği öne
sürülüyor.111 Mogadişu’daki Federal
Hükümete yapılan nakit yardım pek
çok kişi tarafından iyi karşılansa da
çekinceler de mevcut. “Hükümetin
kendisi hesap verebilir değil; 4.5 milyon
doların nereye gittiğini kimse bilmiyor”112
gibi ifadeler, ele alınması gereken bazı
endişelere işaret ediyor. Türkiye’nin
tüm yardım çalışanları, yolsuzluğun
getirdiği zorlukların farkındalar, ancak
bazı karmaşık ödünlerin söz konusu
olduğuna işaret ediyorlar. Örneğin bazı
yetkililer, yardımın geri çekilmesinin
ters etki yaratacağını, zira değişimin
hızlandırılması ve bu konuyu ele almaya
çalışanların desteklenmesi için yardımlara
ihtiyaç olduğunu ileri sürüyorlar.
“Taşıma su gibi gelen nakit, bize
yardımcı olmuyor; sadece birkaç
kişiye gidiyor.”
Somalili araştırmacı, Garowe
Somalililer arasındaki siyasi ve kabile
dinamikleri düşünüldüğünde gerek resmi
gerekse STK yardımlarının Mogadişu’da
yoğunlaşması, gerilimleri artırma riski
taşıyor. Bu durum sadece Somaliland
için değil, Puntland ve Güney ve Orta
Somali’deki diğer bölgeler için de
geçerli.113 Tartışmalı federalizm süreci
ve bölgesel yönetimlerin yaratılması
da muhtemelen bu riskleri artıracak.
Yardımların dengesiz olması, Türk
hükümetinin bağımsızlık imajını
zedeleyebilir ve arabulucu rolü
oynama potansiyelini zayıflatabilir.114
TİKA’nın yardımları diğer bölgelere
doğru dengeleme çabaları, bu algıların
düzeltilmesinde yararlı olacaktır. Yine
de Türkiye’nin Puntland’a yaptığı
yardımların denetimi üzerindeki yoğun
siyasallaşmanın geçmişte gösterdiği
üzere, Mogadişu’nun dışında da yardım
sağlanması, kendine özgü başka zoruklar
da yaratabilir ve TİKA yetkililerinin
dikkatini gerektirebilir.115
“Türkler, Somali’nin nasıl çöktüğünü
anlamıyorlar … yalnızca Mogadişu’ya
yardım etmek çatışmayı artıracak.”
odak grup katılımcısı, Hargeisa
“Yalnızca Mogadişu’yu desteklemeye
devam etmenin büyük riskleri var.
İnsanların algıları adaletsizlik
ve eşitsizliği görecek … Somali
hükümeti, kabile çatışmalarına
ve bir kabile tabanına dayanıyor:
Mogadişu’da kabileler var ve bölgede
kabileler var. Bu nedenle federal bir
sisteme sahip olmak çok önemli.
Eğer Türkiye böyle bir sistemi
desteklemezse kabileler arasında,
hükümet içinde ve Türkiye içinde de
çatışmalar olacak.”
Siyasetçi, Garowe
TİCARİ bağlar
Türk şirketlerinin Somali’de Federal
Hükümetin önemli ihalelerini
kazanmaları nedeniyle bazı gözlemciler,
Türkiye’nin resmi yardımları ile iş
dünyası arasındaki sınırın daha şeffaf
olabileceğine inanıyorlar.116 Bu tür
algılar, doğru olsunlar veya olmasınlar,
Türkiye’nin imajına zarar verme
potansiyeline sahipler, eğer doğru
yönetilmezlerse resmi makamların kötüye
kullanılmasının normalleştiği bir kültürün
sürmesine neden olan faktörlerden biri
haline gelebilir. Türkiye’nin Somali’yle
olan ileri seviyedeki ekonomik ilişkileri,
bu örneği takip etmek isteyecek diğer
hükümetler ve ticari aktörler için gidişatı
belirleyecek.
DİĞER bağışçılarla
KOORDİNASYON
Gerek TİKA gerekse Türk STK’lar, diğer
bağışçılarla koordinasyonda çoğunun
komşu ülke Kenya’da yerleşik olmaları
da dahil olmak üzere bir dizi engelle
karşı karşıya olduklarını vurguluyorlar.
Öte taraftan yabancı STK’lar ve bağışçı
ülkelerden yetkililer, Türk yardım
aktörlerinin Somali’de herşeyi kendi
başlarına yürütmeye çalıştıklarını
düşünüyorlar. Sebepleri ne olursa olsun
koordinasyonun az olması, yardımların
etkililiğini tehlikeye atıyor ve aynı
zamanda karşılıklı öğrenme, bilgi
paylaşma ve riskleri ortaklaşa azaltma
imkanlarını azaltıyor.
|
14 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
Somali’de Jowhar kenti yakınlarındaki
yerinden edilmiş kişiler (YEK) için yapılan
kampın yanındaki yolda iki genç, su taşıyor.
© un photo/tobin jones
SOMALİ’YE yapılan uluslararası yardım İÇİN çıkarımlar
Türk yardım kuruluşlarının karşı
karşıya oldukları risklerin çoğu,
Somali’nin bağışçılarının tamamı
için de geçerli. Geleneksel kalkınma
ortakları, Türkiye’nin yakın zamandaki
tecrübelerinden yararlanabilirler.
Ancak yardım yaklaşımı konusunda da
geniş kapsamlı bir tartışma yapılması
gerekiyor. Türkiye’nin yaklaşımı ile
Somali’nin geleneksel bağışçılarının
çoğunluğunun yaklaşımı arasında
apaçık parallellikler bulunuyor. Örneğin
doğrudan bütçe desteği sağlamak daha
riskli olduğundan Türkiye’nin yanı sıra
pek çok geleneksel bağışçı, çabalarının
merkezine devlet inşasını yerleştirdiler.
Yine Türkiye gibi, geleneksel bağışçılar,
yardım sağlanmasının yanında ticari
ilişkilerin de kalkınmayı desteklemekte
bir role sahip olduğunu düşünüyorlar.117
Dahası, birçok geleneksel bağışçı,
doğrudan acil yardım gönderilmesi
veya altyapı projelerinin desteklenmesi
gibi yollarla ülkeye geçmişte Türkiye’ye
benzer biçimlerde yardımlar yaptılar.
Bu yaklaşımların bir kısmı bugün devam
etse de geleneksel bağışçıların insani
ve kalkınma politikaları değişmeye
başladı; örneğin Somalili aktörler
aracılığıyla çalışmayı tercih etmeye veya
iyi yönetişimle ilgili konulara daha açık
biçimde odaklanmaya başladılar.
Geleneksel bağışçıların zaman içinde
bu değişiklikleri neden yaptıklarını
anlamak mümkün. Örneğin Somali
halkına yardım gönderiyor olarak
görülenlerin dışardaki bağışçılar olup
olmaması gerektiği veya yönetişimde
köklü değişimler olmaksızın altyapı
projelerinin sürdürülebilir kalkınmayı
getirip getiremeyeceği sorgulanabilir
konular. Öte taraftan geleneksel
bağışçılar, Somali’ye şimdiye dek
yaptıkları yardımların uzun vadeli
etkisi konusunda dürüst olmalılar.
Ülkedeki birçok kişinin geleneksel
‘yardım endüstrisine’ belirli bir şüpheyle
yaklaştıkları gerçeğiyle yüzleşmeliler.
Bunun aksine Türkiye’nin yaklaşımı, pek
çok kişi tarafından olumlu karşılandı.
Bu nedenle Türkiye ile diğer bağışçılar
arasında açık bir tartışma ve samimi
bir karşılıklı öğrenmenin yaşanması
gereksinimi var. Ancak bunun
ötesinde Somali gibi bağlamlarda
yardımların sınırının samimi biçimde
değerlendirilmesi ve kriz dönemlerinin
tekrarlanmasını önlemek için barışın
desteklenmesi ve kalkınmanın yolunun
açılmasına odaklanılması gerekiyor.
|
15 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
RİSKİ azaltmak ve
barışı desteklemek
İÇİN fırsatlar
“[Türkler] artık iyi niyetleri ve cömertlikleriyle biliniyorlar. Yarattıkları ivmeden
iyi yararlanabilmeleri, ama şimdilerde daha stratejik destek vermeleri, zarar
vermeme ilkelerini benimsemeleri ve çatışmayı daha iyi anlamaları gerekiyor.
Çok hızlı yanıt verdiler, ama şimdi farklı siyasi gruplarla temas kurarken daha
hassas ve dikkatli olmalılar.”
Somalili araştırmacı, Garowe
Türk hükümeti, açıkça yardımlarını barışı desteklemeye yönelik geniş kapsamlı çabanın
bir parçası olarak görüyor. Birçok STK, çatışma konularıyla ilgilenmeye açıklar. Diğer
bazı STK’lar hayırsever faaliyetlere odaklanmayı tercih etseler de kendi müdahaleleri
ile barış arasındaki bağı kabul ediyorlar. İleriye bakıldığında Türkiye’nin Somali’deki iyi
itibarı ve sahada var olması, gerek resmi gerekse sivil toplumun yardım kuruluşlarına
uzun vadeli barışı desteklemek için barışı kullanmada veya en azından çatışmayı
körükleme risklerini yönetebilmede güçlü bir konum sağlıyor. Üç geniş alanda bir dizi
fırsat ön plana çıkıyor:
1. Yardımın çatışmaya hassas hale
GETİRİLMESİ
“[Diğerleri şuna inanıyorlar] insani yardım, insani yardımdır, diplomasi diplomasidir,
barış inşası barış inşasıdır ve bunların hepsi birbirinden farklı konulardır …
[Ama] biz, hepsinin birlikte olması gerektiğine inanıyoruz; ayrı olmamalılar.”
Türk yardım çalışanı, İstanbul
Çatışmaya duyarlı
yaklaşımlar BENİMSENMESİ
Başka yere YÖNLENDİRMENİN
azaltılması
Çatışmaya hassasiyet, üç adımı
gerektiriyor. Öncelikle, yardım kurumları,
çatışma dinamikleri hakkındaki bilgilerini
artırmalılar. İkincisi, yardımlarının
bu dinamikler üzerinde nasıl etkide
bulunacağını analiz etmeliler. Üçüncüsü,
riskleri en aza indirmek ve barış inşa
etmek için fırsatları maksimuma çıkarmak
için önlemler almalılar. Hem resmi hem
de resmi olmayan yardım kuruluşlarının
programlarında bu adımları uygulamaları
uygun olacaktır. Uzun süredir sahada
kalmış olan kişiler, çatışma dinamikleri
konusunda halihazırda sağlam bilgiye
sahipler; şimdiki zorluk ise bu bilginin
nasıl kurumsallaştırılacağı, geniş bir alanda
paylaşılacağı ve derinlemesine çatışma
analiziyle nasıl pekiştirileceği. Geçmişte
bazı yardım aktörleri tarafından yapıldığı
üzere daha geniş bir paydaş grupuyla
yapılan istişareler, elzem olacaktır. Dahası
pek çok Türk yardım kuruluşu, örneğin
yardımın YEK’lere nasıl dağıtıldığını
değiştirmekte olduğu gibi, programlarını
uyarlama konusunda istekliler. Fırsat ise
şimdi bunun çatışma dinamiklerine dair
daha iyi bilgilerle yapılması.
Pek çok Türk yardım kurumunun
Somali’deki doğrudan ulaştırma
yaklaşımı, simsarlara, taşeronlara ve
diğer aracılara olan ihtiyacı yok ederek
ve yardımın ihtiyaç duyanlara iletilmesini
sahada denetleyerek yardımların savaş
ekonomisine yönlendirilmesi riskini
azaltmak üzere fırsatlar sunmuş olabilir.
Ancak gerçek şu ki yardımların bir
kısmı hala başka yerlere yönlendiriliyor
ve bunun azaltılması için daha fazla
dikkat edilmesi gerekiyor. Diğer yardım
kuruluşları, Somali’de uzaktan yönetim
modeli ve/veya ortaklık yaklaşımları
kullanmalarına rağmen yardımcıların
nihai ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını
sağlamak için çaba harcıyorlar. Türk
STK’lar, sahadaki çalışanlarını azaltıp
Somalili ortaklar aracılığıyla gitgide daha
fazla çalıştıkça bu yardım aktörleriyle
ilişkiler, deneyim ve bilgilerin karşılıklı
olarak paylaşılması fırsatları yaratabilir
ve iki tarafın da uygulamalarını
iyileştirmelerine yardım edebilir.
“Gemiler Mogadişu limanına
geliyorlar; yüklerini bırakıyorlar ve
gidiyorlar. ‘Somali’ye yardım ettik’.
Peki bu yardımın nereye gittiğini
biliyor musunuz? Sonra yardımların
pazarda satıldığını görüyorsunuz. Bu
nedenle [biz], yardımlarımızı kendimiz
organize ediyor ve dağıtıyoruz.”
Türk yardım çalışanı, İstanbul
KALKINMA PROJELERİNE
BARIŞIN DAHİL EDİLMESİ
Türk yardım çalışanlarının altyapı, sağlık
veya eğitim sektörlerinde halihazırda
destekledikleri kalkınma projeleri,
kalkınma hedeflerinin yanında barışın
inşasını desteklemek için de kullanılabilir.
Toplumsal uzlaşma süreçleri, örneğin
eğitim girişimleriyle dolaylı olarak
desteklenirken kalkınma projeleri,
çatışan grupları bir araya getirmek için
veya çatışmadan kaynaklanan alanlarda
istihdam gibi yollarla ekonomik alanda
barış payı sağlamak için kullanılabilir.118
Eğitim sektöründe faaliyet gösteren pek
çok Türk STK, bu alandaki fırsatların
zaten farkındalar ve bunu stratejilerine
ve uygulamalarına resmen entegre
ederek bu imkanları keşfetme yoluna
gidebilirler.
BARIŞIN İNŞASI GİRİŞİMLERİNİN
DOĞRUDAN DESTEKLENMESİ
Türk yardım aktörlerinin çoğunluğu,
henüz temel amacı olarak barışın
inşasına açık biçimde odaklanan
projeler yürütmüyor görünüyorlar. Bu
alanda daha fazla faaliyet göstermek
için fırsatlar mevcut. Örneğin Türk
hükümetinden veya Türk STK’lardan
gelecek yardım, uzlaşma sürecinde yer
alan Somalili sivil toplum aktörlerini
doğrudan destekleyebilir.119 Dahası, hem
hükümetten hem de sivil toplumdan
çatışmalardan etkilenen diğer ülkelerde
ve de Türkiye içinde barış ve uzlaşmayı
destekleme deneyimine sahip ve bu
kapasiteleri Somali’de kullanılabilecek bir
dizi Türk aktör mevcut.
|
16 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
2. Barış İÇİN
çalışacak
devlet İNŞASININ
TEŞVİK EDİLMESİ
“Avrupalı, Amerikalı veya Türk
bağışçılar, para getirdiğinde kim
hesap verebilir olacak? Yardımları,
yanlış insanların eline geçecek …
toplum içinde Somalililerin çıkarına
hareket eden değil yardımları
kendi kabilelerine dağıtan yanlış
insanlar var. Bu paranın nereye
gittiği konusunda bağışçıların hesap
verebilir olmamaları da bir mesele,
tıpkı Somali halkı karşısında hesap
verebilir olmamaları gibi. Bu nedenle
tepeden tırnağa hesap verebilirliğe
ihtiyacımız var.”
Odak grup katılımcısı, Garowe
Hesap VEREBİLİR, kapsayıcı
ve meşru SİYASETİN devlet
İNŞASININ MERKEZİNE
oturtulması
Türkiye’nin yumuşak gücü, bu yönde
ilerlemeyi hızlandırmak için hükümete
benzersiz bir konum sağlıyor. Eğitim ve
uzmanların gönderilmesi yoluyla devlet
kapasitesine destek vermeye devam
edilmesinin yanında hukukun üstünlüğü
veya geçici anayasanın sonlandırılması
gibi konulardaki işbirliği, yurttaşlarının
ihtiyaçlarına yanıt verebilen ve daha
hesap verebilir bir devletin geliştirilmesini
teşvik için fırsatlar sunuyor. Bu esnada
eğer 2016’da planlanan seçimler
yapılırsa bu, meşru bir siyasi çözümü
kendiliğinden getirmeyecektir. Türkiye,
Somalili liderleri seçimden önce, seçim
sırasında ve sonrasında birbirleriyle
çalışmaları için teşvik etmek üzere
diplomatik çabalar harcamaya ve
sürdürülebilir devlet inşasının temeli
olarak gerek sosyal gerekse siyasi uzlaşma
ihtiyacını vurgulamaya devam etmeli.
Önceki taahhütlerine dayanarak Türk
hükümeti, Somali makamlarını, yönetişim
ve barışa dair konularda sivil toplum
ve vatandaşlarıyla daha fazla iletişim
kurmaya ve bunun gerçekleşmesi için
alanlar ve forumlar yaratmaya teşvik
etmeli. Türk STK’lar, Somalili sivil toplum
gruplarına devlet inşası sürecinde daha
aktif rol oynamaları için doğrudan yardım
edebilir.
Somaliland ve Türk bayrakları Hargeisa’da bir duvara
resmedilmiş. Türk hükümeti, geleneksel olarak daha
çok Mogadişu’ya odaklanmış olsa da Somaliland’a
yardımlarını yavaş yavaş arttırmaya başladı ve 2014’te
TİKA buraya geldi. Yakında bir konsolosluğun
açılması muhtemel. © saferworld/thomas wheeler
Yolsuzluk karşısında tavır
alınması
Yolsuzluk meselesi doğrudan ele
alınmadan kapsayıcı, hesap verebilir ve
meşru yönetişim için alternatif modeller
yaratılması mümkün olmayacaktır.
Yolsuzluğu azaltma mekanizmaları
Somali’ye sağlanan kamu hizmetleri
destek paketinin parçası olmalı. Türk
hükümeti, hükümetin finansmanı için
kullanılan yardımların nasıl daha hesap
verebilir biçimde yönetilebileceğine
(örneğin ortak denetim mekanizmaları
sayesinde) dair diyalogları desteklemeli
ve bir çözümde uzlaşılana dek kendi
katkılarını askıya alma seçeneğini
değerlendirmeli. Sorumluluk, sadece
Somalili aktörlere ait değildir: resmi olsun
veya olmasın tüm Türk yardım kurumları,
yardımların nereye gittiğine dair Somali
yurttaşlarına karşı kendilerinin de hesap
verebilir ve şeffaf olduklarından emin
olmalı.
Yeni ortaya çıkan
YÖNETİMLERİN DİKKATLİCE
DESTEKLENMESİ
Devlet inşası konusundaki en tartışmalı
konulardan biri, Federal Hükümet ile
gelecekteki federal devlet ve bölgesel
yönetimlerin arasındaki güç dengesine ve
yönetimlerin oluşturulmasına ilişkindir.
Ortaya çıkan yönetimler için kapasite
geliştirilmesi gibi yollarla devlet inşasının
bu boyutunun desteklenmesi, Türkiye
için Somali’de gerçekten kapsayıcı ve
katılımcı yönetimlerin kurulmasına
yardım etmenin bir aracı olabilir. Yine de
Türkiye’nin bu alandaki faaliyetlerinin
temel amacı, her seviyede Somalililer
tarafından yönetilen diyalog için yeterli
zaman ve mekanın bulunmasını sağlamak
olmalı, zira süreç, dış aktörler tarafından
aceleye getirilmemeli.
Tabandan yukarı devlet
İNŞASININ DESTEKLENMESİ
Somali’de kurum inşasına yönelik
tabandan yukarı süreçlere uzun vadeli
destek sağlanması, verimli bir yatırım
olarak görülebilir. Genel olarak TİKA ve
Türk STK’lar, toplum düzeyinde de dahil
olmak üzere kalkınma projelerinin bir
parçası olarak yerel yönetim yapılarını
aktif biçimde nasıl destekleyebileceklerini
düşünmeliler. Hem TİKA hem de STK’lar,
Mogadişu’nun belediye makamlarıyla
çalışma deneyimlerini, ülkenin diğer
kentsel bölgelerine de taşıyabilirler.
Bölgelerde ve
SOMALİLAND’DA var olan
KAPASİTENİN kullanılması
Somaliland’da olduğu gibi sağlam bir
kapasitenin olduğu yerlere ulaşmaya
çalışan TİKA, projeleri doğrudan
uygulamaktan kaçınarak bunun yerine
mümkün olan yerlerde yerel yapıları
destekleme fırsatını kullanmalı.
Puntland Kalkınma Planı gibi mevcut
yapılar, genellikle katılımcı ve kapsayıcı
süreçler sonucunda oluşturuldular ve
bağışçıların desteğini hak ediyorlar. Bu
esnada Mogadişu dışında bulunan ve
tarihsel olarak daha istikrarlı olagelmiş
bölgelerdeki bazı sivil toplum örgütleri,
proje yapma konusunda hatırı sayılır bir
kapasiteye sahipler. Bu da Türk STK’ların
onların yerini almak yerine onlarla
birlikte çalışabilecekleri anlamına geliyor.
|
17 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
3. Barış etrafında
daha güçlü
ortaklıklar
kurulması
“Birbirimizin güçlü yanlarını
tamamlamalı ve zayıf yönlerimizi
azaltmalıyız – etkin koordinasyon
bu anlama geliyor.”
Yardım çalışanı, Nairobi
EKONOMİK çıkarların
şeffaflaştırılması ve
çatışmaya duyarlı İŞ yapma
PRATİKLERİNİN TEŞVİK EDİLMESİ
Mülakat yapılan birçok Somalili
paydaş, genel olarak, kalkınmanın
hızlandırılmasına yönelik olarak
yardım kurumlarının yanı sıra ticaret
aktörlerini güçlendiren bir yaklaşımı
desteklediklerini ifade ediyorlardı.
Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud,
Türkiye’nin “Mogadişu’nun çehresini
değiştiren bir iş ortamını getirdiğini,
girişimcilerin şehre gelmelerini teşvik
ettiğini ve liman ve havaalanının karlı
hale getirilmesi de dahil olmak üzere
devlet girişimlerini değiştirdiğini” öne
sürüyordu.120 Ekonomik yatırımlar ile
yardım projelerinin amaçları arasındaki
farkların daha şeffaf olması, yine de
yanlış algıların giderilmesine yardımcı
olacaktır. Dahası, çatışmaya duyarlılık
ilkeleri Türk ticaret aktörlerinin yanı sıra
yardım kurumlarında da geçerli olmalı.
Bunu teşvik etmek için Türk hükümeti,
ticari ihalelerini üstlenicilerin anlamlı
risk değerlendirmeleri yapmaları şartına
bağlamalı.
GELİŞTİRİLMESİ İÇİN BARIŞIN
BİR GİRİŞ NOKTASI OLARAK
KULLANILMASI
Türk STK’ların bağımsız girişimler
yürütmede serbest olmaları gerekse de
resmi ve sivil toplum aktörleri arasında
daha güçlü bir ortaklık kolaylaştırılmalı
ve 2011’deki açlık karşısında yapıldığına
benzer olarak barışın desteklenmesine
yönelmeli. Türk hükümetinin farklı
kurumları ile STK’lar arasında tartışmalar
için hem Mogadişu’da hem de Ankara’da
formel vesileler yaratılmalı. İki yönlü
gerçek bir ortaklığın gereği olarak
Türk sivil toplum aktörleri, hükümetin
stratejisini şekillendirmek için fırsatlara
sahip olmalı ve devletin ötesinde
daha geniş perspektifler yansıtmasını
sağlamalı. Gerçekten çok yönlü bir
yaklaşımın özellikle Türkiye’ye ait olması
gerekmiyor: Somalili ve diğer uluslararası
devlet ve devlet dışı paydaşların
çok yönlü ortaklıkları canlandırma
çabalarına dahil edilmelerinin önemli
yararları bulunuyor. Örneğin bu, Türk
hükümetinin yararlanabileceği verilerin
sayısını artırabilirken aynı zamanda kendi
perspektiflerini ve önceliklerini geniş bir
paydaşlar grubuyla paylaşmasına imkân
sağlayacaktır.
DİĞER bağışçılarla İLETİŞİM
kurulması
Bu yalnızca Türk yetkililerin veya
STK’ların sorumluluğu olmasa da diğer
uluslararası yardım bağışçıları ile düşük
düzeyde ilişki kurulması, ele alınması
gereken bir konu. Somali’de çalışan
tüm yardım kuruluşları arasında daha
fazla bilgi paylaşımı sayesinde yardımın
etkililiği artacak ve riskler azalacaktır.
Türkiye’nin ilişki kurma biçiminin bazı
yönleri, diğerlerinden farklı ve bu da
karşılıklı güçlü yönlerin koordinasyon
yoluyla vurgulanması potansiyelinin
önemli olduğunu gösteriyor. Dahası
hem TİKA hem de Türk STK’lar, uzun
süredir Somali’de faaliyette bulunan
bağışçılardan birçok şey öğrenebilirlerken
diğerleri de Türkiye’nin yardımı
ulaştırma yaklaşımından öğrenebilirler,
ki pek çok Somalili paydaş da böyle
olmasını istiyorlar. Yeni Anlaşma’nın
uygulanmasıyla ilgili olarak bir yere
kadar yaptığı üzere Türk hükümetinin
mevcut koordinasyon yapılarıyla ve
onlar aracılığıyla çalışması için apaçık
fırsatlar bulunuyor. Bununla birlikte
şimdiye dek sahada elde ettiği deneyime
dayanarak gelecekte kollektif girişimlerin
yaratılmasını yönlendirebilme durumuna
da sahip.
TÜRKİYE’NİN SOMALİ’DEKİ DENEYİMİ ‘İNSANİ DİPLOMASİ’ İÇİN
NE ANLAMA GELİYOR?
Türkiye’nin Somali’de yakın zamandaki deneyimi, insani diplomasi kavramının
aydınlatılmasına ve daha da geliştirilmesine yardımcı olabilir. Bir Türk diplomatın
belirttiği üzere, “Türkiye öğreniyor ve hızlı öğreniyor.”121 Siyaset yapıcılar için
Somali örneğinden dört sonuç ön plana çıkıyor:
n Yardımın barışa hizmet etmesine izin verilmesi: Türkiye’nin ortaya çıkan ulusal
yardım stratejisi içinde çatışmaya duyarlılık ve barışın inşasına belirgin bir biçimde
vurgu yapması, yardım kuruluşlarının amaç ve stratejilerine barışı entegre
etme yetkisinin tanınması gerekiyor. Bu, çatışmalardan etkilenen devletlere
gitgide daha fazla odaklanan insani yardım ve kalkınma yardımlarının etkisini
maksimuma çıkarmasına yardımcı olacaktır.
n Yardımların diğer ilişki alanlarıyla tutarlı olmasının sağlanması: Yapılan kalkınma
yardımlarının Türk hükümetinin çatışmalardan etkilenen devletlerdeki
arabuluculuk çabaları ve güvenlik sektöründeki rolü de dahil olmak üzere geniş
kapsamlı faaliyetlerinin diğer boyutlarıyla tutarlı olması ihtiyacı bulunuyor.
Bu, çok yönlü yaklaşımının güçlendirilmesinde önemli bir faktör olacaktır.
n Çok yönlü yaklaşımın güçlendirilmesi: Sivil toplum aktörleriyle çatışmanın ve
güvenliksizliğin ele alınmasında ortak bir odak noktasından hareketle iki
taraflı bir koordinasyon ve istişare ortaklığının kurulması, çok yönlü yaklaşımı
Türkiye’nin sivil kapasitesinin kullanımını maksimuma çıkaracak bir gerçeklik
haline gelmesine yardımcı olabilir.
n Yardım alan devletin ötesine bakılması: Türkiye’nin Somali’de yaptığı üzere yardım
alan ülkelerle güçlü ilişkiler kurulurken faaliyetleirn odağı aynı zamanda halk ve
de sivil toplum grupları dahil olmak üzere geniş bir paydaş grubunun görüşleri
olmalı. Uzun vadede daha duyarlı yönetişim sistemleri yaratmak için meşruiyet,
hesap verebilirlik ve dahil etme, devlet inşasına verilen desteğin merkezinde yer
almalı.
|
18 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
Sonuç
Türkiye’nin devam eden yükselişi,
tahmin edilmesi güç küresel ve iç
faktörler tarafından belirlenecek ve
şekillenecek. Ancak ülkenin bölgesinde
kilit önemde bir aktör ve bu nedenle de
uluslararası ilişkilerde göze çarpan bir
aktör olmaya devam etmesi muhtemel.
Mevcut iktidar süresince Türkiye’nin
insani diplomasi modelinin odağında
olacağı kesin görünen çatışmalardan
etkilenen devletlerde bu rol, etkisini
hissettirecektir. Türk liderler, Somali’ye
insani diplomasinin uygulanmasının
açık bir örneği olarak işaret ediyorlar.122
Bir dizi Türk devlet kurumu ve STK,
ülkenin Somali ile olan ilişkilerinde kritik
roller oynadılar; yaptıkları yardımlar
Türkiye’nin bu ülkedeki kapsamlı
faaliyetlerinin temelini oluşturduğu öne
sürülüyor.
Hiç şüphesiz ki Türkiye, Somali’de
Somalili erkekler, 2011’deTürk Kızılay’ının
yürüttüğü Cezire YEK kampından geçen yolun
inşasına yardım ediyorlar. Türk STK’lar, yardımın
ulaştırılması için Türk gönüllülere dayanmalarına
rağmen bölgedeki Somalilileri de işe aldılar.
Güvenlik endişeleri nedeniyle Türk STK’lar,
Somalili çalışanlarla gitgide daha fazla
çalışıyorlar. © kizilay
popüler bir ülke. Buradaki faaliyetlerinin
yardımların genel görünümünü
değiştirdiğine inanılıyor. Ne var ki
balayı dönemi sonsuza dek devam
etmeyecektir ve Türk yardım kuruluşları,
kendi açılarından ‘Somali yorgunluğu’123
içindeler. Bu ilişkiye yeniden enerji
sağlayabilmek için rollerini yeniden
değerlendirmeleri ve ilişki biçimlerini
iyileştirmeye devam etmeleri gerekiyor.
Acil insani yardımdan kalkınma
projelerine ve kapasite artırmaya geçiş,
2011’deki açlıktan bu yana gerek resmi
gerekse sivil toplumun evrilen faaliyet
biçimlerinin temel özelliği oldu. Somali
içindeki dinamikler, Türk aktörlerden
gelen yardımların gelecekte nasıl
verileceğini büyük ölçüde şekillendirecek.
İyileşmiş bir siyasi ve güvenlik ortamı,
aynı yönde değişimin devam etmesi
için açılımlar yaratacak, öte yandan
bir başka krizin ortaya çıkması Türk
yardım kuruluşlarının eski pratiklerine
geri dönmelerine yol açacaktır. Daha
geniş anlamda şu unutulmamalı
ki Somalili paydaşlar, yardımların
pasif alıcıları değiller, yardımın
sağlanmasını şekillendiren aktif aktörler
konumundalar. Ülkenin tamamının
geleceği için de olduğu gibi Türkiye’nin
yardımlarının etkisini etkileyecek olanlar,
Somalili liderler, yetkililer ve sivil toplum
olacaktır. Bununla birlikte Türk yardım
kuruluşlarının yardımlarını barışın
hizmetine sunmaya açık biçimde vurgu
yapmaları, Türkiye-Somali ilişkilerinin
gelişiminde bir sonraki ilerici adım olabilir
ve bir kez daha yükselen gücün ülkeye
yapılan yardımların genel görünümünü
sonsuza dek değiştirme kabiliyetini
ortaya koyabilir.
|
19 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
NOTLAR
1 Nüfusları ve ekonomilerinin büyüklüğü itibariyle
Çin, Brezilya ve Hindistan, belli başlı yükselen güçler
olarak değerlendiriliyorlar. Türkiye, orta büyüklükte
yükselen güçler olarak görülen Endonezya,
Güney Afrika veya Meksika gibi ülkelerle birlikte
değerlendirilebilir. Aslında yükselen güçler olarak
hangi ülkelerin adlandırılacağına karar verirken
kullanılan kriterler, her zaman açık değil. Ancak bu
çalışmayı ilgilendiren bazı nitelikler, sıralanabilir. Son
yıllardaki ekonomik büyümeleri ve küreselleşmenin
etkileri nedeniyle yükselen güçler, dünya sahnesinde
önemli bir rol oynamaktalar. Yardımlar, diplomatik
destek ve güvenlik işbirliğinin sağlanmasında
hızla önem kazanıyorlar. Uluslararası güvenlik
ve kalkınmaya dair tartışmalarda artan bir etkiye
sahipler ve diğer ulusların görüşlerini gitgide daha
fazla şekillendiriyorlar. Yükselen güçler, çatışmadan
etkilenen devletlere müdahil oluyorlar ve bu nedenle
bu ülkelerin istikrarında yerleşik bir çıkara sahipler.
Ayrıca yerleşik güçler tarafından uluslararası
çatışmalara ve krizlere yanıt vermede küresel
sorumluluğa katılmaları bekleniyor.
2 Davutoğlu, A (2001) Stratejik Derinlik, İstanbul: Küre
Yayınları.
3 Bakınız Aras, B (2014) ‘Davutoglu Era in Turkish
Foreign Policy Revisited’, Journal of Balkan and Near
Eastern Studies and Cornell, S (2012) ‘What drives
Turkish Foreign Policy?’, Middle East Quarterly
Winter 2012, s 24.
4 ‘Final Declaration of the Fifth Annual Ambassadors
Conference’, Türkiye Dışişleri Bakanlığı, 3 Ocak 2012,
erişim tarihi 30 Nisan 2014 www.mfa.gov.tr/final_
declaration_of_the_fifth_annual_ambassadors_
conference.en.mfa
5 Bakınız Akpinar, P (2014) ‘Turkey’s Peacebuilding
in Somalia: The Limits of Humanitarian Diplomacy’,
Turkish Studies 14:4, s. 735–757.
6 A.g.e
7 Türkiye’nin yardımları yeni değil. 1980’lerde küçük
yardım projeleriyle başladı, 1990’ların başlarında Orta
Asya’ya önemli miktarlarda yardım gönderdi. TİKA
(2014) Türkiye’nin Kalkınma Yardımı 2013, Ankara:
TİKA, s 9.
8 Birinci sırada Amerika Birleşik Devletleri, ikinci sırada
Birleşik Krallık bulunuyordu. Global Humanitarian
Assistance (2014) Global Humanitarian Assistance
Report 2014. Bristol: Development Initiatives.
9 TİKA (2013) Türkiye’nin Kalkınma Yardımı Raporu
2012, Ankara: TİKA, s 12.
10 Mülakat, İstanbul, 26 Mayıs 2014.
11 TİKA (2014) s 12 ve Ekonomik İşbirliği
ve Kalkınma Örgütü (2012) Statistics on
resource flows to developing countries,
bakınız www.oecd.org/dac/aidstatistics/
statisticsonresourceflowstodevelopingcountries.htm
12 Ayittey, G (1994) ‘The Somali Crisis: Time for an
African Solution’, Cato Policy Analysis No. 205.
13 O dönemde çok sayıda yardım kuruluşu Somali’ye
girdi. Zayıf koordinasyon, zayıf izleme ve yardımların
ölçeği, “yardım kuruluşlarının savaş ekonomisini
körüklediği, çatışmayı uzattığı ve Somalili liderlerin
ortaya çıkmalarını engellediği” eleştirilerine yol açtı.
Warsame, H A (2011) ‘Role of International Aid and
Open Trade Policies in Rebuilding the Somali State’,
Bildhaan: An International Journal of Somali Studies:
Cilt 11, makale 10, s 53.
14 Food Security Analysis Unit Somalia (2008) ‘More
than 3.2 Million People in Humanitarian Crisis:
Implications for Response’ Nairobi: Food Security
Analysis Unit Somalia.
15 Global Humanitarian Assistance (2012) Somalia:
International financing investments Bristol:
Development Initiatives.
16 Bradbury, M (2010) ‘State-building,
Counterterrorism, and Licensing Humanitarianism in
Somalia’, Briefing – Feinstein International Center,
s 10 ve Seal, A & Bailey, R (2013) ‘The 2011 Famine
in Somalia: lessons learnt from a failed response?’,
Conflict and Health Cilt 7, Sayı 22.
17 Mayıs 2014’te 23 yardım kuruluşu, Somali’ye yardım
yapılması için ortak acil çağrı yaptı ve 50.000 çocuğun
ölümün pençesinde olduğunu iddia ettiler. The
Guardian 8 Mayıs 2014. Ayrıca bakınız: OCHA (2013)
2014 Strategic Response Plan: Somalia, United
Nations Office for the Coordination of Humanitarian
Affairs.
18 Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre İzleme Grubu
(2013) Güvenlik Konseyi Komisyonu Başkanı’nın
Güvenlik Konseyi Başkanı’na hitaben 12 Temmuz
2013 ve 751 (1992) ve 1907 (2009) numaralı Somali
ve Eritre’yi konu alan kararlara ilişkin mektubu –
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, online.
19 Menkhaus, K (2014) ‘Aid and institution building in
fragile states: The case of Somali-inhabited eastern
Horn of Africa’ WIDER Working Paper 2-14/002
United Nations University/World Institute for
Development Economics Research, s 5.
20 IBTimes (2013) ‘Somalia To Receive $2.4 Billion In Aid
From Global Donors, As President Promises to Focus
on Development’, IBTimes 17 Eylül 2013.
21 Yeni Anlaşma ile ilgili daha fazla bilgi için bakınız
Saferworld ve World Vision (2014) Strengthening
the New Deal from the Bottom Up: Perspectives
on the Somali Compact and Somaliland Special
Arrangement (SSA) Londra: Saferworld.
22 Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (2013) Aid
Statistics, Recipients at a Glance, bakınız www.oecd.
org/countries/somalia/recipientcharts.htm
23 Menkhaus (2014), s 12.
24 Anderson, M (1999) Do No Harm: How aid can
support peace – or war London: Lynne Reinner, p 37.
25 Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre İzleme Grubu
(2013), s 25 ve Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre
İzleme Grubu (2010), Güvenlik Konseyi Komisyonu
Başkanı’nın Güvenlik Konseyi Başkanı’na hitaben 18
Temmuz 2013 tarihli ve 751 (1992) ve 1907 (2009)
numaralı Somali ve Eritre’yi konu alan kararlara ilişkin
mektubu – Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi,
online, s 7.
26 Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre İzleme Grubu
(2010), s 7.
27 Yardımın ulaştırılması da bazı açılardan askerileştirildi.
Dağıtımında yer alan bazı Somalili işadamları, geniş
milis grupları kurdular. Birleşmiş Milletler Somali ve
Eritre İzleme Grubu (2010).
28 İnsan Hakları İzleme Örgütü (2013) Hostages of the
Gatekeepers: Abuses against internally displaced
people in Mogadishu, Somalia Human Rights Watch,
p 7.
29 Bradbury (2010), p 6.
30 Jackson, A & Aynte, A (2013) ‘Al-Shabaab
engagement with aid agencies’ ODI Humanitarian
Policy Group – Policy Brief 53.
31 Menkhaus, K (1997) ‘US Foreign Assistance to
Somalia: Phoenix from the ashes?’, Middle East Policy
Cilt 5, Sayı 1, s 127.
32 Menkhaus, K (2006) ‘Governance without
Government in Somalia: Spoilers, State Building and
the Politics of Coping’, International Security Cilt 31,
No 3. s 97.
33 Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre İzleme Grubu
(2013), s 154 ve Menkhaus, K (2006).
34 A.g.e s 8.
35 Mogadişu’da yapılan odak grup toplantıları (25 Şubat
2014) Garowe (15 Şubat 2014) ve Hargeisa (9 Şubat
2014).
36 Örneğin bakınız, Somali STK Konsorsiyumu (2014)
Guidelines for risk mitigation for NGOs working
in Somalia/Somaliland Somalia NGO Consortium:
Nairobi, OECD (2011) 2011 Report on International
Engagement in Fragile States: Somalia Republic
OECD: Paris, ISAC (2008) Joint Operating Principles
for Somalia – Working Document Inter-Agency
Standing Committee Somalia, Collaborative Learning
Projects (2008) Do No Harm in Somalia Cambridge:
CDA.
37 Menkhaus (2014), s 9.
38 Özkan, M (2014) Turkey’s Involvement in Somalia:
Assessment of a State-Building in Progress Ankara:
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, s 46.
39 Davutoğlu, A ‘Turkey’s humanitarian diplomacy:
objectives, challenges and prospects’, The Journal of
Nationalism and Ethnicity 32 (2013), s 867. Ayrıca
bakınız Beşinci Büyükelçiler Konferansı Sonuç Bildirisi,
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, 3 Ocak 2012, bakınız
www.mfa.gov.tr/final_declaration_of_the_fifth_
annual_ambassadors_conference.en.mfa ve Murphy
& Woods (2014).
40 Christie-Miller, A ‘Turkey takes the lead in rebuilding
Somalia’ in The Christian Science Monitor 5 Haziran
2012.
41 Örneğin Somali’ye yapılan yardımlar hakkında BM
Genel Kurulu’nda 2011’de yaptığı konuşmada
Türkiye başbakanı şunu vurguladı: “Bizim en büyük
arzumuz, Türkiye’nin bu yönde göstermiş olduğu
liderliğin tüm uluslararası camia için örnek teşkil
etmesidir”, Erdoğan, R T 2011 Prime Minister of the
Republic of Turkey: Speech to the 66th UN General
Assembly New York, 22 Eylül 2011.
42 Özkan (2014) s 18.
43 Aktaran Özkan (2014) s 27.
44 Al Jazeera (2013) ‘Turkey’s moves in Somalia unnerve
al-Shabaab’ Al Jazeera 8 Ağustos 2013.
45 A.g.e
46 Sheikh, A & Omar, F (2015) ‘Bomb explodes near
Turkish delegation in Somalia day before President’s
visit’, Reuters, 22 Ocak 2015.
47 Mülakat, Ankara, 21 Şubat 2014.
48 Mülakat, İstanbul, 13 Şubat 2014, Mülakat, Ankara,
21 Şubat 2014, Mülakat, İstanbul 25 Şubat 2014.
49 Mülakat, İstanbul 13 Şubat, 2014.
50 Mülakat, İstanbul, 25 Şubat 2014. Ayrıca bakınız:
Aynte, A (2012) ‘Turkey’s Increasing Role in Somalia:
An Emerging Donor?’ Al Jazeera Centre for Studies
Report s 4, Mareeg (2012) ‘Turkish diplomacy
revitalises Somalia: Will Hassan Sheikh now
capitalise?’ Mareeg 25 Eylül 2012.
51 Mülakat, İstanbul 13 Şubat, 2014.
52 Mülakat, İstanbul, 25 Şubat, 2014.
53 Daha ayrıntılı bilgi için bakınız Özkan (2014), s 31–33.
Şu belirtilmeli ki OECD’nin DAC yönergelerine uygun
olarak Türkiye, Somali güvenlik sektörüne yapılan
doğrudan yardımı RKY olarak kabul etmiyor.
54 Centre for Strategic Research (2013) Jamal
Mohamed Barrow ile mülakat, Somali Dışişleri Bakanı
yardımcısı ve Bloomberg (2015) ‘Turkey’s Erdogan
Pledges 10,000 New Somalia Homes During Visit’,
Bloomberg News 26 Ocak 2015.
55 Mülakat, İstanbul, 25 Şubat 2014. Ayrıca örneğin
bakınız Somaliland Press (2012) ‘Turkey accepts 60
police recruits’ Somaliland Press 30 Haziran 2012.
56 ICG (2012) s 14 ve Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre
İzleme Grubu (2013).
57 Güvenliği desteklemek üzere verilen silah, araç
ve ekipmanlar, defalarca milislerin eline geçti ve
uluslararası aktörlerden eğitim alan askerler, çeşitli
gruplara geçerek taraf değiştiriler ve böylelikle
sürmekte olan şiddeti doğrudan beslediler. Bakınız
Bryden M (2013) Somalia Redux Washington DC:
CSIS, s 9–10.
58 Mülakat, İstanbul, 25 Şubat 2014.
59 Türkiye İstatistik Enstitüsü (2013) ‘Foreign Trade
Statistics Yearbook 2012’ bakınız www.turkstat.gov.
tr/Kitap.do?metod=AnaKategori&KT_ID=4&KITAP_
ADI=Foreign+Trade
60 ICG (2012) s 13.
61 Sabahi (2013) ‘Somali parliament rejects Turkish
airport contract’, Sahbi News, 10 Eylül 2013 ve
Garowe Online (2014) ‘Federal Parliament postpones
vote on Seaport Management Deal’, Garowe Online
3 Nisan 2014.
62 Mülakat, Ankara, 21 Şubat 2014.
63 Somalicurrent (2014) ‘Kenya-Turkey Agreed to
Stabilize Somalia’, Somalicurrent 15 Nisan 2014.
64 TİKA (2012) ve Harte, J (2012, Aralık) Turkey Shocks
Africa World Policy Journal 29:27, 32.
65 Reuters (2012) ‘Turkey tries out soft power in
Somalia’ Reuters 3 Haziran 2012.
66 TİKA (2013) ve TİKA (2014).
67 TİKA (2014) s 9.
68 TİKA (2013) s 77 ve TİKA (2014) s 9.
69 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı (2014)
‘Kardeşliğimiz gereği Somalili kardeşlerimize hizmet
ettik; dayanışmamız devam edecektir’ – Basın
Duyurusu, 25 Ocak 2015.
70 Mülakat, İstanbul, 25 Şubat 2014. Ayrıca bakınız
Özkan (2014).
71 Reuters (2012).
72 Mülakat, İstanbul, 25 Şubat 2014.
73 TİKA (2013) s 28.
74 Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı (2014).
75 A.g.e s 77.
76 Murphy & Woods (2014).
77 Örneğin Türkiye’nin Dışişleri Bakanı, 2013 Londra
Konferansı’nda şunları kaydetti “şu andan itibaren
Somalililer, gelecekteki Somali’yi ilgilendiren tüm
çabalarda kontrolü elinde tutmalıdır”, aktaran
Türkiye Dışişleri Bakanlığı (2013). Sayın Ahmet
Davutoğlu’nun yaptığı açıklama, Türkiye Dışişleri
Bakanı Somali konferansında, 7 Mayıs 2013, Londra.
Bakınız www.mfa.gov.tr/statement-by-mr_-ahmetdavutoglu_-minister-of-foreign-affairs-of-turkeyat-the-somalia-conference_-7-may-2013_-london.
en.mfa Ayrıca bakınız Türkiye Dışişleri Bakanlığı
(2012). İkinci İstanbul Somali Konferansı, Sonuç
Bildirgesi, 1 Haziran 2012, İstanbul. bakınız www.mfa.gov.tr/the-second-İstanbul--conferenceon-somalia_-final-declaration_-1-Haziran-2012_İstanbul.en.mfa
78 Aktaran Aynte (2012) s 4.
devam >
|
20 SAFERWORLD VE İPM POLİTİKA NOTU Türkiye ve Somali: Yardımların barışa hizmet etmesi
SAFERWORLD
PREVENTING VIOLENT CONFLICT. BUILDING SAFER LIVES
Saferworld, şiddet içeren çatışmaları
önlemek ve daha güvenli bir yaşam inşa
etmek için çalışan bağımsız, uluslararası
bir kuruluştur. Afrika, Orta Doğu, Asya ve
Avrupa’da 20’den fazla ülkede programlar
yürüten VIOLENT
ve Londra,
Vaşington
ve
PREVENTING
CONFLICT.Brüksel,
BUILDING SAFER
LIVES
Viyana’da temsil platformlarına sahip
olan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluşuz.
Önceliğimiz insanlar ve herkesin
güvenliksizlikten ve şiddet içeren
çatışmalardan uzak barışçıl ve tatmin edici
yaşam sürmesi gerektiğine inanıyoruz.
SAFERWORLD
SAFERWORLD
PREVENTING
CONFLICT.
BUILDING SAFER
LIVES
İstanbul VIOLENT
Politikalar
Merkezi,
küresel
uzantıları olan bağımsız bir politika
araştırma merkezidir. Misyonumuz,
sosyal bilimler alanında yapılan akademik
araştırmalara ve bunların politika
oluşturma süreçlerinde uygulanmasına
katkıda bulunmaktır. İç ve dış politika
PREVENTING
VIOLENT
CONFLICT.
BUILDING SAFER
LIVES
alanlarında
karar
vericilere,
kanaat
önderlerine ve toplumun geneline
yenilikçi ve nesnel analizler sunmayı
amaçlamaktayız.
SAFERWORLD
SAFERWORLD YAYINLARI
Açıklama: Bu araştırma projesi, Somali’de
Saferworld-Oxfam çalışma programı
kapsamında desteklendi. Ancak zorunlu
olarak Oxfam’ın görüş ve fikirlerini
yansıtmamaktadır.
Araştırma hakkında: Saferworld ve
İstanbul Politikalar Merkezi tarafından
2014’te bu brifing için yürütülen
araştırma, konuyla ilgili rapor ve medya
kaynaklarının taramasına dayanmaktadır.
Buna ek olarak siyasiler, diplomatlar,
yardım kurumu yetkilileri, STK çalışanları,
iş adamları ve sivil toplum aktivistleri ile
Mogadişu, Hargeisa, Garowe, Ankara,
İstanbul, Nairobi ve Londra’da 52 adet
derinlemesine mülakat yapılmıştır. Ayrıca
60’tan fazla kişi, Modadişu, Hargeisa ve
Garowe’deki odak grup tartışmalarına
ve İstanbul’daki çalıştaya katıldı. Önde
gelen araştırmacılar, Onur Sazak, Thomas
Wheeler ve Auveen Woods’tur.
n Puntland at the polls
n Shifting geopolitics in Central Asia:
The roles of China, Russia, India
and Turkey
Daha fazlası için: www.saferworld.org.uk
İSTANBUL POLİTİKALAR
MERKEZİ YAYINLARI
n Turkey as a “Humanitarian State”,
E. Fuat Keyman and Onur Sazak
n Turkey’s International Development
Framework Case Study: Somalia,
Teri Murphy and Auveen Woods
Daha fazlası için: ipc.sabanciuniv.edu
NOTLAR devam
79 Torun, K (2012) ‘Role of Turkey in Fragile and
Conflict Affected States – The Case of Somalia:
From humanitarian aid to development assistance,
2011–2012’ Dünya Bankası’nda yaptığı konuşma,
Nairobi, 27 Kasım 2012.
80 Türkiye Dışişleri Bakanlığı (2014) Türkiye’nin
Somali’ye Yaptığı Yardımlara İlişkin Basın Duyurusu
No. 49, 16 Şubat 2014.
81 Warah, R (2012). Why Turkish aid model is proving to be a success in Somalia ve ayrıca Hiraa Online.
82 Mülakat, İstanbul, 25 Şubat 2014.
83 Global Humanitarian Assistance (2012).
84 Kızılay (2013) Kızılay Yıllık Faaliyet Raporu, İstanbul:
Kızılay, s 37–46.
85 Çalıştay, İstanbul, 26 Mayıs 2013, ‘Permanent
Projects from IHH for Somalia’ İnsan
Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı,
bakınız www.ihh.org.tr/en/main/news/2/
permanent-projects-from-ihh-for-somalia/1085
86 Örneğin Kimse Yok Mu, 2011 ile 2013 arasında
Ramazan bayramları boyunca yaklaşık 3.7 milyon
dollar değerinde bağış yaptığını belirtiyor. Çalıştay,
İstanbul, 26 Mayıs 2014.
87 Çalıştay, İstanbul, 26 Mayıs 2014.
88 En azından bir büyük STK, İHH, Somali’de kalıcı ofise
sahip değil; bir veya iki kalıcı personeli, Somalili ortağı
olan Zemzem örgütü aracılığıyla faaliyet gösteriyor.
89 Çalıştay, İstanbul, 26 Mayıs 2014.
90 TİKA, Türkiye’nin küresel yardımlarına dair
raporlarında devlet dışı yardımların istatistiklerini de
kapsıyor. Ayrıca bakınız Özkan (2014) s 53.
91 Mülakat, Ankara, 19 Temmuz 2013.
92 Mülakat, İstanbul, 11 Mart 2014.
93 Mülakat, Hargeisa, 10 Şubat 2014.
94 Odak grup toplantıları, Garowe, 15 Şubat 2014.
95 Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh, bunu yineledi ve Batılı
kurumların yardımı ulaştırmak için üçüncü taraflara
bel bağladığını ileri sürdü; “ancak etkisi, sahada
görülmüyor, ve yardımlarının amaçlanan kişilere
ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorlar. Türkler, sistematik
olarak görünürler.” Aktaran ICG (2012) s 9.
96 Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud (2015) ‘Türkiye’nin
Somali’deki Rolü: Zor zamanlarda Dayanışma
modeli’, Daily Sabah, 24 Ocak 2015.
97 ICG (2012) s 10.
98 Aynte (2012) s 4.
99 Örneğin bakınız: Horseed Media (2013) ‘Joint
Statement Between the Somali Prime Minister and
Turkish Prime Minister’, Horseed Media 28 Eylül
2013.
100 Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre İzleme Grubu
(2012) Güvenlik Konseyi Komisyonu Başkanı’nın
Güvenlik Konseyi Başkanı’na hitaben 11 Temmuz
2012 ve 751 (1992) ve 1907 (2009) numaralı Somali
ve Eritre’yi konu alan kararlara ilişkin mektubu –
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, online s 298.
101 A.g.e s 298.
102 Çalıştay, İstanbul, 28 Mayıs 2014, Odak grup
toplantıları, Garowe, 15 Şubat 2014.
103 Mülakat, Nairobi, 18 Şubat 2014.
104 Mülakat, İstanbul, 10 Mart 2014.
105 Birleşmiş Milletler Somali ve Eritre İzleme Grubu
(2012) s 312–313.
106 Mülakat, İstanbul, 11 Mart 2014.
107 Mülakat, Nairobi, 7 Şubat 2014.
108 Bazıları, Somalililerin Türk yardım aktörlerine
erişimlerinin en azından başlangıçta bu elitler
tarafından ele geçirildiğini ve kontrol edildiğini
belirtecek kadar ileri gidiyorlardı. Bu tür iddiaların
doğrulanması son derece zor olsa da bu çalışmada
yer alan Somalili araştırmacıların mülakat yapmak için
Mogadişu’daki Türk yetkililer ve STK’lara ulaşmakta
zorluklar yaşadıklarını belirtmek yerinde olacaktır.
Somalili bir STK çalışanı şunları kaydediyordu: “Türk
STK’larının Mogadişu’da kendi adamları var. Onları
ziyaret etmek ve onlarla buluşmak istiyorsanız
adamlarıyla ilişkinizin olması gerekiyor. Bu durum
TİKA için de geçerli. TİKA ile buluşmaya çalıştım,
irtibat kurmaya çalıştım. Ama doğru kişileri tanımanız
gerekiyor. Başbakan’dan mektubunuz olması
gerekiyor. Çok büyük bir kapı bu!” Mülakat, Garowe,
15 Şubat 2014, Mülakat, Nairobi, 7 Şubat 2014,
Mülakat, Mogadişu, 24 Şubat 2014. Ayrıca bakınız
ICG (2012), s 8 ve Saferworld (2012) Mogadishu
Rising? Conflict and governance dynamics in the
Somali capital Saferworld: Londra.
109 Örneğin bir sivil toplum aktivisti şunları ifade
ediyordu: “Somali hükümeti, yalnızca bir aile ve
sadece Mogadişu’da duruyor ve sadece Mogadişu’yu
kontrol ediyor. Bu Somali değil”. Mülakat, Garowe,
15 Şubat 2014.
110 Çalıştay, İstanbul, 26 Mayıs 2014.
111 Bir sivil toplum aktörünün sözleriyle: “tamamı
aslında yasadışı bir kaçakçılık süreciydi”, Odak grup
toplantıları, Garowe, 15 Şubat 2014, Mülakat,
Garowe, 15 Şubat 2014, Mülakat, Mogadişu, 23
Şubat 2014.
112 Odak grup toplantıları, Garowe, 15 Şubat 2014.
113 ICG (2012) s 8.
114 Odak grup toplantıları, Hargeisa, 9 Şubat 2014.
115 Ağustos 2013’te Türkiye’ye ait bir yardım sevkiyatı
Puntland’lı siyasiler tarafından reddedildi çünkü
ulaştırılması Mogadişu’lu yetkililer ve yükleniciler
tarafından denetlenmişti. Yetkililer, Türkiye’yi
yardımlarını siyasileştirmekle suçladılar. Mülakat,
Garowe, 15 Şubat 2014.
116 Mülakat, Nairobi, 6 Şubat 2014.
117 Birleşik Krallık ile ilgili olarak örneğin bakınız,
Chonghaile, CN (2014) ‘UK-Somali links raise
concern as UN alleges corruption and arms deals’,
The Guardian, 18 Kasım 2014 ve Townsend, M &
Abdinasir, T (2012) ‘Britain leads dash to explore
for oil in war-torn Somalia’, The Observer, 25 Şubat
2013.
118 Akpinar (2013).
119 Mülakat, Hargeisa, 11 Şubat 2014.
120 Cumhurbaşkanı Şeyh Mahmud (2015).
121 Çalıştay, İstanbul, 26 Mayıs 2015.
122 Aktaran Akpinar, P (2014), s 736.
123 Özkan (2014) s 48.
Copyright © Saferworld, Mart 2015.
saferworld The Grayston Centre, 28 Charles Square, London N1 6HT · Phone: +44 (0)20 7324 4646 · Fax: +44 (0)20 7324 4647 · Web: www.saferworld.org.uk
UK Registered Charity no 1043843 · Company limited by guarantee no 3015948
İSTANBUL POLİTİKALAR MERKEZİ Karaköy Minerva Han/Karaköy Headquarters, Bankalar Caddesi No: 2, Kat: 4, 34420 Karaköy – İstanbul · Phone: (212) 292 4939 ext. · Fax: 1417(212) 292 4957

Benzer belgeler

afrika boynuzu`nda sürdürülebilir yaşam arayışı

afrika boynuzu`nda sürdürülebilir yaşam arayışı mülteciyi sekiz kampta barındırmıştır. Bu mülteciler, 1997 ve 2005 yılları arasında geri dönmüş ve Etiyopya’da sadece bir mülteci kampı kalmıştır.20 2006’dan bu yana, Etiyopya ile Somali arasında f...

Detaylı