KAYSERİ`DE SAHTİYAN ÜRETİMİ Doç. Dr. M. Metin HÜLAGÜ

Transkript

KAYSERİ`DE SAHTİYAN ÜRETİMİ Doç. Dr. M. Metin HÜLAGÜ
KAYSER ’DE SAHT YAN ÜRET M
Doç. Dr. M. Metin HÜLAGÜ*
Kayseri’de dericilik ve deri ticareti konusu esasen müstakil bir çalı mayı gerektirmektedir.
A a ıdaki ara tırmada bu konu bir makale çerçevesi ve belirli bir tarih süreci içersinde
incelenmeye çalı ılmı tır.
Derinin tabaklanarak günlük hayatta kullanılması ilk insanla ba lamı tır denebilir. Ancak
oldukça eski bir zanaat olan dericilik farklı zamanlarda farklı de er yargılarına muhatap
olmu tur. Örne in derinin tabaklanması i i ile u ra anlar, yani debba lar, Yahudi eriat kitabı
Talmut’ta toplumun en a a ı seviyesinde bulunan kimseler olarak görülmü , tabakhanelerin pis
kokusu dolayısıyla eski Yunan ve Roma’da oldu u gibi ancak yerle im merkezlerinin dı ında
kurulmalarına izin verilmi ; debba ların daha yüksek resmi görevlere getirilmesine müsaade
edilmemi ; kadına, e er kocası bu i le u ra ıyorsa ondan bo anma hakkı tanınmı ve yine
Talmut’a göre debba lık acınacak bir zanaat olarak kabul edilmi tir1.
lenmi derinin Türk tarih ve sosyal hayatındaki yeri ise oldukça eskilere uzanmaktadır.
Hemen hemen bütün Türk toplumlarında diba at i i geli mi bir sanayi dalı olmu tur. Dericili in
Türk toplumlarında geli mesinde: Türklerin sahip oldu u göçebe hayatının; hayvancılıkla
u ra mı bulunmalarının ve slâm’ın kitaba atfetti i önem dolayısıyla ciltçili in önem
kazanmasının büyük rolü olmu gözükmektedir.
Yapılan ara tırmalar debba lık ve deri i çili inin Anadolu’da ilk geli en meslek oldu unu ve
bu mesle i ba latan ki inin de Ahi te kilatını kurucusu Ahi Evran oldu unu ortaya koymu tur.
Selçuklular zamanında Diyarbakır ve Kastamonu, Anadolu’daki deri sanayiinin merkezi
durumunda olmu tur. Beylikler döneminde önemini korudu unu gördü ümüz dericilik mesle i
Osmanlı döneminde de canlılı ını muhafaza etmi tir. XV. ve XVI. asırlarda kasabalara kadar
yayılarak di er meslekler arasında önemli bir yer tutan dericilik özellikle stanbul, Edirne,
Kayseri, Ankara, Bursa, Manisa, Tokat ve Konya, Diyarbakır, Urfa gibi ehirlerin ticari
hayatında etkili olmu tur. XVI. asırdan itibaren Türk derilerinin Avrupa pazarlarında itibar
görmesi debba lık sanatının yeniden önem kazanmasını sa lamı tır.
Osmanlı döneminde deri sava malzemesi olarak kabul edilmi oldu undan devletin izni
olmadan ihraç edilmesi yasaklanmı tır. Bu nedenle debba lar tarafından i lenen derilerin
öncelikle tersane, cebehane, tophane ve mehterhane gibi askeri kurumların ihtiyacının
kar ılanmasında kullanılmı tır. Bu ve benzeri askeri kurumların ihtiyacını kar ılamak üzere
debba ların her yıl i lemi oldukları muayyen miktardaki deriyi piyasa artlarına göre daha
dü ük bir fiyat ile devlete satmaları zorunlulu u getirilmi tir. Dolayısıyla debba lar ellerindeki
derileri i ledikten sonra resmî esnafına2 satmı lar, ancak devlete kar ı vermeyi taahhüt
ettiklerinin dı ında kalan derileri piyasaya sürebilmi lerdir3.
ehir pazarlarındaki ham ve yarı ham mamul derinin alım satımı “ehl-i hibre” denilen bir
komisyon tarafından belirlenen narh üzerinden yapılmı tır. Bu sebeple deri fiyatlarında genel
olarak bir sabitlikten söz etmek mümkünse de yıllara göre mevsimlerin de i mesi; ula ım
zorlukları; muhtekirlerin türemesi ve benzeri nedenlerle zaman zaman bu durum muhafaza
edilememi tir.
Debba ların devletin koymu oldu u esaslar dâhilinde hareket etmemesi veya hile yoluna
kaçmaları durumunda esnaf yöneticileri ile devlet temsilcileri bir araya gelerek ilgili ahısları
ikaz, tekdir veya tedip 4etmi lerdir. Suçun i lenmesinde tekrar ve ısrar edilmesi halinde ise suçlu
kimse Müslüman ise hapsedilmi , gayri Müslim ise kürek cezasına çarptırılmı ve meslekten el
çektirilme yoluna gidilmi tir. Debba lar XVIII. asrın ikinci yarısında gerek sanatlarını icra
açısından ve gerekse zenginlik bakımından belirgin bir hale gelmi lerdir. Ancak Tanzimat’tan
sonra debba lık sisteminde yapılan de i iklikler, Avrupa’da geli en sanayi ve derinin ihracı gibi
nedenlerden dolayı Osmanlı dericili inde aynı parlaklı ı görmek mümkün olmamı tır5.
Böyle olmakla birlikte Türk toplumunda dericilik sanayii bugüne kadar varlı ını
koruyabilmi 6, tekstil sanayiindeki geli melere ra men vazgeçilmez olmu tur.
Kayseri’de ticari hayatın oldukça uzun bir geçmi i söz konusudur. Gerek co rafi konumu ve
gerekse sosyal yapısı Kayseri’nin günümüzde oldu u gibi geçmi te de ticari açıdan canlı bir
muhit olmasını sa lamı tır. Kahve ticareti, halı ve kilim ticareti bunların ba ında gelenleri
olmu tur.
Osmanlı döneminde oldu u gibi Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında da Kayseri, deri
i lemesi, debba lık mesle i bakımından Anadolu’nun en yo un ve dikkat çeken yerlerinden biri
haline gelmi tir. Bunun böyle olmasında di er etkenlerin yanında bölgenin hayvancılık
bakımından arz etmi oldu u zenginlik önemli bir faktör olmu tur7. Hatta bu mesle e münhasır,
halk arasında bugün hala “Tabaklarönü” olarak anılan, surların hemen dı ında Han Camii ile
Döner Kümbet arasında, bir çar ı dahi vücut bulmu tur. Debba lar Çar ısı’nın nüvesini Ahi
Evren’in Kayseri’ye yerle mesi sonrasında tesis etti i debba atölyesi te kil etmi tir. Debba lar
Çar ısı’na ilâveten Kayseri’de bir de Debba lar Mahallesi olu mu tur8.
Bu nedenle a a ıdaki bölümde Kayseri’de dericili in durumu; debba lar; debba haneler;
deri temin yerleri; i lenen ve imal edilen derilerin pazarlandı ı yerler; imal ve satı fiyatları; deri
imalinde kar ıla ılan problemler ve sair konuları üzerinde durulmaya çalı ılacaktır9.
Mazı10, palamut11, sumak12, ap ve alacehri sahtiyan imali için gerekli olan malzemelerin
ba ında gelmektedir. Dericili in temel malzemesini palamut olu turmakla birlikte sahtiyan imali
büyük ölçüde bitkisel bir madde olan mazıya dayanmaktadır. Kayseri’de sahtiyan üretimi için
gerekli olan mazı Amid, Çemi kezek, Palu ve Harput kazalarından temin edilmi tir13. Sahtiyan
imali için gerekli olan ap ise, ula abildi imiz belgelere göre, Karahisar-ı arkî ( ebinkarahisar)
ve Kudüs aphanesi’den temin edilmi gözükmektedir. Kayseri’ye ap veya mazı getirmek ve
bunun ticaretini yapmak için ruhsat almak gerekmi , dolayısıyla bu maddelerin ticaretini yapan
bir tüccar sınıfı ortaya çıkmı tır. Yine vesikalardan ö rendi imiz kadarıyla 1218/1803–1804
senesi içerisinde Kayseri’ye 603 kantar ap nakil olunarak pazarlanmı tır14.
Ba bakanlık Osmanlı Ar ivinde yer alan vesikalarda geçen bilgilere göre Kayseri’de sahtiyan
imalinde Kayseri ve çevresinden elde edilen derilere ilâveten Sivas, Arapkir15 ve Diyarbakır
derileri kullanılmı tır16.
Debba lık konusu Kayseri’de oldukça önemli bir sanat olarak kar ımıza çıkmakta ise de
ehirdeki debba esnafı17 Marsilya debba lık usulüne vakıf olmadıklarından yaptıkları ancak
sarı, siyah ve kırmızı sahtiyan ile boz me inden ibaret olmu tur. Ancak bununla birlikte Kayseri,
sahtiyanın, me in ve sarı sahtiyanın en iyilerinin üretildi i yerlerden birisi olmu tur18.
Dolayısıyla Kayseri’de üretilen sahtiyan genel olarak kiraz vakti Kayseri derisinden, Sivas ve
Arapkir derilerinden olmak üzere kendi içerisinde sınıflara ayrılmı tır. Gayet temiz ve güzel bir
surette sahtiyan imal etmek için daha fazla mazı kullanmak ve emek sarf etmek gerekmi tir.
Örne in iyi derecede imal edilen 75 tane sahtiyan için 11 batman mazıya ihtiyaç duyulmu tur.
Kayseri’de imal edilen sahtiyanlar dörtlü ve be li toralar19 halinde paketlenmi , A a Nöbeti
adıyla sahtiyan ihraç edilmemi tir. Üretilen sahtiyanın ehir halkı ve civar kazalarının ihtiyacı
dı ında kalanı, sahtiyan sahipleri tarafından sahtiyan tüccarlarına satılmı tır. Onlar da satın almı
2
oldukları sahtiyanları ba kentte “semen-i misli ve kıymet-i adliyle” yani rayiç bedelle dikici
esnafına satmı lardır. Kayseri’den ihraç olunan maddelerin ba ında koyun, keçi, o lak, kuzu,
manda ve sı ır derisi ile i lenmi kürk, av derisi, me in, sahtiyan ve ba ırsak yer almı tır20.
Sahtiyan tüccarlarının21 satın almı oldukları sahtiyanları Kayseri ve havalisi dı ında ba ka
mahallere götürmeleri ve muhtekirlere satmaları mümkün olmamı tır. Zira Kayseri sahtiyanının
hadd-i itidal üzere rayici olan bir fiyatla stanbul tüccarlarına satılıp daha fazla fiyata satılmaması
noktasında merkezi idarece karar alınmı ve nizamname çıkarılmı tır22. Ba kente sevk edilen
sahtiyanlar daha çok ayakkabı yapımında kullanılmı ve ba kent halkının ayakkabı temin etme
konusunda sıkıntı çekmeleri istenmemi tir. Dolayısıyla satı konusunda böyle bir sınırlama
getirilmesi kaçınılmaz olmu tur. Bu suretle ticaret yapılmasına daima fazlasıyla itina ve nezaret
ve kemal-i ihtimam ve dikkat ve mugayiri emr-i âli hale cesaret eden olursa onların lâzım gelen
tediplerinin icrası için isim ve resim ve öhretleri ba kente arz ve ilam olunmak noktasında
Bozok sanca ı mutasarrıfı Ser-bevvâbîn-i Dergâh-i Âlî Çaparzâde Süleyman Bey kullarına ve
Kayseri hâkimine ve Kayseri Müslümanlarına hitaben emr-i âli çıkarılmı , Kayseri mahkemesine
debba ve sahtiyancı sınıfı davet edilerek hâkim önünde kendilerinden “isteseler de istemeseler
de” bu emre itaat edeceklerine dair söz alınmı tır23.
stanbul, Osmanlı döneminde dericili in en geli mi oldu u ehirlerin ba ında gelmekte,
Eyüp, Üsküdar, Kasımpa a, Tophane ve Yedikule gibi de i ik semtlerinde debba haneler
bulunmaktaydı. Ancak stanbul’a sevk olunan Kayseri sahtiyanı daha ziyade Beykoz
Debba hanesince satın alınmı tır.
II. Mahmud döneminde kurulan ve Cumhuriyet döneminde Sümerbank’a ba lı olarak
üretimini sürdürmü olan Beykoz Debba hanesi bu tarihlerde Asâkir-i Hassa-i Hazret-i ahane
Ordûy-i Hümayunu Meclis Nezaretince idare olunmakta24, debba hane Asâkir-i Muntazama-i
ahane ayakkabıcıları için külliyetli miktarda imalatta bulunmaktaydı25. Dolayısıyla sahtiyan
maddesi ba kent sakinlerinin mest-i pabuç, çizme ve ayakkabılarının tümünün kar ılanmasında
kullanılan bir madde olmu tur26.
Beykoz Debba hanesi için gerekli olan sahtiyan ve gönün temin edilmesinde öncelikle
ba kent civarında bulunan kaza ve mahallere müracaat edilmi tir; gerekirse imal edilen tüm gön
ve sahtiyanın stanbul’a sevki için emr-i âli çıkarılmı tır. Çevre kaza ve mahallerden temin
edilen sahtiyan ve gönün yeterli olmaması halinde ise daha uzak beldelere yönelinmi tir.
Örne in debba hane için lâzım olan ve bol miktarda kullanılan Gerede köselesinin tümünün
ba kente sevk edilmesi, ba kentin bu köselelere ihtiyacı varken ba ka mahallere satılmaması
istenmi tir. Bu iste i gerçekle tirmek üzere, stanbul’da Gerede köselesinin azlı ı ve nadir
bulunur bir hale gelmesinden dolayı mezkûr kazada hâsıl olan köselenin tümünün ba kente sevk
ve teslimini, zmir, Ankara ve Kayseri’ye satılmasının men’i ve tahzirini havi Gerede naibi ve
ayanı ve serdarına hitaben emr-i âli çıkarılmı ve müba ir marifetiyle ilgililere gönderilmi tir27.
Yine debba hanede kullanılmak üzere Kayseri ve Bozok taraflarında hâsıl olan gönün ba kente
gönderilmesi istenmi tir28. Anadolu taraflarından temin edilen göne ilâveten Rumeli cihetinden
de gön teminine çalı ılmı tır. Meselâ debba hanede i lenmek üzere 216/1801–1802 senesinde
Silistre eyaleti kazalarına müracaat edilmi , buralarda kesilen inek ve öküz gönlerinden on bin
adedi rayiç fiyatıyla satın alınmı , rayiciyle satın alınan gönlerin paralarının ise öncelikle eyalet
emvalinden ödenmesi yoluna gidilmi ve bilahare hazinece mahsup olunmu tur29.
Kayseri’de imal olunan sahtiyandan kiraz vakti derisi sahtiyanın bir torası, yani bir demeti,
ba ı, paketi, daha evvelce fermanla belirlenmi olan narha uygun olarak30, 14 kuru a, Sivas
derisi sahtiyanın bir torası 13 kuru a ve Arapkir derisi sahtiyanın bir torası 11 kuru a Kayseri
debba ları tarafından ba kent tacirlerine satılmı tır31.
Kayseri’de Sivas, Arapkir ve sair derilerinden üretilen sahtiyanın bir torasına ba kente
gelinceye kadar resmi gümrük vergisi olarak 19 para, nakliye masrafı olarak 40 para, mahallînde
dev irip cem etme ücreti olarak 20 para ve stanbul tüccarlarının kârı olarak da 40 para da
eklenmi tir. Dolayısıyla bir tora sahtiyana yapılan bütün bu masraflar göz önüne alındı ında,
3
ba kentte 14 kuru luk tora 17 kuru ; 13 kuru luk tora 16 kuru ve 11 kuru luk tora 14 kuru
üzerinden dikici esnafına satılmı tır32. Ba kentte dikici esnafı ise ekserisini ta radan, özellikle de
ba kente yakın yerlerden temin ettikleri33 bu sahtiyanları daha ziyade ayakkabı imalinde
kullanmı lardır.
Dikiciler tarafından imal edilen ayakkabılar da yine ba kent haffafları (ayakkabıcı)
tarafından ayakkabı ihtiyacında olan stanbul halkına yürürlükte olan narh dâhilinde arz
edilmi tir34.
Kayseri’de üretilen sahtiyanın fiyatı, zaman içerisinde, üretim için gerekli olan mazı ve
derinin temin edili fiyatına paralel bir ekilde de i mi tir. Belgelerde “sahtiyanın cüz-i azamı”35
diye belirtilen gerek mazı ve gerekse derinin ucuz fiyatla ve bol miktarda temin edilmesi halinde
sahtiyan fiyatı da ucuz olmu tur. Mazı ve derinin yeteri derecede piyasada bulunmaması
durumunda ise sahtiyanı hem pahalı olarak imal etmek ve hem de eskiden beri üretile geldi i
üzere temiz ve güzel bir surette elde etmek mümkün olamamı tır.
Sahtiyan fiyatlarının artmasının önemli sebeplerinden biri iklimde meydana gelen de i iklik
olmu tur. Örne in 1207/1792–1793 senesinde gerek debba hanedeki hava artlarının ve gerekse
derilerin tencim (inceltme, i lenme) ve terbiye olundu u mahallerin bulutlu bir hava ile kapalı
bulunması, a ırı derecede ya mur ya ması ve sair nedenlerden ötürü sahtiyan üretimi kı
mevsimine sarkmı ve bir kısım sahtiyanın bozulmasına yol açmı , dolayısıyla sahtiyan
üreticilerini büyük zararlara sokmu tur36. Böyle bir geli me ise ister istemez sahtiyan fiyatlarının
yükselmesine neden olmu tur.
Sahtiyan fiyatlarının artmasının bir di er nedeni de bu i in ihtikârlı ını yapan ki ilerin ortaya
çıkmı olmasıdır. Yukarıda da belirtildi i üzere Kayseri sahtiyanının hadd-i itidal üzere rayici
olan bir fiyatla stanbul tüccarlarına satılıp daha fazla fiyata satılmaması noktasında devletçe
karar alınmı ve nizamname çıkarılmı tır. Kayseri esnafı genelde bu nizama uymu
gözükmektedir. Ancak zaman zaman gerek Kayseri’de ve gerekse Kayseri dı ında muayyen
yerlerde37 muhtekir kimseler ortaya çıkmı tır. Bunlar sahtiyanın önemli bir kısmını te kil eden
deri, mazı, ap ve sair malzemelerini Kayseri’ye getirip günden güne fiyatını artırmak suretiyle
satı ını yapmı lardır38. htikârda bulunan kimseler ellerinde bulunan deri, mazı ve ap gibi
sahtiyan malzemesini satmak için Kayseri’de istedikleri fiyat ve alıcıyı bulamazlar ise bu
maddelere ihtiyaç duyan mahallere sevk etmi ler, Halep ve zmir’e götürüp orada yabancılara
pazarlamı lardır39.
Örne in Diyarbakır taraflarından gelen mazının kantarı normal zamanlarda 80 veya en fazla
100 kuru a, keçi derisinin 100 tanesi ise 60–70 kuru a satın alınırken ortaya çıkan muhtekirler
dolayısıyla 1207/1792–1793 senesi içerisinde fiyatlarda meydana gelen artı nedeniyle mazının
kantarı 230–240 kuru a, keçi derisi ise daha az bulunur olmasından dolayı 140, 150 ve hatta 160
kuru a ve pe in fiyata satılır olmu tur.
Fiyatların yüksekli ine ilâveten derilerin kalitesi de o derecede dü ük olmu tur. Satın alınan
100 tane derinin içinden 30 tanesinden fazlası adi ve çürük çıkabilmi tir. Bu tür derilerden
sahtiyan imal olundu u takdirde sahtiyanın tanesini 40, 50 ve 60 paraya satmak zorunda
kalınmı tır. Ayrıca adi ve çürük deriden imal olunan sahtiyanın alıcısı da pek olmamı tır. Bu tür
zamanlarda, di er malzeme, masraf ve kirası da göz önüne alındı ında deri fiyatı normaldeki
fiyatının üç misline çıkmı tır. Bu ekilde pahalı fiyat ile alınan mazı, deri ve sair malzemeler ile
imal olunan sahtiyan ihraç edildikten sonra dört kısma taksim edilmi tir. Bir kısmının her bir
tanesi 4 kuru a ve bir kısmının her bir tanesi 3,5 kuru a ve bir kısmının her bir tanesi birer altına
ve bir kısmının beher tanesi 2,5 kuru tan hesap olunup dörtlü ve be li toralar halinde ba lanıp
tüccarına satılmı , onlar da ba kente göndermi lerdir40.
Kayseri’de ortaya çıkan muhtekirlerden bazıları sahtiyanı gizli bir surette fakat pahalı bir
fiyatla satmaya çalı mı lardır. Örne in bunlar 11 kuru kıymeti olan Arapkir derisi sahtiyanını el
altından 14 kuru kıymeti olan kiraz vakti derisi sahtiyanı fiyatı üzerinden pazarlamaya
çalı mı lardır. Ba kent tüccarlarının ellerinde yeteri kadar derinin bulunmaması, di er taraftan
4
ba kentte sahtiyan darlı ı olmayaca ı yolunda merkezî idare ile sözle me yapmı bulunmaları ve
mezkûr fiyattan sahtiyan almadıkları takdirde ba kentte sahtiyan sıkıntısının kaçınılmaz olması,
böyle bir durumun ise taahhütlerini yerine getirememekten dolayı kendilerinin
cezalandırılmalarını gerekli kılaca ı ve sair nedenlerden dolayı ba kent tüccarları, torası 11
kuru olan Arapkir derisi sahtiyanını 14 kuru kıymeti olan kiraz vakti sahtiyanı fiyatına satın
alarak ba kentte dikici esnafına 14 kuru a satmak zorunda kalmı lardır. Ancak bu durumda
nakliye ve gümrük masraflarını kendi ceplerinden kar ılamak durumda kaldıkları gibi kâr da
edememi lerdir41.
Mazının piyasada az bulunması dolayısıyla beher kantarı 375 kuru gibi daha önceki
fiyatından iki kat fazla bir fiyatla satılır olmu tur. Fiyatların artması ile i sonuçlanmamı ,
piyasada mazı bulunmaması dolayısıyla ellerinde deri bulun esnaf bir taraftan ellerindeki derileri
koruyabilmek için bunları suya koyarak içinde bulundukları sıkıntıya kendilerince kısa vadeli
çözümler bulmaya çalı ırken di er taraftan da suya konan derilerin tamamının çürüyüp gitmesini
ve kendilerinin de peri an olmalarını önlemek için çevre mahallere adamlar göndererek beher
kantarı 450 kuru a kadar satılmakta olan mazılardan fiyatına bakmayıp be er onar batman
tedarik etmeye, bu ekilde de olsa durumlarını kurtarmaya çalı mı lardır42.
Kayseri debba esnafının zaman zaman maruz kalmı oldu u sıkıntıları genel olarak u
ekilde sıralamak mümkündür:
1- klim artlarının olumsuzlu u dolayısıyla sahtiyan imalinde kullanılan maddeleri temin
zorlu u.
2- Muhtekirlerin ortaya çıkması ve sahtiyan için gerekli olan mazı ve deriyi pahalı fiyattan
pazarlamaları.
3- Gümrük vergilerinin yüksek olu u.
Daha önce de belirtildi i üzere Kayseri debba hanelerinde peyderpey imal olunan
sahtiyanlar emr-i âli gere i ba kente gönderilmekteydi. Ancak bazı seneler kı ın iddetli geçmesi
dolayısıyla mazı temin edilen yerlere yolların kar ve saireyle kapalı olması dolayısıyla
ula ılamaması, sahtiyanın esasını olu turan mazının getirilmesinin kesintiye u raması ve sair
sebeplerden ötürü ehirde mazı sıkıntısı ba göstermekte, mazı gelmedi i takdirde de
debba hanelerde bulunan deriler uzun süre i lenemedi i için tamamen heder ve telef olmaktaydı.
Böyle bir durum ise debba esnafını zor durumda bırakmakta ve zarara sokmaktaydı. Kayseri
debba esnafının ihtiyar ve ustaları ve mazı tüccarları mahkemede kadı huzuruna çıkarak
stanbul’a göndermeyi taahhüt ettikleri sahtiyanın bu artlar altında kendilerinden istenmesi
halinde kendilerinin zarara u rayacakları ve zaten mazı bulma imkânın da olmadı ı, yollar açılıp
mazı gelinceye kadar sahtiyan imalinin ve stanbul’un sahtiyan talebinin durdurulmasını ve mazı
gelince derhal sahtiyan imaline ve stanbul’a sevk etmeye ba lamaları yolunda ricada
bulunmu lardır43. Ancak sahtiyan üreticilerinin bu ve buna benzer istekleri mahkeme tarafından
hiçbir surette tasvip görmemi tir.
Ma dur durumdaki sahtiyan esnafının taleplerine idari makamlarca olumlu cevap
verilmemesinin nedenini, derinin askeri bir malzeme sayılmı olması, ihtiyaçların giderilmesi
noktasında ya anacak zorluk, fiyatların yükselmesi ve stanbul halkının maruz kalaca ı sıkıntı
gibi hususlara ba lamak mümkündür. Ancak merkezî idarenin böyle bir tutuma yönelmi
olmasının daha ziyade yine sahtiyan esnafının geçmi te sergilemi oldu u kendi tutumlarından
kaynaklandı ı söylenebilir. Konuyla ilgili vesikalarda geçen ifadelerden anladı ımız kadarıyla,
Kayseri sahtiyan esnafı, zaman zaman konulmu ve kabul edilmi bulunan kuralları çi neyerek
mevcut durumu istismar etmi lerdir44. Oysaki ba kentte halkın ayakkabı hususunda darlık
çekmemeleri için vaktiyle Kayseri debba ları ba kente davet olunarak Kayseri’de imal olunan
sahtiyanın fiyatı belirlenmi , emr-i âli gere i hareket edeceklerine dair mahkemede
kendilerinden taahhüt alınmı tır. Ayrıca emr-i âli hilâfına satı yapmaya cesaret etmemeleri için
bir de emr-i erif çıkarılmı tır. Ancak Kayseri debba ları beldelerine döndükten bir müddet
5
sonra el-Hac Mehmed, Hafız Mehmed, Ahmed ve Süleyman namındaki debba lar ihtikârda
bulunarak ellerindeki sahtiyanları standart fiyatları üzerinden satmak yerine, en dü ük fiyattan
satılması gereken sahtiyanı orta fiyattan satılması gereken sahtiyan fiyatına satmı lar ve en iyi
kalitede olan sahtiyanı da tamamıyla ortadan kaldırarak belirlenmi fiyatlardan fazla bir fiyatla
ba kente sahtiyan göndermeye ba lamı lardır. Dolayısıyla da ferman ile belirlenen nizamın
bozulmasına neden olmu lardır 45.
Yine Kayseri’de olan debba cı esnafından Cebeci o lu el-Hac Mehmed ve Cafer o lu el-Hac
Ali ve Ercef o lu Seyyid Ali, debba lar eyhi es-Seyyid Mehmed, Vefre o lu el-Hac Mehmed
isimlerindeki ki iler kendi hallerinde durmayıp “bizce narh olmaz” diyerek ifsatta bulunmaya
ba lamı lar, daha evvelce çıkarılmı ve gönderilmi olan emirleri de dikkate almayıp sahtiyanın
tanesini 40–60 para ziyadesiyle satmaya ba lamı lar ve dolayısıyla sahtiyan fiyatlarının
artmasına neden olmu lardır. Böyle bir durum ise ba kent tüccar ve esnafını rahatsız ve
mutazarrır etmi tir46.
Yine 216/1801–1802 senesinde Kayseri’de debba cılık ve ticaret ile u ra an Ke o lu Hacı
Süleyman ve Çetinkarao lu Hacı Mehmed ve Altıncıkölesio lu Hafız Mehmed isimli kimseler
fermanla konulmu olan nizamın bozulmasına neden olmu lardır47.
Kayseri sahtiyan tüccarının, konu hakkında fazla bilgi edinememekle birlikte emtia
gümrüklerinden ikâyetçi olduklarını ve gümrük oranlarının azaltılmasını istediklerini
görüyoruz48.
Elde edebildi imiz vesikalarda geçti i kadarıyla Kayseri’de üretilen sahtiyanın ihtiyaç fazlası
ham madde olarak tümüyle stanbul’a satılmı , sahtiyan dâhilde i lenerek ba ka eylerin üretimi
için kullanılmamı tır. Kayseri halkının ayakkabı üretimi gibi deriye dayanan temel ihtiyaçların
kar ılanmasında ise di er mahallerden, kösele satın alınma yoluna gidilmi gözükmektedir.
Örne in Gerede kazasında hâsıl olan köselelerin pazarlandı ı mahallerden birisini de Kayseri
olu turmu tur49. Böyle olmakla birlikte Kayseri’de ayakkabı imalatı 5000 liralık bir mebla girdi
sa layacak kadar geli me gösterebilmi tir. Üretilen ayakkabıların bir kısmı ehirde pazara
sürülürken di er bir kısmı ise ba ka yerlere sevk olunmu tur50.
stanbul’a sevk olunan sahtiyan fiyatlarının her geçen gün artması uygulanmakta olan
kuralları alt üst edece i ve bu ekilde ba kente sahtiyan gelmeyece i a ikâr oldu undan ve
ayrıca mezkûr hususun tanzimi irade-i aliyye taalluk etti inden halkın ihtiyaç duydu u ayakkabı
fiyatlarının ucuzlaması ve sahtiyan cinslerinin bir adedinin mahallînde kaç paraya oldu unun
tahkik ve tadili için hacegân-ı divan-ı hümayun müba iri ferman çıkarılmak suretiyle Kayseri’ye
gönderilmi tir. Divan-i hümayun müba iri Kayseri mahkemesine gelerek mahkeme hâkiminin
Kayseri debba larının mahkemede hazır bulunmalarını sa lamı ve sahtiyanı meydana getiren
her unsurun kaç paraya mal oldu unu soru turmu tur51.
1215/1800–1801 senesi içerisinde gerek Kayseri sahtiyan esnafından ve gerekse sözüne
inanılır kimselerden yapılan ara tırma neticesinde, eski nizam gere i daha önce sadır olan
emirlerde tasrih ve beyan olundu u ekilde sahtiyan toralarının, dö ek tabir olunan en iyisi
di erlerinden ayrı tutulmayıp, kiraz vakti derisinden olanının her bir torası 14 kuru a, Sivas
derisi sahtiyanın bir torası 13 kuru a ve Arapkir sahtiyanının beher torası 11 kuru tan fazlaya
satılmamasına karar verilmi tir52. Ayrıca gerek muhtekirlerin Kayseri’de sahtiyan imalinde
kullanılan deri, mazı, ap ve sair malzemeleri rayiç fiyatının çok üstünde bir fiyat ve karla
satmaları, istedikleri fiyata alıcı bulamazlarsa ellerindeki malları Halep ve zmir’e götürüp
yabancılara ve mezkûr maddelere ihtiyacı olan di er mahallere sevk etmeleri ve dolayısıyla
sahtiyanın temel malzemelerinin piyasada bulunmamasına ve fiyatının artmasına neden olmaları
göz önüne alınarak ve gerekse deri ve mazının ba ka yere gitmeyip do ruca Kayseri'ye gelmesini
temin etmek ve fiyatların ucuzlamasını sa lamak maksadıyla Kayseri kazalarında ve havalisinde
kesilen hayvanların derilerinin bir tanesinin dahi hiç kimse tarafından gizlenmeyerek ve ba ka
bir mahalle nakledilip satılmayarak tümünün Kayseri’ye sevkinin gerçekle tirilmesi53 için
Karahisar-ı Sahib (Afyon) naibi, mütesellimi, müba ir ve sairesine; Ankara naibi, mütesellim ve
6
müba irine; Kır ehir kadısı, mütesellim ve müba irine; Çorum sanca ı mutasarrıfı, Çorum kadısı
ve müba irine; Karahisar-ı arki kadısı, mütesellimi ve müba irine; Erzurum mollasına;
Erzincan kadısı ve müba irine; Elbistan kadısı, voyvodası ve müba irine; Tokat naibi, voyvoda
ve müba irine; Amasya ve Merzifon kadıları, mütesellim ve müba irlerine; Dergâh-i Muallâm
kapıcıba ılarından Maden Eminine ve Keban ve Ergani kadılarına; Sivas valisine ve Sivas,
Divri i, Arapkir ve E in kadı ve müba irlerine54, Diyarbakır valisine ve Amid mollasına,
Çemi kezek, Palu ve Harput kadı ve müba irlerine buyrultu gönderilmi tir55.Gönderilen bu ve
benzeri buyrultu üzerine ilgili vilâyet ve kazalarda bulunan görevliler veya bu hususu icra etmek
üzere görevlendirilen ki iler emr-i âlinin gere ini yapmaya çalı mı lardır. Örne in Ergani
Maden kazası ve havalisinde kesilen hayvanların derilerinin ba ka bir mahalle nakil ve satı ını
önlemek ve tümünün Kayseri’ye sevkini ve debba lara rayiciyle satılmasını sa lamak
noktasında sudur eden emr-i âli kaymakam brahim kullarıyla Ergani mahkemesine vürud etmi
ve debba esnafı huzurunda gelen emir okunarak tebli edilmi tir56.
Konulan nizamı tanımayarak ihtikârda ve pahalı fiyattan ticarette bulunan el-Hac Mehmed,
Hafız Mehmed, Ahmed ve Süleyman namındaki debba ların cezalandırılmaları maksadıyla
ba kente getirilmeleri istenmi tir. Fakat bunların gizlice firar etmeleri üzerine yakalanarak önce
hapis olunmu lar, daha sonra da Rodos adası kalesinde kalebent olmaları için ferman-i âli sâdır
olmu tur57.
Yine yukarıda bahsi geçen ve Kayseri debba cı esnafından olan Cebeci o lu el-Hac Mehmed
ve Cafer o lu el-Hac Ali ve Ercef o lu Seyyid Ali, debba lar eyhi es-Seyyid Mehmed, Vefre
o lu el-Hac Mehmed ismindeki kimseler hakkında, gerek yapılan ikâyet üzerine ve gerekse
stanbul halkının zarurî ihtiyaçlarından olan ayakkabı fiyatlarının artmasına neden olduklarından
dolayı bir mahalde kalebent olmaları yolunda emr-i erif çıkmı tır58.
Bir kısım muhtekirler ise, terbiye oluncaya kadar, Çankırı kalesinde hapis ve kalebent olarak
tutulmu lardır59.
Yine 1216/1801–1802 senesinde Kayseri’de hem debba cılık ve ticaret ile u ra an Ke o lu
Hacı Süleyman ve Çetinkarao lu Hacı Mehmed ve Altıncıkölesio lu Hafız Mehmed isimli
kimseler fermanla konulmu olan nizamın bozulmasına neden olmalarından ve bu kimselerin
Kayseri’de ikamet ettikleri sürece fesatta bulunmaktan ve konulmu olan nizamı bozmaktan geri
kalmayacaklarına muhakkak nazarıyla bakıldı ından dolayı ba kentte ikamet etmeleri ve
Kayseri’den mal sipari inde bulunmalarına izin verilmesi eklinde bir karar alınmı , ayrıca vaki
olan zarar ve hasarlarının tazmini yoluna gidilmi tir60.
Öyle anla ılmaktadır ki sahtiyan üretim ve ticareti konusunda uygulanmak üzere devletçe
belirlenmi olan esasların, gerek ihtikârda bulunmak suretiyle ve gerekse daha ba ka ekillerle
ihlâl edilmesi halinde ilgili kimselere tatbik edilecek cezaların belirli bir standardı
bulunmamaktadır. Bu nedenle de slâm Ceza Hukuku’nun bir dalını te kil eden Tazir Cezası
uygulanmı gözükmektedir. Yani ceza hâkim tarafından, i lenen suçun yapısına ve suçlunun
toplumdaki konumuna göre takdir edilmi tir.
7
EK: I
Yıl
306
307
308
309
310
311
312
313
Koyun Adedi
61.100
72.506
81.134
81.179
87.686
89.992
64.584
77.799
Tiftik - Okka
27.144
24.285
38.827
28.244
24.873
25.595
23.669
22.913
314
315
316
317
318
319
320
321
76.409
63.504
77.879
86.384
78.186
105.144
98.192
103.496
22.786
21.787
232.787(7)
30.464
27.352
29.525
29.115
32.342
306 Senesinden 321 Senesi Nihayetine Kadar Kayseri Sanca ı'nın Koyun ve Tiftik Miktarını Gösterir
Cetveldir61
8
EK: II
Yıl
Koyun
Tiftik - Okka
306
44.668
14.420
307
45.975
14.421
308
48.422
11.848
309
57.658
11.271
310
57.042
11.366
311
64.997
11.811
312
66.923
12.563
313
48.923
12.886
314
54.369
11.457
315
55.986
11.804
316
56.238
9.981
317
60.760
12.310
318
56.783
11.123
319
51.195
8.085
320
48.521
13.027
306 Senesinden 321 Senesi Nihayetine Kadar
Develi’de bulunan Koyun ve Tiftik Miktarını Gösterir Cetvel62
9
EK: III
Erkek Di i
--Kayseri
Kazası
Develi
Kazası
nek
Yekûn At
KısrakEster Merkep Koyun-Keçi Koyun Kıl Keçi Tiftik
Yekûn Manda Manda
At
27785 856
1967 13181 11781 12337 827
893
62
Di i Erkek Yekûnu
64
6092 107340 80100
22210 5030
18394
ncesu
Kazası
8089
Bünyan
Kazası
7993
Aziziye
Öküz
62
13
135
783
Deve
13
41
1006 9450
7876
5259
132
738
4
3483 902
64882
50192
13907
190
4083
3803
3193
84
257
5
2300 547
66674
51227
15003
404
820 1038
6000
3632
825 0
0
1800 1007 70813
49186
14738
6889 3
26047 149
541
13864 11493 3406
88308 1215
4524 41616 40953 67868 2314 2314 71
446 2096 0
797
67
128810 96988 30329
1493
23
1
Kazası
Vilayet
12844 8615 438529 327693 96187 14649
Yekûn
Kısmı
Kayseri Vilayetinin Kazalarında Bulunan Sı ır, Koyun ve At Miktarını Gösterir Cetvel63
10
81
*
Erciyes Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ö retim Üyesi, Kayseri.
Bak: “Deri” maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı slâm Ansiklopedisi, cilt 9, stanbul 1994.
2
Dikici esnafı kendi içerisinde: Çarıkçı Esnafı; Kunduracı Esnafı; Mavi Sahtiyandan Pabuç Yapanlar; Kırmızı
Sahtiyandan Pabuç yapanlar; Yemenici Esnafı; Terlikçi Esnafı ekilde alt guruplara ayrılmaktadır. Daha geni
bilgi için bak: Zeki Tekin, Tanzimat Dönemine Kadar Osmanlı stanbulu’nda Dericilik, Basılmamı Doktora
Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Ara tırmaları Enstitüsü, stanbul 1992, s. 116 vd.
3
Aynı madde.
1
5
Aynı madde.
Örne in 1927 senesinde Kayseri’de iki debba hane mevcut olup senede 90–100 bin kadar me in ve sahtiyan imal
ve ihraç edebilmi tir. 1925–26 yılları itibariyle Kayseri’de 80.000 kıyye dabba yünü; 125.000 kıyye gön; 60.000
adet me in ve 92.000 adet av derisi imal olunmu tur. Bak: Salnamelerde Kayseri, Osmanlı ve Cumhuriyet
Döneminin Eski Harfli Yıllıklarında Kayseri, Hazırlayan: Uygur Kocaba -Murat Ulu tekin, Kayseri Ticaret
Odası Yayınları No: 16, Mart 1988, Kayseri, s. 236.
7
Kayseri ve çevresindeki yıllara göre hayvan da ılımını gösterir cetvel için bak: Ek I, II, III.
8
67 Nolu Kayseri eriye Sicili (H. 1068 – M. 1658), Belge No: 331; 74/1 Nolu Kayseri eriye Sicili (H.
1077/1078 – M. 1677), Belge No: 96.
9
Kayseri’de deri ve deri ticaretinin durumunu ele almadan önce konu ile ilgili terimleri kısaca belirtmek yararlı
olacaktır: Debba (veya Tabbâk): Hayvan derilerine i leyerek kullanılır hale getiren kimseye debba denir.
Debba Ustası, Debba Çıra ı ve Debba
çisi diye kendi içerisinde sınıflara ayrılır. Dibâ at: Hayvan derilerini
sepileyip me in, sahtiyan, kösele ve sair imalatı sanatı. Debbâ hane (veya Diba hane, Tabakhane): Deriler
sepilenip me in ve saire imaline mahsus atölye ve fabrika.
10
Mazı, me e a acını Cynips gallatitaria isimli bir böce in sokup, yumurtalarını buraya bırakması sonucu a açta
meydana gelen tomurcu a verilen addır. Sertle tirme özelli ine sahip olan mazının en iyi cinsi Musul ve Halep
çevresinde yeti enidir.
11
Palamut, ye il me enin meyvesi olup palamut me esi ismini alır. Bu me enin meyvesine Kayseri ve civarında
pelit adı verilmi tir. Palamut, derinin sertle mesi sa layan ve dayanaklılı ını artıran bir özelli e sahiptir. Derinin
i lenmesinde daha ziyade meyvenin etrafını saran ve yüksük denen kabuk kısmı kullanılır. Palamudun en iyi cinsi
zmir palamududur.
12
Dericilikte ve boyacılıkta kullanılan bir bitki türüdür.
13
Ba bakanlık Osmanlı Ar ivi (Kısaca: BOA); Cevdet ktisat (Kısaca: C. .): 1259. 17 Muharrem 227.
14
BOA; Darphane: 2467. 8 Cemaziyelahir 1218.
15
BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
16
BOA; C. : 395,3 aban 207; BOA; C. : 318.
17
Kayseri’de Debba lık yapanlar arasında u isimleri görmek mümkündür: brahim o lu Ahmet – Pazaryerinde;
Ahmet o 1u Tevfik – Pazaryerinde; Ahmet o lu Hacı Münip – Pazaryerinde; Ahmet o lu ükrü – Pazaryerinde;
Ahmet o lu zzet – Pazaryerinde; Ahmet o lu Ahmet – Pazaryerinde; Ahmet o lu Ömer – Pazaryerinde; Emir
o lu ükrü – Pazaryerinde; Hacı Kasım o lu aban – Pazaryerinde; Hacı Mehmet o lu Süleyman – Pazaryerinde;
Hacı Mehmet o lu Mehmet – Pazaryerinde; Osman o lu Hüseyin – Pazaryerinde; Salih o lu Mustafa –
Pazaryerinde; Ahmet o lu Ahmet – Pazaryerinde; Muharrem o lu Mustafa – Pazaryerinde; Muharrem o lu
Dervi – Pazaryerinde; Mustafa o lu Ahmet – Pazaryerinde; Mustafa o lu Mükremin – Pazaryerinde; Yusuf o lu
Mehmet – Pazaryerinde. Bak: Salnamelerde Kayseri, s. 276.
18
A.g.e, s. 138–9.
19
Demet, ba paket.
20
A.g.e., s. 232. Örne in 1907-1908 yıllarında Kayseri’de 3.000’i di er mahallerden gelmi olmak üzere toplam
20.000 inek derisi söz konusu olmu tur. Bunun 14.000’i harice sevk olunmu , 6.000’i ise mahallî ihtiyaçlara
ayrılmı tır. Yine 15.000’i çevreden, 55.000’i de ehirden elde edilmi olmak üzer toplam 70.000 koyun ve keçi
dersi mevcut olmu tur. Bunun 35.000 adedi Kayseri’de sarf olunmu , 35.000 adedi ise harice sevk edilmi tir.
Aynı yıllar itibariyle kasap esnafının kesti i hayvan sayısı ise koyun, keçi, inekten olu mak üzere 57.000 adedi
bulmu tur.
21
Kayseri’de deri ticareti ile me gul olan isimlerden bazılarını ise Çadırcızade Bekir; Çadırcızade Hüseyin; Hacı
smailzade Küçük brahim; Göncüzade Recep; Molla badzade Hacı Ömer adlı ahıslar te kil etmi lerdir. Bak:
A.g.e., s. 266.
22
BOA; C. : 1259. 17 Rebiulevvel 227.
23
BOA; C. : 395. 3 aban 207; BOA; C. : 318. BOA; C. : 4489. Safer 217.
24
BOA; C. : 406. 21 Muharrem 1265.
6
11
25
BOA; C. : 441. 19 Safer 216.
BOA; C. : 1003. 7 Safer 234.
27
BOA; C. : 441. 19 Safer 216.
28
BOA; C. : 406. 21 Muharrem 1265.
29
BOA; C. : 441. 19 Safer 216.
30
BOA; C. : 206. 23 aban 215.
31
Aynı vesika; BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
32
BOA; C. : 206. 23 aban 215.
33
BOA; C. : 441. 19 Safer 216.
34
BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
35
BOA; C. : 1259. 17 Rebiulevvel 227.
36
BOA; C. : 395. 3 aban 207; BOA; C. : 318.
37
BOA; C. : 1259. 17 Rebiulevvel 227.
38
BOA; C. : 198. Cemaziyelahir 210; BOA; C. : 89. Rebiulevvel 216.
39
Aynı vesika.
40
BOA; C. : 395. 3 aban 207; BOA; C. : 318.
41
BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
42
BOA; C. : 1259. 17 Rebiulevvel 227.
43
Aynı vesika; BOA; C. : 1003. 7 Safer 234; BOA; C. : 206. 23 aban 215.
44
BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
45
BOA; Cevdet Zaptiye (Kısaca: C:Z.): 4489. Safer 217.
46
BOA; C. : 206. 11 aban 215.
47
BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
48
BOA; Mektubi Kalemi: 28. 09. 04.1264.
49
BOA; C. : 441. 19 Safer 216.
50
A.g.e., s. 195.
51
BOA; C. : 206. 5 aban 215.
52
BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
53
BOA; C. : 1259; BOA; C. : 1003. 7 Safer 234
54
BOA; C. : 89. Rebiulevvel 216.
55
Aynı vesika; BOA; C. : 1259; BOA; C. : 206. 5 aban 215.
56
BOA; C. : 198. 26 aban 216.
57
BOA, C:Z: 4489. Safer 217.
58
BOA; C. : 206. 11 aban 215.
59
BOA; C. : 701. 9 Safer 215.
60
BOA; C. : 99. Rebiulevvel 216.
61
Bak: A.g.e, s. 191.
62
A.g.e., s. 206.
63
A.g.e., s. 246.
26
12

Benzer belgeler