CYNARA SCOLYMUS L.`NİN FİTOTERAPİ`DEKİ ÖNEMİ
Transkript
CYNARA SCOLYMUS L.`NİN FİTOTERAPİ`DEKİ ÖNEMİ
ANKARA SAĞLIK ÜNİVERSİTESİ BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ CYNARA SCOLYMUS L.’NİN FİTOTERAPİ’DEKİ ÖNEMİ ECZ. Mehmet ÇALIK FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI DANIŞMAN Prof. Dr. Engin ŞARER ANKARA - 1997 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ........................................................................................................ i İÇİNDEKİLER .............................................................................................. ii 1. GİRİŞ ve AMAÇ ....................................................................................... 1 2. CYNARA SCOLYMUS L.’NİN SİSTEMATİKTEKİ YERİ .......................... 2 2.1. Asteraceae ( = Compositae ) Familyasının Özelliği ...................... 3 2.2. Cynara L.’nin Cins Özelliği ........................................................... 5 2.3. Cynara scolymus L.’nin Tür Özelliği ............................................. 7 2.3.1. C. scolymus L.’nin Dünya’da kültür yapılan yerleri ............ 8 2.3.2. C. scolymus L.’nin Türkiye’de kültürü yapılan yerler ......... 8 3. CYNARA SCOLYMUS L.’NİN ETKEN BİLEŞİKLERİ ............................. 10 3.1. Flavonoitler.................................................................................. 11 3.2. Kumarinler ................................................................................... 20 3.3.Kafeik polifenoller ......................................................................... 22 3.4. Uçucu Bileşikler ........................................................................... 25 3.5. Glusitler ....................................................................................... 28 3.6. Diğerleri ....................................................................................... 29 4. CYNARA SCOLYMUS L.’NİN FARMAKOLOJİK ETKİLERİ ................... 32 5. CYNARA SCOLYMUS L. ÜZERİNDE KÜLTÜR ÇALIŞMALARI ............ 44 6. ÖZET ...................................................................................................... 48 7. KAYNAKLAR .......................................................................................... 50 1.GİRİŞ VE AMAÇ Cynara scolymus L. ,Türkçe ismi ile Enginar, taşıdığı flavonoitler, çeşitli kafeik polifenoller ve diğer bileşiklerinin önemli fizyolojik etkileri bulunması nedeni, ile bir çok araştırıcının ilgi konusu olmuştur. Bir kültür bitkisi olan Cynara scolymus L. hakkında günümüze kadar yapılan çalışmalar, bize bu bitkinin gerek etken maddeleri ve fizyolojik etkileri, gerekse kültür çalışmaları hakkında ayrıntılı ve yeterli bilgi vermektedir. Bu çalışmanın amacı, Cynara scolymus L. üzerinde bugüne değin yapılan araştırmaları inceleyerek, bu bitkinin Fitoterapi’deki önemini ortaya koymaktır. 2. CYNARA SCOLYMUS L.’ NİN SİSTEMATİKDEKİ YERİ BÖLÜM: Spermatophyta ALTBÖLÜM: Angiospermae SINIF: Dicotyledonae ALTSINIF: Sympetale TAKIM: Asterales FAMİLYA: Asteraceae (=Compositae) ALT FAMİLYA: Tubiliflorae Tribus: Cardueae (=Cynareae) Subtribus = Carduinae CİNS: Cynara L. TÜR: Cynara scolymus L. (DAVIS, 1975 - KARAMANOĞLU, 1977) 2.1. Asteraceae Familyasının Özellikleri Tohumlu bitkilerin en zengin familyalarından biridir. (KARAMANOĞLU 1977) Çoğu otsu, az bir kısmı çalı ve ağaçlardır. Yapraklar alternan veya karşılıklı veya hepsi tabanda. Çiçekler kapitulum durumunda. Etraflarında çanak yapraklarına benzeyen brakteler ’den meydana gelen ortak bir örtü ( İnvolukrum ) bulunur. Çiçekler erdişi veya tek eşeyli, aktinomorf veya zigomorf. Kaliks bir papus şeklinde, bazen bir halka veya pul biçiminde, bazen eksik. Korolla 5 birleşik petalli, tüp veya dil şeklinde. Ovaryum alt durumlu, 2 karpelli, 1 ovüllü. Meyve tepesinde 1 papus, 1 kaliks artığı veya tepede böyle bir organı olmayan aken. Bu familyanın Dünya’da 1000’ e yakın cinsi ve 2000’ e yakın türü vardır. Türkiye’de ise 133 cinsi ve 1156 türü vardır. Bu familyada, uçucu ve acı madde taşıdıklarından dolayı tıbbi olarak kullanılan, inulin ve sabit yağ taşıdıklarından dolayı gıda maddesi olarak kullanılan, lateksinde kauçuk taşıdıklarından dolayı’ da sanayii değeri olan bitkiler vardır. ( BAYTOP.1991 ). Bu familya çiçek özelliğine göre 2 alt familyaya ayrılır. (KARAMANOĞLU 1977). a- Tubiliflorae alt familyası b- Liguliflorae alt familyası a-Tubiliflorae alt familyası: Bu familyadaki bitkilerin kapitulumunda dilsi ve tüpsü çiçekler vardır. Çoğunlukla süt borusu bulunmaz. Eczacılıkta kullanılan ve drog veren bitkilerin çoğu bu alt familyadadır. b-Liguliflorae alt familyası: Kapitilumu oluşturan çiçeklerin hepsi ligulat ( dilsi ) dir. Lateks ( süt ) boruları bulunur. Uçucu yağa ender rastlanır. Cynara scolymus L. tüpsü çiçekler taşıdığından dolayı Tubiflorae alt familyasına aittir. Bu alt familyalar çok geniş olduğu için familya olarak da kabul edilir. Tubiliflorae alt familyası 11 tribusa 129 subtribusa ayrılır. (TUTİN 1984 ). Bu tribuslar; 1- Heliantheae 2- Inuleae 3- Asteraeae 4- Senecioneae 5- Calendulae 6- Eupatorieae 7- Anthemideae 8- Arctoteae 9- Cardueae (=Cynareae) 10- Mutisieae 11- Lactuceae Bu tribuslardan Cardueae (=Cynareae) tribusu 129 subtribusdan 4 subtribusu içerir. Bunlardan; Echinopsidinae, Centaureinae, Carlininae ve Carduinae dır. Enginar ise bu subtribuslardan Carduinae ye dahildir. (DAVIS ,1975) 2.2. Cynara L. Cinsinin Özellikleri Çok senelik otsu bitkilerdir. Gövdeleri kalın, dik, kostalı, az çok dallanmış, dikenleri üçgenimsi veya değil. Yapraklar alternan, çoğunlukla gövdenin ana sapı ile bölünmüş (kanatlı) pinnatisekt, dikenli veya değil. Kapitula geniş, tek başına, homogam veya disk şeklinde, bir veya birkaç başlı korimbus oluşturmuş. İnvolukrum ovoid veya küremsi; yapraksı gövde çok sıralı, derimsi ± orta damarı çıkmaksızın uzantılı, dikenli veya değil. Reseptakulum etli ± tabla şeklinde, yoğun olarak düz, uzun tüylerle kaplı. Çiçekler menekşe-mavi veya beyazımsı; Korolla zigomorf. Akenler yassı ovoid, köşeli, belirgin kostalı, düz ve benekli, apeksi trunkat. Papus çok sıralı, geçici halka tabanında birleşmiş uzun, kalın tüyler. ( DAVIS,1975 ). Davıs’e göre Cynara L. cinsinin Türkiye’de 3, Kıbrıs’ta 1 türü vardır. ( DAVIS,1975 ). Bunlar: 1-Cynara syriaca Boiss. (=Cynara kurdica Hand.-Mazz) 2-Cynara cardunculus L. (=Cynara horrida Ait.) 3-Cynara scolymus L. (=Cynara cardunculus L. var.sativa Morıs) (=Cynara cardunculus var. scolymus L.) (=Cynara cardunculus var. sativa Fiorri) Kıbrıstaki tür ise : Cynara cornigera Lindley (=Cynara sibthorpiana Boiss & Heldr.) (=Cynara humulis L.) Bu 4 türü birbirinden fiziksel olarak ayıran özellikler aşağıda verilmiştir. 1- Gövde 10-20 cm alt yapraklardan kısa; Yaprak dikeni kısa ( 2-6 mm); Çiçekler kirli beyaz. 4-cornigera 1- Gövde alt yapraklardan daha uzun; Yaprak dikeni uzun veya yok; Çiçekler menekşe-mavi. 2- Gövdenin yapraksız kısmı uzun, kapitulumdan (12-35 cm) aşağıdaki yapraklar, her segmentin tabanında tek dikenli. 1-syriaca 2- Gövdenin yapraksız kısmı kısa, kapitulumdan (1-4 cm) aşağıdaki yapraklar, kınsız veya her segmentin tabanındaki dikenler küme halinde. 3-Yapraklar her segmentin tabanında uzun küme halinde dikenli, yapraksı gövde uzun-dikenli. 2-cardunculus 3-Yapraklar kınsız, çoğunlukla mukronat dişli; Yapraksı gövde ovat, obtus veya dikenli emarginat-apeks mukronat. 3-scolymus 2.3. Cynara scolymus L. Türünün Özellikleri Temmuz - Ağustos ayları arasında mavi-mor renkli çiçekler açan 50-150 cm boyunda çok yıllık otsu bir bitkidir. Killi, kumlu ve rutubetli topraklarda yetiştirilir. Gövde dik, kuvvetli, sert ve boyuna oluklu. Yapraklar sapsız, stipulasız ve alternan dizilişli. Lamina büyük, uzun, oval ve parçalı. (BAYTOP, 1963) Üst yapraklar nadiren parçasız. (DAVIS, 1975) Parçalar lanseolat veya üçgen şeklinde, kenarları büyük dişli veya dişsiz. Damarlanma alt yüzde daha belirgin. Çiçekler üst yaprakların koltuğundan çıkan uzun sapların ucunda, büyük kapitulumlar halinde toplanmış. Brakteler geniş, oval şekilli ve sert. Reseptakulum etli, tabla şeklinde. Hepsi tüp şeklinde çiçekleri ve bunların aralarında bulunan uzun tüyleri taşır. Kaliks uzun tüyler halinde. Korolla tüpü bunlardan daha uzun, beyaz uca doğru kırmızımsı mor ve nihayet iplik şeklinde 5 parçalı. Stamenler 5 tane, flamentler uzun ve korolla tüpüne üstten bitişik. Ovaryum küçük ve altta, stilus korolladan uzun ve aynı renkte, stigma iki küçük parçalı. Meyve koyu esmer renkli, parlak yüzlü ve uzun papuslu bir aken. (BAYTOP. 1963) Cynara scolymus L. ye değişik dillerde aşağıdaki isimler verilir. (BESSIN,1971) İngilizce= Artichoke Fransızca= Berigoule Almanca= Artischocke İtalyanca= Carciofo İspanyolca= Cardo a cachofero 2.3.1. Cynara scolymus L. nin Dünyada Kültürü Yapılan Yerler. Enginarın vatanı kesin olarak bilinmemektedir. Esasen kültür bitkilerinin vatanını tespit etmek çok güçtür, çünkü kültüre alındıktan sonra bir çok yere yayılmışlardır. (ÖZTIĞ,1959). Cynara L. türleri Akdeniz bitkisidir. Genellikle İtalya, Sicilya, Güney Fransa, başta Romanya olmak üzere Balkan ülkeleri, Mısır ve Suriye, (DAVIS,1975 - HOPPE,1975 - HAMMOUDA,1993 ) Kuzey Afrika (LOUTFY,1967), A.B.D., Kaliforniya (FRANCOIS,1995) ve Kanarya Adaları yetiştirilmektedir. (BIANCHINI,1985) 2.3.2. Cynara scolymus’un Türkiyede Kültürü Yapılan Yerler. Cynara scolymus’un Haritamızdan da anlaşılacağı gibi ülkemizde, Kuzey ve Batı Anadolu da kültürü yapılır. Bu yerler başlıca İstanbul, Trabzon ve İzmir çevresidir (DAVIS,1975). İzmir Seferihisar da 1992 yılında İtalyan hammadde sanayicileri tarafından Cynara L. cinsinin kısa boylu bir formunun kültüre alındığı literatür de kayıtlıdır (ZEYBEK,1994). A2 = İstanbul A7 = Trabzon B1 = İzmir Diğer Cynara türlerinin ülkemizdeki toplandığı yerler ise: Cynara syriaca Boiss.: Elazığ, Bingöl, Harput, Diyarbakır, Adana Cynara cardunculus L.: Sinop ve Kos Adası Cynara cornigera Lindley: Ege kıyılarına yakın adalarımızda sınırlı olarak gösterilmiştir. (RECHINGER, 1943) 3. CYNARA SCOLYMUS L. NİN ETKEN BİLEŞİKLERİ Enginarın etken maddelerini çoğunlukla polifenolik bileşikler oluşturur. Bundan dolayı araştırmalar da daha çok polifenolik bileşikler üzerinedir. Bu polifenolik bileşikler yanında diğer etken bileşiklerde araştırılmıştır. Fenoller ve fenolik heterozitler, aromatik yapıdaki doğal bileşiklerin önemli bir grubunu oluşturup, doğada yaygın olarak ve çok çeşitli tiplerde bulunurlar. Çok sayıdaki bu bileşikler arasında; basit fenolleri, tanenleri, kumarinleri ve heterozitlerini, antrokinonları, naftokinonları ve heterozitlerini, flavonoitleri ve heterozitlerini, antosiyanidin ve antosiyaninleri sayabiliriz. (TREASE.1978). Cynara scolymus L. deki etken madde gruplarını şu şekilde sıralıyabiliriz. Flavonoitler Kafeik polifenoller Kumarinler Uçucu bileşikler Diğerleri (Oz, acı madde, organik asit, vitamin, mineral) 3.1. Flavonoitler Flavonoitler kromon türevi maddelerdir. Kromon ise benzo--piron dur ve bitkilerde bu güne kadar serbest olarak rastlanmamıştır. Fenil kromon çekirdeğinin hidroksilli türevleri olan flavonoitler, bitkiler aleminde çokça yayılmış olan sarı pigmentlerdir. Bunlar genellikle heterozit halinde bulunur ve flavonozit adıyla bilinirler. (TANKER,1991). benzo--piron = Kromon Cynara scolymus L. nin içerdiği flavonoitlerin tayini çoğunlukla spektrofotometrik yöntemlerle yapılmıştır. Son yıllarda ise Cynara scolymus L. de bulunan flavonoitlerin ve diğer polifenollerin analizlerinde HPLC (Yüksek basınçlı sıvı kromotografisi) yöntemi kullanılmaktadır. Adzet ve Puigmacia 1985 yılında Cynara scolymus’un flavonoitlerini bu yöntemle analiz etmişlerdir. Hammouda (1993) ve arkadaşları ile Adzet ve arkadaşlarının yöntemini modifiye ederek uygulamışlardır. Cynara scolymus L. de daha çok tetrahidroksi flavon olan luteolin türevi bileşikler bulunur. Bunlar sinarozit, skolimozit, apigenin-7-0-glukozit, luteolin-4glukozit ve sinarotriozit gibi flavonozitler dir. (TANKER,1991 - HAMMOUDA,1993) Bütün bu bileşikler bitkide çok aktif olan oksidazlar ile 0-dihidroksi fenolik türevler halinde parçalanır ve çeşitli izomerler meydana getirirler. Çabuk yürütülmeyen kurutma sırasında drog esmerleşir. (TANKER,1991) Cynara scolymus L. yapraklarından hazırlanmış ekstrelerden aşağıdaki flavonoit ve heterozitleri izole edilmiştir. (HINOU,1989) luteolin apigenin luteolin-4-glukozit apigenin-7-glikozit luteolin-7-gensiyobiozit sinarozit skolimozit sinarotriozit kersetin rutin kozmozit hesperitin hesperitozit Bu bileşiklerin formülleri aşağıda verilmiştir. Luteolin Sinarozit (luteolin-7-O-glikozit) Skolimozit = ( luteolin -7-O-rutinozit ) Luteolin - 4 - O - glukozit Luteolin - 7 - gentiyobiozit Sinarotriozit Apigenin Apigenin -7-O-glikozit Rutin Kersetin Hesperidin Cynara scolymus L. yapraklarındaki flavonoit ve kafeik polifenollerin miktarları üzerinde yapılan çalışmaların birinde, Mısır da kültürü yapılan enginarın değişik hasat zamanlarındaki etken maddeleri detaylı olarak incelenmiştir. Bu incelemede Mısır ve Romanya kaynaklı enginarların tohumları Mısırda ekilmiş, bitki 5-6 olgun yaprak taşıdığında ilk hasat yapılmış ardından da bir kaç hasat yapılmıştır. Toplanan yapraklar açık hava ile kurutulup, toz edildikten sonra etken bileşikler HPLC tekniği ile C18 -Bodapak - (3,9 mm x 30 cm) kolonları ve UV. dedektörü (325nm) kullanılarak incelenmiştir. (HAMMOUDA,1993). Deney sonucunda olgunlaşmış yapraklardaki flavonoitlerin miktarının % 0,40 ila % 0,61 arasında değiştiği belirlenmiş diğer yandan yapraklar olgunlaştıkça kafeik polifenollerin miktarının % 1,40 dan % 0,85 e düştüğü görülmüştür.(Tablo 1) Tablo 1 : Cynara scolymus yapraklarının (Romanya kaynaklı etken bileşikleri. Bitki Yaşı (Ay) Flavonoit (%) KafeikPolifenoller (%) 9 0,40 1,40 10 0,53 1,22 11 0,56 0,98 12 0,61 0,85 Bu bulgular Jaruzelski tarafından da daha evvel 1976 yılında rapor edilmiş olanlara uymaktadır ve bu bitkinin farmakolojik preperatlarda kullanılabilmesi için tohum ekildikten sonra 9 ila 10. aylar arasında toplanması gerektiği bildirilmiştir. Bunun nedeni yaşlı bitkilerdeki flavonoitlerin yükselişine rağmen, kafeik polifenollerin farmakolojik etki için gerekli olan miktarın (%1) altında olmasıdır. Hasat sezonunda sadece bir kez ürün veren (Meyve verme zamanı) Mısır kültürüne karşılık, Romanya kültürü Cynara scolymus L. 3 kez hasat edilebilir,dolaysıyla daha verimlidir. Mısır kültüründen alınan, toplam olgunlaşmış yaprak ürünü 9,48 ton iken Romanya kültüründen alınan toplam olgunlaşmış yaprak ürünü 24,12 ton dur. (HAMMOUDA,1993). Bu çalışmada Romanya kültürü Cynara scolymus L. nin tohumları Mısırda ekilmiş ve bitkiyi iklime alıştırma çalışmaları yürütüldükten ve 3 başarılı sezondan sonra elde edilen toplam etken bileşiklerin % leri belirlenmiştir. Sonuçlar Tablo 2 de verilmiştir. Tablo 2 : Romanya kaynaklı enginar yapraklarının (Farklı hasat örnekleri) etken bileşikleri. Flavonoitler Kafeik Polifenoller Romanya kültürü) (%) (%) Ata bitki 1986 0,55 1,25 1. Nesil kültür 1987 0,55 1,26 2. Nesil kültür 1988 0,80 1,42 Kültür no: (Mısırda ekilmiş Bu çalışmaların yanında farklı kaynaklı enginarlardaki flavonoitlerin ve kafeik polifenollerin karşılaştırılması sonucu, bu bileşikleri Romanya kültürünün Mısır kültüründen daha yüksek miktarda içerdiği görülmüştür. Romanya kaynaklı enginarlardaki flavonoitler ve kafeik polifenoller sırasıyla % 0.53 ve %1.22 iken Mısır kaynaklı enginarlardaki flavanoit ve kafeik polifenoller % 0.31 ve % 0.47 olmuştur. Tüm bu sonuçlar, Romanya kültürü Cynara scolymus L. nin Mısır kültüründen daha üstün olduğunu ve bu yüzden tıbbi bitki olarak Romanya kültürü Cynara scolymus L..’nin kullanılması gerektiğini ortaya koymuştur. (HAMMOUDA,1991 - 1993) Enginar yapraklarındaki flavonoitlerin izolasyonu ve tanımlanması ile ilgili bir başka çalışma, Hassan tarafından 1987 yılında Mısır’da yapılmıştır. Bu çalışmada Mısır kültürü enginar ile Romanya kültürü enginar arasında benzer morfolojik karakterler görülmüş, farklı olarak Mısır kültürü enginarın kapitula üzerinin dikenli, yapraklarının ise daha büyük ve daha beyazımsı renkte olduğu belirtilmiştir. Romanya kaynaklı Cynara scolymus L. de saptanan luteolin, sinarozit ve skolimozit in yanısıra bitki Mısırda kültüre alındıktan sonra yeni bir bileşik daha belirlenmiştir. Bu bileşik Cynara scolymus’dan ilk kez izole edilen apigenin-7-0-glikozit’tir. Bu bileşiğin teşhisinin, bitkinin Mısır’da transplantasyona bağlı olabileceği düşünülmüş ve transplantasyonun Cynara scolymus L.’nin etken bileşikleri üzerindeki etkilerini incelemek üzere daha ayrıntılı bir çalışma yapılmasına karar verilmiştir (HAMMOUDA,1993). Hınou’nun 1989 yılında yaptığı, enginardaki polifenolik bileşiklerin izolasyonu çalışmasında, Cynara scolymus L. türü için yeni bir bileşik olan maritimein izole edilmiştir. Maritimein bir auron heterozitidir. (HINOU, J. 1989) Auronlar’da sarı renkli pigmentlerdir. Ancak bitkinin çiçeklerinde değil kabuk, odun ve yapraklarında bulunur. Auronların karbon sayısı flavonlarınki kadar olmakla beraber piron yerine furanon halkası taşırlar. Auron, 2-benziliden 3-benzofuranon halkası taşır. (TANKER 1991) Auron’lar B halkasında - OH grubu taşımıyanlarla 1,2,3, -OH grubu taşıyanlar olmak üzere 4 gruba ayrılır. (TANKER, M. 1991) taşıyan maritimein’in formülü aşağıda verilmiştir. (6-0--D- glukopiranozit) Maritimein Auron Halkası B halkasında 2 -OH grubu 3.2. Kumarinler benzo - Kumarin; ortohidroksi sinnamik asit in lakton u, bir başka deyimle piron’dur. (WEISS,1991) Bir çok bitkide serbest veya heterozit halinde kumarin türevi bileşikler vardır. Kumarinler bazı özellikleri ile teşhis edilirler, örneğin hidroksilli kumarinler UV ışık altında mavi veya mavi-yeşil floresans gösterirler. Bu özelliklerinden yararlanarak kumarinleri kromotografide teşhis etmek mümkün olduğu gibi, buna bağlı olarak miktar tayini’de yapılabilir. Fenolik hidroksil gruplarının reaksiyonlarına dayanarak geliştirilen miktar tayin yöntemleri de vardır. (TANKER.1991) Kumarinik asit ve kumarinin formülleri aşağıda verilmiştir. O-hidroksi sinnamik asit Kumarin ( benzo - - piron ) ( = Kumarinik Asit ) Cynara scolymus L. yapraklarından hazırlanan ekstrelerden skopoletin,eskuletin ve az miktarda eskuletin-6-0- glukozit izole edilmiştir. (HINOU.1989) Skopoletin Eskuletin Eskuletin - 6-O--glikozit 3.3. Kafeik Polifenoller Cynara scolymus L. nin yaygın kullanılışından dolayı farklı koşullarda yetiştirilen enginarlardaki etken maddeler, bitkinin farklı gelişim aşamalarında araştırılmıştır. Bu bitkinin polifenolleri üzerinde yapılan araştırmaların temeli spektrofotometrik tayin yöntemlerine dayanmaktadır. Bu araştırmalar 1961 yılında Somochowiec, 1966 yılında Horocio ve Rodriquez, 1971 yılında Schilcher, yine 1971 yılında Scemama ve Garden, 1975 yılında Allesandrol, 1976 yılında Jaruzelsk, 1978 yılında Lattanzio ve Morone, 1981 yılında ise Damato ve Bianco gibi araştırıcılar tarafından yapılmıştır. (HAMMOUDA, 1993) Cynara scolymus L. nin ester yapısındaki bileşiklerini, kinik asitin kafeik asit ile yaptığı kafeoylkinik asit izomerleri oluşturur. Kinik asitin 1 kafeik asit ile birleşmesiyle kafeoylkinik asit, 2 kafeik asit ile birleşmesiyle de dikafeokinik asit meydana gelir. Bombardelli ve arkadaşları GLC – MS kombine yöntemini kullanmışlardır. Daha yeni bir yöntem Pelegrino ve Contz tarafından 1984 yılında uygulamaya konmuştur. Bu yöntemin temeli ise alkali ile hidrolizden sonra spektrofotometrik tespitlere dayanmaktadır. Bazı bitkilerdeki kafeokinik asit miktarının tespiti için 1992 yılında yapılan bir çalışmada, Zapesochnaya ve arkadaşları Helichrysum italicum ve Achillea cortilaginea ekstrelerinin HPLC analiz sonuçları ile başta enginar olmak üzere kafeokinik asit içeren diğer bitkilerin HPLC analiz sonuçlarının benzerlik gösterdiğini bildirmişlerdir. ( ZAPESOCHNAYA.1992) Cynara scolymus L. yapraklarından hazırlanan ekstrelerin HPLC yöntemi ile analiz sonucu saptanan bileşikler ve formülleri tablo 4’de toplu olarak verilmiştir. Kinik asit Kafeik asit Tablo 3 : Cynara scolymus yapraklarındaki kafeik polifenoller (Kafeoylkinik asit izomerleri) 1-0-kafeoylkinik asit R1 R2 R3 R4 Kafeik asit H H H H Kafeik asit H H (Pseudoklorojenik asit) 3-0-kafeoylkinik asit (Kriptoklorojenik asit) 4-0-kafeoylkinik asit H H Kafeik asit H H H H Kafeik (Klorojenik asit) 5-0-kafeoylkinik asit asit (Neoklorojenik asit) 1,5-0-dikafeoylkinik asit Kafeik asit H H Kafeik asit (Sinarin) 1,3-0-dikafeoylkinik asit Kafeik asit Kafeik asit H H (İzoklorojenik asit) 3,4-0-dikafeoylkinik asit H Kafeik asit Kafeik asit H Kafeik asit H (İzoklorojenik asit) 3,5-0-dikafeoylkinik asit H Kafeik asit (İzoklorojenik asit) 4,5-0-dikafeoylkinik asit H H Kafeik asit Kafeik asit (İzoklorojenik asit) Bu bileşikler kararsızdırlar, ekstre edildiklerinde hidroliz olabilir ve izomerizasyona uğrarlar. (ADZET,1985) Bu izomerizasyonu saptamak için 1985 yılında Adzet ve arkadaşları Cynara scolymus L. nin sulu ve alkollü ekstrelerindeki fenolik bileşiklerin % miktarlarını araştırmışlardır. Sonuçlar özet olarak Tablo 4’de verilmiştir. Tablodan da anlaşılacağı üzere metanollü ekstrede ana bileşen klorojenik asittir, buna karşılık dikafeoylkinik asit ve diğer kafeoylkinik asit türevleri çok az miktardadır. Sıcak sulu ortamda izomerizasyon gerçekleşir ve ekstrenin bileşimi değişir. Neoklorojenik asit ve kriptoklorojenik asitte bir artış, klorojenik asit miktarında bir düşme görülür. Diğer taraftan 1,3, dikafeoylkinik asit miktarında azalma olurken 1,5 dikafeoylkinik asit’de (Sinarin) ve izoklorojenik asit izomerlerinde artış olmaktadır. Tablo 4 : Cynara scolymus ekstrelerindeki fenolik bileşiklerin % miktarları Bileşik Sulu ekstrakt (%) Metanollü ekstre (%) Neoklorojenik asit 19,50 1,30 Kriptoklorojenik asit 23,03 3,02 Klorojenik asit 30,02 73,80 Pseudoklorojenik asit 1,31 0,63 Sinarin 3,83 1,13 3,4 dikafeoylkinik asit 1,12 0,50 3,5 dikafeoylkinik asit 1,55 0,90 1,3 dikafeoylkinik asit 6,98 7,30 4,5 dikafeoylkinik asit 1,75 1,01 Luteolin-7-glukozit 10,98 9,83 Luteolin 0,18 0,15 3.4. Uçucu Bileşikler Macleod ve arkadaşlarının 1982 yılında yaptığı bir çalışmada Cynara scolymus L.. deki uçucu bileşikleri GLC (Gaz Sıvı Kromatografisi) ve kombine GC / MS (Gaz kromatografisi / Kütle spektroskopisi) yardımı ile incelemişler, sonuçta taze enginar’dan elde ettikleri uçucu yağın, (22 g/kg) 54 uçucu bileşenden meydana geldiğini saptamışlardır. (Tablo 6) Bu 54 bileşenin 28’i kesin olarak teşhis edilirken, 4 bileşeni kısmen tanımlanmış, diğer 22 bileşeni ise hiç tanımlanamamıştır. Kesin teşhis edilen 28 uçucu bileşiğin 8 tanesi seskiterpenik hidrokarbondur. Bu seskiterpenlerin oranı total uçucu yağın > %42 sidir. Bunlardan -selinene %32 lik oranı ile ana bileşendir. Enginara karekteristik kokusunu ise -sedren verir. (MACLEOD,1982) Tablo 5 : Cynara scolymus‘un uçucu bileşikleri No Bileşenler 01 Bilinmeyen 0.2 -- 02 Bilinmeyen Tr -- 03 Kloroform 0.8 Tatlı Mısır 04 Bilinmeyen 0.3 Tatlı Mısır 05 Dimetil siklohekzan 0.7 -- 06 Bilinmeyen 0.1 -- 07 Bilinmeyen 0.1 -- 08 Bilinmeyen 0.1 -- % Koku Niteligi 09 Bilinmeyen Tr -- 10 Bilinmeyen Tr -- 11 Etilsiklohekzan 0.3 -- 12 Diklorometan 0.2 -- 13 Benzen Tr -- 14 Pentanal Tr -- 15 Toluen 0.5 16 Bilinmeyen Tr 17 Hekzanal 1.2 Ter 18 Bilinmeyen Tr tere yağ benzeri 19 m-ve/veya p-ksilen 0.1 20 Piridin 0.1 Ekşi -Yanık 21 Bilinmeyen Tr Ekşi -Yanık 22 O-ksilen 0.2 Karemel 23 Trans-hekz-2-enal 0.8 Çimen 24 Limonen Tablo 5 Devam 0.1 Tatlı, meyvemsi, çiçeksi 25 Bilinmeyen Tr 26 Hekzan-1-ol 0.5 27 Bilinmeyen Tr 28 Cis-hekz-3-en-1-ol 0.1 Yeşil-tatlı 29 Trans-hekz-3-en-1-ol 0.9 Yeşil-tatlı Çözücü benzeri -- -- -Yeşil-maydanoz-meyvemsi -- Kötü 30 Bilinmeyen 0.1 31 Terpen Tr 32 2-furfural 0.1 33 Bilinmeyen 0.1 -- 34 Bilinmeyen 0.1 -- 35 Alifatik Hidrokarbon 0.1 Tatlı 36 - Sedren 3.4 Enginar 37 Longifolen 1.5 Küflü bayat 38 Kalaren 0.1 Duman 39 - Elemen 4.8 Çiçeksi sümbül kokulu 40 Fenil Asetaldehit 12.9 Çiçeksi sümbül kokulu 41 Bilinmeyen 0.1 -- 42 - Murolen 0.1 Enginar 43 -Humulen 0.7 Enginar - hafif biberli 44 Valensen 0.3 Tatlı, çözücü gibi 45 - Selinen 31.9 Eng.- kuruçimen-saman 46 ? cis-des-3-en-1-ol 4.3 Tatlı İçbayıltan, yağlı 47 Bilinmeyen 0.2 -- 48 Benzil alkol 27.1 Çiçeksi güzel kokulu 49 2-Feniletilalkol 0.2 Çiçeksi güzel kokulu -Karamel Kavrulmuş Çiçeksi güzel kokulu 50 Bilinmeyen 0.3 51 Terpen 3.1 -- 52 Bilinmeyen Tablo 5 Devam 0.4 -- 53 Bilinmeyen 0.2 -- 54 Bilinmeyen 0.7 -- 3.5. Glusitler Okey ve Williams enginardaki total şeker (Oz) miktarını taze ağırlık üzerinde % 6.8, total karbohidrat miktarını %11.91 selüloz benzeri poliholozit olan inulin miktarını ise % 2.5 olarak belirlemişlerdir. (J. Wanlos, 1995) Bitkilerde oz varlığını saptamak için MOLISCH belirtecinden yararlanılabilir. Bitkinin incelenecek bölümünden çok ince olmayan bir kesit alınır, üzerine 1 damla % 15-20’lik - naftol çözeltisi, sonra da 1 kaç damla H2 SO4 damlatılır. Kesitin birdenbire menekşe renge dönüşmesi bitki parçasında glukoz, fruktoz sakkaroz yada inulinin varlığını kanıtlar. Aynı işlem bir tüp içerisindeki bitki ekstresi ile de yapılabilir. Menekşe rengin oluşması, bir çok oz veya ozitin varlığını gösterir. (TANKER M. 1991) Enginarın gıda değeri açısından en önemli bileşeni olan inulin (NELSON.1951) bitkilerde bulunan (2-1) fruktozan’dır. Bu fruktozan’ın besin değeri ve insanlarda neden olduğu hazım güçlüğü çok eski yıllardan beri bilinmektedir. Ancak son yıllarda yeni bir besin maddesi olarak popularite kazanmasının nedeni diabetiklerin diyetinde kullanılabileceği hakkındaki yayınlardır. Inulin 150 civarında (150 den az) fruktozil monomerinden meydana gelir. Formül de de gösterildiği gibi tipik bir (21) fruktofuranozil zinciri içerir. Gıda olarak kullanılan pek çok bitkide bulunan inuline oligofruktoz da denebilir. Fruktozan yapısı Sebze olarak yenilen enginardaki inulinin miktarına pişirilmenin fazla bir etkisinin olmadığı da belirlenmiştir. (LOO, J.V. 1995) 3.6. Diğerleri Cynara scolymus L. deki etken madde çalışmalarını sürdüren Lattanzio ve arkadaşları enginarın, braktelerinde ve yapraklarında protein, yağ, lif, yanında, organik asitler olan; Gliserik, malik, sitrik, glikolik, laktik ve süksinik asitleri de teşhis etmişlerdir. (HAMMOUDA F.M. 1993) Benzer bir çalışmada, Bogaert ve arkadaşları aynı asitleri bulmuşlar, alifatik asitleri İTK (İnce Tabaka Kromatografisi ) ile, diğer asitleri özel ayraçlarla belirlemişlerdir. (BOGAERT, J.P. 1972) Enginardaki vitaminler hakkında literatürde bulunmamasına karşın, enginarda Vit A ve fazla bir çalışma Vit B’ lerin varlığı kayıtlıdır. (HOPPE, A. 1975) Aynı yayında musilaj, tanen ve askorbinaz enziminin varlığındanda söz edilmiştir. Enginar’daki oligoelementleri Bianchini ve arkadaşları Ca, K, Mg, Mn, Cr olarak belirtmişler, Hınou ve arkadaşlarının 1989 yılında yaptıkları bir çalışmada ise bu oligoelementleri Br, Fe, Rb, Ni, Cr, Sb, Ce, Sc, Na ve Cl olarak tespit edilmiştir. (Hınou, 1989) Enginarın mikrodalga fırınında pişirilmesi sonucunda, bünyesindeki ozlar ve organik asitlerin miktarlarında fazla bir değişiklik olmazken, minerallerin miktarlarında bir azalma olduğu 1995 yılında Plessi tarafından rapor edilmiştir (PLESSİ, 1995.) Cynara türleri üzerinde yapılan ilk araştırlamalarda bu türlerde bulunan başlıca acı maddeler; sinarolit, sinaropikrin, groshemin ve dehidrogroshemin olarak açıklanmıştır. (Literatur, 35) Schneider ve arkadaşları seskiterpenik yapıdaki acı maddelerin, dehidrosinaropikrin, sinaropikrin ve groshemin olduğunu bildirmişlerdir. (SCHNEIDER 1974) Bu çalışmada acı maddelerin miktarı sinaropikrin üzerinden hesaplanmıştır. Sinaropikrin guayan iskeletine sahip bir seskiterpen laktondur. 60 örnek bitki kullanılarak yapılan çalışma sonunda enginar örneklerindeki acı madde miktarını, taze ağırlığın % 1’i olarak saptamışlardır. Bernhard ise 1982 yılında daha detaylı bir çalışma ile enginardaki acı maddelerin kantitatif analizlerini GLC (Gaz Kromatografisi) yöntemi ile yapmıştır. Sonuçta enginar ekstrelerindeki acı maddeleri; % 72 sinaropikrin, %13 groshemin ve % 12 sinarotriol olarak tespit etmiştir. (BERNHARD, 1982) Bu acı maddelerin formülleri aşağıda verilmiştir. Sinaropikrin Groshemin Dehidrosinaropikrin 4 - CYNARA SCOLYMUS L. NİN FARMAKOLOJİK ETKİLERİ M.Ö. 500 yılından beri Akdeniz Bölgesinde yetiştirilen, genç çiçek tablası ve iç brakteleri, kısmende kapitulum sapı sebze olan yenilen enginar, ülkemizde de sebze ve halk ilacı olarak tüketilir. (ZEYBEK N. 1985) Cynara scolymus L. (Enginar) gelişmiş bir çok ülkede, bu kullanım alanlarının yanında modern tıpda da haklı yerini almıştır. Ülkemizde sebze olarak kullanılan enginarın, çiçek durumu ve yaprakları halk arasında % 2 - 3 lük infüzyonlar halinde, idrar ve safra sökücü, iştah açıcı olarak ve karaciğer rahatsızlıklarında kullanılmaktadır. Literatürlerde afrodiziak etkisi hakkında bir çalışma olmamasına rağmen, uzun zamandan beri bu bitki halk arasında afrodiziak olarak kullanılmaktadır. Enginarın kavrulmuş kökleri ise Avrupa’da, uzun zamandan beri kahve yerine kullanılmaktadır. (BAYTOP, 1971 - BAYTOP, 1994 ) Brezilya’da halk ilacı olarak kullanılan enginarın yılan zehirlenmelerine karşıda kullanıldığı bildirilmiş ve bu etkisi bir çalışmayla sonuçlandırılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları Tablo 7;’de özetlenmiştir. Tablo 7 : Bazı Etken Maddelerin Yılan Zehirine Karşı Koruma % leri Bileşik Kaynak Bitki 6 h 24 h 48 h Kontrol 30 0 0 1.Triterpen ve Steroller 80 40 30 90 70 70 80 40 30 60 60 sitosterol periandrinler Periandra mediterranea (Vell) Taub. -amirin Apuleia leiocarpa (Vogt) Macbr. 2.Kafeik asit ve türev. Klorojenik asit, Vernonia condensata Baker 90 70 60 sinarin Cynara scolymus L. 30 20 20 kumarin Mikania glomerata Spereng. 80 50 40 bergapten Dorstenia brasiliensis Lam. 20 20 20 3.Kumarinler 4.Flavonoitler rutin, Phyllanthus klotzschianus M. Arg 100 30 20 kersetin Phyllanthus klotzschianus M. Arg. 70 30 30 hesperitin Citrus sinensis (L) Osbeck. 20 0 0 apulein Apuleia leiocarpa (Vogt) Macbr. 70 70 derresidin Derris sericea (H.B.K.) Ducke 100 30 30 Silybum marianum Gaertn. 90 80 70 Eclipta prostrata L. 90 40 40 Bredemeyera floribunda Wild 80 80 80 5.Lignoflavonoitler silimarin 6.Kumestanlar wedelolakton 7.Saponinler bredemeyerozit Tablo’da verilen koruma yüzdeleri, her bir test grubunda yaşamını sürdüren hayvanların oranını vermektedir. Bunlara karşılık kontrol gruplarındaki bütün hayvanlar ölmüştür. Yılan sokmasına karşı etkili bitkilerden izole edilen maddeler, 5 mg/kg dozda öldürücü etkisi bilinen jararaka zehirinin toksisitesini önlemek için her bir gruptaki 10 adet fareye oral olarak 100 mg/kg dozda verilmiş ve sonuçları zehirlenmeden 6, 24 ve 48 saat sonra gözlenmiştir. (PEREIRA, N.A. 1994) Benzer bir çalışmada, Ruppelt ve arkadaşları, yılan zehirlerine karşı kullanılan Cynara scolymus ve bazı bitkilerin pozitif sonuçlarını bildirmiş, bu etkiyi gösteren bitkilerdeki analjezik ve antienflamatuvar etkiyi ise Rizzini ve arkadaşlarının çalışmalarına dayanarak rapor etmiştir. Bu pozitif etkileri görebilmek için Cynara scolymus L.’nin % 10’luk kuru bitki veya % 20’lik taze bitki infüzyonları oral olarak kullanılmıştır. (RUPPELT 1991.) Enginarın miktar bakımından en zengin etken maddesi olan klorojenik asit, özellikle kolagog etkilidir. Klorojenik asitten 1 fazla kafeik asit grubu içeren 15-0- Dikaffeokinik asit, yani sinarinin etkisi flavonoitler tarafından da desteklenmektedir. (TANKER. M. 1991) Cynara scolymus L.’nin koleretik etkisi deneysel olarak ilk defa CHABROL ve arkadaşları tarafından 1931 araştırılmıştır. (MORTIER, F. 1976) Sinarinin spesifik özelliği kolerezisi stimüle etmesidir ve silimarin gibi antihepatotoksik etkilerinin bulunmasıdır. (WEISS, 1991) - (WAGNER, 1995) Taze bitkinin yaprak ve köklerinden elde edilen sulu ekstrenin karaciğer rejenerasyonunu destekleyip, organda hiperemi’ye sebep olduğu bilinmektedir. (WEISS, R.F.) Hammouda ve arkadaşları tarafından Cynara scolymus L.’nin yaprak ekstrelerinin antihepatoksik, koleretik, diüretik, hipokolesterolemik ve antilipemik aktiviteleri olduğu bildirilmiş, bitkinin bu aktiviteleri, ekstredeki kafeokinikasit türevlerine ve flavonoitlere bağlamışlardır. (HAMMOUDA, FM. 1991) Bu bitkinin safra taşlarına karşı kullanılabileceğinin de anlaşılmasından sonra Fitoterapi de özel bir yeri olmuştur. Bunun sebebi karaciğer ve safra kesesi aktivitelerini bir arada etkilemesidir. Bu etkilerden safra kesesine olan etkisinin daha öncelikli olduğunu, Dierel ortaya koymuştur. Safra yolu hastalıklarında, sıkça görülen karaciğer yağ dejenerasyonu ile ilgisi olan kolinesteraz seviyelerinin, enginar ekstresiyle azaldığını yine Dierel yaptığı çalışmalarla kanıtlamıştır. (HAMMONDA 1991) Kombine hastalıklar grubundaki safra taşı, şişmanlık ve romatizma şikayetleri arasına, günümüzde hiperlipemi de girmiştir. Enginar ekstresinin serum kolesterol seviyelerinin üzerindeki depresif etkisinin, Hammerl ve arkadaşları tarafından bulunması enginarın bu kombine hastalıklar açısından gelecekteki değerini de arttırmıştır. Bu etkilerinin yanısıra, kolagog özelliği nedeniyle de dispeptik hastalarda, enginar ekstrelerinin etkilerini araştıran Dierel hastalardaki ağrıların geçtiğini, mide bulantısı, kusma, şişkinlik hissi ve mide gazının azaldığını ortaya koymuştur. (WEISS, R.F. 1991) Tüm bu etkiler için kullanılacak enginarın dozu şöyledir: Günlük 6 gr. drog, çay halinde kullanılır. 1 çay kaşığı çok ince parçalanmış veya kesilmiş drog, 1 fincan sıcak suya katılır. 10 dk. bekletilen çay süzülüp, öğünlerden önce 1 fincan içilir. Enginar, diğer bitkisel kolagog droglarla da karıştırılabilir. Kimyasal ilaçlarla bir geçimsizliği olmadığı literatürde kayıtlıdır. (SIEGERS, C. 1993) 1986 yılında yapılan bir çalışmada sinarinin sıçan karaciğer hücrelerindeki antihepatotoksik etkisi rapor edilmiştir. (Kiso 1986) Daha detaylı bir çalışmada : İzole edilmiş sıçan karaciğer hücrelerindeki CCl4 toksisitesine karşı, Cynara scolymus L.’deki polifenolik bileşiklerin hepatoprotektif etkileri araştırılmıştır. Bu çalışmada ; Sinarin, izoklorojenik asit, klorojenik asit, luteolin 7 - glukozit, iki organik asit, kafeik ve kinik asit test edilmiştir. Sadece sinarin ve az miktarda kinik asit sitoprotektif etki göstermiştir. (ADZET, 1987) Cynara scolymus L.’nin farmakolojik etkilerini, içerdiği etken maddelere göre sıralamak gerekirse; enginarın içerdiği en önemli maddelerden Klorojenikasit, kafeikasit ve sinarin (SCEMAMA, 1971) (ZAPESOCHNAYA 1992) kolagog, koleretik ve hepatoprotektif etkilidir, flavonoitler de bu etkiye sinerjik etki gösterirler. Enginar flavonoitlerinden dolayı, ayrıca diüretik etki gösterir. Bitki aynı zamanda, bu etkisinden dolayı eklemlerdeki suyun atılmasına yardımcı olarak antiromatizmal olarak, ödemleri boşalttığı içinde gut hastalığında kullanılır. Flavonoitlerin bilinen genel O-difenol grup taşımalarından dolayı da, oksijen-su taşınımında rol aldığından damar frajilitesinde olumlu etkileri vardır. P-Vit aktivitesi gösterirler, (TANKER, M.1991) ve aterosklerozda da olumlu etkileri vardır. (LOUTFY, B. 1967) - ( HOPPE, A.1975.) Bünyesinde bulunan az miktardaki kumarinler de bu etkiye yardımcı olurlar Metal iyonlarından, krom gibi bazı elementlerin hayvan gıdalarındaki yetersizliğinin, hayvanların gelişiminde olumsuz etkilere sebep olduğu, fakat içme sularına katılan kromasetatın bu durumu düzelttiği bilinmektedir. Bu elementler, insülinazı inhibe eden faktör gibi rol oynamaktadır. Morris ve arkadaşları 1988 yılında yaptıkları bir çalışmada, farklı bitkilerdeki krom miktarını ppm düzeyinde araştırmışlar, Cynara scolymus L.’de krom miktarının bu etki için yeterli olduğunu bulmuşlardır. (MORRİS, 1988) Tablo 8’de bazı bitkilere ait ppm düzeyindeki krom miktarları görülmektedir. Tablo 8 : Bazı Bitkilerdeki Krom Miktarları Cr Bitki Miktarı (ppm) Cynara scolymus L. 7.6 Trigonella foenum graecum 6.4 Phaseolus vulgaris 1.0 Poterium spinosum 3.5 Galega officinalis 3.7 Vaccinum myrtillus 9.0 Capsella bursa-pastoris 8.8 Allium sativum 0.6 Salvia officinalis 3.5 Enginardaki tarafından fruktoz inulin, vücutta toleransı, D-fruktoza diğer parçalanır. glusitlerden Diyabetikler, daha fazladır. (TANKER.M.1991) Bu bilgilere Morris ve arkadaşlarının bulgularını da eklersek; Cynara Scolymus L.’nin diabetlilerde kullanılabileceği ortaya çıkar. Tüm bu etkilerinden faydalanmak amacıyla Cynara scolymus L. Homeopatide de kullanılmaktadır. (HOPPE, A. 1975) Koleretik olarak enginar drogu, 3x200 mg dozda kullanılır. Günde 500 mg dozda ise hiperkolesterolemide kullanılabilir. (GÜVEN, K.C 1985) Kısaca; saydığımız bütün bu etkilerin gözlenebilmesi için enginarın günlük dozu 5-6 gr kuru drog şeklindedir. Tüm bu saydığımız olumlu etkilere karşılık enginarın, literatürlerde yer alan önemli bir yan etkisi yoktur. Sadece bir bir çalışmada safra yolu tıkanması yapabileceği belirtilmişsede bu olaya, aşırı iltihaplı ve taşlı bir safra kesesinin sebep olacağı düşünülmektedir.(SIEGERS,C. 1993) Zaten böyle bir durumda çözüm cerrahı operasyondur. Bir başka araştırmada, nadirde olsa, enginar saplarının allerji yaptığı; bununda kontakt dermatit şeklinde ve aşırı temasla oluştuğu belirtilmiştir. Kayıtlara geçen olayların besin alıcıları sebze satıcıları ve enginarla fazla temasta olan ev hanımlarında görüldüğünü düşünürsek, enginarı tedavi dozlarının üstünde bile hiçbir yan etkisi olmayan, özellikle karaciğer dostu bir sebze olarak görebiliriz (MEDING, 1983) Enginarların bu allerjik reaksiyonları, allerjik potansiyelleri bilinen seskiterpenlakton olan sinaropikrine bağlanmıştır. (MEDING, 1983) Özellikle safra sekresyonunu stimüle etmek üzere sinarin içerikli bir çok ilaç formu bulunur. Bunlar liyofilize tozlar, şuruplar, tabletler ve drajeler şeklindedir (BETTERO.1981). Enginar ekstresi veya sinarin Türkiye’deki ilâçlarda etken madde olarak bulunmamasına karşın, Avrupa ve Amerika daki bir çok ilâcın formülasyonuna girmektedir. Bunlardan bazıları: 1. Hepar SL 50 Kapsül (Sertürner) Extr. Fol. Cynarae Doz : 3x2 28001 50 mg 2. Cynarix Draje (Sagitta) 28027 Extr. Herb Cynarae 200 mg. Extr. Rhiz. Rhei 150 mg Doz : 3x1 3. Neurochol - N Draje (Brenner) 28031 Extr. Herb. Cynarae 40 mg Extr. Rad. Taraxaci 30 mg Extr. Rhiz. Rhei 20 mg Extr. Fol. Chamomillae 20 mg Extr. Herb. Absinthii 10 mg Doz : 2x1 4. Heparaxal Draje (Roland) 28044 Extr. Cynarae aquos 50 mg Extr. Fol. Boldo 10 mg Extr. Fruct. Cardui Mariae 10 mg Extr. Cart. Cascarae sagrad. 30 mg. Rad. Taraxaci c. herb. 38.3 mg Rhiz. Curcumae pulvis 14 mg Fol. Sennae 30 mg Belladonna D2 2,5 mg Orotsäure 1.H2O 16,7 mg. Fel Tauri sicc. 30 mg Doz : 3x2 5. Poikicholan Draje (Lomaphram) 28047 Extr. Cynarae 40 mg Extr. Rhiz. Curcumae xanth. 20 mg Ol. Curcumae xanth. 10 mg Cholinorotat 30 mg Pankreatin 30 mg Ex. Cort. Frangulae 12 mg. Doz : 3x1-2 6. Salus Gallexier Draje (Solushaus) 28066 Extr. Rhiz Curcumae xanthor. 48 mg Extr. Fol. Cynarae scolym. 40 mg Extr. Fruct. Cardui Mariae 24 mg Extr. Rad. Taraxaci 24 mg Extr. Flor. Chamomillae 24 mg Extr. Fol Menthae 12 mg. Doz : 2x1 7. Salus Tee Tee (Salushaus) 28076 Fol. Cynarae scolym. 19 g. Fruct. Foeniculi 11g. Flor Chamomillae 15g. Herb. Taraxaci 16g. Fol. Menthae pip. 19g. Fol. Calendulae 4g. Flor. Stoechados 4g. Flor. Millefolii 12g. Doz : 3x1 8. Bilicura N 28034 9. Spasmo - Bilicura 28052 10. Galloselect 28062 11. Gallexier 28071 12. Benestan 28096 Bu 12 ilaç Kolagog olarak ve safrayolu hastalıklarında kullanılmaktadır. 13. Cynarzym N 56008 14. Ludoxin 56015 15. Heparchofid S. 56026 16. Probiophyt 56059 Bu 4 ilaç ise özellikle Karaciğer rahatsızlarında ve safra kesesi hastalıklarında kullanılmaktadır. 17. Arthrodynat 05027 Analjezik olarak romatizmal şikayetlerde kullanılmaktadır. Homeopatik formulasyonda ise: 18. Galenavowen - N 56092 Amni visnaga 24 ml Boldo 6 ml Curcuma long. 5 ml Cynara scolymus 10 ml Syzygium jambolanum 5 ml Doz : 3x15-25 Tr. 19. Regasinum Hepaticum 56099 Taraxacum D2 20 g Carduus mar 20 g Rheum =D1 20 g Cynara scol. 20 g Chelidonium D3 10 g Curcuma =D1 18 g Curcuma xanthorrhiza =D1 2g Doz : 3x25 Tr. Karaciğer iltihaplarında kullanılır. 20. Klosterfrau Magentonikum 59.003 21. Carminagal 59243 22. Dr. Maureis Magen - Apotheke 59281 23. Stomachiagil 59380 Dispeptik hastalarda ve gastritte kullanılan preparatlardır. 5. CYNARA SCOLYMUS L. ÜZERİNDE KÜLTÜR ÇALIŞMALARI Zohary Cynara scolymus L. nin Cynara cardunculus ile Cynara syriaca arasında bir üreme özelliğine sahip olduğunu belirtmiştir. Cynara scolymus L. ülkemizde özellikle İzmir, İstanbul ve Bursa çevrelerinde yetiştirilmektedir. Yetiştiriciler İstanbul ve Bursa’da üretilen enginarlar “Bayrampaşa Enginarı”, İzmir dolaylarında üretilen enginarlar ise “Sakız Enginarı” diye adlandırmaktadırlar. Trabzon Dermendere civarında yetiştirilen enginar (DAVIS, PH 1975) ülkemizde az bilinen bir sebzedir. İzmir dolaylarında yetiştirilen Sakız Enginarı için, yetiştiriciler ve tüketiciler daha lezzetli olduğunu söylemektedirler. Cynara Scolymus L.’nin Kaliforniyanın, sahil bölgelerinde vejetatif üretimi yapılırken, güneyde ise tohum üretimi ile kültür yapılmaktadır. (FRANCOIS, 1975) Enginarın, ülkemizde yetiştirilmesi hakkında bilgi edinmek amacıyla İzmir’in, Seferihisar ve Küçükbahçe mevkiilerinde tarafımdan yapılan incelemede; Yetiştiricilerin vejetatif üretimi uyguladıklarını saptadım. Enginar doğal olarak, çapraz tozlaşmayla ürer. Bu olay, bitkinin tohum populasyonunda, yüksek derecede heterojenitesine sebep olur. Bu nedenle çoğu kez vejetatif üretim yapılır. Bu tip üretimin dezavantajı, verimin azalması, üretilen bitkilerin heterojen olması ve hastalık naklinin kolay olmasıdır. Bu handikaplar ise ancak, homojen tohum üretimi ile kültür yapılırsa aşılabilir. Doku kültürü ile üretim ise, geniş ölçüde homojen ve hastalıksız populasyonların oluşturulması için bir alternatiftir ve belirli bir bölgede seçilen genotiplerin hızla üretimine izin verir. (LAUZER, D. 1990) Özellikle Romanya, İtalya ve Akdeniz bölgesinin birçok yerinde kültürü yapılan enginarın, kültür geliştirme ve koruma çalışmaları da detaylı olarak yapılmaktadır. Bu çalışmaların amacı, hastalıksız ve daha verimli enginarlara ulaşmaktır. Bir çalışmada, bu konuda yapılan kültür sırasında, bazı enginarlarda ürünün azaldığı, yaprakların bozulduğu, çiçek tablası sayısının azaldığı ve bitkide büyük, soluk - yeşil renkli lekelerin olduğu bildirilmiş ve yapılan çalışmalar sonunda, bitkilerdeki tüm bu olumsuzluklara AMCV ( Artichoke Motlled Crinkle Virus) adlı bir virüsün sebep olduğu tespit edilmiştir. Tombus virüslerinden olduğu anlaşılan bu virüsün üzerinde gen proteinlerinin tespiti çalışmaları yapılırken (TAVAZZA, 1989), başka bir çalışmada da Cy RSV (Cymbidium ringspotvirus) ve AMCV virüslerinin gen proteinleri birlikte açıklanmaya çalışılmıştır. ( BURGYAN, J. 1993 ) Sonuçta, başka bitkilerde görülen virüslerle yapılan karşılaştırmalar neticesinde, AMCV’nin Tombus virüsler grubundan bir virüs olduğunu, ancak bazı farklı özellikler gösterdiği rapor edilmiştir. (TAVAZZA, 1994) Enginar üretimi için sağlıklı ve değişmez materyallerin çoğaltılması çalışmalarına ek olarak, doku kültürü tekniklerinin, genetik çalışmalardaki bazı problemleri de çözeceği düşünülerek, İspanya da Oviedo Üniversitesi Biyoloji Fakültesinde 1990 yılında bir araştırma yapılmış, araştırma projesinin içinde AMCV virüsüne dayanıklı enginarın üretimine yer verilmiştir. (ORDAS, 1990) Bu çalışmanın temeli, virüs genlerinin, protein tabakasıyla transferine dayanmaktadır. Bu amaçla enginar braktelerinden, bitkinin invitro rejenerasyonunu sağlamak için 30 g/l lik sukroz, değişik kombinasyonlardaki IAA (Indol asetik asit), NAA (Naftol asetik asit) ve IBA (Indol butirik asit) gibi hormonlar kullanılmıştır. (ORDAS, 1990) Doku kültürlerinde enginarın fruktoz ve glukoz’a dönüşen sukrozdan, yalnız glukozu kullandığı, fruktozu vasatta bıraktığı’da ayrı bir calışmada bildirilmiştir. (PIETERS, 1987) Sonuçta geliştirilen filizlerin kökleşme ortamına transferinden sonra, bunların % 76 sının kök oluşturduğu, oluşan bu köklerin de % 62’sinin yaşadığı rapor edilmiştir. (ORDAS, 1990) İsviçre’de 1982 yılında, peroksidazın köklenme gelişimine olan etkilerini izlemek için yapılan bir deney sonunda, enginar bitkisinden kesilme ile elde edilmiş bitkilerin, morfogenetik karekterlerinin, tohumdan yetiştirilmiş genç bitkilerin karakterleriyle özdeş olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak, doku kültürlerinde peroksidaz kullanılması, transplantasyon sırasında bitkiyi yeniden elde edebilmemizi kolaylaştırmakta iken, genç tohumların karekterize edilebilmesine de olanak sağlamaktadır. (MONCOUSIN, 1982) İtalya’da ise Cynara scolymus L nin filiz uçlarının kültürü ile çoğaltılması hakkındaki bir başka çalışmada, filiz çoğaltma ortamı olarak yine bazı hormonlar değişik kombinasyonlar halinde kullanılmış ve optimal kök formasyonu, NaCl içeren NAA ve IAA kombinasyonuyla elde edilmiştir. Bu kültür geliştirme ve hastalıklara direnç kazandırma çalışmalarının yanında, topraktaki tuz oranının bitki üretimine etkisi de araştırılmıştır. Sonuçta enginarın tuza olan toleransının orta derecede olduğu belirlenmiştir. Tuz nedeniyle ürünün azalmasına, tomurcuk sayısının azalmasından çok, tomurcuk ağırlığı azalmasının neden olduğu belirtilmiştir. (FRANCOIS, 1995) 6. SONUÇ Pek çok ülkede kültürü yapılan Cynara scolymus L.. üzerinde bugüne kadar yapılan araştırmaların taranaması sonucunda bu bitkinin, halk ilacı olarak kullanılmasının yanısıra, gıda ve ilaç endüstrisinde de önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır. Cynara scolymus L. de bulunan etken maddelerden; özellikle kafeik asit esterleri ve flavonoitleri, bitkinin farmokolojik etkilerinde büyük rolü olduğu açıktır. Klorojenik asit, Kafeikasit ve Sinarin bu bitkinin kolagog, koleretik, antilipemik, hipokolesterolemik ve hepatoprotektif etkilerinden sorumlu bileşiklerdir. Flavonoitlerde bu etkiyi desteklemektedirler. Flavonoitleri nedeniyle P-Vit. Aktivitesi gösterirler ve aterosklerozda’da olumlu etkileri vardır. Bitkide az miktarda bulunan kumarinlerde bu etkiyi arttırmaktadırlar. Cynara scolymus L. nin içerdiği krom nedeniyle hipoglisemik aktiviteye sahip olduğu ve yine içerdiği inülin nedeniyle diabetlilerin diyetinde kullanıldığı bilinmeketir. Günümüzde, Cynara scolymus bitkisi sebze olarak tüketilmesi yanısıra, Homeopati ve Fitoterapi de kullanılan, özellikle karaciğer dostu olarak bilinen bir bitkidir. Hem karaciğer hemde safra kesesini etkilemesi Fitoterapide özel bir yeri olmasına neden olmuştur. Cynara scolymus L. yılan zehirlenmelerine karşıda etkili bir bitkidir. Ve bu amaçla halk ilacı olarak da kullanılmatır. Enginar ekstresi ve Sinarin Türkiyedeki ilaçlarda etken madde olarak bulunmamasına karşın, Amerika ve Avrupa da pekçok ilaç formülasyonunda bulunmaktadır. Ülkemizde bugün için yalnız sebze olarak tüketilmesi yanında halk ilacı olarak da kullanılan ve önemli bir yan etkisi bulunmayan enginarın yakın bir gelecekte tedavide de hak ettiği yeri alacağı açıktır. 7. KAYNAKLAR 1- ADZET, T., CAMARASA, J. and LAGUNA, J.C. (1987) Products Journal of Natural 50 (4); 612-617 2- ADZET, T., and PUIGMACIA, M. (1985) Journal of Chromotography 348; 447- 453 3- ANZALONE, B-BECHERER, METLESICS, H-MONTELUCCI, SEGELBERG, I. (1982) 4- BAYTOP, T. (1971) A.-EHRENDORFER, H- F.-REICHSTEIN, T.- Flora-d’italia 3; 163 Farmakognozi 5- BAYTOP, T. (1963) G.-RASETTI, F.-MERXMÜLLER, İÜEF yayınları İstanbul 2; S.302 Türkiyenin Tıbbı ve Zehirli Bitkileri İÜEF yayınları İstanbul S: 414-416 6- BAYTOP, T. (1984) Türkiyede Bitkilerle Tedavi İÜEF yayınları İstanbul S: 228 7- BAYTOP, A.(1991) Farmasötik Botanik İÜEF yayınları İstanbul S. 255-56,229 8- BESSIN, M.-VESQUE, J.-VESQUE, A.-GRAZİANİ, C. Les Plantes Medicinales (1971) Presses Üniversitaires de France 9- BERNHARD, H. (1982) 10- BETERO, A.(1981) Pharm-Acta-Helv Boll-Chim-Farm 1;20 57;179-180 120;49-54 11- BIANCHINI, F., CORBETTA, F., PISTOIA, M. (1985) Le Piante Della Solute. 30-186 12- BOGAERT, J.P., MORTIER, F.J JOUANY, J.M., PELT, J.M., DELAVEAU, P. (1972) Ann-Pharm-Fr. 30;401-408 13- BURGYAN, J., TAVAZZA, M., DALMAY, T., LUCIOLI, A. and BALAZS, E. (1993) Gene. 129; 191-196 14- DAVIS, P.H. (1975) Flora of Turkey and the East Aegean Islands Edinburg at the university press 5: 1-10, 326-329 15- FRANCOIS, L.E. (1995) 16- GÜVEN, K.C. (1985) Hort Science. 30.(1); 69-71 İlaç ve Kozmetik Formülleri 8; Sayfa: 85 17- HAMMOUDA, F.M., SEIF EL-NASR, M.M. and SHAHAT, A.A. (1991) Planta Medica 57; a119 18- HAMMOUDA, F.M., SEIF EL-NASR, M.M. and SHAHAT, A.A. (1993) Plant Foods For Human Nutrition 44; 163-169 19- HAMMOUDA, F.M., SEIF EL-NASR, M.M., ISMAIL, S.I. and SHAHAT, A.A. (1993) Ind. J. Pharmacog. 20- HOPPE, H.A. (1975) 31 (4); 299-304 Drogenkunde Walter de Gruyter-Berlin New York 1;382 21- HINOU, J., HARVALA, C., PHILIANOS, S. (1989), Ann. Pharm. France 47 (2); 95-98 22- JARUZELSKİ, M., ZAGORSKA, H., DEBSKA, W., ZDZIECHOWSKI, J. 1976 Herba-Pol., 22;144-153 23- KARAMANOĞLU, K., (1977) Farmasötik Botanik Sayfa: 397-398, 402 24- KISO, Y., KAWAKAMI, Y., KIKUCHI, K. and HIKINO, H. (1987) Planta Medica; p. 241-242 25- LAUZER, D., VIETH, J. (1990) Plant-Cell-Tissue-Organ-Culture 21(3); 237-244 26- LOUTFY, B. (1967) Medicinal Plants of Nord Africa 27- LOO, J.V., COUSSEMENT, P. (1995) and Nutrition p: 63-64 Crc. Critical Reviews in Food Science 35 (6); 525-552 28- MACLEOD, A.J., PIERIS, N.M. and TROCONIST, N.G. (1982) Phytochemistry 21 (7); 1647 - 1651 29- MANZANARES, M.J., CORRE, J., HERVE, Y. (1995) Euphytica 84 (3); 219 - 228 30- MEDING, b. (1983) Journal Article “Contact Dermatitıs” 31- MONCOUSIN, C. (1982) Plant-Tissue-Culture 32- MORRIS, W.B., GRIFFITHS, H., GRAHAM J.K. p. 314 5 Meet; 147-148 (1988) Clin-Chem. 34 (7); 1525-1526 33- MORTIER, F., BOGAERT, J.P., JOUANY, J.M., DIXNEUF, P., et DELAVEAU, p. (1976) Plantes Medicinals et Phytotherapie. Tome, X, (1); 36-43 34- NELSON, A. (1951) 35- OMAR, A.A., (1984) Medicinal Botany p. 359 SARG, T.M., KHAFAGY, S.D., IBRAHIM, Y. and GRENZ, M. Phytochemistry 23 (10); 2381-2382 36- ORDAS, R.J. TAVAZZA, R. and ANGORA, G. (1990) Planta Science 71; 233- 237 37- ÖZTIG, F. (1959) Faydalı Bitkiler İÜFF yayınları 823; 22-23 38- PEREIRA, N.A., PEREIRA, B.M., NASCIMENTO, M.C., PARENTE, J.P. and MORS, W.B. (1994) Planta Medica 60;99-100 39- PIETERS, B., MAENE, L., BUGGENHOUT, P. (1987) Landbouwwet Rijksuniv. Gent 40- PLESSI, M. (1995). Meded. Fac. 52 (4a); 1409-1416 Rivista Della Societa İtaliana di Scienza Dell Alimentazione 24 (1); 23-33 41- RECHINGER, K.G. (1973) Ts / BRD Flora Aegaea Otto koeltz Antiquarıat Koenigstein- p; 654-655 42- ROSSI, V., PAOLI, D.G. (1986) Int. Congr. Plant-Tissue -Cell-Cult. 6 meet; 105 43- ROTE LİSTE (1990) 44- RUCKER, G., KEHRBAUM, S., SAKULAS, H., LAWONG, B. and GOELTEN BOTH, F. (1994) Planta Medica 60;288-289 45- RUPPELT, B.M., PEREIRA, E.F., GONCALVES, L.C., PEREIRA, N.A. (1991) Mem. Inst. Oswolda Cruz. 86 (2); 203-205 46- SCEMAMA, M. et. Ph. GARDE (1971) Plantes Medicinales et Phytotherapie Tome 5 (1); 39-44 47- SCHNEIDER, V.G. und THIELE, KL. (1974) 48- SHISHKIN, B.K.-BOBROV, E.G. (1962) Planta Medica Flora USSR 25;149-156 27;72 49- SIEGERS, C., SIEGERS, P., FINTELMAN, V., MENSSEEN, H.G. (1993) Phytotherapie Manuel p: 50- TANKER, M., TANKER, N. (1991) Farmakognozi AÜEF yayınları 1; 180- 185,218-220-279 51- TAVAZZA, M., LUCIOLI, A., ANGORA, G. and BENVENUTO, E. (1989) Molecular Bıology. 13;685-692 Plant 52- TAVAZZA, M., LUCIOLI, A. (1994) J. Gen. Virol. 75 (75);1515-1524 53- TREASE, G.E. AND EVANS, W.C (1978) Bailliere Tindall London 11; 356 54- TUTIN, T.G., HEYWOOD, V.H.-BURGES, N.A.-MOORE, D.M.-VALENTINE, D.H., WALTERS, S.M.-WEBB. D.A. (1984) Flora of Europaea 4; Tribus 248-49 55- WEISS, R.F. (1991) Herbal Medicine p. 88-89, 189-191 56- WAGNER, H., WIESENAUER, M. (1995) Phytotherapie Gustav Fischer Verlag Stuttgard .Jena .New York p:144-145, 148 57- ZAPESOCHNAYA, G.G., KURKIN, V.A., KUDRYAVTSEVA, T.V., KARASARTOV, B.S., CHOLPONBAEV, K.S., TYUKAVKINA, N.A. and RUCHKIN, V.E., (1992) Chemistry of Natural Compounds 58- ZEYBEK, N., ZEYBEK, U. (1994) 59- ZOHARY, M. ( 1973 ) p: 40-45 Farmasötik Botanik 2.; 388 Geobotanical Foundations of the Middle East 2;637 SONUÇ Sonuç olarak Asteraceae familyasına ait bir kültür bitkisi olan Cynara scolymus’un gerek etken maddelerinin spektrum genişliği gerekse bu maddelerin birbirlerine olan sinerjik etkileri ile, ülkemiz gibi aşırı yağ ve ilaç tüketen ülke insanlarının vücutları, özellikle karaciğerleri için eşsiz bir drog kaynağıdır. Enginarın sağlıklı bir drogu için toplama zamanı ve kurutma şartlarına dikkat edilmesi gerekir. Enginarın dahilen kullanımında içerdiği sinaropikrinlerden dolayı tadında bir acılık olabilir, bu dezavantajı suyla hazırlanmış yumuşak ekstreleri veya tentürleri hazırlanarak giderilebilir. Etkileri ve kullanımı açısından gerekli uyumu gösteren, Avrupa piyasalarında çok tanınmış Cynara scolymus preparatlarına ülkemizde hala niçin yer verilmediği ayrı bir konudur. Omar 1984 yılında yaptığı çalışmada Cynara Sıbthorpiana’nın ( = Cynara cornigera ) sulu yaprak ekstresinde terpen alkol ve 3 tane guayanolid olduğunu belirtmiş. Bu terpen alkolü, vomifoliol ( = Blumenol A) guayonulidleri ise : Zaluzanin - C, solstitalin ve sıbthorpin olarak belirlemiştir. Zaluzanin C önceden zaluzania türlerinden izole edilmiş ve P-38 lenfotik lösemide tümör ihibe edici etkisi bilinmektedir. Vomifoliol’ün bu türden izolasyonu ilk defa bu çalışma ile belirtilmiştir. (OMAR A.A. 1984)