CYNARA SCOLYMUS L.`NİN FİTOTERAPİ`DEKİ ÖNEMİ

Transkript

CYNARA SCOLYMUS L.`NİN FİTOTERAPİ`DEKİ ÖNEMİ
ANKARA
SAĞLIK
ÜNİVERSİTESİ
BİLİMLERİ
ENSTİTÜSÜ
CYNARA SCOLYMUS L.’NİN FİTOTERAPİ’DEKİ
ÖNEMİ
ECZ. Mehmet ÇALIK
FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI
DANIŞMAN
Prof. Dr. Engin ŞARER
ANKARA - 1997
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ........................................................................................................ i
İÇİNDEKİLER .............................................................................................. ii
1. GİRİŞ ve AMAÇ ....................................................................................... 1
2. CYNARA SCOLYMUS L.’NİN SİSTEMATİKTEKİ YERİ .......................... 2
2.1. Asteraceae ( = Compositae ) Familyasının Özelliği ...................... 3
2.2. Cynara L.’nin Cins Özelliği ........................................................... 5
2.3. Cynara scolymus L.’nin Tür Özelliği ............................................. 7
2.3.1. C. scolymus L.’nin Dünya’da kültür yapılan yerleri ............ 8
2.3.2. C. scolymus L.’nin Türkiye’de kültürü yapılan yerler ......... 8
3. CYNARA SCOLYMUS L.’NİN ETKEN BİLEŞİKLERİ ............................. 10
3.1. Flavonoitler.................................................................................. 11
3.2. Kumarinler ................................................................................... 20
3.3.Kafeik polifenoller ......................................................................... 22
3.4. Uçucu Bileşikler ........................................................................... 25
3.5. Glusitler ....................................................................................... 28
3.6. Diğerleri ....................................................................................... 29
4. CYNARA SCOLYMUS L.’NİN FARMAKOLOJİK ETKİLERİ ................... 32
5. CYNARA SCOLYMUS L. ÜZERİNDE KÜLTÜR ÇALIŞMALARI ............ 44
6. ÖZET ...................................................................................................... 48
7. KAYNAKLAR .......................................................................................... 50
1.GİRİŞ VE AMAÇ
Cynara scolymus L. ,Türkçe ismi ile Enginar, taşıdığı flavonoitler, çeşitli kafeik
polifenoller ve diğer bileşiklerinin önemli fizyolojik etkileri bulunması nedeni, ile
bir çok araştırıcının ilgi konusu olmuştur.
Bir kültür bitkisi olan Cynara scolymus L. hakkında günümüze kadar
yapılan çalışmalar, bize bu bitkinin gerek etken maddeleri ve fizyolojik etkileri,
gerekse kültür çalışmaları hakkında ayrıntılı ve yeterli bilgi vermektedir.
Bu çalışmanın amacı, Cynara scolymus L. üzerinde bugüne değin
yapılan araştırmaları inceleyerek, bu bitkinin Fitoterapi’deki önemini ortaya
koymaktır.
2. CYNARA SCOLYMUS L.’ NİN SİSTEMATİKDEKİ YERİ
BÖLÜM: Spermatophyta
ALTBÖLÜM: Angiospermae
SINIF: Dicotyledonae
ALTSINIF: Sympetale
TAKIM: Asterales
FAMİLYA: Asteraceae (=Compositae)
ALT FAMİLYA: Tubiliflorae
Tribus: Cardueae (=Cynareae)
Subtribus = Carduinae
CİNS: Cynara L.
TÜR: Cynara scolymus L.
(DAVIS, 1975 - KARAMANOĞLU, 1977)
2.1. Asteraceae Familyasının Özellikleri
Tohumlu bitkilerin en zengin familyalarından biridir. (KARAMANOĞLU 1977)
Çoğu otsu, az bir kısmı çalı ve ağaçlardır. Yapraklar alternan veya karşılıklı
veya hepsi tabanda. Çiçekler kapitulum durumunda. Etraflarında çanak
yapraklarına benzeyen brakteler ’den meydana gelen ortak bir örtü (
İnvolukrum ) bulunur. Çiçekler erdişi veya tek eşeyli, aktinomorf veya zigomorf.
Kaliks bir papus şeklinde, bazen bir halka veya pul biçiminde, bazen eksik.
Korolla 5 birleşik petalli, tüp veya dil şeklinde. Ovaryum alt durumlu, 2 karpelli,
1 ovüllü. Meyve tepesinde 1 papus, 1 kaliks artığı veya tepede böyle bir organı
olmayan aken.
Bu familyanın Dünya’da 1000’ e yakın cinsi ve 2000’ e yakın türü
vardır. Türkiye’de ise 133 cinsi ve 1156 türü vardır.
Bu familyada, uçucu ve acı madde taşıdıklarından dolayı tıbbi olarak
kullanılan, inulin ve sabit yağ taşıdıklarından dolayı gıda maddesi olarak
kullanılan, lateksinde kauçuk taşıdıklarından dolayı’ da sanayii değeri olan
bitkiler vardır. ( BAYTOP.1991 ).
Bu
familya
çiçek
özelliğine
göre
2
alt
familyaya
ayrılır.
(KARAMANOĞLU 1977).
a- Tubiliflorae alt familyası
b- Liguliflorae alt familyası
a-Tubiliflorae alt familyası: Bu familyadaki bitkilerin kapitulumunda dilsi
ve tüpsü çiçekler vardır. Çoğunlukla süt borusu bulunmaz. Eczacılıkta
kullanılan ve drog veren bitkilerin çoğu bu alt familyadadır.
b-Liguliflorae alt familyası: Kapitilumu oluşturan çiçeklerin hepsi ligulat (
dilsi ) dir. Lateks ( süt ) boruları bulunur. Uçucu yağa ender rastlanır.
Cynara scolymus L. tüpsü çiçekler taşıdığından dolayı Tubiflorae alt
familyasına aittir. Bu alt familyalar çok geniş olduğu için familya olarak da
kabul edilir.
Tubiliflorae alt familyası 11 tribusa 129 subtribusa ayrılır. (TUTİN 1984
). Bu tribuslar;
1- Heliantheae
2- Inuleae
3- Asteraeae
4- Senecioneae
5- Calendulae
6- Eupatorieae
7- Anthemideae
8- Arctoteae
9- Cardueae (=Cynareae)
10- Mutisieae
11- Lactuceae
Bu tribuslardan Cardueae (=Cynareae) tribusu 129 subtribusdan 4 subtribusu
içerir. Bunlardan; Echinopsidinae, Centaureinae, Carlininae ve Carduinae dır.
Enginar ise bu subtribuslardan Carduinae ye dahildir. (DAVIS ,1975)
2.2. Cynara L. Cinsinin Özellikleri
Çok senelik otsu bitkilerdir. Gövdeleri kalın, dik, kostalı, az çok dallanmış,
dikenleri üçgenimsi veya değil. Yapraklar alternan, çoğunlukla gövdenin ana
sapı ile bölünmüş (kanatlı) pinnatisekt, dikenli veya değil. Kapitula geniş, tek
başına, homogam veya disk şeklinde, bir veya birkaç başlı korimbus
oluşturmuş. İnvolukrum ovoid veya küremsi; yapraksı gövde çok sıralı, derimsi
± orta damarı çıkmaksızın uzantılı, dikenli veya değil. Reseptakulum etli ±
tabla şeklinde, yoğun olarak düz, uzun tüylerle kaplı. Çiçekler menekşe-mavi
veya beyazımsı; Korolla zigomorf. Akenler yassı ovoid, köşeli, belirgin kostalı,
düz ve benekli, apeksi trunkat. Papus çok sıralı, geçici halka tabanında
birleşmiş uzun, kalın tüyler. ( DAVIS,1975 ).
Davıs’e göre Cynara L. cinsinin Türkiye’de 3, Kıbrıs’ta 1 türü vardır. (
DAVIS,1975 ).
Bunlar:
1-Cynara syriaca Boiss.
(=Cynara kurdica Hand.-Mazz)
2-Cynara cardunculus L. (=Cynara horrida Ait.)
3-Cynara scolymus L. (=Cynara cardunculus L. var.sativa Morıs)
(=Cynara cardunculus var. scolymus L.)
(=Cynara cardunculus var. sativa Fiorri)
Kıbrıstaki tür ise :
Cynara cornigera Lindley (=Cynara sibthorpiana Boiss & Heldr.)
(=Cynara humulis L.)
Bu 4 türü birbirinden fiziksel olarak ayıran özellikler aşağıda verilmiştir.
1- Gövde 10-20 cm alt yapraklardan kısa; Yaprak dikeni kısa ( 2-6 mm);
Çiçekler kirli beyaz.
4-cornigera
1- Gövde alt yapraklardan daha uzun; Yaprak dikeni uzun veya yok; Çiçekler
menekşe-mavi.
2- Gövdenin yapraksız kısmı uzun, kapitulumdan (12-35 cm) aşağıdaki
yapraklar, her segmentin tabanında tek dikenli.
1-syriaca
2- Gövdenin yapraksız kısmı kısa, kapitulumdan (1-4 cm) aşağıdaki
yapraklar, kınsız veya her segmentin tabanındaki dikenler küme
halinde.
3-Yapraklar her segmentin tabanında uzun küme halinde
dikenli, yapraksı gövde uzun-dikenli.
2-cardunculus
3-Yapraklar kınsız, çoğunlukla mukronat dişli; Yapraksı gövde
ovat, obtus veya dikenli emarginat-apeks mukronat.
3-scolymus
2.3. Cynara scolymus L. Türünün Özellikleri
Temmuz - Ağustos ayları arasında mavi-mor renkli çiçekler açan 50-150 cm
boyunda çok yıllık otsu bir bitkidir. Killi, kumlu ve rutubetli topraklarda
yetiştirilir. Gövde dik, kuvvetli, sert ve boyuna oluklu. Yapraklar sapsız,
stipulasız ve alternan dizilişli. Lamina büyük, uzun, oval ve parçalı. (BAYTOP,
1963) Üst yapraklar nadiren parçasız. (DAVIS, 1975) Parçalar lanseolat veya
üçgen şeklinde, kenarları büyük dişli veya dişsiz. Damarlanma alt yüzde daha
belirgin. Çiçekler üst yaprakların koltuğundan çıkan uzun sapların ucunda,
büyük kapitulumlar halinde toplanmış. Brakteler geniş, oval şekilli ve sert.
Reseptakulum etli, tabla şeklinde. Hepsi tüp şeklinde çiçekleri ve bunların
aralarında bulunan uzun tüyleri taşır. Kaliks uzun tüyler halinde. Korolla tüpü
bunlardan daha uzun, beyaz uca doğru kırmızımsı mor ve nihayet iplik
şeklinde 5 parçalı. Stamenler 5 tane, flamentler uzun ve korolla tüpüne üstten
bitişik. Ovaryum küçük ve altta, stilus korolladan uzun ve aynı renkte, stigma
iki küçük parçalı. Meyve koyu esmer renkli, parlak yüzlü ve uzun papuslu bir
aken. (BAYTOP. 1963)
Cynara scolymus L. ye değişik dillerde aşağıdaki isimler verilir. (BESSIN,1971)
İngilizce= Artichoke
Fransızca= Berigoule
Almanca= Artischocke
İtalyanca= Carciofo
İspanyolca= Cardo a cachofero
2.3.1. Cynara scolymus L. nin Dünyada Kültürü Yapılan Yerler.
Enginarın vatanı kesin olarak bilinmemektedir. Esasen kültür bitkilerinin
vatanını tespit etmek çok güçtür, çünkü kültüre alındıktan sonra bir çok yere
yayılmışlardır. (ÖZTIĞ,1959).
Cynara L. türleri Akdeniz bitkisidir. Genellikle İtalya, Sicilya, Güney
Fransa, başta Romanya olmak üzere Balkan ülkeleri, Mısır ve Suriye,
(DAVIS,1975
-
HOPPE,1975
-
HAMMOUDA,1993
)
Kuzey
Afrika
(LOUTFY,1967), A.B.D., Kaliforniya (FRANCOIS,1995) ve Kanarya Adaları
yetiştirilmektedir. (BIANCHINI,1985)
2.3.2. Cynara scolymus’un Türkiyede Kültürü Yapılan Yerler.
Cynara scolymus’un Haritamızdan da anlaşılacağı gibi ülkemizde, Kuzey ve
Batı Anadolu da kültürü yapılır. Bu yerler başlıca İstanbul, Trabzon ve İzmir
çevresidir (DAVIS,1975).
İzmir Seferihisar da 1992 yılında İtalyan hammadde sanayicileri
tarafından Cynara L. cinsinin kısa boylu bir formunun kültüre alındığı literatür
de kayıtlıdır (ZEYBEK,1994).
A2 = İstanbul
A7 = Trabzon
B1 = İzmir
Diğer Cynara türlerinin ülkemizdeki toplandığı yerler ise:
Cynara syriaca Boiss.: Elazığ, Bingöl, Harput, Diyarbakır, Adana
Cynara cardunculus L.: Sinop ve Kos Adası
Cynara cornigera Lindley: Ege kıyılarına yakın adalarımızda sınırlı olarak
gösterilmiştir. (RECHINGER, 1943)
3. CYNARA SCOLYMUS L. NİN ETKEN BİLEŞİKLERİ
Enginarın etken maddelerini çoğunlukla polifenolik bileşikler oluşturur. Bundan
dolayı araştırmalar da daha çok polifenolik bileşikler üzerinedir. Bu polifenolik
bileşikler yanında diğer etken bileşiklerde araştırılmıştır.
Fenoller ve fenolik heterozitler, aromatik yapıdaki doğal bileşiklerin
önemli bir grubunu oluşturup, doğada yaygın olarak ve çok çeşitli tiplerde
bulunurlar. Çok sayıdaki bu bileşikler arasında; basit fenolleri, tanenleri,
kumarinleri ve heterozitlerini, antrokinonları, naftokinonları ve heterozitlerini,
flavonoitleri ve heterozitlerini, antosiyanidin ve antosiyaninleri sayabiliriz.
(TREASE.1978).
Cynara scolymus L. deki etken madde gruplarını şu şekilde
sıralıyabiliriz.
Flavonoitler
Kafeik polifenoller
Kumarinler
Uçucu bileşikler
Diğerleri (Oz, acı madde, organik asit, vitamin, mineral)
3.1. Flavonoitler
Flavonoitler kromon türevi maddelerdir. Kromon ise benzo--piron dur ve
bitkilerde bu güne kadar serbest olarak rastlanmamıştır. Fenil kromon
çekirdeğinin hidroksilli türevleri olan flavonoitler, bitkiler aleminde çokça
yayılmış olan sarı pigmentlerdir. Bunlar genellikle heterozit halinde bulunur ve
flavonozit adıyla bilinirler. (TANKER,1991).
benzo--piron = Kromon
Cynara scolymus L. nin içerdiği flavonoitlerin tayini çoğunlukla
spektrofotometrik yöntemlerle yapılmıştır. Son yıllarda ise Cynara scolymus L.
de bulunan flavonoitlerin ve diğer polifenollerin analizlerinde HPLC (Yüksek
basınçlı sıvı kromotografisi) yöntemi kullanılmaktadır. Adzet ve Puigmacia
1985 yılında Cynara scolymus’un flavonoitlerini bu yöntemle analiz etmişlerdir.
Hammouda (1993) ve arkadaşları ile Adzet ve arkadaşlarının yöntemini
modifiye ederek uygulamışlardır.
Cynara scolymus L. de daha çok tetrahidroksi flavon olan luteolin türevi
bileşikler bulunur. Bunlar sinarozit, skolimozit, apigenin-7-0-glukozit, luteolin-4glukozit
ve
sinarotriozit
gibi
flavonozitler
dir.
(TANKER,1991
-
HAMMOUDA,1993)
Bütün bu bileşikler bitkide çok aktif olan oksidazlar ile
0-dihidroksi fenolik türevler halinde parçalanır ve çeşitli izomerler
meydana getirirler. Çabuk yürütülmeyen kurutma sırasında drog esmerleşir.
(TANKER,1991)
Cynara scolymus L. yapraklarından hazırlanmış ekstrelerden aşağıdaki
flavonoit ve heterozitleri izole edilmiştir. (HINOU,1989)
luteolin
apigenin
luteolin-4-glukozit
apigenin-7-glikozit
luteolin-7-gensiyobiozit
sinarozit
skolimozit
sinarotriozit
kersetin
rutin
kozmozit
hesperitin
hesperitozit
Bu bileşiklerin formülleri aşağıda verilmiştir.
Luteolin
Sinarozit (luteolin-7-O-glikozit)
Skolimozit = ( luteolin -7-O-rutinozit )
Luteolin - 4 - O - glukozit
Luteolin - 7 - gentiyobiozit
Sinarotriozit
Apigenin
Apigenin -7-O-glikozit
Rutin
Kersetin
Hesperidin
Cynara scolymus L. yapraklarındaki flavonoit ve kafeik polifenollerin
miktarları üzerinde yapılan çalışmaların birinde, Mısır da kültürü yapılan
enginarın değişik hasat zamanlarındaki etken maddeleri detaylı olarak
incelenmiştir. Bu incelemede Mısır ve Romanya kaynaklı enginarların
tohumları Mısırda ekilmiş, bitki 5-6 olgun yaprak taşıdığında ilk hasat yapılmış
ardından da bir kaç hasat yapılmıştır. Toplanan yapraklar açık hava ile
kurutulup, toz edildikten sonra etken bileşikler HPLC tekniği ile
C18
-Bodapak
-
(3,9 mm x 30 cm) kolonları ve UV. dedektörü (325nm) kullanılarak
incelenmiştir. (HAMMOUDA,1993).
Deney sonucunda olgunlaşmış yapraklardaki flavonoitlerin miktarının
% 0,40 ila % 0,61 arasında değiştiği belirlenmiş diğer yandan yapraklar
olgunlaştıkça kafeik polifenollerin miktarının % 1,40 dan % 0,85 e düştüğü
görülmüştür.(Tablo 1)
Tablo 1 : Cynara scolymus yapraklarının (Romanya kaynaklı etken
bileşikleri.
Bitki Yaşı (Ay)
Flavonoit (%)
KafeikPolifenoller (%)
9
0,40
1,40
10
0,53
1,22
11
0,56
0,98
12
0,61
0,85
Bu bulgular Jaruzelski tarafından da daha evvel 1976 yılında rapor
edilmiş olanlara uymaktadır ve bu bitkinin farmakolojik preperatlarda
kullanılabilmesi için tohum ekildikten sonra 9 ila 10. aylar arasında toplanması
gerektiği bildirilmiştir. Bunun nedeni yaşlı bitkilerdeki flavonoitlerin yükselişine
rağmen, kafeik polifenollerin farmakolojik etki için gerekli olan miktarın (%1)
altında olmasıdır.
Hasat sezonunda sadece bir kez ürün veren (Meyve verme zamanı)
Mısır kültürüne karşılık, Romanya kültürü Cynara scolymus L. 3 kez hasat
edilebilir,dolaysıyla
daha
verimlidir.
Mısır
kültüründen
alınan,
toplam
olgunlaşmış yaprak ürünü 9,48 ton iken Romanya kültüründen alınan toplam
olgunlaşmış yaprak ürünü 24,12 ton dur. (HAMMOUDA,1993). Bu çalışmada
Romanya kültürü Cynara scolymus L. nin tohumları Mısırda ekilmiş ve bitkiyi
iklime alıştırma çalışmaları yürütüldükten ve 3 başarılı sezondan sonra elde
edilen toplam etken bileşiklerin % leri belirlenmiştir. Sonuçlar Tablo 2 de
verilmiştir.
Tablo 2 : Romanya kaynaklı enginar yapraklarının (Farklı hasat örnekleri)
etken bileşikleri.
Flavonoitler
Kafeik Polifenoller
Romanya kültürü)
(%)
(%)
Ata bitki
1986
0,55
1,25
1. Nesil kültür
1987
0,55
1,26
2. Nesil kültür
1988
0,80
1,42
Kültür no: (Mısırda ekilmiş
Bu çalışmaların yanında farklı kaynaklı enginarlardaki flavonoitlerin ve
kafeik polifenollerin karşılaştırılması sonucu, bu bileşikleri Romanya kültürünün
Mısır kültüründen daha yüksek miktarda içerdiği görülmüştür.
Romanya kaynaklı enginarlardaki flavonoitler ve kafeik polifenoller
sırasıyla % 0.53 ve %1.22 iken Mısır kaynaklı enginarlardaki flavanoit ve
kafeik polifenoller % 0.31 ve % 0.47 olmuştur.
Tüm bu sonuçlar, Romanya kültürü Cynara scolymus L. nin Mısır
kültüründen daha üstün olduğunu ve bu yüzden tıbbi bitki olarak Romanya
kültürü Cynara scolymus L..’nin kullanılması gerektiğini ortaya koymuştur.
(HAMMOUDA,1991 - 1993)
Enginar yapraklarındaki flavonoitlerin izolasyonu ve tanımlanması ile
ilgili bir başka çalışma, Hassan tarafından 1987 yılında Mısır’da yapılmıştır. Bu
çalışmada Mısır kültürü enginar ile Romanya kültürü enginar arasında benzer
morfolojik karakterler görülmüş, farklı olarak Mısır kültürü enginarın kapitula
üzerinin dikenli, yapraklarının ise daha büyük ve daha beyazımsı renkte
olduğu belirtilmiştir. Romanya kaynaklı Cynara scolymus L. de saptanan
luteolin, sinarozit ve skolimozit in yanısıra bitki Mısırda kültüre alındıktan sonra
yeni bir bileşik daha belirlenmiştir. Bu bileşik Cynara scolymus’dan ilk kez
izole edilen apigenin-7-0-glikozit’tir. Bu bileşiğin teşhisinin, bitkinin Mısır’da
transplantasyona bağlı olabileceği düşünülmüş ve transplantasyonun Cynara
scolymus L.’nin etken bileşikleri üzerindeki etkilerini incelemek üzere daha
ayrıntılı bir çalışma yapılmasına karar verilmiştir (HAMMOUDA,1993).
Hınou’nun 1989 yılında yaptığı, enginardaki polifenolik bileşiklerin
izolasyonu çalışmasında, Cynara scolymus L. türü için yeni bir bileşik olan
maritimein izole edilmiştir. Maritimein bir auron heterozitidir. (HINOU, J. 1989)
Auronlar’da sarı renkli pigmentlerdir. Ancak bitkinin çiçeklerinde değil kabuk,
odun ve yapraklarında bulunur. Auronların karbon sayısı flavonlarınki kadar
olmakla beraber piron yerine furanon halkası taşırlar.
Auron, 2-benziliden 3-benzofuranon halkası taşır. (TANKER 1991)
Auron’lar B halkasında - OH grubu taşımıyanlarla 1,2,3, -OH grubu taşıyanlar
olmak üzere 4 gruba ayrılır. (TANKER, M. 1991)
taşıyan maritimein’in formülü aşağıda verilmiştir.
(6-0--D- glukopiranozit)
Maritimein
Auron Halkası
B halkasında 2 -OH grubu
3.2. Kumarinler
benzo -
Kumarin; ortohidroksi sinnamik asit in lakton u, bir başka deyimle
piron’dur. (WEISS,1991)
Bir çok bitkide serbest veya heterozit halinde
kumarin türevi bileşikler vardır. Kumarinler bazı özellikleri ile teşhis edilirler,
örneğin hidroksilli kumarinler UV ışık altında mavi veya mavi-yeşil floresans
gösterirler. Bu özelliklerinden yararlanarak kumarinleri kromotografide teşhis
etmek mümkün olduğu gibi, buna bağlı olarak miktar tayini’de yapılabilir.
Fenolik hidroksil gruplarının reaksiyonlarına dayanarak geliştirilen miktar tayin
yöntemleri de vardır. (TANKER.1991)
Kumarinik asit ve kumarinin formülleri aşağıda verilmiştir.
O-hidroksi sinnamik asit
Kumarin
( benzo -  - piron )
( = Kumarinik Asit )
Cynara
scolymus
L.
yapraklarından
hazırlanan
ekstrelerden
skopoletin,eskuletin ve az miktarda eskuletin-6-0- glukozit izole edilmiştir.
(HINOU.1989)
Skopoletin
Eskuletin
Eskuletin - 6-O--glikozit
3.3. Kafeik Polifenoller
Cynara scolymus L. nin yaygın kullanılışından dolayı farklı koşullarda
yetiştirilen enginarlardaki etken maddeler, bitkinin farklı gelişim aşamalarında
araştırılmıştır. Bu bitkinin polifenolleri üzerinde yapılan araştırmaların temeli
spektrofotometrik tayin yöntemlerine dayanmaktadır. Bu araştırmalar 1961
yılında Somochowiec, 1966 yılında Horocio ve Rodriquez, 1971 yılında
Schilcher, yine 1971 yılında Scemama ve Garden, 1975 yılında Allesandrol,
1976 yılında Jaruzelsk, 1978 yılında Lattanzio ve Morone, 1981 yılında ise
Damato ve Bianco gibi araştırıcılar tarafından yapılmıştır. (HAMMOUDA,
1993)
Cynara scolymus L. nin ester yapısındaki bileşiklerini, kinik asitin kafeik
asit ile yaptığı kafeoylkinik asit izomerleri oluşturur. Kinik asitin 1 kafeik asit ile
birleşmesiyle kafeoylkinik asit, 2 kafeik asit ile birleşmesiyle de dikafeokinik
asit meydana gelir.
Bombardelli
ve
arkadaşları
GLC
–
MS
kombine
yöntemini
kullanmışlardır. Daha yeni bir yöntem Pelegrino ve Contz tarafından 1984
yılında uygulamaya konmuştur. Bu yöntemin temeli ise alkali ile hidrolizden
sonra spektrofotometrik tespitlere dayanmaktadır.
Bazı bitkilerdeki kafeokinik asit miktarının tespiti için 1992 yılında
yapılan bir çalışmada, Zapesochnaya ve arkadaşları Helichrysum italicum ve
Achillea cortilaginea ekstrelerinin HPLC analiz sonuçları ile başta enginar
olmak üzere kafeokinik asit içeren diğer bitkilerin HPLC analiz sonuçlarının
benzerlik gösterdiğini bildirmişlerdir. ( ZAPESOCHNAYA.1992)
Cynara scolymus L. yapraklarından hazırlanan ekstrelerin HPLC
yöntemi ile analiz sonucu saptanan bileşikler ve formülleri tablo 4’de toplu
olarak verilmiştir.
Kinik asit
Kafeik asit
Tablo 3 : Cynara scolymus yapraklarındaki kafeik polifenoller (Kafeoylkinik asit
izomerleri)
1-0-kafeoylkinik asit
R1
R2
R3
R4
Kafeik asit
H
H
H
H
Kafeik asit
H
H
(Pseudoklorojenik asit)
3-0-kafeoylkinik asit
(Kriptoklorojenik asit)
4-0-kafeoylkinik asit
H
H
Kafeik asit
H
H
H
H
Kafeik
(Klorojenik asit)
5-0-kafeoylkinik asit
asit
(Neoklorojenik asit)
1,5-0-dikafeoylkinik asit Kafeik asit
H
H
Kafeik
asit
(Sinarin)
1,3-0-dikafeoylkinik asit Kafeik asit Kafeik asit
H
H
(İzoklorojenik asit)
3,4-0-dikafeoylkinik asit
H
Kafeik asit Kafeik asit
H
Kafeik asit
H
(İzoklorojenik asit)
3,5-0-dikafeoylkinik asit
H
Kafeik
asit
(İzoklorojenik asit)
4,5-0-dikafeoylkinik asit
H
H
Kafeik asit
Kafeik
asit
(İzoklorojenik asit)
Bu bileşikler kararsızdırlar, ekstre edildiklerinde hidroliz olabilir ve
izomerizasyona uğrarlar. (ADZET,1985) Bu izomerizasyonu saptamak için
1985 yılında Adzet ve arkadaşları Cynara scolymus L. nin sulu ve alkollü
ekstrelerindeki fenolik bileşiklerin % miktarlarını araştırmışlardır. Sonuçlar özet
olarak Tablo 4’de verilmiştir. Tablodan da anlaşılacağı üzere metanollü
ekstrede ana bileşen klorojenik asittir, buna karşılık dikafeoylkinik asit ve diğer
kafeoylkinik
asit
türevleri
çok
az
miktardadır.
Sıcak
sulu
ortamda
izomerizasyon gerçekleşir ve ekstrenin bileşimi değişir. Neoklorojenik asit ve
kriptoklorojenik asitte bir artış, klorojenik asit miktarında bir düşme görülür.
Diğer taraftan 1,3, dikafeoylkinik asit miktarında azalma olurken 1,5
dikafeoylkinik asit’de (Sinarin) ve izoklorojenik asit izomerlerinde artış
olmaktadır.
Tablo 4 : Cynara scolymus ekstrelerindeki fenolik bileşiklerin % miktarları
Bileşik
Sulu ekstrakt (%)
Metanollü ekstre (%)
Neoklorojenik asit
19,50
1,30
Kriptoklorojenik asit
23,03
3,02
Klorojenik asit
30,02
73,80
Pseudoklorojenik asit
1,31
0,63
Sinarin
3,83
1,13
3,4 dikafeoylkinik asit
1,12
0,50
3,5 dikafeoylkinik asit
1,55
0,90
1,3 dikafeoylkinik asit
6,98
7,30
4,5 dikafeoylkinik asit
1,75
1,01
Luteolin-7-glukozit
10,98
9,83
Luteolin
0,18
0,15
3.4. Uçucu Bileşikler
Macleod ve arkadaşlarının 1982 yılında yaptığı bir çalışmada Cynara
scolymus L.. deki uçucu bileşikleri GLC (Gaz Sıvı Kromatografisi) ve kombine
GC / MS (Gaz kromatografisi / Kütle spektroskopisi) yardımı ile incelemişler,
sonuçta
taze enginar’dan elde ettikleri uçucu yağın, (22 g/kg) 54 uçucu
bileşenden meydana geldiğini saptamışlardır. (Tablo 6) Bu 54 bileşenin 28’i
kesin olarak teşhis edilirken, 4 bileşeni kısmen tanımlanmış, diğer 22 bileşeni
ise hiç tanımlanamamıştır. Kesin teşhis edilen 28 uçucu bileşiğin 8 tanesi
seskiterpenik hidrokarbondur. Bu seskiterpenlerin oranı total uçucu yağın >
%42 sidir. Bunlardan
-selinene %32 lik oranı ile ana bileşendir. Enginara karekteristik kokusunu ise
-sedren verir. (MACLEOD,1982)
Tablo 5 : Cynara scolymus‘un uçucu bileşikleri
No
Bileşenler
01
Bilinmeyen
0.2
--
02
Bilinmeyen
Tr
--
03
Kloroform
0.8
Tatlı Mısır
04
Bilinmeyen
0.3
Tatlı Mısır
05
Dimetil siklohekzan
0.7
--
06
Bilinmeyen
0.1
--
07
Bilinmeyen
0.1
--
08
Bilinmeyen
0.1
--
%
Koku Niteligi
09
Bilinmeyen
Tr
--
10
Bilinmeyen
Tr
--
11
Etilsiklohekzan
0.3
--
12
Diklorometan
0.2
--
13
Benzen
Tr
--
14
Pentanal
Tr
--
15
Toluen
0.5
16
Bilinmeyen
Tr
17
Hekzanal
1.2
Ter
18
Bilinmeyen
Tr
tere yağ benzeri
19
m-ve/veya p-ksilen
0.1
20
Piridin
0.1
Ekşi -Yanık
21
Bilinmeyen
Tr
Ekşi -Yanık
22
O-ksilen
0.2
Karemel
23
Trans-hekz-2-enal
0.8
Çimen
24
Limonen
Tablo
5 Devam
0.1
Tatlı, meyvemsi, çiçeksi
25
Bilinmeyen
Tr
26
Hekzan-1-ol
0.5
27
Bilinmeyen
Tr
28
Cis-hekz-3-en-1-ol
0.1
Yeşil-tatlı
29
Trans-hekz-3-en-1-ol
0.9
Yeşil-tatlı
Çözücü benzeri
--
--
-Yeşil-maydanoz-meyvemsi
--
Kötü
30
Bilinmeyen
0.1
31
Terpen
Tr
32
2-furfural
0.1
33
Bilinmeyen
0.1
--
34
Bilinmeyen
0.1
--
35
Alifatik Hidrokarbon
0.1
Tatlı
36
 - Sedren
3.4
Enginar
37
Longifolen
1.5
Küflü bayat
38
Kalaren
0.1
Duman
39
 - Elemen
4.8
Çiçeksi sümbül kokulu
40
Fenil Asetaldehit
12.9
Çiçeksi sümbül kokulu
41
Bilinmeyen
0.1
--
42
 - Murolen
0.1
Enginar
43
-Humulen
0.7
Enginar - hafif biberli
44
Valensen
0.3
Tatlı, çözücü gibi
45
 - Selinen
31.9
Eng.- kuruçimen-saman
46
? cis-des-3-en-1-ol
4.3
Tatlı İçbayıltan, yağlı
47
Bilinmeyen
0.2
--
48
Benzil alkol
27.1
Çiçeksi güzel kokulu
49
2-Feniletilalkol
0.2
Çiçeksi güzel kokulu
-Karamel Kavrulmuş
Çiçeksi güzel kokulu
50
Bilinmeyen
0.3
51
Terpen
3.1
--
52
Bilinmeyen
Tablo
5 Devam
0.4
--
53
Bilinmeyen
0.2
--
54
Bilinmeyen
0.7
--
3.5. Glusitler
Okey ve Williams enginardaki total şeker (Oz) miktarını taze ağırlık üzerinde %
6.8, total karbohidrat miktarını %11.91 selüloz benzeri poliholozit olan inulin
miktarını ise % 2.5 olarak belirlemişlerdir. (J. Wanlos, 1995)
Bitkilerde
oz
varlığını
saptamak
için
MOLISCH
belirtecinden
yararlanılabilir. Bitkinin incelenecek bölümünden çok ince olmayan bir kesit
alınır, üzerine 1 damla % 15-20’lik  - naftol çözeltisi, sonra da 1 kaç damla H2
SO4 damlatılır. Kesitin birdenbire menekşe renge dönüşmesi bitki parçasında
glukoz, fruktoz sakkaroz yada inulinin varlığını kanıtlar. Aynı işlem bir tüp
içerisindeki bitki ekstresi ile de yapılabilir. Menekşe rengin oluşması, bir çok oz
veya ozitin varlığını gösterir. (TANKER M. 1991)
Enginarın gıda değeri açısından en önemli bileşeni olan inulin
(NELSON.1951) bitkilerde bulunan  (2-1) fruktozan’dır. Bu fruktozan’ın besin
değeri ve insanlarda neden olduğu hazım güçlüğü çok eski yıllardan beri
bilinmektedir. Ancak son yıllarda yeni bir besin maddesi olarak popularite
kazanmasının nedeni diabetiklerin diyetinde kullanılabileceği hakkındaki
yayınlardır.
Inulin 150 civarında (150 den az) fruktozil monomerinden meydana
gelir. Formül de de gösterildiği gibi tipik bir
 (21) fruktofuranozil zinciri içerir. Gıda olarak kullanılan pek çok
bitkide bulunan inuline oligofruktoz da denebilir.
Fruktozan yapısı
Sebze olarak yenilen enginardaki inulinin miktarına pişirilmenin fazla bir
etkisinin olmadığı da belirlenmiştir. (LOO, J.V. 1995)
3.6. Diğerleri
Cynara scolymus L. deki etken madde çalışmalarını sürdüren Lattanzio ve
arkadaşları enginarın, braktelerinde ve yapraklarında protein, yağ, lif, yanında,
organik asitler olan; Gliserik, malik, sitrik, glikolik, laktik ve süksinik asitleri de
teşhis etmişlerdir. (HAMMOUDA F.M. 1993)
Benzer bir çalışmada, Bogaert ve arkadaşları aynı asitleri bulmuşlar,
alifatik asitleri İTK (İnce Tabaka Kromatografisi ) ile, diğer asitleri özel
ayraçlarla belirlemişlerdir. (BOGAERT, J.P. 1972)
Enginardaki
vitaminler
hakkında
literatürde
bulunmamasına karşın, enginarda Vit A ve
fazla
bir
çalışma
Vit B’ lerin varlığı kayıtlıdır.
(HOPPE, A. 1975) Aynı yayında musilaj, tanen ve askorbinaz enziminin
varlığındanda söz edilmiştir.
Enginar’daki oligoelementleri Bianchini ve arkadaşları Ca, K, Mg, Mn,
Cr olarak belirtmişler, Hınou ve arkadaşlarının 1989 yılında yaptıkları bir
çalışmada ise bu oligoelementleri Br, Fe, Rb, Ni, Cr, Sb, Ce, Sc, Na ve Cl
olarak tespit edilmiştir. (Hınou, 1989)
Enginarın mikrodalga fırınında pişirilmesi sonucunda, bünyesindeki
ozlar ve organik asitlerin miktarlarında fazla bir değişiklik olmazken,
minerallerin miktarlarında bir azalma olduğu 1995 yılında Plessi tarafından
rapor edilmiştir (PLESSİ, 1995.)
Cynara türleri üzerinde yapılan ilk araştırlamalarda bu türlerde bulunan
başlıca acı maddeler; sinarolit, sinaropikrin, groshemin ve dehidrogroshemin
olarak açıklanmıştır. (Literatur, 35) Schneider ve arkadaşları seskiterpenik
yapıdaki acı maddelerin, dehidrosinaropikrin, sinaropikrin ve groshemin
olduğunu bildirmişlerdir. (SCHNEIDER 1974) Bu çalışmada acı maddelerin
miktarı sinaropikrin üzerinden hesaplanmıştır. Sinaropikrin guayan iskeletine
sahip bir seskiterpen laktondur. 60 örnek bitki kullanılarak yapılan çalışma
sonunda enginar örneklerindeki acı madde miktarını, taze ağırlığın % 1’i olarak
saptamışlardır.
Bernhard ise 1982 yılında daha detaylı bir çalışma ile enginardaki acı
maddelerin kantitatif analizlerini GLC
(Gaz Kromatografisi) yöntemi ile
yapmıştır. Sonuçta enginar ekstrelerindeki acı maddeleri; % 72 sinaropikrin,
%13 groshemin ve % 12 sinarotriol olarak tespit etmiştir. (BERNHARD, 1982)
Bu acı maddelerin formülleri aşağıda verilmiştir.
Sinaropikrin
Groshemin
Dehidrosinaropikrin
4 - CYNARA SCOLYMUS L. NİN FARMAKOLOJİK ETKİLERİ
M.Ö. 500 yılından beri Akdeniz Bölgesinde yetiştirilen, genç çiçek tablası ve iç
brakteleri, kısmende kapitulum sapı sebze olan yenilen enginar, ülkemizde de
sebze ve halk ilacı olarak tüketilir. (ZEYBEK N. 1985) Cynara scolymus L.
(Enginar) gelişmiş bir çok ülkede, bu kullanım alanlarının yanında modern
tıpda da haklı yerini almıştır.
Ülkemizde sebze olarak kullanılan enginarın, çiçek durumu ve
yaprakları halk arasında % 2 - 3 lük infüzyonlar halinde, idrar ve safra sökücü,
iştah açıcı olarak ve karaciğer rahatsızlıklarında kullanılmaktadır. Literatürlerde
afrodiziak etkisi hakkında bir çalışma olmamasına rağmen, uzun zamandan
beri bu bitki halk arasında afrodiziak olarak kullanılmaktadır. Enginarın
kavrulmuş kökleri ise Avrupa’da, uzun zamandan beri kahve yerine
kullanılmaktadır. (BAYTOP, 1971 - BAYTOP, 1994 )
Brezilya’da halk ilacı olarak kullanılan enginarın yılan zehirlenmelerine
karşıda kullanıldığı bildirilmiş ve bu etkisi bir çalışmayla sonuçlandırılmıştır. Bu
çalışmanın sonuçları Tablo 7;’de özetlenmiştir.
Tablo 7 : Bazı Etken Maddelerin Yılan Zehirine Karşı Koruma % leri
Bileşik
Kaynak Bitki
6 h 24 h 48 h
Kontrol
30
0
0
1.Triterpen ve Steroller
80
40
30
90
70
70
80
40
30
60
60
sitosterol
periandrinler
Periandra mediterranea (Vell) Taub.
-amirin
Apuleia leiocarpa (Vogt) Macbr.
2.Kafeik asit ve türev.
Klorojenik asit,
Vernonia condensata Baker
90
70
60
sinarin
Cynara scolymus L.
30
20
20
kumarin
Mikania glomerata Spereng.
80
50
40
bergapten
Dorstenia brasiliensis Lam.
20
20
20
3.Kumarinler
4.Flavonoitler
rutin,
Phyllanthus klotzschianus M. Arg
100
30
20
kersetin
Phyllanthus klotzschianus M. Arg.
70
30
30
hesperitin
Citrus sinensis (L) Osbeck.
20
0
0
apulein
Apuleia leiocarpa (Vogt) Macbr.
70
70
derresidin
Derris sericea (H.B.K.) Ducke
100
30
30
Silybum marianum Gaertn.
90
80
70
Eclipta prostrata L.
90
40
40
Bredemeyera floribunda Wild
80
80
80
5.Lignoflavonoitler
silimarin
6.Kumestanlar
wedelolakton
7.Saponinler
bredemeyerozit
Tablo’da verilen koruma yüzdeleri, her bir test grubunda yaşamını
sürdüren
hayvanların
oranını
vermektedir.
Bunlara
karşılık
kontrol
gruplarındaki bütün hayvanlar ölmüştür. Yılan sokmasına karşı etkili bitkilerden
izole edilen maddeler, 5 mg/kg dozda öldürücü etkisi bilinen jararaka zehirinin
toksisitesini önlemek için her bir gruptaki 10 adet fareye oral olarak 100 mg/kg
dozda verilmiş ve sonuçları zehirlenmeden 6, 24 ve 48 saat sonra
gözlenmiştir. (PEREIRA, N.A. 1994)
Benzer bir çalışmada, Ruppelt ve arkadaşları, yılan zehirlerine karşı
kullanılan Cynara scolymus ve bazı bitkilerin pozitif sonuçlarını bildirmiş, bu
etkiyi gösteren bitkilerdeki analjezik ve antienflamatuvar etkiyi ise Rizzini ve
arkadaşlarının çalışmalarına dayanarak rapor etmiştir. Bu pozitif etkileri
görebilmek için Cynara scolymus L.’nin % 10’luk kuru bitki veya % 20’lik taze
bitki infüzyonları oral olarak kullanılmıştır. (RUPPELT 1991.)
Enginarın miktar bakımından en zengin etken maddesi olan klorojenik
asit, özellikle kolagog etkilidir. Klorojenik asitten 1 fazla kafeik asit grubu içeren
15-0- Dikaffeokinik asit, yani sinarinin etkisi flavonoitler tarafından da
desteklenmektedir. (TANKER. M. 1991) Cynara scolymus L.’nin koleretik etkisi
deneysel olarak ilk defa CHABROL ve arkadaşları tarafından 1931
araştırılmıştır. (MORTIER, F. 1976) Sinarinin spesifik özelliği kolerezisi stimüle
etmesidir ve silimarin gibi antihepatotoksik etkilerinin bulunmasıdır. (WEISS,
1991) - (WAGNER, 1995)
Taze bitkinin yaprak ve köklerinden elde edilen sulu ekstrenin karaciğer
rejenerasyonunu destekleyip, organda hiperemi’ye sebep olduğu bilinmektedir.
(WEISS, R.F.) Hammouda ve arkadaşları tarafından Cynara scolymus L.’nin
yaprak ekstrelerinin antihepatoksik, koleretik, diüretik, hipokolesterolemik ve
antilipemik aktiviteleri olduğu bildirilmiş, bitkinin bu aktiviteleri, ekstredeki
kafeokinikasit türevlerine ve flavonoitlere bağlamışlardır. (HAMMOUDA, FM.
1991)
Bu bitkinin safra taşlarına karşı kullanılabileceğinin de anlaşılmasından sonra Fitoterapi de özel bir yeri olmuştur. Bunun sebebi karaciğer
ve safra kesesi aktivitelerini bir arada etkilemesidir. Bu etkilerden safra
kesesine olan etkisinin daha öncelikli olduğunu, Dierel ortaya koymuştur. Safra
yolu hastalıklarında, sıkça görülen karaciğer yağ dejenerasyonu ile ilgisi olan
kolinesteraz seviyelerinin, enginar ekstresiyle azaldığını yine Dierel yaptığı
çalışmalarla kanıtlamıştır. (HAMMONDA 1991)
Kombine hastalıklar grubundaki safra taşı, şişmanlık ve romatizma
şikayetleri arasına, günümüzde hiperlipemi de girmiştir. Enginar ekstresinin
serum kolesterol seviyelerinin üzerindeki depresif etkisinin, Hammerl ve
arkadaşları tarafından bulunması enginarın bu kombine hastalıklar açısından
gelecekteki değerini de arttırmıştır. Bu etkilerinin yanısıra, kolagog özelliği
nedeniyle de dispeptik hastalarda, enginar ekstrelerinin etkilerini araştıran
Dierel hastalardaki ağrıların geçtiğini, mide bulantısı, kusma, şişkinlik hissi ve
mide gazının azaldığını ortaya koymuştur. (WEISS, R.F. 1991)
Tüm bu etkiler için kullanılacak enginarın dozu şöyledir: Günlük 6 gr.
drog, çay halinde kullanılır. 1 çay kaşığı çok ince parçalanmış veya kesilmiş
drog, 1 fincan sıcak suya katılır. 10 dk. bekletilen çay süzülüp, öğünlerden
önce 1 fincan içilir. Enginar, diğer bitkisel kolagog droglarla da karıştırılabilir.
Kimyasal ilaçlarla bir geçimsizliği olmadığı literatürde kayıtlıdır. (SIEGERS, C.
1993)
1986
yılında
yapılan
bir
çalışmada
sinarinin
sıçan
karaciğer
hücrelerindeki antihepatotoksik etkisi rapor edilmiştir. (Kiso 1986) Daha detaylı
bir çalışmada : İzole edilmiş sıçan karaciğer hücrelerindeki CCl4 toksisitesine
karşı, Cynara scolymus L.’deki polifenolik bileşiklerin hepatoprotektif etkileri
araştırılmıştır. Bu çalışmada ; Sinarin, izoklorojenik asit, klorojenik asit, luteolin
7 - glukozit, iki organik asit, kafeik ve kinik asit test edilmiştir. Sadece sinarin
ve az miktarda kinik asit sitoprotektif etki göstermiştir. (ADZET, 1987)
Cynara scolymus L.’nin farmakolojik etkilerini, içerdiği etken maddelere
göre sıralamak gerekirse; enginarın
içerdiği en önemli maddelerden
Klorojenikasit, kafeikasit ve sinarin (SCEMAMA, 1971) (ZAPESOCHNAYA
1992) kolagog, koleretik ve hepatoprotektif etkilidir, flavonoitler de bu etkiye
sinerjik etki gösterirler. Enginar flavonoitlerinden dolayı, ayrıca diüretik etki
gösterir. Bitki aynı zamanda, bu etkisinden dolayı eklemlerdeki suyun
atılmasına yardımcı olarak antiromatizmal olarak, ödemleri boşalttığı içinde gut
hastalığında kullanılır.
Flavonoitlerin bilinen genel O-difenol grup taşımalarından dolayı da,
oksijen-su taşınımında rol aldığından damar frajilitesinde olumlu etkileri vardır.
P-Vit aktivitesi gösterirler, (TANKER, M.1991) ve aterosklerozda da olumlu
etkileri vardır. (LOUTFY, B. 1967) - ( HOPPE, A.1975.) Bünyesinde bulunan
az miktardaki kumarinler de bu etkiye yardımcı olurlar
Metal iyonlarından, krom gibi bazı elementlerin hayvan gıdalarındaki
yetersizliğinin, hayvanların gelişiminde olumsuz etkilere sebep olduğu, fakat
içme sularına katılan kromasetatın bu durumu düzelttiği bilinmektedir. Bu
elementler, insülinazı inhibe eden faktör gibi rol oynamaktadır. Morris ve
arkadaşları 1988 yılında yaptıkları bir çalışmada, farklı bitkilerdeki krom
miktarını ppm düzeyinde araştırmışlar, Cynara scolymus L.’de krom miktarının
bu etki için yeterli olduğunu bulmuşlardır. (MORRİS, 1988) Tablo 8’de bazı
bitkilere ait ppm düzeyindeki krom miktarları görülmektedir.
Tablo 8 : Bazı Bitkilerdeki Krom Miktarları
Cr
Bitki
Miktarı (ppm)
Cynara scolymus L.
7.6
Trigonella foenum graecum
6.4
Phaseolus vulgaris
1.0
Poterium spinosum
3.5
Galega officinalis
3.7
Vaccinum myrtillus
9.0
Capsella bursa-pastoris
8.8
Allium sativum
0.6
Salvia officinalis
3.5
Enginardaki
tarafından
fruktoz
inulin,
vücutta
toleransı,
D-fruktoza
diğer
parçalanır.
glusitlerden
Diyabetikler,
daha
fazladır.
(TANKER.M.1991) Bu bilgilere Morris ve arkadaşlarının bulgularını da
eklersek; Cynara Scolymus L.’nin diabetlilerde kullanılabileceği ortaya çıkar.
Tüm bu etkilerinden faydalanmak amacıyla Cynara scolymus L. Homeopatide
de kullanılmaktadır. (HOPPE, A. 1975)
Koleretik olarak enginar drogu, 3x200 mg dozda kullanılır. Günde 500
mg dozda ise hiperkolesterolemide kullanılabilir. (GÜVEN, K.C 1985)
Kısaca; saydığımız bütün bu etkilerin gözlenebilmesi için enginarın
günlük dozu 5-6 gr kuru drog şeklindedir.
Tüm bu saydığımız olumlu etkilere karşılık enginarın, literatürlerde yer
alan önemli bir yan etkisi yoktur. Sadece bir bir çalışmada safra yolu tıkanması
yapabileceği belirtilmişsede bu olaya, aşırı iltihaplı ve taşlı bir safra kesesinin
sebep olacağı düşünülmektedir.(SIEGERS,C. 1993) Zaten böyle bir durumda
çözüm cerrahı operasyondur.
Bir başka araştırmada, nadirde olsa, enginar saplarının allerji yaptığı;
bununda kontakt dermatit şeklinde ve aşırı temasla oluştuğu belirtilmiştir.
Kayıtlara geçen olayların besin alıcıları sebze satıcıları ve enginarla fazla
temasta olan ev hanımlarında görüldüğünü düşünürsek, enginarı tedavi
dozlarının üstünde bile hiçbir yan etkisi olmayan, özellikle karaciğer dostu bir
sebze olarak görebiliriz (MEDING, 1983)
Enginarların bu allerjik reaksiyonları, allerjik potansiyelleri bilinen
seskiterpenlakton olan sinaropikrine bağlanmıştır. (MEDING, 1983)
Özellikle safra sekresyonunu stimüle etmek üzere sinarin içerikli bir çok
ilaç formu bulunur. Bunlar liyofilize tozlar, şuruplar, tabletler ve drajeler
şeklindedir (BETTERO.1981). Enginar ekstresi veya sinarin Türkiye’deki
ilâçlarda etken madde olarak bulunmamasına karşın, Avrupa ve Amerika daki
bir çok ilâcın formülasyonuna girmektedir. Bunlardan bazıları:
1. Hepar SL 50 Kapsül
(Sertürner)
Extr. Fol. Cynarae
Doz : 3x2
28001
50 mg
2. Cynarix Draje
(Sagitta)
28027
Extr. Herb Cynarae
200 mg.
Extr. Rhiz. Rhei
150 mg
Doz : 3x1
3. Neurochol - N Draje
(Brenner)
28031
Extr. Herb. Cynarae
40 mg
Extr. Rad. Taraxaci
30 mg
Extr. Rhiz. Rhei
20 mg
Extr. Fol. Chamomillae
20 mg
Extr. Herb. Absinthii
10 mg
Doz : 2x1
4. Heparaxal Draje
(Roland)
28044
Extr. Cynarae aquos
50 mg
Extr. Fol. Boldo
10 mg
Extr. Fruct. Cardui Mariae
10 mg
Extr. Cart. Cascarae sagrad.
30 mg.
Rad. Taraxaci c. herb.
38.3 mg
Rhiz. Curcumae pulvis
14 mg
Fol. Sennae
30 mg
Belladonna
D2
2,5 mg
Orotsäure 1.H2O
16,7 mg.
Fel Tauri sicc.
30 mg
Doz : 3x2
5. Poikicholan Draje (Lomaphram)
28047
Extr. Cynarae
40 mg
Extr. Rhiz. Curcumae xanth.
20 mg
Ol. Curcumae xanth.
10 mg
Cholinorotat
30 mg
Pankreatin
30 mg
Ex. Cort. Frangulae
12 mg.
Doz : 3x1-2
6. Salus Gallexier Draje
(Solushaus)
28066
Extr. Rhiz Curcumae xanthor.
48 mg
Extr. Fol. Cynarae scolym.
40 mg
Extr. Fruct. Cardui Mariae
24 mg
Extr. Rad. Taraxaci
24 mg
Extr. Flor. Chamomillae
24 mg
Extr. Fol Menthae
12 mg.
Doz : 2x1
7. Salus Tee
Tee
(Salushaus)
28076
Fol. Cynarae scolym.
19 g.
Fruct. Foeniculi
11g.
Flor Chamomillae
15g.
Herb. Taraxaci
16g.
Fol. Menthae pip.
19g.
Fol. Calendulae
4g.
Flor. Stoechados
4g.
Flor. Millefolii
12g.
Doz : 3x1
8. Bilicura N
28034
9. Spasmo - Bilicura
28052
10. Galloselect
28062
11. Gallexier 
28071
12. Benestan
28096
Bu
12
ilaç
Kolagog
olarak
ve
safrayolu
hastalıklarında
kullanılmaktadır.
13. Cynarzym N
56008
14. Ludoxin
56015
15. Heparchofid S.
56026
16. Probiophyt
56059
Bu 4 ilaç ise özellikle Karaciğer rahatsızlarında ve safra kesesi
hastalıklarında kullanılmaktadır.
17. Arthrodynat
05027
Analjezik olarak romatizmal şikayetlerde kullanılmaktadır.
Homeopatik formulasyonda ise:
18. Galenavowen - N
56092
Amni visnaga

24 ml
Boldo

6 ml
Curcuma long.

5 ml
Cynara scolymus

10 ml
Syzygium jambolanum

5 ml
Doz : 3x15-25 Tr.
19. Regasinum Hepaticum
56099
Taraxacum
D2
20 g
Carduus mar

20 g
Rheum
=D1 20 g
Cynara scol.

20 g
Chelidonium
D3
10 g
Curcuma
=D1 18 g
Curcuma xanthorrhiza
=D1 2g
Doz : 3x25 Tr.
Karaciğer iltihaplarında kullanılır.
20. Klosterfrau Magentonikum
59.003
21. Carminagal
59243
22. Dr. Maureis Magen - Apotheke
59281
23. Stomachiagil
59380
Dispeptik hastalarda ve gastritte kullanılan preparatlardır.
5. CYNARA SCOLYMUS L. ÜZERİNDE KÜLTÜR ÇALIŞMALARI
Zohary Cynara scolymus L. nin Cynara cardunculus ile Cynara syriaca
arasında bir üreme özelliğine sahip olduğunu belirtmiştir. Cynara scolymus L.
ülkemizde özellikle İzmir, İstanbul ve Bursa çevrelerinde yetiştirilmektedir.
Yetiştiriciler İstanbul ve Bursa’da üretilen enginarlar “Bayrampaşa Enginarı”,
İzmir
dolaylarında
üretilen
enginarlar
ise
“Sakız
Enginarı”
diye
adlandırmaktadırlar. Trabzon Dermendere civarında yetiştirilen enginar
(DAVIS, PH 1975)
ülkemizde az bilinen bir sebzedir. İzmir dolaylarında
yetiştirilen Sakız Enginarı için, yetiştiriciler ve tüketiciler daha lezzetli olduğunu
söylemektedirler.
Cynara Scolymus L.’nin Kaliforniyanın,
sahil bölgelerinde vejetatif
üretimi yapılırken, güneyde ise tohum üretimi ile kültür yapılmaktadır.
(FRANCOIS, 1975) Enginarın, ülkemizde yetiştirilmesi hakkında bilgi edinmek
amacıyla İzmir’in, Seferihisar ve Küçükbahçe mevkiilerinde tarafımdan yapılan
incelemede; Yetiştiricilerin vejetatif üretimi uyguladıklarını saptadım.
Enginar doğal olarak, çapraz tozlaşmayla ürer. Bu olay, bitkinin tohum
populasyonunda, yüksek derecede heterojenitesine sebep olur. Bu nedenle
çoğu kez vejetatif üretim yapılır. Bu tip üretimin dezavantajı, verimin
azalması, üretilen bitkilerin heterojen olması ve hastalık naklinin kolay
olmasıdır. Bu handikaplar ise ancak, homojen tohum üretimi ile kültür yapılırsa
aşılabilir. Doku kültürü ile üretim ise, geniş ölçüde homojen ve hastalıksız
populasyonların oluşturulması için bir alternatiftir ve belirli bir bölgede seçilen
genotiplerin hızla üretimine izin verir. (LAUZER, D. 1990)
Özellikle Romanya, İtalya ve Akdeniz bölgesinin birçok yerinde kültürü
yapılan enginarın, kültür geliştirme ve koruma çalışmaları da detaylı olarak
yapılmaktadır. Bu çalışmaların amacı, hastalıksız ve daha verimli enginarlara
ulaşmaktır.
Bir çalışmada, bu konuda yapılan kültür sırasında, bazı enginarlarda
ürünün azaldığı, yaprakların bozulduğu, çiçek tablası sayısının azaldığı ve
bitkide büyük, soluk - yeşil renkli lekelerin olduğu bildirilmiş ve yapılan
çalışmalar sonunda, bitkilerdeki tüm bu olumsuzluklara AMCV ( Artichoke
Motlled Crinkle Virus) adlı bir virüsün sebep olduğu tespit edilmiştir. Tombus
virüslerinden olduğu anlaşılan bu virüsün üzerinde gen proteinlerinin tespiti
çalışmaları yapılırken (TAVAZZA, 1989), başka bir çalışmada da Cy RSV
(Cymbidium ringspotvirus) ve AMCV virüslerinin gen proteinleri birlikte
açıklanmaya çalışılmıştır. ( BURGYAN, J. 1993 ) Sonuçta, başka bitkilerde
görülen virüslerle yapılan karşılaştırmalar neticesinde, AMCV’nin Tombus
virüsler grubundan bir virüs olduğunu, ancak bazı farklı özellikler gösterdiği
rapor edilmiştir. (TAVAZZA, 1994)
Enginar üretimi için sağlıklı ve değişmez materyallerin çoğaltılması
çalışmalarına ek olarak, doku kültürü tekniklerinin, genetik çalışmalardaki bazı
problemleri de çözeceği düşünülerek, İspanya da Oviedo Üniversitesi Biyoloji
Fakültesinde 1990 yılında bir araştırma yapılmış, araştırma projesinin içinde
AMCV virüsüne dayanıklı enginarın üretimine yer verilmiştir. (ORDAS, 1990)
Bu çalışmanın temeli, virüs genlerinin, protein tabakasıyla transferine
dayanmaktadır.
Bu
amaçla
enginar
braktelerinden,
bitkinin
invitro
rejenerasyonunu sağlamak için 30 g/l lik sukroz, değişik kombinasyonlardaki
IAA (Indol asetik asit), NAA (Naftol asetik asit) ve IBA (Indol butirik asit) gibi
hormonlar kullanılmıştır. (ORDAS, 1990)
Doku kültürlerinde enginarın fruktoz ve glukoz’a dönüşen sukrozdan,
yalnız glukozu kullandığı, fruktozu vasatta bıraktığı’da ayrı bir calışmada
bildirilmiştir. (PIETERS, 1987)
Sonuçta geliştirilen filizlerin kökleşme ortamına transferinden sonra,
bunların % 76 sının kök oluşturduğu, oluşan bu köklerin de % 62’sinin yaşadığı
rapor edilmiştir. (ORDAS, 1990)
İsviçre’de 1982 yılında, peroksidazın köklenme gelişimine olan etkilerini
izlemek için yapılan bir deney sonunda, enginar bitkisinden kesilme ile elde
edilmiş bitkilerin, morfogenetik karekterlerinin, tohumdan yetiştirilmiş genç
bitkilerin karakterleriyle özdeş olduğu bulunmuştur.
Sonuç
olarak,
doku
kültürlerinde
peroksidaz
kullanılması,
transplantasyon sırasında bitkiyi yeniden elde edebilmemizi kolaylaştırmakta
iken, genç tohumların karekterize edilebilmesine de olanak sağlamaktadır.
(MONCOUSIN, 1982)
İtalya’da ise Cynara scolymus L nin filiz uçlarının kültürü ile
çoğaltılması hakkındaki bir başka çalışmada, filiz çoğaltma ortamı olarak yine
bazı hormonlar değişik kombinasyonlar halinde kullanılmış ve optimal kök
formasyonu, NaCl içeren NAA ve IAA kombinasyonuyla elde edilmiştir.
Bu kültür geliştirme ve hastalıklara direnç kazandırma çalışmalarının
yanında, topraktaki tuz oranının bitki üretimine etkisi de araştırılmıştır. Sonuçta
enginarın tuza olan toleransının orta derecede olduğu belirlenmiştir. Tuz
nedeniyle ürünün azalmasına, tomurcuk sayısının azalmasından çok,
tomurcuk ağırlığı azalmasının neden olduğu belirtilmiştir. (FRANCOIS, 1995)
6. SONUÇ
Pek çok ülkede kültürü yapılan Cynara scolymus L.. üzerinde bugüne kadar
yapılan araştırmaların taranaması sonucunda bu bitkinin, halk ilacı olarak
kullanılmasının yanısıra, gıda ve ilaç endüstrisinde de önemli bir yeri olduğu
anlaşılmaktadır.
Cynara scolymus L. de bulunan etken maddelerden; özellikle kafeik asit
esterleri ve flavonoitleri, bitkinin farmokolojik etkilerinde büyük rolü olduğu
açıktır. Klorojenik asit, Kafeikasit ve Sinarin bu bitkinin kolagog, koleretik,
antilipemik, hipokolesterolemik ve hepatoprotektif etkilerinden sorumlu
bileşiklerdir. Flavonoitlerde bu etkiyi desteklemektedirler. Flavonoitleri
nedeniyle P-Vit. Aktivitesi gösterirler ve aterosklerozda’da olumlu etkileri
vardır. Bitkide az miktarda bulunan kumarinlerde bu etkiyi arttırmaktadırlar.
Cynara scolymus L. nin içerdiği krom nedeniyle hipoglisemik aktiviteye
sahip olduğu ve yine içerdiği inülin nedeniyle diabetlilerin diyetinde kullanıldığı
bilinmeketir.
Günümüzde, Cynara scolymus bitkisi sebze olarak tüketilmesi yanısıra,
Homeopati ve Fitoterapi de kullanılan, özellikle karaciğer dostu olarak bilinen
bir bitkidir. Hem karaciğer hemde safra kesesini etkilemesi Fitoterapide özel bir
yeri olmasına neden olmuştur.
Cynara scolymus L. yılan zehirlenmelerine karşıda etkili bir bitkidir. Ve
bu amaçla halk ilacı olarak da kullanılmatır. Enginar ekstresi ve Sinarin
Türkiyedeki ilaçlarda etken madde olarak bulunmamasına karşın, Amerika ve
Avrupa da pekçok ilaç formülasyonunda bulunmaktadır.
Ülkemizde bugün için yalnız sebze olarak tüketilmesi yanında halk ilacı
olarak da kullanılan ve önemli bir yan etkisi bulunmayan enginarın yakın bir
gelecekte tedavide de hak ettiği yeri alacağı açıktır.
7. KAYNAKLAR
1- ADZET, T., CAMARASA, J. and LAGUNA, J.C. (1987)
Products
Journal of Natural
50 (4); 612-617
2- ADZET, T., and PUIGMACIA, M. (1985)
Journal of Chromotography 348; 447-
453
3-
ANZALONE,
B-BECHERER,
METLESICS,
H-MONTELUCCI,
SEGELBERG, I. (1982)
4- BAYTOP, T. (1971)
A.-EHRENDORFER,
H-
F.-REICHSTEIN,
T.-
Flora-d’italia 3; 163
Farmakognozi
5- BAYTOP, T. (1963)
G.-RASETTI,
F.-MERXMÜLLER,
İÜEF yayınları İstanbul
2; S.302
Türkiyenin Tıbbı ve Zehirli Bitkileri İÜEF yayınları İstanbul
S: 414-416
6- BAYTOP, T. (1984)
Türkiyede Bitkilerle Tedavi İÜEF yayınları İstanbul S: 228
7- BAYTOP, A.(1991)
Farmasötik Botanik İÜEF yayınları İstanbul S. 255-56,229
8- BESSIN, M.-VESQUE, J.-VESQUE, A.-GRAZİANİ, C. Les Plantes Medicinales
(1971) Presses Üniversitaires de France
9- BERNHARD, H. (1982)
10- BETERO, A.(1981)
Pharm-Acta-Helv
Boll-Chim-Farm
1;20
57;179-180
120;49-54
11- BIANCHINI, F., CORBETTA, F., PISTOIA, M.
(1985)
Le Piante Della Solute. 30-186
12- BOGAERT, J.P., MORTIER, F.J JOUANY, J.M., PELT, J.M., DELAVEAU, P.
(1972)
Ann-Pharm-Fr.
30;401-408
13- BURGYAN, J., TAVAZZA, M., DALMAY, T., LUCIOLI, A. and BALAZS, E. (1993)
Gene.
129; 191-196
14- DAVIS, P.H. (1975)
Flora of Turkey and the East Aegean Islands
Edinburg
at the university press 5: 1-10, 326-329
15- FRANCOIS, L.E. (1995)
16- GÜVEN, K.C. (1985)
Hort Science.
30.(1); 69-71
İlaç ve Kozmetik Formülleri
8; Sayfa: 85
17- HAMMOUDA, F.M., SEIF EL-NASR, M.M. and SHAHAT, A.A. (1991) Planta
Medica
57; a119
18- HAMMOUDA, F.M., SEIF EL-NASR, M.M. and SHAHAT, A.A. (1993) Plant
Foods For Human Nutrition
44; 163-169
19- HAMMOUDA, F.M., SEIF EL-NASR, M.M., ISMAIL, S.I. and SHAHAT, A.A.
(1993) Ind. J. Pharmacog.
20- HOPPE, H.A. (1975)
31 (4); 299-304
Drogenkunde
Walter de Gruyter-Berlin New York
1;382
21- HINOU, J., HARVALA, C., PHILIANOS, S. (1989), Ann. Pharm. France
47
(2); 95-98
22- JARUZELSKİ, M., ZAGORSKA, H., DEBSKA, W., ZDZIECHOWSKI, J. 1976
Herba-Pol.,
22;144-153
23- KARAMANOĞLU, K., (1977) Farmasötik Botanik Sayfa: 397-398, 402
24- KISO, Y., KAWAKAMI, Y., KIKUCHI, K. and HIKINO, H. (1987)
Planta Medica;
p. 241-242
25- LAUZER, D., VIETH, J. (1990)
Plant-Cell-Tissue-Organ-Culture 21(3); 237-244
26- LOUTFY, B. (1967) Medicinal Plants of Nord Africa
27- LOO, J.V., COUSSEMENT, P. (1995)
and Nutrition
p: 63-64
Crc. Critical Reviews in Food Science
35 (6); 525-552
28- MACLEOD, A.J., PIERIS, N.M. and TROCONIST, N.G. (1982) Phytochemistry
21 (7); 1647 - 1651
29- MANZANARES, M.J., CORRE, J., HERVE, Y. (1995)
Euphytica
84 (3);
219 - 228
30- MEDING, b. (1983)
Journal Article “Contact Dermatitıs”
31- MONCOUSIN, C. (1982)
Plant-Tissue-Culture
32- MORRIS, W.B., GRIFFITHS, H., GRAHAM J.K.
p. 314
5 Meet; 147-148
(1988)
Clin-Chem. 34 (7);
1525-1526
33- MORTIER, F., BOGAERT, J.P., JOUANY, J.M., DIXNEUF, P., et DELAVEAU, p.
(1976)
Plantes Medicinals et Phytotherapie. Tome, X, (1); 36-43
34- NELSON, A. (1951)
35- OMAR, A.A.,
(1984)
Medicinal Botany
p. 359
SARG, T.M., KHAFAGY, S.D., IBRAHIM, Y. and GRENZ, M.
Phytochemistry
23 (10); 2381-2382
36- ORDAS, R.J. TAVAZZA, R. and ANGORA, G. (1990)
Planta Science 71; 233-
237
37- ÖZTIG, F. (1959)
Faydalı Bitkiler
İÜFF yayınları 823; 22-23
38- PEREIRA, N.A., PEREIRA, B.M., NASCIMENTO, M.C., PARENTE, J.P. and
MORS, W.B. (1994)
Planta Medica
60;99-100
39- PIETERS, B., MAENE, L., BUGGENHOUT, P. (1987)
Landbouwwet Rijksuniv. Gent
40- PLESSI, M. (1995).
Meded. Fac.
52 (4a); 1409-1416
Rivista Della Societa İtaliana di Scienza Dell Alimentazione
24 (1); 23-33
41- RECHINGER, K.G. (1973)
Ts / BRD
Flora Aegaea Otto koeltz Antiquarıat Koenigstein-
p; 654-655
42- ROSSI, V., PAOLI, D.G. (1986)
Int. Congr. Plant-Tissue -Cell-Cult.
6 meet;
105
43- ROTE LİSTE (1990)
44- RUCKER, G., KEHRBAUM, S., SAKULAS, H., LAWONG, B. and GOELTEN
BOTH, F. (1994)
Planta Medica
60;288-289
45- RUPPELT, B.M., PEREIRA, E.F., GONCALVES, L.C., PEREIRA, N.A. (1991)
Mem. Inst. Oswolda Cruz.
86 (2); 203-205
46- SCEMAMA, M. et. Ph. GARDE (1971)
Plantes Medicinales et Phytotherapie
Tome 5 (1); 39-44
47- SCHNEIDER, V.G. und THIELE, KL. (1974)
48- SHISHKIN, B.K.-BOBROV, E.G. (1962)
Planta Medica
Flora USSR
25;149-156
27;72
49- SIEGERS, C., SIEGERS, P., FINTELMAN, V., MENSSEEN, H.G. (1993)
Phytotherapie Manuel p:
50- TANKER, M., TANKER, N. (1991) Farmakognozi
AÜEF yayınları 1; 180-
185,218-220-279
51- TAVAZZA, M., LUCIOLI, A., ANGORA, G. and BENVENUTO, E. (1989)
Molecular Bıology.
13;685-692
Plant
52- TAVAZZA, M., LUCIOLI, A. (1994)
J. Gen. Virol. 75 (75);1515-1524
53- TREASE, G.E. AND EVANS, W.C (1978)
Bailliere Tindall London
11; 356
54- TUTIN, T.G., HEYWOOD, V.H.-BURGES, N.A.-MOORE, D.M.-VALENTINE,
D.H., WALTERS, S.M.-WEBB. D.A. (1984)
Flora of Europaea
4; Tribus
248-49
55- WEISS, R.F. (1991)
Herbal Medicine
p. 88-89, 189-191
56- WAGNER, H., WIESENAUER, M. (1995) Phytotherapie Gustav Fischer Verlag
Stuttgard .Jena .New York p:144-145, 148
57-
ZAPESOCHNAYA,
G.G.,
KURKIN,
V.A.,
KUDRYAVTSEVA,
T.V.,
KARASARTOV, B.S., CHOLPONBAEV, K.S., TYUKAVKINA, N.A. and
RUCHKIN, V.E.,
(1992)
Chemistry of Natural Compounds
58- ZEYBEK, N., ZEYBEK, U. (1994)
59- ZOHARY, M. ( 1973 )
p: 40-45
Farmasötik Botanik
2.; 388
Geobotanical Foundations of the Middle East
2;637
SONUÇ
Sonuç olarak Asteraceae familyasına ait bir kültür bitkisi olan Cynara
scolymus’un gerek etken maddelerinin spektrum genişliği gerekse bu
maddelerin birbirlerine olan sinerjik etkileri ile, ülkemiz gibi aşırı yağ ve ilaç
tüketen ülke insanlarının vücutları, özellikle karaciğerleri için eşsiz bir drog
kaynağıdır. Enginarın sağlıklı bir drogu için toplama zamanı ve kurutma
şartlarına dikkat edilmesi gerekir. Enginarın dahilen kullanımında içerdiği
sinaropikrinlerden dolayı tadında bir acılık olabilir, bu dezavantajı suyla
hazırlanmış yumuşak ekstreleri veya tentürleri hazırlanarak giderilebilir.
Etkileri ve kullanımı açısından gerekli uyumu gösteren, Avrupa
piyasalarında çok tanınmış Cynara scolymus preparatlarına ülkemizde hala
niçin yer verilmediği ayrı bir konudur.
Omar 1984 yılında yaptığı çalışmada Cynara Sıbthorpiana’nın
( =
Cynara cornigera ) sulu yaprak ekstresinde terpen alkol ve 3 tane guayanolid
olduğunu belirtmiş. Bu terpen alkolü, vomifoliol ( = Blumenol A) guayonulidleri
ise : Zaluzanin - C, solstitalin ve sıbthorpin olarak belirlemiştir. Zaluzanin C
önceden zaluzania türlerinden izole edilmiş ve P-38 lenfotik lösemide tümör
ihibe edici etkisi bilinmektedir. Vomifoliol’ün bu türden izolasyonu ilk defa bu
çalışma ile belirtilmiştir. (OMAR A.A. 1984)

Benzer belgeler