TÜRKİYE`DE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM

Transkript

TÜRKİYE`DE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM
TÜRKİYE’DE MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİM: MEVCUT
DURUM, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
İsmail ŞAHİN*
Tayfun FINDIK**
Özet: Nitelikli iş gücü, verimli bir ekonomi için vazgeçilmez unsurdur. Nitelikli iş gücüne sahip olmanın yolu ise iyi planlanmış mesleki eğitimle mümkündür. Mesleki ve teknik eğitim bu açıdan gelişmekte
olan ekonomiler için hayati önem arz etmektedir. Türkiye, gelişmekte
olan sanayisinde istihdam etmek için nitelikli işgücü sıkıntısı çekmektedir. Bu sıkıntının nedeni Türk Mesleki ve teknik eğitim sisteminin gerek
ortaöğretim gerekse de yüksek öğretim düzeyinde karşı karşıya olduğu
sorunlardır. Yapılan çalışmada mesleki teknik eğitimin mevcut durumu
tespit edilmiş, yaşanan sorunlar belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada
sorunun çözümüne katkı sağlayacak öneriler getirilmektedir.
Anahtar kelimeler: Mesleki ve Teknik Eğitim, Eğitim
Vocational and Technical Education in Turkey: Current
Situation, problems and proposition for solutions
Abstract: The well qualified labor force is an indispensable component for a productive economy. The way that has been the well qualified labor force is possible with well planned vocational and technical
education. In this respect, vocational and technical education is critically important for the developing economies. Turkey feels a lack of
well qualified labor force to employ in its own developing industry.
The cause of the problem has been faced problems both secondary and
higher education level of the Turkish vocational and technical education system. In this study, current situation and problems in vocational
and technical education was determined. Original proposals were suggested to contribute important solutions of problems.
Key Words: Vocational and Technical Education, Education
1. GİRİŞ
Mesleki ve teknik eğitim, “milli eğitim sisteminin bütünlüğü içinde endüstri, tarım ve hizmet sektörleriyle birlikte her türlü mesleki ve
teknik eğitim hizmetlerinin planlanması, araştırılması, geliştirilmesi,
organizasyonu ve eşgüdümü ile yönetim, denetim ve öğretim etkinlikle* Dr., Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi, Makine Eğitimi Bölümü Araştırma Görevlisi.
**Dr., Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi, Metal Eğitimi Bölümü Araştırma Görevlisi.
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
rinin bütünü” şeklinde tanımlanabilir (Alkan, Doğan ve Sezgin, 1994).
Mesleki eğitim gelişmiş batılı ülkelerde el becerisi veya pratik aktiviteler yoluyla kariyer kazandırmayı amaç edinen bir meslek dalı olarak
tanımlanmaktadır (Öçal, 2008: 12-19). Mesleki teknik eğitimin amacı,
genel olarak, bireyleri sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinde istihdam
için nitelikli iş gücü olarak eğitmek ve yetiştirmek, mesleklerinin devamı olan yüksek öğretim kurumlarına geçiş için gerekli temel eğitimi
vermektir (Eşme, 2007).
Türkiye’de mesleki eğitim örgün ve yaygın eğitim kurumlarında
verilmektedir. Örgün mesleki ve teknik eğitime yönelik orta öğretim
kurumları iki ana kategoride toplanmaktadır: Meslek Liseleri ve Teknik
Liseler. Meslek Liselerinin bütün alanları temel eğitimini tamamlayan
herkese açıktır. Teknik Liseler ise, Meslek Liselerindeki ilk yılını başarıyla tamamlayan öğrencileri almaktadır. Anadolu Meslek Liselerinde
1 yıllık hazırlık sınıfında yabancı dil öğretilmekte, üç yıllık mesleki
eğitim bunu izlemektedir. Teknik Liseler, mesleki eğitim müfredatlarıyla birlikte, genel liselerin fen kollarında uygulanan eğitime benzer bir
eğitim vermektedir. Dolayısıyla, bu okullara devam eden öğrencilerin
yüksek öğrenim şansları daha fazladır (TEKEV, 2008).
Yüksek öğrenimde Mesleki Teknik Eğitim iki yıllık Meslek Yüksekokulları ve dört yıllık mesleki ve teknik eğitim fakülteleri aracılığıyla yürütülmektedir. İki yıllık meslek yüksekokulları sanayinin ihtiyacı
olan ara eleman (Tekniker) ihtiyacını sağlamaya yönelik olarak kurulmuşlardır. Dört yıllık eğitim verilen Mesleki, Endüstriyel Sanatlar, Teknik ve Ticaret Turizm Eğitim Fakültelerinin temel amacı ise mesleki
ortaöğretim kurumlarının öğretmen ihtiyacını karşılamaktadır.
Bu makale kapsamında yapılan çalışmada Mesleki ve Teknik Eğitim sisteminin orta ve yükseköğretim düzeyinde mevcut durumu analiz
edilerek yaşanan sorunların kaynağına inilmektedir. Çalışma sonunda
sorunun çözümüne katkı sağlayacak öneriler getirilmektedir.
2. Tarihi perspektif
Sanayi öncesi toplumlarda meslek eğitimi formal bir eğitimden ziyade usta-çırak ilişkisi ile yürüyen bir yapıya sahipti. Türk toplumunda
66
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
da 18. yy’a kadar mesleki eğitim geleneksel usullere dayalı bir sistem
içerisinde Selçuklu döneminde Ahilik, Osmanlı döneminde ise Lonca
teşkilatları tarafından yürütülmüştür. Bu yapıda anne ve babaları tarafından meslek öğrenmek üzere bir ustanın yanına verilen çocuklar, belli
bir süre burada çalışarak önce kalfalığa, sonra da ustalığa terfi ederdi.
Bunun yanı sıra devlete bağlı bazı büyük kuruluşlar da kurs ya da okullar açarak ihtiyaç duydukları kalifiye elemanları yetiştirmekteydiler
(Semiz ve Kuş, 2004: 272-295). Buralarda mesleki yeterliliğin esasları
belirlenirken aynı zamanda ticaret ahlakının korunması da esas alınmıştır.
Sanayi devriminin etkilerinin Türk toplumunda hissedilmesiyle
birlikte mesleki eğitimin okul disiplini içinde yürütülmesi zorunluluğu
ortaya çıkmıştır (http://etogm.meb.gov.tr). Osmanlı Devleti’nde modern anlamda Mesleki Teknik Eğitim kuruluşlarının izlerine 19. yy’ın
ikinci yarısında rastlanabilir. Mithat Paşa’nın Tuna Valisi iken 1860 yılında Niş’te, 1864 yılında Rusçuk ve Sofya’da açtığı Islahhâneler Mesleki Teknik Öğretim kurumlarının temeli sayılır (Semiz ve Kuş, 2004:
272-295). Yine Mithat Paşa tarafından 1865’te Rusçuk’ta öksüz kızlar
için açılan Islahhane Kız Sanat Okullarının öncüsüdür. Paşa’nın 1868
yılında İstanbul’da açılmasına öncülük ettiği İstanbul Sanayi Mektebi
ise hiref (sanatlar), sanayi, demircilik, dökmecilik, makinecilik, mimarlık, her türlü maden imalat gibi derslerin bulunduğu müfredatla eğitime
başlayan ilk modern sanat okuludur (Akyüz, 1982: 116). Cumhuriyet
dönemine kadar bu okulları örnek alan pek çok meslek okulu, İmparatorluğun değişik köşelerinde açılmıştır. Cumhuriyet sonrası Atatürk’ün
direktifleri doğrultusunda Mesleki Teknik Eğitimin daha modern bir yapıya kavuşturulması çalışmalarına hız verilmiştir. 1931 Yılında; 1867
Sayılı Kanunla iller 9 bölgeye ayrılmış ve her bölgede; malî ve yönetimi bölgeye dahil illerce karşılanmak üzere, birer sanat okulu faaliyete geçirilmiştir. Böylece, sanat okulları “Bölge Sanat Okulları” haline
getirilmiştir (http://etogm.meb.gov.tr).
Bu çalışmalar okullaşma yanında, Mesleki Teknik Eğitimin kurumsal bir yapıya kavuşturulmasını da kapsamıştır. 1933 yılında 2287 sayılı
kanunla, Mesleki ve Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
67
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
Bakanlık Merkez Örgütü Kanunu 1941 yılında 4113 sayılı kanunla değiştirilerek, Mesleki ve Teknik Öğretim Müsteşarlığı kurulmuştur. 1942
yılında başlatılan planlı çalışmalar neticesinde mesleki ve teknik öğretim kurumları günümüze kadar büyük gelişmeler göstermiştir. VII.
Beş Yıllık Kalkınma Plânı’nda, ileri teknoloji geliştirilmesi, üretimi ve
kullanımında gereksinim duyulan nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinin önemine değinilmiş bu amaçla orta ve yüksek öğretimde meslekî ve teknik eğitime önem verilmesi öngörülmüştür (Şahin, Okay ve
Özdemir, 2007: 1018-1021). VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planında ise
meslek yüksek okulları ve mesleki orta öğretim kurumlarının program
bütünlüğünü sağlamak için kurumlar arası işbirliği kurulmasına yönelik
kararlar alınmıştır (Kazu ve Demirli, 2002: 155-156).
Ortaöğretim düzeyindeki meslek okullarının ihtiyacı olan öğretmenleri yetiştirmek için üzere lisans düzeyinde eğitim vermek için
Yüksek Teknik Öğretmen Okulu (Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim
Fakültesi) ilk olarak 1937 yılında Ankara’da açılmıştır. Kız Teknik ve
Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulları 1983 yılında YÖK’ün kurulmasından sonra Teknik Eğitim, Mesleki Eğitim, Endüstriyel Sanatlar ve
Ticaret – Turizm Eğitimi Fakülteleri olarak yapılandırılmıştır.
3. Mevcut Durum
Türkiye’de mesleki eğitim ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeyinde yapılanmıştır.
3.1. Mesleki ve Teknik Ortaöğretim
Sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş
gücünü yetiştirmek, başarılı öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına
geçiş için gerekli ve yeterli eğitimi vermek amacıyla kurulan Mesleki
ve Teknik Ortaöğretim kurumlarının sayısı 2007/2008 eğitim öğretim
yılı verileriyle toplam 4450’dir. Bu okullar, çoğu endüstri meslek, ticaret meslek, kız meslek, imam hatip ve teknik liselerden oluşmak üzere
yaklaşık 60 farklı türdedir. Mesleki ve teknik ortaöğretimde % 43’lük
dilimle erkek teknik ilk sırada % 25,3 ile Ticaret liseleri ikinci sırada
gelmektedir (Grafik 1).
68
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
0,3%
3,1%
Sağlık
9,7%
Ticaret
25,2%
Kız tek.
Erkek T.
42,9%
Din öğ.
18,7%
Diğer
Grafik 1. Mesleki ve teknik
ortaöğretim kurumlarında
öğrenci dağılımı. (Kaynak:
Yılmaz, 2007: 31)
Mesleki ortaöğretim kurumlarında 1.264.870 öğrenci eğitim görmektedir. Yine bu okullarda 84.771 öğretmen görev yapmakta ve derslik sayısı 39.798’dir (TÜİK, 2008). Bu verilere göre öğretmen başına
14.9, derslik başına ise 31.7 öğrenci düşmektedir.
Her bir mesleki ortaöğretim öğretim öğrencisi için ayrılan kaynak
2002 yılında 1.261 YTL iken bu rakam 2007 yılında 2.904 YTL’ye çıkmıştır. Aynı dönemde genel lise öğrencileri için bu rakam 723 YTL’den
1620 YTL’ye çıkmıştır (Yılmaz, 2007: 33). Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi mesleki teknik eğitim genel eğitime göre pahalı bir eğitimdir.
Eğitim harcamalarında öğrenci başı maliyetin en yüksek olduğu alanlar
ise sağlık ve din ortaöğretimidir.
3.2. Mesleki Yüksek Öğretim
Mesleki yükseköğretim iki yıllık Meslek Yüksekokulları ve dört
yıllık mesleki ve teknik eğitim fakülteleri aracılığı ile yürütülmektedir.
Meslek yüksekokulları ile iş sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara elemanların yetiştirilmesi amaçlanmaktadır.
Mesleki ve teknik eğitim fakülteleri ise, mesleki ve teknik ortaöğretimin öğretmen ihtiyacını karşılamaya yönelik eğitim vermektedir.
Mesleki ve teknik eğitim fakülte mezunlarının son yıllarda öğretmen
olarak atanamaması sonucunda bu fakültelerden mezun olan öğrenciler
istihdam için sanayi kollarına yönelmiştir.
3.2.1. Meslek Yüksekokulları
Meslek yüksekokulları “Mesleki ve Teknik Eğitim Sistemi”nin en
önemli aşamalarından biridir. Meslek Yüksekokulları Sanayi, ticaret
ve hizmet sektörlerine yeterli bilgi ve beceriyle donanmış ara eleman
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
69
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
yetiştirmek amacıyla kurulmuştur. Meslek Yüksekokulları lisans düzeyinde eğitim veren Mesleki ve Teknik Eğitim kurumları ile ortaöğretim
kurumlarının hedef aldığı istihdam sahaları arasında kalan boşluğu doldurma işlevini yerine getirmektedir.
2007 rakamlarına göre Türkiye’de 497 Meslek Yüksekokulu’nda
482208 öğrenci eğitim görmekte ve 7086 öğretim elemanı görev yapmaktadır (ÖSYM, 2007). Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı
68,07’dir. Bu sayı, Tüm yükseköğretim ortalamasının yaklaşık 2,5 katıdır (Grafik 2).
Grafik 2. Mesleki Teknik Eğitim ve diğer bazı alanlarda öğretim elemanı
başına düşen öğrenci sayısı (Kaynak: ÖSYM istatistikleri, 2007.)
MYO’lar öğrencilerinin büyük kısmını Mesleki ve teknik liselerden
sağlamaktadır. 2004 yılı istatistiklerine göre MYO’lara yerleşen öğrencilerin % 65,5’i Mesleki ve Teknik Liselerden gelmiştir (YÖK, 2005).
Tablo 1’de de görüldüğü gibi MYO’lara yerleşen öğrenci sayısı 2002
yılından itibaren büyük bir artış göstermiştir. Bunun nedeni Mesleki ve
Teknik Ortaöğretim öğrencilerine MYO’lara sınavsız geçiş hakkı verilmesidir. 2008 yılında MYO’lara kayıt yapan öğrenci sayısı 190,291’e
yükselmiştir.
Tablo 1. Mesleki ve teknik lise çıkışlı adaylardan MYO’lara yerleşenler
Yıl
1995
1996
1997
70
Sayı
28.909
32.784
38.486
Yerleşenler içindeki Yüzdesi
42,2
41,3
38,2
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
32.922
48.485
56.674
64.076
166.402
121.718
128.098
37,2
48,4
53,6
54,1
85,9
75,8
65,5
Kaynak: YÖK, 2005
3.2.2. Mesleki ve Teknik Eğitim Fakülteleri
Mesleki ve Teknik Eğitim Fakülteleri, mesleki ortaöğretimde ihtiyaç duyulan öğretmenleri yetiştirmek için kurulmuştur. Bunlar Teknik
Eğitim, Mesleki Eğitim, Ticaret ve Turizm Eğitimi ve Endüstriyel Sanatlar Eğitimi Fakülteleridir.
2008 yılı itibariyle 19 Teknik Eğitim, 2 Mesleki Eğitim, 1 Ticaret
ve Turizm Eğitimi ve 1 Endüstriyel Sanatlar Eğitimi Fakültesi bulunmaktadır. Bu okullarda 2006/2007 eğitim-öğretim yılında toplam 38272
öğrenci eğitim görmektedir. Aynı eğitim-öğretim döneminde Mesleki
ve Teknik Eğitim Fakültelerin mezun vermiştir. Tablo 2, 2006/2007
eğitim – öğretim döneminde Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültelerinde
eğitim gören öğrencilerin ve mezunların okullara göre dağılımını göstermektedir.
Tablo 2. Mesleki ve Teknik Eğitim Fakülteleri öğrenci ve mezun sayıları
(2006/2007 eğitim-öğretim yılı)
Okul
Teknik Eğitim Fakültesi
Mesleki Eğitim Fakültesi
Ticaret Turizm Eğt. Fak.
Endüstriyel San. Eğt. Fak.
Toplam
Öğrenci Sayısı
27889
7187
1822
1374
38272
Mezun Sayısı
4960
1933
372
255
7520
(Kaynak: ÖSYM, 2007)
2006/2007 eğitim öğretim yılı itibariyle Mesleki ve Teknik Eğitim
Faküllteleri’nde 1682 öğretim elemanı görev yapmaktadır. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı ise 22,7’dir (Grafik 3). Bu fakültelerin
öğrenci kaynağı büyük oranda mesleki ortaöğretim kurumlarıdır. 2004
yılı verilerine göre Teknik Eğitim Fakültelerine giren öğrencilerin %
53.5’i, mesleki eğitim fakültelerine giren öğrencilerin % 82,1’i mesleki
ve teknik ortaöğretimden gelmiştir (YÖK Rapor, 2005) .
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
71
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
Son yıllarda Mesleki ve Teknik Eğitim fakülte mezunları öğretmen olarak atanamamaktadır. Bu okul mezunlarının öğretmen olarak
atanma oranı % 5’lere kadar düşmüştür. Bunun sonucu olarak mezunlar
sanayi işkollarına yönelmiştir.
Grafik 3. Dünyada ve Türkiye’de yükseköğretimde öğretim elemanı başına
düşen öğrenci sayıları
4. Verİmlİlİk, Nİtelİklİ İş Gücü ve Meslekİ Teknİk Eğİtİm
Gelişmiş ülkeler insan kaynaklarını istedikleri nitelik ve nicelikte
yetiştirmiş olmasına karşın, geri kalmış ülkelerin çoğu, ekonomilerinin
gereksinim duyduğu insan kaynaklarını yetiştirme konusunda ciddi bir
bunalım yaşamaktadır (Ünal, 1996: 87-97; Kurul-Tural, 2002). İnsan
kaynaklarının niteliği ve etkisinin en önemli göstergelerinden birisi bir
ülkenin verimliliği ile ilgili rakamlarıdır. Verimlilik ile ilgili istatistiklere bakıldığı zaman Türkiye’nin bu konuda iyi bir performans sergilemediği ortaya çıkmaktadır. Örneğin Çin son 20 yılda verimliliğini 5 kat
arttırırken; Türkiye yerinde saymaktadır (Saygılı, Cihan, Yavan, 2006:
40-42). 1975-2002 yılları arasında ülkelerin göreceli verimlilik konumlarına bakıldığında bu durum daha açık bir şekilde görülmektedir. Bu
27 yıllık dönemde İrlanda’nın verimlilik konumu 22 basamak ve G.
Kore’nin konumu 15 basamak artarken, Türkiye’nin sıralamadaki yeri
sadece 1 basamak yükselmiştir (Tablo3).
72
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
Tablo 3. Ülkelerin Göreceli Verimlilik Düzeylerinin Gelişimi (ABD= 100)
1975 Yılı
Sıra No
1
2
3
4
8
11
9
20
22
24
25
38
40
41
43
45
48
49
2002 Yılı
Sıra No
10
1
4
7
13
9
12
23
28
2
31
46
25
40
32
44
48
45
Ülke
Sıralama Değişimi
İsviçre
Lüksemburg
ABD
Hollanda
Kanada
Fransa
Avustralya
Yunanistan
Arjantin
İrlanda
Meksika
Jamaika
G. Kore
Türkiye
Malezya
Mısır
Hindistan
Çin
+
+
+
+
+
+
+
0
+
(Kaynak: Saygılı ve ark., 2006: 40-42)
Küresel pazarda rekabet eden ülke ekonomilerinin nitelikli işgücü
bakımından durumları incelenerek yapılan sıralamada ise Türkiye’nin
60 ülke arasında 37. sırada olduğu görülmektedir (Grafik 4).
Grafik 4. Seçilmiş Ülkelerin Nitelikli İşgücü Sıralamasındaki Yerleri, 2003.
(Kaynak: IMD 2004)
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
73
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
Orta ve Doğu Avrupa Ülkelerindeki işgücü nitelik düzeyi de Türkiye’den
yüksektir. Bu durum Türkiye’nin nitelikli insan gücü yetiştirme konusunda ciddi problemlerle karşı karşıya olduğunu gözler önüne sermektedir (TİSK, 2004). Ülkemizde ileri teknoloji kullanılan işletmelerde
işgücü sıkıntısı yaşanırken, geleneksel sahalarda işsizlikten yakınılması
da bu savı desteklemektedir (Savaşır, 1999)
Toplumsal kalkınmayı gerçekleştirebilecek nitelikli insan gücünün
yetiştirilmesi büyük ölçüde eğitim sisteminin görevidir. Eğitim sistemi,
bu görevini yerine getirirken öğrencileri üretken birer yurttaş olarak
görür ve onları toplum yaşamına, meslekler dünyasına ya da ileri eğitime hazırlar. Özellikle ortaöğretim düzeyinde, söz konusu işlevler tutarlı
biçimde kaynaştırılarak kişisel ve mesleki gelişim açısından bütünlüğü
olan programlar uygulanmaya çalışılır (Aksoy, 1987: 143-160; Aksoy,
1997: 73-104). Göstergeler incelendiği zaman, AB ülkeleri, ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde nitelikli insan gücü yetiştirmeye yönelik
olarak mesleki eğitime gerekli önemin verildiği görülmektedir. Tablo
4.’de de görüldüğü gibi AB ülkelerinde Mesleki Eğitimin Ortaöğretim
içindeki payı % 60’larda gezinirken Türkiye’de bu oran % 35’lerdedir.
Sanayisi henüz gelişmekte olan Türkiye’de ise Mesleki Eğitim Kurumlarına gerek öğrenciler, gerekse de kamu yönetimi tarafından yeterli
ilginin gösterilmemesi “nitelikli eleman” sıkıntısının sebebini gözler
önüne sermektedir.
Tablo 4. Bazı ülkelerin genel ve mesleki-teknik programlara kayıt oranları
Ülkeler
Polonya
Fransa
Almanya
Hollanda
İsviçre
Belçika
Finlandiya
Avusturya
Çek Cumhuriyeti
İngiltere
Norveç
Danimarka
Tunus
Ürdün
74
Genel programlar (%)
45,7
43,6
37,8
30,9
35
29,71
41,2
20,7
20,5
30,8
40,8
46,4
94,6
75,1
Mesleki ve teknik programlar (%)
54,3
56,4
62,2
69,1
65
70,3
58,8
71,8
79,3
69,2
59,2
53,3
3
19,6
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
Uruguay
Şili
Endonezya
Ülkeler Ortalaması
(Dünya)
Türkiye
81,3
63,1
64,7
51,2
18,7
36,9
35,3
50,2
63,3
36,7
(Kaynak: TÜSİAD, 2006)
5. SORUNLAR
Ekonomik gelişmelerin tetiklediği istihdam talebi ve nitelikli işgücü ihtiyacına gibi nedenlerin mesleki eğitime olan ilgiyi arttırması
beklenirken Türkiye’de tam tersi bir durum yaşanmaktadır. Tablo 5 incelendiğinde 1996 - 2007 yılları arasında mesleki teknik eğitime ilginin
giderek azaldığı görülmektedir (TÜİK, 2008).
Tablo 5. Genel ve Meslek Lisesi Öğrenci Sayılarının
Toplam Ortaöğretim İçindeki Oranları
Öğretim Yılı
1996/ 1997
1997/ 1998
1998/ 1999
1999/ 2000
2000/ 2001
2001/ 2002
2002/ 2003
2003/ 2004
2004/ 2005
2005/ 2006
2006/ 2007
Mesleki (%)
45,8
45,2
43,76
39,56
37,04
35,1
32,59
34,8
36,2
36,2
36,7
Genel (%)
54,2
54,8
56,24
60,44
62,96
64,9
67,41
65,2
63,8
63,8
63,3
Dünyada tam tersi bir gidiş yaşanırken Türkiye’de mesleki eğitime ilginin azalmasının temelinde sorunlu bir eğitim sistemine sahip
olmamızın etkisi olduğu gibi, bu ilgi azalmasının yarattığı sorunlar da
vardır.
5.1. Mesleki yönlendirmede yaşanan olumsuzluklar
Bireyin ilgi ve yetenekleri ile işin gerektirdiği özellikler arasındaki
uyum, bireyin işe karşı motivasyonunda ve işteki başarısında da etkili
olan faktördür. Meslek seçiminin isabetli olması bireyin kendi ilgi ve
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
75
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
yetenekleri ile işin gerektirdiği nitelikleri tanıması ile mümkündür. Ülkemizde ilköğretimin ikinci devresinden itibaren mesleki yönlendirme
yapıldığından bahsedilse de uygulamanın gerçekliği şüphelidir. Okullarda verilen rehberlik hizmetleri de bireye isabetli meslek seçimi yapması yönünden yetersiz kalmaktadır.
Ülkemizde mesleki yönlendirmede bireyin yeteneklerinden ziyade
ailenin talepleri ve çevresel faktörler belirleyici olmaktadır. Çocuğunun
üniversite okumasını isteyen aileler, Üniversiteye giriş sınavında göreceli olarak dezavantaja sahip olan meslek okullarına yönelmemektedirler. “Çocuğum üniversite okusun” düşüncesi ile öğrencilerin enerjisi
yıllarca dershane yollarında tüketilmektedir.
Meslek lisesi öğrencilerinin kendi alanlarındaki mühendislik fakültelerine girişte dahi büyük dezavantajlara sahip olması meslek liselerini
krize sokmuştur. Mevcut sınav sistemi ve rehberlik hizmetindeki eksikliklerden dolayı bilinçli bir mesleki yönlendirme yapılamamakta bu ise
zaten ortaöğretimde büyük bir krizin içine yuvarlanmış olan mesleki
eğitimi yükseköğretim aşamasında da yok etme noktasına getirmektedir.
5.2. Eğitim programlarından kaynaklanan sorunlar
Örgün ve yaygın mesleki ve teknik eğitim kurumlarında uygulanan
eğitim programları, bu programlarla yetiştirilen becerili ve teknik işgücü ile işgücü piyasasının ihtiyaçları arasında nitelik ve nicelik yönünden bir uyum görülmemektedir. Bu durumun genelde mesleki eğitime
olumsuz etkileri olmaktadır. İşletmelerde beceri eğitimi de belirtilen
durumdan olumsuz yönde etkilenmektedir. Hangi mesleklerin hangi seviyede yetişkinlik gerektirdiği, eğitim talebinin örgün ve yaygın hangi
eğitim kurumlarında etkili olarak karşılanabileceği belirlenmelidir. Bu
durum uygulanan mesleki ve teknik eğitim programlarının yeniden tanımlanmasını gerektirecektir (TİSK, 2004).
Orta ve yükseköğretimde mesleki eğitim programlarında teknolojik
gelişmenin zorlamasıyla bazı gelişmeler olsa da, programlar geleneksel
mesleklere dönük ve güncelliğini yitirmiş durumdadır. Programlar kurumsal bir yaklaşımla güncellenmemekte öğretim elemanının bireysel
uğraşları ile güncellenmektedir.
Okullarda verilen eğitim mesleki ihtiyacı karşılamamakta, öğrenci
76
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
mesleği ile ilgili bilgiyi iş hayatında öğrenmektedir. Bu durum, uygulanan eğitim programlarının ilgili meslek dalının güncel ihtiyacını karşılamadığını göstermektedir.
Gerek ortaöğretimde gerekse de yükseköğretimde adları farklı
olan, fakat içerikleri aynı olan programlar açılmaktadır. Bu durum, birbirinin tekrarı olan programları ortaya çıkarmaktadır. Özellikle Yükseköğretimde farklı fakülte disiplini altına benzer programların açıldığı
görülmektedir. Bu durum, kaynakların verimli olarak kullanılmasını
önlemekte, mezunların farklı yeterlikler kazanmasına neden olmaktadır
(Fer, 2000).
Örgün ile yaygın eğitimi ve orta öğretim ile yüksek öğretimi bütünleştirecek esnek bir program yapısı kurulamamıştır. Yerel düzeyde
yetkiler yeterli olmamakta, uygulanan programlar çevre ihtiyaçları ile
tutarlı olmamakta ve istihdam olanağı sınırlı olan alanlar için gereğinden fazla eleman yetiştirilmektedir (Fer, 2000).
5.3. Reel sektörle yaşanan uyumsuzluklar
Ülkemizde iş gücü arzı ile talebi arasında ciddi uyumsuzluk mevcuttur. Bunun nedeni olarak mesleki eğitim kurumlarında uygulanan
eğitim programları, bu programlarla yetiştirilen teknik iş gücü ile iş gücü
piyasasının ihtiyaçları arasında nitelik ve nicelik yönünden bir uyum
sağlanmamasından kaynaklanmaktadır (Ünal, 1988: 87-97). İş gücü
piyasası ve eğitim kurumu arasındaki uyumsuzluk, mesleki ve teknik
eğitime gerek ortaöğretim ve gerekse de yükseköğretim düzeyindeki
ilgisizliğin temel nedenlerindendir. Türkiye’deki teknik ara insan gücünün sahip olduğu “insan sermayesi”nin piyasa ihtiyaçları ile uyumlu
olup olmadığının saptanması çözüm yolunda atılacak en önemli adım
olacaktır. Bu saptama nitelikli insan gücü problemini ortadan kaldırmasının yanında verimlilik probleminin çözümü için de önemlidir.
Mesleki ve teknik eğitim kurumlarının etkinliği, yetiştirdiği becerili ve teknik işgücünün, işgücü piyasasının talepleriyle nitelik ve nicelik yönünden uygunluğu ile orantılıdır. İşgücü piyasasının işgücü talebi
ekonomik ve teknolojik gelişmelere göre değişmektedir. Bu nedenle
işgücü piyasası işgücü talebinin sürekli ve düzenli olarak izlenmesi
gerekmektedir (TİSK, 2004). Ülkemizde bu izlemenin yapılamadığı
gözlenmektedir. Eğitim kurumları reel sektörü izlemediği gibi reel sek-
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
77
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
tör de mesleki eğitim sisteminin yapılandırılmasında aktif olarak rol
almamaktadır.
Meslek eğitiminde meslek standartlarının belirlenememesi ve müfredat programlarının oluşturulmasında iş hayatından kopuk geleneksel
yöntemlerin uygulanması, eğitimin yetersizliğinin nedenlerinden biri
olarak ortaya çıkmaktadır. Buna bağlı olarak meslek liselerinin mezunları, işletmelerin talep ettiği niteliklere sahip olamamaktadır (TEKEV,
2007). Bunun temel nedeni ise, bir türlü sektörün ihtiyacı olan meslek
elemanı eğitimlerinin bölgesel ihtiyaçlar dikkate alınarak oluşturulmamasıdır. Sonuç olarak, mesleki eğitimin pahalı bir eğitim olması arz
talep dengelerinin daha dikkatli ele alınmasını gerektirmektedir.
Reel sektörle yaşanan tüm bu uyumsuzluklar istihdam problemini
de beraberinde getirmektedir. Orta ve yükseköğretimde mesleki eğitim
kurumlarının düşük profilli öğrencilerin tercih ettiği okullar haline dönüşmesi, yetenekli öğrencilerin mesleki eğitimden uzaklaşması ve eğitim sisteminden kaynaklanan problemler, reel sektörün ihtiyaç duyduğu
nitelikli eleman sıkıntısını da beraberinde getirmiştir. Verilen eğitimin
niteliğinden kaynaklanan sektörün ihtiyacını karşılamaktan uzak mezunların istihdamında güçlükler yaşanmaktadır.
5.4. Yetersiz altyapı ve eski teknoloji
Ülkemizdeki orta ve yükseköğretim kademesindeki mesleki teknik
eğitim kurumları gerek alt yapı, gerekse de mesleki donanım olarak büyük sıkıntılarla mücadele etmektedir. Mesleki teknik eğitim pahalı bir
eğitimdir. Bunun yanında mesleki eğitim kurumları teknolojinin durmak bilmeyen ilerlemesini takip etmek zorundadır. Dijital devrimden
bahsedilen bir teknoloji dünyasında ihtiyaç duyulan nitelikli işgücünün
60’lı yıllardan kalma klasik makine ve teçhizatlarda yapılan eğitimle
yetiştirilemeyeceği açıktır.
Son dönemde özellikle Avrupa Birliği fonları kullanılarak geliştirilen projelerle Mesleki Teknik eğitimin modernizasyonu konusunda çalışmalar yürütülmektedir. Bunun yanında genel bütçe kaynakları
kullanılarak mesleki teknik eğitime kaynak aktarılmaktadır. Türkiye’de
genel bütçeden eğitime ayrılan payın OECD ülkeleri ortalamasının yarısı kadar olduğu dikkate alınınca aktarılan kaynakların yetersizliği bir
kez daha ortaya çıkmaktadır. 2006 verilerine göre, OECD ülkelerinin
78
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
kamudan eğitime ayırdıkları payın ortalaması % 5,9 iken, ülkemizde
bu oran % 3,7’dir (OECD, 2006). Türkiye’nin GSMH’sinin gelişmiş
ülkelere göre daha düşük, ancak nüfus artış oranının ise daha yüksek
olduğu da hesaba katılırsa, eğitime ayrılan % 3,7’lik payın ne kadar yetersiz olduğu açıkça anlaşılmaktadır (Şahin ve ark. 2007: 1018-1021).
Bu durum, hem genel eğitimin hem de mesleki teknik eğitimin kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir parametredir.
5.5. Mesleki ve Teknik Yükseköğretimde Yaşanan Problemler
5.5.1. Katsayı problemi
Üniversiteye giriş sınavında (ÖSS) uygulanan katsayı sistemi ile
ilgili olarak pek çok görüş dile getirilmektedir. Toplumun bir kesimi
uygulamada olan katsayı sisteminin meslek liselerindeki öğrencilerin
üniversiteye girişte önlerini kestiğini ve bunun da meslek liselerine
olan talebi azalttığını ileri sürerken, karşı fikir belirtenler ise meslek
liselerindeki problemlerin katsayı uygulamasından kaynaklanmadığını,
bunun başka yapısal nedenlerinin olduğunu ifade etmektedir. Çoğunlukla politik tavırla ilişkilendirilebilecek olan tüm bu lehte ve aleyhte
düşünceler bir tarafa, son on yıllık veriler dikkate alındığı zaman katsayı değişikliği ile birlikte meslek liselerine olan talebin düştüğü ortaya
çıkmaktadır (Grafik 5).
Grafik 5. Son on yıllık Meslek ve Genel lise öğrenci sayıları
(Kaynak: TÜİK, 2008)
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
79
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
Grafik 6. Meslek ve genel lise öğrenci sayılarının, tüm ortaöğretim içindeki
yüzdelik oranlarının on yıllık gelişimi
(Kaynak: TÜİK, 2008)
Sayısal anlamda mesleki ortaöğretime talepte bir artış gözlense bile, ÖSS giriş sınavında yapılan katsayı değişikliğinden sonra bu
okullarla genel liselere talep arasındaki fark büyümüştür. TÜİK verileri temel alınarak son on yıllık dönem incelendiği zaman 1997/1998
öğretim yılına göre Mesleki Ortaöğretimdeki öğrenci sayısı yaklaşık
303000 artmıştır. Aynı dönemde genel liseler öğrenci sayısını yaklaşık
800000 arttırmıştır. 1996/1997 eğitim öğretim döneminde lise öğretimi
gören öğrencilerin % 45,8’i meslek, % 54,2’si genel lise eğitimi alırken,
2006/2007 öğretim döneminde bu oran % 36,72 meslek ve % 63,28
genel lise olarak değişmiştir (Grafik 6).
5.5.2. MYO’larda yaşanan problemler
ÖSS sisteminde yapılan değişiklikle meslek yüksek okullarına
(MYO) meslek liselerinden doğrudan sınavsız geçiş imkanı sağlanmıştır. Bu uygulama ile iş piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücü
ihtiyacı karşılamak hedeflenmektedir. Mesleki eğitimi yükseköğretimde yaygınlaştırma düşüncesi de “sınavsız MYO” sistemini ortaya çıkarmıştır. Uygulamanın hayata geçirildiği 2002 yılında öğrenci sayısı
% 159 artmıştır. Daha sonraki yıllarda bu artış eğilimi devam etmiştir
(Tablo 1).
MYO’lardaki bu büyük öğrenci artışına karşın bu kurumların alt
yapı, fiziksel mekan, donanım ve öğretim elemanı ihtiyaçları aynı oranda
80
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
karşılanmamıştır. Bunun sonucunda uygulama, MYO’ların eğitim kalitesini düşürmüş ve deyim yerindeyse sistem felç olmuştur. MYO’lara
ciddi ve bilimsel kriterlere dayanmadan yapılan öğrenci alımları sonucunda MYO’lar iş piyasasının kalifiye eleman ihtiyacını karşıladığı
eğitim merkezleri olmaktan çıkmış başarısız öğrencilerin eğitimde son
durağı haline gelmiştir.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen yürütülmeye çalışılan eğitim, var
olan atelye ve laboratuar teknolojilerinin çoğunlukla günün teknolojik ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olması sebebiyle aksamaktadır.
MYO’ların piyasanın teknolojik ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak mezunları, sektörel talepleri karşılayamaz hale gelmiştir. Mezunlar okul
ortamında edinemediği ileri teknolojik mesleki becerileri kurslar yardımıyla edinmeye çalışır hale gelmiştir.
MYO’lara sınavsız geçiş sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte
ortaya çıkan öğretim elemanı ihtiyacına cevap verilememesi de eğitim
kalitesinin düşmesinin önemli nedenlerindendir. MYO’ların yaşadığı
öğretim elemanı sorununu rakamlarda ortaya koymaktadır. 2005-2006
verilerine göre, ülkemizde MYO’larda öğretim elemanı başına 68,07
öğrenci düşerken, bu rakam Almanya’da 5, Japonya’da 9, Belçika’da
10’dur (Eşme, 2007).
5.5.3. Mesleki ve Teknik Eğitim Fakülteleri’nde yaşanan problemler
Mesleki eğitime ilginin azalması Meslek Liselerini öğrenci krizine
sokmuş, bu durum Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun
olan öğretmen adaylarının öğretmen olarak atanamamalarına neden olmuştur. Örneğin Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nden 19982003 yılları arasında mezun olan öğrencilerin sadece %32’si teknik öğretmen olarak istihdam edilmiştir. Bugün ise Teknik Eğitim Fakülteleri
için bu rakam ortalama % 5’tir (Eşme, 2007).
Her yıl bu fakültelerden mezun olan binlerce mezun yanlış eğitim politikaları yüzünden büyük istihdam problemi yaşamaktadırlar. İş
piyasasına yönelen mezunlar iş piyasası ile uyum sorunu yaşamakta,
temelde öğretmen olarak yetiştirildikleri için, gerekli niteliklere sahip
olmadıklarından ya iş bulamamakta, ya da mesleğiyle ilgisiz alanlarda,
düşük ücret ve statülerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Mezun ettiği
bireylerin memnuniyeti ve iş dünyasındaki başarıları ile yükseköğretim
kurumlarının saygınlığı arasında yakın bir ilişki kurulan günümüzde
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
81
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
bu durum, başta mezunlar olmak üzere üniversiteler, öğretim elemanları, diğer bütün ilgililerde rahatsızlık meydana getirmektedir (Akpınar,
2005: 259-274).
Mesleki ve teknik eğitim fakültesi mezunlarının iş piyasasında karşılaştığı önemli engellerden bir diğeri de unvan ve yetki belirsizliğidir.
Öğretmen olarak istihdam edilemeyen mezunların sektörde çalışabilmesi için tanımlanmış bir unvanları, yetkileri ve sorumlulukları yoktur.
Sanayi ve MEB dışındaki kamu sektöründe “teknik öğretmen, ticaret
– turizm öğretmeni” olarak tanımlanan bir pozisyonun olmaması, yoğun olarak sanayi kollarına ve hizmet sektörüne yönelen mesleki ve
teknik eğitim fakültesi mezunlarının diplomalı fakat yetkisiz bireyler
olmasına yol açmaktadır.
Öğretmen olarak atanamama, özel veya kamu sektöründe unvan
ve yetki problemlerine ilave olarak Teknik Eğitim Fakültelerinin akreditasyon sorunu da vardır AB ülkelerinde Teknik Eğitim Fakülteleri
ile eşdeğer herhangi bir yükseköğretim kurumunun bulunmaması nedeniyle öğrenci ve öğretim elemanı değişim programlarının uygulanmasında büyük güçlükler yaşanmaktadır (YÖK, 2007). Teknik Eğitim
Fakülteleri mevcut yapıları ile uluslar arası kuruluşlar tarafından akredite edilememekte, AB, ABD gibi ülkelerde diploma denklikleri bulunmamaktadır.
6. SONUÇ
Mesleki ve teknik eğitim gerek ortaöğretim gerekse de yüksek öğretim düzeyinde büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Yapılan çalışmada
mesleki teknik eğitimin mevcut durumu tespit edilmiş, yaşanan sorunlar belirlenmeye çalışılmıştır.
Gelişmiş ülkelerde % 65-70 aralığında olan Mesleki Eğitimin tüm
ortaöğretime oranı ülkemizde % 36,7 seviyelerindedir. Son on yılda
Mesleki eğitimin tüm ortaöğretim içindeki payının gelişmiş ülkeler oranına yaklaşması gerekirken, mesleki eğitim oransal olarak % 45,8’den
% 36,7’ye gerilemiştir. Bu gerilemenin üniversite giriş sınavında Meslek liseleri aleyhine yapılan katsayı düzenlemesinin sonrasına rastlaması, mesleki eğitime olan talep gerilemesinin en önemli nedenini gözler
önüne sermektedir.
Türk mesleki ve teknik eğitimi öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı bakımından gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmıştır. Öğretim
elemanı başına düşen öğrenci sayısı ortaöğretimde 31.7, MYO’larda
82
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
60.8 ve 4 yıllık mesleki ve teknik eğitim fakültelerinde 22.7 ila 33.6
arasında değişmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu rakamlar ağırlıklı olarak
5 ila 10 arasında değişmektedir. Yüksek öğrenci ortalaması, gerek orta
gerekse yükseköğretimde verilen eğitimin kalitesini düşürmektedir.
Mesleki ve teknik eğitim kurumlarının öğrenci sayısının ve öğretim elemanı eksikliğinin yanında en önemli sorunu altyapı, teknolojik
ekipman, laboratuar ve atölye eksiklikleridir. Bu eksiklerin yanında
özellikle ortaöğretim kurumları ve MYO’ların eğitim programları istihdam kollarının beklentilerini karşılayacak şekilde güncellenememiştir.
Eğitim kurumlarında yaşanan bütün bu eksikler mesleki eğitim kurumlarının reel sektörün beklentilerini karşılamakta zorlanmasına yol
açmıştır. Eğitim kurumlarının reel sektörü takip etmemesinin yanında
reel sektör de mesleki eğitimin yapılandırılmasında aktif olarak rol almamaktadır.
Mesleki ortaöğretim kurumlarına öğretmen yetiştiren mesleki ve
teknik eğitim kurumlarının akreditasyon (eşdeğerlilik) problemi vardır.
Özellikle Teknik Eğitim Fakültelerinin Türkiye’nin girmeye çalıştığı
AB ülkelerinde benzeri yoktur.
Son yıllarda uygulanan Milli Eğitim politikaları sonucu meslek liselerinin öğrenci sayıları oransal olarak 1/3 oranında azalmış, buna zıt
bir şekilde Teknik Eğitim Fakültelerinin sayısı altı kat artmıştır. Bu durum, Teknik Eğitim Fakültesi mezunu öğretmen adaylarının öğretmen
olarak istihdam edilememesini beraberinde getirmiştir. Öğretmen olamayan Teknik Öğretmenler, kamunun farklı alanlarına ve özel sektöre
yönelen Teknik Öğretmenlerin karşılaştığı en önemli problem unvan
ve yetki sorunudur. Yıllardır yapılan çalışmalara rağmen bu sorun aşılamamıştır.
Türkiye’nin nitelikli işgücü ve verimlilik karnesine bakıldığı zaman mesleki ve teknik eğitimdeki performansı gözler önüne serilmektedir. Türkiye verimlilik düzeyinde 1975-2002 yılları arasında geçen
37 yılda bulunduğu pozisyondan sadece bir kademe yükselebilmiştir.
Nitelikli işgücü sıralamasında ise dünyada 37. sırada yer almaktadır.
Nitelikli işgücü sıralamasında Doğu Avrupa ülkeleri ve Kolombiya gibi
ülkeler Türkiye’nin üzerinde yer almaktadır.
Nitelikli işgücünün yetiştiği yerler olan mesleki ve teknik eğitim
kurumlarına olan kamu ve özel sektör ilgisizliği ve milli eğitim politikalarının iç siyaset malzemesi yapılması bu tablonun önemli sebep-
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
83
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
lerindendir. Bunların yanında yerel beklentilerin Ülke Yükseköğretim
stratejisinin önüne konulması ve meslekler arası didişmenin akreditasyon çalışmalarını geciktirmesi sorunların azalacağına giderek büyümesine yol açmaktadır.
7. ÖNERİLER
Yapılan çalışma kapsamında ifade edilen sorunların çözümü,
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünün yetişmesine katkı sağlayacak, bu ise beraberinde verimlilik artışını gündeme getirecektir. Bu
doğrultuda yapılması gerekenlerle ilgili olarak aşağıdaki çözüm önerileri sunulabilir;
- Üniversiteye giriş sınavında uygulanan katsayı sistemi değiştirilmelidir. Mesleki ortaöğretim mezunları ortaöğretim eğitimlerinin
devamı niteliğindeki okullara girebilmelidir. Örneğin, Endüstri Meslek
lisesi mezunları alanları ile ilgili mühendislik fakültelerine, Ticaret Lisesi mezunları alanları ile uyumlu iktisadi ve idari bilimler fakültelerindeki ilgili bölümlere girebilmelidir.
- Teknik eğitim fakültesi (TEF) mezunlarının kamu ve özel sektörde karşılaştıkları unvan ve yetki problemleri çözülmelidir. AB ile akreditasyon çerçevesinde yürütülen TEF’lerini Teknoloji Fakültesine dönüştürme çalışmalarında yetki ve unvan boyutu eksik bırakılmamalıdır.
Dönüşüm ile ortaya çıkacak yeni unvan ve yetkilerle ilgili olarak kamu
ve özel sektör kuruluşlarının düzenleme yapmasına dönük çalışmalar
yürütülmelidir.
- Yeni Mesleki ve Teknik Eğitim Fakültleri ve MYO’lar bölgesel ve ulusal ihtiyaçlar doğrultusunda açılmalıdır. Bu konuda ciddi bir
planlama politikasına ihtiyaç olduğu açıktır. Mesleki Yükseköğretimi
iç siyaset malzemesi olmaktan kurtaracak bağlayıcı kamu politikaları
gündeme gelmelidir.
- Mesleki alanlar bölgesel ve sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda
belirlenmeli, bu çerçevede gelişen teknoloji ile birlikte ortaya çıkan
yeni mesleklerle ilgili çalışmalar yapılmalıdır.
- Gelişen teknolojik ihtiyaçları karşılayabilmek için, teknolojik
gelişmelere hızla ayak uydurabilecek, daha esnek bir mesleki eğitim
yapısı oluşturulmalıdır.
- MYO’ların
84
üniversitelere
bağlı
biçimde
çalışması
ve
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim: Mevcut Durum, Sorunlar ve Çözüm...
MYO’larara sınavsız geçiş uygulamasının gerek fiziki gerekse de öğretim elemanı sorunu çözülerek yürütülmesi sorunları azaltacaktır.
- Mesleki eğitimin modernizasyonuna yönelik yürütülen projeler
arttırılmalı, genel bütçeden mesleki ve teknik eğitime ayrılan pay yükseltilmelidir.
- Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısını çağdaş ülkeler
düzeyine getirebilmek için öğretmen ve öğretim elemanı sayısı arttırılmalıdır.
- Özel kursların mesleki eğitim içindeki payı yükseltilmelidir.
Özel kursların mesleki eğitim içindeki oranı % 2’ler seviyesindedir. Bu
oran Rusya’da % 8, AB ülkelerinde % 10-12 düzeyindedir.
- Meslekî eğitim programı, içerik ve uygulama sürelerine göre,
diplomaya (örgün eğitim) ya da sertifikaya (yaygın eğitim) götüren
programlar olarak sınıflandırılarak; meslekî yeterlik kazandırıcı eğitim
uygulanmalı; program sonunda kazanılan meslekî yeterlikler, hak edilen sertifikada belirtilmelidir (Fer, 2000).
Kaynaklar
Akpınar, B. (2005), “Teknik Öğretmen Yetiştime sorunu ve Teknik Eğitim Fakültelerinin Geleceği”, G.Ü Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 25, 1, 259274.
Aksoy, H. H. (1987), “İnsangücü Planlaması”, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi. 42 (1-4), 143-160.
Aksoy, H. H. (1997), “Ekonomik Getirisi, İstihdam ve Piyasaya Dönük Etkileri Açısından Mesleki Teknik Eğitim”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 29(1), 73-104.
Akyüz, Y. (1982), Türk Eğitim Tarihi, Ankara.
Alkan, C., Doğan, H. Ve Sezgin, İ. (1994), “Mesleki ve Teknik Eğitimin Esasları”, Gazi Ünv. İletişim Fakültesi Basımevi, Ankara.
Eşme, İ. (2007), “Mesleki ve Teknik Eğitimin Bugünkü Durumu ve Sorunlar”,
T.C. YÖK Uluslararası Mesleki ve Teknik Eğitim Konferansı, Ankara.
Fer, S. (2000), “Modüler Programlama Yaklaşımı ve Bir Öneri”, Milli Eğitim,
147, http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/147/fer.htm.
http://etogm.meb.gov.tr
IMD. 2004, “Uluslar arası Yönetim Geliştirme Merkezi, Dünya Rekabet Yıllığı”.
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008
85
İsmail ŞAHİN / Tayfun FINDIK
Kazu Y. ve Demirli, C. (2002), “Mesleki ve Teknik Orta Öğretim Kurumlarındaki Gelişmeler”, Milli Eğitim Dergisi, 155-156, http://yayim.meb.gov.
tr/dergiler/155-156/kazu.htm.
Kurul-Tural, N. (2002), “Eğitim Finansmanı”, Anı Yayıncılık, Ankara.
OECD. (2006), “Education At a Glance, http://www.oecd.org/dataoecd/31/29/37393662.pdf.
Öçal, H. (2008), “Mesleki Eğitim ve Mesleki Yönlendirme”, Bilim ve Aklın
Aydınlığında Eğitim, 99, 12-19.
ÖSYM. (2007), “Önlisans ve Lisans Düzeyindeki Öğrenci Sayıları”, www.
osym.gov.tr.
Savaşır, R. (1999). Türkiye ve Avrupa Birliği Ülkelerinde Küçük ve Orta Boylu
İşletmeler Açısından İstihdam Politikaları”, Kamu-İş Yayınları, Ankara.
Saygılı, Ş., Cihan, C. ve Yavan, Z. A. (2006), “Eğitim ve Sürdürülebilir Büyüme: Türkiye Deneyimi, Riskler ve Fırsatlar”, TÜSİAD Yayınları, İstanbul.
Semiz, Y. ve Kuş, R. (2004), “Osmanlı’da Mesleki Teknik Eğitim (İstanbul
Sanayi Mektebi 1869-1930)”, SÜ Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 15,
272-295.
Şahin, İ. Okay, Ş. ve Özdemir, S. (2007), “Türkiye’de Mesleki Teknik Eğitimin
Durumu ve Karşılaşılan Sorunlar”, Ulusal Teknik Eğitim, Mühendislik ve
Eğitim Bilimleri Genç Araştırmacılar Sempozyumu (UMES’07), Kocaeli
Üniversitesi, Kocaeli, 1018-1021.
TEKEV. (2007), “Türkiye’de Mesleki Eğitim Sisteminin Temel Sorunları ve
Çözüm Önerileri Raporu”, Teknik Eğitim Vakfı, Ankara.
TİSK. 2004, “Mesleki Eğitim Sistemimiz ve İşletmelerdeki Beceri Eğitimi:
Sorunlar ve Çözüm Önerileri Raporu”, http://www.tisk.org.tr/yayinlar.
asp?sbj=ic&id=1171.
TÜİK. (2008), Okul Grubu ve Öğretim Yılına Göre Okul, Öğretmen, Şube,
Öğrenci ve Mezun Olan Öğrenci Sayıları İstatistikleri, http://www.tuik.
gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=14&ust_id=5
Ünal, L. I. (1988), “Türkiye’de Ortaöğretim Düzeyindeki Mesleki ve Teknik
Eğitimin Ekonomik Değeri”, H.Ü Eğitim Fakültesi Dergisi, 3, 87-97.
Ünal, L. I. (1996), “Eğitim ve Yetiştirme Ekonomisi”, Epar, Ankara.
Yılmaz, H. (2007), “Beceriler, Yeterlilikler ve Meslek Eğitimi: Finansman Yapısı ve Politika Önerileri”, TÜRKONFED, İstanbul.
YÖK. (2005), “Türk Yükseköğretiminin Bugünkü Durumu Raporu”, YÖK,
Ankara.
YÖK. (2007), “Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi”, YÖK, Ankara.
86
TSA / Yıl: 12, S: 3, Aralık 2008

Benzer belgeler