PDF`ini burdan görebilirsiniz.

Transkript

PDF`ini burdan görebilirsiniz.
Sir
WINSTON
TEAHouse
•
•The Winston Brasserie
konseptimizle yurtdışına
açılıyoruz! Aranızda 2012
senesi içinde Bakü’ye
seyahat edecekler varsa,
The Winston Brasserie
lezzetlerini orada da
yakalayabilirler.
•Yurtdışına uzanırken
yurtiçinde de büyümeye
devam... 2012’de İzmir
Bornova ve İstanbul
Nautilus AVM’deki yeni
şubelerimize bekleriz.
•The Winston Brasserie
şubelerimizin iç
mimarîsinde, masadan
sandalyesine, tuzluğundan
ışıklandırmasına kadar
tüm konseptini New
York ve Londra’daki
kafe-restoran
sektörünün gelişmelerini
yakından takip ederek
oluşturduğumuzu biliyor
muydunuz?
•
•Bursa’da Divan Otel’deki
The Winston Brasserie’de
yeni bir etkinliğimiz var:
Wine&Cheese&Dance
Geceleri! Şarap
Sizden Peynir Bizden
kampanyamız hakkında
bilgi almak için bizi
arayın: 0 224 233 13 48
•The Winston Brasserie
artık internette... Bizi
Facebook ve Twitter’da
takip ediyor musunuz?
Ayrıntılı bilgi ilerleyen
sayfalarda...
•içerik ekibi:
Aylin Güngör - J. Hakan Dedeoğlu
Yetkin Nural - Doruk Yurdesin - Ekin Sanaç
•tasarım ekibi:
Sadi Güran - Ethem Onur Bilgiç
•katkıda bulunanlar:
Zafer Bilge - J. Batu Dedeoğlu Siğnem Sangüder - Ozan Şentürk - Umut B. Aktar
[email protected]
kırıntılar
Hazırlayan: Siğnem Sangüder - Yetkin Nural
Wii U
Dünyanın önde gelen
oyun firmalarından
biri olan Nintendo’nun
gelecek nesil konsolu Wii
U hakkındaki detaylar
yavaş yavaş gelmeye
başladı. 2012 içerisinde
piyasaya çıkması beklenen
cihaz 1080p kalitesinde
görüntü verebilecek ve 3D
desteği sunacak. Fiyatının
600 dolar civarı olması
beklenen Wii U, konsol
piyasasına yeni bir soluk
getirecek gibi gözüküyor.
Hem tablet, hem netbook
Asus, tablet bilgisayar
piyasasına yeni modeli Eee
Pad Transformer ile iddialı
bir giriş yapmayı planlıyor.
Android 3.0 Honeycom
işletim sistemine sahip
cihazın en dikkat çeken
özelliği, klavye desteği ile
netbook’a dönüşebilmesi.
Dokuz saat pil ömrüne
sahip olan ürün, 3D stereo
hoparlörler ve SRS destekli
ses çıkışı sunuyor. Eee
Pad Transformer, tablet ile
netbook arasında kararsız
kalanlar için iyi bir alternatif
olacak. asus.com.tr
Asi ve çılgın
Ejderha Dövmeli Kız
filminin kostüm tasarımcısı
Trish Summerviller’in
H&M için hazırladığı
koleksiyon oldukça dikkat
çekici. Filmden ilham
alınarak tasarlanan ürünler
kesinlikle çılgın ve asi. Deri
pantolon ve ceketlerin ön
planda olduğu bu sıradışı
koleksiyona göz atmanızı
tavsiye ederiz. hm.com/tr/
Kozmetikte tasarım
Ünlü İngiliz tasarımcı
Gareth Pugh ile kozmetik
markası MAC’in işbirliği
sonucunda iddialı bir
koleksiyon ortaya çıkmış.
Koleksiyonda yok yok: göz
farları, dudak parlatıcıları,
göz kalemleri, pudralar...
Serideki her şey özel,
geometrik desenli
paketlerde bulunuyor. Bu
kış kendinizi renkleriyle,
ambalajlarıyla göz dolduran
bu tasarım kozmetik
ürünleriyle şımartabilirsiniz.
maccosmetics.com
Dikkatleri üzerinize
çekin!
Ayakkabının vazgeçilmez
adresi Christian
Louboutin, 2012 Cruise
Koleksiyonu ile bütün
dikkatleri üzerine çekmeyi
tekrar başarıyor. Parlak
renklerde, taş ve tüylerle
süslenmiş modellerin
olduğu koleksiyonun en
dikkat çeken parçası ise
dikenli tasarımlar olmuş.
Seçkin ve gösterişli
olmayı sevenler gözlerini
bu ayakkabılardan
alamayacak.
christianlouboutin.com
mest edecek. Saat ve
dakikanın hız göstergesi
şeklinde sunulduğu
Mercedes Benz 320
Tourbillion’da bütün
ayrıntılar titizlikle işlenmiş.
Bu özel üretim saat, araba
ve saat tutkusunu bir araya
getiriyor. yankodesign.com
Saatte Mercedes şıklığı
1937 model Mercedes
Benz 320’den esinlenerek
Marko Petrovic tarafından
tasarlanan 320 Tourbillion,
Mercedes hayranlarını
İsviçre’de kar keyfi: St.
Moritz
Özellikle kayak
tutkunlarının ilgisini çeken
dünyaca ünlü pistleri,
muhteşem dağ manzaraları
•1947
Thomas T. Goldsmith ve
Eastle Ray Mann, “katot
ışın tüpü eğlence cihazı”
adını verdikleri icatlarının
patentini aldı. Bu cihazda
kullanıcı düğmeler
yardımıyla katot tüp
içindeki ışınlara kumanda
ederek “uçak” hedefleri
vuruyordu.
•1958
William Higginbotham,
New York’ta bir osiloskop
ve analog bilgisayar
yardımıyla Tennis for Two
isimli oyunu tasarladı.
Oyunda tenis kortu yandan
gösteriliyor, oyuncuların
topu filenin üzerinden
geçirmesi bekleniyordu.
•1961
MIT’deki bir grup
öğrenci, Spacewar! isimli
oyunu tasarladı. İki kişi
tarafından oynanabilen
oyunda iki uzay gemisi
birbirlerini füzelerle
yok etmeye çalışırken,
ekranın ortasındaki büyük
bir yıldız da her ikisini
tehdit ediyordu.
•1971
Spacewar! oyununun
paralı makinelerde
oynanabilen versiyonu
yapıldı ve 1500 makine
piyasaya sürüldü. Oyunu
öğrenmek kullanıcılar
için epey zor olduğundan
yeteri kadar popüler
olamadı. Aynı yıl Atari
Inc. şirketi kuruldu ve
Pong isimli oyununu
piyasaya sürdü. Masa
tenisi temel alınarak
programlanan oyunda
oyuncular topu karşılıklı
olarak rakibin sahasına
geçirmeye çalışıyorlardı.
Pong makineleri 19 bin
adet sattı ve ticarî açıdan
başarılı ilk oyun oldu.
•1972
Magnavox Odyssey isimli
ilk ev tipi oyun konsolları
ABD’de piyasaya çıktı. •1974
Atari, Pong oyununun
evlerde oynanabilmesini
sağlayan konsolları
piyasaya sürdü.
1974
1972
1971
1961
1958
video oyunlarının zaman yolculuğu
•1978
Space Invaders oyununun
piyasaya sürülmesiyle,
paralı konsol oyunları
altın çağını yaşamaya
başladı. Oyun dünyada
360 bin adet sattı. Atari
ve Commodore mikro
bilgisayarlar da aynı yıl
çıktı.
•1980
Bilgisayar oyunlarının
ikonu Pac-Man piyasaya
sürüldü.
biliyor muydunuz?
•Microsoft’un hareketle
kumanda edilen Kinect adlı
konsolu piyasaya çıktıktan
sonraki ilk iki ayda 6
milyon sattı ve Guinness
Rekorlar Kitabı’na dünyanın
en hızlı satan elektronik
cihazı olarak geçti.
•İlk ev tipi konsol sistemi
Magnavox Odyssey,
1972’de piyasaya
çıktığında çok geniş bir
reklam kampanyasıyla
desteklendi. Frank
Sinatra’nın rol aldığı
televizyon reklamlarıyla
beraber Odyssey çıktığı ilk
yılda 100 bin adet sattı. •Video oyun piyasası iki kez
kriz geçirdi, ama hiçbirisi
müşteri ilgisizliğinden
kaynaklanmadı. İlk
çöküşün sebebi, 1977’de
Pong taklidi konsolları
üreten küçük firmaların
stoklarını temizlemek için
mallarını ucuza satmaları
ve pazarda ihtiyaç fazlası
oluşturmalarıydı. Bunun
sonunda birçok konsol
firması batarken, büyük
kayıplara uğramalarına
rağmen sadece Atari ve
Magnavox kurtulabildi.
•1983’teki kriz ilkinden
de ağır oldu ve sadece
video oyunları endüstrisini
etkilemekle kalmadı.
1983-1984 yıllarında ev
•1982
Commodore 64 ve Sinclair
ZX Spectrum piyasaya
sürüldü. Ev bilgisayarları
giderek konsollara
eşit oyun oynatma
kapasitesine sahip
olmaya başladılar. •1983
Nintendo, aile bilgisayarı
NES serisini çıkarttı.
bilgisayarı ve video oyun
konsolları üreten birçok
firma iflas etti. Kriz aynı
zamanda ikinci kuşak oyun
konsollarının da sonunu
getirdi. 2011 yılında
sekizinci kuşak konsollar
•1985
Nintendo, Super Mario
Bros’u piyasaya sürdü.
Super Mario Bros, 2009
yılına kadar dünyada en
çok satan oyun oldu.
Rus programcı Alex
Pajitnov’un tasarladığı
Tetris de bu yıl çıktı.
piyasaya çıktı.
•1983 krizinin sebeplerinden
biri, kötü tasarlanmış
oyunlardı. Bunların en
ünlü örnekleri Atari 2600
için tasarlanmış iki oyun,
•1993
Oyuncunun bakış açısının
ekrana yansıtıldığı ilk
oyun Doom çıktı. Doom,
bu tür oyunları popüler
hâle getirmesinin
yanında, üç boyutlu
grafiklere ve ağ üzerinden
çoklu oyunculu oyunlara
da öncülük etti. Aynı
yıl, ABD’de iki senatör,
video oyunlarındaki
şiddetin araştırılması ve
mümkünse yasaklanması
için senato soruşturması
istedi. Bu soruşturmanın
sonucunda oyunların
üzerine kullanıcıyı
bilgilendirmek üzere
derecelendirme
koyulmasına karar verildi.
E.T. the Extra-Terrestrial
ve Pac-Man’di. Artık
bir efsane mertebesine
yükselen olaya göre E.T.
the Extra-Terrestrial
beklenenin o kadar altında
satmıştı ki, Atari fazla
•1994
Sony, Playstation’ı
Japonya’da satmaya
başladı.
•1996
İnternet üzerinden birkaç
oyuncunun beraber
oynayabildiği Quake
piyasaya çıktı.
•1998
Nokia, Snake isimli oyunla
mobil telefonlardaki
oyunlara öncülük etti.
üretimden elde kalan
milyonlarca kartuşu
New Mexico’daki bir çöp
sahasına gömmüştü. •Piyasanın en büyük
üç konsol üreticisi de
Bu Sefer
Kaçırmayacaksınız
Balık tutmak kimilerince
sabır gerektiren bir
tutku, kimilerince ise
keyifli bir zaman geçirme
yöntemi. İşin ustalığı
belki de balığın oltaya
geldiği o ânı misinadaki
titreşimlerden anlamak,
oltadan kurtulmasına izin
vermeden yakalamak.
Ancak FishEyes olta
tüm bu deneyime yeni
bir boyut belki de biraz
oyunbozancılık getiriyor.
Zira oltanın ucundaki
kamerayla misinayı
izlemek yerine oltanın
ucunda ve denizin altında
neler olduğunu birebir
izleyebiliyorsunuz!
fish-eyes.com
•2001
Microsoft, Xbox ile oyun
konsolu pazarına girdi. •2008
Happy Farm adlı oyun
Çin’de kullanıma
sunuldu ve sosyal medya
oyunlarının popülerliğine
öncülük etti.
(Microsoft, Nintendo ve
Sony) ürünlerinde PVC,
berilyum gibi zararlı ürünler
kullanıyor, ayrıca devre
kartlarında kurşun var.
Bu maddeler kullanıcıları
etkilemese de, üretimde
2011
Noel Baba’nın ve
Eskimoların Oteli
Finlandiya’nın Lapland
bölgesine kurulu Hotel
Kakslauttaten unutulmaz
bir kış tatili için hayal
gücünü zorlayan imkânlar
sunuyor. Kutup bölgesinin
250 kilometre iç tarafında
yer alan Kakslauttaen’de
-30 derecede dahi
karlanmayan termal
camdan yapılma Eskimo
evlerinin içinde, oda
sıcaklığında sevgilinize
sarılıp kuzey ışıklarını
izlemek olası. İlgilenenler
kışları düzenlenen çeşitli
safarilere katılıp kuzey
kutbunda geziye çıkabilir,
dünyanın en büyük
sıcak buhar saunasında
rahatlayabilir, her kış
yeniden yapılan buz barda
içkilerini yudumlayabilirler.
Unutmadan ekleyelim,
Kakslautten arazisinde
Noel Baba’nın evi de
bulunuyor!
kakslauttanen.fi/en
1996
iPad’inizi şımartın
iPad’inizle sık sık
seyahate mi çıkıyorsunuz?
Cevabınız evet ise
Manhattan Elite Travel
Case tam sizin aradığınız
ürün. Gerçek deriden
üretilen, bu sofistike
Göz alıcı kokteyller
New York’un ünlü
barmenlerinden Jim
Meehan’ın yaratıcı
kokteyllerini bir araya
getirdiği kitabı PDT
Cocktail Book’un yeni deri
ciltli baskısı yayımlandı.
Meehan Chris Gall’ın
tasarladığı resimlerin
yer aldığı kitapta 300
değişik kokteyl tarifi var.
Değişik kokteyllere ilgi
duyuyorsanız kesinlikle
dikkatinizi çekecek olan
kitap, ayrıca özel deri
cildiyle de kütüphanenize
ayrı bir hava katabilir.
mooreandgiles.com
1982
görünüşlü çantayla
iPad’inizin güvenliğinden
emin olabilirsiniz. Hareketli
ve çıkarılabilir kayışları ile
üç farklı açıda karşınıza
koyabileceğiniz Manhattan
Elite Travel, iPad’inde
film izlemeyi sevenlere de
büyük rahatlık sağlıyor.
boxwave.com
1980
1978
ile insanı âdeta cezbeden
bir tatil mekânı: St. Moritz.
Yılın neredeyse tamamını
güneşli geçiren kasaba,
bu özelliğiyle tüm kış
boyunca tatil yapma
imkânı sunuyor. St. Moritz
sadece kayak sevenlere
de hitap etmiyor. Karda
polo, golf gibi aktivitelerin
yanısıra romantikler için
atlı arabalarla orman
yollarında dolaşmak
gibi değişik alternatifler
sunuyor. Ayrıca şubat ayı
boyunca Bad’daki donmuş
göl üzerinde 1907’den
beri yapılan ünlü White
Turf at yarışlarına tanık
olabilirsiniz. Dünyaca ünlü
aşçı ve şarap uzmanlarının
toplandığı 19. St Moritz
Gurme Festivali, 30
Ocak - 3 Şubat arası
gerçekleştiriyor. İster
bütçenize uygun otellerde,
isterseniz lüks dağ
evlerinde konaklayın, St.
Moritz’te kendinize göre
çok şey bulacaksınız.
stmoritz.ch
•2010
Microsoft, sensör
ve dual kamera
sayesinde kullanıcıların
hareketlerini takip eden,
böylece kumandaya
ihtiyaç kalmadan oyun
oynanmasını sağlayan
Kinect’i piyasaya sürdü.
•2011
Nintendo, oyuncuların
gözlük kullanmadan
ekranı üç boyutlu
görmelerini sağlayan
Nintendo 3DS’in satışına
başladı.
çalışanların riski büyük ve
bu maddelerin eski konsol
atıklarının boşaltıldığı
alanlardan su havzalarına
sızması söz konusu.
soru & cevap
Röp: Yetkin Nural - Melikşah Altuntaş
İllüstrasyon: Sadi Güran
david brown (brazzaville)
İşlerini ve üretimlerini yakından takip ettiğimiz
dört kişiye, alışılmış röportaj soruları yerine
içimizden geldiğince sorular yönelttik.
müzisyen
Bu soruları yanıtlarken nerdesin, saat kaç ve dinliyorsan eğer ne dinliyorsun?
Barcelona’daki evimin mutfağında kahve içiyorum. Saat 10:03… Eski buzdolabımızın
çalışırken çıkarttığı sesleri dinliyorum.
En sevdiğin Türkçe kelime nedir?
Ağbi.
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
Muhtemelen fazla uzağa değil. 50’li ya da 60’lı yıllarda New York veya Los Angeles’ta
olmak isterdim. Bu ikisinden biri olabilir ya da Osmanlı İmparatorluğu’nun en parlak
olduğu dönemlerde padişahın sarayında onurlandırılan bir misafir olmak isterdim.
MP3 çalarında sürekli çalan üç parça nedir?
Son zamanlarda bu üç şarkı da David Bowie’den olurdu: “Station to Station”, “Golden
Years” ve “Word on a Wing”.
Hangi filmin yeniden çekiminde oynamak isterdin?
Dünyanın en kötü aktörü ben olabilirim. Eğer olmasaydım, Michael Caine’in şimdiye
kadar canlandırdığı tüm klasik rolleri oynamak isterdim sanırım.
yasemin mori
müzisyen
Bu soruları yanıtlarken saat kaç, neredesin ve ne dinliyorsun?
Şu an evimdeyim, saat 15:55. Müzik dinlemiyorum ama bu sorunun etkisiyle
plakçalarıma doğru yöneliyorum ve en üstte duran Otis Redding plağını yerleştiriyorum
ve Sitting On The Dock Of The Bay çalmaya başlıyor... Artık kendimi çok daha iyi
hissediyorum.
Son zamanlarda izlediğin en iyi film neydi?
Son zamanlarda izlediğim en etkili filmlerden biri Drive’dı. Ryan Gosling karakteri çok
iyi canlandırıyor, onun hissettiği biçimde hissetmeye başlıyorsunuz ve zamanın akışı
yavaşlıyor.
En sevdiğin üç kelime nedir?
Gökyüzü, ağaçlar ve deniz.
Eksikliğinde yapamayacağın üç şey(in) nedir?
Aklım, kalbim, ruhum.
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
Geçmiş ya da geleceğe, daha gelişkin spritüel yaşantıların olduğu boyutlara.
Hayatımı çok seviyorum dediğin bir an var mı? Varsa ne zaman?
Neredeyse her gün bu şekilde hissediyorum. Karımı ve çocuklarımı her gördüğümde,
müzik yaparken, bir uçağa atlamış uzak ve ilginç bir yere doğru seyahat ederken,
gece sıcak bir yatağa uzanmış kitap okurken, sabahları güzel bir fincan kahve içerken,
yüzmeye gittiğimde… Bana kendimi iyi hissettiren şeylerin listesi böyle uzar gider.
Seni en son ne çok heyecanlandırdı?
Zaman içinde yolculuk yapma düşüncesi.
Hayatında en çok görmek istediğin yer neresi ve neden?
Görmek istediğim yerlerin pek çoğuna gittim zaten. Yalnız hiç Afrika’da bulunmadım.
Afrika’ya gitmiş arkadaşlarımın neredeyse hepsi orayı ne kadar da çok sevdiklerini
anlatıyorlar bana. O yüzden ben de bu soruya Afrika diye cevap vereceğim galiba.
Eğer başka bir objeye, canlıya dönüşebilecek olsan neye dönüşürdün?
Şahin olabilirim ama bir tur sadece, bir ömür değil.
Bilgisayarının masaüstünde ne imajı var?
Uyduruk ama çok işe yarayan bir Samsung netbook kullanıyorum. Her zaman Mac
kullandım ve kayıtlar için de hâlâ Mac kullanıyorum ama bu küçük bilgisayarım günlük
kullanımda bana çok yardımcı oluyor. Neyse, bu küçük bilgisayar bana Windows
yüklenmiş olarak geldi ve nedense bu sistem masaüstü imajını değiştirmeme izin
vermiyor. O yüzden masaüstümde çirkin bir Windows logosu duruyor. Neyse ki
masaüstüm çok kalabalık olduğundan logo da gözükmüyor.
•90’larda Los Angeles’ta
Beck ile birlikte
müziğe başladı. Uzun
süre Beck’in grubunda
saksafon çaldıktan sonra
90’laırn sonunda kendi
grubu Brazzaville’i kurdu.
•Los Angeles’ta yaşadığı
yıllarda üç albüm
yayınladıktan sonra
Barcelona’ya taşındı.
İspanya’ya taşındıktan
sonra Avrupa ve Rusya
konserlerine ağırlık
vermeye başladı. İlk
İstanbul konserini 2005
yılında verdi. •2009 yılında Doublmoon
etikeyle Brazzaville
in İstanbul yayınladı.
Albümde grubun
şarkılarından seçkiler
Çocukluğundan beri yanında taşıdığın, sakladığın bir eşyan var mı?
Maymunum Alex. Onu kaybettim ama hâlâ yanımda taşıyorum.
Tarihten en çok hangi olaya karşı bir merakın var?
Mısırlıların, Mayaların, Sümerlerin medeniyetinin geldiği yer.
Hayatında en çok görmek istediğin yer neresi ve neden?
Bali gibi doğanın ve insanların bütünlükle yaşadığı yerler, tamamen özgür olduğumu
hissettiğim yerler.
En çok tanışmak istediğin insan?
Kendim.
Türk müzisyenlerle
birlikte yeniden
seslendirildi. •Brazzaville adı altında
bugüne kadar 10 albüm
yayınladı. Türkiye’de en
çok konser veren yabancı
müzisyenlerden biri ve şu
âna kadar Adana, Ankara,
Eskişehir, Bursa ve
İstanbul’da çaldı. •4 Mart 1982 doğumlu
olan Yasemin Mori Türk
bağımsız rock sahnesinin
en sevilen kadın
vokallerinden biri.
•2008 yılında yayınladığı
Hayvanlar albümüyle
müziğini kitlelerle
paylaşmaya başlayan
Mori, o günden bu yana
birçok festivalde sahne
aldı.
•2011’de ikinci albümü
Delibando’yu yayınlayan
Mori, müzik ve çizim
alanındaki üretimlerini,
sevdiklerini ve
izlediklerini yaseminmori.
tumblr.com’dan
takipçileriyle paylaşıyor.
sarp levendoğlu
can bonomo
oyuncu / yönetmen
müzisyen
Bu soruları yanıtlarken nerdesin, saat kaç ve dinliyorsan eğer, ne dinliyorsun?
Saat 18:34. Evdeyim, Begüm’ü dinliyorum.
Bu soruları yanıtlarken nerdesin, saat kaç, ve dinliyorsan eğer ne dinliyorsun?
Çalışma odamdayım. Avam Garde Trio - “Sultan” çalıyor. Saat 22:34.
En son hangi filmi izledin? Beş üzerinden kaç yıldız verirsin?
Bir Ayrılık. Beş üzerinden 11.
Eksikliğinde yapamayacağın üç şey(in) nedir?
Uyku, muhabbet ve şiir.
En sevdiğin üç kelimeyi bizimle paylaşır mısın?
Tanımam, bayıltırım, seni seviyorum.
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
10. doğumgünüme.
Eksikliğinde yapamayacağın üç şey(in) nedir? Begüm, spor, sinema, kırmızı et.
Seni en son ne çok heyecanlandırdı?
The Shins’in yeni albümü açıklaması.
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
Geleceğe.
Çocukluğundan beri yanında taşıdığın, sakladığın bir eşyan var mı?
Sekiz yaşında ailemle yaptığım bir seyahatte uçaktan aldığım küçük yastık. 16 senedir
beraber uyuyoruz.
Eğer başka bir objeye, canlıya dönüşebilecek olsan neye dönüşürdün?
Dinozora.
Yemek yapmayı mı yemeyi mi seversin? Yemeyi seviyorsun en sevdiğin yemek, yapmayı
seviyorsan spesyaliten nedir?
Yemek yapmaya da yemeye de bayılıyorum. İskender, yaban domuzu, fırın patates,
pilav.
En son hatırladığın rüyanda neler gördün?
Çok kalabalık bir grubun arasındaydım. Birileri konuşma yapıyordu. Neyle ilgili olduğunu
hatırlamıyorum.
Hayatında en çok görmek istediğin yer neresi ve neden?
Uzak Doğu’ya gitmek istiyorum. Eğlenceli ve eğitici olacağını düşündüğüm için.
En son hangi filmi izledin? Beş üzerinden kaç yıldız verirsin?
Lars Von Trier - Melancholia. Post apokaliptik sinema türüne müthiş bir hediye. İlk
dakikalarında, Wagner’in “Tristan and Isolde”unun üzerine çekilmiş muazzam bir
sahneyle sizi içine çekip ekrana kitliyor. 4,1/5.
En çok tanışmak istediğin insan kim?
Pablo Escobar.
Güne başlamanın en iyi yolu sence nedir?
Duş yaparak.
Bir takıntın/takıntıların var mı?
Fazla düzenliyim. Bir de başkalarının elinden bıçak, makas ve türevi keskin âletler
almıyorum. Bu bayağı garip karşılanıyor.
Son altı ay içinde okuduğun en iyi kitap neydi?
Ankaralı Kabadayılar.
Bir süper gücün olsaydı ne olmasını isterdin?
Superman. Çok klişe ama özetleyici.
İdeal tatilini nasıl planlarsın? Kiminle, nereye, ne zaman gitmek isterdin?
Planlamam. Para biriktirip herhangi bir yerden Begüm’le yola çıkarım. Sonrası rastgele...
Son altı ay içinde okuduğun en iyi kitap neydi?
Patti Smith - Just Kids. Çok merak ettiğim bir dönemi, samimî ve akıcı bir anlatımla, en
ince detaylarına kadar işliyor.
Bir film veya kitap karakteriyle akşam yemeği yeme şansın olsaydı kimi seçerdin?
Tony Montana (Scarface)
•1 Ocak 1982 doğumlu
Sarp Levendoğlu
oyunculuğa altı yaşında
başladı. Mustafa
Altıoklar’ın yeğeni
olması nedeniyle ilk
oyunculuk deneyimlerini
Altıoklar projelerinde
gerçekleştirdi.
•İstanbul Saint Benoit
Lisesi’nden mezun
olduktan sonra Bilgi
Üniversitesi Görsel
İletişim Tasarımı ve
Kültür Üniversitesi
Oyunculuk Bölümlerinden
mezun oldu. •O Şimdi Asker ve Emret
Komutanım Şah Mat
sinema filmlerinde,
Lise Defteri, Çınaraltı,
Emret Komutanım,
Zeliha’nın Gözleri, Gece
Gündüz, Kirli Beyaz ve
Mor Menekşeler isimli
televizyon dizilerinde
oyunculuk yaptı. Ayrıca
Gece Gündüz ve Emret
komutanım dizilerinin
bazı bölümlerinin
yönetmenliğini de
üstlendi.
•İzmirli Can Bonomo,
müziğe sekiz yaşında
gitar çalarak başladı.
Ortaokul ve lise boyunca
sürdürdüğü müzik
çalışmalarına İstanbul’da
devam etti. 17 yaşında
İstanbul semalarına
açılmaya karar veren
Bonomo, müzik dünyasına
ses prodüksiyonculuğu
yaparak atıldı.
•Bilgi Üniversitesi’nde
Sinema-Televizyon
Bölümü’nde okudu.
Üniversite yıllarında
Radyo Klas, Number One
FM ve Radio N101’de
radyoculuk yaptı. Daha
sonra, televizyona
geçerek Number One TV
ve MTV’de televizyon
programları hazırladı.
•Lise ve üniversite
yıllarında amatör müzik
gruplarıyla İzmir ve
İstanbul’da birçok konser
veren Bonomo, Ocak
2011’de Can Saban’ın
yapımcılığı ile ilk albümü
Meczup’u yayınladı.
kehanet
Hazırlayanlar: Ekin Sanaç, Doruk Yurdesin
İllüstrasyon: Sadi Güran
Yeni bir yılın eşiğinde, insanoğlunu binlerce yıldır büyülemiş bir gelecek bilme tutkusu...
Korku ve merakı giderme
isteği, insanlarda geleceği
bilen, çoğunlukla da
aslında bilmeden atıp
tutanlara karşı savunmasız
bırakır. Bilmediğiniz ve
bilemeyeceğiniz bir şey
hakkında edilen kelamlar
cezbedicidir, olmadık
düşüncelere dalmış
bulursunuz kendinizi.
Genellikle teslimiyete
varan bu zaafın kaynağı da
elbette ki kendini güvende
hissetme, önlem alabilme
isteğidir.
İnsanların zaaflarına
oynamak için çok uygun
bir yıla giriyoruz yeniden.
2012’ye dair kehanetler
yıllardır piyasada,
Hollywood’a büyük paralar
kazandırdı bile. Bunun
benzerini en son 2000
yılına girerken yaşamıştık.
Birçok tarikat takvimler 1
Ocak 2000’i gösterdiğinde
elektrik sistemlerinin
çökeceğini, işyerlerinin
mahvolacağını, uçakların
düşeceğini, marketlerde
gıda kalmayacağını, para
piyasalarının allak bullak
olacağına inanıyordu.
Bunlardan bir tek para
piyasaları hakkındaki
öngörü gerçekleşti, onun
da sebebi takvim değil
insan açgözlülüğü.
Yine de, kehanet derken
binlerce yıldır insanoğlunu
büyülemiş bir gelecek
bilme tutkusundan
bahsettiğimizi de
unutmamak lâzım elbette.
Büyülerle başlayan,
sonra giderek astroloji
ve bilimimsi yöntemlerle
desteklenen, dinlerin de
cevap vermeye çalıştığı
bir tutku. Bütün kehanet
türlerinin ortak noktasıysa
gelecekle ya da başka
varoluş boyutlarıyla
iletişim hâlinde olmaları,
ampirik bilimin kavrama
alanının dışına çıkmaları.
Bu yüzden şüphecileri de,
üstüne yapılan polemikler
de bol. Kehanet metinleri
de çoğu zaman epey
muğlak olduğundan,
müritler bazı kehanetlerin
gerçekleştiğine dair kendi
ispatlarını bulmakta
zorlanmazlar. Metinlerdeki
muğlaklığın açıklamaları
da vardır. Örneğin
en ünlü kâhinlerden
olan Nostradamus’un
müritleri onun okunması
ve yorumlanması zor
metinlerini, açık bir dille
yazmış olması hâlinde
cadılıkla suçlanacağı için
şifreli yazdığı iddiasıyla
savunurlar ki bu kulağa
oldukça makûl geliyor.
Öte yandan, tarih içinde
gerçekleştiği bulgularla
desteklenen kehanetler de
var.
Tarih boyunca gerçekleşmiş birkaç kehanet
*Vespasian ve Titus’un
Roma hükümdarı oluşu
MS 66-73 yılları arasındaki
1. Yahudi-Roma Savaşı
sırasında Romalı komutan
Vespasian, Yahudi
komutan Josephus’u ele
geçirip dönemin hükümdarı
Nero’ya teslim etmeye
hazırlanır. Josephus ise
Tanrı tarafından bir mesaj
iletmek için orada olduğunu
ileri sürer. Kehanete göre
Vespasian ve oğlu Titus
ileride Roma hükümdarları
olacaklardır. Hanedanlıktan
olmadıkları için bu başta
çok saçma bir kehanet gibi
gözükür ve Josephus’un
kendini kurtarmak için
bunu uydurduğuna
inanılır. Ama MS 68
yılında İmparator Nero
intihar eder ve Vespasian
yönetime Flavian
hanedanlığını getirerek
yeni Roma hükümdarı
olur. Hükümdarlığı
sırasında Vespasian,
kehaneti gerçekleştiği için
Josephus’u serbest bırakır
ve onu Roma vatandaşı
yapar.
*Jeanne D’arc’ın kehaneti
Jeanne D’arc henüz
ortaya çıkmadan önce,
Fransa’yı bir genç kızın
kurtaracağına dair
kehanetler etrafa yayılır.
Bazıları bu kızın Lorraine
sınırının olduğu yerden
geleceğini ileri sürer.
Jeanne D’arc’ın köyü
Fransa’nın Lorraine
sınırının çok yakınında
bulunduğu için Jeanne
D’arc ortaya çıktığı
anda halk tarafından
kucaklanır ve Fransa’yı
Yüzyıl Savaşları boyunca
koruyan bu kahramanın,
kehanetlerdeki kız olduğu
anlaşılır.
*Endonezya’nın
bağımsızlık mücadelesi
1135-1157 yılları arasında
Kediri Krallığı’nın tahtında
oturmuş Jayabaya, ona
yorulan kehanetlerle
ünlüdür. Bu kehanetlere
göre Endonezya halkı 300
yıl boyunca “beyazlar”,
bir mısır bitkisinin ömrü
kadar bir süre boyunca da
“sarı cüceler” tarafından
yönetilecek, sonrasında ise
yabancı tahakkümünden
kendini kurtaracaktır.
Sahiden de böyle olur;
17. yüzyılda Hollandalılar
Endonezya’yı işgal eder ve
bu tam 300 yıl boyu sürer.
İkinci Dünya Savaşı’nda
ise bu kez Japonya ülkeyi
işgal eder, fakat savaşı
kaybedişinin ardından
teslim olur. 1945 yılında
Endonezya bağımsızlığını
ilan etmiştir.
Kâhinlik kılavuzu
Çok eski uygarlıklardan beri kullanılmakta olan yüzlerce kahinlik yönteminden bir seçki,
bu işin heveslilerine yardımcı olabilir.
Yöntem: İstihare
Malzeme: Uyku ve rüya
Uyarıcı rüya görmek için
talepte bulunulur ve uykuya
yatılır.
Yöntem: Haberci rüya
Malzeme: Uyku ve rüya
Rüyanın alelâde bir
rüyadansa haberci olduğu
tespit edilir ve rüyadaki
semboller çözümlenir.
Yöntem: Astral seyahat
Malzeme: Uyku
Uyku hâlindeyken yaşanan
beden dışı deneyimler
de birer kahinlik yöntemi
sayılır.
Yöntem: Sezgi
Malzeme: Derin düşünme
Geleceğe dair akıl yoluyla
kavranamayacak bulgular,
derin düşünme yoluyla
aranır.
Yöntem: Vizyon
Malzeme: Üçüncü göz
Görme organının yardımı
olmadan görme ve
algılama fenomenidir.
Yöntem: Astroloji
Malzeme: Göksel cisimler
Gezegenlerin konumları
kişinin doğum zamanıyla
ilişkilendirilerek geleceğe
dair bulgular üretmede
kullanılır.
Yöntem: Numeroloji
Malzeme: Sayılar
Evrendeki her şeyin
sayısal bir düzen içinde
gerçekleştiği varsayılır ve
geleceğe dair öngörüler
keşfedilen gizli yasa ve
ilkeler ışığında tespit edilir.
Yöntem: Aeromansi
Malzeme: Bulutlar
Yeryüzüne yıldızlardan
daha yakın duran bulutların
şekilleri insana çok fazla
şey anlatabilir.
Yöntem: Miyomansi
Malzeme: Fareler
Fareler bir yere kapatılarak,
çıkarttıkları sesler
aracılığıyla kehanetlerde
bulunulur. Aslında farklı
kültürlerde yılandan kuşa
birçok hayvan kehanet
aracı olarak kullanılır.
Yöntem: Piromansi
Malzeme: Ateş
Geleceğe dair tahminler
üretmede yanmakta olan
bir ateşe bakmaktan
faydalanılır.
Yöntem: Jeomansi
Malzeme: Toprak
Topraktaki çatlaklar
yorumlanır, ya da toprağa
taşlar atılarak çeşitli
bulgular ortaya çıkarılır.
Aklına gelirse illa ki başına da gelir
Türkçesine “Aklına gelen
başına gelir” mi desek, “Bir
şeyi kırk kere söylersen
olur” mu desek, İngilizcede
“self-fulfilled prophecy”
diye bir kavram var. İnanç
ve davranışın birbirini
beslemesiyle meydana
gelen bu durum, bazen
insanların korkuları
karşısında duyduğu
çaresizliğin acıklı bir
tezahürü olarak karşımıza
çıkar. Eski Yunan ve
Hint metinlerinde de
bulunabilen, İngilizcede
bugün kullanılan şekliyle
20. yüzyılda adlandırılmış
bu fenomeni şöyle
örneklendirebiliriz: Bir
insan başına kötü bir şey
geleceğine inanıyorsa,
korkuları önünde sonunda
o kötü şeyin onu bulmasına
yol açar. Diyelim bir
sınavı geçemeyeceğinize
inanıyorsunuz, bunun
kötü sonuçlarıyla o kadar
meşgul olursunuz ki,
gerekli konsantrasyonu
sağlayamayıp kalırsınız.
Bu fenomenin örnekleri
popüler sinemada da
çoktur. Mesela Star
Wars serisinin üçüncü
bölümünde kâbuslarında
sürekli karısının öldüğünü
gören Anakin Skywalker
onu kurtarmak için
kötü Sithlerle ittifaka
gidip kendi kötülüğüyle
karısının ölümüne
sebep olur. Twelve
Monkeys’de de hikâye
başta görülen bir rüyanın
nihayetinde gerçekleşmesi
etrafında döner. “Kendini
gerçekleştiren kehanet”,
Matrix, Minority Report,
Lost gibi birçok film ve
dizide karşımıza çıkar
çıkmasına, ama biraz
zaman ayırarak hayatta
da ne kadar çok kendi
başımıza geldiğini
anlamanın faydaları
saymakla bitmez. Deneyin.
Bunu iddia eden Nancy
Lieder, o tarihten bir hafta
önce insanlara besledikleri
hayvanları öldürmelerini
önermiş, kendisinin de öyle
yaptığını söylemişti. Tarih
geçip de çarpışma filan
olmayınca, hükümetlerin
önlem olarak insanları
şehirlere kapatıp daha çok
insanın ölmesine sebep
olmamaları için yanlış
tarih verdiğini söyledi.
Bugün hâlâ Lieder’ın
gezegeninin Aralık 2012’de
gelmesini bekleyen insan
çok. Böyle bir gezegen
olsa ve bu kadar yaklaşsa
çoktan çıplak gözler
görebileceğimizi söyleyen
gökbilimcilere bakarsak
bizim endişelenecek bir
şeyimiz yok, ama dünyanın
bir taraflarında bir evcil
hayvan katliamı yapılacağı
kehanetinde bulunabiliriz.
nükleer bombalar oraya
buraya serpiştirilsin,
çoğunluğun ilgilendiği konu
bir sonraki gizemli felaket
olacak. X gezegeni değilse
evreni yutacak bir vakum,
kara delik değilse kozmik
radyasyonlar, dev volkanlar
değilse göktaşları…
Marduk
Evet, dünyanın başına
bir felaket gelmesi
muhtemel. Birçok veri,
gezegende meydana
gelen değişikliklerin
yakında geri dönülemez
noktalara varacağını
gösteriyor. İşin kötü tarafı,
bu felaket bir göktaşı ya
da efsanevî bir gezegen
yüzünden değil, insanlar
yaşam tarzlarından ödün
vermekten korktukları için
kendi yarattıkları kirliliği
ve bunun sonuçlarını
görmezden geldikleri için
olacak. İnsanın hayalî
bir gezegenden, önünde
sebep ve sonuçları açık
duran bir şeyden daha
çok korkuyor olmalarıysa
psikologlara havale
edilecek ve ileride
daha akıllı olacaklarını
umduğumuz kuşakların
alay ederek bakacakları bir
muamma.
Dosyanın başında
söylemiştik, 21 Aralık
2012’ye geri sayımlar
başladı. Bir kere şunu
söyleyelim, bu efsane ilk
çıktığında X gezegeninin
dünyaya çarpma ya da
yanından geçme tarihi 27
Mayıs 2003’tü, rötar yaptı.
İnsan evladının kıyamet
teorilerine merakı o tarihten
sonra da bitmeyecek.
Çevremizi, gıdamızı
kirleteduralım, iklim
değişikliği yüzünden
milyonlarca insan açlıkla
ve tuhaf hava koşullarıyla
boğuşsun, dünyayı birkaç
kere yok etmeye yetecek
Bilen bilir, Marduk
çarpışmasının en büyük
dayanak noktası 21 Aralık
2012’nin Maya takviminde
5125 yıllık bir döngünün
sona erdiği tarih olması.
Yakın zamanda bu
takvimleri inceleyen bir
Avusturyalı profesörün bu
tarihin bir sona değil yeni
bir çağın başlangıcına
işaret ettiğini söylemesi
bir yana, herhangi bir
uygarlığın nasıl bu kadar
ileri görüşlü olabileceği
de bir başka akıl almaz
mesele. Ya da Jay
Leno’nun 2012 filminin
başrol oyuncusu John
Cusack’i konuk ettiği
programında sorduğu şu
soruyu da tekrar edebiliriz:
“Mayalar ileriyi bu kadar
iyi görüyorlardıysa,
İspanyolların geleceğini
neden görmemişler?”
mutfak sanatı
zen mutfaği ve çorba
Hazırlayan: Zafer Bilge
[email protected]
İnsanlığın çorbayla tanışması, MS 3. yüzyıla rastlıyor. O devrin azizlerinden olan St. Patroklus, arpa ekmeğini suya batırıp üstüne
tuz serperek yermiş. Bu daha sonraları, karanlık çağlardan itibaren Avrupa’nın beslenme sistemine girecek çorbanın ilk hâli
olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa’da alta ekmek koyup, üstüne su veya et suyu dökerek yapılan çorba çeşidi bugün Fransızların
ünlü soğan çorbası olarak hâlâ yerini koruyor.
The Winston Brasserie’lerde
günlük olarak sunduğumuz
çorbalarımız her gün
değişiyor. Mevsimine göre
malzeme kullanmaya
çorbalarımızda da devam
ediyoruz. Zen mutfağında
bu renk ve tatların her
birinin bulunduğu bir öğün,
dengeli bir öğündür. 13.
yüzyılda yaşamış ve aşçılık
üzerine kitaplar yazmış olan
filozof Dogen’e göre, aşçı
yemek yaparken mevsimsel
döngünün önemini
vurgulamak için beş tat,
beş renk ve beş pişirme
yöntemini (haşlama, ızgara,
kızartma, buharda pişirme
ve çiğ olarak servis etme)
kullanmaya dikkat etmelidir.
Görüyorsunuz ya,
mevsimlerle beslenme
arasında büyük bir bağlantı
var. Doğudan batıya pek
çok ustanın dikkatini
çeken bu ilişki üzerine
düşündüğümüzde daha
önce dikkatimizi çekmeyen
bir sürü detayı fark
ederiz. Dikkatimizi içimize
yönelttiğimiz zaman zaten
bedenimiz bize neye ihtiyacı
olduğunu söyleyecektir.
Örneğin soğuk bir kış
gününde içimizden buz gibi
içecekler içmek gelmez.
Sıcak bir bardak çaya,
salebe, dumanı tüten bir
çorbayadır hasretimiz.
Ellerimizi de, gönlümüzü
de ısıtıverir çorba kâsesinin
dumanı. Sıcak bir yaz
gününde ise kimse sizi kış
günlerinde rüyalarınıza
giren çorbaları içmeye
zorlayamaz. Buzdolabından
henüz çıkmış, buğusu
ekibimizi tanıyın
üzerinde bir dilim kıpkırmızı
karpuzdur düşlediğiniz.
Hararetinizi ancak o alabilir.
Kışın koca tencerelerde
kaynayan çorbalar yerini
serinleten cacıklara, soğuk
çorbalara bırakmıştır yaz
günlerinde, canlı renklere
düşeriz. Domatesin
kırmızısını, biberin, rokanın,
marulun yeşilini, kayısının
turuncusunu, incirin karasını
severiz. Yaprakların
döküldüğü sonbahar
döneminde sofradaki
renkler de mevsimin
melankolisine uygundur.
Yoğun sarılar, turuncular,
kahverengiler…
Belki de mevsimin etkisiyle
duygusal olarak içe
kapandığınız, kendinizi
yalnız hissettiğiniz bir
günde bir tabak makarnayı
bir kâse çorbaya tercih
edebilirsiniz. Baharın
coşkusu ise doğadaki
canlanmayla paralel sofralar
kurmamızı sağlar. Yeşilden
bir türlü vazgeçemeyiz kışla
yaz arası mevsiminde. İşte
bu yüzden mutfağa girip
yemek pişirmeden önce ne
tip bir yemeğe ihtiyacımız
olduğunu düşünmek
gerekir. Yukarıda söylediğim
gibi, hem içinize hem de
dışarıya bakmak ve her
ikisinin gerektirdiği şeyleri
pişirmek en doğrusudur.
İçinde bulunduğumuz kış
günlerinde The Winston
Brasserie şubelerimizin
her birinde çıkan ve
günlük yapılan çorbalarda
dikkat ettiğimiz ilk şey
unutmamalı, onlardan
bol bol yararlanılmalı. Biz
de dumanı üstünde tüten
çorbalarımızı yaparken
bunlardan yararlanıp
restoranlarımızı mis gibi
kokutmaya devam ediyoruz.
Bu kadar lafın üzerine The
Winston Brasserie’de bir
kâse çorba içilir artık...
En Keyif Aldığı?
Dünya mutfağına olan
merakım dışında, kokteyl
ve kanepe çeşitleriyle
ilgilenmek ve yeni tatlar,
aperatifler üretmekten
zevk alıyorum. Bununla
ilgili bir not düşmek
gerekirse, Ankara’da
çalışırken Başbakanlık
için düzenlenen kokteylde
20 çeşit olmak üzere,
toplam 5 bin adet kanepe
hazırlığımda aldığım
haz, keyif ve yaptığım
işin inceliği, günün tüm
yorgunluğunu unutturmuştu.
Son olarak?
The Winston Brasserie
Sports International
şubemizde, dilediğiniz
zaman mutfağımıza
girip, keyif alarak
yediğiniz yemeklerin
nasıl ve hangi ortamda
yapıldığını görebilirsiniz.
Mutfağımız her zaman siz
misafirlerimize açıktır.
orhan aşıkoğlu
the winston brasserie - sports international izmir şefi
Mutfakla nasıl tanıştı?
Mesleğe 88 yılında
Bodrum’da başladım.
Annemin yemeklerinin
çok güzel ve farklı tatlarda
olması ve bu etkileşim
sonunda aşçılık mesleğine
olan ilgimin artması, mutfağı
meslek olarak seçmemdeki
en büyük nedendir.
Başta Bodrum olmak
üzere Ankara, İstanbul ve
İzmir’in özel mekânlarında
şef olarak çalışma fırsatı
buldum. Son beş yıldır The
Winston Brasserie restoran
zincirinde şef olarak görev
almaktayım.
Mutfakta Püf Noktalar
tabiî ki kullandığımız
malzemeler, ağırlıklı
olarak sebzeler. Kışın
daha çok toprağın altında
yetişen sebzeler yenir;
pancarlar, turplar, havuçlar,
kerevizler... Ama toprağın
üstünden de ıspanaklar,
pırasalar, lahanalar,
pazılar vardır soframıza
konuk olan. Kavanozlara
dizilen baklagilleri,
bulgurla tarhanayı da
•Krep hamuru yaparken,
sararken yırtılmaması için
soda kullanabilirsiniz.
•Balık pişimi sonrası
ağır kokudan kurtulmak
için ateşin üstüne toz
vanilya döküp ağır kokuyu
dağıtabilirsiniz.
•Çorba yaptıktan sonra,
lapa olmaması için bir
bardak soğuk su dökünüz.
Diğer şeflere önerisi?
Bu işe yeni başlayacak
veya çalışmakta olan
meslektaşlarıma en büyük
tavsiyem, temiz, titiz ve
düzenli çalışmanın yanında
pratik olmaya çalışmalarıdır.
•Izgara köfte için malzeme
hazırlarken, bir gün
önce soğanı rendeleyip
dolapta bekletirseniz
soğanın acısı köftede
hissedilmez. Ayrıca
köftenin yeşillenmemesi
için maydonozu çok az
kullanın.
şef portre:
refika birgül
Röp: J.Hakan Dedeoğlu
Refika Birgül, kelimenin tam anlamıyla bir Anadolu ve İstanbul yemekleri âşığı. Onun gözü başka yemekleri görmüyor.
Yemek yapmak, üzerine yazmak ve konuşmak için hayatını değiştirmiş biri. Onu geçen sene yayınladığı ve füzyon
İstanbul yemeklerine ve pratik ev yemeği çözümlerine odaklandığı kitabı Refika’nın Mutfağı’ndan tanıyanlarınız olabilir.
Tanımayanlarınız var ise, NTV’de yayımlanmaya başlayan yeni yemek programıyla şüphesiz tanıyacaktır. Refika’nın
önümüzdeki mutfak zenginliğine dikkat çeken, gözlerimizi açan dünyasına buyrun…
Yemek yapmaya, yemeğe
ilgi duymaya ne zaman
başladın?
Valla bizim geniş ailede hep
yemek yemek ve yapmak
önemli bir olaydı. Büyük
sofralar kurulur küçükler bir
tarafından yardım ederdi.
İçinde olup ilgilenmemek
pek mümkün değildi. Bizde
âdettir, boyunuz ocak
seviyesine gelince kahve
pişirilmeye başlanır. Ağbimin
de yemeğe olan düşkünlüğü
tabiî benim de küçük yaşta
yemek yapmaya meyil
etmemi sağladı.
Benim olayım aslında
kuralları yıkmak olduğundan
pek de bilemedim. Yapım
aşamasıyla ilgili kurallarım
yok ancak mutfağıma
girmeyenler var. Margarin,
teflon tencere tava,
mevsiminde olmayan
sebze meyveler bunlardan
birkaçı. Bıçaklarımı mesela
yeni Sürbisa diye bir
sürmene bıçağı markasıyla
değiştirdim. Çünkü yerel
üretime destek verilmesi
gerektiğine inanıyorum.
Keza mutfaktaki beyaz
eşyalarımın tamamı Arçelik,
ayrıca şimşir ustalarının
yaptığı tahta kaşıkları
Sizin evde, küçükken en
çok neler pişerdi, bunların kullanıyorum.
senin üzerinde nasıl bir
Yapmayı en sevdiğin ve
etkisi oldu?
yemesini en sevdiğin
Ben anne tarafı Kıbrıslı,
yemekler neler?
baba tarafı Nevşehirli olan
Kadayıf mantı, Türk
bir ailedenim. Kıbrıs’ın
suşileri, güllaç çeşitlemeleri
değişik tatları benim
gibi bilindik malzemeleri
yemeğe olan ilgili arttırdığı
bambaşka tarifler olarak
gibi, İç Anadolu etkisi de
aslında malzemelerin farklı kullanmayı seviyorum. Kitap
çıktıktan sonra bunların
şekillerde nasıl bir araya
kullanılmasındaki artışı
gelebileceğini, değişik
görmek de çok hoşuma
pişirme tekniklerinin nasıl
gidiyor açıkçası. Benim
uygulanabileceğini yani
yemeyi en sevdiğim yemek
yemeğin algoritmasına
merak sarmama neden oldu. iskender kebap, kuru köfte
ve zeytinyağlı fasulye.
İskender kebap, yemeğin
Senin mutfağında
insana sunabileceği
olmazsa olmazlar neler?
mutluluğun bütününü bir
En sevdiğin mutfak
lokmasında hissetiriyor.
malzemesi nedir?
Bıçaklarım ve havanım.
Türk mutfağı dışında hangi
Yemeği pişirmek kadar bir
memleketlerin mutfakları
şeyler kesmek hoşuma
cezbeder seni?
gidiyor. Normalde disleksik
Genel olarak Asya füzyonu
olduğum için birbirinin
ve Hint mutfağını çok
aynı kesmekte zorlansam
seviyorum. Ama şu an o
da bir tarafım bu huyumu
kadar yerel mutfağımıza
sevdiğinden sevdiklerime
duygusal olarak gömülmüş
yemek yaparken kendimle
durumdayım ki başka hiçbir
epey de eğleniyorum.
mutfak çok da çekmiyor.
Mermer havanıma âşığım
Antakya ve Adana mutfakları
diyebilirim. Kendisini
aklımı başımdan alıyor.
önce hayal ettim sonra da
karşıma çıktı. Şimdi aynısını
İstanbul’da favori yemek
hayatımı paylaşacağım
yerlerin nereler?
insan için bekliyorum.
Valla bence herkesin kendi
evi favori yemek mekânı
Yemek yaparken, mutfak
olmalı... Değilse de dışarıda
kuralların var mıdır?
•Eti marine ederken
tuzlayın. Pişirirken
tuzlarsanız et sertleşir.
•Domatesi daha hızlı ve
kolay soymak için sıcak
suya batırıp çıkartın.
yemek yemek için ayrılan
bütçeye bir bakıp, bunu
değiştirmek bence herkes
için epey faydalı olacaktır.
NTV’de başlayan yeni
programın var… Biraz bu
programdan bahseder
misin? Fikir nasıl gelişti?
Evet, Her pazar saat
13:30’da olacak şimdilik.
Olabildiğince bizim buradaki
günlük hayattan olayları
derliyoruz. Program fikri
nerden çıktı sorusuna da,
valla program fikri ben daha
hastanede çalışırken de
vardı diye cevap vermem
gerekiyor. Ancak kendim
için değildi. 4-5 sene evvel
böyle bir hayalin h harfi
bile olamadı ama herkes
gibi ben de Neden bizim
TV programlarımız hep
birbirine benziyor diye
üzülüyordum. Kendimce
öylesine hayal ederdim,
yerelliğin, samimiyetin
içinde olduğu, yemeğin en
ön planda olduğu. Şimdi
mümkün olduğunca bu
hayali gerçekleştirmeye
çalışıyorum. Tabiî neden
olmadığını bu süreçte
çok daha iyi anladım. Hiç
de kolay değilmiş. Ancak
çok güzel bir ekip ve iyi
bir sponsorumuz var, biz
yapamazsak kim nasıl
yapacak vallahi bilemiyorum.
Geçen sene Boyut
yayınlarından Refika’nın
Mutfağı isimli kitabını
yayınladın. Geleneksel
yemekleri öne çıkaran,
bunlar için pratik çözümler
öneren bir kitaptı. Kitabın
içeriği nasıl oluştu?
Kitabın sloganı “Yeni
İstanbul’da Yaşam ve
Yemek Üzerine Tarifler”…
Yeni İstanbul’dan kastın
nedir tam olarak… Neden
özellikle buna vurgu
yapmak istedin?
İstanbul mutfağı çok özel bir
mutfak. Türk mutfağı değil,
Rum, Ermeni, Osmanlı da
değil; İstanbul’da bugün
pek çok Anadolu şehrinden
göç etmiş ve nerelisin
dendiğinde göç ettiği kenti
söyleyen insanların nüfusu
bu şehirlerdeki nüfustan
daha yüksek. Eskiden
yemekle ilgili çalışmalar
yapmak için genelde
yurtdışı bazlı kaynaklar
araştırılırdı, internetin de
faydasıyla bu daha da kolay
bir hâle geldi. Fakat kendi
kültürümüzün zenginliğini
görüp, keşfetmeye
başladıktan sonra merceği
kendimize çevirmeye
•Börek hamurunu nişasta
ile açarsanız börek kıtır
kıtır olur.
•Domates sosu hazırlarken,
attığınız tuzun iki misli
şeker atın. Domatesin
asidini alır.
başladık ve bu keşifle
geçmişe doğru uzanıp,
hissettiğimiz heyecanı kendi
yemeklerimize yansıtmaya
başladık. Yeni İstanbul
çocukları tüm bu boyutlara
bakabiliyor. Onların çektikleri
diziler bugün 25 farklı ülkeye
satılabiliyor.
Kuzguncuk’ta bir bina ve
mutfak projen varmış…
Neler oluyor oralarda?
Biraz anlatır mısın?
Valla çatıda bir mutfağım
var. Burası bizim atölyemiz
ve burada ben her gün
yemekler deniyorum. TV
programım da bu atölyede
çekiliyor. Ayrıca binada
bizden başka Tan Mavitan
Atölyesi, Mert Eğiler Mema
mimarlık ofisi, Apartman
Tasarım, Oda projesi, Ayşe
Orhon Dans, Ayşenur
Arslanoğlu terzihane derken
pek çok enteresan insan
var. Bina ve yaşayanları
ile ilgili daha detaylı bilgiyi
www.simotasbinasi.com
adresinden bulabilirsiniz.
kulağımıza çalınanlar
SWT müzik editörü ve dergi ekibi sizin için toplamalar hazırladı.
playlist: aylin güngör - j. h. dedeoğlu
playlist: ekin sanaç
playlist: ozan şentürk
Peter Kruder - Young Girl
Dub Colossus - Addis Through the Looking Glass
Donald Byrd - Cristo Redentor
Pressure Drop - Silently Bad Minded (feat. constantine
Oliver Mtukudzi - Neria
Stevie Wonder - Ave Maria
Ravi Shankar & George Harrison - Omkaaraaya
Brook Benton - Soul Santa
Body Language - Social Studies
Baaba Maal & Mansour Seck - Lam Tooro
Irma Thomas - Oh Holy Night
and martin fishley)
Tweak & Tony Allen - Leroy
Lou Rawls - Pure Imagination
Namaha
Sharon Jones & The Dap Kings - Ain’t No
Talking Drums - Courage
Norrda - Remedy
Chimneys in the Projects
The Upsetters - Upsetting Rhythm # 3
Afrocubism - Mali Africa
The Funk Brothers - Winter Wonderland
Audio Werner - Bakshi
Chico Buarque - Deus Lhe Pague
Rotary Connection - Last Call for Peace
Me (Mr.A’ s Repeat The Repeat The Repeat Remix)
Azam Ali - Faith
Sugar Minott - Crazy Sound Boy
Ozric Tentacles - Attack of the Vapours
Beats International - Dub Be Good to Me
Tony Allen - the same blood
Casa Del Mirto - Fairy Tales for Moonwalkers
Zion Youth - Dreadzone feat. Earl 16
Tinariwen - Tenere Taqqim Tossam
Memphis Sounds Orchestra - Sleigh Ride
Parallel Dance Ensemble - Shopping Cart
Fatoumata - Sowa
The Supremes - My Favorite Things
LCMDF (Le Corps Mince De Francoise) - Future
Agadez - Adounia
Isaac Hayes - The Mistletoe and Me
Irfan - Salome
The Specials - Ghost Town
Shakti with John McLaughlin - Kr
The Electric Prunes - General Confession
dub colossus
isaac hayes
Les Rythmes Digitales - Jacques Your Body (Make
Me Sweat)
Nicolas Jaar - Love Teacher
Woolfy - Odyssey
Nairobi Sisters - Promise Land
tony allen
Müziği kendi kendine öğrenen Tony Allen, Nijeryalı bir
davulcu, şarkı yazarı ve kompozitör. Afrobeat türünün
en önemli yaratıcılarından biri olarak bilinen Allen,
tınıları Nijerya’dan dünyaya yayılan büyük müzik
adamı ve aktivist Fela Kuti’nin Africa 70 adlı grubunun
davulcusu olarak tanındı. Fela’yla 30’un üzerinde albüm
kaydetmesinin ardından solo kariyerine başladı ve 1980
yılında kendi grubunu kurdu. Yaptığı kayıtlarla Afrobeat’i
başta electronica, dub, R&B ve rap olmak üzere birçok
türle buluşturan Allen, bugüne kadar Susheela Raman,
Damon Albarn, Paul Simonon, Sebastian Tellier, Air,
Charlotte Gainsbourg gibi birçok sanatçıyla birlikte çaldı.
Günümüz Etiyopya müzik sahnesinden dünyaya adını
duyurmayı başaran ender isimlerden biri Dub Colossus.
Grubun kurucuları Dan Harper ve Nick Page. Page’i
aynı zamanda 90-97 yılları arasında Transglobal
Underground üyesiydi, sonrasında Temple of Sound.
2007’de Addis Ababa’ya yerleşip Dub Colossus’u
kuran ikili ilk üretimleri A Town Called Addis’i 2008’de
yayınladı. Real World firmasında bağlı olan ekip bu
yıl içerisinde, 2011’in en ses getiren World Music
albümlerinden biri olan Addid Through Looking Glass’i
yayınladı.
Hayes kariyerine 1960’lı yılların ortalarında stüdyo söz
yazarı ve prodüktörü olarak Stax Records bünyesinde
başladı. Bir yandan kilise korosunda şarkıcılıktaki
ilk adımlarının atarken, bir yandan da kendi başına
piyano, elektronik org, flüt ve saksafon öğrendi. 1960’lı
yılların sonunda kendi albümlerini çıkarmaya başladı
ve Hot Buttered Soul (1969) ve Black Moses gibi
albümleri ile şöhret kazandı ve stüdyosunun en önemli
sanatçılarından biri haline geldi. 1971’de yazdığı Shaft
filminin müzikleri ile Oscar kazandı. Aynı
çalışmasıyla iki Grammy ödülüne de layık görüldü.
Üçüncü bir Grammy ödülü’nü de Black Moses albümü ile
aldı. 1997 - 2006 yılları arasında, South Park adlı çizgi
filmdeki Şef karakterinin seslendirmesini de yaptı.
playlist: yetkin nural
playlist: melikşah altuntaş
playlist: doruk yurdesin
Cherlyn Lynn - Got to Be Real
Michael Giacchino - Married Life (Up)
The Sandals - Theme from the Endless Summer
Blair - Night Life (Gerd Edit)
Man)
The Rolling Stones - She Smiled Sweetly
Undisputed Truth - Undisputed (How & Why Disco
Erik Enocksson - The Joy of D.H. Lawrence (Farval
The Mamas & the Papas - Dedicated to the One I
Edit)
Falkenberg)
Love
Oddysey - Who
Angelo Badalamenti - Main Theme (The Comfort of
Shelby Flint - Breezy’s Song
Julee Cruise - Say Goodbye
Abel Korzeniowski - A Stillness of the Mind (A Single
14 - Please Girl ut Me on Your List
Tim Hardin - Reason to Believe
George Mc Raee - I Got Lifted (Mischied Brew Re-Edit)
Strangers)
Blackwell - Give It All Ya Got
Alexandre Desplat - Rive Waltz (The Painted Veil)
Doris - Daisies
Thelma Houston - You Used to Hold Me So Tight
Nick Cave & Warren Ellis - Rather Lovely Thing (The
Fargo - Sunny Day Blue
6th Borough Project - Just a Memory
Tindersticks - Children Theme (White Material)
Honeybus - I Can’t Let Maggie Go
Lipstique - Mah Nah Mah Nah
Ryuichi Sakamoto - Bibo no Aozora (Babel)
Georgie Fame - Sitting in the Park
Chemise - She Can’t Love You
Assassination of Jesse James)
The Kinks - Ring the Bell
La Toya Jackson - Stay the Night
Limited)
Jennifer - Do It for Me
Ennio Morricone - Rabbia e Tarantella (Inglourious
Debra Dejean - Goosebumps
Arabesque - Friday Night
Shankar Jaikishan - Bombay Talkie (The Darjeeling
Hans Zimmer - You’re So Cool (True Romance)
The Velvet Underground - Femme Fatale
Marvin, Welch & Farrar - Tiny Robin
The Smoke Ring - Waitin’ for Love to Come My Way
The Parking Lot - World Spinning Sadly
Basterds)
Marco Beltrami - The Way I Am (The Hurt Locker)
odyssey
New York çıkışlı Odyssey grubunun temelleri Lilian,
Lousie ve Carmen Lopez isimli üç kardeşin müzik
projesi olarak atıldı. Ancak grup Filipinli şarkıcı
Tony Reynolds’ın katılması ile resmi Odyssey adını
aldığında Carmen Lopez projeden ayrılmıştı. Grup
1977’de “Native New Yorker” isimli parçaları ile Amerika
listelerinde 22, İngiltere listelerinde ise ilk 10’a kadar
çıktı. Fakat Amerika’da 12, İngiltere’de ise 3 numaraya
kadar yükselmeyi başaran “Inside Out” parçası
haricinde, Oddysey takip eden seneler içinde çıkardığı
albümlerden kendi ülkelerinde listeleri tırmanan bir hit
parçası çıkartamadı. İngiltere’de daha popüler olan
Odyssey, göç etmeye karar vererek İngiltere’ye yerleşti.
Şu an Steven Collazo ve vokalist ikizler Annis ve Anne
Peters tarafından devam ettirilen grup en son 2011’de
Legacy isimli bir albüm yayınladı.
erik enocksson
İsveçli bağımsız müzisyen Erik Enocksson’un seslendiği
mikro kitleyle özel bir bağı var. Konser vermiyor, çok
nadir yeni albüm çıkarıyor ve Farval Falkenberg dışında
soundtrack albümlere de yanaşmıyor. Zaten bu işi kabul
etmesinin nedeni de yönetmenin yakın arkadaşı olması.
Münzevî bir hayat yaşayan müzisyen, şarkılarındaki her
bir notayla da o uzak, soğuk ama içine girince çıkmak
istenmeyecek dünyasından kırık hisler bahşediyor
dinleyicisine.
tim hardin
“If I Were a Carpenter” isimli şarkısı Joan Baez’den
Robert Plant’e birçok ünlü isim tarafından yorumlanmış
Amerikalı folk müzisyeni ve besteci. Bu şarkıyı Woodstock
Festivali’nde de seslendiren Hardin kariyerinin en parlak
dönemini 1966-67 yıllarında kendi ismiyle çıkarttığı ilk iki
albümüyle yaşadı. Daha sonraları sahne korkusu ve eroin
bağımlılığı performansını etkilemeye başladı, 1970’lerin
sonunda şarkılarının haklarını satmak zorunda kaldı. 1980
yılında 39 yaşında öldü.
İstanbul Şair Nedim cad. No:3 Akaretler / Besiktaş t: 0212 259 99 19
İzmir Mustafabey cad. No:20/a-b-c-d-e Alsancak t: 0232 421 88 61 - 0232 463 10 21 • İzmir Cemal Gürsel cad. No:474/a Bostanlı t: 0232 330 95 75
İzmir Forum Bornova AVM Kiosk 10 t: 0232 388 35 00
İzmir - Swiss Otel Alsancak Şehit Nevres Bulvarı
No:2 K 01-02 t: 0232 441 10 90 - 441 10 30
İzmir Ege Park Balçova A.V.M Mithatpaşa cad. No:1460 Kat:1 No:150 t: 0232 259 65 75
Sports International Mavişehir 2040 sok. no:2 Mavişehir / İzmir t: 0232 324 03 65
Aydın Aydın Forum AVM t: 0256 232 02 57 • Bursa Kükürtlü Mah. Dr. Rüştü Burlu Cad. No:11 Dükkan 7 Osmangazi - Bursa t: 0224 233 1348
Çeşme Çeşme Altınyunus Boyalık Mevkii t: 0232 723 33 98 • Çeşme Çeşme Alaçatı Solto Beach Hotel t: 0232 716 03 41
Çeşme Alaçatı Port Alaçatı Port Marina
Denizli Denizli Çamlık Forum
no: G/6 Çeşme t: 0232 716 03 41
AVM S Blok No:19 t: 0258 215 11 13
Merkez Ofis Adres: 379 Sok No 14 Kat:5 D:14 Şenler İş Hani 2.Sanayi Bornova / İzmir t: 0232 462 04 70

Benzer belgeler

PDF`ini burdan görebilirsiniz.

PDF`ini burdan görebilirsiniz. Yemek yapmayı mı yoksa yemek yemeyi mi daha çok seversiniz? Aslında her ikisini de. Ama çok vaktim olmadığı için bu aralar yemeyi daha çok sevmek

Detaylı

PDF`ini burdan görebilirsiniz.

PDF`ini burdan görebilirsiniz. Eşgüdümlü Evrensel Zaman kullanılır.

Detaylı

PDF`ini burdan görebilirsiniz.

PDF`ini burdan görebilirsiniz. tüm konseptini New York ve Londra’daki kafe-restoran sektörünün gelişmelerini yakından takip ederek oluşturduğumuzu biliyor muydunuz?

Detaylı