Milletimizin başı sağolsun
Transkript
Milletimizin başı sağolsun
YIL: 2 SAYI: 11 Mayıs-Haziran 2014 Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi tarafından 2 ayda bir yayımlanır Soma’da katliam gibi iş kazası! Milletimizin başı sağolsun Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliği Scala M.I.C.E’ın Genel Müdürü Selçuk Boynueğri: “Mutluluk kaynağı; başarma azmini ve ekip ruhunu hissetmektir” Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konferansı Sonuç Bildirgesi Yazılarıyla Türker Kayıran, Suat Filiz, Dr. Kenan Ergus “Başkasına yararı dokunan insan, en kusursuz insandır” SOPHOKLES İmtiyaz Sahibi Dr. Bülent ÇALIK Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi Genel Müdürü [email protected] Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi adına Bülent Çalık Genel Yayın Yönetmeni (Sorumlu Yazı İşleri Md.) Suzan Pamuk Tekin Yayın Kurulu Dr. Murat Sağnak Türker Kayıran Sibel Taner Hacıoğlu Burcu Elif İnce Dilhun Gökçe Yayına Hazırlayan Fark İletişim Yönetimi Kükürtlü Mah. Emir Abdülkadir Cad. Emel Hn. Apt. No: 25 / 1 Osmangazi / Bursa Tel: 0 224 235 13 17 Grafik Tasarım ve Baskı İMAK OFSET BASIM YAYIN TİC. ve SAN. LTD. ŞTİ. Atatürk Cd. Göl Sk. No: 1 Yenibosna / İSTANBUL Tel : 0 212 656 49 97 Faks: 0 212 656 29 26 www.imakofset.com.tr Yönetim Yeri Üçevler Mah. Aysel Sk. Dursun Aslan İş Mrk. Kat: 1 Nilüfer/Bursa Tel: 0 224 250 0 111 Ulusal, Türkçe, iki aylık sektörel bir yayındır. Ücretsiz olarak dağıtılır. BAŞLARKEN Bültenimizin son yayınlandığı tarihten şu an elinizde bulunan yeni sayımızın yayınlanmasına kadar geçen sürede, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli gelişmeler yaşandı. İş sağlığı ve güvenliğinin toplum olarak hepimizi ne kadar yakından ilgilendirdiğini ne yazık ki yeni bir faciayla birlikte hatırlamak durumunda kaldık. Ülkemizi derin bir yasa boğan Soma maden kazası, iş sağlığı ve güvenliğine yeterli ve sistematik bir yaklaşım olmadığında sonucun ne kadar korkunç olabileceğini bir kez daha gösterdi. Aslında, her gün en az dört kişinin iş kazası nedeniyle yaşamını yitirdiği ülkemizde, duyarlılığın oluşması için tek bir kazada 301 kişinin yaşamını yitirmesini beklememek gerekirdi. İş sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli duyarlılık çok önceden oluşmuş olsaydı, belki bugün Soma faciası yaşanmayacaktı. Biz de diğer herkes gibi Soma madencilerinin acılarını paylaşıyoruz, onların yaşandığı acıyı en derin şekilde hissediyoruz. Ancak sadece acıyı paylaşmak yetmemeli ve bundan sonra ülkemizde iş kazalarından ölümlerin kader gibi algılanması yanlışından vazgeçilmeli. Bilimsel ve sistematik yaklaşımlarla iş kazalarının hemen tamamen engellenebileceği bilinci, toplumsal bilincimize yön vermeli. İşveren, çalışan ve devlet üçgeninde eş zamanlı bir bilinç değişimi ve tarafların iş sağlığı ve güvenliği konusunda tam bir işbirliğine yönelmemeleri durumda ne yazık ki daha çok Soma’lar yaşanacaktır. Bu arada işyerlerinde ölümlerin sadece iş kazaları nedeniyle olmadığını, meslek hastalıkları nedeniyle gerçekleşen ölümlerin çok daha fazla sayıda olduğunu hatırlatalım. Meslek hastalıkları nedeniyle ölümler ülkemizde tespit bile edilememekte ve çalışma hayatımızı içten içe kemirmeye devam etmektedir. Örneğin Soma’daki madencilerin pek çoğunda kömür tozuna bağlı akciğer hastalığı olduğu kesindir. Bugün kazadan kurtulan maden işçisi on yıllar sonra meslek hastalığı nedeniyle yaşamını yitirecektir. Birbirine karşıt taraflar yaratarak bu toplumsal meselenin çözümü mümkün değildir, tam aksine toplum olarak iş sağlığı ve güvenliği konusunda her bir tarafın tam işbirliğine ihtiyaç vardır. Temennimiz bu işbirliğinin bir an önce ortaya çıkmasıdır. Bilgemed iş sağlığı ve güvenliği merkezi, ülkemizin makus talihinin değişmesi için üzerine düşen görevin, sunduğu iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin niteliğini en yukarılara taşımak ve bu hizmetleri olabildiğince yaygınlaştırmak olduğuna inanmakta, çalışmalarını bu inançla sürdürmektedir. Ortam ve maruziyet ölçümlerini gerçekleştirdiğimiz laboratuvarımız nihayet çabasının karşılığını alarak Türkak tarafından akredite edildi. 7 Mayıs 2014 tarih ve AB-0773-T numarasıyla on parametrede akredite olan laboratuvarımız, ölçüm kapsamını daha da geliştirmek için çalışmaya devam edecek. İş ekipmanları ve makinelerin teknik kontrolleri ile ilgili çalışmalarımızda da sona yaklaşmış bulunuyoruz. Çok kısa bir süre içinde Türkak 17020 akreditasyonunu da tamamlamış olacağız. Bu arada tamamen Bilgemed’in çalışma tarzına uygun olarak tasarladığımız yeni mobil sağlık taraması aracımız da işyerlerinin hizmetinde. Çok daha nitelikli ve hızlı bir tarama işlemi gerçekleştirmeyi mümkün kılan aracımız şimdiden övgü topluyor. Bilgemed, iş sağlığı ve güvenliği alanında kalite standartlarını yukarı taşımak için çalışmaya devam ediyor. Bilgemed İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Eğitim Kurumu, eğitim faaliyetlerine hijyen eğitimleri, mesleki eğitimler ve ilkyardım eğitimleri ile devam etme kararı almış bulunuyor. Üç seneye yakın bir süreç içerisinde yüzlerce kursiyeri eğitim sürecinden geçirerek işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı olarak belgelendirilmelerini ve sahada kendilerine güven içerisinde çalışabilmelerini sağlamak üzere, kaliteden ödün vermeden çalıştık. Bu süre içerisinde hemen herkes tarafından takdir edilen bir eğitim kurumu olmayı ve kaliteli eğitimin en önemli adresi olmayı başardık. Geldiğimiz noktada belgelendirilmiş İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyoneli sayısı Türkiye’de 120 bini geçmiş bulunmaktadır, 24 Mayıs tarihindeki sınavdan sonra bu sayı muhtemelen 130 bini geçmiş olacak. Biz bir dönemin sona erdiğini ve iş sağlığı ve güvenliği alanında istihdamı gereken profesyonel sayısının yeterli düzeye geldiğini tespit etmiş bulunmaktayız. Bu nedenle işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimleri faaliyetimize son veriyoruz ve yolumuza çalışan eğitimleri ile devam ediyoruz. Bilgemed kalitesini her türlü eğitim alanına yansıtmaya devam edeceğiz. Bu süre içerisinde Bilgemed Eğitim Kurumuna tercih eden kursiyerlerimize ve bilgi ve tecrübeleri ile yeni profesyonellerin yaratılmasına emek veren eğitmenlerimize teşekkür ediyoruz. Bilgemed tarafından size iki konuda bilgilendirme yapma ihtiyacı duyuyoruz. İlk olarak, Sağlık Bakanlığının genelgesi ile Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinin mobil sağlık aracı bulundurması yasaklandı! İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün OSGB’ler ile yaptığı toplantıda bu konuda bilgilendirme yapılmış durumda. Mobil sağlık araçlarını bulundurma yetkisinin sadece tıbbi laboratuvar ve radyolojik görüntüleme merkezi ruhsatı bulunan kurumlara ait olduğu ilgili mevzuat ile açıkça belirtiliyor. Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezinin tıbbi mikrobiyoloji laboratuvarı ve radyolojik görüntüleme merkezi ruhsatlarına sahip olduğunu belirtir, ilgili herkesi hukuksuz uygulamalar konusunda uyarırız! İkinci olarak, şu an başbakanlığa gönderilmiş olan yeni yönetmelik ile diğer sağlık personeli için eğitim şartı kaldırılıyor! Diğer sağlık personeli sertifikası için acil tıp teknisyeni, çevre sağlık teknisyeni, hemşire ve sağlık memurları sadece sınava girecekler! İşyeri hekimleri ve iş güvenliği uzmanları için de yeni yönetmelik ile beş yılda bir yenileme eğitimi alma şartı kaldırılıyor! Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş eğitim kurumlarının ön kayıt alma ısrarlarına karşı temkinli olunmalı ve yeni yönetmeliğin yayınlanması beklenmeli! Bir sonraki sayıya kadar sağlıklı ve güvenli çalışmalar diliyorum. İÇİNDEKİLER 4 7 10 16 18 22 MAYIS-HAZİRAN 2014 Sayı: 11 Bilgemed’den Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi’nden haberler Şirket Haberleri Şirketlerden taze haberler İnceleme Türker Kayıran yazdı: Soma’da katliam gibi iş kazası! Makale Suat Filiz yazdı: İş sağlığı ve güvenliğinde işveren bakış açısı Röportaj Scala M.I.C.E’ın Genel Müdürü Selçuk Boynueğri “Hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olarak, yönetim anlayışımızın temelinde insan odaklı olmak yer alır” diyor. Gündem Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini, Teknik Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan, PEGA Otomotiv, Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer ve FKT Koltuk Sistemleri İnsan Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile konuştuk. Röportaj 18. Mükemmeliyetçi, yaratıcı ve çözüm odaklı anlayışı ile birçok ulusal ve uluslararası kuruluşa konsept projeler tasarlayıp uygulayan Scala M.I.C.E’ın Genel Müdürü Selçuk Boynueğri ile sektörü, sektördeki insan kaynaklarını ve iş sağlığı güvenliği çalışmalarını konuştuk. Gündem 22. Otomobil üretimi metal sanayine dayanan, emek yoğun bir sektör olup, iş sağlığı ve güvenliği açısından da birçok risk faktörünü (toz, kimyasal maddeler, toksik gazlar gibi) bünyesinde barındırmaktadır. Dolayısıyla çalışanlar da üretim esnasında hem fiziksel hem de kimyasal tehlikelere maruz kalmaktadırlar. Biz de otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini, Teknik Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan, PEGA Otomotiv, Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer ve FKT Koltuk Sistemleri İnsan Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile konuştuk. 28 30 32 33 34 36 38 40 Mercek Mesleki eğitimler Mercek İş yeri hekimi Dr. Kenan Ergus: “Meslek hastalıklarının yasal boyutu yeniden düzenlenmeli” Mercek Dr. Kenan Ergus yazdı: Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konferansı Sonuç Bildirgesi Bilgilendirme İş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri denince Sağlıklı Yaşam Tatil güzel ama güneşe dikkat! Otomobil BMW X6, 2015’e yenilenerek giriyor Gezi İki günde baştan sona keşfedeceğiniz 6 şehir önerisi Ajanda Ne okuyalım, ne izleyelim, neleri kaçırmayalım? Mercek 28. Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi de, yeterli sayıda ve nitelikte mesleki eğitim almış personel temininde yaşanan güçlüklerdir. Mesleki eğitimi olmayan kişilerin iş sağlığı ve güvenliğine dikkat etmesi, kurallara uygun olarak çalışması da söz konusu değildir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çıkarılan Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik 13 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girdi. Mercek 32. Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ailesinden Dr. Kenan Ergus 5-7 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da yapılan Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konferansı’na iki sözel bildiriyle katıldı. Dr. Ergus ile konferans ve konferansta sunduğu bildirileriyle ilgili olarak bir söyleşi yaptık. BİLGEMED’DEN Bilgemed asansör muayenelerine başlıyor Kalite ve Başarı Sempozyumu’nda Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Bursa Şubesi ile Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından bu yıl 12’ncisi düzenlenen “Kalite ve Başarı Sempozyumu”, “Yolculuk Nereye?” temasıyla 18-19 Nisan’da yapıldı. Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi’nin de standı ile hazır bulunduğu sempozyuma, katılım oldukça yoğundu. 12. Kalite ve Başarı Sempozyumu’nda “Yolculuk Nereye?” sorusuyla gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ortam bırakmak için özel ve kamu sektörü, sivil toplum kuruluşları ve temsilcileri, akademisyenler bir araya geldi. Teknoloji, yenileşim, çevre eğitim, insan kaynakları, gönüllülük sistemi gibi konular uzman konuklar eşliğinde tartışılmaya açıldığı sempozyumda, Bilgemed standı da bir hayli ilgi gördü. İş sağlığı ve güvenliği konularında standı ziyaret eden konuklara bilgiler veren Bilgemed yetkilileri, iş sağlığı ve güvenliğinin yaşanabilir bir gelecek ve sağlıklı nesiller için öneminin altını çizdiler. BİLGEMED kalite anlayışının belgelenmesi yolunda attığı titiz adımlara bir yenisini daha ekledi. TS 17025 akreditasyonu belgelerinin ardından, TS 17020 standardı eğitimlerini tamamladı ve akredite olma yolunda başvurularını yaptı . TS 17020 belgesi “A Tipi Muayene ve Gözetim Kuruluşu” olmak için gerekiyor. Bu kapsamda, Bilgemed İş Ekipmanları Muayene ve Gözetim Sorumlusu, Adli bilirkişi ve Makine Mühendisi Bülent Barış Pülten Türk Standartları Enstitüsü’nün OSTİM Ankara’da bulunan eğitim kampüsünde “Asansör Gözetim ve Muayene Uzmanlığı” eğitime katıldı ve yapılan sınav sonucunda başarılı olarak TSE onaylı “Asansör Gözetim ve Muayene Uzmanı” belgesine sahip oldu. Yürürlükte bulunan Asansör Yönetmeliği (95/16/AT) bilgilendirmesi ve TS EN ISO 17020 standardı bilgilendirmesi, TS EN 81-1/2 standardları bilgilendirmesi gibi asansör montajı ve asansör güvenlik standardı içeriği bu eğitimin kapsamını oluşturuyordu. Türkiye’de çok az sayıda bulunan A tipi muayene kuruluşları arasına girmeyi hedefleyen Bilgemed, iş güvenliğinde çok önemi olan insan ve yük asansörlerinin güvenlik kullanımı ve denetlenmesi ile ilgili hizmet verebilmek için gerekli diğer süreçleri de tamamlıyor. Bilgemed ailesinin yenileri Onlar erdi muradına İş güvenliği uzmanlarımızdan Meltem Subulur, geçtiğimiz ay Semih Ergin ile dünya evine girdi. Bilgemed kadrosunun da hazır bulunduğu düğünde güzel anlar yaşandı. Yeni evlilere bir ömür boyu sağlık ve mutluluklar diliyoruz. Bilgemed ailesi yeni katılanlarla her geçen gün genişliyor. Geçtiğimiz ay Bursa satış pazarlama departmanının kadrosuna, satış uzmanları İpek Duralioğlu ve Elif Çelik, biyolog Gülçin Sevinç dahil oldu. İstanbul şubesinin açılışı ile daha da büyüyen Bilgemed, buradaki kadrosuna da alanında uzman kişileri ekliyor. Satış uzmanları Esra Şahin ve Okan Aydın İstanbul şubesinde göreve başladı. Her geçen gün kadrosunu güçlendirerek yoluna devam eden Bilgemed’de yeni göreve başlayanlar, amatör bir ruhla profesyonelce çalışan, iş sağlığı ve güvenliği alanında bütünsel sorumluluk ve eksiksiz hizmet anlayışı ile çalışan bir aileye katılmış olmaktan duydukları mutluluğu dile Elif Çelik Esra Şahin getirdiler. İpek Duralioğlu 4 www.bilgemed.com.tr Okan Aydın Gülçin Sevinç BİLGEMED’DEN Bilgemed 12. İnsan Kaynakları Zirvesi’nde 15-16 Mayıs 2014 tarihleri arasında bölgemizin en önemli ve gelenekselleşmiş İnsan Kaynakları Zirvesi BTSO hizmet binasında gerçekleşti. Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi de her yıl olduğu gibi bu yılda İnsan Kaynakları Zirvesi’nin sponsorları arasında yerini aldı. Hızla değişen dünyamızda rekabet, insan yönetiminin önemini her geçen gün daha da arttırdığı, İK profesyonellerinin de bu değişime ayak uydurmaları ve gelişim sağlamaları kaçınılmaz bir gerçek olduğu düşüncesi ile yola çıkan PERYÖN Güney Marmara Şubesi, 12. İnsan Kaynakları Zirvesi’nin ana temasını “Değişen Dünya, Gelişen İK” olarak belirlemişti. Değerli konuşmacıların katıldığı zirveye ilgi büyüktü. İK alanında faaliyet gösteren tüm profesyonellerin mesleki gelişimine katkı sağlayan, paydaşların, şirket sahiplerinin, üst düzey yöneticilerin ve diğer alanlarda çalışan profesyonellerin de ilgi gösterdiği zirve, keyifli olduğu kadar verimli geçti. Bilgemed yeni standıyla konuklarını ağırlarken, Bursa’nın iş sağlığı ve güvenliği alanında katılımcılara bilgi verdi. İstanbul Bilgemed yetki belgesini astı Bilgemed’in yeni İstanbul Bilgemed OSGB yetki belgesini de duvarına astı. İstanbul Bilgemed, Bilim Geliştirme Medikal İSG Hiz. A.Ş ticari unvanıyla faaliyet sürdürüyor. Bursa ve İnegöl’den sonra İstanbul’a da şube açan Bilgemed, ulusal bir marka olma yolunda ilerliyor. Tam hizmet anlayışıyla çalışan Bilgemed, İstanbul’a da hızlı bir giriş yaptı. Kısa sürede Bursa ve İnegöl’de olduğu gibi İstanbul’da da adından çokça söz ettiren bir kurum olacağını gösterdi. mobil sağlık aracı Bütünsel sorumluluk, eksiksiz hizmet anlayışı ile çalışan Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi, sektöründe gelişen teknolojiyi yakından takip ederek, hızla bünyesine alıyor. Bilgemed, var olan iki mobil aracına, daha gelişmiş bir mobil sağlık aracı ekledi. Yeni mobil sağlık aracında, işitme testi, akciğer grafisi, solunum fonksiyon testi, aşı uygulamaları, laboratuvar tetkikleri, göz muayenesi ve portör tetkikleri yapılabiliyor. CE belgeli yeni mobil aracı ile işletmelere gidilerek yapılan bu tetkikler, raporlanarak sunuluyor. Müşterilerine daha kaliteli hizmet vermek için çalışan Bilgemed, sektöründe yol gösterici olmaya devam ediyor. www.bilgemed.com.tr 5 BİLGEMED’DEN Bilgemed İnegöl şubesinin çalışmaları Mobil sağlık araçları bulundurma yetkisi Sağlık Bakanlığı’nın genelgesi ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin mobil sağlık aracı bulundurması yasaklandı. İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün OSGB’ler ile yaptığı toplantıda bu konuda bilgilendirme yapılmış durumda. Mobil sağlık araçlarını bulundurma yetkisinin sadece tıbbi laboratuvar ve radyolojik görüntüleme merkezi ruhsatı bulunan kurumlara ait olduğu ilgili mevzuat ile açıkça belirtiliyor. Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi tıbbi mikrobiyoloji laboratuvarı ve radyolojik görüntüleme merkezi ruhsatlarına sahip bir kuruluş. Tam hizmet prensibi ile çalışan Bilgemed iş sağlığı ve güvenliği alanında hukuki düzenlemelere uygun olarak hizmet veriyor. Mobil araçları ile geniş bir portföye hizmet veren devam eden Bilgemed, hukuksuz uygulamaların doğuracağı sonuçlar konusunda ilgili herkesi uyarıyor. Bilgemed İnegöl şubesi, İnegöl’de iş sağlığı ve güvenliği kültürünü yerleştirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin 16. büyük sanayi merkezi olan İnegöl Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye’nin birçok ünlü markasını Türk ekonomisine kazandırdı. İnegöl mobilyası artık dünya çapında bilinen bir marka haline geldi. İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının hem çalışan mutluluğu hem de kalite ve verimlilik getireceği bilincini yerleştirmeye çalışan Bilgemed İnegöl şubesi, bu düşünceyi her kesime yaymayı amaçlıyor. Bilgemed İnegöl şubesinde çalışanların işe giriş ve periyodik muayeneleri, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile bunların raporlamaları işyeri hekimleri, yardımcı sağlık personeli ve iş güvenliği uzmanları tarafından titizlikle yapılıyor. Bursa Merkez’de olduğu gibi Bilgemed’in İnegöl şubesinde de tüm iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini tek elden, hızlı ve özenli bir şekilde veriliyor. Bilgemed İş Hijyeni Ölçüm ve Analiz Laboratuvarı akreditasyon belgesini aldı Çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı tarafından yayınlanan İş Hijyeni Ölçüm, Test ve Analizi Yapan Laboratuvarlar Hakkında Yönetmelik’e göre, iş sağlığı güvenliği konusunda ölçüm yapmak, yeterlilik almak isteyen laboratuarlar, ön yeterlilik aldıktan sonra 1 yıl içerisinde akretide olmak zorunda. Aksi takdirde bu ölçümleri yapmaya yetkili olamazlar. Bu kapsamda Bilgemed laboratuarları TÜRKAK Laboratuvar Akreditasyon Başkanlığı tarafından denetlendi. Baş denetçi Prof. Dr. Mehmet Faik Sevimli ve denetçi Dinçer Karadavut’un gerçekleştirdiği ‘TÜRKAK TS EN ISO/ IEC 17025:2012 Deney ve Kalibrasyon Laboratuvarlarının Yeterliliği için Genel 6 www.bilgemed.com.tr Şartlar’ akreditasyon denetimi sonrasında Bilgemed Laboratuvarları, İş Hijyeni Ölçüm ve Analiz Laboratuvarı Akreditasyon Belgesini aldı. “İnsana yatırım yapan kurum” kimliğini benimsemiş ilk lojistik firması olan CEVA Lojistik, yenibiris.com’un sekiz yıldır istihdama katkıda bulunan kurumsal üyelerini ödüllendirdiği gecede “Örnek İşveren” dalında ödülünü aldı. İş ve insan kaynakları sitesi yenibiris.com’un İstanbul’daki kurumsal üyeleri arasında yaptığı değerlendirme sonucunda, şirketler farklı kategorilerde ödül almaya hak kazandı. Bu doğrultuda Sektörünün İstihdam Lideri, Yılın Yükselen İşveren Markası, Yılın En Hızlı Büyüyen Şirketi ve Örnek İşveren kategorilerinde ödül almaya hak kazanan firmalar açıklandı. CEVA Lojistik İnsan Kaynakları ekibi 2013 yılında aday başvurularını yüzde yüz yanıtlayarak Yılın Örnek İşveren Ödülü’nü almaya hak kazandı. CEVA Lojistik adına ödülü CEVA İnsan Kaynakları Uzmanı Merve Sipkati aldı. CEVA Türkiye İnsan Kaynakları Yöneticisi Barış Yiğit yapmış olduğu değerlendirmede “Bu ödül şirketimizin İnsan Kaynakları süreçlerine verdiği değerin bir göstergesidir.İlkini geçen yıl almaya hak kazandığımız Yenibiris.com ve Hürriyet İK iş birliği ile düzenlenen, Yılın İşverenleri ödülünü bu senede almayı başararak ödüllerimize bir yenisini daha eklemiş olduk. 2013 yılı içerisinde Yenibiris.com’da yayına aldığımız ilanlarımıza başvuran tüm adaylara yanıt vererek Yılın İşvereni” ödülünü almaya hak kazandık” dedi. En değerli varlığının İnsan Kaynağı olduğuna dikkat çeken CEVA, “Yenibiris. com’un yaptığı değerlendirmenin 2013 yılına dair sonuçları, IK başvuru değerlendirme sürecini başarıyla uyguladığımızı gösteriyor. Çalışanlarımız bizim için ne kadar değerliyse, iş başvurusunda bulunarak ileride potansiyel birer CEVA çalışanı olmaya aday herkes o kadar değerlidir. Adayların yapmış oldukları iş başvurularını işe alım kriterlerimiz çerçevesinde değerlendiriyor, olumlu olumsuz yanıtlayarak süreçle ilgili kendilerini bilgilendiriyoruz” dedi. Çevreye duyarlı, insan odaklı ürünler Willowy, ofis ve ev mobilyaları üretim ve satışında uzman kadrosu, modern hizmet anlayışı, yenilikçi atılımları ve uluslararası vizyonu ile sektörünün iddialı ve önde gelen firması olan İshanlar Grup’un tanınmış markası. Willowy markası İshanlar Grup şirketlerinin, yıllara dayanan yurtiçi, yurtdışı satış ve pazarlama deneyimlerinin, Bursa ve İnegöl ‘de kurulan modern tesislerinde üretime dönüşmesi ile doğdu. Kaliteli ürün ve güvenilir hizmet anlayışı ile yükselen markanın arkasında, bireysel yaratıcılığı ön plana çıkaran, ekip çalışmasının gücüne inanan, yenilikçi çözümler sunan, sahip olduğu uluslararası vizyon ile geleceğin çalışma ve yaşama alanlarını bugünden tasarlamayı amaçlayan dinamik ve girişimci bir takım ruhu bulunuyor. Üretimde çevreye duyarlı, ergonomik ve fonksiyonel tasarımlarla, insan odaklı ürünler sunmayı en önemli amaç edinmiş olan İshanlar, uluslararası arenada tanınmış markası Willowy’nin gördüğü ilgi ve tercihin gururunu ve mutluluğunu yaşıyor. Yurtiçinde ve uluslararası pazarlarda, yenilikçi ve özgün tasarımları ile tanınan Willowy, mobilya dünyasının merkezi İnegöl’deki modern fabrikası, Bursa ve İnegöl’deki mağazaları, yurtdışında üç ayrı ülkenin başkent ve büyükşehirlerindeki showroom ve satış mağazalarında faaliyetlerini sürdürüyor. Dünya çapında aranan ve tercih edilen bir marka olan Willowy, genç ve dinamik yapısı, kaliteli ürün ve güvenilir hizmet anlayışı çalışıyor. Willowy, bugünlere gelmesinde gösterdiği dinamizmi ve hedeflerine ulaşmak için gösterdiği kararlılıkla, sektöründe öncü olma başarısının sorumluluğu içinde hizmete ve yoluna devam ediyor. www.bilgemed.com.tr 7 ŞİRKET HABERLERİ Ceva Lojistik, insana yaptığı yatırımın ödülünü aldı ŞİRKET HABERLERİ “İnsan, rekabet üstünlüğümüzü sürdürülebilir kılan asli unsur” Orman ürünleri sektöründe 50 yıllık tecrübeye sahip olan Mobipan son teknoloji ahşap işleme makineleri ile, 15.000’i kapalı, toplam 20.000 metrekare üzerinde, yıllık 30.000 metreküp kurutma, 15.000 metreküp üretim kapasitesi sektörün lideri konumunda. Çözüm ortağı olarak yine sektörünün lideri Bilgemed’i seçen Mobipan iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarında da sektöründe yol gösterici. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda gerçekleştirdikleri organizasyonlar ile iş sağlığı ve güvenliğinin tamamlanması gereken bir prosedür değil, yaşamın her alanında olması gereken uygulamalar bütünü olduğunu çalışanlarına yaşattılar. Yönetim, üretim birimleri ve Bilgemed iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının katılımları ile gerçekleştirilen ortak çalışma sonucunda planlanan faaliyetler tüm personelin katılımı ile üretime ara verilerek İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda yapıldı. Biz de bu organizasyonun fikir babası ….. Nezir Kuyumcu ile bir röportaj gerçekleştirdik. Ülkemizde ve sektörünüzde iş sağlığı ve güvenliğini değerlendirir misiniz? Ayrıca 6331 sayılı yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu sektörünüzde ne gibi değişikliklere sebep oldu? Öncelikle 13 Mayıs 2014 günü yaşadığımız ülkemizi yasa boğan Soma Maden kazası sebebi ile yaşamını yitiren 301 çalışana Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Türkiye 1995 yılından beri 8 hükümet değişmesine rağmen masada duran ILO’nun (Uluslararası Çalışma Örgütü) 176 numaralı “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesini’’ imzalamamaktadır. Ümit ve temenni ediyorum ki; bu yaşadığımız acı olaydan sonra gerekli hassasiyet gösterilir, yapılan gayretli çalışmalardan sonra tersanecilik dalında bir dönem bizi üzen olumsuz haberlerin bu günlerde son bulduğu gibi madencilik dalındaki kara haberler de son bulur. Yoğun makineleşmenin getirdiği tehlike çeşitleri, kaza riskini ve risklerin derecesini de arttırmıştır. İş kazaları, dünyada ve ülkemizde çalışma hayatının en önemli sorunlarından birisidir. Ülkemizde çalışanların maruz kaldığı iş kazaları ve bu kazalar sonucu meydana gelen ölüm, yaralanma olayları ile ekonomik kayıplar, gelişmiş ülkelere oranla oldukça fazladır. İş kazalarıyla ilgili yapılan araştırmalar; kazaların meydana gelmesinde çoğunlukla çalışanların birtakım kişisel özelliklerinin etkili olduğunu, bunun yanı sıra makine, teçhizat ve çalışma ortamındaki hata ve eksikliklerin de kaza nedenleri arasında olduğunu ortaya koymuştur. 8 www.bilgemed.com.tr Bir başka deyişle, iş kazalarının birinci dereceden temel nedenleri; çalışanların güvensiz tutum ve davranışları ile iş yerindeki güvensiz durumlardan oluşmaktadır. İşletmenin büyüklüğüne, teknolojik yapıya, ülkelerin gelişmişlik düzeyi başta olmak üzere birçok etkene bağlı olarak değişken bir nitelik taşıyan üretim süreçleri boyunca yönetim ve denetim eksiklikleri ile işçi ve işverenlerde iş güvenliği kültür ve bilincinin yeterince oluşmaması iş kazalarının nedenlerindendir. Dikkatler iş kazaları üzerine yoğunlaşmakta, bununla beraber 2010 yılında karşılaşılan 533 meslek hastalığı, 109 meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik ve 10 meslek hastalığı sonucu ölümün gerçekleşmiş olması, meslek hastalıklarının da üzerinde durulması gereken önemli bir konu olduğunu vurgulamaktadır. Ülkemizde günde 217 iş kazası olmakta, günlük 4 çalışan iş kazalarında hayatını kaybetmektedir. 5 çalışan ise iş göremez hale gelmektedir. Bu verilere dayanarak ülkemiz iş kazası sıralamasında Avrupa’da 1. dünyada 3. sırada yer almaktadır. Ahşap ve mobilya endüstrisi sektöründe küçük atölyeler, büyük ölçekli otomasyon ve modern üretim tekniklerinin kullanıldığı işletmeler bulunmaktadır. Sektörel iş kazaları incelendiğinde yaş ve tecrübe ile iş kazaları arasında ters orantı görülmektedir. Ağaç işleme makineleri iş kazası riski yüksek makineler olup çalışma prensibi, devir ve bıçak sayısı, çalışılan ağacın cinsi, çalışanın dikkatsizliği ve konsantrasyon bozukluğu, verilen eğitim ve KKD’lar, kaza tekrarlama sıklığı ve oluşabilecek kesi, doku ve organ kayıplarına direkt etki etmektedir. Uzun süreli, birlikte ve eşit çalışma ortamı Kaç çalışanınız var? İnsan kaynakları politikanız nedir? İş yerimizde 88 çalışan bulunmakta olup insan kaynakları politikamızı şöyle gibi özetleyebilirim: Sektöründe lider konumda olan şirketimizde müşteri odaklı ürün gerçekleştirme çalışmalarımızda verimliliğin ve kalitenin primer katalizörü olan insan kaynakları rekabet üstünlüğümüzü sürdürülebilir kılan asli unsurdur. Çalışanlarımızın yetenek, enerji ve yaratıcılıkları ile tüm süreçlerde sisteme maksimum düzeyde katkı sağlayabilmeleri için politikamız doğrultusunda eğitim ve kendilerini geliştirmede eşit fırsatlar sağlamak, potansiyelleri ile öne çıkan ve işini geliştirmeye özen gösteren bireylerin kariyer planlarına destek vermek, bireysel verimlilik artışlarından oluşan toplam verimlilik gücünü rekabetçi piyasada pozitif bir avantaj olarak değerlendirmek önceliklerimizdendir. İnsan kaynaklarının endüstriyel fonksiyonların yürütülebilmesi için özel bir konumda olması çalışanların firma stratejilerine uygun, sürekli gelişmeye ve eğitime açık, hedeflere yönelik, bilgi paylaşımı ve aktarımını başarılı olarak yapabilen, yüksek Ahşap ve mobilya sektöründe başlıca iş kazası nedenleri ve dağılımları Makinelerin sebep olduğu kazalar Kesici delici aletlerden kaynaklanan kazalar İki cisim arasına vücut ve organ sıkışması Taşıma esnasında taşınan cismin düşmesi Hemzemin ortama düşme problemleri 28 % 21 % 19 % 17 % 15 % motivasyonlu, kurumsal bakışa sahip bireylerin oluşturduğu bir ekip olması politikamızın gerekliliklerindendir. Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını anlatır mısınız? İş sağlığı ve güvenliğinin temel hedefi çalışanların yaşam ve çalışma ortamı kalitelerini artırarak onların sağlık ve güvencelerini garanti altına almaktır. Bu ilkeden hareketle başlangıç noktamız, risk ve kaza faktörlerinin çalışanlara, iş yerine ve çevreye verebileceği zararları ve bunların önlenmesi için yapılacakları tespit edilmesi olmuştur. Sonrasında bunların ortadan kaldırılması için kısa ve uzun vadeli çalışma takvimi ve eğitim planları oluşturulmuştur. İşverene işçilerin sağlığını ve güvenliğini korumak için mesleki riskleri önlemek, eğitim ve bilgi verilmesi dahil gerekli her türlü önlemi almak, organizasyonu yapmak, araç ve gereçleri sağlamak sorumluluğunun verilmesinden şirketimizde anlaşılan şey, bir formalite tamamlamak olmayıp hedeflenen toplam faydayı elde etmeye yönelik tüm bileşenlerin katıldığı bir çalışma ortamı tesis etmektir. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda gerçekleştirdiğiniz faaliyetleri anlatır mısınız? Aslında iş sağlığı ve güvenliği haftası çalışmaları geçen yıl tarafımdan optimum zamanda maksimum faaliyet amacı ile gündeme getirilen bir fikirdi. Mevcut iş programı sebebi ile önceki yıl hazırlıklı olmadığımızdan gerçekleştirme imkanı bulamadık. İşi sıkı tutarak 2014 yılı çalışma planında takvime aldık. Buradaki hedefimiz, çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği konusunda kişisel farkındalık yaratmak, ayrıca yaşam ve çalışma ortamı kalitelerini artırarak onların sağlık ve güvencelerini garanti altında olduğunu yaşatarak hissettirmekti. Yapılan bu çalışmalar ile uygulamaları araya sıkıştırılmış zorunlu bir faaliyet olmaktan çıkararak, faaliyetlerin etkili ve kalıcı birer çalışma olması sağlandı. Şirketimiz yönetim, üretim birimleri ve iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanının katılımları ile gerçekleştirilen ortak çalışma sonucunda planlanan aşağıdaki faaliyetler tüm personelin katılımı ile üretime ara verilerek İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda gerçekleştirilmiştir. •İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri (Genel, Teknik, Sağlık) konuları •Acil durum eğitimi ve tatbikatı •Tüm çalışanlara tetanoz aşısı uygulanması •Tahliye tatbikatı •Proses bazlı tezgah başı eğitimler Faaliyetlerden önce ve sonra yaptığımız ölçme sınavları çalışanların konuya olan ilgileri ve motivasyonlarının arttığını gösterdi. Ayrıca önümüzdeki yıl da bazı ilavelerle (animasyon , uyarıcı poster ve levhalar vb.) aynı etkinliği zenginleştirerek yapma fikrini verdi. Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve güvenliğinin ne kadar yeri olduğunu düşünüyorsunuz? Şirket kültürümüzde iş sağlığı ve güvenliğinin etkin konuma gelebilmesi, olgunlaşabilmesi ve sürdürülebilmesi için yönetim tarafından yeterli kaynak ayrılması ve tutarlı yaklaşım, konunun maliyet kalemlerinde bir unsur değil işletme verimliliğinin dinamiği olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır. Uzman şirket ve kişilerden destek alarak, sürekli iyileştirme gayretleri, ergonomiyi ön planda tutan iyileştirme çalışmaları, ekipman bakım, test ve kontrollerinde duyarlı davranış, uygulanabilir ve sonuç odaklı güvenlik politikaları, görev sorumluluk ve yetki sınırlarının iyi tanımlanmış olması ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusundaki katkı ve katılımları şirket kültürümüzde iş sağlığı ve güvenliğinin yerleştiğini göstermektedir. Tüm bu çalışmalar sonucunda iş kazası olma sıklığında ve tekrarında memnun edici seviyede azalma olması da çok sevindiricidir. www.bilgemed.com.tr 9 ŞİRKET HABERLERİ Yapılan yasal düzenlemeler, işverenlerin konuya pozitif yaklaşımı, iş güvenlik uzmanlarının katkıları, çalışanların aldıkları eğitimler sonucunda önceliğin kendi sağlık ve yaşam konforları olduğunun farkına varmaları, başta makinelerin sebep olduğu kazalar olmak üzere, kesicilere bağlı kazalar, sıkışma ve taşıma kazaları ile düşmeye bağlı kaza problemlerinde son yıllarda yüzde 4 – yüzde 20 arasında azalmalara sebep olmuştur. Tüm bu değerlendirme ve verilerden sonra yüzde 98 oranında önlenebilir durumda olan iş kazalarının kontrol edilebilmesi için işletmeye özgü spesifik kuralların belirlenerek disiplinli bir şekilde uygulanması gerekmektedir. MAKALE Türker KAYIRAN A Sınıfı İş Güvenlik Uzmanı / Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi İş Güvenliği Uzmanlığı Koordinatörü [email protected] Soma’da katliam gibi iş kazası! 13 Mayıs 2014 günü, Soma’da yer altı kömür madeninde yaşanan korkunç iş kazası, 301 çalışanın ölümüyle, ‘bir defada en fazla ölümlü iş kazası’ olarak istatistiklerin tepe noktasına oturdu. Toplum olarak, bu büyük kaza sonucunda her zaman yaptığımız gibi çok üzüldük, ağladık ve toplumsal algımız zirve yaptı. İş sağlığı ve güvenliğini manşet yaptık. Ölenlerin yakınlarının yanında olundu, teselli edilmeye çalışıldı, onlar için maaş sözleri verildi ve yardım kampanyaları başlatıldı. Gazetelere sayfalar dolusu başsağlığı ilanları verildi. Peki sonra? Bizler 13 Mayıs 2014 günü Soma’da yaşanan katliam gibi büyük iş kazalarından sonra büyük tepkiler veriyoruz. Ama sonra yavaş yavaş unutuyoruz. Ta ki tekrar bir büyük kaza yaşanana kadar… Teselliler, yardımlar, tazminatların ölenleri geri getiremeyeceği, acıları dindiremeyeceği, kazaları önleyemeyeceği gerçeğini tam olarak görmediğimiz sürece, yüzeysel ve göstermelik tedbirlerle kendimizi kandırır, ancak bir sonraki büyük kazaya kadar kendimizi avuturuz. Yani günü kurtarma politikası güderek, olayların kök nedenine açıkça inilip, kalıcı, gerçekçi ve uygulanabilir çözümler, kurallar, yaptırımlar getirmediğimiz sürece olaya kader gözüyle bakıp, oyalanır dururuz. Büyük bir ihmaller zinciri sonucunda oluştuğu belli olan bu kazanın teknik boyutları ilgili makamlarca incelenmekte olup konu yargı aşamasına taşınmış durumdadır. Ölçümlerin ve sensörlerin yetersizliği, tehlike uyarısının göz ardı edilmesi, çok kolay fark edilebilecek yangının ve gaz yayılımının fark edilememesi, çalışanların uyarılmaması, gaz maskelerinin eski ve yetersiz olması, yaşam odalarının olmaması, kaçış yolları ve çıkış noktalarının yetersizliği, kar odaklı fazla üretim zorlaması, üretim zorlamasına paralel iş güvenliği tedbirlerinin önemsenmemesi, dayıbaşı-ekipbaşı gibi ilkel gizli taşeronluk sisteminin varlığı gibi iddialar (ki birçoğunun gerçek olduğunu bir maden mühendisi olarak biliyorum) soruşturma ve yargılama sonucu açıklığa kavuşacaktır. 10 www.bilgemed.com.tr Buna göre yaşanan bu acı kazanın oluşumuna yol açan kök nedenleri, İSG yapısal sorunları saptayıp, analiz ederek çözüm yollarını belirlemek, uygulamak ve sonuçları kontrol ederek bu çözüm yollarını tüm sektörlere kendi sektörel özelliklerine göre taşımak, yasal mevzuat eksikliklerini belirleyip yanlışları düzeltmek, sorunun çözümü için temel faktör olmalıdır. Bu nedenle ben yazımda, İSG ilgili yapısal temel sorunlar üzerinde durmak istiyorum. İş sağlığı ve güvenliğinde yapısal sorunlar 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 2012 yılı Temmuz ayından itibaren yürürlüğe girmesine rağmen, toplumda yeterli seviyede bir iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşturulamadı. Bu kültürün yeterli seviyede oluşturulamadığı toplumlarda, alınması gereken önlemleri, işverene çalışanlara uygulatmak, devlet tarafından kontrolünü sağlamak genelde başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkum olup, sonuç çoğunlukla olumsuz olmaktadır. Bizde de mevcut durumda bu sonuç karşımıza çıkmaktadır. Kazalar ve ölümler azalmamıştır. Tüm bilgilendirme çalışmalarına karşın işveren İSG olayına genelde yasal zorunluluk, yerine getirilmesi gereken bir formalite olarak bakmakta, bu zorunluluğu en kolay, en ucuz nasıl yerine getirebilirim, nasıl maliyet boyutunu azaltabilirim anlayış yanlışlığına düşmektedir. İş sağlığı ve güvenliği hizmet sunumunun, devlet tarafından, yeterlilik incelenmeksizin mekan ve maddi şartları yerine getiren özel kişi ve kurumlara verilmesi, konudan anlayan anlamayan bir çok kesimin MAKALE genelde çok kaliteli olmayan şekilde bu hizmeti sunması, hizmet kalitesini ve istenen sonuca ulaşma oranını düşürmüş, olaya genelde yasal zorunluluk boşluğunu doldurmak amacıyla bakılması sonucunu getirmiştir. Kazalardan sonra sadece işvereni suçlamak toplumumuza özgü bir davranış şekli olmakla beraber, bu her zaman doğru değildir. İş yeri sahiplerinin büyük çoğunluğu yasal mevzuatın içeriği ve uygulanması hakkında yeterli bilgi ve eğitime sahip olmadığından hizmet alımı (OSGB veya bireysel) yoluna gitmiş, ama bu hizmeti veren kurum veya kişilerin yetersizliği, yanlış yönlendirmeleri, ucuz maliyet anlayışı sonuca fazla olumlu katkı sağlamamış, çoğu yerde hizmet şekli maddi cezadan kaçınmak amaçlı göstermelik duruma dönüşmüştür. İSG hizmet sunucularının, iş yerlerinde İSG ile ilgili yeterli başarıyı sağlayamamalarının alt nedenlerini inceleyecek olursak; tanınması, eğitim veren eğiticilerin (Bakanlık tarafından belirleniyor ve yetkilendiriliyor) genelde saha ve iş yeri deneyimi olmaması nedeniyle yetersiz kalmaları, iş güvenliği uzmanlığı yapmak isteyenlerin büyük çoğunluğunun genelde mesleksel alanda iş bulamayan gençlerden oluşması, diğer sağlık personeli de göz önüne alındığında, konunun içerikten çok istihdam boyutunun öne çıkması, yetersiz eğitim sonucu yapılan sınavların ise yeterli bir ölçme ve değerlendirme yapmaya yönelik olmaması olarak açıklanabilir. Açılan OSGB’lerin büyük çoğunluğunun, yine doğru hizmet yerine fazla kazanmayı ön plana almaları da herkesin bildiği bir gerçektir. İş yeri hekimlerinin büyük çoğunluğunun, görevini iş yerlerinde, çalışanı muayene etmek, sağlık sorununu çözmek olarak görmesi de diğer bir sorundur. Oysa iş yeri hekiminin asli görevi, ortam sağlığını gözeterek, iş ortamındaki sağlık sorunlarına yönelmesi ve çözümüne yönelik çalışmalar yapmasıdır. Ne yazık ki mevcut çalışma süreleri, iş yerlerinin hekimlerden sadece poliklinik talepleri bu yanlış anlayışa çanak tutmaktadır. Konu denetimsiz kalmaktadır. İş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimlerinin çalışma süreleri 2009 yılında çıkarılan ilk yönetmeliğe göre, 50 çalışanın olduğu çok tehlikeli sınıfta olan bir maden veya inşaat iş yerinde, bir iş güvenliği uzmanı en az 41 saat (bunun 36 saati temel saat olup işçi sayısından bağımsızdır) iken, şu an geçerli yönetmeliğe göre sadece çalışan sayısı dikkate alınıp bu süre 10 saat seviyesine düşürülmüştür. Yeterli sayıda ve kalitede iş güvenliği uzmanı, iş yeri hekimi ve OSGB’nin olmaması, konuya genelde rant yönüyle bakılması Bakanlığın yetkilendirdiği iş güvenliği uzmanlığı ve iş yeri hekimliği eğitimi veren özel eğitim kurumlarının yetersizliği, eğitime devamsızlık, (uzman olmak isteyenlerin, işi öğrenmekten çok, ezberci bir anlayışla sınavı geçip uzman belgesine sahip olma istekleri) deneyimine bakılmaksızın (yeni mezunlar başta olmak üzere) her mühendis ve teknik elemana iş güvenliği uzmanı olma hakkı www.bilgemed.com.tr 11 MAKALE Tehlikeli sınıf olsa bu süre sadece 7 saat olacaktı. Peki ne yaptık da bu süreler düşürüldü? Kazalar mı azaldı? Yoksa ölümler mi azaldı? İstatiksel rakamlara baktığımızda böyle bir azalma görülmüyor. Hatta 3 ayda olması gereken ölüm sayısını bir günde görür hale geldik. O halde tek bir amaç olabilir: İşverenin İSG maliyetini azaltmak. Daha önce uzman ve hekim sayısı yetersizdi. Şimdi o sorun da çözüldü ve uzman, hekim sayısı arttırıldı. Ama burada da yanlış yapıldı. Mesleki deneyimine bakılmaksızın, sınavı geçen ve 1500 prim günü olanlar B sınıfı, 3000 prim günü olanlar ise A sınıfı iş güvenliği uzmanı belgesine sahip olarak çok iş yerlerinde görevlendirilmeye başlandılar. Bu iş güvenliği uzmanları arasında hiç mesleki ve uzmanlık deneyimi olmayanlar olduğu gibi, iş yeri görevlendirilmelerinde de mesleksel sınır getirilmedi. Sadece belge sınıfı yeterliliğine bakıldı. Bugün 3000 prim günü olan ve A sınıfı iş güvenliği belgesi olan, mesleği ise ziraat mühendisi, gıda mühendisi, çevre mühendisi, kimyager, fizikçi, biyolog, teknik öğretmen gibi maden, inşaat görmemiş iş güvenliği uzmanlarının, inşaat maden sektörleri dahil çok tehlikeli sektörlerde görevlendirilmelerinde yasal olarak Fakat 10 işçinin çalıştığı bir mermer ocağında, iş güvenliği uzmanının aylık çalışma süresi 2 saattir. Bu 2 saatlik çalışma ile hangi gereklilikler yeterince yerine getirilebilir? Buna göre bazı olmayan ve yapılmayan gereklilikler olmuş gibi gösterilmek zorunda kalınmaktadır. Bu 2 saatlik ve genelde göstermelik hizmet karşılığı belirlenen ücret doğal olarak düşük olmakta ve işveren ise bu durumdan memnun kalmaktadır. Uzun vadede ise bu eksik ve yetersiz hizmet zarar olarak karşısına çıkacaktır. Ayda bir saat İSG hizmeti verilen bir iş yerinde, yıllık zorunlu İSG eğitim süresinin 16 saat olması bir çelişkidir. Toplu eğitim verseniz dahi, yeni işe girişler bunu yine imkansız kılmaktadır. Buna ilave olarak risk değerlendirmesi, acil durum plan ve eğitimleri, saha kontrolleri ve benzeri diğer işlerin bu hizmet süresinde yapılması imkansızdır. Doğal olarak bazı çalışmalar ve hazırlanan dokümanlar gerçek durumdan uzak formalite olarak hazırlanmaktadır. Devlet, “tavşana kaç, tazıya tut!” yaklaşımını bırakmalıdır. hiçbir engel bulunmamaktadır. Tesellimiz şudur ki; bu durumdaki iş güvenliği uzmanı arkadaşlar, genelde bu sektörlerde yasa izin vermesine rağmen çalışmamakta ve görev kabul etmemektedirler. Çalışma Bakanlığı iş müfettişleri, iş yeri denetimlerinde haklı olarak, küçük büyük demeden, işçi sayısına bakmaksızın iş güvenliği uzmanından ve işverenden tüm İSG çalışmalarını ve dokümanları talep etmektedirler. 12 www.bilgemed.com.tr İş güvenliği uzmanının ve iş yeri hekiminin ücretinin işverence ödenmesi Sorunların bir nedeni de bu durumdur. Ücretini işverenden alan iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekiminin, görevini tam ve objektif olarak yerine getirmesi beklenmemelidir. İş güvencesi kaygısıyla, işsiz kalırım korkusuyla uzman ve hekimin, iş yerinin yerine getirmek istemediği veya maliyet artışı, üretimde aksama olur diye kaçındığı hususları belirlemesi ve yazılı raporlaması hatta mevzuat gereği bakanlığa bildirmesi pratikte mümkün olmamaktadır. Bu sorunla iş yerlerinde sık sık karşılaştığımız bir gerçektir. İşveren genelde bu durumların raporlanmasından, kayda alınmasından rahatsız olmaktadır. Uzman ve hekim de genelde bu isteğe zorunlu olarak razı olmaktadır. Bunun çözümü ise hizmet anlaşma bedeli Bakanlığa bildirilmeli, ücret Bakanlık tarafından işverenden tahsil edilip, uzman ve hekime ödenmelidir. Hatta Bakanlık ücret skalasını bile kendi belirleyip, uygulamadaki haksız rekabeti ve işi bilmeyenlerin çalışmasını engelleyip, kalite düşüşüne engel olmalıdır. Denetimler Soma’da meydana gelen kazada, iş yerinin son iki yılda 6 defa denetlendiği ve bir sorun olmadığına dair sonuç yetkili kişilerce açıklanmıştır. Yine açıklamaya göre 4 gün süreli ve 2 müfettiş tarafından denetim gerçekleştirilmiştir. Bu büyüklükteki bir yer altı kömür madeni işletmesinin her yerinin denetlenmesi 2-3 aydan önce bitirilemez. Buna ise zaman ve müfettiş sayısındaki yetersizlik izin vermez. 4 günlük denetim süresi bile benim beklentilerimin üzerindedir. O halde denetim sistemi yeniden düzenlenmelidir. Yapısal sorunları çözülmüş, çalışma süreleri arttırılmış iş güvenliği uzmanları, iş yeri mühendisleri ve başta işveren sorumlu tutularak, yapılması gerekenler Bakanlık tarafından iş yerlerine açık ve net olarak tanımlanmalı ve talimatlanmalıdır. Denetim ancak şikayet durumunda gerçekleşmeli, yaptırım uygulanmalı ve eğitici aynı zamanda yol gösterici olmalıdır. İş yeri sahibinin denetim görevlendirmeler ile birlikte kapsam genişletilerek daha sağlıklı sonuç alınabilirdi. Mevzuat 6331 sayılı yasa ve buna bağlı olarak çıkarılan yönetmeliklerin, açıklayıcı ve uygulanabilir olma özelliklerinden uzak olması, uygulamalarda ve denetimlerde karşımıza çıkmaktadır. Bakanlık, mevzuatı açık ve kolay anlaşılır, uygulanabilir oluşturmalı, iş yerlerine tanımlamalı ve talimatlanmalı, mevzuatın kendi içinde çelişkiler oluşmasına izin vermemelidir. Örneğin ayda bir saat İSG hizmeti verilen bir iş yerinde, yıllık zorunlu İSG eğitim süresinin 16 saat olması bir çelişkidir. Toplu eğitim verseniz dahi, yeni işe girişler bunu yine imkansız kılmaktadır. Buna ilave olarak risk değerlendirmesi, acil durum plan ve eğitimleri, saha kontrolleri ve benzeri diğer işlerin bu hizmet süresinde yapılması imkansızdır. Mesleki eğitim zorunluluğu, tehlikeli ve çok tehlikeli iş kolları için 2009 yılında getirilmiş olmasına rağmen, 5 yıl geçmiş, bu sorunun nasıl çözüleceği açıklığa kavuşmamıştır. O halde tüm mevzuat yeniden gözden geçirilmelidir. Birer saatten 2 ayda 2 saat hizmet verilen iş yerinde denetime gelen müfettiş, tüm çalışmaları görmek istemekte, uzman ve hekim ise bu durum karşısında çaresiz kalmaktadır. Doğal olarak bazı çalışmalar ve hazırlanan dokümanlar gerçek durumdan uzak formalite olarak hazırlanmaktadır. Devlet, “tavşana kaç, tazıya tut!” yaklaşımını bırakmalıdır. Mevcut durum Soma’da olduğu gibi iş güvenliği uzmanı, iş yeri mühendisi, işletme müdürünü sorumlu tutmakta, tutuklama, hapis cezası gibi korkutma ve cezalandırma politikası bu kişilerin başında kılıç gibi beklemektedir. Kazaların sonunda iş güvenliği uzmanları günah keçisi gibi görülmektedir. Bu durum ise zorunlu olarak bu işi yapan iş güvenliği uzmanlarını stres altına almakta, sağlıklı görev yapamaz duruma getirmektedir. Bu anlayış devam ederse (ben emir veririm, denetlerim, olmazsa işvereni, iş güvenliği uzmanını yargılar ve cezalandırırım anlayışı) yakında zar zor belge sahibi yapılan bu kadar iş güvenliği uzmanın büyük çoğunluğunu, bu işi yapamaz duruma getirecektir. Taşeron çalışmaları Kazaların özellikle ölümlü iş kazalarının artmasının en büyük nedenlerinden birisi de taşeronlaşmadır.Taşeron firmaların büyük kısmı, kurumsallıktan ve maliyet nedeniyle iş güvenliği gerekliliğine uzak, üretim ve kar odaklı çalışan firmalardır. Taşeron çalışanlarına İSG hizmetinin verilmesinde büyük zorluklar yaşanmaktadır. Soma’daki olayda, daha önce bu madeni işleten devletin üretim maliyeti ile şu anda işleten özel sektörün üretim maliyeti arasında büyük fark olduğu kamuoyuna www.bilgemed.com.tr 13 MAKALE raporu sonucu ve belirlenmiş birkaç eksikliğin giderilmesiyle sorumluluktan kurtulma kolaylılığına düşülmemelidir. Bakkal, kasap, manav, kuaför, berber, apartman gibi yerlerin mevzuatı ile vakit kaybedilmemeli, bu gibi yerlerde sadece temel İSG hususları aranmalıdır. Büyük ,tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerlerine odaklanılmalıdır. Yetersiz iş müfettişi sayısı göz önüne alınarak, yeni bir denetim planlamasına gidilmesi gerekmektedir. Kapsam 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile neredeyse bütün iş yerleri kapsama alınmıştır. Alt yapı (işveren, iş yerleri, iş güvenliği uzmanlığı, işyeri hekimliği, uygulama mevzuatı ve denetim ayağı) tam hazır olmamasına rağmen, yasa çok geniş kapsamlı olarak çıkarılmıştır. Bana göre başarısızlığın en büyük nedeni budur. Daha önce pek kullanmadığımız merdivenin basamaklarını birer birer çıkmak yerine, üçer beşer çıkma yolu tercih edilmiştir. Oysa iş yeri tehlike özelliği, sorunlu sektörler ve çalışan sayıları gözetilerek, kademeli uygulama seçilse, sindirerek ilerleme düşünülse, daha sağlıklı bir İSG sistemi kurulabilirdi. Kısacası güç bölünmüş oldu. Çok küçük iş yerleri aynı mevzuat kapsamında sorunlu yerlerle birlikte düşünüldüğünden, majör sorunlarla uğraşılması, denetlenmesi ve hizmet verilmesini zorlaştırmıştır. Kademeli geçiş sağlansa, çok tehlikeli yerler başta olmak üzere iş yerlerine öncelik verilse, bu aşamalar geçilirken, yeterli sayıda ve kalitede iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi yetiştirilecek, mesleki alanda MAKALE açıklanmıştır. Bırakın taşeron firmaları, Soma madeninde olduğu gibi bireysel taşeronluk firmaları sistemi bile kurulmuştur. Amaç, az maliyet çok üretim olup bu artışın içinde İSG yoktur. Aslında bu sorunla sadece madende değil, bugün her inşaat şantiyesinde karşılaşmaktayız. İnşaat ve madenlerde ölümlü iş kazalarının çokluğu ise bilinen bir gerçektir. Çalışan güvensiz, eğitimsiz ve fazla eğitim talebiyle korkutularak çalıştırılmaktadır. Fazla ve hızlı çalışmaya uymaz ise iş güvencesi yoktur. İşte özel sektörde, dayı başı, ekip başı gibi yasal kılıfına uydurulan ama yasal olmayan oluşumlar, fazla ve hızlı üretim, yüksek kar amacıyla oluşturulmuş olup, çalışanla iş güvenliği olmaksızın çalıştırılmakta, primi ise ekip başları ve dayı başları almaktadır. Bu sistemde denetimler sonuç vermeyecek, kanunun gereklilikleri yerine getirilmeyecektir. Mutlaka bu sisteme devlet tarafından son verilmeli, yeni yasal düzenlemeler getirilmelidir. Yukarıda konuya genel anlamda değinmeye çalıştım. Son olarak saptamaları ve bundan sonra yapılması gerekenleri özetleyecek olursak: -Soma maden kazası, iş sağlığı ve güvenliğinde milat olmalıdır. -Mevzuat acilen yeniden gözden geçirilmeli, özellikle sahadaki paydaşların (işveren, çalışan, uzman, hekim, OSGB, sendika, denetçi, iş müfettişleri) görüşleri alınarak, aksayan yönler acilen düzeltilmelidir. Uygulama tebliğleri yayımlanarak, Bakanlığın net olarak istekleri iş yerleri ve görevliler tarafından bilinmelidir. Denetimler bu esaslara göre yapılmalıdır. -Maden, inşaat gibi çok tehlikeli sektörler, genel mevzuat içinde değil, özel olarak değerlendirilmeli, buna göre mevzuat oluşturulmalıdır. Buralarda çalışacak iş güvenliği uzmanlarına sınıfsal ayırımın yanında, mesleksel sınırlama getirilmeli, işçi sayısına göre görev süresi hesaplamasının sona erdirilip, iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekiminin çalışma süreleri arttırılmalıdır. Mesleksel deneyimlerine bakılmalıdır. -İş yerlerinin tehlike sınıfları, çalışan sayıları, sektörel sorunları gözetilerek, kademeli İSG uygulamasına geçiş ile birlikte uygulama ve denetim sistemine geçilip, temel hizmet süresi + çalışan sayısına bağlı olarak uzman ve hekim çalışma süresi uygulaması yeniden getirilmelidir. -İşverenin, yeterli belgeye sahip olsa dahi, kendi iş yerinde iş güvenliği uzmanlığı yapması engellenmelidir. Soma’da meydana gelen kazada, iş yerinin son iki yılda 6 defa denetlendiği ve bir sorun olmadığına dair sonuç yetkili kişilerce açıklanmıştır. Yine açıklamaya göre 4 gün süreli ve 2 müfettiş tarafından denetim gerçekleştirilmiştir. Bu büyüklükteki bir yer altı kömür madeni işletmesinin her yerinin denetlenmesi 2-3 aydan önce bitirilemez. Buna ise zaman ve müfettiş sayısındaki yetersizlik izin vermez. 4 günlük denetim süresi bile benim beklentilerimin üzerindedir. O halde denetim sistemi yeniden düzenlenmelidir. 14 www.bilgemed.com.tr -İş güvenliği uzmanının, belirlenecek baraj sürenin üzerinde görev yapması durumunda, uzmanlık görevi dışında başka görevler yapması önlenmelidir. Mevcut yasa bu duruma izin vermektedir. Madenler ve özellikle yapı işlerinde iş güvenliği uzmanının ilave görevler yapması engellenmelidir. -İş güvenliği uzmanları, iş yeri hekimleri ve madenlerde görevlendirilen teknik nezaretçilerin, ücretleri doğrudan işverence ödenmemelidir. Bu konu Bakanlık tarafından çözülmeli, ücret işverenden tahsil edilip, uzman ve hekime ödenmeli, iş güvenceleri teminat altına alınmalı, ancak bundan sonra uzman ve hekimden raporlama onaylı defterin yazılması gibi hususlar beklenmelidir. -Özellikle maden ve yapı işlerinde, taşeronlaşma ve gizli taşeron sistemi engellenmelidir. Hızlı üretim, fazla üretim gibi sadece üretim odaklı çalışma engellenmeli, kapasite artışlarında, İSG şartlarının da düşünülmesi zorunluluğu getirilmelidir. İSG şartları sağlanmadan üretim primi söz konusu olmamalıdır. -Tüm iş kollarına özel, net açık kolay anlaşılır İSG standartları oluşturularak, işverenin, çalışanın, uzman ve hekimin bunlara uyması istenerek sorumlu tutulmalıdır. Periyodik denetim yerine, şikayet üzerine denetim mekanizmasına geçilmeli, Bakanlık görevlileri alt yapı sorunları ve çözüm şekillerinin bulunmasına odaklanmalıdır. Çok tehlikeli ve büyük sektörel sorunları olan iş yerleri belirlenerek, buralara özel denetimler yapılmalıdır. Tehlikeli ve çok tehlikeli işler tebliği yeniden belirlenmeli,yanlışlıklar düzeltilmelidir. -Sendikalar genelde iş sağlığı ve güvenliği konusunu geri plana atmaktadırlar. Bunun böyle olduğu kendilerini korumalı, İSG konusunda işverene ve iş güvenliği uzmanına yardımcı olmalı, gerektiğinde işten kaçınma haklarını kullanmayı bilmelidirler. -İş yeri sahibi ve üst düzey yöneticileri, İSG hakkında yasal yükümlülüklerinin bilincinde olmalıdır. İSG politikası oluşturmalı, sadece üretim ve kar odaklı değil, aynı anda İSG şartlarının da sağlandığı bir iş yeri oluşturmalıdır. İSG ye formalite ve yasal zorunluluk gözüyle bakmayıp, bunun maliyetinden kaçınmamalı, bir faydalı gereklilik olduğunun bilincinde olmalıdır. Soma’da olduğu gibi tutuklama, yargılama, hapis ve tazminat cezası, vicdani sorumluluk, firmanın itibar kaybı, üretim kaybına bağlı maliyet artışı gibi sonuçları gözeterek, İSG ve iş ile kumar oynamamalı, işi şansa bırakmamalıdır. Acil durum eylem planları işe özel ve gerçekçi olarak hazırlanmalıdır. Bakınız SOMA FACİASI! -Bütün denetim yükü, sayıca yetersiz olan iş müfettişlerinin üzerine yıkılmamalı, iş yerinin iç denetimi sağlanmalıdır. Bakanlık ise yol gösterici, kolay anlaşılabilir ve açıklayıcı uygulama örneklerini içeren mevzuat oluşturma ve tarafları bu konuda bilgilendirme görevini yerine getirmelidir. -Çalışanlar, İSG’nin kendi yararlarına olduğunu unutmayıp, kurallara uymalı, eğitimden kaçmamalı, kişisel koruyucu donanımları kullanmalı, makine koruyucularını devre dışı bırakmamalı, tehlikeli hareketlerden kaçınmalı, tehlikelerin farkına vararak -İş yerlerinde risk değerlendirmesi çalışması ciddiyetle yapılmalı, şekilsel boyutu değil, içeriği önemsenmeli, belirlenen sonuçlara göre gerekli önlemlerin alınması işveren ve çalışanlarca sağlanmalıdır. uzmanlık ve iş yeri hekimlik eğitimleri yeniden gözden geçirilerek, alt yapı yenilenmeli, eğiticilerin ve müfredatın durumu yeniden yapılandırılmalıdır. Mevcut eğitim yapısını yakından bilen birisi olarak, eğitimlerin sadece bakanlık veya üniversite tarafından verilmesinin doğru olacağı kanısındayım. -Üniversitelerde iş güvenliği mühendisliği bölümler açılmalı, uzun vadede bu kişilerin iş güvenliği uzmanlığı yapmaları sağlanmalıdır. Böylece 4 yıl bu işin özel eğitimini almış kişi (gerekli ve yeterli staj dönemini de içerir şekilde) mevcut 220 saatlik göstermelik eğitim alan kişiden daha fazla katkıyı İSG alanında sağlayacaktır. -Devlet iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi görevlendirme zorunluluğunu deyim yerinde ise topu taca atmak olarak sorumluluk üzerimden gitsin olarak benimsememelidir. İiş güvenliği uzmanları hapis cezaları ile daha başlangıçta korkutulmamalı, ülkemizde yetersiz olan kaza sonrası yargı için değerlendirme yapan bilirkişilik müessesesi yeniden yapılandırılmalıdır. -Ölen 301 maden işçimizi haklı olarak manşet yaptık, günlerce olayı tartıştık. Ama her sene, kayda girmeyen, sayıları yüzlerce binlerce olan meslek hastalığı sonucu ölen çalışanlarımız olduğunu bilelim. Medya ve kamuoyu sadece büyük kazalarda konuyu gündeme getiriyor ve tartışıyor. İşin doğrusu ise İSG’yi her zaman gündemde tutmak olmalıdır. Yine medya, toplumsal iş güvenliği kültürünün gelişimine büyük katkı sağlamalıdır. -İş güvenliği uzmanlığı, gerçek amacına doğru yönlendirilmeli, işsiz mühendis ve teknik elemanlara iş kapısı, istihdam aracı olarak sunulmamalıdır. İş güvenliği UNUTMAYALIM, SOMA ÖLÜMLERİ SADECE İŞ KAZASI DEĞİL, YANLIŞ VE İHMALLER SONUCU YAŞANAN BİR FACİADIR, KATLİAMDIR! www.bilgemed.com.tr 15 MAKALE Soma olayı ile net olarak ortaya çıkmıştır. Sendika, çalışanının can güvenliğini, ücret-prim ve sosyal haklar gibi konuların önüne çekmelidir. Gizli taşeronlaşmaya göz yummamalı, işçilerin çalışmaktan kaçınma haklarını kullanmalarını hayata geçirmelidirler. Çalışanlarının İSG haklarını sağlamak için bünyelerinde deneyimli iş güvenliği uzmanı ve iş yeri hekimi bulundurmalıdırlar. MAKALE Suat FİLİZ Bursa Beton İnsan Kaynakları Müdürü [email protected] İş sağlığı ve güvenliğinde işveren bakış açısı İş sağlığı ve güvenliği hakkı, çalışanlara başta anayasa olmak üzere diğer yasal düzenlemeler ile tanınan, devlet, çalışan ve işverenin birlikte hareket etmesi ile korunması öngörülmüş, çalışma yaşamına ait bir güvencedir. Peki işverenin bu konuya yaklaşımı nasıl olmalıdır? İşveren açısından, iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak ile bu durumu sürdürülebilir kılmak, temel bir yükümlülüktür. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli organizasyonu yapar, gözetim ve denetim işlevlerini kullanır ve bu sayede bu sorumluluklarını yerine getirir. Esas olarak işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini tesis etmek ile yükümlü olup, öncelikle iş yeri, iş ve çalışanlarla ilgili olarak sağlık ve güvenlik çalışmalarında bulunmak, bu çalışmaların sonucunda alınan önlemlerini izlemek, denetlemek ve uyulmasını sağlamak zorundadır. Bununla beraber işveren, iş yerinde sağlık ve güvenlik yönünden risk değerlendirmelerini yapmak, iş yerini risklere göre düzenlemek, risk tehdidi altındaki çalışanlarının durumunu değerlendirerek koruma altına almakla yükümlüdür. Ayrıca, yapılacak iş için gerekli olan eşya, iş ekipmanı ve gerekli kimyasal maddeleri yasal düzenlemelere uygun olarak seçmek, gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırma işlemlerini yapmak ve işe uygun çalışanları tercih etmekle de işverenin sorumluluğundadır. Bu faaliyetlerin sonucunda da, alınacak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri ile kullanılması gereken koruyucu donanım ve ekipmanı belirlemekle, çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden korunma düzeylerini yükseltmekle, iş yerini iş sağlığı ve güvenliğine uygun hale getirip, uygun bir şekilde kullanılmasını 16 www.bilgemed.com.tr sağlamakla ve riskleri yasal ve işletme ihtiyaçları doğrultusunda yeniden değerlendirmekle de işveren yükümlüdür. Tüm bunlar işverene yasalar ile yüklenmiş sorumluluklardır. İş sağlığı ve güvenliği hakkının çalışanlara sağlanması ve bu hakkın korunması yaklaşımına, fayda ve yararlar açısından işletme yönetimi çerçevesinde de bakılmalıdır. ve stratejileri ile bütünleştirilmiş iş sağlığı ve güvenliği sistemi ile sürdürülebilir başarının sağlanması mümkün olabilecektir. Burada önemli olan, yasal yükümlülükleri insan odaklı bir yaklaşım ile sistemli bir şekilde yerine getirerek, iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerinin işletme hedef ve stratejilerine hizmet edebilir ve katkı sağlayabilir bir şekle dönüştürülmesidir. En önemli unsur insan Bir işletmenin en önemli unsuru insan kaynağıdır. Çalışanların bedenen ve ruhen sağlıklı olmaları, işlerini güven ve huzur ortamında yürütmeleri ile kendilerini mutlu hissetmeleri, işletmenin sürdürülebilir başarısı için temel gerekliliklerdendir. Her şeyden önce, sağlıksız ve güvensiz işletme ortamlarında, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile maddi ve manevi kayıplar kaçınılmazdır. Kaza ve hastalıklar sonucu tedavi masrafları ve tazminat ödemeleri, makine ve ekipman zararları, üretimin kayıpları, kalitesizlik maliyetleri ve işletme itibarının zedelenmesi ile düşük verimlilik ve karlılık, karşılaşılabilecek olumsuzluklardan sadece birkaç tanesidir. İş sağlığı ve güvenliği faaliyetleri, insan odaklı bir yaklaşım ile yürütülmeli, işletmeler için bir sistem haline getirilmelidir. İşletme politika İş sağlığı ve güvenliğini bir yönetim sistemi haline getirmek Çalışanlar ve işverence benimsenmiş, iyi kurgulanmış ve kültür oluşumuna hizmet edebilen bir iş sağlığı ve güvenliği yönetim sistemi ile işletmede çalışma yaşamının kalitesi yükselecektir. Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı ile çalışanların MAKALE fiziki ve psikolojik ihtiyaçları tatmin edilecek, bu sayede verimlilik ve performans artışı sağlanacaktır. Çalışan motivasyonu yükselecek, mutlu, yenilikçi, katılımcı ve işletmeye bağlı çalışanlar oluşturulabilecektir. Çalışma ortamı ve iş koşullarının iyileşmesi ile kaza ve hastalık riskleri azalacak, işgücü, makine, ekipman, malzeme, ürün ve zaman kayıpları ile kalitesizlik maliyetlerinde ciddi düşüşler sağlanacaktır. İşletme performansı, karlılığı ile her düzeyde verimlilik artışı mümkün olabilecek, işletmenin itibarı ve marka değeri yükselecek, bu sayede sürdürülebilir başarı yakalanacaktır. İş sağlığı ve güvenliğine, hem yasal yükümlülükler hem de işletme yönetimi çerçevesinde, insan odaklı ve işletmenin başarısına hizmet edecek şekilde sistematik bir yaklaşım ile bakmak gereklidir. İş sağlığı ve güvenliğini bir yönetim sistemi haline getirmek, bu konuda yatırım yapmak ve çaba harcamak, geleceğe dönük ve statejik bir bakış açısıdır. Asıl amaç, yasak savmak ya da günü kurtarmak değil de, işletmeleri karlı ve verimli bir şekilde geleceğe taşıyabilmek ise; işverenlerin iş sağlığı ve güvenliğini özümsemeleri, yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeleri, devlet ve çalışanların desteğini alarak, iş sağlığı ve güvenliğini çalışma yaşamında kültür haline getirmeleri gereklidir. www.bilgemed.com.tr 17 RÖPORTAJ Selçuk Boynueğri Scala M.I.C.E Genel Müdürü “İz bırakan fikirler, yaratıcı projeler” Meeting, Incentive, Congress ve Event olmak üzere 4 farklı alandan oluşan bir hizmet sektörü olan M.I.C.E, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de gelişiyor. Bu alanda adından çokça söz ettiren Scala M.I.C.E, yurtiçi ve yurtdışında hemen her yıl farklı büyüklüklerde 300’e yakın etkinlik ve organizasyonu hayata geçiriyor. Profesyonel kadrosu, yaratıcılığa verdiği değer ile Scala M.I.C.E, çalıştığı müşterilere ve markalara, artı değer katmayı kendine misyon olarak belirlemiş. Biz de mükemmeliyetçi, yaratıcı ve çözüm odaklı anlayışı ile birçok ulusal ve uluslararası kuruluşa konsept projeler tasarlayıp uygulayan Scala M.I.C.E’ın Genel Müdürü Selçuk Boynueğri ile sektörü, sektördeki insan kaynaklarını ve iş sağlığı güvenliği çalışmalarını konuştuk. 18 www.bilgemed.com.tr M.I.C.E sektörü Türkiye’de, faaliyetleri eskilere dayansa da bir sektör olarak yeni yeni algılanıyor. Bilmeyenler için M.I.C.E nedir, anlatabilir misiniz ? Türkiye’de M.I.C.E sektörünün önemi 90’lı yıllar ile birlikte artmaya başladı. Ülkemizde yaşanan ekonomik gelişmeler ve globalleşme süreci ile birlikte artan uluslararası işbirliği, bir yandan iş trafiğini artırırken diğer yandan etkinlik ve organizasyon sektörünün gelişimini sağladı. Son 15 yıl da toplantı ve kongre turizmi de büyük önem kazandı. Bu doğrultuda İstanbul’un artan popülaritesi de, kongre ve konferans organizasyonlarına bir ivme kazandırdı. Geçmişte İstanbul, tarihi ve kültürel dokusuyla sadece turistik seyahatlerin odak noktası iken, günümüzde Batı ile Doğu arasında köprü görevi ile iş insanları için vazgeçilmez bir şehir konumuna geldi. Bugün uluslararası pek çok şirketin bölge ofisinin bulunduğu İstanbul, pek çok uluslararası organizasyona da ev sahipliği yapıyor. İşte bütün bu gelişmeler M.I.C.E sektörünün günden güne büyümesine neden olurken, giderek artan bir önemini de ortaya koyuyor. Ülkemizde 90’lı yıllara kadar sadece birkaç etkinlik ve organizasyon şirketi varken, günümüzde bu sayının 2000’nin üstüne ulaşması da bunu gösteriyor. Meeting, Incentive, Congress ve Event olmak üzere 4 farklı alandan oluşan bir hizmet sektörü olan M.I.C.E, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’ de gelişiyor. Çünkü bizim yaptığımız iş; kurumlara hedef kitleleri ile sağlıklı bir şekilde iletişim RÖPORTAJ Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 4 Mayıs 1969 tarihinde, Ankara’da dünyaya geldim. Ortaokul ve lise eğitimimi İstanbul Çavuşoğlu Koleji’nde tamamladım. Ardından 1990 yılında Uludağ Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesinde Ekonometri eğitimimi tamamlayarak, matematiksel iktisatçı olarak mezun oldum. Üniversite ikinci sınıftayken, turizm sektörüyle tanıştım ve 1992 yılına kadar, ulusal ve uluslararası birçok tıp kongresi, kurumsal toplantı ve yurt dışı teşvik organizasyonlarında görev aldım. 1992 yılında, merkezi Bursa’da olan Plaza Turizmin İstanbul Bölge Müdürü oldum. 1996 yılında ise sektörde gelişen ve değişen ihtiyaçları karşılamak, M.I.C.E sektöründe hizmet vermek üzere Scala Turizm’i kurdum. Bu tarihten itibaren Scala Turizm’in Genel Müdürü olarak, bir yandan şirketimizin kurumsallaşarak büyümesi, diğer yandan da M.I.C.E sektörünün Türkiye’de gelişimi için çalışmaktayım. Aynı zamanda 2014 yılı itibari ile, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği olan TÜRSAB’da, M.I.C.E Komitesi Başkanlığı görevini de yürütmekteyim. kurmalarına, olanak veriyor. Bizlerin düzenlediği her bir etkinlik aslında, mesaj ve bilgi paylaşımı sağlayan bir platform oluşturuyor. Basın toplantılarından ürün lansmanlarına, kongrelerden motivasyon gezilerine kadar bu sektörde hizmet verdiğimiz her alan, kurumlar açısından büyük önem taşıyor. M.I.C.E sektörü de hayata geçirdiği projelerle bir yandan kurumların ihtiyaç ve beklentilerini karşılarken, diğer yandan otellerden catering firmalarına, çevirmenlerden taşıma firmalarına kadar bir dizi tedarikçisi ile turizm sektörüne ve ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunuyor. Başarı ile sonuçlanmış her etkinlik bizlere mutluluğu yaşatır Scala M.I.C.E’ ı tanıyabilir miyiz? Scala M.I.C.E, tam 18 yıldır ulusal ve uluslararası kuruluşlara toplantı, etkinlik yönetimi ve seyahat gibi konularda çözüm ortaklığı yapan, IATA, TURSAB, ICCA ve ICVB üyeliklerinin tüm gerekliliklerini yerine getiren köklü bir kuruluştur. Etkin ve çözüm odaklı yönetim anlayışı ile her yıl yüzlerce etkinlik gerçekleştiren Scala, planlama ve tasarım konusundaki becerisini teknolojik ve yenilikçi yaklaşımıyla hızlı ve başarılı çalışmalara dönüştürüyor. Fikirlere değer katan yaratıcı ekibiyle, son trendleri ve teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, bunları hizmetlerine yansıtan uygulayıcı kadrosuyla hizmet veren Scala, her zaman müşterilerine ve katılımcılarına büyüleyici etkinlikler yaşatmayı amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda pek çok konuda sektörümüze öncülük ederken, onlarca ilke de imza atmayı başardık. Aldığımız takdir ve ödülleri de bu konudaki çabalarımızın bir karşılığı olarak görüyoruz. Konusunda uzmanlaşmış ekimizi, gençlerin dinamizmi ile güçlendirerek hem büyümemizi sürdürmeyi hem de sektörümüzde başarı çıtasını yukarılara taşımayı hedefliyoruz. İnanıyorum ki; bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da güçlü iş ortaklarımız ve tedarikçilerimiz ile birlikte fark yaratan projeleri hayata geçireceğiz ve sektörümüzün gelişimine önemli katkılarda bulunacağız. www.bilgemed.com.tr 19 RÖPORTAJ Türkiye’de M.I.C.E sektörünün 90’lardan bu yana kat ettiği ivme ortada. Sektör her anlamıyla büyüyor ve gelişiyor. Bugün İstanbul dünyanın en önemli markalarından biri haline geldi, çok önemli etkinlik ve organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Ve İstanbul, bu konuda çok büyük bir potansiyel de taşıyor. İstanbul’un gelecek dönemde çok daha fazla ön plana çıkacağınızı göreceğiz. Yaptığınız işlerden örnekler verir misiniz? Son zamanlarda yaptığınız işler nelerdir? Scala olarak, hemen her yıl farklı büyüklüklerde 300’e yakın etkinlik ve organizasyonu hayata geçiriyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirdiğimiz bu etkinlikler şirket toplantılarından motivasyon gezilerine, kongrelerden lansmanlara kadar bir dizi çalışmayı içeriyor. Colgate ve Palmolive’ in yeni ürünlerinin Avrupa lansman toplantısı, Coca-Cola İş Ortakları Los Angeles Incentive organizasyonu, Huawei İş Ortakları Çin Fabrika organizasyonu, Goodyear İş Ortakları Barcelona ve Londra organizasyonları, Vodafone Şirket Toplantısı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Birleşmiş Milletler New York organizasyonları, son zamanlarda üstlendiğimiz çalışmalardan bazılarıdır. En sevdiğiniz etkinlik türü hangisi? Scala olarak her türlü etkinliğe aynı heyecan duygusu ile başladığımızı ve başarıyla tamamladığımız her işten aynı keyfi aldığımızı söyleyebilirim. Scala ekibi olarak biz hiçbir işi büyük ya da küçük diye ayırmayız. Sorumluluğunu üstlendiğimiz her iş, bizim için büyük ve önemlidir. Bunun yanı sıra sahip olduğumuz yetenek ve tecrübeyi en üst düzeyde gösterebileceğimiz, teknolojik gelişmeleri uygulayabildiğimiz ve yenilik katacağımız her türlü etkinlik ve organizasyon bizi heyecanlandırır ve mutlu eder. Yaptığımız işlerde bizler için asıl mutluluk kaynağı; başarma azmini ve ekip ruhunu hissetmektir. M.I.C.E, ekip ruhunun en gerekli olduğu ve en güzel örneklerinin yaşandığı sektörlerden biridir. Her bir birim, her bir kişi, birbirini tamamlar ve başarılı bir iş ancak o zaman ortaya çıkar. Başarı ile sonuçlanmış, amacına ulaşmış her türlü etkinlik bizlere aynı mutluluğu yaşatır. Ülkeye ve sektöre katkı sağlamak Scala M.I.C.E nasıl değerler üzerinde yükseliyor? Bizim için en önemlisi, üstlendiğimiz işe ve sektörümüze değer katmaktır. Bu nedenle yaratıcı, yenilikçi ve büyüleyici etkinlik ve organizasyonların adresi olabilmek adına var gücümüzle çalışıyoruz. Hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olarak, yönetim anlayışımızın temelinde insan odaklı olmak yer alır. Bunun için tüm faaliyetlerimizde çözüm ortaklarımızın ve katılımcıların memnuniyetini en üst sıraya koyar ve tüm planlarımızı bu doğrultuda yaparız. Scala bu doğrultuda kendi insan kaynaklarının gelişimine de büyük önem veriyor ve eğitimden iş güvenliğine kadar çalışanını gözetiyor. Sahip olduğumuz ekip ruhunu canlı tutmak için bu konuya büyük önem veriyoruz. Yaptığımız için doğası ise aktif, etkin, hızlı, güvenilir, yaratıcı ve akılcı uygulamalar ile iş ve sorumluluk bilinci gerektirir. Bizim için bütün bunlar vazgeçilmez değerlerdir. Bunun yanı sıra finansal gücümüzle sahip olduğumuz maliyet avantajını projelerimize yüksek hizmet kalitesi olarak yansıtmaya özen gösteriyoruz. Scala Ailesi olarak, bu değerler ile birlikte gelişimimizi sürdürürken, hem sektörümüze hem de ülkemize katkı sağlamayı görev olarak kabul ediyoruz. Scala M.I.C.E’ın yakın ve uzak dönem hedeflerinden bahseder misiniz? Scala olarak kurumsal olarak büyürken, hep vurguladığım gibi sektörümüzün gelişimini de öncelikli hedef olarak belirlemiş durumdayız. Bu nedenle Scala’nın en büyük hedefi; Türkiye’yi dünya standartlarında 1 numaralı etkinlik ve organizasyon merkezi haline getirmektir. Bu hedefe ulaşmak için de, mevcut müşterilerimizle yenilikçi ve fark yaratan etkinliklerle memnun eden çalışmalara imza atarken, portföyümüze yeni müşteriler katarak sektörün iş hacmini büyütmeye de öncelik veriyoruz. Geçmiş yılları baz alacak olursak global anlamda etkinlik sektöründe ne gibi değişimler oluyor? M.I.C.E sektörü tüm dünyada hızla gelişen bir sektör. Markalar ve kurumlar açısından M.I.C.E uygulamalarının hedef kitle ile iletişim kurmak için önemli bir faktör olması, hızlı bir gelişime neden oluyor. Bu doğrultuda kongre, toplantı, festival, konser, spor organizasyonları gibi etkinliklerin sayıca arttığını gözlemlerken, içerik olarak da daha yaratıcı ve yenilikçi yaklaşımların benimsendiğini görüyoruz. Diğer tüm alanlarda olduğu gibi gelişen teknolojisinin avantajlarından M.I.C.E sektörünün de yararlandığını, kalite standartlarının ve daha mükemmele ulaşma arzusunun sürekli yükseldiğini gözlemliyoruz. İstanbul uluslararası bir çekim merkezi olmalı Türkiye’nin bu endüstrideki konumu nedir sizce? Türkiye’de M.I.C.E sektörünün 90’lardan bu yana kat ettiği ivme ortada. Sektör her anlamıyla büyüyor ve gelişiyor. Bugün İstanbul dünyanın en önemli markalarından biri haline geldi, çok önemli etkinlik ve organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Ve İstanbul, bu konuda çok 20 www.bilgemed.com.tr büyük bir potansiyel de taşıyor. İstanbul’un gelecek dönemde çok daha fazla ön plana çıkacağınızı göreceğiz. Tabi bu noktada herkese büyük bir görev de düşüyor. Öncelikle yakaladığımız bu ivmeyi çok iyi değerlendirmeli ve tanıtıma daha fazla ağırlık vermeliyiz. Dünyanın hangi büyük şehrine baksak, 50 milyonun üzerinde turist aldığını görüyoruz. Oysa biz hala 10-12 milyonları telaffuz ediyoruz. Şehre daha büyük kongreler getirmemiz lazım çünkü İstanbul çok daha fazlasını hak ediyor. İstanbul’u uluslararası bir çekim merkezi yapmayı başarabilirsek M.I.C.E sektörü de, dünya sıralamasında daha üst sıralarda yer bulacaktır. Sonuçta kazanan ise Türkiye olacak. Dijital dünyanın gelişimi ve sosyal medya ve internetin çok aktif kullanılmasının M.I.C.E sektörüne ne gibi etkileri ya da katkıları var? Elbette, tüm sektörlerde olduğu gibi M.I.C.E sektöründe de teknolojiyi ve interneti doğru kullananlar bunun yararlarını görecek. İnternet ve sosyal medya günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası olduğuna göre M.I.C.E sektörünün de bu gelişmelerin uzağında durması düşünülemez. Önümüzdeki süreçte, bunun yansımalarını göreceğiz. Sonuçta bizim yaptığımız iş, marka iletişimine destek olmak ve onların hedef kitleleri ile buluşmasını sağlamak. Bu kapsamda üstlendiğimiz işin içeriğine ve amacına uygun olarak sosyal medya ve internet uygulamalarına daha çok yer verilmesi de mümkün olacak. Önümüzdeki süreçte, dar kapsamlı ve niş etkinlikler dışında diğer tüm uygulamalarımızda sosyal medyaya daha çok yer verildiğini göreceğiz. Turizm ve PR sektörleri ile kesişen halkalarınız kavram kargaşasına yol açıyor gibi. M.I.C.E sektörü genelinde karşılaştığınız sorunlar nelerdir? Aslında M.I.C.E sektörünün hem turizm hem de PR sektörünün ayrılmaz bir parçası olduğunu ve tüm bu sektörlerin birbirlerini tamamladığını düşünüyorum. Bizler M.I.C.E şirketleri olarak bir yandan turizm sektörünün gelişimine diğer yandan PR aktivitelerinin etkinliğinin artırılmasına katkıda bulunuyoruz. İşin uzmanları olarak, her türlü etkinlik ve organizasyonun başarısını yükselten bir öneme sahibiz. Bu açıdan bir kavram kargaşasına yol vermeden, işbirliği içerisinde mevcut ve potansiyel müşterilerimize en iyi hizmeti verebileceğimize inanıyorum. Kalite yönetiminden taviz vermeyiz Scala M.I.C.E kaç kişiyle çalışıyor? Şirket olarak operasyonlarınızı hangi disiplinle yönetiyorsunuz? Scala’nın organizasyon şeması 3 departman müdürlüğü olarak yapılanmıştır. Bu birimlerimize bağlı olarak çalışan 40 kişilik bir çekirdek kadromuz bulunuyor. Üstlendiğimiz proje ve etkinliklere göre, bu sayı paydaş ve tedarikçilerimizle birlikte yüzleri buluyor. Scala olarak, gerek kendi bünyemizde gerekse tedarikçilerimizde insan kaynakları kalitesine büyük önem vermekteyiz. Sahip olduğumuz prensipler ve değerler doğrultusunda, departman müdürlerimiz kendi ekiplerini oluşturur. Bu ekipler de stratejinin belirlenmesinden, uygulama aşamalarına ve işin kontrolüne kadar etkin görev alır. Eğer bu üç unsuru Sıklıkla alt firmalarla çalışmak zorunda, yoğun personel sirkülasyonu olan bir sektördesiniz. İşlerinizde iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları nasıl yürütülüyor? Biz bu açıdan kendimizi şanslı görüyoruz. Çünkü Scala uzun yıllardır, kurumsal sadakati, iş ve görev bilinci yüksek bir ekiple birlikte gelişimini sürdürüyor. Çekirdek kadromuzun sahip olduğu uzmanlık ve tecrübeyi, gençlerin dinamizm ve heyecanı ile güçlendirmeye çalışıyoruz. İnsan kaynakları konusunda Scala’ nın çok net prensipleri vardır. Kendi bünyemizde ISO 9001:2008 Kalite Standartları ve İş Sağlığı ve Güvenliği Sertifikası’ na uygun faaliyet gösterdiğimiz gibi, birlikte iş yaptığımız tedarikçilerimizde de bu kriterlere uyum arıyoruz. Çalışanlarımızın eğitimine büyük önem veriyoruz. İş sağlığı ve çalışan güvenliği açısından hiçbir operasyonumuzda 18 yaşın altında ya da sigortasız kimse yer alamaz. Bunlar bizim için kaliteli hizmet ve çağdaş bir işletmeciliğin ön koşuludur. Bizim için kalite yönetimi de bir bütündür ve bu konuda asla taviz vermemek gerekir. Sektörünüzde, 2012 yılında yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nın etkilerini nasıl gözlüyorsunuz? Scala olarak biz mevcut bütün yasa ve mevzuatlara uygun hareket ettiğimiz, kendi çalışma prensiplerimizi de dünyadaki standartlar doğrultusunda oluşturduğumuz için herhangi bir olumsuz etki ile karşılaşmadık. Bu tür yasaların, sektörümüzün gelişimine ve insan kaynakları kalitesine iyileştirici katkıları bulunacağını düşünüyoruz. 1 Temmuz 2012’de yasalaşan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun amacı işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi olduğuna göre, bu doğrultuda hareket eden tüm kuruluşlar hem sektörlerinin hem de Türkiye’nin gelişimine önemli katkıda bulunacaktır. www.bilgemed.com.tr 21 RÖPORTAJ ustalıkla birleştirebiliyorsanız, başarılı olmamanız için hiçbir neden yoktur. Scala olarak, “İz bırakan fikirler, yaratıcı projeler” prensibiyle yönettiğimiz operasyonlarımızda her koşulda mutlaka bir B planımız vardır. Stratejik davranmayı benimser, planlarımız doğrultusunda hızlı hareket ederiz. Bunun ön koşulu da iyi bir ekibin varlığıdır. Çünkü organizasyon bir takım işidir. Bizim sektörde kişilerin ne kadar iyi olduğu değil, ekibin hep birlikte ne kadar iyi bir iş çıkardığı önemlidir. GÜNDEM Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliği Otomotiv sektörü tüm dünyada sanayi toplumu haline gelme ve sanayinin gelişmesinde önemli katkılar sağlamış ve itici bir güç olmuştur. Bu sektör gerek istihdam, gerekse katma değer bakımından ülkemiz ekonomisinin de temel direklerinden birini oluşturmaktadır. Otomotiv sektörü sadece ülke ekonomisine katkı sağlamakla kalmayıp, KOBİ’ler sayesinde çok sayıda insana iş imkanı sağlamaktadır. Otomobil sektörü giderek otomasyona gitmekte ve eskiden insan eliyle yapılan işleri artık akıllı makineler ve robotlar yapmaktadır. Bu gelişmeler, sektörün niteliksiz işgücüne olan bağımlılığını azaltmıştır. Ancak yine de otomobil fabrikaları önemli miktarda insanın istihdam edildiği büyük sektörlerden biri olmayı devam ettirmektedir. Sektörün doğası gereği çalışanların yüzde 80’inden fazlası erkektir. Otomobil üretimi metal sanayine dayanan, emek yoğun bir sektör olup, iş sağlığı ve güvenliği açısından da birçok risk faktörünü (toz, kimyasal maddeler, toksik gazlar gibi) bünyesinde barındırmaktadır. Dolayısıyla çalışanlar da üretim esnasında hem fiziksel hem de kimyasal tehlikelere maruz kalmaktadırlar. Biz de otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini, Teknik Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan, PEGA Otomotiv, Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer ve FKT Koltuk Sistemleri İnsan Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile konuştuk. 22 www.bilgemed.com.tr 1999’un Kasım ayına kadar Borusan Oto Bursa olarak ve o tarihten itibaren Teknik Oto olarak faaliyet gösteren Teknik Oto BMW, LAND ROVER ve MINI ile BMW MOTORRAD markalarının yetkili satış ve servis hizmetini sunuyor. Servisde BMW, LAND ROVER ve MINI ile BMW MOTORRAD markalarının tüm mekanik, kaporta, boya ve parça hizmetleri son teknoloji alet ve ekipmanlar ile verildiği Teknik Oto’da, mekanik, kaporta ve boya atölyelerinde garantili BMW standartlarında işlem yapılıyor. Teknik Oto’da lastik servisi, klima servisi, far ayarı, oto kuaför işlemleri gibi hizmetler sunuluyor. Teknik Oto Mali İşler Müdürü İlker Aslan, Teknik Oto’da iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının yasadan çok daha önce başladığını anlatıyor. Biz de İlker Aslan’a Teknik Oto’nun iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını sorduk. Ülkemizde otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini değerlendirir misiniz? Otomotiv sektörünü iş sağlığı ve güvenliği konusunda ülkemizdeki en iyi sektörlerden biri olduğunu düşünüyorum. Otomotiv sektörü genelde bu konuda gelişmiş ülkelerin markalarının tedarikçisi ya da bayisi. Bu nedenle daha dikkatli olmak zorundalar. Önlerinde uygulama örnekleri olması nedeniyle daha avantajlı ve eksiklerini daha net görmek durumundadırlar. Bilinçlenme diğer sektörlerden daha fazladır. Ayrıca bu konuda ana markalar tarafından denetlendikleri için zorunluluk da vardır. Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden unsurlar nelerdir? İş sağlığı ve iş güvenliği bilincinin daha tam oluşmaması, öneminin tam kavranamamış olması, mevzuatta uygulama zorluklarının ve tam açıklığı olmayan konuların zaman kaybı yaratması, iş güvenliği hassasiyetine çalışanların varamaması, çalışma sistemimizin uygun olmaması, iş güvenliği ile ilgili yatırımların maliyetleri, iş yerlerindeki çalışma ortamları iş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden en önemli unsurlar. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu sektörünüzde ne gibi değişikliklere sebep oldu? En iyi olan, bu yasa sayesinde iş sağlığı ve iş güvenliği konusundan herkesin haberdar olmasıdır. İş yerlerindeki akla gelmeyen ya da önemsenmeyen risklerin, işi ve çalışanı ne kadar etkilediğinin görülmesi, önlem alınabileceğinin anlaşılması, bu konuların da ücret kadar önemli olduğunun anlaşılmasını sağladı. Konu gündemden düşmemeli Kanunda işverene ağır yaptırımlar idari para cezaları getirildi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Para cezalarının caydırıcılığı vardır. Ancak zihinsel dönüşümün ve bilinçlenmenin sağlanması ve gereklilikten değil de gerçek anlamı ile uygulanması gerekir. Sizce otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliği alanında aşılması en güç konu nedir? Aşılamayacak konu olduğunu düşünmüyorum. Konuyu gündemde ön sıralara alarak ve sistemli bir çalışma ile iş sağlığı ve güvenliği ülkemizde yakın gelecekte yerleşecek bir kavram. Sadece bu konuda çalışmayı hiç elden bırakmamak gerek. Sektörde iş sağlığı ve güvenliğinin bir kültür haline gelmesi için ne kadar zamana ve nasıl bir çalışmaya ihtiyaç var? İş sağlığı ve güvenliğinin işin yaşamsal bir parçası olduğunu sık sık hem iş yerlerinde, hem medyada, toplantılar- İlker Aslan Teknik Oto Mali İşler Müdürü da, konferanslarda anlatılması gündemden düşürülmemesi gereklidir. İş sağlığı ve güvenliği tam zamanlı bir iş Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarınız anlatır mısınız? Kuruluşumuzdan beri gerek firmamızda gerekse bağlı olduğumuz grubumuzda ciddi anlamda iş sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili çalışmalar vardı. Yasa çıkmadan önce de iş kazaları ile ilgili önleyici tedbirler alınır bu konuda eğitimler yapılırdı. Kısaca bizim geçmişten gelen bilinç ve kültürümüz vardı. Risk analizlerimizi yaptırıyoruz, gerekli kurullarımız oluşturduk, iş güvenliği uzmanımız İş güvenliği ile ilgili eğitimleri veriyor, toplantılar yapılıyor, alınan aksiyonlar vakit kaybetmeden yerine getiriliyor. Konuya hassasiyet göstermeyen personelimiz uyarılıyor. Sürekli bir takip etmek ve müdahale etmek konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve güvenliğini ne kadar yeri olduğunu düşünüyorsunuz? Biz iş sağlığı ve güvenliğini hiçbir zaman bir zorunluluk olarak görmedik. Dolayısıyla geçmişten günümüze kadar yapılan çalışmalar, şirketimizde iş sağlığı ve güvenliği kültürü oluşmasını sağladı. Ama bunun asla bitmeyen bir süreç olduğunu da biliyoruz. İş sağlığı ve güvenliğinin tam zamanlı bir iş olduğunun bilinci ile çalışıyoruz. www.bilgemed.com.tr 23 GÜNDEM “Bilinçlenme diğer sektörlerden daha fazla” GÜNDEM “İnsan sağlığı her şeyin üstündedir” 2009 yılında faaliyetlerine Bursa’da başlayan FKT Koltuk Sistemleri, Franz Kiel GmbH & Co.KG Almanya’nın Türkiye ve Ortadoğu pazarının üretim ve satış haklarına sahip. Franz Kiel Almayanın orijinal ürünleri Türkiye ve Ortadoğu pazarı için yalnızca FKT Bursa fabrikasında yapılıyor. Ticari araçlar ve trenler için bitmiş oturum sistemlerinin üretime uygun ürün geliştirmesi ve satışı FKT tarafından gerçekleştiriliyor. Deneyimli yolcu koltuğu geliştirme ve mühendislik kadrosuna sahip ekibin hedefi, müşteri hedefinin özelleştirilmiş bir ürün ve makul fiyatlarla bir değer oranı oluşturmak. Çalışanlarına, kişisel gelişimlerinin arttırma yönünde güçlü bir bağlılık duygusu ile yaklaşmakta olan FKT Koltuk Sistemleri, performansa dayalı kariyer planı oluşturuyor. FKT’de çalışan ilişkileri, karşılıklı saygı, anlayış ve güvene dayanıyor. FKT’nin politikası, mümkün olabilecek en üst düzeyde personel ve ürün güvenliğini kapsıyor. Ayrıca FKT’de kaynakların etkin kullanımı, firma gelişimi ile ürün üretimi aşaması için önem arz ediyor. Biz de FKT Koltuk Sistemleri İnsan Kaynakları Müdürü Erol Sapçı ile sektördeki iş sağlığı ve güvenliğini konuştuk. Ülkemizde otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini değerlendirir misiniz? Ülkemizdeki iş sağlığı ve güvenliğinin uygulanmasında, kaza istatistiklerine bakıldığında ve Avrupa ülkeleri ile kıyasa gidildiğinde, geri kaldığımızı göstermektedir. Otomotiv sektörü de kaza riskinin yüksek olduğu, yoğun bir sektördür. Avrupa’da doğmuştur ve sonrasında dünyaya yayılmıştır. Buna ek olarak, otomotivde ihracatın ve rekabetin yüksek olması, çeşitli kalite belgelendirmelerinin varlığı, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarının daha hızlı ilerleme kaydedebildiği bir yapıyı beraberinde getirmektedir. Otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden unsurlar nelerdir? İş sağlığı ve güvenliğini tehdit eden unsurların başında bireysel iş güvenliği farkındalığının yetersizliği ve buna bağlı güvensiz davranışlar gelmektedir. Bu sadece otomotiv sektörü için değil, tüm sektörler ve işler için geçerlidir. Koruyucu malzemelerin ve kullanılan iş gereçlerinin yanlış kullanımı da etki eden önemli faktörlerdir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği 24 www.bilgemed.com.tr Kanunu sektörünüzde ne gibi değişikliklere sebep oldu? Kanunun getirdiği zorunluluklar firmamız tarafından yıllardır uygulanan ve takip edilen konulardı. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun, yükümlülükleri yerine getiren ve getirmeyen firmaların arasındaki haksız rekabeti önleyebilmesi, sektörel açıdan önemli bir değişiklik sağlayacaktır. Devlet, işveren ve işçilerin ortak çalışması Kanunda işverene ağır yaptırımlar idari para cezaları getirildi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? İnsan sağlığı her şeyin üstündedir. Getirilen idari para cezalarının caydırıcı etkisi olduğunu, işin önemini ortaya koyduğunu ve uygulamaların ciddiye alınması hususunda dikkat çekici olduğunu düşünmekteyim. Sizce otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliği alanında aşılması en güç konu nedir? Aşılması en güç konunun, bireysel iş güvenliği bilinci ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Hangi sektör olursa Erol Sapçı İnsan Kaynakları Müdürü olsun, iş güvenliği bilinci kişisel olarak geliştirildiğinde, kaza ve hastalık oranlarında önemli bir azalma görülecektir. Sektörde iş sağlığı ve güvenliğinin bir kültür haline gelmesi için ne kadar zamana ve nasıl bir çalışmaya ihtiyaç var? İş sağlığı ve güvenliğinin bir kültür haline gelmesi, devlet, işveren ve işçilerin ortak çalışması ile sonuç verecektir. Farkındalık arttırıcı eğitimlerin her alanda sürekliliğinin sağlanması, yapılan risk analizlerinin çalışanlar ile paylaşılması, GÜNDEM denetlemelerin gerçekleştirilmesi ve gerektiğinde yeniden yapılanabilme, güvenlik kültürünün oluşumunda çok önemlidir. FKT OHSAS belgesi sahibi Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarınız anlatır mısınız? Firmamız İSG çalışmalarını, bir iş yeri hekimi ve bir iş güvenliği uzmanı rehberliğinde yürütmektedir. 2012 yılında firmamıza OHSAS belgesi almış bulunmaktayız ve bu belgenin sürekliliğini yaptığımız çalışmalar ile sağlamaktayız. Düzenli olarak her ay İSG kurul toplantıları yapıyoruz. Tüm personelimize periyodik olarak ve işe yeni başlayan personelimize İSG eğitimi verilmektedir. Buna ek olarak, periyodik sağlık kontrollerimiz ve ortam ölçümlerimiz de düzenli olarak yapılmaktadır. Her sabah yapılan saha ziyaretimizde İSG uygulamaları denetlenmekte, göze çarpan aksaklıklar anında ilgili birimlere ileterek önlemler alınmaktadır. Risk değerlendirmesi yapıyor ve aksiyonlarımızı planlıyoruz. Sahada erişime açık bulunan çeşitli formlar ile çalışanlarımızın önerileri ve geri bildirimleri ile bu sürecin bir parçası olmasını sağlamaktayız. Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve güvenliğini ne kadar yeri olduğunu düşünüyorsunuz? Çalışanlarımızın sağlığı ve mutluluğu bizim için önceliklidir. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmalar ile iş sağlığı ve güvenliği, önemli konu başlıklarımız arasında yer almaktadır. Sahip olduğumuz belgelendirmelerin sürekliliğinde kararlı ve başarılı olmamız bunun en güzel göstergesidir. www.bilgemed.com.tr 25 GÜNDEM “İşin temelinde eğitim var” PEGA Otomotiv Süspansiyon 2008 yılında kurulmuş bir firma olmasına rağmen PEGA ailesini oluşturan ekip, hava süspansiyon sistemleri üretimi, geliştirmesi ve pazarlaması konusunda, uzun yıllar beraber çalışmış sektörde yirmi yılı aşkın bir tecrübeye sahip. Bilgi birikimi ve uzmanlığı yeni bir çatı altında birleştirip kaliteli ürünleri Türk ve Dünya Pazarlarına sunan PEGA, 10.000 metrekare kapalı alanda üretim yapıyor. Çalışanlarıyla geleceğe emin adımlarla yürüyen, onlara değer veren, güvenli ve sağlıklı çalışma ortamı sağlayan PEGA Otomotiv, ürün ve hizmet kalitesindeki artışın tedarikçilerle birlikte olduğunun bilinciyle hareket ederek tedarikçilerine gereken önemi verip, gelişmelerine katkıda bulunuyor. PEGA Otomotiv yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren, kamuoyunda takdir kazanmış, saygın ve toplumsal sorumluluk sahibi bir firma olarak içinde yaşadığımız dünyanın tüm canlılar için ortak olduğu bilinciyle hareket ederek, atıkları ile doğayı kirletmeyen ve çevreye karşı duyarlı davranıyor. PEGA Otomotiv’de tüm çalışanları, kalite yönetim sistemini uygulamak ve etkinliğini sürekli iyileştirmekle sorumlu bulunuyor. Biz de “Gerçek bir kültür oluşması için daha ilkokuldan itibaren iş güvenliği dersleri koymalıyız. Böylece geriden gelen neslin daha bilinçli ve daha az kazalı bir hayat yaşayacaklarına inanıyorum” diyen Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tuncer’le iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını konuştuk. Ülkemizde otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliğini değerlendirir misiniz? Otomotiv metal sanayine dayanan bir sektör. Metal sanayi de emek yoğun bir sektör olup, iş sağlığı ve güvenliği açısından da birçok risk faktörüne sahiptir. Dolayısıyla çalışanlar üretim esnasında birçok tehlikeye maruz kalmaktadır. Ülkemizde istatistiklere göre her gün yaklaşık olarak 200 iş kazası olmaktadır. Bu kazalarda her gün 4 işçi hayatını kaybetmekte, 7 işçi bir daha çalışamayacak şekilde sakatlanmaktadır. Dolayısıyla Avrupa’da iş kazalarında ilk sırada yer almaktayız. Sırf bu rakamlar bile yapılacak iyileştirmelerin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. İş sağlığı ve güvenliğine azami önem gösteren ana sanayi, tedarikçilerden de aynı hassasiyeti beklemektedir. İş güvenliği meselesini uyulması gereken mecburiyetten ziyade çalışanı koruyan dolayısıyla ürünü ve makinesini koruyan, verimini ve kalitesini artıran bir araç gibi görmek gerekir. Otomotiv sektöründe iş sağlığını ve güvenliğini tehdit eden unsurlar nelerdir? İş sağlığı ve güvenliğine tehdit 26 www.bilgemed.com.tr Hüseyin Tuncer Yönetim Kurulu Başkanı oluşturacak en önemli baskı, piyasalardaki ürün maliyetleri üzerine yapılan maliyet indirim baskısıdır. Kazalar sonrası maddi kayıplar bir şekilde telafi edilse de kaybedilen yaşamların telafisi olmamaktadır. Bundan dolayı iş güvenliğinde yapılacak unsurları bir maliyet olarak görmemek gerekir. İş yerlerindeki çalışanların mutluluğu ve iş yeri huzuru iş yerlerindeki verimliliği artırır. Eğitimler ilkokuldan başlamalı 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu sektörünüzde ne gibi değişikliklere sebep oldu? Sektör kendi içinde karmaşık yapılara sahip olduğundan, standartlara uyum ve kalite, iş sağlığı ve güvenliği ve yasalara kesin uyumu gerekmektedir. Bu yüzden sektör hızlı Kanunda işverene ağır yaptırımlar idari para cezaları getirildi. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ağır para cezaları ve yaptırımlar ilk etapta caydırıcı gibi görünse de ilerleyen zaman içinde eskisi kadar korkutucu gelmeyecektir. Gelişmiş ülkelerde en ufak en kısa bir şekilde eğitimler, risk analizleri gibi çalışmalara öncelik vermeye başladı. Ayrıca işverenler saha denetimlerine ağırlık vermeye başladı. Böylece işverenler üzerlerindeki sorumlulukları azaltmaya çalışmaktadırlar. GÜNDEM sürede bitecek işlerde bile işçi hiç üşenmeden gerekli iş güvenliği donanımını kullanıyor. Patrondan korktuğu için mi, yoksa devlet çok ağır para cezaları kestiği için mi? Bence işin temelinde eğitim var. Kaza raporları ve istatistiklere baktığımızda eğitimsizliğin ilk sırada olduğunu görmekteyiz. Bu yüzden iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine ilkokullardan başlayarak bir kültür olarak oluşmasını sağlamalıyız. Sizce otomotiv sektöründe iş sağlığı ve güvenliği alanında aşılması en güç konu nedir? Sektörde iş sağlığına ve güvenliği alanında, devlete karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen merdiven altı diye tabir ettiğimiz firmaların haksız rekabetle öne çıkması, tüm sorumluluklarını yerine getiren firmaların mağdur olması aşılması en güç konu diye düşünüyorum. Devletin bu konuda denetimleri artırarak haksız rekabeti önlemesi gerekmektedir. Sektörde iş sağlığı ve güvenliğinin bir kültür haline gelmesi için ne kadar zamana ve nasıl bir çalışmaya ihtiyaç var? Çalışanlarımıza eğitimler vererek bu bilinci aşılamaya çalışmalıyız. Ama gerçek bir kültür oluşması için daha ilkokuldan itibaren iş güvenliği dersleri koymalıyız. Böylece geriden gelen neslin daha bilinçli ve daha az kazalı bir hayat yaşayacaklarına inanıyorum. Herkes elini taşın altına koymalı Firmanızdaki iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarınızı anlatır mısınız? Öncelikle çalışanlarımızın korunması için çalışanlarımızın da katkılarıyla risklerimizi azaltacak çalışmalar yapmaktayız. Periyodik ölçümlerimizi, tüm kontrollerimizi düzenli olarak yapıyoruz. Ayrıca tüm eğitimlerin (temel ve iş) anlaşılır olarak verilmesi ve tüm yaptığımız çalışmaları tedarikçilerimizle paylaşarak onların da gelişimine katkıda bulunuyoruz. Şirket kültürünüzde iş sağlığı ve güvenliğinin ne kadar yeri olduğunu düşünüyorsunuz? İş sağlığı ve güvenliğini şirketimizde önleme kültürü olarak yerleştirmeye çalışıyoruz ve bu süreçte tüm çalışanlarımızın gönüllü bir uyumda çalışmasını bekliyoruz. Tüm çalışanlarımız ve yönetim kadrosunun ellerini taşın altına koymasını ve doğrultuda iş kazaları ve meslek hastalıklarının olmadığı bir şirket olmayı hedefliyoruz. www.bilgemed.com.tr 27 MERCEK Mesleki eğitimler Ülkemizin en önemli sorunlarından birisi de, yeterli sayıda ve nitelikte mesleki eğitim almış personel temininde yaşanan güçlüklerdir. Mesleki eğitimi olmayan kişilerin iş sağlığı ve güvenliğine dikkat etmesi, kurallara uygun olarak çalışması da söz konusu değildir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çıkarılan Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik 13 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yönetmeliğe göre mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çıkarılan Tehlikeli ve Çok Tehlikeli Sınıfta Yer Alan İşlerde Çalıştırılacakların Mesleki Eğitimlerine Dair Yönetmelik 13 Temmuz 2013 tarih ve 28706 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 13 Temmuz 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre belirlenen tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışanların mesleki eğitimlerinin usul ve esasları düzenlenmiştir. Yönetmeliğin ekinde (Ek-1)’deki çizelgede yer alan işlerde çalışacakların, işe alınmadan önce, mesleki eğitime tabi tutulmaları zorunludur. İşyerinde yapılan işler, asıl iş itibariyle tehlikeli ve çok tehlikeli işler 28 www.bilgemed.com.tr kapsamında yer almakla birlikte, çalışanın yaptığı iş Ek-1 çizelgede belirtilen işler dışında ise, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 17’nci maddesi kapsamında mesleki eğitim alma zorunluluğu aranmaz. Ek-1 çizelgede yer alan işlerde fiilen çalıştırılacakların, yaptığı işe uygun aşağıda belirtilen belgelerden birisine sahip olmaları zorunludur: a) 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’na göre verilen diploma, bitirme belgesi, yetki belgesi, sertifika, bağımsız işyeri açma belgesi, kalfalık, ustalık ve usta öğreticilik belgelerinden birisi, b) 12/3/2013 tarihli ve 28585 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Aktif İşgücü Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre mesleki eğitim kursları veya mesleki eğitim modülü/kursları ile eşit süreli olmak koşuluyla işbaşı eğitim programları sonucu alınan belgeler, c) Millî Eğitim Bakanlığı veya Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yetkilendirilen kurumlarca verilen operatör belgesi ve sürücü belgesi, ç) 11/7/2002 tarihli ve 24812 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Patlayıcı Madde Ateşleyici Yeterlilik Belgesinin Verilmesi Esas ve Usullerinin Belirlenmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında alınan ateşleyici yeterlilik belgesi, d) Kuruluş kanunlarında veya ilgili kanunlarca yetkilendirilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından MERCEK düzenlenen eğitim faaliyetleri sonucunda verilen belgeler, e) Millî Eğitim Bakanlığı’nın ilgili biriminin onayının alınması şartıyla; kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, eğitim amaçlı faaliyet gösteren vakıf ve dernekler, işçi ve işveren kuruluşları ile bünyelerinde kurulu iktisadi işletmeler, işçi ve işveren kuruluşları tarafından Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş eğitim amaçlı şirketler ve işveren tarafından düzenlenen eğitim faaliyetleri sonucunda verilen belgeler, f) Uluslararası kurum ve kuruluşlardan alınan ve Millî Eğitim Bakanlığı tarafından denkliği sağlanan belgeler, g) 30/12/2008 tarihli ve 27096 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Meslekî Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliği kapsamında verilen meslekî yeterlilik belgeleri, Yönetmelik kapsamına giren işlerde 1/1/2013 tarihinden önce işe alındığına dair Sosyal Güvenlik Kurumuna ait kayıtlar esas alınarak 1/1/2013 tarihinden önce çalışmaya başlayanlara Millî Eğitim Bakanlığı ile birinci fıkranın (d) bendinde sayılan kurum ve kuruluşlar arasında yapılacak protokoller çerçevesinde verilecek en az 32 saatlik eğitim modüllerinden geçirilerek alınan eğitimler sonucu düzenlenecek belgelere sahip olanlar bu Yönetmelik kapsamında mesleki eğitim almış olarak kabul edilir. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre istihdam edilecekler hariç olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışacaklar için gerekli olan mesleki eğitim belgeleri kurum ve kuruluşlarca önceden belirlenir ve işe alımlar bu esaslar da göz önünde bulundurularak yapılır. Ek-1 çizelgede yer alan işlerde çalıştırılacakların yapılan işe uygun mesleki eğitim belgesi olarak diploma, sertifika veya belgelerinin bulunup bulunmadığı hususu, bakanlık iş müfettişleri tarafından denetlenir. İşverenler, bu yönetmelik kapsamında yer alan işlerde çalıştırılacakların mesleki eğitim belgelerinin bir örneğini özlük dosyalarında saklamaları ve istendiğinde yetkili memurlara göstermeleri gerekiyor. 4857 sayılı İş Kanunu’nun mülga 85’inci maddesi kapsamında 31/5/2009 tarihli ve 27244 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalıştırılacak İşçilerin Mesleki Eğitimlerine Dair Tebliğe göre alınan mesleki eğitim belgeleri bu yönetmelik kapsamında da geçerli sayılmaktadır. www.bilgemed.com.tr 29 MERCEK “Meslek hastalıklarının yasal boyutu yeniden düzenlenmeli” Bilgemed İş Sağlığı ve Güvenliği Merkezi ailesinden Dr. Kenan Ergus 5-7 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da yapılan Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konferansı’na iki sözel bildiriyle katıldı. Dr. Ergus ile konferans ve konferansta sunduğu bildirileriyle ilgili olarak bir söyleşi yaptık. 5-7 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da Yedinci İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı yapıldı. Siz de konferansa konuşmacı olarak katıldınız. Genel hatlarıyla konferans nasıl geçti? Öncelikle konferansın hemen bir hafta sonrasında Manisa Soma Kömür İşletmesi’nde meydana gelen ve ulusça hepimizi derin acılara boğan, 301 emekçimizin hayatına mal olan kazada ölenlere rahmet, geride bıraktıklarına sabırlar dileyerek sözlerime başlamak isterim. Ulusal ve uluslararası yoğun katılımın olduğu, onlarca salonda eş zamanlı oturumların yapıldığı çok yüklü programı olan bir konferanstı. Konferansın hemen yanı başında İSG fuarının da açılmış olması hem İSG profesyonelleri için hem de İSG malzeme üretici ve tedarikçilerinin buluşması için doğru bir planlamaydı. Konferansta hangi konular ele alındı? Katılımcılar kimlerdi? Kongreye yoğun ulusal ve uluslararası katılım vardı. Üç gün boyunca 4152 kişi konferansı takip etti. Konferans kapsamında, Konferans Bilim Kurulu tarafından 347 bildiri değerlendirilmiş ve bunlardan 147’si sözel ve 86’sı poster bildiri sunumu olarak gerçekleştirilmiştir. Eş zamanlı olarak düzenlenen 38 oturumdaki 165 sunumda iş sağlığı ve güvenliği alanında öne çıkan başlıklarda çarpıcı değerlendirmeler yapılmıştır. 38 ana oturum yapıldı. En önemli oturum başlıkları şunlardı: Taşeronlaşma ve Çalışan Güvenliği, KOBİ’lerde İSG, Ulusal Düzeyde İSG Politikasının Uygulamaya Dönüşümü , Meslek Hastalıkları Önlenebilir ve Tespit Edilebilir mi? Nasıl?, Madenlerde Patlatma ve İSG, Maden Sektöründe İSG, İnşaat Sektöründe İSG, Günümüz Çalışma Hayatında Göçer ve Mevsimlik Çalışanlar, İSG ve Rehabilitasyon, Metal Sektöründe İSG , Toz ve Çalışan Sağlığı, Çalışma Yaşamında Psikososyal Risk Etmenleri ,Çalışma Hayatında Özel Politika Gerektiren Gruplar, İSG’de İnovasyon ve Nanoteknoloji. Uluslararası konuşmacıların yanında, üniversitelerimizden, ÇSG Bakanlığı Meslek hastalığı tanısını koyabilirsek o zaman nedenlerini araştırıp meslek hastalığının oluşmaması için gerekli önlemleri alabiliriz. Aslına bakarsanız günlük pratikte tedavi ettiğimiz hastalıkların çoğu mesleki kaynaklıdır. Fakat ne biz, ne de hastalarımız bunun farkında değil. Asıl düzeltmemiz gereken çalışma ortamını düzeltemediğimiz için bulanık suda balık avlamaya çalışıyoruz. 30 www.bilgemed.com.tr ve en önemlisi sahadan gelen konuşmacıların olması, deneyimlerini paylaşmasıydı. Çalışanların binde 4-12 meslek hastalığı Organizasyon nasıldı? Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı böylesine geniş katılımlı bir organizasyonu gerçekleştirdiği için kutlamak lazım. Konferans kayıt ücreti katılımı sağlamak için çok düşük tutulmuştu. Günümüzde benzer kongre ve konferansların neredeyse ticari ve turistik amaçlı olduğu düşünülürse, bakanlığı gerçekten kutlamak gerekir. Fakat açılış konuşmasında ÇSG Bakanımız’ın iş kazlarında Avrupa ülkelerinin en kötüsü olduğumuz tezine karşı çıkmasının hemen sonrasında Soma’da yaşadıklarımız bu tezin doğruluğunu ne yazık ki bir daha ispatlamış oldu. Kongrede sunulan bildiri ve sunumları nasıl buldunuz? Çok iyi bildiriler vardı. Ama vasatın altında, pek de bilimsel katkısı olmayan onlarca bildirinin de olduğunu belirtmek gerekir. Sizin bildirileriniz hangi konulardaydı? Ben konferansın birinci günü ‘Neden Meslek Hastalığı Tanısı Koyamıyoruz?’ kongrenin son günü ise ‘İSG Meslek hastalığı tanısı koyamıyor muyuz? Geleneksel anlamda meslek hastalıklarının çalışanların binde 4-12’sinde beklenir. Bu basit bilgiden hareket eder ve ülkemizdeki aktif tüm çalışanların sayısını kabaca 15 milyon kabul edersek her yıl 60 ila 180 bin meslek hastalığı tanısı koymamız gerekirken bu sayı ne yazık ki 400ila 1500 arasında seyretmektedir. Yani tanı koymamız gereken her bin çalışanın ancak birine tanı koyabiliyoruz. Kaldı ki EUROSTAT’ın 27 Avrupa Birliği ülkesinde 2007’de yaptırdığı ve 2010’da yayımladığı istatistik çalışmasına göre: beyana dayalı işe bağlı hastalıkları ile meslek hastalıklarının 15-64 yaş arası çalışan nüfusta yüzde 8.6’a kadar çıktığı tesbit edilmiştir. Bu tesbiti kabul ettiğimizde ise tanı koymamız gereken meslek hastalığı sayısının milyonları geçmesi gerekiyor. Bulanık suda balık avlamak Neden meslek hastalığı tanısı koyamıyoruz? Her şeyden önce, ülkemiz için bir sorun olduğu ilgili bütün taraflarca kabul edilen, meslek hastalıklarının gerçek sayılarına ulaşmak için sıkıntılı olan mevcut tanı sürecinin iyileştirilmesi gerekir. Sağlık hizmeti sunum sistemimiz meslek hastalığı tanısı konmasının önündeki en büyük engeldir. Çünkü sağlık sunum sistemimizde ücretlendirme bakılan hasta sayısına göre belirlenmektedir. Böyle olunca hiçbir kurum veya hekim daha fazla zaman ve enerji gerektiren meslek hastalığının tanısıyla uğraşmak istememektedir. Aslına bakarsanız meslek hastalığının tıbbi Konferans kayıt ücreti katılımı sağlamak için çok düşük tutulmuştu. Günümüzde benzer kongre ve konferansların neredeyse ticari ve turistik amaçlı olduğu düşünülürse, bakanlığı gerçekten kutlamak gerekir. Fakat açılış konuşmasında ÇSG Bakanımız’ın iş kazalarında Avrupa ülkelerinin en kötüsü olduğumuz tezine karşı çıkmasının hemen sonrasında Soma’da yaşadıklarımız bu tezin doğruluğunu ne yazık ki bir daha ispatlamış oldu. tanısı kolaydır ve hekimler kolaylıkla bunu yapabilirler. Fakat meslek hastalığının hukuksal boyutu oldukça uzun ve çetrefilli olduğu için burada yaya kalıyoruz. Meslek hastalığı tanısı neden önemlidir? Meslek hastalığı tanısını koyabilirsek o zaman nedenlerini araştırıp meslek hastalığının oluşmaması için gerekli önlemleri alabiliriz. Aslına bakarsanız günlük pratikte tedavi ettiğimiz hastalıkların çoğu mesleki kaynaklıdır. Fakat ne biz, ne de hastalarımız bunun farkında değil. Asıl düzeltmemiz gereken çalışma ortamını düzeltemediğimiz için bulanık suda balık avlamaya çalışıyoruz. Oysa meslek hastalıklarına gereğince tanı koyabilseydik, hastalık yapan etkenleri bilecek ve bu etkenlerin ortadan kaldırılması için çaba sarf edecektik. Meslek hastalığı tanısı konması için neler yapılmalı? Her şeyden önce meslek hastalıklarının yasal boyutu yeniden düzenlenmelidir. Meslek hastalığı tanısı koyma yetkisi olan meslek hastalıkları hastaneleri, kamu tıp fakülteleri ile Sağlık Bakanlığı Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’nin koyduğu tanılar başkaca bir araştırmaya gerek olmadan kabul görmeli, buralarda mutlaka meslek hastalıkları poliklinikleri kurulmalı, hekimlerin, işverenlerin ve çalışanların konuya duyarlılıkları artırılmalıdır. Mesleki etik göz ardı edilmemeli Diğer bildiriniz etik ile ilgiliydi. Neden Etik konusunu seçtiniz? İş hayatındaki davranışları yönlendiren, onlara rehberlik eden etik prensipler ve standartların toplamına “mesleki etik” denilmektedir. İSG profesyonellerinin üzerine titremesi gereken etik ilkelere uyulmadığından çoğumuz şikayetçiyiz. İSG profesyonellerinin eğitimi, eğitim sonrası sınavları, belgelendirme, belge yükseltmeleri, yenileme eğitimleri, sahadaki çalışmalar, etik olmayan rekabet koşulları hepimizin şikayetçi olduğu konulardır. Etiğin göz ardı edilmesi halinde yapacağımız işlerden hiçbir yere varamamacığımıza inandığım için konferansta bunun da dile getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İlerideki kongreler için beklentiniz? Konferansın en büyük eksiklerinden biri sahadan gelen bildiri ve çalışma sonuçlarının azlığı idi. Sahadakilerin ellerinde çok bol, yol gösterici veriler var, bu verilerin işlenip yayınlanması ve çeşitli bilimsel platformlarda sunulması gerekir. Ya güven eksikliğinden veya tembellikten ne yazık ki bu veriler toparlanıp bu platformlarda sunulamıyor. Bilgemed ailesinin elinde sahadakilere ışık tutacak çok önemli verilerin olduğuna inanıyorum. Bu verilerin değerlendirilip önümüzdeki kongrelerde sunulması en önemli dileğim olacaktır. www.bilgemed.com.tr 31 MERCEK Profesyonelleri Alanında Etik Boyut’ başlıklı serbest bildirilerimi sundum. MERCEK Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve İş Güvenliği Konferansı Sonuç Bildirgesi Yedinci Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı; 5-7 Mayıs 2014 tarihlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde 45 farklı ülkeden gelen alanlarında öncü bilim insanları, akademisyenler, uzmanlar, bürokratlar, sektörde faaliyet gösteren iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. 2001 yılından beri düzenlenen konferansın bu yılki teması “İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliğinin Geliştirilmesi” olarak belirlenmiş ve bu kapsamda iş sağlığı ve güvenliği teknik, sosyal ve ekonomik boyutlarıyla incelenmiştir. Konferans yerli ve yabancı olmak üzere 104 basın mensubu ile 85 basın kuruluşu tarafından izlenmiş olup 3 gün boyunca 4152’e kişi takip etmiştir. Konferans kapsamında, Konferans Bilim Kurulu tarafından 347 bildiri değerlendirilmiş ve bunlardan 147’si sözel ve 86’sı poster bildiri sunumu olarak gerçekleştirilmiştir. Eş zamanlı olarak düzenlenen 38 oturumdaki 165 sunumda iş sağlığı ve güvenliği alanında öne çıkan başlıklarda çarpıcı değerlendirmeler yapılmıştır. 4 Mayıs’ta 6 farklı konu başlığında gerçekleştirilen eğitim kurslarına 190 kişi katılım sağlamıştır. İlk olarak 19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongre’sinde düzenlenmiş ve başarı sağlamış eğitim kurslarına bu tür organizasyonlarda yer verilmeye devam edilmesinin Konferans katılımcıları tarafından da desteklendiği görülmüştür. Konferans ayrıca ICOH, WHO CC/SEENWH, ENETOSH ve OIC-OSHNET gibi uluslararası kurum ve kuruluşların toplantılarına ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca 6 Mayıs’ta G-20 ülkelerini temsilen 16 katılımcı ile gerçekleşen “Güvenli İşyerleri Oluşturulması” alt grubu toplantısında G-20 Çalışma ve İstihdam bakanları ile G-20 Liderler Zirvesi bildirgelerine esas olmak üzere hazırlanacak taslak beyanda yer alacak hususlar ile daha güvenli ve sağlıklı işyerleri oluşturmak için hazırlanacak olan yol haritası konusunda görüş alışverişinde bulunulmuştur. Konferans kapsamında açılan fuar alanında 19 ülkeden 89 firmanın iştirakiyle sektördeki teknolojik gelişmelere bağlı olarak sürekli yenilenen mühendislik çözümleri, kişisel koruyucu donanımlar ve iş sağlığı ve güvenliği alanında verilen hizmetler tanıtılmıştır. Fuar organizasyonuna 3000’in üzerinde katılım gerçekleşmiştir. Konferansın son gününde ise iş sağlığı ve güvenliği alanında iyi uygulama örneklerini görmek amacıyla 10 farklı işletmeye teknik turlar planlanmıştır. Kapanış oturumunun ardından düzenlenecek bu ziyaretlere 280 kişi kayıt yaptırmıştır. Konferans kapsamında yapılan değerlendirme ve 32 www.bilgemed.com.tr tartışmalar sonucunda oluşturulan görüş ve önerileri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz; Konferans İSG alanındaki uluslararası kuruluşların temsilcileri ile gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden konunun uzmanı yetkili ve sorumlu kişileri bir araya getirmek suretiyle güçlü bilgi ve deneyim alış verişi olanağı sağlamış, gelecek için işbirliği imkânlarının oluşturulmasını kolaylaştırıcı rol oynamıştır. İstanbul Deklarasyonu Dünya’da iş sağlığı ve güvenliğinin gelişiminde tarihi bir öneme sahiptir; benimsenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. İş sağlığı ve güvenliğinin ulusal ve uluslararası düzeyde öncelikli olarak yer alması ve bu alana yeterli insan gücü ile ekonomik kaynağın ayrılması çalışma ortamının iyileştirilmesi ve çalışanların sağlık ve güvenliklerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. İş sağlığı ve güvenliği konularının yönetim sistemi yaklaşımı ile ele alınması sorunlara çözüm getirilmesinde etkili bir yöntemdir. 89/391/EEC sayılı Çerçeve Direktif ve ILO 155 ve ILO 161 sayılı Sözleşmelere uyumlu olarak hazırlanmış olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da İSG Yönetim Sistemi yaklaşımını desteklemektedir. Kuruluş misyonları iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi olan uluslararası kuruluşlar çalışma hayatının iyileştirilmesine yönelik strateji ve hedeflerin belirlenmesinde ulusal düzeyde kanun koyucuları yönlendirici olmalıdır. İş sağlığı ve güvenliği politikalarının uygulanmasında; kanun koyucu ve tüm sosyal paydaşların politika oluşturma haricinde, sahada aktif olarak yer alması, iyi uygulamalara rehberlik yapması ve rol model oluşturmasının önemi büyüktür. İş sağlığı ve güvenliğinin, ulusal sağlık politikalarının vazgeçilmez bir parçası olduğu gerçeğiyle; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının işbirliği ve ortak akılla yürüteceği saha uygulamalarının gerçekleştirilmesi beklenmektedir. İş sağlığı ve güvenliği alanında yapılan çalışmaların, iyi uygulamaların ve yeniliklerin ülkeler arasında paylaşılması için etkili bir araç olarak düşünülen global bir bilgi ağının kurulmasının gerekliliği öne çıkmıştır. Bu bilgi ağı ile mevcut işbirliklerinin genişletilerek dünyada iş sağlığı ve güvenliği çıtasının yükseltilmesi hedeflenmektedir. İş sağlığı ve güvenliği eğiticileri ve eğitimlerinin niteliğinin iyileştirilmesi amacıyla bu alanda uluslararası standartlar oluşturulmalıdır. Tarım sektörüne özgü özel tehlikelerin varlığına rağmen, bu tehlikelere çözüm getiren iyi uygulamaların azlığı nedeniyle bu alandaki çalışmaların yaygınlaştırılması ve asgari kriterlerin belirlenmesi gerekmektedir. Günümüzde çalışma yaşamında yeri ve önemi artan ve bu nedenle diğer sektörlere göre daha çok çalışanı ilgilendiren kamu ve hizmet sektöründe iş sağlığı ve güvenliği konusu göz ardı edilmemelidir. İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin geliştirilmesi için toplumsal bir güvenlik kültürü oluşturulmalıdır. BİLGİLENDİRME İş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri denince... Bilindiği gibi işletmelerin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve yardımcı sağlık personeli görevlendirmeleri ile sınırlı değil. Daha önce bültenimizde yer verdiğimiz yazılarımızda söz konusu görevlendirmeler ile ilgili kritik noktaları siz okuyucularımızla etraflı bir şekilde paylaşmıştık. Bu yazıda ise iş yeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve yardımcı sağlık personeli görevlendirilmesi ile ilgili yükümlülükler dışında kalan diğer iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları ile ilgili bilgilendirmeyi yapmak istiyoruz. Yazının devamında bu işlemleri maddeler halinde açıklamaları ile bulabileceksiniz. İşe giriş muayene ve laboratuvar işlemleri Bir çalışanın işe alımı sürecinde en önemli işlemlerden biri çalışanın yapacağı işe sağlık yönünden uygun olup olmadığının tespitidir. İş yeri hekimi tarafından yapılacak işe özel olarak düzenlenmiş muayene formu ile birlikte çalışanın yapacağı iş ilgili risk faktörleri gözetilerek seçilmiş tıbbi tahlil ve tetkiklerin yapılmış olması gerekir. Eğer iş yeri tehlikeli ya da çok tehlikeli sınıfta bir iş yeri ise uygunluk/ uygunsuzluk belirten sağlık muayene formunun iş yerinin kendi iş yeri hekimi tarafından düzenlenmesi gereklidir. Az tehlikeli sınıfta bir iş yeri ise iş yeri hekimi bulundurma yükümlülüğü 2016 Temmuz ayında başlayacağından, Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri ya da Sağlık Bakanlığı’na bağlı Toplum Sağlığı Merkezleri’nde görevli bir iş yeri hekimi tarafından düzenlenen muayene formları ile bu ihtiyacı karşılamadır. Burada önemli bir ayrıntı hekim muayenesi için gerekli tetkik ve tahlillerin nereden temin edileceğidir. Bu konuda hemen tüm sağlık kuruluşları ve laboratuvar işlemleri için gerekli izinleri almış olan Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri yetkilidir. Ancak yapılan işlemlerin ehil ve donanımlı kişiler tarafından raporlanması gerektiğinden en doğru adres Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmış, özel ya da kamusal, tıbbi laboratuvarlar ve tıbbi radyoloji merkezleridir. Yapılan tahlil ve tetkik raporlarında, her bir tahlil ve tetkik için raporlamam yapmaya yetkili kişinin imzası aranmalıdır. Örneğin röntgen filmlerinde radyoloiji uzmanı, solunum fonksiyon testlerinde göğüs hastalıkları uzmanı, işitme testlerinde kulak burum boğaz uzmanı ya da odyometrist, kan ve mikrobiyoloji tetkiklerinde mikrobiyolog ya da biyokimya uzmanı gibi. İlgili mevzuat: Ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları hakkında yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelik, 11.07.2013/ 28704 sayılı resmi gazete. Bir ayrıntı; Periyodik Sağlık Taramaları (Mobil araçlar İle) İş yerlerinin çalışanların sağlık gözetimi kapsamında belirli aralıklarla, her bir çalışanının yaptığı iş gözetilerek seçtiği tıbbi tahlil ve tetkik işlemlerini yaptırması ve iş yeri hekimine sunması gerekmektedir. Bu noktada çalışanların toplu şekilde sağlık taramalarının kime yaptırılacağı konusu gündeme gelmektedir. Bu konuyla ilgili mevcut mevzuatımızda net bir tanımlama bulunmamaktadır. Ancak çok sayıda ortak sağlık ve güvenlik biriminin, toplu tarama işlemlerinin yapılması gerekli gezici laboratuvar araçları ile piyasaya çıkması ile birlikte konu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanliği ile Sağlık Bakanlığının gündeminde idi. 30.04.2014 tarihinde ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün, yetkilendirilmiş tüm ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin katıldığı bilgilendirme toplantısında, gezici araçlar ile toplu sağlık taramalarının yapılması ile ilgili ortak sağlık ve güvenlik girimlerinin yetkili olmadığı net bir biçimde ifade edildi. Bugün itibariyle tüm OSGB’ler konu hakkında bilgi sahibi durumdadır. Gezici sağlık araçları ile toplu tarama işlemlerine ait yetki sadece özel ve kamusal tıbbi tahlil laboratuvarları ile tıbbi radyoloji merkezlerine aittir. Konu ile ilgili bilgilendirme Sağlık Bakanlığı tarafından da sözlü olarak yapılmıştır. Konu ile ilgili teyit almak için iş yerinin bulunduğu ildeki Sağlık Müdürlükleri ve ÇSGB İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü aranabilir. İş Sağlığı ve Güvenliği Ölçüm ve Analizleri İş yerlerinde yapılan işten kaynaklanan ve insan sağlığına olumsuz etkisi olan pek çok faktör bulunur. İş sağlığı çalışmaları kapsamında bu türden faktörlerin belirlenmesi, etki düzeyinin tespit edilmesi gerekir. Gürültü, toz, titreşim, aydınlatma düzeyi, termal konfor ( ortam sıcaklık, nem, hava akımı düzeyleri) gibi fiziksel faktörler ile birlikte kimyasal etki düzeyleri, ağır metaller ya da mikrobiyolojik bulaş yapan ajanlar gibi değişik faktörlerin bir çoğu iş yeri ortamında bulunur. Bu gibi olumsuz faktörlerin ölçümlenmesi, çalışan sağlığının koruması açısından büyük önem taşır. Bu ölçümleri yapan kuruluşların mutlaka Türkak 17025 akreditasyon belgesine sahip olması ve ÇSGB- İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından ruhsatlandırılmış olması gerekir. Eline ölçüm cihazı alan herkesin, bu türden ölçümleri yapamayacağı ve işyerinin bu gibi durumlarda büyük mağduriyetler yaşayabileceği gözden kaçırılmamalıdır. İlgili mevzuat: İş Hijyeni ölçüm, test ve analizi yapan laboratuvarlar hakkında yönetmelik, 20.08.2013/ 28741 sayılı resmi gazete. İş Ekipmanları ve Makinelerin Periyodik Kontrolleri Bilindiği gibi hemen bütün iş yerlerinde çok sayıda makine ve ekipman bulunmaktadır. Bu tür ekipmanların düzgün ve kuralına uygun olması ile düzenli bakımlarının yapılması, olası iş kazalarını önlemek açısından büyük önem taşır. Bu kontrolleri yapacak kişi ve kurumlar ile ilgili ÇSGB- İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan yönetmelik ile usul ve esaslar belirlenmiş olsa da daha sonra genel müdürlüğün yaptığı bir bilgilendirme ile yönetmeliğin uygulamasının üç yıl ertelendiği duyurulmuştur. Şu anda bu tür kontroller mühendis ve teknik elemanlarca yapılabilir durumdadır ve bu kişilerin bakanlığa herhangi bir bildirim yapmalarına gerek yoktur. Ancak bu kontrollerin amaca hizmete etmesi ve sağlıklı sonuçlar alınması açısından, Türkak 17020 akreditasyonuna sahip A Tipi Muayene kuruluşları ile akreditasyon başvurusunu gerçekleştirmiş kuruluşlar tarafından yapılması daha uygun olacaktır. İlgili Mevzuat: İş ekipmanlarının kullanımında sağlık ve güvenlik şartları yönetmeliği, 25.04.2013/ 28628 sayılı resmi gazete ile İş ekipmanlarının kullanımında sağlık ve güvenlik şartları yönetmeliğinde değişiklik yaplımasına dair yönetmelik, 02.05.2014/ 28988 sayılı resmi gazete. www.bilgemed.com.tr 33 SAĞLIKLI YAŞAM Tatil güzel ama güneşe dikkat! Cilt kanserlerinin yüzde doksanının güneş ışınlarıyla ilişkili olduğunu artık herkes biliyor. Yaz tatili planlarının yapıldığı bu dönemde, zararlı güneş ışınlarından korunma yöntemlerini ihmal etmemek gerek. Sık görülen cilt kanserlerinin güneş ışınlarıyla ilişkisi yıllardır biliniyor. Güneşin morötesi ışınlarına fazla maruz kalınması, cilde uzun süreli zarar veriyor. Çocuklukta ve gençlik çağlarında bir kez kabarcıklar oluşturacak kadar yanmak, erişkinlerde ise aynı şekilde 5-6 kez yanmak, cilt kanseri gelişme riskini arttırıyor. 34 www.bilgemed.com.tr Zararlı güneş ışınlarından korunma yöntemleri: • Özellikle sabah 10 ile öğleden sonra 4 arasında güneş ışınlarından kaçının, gölgelik alanlar tercih edin. • Gölgelik alanlarda da yansımalar nedeni ile güneş ışınlarına maruz kalacağınızı unutmayın ve bu alanlarda da korunmaya devam edin. • Bronzlaşmak amacıyla güneş ışınlarına maruz kalmayın. • En az 15 faktörlü güneş koruyucusu kullanın. • Güneşe çıkmadan 30 dakika önce güneş koruyucu krem veya losyon sürün. • Güneşe çıkılacağı zaman güneş gözlüğü, geniş kenarlıklı şapka, kol ve SAĞLIKLI YAŞAM bacakları örten giysiler tercih edin. • Altı aylıktan küçük bebekleri güneş ışınlarına maruz bırakmayın. • Solaryumda maruz kalınan ışınlar da cilt kanserine neden olabildiği için, solaryumda bronzlaşmaktan da kaçının. Deniz kenarında tatil yaparken... • Güneş koruma ürününüz en az 30 faktörlü ve suya dirençli olmalı. • Ürünü sahile inmeden 30 dakika önce vücudun her yerine sürün. Suya dayanıklı ürünler 40 ila 80 dakika süreyle etkilidir, bu sebeple güneş koruma faktörlü ürünü belli aralıklarla tekrar sürmeniz gerekir. Yüzmediğiniz zamanlarda iki saatte bir ve yüzdükten hemen sonra tekrar uygulayın. • Mümkün olduğunca gölgede vakit geçirin. Güneş gözlüğü, şapka ve vücudu örten giysileri yanınızdan eksik etmeyin. Gölgede veya şemsiye altında oturmak güneşten korunmak için tek başına yeterli değildir. Çünkü denizden ve kumdan yansıyan güneş ışınları, tüm cilde zarar verecek kadar tehlikelidir. • Denize girmek için sahilin en kalabalık olduğu saatler yerine sabah 10’dan önce ve öğlen 4’ten sonrayı tercih edin. Güneş yanığı oluştuysa ne yapmalı? • Siz veya çocuğunuz güneşte kaldıktan sonra cilt kızarması ve yanma hissi ortaya çıkarsa hiç zaman kaybetmeden güneşli bölgeden uzaklaşın ve tedaviye başlayın. • Cildi nemlendirin. Serin bir duştan sonra cilde nemlendirici bir krem veya losyon sürün. Soyulma ve kabarcıklanmayı önlemek için bu işlemi sıkça tekrarlayın. Cildi kaşımak, soymak ve kabarcıkları patlamak hasarı artırır ve açık yaralara neden olarak cildin mikrop kapmasına neden olabilir, bu sebeple cildi kaşımayın. • Bol su için. Yanıklar ciltten su kaybedilmesine neden olur. Özellikle çocuklar çok hızlı su kaybedebilirler, ağız kuruması, susama hissi, az idrara çıkma, baş ağrısı, sersemlik ve uyku hali su kaybının belirtileridir. Belirtiler şiddetliyse mutlaka bir sağlık kurumuna başvurulması gerekir. • Yanık alanı genişse, örneğin sırtın tümü kabarcıklanacak kadar yandıysa, ateş ve üşüme varsa mutlaka doktorunuza danışın. www.bilgemed.com.tr 35 OTOMOBİL BMW X6, 2015’e yenilenerek giriyor SUV özellikleri ile Coupe duruşunu birleştiren BMW X6, 2015 yılına yenilenerek giriyor. 2008’den beri üretilen X6, ikinci nesil olarak piyasaya sürülecek. Yeni BMW X6’ya baktığımızda tasarım olarak çok büyük değişiklikler görmüyoruz, X5’e benzeyen ön görünümü sportif tamponlarla desteklenmiş. Markanın diğer sportif modellerinde olduğu gibi çamurlukların arkasına solungaçlar eklenmiş. İç mekanı da X5 ile oldukça benzer olan araba çift renkli deri döşeme seçenekleri ile farklı malzeme ve renklerden oluşan döşeme alternatiflerine sahip. Direksiyon simidinin arkasında yer alan tuşlar ile kumanda edilebilen 8 ileri vitesli otomatik şanzıman, bi-xenon farlar, elektrikli bagaj kapağı yeni X6’nın dikkat çeken özellikleri. 36 www.bilgemed.com.tr Arabanın 580 litre hacimli bagaj hacmi, katlanabilen arka koltuklar sayesinde 1.525 litreye kadar genişliyor. Kaputun altında 3 farklı motor seçeneği bulunmakta, biri benzinli ikisi dizel olan motor seçeneklerinin zaman içinde artması muhtemel. Benzinli motor seçeneği 4.4 litre hacimli, sekiz silindirli, 450 beygir gücünde ve 650 Nm tork üretim değerine sahip. 0-100km/s hıza 4.8 saniyede ulaşabilirken maksimum hız limiti 250 km/s ‘de sınırlandırılmış. Dizel motor seçeneklerinden biri 3 litre hacimli 258 beygir gücünde ve 560 Nm tork üretim değerine sahip. 0-100 km/s hıza 6.7 saniyede çıkabilirken maksimum hızı 230 km/s’de sabitlenmiş. Diğer dizel motor seçeneği 3 litre hacimli ve 3 turbo beslemeye sahip, 381 beygir gücünde, 740 Nm tork üretebiliyor. 0-100km/s hıza 5.2 saniyede erişebilirken maksimum hızı 250 km/s’de sabitlenmiş. (67) BMW’ nin ilginç görünümlü SUV’si X6, satışlarda gösterdiği beklenmedik başarı ile günümüz müşterisinin hala SUV’lere aç olduğunu gösterdi. İkinci nesli ile önümüzdeki yıl içinde yola koyulacak olan X6’nın tasarımında formül değişmemiş. Modern SUV’ler ile coupe’ler arasında kalan görüntüsü ile X6, güçlenen donanım ve teknik özellikleri ile kendi yarattığı sınıfta öne geçmeye çabalıyor. Yeni X6 4909 mm uzunluğu, 1989 mm genişliği ve 1702 mm genişliği ile eskisinden her eksende daha büyük. 2933 mm’ lik dingil aralığında değişim yok. X5‘ in bir türevi olmasına rağmen iç mekanda sportif yönü vurgulayan detayları ile kendine ayrı bir dünya kuran X6, M Sport paketiyle sporcu kişiliğinin altını çiziyor. Design Pure Extravagance paketi ise aracın değerli görüntüsünü pekiştiriyor. BMW Individual’ ın kişiselleştirme olanakları da elbette alınabiliyor. Standart donanım listesinde ilgi çekici maddeler bulunuyor. Bi-xenon farlar, 19 inç jantlar, otomatik bagaj kapağı, 8 vitesli Steptronic şanzıman, vites kulakçıkları, çift bölgeli klima ile X6 iddialı. 40:20:40 oranında parçalardan oluşan arka koltuk sırası, gerisinde 580 litrelik bagaj bulunuyor. Koltukların yatırılması ile bu hacim 1525 litreye ulaşıyor. Aralık 2014’den itibaren sunulacak olan motorlarmodeller şu şekilde: X6 xDrive 50i (450 beygirlik V8 motor), X6 xDrive30d (258 beygirlik 6 silindirli motor), X6 M50d (381 beygirlik 6 silindirli dizel motor). İlerleyen zamanlarda seçenekler arasında xDrive35i ve xDrive40d eklenecek. Ancak X6’nın Türkiye’de tek motor seçeneğiyle sunulması yüksek bir olasılık, ki bu motor da şu andaki tek seçenek olan xDrive40d olabilir. xDrive40d’ nin aracın tanıtımından daha sonra eklenecek olması da aracın ülkemize gelişini geciktirebilir. tarzı ayarlanabiliyor. Ön tasarımda daha kalın çerçevelere sahip böbrek ızgaralar, ve onlara bitişik farlar akılda kalıyor. Farlar arkaya İç mekanda klasik BMW tasarımı uzadıkça dolgunlaşıyor. Tamponda ise X4‘te görülene benzer bir hava girişi kullanılmış. Farlar hizasındaki dekoratif siyah boşluklar, gövde rengi parçaların yaptığı hareketler ve krom parçalar ile daha belirgin, ayrıca aracın daha geniş görünmesini sağlıyor. Yan kısımda ilk modelin silueti korunuyor. Ön camın ardından sabit eğimle hızla bagaj kapağına inen tavan, iç mekanı kısıtlasa da hoş bir görüntü oluşturuyor. Arkada daha büyük stop lambaları öne uzarken kalınlaşıyor ve eğimleniyor. Sade tampon tasarımı X6’nın araziden çok lüks odaklı bir otomobil olduğunu hissettiriyor. İç mekan klasik BMW tasarımını sürdürüyor. Göstergelerin siperliği yumuşakça yanlara kıvrılarak tüm ön panelin üstünü örtüyor. Cilalı siyah görünümdeki materyaller ile malzeme kalitesi vurgulanıyor. Orta konsolun üstündeki multimedya ekranı ise oldukça geniş. Bu ekranın kontrolü de vitesin yanındaki tekerlekten sağlanıyor. Teknolojik donanımların yer aldığı ConnectedDrive başlığı altında Head-Up Display, sürüş desteği, park asistanı, çevre görüş sistemi, gece görüş sistemi, hız sınırı bilgisi bulunuyor. İnternet hizmetleri de araç içi eğlence olanaklarını arttırıyor. X6 ilk olarak Moskova Otomobil Fuarı’nda müşterisiyle buluştu, ancak Avrupa pazarındaki sınavı 2014 sonunda başlıyor. Türkiye’ ye gelişi ise motor meselesi sebebiyle 2015 kış sonunu bulabilir. Fiyat ise 500.000 TL seviyesinde. Motorların yakıt tüketiminde ortalama yüzde 22’lik azalma meydana gelmiş. Bunun sağlanmasında TwinPower Turbo teknolojisi, standart Steptronic şanzıman, ve EfficientDynamics büyük role sahip. Standart ve sürekli aktif olan xDrive dört tekerlekten çekiş sistemi opsiyonel süspansiyon sistemleri ile daha da faydalı hale getirilebiliyor. Süspansiyon sistemleri ile sürüş konforu ve www.bilgemed.com.tr 37 OTOMOBİL SUV ile coupe arasında GEZİ İki günde baştan sona keşfedeceğiniz 6 şehir önerisi Habibe Tokgöz Yaz geldi ve sımsıcak güneş en güzel haliyle gülümsedi günlerimize. Şimdi gezme vakti! Kış mevsiminde tatili tercih etmeyenlerin sayısı oldukça fazla… Tatil için yaz mevsimini beklemeden bahar aylarının tadını çıkarmak istiyorsanız eğer ve hafta sonu tatilinizi en güzel şekilde değerlendirmek istiyorsanız, İstanbul’dan ortalama 2 saatlik bir uçak yolculuğuyla farklı şehirlerin ve farklı kültürlerin arasında keşif dolu bir hafta sonu geçirebilirsiniz. Gaziantep Hemen bir Gaziantep bileti alıp, bir sonraki hafta sonunun planlayarak seyahatlere başlayabilirsiniz. İstanbul’dan uçakla yaklaşık 1 saat 40 dakika süren bir yolculuğun ardında Gaziantep Havalimanı’na inmiş olacaksınız. Havalimanından Gaziantep Merkez’e ise 20 dakikalık bir araç yolculuğuyla ulaşabilirsiniz. Güneydoğu’nun en eski kültürünü gözler önüne seren şehrin birçok noktasını iki güne sığdırabilirsiniz. 38 www.bilgemed.com.tr Hem tarih hem doğa hem de köklü bir kültürün izlerini göreceğiniz Gaziantep’in Şahinbey ilçesindeki Bakırcılar Çarşısı’ndan başlayabilirsiniz gezinize. Şehrin en önemli noktalarından biri de Zeugma Antik Kenti… Antik kentin zengin kalıntılarını ziyaret edebilirsiniz. Zeugma, Nizip ilçesinde yer alıyor. Şahinbey’deki Gaziantep Kalesi, Zincirli Bedesten, Şehitkamil’deki Zeugma Mozaik Müzesi, Karkamış’taki harabeler ve daha birçok tarihi noktaya gezi listenizde yer verebilirsiniz. Akşam saatlerinde ise şehrin ünlü eğlence mekanlarına giderek değerlendirebilir, bu kısa tatiliniz sırasında şehrin yöresel lezzetlerini damağınızla buluşturabilirsiniz. Tüm bunları gerçekleştirmek için en yakın zamanda uçak biletinizi almayı unutmayın. Adıyaman Güneşin batışının görsel bir şölene döndüğü ve Nemrut Dağı ile sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da dikkatini çeken bir şehir Adıyaman. Son yıllarda turizmin daha çok canlandığı bu şehre İstanbul’dan uçakla gitmek yaklaşık 1 saat 45 dakika sürüyor. Adıyaman Havalimanı’ndan şehir merkezine 50 dakikada geçebilirsiniz. Burada geçireceğiniz hafta sonunda rotanızı ilk olarak Nemrut Dağı’na çevirmelisiniz. Şehir merkezinden Nemrut Dağı’na 1 buçuk saatte Muğla-Bodrum Yoğun iş temposundan uzaklaşmak ve kendinizi biraz olsun serin sulara atmak istiyorsanız Bodrum en iyi seçeneklerden biri. İstanbulBodrum arası ise uçakla 1 saat 15 Şanlıurfa’da görmenizi önerdiğimiz yerler: Kızlar Sarayı, Bazda Mağaraları, Urfa Kalesi, Halfeti Antik Kenti, Balıklı Göl, Göbekli Tepe, Şanlıurfa Müzesi, Harran Ovası, Tektek Dağları Milli Parkı. Mardin dakika kadar sürüyor. Milas Bodrum Havalimanı’na iniş yaptıktan sonra Bodrum Merkez’e servislerle, taksiyle veya minibüslerle geçebilirsiniz. Havalimanından Bodrum’a geçmek yaklaşık 40 dakikanızı alacak. İki gün içinde Bodrum’un tüm noktasını gezebilirsiniz. Akşam vakitlerinde Bodrum Barlar Sokağı’na geçip, sabaha kadar eğlenebilir, gündüzleri plajların tadını çıkarabilirsiniz. Bodrum’da görmenizi önerdiğimiz yerler: Mindos Kapısı, Pedasa antik Kenti, Bodrum Antik Tiyatro, İasos Antik Kenti, Bodrum sualtı Arkeoloji Müzesi, Halikarnas Mozolesi, Bodrum Kalesi. Tarihteki birçok medeniyetin izlerini taşıyan Mardin ise İstanbul’dan uçakla 1 saat 15 dakika sürüyor. Mardin Havaalanı’ndan çıkarken ilk durağınız şehrin merkezi olabilir. Havaalanından Mardin Merkez’e 30 dakikalık bir yolculukla geçebilirsiniz. Sadece Midyat’ı görmek için kısa bir Mardin gezisi düzenleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Mardin ile Midyat arası ise yaklaşık 1 buçuk saat. Fakat her noktasıyla ayrı bir keyif, ayrı bir keşif oluyor bu güzel şehir. Şehrin keşmekeşinden biraz uzaklaşıp, farklı hayatlara ve kültürlere tanık olmak için hemen bir Mardin bileti almanızı öneririz. Mardin’de görmenizi önerdiğimiz yerler: Mardin Müzesi, Dara Harabeleri, Revaklı Çarşı, Mor Yusuf Kilisesi, Reyhaniye Camii, Şehidiye Medresesi, Hatuniye Medresesi, Mor Gabriel Manastırı, Zinciriye Medresesi, Kırklar Kilisesi, Kasımiye Medresesi, Mardin Kalesi, Deyrülzeferan Manastırı. Rize Karadeniz’in en merak edilen şehirlerinden biri Rize… Eğer hafta sonunda yeşile, temiz havaya doymak istiyor ve bol bol dinlenip doğanın tadını çıkarmak istiyorsanız Rize’ye gitmenizi öneririz. İstanbul’a uçakla 1 saat 40 dakika uzaklığa sahip olan Trabzon Havalimanı’na indikten sonra 3 saatlik bir araba yolculuğuyla Rize’ye geçebilirsiniz. İki güne Rize’nin Tüm yaylalarını ve tarihi eserlerini sığdıramazsanız bile, epey bir noktayı keşfetme imkanı yakalayacaksınız. Rize’de ilk durağınız Ayder Yaylası olabilir. Rize Merkez’den Ayder Yaylası’na araçla 30 dakikada ulaşabilirsiniz. Bir gününüzü Çamlıhemşin’de veya İkizdere’de değerlendirebilirsiniz. Bahsettiğimiz ilçelerde birçok gezi noktası bulunuyor. Hemen bir uçak bileti alarak Rize’nin tarihi ve doğası arasında güzel bir iki gün geçirebilirsiniz. Rize’de görmenizi önerdiğimiz yerler: Ayder Yaylası, Gito Yaylası, Anzer Yaylası, Şenyuva Köprüsü, Rize Kalesi, Palovit Şelalesi, Fırtına Deresi, Kavrun Yaylası, Elevit Yaylası. Şanlıurfa Müslüman, Hristiyan ve Musevi toplum için önemli bir yeri olan Şanlıurfa, İstanbul’dan uçakla www.bilgemed.com.tr 39 GEZİ ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınız varsa ulaşmanız daha kolay olacak, yoksa Adıyaman Havalimanı’ndan indiğinizde uygun fiyatlara araç kiralamanızı öneririz. Nemrut Dağı’ndaki heykellerin ve doğal manzaranın fotoğraflarını bol bol çekmeyi ve gün batımını izlemeyi sakın unutmayın. Parmak kebap, ekşili köfte, bazlama, kabak cacığı, ciğerli pilav başta olmak üzere şehrin yöresel lezzetlerini de denemelisiniz. Adıyaman’da görmenizi önerdiğimiz yerler: Karkamış Harabeleri, Arsemia Antik Kenti, Adıyaman Müzesi, Oturakçı Pazarı, Turuş Kaya Mezarları, Perre Antik Kenti. gidildiğince sadece 1 saat 45 dakika uzaklıkta… Bizce bir hafta sonunda değerlendirilmesi gereken ve sadece 2 günde baştan sona gezebileceğiniz bir şehir. Balık Göl’ün büyülü efsanesini hissedeceğiniz ve eski evler arasından geçerken tarihi bir yolculuğa çıkacağınız gezinizde ilk durağınız Şanlıurfa GAP Havaalanı olacak. Havaalanından şehir merkezine geçişiniz ise 15 dakika kadar kısa bir süre. Urfa’ya sadece Balıklı Göl için giden bile var. Kaldı ki sayısız bir tarihi kalıntıya ve zengin bir kültüre sahip. Hiç gitmemişseniz eğer, bir hafta sonuna uçak bileti alıp ve iki günlük bir valiz hazırlayıp Şanlıurfa’nın tarihini, doğasını ve yöresel yemeklerini keşfedebilir ve ünlü sıra gecelerine katılabilirsiniz. AJANDA OKUYUN Zizek’ten Nükteler (Şu Hegel Fıkrasını Duydun mu?) Yazar: Slavoj Zizek Yayınevi: Encore / Yayınevi Genel Dizisi Sayfa sayısı: 140 sayfa Etiket fiyatı: 20,00 TL Konu: “Ciddi ve iyi bir felsefi çalışma tamamen nüktelerle yazılabilir” -Ludwig WittgensteinSlavoj Zizek’in diğer kitaplarının aksine yazılarından derlenen nükteler, fıkralar ve şakalar onun felsefi, politik, psikanalitik düşünceleri için bir dizin sağlıyor. Zizek’e gore nükte felsefi bir içgörünün kısa yolu olan eğlenceli hikayelerdir. “Emniyet teşkilatındaki rüşvetçiliği dalgaya alan eski bir Yugoslav fıkrası vardır: Bir polis habersizce evine gider ve karısını besbelli şehvete ve heyecana kapılmış halde yataklarında çırılçıplak yatarken bulur. Acaba onu başka bir adamla bastım mı diye şüpheye kapılıp odanın etrafını yoklamaya başlar. Kocası yatağın altına bakmak için eğildiğinde karısının beti benzi atar; ama iki saniye süren fısıldaşmadan sonra, polis yüzünde tatmin olmuş, halinden memnun bir sırıtışla doğrulup ‘Kusura bakma canım, yanlış alarmmış. Yatağın altında kimse yok!’ der. Elinde ise sıkı sıkı kavradığı, yüksek meblağda bir deste para vardır.” “Öteki’nin bilgisinin anahtar rolünü örneklemek üzere Lacancılar arasında yıllardır klasik bir fıkra anlatılır: Kendisini darı tanesi sanan bir adam akıl hastanesine kaldırılır, orada doktorlar onu bir darı tanesi olmadığına, insan olduğuna inandırmak için ellerinden geleni yapar; fakat iyileşip (darı tanesi değil de insan olduğuna inanıp) hastaneden ayrılmasına izin verildikten sonra, çok geçmeden tir tir titreyerek ve ödü kopmuş bir halde geri gelir kapıda duran bir tavuğun kendisini yiyeceğinden korktuğunu söyler. ‘Dostum,’ der doktoru, ‘sen darı tanesi değil de insan olduğunu çok iyi biliyorsun.’ ‘Ben biliyorum tabii ki,’ diye cevap verir hasta, ‘Peki ya tavuk biliyor mu?’” İZLEYİN GİDİN Vizyon Tarihi: 8 Ağustos 2014 Yönetmen: Luc Besson Oyuncular: Scarlett Johansson, Morgan Freeman, Min-sik Choi Tarih: 16 Eylül 2014 Yer: İTÜ Stadyumu, İstanbul Lucy Tür: Bilimkurgu , Aksiyon Konu: Genç bir kadın olan Lucy (Scarlett Johansson) uyuşturucu kaçakçılığı yapmaktadır. Bir teslimat öncesinde, taşımakta olduğu bütün uyuşturucu, beklenmedik bir şekilde Lucy’nin vücuduna nüfuz eder ve kanına karışır. Mucize eseri Lucy aşırı doz nedeniyle herhangi bir sorun yaşamaz. Aksine, damarlarında dolaşan kimyasallarla insanüstü yetenekler kazanmıştır. Akıl okuma, telekinezi ve acıyı hissetmeme gibi güçlere sahip olan genç kadının hayatı artık eskisi gibi olmayacaktır. 40 www.bilgemed.com.tr Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball En çok satanlar listesinde 1. sırada yer alan ARTPOP albümü ile Lady Gaga, dünya turnesi kapsamında İstanbul’da! Bugüne kadar gerçekleştirdiği turnelerle 4 milyon üzerinde konser bileti satan, zamanımızın en popüler global ismi Lady Gaga, Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball turnesi ile ilk kez Türkiye’ye geliyor. 16 Eylül 2014’te İTÜ Stadyumu’nda gerçekleşecek İstanbul konseri Pozitif Live ve Live Nation tarafından gerçekleşmektedir. Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball turnesi, sanatçının multi-platinyum ve Billboard 200 listesinde birinci sırayı oturan son albümü ARTPOP’u albümünün ilk turnesi. Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball, turnesi 4 Mayıs’da Ft. Lauderdale’de start alacak ve Kuzey Amerika’dan sonra Avusturalya ve Asya konserleriyle hayranlarıyla buluşacak. Avrupa turnesinin ilk durağında İstanbul’a uğrayacak olan Lady Gaga, hayranlarına gerçek Monster deneyimini yaşatmaya hazırlanıyor. Hiçbir iş, insan sağlığı ve güvenliğinden önemli ve acil değildir.