baskent gazetesi

Transkript

baskent gazetesi
Gıda Yüksek Mühendisi
Süreyya
ÖZEKİN
sö[email protected]
BESİN ÖĞELERİ YAZI
DİZİSİ - 4
VİTAMİNLER – 2
Geçen hafta ki yazımda, vitaminlerin, vücudumuzun normal fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli
olan ve besinler içerisinde doğal olarak
bulunan organik maddeler olduğunu
söylemiştik. Vitaminlerin yağda eriyen
(ADEK) ve suda eriyen (B kompleks,
C ) vitaminler olmak üzere 2 ye ayrıldığıını belirtmiştik. Bu hafta yağda
eriyen vitaminlerden hücre yenileyen
E vitamini ve hayati öneme sahip K
vitamininden bahsedeceğim sizlere.
E vitamini; hücre yapısının bozulmasını engellemekte, hücre yenilenmesinde önemli rol oynamakta ve
yaraların iyileşmesini hızlandırmaktadır. Çok güçlü bir antioksidan olması
sebebiyle kansere karşı koruyucudur.
Ayrıca ağır metaller, zehirli bileşikler,
radyasyon ve bazı ilaçların yarattığı
toksinlere karşı koruma sağlamaktadır.
Damar sertliğini ve tıkanmalarını engellemektedir. Cildi güzelleştirmekte,
bağışıklık sistemini güçlendirmektedir.
Göz sağlığı için hayati önem taşımaktadır. Yaşlanmayla ortaya çıkan hafıza
kayıplarını da önleyici etkisiyle Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaşlatmaktadır.
E vitamini içeren besinler; buğday,
arı sütü, badem, fındık, ceviz, marul,
tere, kereviz, maydanoz, ıspanak gibi
yeşil yapraklı sebzeler, lahana, mısır
yağı, ayçiçeği yağı, soya yağı gibi bitkisel yağlar, mısır, yulaf gibi tahıllardır.
E vitamini fazlalığında; öncelikle
sindirim sistemi zarar görmektedir. Şeker hastalarının ise insülin değerlerinde
dalgalanma yaratacağı için dikkatli
tüketilmesi gerekmektedir. Hamile bir
birey fazla E vitamini alacak olursa
bebeğin kalp rahatsızlığı ile dünyaya
gelme riski ortaya çıkabilmektedir.
Tabi bu yan etkilerin tümü yüksek dozlar için geçerli olmaktadır. Bu nedenle
E vitamininin tabletlerle değil doğal
yollardan besinlerle alınması tavsiye
edilmektedir.
E vitamini eksikliği; çok sık görülen
bir durum değildir ve günlük olarak
tüketilen gıdalar genellikle E vitamini
ihtiyacının tamamını karşılamak için
yeterli olmaktadır. E vitamini eksikliğinde damar sertleşmesi ve buna bağlı
kalp krizi, damar tıkanıklığına bağlı
bacak ağrıları ve göğüs ağrısı görülebilmektedir. Kansızlığa neden olabilmektedir. Kalp hastalıkları ve kanser
riski artmaktadır. Çocuklarda hemolitik
anemi ve göz bozuklukları, yetişkinlerde dengesiz yürüme, konsantrasyon
bozukluğu, düşük tiroid hormonu seviyesi, sinir harabiyeti, uyuşukluk, anemi
ve bağışıklık sisteminde zayıflama görülebilmektedir.
K vitamini; en önemli görevi kanın
pıhtılaşmasını sağlamaktır. Kanın normal şekilde pıhtılaşmasını sağlamanın
yanı sıra kemikleri kırılmaya karşı
korumakta, menopoz sonrası kemik
kaybını önlemekte, damar sertliği riskini azaltmakta, karaciğer ve prostat
kanseri riskini düşürmektedir. Doğal
olarak kalın bağısaktaki faydalı bakterilerin faaliyeti sırasında kendiliğinden
üretilebilmektedir.
K vitamini içeren besinler; yeşil
yapraklı sebzeler, karnabahar, yeşil
domates, fasulye, bezelye, yoğurt, yumurta sarısı, patates, yeşilbiber ve yeşil
çay bol miktarda K vitamini içeren
besinler arasındadır.
K vitamini fazlalığında; aşırı dozlarda alımında kanın yoğunlaşması ve
fazla hızlı pıhtılaşması sonucu damarlarda tıkanmalara sebep olabilmektedir. Göğüste sıkışma ve terlemeye
neden olabilmektedir.
K vitamini eksikliğinde; pıhtılaşmada sorunlar ve aşırı kanama ortaya çıkmaktadır. Adet kanamasında artış, diş
eti kanaması, burun kanaması, idrarda
kan, kolay yaralanma ve morarma,
kesiklerin normalden uzun kanaması
gibi belirtiler görülebilmektedir.
Devam edecek...
i
S
G YE
YAŞAM
BAŞKE
G
G
23 Mayıs 2016 Pazartesi
Ni
NT
12
A
ZETE
sağlık-güzellik
BASKENT
www.yenibaskentgazetesi.com
Anne sütü EN
DEĞERLİ BESİN
HAFTALIK EKONOMİK AKTÜEL SİYASİ GAZETE
Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, anne sütünün bebekler için doğadaki en değerli besin olduğunu
belirtti. Anne sütü ile beslenen çocukların bağışıklık sisteminin daha güçlü olduğunu belirti
C M Y B
Gebze Medical Park Hastanelerinden Uzman Diyetisyen Aslıhan
Küçük, şu bilgiler verdi. “Kimine
göre zorlu, kimine göre keyifli geçen haftaların ardından, dünyanın
en güzel mucizesi bebeğiniz artık
elinizde ve sizinle beraber büyümeye hazır yardımlarınızı beklemekte.
Emzirme döneminde beslenmeniz
bebeğinizin gelecekteki sağlığı
ve anne sütü verimliliği için çok
önemli. Bu dönemde salgılanan süt,
annenin aldığı besinlerin bir ürünüdür. Dolayısıyla bebeğin sağlıklı
beslenebilmesi ve gelişebilmesi için,
annenin yediklerine dikkat etmesi
gerekir. Değişik besin gruplarından
beslenmeye ve öğün aralarında
sağlıklı atıştırmalar yapmaya özen
göstermelisiniz”.
AŞIRI KİLODAN KAÇININ
Doğum sonrası kilo verme hızı
ve zamanının aslında gebelik süresince alınan kiloyla ilgili olduğunu
belirten Küçük, “Emzirme döneminde kilo verme sizin için sorun
olmaması için gebelik döneminde
aşırı kilo almamalısınız ve bunun
için hamilelik döneminden itibaren
beslenme düzeninize dikkat etmelisiniz. Dikkat etmenize rağmen
kilo artışınız mevcutsa korkmayın!
Hamilelik sonrasında kilo verimi
bazı kurallara uyulduğunda çok kolaydır. Bebeğini iyi emzirmek, onun
sağlığını korumak ve bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak bu dönemde
annenin önceliklerini de değiştirir.
Beslenme düzeninde yapılacak ufak
tefek farklılıklar emzirme döneminde de kilo verilmesini sağlayacaktır.
Emzirme döneminde vücut yaklaşık
olarak normalden 500 kalori daha
fazla tüketir. Bu durumda emziren
annenin sağlıksız bir şekilde kilo
vermemesi gerekir. İlk 4 ayda aylık
0,5-1 kg zayıflama normaldir. Anne
çok şişmansa, ayda 2 kg kayıp da
gözlenebilir. Unutmayınız; hızlı kilo
kaybı için yapılan düşük kalorili diyetler annenin süt verimini
olumsuz yönden etkiler. Özellikle
karbonhidrat ve proteinden fakir
beslenme sütünüzün azalmasına
sebep olabilir” dedi.
bağışıklığı güçlendiriyor
Anne sütünün doğadaki en
değerli besin olduğuna dikkat çeken
Küçük, “Sadece anne sütü ile beslenen çocukların bağışıklık sistemi
daha güçlü olur ve bu sayede birçok
hastalığa karşı korunurlar. Anne
sırf bu sebep için bile olsa, kilo
vermek uğruna sütünü tehlikeye
atmamalıdır. Emzirme döneminde,
her gün yaklaşık 7 -8 çay bardağı, yani 700- 800 ml süt salgılanır.
Bunun için harcanan kalori ise, her
gün için 500 kalori civarındadır. Bu
kalori kaybı, 45 dakikalık bir koşuya, 45 dakikalık bisiklet sürmeye
veya 45 dakikalık tenis oynamaya
eşdeğerdir. Bu sebeple emzirirken
dengeli beslenen ve yeterli sıvı alan
anne, eğer doğumu normal kabul
edilen sınırlardaki kilo kazanımı ile
bitirdiyse, 6 ay sonunda doğumda
aldığı ve süt üretmek üzere depoladığı fazla kilolardan kurtulur” dedi.
küçük, emzirme döneminde
beslenme düzeni hakkında şunları
kaydetti:
m Dost bakteriler olan probiyotikler, bağırsak florasını olumlu
yönde etkileyerek anne ve bebeğin
bağışıklık sistemini güçlendirir
ve her türlü sindirim problemini
engeller. Probiyotik kalitesi yüksek
anne sütü ile beslenen bebeğin hem
sindirim sistemi, hem beyin gelişimi, hem de sinir sistemi gelişiminde
fayda sağlanmış olur. Kefir, yoğurt,
ayran ve probiyotik takviyelerin
tüketimi ihmal edilmemelidir.
m Omega 3 tüketimi, anne sütünün kalitesini arttırarak bebeğin
beyin, göz ve sinir sistemi gelişimini destekler, annenin kalp ve damar
sağlığının korunmasında olumlu
katkı sağlar. Yağlı balıklar, ceviz,
badem, kuru fasulye, nohut, keten
tohumu ve yeşil yapraklı sebzeler
omega 3 kaynaklarıdır.
m Emziren annenin kemik
sağlığı için kalsiyumun yeterli alınması çok önemlidir. Kadınlardaki
osteoporoz riski unutulmamalıdır.
Bu yüzden günlük beslenmelerinde
kalsiyum yönünden zengin süt,
yoğurt, kefire yer verilmelidir.
m Süt; protein, karbonhidrat
ve kalsiyum açısından ideal dengeye sahiptir ve emzirme döneminde
süt tüketmeye özen göstermeniz gerekir. Gaz yaparsa, laktozsuz sütleri
veya sindirim farklılığı açısından
keçi sütünü tercih edilebilirsiniz.
m B12 vitamini süt verimliliği
için önemlidir. En iyi kaynakları
ise, yağsız kırmızı et gibi et ve et
ürünleri, balık ve yumurtadır. B
vitamini tüketimi de yeterli miktarda olmalıdır. Bunun için de tam
buğday, bulgur ve kuru baklagiller,
yulaf tercih edilebilir.
m Kokusu yoğun bazı besinler
soğan, sarımsak, brokoli, kabak,
karnabahar, acı baharatlar veya
kuru baklagiller, anne sütünün
tadını değiştirebilir. Bu durum
bazı bebeklerde huzursuzluk (gaz
oluşturması, emmeyi reddetme gibi)
yaratırken, bazıları hiç fark etmeyebilir. Bebeğinizde ciddi birtakım
huzursuzluklar gelişirse, bu tür
besinler ya daha az sıklıkla tüketilmeli ya da hiç tüketilmemelidir.
m Demir eksikliğiniz varsa,
pekmez veya kuru üzüm yanında
C vitamini içeren bir taze meyve
yiyebilirsiniz. Ya da yine demir
kaynağı olan yumurta ve et, nohut,
yeşil mercimek yediğinizde portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan ya da
bol limonlu mevsim salata gibi C
vitamini yönünden zengin sebze ve
meyveler ile birlikte tüketmelisiniz.
m Folik asit gebelik döneminde
olduğu kadar, emzirme döneminde
de önemli olduğundan yeşil yapraklı sebzeleri sık tüketin.
m Meyvelerin doğal şekeri
yeterli olacağından kompostolar
şekersiz hazırlanmalıdır. Yemek
aralarında ıhlamur, nane, papatya
gibi bitki çayları, az şekerli limonata ve komposto içilerek sıvı alımı
arttırılabilir.
m Yeterli düzeyde anne sütü
üretimi için yeterli miktarda sıvı
almaya özen gösterilmelidir. Günde
en az 8-12 bardak sıvı alınması
gereklidir”.
Şişkinlik mi, şişmanlık mı?
Vücutta şişme veya su
NEDEN OLUR?
toplanması haline sağlık uzMenopoz dönemanları “ödem” adını veriyor.
minde ve hamilelik sıÖdem, bazen geçici ve önemrasında ödemle sık
siz ama bazen de kalıcı, hatta
karşılaşılıyor. Adet
ciddi bir hastalığın belirtisi
düzensizliği olan kaolabiliyor.
dınlarda, polikistik
Zeynep
Bazı sabahlar yüzünüz,
yumurtalık sendromu
Girgin
gözünüz elleriniz ayaklarınız
bulunan genç kız ve
şişmiş uyanırsınız. Bazen
hanımlarda, doyüzükleriniz parmaklarınızı acıtır;
ğum kontrol hapı kullananlarda
ayakkabılarınız, etekleriniz dar geödemle karşılaşma ihtimali artıyor.
lir. Eğer benzeri durumlarla nadiren
Stresin ödeme yol açabileceği pek
karşılaşıyorsanız pek önemli debilinmiyor. Ama stres hormonu
ğildir. Ama neredeyse her gün bu
kortizol, su ve tuz birikimine sonuç
şişmeler sizi ziyaret ediyorsa, haliyolarak da ödeme sebep olabiliyor. le canınız çok sıkılacaktır. Yaşam
Aşırı tuzlu yiyecekler tüketmek de
standartlarınızı etkileyecektir.
sık karşılaşılan bir ödem sebebi.
Ayrıca toplardamar sistemi arızalı
HASTALIK İŞARETİ OLABİLİR
olanlarda (varis), lenf akımı bozuŞişme veya vücutta su toplanlarda ( lenfödem ) da ödem beklanması haline sağlık uzmanları
lenen bir gelişme.Vücuttaki dolaşım
“ödem” adını veriyor. Kadınlarda
bozukluğu’da etken olabilir.
daha sık görülen ödem, bazen geçici ve önemsiz ama bazen de kalıcı
NASIL ANLAŞILIR?
hatta ciddi bir hastalığın belirtisi
Cilde elle bastırıldığı zaman bir
olabiliyor. Ödemin en sık ortaya
çökme ya da çukurlaşma oluyorsa
çıktığı yerler gözkapakları, ayaklar
ödem teşhisi kolay oluyor. Ne var
ve eller. ki uzun süren ödemlerde doku sertÖdeme yol açan sorun, çoğu zaleşebildiğinden (hipotiroidi, varis
man su ve tuz dengesindeki bir boödemi) ciltte bu çukurlaşma olmazukluk oluyor. Bu durum hormonal yabiliyor. sebeplerden,karaciğer ve böbrek
Ödemin sebebini bulmak her zayetmezliğinden kaynaklanabiliyor. man o kadar kolay değildir. Bazen
Kalp yetmezliğinde de ödem ortaya yapılan onca test ve dikkatli muçıkabiliyor.
ZEYNEP GİRGİN
İLE ESTETİK
ayeneye rağmen ödemin nedeni
bulunamayabiliyor. Bu durum özellikle stresi yüksek,
kilosu biraz fazla, hormonal dengesi sınırda olan hanımlarda sık
görülüyor.
NASIL ÖNLENİR?
Yapacağınız ilk şey, tuz tüketiminizi kontrol altına almaktır. Tuzu azaltmak, vücutta su birikimini azaltmak anlamına geliyor.
Ödem sorunu olanların sofradan
tuzlukları kaldırmaları, tuz ya da
sodyum içeren yiyecek ve içeceklerden uzak durmaları (bunu ürün
etiketlerini okuyarak başarabilirsiniz) gerekiyor. Turşular, konserve yiyecekler, tuzlu peynir ve zeytin, hazır çorbalar,
hazır çeşniler (et suyu, tavuk suyu
tabletleri, mayonez, ketçap), soya
sosları birer tuz deposu gibidir.
Ödem sorunu olanların su içmekten kaçınmak gibi bir hataya
düşmemeleri, hatta bolca su tüketmeleri gerekiyor. Su seçiminde de
sodyumu az suları tercih etmekte
fayda var.
Alkollü ve asitli içeceklerin, demli çayın, kahvenin su birikimini
kolaylaştırdığı biliniyor. Alkolden
uzak durmak, kilo vermek, bol
posalı sebze ve meyvelere ağırlık
vermek ödemle mücadeleyi kolaylaştırıyor.
Bahar
yorgunluğu
kabusunuz
olmasın
Diyetisyen Merve Sarptaş, bahar
yorgunluğu ile mücadele etmek için
doğru beslenmenin önemli olduğunu söyledi. Havaların ısınmasıyla
halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları,
sindirim problemi ve uyku isteğinin
artması şeklinde gözlemlenen bahar
yorgunluğundan uzak kalmak için,
doğru ve dengeli beslenmenin önemine
dikkat çeken Memorial Kayseri Hastanesi Diyetisyeni Merve Sarptaş, sabah
kahvaltısının mutlaka yapılmasını
önerdi. Kahvaltıda besleyici ama hafif
yiyeceklerin tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Sarptaş, “Günün diğer
öğünlerde ise yağlı yiyeceklerin yerine
daha hafif ve besleyici özelliği olan
sebze ağırlıklı yemekler yenilmelidir.
Baharla birlikte vücudun daha çok
vitamin ve minerale ihtiyacı vardır.
Sebze ve meyveler bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini sağlayan, artan
vitamin ve mineral ihtiyacının karşılanması açısından önemli bir besin
grubudur” diye konuştu.
BU BESİNLER BAHAR
YORGUNLUĞUNA İYİ GELİYOR
Bahar yorgunluğundan etkilenmemek için A, C ve E vitaminleri
açısından zengin sebze ve meyveler
tüketilmesi gerektiğine dikkat çeken
Diyetisyen Merve Sarptaş, sözlerini
şöyle sürdürdü: “A vitaminini en
çok balık, yumurta sarısı, kırmızı et,
süt, yoğurt, havuç, kayısı, tatlı kabak,
kavun, şeftali, ıspanak, brokoli, tere,
maydanoz, dereotu ve rokada bulunmaktadır. C vitamini içeren besinler
ise maydanoz, biber, turunçgiller, soğan, kereviz, brokoli, çilek ve kividir.
Bitkisel yağlar, yağlı tohumlar, yeşil
yapraklı sebzeler, yumurta ve kepeği
ayrılmamış un ise E vitamini açısından zengindir. Bu dönemde organik
olan mevsim sebze ve meyvelerinin
tüketilmesi önerilmektedir.”
SU MİKTARINI ARTIRIN
Bunun yanı sıra, günde en az 2 ya
da 2 buçuk litre su tüketilmesinin de
toksinlerin vücuttan uzaklaştırılarak
bahar yorgunluğunun etkilerinin azaltılması için önemli olduğunu belirten
Sarptaş, “Kahve, çay, kola, kakao ve
benzerleri gibi kafeinli içecekler azaltılmalıdır. Kafeinli içecekler yerine,
metabolizmayı rahatlatıcı ve bağışıklık
sistemini güçlendirici bitki çayları
tercih edilebilir. Aşırı tuz, vücutta su
birikimi arttırarak yorgunluk hissini
artırabileceğinden tüketilmemelidir.
Düzenli olarak haftada 3 gün ve yaklaşık 45 dakika süren tempolu yürüyüşler yapmak, bu dönemdeki yorgunluk
şikayetlerinin azalmasında faydalı olacaktır. Uyku düzenine dikkat edilmeli,
gece geç saatlerde yatılmamalıdır.”
ifadelerini kullandı.
Bel kaymasına
elle tedavi
Erişkin insanlarda bel kayması sıklığının, kadınlarda erkeklere
nazaran daha çok görüldüğü belirtildi.
Bel kayması sonucu omurga kanalı
içinden geçen omurilik ve sinirlerin
sıkışıp baskı altında
kalabileceğini belirten
Fizik Tedavi Uzmanı
Dr. Ali Şahabettinoğlu,
“Erişkin insanlarda bel
kayması sıklığı yüzde
10 civarında. Bel kaymasında ağrı genellikle
belde toplanıyor. Genital bölgeye ve uyluk
arka yüzeyine ve hatta
ayağa kadar bu ağrı
yayılabilir. Kök basısı varsa siyatalji
şeklinde ağrı ve parestezik yakınmaya
yol açabilir. Kadınlarda erkeklere
nazaran daha sık rastlanan bel kaymasının teşhisi için genellikle normal
bel filmleri yeterlidir. Ancak özellikle
hastanın omurga kemikleri arasındaki
kaymanın öne ve arkaya doğru eğilme
ile artıp artmadığını bilmek tedavi açısından çok önemli. Bu sebeple omurganın dinamik röntgen filmlerinin de
çekilmesi gerekebilir” dedi.