MART 2015

Transkript

MART 2015
MART 2015
09
DEKORASYON
13
SEYAHAT
02
MODA
26
KÜLTÜR SANAT
18
TEKNOLOJİ
06
BAKIM
22
MÜZE VE ÖREN YERLERİMİZ
mo
da
SPORTİF ŞIKLIK
EGZERSİZ GİYSİLERİNDE SON TRENDLER
Artık spor kıyafetler sadece sahilde ya da parklarda koşanlar veya spor salonlarında
ter atanlar tarafından değil, çok daha geniş bir kitle tarafından ilgi görüyor. Rahatlık,
her geçen yıl moda trendleri üstündeki hükmünü biraz daha hissettiriyor. Eşofman
kesimli pantolonlar, spor ayakkabılar, 80’li yıllardan alışık olduğumuz ama yavaş
yavaş varlığını bize unutturan bu rahat ve spor kıyafetler hayatımıza geri dönüyor. Bu
nedenle, bu kıyafetleri giymek için illaki egzersiz yapıyor olmak da gerekmiyor!
KADINLAR İÇİN
İSTER SPORDA İSTER
BRUNCH’TA
Son yılların en fazla tercih
edilen alt giyim parçalarından
biri de tayt. Hem estetik
görünümleri hem de esneklikleriyle
spor yapan kadınlar arasında tayt
sıklıkla tercih ediliyor. Özellikle
spor salonları gibi toplu halde spor
yapılan yerlerde, şıklıklarından ödün
vermek istemeyen kadınlar arasında
desenli taytlar göze çarpıyor.
ŞALVAR KESİM EŞOFMAN
Batılı ülkelerde “harem pantolonu”
olarak adlandırılan, şalvar kesim
eşofmanlar rahat hareket edebilmeyi
sağladığı için hem kadın hem de
erkekler tarafından çok tutuluyor.
YAZILI ATLETLER
Spor yapmak malumunuz terletir.
Bu nedenle çok
kalın giysiler spor
yaparken tercih
edilmez. Atlet kesim
tişörtlerse, kol altı kısmındaki
geniş kesimlerinin verdiği
rahatlığa ek olarak, ister tayt
isterseniz eşofman üstüne
giyilebilmesiyle, kadınların üst
kombinleri arasında ilk sıralarda
yer alıyor.
HAFİFLİK ARAYANLARA
Kış aylarında koşuya çıkanların
en büyük gereksinimlerinden biri
onları hem sıcak tutacak, hem
terletmeyecek, hem de ağırlık
yapmayacak spor kıyafetlerdir.
Bu üç unsuru bir araya getirmek
çok da kolay değil. Dışı polyester,
içi kaz tüyü olan bu yelekse,
özellikle kış aylarında koşmayı
sevenler için dizayn edilmiş. Son
derece hafif ve kolsuz oluşu,
spor yapan kişiyi terletmezken,
malzemesinin hafifliği de
hantallık hissini tamamen
ortadan kaldırıyor. Rengi ve şık
tasarımıysa bu özellikleri daha
da cazip hale getiriyor.
AYAKKABI
Egzersizin olmazsa
olmazlarından biri de spor
ayakkabılardır. Satın alacağınız
ayakkabının ayağınızı rahat
ettirmesi bir yana estetik
görünümü de önemlidir. Spor
ayakkabılarda son yılların en
öne çıkan trendlerinden biri de
parlak renkler. Spor yapmayı
sıkıcı bulanlar için aktivitelerine
renk katacak bu ayakkabılardan
edinmelerini tavsiye ederiz.
ERKEKLER İÇİN
SWEATSHİRT: MODASI ASLA
GEÇMEZ
Erkeklerin egzersizleri çoğu
zaman kadınlara oranla daha
ağırdır. Bu yüzden kadınlara
göre daha fazla terlediklerini
söyleyebiliriz. Egzersize
başlamadan önceyse biraz
ısınmak gerekir. İşte bu ısınma
turlarında en fazla tercih edilen
üst giyim parçası dün olduğu
gibi bugün de sweatshirt’ler.
değil kadınlar tarafından
da oldukça tercih ediliyor.
Kalp atış hızınızı, egzersiz
yaparken harcadığınız kaloriyi
size anında gösteren akıllı
bantlarsa, spor salonlarında
en sık karşılaşılan aksesuarlar
arasında.
TİŞÖRT
Tıpkı sweatshirt gibi tişörtler
de “erkek ve spor” kelimeleri
yan yana gelince takımı
tamamlayan üçüncü unsur
oluyor. Erkekler için trendler
ne olursa olsun, pamuklu bir
tişörtün yerini kolay kolay
hiçbir şey dolduramayacak gibi
görünüyor.
GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİ
Giyilebilir teknolojiler aslında
sadece erkekler tarafından
YOGA YAPAN BEYLERE
Yogayı sadece kadınlar mı
yapıyor sanıyorsunuz? Eğer
böyle düşünüyorsanız, çağın
çok gerisinde kalmışsınız
demektir. Bu eşofman
altı, yoga yapan erkekler
için özel olarak dizayn
edilen ürünlerden biri.
Rahat hareket edebilmeyi
sağlayan elastik kumaş
yapısı bir yana, kesimi de
sadece spor yapan değil
hafta sonları yürüyüşe çıkan
erkeklerin de tercihi.
BASKETBOL AYAKKABISI
Eğer sporunuzu ağırlıklı
olarak kapalı mekanlarda
yapıyorsanız, son yıllarda
çoğu erkeğin yaptığı
gibi siz de bir tercihinizi
basketbol ayakkabısından
yana yapabilirsiniz. Bu
ayakkabı modelinin ön
plana çıkmasındaki temel
neden hafif olması ve bu
nedenle ağırlık kaldırırken
ve kondisyon bisikletine
binerken vücuda destek
olması.
ba
kım
ODUNSU MU, ÇİÇEKSİ Mİ, MİSK Mİ?
SİZİN
PARFÜMÜNÜZ
HANGİSİ?
PARFÜM SEÇERKEN CİLT TİPİNİZ DE ÖNEMLİ
KARAKTERİNİZ DE…
Raflara dizilmiş onlarca parfüm şişesi… Renk renk, boy
boy… Hangisini seçeceğinize karar vermek kimi zaman
kabusa dönen bir süreç olabiliyor. Bileğinize sıkılan
numuneler arasından seçim yapmaya çalışıyorsunuz.
Denediğiniz üçüncü ya da dördüncü parfümün ardından
artık aralarındaki farkı bile anlayamaz hale geliyorsunuz. En
nihayetinde, belki de sadece adına aşina olduğunuz ya da
sadece şişesi hoşunuza giden bir parfümü alıp çıkıyorsunuz.
Oysaki parfüm seçimi, pek çok farklı kriteri barındırır. Buna
cilt tipiniz de dahildir, karakteriniz de…
Örneğin, kuru bir cilde sahip olanlar, parfüm sıktıkları
zaman, kokunun ciltlerinde kalma süresi daha kısa olur.
Bu nedenle, parfümlerini yağlı ciltlere göre daha sık
tazelemeleri gerekir. Kuru ciltler aynı zamanda hassas
cilt yapısına da sahip olduklarından, çoğu parfümün
içeriğinde yer alan etil alkol cildi daha da kurutabilir.
Bu nedenle, kuru ciltliler kokusu uzun süre kalan, güçlü
kokuları tercih etmelidir. Açık tenlilere oranla bedeni
daha fazla melanin pigmenti üretenler daha koyu tenli
ve ağırlıklı olarak daha yağlı ciltlere sahip olurlar. Koyu
ve yağlı cilt tipine sahip olanlar için odunsu
ve çiçeksi kokulu parfümler idealdir.
Kuru ciltler nasıl parfümlerin kalıcılığını
azaltan bir yapıya sahipse, yağlı ciltlerde de
tam tersi etki söz konusudur. Bu yüzden,
yağlı cilde sahip olanların hafif ve çiçeksi
kokuları tercih etmesi gerekir. Eğer buğday
tenliyseniz, baharatlı ve çiçekli kokular
önceliğiniz olmalıdır. Diğer cilt tiplerine
oranla buğday tenliler bu kokuları çok
daha iyi taşır.
KARAKTER ETKİSİ
Kokular da kıyafetler gibidir. Karakterinizin dışa yansıması
olan parfümleri seçebilirsiniz ya da olmak istediğiniz
kişiyi yansıtan bir kokuyu tercih edebilirsiniz. Örneğin,
çiçeksi kokular, dışa dönük, sosyal kişileri temsil ederler.
Sizin kişiliğiniz de böyle olabilir ya da içe kapanık
bir insansınızdır ama gireceğiniz ortamda bu şekilde
algılanmak istemiyor olabilirsiniz. İşte bu noktada, tıpkı
kıyafet seçimi gibi parfüm seçiminin önemi devreye
girer. Ağır ve güçlü kokular yerine çiçeksi kokuları tercih
ederek, insanların algılarında bir fark yaratabilirsiniz. Eğer
amacınız kendinize gizemli bir hava katmaksa o zaman
oryantal ve misk kokuları kullanabilirsiniz.
Pudralı kokular, ağırlıklı olarak genç kızlar arasında tercih
edilir. Kendine güveni hatta bir nebze de narsizmi temsil
eder. Pudralı kokular özellikle kış mevsimine uygundur.
Kokuların da yine kıyafetler gibi mevsimleri olduğu
unutulmamalıdır. Meyveli kokular sonbahara, çiçeksi
kokular ilkbahara, tazelik ve ferahlık hissi veren kokularsa
yaz aylarına yakışır. Bu saydığımız kategorileri tek bir
güne bile uygulayabilirsiniz. Yani mevsimleri beklemek
zorunda değilsiniz. Güne çiçeksi kokularla başlayıp, öğlen
saatlerinde kehribarla devam edip, akşam saatlerinde
odunsu kokulara geçiş yapabilirsiniz.
de
ko
ras
yon
DEKORASYONDA
DOĞALLIĞI
SEVENLERE
RUSTİK DEKORASYON ÖNERİLERİ
Rustik kelimesini ilk defa duyanlar için kelimenin “köylü,
köye ait” anlamlarına geldiğini belirtelim. Dekorasyon için
bu kavram kullanıldığında ise akıllara işlenmemiş, doğal
görünümlü malzemelerden yapılan objeler gelmelidir. Sehpa
olarak kullanılabilecek bir kütük, yine ahşaptan yapılma bir
kitaplık rustik kavramını resmetmek için kullanılabilecek
örneklerdendir. Anadolu’nun, varlığını az da olsa bugün
de devam ettiren tek veya çift katlı eski ahşap evlerinin
hem bütün bir yapı hem de iç mekan tasarımı olarak rustik
kelimesinin neredeyse tam karşılığı olduğunu söylemek
mümkün. Çünkü hem yaşanılan zaman, hem coğrafya hem de
topraktan kopmamış bir yaşam tarzının benimsenmiş olması,
evlerin mobilyalarında da kendini gösteriyordu. Yani doğallık
ön plandaydı.
Artık ihtiyaçlarımızı direkt olarak doğadan
karşıladığımız zamanların oldukça ilerisindeyiz. Bunun
pratik yaşamda büyük artıları olsa da, doğadan
bu denli kopmuş olmak bizi bir noktada rahatsız
edebiliyor. Rustik dekorasyon tercihinin ise bu
kopuşun bir nebze de olsa hafifletilmesi ihtiyacından
doğduğunu ve sonrasındaysa bir dekorasyon akımına
dönüşüp varlığını bugün de hala devam ettirdiğini
söylemek mümkün.
1700’lü yıllarda ortaya çıkan rustik dekorasyon
akımı kısa sürede İsviçre, Almanya, İngiltere ve ABD
gibi ülkelerde hızla benimsenmiştir. Doğal yaşam
özlemimizin evlerimizde vücut bulmuş hali olan rustik
dekorasyon tarzında, sadelik ve doğallık ön plandadır.
Çoğunlukla toprak renkler ve ahşap öğeler kullanılır.
Evinizde rustik bir tarz yaratmak isterseniz öncelikle
doğal ve az işlenmiş malzemeler kullanmanız gerekir.
Mobilyalardaki ahşap seçimini, keten gibi yine doğal
olan kumaşlarla tamamlayabilirsiniz. Keten yastık
kılıfları, yatak örtü ya da perdeleri bu anlamda ideal
seçimler olacaktır. Tuğla duvarlar, ahşap kolonlar yine
ahşap yer kaplamaları bu tarz için sıklıkla tercih edilir.
Duvar boyası olarak krem gibi açık tonlar kullanılmalı,
evin genelinde kahve tonları, kiremit, hardal, gri, vizon
gibi renklerin hakimiyeti olmalıdır.
Rustik bir oturma odasının en önemli
özelliği sıcak ve konforlu bir ortam
sunması, adeta içinizi ısıtan bir havaya
sahip olmasıdır. Çiçek desenli koltuklar,
ahşap bir sehpa, eskitilmiş mobilyalar,
canlı çiçeklerin yer aldığı saksılar, boyası
dökülmüş veya bilerek eski bir görünüm
verilmiş metal objeler, bu tarzda
bir oturma odasında yer alabilecek
unsurlardır.
Anlaşılacağı üzere, rustik akımda
counrty tarzına yakın bir hava hakimdir.
“Eski” veya “eskitilmiş” görünüm
önemlidir. Bu kullanılmışlık hissi bir
anlamda doğal bir hava yaratmak için
önemlidir. Bu nedenle yere serilecek
yepyeni ve parlak renkli bir halının
aksine neredeyse rengi solmuş bir
halı tercih edilmelidir. Aydınlatma
içinse, beyaz ışıktan mutlaka
kaçınılmalı, abajur veya şamdanlı
avize gibi klasik tarza sahip olan
alternatifler değerlendirilmelidir. Bu
tarz aydınlatmalar ahşap zemin veya
tavanlara çok daha fazla yakışacaktır.
se
ya
hat
LONDRA YOLCUSU KALMASIN!
LONDRA’YA GİTMEK İÇİN ONLARCA NEDEN VAR.
Gelin bu nedenlere birlikte göz atalım.
DÖRT BİR YANDA MÜZELER
Herkes müze meraklısı değildir ama müze
meraklıları için de Londra cennet gibi bir şehirdir.
Dünyanın dört bir yanından gelen ve arkeolojik
değeri son derece yüksek eserleri barındıran
British Museum bile tek başına Londra’ya gitmek
için bir neden olabilir. Bu müzeyi gezmek emin
olun, neredeyse bir tam gününüzü alır. Ücretsiz
gezilebilen müzelerden biri olan National Gallery ise
Van Gogh, Leonardo da Vinci, Botticelli, Constable,
Renoir gibi ünlü ressamların tablolarını da içeren
binlerce eseriyle müze tutkunlarının hayran
olacakları bir diğer mekandır. Ekrandan ve sinema
perdesinden tanıdığınız isimlerin mumyaları ile
fotoğraf çektirebileceğiniz ünlü Madame Tussauds
Müzesi, bilimin 300 yıllık yolculuğuna tanık
olacağınız, çocuklar için de gezmesi son derece
zevkli olan Science Museum, geleneksel. sanattan
P
modern sanata uzanan koridorlarda, kalıcı veya
listesinde, onu üst sıralara yerleştiren özellikleri saymakla bitmez. Kısa bir Londra turuna
Victoria and Albert Museum, listenizde mutlaka yer
çıkmaya ve bu şehri görmenizi sağlayacak özellikleri gözden geçirmeye ne dersiniz?
alması gereken müzelerin başında gelmektedir.
arklarda sandviçinize ortak olmaya çalışan ördekler, girdiğiniz her dükkanda sizi
süreli sergilere ev sahipliği yapan Tate Modern,
nezaket ve güler yüzle karşılayan insanlar, mükemmel bir şehir planlaması, farklı
kıyafetler, mücevherler, mobilyalar ve tablolarla
bir mimari… Londra’nın sizi kendine aşık eden, gidilesi hatta yaşanılası şehirler
kraliyet ailesinin ihtişamını gözler önüne seren
PARKLAR
3000’den fazla parka sahip olan yemyeşil bir şehir ve burası bir
metropol! Bu iki kavram bir araya gelemez gibi görünse de, mevzu
Londra olunca bu mümkün. Londra gerçek anlamıyla “yeşil” bir
metropoldür. Sizi neredeyse her köşede bir yeşil alan karşılar.
Son derece bakımlı olan bu parklarda çocuklarını, köpeklerini
gezdirenlere, sabah koşusuna çıkanlara, çimlerde piknik yapanlara
rastlamanız son derece olası. Hele havanın güneşli olduğu günlerde
Londra sakinlerinin en büyük keyiflerinden biri parklardaki yeşil
alanlarda güneşlenmektir. Londra’daki parklar arasında en ünlüsü,
sadece şehirde değil tüm dünyada meşhur bir yer olan Hyde Park’tır.
249 hektarlık alanıyla dünyanın en büyük parklarından biri olan
Hyde Park’a gidecek olanların kaybolmamak için park haritasını
takip etmelerinde fayda olduğunu belirtelim. Hyde Park’tan sonra en
fazla bilinen parklar ise Regent’s Park, Greenpark, St James’s Park,
Richmond Park, Bushy Park ve Kew Gardens’tır.
LONDON EYE
Şehri şöyle kuş bakışı görmek ister misiniz? Peki bunu bir dönme dolapta
yapmak kulağınıza nasıl geliyor? Hem de Avrupa’nın en yüksek dönme
dolabında yani London Eye’da. 1700 ton çelikten yapılma ve 135 metre
yüksekliğe sahip olan bu devasa dönme dolap aslında milenyum kutlamaları
için yapılmış sonrasında gördüğü ilgiyle şehrin simgelerden biri haline gelmiştir.
Dönme dolabın 32 adet saydam kapsülünden birine bindiğinizde yaklaşık
yarım saat süren manzara turuna katılmış olursunuz. Bu dönme dolaba
binme ve inme işlemi de enteresandır. Çünkü dönme dolap hiç durmaz yani
siz biniyor ve iniyorken de hareket halindedir. Bu nedenle görevliler biraz da
aceleyle bilet alanları yönlendirmektedir. Yılda 3.5 milyon kişi tarafından ziyaret
edilen London Eye için bir süre bilet kuyruğunda beklemeyi de göze almanız
gerekmektedir.
TİYATRO ve MÜZİKALLER
Dünya çapında ünlü tiyatroları ve yıllar boyunca sahnelenen müzikalleriyle
Londra, kelimenin tam anlamıyla bir sanat kentidir. Shakespeare eserleriyle
bilinen Royal Shakespeare Company, Chicago ve Phantom of the Opera gibi
önemli müzikalleriyle nam salmış olan London - West End, repertuarında
hem klasik hem de modern oyunlara yer veren , özellikle yeni yazarların
eserlerini destekleyen Bush Theatre Londra’ya gitmeden önce göz atıp, erken
rezervasyonla uygun fiyata bilet alabileceğiniz en gözde performans mekanları
arasındadır.
ULAŞIM
Bir şehre ilk defa gidecek olanlar için en büyük
soru işaretlerinden biri nereye nasıl ulaşacağı
sorunudur. İşte bu durum Londra için kesinlikle
bir sorun olmaktan çıkıyor. Nerdeyse tüm şehri
kapsayan metro ve otobüs ağı sayesinde şehir
haritası üzerinde belirlediğiniz bir noktayı elinizle
koymuşçasına bulmak mümkün oluyor. Londra’da
“tube” kelimesini sıkça duyarsanız şaşırmayın.
Çünkü orada metro ağı “tube” olarak adlandırılıyor.
Şehir içi ulaşımda kullanılan ve belirli bir zaman
dilimini ve bölgeyi kapsayan kartınızla (bunları
kartınızı alırken kendiniz belirleyebiliyorsunuz)
Londra’nın simgelerinden biri olan çift katlı
otobüslere de binip, Londra’yı karayoluyla
gezmenin tadını çıkarabilirsiniz. Otobüsler de,
metro kadar zamanlama konusunda hassas.
Akıllı telefonunuza indirebileceğiniz uygulamalar
sayesinde, hangi duraktan, saat kaçta, hangi
otobüsün nereye hareket edeceğiniz rahatlıkla
görebiliyor buna göre tercihinizi metrodan ya da
otobüsten yana kullanabiliyorsunuz.
tek
no
loji
TEKNOLOJİ
MUTFAĞA GİRDİ
MUTFAK İÇİN GELİŞTİRİLEN TEKNOLOJİK ÜRÜNLER
AKILLI TARTI
Sadece mutfağınızdaki
besinler için özel olarak
dizayn edilen bu akıllı
ped, size pek çok farklı
parametrede bilgi veriyor.
Üstüne yerleştirdiğiniz yer
yiyeceğin ağırlığını ölçüyor,
besin içeriği hakkında bilgi
veriyor, kalori, protein,
karbonhidrat oranlarını
göstererek, diyetiniz için
yararlı bilgiler de sunuyor.
YUMURTA HATIRLATICISI
Akıllı telefonlar hayatımızın her alanını kolaylaştırırken, mutfağı
es geçmeleri beklenemezdi. Buzdolabının vazgeçilmez
besinlerinden biri olan yumurta da teknolojinin ağına takıldı.
Egg Minder (yumurta hatırlatıcısı) özel bir yumurta kabıyla
geliyor. Bu kabın içine marketten aldığınız yumurtaları
yerleştiriyor, telefonunuza da uygulamayı yüklüyorsunuz.
Böylelikle bu kapta yer alan yumurtalardan hangisi en eskiyse,
onun ışığı yanıyor. Markete gittiğinizde uygulamayı açarak,
evdeki Egg Minder kabında kaç tane yumurtanız kaldığını da
anında görebiliyorsunuz.
UZAKTAN PİŞİRME
Artık işten eve gelirken aceleyle yemek yapmaya başlamanıza
gerek yok. Bir nevi teknolojik tencere diyebileceğimiz bu cihazla
çorba, et veya tavuk ne isterseniz pişirebilirsiniz. Pişirmek istediğiniz
yemeğin malzemelerini koyuyor ve akıllı telefonunuza indirdiğiniz
uygulama sayesinde, nerede olursanız olun cihazı aktif hale
getirerek pişirme sürecini başlatabiliyorsunuz. Yemeğiniz piştiğinde
cihaz bunu otomatik olarak algılıyor ve siz eve gelene kadar
yemeği sıcak tutuyor.
BLENDER
Bir blenderınız yoksa veya varolanı
değiştirmek istiyorsanız önce bu
ürüne bir göz atın deriz. Dokunmatik
ekranı, 1700 watt motor gücü ve altı
farklı program seçeneğiyle bu ürün,
ileri teknoloji blenderlar arasında bir
adım öne çıkıyor.
MUTFAĞA ÖZEL TABLET
Yemek tariflerine bakmak, adım adım pişirme tekniklerini izlemek veya
sadece yemek yaparken ekranda bir diziyi ya da haberleri takip etmek için
mutfakta tablet kullananların sayısı bir hayli fazla ve bu sayı gün geçtikçe
artıyor. Bu durumdan tablet kullanıcıları son derece memnun olsalar
da aynı şeyi tabletler için söylemek maalesef güç. Üstlerine sıçrayan
yağlar, ekranlarına değen unlu parmaklar... Bir tablet için mutfakta yaşam
gerçekten hiç de kolay değil. Bu tabletse mutfak kullanımı için özel olarak
üretilmiş. İçinde önceden yüklenmiş olan yemek tarifleri ve videoları ile
birlikte satılıyor ve en önemli özelliği ise 30 dakika boyunca suyun altında
tutsanız bile bu durumdan etkilenmiyor. Yani kirlenen ekranı ıslak bezle
silmek bir yana suyun altına tutarak bile temizleme imkanı tanıyor.
AÇIL SUSAM AÇIL
Bu çöp tenekesi sadece estetik görünümüyle
bile mutfağımızın bir köşesinde konumlanmayı
hak ediyor ama o, bundan çok daha fazlasını
sunuyor. Çöp tenekesinin kapağı sadece elinizi
oynattığınızda, hareket hissini algılayarak
açılıyor. Ne pedal ne de mandal... Sadece
elinizin hareketi yeterli. Hem hijyenik hem de
pratik bir kullanıma sahip olan çöp tenekesi
aynı zamanda (dokunmanıza gerek kalmasa
bile) parmak izi de yapmıyor.
mü
ze
VE ÖREN
YERLERİMİZ
DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ
ADETA YERALTINDA BİR APARTMAN
H
Derinkuyu Yeraltı Şehri yerden 55 metre derinliğe sahiptir. Yapıldığı
dönemde binlerce kişinin yaşayabileceği bir şekilde dizayn edilen
yapı, çok iyi bir savunma sistemine ve şaşırtıcı bir havalandırma
sistemine sahiptir. Havalandırma bacaları sayesinde, yerin altına
indikçe havasız kalma ihtimali ortadan kaldırılmıştır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin kimler tarafından, hangi tarihte
yapıldığına dair kesin bir bilgi olmamakla beraber, geçmişinin
Hititlere kadar uzandığı düşünülmektedir. Roma, Bizans ve Selçuklu
dönemlerinde kullanıldığı da bilinmektedir.
Bu yeraltı şehrinin, İlk Hıristiyanların saklama yerlerinden biri
olmasındaki en önemli nedenlerden biri, daha önce de belirttiğimiz
gibi savunma sistemidir. Dar oyukların birbirine bağlandığı
bölümlerin giriş kısımlarında dev tekerlekleri andıran taş yapılar
bulunur. Bunun amacı, düşman saldırısında bu taş bloklarla girişleri
kapamak ve düşmanın içeri girmesine engel olmaktır.
em coğrafyası hem de tarihi değerleriyle, Türkiye’nin
en fazla turist alan destinasyonlarından biri de
Kapadokya’dır. Kapadokya’ya olan bu ilginin önemli
bir parçası da yeraltı şehirleridir. Nevşehir’in Derinkuyu
ilçesinde bulunan Derinkuyu Yeraltı Şehri de, bölgenin gezilebilir
alanı en geniş olan yeraltı şehridir. 1963 yılında tesadüfen
keşfedilmesinin ardından 1967 yılında turizme açılmıştır.
Yapıya, koridor şeklindeki kısımdan
girilir. İlk katında karşınıza ahır,
şaraphane, misyoner okulu ve
vaftizhane olarak kullanılan odalar çıkar.
Daha aşağıya ikinci kata ilerledikçe
günümüzde oturma odası olarak
anlandırılabilecek olan yaşam alanları
ve mutfak yer alır. Üçüncü katta
havalandırma bacası, dördüncü katta,
yatak odaları ve erzak depoları, beşinci
katta yine havalandırma bacasına ek
olarak birbiriyle bağlantılı odalar yer
almaktadır. Altıncı kat yine bir bağlantı
tünelinden oluşur. Derinkuyu Yeraltı
Şehri’nin ilginç bölümlerinden olan
mezar odası ve kilise ise yedinci kattadır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri’ne henüz
gitmemiş olanlara küçük bir uyarıda
bulunmak gerekir. Eğer klostrofobiniz
veya kapalı alanda uzun süre vakit
geçirmekle ilgili sıkıntılarınız varsa,
bu yeraltı şehrine girmeden önce bir
kez daha düşünmenizi tavsiye ederiz.
Dünyanın en değişik tarihi yapılarından
biri olan Derinkuyu’yu görmek,
unutulmaz bir deneyim olsa da, bazı
tünellerinden tek sıra halinde eğilerek
geçilebildiğini belirtmeden geçmeyelim.
İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI’NDAN SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ…
GILGAMIŞ DESTANI
KOLEKTİF
Yaşam sevgisi, yiğitlik, aşk
gibi konuların işlendiği bu
destan, diğer destanlar gibi
insanoğlunun ölümsüzlük
arayışının kanıtlarından
biridir. Sait Maden’in Batı
kaynaklarından çevirdiği
Gılgamış Destanı’nın, Yunan
destanı İlyada’dan, Hint
destanı Mahabharata’dan
beş bin yıl öncesinde
yazıya geçirildiği tahmin
edilmektedir. Gılgamış
Destanı, insanoğlunun ilk
yazınsal ürünü, ilk başyapıtıdır.
KUTADGU BİLİG
YUSUF HAS HACİB
Balasagunlu Yusuf, 11. yüzyılın
en önemli Türk şair ve
düşünürleri arasında yer alır.
Hakkındaki bilgiler büyük
ölçüde eseri Kutadgu Bilig’deki
ifadelere dayanır. Balasagun’da
yazmaya başladığı eserini
Kaşgar’da tamamlamış,
Karahanlı hükümdarı Ulu Buğra
Han’a sunmuş ve has hacip
unvanıyla ödüllendirilmiştir. İyi
bir eğitim gördüğü, Arapça,
Farsça ve İslamiyet öncesi Türk
kültürünü iyi bildiği anlaşılan
Yusuf Has Hacib, eserinde
devlet adamlarının niteliği, birey, toplum, devlet
ilişkilerinin nasıl düzenlenmesi gerektiği üzerinde
durmuş, yaşadığı toplumun geleneksel değerlerine
uygun olarak iyiliği, erdemi ve akılcılığı önermiştir.
ATATÜRK VE ÇANAKKALE’NİN KOMUTANLARI
SERMET ATACANLI
OKUNMASI GEREKEN 501 KİTAP
KOLEKTİF
Çanakkale Savaşı’nın farklı bir açıdan
öyküsü... Atatürk’ün muharebeler
sırasında Türk üst komuta kadrosuyla
olan ilişkileri, anlaşmazlıkları,
kişilik çatışmaları... Muharebelerin
ortasında yaşanan sıkıntılı dönemler,
Atatürk ve komutanlar arasında
yaşanan gerginlikler... Rollerin
değişip Atatürk’ün tek lider olduğu
Cumhuriyet döneminde aynı
komutanlar ile ilişkilerinin seyri...
Atatürk’ün muharebe meydanında
karşı karşıya geldiği İngiliz ve Fransız
komutanlarla, savaştan sonra kesişen yollar... Kanlı bir
savaşın arkasından gelişen sıcak dostluklar... Arşivlerden
yeni belgeler, bilinmeyen mektuplar, gün ışığına çıkan yeni
fotoğraflar... Çanakkale nasıl geçilemedi, savaş ne pahasına
kazanıldı? 91 yıl sonra kimleri, nasıl hatırlayalım, kimleri ve
neleri unutmayalım?
Okunması gereken 501 Kitap bilgili,
zeki, çok okumuş ve güvenilir bir
dost gibidir. Kitabın içeriğindeki
öneriler her biri kendi alanında
tartışmasız üne sahip kitap kurdu
yazarlar tarafından yapılmıştır.
Kitapta yer alan değerlendirmeler,
bu kitaplardan aldıkları zevki ve
hatta yaşadıkları öfkeyi dahi bizimle
paylaşan bu öğretim görevlileri,
yazarlar ve kitapseverlerce hazırlanmıştır. Okumak elbette
öznel bir uğraştır, ancak değerlendirmeleri yazanlar
düşüncelerini ve izlenimlerini dünyanın her yerinden
kitapseverlerle paylaşmak için kişisel tercihlerini bir yana
bırakmıştır. Bu kapsamlı kılavuz kitap kütüphanenizin bakir
ara sokaklarını keşfetmeniz için size ilham verecektir. Bu
sayfalarda anıya eşlik eden seyahati, iç içe geçen modern
ve klasik edebiyatı, bilimkurgu, polisiye, çocuk edebiyatı
ve tarihi, kimi zaman şaşırtıcı ama her zaman özgün
denemelerle bir arada bulacaksınız.

Benzer belgeler