İşçi Birliği No: 10

Transkript

İşçi Birliği No: 10
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‹ fi Ç ‹
Bütün Ülkelerin ‹flçileri Birleflin!
-
K ‹ T L E
G A Z E T E S ‹
Herkesin Yetene¤inden,
Herkese ‹htiyac›na Göre!
YIL: 2 • SAYI: 10 • F‹YATI 1 TL.
MAYIS 2011
Yeni Parlamento ve Yeni Anayasa
Hiçbir Sorunumuzu Çözmeyecek!
BU SAYIDA
1 May›s’tan Notlar
s. 2
★
- Bir kez daha, bofl vaatler, “ç›lg›n” rant projeleri, burjuva partileri aras›nda flantajlar, komplolar, kasetler, belden afla¤› vurufllarla klasik bir burjuva seçimine gidiyoruz.
- Burjuva partileri birbiri ard›na “umut fakirin ekme¤i”
anlay›fl›yla hayalî 100. y›l (2023) öngörülerini gururla aç›kl›yor. Hepsi ayn› fleyleri söyledi¤i için “hangimiz di¤erinden çald›” tart›flmas›na batmalar› da kaç›n›lmaz oluyor.
Buna karfl›n Türkiye’nin 2050 projeksiyonunu yapan uluslararas› ekonomik kurulufllar, mevcut politikalarla devam
edilirse (yani daha kötüleri uygulanmazsa, ki küçük bir ihtimal) Türkiye geliflmekte olan ülkeler diye adland›r›lan di¤er ülkelerle birlikte önemli bir ekonomik
geliflme kaydedecek, nüfusu (her
aile üç çocuk yapmasa bile) 97
milyona ç›kacak, birçok ülkeyi geride b›rakacak, ama bu geride b›rakt›klar› dahil belli bir geliflme seviyesindeki ülkeler içinde ortalama
yaflam beklentisi olarak en geri s›ralarda (40 ülke aras›nda 33.
s›rada) yer alacak, e¤itimde ise
ayn› ülkeler aras›nda sadece Endonezya ve Hindistan’› geçerek
sondan üçüncü olacak. K›sacas›,
Türkiye mevcut kapitalist yolda yürümeye devam etti¤i takdirde küçük bir az›nl›k en geliflmifl ülkelerin
refah seviyesine ç›karken en genifl emekçi ve yoksul y›¤›nlar›n durumunda ciddi bir iyileflme olmayaca¤› gibi birçok aç›dan gerileme olacak. Kapitalizm y›k›lmad›¤› sürece,
burjuva politikac›lar›n›n her zaman dedi¤i gibi “hepimiz ayn› gemide” olaca¤›z, tek sorun, biz küreklere as›lmaya devam ederken onlar›n temsil etti¤i s›n›flar günefl banyosu
yapmaya devam edecek.
- Peki yeni anayasa tart›flmalar› iflçiler ve emekçiler
için ne ifade ediyor? Bilindi¤i gibi TÜS‹AD bu yak›nlarda
Anayasa tart›flmalar› çerçevesinde bir kez daha “demokrasi üst limiti”mizi aç›klam›fl bulunuyor. Yeni TÜS‹AD raporunu haz›rlayanlardan (ki bunlar daha önce AKP’nin
anayasa tasla¤›n› haz›rlayanlarla ayn› isimlerden oluflmaktad›r) Prof. Serap Yaz›c› diyor ki: “Benim ufkumun alabildi¤ine göre, görebildi¤im gelecekte bir sermaye s›n›f› ve
bir çal›flan s›n›f olmaya devam edecek. Sermaye yat›r›m
yapma iste¤inden, kâr motivasyonundan yoksun b›rakacak ortam olmamal› ki yat›r›m yapmaya ve istihdam yaratmaya devam etsin.” TÜS‹AD’›n, ufku kapitalizmden ötesini asla almayan insanlara Anayasa taslaklar› haz›rlatmas›nda flafl›lacak hiçbir fley yok. TÜS‹AD 90’l› y›llardan bu
yana, Bülent Tanör, Süheyl Batum vb.’lerinin raporlar›yla
12 Eylül’ün kan›n› elinden olmasa bile imaj›ndan silebilmek için (ne de olsa imaj ça¤›nda yafl›yoruz) bu yöntemi
uyguluyor. TÜS‹AD’›n gönüllü hizmetkâr› liberal profesör
tak›m›, askeri ve bürokratik vesayetten rahats›zl›k duymaktad›r, ama çal›flan s›n›flar üzerinde mutlak sermaye
vesayetinden en ufak bir rahats›zl›k duymalar›na dar dünya görüflleri asla el vermemektedir.
- Baflbakanl›k taraf›ndan haz›rlanan resmi bir rapora
göre 2010 y›l›nda örtülü ödenekten bütçede öngörülenin
698 kat›(!) harcama yap›larak -“ileri demokrasi”ye emin
ad›mlarla geçifl sürecinde- 5 y›l›n en yüksek “örtülü harcama” yap›lm›flt›r. Yaln›zca 2010 y›l›nda örtülü ödene¤e harcanan para yar›m milyon asgari ücretlinin ald›¤› maafl›n
toplam›na eflit. Örtülü harcaman›n patlama yapmas›na neden olan kalemlerden biri de Gaz Bombas› al›mlar›d›r. Yine bu yak›nlarda bas›na yap›lan aç›klamalara göre “üniversite odakl› olaylar ve protestolar›n, KPSS ve YGS’deki
kopya iddialar› nedeniyle yurt genelinde bafllayan gerginlik ve toplu
eylemler ile Güneydo¤u’daki geliflmelerin düflünülenin üzerinde müdahaleyi gerektirmesi”
sonucunda, bir önceki
y›ldan fazla fazla al›nm›fl olunmas›na ra¤men, polisin gaz bombas› stoklar› erken bitince “yaklafl›k 170 bin
gaz bombas›, gaz solüsyonu, yang›n söndürme aparat› ve savunma tüfek mühimmat›n›n “acele” al›nmas›
için Baflbakanl›k örtülü ödene¤inden yaklafl›k 2.3 milyon
lira aktar›lmas› gerekmifltir. Görüldü¤ü gibi polisi “demokrasinin en önemli güvencesi, adeta garantisi” olarak gören
hükümetimiz halk›n ileri (polis) demokrasisinin tad›na tam
anlam›yla varabilmesi için hiçbir masraftan kaç›nmamaktad›r.
- Bir yanda patlayan cari aç›k, öbür yanda borçlu olmayan tek bir vatandafl›n kalmamas›, yeni ekonomik krizlerin
ve sadece cop ve gazla bast›r›lamayacak sosyal patlamalar›n çok da uzakta olmad›¤›n›n habercisi oluyor.
- En geliflmifl ve gerçekten ileri olanlar› da dahil olmak
üzere hiçbir kapitalist demokraside en önemli devlet iflleri
parlamentolarda de¤il “borsa ve bankalar” ve bunlara binlerce ba¤la ba¤l› olan “kulislerin ard›ndaki daireler, özel
kalem odalar›, genel kurmaylar taraf›ndan yap›l›r. Parlamentolarda sadece laklak edilir, hem de "s›radan halk"›
kafese koymak özel amac›yla.” (Lenin) Belli aral›klarla
“parlamentoda halk› yönetici s›n›f›n hangi üyesinin ‘temsil
edece¤i’ni ve ayaklar alt›na alaca¤›n› kararlaflt›rmak için”
(Marx) yap›lan seçimler ve bu seçimlerin sonucunda oluflan parlamentolarda verilecek mücadele asla iflçi s›n›f›n›n
ve emekçi y›¤›nlar›n kurtulufl mücadelesinin bafll›ca veya
en önemli araçlar›ndan biri olamaz. Yine de iflçi s›n›f›n›n
seçim hesaplaflmas›nda oynad›¤› rol, onun kapitalist devletlerdeki olgunluk ve örgütlülük derecesini ölçmeyi sa¤layan önemli bir gösterge olabilir. Milyonlarca iflçinin bulundu¤u Türkiye’de hemen hemen bütün burjuva ve küçükburjuva s›n›flar›n kendi partileri vard›r, ancak proletarya
hem siyasal hem de sendikal olarak büyük ölçüde örgütDevam› s. 8’de
Yüz Y›ll›k S›n›f Mücadelesi
Tarihimizden - IVs. 3
★
Gerici Rejimlere Karfl› Her
Türlü “‹taatsizlik” Meflrudur
s. 4
★
Direnifl Ve Eylemlerden
s. 5-6-7
★
‹flçi Kurultaylar›ndan
s. 8
★
Libya Savafl›nda Türk
Politikas›
s. 9
★
Libya’da Emperyalist
Rekabet
s. 10
★
“Büyüyen Türkiye”
Manzaralar›
s. 10
★
D›fl Borçlar Ve ‹ç Borçlar
Birbirini Nas›l Tamamlar?
s. 11
★
Okurlardan
s.12-13
★
“Ç›lg›n” Kentsel Projelerin
Kayna¤›
s. 14
★
Karl Marx Biyografi
s. 15
★
1
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
S›n›f Ve Politika
1 May›s’tan Notlar
- Bu 1 May›s’ta da iflçiler taraf›ndan bir kez daha
lay›k olduklar› tarzda kürsüden indirilmek istemeyen
Mustafa Kumlu ve di¤er konfederasyon baflkanlar›
kürsüden söz almaya ve vatan-millet-cumhuriyet-flehit-gazi söylemlerini bir kez dillendirmeye cesaret
edemediler. "Bizi kürsüden indirenlerden hesap soraca¤›z" vb. tehditler savuranlardan Sami Evren, Salim Uslu gibilerden hiçbiri ortal›kta görünemedi. Taksim'i ben kazand›m iddias›nda olan Bay Süleyman
Çelebi kürsüye ç›karak burjuva bas›n›nda dillendirdi¤i gibi "K›l›çdaro¤lu Türkiye'nin üzerine bir günefl gibi do¤du, vizyonumuz TÜS‹AD'la ayn›, oylar
CHP'ye" diyemedi.
- 1 May›s'ta düzenin icazet oyununu bozmaya
dönük anlaml› ç›k›fllar da yafland›. Kürt emekçilerinin
tafl›d›klar› afifllerde bütün milliyetlerden devrimcilerin
resimleri, kapitalist sömürüye karfl› sloganlar emekçilerin özlemlerinin düzen s›n›rlar›na s›k›flt›r›lamayaca¤›n› gösteriyordu. Grup Yorum emekçileri de Dursun Karatafl'›n dev bir resmini kürsüye asarak, "1
May›s'a biz izin verdik, bizim iznimizle Taksim'desiniz" diyen ileri polis demokrasisine, bu meydan›n
devrimcilerin mücadelesiyle zorla al›nd›¤›n› bir kez daha kan›tlayan oldukça a¤›r
ve anlaml› bir mesaj verdi. Özellikle M.
Kemal heykeline BDP bayra¤› as›lmas›
belli çevreleri çileden ç›karsa da, seçimlere kadar "ileri demokrasi" imaj›n›n korunmas› için "flimdilik" kayd›yla burjuva
medyas› al›fl›ld›k olana göre daha az intikam 盤l›klar› atmay› tercih etti. Öte
yandan demokrasi türküleri 盤›ran burjuva medyada asla gündeme gelmeyen
bir gerçek de bu sahte ›l›ml›l›k görüntüsünün ard›nda devrimci kurumlara dönük sald›r›lar›n ve çok say›da devrimcinin tutuklanmas›n›n 1 May›s'›n hemen
öncesinde oldu¤u gibi sonras›nda da hiç h›z kesmeden devam etti¤iydi. Nitekim k›sa süre sonra Grup
Yorum üyelerinin de içinde oldu¤u 1 May›s’a kat›lan
çok say›da devrimci, terörist TMY kapsam›ndaki kan›t gerektirmeyen suçlamalarla göz alt›na al›nacakt›.
- Sendikal konfederasyonlar›n ortak olarak haz›rlad›¤› 1 May›s afiflinde "1 May›s'ta 1 milyon kifliyle
Taksim'deyiz!" deniyordu, 1 Milyon "kifli"den söz etmek çok kolayd› ama üç konfederasyonun toplam
10.000 "iflçiyle" 1 May›s’a gelece¤iz diyecek cesareti yoktu. Sendikalar›n büyük bölümünün 1 May›s'a getirdikleri kadar›yla- iflçileri getirmesi de her zamanki gibi âdeta yasaksavarca bir tarzda oluyordu. Dolmabahçe'de Türk-‹fl'e ba¤l› sendikalar neredeyse
temsili düzeyde gelmiflti. Disiplinsiz, da¤›n›k bir hava
vard›. Kula¤›m›za sendikalar›n ço¤unun sadece iflyeri temsilcilerini ve flube baflkanlar›n› alana getirdi¤i
de çal›nd›. Bunlar her zaman oldu¤u gibi iflçileri ulusalc› cenah›n “koruyuculu¤unda” alana sokup, “sak›ncal›” unsurlara hiç temas ettirmeden, program
bafllad›ktan hemen sonra bir an evvel servislerle
alandan kaç›rma derdindeydi. Görüfltü¤ümüz baz›
deneyimli iflçi arkadafllar iflçileri alana getirmek için
tek bafllar›na bütün bir sendikadan daha fazla çaba
sarf ettiklerini söylüyordu.
- Kimi devrimci geçinen kortejlerdeki kendi gruplar›n›n imzas›n› tafl›mayan herhangi bir bildiriyi al›p
okunmas› kati suretle yasaklanm›fl olan gençlerin
(böyleleri gençleri kendi beyinleriyle düflünen gerçek
devrimciler olarak de¤il, birer tarikat müridi olarak
yetifltirme derdindeydi) aksine, en geri sendikalardaki iflçiler bile ço¤u zaman kendilerine uzat›lan bildirileri okumaktan hatta kimileri bizimle ve arkadafllar›yla eksik ve fazlalar›n› tart›flmaktan korkmuyordu. Bir
maden iflçisi bildirimizin ilk cümlesini yan›ndaki arkadafllar›n›n da duyaca¤› biçimde yüksek sesle okudu
ve ard›ndan iflçi s›n›f›n›n asl›nda bu 1 May›s'ta da polis teröründen kurtulamad›¤›n›, polis taraf›ndan metal
kafese al›nman›n, sivil polislerle neredeyse iç içe olman›n da dolayl› bir terör oldu¤unu söyledi.
- Bu iflçi arkadafl tamamen hakl›yd›. ‹stanbul'da
ve di¤er büyük illerde "polis çevrede olacak, heryerde olacak ama görünmeyecek" denildi, öyle de oldu.
Aç›kland›¤›na göre ‹stanbul'daki eylemde 40.000 polis yer ald›, bunun büyük bir bölümü Mübarek'in "sivil" k›l›kl› ordular› gibi tedbili k›yafet olarak meydandayd›. Kameral› kaskl› polisler ise yüzbinlerce kifliyi
2
tek tek fiflleyebilen sistemleriyle girifl kap›lar›ndaki
yerini al›yordu. Polis devlet "siz e¤lenin, ben nas›l olsa hepinize flah damar›n›zdan bile yak›n›m" mesaj›n› vermek istiyordu. Ancak "kitlenin zoru oyunu bozar" diyenler polisin kontrol çemberini yer yer geri
ad›m att›rarak alana girmeyi baflard›lar.
- 1 May›s bildirimizi hasbelkader ellerine geçiren
kimi HKP'li ve ‹P'lilerin çileden ç›kmalar› ise özellikle
seyirlik bir manzara oluflturuyordu. Kimi flef taslaklar› kortejdeki bir gencin elindeki bildiriyi al›p h›fl›mla
parçalarken (neme lâz›m, bu bildiriyi okursa kendi
beyniyle düflünüp içinde bulundu¤u siyasetin 1 May›s'›n gerçek anlam›ndan ne kadar uzak oldu¤unu
fark edebilirdi!!), kimisi de üzerine kendince bir fleyler yazarak yere at›p çi¤nemeyi tercih ediyordu. Onlar›n kendilerini ifade etme biçimi de buydu. ‹flbirlikçi
tekelci sermayenin ordusunun ve bürokrasisinin gönüllü uflakl›¤›na soyunmay› "anti-emperyalizm" sanan böylelerinin, 1 May›s'ta burjuva s›n›f› içi hesaplaflmalar›n gündemlerine karfl› iflçi s›n›f›n›n bütün sömürücü s›n›flara karfl› enternasyonal devrimci mücadelesinin ç›karlar›n›n gündeme gelmesini savunanla-
ra gösterdi¤i düflmanl›k bizim için birer iltifatt›.
- 1 May›s kürsüsüne "bar›fl, demokrasi" vb. düzen içi sloganlar›n damgas›n› vurma anlay›fl›na karfl›,
özellikle Agire Jiyan müzik grubunun söyledi¤i flark›larda ve Kürtçe olarak yapt›¤› konuflmalarda emekçi
halklar›n yaln›zca ulusal bask›ya karfl› mücadelesinin
de¤il ayn› zamanda kapitalist-emperyalizme karfl›
mücadele, sosyalizm, devrim özlemlerinin yer almas› da anlams›z de¤ildi. Ancak 1 May›s günü bir aç›k
hava konseri havas›na büründürülmemeliydi.
- Bu 1 May›s'ta, "Birlikte Yaflama" (tabii tüm dillerin ve uluslar›n hak eflitli¤inin sözünü bile etmeden
ve ettirmeden "birlikte yaflama") MHP'nin, "12 Eylül'ün, 1977 1 May›s'›n›n ac›s›n› belleklerden silme"
(sermayenin azmettiricili¤ini unutturmak ve düzeni
aklamak için toplumsal bellek y›kama) sloganlar› gibi
y›llard›r 1 May›slar›n enternasyonal devrimci gündemini unutturmak için Çelebi Süleymanlar›n ve benzerlerinin a¤z›nda art›k posas› ç›kar›lm›fl belli bafll› liberal sloganlar da AKP'nin "kutlama mesajlar›na" yar
olacakt›(!) Hey "ileri demokrasi", sen nelere kadirsin
dememek iflten bile de¤ildi!
- ‹flçi s›n›f›na ihanet ederek burjuva kariyerlerini
yükseltenler mücadeleci iflçilerin, s›n›f bilinçli iflçilerin
1 May›s kürsülerinden söz almas›n› da istemiyordu.
Y›l›n 363 günü, Devrim ve Sosyalizm mücadelesiyle,
s›n›f mücadelesiyle hiçbir ilgisi olmayan kimilerinin
"günün anlam ve önemine binaen" ve ille de burjuva
gündemlerle harmanlayarak lafzen dillendirdikleri
"iflçi, devrim, sosyalizm" edebiyat›na sonuna kadar
aç›k olan kürsüler, devam eden direnifllerdeki mücadelelerini anlatmak ve hakl› taleplerini dillendirmek
isteyen iflçiler taraf›ndan bir kere daha ancak en son
s›rada ve o da zorla, istemeye istemeye kulland›r›labildi. Polisin pasif kalmay› tercih etti¤i ortamda "kürsü güvenli¤ini (iflçilerden) korumak" ad›na polislik
görevi bir kez daha küçükburjuva "demokrasi ve özgürlük" flampiyonlar›na düflmüfltü. En "ileri" burjuva
demokrasisinin kimler için demokrasi oldu¤unu ve
kimler için olmad›¤›n› iflçilere her "serbest" 1 May›s'ta
bir kez de onlar göstermek istiyordu.
- "Ulusalc› sol" cenah, olmas› gerekti¤i gibi
CHP'yle yan yana ve omuz omuza salt AKP karfl›tl›¤›na endekslenmifl sloganlar›yla 1 May›s'a kat›ld›.
Önceki y›llarda ‹stanbul’da 1 May›s'a kat›l(a)mayan
"‹flçi" Partisi ve onun gençlik uzant›s› TGB de, CHP,
(ve asla bunlar› teflhir ve tecrit etmek gibi bir sorunu
olmayan) HKP ve "TKP"cilik oynayanlar›n aras›nda
yer alman›n rahatl›¤›yla Do¤u Perinçek'in piflmifl kelle gibi s›r›tan bir resmi ve nasyonal-"sol" sloganlar›yla meydanda sembolik yerini alabildi. Bunlardan ayr›
duran Halkevlerinin gündemleri de onlarla ayn› konulardan olufluyordu.
- Perinçekçiler daha cesur olduklar› Ankara'da
ise her eylemde yapt›klar› gibi provokasyon yaratarak devrimcilere sald›rmaktan geri durmayacaklard›.
Onlarcas›n›n tek bafl›na k›st›rd›klar› bir gencin üzerine çullan›rkenki görüntüsü tv'lerde "marjinal radikal
gruplar aras›ndaki çat›flma" olarak yans›t›ld›. Tv kanallar›ndan birinde 1 May›s'tan sonra konuflan günümüzde ulusalc› cenahta konaklam›fl "solcu eskisi" bir
gazeteci flöyle diyordu: "bizim zaman›m›zda da sol
içi kavgalar olurdu, ama böylesine kalleflçe, onlarca
kiflinin tek bir kiflinin üzerine çullan›p, onu âdeta öldürmek istercesine linç etmeye kalkt›¤›n› ben hiç hat›rlam›yorum..." Bu gazeteci han›mefendinin bilmedi¤i sözkonusu linççilerin sergiledi¤i gözü dönmüfl
manzaran›n gerçekte bir "sol içi çat›flma" sahnesi de¤il, kendisinin saflar›nda bulundu¤u ulusalc› neo-faflistlerin difl biledikleri devrimcilere bir
sald›r›s›ndan ibaret oldu¤uydu.
- BDP korteji en kitlesel kortejlerden biri olmas›na ra¤men Newroz'lardaki kitleye oranla oldukça sembolik
bir kat›l›m gösteriyordu. Fakat BDP
kortejinin ço¤unlu¤u iflçi, emekçi ve
gençlik kitlesinden olufluyordu. Bu
kortejin Mahir, Deniz, ‹bo, Che, Agit
ve Zilan'›n resimlerinden oluflan bir
pankart› tafl›mas› da Kürt emekçilerinin gerçek özlemlerini ifade eden anlaml› bir mesajd›.
- 1 May›s'ta kimileri önümüzdeki
seçimlerde "emek, demokrasi, bar›fl
blo¤u" adaylar› için, kimileri ise silivri sakinleri için
destek, kimileri de 500.000 cengaver aray›fl›na devam etti. Devrimci ve Komünist cenah›n ise önümüzdeki seçimler için iflçi ve emekçi kitlelere önerecek
gerçek bir politikas› yoktu.
- Ontex, PTT, Canbebe, ‹zmir Konak Belediyesi'ndeki direniflleri temsil eden iflçier "‹flimizi geri istiyoruz", "tafleron çal›flma yasaklans›n", "sendikalar
direnifllere sahip ç›k›n", "demokratik seçim, demokratik sendika" gibi hakl› taleplerini her türlü yöntemle
burjuva gündemlere sat›n al›nm›fl iflçi aristokrasisi ve
sendika bürokrasisinin “a¤z›n›n tad›n› bozmak” pahas›na gündeme getirecekti.
- Her renkten burjuva ve küçükburjuva ak›m ve
sloganlar›n çok yönlü kuflatma ve ablukas›na ra¤men 2011 1 May›s'› da öncekiler gibi iflçilerin, emekçi halklar›n ve gençli¤in hakl› talep ve özlemlerini büyük bir kitlesellikle ve her dilden sloganlar›, pankartlar› ve marfllar›yla dillendirdikleri, özlenen halklar demokrasisini yaln›zca proletaryan›n kurtulufl mücadelesinin yaratabilece¤ini bir kez daha kan›tlayan bir
gün olmufltur.
- Tek bir "1 May›s Marfl›" vard›r, o da Enternasyonal Marfl›d›r. "Baflka âlem" isteyenlerin ve ona hangi
yoldan gidilece¤inin bilincinde olanlar›n özledi¤i 1
May›s'lar da "baflka"d›r.
Herfleye ve kütlesel ç›k›fllar›n Proletaryan›n Devrimci Partisi’nin Kurmayl›¤›ndan yoksun olmas›na
ra¤men, her 1 May›s s›n›f bilinçli proletarya için kurtulufl mücadelesinde önemli derslerle dolu bir gündür. Geçmiflte çok daha ileri 1 May›slar› yaratm›fl
olan bütün milliyetlerden Türkiye proletaryas›n›n 12
Eylül'ün ölü topra¤›n› üzerinden at›p kendi ba¤›ms›z
s›n›f bayra¤› alt›nda daha da ilerilerini yarataca¤›n›, 1
May›slar›n devrim ve kurtulufl mücadelesinde gerçekten nas›l kullan›laca¤›n› dosta düflmana gösterece¤ini bizler çok iyi biliyoruz!
- Bu 1 May›s'ta da bir kez daha, “emek” ad›na daha çok burjuvan›n ve küçükburjuvan›n liberal ve "demokratik" emek sömürüsü üzerinde duran kapitalist
düzen içi gündemleri söz ald›, elbette proletaryan›n
ba¤›ms›z s›n›f ç›karlar›n›n savunulmas›n›n, sosyalizmin damgas›n› vuraca¤› devrimci 1 May›s'lar da mutlaka olacakt›r!
‘‹flçi s›n›f›n›n kurtuluflu, bizzat kendi eseri olacakt›r.’ (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Tarih Bilinci
100 Y›ll›k S›n›f Mücadelesi Tarihimizden - IV (‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in 9. Say›s›ndan Devam)
D‹SK’in Kuruluflu Ve 1968’e Kadar ‹flçi Hareketleri
• Zonguldak Maden iflçilerinin an›lan direnifli karfl›s›nda Türk-‹fl yöneticilerinin devletin yan›ndaki tutumu, yönetim kadrosunda görüfl ayr›l›klar›n›n ç›kmas›na neden oldu. Türk-‹fl ‹cra Kurulu, Yönetim Kurulunu toplamadan, diledi¤i
gibi konfederasyonu yönetiyordu.
Türk-‹fl’deki bu ayr›l›klar daha önceden de belirmifl, Ulafl-‹fl Federasyonu,
Türk-‹fl karfl›s›nda yeni bir konfederasyon kurulmas›na öncülük etmifl, ancak
bu giriflim baflar›ya ulaflamam›flt›.
Bu kez, yedi sendika 1965 Mart›nda Türk-‹fl’e karfl› “Türkiye ‹flçi Sendikalar› Dayan›flma Konseyi” ad› alt›nda birlefltiler. Ancak bu giriflim de baflar›l› olamad›.
Türk-‹fl içindeki bu huzursuzluk giderek artt›. Sonuçta, 1 fiubat 1966’da
bafllayan Paflabahçe fiifle-Cam fabrikalar› grevi üzerindeki görüfl ayr›l›klar› ve
Türk-‹fl yöneticilerinin bu grevde de sürdürdükleri iflçi haklar›na ayk›r› tutumlar›, ayr›l›¤› doru¤unu ç›kartt›. Bu grevdeki görüfl ayr›l›¤› neden gösterilerek üç
üye sendikan›n Türk-‹fl’ten geçici olarak ihrac› yoluna gidilmek istendi. Bu yolla egemen s›n›flarla birlikte iflçi s›n›f›n›n ekonomik mücadelesini önlemek amac›ndaki Türk-‹fl yöneticileri, kendilerine karfl› çok önceden beri geliflen hareketi yok etmek istiyorlard›.
Bunun üzerine Türk-‹fl’ten geçici olarak ihraç edilen Lastik-‹fl, Maden-‹fl ve
Bas›n-‹fl sendikalar›, Ba¤›ms›z G›da-‹fl ile de anlaflarak 1966 Temmuzunda
“Sendikalar Dayan›flma Konseyi” (SADA)y› oluflturdular.
Türk-‹fl’ten geçici olarak ihraç edilen üç sendika 12 fiubat 1967’de yapt›klar› Genel Kongrelerinde Türk-‹fl’ten kesin olarak ayr›lma ve D‹SK’i kurma karar› ald›lar. Ba¤›ms›z G›da-‹fl Sendikas› da kongresini yaparak bu yolda karar
ald›. Zonguldak’daki Türkiye Maden ‹flçileri Sendikas› Genel Yönetim Kurulu’da ayn› nitelikte bir karar al›nca, befl sendika kurucu üye olarak “Devrimci
‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu” (D‹SK)’nu oluflturdular. D‹SK’in ana tüzü¤ü
13 fiubat 1967 tarihinde ‹stanbul valili¤ine verildi ve resmen kurulmufl oldu.
• 1961 Anayasas›n›n k›s›tl› da olsa getirdi¤i-getirmek zorunda oldu¤u burjuva demokratik hak ve özgürlük ortam›nda baz› örgütler kuruldu. Bunlar aras›nda Türkiye ‹flçi Ve Çiftçi Partisi ile devlet icazetli Alaaddin Tirido¤lu’nun
Sosyalist Partisini sayabiliriz.
• Bu dönemde sendikac›lar aras›nda da politik örgütlenme konusunda görüfl birli¤i vard›. Türk-‹fl Genel Baflkan› Seyfi Demirsoy ve baz› CHP’li sendikac›lar Yön Dergisi kurucular› ile birleflerek 11. 2. 1961’de Türkiye Çal›flanlar
Partisi’ni kurmaya girifltiler. Ancak bu parti, çal›flmalar›n›n bafllamas›yla kendini feshetmesi bir oldu. Çünkü s›n›f mücadelesinin bilinçli kadrolar›n›n bask›s›na dayanamayarak Mart 1961’de parti, Sosyalist Partiye kat›lma karar› alarak
feshedildi.
• Ayn› tarihlerde özelliklede Maden-‹fl ve Lastik-‹fl sendikalar› yöneticilerinin de aralar›nda bulundu¤u, dönemin sosyalist kadrolar›n›n da destekledi¤i,
13 fiubat 1967’de Türkiye ‹flçi Partisi (T‹P)’nin kuruldu¤unu görüyoruz. Günahlar› ve sevaplar› ile ülkemizin politik hayat›nda bugüne kadar legal alanda
kurulan örgütlerin en etkinlerinden biri olan T‹P’in, ilk Genel Baflkan› Avni Erakal›n (Daha sonra, T‹P seçimlere kat›lamay›nca, YTP’den milletvekili aday› yap›ld›), Genel Baflkan vekili ise, o zaman da Maden-‹fl Sendikas› Baflkan› olan
Kemal Türkler, Genel Sekreteri de fiaban Y›ld›z’d›.
T‹P, bilindi¤i gibi 12 Mart 1971’den
sonraki dönemde Anayasa Mahkemesinde aç›lan dava sonunda kapat›ld›.
Anayasa Mahkemesi, T‹P’i kapatmaya iliflkin 20 Temmuz 1971 tarihli karar›nda, 4. Büyük Kongrede al›nan kararlarla,
partinin ülkede “bölücülük” yapt›¤›n› kabul
etmekte ve kapatma karar›n› 648 say›l› Siyasi Partiler Kanununun 89 ve 111/2
maddelerine dayand›rmaktayd›. Anaysa Mahkemesinin bu karar› üzerine Parti Merkez yöneticileri hakk›nda Ankara S›k›yönetim Komutanl›¤› Askerî Mahkemesinde TCK’n›n 141. maddesini ihlâl iddias›yla dava aç›ld›. Sonuçta parti
yöneticileri TCK’n›n 141. maddesine göre 15 y›la kadar varan a¤›r cezalara
çarpt›r›ld›lar. Anayasa Mahkemesinin karar› ile S›k›yönetim mahkemesi karar›
aras›nda büyük çeliflki vard›.
• Türk-‹fl ile D‹SK aras›ndaki görüfl ve anlay›fl farkl›l›klar›n›n neler oldu¤una gelince, bu konudaki temel sorun; Türk-‹fl’in s›n›f mücadelesini hâkim gerici s›n›flar›n -devletin- yan›nda yer alarak engellemek, bu mücadeleyi bilimin
gösterdi¤i yolun d›fl›na ç›karmak biçimindeki tutum ve davran›fllar›d›r. Bunlar›
örneklersek:
Paflabahçe ‹flçileri Taksim’de - 1966
- Türk-‹fl Ana Tüzü¤ünde yaz›l› ilkeleri ve kongrelerinde al›nan kararlar› uygulama gücünü tümden yitirmifltir.
- Sendikalar Kanunu’na göre ç›kar›lan ‹flkolu Yönetmeli¤inin haz›rlan›fl›nda
uluslararas› normlar›n bir kenara itilmesini ve iflkollar›n›n parçalanarak iflçilerin
güçsüz kalmas›na yol açm›flt›r.
- Türk-‹fl, iflçi s›n›f›n› sömürücülere teslim eden bir politika ile iktidarlar›n paralelinde bir yol izlemifltir.
- Türk-‹fl ayn› zamanda iflçi s›n›f›n› ve kitleleri avutucu, aldat›c› bir yola gitmifl, Türk toplumunun gerçeklerine ayk›r› ve sosyal s›n›flar› inkâra varan bir
politika izlemifltir.
- Türk-‹fl yönetici kadrosu uzlaflmac› ve gerici ideolojik-s›n›fsal aidiyetleri
uzant›s›nda, birbirleriyle çeliflen ve birbirleriyle sahte dostluklar kuran kiflilerden oluflmufltur. Tük-‹fl bu nedenle önemli demokratik ve ekonomik ilkeleri savunmamakta, gerçekleflmelerine çal›flmamaktad›r.
- Türk-‹fl Amerikan yard›mlar›yla yaflayan Amerikanc› bir kurulufltur.
- Türk-‹fl e¤itim programlar›n› da Amerikan Hükümetinin Türkiye’de uygulatmak istedi¤i sendikac›l›k politikas›na göre düzenlemekte ve iflçi s›n›f›n›n gerçekten e¤itilmesine engel olmaktad›r.
- Türk-‹fl tam ba¤›ms›z, kiflili¤i olan bir d›fl politika izlenmesini isteyenlere
daima karfl› ç›km›fl, yaln›zca Amerikan ç›karlar›na uygun bir politika izlenmesini sa¤lamak yolunda hareket etmifltir.
- Türk-‹fl bütün hakl› grevlere karfl› ç›km›fl, iflçi s›n›f› karfl›s›nda patronlarla
birlikte çal›flm›flt›r.
- Türk-‹fl mevcut yasalar›n iflçiler aleyhine yorumlanmas›n› sa¤lam›fl, kanunsuz ifllerin pefline düflmüfltür.
- Türk-‹fl yöneticileri, iflçilerin topluca iflten ç›kar›lmalar› ve sefaletin kuca¤›na itilmeleri demek olan lokavt› savunmufl ve buna karfl› ç›kanlar› suçlam›fllard›r.
- Türk-‹fl, iflçi s›n›f›n›n gerçek sendikalar içinde birleflmesini önlemifl ve sar›
sendikalar›n kurulmas› ve iflçilerin parçalanmas› için çaba sarf etmifltir.
- Türk-‹fl iflçi ve emek karfl›t› burjuva politikalar›n›n yan›nda, 100 y›ll›k s›n›f
mücadelesinde, özellikle de 1946 ‹stanbul Sendikalar Birli¤i gibi önemli sendikal birlik deneyimlerinin d›fl›ndaki bir yola girmifltir.
‹flçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal mücadelesi için kavga verenlerin önü bir
yandan TCK, di¤er yandan çeflitli ifl yasalar› mevzuatlar›, beri yandan devletin keyfî-fiilî bask›lar›yla önlenmek istenmifltir.
D‹SK’in oluflumunu iflte bu süreç tahrik etmifltir.
(Devam edecek)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
* Bu yaz›, S›rr› Öztürk’ün kaleme ald›¤›, Sorun Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan ve 1976’da 1. Bask›s›, 2001’de 2. Bask›s› yap›lan “‹fiÇ‹ SINIFI SEND‹KALAR VE 15/16 HAZ‹RAN -Olaylar-Nedenleri-Davalar-Belgeler-An›lar-Yorumlar” isimli çal›flmas›ndan yararlan›larak haz›rland›.
‘S›n›f bilincinin büyük bölümü tarih bilincidir.’ (Lenin)
3
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Ulusal Sorun
Gerici Rejimlere Karfl› Her Türlü "‹taatsizlik" Meflrudur
Günümüzde Türkiye'deki "liberalizm salg›n›n" kayna¤› nedir?
Lenin 1905 devriminden sonra burjuvazinin genifl
y›¤›nlar› yönetme taktiklerindeki de¤iflimi flöyle aç›kl›yordu:
"Rusya'da, özellikle en ak›ll› burjuvalar›n ç›plak zorun tek bafl›na çare olmad›¤›n› aç›kça gördükleri 1905
y›l›ndan sonra, bütün "ilerici" burjuva partileri ve gruplar› taraf›ndan, iflçilerin, iflçi s›n›f›n›n mücadelesini zay›flatan çeflitli burjuva fikir ve ö¤retilerle parçalanmas› yöntemi gittikçe daha çok kullan›l›r oldu.
Göze ve kula¤a en hofl gelen bahanelerle örne¤in
"ulusal kültür"ün, "ulusal özerkli¤in ya da ba¤›ms›zl›¤›n" vs. ç›karlar›n› korumak bahanesiyle proletaryan›n
ayr›l›p parçalanmas›n› vaazeden ince milliyetçilik de
bu fikirler aras›ndad›r."
(Lenin, ‹flçilerin ‹nce Milliyetçilikle Demoralize
Edilmesi, s. 198)
Gerçi Türkiye'de 12 Eylül'ün ölü topra¤›n› silkip
atacak, 1905 Rusya Devrimi gibi bir devrim flimdiye
kadar gerçekleflmifl de¤ildir. Ne var ki, 12 Eylül’den
bu yana sermayenin "en ak›ll›" temsilcilerinin ç›plak
zorun giderek ifllevini yitirdi¤ini, bunun daha ince, daha aldat›c›, daha "bar›flç›" yöntemlerle tamamlanmas›
gerekti¤ini iyice anlamaya iten birçok geliflme olmufltur. Burjuvaziyi sözkonusu gerçe¤i anlamaya zorlayan fleylerin bafl›nda da bölgedeki emekçilerin ulusal
kurtulufl u¤runa mücadelesinin, çifte bask›ya ve çifte
sömürüye karfl› mücadelesinin, 30 y›l› aflk›n bir süredir kesintisiz olarak uygulanan ve hala da devam
eden devlet terörüne (ki asl›nda TC'nin kuruluflundan
beri demek daha do¤ru olur) ra¤men bir türlü yokedilememesi ve teslim al›namamas› gerçe¤inin yer ald›¤›n› söylemek hiç de yanl›fl olmaz.
‹flte tam da bu noktada "en ak›ll› burjuvalar›n" temsilcisi olarak liberaller ve liberalizm ak›m› gittikçe daha iddial› biçimde devreye girmekte veya sokulmaktad›r. Liberalizm gerçi hala ba¤›ms›z bir parti haline gelmifl de¤ildir. Ama liberalizm ak›m› geleneksel sa¤ partilerin çok önemsiz bir eklentisi durumundan ve liberal
yazar-çizer tak›m› da büyük burjuva bas›n›n egzantrik
köfle süsleri olmaktan kendi ba¤›ms›z (en az›ndan
k›smen ba¤›ms›z) yay›n organlar›na sahip olacak, etkilerini giderek bütün büyük burjuva partilerine yayacak konuma gelmifltir. Liberalizm ak›m›n›n etkilerini
sadece liberal olarak tan›nan baylar›n ve bayanlar›n
dolays›z etkisiyle ve varl›¤›yla s›n›rlamak da do¤ru de¤ildir. Tam tersine, deyim yerindeyse genel bir "liberalizm salg›n›ndan" söz etmek hiç de yanl›fl olmaz.
Düne kadar Kürt dilinin bile varl›¤›n› tan›mayan bir
devletin hükümet baflkan› olarak baflbakan›n Diyarbak›r'da yapt›¤› seçim konuflmas›n›, ismini liberal bas›ndan ö¤rendi¤i Ehmedê Xanî'den al›nt›larla süslemesi
her halükarda dikkate de¤er bir olgudur. O Ehmedê
Xanî ki hakl› olarak sadece Kürt dilinin Dante'si olarak
de¤il, Kürtlerin ulusal birli¤i düflüncesinin Makyavellisi olarak görülmüfltür. Gerçi baflbakan, Xanî'den al›nt›larla süsledi¤i ayn› konuflmay› "Tek Millet, Tek Devlet, Tek Bayrak" diyerek bitirmeyi de baflarm›flt›r(!) Asl›nda böylece baflbakan›m›z liberal sahtekârl›¤›n iyi bir
ö¤rencisi oldu¤unu kan›tlamaktan baflka bir fley yapmamaktad›r. Y›llarca ezdi¤iniz ve bütün varl›¤›n› inkar
etti¤iniz bir halk›n a¤z›na "Türk a¤abeylerinin" onlar›n
varl›¤›n› sözümona art›k inkar etmedi¤ine dair bir parmak tatl› sözle bal çal›n ve sonra da uluslar›n ve dillerin hak eflitsizli¤inin asla de¤iflmeyece¤ini daha yüksek sesle ilan edin! 80 küsur y›ll›k CHP bile "benim
neyim eksik" diyerek yavafl yavafl bu sahtekârl›¤a ortak olman›n al›flt›rmalar›n› yapmaya bafllam›flt›r.Yine
baflbakan›n "Kürt sorunu bitmifltir, art›k sadece Kürt
vatandafllar›n›n sorunlar› vard›r" beyan› da yine lastik
gibi her yere çekilebilir ve sözde herkesi kand›ran liberalizmden esinlenilmifl, "inceltilmifl" politik flarlatanl›¤›n mükemmel bir örne¤idir.
En ak›ll› burjuvalar›n genifl emekçi kitleleri kontrol
alt›nda tutman›n daha ak›ll› ve daha ince yöntemlerini
bulmaya zorlanmalar›n›n alt›nda yatan nedenlerden
biri de çürüyen bir rejime karfl› yönelen bütün ilerici ve
devrimci dinamiklerin birbiriyle buluflmas› olas›l›¤›ndan duyulan korkudur. Asl›nda burjuvazinin en çok
korktu¤u "senaryo" budur. Ve bu senaryonun gerçe¤e dönüflmesini engellemek için onun "tart›flamayaca¤›" hiçbir fley, lafta da olsa tan›mayaca¤› hiçbir hak
yoktur. Örne¤in, 2010 y›l›nda yaflanan tarihi önemde-
ki bir iflçi eylemi olan TEKEL direniflinde iflçilerin pankartlar›nda gururla tafl›d›klar› sloganlardan birisi de
fluydu: "Türk'ün Sabr›, Kürd'ün ‹nad›, Laz›n Coflkusuyla Kazanaca¤›z!" Yaln›zca bu slogan bile biraz
olsun düflünmesini bilen herkes için, bütün milletlerden en genifl emekçi y›¤›nlar›n her türlü sömürüden
ve her türlü, gerek s›n›fsal ve gerekse de ulusal bask›n›n bütün biçimlerinden kesin olarak kurtulufl mücadelesine sadece yine bütün milliyetlerden modern
proletaryan›n önderlik edebilece¤ini kan›tlamaya yeter. Polis devletinin bu tarihsel direnifle öylesine ac›mas›zca sald›rmas›n›n ve sermayenin "iflçi dostu" hatta "sosyalist" geçinen uzant›lar›n›n onu içeriden kuflat›p bofla ç›karmak için elinden gelen her fleyi yapmas›n›n esas derin kayna¤›n› tam da burada aramak gerekir. Sermaye devletinin bütün milletlerden iflçilerin
ve emekçilerin gerici rejime karfl› tek bir yumruk, tek
Hükümet sözcüleri her f›rsatta hapishanelerde "Kürtçe konuflmaya izin vermekle" övünüyor. Fakat ayn› hapishanelerde yaln›zca
1979 y›l›nda al›nan bir karara dayanarak Komünist Manifesto de¤il, Kültür Bakanl›¤›'n›n
yak›nlarda büyük reklamlar yaparak yay›nland›¤› Ehmedê Xanî’nin ünlü eseri Mem û Zîn de
tutsaklara "yasak kitap" oldu¤u gereçeksiyle
verilmiyor. Göstermelik ve seçmeli "ileri demokrasi" demek ki böyle oluyor...
bir mücadele birli¤i olarak birleflmesini engellemek
için yapamayaca¤› hiçbir fley yoktur. Kaba polis terörüne baflvurulur ve bu yetmedi¤inde de bir yanda
ezen ulus iflçilerini ve emekçilerini en i¤renç flovenizmle zehirlemeye devam ederken, ezilen ulus
emekçilerine de sahte umutlar ve aç›l›mlarla umut verilerek, hatta gerekti¤inde "bölünme bile tart›flabilir"
(çünkü burjuvazi ulusal sorunda sadece iki fl›kk› tan›r:
ya ulusal kölelik ya da bölünme, ama asla tüm uluslar›n ve tüm dillerin tam hak eflitli¤i temelinde gönüllü
birli¤ini sa¤lamak de¤il) gibi söylemlerle en ince bir liberal tarzda milliyetçilik politikas›yla birbirlerinden yal›t›lmalar› ve uzaklaflt›r›lmalar› için sistem s›n›rlar› içinde mümkün olan bütün yöntemleri denemekten kaç›nmaz.
Proletarya bütün demokratik taleplerin en ileri savunucusudur, ve tam da bu yüzden tüm uluslar›n ayr›lma ve ayr›l›p kendi devletini kurma hakk› dahil tam
hak eflitli¤ini ve tüm dillerin hak eflitli¤ini, zorunlu bir
resmi dilin gereksizli¤ini, anadilde e¤itim hakk›n› kay›ts›z flarts›z savunan yaln›zca ve yaln›zca gerçek
proletarya sosyalistleridir, yani komünistlerdir. Tam
da bu yüzden komünistler yaln›zca devlet taraf›ndan
bask›yla karfl›lanmakla kalmaz, gerek demokrasi
flampiyonu geçinen liberaller, gerek sosyalist geçinen
burjuva kuyrukçular›, gerekse de ezen ulus burjuvazisiyle s›k› bir iliflki içinde olan ezilen ulus burjuvazisinin
çeflitli renklerdeki ve çeflitli partilerdeki temsilcileri taraf›ndan (bunlar›n ulusalc› liberal mi yoksa liberal ulusalc› e¤ilimde mi olmalar›na ba¤l› olarak ortaya ç›kan
ufak tefek nüanslarla) s›kça "so¤uk savafl dönemini
hat›rlatan son derece köhne ve demode bir formülü
savunmak" veya "halklar›n kendi kaderini tayin sorununu bölücü veya ayr›l›kç› tarzda yorumlayarak ayr›l›kç›l›¤› körüklemek" gibi suçlamalara (ve hatta bazen
de her iki suçlamaya birden) maruz kalmaktad›r.
Farkl› partilere da¤›lm›fl bütün bu burjuva güçlerin
hepsinin de son moda "liberalizm" veya ayn› anlama
gelen "sivil-demokratik-bar›flç›l çözüm", yani aç›k ve-
ya örtülü olarak düzen-içi, burjuva, devrimci olmayan
tarzda sözde "çözüm" bayra¤› alt›nda toplanm›fl olmalar› hiç flüphesiz bir tesadüf de¤ildir. Ayn› flekilde gerici rejimin liberal ak›l vericilerinin Kürt burjuvazisinin
"entegrasyon" derecesini Türk devletinin Kürdistan'daki en önemli ve asl›nda elinde kalan en son tutama¤› olarak görmesi de ayn› flekilde bofluna de¤ildir. Bir "demokratik sosyalist"in faflistten bozma bir liberal taraf›ndan takdir edilen görüflleri bu aç›dan son
derce karakteristik ve bir o kadar da ö¤reticidir:
"Tar›k Ziya Bey’i yirmi y›ld›r tan›r›m. 1990’lar›n bafl›nda, terörü tasvip etmeyen baz› Kürtler “Kürt Ayd›n
‹nisiyatifi” ad›yla sivil bir platform oluflturmufllard›. Birkaç defa ben de kat›l›p konuflma yapm›flt›m. Tar›k Ziya Bey, herkesin sayg› gösterdi¤i, bilge davran›fll› bir
insand›. ... Dün de bugün de ‘demokratik sosyalist’ oldu¤u için Kürt meselesine etnik milliyetçilik de¤il, sosyalist felsefe aç›s›ndan bak›yor: Kürt burjuvazisi
Türkiye’ye entegre olmufltur, ayr›lmay› amaçlayan
görüfller gerçekçi de¤ildir. Çözüm ço¤ulcu, demokratik, çok kültürlü bir yaklafl›mla mümkün olabilir... Bu
görüfllerini 1997’de “Vatandafll›k Aç›s›ndan Kürt Sorunu Ve Bir Çözüm Önerisi” ad›yla kitaplaflt›rm›flt›. Yeni
ç›kan “Lice’den Paris’e An›lar›m”› henüz okumad›m;
içindekilere bakt›m, hem Türkiye’deki sosyalist hareket hem Kürt hareketi hakk›nda önemli bilgiler veriyor.
Okuyaca¤›m muhakkak. Tar›k a¤abeye sayg›lar sunuyorum, sa¤l›k ve esenlik diliyorum." (Taha Akyol,
Sosyalist Bir Kürt, Milliyet, 27 Nisan 2011)
Böylesine "bilge davran›fll›", ak›ll› ve uslu bir "sosyalist felsefe"ye ve "Kürt hareketine" hangi ak›ll› burjuva sa¤l›k ve esenlikler dilemez ki! Ne var ki kimilerinin sa¤l›k ve esenlik dilekleri bu tür bir "sosyalist felsefe"nin ve "Kürt hareketinin" ömrünün, bunlar›n tap›nd›¤› gerici ve çürümüfl sermaye diktatörlü¤ünün
ömrüyle birlikte oldukça k›salm›fl oldu¤u gerçe¤ini ortadan kald›rm›yor. Bizzat rejimin kendisi ve onun gerici hükümetleri bu tür bar›flç›, "sivil" (siz burjuva okuyun) "çözüm" hayallerinin ne kadar gerçe¤e dönüflebilece¤i konusunda emekçi y›¤›nlar›n gün be gün sert
bir politik e¤itimden geçirmektedir. Tam da bu yüzden
Türk burjuvazisi Kürt emekçilerinden umudunu her
geçen gün biraz daha kesiyor ve "bölge"de son tutama¤› olarak umutlar›n› "Kürt burjuvas›n›n (Türk devletine ve Türk burjuvazisine) entegreli¤ine" ba¤lamak
zorunda kal›yor.
Bir baflka örnek. Son dönemde hükümete yak›n
yay›n organlar›nda bir Kürt sorunu uzman› olarak öne
ç›kan flair Bejan Matur diyor ki: "Yeni bir Kürt s›n›f›
olufltu. Kentlileflme art›yor. Bu sosyoloji er ya da geç
siyasete yans›yacak. Ama flu anda seçim baraj› buna
engel oluyor." Bu da önümüzdeki süreçte "bölgede"
BDP'ye alternatif olabilecek bir burjuva siyasal güç
oluflturabilmek için seçim baraj›n›n düflürülmesinin
düflünülebilece¤ini göstermektedir. fiairden al haberi!
Özü itibariyle kapitalist geliflmenin toplumdaki bütün
çeliflkileri yumuflataca¤›na ve çözece¤ine dair çocukça bir düflünceden ibaret olan ve bu yüzden de liberal
flairlerin bile birer sosyolog edas›yla kolayca aç›klayabildi¤i liberal sosyoloji çok hofltur ama bir o kadar da
tek yanl›l›ktan muzdariptir. "Yeni Kürt s›n›f›n›n" bir baflka temsilcisi olan ‹slamc› liberallerden Altan Tan ise emekle pek iliflkisi olmamas›na ve o da palazlanan
Kürt burjuvazisini bir garanti olarak görmesine ra¤men- bölge gerçekli¤inden ve burjuvalaflman›n kaç›n›lmaz öteki yüzü konusunda biraz daha haberli görülüyor: "Bölgede bir orta s›n›f gelifliyor, her yerde lüks
konutlar yükseliyor, büyük caddelerle lüks arabalar
dolafl›yor, vs... Öte yanda da fuhufl, uyuflturucu, lümpenleflme art›yor. Bu koflullarda devlet ve AKP buray› art›k Afganistan gibi, PKK ve BDP de Arnavutluk gibi (sosyalist bir ülke gibi demek istiyor) yönetemeyece¤ini anlamal›." BDP'nin öncülük etti¤i genifl "Emek,
Demokrasi, Özgürlük" blo¤u içindeki ‹slamc› Kürt burjuvazisinin görüflü de böyle. Gerçekte kapitalist iliflkilerin geliflti¤i bir yerde, bir uçta küçük bir az›nl›k için
zenginli¤in, refah›n, lüksün, öte uçta da genifl y›¤›nlar
için sefaletin, yozlaflman›n, proleterleflmenin (ve lümpen-proleterleflmenin) birikmemesi mümkün de¤ildir.
Bu sorunlar› kal›c› olarak ortadan kald›rma anlam›nda
bat›daki en geliflmifl kentlerde hiçbir fley yapamayan
ve yapamayacak olan burjuva hükümetlerin bölgeyi
emperyalizmin Afganistan'› yönetmeye çal›flt›¤› gibi
yönetmekten vazgeçse bile yapabilecek hiçbir fleyi olDevam› s. 9’da
4
‘Baflka bir ulusu ezen uluslar asla özgür olamaz.’ (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Direnifl Ve Eylemlerden
Casper ‹flçileri Direniflte
Sendikal› olduklar› için iflten ç›kar›lan Casper
Bilgisayar iflçileri 21 fiubattan bu yana Ümraniye’deki iflyeri önünde direnifllerine devam ediyorlar. ‹flçiler flöyle konufltu: “Legal bir hak için gizli örgütlenme yapt›k. May›s’ta örgütlenme çal›flmalar›na bafllad›k. Aral›k’ta yetki baflvurusu yapt›k.
Ocak’ta Bakanl›k Birleflik Metal ‹fl sendikas›n›n yetkisini tan›d›. Patron fiubat ortalar›nda yetkiye itiraz
etti ve iflten ç›karmalar bafllad›. fiu ana kadar 21 kifli ç›kar›ld›.”
fiirketin ak›l dan›flmanl›¤›n› Avukat Bülent Vural’›n yapt›¤›n› belirten iflçiler, onun önerileri do¤rultusunda sendikal›lara ayr›mc›l›k yap›ld›¤› anlafl›lmas›n diye iflçilerin farkl› tarihlerde birer ikifler ç›kar›ld›¤›n› belirttiler. “‹flten ç›karmalar›n esas nedenini
gizlemek için henüz sendikaya üye bile olmam›fl
geçiçi iflçiler aras›ndan da iflten ç›kar›lanlar oldu.
‹flyerinde henüz bir ayd›r çal›flan bedensel engelli
bir arkadafl›m›z, biraz bu nedenle biraz da bizi k›flk›rtmak için kurban edildi.” Patronlar her yerde oldu¤u gibi burada da örgütlenmenin bafl›n› çeken,
öncülük yapan iflçileri önce ay›kl›yor. ‹flten atma
gerekçesi ise “ekonomik daralma” olarak gösteriliyor. Ancak direniflteki bir iflçi, iflten at›ld›klar› günün
akflam›na mesai kondu¤unu söyleyerek bununla
alay etti. “Ekonomik daralma” nedeniyle iflçi ç›kard›ktan sonra, 25–30 kadar tafleron iflçi getirtilerek
onlar çal›flt›r›lmaya bafllanm›fl. 15 fiubat 2011 tarihli Radikal gazetesinde ç›kan röportajda ödülleri s›ralanarak reklam› yap›lan Casper Yönetim Kurulu
baflkan› Altan Aras Fak›l›, flirketin krizde daha da
büyüdü¤ü anlatm›flt›. “Ekonomik daralma” bahanesiyle ilk iflten ç›karmalar ise 17 fiubatta, yani iki gün
sonra bafllam›flt›.
Hakk›n› arayan iflçilere ise “terörist”, “paragöz”,
“sendikan›n ajan›” gibi sözlerle hakaret edildi¤i,
üyelikten istifa etmeleri için çal›flmaya devam eden
iflçiler üzerinde yo¤un bask›lar›n oldu¤u ancak iflçilerin istifay› reddettikleri belirtiliyor. ‹çerideki iflçiler
tüm bask›lara ra¤men direniflteki arkadafllar›na
destek oluyorlar. ‹flçiler maafllar›na zam yap›lmad›-
¤›n›, adil davran›lmad›¤›n›, türlü sosyal haklardan
yararlanmalar›n›n engellendi¤ini, 6 y›l öncesine göre al›m güçlerinin fazlas›yla düfltü¤ünü belirtiyorlar.
‹flyerinde sabah 9’dan akflam 18.30’a kadar çal›fl›l›yor. Ancak y›l›n alt› ay› her gün akflam 10-11’e
kadar çal›fl›ld›¤› da oluyor. Cumartesi günleri saat
2’ye kadar çal›fl›l›yor. Fazla mesai ücretleri ise gerekti¤i gibi ödenmiyor. 30 dakika yemek molas› var.
Yemek molas› sendika üyelikleri artt›ktan sonra 45
dakikaya ç›km›fl. fiirket avukat›, fazla çal›flmalar›
kapatmak için Cuma günleri yemek molas›n› 80 dakika yap›vermifl! Normalde en az iki haftal›k izin
hakk› olan iflçiler aldat›larak en fazla bir hafta izin
kullanacaklar›na dair tamamen yasad›fl› belgeler
imzalamak zorunda b›rak›lm›fllar.
Direniflteki Ontex iflçilerinin kendilerine destek
verdi¤ini anlatan bir Casper iflçisi, Ontex’in flu an
verdi¤i mücadelenin olmas› gereken mücadele oldu¤unu belirtti. ‹flçiler “Patron’un hükümetle aras›
çok iyi, avukat›n Tayip Erdo¤an’›n dostu oldu¤u
söyleniyor. Ankara ile aralar› iyi. 12 Nisan’da yetki
davam›z var. Ancak dosya Ankara’ya giderse patron lehine sonuçlanabilir. Patron hükümetten ihaleler ald›. ‹flyeri Vestel’in ayn› zamanda hem üreticisi
hem de sat›c›s› ayr›ca” diyerek endiflelerini dile getiriyorlar ve flunlar› söylüyorlar:
“(Mahkeme sürecine) bakmam›z, mahkeme ile
yetinece¤imiz anlam›na gelmiyor. Bu ifli mahkemenin çözmeyece¤ini anlad›k. Sen daha önce nerede
durursan dur, direnifl seni e¤itiyor. Daha önce bu
ifllere düflmanca bakan bir iflçiyi bambaflka bir noktaya getiriyor. Bireysel destek zaten var: Di¤er iflyerlerindeki iflçiler, siyasi gruplar. Ancak ihtiyac›m›z olan fley, örgütlü kitlesel destek.”
Ümraniye’deki siyasi partilere destek istemek
için gittiklerinde hepsinin kendi menfaatlerine gömüldü¤ünü görmüfller. AKP’ye gittiklerinde “Allah
yard›mc›n›z olsun” diyerek kendileriyle alay edilmifl.
‹flçiler sermaye bas›n›na ise çok öfkeliler: “Buraya bas›ndan, TV 8’den, Kanal D’den geldiler.
‘Reklamlar›m›z› geri çekeriz tehdidi’ ile yay›n›n
önü kesildi. 3 Nisan’daki Ankara mitinginde
özellikle bizim grubun görüntüleri sansürlendi.
Geri ad›m att›racak eylemlili¤in yoksa istedi¤in
kadar çad›rda bekle.”
Bir iflçi, sözlerini flöyle bitirdi: “Gazeteciler yürüyor ya, ben bazen ‘iyi oldu’ diyorum. Senin
paral› bas›n oldu¤unu herkes biliyor. Onurlu
gazetecilik mi? Bunlar para derdinde. Ayd›n
olan insan, toplumun her kesimiyle ilgilenir.
Bunlar sadece kendileriyle ilgililer. 1700 kifliye
e-mail att›k: Bas›n, ayd›nlar, siyasi partiler. Hani nerede? Yok. Adam diyor ki: ‘Benim param
var, ben bas›na ne dersem onu yazar.’ Ben bunu burada ö¤rendim. Pek ilgim yoktu daha önce. Ontex’i de daha önce duymam›flt›m ama
Ontex iflçileri bana ö¤retti. Daha önce “ne demek polisle çat›flmak?” derdim, polisle çat›flanlara k›zard›m, flimdi gelse gözüm görmez. Polise, bas›na, adalete duydu¤um güven sars›ld›.
Patronlar iflçilerin örgütlü olmas›n› istemiyorlar ama kendilerinin MESS’i var, dahas› TÜS‹AD ve MÜS‹AD ne?”
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Casper Bilgisayar’da iflten at›lan iflçilerden
L‹SEL‹LERE AÇIK MEKTUP
Direniflteki Casper iflçilerinin YGS skandal›na karfl› eylem yapan gençlere hitaben kaleme ald›klar› afla¤›daki anlaml› mesaj›, iflçi s›n›f›n›n
mücadele içindeki di¤er toplumsal kesimlerin mücadelesine vermesi gereken deste¤in örnek bir ifadesi oldu¤unu düflündü¤ümüz için burada
tekrar yay›nlama ihtiyac› duyduk. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Sizler, genç yafl›n›zda gecenizi gündüzünüze
katt›¤›n›z, ailelerinizin binbir zorlukla denklefltirdi¤i
paralarla dershanelere giderek kazanmak için y›llarca emek verdi¤iniz üniversite s›navlar›nda bir
büyük haks›zl›¤a u¤rad›n›z.
S›navlara kar›flan hile ile eme¤inizi, gelece¤inizi çalmaya kalkt›lar.
Biz öncelikle bu haks›zl›¤a sessiz kalmad›¤›n›z
için, Türkiye’nin her yerinde “sorumlulardan hesap
sormak” ad›na soka¤a döküldü¤ünüz ve böylelikle
bir kez daha bu ülkenin gelece¤i ve umudu oldu¤unuzu gösterdi¤iniz için sizlere teflekkür ediyoruz.
Bizler, belki de birço¤unuzun evinde bulunan
Casper Bilgisayar’› üreten iflçileriz. Bizler de, yüzbinlerce iflçi kardeflimizin maruz kald›¤› bir haks›zl›¤›, hukuksuzlu¤u yafl›yoruz. Anayasal hakk›m›z
olan sendikalaflmam›z engelleniyor.
Bizler, Casper Bilgisayar çal›flanlar› olarak uzun
y›llard›r yaflad›¤›m›z haks›zl›klar› önlemek ve hayat›m›z›n patronun iki duda¤›n›n aras›nda olmamas›,
flirket içerisinde ve çal›flma yaflam›m›zdaki keyfi
uygulamalar›n son bulmas› için D‹SK’e ba¤l› Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’nda sendikalaflt›k.
Ancak Casper Bilgisayar, sendikalaflmam›z›
engellemek için bugüne kadar toplam 21 iflçiyi iflten att›. ‹flçi ç›kar›lmas›na devam edilece¤i ise iflyeri yönetimi taraf›ndan duyuruldu.
Biliyorsunuz Casper Bilgisayar reklamlar›nda
sürekli gençlere hitap ediyor. Siz, en genifl müflteri
kitlesi olarak görülüyorsunuz. Bu mektubumuzla
bizler de siz lise ö¤rencileriyle Casper Bilgisayar’da yaflananlar› paylaflmak istedik. Sizlerden
Casper Bilgisayar iflçilerine deste¤inizi göstermenizi bekliyoruz.
21 fiubat 2011 tarihinden itibaren ‹stanbul Ümraniye’deki Casper Plaza önünde kurdu¤umuz çad›rla direnifle geçmifl bulunuyoruz. Casper’da yaflananlar› kamuoyuna duyurmaya çal›fl›yoruz.
‹leride belki birlikte iflyerlerinde çal›flaca¤›z.
Belki de birlikte bir iflyerinde sendikal› çal›flmak için
mücadele yürütece¤iz.
Bugün ise ortaklaflt›¤›m›z nokta sizlerin de bizlerin de haks›zl›¤a karfl› sessiz kalmamam›zd›r.
Sizler YGS ile bizler iflten ç›karmalar ile gelece¤imizi çalanlara karfl› mücadele ediyoruz.
‹letiflim için bizlere [email protected] adresinden ulaflabilirsiniz.
Sosyal paylafl›m sitesi http://www.facebook.com/home.php#!/caspersendika
adresinde
“Sendika Düflman› Casper Bilgisayar” adl› sayfay›
ziyaret edebilirsiniz.
‘Kitleler ancak eylem içinde örgütlenirler’. (Stalin)
5
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Direnifl Ve Eylemlerden
KAMPANA DER‹’de Direnifl Sürüyor
Kampana Deri fabrikas›nda Deri ‹fl’e üye olduklar› için iflten ç›kar›lan 16 iflçinin fabrika önündeki
direnifli sürüyor. ‹lk olarak 21 Mart’ta iki kad›n iflçiyi “kad›n iflçilerin iflyerinde fazla olmas›” bahanesiyle iflten ç›karan, ard›ndan “performans düflüklü¤ü” sebebiyle 14 iflçinin daha ifline son veren Kampana Deri patronu, direnifli k›rmak için tafleron firmay› kullanarak içerideki ve d›flar›daki iflçilere fiilî
sald›r›larda bulunuyor.
Direnifl s›ras›nda fabrikaya tafleron firma taraf›ndan yeni iflçi getirilmesi üzerine fabrikadaki iflçiler tafleron iflçileri içeri sokmam›fl ve 5 gün boyunca üretimi durdurmufltu. Kampana Deri’de üye ço-
¤unlu¤unu sa¤layan ve yetki baflvurusunda bulunan Deri-‹fl Sendikas› bu sald›r› üzerine iflverene
dava açarak fabrikan›n 6 ay süresince yeni iflçi al›m› yapmas›n› engelledi.
Bafllang›çta fabrikada çal›flan bütün iflçiler direnifle destek verirken bir süre sonra patron bask›s›
yüzünden aktif desteklerini kesmek zorunda kald›klar›n› belirtiyorlar. Çevre fabrikalarda çal›flan iflçiler ö¤le tatillerinde Kampana Deri Fabrikas›n›n
önüne gelerek direnifle destek veriyorlar. Bas›n-‹fl,
Tekg›da-‹fl, Hava-‹fl, Haber-‹fl, Limter-‹fl, Tezkoop‹fl, Petrol-‹fl, Belediye-‹fl, Deri-‹fl ve Tümtis sendikalar› da direnifle destek veren sendikalar aras›nda
yer al›yor.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
MAS-DAF MAK‹NE ‹flçileri Direniyor
Birleflik Metal-‹fl Sendikas›na üye olduklar› için
iflten ç›kar›lan Mas-Daf iflçileri, 4 Nisan’da Düzce
Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikan›n önünde
bafllatt›klar› direnifli Ataflehir’de bulunan genel
merkezin önünde de sürdürüyorlar.
Sendikalaflma çal›flmalar› patron taraf›ndan
fark edildi¤inde fabrika yönetimi sendikay› tan›mad›¤›n› aç›klam›fl, bunun üzerine iflçiler ifl yavafllatma eylemi bafllatm›fllard›. Ard›ndan yönetim sendikay› kabul etmek için iflçilerden 3 ayl›k bir süre isteyince ifl yavafllatma eylemi de sona ermiflti. Patronun bu süreyi iflçileri oyalamak için kulland›¤› anlafl›l›nca iflçiler fabrikay› iflgal etmifl, ancak 2 saat
süren iflgal asker müdahalesiyle son bulmufltu.
‹flgalin ard›ndan Mas-Daf yönetimi fabrikadaki
120 iflçinin tamam›n›n ifline son vererek yeni iflçi
al›m› yapt› ve üretime geçti. Direniflteki iflçiler, yö-
netimin sendikalaflma sürecinde “sab›kal› ve maganda tipli” yeni iflçileri çal›flt›rmaya bafllamas›n›,
iflçi direniflini k›rmak isteyen patronlar aras›nda s›kça uygulanan bir yöntem olarak görüyorlar. Patronlar›n›n baflka patronlar taraf›ndan madden ve manen desteklendi¤ini belirten Mas-Daf iflçileri yaflad›klar›n›n yaln›zca patron dayan›flmas›n› de¤il,
AKP-sermaye dayan›flmas›n› da gözler önüne serdi¤ini dile getiriyorlar.
Direniflçi Mas-Daf iflçileri çevre fabrikalarda çal›flan iflçilerin gözlerinin üzerinde oldu¤unu ve dolay›s›yla bu direnifli sonuna kadar götüreceklerini
söylüyorlar.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Saybolt Grevi
2007 y›l›nda hisselerinin tamam›n›n Amerikan
bir firma (Corelab) taraf›ndan sat›n al›nmas›yla fazla mesai ücretleri ödenmeyen ve ikramiyeleri verilmeyen Saybolt iflçileri, Petrol-‹fl Sendikas›nda örgütlenme yoluna gitti. Petrol-‹fl 2010 y›l›n›n Haziran
ay›nda yetki belgesi baflvurusunda bulundu. Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤›’n›n 2 ayl›k incelemesinin ard›ndan 15 Eylül 2010 tarihinde sendikaya toplu ifl sözleflmesi yapma yetkisi verildi.
1 Kas›m 2010 tarihinde T‹S görüflmeleri bafllad›. Uzun süren görüflmeler sonras›nda herhangi bir
sonuç al›namay›nca Saybolt iflçileri 7 Nisan 2011
günü için grev karar› ald›; ama 7 Nisan günü grev
gerçekleflmedi. 15 Nisan ile 4 May›s aras›nda görüflmeler yeniden bafllad›. Son görüflmelerden de
herhangi bir sonuç al›namay›nca 4 May›s 2011 günü Saybolt iflçileri grevin yolunu tuttu.
2007 y›l›ndan bu yana yeterli ölçüde zam alamayan Saybolt iflçileri, T‹S sürecinde zamlar ve
mesai ücretleri konusunda anlaflmaya var›ld›¤›n›;
ama ikramiyeler konusunda anlaflmaya var›lamad›¤›n› söylediler. Bir iflçi arkadafl: “Asl›nda di¤er
maddelerde patron kazand›” diyerek di¤er konularda patrona taviz verildi¤ini belirtti. Senede iki ikramiye talep eden Saybolt iflçileri, patronun yaln›zca
bir ikramiye direnciyle karfl›laflm›fllar. Patronun sebep olarak kötü gidiflat› göstermesi üzerine Saybolt iflçileri, ilk y›l için bir, ikinci y›l için iki, üçüncü y›l
için ise üç ikramiye önerisini getirmifller. Ancak bu
da patron taraf›ndan kabul edilmemifl.
Saybolt 50 farkl› ülkede faaliyet gösteriyor. Sadece Türkiye’de ‹zmit, Samsun, Trabzon, Antalya,
Mersin ve K›rklareli’nde flubeleri bulunuyor. Saybolt
iflletmesinin müflterileri aras›nda Tüprafl, Petkim,
Total, Opet gibi büyük firmalar bulunuyor. Saybolt
bu firmalara gözetim ve kalite kontrol hizmeti veriyor. Konufltu¤umuz iflçi arkadafllardan birinin,
“Saybolt’un bu firmalarla anlaflmas› gere¤i grev gibi özel durumlarda, müflterinin sözleflmeyi fesh etme hakk› var. Ama onlar Saybolt patronuyla daya-
n›flma gösteriyorlar” demesinin ard›ndan bir baflka
iflçi arkadafl: “Çünkü Saybolt bu piyasada iyi bir yer
tutuyor. Saybolt’un bitmesi rekabetin azalmas› anlam›na gelir. Bu da onlar›n ifline gelmez” dedi.
“Bu fabrikada grev olaca¤› akl›m›z›n ucundan bile geçmezdi” diyen Saybolt iflçileri, taleplerini kabul ettirmek ve haklar›n› almak için
grev silah›yla mücadele ettiler. Bu grev 10
May›s’ta sendikayla patronun anlaflmaya
varmas›yla sona erdi.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Türkmen Temizlik Tafleron ‹flçilerinin Direnifli
A¤ao¤lu, Varyap ve fiira ‹nflaat firmalar›na ba¤l› Türkmen Temizlik tafleron flirketinin Ça¤layan Adliyesi inflaat›nda çal›flt›rd›¤› 85 iflçi, ücretlerinin
ödenmesi için Nisan ay›ndan beri mücadele ediyor.
Ça¤layan Adliyesinin inflaat› bittikten sonra iflçilerin maafllar›n› ödemeden kay›plara kar›flan Türkmen Temizlik flirketinin sahibi Hikmet Türkmen,
Kartal Adliyesinin temizlik iflini al›p burada yeni iflçiler çal›flt›rmaya bafllad›. Ücretleri ödenmeyen 85
6
iflçi ise 4 May›s 2011 günü Kartal Adliyesi önüne
gelerek bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klama s›ras›nda
orada bulunan Hikmet Türkmen ve yan›ndakiler iflçilere sopa ve b›çaklarla sald›rd›. Adliyenin güvenli¤inde çal›flan iflçiler de patrondan yana tav›r alarak sald›r›ya kat›ld›. Sald›r›dan sonra Hikmet Türkmen iflçilere avukatlar› arac›l›¤›yla birkaç gün içinde ödeme yapaca¤›n› bildirse de henüz herhangi
bir ödeme yap›lmad›¤› belirtildi.
Türkmen Temizlik iflçileri maafllar› tümüyle
ödenene kadar Ça¤layan ve Kartal Adliyeleri
önünde bas›n aç›klamalar›, eylemler yapmaya devam edecekler. Bizler, direniflçi PTT ve ONTEX iflçileri olarak Türkmen Temizlik iflçilerinin mücadelesine destek olaca¤›z.
Bu yaz› direniflteki bir PTT iflçisi
arkadafl›m›z taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.
‘Gerçek yarg›ç tarihtir - ve infazc›s› da proletarya olacakt›r.’ (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Direnifl Ve Eylemlerden
ONTEX Direniflinden Notlar
Patron- Sendika iflbirli¤ine karfl› ç›kt›klar› için iflten at›lan 15 Ontex iflçisinin 21 fiubat’ta fabrika
önünde bafllatt›klar› direnifl devam ediyor. Ontex ile
Selüloz-‹fl aras›nda imzalanan 2011-2013 T‹S sürecinde talepleri sendika taraf›ndan dikkate al›nmayan, a¤›r koflullarda çal›flan ve maafllar› asgari ücretin alt›nda olan iflçiler, T‹S sonras›nda sözleflmeye itiraz ettikleri, sendikan›n iflyeri temsilcisi ve flube baflkan›n›n de¤iflmesi talebinde bulunduklar›
için 17 fiubat’ta iflten ç›kar›ld›. Ontex iflçileri kendi
taleplerini dile getiren T‹S tasla¤›n›n dikkate al›nmad›¤›n›, sözleflmenin sendika ile patron aras›nda
gizlice imzaland›¤›n› belirtiyor. ‹flçiler, yüzde 25’lik
zam talebini destekler gibi yapan sendikan›n sözleflmede zam oran›n› yüzde 15 olarak belirledi¤ini
ve buna itiraz ettiklerinde flube baflkan vekili Hüseyin Canbal’dan “imza yetkisi bende, size mi soracakt›m!” karfl›l›¤›n› ald›klar›n› bildirdiler. Sendikan›n
iflyeri temsilcisinin atama yoluyla göreve geldi¤ini
ve 15 y›ld›r de¤iflmedi¤ini ifade eden iflçiler, flube
baflkan›n›n da 20 y›ld›r ayn› kifli oldu¤unu ve her
zaman iflveren a¤z›yla konufltu¤unu dile getirdiler.
Selüloz-‹fl direnifli deste¤e gelen devrimci gruplar› “terörist” diye niteliyor. Burjuva bas›n› yan›na
al›p direnifl çad›r›na “deste¤e” gelen Chp’nin iflçile-
re birer torba kömür, odun b›rakmas› ise gülünç bir
flovdan ileri gitmiyor. “Direnifllerine bizi dinlemedikleri için destek olmuyoruz,” diyen Selüloz ‹fl Genel
Baflkan Vekili Hüseyin Canbal, iflçilere tazminatlar›n›n verildi¤ini; ama onlar›n almad›klar›n› söylese
de iflçiler bu ifadelerin do¤ru olmad›¤›n›, tazminats›z, ihbars›z bir biçimde kap› önüne konulduklar›n›
belirtiyorlar.
Dört ayd›r direnen Ontex iflçileri 29 Nisan’da direniflteki PTT iflçileriyle birlikte Türk-‹fl ‹stanbul 1.
Bölge Temsilcili¤ini iflgal ettiler. ‹flgal s›ras›nda bas›n aç›klamas› yaparak sendikalar›n demokratik bir
iflleyifle kavuflmas›, iflyeri temsilcilerinin atama yerine seçim yoluyla göreve gelmesi; iflten at›lmalar›na sebep olan Selüloz-‹fl ‹stanbul fiube Baflkan›,
Ontex fabrika bafl temsilcisi ve iflyeri temsilcilerinin
istifas›; Türk-‹fl’in tafleronlaflmaya karfl› mücadele
ve eylem plan› oluflturmas›; 1 May›s kürsüsünün bu
günün tarihine yak›flan bir mücadele kürsüsüne
çevrilmesi ve kürsünün s›n›fa ihanet edenlere de¤il,
direniflçi iflçilere aç›lmas› taleplerini dile getirdiler.
Türk-‹fl ‹stanbul 1. Bölge Temsilcili¤i direniflçi
iflçilerin taleplerini önce kulak ard› edip iflgali sivil
polis deste¤iyle sonland›rmaya çal›flsa da sonunda
bu talepler üzerine görüflmeyi kabul etti. ‹flgalin
ikinci gününde sendika binas›na gelen Türk-‹fl yöneticileri iflçilerle ortak bir bas›n toplant›s› yapt›.
Toplant›ya Türk-‹fl Teflkilatland›rma Sekreteri Cemail Bak›nd›, Türk-‹fl ‹stanbul 1. Bölge Temsilcisi
Faruk Büyükkucak ve Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa
Servi kat›ld›. Bak›nd›, bas›n toplant›s›nda direnifllere maddi ve manevi destek sunacaklar›n›, uluslararas› bir dayan›flma kampanyas› bafllatacaklar›n› ve
4 May›s günü direnifl çad›r›n› destek ziyareti örgütleyeceklerini bildirdi. ‹flçi Birli¤i okurlar› olarak kat›ld›¤›m›z bas›n toplant›s›nda sendika yetkililerinin
Ontex iflgalini ciddiye alm›yormufl gibi yap›p bunu
bir “ziyaret” olarak nitelendirmesi dikkatimizi çekti.
Toplant› öncesi sendika binas›na girmek isteyen sivil polisin iflçiler taraf›ndan engellenmesi
üzerine: “Ben buraya 95’ten beri geliyorum, buras› benim de yerim,” ifadesini kullanmas› ise
düflündürücüydü. Bir iflgal s›ras›nda sendika yetkilisinin, iflçilerin itirazlar›na ra¤men polisin içeri girmesine hiçbir sak›nca görmeden izin vermesi o
sendikan›n kimin ç›karlar›n› korudu¤u sorusunu
ak›llara getiriyordu. Bas›n toplant›s›nda verilen vaatler üzerine iflçiler iflgali sona erdirdi. 4 May›s’ta Bak›nd›, Servi ve Büyükkucak, direnifl çad›r›n› ziyaretin
ard›ndan
Ontex yönetimiyle
bir görüflme yapt›
ve görüflme sonunda
yönetimin
blokaj eylemlerinden
ve
boykot
ça¤r›s›ndan rahats›zl›k duydu¤unu, iflyeri temsilcisinin de
direniflçi iflçileri ifle geri istemedi¤ini belirttiler. ‹flyeri temsilcisinin direnifl boyunca fabrikadaki iflçilere,
d›flar›daki iflçilerle konuflmamalar›n›, onlar›n telefonlar›n›n dinlendi¤ini söyledi¤i de biliniyor.
Ontex iflçileri tüm talepleri gerçeklefltirilene kadar direnifllerini sürdüreceklerini belirtiyor ve kendilerine destek olmak isteyenlere Ontex firmas› taraf›ndan üretilen ürünleri boykot ça¤r›s›nda bulunuyorlar.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Metal Grevi: Grev Bitti Ama Mücadele Bitmedi
Metal sektöründe MESS ve Birleflik Metal-‹fl Sendikas› aras›nda 14.09.2010 tarihinde bafllayan ve
grevle devam eden 2010-2012 Toplu ‹fl Sözleflmesi
görüflmeleri sonuçland›.
Türk Metal ile MESS, 13.11.2010’da anlaflmaya
varm›flt›. ‹mzalanan Toplu ‹fl Sözleflmesi ile iflçilerin
saat ücretlerine ilk alt› ay için iflyeri ortalamas›n›n yüzde 5,35’i oran›ndaki miktarda maktu ücret
zamm›; ikinci alt› ay için iflyeri ortalamas›n›n
01.09.2010-28.02.2011 tarihleri aras›ndaki TÜ‹K TÜFE art›fl oran› miktar›nda maktu ücret zamm›; üçüncü
ve dördüncü alt› ay için ise TÜ‹K TÜFE art›fl oran›nda
zam yap›lmas› kararlaflt›r›lm›flt›. Ayr›ca sosyal haklarda %10 ve %15 aras›nda, sözleflmenin ikinci y›l›nda
ise TÜ‹K-TÜFE oran›nda art›fl yap›lmas› kararlaflt›r›lm›flt›.
Çelik-‹fl ve Birleflik Metal-‹fl sendikalar›n›n MESS
ile yapt›¤› görüflmelere arabulucu atand›. Birleflik Metal-‹fl arabulucunun tayin edici bir etken olmad›¤›n›
atama sürecinin bafl›nda duyurmufltu, dolay›s›yla
üçüncü aflamaya geçeceklerini ve grev yapacaklar›n›,
Çelik-‹fl de geri ad›m atmayaca¤›n› duyurmufltu. Daha
sonra Çelik-‹fl 4 fiubat 2011 tarihinde anlaflma tutana¤›n› MESS ile imzalad›. Anlaflmaya göre; iflçilerin saat ücretlerine ilk 6 ay için iflyeri ortalamas›n›n %5,35’i oran›ndaki miktarda maktu ücret zamm›
yap›lacakt›. ‹kinci 6 ay için yine iflyeri ortalamas›n›n
01.09.2010-28.02.2011 tarihleri aras›ndaki enflasyon
art›fl oran› miktar›nda maktu ücret zamm›, üçüncü ve
dördüncü alt› ayl›k dönemlerde ise enflasyon art›fl oran›nda ücret zamm› yap›lmas› karara ba¤land›. Ayr›ca,
Grup Toplu ‹fl Sözleflmesi’nde yer alan sosyal haklara iliflkin maddelerde yüzde 10 ila 15 aras›nda bir art›fl sa¤land›. Bu rakamlar›n sözleflmenin ikinci y›l›nda
enflasyon oran›nda artt›r›lmas› kararlaflt›r›ld›.
Birleflik Metal-‹fl Sendikas›n›n örgütlü oldu¤u ve
grev karar› ald›¤› 33 iflyerinden 29’u MESS’e ba¤l›yd›.
‹zmir Delti Fabrikas› ve Çemafl Döküm MESS’ten ayr›l›nca bu say› 27’e düfltü. 27 iflyerinden 14’ünde grev
oylamas›na gidilmedi, dolay›s›yla bu iflyerleri greve di-
rekt olarak kat›ld›lar. 13 iflyerinde grev oylamas› yap›ld› ve 7 iflyeri greve evet dedi. Böylece 21 iflyerinde
grev uygulanacakt›.
Ancak grev sürecinin bafllamas›n›n hemen ard›ndan, iflyerlerinin önemli bir bölümünde ek protokol imzalanarak patronla anlaflma sa¤land› ve greve ç›kan
ya da ç›kmaya haz›rlanan iflçiler iflbafl› yapt›. Grev
pankart› as›lan fabrikalar ise flunlar oldu: 22 Mart
2011 Eskiflehir Süsler Doruk, 24 Mart 2011 Kocaeli
Standart Depo, 8 Nisan 2011 Gebze Arfesan. Gebze
Kroman Çelik’te, MESS’in itiraz›n› de¤erlendiren mahkeme, 28 Martta bafllat›lmas› planlanan grevi erteledi.
Di¤er iflyerlerinde protokol imzalanmas›yla sadece 3
iflyerinde grev karar› fiilen uyguland› ve üçünde de kazan›mla sonuçland›: Eskiflehir Süsler Doruk grevi 11.
gününde protokol imzalanmas›yla sona erdi ve iflçiler
iflbafl› yapt›lar. Kocaeli Standart Depo’da grev 7. gününde protokol imzalanmas› sonucu bitti. Gebze Arfesan grevi de 8. gününde anlaflma imzalanmas›yla son
buldu.
15 Nisan 2011 tarihinde MESS ile Birleflik Metal‹fl Sendikas› anlaflma imzalad›. Birleflik Metal-‹fl yönetimi ve D‹SK’e yak›n kaynaklar MESS ile var›lan anlaflmaya göre yüzde 5,35 olarak öngörülen zamm›n
yükseltildi¤ini sosyal haklarda da iyilefltirme sa¤land›¤› iddia ettiler. Bu anlaflmaya göre Türk Metal ve Çelik-ifl bünyesinde çal›flan iflçilerin saat bafl›na ücretleri 30 kurufl civar›nda artarken Birleflik Metal-‹fl bünyesindeki iflçilerin saat bafl›na ücretlerinin 51-52 kurufl
artt›¤› belirtildi. Daha önce iflyeri ortalamas› kriterine iflçileri bölece¤i için aç›kça karfl› ç›kan ve %
5,35 zamm› da az bulan D‹SK, niye bu koflulu kabul etti¤ini belirtmedi¤i gibi burada % 82’lik art›fl
sa¤lad›klar›n› söylemek d›fl›nda net bir aç›klama
yapmad›. MESS ise aç›klamas›nda di¤er sendikalarla yap›lan anlaflmadan çok farkl› bir anlaflmaya
var›lmad›¤›n› gösteren rakamlar verdi, flöyle duyurdu: “MESS ile Birleflik Metal-‹fl Sendikas› aras›nda 14
Eylül 2010 tarihinde bafllayan 2010-2012 dönemi
Grup Toplu ‹fl Sözleflmesi görüflmeleri anlaflmayla
sonuçland›. 01.09.2010-31.08.2012 dönemine iliflkin
Grup Toplu ‹fl Sözleflmesi, Birleflik Metal-‹fl Sendikas› ile 15 Nisan 2011 tarihli Anlaflma Tutana¤›’na istinaden imzaland›.
“2010–2012 dönemi MESS-Birleflik Metal-‹fl Grup
Toplu ‹fl Sözleflmesi’ne göre; iflçilerin saat ücretlerine
ilk alt› ay için iflyeri ortalamas›n›n %5,35’i oran›ndaki miktarda maktu ücret zamm›; ikinci alt› ay için iflyeri ortalamas›na 01.09.2010-28.02.2011 tarihleri aras›ndaki TÜ‹K TÜFE art›fl oran› miktar›nda maktu ücret
zamm›; üçüncü ve dördüncü alt› ay için ise TÜ‹K TÜFE art›fl oran›nda zam yap›lmas› kararlaflt›r›ld›. Ayr›ca
sosyal haklarda %10 ve %15 aras›nda, sözleflmenin
ikinci y›l›nda ise TÜ‹K TÜFE oran›nda art›fl yap›lmas›nda mutabakata var›ld›.”
Sendika yetkilileri kamuoyuna “ezber bozuyoruz”
demifllerdi. Ama bir ezber bozulmad›. Türkiye’deki
sendikalar›n ücret sendikac›l›¤›n› bile beceremedikleri bir kez daha ortaya ç›kt›. ‹flçiler devede kulak 51 kuruflluk zamm› bile yine kendileri, sendikalar›n› birlikte mücadeleye zorlayarak ald›lar. Onlar›n as›l kazanc› buydu. Türk kapitalizminin savafl
örgütü MESS ise, neredeyse hiç maddî zarar görmedi¤i ve do¤ru dürüst taviz bile vermedi¤i halde,
sadece iflin paras›nda de¤ildi. ‹flçilerin, de¤il 3050 kurufl, 1 kuruflu bile mücadele ederek kazand›klar›na inanmalar›n›, kendilerine güvenmelerini
istemiyordu. Bu nedenledir ki anlaflmadan sonra
grev kapsam›ndaki Standart Depo’da 4, Bekaert’te’de 9 iflçinin ifline son verildi. Bekaert’te iflten
ç›kar›lmalara bahane olarak fazla izin ve istirahat gösterildi. Ancak edinilen bilgiye göre MESS yetkilileri,
görüflmeler s›ras›nda sendika temsilcilerini aç›kça anlaflma sonras› için tehdit etmifltir ve iflten ç›karmalar›n
zam fark›n›n de¤il, mücadelenin intikam› oldu¤u patronlar taraf›ndan hiçbir çekince gösterilmeksizin itiraf
edilmektedir. MESS son sözünü söylememifl olabilir. Ama sendikan›n beceriksizli¤ine ra¤men iflçiler
de son sözlerini söylemifl de¤iller.
Erhan Yolcu
‘Burjuva mahkemeleri… para torbalar›n›n ç›karlar›n› koruman›n araçlar›d›r.’ (Lenin)
7
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Burjuvalar Ve Proleterler
‹stanbul’daki ‹flçi Kurultaylar›ndan
3 Nisan 2011’de ‹stanbul’da üç farkl› yerde
“‹flçi Kurultaylar›” yap›ld›. Bu kurultaylara biz de
‹flçi Birli¤i gazetesi olarak çal›flan ve okur düzeyinde kat›ld›k. Gazetemiz okuru ve çal›flan› iflçi
ve emekçilerin gözlemleri afla¤›daki gibiydi:
Ça¤layan’da EMEP taraf›ndan düzenlenen
“Tekstil ‹flçileri Kurultay›”nda, düzene karfl› tüm
elefltiriler AKP elefltirisine indirgendi. Evrensel
gazetesi d›fl›nda farkl› çizgiye sahip bir yay›n organ›n›n da¤›t›m› söz konusu de¤ildi. ‹flçiler de bu
ortamda kendi s›k›nt›lar›n› dile getirmeye çal›flt›lar. Ancak taleplerle çözüm önerileri, “asgari ücretin art›r›lmas›” gibi sistem içi k›r›nt›larla, reform
talepleriyle s›n›rl›yd›. “Parti” olmak iddias›ndaki
bir çevre taraf›ndan düzenlenen bu kurultay›n
semtine dünyada mevcut siyasi ve ekonomik
mücadele deneyimlerinin, geçmiflteki ve günümüzdeki sosyalizm deneyimlerinin iflçilere ciddi
olarak aktar›lmas› ve tart›fl›lmas› u¤ramad›. En
sonunda bir KOB‹ sahibinin, kürsüye ç›k›p, büyük firmalar›n rekabeti nedeniyle iflçileri neden
sigortas›z ve asgari ücretle çal›flt›rmak zorunda
kald›klar›n› anlatmas›, adeta “Sömürüyoruz ama
hele bir dinleyin neden?” demesi, hepsinin üzerine tüy dikti.
Yine EMEP taraf›ndan düzenlenen, Tek G›da-‹fl, Haber-‹fl ve E¤itim-Sen gibi sendikalar›n
destek verdi¤i Ba¤c›lar Kültür Merkezi’ndeki Güneflli-‹kitelli-Yenibosna ‹flçi Kurultay›’nda da
manzara pek farkl› de¤ildi. ‹flçiler, ö¤renciler ve
çeflitli sendika yöneticileri konuflma yapt›lar ancak bir konuflmac› bile siyasi mücadelenin önemini yeterince vurgulamad› veya vurgulayamad›.
Söz isteyen iflçi arkadafllar, samimi olarak kendi
çal›flt›klar› fabrika ve iflyerlerindeki uzun çal›flma
saatlerini, güvencesiz, sigortas›z çal›flma koflullar›n› anlatt›lar. Bir iflçi, siyasi çevre gözetmeksizin her eylem ve direnifle kat›ld›¤›n›,
çünkü grev ve direnifllerin kazan›mla sonuç-
lanmas› halinde yar›n kendi kazan›m› haline
gelece¤ini belirterek s›n›f duyarl›l›¤›n› ortaya
koydu. Bir baflka iflçi söz olarak, kurultayda
sendikalar›n dönüfltürülmesinden bahsedildi¤ini, oysaki sendikalar›n ekonomik mücadele araçlar› oldu¤unu, iflçi s›n›f›n› tüm ülkede ve Kürt bölgesinde temsil edebilecek, sorunlar›n kayna¤› olan kapitalist sistemi alafla¤› edecek bir s›n›f partisinin olmas› gerekti¤ini, hasta tutsaklara sahip ç›k›lmas›n›n,
kad›nlar›m›z›n, gençli¤in, Kürt ulusal hareketinin taleplerinin, Alevi insanlar›m›z›n sorunlar›n›n düzen partilerine b›rak›lmamas›n›n iflçi s›n›f›n›n görevi oldu¤unu, 1 May›s’ta milli
marfl yerine enternasyonal marfl›n›n söylenmesi gerekti¤ini belirtti. S›n›f›n gerçek ahlak
ve siyasetinin ilkelerini bu flekilde ortaya koyan
iflçilere karfl›n, kurultay yönetimi, Evrensel gazetesi d›fl›nda, gazetemiz de dââhil baflka bir yay›n
organ›n›n da¤›t›lmas›n› ne yaz›k ki çeflitli gerekçelerle kabul etmedi. S›n›f bilinçli iflçilerin gerçek
düflünce ve taleplerini dile getirmeye çal›flan di¤er yay›n organlar› gibi gazetemiz de TEKEL direniflinde, EMEP ve Evrensel yönetimiyle Polis
korumas›na s›¤›nm›fl, h›rs›zl›ktan yarg›lanan direnifl k›r›c› iflçi düflman› Tek G›da-‹fl yönetimi
aras›ndaki iflbirli¤ini, bizzat TEKEL iflçilerinin a¤z›ndan aktarmaya çal›flm›flt›. öyleyse kurultay yönetiminin bu tavr› ancak, kendi dar grup siyasetlerine güvenemediklerinin, buna karfl›n yine de k›r›nt›lar için mücadele politikas›n›, iflçileri
saf çocuk yerine koymay›, ba¤›ms›z s›n›f politikas›n›n gelifltirilmesinden üstün tuttuklar›n›n itiraf› olabilirdi.
Sonuncu kurultay ise Topkap› ‹flçi Derne¤i
baflta olmak üzere öncü iflçilerin giriflimiyle Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu bünyesinde E¤itim-Sen 4 No’lu fiube’de gerçeklefltirilen Gaziosmanpafla-Topkap› ‹flçi Kurultay›’yd›. Bu etkin-
li¤e baflta direniflteki PTT ve Ontex iflçileri olmak üzere sendikal mücadelede ve örgütlenmede öncü rol oynayan s›n›f bilinçli iflçiler, çeflitli ifl
kollar›ndan y›llarca mücadele etmifl tecrübeli iflçiler ve genç iflçiler do¤rudan kat›ld›, yönetti ve
söz ald›. Polisin bu toplant›y› taciz etme giriflimi
bir ifle yaramad›. ‹flçilerin günlük sorunlar›na,
afl›r› ve kay›t d›fl› çal›flt›rmaya, düflük ücret, tafleronlaflmaya yer verildi. Mevcut sendika yönetimlerinin tutumuna tepki olarak Ontex’te öncü iflçilerin kurdu¤u taban örgütlenmelerinin sendika
bürokrasisi karfl›s›ndaki gereklili¤i baflar›l› bir flekilde anlat›ld›. Kat›l›mc› iflçilerin elefltirileri sayesinde sendikalarla iflçi derneklerinin karfl›l›kl› konumunun ne olmas› gerekti¤i gibi tart›flma bafll›klar› ortaya ç›kt›. Ancak üzerinde yeterince durulmad›. örgütlenmeye ve sendikal bürokrasi
yenilmeden sendikal birli¤in kurulamayaca¤›na yap›lan vurgu ciddi ve samimiydi. Ama
öncü iflçilerin kat›ld›¤› bir toplant›da bu mücadelenin ve örgütlenmenin gereklili¤i zaten
bilindi¤i için, bunun nas›l gerçekleflece¤i tart›flmas› daha da ilerletilebilirdi. Ekonomik ve
siyasi mücadelenin birli¤inin zorunlu oldu¤u,
Arap ayaklanmalar› örnek verilerek anlat›lmaya
çal›fl›ld› ancak bu konuda da zay›f kal›nd›. Tüm
eksiklerine ra¤men bu sonuncu kurultay, hiç
flüphe yok ki, önceki ikisinden daha ciddiydi.
Çünkü samimi bir iflçi kitle çal›flmas› yaparak güven kazanan kadrolarca düzenlendi¤i
aç›kt›. ‹flçiler mensubu olduklar› çevrelerin
d›fl›ndan gelen bilimsel komünizm temelindeki görüfl ve elefltirilere, yay›nlar›na daha
aç›kt›, s›n›rlama yoktu. Elbette yerel bir giriflimden her fleyi çözmesini beklemek bilim d›fl›
bir tutum olacakt›r. Ama bu tür yerel inisiyatiflerin varl›¤›, s›n›fsal birlik mücadelesinin gelece¤i
için önemli ve anlaml›d›r.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
T‹SK: Madem Örgütlendiniz, O Halde Maafl›n›z› Düflürelim!
T‹SK’in (Türkiye “‹flverenler” Sendikalar› Konfederasyonu’nun) iki ayda bir
yay›nland›¤› ‹flveren adl› derginin Ocak 2011 say›s›nda “örgütlü kesimin” ald›¤› asgari ücretin iflletmelere verdi¤i “zarardan” flikayet ediliyor.
‹flçilerin baz› iflyerlerinde örgütlü olmas› “haks›z rekabet” yarat›yormufl! Burjuvalar›m›z flu tespiti yap›yor: “Toplu ifl sözleflmesi uygulamayan iflyerleri aç›s›ndan asgari ücretle çal›flan bir iflçinin iflletmeye ayl›k maliyeti 924 TL düzeyinde iken, toplu ifl sözleflmesi uygulanan iflyerleri aç›s›ndan bir iflçinin iflletmeye
ayl›k maliyeti… yaklafl›k ortalama 1.600 TL olmaktad›r.”
Ve bu yüzden de:
“Bu fiili durum toplu ifl sözleflmesi uygulayan ve uygulamayan iflyerleri aras›nda ciddi bir haks›z rekabet yaratmaktad›r.”
Sevgili patronlar, siz aran›zda kavga etmeyin, bu iflin basit bir çözümü var:
Toplu ‹fl Sözleflmesi, tüm iflletmelerde zorunlu hale gelsin, böylece haks›z rekabetin de önüne geçilmifl olunur.
Ama hiç olur mu? Bizim uyan›k patronlar›m›z›n “haks›z rekabeti önlemek
için” farkl› bir çözümleri var. Diyorlar ki:
“Toplu ifl sözleflmesi uygulayan ve uygulamayan iflyerleri için farkl› düzeyde asgari ücret belirlenmeli.”
Ya da:
“Toplu ifl sözleflmesi uygulayan iflyerlerinde yasal asgari ücret uygulanmamal›.”
Ey iflçi, madem ki örgütlendin ve önüme “haks›z rekabet” gibi bir sorun ç›kard›n, gel de senin ücretini keselim ki bize maliyetin örgütlenmeyen iflçilerden
fazla olmas›n! Tebrikler, ne kadar adilce, “haks›z rekabete” nas›l da son veriliyor. Ama küçük bir nokta unutulmufl: iflçiler tam da bu ücret gasp›na karfl› örgütlendiler.
Patronlar yay›n organlar›nda bu görüflleri hiç çekinmeden yay›nlayabiliyorlarsa, bunda iflbirlikçi sendikalar›n hiç pay› yok mu acaba?
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
1. sayfadaki “Yeni Parlamento ve Yeni Anayasa Hiçbir Sorunumuzu Çözmeyecek!” yaz›s›n›n devam›
süz durumdad›r. Seçimlerde iflçi s›n›f› politikas› ad›na fiilen hiçbir mücadelenin olmamas›, bu iddiayla
ortaya ç›kan partilerin toplam olarak bile iflçi s›n›f›n›n politik potasiyelinin binde birini ortaya ç›karacak
bir rol oynayamamalar›, bunun en çarp›c› kan›tlar›ndan biridir. Böyle bir ortamda iflçi politikas›n› hala
“benim iflçim, benim köylüm, benim emekçim, benim yoksulum” diye söze bafllayan, iflçi ve emekçi
oylar›n› babalar›n›n tapulu mal› olarak gören burjuva partileri yapabilmektedir.
Biz ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ gazetesi olarak elimizdeki bütün imkanlar›m›z ve güçlerimizle, iflçi s›n›f› ve
emekçi y›¤›nlar›n ba¤›ms›z mücadelesine öncülük
8
etmekle sorumlu olan komünist ve devrimci güçlere aylar öncesinden s›n›f›n ç›karlar›n› dar grup ç›karlar›n›n önüne koyan böyle bir takti¤in nas›l uygulanabilece¤ini önererek sorumlulu¤umuzu yerine getirmifl olman›n, bir yandan hakl›l›¤›n›, öte yandan da bunun cenah›m›za alg›lat›lamamas›nda ve
bir kez daha meydan›n burjuva ve liberal-ulusalc›
kuyrukçu sözde “sol” ak›mlara b›rak›lmas›nda birer
mazeret olmayan imkans›zl›k ve eksikliklerimizin
ciddi s›k›nt›s›n› duyuyoruz. Elbette bu bizim hareketin eninde sonunda iflçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar› ilgilendiren bütün politik gündemlerde bu tür bir ba¤›ms›z s›n›f takti¤ini uygulamay› ö¤renmek zorunda
oldu¤una, bu tür bir takti¤i gündeme getiremeyenlerin eninde sonunda toplumsal mücadelenin gerisinde ve giderek d›fl›nda kalmaya mahkum olaca¤›na dair kesin inanc›m›z› bir nebze olsun azaltmamaktad›r.
Bütün ezilen ve sömürülen y›¤›nlar›n gerçek
kurtuluflu,yeni burjuva parlamentolar› ve anayasalar›ndan de¤il, örgütlü proletaryan›n öncülü¤ündeki
ba¤›ms›z devrimci mücadeleden geçmektedir. ‹flçi
s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤i için mücadeleyi yükseltelim!
‘Kapitalistleri iktidarda tutan sihir, iflçiler aras›ndaki bölünmedir.’ (Marx)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Dünyadan
Libya Savafl›’nda Türk politikas›
M›s›r’da halk hareketi karfl›s›nda, Mübarek’ten
deste¤ini çekip daha bask›c› ve iflbirlikçilikte daha
ileri M›s›r ordusunun ifle el koymas›n› destekleyen,
ABD ve AB, Libya’da sald›r›ya geçti. Önce Fransa
aç gözlülükle sald›rd› ve 10 Mart itibar›yla Bingazi’deki isyanc› Libya Geçici Ulusal Konseyi’ni Libya’n›n meflru hükümeti olarak tan›d›. Almanya ise
BM’de çekimser oy kullanmas›na ra¤men operasyona fazla karfl› ç›kmad›. 11 Martta AB liderleri
Kaddafi’ye çekilme uyar›s›nda bulundular. Fransa
“seçilmifl hedeflerin bombalanmas›n›” önerdi. Fransa ve ‹ngiltere’nin teklifiyle, 17 Mart’ta BM Libya
hava sahas›n› uçufla yasak bölge ilan etti. 19
Mart’ta Frans›z uçaklar› ve ABD füzeleri Libya’y›
bombalamaya bafllad›. BM karar›ndan hemen sonra Fransa, ABD, ‹talya, Kanada ve ‹ngiltere operasyona ilk kat›lan ülkeler oldular. AB politikas› (Afrika’dan kaynak akmal› ama göçmen akmamal›)
böylece, Afrikal› ve Arap göçmenlere karfl› ›rkç›-faflist politikalar›yla bilinen Sarkozy’nin a¤z›ndan “bu
caniyi” (daha dün silah satt›klar› ve misafir ettikleri
Kaddafi’yi) indirmeye dönüfltü. Emperyalizmin hala
ciddi tahlilini yapabilen kaynaklarca, Libya savafl›n›n asl›nda Almanya’n›n Rusya ile daha s›k› “ba¤lant›” kurmas›n› ve Do¤u Avrupa’da yay›lmas›n›
tescillemek, buna karfl›l›k AB’nin daha küçük orta¤› di¤er k›demli emperyalist Fransa’n›n Kuzey Afrika’da “elini serbest b›rakmay›”, böylece giderek
güçlenen Çin rekabetine karfl› AB’nin Afrika’ya daha kolay aç›lmas›n› da amaçlad›¤›, Almanya’n›n
Akdeniz’i Frans›zlara b›rakt›¤› belirtilmektedir. Muhalif Libya Ulusal Konseyi’nin önemli üyelerinin Kaddafi’nin o¤lu Seyfülislam’›n eski arkadafllar› olmas›, bu konseyin petrolden sorumlu
kiflilerinin de daha önce uluslararas› petrol flirketleriyle koordine olarak ülke petrollerini sömürten Libya Ulusal Petrol fiirketi’nin görevlileri olmas› da Libya isyan›n›n M›s›r ve Tunus’takinden fark›n› göstermektedir. Bu savafl bir
paylafl›m savafl›d›r.
Türkiye, müdahaleye, önce birinci a¤›zdan
(Baflbakan›n a¤z›ndan) sözümona karfl› ç›kt›. “NATO’nun orada ne ifli var?” diye at›p tuttuktan sonra
emperyalist blo¤a destek verdi. Erdo¤an da AB liderlerinin ard›ndan, Cidde’de Kaddafi’yi koltu¤u
terk etmeye davet etti. “Libya gözyafl› dökerken biz
duramay›z” sözü, emperyalist patronlar›n Kaddafi’ye muht›ralar›n›n sosa bulanm›fl tekrar›yd›. Libya’da yat›r›m› olan her ülke sermayesinin birbiriyle didiflerek, NATO ile veya NATO d›fl›nda bir
Libya’daki Kaddafi karfl›t› halk hareketinin ilk günlerinden bir manzara: “Yabanc›
müdahalesine hay›r, Libya halk› kendi iflini
kendisi görebilir!”
fleyler kapmaya çal›flt›¤› bir zamanda, NATO
üyesi Türk sermayesinin, paras› Libya’da kan
a¤larken seyirci kalmas› elbette beklenemezdi!
Baflbakan, “hiçbir ülke üzerinde gizli hesaplar›m›z
olamaz” dedi. Do¤ruydu çünkü sermayenin hesaplar› gayet aç›kt›: ENKA, Tav, Tefken, gibi büyük inflaat firmalar›n›n iflleri milyar dolarlar› buluyordu.
Türk-Libya ‹fl Konseyi baflkan› Ersin Takla, iptali
beklenen projelerin 9 milyar dolar› buldu¤unu söylüyordu. Son befl y›lda 120’nin üzerinde Türk flirketi Libya’da çal›flmaya bafllam›fl, kimilerine göre 15
milyar dolarl›k proje üstlenilmiflti. Türk Müteahhitler
Birli¤i’nden (TMB) Erdal Eren, bat›l› firmalar›n ifl
üstlenmedi¤i yerlere kendilerinin gönderildi¤ini
çünkü güçsüz olduklar›n›, kay›plar›n› Rusya pazar›yla telafi edeceklerini söylüyordu. ABD elçisi Ricciardone de daha önce Afganistan’da da ifl alan
Türk müteahhitlerinin May›s ay› bafl›ndaki gecesine kat›larak onlar›n bu hizmetlerini övmekte kusur
etmedi ve teselli (!) etmeye çal›flt›. 25000 Türk iflçisi de Libya’da (ço¤u elbette güvencesiz, sigortas›z olarak) çal›flt›r›l›yordu. Onlar ise elbette ifl kazalar›ndan ve isyanlardan canlar›n› kurtard›klar›na flükredeceklerdi.
Baflbakan›n, “NATO, Libya’n›n Libyal›lara ait oldu¤unu tespit için oraya gitmeli. Yoksa yer alt› kaynaklar›, zenginliklerin da¤›t›m› için de¤il!” demesi,
alkol ba¤›ml›s›n›n “Vallahi bir daha bu z›kk›m› içmeyece¤im” deyip içmeye haz›rl›k yapmas›na benziyordu. Erdo¤an da, Libya kadehini zehir z›kk›m olsa bile sermaye aflk›na içmeye raz›yd› ama u¤raflmas› gerekecekti. “Tribünden seyirci olmayaca¤›z
(…) Türkiye asla ve asla Libya halk›na silah do¤rultan taraf olmayacak” gibi sözlerle, nihayetinde ise
onlarca milyar dolarl›k “insani gerekçelerle”, daha
tezkere mecliste görüflülmeden Akdeniz’de bulu-
nan iki f›rkateyn Libya aç›klar›na ulaflt›. 24 Mart’ta
kabul edilen tezkere ile toplamda Türkiye’nin “asla
silah do¤rultmak” için yap›lmam›fl (!) 4 f›rkateyni,
bir denizalt›s› ve bir destek gemisiyle emperyalist
koalisyonun hat›r› say›l›r hizmetkârlar›ndan biri olaca¤› ortaya ç›kt›. Ayr›ca NATO üstlerinde di¤er ülkelerle birlikte Türk savafl uçaklar›n›n da konufllanaca¤› bildirildi. Yine “insani gerekçelerle” ‹zmir’deki NATO üssünün kullan›lmas› gündeme geldi. Bu
savafl merkezinin kapat›lmas›na, daha önce Lizbon’daki NATO zirvesi s›ras›nda yine bizzat Türk
hükümetinin karfl› ç›kt›¤› tekrar hat›rland›. Di¤er
sermaye partileri, sosyal demokrat yeni CHP ve
MHP, AKP hükümetine destek verdiler. Bütün bunlar bir hafta içinde oldu. 27 Nisan tarihli gazetelerde Egemen Ba¤›fl “Baflbakan ‘NATO’nun Libya’da
ne ifli var’ demese BM karar› olmadan NATO girecekti (…) kendileri yine öne atlayacakt› ve ‘Biz NATO’yuz’ diyeceklerdi” dedi. Bu asl›nda Türkiye’nin
derdinin Libya pastas›ndaki pay›n› bir nebze olsun
korumak için manevra yapmak ve zaman kazanmak oldu¤unun itiraf›yd›. 6 Nisan’da Meclis, “ayaklanma, savafl ve iç kar›fl›kl›k” gibi durumlarda zarar
gören yat›r›mc›lar›n “uluslararas› güvenceye” kavuflmas›n› sa¤layan Türkiye ve Libya aras›ndaki bir
anlaflmay› yine jet h›z›yla onaylad›.
Türkiye’nin bu politikas› tesadüf de¤ildi. TMB
eski Baflkan› Erdal Eren, görevini Emin Sazak’a
devretmeden önce yapt›¤› aç›klamalarda Libya’l›lar›n Türkiye aleyhine gösterilerinden Fransa’y› sorumlu tuttu. “Hükümetin krizin bafl›nda
izledi¤i tutum, beklentilerimizi karfl›lamak içindi. Kaddafi orada bizim patronumuz konumunda. 102 firmam›z›n 17 milyar dolarl›k ifli var.
Son 3–4 y›lda, y›lda 5 milyar dolarl›k ifl almaya
bafllam›fl›z. O gün itibar›yla alaca¤›m›z 1,4 milyar dolara yükselmifl. 814 milyon dolarl›k makine park›m›z orada. fiantiyelerimizin bedeli
160–170 milyon dolar. Bankalardan ald›¤›m›z
teminat mektubu miktar› 1,5 milyar dolar.” Dedi. Eren, bu nedenlerle Libya’ya müdahalenin
Türkiye’nin ç›karlar›na müdahale oldu¤unu savundu ve NATO’nun komutay› devralmas›n›n
umutlar›n› art›rd›¤›n› belirtti! “Girecekse BM karar›yla NATO girsin” demek, “hani bana?” demenin
baflka flekliydi. Marx kapitalist için “kiflileflmifl sermaye” diyordu. Hükümet üyeleri de kiflileflmifl,
a¤›z, b›y›k ve dile kavuflmufl burjuva ç›karlar›yd›. ‹flte Erdo¤an’›n sözde Arap dostu “insani yard›m” demagojisinin ard›nda yatan s›n›fsal gerçek buydu.
Necati Özgüç
4. sayfadaki “Gerici Rejimlere Karfl› Her Türlü "‹taatsizlik" Meflrudur” yaz›s›n›n devam›
mad›¤›n› asl›nda bay Altan Tan da çok iyi bilmektedir.
Yaln›zca ‹stanbul'da sokakta yaflayanlar›n say›s›n›n 7
bin ila 10 bin kifli aras›nda oldu¤u tahmin edilmektedir
ki. Türkiye genelinde büyük bölümü ‹stanbul ve di¤er
geliflmifl metropollerde olmak üzere 40 binden fazla
çocuk sokakta çal›flt›r›lmaktad›r. En geliflmifl kapitalist
ülkelerde bu say›lar hiç de farkl› de¤ildir - örne¤in
Fransa'da sokakta yaflayanlar›n say›s›n›n 100 bin kifli
oldu¤u, 1 milyona yak›n insan›n da sürekli ikamet
edece¤i bir konuta sahip olmad›¤› saptanm›flt›r. Bay
Tan'›n be¤enmedi¤i eski sosyalist ülkelerde ise iflsiz,
evsiz, aç insan say›s› fiilen s›f›rd›. Günümüzde kapitalist "özgürlü¤e" kavuflan bu ülkelerde nas›l bir sefalet
ve toplumsal çöküfl yafland›¤›n› ise çocuklar bile biliyor. Bu tür aç›klamalar›ndan da anlafl›ld›¤› gibi Altan
Tan'›n BDP'nin önderlik etti¤i blok taraf›ndan aday
gösterilmesi onun liberallerin Kürt hareketine s›kça
getirdikleri "Stalinistlik", "eski Marksist so¤uk savafl
ideolojisinden kopamam›fll›k", vb. elefltirileri terketmesini ve yeri geldi¤inde tekrar etmemesini gerektirmemektedir. fiu da var ki, Kürt hareketi ne yaparsa yaps›n bu konuda liberalleri ikna etmesi mümkün görünmüyor. Bu hareket taban›nda, gittikçe palazlanan "entegre Kürt burjuvazisine" de¤il de büyük ölçüde yoksul emekçi milyonlara dayand›¤› ölçüde, harekette
Marksizmin kal›nt›lar› gibi görünen en ufak bir belirti
bile liberallerin kulaklar›nda "eski so¤uk savafl günlerinin" dehfletli bir ça¤r›fl›m› gibi yank›lanmaktad›r. ‹ki
dilli yaflam, demokratik özerlik, okul boykotlar› vb. ör-
neklerinin her birinde Kürt hareketi liberal cenahtan
daima ayn› elefltiriyle karfl›laflm›flt›r.
BDP'nin bölgedeki kitlesel eylemlerini herkesi tatmin edecek sihirli bir formül gibi görülen bir "sivil itaatsizlik" çerçevesiyle s›n›rlayaca¤›n› aç›klamas› bile liberalleri ikna etmeye yetmemifltir. Liberal profesörler diyor ki: "elbette görece bar›flç›l eylemleri benimseyece¤inizi aç›klaman›z iyidir, elbette bunlar terör yöntemlerini desteklemekten çok daha iyidir ama yapt›¤›n›z eylemler, kitaptaki ve Gandi'nin uygulad›¤› "sivil itaatsizlik" çerçevesine kesinlikle uymuyor. Sivil itaatsizlik, varolan yasalar› ve devlet iktidar›n› reddetmeyi de¤il onlar› asla çi¤nemeden, onlara körü körüne itaat ederek
ve kendini s›k› s›k›ya yüzde yüz bar›flç›, yüzde yüz edilgen yöntemlerle s›n›rlayarak mücadele etmek demektir", vb. vb... Onlar ezilen ve sömürülen kitleler için yaln›zca böyle bir "mücadele yöntemi"ni meflru ve kabul
edilebilir olarak gördüklerini, asl›nda “sivil” hükümetlere yalvarma, onlar›n vicdanlar›na seslenme yolu d›fl›ndaki tüm yollar› gayri-meflru ve y›k›c› bulduklar›n› gizlemiyorlar. Gerçi liberaller lafta T.C. devletinin öteden
beri halk y›¤›nlar›na karfl› bask›c› bir karaktere sahip oldu¤unu kabul ediyorlar. Ama tam da bunu kabul ettikleri için ezilen ve sömürülen y›¤›nlar›n kendi kafalar›ndaki alabildi¤ine daralt›lm›fl s›n›rlar›n ötesine geçen her
ç›k›fl›na karfl› konumlar›, eflinden sürekli ve her bahaneyle fliddet gören bir kad›na karfl› "k›z›m neden çorban›n tuzunu fazla koydun" veya "neden seni daha az
dövmesi için öteki yana¤›n› dönmedin" diyerek sözü-
mona ona yard›mc› olmaya çal›flan kay›nvalidenin ya
da mahalle imam›n›n konumunu and›rmaktad›r.
Seçimler arifesinde YSK oyunundan sonra yaflananlar›n da kan›tlad›¤› gibi bu tür rejimlerin anlad›¤›
tek dil "hak verilmez al›n›r" ve "kitlelerin zoru oyunu
bozar" dilidir. Kürt sorunu uzman› liberal flair-sosyolo¤umuz baflka bir yerde flöyle diyor: "Ortado¤u'da insanlar twitter'la, facebook'la devrim yap›yor, domino
etkisinden söz ediliyor. Bu koflullarda silah hala geçerli olabilir mi?" Gerçekte hayal aleminde, twitter'da
veya facebook'ta yaflamayan insanlar›n Tunus'ta, M›s›r'da, Yemen'de, Bahreyn'de ve di¤er güncel örneklerde gördü¤ü tek fley gerici rejimlerin varl›klar›n› tehdit alt›nda gördüklerinde silahs›z kitlelere karfl› en ac›mas›z flekilde silah kullanmaktan asla çekinmedi¤i ve
kitlelerin hareketi ne kadar genifl olursa olsun kendisini salt bar›flç› denilen yöntemlerle s›n›rlad›¤› sürece en
fazla bir gerici hükümetin y›k›l›p yerine yenisinin kurulabildi¤ini ama asla rejimin kendisinin y›k›lamad›¤›n›
kan›tlamaktad›r. Liberal kocakar›lar neyi vaaz ederse
etsin, bir avuç seçkin az›nl›¤›n bütün ezilen ve sömürülen kitlenin zarar›na zenginleflmesini ve refah›n› garanti alt›na alan gerici rejimlere karfl› bar›flç› ya da bar›flç› olmayan her türlü "itaatsizlik" ve itaatsizli¤in ötesinde bu rejimleri lay›k olduklar› tarihin çöplü¤üne atmak için bütün milliyetlerden proletaryan›n örgütlü önderli¤inde her türlü devrimci kitle mücadeleleri sonuna kadar meflrudur ve yak›c› bir ihtiyaçt›r.
Yusuf Çelik
‘Savafllar›n kaç›n›lmazl›¤›n› ortadan kald›rmak için, emperyalizmi ortadan kald›rmak gerekir.’ (Stalin)
9
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Dünyadan
Libya’da Emperyalist Rekabet
Libya ile ilgili çok say›da Amerikan diplomatik
belgesi mevcut. Bunlarda yer alan Kaddafi rejimi
hakk›ndaki baz› bilgiler, bugünkü Libya Savafl›’n›
ve bu savafla çeflitli ülkelerin verdi¤i tepkileri anlamak için önemlidir.
2008 tarihli belgelere göre, Libya’da ABD ve
yabanc› yat›r›mlar› (o¤ul Seyfülislam Kaddafi’nin
bafl›nda oldu¤u) Kaddafi Kalk›nma Fonu’yla görüflmeler arac›l›¤›yla gerçeklefltirilebiliyor. Resmi kanallar ihale ba¤lamak için pek ifle yaramayabiliyor!
Aç›kça söylenmese de belgelerden anlafl›ld›¤› kadar›yla Ulusal Petrol fiirketi gibi önemli kurumlar,
rüflvet da¤›t›m›n›n tasdik makam› görevini görüyor.
Yine de Amerikan flirketleri Libya’da liman ihalesi
için o zamanki D›fliflleri bakan› Rice’›n ziyaretine
muhtaç. Libya, petrolün yan› s›ra 100 milyarlarca
dolarl›k altyap› ve inflaat ihalelerinin oldu¤u bir pazar. ABD, Alman, Rus, Frans›z, ‹talyan firmalar› ve
Çinliler birbiriyle rekabet halinde. Türk Müteahhitler
Birli¤i mensubu firmalar›n da önemli inflaat-alt yap›
yat›r›mlar› var. TPAO destekli Türk firmalar› petrol
ç›karmada teknik yard›m sunuyor. 6.11.2008 tarihli
belgeye göre Kaddafi’ye yak›n ifl adamlar›n›n Kaddafi’nin o¤ullar›n›n özel birlikleri için (çünkü Libya’da M›s›r ve Türkiye’nin aksine resmi ordudan
daha güçlü özel birlikler hakim) ‹ngiltere’den silah
al›m›na arac›l›k etmeleri söz konusu. Elbette bu
destek karfl›l›ks›z de¤ildir. 2 Mart 2008’de Kaddafi’nin yeniden yap›lanma ve radikal özellefltirme politikalar›n› savunan konuflmas› ABD’lilerce be¤enilmektedir. Kaddafi, burada aç›kça “Devlet hiçbir fleye sahip olmamal›” demektedir. Petrol gelirine ba¤›ml› ülkede, Kaddafi, 2008 Eylül’ünde, petrol gelirini do¤rudan halka da¤›tmay›, devleti yeniden yap›land›rmay› vaat etmektedir, yapt›¤› konuflmalarda
durmadan memurlar› yozlaflmayla suçlamaktad›r.
Amerikal› diplomatlar, bir bakan›n (El ‹savi), her
Politik-Ekonomi
temizlenmesi de yoksul Libyal›lar› korkutmaktad›r.
30 Ocak 2009 tarihli belgeye göre, Kaddafi, h›zla
düflen petrol fiyatlar›n› gerekçe göstererek petrol
üretimini millilefltirebileceklerini (hem de Amerikal›lara) aç›kl›yor. Bunun üzerine Libya hükümetinin
has adamlar› ise asl›nda böyle bir niyetleri olmad›¤›n› Avrupal›lara ve Amerikal›lara anlat›yorlar. “Millilefltirme” hayaleti daha çok taktik bir ad›m olarak kullan›l›yor: Amaç, uluslararas› petrol flirketleriyle yap›lan pazarl›klarda kendine avantaj sa¤lamak, petrol fiyat›n› yükseltmek, yükseltilmifl fiyatlarla altyap› projelerini finanse etmektir. Libya Ulusal
Petrol fiirketi de hâlihaz›rdaki kontratlar›nda petrol
(geliri) pay›n› art›rmak ve masraflar› daha çok yabanc›lara yüklemek istiyor. Kaddafi’nin, herkesin
görebilece¤i flekilde Bat›l›lara sald›rmas›n›n amac›,
manevra için kendisine alan b›rakmakt›r. Kaddafi,
ba¤›ms›z Filistin’i de istemiyor. Örnek Gazze olaylar›d›r. Bu olaylarla ilgili Amerikal›lar›n gözlemi flöyledir: Cemahiriye Haber Ajans›, Arap ülkelerini gönüllü savaflç›lara s›n›r kap›lar›n› açmaya davet ediyor
ama kendi insanlar›n› gönüllü olmaya ça¤›rm›yor,
söyledi¤inden daha az yard›m yap›yor! Amerikal›lar,
aynen M›s›r gibi Libya’n›n da Filistin konusunda görünüflü kurtarmaya çal›flt›¤›n› düflünüyorlar.
Libya devleti, Berberilere ve baflka ulusal gruplara karfl› bask› uygulayan, arada bir halka sahte
anti-emperyalist söylemler eflli¤inde sus pay› veren, sonradan görmelerden oluflan bir avanta çark›
görüntüsü arz ediyor. Bu çark›n içinde ç›karlar› birbiriyle çat›flan veya iç içe geçen ifl adamlar› var.
“Krallar kral›” olarak tan›t›lan ve Afrika Birli¤i’nde
‹talya taraf›ndan desteklenen Kaddafi ve ailesi, sadece bu çark›n görünen k›sm›ndaki arac› figürler
olarak bir eliti temsil ediyor. Sadece yüksek yüzdeyle ifl görüyor.
Vedat Özgür
“Büyüyen Türkiye” Manzaralar›
31 Mart 2011 tarihinde Türkiye ‹statistik Kurumu’nun (TÜ‹K) aç›klad›¤› verilere göre gayrisafi
yurtiçi has›la (GSYH) 1 trilyon 105 milyar 101 milyon liray› (735 milyar 828 milyon dolar›) bulmufltu.
Bu, Türkiye ekonomisinde yüzde 9.2 oran›nda bir
büyüme anlam›na geliyordu ve böylesi bir büyüme
2004’ten beri yakalanmam›flt›. 2010 y›l›nda kiflibafl›
gayr›safi millî has›la ise 10 bin 79 dolara ulaflm›flt›.
Sanayi üretim verileri önemli bir yükselifli ifade ediyordu: Sanayi Üretim Endeksi, fiubat ay›nda bir
önceki y›l›n ayn› ay›na göre yüzde 18,1 oran›nda
artm›flt›.
Rakamlar aç›kland›ktan sonra Baflbakan Erdo¤an partisinin grup toplant›s›nda bir konuflma yapt›. Bu tabloyu ‘gurur ve umut verici’ buluyordu. Sanki iflçi-patron yan yana üretim yap›p al›nteri döküyor, sonra bu ürünü kardeflçe paylafl›yormufl gibi
“iflçisinden sanayicisine, ihracatç›s›ndan çiftçisine,
memurundan esnaf›na kadar bu büyümede al›nteri
bulunan” tüm vatandafllar› tebrik etti.
Asl›nda daha bu rakamlar aç›klanmadan önce
hem Erdo¤an hem K›l›çdaro¤lu seçimler öncesi
kendilerini patronlara be¤endirmek için vaat yar›fl›na ç›km›fllard› bile. 24 Mart’ta Erdo¤an Türkiye ‹hracatlar Meclisi’ndeydi. Burada yapt›¤› konuflmada
millî geliri art›rmay› taahhüt ediyordu: ‘’230 milyar
dolardan ald›¤›m›z millî gelir, 6 y›lda yine üç kat›n
üzerinde bir art›flla 730 milyar dolara ulaflt›. 6 y›lda
3 kat›n üzerinde artan millî gelir, 12 y›lda pekala 3
kat artabilir ve 2 trilyon dolara ulaflabilir’’
Aç›k art›rman›n di¤er taraf› K›l›çdaro¤lu, Ekonomi Gazetecileri Derne¤i (EGD) üyeleriyle yedi¤i yemekte partisince haz›rlanan ekonomi raporunun
reklam›n› yapt›: “‘GSYH’y› 2023’te 2,6 trilyon dolara, kifli bafl›na geliri 31 bin 500 dolara ç›karmay› hedefliyoruz.’’
10
alanda özellefltirmenin önemine de¤inmesine karfl›n bunun s›radan Libya’l›larda yaratt›¤› korkuyu
not etmektedirler. Onlara göre, Libya’l› seçkinler,
Dubai gibi petrol zengini körfez ülkelerinden “ifl”
ö¤renmeye çal›flmaktad›r. Libya’l› bir baflka yetkili
ise Amerikal›lara kamu sektöründeki çal›flan say›s›n› 1 milyondan 130.000’e indirmeyi planlad›klar›n›
belirtmektedir. Libya Ticaret ve Yat›r›m bakan› Sarkaz’a göre, hedefleri Avrupa ve Afrika aras›nda
köprü olmakt›r! “Kitlelerin iktidar› Cemahiriye” yerine Kaddafi, art›k Amerikal› generallere korsanl›¤a
ve terörizme karfl› birlikte çal›flmalar› gerekti¤ini
söyleyen, askeri iflbirli¤i anlaflmalar› imzalayan bir
üçüncü dünyac›d›r. 2008 bahar›nda Libya özel sektörü ve Kaddafi, 1969’dan önceki (yani “devrimden”
önceki) “fleylerin do¤al düzenine” dönülmesini savunuyor. Özellefltirme istenmekle birlikte Trablus
ticaret odas›n›n üyeleri ve baflka baz› seçkinler ise
bunda acele edilmesini istemiyorlar.
Bu de¤iflimin nedeni ise ABD’lilere göre Sovyetlerin da¤›t›lmas› ve 1990’lar sonras› süreç.
Çin’in ABD ile rekabeti ise önem tafl›yor: Kaddafi,
Çinlilerin Amerikal›lara göre daha kal›c› olduklar›n›,
çünkü iç ifllerine kar›flmad›klar›n›, Amerikal›lar›n
yüzlerine karfl› söylemektedir. Gerçekten Çin, milyarlarca dolarl›k demiryolu ihalesi al›yor. ‹talya ile
Libya’n›n ithalat-ihracat hacmi ise 14 milyar euroya
ulafl›yor. Kaddafi ‹talya’n›n Akdeniz’deki orta¤›. 30
A¤ustos 2008’de ‹talya ve Libya 20 y›lda tamamlanacak 5 milyar dolarl›k bir altyap› yat›r›m› anlaflmas› imzal›yor. ‹talyanlardan kurtulufl günü “‹talya ile
dostluk” günü yap›l›veriyor.
22 Ocak 2009 tarihli bir baflka belgeye göre ise,
uluslararas› finans krizi, petrol fiyatlar›n›n düflmesine, Libya’n›n “halka gelir da¤›tma” politikas›n› ve
özellefltirmeleri ertelemesine neden olmufltur. Libya’n›n e¤itim ve sa¤l›k sisteminin son k›r›nt›lar›n›n
K›l›çdaro¤lu birkaç gün sonra Türkiye Odalar ve
Borsalar Birli¤i’ni ziyaret edecek ve “yüzde 9.5’lik
büyüme için sektörün hayal edemedi¤i ölçüde teflvik politikas› uygulayacaklar›n›” söyleyecekti.
Gayrisafi millî has›la verilerinin aç›klanmas›n›n
ard›ndan “piyasalar” tam “moral ve güven” kazanm›flt› ki, TÜ‹K’in birkaç gün sonra verdi¤i cari aç›k
(ülkeye giren dövizle ülkeden ç›kan döviz aras›ndaki fark) rakamlar› madalyonun di¤er yüzünü unutanlara hat›rlatt›. Buna göre, ihracat bu y›l›n fiubat
ay›nda bir önceki y›l›n ayn› ay›na göre yüzde 22,2
oran›nda artarak 10 milyar 109 milyon dolar› bulmufltu bulmas›na ama ithalat da al›p bafl›n› gitmifl,
yüzde 48,7 artarak 17 milyar 516 milyon dolara dayanm›flt›.
Gayrisafi yurtiçi has›la, 2009’a göre 119.1 milyar dolar artsa da, cari aç›k da 48.6 milyar dolara
ulaflm›flt›. Yani 2010’da millî gelir 100 birim art›yorsa bu art›fl›n 41 birimi ithalat a盤›ndan do¤uyordu.
Daha uzun bir zaman dilimini ele al›rsak:
GSYH, 2002-2010 döneminde yüzde 219.2 art›flla
230.5 milyar dolardan 735.8 milyar dolara ç›km›flt›
ama ayn› dönemde cari aç›k 77 kat artm›flt›.
Peki bu aç›k nereden do¤uyordu? Bu kadar ithalat› kim yap›yordu?
‹thalat rakamlar›na bakt›¤›m›zda ithalat›n yüzde
yetmiflinin “ara mallar›” denilen üretim araçlar› ve
hammaddelerden olufltu¤unu görüyoruz. TÜ‹K’in
aç›klad›¤› fiubat ay› rakamlar›ndan örnek verirsek:
“mineral yak›tlar ve ya¤lar” (3 milyar 741 milyon dolar), “kazanlar, makine ve cihazlar, aletler ve bunlar›n aksam parçalar›” (1 milyar 716 milyon dolar),
“demir ve çelik” (1 milyar 590 milyon dolar), “motorlu kara tafl›tlar›” (1 milyar 266 milyon dolar), “elek-
trik makine ve cihazlar, bunlar›n aksam parçalar›”
(1 milyar 239 milyon dolar).
K›sacas›, “ihracat kahraman›” burjuvalar›m›z,
üretim yapabilmek – dolay›s›yla ihracat yapabilmek
– için üretim araçlar›n›n, hammaddenin ve enerjinin
önemli bir k›sm›n› ithal etmektedirler. Ortaya ç›kan
muazzam cari aç›k ise k›sa vadeli borçla (“s›cak
parayla”) finanse edilmektedir.
Y›llard›r uygulad›¤› “yüksek faiz, düflük kur” politikas›yla bu sürece destek veren Merkez Bankas›
bu ürkütücü gidiflat› durduramasa da, yavafllatmak
istedi. Zorunlu karfl›l›k oranlar›n› (bankalar›n Merkez Bankas›’nda tutmak zorunda olduklar› para
miktar›n›) art›rd›. Böylece bankalar›n kredi vermesi
zorlaflacak, “ekonomi so¤uyacak” ve cari a盤›n art›fl› yavafllayacakt›.
Bankalar›n bu karara verdi¤i sert tepkiye karfl›l›k veren Baflbakan Yard›mc›s› Ali Babacan’›n yan›t› s›n›f disiplinine uymak istemeyen tek tek kapitalistler üzerinde burjuva devletin bir bask›s› olarak
yorumlanabilir: “Hiçkimse ayn› gemide olup da bu
geminin selameti beni ilgilendirmez, ben geminin
üzerindeki al›flveriflimle nas›l para kazan›r›m, gemi
batm›fl ç›km›fl, alt›nda delik varm›fl, bu beni ilgilendirmez diyemez.”
‹flte son iki ay›n büyüyen Türkiye manzaralar›...
Sanayiciler, bankac›lar, uluslararas› tekeller millî
gelirden (siz iflçi s›n›f›n›n üretti¤i art›-de¤er diye
okuyun) daha fazla pay kapmak için birbirleriyle k›yas›ya kavga ederken, yüksek enerji, hammadde
ve ara mal› maliyetlerine ra¤men yurt d›fl›ndaki rakipleriyle rekabet etmelerini sa¤layacak tek güç
olan iflçi s›n›f›na yönelik sald›r›lar›n› art›rmaktan çekinmeyeceklerdir.
Mehmet ‹nce
‘Kapitalizmdeki özgürlük … köle sahipleri için özgürlüktür’ (Lenin)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Politik-Ekonomi
D›fl Borçlar Ve ‹ç Borçlar Birbirini Nas›l Tamamlar
(Ve Her ‹kisi ‹flçinin S›rt›na Nas›l Bindirilir)
Hazine Müsteflarl›¤› Nisan ay›nda Türkiye’nin
2010 y›l› itibar›yla d›fl borcunu aç›klad›:
290.4 milyar dolar.
Bunun yüzde 65’i, yani 189.6 milyar dolar› “özel
sektöre”, yüzde 30’u yani 89 milyar dolar› devlete
ait. Borcun geri kalan› belediyeler ve di¤er yerel
idare birimlerinin s›rt›nda.
D›fl borç 2001 y›l›nda 89 milyar, 2005 y›l›nda
169 milyar 872 milyon dolard›. Son aç›klanan
rakamlardan anlafl›ld›¤› kadar›yla d›fl borç 5 y›lda
yüzde 70,9, son 10 y›lda %325 artm›fl.
D›fl borcun art›fl› büyük oranda “özel sektörden”
kaynaklan›yor. 2005 sonunda özel sektörün 84 milyar 35 milyon dolar borç tutar› 2010 y›l› sonunda
189 milyar 601 milyon dolara ulaflt›. Yapt›¤› ihracat›n yüzde yetmifli ithalat kalemlerine dayanan
burjuvalar›m›z›n d›fl borcu befl y›lda yüzde 125
oran›nda artm›fl.
Sanayi verileri Türkiye’de ekonominin afl›r› üretim krizinden ç›kt›¤›n› gösteriyor. fiubat 2009’da dibe vuran sanayi üretimi, o tarihten beri – belli aylardaki düflüfllere ra¤men – art›fl e¤ilimi gösteriyor. Bu
art›fl, üretim araçlar›, hammadde ve enerjide d›fla
ba¤›ml› burjuvazinin daha fazla ithalat yapaca¤›n›,
bu ithalat masraf›n› karfl›layabilmek için daha fazla
borç alaca¤›n› göstermektedir. Benzer bir süreç,
sanayi üretiminin yüzde 8.7 oran›nda küçüldü¤ü
2001 afl›r› üretim krizinden sonra üretimin sürekli
artt›¤› “bolluk” y›llar›nda da görülmüfl, d›fl borç
birkaç y›lda iki kat›na ç›km›flt›.
Emperyalizm
k›smak (buna özelikle son ç›kan yasalarda iflçi
s›n›f›na ve emekçi kitlelere sald›r›lar biçiminde flahit
oluyoruz) ve ürettikleri mallar› satmak zorunda.
Ama genifl kitlelerin al›m gücü üretim art›fl›n›
karfl›layamayacak oranda düflük. Patronlar üretim
maliyetlerindeki art›fl› sat›fl fiyatlar›na yans›tmaya
henüz cesaret edemiyorlar. (Y›ll›k Tüketici Fiyatlar›
Endeksi (TÜFE) yüzde 4.9’a inerken y›ll›k ÜFE
Üretici Fiyatlar› Endeksi (ÜFE) yüzde 10.8’i buldu.)
Bu yüzden, tüketici kredilerinde ve kredi kullan›m›nda bir art›fl› öngörebiliriz. Bir bankan›n
aç›klad›¤› veriye göre daha flimdiden Türkiye’de 22
milyon kifli kredi kart› sahibi. Bankalar bu dönemde
bu say›y› art›rman›n yollar›n› ar›yorlar. Bir bankan›n
genel müdürü, yak›n zamanda yapt›¤› aç›klamada
amaçlar›n›n “2023’te cebinden kimsenin nakit ç›karmad›¤› bir ülke olmak, darphaneleri müze yapmak”
oldu¤unu söyledi. Bu aç›klaman›n, kredi kart›
borçlar›n›n 44 milyar 244 milyon liray› buldu¤u bir
dönemde yap›l›yor olmas› dikkat çekici.
TÜ‹K verilerine göre 2002 sonunda 2,3 milyar
lira olan tüketici kredileri bu y›l fiubat ay› itibariyle
129 milyar liraya ulaflt›.
Demek ki, Türkiye ekonomisi büyüme dönemlerinde hem üretimi, hem de tüketimi sürdürmek
için borçlan›yor. Türkiye’de üretim ne kadar artarsa,
borçlanma da o oranda art›yor. Kriz dönemleri ise
bu süreç sadece yavafll›yor.
Türkiye burjuvazisi zenginleflirken üretim
sürecinde iflçi s›n›f›n› sömürerek elde etti¤i art›de¤erin önemli bir k›sm›n› yabanc› bankalara faiz
biçiminde teslim ediyor. Sermaye çevrimini tamamlamak, üretilen meta sermayeyi para sermayeye
çevirmek için genifl kitleleri borçland›r›yor. Genifl
kitlelerin borçlanmas›, bu kitlenin zaruri geçim
araçlar›n› alma gücü azald›kça art›yor.
Mehmet ‹nce
ABD’den Türkiye’ye istihbarat deste¤i:
Anlamayana Ricciardone Az…
Sermayenin piyasaya sürdü¤ü demagoglar, sözümona Türkiye’yi bölmek isteyen, PKK’ye destek
ç›kan ABD’den her daim bahsederler. Burjuvazinin
bu ikiyüzlü palavrac›lar› seçim meydanlar›nda herhalde o kadar ileri gitmifl olacaklar ki patronlar›ndan
azar iflitmeleri gerekti. Geçti¤imiz günlerde ABD elçisi F. J. Ricciardone, bas›na yapt›¤› aç›klamada
ABD’ye yöneltilen “Türkiye’ye karfl› terörü destekliyor” suçlamalar›na k›zarak flöyle dedi: “Detaylar›n›
vermem söz konusu olamaz ama en önemli iflbirli¤i alan›m›z istihbaratt›r. ABD afl›r› derecede de¤erli
ve bir o kadar da pahal› özel yeteneklere sahiptir.
S›n›f Ve Politika
Sanayi üretiminin yeniden yükselifle geçece¤i
bu dönemde borçlar›n böylesine artmas› nas›l bir
toplumsal etki yapacakt›r?
Al›nan bu borçlar› geri ödeyebilmek ya da en
az›ndan borç almaya devam edebilmek için patronlar içerideki üretim maliyetlerini mümkün oldu¤unca
Bunlar› (…) Türk kuvvetlerinin hizmetine sunduk.
Sundu¤umuz bu yetenekler sadece dolarla ölçülemez, de¤eri kaç Türk insan›n›n (siz bunu sermayenin ve burjuva çetelerinin diye okuyun) hayat›n›n
kurtar›ld›¤›yla ölçülebilir. Elbette bir maddi de¤eri
de var, bedeli günde bir milyon dolar›n üzerindedir,
y›ll›k maliyeti 400 milyon dolara yak›nd›r ve bu uygulama birkaç y›ld›r sürüyor, buna ‘hiç bir fley’ denemez.” Böylece Kürt ulusal hareketine karfl›, iflçi
hareketine ve devrimci harekete karfl› Türk sermayesine, devlet adamalar›na, polis ve ordusuna daima ak›l hocal›¤› yapt›klar›n› saklamam›fl oldu. Türk
egemen s›n›flar›n›n ve politikac›lar›n›n “ihanet” ve
“terör” demagojilerinin hangi gerçe¤i saklamaya yarad›¤›, uluslararas› sermaye ile ba¤lar›n›n ne denli
kuvvetli oldu¤u, M‹T ve di¤er Türk istihbarat birimlerinin patronunun kim oldu¤u, bir kere daha ortaya
ç›km›fl oldu. ABD elçisi bilinen bir gerçe¤i söyledi:
“Sizden deste¤imizi çekersek, ayakta kalamazs›n›z.” Ricciardone Türk istihbarat›n›n “flecaatini” (yi¤itli¤ini) iflte böyle arz etti.
Arif Yaman
Çelebi Süleyman’›n Utanc›
Çelebi Süleymanlar›n, Uslu Salimlerin kendilerini iflçi kolu baflkan› zannettikleri burjuva partilerinden adayl›klar›n› aç›lamalar›na kimse (s›n›f bilinçli
kimse) flafl›rmad›.
CHP adaylar›n›n bas›na aç›kland›¤› toplant›dan
ilginç bir sahne: Ergenekon san›klar›ndan Mustafa
Balbay’›n ismi aç›klan›yor ve bir alk›fl tufan› kopuyor. Heyecanla alk›fllayanlar›n en önünde tan›d›k
bir sima göze çarp›yor: Bu bizim Çelebi Süleyman’d›r.
Peki Mustafa Balbay kimdir? Di¤er Mustafa’n›n
(Türk Metal Sendikas› ruhani lideri Mustafa Özbek’in) “Balbayc›¤›m”›d›r. Özbek’in iflçilerin paras›yla finanse etti¤i çok say›da fantezisinden biri olan
Avrasya TV’de ikisinin yapt›klar› programda s›kça
ifadesini bulan yak›n dostluk ve sevgi, sadece “›rkdafll›ktan” (her ne kadar Özbek buna çok önem verse de) kaynaklanm›yor olsa gerekti. Gangster ve
kafatasç› sendikac›l›¤›n ülkemizdeki bafl temsilcisi,
ayr›ca “Ayd›nl›k savaflç›s›”, iflçi ve emekçi “dostu”
Cumhuriyet gazetesinin bir çok giriflimlerinin de finansörüydü. “Tehlikenin fark›nda olanlar›n” iflçilere
lay›k gördü¤ü ayd›nl›k buydu. Peki Bay Çelebi, hararetle alk›fllad›¤› “Balbayc›¤›m›n” bu sevgili a¤abeyinin D‹SK hakk›ndaki görüfllerini acaba hat›rlar
m›? Hat›rlam›yorsa biz yard›mc› olal›m: “(…) D‹SK
denilen yönü ve ideolojisi belli sözde iflçi kuruluflunun çat›s› alt›na girme bahts›zl›¤› ile karfl› karfl›ya
kalm›fl iflçilerimizi de bu vatan hainleri kirli emelleri-
nin tahakkukuna alet etmek istemektedirler. Maalesef bu konuda yak›n geçmiflte baflar›l› da olmufllar,
aldatt›klar› masum iflçilerimize ekmek yedikleri iflyerlerini yak›p y›kt›rm›fllard›r.” (7 Temmuz 1980’de
Bursa’daki konuflmas›ndan, “Görüfllerimiz 2” s.
100, Türk Metal Sendikas› yay›nlar›).
‹flçilerin mücadelesini CHP’ye pazarlamakla
meflgul olanlardan elbette utanma beklemiyoruz.
Zira böylelerinin, iflçilerin al›nterini kendi faflizan
fantezilerini finanse etmek için kullanan “ayd›nl›k
savaflç›lar›yla” ayn› batakl›kta buluflmalar›n›n, s›n›f
gerçekli¤inin kaç›n›lmaz bir sonucu oldu¤unu çok
iyi biliyoruz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‘Oportünizm: ‹flte bafl düflman›m›z!’ (Lenin)
11
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Okur Mektuplar›
Kad›n Zirvesinde Sömürüye Ödül
5-7 May›s 2011 tarihlerinde ‹stanbul’da gerçeklefltirilen ve 80 ülkeden devlet baflkan yard›mc›lar›,
bakanlar ve flirketlerin üst düzey kad›n yöneticilerinin kat›ld›¤› 21. Küresel Kad›n Zirvesi düzenlendi.
Zirvenin “Türkiye’de ‹fl Yapma” konulu oturumunda TÜS‹AD Baflkan› Ümit Boyner Türkiye’nin
“krizi f›rsata dönüfltüren nadir ülkelerden biri” oldu¤una vurgu yapt›. Maliye Bakan› Mehmet fiimflek ise
“Türkiye’de 6 günde flirket kurulabildi¤ini, Hindistan’da bu sürenin 29, Çin’de 38 gün oldu¤unu” söyleyerek Zirve Baflkan› Irene Natividad’›n ‘Türkiye’yi
iyi tan›tan sat›fl eleman›’ övgüsüne mazhar oldu.
Zirvenin kapan›fl›nda Türkiye Kad›n Liderlik
Ödülü’nü, TOBB Kad›n Giriflimciler Kurulu Baflka-
n›, HEY Grup flirketlerinin sahibi Aynur Bektafl ald›.
Bektafl’›n, “kariyeri boyunca Anadolu kad›nlar›na ifl
imkân› sa¤layacak inisiyatifler gelifltirmek ve destek olmak için yapt›¤› giriflimler nedeniyle” ödüle lay›k görüldü¤ü belirtildi.
Büyük sermaye ve devlet asl›nda neyi ödüllendiriyordu? Ödüle lay›k görülen Bektas’› biraz daha
yak›ndan tan›yal›m:
Bektafl, son iki ayda ‹stanbul Mahmutbey’deki
fabrikas›nda 70’e yak›n iflçiyi “küçülmeye gidiyoruz” bahanesiyle; Çank›r›’daki fabrikas›nda 450 iflçiyi, devletten ald›¤› teflvik primi bitti¤i için önce süresiz izne ç›kar›p sonra da mazeretsiz olarak ifle
gelmedikleri gerekçesiyle iflten att›. Bugüne dek
tekstil, d›fl ticaret, turizm ve biliflim sektörlerindeki
flirketlerinin hiçbirine sendika sokmam›fl, sendikal
faaliyet yürütüldü¤ünü duyar duymaz iflçi k›y›m›na
gitmifltir. Üretim bölümündeki iflçilerle idari kadrodaki iflçilerin maafllar› aras›nda uçurum yaratarak
iflçileri bölmeyi baflarm›flt›r. Krizi bahane ederek
son üç y›ld›r ikramiyeleri ödemeyen, iflçilerin ald›¤›
raporlu izinleri hem ödemedi¤i maafllardan hem de
sigortadan kesen Bektafl, sermayenin gözünde elbette ödüle lay›k bir lider olacakt›r.
Bektafl’a verilen bu ödül, Boyner’in “krizi f›rsata
dönüfltüren ülke” vurgusunu destekleyen ve zirveye kat›lan yabanc› flirketlerin a¤z›n› suland›racak
bir örnektir.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir Tekstil ‹flçisi
Bir ‹nsan Neden Bakan ya da Belediye Baflkan› Olmak ‹ster Ki?
Bir flirketin d›fl ticaret departman›nda çal›flan bir
‹flçi Birli¤i okuruyum. Geçen hafta yapt›¤›m bir ifl
görüflmesinde karfl› taraftan bir yöneticinin söylediklerini çok ö¤retici buldu¤um için sizlerle paylaflmak istedim.
Uluslararas› yat›r›m yapan bir inflaat flirketinin üst
düzey bir yöneticisiyle toplant› yap›yorduk. fiirket bir
ülkede yat›r›m yapmak istiyor ama bu ülkedeki bürokratlar›n al›nacak ihalede birtak›m “kolayl›klar”
sa¤lamalar› karfl›l›¤›nda istedikleri komisyon oran›n›n yüksekli¤inden flikayet ediyordu. fiirketin “komisyona” (siz rüflvete diye okuyun) herhangi bir itiraz›
yoktu. Tek itirazlar› bu oran›n fazlal›¤›yd›. Rüflvetin
do¤all›¤›n› flirket yöneticisi flöyle aç›klad›:
“Ben 25 y›ld›r d›fl ticaretle u¤rafl›r›m. Asya’n›n, Afrika’n›n, Orta Do¤u’nun ve hatta Latin Amerika’n›n
pek çok ülkesiyle ifl yapt›m. Bu ülkelerin üst düzey
yöneticileriyle bire bir görüflmelere kat›ld›m. Bu ifllerin nas›l yürüdü¤ünü çok iyi bilirim. Do¤al olarak,
devlet bürokrasisinde y›llarca t›rna¤›yla kaz›ya kaz›ya yükselmifl bir kifli bir ihale aç›laca¤›, bir yasa ç›kar›laca¤› ya da ifllerin h›zland›r›laca¤› zamanlarda
kendine düflen pay› alma hakk›na sahiptir. Bu onun
hakk›d›r. Zaten, bir insan neden bir Bakan ya da
bir Belediye Baflkan› olmak ister ki? Hizmet aflk›yla yand›¤› için de¤il herhalde. Ald›klar› resmi maafl, bürokrat›n ulaflmak istedi¤i mevkiye gelene kadar, kendisiyle ayn› konuma gelmek isteyen nice rakibini alt etmek için kurdu¤u kumpaslar›n masraf›n›n
onda birini bile karfl›lamaz. As›l hedefleri ifl bafl›na
geldikten sonra alacaklar› rüflvettir. Bu rüflveti alman›n da vermenin de binbir ayr›nt›s› ve yaz›l› olmayan
kural› vard›r. Devlet bürokrasisinde mevki yükseldikçe bu rüflveti vermenin yöntemleri de karmafl›klafl›r, hatta art›k bu ifli halletmekle görevli, bu
incelikleri bilen kifli ve flirketler devreye girer. Bu
iflin kurallar› vard›r. Fütursuzca ve aç›ktan a盤a rüflvet isteyemezsiniz. Bu yüzden ben böylesine usulsüzce ve edepsizce istenen fahifl rüflveti bu flekilde
vermeyi kabul etmiyorum! Belli ki bunlar yeni, iflin inceliklerini ö¤renirler. ”
Bu konuyu iflçi arkadafllarla özellikle paylaflmak
istedim. “Devlet büyüklerimiz” denilen adamlar›n
mesailerini kimlerle harcad›¤›n›, kimlerle görüfltü¤ünü, kimlere çal›flt›¤›n› iyi düflünmelerini öneriyorum.
Ankara’dan bin ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru
Emile Zola “EMEK”
Bir ‹flçinin Roman De¤erlendirmesi
Emile Zola’n›n Emek adl› eseri (Engin Yay›nc›l›k, Bas›m Y›l›: 1994) insanlar›n en detay davran›fllar›n› ve eserde geçen insanlar›n maddi yaflam koflullar›n› güzel bir betimleme ile anlat›yor. Özellikle
iflçi s›n›f› ve burjuvazinin yaflam tarzlar› güzel anlat›lm›fl.
Bir fabrika kurucusu Jeremo Qurigmo’nun muzaffer bir önder olarak tan›t›lmas› ve bu önderin çok
mütevaz› bir yaflam sürmesi söz konusu. Yazar›m›z ona içinde on ailenin yaflayaca¤› küçük bir flato yapt›rm›fl. Do¤rudur, bir burjuvan›n sömürerek
kazand›¤› muazzam paran›n ufak bir k›sm›n› kendisine harcam›fl ne olmufl?
Fabrika müdürü olan Devaleau’nun çal›flan iflçilere ev yapt›rmas› ve çocuklar›n›n okul masrafla-
r›n›n karfl›lamas›yla yazar›n büyük burjuvalara iyi
bir ders vermek istedi¤ini seziyorum.
Yazar›m›z iflçilerden bir hayli dramatik bahsetmifl. Gittikçe fakirleflen iki bin iflçi açl›¤a art›k dayanamaz hale geliyor, bütün esnaf bundan flikayetçi
oluyor, iflçilere bask› yap›yorlar, “gidin çal›fl›n art›k
lütfen, açl›ktan öleceksiniz” diyorlar. H›rs›zl›k art›yor, küçük bir çocuk ekmek çal›yor ve iyi, melek
yüzlü f›r›n sahibi ekmek çalan çocu¤u ba¤›fll›yor.
Bir de grev var tabii, bu da yazara göre kötü bir
fley. ‹flçiler ifle bafllad›klar› gibi meyhanelerde ald›klar› avanslar› içiyorlar. “Ay›p be, ay›p, o kadar aç
yafl›yoruz diyerek ücretlerin artmas› için grev yapt›n›z ama flimdi de içiyorsunuz” der gibi yazar›m›z.
Bu eser bir iflçi olarak beni anlatm›yor, anlata-
maz da. Roman›n sonlar›na do¤ru flu ö¤üdü vermekten de geçemiyor: asl›nda patron da iflçi de iyi
insanlard›r, sadece birbirlerini anlayamamalar› söz
konusudur. Sorun her ikisinin de afl›r› tüketim ve
lüks tutkunu olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar
aç›ktan bunu söylemese de alaca¤›m›z ders budur.
Salim Ǜnar
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin notu: Emile Zola iflçi s›n›f›n›n
yaflam koflullar›n› baflar›l› bir biçimde anlatmas›na
ra¤men küçük burjuva bak›fl aç›s›n› aflamay›p Paris Komünü’ne karfl› ç›km›flt›r. Buna ra¤men iflçi s›n›f› Zola’ya sahip ç›km›fl, eserlerine de¤er vermifltir.
A盤a Ç›kan Sadece fiifre Mi?
27 Mart 2011'de 1,7 milyon ö¤rencinin girdi¤i Yüksekö¤retime Geçifl S›nav› (YGS) cevap anahtar›n›n flifreleme yöntemiyle s›zd›r›l›fl›n›n ortaya ç›kmas›
ard›ndan onlarca ilde on binlerce lise ö¤rencisi sokaklara dökülüp protesto
gösterileri düzenledi.
ÖSYM Baflkan› Ali Demir, has›ralt› etmeye çal›flt›¤› flifre skandal›na iliflkin
önce “tamamen as›ls›z ve gerçek d›fl›” ifadesini kullan›p sonra “matbaan›n acemili¤i” diyerek ifli üstünden atmay› denediyse de bu aç›klamalardan yaln›zca
Cumhurbaflkan›, Baflbakan ve birkaç bakan “tatmin” oldu. Baflbakan Erdo¤an
isyan eden gençlere “provakatör” damgas› vurmay›, ard›ndan bu gençleri
“meydanlarda karfl›lar›na befl bin, on bin genç koymakla” aç›kça tehdit etti.
‹lerici gençlik örgütleri, Kesk, E¤itim-Sen, E¤itim-‹fl sendikalar› ve ö¤renci
velileri, baflta MEB ve ÖSYM baflkanlar› olmak üzere skandala kar›flan tüm so-
rumlular›n istifas› ve s›nav sisteminin kald›r›lmas› gibi taleplerini meydanlarda
dile getirdiler. Sistemden ümidini kesmeyen kimi sol gruplar ise çareyi s›nav›n
iptali için imza kampanyas› düzenlemekte buldu.
fiifre skandal› burjuva partilerinin seçim vaatlerine de malzeme oldu. Bahçeli iktidara geldi¤inde s›nav› kald›raca¤›na, K›l›çdaro¤lu da YÖK’ü ve harçlar›
kald›raca¤›na söz verdi. Tüm bu protestolarda burjuva partilerle reformist solun ortak hedefi Akp hükümeti oldu.
YGS tart›flmalar› sürerken Nevflehir ve Mersin’de iki genç flifre skandal› yüzünden bunal›ma girerek intihar etti. Adana'da bir lise ö¤rencisi protestolar s›ras›nda okulu boykot etti¤i için okul yönetiminin bask›s›yla okulu terk etmek zorunda b›rak›ld›. Liseli Ö¤renci Birli¤i'nden alt› genç s›nav sisteminin karartt›¤›
hayatlar› protesto etmek için ÖSYM bürosu önünde açl›k grevine bafllad›.
Devam› s.13’de
12
‘Proletarya diktatörlü¤ü ancak emekçi kad›nlar›n aktif kat›l›m›yla gerçeklefltirilebilir.’ (Clara Zetkin)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Okurlardan
“fiifresiz” Ö¤renciler Sokaklara Ç›kt›
Yüksek Ö¤retime Geçifl S›nav›’na giren 1.7 mil-
geçmiflten günümüze kadar ölümleri beraberinde
bas›n aç›klamas›nda “Paras›z e¤itim, s›navs›z üni-
yon ö¤renci flifre skandal› ile sars›ld›. S›nava giren
getirdi. Peki s›navdaki flifrelere tesadüf k›l›f›n› geçi-
versite.” talebimizi dile getirdik, getirece¤iz.
“flifresiz” ö¤renciler hükümete ve ÖSYM Baflkan›
renlere, sorumlular›n savunmas›na tatmin oldum di-
Ali Demir’e tepkilerini geciktirmedi ve üst üste pro-
yenlere biz liseliler olarak soruyoruz; “Bu ölümler
hatal› kitapç›klar adaylara verilirken, Devlet Paras›z
testo eylemleri, okul ve dershane boykotlar› örgüt-
de mi tesadüftü” Peki flimdi tatmin oldunuz mu?”
Yat›l›l›k ve Bursluluk S›nav›’nda 6. S›n›flara 9. S›n›f
Hatalar sadece YGS ile s›n›rl› kalmad›. ALES’te
lediler. Sosyal paylafl›m sitesi Facebook’ta örgütle-
Ö¤renci düflman› politikalar intihara sürükler-
kitapç›klar› da¤›t›ld›. ÖSYM Baflkan› YGS ma¤dur-
nen lise ve dershane ö¤rencileri binler olarak so-
ken kimilerini kodese t›kt›rd›. Baflbakan’›n 14 Mart
lar›n›n evlerine -içlerinin rahat etmesi gerekçesiyle-
kaklara döküldü ve emeklerine, al›n terlerine sahip
2010 tarihinde ‹stanbul’da yapt›¤› “Roman Çal›flta-
gönderdi¤i mektuplar›, ALES ma¤durlar›na elektro-
ç›kt›lar.
y›” konuflmas› s›ras›nda iki üniversite ö¤rencisi
nik posta fleklinde ulaflt›rd›. Bu durum ÖSYM Bafl-
Ö¤rencilerin tepkisinin gün geçtikçe büyüdü¤ü-
Ferhat Tüzel ve Berna Y›lmaz ’Paras›z e¤itim isti-
kan›’n›n iflini ne denli ciddiyetsiz ve disiplinsiz yap-
nü ve art›k hukuki yollarla haklar›n› aramaya çal›fl-
yoruz. Alaca¤›z’ yaz›l› pankart aç›p slogan atm›flt›.
t›¤›n› bir kez daha gözler önüne serdi.
t›¤›n› gören sorumlular; s›nav›n hemen ertesinde
Gözalt›na al›nan iki ö¤renci ’silahl› terör örgütüne’
Yap›lan bu flifreli s›navda ve di¤er s›navlardaki
flifrelerin sözünü ettirmezken, tepkilerin alt›nda
üye olmak suçundan tutuklanm›flt›. Gözalt›na al›-
haks›zl›k yetmiyormufl gibi bir de YGS puan hesap-
ezilmeye bafllay›nca flifre düzenbazl›¤›n› türlü k›v-
nan ö¤rencilerin arkadafllar› tutuklu arkadafllar›n›n
lamalar›nda hata oldu¤u ortaya ç›kt›. Bu geliflmele-
rakl›klarla “hata” olarak nitelendirmeye çal›flt›lar. Ali
posterlerini duvara asarak Ferhat Tüzel ve Berna
rin hiçbirinin tesadüf olmad›¤›, sorumlular›n iflini
Demir kitapç›klarda tesadüfen(!) flifre oldu¤u, bu
Y›lmaz’›n serbest b›rak›lmas› için imza kampanyas›
bafltan savma yapt›¤› ve yandafllar›na bir parmak
tesadüfen koyulan flifreli kitapç›klar›n sadece bas›-
da bafllatm›flt›. Yapt›¤›m›z eylem ve bas›n aç›kla-
bal de¤il bal kovan›n›n ta kendisini verdi¤i, bizlerin
na verildi¤i gibi komik
gelece¤inden en ufak
aç›klamalara baflvur-
kayg›
du.
aç›k ve nettir.
duymad›klar›
Bütün bu olaylar
Türkiye genelinde
ö¤rencilerin hakl› ta-
yaflan›rken
Baflba-
lepleri oldukça artt›
kan’›n salt biz ö¤ren-
ve protesto eylemleri-
cilere tepki vermesi,
ne dönüfltü. ‹stanbul-
bize provakatör dam-
da düzenlenen ey-
gas› vurmas› ve bizle-
lemlerde 7 ile 10 bin
rin karfl›s›na 10 bin
aras›nda de¤iflen kit-
genç
lelerle soka¤a ç›k›ld›.
söylemesi ayr› bir tar-
Bu eylemler medya-
t›flma
da genifl yank› bul-
Baflbakan Erdo¤an’›n
du.
karfl›m›za ç›karaca¤›
ç›karaca¤›n›
konusudur.
gençler bizim gibi ifl-
Eylemleri organize edenler aras›nda
çi,emekçi
çocuklar›
örgütsüzlü¤ü örgütle-
de¤il; bu e¤itim siste-
meye çal›flan, apolitik
minden yararlanan,
söylemlerde bulunan,
önü aç›lan kiflilerdir.
kitleyi apolitikli¤e sü-
Baflbakan 10 bin ta-
rükleyenlerin yan›nda kitleye av misali bakan, kitle-
malar›nda bu arkadafllar›n serbest b›rak›lmas› için-
ne Jaguarl› ö¤renciyi bulabiliyorsa, karfl›m›za ç›kar-
den bir kepçe almaya bakan örgütler de vard›. An-
de ça¤r› yapmal›, Türkiye’deki e¤itim sisteminin
s›n. Bu faflist e¤itim sisteminde devletin kimi kay›r-
cak bekledikleri gibi olmad›. Kitle ilk eylemlerde
tam da bu kadar faflist oldu¤unu kamuoyuna du-
d›¤›n›, kimi flifrelerle, kopyalarla kand›rd›¤› ortad›r.
Kemalist fliarlarda bulunurken gün geçtikçe ve ey-
yurmal›y›z.
Yapt›¤›m›z en son eylem ise 1 May›s’a ça¤r› ey-
lemlerin çizgisi keskinlefltikçe bu durum son buldu.
Bu güne kadar gerçeklefltirdi¤imiz protestolar-
lemiydi. Okudu¤umuz bas›n aç›klamas›nda; Kapi-
Apolitik söylemlerde bulunanlar flifre skandal›n›n,
da taleplerimizi b›kmadan, yorulmadan ve bütün
talizmin kaç›n›lmaz koflulu olan emek sömürüsüne
s›nav sistemlerinin adaletsizli¤inin politikadan ba-
engelleme giriflimlerine ra¤men dile getirdik. Bu ta-
bizler de dur diyece¤imizi, 1 May›sta emeklerine
¤›ms›z düflünülemeyece¤ini anlad›lar.
lepler; türlü oyunlar dönen YGS’nin iptali ve bu flif-
sahip ç›kan onurlu iflçilerle biz de eme¤imize sahip
Bütün bu geliflmeler yaflan›rken YGS’ye iki lise-
relere türlü k›l›flar uyduran baflta Ali Demir ve di¤er
ç›kaca¤›m›z› belirttik. Gelece¤imizi çalanlara ses-
li arkadafl›m›z kurban gitti. Nevflehirde kendisini
bütün sorumlular›n istifas› ve yarg›lanmas› idi. An-
siz kalmayaca¤›m›z› söyledik ve di¤er liseli arka-
kablo ile bo¤an ‹smail Paslanmaz; notunda “flifre-
cak bizler biliyoruz ki YGS iptal edilse de sorumlu-
dafllar›m›za ça¤r›da bulunduk. Taleplerimizi ger-
lerden b›kt›m.” dedi. Mersin’in Erdemli ilçesinde ya-
lar istifa etselerde bizim derdimiz “s›nav sistemi”nin
çeklefltirene kadar, sorumlular›n kulaklar›n› sa¤›r
flayan lise son s›n›f ö¤rencisi arkadafl›m›z S›d›ka
ta kendisiyledir. Bizlerin ortak ve as›l talebi s›nav
edinceye kadar eylemlerimize devam edece¤iz.
Soydan, YGS s›nav›ndan düflük puan ald›¤› için
sisteminin ortadan kalkmas›d›r. Bu nedenle düzen-
kendisini ast›. Bu gereksiz ve adaletsiz s›navlar
ledi¤imiz her protesto eyleminde, her boykotta, her
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir Lise Ö¤rencisi
12. sayfadaki ‘A盤a Ç›kan Sadece fiifre Mi?’ yaz›s›n›n devam›
YGS protestolar›yla 2011 y›l› elemeye dayanan e¤itim sisteminin genifl ö¤-
m›z›n gözlemlerine göre, daha önce politik bir e¤ilimi olmayan baz› ö¤renciler
mindeki bu haks›zl›k ve eflitsizlikten hareketle, sorunun kapitalist sistemden
kaynakland›¤›n› anlamaya bafllam›fllard›r.
‹flçi s›n›f›n›n bilinçli kesimlerinin sisteme yönelik bir memnuniyetsizli¤i ifade
eden bu tür eylemlere destek vermesi toplumsal muhalefetin farkl› taleplerinin
tek bir çat›da toplanmas›, yolunda önemli bir ad›m olacakt›r.
flifre skandal›n› protesto sürecinde politik bir bilinçlenme yaflam›fl, e¤itim siste-
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir E¤itim Emekçisi
renci kitleleri taraf›ndan en fazla sorguland›¤› y›l oldu. Bu olaylar gençli¤in sistemden beklentisinin giderek azald›¤›n›, düzenin onlara tehdit, flantaj ve bask›dan baflka verecek bir fleyi olmad›¤›n› göstermifltir. Eyleme kat›lan okurlar›-
‘Burjuvazinin as›l amac›, okullar› kullanarak itaatkar ve sad›k uflaklar yetifltirmektir.’ (Lenin)
13
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Yaflayan Marksizm
"Ç›lg›n" Kentsel Projelerin Ç›lg›n Olmayan Kayna¤›
ma¤azalar vb. için iflhanlar›n›n yükselmesi, ifl trafi¤i, lüks arabalar, tramvaylar
vb. için caddelerin geniflletilmesi, yoksullar› gittikçe daha da kötü ve daha da
kalabal›k kenar mahallelere sürer."
(Karl Marx, Kapital, Cilt 1)
Rantsal Dönüflümde CHP de AKP'yle Ayn› ‹zin Peflinden Gidiyor:
Sermayenin Direktifleri
"‹flçi s›n›f›n›n en çok çal›flan tabakalar›n›n çekti¤i açl›k sanc›lar›yla, zenginlerin, temeli kapitalist birikimde yatan, kaba ya da rafine savurgan tüketim aras›ndaki yak›n ba¤lant›y› anlayabilmek için ekonominin yasalar›n›n bilmek gereklidir. "Yoksullar›n ev sahibi olmas›" meselesinde durum tamamen farkl›d›r. Üretim araçlar›n›n belli ellerde merkezileflmesi ne kadar fazlaysa, emekçilerin belli
bir mekanda üstüste y›¤›lmalar›n›n o ölçüde artt›¤›n›, tarafs›z her gözlemci rahatça görebilir; iflte bu yüzdendir ki kapitalist birikim ne kadar keskinse, iflçi nüfusun bar›nd›klar› yerler de o kadar sefil ve perifland›r. Servetin art›fl›yla birlikte
kentlerde görülen "imar hareketleri", eski yap› mahallelerin y›k›lmas›, bankalar,
S›n›f Ve Politika
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
CHP Seçim Bildirgesinden ‹nciler
Seçim bildirgesinin en bafl›nda CHP’nin “cumhuriyeti kurdu¤u ve egemenli¤i halka verdi¤i” söyleniyor. Daha bafltan
bu “özgür Türkiye” ve “halk iktidar›n›n” bahfledilmifl bir fley
oldu¤u anlafl›l›yor. Peki, sat›r aras›nda ne bahflediyor? ‹ncilerden baz›lar› flunlar:
- ‹flsizlik oran›n›n % 6’ya indirilece¤i, her y›l çal›flabilir nüfusa kat›lan 800 bin kifliye istihdam sa¤lanaca¤› vaat ediliyor. ‹flsizli¤in azalt›lmas› için “istihdam›n üzerindeki kamu
yüklerinin kald›r›lmas› ve yat›r›m ortam›n›n teflvik edilmesi”
de vaatler aras›nda. Di¤er yandan aile sigortas›n›n yan›nda
“hediye edilece¤i” söylenmeyen, istihdam›n üzerindeki yüklerin azalt›lmas› bafll›¤› alt›nda de¤inilmeyen, ancak CHP
veya AKP’nin hangisi gelirse gelsin gündeme gelecek olan
ise “bölgesel asgari ücret” uygulamas›d›r. Özel sektörde kad›n istihdam›n›n art›r›lmas›, (her halde kad›nlara evde çal›flma ve geçici iflçilik dayat›larak) öngörülüyor.
- “Yaflam boyu ö¤renme” ve “ifl bafl›nda e¤itim” gibi daha
önce de denenmifl ‹fl-Kur destekli sözde kalifiye ucuz emek
politikas›yla “yaflam boyu” asgari ücret (ya da belki do¤rusu bölgesel asgari
ücret!) garanti ediliyor.
- Dahas› “kalifiye iflgücü” bahanesiyle daha önce Kürt bölgesinde asimilasyon, dayak ve çocuk istismar› ile gündeme gelen Yat›l› Bölge Okullar› örne¤ine benzer bir uygulamaya gidiliyor. Bu sefer organize sanayi bölgelerinde
gençler için “Yat›l› Mesleki E¤itim Birimleri” kurularak “yaflam boyu sömürü”
anlay›fl›yla çocuk sömürüsünün yayg›nlaflt›r›lmas› ve a¤›rlaflt›r›lmas› gündeme
getiriliyor. Ne cennet vaadi ama!
Ulusal Sorun
CHP, seçim bildirgesinde, belediyeleri ve kaynaklar›n› güçlendireceklerini
ve yerel yönetimlerin yetkilerini art›racaklar›n› söyledikten sonra (s. 108–109),
s. 110’da, konut projeleri ve kentsel dönüflüm konusuna giriyor. fiöyle diyor:
“‹lk kez sosyal demokrat belediyelerce gelifltirilmifl ve uygulamaya konulmufl
olan kentsel dönüflüm modeline h›z verece¤iz. Büyük kent alanlar›nda yap›lar›n toplulaflt›r›lmas› ve yükseltilmesini esas alaca¤›z. Kentsel dönüflüm ve
kentsel yenilenme projeleriyle arsa fiyatlar›n›n konut maliyetleri içindeki pay›n›
düflürece¤iz. Yurttafllar›m›z›n örgütlenmeleri ve temsilcileri arac›l›¤›yla kentsel
dönüflüm projelerinin karar süreçlerine do¤rudan kat›lmalar›n› sa¤layaca¤›z
(Siz kat›l›n, A¤ao¤lu gibiler de karar versin!)”. Ayn› bildirgede sanayi altyap›s›ndan ve desteklerden bahsediyor. TÜS‹AD taraf›ndan Mart ay›nda yay›nlanan
daha genel nitelikli “‹fl Dünyas›n›n Yeni Yasama Dönemine ‹liflkin Beklentileri
2011–2015” bafll›¤›ndaki emir ve direktiflerde de “sanayi stratejisi ba¤lam›nda
ele al›nabilecek devlet yard›mlar›” ile ilgili önce sanayi ve teknolojinin gelifltirilmesinin devletçe desteklenmesinden bahsedildikten sonra bu yard›mlar “sektör ve bölge ayr›m› gözetmeksizin özellikle befleri ve fiziki altyap›ya yönelik ola¤anüstü yüksek yat›r›m gerektiren proje desteklerini kapsamal›d›r” diyor.
K›sacas› CHP’nin seçim bildirgesinde benimsedi¤i “sürdürülebilir büyüme”,
TÜS‹AD’›n “‹fl Dünyas›n›n Yeni Yasama Dönemine ‹liflkin Beklentileri
2011–2015” direktifindeki “süründürülebilir kalk›nma” modelinin, uluslararas›
sermaye kurulufllar›n›n raporlar›ndaki esneklik ve bölgesel asgari ücret (ya da
s›f›r asgari ücret) dayatmalar›n›n flekere bulanm›fl kopyas›d›r. Bu bildirge,
“halkç›l›k” sosuna bulansa da asl›nda sat›r aras›nda sermayeye ve onun diktas›na bir taahhüttür.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Ulusal Sorunda ‘Beton’ Teorisi!
Kürt sorununda beton teorisini hükümet kalemflorlar›ndan biri flöyle
aç›kl›yor: “Ergenekon sürecinde suçlularla devlete hizmet edenleri çok iyi
ay›rdetmemiz laz›m. Yoksa bu devlete hizmet edecek kimseyi bulamayabiliriz. Bu davay› sadece geçmiflin reddi üzerine kurmamam›z laz›m. Çünkü
on befl y›l sonra biz geçmifl olaca¤›z. Türkiye’de yetmifl-seksen millet var.
Bunlar› bir arada tutan çimento da dindir. Çimento olmadan kum bir arada
duramaz. Çimento bozulursa beton da sa¤lam olamaz.” Ulusal sorunda beton teorisi “ileri demokrasi”de din çimentosu art›r›larak geçerlili¤ini koruyor.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
14 ‘Ancak insanlar›n tümü, tüm insanlar için üretiyorsa, insanlar›n tümü özgür olur.’ (Bertolt Brecht)
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
KARL MARX
‹flçi s›n›f›n›n büyük ö¤retmeni Karl Marx’›n 193. do¤um y›l› dolay›s›yla onun yaflam›n› ana hatlar›yla anlatan bu
k›sa biyografiyi yay›nl›yoruz.
Bilimsel komünizmin dahi kurucusu, dünya proletaryas›n›n büyük ö¤retmeni ve lideri, I. Enternasyonal’in (Uluslararas› ‹flçi Birli¤i’nin) öncüsü ve kurucusu. Karl Marx, 5 May›s 1818’de Almanya’n›n Trier kentinde do¤du. Babas› avukatt›. Trier’de okulu bitirdikten sonra Marx önce Bonn’a daha sonra Berlin’e
üniversite okumaya gitti. Daha sonra Marx, “Sol Hegelciler” ad›ndaki devrimci
görüfllere sahip grupla iliflkiye geçti. Üniversiteyi bitirirken doktora tezini “Demokritos ile Epikuros’un Do¤a Felsefelerindeki Ayr›m” konusunda yazd›. Bu
eseri yazd›¤›nda Marx henüz idealistti. Tezini baflar›yla savunup diplomas›n›
ald›ktan sonra Bonn’a döndü ve Ren Gazetesi’nin bafl redaktörü oldu. Bu gazete Ren’in radikal burjuvazisinin yay›n organ›yd›. Marx’›n Ren Gazetesi’ndeki
çal›flma dönemini Lenin “idealizmden materyalizme geçiflin iflaretlerinin görüldü¤ü” dönem olarak karakterize eder. 1843 y›l›n›n bafllang›c›nda Ren gazetesi Marx’›n yönetiminde devrimci demokratik bir çizgi izledi, sansüre u¤rad› ve
kapat›ld›. 1843 y›l›n›n Haziran ay›nda Marx çocukluk arkadafl› Jenny Von Westphalen’le evlendi. Aral›k ay›nda Paris’e geçti. Burada Arnold Ruge’yle birlikte
“Alman-Frans›z Y›ll›klar›n›” ç›kard›. Bu dergide Marx’›n “Hegel’in Hukuk Felsefesinin Elefltirisine Girifl”, “Avrupa Sorunu Üzerine” gibi çok önemli makaleleri
yay›nland›. Lenin bu makalelere çok büyük önem verir. “Marx’›n bu dergideki
makaleleri art›k onun “varolan her fleyin ac›mas›zca elefltirilmesini” ve özellikle de “silahlar›n elefltirisini” savunan, kitlelere ve proletaryaya ça¤r› yapan bir
devrimci oldu¤unu göstermektedir” (Lenin).
1844 y›l›n›n Eylül ay›nda Paris’te Engels’le tan›flt›. Bu, iflçi s›n›f› davas› için birlikte yapt›klar› savafl›n bafllang›c›d›r. Birlikte “Kutsal Aile” adl› kitab› kaleme ald›lar. Bu kitap Genç Hegelcilerin
öne ç›kan isimleri olan Bruno Bauer ve kardefline karfl› yaz›lm›flt›r. Bilimsel komünizmin teorisi
Marx ve Engels taraf›ndan ilk defa Alman ‹deolojisi kitab›nda formüle edilmifltir. Marx bu dönemde Ekonomi Politik ve Frans›z Devrimi tarihini çal›flmaya bafllad›. Ayn› zamanda büyük
devrimci çal›flmas›n› da b›rakmad›.1845 y›l›nda
Prusya yönetiminin bask›s› alt›nda – ona tehlikeli devrimci deniyordu - Paris’ten sürgün edildi,
Brüksel’e geçti. Burada 1847 y›l›nda Felsefenin
Sefaleti adl› eserini yazd›. Bu eseri Marx, anarflist ve küçük burjuva sosyalisti Proudhon’un
“Sefaletin Felsefesi” kitab›na karfl› kaleme alm›flt›r. Brüksel’de Marx gizli propaganda örgütü Komünistler Birli¤i’ne girdi ve örgütün ikinci Kongresinde yönetime seçildi. Marx ve Engels bu
Birli¤in program›n› yazd›lar. Ünlü Komünist Parti
Manifestosu böyle do¤mufltur. Manifesto, 1848
y›l›n›n fiubat ay›nda gün ›fl›¤›na ç›kt›. Marx Belçika’ya döndükten sonra Prusya yönetimiyle mücadeleye devam etti. Fransa’da 1848 fiubat
devrimi bafllad›¤›nda Belçika yönetimi kendi ülkelerinde de halk hareketlerinin
bafllamas›ndan korkarak Marx’› sürgüne, Fransa’ya gönderdi. Marx, Paris’e
geldi. 1848 Mart devriminden sonra Almanya’n›n Köln kentine gittikten sonra
Yeni Ren Gazetesini ç›kard›. Almanya’da karfl› devrimin zaferinden sonra Marx
yarg›land› ve ülkeden sürgün edildi. Tekrar Paris’e döndü ama 1849 Haziran
ayaklanmas›ndan sonra oradan da sürgün edildi ve Londra’ya geçti, ölene kadar orada yaflad›. Fransa’daki hükümet darbesinden sonra Marx, Louis Bonaparte’›n 18 Brumaire’ini yazd›. Bu kitapta 1848-1851 y›llar›ndaki devrimleri de¤erlendirdi. Devrim sonras› y›llar› Marx için en büyük eseri Kapital’in yaz›lmas›na ayr›ld›. Marx’›n y›llar boyu yapt›¤› ekonomik çal›flmalar›n ilk meyvesi 1859
y›l›nda bas›lan “Ekonomi Politi¤in Elefltirisine Katk›” adl› eserdi. “Bu eser,
Marx’›n para doktrini de dahil olmak üzere, de¤er teorisinin ilk sistematik aç›klamas›n› içerir” (Engels). Sekiz y›l sonra, 1867 y›l›nda Hamburg’da Kapital’in
Birinci Cildi bas›ld›. “Marx, en büyük eseri olan [Kapital’in] Birinci Cildinde, sosyalist ekonomik kavray›fl›n›n temellerini, varolan topluma, kapitalist üretim tarz›na ve onun sonuçlar›na yönelik elefltirisinin temel unsurlar›n› ortaya koyar”
(Engels). Marx’›n Kapital adl› eserini yazd›¤› y›llar ayn› zamanda çetin bir devrimci pratik içinde bulundu¤u y›llard›. ‹flçi hareketlerinin 1860’l› y›llarda güçlenmesiyle Marx, proleteryan›n savafl›n›n takti¤ini tek elden yürütme fikrini gerçeklefltirmeye koyuldu. 1864 y›l›nda Londra’da Uluslararas› ‹flçi Birli¤i (Birinci Enternasyonal) kuruldu. I. Enternasyonal’in lideri ve fikirsel yöneticisi Marx’t›.
Marx, I. Enternasyonal’in aç›l›fl konuflmas› da dâhil olmak üzerine onun en
önemli dökümanlar›n› kaleme ald›. “I. Enternasyonal’in kuruluflu proletaryan›n
sosyalizm için uluslararas› mücadelesinin temellerini att›” (Lenin). Enternasyonali yöneten Marx, iflçi s›n›f› hareketinin da¤›n›kl›¤›na son vermek için çal›flt›.
“Enternasyonal, sosyalist ya da yar› sosyalist sektlerin yerini iflçi s›n›f›n›n mücadelesini yürütecek gerçek bir iflçi s›n›f› örgütünün almas› için kuruldu” (Marx).
Marx, iflçi s›n›f› içerisinde oportünizme karfl› Proudhoncularla, Bakunincilerle
ve proleter olmayan sosyalizmin di¤er temsilcileriyle mücadele ederken iflçi s›n›f› mücadelesinin devrimci taktiklerini gelifltirdi. 1871 y›l›nda Marx, ünlü kitab›
“Fransa’da ‹ç Savafl”› yazd›. Bu kitapta Paris Komünü deneyiminin dâhice bir
analizini yapt›, Paris Komünü’nü Lenin’in deyifliyle “son derece derin, sade,
parlak, etkin ve devrimci” bir biçimde de¤erlendirdi. Paris Komünü’nün düflmesiyle bafllayan gericilik nedeniyle, I. Enternasyonal’in Hague Kongresi’nin ald›¤› kararla, Enternasyonal bir süreli¤ine Amerika’ya tafl›nd›, sonra da¤›ld›¤›n›
ilan etti. Hague Kongresi’nden sonra Marx, yo¤un bir biçimde “Kapital’i bitirmek için çal›flt›. Marx bu eserin tamamlanmas›na proletarya devriminin gerçekleflmesi için ve uluslaras› iflçi s›n›f›na faydal› olmas› aç›s›ndan büyük önem veriyordu. “Bilim Marx için tarihsel olarak harekete geçirici, devrimci bir güçtü...
Marx her fleyden önce devrimciydi (Engels). Marx, bilimsel araflt›rmalar›na devam ederken proletaryay› örgütleme çal›flmalar›na yo¤un bir biçimde devam
ediyordu. O, dünyadaki devrimci kuvvetlerin a¤›rl›k merkeziydi. Gerici hükümetlerin düzenli olarak baflvurdu¤u sürgün cezas›, ömrü boyunca peflini b›rakmayan ve Engels’in maddi deste¤iyle k›smen azalt›labilen
korkunç yoksulluk, proleter olmayan ve proletarya karfl›t› e¤ilimlere karfl› amans›z mücadele ve
a¤›r teorik çal›flmalar Marx’› yorgun düflürdü. 14
Mart 1883’te, dünya tarihini köklü bir biçimde de¤ifltirecek olan, insanl›¤›n en ilerici s›n›f› olan
proletaryan›n beyni ve kalbi olan bu büyük dahi
hayat›n› kaybetti. “Ve Sibirya’dan California’ya,
Avrupa’n›n ve Amerika’n›n her taraf›nda bulunan
milyonlarca devrimci iflçi taraf›ndan sevilmifl, onlar›n sayg›s›n› kazanm›fl ve onlar taraf›ndan yas›
tutulan [Marx] öldü” (Engels). Marx proleter devrimin teori ve taktiklerinin kurucusudur. Engels’le
birlikte proletaryan›n devrimci dünya görüflünü –
diyalektik materyalizmi oluflturmufltur. Eski filozoflar›n aksine Marx ve Engels sadece felsefi bir
“okulun” kurucular› de¤il, “her gün büyüyen ve
güçlenen proletarya hareketinin” (Stalin) liderleridir. Yeni dünya görüflünü toplum tarihinin incelenmesine do¤ru geniflleten Marx toplumun geliflme yasalar›n›n, s›n›f mücadelesinin yasalar›n›n bilimi olan tarihsel materyalizmi oluflturmufltur. Diyalektik ve tarihsel materyalizmin oluflturulmas› felsefe tarihinde gerçek bir devrim olmufltur. Dünya tarihine iliflkin en derin bilgiyi ifade eden diyalektik ve tarihsel
materyalizm silah›yla, burjuva toplumunun ekonomik ve politik yaflam›n› her
yönüyle inceleyen Marx, kapitalizm sürecini, onun geliflim e¤ilimlerini ve yok
olufl koflullar›n› dahice aç›klad›. Marx, kapitalizmin tarihsel olarak geçici karakterini gösterdi ve yeni sistemin, komünist toplumsal formasyonun zaferinin kaç›n›lmaz oldu¤unu kan›tlad›. Proletarya ve burjuvazi aras›ndaki s›n›f ç›karlar›n›n
uzlaflt›r›lamayaca¤› gerçe¤inden hareket ederek kapitalizmin mezar kaz›c›s› ve
yeni, komünist toplumun yarat›c›s› olarak proletaryan›n tarihsel misyonunu ortaya koyan Marx kapitalizmden sosyalizme devrimci dönüflümün bir arac› olarak proletarya diktatörlü¤ü fikrini gelifltirdi. Proletarya diktatörlü¤ü ö¤retisi
Marksizmin özü ve temelidir. Marx, çeflitli ütopik sosyalizm teorilerine karfl› bilimsel komünizmin temellerini atm›flt›r. Marx’›n ö¤retisindeki her unsur kopmaz
biçimde birbirine ba¤l›d›r. “Marx’›n ö¤retisi herfleye kadirdir, çünkü gerçektir.
Kendi içinde bütünlüklü ve uyumludur, insanlara, hiçbir bat›l inançla, hiçbir gericilikle, hiçbir burjuva köleli¤inin savunulmas›yla uzlaflmayan bütünlüklü bir
dünya görüflü verir” (Lenin). Marx’›n ö¤retisi ölümsüzdür. Marx ve Engels’in
ölümünden sonra bu ö¤reti, emperyalizmin ve proleter devrimler ça¤›n›n Marksizmi olan Leninizm’de daha ileri do¤ru bir geliflme kaydetti.
Kaynak: Kratkiy Filosofski Slavar (Rusça) – Küçük Felsefe Sözlü¤ü –
1952
Çeviri: ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
‘Devrimler tarihin lokomotifidir.’ (Marx)
15
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Faflizme Karfl› Zaferin Anlam›
KARA TOPRAK
9 May›s 1945’te Nazi Almanya’s› teslim oldu. ‹nsanl›k Alman Nazi faflizminden, emperyalist sald›rganl›¤›n ve faflizmin en ac›mas›z ve vahfli örne¤inden
kurtuluflunu baflta ve öncelikle Sovyetler Birli¤i’ne borçludur. Sovyet proleterleri ve emekçileri, bu savaflta en a¤›r bedeli ödedi. Sadece Sovyetler Birli¤i’nde 3 milyon Komünist Parti üyesi ve toplamda 20 milyondan fazla Sovyet
vatandafl›, “Büyük Yurtsever Savafl” denilen 1941–1945 aras› savaflta hayat›n› kaybetti. Yaln›zca pazar açl›¤› içindeki Alman sermayesi de¤il, Bat› Avrupal› emperyalistler ‹ngiltere ve Fransa ile ABD de, Hitler’in iktidara geliflini desteklemifl, ülkeyi Almanya’n›n komünist ve iflçi hareketinden ar›nd›rarak uluslararas› iflçi s›n›f›n›n sosyalist anavatan› SSCB’ye karfl› bir sald›r› üssü haline getirmeye çal›flm›fllard›. Bununla da yetinmeyip SSCB’nin Hitler’e karfl› iflbirli¤i
ça¤r›lar›na kulak t›kayarak 1938’de Münih’te Nazilerle anlaflm›fllar ve onlara
“do¤uda serbestlik” ve yeni sömürge alanlar› tan›m›fllar, böylece SSCB’ye
do¤ru yay›larak nihayetinde onu tamamen yok etmelerini ummufllard›. Sovyet
ve dünya proletaryas›n›n büyük önderi Stalin bu hileyi seziyordu. SSCB’nin
uzun vadede sald›r›ya u¤rayaca¤›n› y›llar öncesinden ortaya koymufltu. Ama
SSCB’nin savafla haz›rlanmas› için kazanaca¤› fazladan her bir günün bir kazan›m oldu¤unu da çok iyi biliyordu. Bu amaçla Bat›l› emperyalistlerin hesaplar›n› tersine döndürdü: Almanya’yla 1939’da bir sald›rmazl›k anlaflmas› yaparak onun aç gözlülü¤ünü geçici olarak Bat›’ya yöneltmesini sa¤lad›. 22 Haziran 1941’de bask›n tarz›ndaki Alman sald›r›s›, SSCB’yi önce sarst›. Ama güçlü parti örgütü rehberli¤inde, proletarya diktatörlü¤ü alt›nda gelifltirilen sosyalist ekonomi, güçlü bir sanayi alt yap›s› yaratm›flt› ve sonunda Nazi savafl makinesinin yok edilmesinde Sovyet halk›n›n direnme azmiyle birlikte bafll›ca rolü oynad›. Nazi faflistleri, Sovyet halk›n›n komünistlerce bask› alt›nda tutuldu¤unun propagandas›n› yap›yorlar ve “özgürlü¤ü” getirdiklerini iddia ediyorlard›. Ald›klar› yan›t a¤›r oldu. 1943 fiubat’›ndaki Stalingrad zaferiyle birlikte savafl›n seyri tersine dönmeye bafllad›. Di¤er ülkelerin faflizme karfl› direnen
halklar›n›n da deste¤ini alan Sovyet proletaryas›n›n öncülü¤ünde, sosyalizm,
Alman Nazi faflizmini ve emperyalizmini a¤›r bir yenilgiye u¤ratt› ve zaferi tüm
insanl›¤a arma¤an etti. ‹nsanl›¤›n kurtuluflu için verilen bu Kutsal Savafl’ta yaflamlar›n› sak›nmayan bütün milletlerden anti-faflist savaflç›lar›n ve partizanlar›n ›fl›kl› an›lar› önünde sayg›yla e¤iliyoruz.
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
Sen ey eflkâli meçhul katil
Sen ey karaya¤›z ecel
Ey karatoprak
çözül!
Çözül ve hesap ver
bak!
nice y›ld›zlar kayd› yolunda
bak nice ç›narlar çöktü u¤runda
kurudu
döküldü
savruldu
savruldu bozuk saatlar›n zaman›na
savruldu 盤l›klar›n en derin k›vr›m›na
savruldu...
sonsuzlu¤a...
Çözül!
ey kara toprak
bak nice tarih yaz›c›lar
tarihten kovuldu
bak nice toplumlar yurtsuz kald›
nice halklar uyruksuz
nice yaral›
nice dilsiz
seni nankör
seni kan emici yarasa
çözül!
bak!
nice sevdalar mavzerlere dadand›
nice bedenler kellesiz kald›
nice cesetler kefensiz
nice kefensiz
nice mezars›z
nice garip
bak!
çocuklar›n ellerine yak›flm›yor karanfil
ve gözlerinde devfliren çocukluktan
flimdi nefret f›flk›r›r be!
yeter!
yeter art›k çözül
ey kara toprak
kuca¤›ndaki sevdalar›n aflk›na
koynundaki yi¤itlerin bafl›na
ve çocuklar›n ellerindeki karanfillere
andolsun
u¤runda ölümler sundu¤umuz teninde
çocuklar›n elleriyle göndere
k›z›l bayraklar sürece¤iz!
M.Çiftçi
‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹
e-posta : [email protected]
web
: www.iscibirligi.info
‹fiÇ‹-K‹TLE GAZETES‹
YIL : 2 • SAYI : 10 • MAYIS 2011
Süresi: fiimdilik 2 Ayda Bir Yay›nlan›r Fiyat›: 1 TL
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: S›rr› Öztürk
Yönetim Yeri ve ‹letiflim: Akb›y›k De¤irmeni Sok. No:33/B 34122
Sultanahmet -Eminönü -‹stanbul
Telefon: (0212) 638 81 82 Fax: (0212) 638 81 72
16
Posta Çeki No: 98213 • Banka Hesap No: ‹fl Bankas› Ca¤alo¤lu fiubesi (1095) 325 835
Abone: Yurtiçi y›ll›k: 6 Say› 10 TL • Yurtd›fl›: Üç kat›
Yay›n ilkelerimizle ba¤daflmayan ilanlar kabul edilmez.
Yay›n Kurulu yazarlar› ve ilkelerimiz d›fl›nda yaz› kabul edilmez.
Yaz›l› metinler kaynak gösterilerek kullanabilir.
Teknik Büro: Sorun Teknik Büro
Bask›: Mutlu Bas›m Yay›n
Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 264 Topkap›/‹st. Tel: (0212) 577 72 08
Yay›n Türü: Yerel Süreli • ISSN: 1309-2669

Benzer belgeler