hongo Döşeme

Transkript

hongo Döşeme
T.C.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü
30.
KAZI SONUÇLARI
TOPLANTISI
2. CİLT
26-30 MAYIS 2008
ANKARA
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın No : 3171-2
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın No: 130 - 1
YAYINA HAZIRLAYANLAR
Dr. Haydar DÖNMEZ
Dr. Adil ÖZME
Kapak ve Uygulama
Suna HÖKENEK
ISBN:
ISSN:
978-975-17-3395-5 (2. Cilt)
978-975-17-3242-2 (Takım)
1017-7655
Kapak Fotoğrafı: Michael BLÖMER, Engelbert WINTER
(Das Zentralheiligtum Des Iupiter Dolichenus Auf Dem Dülük Baba
Tepesi Bei Doliche - Forschungen Des Jahres 2007)
Not : Kazı raporları, dil ve yazım açısından Klâsik Filolog Dr. Haydar Dönmez
tarafından denetlenmiştir. Yayımlanan yazıların içeriğinden yazarları
sorumludur.
ANKARA-2009
DİYARBAKIR İLİ, SALAT CAMİİ YANI KAZISI
Yutaka MİYAKE*
Diyarbakır İli Salat Camii Yanı kazısı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel
Müdürlüğü’nün iziniyle, Diyarbakır Müze Müdürlüğü’nün denetiminde,
2004 yılından beri sürdürülmektedir1. Her şeyden önce, bu çalışmaların
yapılmasında katkıda bulunan, başta Diyarbakır Müze Müdürü Sayın
Mehmet Arif Bilici olmak üzere, bütün kurum, kuruluş ve ilgili mensuplara
içtenlikle teşekkürlerimizi sunmak isteriz.
Güneydoğu Anadolu Neolitik Çağ ile ilgili bilgiler, son yıllarda önemli
ölçüde artış göstermektedir. Özellikle, Nevalı Çori ve Göbekli Tepe gibi
yerleşmelerden ard arda gelen olağanüstü yeni keşifler, bu bölgedeki
Neolitik Çağ kültürü ve sosyal yapısı hakkında yeni bir boyut kazandırmıştır.
Neolitikleşme sürecinde uzun süre kenar bölge olarak değerlendirilen
güneydoğu Anadolu’ya bu gelişmelerin sonucunda tarım ve hayvancılığın
geliştiği çekirdek bölge olarak bakılmaya başlanmıştır.
Neolitik Çağ için uzun süre “hiç araştırılmamış bir bölge” olarak kalan
Dicle havzası da, Ilısu Barajı alanında kurtarma projesinin başlatılmasıyla
yeni bir aşamaya girmiş ve bu günlerde bu alanda kazılmış olan Neolitik Çağ
yerleşmenin sayısı ise beşe çıkmıştır. Bu beş yerleşmeden biri olan Salat Camii
Yanı, İlçe merkezi Bismil’in yaklaşık 20 km. doğusunda, Dicle’nin kolu Salat
Çayı’nın sol kenarında yer almaktadır (Harita: 1).
1. TABAKALANMA VE BULUNTULAR
Salat Camii Yanı’nda, Çanak Çömlekli Neolitik Çağa ait en az üç evrenin
var olduğu sağlam tabakalanma içinde tespit edilmiştir.
* Doç. Dr. Yutaka MİYAKE, Tsukuba Üniversitesi, Beşeri ve Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 1-1-1
Tennohdai, Tsukuba-shi, İBARAKİ, 305-8571/JAPONYA. E-psta: [email protected].
ac.jp
1 Diyarbakır Müze Müdürü Sayın Mehmet Arif Bilici’nin başkanlığında sürdürülen 2007 yılı
çalışmalarına, bilimsel başkan olarak Doç. Dr. Yutaka Miyake, kazı heyeti olarak Doç. Dr.
Hitomi Hongo (The Graduate University for Advanced Studies, JAPONYA), Masatoshi Tao (Tokyo
Kaseigakuin Üniv.), Osamu Maeda (Manchester Üniv.) katılmıştır. Ayrıca bu çalışmalara
Bakanlık temsilci olarak Aydın Koruma Kurulu’ndan Sayın Oğuzhan Çiftçi katılmıştır. Bize
karşı her zaman hoşgörülü ve yapıcı olması nedeniyle kendisine teşekkür borçluyuz.
101
1. Evre Çanak Çömleği
Ana toprağının hemen üzerinde tespit edilen 1. evrede, bol miktarda iri
taneli mineral katkı içeren ve yüzeyi açkılı çanak çömlek, en büyük grubu
teşkil etmektedir. Kap biçimlerinin oldukça basit olup derin ve kapalı
biçimler daha yaygın olarak görülmektedir. Ağız kenarı altında yerleştirilmiş
yatay tutamaklar önemli öğelerden bir tanesidir, ancak herhangi bir bezemeli
parçaya rastlanmamıştır. Bu gibi özelliğe sahip olan çanak çömlek, son
yıllarda Fırat havzasından Khabur ovasına kadar olan bölgede tespit edilen en
eski çanak çömlek grubuna oldukça yakınlık gösterdiği söylenebilir (Harita:
2). Buna örnek olarak Akarçay Tepe, Mezraa Teleilat, Tell Halula, Tell Sabi
Abyad I ve Tell Seker al-Aheimar’ı gösterebilir.
2. Evre Çanak Çömleği
Bunu takip eden 2. evrede ise, çanak çömlekte büyük değişiklik meydana
gelmiştir. Mineral katkılı açkılı malın yerine, bol miktarda bitkisel katkı içeren
kaba mal, en yaygın grubu olarak karşmıza çıkmaktadır. Kap kenarlarının
genellikle kalın olup belirgin biçimde siyah öz görülmektedir. Açkısız
bırakılan yüzeyinin rengi, kırmızımsı kahverengi ile devetüyü arasında
değişmektedir.
Ancak kap biçimlerinin hâlâ basit olduğu söylenebilir. Tutamaklar da
devamlı olarak görülmektedir. Yine bezemeli parçalara hiç rastlanmamıştır.
Bazı ağız ve dip parçalarından, oval ve dikdörtgen biçimli kapların da mevcut
olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bitkisel katkılı kaba mallar arasında, kabın nasıl şekilde biçimlendirildiği
hakkında ip ucu veren ilginç parçalara rastlanmıştır (Resim: 1). İlk bakışta
bezemeli parçalar gibi gözüken bu örneklerin, kabın kırılmasıyla meydana gelen
ekleme yüzeyine, yani kil halkasının ağza ait olduğu anlaşılmıştır. Bir kere bu
kapların temel olarak halka yöntemiyle biçimlendirildiği söylenebilir ve kilin
daha sıkı yapışmasını sağlamak amacıyla, kil halkasının ağzı baş parmakla
bastırılarak derin bir çöküntü oluşturulmuştur. Bunun üstüne eklenen
başka kil halkası ise, onun alt kısmı bu çöküntülerini doldurulacak şekilde
yapıştırılmıştır (Resim: 2). Ancak bu tür örnekler pek yaygın olmadığından,
bütün kapların aynı yöntem ile biçimlendirilmiş olduğu söylenemez. Bu
parçaların büyük boydaki ağır kaplara ait olduğunu düşünürsek, sadece bu
tür kaplara uygulanan özel teknik olarak ele alınmalıdır.
102
Mineral katkılı açkılı malın yerini bitkisel katkılı kaba malın alması, Salat
Camii Yanı’nda tespit edildiği gibi, Fırat havzasından Khabur vadisine kadar
olan bölgede de paralel olarak görülmektedir (Harita: 3).
3. Evre Çanak Çömleği
En üstteki 3. evrede ise, bir taraftan kaba malın çoğunluğu oluşturmaya
devam ederken, aralarında boyunlu çömlekler, omurgalı kaplar gibi gelişkin
kap biçimleri, boya bezeme ve kabartma bezekleri gibi yeni bezeme türleri ve
husking tray gibi yeni kaplar görülmeye başlanmıştır. Ayrıca ince yapım çanak
çömlek de aralara katılmıştır. Salat Camii Yanı 3. evre çanak çömleğinde
görülen bu yeni öğeler, Kuzey Mezopotamya’da Proto-Hassuna olarak bilinen
çanak çömlek grubu arasında da bulunmaktadır. Dolayısıyla Salat Camii Yanı
3. evresinin Proto-Hassuna ile çağdaş olduğu söylenebilir (Harita: 4).
Salat Camii Yanı’nda elde edilen yeni bulgular, Dicle havzasındaki
Çanak Çömlekli Neolitik Çağın, özellikle ilk evrelerini aydınlatmaya katkıda
bulunmuştur. Ele geçirilen çanak çömleğin durumuna dayanarak, Dicle
havzasının kuzey Mezopotamya ile oldukça yakın ilişki içinde olduğu
söylenebilir. Yalnızca bir tür benzer öğelerde değil, bütün çanak çömlekte
aynı yönde gelişmelerin görülmesi, bu ilişkilerin ne denli yoğun olduğunun
bir göstergesidir.
Ele geçirilen bazı küçük buluntular da, bunu desteklemektedir. Pembemsi
mermer taştan yapılan küçük boy taş kaplarının benzer örneklerine, Kuzey
Mezopotamya’nın Neolitik Çağ yerleşmelerinde rastlamak mümkündür.
Pişmiş topraktan yapılan boncuk ve bilezikler de, benzer örneklere yine
Kuzey Mezopotamya’dan Umm Dabagiyah’ta bilinmektedir. Ayrıca
pisé duvarlı yapının içinden tespit edilen sıva parçaları da bunu daha
da kuvetlendirmektedir. Bu örneklerin oldukça küçük parçalar hâlinde
olmasına rağmen, üzerinde kırmızı boya bezemeleri de bulundurmaktadır.
Neolitik Çağda duvar resimleri, Umm Dabagiyah ve Tell Bouqras gibi kuzey
Mezopotamya’da da bilinmektedir. Salat Camii Yanı’nda duvar resimlerinin
tespit edilmesi, her ne kadar onların basit geometrik motifte sınırlı kalmış
olsa da, bu tür geleneğin Dicle havzasındaki Çanak Çömlekli Neolitik Çağda
mevcut olduğunu göstermek açısından büyük önem taşımaktadır.
103
Karbon 14 Tarihleri
Şimdiye kadar Salat Camii Yanı’nda toplam 12 radyokarbon tarihi elde
edilmiştir. 3. evreden uygun örneklere rastlanmadığından, bu tarihler yalnızca
1. ve 2. evrelere aittir. Elde edilen tarihler, 1. evre için GÖ 7425 ± 35 ile GÖ 7325
± 20 arasında, 2. evre içinse GÖ 7690 ± 25 ile GÖ 7355 ± 25 arasında değişmekte
ve kalibre edilmiş hâli ile M.Ö. 6400 – 6200 yıllarında yoğunlaşmaktadır. Ne
yazık ki, burada bazı çelişkiler de gözlenmektedir. Bunlardan bir tanesi, 1.
ve 2. evreler arasında belirgin farkın görülmemiş olması ve diğeri de 1. evre
tarihlerin pek eskiye gitmemiş olmasıdır. En eski çanak çömleği veren diğer
yerleşmelerde ise, bu tabakalar için genelinde M.Ö. 7000-6700 tarihleri elde
edilmiştir. Bu çelişkilerin nereden kaynakladığı henüz bilinmemekte birlikte,
yakında çıkması beklenen yeni tarihlerle birlikte yorumlamak daha doğru
olacaktır.
Kil Analizleri
Dicle havzasıyla kuzey Mezopotamya’da, çanak çömlek açısından aynı
gelişmenin izlendiği anlaşılmıştır. Ancak gerek en eski çanak çömlek ve
onu takip eden çanak çömlek grubu arasında yapım tekonolojisi açısından
oldukça büyük değişikliğin görülmesi, gerekse bazı yerleşmede ilk çanak
çömleğin oldukça az sayıda tespit edilmesi, en eski çanak çömleğin başka
bir bölgeden ithal yoluyla getirilmiş olduğu varsayıma yol açmıştır. Bu
tartışmaya bir şekilde çözüm getirmek amacıyla, çıkan parçaların kil analizleri
ve mineralolojik çalışmalarını da sürdürmekteyiz .
Henüz tam sonuçlar elde edilmemesine rağmen, en azdan Salat Camii
Yanı 2. ve 3. evrelerde yaygın olan bitkisel katkılı kaba malın, birbirine yakın
kimyasal yapıya sahip olduğu ve ayrıca yerel kil yatakları ile de yakınlık
gösterdiği ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, bu mal grubunun büyük olasılıkla
yerel üretimin bir sonucu olduğu söylenebilir.
Yontmataş Endüstrisi
Yontmataş endüstrisinde obsidyen ve çakmak taşı, hammadde olarak
kullanılmıştır, ve bu iki grup arasında yapım tekniği açısından oldukça belirgin
fark görülmektedir. Çakmak taşı endüstrisi esas olarak yonga endüstrisinden
oluşmaktadır. Salat Çayı’nın yataklarında çay taşı olarak bulunan yerel
104
çakmak taşının, hammadde olarak kullanıldığı söylenebilir. Çok platformlı
yonga çekirdekleri çok sayıda ele geçirilmiştir ve kabuklu yongalar oldukça
yaygın olarak görülmektedir (Resim: 3).
Obsidyen ise, esas olarak dilgi endüstrisinden oluşmaktadır (Resim: 4).
Sayısı az olmakla birlikte, bazı tek platformlu ve mermi biçimli dilgi çekirdekler
ile çekirdek tabletlerinin bulunması, bu yerleşme içinde de dilgilerin üretilmiş
olduğunu göstermektedir (Resim: 5).
Obsidyenin oranı bütün yontmataşın yaklaşık %50’sini teşkil etmektedir.
X-ışınları flüoresans analizinin ilk sonuçlarına göre, obsidyenin çoğunun
Nemurt Dağı ve/ya Bingöl gibi Doğu Anadolu kaynaklarından getirilmiş
olduğu anlaşılmaktadır. Hangi kaynaktan geldiği tam olarak saptanamamış
birkaç örneğin de, en azından Orta Anadolu kaynaklarından olmadığı
söylenebilir.
2. YAPI KALINTILARI
Şimdiye kadar tespit edilen yapı kalıntıları, yalnızca 1. evrede bulunan
taş döşemeleri bir kenara bırakırsak, dikdörtgen planlı pisé duvarlı yapı, oval
biçimli ocak, toprak içine kazılarak yapılan ateş çukuru ve derin çukurdan
oluşmaktadır.
Pisé Duvarlı Yapı
Pisé duvarlı yapı, taş temelsiz direk yer üstüne inşa edilmiş ve genellikle
bölme duvarlarıyla küçük odalara bölünmüştür. İlginç olanı, farklı yapı
katı arasında mekân düzeni açısından bir devamlılığın var olduğunun
anlaşılmasıdır. Hemen hemen aynı yerde pisé duvarlı yapı üst üste tespit
edilmiştir.
Ocak
Oval biçimli ocaklar ise, pisé duvarlı yapılar arasındaki açık alanda tespit
edilmiş ve birbirine benzer, oldukça standartlaşmış şekildedir. Yanma sonucu
oldukça sertleşen tabanın altına iri taşlar konmuştur. Büyük olasılıkla, ısıyı iyi
tutmak amacıyla, ateşe karşı dayanıklı taşların özellikle seçilip kullanıldığı
söylenebilir.
105
Ateş Çukuru
Diğer kalıntılar olan toprak içine kazılarak yapılan ateş çukurları ise,
oldukça çok sayıda tespit edilmiştir. Planda görüldüğü gibi (Resim: 6), gene
pisé duvarlı yapılar arasındaki açık alanda oldukça yoğun olarak ve değişik
seviyelerde tespit edilmiştir.
Bu ateş çukurların genel olarak oval biçimli olup içi külle doludur ve
kenarlarında belirgin biçimde yanma izleri görülmektedir. Çukurun içinde
yanmış taşların in situ bulunan örneklerinin sayısı da az değildir (Resim: 7).
Bu taşların, yukarıda söz ettiğimiz oval biçimli ocağın taban altına konan
döşeme taşları ile aynı cinste olması, dikkat çekicidir. Burada da aynı amaçta,
uygun taşların özellikle seçilip konmuş olduğu söylenebilir.
Bazı ateş çukurlarının daha önce yapılan ateş çukurlarının bozulmasıyla
yapıldığı göz önünde bulundurulursa, bu kalıntıların pek uzun süre devamlı
olarak kullanılmadığı ve sık sık yerleri değiştirilerek yenilenmiş olduğu
söylenebilir. Bu kadar yoğun olarak bulunmasının nedenini de, bu kullanış
şekline bağlamak mümkündür.
Bu ateş çukurlarının, Okyanusya adaları ve ya kuzey Amerika’nın
etnografik bulgularından da bilindiği gibi, yanmış taşların tuttuğu ısıdan
yararlanarak yemeği pişirmek için kullanıldığı düşünülebilir. Okyanusya’da
ise, domuz eti ve yam ve taro gibi yumrulu bitkiler pişirilmektedir.
Çukur içinde bol miktarda bulunan kömürleşmiş ağaç parçalarının ise,
yakıt olarak kullanılan odun kalıntısı olduğu söylenebilir. Water floatation
yöntemiyle toplanabilen örnekler arasında kabak ve söğüt gibi dere kenarında
bulunan ağaç türlerinin yaygın olduğu anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra az
miktarda olmakla birlikte, eincorn ya da emmer buğdayları, arpa, nohut ve
mercimek gibi tahıllar da tespit edilmiştir.
Hayvan kemikleri olarak keçi, koyun, sığır ve domuz olmak üzere, 4 evcil
hayvan türü tespit edilmiş ve bütün hayvan kemiklerinin yaklaşık % 90’ını
teşkil etmektedir. En yaygın olanı domuz olup (yaklaşık % 39), bunu sığır (%
26) ve koyun ve/ya da keçi (toplam % 23) takip etmektedir. Burada ilginç olan,
domuzun üst tabakalara doğru azalması ve buna karşın koyun ya da keçinin
ise çoğalma göstermesidir. Ancak tüketildiği et miktarı ise, sığır ve domuzun
daha önemli rol oynadığı elde edilen kemiklerin ağırlığından anlaşılmıştır.
106
Ateş çukuru olarak tanınan kalıntılar, Çanak Çömlekli Neolitik Çağdan
ziyade Çanak Çömleksiz Neolitik Çağda daha yaygın olarak tespit
edilmiştir. Özellikle Fırat havzasından Zagros Dağları’na uzanan bölgeden
iyi bilinmektedir. Salat Camii Yanı’nda çok sayıda ateş çukurlarının tespit
edilmesi, bu tür geleneğin en azıdan Dicle havzasında Çanak Çömlekli
Neolitik Çağa kadar devam ettiğini göstermektedir. Ancak ateş çukurlarının
Çanak Çömlekli Neolitik Çağın belirli bir döneminden sonra ortadan kalktığı
ya da önemli ölçüde azaldığı da gözlenmektedir. Bu durum, Çanak Çömleksiz
Neolitik Çağdan beri alışılmış olan yemek pişirme tarzının, Çanak Çömlekli
Neolitik Çağ içinde değiştiğini göstermektedir. Çanak çömleğin ortaya
çıkmasının, bu değişimde en büyük rolü oynamış olduğu söylenebilir. Son
yıllarda tespit edilen en eski çanak çömlek grubunun pişirme kabı için uygun
nitelikte olması, bu varsayımı desteklemektedir.
KAYNAKÇA
MİYAKE, Y., 2005a, Diyarbakır İli, Salat Camii Tepe ve Bismil Alt Bölgesi
Yüzey Araştırması. 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, Ankara, 1-10.
MİYAKE, Y., 2005b, Archaeological Survey at Salat Cami Yanı: A Pottery
Neolithic Site in the Tigris Valley, Southeast Turkey. Anatolica XXXI, 1-17.
MİYAKE, Y., 2006, 2004 Yılı Diyarbakır İli, Salat Camii Yanı Kazısı. 27. Kazı
Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, Ankara, 117-130.
MİYAKE, Y., 2007a, 2005 Yılı Diyarbakır İli, Salat Camii Yanı Kazısı. 28. Kazı
Sonuçları Toplantısı 2. Cilt, Ankara, 283-294.
MİYAKE, Y. 2007b, Salat Cami Yanı: Dicle Havzası’nda Çanak Çömlekli
Neolitik Döneme ait Yeni Bir Yerleşme. Türkiye’de Neolitik Dönem: Yeni
Kazılar, Yeni Bulgular, 37-46. Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Istanbul.
MİYAKE, Y. 2008, 2006 Yılı Diyarbakır İli, Salat Camii Yanı Kazısı. 29. Kazı
Sonuçları Toplantısı 3. Cilt, Ankara, 211-222.
107
Harita 1: Salat Camii Yanı topografik plan ve çalışma alanı
Harita 2: En eski çanak çömlek grubunun tespit edildiği yerleşmeler (Salat Camii Yanı 1. evresi)
108
Harita 3: Başlıca çanak çömlek türlerinin yayılımı (Salat Camii Yanı 2. evresi)
Harita 4: Başlıca çanak çömlek türlerinin yayılımı (Salat Camii Yanı 3. evresi)
109
Resim 1: 2. evre çanak çömleği, ekleme yüzeyi
Resim 2: 2. evre çanak çömleği, ekleme yüzeyi
Resim 3: Çakmaktaşı çekirdekler
110
Resim 4: O b s i d y e n
buluntular
Resim 5: O b s i d y e n
buluntular
111
Resim 6: Ateş çukurlarının dağlımı
Resim 7: Ateş çukuru
112

Benzer belgeler

hongo Döşeme

hongo Döşeme İlk iki sezonda elde ettiğimiz genel sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür. Salat Camii Yanı’nda, Çanak Çömlekli Neolitik Çağa ait en az üç evrenin var olduğu sağlam tabakalanma içinde tespit ed...

Detaylı

hongo Döşeme

hongo Döşeme Not : Kazı raporları, dil ve yazım açısından Klâsik Filolog Dr. Haydar Dönmez tarafından denetlenmiştir. Yayımlanan yazıların içeriğinden yazarları sorumludur. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DÖSİMM BAS...

Detaylı