içmesini bilene zevki sefa

Transkript

içmesini bilene zevki sefa
Naci Danacý
ÝÇMESÝNÝ BÝLENE ZEVKÝ SEFA
12 kiþinin ardýndan 8 kiþi daha
Bitlis’in Mutki ilçesinde Jandarma
Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda
dün devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait
kemikler ortaya çýktý. Daha önce 12 kiþinin
kemikleri ortaya çýkmýþtý. Dün yapýlan
kazýda çöplerin temizlemesiyle ana zemine
inildikten sonra bir kayanýn dibinde
battaniyelere elbiseleriyle sarýlmýþ
vaziyette sekiz kiþiye ait kemikler bulundu.
Nevþehir 1. Amatör Küme futbol
ligi B grubunda 22 Ocak 2011
cumartesi günü, Hacýbektaþ Gücü
Spor kendi sahasýnda NSC
Nevþehirspor karþýsýnda ikinci
yarýda oynadýðý futbolla 2-1 galip
geldi.
Hacýbektaþ Gücü Spor, yeni
hocasý Mahmut Yalçýn'la turnuvayý
5. olarak tamamlarken; hakemlerle
oynamak yerine futbol oynarsa
herzaman baþarýlý olabilecek güce
sahip olduðunu futbolsever
taraftarýna ve rakiplerine gösterdi.
Yüzden fazla toplu mezar var
Toplu mezarýn ortaya çýkmasý ardýndan
bir açýklamada bulunan Ýnsan Haklarý
Derneði Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan,
“Bitlis’te 100’den fazla toplu mezarýn
olduðuna dair kendilerine ihbar geldiðini,
insanlarýn korktuklarý için
konuþmadýklarýný” söylemiþti. Türkiye
kamuoyu mezar gerçeði ile basýnda 29
Ocak 1989'ta Kasaplar Deresi haberiyle
tanýþtý.
Bitlis’in Mutki Ýlçesi'nde Jandarma
Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda
dün devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait
kemikler ortaya çýktý. Daha önce de 9’u
sivil 12 kiþinin kemikleri ortaya çýkmýþtý.
BirGün toplu mezarlarý üst üste iki kez
manþetine taþýmýþtý ancak ortaya çýkarýlan
toplu mezarlar, medyada yeterince
iþlenmediði gibi hükümet ya da ordu
kanadýndan da toplu mezarlarla ilgili hiçbir
açýklama yapýlmadý.
Ýkinci toplu mezar iki gündür
kazýlýyordu. Dün yapýlan kazýda öplerin
temizlemesiyle ana zemine inildikten sonra
bir kayanýn dibinde battaniyelere
elbiseleriyle sarýlmýþ vaziyette sekiz kiþiye
ait kemikler bulundu. Ýkiþer kiþinin birer
battaniyeye dört kiþinin de ayrý bir
battaniyeye sarýlmýþ vaziyette yan yana
bulunduðu kazýlarda Adli Týp Uzmanlarý
olay yerine geldi. Savcýlýk olay yerine
gelen uzmanlarýn kemikleri tespit edip
olay yerinden almasý için kazýlara ara
verdi.
ÝHD: 100'DEN FAZLA MEZAR VAR
Mutki’de geçen haftalarda toplu
mezarýn ortaya çýkmasý ardýndan bir
açýklama yapan Ýnsan Haklarý Derneði
Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan, Bitlis’te
100’den fazla toplu mezarýn olduðuna dair
kendilerine çeþitli ihbarlar geldiðini
söylemiþti.
2’DE
Hacýbektaþ Gücü Spor,
Cumartesi günü saat 13.30 da
Hacýbektaþ'ta oynanan karþýlaþmaya
yeni antrenörü Mahmut Yalçýn,
maçtaki rakipleri NSC Nevþehirspor
karþýsýna; Suat Bakar, Hikmet
Zengin, Coþkun Mutlu, Mustafa
Köse, Ýsmail Doðrusöz, Nuh Topal,
Ahmet Can Yavuz, Savaþ Doðrusöz,
Berk Yurtsever, Uygar Köse,
Yýldýrým Doðrusöz'den oluþturduðu
onbir ve Hakan Doðrusöz, Ahmet
Akçaoðlu yedekleri ile çýktý.
3’DE
Þakir Þenol
4’DE
2’DE
Þiir 3'DE
7’DE
3’DE
Beni düþünmez oldu güzel çiçekler.
Gök maviliðinden göndermiyor,
Çocukluk rüyalarýmý aynalar çaldý
Ýstiyorum geri vermiyor.
Ninnilerin bahçesinden kovuldum.
Sabahý kapýmýn eðiþinde,
Bir bebek gibi aðlar buldum.
Sebep gözün kör olsun,
Sevgilisiz kaldým iþte..
Böyle diyor Yaþar Kemal son çýkan
‘Bugünlerde Bahar Ýndi’ adlý þiir
kitabýnda. O, Nâzým Hikmet’in
þiirlerini okuduktan sonra korkmuþ ve
þiir yazmaktan vazgeçmiþ. Ama Nâzým
Hikmet ýsrar etmiþ “Þiir yazacaksýn”
demiþ. Ve usta yazar bir daha
okumamak üzere yazmýþ her þiirini,
koymuþ sandýða…
3’DE
8’DE
Halbuki edebiyata ilk adýmýný þiirle
atmýþtý Yaþar Kemal. Hikâyeler,
romanlardan önce ilk göz aðrýsý olmuþ
þiirleri. Çocuk denecek gençlik
yýllarýnda yazmýþtý ilk þiiri, ‘Irgatlýk
Anýlarý’ný. Bu þiirde yazar daha çocuk
yaþta anasýyla olan iliþkisini anlatmýþ.
Ve þiirlerini biriktirdiði defteri yýllar
sonra çýkarmýþ sandýðýndan.
5’DE
8’DE
Türkiye Ýstatistik Kurumu
(TÜÝK)’nin ekim 2010 verilerine göre
iþsizlik oraný 2008 krizinin baþlangýcý
kabul edilen ekim 2008’deki düzeyine
gerileyerek yüzde 11.2 olmuþtur.
Ýstatistikler üzerinden yapýlacak yüzeysel
bir analize göre (Ki liberal iktisatçýlar
genellikle böyle yaparlar) 2008 krizinin
emekçilere en önemli yansýmasý olan
iþsizlik problemi de ekonomideki diðer
göstergeler gibi “Normalleþmiþtir”.
Hükümet yanlýsý ekonomi yorumcularýna
göre bu durum AKP iktidarýnýn küresel
krizi aþma konusundaki baþarýsýnýn bir
sonucudur(!)
Rakamlar üzerinden yapýlan bu
analizler gerçekten doðruyu yansýtmakta
mýdýr? Daha açýk ifadesiyle Türkiye’de
emekçilerin durumu en azýndan 2008
krizi öncesindeki durumuna dönmüþ
müdür?
Pek çok emekçi için kafa karýþtýrýcý
olan bu durumu deðerlendirirken
öncelikle belirtmek gerekir ki, TÜÝK
verilerinin güvenilirliði son derece
tartýþmalýdýr. Özellikle emek piyasalarýna
iliþkin verilerin dayandýrýldýðý Hane
Halký Ýþ Gücü Anketleri ve bu anketlerde
iþsizliðin belirlemesine iliþkin olarak
uygulanan yöntemler, gerçek iþsizliði
ortaya koymaktan uzaktýr. Ancak baþka
istatistiksel bir veri olmamasý ve emek
piyasalarýna iliþkin olarak genellikle
bunlarýn kullanýlmasý tüm þaibelerine
raðmen TÜÝK verileri üzerinden de bir
deðerlendirme yapýlmasýný zorunlu hale
getirmektedir.
TÜÝK verilerine göre krizin
etkilerinin ortaya çýkmaya baþladýðý
ekim 2008’de 2 milyon 730 bin olan
iþsiz sayýsý þubat 2009’da 3 milyon
802’ye yükselmiþtir. Yani krizin ilk 4
ayýnda çoðunluðunu iþten çýkartýlan
emekçilerin oluþturduðu iþsiz sayýsý 1
milyon 72 bin artmýþtýr. 2009 yýlýnýn
ikinci yarýsýndan itibaren iþsiz sayýsý
azalmaya baþlamýþ ekim 2009’da 3
milyon 299 bine ekim 2010’da ise 2
milyon 901 bine gerilemiþtir. Sadece
rakamlar üzerinden bakýldýðýnda ortaya
çýkan tabloya göre; krizle birlikte iþten
çýkartýlan emekçilerin bir kýsmý yeniden
iþe alýnmýþ ve ekim 2009 ile ekim 2010
arasýnda iþsiz sayýsý 398 bin kiþi
azalmýþtýr. Ancak krizin baþlangýcý kabul
edilen ekim 2008 ile ekim 2010
arasýndaki 2 yýlda iþsizlik oransal olarak
ayný düzeye gelmiþse de ekim 2010’daki
iþsiz sayýsý ekim 2008’e göre 171 bin
kiþi artmýþtýr.
Bu rakamsal ve oransal
deðerlendirmenin emekçilerin yaþadýðý
sorunlarý belirlemek açýsýndan son derece
yetersiz olduðu muhakkaktýr. Soyut bir
biçimde yüz binli, milyonlu sayýlarla
ifade edilenler emek gücünü satarak
aldýklarý ücretle yaþamaya çalýþan
insanlardýr. Dolayýsýyla emek
piyasasýnda yaþanan hareketliliði sayýsal
olarak ifade etmek yanýnda emekçilerin
yaþamlarýna ne biçimde yansýdýðýna da
bakmak gerekir. Bunun için de
yapýlabilecek en somut deðerlendirme,
iþten çýkartýlanlarýn, kaybettikleri iþlerde
sahip olduklarý haklarla yeniden iþe
alýndýklarýnda sahip olduklarý haklarý
karþýlaþtýrarak yapýlabilir.
Bu noktada ilk olarak ifade edilmesi
gereken; özellikle 2010 yýlýnda
istihdamýn hiçbir güvence saðlamayan
ve ücretsiz aile iþçiliðinin yaygýn olduðu
tarým sektörü ile kayýt dýþýlýðýn ve
güvencesizliðin yaygýn olduðu inþaat
sektöründe artmýþ olmasýdýr. Yine bu
dönemde sanayide ve hizmetlerde
yeniden artan istihdamda da
güvencesizliðin hakim olduðu süreli
sözleþme, taþeron çalýþtýrma, stajyer
çalýþtýrma gibi esnek çalýþma
biçimlerinin yaygýnlaþtýðý görülmektedir.
Sonuç olarak, teðet geçtiði iddia
edilen 2008 krizi sonrasýnda TÜÝK’nin
þaibeli iþsizlik rakamlarýndan bile yola
çýkýlsa iþsiz sayýsýnda önemli bir artýþ
gözükmektedir. Ancak krizin iþsizlikten
daha çarpýcý olan yönü emekçileri daha
düþük ücretle, daha kötü koþullarda,
güvencesiz ve örgütsüz çalýþmaya
mahkum etmiþ olmasýdýr. Ýþsizliði
önleme bahanesiyle hazýrlanan Ulusal
Ýstihdam Stratejisi ve bu çerçevede
getirilen bir dizi düzenlemeyle
güvencesiz çalýþma biçimlerinin kamu
çalýþanlarýný da kapsayacak biçimde
yaygýnlaþtýrýlmasý hedeflenmektedir.
Sözün özü: Güvencesiz çalýþma,
emekçiler için en az iþsizlik kadar büyük
bir tehdittir. Emekçiler kendilerine
dayatýlan iþsizlik ile güvencesizlik
arasýnda sýkýþtýrýlmýþ bir yaþama en güçlü
biçimde karþý koymalýdýr. Bunun için
de halen güvenceli bir iþte çalýþanlarýn
örgütlü olduðu sendikalar, güvencesiz
çalýþanlarý ve iþsizleri de –mevzuata
raðmen de olsa- örgütlemeli ve mücadele
ortak zeminde yürütülmelidir(!)
Evrensel
12 kiþinin ardýndan 8 kiþi daha
Bitlis’in Mutki ilçesinde Jandarma
Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda dün
devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait kemikler
ortaya çýktý. Daha önce 12 kiþinin kemikleri
ortaya çýkmýþtý. Dün yapýlan kazýda çöplerin
temizlemesiyle ana zemine inildikten sonra
bir kayanýn dibinde battaniyelere elbiseleriyle
sarýlmýþ vaziyette sekiz kiþiye ait kemikler
bulundu.
Yüzden fazla toplu mezar var
Toplu mezarýn ortaya çýkmasý ardýndan
bir açýklamada bulunan Ýnsan Haklarý Derneði
Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan, “Bitlis’te
100’den fazla toplu mezarýn olduðuna dair
kendilerine ihbar geldiðini, insanlarýn
korktuklarý için konuþmadýklarýný” söylemiþti.
Türkiye kamuoyu mezar gerçeði ile basýnda
29 Ocak 1989'ta Kasaplar Deresi haberiyle
tanýþtý.
Bitlis’in Mutki Ýlçesi'nde Jandarma
Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda dün
devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait kemikler
ortaya çýktý. Daha önce de 9’u sivil 12 kiþinin
kemikleri ortaya çýkmýþtý. BirGün toplu
mezarlarý üst üste iki kez manþetine taþýmýþtý
ancak ortaya çýkarýlan toplu mezarlar,
medyada yeterince iþlenmediði gibi hükümet
ya da ordu kanadýndan da toplu mezarlarla
ilgili hiçbir açýklama yapýlmadý.
Ýkinci toplu mezar iki gündür kazýlýyordu.
Dün yapýlan kazýda öplerin temizlemesiyle
ana zemine inildikten sonra bir kayanýn
dibinde battaniyelere elbiseleriyle sarýlmýþ
vaziyette sekiz kiþiye ait kemikler bulundu.
Ýkiþer kiþinin birer battaniyeye dört kiþinin
de ayrý bir battaniyeye sarýlmýþ vaziyette yan
yana bulunduðu kazýlarda Adli Týp Uzmanlarý
olay yerine geldi. Savcýlýk olay yerine gelen
uzmanlarýn kemikleri tespit edip olay
yerinden almasý için kazýlara ara verdi.
ÝHD: 100'DEN FAZLA MEZAR VAR
Mutki’de geçen haftalarda toplu mezarýn
ortaya çýkmasý ardýndan bir açýklama yapan
Ýnsan Haklarý Derneði Bitlis temsilcisi Hasan
Ceylan, Bitlis’te 100’den fazla toplu mezarýn
olduðuna dair kendilerine çeþitli ihbarlar
geldiðini söylemiþti. Ceylan, insanlarýn
korktuklarý için konuþmadýklarýný söylemiþti.
Geçen yýldan bu yana çok sayýda alanda toplu
mezar ortay açýktý.
KASAPLAR DERESÝ 20 YILDIR
BEKLÝYOR
Türkiye kamuoyu, mezar gerçeði ile 29
Ocak 1989'ta 2000'e Doðru dergisinin yaptýðý
Kasaplar Deresi haberiyle tanýþtý. Siirt’teki
bu askeri çöplük alanýnda en az 73 kiþinin
olduðuna dair isimler tespit edildi ancak
kayýp aileleri ve insan haklarý
organizasyonlarýna göre 200’ü aþkýn kiþi
Kasaplar Deresi’ne atýldý. Bu toplu mezar
20 yýlý aþkýn bir süredir açýlmayý bekliyor.
Babamý, korucu yapan devlet katletti
ZEYNEP KURAY
Bitlis Mutki’de toplu mezarlarýn
bulunmasý, bölgede katledilerek kaybedilenler
gerçeðini yeniden gündeme taþýdýðý gibi,
yakýnlarýný kaybetmiþ insanlarýn da seslerini
daha iyi duyurabilmeleri ve onlarý aramalarý
için bir olanak yarattý. Birçok kiþi kendi
yakýnlarýnýn da Bitlis Mutki’de gömülmüþ
olabileceðini belirterek baþvuruda
bulunurken, bunlarýn içinde en çok dikkat
çekenlerden biri de kayýp bir korucunun
yakýnlarýnýn yaptýðý baþvuru oldu. Bitlis Ahlat
Yoðurtyemez köyü muhtarý ve korucubaþý
olan babasý Cemil Tokar kaybedildiðinde
sekiz yaþýnda olan Þehmuz Tokar, “Babamý
korucu yapan devlet katletti” dedi.
Sekiz yaþýndayken Ovakýþla
karakolundaki askerlerin, özellikle de
Üsteðmen Ercüment Oral ve Karakol
komutaný Yüzbaþý Gürcan Sercan’ýn eve
gidip geldiðine, babasýyla konuþtuklarýna,
talimatlar verdiklerine tanýk olduðunu anlatan
Þehmuz Tokar, “Onu en son yine öyle bir
günde gördüm. O þahýslardan birinden bir
telefon geldi ve babamý acilen karakola
çaðýrdýlar. Babam önce parasýnýn olmadýðýný
söylüyordu. Ama anlaþýlan karþý taraftaki
çok ýsrar etmiþ olacak ki, ‘Tamam
komutaným’ diyerek amcamý alýp çýktý.
Amcam babamý arabayla karakolun önüne
býrakmýþ ve karakoldan içeri girdiðini de
görmüþ. O günden sonra babamdan bir daha
haber alamadýk. Amcam Biþar Tokar
defalarca Ovakýþla karakoluna gitti, ancak
her seferinde babamýn oradan çýkýp gittiðini
söylediler. Bu hiç inandýrýcý deðildi, çünkü
babamý herkes tanýyordu ve karakoldan
çýkmýþ olsaydý mutlaka bir gören olur ve bize
haber verirlerdi” diye anlattý.
O günlerde Yüzbaþý Gürcan Sercan,
Üsteðmen Ercüment Oral ve bir özel
harekatçýnýn yargýlandýðý silah kaçakçýlýðý
davasýnýn tek tanýðýnýn babasý olduðunu
belirten Tokar, “Amcamýn anlattýðýna göre,
babam karar duruþmasýna dört gün kala
karakola çaðrýlmýþ ve davanýn tek tanýðý
olduðu için o kaybolunca davada da bir
sonuca varýlamamýþ” dedi.
Yüzbaþý Sercan ile Üsteðmen Oral’ýn
daha sonra baþka bir yere tayin olduklarýna
dikkat çeken Tokar, “Ercüment Oral kayýplara
karýþýrken, Gürcan Sercan ise gazetelere
gönderdiði yazýlý açýklamada, babamýn
karakola çaðrýlmadýðýný, koyun satmak için
Ahlat çarþýsýna indiðini ve orada
kaybolduðunu ifade etti. Oysa ki amcam
babamý karakola kendi götürmüþ ve içeri
girdiðini gözleriyle görmüþtü. Babamýn
kaybedilmesinde suçlu olan kiþiler, hem
amcama hem anneme, hem de diðer tüm aile
fertlerine göre kesinlikle Ercüment Oral ve
Gürcan Sercan’dýr. Bitlis Mutki’deki toplu
mezarlarla ilgili haberleri televizyonda
izleyince hemen ÝHD’ye gidip baþvurumu
yaptým. Babamýn kemiklerinin orada
olduðundan eminim” dedi.
Demokratik özerklik birleþtirme projesidir
DTK Eþbaþkaný Ahmet Türk, Kars'ta
yaptýðý açýklamada demokratik bir anayasa
istediklerini belirterek, "Projemiz bir
ayrýþtýrma projesi deðil, birleþtirme projesidir.
Kürtler Kürdistan'da kendilerini özgürce
ifade edebilmelidir" dedi.
AKP Hükümetinin bir yandan Kürt
sorununu çözmek istediðini ancak öbür
yandan Kürt diline ve kimliðine tahammül
etmediðini dile getiren Türk, "Tek ýrk, tek
millet, tek bayrak sözleri ile milliyetçiliðe
ne kadar önem verdiðini artýk halkýmýz çok
iyi görmeli ve anlamalýdýr. Bir dili, kimliði
inkar etmek ýrkçýlýk ve faþizmdir" diye
konuþtu.
BirGün
24 Ocak 2011 Pazartesi
Sen içmiyorsan içenleri bari kýnama
Býrak aldatmacayý, ikiyüzlülükleri
Þarap içmem diye övünüyorsun ama
Yediðin haltlar yanýnda þarap nedir ki?
Ömer Hayyam
Iksýrýncaya týksýrýncaya kadar içiyorlar. Bu
söylem kiþinin içindeki içkiye olan kinini
gösteriyor. Algýlama kapasitemizi olabildiðince
çalýþtýrmýyoruz. Tüm bir hayatý kucaklamaya
çalýþmak yerine, çok az sayýda anlam
taþýyýcýsýyla kurduðumuz, kendimize özgü
hayatlar kurmaya çalýþýyoruz. Bu yüzden olsa
gerek sadece görmek istediklerimizi görmek
istiyoruz. Kendimize anlamlandýramadýðýmýz
belirli bir kategoriye soluduðumuz olaylarý
hep es geçiyoruz veya da taþlýyoruz.
Baþbakanýn yaptýðý da bu. Aslýnda daha yapýcý,
daha ýlýmlý olmasý gerekirken þiddet ve hakaret
içeren açýklamalarý belirli bir kesimin
temsilcisiymiþ gibi davranmasý, tarafsýzlýðýna
gölge düþürüyor. Ayrýca beyninin arkasýndaki
Ýslam düþüncesini de hayata geçirmeye
çalýþýyor. Açýklamalarýna baktýðýmýzda inandýðý
Kuran’ý Kerim’i de çok iyi bilmediði
anlaþýlýyor. Kuran’ý Kerim’de içkiyle ilgili
dört tane ayet vardýr.
Bakara 219: Sana kumardan ve þaraptan
soruyorlar. Deki; o ikisinde de büyük günah
vardýr. Ýnsanlara bazý faydalarý varsa da
günahlarý yararlarýndan büyüktür.
Burada haram ve yasak kelimesi geçmiyor.
Maide 90, 91: ‘Þeytan, þarap ve kumar ile
aranýza düþmanlýk ve kin sokmak sizi Allah’ý
anmaktan ve namazdan alýkoymak istiyor.
Artýk vazgeçtiniz deðil mi?’
Yine dikkat ederseniz haram kelimesi yok.
Nisa 43: Ey inananlar, sarhoþken namaza
yaklaþmayýn ki, ne dediðinizi bilesiniz.
Demek ki, sarhoþ deðilsen ve ne dediðini
bilecek kadar içkiliysen namaz bile kýlabilirsin.
Ýþte içkiyle ilgili ayetlerde yasaklama kesinlikle
yok. Ama içeriðinde insanda yapacak etkileri
ve zararlarý hakkýnda bilgi var. Yaþadýðýmýz
dönemde týpta ayný þekilde sýnýrlý içildiðinde
faydalarý olduðunu sürekli açýklamaktadýr. Týp
iþi öyle bir noktaya getirdik ki tek bir hücreden
yepyeni bir insan yaratacak duruma geldi.
Ýslam dünyasý da din mantýðý ile günah, sevap,
helal, haram, cennet, cehennem düþüncesiyle
insanlarý disipline etmeye çalýþýyor.
Sistem ve idareciler yasalarý da kendi
görmek istedikleri þekliyle anlatarak halký hep
aldatmýþlardýr. Tepkilere, eleþtirilere hep faþizan
bir tavýr sergileyerek bertaraf etmeyi
kendilerine þiar edinmiþlerdir.
Ýçmesini bilene zevki sefa,
Ýçmesini bilmeyene cevri cefa
Eþek içerse zýrlar, köpek içerse hýrlar
Kedi içerse mýrlar, insanlar içindir içki.
Adabý erkaný var, mekaný zamaný var
Kiminin izaný var, insanlar içindir içki.
Yarattýðý ahengi, ne saz veriri, ne çengi
Terbiyenin mihengi dense azdýr içki.
Bir münasip miktarý, muhabbetin anahtarý
Kaçýrýrsan kantarý, cana cezadýr içki.
Mirkelamoðlu
Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ
51 Üyesi bulunan eðitim sen Hacýbektaþ
Temsilciliði genel kurulu 35 üyenin katýlýmý
ile yapýldý.
Genel Kurulca alýnan karar gereðince
açýk oylama ve gönüllü sýralama ile yapýlan
seçimler sonucunda oy birliði ile:
SAKIN EMEKLÝ
Fýrsat elimizde seçim kapýda
Sakýn örgütünden kopma emekli
Emekliysen yoksulluk var yapýnda
Sekiz yýl yaptýðýný yapma emekli
Aile efradýnýn umudusun sen
Son fýrsat oylarý sunucusun sen
Açlýk sýnýrýnda kalýcýsýn sen
Cemaate hizmet etme emekli
Ýlçe Temsilciler Kurulu Asil Üyeliklerine:
1-Remzi ULUSOY
2-Mustafa YILDIZ
3-Nihan ALTIOK
4-Serhat ÜRKMEZ
5-Mehmet GÖLER
Ýlçe Temsilciler Kurulu Yedek
Üyeliklerine:
1-Deniz GÜNEÞ
2-Ceren KARACAN
3- Leyla KINDIÞ
4- Ergül ÞÝMÞEK
5- Murat TAÞDEMÝR
Þube Delegeliklerine:
1- Remzi ULUSOY
2-Mustafa YILDIZ
3-Nihan ALTIOK
4-Serhat ÜRKMEZ
5-Mehmet GÖLER
6-Deniz GÜNEÞ
7-Ceren KARACAN
8- Leyla KINDIÞ
9-Ergül ÞÝMÞEK
10-Murat TAÞDEMÝR
11-Özgür ÝLANBEY
12-Necati KOÇAK
13-Adnan USLU
14-Lütfiye SEÇKÝN
15-Þenol Atanur TAÞDEMÝR
16-Mutlu ÞAHÝN
17-Ersoy YAZIRLI
Seçilmiþlerdir.
Yapýlan genel kurulla birlikte, yaklaþýk
olarak 15 yýldýr Eðitim Sen Temsilciler
Kurulu Baþkanlýðýný yürüten emekli
öðretmen Ali KAÝM’ÝN sendikadaki görevi
sona ermiþ oldu.
Genel kurulun divan baþkanlýðýný yapan
Ali Kaim yapmýþ olduðu konuþmada; Gönül
rahatlýðý içinde görevi devretmenin
mutluluðunu yaþadýðýný, öðretmenlerin
hiçbir zaman isteseler de emekli
olmayacaðýný dolayýsýyla, saflarýnda bunca
yýl mücadele ettiði Eðitim Sen le de en
azýndan duygusal baðlarýnýn sonsuza kadar
süreceðini, yönetimde olsun olmasýn ihtiyaç
duyulduðunda tüm arkadaþlarýn yanýnda
olacaðýný belirterek. Yeni seçilen temsilciler
kurulu üyelerine baþarýlar diledi.
Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ
Haber/Foto: Hüseyin KAÝM
Nevþehir 1. Amatör Küme futbol ligi
B grubunda 22 Ocak 2011 cumartesi
günü, Hacýbektaþ Gücü Spor kendi
sahasýnda NSC Nevþehirspor karþýsýnda
ikinci yarýda oynadýðý futbolla 2-1 galip
geldi.
Hacýbektaþ Gücü Spor, yeni hocasý
Mahmut Yalçýn'la turnuvayý 5. olarak
tamamlarken; hakemlerle oynamak
yerine futbol oynarsa herzaman baþarýlý
olabilecek güce sahip olduðunu
futbolsever taraftarýna ve rakiplerine
gösterdi.
Hacýbektaþ Gücü Spor, Cumartesi
günü saat 13.30 da Hacýbektaþ'ta
oynanan karþýlaþmaya yeni antrenörü
Mahmut Yalçýn, maçtaki rakipleri NSC
Nevþehirspor karþýsýna; Suat Bakar,
Hikmet Zengin, Coþkun Mutlu, Mustafa
Köse, Ýsmail Doðrusöz, Nuh Topal,
Ahmet Can Yavuz, Savaþ Doðrusöz,
Berk Yurtsever, Uygar Köse, Yýldýrým
Doðrusöz'den oluþturduðu onbir ve
Hakan Doðrusöz, Ahmet Akçaoðlu
yedekleri ile çýktý.
NCS Nevþehir spor 27'nci dakikada
attýðý golle Hacýbektaþ Gücü'ne karþý 10 öne geçti. Bu gole, Hacýbektaþ Gücü
oyuncularý hakem yerine futbola
dönünce 55. dakikada 9 numaralý Berk
Yurtsever'in attýðý golle skor 1-1 oldu.
Ýkinci yarýya iyi baþlayan Hacýbektaþ
Gücü hocalarý Mahmut Yalçýn'ýn verdiði
taktikle futbola dönmeleri sonucu 94.
dakikada 8 numaralý Savaþ Doðrusöz'ün
klas golü ile Mustafa Güçlü, Gökhan
Sütçü ve Fazlý Dalyan hakem üçlüsünün
yönettiði karþýlaþmayý NCS
Nevþehirspor'a karþý 2-1 kazandý.
Hacýbektaþ Gücü Spor, Nevþehir 1.
Amatör Küme Futbol Ligi B grubunda
5. sýrada bulunuyor.
Sekiz yýldýr çektiðimiz bu acý
Yurdu talan eden kuralsýz hacý
Bütün emeklide buruk bir sancý
Hilekâr yoluna sapma emekli
Bu yaþýnda figan eden kiþisin
Açlýk sýnýrýnýn vatandaþýsýn
Bir kýþ boyu karda kýþta üþürsün
Bu seçimde uyan yatma emekli
Son fýrsat kaçarsa umutlar yatar
Haneler aç açýk çýðlýðýn artar
Bir hak alabilsen o sana yeter
Ýþte meydan ihmal etme emekli
Yolsuzlar lehine kanun çýkýyor
Ýntibak yasasý çýkmaz bakýyor.
Verilen zam damla damla akýyor.
Çaresiz tükenip bitme emekli
Ali Turab çare Kýlýçtaroðlu
Oylara yön verek CHP’ye doðru
Sosyal bir partidir laikliði koru
Bu umut bendini yýkma emekli
01.12.2011 HACIBEKTAÞ
Son genel seçimlerde ilimizin ilçe
merkezlerini, beldelerini, belediyeliklerini
geziyoruz. Seçime yönelik bildirgelerin
yanýnda pancar, üzüm, tütün üreticilerinin
kurduðu sendikalarýnda bildirilerinden
pasajlar okuyor ve insanlarý uluslar arasý
sermayenin saldýrýlarýna karþý uyarmaya da
çalýþýyorduk. Bir ilçemizi pazarý kurulduðu
gün oraya gittik. Ben elimde ses aracýmýzýn
mikrofonuyla “tohumuna sahip çýk”, diyor
ve evdeki tavuðumuzdan baðýmýzdaki
elmaya, üzüme, buðdaya, nohuda,
çiçeklerimize kýsaca hepsinin Anadolu’nun
gerçek tohumlarý olduðunu kesinlikle
korumamýz gerektiði temelli izahatlarda
bulunuyorum. Arkadaþlar bildiri daðýtýyor.
Benim konuþmamý dinleyen yaþlý bilge bir
teyze “tohumumuza sahip çýkmýyoz da ne
yapýyoz?”, diye bana karþýlýk vermiþ. Ancak
ben hoparlörden çýkan sesin yüksekliði
nedeniyle duymamýþým söyleneni.
Arkadaþlarla teyzenin beni desteklediðini
mi, yoksa bana kýzdýðýný mý
kararlaþtýramadýk. Gülüp geçtik. Tohum
meselesi gerçekten gülüp geçilecek,
kýzýlacak, ihmale alýnacak bir mesele deðil.
Ýnternet ortamýnda mail guruplarýmca þu
ana kadar elime ulaþtýrýlmýþ üç tane mail
var. Birisinin baþlýðý “Tohumuna Sahip Çýk,
Üret ve Paylaþ”. Bir diðerinin baþlýðý
“Tohum ve Yaþam”.Ekolojik Üreticiler
Derneði Genel Baþkaný. Sonuncusunun
baþlýðý ise, Tayfun Özkaya’ya ait.
Gönlüm hepsini sizinle noksansýz
paylaþmak. Ancak çok uzun bir yazý dizisi
olabileceðinden, yazýlardan bölümler
alýntýlamayý daha uygun gördüm.
Sonuncu yazý Ege Üniversitesi’nden Tayfun
Özkaya ile baþlayalým.“Türkiye’de
31.10.2006’da TBMM’den geçerek
kanunlaþan 5553 sayýlý Tohumculuk Kanunu
yerel çeþitler veya köy popülasyonlarý
þeklinde tanýmlanan genetik materyalin
ticaretini yasaklamaktadýr. Kanunun 5.
Maddesi “Bakanlýk tarafýndan, bitkisel ve
tarýmsal özellikleri belirlenerek sadece kayýt
altýna alýnan çeþitlere ait tohumluklarýn
üretimine izin verilir.” 7. Maddesi ise “yurt
içinde sadece kayýt altýna alýnmýþ çeþitlere
ait tohumluklarýn ticaretine izin verilir”
demektedir. Kanunda “tescil” þöyle
tanýmlanmaktadýr: “Tescil: Yurt içinde veya
yurt dýþýnda ýslah edilen veya bulunan ve
geliþtirilen bitki çeþitlerinin farklý, yeknesak
ve durulmuþ olduðunun ve/veya biyolojik
ve teknolojik özellikleri ile hastalýk ve
zararlýlara dayanýklýlýðýnýn ve tarýmsal
deðerlerinin tespit edilerek kütüðe
kaydedilmesidir”. Durulmuþluk ise çeþidin,
tekrarlanan üretimlerden sonra veya belirli
çoðaltým dönemleri sonunda ilgili özellikleri
deðiþmeksizin ayný kalmasýdýr. Farklýlýk:
Bir çeþidin, müracaatýnýn yapýldýðý tarihte
herkesçe bilinen çeþitlerden, tescile esas
özelliklerden, en az bir tanesi bakýmýndan
farklýlýk göstermesini tanýmlamaktadýr. Yerel
çeþitler veya köy popülâsyonlarý ise mutlaka
farklý, durulmuþ veya yeknesak olmak
zorunda deðildir. Genetik açýdan varyasyon
(farklýlaþma) bulunmaktadýr ve bu aslýnda
iyidir. Örneðin Torbalý dað köylerinde ilginç
bir patlýcan çeþidi görüyoruz. Ayný tarlada
üretilen patlýcanlarýn hiç biri diðerine
benzemiyor. Renkleri sarý, mor, beyaz, siyah
olabiliyor. Bu farklýlýklar bizim için çok iyi
iken tohumu metalaþtýrmak isteyenler
tohum olarak satýlmamalarý için gerekçe
olarak kullanýlabilecektir. Her þeyi bu arada
tohumu metalaþtýrmaya çalýþan kapitalist
sistem aslýnda üretici ve tüketicisiyle
milyonlarca insanýn çýkarlarýna ters hareket
edebilmektedir. Yerel tohumlarýn bu
özellikleri biyoçeþitlilik açýsýndan
zenginliklerini ortaya koymaktadýr. Tohum
Kanunu bu genetik kaynaklardan elde edilen
tohumluklarýn çiftçiler arasýnda deðiþimine
açýk olmakla birlikte ticaretine yasak
getirmektedir. Benzer özellikler birçok diðer
ülke yasasýnda da bulunmaktadýr. Bu
yasalarla ulusötesi tohum þirketleri
hegemonyalarýný pekiþtirecek yeni bir güç
kazanmýþ olmaktadýrlar.
Kýsacasý köylünün, çiftçinin yerel
tohumlarý satmasý yasaklanmýþtýr. Bu
zulümdür.”
Ýkinci yazý “Tohum ve Yaþam”: “
Köylüler, binlerce yýldýr farklý iklim
koþullarýnda ve yörelerinin toprak
özelliklerine göre, hatta çevredeki yabani
türlerden de yararlanarak doða ile iþbirliði
ve uyum içinde sayýsýz bitki çeþitlerini
geliþtirdiler. Geçmiþ kuþaklardan kalan engin
bilgi ve deneyi tohumlarýnda sakladýlar ve
gelecek kuþaklara aktardýlar. Sümer
medeniyeti ile baþlayan tarým, o yýllardan
bu yana gýda üretiminin temelini oluþturdu
ve bu yaratýlan bu zenginlik gýda güvencesini
saðladý.
Bugün farkýndayýz ki; yaratýlan bu zengin
çeþitlilik gen erozyonu ve gen korsanlýðýnýn
tehditi altýnda. 1970’li yýllardan sonra "birim
alandan elde edilen verimi en üst düzeye
çýkarmak" argümanýyla yola çýkan “yeþil
devrim” endüstriyel tarýmýn yolunu açtý.
Tarýmda mekanizasyon, yoðun sentetik
kimyasal gübre ve ilaç (zehir) kullanýmýna
ve yüksek verimli melez (hibrit) tohumlara
dayalý bu tarým þekli, köy çeþitlerinin her
geçen gün biraz daha yokolmasýna yol açtý.
Çiftçi refahý, artan dünya nüfusunu
doyurmak, yüksek verim elde etmek gibi
hedeflerle yola çýkan “yeþil devrim” daha
20. yaþýný tamamlarken iflasýn eþiðine geldi.
Yerel çeþitlere dayalý ekolojik tarým
hareketi ihtiyaç duyduðu toplumsal desteði
gerçek gýdadan yana somut tavýr alan,
toplumsal bilinç ve farkýndalýk yaratan
hareketlerin somut duruþu ile güçlenecek,
dünyayý saran ekolojik krize yanýt
üretecektir.”
“Tohumuna Sahip Çýk, Üret ve Paylaþ”,
yazýsýndan: “Biz köylüler; binlerce yýldýr
tohumlarýmýzý yetiþtirdik. Yöremizin
özelliklerine göre, farklý hava koþullarýnda,
doða ile iþbirliði içinde sayýsýz bitki
çeþitlerini geliþtirdik. Atalarýmýzdan kalan
bilgiyi tohumlarýmýzda sakladýk.
Tecrübelerimizi gelecek kuþaklara aktardýk.
Tarýmýn baþladýðý eski yýllardan bu yana
gýda güvenliðinin temelini, yarattýðýmýz bu
zengin çeþitlilik oluþturdu. Bugün
farkýndayýz ki; tohumlarýmýz çalýnýyor ve
yanlýþ insanlarýn elinde deðiþtiriliyor.
Biz Torbalý köylüleri; beslenmenin ve
kültürel kimliðin en önemli kaynaðýnýn
tohum olduðunun bilincindeyiz. Bu bilinç
ile örgütlenerek yerli çeþitlerin korunmasý
ve üretilmesi için yýllardýr çaba sarf ediyoruz.
Biliyoruz ki; üreticiler ancak kendi örgütleri
ile kendi sorunlarýna sahip çýkabilirler ve o
sorunlarý aþabilirler.”
Birgün’den Meryem Koray’ýn
“Hafifleyen dünyada aðýrlaþan konular”
baþlýklý yazýsýndan: “Bugünse kapitalist
mantýk, yalnýz küresel ve insani bir
adaletsizliðe yol açmakla kalmýyor; onun
büyüme-zenginleþme-tüketme hýrsý
yerzündeki yaþamý tehdit eder hale gelmiþ
durumda. Üretim-tüketim döngüsünü devam
ettirmek için yeraltý ve yerüstü kaynaklarý
hunharca kullanmakta; yetmiyor, nükleerden
kent atýklarýna kadar birçok þey topraðý
denizi, havayý zehirlemekle meþgul;
yetmiyor, hormonlu yiyecekler, genetiði
oynanmýþ gýdalarla insan saðlýðý hiçe sayan
üretimler pompalýyor.
Örneðin solun çok zaman yoksullukta
eþitlik istemiyle suçlandýðýný biliyoruz.
Kapitaizm “iþini bilene” büyüme ve tüketim
vaat ederken, bunu da “özgürlük” kýlýfýna
sokuyor, biliyoruz. Buna karþýn solun derdi
adil bölüþüm. Kapitalizmin hayranlarý
tarafýndan, solun herkes için iþ, refah ve
güvence istemesi ise çok zaman eleþtiri,
hatta “alay” konusu olmakta. Oysa
geldiðimiz zaman öyle gösteriyor ki,
büyümenin, zenginliðin ve refahýn sýnýrlarýna
dayanýyoruz. Bunu görmemek küresel bir
felakat anlamýna geliyor. Dolayýsýyla, sürekli
büyümeden söz eden kapitalizme karþý, daha
mütevazi, fakat daha eþit ve adil bir dünya
için bölüþümden söz eden sol, yalnýz adalet
açsýsýndan deðil, yeryüzünün sýnýrlarý
açýsýndan da haklý çýkmýþtýr. Bir anlamda
solun kehaneti de kendini doðrulamýþtýr.”
Ýnanýn, sebze ve meyve pazarlarýnda ilk
önce özellikle köylü çiftçi kadýnlarýmýzýn
tezgahlarýna uðramaya çalýþýrým. Çiftçi ve
kadýn emeðine saygýdan olsa gerek. Bir
þeyler almadan da ayrýlmam pazardan.
Çangal çungal, eðricik büðrücükte olsa
tercihim hep yerliden yanadýr. Alýþ
veriþlerimde yerli tohumlarýn önemi
konusunda konuþmadan da geçemem bu
arada.
Tüketicilere düþen görev fiyat ve
görüntüye takýlmadan köylü pazarlarýný
desteklemektir.
24 Ocak 2011 Pazartesi
Ustanýn þiir dünyasýna açýlan kapý
…
Beni düþünmez oldu güzel çiçekler.
Gök maviliðinden göndermiyor,
Çocukluk rüyalarýmý aynalar çaldý
Ýstiyorum geri vermiyor.
Ninnilerin bahçesinden kovuldum.
Sabahý kapýmýn eðiþinde,
Bir bebek gibi aðlar buldum.
Sebep gözün kör olsun,
Sevgilisiz kaldým iþte..
Böyle diyor Yaþar Kemal son çýkan
‘Bugünlerde Bahar Ýndi’ adlý þiir kitabýnda.
O, Nâzým Hikmet’in þiirlerini okuduktan
sonra korkmuþ ve þiir yazmaktan
vazgeçmiþ. Ama Nâzým Hikmet ýsrar etmiþ
“Þiir yazacaksýn” demiþ. Ve usta yazar bir
daha okumamak üzere yazmýþ her þiirini,
koymuþ sandýða…
Halbuki edebiyata ilk adýmýný þiirle
atmýþtý Yaþar Kemal. Hikâyeler,
romanlardan önce ilk göz aðrýsý olmuþ
þiirleri. Çocuk denecek gençlik yýllarýnda
yazmýþtý ilk þiiri, ‘Irgatlýk Anýlarý’ný. Bu
þiirde yazar daha çocuk yaþta anasýyla olan
iliþkisini anlatmýþ. Ve þiirlerini biriktirdiði
defteri yýllar sonra çýkarmýþ sandýðýndan.
“Acaba ne yazýyor bu defterde” demiþ ve
çevirmiþ bir bir defterin sarý yapraklarýný.
“Baktýðýmda ‘hiç de fena þiirler deðil’
dedim” diyor yazar, “Razý oldum
yayýmlamaya.”
‘VAY BEE BEN DE ÞÝÝR
YAZIYORMUÞUM’
Gizlenen bir þairin gizli þiirleri,
geçtiðimiz ekim ayýnda Yapý Kredi
Yayýnlarý imzasýyla bir kitapta hayat buldu.
Yaþar Kemal de, önceki akþam Yapý Kredi
Sermet Çiftler Salonu’nda anlattý þiirle
tanýþmasýný. Dostu ve anýdaþý Prof. Dr.
Cevat Çapan deðerlendirdi Yaþar Kemal’in
þiirlerini. Metin Belgin ise þiirlerden bir
seçki sundu. Belgin okuduðu her þiirin
hikâyesinde gidip geldi yükselen ses
tonuyla. Ve anlattý þair Yaþar Kemal’in o
þiirde ne yaþadýðýný…
Yaþar Kemal için ayrý bir önem
taþýyordu ilk þiir kitabý: “Cesaretimi
toplayýp þiirlerimden ‘Kýrmýzý Deynek’i
yýllar sonra Ayþe okudu bana. Ve sabaha
kadar uyuyamadým. Tekrar tekrar okudum.
‘Vay beee, ben þiir de yazýyormuþum’
dedim.”
Yaþadýðý dünyanýn ritmini bu kez
þiirlerine yansýtýyor Yaþar Kemal.
“Çukurova’da arýlarýn výzýldamasýndan,
sularýn akýþýndan, yaðmurun yaðýþýndan,
rüzgârýn esiþinden beslemiþ þiirlerini. En
kasýntýlý þairin bile özgünlüðünden
ürkebileceði þiirler yazmýþ. O, çalýþmak
isteyip iþsiz kalan Kemal Sadýk’ýn hüznünü,
direncini, umudunu, dile getiriyor
þiirlerinde...”
Yýllar önce Sunday Telegraph, “Onun
kitaplarýnýn güzelliði zengin þiirsel dilinde,
efsane ve mit duygusunda yatýyor” demiþ.
Dostu Çapan da ayný fikirde: “Yaþar Kemal
bu þiir kitabýný yayýmlatmasaydý bile biz
Yaþar Kemal’in büyük bir þair olduðunu
biliyorduk. Onun romanlarý da bir þairin
romanlarý olarak benimsendi. O
romanlardaki þiirsellik onun þairliðinden
geliyor demek ki.”
Derken Metin Belgin alýyor kitabý eline
ve ‘Kapý’ þiirinden “O günlerde bahar indi
Çukurova’ya” dizesiyle baþlýyor…
ONUN DÜNYASININ ÝPUÇLARI
Bizi Yaþar Kemal’in dünyasýna götüren
ilk kapý olan bu þiir kitabý için Çapan, “Biz
Yaþar Kemal’i romanlarýndan çok iyi
tanýyoruz. Ama o, dünyada neler
olabildiðinin ilk ipuçlarýný bu þiirlerle
veriyor. Peki ne var Yaþar Kemal’in o
karmaþýk dünyasýnda? Bütün insanlýk var.”
Onun dünyasý, yalnýz insanlarýn deðil tüm
canlýlarýn, hayvanlarýn, çiçeklerin, topraðýn,
daðlarýn, sularýn yani evrenin bütün
varlýðýný bütün cömertliðiyle bize
sunulduðu bir dünya.
Yazarýn bizi aðýrladýðý dünyayý Çapan
þöyle anlatýyor: “Geçenlerde bir Fransalý
eleþtirmen Yaþar Kemal’in dünyasýný
anlatýrken onun dünyasýnýn en çarpýcý
özelliklerinin cömertliði, konuk severliði
olduðunu söylüyor. Yani biz o dünyaya
girdiðimiz zaman kendimizi o dünyanýn
hoþ karþýlanan bir konuðu olarak
hissediyoruz.”
Usta yazarýn dünyasýnda nasýl bir konuk
olduðumuzu ve bize nasýl bir ev sahipliði
yaptýðýný ise þöyle dile getiriyor: “Bu son
derece önemli bir þey, bir yazarýn
okurundan bir okur yaratmasý. Elbette ki
Yaþar Kemal’in yaratýcý bir yazar olduðu
ortada. Ama okurunun da onu tanýmasýyla
kendi dünyasýnda bir yaratýcýya dönüþmesi,
okuruyla Yaþar Kemal arasýnda olaðanüstü
bir dostluða dönüþüyor. O, bu dostluðunu
cömertçe paylaþýyor. Burada okurun
yaratýcýlýðý neredeyse okuru estetik bir
olgunluða getiren bir iletiþim haline
dönüþüyor. Yani biz bu þiirleri, bu
romanlarý, bu öyküleri okuduðumuzda içine
girdiðimiz dünyanýn karmaþýk gerçekliðiyle
tanýþýyoruz ve bu tanýþýklýktan sanatsal bir
zevk almaya baþlýyoruz. Kemal’in
Homeros’un epik anlatýmýyla benzerlik
taþýmasýnýn yaný sýra okuyucuya bir de
bilinçaltý kazandýrýyor. Ve bu bilinçaltý çok
önemli. Çünkü okurunda bir bilinçaltý
olduðunu okura hissettiren bir þey. Ve
okuyucu Yaþar Kemal’in dünyasýna
girdiðinde insanýn doða ile olan
iliþkilerindeki karmaþýklýðý ve yaratýcýlýðý
görünce bir çeþit arýnmaya ulaþýyorlar. Bu
da bir yazarýn okuruna baðýþlayabileceði
en büyük armaðan.”
Bilge sanatçý coþkulu duyarlýlýðýný
bizimle paylaþýyor
Çapan’a göre Yaþar Kemal’in
romanlardaki iliþki ve malzemenin yoðun
özeti aynen þiirlerinde de var.
Örneðin, ‘Kapý’ þiirinin coþkulu sözlerin
arkasýnda, bir nevi Çukurova’daki
feodalitenin yerine, kapitalizmin geliþinin
anlatýldýðýný söylüyor Çapan. Ancak bir
tarihçi iktisatçý ya da sosyologun bize
gösterebileceði karmaþýk gerçeklerin
varlýðýndan söz ediyor. ‘Bu gerçekliði þiirle
anlatýmýnýn bunlarý sadece aklýmýzla deðil
duyularýmýzla yaþamamýzý saðladýðýný ve
bu yüzden burada þiirin gücünün
sosyolojiden belki tarihten de büyük
olduðunu’ gördüðümüzün altýný çiziyor.
Bütün kitaba baktýðýmýzda da Yaþar
Kemal’in iyiye, doðruya, güzele bir selam
gönderdiðini; bir bilge sanatçýnýn bu
coþkulu duyarlýlýðý bizimle paylaþtýðýný
görüyoruz.
BirGün
Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ
Hasan KANKAL
Hacýbektaþ jandarma ekiplerince bir
akaryakýt istasyonuna yurda kaçak yollarla
sokulduðu ileri sürülen 40 ton mazota el
kondu.
AA muhabirinin aldýðý bilgiye göre, bir
ihbarý deðerlendiren Ýl Jandarma
Komutanlýðýna baðlý ekipler, HacýbektaþKayseri karayolunun Avuç köyü
mevkisindeki bir akaryakýt istasyonunda
yer altýnda bulunan yakýt tanklarýnda
inceleme yaptý. Yapýlan incelemelerde
kaçak yollarla yurda sokulduðu ileri sürülen
40 ton mazot ele geçirildi.
Operasyonda, iþletme sahibi olduðu
belirtilen Vedat Y'nin (25) gözaltýna alýndýðý
ve daha öncede ayný suçtan 250 bin lira
para cezasýna çarptýrýldýðý öðrenildi.
Olayla ilgili soruþturma sürüyor.
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Hüseyin KAÝM
kayan çocuklardan 2'si, buzlarýn kýrýlmasýyla
suya düþtü. Çevrede bulunanlar gölete
girerek çocuklarý çýkardý.
Çocuklar, köylüler tarafýndan çaðrýlan
112 Acil Servis ambulanslarý ile Nevþehir
Dr. Þevki Atasagun Devlet Hastanesi'ne
kaldýrýlarak tedavi altýna alýndý.
Öðrencilerden Kader Þahin (11) hayatýný
kaybetti. Halime Toprakçý (11) ise hastanede
yapýlan müdahale sonrasýnda ileri tetkik ve
tedavi için Kayseri Erciyes Üniversitesi Týp
Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi.
Halime Toprakçý'nýn hayati tehlikesinin
devam ettiði ve yoðun bakým ünitesinde
tedavisinin yapýldýðý öðrenildi.
Nevþehir'in Acýgöl ilçesine baðlý Topaç
köyündeki göletin buz tutan yüzeyine çýkan
2 öðrenci, buzun kýrýlmasý sonucu göle
düþtü. Topaç Köyü Ýlköðretim Okulu 4. sýnýf
öðrencilerinden Kader Þahin (11) olayda
hayatýný kaybederken, Halime Toprakçý (11)
hastanede tedavi altýna alýndý.
Topaç köyünde meydana gelen olayda,
Kader Þahin (11) ve Halime Toprakçý (11)
adlý öðrenciler arkadaþlarý ve köylülerle
birlikte buz tutan göletin üzerine çýktý. Bir
süre göletin üzerinde ayaklarý üzerinde
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Hasan KANKAL
Nevþehir Belediyesi Kapadokya Eðitim
Merkezi (KAPEM) nde 18. eðitim dönemi
14 Þubat Pazartesi günü 15 deðiþik branþta
düzenlenen 21 kurs ile baþlayacak.
Nevþehir’de halk eðitiminde her yaþ
grubundan kiþinin bilgilerini artýrmak,el
becerilerini geliþtirmek ve ihtiyaç duyulan
alanlarda istihdam imkanlarýnýn ortaya
sunulmasýna yönelik olarak 2005 yýlýndan
beri etkili çalýþmalar yürüten KAPEM,18.
eðitim döneminde, Kadýn Üst
Giysileri,Mutfak Takýmlarý Hazýrlama,Elde
Kurdele Ýþi,Tel kýrma,Ýngilizce(Birinci
Kademe),Diksiyon ,Bilgisayar iþletmenliði
ve operatörlüðü,Osmanlýca,Almanca,
Ebru,Güzel Sanatlara Hazýrlýk,Dekoratif
Aksesuarlarý Hazýrlama,Baðlama,Halk
Oyunlarý ve Gitar branþlarýnda toplam 21
kurs düzenliyor.
Alanlarýnda uzman bir eðitici
kadrosunun vereceði kurs çalýþmalarý 4 ay
süre ile devam edecek.
KAPEM’in ana idari merkezi
konumundaki Paþa Konaðý baþta olmak
üzere Bilgisayar Eðitim Merkezi,Kadýn
Çalýþmalarý Eðitim Merkezi ve Kapadokya
Kültür ve Sanat Merkezi’nde
gerçekleþtirilecek kurs çalýþmalarýnýn
bitiminde düzenlenecek sýnavda baþarýlý
olan kursiyerlere baþarý sertifikalarý
verilecek.
Öte yandan bu yýlýn Haziran ayý
içerisinde açýlmasý planlanan Arapça kurs
kayýt iþlemleri de KAPEM’in ana idari
merkezi Paþa Konaðý’nda devam
ediyor.Arapça kursuna katýlmak isteyenler
baþvurularýný Paþa Konaðý’ndaki KAPEM
ilgililerine yapabiliyor.
Sivas’ýn bir kazasýndan yaþlý bir bey
telefonla aradý. Dedi ki “Oðul aradýk seni
bulduk, burada bir yaþlý kadýn var, herhalde
sizden. Kadýn Allah’ýn rahmetine kavuþtu.
Yakýnýný falan bulursan gönder, gelip alsýnlar
ya da biz burada namazýmýzý kýlýp gömelim.
Peki amca ararým” dedim. Verdi adýný
soyadýný; Beatris Haným diye biriydi, 70
yaþýnda. Fransa’dan oraya tatile gitmiþ.
Aradým, 10 dakika içinde buldum yakýnlarýný,
sonuçta biz birbirimizi biliriz, çok azýz çünkü.
Gittim dükkânlarýna sordum “Böyle birini
tanýr mýsýnýz?” Dükkândaki orta yaþlý kadýn
döndü, “O benim anam” dedi. Sordum
“Annen nerede?” Fransa’da yaþadýðýný senede
3-4 kere Türkiye’ye geldiðini ama Ýstanbul’a
ya uðradýðýný ya uðramadýðýný, doðrudan
terkettiði köyüne gittiðini anlattý. Anlattým
kýzýna durumu. O da kalktý gitti.
Ertesi gün telefon açtý. Bulmuþ ve tespit
etmiþti anasý olduðunu, ama aðladý birden.
Aðlamamasýný istedim, naaþý getirip
getirmeyeceðini sordum. “Abi” dedi “Ben
getirecem ama burada bir amca var biþeyler
diyor” dedi ve telefonu aðlayarak amcaya
verdi. Kýzdým amcaya “Neden aðlatýyosun
kýzý” dedim. “Oðlum” dedi “Bir þey
demedim... Kýzým anandýr, malýndýr ama
bana sorarsan býrak kalsýn, burada
gömülsün... Su çatlaðýný buldu” dedim. Ben
iþte o anda döküldüm. Anadolu insanýnýn
ürettiði bu deyiþten, bu algýlamadan
döküldüm. Evet, su çatlaðýný bulmuþtu. “Evet
biz Ermenilerin bu topraklarda gözü var
çünkü kökümüz burada ama merak etmeyin
bu topraklarý alýp gitmek için deðil bu
topraklarýn gelip dibine girmek için…” Hrant
Dink 15 Ekim 2005 BirGün
***
Bu, ülkesini ve yan yana yaþadýðý halkýný
aþaðýladýðý, onlara hakaret ederek nefret
kustuðu söylenen; hainlikle, düþmanlýkla
itham edilen; bir yazýsý nedeniyle ‘Türklüðe
hakaret’ suçundan hakkýnda mahkûmiyet
kararý verilmiþ Hrant Dink’e ait gerçek bir
hikâye. Bu topraklarda biriktirdiði pek çok
anýdan biri. Bu, insanýn doðduðu yere,
köklerine baðlýlýðýnýn; bitmeyecek bir
sevdanýn, dinmeyecek bir özlemin hikâyesi.
4 yýl önce öldürüldüðü yerde toplanan
binlerce insanýn arasýnda dolaþtý sesi.
Hikâyeyi dinleyenlerden bazýlarý belki artýk
o kadar da sevmediðini fark etti ülkesini.
Hrant’ýn sevdiði gibi... Ýnatla ve sabýrla...
Çünkü 19 Ocak günü Dink’in öldürüldüðü
Agos’un önünde toplananlar bir yandan onun
sesinden, her kelimesinden sevgi ve barýþ
dökülen hikâyesini dinlerken, diðer yandan
yerde yatan kanlar içindeki bedenini gördüler.
‘Arkadaþým Hrant 4 yýldýr yok’ dediler.
Eksiðiz, yalnýzýz. ‘4 yýldýr yargý yok’ dediler.
Ýsyandayýz. ‘4 yýldýr meclis yok’ dediler.
Öfkeliyiz. ‘4 yýldýr yüzleri yok, yürekleri
yok’ dediler. Ýnatçýyýz. Unutmayacaðýz.
Ölümünün 3. yýlýnda þöyle yazmýþtým.
“Bu nasýl bir ülke, diye soruyor Arat Dink.
Babasýnýn üç yýl önce öldürüldüðü yerden,
acýdan paramparça olmuþ, öfkeden kaskatý
kesilmiþ yüreðinden kopan bir sesle soruyor
kalabalýða. “Bu nasýl bir ülke?” Bu öyle bir
ülke ki, gün gibi ortada duran gerçekler,
karanlýk kör kuyulara atýlýyor. Devletin bütün
istihbarat kurumlarý Hrant Dink’i izlediði
gibi onu öldürecek kiþileri de izlediði halde,
Dink’in ölümüne engel olunamýyor! Engel
olunmadýðý gibi, eldeki bu bilgiler davayý
adaletli bir sonuca ulaþtýramýyor. Hem de
tam üç yýldýr! Bu nasýl bir ülke?”
***
Arat bu sene hiçbir þey söylemedi. Rakel
de... Elde kalan bir kaç sözü de Hrant’a
sakladýlar. Bu sene yakýnlarýný siyasi
cinayetlerde kaybedenlerin oluþturduðu
‘Toplumsal Bellek Platformu’ndan Abdi
Ýpekçi’nin kýzý Nükhet Ýpekçi konuþtu. Geçen
sene, babasýnýn otuz yýldýr sakladýðý kanlý
gömleðini göðsüne bastýrarak yerini
bulmayan adalete isyan eden Ýpekçi, “gelecek
kuþaklar böyle utançlar yaþamasýn” diye
seslendi. Büyükannem büyükbabam
Sabahattin Ali’yi uðurladý. Annem ve babam
Uður Mumcu’yu, ben Hrant Dink’i... ve
diðerlerini. Türkiye’de hiç bir kuþak
cinayetsiz kalmadý. Kolundan paçasýndan
kan damlayan devletin neden olduðu utancý
elden ele bayrak gibi taþýdýk, taþýyoruz.
Dava sürecinde dokunulmayan ve
soruþturulmayan o kadar çok þey var ki.
Geçen yýllar içinde adalet arayanlarýn biraz
olsun yüreklerine su serpen þey AÝHM’in
hükümet tarafýndan sunulan hiçbir tezi kabul
etmeyerek, Türkiye’yi yaþam hakkýný
koruyamadýðý, ifade özgürlüðünü çiðnediði
ve Dink cinayetiyle ilgili etkin bir soruþturma
yürütmediði için mahkûm etmesi olmuþtu.
Türkiye’deki mahkemelerden iyi bir haber
almak içinse 4 yýl beklememiz gerekti.
Cinayetin 4. yýlýnda Rize Aðýr Ceza
Mahkemesi, Dink suikastýnda ‘ihmalle’
suçlanan Trabzon polisi ve jandarmasý için
yargý yolunu açtý. Hrant Dink’in
öldürülmesine iliþkin davanýn görülmesine
7 Þubat’ta devam edilecek. Biliyorum ki
Hrant’ýn arkadaþlarý yine orada olacak.
Adaleti aramaya devam edecek. Halklarýn
kardeþliði için mücadele eden, yüreði dostluk
ve barýþ için atan bu adamý devletin bizden
nasýl aldýðýný kimsenin unutmasýna izin
vermeyecek.
BirGün
ÝSTANBUL - Türk Telekom Arena
Stadý'nýn açýlýþýnda Baþbakan Recep Tayyip
Erdoðan ve bakanlarýn, ýslýk çalarak protesto
yapanlara tepki göstermesi Türkiye Devrimci
Spor Emekçileri Sendikasý'ýn organize ettiði
yürüyüþle protesto edildi.
TÜRK Telekom Arena Stadyumu’nun
geçtiðimiz cumartesi günü yapýlan açýlýþ
töreninde yaþanan gerginlikten sonra, Türkiye
Devrimci Spor Emekçileri Sendikasý’nýn
çaðrýsý ile binlerce spor sever Taksim’de saat
14.00’de bir araya geldi.
Beyoðlu’nda yürüyen binlerce kiþi
ýslýklarla protesto yaparak , "Tüm sporseverler
ve spor emekçileri olarak biliyoruz ki; tek
borcumuz, baþta stadýn inþasý sýrasýnda hayatýný
kaybeden iki iþçi kardeþimiz olmak üzere,
emekçi halkýmýzadýr" dedi.
TKP; DÝSK, taraftar gruplarýndan
Tekyumruk, FenerbahCHE , Halkýn Takýmý
Beþiktaþ’ýn da destek verdiði 4 bin kiþilik
topluluk, Taksim Meydaný’nda bir araya geldi.
‘Sporda da sinmeyeceðiz,
susmayacaðýz, seyirci kalmayacaðýz’ pankartý
arkasýnda yürüyen topluluðun, Galatasaray,
Fenerbahçe, Beþiktaþ, Bursaspor ve Trabzon
Spor’u simgeleyen kaþkol, þapka gibi eþyalar
kullandýðý dikkat çekti. Topluluk kýrmýzý kart
gösterip, ýslýk ve düdüklerle Baþbakan Recep
Tayyip Erdoðan’ý protesto etti.
Taþýnan dövizler arasýnda, "Spor’un gerçek
sahibi, spor emekçileri’, spor emek yasasý
çýkarýlsýn’, Senden büyük halk var’,
Seyrantepe, yitirdiðimiz iþçi kardeþlerimizle
anýlsýn’, Bu devirde kimse þah deðil, padiþah’
deðil dövizleri dikkat çekti.
Zaman zaman çaw bella þarkýsý söyleyen
topluluk, yaþasýn renklerin kardeþliði’, Tayyip
stadý al, baþýna çal’, Stada gireriz, hepinizi
yeneriz’, Re re re, ya ya ya, Tayyip Erdoðan
istifa’, AKP stadý al, baþýna çal’diye slogan
atýp, vuvuzella çaldýlar. Tayyip Erdoðan diyor
ki: Ben yaptým’ sözleri yuhalandý.
Galatasaray Lisesi önünde topluluða hitap
eden, Türkiye Devrimci Spor Emekçileri
Sendikasý Genel Baþkaný Metin Kurt;
"Ýspanyol diktatör Franko, Madrid’teki
Barnebau stadýný yaptýrýrken, bana 100 bin
kiþilik bir uyku tulumu yaptýrýn demiþtir. AKP
de Arena Stadý’ndan uyku tulumu imal etmeye
çalýþmýþ, fakat oyuna gelmeyen Galatasaray
taraftarýnýn ýslýklý protestosuyla karþýlaþmýþtýr.
Galatasaray taraftarýnýn ýslýklý tepkisi,
diktatörlük isteyen zihniyetin, padiþahlýk
özentilerinin heveslerini kursaðýnda
býrakmýþtýr. Baþbakan stad açýlýþýný, siyasi bir
þova çevirmeye çalýþmýþ, ancak 8 yýllýk
iktidarýnýn yýkým politikalarýndan usanan
halkýmýzýn tepkisi, Galatasaray taraftarýnýn
aracýlýðý ile yüzüne vurulmuþtur. Burada
olmamýzýn asýl nedeni ise, bu protesto kadar
önemli olduðunu düþündüðümüz, protesto
sonrasý, yaþanan geliþmelerdir. Stadlara siyaset
girmeyecek kliþesi ardýna saklanarak, stadlarý
kendi gerici siyasal emelleri için kullanmaya
kalkanlarýn, buna izin verilmediðinde
sergiledikleri tavýr utanç
vericidir.Sporseverlere dönük adeta bir cadý
avý baþlatýlmýþtýr. En küçük bir þiddet
içermeyen bu demokratik tepki karþýsýnda,
iktidar ve yandaþlarýnýn tavrý, aslýnda nasýl
bir ülke ve toplum istediklerini de açýk biçimde
göstermektedir" dedi.
Metin Kurt konuþmasýna þöyle devam etti
"Galatasaraylý kardeþlerimiz, tüm sporseverler
ve biz spor emekçileri biliyoruz ki; Arena
stadýndan dolayý tek borcumuz, baþta stadýn
inþasý sýrasýnda hayatýný kaybeden iþçi
kardeþlerimize olmak üzere, emekçi
halkýmýzadýr. Bu stad halkýn parasýyla,
emekçinin alýnteri ile var edilmiþtir. Kimsenin
babasýnýn malý deðildir. Sporseverler içinde
provokatör arayanlar önce kendi yarattýklarý
bataklýðýn hesabýný vermelidir. Bizler spor
emekçileri ve gerçek sporseverler olarak bu
maçta tarafýz. Bu maçý alacaðýz" . Galatasaray
Lisesi önünde basýn açýklamasý yapmaya gelen
diðer gruplar nedeniyle, polis çevrede yoðun
güvenlik önlemi aldý. Topluluk olaysýz daðýldý.
(dha)
Kýr ve kent emekçilerinin ortak politik
talepleri ve hak mücadele biçimlerinin açýða
çýkarýlmasý bakýmýndan kriz dönemi önemli
olanaklar sunmaktadýr. Küçük ve orta
tarýmsal üreticilerin kredi borçlarýnýn
silinmesi; icra iþlemlerinin durdurulmasý;
kaynaklarýn tarým þirketlerini kurtarmak
için deðil köylülüðün piyasaya karþý
korunmasý ve küçük-orta üreticinin
desteklenmesi için kullanýlmasý; IMF, DB,
DTÖ ve AB tarafýndan dayatýlan ve AKP
iktidarýnca uygulanan neoliberal tarým
politikalarýna son verilmesi; tarým iþçilerinin
sosyal güvenlik ve çalýþma koþullarýnýn
düzeltilmesi; aracýlarýn ve gýda
spekülatörlerinin aradan çýkarýlarak
gýdalarýn insanlara ulaþýmýnda dolaysýz
kanallar kurulmasý gibi kýrsal alanda açýða
çýkan acil taleplerin; kentlerde temel gýda
maddelerinin fiyatlarýnýn kontrol altýnda
tutulmasý, tüm insanlarýn temel gýda
maddelerine ücretsiz ulaþým ve beslenme
hakkýnýn garanti altýna alýnmasý talepleriyle
beraber krize karþý emekçilerin ortak
mücadele programýnýn parçalarý olarak ele
alýnmasý gerekmektedir.
Tarýmsal alandan gelen sese kulak
verilmelidir; tarýmsal alanda örgütlenmesi
gereken mücadele mevsimlik Kürt iþçilerin,
yoksul topraksýz köylünün, köylü
kadýnlarýn, güvencesiz tarým emekçilerinin,
küçük üreticinin, kýrsal kentlerde yýðýlan
iþsizlerin, kentli emekçinin özgün
talepleriyle içinde büyük bir zenginlik
potansiyeli barýndýrmaktadýr.
1 Tarýmsal alanýn neoliberal dönüþümünde
kýrýlma noktasýný 1999 yýlýnda IMF’ye
verilen niyet mektubu ve ardýndan 2000’li
yýllarda devreye sokulan Tarým Reformu
Uygulama Projesi oluþturmuþtur. AKP
iktidarý yeni tarým rejiminin altyapýsýný
oluþturmayý misyon edinmiþ ve AB Ortak
Tarým Politikasý ve ilerleme raporlarý
AKP’nin bu alanda kýlavuzluðunu
yapmýþtýr.
2 Tarýmsal istihdamýn payý 1923’lerdeki %
90 olan Türkiye’de bu oran 2006 yýlýnda
% 27,3’e inmiþtir.
3 2000 yýlýnda Dünya Bankasý ile imzalanan
Ekonomik Reform Kredisi anlaþmasý
çerçevesinde “Tarýmda Reform Uygulama
Projesi” uygulanmasýna karar verildi ve
proje ile destekleme sistemi tamamen
deðiþtirilerek doðrudan gelir desteði
uygulamasýna geçildi. DGD’nin en önemli
özelliði, üretime ve ürüne baðlý olmaksýzýn
çiftçiye verilmesiydi. Avrupa Birliði’nin
üretim fazlasý olan ürünlerde üretim artýþýný
frenlemek için uyguladýðý DGD’nin
Türkiye’de uygulanmasý bir çok üründe
üretimin düþmesine neden oldu. Üretim
maliyetlerinin arttýðý koþullarda çiftçi üretim
yapmadan destek aldý. DGD büyük toprak
sahiplerini zenginleþtirdi.
4 Tahminlere göre dünyada yatýrýmcýlarýn
pirinç ve buðday gibi ürünü hiç alýp
satmadan yaptýklarý vadeli iþlemler ve
opsiyon piyasalarýnda dönen spekülatif para
2000’de 5 milyar dolarken 2007’de 175
milyar dolara çýkmýþ durumdaydý. Yatýrým
fonlarý dünyanýn büyük
pazarlarýndaki buðday ticaretinin %5060’ýný kontrol ediyor. (Özkaya, T. )
5 Geçtiðimiz yýl Türkiye’de pirinç
fiyatlarýnda yaþanan ani sýçrama üzerine
iktidar partisi “stok yaparak fiyat
arttýrýyorlar “diyerek spekülatörleri halka
þikayet etmiþti. Oysa sýfýr gümrük ile
buðday ithalini þirketlere devrederek
spekülasyon zeminini bizzat AKP
hazýrlamýþtý.
6 2007 yýlýnýn Ocak-Ekim döneminde 986
milyon dolar olan tarým ürünleri dýþ ticaret
açýðý, 2008 yýlý Ocak-Ekim döneminde
yüzde 150 oranýnda artarak 2 milyar 470
milyon dolar ile 85 yýllýk Cumhuriyet
döneminin en yüksek deðerine ulaþtý.
7 Kanunla yurtiçinde sadece kayýt altýna
alýnmýþ çeþitlere ait tohumluklarýn ticaretine
izin verilmiþ, çiftçilerin ürettiði tohumlarý
satmalarýna engel getirilmiþ, kamu
kurumlarý tohum üretim alanýnýn dýþýna
çýkarýlmýþtýr. Tohumun sertifikalandýrma,
ticaret ve denetimini þirketlere býrakan ve
þirketlerle çiftçiler arasýnda çýkacak
anlaþmazlýklarda, tohum þirketlerinin
oluþturduðu Tohumcular Birliðini yetkili
kýlan kanunla çiftçiler ihtiyacý olan tohumu
þirketlerden karþýlamaya mecbur
býrakýlmýþtýr.
8 2006 verilerine göre dünya tohum pazarý
22.8 milyar dolardýr. On tohum þirketinin
tohum pazarýndaki payý %57’dir. Yine
büyüklüðü 35.4 milyar dolar olan dünya
tarým kimyasallarý pazarýnýn %84’üne on
þirket egemendir. Tohum pazarýna egemen
olan firmalarýn dördü ayný zamanda bu
listededir. Bunlar Monsanto, Dupont,
Syngenta ve Bayer’dir. Bunlardan
Monsanto ayný zamanda GDO’lu tohum
piyasasýnýn tamamýna yakýnýný elinde
tutmaktadýr. GDO’lu tohum üreten diðer
önemli firmalar Dupont, Syngenta, Bayer
ve Dow’dur. Uluslararasý Tohum
Federasyonu’nun yaptýðý araþtýrma bütün
dünyada çiftçilerin kendi yetistirdikleri
tohumlar engellenebilirse piyasa
genislemesinin 73milyar dolara çýkacaðýný
söylemektedir. (Ayrýntýlý bilgi için bkn:
Özkaya, T. Tohumda Tekelleþme ve
Etkileri)
9 2001’de kabul edilen Þeker Kanunu ile
özelleþtirme süreci baþlamýþ, Þeker Kurumu
ve Kurulu oluþturulmuþtur.
10 Tütün Yasasý ile tütün ve mamulleri
piyasasýnýn Philip Morris-Sabancý ortaklýðý,
R.J. Reynolds (JTI) ve Tire’de yatýrýma
hazýrlanan BAT-Koç ortaklýðý egemenliðine
girmesi için özel bir düzenleme yapýlmýþtýr
11 Yerli sermaye 80’lerin sonunda
baþlayarak hýzla et, süt ve sütlü ürünler
üretimi, gýda paketlemesi, sebze ve meyve
iþlenmesi ve dondurulmasý, çay üretimi,
tam ve hazýr gýda üretimi, gýda pazarlamasý
ve perakendeciliði gibi alanlarda etkinlik
göstermeye baþladý. Türkiye tarýmýnda
egemen þirketler; süt sektöründe;
DANONE-Sabancý, NESTLE, tütün
sektöründe; PHÝLSA (PHÝLÝP MORRÝSSABANCI), R.J.RAYNOLDS, JTI, BATKOÇ, þeker sektöründe; CARGILL, çay
sektöründe; UNILEVER ve TEEKANE,
hububat sektöründe; CARGILL,
GLENCORE; LUI DREYFUS.
12 “Çoðunlukla yabancý sermaye ile
ortaklaþa etkinlikte bulunan tohumculuk
þirketleri, Akdeniz ve Marmara
Bölgelerinde sözleþmeli tarým
uygulamaktadýr. Uluslararasý sigara tekeli
Rothmans, Marmara Bölgesinde (Bolu,
Adapazarý, Balýkesir) Amerikan tipi tütün
üretimini yaptýðý sözleþmelerle
yürütmektedir. Modelin yaygýnlaþtýrýlmaya
çalýþýldýðý yörelerden birisi de GAP Bölgesi
(örneðin Koç-Ata Grubunun Harran’daki
sözleþmeli besi hayvancýlýðý projesi). Ýznik
Gölü’nü kirleten Cargill; Konya, Karacabey
ve Ege’de ayný modeli uyguluyor. Bunlarýn
dýþýnda Bursa’da sanayi tipi domates, Niðde
ve Nevþehir’de patates, Antalya ve
Muðla’da kesme çiçek üretiminde; ayrýca
Ege ve Akdeniz Bölgelerinde konserve ve
dondurulmuþ gýda sanayii için sebze ve
meyve üretiminde sözleþmeli tarým
uygulamasý yaygýndýr.”(aktaran Dr. Necdet
Oral)
13Mevsimlik iþçilerin büyük bölümü Orta
Anadolu’da soðan, þeker pancarý, kayýsý,
Çukurova’da pamuk, Ege’de yaþ sebze,
zeytin, Karadeniz’de fýndýkta çalýþmaktadýr.
14 UNÝCEF verilerine göre dünyada
çalýþtýrýlan 15 yaþ altý 158 milyon çocuðun
%70’i tarýmda çalýþmaktadýr. Türkiye’de
Çalýþma ve sosyal güvenlik bakanlýðý
verilerine göre 12-14 yaþ arasý 87 bin çocuk
tarýmda çalýþmaktadýr. Oranýn büyük
bölümünü kýz çocuklarý oluþturmaktadýr.
15 Ziraat Odalarýnýn sayýsý 700 civarýndadýr
ve 4 milyona yakýn çiftçi üyesi
bulunmaktadýr. Tarým alanýnda 12.219 birim
kooperatifin 4. 764.281 ortaðý
bulunmaktadýr. Mahalli Ýdarelere ait birlikler
ve sulama, köye hizmet götürme ve
damýzlýk sýðýr yetiþtiricileri birliklerine
ortak ve kayýtlý iþletme sayýsý 1 milyona
yaklaþmaktadýr. 2004 yýlýnda çýkarýlan
Üretici Birlikleri Yasasýna göre 16.260
ortaðý olan 268 birlik kurulmuþtur.
Karasaban
(Bitti)
145 kiloluk Uçan Dev!
Ayak izlerine dayanarak dinozorlarýn
aðýrlýklarýný hesaplayabilen yeni bir
yöntemin sunulduðu çalýþma, uçan
pterozorlarýn aðýrlýklarýnýn yaklaþýk 145
kilo olduðunu ortaya koyuyor.
Araþtýrmanýn, fosil ayak izlerini ele alarak
soyu tükenmiþ bir canlýnýn aðýrlýðýný
hesaplayabilen bir yöntemi ilk olarak
sunduðu belirtiliyor. Önceki çalýþmalar
dinozor aðýrlýðýnýn tahmininde genel
olarak kemikleri ele alýyordu.
Japonya Fukui Dinozor Müzesi’nden
paleontolog Tai Kubo yönteminin,
pterozorlarýn uçmalarýna karþýn oldukça
aðýr canlýlar olduklarýna iliþkin saðlam
kanýtlar sunduðunu söylüyor. Araþtýrmacý
çalýþmasýna, Ueno Hayvanat bahçesindeki
timsah, kaplumbaða, kertenkele ile
kurbaðalara ait 17 canlý türüne ait ayak
izlerini inceleyerek baþlamýþ.
Buradaki ayak izlerini toplayan Kubo,
ayak izi sahibi olan canlýnýn aðýrlýðýný da
kaydetmiþ. Bu deðerleri incelemesi
sýrasýnda, bireyin ön ve arka ayak
büyüklükleri ile toplam aðýrlýðý arasýnda
bir iliþki saptamýþ. Sonrasýndaysa elde
ettiði matematik modeli pterozorlara ait
olan ayak izlerine uygulayarak sonuca
ulaþmýþ.
Tai Kubo, bundan sonra modeli
dinozorlarýn bugün yaþayan yakýn
akrabalarý olan kuþlara uygulayarak test
edeceðini ve sonrasýnda da diðer dinozor
türlerinin izleri üzerinde çalýþacaðýný
belirtiyor.
Biliminsanlarý, günümüzdeki en aðýr
uçabilen kuþ olarak belirtilen 22 kiloluk
Afrika dev toyunun, dinozorlar çaðýnýn
uçan sürüngenleri yanýnda hafif kaldýðýna
dikkat çekiyor.
BirGün
Vurulduk Ey Halkým! Unutma Bizi.
Uður Mumcu
25/08/1975 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nden
Dað gibi karayaðýz birer delikanlýydýk. Babamýz
sýrtýnda yük taþýyarak getirirdi aþýmýzý, ekmeðimizi.
Arabalar þýrýl þýrýl ýþýklarýyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ýþýðýnda bitirirdik kitaplarýmýzý.
Kendimiz gibi yaþayan binlerce yoksulun yüreðini,
yüreðimizde yaþayarak katýldýk o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asýldýk.
Vurulduk ey halkým, unutma bizi...
Yoksulluðun bükemediði bileklerimize çelik
kelepçeler takýldý. Ýþkence hücrelerinde sabahladýk
kaç kez. Ýsteseydik, diplomalarýmýzý, mor binlikler
getiren birer senet gibi kullanýrdýk. mimardýk,
mühendistik, doktorduk, avukattýk. yazlýk kýþlýk
katlarýmýz, arabalarýmýz olurdu. Yüreðimiz, iþçiyle
birlikte attý. Yaþamýmýzýn en güzel yýllarýný, birer taze
çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler
hep. Öldürüldük ey halkým unutma bizi...
Fidan gibi genç kýzlardýk. Hayat, þakýrdayan bir
þelale gibi akardý göz bebeklerimizden. Yirmi yaþýnda,
yirmi bir yaþýnda, yirmi iki yaþýnda, iþkencecilerin
acýmasýz ellerine terk edildik. Direndik küçük
yüreðimizle, direndik genç kýzlýk gururumuzla.
tükürülesi suratlarýna karþý bahar çiçekleri gibi taptaze
inançlarýmýzý fýrlattýk boþ birer eldiven gibi.
Utanmadýlar insanlýklarýndan, utanmadýlar
erkekliklerinden. Hücrelere atýldýk ey halkým, unutma
bizi...
Ölümcül hastaydýk. Baðýrsaklarýmýz düðümlenmiþti.
Hipokrat yemini etmiþ doktor kimlikli iþkencecilerin
elinde öldürüldük acýmaksýzýn. Gelinliklerimizin ütüsü
bozulmamýþtý daha. Cezaevlerine kilitlenmiþ
kocalarýmýzýn taptaze duygularýna, birer mezar taþý
gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu, insanlýk
sustu.
Göz göre göre öldürüldük ey halkým, unutma bizi...
Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yýlan gibi
dolaþýyordu derilerimizde. Uydurma davalarla
kapattýlar hücrelere. Hastaydýk. yurtdýþýna gitseydik
kurtulurduk belki. Bir buçuk yaþýndaki kýzlarýmýzý
öksüz býrakmazdýk. Önce kolumuzu, omuz baþýndan
keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fýrlattýk
önlerine. sonra da otuz iki yaþýnda býrakýp gittik bu
dünyayý, ecelsiz.
Öldürüldük ey halkým, unutma bizi...
Giresun'daki köylüler, sizin için öldük. Ege'deki
tütün iþçileri, sizin için öldük. Doðudaki topraksýz
köylüler, sizin için öldük. Ýstanbul'daki, Ankara'daki
iþçiler sizin için öldük. Adana7da, paramparça elleriyle,
ak pamuk toplayan iþçiler, sizin için öldük.
Vurulduk, asýldýk, öldürüldük ey halkým, unutma
bizi...
Baðýmsýzlýk, Mustafa Kemal'den armaðandý bize.
Emperyalizmin ahtapot kollarýna teslim edilen
ülkemizin baðýmsýzlýðý için kan döktük sokaklara.
mezar taþlarýmýza basa basa, devleti yönetenler, gizli
emirlerle baþlarýmýzý ezmek, kanlarýmýzý emmek
istediler. Amerikan üsleri kaldýrýlsýn dedik, sokak
ortasýnda sorgusuz sualsiz vurdular.
Yirmi iki yaþlarýndaydýk öldürüldüðümüzde ey
halkým, unutma bizi...
Yabancý petrol þirketlerine karþý devletimizi
savunduk; komunist dediler. Ülkemiz baðýmsýz deðil
dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluþ
Savaþýnda emperyalizme karþý dalgalandýrdýðýmýz
bayraðýmýzý daha dik tutabilmekti bütün çabamýz. bir
kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler.
Vurulduk ey halkým unutma bizi...
Henüz çocukluðumuzu bile yaþamamýþtýk. Bir
kadýn eli deðmemiþti ellerimiz. bir sevgiliden mektup
bile almamýþtýk daha. bir gece sabaha karþý, pranga
vurulmuþ ellerimiz ve ayaklarýmýzla çýkarýldýk idam
sehpalarýna. herkes tanýktýr ki korkmadýk. Ýçimiz
titremedi hiç. Mezar topraðý gibi taptaze, mezar taþý
gibi dimdik boynumuzu uzattýk yaðlý kementlere.
Asýldýk ey halkým, unutma bizi...
Bizi öldürenler , bizi asanlar, bizi sokak ortasýnda
vuranlar, aðabeyimiz, babamýz yaþlarýndaydýlar. ya
bu düzenin kirli çarklarýna ortak olmuþlardý ya da
susmuþlardý bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün
bile karþýsýndakilere baðýrmamýþ insanlarýn gözleri
önünde öldürüldük. Hukuk adýna, özgürlük adýna,
demokrasi adýna, batý uygarlýðý adýna, bizleri, bir þafak
vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldük ey halkým, unutma bizi...
Bir gün mezarlarýmýzda güller açacak ey halkým,
unutma bizi...Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarýnda
yankýlanacak ey halkým, unutma bizi.
Özgürlüðe adanmýþ bir top çiçek gibiyiz þimdi.,
hep birlikteyiz ey halkým, unutma bizi,
unutma bizi,
unutma bizi...
Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uður Mumcu ve Ahmet Taner Kýþlalý’dan Hrant Dink’e uzanan katliamlarýn ardýndan dönemin yetkililerinin verdikleri “namus sözü” bir
türlü yerine getirilemedi. Cinayetlerin aydýnlanmasýný bekleyenler birkaç tetikçiyle oyalandý. Gerçek faillere ulaþýlmasý için yapýlan giriþimler hep engellendi. Aydýnlara yönelik
suikastý gerçekleþtiren kiþi ve gruplarýn baðlantýlarý görmezlikten gelindi. Cinayetlerin örgütsel kökenleri ortaya konulamadý. Ýliþkiler örtbas edildi. Mumcu, Aksoy, Üçok, Kýþlalý’dan
Dink’e kadar uzanan pek çok faili meçhul cinayet halen çözülmeyi bekliyor.
Cumhuriyet/ANKARA
Ankara’daki törenler saat 11.00’de, Batýkent Uður
Mumcu Parký’ndaki anýtýna çelenk
konulmasý ile baþlayacak. Ardýndan
karanfiller ve mumlarla saat
12.00’de, Uður Mumcu’nun
evinin önünde toplanýlacak.
Burada, sinevizyon
gösterimi yapýlacak ve
“Neden Öldürüldüler?”
baþlýklý sergi açýlacak.
Saat 14.30’da
Mumcu’nun Cebeci Asri
Mezarlýðý’ndaki gömütü
ziyaret edilecek. Çaðdaþ
Sanatlar Merkezi’nde de,
saat 18.30’da, suikastlar
sonucu yakýnlarýný
kaybeden Orhan Dink, Eren
Aysan, Canan Kaftancýoðlu,
Özge Mumcu, Gül Erdost ve
Zeynep Altýok’un konuþmacý
olarak yer alacaðý “Dünden Bugüne
Siyasi Cinayetler” baþlýklý açýk oturum
gerçekleþtirilecek.
Ayrýca, Uður Mumcu ile Atatürkçü Düþünce
ÝZMÝR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Uður Mumcu,
baþta Ýzmir olmak üzere Ege’nin dört bir yanýnda bugün özlemle
anýlacak.
Ýzmir Büyükþehir Belediyesi’nin Mumcu ve demokrasi
þehitleri anýsýna düzenlediði program, Kültürpark Ýsmet Ýnönü
Sanat Merkezi’nde saat 19.00’da baþlayacak. Fatih Paþalý ve
Uður Mumcu (1942-1993)
Vurulduk Ey Halkým! Unutma Bizi.
Aslen, Ankaralý olan Uður Mumcu, 22
Aðustos 1942 yýlýnda,babasýnýn
memuriyeti dolayýsýyla Kýrþehir’de,
dört kardeþin üçüncüsü olarak doðdu.
Annesi Nadire
Haným, babasý, Tapu Kadastro memuru
Hakký Þinasi Bey’di. Ýlk ve orta okullarý
Ankara’da
okuyan Mumcu çok aktif bir
öðrenciydi. Bu hýzlý yaþam Hukuk
fakültesinde de devam etti.
1961 yýlýnda baþladýðý Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1965
yýlýnda tamamladý.
Bir süre avukatlýk yaptý; yabancý dil
öðrenmek için Ýngiltere’ye gitti. 19691972 yýllarý
arasýnda Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’nde Ýdare Hukuku Profesörü
Tahsin Bekir
Balta’nýn asistaný olarak çalýþtý.
Yazmaya, üniversite öðrenciliði
yýllarýnda, Doðan Avcýoðlu’nun
Derneði’nin (ADD) kurucusu, Türk Hukuk Kurumu
ve Ankara Barosu baþkanlarýndan gazetemiz yazarý
Prof. Dr. Muammer Aksoy’un ölüm yýldönümleri olan,
24-31 Ocak günleri arasýnda, Uður Mumcu Araþtýrmacý
Gazetecilik Vakfý (um:ag) öncülüðünde düzenlenen
“18. Adalet ve Demokrasi Haftasý” etkinlikleri bugün
baþlayacak. Etkinliðin bu yýlki temasý ise “Bilgi sahibi
olunmadan fikir sahibi olunamaz” olacak. Adalet ve
Demokrasi Haftasý kapsamýnda da yarýn 4 etkinlik
gerçekleþecek. Yarýn saat 15.00’te Çaðdaþ Sanatlar
Merkezi’nde Gürsel Gökçe tarafýndan hazýrlanan “Uður
Mumcu’nun Ardýndan” baþlýklý fotoðraf sergisi
açýlacak. Yarýn saat 15.30’da Prof. Dr. Murat Dinçmen,
Eriþ Ülger’in konuþmacý olduðu “Bireyden Topluma
Bilgi Yönetimi-Basýn Arenasýnda Þövalye” baþlýklý
açýk oturum gerçekleþtirilecek. Saat 18.00’de ise Fikret Ýlkiz ve Hasan Uysal’ýn konuþmacý olduðu “Basýn
ve Sansür” baþlýklý açýk oturum gerçekleþecek. Saat
19.30’da da Batýkent Ahmet Taner Kýþlalý Kültür
Merkezi’nde “Tam Baðýmsýz Türkiye” baþlýklý açýk
oturum gerçekleþecek. Bu açýk oturumda ADD Genel
Baþkaný Tansel Çölaþan, CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý
Süheyl Batum, Hasan Erçelebi, Mehmet Bedri Gültekin
birer konuþma yapacak.
Nagihan Yazýcý’nýn canlandýrmasý
eþliðindeki “Uður Mumcu Sesleniyor”
konulu slayt gösterisinin ardýndan, Ýzmir
Büyükþehir Belediye Baþkaný Aziz
Kocaoðlu açýlýþ konuþmasýný yapacak.
Daha sonra Türkiye Gazeteciler
Federasyonu (TGF) ve Ýzmir Gazeteciler
Cemiyeti (ÝGC) Baþkaný Atilla Sertel’in yöneteceði panele,
gazetemiz yazarlarý Ali Sirmen, Ümit Zileli ve Ege Temsilcisi
Serdar Kýzýk konuþmacý olarak katýlacak. Anma programý, Sadýk
yönetimindeki Yön Dergisinde baþlayan
Uður Mumcu, 12 Mart döneminde bir
yazýsýnda kullandýðý “ordu uyanýk olmalý”
sözleriyle, “orduya hakaret etmek”, “sosyal
bir sýnýfýn öteki sosyal sýnýflar üzerinde
tahakkümünü kurmak” suçunu iþlediði
iddiasýyla gözaltýna alýndý. Uður Mumcu
bu davadan dolayý 7 yýl hapse mahkum
edildi. Fakat yargýtayca karar bozuldu ve
serbest býrakýldý. Bu olaydan sonra,Mumcu
askerliðini, 1972-74 yýllarý arasýnda
Aðrý’nýn Patnos ilçesinde, resmi tanýmýyla
“sakýncalý piayde eri” olarak
var olan ülseri yüzünden mide kanamasý
geçirdi. Ýlk yazýlarý 1962'den itibaren Yön,
Türk
Solu, Devrim, Ant, KIM v.b. dergilerde
yer alan Mumcu’nun, 1968-69-70
yýllarýnda
Akþam, Milliyet, Cumhuriyet
gazetelerinde zaman zaman çeþitli
konularda inceleme
yazýlarý da yayýmlandý. Köþe
yazarlýðýna 1974 yýlýnda haftalýk Yeni
Ortam dergisinde
baþladý. Daha sonra çalýþmaya baþladýðý
Anka Ajansýnda 1975 yýlýndan itibaren
Cumhuriyet’e de köþe yazýlarý yazdý.
1977 yýlýndan sonra sadece Cumhuriyet
için yazmaya
Cumhuriyet/ÝSTANBUL
Uður Mumcu bugün Ýstanbul’da da sivil toplum örgütleri
ve yerel yönetimlerin düzenlediði etkinliklerle anýlacak. CHP
Þiþli Ýlçe Baþkanlýðý, Ýstanbul Ýl Baþkaný Nebil Ýlseven’in
katýlýmýyla bugün 09.45’te Þiþli ilçe binasýnýn önünde bir
araya gelerek Harbiye’deki Uður Mumcu Anýtý’na yürüyecek.
Kadýköy Belediyesi ise bugün 20.00’de “Uður Mumcu ve
Tüm Demokrasi Þehitlerimizi Anma Gecesi” düzenleyecek.
Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenecek gecede
gazetemiz yazarý Iþýk Kansu, Mumcu’yu anlatacak. Sanatçý
Onur Akýn da sahne alacak. Ayrýca meþalelerle “Mumcu’yu
Anma yürüyüþleri” yapýlacak.
Ulusal Sivil Toplum Kuruluþlarý Birliði, ADD Avrupa
Yakasý þubeleri, TGB 18.30’da Þiþli’deki Atatürk Evi önünden
Harbiye’deki Uður Mumcu Anýtý’na yürüyecek. ADD Kadýköy
Þubesi öncülüðünde ADD Anadolu Yakasý þubeleri ise 18.00’de
Kadýköy Altýyol’dan Ýskele Meydaný’na yürüyecek.
DÝSK’ten açýklama
DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, yaptýðý açýklamada,
“Yazdýklarýyla halkýný aydýnlatan, karanlýk iliþkilerin ardýný
yansýtmaktan caný pahasýna çekinmeyen Mumcu’yu anýyoruz”
dedi.
Gürbüz’ün konseriyle sona erecek. Mumcu, Konak, Narlýdere,
Gaziemir, Çiðli ilçeleri ile Muðla, Aydýn’da düzenlenecek
etkinlerle de anýlacak.
baþladý. Gözlem baþlýklý köþesinde 1991
yýlýnýn Kasým ayýna kadar aralýksýz olarak
yazdý. 6 Kasým 1991'de Ýlhan Selçuk ve
yaklaþýk 80 Cumhuriyet çalýþaný ile birlikte
gazeteden ayrýldý. Bir süre iþsiz kaldý. 1
Þubat-3 Mayýs 1992 tarihleri arasýnda
Milliyet Gazetesi’nde yazan Mumcu,
Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yönetim
deðiþikliði üzerine 7 Mayýs 1992'de
Cumhuriyet’e döndü. Gazetecilik hayatý
baþarýlarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993
yýlýnda uðradýðý bombalý saldýrý sonucu
öldü.
12 Eylül Adaleti
Bir Uzun Yürüyüþ
Tarikat – Siyaset – Ticaret
Kazým Karabekir Anlatýyor
40'larýn Cadý Kazaný
Kürt Ýslam Ayaklanmasý 1919-1925
Gazi Paþa’ya Suikast
Sakýncalý Piyade (Tiyatro)
Söze Nereden Baþlasam
Bu Düzen Böyle Mi Gidecek?
Bomba Davasý Ve Ýlaç Dosyasý
Sakýncasýz
Eðilmeden Bükülmeden
Kürt Dosyasý (1993)
Eserleri
Hakkýnda Yazýlan Kitaplar
Mobilya Dosyasý (1975)
Suçlular Ve Güçlüler (1975)
Sakýncalý Piyade (1977)
Bir Pulsuz Dilekçe (1977)
Büyüklerimiz (1978)
Çýkmaz Sokak
Tüfek Ýcad Oldu
Silah Kaçakçýlýðý Ve Terör (1981)
Söz Meclisten Ýçeri
Liberal Çiftlik
Devrimci Ve Demokrat
Aybar Ýle Söyleþi
Ýnkýlap Mektuplarý
Rabýta
Kardeþim Uður Mumcu, Ceyhan Mumcu,
Kaynak Yayýnlarý, Ankara 2008
Uður Olsun!/ Bir Devrimcinin Öyküsü,
Sevgi Özel, Bilgi Yayýnevi, 3. baský,
Ankara 2003
Uður Mumcu Cinayeti, Uður Mumcu Vakfý
Yayýnlarý, Ankara 1997
Uður Mumcu ve 12 Mart Geriye Dönüþün
Ýlk Adýmý, Emin Deðer, Uður Mumcu
Vakfý Yayýnlarý, Ankara 1996
Sol’un Namusu Uður Mumcu, Gökçe Fýrat
Ali, Ýleri Yayýnlarý, 2009

Benzer belgeler