içmesini bilene zevki sefa
Transkript
içmesini bilene zevki sefa
Naci Danacý ÝÇMESÝNÝ BÝLENE ZEVKÝ SEFA 12 kiþinin ardýndan 8 kiþi daha Bitlis’in Mutki ilçesinde Jandarma Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda dün devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait kemikler ortaya çýktý. Daha önce 12 kiþinin kemikleri ortaya çýkmýþtý. Dün yapýlan kazýda çöplerin temizlemesiyle ana zemine inildikten sonra bir kayanýn dibinde battaniyelere elbiseleriyle sarýlmýþ vaziyette sekiz kiþiye ait kemikler bulundu. Nevþehir 1. Amatör Küme futbol ligi B grubunda 22 Ocak 2011 cumartesi günü, Hacýbektaþ Gücü Spor kendi sahasýnda NSC Nevþehirspor karþýsýnda ikinci yarýda oynadýðý futbolla 2-1 galip geldi. Hacýbektaþ Gücü Spor, yeni hocasý Mahmut Yalçýn'la turnuvayý 5. olarak tamamlarken; hakemlerle oynamak yerine futbol oynarsa herzaman baþarýlý olabilecek güce sahip olduðunu futbolsever taraftarýna ve rakiplerine gösterdi. Yüzden fazla toplu mezar var Toplu mezarýn ortaya çýkmasý ardýndan bir açýklamada bulunan Ýnsan Haklarý Derneði Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan, “Bitlis’te 100’den fazla toplu mezarýn olduðuna dair kendilerine ihbar geldiðini, insanlarýn korktuklarý için konuþmadýklarýný” söylemiþti. Türkiye kamuoyu mezar gerçeði ile basýnda 29 Ocak 1989'ta Kasaplar Deresi haberiyle tanýþtý. Bitlis’in Mutki Ýlçesi'nde Jandarma Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda dün devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait kemikler ortaya çýktý. Daha önce de 9’u sivil 12 kiþinin kemikleri ortaya çýkmýþtý. BirGün toplu mezarlarý üst üste iki kez manþetine taþýmýþtý ancak ortaya çýkarýlan toplu mezarlar, medyada yeterince iþlenmediði gibi hükümet ya da ordu kanadýndan da toplu mezarlarla ilgili hiçbir açýklama yapýlmadý. Ýkinci toplu mezar iki gündür kazýlýyordu. Dün yapýlan kazýda öplerin temizlemesiyle ana zemine inildikten sonra bir kayanýn dibinde battaniyelere elbiseleriyle sarýlmýþ vaziyette sekiz kiþiye ait kemikler bulundu. Ýkiþer kiþinin birer battaniyeye dört kiþinin de ayrý bir battaniyeye sarýlmýþ vaziyette yan yana bulunduðu kazýlarda Adli Týp Uzmanlarý olay yerine geldi. Savcýlýk olay yerine gelen uzmanlarýn kemikleri tespit edip olay yerinden almasý için kazýlara ara verdi. ÝHD: 100'DEN FAZLA MEZAR VAR Mutki’de geçen haftalarda toplu mezarýn ortaya çýkmasý ardýndan bir açýklama yapan Ýnsan Haklarý Derneði Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan, Bitlis’te 100’den fazla toplu mezarýn olduðuna dair kendilerine çeþitli ihbarlar geldiðini söylemiþti. 2’DE Hacýbektaþ Gücü Spor, Cumartesi günü saat 13.30 da Hacýbektaþ'ta oynanan karþýlaþmaya yeni antrenörü Mahmut Yalçýn, maçtaki rakipleri NSC Nevþehirspor karþýsýna; Suat Bakar, Hikmet Zengin, Coþkun Mutlu, Mustafa Köse, Ýsmail Doðrusöz, Nuh Topal, Ahmet Can Yavuz, Savaþ Doðrusöz, Berk Yurtsever, Uygar Köse, Yýldýrým Doðrusöz'den oluþturduðu onbir ve Hakan Doðrusöz, Ahmet Akçaoðlu yedekleri ile çýktý. 3’DE Þakir Þenol 4’DE 2’DE Þiir 3'DE 7’DE 3’DE Beni düþünmez oldu güzel çiçekler. Gök maviliðinden göndermiyor, Çocukluk rüyalarýmý aynalar çaldý Ýstiyorum geri vermiyor. Ninnilerin bahçesinden kovuldum. Sabahý kapýmýn eðiþinde, Bir bebek gibi aðlar buldum. Sebep gözün kör olsun, Sevgilisiz kaldým iþte.. Böyle diyor Yaþar Kemal son çýkan ‘Bugünlerde Bahar Ýndi’ adlý þiir kitabýnda. O, Nâzým Hikmet’in þiirlerini okuduktan sonra korkmuþ ve þiir yazmaktan vazgeçmiþ. Ama Nâzým Hikmet ýsrar etmiþ “Þiir yazacaksýn” demiþ. Ve usta yazar bir daha okumamak üzere yazmýþ her þiirini, koymuþ sandýða… 3’DE 8’DE Halbuki edebiyata ilk adýmýný þiirle atmýþtý Yaþar Kemal. Hikâyeler, romanlardan önce ilk göz aðrýsý olmuþ þiirleri. Çocuk denecek gençlik yýllarýnda yazmýþtý ilk þiiri, ‘Irgatlýk Anýlarý’ný. Bu þiirde yazar daha çocuk yaþta anasýyla olan iliþkisini anlatmýþ. Ve þiirlerini biriktirdiði defteri yýllar sonra çýkarmýþ sandýðýndan. 5’DE 8’DE Türkiye Ýstatistik Kurumu (TÜÝK)’nin ekim 2010 verilerine göre iþsizlik oraný 2008 krizinin baþlangýcý kabul edilen ekim 2008’deki düzeyine gerileyerek yüzde 11.2 olmuþtur. Ýstatistikler üzerinden yapýlacak yüzeysel bir analize göre (Ki liberal iktisatçýlar genellikle böyle yaparlar) 2008 krizinin emekçilere en önemli yansýmasý olan iþsizlik problemi de ekonomideki diðer göstergeler gibi “Normalleþmiþtir”. Hükümet yanlýsý ekonomi yorumcularýna göre bu durum AKP iktidarýnýn küresel krizi aþma konusundaki baþarýsýnýn bir sonucudur(!) Rakamlar üzerinden yapýlan bu analizler gerçekten doðruyu yansýtmakta mýdýr? Daha açýk ifadesiyle Türkiye’de emekçilerin durumu en azýndan 2008 krizi öncesindeki durumuna dönmüþ müdür? Pek çok emekçi için kafa karýþtýrýcý olan bu durumu deðerlendirirken öncelikle belirtmek gerekir ki, TÜÝK verilerinin güvenilirliði son derece tartýþmalýdýr. Özellikle emek piyasalarýna iliþkin verilerin dayandýrýldýðý Hane Halký Ýþ Gücü Anketleri ve bu anketlerde iþsizliðin belirlemesine iliþkin olarak uygulanan yöntemler, gerçek iþsizliði ortaya koymaktan uzaktýr. Ancak baþka istatistiksel bir veri olmamasý ve emek piyasalarýna iliþkin olarak genellikle bunlarýn kullanýlmasý tüm þaibelerine raðmen TÜÝK verileri üzerinden de bir deðerlendirme yapýlmasýný zorunlu hale getirmektedir. TÜÝK verilerine göre krizin etkilerinin ortaya çýkmaya baþladýðý ekim 2008’de 2 milyon 730 bin olan iþsiz sayýsý þubat 2009’da 3 milyon 802’ye yükselmiþtir. Yani krizin ilk 4 ayýnda çoðunluðunu iþten çýkartýlan emekçilerin oluþturduðu iþsiz sayýsý 1 milyon 72 bin artmýþtýr. 2009 yýlýnýn ikinci yarýsýndan itibaren iþsiz sayýsý azalmaya baþlamýþ ekim 2009’da 3 milyon 299 bine ekim 2010’da ise 2 milyon 901 bine gerilemiþtir. Sadece rakamlar üzerinden bakýldýðýnda ortaya çýkan tabloya göre; krizle birlikte iþten çýkartýlan emekçilerin bir kýsmý yeniden iþe alýnmýþ ve ekim 2009 ile ekim 2010 arasýnda iþsiz sayýsý 398 bin kiþi azalmýþtýr. Ancak krizin baþlangýcý kabul edilen ekim 2008 ile ekim 2010 arasýndaki 2 yýlda iþsizlik oransal olarak ayný düzeye gelmiþse de ekim 2010’daki iþsiz sayýsý ekim 2008’e göre 171 bin kiþi artmýþtýr. Bu rakamsal ve oransal deðerlendirmenin emekçilerin yaþadýðý sorunlarý belirlemek açýsýndan son derece yetersiz olduðu muhakkaktýr. Soyut bir biçimde yüz binli, milyonlu sayýlarla ifade edilenler emek gücünü satarak aldýklarý ücretle yaþamaya çalýþan insanlardýr. Dolayýsýyla emek piyasasýnda yaþanan hareketliliði sayýsal olarak ifade etmek yanýnda emekçilerin yaþamlarýna ne biçimde yansýdýðýna da bakmak gerekir. Bunun için de yapýlabilecek en somut deðerlendirme, iþten çýkartýlanlarýn, kaybettikleri iþlerde sahip olduklarý haklarla yeniden iþe alýndýklarýnda sahip olduklarý haklarý karþýlaþtýrarak yapýlabilir. Bu noktada ilk olarak ifade edilmesi gereken; özellikle 2010 yýlýnda istihdamýn hiçbir güvence saðlamayan ve ücretsiz aile iþçiliðinin yaygýn olduðu tarým sektörü ile kayýt dýþýlýðýn ve güvencesizliðin yaygýn olduðu inþaat sektöründe artmýþ olmasýdýr. Yine bu dönemde sanayide ve hizmetlerde yeniden artan istihdamda da güvencesizliðin hakim olduðu süreli sözleþme, taþeron çalýþtýrma, stajyer çalýþtýrma gibi esnek çalýþma biçimlerinin yaygýnlaþtýðý görülmektedir. Sonuç olarak, teðet geçtiði iddia edilen 2008 krizi sonrasýnda TÜÝK’nin þaibeli iþsizlik rakamlarýndan bile yola çýkýlsa iþsiz sayýsýnda önemli bir artýþ gözükmektedir. Ancak krizin iþsizlikten daha çarpýcý olan yönü emekçileri daha düþük ücretle, daha kötü koþullarda, güvencesiz ve örgütsüz çalýþmaya mahkum etmiþ olmasýdýr. Ýþsizliði önleme bahanesiyle hazýrlanan Ulusal Ýstihdam Stratejisi ve bu çerçevede getirilen bir dizi düzenlemeyle güvencesiz çalýþma biçimlerinin kamu çalýþanlarýný da kapsayacak biçimde yaygýnlaþtýrýlmasý hedeflenmektedir. Sözün özü: Güvencesiz çalýþma, emekçiler için en az iþsizlik kadar büyük bir tehdittir. Emekçiler kendilerine dayatýlan iþsizlik ile güvencesizlik arasýnda sýkýþtýrýlmýþ bir yaþama en güçlü biçimde karþý koymalýdýr. Bunun için de halen güvenceli bir iþte çalýþanlarýn örgütlü olduðu sendikalar, güvencesiz çalýþanlarý ve iþsizleri de –mevzuata raðmen de olsa- örgütlemeli ve mücadele ortak zeminde yürütülmelidir(!) Evrensel 12 kiþinin ardýndan 8 kiþi daha Bitlis’in Mutki ilçesinde Jandarma Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda dün devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait kemikler ortaya çýktý. Daha önce 12 kiþinin kemikleri ortaya çýkmýþtý. Dün yapýlan kazýda çöplerin temizlemesiyle ana zemine inildikten sonra bir kayanýn dibinde battaniyelere elbiseleriyle sarýlmýþ vaziyette sekiz kiþiye ait kemikler bulundu. Yüzden fazla toplu mezar var Toplu mezarýn ortaya çýkmasý ardýndan bir açýklamada bulunan Ýnsan Haklarý Derneði Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan, “Bitlis’te 100’den fazla toplu mezarýn olduðuna dair kendilerine ihbar geldiðini, insanlarýn korktuklarý için konuþmadýklarýný” söylemiþti. Türkiye kamuoyu mezar gerçeði ile basýnda 29 Ocak 1989'ta Kasaplar Deresi haberiyle tanýþtý. Bitlis’in Mutki Ýlçesi'nde Jandarma Karakolu'nun kullandýðý çöplük alanda dün devam eden kazýlarda 8 kiþiye ait kemikler ortaya çýktý. Daha önce de 9’u sivil 12 kiþinin kemikleri ortaya çýkmýþtý. BirGün toplu mezarlarý üst üste iki kez manþetine taþýmýþtý ancak ortaya çýkarýlan toplu mezarlar, medyada yeterince iþlenmediði gibi hükümet ya da ordu kanadýndan da toplu mezarlarla ilgili hiçbir açýklama yapýlmadý. Ýkinci toplu mezar iki gündür kazýlýyordu. Dün yapýlan kazýda öplerin temizlemesiyle ana zemine inildikten sonra bir kayanýn dibinde battaniyelere elbiseleriyle sarýlmýþ vaziyette sekiz kiþiye ait kemikler bulundu. Ýkiþer kiþinin birer battaniyeye dört kiþinin de ayrý bir battaniyeye sarýlmýþ vaziyette yan yana bulunduðu kazýlarda Adli Týp Uzmanlarý olay yerine geldi. Savcýlýk olay yerine gelen uzmanlarýn kemikleri tespit edip olay yerinden almasý için kazýlara ara verdi. ÝHD: 100'DEN FAZLA MEZAR VAR Mutki’de geçen haftalarda toplu mezarýn ortaya çýkmasý ardýndan bir açýklama yapan Ýnsan Haklarý Derneði Bitlis temsilcisi Hasan Ceylan, Bitlis’te 100’den fazla toplu mezarýn olduðuna dair kendilerine çeþitli ihbarlar geldiðini söylemiþti. Ceylan, insanlarýn korktuklarý için konuþmadýklarýný söylemiþti. Geçen yýldan bu yana çok sayýda alanda toplu mezar ortay açýktý. KASAPLAR DERESÝ 20 YILDIR BEKLÝYOR Türkiye kamuoyu, mezar gerçeði ile 29 Ocak 1989'ta 2000'e Doðru dergisinin yaptýðý Kasaplar Deresi haberiyle tanýþtý. Siirt’teki bu askeri çöplük alanýnda en az 73 kiþinin olduðuna dair isimler tespit edildi ancak kayýp aileleri ve insan haklarý organizasyonlarýna göre 200’ü aþkýn kiþi Kasaplar Deresi’ne atýldý. Bu toplu mezar 20 yýlý aþkýn bir süredir açýlmayý bekliyor. Babamý, korucu yapan devlet katletti ZEYNEP KURAY Bitlis Mutki’de toplu mezarlarýn bulunmasý, bölgede katledilerek kaybedilenler gerçeðini yeniden gündeme taþýdýðý gibi, yakýnlarýný kaybetmiþ insanlarýn da seslerini daha iyi duyurabilmeleri ve onlarý aramalarý için bir olanak yarattý. Birçok kiþi kendi yakýnlarýnýn da Bitlis Mutki’de gömülmüþ olabileceðini belirterek baþvuruda bulunurken, bunlarýn içinde en çok dikkat çekenlerden biri de kayýp bir korucunun yakýnlarýnýn yaptýðý baþvuru oldu. Bitlis Ahlat Yoðurtyemez köyü muhtarý ve korucubaþý olan babasý Cemil Tokar kaybedildiðinde sekiz yaþýnda olan Þehmuz Tokar, “Babamý korucu yapan devlet katletti” dedi. Sekiz yaþýndayken Ovakýþla karakolundaki askerlerin, özellikle de Üsteðmen Ercüment Oral ve Karakol komutaný Yüzbaþý Gürcan Sercan’ýn eve gidip geldiðine, babasýyla konuþtuklarýna, talimatlar verdiklerine tanýk olduðunu anlatan Þehmuz Tokar, “Onu en son yine öyle bir günde gördüm. O þahýslardan birinden bir telefon geldi ve babamý acilen karakola çaðýrdýlar. Babam önce parasýnýn olmadýðýný söylüyordu. Ama anlaþýlan karþý taraftaki çok ýsrar etmiþ olacak ki, ‘Tamam komutaným’ diyerek amcamý alýp çýktý. Amcam babamý arabayla karakolun önüne býrakmýþ ve karakoldan içeri girdiðini de görmüþ. O günden sonra babamdan bir daha haber alamadýk. Amcam Biþar Tokar defalarca Ovakýþla karakoluna gitti, ancak her seferinde babamýn oradan çýkýp gittiðini söylediler. Bu hiç inandýrýcý deðildi, çünkü babamý herkes tanýyordu ve karakoldan çýkmýþ olsaydý mutlaka bir gören olur ve bize haber verirlerdi” diye anlattý. O günlerde Yüzbaþý Gürcan Sercan, Üsteðmen Ercüment Oral ve bir özel harekatçýnýn yargýlandýðý silah kaçakçýlýðý davasýnýn tek tanýðýnýn babasý olduðunu belirten Tokar, “Amcamýn anlattýðýna göre, babam karar duruþmasýna dört gün kala karakola çaðrýlmýþ ve davanýn tek tanýðý olduðu için o kaybolunca davada da bir sonuca varýlamamýþ” dedi. Yüzbaþý Sercan ile Üsteðmen Oral’ýn daha sonra baþka bir yere tayin olduklarýna dikkat çeken Tokar, “Ercüment Oral kayýplara karýþýrken, Gürcan Sercan ise gazetelere gönderdiði yazýlý açýklamada, babamýn karakola çaðrýlmadýðýný, koyun satmak için Ahlat çarþýsýna indiðini ve orada kaybolduðunu ifade etti. Oysa ki amcam babamý karakola kendi götürmüþ ve içeri girdiðini gözleriyle görmüþtü. Babamýn kaybedilmesinde suçlu olan kiþiler, hem amcama hem anneme, hem de diðer tüm aile fertlerine göre kesinlikle Ercüment Oral ve Gürcan Sercan’dýr. Bitlis Mutki’deki toplu mezarlarla ilgili haberleri televizyonda izleyince hemen ÝHD’ye gidip baþvurumu yaptým. Babamýn kemiklerinin orada olduðundan eminim” dedi. Demokratik özerklik birleþtirme projesidir DTK Eþbaþkaný Ahmet Türk, Kars'ta yaptýðý açýklamada demokratik bir anayasa istediklerini belirterek, "Projemiz bir ayrýþtýrma projesi deðil, birleþtirme projesidir. Kürtler Kürdistan'da kendilerini özgürce ifade edebilmelidir" dedi. AKP Hükümetinin bir yandan Kürt sorununu çözmek istediðini ancak öbür yandan Kürt diline ve kimliðine tahammül etmediðini dile getiren Türk, "Tek ýrk, tek millet, tek bayrak sözleri ile milliyetçiliðe ne kadar önem verdiðini artýk halkýmýz çok iyi görmeli ve anlamalýdýr. Bir dili, kimliði inkar etmek ýrkçýlýk ve faþizmdir" diye konuþtu. BirGün 24 Ocak 2011 Pazartesi Sen içmiyorsan içenleri bari kýnama Býrak aldatmacayý, ikiyüzlülükleri Þarap içmem diye övünüyorsun ama Yediðin haltlar yanýnda þarap nedir ki? Ömer Hayyam Iksýrýncaya týksýrýncaya kadar içiyorlar. Bu söylem kiþinin içindeki içkiye olan kinini gösteriyor. Algýlama kapasitemizi olabildiðince çalýþtýrmýyoruz. Tüm bir hayatý kucaklamaya çalýþmak yerine, çok az sayýda anlam taþýyýcýsýyla kurduðumuz, kendimize özgü hayatlar kurmaya çalýþýyoruz. Bu yüzden olsa gerek sadece görmek istediklerimizi görmek istiyoruz. Kendimize anlamlandýramadýðýmýz belirli bir kategoriye soluduðumuz olaylarý hep es geçiyoruz veya da taþlýyoruz. Baþbakanýn yaptýðý da bu. Aslýnda daha yapýcý, daha ýlýmlý olmasý gerekirken þiddet ve hakaret içeren açýklamalarý belirli bir kesimin temsilcisiymiþ gibi davranmasý, tarafsýzlýðýna gölge düþürüyor. Ayrýca beyninin arkasýndaki Ýslam düþüncesini de hayata geçirmeye çalýþýyor. Açýklamalarýna baktýðýmýzda inandýðý Kuran’ý Kerim’i de çok iyi bilmediði anlaþýlýyor. Kuran’ý Kerim’de içkiyle ilgili dört tane ayet vardýr. Bakara 219: Sana kumardan ve þaraptan soruyorlar. Deki; o ikisinde de büyük günah vardýr. Ýnsanlara bazý faydalarý varsa da günahlarý yararlarýndan büyüktür. Burada haram ve yasak kelimesi geçmiyor. Maide 90, 91: ‘Þeytan, þarap ve kumar ile aranýza düþmanlýk ve kin sokmak sizi Allah’ý anmaktan ve namazdan alýkoymak istiyor. Artýk vazgeçtiniz deðil mi?’ Yine dikkat ederseniz haram kelimesi yok. Nisa 43: Ey inananlar, sarhoþken namaza yaklaþmayýn ki, ne dediðinizi bilesiniz. Demek ki, sarhoþ deðilsen ve ne dediðini bilecek kadar içkiliysen namaz bile kýlabilirsin. Ýþte içkiyle ilgili ayetlerde yasaklama kesinlikle yok. Ama içeriðinde insanda yapacak etkileri ve zararlarý hakkýnda bilgi var. Yaþadýðýmýz dönemde týpta ayný þekilde sýnýrlý içildiðinde faydalarý olduðunu sürekli açýklamaktadýr. Týp iþi öyle bir noktaya getirdik ki tek bir hücreden yepyeni bir insan yaratacak duruma geldi. Ýslam dünyasý da din mantýðý ile günah, sevap, helal, haram, cennet, cehennem düþüncesiyle insanlarý disipline etmeye çalýþýyor. Sistem ve idareciler yasalarý da kendi görmek istedikleri þekliyle anlatarak halký hep aldatmýþlardýr. Tepkilere, eleþtirilere hep faþizan bir tavýr sergileyerek bertaraf etmeyi kendilerine þiar edinmiþlerdir. Ýçmesini bilene zevki sefa, Ýçmesini bilmeyene cevri cefa Eþek içerse zýrlar, köpek içerse hýrlar Kedi içerse mýrlar, insanlar içindir içki. Adabý erkaný var, mekaný zamaný var Kiminin izaný var, insanlar içindir içki. Yarattýðý ahengi, ne saz veriri, ne çengi Terbiyenin mihengi dense azdýr içki. Bir münasip miktarý, muhabbetin anahtarý Kaçýrýrsan kantarý, cana cezadýr içki. Mirkelamoðlu Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ 51 Üyesi bulunan eðitim sen Hacýbektaþ Temsilciliði genel kurulu 35 üyenin katýlýmý ile yapýldý. Genel Kurulca alýnan karar gereðince açýk oylama ve gönüllü sýralama ile yapýlan seçimler sonucunda oy birliði ile: SAKIN EMEKLÝ Fýrsat elimizde seçim kapýda Sakýn örgütünden kopma emekli Emekliysen yoksulluk var yapýnda Sekiz yýl yaptýðýný yapma emekli Aile efradýnýn umudusun sen Son fýrsat oylarý sunucusun sen Açlýk sýnýrýnda kalýcýsýn sen Cemaate hizmet etme emekli Ýlçe Temsilciler Kurulu Asil Üyeliklerine: 1-Remzi ULUSOY 2-Mustafa YILDIZ 3-Nihan ALTIOK 4-Serhat ÜRKMEZ 5-Mehmet GÖLER Ýlçe Temsilciler Kurulu Yedek Üyeliklerine: 1-Deniz GÜNEÞ 2-Ceren KARACAN 3- Leyla KINDIÞ 4- Ergül ÞÝMÞEK 5- Murat TAÞDEMÝR Þube Delegeliklerine: 1- Remzi ULUSOY 2-Mustafa YILDIZ 3-Nihan ALTIOK 4-Serhat ÜRKMEZ 5-Mehmet GÖLER 6-Deniz GÜNEÞ 7-Ceren KARACAN 8- Leyla KINDIÞ 9-Ergül ÞÝMÞEK 10-Murat TAÞDEMÝR 11-Özgür ÝLANBEY 12-Necati KOÇAK 13-Adnan USLU 14-Lütfiye SEÇKÝN 15-Þenol Atanur TAÞDEMÝR 16-Mutlu ÞAHÝN 17-Ersoy YAZIRLI Seçilmiþlerdir. Yapýlan genel kurulla birlikte, yaklaþýk olarak 15 yýldýr Eðitim Sen Temsilciler Kurulu Baþkanlýðýný yürüten emekli öðretmen Ali KAÝM’ÝN sendikadaki görevi sona ermiþ oldu. Genel kurulun divan baþkanlýðýný yapan Ali Kaim yapmýþ olduðu konuþmada; Gönül rahatlýðý içinde görevi devretmenin mutluluðunu yaþadýðýný, öðretmenlerin hiçbir zaman isteseler de emekli olmayacaðýný dolayýsýyla, saflarýnda bunca yýl mücadele ettiði Eðitim Sen le de en azýndan duygusal baðlarýnýn sonsuza kadar süreceðini, yönetimde olsun olmasýn ihtiyaç duyulduðunda tüm arkadaþlarýn yanýnda olacaðýný belirterek. Yeni seçilen temsilciler kurulu üyelerine baþarýlar diledi. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Haber/Foto: Hüseyin KAÝM Nevþehir 1. Amatör Küme futbol ligi B grubunda 22 Ocak 2011 cumartesi günü, Hacýbektaþ Gücü Spor kendi sahasýnda NSC Nevþehirspor karþýsýnda ikinci yarýda oynadýðý futbolla 2-1 galip geldi. Hacýbektaþ Gücü Spor, yeni hocasý Mahmut Yalçýn'la turnuvayý 5. olarak tamamlarken; hakemlerle oynamak yerine futbol oynarsa herzaman baþarýlý olabilecek güce sahip olduðunu futbolsever taraftarýna ve rakiplerine gösterdi. Hacýbektaþ Gücü Spor, Cumartesi günü saat 13.30 da Hacýbektaþ'ta oynanan karþýlaþmaya yeni antrenörü Mahmut Yalçýn, maçtaki rakipleri NSC Nevþehirspor karþýsýna; Suat Bakar, Hikmet Zengin, Coþkun Mutlu, Mustafa Köse, Ýsmail Doðrusöz, Nuh Topal, Ahmet Can Yavuz, Savaþ Doðrusöz, Berk Yurtsever, Uygar Köse, Yýldýrým Doðrusöz'den oluþturduðu onbir ve Hakan Doðrusöz, Ahmet Akçaoðlu yedekleri ile çýktý. NCS Nevþehir spor 27'nci dakikada attýðý golle Hacýbektaþ Gücü'ne karþý 10 öne geçti. Bu gole, Hacýbektaþ Gücü oyuncularý hakem yerine futbola dönünce 55. dakikada 9 numaralý Berk Yurtsever'in attýðý golle skor 1-1 oldu. Ýkinci yarýya iyi baþlayan Hacýbektaþ Gücü hocalarý Mahmut Yalçýn'ýn verdiði taktikle futbola dönmeleri sonucu 94. dakikada 8 numaralý Savaþ Doðrusöz'ün klas golü ile Mustafa Güçlü, Gökhan Sütçü ve Fazlý Dalyan hakem üçlüsünün yönettiði karþýlaþmayý NCS Nevþehirspor'a karþý 2-1 kazandý. Hacýbektaþ Gücü Spor, Nevþehir 1. Amatör Küme Futbol Ligi B grubunda 5. sýrada bulunuyor. Sekiz yýldýr çektiðimiz bu acý Yurdu talan eden kuralsýz hacý Bütün emeklide buruk bir sancý Hilekâr yoluna sapma emekli Bu yaþýnda figan eden kiþisin Açlýk sýnýrýnýn vatandaþýsýn Bir kýþ boyu karda kýþta üþürsün Bu seçimde uyan yatma emekli Son fýrsat kaçarsa umutlar yatar Haneler aç açýk çýðlýðýn artar Bir hak alabilsen o sana yeter Ýþte meydan ihmal etme emekli Yolsuzlar lehine kanun çýkýyor Ýntibak yasasý çýkmaz bakýyor. Verilen zam damla damla akýyor. Çaresiz tükenip bitme emekli Ali Turab çare Kýlýçtaroðlu Oylara yön verek CHP’ye doðru Sosyal bir partidir laikliði koru Bu umut bendini yýkma emekli 01.12.2011 HACIBEKTAÞ Son genel seçimlerde ilimizin ilçe merkezlerini, beldelerini, belediyeliklerini geziyoruz. Seçime yönelik bildirgelerin yanýnda pancar, üzüm, tütün üreticilerinin kurduðu sendikalarýnda bildirilerinden pasajlar okuyor ve insanlarý uluslar arasý sermayenin saldýrýlarýna karþý uyarmaya da çalýþýyorduk. Bir ilçemizi pazarý kurulduðu gün oraya gittik. Ben elimde ses aracýmýzýn mikrofonuyla “tohumuna sahip çýk”, diyor ve evdeki tavuðumuzdan baðýmýzdaki elmaya, üzüme, buðdaya, nohuda, çiçeklerimize kýsaca hepsinin Anadolu’nun gerçek tohumlarý olduðunu kesinlikle korumamýz gerektiði temelli izahatlarda bulunuyorum. Arkadaþlar bildiri daðýtýyor. Benim konuþmamý dinleyen yaþlý bilge bir teyze “tohumumuza sahip çýkmýyoz da ne yapýyoz?”, diye bana karþýlýk vermiþ. Ancak ben hoparlörden çýkan sesin yüksekliði nedeniyle duymamýþým söyleneni. Arkadaþlarla teyzenin beni desteklediðini mi, yoksa bana kýzdýðýný mý kararlaþtýramadýk. Gülüp geçtik. Tohum meselesi gerçekten gülüp geçilecek, kýzýlacak, ihmale alýnacak bir mesele deðil. Ýnternet ortamýnda mail guruplarýmca þu ana kadar elime ulaþtýrýlmýþ üç tane mail var. Birisinin baþlýðý “Tohumuna Sahip Çýk, Üret ve Paylaþ”. Bir diðerinin baþlýðý “Tohum ve Yaþam”.Ekolojik Üreticiler Derneði Genel Baþkaný. Sonuncusunun baþlýðý ise, Tayfun Özkaya’ya ait. Gönlüm hepsini sizinle noksansýz paylaþmak. Ancak çok uzun bir yazý dizisi olabileceðinden, yazýlardan bölümler alýntýlamayý daha uygun gördüm. Sonuncu yazý Ege Üniversitesi’nden Tayfun Özkaya ile baþlayalým.“Türkiye’de 31.10.2006’da TBMM’den geçerek kanunlaþan 5553 sayýlý Tohumculuk Kanunu yerel çeþitler veya köy popülasyonlarý þeklinde tanýmlanan genetik materyalin ticaretini yasaklamaktadýr. Kanunun 5. Maddesi “Bakanlýk tarafýndan, bitkisel ve tarýmsal özellikleri belirlenerek sadece kayýt altýna alýnan çeþitlere ait tohumluklarýn üretimine izin verilir.” 7. Maddesi ise “yurt içinde sadece kayýt altýna alýnmýþ çeþitlere ait tohumluklarýn ticaretine izin verilir” demektedir. Kanunda “tescil” þöyle tanýmlanmaktadýr: “Tescil: Yurt içinde veya yurt dýþýnda ýslah edilen veya bulunan ve geliþtirilen bitki çeþitlerinin farklý, yeknesak ve durulmuþ olduðunun ve/veya biyolojik ve teknolojik özellikleri ile hastalýk ve zararlýlara dayanýklýlýðýnýn ve tarýmsal deðerlerinin tespit edilerek kütüðe kaydedilmesidir”. Durulmuþluk ise çeþidin, tekrarlanan üretimlerden sonra veya belirli çoðaltým dönemleri sonunda ilgili özellikleri deðiþmeksizin ayný kalmasýdýr. Farklýlýk: Bir çeþidin, müracaatýnýn yapýldýðý tarihte herkesçe bilinen çeþitlerden, tescile esas özelliklerden, en az bir tanesi bakýmýndan farklýlýk göstermesini tanýmlamaktadýr. Yerel çeþitler veya köy popülâsyonlarý ise mutlaka farklý, durulmuþ veya yeknesak olmak zorunda deðildir. Genetik açýdan varyasyon (farklýlaþma) bulunmaktadýr ve bu aslýnda iyidir. Örneðin Torbalý dað köylerinde ilginç bir patlýcan çeþidi görüyoruz. Ayný tarlada üretilen patlýcanlarýn hiç biri diðerine benzemiyor. Renkleri sarý, mor, beyaz, siyah olabiliyor. Bu farklýlýklar bizim için çok iyi iken tohumu metalaþtýrmak isteyenler tohum olarak satýlmamalarý için gerekçe olarak kullanýlabilecektir. Her þeyi bu arada tohumu metalaþtýrmaya çalýþan kapitalist sistem aslýnda üretici ve tüketicisiyle milyonlarca insanýn çýkarlarýna ters hareket edebilmektedir. Yerel tohumlarýn bu özellikleri biyoçeþitlilik açýsýndan zenginliklerini ortaya koymaktadýr. Tohum Kanunu bu genetik kaynaklardan elde edilen tohumluklarýn çiftçiler arasýnda deðiþimine açýk olmakla birlikte ticaretine yasak getirmektedir. Benzer özellikler birçok diðer ülke yasasýnda da bulunmaktadýr. Bu yasalarla ulusötesi tohum þirketleri hegemonyalarýný pekiþtirecek yeni bir güç kazanmýþ olmaktadýrlar. Kýsacasý köylünün, çiftçinin yerel tohumlarý satmasý yasaklanmýþtýr. Bu zulümdür.” Ýkinci yazý “Tohum ve Yaþam”: “ Köylüler, binlerce yýldýr farklý iklim koþullarýnda ve yörelerinin toprak özelliklerine göre, hatta çevredeki yabani türlerden de yararlanarak doða ile iþbirliði ve uyum içinde sayýsýz bitki çeþitlerini geliþtirdiler. Geçmiþ kuþaklardan kalan engin bilgi ve deneyi tohumlarýnda sakladýlar ve gelecek kuþaklara aktardýlar. Sümer medeniyeti ile baþlayan tarým, o yýllardan bu yana gýda üretiminin temelini oluþturdu ve bu yaratýlan bu zenginlik gýda güvencesini saðladý. Bugün farkýndayýz ki; yaratýlan bu zengin çeþitlilik gen erozyonu ve gen korsanlýðýnýn tehditi altýnda. 1970’li yýllardan sonra "birim alandan elde edilen verimi en üst düzeye çýkarmak" argümanýyla yola çýkan “yeþil devrim” endüstriyel tarýmýn yolunu açtý. Tarýmda mekanizasyon, yoðun sentetik kimyasal gübre ve ilaç (zehir) kullanýmýna ve yüksek verimli melez (hibrit) tohumlara dayalý bu tarým þekli, köy çeþitlerinin her geçen gün biraz daha yokolmasýna yol açtý. Çiftçi refahý, artan dünya nüfusunu doyurmak, yüksek verim elde etmek gibi hedeflerle yola çýkan “yeþil devrim” daha 20. yaþýný tamamlarken iflasýn eþiðine geldi. Yerel çeþitlere dayalý ekolojik tarým hareketi ihtiyaç duyduðu toplumsal desteði gerçek gýdadan yana somut tavýr alan, toplumsal bilinç ve farkýndalýk yaratan hareketlerin somut duruþu ile güçlenecek, dünyayý saran ekolojik krize yanýt üretecektir.” “Tohumuna Sahip Çýk, Üret ve Paylaþ”, yazýsýndan: “Biz köylüler; binlerce yýldýr tohumlarýmýzý yetiþtirdik. Yöremizin özelliklerine göre, farklý hava koþullarýnda, doða ile iþbirliði içinde sayýsýz bitki çeþitlerini geliþtirdik. Atalarýmýzdan kalan bilgiyi tohumlarýmýzda sakladýk. Tecrübelerimizi gelecek kuþaklara aktardýk. Tarýmýn baþladýðý eski yýllardan bu yana gýda güvenliðinin temelini, yarattýðýmýz bu zengin çeþitlilik oluþturdu. Bugün farkýndayýz ki; tohumlarýmýz çalýnýyor ve yanlýþ insanlarýn elinde deðiþtiriliyor. Biz Torbalý köylüleri; beslenmenin ve kültürel kimliðin en önemli kaynaðýnýn tohum olduðunun bilincindeyiz. Bu bilinç ile örgütlenerek yerli çeþitlerin korunmasý ve üretilmesi için yýllardýr çaba sarf ediyoruz. Biliyoruz ki; üreticiler ancak kendi örgütleri ile kendi sorunlarýna sahip çýkabilirler ve o sorunlarý aþabilirler.” Birgün’den Meryem Koray’ýn “Hafifleyen dünyada aðýrlaþan konular” baþlýklý yazýsýndan: “Bugünse kapitalist mantýk, yalnýz küresel ve insani bir adaletsizliðe yol açmakla kalmýyor; onun büyüme-zenginleþme-tüketme hýrsý yerzündeki yaþamý tehdit eder hale gelmiþ durumda. Üretim-tüketim döngüsünü devam ettirmek için yeraltý ve yerüstü kaynaklarý hunharca kullanmakta; yetmiyor, nükleerden kent atýklarýna kadar birçok þey topraðý denizi, havayý zehirlemekle meþgul; yetmiyor, hormonlu yiyecekler, genetiði oynanmýþ gýdalarla insan saðlýðý hiçe sayan üretimler pompalýyor. Örneðin solun çok zaman yoksullukta eþitlik istemiyle suçlandýðýný biliyoruz. Kapitaizm “iþini bilene” büyüme ve tüketim vaat ederken, bunu da “özgürlük” kýlýfýna sokuyor, biliyoruz. Buna karþýn solun derdi adil bölüþüm. Kapitalizmin hayranlarý tarafýndan, solun herkes için iþ, refah ve güvence istemesi ise çok zaman eleþtiri, hatta “alay” konusu olmakta. Oysa geldiðimiz zaman öyle gösteriyor ki, büyümenin, zenginliðin ve refahýn sýnýrlarýna dayanýyoruz. Bunu görmemek küresel bir felakat anlamýna geliyor. Dolayýsýyla, sürekli büyümeden söz eden kapitalizme karþý, daha mütevazi, fakat daha eþit ve adil bir dünya için bölüþümden söz eden sol, yalnýz adalet açsýsýndan deðil, yeryüzünün sýnýrlarý açýsýndan da haklý çýkmýþtýr. Bir anlamda solun kehaneti de kendini doðrulamýþtýr.” Ýnanýn, sebze ve meyve pazarlarýnda ilk önce özellikle köylü çiftçi kadýnlarýmýzýn tezgahlarýna uðramaya çalýþýrým. Çiftçi ve kadýn emeðine saygýdan olsa gerek. Bir þeyler almadan da ayrýlmam pazardan. Çangal çungal, eðricik büðrücükte olsa tercihim hep yerliden yanadýr. Alýþ veriþlerimde yerli tohumlarýn önemi konusunda konuþmadan da geçemem bu arada. Tüketicilere düþen görev fiyat ve görüntüye takýlmadan köylü pazarlarýný desteklemektir. 24 Ocak 2011 Pazartesi Ustanýn þiir dünyasýna açýlan kapý … Beni düþünmez oldu güzel çiçekler. Gök maviliðinden göndermiyor, Çocukluk rüyalarýmý aynalar çaldý Ýstiyorum geri vermiyor. Ninnilerin bahçesinden kovuldum. Sabahý kapýmýn eðiþinde, Bir bebek gibi aðlar buldum. Sebep gözün kör olsun, Sevgilisiz kaldým iþte.. Böyle diyor Yaþar Kemal son çýkan ‘Bugünlerde Bahar Ýndi’ adlý þiir kitabýnda. O, Nâzým Hikmet’in þiirlerini okuduktan sonra korkmuþ ve þiir yazmaktan vazgeçmiþ. Ama Nâzým Hikmet ýsrar etmiþ “Þiir yazacaksýn” demiþ. Ve usta yazar bir daha okumamak üzere yazmýþ her þiirini, koymuþ sandýða… Halbuki edebiyata ilk adýmýný þiirle atmýþtý Yaþar Kemal. Hikâyeler, romanlardan önce ilk göz aðrýsý olmuþ þiirleri. Çocuk denecek gençlik yýllarýnda yazmýþtý ilk þiiri, ‘Irgatlýk Anýlarý’ný. Bu þiirde yazar daha çocuk yaþta anasýyla olan iliþkisini anlatmýþ. Ve þiirlerini biriktirdiði defteri yýllar sonra çýkarmýþ sandýðýndan. “Acaba ne yazýyor bu defterde” demiþ ve çevirmiþ bir bir defterin sarý yapraklarýný. “Baktýðýmda ‘hiç de fena þiirler deðil’ dedim” diyor yazar, “Razý oldum yayýmlamaya.” ‘VAY BEE BEN DE ÞÝÝR YAZIYORMUÞUM’ Gizlenen bir þairin gizli þiirleri, geçtiðimiz ekim ayýnda Yapý Kredi Yayýnlarý imzasýyla bir kitapta hayat buldu. Yaþar Kemal de, önceki akþam Yapý Kredi Sermet Çiftler Salonu’nda anlattý þiirle tanýþmasýný. Dostu ve anýdaþý Prof. Dr. Cevat Çapan deðerlendirdi Yaþar Kemal’in þiirlerini. Metin Belgin ise þiirlerden bir seçki sundu. Belgin okuduðu her þiirin hikâyesinde gidip geldi yükselen ses tonuyla. Ve anlattý þair Yaþar Kemal’in o þiirde ne yaþadýðýný… Yaþar Kemal için ayrý bir önem taþýyordu ilk þiir kitabý: “Cesaretimi toplayýp þiirlerimden ‘Kýrmýzý Deynek’i yýllar sonra Ayþe okudu bana. Ve sabaha kadar uyuyamadým. Tekrar tekrar okudum. ‘Vay beee, ben þiir de yazýyormuþum’ dedim.” Yaþadýðý dünyanýn ritmini bu kez þiirlerine yansýtýyor Yaþar Kemal. “Çukurova’da arýlarýn výzýldamasýndan, sularýn akýþýndan, yaðmurun yaðýþýndan, rüzgârýn esiþinden beslemiþ þiirlerini. En kasýntýlý þairin bile özgünlüðünden ürkebileceði þiirler yazmýþ. O, çalýþmak isteyip iþsiz kalan Kemal Sadýk’ýn hüznünü, direncini, umudunu, dile getiriyor þiirlerinde...” Yýllar önce Sunday Telegraph, “Onun kitaplarýnýn güzelliði zengin þiirsel dilinde, efsane ve mit duygusunda yatýyor” demiþ. Dostu Çapan da ayný fikirde: “Yaþar Kemal bu þiir kitabýný yayýmlatmasaydý bile biz Yaþar Kemal’in büyük bir þair olduðunu biliyorduk. Onun romanlarý da bir þairin romanlarý olarak benimsendi. O romanlardaki þiirsellik onun þairliðinden geliyor demek ki.” Derken Metin Belgin alýyor kitabý eline ve ‘Kapý’ þiirinden “O günlerde bahar indi Çukurova’ya” dizesiyle baþlýyor… ONUN DÜNYASININ ÝPUÇLARI Bizi Yaþar Kemal’in dünyasýna götüren ilk kapý olan bu þiir kitabý için Çapan, “Biz Yaþar Kemal’i romanlarýndan çok iyi tanýyoruz. Ama o, dünyada neler olabildiðinin ilk ipuçlarýný bu þiirlerle veriyor. Peki ne var Yaþar Kemal’in o karmaþýk dünyasýnda? Bütün insanlýk var.” Onun dünyasý, yalnýz insanlarýn deðil tüm canlýlarýn, hayvanlarýn, çiçeklerin, topraðýn, daðlarýn, sularýn yani evrenin bütün varlýðýný bütün cömertliðiyle bize sunulduðu bir dünya. Yazarýn bizi aðýrladýðý dünyayý Çapan þöyle anlatýyor: “Geçenlerde bir Fransalý eleþtirmen Yaþar Kemal’in dünyasýný anlatýrken onun dünyasýnýn en çarpýcý özelliklerinin cömertliði, konuk severliði olduðunu söylüyor. Yani biz o dünyaya girdiðimiz zaman kendimizi o dünyanýn hoþ karþýlanan bir konuðu olarak hissediyoruz.” Usta yazarýn dünyasýnda nasýl bir konuk olduðumuzu ve bize nasýl bir ev sahipliði yaptýðýný ise þöyle dile getiriyor: “Bu son derece önemli bir þey, bir yazarýn okurundan bir okur yaratmasý. Elbette ki Yaþar Kemal’in yaratýcý bir yazar olduðu ortada. Ama okurunun da onu tanýmasýyla kendi dünyasýnda bir yaratýcýya dönüþmesi, okuruyla Yaþar Kemal arasýnda olaðanüstü bir dostluða dönüþüyor. O, bu dostluðunu cömertçe paylaþýyor. Burada okurun yaratýcýlýðý neredeyse okuru estetik bir olgunluða getiren bir iletiþim haline dönüþüyor. Yani biz bu þiirleri, bu romanlarý, bu öyküleri okuduðumuzda içine girdiðimiz dünyanýn karmaþýk gerçekliðiyle tanýþýyoruz ve bu tanýþýklýktan sanatsal bir zevk almaya baþlýyoruz. Kemal’in Homeros’un epik anlatýmýyla benzerlik taþýmasýnýn yaný sýra okuyucuya bir de bilinçaltý kazandýrýyor. Ve bu bilinçaltý çok önemli. Çünkü okurunda bir bilinçaltý olduðunu okura hissettiren bir þey. Ve okuyucu Yaþar Kemal’in dünyasýna girdiðinde insanýn doða ile olan iliþkilerindeki karmaþýklýðý ve yaratýcýlýðý görünce bir çeþit arýnmaya ulaþýyorlar. Bu da bir yazarýn okuruna baðýþlayabileceði en büyük armaðan.” Bilge sanatçý coþkulu duyarlýlýðýný bizimle paylaþýyor Çapan’a göre Yaþar Kemal’in romanlardaki iliþki ve malzemenin yoðun özeti aynen þiirlerinde de var. Örneðin, ‘Kapý’ þiirinin coþkulu sözlerin arkasýnda, bir nevi Çukurova’daki feodalitenin yerine, kapitalizmin geliþinin anlatýldýðýný söylüyor Çapan. Ancak bir tarihçi iktisatçý ya da sosyologun bize gösterebileceði karmaþýk gerçeklerin varlýðýndan söz ediyor. ‘Bu gerçekliði þiirle anlatýmýnýn bunlarý sadece aklýmýzla deðil duyularýmýzla yaþamamýzý saðladýðýný ve bu yüzden burada þiirin gücünün sosyolojiden belki tarihten de büyük olduðunu’ gördüðümüzün altýný çiziyor. Bütün kitaba baktýðýmýzda da Yaþar Kemal’in iyiye, doðruya, güzele bir selam gönderdiðini; bir bilge sanatçýnýn bu coþkulu duyarlýlýðý bizimle paylaþtýðýný görüyoruz. BirGün Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ Hasan KANKAL Hacýbektaþ jandarma ekiplerince bir akaryakýt istasyonuna yurda kaçak yollarla sokulduðu ileri sürülen 40 ton mazota el kondu. AA muhabirinin aldýðý bilgiye göre, bir ihbarý deðerlendiren Ýl Jandarma Komutanlýðýna baðlý ekipler, HacýbektaþKayseri karayolunun Avuç köyü mevkisindeki bir akaryakýt istasyonunda yer altýnda bulunan yakýt tanklarýnda inceleme yaptý. Yapýlan incelemelerde kaçak yollarla yurda sokulduðu ileri sürülen 40 ton mazot ele geçirildi. Operasyonda, iþletme sahibi olduðu belirtilen Vedat Y'nin (25) gözaltýna alýndýðý ve daha öncede ayný suçtan 250 bin lira para cezasýna çarptýrýldýðý öðrenildi. Olayla ilgili soruþturma sürüyor. Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Hüseyin KAÝM kayan çocuklardan 2'si, buzlarýn kýrýlmasýyla suya düþtü. Çevrede bulunanlar gölete girerek çocuklarý çýkardý. Çocuklar, köylüler tarafýndan çaðrýlan 112 Acil Servis ambulanslarý ile Nevþehir Dr. Þevki Atasagun Devlet Hastanesi'ne kaldýrýlarak tedavi altýna alýndý. Öðrencilerden Kader Þahin (11) hayatýný kaybetti. Halime Toprakçý (11) ise hastanede yapýlan müdahale sonrasýnda ileri tetkik ve tedavi için Kayseri Erciyes Üniversitesi Týp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Halime Toprakçý'nýn hayati tehlikesinin devam ettiði ve yoðun bakým ünitesinde tedavisinin yapýldýðý öðrenildi. Nevþehir'in Acýgöl ilçesine baðlý Topaç köyündeki göletin buz tutan yüzeyine çýkan 2 öðrenci, buzun kýrýlmasý sonucu göle düþtü. Topaç Köyü Ýlköðretim Okulu 4. sýnýf öðrencilerinden Kader Þahin (11) olayda hayatýný kaybederken, Halime Toprakçý (11) hastanede tedavi altýna alýndý. Topaç köyünde meydana gelen olayda, Kader Þahin (11) ve Halime Toprakçý (11) adlý öðrenciler arkadaþlarý ve köylülerle birlikte buz tutan göletin üzerine çýktý. Bir süre göletin üzerinde ayaklarý üzerinde Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR Hasan KANKAL Nevþehir Belediyesi Kapadokya Eðitim Merkezi (KAPEM) nde 18. eðitim dönemi 14 Þubat Pazartesi günü 15 deðiþik branþta düzenlenen 21 kurs ile baþlayacak. Nevþehir’de halk eðitiminde her yaþ grubundan kiþinin bilgilerini artýrmak,el becerilerini geliþtirmek ve ihtiyaç duyulan alanlarda istihdam imkanlarýnýn ortaya sunulmasýna yönelik olarak 2005 yýlýndan beri etkili çalýþmalar yürüten KAPEM,18. eðitim döneminde, Kadýn Üst Giysileri,Mutfak Takýmlarý Hazýrlama,Elde Kurdele Ýþi,Tel kýrma,Ýngilizce(Birinci Kademe),Diksiyon ,Bilgisayar iþletmenliði ve operatörlüðü,Osmanlýca,Almanca, Ebru,Güzel Sanatlara Hazýrlýk,Dekoratif Aksesuarlarý Hazýrlama,Baðlama,Halk Oyunlarý ve Gitar branþlarýnda toplam 21 kurs düzenliyor. Alanlarýnda uzman bir eðitici kadrosunun vereceði kurs çalýþmalarý 4 ay süre ile devam edecek. KAPEM’in ana idari merkezi konumundaki Paþa Konaðý baþta olmak üzere Bilgisayar Eðitim Merkezi,Kadýn Çalýþmalarý Eðitim Merkezi ve Kapadokya Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleþtirilecek kurs çalýþmalarýnýn bitiminde düzenlenecek sýnavda baþarýlý olan kursiyerlere baþarý sertifikalarý verilecek. Öte yandan bu yýlýn Haziran ayý içerisinde açýlmasý planlanan Arapça kurs kayýt iþlemleri de KAPEM’in ana idari merkezi Paþa Konaðý’nda devam ediyor.Arapça kursuna katýlmak isteyenler baþvurularýný Paþa Konaðý’ndaki KAPEM ilgililerine yapabiliyor. Sivas’ýn bir kazasýndan yaþlý bir bey telefonla aradý. Dedi ki “Oðul aradýk seni bulduk, burada bir yaþlý kadýn var, herhalde sizden. Kadýn Allah’ýn rahmetine kavuþtu. Yakýnýný falan bulursan gönder, gelip alsýnlar ya da biz burada namazýmýzý kýlýp gömelim. Peki amca ararým” dedim. Verdi adýný soyadýný; Beatris Haným diye biriydi, 70 yaþýnda. Fransa’dan oraya tatile gitmiþ. Aradým, 10 dakika içinde buldum yakýnlarýný, sonuçta biz birbirimizi biliriz, çok azýz çünkü. Gittim dükkânlarýna sordum “Böyle birini tanýr mýsýnýz?” Dükkândaki orta yaþlý kadýn döndü, “O benim anam” dedi. Sordum “Annen nerede?” Fransa’da yaþadýðýný senede 3-4 kere Türkiye’ye geldiðini ama Ýstanbul’a ya uðradýðýný ya uðramadýðýný, doðrudan terkettiði köyüne gittiðini anlattý. Anlattým kýzýna durumu. O da kalktý gitti. Ertesi gün telefon açtý. Bulmuþ ve tespit etmiþti anasý olduðunu, ama aðladý birden. Aðlamamasýný istedim, naaþý getirip getirmeyeceðini sordum. “Abi” dedi “Ben getirecem ama burada bir amca var biþeyler diyor” dedi ve telefonu aðlayarak amcaya verdi. Kýzdým amcaya “Neden aðlatýyosun kýzý” dedim. “Oðlum” dedi “Bir þey demedim... Kýzým anandýr, malýndýr ama bana sorarsan býrak kalsýn, burada gömülsün... Su çatlaðýný buldu” dedim. Ben iþte o anda döküldüm. Anadolu insanýnýn ürettiði bu deyiþten, bu algýlamadan döküldüm. Evet, su çatlaðýný bulmuþtu. “Evet biz Ermenilerin bu topraklarda gözü var çünkü kökümüz burada ama merak etmeyin bu topraklarý alýp gitmek için deðil bu topraklarýn gelip dibine girmek için…” Hrant Dink 15 Ekim 2005 BirGün *** Bu, ülkesini ve yan yana yaþadýðý halkýný aþaðýladýðý, onlara hakaret ederek nefret kustuðu söylenen; hainlikle, düþmanlýkla itham edilen; bir yazýsý nedeniyle ‘Türklüðe hakaret’ suçundan hakkýnda mahkûmiyet kararý verilmiþ Hrant Dink’e ait gerçek bir hikâye. Bu topraklarda biriktirdiði pek çok anýdan biri. Bu, insanýn doðduðu yere, köklerine baðlýlýðýnýn; bitmeyecek bir sevdanýn, dinmeyecek bir özlemin hikâyesi. 4 yýl önce öldürüldüðü yerde toplanan binlerce insanýn arasýnda dolaþtý sesi. Hikâyeyi dinleyenlerden bazýlarý belki artýk o kadar da sevmediðini fark etti ülkesini. Hrant’ýn sevdiði gibi... Ýnatla ve sabýrla... Çünkü 19 Ocak günü Dink’in öldürüldüðü Agos’un önünde toplananlar bir yandan onun sesinden, her kelimesinden sevgi ve barýþ dökülen hikâyesini dinlerken, diðer yandan yerde yatan kanlar içindeki bedenini gördüler. ‘Arkadaþým Hrant 4 yýldýr yok’ dediler. Eksiðiz, yalnýzýz. ‘4 yýldýr yargý yok’ dediler. Ýsyandayýz. ‘4 yýldýr meclis yok’ dediler. Öfkeliyiz. ‘4 yýldýr yüzleri yok, yürekleri yok’ dediler. Ýnatçýyýz. Unutmayacaðýz. Ölümünün 3. yýlýnda þöyle yazmýþtým. “Bu nasýl bir ülke, diye soruyor Arat Dink. Babasýnýn üç yýl önce öldürüldüðü yerden, acýdan paramparça olmuþ, öfkeden kaskatý kesilmiþ yüreðinden kopan bir sesle soruyor kalabalýða. “Bu nasýl bir ülke?” Bu öyle bir ülke ki, gün gibi ortada duran gerçekler, karanlýk kör kuyulara atýlýyor. Devletin bütün istihbarat kurumlarý Hrant Dink’i izlediði gibi onu öldürecek kiþileri de izlediði halde, Dink’in ölümüne engel olunamýyor! Engel olunmadýðý gibi, eldeki bu bilgiler davayý adaletli bir sonuca ulaþtýramýyor. Hem de tam üç yýldýr! Bu nasýl bir ülke?” *** Arat bu sene hiçbir þey söylemedi. Rakel de... Elde kalan bir kaç sözü de Hrant’a sakladýlar. Bu sene yakýnlarýný siyasi cinayetlerde kaybedenlerin oluþturduðu ‘Toplumsal Bellek Platformu’ndan Abdi Ýpekçi’nin kýzý Nükhet Ýpekçi konuþtu. Geçen sene, babasýnýn otuz yýldýr sakladýðý kanlý gömleðini göðsüne bastýrarak yerini bulmayan adalete isyan eden Ýpekçi, “gelecek kuþaklar böyle utançlar yaþamasýn” diye seslendi. Büyükannem büyükbabam Sabahattin Ali’yi uðurladý. Annem ve babam Uður Mumcu’yu, ben Hrant Dink’i... ve diðerlerini. Türkiye’de hiç bir kuþak cinayetsiz kalmadý. Kolundan paçasýndan kan damlayan devletin neden olduðu utancý elden ele bayrak gibi taþýdýk, taþýyoruz. Dava sürecinde dokunulmayan ve soruþturulmayan o kadar çok þey var ki. Geçen yýllar içinde adalet arayanlarýn biraz olsun yüreklerine su serpen þey AÝHM’in hükümet tarafýndan sunulan hiçbir tezi kabul etmeyerek, Türkiye’yi yaþam hakkýný koruyamadýðý, ifade özgürlüðünü çiðnediði ve Dink cinayetiyle ilgili etkin bir soruþturma yürütmediði için mahkûm etmesi olmuþtu. Türkiye’deki mahkemelerden iyi bir haber almak içinse 4 yýl beklememiz gerekti. Cinayetin 4. yýlýnda Rize Aðýr Ceza Mahkemesi, Dink suikastýnda ‘ihmalle’ suçlanan Trabzon polisi ve jandarmasý için yargý yolunu açtý. Hrant Dink’in öldürülmesine iliþkin davanýn görülmesine 7 Þubat’ta devam edilecek. Biliyorum ki Hrant’ýn arkadaþlarý yine orada olacak. Adaleti aramaya devam edecek. Halklarýn kardeþliði için mücadele eden, yüreði dostluk ve barýþ için atan bu adamý devletin bizden nasýl aldýðýný kimsenin unutmasýna izin vermeyecek. BirGün ÝSTANBUL - Türk Telekom Arena Stadý'nýn açýlýþýnda Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan ve bakanlarýn, ýslýk çalarak protesto yapanlara tepki göstermesi Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikasý'ýn organize ettiði yürüyüþle protesto edildi. TÜRK Telekom Arena Stadyumu’nun geçtiðimiz cumartesi günü yapýlan açýlýþ töreninde yaþanan gerginlikten sonra, Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikasý’nýn çaðrýsý ile binlerce spor sever Taksim’de saat 14.00’de bir araya geldi. Beyoðlu’nda yürüyen binlerce kiþi ýslýklarla protesto yaparak , "Tüm sporseverler ve spor emekçileri olarak biliyoruz ki; tek borcumuz, baþta stadýn inþasý sýrasýnda hayatýný kaybeden iki iþçi kardeþimiz olmak üzere, emekçi halkýmýzadýr" dedi. TKP; DÝSK, taraftar gruplarýndan Tekyumruk, FenerbahCHE , Halkýn Takýmý Beþiktaþ’ýn da destek verdiði 4 bin kiþilik topluluk, Taksim Meydaný’nda bir araya geldi. ‘Sporda da sinmeyeceðiz, susmayacaðýz, seyirci kalmayacaðýz’ pankartý arkasýnda yürüyen topluluðun, Galatasaray, Fenerbahçe, Beþiktaþ, Bursaspor ve Trabzon Spor’u simgeleyen kaþkol, þapka gibi eþyalar kullandýðý dikkat çekti. Topluluk kýrmýzý kart gösterip, ýslýk ve düdüklerle Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan’ý protesto etti. Taþýnan dövizler arasýnda, "Spor’un gerçek sahibi, spor emekçileri’, spor emek yasasý çýkarýlsýn’, Senden büyük halk var’, Seyrantepe, yitirdiðimiz iþçi kardeþlerimizle anýlsýn’, Bu devirde kimse þah deðil, padiþah’ deðil dövizleri dikkat çekti. Zaman zaman çaw bella þarkýsý söyleyen topluluk, yaþasýn renklerin kardeþliði’, Tayyip stadý al, baþýna çal’, Stada gireriz, hepinizi yeneriz’, Re re re, ya ya ya, Tayyip Erdoðan istifa’, AKP stadý al, baþýna çal’diye slogan atýp, vuvuzella çaldýlar. Tayyip Erdoðan diyor ki: Ben yaptým’ sözleri yuhalandý. Galatasaray Lisesi önünde topluluða hitap eden, Türkiye Devrimci Spor Emekçileri Sendikasý Genel Baþkaný Metin Kurt; "Ýspanyol diktatör Franko, Madrid’teki Barnebau stadýný yaptýrýrken, bana 100 bin kiþilik bir uyku tulumu yaptýrýn demiþtir. AKP de Arena Stadý’ndan uyku tulumu imal etmeye çalýþmýþ, fakat oyuna gelmeyen Galatasaray taraftarýnýn ýslýklý protestosuyla karþýlaþmýþtýr. Galatasaray taraftarýnýn ýslýklý tepkisi, diktatörlük isteyen zihniyetin, padiþahlýk özentilerinin heveslerini kursaðýnda býrakmýþtýr. Baþbakan stad açýlýþýný, siyasi bir þova çevirmeye çalýþmýþ, ancak 8 yýllýk iktidarýnýn yýkým politikalarýndan usanan halkýmýzýn tepkisi, Galatasaray taraftarýnýn aracýlýðý ile yüzüne vurulmuþtur. Burada olmamýzýn asýl nedeni ise, bu protesto kadar önemli olduðunu düþündüðümüz, protesto sonrasý, yaþanan geliþmelerdir. Stadlara siyaset girmeyecek kliþesi ardýna saklanarak, stadlarý kendi gerici siyasal emelleri için kullanmaya kalkanlarýn, buna izin verilmediðinde sergiledikleri tavýr utanç vericidir.Sporseverlere dönük adeta bir cadý avý baþlatýlmýþtýr. En küçük bir þiddet içermeyen bu demokratik tepki karþýsýnda, iktidar ve yandaþlarýnýn tavrý, aslýnda nasýl bir ülke ve toplum istediklerini de açýk biçimde göstermektedir" dedi. Metin Kurt konuþmasýna þöyle devam etti "Galatasaraylý kardeþlerimiz, tüm sporseverler ve biz spor emekçileri biliyoruz ki; Arena stadýndan dolayý tek borcumuz, baþta stadýn inþasý sýrasýnda hayatýný kaybeden iþçi kardeþlerimize olmak üzere, emekçi halkýmýzadýr. Bu stad halkýn parasýyla, emekçinin alýnteri ile var edilmiþtir. Kimsenin babasýnýn malý deðildir. Sporseverler içinde provokatör arayanlar önce kendi yarattýklarý bataklýðýn hesabýný vermelidir. Bizler spor emekçileri ve gerçek sporseverler olarak bu maçta tarafýz. Bu maçý alacaðýz" . Galatasaray Lisesi önünde basýn açýklamasý yapmaya gelen diðer gruplar nedeniyle, polis çevrede yoðun güvenlik önlemi aldý. Topluluk olaysýz daðýldý. (dha) Kýr ve kent emekçilerinin ortak politik talepleri ve hak mücadele biçimlerinin açýða çýkarýlmasý bakýmýndan kriz dönemi önemli olanaklar sunmaktadýr. Küçük ve orta tarýmsal üreticilerin kredi borçlarýnýn silinmesi; icra iþlemlerinin durdurulmasý; kaynaklarýn tarým þirketlerini kurtarmak için deðil köylülüðün piyasaya karþý korunmasý ve küçük-orta üreticinin desteklenmesi için kullanýlmasý; IMF, DB, DTÖ ve AB tarafýndan dayatýlan ve AKP iktidarýnca uygulanan neoliberal tarým politikalarýna son verilmesi; tarým iþçilerinin sosyal güvenlik ve çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi; aracýlarýn ve gýda spekülatörlerinin aradan çýkarýlarak gýdalarýn insanlara ulaþýmýnda dolaysýz kanallar kurulmasý gibi kýrsal alanda açýða çýkan acil taleplerin; kentlerde temel gýda maddelerinin fiyatlarýnýn kontrol altýnda tutulmasý, tüm insanlarýn temel gýda maddelerine ücretsiz ulaþým ve beslenme hakkýnýn garanti altýna alýnmasý talepleriyle beraber krize karþý emekçilerin ortak mücadele programýnýn parçalarý olarak ele alýnmasý gerekmektedir. Tarýmsal alandan gelen sese kulak verilmelidir; tarýmsal alanda örgütlenmesi gereken mücadele mevsimlik Kürt iþçilerin, yoksul topraksýz köylünün, köylü kadýnlarýn, güvencesiz tarým emekçilerinin, küçük üreticinin, kýrsal kentlerde yýðýlan iþsizlerin, kentli emekçinin özgün talepleriyle içinde büyük bir zenginlik potansiyeli barýndýrmaktadýr. 1 Tarýmsal alanýn neoliberal dönüþümünde kýrýlma noktasýný 1999 yýlýnda IMF’ye verilen niyet mektubu ve ardýndan 2000’li yýllarda devreye sokulan Tarým Reformu Uygulama Projesi oluþturmuþtur. AKP iktidarý yeni tarým rejiminin altyapýsýný oluþturmayý misyon edinmiþ ve AB Ortak Tarým Politikasý ve ilerleme raporlarý AKP’nin bu alanda kýlavuzluðunu yapmýþtýr. 2 Tarýmsal istihdamýn payý 1923’lerdeki % 90 olan Türkiye’de bu oran 2006 yýlýnda % 27,3’e inmiþtir. 3 2000 yýlýnda Dünya Bankasý ile imzalanan Ekonomik Reform Kredisi anlaþmasý çerçevesinde “Tarýmda Reform Uygulama Projesi” uygulanmasýna karar verildi ve proje ile destekleme sistemi tamamen deðiþtirilerek doðrudan gelir desteði uygulamasýna geçildi. DGD’nin en önemli özelliði, üretime ve ürüne baðlý olmaksýzýn çiftçiye verilmesiydi. Avrupa Birliði’nin üretim fazlasý olan ürünlerde üretim artýþýný frenlemek için uyguladýðý DGD’nin Türkiye’de uygulanmasý bir çok üründe üretimin düþmesine neden oldu. Üretim maliyetlerinin arttýðý koþullarda çiftçi üretim yapmadan destek aldý. DGD büyük toprak sahiplerini zenginleþtirdi. 4 Tahminlere göre dünyada yatýrýmcýlarýn pirinç ve buðday gibi ürünü hiç alýp satmadan yaptýklarý vadeli iþlemler ve opsiyon piyasalarýnda dönen spekülatif para 2000’de 5 milyar dolarken 2007’de 175 milyar dolara çýkmýþ durumdaydý. Yatýrým fonlarý dünyanýn büyük pazarlarýndaki buðday ticaretinin %5060’ýný kontrol ediyor. (Özkaya, T. ) 5 Geçtiðimiz yýl Türkiye’de pirinç fiyatlarýnda yaþanan ani sýçrama üzerine iktidar partisi “stok yaparak fiyat arttýrýyorlar “diyerek spekülatörleri halka þikayet etmiþti. Oysa sýfýr gümrük ile buðday ithalini þirketlere devrederek spekülasyon zeminini bizzat AKP hazýrlamýþtý. 6 2007 yýlýnýn Ocak-Ekim döneminde 986 milyon dolar olan tarým ürünleri dýþ ticaret açýðý, 2008 yýlý Ocak-Ekim döneminde yüzde 150 oranýnda artarak 2 milyar 470 milyon dolar ile 85 yýllýk Cumhuriyet döneminin en yüksek deðerine ulaþtý. 7 Kanunla yurtiçinde sadece kayýt altýna alýnmýþ çeþitlere ait tohumluklarýn ticaretine izin verilmiþ, çiftçilerin ürettiði tohumlarý satmalarýna engel getirilmiþ, kamu kurumlarý tohum üretim alanýnýn dýþýna çýkarýlmýþtýr. Tohumun sertifikalandýrma, ticaret ve denetimini þirketlere býrakan ve þirketlerle çiftçiler arasýnda çýkacak anlaþmazlýklarda, tohum þirketlerinin oluþturduðu Tohumcular Birliðini yetkili kýlan kanunla çiftçiler ihtiyacý olan tohumu þirketlerden karþýlamaya mecbur býrakýlmýþtýr. 8 2006 verilerine göre dünya tohum pazarý 22.8 milyar dolardýr. On tohum þirketinin tohum pazarýndaki payý %57’dir. Yine büyüklüðü 35.4 milyar dolar olan dünya tarým kimyasallarý pazarýnýn %84’üne on þirket egemendir. Tohum pazarýna egemen olan firmalarýn dördü ayný zamanda bu listededir. Bunlar Monsanto, Dupont, Syngenta ve Bayer’dir. Bunlardan Monsanto ayný zamanda GDO’lu tohum piyasasýnýn tamamýna yakýnýný elinde tutmaktadýr. GDO’lu tohum üreten diðer önemli firmalar Dupont, Syngenta, Bayer ve Dow’dur. Uluslararasý Tohum Federasyonu’nun yaptýðý araþtýrma bütün dünyada çiftçilerin kendi yetistirdikleri tohumlar engellenebilirse piyasa genislemesinin 73milyar dolara çýkacaðýný söylemektedir. (Ayrýntýlý bilgi için bkn: Özkaya, T. Tohumda Tekelleþme ve Etkileri) 9 2001’de kabul edilen Þeker Kanunu ile özelleþtirme süreci baþlamýþ, Þeker Kurumu ve Kurulu oluþturulmuþtur. 10 Tütün Yasasý ile tütün ve mamulleri piyasasýnýn Philip Morris-Sabancý ortaklýðý, R.J. Reynolds (JTI) ve Tire’de yatýrýma hazýrlanan BAT-Koç ortaklýðý egemenliðine girmesi için özel bir düzenleme yapýlmýþtýr 11 Yerli sermaye 80’lerin sonunda baþlayarak hýzla et, süt ve sütlü ürünler üretimi, gýda paketlemesi, sebze ve meyve iþlenmesi ve dondurulmasý, çay üretimi, tam ve hazýr gýda üretimi, gýda pazarlamasý ve perakendeciliði gibi alanlarda etkinlik göstermeye baþladý. Türkiye tarýmýnda egemen þirketler; süt sektöründe; DANONE-Sabancý, NESTLE, tütün sektöründe; PHÝLSA (PHÝLÝP MORRÝSSABANCI), R.J.RAYNOLDS, JTI, BATKOÇ, þeker sektöründe; CARGILL, çay sektöründe; UNILEVER ve TEEKANE, hububat sektöründe; CARGILL, GLENCORE; LUI DREYFUS. 12 “Çoðunlukla yabancý sermaye ile ortaklaþa etkinlikte bulunan tohumculuk þirketleri, Akdeniz ve Marmara Bölgelerinde sözleþmeli tarým uygulamaktadýr. Uluslararasý sigara tekeli Rothmans, Marmara Bölgesinde (Bolu, Adapazarý, Balýkesir) Amerikan tipi tütün üretimini yaptýðý sözleþmelerle yürütmektedir. Modelin yaygýnlaþtýrýlmaya çalýþýldýðý yörelerden birisi de GAP Bölgesi (örneðin Koç-Ata Grubunun Harran’daki sözleþmeli besi hayvancýlýðý projesi). Ýznik Gölü’nü kirleten Cargill; Konya, Karacabey ve Ege’de ayný modeli uyguluyor. Bunlarýn dýþýnda Bursa’da sanayi tipi domates, Niðde ve Nevþehir’de patates, Antalya ve Muðla’da kesme çiçek üretiminde; ayrýca Ege ve Akdeniz Bölgelerinde konserve ve dondurulmuþ gýda sanayii için sebze ve meyve üretiminde sözleþmeli tarým uygulamasý yaygýndýr.”(aktaran Dr. Necdet Oral) 13Mevsimlik iþçilerin büyük bölümü Orta Anadolu’da soðan, þeker pancarý, kayýsý, Çukurova’da pamuk, Ege’de yaþ sebze, zeytin, Karadeniz’de fýndýkta çalýþmaktadýr. 14 UNÝCEF verilerine göre dünyada çalýþtýrýlan 15 yaþ altý 158 milyon çocuðun %70’i tarýmda çalýþmaktadýr. Türkiye’de Çalýþma ve sosyal güvenlik bakanlýðý verilerine göre 12-14 yaþ arasý 87 bin çocuk tarýmda çalýþmaktadýr. Oranýn büyük bölümünü kýz çocuklarý oluþturmaktadýr. 15 Ziraat Odalarýnýn sayýsý 700 civarýndadýr ve 4 milyona yakýn çiftçi üyesi bulunmaktadýr. Tarým alanýnda 12.219 birim kooperatifin 4. 764.281 ortaðý bulunmaktadýr. Mahalli Ýdarelere ait birlikler ve sulama, köye hizmet götürme ve damýzlýk sýðýr yetiþtiricileri birliklerine ortak ve kayýtlý iþletme sayýsý 1 milyona yaklaþmaktadýr. 2004 yýlýnda çýkarýlan Üretici Birlikleri Yasasýna göre 16.260 ortaðý olan 268 birlik kurulmuþtur. Karasaban (Bitti) 145 kiloluk Uçan Dev! Ayak izlerine dayanarak dinozorlarýn aðýrlýklarýný hesaplayabilen yeni bir yöntemin sunulduðu çalýþma, uçan pterozorlarýn aðýrlýklarýnýn yaklaþýk 145 kilo olduðunu ortaya koyuyor. Araþtýrmanýn, fosil ayak izlerini ele alarak soyu tükenmiþ bir canlýnýn aðýrlýðýný hesaplayabilen bir yöntemi ilk olarak sunduðu belirtiliyor. Önceki çalýþmalar dinozor aðýrlýðýnýn tahmininde genel olarak kemikleri ele alýyordu. Japonya Fukui Dinozor Müzesi’nden paleontolog Tai Kubo yönteminin, pterozorlarýn uçmalarýna karþýn oldukça aðýr canlýlar olduklarýna iliþkin saðlam kanýtlar sunduðunu söylüyor. Araþtýrmacý çalýþmasýna, Ueno Hayvanat bahçesindeki timsah, kaplumbaða, kertenkele ile kurbaðalara ait 17 canlý türüne ait ayak izlerini inceleyerek baþlamýþ. Buradaki ayak izlerini toplayan Kubo, ayak izi sahibi olan canlýnýn aðýrlýðýný da kaydetmiþ. Bu deðerleri incelemesi sýrasýnda, bireyin ön ve arka ayak büyüklükleri ile toplam aðýrlýðý arasýnda bir iliþki saptamýþ. Sonrasýndaysa elde ettiði matematik modeli pterozorlara ait olan ayak izlerine uygulayarak sonuca ulaþmýþ. Tai Kubo, bundan sonra modeli dinozorlarýn bugün yaþayan yakýn akrabalarý olan kuþlara uygulayarak test edeceðini ve sonrasýnda da diðer dinozor türlerinin izleri üzerinde çalýþacaðýný belirtiyor. Biliminsanlarý, günümüzdeki en aðýr uçabilen kuþ olarak belirtilen 22 kiloluk Afrika dev toyunun, dinozorlar çaðýnýn uçan sürüngenleri yanýnda hafif kaldýðýna dikkat çekiyor. BirGün Vurulduk Ey Halkým! Unutma Bizi. Uður Mumcu 25/08/1975 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nden Dað gibi karayaðýz birer delikanlýydýk. Babamýz sýrtýnda yük taþýyarak getirirdi aþýmýzý, ekmeðimizi. Arabalar þýrýl þýrýl ýþýklarýyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ýþýðýnda bitirirdik kitaplarýmýzý. Kendimiz gibi yaþayan binlerce yoksulun yüreðini, yüreðimizde yaþayarak katýldýk o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük. dövüldük, vurulduk, asýldýk. Vurulduk ey halkým, unutma bizi... Yoksulluðun bükemediði bileklerimize çelik kelepçeler takýldý. Ýþkence hücrelerinde sabahladýk kaç kez. Ýsteseydik, diplomalarýmýzý, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanýrdýk. mimardýk, mühendistik, doktorduk, avukattýk. yazlýk kýþlýk katlarýmýz, arabalarýmýz olurdu. Yüreðimiz, iþçiyle birlikte attý. Yaþamýmýzýn en güzel yýllarýný, birer taze çiçek gibi verdik topluma. Bizleri yok etmek istediler hep. Öldürüldük ey halkým unutma bizi... Fidan gibi genç kýzlardýk. Hayat, þakýrdayan bir þelale gibi akardý göz bebeklerimizden. Yirmi yaþýnda, yirmi bir yaþýnda, yirmi iki yaþýnda, iþkencecilerin acýmasýz ellerine terk edildik. Direndik küçük yüreðimizle, direndik genç kýzlýk gururumuzla. tükürülesi suratlarýna karþý bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarýmýzý fýrlattýk boþ birer eldiven gibi. Utanmadýlar insanlýklarýndan, utanmadýlar erkekliklerinden. Hücrelere atýldýk ey halkým, unutma bizi... Ölümcül hastaydýk. Baðýrsaklarýmýz düðümlenmiþti. Hipokrat yemini etmiþ doktor kimlikli iþkencecilerin elinde öldürüldük acýmaksýzýn. Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamýþtý daha. Cezaevlerine kilitlenmiþ kocalarýmýzýn taptaze duygularýna, birer mezar taþý gibi savrulduk. Vicdan sustu. Hukuk sustu, insanlýk sustu. Göz göre göre öldürüldük ey halkým, unutma bizi... Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yýlan gibi dolaþýyordu derilerimizde. Uydurma davalarla kapattýlar hücrelere. Hastaydýk. yurtdýþýna gitseydik kurtulurduk belki. Bir buçuk yaþýndaki kýzlarýmýzý öksüz býrakmazdýk. Önce kolumuzu, omuz baþýndan keserek yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fýrlattýk önlerine. sonra da otuz iki yaþýnda býrakýp gittik bu dünyayý, ecelsiz. Öldürüldük ey halkým, unutma bizi... Giresun'daki köylüler, sizin için öldük. Ege'deki tütün iþçileri, sizin için öldük. Doðudaki topraksýz köylüler, sizin için öldük. Ýstanbul'daki, Ankara'daki iþçiler sizin için öldük. Adana7da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan iþçiler, sizin için öldük. Vurulduk, asýldýk, öldürüldük ey halkým, unutma bizi... Baðýmsýzlýk, Mustafa Kemal'den armaðandý bize. Emperyalizmin ahtapot kollarýna teslim edilen ülkemizin baðýmsýzlýðý için kan döktük sokaklara. mezar taþlarýmýza basa basa, devleti yönetenler, gizli emirlerle baþlarýmýzý ezmek, kanlarýmýzý emmek istediler. Amerikan üsleri kaldýrýlsýn dedik, sokak ortasýnda sorgusuz sualsiz vurdular. Yirmi iki yaþlarýndaydýk öldürüldüðümüzde ey halkým, unutma bizi... Yabancý petrol þirketlerine karþý devletimizi savunduk; komunist dediler. Ülkemiz baðýmsýz deðil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze. Kurtuluþ Savaþýnda emperyalizme karþý dalgalandýrdýðýmýz bayraðýmýzý daha dik tutabilmekti bütün çabamýz. bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler. Vurulduk ey halkým unutma bizi... Henüz çocukluðumuzu bile yaþamamýþtýk. Bir kadýn eli deðmemiþti ellerimiz. bir sevgiliden mektup bile almamýþtýk daha. bir gece sabaha karþý, pranga vurulmuþ ellerimiz ve ayaklarýmýzla çýkarýldýk idam sehpalarýna. herkes tanýktýr ki korkmadýk. Ýçimiz titremedi hiç. Mezar topraðý gibi taptaze, mezar taþý gibi dimdik boynumuzu uzattýk yaðlý kementlere. Asýldýk ey halkým, unutma bizi... Bizi öldürenler , bizi asanlar, bizi sokak ortasýnda vuranlar, aðabeyimiz, babamýz yaþlarýndaydýlar. ya bu düzenin kirli çarklarýna ortak olmuþlardý ya da susmuþlardý bütün olup bitenlere. öfkelerini bir gün bile karþýsýndakilere baðýrmamýþ insanlarýn gözleri önünde öldürüldük. Hukuk adýna, özgürlük adýna, demokrasi adýna, batý uygarlýðý adýna, bizleri, bir þafak vakti ipe çektiler. Korkmadan öldük ey halkým, unutma bizi... Bir gün mezarlarýmýzda güller açacak ey halkým, unutma bizi...Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarýnda yankýlanacak ey halkým, unutma bizi. Özgürlüðe adanmýþ bir top çiçek gibiyiz þimdi., hep birlikteyiz ey halkým, unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi... Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uður Mumcu ve Ahmet Taner Kýþlalý’dan Hrant Dink’e uzanan katliamlarýn ardýndan dönemin yetkililerinin verdikleri “namus sözü” bir türlü yerine getirilemedi. Cinayetlerin aydýnlanmasýný bekleyenler birkaç tetikçiyle oyalandý. Gerçek faillere ulaþýlmasý için yapýlan giriþimler hep engellendi. Aydýnlara yönelik suikastý gerçekleþtiren kiþi ve gruplarýn baðlantýlarý görmezlikten gelindi. Cinayetlerin örgütsel kökenleri ortaya konulamadý. Ýliþkiler örtbas edildi. Mumcu, Aksoy, Üçok, Kýþlalý’dan Dink’e kadar uzanan pek çok faili meçhul cinayet halen çözülmeyi bekliyor. Cumhuriyet/ANKARA Ankara’daki törenler saat 11.00’de, Batýkent Uður Mumcu Parký’ndaki anýtýna çelenk konulmasý ile baþlayacak. Ardýndan karanfiller ve mumlarla saat 12.00’de, Uður Mumcu’nun evinin önünde toplanýlacak. Burada, sinevizyon gösterimi yapýlacak ve “Neden Öldürüldüler?” baþlýklý sergi açýlacak. Saat 14.30’da Mumcu’nun Cebeci Asri Mezarlýðý’ndaki gömütü ziyaret edilecek. Çaðdaþ Sanatlar Merkezi’nde de, saat 18.30’da, suikastlar sonucu yakýnlarýný kaybeden Orhan Dink, Eren Aysan, Canan Kaftancýoðlu, Özge Mumcu, Gül Erdost ve Zeynep Altýok’un konuþmacý olarak yer alacaðý “Dünden Bugüne Siyasi Cinayetler” baþlýklý açýk oturum gerçekleþtirilecek. Ayrýca, Uður Mumcu ile Atatürkçü Düþünce ÝZMÝR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Uður Mumcu, baþta Ýzmir olmak üzere Ege’nin dört bir yanýnda bugün özlemle anýlacak. Ýzmir Büyükþehir Belediyesi’nin Mumcu ve demokrasi þehitleri anýsýna düzenlediði program, Kültürpark Ýsmet Ýnönü Sanat Merkezi’nde saat 19.00’da baþlayacak. Fatih Paþalý ve Uður Mumcu (1942-1993) Vurulduk Ey Halkým! Unutma Bizi. Aslen, Ankaralý olan Uður Mumcu, 22 Aðustos 1942 yýlýnda,babasýnýn memuriyeti dolayýsýyla Kýrþehir’de, dört kardeþin üçüncüsü olarak doðdu. Annesi Nadire Haným, babasý, Tapu Kadastro memuru Hakký Þinasi Bey’di. Ýlk ve orta okullarý Ankara’da okuyan Mumcu çok aktif bir öðrenciydi. Bu hýzlý yaþam Hukuk fakültesinde de devam etti. 1961 yýlýnda baþladýðý Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1965 yýlýnda tamamladý. Bir süre avukatlýk yaptý; yabancý dil öðrenmek için Ýngiltere’ye gitti. 19691972 yýllarý arasýnda Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ýdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta’nýn asistaný olarak çalýþtý. Yazmaya, üniversite öðrenciliði yýllarýnda, Doðan Avcýoðlu’nun Derneði’nin (ADD) kurucusu, Türk Hukuk Kurumu ve Ankara Barosu baþkanlarýndan gazetemiz yazarý Prof. Dr. Muammer Aksoy’un ölüm yýldönümleri olan, 24-31 Ocak günleri arasýnda, Uður Mumcu Araþtýrmacý Gazetecilik Vakfý (um:ag) öncülüðünde düzenlenen “18. Adalet ve Demokrasi Haftasý” etkinlikleri bugün baþlayacak. Etkinliðin bu yýlki temasý ise “Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunamaz” olacak. Adalet ve Demokrasi Haftasý kapsamýnda da yarýn 4 etkinlik gerçekleþecek. Yarýn saat 15.00’te Çaðdaþ Sanatlar Merkezi’nde Gürsel Gökçe tarafýndan hazýrlanan “Uður Mumcu’nun Ardýndan” baþlýklý fotoðraf sergisi açýlacak. Yarýn saat 15.30’da Prof. Dr. Murat Dinçmen, Eriþ Ülger’in konuþmacý olduðu “Bireyden Topluma Bilgi Yönetimi-Basýn Arenasýnda Þövalye” baþlýklý açýk oturum gerçekleþtirilecek. Saat 18.00’de ise Fikret Ýlkiz ve Hasan Uysal’ýn konuþmacý olduðu “Basýn ve Sansür” baþlýklý açýk oturum gerçekleþecek. Saat 19.30’da da Batýkent Ahmet Taner Kýþlalý Kültür Merkezi’nde “Tam Baðýmsýz Türkiye” baþlýklý açýk oturum gerçekleþecek. Bu açýk oturumda ADD Genel Baþkaný Tansel Çölaþan, CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý Süheyl Batum, Hasan Erçelebi, Mehmet Bedri Gültekin birer konuþma yapacak. Nagihan Yazýcý’nýn canlandýrmasý eþliðindeki “Uður Mumcu Sesleniyor” konulu slayt gösterisinin ardýndan, Ýzmir Büyükþehir Belediye Baþkaný Aziz Kocaoðlu açýlýþ konuþmasýný yapacak. Daha sonra Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) ve Ýzmir Gazeteciler Cemiyeti (ÝGC) Baþkaný Atilla Sertel’in yöneteceði panele, gazetemiz yazarlarý Ali Sirmen, Ümit Zileli ve Ege Temsilcisi Serdar Kýzýk konuþmacý olarak katýlacak. Anma programý, Sadýk yönetimindeki Yön Dergisinde baþlayan Uður Mumcu, 12 Mart döneminde bir yazýsýnda kullandýðý “ordu uyanýk olmalý” sözleriyle, “orduya hakaret etmek”, “sosyal bir sýnýfýn öteki sosyal sýnýflar üzerinde tahakkümünü kurmak” suçunu iþlediði iddiasýyla gözaltýna alýndý. Uður Mumcu bu davadan dolayý 7 yýl hapse mahkum edildi. Fakat yargýtayca karar bozuldu ve serbest býrakýldý. Bu olaydan sonra,Mumcu askerliðini, 1972-74 yýllarý arasýnda Aðrý’nýn Patnos ilçesinde, resmi tanýmýyla “sakýncalý piayde eri” olarak var olan ülseri yüzünden mide kanamasý geçirdi. Ýlk yazýlarý 1962'den itibaren Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, KIM v.b. dergilerde yer alan Mumcu’nun, 1968-69-70 yýllarýnda Akþam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde zaman zaman çeþitli konularda inceleme yazýlarý da yayýmlandý. Köþe yazarlýðýna 1974 yýlýnda haftalýk Yeni Ortam dergisinde baþladý. Daha sonra çalýþmaya baþladýðý Anka Ajansýnda 1975 yýlýndan itibaren Cumhuriyet’e de köþe yazýlarý yazdý. 1977 yýlýndan sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya Cumhuriyet/ÝSTANBUL Uður Mumcu bugün Ýstanbul’da da sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerin düzenlediði etkinliklerle anýlacak. CHP Þiþli Ýlçe Baþkanlýðý, Ýstanbul Ýl Baþkaný Nebil Ýlseven’in katýlýmýyla bugün 09.45’te Þiþli ilçe binasýnýn önünde bir araya gelerek Harbiye’deki Uður Mumcu Anýtý’na yürüyecek. Kadýköy Belediyesi ise bugün 20.00’de “Uður Mumcu ve Tüm Demokrasi Þehitlerimizi Anma Gecesi” düzenleyecek. Caddebostan Kültür Merkezi’nde düzenlenecek gecede gazetemiz yazarý Iþýk Kansu, Mumcu’yu anlatacak. Sanatçý Onur Akýn da sahne alacak. Ayrýca meþalelerle “Mumcu’yu Anma yürüyüþleri” yapýlacak. Ulusal Sivil Toplum Kuruluþlarý Birliði, ADD Avrupa Yakasý þubeleri, TGB 18.30’da Þiþli’deki Atatürk Evi önünden Harbiye’deki Uður Mumcu Anýtý’na yürüyecek. ADD Kadýköy Þubesi öncülüðünde ADD Anadolu Yakasý þubeleri ise 18.00’de Kadýköy Altýyol’dan Ýskele Meydaný’na yürüyecek. DÝSK’ten açýklama DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, yaptýðý açýklamada, “Yazdýklarýyla halkýný aydýnlatan, karanlýk iliþkilerin ardýný yansýtmaktan caný pahasýna çekinmeyen Mumcu’yu anýyoruz” dedi. Gürbüz’ün konseriyle sona erecek. Mumcu, Konak, Narlýdere, Gaziemir, Çiðli ilçeleri ile Muðla, Aydýn’da düzenlenecek etkinlerle de anýlacak. baþladý. Gözlem baþlýklý köþesinde 1991 yýlýnýn Kasým ayýna kadar aralýksýz olarak yazdý. 6 Kasým 1991'de Ýlhan Selçuk ve yaklaþýk 80 Cumhuriyet çalýþaný ile birlikte gazeteden ayrýldý. Bir süre iþsiz kaldý. 1 Þubat-3 Mayýs 1992 tarihleri arasýnda Milliyet Gazetesi’nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yönetim deðiþikliði üzerine 7 Mayýs 1992'de Cumhuriyet’e döndü. Gazetecilik hayatý baþarýlarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 yýlýnda uðradýðý bombalý saldýrý sonucu öldü. 12 Eylül Adaleti Bir Uzun Yürüyüþ Tarikat – Siyaset – Ticaret Kazým Karabekir Anlatýyor 40'larýn Cadý Kazaný Kürt Ýslam Ayaklanmasý 1919-1925 Gazi Paþa’ya Suikast Sakýncalý Piyade (Tiyatro) Söze Nereden Baþlasam Bu Düzen Böyle Mi Gidecek? Bomba Davasý Ve Ýlaç Dosyasý Sakýncasýz Eðilmeden Bükülmeden Kürt Dosyasý (1993) Eserleri Hakkýnda Yazýlan Kitaplar Mobilya Dosyasý (1975) Suçlular Ve Güçlüler (1975) Sakýncalý Piyade (1977) Bir Pulsuz Dilekçe (1977) Büyüklerimiz (1978) Çýkmaz Sokak Tüfek Ýcad Oldu Silah Kaçakçýlýðý Ve Terör (1981) Söz Meclisten Ýçeri Liberal Çiftlik Devrimci Ve Demokrat Aybar Ýle Söyleþi Ýnkýlap Mektuplarý Rabýta Kardeþim Uður Mumcu, Ceyhan Mumcu, Kaynak Yayýnlarý, Ankara 2008 Uður Olsun!/ Bir Devrimcinin Öyküsü, Sevgi Özel, Bilgi Yayýnevi, 3. baský, Ankara 2003 Uður Mumcu Cinayeti, Uður Mumcu Vakfý Yayýnlarý, Ankara 1997 Uður Mumcu ve 12 Mart Geriye Dönüþün Ýlk Adýmý, Emin Deðer, Uður Mumcu Vakfý Yayýnlarý, Ankara 1996 Sol’un Namusu Uður Mumcu, Gökçe Fýrat Ali, Ýleri Yayýnlarý, 2009