KAĞIT SEKTÖRÜ ve SEKA ANALİZİ

Transkript

KAĞIT SEKTÖRÜ ve SEKA ANALİZİ
KAĞIT SEKTÖRÜ
ve
SEKA ANALİZİ
Hazırlayanlar:
Prof.Dr. İzettin ÖNDER
Yrd.Doç.Dr. Hakan ONGAN
Dr. Dündar DEMİRÖZ
Dr. Nilgün TUNÇCAN ONGAN
Ülkü HATMAN
Meltem GÜNGÖR
Eren EĞİLMEZ
Mart/2005
1
İÇİNDEKİLER
I. BÖLÜM
KAĞIT SEKTÖRÜ
Sayfa No:
A. Sektörün Tanımı ....................................................................................................
1
B. Üretim Teknolojisi .................................................................................................
2
C. Türkiye’de kağıt sektörü ve SEKA ........................................................................
2
II. BÖLÜM
SEKA’NIN ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ
Sayfa No:
A. Liberalizasyon Süreci ve SEKA’nın Özelleştirilmesi ...........................................
3
B. SEKA’nın Ekonomiye Katkısı ve Kapatılmasının Olası Sonuçları .......................
7
SONUÇ ......................................................................................................................
16
KAYNAKÇA .............................................................................................................
17
2
I. BÖLÜM
KAĞIT SEKTÖRÜ
A. Sektörün Tanımı
Kağıt sektörü; odun, yıllık bitkiler atık kağıt hammaddelerinden selüloz, odun hamuru,
eski kağıt hamuru üretilmesiyle bu ara ürünlerin değişik mekanik ve kimyasal işlemlerle
kağıda dönüştürülmesine kadar geçen aşamaları içeren bir sanayi koludur.
Selülozlar ara ürünleri, kağıt-kartonlar ve konfeksiyon ürünleri (defter, dosya, kutu,
torba, havlu, peçete, mendil vs.) ise son ürünleri oluştururlar (DPT; 2000).
Sektörün nihai ürününü oluşturan kağıtlar ve kartonlar literatürde genel olarak aşağıdaki
şekilde sınıflandırılırlar;
Kültürel kağıtlar
Yazı tabı kağıtları
Gazete kağıdı
Endüstriyel kağıtlar
Sargılık kağıtlar
Temizlik kağıtları
Kraft torba kağıdı
Oluklu mukavva kağıtları
Kartonlar
Sigara ve ince özel kağıtlar
B. Üretim Teknolojisi
Kağıt-karton üretim teknolojisi genel olarak; odun, yıllık bitki ve atık kağıt gibi
hammaddelerden kimyasal, yarı kimyasal ve mekanik yollarla elde edilen hamurların dövme,
kesme, saçaklandırma ve temizleme gibi işlemlere tabi tutularak dolgu ve şartlandırma
maddeleri ilave edildikten sonra elek üzerinde safiha oluşturulması, kurutulması ve bunun
uygun ebatta kesilmesi işlemlerini kapsar. Kağıt üretim teknolojisi iki farklı aşamayı içerir;
1)değişik hammaddelerden değişik hamurların elde edilmesi 2)elde edilen kağıt hamurlarının,
katkı ve dolgu hammaddelerinin de eklenmesinden sonra kağıda dönüştürülmesi (KİGEM;
1996).
C. Türkiye’de kağıt sektörü ve SEKA
3
Ülkemizde ilk kağıt üretimi 1936 yılında İzmit’te kurulan fabrika ile başlamıştır.
Türkiye’nin ilk kağıt karton fabrikası olan SEKA İzmit 10.000 ton/yıl kapasite ile kurulmuş
daha sonra eklenen fabrika ve tesislerle 5 kağıt, 2 oluklu mukavva 1 selüloz ve 1 klor-alkali
fabrikasına kavuşarak entegre bir tesis haline gelmiştir. 1980 yılına gelindiğinde kapasite
140.000 ton/yıl’a ulaşmıştır.
Özel sektör yatırımları kamuya göre oldukça yenidir. 1970’te 17.500 ton civarında
olan özel sektör üretimi, 133.600 tonluk kamu üretiminin yaklaşık sekizde biri iken,
yatırımlardaki artışlarla ilk kez 1991’de SEKA’nın yıllık toplam üretimini aşmış ve bu durum
bu güne kadar devam etmiştir. 2003 yılı itibariyle SEKA’nın fiili üretimi 91.289 ton olarak
gerçekleşirken bu rakam özel sektör için 1.527.985 ton olarak gerçekleşmiştir. 2003 yılı
itibariyle toplam kağıt-karton üretiminde özel sektörün payı %94, SEKA’nın payı ise %6
olmuştur. Şu anda kağıt sektöründe 36 adet özel sektör firması ve 2 adet SEKA’ya bağlı kamu
işletmesi (İzmit ve Akdeniz) bulunmaktadır.
Tablo 1. 2000-2003 Yılları Arası SEKA İşletmelerinin Üretim Verileri (ton/yıl)
2000
2001
2002
2003
İzmit
77.509
68.431
52.384
33.829
Dalaman
87.917
9.512
Çaycuma
52.850
46.048
46.190
15.621
Akdeniz
103.443 112.823 114.117 18.539
Aksu
51.649
31.747
35.731
20.070
Balıkesir
75.882
56.296
18.385
31
Kastamonu
5.534
6.654
5.142
3.199
Afyon
22.219
11.678
13.632
1.355
454.784 331.511 268.249 91.289
TOPLAM
Kaynak: SEKA APK, Raporu Haziran 2004, “Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel
Durumu”, s.26.
4
II. BÖLÜM
SEKA’NIN ÖZELLEŞTİRME SÜRECİ
A. Liberalizasyon Süreci ve SEKA’nın Özelleştirilmesi
Ülkemizde kağıt sektörü 1980’li yıllara değin SEKA ile özdeşlemiştir. Özelleştirme
Yüksek Kurulu’nun 06.12.1997 tarih ve 1997/54 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına
alınan SEKA; 15.07.1998 tarih ve 1998/51 sayılı Karar ile Özelleştirme Programı'na
alınmıştır. Yöntem olarak "varlık satışı"nın benimsenmesi nedeniyle, 24.11.1998 tarihinde
Ana Sözleşme'de değişiklik yapılmış; Müesseseler, İşletmeye; KİT statüsü, Anonim Şirket
statüsüne dönüştürülmüştür.
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun aldığı ve Resmi Gazete'de yayımlamadığı 8 Kasım
2004 tarih ve 2004/110 kararıyla, 1934 yılında temeli atılan ve 1936 yılında üretime geçen
Türkiye'nin ilk kağıt fabrikası olan SEKA İzmit İşletmesi'nin, 27 Ocak 2005 tarihi itibarıyla
kapatılması kararı alınmıştır.
Aslında SEKA İzmit İşletmesi'nin kapatılması yeni bir girişim değildir. Özelleştirme
Yüksek Kurulu'nun 14.09.1998 tarih ve 1998/71 sayılı kararı ile SEKA İzmit İşletmesi'nin
kapatılması ve arsalarının yeşil alan, spor alanı, otel alanı, kongre merkezi alanı ve lüks konut
alanı olarak İzmit Büyükşehir Belediyesi'nce yapılan İmar Planı doğrultusunda düzenlenmesi;
bu düzenleme içersinde yer alan yeşil ve spor alanlarının İzmit Büyükşehir Belediyesi'ne
devri kaydı ile uygun görülmüştür. Bu karar ile birlikte; SEKA'da çalışmakta olan işçilerin bir
kısmının, SEKA Fidanlık arazisi gibi bir kamu malı üzerinde kamu yararına ve kamu
hukukuna aykırı olarak bedelsiz devir yolu ile kurulan Ford İzmit Fabrikasına, bir kısmının
ise Büyükşehir Belediyesi'ne kaydırılması planlanmıştır. Ancak bu karar, Kocaeli halkının ve
SEKA çalışanlarının yoğun tepkisi ile karşılanmış, özelleştirme işlemi 28.10.1998 tarih ve
1998/ 84 sayılı kararı ile 1 ay sonra iptal edilmiştir. 1998 yılında yapılamayan 2005 yılında bir
kez daha yapılmaya çalışılmaktadır.
SEKA’da üretimin durdurulmasına ilişkin olarak alınan karar yalnızca bu işletmeye
yönelik olmayıp gerçekte devleti ekonomiden tasfiye etmeyi amaçlayan neo-liberal
ideolojinin bir tezahürü niteliğini taşımaktadır. Nitekim, IMF ve DB güdümünde sürdürülen
5
bu politikalar 1980 sonrasındaki dönemde çevre konumlu ekonomilerin tümüne empoze
edilmekte ve bu politikaların özünde; kamusal alanın giderek daha fazla ticarileşmesi ve özel
sektörün ekonomideki payının kamu aleyhine genişletilmesi yer almaktadır.
1980’lerden itibaren hız kazanan “küreleştirme” süreci kamu işletmeleri ve tekelleri
de dahil olmak üzere ekonomide karlı olan tüm alanların yabancı tekellerin hizmetine
sunulmasını öngörmekte ve bu doğrultudaki politikalar “alternatifsiz” olarak lanse
edilmektedir. Zira, kamu teşekkülleri yabancı tekeller açısından ekonomik faaliyet ve kar
alanı olarak önem arz etmesi yanında sürdürdükleri kamusal fiyatlama ve üretim politikaları
ile yabancı sermaye açısından haksız rekabet unsuru olarak da değerlendirilmektedir. Bu
açıdan değerlendirildiğinde ise, kamunun ekonomideki payının aşındırılması; ekonomi
politikası kararlarında devletin yabancı sermaye çıkarları karşısında etkisizleştirilmesi
anlamını taşımaktadır (Önder; 2003).
SEKA ve benzeri teşekküllerin kuruluşuna yön veren paradigma ekonomik büyümeyi
ulusal sanayileşme ve kalkınma stratejisi ile bütünleştirmektedir. Buna karşılık, IMF
güdümünde sürdürülen politikalar ise; ekonomik büyümenin dış ticaret eksenli olarak
gerçekleşeceğini öngörmektedir. Çevre konumlu ekonomiler açısından değerlendirildiğinde
ise; SEKA’ların tasfiyesini öngören bu politikaların pratik sonucu sanayisizleşme biçiminde
gerçekleşmektedir.
Nitekim, Türkiye ekonomisinin dışa açık büyümeye ilişkin ilk deneyimleri toplam
yatırımlar içinde sanayi yatırımlarının payının azalması ile sonuçlanmakta ve imalat sanayiini
geliştirme hedefi ile hiç de örtüşmeyen bu tablo devleti dışlayan ekonomik büyüme modelinin
çevre konumlu ekonomiler açısından barındırdığı yapısal zaafı ortaya koymaktadır (Voyvoda,
Yeldan; 1999).
Ancak, Türkiye açısından bu eğilim 1980’lerden beri sürmekte ve özellikle 2000
yılından itibaren daha da güçlendiği gözlemlenmektedir. Bu çerçevede Türkiye ekonomisinin
ticaret fazlası verdiği sektörler ise; emek yoğun ve kaynak temelli sektörlerdir. Buna karşılık,
ileri teknoloji gerektiren sektörlerde ekonomi sürekli açık vermekte ve bu açıklar 2000’li
yıllardan beri artış göstermektedir. Öte yandan emek yoğun sektörlerin teknoloji yoğun
sektörler karşısında ticaret hadleri sürekli bozulmakta ve bu da Türkiye ve benzeri konumdaki
ülkelerin dış dünyaya sürekli kaynak transferinde bulunduğu anlamı taşımaktadır (BSB;
2005).
6
Kağıt sektörü yüksek teknoloji yatırımları gerektirmekte ve 2003 yılı itibarıyla yapılan
hesaplamalar yerli üretimin iç pazarı karşılama payının yaklaşık %50 düzeyinde olduğunu
göstermektedir. Bir diğer ifadeyle; iç pazarın yarısı ithalat yoluyla karşılanmakta ve
SEKA’nın üretimden çekilmesi bu oranın yerli üretim aleyhine genişlemesi anlamını
taşımaktadır. Bununla beraber, konuya ilişkin mahkeme tutanaklarında SEKA’nın iddia edilen
meblağda zarar etmiş olması halinde bile 2004 yılının ilk altı ayı itibarıyla ekonomide döviz
tasarrufu yaratılmasına katkı sağlamış olduğu belirtilmekte ve bu veriler etkin olmadığı
gerekçesi ile SEKA’yı kapatma kararı alan siyasi iradenin özel sektörün bu alandaki
etkinliğine duyduğu güvenin dayanaktan yoksun olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Türkiye
ekonomisinin 2003 yılı Ocak ayı itibarıyla 8,1 milyar dolar olan cari işlemler açığının 2004
yılının aynı ayı itibarıyla 15,6 milyar dolara yükselmiş olduğu göz önünde tutulduğunda;
SEKA’nın yaratmış olduğu döviz tasarrufunun önemi daha belirgin hale gelmektedir.
Egemen ideoloji; kamunun etkin olmadığı gerekçesi ile özel sektörün ekonomideki
payının genişlemesi gerektiğini öngörmekte ancak, yapılan bilimsel çalışmalar sermayenin
mülkiyet biçimi ile verimliliği arasında doğrudan ve yakın bir ilişki bulunmadığını
göstermektedir. Dolayısıyla, bu konuda gündeme gelen verimlilik tartışmaları yalnızca
konunun ideolojik boyutunu gözden kaçırmaya yöneliktir.
Ayrıca, yine yapılan bilimsel çalışmalar ekonomik verimlilik ve karlılığın farklı
dinamiklere sahip kavramlar olduğunu da göstermektedir. Örneğin; KİT’ler 1980’li yıllarda
ciddi bir yatırım hamlesi gösterememesine karşın çeşitli verimlilik göstergelerinde kısmi de
olsa iyileşme sağlamışlardır (KİGEM; 1996). Kaldı ki; birçok KİT’te teknik etkinliğin aynı
sektördeki özel kuruluşlardan daha hızlı artmış olduğu sonucuna ulaşılmakta ve kağıt sanayii
1991-1995 yılları arasındaki dönemde buna örnek oluşturmaktadır (Boratav; 2005).
Kaldı ki; SEKA zarar etmeyip güdümlü politikalar sonucu zarar ettirilmiş bir kurum
olma niteliği taşımaktadır. Zira, 1980’lerin ikinci yarısı itibarıyla bu kuruluşa yatırım
yapılmayarak üretim ve kapasite kullanım oranlarının geriletilmesi hedeflenmiştir. Bununla
beraber, son 23 aydır işletmeye hammadde bile verilmemekte ve Türkiye’nin en ileri selüloz
üretim teknolojisi atıl halde bekletilmektedir.
Ancak, yürütülen tüm bu uygulamalara karşın SEKA’nın yıllık toplam üretimi ilk kez
1991 yılında özel sektör üretiminin gerisinde kalmış ve 1998 yılında ise SEKA; dünyanın en
7
büyük 150 kağıt firması arasında tek Türk firması olarak yerini almıştır. Buna karşın, aynı yıl
itibarıyla özelleştirme programına alınan SEKA görülmektedir ki; güdümlü politikalarla bile
tahrip edilmesi zor bir işletme hüviyeti taşımaktadır.
SEKA’nın özelleştirme programına alınarak parçalanması dünyadaki eğilimler ile de
örtüşmemektedir. Zira, optimal kapasitelerdeki artışlar belli düzeyde sermaye yoğunluğunun
sağlanabilmesini gerekli kılmakta ve entegre tesis olabilmek amacıyla firmalar arasındaki
birleşmeler giderek yaygınlaşmaktadır (Kalfa; 2003). Buna karşılık, Türkiye’de siyasi irade;
var olan entegre tesisin bölünüp parçalanması biçiminde tecelli etmektedir.
Öte yandan, SEKA’nın bilanço zararı çeşitli yollarla ve kasıtlı olarak abartılmaktadır.
Örneğin; SEKA A.Ş.’ye bağlı işletmelerden özelleştirmeler dolayısıyla çıkartılan işçilere
ödenen kıdem tazminatlarından oluşan giderler SEKA A.Ş. tarafından yaratılmış gibi
sunulmakta ve işçilik maliyetleri abartılmaktadır.
Kaldı ki; yalnızca bilanço zararı olan işletmeler değil ülkenin en karlı sanayi
kuruluşları arasındaki kamu teşekülleri de özelleştirme kapsamına alınmış bulunmaktadır. Bu
şekilde; devletin vergi dışı yollardan gelir elde etmesi hedeflenmekte ve kimi zaman yabancı
sermayeye yapılan mülkiyet devriyle de dış borç yükü hafifletilmektedir.
Ancak, özelleştirme hareketinin yabancılaşma biçiminde uygulanması; stratejik
sakıncaları yanında dışarıya yapılacak kar transferlerini de gündeme getirmekte bu ise, uzun
vadede ödemeler dengesi sorunlarına işaret etmektedir. Bununla beraber, bu uygulamalar gelir
amaçlı özelleştirme yapılmaması prensibi ile de çelişmektedir (Önder; 1994).
Tablo 2. SEKA’ya Ait İşletmelerin Mevcut Mülkiyet Durumları
Üretime
Geçtiği Yıl
İzmit
1936
Aksu*
1970
Devir
Tarihi
24/10/03
Satın Alan Kuruluş
MİLDA Mecmua Gazete Dağ. Paz. San. ve Tic. Ltd.
Şti
OYKA Kağıt Ambalaj Sanayi Ticaret AŞ.
MOPAK Kağıt-Karton Sanayi AŞ.
GAP İnşaat Yatırım ve Dış Ticaret AŞ.
ALBAYRAK Turizm Seyahat İnşaat Ticaret AŞ
Çaycuma
1970
30/06/03
Dalaman
1971
30/03/01
Afyon*
1979
02/06/03
Balıkesir
1981
24/06/03
Akdeniz
1984
Kastamonu
1984
06/11/03 MOPAK Kağıt-Karton Sanayi AŞ.
* İşletmelerde devir işlemlerinden sonra üretim yapılamıştır.
8
Öte yandan, bilanço zararı üzerinden yapılan değerlendirmeler doğru bile olsa kamu
işletmelerinin tasfiye edilmesi yolunda meşru bir dayanak oluşturmamaktadır. Zira, devletin
ekonomide yer almasının çeşitli işlev ve amaçları bulunmakta ve kar maksimizasyonu bunlar
arasında yer almamaktadır. Nitekim, özel sektöre ucuz girdi sağlamak KİT’lerin başlıca işlevi
olarak tanımlanmakta ve zararına da olsa imalat sanayi girdilerini dışarıdan almak yerine
yurt içinde üretip ikamesini sağlamak görevi KİT’ler tarafından üstlenilmiş bulunmaktadır
(Yeldan (1990)’dan aktaran; KİGEM; 1996).
Zira, tasarruf birikimi yetersiz olan azgelişmiş ülkeler açısından devletin ekonomik
kalkınmada aktif rol alma yükümlülüğü bulunmakta ve yetersiz düzeydeki özel tasarrufların
kamulaştırılması yoluyla yeterli düzeyde bir toplumsal tasarrufa ulaşmak mümkün
olmaktadır. Kaldı ki; özel tasarrufların oldukça yeterli olup yatırıma yöneldiği koşullarda bile
toplumsal kalkınma açısından değerlendirildiğinde salt piyasa güçleri uygun bir dayanak olma
niteliği taşımamaktadır. Zira; özel kar ve toplumsal getiri kavramları arasında oldukça büyük
farklar bulunmakta ve çoğu zaman uzun vadeli toplumsal getiri dikkate alınarak özel kardan
vazgeçilebilmektedir. Dolayısıyla, yatırımlarda sosyal kar-zarar analizi büyük önem taşımakta
ancak, muhasebe karı kavramı ile hareket eden özel kesim bunu dikkate almamaktadır
(Önder; 2001).
Kaldı ki, konu SEKA özelinde değerlendirildiğinde; sosyal kar-zarar analizi ve
toplumsal fayda kaygıları bir yana yapılan sektörel analizler de SEKA’nın kapatılmasının
rasyonaliteden yoksun olduğunu ortaya koymakta ve bu kararın salt ideolojik olduğu
yönündeki savlara destek sağlamaktadır.
B. SEKA’nın Ekonomiye Katkısı ve Kapatılmasının Olası Sonuçları
SEKA’nın üretime devam etmesi; sektör açısından ara mallarda ithalata
bağımlı olma eğilimini azaltmakta ayrıca, yerli üretimin iç pazardaki
payını artırıcı bir nitelik ortaya koymaktadır.
Grafik 1’de 1996-2003 dönemi için özel sektör firmalarındaki ithal girdi kullanımı ile
SEKA’nın ki karşılaştırılmaktadır. Buna göre; üretimin en önemli hammadde girdilerinden
biri olan kağıt selülozunun ithalat eğilimi özel sektör için %14,47 iken SEKA’nın aynı
hammaddeyi ithal etme eğilimi ise; %4 düzeyindedir. Bu veriler kağıt selülozu açısından
9
SEKA’nın özel sektör ithalatının yaklaşık 1/6’sı kadar ithalat yapmakta olduğunu ortaya
koymaktadır.
Grafik 1*
SEKA SELÜLOZ İTHALAT EĞİLİMİ
40000
35000
30000
y = 0,0408x + 9083,2
R2 = 0,3842
25000
SQ
20000
Doğrusal (SQ)
15000
10000
5000
0
0
50000
100000
150000
200000
250000
300000
350000
400000
450000
500000
* SEKA APK Raporu, Haziran 2004, “Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel
Durumu”, s.18.
Grafik 2*
ÖZEL SEKTÖR SELÜLOZ İTHALAT EĞİLİM İ
350000
300000
y = 0,1447x + 57556
2
R = 0,2262
250000
200000
ZSEL
Doğrusal (ZSEL)
150000
100000
50000
0
0
200000
400000
600000
800000
1000000
1200000
1400000
1600000
1800000
* SEKA APK Raporu, Haziran 2004, “Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel
Durumu”, s.18.
10
Bununla beraber, SEKA’nın en önemli ithal ara girdilerinden birisi olan kendir hammaddesi
için de ithalat eğiliminin %0.9 düzeyinde olduğu görülmektedir.
Grafik 3*
SEKA KENDİR İTHALAT EĞİLİMİ
3500
3000
2500
2000
SZKEN
y = 0,0009x + 1260,3
Doğrusal (SZKEN)
R 2 = 0,0186
1500
1000
500
0
0
50000
100000
150000
200000
250000
300000
350000
400000
450000
500000
* SEKA APK Raporu, Haziran 2004, “Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel Durumu”,
s.18.
Buna karşılık, özel sektörün ikinci büyük ithalat kalemi olan atık kağıt ithalatında
eğilim; %5.39 düzeyinde belirlenmiş bulunmaktadır. Bu ithalat kalemindeki artış yıldan yıla
değişmekle beraber 1996 yılında 32.872 tondan yaklaşık %311’lik bir artışla 2002 yılında
102.204 tona ulaşmıştır (SEKA APK Raporu, 2004).
SEKA'nın 1998-2003 döneminde üretimden çekilmiş olması ve söz konusu üretimin
özel sektör tarafından yapılmış olması varsayımı altında, selüloz ithalatının hangi miktara
ulaşacağı ise Grafik 4’de gösterilmiştir. Buradan hareketle hem özel sektörün dışa bağımlılığı,
hem de SEKA'nın sağladığı döviz tasarrufu gözler önüne serilmektedir.
Grafik 4
140000
120000
Selülöz İthalatı (ton)
100000
80000
SEKA
ÖZEL
60000
40000
20000
0
1996
1997
1998
1999
2000
Kâğıt Üretimi ( ton)
2001
2002
2003
11
Tablo 3. Yıllar İtibariyle Kağıt Sektörünün İthalat/İhracat/Stok Rakamları (ton)
2000
İTHALAT
İHRACAT
STOK
1.036.877
65.396
9.281
2001
674.100
16.929
82.000
2002
1.054.015
18.619
10.143
2003
1.447.151
17.325
9.986
Kaynak: SEKA APK Raporu, Haziran 2004, “Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel Durumu”, s.11.
Tablo 4. Yıllar İtibariyle Kağıt Sektörünün Üretim/Tüketim/Kapasite Rakamları
ÜRETİM (BİN TON)
YILLAR
TÜKETİM
KAPASİTE
(BİN TON)
(BİN TON)
SEKA
ÖZEL
TOPLAM
TOPLAM
KG/KİŞİ
1950
18
0.1
18
41
1,9
1955
45
1
46
78
3,9
1960
56
3
58
86
5,1
1965
98
8
106
135
4,2
1970
134
17
151
269
7,6
1975
308
64
372
408
10,2
1980
301
155
456
549
12,2
1985
470
227
697
734
14,4
578
364
941
1990
519
409
928
1.131
20,1
578
506
1.084
1995
517
722
1.240
1.672
26,7
579
773
1.352
2000
455
1.112
1.567
2.483
38,1
618
1.499
2001
332
1.181
1.513
2.028
30,6
545
2002
268
1.375
1.643
2.492
37,1
2003
91
1.528
1.619
2.895
42,5
2005
4.000
2010
6.000
2015
9.000
SEKA
ÖZEL
KKO (%)
TOPLAM
SEKA
ÖZEL
TOPLAM
81
62
74
90
81
86
89
93
92
2.117
74
74
74
1.610
2.155
61
73
70
545
1.668
2.213
49
82
74
277
2.093
2.370
33
73
68
Kaynak: SEKA APK Raporu, Haziran 2004, “Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel Durumu”, s.7-11.
Öte yandan, SEKA’nın üretime devam etmesi iç pazarda yerli üretimin payının
artması açısından da büyük önem taşımaktadır. 2003 yılı itibarıyla yapılan hesaplamalar yerli
üretimin iç pazardaki payının yaklaşık %50 düzeyinde olduğunu ortaya koymakta dolayısıyla,
pazarın kalan yarısı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Bununla beraber, 2015 yılına ilişkin
projeksiyonlar; Türkiye’deki yıllık kağıt tüketiminin yaklaşık %210 düzeyinde bir artışla
9.000.000 tona ulaşacağını ortaya koymaktadır. Bu veriler, gelişmiş kapitalist ülkelere
nazaran daha hızlı büyüyen bir pazar anlamı taşımakta ve SEKA’nın devreden çıkmasıyla
birlikte yabancı tekellerin iç pazar paylarının ulaşacağı çarpıcı boyutları ortaya koymaktadır.
Zira, sektörün genel olarak düşük rekabet gücü ve sınırlı mukayeseli üstünlükleri göz önünde
tutulduğunda bir grup güçlü uluslararası kağıt kuruluşunun Türkiye piyasasına hakim
olacağını tahmin etmek güç olmayacaktır (Kalfa; 2003). Nitekim büyük üretim açığına
12
rağmen özel sektörün kapasite kullanım oranlarını %75’in üzerinde tutmakta zorlandığı
gözlemlenmektedir.
Oysa, yapılan hesaplamalar SEKA İzmit İşletmesi’ne teknikerlerinin öngördüğü
27.750.000 dolarlık kaynak aktarımının yapılmış olması halinde yerli üretimin iç pazarı
karşılama potansiyelinin 2003 yılı itibarıyla %63’lere ulaşabileceğini ortaya koymakta ve dış
ticaret açığının 2004 yılı ocak ayı itibarıyla 34,5 milyar dolara ulaşmış olması (BSB; 2005) bu
analizleri daha da anlamlı kılmaktadır.
2003 yılında öngörülen kaynak aktarımının gerçekleşmemiş olmasına karşın, 2004
verilerine göre SEKA’nın sadece Kocaeli ekonomisine 50 milyon YTL tutarında bir katkı
yapmış olduğu belirtilmekte (Yeldan; 2005) ve teknik raporlar bugün itibarıyla 4 makinesi
kalmış olan İzmit İşletmesi’nin toplam 5,3 milyon dolarlık bir maliyetle piyasa şartlarında
rekabet edebilir hale geleceğini ifade etmektedir.
Özel sektör maliyetleri doğrudan tüketiciye yansıtılmaktadır.
Grafik 5, 2001 yılından itibaren özel sektör fiyatlarındaki artışın kamu artış trendinin
çok üstünde olduğunu göstermektedir. Buna göre; ithalat eğilimi oldukça yüksek olan özel
sektör fiyatları son yıllarda, döviz kurundaki düşüşe rağmen, kamu fiyatlarının yaklaşık %30
üzerinde seyretmektedir.
Grafik 5
Kâğıt Sektöründe
Sektöründe Toptan
Toptan Eşya
Eşya Fiyat
Fiyat Endeksleri
Endeksleri (Kamu
(Kamu ve
veÖzel)
Özel)
Kâğıt
Kâğıt Sektöründe
Toptan
Eşya
Fiyat
Endeksleri
(Kam
u ve Özel)
Kâğıt Sektöründe Toptan Eşya Fiyat Endeksleri (Kamu ve Özel)
350000
350000
350000
350000
300000
300000
300000
300000
250000
250000
250000
250000
200000
200000
200000
seka
seka
200000
seka
150000
150000
seka
özel
özel
özel
150000
özel
150000
100000
100000
100000
100000
50000
50000
50000
50000
00
0
OO
OO
cca
cca
a..9
a.9.
955
59
5
TTe
TTe
em
emm
m.
. 9.
955 .9955
OO
OO
c
cca
a.9. caa..996
696
6
TTe
TTe
em
emm
m.
. 9.
.996
6
966
OO
OO
cca
cca
a..9
a.9.
977
79
7
T
TTe
emm Teemm
.
. 9.
977 .9977
OO
OO
cca
cca
a..9
a.9.
988
898
T
TTe
emm Teemm
.
. 9.
988 .9988
OO
OO
c
cca
a.9. caa..999
999
9
T
TTee
Tee
m
mm
m.
. 9.9
.999
99
9
OO
OOc
cca
caa
. 0.0 a..000
00
0
TTe
TTee
em
mm
m.
. 0.0
.000
00
0
OO
OOc
cca
caa
. 0.0 a..001
11
1
TTe
TTee
em
mm
m.
. 0.0
.001
11
1
OO
OOc
cca
caa
. 0.0 a..002
22
2
T
Tee
TTee
m
m.
mm
.002
. 0.0
2
22
OO
OOc
cca
caa
. 0.0 a..003
3
33
TTe
TTee
em
mm
.. 00 m..003
3
33
OO
OOc
cca
caa
. 0.0 a..004
4
44
TTe
TTee
em
m.
mm
.004
. 0.0
4
44
0
Kaynak: www.tcmb.gov.tr’den alınan verilere dayanarak hazırlanmıştır.
13
Kuşkusuz; özel sektörün fiyat artışlarında dünya hammadde fiyatlarının yükselmesi
önemli bir yer tutmakta ve dünya ölçeğinde yükselen fiyatlar nihai mallara yansıtılmaktadır.
Bununla beraber, ithalat fiyatlarının 1995-1996 yıllarındaki gibi gerçekleşmesi halinde ise;
sanayisizleşmenin maliyeti çarpıcı boyutlara ulaşmaktadır.
SEKA ise; ithalat fiyat endeksindeki bu artışı tüketiciye aynı oranda yansıtmamakta ve
kamu yararına katkı sağlamaktadır. Öte yandan, ithalat eğiliminin özel sektöre nazaran daha
düşük olması yerli işgücüne talep yaratması anlamını taşımaktadır.
Grafik 6
İTHALAT FİYAT ENDEKS İ
180
170
160
150
140
130
endeks
120
110
100
90
O
ca
.
Te 9 4
m
.9
O 4
ca
.
Te 9 5
m
.9
O 5
ca
.
Te 9 6
m
.9
O 6
ca
.
Te 9 7
m
.9
O 7
ca
.
Te 9 8
m
.9
O 8
ca
.9
Te 9
m
.9
O 9
ca
.0
Te 0
m
.0
O 0
ca
.0
Te 1
m
.0
O 1
ca
.0
Te 2
m
.0
O 2
ca
.
Te 0 3
m
.0
O 3
ca
.
Te 0 4
m
.0
4
80
Kaynak: www.tcmb.gov.tr’den alınan verilere dayanarak hazırlanmıştır.
SEKA üretimindeki daralma özelleştirme uygulamalarına bağlı olarak
düşen kapasite ile bağlantılıdır.
Aşağıdaki grafiklerde SEKA ve özel sektörün sanayi üretimi ve işgücü verimlilikleri
karşılaştırılmaktadır. 2000'li yılların başından itibaren SEKA'da yaşanan üretim ve verimlilik
düşüşü dikkat çekici boyutlardadır. Gerçekleşen özelleştirmelerle birlikte SEKA'nın
kapasitesi 2000 yılında 617.7 bin tondan önce 545 bin tona 2003 yılında ise 277.3 bin tona
düşürülmüştür. Aynı yıllarda özel sektördeki verimlilik ve üretim artışı ise kamudan özel
sektöre kaynak transferinin boyutlarını göstermektedir.
14
19
80
19 Q1
80
19 Q4
81
19 Q3
82
19 Q2
83
19 Q1
83
19 Q4
84
19 Q3
85
19 Q2
86
19 Q1
86
19 Q4
87
19 Q3
88
19 Q2
89
19 Q1
89
19 Q4
90
19 Q3
91
19 Q2
92
19 Q1
92
19 Q4
93
19 Q3
94
19 Q2
95
19 Q1
95
19 Q4
96
19 Q3
97
19 Q2
98
19 Q1
98
19 Q4
99
20 Q3
00
20 Q2
01
20 Q1
01
20 Q4
02
20 Q3
03
20 Q2
04
Q
1
19
88
19 Q 1
88
19 Q 4
89
19 Q 3
90
19 Q 2
91
19 Q 1
91
19 Q 4
92
19 Q 3
93
19 Q 2
94
19 Q 1
94
19 Q 4
95
19 Q 3
96
19 Q 2
97
19 Q 1
97
19 Q 4
98
19 Q 3
99
20 Q 2
00
20 Q 1
00
20 Q 4
01
20 Q 3
02
20 Q 2
03
20 Q 1
03
20 Q 4
04
Q
3
Grafik 7
Üretimde Çalışan İşgücünün Kısmi Verimlilik Endeksleri
180
160
140
120
100
seka
80
özel
60
40
20
0
Kaynak: www.tcmb.gov.tr’den alınan verilere dayanarak hazırlanmıştır.
Grafik 8
Sanayi Üretim Endeksleri (SEKA ve ÖZEL)
160
140
120
100
80
seka
özel
60
40
20
0
Kaynak: www.tcmb.gov.tr’den alınan verilere dayanarak hazırlanmıştır.
15
SEKA’nın üretimine son verilmesi işsizliğin ve güvencesiz çalışmanın
yaygınlaştırılması anlamını taşımaktadır.
Türkiye ekonomisi, büyüme konjonktürü ile örtüşen bir istihdam genişlemesi
yaşayamamakta ve 2004 yılının son çeyreği itibarıyla açık işsizlik oranı yaklaşık %10
düzeyinde gerçekleşmiş bulunmaktadır (BSB; 2005). Bununla beraber, ekonomik büyümenin
istihdam yaratma kapasitesinin son derece sınırlı olduğu gerçeği bizzat başbakanca da tespit
edilmiş bulunmaktadır.
SEKA’nın kapatılması bu veriler ışığında değerlendirildiğinde ise; istihdam
yaratamayan bir ekonominin mevcut istihdam hacmini daraltması anlamını taşımaktadır.
Siyasi iktidar, her fırsatta işçilerin mağdur edilmeyeceğini ileri sürmekte ancak, ortaya
koyduğu çözümler güvencesiz çalışmanın genişlemesi ve ekonomideki eksik istihdam
oranının yükselmesi anlamına gelmektedir.
Bununla beraber, SEKA işçilerinin büyük bir bölümünün kağıtçılık okulu mezunu
olduğu ve sektörün en vasıflı emek gücü grubunu oluşturduğu göz önünde tutulduğunda ise,
kapatma kararı; doğrudan nitelikli emek gücünün israfı anlamını taşımaktadır. Bu noktada da,
emek piyasalarında yaşanacak sorunların yalnızca sosyal politika perspektifinden değil
makroekonomik kalkınma ekseninde de değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, sosyal
sorunlarla mücadele etmek günlük dayanışma refleksleriyle sınırlı olmayıp geleceğe yönelik
ekonomik yatırımlar anlamına da gelmektedir.
SEKA’nın kapatılması kararı işletmecilik perspektifinden yapılan karzarar analizleriyle de örtüşmemektedir.
SEKA teknikerlerinin hazırladığı rapor, yukarıda da belirtildiği gibi, yaklaşık 5,3
milyon dolar tutarındaki bir kaynakla işletmenin piyasa şartlarında rekabet edebilir hale
geleceğini öngörmektedir. SEKA’nın kapatılması halinde ise; daimi işçilere ödenecek
18.275.267.- dolarlık tazminat ve fabrikanın sökülmesi için yapılacak harcamalar toplamı göz
önünde bulundurulduğunda katlanılacak maliyet çarpıcı boyutlara ulaşmaktadır.
16
Tablo 3.SEKA İzmit İşletmesi’nde Çalışanlara Ödenecek Tazminat Tutarları
Kıdem/İhbar Tazminatı
TL
USD
İşçi
Sayısı
Ortalama
Ücret
Ortalama
Kıdem
Daimi İşçi
(kıdem)
724
1.574.740.000.-
18
20.522.011.680.000
.-
16.000.000.-
Daimi
İşçi(ihbar)
724
72.000.000.-
56
2.919.168.000.000.-
2.275.267.-
23.441.179.680.000
.-
18.275.267.-
TOPLAM
Kaynak: Hesaplama SEKA A.Ş. İzmit İşletme Müdürlüğü’nün ÖİB’na gönderdiği 31 Ocak
2005 tarihli rapor veri alınarak yapılmıştır.
Tüm bu veriler; “hurda” olduğu iddia edilen teknik ekipmanın özel sektöre
devredilerek organize sanayi bölgelerinde çalıştırılacak olması ile birleştirildiğinde ise;
verilen kararın tümüyle ideolojik olduğu tamamen aşikar hale gelmekte ve gerçek amacın özel
sektöre rant aktarımı olduğu bizzat karar mercilerince deşifre edilmektedir.
17
SONUÇ
Raporun bundan önceki kısmında ayrıntılı biçimde analiz edildiği üzere; SEKA İzmit
İşletmesi’nde üretimin durdurulmasına ilişkin karar “kamu yararı” gerekçesi ile hiçbir
biçimde örtüşmemekte ve 1998’den itibaren güdümlü olarak sürdürülen gerek hukuksal
gerekse ekonomik birtakım tasarruflarla bu kararın altyapısı hazırlanmış bulunmaktadır. Bu
yönüyle değerlendirildiğinde ise; SEKA’da üretimin durdurulmasına ilişkin olarak alınan
karar yalnızca bu işletmeye yönelik olmayıp gerçekte devleti ekonomiden tasfiye etmeyi
amaçlayan neo-liberal ideolojinin bir tezahürü niteliğini taşımaktadır.
Neo-liberal ideolojinin ortaya koyduğu savlar doğrultusunda kamunun ekonomideki
payı özel kesim lehine sürekli aşındırılmakta ve yürürlükteki politikalar özel sektöre geniş
çaplı kaynak aktarımı amacını taşımaktadır. Bu şekilde sermaye verimliliğinin artacağı iddia
edilmekte ve yükselen karlar doğrultusunda sağlanacak olan ekonomik büyümenin yeni
istihdam olanakları yaratmak ve yoksullukla mücadele etmek için şart olduğu ileri sürülmekte
dolayısıyla da bu uygulamaların aynı zamanda kamu yararına da olduğu yanılgısı yaratılmak
istenmektedir. Bir başka deyişle; kaynak ve gelir dağılımı özel sermaye lehine bozulmadıkça
yoksullukla mücadele edilemeyeceği illüzyonu yaratılmakta ve böylece özel kesime rant
aktaran
politikaların
aslında
kamu
yararına
olduğu
savunularak
bu
politikalar
meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Ayrıca, klasik iktisadın tasavvur ettiği serbest piyasa ütopik bir nitelik taşımakta,
serbest piyasanın her türlü müdahaleden bağımsız bir şekilde teşekkül etmesi tekelleşmeyle
sonuçlanmaktadır. Türk kağıt sektörünün yapısal koşulları göz önünde tutulduğunda ise bu
durum yabancı tekellerin hegemonyası şeklinde tezahür etme eğilimindedir. Bu nedenle de
SEKA'nın varlığı Türk kağıt sektöründeki yerli müteşebbis açısından da fayda sağlayacaktır.
Sonuç itibariyle; Türkiye kağıt pazarı büyüyecek ancak üretim Türkiye’de
yapılmayacak ve Batı’lı kapitalist ülkelere kayacaktır. Bunun iki olası sonucu bulunmaktadır;
ilk olarak, eğer SEKA kapatılacak yada özel sektöre devredilecek olursa Türkiye’deki mevcut
kapasite yabancı tekellerin eline geçecek, ikinci olarak, özel sektörün eline geçen kapasitenin
önemli bir kısmı değersizleşerek ve Türkiye kağıt sektörü sanayisizleşecektir. Özel sektörün
yerli girişimcileri ya iflas edecek, ya yabancı ortak alacak yada tesislerini yabancı tekellere
satmak zorunda kalacaklardır. Mevcut tekelleşme eğilimi içerisinde entegre olmayan bir
üretim sürecinin uluslar arası tekellerin entegre sistemleri ile rekabet etme şansı olmayacaktır.
18
KAYNAKÇA
1. Bağımsız Sosyal Bilimciler(2005); “2005 Yılında Türkiye’nin Ekonomik ve Siyasal
Yaşamı Üzerine Değerlendirmeler”.
2. Boratav, Korkut; 01. 03. 2005 tarihli Cumhuriyet Gazetesi.
3. DPT (2005); Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, “Kağıt Sanayii Özel İhtisas Komisyonu
Raporu”.
4. Kalfa, Ceren (2003); “Kağıt Sanayii ve SEKA” (Yayınlanmamış Çalışma)
5. KİGEM (1996); “Dünden Bugüne SEKA”.
6. Önder, İzzettin (1994); “Özelleştirme”, Petrol- İş Yıllığı (1993-1994).
7. Önder, İzzettin (2003); “Dünya Piyasa Yapılanmasında Devletin Konumu”, Petrol- İş
Yıllığı (2000-2003).
8. SEKA APK Raporu (2004); “Türkiye Kağıt Endüstrisinin Genel Durumu”.
9. Voyvoda, Ebru; Erinç Yeldan (1999); “Patterns of Productivity Growth and the Wage
Cycle in Turkish Manufacturing”; METU International Conference onEconomics; Ankara.
10. Yeldan, Erinç (2002); “SEKA Gerçeği”,
www.bilkent.edu.tr/~yeldane/Yeldan09_26Ocak05.pdf
11. www.tcmb.gov.tr
19

Benzer belgeler