Devam - Arkabahçe Psikolojik Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık Merkezi

Transkript

Devam - Arkabahçe Psikolojik Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık Merkezi
SOSYAL DÜŞÜNME BECERİSİ
Çocuklar doğdukları andan itibaren sürekli bir fiziksel, zihinsel ve psikolojik gelişim içindedir.
Anne babalar, yetişkinler çocukların doğumlarından itibaren tüm gelişim alanları ile birebir
ilgilenirken, sosyal becerilerinin de önemli olduğunu ancak belirli bir yaşa geldikten sonra fark
etmeye başlarız. Başkaları ile iletişim pek çok çocuğun keyifle yaptığı bir iş iken, bazı çocuklar
için ilişki kurma ve ilişkiyi sürdürme son derece karmaşık ve zor bir iştir.
Özellikle okul hayatında çocukların kendilerini saklaması imkansızdır. Okula devam eden bir
öğrenci iseniz, diğer çocuklar tarafından sürekli olarak gözlenir ve test edilirsiniz. Bu gözlemler
sonucunda sizi sevip sevmemeye, hayran olup olmamaya, arkadaşlık kurup kurmamaya karar
verilir. Anlaşabileceğiniz arkadaşlar tarafından kabul görür ve sevilirseniz okul sizin için çok
eğlenceli bir hale gelir. Bazıları için bu çok kolaydır. Popülerlik oyununu nasıl oynayacaklarını
bilirler ve ustaca oynarlar. Ancak bazı çocuklar için okulun gerektirdiği sosyal beceriler büyük
bir sorun teşkil eder. İyi ilişkiler kuramazlar ve çoğunlukla aldıkları sosyal yaralar yüzünden
acı çekerler. Sosyal baskı akademik baskıdan daha zorlayıcıdır.
Sosyal beceri sorunu yaşayan çocuklar hakkında sıklıkla söylenen ifadeler şunlardır:
‘Hiçbir arkadaşının doğum gününe davet edilmiyor…’
‘Ben bu yaşta iken telefonlar susmazdı ama onu kimse aramıyor…’
‘Arkadaşları ona ‘ezik’ adını takmışlar, çok üzülüyor…’
‘ O kadar dalgacı ve kaba ki onun diline düşmemek için kimse ona bulaşmıyor ve arkadaşlık
etmiyor…’
‘Patavatsızın teki…’
‘O kadar kendini beğenmiş ki, sürekli övünüyor. Onunla birlikte olmak çok sıkıcı…’
‘Ne zaman yanımıza gelse, bir bahane bulup uzaklaşıyoruz…’
‘Her şakasının sonu kavga ile bitiyor…’
‘Çok sıkıcı biri…’
EZGİ’NİN HİKAYESİ
Ezgi artık alay edilmeye alışmıştı. Herkes ona ‘Ezik Ezgi’ diyordu. Çok utangaçtı. Konuşurken
sesi bile işitilmiyordu. Silik ve renksiz olduğunu o da farkında idi ama bunu değiştiremiyordu.
Varlığı ile yokluğu belli bile olmuyordu. Kimse onu doğum günü partisine davet etmediği
halde, o kendi doğum gününe tüm sınıfı davet etmişti. Ama sadece bir arkadaşı gelmişti. O da
annesinin zoru ile.
Son haftalarda okuldan oldukça mutsuz bir şekilde dönmeye başlamıştı. Çünkü sınıfın en
popüler dört kızı onunla dalga geçmeyi eğlence haline getirmişlerdi. En son çıkardıkları
dedikodu onu çok utandırmıştı. Sınıfın en yakışıklı çocuğu olan Murat’ a yazılmış bir aşk
mektubunu tüm sınıfa dağıtıp, bu mektubu Ezik Ezgi’nin yazdığını söylemişlerdi. Murat da
Ezgi ile dalga geçmişti. Tüm bu olanlar karşısında Ezgi kendini savunmaya çalışsa da kimse
onu dinlememişti bile… Öğretmene de söyleyememişti. Çünkü kızlar ‘Bunu öğretmene
ispiyonladığın takdirde başına geleceklerden sen sorumlusun’ diyerek onu tehdit etmişlerdi.
Oldukça başarılı bir öğrenci olmasına karşın popüler olmayı bir türlü beceremiyordu. İyi notlar
aldığında da ‘inek’ dedikleri için çok üzülüyor ve en iyi notu almamaya çalışıyordu.
Diğer kızların ortak ilgi alanları onu hiç ilgilendirmiyordu. Şık giysiler, Akmerkez turları,
yakışıklı oğlanlar, aşk filmleri, dedikodular, ev partileri ona göre değildi. O daha çok denizaltı
dünyası, böcek koleksiyonu ve web sitesi tasarımı gibi konular hakkında konuşmak istiyordu.
Birkaç kez annesinin yakın arkadaşı Suzan Hanım kızı Özge’ye çok ısrar ettiği için Özge’nin
pijama partisine davet edilmiş ve heyecanla gitmişti. Ama sonuç tam bir hayal kırıklığı
olmuştu. Nerede, ne zaman, nasıl konuşacağını bilemediği için sürekli potlar kırmış, yersiz
şakalar yapmış ve konuşulan konulara ayak uyduramayıp sık sık komik duruma düşmüştü.
Kendisinin neden sevilmediği hakkında hiçbir fikri olmayan Ezgi bu sorunu nasıl çözeceğini
bilemiyordu. On iki yaşına gelmişti ve hala yalnızdı. Anne ve babası da Ezgi’nin durumunu
farkında idiler. Önceleri bunun gelip geçici bir durum olduğunu düşünerek çok üzerinde
durmamışlardı ve yıllar böylece akıp gitmişti. Son haftalarda iyice mutsuz bir genç kız haline
dönüşen Ezgi için artık endişelenmeye başlamışlar ve bir psikologdan danışmanlık almaya
karar vermişlerdi.
SOSYAL BAŞARININ ÜÇ ALTIN ANAHTARI
Sosyal başarı için üç sıradan ama önemli iş vardır: Arkadaş edinmek, popüler olmak, politik
olmak.
1. Arkadaş edinme; Arkadaşlık yakın olma, paylaşma ve karşılıklı destek gerektirir. Bazıları
derin ve duygu paylaşımı olan güçlü arkadaşlıklar kurar. Bazıları ise daha sosyal amaçlı,
yüzeysel ama eğlenceli arkadaşlıkları tercih eder. ‘Yakın bir arkadaş’ özgüven eksikliği ve
yalnızlık için müthiş bir sigortadır.
2. Popüler olma; Popüler olmak diğerleri tarafından ne kadar saygı duyulduğunuz ve
beğenildiğiniz ile ilgilidir. Bazı çocuklar popülerdir ama güçlü arkadaşlıkları yoktur. Yüzeysel
ilişkiler kursalar da kendilerini sevdirmeyi bilirler. Olumlu bir şöhret pek çok çocuğun can
attığı bir şeydir. Popüler çocuklar genellikle doğru zamanlarda doğru şeyler yapmayı çok iyi
bilirler. Çocuklar arasındaki popülarite şu şekilde alt gruplara ayrılabilir.
•
Akranlarının tümü tarafından sevilen Popüler Çocuklar.
•
Bazı gruplar tarafından sevilirken, bazıları tarafından da hoşlanılmayan Tartışmalı Çocuklar.
•
Okulda çok tanınmayan ama sosyal olarak kabul gören İyi Huylu Çocuklar.
•
Kimse tarafından fark edilmeyen İhmal Edilen Çocuklar.
•
Ciddi biçimde dışlanan, kaba davranışlara maruz kalan, alay edilen Reddedilen Çocuklar.
Popüler olmak çoğunlukla arzu edilen bir sosyal konumdur. Ancak bazı çocuklar o kadar
popülerdir ki, arkadaşlıklar ve olaylar o kadar çekicidir ki, akademik yaşantıları çok geri
planda kalır ve okul başarısızlığı başlar. Bazıları ise popüler olmak uğruna arkadaşlarına o
denli önem verirler ki onların yadırgayabilme ihtimali olan hiçbir şeyi yapmayarak ve
tamamen onların beğenilerine göre hareket ederek, onların kopyası olmaktan öteye
gidemezler. Oysa çocukların pek çoğunun kendilerine özgü önemli özellikleri ve kaliteleri
vardır ve bunlar bazen arkadaşlıkların hatırına kaybolup giderler. Bu değerlerden ‘Ya
arkadaşlarım tuhaf karşılarsa’ ya da ‘Ya beğenmezlerse’ diyerek vazgeçmek uzun vadede
önemli bir kayıptır. Aslında uğruna kendi değerlerinden ödün verecek derecede popülerliği ve
tamamen yalnız ve mutsuz olmayı aşırı uçlar olarak kabul edersek, bu iki nokta arasında kendi
kişilik yapımıza en uygun noktayı seçerek sosyal dengeyi sağlamak en doğrusudur.
3. Politik olma; Bazı çocuklar çok politiktir. Kendilerine yardımı dokunacak veya zarar
verecek kişileri hemen sezinleyerek ona göre davranırlar. İlgi göstermeyi, iltifat etmeyi bilirler.
Okulda öğretmenlerin ‘değerlendiren’ konumunda olduğunu fark eden pek çok çocuk onlarla
pozitif bir etkileşim içine girerler. Onların gözüne girmeyi başarırlar. Bazıları ise tüm bunların
yağcılık olduğunu iddia ederek yetişkinlerle veya kendilerinden daha nüfuzlu kişi veya
çocuklarla iyi bir etkileşim kuramazlar. Önemli olan kişiliğinizden ve dürüstlüğünüzden ödün
vermeden ‘becerikli politikacılar’ olabilmektir.
Sosyal Başarı İçin Gerekli Beceriler:
1. İlişkiyi Başlatmak:
•
İlişkiyi başlatmak için karşımızdaki kişiden gelen sinyalleri göz ardı etmemeliyiz. Öncelikle
karşımızdaki kişiyi çok iyi izlemeli ve söylediklerini, duygularını ve bakış açısını kavramaya
çalışmalıyız.
•
İlişkiyi başlatmanın bir başka yolu da çok açık sözlü ve direkt olmamaktır. Fazla direkt ve
açık yaklaşımlar pek çok durumda işlemez. Yavaş ve temkinli hareket yeni tanışmalarda daha
işe yarar bir tutumdur. Örneğin; ‘Ne hoş bir çocuksun, haydi artık benim en yakın arkadaşım
ol’ demek yerine, ‘Yarın birkaç arkadaş sinemaya gideceğiz, sen de bize katılmak ister misin?’
tarzında bir yaklaşım daha olumlu sonuçlanacaktır.
•
Biri ile yeni tanıştığınızda ona yıllardır tanışıyormuşsunuz gibi davranamazsınız. Örneğin;
ona tüm sırlarınızı veremezsiniz, ağır şakalar yapamazsınız. Acele ederseniz karşıdaki kişi
tarafından yadırganırsınız.
•
Biri ile arkadaş olmak istiyorsanız ilgi alanlarınızın bir miktar çakışması gerekir. Bu nedenle
karşımızdaki kişinin ilgi alanlarını anlamaya çalışıp, size uyup uymadığını test etmek yeni
ilişkiler için gereklidir. Böylece sizin için doğru bir arkadaş olup olmadığı hakkında fikriniz
olur.
2. İlişkiyi Sürdürmek:
•
İlişkiyi başlatabilirsiniz ama sürdürmek de emek ister. Arkadaşlarınızın size hangi zamanda
ve ne konuda ihtiyacı olduğunu düşünmelisiniz.
•
Birkaç kişi bir araya gelince anlaşmazlıklar ve tartışmalar kaçınılmazdır. Önemli olan bu
doğal anlaşmazlıklarla nasıl baş ettiğinizdir. Problem karşısında konuşabilir, birbirinize karşı
dürüst olabilir, duygularınızı paylaşabilir ve gerekli değişiklikleri yapabilirseniz
arkadaşlığınıza zarar vermeden problemi çözebilirsiniz. Ancak anlaşmazlık karşısında bağırıp
çağırır, eleştirir, kinlenir ve fiziksel saldırıda bulunursanız arkadaşlığınız, tamir edilemez
yaralar alabilir.
3. Sosyal Sinyalleri Doğru Yakalama, Kullanma ve Manevra Yapabilme:
•
İlişkide bulunduğunuz kişilerden size pek çok sinyal gelir. Bu sinyallerin önemli olanlarını
ayırt edebilen ve yakalayabilen bir anteniniz varsa şanslısınız. Sinyaller bize ilişkiyi nasıl
sürdürebileceğimiz ile ilgili çok değerli bilgiler verir. Sinyallerin bir kısmını karşınızdaki
kişinin yüz ifadelerinden çıkarabilirsiniz. İfadelerdeki küçük ipuçları bize karşımızdaki
kişilerin duyguları hakkında bilgi verir. Sosyal beceri sorunu olan bazı çocuklar yüz
ifadelerini okuyamaz. Aynı zamanda sözel ifadeler, tonlamalar, beden dili de bizlere önemli
sinyaller gönderen değerli kaynaklardır. İyi izleme ve dinleme gerektiren bu beceride dikkat
sorunu olan bazı çocuklar da zorlanırlar.
•
Bazı durumlarda hatanızın farkına varıp, ustaca bir manevra yapmanız gerekebilir. Kimi
çocuklar bu konuda ustadır. Söylediklerinin garip kaçtığının farkına varır varmaz ‘sadece
şaka yapmıştım’ gibi yeni bir söylemle ortamı yumuşatıverirler veya birini kızdırdıklarını fark
ettiklerinde en uygun anda hemen özür dileyebilirler.
•
Nasıl Algılandığımız İle İlgilenme: Çevremize verdiğimiz imaj önemlidir. Bazı çocukların iyi
bir imajı vardır ve bunu sürdürebilirler. ‘Kendilerini satma’ yetenekleri yüksektir. Bu konuda
aşırı uçlarda davranan çocuklar da olabilir. Bazıları aşırı derecede gösteriş yaparlar,
övünürler ve caka satarlar. Sürekli olarak nasıl algılandıkları ile ilgilendikleri için başkalarına
göre yaşar hale gelirler. Kendilerine has özelliklerini kaybederler. Bazıları ise çok silik ve
iddiasızdır. Nasıl göründükleri ve algılandıkları ile hiç ilgilenmezler. Bu konuda dengede
durmak önemli bir beceri ister.
4. Sosyal Dili Kullanabilmek ve Takip Edebilmek:
Sosyal dil eğitim dilinden çok farklıdır. Eğitim dilinde başarılı olan pek çok kişi sosyal dilde
başarısız olabilir. Konuşma tarzımız çok önemlidir. Aşırı derecede övünen, düşmanca, alaysı,
monolog halindeki konuşma stilleri çevremizdeki kişileri rahatsız eder ve uzaklaştırır.
• Moda Kelimeleri Bilmek: Her dönemin moda kelimeleri ve söylemleri vardır. Bunlar
dönem dönem yenilenir. Örneğin: ‘ezik’, ‘dehşet bir şey’, ‘karizmatik’, ‘cool’, ‘dinozor’, ‘gıcık’,
‘kıro’, ‘yamuk’, ‘kolpalama’, ‘tiki’, ‘kal geldi’ gibi söylemler yıldan yıla, şehirden şehre
farklılıklar gösterebilir. Çocuklar ve gençler arasındaki bu özel dili yetişkinler çoğu kez tam
olarak anlayamaz. Bu özel dili doğru olarak kullanamayan çocuklar akran sohbetlerine ayak
uyduramayabilirler.
•
Duygu İfadesi: Kelimeleri, cümleleri ve yüz ifadelerimizi duygularımızın anlaşılmasına
izin verecek şekilde kullanabilmeliyiz. Aslında üzgünsek ama sesimizin tonlaması kızgın gibi
çıkıyorsa karşımızdaki kişi bizi yanlış anlayacaktır. Veya kızdığımız bir olay karşısında
gülüyorsak, anlaşılmamız zor olabilir. Duygularımızı kelimelere ve ifade şeklimize doğru
yerleştirebilmek önemli bir beceridir.
•
Vites Değiştirebilme: Kiminle, nerede konuştuğunuza bağlı olarak konuşma şeklimizi
değiştirebilmek sosyal dilin önemli gerekliliklerindendir. Müdürünüzle, en iyi arkadaşınızla
konuştuğunuz gibi konuşamazsınız. Gerekli durumlarda bir stilden diğerine anında
geçebilmelisiniz.
•
Konu Seçme ve Sohbeti Sürdürme: Doğru şeyi, doğru zamanda, doğru miktarda
konuşmak önemlidir. Bazı çocuklar konuşacak konu bulmakta, bazıları doğru bir konu
seçmekte, bazıları ise konuyu sürdürmekte zorlanırken; Bazıları da bu konuda yetişkinleri
bile alt edecek derecede ustadır.
•
Durulması Gereken Noktayı Bilmek: Bazı çocuklar nerede durmaları gerektiğini
bilemezler. Çok konuştukları için sıkıcı olabilirler. Esprinin dozunu kaçırdıkları için kırıcı
olabilirler. Durmaları gerektiğine dair sinyalleri alamazlar.
•
İltifat Etme: Bazıları, konuşurken karşıdaki kişiye hiç odaklanmazlar. Onun sahip olduğu
değerleri görmezden gelirler. Oysa bunları farkına varıp, ona sözel olarak ifade etmek
karşıdaki kişiyi çok hoşnut eder. Bazıları ise bunun dozunu kaçırarak aşırı boyutlara
getirirler. O kadar çok iltifat ederler ki, rahatsız edici olmaya başlarlar. Aşırıya kaçmadan
doğal iltifatlar yapabilmek önemli bir sosyal beceridir.
Sosyal Düşünme Sisteminde Güçlükleri Olan Çocukların Tipik Belirtileri
Aşağıdaki belirtilerin tümünün birden aynı çocukta görülmesi beklenemez. Bu belirtilerin
ancak bir grubu bir çocukta görülebilir. Ancak sosyal beceri eksikliği olan her bir çocuk
birbirinden farklıdır ve dolayısı ile farklı belirti gruplarına sahiptir.
•
Derin ve güçlü arkadaşlıklar kuramaz.
•
Akranlarının çoğu ondan pek hoşlanmaz. Fazla aranıp, sorulmaz.
•
Akranları arasında kötü bir şöhreti vardır.
•
Politik değildir. Kime ne zaman, nasıl davranacağı konusunda esnek davranamaz.
•
Yetişkinlerle iletişimi zayıftır.
•
İlgi göstermeyi, iltifat etmeyi bilmez.
•
Konuşma tarzı rahatsız edicidir. (Ör: düşmanca, fazla övünen vb.)
•
Monolog halinde konuşur.
•
Duygularını ifade edemez.
•
Şaka ve ciddiyi ayırt edemez.
•
Konuşma tarzını birlikte olduğu insanlara göre değiştiremez.
•
Sohbet etme becerisi yoktur.
•
"Kendini satma" yeteneği yoktur.
•
Nasıl bir "imaj" verdiği ile hiç ilgilenmez.
•
Takım çalışmalarında başarısızdır.
•
Çatışmaları çözümlerken saldırgan tutumlar içine girer.
Sosyal Düşünme Sisteminde Güçlükleri Olan Çocuğa Yardım
•
Çocuğunuzun problemlerini onun yerine siz çözmeyin. Bazı çocukların aileleri çocuklarının
problemlerini kendi problemleri gibi algılayabilirler. Kimi anne babalar ise çocukları mutlu
yaşatmak amacıyla önlerindeki her engeli kaldırarak, problemin oluşmasına bile olanak
vermezler. Bu tutumların yarardan çok zararı vardır. Aslında bu aileler çocuklarına şu mesajı
vermektedir: “Sen problemlerinle tek başına baş edecek kadar güçlü değilsin.” Bu çocuklar
yetişkin olduklarında bile anne ve babalarına bel bağlamayı sürdürürler. Çocuğun
problemini çözmek yerine destekleyici ve ilgili olmak ve çocuğun kendi metotları ile
problemlerini çözmesine fırsat tanımak gerekir. Probleme saplanıp kaldığında rehberlik
edilebilir ama sabırlı olup kendi doğru çözümümüzü vermemek ve çocuğumuzun kendi
doğrusunu bulması için fırsatlar vermek iyi bir yoldur.
•
Kendi problemlerini çözmesi için çocuğunuza zaman tanımak gerekir. Onun çabalarını
hemen kritik edip, eleştirmemeliyiz. Öğüt vermeye başlamamalıyız. Çok sevdiğimiz
çocuğumuz belki de kötü bir çözüm yolu seçerek, problem karşısında zayıf kalabilir. Bu
durumda hemen durdurur, sertçe eleştirir ve uyarırsanız, uğraşmaktan vazgeçecektir.
Çocuğunuz problem çözme becerilerini arttırmaya çalışırken sonuçtan çok sürece
odaklanmalısınız. Eğer probleme yaklaşımı iyi ama işler planlandığı gibi gitmiyorsa,
yaklaşımı için onu övebilir ve doğru bir adım attığını söyleyebilirsiniz. Nelerin yanlış gittiğine
dair değerlendirme yapmasına yardımcı olabilirsiniz.
•
Çocuğunuzu, ancak çok gerekli durumlarda ona çok fazla hissettirmeden koruyun. Çocuk
ciddi bir biçimde arkadaşları tarafından horlanıyor, itilip kakılıyor ise anne baba olarak en
azından okulu bilgilendirmeliyiz. Takılmanın giderek aşağılanma boyutlarına ulaşmasına izin
vermemeliyiz. Ancak bu ‘gizli koruma’ çocuğunuzun karşılaştığı her problemde değil, ancak
çok ciddi boyutlardaki problemlerde devreye girmeli ve mümkünse çocuğunuz tarafından
hissedilmemelidir.
•
Onlara model olun. Kendi sosyal problemlerinizi ve nasıl çözümlediğimizi anlatarak onlara
öğüt vermeden örnek alabilecekleri çözüm modelleri verebiliriz. Çocuklarımız karşısında iyi
bir problem çözücü olmalıyız. Yani pek çok alternatif çözüm yollarını görebilen, fevri
davranmayan, yavaş ve akılcı düşünen problem çözücüler olarak doğru davranış modelleri
sergilemeliyiz.
•
Çocuğunuza başka açılardan bakma becerisini öğretin. Karar vermeden önce karşımızdaki
kişinin yerine geçerek neden böyle yaptığını anlamaya çalışmak sosyal problemleri çözerken
önemlidir.
•
Çocuğunuza hedef belirlemeyi ve hedefe ulaşmak için denenebilecek yolları listeleyerek
değerlendirmeyi öğretin. Problemin nasıl sonlanmasını istediğinize karar verip, hedefi
belirlemeyi ve daha sonra da bu hedefe ulaşmak için yapılabilecekleri listelemeyi çocuklara
öğretebilirsiniz. Bazı çocuklar tek bir çözüme odaklanır. Önce akla gelen tüm çözümler
listelendikten sonra, pratik olmayan, başka problemlere yol açabilecek çözümler liste dışı
bırakılmalıdır. Daha sonra da problemi en iyi çözecek yol seçilebilir. Kararı sonunda, şayet
işler çocuğunuzun ümit ettiği gibi gitmediyse hemen vazgeçmemesi istenebilir. Bu durumda
çözüm listesinde bir başka çözüm yolunu devreye sokarak bir deneme daha yapması için
teşvik edilebilir.
•
Sosyal uyumu pek de umursamayan ve kendine özgü olmayı tercih eden çocuklarınızı
saygıyla karşılayın. Bazı çocuklar bu konuda çok cesaretlidir. Akranları tarafından
beğenilmeyi çok da umursamazlar. Farklı giyim tarzları, farklı beğeni ve uğraşları ile diğerleri
tarafından kabul görmeme riskini göze alırlar. Pek çok durumda diğerleri tarafından ‘garip’,
‘tuhaf’ olarak adlandırılsalar bile kendi yollarında devam ederler. Kimse ile doğru dürüst
konuşmayan, teneffüslerde kitabını okuyan, şiir yazan, çizgi film karakterleri yaratan, sürekli
köpek balıklarından söz eden çocuğunuz gerçekten mutlu ise ve farklı olmak hoşuna
gidiyorsa onu rahat bırakın ve hatta sosyal cesareti için tebrik edin. Ancak burada dikkat
etmeniz gereken tek nokta bu mutlu ve kendinden hoşnut görüntünün bir savunma
mekanizması olmadığından emin olmaktır.
Olcay Güner
Klinik Psikolog
Arkabahçe Psikolojik Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık

Benzer belgeler