Kıdem TAZMİNATINA dokuNdurTMAyIZ

Transkript

Kıdem TAZMİNATINA dokuNdurTMAyIZ
TÜRK METAL SENDİKASI GENEL
MERKEZİ AYLIK YAYIN ORGANI
TÜRK
TEMMUZ 2012 | SAYI: 156
METAL
ÜRETMEK, KAZANMAK, KAZANDIRMAK İSTİYORUZ
TÜRKMETAL
TEMMUZ 2012 - SAYI: 156
YAĞMA YOK!
BiZ VARIZ...
Kıdem TAZMİNATINA dokuNdurTMAyIZ...
EDİTÖRDEN
YIL 2012...
BİR OLACAĞIZ,
İRİ OLACAĞIZ,
DİRİ OLACAĞIZ...
2011 yılının sonlarına doğru medya organlarında çıkan haberler ve yaşanan
gelişmeler, 2012 yılının çalışanlar için zor ve çetin geçeceğinin habercisiydi. Aslında
gelişme değil, gerileme diyeceğimiz nitelikteki bu haberler neydi? Kıdem tazminatının
kaldırılarak yerine bir fon getirilmesi ve kıdem tazminatından yararlanma şartlarının
ağırlaştırılmasıydı. Modern kölelik sistemi dediğimiz kiralık işçilik yasasının tekrar
getirilmek istenmesiydi. Avrupa’daki ekonomik krizlerin Türkiye’ye de sıçramasıyla
birlikte, işverenlerin sözleşme döneminde “tekrar kriz var” söylemlerinin yükselecek
olmasıydı. Şimdi, gerçekten alın teri sahiplerinin önüne bu şartlar konuyor ve bizim
bunları kabul etmemiz bekleniyor. Ve 2012 yılındayız. Bu süreçte çalışanlara, sendikalara
büyük ve ağır bir sorumluluk düşüyor. Çünkü, çıkartılmak istenen yasalar sadece
bizleri değil, geleceğimiz olan çocuklarımızı da yakından ilgilendiriyor. Bu noktada
birliğimizden beraberliğimizden, yani sendikalarımızdan başka gücümüz de yok. Genel
Başkanımız Pevrul Kavlak’ın her fırsatta dile getirdiği, “bir olacağız, iri olacağız, diri
olacağız” sloganının hayata geçirilme vakti işte bu 2012 senesi. Çünkü, önümüzdeki
süreçten yara almadan çıkmamızı sağlayacak anahtar sloganı aklımızın bir köşesine,
kulağımıza asmamız gerekiyor.
Türk Metal dergisi bu süreçte sizlere mevcut haklarınızı hatırlatmak, bilmeyenlere
ise bilgisini vermek amacıyla kıdem tazminatını tekrar masaya yatırdı. Öğretim üyesi
Gökhan Ofluoğlu kıdem tazminatı ile işsizlik sigorta fonunun farklılıklarını anlatan bir
yazısını bizler için kaleme aldı. Dileriz sağduyu sahipleri bu anlatılanları göz ardı etmez.
Geçtiğimiz ayın 12’sinde, “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” kutlandı.
Çocuk işçiliği, çocuk sömürüsü bir insanlık suçu. Hala birçok iş yerinde çocuklar
acımasızca, çocukluklarını yaşayamadan sömürülüyor, horlanıyor, geri bırakılıyor.
Sendikamızın ekonomi uzmanlarından Merve Özkan’ın çocuk işçiliği ile ilgili genel bir
değerlendirme yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
14. Olağan Genel Kurul sonrası ilk Başkanlar Kurulu toplantımız Azerbaycan’ın
Başkenti Bakü’de yapıldı. Azerbaycan bizim kardeş devletimiz olarak toplantımıza ev
sahipliği yaptı. Toplantımızın içeriğini ve fotoğraflarını bu sayımızda takip edebilirsiniz.
Türkiye’nin dış politikası ve komşularıyla ilişkileri, Suriye’deki sıcak gelişmelerle
yeniden tartışılmaya başlandı. Siyaset Bilimci-Yazar Dr. Barış Doster’in dış politikada
olan biteni ve olması gerekeni tahlil ettiği yazısının ilk bölümünü sayfalarımızda
bulabilirsiniz.
Sosyal medya beşinci kuvvet olarak değerlendirilmeye bile başlandı. Türk Metal’in
üyeleriyle olan iletişiminde önemli bir araç olarak kullandığı sosyal medyada nelerin
yazıldığını ve paylaşıldığını zaman zaman dergimizde yayınlayacağız. Bu ay da sosyal
medya köşesi yaptık ve Genel Başkanımızın Twitter ve Facebook sayfalarında paylaştığı
gönderiler ve bu gönderilere yapılan yorumlar dergimizin sayfalarında mevcut.
Bir Ramazan ayını daha geride bırakıyoruz. Oruç tutmak bireysel olduğu kadar,
sosyal yönü ağır basan bir ibadet. Aç insanların halinin daha iyi anlaşılması ve aç
insanların taleplerinin karşılanması için önemli bir vesile. Dileriz, bu Ramazan ayı vesilesi
ile açların, muhtaçların hali daha iyi anlaşılır ve onlara karşı daha cömertçe yaklaşılır.
Türk Metal dergisi olarak herkesin Ramazan Bayramını kutluyor, herkese güzel bir
bayram ve güzel bir tatil diliyoruz.
çtürk
Ertan Gtuen
.tr
rkmetal.org
urk@
ertangenct
İÇİNDEKİLER
4
14
27
32
34
56
TÜRK METAL SENDİKASI
AYLIK YAYIN ORGANI
Temmuz 2012 | Sayı: 156
YAYIN SAHİBİ
Türk Metal Sendikası
Adına
Pevrul KAVLAK
SORUMLU YAZI İŞLERİ
MÜDÜRÜ
Bekir EROĞLU
METAL
HABER MÜDÜRÜ
Ertan GENÇTÜRK
TÜRK
2
ARAŞTIRMA
M. KEMAL ŞEN
YÖNETİM MERKEZİ
Türk Metal Sendikası Genel
Merkezi Basın Müşavirliği
Beştepe Mahallesi
Yaşam Caddesi 1. Sokak
No:7/A 06520
Söğütözü/ANKARA
Telefon: 0312 292 64 00
Faks: 0312 284 40 18
[email protected]
PRODÜKSİYON
CTCP REPROTEK
BASKI
Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş.
Ziraat Bankası Tesisleri
İstanbul Yolu Trafo Karşısı
Varlık - ANKARA
Tel: 0 (312) 384 73 44 - 45
YAYIN TARİHİ: 30 / 07 / 2012
YAYININ TÜRÜ: Yaygın süreli
YAYIN ARALIĞI: BİR (1) AY
YAYIN DİLİ: TÜRKÇE
Dergimiz basın ahlak yasasına
uyar. Ayda bir yayımlanır ve
üyelerimize ücretsiz dağıtılır.
Bu ayın öne
çıkanları
Naci Önsal /
Yetki Sorunu
SAYFA 22
Ankara’da
İş Sağlığı ve
Güvenliği Çalıştayı
SAYFA 24
Merve Özkan / Çocuk
İşçiliği, Vicdan Kirliliği
SAYFA 28
6 Sektörden haberler
8 Yoksulluk sınırı 3 bin liraya yükseldi
10 Dünyadan haberler
12 Kumlu: Kıdem tazminatına el uzatan,
karşısında Türk-İş’i görecek!
20 Kazanmadan harcamayalım...
38 Sosyal medyadan
52 Türk Metal-MESS ortak eğitimleri sürüyor
58 1 Temmuz’da hayatımızda neler değişti?
60 Kitap-Sinema
62 Sağlık
63 Bulmaca
64 Bizden Haberler
Gökhan Ofluoğlu /
Kıdem Tazminatında
Yeni Gelişmeler
SAYFA 40
Emekçinin
Not Defteri
SAYFA 57
BİZ BİR AİLEYİZ
SAYFA 44
HİDROMEK A.Ş.
SAYFA 48
KİM DAHA
DEMOKRAT?
METAL
Ve bugün, sendikalar örgütlenme
anlamında en vahim bir süreci yaşıyor.
1980’li yılların Türkiye’sinde 40 milyon
nüfusa karşılık, 2,5 milyon sendikalı
varken, bugün 75 milyonluk nüfusumuza
karşılık, 520 bin sendikalı var.
Bir ülkede zenginliğin temel kaynakları, yatırım ve üretimdir…
İstihdamın olduğu yerde emek olur. Emeğin olduğu yerde ekmek
olur. Ekmeğin olduğu yerde ise barış olur, refah olur, huzur olur…
4
TÜRK
Zaten, ekonominin ortaya çıkış nedeni de budur. Ekonomi, insan içindir, insanın huzuru ve refahı içindir. Ama, son 30 yıldan bu
yana bu yaklaşım terk edildi. IMF’ye, Dünya Bankası’na, Dünya Ticaret
Örgütü’ne ve küresel güçlere endeksli politikalar sonucu, ekonominin insan için olduğu unutuldu..
Küresel güçler, “insan, ekonomi içindir” diye yeni bir tarif getirdi.
Çünkü onların ekonomisi, kendi kasaları, kendi kazançları. Kazanç, kar
ne kadar büyükse, onlara göre ekonomi de o kadar iyi…
Pevrul KavlaK
Türk-İş Genel Sekreteri
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı
[email protected]
twitter.com/KavlakPevrul
Böyle düşündükleri için sadece daha fazla üretime, daha fazla kara
yöneldiler. Ama daha fazla üretenlerin de kazanmasını asla istemediler.
Hatta daha da ileri gittiler. Daha az maliyetle, daha fazla üretmek istediler. Çalışma şartlarını ve işgücü yapısını değiştirmeye yeltendiler. Ama
duvara çarptılar. Çünkü, bu noktada, karşılarına hiç sevmedikleri, istemedikleri sendikalar çıktı. Bu demokratik engeli, antidemokratik ve vahşi yollarla aşmaları lazımdı.
Bunun için, liberal maskeli, ama özgürlükçü ve demokratik olmayan
bir söylem geliştirdiler. Ve “21. Yüzyıl, bilgi çağı. Bilgi çağında sendikalara yer yok” dediler. Sonra da usul usul, stratejiler geliştirip, sendikaları
eritmeye, örgütlü toplumu katletmeye başladılar…
Yazar Oktay Akbal’ın, “Önce Ekmekler Bozuldu” dediği gibi, onlar
da önce özelleştirmelerle sızdılar. Bizim gibi ülkelerde olduğu gibi, önce
KİT’leri yok ettiler. Türkiye’nin göğsünü kabartan Sümerbank’ı, Seka’sı,
Etibank’ı, Tekel’i, Et Balık’ı birer birer gitti elimizden. Özelleştirmeler,
işsizliğe neden oldu…
Özelleştirmelerden elde edilecek gelirle, yeni istihdam sahaları açacağız dediler. Bunun da koca bir balon olduğu anlaşıldı. Bırakın yeni istihdam sahalarını, özelleştirilen kuruluşlarda çalışanlar, yavaş yavaş işten çıkarıldı…
Hani avrupa SoSyal Şartı’nın 5 ve 6’ncı maddelerinin onaylanmaSı iSteği?
Görüyoruz ki, iŞverenler bu konuda iStekSiz. böyle olunca, o zaman
iŞverenlerin, Sanayicilerin ve derneklerinin demokraSi konuSunda Samimi
olmadıkları ortaya çıkıyor. biz, bir kere bile olSa, ne tüSiad’dan, ne tobb’dan
ne de tiSk’den, çalıŞanların en demokratik Hakları olan SendikalaŞmaya
yönelik Sözler duymadık. ben, bir polemik baŞlatmak amacıyla Söylemiyorum
bunları. ama, eğer Gerçekten demokratikleŞme konuSunda SamimiySek, önce
örGütlenmenin önündeki enGelleri kaldıracağız…
Mesela işverenlere sormak isterim:
Avrupa Birliği ve demokratikleşmeyi konuşurken, olayı sadece Kürt Sorunu olarak ele almak doğru mudur?
Bir taraftan işsizlik, bir taraftan işten çıkarmalar, sendikaların pazarlık gücünü zayıflattı. Sonra da, gerek sendikalara, gerekse emekçilere çullanmalar devam etti. İşgücünün esnek kullanımı, taşeron işçiliği ve güvencesiz çalışmalarla, ücretler ve çalışma şartları değişti.
Hani Avrupa Sosyal Şartı’nın 5 ve 6’ncı maddelerinin onaylanması isteği?
Emek ve alın teri, sıradan değerler olarak gösterildi. Çalışanlar, emekçiler örgütlü olmaktan uzaklaştırıldı. Dayanışma
ruhu yok edildi ve çalışanlar, bireysel olmaya mecbur ve mahkum edildi.
Biz, bir kere bile olsa, ne TÜSİAD’dan, ne TOBB’dan ne
de TİSK’den, çalışanların en demokratik hakları olan sendikalaşmaya yönelik sözler duymadık.
İşyerleri, çalışanları insani ilişkilerden uzak tutan, sadece
makinelere endeksleyen bir tecrit ortamı oldu. Ve emekçilere
köle muamelesi yapmak, moda oldu…
Emeğin ve alınterinin değeri kaybolunca da, reel sektörde
istihdam azaldı, hizmet sektörü büyüdü...
İşte bu süreçte, küresel güçlerin yanlışları , başka yanlışları
da beraberinde getirdi. Sendikalar, dur bakalım ne olacak diye,
kendilerini eriten bu sürecin sonunu beklemeye başladılar. Örgütlenme refleksleri durdu. Teorik ve pratik anlamda kendilerini yenileyemediler.
Böyle olunca da gerileme devri başladı… Ve bugün, sendikalar örgütlenme anlamında en vahim bir süreci yaşıyor. 1980’li
yılların Türkiye’sinde 40 milyon nüfusa karşılık, 2,5 milyon
sendikalı varken, bugün 75 milyonluk nüfusumuza karşılık, 520
bin sendikalı var.
Bugün içinde bulunduğumuz süreç gereği, sosyal tarafların,
demokrasi konusunda samimi olmaları ve mutabakata varmaları gerekiyor…
Biz, emeği temsil ediyoruz. Biz, alınterini temsil ediyoruz.
Emeğin demokratik hakkı olan örgütlenme hakkını kullanması
için çaba gösteriyoruz.
Ama bundan rahatsız olan çevreler var. Biz bunu değişik zamanlarda değişik yerlerde görüyoruz. Çalışanların örgütlenmesi için çalışırken, hiç de demokratik olmayan yöntemlerle
karşılaşıyoruz. Bu antidemokratik yöntemlerin arasında işten çıkarmalar, en geçerli yol olarak, işverenler veya temsilcileri tarafından yoğun bir şekilde tercih ediliyor.
Görüyoruz ki, işverenler bu konuda isteksiz. Böyle olunca,
o zaman işverenlerin, sanayicilerin ve derneklerinin demokrasi
konusunda samimi olmadıkları ortaya çıkıyor.
Ben, bir polemik başlatmak amacıyla söylemiyorum bunları. Ama, eğer gerçekten demokratikleşme konusunda samimiysek, önce örgütlenmenin önündeki engelleri kaldıracağız…
Hep beraber, elimizi taşın altına koyacağız.
Hani, devekuşuna sormuşlar, deve misin, kuş mu?
O da, “deveyim” demiş. O halde “koş” demişler; “Ben kuşum, koşamam.”
“Madem kuşsun, o halde uç” demişler; o da kaçamak cevaba devam etmiş: “Ben deveyim, uçamam.”
O zaman işverenler de karar verecekler:
Demokratikleşmeyi istiyorlar mı, istemiyorlar mı?.. Yoksa
istedikleri, içinde örgütlenme hakkının olmadığı, kullanılmadığı
yeni ve çağdaş(!) bir demokrasi mi?..
Belki de çalışma hayatındaki kaos ortamının başlıca nedenlerinden biri, bu konuda hayli bulanık ve
sisli bir görüntünün ülkemizde hakim olmasıdır. Bu sis bulutlarını dağıtmak, yani son derece demokratik bir çalışma ortamında Türkiye’nin hem demokrasi hem
de ekonomi anlamında gelişmesine katkıda bulunmak, bize
göre işçi, işveren ve devletin ortak görevi olmalıdır…
METAL
Hayır. Bize göre bu yaklaşım, esası bırakıp teferruatla uğraşmaktır. İşverenlerimiz, sanayicilerimiz bu konuda gösterdikleri çabayı, neden örgütlenme, toplu sözleşmeli, grev ve lokavtlı
toplu pazarlık hakkı için göstermiyorlar?..
5
TÜRK
Sendikalar, büyük oranda üye kaybına uğradı. Sendikalı işçilerin sayısındaki azalmadan cesaret alan bu güçler, daha sonra çalışanların aleyhine düzenlemeleri hayata geçirmeye başladı…Bu değişiklikleri yaparken, teknolojiye sarıldılar. Çalışanların yerini yeni araçlar, makineler almaya başladı. Çalışanları, düşük vasıflı diyerek işten çıkardılar, yüksek vasıflı etiketiyle düşük
ücretlileri işe aldılar. İşten çıkarmalar, bombardıman halini alınca da, işsizlik çığ gibi büyümeye başladı…
N
E
D
R
Ö
T
K
SE
METAL
OYAK ve ETİ’de mutsuz son
TÜRK
6
Eti ve Oyak grupları arasında 1982’de başlayan ortaklık sona erdi. Eti,
Oyak’ın sahip olduğu iştirak hisselerini satın aldı. İki şirket son dönemlerde birçok
konuda davalık olmuştu. Eti Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuzhan
Kanatlı, yaptığı yazılı açıklamada, azınlık hisselerinin 1 Haziran’da devredildiğini
bildirdi. Açıklamada, “Bu karar, Oyak Grubu tarafında farklı iş kollarına odaklanma stratejisinin bir uzantısı, Eti tarafından ise hakim hissedar olarak, öncelikli alım
hakkının kullanılmasıdır” denildi.
2011’i rekor
gelirle kapattı
Bosch, Siemens, Profilo ve
Gaggenau markalarıyla Türk beyaz
eşya sektörünün öncü firmalarından olan BSH, 2010 yılının ardından 2011 yılını da rekor bir gelirle
kapattı. BSH Türkiye CEO’su Nobert Klein, finansal sonuçları, “Üretim tesislerimizde yatırım yapmaya ve yeni istihdam alanları yaratmaya devam ettiğimiz 2011’de, yüksek rekabet şartlarına rağmen, ortalamanın üzerinde yaptık” sözleriyle değerlendirdi. BSH’ın cirosu %
31,4 artışla 3,1 milyar TL’ye yükselirken, üretim hacmi de % 13 artışla
4 milyon sınırını geçti. 2011 yılında
BSH’ın iç pazardaki payı ise % 30’a
yükseldi. BSH’ın Çerkezköy tesislerinde küçük ev aletlerinin üretimine
de başladığını ifade eden Klein, küçük ev aletleri fabrikasını 2013 yılında açmayı hedeflediklerini belirtti.
‘Altay’ görücüye çıkıyor
Otokar, Türkiye’nin ilk özgün ana muhabere tankı
Altay’ın sonbaharda tamamlanacağını bildirildi. İlk Türk
milli tankının tasarımı, prototiplenmesi, testleri ve
kalifikasyonunun yaklaşık 500 milyon dolara mal olması
öngörülüyor. Tüm fikri ve mülkiyet hakları Türkiye’nin
olan ilk milli tank Altay, aynı zamanda Türkiye’nin bu
alanda dışa bağımlılığını sona erdirecek.
Otokoç, 350
milyon liralık
yatırım yapma
kararı aldı
Bursa’nın en büyük
10 firmasının 6’sı
Türk Metalli
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BSTO) “Bursa’nın 250 büyük
firması” araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Ciroların baz alınarak
yapılan çalışmaya göre, 2011 yılının birincisi 7.7 milyar ciro ile Tofaş
oldu. Sırayı Oyak Renault, Borçelik
ve Bosh devam ettirirken Karsan ve
Componenta da ilk 10’un içersinde
yer aldı. Araştırmada ilk 10’a giren
firmaların 6’sında Türk Metal Sendikası üyesi işçiler çalışıyor.
Türkiye’ye patent başvurusunda bulunan yabancı firmalar, korumaya almak istedikleri patentlerinin sayısı ile Türk firmalarını geride bıraktı. Türk Patent Enstitüsü verilerini değerlendiren marka tescil ve patent ofisi Acar Patent’ten yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de 2012 yılında en çok patent koruma talebinde
bulunan ülke Almanya oldu. Geçen
yıl Türkiye’de 1.583 patent başvuru talebinde bulunan Alman firmalarının, 2012’nin ilk yarısında 1000
patent başvurusu yaptığı belirtildi. Açıklamada, “Türkiye’de en çok
marka tescili yaptıran Amerikan
firmaları ise patent başvurularında
ikinci sırada bulunuyor. Türkiye’de
patent koruması yaptıran diğer ülkeler ise, İsviçre, Fransa, İtalya,
Japonya ve Hollanda oldu” denildi.
7
TÜRK
Yabanc
ılardan
Türkiye
’de
patent
uygulam
ası
METAL
KOÇ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Çimen,
Otokoç’un bu yıl 3 milyar liranın üzerinde ciro yapmak istediğini belirterek, “350 milyon lira da yatırım yapacağız”
dedi. Çimen, Otokoç İstinye tesisinde Volvo modellerinin satış ve satış sonrası hizmetlerinin başlaması sebebiyle düzenlenen törende, Koç Holding Otomotiv Şirketlerinin Türkiye’deki üretimin % 50’sini, iç pazar satışlarının
da %30’unu gerçekleştirdiğini ifade etti.
| KISA KISA
4 kişilik ailenin yoksulluk
sınırı 3 bin liraya yükseldi
METAL
TüRK-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak amacıyla aylık olarak yapılan, “açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasının” Haziran ayı sonuçlarına göre,4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı, (açlık sınırı)
924 lira 98 kuruş olarak açıklandı. Araştırmada, gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt) ulaşım, eğitim,
sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı
(yoksulluk sınırı) ise 3 bin 12 lira 97 kuruş
olarak belirlendi.
TÜRK
8
Yaşlılardaki
büyük dram
Geçim sıkıntısı
yaşayan yaşlı
kişilerin son çare
olarak Türkiye
İş Kurumu’na
başvurduğu ortaya
çıktı. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nın
verdiği bilgilere
göre, 65
yaş üstü iş
başvurusunda
bulunanların
sayısı
2002’de
793 iken,
bu sayı
2011’de
4 bin 566
oldu.
Türkiye 2013’te
% 3,3 büyür
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2012 Türkiye raporunda, uygulanan yapısal ve makroekonomik politikaların,
Türkiye’nin ekonomisinin güçlenmesinde etkili olduğunu bildirdi.
Açıklanan OECD 2012
Türkiye raporuna göre,
2013 yılında büyüme %
4.6, enflasyon % 7.2, işsizlik oranı 9.1 olacak.
TüRKİYE İstatistik Kurumu (TÜİK), 2012 Mayıs ayı sanayi üretim
endeksi sonuçlarını açıkladı. Bu verilere göre, sanayi üretim endeksi
geçen yılın aynı dönemine göre % 5,9 ile beklentinin çok üzerinde
bir artış gösterdi. Piyasa beklentisi bu dönem için % 3,2 artış olması
yönündeydi. Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre, imalat sanayi
sektörü endeksi % 5,8, madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi %
4,2 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü
endeksinde de % 7,3 artış oldu.
Kayıt dışı istihdam % 37’ye inince
sigortalı sayısı ilk kez 18 bini buldu
Türkiye’de uzun yıllar % 50’lerde
seyreden kayıt dışı istihdam,
yapılan çalışmalar sonucu %
37.5’e kadar geriledi. Türkiye
İstatistik Kurumu (TUİK)’in
verilerine göre, geçen yıla oranla
kayıt dışı çalışan sayısında
yaklaşık % 4’lük gerileme oldu.
Kayıt dışı istihdamı engellemeye
yönelik çalışmalar sonrasında,
sigortalı çalışan sayısında da
artış gözlendi. Sosyal Güvenlik
Kurumu’nun (SGK) verilerine
göre, 2010 yılında 16 milyon olan
sigortalı çalışan sayısı, geçen ay
itibarıyla 18 milyona ulaştı.
METAL
TüRKİYE iletişim vergisinde “dünya
rekorunu” elinde bulundurmaya devam
ediyor. Cep telefonunda, Katma Değer
Vergisi (KDV),Özel İletişim Vergisi
(ÖİV) ve Hazine Payı oranlarının
toplamı % 58’i bulurken, sabit
telefonlarda bu oran % 33’e ulaşıyor.
Türkiye’yi, iletişim vergisi oranlarında
Gabon, Madagaskar, Uganda ve
Tanzanya gibi ülkeler takip ediyor.
Sanayi üretiminde
büyük artış yaşandı
9
TÜRK
Türkiye
rekor se ’de
iletişim viyede
vergisi
alınıyor
2 5
METAL
DÜNYADAN
HABERLER
TÜRK
10
Kişi başına milli gelirde Türkiye 30. oldu
Lüksemburg 1. sırada
1
27 AB ülkesi, 4 aday ülke, 3
Avrupa Serbest Ticaret Birliği
(EFTA) ülkesi, 3 Batı Balkan ülkesi,1
üyelik müzakeresi süren ve 2 potansiyel aday ülkeyi kapsayan Satın Alma
Gücü Paritesi Araştırmasının 2011
sonuçları açıklandı. Satın Alma Gücü
Paritesi’ne (SGP) göre, Avrupa’da,
37 ülke arasında en yüksek kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH),
Lüksemburg’da görüldü. Lüksemburg AB ortalamasının 2.74 katı düzeyinde kişi başına GSYH’ YE sahip.
37 ülke içersinde GSYH endeksinde
Türkiye ise 30. sıradaki yerini koruyor. Lüksemburg’un kişi başına milli geliri, Türkiye’ye göre 5,3 kat daha
fazla. Türkiye, gerçek kişisel tüketimde ise 2 basamak yükselerek, 27. sırada yer alıyor.
21 milyon 800 bin araç üretildi
Araç üretimi % 8 arttı
2
dünya Otomotiv Sanayiciler Birliği 2012 ilk çeyreğini
kapsayan dünya motorlu araç üretimi
verilerini açıkladı. Rapora göre, 2012
Ocak-Şubat-Mart döneminde dünya
motorlu araç üretimi, bir önceki yılla
kıyaslandığında % 8 artarak, 21 milyon 800 düzeyinde gerçekleşti.
Mısır’da seçimler yapıldı
Cumhurbaşkanı
Mursi seçildi
3
Mısır’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini, Müslüman
Kardeşler’in adayı Muhammed Mursi
kazandı. Mursi oyların % 52’sini alarak,
Mısır’ın demokratik yollardan seçilen ilk
sivil cumhurbaşkanı oldu. Mursi, sonuçların açıklanmasından sonra, “Mısır’daki
seçimleri demokratik bir şekilde koruyan
şerefli Mısır yargısı ve askerlere selam
olsun. Tüm Mısır halkını kutluyorum”
şeklinde konuştu.
Fransa’da vergi
baskısı artıyor
Sos5 Fransa’da,
yalist Cumhurbaşkanı
Hollande’ın göreve başlamasının
ardından, hükümet, zengin kesimler üzerindeki vergi baskısını
arttırıyor. Bu yıl büyüme oranları
açısından önceki yılların gerisinde kalan Fransa, açığı kapatmak
amacıyla vergi artırımına gidiyor.
7 milyar 200 milyon Euro tutarındaki vergi paketinin büyük bir
kısmını büyük şirketler ve varlıklı
aileler ödeyecek.
METAL
3
4
6
11
TÜRK
1
YENİ BİR GIDA KRİZİ DAHA KAPIDA
D8 ülkeleri “Tohum
Bankası Projesi’ni başlattı
4
D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü Genel Sekreteri Prof. Widi
Agoes Pratikto, dünyanın yeni bir gıda
kriziyle karşı karşıya olduğunu belirterek, buna önlem olarak D-8 ülkelerinin “Tohum Bankası” Projesi başlattıklarını bildirdi. Türkiye, İran, Pakistan,
Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır
ve Nijerya’dan oluşan gelişmekte olan 8
ülke D-8’i oluşturuyor. Endonezya’da,
Bangladeş’de ve Pakistan’da çok büyük
bir nüfusun olduğunu hatırlatan Pratikto, muhtemel bir gıda krizinde “Tohum Bankası” projesinin, gıda krizinin
en hafif şekilde atlatılmasını sağlayacağını kaydetti. Pratikto, “Projemiz kapsamında D-8 üyesi ülkelerde tohum bankaları kurulacak. Bu konuda daha önce
8 ürün saptanmıştı, ancak, şimdilik öncelikli olarak 3 ürün belirlendi ve bunlar
buğday, mısır ve çeltik oldu. Bu ürünlere yönelik stok yapılacak” dedi.
AB’nin yeni
dönem başkanı
Kıbrıs Rum
Yönetimi
6
KuzEy Kıbrıs Rum Yönetimi, 2004 yılında tam
üye olduğu Avrupa Birliği’nde
dönem başkanlığı görevini devraldı. Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofias, Avrupa Komisyonu’nun internet sitesinde yeralan açıklamasında, “Şu anda tek isteğimiz, gelecek nesillere daha iyi bir Avrupa bırakabilmek. Kıbrıs, Avrupa
için bir umut yaratmaya çalışacaktır” dedi.
| KONFEDERASYON’DAN
METAL
Kıdem tazminatına el uzatan,
karşısında Türk-İş’i görecek!
TÜRK
12
TüRK-İş Yönetim Kurulu, kıdem
tazminatının kaldırılacağı yolundaki
haberlerin yeniden yoğunlaşması üzerine, 11 Temmuz’da toplandı. İşten atılan 305 THY işçisinin durumunun da
ele alındığı toplantının ardından, Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu bir
açıklama yaptı.
“Kıdem tazminatı” tartışmalarıyla ilgili olarak, 15 Temmuz 2011’de ve
19 Eylül 2011’ de iki ayrı basın toplantısı düzenlediklerini hatırlatan Kumlu, “Bugün düzenlediğimiz basın toplantısında da bu konuya bir kez daha
yer vermek durumunda kaldık. Neden?
Çünkü yazılı ve görsel medyada, kıdem tazminatıyla ilgili bir haber furyası daha başladı. Aylardan beri kimi zaman bir sayın bakanımızın açıklaması, kimi zaman bir bakanlığımızın çalışması şeklinde kamuoyu defalarca bu
konu ile meşgul edildi. Son olarak da,
‘Kıdem Tazminatının İşçinin Bireysel
Hesabına Yatırılması Hakkında Kanun
Tasarısı’ başlıklı bir metin tartışılmaya
başlandı” dedi.
Sözkonusu metnin, işçi, işveren,
hükümet arasında olması gereken sosyal diyaloğun bir gereği olarak, resmi
yollarla kendilerine iletilmediğini vurgulayan Türk-İş Genel Başkanı Kumlu, “Bu metni de, tıpkı diğer metinlerde olduğu gibi gazetelerden okuduk,
inceledik.” diye konuştu.
Kumlu, şöyle devam etti:
“Biz burada ciddi hak kayıpları barındıran bu metnin içeriğini tartışmayacağız. Dikkat çekmek istediğimiz konu, kıdem tazminatı gibi, geniş
emekçi kitlelerini yakından ilgilendiren
bir konuda, aylardan beri değişik bakanların aklına geldiği gibi konuşmasıdır. Değişik bakanlıklardan sızdırılan
değişik metinlerle ‘alıştırmak’ adına kamuoyu dimağının alt üst edilmesidir.
Bilgi kirliliği bizzat hükümet eliyle yaratılmaktadır. Hükümetin yapmak istediklerinin hangi metinde yer
aldığının ayrımına artık hiç kimse
“Konunun sürekli gündemde tutulması
nedeniyle Türk-İş, 2003 yılında toplanan 19’ncu
Genel Kurulunda kıdem tazminatına yönelik
herhangi bir saldırı karşısında, diğer eylemlerin
yanı sıra, üretimden gelen gücün kullanılacağı
yönünde bir karar almış ve bu kararı daha
sonraki genel kurullarında yinelemiştir”
varamamaktadır. Kıdem tazminatları konusu 1962 yılından beri işverenlerin ve hükümetlerin gündeminde olmuştur. İşveren kesimi, ‘güvencesiz,
ucuz ve maliyetsiz’ emek özlemiyle, yıllardan beri bu konuyu sıcak tutmaya
çalışmıştır. Hükümetler de fırsat buldukça konu üzerinde yoğunlaşmakta,
kamuoyunu bu fikre alıştırmaya çalışmaktadır. Ancak, bu konuda gündeme
getirilen önerilerin tümü, ne kadar ‘iyi’
ya da ‘güzel’ gösterilmeye çalışılsa da,
her zaman bu hakkı budamaya yönelik
olmuştur, olmaya devam etmektedir.
İşçilerin ve Türk-İş’in bu konudaki tavrı açık ve nettir. Konunun sürekli gündemde tutulması nedeniyle Türkİş, 2003 yılında toplanan 19’ncu Genel
Kurulunda, kıdem tazminatına yönelik herhangi bir saldırı karşısında, diğer
eylemlerin yanı sıra, üretimden gelen
gücün kullanılacağı yönünde bir karar
almış ve bu kararı daha sonraki genel
kurullarında yinelemiştir.
Kıdem tazminatı, endüstri ilişkileri sisteminin en önemli konularından
biridir. İşçinin en büyük güvencesidir.
Kıdem tazminatı konusunda hükümet
tarafından aylardır sergilenen sermaye yanlısı tavır barış getirmeyecektir,
huzur getirmeyecektir. Bu ülkede sadece sermaye yoktur, emek de vardır.
Bu ülke emekçilerin alın teri üzerinde
yükselmektedir. Sürekli sermayenin talep ve isteklerinin dikkate alındığı bir
Türkiye’de, toplumsal barıştan bahsedilemez.
Buradan Hükümete ve sermayeye
sesleniyorum. Kıdem tazminatlarımız,
sizin, istediğiniz gibi süreceğiniz tarlalarınız değildir. İşçinin kıdem tazminatının bir sahibi, bir koruyucusu
vardır. Açıkça bir kez daha ilan ediyorum. İşçinin kıdem tazminatına el
uzatan, karşısında Türk-İş’i görecektir. Kıdem tazminatlarının sahibi bu
güne kadar Türk-İş olmuştur, olmaya da devam edecektir. Bu ülkede 50
yıldır kıdem tazminatlarına dokunulamadıysa, bundan sonra da dokunulamayacaktır.
Şu anda çalışma hayatının en
önemli sorunu, bir türlü çıkarılamayan toplu iş ilişkileri yasasıdır. Bu yasanın çeşitli etkilerle çıkarılamaması nedeniyle, yüzlerce işyerinde binlerce işçimizin toplu iş sözleşmesi prosedürü
işletilememektedir. Bu durum, sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasına fiili bir engeldir. Bu sorun tüm çarpıcılığı ile çözüm beklerken, kıdem tazminatı hakkına ilişkin düzenlemelerin
gündemde tutulması, hükümetin sorun çözme kabiliyetindeki zaafının bir
ifadesidir.
Biz Hükümete kıdem tazminatı
konusunun işçiler açısından hassas bir
konu olduğunu hatırlatıyor, bu konuda bu güne kadar yaratılan gerginliğe,
kafa karışıklığına ve bilgi kirliliğine artık son verilmesini istiyoruz. Hükümeti sorumlu davranmaya ve bu konuda
bu güne kadar yaptığı tüm çalışmaları
rafa kaldırmaya çağırıyoruz.
İşverenlere ise güvencesiz, ucuz ve
maliyetsiz emek özlemiyle dünyanın en
gelişmiş ekonomileri arasına girilemeyeceğini anımsatıyoruz.”
KONFEDERASYON’DAN |
TüRK-İş GENEL BAşKANI MUSTAFA KUMLU
METAL
“AB’YE üYELİK SüREcİ
cANLI TUTULSUN”
TÜRK
13
T
ürk –İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu,
Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi’nin, 26 Haziran’da
Berlin’de yapılan 30’ncu toplantısına
katıldı. Toplantıda Komite Eş Başkanı
olarak bir konuşma yapan Kumlu, Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri konusunda önemli mesajlar verdi. Kumlu konuşmasında şunları ifade etti:
“Türkiye’nin ekonomik ve siyasi dönüşüm çabaları açısından, Avrupa Birliği ve 35 fasıldan oluşan geniş kapsamlı müktesebatı büyük önem arz etmektedir.
Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği, bizim için, sürdürülebilir kalkınma, örgütlü toplum, yüksek demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı, bireysel hak ve
özgürlükler, toplumsal cinsiyet eşitliği ve refah anlamına gelmektedir. Bu nedenle, AB üyeliğinin gerektirdiği iktisadi, sosyal ve siyasal reformlara mutlaka devam edilmesi gerektiğine
ve üyelik sürecinin, ilgili tüm aktörlerin aktif katılımları ile sürekli canlı tutulması gerektiğine inanıyoruz.
Avrupa Birliği katılım sürecini bir
ekonomik ve sosyal dönüşüm süreci olarak görmeliyiz. Sürdürülebilir kalkınma,
demokratikleşme, çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi, farklılıklarımıza saygı ve bütünleşme çabası olarak görmeli, bu anlayışla faaliyetlerimizi gayretle sürdürmeliyiz. Bunu, gelecek nesiller için
yapmak zorundayız. Türkiye-AB ilişkileri köklü bir geçmişe ve sağlam temellere dayanmaktadır.
Bu temeller üzerine aynı şekilde sağlam binalar inşa etmek ise hepimizin ortak görevidir. Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi olarak, gündemimizde yer alan konuları bu bakış
açısıyla değerlendirmeliyiz. Adeta daimi bir komite haline gelen Komitemizin, bundan sonraki gündemini de aynı şekilde;
Türkiye’yi, AB üyeliğine hazırlama anlayışıyla belirlemeliyiz.”
| BAşKANLAR KURULU
U
L
U
R
U
K
R
BAşKANLA
I
D
N
A
L
P
O
T
BAKü’DE
rulu toplantısı,
u
K
r
la
n
ka
aş
B
k
il
urulumuz sonrası
ü’de yapıldı.
ak
B
ti
n
14. Olağan Genel K
ke
aş
B
’ın
n
rbayca
yonu Genel
12 Temmuz’da, Aze
ndikaları Konfederas
Se
i
İşç
can
ay
erb
Az
uz,
nel Baş-
Ge
Başkanlar Kurulum
i Bakü’de toplandı.
rulumuz sonrası ilk
erbaycan’ın Başkent
Az
e
nd
ihi
yuz” dedi.
tlu
tar
uz
mu
14. Olağan Genel Ku
n
’da bulunmakta
üzerine, 12 Temm
ti
can
ve
ay
da
erb
’in
Az
ev
e
liy
ülk
ba
eş
ve kard
Başkanı Settar Meh
ekkür ederek, “dost
k, Mehbaliyev’e teş
vla
Ka
l
vru
Pe
ız
nım
ka
Mehbaliyev: “Sevinciniz bizim
sevincimiz, kederiniz bizim kederimiz”
azErBaycan İşçi Sendikaları
Konfederasyon Başkanı Settar Mehbaliyev
konuşmasında, Türk Metal Sendikası’nın
Başkanlar Kurulu üyelerini Bakü’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti, Fransa’nın sözde Ermeni soykırımını tanıyan yasasını protesto ettikleri
için, Türk-İş camiasına ayrıca teşekkür etti.
Mehbaliyev, şöyle devam etti: “Azerbaycan – Türkiye, biz kardeş bir milletiz. Biz
istiyoruz ki, bütün sahalarda, iş kollarında,
sendikalar arasında dostluk olsun. O cümleden de, Azerbaycan Konfederasyonu ile
Türk Metal arasında yirmi yıldan beri bir
dostluk vardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün
güzel sözü var; ‘Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir.
Biz iki devlet, bir milletiz’ şeklinde. Bu hakikaten de böyledir. Bütün dünya da bilir ki, ayrı ayrı devlet olduğumuza bakmayarak, bizim bir millet olduğumuzu. Yani
bizim de soyumuz Türktür.” Konuşmaların ardından Mehbaliyev, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’a, çalışma hayatı için büyük hizmetlerde bulunan kişilere verilen bir
nişan taktı.
METAL
TÜRK
Kavlak: “Türkiye ve Azerbaycan 15
dosdoğru dost iki ülke”
GENEL Başkanımız Kavlak, Başk
anlar Kurulu açılış konuşmasında, Türkiye ile Aze
rbaycan’ın dostluğuna vurgu yaparak, “Ülkelerin, insa
nların birbirini sırtından hançerlediği böylesine bir dön
emde, dost bir insan
ya da dost bir ülke bulmak, görm
ek giderek zorlaşıyor…
Bu anlamda, dünya coğrafyasına
baktığımızda ‘dosdoğru dost’ olan iki ülke var; Türkiye
ve Azerbaycan” diye
konuştu. Kavlak, şöyle devam etti:
“Bizim dostluğumuz yürektendir.
Biz, bunun için,
Azeri kardeşlerimizle, iki devletiz
ama bir milletiz. Biz,
aynı milletin evlatlarıyız. Aynı dili
konuşuyoruz. Aynı
türküleri söyler, aynı ağıtlara ağla
rız. Kederi de neşeyi de paylaşırız. Çırpınırdı Kar
adeniz’i dinlerken aynı
duyguları taşırız. Bizler, birbirim
izi yürekten seviyoruz.
Kıbrıs’taki Başkanlar Kurulumuzd
a, yüreğimiz, ‘Azerbaycan’ dedi ve biz bu yeni çalış
ma dönemindeki ilk
Başkanlar Kurulumuzu Kardeş
Azerbaycan’ın Başkenti
Bakü’de toplama kararını verdik.
İşte bugün kardeş Azerbaycan’dayı
z. Bizim bugün
burada olmamızı sağlayan Konfede
rasyon Başkanı Settar Abi’ye ve arkadaşlarına, bizl
ere yaptıkları nazik davet, toplantımızın gerçekleşme
sine verdikleri destek, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, Azerbaycan çalışma hayatının önde gelen
temsilcilerinin de dinlediği konuşmasında, Bakü
bizlere gösterdikleri ilgi ve yakınlık
’yü en son 10 yıl önce ziyaiçin, Başkanlar Ku- ret ettiğini
belirterek, “10 yıl içinde Bakü’nün bu kadar gelişm
rulu adına teşekkür ediyoruz.”
iş olduğunu
ve büyüdüğünü görünce, bir Türk olarak büyü
k gurur duydum” dedi.
| BAşKANLAR KURULU
METAL
Toplantının açılış oturumuna katılan konuklar arasında,
Azerbaycan Metal İş Federasyonu Başkanı Ali Gumbatov ve
Konfederasyon Başkan Yardımcısı Aqıl Dadaşov da yeraldı.
TÜRK
16
Başkanlar
Kurulumuz
çalışmalarına
başlamadan
önce,
Azerbaycan
şehitliği ve
Türk şehitliğini
ziyaret
etti. Genel
Başkanımız
Pevrul Kavlak,
şehitlerin
mezarlarına
tek tek karanfil
bıraktı.
BAşKANLAR KURULU |
METAL
Başkanlar Kurulu toplantısında, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, yeni
yönetim kurulu oluşmasından sonra, Türk Metal’in hedeflerine dikkat çekti.
Toplantıda 2012 yılı değerlendirilirken, yaklaşan MESS toplu sözleşmesi de
ele alındı. Toplantıda ayrıca, teşkilatlanma konusundaki hedefler görüşüldü.
Teşkilatın bir, iri ve diri tutulması için yapılması gerekenler gözden geçirildi.
TÜRK
17
| BAşKANLAR KURULU
U
L
U
R
U
K
R
A
L
BAşKAN
EĞİTİM
I
L
K
R
A
F
3
E
N
İ
R
üYELE Bakü’de yapılan Başkanlar Kurulu toplantısır.na
nti
çerçevede, Prof. D
u
B
Azerbaycan’ın Başke
i.
ld
ri
ve
e
d
r
le
ne eğitim
lığı ve Güvenliği
ağ
S
İş
ş
katılan kurul üyeleri
-İ
rk
ü
T
,
e”
, “küreselleşm
liği Kanunu”,
n
ve
ü
G
ve
Yaşar Hacısalihoğlu
ı
ğ
lı
ağ
S
abulut, “Yeni İş
anı Prof. Dr. Yalçın
ek
D
Uzmanı Özcan Kar
i
es
lt
ü
ak
F
er
il
g
Siyasal Bil
erler verdi.
in
m
se
lu
u
Ankara Üniversitesi
n
ko
”
ri
le
ma Yöntem
Karatepe de, “Çalış
PROF. DR. YAşAR HAcISALİHOĞL
U / Yeniyüzyıl üniversitesi Öğret
im
Görevlisi
TÜRK
METAL
Türk Metal’in UAMİF’teki
başarısı desteklenmeli
18
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Pro
f. Dr.
Yaşar Hacısalihoğlu, Başkanlar
Kurulu’nun ilk
gününde verdiği seminerde sen
dikalaşmanın ve
uluslararası ilişkilerdeki yerinin
önemine dikkat
çekti. Hacısalihoğlu, “Sendikan
ın taşıdığı anlam
son derece önemli ve derindir.
Sorumluluğu
tarihseldir. Sendika demek örg
ütlülük demektir.
Bir toplum içinde örgütlü olmayı
deneyen, başaran
ve bunu yaygınlaştıran bir kurum
demektir. Belki
de, bu yapısıyla siyasi partilerde
n çok daha
anlamlıdır. Çünkü örgütlülüğün
değeri
kutsaldır. Dünya coğrafyasının
hiçbir
köşesinde tespih tanesi gibi dizi
li yedi
ülkeyi sıralayamazken, Türk Me
tal,
Uluslararası Avrasya Metal İşçi
leri
Federasyonu bünyesinde, Kuzey
Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’nden başlayıp,
Çin sınırına kadar uzanan bir
dizilişi gerçekleştirmiştir. Bu
nedenle, Avrasya Metal İşçiler
i
Federasyonu’nun arkasında
durmak, desteklemek
gerekiyor” dedi.
BAşKANLAR KURULU |
ÖZcAN KARABULUT / Türk-İş İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı
suslar ile ILO’nun ‘Güvenlik Kültürü Raporu’ dikkate alınarak şunlar yapılmalıdır. Çağdaş işçi sağlığı ve iş güvenliği standartları ve normlarından söz edilebilmesi için, tüm işyerlerinin ve tüm çalışanların sağlık ve güvenlik kapsamında
olması gerekmektedir. 50’den az işçi çalıştıran işyerlerinin
ortak sağlık birimleri oluşturmalarının zorunlu hale getirilmesi, eşitliğin sağlanarak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinden her çalışanın yaralanması gerekmektedir. ILO’nun 187
sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Teşvik Sözleşmesinin onaylanması ve ulusal mevzuata yansıtılması yönündeki çalışmaların en kısa zamanda başlatılması gerekmektedir.”
19
TÜRK
türKiyE’dE ve dünyada, İş Sağlığı ve Güvenliği ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na sendikal yaklaşımı değerlendiren Karabulut, sonuç ve önerilerini Başkanlar Kurulu ile paylaştı. Karabulut şunları ifade etti: “Uluslararası Çalışma Örgütü’nün hazırladığı ‘Güvenlik Kültürü
Raporu’na göre, meslek hastalılıklarının tümü, iş kazalarının % 98’i önlenebilir kazalardır. Türkiye’de çalışanların tamamının, iş sağlığı ve güvenliğinin koruyucu şemsiyesi altına alınması, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının, dolayısıyla ölümlerin ve yaralanmaların önlenmesi için, ‘Ulusal
İş Sağlığı ve Güvenliği Sistemi’ başlıklı raporda yer alan hu-
METAL
İş kazalarının % 98’i önlenebilir
PROF. DR. YALçIN KARATEPE / Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı
Türk Metal ve sendikal
hareket nereye gidiyor?
ProF. Dr. Karatepe, Başkanlar Kurulu’nun ikinci gününde verdiği seminerde, ‘sendikal hareketi ve Türk Metal’i
daha ileriye nasıl götürürüz?’ sorusuna cevap bulmak için
neler yapılabilineceğini tartıştı ve şunları söyledi: “Sayın
Başkan, Başkanlar Kurulu toplantınızda sizlere bir yığın sorumluluk yükledi. ‘Sendikacılığın geleceği Türkiye’de bizlere bağlıdır’ dedi. Ben bugün sizlere bir yol haritası çizmek
istiyorum. Sihirli bir formül yok…Önce birbirimize bir takım sorular soralım. Bu sorulara yanıt vermek için önce kendimizi ve sendikamızı sorgulayacağız. Buradan, hem Türk
Metal’in hem de sendikal hareketlerin nereye gideceğine
bakmış oluruz”
Prof. Dr. Karatepe’nin seminerinde, Türk Metal Sendikamızın vizyonu, misyonu ve hedefleri de tartışıldı.
| İşçİNİN PENcERESİNDEN
KAZANMADAN
HARcAMAYALIM...
METAL
TAMAM, AMA NASIL GEÇİNECEĞİZ?
TÜRK
20
Bir işçi, kira öderken, gıda harcaması yaparken,
ısınırken, çocuğunun eğitim masraflarını karşılarken,
sağlık problemlerini çözerken, işine ulaşmaya
çalışırken para ödüyor. Ödediği miktar gelirini geçiyor
ve bu şekilde de borçlanıyor. Borç batağına saplanıyor.
Bu durumu çözmenin yolu, işçinin gelirlerini artırmaktır.
TEMMUZ ayı sonlarında, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali
Babacan’dan, ekonomi konusunda, itiraf gibi bir dizi açıklama geldi. Açıklamalarda, işçiler olarak hak verdiğimiz
ve asla hak veremeyeceğimiz ifadeler de
vardı. Açıklamalardan birisi şu şekilde:
‘’Eğer bazı reformları zamanında
yapmazsak, bazı adımları zamanında
atmazsak, Türkiye hedeflediğimiz 2025 bin dolarlar mertebesine ulaşamayabilir. Bunların başında eğitim geliyor”
Bir ülkenin Ekonomiden Sorumlu
Başbakan Yardımcısı, “20-25 bin dolar
mertebesine ulaşamayabiliriz” diyorsa;
bu sözün tercümesi, “asla ulaşamayacağız” şeklindedir. Çünkü, hükümet
hiçbir zaman bu kadar kesin ifadeyle
kendisini eleştirmez. Evet, Türkiye’de
20-25 bin dolar seviyesinde kişi başı ortalama geliri tutturmak, böyle giderse
çok zor. İşçisine, memuruna, emeklisine enflasyon oranında zam veren bir anlayış olduğu sürece, yoksulluk, dar gelirlilik standarda bağlanmış demektir.
Babacan’ın dediği gibi, eğitim burada
önemli bir faktör, ancak eğitim almış
kalifiye insanların katma değer üretecek
bir yapıya sahip olabilmesi için, öncelikle ücretlerin teşvik edici olması gerekir.
Bu ülkede çalışan herkesin ücretlerle ilgili problemi var. Başta işçilerin…
Babacan’ın itiraflarından biri de şuydu:
“Kazanmadan harcıyoruz. Kendi
tasarruflarımız yetmiyor, yabancıların
tasarruflarıyla ülke ekonomisini büyütmeye çalışıyoruz, Türkiye’de hane halkının % 45’i gelirinden daha fazla harcıyor…” Peki, bu durumun sorumlusu
kim? Sorumlusu dar gelirliler mi, bankalar mı? Yoksa çalışana hak ettiğini,
insanca yaşaması gereken ücreti vermeyenler mi? Hiç kimse gelirinden fazlasını borçlanarak harcamak istemez. Hiç
kimse ortada zorunlu ve yaşamsal harcamalar dururken lükse para yatırmaz.
Demek ki, ülke nüfusunun yarısına yakın bir kesimi kazandığından fazla harcamak durumunda kalıyor. Yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için borçlanıyor. Bir işçi, kira öderken, gıda harcaması yaparken, ısınırken, çocuğunun
eğitim masraflarını karşılarken, sağlık
problemlerini çözerken, işine ulaşmaya
çalışırken para ödüyor. Ödediği miktar
gelirini geçiyor ve bu şekilde de borçlanıyor. Borç batağına saplanıyor. Bu
durumu çözmenin yolu, gelirleri artırmaktır. Hani deniyor ya, “Türkiye’nin
borçlarının GSMH’na oranı düştüğü için borç önemli bir sorun değil”
diye… O halde, “hanelerin borçlarının da önemsiz olması için hanelerin
laylıklar sağlıyor. Ama krizde fatura ilk
önce çalışanlara çıkartılıyor, düşük ücret
zamları, vergi zamları gibi… O yüzden
çalışanlar sorumluluklarının farkında.
Sorumluluklarının farkında olmayanlar
ekonomiye yön verenler…
Bir ülkenin orta sınıfı gelişmediyse
üst sınıfı da gelişemez… Yalnızca ihraç
ederek, sermaye, sermayesini büyütemiyor. Önünde sonunda, yurt içi harcamalara dönmek zorunda… Yurt dışında
kriz olduğunda, ihracat rakamları düştüğünde, yurt içi tüketim harcamaları ile
Türkiye krizden çıktı. Bunun rakamları istenilirse ortaya konulur… Dünyaya
baktığınız zaman, orta sınıfı gelişmiş ül-
kelerin ekonomileri büyüktür, sağlıklıdır. Şirketler ürettiğini çalışanına satamazsa, yalnızca yurt dışına bel bağlarsa,
olağan üstü bir hal yaşandığı zaman malını kimseye satamaz. Çalışanların alım
gücünü artırdığımız sürece riski azaltmış
oluruz. Çalışanların alım gücünü yükselttiğimiz zaman vergi gelirleri de artar
ve ülkenin krizlere dayanacak bağışıklık
sistemi de güçlenmiş olur.
O halde, ekonominin en temel sorunlarının çözümünde, çalışanların refahını artırmak yatıyor. Yoksa enflasyon oranına göre zam vermek, yoksulluğu kalıcı hale getirmektir. Yoksulluk ise
bulaşıcıdır…
METAL
hasılasını artırın” diyoruz biz de. Bu şekilde hem borç miktarı düşer, hem de
borcun gelire oranı düşer. Ortada borçlanma sorunu kalmaz. Babacan, daha
sonra şöyle söylüyor: “Önce kazanalım,
sonra harcayalım’ dedik. Çünkü hakketmediği refahı yaşamaya çalışan ülkelerin
başına er ya da geç kötü şeyler geliyor.
Avrupa’da bunların örneği çok’’
Bu
ülkede
hiçbir
vatandaş,
Türkiye’nin durumunun, Avrupa’da
ekonomik krizlerle savaşan ülkeler gibi
olmasını istemez. İşvereni de çalışanı
da… Özellikle çalışanı… Çünkü bir ülke
krize girdiği zaman devlet işverene düşük faizli kredi, vergi indirimi gibi ko-
TÜRK
21
2012 yılı 2011 yılından daha iyi geçiyor
Türkiye çalışanların fedakarlıkları ve soğukkanlılığı ile krizi geride bıraktı. Şimdi önümüzde
2012 yılının ikinci yarısı var. Bu ikinci yarının göstergeleri iyimser bir tablo çiziyor. Tabloya göre
zaman; çalışanların zorla vazgeçmek zorunda bırakıldıkları haklarını teslim etme zamanıdır…
2008 yılı sonlarına doğru ülkemizi etkileyen ekonomik kriz artık tamamen ülkemizi terk etmiş durumda.
2011 yılının ilk yarısında toplanan vergi geliri 122 milyar 729 milyon lira olarak gerçekleşirken, bu yılın ilk altı
ayında 131 milyar 182 milyon 838 bin lira vergi toplandı. Bu yılın ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre
vergi gelirinde % 6,9 artış yaşandı. Bu çok ciddi bir yükseliş. Vergi olduğuna göre kazanç da var demektir. Kazanç olduğuna göre de kriz yok demektir.
Hangi ekonomik tabloya, grafiğe bakarsanız bakın;
yükselişler ve alçalışlar göreceksiniz… Türkiye ekonomisi de ihracata dayalı büyüme modelini kendisine seçmiş
olduğu için, yurt dışından etkilenmekte ve zaman zaman
ekonomik göstergelerinde inişler ve çıkışlar görülmektedir. Türkiye çalışanların fedakarlıkları ve soğukkanlılığı ile krizi geride bıraktı. Şimdi önümüzde 2012 yılının
ikinci yarısı var. Bu ikinci yarının göstergeleri iyimser bir
tablo çiziyor. Tabloya göre zaman; çalışanların zorla vazgeçmek zorunda bırakıldıkları haklarını teslim etme zamanıdır…
MAKALE
DR. NAcİ ÖNSAL
Türk-İş Genel Sekreter Yardımcısı
YETKİ SORUNU
METAL
Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi
için de, 2822 sayılı Kanunun 12. maddesinde
düzenlenmiş iki barajı aşması gerekmektedir.
Sendika, kurulu bulunduğu işkolunda çalışan
işçilerin yüzde onunu üye kaydetmiş olacak,
ayrıca toplu iş sözleşmesi yapmak istediği
işyeri/işletmede çalışan işçilerin yarıdan bir
fazlasını üye kaydetmiş olacaktır.
TÜRK
22
2821
sayılı Sendikalar
Kanunu’nun sendikaların faaliyetlerini düzenleyen üçüncü kısmındaki 32.
ve 33. maddeler, sendikaların faaliyetlerini, “çalışma hayatına ilişkin faaliyetler” ve
“sosyal faaliyetler” olarak iki başlık altında düzenlemiştir. “Toplu iş sözleşmesi akdetmek“ de çalışma hayatına ilişkin faaliyetlerin ilk sırasında sayılmıştır. Ülkemiz
koşulları dikkate alındığında, toplu iş sözleşmesi yapamayan bir sendikanın varlığını koruması, varlığını korusa bile etkinleşmesi ve gelişmesi olanaklı görülmemektedir. Ülkemizde sendika ve dernek üyelerinin kendiliğinden aidat ödeme alışkanlıkları (ya da kültürü) yerleşik olmadığı için,
sendikaların aidatlarını alabilmelerinin
yolu da, toplu iş sözleşmesi bağıtlamak ve
işverenin, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kestiği sendika aidatlarını sendika
hesabına yatırmasını beklemektir.
Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için de, 2822 sayılı Kanunun
12. maddesinde düzenlenmiş iki barajı aşması gerekmektedir. Sendika, kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde
onunu üye kaydetmiş olacak, ayrıca toplu
iş sözleşmesi yapmak istediği işyeri/işletmede çalışan işçilerin yarıdan bir fazlasını
üye kaydetmiş olacaktır.
2822 sayılı Kanunun 12. Maddesinde, “ Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunun tespitinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca her yıl ocak ve
temmuz aylarında yayımlanacak istatistikler esas alınır. Bu istatistiklerde belirtilecek işkolundaki tüm işçi sayısı ile bu işkolundaki sendikalara mensup üye sayısı
toplu sözleşme ve diğer işlemler için diğer istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Yetki belgesi alan işçi sendikasının
yetkisini daha sonra yayımlanacak istatistikler etkilemez.” düzenlemesi bulunuyordu. 3299 sayılı Kanunun 2. Maddesi
ile bu fıkrada 03.06.1986 tarihinde deği-
tarihi itibariyle başvurular 800’ü buldu. Bu yetkiler ile toplu iş sözleşmesi
yapılacak işyerlerinde/işletmelerde 10
binlerce işçi bekler halde. İşçiler yeni
özlük haklarını, sendikalar da aidatlarını alamıyorlar.
Bu gecikme (7 ayı aştı) peşi sıra çeşitli sorunlara neden olacak. Örneğin,
toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin başlamasıyla bağıtlanması arasında ortalama 6 ay süre geçtiğini kabul edersek,
bu gün yetki alan bir sendika toplu iş
sözleşmesini bağıtladığında bir yıldan
uzun bir zaman geçmiş olacak. İşçilerin bir yılı aşkın ücret zammı farkları
ile ikramiye ve sosyal ödemelere ilişkin farkları birikmiş olacak, işverenler
de bu paraları bu süre zarfında faizsiz
bir kredi gibi kullanmış olmalarına karşın, taksitlendirerek ödemek isteyecekler. Aklıma gelen diğer sorunları ise örneklemek istemiyorum.
Bakanlık daha fazla vakit geçirmeden istatistiği yayımlamalıdır. İstatistiğin Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alarak yayımlanması doğru değildir (Doğru olsa 3
yıl beklenilmezdi). Sosyal Güvenlik
Kurumu, Bakanlık ve sendikaların arasında söz konusu işçi sayılarına ilişkin
birliktelik sağlanabilmiş değildir. Şimdi, Bakanlık uzmanlık gerektiren ve endüstri ilişkileri sistemimizi açmaza götürmeyecek bir yorumla istatistiği yayımlamak konumundadır. Yapılabilir;
tam zamanıdır.
METAL
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun ile de 01.07.2011
tarihinden sonrasına yani 01.01.2012
tarihine ertelendi.
17.07.2009 istatistiğine göre,
5.398.296 işçinin 3.232.679’u sendika
üyesiydi. İstatistikte yer alan 95 sendikanın 45’i % 10 barajını aşıyor, Tarım
ve Ormancılık, Avcılık ve Balıkçılık İşkolunda barajdan muaf olan 6 sendikanın ilavesiyle, toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine sahip sendika sayısı 51’i
buluyordu. 5838 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ertelenmese ve Sosyal
Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimleri esas alınsa, % 10 barajını çok az
sayıda sendikanın aşacağı görülmüş ve
sendikaları ve sendikal faaliyetleri, kısaca endüstri ilişkileri sistemimizi durdurmamak için ertelemeler yapılmıştır.
Bu arada, 2821 ve 2822 sayılı Kanunlar yerine geçecek Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı da görece bir mutabakat sağlanarak Hükümet tarafından,
görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiş ve Komisyonlardan geçerek Genel Kurul gündeminde sıra almıştı. Ocak 2012 istatistiği, Tasarının kanunlaşmasını takiben
kanuna uygun olarak çıkarılmak üzere
bekletiliyordu. Ancak, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Tasarıyı Kanunlaştırmadan tatile girdi. 01.01.2012 tarihinden
itibaren de sendikalar süresi gelen işyerleri/işletmeler için yetki başvurusunda bulunmaya başladılar. 15.08.2012
23
TÜRK
şiklik yapıldı. Varolan “tüm” kelimesi
“bütün” olarak değişirken, “yetki belgesi almak için müracaat eden” sendikaların da daha sonra yayımlanacak istatistikten etkilenmeyeceği kuralı getirildi.
18.02.2009 tarihli 5838 sayılı Kanunla maddenin üçüncü fıkrasının sonuna, “Bakanlık; yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin düzenlenmesinde, kendisine gönderilen üyelik ve istifa bildirimleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan işçi bildirimlerini esas alır” cümlesi eklendi. Kanunun 33. Maddesinin (ç) fıkrası ile de,
düzenlemenin 01.08.2009 tarihinden
sonra geçerli olacağı düzenlendi. Böylece Bakanlık, 17.08.2009 tarihinde istatistiği kendi kayıtlarını esas alarak yayımladı.
5838 sayılı Kanunla yapılan değişiklik, 28.01.2010 tarihli ve 5951 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
4. Maddesi ile 01.08.2010 tarihinden
sonrasına; 13.02.2011 tarihli ve 6111
sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar Ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 8. Maddesi ile 30.06.2011 tarihinden sonrasına; 15.07.2011 tarihli ve 6236 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt
| HABER
METAL
EcBOHS PROJESİ KAPSAMINDA
TÜRK
24
“İş Sağlığı ve Güvenliği
Temsilcilerine
Sendikalar Tarafından
Sağlanan Destek”
çALIşTAYI DüZENLENDİ
HABER |
lar Uzmanı Merve Özkan, Dış İlişkiler
Asistanı Muhittin Can Gökbulut, Hidromek, Erkunt Döküm Sanayii A.Ş ve
Orta Doğu Rulman Sanayi A.Ş’nin İSG
temsilcileri katıldı.
Çalıştayın açılış konuşması, Sendikamız Genel Sekreteri Yücel Yücel tarafından yapıldı. Yücel konuşmasında,
projenin beklenen etkilerinin, iş sağlığı ve güvenliği konularında karar alma,
politika uygulaması ve gözetleme süreçlerine daha fazla katılabilme, kamu kesimi ve diğer sivil toplum kuruluşları ile
daha fazla işbirliği yapabilme, işyerinde
sağlık ve güvenlik alanında AB müktesebatı ve etkisi konularında işverenlerde
ve işçilerde daha fazla farkındalık yaratmak olduğunu belirtti.
Çalıştayın ilk sunumunu, sendikamız
İSG Uzmanı Cem Snaet, “İş Sağılı ve Güvenliğinde İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları” konusunda gerçekleştirdi. Cem Snaet sunumunda, iş kazaları ve meslek hastalıklarının Türkiye ve
dünyadaki durumunu dile getirdi. Örnek iş kazaları videolarının da gösterildiği sunumda, Snaet, iş kazası senaryosunun nasıl işlediğini anlattı ve bu senaryoda en büyük rolün tehlikeli hareket ve tehlikeli durum olduğunu belirtti.
Meslek hastalıklarının da iş kazaları kadar önemli olduğunu vurgulayan Cem
Snaet, hastalıkların hangi şartlarda meslek hastalığı sayılacağı, ne kadar sürede
ortaya çıkması gerektiği ve bununla ilgili yapılacak yardımları dile getirdi.
Sendikamız Proje Asistanı Adnan
Parçalı da sunumunda, son zamanlarda
25
TÜRK
A
vrupa Komisyonu Genişleme
Direktörlüğü tarafından finanse edilen ve sendikamız Türk
Metal ile MESS tarafından yürütülen
ECBOHS - İş Sağlığı ve Güvenliğinde
Avrupa İşbirliği Köprüleri Projesi kapsamında, 11-12 Temmuz 2012 tarihlerinde, Ankara’da, “İş Sağlığı ve Güvenliği Temsilcilerine Sendikalar Tarafından Sağlanan Destek” başlıklı bir çalıştay gerçekleştirildi. Büyük Anadolu
Otel’inde yapılan çalıştaya, sendikamız
Genel Sekreteri Yücel Yücel, proje danışmanlarından Dr. Jeff Bridgford (Avrupa İşçi Sendikaları Koleji eski Yöneticisi / İngiltere), sendikamız Proje Asistanı ve İSG Uzmanı Cem Snaet ve yine
sendikamız Proje Asistanı Adnan Parçalı, Ekonomik ve Sosyal Araştırma-
METAL
11-12
Temmuz 2012
tarihlerinde,
Ankara’da,
“İş Sağlığı
ve Güvenliği
Temsilcilerine
Sendikalar
Tarafından
Sağlanan
Destek” başlıklı
bir çalıştay
gerçekleştirildi
| HABER
METAL
çalıştayda, Avrupa İşçi Sendikaları Koleji eski
Yöneticisi Dr. Jeff Bridgford, bilgi toplama, müzakere
planı, risk değerlendirmesi, işverenle müzakere, İSG
temsilcilerinin yeterlilikleri, denetçilerle çalışma
konularında bilgi ve deneyimlerini paylaştı
Çalıştayda, Avrupa İşçi Sendikaları Koleji eski Yöneticisi Dr. Jeff Bridgford, bilgi toplama, müzakere planı,
risk değerlendirmesi, işverenle müzakere, İSG temsilcilerinin yeterlilikleri,
denetçilerle çalışma konularında bilgi ve deneyimlerini paylaştı. İnteraktif
bir eğitim havasında geçen çalıştayda,
katılımcılarla, gruplar halinde örnek
uygulama çalışmaları da gerçekleştirildi. Gruplar tarafından, verilen konuya ilişkin hazırlanan görüş ve öneriler
tüm katılımcılarla paylaşıldı.
Dr. Jeff Bridgford, konulara yapılan geri bildirimlerde bilgi ve deneyimlerini paylaşarak, çalıştayın güzel bir
eğitim havasında geçmesini sağladı.
Grup çalışmaları İSG temsilcilerinin
katılımlarıyla daha da verimli hale geldi. İSG temsilcileri, konularla ilgili görüş ve önerilerini karşılıklı paylaşma
imkanı buldu, Çalıştayın sonunda ise
değerlendirme ve görüş alışverişinde
bulunuldu. Bu bölümde katılımcılarla, çalıştayın İSG uygulamaları, verimliliği, ECBOHS projesinin devamlılığı, yeni iş sağlığı ve güvenliği yasası,
işyerinde psikolojik taciz konusunun
yaygınlaşması vb. konularda değerlendirmeler yapıldı ve görüş alışverişinde
bulunuldu. Çalıştayın verimli ve donanımlı olması bütün katılımcıları memnun etti. Çalıştayın bu denli başarılı
ve verimli geçmesi, katılımcıların ilgisi, Türk Metal’in, üyelerinin eğitimine
verdiği önemin göstergesi oldu.
TÜRK
26
gündemde olan ve iş yerlerinde önemli bir sorun olarak görülen Mobbing,
yani “İşyerinde Psikolojik Taciz”i anlattı. İSG temsilcilerinin dikkatle dinlediği ve yer yer sorularla katıldığı sunum büyük ilgi topladı. Mobbing sürecinin önemine değinen Parçalı, taciz edici davranışların haftada en az
bir kez ve altı ay boyunca devam etmesinin, mobbing olarak isimlendirileceğini vurguladı. Mobbing kavramını 80’li yılların başında ilk kez kullanan İsveçli Endüstri Psikoloğu Heinz Leymann’ın 45 ayrı psikolojik taciz davranışını tanımladığını ve bunları 5 alt faktör şeklinde gruplandığını
belirten Adnan Parçalı, bunlarla ilgili
ayrıntılı bilgi verdi.
çalıştayın verimli ve donanımlı olması bütün
katılımcıları memnun etti. çalıştayın bu denli başarılı
ve verimli geçmesi, katılımcıların ilgisi, Türk Metal’in,
üyelerinin eğitimine verdiği önemin göstergesi oldu
HABER |
Genel Başkanımız Pevrul Kavlak:
Türk-İş Genel Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı
Pevrul Kavlak, kıdem tazminatının kaldırılacağı ve yerine
bir fon kurulacağı
haberlerinin yeniden
gündeme gelmesini,
11 Temmuz’da,
cNN TüRK’e
değerlendirdi.
27
TÜRK
TüRK-İş Genel Sekreteri ve Sendikamız Genel Başkanı Pevrul Kavlak, kıdem
tazminatının kaldırılacağı ve yerine bir fon
kurulacağı haberlerinin yeniden gündeme
getirilmesi konusunda CNN TÜRK muhabiri Göksel Göksu’nun sorularını yanıtladı. Kavlak’ın 11 Temmuz’da yayımlanan değerlendirmesi şöyle:
Göksel Göksu: Efendim, Çalışma
Bakanı’nın da bir açıklaması oldu. Kıdem Tazminatı ile başlayalım isterseniz.
Çalışma Bakanı da yaptığı açıklamada
dedi ki; ‘Taraflarla henüz görüşmedik.’
Türk-İş’in tavrı ne olacak? Biraz önce
basın toplantısında açıkladınız, ama sizden dinleyelim. Türk-İş’in, bu hazırlanan kıdem tazminatı ile ilgili taslak konusundaki tavrı nedir? Yasalaşırsa tavrı
ne olacak beklenen süreçte?
n Pevrul Kavlak: Şimdi, Sayın Başbakanla görüşmemizde de, Sayın Bakanla görüşmemizde de, taraflarla bunu paylaşmadan, tarafların okeyini almadan bunun Meclis’e getirilmeyeceği bize iletildi.
Şu anda Çalışma Bakanının gündeminde Toplu İş İlişkileri Yasası olduğu, bu
yasa çıkmadığından dolayı 900 tane işyeri toplu sözleşmesi yapılamadığı, yaklaşık
200–250 bin insanın, şu anda toplu sözleşme yapamadığı için işyerlerinde toplu sözleşmeden mahrum durumda olduğu biliniyor. Çalışma Bakanlığıyla bizim
gündemimizde bu var. Bizim gündemimizde
METAL
“Gerekirse mücadelenin
en çetinini vereceğiz!”
kıdem tazminatı yok.
Kıdem tazminatını el altından zaman
zaman basına sürüyorlar. Basınla kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar ve bunu cazip
hale getirmek istiyorlar. Yani öyle sunuyorlar. Halbuki, konu ile ilgili ayrıntılara kimse girmiyor. ‘Müktesep haklara dokunmayacağız’ diyorlar; ama bakıyorsunuz, gazetelerde çıkan haberlere baktığınız zaman, 30 günlük sürenin 13 güne
düştüğünü görüyorsunuz.
Ama diğer yandan, Başbakanın yaptığı açıklama var, Çalışma Bakanı’nın
yaptığı açıklama var. ‘Taraflarla görüşmeden bir adım atılmayacak’ deniliyor.
Bu taslak nasıl çıkıyor bu kadar net ifadelerle?
n Türkiye’de sendikasız işçi çalıştıranlar, Toplu İş İlişkileri Yasasını meclise getirmeyenler ve kıdem tazminatı ödemeyenler, kabineden birkaç bakanla bera-
ber müşterek hareket ederek, böyle ilişkilerle sendikalar yasasını engelliyorlar. Kıdem tazminatı yasasını da ısıtıp ısıtıp kamuoyunun gündemine getiriyorlar.
Peki Türk-İş’in tavrı ne olacak bu
noktada?
n Biz müzakeremizi sonuna kadar yapacağız. Eğer bu yasalaşma yönüne girerse, her aşamada, Sayın Başbakandan başlayarak, herkesle müzakeremizi yapacağız. Ama bu müzakerelerden sonuç alamazsak, mücadelenin de en çetinini vereceğiz.
Ne demek o yani?
n Sokaklara ineceğiz. O zaman sokaklarda arayacağız biz hakkımızı. Eğer
biz görüşmelerle uzlaşamazsak, görüşmelerle sonuç alamazsak, bize yapacak başka
bir şey kalmıyor. O zaman işçiye gideceğiz. İşçi ne istiyorsa, biz de işçinin temsilcisi olarak önlerine düşüp yapacağız.
EKONOMİ
MERVE ÖZKAN
[email protected]
çOcUK İşçİLİĞİ
VİCDAN KİRLİLİĞİ
METAL
Sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklarımız ise en zor
şartlar altında hayatlarını sürdürmektedirler. Her türlü tehlike
ve zor şartlara maruz kalarak, en önemlisi okullarından
mahrum bir şekilde hayatla mücadele vermektedirler
TÜRK
28
GüNüMüZDE dünya nüfusu yaklaşık 7 milyar civarındadır ve bu nüfusun yaklaşık % 40’ı çocuktur. Çocuklar ülkelerin geleceği için önemli bir unsur. Gelecek nesilleri de
oluşturacak olan bugünün çocukları. Bu sebeple, sürdürülebilir bir gelecek için günümüz çocuklarının en iyi şartlar
altında yetiştirilmesi gerekiyor. Fakat ne yazık ki, dünyada birçok çocuk bu şansı bulamıyor. Yeterli eğitimden, sağlık hizmetinden, temel özgürlük ve bakımdan yoksun bir şekilde çalışmakta olan çocuk işçiler, günümüzün acı gerçeklerinden. Ağır şartlar altında ucuz işgücüyle çalıştırılan çocuklar, gerek sosyo-kültürel, gerekse psikolojik açıdan darbe
alarak yetişmektedirler.
Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletlerin Çocuk
Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre 18 yaşına
kadar her birey çocuk olarak kabul edilmektedir. Maalesef
bu çocukların çoğu çocuk işçi statüsündedir. 06.04.2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin tanımlar başlığındaki 4. Maddesine göre,
14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini
tamamlamış kişi “çocuk işçi” olarak tanımlanmaktadır. Aynı
yönetmeliğin, aynı maddesine göre, 15 yaşını tamamlamış,
ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi “genç işçi” olarak tanımlanmaktadır (Karabulut,Özcan).
Çocuk işçiliği dünyanın her yerinde yaşanılan, mücadele edilmesi gereken önemli bir sorun. Çocuk işçi, bu yaşlar
arasında bulunan hayatını idame ettirebilmek ya da aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışan çocuklara denmektedir. Uygun olmayan koşullarda, gelişimlerini olumsuz etkileyecek şekilde çalışan çocuklar büyüme sürecinde olumsuz
etkilenmektedirler. Çalışma hayatına küçük yaşlarda atılan
çocuklar, işyerlerinde ihmal ve istismarla karşı karşıya kalıp,
fiziksel, ruhsal ve zihinsel açıdan toplum yaşamına sağlıklı
bir şekilde katılmaları zorlaşmaktadır. Çocuk işçiliği özellik-
le az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde gözlemlenmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun yayınlamış olduğu Küresel Rapor’a (2006) göre, dünyada 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayısı 217,7 milyondur.
Çocuk işçiliğine sebep olan birçok etken vardır. Bunların en başında yoksulluk geliyor diyebiliriz. Yoksulluk ülkemizde de ciddi bir sorundur. Yoksulluk, boyutuna göre insanları bir şeyleri yapmaya zorlamaktadır. Kimi insan bu sebepten dolayı çocuğunu okula bile yollayamamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)’nun son olarak yayınlamış
olduğu 2010 Yoksulluk Çalışması Sonuçlarında, nüfusumuzun % 3,66’sının yaklaşık 2,6 milyon kişi, günlük 4,3 dolar
sınırının altında bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, gelir dağılımında uçurumlar olan ülkemizde, ailelerin yeteri kadar kazanamaması, hayatlarını geçindirmede zorluk çekmesi, ailelerin çocuklarını çalıştırmasına sebep olmaktadır. İşsizlik
de aileler için bir sebep olabiliyor. Günümüzde işsizlik oranı % 9 (2012/Nisan) oranındadır. İş bulamayıp kazanç sağlayamayan aileler çareyi çocuklarını çalıştırmakla da arayabiliyorlar. Bir diğer etken, geleneksel ve toplumsal sebepler
olabiliyor. Eğitim seviyesinin yüksek olmadığı, özellikle kırsal yerlerde aileler çocuklarının erken yaşlarda çalışmasını isteyebiliyor. Erken yaşta sorumluluk bilincini alan çocukların
gelecekte hayat karşısında daha iyi tutunabilen, başarılı insanlar olacağına inanılıyor. Özellikle tarım alanında, aileler
işgücü olarak çocukları tercih edebiliyor. Ya da aile şirketlerinde çocuklar çalıştırılmak için tercih edilebiliniyor.
İşverenlerin penceresinden bakacak olursak çocuk işçi
tercih etmelerindeki en büyük sebeplerden biri ise çocuk
işçi maliyetlerinin düşük olmasıdır. Çocuk işçiler yasal olarak çalıştırılmadığı ve de haklarını koruyamadıkları için işveren maddi açıdan daha karlı olan bu yola başvurabiliyor. İstedikleri gibi çalıştırdıkları bu çocuk işçiler, işyerlerinde her
türlü istismarla karşı karşıya kalabilmektedirler.
METAL
TÜRK
29
Bugünden
temelimizi
sağlam
atmazsak,
ileride, gerek
ruhsal, gerek
fiziksel, gerekse
toplumsal
çatışmaların
olduğu bir nesil
bizleri bekliyor
olacaktır.
TÜRK
30
Sokakta çalışmak zorunda kalan çocuklarımız ise en zor şartlar altında hayatlarını sürdürmektedirler. Her türlü tehlike ve zor
şartlara maruz kalarak en önemlisi okullarından mahrum bir şekilde hayatla mücadele vermektedirler.
Devlet İstatistik Enstitüsü’nün araştırmasına göre,
Türkiye’de 6-14 yaş grubu çalışan çocukların % 68’i aile bütçesine katkıda bulunmak, % 6’sı iş öğrenmek ve meslek sahibi olmak, % 4’ü kendi ihtiyaçlarını karşılamak, % 1’i ise diğer nedenlerle çalışmaktadırlar (Karabulut,Özcan).
İstatistiklerin de gösterdiği gibi, çalışan çocukların büyük
oranı aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışıyor. Gelişim dönemlerini tamamlamadan hayat mücadelesi veren binlerce çocuk
hayat şartları dolayısıyla çocukluklarını yaşayamadan iş hayatına
girmektedir… Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun Küresel
Raporu’na göre 2004 yılında 5-17 yaş grubu arası çalışan çocuk
sayısı 317,4 milyondur. Bu çocukların 217,7 milyonu çocuk işçi
olup,126,3 milyonu tehlikeli işlerde çalışmaktadır.
Küresel Rapor’a göre, dünyada çalışan çocukların sektörel dağılımına bakıldığında, çocuk işçilerin % 69’u tarım, %
İşverenlerin
22’si hizmetler, % 9’u ise sanayipenceresinden
de çalışmaktadır.
bakacak
olursak, çocuk işçi
n Gelir elde eden çocukların
Türkiye için bu değerletercih
etmelerindeki
en
büyük
%
88’inin aylık geliri asgari ücre bakacak olursak, 2006 yılı
retin
altındadır,
sebeplerden biri ise, çocuk işçi
Türkiye İstatistik Kurumu
n
Çalışan çocukların %
Çocuk İstihdamı Anketimaliyetlerinin düşük olmasıdır. çocuk
61’i
gelirin
tamamını, % 25’i
ne göre 6-17 yaş grubunişçiler yasal olarak çalıştırılmadığı
ise
gelirin
bir
kısmını ailesine
da çalışan çocuk sayısı 958
ve
de
haklarını
koruyamadıkları
için
vermektedir.
bindir. Bu çocukların 392
işveren maddi açıdan daha karlı olan
Görüldüğü üzere çocuk
bini tarımda, 271 bini saişçiliği
ülkemizde de ciddi bir
nayide, 205 bini ticarette ve
bu yola başvurabiliyor. İstedikleri
boyuttadır.
Çocuk işçiliği be89 bini ise hizmet sektörüngibi çalıştırdıkları bu çocuk
raberinde
birçok
sorun getirir.
de çalışmaktadır.
işçiler, işyerlerinde her türlü
Bunların
en
önemlisi
çocuklar üzeDevlet
İstatistik
istismarla
karşı
karşıya
rinde
oluşturacağı
olumsuz
etkilerdir.
Enstitüsü’nün 1994-1999 ÇoÇocuklar
gelişme
dönemlerinde
olduğu
kalabilmektedirler.
cuk İstihdamı Anketlerine göre
için
çalışma
ortamları
onlar
için
tehlikeli
olaTürkiye’de ekonomik faaliyette bulunan
bilir.
Özellikle
çalışma
süreleri,
dengesiz
ve
kötü
çocuklarla ilgili veriler kısaca şu şekildedir:
beslenme çocukların gelişimlerini düzgün bir şekilde ta(Karabulut,Özcan).
mamlayamamalarına
sebep olmaktadır. Bununla birlikte eğitimn Çalışan çocukların % 95’i 1-9 işçi çalıştıran işyerlerinde
lerinden
uzak,
iş
sağlığı
ve güvenliğinden yoksun gelecek nesilleçalışmaktadır,
ri
oluşturacak
bir
kesim
yaratılmış olacaktır. Toplumlarda geneln Erkeklere oranla kızların çalışma oranı daha yüksektir,
likle
çocukların
iş
öğrensin
ileride bir mesleği olur elinde, okun Çocukların çalıştıkları işyerlerinin % 83’ü herhangi bir
yup
da
ne
yapacak
düşüncesiyle
çalıştırılan çocuklar büyük yarayere kayıtlı değildir. Mesleki bir derneğe kayıtlı olan işyerlerilar
ile
büyümektedirler.
Çocuk
hakları
ve çocuk işçiliği toplumnin oranı % 10, ticaret odasına kayıtlı olanların oranı % 5, dular
tarafından
bilinçlendirilmesi
gereken
ciddi bir olgudur. Elbetrumu bilinemeyenlerin oranı ise % 2’dir. Tarım sektöründeki işte
çocuklar
bir
mesleği
genç
yaşlarda
öğrenebilir,
yaz tatillerinyerlerinin neredeyse tamamının herhangi bir yere kaydı bulunde,
meslek
okullarında
ya
da
boş
vakitlerinde
aile
iş yerlerinde.
mamaktadır,
Ama
bu
demek
değildir
ki
çocukların
sırtına
bütün
yükü yüklen Çalışan çocukların % 78’i haftada 40 saatin üzerinde çayip,
ağır
şartlarda
çalıştıralım.
Öncelikle
toplum
olarak
bilinçlelışmaktadırlar,
nip
sonra
da
geleceğimizi
oluşturacak
neslin
çocuklarına
gerekn Ekonomik işlerde çalışan çocukların % 96’sının aile nüfutiği
sevgiyi,
ilgiyi,
eğitimi
vermenin
önemini
benimsetmeliyiz.
su 4 kişiden fazladır,
n Çalışan çocukların aile reislerinin % 65’i ilkokul mezunu, Bugünden temelimizi sağlam atmazsak ileride, gerek ruhsal, ge% 31’i ise okuryazar olmayanlar veya okuryazar olup bir okul bi- rek fiziksel, gerekse toplumsal çatışmaların olduğu bir nesil bizleri bekliyor olacaktır.
tiremeyenlerdir,
KAYNAKÇA
METAL
| EKONOMİ
n Çocuk İşçiliği İstatistiki verileri, Karabulut,Ö.ÇOCUK İŞÇİLER, ULUSAL VE
ULUSLARARASI MEVZUAT, SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI
n Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK)
n ZfWT,Türkiye’de çocuk işçiliğinin boyutları
| TüRK METAL 50 YAşINDA
Yarım asırlık bir çınar...
TüRK METAL
METAL
50 yıldır emeğin, ekmeğin mücadelesini verdik. Vermeye de devam edeceğiz…
TÜRK
32
SENDİKAMIZ, 10 Temmuz 1963 tarihinde
“Türkiye Metal İş Federasyonu” adıyla kuruldu.
Türkiye’de Milli Tip Sendikacılık yapısal anlamda
Türk sendikacılığına damgasını vurduktan sonra,
16-17 Kasım 1973 tarihinde yapılan 6. Genel Kurulunda Türkiye Metal İş Federasyonu’nun tüzel
kişiliğine son verildi ve adı Türk Metal Sendikası
olarak değiştirildi. Sendikamız, 10 Temmuz 2012
tarihinde 50. Yılına ayak basmış bulunuyor. Başta
metal işçileri olmak üzere, bütün işçi camiasına ve
emek hareketine hayırlı uğurlu olsun…
Sendikacılıkta yarım yüzyıllık bir çınar olan
Türk Metal, yaşadığımız hayata anlam katabilmek, tüm insanları ve emeklerini değerli kılarak,
sendikacılığın, tüm dünyada barış, huzur ve refahın var olmasını sağlayan bir güç olduğunu göstermek amacıyla “ insana sevgi, emeğe saygı” diye
sesleniyor.
1963 yılında sendikal yaşama gözlerini açan
Türk Metal, bugün toplu pazarlık masalarında,
metal işçilerinin hak ve çıkarlarını koruma
ve geliştirmenin yanı sıra, sendikacılığa yeni
bakış açıları sunan ‘sosyal sendikacılık’ anlayışıyla da işçi hareketi için örnek ve lokomotif sendika olma özelliğini taşıyor.
Türk Metal, tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün
Milli Kurtuluş Savaşımızda, Türkiye’yi sömürge
yapmak isteyen emperyalist güçlere yaptığı gibi,
“Bilgi çağında sendikalara yer yok” diyerek, emekçilerin hak ve çıkarlarını yağmalayan güçlere karşı
bir ‘Kurtuluş Mücadelesi’ başlattı.
Sendikamız Türk Metal; Genel Başkanımız
Pevrul Kavlak’ın önderliğinde, yüzlerce iş yerinde
dalgalanan Türk Metal bayrağı ile, sayısı 150 bine
yaklaşan üyeleriyle, metal işçilerinin hayat standardını yükseltecek olan toplu sözleşmeleri ve onlarca
yatırımıyla, projeleriyle, hizmetleriyle, başı dik alnı
açık, hür bir şekilde, bugün Türkiye’nin en büyük
ve güçlü sendikası olarak varlığını sürdürmektedir.
Türk Metal her zaman Türk Sendikacılık
TüRK METAL 50 YAşINDA |
Sendikamız, 10
Temmuz 1963 tarihinde
“Türkiye Metal İş
Federasyonu” adıyla
kuruldu. Türkiye’de
Milli Tip Sendikacılık
yapısal anlamda
Türk sendikacılığına
damgasını vurduktan
sonra, 16-17 Kasım
1973 tarihinde yapılan
6. Genel Kurulunda
Türkiye Metal İş
Federasyonu’nun
tüzel kişiliğine son
verildi ve adı Türk
Metal Sendikası
olarak değiştirildi.
Sendikamız, 10
Temmuz 2012 tarihinde
50. Yılına ayak basmış
bulunuyor. Başta metal
işçileri olmak üzere,
bütün işçi camiasına
ve emek hareketine
hayırlı uğurlu olsun…
yaklaşımlarla, samimiyeti ve sıcaklığıyla
örnek bir sendika modeli olan Türk Metal, nerede metal işçisi varsa, orada olmaya devam ediyor…
Türk Sendikacılığının yarım yüzyıllık çınarı Türk Metal, metal işçilerinin hak
ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için
başlattığı yarım yüzyıllık yolculuğu, bayrağı yere düşürmeden onurla, bıkmadan, yorulmadan, sabırla ve inançla sürdürüyor…
İşte tüm bunlardan dolayı Türk Metal, bu
onurlu duruşu nedeniyle herkes tarafından
ayakta alkışlanmayı hak ediyor…
Biz, Türk Metaliz.
Biz, Bursa’da, İzmir’de, İstanbul’da,
Eskişehir’de, Ankara’da, Kayseri’deyiz…
Biz, nerede metal işçisi varsa ordayız… Biz, her yerdeyiz…
Biz mücadeleyiz, biz dayanışmayız.
İnsana sevgiyiz, emeğe saygıyız…
Ahmet’iz,
Mehmet’iz,
Ayşe’yiz,
Fatma’yız, dostuz, kardeşiz, arkadaşız...
Bir değil, on değil, bin değiliz, biz
yüz binleriz...
Biz, tek yüreğiz, tek bileğiz.
Vurduğumuz yerden ses getiririz…
33
TÜRK
tarihinde ilkleri ve büyük hizmetleri ile
yer almıştır. Aile Kurultayları, Kadın İşçiler Kurultayları, Genç İşçiler Kurultayları, Çocuk Meclisi Toplantıları, çocuklara yönelik kursları, eğitimleri, sosyal tesisleri, bilimsel ve kültürel yayınları, Uluslar
arası Avrasya Metal İşçileri Federasyonunun kuruculuğu, toplu sözleşmeleri Türk
Metal’e, her zaman parmak ısırtan ve gıpta ile bakılan bir sendika olma özelliğini
vermektedir.
Evet..
Sendikacılığa getirdiği yeni anlayış ve
METAL
Türk Sendikacılığının
yarım yüzyıllık çınarı
Türk Metal, metal
işçilerinin hak ve
çıkarlarını korumak
ve geliştirmek için
başlattığı yarım
yüzyıllık yolculuğu,
bayrağı yere
düşürmeden onurla,
bıkmadan, yorulmadan,
sabırla ve inançla
sürdürüyor…
MAKALE
DR. BARIş DOSTER
METAL
Siyaset Bilimci-Yazar
TÜRK
34
İKİ KITA, İKİ
UYGARLIK VE İKİ
Güç ARASINDA
TüRKİYE (1)
Dış politika, çok düşünüp az konuşmayı, ketum
olmayı gerektiren bir alandır. Ufukları geniş olan
devletler, uygulamak istedikleri politikalar için
gerekli altyapıyı sağlar, gereken yolları bulurlar.
METAL
Türkiye’nin son dönemde izlediği dış politikanın
yönelimleri ve öncelikleri konusunda ülkede bir
fikir birliği sağlanmamıştır. Tersine, ülkenin dış
siyaseti, tarihsel derinliğe, deneyime, birikime,
donanıma karşın, yön duygusunu yitirmiş
görünmektedir. Bölgesel güç mü, bölge gücü mü,
küresel aktör mü, merkez mi, eksen mi, kanat mı,
köprü mü olacağına bir türlü karar verememiş
görünmektedir. Dahası Türkiye, laiklik – İslam,
Doğu – Batı, AB üyeliği – Ortadoğu liderliği gibi
konularda da ikilem içindedir.
izlemiştir. Demokrat Parti’nin Kore’ye
asker yollaması, Turgut Özal’ın “bir koyup üç almak” şeklinde özetlediği ve ülkeyi Birinci Körfez Savaşı’na sokmayı
arzulayan siyaseti, AKP’nin TBMM’de
reddedilen 1 Mart 2003 tarihli tezkerenin geçmesi için gösterdiği çaba bu politikalara örnektir. Nitekim, son yıllarda
Türkiye gündemini meşgul eden “Ermeni açılımı”, “Kürt açılımı” gibi politik yönelimlerin de ABD talepleriyle
uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Dış politikada güç, olanak, çıkar ve
amaçlar arasında denge olması gerekir.
Güç unsurları olan siyasi, iktisadi, askeri ve toplumsal- kültürel güç arasın-
da ahenk şarttır. Tüm bunların yanında, coğrafi konum önemlidir. Kamuoyunun bir fikir etrafında buluşması, yani
ulusal uzlaşmanın sağlanması ise zorunludur. Dış politika, çok düşünüp az konuşmayı, ketum olmayı gerektiren bir
alandır. Ufukları geniş olan devletler,
uygulamak istedikleri politikalar için gerekli altyapıyı sağlar, gereken yolları bulurlar. Bir politikanın başarıya ulaşması
için, onu destekleyenlerin ortak faydası,
yararı, çıkarı olmalıdır. Sadece heyecan
vermek yetmez. Çünkü diplomaside işbirliği, ortak fayda ve çıkara dayanır. Ortak tarih ve kültür ile dayanışma duyguları gerek şarttır, ama yeter şart değildir.
35
TÜRK
TüRKİYE’NİN geleneksel dış politikası, genel yönelimi açısından Transatlantik merkezli olarak bilinir. Ankara, Batı kampına sadık, Avrupa Birliği üyesi olmaya çalışan bir müttefiktir.
Cumhuriyet’in ilanından sonra, Kıbrıs
Barış Harekâtı hariç, hiç savaşmamıştır. Dış politikada statükocu bir devlettir. Hırslı, hınçlı, hırçın talepleri, yayılmacı hevesleri, sınırların yeniden çizilmesini isteyen politikaları yoktur. Osmanlı Devleti’nden beri bölgesinde her
zaman dinamik olmaya çalışmıştır. Barış
ve istikrarı korumaya öncelik verir. Diplomasi ajandasının yoğunluğu açısından
her zaman ilk 10 ülke arasında olmasına
rağmen, yıllarca diplomaside fazla atak,
hevesli görünmekten, bu şekilde algılanmaktan özenle kaçınmıştır. Türk Dışişleri Bakanlığı da Osmanlı’dan bu yana,
nitelikli, seçkin kadrolarıyla öne çıkmıştır.
Türkiye’nin Batı yanlısı dış politikası, kimi dönemlerde aşırıya kaçmıştır. Kraldan çok kralcı olmuş ve öyle
bir izlenim vermiştir. Özellikle Demokrat Parti, Turgut Özal ve AKP iktidarlarında ABD ile ilişkiler bu açıdan dikkat
çekmiştir. Öyle ki, Türkiye, ABD adına
kimi bölgesel operasyonlara katılmayı
savunacak kadar ABD yanlısı politikalar
METAL
TÜRK
36
Önerilerde gerçekçiliği hiç elden bırakmamak zorunludur. İstek, bu isteği
besleyen dünya görüşü, bu yönde siyasi irade, lider, kadro, entelektüel altyapı,
program ve bunu destekleyen halk gerekir. Doğru planlama ve doğru eylem
planı şarttır.
Türkiye’nin son dönemde izlediği
dış politikanın yönelimleri ve öncelikleri konusunda ülkede bir fikir birliği sağlanmamıştır. Tersine, ülkenin dış siyaseti, tarihsel derinliğe, deneyime, birikime, donanıma karşın, yön duygusunu
yitirmiş görünmektedir. Bölgesel güç
mü, bölge gücü mü, küresel aktör mü,
merkez mi, eksen mi, kanat mı, köprü
mü olacağına bir türlü karar verememiş
görünmektedir. Dahası Türkiye, laiklik
– İslam, Doğu – Batı, AB üyeliği – Ortadoğu liderliği gibi konularda da ikilem içindedir. Bu da, adım atmasını, tavır almasını, tutum takınmasını güçleştirmektedir. Bir adım atmadan önce sık
sık ABD ve AB’nin ne diyeceği yönünde endişe yaşamaktadır. Yanlış anlaşılma
kaygısı taşımaktadır. Bu nedenle, kimi
alanlarda oynaması gereken rolü de oynayamamakta, Batı’dan onaylanmış bir
arabuluculuk rolüyle yetinmektedir. Avrupa Birliği’nde eşit bir üye adayı olarak kabul görmezken, yüzünü Doğu’ya
dönmekte zorlanmaktadır. Kısacası,
tüm “çok merkezli bakış açısı, çok yönlülük, çok boyutluluk, stratejik derinlik,
komşularla sıfır sorun, proaktif dış politika, ön almak, oyun kurucu olmak, sorun çözmek, arabuluculuk” söylemlerine karşın, gerçekte tercih sıkıntısı yaşamaktadır.
Türkiye, “AB, Türkiye’yi içine almadan küresel aktör olamaz” gibi haklı ve
doğru sözler etmektedir. Ama, AB’nin
sözcülerinin Türkiye’yi açıkça üye yapmayacaklarını söylemelerine karşın, örneğin, Gümrük Birliği’ni sorgulamayı göze alamamaktadır. Türk Dışişleri Bakanı, “Ortadoğu’daki en önemli bölgesel aktör Türkiye’dir” demektedir, ama arabuluculuk çalışmalarının sonuçları, onu teyid etmemektedir. Türkiye, 4 Temmuz 2003 tarihinde Kuzey
Irak’ın Süleymaniye kentinde ABD askerlerinin, Türk askerlerinin kafasına
çuval geçirmesini içine sindirebilmiştir.
Danimarka Başbakanı Rasmussen’in,
Hz. Muhammed hakkındaki karikatürlere ve terör örgütü PKK’nın televizyonuna gösterdiği hoşgörüyü ağır biçimde
eleştirdikten sonra, onun NATO genel
sekreteri olması için parmak kaldırmıştır. Libya’ya yönelik son saldırılar önce-
Türkiye’yi yönetenler,
sürekli olarak ülkenin dünya
siyasetindeki ağırlığının
arttığını söylemektedirler.
İkili ve çok taraflı
temaslardaki yoğunluğu, ev
sahipliği yapılan uluslararası
toplantıların çokluğunu,
cumhurbaşkanı, başbakan ve
dışişleri bakanının yurt dışı
gezi programını ve ülkenin
artan dış ticaretini, kendi
iddialarını desteklemek için
kullanmaktadırlar.
sinde “Ne işi var NATO’nun Libya’da?”
diye sorduktan sonra, koalisyon güçlerine destek vermiştir. Arap ülkelerindeki isyan dalgasında da Türkiye, Mısır liderine verdiği tepkiyi (o da ABD ile telefonla konuştuktan sonra), Libya ve
Suriye liderlerine ancak gecikmeli olarak vermiştir. Bu da, hem Batı nezdinde sorgulanmasına neden olmuş, hem
çifte standart gütmekle suçlanmış, hem
de Arap dünyasındaki itibarına şüpheyle bakılmaya başlanmasına yol açmıştır.
Buna karşın Türkiye’yi yönetenler,
sürekli olarak ülkenin dünya siyasetindeki ağırlığının arttığını söylemektedirler. İkili ve çok taraflı temaslardaki yoğunluğu, ev sahipliği yapılan uluslararası toplantıların çokluğunu, cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanının
yurt dışı gezi programını ve ülkenin artan dış ticaretini, kendi iddialarını des-
teklemek için kullanmaktadırlar. Türkiye, dış politikada her yerde olmaya çalışmakta, her sorunu çözmeye talip olmaktadır. O kadar ki, bazen Ortadoğu’da
yeni düzenin mimarının Türkiye olacağı
bile öne sürülmektedir. Türkiye’nin, tarihinde ilk kez büyük dış politika hedeflerine sahip olduğu, bir vizyonunun ve
misyonunun bulunduğu dillendirilmektedir. Türk Dışişleri Bakanı sık sık ülkenin tek merkezli değil, çok merkezli bir
dış politika anlayışına sahip olduğunu
vurgulamaktadır. Henüz başbakan başdanışmanı olduğu dönemde yaptığı bir
ABD ziyaretinde, ABD Başkanı Obama
ile Türkiye’nin dış politika tercihlerinin
ve önceliklerinin bütünüyle örtüştüğünü söylemiştir ki, bu fikri savunan çok
sayıda uzman, diplomat, öğretim üyesi,
gazeteci, asker vardır Türkiye’de.
Ancak gerçeklerle niyetler örtüşmemektedir. Olanaklarla hayaller arasında
uçurum vardır. Türkiye, gönlünden geçenlerin, hayal ettiklerinin gerçek olduğunu sanmaktadır. Bu da sık sık “hayalperest” veya “kafası karışık” bir görüntü
vermesine neden olmaktadır. Son olarak Filistin’de El Fetih ve Hamas arasındaki arabuluculuk çalışmalarına karşın, sorunun çözümünde Mısır’ın öne
çıkması, Türkiye’nin masa başında sadece bir davetli olarak yer bulması, Füze
Kalkanı’na ev sahipliği yapması, ciddi bir inandırıcılık ve itibar sorunu yaşandığını gösteren gelişmelerdir. Gerçekler, söylemlerle, verilmeye çalışılan görüntüyle çelişmektedir. Yetkililer, küresel ölçekte öne çıkan bir dış politika izlendiğini, büyük başkentlerin
Gerçeklerle Niyetler
Örtüşmüyor
Türkiye’nin hem bölgesel güç olmasını, hem Ortadoğu’da lider olmasını, hem de Avrupa Birliği üyesi olmasını istemek ayrıdır, bunların gerçekleşme ihtimali ayrıdır. İzlenen dış politika, ABD veya AB karşıtı olmasa bile,
Ortadoğu’ya özellikle öncelik verdiği için, bazen Batı karşıtı olduğu ya da
en azından gizli ajandasının bulunduğu yönünde eleştirilmektedir. Doğuya yönelik kimi adımlar, Batılı başkentlerde kuşkuyla karşılanmaktadır. Türkiye için “eksen kayması” olarak yorumlanmaktadır. Türkiye’nin Doğu’ya yönelik ilgisinin, Türk basınının da abartılı yaklaşımıyla, sanki yeni bir şeymiş
gibi sunulmasının da bunda payı vardır. Türkiye’nin tarihsel mirasına, coğrafi arka planına, jeopolitik konumuna,
stratejik derinliğine sanki ilk kez önem
dır. Dış politika gibi sonuçların kısa sürede değil, orta ve uzun vadede alındığı bir alanda; atılan adımları, yapılan temasları, açılan dış temsilcilikleri sevinçle, ama ihtiyatlı bir tutumla karşılamak
gerekir. Sonuç alabilmek için temasların istikrarlı olması, tarafların birbirini
çok iyi tanıması, diplomatik adımların
ekonomik, kültürel, akademik, sportif,
turistik vb. adımlarla desteklenmesi zorunludur.
Öte yandan Türkiye, Ortadoğu
coğrafyasında etkili olmaya çabalarken,
Türk dünyasına aynı önemi vermemektedir. Ortadoğu’da, İran ve Suriye’yle
ilişkiler, Hamas’la kurulan yakınlık, El
Beşir’e sahip çıkma örneklerinde olduğu gibi, bazen “Batılı müttefiklerini”
kızdırma pahasına öne çıkmaya çabalayan, bölgedeki kimi liderlerle kurduğu
yakın ilişki Batılı başkentlerde tepki çeken Türkiye, Türk dünyasındaki en yakın müttefiki olan Azerbaycan’la ilişkilerin gerginleşmesine neden olmuştur.
Ortadoğu halkları arasında yakalanan
şöhret, Bakü sokaklarında geçerli değildir. Keza, ancak Irak’taki Türkmenlerin
haklarını korumada da başarısız olmuştur. Ortadoğu’daki pek çok başkentte, sokaktaki halk arasında değil ama
uzmanlar arasında, Türkiye’den gelen
adımların ne kadarının Ankara kaynaklı, ne kadarının Washington kaynaklı olduğuna ilişkin ciddi şüphe olduğunu da unutmamak gerekir. ABD ile sorun yaşayan pek çok Ortadoğu ülkesinin ABD’ye iletmek istedikleri mesajları
Türkiye’ye söyledikleri de bir gerçektir.
“Komşularla sıfır sorun” söyleminin hayata geçmesi için, komşuların da
sıfır sorun istemesi gerekir. Çünkü bu
politika, tek taraflı çabalarla başarıya
ulaşamaz. Arabuluculuk çalışmalarında
etkili olabilmek için, Türkiye’nin, masaya davet ettiği tarafları masada kalmaya
ikna edecek, sonra da uzlaşmalarını sağlayacak güçlü siyasi ve iktisadi araçlara
sahip olması şarttır. Ancak, dış politikada yaygın ve baskın bir hakimiyeti olmadığından, arabulucu olarak yapabilecekleri sınırlıdır. Çünkü Türkiye, iktisadi ve siyasi olarak bölgesel ve küresel etkilere fazlasıyla açıktır. Nitekim Suriye
ile İsrail, İran ile ABD, Rusya ile Gürcistan, Pakistan ile Afganistan, Hindistan ile Pakistan arasında arabulucu olan
Türkiye bir tek Pakistan ile Afganistan arasındaki arabuluculuk çabalarında kısmen başarıya ulaşmıştır. Diğerlerinde ise hiçbir sonuç alamamıştır. “İmparatorluk bakiyesi” söylemi, Medeniyetler İttifakı’nda ve Büyük Ortadoğu
Projesi’nde eş başkanlık, yeni Osmanlıcılık çabalarıyla öne çıkan dış siyaset, ülkenin iç siyasetiyle ve özellikle de ekonomik durumuyla örtüşmemektedir.
Türkiye’nin ABD ve AB nezdinde sahip olmadığı ağırlığa, itibara,
Doğu’nun yükselen güçleri Rusya, Çin,
Hindistan, İran arasında sahip olması
düşünülemez. Çünkü Avrasya’nın yükselen güçleri nezdinde, Batı’yla ilişkilerdeki tavrından dolayı inandırıcılık sorunu yaşamaktadır. Bu yüzden de onlarla artan ekonomik ilişkilerini, aynı
oranda dış siyasete yansıtamamaktadır.
Türk ekonomisi, Rusya başta olmak
üzere, Doğu ile giderek daha fazla yakınlaşmasına, Rusya Almanya’yı geçerek Türkiye’nin bir numaralı dış ticaret
ortağı olmasına karşın, Türk sermayesi
de aynen Türk siyaseti gibi Batıdan bağımsız hareket edememektedir. Bunların yanında, Türkiye’nin gerçekten ulusal bir savunma doktrinine sahip olmaması da bir diğer sorundur.
METAL
veriliyormuş gibi bir hava estirilmesi,
ülkenin küresel ölçekte rolünün arttığına ilişkin abartılı yorumlara neden olmaktadır. Ülkenin dışişleri bakanının
yaptığı seyahatlerin çokluğu, dünyanın
yaşadığı hızlı değişim, bölgedeki gelişmeler, Türkiye’nin dış politikadaki görünürlüğünün Ortadoğu bölgesinde biraz artması, Afrika ile daha çok ilgilenmesi, şüphesiz önemlidir. Kısa vadede sonuç almasa bile, geleceğe yatırım
yapmak açısından olumludur. Ancak
tüm bunlar, Türkiye’nin mutlaka ağırlığını artırdığı anlamına gelmez. Çünkü
dış politika da, tüm diğer alanlarda olduğu gibi sonuç odaklı çalışmayı gerektiren bir disiplindir.
Şunu da belirtmek gerekir ki, dünyaya açılmak, Türkiye’ye özgü bir dış
politika tercihi değildir. Afrika’yla ilgilenen sadece Ankara değildir. Dünyanın iddialı tüm ülkeleri, iddialı olmaya
çalışan tüm başkentleri bunu yapmakta-
37
TÜRK
Ankara’ya danışmadan adım atmadığını öne sürseler de, hakikat öyle değildir.
Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelik adımları, ABD ve AB’den bağımsız ya da onlara rağmen atılmamıştır. Tersine, ABD
ve AB’nin bilgisi dahilinde ve teşvikiyle atılmış adımlardır. Batı, bu sayede
Türkiye’yi Doğu’daki sözcüsü, temsilcisi olarak görmek istemiştir. İran, Suriye, Hamas, Hizbullah gibi ülke ve örgütlerle ilişki kurmada bir aracı olarak
kabul etmiş, görüşlerinin onlara aktarılmasında Türkiye’yi kullanmayı tercih
etmiştir. Bu tercih, Türkiye’yi yönetenlerdeki neo- Osmanlıcı yönelimle de örtüşmüştür. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslarda etkin olmaya çalışan, Afrika’yla
ilişkilerine özel önem veren Türkiye’nin
de, bu ülkelerin Batıdaki sözcüsü, temsilcisi olması hayal edilmiştir. Türkiye
Cumhuriyeti’nin başbakanının Arap sokaklarındaki ünü, Davos’taki “one minute” çıkışı ve İsrail’in Mavi Marmara baskını sonrasında doruğa çıkınca,
Türkiye’nin bu politikayı başarabileceği yönünde yanlış bir algı da ortaya
çıkmıştır. Ayrıca, tarihi bir anımsatma
yapmak gerekirse, Türkiye’nin Araplar
arasında en büyük ünü ve itibarı, geçmişte, 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanında, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda, yakın dönemde
de 1 Mart 2003 tarihinde TBMM’de
reddedilen tezkerede yakaladığını anımsamak gerekir. Yani Türkiye, Batıya
karşı tavır aldığı zaman, Ortadoğu’da
itibarını artırmış bir ülkedir. Bu durum,
yeni değildir.
14. olağan Genel
kurulumuzda oluşan yeni
yönetim kurulumuza
gelen kutlama mesajları
Turan Özbağ Sayın Genel Başkanım,
hayırlı olsun. Allah yolunuzu açık
etsin, Türk Metal ailesine de hayırlı
olsun.
METAL
ayın
Sinan Aldemir S
Genel Başkanım
hayırlı olsun
TÜRK
38
Kıdem tazminatına uzanan
elleri kırarız. Kıdem
tazminatı, Türk işçi
hareketi için ya hep ya hiç
davasıdır...
Yusuf Sağkol Sayın
Genel Başkanım, size
ve yönetim kurulunuza
hayırlı olsun
sizlerle gururluyuz,
Çerkezköy.
Kıdem tazminatına uzanan
elleri kırarız. Kıdem
tazminatı, Türk işçi
hareketi için ya hep ya hiç
davasıdır...
n Genel
Nefize Pelin Sayı
mlarınız için sizi
Başkanım. Yoru
Çerkezköy Şube
tebrik ediyoruz.
r duyuyoruz.
adına sizinle guru leğiyle.
Hayırlı olması di
Selim Alpon Hayırlısı
olsun Sayın Başkanım
teşkilatımıza ve camiamıza.
twitter.com/KavlakPevrul
Erkan Kumlu
hayırlı uğurlu
ım
n
a
şk
ba
n
yı
a
S
dırmasın
olsun Allah utan n.
yolunu açık etsi
Vedat Ateş Sayın Genel Başkanım hayırlı
uğurlu olsun inşallah.
Gürkan Kalkan Sayın Genel Başkanım, Anadolu
yakası olarak size ve genel kurulunuza
güvenimiz sonsuz. Sözünüz sözümüzdür. Yeni
yönetimimiz tüm üyelerimize hayırlı olsun
r.
, hayırlı olsun saygıla
ım
an
şk
Ba
l
ne
Ge
n
yı
Soner Gencer Sa
İslam Deniz Sayın Genel Başkanım. 14. Genel Kurul
açılış konuşmanızı sonuna kadar dinledim. Söyleyecek
fazla bir kelime bulamıyorum. Müthiş derecede
duygulandım. Tüm gerçekçiliği ile her konuyu gündeme
getirdiniz. Bu muhteşem açılış konuşmanızdan dolayı sizi
tebrik eder, saygılarımı sunarım. ERDEMİR.
Ali Rıza Toklu
Açılış konuşmanızı
dinledim,
duygularımıza ancak
ve ancak bu kadar
.
tercüman olabilirdiniz
Üyeniz olduğum
için gurur duydum
sizinle, bizleri sizsiz
bırakmayın. Çünkü
gücümüzü sizin
gibi güçlü bir genel
başkandan alıyoruz.
Saygılarımı sunarım
Osman Akyol Sayın
Genel Başkanım, hayırlı
ve uğurlu olsun inşallah
Efgan Tunçbilek Sayın Genel
Başkanım, hayırlı uğurlu
olsun. Yeni yönetiminize ve
size başarılar diliyorum,
Türk Metal Sendikası üyesi
olmaktan gurur duyuyorum.
Muhittin Savaş Tunçyüz
Yeni yönetim camiamıza ve
ülkemize hayırlar getirsin
Genel baŞkanımız pevrul kavlak’tan
Seçme tWıtter meSaJları
Mübarek Ramazan ayına kavuşmanın sevinci ile tüm Müslüman aleminin
ramazan ayının hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum...
Mübarek Ramazan ayına kavuşmanın sevinci ile tüm Müslüman aleminin
ramazan ayının hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum...
İlerlemeyi, bizi şikayet edenlere borçluyuz. Çünkü memnun insanlar hiçbir
değişiklik istemezler. Herbert George Wells
“Kişilikli olmak, kimse görmediği zaman da doğru olanı yapmaktır” J.C. Watts
Osman Taşlı Aile ve çocuk haklarına değer veren, savunan aileyi önemseyen türk metale
üye olmaktan onur ve mutluluk duyuyorum.
Recepnimet Aydın Bugün dünya çocuk işçiliğiyle mücadele günü. Herkesi duyarlı olmaya
çağırıyorum, evlatlarımıza kıymayın, öğrenimi için çabalayın.
Erol Obut Yurdumuzda eğitim almamış bireylerin sayısının oldukça fazla olduğu yapılan
araştırmalar ile görülmektedir. Okumamak yani okuyamamak, belki de ellerinde değil.
Ama, okumak isteyen, fakat buna değişik sebeplerle fırsat bulamayan yüzlerce insan var.
Bu insanlar toplumda büyük bir sorun olduğunun habercisidir.
Kimi aileler maalesef ekonomik durumlarından dolayı çocuklarını okutamıyorlar. Kimi
aileler ise ellerinde imkân olmasına rağmen, okumayı bilgili olmayı gereksiz görüyorlar.
Kimi aileler de var ki, onlar ellerinden geleni yapsalar da, çocuk her şeye ilgisiz ve isteksiz
oluyor.
Bu sorunun azalması gerekirken daha da artmakta olduğu gözlenmektedir. Bu konu ile ilgili
yapılması gereken çok şey olduğu kesindir ve başta hükümetler ve ilgili devlet kuruluşları
ile bazı sivil toplum örgütleri, muhtelif eğitim kurumları ve toplumun tüm kademesindeki
insanlara görev düşmektedir. Türk Metal olarak bu görevi yerine getiren başkanımıza
teşekkürlerimizi sunarım.
Nese Peksak O eğitimi ve bakımı sağlamak oldukça zorlaştı başkanım.
39
TÜRK
Çocuklarımızın çalışmaya değil iyi bir eğitime ve bakıma ihtiyacı var... PEVRUL KAVLAK
METAL
12 Haziran dünya çocuk iŞçiliği ile ilGili
Genel baŞkanımızın meSaJı ve yorumlar
MAKALE
YRD. DOç. DR.
GÖKHAN OFLUOĞLU
METAL
Bülent Ecevit Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü
TÜRK
40
Kıdem tazminatında
yeni gelişmeler ve
işsizlik sigortası-kıdem
tazminatı ilişkisi
İş hukukunun çalışma hayatının güçsüz kesimini
oluşturan işçilerin hukuku olduğunu ve iş hukukunda
her zaman işçi lehine yorum ilkesinin gözönünde
tutulması gereğini düşünecek olursak, öncelikle kıdem
tazminatı ve işsizlik sigortası kurumlarının birbirinden
ayrı kurumlar olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekir.
1.KIDEM TAZMİNATI KAVRAMI
VE KENDİNE ÖZGü NİTELİĞİ
Kıdem tazminatı, kavram olarak belirli bir süre çalışıp iş sözleşmesini sona erdiren işçiye veya mirasçılarına yasada belirtilen durumlarda ve hizmet süresi ile ücretine göre
değişen miktarda, işverence ödenmesi gereken paradır. (CENTELDEMİRCİOĞLU,2010; TUNÇOMAĞ, 1988; TURAN,1993, ÇELİK,1990,
NARMANLIOĞLU,
1988).
Kıdem tazminatı 1936 yılından
beri sürekli olarak genişleme gösteren
ve Türk çalışma hayatındaki değişim
ve gelişim sürecinde işçi ve işveren kesimleri arasında görüş ayrılıkları yaşanan bir konudur. 1936 tarihli İl Kanunu ile çalışma hayatımıza giren kıdem tazminatı kurumu, zaman için-
de başlangıçtaki uygulamalardan farklı
boyutlar kazanmıştır. Bu konu, günümüzde işçi ve işveren ilişkisindeki en
büyük anlaşmazlık konusunu oluşturmaktadır. Bu arada, kıdem tazminatına yönelik fon oluşturulması gibi çeşitli öneriler gündeme gelmekte, hatta
işsizlik sigortasına devredilerek, tamamen kaldırılması gerektiğini savunanlara dahi rastlanmaktadır. İş hukukunun çalışma hayatının güçsüz kesimini
oluşturan işçilerin hukuku olduğunu
ve iş hukukunda her zaman işçi lehine
yorum ilkesinin gözönünde tutulması gereğini düşünecek olursak, öncelikle kıdem tazminatı ve işsizlik sigortası
kurumlarının birbirinden ayrı kurumlar olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekir. Kıdem tazminatı işçiyi koruyucu nitelikte, kendine özgü niteliği olan
bir düzenlemedir. Kıdem tazminatı-
nın çeşitli tanımlarında bazı unsurlar
ön plana geçmektedir. Bunlar
(AKBIYIK-KOÇ,2011):
n Kanun kapsamında işyerinin ve
işçinin varlığı,
n İş sözleşmesinin belirli nedenlerle feshedilmesi,
n Belirli bir hizmet süresi çalışılması,
n İşçinin aldığı ücretin düzeyiyle
paralellik göstermesi,
n İş sözleşmesi sona eren işçinin
ücret geliri tek geçim kaynağını oluşturduğu için, gelir kaybının telafi edilmesine yönelik bir düzenleme olması,
n İşçinin işverene yıllarca bedenen
ve fikren sadakatle hizmet etmesinin
karşılığının ödüllendirilmesi,
n İşçinin çalışma hayatından ayrıldıktan sonra insan onuru, şeref ve haysiyetine yaraşır yeni bir yaşam kurma-
me gerekçesinde, Türkiye’de işsizlik sigortasının bulunmadığı gösterilmiştir.
Aynı şekilde, iptal edilen 931 sayılı Kanunun gerekçesinde de, kıdem tazminatı ile işsizlik sigortası arasında bağlantı
kurulmuştur. (TUNÇOMAĞ, 1988).
Bu görüşe, çalışma hayatımızın günümüzdeki durumu gözönüne alındığında katılmamız mümkün değildir. İşsizlik sigortası ve kıdem tazminatı farklı düzenlemelerdir. Örneğin, emeklilik
nedeniyle iş sözleşmesi sona eren işçi kıdem tazminatı alabilirken, işsizlik sigortasına prim ödemiş olsa da yararlanamamaktadır. Aynı şekilde, işçinin ölümü halinde yasal mirasçılarına kıdem
tazminatı ödenirken, işsizlik sigortasından yararlanma söz konusu olmamaktadır (AKBIYIK-KOÇ, 2011).
İşverence haklı neden olmaksızın işçinin hizmet sözleşmesi sona erdirildiğinde, işçi hemen iş bulsa dahi, kıdem
tazminatı alabilmektedir. Ya da işçinin
işine işverence haklı sebeplerle son verilmesi halinde, işçi kıdem tazminatına hak kazanamamaktadır. Buna karşılık, işsizlik sigortası tamamen farklı olarak, işçinin işsiz kaldığı dönemlerde ve
belli bir süre içerisinde yararlanabildiği, bir iş bulduğunda faydalanma hakkının düştüğü dönemlere göre aralıklarla ödenen bir tazminat türüdür (KUTAL, 1983).
METAL
tası niteliğindedir.
n Kıdem tazminatı kendine özgü
bir kurumdur.
n Kıdem tazminatı ikramiye özelliği taşımaktadır.
n Kıdem tazminatı gerçek anlamda
bir tazminattır şeklinde yorumlara rastlanmaktadır.
Kanaatime göre, yukarıda belirtilen görüşlerin hiçbiriyle tam olarak örtüşmediğinden, kıdem tazminatı, sosyal
ve ekonomik işlevleri olan, iş güvencesi
açısından büyük yararlar sağlayan ve çalışma hayatının kalitesinin sürdürülmesi
ve artırılması açısından büyük önem taşıyan kendine özgü bir kurumdur.
3.KIDEM TAZMİNATI İşSİZLİK SİGORTASIDIR GÖRüşüNüN DEĞERLENDİRİLMESİ
Kıdem tazminatının bir tür işsizlik
sigortası olduğunu savunanlara göre kıdem tazminatı, işçilerin iş sözleşmelerinin feshinden dolayı işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kayıplarını telafi etmeyi amaçlayan bir işsizlik tazminatı niteliğindedir. Bir başka deyişle, kıdem tazminatı, hizmet akdinin feshiyle
işsiz kalan işçiye, işsizliğin oluşturduğu
tehlikeleri telafi etmek amacıyla yapılan
bir ödemedir (MUSIAD, 1997). Türk
İş Hukuku’na kıdem tazminatı kurumunun girmesini sağlayan 3008 sayılı
Kanunun kıdem tazminatının düzenle-
41
TÜRK
sı için kendisine maddi olanak tanınması olarak sıralanabilir.
2.KIDEM TAZMİNATININ HUKUKİ
NİTELİĞİ HAKKINDA TARTIşMALAR
İşçiler için, çalışma hayatından kısmen ya da tamamen ayrılmaları durumunda yaşam kalitesini koruyan, insan
onuru, şeref ve haysiyetine yaraşır bir
yaşam sürmeleri için hayati önem taşıyan bir işçilik hakkı, işverenler için ise,
işletme maliyetlerini yükselten önemli bir maliyet unsuru olarak görünen ve
işveren kesimlerinin zaman zaman siyasi iktidarlar üzerinde bu düzenlemenin
kaldırılması yönünde baskı kurduğu,
ancak çalışma hayatında sosyal barışın
ve diyaloğun sürdürülmesi için son derece önemli bir düzenleme olan Kıdem
tazminatının hukuki niteliği konusunda farklı görüşler ortaya atılmıştır. Kıdem tazminatının hukuki niteliği hakkındaki görüşleri şöyle özetleyebiliriz
(AKBIYIK-KOÇ,2011;KUTAL,2009;
TEZKOOP-İŞ):
n Kıdem tazminatı yıpranma karşılığıdır.
n Kıdem tazminatı ücretin geciktirilmiş kısmıdır.
n Kıdem tazminatı ihtiyaçtan kurtarmaya yönelik bir tazminattır.
n Kıdem tazminatı işsizlik sigortası niteliğindedir.
n Kıdem tazminatı ihtiyarlık sigor-
METAL
| MAKALE
TÜRK
42
İşsizlik sigortasından yararlanma şartlarıyla, kıdem tazminatından
yararlanma şartları farklıdır. Yapısal işsizliğin yaygın olduğu ülkemizde, işini kaybeden bir işçinin kısa sürede yeni bir iş bulma şansı çok azdır.
Bu nedenle, yaşam kalitesini korumak
için kıdem tazminatına işçinin ihtiyacı vardır. Yapısal işsizliğin yaygın olduğu ülkemizde kıdem tazminatının
kaldırılarak, işçiye en fazla on ay süreyle işsizlik sigortası ödeneği verilmesi çalışma hayatının güçsüz kesimini oluşturan işçileri mağdur edecek
ve bu durum, iş hukukunun güçsüz
kesimi koruma amacına uygun düşmeyecektir.
İşsizlik ödeneğinin süresi ve tutarı
son derece sınırlı olduğundan, kıdem
tazminatının kaldırılmasından doğacak kaybı telafi edemeyecektir. Bu nedenle, işsizlik sigortasının varlığı kıdem tazminatının kaldırılmasına gerekçe teşkil edemez. İşsizlik sigortası
ve kıdem tazminatı ayrı düzenlemelerdir ve kıdem tazminatı olduğu takdirde, çalışanların işsizlik dönemlerinde
sosyo-ekonomik bir güvenceye sahip
oldukları kabul edilebilir (MAI, 2010;
ÜNSAL, 2008).
Bütün bu bilgiler ışığında kıdem
tazmatı ve işsizlik sigortası arasında hem hukuki, hem amaç ve hem de
fonksiyonlar açısından fark olduğunu
ve her iki kurumun birlikte yürümesi gerektiğini ve bunun çalışma hayatının kalitesi ve sosyal barış için önemli olduğunu söylememiz mümkündür.
4.KIDEM TAZMİNATININ İşVERENLERİN SORUMLULUĞUNDA BİR
FONDAN KARşILANMASI
Kıdem tazminatı konusunda işverenlerin sorumluluğunda bir fon kurulması ve bu uygulamanın sosyal politika ilkelerine uygun, adil, dengeli ve
kazanılmış haklara saygılı bir biçimde
çözümlenebileceği öne sürülmüştür.
Ancak, kıdem tazminatı fonu, işçilerin kıdem tazminatı hakkında bir takım daralmalara yol açabilecektir. Bu
da çalışma hayatının kalitesi açısından
olumsuzlukları beraberinde getirecektir. (UZUN, 2009; KUTAL, 2009;
ÜNSAL, 2008):
n Kıdem tazminatının fon tarafından belirli esaslar dahilinde ödenmesi,
işverenleri toplu para ödeme zorunluluğundan kurtaracağı için daha kolay
ve yaygın fesih uygulamalarına gidilmesi mümkün olabilir.
n İşçilerin mevcut bazı durumlarda kıdem tazminatına hak kazanabileceği hallerin (haklı nedenlerle fesih,
evlilik, askerlik gibi) ortadan kalkması, çalışma hayatında olumsuzluğa neden olacaktır. Çünkü, tasarıda işçinin
fonda birikmiş kıdem tazminatını alabilmesi, sadece emeklilik ve adına en
az on yıl prim ödenmiş olması şartına bağlanmıştır. Bu şartları taşımayan, örneğin, dokuz yıllık kıdemi olan
bir işçi 4857 sayılı kanunun 24. Maddesiyle kendisine tanınmış olan fesih
hakkını kullanamayacaktır.
n Kıdem tazminatının ödenmesi
için asgari kıdemin en az on yıl olması 1-2 senede iş değiştirmenin yaygın
olduğu ülkemizde kıdem tazminatını
alabilecek olan işçiler açısından olumsuz etki yapacaktır.
n Primlerin toplanmasında bazı
işverenlerin ödemeyi geciktirmesi veya
hiç yapmaması ihtimali de endişeye
yol açmaktadır.
AKBIYIK Nihat, KOÇ Muzaffer,
Kıdem Tazminatı ve Kıdem Tazminatı
Fonunun İktisadi ve Sosyal Sonuçları,
Süleyman Demirel Üniversitesi, İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, C.16,
S.3, Isparta, 2011
CENTEL Tankut, DEMİRCİOĞLU
Murat, İş Hukuku, Beta
Yayınları,İstanbul, 2010
ÇELİK Nuri, İş Hukuku Dersleri,
Beta Yayınları, İstanbul, 1990
KUTAL Metin, Türk İş Hukukunda
Kıdem Tazminatı Sorunu ve Çözüm
Önerileri, MESS Sicil Dergisi, Ankara,
Aralık, 2009
KUTAL Metin, İstihdam GüvencesiKıdem Tazminatı İlişkisinden Doğan
Sorunlar, İktisat ve Maliye Dergisi, Cilt
XXVIII, Sayı:X,İstanbul 1983
MAI VE KÜRESELLEŞME KARŞITI
ÇALIŞMA GRUBU, http://www.antimai.
org/cy/diskidem.htm
MÜSİAD, Kıdem Tazminatı Fonu
Bir Model Önerisi(Hazırlayanlar: BALCI
Yusuf, ERSÖZ Halis Yunus), İstanbul,
Ekim, 1997
NARMANLIOĞLU Ünal, İş Hukuku,
Ferdi İş İlişkileri, Ankara, 1988
TUNÇOMAĞ Kenan, İş Hukukunun
Esasları, Beta Yayınları, İstanbul, 1988
TURAN Kamil, Ferdi İş Hukuku,
Kamu-İş Yayınları, Ankara, 1993
TEZKOOP-İŞ SENDİKASI, 1475’den
Doğan Kıdem Tazminatı Uygulaması,
Eğitim Yayınları, No:18
UZUN Bekir, Kıdem Tazminatı ve
bir Öneri, T.i.S.K İşveren Dergisi, C.47,
Sayı:8, Mayıs , Ankara, 2009
ÜNSAL Engin, Kıdem Tazminatı
Fonu Kanun Tasarısı Konusunda Bazı
Düşünceler, TÜHİS İş Hukuku ve İktisat
Dergisi, Cilt:21, Sayı:2-3, Kasım 2007/
Şubat 2008, İstanbul, 2008
METAL
KıdEM tazminatı ilk uygulandığı tarihten bu yana işçi ve işveren
kesimlerinin en büyük tartışma alanlarından birini teşkil etmiştir. Bunun
nedeni, işçinin çalışma hayatının güçsüz kesimini oluşturması, yapısal işsizliğin yaygın olduğu ülkemizde, işçinin kıdem tazminatını, herhangi
bir sebeple işini kaybetmesi ya da iş yaşamından ayrılması halinde yaşam
kalitesinin sürdürülmesi, insan onuru, şeref ve haysiyetine yaraşır bir gelir güvencesi olarak görmesi, buna karşılık işverenin ise kıdem tazminatını işletme maliyetlerini yükselten, kendilerini önemli ödeme güçlüğüne
sürükleyen bir maliyet unsuru gibi algılaması ve dönem dönem kıdem
tazminatının kaldırılması için siyasi iktidarlara baskı yapmalarıdır. Üstelik, konu sadece işçi ve işverenleri ilgilendiren bir konu değildir. Makro açıdan tüm toplumu ilgilendirmektedir. Bu nedenle, tüm tarafları tatmin edecek sağlıklı bir çözüme kavuşulabilmesi için kıdem tazminatının,
iş güvencesi, işsizlik sigortası, kayıt dışı ekonomi, küreselleşmenin getirdiği acımasız rekabet ortamı gibi konularla birlikte bir bütün olarak ele
alınması gerekmektedir.
43
TÜRK
SONUç
YARARLANILAN
KAYNAKLAR
METAL
Metal işçilerinin renkli hayatları, metal işçisinin
dergisi; bizim dergimiz Türk Metal’de hayat bulmaya
devam ediyor. Bu ay Gebze 1 Nolu Şubemizin yetkili
olduğu işyerlerinden Autolive Kemer fabrikasındayız.
Konuğumuz ise Sertaç Bağuş ve ailesi… Evli
olan Sertaç Bağuş’un eşi Ebru Hanım da Autolive
Direksiyon fabrikasında çalışıyor. Bağuç çiftinin,
Eylül adında bir de kızları var
TÜRK
44
BİZ BİR
AiLEYiZ
“Autolive cankor benim için
bir yaşam mekânı haline
geldi. Burada olmaktan
ve burada çalışmaktan
memnun ve mutluyum”
METAL
İşTE HAYATIMIZ |
Biz bir aileyiz!
45
TÜRK
“Dokuz yılın nasıl geçtiğini tarif edemeyebilirim…”
“DOKUZ YILIN NASIL GEçTİĞİNİ TARİF EDEMEM…”
“2003 yılının Haziran ayında Autolive Cankor işyerine işbaşı yaptım.
İşe ilk başladığım dönemde fabrikanın
depo bölümünde forklift operatörüydüm. 2006 yılında AMT Lideri oldum.
Halen de bu görevime devam ediyorum. 3 vardiya düzeninde, 10 kişilik bir
ekiple malzeme kabulü, üretim hattını
destekleme, gelen malzeme kontrolü,
idari kabul ve süpermarketten sorumluyum.”
Sertaç Bağuç, 9 yıldır Autolive
Cankor işyerinde çalıştığını ve fabrikada emniyet kemeri ürettiklerini anlatıyor. “Autolive işyerinde 9 yıldır çalışıyorum. Biz fabrikada kemer üretiyoruz. Eşim Ebru ise Autolive’nin
diğer bir fabrikasında, orada direksiyon
üretiyorlar. Autolive’de dokuz yılın nasıl geçtiğini tarif edemem. Fakat, işe
ilk başladığım dönemden bugüne kadar gelinen noktada çok ilerilere gittiğimizi söyleyebilirim.” Sertaç Bağuç, işe
başladığı ilk yılı unutamadığını da ifade
ediyor. “Mesaiye kalmayı sevmeyen bir
insanım… İşe ilk başlangıçta da bunu
söyledim. Fakat ilk yıl iki vardiyada her
gün 12 saat çalıştık. Daha sonra vardiyamız üçe çıktı. Çalışma saatlerimiz düzene girdi. Bugün geldiğimiz noktada ise, Autolive Cankor benim için bir
yaşam mekânı haline geldi. Burada olmaktan ve burada çalışmaktan memnun ve mutluyum.”
Eşi, Ebru Bağuç ile sekiz yıldır evli
olduklarını söyleyen Sertaç Bağuç, ilk
tanışmadan sonra bugünlere gelmelerini mucize olarak görüyor. “Eşim Ebru
ile 8 yıldır evliyiz…
Fakat evlilik öncesi 9 yılı aşan bir
birlikteliğimiz var. Ebru ile bir arkadaş
vasıtası ile tanıştım. İlk görüşmemiz ise
Gebze YKM’de oldu. O gün hem saçım kel hem de gözüm mordu. İlk görüşmede birbirimizin telefon numaralarını aldık. Fakat, Ebru beni tam dört ay
sonra aradı. Beni o halde görünce hiç
aramayacağını sandım. Zaten umudum da yoktu. Fakat dört ay sonra gelen ani bir telefon bugünlere gelmemizi sağladı.”
| İşTE HAYATIMIZ
METAL
“Eşimi kaybetme fikri en büyük korkum…”
TÜRK
46
Sertaç Bağuç, konu eşinden açılınca, hayatta en çok korktuğu şeyin eşini kaybetme korkusu olduğunu vurguluyor ve kötü bir anısını anlatıyor. “Eşim o zamanlar Eylül’e hamileydi… Ben
de gece vardiyasından yeni çıkmıştım. Eve geldim. Eşimin evde olduğunu biliyorum. Kapının
ziline defalarca bastım, her basmamda biraz daha
heyecanlandım, biraz daha gerildim. Kapıyı tekmeledim, kırmaya çalıştım. Ama bir sonuç alamadım. En son çare apartman boşluğunda dışa
açılan pencereleri vardı. Bu pencerelerden çıkarak
balkona geçtim. Balkon camını kırarak eve gir-
meyi başardım. Ebru’yu yatakta uyurken görünce
içimdeki o ferahlığı ve rahatlığı anlatmaya kelimeler bulamıyorum. O günden beri onu kaybetme
fikri en büyük korkum oldu. Bunu bir daha yaşamak, hatta düşünmek bile istemiyorum.”
Ailesini vazgeçilmezi olarak gören Sertaç Bağuç, “Eylül’ün dünyaya geldiği günün, hem benim hem de eşim için birlikte geçirdiğimiz en
mutlu gün olduğunu söyleyebilirim. Ebru ve Eylül bana mutluluk veren, benim hayatta olmamın
nedeni. Ailem benim vazgeçilmezim, ben ailesine âşık biriyim.”
Bağuç çifti, sendikaları Türk Metal’i güvenceleri,
garantörleri olarak görüyorlar. Bütün metal
işçilerinin, bir gün Türk Metal çatısı altında mücadele
edeceğine inançlarının sonsuz olduğunu belirtiyorlar
İşTE HAYATIMIZ |
ÇALIŞMA hayatlarının dışında tüm vakitlerini ailece geçirdiklerini söylen Bağuç çifti, birlikte olduklarında zamanın çabuk geçmesinden yakınıyorlar. Her hafta sonu bir planları olduğunu, planı Ebru ve Eylül ikilisinin hazırladığını ama son sözün her zaman Sertaç Bağuç’ta
olduğunu ve o son sözün her zaman ‘tamam
karıcım’ ya da ‘olur karıcım’ olduğunu gülerek anlatıyorlar. Yaz dönemleri havuza gittiklerini, akşamları ise belediyenin etkinliklerine
veya sinema gecelerine katıldıklarını, birlikte
oldukları her anı en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştıklarını söylüyorlar.
Ebru Bağuç, kendisinin kova, eşinin ise
ikizler burcu olduğunu ve eşinin, ikizler burcunun özelliklerini fazlasıyla taşıdığını belirtiyor.
“Sertaç, çift karakterli biridir. Bir anda sinirlenir, bir anda yumuşar. Ailesine sadık, iyi bir aile
reisidir. Her türlü imkânı ailesine sağlamaya
çalışır. Dört dörtlük bir babadır.”
Bağuç çifti, sendikaları Türk Metal’i güvenceleri, garantörleri olarak görüyorlar. Bütün
metal işçilerinin bir gün Türk Metal çatısı altında mücadele edeceğine olan inançlarının ise
sonsuz olduğunu belirtiyorlar. İnsana sevgi ve
emeğe saygı anlayışı olan bir sendikaya destek
olunması gerektiğini vurguluyorlar.
Röportajımızı tamamlarken dergimiz aracılığı ile tüm ailelere bir mesaj göndermek istediklerini belirtiyor Bağuç çifti; “Günümüzde
kaybolan aile değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Biz bu değerlere sahip çıkan ve bu değerleri korumaya çalışan bir aileyiz. Ailelerimizden aldığımız terbiyeyi uygulamaya çalışan
ve bunları çocuğumuza aktarmaya çalışan bir
aileyiz. Biz bir aileyiz…”
Bağuç ailesi ile röportajımızı tamamlarken, bizleri kabul ettikleri için teşekkürlerimizi
bir kez de dergimiz vasıtası ile iletmek isteriz.
Bağuç ailesi ile birlikteliğimiz sırasında bizleri yalnız bırakmayan Gebze 1 Nolu Şube Sekreterimiz Olcay Dursun’a ve Gebze Şube Başkanımız Şeref Özcan’a da bir kez daha teşekkür ediyoruz.
47
TÜRK
‘Türk Metal en
büyük güvencemiz’
METAL
Gebze 1 Nolu Şube Sekreterimiz Olcay Dursun, evlerinde bizleri kabul eden Sertaç
Bağuç ve ailesine Genel Başkanımız tarafından gönderilen hediyeyi takdim etti.
METAL
| BİZİM FABRİKALARIMIZ
TÜRK
48
HiDROMEK
Hidrolik ve Mekanik Makina İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Hidromek, Hasan Basri
Bozkurt tarafından 1978
yılında kuruldu. İlk yıllarda
traktöre monte yükleyici
kazıcı ataşmanları yaparak
işe başlayan Hidromek,
bu güne kadar geçen
süreçte sürekli yatırımlar
yaparak, iş makineleri
üretim sektöründe ciddi
anlamda söz sahibi oldu.
Günümüzde Hidromek, en
son üretim teknolojilerini
kullanarak estetik, ergonomik
ve performans açısından dünya
standartlarında iş makineleri
üreten bir firma konumuna geldi.
BİZİM FABRİKALARIMIZ|
HİDROMEK, Ankara’da 3, İzmir Ege
Serbest Bölgesi’nde 1 adet olmak üzere, 4 fabrikasında, yaklaşık 180 bin m²
arazi üzerinde kurulu tesislerinde üretim yapmaktadır. Müşterilerine daha çabuk hizmet verebilmek amacıyla lokal
birimlere önem veren Hidromek, Türkiye içinde 13 ilde ve Türkiye dışında İspanya-Barselona’daki Hidromek
West ofisi ile faaliyette bulunmaktadır.
Yurt geneline yayılmış 57 yetkili servisin
yanında, büyük illerdeki servis istasyonları ve bölge müdürlüklerine bağlı olarak
çalışan gezici servis araçlarıyla da müşterilere anında satış sonrası hizmet sunmaktadır. 1000’in üzerinde çalışanı ile
tam müşteri memnuniyetinin sağlanmasını amaçlayan Hidromek, mevcut organizasyonunu her geçen gün daha da güçlendirmektedir.
Hidromek
markasını
oluşturan “Hidromek” kelimesinin açılımı,
“Hidrolik ve Mekanik Makina İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş.” şeklindedir.
“Hidromek” marka isminin başındaki “Hidro” kısmı, şirket ismindeki Hidrolik kelimesinin ilk 5 harfini içermekte, “mek” kısmı ise, yine şirket ismindeki mekanik kelimesinin ilk 3 harfini kapsamaktadır. “Hidro” ve “mek” birleştirilerek “Hidromek” marka ismini oluşturulmuştur. Türkçe ve herhangi bir dilde
spesifik bir anlam ihtiva etmemektedir.
gücü ve etkisiyle oluşmuştur.
Kazıcı yükleyici ürünlerde dünyadaki 5 büyük önemli üretici markadan
biridir. İlk ihracatını Tunus’a yapan
Hidromek, bu ülkede halen pazar lideridir. İspanya’da 28 bayisi bulunmaktadır. Bu bir Türk markası için önemli bir gelişmedir. Fransa’da 16,
Portekiz’de ise 4 bayisi vardır. Orta
Doğu ülkelerinden, başta İran olmak
üzere, Hidromek’e büyük talep bulunmaktadır. Türki Cumhuriyetlerde
de Hidromek bir Türk firması olarak
önemli bir oyuncudur. Hem yerel şirketler, hem de Türk Müteahhitler tarafından ilgi görmektedir. Rusya önü
açık ve geliştirilmesi gereken bir pazar olarak görülmektedir ve bu alanda her geçen gün bayii sayısını arttırmaktadır. Güney Amerika’dan da yoğun talep alınmaktadır.
Yurtiçindeki önemli bir proje, Dış
Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülen ve vizyonu “10 yılda 10 dünya
markası yaratmak” olan “TURQUALITY” programıdır. Bu program
çerçevesinde, şirketin operasyonel
ve organizasyonel yetkinliği, finansal performansı ve markasının elde
etmiş olduğu uluslararası gücünü kapsayan konulardaki performansı dikkate alınan Hidromek,
TURQUALITY programının
destek kapsamındaki ilk 33 firma arasına girerek sertifikasını almıştır. TURQUALITY
ile var olan kurumsallaşmasını daha profesyonel boyutlara
taşıyan Hidromek, uluslararası düzeyde markalaşma vizyonu doğrultusunda hedef
koyma ve var olan potansiyeli en iyi şekilde kullanma
gibi konularda önemli bir
destek kazanmıştır.
49
TÜRK
HİDROMEK, İspanya’dan Güney
Afrika’ya, Rusya’dan Avustralya’ya
kadar 5 kıta 60’a yakın ülkede faaliyet göstermektedir. Ayrıca İspanya’da
açılan yurtdışı ofisi de, Avrupa’daki
gelişim için çok önemli bir yere sahiptir. Hidromek’in bugün İspanya’da
giderek yükselen pazar payı ve diğer
Avrupa ülkelerinden gelen talepleri,
Avrupa’da yerleşik olmasının
METAL
Kazıcı yükleyici ürünlerde dünyadaki
5 büyük önemli üretici markadan biridir
| BİZİM FABRİKALARIMIZ
METAL
En zorlu koşullarda dahi
üstün performans sağlayan
makineler üretmektedir
TÜRK
50
üRüN gamının
düzenli olarak genişlemesiyle, Hidromek Ekskavatörleri müşterilere 15 tondan 38 tona kadar ihtiyaç duydugu makinelerde hizmet sunmaktadır. HMK140LC
(15ton) HMK220LC (22.3-ton), HMK300LC (30.5 ton)
and HMK370LC (38.1 ton) Paletli Ekskavatör modelleridir.
HMK140W (15-ton) and HMK200W (21.6-ton) lastikli ekskavatör modelleridir. Üretkenlik, minimum işletme maliyetleri, dayanıklılık ve bakım & servis kolaylığı gibi müşteri beklentilerinden
yola çıkılarak, makine operatörleriyle yapılan ayrıntılı çalışmalar neticesinde, Hidromek mühendislerince geliştirilen makinelerde Japon ve Avrupa kökenli ana komponentler, dayanıklı Hidromek çelik konstrüksiyonu ile birleştirilerek, en zorlu koşullarda dahi üstün
performans sağlayan makineler oluşturulmaktadır.
Hidromek, yenilenen ekskavatör kabini ile Maestro serisi kazıcı
yükleyicilerde elde ettiği “Operatör konforu & Kullanım kolaylığı”
ve beraberinde üretkenlik artışını amaçlayan kabini daha geniş ve ergonomik iç alan, uzun
ve yorucu çalışma saatlerinde
operatör konforunu en üst seviyede tutmaya yönelik olarak
geliştirilen yeni kullanıcı ara
yüzü OPERA ile operatörlere
daha kolay çalışma imkânı sunmaktadır.
Hidromek Gen Serisi Ekskavatörler, Amerika’nın en
önemli tasarım ödüllerinden GOOD DESIGN AWARDS yarışmasında endüstriyel kategorisinde “GOOD DESIGN 2011” ödülüne layık görüldü. Hidromek Endüstriyel Tasarım ekibinin üzerinde uzun yıllar çalıştığı Gen Serisi ekskavatörler, aynı zamanda
Almanya’dan “IF Product Design Award 2012” ve Design Turkey
2010 yarışmasında “İyi Tasarım Ödülü”nü kazanmıştı.
Hidromek’in mevcut iki ürünü olan HMK 102B ve HMK102S
kazıcı yükleyiciler, ağır hizmet tipi konstrüksiyon, 4X4 akslar ve
autoshift şanzıman ile standart olarak üretilmektedir. HMK 102S
eşit lastik ölçüleriyle 4 tekerden çekiş ve yengeç yürüyüşu sağlamaktadır. Yeni Maestro Kazıcı Yükleyici serisi makineler, performans
ve konfora öncelik veren operatörler tarafından tercih edilmektedir.
Yüksek donanım ürün tercihi olan müşteriler tarafından seçilen
Hidromek kazıcı yükleyiciler, yüksek çalışma ağırlığı (HMK102B
8.9 ton, HMK102S 9.1-ton) , Yeni Tasarım Maestro Kabin, 20’’
ön lastik ( HMK 102B), Ön yükleyicide kazı konumuna dönüş
sistemi, Radyo-CD-MP3 player, kolluk ve koltuk başlığıyla lüks
koltuk, makina performans yönetim sistemi gibi standart özellikler
sunmaktadır. HMK 102B ve HMK102S kazıcı-yükleyiciler, şimdi 5 kıtada 60’tan fazla ülkede çalışmaktadır. HMK 62 SS mini kazıcı yükleyici, daha fazla performans, çok yönlü kullanım, operator
konforu ve güvenlik sunar. HMK 62SS kompakt boyutarı, güvenilir ve güçlü tasarımıyla en zorlu koşullarda ve uzun çalışma saatlerinde en ideal çözümdür.
Hedefleri
daha verimli
ve nitelikli
istihdam
Mutlak müşteri memnuniyetini ilke edinen Hidromek, devam eden yatırımları, sürekli büyüyen kapasitesi, artan ürün kalitesi, sosyal misyonu kapsamında nitelikli iş gücü gelişimi ve eğitimine olan katkısı, Türkiye’nin en saygın üniversiteleriyle yürüttüğü çalışmalar ve marka imajını güçlendirmek doğrultusunda dahil olduğu projelerle, hem ekonomiye hem
de topluma katkı sağlamaktadır.
Özellikle gençlerin eğitimine öncelik veren Hidromek, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara Sanayi Odası ve
Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nin katılımıyla ortak
olarak yürütülen mesleki eğitim programı olan OSEP
(Okul Sanayi Eğitim Programları) projesiyle, sanayinin
istediği tipte elemanların sosyal yönden de geliştirilerek yetiştirilmesinin sağlanması yanında, kendi bünyesinde eğitimlere de devam etmektedir. Ayrıca elemanların yetiştirilmesi konusunda mesleki yeterliliklerini en iyi gösterebilecekleri alanlarda eğitimlerin
yapılmasına destek vermektedir. Bu eğitim sisteminin
sonucunda, elemanların yeteneklerine uygun alanlarda ve teknolojinin istediği verimlilik ve kalitede yetişmiş birey olarak istihdam edilmeleri öngörmektedir.
Bu proje kapsamında Hidromek, 40 öğrenciyi eğitimleri süresince burs vermiş ve mezuniyet sonrası istihdam etmiştir. 2011-2012 eğitim yılında ise 61 öğrenciye ülke ekonomisine faydalı bireyler olması için
desteğe devam etmektedir. Sektörün kalifiye eleman
sorununu gidermek için İSDER (İstif Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Derneği) ve üyesi bulunduğu
İMDER (Türkiye İş Makinaları Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği) kuruluşlarının yürüttüğü eğitim projeleriyle meslek lisesi, meslek yüksekokulu ve üniversitelere katkıda bulunmaktadır.
BİZİM FABRİKALARIMIZ|
MUSTAFA BOZKURT / YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI
SEKTÖRDE SATILAN
MAKİNELERİN %35’İ YERLİ
üretici olarak Türkiye’de faaliyette bulunmak için gerçekten
çok çaba harcamak gerekiyor. Bugün baktığınızda, iş makinesi
sektöründe satılan makinelerin %35’i yerli, %65’i ise ithal makinedir. Küresel anlamda baktığınızda ise, Türk makine sektörü dünyada önemli bir oyuncu haline gelmiş durumda. Bu imajın yurtiçinde de anlatılması gerekli.
T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nın Makine Sektörü Raporu verilerine göre, Türkiye’nin 2011 yılı toplam makine ihracatı 12.3 Milyar dolardır.
2011 yılı Türkiye İnşaat ve Madencilik
Makinaları İhracatı 1.2 Milyar dolardır.
2011 yılı verilerine bakıldığında, Türkiye İnşaat ve Madencilik Makina ihracatının, Türkiye’nin toplam makine İhracatından aldığı pay %9,73’tür. 2023’de toplam
makina ihracatından İnşaat ve Madencilik
Makinelerinin alacağı payın artarak, %12’ye
ulaşacağını tahmin etmekteyiz. Türkiye 2023
yılı Makine ihracat hedefi 100 Milyar dolardır. Bu doğrultuda, 2023 Türkiye
İnşaat ve Madencilik Makine ihracatının 12 Milyar dolar olacağını tahmin etmekteyiz.”
“İnsana yapılan yatırım, en
yüksek getirili yatırımdır”
İş alım sürecinde temel hedef; ilgili
pozisyona ve Hidromek ailesine en uygun adaya ulaşmaktır. Farklı kanallarla Hidromek ilanlarına başvuran adaylar
bir aday havuzunda toplanır ve başvuruların İnsan Kaynakları Müdürlüğü ve ilgili bölümler tarafından değerlendirilmesinin ardından uygun görülen aday-
lar mülakata davet edilir. Adaylar, pozisyonun niteliğine göre bilgi ve yabancı dil testlerine tabi tutulmakta, iş örneklemleri oluşturularak, işteki yetkinliği ölçülmeye çalışılmaktadır. Serbest/yarı yapılandırılmış mülakatla değerlendirilen
adaydan başvurduğu pozisyona yönelik
mevcut çalışmaları veya bir çalışma yap-
ması istenebilmektedir. Tüm çalışanlar,
çok değerli ve şirketin sürekli gelişimine paralel olarak geliştirilmesi gereken
en önemli kaynak olarak görülmektedir.
“İnsana yapılan yatırım, en yüksek getirili yatırımdır” düşüncesinden yola çıkılarak, çalışanların sürekli gelişimini sağlamak amacıyla eğitimler verilmektedir.
METAL
Hedef 10 milyar dolar
51
TÜRK
“2011 yılını, Türkiye’de kazıcı yükleyici grubunda %34’lük
pazar payı ve lastikli ekskavatörde %30’luk pazar payıyla yine
pazar lideri olarak kapattık. Paletli ekskavatörde ise %13’lük
pazar payıyla küresel oyuncular arasında yerimizi aldık. 2012
yılı ilk çeyrekte ise Türkiye’de satılan neredeyse her
2 kazıcı yükleyiciden birinin, paletli ekskavatör
grubunda sadece 3 modelimiz olmasına rağmen, yine ülkemizde satılan neredeyse her
4 ekskavatörden birinin Hidromek olduğunu söyleyebiliriz.
Hidromek olarak, 2013 yılında
45 ton üstü ekskavatörümüzü ürün
gamına dahil edeceğiz. Ayrıca 2013
yılında 25-30 ton aralığında bir ekskavatörümüzü de ürün gamımıza sokarak, ekskavatör ürün gamını büyük
oranda kapsamış olacağız. Yine ekskavatör müşterilerimizin talebi doğrultusunda, lastik tekerlekli yükleyiciler geliştirmek ve çeşitlendirmek konusunda da
uzun vadeli planlarımız bulunmaktadır.
Kazıcı yükleyici ürün grubunda dünyada bilinen pazarlarda ise 2011
yılında yaklaşık
%5,5 oranında
bir pazar payımız bulunmaktadır. Yerli bir
TÜRK METAL/MESS
ORTAK EĞİTİM PROJESİ
2012 yılında Ankara Büyük Anadolu Otel’de
gerçekleştirilen eğitimlere katılan işçi sayımız:
5 3 2 1
Türk Metal-MESS Ortak Eğitim Projesi
ve Teşkilatlandırma Eğitimi
21 Mayıs-18 Temmuz tarihleri arasına Ankara Büyük Anadolu Otel’de
yapılan, teşkilatlandırma ve ortak eğitimlere 2148 üyemiz katıldı.
METAL
İzmir 1, İzmir 2 ve Manisa
1 Nolu şubelerimizden
74 kişinin katıldığı Türk
Metal-MESS Ortak eğitimi,
21-23 Mayıs tarihlerinde
gerçekleştirildi.
TÜRK
52
Gölcük şubemizden
79 kişinin katıldığı
Türk Metal-MESS
Ortak eğitimi, 24-26
Mayıs tarihlerinde
gerçekleştirildi.
İstanbul, İstanbul 1 ve
İstanbul Anadolu Yakası
şubelerimizden 72 kişinin
katıldığı Türk Metal-MESS
Ortak eğitimi, 28-30 Mayıs
tarihlerinde gerçekleştirildi.
Ankara 1, Ankara
3 ve İskenderun 1
Nolu şubelerimizden
73 kişinin katıldığı
Türk Metal-MESS
Ortak Eğitimi, 31
Mayıs 2 Haziran
tarihleri arasında
gerçekleştirildi.
TÜRK METAL/MESS
ORTAK EĞİTİM PROJESİ
Bursa 2, Bursa
Nilüfer ve Biga 1
Nolu şubelerimizden
75 kişinin katıldığı
Türk Metal-MESS
Ortak eğitimi, 4 - 6
Haziran tarihlerinde
gerçekleştirildi.
METAL
Eskişehir, Bozüyük,
Sakarya, Bolu ve
Kocaeli şubelerimizden
69 kişinin katıldığı
Türk Metal-MESS
Ortak eğitimi, 7 - 9
Haziran tarihlerinde
gerçekleştirildi.
TÜRK
53
Gölcük şubemizden 73 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli
eğitimleri,11-13 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Gebze 1, Dilovası
ve Çayırova
şubelerimizden
75 çiftin katıldığı
Türk Metal-MESS
Eşli eğitimleri,
14-16 Haziran
tarihleri arasında
gerçekleştirildi.
TÜRK METAL/MESS
ORTAK EĞİTİM PROJESİ
METAL
Bursa 3, Osmangazi ve Gemlik şubelerimizden 76 çiftin katıldığı Türk MetalMESS Eşli eğitimleri, 18-20 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi.
TÜRK
54
Çerkezköy şubemizden
72 çiftin katıldığı
Türk Metal-MESS
Eşli eğitimleri,
21-23 Haziran
tarihleri arasında
gerçekleştirildi.
İzmir 1, İzmir 2
ve Manisa 1 Nolu
şubelerimizden 67 çiftin
katıldığı Türk MetalMESS Eşli eğitimleri,
25-27 Haziran tarihleri
arasında gerçekleştirildi.
Genel Başkanımız
Pevrul Kavlak, galaya
katılarak, plaket takdim
etti.
Karadeniz Ereğli şubemizden 75 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 28-30 Haziran
tarihleri arsında gerçekleştirildi. Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Aslıyüce, eğitim
programının açılışına katılarak, sendikamız faaliyetleri ve eğitimler hakkında genel bilgi verdi.
TÜRK METAL/MESS
ORTAK EĞİTİM PROJESİ
Ankara 1, Ankara 3, Kayseri, Aksaray ve İskenderun 1 Nolu şubelerimizden 83 çiftin
katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 5 - 7 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirildi.
Programın açılışı, Genel Mali Sekreterimiz İsmail Dursun tarafından yapıldı.
METAL
İstanbul, İstanbul 1 ve İstanbul Anadolu Yakası şubelerimizden 73 çiftin katıldığı
Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 2 - 4 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirildi.
TÜRK
55
Bursa Nilüfer, Bursa 3 ve Biga 1 Nolu şubelerimizden 76 çiftin katıldığı Türk MetalMESS Eşli eğitimleri, 9 - 11 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirildi. Programın
açılışı, Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Aslıyüce tarafından yapıldı.
Eskişehir, Bozüyük,
Sakarya, Kocaeli ve Bolu
şubelerimizden 77 çiftin
katıldığı Türk Metal-MESS
Eşli eğitimleri, 12-14
Temmuz tarihleri arasında
gerçekleştirildi.
Gölcük şubemizden 86 çiftin katıldığı Türk Metal-MESS Eşli eğitimleri, 16 -18 Temmuz tarihleri arasında
gerçekleştirildi. Programın açılışı, Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Aslıyüce tarafından yapıldı.
| ZİYARETLER
Genel Başkan Yardımcımız Yıldırım, İzmir’de
GEnEl Başkan Yardımcımız Süleyman Yıldırım, 19 Haziran’da, İzmir 1 ve 2
Nolu Şubelerin katılımıyla gerçekleştirilen
Temsilciler Meclisi toplantısına katıldı. Yıldırım toplantıda yaptığı konuşmada temsilcilere, 14.Olağan Genel Kurul, Genel Merkez çalışmaları ve gündemdeki diğer konulara ilişkin ayrıntılı bilgi verdi.
METAL
Genel Sekreterimiz Yücel’in ziyaretleri
TÜRK
56
GEnEl Sekreterimiz Yücel Yücel, 14.
Olağan Genel Kurul sonrası ilk ziyaretini 16
Temmuz’da sendikamızın Gebze Dilovası
Şubesi’ne gerçekleştirdi. Yücel, genişletilmiş
Temsilciler Kurulu’nda yaptığı konuşmada,
“Gebze Dilovası şubesi bu bölgedeki anaç şubedir. Bu şube yaptığı çalışmalarla üç şube olmanın yolunu açmıştır. Artık bu yolda daha
iyi şeyleri beraberce yapacağız” dedi. Genel
Sekreterimiz Yücel Yücel, 18 Temmuz’da da
İstanbul Anadolu Yakası şubesini ziyaret etti
ve düzenlenen Temsilciler Meclisinde bir konuşma yaptı. Yücel konuşmasında, sendikamızın temel görüş ve düşüncelerini, değişen
sendikacılık anlayışını ve sendikamızın hedeflerini anlattı.
Genel Başkan Yardımcımız Gezer, Bursa’da
GEnEl Başkan Yardımcımız Mesut Gezer,
14. Olağan Genel Kurulda yeni görevine seçildikten sonra gittiği Türk Metal Sendikası Bursa 3 Nolu
Şube’de, Temsilciler Meclisini toplayarak bir veda
konuşması yaptı ve görevi boyunca sürdürülen çalışmalardan dolayı şube yönetici ve çalışanlarına teşekkür etti. Gezer 19 Haziran’da da, Bursa Nilüfer Şube
salonunda yapılan Nilüfer ve Osmangazi Şubelerinin
Genişletilmiş Temsilciler Meclisine katıldı. Buradaki
konuşmasında da, genel kurulumuzun metal işçilerine ve sendikamıza yakışır bir havada geçtiğini kayde-
den Gezer, bunun için gösterilen ilgi ve anlayışa teşekkür ederek, Genel Kurulun başta ülkemize, metal işçilerine ve Türk işçi hareketine hayırlı ve uğurlu
sonuçlar getirmesini diledi. Genel Başkan Yardımcımız Gezer, 25 Haziran’da da Gemlik Şubemizi ziyaret etti. Burada yaptığı konuşmada genel kurul sonrası yeni çalışma dönemi ile ilgili bilgiler veren Gezer,
teşkilatlanmanın hız kesmeden devam edeceğini, bölgenin daha da büyümesi için yeterli potansiyele sahip
olduğunu, bu fırsatı birlikte iyi değerlendirmek gerektiğini dile getirdi.
METAL
EMEKçİNİN NOT DEFTERİ |
TÜRK
57
iŞsizliK siGortası: Bir işyerinde çalışırken, çalışma istek, yetenek,
sağlık ve yeterliliğinde olmasına rağmen,
kendi istek ve kusuru dışında işini kaybedenlere, uğradıkları gelir kayıplarını kısmen de olsa karşılayarak, kendilerinin ve
aile fertlerinin zor duruma düşmelerini
önleyen, sigortacılık tekniği ile faaliyet
gösteren, devlet tarafından kurulan zorunlu bir sigorta koludur.
KiMlEr “iŞsizliK siGortası” KaPsaMındadır? İşsizlik
sigortası aşağıda sayılan çalışma gruplarını kapsamaktadır.
n 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2’nci maddesine göre, bir hizmet
akdine dayanarak bir veya birkaç işveren
tarafından çalıştırılan sigortalılar,
n 506 sayılı Kanunun geçici 20’nci
maddesi kapsamına girip de, memur ve
sözleşmeli statüde olmayanlar,
n Mütekabiliyet esasına dayalı olarak
yapılan anlaşmalara göre, Türkiye’de sigortalı olarak çalışan yabancılar,
n 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkındaki Kanun’a göre çalıştırılan koruma bekçileri,
n Ücretli ve sürekli olarak ev hizmetlerinde çalışanlar,
n Kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle çalışanlar,
n Özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışanlar,
n Tarım sanatlarına ait işlerde çalışanlar,
n Tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde çalışanlar,
n Tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık vb. işlerinde çalışanlar.
aŞırı istiHdaM:
n Özel sektörde göstermelik olarak
gerekenin üstünde yapılan istihdamdır.
n Kamu kurum ve kuruluşlarında
genellikle siyasi nedenlerle gerekenin üstünde yapılan istihdamdır.
n Bir ekonomide geçici işsiz dahi
kalmadığı haldir.
aynı ücrEt: Genellikle az gelişmiş ekonomilerde, ücretin para ile değil,
mal olarak ödenmesi. Bizim ülkemizde
de ücret geliri hesaplanırken, işveren tarafından ücretsiz olarak verilen yemek,
işe getirip-götürme, sosyal yardım niteliğindeki giyim eşyası vb. dikkate alınması
gereken ayni gelir kalemlerindendir.
Bordro: Ücret veya maaş karşılığı yapılacak ödemeyi ayrı ayrı ve detaylı olarak gösteren cetveldir.
sosyal siGorta PriMi: İşçilerin, sağlık, yaşlılık, malullük ve ölüm
halleri için ücretlerinden kesilerek Sosyal
Güvenlik Kurumu’na yatırılan paradır.
ÇalıŞMa EKonoMisi: Ekonominin alt dallarından birisidir. Emek
piyasasının işleyişini arz cephesinden ele
alıp, istihdam, gelir, ücret, toplu pazarlık
düzeninde ücretlerin belirlenmesi konularını inceleyen, sosyal politikanın ekonomik özüdür.
Terimlerin tanımları, www.alomaliye.com sitesi ve Naci Önsal’ın Türk-İş
yayınlarından çıkan “Endüstriyel İlişkiler Sözlüğü” adlı kitabından alınmıştır.
1 Temmuz’da
2
1
0
2
Z
U
hayatımızda
TEMM
neler
değişti?
| FAYDALI BİLGİLER
1
METAL
Birçoğumuzun haberi bile yok, ancak, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren
Yeni Türk Ticaret Kanunu hayatımıza birçok yenilik getirdi. İşte o yenilikler...
TÜRK
58
me özgürlüğüne, verilen hediyelerle etki
pis veya adli para cezasıyla cezalandırın Otobüslerde tavuk ve horoz gibi
edilemeyecek. Kapıdan veya yoldan çelacak.
canlı hayvan taşınmayacak. Gece yarıvirerek yapılan satışlar, saldırgan satış
n Şirket müdürlerinden en az birisından sonra yolcuların uyuduğu saatte
yöntemi olarak değerlendirilecek.
nin yerleşim yerinin Türkiye’de bulunyüksek sesle müzik çalınmayacak.
n Kanun ticaret hayatına da yenilikması ve bu müdürün şirketi tek başına
n Yolcu taşımacılığında sefer yapıler getiriyor. Yeni kanunla birlikte her
temsile yetkili olması zorunluluğu kallamamışsa, harekette yolcunun katlanatacir internet sitesi oluşturmak zorunda
kıyor.
mayacağı zaman diliminde geolmayacak, ancak internet sitesi oluşturn Bir şirket kurmak veya
cikme olursa; yolcu, ödema yükümlülüğüne tabi olan tacirler, işşirketin sermayesini artırdiği ücreti ve varsa
letmesi ile ilgili bilgileri bu siteden yamak amacıyla halka her
zararını isteyebişehirlerarası
yımlayacak.
türlü yoldan çağrılecek.
yolculuklarda
n Şirketin internet sitesine konulan
da bulunularak para
n Firmalar,
bir içerik, üzerinde bulunan tarihten ititoplanması yasaklabilette belirtilen
yumurta, soğan,
baren en az 6 ay süreyle internet sitesinnıyor.
yerin başka bir
pide, lahmacun
de kalacak, aksi halde konulmamış san
Eşyanın
kaykişiye verilmegibi kötü kokan
yılacak.
bolmasından veya
si, aracın belli
yiyecekler
n Kanunun yürürlüğe girdiği tarihhasara uğramasınsaatten önce hayenilmeyecek.
ten önce kurulan sermaye şirketlerindan doğan talep hakreket etmesi gibi
den internet sitesine sahip olanlar, üç ay
ları, teslimi takip eden 3
nedenlerden sorumiçinde internet sitelerinin içeiş günü içinde, açıklu olacak. Bir zarar isriklerini kanunun öngörça görülmüyorsa tespat edilmese bile firma, bidüğü şekilde düzenlimi takip eden 14 iş
letin 3 katı tazminat ödeyecek.
leyecek.
Kamyon
günü içinde taşıyıcın Tek başlarına ticaret yapan, anve dolmuşlarda
n Kanunun
ya bildirilmemişse
cak ticaret unvanlarına bir şirketin var
yer alan ve çoğu
göreve ilişkin
sona erecek.
olduğu izlenimini uyandıracak ekler yazaman güldüren
hükümleri, kan Yönetim
pan kişiler, üç aydan iki yıla kadar hapis
“Kamyon çeker 10nun yürürlükurulu üyelerinin
veya adli para cezasıyla cezalandırılacak.
20 ton, Gönlüm çeker
ğe girdiği tayakınları, şirkete
n Taksitli satış ve tüketici kredileParis Hilton”, “Hayatımı
rihten önceki
nakit borçlanarinde dürüst davranılmaması haksız reYazsam, Duble Yol
açılmış davalamayacak, bu kişikabet olarak sayılacak. Uygulanan faiz
Olur...” gibi tampon
ra uygulanmaler için şirket kefaveya vade farkı, ödemelerin nasıl yapılayazıları tarihe
yacak. Bu davalet, garanti ve temicağı açıklanacak.
karışacak.
lar, açıldıkları tanat veremeyecek.
n Ticaret unvanına, “Türk”, “Türrihte yürürlükte bun Müşteri, makiye”, “Cumhuriyet” ve “Milli” kelimelunan kanun hükümlerilın gerçek değeri konusunlerini Bakanlar Kurulu kararı olmadan
ne tabi olacak.
da yanıltılamayacak ve karar verkoyan tacirler, 3 aydan 2 yıla kadar ha-
KİTAP
EDİTÖR: ASLI BAŞARAN
GENEL BAŞKANIMIZ PEVRUL KAVLAK’TAN
“SOSYAL SENDİKACILIK” KİTABI
Yayınevi: Türk Metal yayınları
Türü: İnceleme - Çalışma Hayatı
Sayfa Sayısı: 256 Baskı Yılı: 2012
METAL
GEnEl Başkanımız Pevrul Kavlak’ın, 2009 Nisanından bu yana toplantılarda yaptığı konuşmalar ile Türk Metal
Dergisi’nde yer alan başyazıları birleştirilerek kitap haline getirildi. “Sosyal Sendikacılık” adı verilen kitap, Pevrul Kavlak imzasıyla çıkan ilk kitap olma özelliğini de taşıyor. Ayrıca, bu kitap, Türk Metal’in sendikacılık anlayışını, gündeme bakışını,
Türk Metal’in felsefesini ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, kitabın Sunuş yazısında
şunları ifade etti:
“Dünyada emekçilere ve sendikalara karşı gelişen baskı ve
saldırılar karşısında, sendikaların, sendikacıların ve emekçilerin
bir direnç göstermesi ve sendikalaşmayı daha cazip hale getirici
projeler üretmesi gerektiği bir dönemdeyiz.
Türk Metal Sendikası olarak, son 20 yıldan bu yana, artan
baskı ve saldırılara karşı, biz de sendikal anlayışımızı ve hizmet
yelpazemizi yeniledik, geliştirdik. İşte, bugünlerde adını daha
sık duymaya başladığınız ve tamamen bir Türk Metal yapıtı
olan ’Sosyal Sendikacılık’ anlayışı böyle ortaya çıktı.
Sosyal Sendikacılık, sadece sendika üyelerini değil, sendika
üyelerinin eş ve çocuklarını da hizmet kapsamına alan, yeni bir
sendikalaşma modelidir.”
TÜRK
60
14. OLAĞAN
GENEL KURUL
KONUŞMALARI
Yayınevi: Türk Metal yayınları
Türü: İnceleme - Çalışma Hayatı
Sayfa Sayısı: 80 Baskı Yılı: 2012
türK Metal 14. Olağan Genel Kurulu, 1415-16 Nisan tarihlerinde gerçekleştirildi. Genel
Kurulda yapılan konuşmalar bir kitap haline getirildi ve okuyucuların ilgisine sunuldu. Bu kitapta,
başta çalışma hayatı olmak üzere, Türk Metal Sendikasının sendikacılık tarzı, hedefler ve değerlendirmeler mevcut. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay
gibi isimlerin de kürsüye çıktığı bu genel kurulda,
kürsüde ve divanda yapılan bütün konuşmaları bu
kitaptan okuyabilirsiniz…
CESUR
Çocuklarınızla harika bir sinema keyfi yaşamaya ne dersiniz? İnanılmaz Aile, Ratatouille gibi başarılı, çok beğenilen animasyonlara imza atmış Mark
Andrews ve hepimizin hafızalarına kazınmış Aslan
Kral’ı da yöneten Brenda Chapman’ın ortak yönetmenliğinde çekilen film, tam bir Pixar klasiği olmaya
aday. Konusu ise şöyle; Merida, Kral Fergus ve Kraliçe
Elinor’un okçuluk konusunda oldukça yetenekli, ama
bir o kadar da deli fişek kızlarıdır. Kaderinin kendi
elinde olduğuna inanan Merida, ülkede yüzyıllardan
beri gelen bir geleneğe karşı çıkar. Lord MacGuffin,
Lord Macintosh ve Lord Dingwall bu yetenekli, kızıl
saçlı kızdan hiç hoşlanmazlar ve Merida’nın kararları
krallık içerisindeki düzeni bozar.
FİLMİN KÜNYESİ
Vizyon Tarihi: 7 Eylül 2012
Yönetmen: Mark Andrews, Brenda Chapman
Oyuncular: Kelly MacDonald, Billy Connolly,
Emma Thompson
Tür: Animasyon-Macera-Komedi
Vizyon Tarihi: 17 Ağustos 2012
Yönetmen: Simon West
Oyuncular: Sylvester Stallone, Jason Statham, Jet
Li, Dolph Lundgren, Chuck Norris, Jean-Claude Van
Damme, Bruce Willis, Arnold Schwarzenegger
Tür: Aksiyon- Macera
METAL
HEPİMİZİN tanıdığı, bazılarımızın çocukken hayran olduğu en bilindik oyuncuların (hatta belki de en
büyük oyuncular desek yanlış olmaz) bir araya geldiği Cehennem Melekleri filmini izlemeyenimiz yoktur.
Bir dakika bile ara vermeyen aksiyon sahneleriyle
koltuktan kımıldamadan izlediğimiz ve bizi kendine
hayran bırakan bu muhteşem film ikinci bölümüyle
karşımızda. Fakat ilk filmin aksine, bu sefer konu biraz kişisel. Zira, basit bir hesaplaşma, aralarından birinin öldürülmesiyle sonuçlanınca, intikam almak
kaçınılmaz hale geliyor...
61
TÜRK
FİLMİN KÜNYESİ
CEHENNEM
MELEKLERİ-2
| SAĞLIK
METAL
çağımızın hastalığı
tansiyon sorunu
k
Tansiyon sorunu, ço
layan
ciddi ve hayatı sınır
zellikle
bir rahatsızlıktır. Ö
yeme
ilerleyen yaşlarda
rımızı
ve içme alışkanlıkla
yaşam
sınırlandırmakta ve
ktedir.
kalitemizi düşürme
ne tür
Bakın tansiyon için
r?
bitkisel çözümler va
TÜRK
62
Yüksek Tansiyon
n 1-2 çay kaşığı ince kıyılmış ökse otunu 1 bardak soğuk suda 8-10 saat kadar demleyin. Bu çayı şekersiz, tatlandırılmadan aç karnına için.
n Günde 3-4 diş sarımsak yemelisiniz veya gece yatarken çiğ olarak yutmanız da aynı etkiyi sağlayacaktır.
n Alıç, kalbi güçlendirici ve çalışma hareketlerini düzenleyici etkilere sahiptir. Kan basıncının düzenlenmesinde başarıyla kullanılabilir. Hiçbir yan etkisi yoktur. Günde 2-3 bardak alıç çayını balla tatlandırılarak aç karnına ya
da öğün aralarında içebilirsiniz.
n Sabahları aç karnına 4-5 ceviz içi yenilmesi tansiyonu
düşürür. Uygulamaya uzun süre devam edilmeli.
n 1 bardak kaynar suya 2-4 gram ardıç tohumu ekleyin. 10 dakika bekletip günde 2-3 bardak içmelisiniz.
n Yarım litre suya 3 adet soğanı ince ince doğrayın
ve 1 gece beklettikten sonra süzün. Günde 3 defa 1 fincan yemeklerden 30-60 dakika önce ya da sonra içmelisiniz.
Düşük Tansiyon
n Bir tutam ısırgan otu, bir tutam mersin yaprağı, 1
adet çubuk tarçın, 1,5 dakika kısık ateşte kaynatılır. Daha
sonra süzülüp ılık olarak günde 2 defa içmelisiniz.
n Cosmic kristal tuzlu ayran veya kefir, gece yatarken
veya aç karnına içilir.
E Ğ L E N C E
METAL
SAYI YERLEŞTİRME
TÜRK
63
İSTANBUL ANADOLU YAKASI ŞUBESİ
Arçelik ve Delphi’de iftar yemeği
Şube Başkanımız Halil Faki
Erdal 20 Temmuz’da, Arçelik
işyerinde çalışan üyelerimizle,
ramazan ayının ilk iftarında bir araya
geldi. Yemeğin ardından üyelerimizle
çay içerek sohbet eden Başkan
Erdal, bir sonraki vardiyada çalışan
üyelerimizle de sahur yemeğinde
birlikte oldu. Başkan Erdal, 21
Temmuz’da da, Delphi çalışanları ile
iftar yemeğinde buluştu.
Arçelik A.Ş.
çalışanı bir grup üyemiz, 18
Temmuz’da şubemizi ziyaret
etti. Şube Başkanımız Halil
Faki Erdal, üyelerimizle,
çalışma hayatı ve sendikal
konular ile ilgili sohbet etti.
Kick-Box şampiyonu üyemizden ziyaret
65
TÜRK
SIemenS çalışanlarından
üyemiz Taner Temel Türkiye
Kickboks şampiyonasında
Türkiye 3.oldu. Şube
Başkanımız Halil Faki Erdal,
şubemizi ziyaret eden Temel’i
başarısı dolayısıyla kutladı.
METAL
Arçelik’ten şubemize ziyaret
İşyeri ziyaretleri devam ediyor
Şube
Başkanımız Halil
Faki Erdal, şubemiz
yetkisindeki
işyerlerini Haziran
ayı boyunca ziyaret
etti. Başkan Erdal
ziyaretlerde çalışan
üyelerimizle
tezgâhları başında
bir araya gelerek
sohbet etti,
sorunlarını dinledi.
BURSA 3 NOLU ŞUBE
TOFAŞ çalışanları şubemizi ziyaret etti
TofAŞ Gövde – Kalite çalışanı üyelerimiz 2 Temmuz’da, Süspansiyon Bölümündeki üyelerimiz, 4
Temmuz’da Tofaş ve Delphi çalışanı
üyelerimiz de 5 Temmuz’da şubemizi
ziyaret ederek, Şube Başkanımız Zafer
Öztürk’e yeni görevinde başarı dileklerini ilettiler. Şube Başkanımız Öztürk
ziyaretlerde, sendikanın bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da üyelerinin yanında olacağını vurguladı.
Beyçelik’ten aile pikniği
METAL
fAik Çelik
Holding’in tüm Beyçelik işyerleri adına düzenlediği piknik, 15
Temmuz’da yapıldı.
Pikniğe, Şube Sekreterimiz Adem Yılmaz,
Şube Mali Sekreterimiz
İsmail Türk ve şubemiz
yetkisindeki işyerlerinin
sendika baştemsilcileri
ve eşleri katıldı.
TÜRK
66
Matay’da
çevre
duyarlılığı
İlk Temsilciler Meclisi toplandı
Şubemizin ilk Temsilciler Meclisi toplantısı, Şube Başkanımız Zafer Öztürk başkanlığında 29 Haziran’da yapıldı. Başkan Öztürk toplantıda, hedeflerini anlattı ve temsilcilerden beklentilerini dile getirdi. Şube
olarak çıtayı yükseltmek istediklerini ifade eden Başkan Öztürk, “Önümüzdeki dönemde herkesin yüzü gülecek, bunu hissedebiliyorum” dedi.
orhAn Holding bünyesinde bulunan, örgütlü olduğumuz
Matay Otomotiv, çevre korunmasına yönelik büyük bir kampanya
başlattı. Bütün yaz devam edecek
olan “Temiz Çevre Temiz Toplum” kampanyası çerçevesinde,
okullarda bilgilendirme toplantıları düzenlendi. Ayrıca, Bursa’nın
bazı bölgelerinde, üyelerimizle
birlikte toplu temizlik faaliyetleri
gerçekleştirildi.
Delphi’nin mükemmellik gecesi
Şubemiz yetkisindeki Delphi’nin “Mükemmellik Gecesi” 24 Haziran’da yapıldı. Geceye, Genel Başkan Yardımcımız Mesut Gezer,
Şube Başkanımız Zafer Öztürk, Nilüfer Şube
Başkanımız Ruhi Biçer ve yöneticiler katıldı. Gecede sendikamız ve Delphi adına sloganlar atıldı.
Üyelerimiz bir yılın yorgunluğunu dans ederek
ve gönüllerince eğlenerek attılar.
BURSA 3 NOLU ŞUBE
Başkan Gezer şube personeliyle vedalaştı
14. Olağan Genel Kurulumuzda
Genel Başkan Yardımcılığına seçilen
eski Şube Başkanımız Mesut Gezer,
şube personeli ile vedalaştı. Görevi
sırasında yürütülen çalışmalar nedeniyle
herkese teşekkür eden Gezer, yeni Şube
Başkanımız Zafer Öztürk, şube yöneticileri
ve personelle hatıra fotoğrafı çektirdi.
Genel Başkan Yardımcısı Gezer’e ziyaret
METAL
Şube Başkanımız Zafer
Öztürk, şube yöneticilerimiz
ve Tofaş baştemsilcimiz,
27 Haziran’da, Genel
Başkan Yardımcımız Mesut
Gezer’i makamında ziyaret
etti. Görüşmede, şubenin
faaliyetleri ele alındı.
Zafer Öztürk, ilk ziyareti
Orda Otomotiv’e yaptı
67
ÇANKIRI ŞUBESİ
Emekli arkadaşlarımız
için veda yemeği
Şubemiz tarafından gerçekleştirilen bir organizasyonla, MKE’den emekli olan 33 arkadaşımız
için bir veda yemeği gerçekleştirildi. Hoş sohbetlerinin edildiği, eski anıların tazelendiği yemeğe, Şube
Başkanımız Aydın Akbaş da katıldı.
TÜRK
Şube Başkanımız Zafer Öztürk, göreve gelmesinin ardından
ilk işyeri ziyaretini, 3 Temmuz’da Orda Otomotiv işyerine yaptı.
Başkan Öztürk ziyarette, üyelerimizle tanıştı ve sohbet etti.
İSKENDERUN 1 NOLU ŞUBE
Noksel ziyaret edildi
Şube Başkanımız Çakır Varan, 2 Temmuz’da,
şubemiz yetkisindeki Noksel işyerini ziyaret etti.
Başkan Varan ziyarette, çalışan üyelerimizle bir araya
gelerek sohbet etti.
KRD.EREĞLİ ŞUBESİ
Bir hafta tatille ödüllendirildiler
METAL
ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları’nın (ERDEMİR) kuruluşunun 47. yılı kutlamaları kapsamında gerçekleştirilen futbol turnuvasında, şampiyonluğu elde eden Sıcak Haddehaneler Başmüdürlüğü takımı oyuncuları, sendikamız tarafından tatil ile ödüllendirildi. Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, turnuvada birinciliği elde eden takımda yer alan
17 oyuncuya, eşleri ile birlikte, Didim Büyük Anadolu Otel’de bir hafta süreyle tatil hediye etti. Genel Başkanımız Kavlak, Erdemir’deki iş barışının
önemine dikkat çekerek, kuruluşta çalışanların mutluluğu için sendika olarak her zaman gerekeni yaptıklarını belirtti ve “Bu tür aktiviteler de üyelerimizin daha çok kaynaşmasına zemin hazırlıyor. Turnuvaya katılan takımları kutlarken, birinciliği elde
eden takımımızın oyuncularını da böyle bir hediye
ile ödüllendirmek istedik. Eşleri ile birlikte hepsine iyi bir tatil geçirmelerini diliyorum” dedi. Ereğli
Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş da, tatile gitmek üzere ilçeden ayrılan kafileye hayırlı yolculuklar ve iyi tatiller temennisinde bulundu.
Genel Başkan Kavlak’a Erdemir hatırası
Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş ile 14.
Olağan Genel Kurula katılan delegelerimiz, Genel
Başkanımıza bir sürpriz yaptı. Erdemir işçilerinin
gayreti, emeği ve alın teri ile üretilen, galvanizli sac
üzerine basılı fotoğrafı, genel kurul anısına Genel
Başkanımıza armağan edildi. Genel Başkanımız da,
yapılan çalışmayı çok beğendiğini dile getirdi.
TÜRK
68
Erdemir’de ziyaretler
Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş, Eedemir 1.Soğuk Haddehane Mekanik Bölümünü 29 Haziran’da ziyaret etti.
Başkan Odabaş, Şube sekreterimiz Metin
Ercan’ın da katıldığı ziyarette, üyelerimizle çay içerek sohbet etti.
Personelin C’den B’ye geçişi kutlandı
erdemir’de, C Personeli konumundaki 110 üyemiz, B kadrosuna geçişlerini, 30 Haziran’da düzenlenen piknikte
kutladı. Pikniğe, Şube Başkanımız Yusuf
Ziya Odabaş, 2. Sıcak Haddehane Müdürü Kürşat Konca, Elektrik Bakım Baş Mühendisi Türker Şavas, Şube Mali Sekreteri
Sedat Taşdelen, yönetim kurulu üyesi Hakan Eskibakan ile ünite işçi temsilcisi Çetin Altay da katıldı.
KRD.EREĞLİ ŞUBESİ
Erdemirspor’la dayanışma gecesi
“erdemirSpor-Erdemir
Çalışanları El Ele” kampanyası çerçevesinde bir gece düzenlendi.
Aynı zamanda Erdemir Spor Kulübü ikinci başkanı olan Şube Başkanımız Yusuf Ziya Odabaş, gecede yaptığı konuşmada, kulübün hedeflerini anlattı ve “faaliyet gösterilen branşlarda daha büyük başarılar
elde edeceğimize inanıyorum” dedi.
Bu arada, Erdemirspor altyapısında futbola başlayan, 1999 doğumlu
Ozan Demiralay, Galatasaray alt yapısına transfer oldu.
Ozan, Ereğli’den ayrılmadan
önce babası Ömer Demiralay,
antrenörleriyle, Şube Başkanımız
Yusuf Ziya Odabaş’ı ziyaret etti
ve bugünlere gelmesinde emeği
geçenlere teşekkür etti.
Ailelerimizin mutluluğunu paylaşıyoruz
METAL
ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları tarafından düzenlenen geleneksel sünnet şöleni 30 Haziran’da yapıldı. Erdemir Plaj Tesisleri’ndeki
şölene, Erdemir İnsan Kaynakları ve İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı Kaan Böke, İş Güvenliği Müdürü Özkan Doğan, Sağlık Müdürü Yalçın Karakaş, Kurumsal İletişim ve Sosyal Hizmetler Müdürü Gülşin Yöney, Şube Sekreterimiz Metin Ercan ve şube yöneticileri, işyeri temsilcilerimiz ile sünnet olan çocukların aileleri katıldı. Çocuklarımıza geçmiş
olsun dileğinde bulunurken, ailelerin de mutluluğunu paylaşıyoruz.
İZMİR 2 NOLU ŞUBE
Delphi çalışanlarından ziyaret
ŞuBEMİZ yetkisindeki
Delphi işyerinin A ve
C vardiyasında çalışan
üyelerimiz, vardiya çıkışı
şubemizi ziyaret etti. Şube
Başkanımız Hayrettin
Çakmak kutlamaları kabul
etti ve üyelerimizle, güncel
gelişmeler ve çalışma
hayatına ilişkin sohbet etti.
Ede Demir Çelik Fabrikası ziyaret edildi
Şube Başkanımız Hayrettin
Çakmak, Şube Sekreterimiz Ali
Akyüz ve Şube Mali Sekreterimiz
Hacı Kılıç, 27 Haziran’da
Ede Demir Çelik fabrikasını
ziyaret etti. Başkan Çakmak
ve beraberindekiler, çalışan
üyelerimizle tezgahları başında bir
araya geldi ve sohbet etti.
TÜRK
69
GEMLİK ŞUBESİ
Yeni yaşamında sağlıklı bir ömür dileriz
Şubemiz yetkindeki işyerlerinden
Kırpart’ta sendika baştemsilciliği görevini yürüten Hüseyin umdu emekli oldu. umdu için 16
Haziran’da bir veda yemeği düzenlendi. Şube
Başkanımız Kemal Durmaz, çeşitli işyerlerinin
sendika temsilcilerinin de katıldığı yemekte, sağladığı katkılardan dolayı Hüseyin umdu’ya teşekkür etti ve bir plaket verdi.
ÇİMTAŞ çalışanlarıyla toplantı
Şubemizin yetkili olduğu Çimtaş Boru ve Çimtaş
Borulama’da çalışan üyelerimizle, bölümler halinde yemekli bilgilendirme ve değerlendirme toplantıları gerçekleştirildi. Şube Başkanımız Kemal Durmaz, yemekte, yaklaşan sözleşme dönemi ile ilgili bilgi verdi ve önerileri dinledi. Başkan Durmaz, bu tür toplantıların daha sıklıkla ve bütün işyerlerinde yapılacağını belirtti.
METAL
Aka çalışanları pikniklerle bir araya geliyor
TÜRK
70
AkA Otomotiv çalışanları, Compenanta çalışanları, Borusan çalışanları, Borusan Mühendislik çalışanları, düzenlenen pikniklerde, aileleriyle bir araya geldiler. Borusan Mühendislik’in düzenlediği pikniğe, o tarihte Bursa’da
bulunan Genel Başkan Yardımcımız
Mesut Gezer de, Şube Başkanımız Kemal Durmaz ile birlikte katıldı.
Borusan Mühendislik ziyaret edildi
ŞuBE Başkanımız Kemal
Durmaz, 18 Temmuz’da
Borusan Mühendislik işyerini
ziyaret etti. Başkan Durmaz
ziyarette, üyelerimizle yaklaşan
toplu sözleşme ve gündemdeki
konulara ilişkin sohbet etti.
BOLU ŞUBESİ
Arçelik pikniğinde biraraya geldiler
Şubemiz yetkisindeki Arçelik Pişirici Cihazlar
İşletmesi çalışanları, aileleriyle birlikte, 7 Temmuz’da
düzenlenen piknikte buluştu. Pikniğe, Şube Başkanımız
Özgür Elçi ve şube yöneticileri ile işletme yöneticileri de
katıldı. Piknik, çocuklara yönelik animasyonlar, büyükler
için spor etkinlikleri, mangal partisi ile devam etti.
BURSA NİLÜFER ŞUBESİ
İşyerlerinden şubemize ziyaretler
Şubemiz yetkisindeki Oyak Renault
işyeri çalışanı üyelerimiz 27 Haziran’da, Magneti
Marelli Mako işyerinde çalışan üyelerimiz
de 19 Temmuz’da şubemizi ziyaret etti.
Makolu üyelerimizin ziyaretinde Genel Başkan
Yardımcımız Mesut Gezer de bulundu. Ziyarette,
güncel gelişmeler ve çalışma hayatına ilişkin
konularda sohbet edildi.
Yeni üyelerimiz şubemizi ziyaret etti
Şube Başkanımız Ruhi Biçer, 29 Haziran’da Reno-Mais
işyerini ziyaret etti. Başkan Biçer ve şube yöneticilerimiz, birimleri
tek tek gezerek, çalışan üyelerimizle sohbet etti.
MAİS çalışanları aileleriyle
birlikte yorgunluk giderdiler
Şubemiz yetkisindeki Mais Motorlu Araç İmal ve Satış
işyerinde çalışan üyelerimiz, aileleriyle birlikte, 15 Temmuz’da
düzenlenen piknikte biraraya gelerek yorgunluk giderdiler.
GEBZE 1 NOLU ŞUBE
Güngör Otomobil’de
sözleşme sevinci
Şubemizin yetkili olduğu Güngör Otomobil
Yan Sanayi işyerinde, 2012–2014 dönemini kapsayan
Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri imza ile sonuçlandı.
Şube Başkanımız Şeref Özcan,13 Haziran’da imzalanan
sözleşme ile ilgili olarak üyelerimize bilgi verdi.
Sendikalar Masası sorumluları
şubemizi ziyaret etti
Gebze İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün, sendikalardan sorumlu Emniyet Amiri Ömer Kodal ve çalışma arkadaşları, şubemizi ziyaret ederek, Şube Başkanımız Şeref Özcan’la sohbet etti.
71
TÜRK
Reno Mais ziyaret edildi
METAL
oyAk Renault işyerinde yeni
işbaşı yapan arkadaşlarımız, 25
Haziran ve 11 Temmuz tarihlerinde
şubemizi ziyaret ettiler. Şube
Başkanımız Ruhi Biçer, çalışanlara
sendikamız hakkında bilgi verdi,
soruları yanıtladı.
ÇERKEZKÖY ŞUBESİ
Arçelik çalışanları
piknikte buluştu
Şubemiz yetkisindeki Arçelik Elektrikli Süpürge ve
Motor İşletmesi çalışanları, aileleriyle birlikte, 10 Haziran’da
düzenlenen piknikte bir araya geldi. Pikniğe, Şube Başkanımız Murat Koçak ve Arçelik yöneticileri de katıldı.
Teka’da çevre etkinlikleri
METAL
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla, şubemiz yetkisindeki Teka Teknik Mutfak Aletleri Sanayi işyerinde, Siam Çevre Danışmanı Şenay Kırhan Sesler tarafından çalışanlara bir eğitim verildi.
Çalışan üyelerimizin çocukları arasında düzenlenen
çevre konulu kompozisyon yarışmasında dereceye
girenlere ödülleri Şube Başkanımız Murat Koçak ve
Fabrika Müdürü Murat İriç tarafından verildi. Ayrıca yarışmaya katılan çocukların isimlerinin verildiği birer fidan, fabrika bahçesine dikildi.
TÜRK
72
Orsan ilave tesisleri açıldı
Şubemiz yetkisindeki Orsan
Ticaret Araç Sistemleri Fabrikasının
ek tesisleri, 8 Haziran’da düzenlenen
törenle hizmete açıldı. Törene, Beşiktaş Başkanı ve Orsan Ticaret Araç Sistemleri Yönetim Kurulu Üyesi Fikret
Orman, Şube Başkanımız Murat Koçak ve çalışan üyelerimiz katıldı.
İş Sağlığı ve Güvenliği semineri
Türk-iŞ’in düzenlediği İş Sağlığı ve Güvenliği Seminerlerinin ilki 4 – 5
Temmuz, ikincisi ise 10–11 Temmuz’da
Çerkezköy’de gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını Şube Başkanımız Murat
Koçak’ın yaptığı seminere, Türk –İş İstanbul 1.Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Türk-İş’e bağlı sendikaların Şube
Başkanları ve çok sayıda çalışan katıldı.
Yemişçi,
şubemizi
ziyaret etti
Ak Parti Tekirdağ
Milletvekili Özlem Yemişçi,
İlçe Başkanı Alaettin
Demirbağ, 10 Temmuz’da
şubemizi ziyaret etti. Şube
Başkanımız Murat Koçak,
Yemişci ile, güncel gelişmeler
ve başta kıdem tazminatı
olmak üzere, çalışma hayatına
ilişkin konuları görüştü.
İSTANBUL 1 NOLU ŞUBE
Kale Kilit çalışanları
ziyaret edildi
Şube Başkanımız Murat Salar, Kale Kilit işyerini ziyaret etti. Başkan Salar ziyarette, çalışan üyelerimizle sohbet etti.
KOCAELİ ŞUBESİ
Borusan Mannesmann
Boru bowling turnuvası
boruSAn Mannesmann Boru - İzmit çalışanları,
21–30 Mayıs’ta yapılan bowling turnuvasında stres attı.
Turnuvaya 90 kişiden oluşan 18 takım katıldı. Finalde başarı gösteren Kasırga takımı birinciliği, Tsunami ikinciliği,
Nikomedia da üçüncülüğü kazandı. Dereceye giren takımlara ödüllerini, İnsan Kaynakları Müdürü Arif Öner, Teknik Hizmetler Müdürü Mehmet Ali Yaşar, Satın Alma ve
Lojistik yöneticisi Kenan İçten, Üretim Birim yöneticisi
Bülent Erbaş ve Fabrika Müdürü Ülkü Akın verdi.
Borusan Mannesman Boru aile gezisi
Kalibre Boru, yeni tesislerini hizmete açtı
METAL
boruSAn Mannesman çalışanları, 10
Haziran’da, Bolu’da Gölcük park alanında aileleri
ile katıldıkları gezide doyasıya eğlendiler. Fabrika
personelinin tamamının katıldığı piknikte çeşitli
yarışmalar ve animasyonlar eşliğinde çalışanlar ve
aileleri unutulmaz bir gün geçirdiler.
73
TÜRK
izmiT’Te bulunan Kalibre Boru’nun
yeni tesisleri törenle açıldı. Kalibre Boru
Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Ünan’ın ev
sahipliği yaptığı açılış törenine, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Vali
Ercan Topaca, Milletvekilleri Fikri Işık ve
Zeki Aygün, Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanğlu, Rektör Prof.
Dr. Sezer Komsuoğlu, İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, Şube Başkanımız Yakup Yıldız, KSO Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ile davetliler katıldı. Kalibre Boru Yönetim Kurulu Başkanı Ünan, kuruluşlarının
34. yılında, Dünya Çevre Günü’nde çevreye
duyarlı bir tesis açtıklarını söyledi.
Enpay 2012 Futbol Turnuvası gerçekleştirildi
Şubemiz yetkisindeki
işyerlerinden Enpay bünyesinde
düzenlenen futbol turnuvası
tamamlandı. 18 Mayıs’ta 18 takımın
katılımı ile başlayan turnuvada, ilk
maçlar eleme usulüyle yapıldı. Daha
sonra iki grup halinde devam eden
turnuvada şampiyonluğu Enboard
takımı elde etti.
MANİSA 1 NOLU ŞUBE
Özben, hükümetten beklentilerini dile getirdi
Şube Başkanımız Hüseyin Özben ve şube
yöneticileri, Ak Parti Manisa İl Başkanı Murat
Baybatur’u ziyaret etti. Başkan Özben ziyarette, işçilerin hükümetten beklentilerini dile getirdi. İşçi kesiminin sıkıntılılarını bildiklerini kaydeden Baybatur
ise, hükümetin gerekenleri yapacağını söyledi.
METAL
İşkur ziyaret edildi
Şubemiz yetkisindeki Oerlikon Kaynak
Elektrodları çalışanları, şirketin kuruluşunun 55.
Yılı dolayısıyla, aileleriyle birlikte Magma Mekatronik Fabrikası’nda düzenlenen Bahar Şenliğine biraraya geldi.
Sanpan çalışanları sahipsiz değildir
mAniSA Organize Sanayi Bölgesinde Zehnder
Gruba bağlı olarak faaliyet gösteren Sanpan Isıtma
Sistemleri Fabrikası’nda sendikal faaliyette bulundukları gerekçesiyle işten çıkartılan 9 işçiye Türk Metal
Sendikası sahip çıktı. Şube Başkanımız Hüseyin Özben ve şube yöneticileri, 19 Temmuz’da işten çıkartılan işçiler ve diğer fabrikalarda çalışan üyelerimizin de
katıldığı bir basın açıklaması yaptı.
TÜRK
74
Şube Başkanımız Hüseyin Özben ve şube yöneticileri,
İşkur Manisa İl Müdürü Yüksel uçarı’yı ziyaret etti. Ziyarette, İşkur ile yaşanan sorunlar hakkında görüş alışverişinde bulundu ve çözüm yolları arandı.
Bahar Şenliği yapıldı
BİGA 1 NOLU ŞUBE
İçdaş’a ziyaret
Kan bağışına büyük ilgi
Şube Başkanımız Osman Akkurt 22 Haziran’da
İçdaş’ı ziyaret etti. Ziyarette bölümleri gezen Başkan Akkurt, çalışan üyelerimize, 14. Olağan Genel Kurulla ilgili bilgi verdi ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak ve tüm
Genel Merkez Yöneticilerinin selamlarını iletti.
çAnAkkAle Kızılay Şubesi tarafından düzenlenen kan bağışı kampanyasına, İçdaş Entegre
Çelik Tesisleri çalışanları büyük ilgi gösterdi. Kızılay
kan bağış uzmanı Arzu Kırkpınar, böyle hayati bir
konuda duyarlı davranan İçdaş yönetimine ve Türk
Metal Sendikası’na teşekkür ettiklerini belirtti
BURSA 2 NOLU ŞUBE
Karsan ekibi
eğitim aldı
kArSAn Otomotiv bünyesinde oluşturulan Arama Kurtarma Ekibi elemanları, 16–17–18 Mayıs tarihlerinde, Bursa Sivil Savunma ve Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğü tarafından her yıl düzenlenen arama
ve kurtarma eğitimine katıldı.
Karsan, engellilerle el ele
kArSAn Otomotiv, Engelliler Haftası dolayısı ile engelli
istihdamına verdiği destekten ötürü Bursa Valisinin elinden teşekkür
belgesi aldı. Karsan hedefini, “bakış açısını bozmadan daha fazla destek
için elden gelen desteği vermek” şeklinde açıkladı.
Beltan ziyaret edildi
Şube Başkanımız Şevket Yılmaz, Şube Sekreterimiz Ersoy
Yenizağra ve Mali Sekreterimiz Yalçın Civan, 22 Haziran’da da,
Beltan Vibracoustıc işyerini ziyaret etti. Başkan Yılmaz işyerini
gezip üyelerimizle sohbet etti, sorunlarını dinledi.
GEBZE DİLOVASI ŞUBESİ
Gebzi Dilovası
şubemiz eylemde
Nefes Gazetesi’ne ziyaret
Gebze Organize Sanayi bölgesinde faaliyet
gösteren bir firmada örgütlenme çalışması yürüten
Tekgıda-İş sendikası, işten atılan 7 üyesi için
eylem yaptı. Eylem ve basın açıklamasına, Şube
Başkanımız uysal Altundağ ve çeşitli işyerlerinden
üyelerimiz de katılarak destek verdi.
Şube Başkanımız uysal Altundağ, Gebze’de
yayınlanan ‘Nefes’ gazetesini ziyaret etti. Gazetenin
Genel Yayın Danışmanı Türker Demirci ile bir araya
gelen Başkan Altundağ, Demirci’ye sendikamızın
dergisini verdi. Ziyarette, son güncel gelişmeler de
görüşüldü.
75
TÜRK
Şube Başkanımız Şevket Yılmaz, Şube Sekreterimiz Ersoy
Yenizağra ve Şube Mali Sekreterimiz Yalçın Civan, 8 Haziran’da
Karsan işyerini ziyaret etti. Başkan Yılmaz ziyarette, çalışan
üyelerimizle bir araya gelerek sohbet etti, sorunlarını dinledi.
METAL
Yılmaz’dan Karsan’a ziyaret
ANKARA 3 NOLU ŞUBE
MAN Türkiye’de
Kataforez tesis açılışı
mAn Türkiye bünyesindeki Kataforez tesisi, 15
Haziran’da törenle hizmete açıldı. Törene, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Man’ın üst düzey yöneticileriyle, Şube Başkanımız Nihat Zengin de katıldı.
MAN Türkiye’den
Kızılay’a kan bağışı
mAn Türkiye işyerinde her 6 ayda bir
gerçekleştirilen kan bağışı kampanyası, 27–28–
29 Haziran tarihlerinde yapıldı. Çalışan üyelerimiz
kampanyaya büyük ilgi göstererek destek verdi.
Geçmiş olsun
METAL
Şubemiz yetkisindeki MAN Türkiye işyerinde
çalışan üyemiz Yetiş Çetindağ, bir iş kazası geçirdi. Şube
Mali Sekreterimiz Yusuf Yılmaz ve temsilcilerimiz 12
Temmuz’da Çetindağ’ı evinde ziyaret ederek geçmiş
olsun dileğinde bulundu.
TÜRK
76
Hidromek ve Kabel Kablo ziyaret edildi
Şube Başkanımız Nihat
Zengin, Şube Sekreterimiz
Hayrettin Karakoyun ve Şube
Mali Sekreterimiz Yusuf Yılmaz
18 Temmuz’da Hidromek
A.Ş. ve Kabel Kablo A.Ş.
işyerlerini ziyaret etti. Başkan
Zengin ziyaretlerde çalışan
üyelerimizle tezgâhları başında
bir araya gelerek sohbet etti ve
sorunlarını dinledi.
Dienstbier ve Ergin’den
temsilciliğimize ziyaret
mAn Holding Avrupa
İşçi Temsilcileri Genel
Sekreteri Willi Dienstbier
ile MAN Holding Avrupa
İşçi Temsilcileri Üyesi ve
Türkiye Sorumlusu Şerafettin
Ergin, 15 Haziran’da MAN
Türkiye işyerindeki sendika
temsilciliğimizi ziyaret ettiler.
AKSARAY 1 NOLU ŞUBE
Eğitime destek
Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir ve yönetim
kurulu üyelerimiz, bölgedeki eğitim faaliyetlerine destek
çerçevesinde, Aksaray Akçakent kasabasında bulunan İlköğretim Anaokulu’nun bakım ve onarımına yardım amacıyla bir kampanya gerçekleştirdiler.
Ditaş işyeri ziyaret edildi
Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir, Niğde’deki Ditaş işyerini 19 Haziran’da ziyaret etti. Başkan Taşdemir ziyarette, çalışan
üyelerimizle tezgâhları başında bir araya gelerek sohbet etti.
Mercedes’te halısaha futbol heyecanı
METAL
mercedeS Benz Türk ile
şubemizin ortaklaşa düzenlediği Birimlerarası Halısaha Futbol Turnuvası, 18 Haziran’da,
Mercedes Genel Direktörü Gerald
Jank ile Şube Başkanımız Muhterem
Taşdemir’in başlama vuruşu ile başladı. Turnuvada, Boyahane ve LMT–2’den sonra İç Süsleme
ve Kaporta bölümleri de yarı finale yükseldiler.
Mercedes pikniği
iSe Otomotiv Sanayi çalışanları 24 Haziran’da,
aileleriyle birlikte piknikte buluştu. İse Otomotiv
Sanayi Genel Müdürü Bayram Kınık ve Şube Başkanımız Muhterem Taşdemir’in de katıldığı piknik,
canlı müzik, çocuklara yönelik animasyonlar, mangal partisi ve ailelerin fabrika gezisiyle sona erdi.
Mercedes Benz İşletmesi Parça İmalat Bölümünde
çalışan üyelerimiz, 24 Haziran’da Hasandağı eteklerinde 2000 m rakımlı piknik alanında bir araya geldi. Şube
Başkanımız Muhterem Taşdemir’in de katıldığı etkinlikte, üyelerimiz keyifli bir gün geçirdi.
ESKİŞEHİR ŞUBESİ
Metal Çocuk üyeleri, Bilim ve
Deney Merkezi’ni ziyaret etti
eSkiŞehir Şubesi Metal Çocuk Kulübü üyesi çocuklar, aileleriyle birlikte, Sazova Bilim ve Deney merkezini ziyaret etti. Şube Başkanımız Hakan Tuncel ve Şube Sekreterimiz Murat Yüzügüllü’nün de
katıldığı ziyarette çocuklar ilk olarak, uzay ve Havacılık hakkında 3
boyutlu bir film seyretti, Ardından da, merkezdeki Korsan gemisi ve
Masal şatosunu gezerek bilgi aldılar.
TÜRK
İse’de mangal keyfi
77
GÖLCÜK ŞUBESİ
Okullardan teşekkür ziyaretleri
ilçemizde bulunan Gazi İlköğretim Okulu Sınıf Öğretmenlerinden Fisun
Şener ile Fidanlık İlköğretim Okulu Müdürü Kadir Sonugelen, 14 Haziran’da şubemizi ziyaret ederek, 14.Olağan Genel Kurulumuzda Genel Sekreterliğe seçilen eski Şube
Başkanımız Yücel Yücel’e, katkılarından
dolayı teşekkür plaketleri sundu.
Sosyal ve kültürel etkinlikler sürüyor
METAL
VkV Ford Otosan Gölcük Kültür ve Sosyal Yaşam Merkez’indeki
sanatsal etkinlikler bütün hızıyla devam ediyor. Bu çerçevede, 19
Haziran’da “Eğitim, Özgüven ve Sorumluluk Gelişimi” semineri düzenlendi. 20 Haziran’da “Beraber ve Solo Şarkılar” isimli tiyatro
oyunu büyük ilgi topladı. 8 Temmuz’da 5 Taş Çocuk Tiyatrosu tarafından sunulan “Hansel ve Gratel” isimli çocuk oyunu, küçük izleyicilerden tam not aldı. Yine 8 Temmuz’da Emre Kınay ve Ahu
Türkpençe’nin yer aldığı “Sondan Sonra” oyunu sahne aldı. Gerçekleştirilen bu faaliyetlere üyelerimiz ve aileleri yoğun ilgi gösterdi.
Ford Otomotiv’de sünnet şöleni
ford Otomotiv Sanayi tarafından her yıl düzenlenen sünnet şöleni 29 Haziran’da gerçekleştirildi. Çalışan üyelerimizin çocukları için düzenlenen şölende 304
çocuk sünnet oldu. Şölene ilçe protokolü, Ford Otosan
yöneticileri, Genel Sekreterimiz Yücel Yücel, Şube Başkanımız Mehmet Şener, işyeri temsilcilerimiz, üyelerimiz ve çok sayıda misafir katıldı. Sünnet olan çocuklara, sendikamız adına Genel Sekreterimiz Yücel Yücel
ile Şube Yöneticilerimiz tarafından küçük altın takıldı
TÜRK
78
Belediye Başkanı Ellibeş,
şubemizi ziyaret etti
Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, 29
Haziran’da, Şube Başkanımız Mehmet Şener’i ziyaret
ederek yeni görevinde başarılar diledi.
Emine Cebeci şubemizi ziyaret etti
ilçemizde faaliyet gösteren
Engelliler Derneği’nin Başkanı
Emine Cebeci 18 Temmuz’da
Şubemizi ziyaret ederek, Genel
Sekreterimiz Yücel Yücel’e,
vermiş olduğu desteklerden dolayı
teşekkür plaketi verdi. Cebeci, yeni
Şube Başkanımız Mehmet Şener’i
de kutladı.
BASIN TEMSiLCiLERiNDEN
ANKARA 3 NOLU ŞUBE
Man Türkiye’de Futbol Turnuvası
Aydemir
ŞENTÜRK
MAN Türkiye A.Ş.
Basın Temsilcisi
Şubemizin yetkili olduğu
MAN Türkiye bünyesinde düzenlenen futbol turnuvasında finalistler belli oldu. 14 Temmuz’da 16
takımın katılımı ile gerçekleştirilen turnuvada, tüm karşılaşmalar aynı gün oynandı. Finale, İnsan Kaynakları takımı ile Araç Bitiş takımları kaldı. Final maçı, 9
Eylül’de, MAN Türkiye’nin geleneksel Aile Günü’nde oynanacak.
METAL
GEMLİK ŞUBESİ
Ficosa çalışanları İstanbul turunda
79
TÜRK
Şubemiz yetkisindeki bağlı Ficosa Otomotiv Fabrikası işyeri temsilciliğimizin organize ettiği İstanbul gezisi, 15
Temmuz’da yapıldı. Geziye aileleriyle katılan çalışan üyelerimiz, İstanbul Miniatürk,
Sultanahmet Meydanı’nı gezdiler ve İstanbul Boğazı’nda tekne turuna katıldılar.
Müge ÖĞÜTÇÜ
Gemlik Şubesi
Basın Temsilcisi
KIRIKKALE ŞUBESİ
Görev şehidi Altınışık, mezarı başında anıldı
Bülent AKGÜL
Kırıkkale Şubesi
Basın Temsilcisi
mAkine Kimya Endüstrisi Kurumu
Mühimmat Fabrikası İmla İşletmesi’nde
3 Temmuz 1997’de meydana gelen patlamada hayatını kaybeden görev şehidimiz
İsmet Altınışık, mezarı başında anıldı. Şubemiz tarafından organize edilen anma törenine, Şube Başkamız Mürsel Öcal, Şube
Sekreterimiz Cihan Yaka, Şube Mali Sekreterimiz Ercan uğur, Mühimmat Fabrikası Müdürü Sait Altıntaş, Pirinç Fabrikası Müdürü Halil Karataş, Silah Fabrikası
Müdürü Kamil Altunkaya, Destek Tesisleri Müdürü Tayyar Pehlivanlı, Hurda İşletme Müdürü Rıza Atasever, İsmet Altınışık’ın
oğlu Yasin Altınışık, işyeri temsilcilerimiz ve
üye arkadaşlarımız katıldı. Şube Başkanımız
Öcal anma töreninde yaptığı konuşmada, “Patlamanın üzerinden 15 yıl geçti. Görev şehidimiz İsmet ağabeyimizi unutmadık, kimseye de
unutturmayacağız” dedi.
BURSA NİLÜFER ŞUBESİ
Magnetti Marelli Mako’da piknik keyfi
Şubemizin yetkisindeki Magneti Marelli Mako işyeri çalışanı üyelerimiz ve aileleri, 8
Temmuz’da düzenlenen piknikte bir araya geldi. Magnetti Marelli
çalışanları piknikte gönüllerince eğlenerek hoşça bir vakit geçirdiler.
Şinasi ONGAN
Basın Temsilcisi
Oyak Renault piknikleri tamamlandı
Naim MİNTAŞ
Oyak Renault
Basın Temsilcisi
Şubemiz yetkisindeki Oyak Renault Otomobil Fabrikaları ve işyeri
Baştemsilciliği’nin ortaklaşa düzenlediği 2012
yılı piknikleri 16 Temmuz’da tamamlandı. Toplam üç hafta programlı olarak yapılan
pikniklere yaklaşık 18 bin kişi katıldı. Oyak
Renault çalışanı üyelerimiz ve ailelerinin katıldığı piknikler, katılan herkesi memnun etti.
METAL
ESKİŞEHİR ŞUBESİ
TÜRK
80
Ford Otosan İnönü ziyaret edildi
Şube Başkanımız Hakan Tuncel ve Şube
Mali Sekreterimiz Erkut Kılıç, Ford Otosan
İnönü Fabrikası’nı 19 Haziran’da ziyaret etti.
Sendika odasında çalışan üyelerimizle bir araya
gelen Başkan Tuncel, sorunları dinleyerek, sendikamızın çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Ford Otosan’da sünnet şöleni yapıldı
ford Otosan işyeri tarafından her yıl
düzenlenen Sünnet Şöleni’nde bu yıl 54 çocuğumuz sünnet oldu. Şölene katılan Şube
Başkanımız Hakan Tuncel, Şube Sekreteri
Murat Yüzügüllü, Şube Mali Sekreteri Erkut
Naci SOYUBERBER
Kılıç ve Yönetim Kurulu üyeleri, çocuklara
Ford Otosan
çeşitli hediyeler verdi, aileleri kutladı.
Basın Temsilcisi
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
Aksaray 1 Nolu Şubemiz yetkisindeki Mercedes
Benz Türk Kamyon Fabrikası’nda çalışan Şahin
Demir, geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Demir’e Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına başsağlığı dileriz.
İstanbul Şubemize bağlı, Arçelik işyeri çalışanlarından Orhan Çakmak, 5 Temmuz’da hayatını kaybetti. Çakmak’a Allah’tan rahmet, başta
ailesi olmak üzere, yakınlarına ve iş arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
Erdemir 1. Soğuk Haddehane Müdürlüğü çalışanlarından Yusuf Hindistan, 16 Temmuz’da
hayatını kaybetti. Yusuf Hindistan’a Allah’tan
rahmet, başta ailesi olmak üzere, yakınlarına
ve iş arkadaşlarına başsağlığı dileriz.
Türk Metal olarak, hayatını kaybeden üyelerimize
Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Bu dergi, sendikalı işçiler tarafından basılmıştır.
TÜRKMETAL
TEMMUZ 2012 - SAYI: 156

Benzer belgeler