Önemli Sonuçlar
Transkript
Önemli Sonuçlar
Transatlantik Trendler 2004 Araştırması Transatlantik Trendler araştırması bir Marshall Fonu (The German Marshall Fund of the U.S.) ve Compagnia di San Paolo projesi olup proje kapsamında Luso-American Foundation, Fundacion BBVA ve Institute for Public Affairs (IVO) tarafından destek verilmiştir. Önemli Sonuçlar Son üç yılda yaşanan yoğun tartışma ve fikir ayrılıklarının ardından “transatlantik topluluk” içinde bölünmeler meydana gelmiştir. Amerikalıların ve Avrupalıların tehdit algılamaları benzer olmasına karşın bu tehditlerle nasıl ve hangi çerçevede daha iyi mücadele edilebileceği konusunda önemli görüş ayrılıkları yaşanmaktadır. Bu bölünmenin bir sonucu olarak da, bir çok Avrupalı bir yandan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile işbirliği yapmak isterken bir yandan da dünyada daha bağımsız bir konuma sahip olmayı hedeflemektedir. Bunun aksine, Amerikalılar da ABD’nin genel bakışıyla her zaman örtüşmese bile güçlü bir AB ile ortaklık arayışında. Geçmiş yıllarda olduğu gibi, Avrupalılar ne tür bir global rol oynamaları gerektiği ve bunun maliyeti hususunu tam olarak bilmemektedir. Eğer mevcut koşullar kalıcı ise, transatlantik ilişkileri köklü olarak değiştirmeye aday konumdalar. Anılan bulgular ABD ve Avrupa kamuoylarının görüşlerinin alındığı “Transatlantik Trendler” adlı kapsamlı kamuoyu araştırmasından elde edilmiştir. Araştırma ABD, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Polonya, Portekiz, İngiltere’ye ek olarak bu yıl ilk kez Slovakya, İspanya ve Türkiye’de de yapıldı. Transatlantik Trendler araştırması bir Marshall Fonu (The German Marshall Fund of the U.S.) ve Compagnia di San Paolo projesi olup proje kapsamında LusoAmerican Foundation, Fundacion BBVA ve Institute for Public Affairs (IVO) tarafından destek verilmiştir. Araştırmanın önemli sonuçları şunlardır: • ABD’nin dünya liderliği ve Başkan Bush’un uluslararası politikalarına Avrupa’nın verdiği destek son iki yılda azalmaya başlamıştır. Buna mukabil Avrupalıların daha güçlü bir AB isteğine ilişkin iradenin ABD’ye yönelik desteğin azalmasından önce başladığı göz önüne alınırsa Avrupalıların daha bağımsız taleplerinin arkasında başka faktörlerin de rol oynadığı anlaşılmaktadır. • Avrupalılar ve Amerikalıların yarısından biraz fazlası Irak savaşının oluşan maliyetlere değmediği kanısındalar. Bununla birlikte Avrupalıların Irak Savaşı’na ilişkin olumsuz düşüncelerinde geçtiğimiz yıldan bu yana çok az bir artış olduğu görülmüştür. • Amerikalıların çoğu Avrupa’yla yakın ortaklığı devam ettirmek istemekte ve global problemlerin çözümlenmesinde birlikte hareket etmek üzere güçlü bir Avrupa istemektedirler. • Avrupalılar bir yandan ABD ile işbirliği yapmak isterken yandan da ABD’den bağımsız hareket edebilecek bir AB süpergücünü hedeflemektedir. Fakat bir çok Avrupalı bu hedefe ulaşmak için savunma harcamalarının arttırılmasına karşı çıkmaktadır. • Uluslararası tehditlere karşı mevcut transatlantik konsensüse rağmen, hangi koşul ve çerçevede güç kullanılması gerektiği konusunda önemli fikir ayrılıkları yaşanmaktadır. Avrupalılar her ne kadar belirli durumlarda güç kullanılmasından yana olsalar da barışın korunması veya adaletin sağlanması amacıyla çoktaraflı mutabakat olmaksızın silahlı askeri güç kullanılmasına genel olarak isteksizler. Bu konulara ilişkin transatlantik ayrışma önemli olmakla birlikte hem ABD hem de Avrupa kamuoylarının kendi içlerinde de ciddi olarak bölünmüş olduğu göze çarpmaktadır. • ABD’de ve Avrupa’da BM için önemli orandaki destek devam ederken Amerikalıların çoğu ve birçok Avrupa ülkesindeki çoğunluklar önemli çıkarları söz konusu olduğunda BM’nin “by-pass edilebileceğine” inanmaktadır. • Avrupalıların çoğu Irak Savaşının mevcut can kaybına ve başka maliyetlere değmediğine inanmakta ve savaşın terör tehdidini daha da arttırdığına inanmaktadır. Amerikalılar ise bu konuda parti ve ideoloji eksenlerinde tam olarak bölünmüş durumdalar. • Hükümetlerinin Irak’a asker gönderilmesine olan muhalefetlerine rağmen, Fransa, Almanya ve İspanya’ halklarının çoğunluğu ülkelerinin Irak’ta BM himayesinde bulunacak bir barışgücü içerisinde yer almalarını desteklemektedir. • Avrupa ülkeleri arasında bir çok konuda net “Avrupalı” duruşlar mevcut iken; birçok konuda da önemli görüş ayrılıkları göze çarpmaktadır. Bunlar, Amerikan liderliğinin arzu edilip edilmediği, AB’nin süpergüç olmasının desteklenip desteklenmemesi, Türkiye’nin AB üyeliği, askeri güç kullanımı ve güç kullanımın değeri konularıdır. • Türkiye ilk kez 2004’te bu çalışmaya dahil edilmiştir. Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin kararın arifesinde Türk katılımcılar tam üyelik için güçlü bir destek ifade etmişlerdir. Bununla birlikte, Türk kamuoyu AB’nin global rolü konusunda netleşmezken askeri güç kullanımı konusunda ABD’nin duruşuna yakın bir tutum benimsemektedirler. • Amerikan kamuoyu kendi içinde birçok konuda kutuplaşmış durumdadır. Başkan Bush, Irak savaşı, BM’nin rolü ve askeri güç kullanımının meşruiyeti konularında keskin görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Her ne kadar bu görüş ayrılıklarının bazıları seçim yılı olmasından kaynaklansa da bu durum aynı zamanda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında ABD’nin dünyadaki rolüne ilişkin temel ayrışmalara işaret ediyor olabilir. IRAK SAVAŞI’NDAN BİR YIL SONRA TRANSATLANTİK İLİŞKİLER Genel Bakış Bu yılki araştırmanın sonuçları transatlantik ilişkilerde temel bir değişim yaşandığını göstermektedir. Amerikalılar güçlü ve etkili bir Avrupa ile birlikte hareket etmek isterken giderek artan sayıda Avrupalı ABD’nin daha az baskın olduğu bir dünyada bağımsız bir role sahip olmak istemektedir. Avrupa kamuoyu daha bağımsız bir global rol için değip değmediği konusunda ve hatta askeri harcamaların gerekliliği konusunda bölünmüş durumdadır. Daha güçlü bir Avrupa profili isteyenlerin arasında bile çoğunluk ABD ve Avrupa arasında daha kapsamlı işbirliğini desteklemektedir. Yine de bu ve başka göstergeler son iki yıldır cereyan eden olayların “ittifakın” doğasını önemli oranda değiştirmiş olabileceğini göstermektedir. Sonuçlar Avrupalıların ABD’ye yönelik soğukluğunda artış olmamıştır Avrupalıların çoğu ABD’ye karşı ılımlı ve olumlu bir yaklaşım içerisindedir. Avrupalılar genel olarak, 1’den 100’e kadar bir termometre ölçeğinde ABD için 55 derece vermişlerdir. Bu rakam, geçen yıl içinde herhangi bir değişikliğe işaret etmezken, Avrupalıların ABD’ye karşı soğumadıkları gibi herhangi bir yakınlaşma içerisinde de olmadıklarını göstermektedir. Amerikalıların Fransa için verdiği termometre derecesi 51 dereceyi göstermektedir (2002’den beri 4 derece azalmış, 2003’e göre 6 derece artmış). Amerikalıların Almanya için verdiği termometre derecesi ise 61 dereceyi göstermektedir (bu rakam 2002’deki rakamla aynı iken, 2003’ten bu yana ise 5 derece artmış). Amerikalılar AB’ye 62 termometre derecesi vermiştir (Fransa ve Almanya’ya verilen derecelerden daha yüksek ve 2002’den bu yana 9 derece artmış). Amerikalı ve Avrupalıların çoğunluğu ortak değerlere sahip olduklarına inanmakta Amerikalıların %71’i ve Avrupalıların %60’ı ABD ve Avrupa’nın uluslararası problemleri çözümleyebilmek için gerekli olan ortak değerlere sahip olduklarına inanmaktadır. Amerikalılar AB ile daha yakın bir ilişki kurmak isterken Avrupalılar daha bağımsız bir konumdan yana Amerikalıların %60’ı ABD ve Avrupa arasındaki ortaklığın daha da güçlenmesi gerektiğini savunurken Avrupalıların %50’si AB’nin güvenlik ve dış politika alanlarında daha bağımsız bir yaklaşım içerisinde olması gerektiğine inanmaktadır. İngiltere ve Polonya’da çoğunluk ABD ve AB’nin daha da yakınlaşmasını ya da mevcut yakınlıkta kalmasını isterken İspanya bu konuda neredeyse tam ortadan bölünmüş durumdadır. Diğer ülkelerde çoğunluklar veya önemli orandaki kesimler ise daha bağımsız bir AB’yi desteklemektedir. ABD ve Avrupa daha yakın mı yoksa daha ayrı mı hareket etmeli? 70 60 60 Yüzde 56 44 33 32 31 38 48 38 37 32 30 25 24 20 17 13 48 44 35 30 20 54 51 50 50 40 59 55 16 11 17 17 10 10 12 10 15 21 13 8 ya ak Sl ov rte ki z Po ya lo n Po H ol la nd a ya an Al m D Fr an sa AB Av ru pa 9 0 Ülke Yakınlaşmalı Aynı kalmalı Daha bağımsız olmalı Amerikalıların çoğu global meselelerde AB’nin liderliğini savunurken birçok Avrupalı güçlü bir Amerikan liderliğine karşı isteksiz Amerikalıların %79’u AB’nin güçlü dünya liderliği göstermesini desteklemektedir. Fakat, İtalya dışındaki bütün ülkelerde ABD’nin dünya liderliğini isteyenlerin yüzdesi 1997’den bu yana en düşük seviyede yer almaktadır. Araştırmanın yapıldığı dönemde, Avrupalıların %58’i (geçen yıla göre %9 artışla) güçlü Amerikan liderliğini istemediklerini ifade etmişlerdir. Avrupa’da ABD’nin liderliğine verilen destek 1999 Kosova Savaşı’ndan sonra da büyük oranda azalmıştır (bu oran o dönemde İtalya’da %36 ‘ya Almanya’da ise %47’e kadar düşmüştü.)1 Avrupalılar AB’nin süpergüç olmasını istiyor Avrupalıların büyük bir çoğunluğu (%71) AB’nin ABD gibi bir süpergüç olması gerektiğine inanmaktadır. Bu oran geçen yılki rakamla aynı olmakla birlikte 2002’den bu yana %6’lık bir artışa işaret etmektedir. AB’nin bir süpergüç olması için verilen destek Almanya’da 2002’den bu yana %25 oranında artmıştır (özellikle 2002-2003 yılları arasında). Aynı kategori için Fransa, İtalya ve Portekiz’de geçen yıldan bu yana azalma görülmüştür. Bununla birlikte, AB’nin supergüç olmasını destekleyenlen Avrupalılara desteklerini bu uğurda askeri harcamaların artmasını durumunda devam ettirip ettirmeyecekleri sorulduğunda yaklaşık yarısı (%47’si) desteklerini geri çekmiştir. 1 Kaynak: 2002 öncesine ait veriler Office of Research, United States Department of State tarafından yürütülen kamuoyu araştırmasından alınmıştır. Avrupalılar kendi çıkarlarını korumak için daha çok askeri güç isterken savunma harcamalarının artmasını onaylamıyor Kendi çıkarlarını korumak amacıyla Amerika'dan bağımsız olarak askeri güç kullanımını destekleyen Avrupalıların oranı 90 80 64 70 71 53 60 Yüzde 77 71 59 70 61 70 61 59 50 40 30 20 10 ov ak ya Sl ki z Po rte ny a Po lo H ol la nd a ya Al m an Fr an sa Av ru pa 9 0 Ülke Avrupalıların %64’ü Avrupa’nın, kendi çıkarlarını ABD’den bağımsız olarak korumak için daha fazla askeri güce sahip olması gerektiğine inanmaktadır. Fakat Avrupalıların sadece %22’si hükümetlerinin savunma harcamalarını arttırması gereğine inanmaktadır. Bu sonuçların askeri gücün oluşturulması konusunda belirsizliğe yada farklı yöntemlerle oluşturulmasına yönelik bir inanca mı işaret ettiği ayrıca araştırılması gereken bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupalılar AB süpergücünü ABD ile rekabet etmesi için değil işbirliği yapması için destekliyor AB’nin süpergüç olmasını destekleyen Avrupalıların %63’ü bunu AB’nin ABD ile daha etkin işbirliği yapabilmesi için desteklerken, sadece %30’u AB’nin süpergüç olmasını ABD ile daha etkin bir şekilde rekabet etmesi için istemektedir. İç meselelerin önemine ilişkin transatlantik konsensus seçmenlerin dış politika ve güvenlik politikalarına dair tavırlarındaki transatlantik bölünmeyi gizliyor Amerikalıların %58’i ve Avrupalıların % 75’i bir dahaki seçimlerde oy verirken partilerin ekonomi ve iç politika meseleleri konularındaki yaklaşımlarının oy verirken kararlarını en çok etkileyen faktör oldugunu vurgulamaktadır. Amerikalıların %32’sine karşılık Avrupalıların %11’i ise partilerin dış politika, güvenlik politikası ve terörizm ile ilgili tavırlarının oy verirken en önemli unsur olduğunu belirtmiştir. Bu da Avrupa ve ABD’deki seçmenlerde dış ilişkiler, güvenlik politikası ve terörizm gibi konularda muhtemelen geçici de olsa açık bir transatlantik bölünmeye işaret etmektedir. Transatlantik Topluluk Başkan konusunda bölünmüş durumda Bush’un uluslararası politikaları Amerikalıların %51’i Başkan Bush’un uluslararası politikalarını desteklerken %47’si desteklememektedir. Avrupalıların %76’sı Bush’un uluslararası politikalarını onaylamazken bu rakam 2003 yılından bu yana %12, 2002 yılından bu yana % 20 artışa işaret etmektedir. Yine de Transatlantik’in iki yakasındaki çoğunluklar Avrupa ve ABD’nin birbirinden daha da fazla uzaklaştığına inanmıyor Amerikan dış politikası hakkındaki ihtilafa rağmen Avrupalıların %65’i ABD ve Avrupa’nın son yıllarda daha da yakınlaştığını ya da aynı yakınlıkta kaldığını düşünmektedir. Her ülkede sadece küçük azınlıklar ABD ve Avrupa’nın birbirinden uzaklaştığına inanmaktadır. ABD ve Avrupa’nın birbirinden uzaklaştığına inanan Avrupalıların sayısı 2003’te %36 iken 2004’te %31’e düştü. Bu konuda trend verisine sahip olduğumuz Fransa dışındaki bütün ülkelerde azalma tespit edilmiştir. Amerikalılar iki kesim arasında artan bir yabancılaşma yaşandığına Avrupalılardan daha çok inanmaktadır. ABD VE AVRUPA’NIN TEHDİTLER, MEŞRUİYET VE SİLAHLI GÜÇ KULLANIMI HAKKINDAKİ TUTUMLARI Genel Bakış Amerikalıların ve Avrupalıların tehditleri nasıl algıladıkları, bu tehditlere karşı hangi koşullarda askeri güç kullanacakları gibi sorular tehlikelerle dolu bir dünyada transatlantik ilişkiler açısından önemli sorulardır. Amerikalılar ve Avrupalılar uluslararası tehditlerin neler olduğu ve bu tehditlere karşı güç kullanımı gibi konularında fikir birliğine sahipler. Ama, Irak Savaşı’ndan kaynaklanan özel durumların dışında, çok-taraflı (multilateral) bir görevlendirme olmadan güç kullanımı konusunda farklı düşünmekteler. Sonuçlar Amerikalılar ve Avrupalılar toplumlarının karşı karşıya kaldığı önemli tehditler konusunda hemfikirler Amerikalılar ve Avrupalılar uluslararası terörizm, kitle imha silahları kullanılarak gerçekleştirilen terörist saldırılar, İsrail ve Arap komşuları arasındaki askeri çatışma, AIDS gibi hastalıkların küresel bazda yayılması, büyük ekonomik çöküşler, İslami köktendincilik ve büyük göçmen ve mülteci akınlarından kaynaklanan tehditler konusunda aynı fikirleri paylaşıyorlar. Amerikalılar geleneksel tehditlere karşı silahlı güç kullanımını savunurken Avrupalılar daha çok insani ve barışı koruyucu misyonlar üstlenmek istiyor Amerikalılar ve Avrupalılar genelde askeri güç kullanımını gerektiren konularda aynı görüşü paylaşıyor. Ama, Avrupalılarla karşılaştırıldığında Amerikalıların büyük bir çoğunluğu güç kullanımını terör saldırılarını önlemek, nükleer silahların denetimsiz olarak yayılmasını durdurmak, NATO müttefiklerini korumak veya insan haklarını ihlal eden bir hükümeti görevden almak için desteklemekteler. Amerikalılar ile karşılaştırıldığında Avrupalıların büyük bir çoğunluğu askeri güç kullanımını savaş kurbanlarına yiyecek ve ilaç yardımı yapmak, bir iç savaşı durdurmak, ya da savaş bitiminde barışı koruyucu birliklerin yerleştirilmesi için destekliyor. Bir çok Amerikalı önemli çıkarlar söz konusu olduğunda BM’nin by-pass edilebileceğini belirtti Önemli ülke çıkarları söz konusu olduğunda BM’nin by-pass edilmesinin doğru olup olmadığı sorulduğunda; Amerikalıların %59’u BM’nin by-pass edilmesini doğru bulduğunu belirtirken, %36’sı bu fikre tümüyle katıldıklarını vurguladı. Avrupalıların ise %44’ü bu düşünceyi desteklediklerini söyledi. Bununla birlikte, İngiltere, Hollanda ve Slovakya’daki büyük çoğunluklar ile Polonya ve Portekiz’in bir kısmı bu fikre güçlü bir şekilde desteklerini dile getirdiler. BM’nin by-pass edilmesini destekleyenlerin oranı 2003’ten beri Fransa, Almanya, Hollanda, Polonya ve Portekiz’de artış gösterdi. Amerikalılar ve Avrupalılar adaletin sağlanması için askeri gücün gerekliliği konusunda bölünmüş durumda Amerikalıların %54’ü, Avrupalıların ise %28’i adaletin sağlanması için en iyi yolun askeri güç kullanımı olduğuna inanıyor. Amerikalıların %82’si ile Avrupalıların %41’i adaleti sağlamak için bazı koşullarda savaşın gerekli olabileceği görüşünde. Avrupalılar ve Amerikalıların yarısından biraz fazlası Irak Savaşı’nın yaşanan kayıplara değmediğine inanıyor. Geçen yıla oranla %10’luk bir artış ile Avrupalıların %80’i Irak Savaşı’nın yaşanan can kayıplarına ve diğer maliyetlere değmediği görüşünde. Amerikalılar ise bu konuda bölünmüş durumda : Geçen yılki %55’lik orana karşılık, şimdi Amerikalıların %44’ü savaşın kayıplara değdiğine inanıyor, geçen yılki %36’lık orana karşın Amerikalıların % 50’si ise Irak Savaşı’nın anılan maliyetlere değmediği görüşünde. Avrupalılar Irak Savaşı’nın terör tehdidini Amerikalılar ise bu konuda bölünmüş durumda. artırdığına inanıyor, Avrupalıların %73’ü Irak’taki savaşın dünyadaki terör tehdidini artırdığına inanıyor. Amerikalıların %49’u aynı fikirdeyken; %26’sı Irak savaşının terör tehditlerini azalttığını %20’si ise hiçbir etkisinin olmadığını düşünüyor. Fransız, Alman ve İspanyolların büyük çoğunluğu Irak’a BM himayesinde asker gönderilmesini destekliyor Ülkenin hayati çıkarları söz konusu olduğunda BM'in by-pass edilmesine verilen destek 80 71 70 5759 50 40 44 40 46 37 58 5251 42 38 55 46 39 3837 45 38 37 30 30 10 ak ya Sl ov iz te k Po r on ya a nd ol la H Po l a an y Al m Fr an sa AB D 9 0 Ülke 2003 2004 20 Av ru pa Yüzde 60 Fransızların (%93) ve Almanların (%89) büyük çoğunluğu hükümetlerinin Irak’a asker göndermeme kararını destekliyor. İspanya’da (%74) büyük bir çoğunluk hükümetlerinin İspanyol askerlerini Irak’tan geri çekmesini destekliyor. Fransa’da %63’lük, Almanya’da %57’lik ve İspanya’da %66’lık bir çoğunluk –ki bunlar ABD’nin Irak politikası konusunda oldukça eleştireldir- BM’nin Irak’ta güvenliği ve yeniden yapılanmayı sağlamak amacıyla çok uluslu bir gücü Irak’a yerleştirmeyi kabul etmesi durumunda, ülkelerinin bölgeye asker göndermesini destekleyeceklerini belirtti. Bu çok-uluslu gücün ABD’nin emrinde olması durumunda ise her bir ülkedeki destek azalmakta. Yine de, bu araştırmanın gerçekleştirilmesinin hemen öncesinde Irak’tan gelen kötü haberlere ve bir çok politikacının Irak Savaşı’na karşı çıkmasına rağmen, BM denetiminde Irak’a asker gönderilmesi konusunda Almanya, Fransa ve İspanya halklarının verdiği büyük destek oldukça ilgi çekici. Amerikalılar Irak’ta askeri birlik bulundurulması gerektiğine inanıyor; Avrupalılar bu konuda bölünmüş durumda ama bazı ülkelerde destek devam ediyor Amerikalıların %57’si, Irak’ta Amerikan askerinin bulunmasına destek veriyor. Avrupa’da ise tablo biraz karışık. Hollanda’daki katılımcıların %58’lik bir bölümü bu destek verirken, Portekiz’de %65, Slovakya’da %71 ve Polonya’da %73 çoğunluk askeri birliklerin Irak’ta bulunmasını desteklemiyor. Diğer taraftan, İtalya ve İngiltere askeri birlik bulundurma konusunda hemen hemen ortadan bölünmüş durumda. BM himayesinde ve ABD komutasında çok-uluslu bir gücün Irak’ta konuşlandırılmasını destekleyip desteklemedikleri sorusuna bahar aylarında Irak’ta olup bitene rağmen şaşırtıcı bir oranda yüksek düzeyde desteklerini ifade etmişlerdir. İngilizlerin %64’ü, Hollandalıların %63’ü, İtalyanların % 52’si ve Portekizlerin % 50’si BM şemsiyesi altında, kendi ülkelerinin askeri birliklerinin Irak’ta kalmasını onayladıklarını belirtti. Amerikalılar ve birçok Avrupalı, Afganistan’da birlik bulundurulmasını destekliyor Afganistan’da birlikleri bulunan uluslardan, Amerikalıların %69’u ve Avrupalıların (E7) %52’si kendi ülkelerinin birliklerinin Afganistan’da bulunmasını destekliyor. Hollanda’da %66, Almanya’da %59, İtalya’da %56, Fransa’da %55 ve İngiltere’de %50’lik bir kesim, bu görevi desteklerken İspanya’da %48’lik bir bölüm birliklerinin Afganistan’da konuşlandırılmasını onaylıyor. Buna karşın, Portekizlilerin sadece %41’i ile Polonyalıların sadece %24’ü Afganistan’daki birliklerin oradaki varlıklarını destekliyor. Amerikalılar ve Avrupalılar gelecekte yaşanacak Irak-tipi operasyonlarda uluslararası şemsiyenin gerekli olduğuna inanıyor Avrupalıların ve Amerikalıların çoğunluğu gelecekte Irak benzeri bir durumla karşılaşılması durumunda askeri müdahalede bulunmadan önce uluslararası meşruiyet onayı alınmasının esas olduğuna inanıyor. Avrupalıların %82’si BM’nin onayını, %80’i önemli Avrupalı müttefiklerinin, %72’si de NATO’nun onayını temel şart olarak görüyor. Amerikalılar için askeri güç kullanımında asıl öne çıkan konunun Avrupalı müttefiklerinin onayının alınması olduğu ve BM ya da NATO’nun onayının alınmasının o denli meşruiyet sağlamadığı anlaşılıyor. Ülkenin hayati çıkarları söz konusu olduğunda BM'in by-pass edilmesine verilen destek 80 71 70 5759 44 40 50 40 46 37 58 5251 42 38 55 46 3837 39 45 38 37 30 30 10 Sl ov ak ya ol la nd a Po lo ny a Po rte ki z H an ya Al m Fr an sa AB D 9 0 Ülke 2003 2004 20 Av ru pa Yüzde 60 ASKERİ GÜÇ KULLANIMI: AVRUPA’NIN BÖLÜNDÜĞÜ NOKTA Genel Bakış ABD ile karşılaştırıldığında Avrupalıların bir çok konuda fikir birliği içinde olduğu göze çarpmakta. Ama, bu araştırmanın da gösterdiği gibi Avrupa bazı önemli konularda görüş birliğine sahip olmaktan oldukça uzakta. Ülkelerin kendi içlerinde ve birbirileri arasında yaşadıkları görüş ayrılıklarının en şiddetlisi askeri gücün nerede ve hangi koşullarda kullanılması konusunda ortaya çıkarıyor. Sonuçlar Avrupalılar ABD’nin dünyadaki liderliği konusunda bölünmüş durumda İngiltere’de (%54) ve Hollanda’da (%59) büyük bir çoğunluk, ABD’nin dünyada liderlik yapmasını arzu ediyor. Buna karşın, İspanya’nın %76’sı, Fransa’nın %73’ü, Slovakya’nın %68’i, Almanya’nın %60’ı ve İtalya’nın %56’sı ABD’nin dünya lideri olması konusunda pek istekli değil . AB’nin süpergüç olması konusu eğer savunma harcamalarını arttıracaksa Avrupalılar arasında bu konuda görüş ayrılıkları bulunuyor Avrupalıların %71’i AB’nin ABD gibi süper bir güç olması gerektiğine inanıyor. Ama eğer bu süpergüç statüsü savunma harcamalarını arttırmayı gerektirecekse, Avrupalıların %47’si desteklerinden vazgeçiyor. Afganistan ve Irak konularında keskin görüş ayrılıkları Avrupa ülkeleri arasında Afganistan’da askeri bulunan ülkelerin bu ülkedede birliklerin konuşlandırılması konusundaki destek Polonya’da % 24, Almanya’da %59, Hollanda’da %66 oranında. Irak’ta askeri bulunan ülkelerde, Irak’ta birliklerinin konuşlandırılmasına verdikleri destek ise şöyle: Polonya’da %24, Hollanda’da % 58. Adaleti sağlamak için savaşın gerekliliği konusundaki bölünmüşlük Adaleti sağlamak için bazı koşullarda savaşın gerekli olup olmadığı sorusuna verilen desteğin Avrupa’daki dağılımı %25’ten (İspanya) ve %69‘a (İngiltere) uzanıyor. BM’nin by-pass edilmesinin meşruiyeti konusunda Avrupalılar arasında farklı görüşler mevcut Genel olarak, önemli ülke çıkarları söz konusu olduğunda BM’nin by-pass edilmesinin meşruiyeti konusunda Avrupa’da farklı görüşler mevcut. Avrupalıların % 44’ü bu durumda BM’nin by-pass edilmesini meşru görürken, %49’u karşı görüşte. Avrupa ülkeleri arasındaki farklı görüşler de açık bir şekilde göze çarpmakta : İtalyanların %37’si, İspanyolların % 38’i , İngilizlerin % 51’i ve Hollandalıların % 58’i BM’in gerektiğinde by-pass edilebileceğine inanıyor. Avrupalılar terörizmle mücadele için askeri güç kullanımının gerekliliği konusunda farklı görüşlere sahip Genel olarak, Avrupalılar terörizmle mücadelede terörist örgütleri ortadan kaldırmak için silahlı güç kullanımının gerekliliği konusunda neredeyse eşit olarak bölünmüş durumda: %49’u askeri müdahaleyi desteklerken, % 47’si karşı. Bazı ülkeler kendi içlerinde de bölünmüş durumdayken ülkeler arasında da açık farklılıklar göze çarpıyor: Polonyalıların ve Portekizlilerin %34’ü askeri güç kullanımının gerekliliğine inanmazken, bu oran İtalyanlar arasında % 54 ve Almanlar arasında % 58. Avrupalılar belirli tehditlere karşı güç kullanımı konusunda bölünmüş durumda Avrupalılar farklı senaryolarda askeri gücün kullanılması için benzer ve yüksek oranlarda destek veriyor. Ama iç savaşı durdurmak için (Almanya’da %41, İspanya’da % 70), benzin tedarikinin devamının sağlanması amacıyla (Portekiz’de %27, Almanya’da %61) ya da insan haklarını ihlal eden bir hükümetin uzaklaştırılması gibi konularda (Almanya’da %36, Portekiz’de %63) askeri güç kullanılmasını destekleyenlerin oranları ülkelere göre değişiyor. ABD’nin liderliği, AB süpergücü ya da güç kullanımı gibi konularda Fransa-Almanya görüş birliği yok Fransa ve Almanya bir çok konuda fikir ayrılığından ziyade ortak fikirlere sahip olsalar da (aralarındaki görüşlerin özellikle son bir yıl içerisinde yakınlaştığı gözlemlenmekte) gücün temeli, güç kullanımı ve Avrupa’nın geleceğiyle ilgili konularda görüş ayrılığına sahipler. Bu sorular, Fransız ve Alman vatandaşlarının AB’nin nasıl bir rol oynaması istedikleri konusunda önemli farklılıklar olduğunu gösteriyor. Belli koşullar altında savaşın gerekliliğini destekleyenler 90 82 80 69 70 53 50 41 40 33 31 50 47 38 35 37 25 30 20 10 Ülke Sl ov ak ya te ki z Po ya lo n Po nd a H ol la a an y Al m sa Fr an D AB a 9 0 Av ru p Yüzde 60 Slovakya: Avrupa için özel bir Diğer Avrupa ülkeleri arasında, Slovakya yüksek derecede diğerlerinden etkilenmemiş bir durum sergiliyor. Slovaklar nispeten daha düşük bir oranda (%59) ülkelerinin aktif bir rol oynamasını destekliyor ve %47’si NATO’yu vazgeçilmez olarak görüyor. Slovakların %55’i önemli çıkarlar söz konusu olduğunda BM’nin by-pass edilmesini savunuyor, sadece %21’i ABD’nin liderliğini destekliyor ve %57’si de hiçbir ülkenin süper bir güç olmasını istemiyor. Slovaklar askeri gücün kullanımı konusunda çok az destek veriyor. %43’ü terörist saldırılar karşısında, %50’si de NATO müttefiklerini korumak amacıyla askeri birliklerin kullanılmasını onaylıyor. NATO ve AB’ye son zamanlarda üye olan Slovakya’da, kamuoyunun Avrupalıların yaygın görüşleriyle örtüşüp örtüşmeyeceği zamanla belli olacak. Avrupalılar arasında Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili herhangi bir fikir birliği yok, gözle görülür bir belirsizlik hakim Avrupalılar Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin herhangi bir konsensüs sağlayabilmiş değiller. Fransızların %16’sı, Almanların % 26’sı, İspanyolların % 39’u ve İtalyanların % 45’i Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. Çoğu Avrupalının (%40) Türkiye’nin AB üyeliğinin ne kötü ne de iyi olacağını düşünmesi diğer verilen cevaplardan çok daha yüksek bir orana sahip olarak öne çıkmakta. Türkiye’nin AB üyeliği onusunda henüz bir konsensüs oluşmasa da birçok Avrupalının henüz kararlarını vermemiş olması Avrupa’da Türkiye’nin geleceğine ilişkin yapıcı bir tartışmanın başlamasına vesile olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. TÜRKİYE: İSTİSNAİ BİR ÜLKE Genel Bakış Türkiye ilk kez bu yıl “Transatlantik Trendler” araştırmasına Avrupalı ülkeler kapsamında dahil edilmiştir. Bu araştırma kapsamında Türkiye’yi hem bireysel hem de Avrupa içerisinde kollektif olarak ele almaktaki amacımız ABD, AB, meşruiyet ve güç kullanımına ilişkin konularda Türklerin bakış açılarını Atlantik’in her iki tarafındaki ülkelerle karşılaştırmalı bir şekilde değerlendirmektir. Türk katılımcıların özellikle AB-ABD ilişkileri hakkındaki sorularda verdikleri yüksek orandaki “bilmiyorum/fikrim yok” yanıtları Türk halkının transatlantik ittifaktaki Türkiye’nin rolü konusunda tam da belirgin olmadığını göstermektedir. Bu ve benzeri birçok konuda Türkiye benzeri olmayan bir istisnai ülke olarak öne çıkmaktadır. Türk katılımcılar ne Avrupa’ya ne de ABD’ye sıcak bakıyor Türk kamouoyu ne AB’ye ne de önemli Avrupa ülkelerine sıcak bakıyor. AB için Türkiye’nin için termometre derecesi 52’yi gösterirken ABD’nin AB için termometre derecesi 62 derece ve Avrupa ortalaması da 70 dereceyi göstermektedir. Türk denekler ABD için 28 derece (bir NATO ülkesi için en düşük derece) verirken, Fransa için de yakın bir rakam olan 34 derece vermişlerdir. Almanya’nın termometre derecesi ise 46 derece olarak karşımıza çıkmaktadır. Araştırmaya katılan Türkler ABD’nin liderliği ve politikalarıyla ilgili oldukça çekinceli bir tavır sergiliyor Türkiye uzun bir süredir sadık bir Amerikan müttefiki olarak algılanmasına rağmen, Türk kamuoyunun uluslararası meselelerde ABD’nin liderliğine ilişkin ciddi çekinceleri bulunmaktadır. Türklerin %47’si ABD’nin liderliğine ciddi isteksizlik göstermektedir (araştırmada elde edilen en yüksek oran). Irak’la ilgili olarak ise Türk halkının %91’i Irak’taki savaşın can kaybına ve diğer maliyetlere değmediği görüşünde. ABD’nin liderliğine ve politikalarına ilişkin Türklerin kuşkuları AB odaklı bir güvenlik alternatifine dönüşmüyor Türk halkı AB’yi bir dış politika ya da güvenlik alternatifi olarak görmemekte ve AB’nin küresel güvenlik rolüne soyunmasını karşı belirsiz bir tutuma sahip. Avrupa’nın %71’lik ortalamasıyla karşılaştırdığımızda Türklerin sadece %40’ı AB’nin ABD gibi bir süpergüç olması gerektiğine inanmaktadır. Türklerin %40’ı da hiçbir ülkenin süpergüç olmaması gerektiğini savunmaktadır. AB’nin bir süper güç olmasına inanan Türklerin sadece %33’ü ise AB’nin ABD ile daha etkili bir şekilde mücadele etmesi gerektiğini belirtmektedir. Araştırmaya katılan Türk halkı AB üyeliğini destekliyor ve üyeliğin ekonomik yararına inanıyor Türkiye’de AB’ye girmek için çok büyük bir destek bulunmaktadır. Avrupa’daki %30’luk oranla karşılaştırdığımızda Türklerin %73’ü AB’ye girmenin yararlı olacağına inanmaktadır. Bu rakam içerisinden %70’lik bir çoğunluk tam üyeliğin getireceği ekonomik faydayı üyeliğe verilen desteğin en önemli nedeni olarak görmektedir. Türkler ‘kendilerine’ güveniyor Türkler askeri güç kullanma gereği hasıl olduğunda müttefik desteği ve uluslararası meşruiyet arama hususlarında diğer ülkelere göre daha fazla “kendi başına hareket etme” taraftarılar. Bu durumun Türkiye’nin ulusal çıkarları söz konusu olduğunda geleneksel “kendi kendine yetme” ve gerektiğinde “kendi başına hareket etme” eğilimini yansıttığı düşünülmektedir. Türk halkı askeri güç kullanımını diğer Avrupa ülkelerine göre çok daha fazla destekliyor Avrupa’da olduğu gibi Türk halkı da ekonomik gücün askeri güçten daha önemli olduğuna inanmaktadır. Aynı zamanda Türklerin %59’u barışı sağlamanın en iyi yolunun askeri kuvvetten geçtiğini düşünmektedir (Avrupa’da %28, ABD’de %55). Türklerin %50’si de adaletin sağlanması için bazı durumlarda savaşın gerekli olduğunu savunmaktadır (Avrupa’da %41, ABD’de %82). Buna benzer birçok konuda, Türk kamuoyu Amerikan ve Avrupa kamuoylarının arasında bir yerde konumlanmaktadır. Türkler bir iç savaşın sona erdirilmesi, petrol tedarikinin devam ettirilmesi (sağlanması) veya insan haklarını ihlal eden bir hükümetin indirilmesi gibi konularda askeri güç kullanımını hem Avrupalılardan hem de Amerikalılardan daha fazla desteklemektedirler. Türklerin %74’ü terörizmle mücadele etmenin en uygun yolunun terörist örgütleri ortadan kaldırmak üzere askeri güç kullanmak olduğunu düşünmektedir. Türk kamuoyunun diğer senaryolarda Avrupa ve Amerikan kamuoylarına benzer görüşleri olduğu anlaşılmaktadır. Terörizmle mücadelede terörist örgütleri ortadan kaldırmak için askeri güç kullanımını destekleyenler 74 Ülke Türkiye 63 ABD 49 Avrupa 9 0 10 20 30 40 Yüzde 50 60 70 80 Barışın sağlanması amacıyla askeri güç kullanımını destekleyenler 70 59 60 54 Yüzde 50 40 30 28 20 10 0 Avrupa 9 ABD Türkiye Ülke Yüzde Ülkenin hayati çıkarları söz konusu olduğunda BM'in by-pass edilmesini destekleyenler 80 70 60 50 40 30 20 10 0 71 59 44 Avrupa 9 ABD Ülke Türkiye BÖLÜNMÜŞ BİR AMERİKA? Genel Bakış Amerikalıların çoğu dünyada aktif bir role sahip olmak istiyor, ama AB’nin rolü, Irak’taki savaş ve uluslararası meşruiyet olmaksızın askeri gücün kullanılması ile ilgili bir çok konuda Avrupalılar gibi görüş ayrılıkları yaşıyor. ABD kamuoyunda bu kadar farklı görüşlerin olmasının bir nedeni de araştırmanın ABD Başkanlık kampanyalarıyla aynı döneme denk gelmesi. Geleneksel olarak bir ülkede seçim yılı içinde kamuoyunda büyük kutuplaşmalar görülür. Bu araştırma kapsamındaki bir çok konuda, ABD’deki Demokratların görüşleri Avrupa kamuoyunun görüşlerine çok benziyor, hatta zaman zaman önüne geçiyor. Oysa araştırmada yer alanların sadece %32’si kendini Demokrat olarak tanıtırken, %32’si Cumhuriyetçi ve %25’i ise Bağımsızdı. Kasım ayında seçimlerden her kim galip çıkarsa çıksın, halkın ve kongrenin dış politikaya ilişkin önemli konularda büyük ayrışmalarla yüzleşmek zorunda kalacak. Sonuçlar Demokratlar ve Bağımsızlar güçlü bir AB’yi destekliyorlar ve daha güçlü bir AB-ABD ortaklığı istiyorlar Bütün partiler güçlü bir AB’nin liderliğini destekliyor (D%82, C%72, B%81). Ama Demokratlar ve Bağımsızlar, AB’nin liderliğini çok daha fazla istiyor (D%38, C %27, B%36). Demokratların % 67’si, Cumhuriyetçilerin % 48’si ve Bağımsızların % 54’ü ABDAB ortaklığının daha da güçlenmesini istiyor. Ama Cumhuriyetçilerin % 29’u ABD’nin daha bağımsız bir yaklaşım içerisinde olması gerektiğini savunuyor. Cumhuriyetçiler ABD’nin tek süper güç olarak kalmasını istiyor. Cumhuriyetçilerin %52’si ABD’nin tek süper güç olarak kalması gerektiğini vurgularken, Demokratların % 46’sı ve Bağımsızların % 40’ı AB’nin ABD gibi süper bir güç olması gerektiğini söyledi. Demokratların %81’i ve Bağımsızların %79’u AB bazen ABD’nin politikalarıyla ters düşse de AB’yi yine de savunacaklarını belirtti. Demokratlar AB’ye karşı daha sıcak bakıyor ve Cumhuriyetçilere göre Fransa’ya yönelik daha sıcak bir tavır sergiliyor Demokratların ve Bağımsızların AB için termometreleri sırasıyla 65 ve 64’dereceyi gösteriyor. Cumhuriyetçilerde ise 57 derece. Demokratlar Cumhuriyetçilere oranla Fransızlara karşı daha yakın bir tavır sergiliyor: Demokratların Fransızlar için termometresi 59 dereceyi gösterirken, Cumhuriyetçilerinki 40 derece, Bağımsızlarınki ise 53 dereceyi gösteriyor. Amerikalılar Bush’un uluslararası politikaları karşısında bölünmüş durumda. Cumhuriyetçilerin %61’i ve Bağımsızların % 20’si Başkan Bush’un uluslararası politikasını güçlü bir şekilde onaylarken, Demokratların % 62’si ve Bağımsızların % 36’sı bu politikayı onaylamıyor. Genel olarak, Cumhuriyetçilerin %85’i başkanın uluslararası politikalarını desteklerken, Demokratların % 80’i desteklemiyor, Bağımsızlar ise tam yarı yarıya bölünmüş: %49’u bu politikayı onaylarken %47’si onaylamıyor. Cumhuriyetçiler Irak Savaşı’nı destekliyor, Demokratlar tamamen karşı, Bağımsızlar ise bölünmüş durumda Irak savaşında yaşanan can kayıplarının ve diğer maliyetlerin Irak halkının özgürlüğüne kavuşması için değip değmediği sorulduğunda, Cumhuriyetçilerin %79’u Irak savaşının yaşanan kayıplara değdiğini söylerken, Demokratların %81’i tamamen bu görüşün karşısında. Irak’taki savaşın terörizm tehlikesini arttırıp arttırmadığı sorulduğunda ise; Demokratların % 69’u, Bağımsızların ise % 50’si Irak’a askeri müdahalenin terör tehdidini arttırdığına inanıyor. Cumhuriyetçilerin % 51’i ve Bağımsızların % 16’sı da terör tehdidini azalttığını düşünüyor. Cumhuriyetçiler ve Bağımsızlar Irak ve Afganistan’da askeri birliklerin varlığını destekliyor Demokratların % 63’ü Irak’ta ABD askerlerinin bulunmasını onaylamazken, Cumhuriyetçilerin % 83’ü ve Bağımsızların % 54’ü bu durumu destekliyor. Cumhuriyetçilerin %86’sı, Demokratların % 53’ü ve Bağımsızların % 60’ı Afganistan’da ABD askerlerinin bulunmasını destekliyor. Cumhuriyetçiler gelecekte Irak-tipi operasyonlarda BM-onayının gerekli olmayacağına inanıyor Cumhuriyetçilerin %69’u gelecekte Irak’taki gibi bir durum meydana gelmesi halinde güç kullanımından önce, BM’nin onayının alınmasına gerek olmadığını savunurken, Demokratların % 81’i ve Bağımsızların % 61’i bu onayın gerekli olduğunu vurguluyor. Cumhuriyetçilerin %48’i gelecekte Irak’taki gibi bir durum meydana gelmesi halinde güç kullanımından önce önemli Avrupalı müttefiklerin onayının alınmasına gerek olmadığını savunurken, Demokratların % 77’si ve Bağımsızların % 74’ü böyle bir gerekliliğe dikkat çekiyor. Cumhuriyetçiler ve Bağımsızlar önemli çıkarlar söz konusu olduğunda BM’nin by-pass edilmesini savunurken neredeyse beş demokrattan üçü böyle bir durumu desteklemiyor. Cumhuriyetçilerin %84’ü ve Bağımsızların % 59’u önemli çıkarlar söz konusu olduğunda BM’nin by-pass edilebileceğini savunuyor. Demokratların sadece % 40’ı bazı durumlarda böyle bir yaklaşımın doğruluğuna inanırken, %54’ü ise hiçbir zaman BM’nin by-pass edilmemesi gerektiğini düşünüyor. Demokratların %81’i, Bağımsızların % 64’ü ve Cumhuriyetçilerin sadece % 41’i BM’ye karşı olumlu bir yaklaşıma sahip. Askeri gücün rolü konusunda Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında derin görüş ayrılıkları mevcut Cumhuriyetçilerin % 66’sı, Demokratların %35’i ve Bağımsızların % 47’si adaletin sağlanması için bazı durumlarda savaşın gerektiğine inanıyor. Cumhuriyetçilerin %73’ü, Demokratların %48’i ve Bağımsızların % 48’i barışı sağlamak için en iyi yolun askeri güçten geçtiğini düşünüyor. Cumhuriyetçilerin %86’sı, Demokratların %52’si ve Bağımsızların % 61’i terörizmle mücadelede terörist örgütleri ortadan kaldırmanın en iyi yolunun askeri müdahale olduğuna inanıyor. Cumhuriyetçiler dış politika ve terörizm konularına bakarak, Demokratlar ve Bağımsızlar ise ekonomik program ve iç politika konularına göre oy veriyor Demokratların ve Bağımsızların çoğu, Cumhuriyetçilerin ise çok az bir bölümü partilerin ekonomik ve iç politika programlarına göre oy vermeyi planlıyor. (D%71, C%45, B%65). Cumhuriyetçilerin %47’si, Demokratların ve Bağımsızların çok daha az bir bölümü partilerin terörizmle mücadelede konusundaki tavrı (C%23, D%7, B%8), güvenlik ve dış politikalarına yaklaşımlarına göre oy verecek (C %24, D%13, B %13). SONUÇLAR ABD ve Avrupa halkının büyük bir çoğunluğu kendi ülkelerinin dünyada aktif bir rol oynamasını istiyor. Her iki taraf da uluslararası problemleri ortaklaşa çözümlemek için ülkelerinin gerekli ortak değerleri paylaştığına inanıyor. Bir yandan ABD’nin Avrupa’ya daha çok yaklaşma isteği mevcut iken diğer yandan da Avrupalıların daha az ABD ağırlığı olduğu bir dünyada daha çok bağımsız olma arzusu var. Bu durum transatlantik ittifakın doğasında bir takım önemli değişikliklerin olabileceğini işaret etmektedir. ABD ve Avrupalılar karşılaştıkları tehditler üzerinde hemfikir olsalar da uluslararası meşruiyet olmaksızın güç kullanımı konusunda transatlantik fikir birliği mevcut değil. Amerikalıların aksine Avrupalıların çoğu uluslararası bir şemsiye (görevlendirme) olmaksızın önemli çıkarların savunulmasında isteksiz. Anılan görüşler askeri güç kullanımının meşruiyetine ilişkin tartışmanın Irak savaşına özgü olmadığı, bilakis bu konunun transatlantik ilişkilerin kalıcı bir boyutu olabileceği kansını uyandırmakta. Avrupa’daki görüşler bir çok konuda birbiriyle örtüşüyor. Ama Avrupalılar ABD’nin dünya üzerindeki liderliği konusunda bölünmüş durumdalar ve oluşturmak istedikleri AB süpergücünün niteliğiyle ilgili olarak da aralarında pek bir konsensus bulunmamaktadır. Daha da önemlisi, AB ülkeleri ne zaman ve hangi çerçevede askeri güç kullanılması gerektiğine dair konsensüse sahip olmadıklarından gelecekte de ne zaman ve nasıl bir askeri güç projeksiyonuna sahip olabilecekleri konusunda da soru işaretleri çıkmaktadır. Türkiye’nin AB’ye girişi, hem Avrupa’yı hem de Türkiye’yi değiştirecek. Türkiye’nin AB’ye girmesi AB içerisinde askeri güç kullanımı konusundaki istekliliği artıracak, BM’nin by-pass edilmesine yönelik eğilimi güçlendirecek, ABD’nin dünya üzerindeki rolüyle ilgili kuşkuyu arttıracak ve bağımsız bir AB süpergücü için mevcut desteği azaltacak. Bununla birlikte, bu araştırmada Türk katılımcılardan gelen yüksek orandaki “bilmiyorum” yanıtları Türkiye’nin Avrupa kimliğinin devam eden bir süreç olduğunu gösteriyor. Araştırmanın yaklaşan ABD seçimlerinden hemen önce yapılmasından dolayı Amerikalıların bir çok konuda kutuplaştığı gözlenmekte. Demokratlar’ın meşruiyet, askeri güç kullanımı, AB’nin geleceği ve ABD politikaları gibi birçok konuda Avrupalılar ile görüşlerinin örtüşüyor. Cumhuriyetçiler ve Bağımsızlar Irak’a ABD askerlerinin gönderilmesini savunurken Demokratlar buna karşı çıkıyor. Avrupa’daki bir çok ayrışmada olduğu üzere bu “bölünmüş ABD” Kasım seçimlerinin galibine liderlik konusunda önemli bir meydan okuma olacağa benziyor.