Farklılığa tahammül edemediler

Transkript

Farklılığa tahammül edemediler
YIL: 1 SAYI: 112
20 YKR
Parayý veren,
kirletecek mi?
Yalçýn Ergündoðan
Doðanýn, çevrenin aslýnda bir
daha onarýlamaz þekilde tahribi
“zehirli variller” olayýnýn açýða
çýkmasý ile sýkça gündeme
gelmiþti. Ardýndan da yeni
“Çevre Yasasý” gelecek, “çok
aðýr cezalar içerecek” gibi
açýklamalar da Çevre Bakaný ve
hükümet yetkililerince
dillendirilmiþti. Çýka çýka
karþýmýza 1988’den beri
yürürlükte olan 2872 sayýlý
yasanýn, adeta yeniden gözden
geçirilmiþ günümüze uyarlanmýþ
þekli çýktý.
02 MAYIS 2006 SALI
Farklýlýða tahammül
edemediler
Fener Rum Patriði Bartholomeos,
Kapadokya'da düzenlenen 'Bahar
Ayini' ne katýldý.Bartholomeos
burada yaptýðý konuþmada,
dünyaya dostluk ve barýþ mesajý
verdi.
Fener Rum Patriði
Bartholomeos, Nevþehir' in
Derinkuyu Ýlçesi'nde bulunan Aziz
Teodoris Kilisesi'nde düzenlenen Bahar Ayini'ne katýldý.
Ayine Yunanistan'ýn Selanik ve Atina kentlerinden gelen
yaklaþýk 200 kiþilik bir gurup da katýlýrken, Derinkuyu'da yaþayan
Müslüman vatandaþlar ve çocuklar da ayine ilgi gösterdi.
6’DA
8’DE
Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Sekreteri Gümüþ:
Dr. E. Sabri
Dündar
Tavþan,
Hasan Mezarcý
ve Zülfikar
Son yýllarda Alevi- Bektaþi
tarihini ve felsefesini konu
edinen, inceleyen
yayýnlarda giderek bir artýþ
gözlenmektedir. Nicel ve
nitel anlamdaki bu artýþa
paralel olarak her bir
yayýnýn olaya getirdikleri
farklý bakýþ açýlarý meraklý
okuyucular için adrenalin
dozu giderek artan bir ilgiye
neden olmaktadýr.
Gülten Cesur
Yoðurtlu
Ekmek
Tavasý
6’DA
‘TRT sansür uyguladý’
Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Sekreteri Fevzi Gümüþ, halk
ozaný Ali Ekber Çiçek'in cenaze töreninin TRT
tarafýndan sansürlenerek verildiðini, cemevinde
yapýlan törenin haberlerde yansýtýlmadýðýný öne
sürdü.
Gümüþ yazýlý açýklamasýnda, Ali Ekber Çiçek
için ilk cenaze töreninin Ýstanbul Kartal
Cemevi'nde yapýldýðýný bildirdi. Arkasýndan
ozan için yýllarca emek verdiði TRT Ýstanbul
Televizyonu önünde bir tören daha yapýldýðýný kaydeden Gümüþ,
"Büyük Ozanýn cenaze töreni ile ilgili çeþitli gazete ve
televizyonlarda haberler yer aldý.
3’DE
AKP Çiftçileri
duymuyor
CHP Hacýbektaþ Ýlçe
Baþkaný Bayram
Ayvazoðlu AB' nin ortak
tarým politikasýyla Türk tarýmýný
çökerttiðini ileri sürdü. Konuyla ilgili
olarak gazetemize yazýlý açýklamada
bulunan Ayvazoðlu “ AB ortak tarým
politikasýnýn sonuçlarý bugün için
görülmüyor.
'Çevre Gazeteciliði'
eðitimleri düzenlendi
Bölgesel Çevre Merkezi REC
Türkiye, The Guardian Foundation,
UK ve REC Merkez Ofisi tarafýndan
yayýnlanan Green Horizon (Yeþil
Ufuklar) dergisi iþbirliði ile 25-28
Mayýs 2006 tarihleri arasýnda
Ankara’ da “Çevre Gazeteciliði
Eðitim Atölyesi” düzenleniyor.
Tiyatro Ekspres
Ürgüp'teydi
1996 yýlýnda
Bursa’da Bülent
Koltukçu
tarafýndan
kurulan 40
kiþilik kadrosuyla Bursa'nýn özel
tiyatrolarýn açýlmasýnda öncülük
eden Tiyatro Ekspres 202. kez
perdelerini açtý.
‘Hamas’la görüþülüyor,
Alevilerle görüþülmüyor’
5. Süðlün Koca-Baba
Zünnun ayaklanma
Kalender Çelebi ile yola çýkan
Dulkadir beylerinde sadece
Veli Dündar verdiði ikrardan
dönmeyerek kendisine ihanet
etmemiþ ve bu can-baþ
kavgasýnda Þah Kalender’i
yalnýz býrakmamýþtý. Olaylarýn
bu þekildeki geliþimi ve ansýz
çözülmeler ayaklanmacýlar için
gerçekten yýkým oldu. Bir
yandan Osmanlý güçleri, diðer
yandan ihanet çeteleri ve
iþbirlikçiler tarafýndan
kuþatýlan Kalender Çelebi
çaresiz kalmýþtý.
3. Bölüm 4’DE
Hükümetin Hamas örgütü ile
görüþürken Alevi örgütleriyle
görüþmemesini eleþtiren Fevzi
Gümüþ, "AKP'li yerel yönetimler,
asli görevleri arasýnda bulunmayan,
din propaganda merkezi gibi
çalýþmaktadýr" dedi. Gümüþ þu
iddiada bulundu
GÜNEÞ ECZANESÝ
Ecz. Tel: 441 29 45
Ev Tel: 441 29 45
2 GÖRÜÞLER
Dr. E. Sabri
Dündar
Son yýllarda Alevi- Bektaþi tarihini ve
felsefesini konu edinen, inceleyen yayýnlarda
giderek bir artýþ gözlenmektedir. Nicel ve
nitel anlamdaki bu artýþa paralel olarak her
bir yayýnýn olaya getirdikleri farklý bakýþ
açýlarý meraklý okuyucular için adrenalin
dozu giderek artan bir ilgiye neden
olmaktadýr.
2005 yýlý Ekim ayýnda “Çivi Yazýlarý”
Yayýnevince yayýnlanan yazar Süleyman
Diyaroðlu'na ait bir kitap olan “Kozmik Bir
Senfoni Alevilik” adlý eseride konuya
getirdiði farklý ve þaþýrtýcý bakýþ açýsýyla
oldukça çarpýcý, ancak bazý bölümleriyle de
zor okunan bir kitap özelliði taþýmaktadýr.
Kitapta yer alan kimi iddialarýn ispatýnýn
güçlüðü yorumlarda Musevilikteki
“Kabbalist” benzeþmeler, ilerleyen
bölümlerde Türkiye'de bir zamanlar 28 Þubat
öncesi sürecin tartýþmalý Ýslami
yýldýzlarýndan olan Hasan Mezarcý'nýn
tartýþmasýz Mesih kabul ediliþi gibi uç
noktalar, Alevi kökenli olduðunu söyleyen
bir yazar için, ölçünün biraz kaçtýðýný
gösteriyor. Ancak bu yazýmda tanýtmaya
çalýþacaðým bu kitabýn ilginç yanlarýyla
okunmasý gerektiðini düþünüyorum.
Erzincan' ýn Diyarlar Köyünden Bursa'ya
göçen bir Alevi ailesinin çocuðu olarak 1954
yýlýnda doðduðunu, Ýngiltere'de 5 yýl eðitim
gördüðünü söylüyor.
Yazar kitabýn birinci bölümünde
özellikle Osmanlý toplumunda Alevilere
yönelik bir suçlama- tehdit olan “Siz önce
Hristiyan olun, sonra Müslüman olursunuz”
yani sizin din evriminin içinde eksik kalan
bir Hiristiyanlýk var denmekle, Alevi
toplumunun bir dönem Museviliði yaþadýðý
ima edilmektedir.
Buradan geçtiðimiz yýllarda yayýmlanan
Arthur Koestler'in “Onücünçü Kabile” adýlý
eserine geçen ve ondan alýntýlar yapan yazar,
adý geçen kitapta 7.yy ile 13. yy. arasýnda
Kafkaslarla Volga arasýnda yaþayan Türk
kökenli Yahudi Hazar Ýmparatorluðundan
02 Mayýs 2006 Salý
Tavþan,
Hasan Mezarcý
ve Zülfikar
söz etmektedir. Bölgede yaþadýðý dönemde
önemli bir güç olan bu Yahudi Türk Hazer
Ýmparatorluðu'nun Ýslamiyetin en güçlü
ilerleme dönemlerinde Kafkasya'ya
geçiþlerini durdurduðunu söylemektedir.
Bizanslýlarýn Hristiyan, Müslümanlarýnda
Ýslam yapmaya çalýþtýðý bu toplumun, ýrk
olarak Yahudi olmamasýna raðmen din
olarak Yahudiliði seçmesi oldukça
þaþýrtýcýdýr. Daha da þaþýrtýcý olanýn, 12. ve
13. yy' da Yahudi Hazar Ýmparatorluðu
yýkýldýktan sonra da bu inançlarýný
sürdürmeleridir.
Doðu Avrupa Yahudilerinin bir çoðunun
Sami ýrkýndan olmayýp Haza soyundan
olmalarý olasýlýðý tarihçileri
düþündürmektedir. Yazar Süleyman
Diyaroðlu Moldova' da tanýdýðý bir
Müslüman ailesinin (Çeçen) mezar
taþlarýnda Yahudi yýldýzýnýn parlýyor
olmasýna oldukça þaþýrmýþtýr. Nedeninin
sorduðunda aslýnda Musevi olduklarýný
ancak Müslüman gibi yaþadýklarýný, hepsinin
mezar taþýnda da bu kutsal Davit yýldýzýnýn
olduðunu söylemiþlerdir. Musevi olup,
Müslüman gibi yaþayan Çeçenlere “Tat”
veya “Gorski Ývriði” (Dað Yahudisi) deniyor.
Bu tatlarýn Azerbeycan da yaþayanlarýna da
Alevi deniyor demektedir. Burada hemen
akla hemen þu geliyor. Ýrene Melikof'un
“Hacýbektaþ Efsaneden Gerçeðe” adlý deðerli
yapýtýný okumuþ olanlar bilirler ki, “tat”
sözcüðünün Anadolu da bir dönemler
Heteredoks bir inancý temsilen kullanýldýðýný,
Nevþehir'in Tatlarin Beldesi' ninde bir
zamanlar böyle anýldýðýný anýmsayacaklardýr.
Yazar Alevi sözcüðünün neden 700 sene
bekledikten sonra 1400'lü yýllarda ortaya
çýktýðýný; Türklerdeki Ali taraftarlýðý 7. yy'da
baþladýðýna göre Alevi sözcüðü neden
Hazarlarýn Anadolu' ya göçüp orada yaþayan
Türkler arasýna karýþmasýndan sonra ortaya
çýktýðýný sorgulamaktadýr. Acaba bu sözcük
Yahudilikteki en kutsal soylardan olan
Leviler'in isminden türemiþ olabilir mi diyor,
yazar. Baþýna bir A harfi eklenirse
A+ Leviler haline gelen bu olgu,
geçtiðimiz günlerde gazetemizde bir
baþka yazýmda tanýtmaya çalýþtýðým
Erdoðan Çýnar'a ait “Aleviliðin Gizli Tarihi”
ve “Aleviliðin Kayýp Bin Yýlý” adlý
kitaplarýnda da Luviler olarak ortaya
çýkmýþtý. Birinci bölümdeki en ilginç
saptamalardan biri de “Tavþan” yemeye
getirilen yasaklamanýn Tevrat'ýn Leviler
bölümünde de geçtiði ve bu kitabýn kendi
inananlarýna CANLAR diye hitap ettiðinin
belirtilmesidir.
Birinci bölümde bu minval üzere giden
kitap ikinci bölümde birden yön deðiþtirerek
epeyce fantastik, gizemli bir mecraya ve
maceraya girmektedir. Ne olduðu, kimin
tarafýndan yazýldýðý belli olmayan ve yazar
tarafýndan kozmik bir “Bilgi Kitabý” ndan
söz edilmektedir. Bu kitabýn bir din veya
kutsal kitap olmadýðý, peygamberlik dönemi
sona erdiðinde, bu kitaba aracýlýk yapanýn
kesinlikle peygamber olmadýðýný belirtiyor.
Dahada þaþýrtýcý olan bu “Bilgi Kabý”nýn
geleceðinin Kuran da yer almýþ olduðunu
söylüyor. Tabi ki, diyor gizlenmiþ ve
sýrlanmýþ olarak! Kitabýn ikinci bölümü
giderek karmaþýklaþmakta artý ve eksi
kutuplar, enerji çakralarý, frekanslardan ve
enerjilerden söz edilmektedir. Sonra birden
konu Mesihlik anlayýþýna getirilmekte ve
Hasan Mezarcý ve Mehmet Ali Aðca'nýn
Mesihlik konusunda insanlarý
bilgilendirdikleri söylenmekte, özellikle
Hasan Mezarcý'dan övgüyle söz
edilmektedir. Sonrada yazar bence kitabýn
en dikkat çekici ve kendince haklýlýk taþýdýðý
bir çeliþkiyi dile getirmektedir. 72 milleti
bir tutan ve ayrým yapmayan Alevi felsefesi
nasýl oluyor da “Aleviliðin belden,
Bektaþiliðin yoldan geldiðini” yani “Alevi
doðulur Bektaþi olunur” diyebiliyor, diyor.
Muhteþem bir kozmik felsefe olan Alevilik
içine Alevi doðanlar sorgusuz sualsiz kabul
edilirken, Bektaþiler neden yol sürmek
zorundadýrlar. Kendincede þöyle cevap
veriyor yazar; “Alevi kelimesi bir þifre
kelimedir ve kendi baþýna evrensel bir sýrrý
ifade eder. Eðer bugün elimizde yeterli
teknolojik donaným olsaydý ve evrenin
frekansýnýn ölçebilseydik onun LA
frekansýnda olduðunu hayretle
görebilecektik... Ve eðer ayný LA yý bir þifre
kelime olarak ters yönden yazsaydýk o
zaman AL olacaktý! Ve bu da kendilerine
bu frekansý mesken tutmuþ Kýzýlbaþlara
mekan olacaktý. Al- evi, La evi- liktir. Yani
evrensel frekansta olmaktýr. Bu bilinç ile
bu frekansa ulaþmak ve orada yaþamaktýr.
Aleviliðin belden olmasýnýn sýrrý iþte burada
yatýyor diyor yazar. Yani Alevi dünyaya
hazýr gelmektedir, yol sürmeye gereksinimi
yoktur. Çünkü, o evrensel frekansý olan LA
frekansýna doðum öncesinden sahiptir.
Ne dersiniz Alevi dostlar, oldukça ilginç
ve gurur okþayýcý deðil mi? Yahudilikteki
gibi devletteki gibi bir nevi seçilmiþ olmak.
(Güruhu Naci) Sonra yine ilginç
saptamalarýndan birini yaparak Aleviliðin
tapýnmacý deðil, kutsamacý bir felsefe
olduðunu tespit ediyor.
Anadolu Aleviliðindeki Ali figürü ile
Hiristiyanlýkta ki Ýsa- Mesih figürü hemen
hemen ayný deðerleri ifade eden anlayýþý
sergiler diyor. Ýsa- Mesih Hiristiyanlar için
ne kadar Tanrý ise, Ali de en az o kadar
Allah'týr Aleviler için.
Hak - Muhammed – Ali üçlemesi,
ezoterik deðer olarak ne ifade ediyorsa
Alevilikte, Baba – oðul, kutsal ruh
üçlemeside ayný deðerleri ifade ediyor,
Hiristiyanlýkta. Ama Maalesef Zahiri bilinç
ile ele alýndýðýndan, her iki can'da yanlýþ
deðerlerle anýlmýþtýr. Ve bu iki canýn ortak
deðerlerinden bir diðeride, önceki sayfalarda
ele aldýðýmýz ama bilgi olarak açmadýðýmýz
Ali'nin Meþhur çift üçlü Zülfikar' ýdýr diyor
yazar. Ýþte bu “ Çift uçlu keskin kýlýç “ yani
Zülfikar ( Çünkü Hak-i- Kat dili keskindir.)
ne kadar Ali Allahtýr inancýndaki Ali'ye aitse
Alevilikte, bir o kadarda Mesih olarak kabul
edilen ve Tanrýnýn bedenlenmiþ hali
olduðuna inanýlan Ýsa'nýn da sahip olduðu
en güçlü silahtýr.
Alevi Dedelerinin, Allahýn Zahiri
isimleri olarak Rahman ve Rahimi
kullandýklarýný, batini (gizli) isim olarak ta
“Hu” dediklerini söylüyor. Peki “Hu” ne
demektir, neyi ifade eder ? “Hu” Arapça
üçüncü tekil þahýs zamiridir. Yani “ O “ eðer
bir varlýða isim vererek onu sýnýrlamak
istemezseniz, o zaman o varlýðý “ Hu “ diye
çaðýrýrsýnýz. Ýþte Alevilerin birbirlerini
selamlarken söyledikleri “ Hu Erenler “
sözünün altýnda yatan sýr buradadýr! Onlar
cesede, Kalýba yani “ isim ile sýnýrlandýrýlmýþ
bedene “ deðil, onun içindeki ölümsüz
varlýða sevgi ve saygý gösterirler, “ Hu “
diyerek diyor yazar. Ýmam Cafer-i Sadýk' ýn
ünlü sözüyle bitirelim kitabý “ Bilim tekbir
nokta idi gafiller onu çoðalttý.”
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
441 30 09
Kaymakamlýk Yazý Ýþ. 441 34 10
Sos. Yar. ve Day.
441 39 77
Özel Ýdare
441 31 01
Nüfus
441 31 02
Belediye Baþkaný
441 36 51
Milli Eðitim Müd.
441 30 16
Halk Eðitim Müd.
441 30 48
Askerlik Þubesi
441 30 10
Kapalý Spor Salonu 441 35 20
Devlet Hastanesi
441 30 15
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. 441 36 32
Tapu Sicil
441 32 49
C.Savcýlýðý
441 30 18
Adliye
441 35 38
Adliye
441 30 18
Kütüphane
441 30 19
Müze
441 30 22
Turizm Danýþma
441 36 87
Emniyet Amirliði
441 26 97
Karakol Amirliði
441 36 66
Jandarma
441 30 52
Ýlçe Tarým
441 30 20
Lise
441 37 74
Kýz Meslek Lisesi
441 31 08
Mal Müdürlüðü
441 30 56
Kadastro
441 35 37
Karaburna Belediye 453 51 30
Kýzýlaðýl Belediye
455 61 29
PTT.
441 35 55
T.M.O.
441 31 42
Ziraat Bankasý
441 33 26
Þoförler Cemiyeti
441 30 74
Esnaf Odasý
441 37 42
Tarým Kredi Koop.
441 32 76
TEDAÞ
441 31 42
HABER
02 Mayýs 2006 Salý
Alevi Bektaþi Federasyonu Genel Sekreteri Gümüþ:
‘TRT sansür uyguladý’
Alevi
Bektaþi
Federasyonu
Genel
Sekreteri
Fevzi Gümüþ,
halk ozaný Ali
Ekber
Çiçek'in
cenaze
töreninin TRT tarafýndan sansürlenerek
verildiðini, cemevinde yapýlan törenin
haberlerde yansýtýlmadýðýný öne sürdü.
Gümüþ yazýlý açýklamasýnda, Ali
Ekber Çiçek için ilk cenaze töreninin
Ýstanbul Kartal Cemevi'nde yapýldýðýný
bildirdi. Arkasýndan ozan için yýllarca
emek verdiði TRT Ýstanbul
Televizyonu önünde bir tören daha
yapýldýðýný kaydeden Gümüþ, "Büyük
Ozanýn cenaze töreni ile ilgili çeþitli
gazete ve televizyonlarda haberler yer
aldý.
Haberlerin yer aldýðý televizyon
kuruluþlarýndan birisi de Kamu hizmeti
yayýncýlýðý yaptýðýný her fýrsatta ileri
süren TRT televizyonu idi. Ancak TRT,
ilginç bir þekilde Ozanýmýzýn Kartal
cemevinde yapýlan cenaze törenini tüm
kanallarýnda vermedi. Yani TRT bir
insanýn inancý gereði Cemevinde
cenazesinin kaldýrýmasýný görmedi,
görmek istemedi" dedi.
‘Hamas’la görüþülüyor,
Alevilerle görüþülmüyor’
Hükümetin Hamas örgütü ile
görüþürken Alevi örgütleriyle
görüþmemesini eleþtiren Fevzi Gümüþ,
"AKP'li yerel yönetimler, asli görevleri
arasýnda bulunmayan, din propaganda
merkezi gibi çalýþmaktadýr" dedi.
Gümüþ þu iddiada bulundu:
"Devlet bürokrasisi görevlerini
yerine getirirken, Anayasa'nýn eþitlik
ilkesine baðlý kalmak zorundadýrlar.
Halkýn vergisinden oluþan bütçeyi,
dinsel taraftarlýk güderek ve kayýrdýðý
ihalelerde harcayamaz. AKP'li
hükümet ve yerel yönetimler bu
ülkenin çok kültürlü, çok inançlý ve
çok dilli yapýsýný göz ardý etmekte ve
bu halkýmýzý karanlýk günlere
hazýrlamaya çalýþmaktadýrlar.
AKP eliyle dinsel faaliyetlerin
sürdürülmesine karþý çýkmak için her
vatandaþa önemli görevler
düþmektedir.
AKP'nin yaygýn örgütlenme
amacýna hizmet etmek amacýyla
insanlarýn dini üzerinde siyaset
yapmasýna ve vergilerimi-zle yerel
yönetim hizmetlerinin ve devlet
kurumlarýnýn yeþilleþtirilmesine karþý
hep birlikte mücadele etmeye
çaðýrýyoruz." (Alevihaber.org)
AKP Çiftçileri duymuyor
HACIBEKTAÞ-CHP Hacýbektaþ Ýlçe
Baþkaný Bayram Ayvazoðlu AB' nin
ortak tarým politikasýyla Türk tarýmýný
çökerttiðini ileri sürdü. Konuyla ilgili
olarak gazetemize yazýlý açýklamada
bulunan Ayvazoðlu “ AB ortak tarým
politikasýnýn sonuçlarý bugün için
görülmüyor. Tarým üreticileri adeta
ücretli iþçi durumuna getiriliyor.
Uygulanmasý düþünülen kotalar
tarýmý tamamen baðýmlý hale
getiriyor. AKP tarým üreticilerini yok
ediyor. Bu
hükümet köylü ve
Sevgili Dostumuz Cemil Hoca’nýn babasý
çiftçileri gözden
Savat Mahallesi sakinlerinden
çýkarmýþ
durumdadýr. Tarým
üreticilerinin satýn
alma gücü
26 Nisan 2006 Çarþamba günü
kalmamýþtýr.
Ülkemizde
Hakka yürümüþtür.
Cafer Karabýyýkoðlu
Tüm yakýnlarýna baþ saðlýðý dileriz.
çiftçilerin büyük
çoðunluðu
yoksullaþmanýn
eþiðindedir. AKP
bütün bunlara raðmen
çiftçiye ilk kez
kendilerinin mazot ve gübre
desteðinin kendileri tarafýndan
verildiðini ve çiftçinin durumunun
geçmiþ yýllara oranla iyi olduðunu
söylüyor.
Baþbakan çiftçilere “enflasyonu
indirdik,faizleri düþürdük ve satýn
alma gücünüzü arttýrdýk” diyebiliyor.
Durum buysa çiftçilerin cebinde
neden para yok. Bunu ben
söylemiyorum. Toplantýya katýlan
çiftçiler Baþbakanýn kendisine “
cebimizde para yok”diyerek tepki
gösteriyorlar. Ama ne AKP nede
Baþbakan çiftçileri duymuyor.” dedi
3
Bu millet uyanmalý
Hakan Aydoðmuþ
Ülkemizin her zaman geçmiþiyle övünüyoruz. Tabiki
övünmeklede haklýyýz. Peki gelecek için yaptýklarýmýzla ne
zaman övüneceðiz. Yoksa övünecek ve kayda deðer bir
þeyler yapamadýkta ondan mý övünüyoruz. Ülkesel
üretimimizin % 70'lik bölümü kotalarla sýnýrlý, ürettiðimiz
bir çok ürün patent, marka ve pazarlama sorunlarýyla karþý
karþýya. Ürettiðimiz ve en iyi olduðumuz tahýl ve hayvancýlýk
alanlarýnda dahi bu sorunlarý aþamýyoruz. Bir çok devlet
idarecisinin ekonomik iþ birliði anlaþmasý diye
nitelendirdikleri anlaþma çerçevesinde her üründe dýþa
baðýmlý hale gelmiþiz. 350 ykr'ye sattýðýmýz süt Avrupalýnýn
markasýyla birleþince soframýzda 1,5 ytl'ye maal oluyor.
% 425 gibi bir farkla kendi malýmýzý tüketiyoruz. Hayatýmda
hiç utanmadýðým bir anýmý sizlerle paylaþmak istiyorum,
sene 1979 Ankara – Aktepe Tarhuncu Ahmet Paþa Orta
Okulunda öðrenim görürken Ankara ili genelinde yapýlan
bilgi yarýþmasýnda 3'üncü olmuþtum, o dönem Ankara
Belediye Baþkaný ( Þimdiki Meclis Baþkan Vekili ) Ali
Dinçer bizlere screks marka altýn uçlu dolma kalem hediye
ederken þu sözleri söylemiþti, “ Çocuklar bu beyinlerin
düþündüklerini bile kendi ürettiðimiz kalemler yazmýyor,
sizlere armaðan ettiðim bu kalemler ne yazýkki bizim
ürettiðimiz deðil, sizlerden temennim ilerde üretici birer
insan olarak ülkemizin geliþmesine katkýda bulunuruz. Bu
ülkenin üretken insanlara ihtiyacý var demiþti.” Bu olay
1979 yýllarýnda meydana gelmiþti, tam 27 yýl geçti ve ben
düþündükçe kavradým tabi ozamanlar 12 – 13 yaþlarýnda bir
çocuktum. Günümüzde çeþitli resmi ve özel törenlerde
görüyorum ki yine yabancý üretim olan kalemler ve yabancý
yazarlara ait eserler ödül olarak veriliyor. 27 yýlda pekde
birþey deðiþmemiþ diye düþünüyorum. Esas deðinmek
istediðim konu AB uyum yasasý içinde geçim kaynaðýmýzýn
büyük çoðunluðunu oluþturan hayvansal ve tarýmsal
üretimimize engel olunmaya çalýþýlýyor gibi geliyor bana,
þöyleki kýrsal yöredeki vatandaþlarýmýz genelde 1 ya da 2
ineði var. AB yasalarýnýn dayatmalarýna göre inekleri
kooperatife vereceksin, ilgililer yem, iþçilik, maliyet girdileri,
veterinerlik masraflarýný inekten elde edilen süt parasýndan
düþecek kalaný hayvan sahibine verecek. (Þayet kalýrsa!!!
ben pek bir þey kalacaðýný tahmin etmiyorum.) Süt toplayan
esnaflardan öðrendiðim kadarýyla sütün kilogram ortalama
fiyatý 360 Ykr, yüremizde bir inek ortalama olarak 15 kg
süt verir, yani iki hayvaný olan bir insan 30 kg süt üreticiliði
yapmaktadýr. Bunun mali deðeri ise 10,80 ykr (11 milyon
civarý ) þimdi bu kadar gelirin ne kadarý gidere kesilecek,
ne kadarý mal sahibine verilecek. Kýsacasý iki süt ineði ile
ev geçindiren insanlarý üretimden çekeceksin,
1. Bu insanlar iþsiz kalacak.
2. Genelde Danimarka ve Ýsveç patentli ve markalý,
fabrikasyonu teknolojik açýdan geliþmiþ ülkelerin ham
madde ve maliyet giderlerini azaltacak bu olayýn insani
boyutu hiç düþünülmüyormu... Bu iki hayvan sahibi
çocuklarýnýn geçimini, evinin nafakasýný nasýl karþýlayacak.
Evinin bahçesinde 3-5 dekar tarlasýndan getirdiði otlarla iki
ineðe bakýpta geçimini saðlayan insanlar neyle geçinecek
bu hiç hesaba katýlmýyor. Önce ekonomik ve teknolojik
geliþimimizi tamamlarsak iþsizlik sorununu çözersek insanlar
çaðdaþ yaþamanýn yolunu zaten çözerler. Benim þahsi
düþüncem bu. Avrupalý diye peþinden gittiklerimiz
M.Kemal'in ve kurmaylarýnýn, periþan Türk Halkýnýn
bütünlüðünü saðlayarak göðüs göðüse ve bir süngü ile
kazandýklarý ulusal egemenliðimizi hala kýskanmaktadýrlar.
Süngü ile kazandýðýmýz tarihsel egemenliðimiz bir avuç
avrupa'nýn masa baþý oyunlarýna teslim olmamalýdýr. Onlar
þimdi Türkiye'nin genç nüfusu üzerinde bir takým oyunlar
oynamaya çalýþýyor. Çünkü 18 yaþýnda kendi baþýna buyruk
býraktýklarý çocuklarý Avrupa'nýn iþini göremez durumdadýr.
Bizlerin “ 40 yaþýndad olsa çocuk çocuktur.” anlayýþýyla
sahip çýktýðýmýz gençliði nasýl olurda üretimden uzaklaþtýrýrýz:
bu Türkler ne dýþardan ne içerden yýkýlmýyor. Önlerine öyle
dayatmalar koyalýmki kendi ülkelerinden uzaklaþmaya
çalýþsýnlar düþünceleri içerisindedirler. Benim düþüncelerim
yoruma açýktýr. Tek dileðim gençliðe sahip çýkýlmalý, ilerici,
aydýn ve vatan sever bir gençlik yaratmak için herkesimin
üzerine düþeni yapmasý gerektiðine inanýyorum.
4 ARAÞTIRMA
3
02 Mayýs 2006 Salý
fi
Kalender Çelebi ile yola çýkan Dulkadir
beylerinde sadece Veli Dündar verdiði
ikrardan dönmeyerek kendisine ihanet
etmemiþ ve bu can-baþ kavgasýnda Þah
Kalender’i yalnýz býrakmamýþtý. Olaylarýn
bu þekildeki geliþimi ve ansýz çözülmeler
ayaklanmacýlar için gerçekten yýkým oldu.
Bir yandan Osmanlý güçleri, diðer yandan
ihanet çeteleri ve iþbirlikçiler tarafýndan
kuþatýlan Kalender Çelebi çaresiz kalmýþtý.
Kalender Çelebi’nin Yenilgisi
ve Ayaklanmanýn Sonu
Geliþmeleri yakýndan izleyerek durumun
haberini alan ve el altýndan yaptýðý
çalýþmalarýn baþarýya ulaþtýðýný gören
Sadrazam Ýbrahim Paþa, þaþkýnlýðýn ve
olumsuzluklarýn etkisini henüz üzerinden
atamayan ayaklanmacýlarýn üstüne saray
çaþnigirlerinden (Çaþnigir: Sofracý
demektir.) Belalý Mehmet ve Deli Pervane
adýndaki adamlarýnýn komutasýnda,
Ýstanbul’dan birlikte getirdiði yeniçeri ve
sipahileri gönderdi.
Bunlarýn arasýna, olumsuz etki yapar
düþüncesiyle daha önce yenilgiye uðramýþ
askerlerden hiçbirini katmadý. Bu güçler 8
Ramazan (22 Haziran) 1527 günü Maraþ Nurhak Daðlarýnda bulunan Baþsaz
yaylasýnda ayaklanmacýlar üzerine ansýzýn
baskýn düzenlediler. Bu ansýz saldýrý daðýnýk
bulunan Kalender Çelebi saflarýnýn
toparlanmasýný ve þaþkýnlýðý üzerlerinden
atmasýný önlemiþti. Aralarýnda kýyasýya bir
çatýþma çýktý. Savaþýn sonunda Kalender
Çelebi güçleri aðýr bir yenilgiye uðradý.
Ýsyana katýlanlarýn büyük çoðunluðu kýlýçtan
geçirildi. Önderler öldürüldü.
Ayaklanmacýlarýn baþýnda bulunan Kalender
Çelebi ve Kalender Çelebi’yi sonuna dek
yalnýz býrakmayan Veli Dündar’ýn baþlarý
kesilerek atlarýn terkilerine baðlandý.
(Celâlzade Mustafa, Tabakâtu’l-memâlik
ve Derecâtu’l-mesâlik, (Tükçeleþtiren:
Sadettin Tokdemir), Askeri Matbaa, Ýstanbul
1937, Sayfa 83-88.; Solakzâde Mehmed
Hemdemi Çelebi, Solakzâde Tarihi, Cilt 2,
(Hazýrlayan: Dr. Vahit Çubuk), Kültür
Bakanlýðý Yayýný, Ankara 1989, Sayfa 8889, 151-157; Hadidi, Tevârih-i Al-i Osman
(1299-1523), (Hazýrlayan: Yrd. Doç Dr.
Necdet Öztürk), Marmara Üniversitesi
Yayýný, Ýstanbul 1991, Sayfa 359-362;
Müneccimbaþý Ahmet Dede, Sahaif-ül-ahbar
Vekayi-ül-a’sâr, Cilt 2, (Hazýrlayan: Ýsmail
Erünsal), Tercüman Yayýný, Ýstanbul (Yayýn
tarihi yok), Sayfa 427-432, 498-499, 525528.; Peçevi Ýbrahim Efendi, Peçevi Tarihi,
Cilt 1, (Hazýrlayan: Prof. Dr. Bekir Sýtký
Baykal), Kültür Bakanlýðý Yayýný, Ankara
1992, Sayfa 90-95.; Süleymanname, (Yayýna
hazýrlayan: Esin Atýl), National Gallery of
Art, Washington 1986, Sayfa 139-143.;
Ahmet Refik, Onaltýncý Asýrda Rafýzilik ve
Bektaþilik, Muallim Ahmet Halit
Kitaphanesi, Ýstanbul 1932, Sayfa 7-12.;
Halis Asarkaya, Osmanlýlar Zamanýnda
Tokat, (1. Kýsým), Tokat Matbaasý, 1941,
Sayfa 31-39.; Ýsmail Hâmi Daniþmend,
Ýzahlý Osmanlý Tarihi Kronolojisi, Cilt 2,
Türkiye Yayýnevi, Ýstanbul 1971, Sayfa 122125.; Baki Öz, Osmanlý’da Alevi
Ayaklanmalarý, Ant Yayýnlarý, Ýstanbul 1992,
Sayfa 166-189.; Prof. Dr. Þehabeddin
Tekindað, Þah Kulu Baba Tekeli Ýsyaný,
Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayý 3, Aralýk
1967, Sayfa 34-39, Sayý 4, Ocak 1968, Sayfa
54-59.; A.Haydar Avcý, Kalender Çelebi
Ayaklanmasý, AAA Yayýnlarý, Ankara 1998.;
Prof. Dr. Faruk Sümer, Safevi Devletinin
Kuruluþu ve Geliþmesinde Anadolu
Türklerinin Rolü, Selçuklu Tarih ve
Medeniyeti Enstitüsü Yayýnlarý, Ankara
1976, Sayfa 72-78.; Anonim Tevârih-i Al-i
Osman -Giese Neþri-, (Hazýrlayan: Nihat
Azamat.), Marmara Üniversitesi Yayýný,
Ýstanbul 1992, Sayfa 132-133, 142.; Dr.
Kayhan Atik, Lütfi Paþa ve Tevârih-i Âli
Osman, Kültür Bakanlýðý Yayýný, Ankara
2001, Sayfa 195-196, 242, 264-265.; Ahmet
Uður, The Reign of Sultan Selim I In The
Light of The Selim-nâme Literature, Klaus
Schwarz Verlag, Berlin 1985, Sayfa 43-55.;
Prof. Dr. Çetin Yetkin, Türk Halk Hareketleri
ve Devrimler, Milliyet Yayýnlarý, Ýstanbul,
1980, Sayfa 165-176. Gözden Geçirilmiþ 4.
Baský, Türk Halk Eylemleri ve Devrimler,
Ümit Yayýncýlýk, Ankara 1996, Sayfa 138147.; Prof. Dr. Yaþar Yücel – Prof. Dr. Ali
Sevim, Klasik dönemin Üç Hükümdarý Fatih
– Yavuz – Kanuni, Türk Tarih Kurumu
Yayýný, Ankara 1991, Sayfa 175.)
Dikkatle irdelendiðinde görülecektir ki,
bu ayaklanmalarýn tamamý ekonomik ve
siyasal boyutlu olaylardýr. Osmanlý
yönetiminin saldýrgan tutumu, sonu gelmez
baskýlar ve neredeyse yaðma ve talan
boyutuna varan aðýr vergi yükü nedeniyle
ortaya çýkan eylemlerdir.
Hak ve adaletin olmadýðý yerde çeliþki,
tepki ve çatýþmalar kaçýnýlmazdýr. Osmanlý
düzeninde ortaya çýkan bütün toplumsal
hareketlerin neredeyse temel karakteristik
özelliði aðýr baský ve sömürüye karþý
yoðunlaþan tepkiler içermesidir. Buna karþýn
merkezi yönetim ve yerel temsilcileri
tepkiler karþýsýnda bozuk yapýyý onarmak,
huzur ve güven ortamý yaratacak ve toplumu
hoþnut kýlacak biçimde uygulamalarý
deðiþtirmek yerine özlem ve istemleri þiddet
ve kýyým yoluyla her dönemde bastýrma
yoluna gitmiþler ve bu davranýþlarýný
geleneksel hale getirmiþlerdir. Bu yöntem
sindirmede kimi zaman geçici olarak baþarýlý
olsa da, toplumun içten içe sürekli
kaynamasýna, sisteme karþý yoðunlaþan
öfkelerin birikmesine ve patlamasýna engel
olamamýþtýr. 16. yüzyýlýn baþýndan itibaren
Anadolu’yu yangýn yerine çeviren ve
“Celâli” diye adlandýrýlan eylemlerin özü
bir anlamda budur.
Dulkadirliler Olayý ve Eyleme Etkisi
Alevi Toplumu ve Pir Sultan’ý Derinden
Etkileyen Önemli Bir Olay:
Dulkadirlilerin Þah Kalender Eylemine
Katýlýmý ve Daha Sonraki Süreçte
Osmanlý-Dulkadirli Beyleri Ýþbirliði
Burada yeri gelmiþken Kalender Çelebi
olayýndaki yeri ve önemi nedeniyle konuyla
doðrudan ilintili ve eylemin yazgýsýnda
önemli etkisi olan Dulkadirliler olayýný biraz
açmak ve Þah Kalender eylemine katýlým,
Osmanlý yönetimiyle gerginlik nedenlerine
kýsaca deðinmek gerekiyor. Çünkü bu olay
sonrasý ortaya çýkan geliþmeler konu içinde
yer yer deðindiðimiz gibi çeþitli þekillerde
Pir Sultan’ýn deyiþlerine yansýmýþ ve
özellikle Anadolu coðrafyasýnda yaþayan
Alevi-Bektaþi kesimlerin toplumsal
konumunun ve çýkan halk isyanlarýnýn
Kalender Çelebi sonrasý karakterinin
deðiþmesinde bir dönüm noktasý teþkil
etmiþtir.
Dulkadirliler ve dirlikleri ellerinden
alýnan timarlý sipahiler konusunun yeterince
aydýnlatýlmasý, ortaya çýkan sonucun çözümü
ve anlaþýlmasý açýsýndan yararlý olacaktýr.
Çünkü döneme iliþkin kaynaklarýnda çok
açýk belirttiði gibi kendilerine karþý
yoðunlaþtýrýlan baský nedeniyle Osmanlý
yönetimiyle aralarý gerginlik içinde olan
Dulkadirli boylarýnýn, ayaklanmanýn
baþlatýlmasýnda, savaþýn yer yer
kazanýlmasýnda ve yitirilmesinde önemli
rolleri olmuþtur. Dulkadirli beyleri eylemin
ön aþamasýnda Kalender Çelebi’ye büyük
ölçüde destek vermiþ, hatta teþvik etmiþ,
savaþ deneyimi yüksek olan “timarlý gaziler”
(Timar: Sipahilere ve zaimlere belli görev
ve hizmetler karþýlýðý “kýlýç hakký” olarak
verilen ve yýllýk yirmi bin akçeye kadar gelir
getiren dirlikler. Özellikle 16. yüzyýldan
itibaren timar sisteminin çökmeye ve bir
çeþit soygun ve talan sistemine dönüþmeye
baþladýðý görülmektedir. Ayrýntýlý bilgi için
bkz. Ömer Lütfi Barkan, Timar, Ýslam
Ansiklopedisi, Cilt 12/I, Kültür Bakanlýðý
Yayýný, Ýstanbul 1979, Sayfa 286-333.;
Mehmet Zeki Pakalýn, Osmanlý Tarih
Deyimleri ve Terimleri Sözlüðü, Cilt III,
Sayfa 497-507.; Midhat Sertoðlu, Osmanlý
Tarih Lûgatý, Endurun Kitapevi, Ýstanbul
1986, Sayfa 338-339.) topluluðuyla birlikte
Osmanlý güçlerinin yenilgiye uðratýlmasýnda
ciddi çabalar göstermiþtir. Daha sonra
çatýþmalarýn keskinleþtiði bir dönemde
Osmanlý yöneticileriyle ulûfe ve çeþitli
çýkralar karþýlýðý girilen iþbirliði sonucu
Kalender Çelebi saflarýna ihanet etmiþ,
Kalender Çelebi’nin yenilmesinde ve baþýnýn
kesilmesinde birinci derecede rol
oynamýþlardýr.
(SÜRECEK)
02 Mayýs 2006 Salý
Bir Þair
Kemal Özer
1935 yýlýnda Ýstanbul’da doðdu.
Ýstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdi.
Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatý
Bölümü’nden ayrýldý. Gazetelerde
ve yayýnevlerinde düzeltmenlik ve
redaktörlük yaptý. Varlýk dergisinde
genel yayýn yönetmeni olarak çalýþtý.
Yordam Yayýnlarý’ný kurdu.
Yeni a dergisinin
kurucularýndandýr. Þiir Sanatý adlý
aylýk bir þiir dergisi çýkardý. Ýkinci
Yeni devinimi içinde baþarýlý
örnekler sundu. Bir suskunluk
döneminin ardýndan, toplumcu bir
bakýþla güncel olaylara, yaþantýlara
sevi dolu serüvenlere yaslanan canlý
yeni bir þiire yöneldi.
BÝR ENGEL ÇIKINCA
ÞÝMDÝ NERDEYSE
ARARKEN
Yokuþ aþaðý koþtunuz mu hiç?
Durdunuz mu hiç
bir engel çýkýnca
birdenbire?
Böyle deðildi bu kentte
sokaklar, þarkýlar ve insanlar.
Yürüyüp giderdik birlikte
bir heyecaný paylaþarak.
Uçsuz bucaksýz bir gömütlükteyim
gömütünü arýyorum Attila Jozsef'in,
yakýcý bir soluk geziniyor alnýmda
- yýllar var ki unutmuþ deðilim ilk okuduðumda þiirlerini
yüz yüze gelmiþtim çaðdaþ bir yazgýyla,
yaralý bir kývýlcým gibiydi
daðlýyordu okuyanýn etini.
Bileceksiniz öyleyse...
Bir baþdönmesi alýr
kesilen hýzýn yerini
ve bacaklarýnýzda gelen rüzgâr
sizden önce aþar engeli.
YILDIZLARDAN SÖZ
AÇAN GERÇEKÇÝ ÞÝÝR
Balkona çýktýðýmda, gecenin bu
saatinde,
gözüme iliþen ilk yýldýza bakarken
ayný anda ayný yýldýza dünyanýn bir
yerinde
Bir gergefe girip çýkan
iðneler gibi ayaklarýmýz
iþlerdi yürüdüðümüz yollara
coþkulu saatlerin nakýþýný.
Alýnlarýmýza biriken güneþ
þimdi nerdeyse soðuyacak.
Uçsuz bucaksýz bir gömütlükteyim
gömütünü arýyorum Attila Jozsef'in,
kime sorsam baþka bir yeri gösteriyor
karanfili eksik edilmemiþ baþucundan
birinin daha baktýðý geçerdi içimden.
baþka bir Attila Jozsef'i var
demek ki önüme çýkan herkesin.
ayný adla anýlýyor demek ki her yürekte
býraktýðý titreþim çaðdaþ bir kederin.
Bir yýldýzda buluþmasý gözlerimizin
yeterdi bana, daha ötesini istemezdim;
hangi kaygýlar var yüreðinde, hangi
düþüncenin
rüzgârýyla alevleniyor alný, þimdi
hepsini bilmeliyim.
1
SOLDAN SAÐA:
1) 1883 yýlýnda Ýstanbul'da doðdu, 1945 yýlýnda öldü. Sözlü
eserler bestelemedi. Suzinak, Bayati, Segah saz semaileri ile
tanýnan ve ayný zamanda hattat olan ünlü neyzenimiz.
2) Yolculukta dinlenme. -Ýnþaatlarda kullanýlan koruyucu baþlýk.
3) Soluk borusu. -Hayvansal ve bitkisel asalaklarýn bitkilerde
oluþturduðu ur. 4) Dilediði gibi
davranan, uçan, hoppa. -Bir yüzey
ölçüsü. 5) Beddua, ilenç. -Renkli cam
parçalarýndan oluþan, saydam pencere
süslemesi ya da resim. 6) Yapýnýn
giriþ bölümü. -Çelikten yapýlmýþ,
sivri uçlu ve aðaç saplý araç, týð. 7)
Gözleri görmeyen, kör. -Müezinin
çýkýp ezan okuduðu, bir ya da birkaç
þerefeli, çoðunlukla taþtan, yüksek
ve ince yapý.
8) Makaslý böcek. 9) Peru'nun baþkenti. -Dürülerek boru biçimi
verilmiþ deri, kaðýt. 10) Açýk, meydanda. -Amerikan uzay dairesi.
YUKARIDAN AÞAÐIYA :
1) Mallar, satýlacak þeyler. -Büyük kýz kardeþ. 2) Kýrmýzýyla
mavinin karýþmasýndan oluþan renk. -Omuzdan çapraz olarak
bele inen bað. 3) Tanrý. -Ezgi, melodi. 4) Boks maçýnda yumruk
etkisiyle yere düþen ve 10 saniye içinde kalkýp devam edemeyen
oyuncunun yenilmesi durumu. -Hayati sývý. 5) Döndürme,
2
3
4
5
6
7
8
9
10
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1808. Madrid Fransýz egemenliðine karþý ayaklandý.
Fransýz iþgaline karþý Madrid'de baþlayan
ayaklanma kentin ana meydaný Puerta del Sol'da
kanlý bir savaþa dönüþtü. Yenilen yüzlerce isyancý
ayný gece Grandük Joachim Murat komutasýndaki
birliklerce Prado caddesinde kitleler halinde kurþuna
dizildi.
1926. Atlantik'in iki yakasý arasýnda ilk faks mesajý
gönderildi. ABD'nin Londra büyükelçisi Alanson
Bigelow Houghton'un Augustus John tarafýndan
çizilen resmi Londra'dan New York'taki New York
Times bürosuna geçildi.
1933. Nazi lider Adolf Hitler Almanya'da sendikalarý
yasakladý.
1938. Ordu Süvari Ekibi Roma'da Milletler Kupasý
yarýþlarýnda altýn Mussolini kupasýný kazandý.
1940. Tasvir-i Efkar gazetesi yayýmlanmaya baþladý.
1945. Ýtalya'daki Alman iþgal birlikleri müttefik
ordularýna, Berlin'deki Alman güçleri Sovyet
Mareþal Jukof'un birliklerine teslim olmaya baþladý.
1953. Uluslararasý Tiyatro Enstitüsü Türkiye Merkezi
kurucularý seçildi. Cevat Memduh Altar, Cevat
Fehmi Baþkut, Mahir Canova, Muhsin Ertuðrul,
Reþat Nuri Gültekin kurucular arasýnda.
1954. Genel seçimler yapýldý. Demokrat Parti 503,
Cumhuriyet Halk Partisi 31, Cumhuriyetçi Millet
Partisi 5, baðýmsýzlar 2 milletvekili çýkardý.
1959. Ýzmir'de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Baþkaný
ve ana muhalefet lideri Ýsmet Ýnönü'yü karþýlamaya
gelenleri jandarma daðýttý; 10 kiþi yaralandý; olaya
yayým yasaðý kondu. Ýnönü; Ýçiþleri Bakaný Namýk
Gedik'i suçladý.
1969. NATO-Ýþ sendikasýna baðlý 300 iþçi Ýzmir'de
Amerikan Executor gemisini iþgal ederek tahliyeyi
durdurdu.
1972. Pele'nin de oynadýðý Brezilya þampiyonu Santos
futbol takýmý Ýstanbul'a geldi. Santos ertesi gün
Fenerbahçe'yi 6-1 yendi.
1973. Lübnan ordusunun Filistinli mültecilere
saldýrmasýyla Lübnan iç savaþý baþladý
1995. Milliyetçi Hareket Partisi davasý, 15 yýl geçmesi
nedeniyle zamanaþýmýna uðradý. Kararý Yargýtay
onayladý.
1997. Alaattin Çakýcý Flash TV'de telefonla Baþbakan
Yardýmcýsý Tansu Çiller ve eþi Özer Çiller'i suçladý.
Ertesi gün, silahlý bir grup Flash TV'nin
Ýstanbul'daki binasýný bastý.
1999. Fazilet Partisi'nden Merve Kavakçý milletvekili
yemin törenine baþörtüsüyle katýldý. Olay Meclis'te
protestolarla karþýlandý.
Bugün Doðanlar
1762. Rus Çariçesi Büyük Katerina.
1921. Hintli film yönetmeni Satyajit Ray.
10
çevirme. 6) Evrensel alýcý olan kan grubu. -Tanrý tanýmaz.
7) Adýl. -Kimyada bir element. 8) Karakter, seciye. -Yaslanma,
dayanma. 9) Bir devlet. -Bir spor takýmýnýn gözde oyuncusu.
10) Güzel koku. -Ata benzeyen, derisi çizgili, Afrika'da yaþayan
memeli hayvan.
Bugün Ölenler:
1519. Rönensan'ýn öncülerinden Ýtalyan bilgin, mucit,
ressam, heykeltraþ Leonardo da Vinci.
1957. Adýný komünist avcýsý akým "Makkartizm"e
veren Amerikali senatör Joseph Mac Carthy.
Ayrýntý için:
http://www.bianet.org/diger/arsiv.htm
6
02 Mayýs 2006 Salý
Gülten Cesur
Yoðurtlu
Ekmek Tavasý
Malzemeler:
8- 10 adet tost
ekmeði, Yarým kilo
yaðlý kýyma (Ya da
kuþbaþý), 2 adet
soðan, 2 adet yeþil
biber, 2 yemek
kaþýðý salça, 1 su bardaðý sýcak su, 6
yemek kaþýðý zeytin yað, 2 çay kaþýðý
tuz, karabiber.
Üzeri için, 2 su bardaðý sarýmsaklý
yoðurt, 1 tatlý kaþýðý tereyað, 1 çay
kaþýðý pul biber, 1 çay kaþýðý kuru nane
Yapýlýþý:
1) Önce kýymayý bir tencereye koyup,
ateþin üzerinde karýþtýrarak 4- 5 dakika
kavurun.
Ýçine yemeklik ince doðranmýþ
soðaný ve ince kýyýlmýþ yeþil biberi de
ekleyip 5 dakika kavurun.
Ondan sonra zeytin yaðýný, salçayý,
suyu koyup karýþtýrýn. Tuzunu,
karabiberini atýp 10 dakika piþirin. Bir
taraftan da fýrýn tepsisini yaðlayýp tost
ekmeklerine tepsiye yanyana dizin.
2) Sýcak kýymalý sosu ekmeklerin
üzerine gezdirip 175 derece ayarlý
fýrýnda 25 dakika piþirin ve fýrýndan
çýkarýn. Önceden hazýrladýðýmýz
sarýmsaklý yoður du ekmekler henüz
sýcakken üzerine dökün. Son olarak
yaðý kýzdýrýp, pul biberi ve naneyi ilave
ederek ocaktan alýnýz. Kýzgýn yaðý
yemeðin üzerine dökünüz. Sýcak olarak
servis yapýnýz.
Peynirli helva
Malzemeler:
1 paket margarin, 1.5 su bardaðý un
200 gram tuzsuz dil peyniri, 1 su
bardaðý toz þeker, 1 fincan su
1.5 su bardaðý dövülmüþ ceviz
Yapýlýþý:
Margarini tencereye koyarak eritiniz.
Unu yavaþ yavaþ ekleyerek un
sararýncaya kadar karýþtýrýn. Ufalanmýþ
dil peynirini unu karýþtýrmaya devam
ederek tencereye koyunuz. Peynirler
eriyinceye kadar devamlý karýþtýrýn.
Üzerine toz þekeri dökün. Bir kahve
fincaný su ekleyip hepsini karýþtýrýn.
Peynir kendi yaðýný verinceye kadar
karýþtýrýnýz. Daha sonra servis tabaðýný
alýp yayýnýz. Dilerseniz üzerine
dövülmüþ ceviz serpebilirsiniz.
Farklýlýða tahammül
edemediler
DERÝNKUYU-Fener Rum
Patriði Bartholomeos, Kapadokya'da
düzenlenen 'Bahar Ayini' ne
katýldý.Bartholomeos burada yaptýðý
konuþmada, dünyaya dostluk ve
barýþ mesajý verdi.
Fener Rum Patriði
Bartholomeos, Nevþehir' in
Derinkuyu Ýlçesi'nde bulunan Aziz
Teodoris Kilisesi'nde düzenlenen
Bahar Ayini'ne katýldý.
Ayine Yunanistan'ýn Selanik ve
Atina kentlerinden gelen yaklaþýk
200 kiþilik bir gurup da katýlýrken,
Derinkuyu'da yaþayan Müslüman
vatandaþlar ve çocuklar da ayine
ilgi gösterdi.
Yaklaþýk 1.5 saat süren ayinde
Ýncil'den çeþitli dualar okunurken,
ayin sonrasýnda Patrik
Bartholomeos, Rumca ve Türkçe
bir konuþma yaptý.
Konuþmasýna kendilerine ayin için
izin veren Nevþehir Valiliði ve
Derinkuyu Kaymakamlýðý'na
teþekkür ederek baþlayan
Bartholomeos, ayrýca ayine katýlan
Tiyatro Ekspres
Ürgüp'teydi
ÜRGÜP1996 yýlýnda
Bursa’da Bülent
Koltukçu
tarafýndan
kurulan 40
kiþilik
kadrosuyla
Bursa'nýn özel
tiyatrolarýn açýlmasýnda öncülük eden Tiyatro Ekspres
202. kez perdelerini açtý. Ürgüp Belediyesi kültür
merkezinde sahnelenen Acil Servis adlý oyun beðeni
topladý. Ekspres kültür merkezi tarafýndan Ürgüp
Belediye Baþkaný Bekir Ödemiþ'e tiyatroya verdiði
katkýlarýndan dolayý teþekkür plaketi verildi. Plaketi
Ürgüp Belediye Baþkan Vekili Ýlhami Erdoðan aldý.
Erdoðan 'belediye baþkanýmýz adýna bu plaketi alýyorum.
Ýlk kez bir tiyatro grubunun baþkanýmýza plaket vermesi
çok anlamlý' dedi.
Ekspres kültür merkezi tarafýndan Ürgüp Belediye
Baþkaný Bekir Ödemiþ'e tiyatroya verdiði katkýlarýndan
dolayý teþekkür plaketi verildi. Plaketi Ürgüp Belediye
Baþkan Vekili Ýlhami Erdoðan aldý.
Müslüman vatandaþlara da
sevgilerini iletti.
Bartholomeos, "Herkesin kendi
dinine sadýk kalarak, bütün
insanlarýn kendi aralarýnda sevgi ve
barýþ duygularý içerisinde
yaþamalarýný temenni ederim" dedi.
Bu arada Barthomeleos' un kiliseye
geliþi sýrasýnda bozkurt iþareti yapan
bir grup ülkücü patriði protesto etti.
Yaklaþýk 30 kiþilik grup, "Ya Allah
Bismillah Allahuekber"
sloganlarýyla Barthomeleos'a tepki
gösterdi.
Grup daha sonra, kilisenin
giriþinde bulunan çan kulesine Türk
bayraðý astý.
Olaylar üzerine jandarma ve
polis ekipleri, kilise giriþinde geniþ
güvenlik önlemleri aldý.
'Çevre Gazeteciliði'
eðitimleri düzenlendi
[Sesonline]- Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye,
The Guardian Foundation, UK ve REC Merkez Ofisi
tarafýndan yayýnlanan Green Horizon (Yeþil Ufuklar)
dergisi iþbirliði ile 25-28 Mayýs 2006 tarihleri arasýnda
Ankara’ da “Çevre Gazeteciliði Eðitim Atölyesi”
düzenleniyor.
Konu ile ilgili yapýlan açýklamada þöyle denildi:
"Tüm dünyayý tehdit eden çevre sorunlarý, ülkemizde
de hýzlý nüfus artýþý, kýrsaldan kente artan göç, plansýz
sanayileþme ve sanayi faaliyetlerinin geleneksel sanayi
bölgelerinden ülke coðrafyasýna yayýlma eðilimi, sanayi
alanlarý ve kentlerdeki alt yapý eksiklikleri nedeniyle
hýzla artmaktadýr. Bu sorunlar, bilinçli ve katýlýmcý bir
kamuoyunun eksikliðinden dolayý küresel felaket
boyutlarýna ulaþmadan, kamuoyunun sorunlarla ilgili
etkin bir þekilde bilgilendirilmesi çözüme giden yolda
en önemli adýmlarýn baþýnda gelmektedir. Bu noktada
medyaya önemli görevler düþmektedir.
Sahibi: Hacýbektaþlýlar A.Þ. adýna Naci Özçelik Sorumlu Yazý Ýþleri Müdürü: Aydýn Þimþek Genel Yayýn Yönetmeni: Osman Çoban
Yönetim Yeri: Çarþý içi Esnaf Kefalet Koop. binasý kat: 2 Hacýbektaþ/ Nevþehir Tel-Faks: 0384 441 39 47
E-mail: [email protected] Þirket e-mail: [email protected] E-groups: [email protected] Web:
www.hacibektaslilar.com Baský: Hacýbektaþlýlar A.Þ. Matbaasý Bala Mah. Bektaþ Efendi Sk. No: 38 Hacýbektaþ
Tel-Faks: 0384 441 29 16 Pazar günleri yayýnlanmaz. Yayýn Türü: Yerel Süreli Yayýn
Kuyrukluyýldýz hýzla yaklaþýyor
Gökbilimciler,
parçalanmakta olan bir
kuyrukluyýldýzýn gelecek
ay Dünya'ya yaklaþacaðýný
açýkladý. Kuyrukluyýldýz,
son yirmi yýlda Dünya'ya
en yakýn geçen gökcismi
olacak. Peki dünyaya
çarpma ihtimali var mý?
Gökbilimciler,
parçalanmakta olan bir
kuyrukluyýldýzýn gelecek
ay Dünya'ya yaklaþtýðýný,
ancak bu gökcisminin
Yeryüzü'ne milyonlarca
km uzaktan geçeceðini bildirdiler.
Amerikalý ve Avrupalý astronomlar, son
incelemelerine göre, parçalanmakta olan SW
3 (73 P Schwassman-Wachmann 3) adlý
kuyrukluyýldýzýn 40'tan fazla parçaya
bölündüðünü belirterek, bu gökcisminin 1228 Mayýs arasýnda Dünya'ya en çok
yaklaþacaðýný ve parçalarýndan birisinin
Yeryüzü'ne yaklaþýk 8,8 milyon km uzaklýktan
geçeceðini kaydettiler. Bunun son yirmi yýlda
Dünya'ya en yakýn geçen kuyrukluyýldýz
olacaðýný ve teleskop olmaksýzýn çýplak gözle
gökcisminin görülebileceðini belirten bilim
adamlarý, kuyrukluyýldýzýn Dünya'ya
yaklaþýrken parçalanmasýnýn da bu
gökcisminin incelenmesi açýsýndan önemli
fýrsat yaratacaðýný ifade ettiler.
Bu arada Amerikan Havacýlýk ve Uzay
Dairesi (NASA) yetkilileri, kuyrukluyýldýzdan
kopacak hiçbir parçanýn Dünya'ya
çarpmayacaðýný, tsunami ya da toplu ölümlere
neden olmayacaðýný açýklayarak, bazý internet
sitelerinde bir süredir 25 Mayýs'ta Dünya'ya
bir gökcisminin çarpacaðý yolundaki iddialarýn
asýlsýz olduðunu bildirdiler.
NASA sözcüsü Grey
Hautaluoma,
Space.com sitesine
yaptýðý açýklamada,
gökbilimcilerin 75
yýldan fazladýr
gözlemledikleri bu
kuyrukluyýldýzýn hiçbir
buzul parçasýnýn
Dünya'ya 8,8 milyon
km uzaklýktan fazla
yaklaþmayacaðýný
belirterek, bunun Dünya
ile Ay arasýndaki
uzaklýðýn 20 katý
olduðunun altýný çizdi. NASA'nýn Yakýn
Dünya Cisim Program Ofisi yöneticisi Donald
Yeomans da, 73P Schwassmann-Wachmann
3 kuyrukluyýldýzýný çok yakýndan izlediklerini
belirterek, bu gökcisminin ne Dünya'daki
insanlar, ne de Uluslararasý Uzay Ýstasyonu
(UUÝ) için tehlike yaratacak derecede
Dünya'ya yaklaþacaðýný vurguladý. NASA,
kuyrukluyýldýzýn baþlýca büyük parçasýnýn,
Dünya'ya en çok 11,7 milyon km uzaklýða
dek yaklaþacaðýný, amatör gökbilimcilerin
küçük teleskoplarla bu kuyrukluyýldýz
parçasýný gözlemleyebileceklerini bildirdi.
SW 3'ü ilk kez Alman astronomlar Arnold
Schwassmann ve Arno Arthur Wachmann,
asteroidleri incelerken keþfetmiþlerdi. Göreli
olarak kýsa yörünge süresi olan buzul gökcismi
SW 3, 1979'a kadar görülmemiþ ve 1985'teki
geçiþi sýrasýnda kaybolmuþtu.
Kuyrukluyýldýzýn Dünya'ya en çok 24
Mayýs günü yaklaþacaðýný belirten
gökbilimciler, amatör astronomlarýn bu harika
gökyüzü gösterisini kaçýrmamalarýný
öneriyorlar. (Sesonline)
Saðanak Yaðmur
En Yüksek 0C 16
En Düþük 0C 8
Parayý veren, kirletecek mi?
Yalçýn Ergündoðan
Doðanýn, çevrenin aslýnda bir daha
onarýlamaz þekilde tahribi “zehirli
variller” olayýnýn açýða çýkmasý ile sýkça
gündeme gelmiþti. Ardýndan da yeni
“Çevre Yasasý” gelecek, “çok aðýr
cezalar içerecek” gibi açýklamalar da
Çevre Bakaný ve hükümet yetkililerince
dillendirilmiþti. Çýka çýka karþýmýza
1988’den beri yürürlükte olan 2872
sayýlý yasanýn, adeta yeniden gözden
geçirilmiþ günümüze uyarlanmýþ þekli
çýktý. Elbette bu, yeterli bulunmadý.
Yeterli bulunmamanýn ötesinde getirdiði
yaptýrýmlar ve cezalarla da, “parayý
verenin, düdüðü çalacaðý” misali
olacaðýndan ötürü tepki aldý. Alýyor.
Yeni yasaya göre bakýn ne oluyor.
Tuzla'da yaþanana benzer bir olay
yaþanýrsa bunun cezasý 100 bin
YTL'den, 1 milyon YTL'ye kadar
çýkabilecek.
Yani, bir þirket ortaya çýkýp da;
“Atýklarýmý gömdüm. Cezasýný da
ödedim. Ne konuþuyorsunuz yahu?”
dese ne olacak.
“Kirleten öder” mantýðýyla deðil,
kirliliði önleme, hatta üretim aþamasýnda
önleme mantýðýyla hareket edilmesi ve
bu doðrultuda yasa çýkarýlmasý
gerekirdi. Ama yine olmadý. Ýþin özü,
bölüm bölüm doða özelleþtirildi,
özelleþtiriliyor.
Açýkçasý bu konuda, Greenpeace
temiz üretim yolunu göstermek için
kampanyalar yürütmüþ ve çözümler de
önermiþti. Þimdi bunlara el atmanýn
tam da zamaný idi…
“ÇERNOBÝL DE GÜVENLÝYDÝ”
Biliyorsunuz 26 Nisan, Çernobil
nükleer faciasýnýn yirminci yýldönümü
idi.
Çernobil de, zamanýnda “güvenli”,
“tam korumalý” gibi ifadelerle yapýlmýþ
ve Sovyet yurttaþlarýna öyle tanýtýlmýþtý.
Ama görüldü ki, gerçek öyle deðilmiþ…
Çernobil’de meydana gelen nükleer
kaza sonunda atmosfere salýnan
radyoaktif madde, Hiroþima ve
Nagazaki'ye atýlan atom bombalarýnýn
yaklaþýk 200 katý kadar.
Beyaz Rusya “Ulusal Bilimler
Akademisi”nin araþtýrmasýna dayanan
Greenpeace raporunda Çernobil felaketi
sonrasý sadece kanser nedeniyle
ölenlerin sayýsý 93 bin civarýnda. 2
milyar insaný etkileyen felâket yüzünden
270 bin kiþinin kansere
yakalanabileceðine de dikkat çekiliyor.
Her ne kadar nükleer lobiler eliyle,
olayýn üstü örtülmeye kalkýlsa da gerçek
durum bu.
***
26 Nisan vesilesiyle, tüm dünyada
olduðu gibi ülkemizde de “nükleer
tehlike”nin altý çizildi. Ama hükümet
çevreleri bir kez nükleer lobi’nin etki
alanýna girmiþ, çýkarmak zor!
Bildiðim bildik, dediðim dedik
tavrýyla “nükleer santral” kurulmasý
yönünde çalýþmalar sürüyor.
Bakalým, “nükleer yalanlar” ve
“nükleer lobi” mi galip gelecek, yoksa
bilimsel veriler ve gerçekler mi?
(Sesonline)

Benzer belgeler