telgraf 456 - Telgraf Gazetesi – Londra
Transkript
telgraf 456 - Telgraf Gazetesi – Londra
Britanya’da seçim çalışmaları başladı Sayfa 7 Edmonton Adayları ve Öncelikleri Sayfa 8-9 Londra’da Yaşayan Kürdistanlılar Öcalan’ın Özgürlüğü İçin Yürüdü Sayfa 14 telgraf.co.uk Carşamba, 18/02/2015 Sayı HAFTALIK HABER GAZETESİ 456 Cameron’dan İşsiz Gençlere: Çöp Toplayacaksınız, Duvar Yazılarını Temizleyeceksiniz Britanya’da yapılacak genel seçimlere iki aydan az bir süre kala siyasi partilerin seçim taahhütleri daha da belirginleşiyor. Muhafazakar parti lideri Cameron’un hedefinde her zamanki gibi yine fakirler var. David Cameron, 18-21 yaş arası işsiz gençlerin gönüllü (Mecburi) işlerde çalışma zorunluluğu planlarını açıkladığının aynı günü, ülkenin dini liderlerinden siyasi partilere fakirlerin günah keçisi yapılmamaları uyarısı geldi. Muhafazakar Parti, gençlerin alacakları sosyal yardımlar için çalışmaları gerektiğini savunurken, 50 bin gencin devlet yardımı almaya başladıkları ilk günden itibaren önlerine konulacak gönüllü işlerde çalışmak zorunda olacaklarını açıkladı. Başbakan Cameron konuyla ilgili yaptığı açıklamada, işsizlik yardımı alan gençlerin gönüllü çalışıp, aynı zamanda iş aramaları gerekeceğini söyledi. Britanya’da 7 Mayıs’ta gerçekleşecek genel seçimler yaklaştıkça siyasi partilerin seçim manifestoları şekil alıyor. Bu hafta İşçi Parti lideri, Ed Miliband eğitim ile ilgili planlarını açıklarken, Cameron, sosyal yardım ve istihdam ile ilgili açıklamalarda bulundu. Cameron’ın açıkladığı planlara göre, iş arayan gençlere, gençlik harçlığı adı altında, Jobseekers Allowance ile aynı miktarda, haftada £57.35 ödenecek. Bu ödemeyi alabilmek için de haftada 30 saat mecburi olarak, yerel toplum kurumları gibi yerlerde, gönüllü çalışmaları gerekecek. Aksi takdirde sosyal yardımları kesilecek. Cameron konuyla ilgili şöyle konuştu: ‘‘Bu genç insanların iş deneyimine, ve her gün işe kalkıp gitmenin düzen ve disiplinine ihtiyaçları var. İlk günden, paylarına düşeni yapmaları ve çaba göstermeleri gerekiyor. Bu da, yaşlılar için yemek yapmak, çöp toplamak, duvar yazılarını temizlemek, ya da toplum kurumlarına çalışmak olabilir.’’ Haberin devamı sayfa 4’te Londra Başkonsolosu, Irkçılık, Bayrak Cümbüşü, Özgecan Ve Cemevi... Irkçılık ve faşizm virüsü mülteci olmak zorunda bırakıldığımız Avrupa kentlerinde de peşimizi bırakmadı. Bir yandan yaşadığımız ülkede mülteci olmanın getirdiği ayrımcılık ve ırkçılıkla yüz yüze kalırken, bir yandan da Türkiye Cumhuriyeti temsilcilikleri aracılığıyla bizi buralarda mülteci eden ırkçılıkla yüz yüze kalırız. Mesela başkonsolos veya büyükelçi bugüne kadar yanlışlıkla bile olsa Kürt kelimesini ağızlarına almamışlardır. Onların iliklerine kadar işleyen faşizm virüsü buna asla müsaade etmemektedir. İşte bu hastalığın bir örneği de bu hafta yaşandı. Türkiye gencecik bir Alevi kızın işidvari bir şekilde vahşice katledilip yakılışına kilitlenmişken, Türkiye Cumhuriyeti başkonsolosu Emirhan Yorulmazlar konsoloslukta kurumunun isminin önünde TÜRK olan tüm kurumları toplayarak bayrak partisi düzenliyor. Aras Ararat’ın yazısı sayfa 13’te… ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 2 Londra’daki Kadın Kurumları: ‘Özgecan Aslan’ın Katline Sessiz Kalmayacağız’ düşmanı, ayrımcı ötekileştirici tüm uygulama ve söylemlere son verilmelidir. Kadınların hayatı ateş hattındayken, bedenleri erkek egemenliğinin ve cezasızlığın alevleri arasında kül edilmeye çalışılırken bu yangını söndürecek olan kadın dayanışmasının gücü, kadınların örgütlü mücadelesidir!.. Artık tek bir kadının bile şiddet görmesine, katliamına tahammülümüz yok! Adalet istiyoruz! Yaşam hakkı istiyoruz! Erkek egemen tecavüz kültürünün son bulmasını istiyoruz! Kadın katliamına karşı başta kadınlar olmak üzere İngiltere’deki tüm toplum kesimlerini AKP hükümetine karşı tepkisini göstermeye ve Özgecan Aslan’ın katline sessiz kalmamaya çağırıyoruz!. Mersin’in Tarsus ilçesinde genç kız Özgecan’ın vahşice katledilişine yönelik tepkilerek artarak devam ediyor. Londra’da çalışma yürüten kadın kurumları konu ile ilgili açıklama yaptılar. Kadın kurumları tarafından yapılan ortak açıklamada şunlar belirtildi; ‘‘8 Mart’a yaklaştığımız bugünlerde, Türkiye’den bir genç kadının katledilmesi haberiyle yüz yüze geldik. 20 yaşında üniversite öğrencisi Özgecan Aslan, Mersin’deki evine gitmek üzere bindiği şehirlerarası minibüste tecavüz edilmesine karşı direnirken yakılarak öldürüldü. Cesedi bir dere kenarına atılmış olarak bulundu. Türkiye’de kadınlar isyanda!.. Bir çok yerde bu katliamı kınayan gösteriler ve açıklamalar gerçekleştiriliyor. Türkiye’de 12 yıldır iktidarda olan Ak Parti (AKP) hükümeti ‘sözde’ önlemleriyle kadın cinayetlerindeki sistematik artışa sey- irci kalmakla yetinmeyip, hayatın her alanında erkek egemen zihniyeti pekiştirerek kadın katillerini ‘tahrik’ indirimiyle kollamakta. Resmi rakamlara göre 12 yıllık AKP iktidarı döneminde kadın cinayetlerinde yüzde 1400 artış olmuştur. Kadın hareketinin kadın cinayetlerine karşı acil önlem taleplerine kulak tıkayan, imzaladığı uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmeyen, etkili ve acil önlemler almaktan imtina eden AKP hükümeti, yüzlerce kadının ölümünde olduğu gibi üç gün önce öldürülüp bedeni yakılan Özgecan Aslan’ın katledilmesinde de sorumluluk sahibidir! Tüm uygulamaları, “fıtrat” adaleti savunusu ve kadın düşmanı söylemleriyle kadın erkek eşitliğini reddeden, genç yaşta evliliği ‘rüşvet’lerle teşvik etmeye çalışan, çocuk gelinliğine etkili önlemler getirmeyen, kadın irşat bürolarıyla kadınlara itaat telkin eden, çıkardığı kadın paketleriyle kadınlar için muhafazakar, itaatkar, suskun, aile içine sıkıştırılmış, annelikle belirlenmiş bir yaşam kalıbı biçen AKP hükümeti, din görevlilerini evlerin içine kadar gönderme ve toplumu tahakküm altına alma niyetiyle kadınları her türlü şiddete daha da açık hale getiriyor. Bu politikalardan güç alan erkekler, kadınlara her türlü şiddeti uygulama “hak ve yetkisini” kullanıyor, tecavüz ediyor, şiddetin her türlüsünü uyguluyor, vahşice öldürüyor. Derhal önlem alınmalıdır! Kadın Özgecan›ların ve binlerce kadının gerçek katilleri erkek egemen hukuku, kadın köleliği üzerinde yaygınlaştırılmaya çalışılan yaşam alışkanlıkları, ahlak değerleri ve kültürü ile Türk devleti ve AKP iktidarıdır!.. HAFTALIK HABER GAZETESI ROJNAMEYA NÛÇEYAN A HEFTANE Editör Alaettin Sinayiç [email protected] Muhabirler Esra Türk Erem Kansoy [email protected] Grafiker Yüksel Adıgüzel [email protected] Yayın Sahibi Tel News Ltd. Adres 33 Dalston Lane London, E8 3DF Telefon 0207 9230 838 0742 9481 490 Web www.telgraf.co.uk Reklam Türk devleti ve AKP iktidarına uyarıda bulunuyoruz; [email protected] Başta Özgecan Aslan olmak üzere tüm katledilen, şiddete uğrayan kadınların uluslararası sesi, soluğu ve adalet arayıcısı olacağız. [email protected] Ellerimiz; Türk devleti ve AKP iktidarının yakasında olacak!’’ Bildiride imzaları bulunan kadın kurumları: Day-Mer Kadın Komisyonu, Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB), Roj Kadın Meclisi, Britanya Alevi Kadınlar Birliği, Yeni Kadın Londra, Demokratik Kadın Hareketi Avrupa, Kırkısraklılar Kadın Kolları, Bozcader Kadın Kolları, Tilkililer kadın kolları, Alxas Kistik Kadın kolları, Nurhak Derneği Soru ve görüşleriniz: BÜYÜK REKLAM KAMPANYASI Kürt ve Türk toplumuna ulaşmanın en iyi yolu Tüm reklamlarınızda %30 indirim Tüm seri ilanlarınız ÜCRETSİZ www.telgraf.co.uk [email protected] 07429481490 | 02079230838 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 3 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 4 Baş sayfadaki haberin devamı... Cameron konuşmasının devamında şunları belirtti; ‘‘Sosyal yardım sistemiyle ilgili ilk deneyiminiz, evet yardım alabilirimdirama karşılıksız alına bilinecek bir şey değil, ve topluma geri bir şeyler kazandırabileceksin.’’ İşçi Parti, çalışma ve emeklilik gölge bakanı, Stephen Timms, başbakanın gençlere yönelik bu planlarının her hangi bir şekilde iş bulmalarına katkı sağlamayacağını ifade etti. İşçi Parti, gençlerin işsizliğine yönelik planlarında altı aylık, ‘düzgün maaşlı’ iş bulma sözü var. İşçi Parti bu programı, bankacıların ikramiyelerini keserek ödeyeceklerini, ve verilen işleri kabul etmeyen gençlerin yardımlarının kesileceğini açıkladı. Muhafazakar Parti, aynı zamanda, seçimleri kazanırsa, senelik alınan toplam yardımı 23 bin sterlinde kısıtlayarak, burada elde edilen kazancı üç milyon staja yönelik kullanacağını söyledi. Muhafazakar Parti’nin diğer tartışma yaratan planı, kilo, içki ve uyuşturucu sorunlarından kaynaklı çalışamayan kişilere yönelik. Seçimi kazandıkları taktirde, tedavi ret edenlerin yardımlarını kesebileceklerini açıkladı parti. Fakirler Günah Keçisi Değil Geçtiğimiz hafta ortaya çıkan, HSBC bankasının vergi kaçakçılığına destek sunduğuna dahil haberleriyle zenginlerin paylarına düşen vergiyi ödeyip ödemediklerine yönelik tartışmalar devam ederken, siyasi partilerinin sosyal yardımlara yönelik kesintileri İngiliz Kilisesini konuya dahil etti. Church of England piskoposlar, fakirlerin ‘günah keçisi’ yapılmalarına yönelik uyarıda bulundular. Konuyla ilgili açık bir mektup yazan piskoposlar, İngiliz siyasetinin yeni bir ahlaki yaklaşıma ihtiyacı olduğunu ifade ettiler. Medya’da, İngiltere tarihinde, bir genel seçim öncesi ilk defa böyle bir mektubun yazıldığına dikkat çekildi. Mektupta halkın seçimlerde oy kullanmaları için çağrıda da bulundu. Cameron, piskoposların fakirlere ve sosyal yardım alanlara yönelik söylediklerini kabul etmeyerek, ‘insanların tembel’ kalmalarının adil olmadığını ifade etti. Mektupta toplum içerisinde yoksulluk ve eşitlik üzerine şöyle yazılıyor: ‘‘Eşitliği prensip olarak destekleyen bir toplumun, özellikle yoksul ve savunmasız insanlara yönelik çelişkili tavırları, onları istenilmeyen ve değer verilmeyen insanlar olarak görüyor. Toplum içerisinde ihtiyaçları olan insanları karalamak zararlıdır çünkü toplum içerişinde insanların birbirlerine destek verme içgüdüsünü küçümsüyor.’’ Mektupta, ayrıyeten, İngiliz Kilisesinin hangi siyasi partinin bugünün sorunlarına en iyi yanıtı olduğuna dahil tek bir fikri olmadığı belirtilirken, doğaya saygı gösteren ve insan onurunu yücelten politikaları destekledikleri vurgulanıyor. ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 5 Trafalgar Meydanında Özgecan İçin Eylem Yapıldı Haber-Foto: Erem Kansoy Geçtiğimiz günlerde Özgecan Aslan’ın vahşice katledilmesi ile Türkiye’deki egemen erkek zihniyetine tepkiler giderek artıyor. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın bir çok kentinde tepki eylemleri devam ederken başkent Londra’da da onlarca kişi Özgecan için bir araya geldi. Mersin’in Tarsus bölgesinde canice tecavüze uğradıktan sora yakılarak katledilen Özgecan ile Türkiye genelinde ayaklanırken Avrupa’nın çeşitli başkentlerinde de eylem ve protesto sesleri yükseliyor. Yaşanan acı olayın ardından Londra’da da Fikir Kulupleri Federasyonu Londra’nın çağırısı ile ünlü Trafalfgar meydanında toplanan yaklaşık 250 duyarlı vatandaş başka Özgecan’ların hayatını kaybetmemesi için bir eylem düzenlendi. Gerçekleştirilen eylemde gençlerin yoğunluğu büyük ilgi çekerken, okunan İngilizce basın açıklamaları da çevredekileri bilgilendirdi. ‘adalet yoksa barış da yok’ sloganının devamlı atıldığı eylemde gençler Özgecan’ın anısına alanda mumlar yaktı. Acil eylem ve anma çağırısı ile Trafalgar meydanına toplanan duyarlı vatandaşlar toplumlarımızın bu tarz konularda daha duyarlı olup daha katılımcı olması gerektiğini vurgulayan ortak fikirler ortaya koydu. FKF Londra sorumlusu Arda Işık Eylem sırasında “Sorumlusu kadını cinsel obje gösteren kadının kürtajina kadar karışan mini etekli kadına tecavüz normal diyenlerdir tecavüzcüleri mahkemelerde aklayanlar ve yenilerine yol açanlardır. Özgecan Aslan Artık Kavgamızın Solmaz Gülüdür ve Hürriyet Kavgamızda Sonsuza Dek Yaşayacaktır “ dedi. Eylemde eş zamanlı okunan Türkçe ve İngilizce basın açıklaması da çevredikelerin ilgisini çekti ve yoğun ilgi gördü. 6 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 7 Britanya’da seçim çalışmaları başladı Eğitim Köşesi OKTAY ŞAHBAZ Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı [email protected] HDP Britanya Seçim Koordinasyonu Cumartesi günü gerçekleştirdiği basın toplantısı ile seçim çalışmalarını basına ve kamuoyuna duyurdu. Haringey’de bulunan Kürt Toplum Merkezinde gerçekleştirilen basın toplantısında, HDP Britanya Seçim Koordinasyonu’nun kuruluşu hakkında kısa bilgi verildikten sonra, 18 kurum ve yöre derneğinin imzaladığı basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında, “7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak Genel Seçimler ile yeni bir gelecek bekliyor. Bugün Türkiye’de yaşayan işçiler, emekçiler, ezilen halklar, ezilen inanç toplulukları, ezilen kimlikler ve biz Avrupa’daki ezilen göçmenler bir dönemecin eşiğindeyiz” tespiti yapıldıktan sonra “Ya devletin tüm kurumlarına yerleşen AKP’nin , “Yeni Türkiye” adı altında, padişahlık türü bir başkanlıkla bize biçtiği cendereye, kendilerine mutlak muhtaç bir tebaa olmaya ve boyun eğmeye evet denilecek; Ya da “artık yeter” denilerek AKP’nin karşısında çıkılacak, kendi geleceklerimizi belirleyecek adımları atacağız…” denildi. Basın açıklamasının devamında şu görüşlere yer verildi. “Nasıl ki; Kobanê halkı yapılamaz denileni yapmış ve tarihsel bir direnişle emperyalistlerin çocuğu, AKP’nin beslemesi DAİŞ/IŞİD çetesini bozguna uğratmışsa; Nasıl ki; Yunanistan işçi ve emekçileri, Troyka’nın, AB’nin dayattığı kemer sıkma politikalarına hayır diyen HDP’nin de kardeşi olan SYRIZA’nın hükümet olmasını sağlamışsa; Nasıl ki; İspanya’da işçi ve emekçiler PODEMOS’u bir yıl içinde yüzde 30’lara taşımışlarsa; İnanıyoruz ki; Türkiye’de yaşayan işçi ve emekçiler, Kürtler, Ermeniler, Araplar, Çingeneler ve diğer tüm ezilen halklar; Aleviler, Süryaniler, Ezidiler, diğer tüm inanç toplulukları ve inanmayanlar; LGBT bireyler, kadınlar ve gençler; Avrupa’da ve Britanya’da yaşayan göçmen işçi ve emekçiler, sürgünler olarak AKP’ye dersini vereceğiz… Bugün artık AKP’nin tek alternatifinin Halkların Demokratik Partisi, HDP olduğu, bütün gelişmelerle kanıtlanmıştır. Artık herkes görmektedir ki; İşçilerin, emekçilerin gerçek dostu; işçi haklarını korumak ve işçi güvenliğini sağlamak için Parlamentoda ve sokaklarda, grevlerde, direnişlerde işçi ve emekçilerin yanında olan HDP’dir. Ezilen halkların gerçek dostu; başta Kürt halkı olmak üzere, Ermenilerin, Arapların, Çingenelerin ve tüm diğer ezilen halkların haklarına toz kondurmayan, onları aşağılamayan ve aşağılatmayan HDP’dir. Alevilerin, Suryanilerin, Ezidilerin, ezilen inanç topluluklarının ve inanmayanların gerçek dostu; onların eşit yurttaşlar olarak haklarını sonuna kadar savunan HDP’dir. Ezilen kadınların gerçek dostu; onları toplum içinde değersizleştirmeyen, onları yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit hale getirmek için eş başkanlık dahil kota uygulamalarıyla örnek olan HDP’dir. LGBT’li bireylerin gerçek dostu; onları ötelemeyen ve haklarının mücadelesini veren HDP’dir. Gençlerin gerçek dostu, gençlere güvenen, gençlerin farklı arayışlarını önemseyen, bir genç partisi olan HDP’dir. Biz ezilen göçmenlerin, sürgünlerin gerçek dostu, hiçbir zaman yaşamında ayrımcılık yapmayan, ırkçılık yapmayan, ırkçılarla ve faşist görüşlerle işbirliği yapmayan HDP’dir. Buna inanan bizler, demokratik kitle örgütleri, yöre dernekleri olarak, Britanya’da yaşayan tüm göçmen işçi ve emekçileri, ezilen halklardan ve inanç topluluklarından halkımızı 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’ye oy vermeye çağırıyoruz. HPD’ye oy verelim ki AKP karşısında çaresiz olunmadığını gösterelim… HDP’ye oy verelim ki kendi geleceğimizin, Yeni Yaşam’ın inşasında yer alalım… HDP’ye oy verelim ki, tüm dünya yeni bir Kobanê’yi, yeni bir SYRIZA’yı, yeni bir PODEMOS’u görsün… HDP’ye oy verelim ki, bizleri küçümseyenlere dersini verelim… Bunun için tüm halkımızı, HDP Britanya Seçim Koordinasyonu’na bağlı olarak yürütülecek seçim çalışmalarına aktif katılmaya, Yeni Yaşam projesinin yaşam bulmasında rol üstlenmeye çağırıyoruz… Oylar HDP’ye…” Hedef en az 30 bin oy almak Basın açıklamasından sonra HDP Britanya Seçim Koordinasyonu olarak, koordinasyonun fonksiyonu, sosyal medya adresleri ve hedefler konusunda bilgi verildi. HDP Britanya Seçim Koordinasyonu olarak 30 bin oy alma hedefiyle çalışacakları açıklaması yapılırken, bu çalışmalarda yer almak isteyenlerden destek istendi. Toplantıda katılımcılar da bu hedefe varmak için daha fazla nelerin yapılması gerektiği üzerine fikirlerini paylaşırken, toplantı büyük bir moral ve çalışmaya kilitlenmişlik duygusuyla bitirildi. 19 kurum ve yöre derneği destekliyor Bazı yöre dernekleri kurumsal olarak destek açıklamasını henüz yapamasa da 19 demokratik kurum ve yöre derneği HDP Britanya Seçim Koordinasyonu’na katılmış ve çalışmaya desteğini sunmuş durumda. Seçim çalışmaları kapsamında koordinasyon içinde yer alan kurumlarda kurulan standlarda kayıt yaptırmak isteyen vatandaşlara yardımcı olunacak. Destekleyen kurumlar: Britanya Kürt Halk Meclisi, Kürt Toplum Merkezi, Londra Halkevi, Nothingham Kürt Toplum Merkezi, Sussex Kürt Toplum Merkezi, Roj Kadın Meclisi, Civanan Azad Gençlik Meclisi, Göçmen İşçiler Kültür Derneği –GİK-DER, Londra Sosyalist Kadınlar Birliği, Britanya Özgür Tutsaklarla Dayanışma Komitesi, Londra Cumartesi Anneleriyle Dayanışma Komitesi, DAY-MER, El-Com, Kaşanlı Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği, Kırkısraklılar Dayanışma Merkezi, Alxas Kistik Com, Dersim-Der, Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Komitesi–ICAD Britanya Seksiyonu. Yurt dışında oy kullanacak seçmenlerin dikkat etmesi gerekenler: Yapılması gereken işlemler; 1) Eğer kimlik yoksa en yakın konsolosluğa gidip kimlik çıkartmak gerekiyor. 2) Eğer kimlik varsa, Bu adresten kimlik bilgilerini girip yurt dışı seçmen listesinde isminizin olup olmadığını Yüksek Seçim Kurulu (www.ysk.gov.tr) web adresinden sorgulamanız gerekiyor. 3) Eğer seçmen listesinde kaydınız yoksa www.nvi.gov. tr adresinden adres beyan formu indirerek doldurmanız ve kimlik fotokopisi ile beraber ilgili konsolosluğa gönderilmeniz gerekiyor. 14 Mart tarihinde Yurt Dışı Seçmen Listesi www.ysk.gov.tr adresinde ilan ediliyor ve hemen ardından itiraz süresi başlıyor. 27 Mart tarihinde itiraz süresi bitiyor. 8 Mayıs’ta oy verme işlemleri başlıyor. 31 Mayıs’ta bitiyor. Sınavlara Hazırlanmanın Tam Zamanı Sınavlar, her çocuğun ve ailenin korkulu rüyasıdır. Yeni yıla girdiğimize göre sınavlarda yaklaşıyor anlamına geliyor. İster ilkokulda olun, ister ortaokulda ister kolej veya üniversitede İngiltere’de Mayıs ve Haziran ayları sınav dönemine tekabül ediyor. Bir çok çocuk bu dönemde hem ailesi hem de okul tarafından büyük bir baskı altına alınır. Beklentiler yüksektir ama yardım hiç bir zaman yeterli değildir. Öğrencinin yaşı kaç olursa olsun bu dönem her zaman zor bir dönemdir. Bir çocuk bu döneme daha iyi nasıl hazırlanır? Bu haftaki yazımda bu konuda yardımcı olmaya, önemli gördüğüm bir kaç öneri yaparak değineceğim. Umarım yardımcı olur… Sınavlara hazırlanmanın en önemli noktası her şeyi son dakikaya bırakmamak ile başlar. Her ne kadar bu anlayış etrafta yaygın olsa bile bilenmesi gereken bunun en iyi yöntem olmadığı gerçeğidir. Bir çalışma programı doğrultusunda günlük düzenli ders çalışan çocuklar her zaman başarılı olmuşlardır. Kaç dersiniz var? Toplamda kaç sınav yapacaksınız? En çok hangi derste zorlanıyorsunuz? Bu soruların cevaplarını yazdıktan sonra bir çalışma programı yapmak mümkün olacaktır. Bu doğrultuda bir öğrenci okul sonrası zamanını birer saatlik seanslara bölerek ne kadar ders çalışacağını belirleyebilir. Sınavlara hazırlanırken bol bol soru çözmek önemli. Fakat soru çözerken iki nokta daha da önemli, hangi soruları çözeceğiniz ve ne kadar iyi çözdüğünüz. Sınavlara hazırlanırken bir öğrenci için en iyi soru bankası geçmiş sınav kağıtları olacaktır. Bir öğrenci bu kağıtları ister okulda öğretmeninden isterse de kitapçılardan temin etmesi mümkün ve kolaydır. Daha sonra bilgisi dahilinde bu soruları çözmek öğrenci için faydalı olacaktır. Çözmekten daha da önemlisi aslında bir öğrencinin bu çalışmadan çıkartması gereken sonuç konuya ne kadar hakim olduğunu anlamasıdır. Bunun içinde yapılacak en iyi etkinlik soruyu çözdükten sonra cevabı bir arkadaşına yada öğretmenine anlatması. Hem cevabını anlatmak hem de vardığı sonuca nasıl ulaştığını belirtmesi önemli. İyi yapıldığında öğrenciye ciddi bir öz güven gelecektir, iyi yapılmadığı takdirde öğrencinin eksikliğini görmesine ve o konuyu tekrar çalışma ihtiyacı duymasını sağlayacaktır. Sınav çalışırken en çok yapılan etkinlik not veya yazı yazmaktadır. Klasik olan bu yöntem dışında bilgiyi resim veya diyagram ile anlatmak bazı şeyleri daha iyi hatırlamamızı sağlayacaktır. Görsel olması beynimizin bazı bilgileri bazı şekiller veya resimler ile bağ kurmasını ve hafızamıza kolay ulaşmamızı mümkün kılar. Bu konuda en iyi hazırlık için ilk olarak öğrencinin bir konu seçmesi olacaktır. Daha sonra seçtiği konu hakkında bildiği her şeyi sıralamak ile başlayacaktır. Sıralama yapıldıktan sonra hatırlamakta zorlanılan alt başlıkların işaretlenmesi lazım. Son olarak her işaretlenen alt başlığa uygun resim veya diyagram çizilip tekrarlanılır. Öğrencinin bundan sonra yapması gereken konuyu resimler veya diyagramlar kullanarak birine anlatması olacaktır. Yukarda belirtiğim gibi sınav dönemi herkes için, özelliklede öğrenci için, stresli bir dönemdir. Bu dönemde sakın çocuklarınızdan 24 saat ders çalışmalarını beklemeyin. Onlardan sadece düzenli ve programlı ders çalışmalarını bekleyin. Konu aralarında dinlenmelerini önerin, gezmelerini, sağlık bir şekilde beslenmelerini sağlayın. Sınavların önemini anlatın ama hiç bir zaman ‘Dünyanın sonuymuş’ gibi bir psikoloji ile yaklaşmayın. Başarılı olsa da olmasa da çocuklarınızın bir sonraki adımı sağlam atmaları için onlara yardımcı olun. Başka bir alternatifiniz olmamalı! ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 8 Edmonton Adayları ve Haber: Esra Türk Britanya’da, 7 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerde, İşçi Parti’nin Edmonton milletvekili adayı, 21 Şubat’ta, partinin Enfield üyelerinin seçimiyle belirlenecek. Uzun yıllardır Britanya parlamentosunda toplumumuzun yoğun olarak yaşadığı Edmonton’u temsil eden Andy Love, beklenmedik bir şekilde seçimlerde aday olmayacağını açıkladıktan sonra yüzden fazla kişi milletvekilliği için İşçi Parti’ye aday adayı olmuş bunların arasından genel merkez tarafından üç kadın aday kısa listeye seçilmişti. Önümüzdeki hafta yapılacak toplantıda delegeler Edmonton milletvekili adayını belirleyecek. AYFER ORHAN İhtiyaçlarını İyi Biliyorum Standart prosedür olarak, normalde bölge delegelerin belirledikleri kısa liste bu defa partinin, üst düzey kurumu, Genel Merkez (National Executive Council) tarafından seçildi. Kadın ve etnik köken kotasının işlendiği, kısa liste seçimine kalan üç adayAyfer Orhan, Kate Osamor ve Kate Anoluegazetemize önceliklerini ve Edmonton için neden doğru aday olduklarını anlattılar. Kıbrıs kökenli Ayfer Orhan, uzun yıllardır Enfield’in Ponders End bölgesinde belediye encümeni olarak görev yapıyor ve belediyenin Eğitim ve Çocuk Hizmetleri kabine üyesi. Edmonton’da daha önce yaşayan Orhan, bölgeyi ve ihtiyaçlarını iyi bildiğini ve bölgede yaşayan tüm toplumlarla birlikte çalışarak sorunlarına çözüm getirebileceğini belirtti. Orhan, toplumların milletvekili olmak isteyen insanlardan en yüksek seviyede beklentileri olmaları gerektiğini özellikle vurguladı. Ayfer Orhan: Bölgeyi ve Bölgenin Orhan, seçim kampanyasını ve hede- KATE ANOLUE flerini şöyle anlattı: ‘‘Seçim kampanyam çok olumlu geçiyor. Bana destek veren arkadaşlarım ve benim için yorucu ama dürüstçe, ve Edmonton’ın ihtiyaçlarına yönelik iyi bir çalışma oluyor. Dürüstçe, ve itibarlı bir şekilde bölgenin sorunlarını konuşuyoruz. ‘‘Ben, Edmonton’a, senelerce yürüttüğüm çalışmaların deneyimini sunuyorum ve bölgede yaşayan birisi olarak sorunlarını iyi bilen birisiyim. ‘‘Öncelik verdiğim konulardan birisi, gençlerin işsizliği ve iş öğrenme imkanları. Ben belediye ile birlikte çalışarak bölgeye KATE OSAMOR daha fazla iş ve staj imkanları getirmek istiyorum. Böylece, gençlerimiz eğitimlerini bitirdiklerinde iyi iş imkanlarıyla karşılaşırlar. ‘‘İkinci olarak, belediye kabinesinden arkadaşlarla birlikte çalışarak en üst düzeyde evlere sahip olarak, bölge sakinlerine iyi ve temiz evler vermek. Enfield belediyesi, İşçi Parti yönetiminde olduğu için buna yönelik çalışmalar zaten mevcut, ve bunları sunmaya devam etmek için, kabineyi bilen birisi olarak, onlarla en iyi şekilde ben çalışabilirim. Şu anda, belediye evleri ve farklı gelirlere göre satılık evler olmak ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 9 Öncelikleri üzere, 2200 yeni ev yapılıyor bölgede. ‘‘Üçüncü olarak, benim ve bölgede yaşayan insanlar için önemli olan konu ise suç oranlarını düşürmek. İnsanların kapılarını çaldığımda bana gençlerin işlediği suçların artmasından endişe duyduklarını söylüyorlar. O yüzden eğitim, verimli iş imkanları ve sosyal faaliyetlerin faydalı olacağını düşünüyorum. Enfield’de gençler için merkezler var ve gençlik meclisi bulunuyor, ben de bu hizmetleri daha da genişletmek için belediye ile çalışacağım. Gençler okulu bıraktıklarında iş bulup kendi maddi bağımsızlıklarını kazansınlar ve gençlik merkezleri aracılığıyla faaliyetlere dahil olmaları onları suç işlemekten uzak tutacak unsurlar. ‘‘Boris Johnson’ın Edmonton’daki polis sayısını azaltması büyük bir talihsizlik. Polis sayısını yükseltmek için Büyükşehir Belediyesine baskı kuracağım. Aynı zamanda, gençlere bıçak ve silahtan uzak durmaları için destek veren kurumlarla çalışacağım. ‘‘Edmonton’daki bütün toplumlardan destek aldım. Türkçe konuşan toplumu diğer toplumlardan ayırmıyorum, bütün toplumla çalışan kapsayıcı bir adayım.’’ Kate Osamor: Toplumla birlikte ihtiyaçlar doğrultusunda çalışacağım Osamor, Unite sendikasına üye ve uzun yıllardır sendika çalışmaları içerisinde yer almış bir aday. Mahalle doktorunda çalışan Osamor sağlık hizmetlerine yönelik duyarlı ve sistemi bilen birisi. Edmonton’ın sesini Westminster’a taşımak istediğini söyleyen Osamor, seçim çalışmalarını ve hedeflerini şöyle anlattı: ‘‘Kampanya kısa olduğu için yoğun geçiyor ama olumlu yanıtlar alıyorum. Kampanyaya, bölgenin farklılıklar içerdiğinin bilinciyle giriyorum. Edmonton’ın sesini Westminster’da duyurmak istiyorum- yani Westminster’ın bölgeyi yöneltmesine karşın Edmonton Westminster’a ne istediğini söyleyecek. ‘‘Ben açık ve sorumlu olarak toplumla birlikte ihtiyaçları doğrultusunda çalışacağım. Var olan parti tabanıyla çalışıp yeni üyeler katarım partiye. Gençlerin siyasete ilgisiz olduklarını görüyorum, o yüzden gençlerle birlikte çalışmak istiyorum. Maalesef, hükümetin kesintilerinden dolayı, gençleri oldukça olumsuz etkileyen zor kararlar verildi. ‘‘Edmonton’da ulaşım sistemi gelişmesi gerekiyor. Ben tren şirketleriyle konuşup hizmetleri geliştirmek içim çalışacağım. ‘‘Konut sorunu önemli diğer bir konu. Uygun fiyatta daha fazla ev yapılması gerekiyor. Aynı zamanda, yüksek kiralara karşı bir tavan fiyatı için çalışacağım. Ama temelde ev eksikliği var ve bu sorun çözülmesi gerekiyor. ‘‘Sağlıkta oldukça önemli bir konu. Chase Farm hastanesindeki acil bölümün kapatılamasının North Middlesex hastanesine nasıl olumsuz etki yaptığını ben bizzat gördüm. ‘‘Bölgedeki kampanya yürüten gruplarla birlikte çalışarak onlara destek sunacağım. Aynı zamanda, yanımızdaki bölgelerle yaşadığımız ortak sorunları çözmek için onlarla birlikte de çalışacağım. ‘‘Sağlık açısından Chase Farm’ın acil bölümünün kapatılması, North Middlesex hastanesine büyük baskı yarattı. Acil bölümünde ambulanslar sıra sıra bekliyorlar. Ulusal Sağlık Hizmetine daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. İşçi Parti tekrar iktidar olduğunda NHS’e yatırımı arttıracaktır. Anolue, Enfield belediyesinde daha önce encümen olmuş ve belediye başkanı olmuş, 40 yılı aşkın ebelik yapmış. Çocuklar, gençler ve emeklilerin sorunlarıyla yakından ilgilenen Anolue sağlık sistemini yakından tanıyan bir aday. ‘‘Gençlerimiz çeverenin kendilerine olumsuz yaklaşmalarından rahatsız olduklarını söylüyorlar. Bölgedeki işyerlerini gençleri işe almaları için teşfik edeceğim. Böylece gençler iş öğrenip meslek edine bilirler. Gençlik merkezlerimiz var ama yeterli değil. Daha fazla olması gerekiyor. Var olan gençlik hizmetlerine ilişkin de gençlerin byük bir bölümünün bilgisi yok. Bunları tanıtmamız gerekiyor. Gençlerle birlikte çalışarak farklı generasyonlar arasında koprü kurarak toplum içerisinde daha sağlam ilişkiler gelişmesini sağlayacağım. Bu konuda bir şeyler yapmazsak gençlere hep olumsuz bakılır, bu da yanlıştır. Anolue seçim kampanyası ve öncelikleriyle ilgili şöyle konuştu: ‘‘İnsanların kapılarına gittiğimde çocuklarıyla ilgili konuşmak istiyorlar çünkü onlar geleceğimiz. Eğitim oldukça önemli bir konu ve ben ebeveynlerin sistemi iyi bilip parçası olmalarını istiyorum. Ben iki ana okulda okul yöneticisiyim ve sistemi iyi öğrenmeleri için, ebeveynlerin de okullarda olmalarını tavsiye ederim. ‘‘Annelere çocuklarını büyütmek için destek vermek gerekiyor. Yeni anne olan kadınlara eve ziyaretleri gerçekleştirerek çocukların bakımında destek sunman için gönüllü hizmetler kuracağım. ‘‘Aynı zamanda emeklileri de unutmamak gerekiyor. Tüm hayatları boyunca çalışan bu insanların şimdi endişe duymadan istediklerini yapmak için yardımcı olmak gerekiyor. ‘‘Benim için öncelikli konular eğitim, sağlık ve suç oranları. Bölgemizde bir çok okulun daha fazla maddi desteğe ihtiyacı var. ‘‘Ben 40 yılı aşkın bir süredir Edmonton’da yaşıyorum ve bölgeyi iyi tanıyorum. İnsanların Edmonton’a gelmekten korkmalarını istemiyorum.’’ ‘‘Güvenlik diğer bir sorun. Gençleri suç işlemeye ne yitiyor- okullar mı başarısız öğrenci yetiştiriyor, sosyal alanda mı eksiklikler var, kalabalık evler mi. Bunların hepsi factör ve üstesinden gelinmeleri gerekiyor.’’ Kate Anolue: Önceliğim Eğitim ve Sağlık olacak 10 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 11 Ezgi Serçe’nin 40 Yemeği Verildi Ocak ayında hayatını kaybeden Ezgi Serçe için ailesi, Cumartesi günü, Cemevi’nde 40 yemeği verdi. Anne ve baba, İsmet ve Canan Serçe’nin yüzlerce akraba ve dostu, yanı sıra Ezgi’nin arkadaşları, yemekte acılı aileyi yalnız bırakmadı. OTOPSİ SONUCU HENÜZ AÇIKLANMADI Ölüm haberinin duyulmasıyla, ailesi ve arkadaşlarını yasa boğan, Ezgi için binlerce kişi Cemevine ziyarette bulunmuştu. Kingston Üniversitesi Eczacılık bölümü birinci sınıf öğrencisi, Ezgi Serçe, kaldığı öğrenci evinde ölü bulunmuştu. Genç kızın ölüm sebebi henüz açıklanmadı. Aleviler Hızır Cemi’nde buluştu Britanya Alevi Federasyonu, Hızır Günleri kapsamında geçtiğimiz Perşembe akşamı Hızır Cemi düzenledi. İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi salonunda düzenlenen ceme Londra’da yaşayan Aleviler büyük ilgi gösterdi. Kadınların ve çocukların ağırlıkta olduğu cemi Dede İsmail Bakır yönetti. Küskünlerin barıştığı, helalliklerin alındığı, özlerin dara çekildiği, deyişlerin söylendiği cemde semah dönüldü. Cem bittikten sonra ise, birlikte lokmalar yenildi. Cem törenine katılanlara Hızır ayı ile ilgili bilgi veren Dede Bakır, Hızır ayının birlik, beraberlik kardeşlik ayı olduğunu ifade ederek, “Hızır ayı ve hızır orucu paylaşmanın, bölüşmenin bereketinin yaşandığı aydır” dedi. Bakır konuşmasında Alevi Bektaşi inancında Hızır Bayramı’nın ve Hızır orucunun da önemli yer tuttuğuna vurgu yaptı. İsmail Bakın şunları söyledi: “Aleviler yüzyıllardır Hazreti Hızır aşkına, Allah rızasına oruçlarını tutarlar ve oruçtan sonra kurbanlarını keserler. Ayırım yapmadan cümle alemle o lokmalarını paylaşırlar. Birliklerini, dirliklerini korurlar, küskünlükler varsa onları barıştırırlar” ALTYAZILI DİYALOGLAR MIZGIN MÜJDE ARSLAN [email protected] BERLİN FİLM FESTİVALİNDEN NOTLAR 2 Berlin Film Festivali’nde bu sene Türkiye’den kabul edilen 3 filmden birisi de Londralıların tanıdığı bir isim olan Faruk Hacıhafızoğlu’nun “Kar Korsanları” idi. “Kar Korsanları” fotoğraf ve medya bölümlerinde eğitim aldığı halde videoya uzun yıllar bulaşmamış, Londra’daki yaşamını yıllar sonra bırakıp İstanbul’a yerleşen 40’lı yaşlarının başlarındaki bir adamın 4-5 yıldır üzerinde çalıştığı ilk uzun metraj film projesi. Hep sanıldığı gibi uzun metraj filmden önce kısa filmler çekmemiş, sadece uzun yıllar senaryolar yazmış, hikayeler biriktirmiş, hiçbir yerde sergilenmeyen iyi fotoğraflar çekmiş. İstanbul’a yerleşmeden önce Londra’da bir fotoğraf stüdyosunda çalışmış, belki okuyuculardan bazılarının vesikalık fotoğrafını çekmiş bile olabilir. “Kar Korsanları”nın yapım öyküsü aslında Kültür Bakanlığı’ndan aldığı 200 bin liralık destek ile başlamış. Bu destek minimal bağımsız bir sinema filmi projesi çekmek için bile çok küçük bir bütçe, ancak yola çıkmak için her şeyden önemlisi cesaret veriyor, sonrası uzun yıllar, çokça özveri ve çaba istiyor. Film, 12 Eylül döneminde, 1981 yılının Kars’ının karlı kışında kömür arayan üç çocuğun hikayesini anlatıyor. Filmin anlatıcısı ve ana karakteri Serhat. Serhat annesi ve dedesiyle beraber yaşıyor. Serhat’ın babasının Almanya’da göçmen işçi olduğunu filmin bir yerinde geçen diyaloglardan öğreniyoruz. Film bir yarı yıl tatilinde karnelerin dağıtımıyla başlıyor. Kar tatiliyle birlikte çocuklar, kömür artıkları avına çıkıyor, çünkü “O kış kömür, mücevher değerinde, hatta parayla satın almak bir yana, birkaç devlet kurumunun ve ayrıcalıklı kişinin ulaştığı bir elmastır.” Serhat’ın kömür bulma amacında ona iki arkadaşı eşlik ediyor, kendi de adı gibi olan Gürbüz ve Kürt olduğunu okulda Kürtçe konuştuğu için dayak yemesinden anladığımız İbo. Filmin çocuklarla geçen bölümü, karlı sahneleri, atmosferi, film dili, filmin ana olay örgüsü olan çocukların kömür bulma mücadelesi son derece başarılı ancak filmin bir de yan olay örgüsü var, -ki sorun bana göre orada kendini gösteriyor. Yan olay örgüsünde 12 Eylül’ün pek çok filmde gördüğümüz ancak hiçbirinin nedense tam olarak bizlere samimi, gerçekçi anlatamadığı devrimci, itirafçı, işkenceci meseleleri var. Filmin bu bölümlerinde gördüğümüz tüm sahneler daha önce gördüklerimizden ne daha iyi ne de daha kötü, belki tekrar olarak yorumlanabilir. Çocuk oyuncuların tek başına oynadığı sahneler ne kadar doğal, samimi ve akıcıysa; ‘devrimci ağabey’, ‘itirafçı’ karakterleri devreye girdiğinde film o derece yapay ve karton bir hal alıyor. Bu durum, bu karakterleri oynayan oyuncuların kötü performanslarından da kaynaklanıyor biraz da. Bunlar bir yana, filmin en keyifli sahnelerini, çocukların sinemada izledikleri filmleri, film karakterlerinin yaşamlarını nasıl şekillendiğini anlattıkları sahneler oluşturuyor. Sözün özü, bazı bölümleri filmin anlatısını zayıflatsa da, film sinema salonundan çıktığınızda sizinle kalmayı başarıyor, karlı bir atmosferde bu azimli taşra çocuklarının peşine takıyor ve gerçek bir dönem hikayesi deneyimi yaşatıyor. HIZIR AYI NEDİR? İçinde bulunduğumuz ay Anadolu Alevileri’nin Hızır Ayı’dır. Hızır Ayı dört haftadır. Aleviler bu dört hafta içerisinde üç gün oruçlarını tutarlar, cemlerini yaparlar. Şeyhlerini, pirlerini, dedelerini ziyaret ederler. İnançlarını yerine getirirler. 18-21 yaş arası gençler için özel bir sinema eğitim grubu oluşturulacaktır, ilgileniyorsanız lütfen bizimle iletişime geçiniz. www.blueartscourses.com 12 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 13 Londra Başkonsolosu, Irkçılık, Bayrak Cümbüşü, Özgecan Ve Cemevi... ci eden ırkçılıkla yüz yüze kalırız. Mesela başkonsolos veya büyükelçi bugüne kadar yanlışlıkla bile olsa Kürt kelimesini ağızlarına almamışlardır. Onların iliklerine kadar işleyen faşizm virüsü buna asla müsaade etmemektedir. İşte bu hastalığın bir örneği de bu hafta yaşandı. Türkiye gencecik bir Alevi kızın işidvari bir şekilde vahşice katledilip yakılışına kilitlenmişken, Türkiye Cumhuriyeti başkonsolosu Emirhan Yorulmazlar konsoloslukta kurumunun isminin önünde TÜRK olan tüm kurumları toplayarak bayrak partisi düzenliyor. Bayrak cümbüşünde yok yok!: AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, AKP milletvekili Nureddin Nebati, İngiltere Ülkücü Dernekler Federasyonu Sıtkı Koçak, İngiltere Türk Diyanet Vakfı Muhammet Kurt, Milli Görüş Derneği Erol Öztürk, TürkYardımlaşma Derneği Ali Ramazan Tezcan, Luton Türk Eğitim Birliği Atilla Üstün, Batı Trakya Türkleri Muhtar Küçük, Wimbleden Türk Okulu Atilla Abacıoğlu, MUSIAD UK Hakan Camuz, İngiltere Türk Öğretmenler Derneği Mansur Işıkbol, İngiltere Kırım Tatarları Derneği Caner Mül ayim, Britanya Türk Kadınları Derneği Maviş Fuchs, Genç Türkler Fidel Çulluoğlu, Türk Yaşlılar Kulubü Süleyman Bozkuş, İngiltere Türk Der nekleri Federasyonu Dayanışma Grubu Servet Hassan, Avrupa Türk Markalar Birliği Vehbi Keleş, Türk Müziği Korosu Türkan Nalbantoğlu Ve Her fırsatta TÜRK olduğunu özellikle vurgulamak için büyük mücadele veren Elbistanlı Türk Ali Bakır… ARAS ARARAT-LONDRA Irkçılık insanlık tarihinin gelmiş geçmiş en büyük hastalıklarından birisi olarak yerini korumaya devam ediyor. Bu hastalık dünyaya inanılmaz acılar yaşattı. Bu hastalığın karşısında bazı dünya ülkeleri çok yol aldı. Bu ülkeler çocuklarının bu hastalığa yakalanmaması için eğitim sistemlerine eklemeler yaparak bu sorunu aşmaya çalıştılar. Malesef bazı ülkeler de bunun zıttı olarak, ırkçılığı ilkokullardan başlatarak eğitimin tüm kademelerine yerleştirerek tüm bir toplumun hastalıklı büyümesine neden oldular. Bu hastalığın rehin aldığı ülkelerden biri olan Türkiye’de, bu hastalıktan kaynaklı tarif edilmez acılar yaşayan Kürt halkının bir ferdi olarak bu hastalık yüzünden mülteci olduğum ülkede bile halen bu hastalığın yaşatılmaya çalışıldığını görmek acı veriyor. Maraş’tan, Dersime, Ağrıya, Sivasa, Zilana ve ülkemin her köyünde katliamlar yaşatan, tecavüz eden, yasaklayan, küçümseyen, kafa kesen, köprülerine caddelerine cellatlarımın ismini veren, hor gören ve yok sayan bir hastalıktır bu... BOK YİYEREK TÜRK OLDUK! 1989 yılında bizim köyün birkaç kilometre uzağında olan teyzemin yaşadığı Cinibre köyünde bu hastalığa yakalanmış Türk askerleri, köylüleri sıraya dizip BOK yedirirken ben henüz 10 yaşındaydım. O yıllarda hasta Türk devleti insanlara sadece bok yedirmekle yetinmiyordu; insanları sokak ortasında sorgusuzca katlediyor, insanların yuvalarını, köylerini yakarak önünde poz veriyordu, cezaevlerinde tutsaklara yapılan vahşetle duvarları ağlatıyor ve bir halk ‘BEN VARIM’ dedikçe kuduz bir köpek gibi saldırıyordu. İşte benim çocukluğumun hastalıklı devleti böyle tarifi zor bir şeydi. Bu hasta devletin çarkında yaşamamız gereken, görmemiz gereken tufanları gördük ve tüm bu tufanlara rağmen her sabah tufanın tanrısına yeminler ettik, kurbanlık yemini içtik: ‘VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA KURBAN OLSUN’ dedik!!! Evet böyle bir şeydi işte hastalıklı bir devletin istenmeyen çocukları olmak: Kürt bir Alevi’nin kendi katilinin resmini evinin VE BAYRAK CÜMBÜŞÜNÜN SÜRPRİZİ en değerli köşesine asıp ‘Benim Kurtarıcım’ demesi gibi bir şeydi... Günler, aylar ve yıllar geçti. Halkın mücadelesi ve direnişi ülkede büyük değişimlerin yaşanmasına neden olsa da hastalık bugünlere kadar geldi. ‘En iyi Kürt ölü Kürttür’den ‘Sizi yaradan dan kaynaklı seviyoruz’ saçmalığına geldi. Onu yaratan Allah bizi de yarattığı için güya seviyormuş bizi, ama bu sevme yine de eşitliği, adaleti getirmiyordu. Yaradana isyan edercesine onun kuluna zulüm etmeye devam ediyordu dönemin FİRAVUNU... Ve... Arkamızda nice acılar bırakarak, canımızı kurtarmak adına kaçıp geldiğimiz bu mülteci mezarlığı olan Avrupa’da ülkeden kaptığımız mikrobun illetinden kurtulamadık. Kürtler, dünyaya ‘Turkish kebap’ yedirerek kendilerinin Türk olduğuna ikna etmeye çalışır hale geldi. İsimlerimizin, yemeklerimizin, içeceklerimizin, mahallemizin, derneklerimizin, kahvelerimizin isimlerinin önüne ‘Turkish’ koymak bize müthiş bir haz vermeye başladı. Turkish Restaurant, Turkish Kebap, Turkish Coffee, Turkish Hamam, Turkish Food, Turkish comunity, Turkish Pizza, Turkish Bread, Turkish Barber..... Ve işin acı tarafı bu Turkishli işyerlerinin sahibi Kürt. Çünkü bu Kürt, kebabı, kahveyi, çayı, lokumu, lahmacunu ve ekmeği Türk yapacak kadar körleşen bir devletin terbiyesinden geçmişti. Devlet denen canavar yıllarca ırkçılıkla terbiye etti toplumu ve gerçekten de Lahmacunun, baklavanın, kebabın ve kahvenin Türk olduğuna inandırdı. Zamanında şeyhülislam fetvasıyla Kahveyi yasaklayanların torunları gün gelecek hastalığını kahveye geçirecek ve kahve Türk’tür diyecekti. BAYRAK DAĞITMANIN TAM ZAMANI! Irkçılık ve faşizm virüsü mülteci olmak zorunda bırakıldığımız Avrupa kentlerinde de peşimizi bırakmadı. Bir yandan yaşadığımız ülkede mülteci olmanın getirdiği ayrımcılık ve ırkçılıkla yüz yüze kalırken, bir yandan da Türkiye Cumhuriyeti temsilcilikleri aracılığıyla bizi buralarda mülte- İsminin önünde İSLAM ve TÜRK olmayan bir tane de kurum var. Türk devletinin ve şuan iktidarda olan zihniyetin yaşatılmayan acı bırakmadığı Alevi toplumunun önderlerinden birisi de bayrak cümbüşünde yerini almış. Büyük emek ve fedakârlıklarla bugünlere getirilen Alevi toplumumuzun ikinci evi olan Cemevi’nin başkanı Yaşar Demiralay, 23 Nisan’da karnesini ve ay yıldızlı bayrağını almış bir öğrenci gibi kameralara gülümsüyor. Benim aklım halen almış değil; Bayram değil, seyran değil; bizim yorulmayan Emirhan neden şeker dağıtır gibi bayrak dağıtır? O kadar Türk ve İslamcı kurumun içine neden bir Alevi kurumunu yerleştirir? Britanya Alevi kadınlar birliği aynı gün ‘‘Özgecan’ın katili sadece onu yakan sapıklar değil, devlettir! Irkçı nutukları ile, tüm kusurları şeytana havale eden, din müfredatı ve eğitim politikası ile T.C. devletinin kendisidir!’’ diye açıklama yaparken ‘sapık devletin’ temsilcisi Emirhan Yorulmazlar Cemevi başkanına neden bayrak ve plaket verir? Konsolos hazretleri bayrak dağıtırken, kurtuluş savaşından zaferle çıkmış bir edayla; ‘‘Görevimizde bir sloganımız vardı. Türk bayrağının olduğu her yere gitme hedefi koymuştuk. Bugün İngiltere’nin farklı bölgelerinden gelen dernek temsilcilerimizin dalgalandıracakları bayrakları temin ederek bu hedefimizi de genişletmiş oluyoruz’’ diyor. Ve bu bayrak Alevilere yaşattığımız tüm acılara karşı perde olacak. Ve bizler artık bu bayraklı perdelerden Özgecanlara uygulanan vahşeti göremeyeceğiz. Britanya Alevi Kadınlar Birliği yaptığı açıklamanın sonunda yer alan cümle ile bitirelim: ‘Özgecanların Işığı Sönmeyecek!’ Dağıttığınız o bayraklar bu ışığı örtmeye yetmeyecek...! Fotoğraf: Eurovizyon.co.uk 14 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 Londra’da Yaşayan Kürdistanlılar Öcalan’ın Özgürlüğü İçin Yürüdü Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası bir komplo sonucu esir alınışının 16. Yıldönümü başkent Londra’da düzenlenen bir yürüyüş ile protesto edildi. 15 Şubat Uluslararası komplonun yıldönümü dolayısıyla Londra’da düzenlenen protesto yürüyüşü Edmonton’dan başladı. Britanya Kürt Halk Meclisi tarafından organize edilen yürüyüşte Kürt halk önderi Öcalan’ın posterleri, KCK, YPG, PKK, MLKP bayrakları kaldırılırken kortejin önünde de ‘Öcalana Özgürlük, Kürdistan’a özgürlük’ pankartı açıldı. Yaklaşık üç saat süren yürüyüş Kürtlerin yoğun yaşadığı Haringey’de yapılan oturma eyleminden sonra bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamada Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve PKK’nin terör örgütü listesinden çıkarılması talep edildi. Yürüyüşün son durağı olan Kürt Toplum Merkezinde eylem bir toplantı ile devam etti. Yapılan toplantıda 15 Şubat uluslararası komplo ve Haziran ayında Türkiye’de yapılacak genel seçimler tartışıldı. ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 15 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 16 Trafalgar Meydanında Yüzlerce Kişi Syriza için bir araya ageldi Haber: Erem Kansoy Foto: Andrea Kmetova – Erem Kansoy Londra’nın ünlü Trafalgar meydanında toplanan yüzlerce ilerici-solcu Yunan kökenli vatandaş eylemde Yunanistan üzerindeki baskıların kaldırılması talebinde bulundu. Eylemde ‘Let Greece Breath’ (Yunanistan’ın nefes almasına izin verin) sloganları yankılandı. Politikacı, işçi sendikalılar ve aktivistler Trafalgar meydanında toplanarak seçimleri yeni kazanan sol parti Syriza’ya destek verdi. Avrupa birliğinin bazı yaptırımlarından rahatsızlık duyan sol parti sempatizanları Avrupa’da Yunanisan ile ilgili yankı uyandırmak amaçlı eylemlerinde Greece Solidarty Campaign çatısı altında toplandı. Yunanistan ile dayanışma grubundan Chirstos Giovanopoulos yaptığı konuşmada “Syriza’ın kazanmasıyla Yunan halkı uğradığı sosyal barbarlık ve yobazlıktan kurtulmuştur.” İfadelerini kullandı. “Yunanistan’da yaşananlar sadece Yunan insanını ilgilendirmiyor, eğer başarılı olmak istiyorsak enternasyonel bir duyarlılık uyandırmalıyız, ilerici düşünce yapısı her yerde hayata geçirilmeli ve yankı uyandırmalıyız” şeklinde açıklamasına devam eden Giovanopoulos, “ Avrupa’nın Yunanistan üzerinde kapitalist sistemle egemen olmasına izin vermemeliyiz, bunu ancak birlik olarak engelleyebiliriz. İspanya’daki sol partilerle de çalışmalar yürüterek çeşitli ülkelerdeki yoldaşlarımızın destekleri ile de bunun önüne geçeceğimizi düşünüyorum.” dedi. Communication Workers Union (CWU) genel sekreteri Billy Hayes ise eylem alanındaki konuş- masında “uluslar arası platform da ve hukuksal alanda Ynan halkının sesine kulak verilmeli, mücadelelerine ortak olunmalı ve sorunlarına çare aranmalıdır” ifadelerine yer verdi. Geçtiğimiz günlerde David Cameron’un Yunanistan’ın Avrupa Birliği bölgesindeki rolü ve İngiltere ile ilgili eknomik ilişkisine bağlı olarak yaptığı açıklamann ardından Yunanistan’ın Avrupa Birliğinden çıkmasının İngiltere’ye ekonomik zarar verebileceği ve İngilterenin bu yönde önlemler alması gerektiği gündeme geldi. Yaklaşık 2 Bin Yunanlı duyarlı vatandaşın destek verdiği eylemde konuşmaların ardından katılımcılar sessizce dağılarak etkinlik son buldu. ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 17 18 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 19 YÇKM üyeleri kahvaltıda buluştu Londra’da çalışmalarını yürüten Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi tarafından Pazar günü düzenlenen kahvaltıda dernek üyeleri ve duyarlı vatandaşlar bir araya geldi. Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi (YÇKM)’nin Edmonton bölgesinde bulunan binasında gerçekleştirilen kahvaltıda yöresel yiyecekler sunulurken, katılımcılar da bir biri ile hasret giderme imkanı buldu. YÇKM ayda bir Pazar olmak üzere geleneksel kahvaltı günü düzenli olarak gerçekleştiriliyor. Hem dernek mensupları ile dostlarını buluşturan hem de dernek ile dayanışma sağlayan Pazar kahvaltılarında, gençlerin büyükleri ile olan iletişi ve bilgi aktarımıda pekiştiriliyor. Çeşitli alanlarda aktif bulunan YÇKM diğer derneklerlede dayanışması ve çalışmalara sağladığı destek ile ayni zamanda örnek bir çatı. Her ay düzenli olarak gerçekleştirilen kahvaltı toplantılarına tüm halkı davet eden YÇKM yönetimi dernek olarak her bireye kapılarının açık olduğunuda hatırlattı. 20 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 21 Güler Duman ve Ali İhsan Tepe Konseri 20 Şubat’ta Aşk-ı Muhabbet Gecesi adı altında yapılacak Güler Duman ve Ali İhsan Tepe Konseri 20 Şubat’ta Kervan düğün salonunda yapılacak. Konserde ayrıca Gülay Yüce de sahne alıp en güzel şarkılarını seslendirecek. 20 Şubat Cuma akşamı kuzey Londra’nın Edmonton bölgesinde düzenlenecek olan konser saat 19.00’da başlayacak. Türk halk müziği sanatçısı, farklı yorumu ve bağlamasıyla büyük ilgi gören Güler Duman, gecede seslendireceği birbirinden güzel türkülerle gurbetçilere hoş dakikalar yaşatacak. Toplumumuz içerisinde tanınan sanatçı Ali İhsan Tepe konserde eski ve yeni şarkılarını seslendirecek. Fix menü olan konserin biletleri 30 sterlinden satılıyor. Gecede ayrıca yapılacak sürpriz çekilişler ile kazananlara çeşitli hediyeler verilecek. Güler Duman’ın Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenen sevilen türküleriyle müzikseverlerin karşısında olacağını ifade eden Tepe, “20 Şubat’taki konserde, konuklarımızı türkülerle bir yolculuğa çıkaracağız. Duman, hayranları için birbirinden güzel türküleri seslendirecek” dedi. Gece ile ilgili daha fazla bilgiyi 07741279889 no’lu telefondan almak mümkün. 22 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 23 15 ŞUBAT KOMPLOSU OLMASAYDI 2 MİLYON İNSAN ÖLMEZDİ! Bülent Bingöl-Londra çıkma kararı aldı ; önünde iki Seçenek vardı ya Dağa yada Avrupa’ya gidecekti. Ikinci dünya Savaşı›ndan sonra Amerika Batı Avrupa›da liberalizmi ayakta tutmak için Marshal yardımlarıyla etkisini pekiştiriyor kontrolünü geliştiriyordu . Amerika öncülüğündeki Batı kapitalizmi (NATO )ve Sosyalist blok (VARŞOVA) karşılıklı nüfuz savaşlarına giriyor; arka bahçelerini geliştirmek istiyorlardı. Bu rekabette açık toplum, rekabetçi ekonomi, teknoloji üstünü Kapitalist blok; kapalı toplum, otoriter ve durağan ekonomiye dayalı Sosyalist bloğu yenilgiye uğrattı. Öcalan 1991 yılından itibaren barışa şans vermek için üç kere ateşkes ilan etmişti ve sonuncu ateşkeside 1 Eylül 1998 yılında yeni kurulan Mesut Yılmaz Hükümetine şans vermek için ilan etmişti ;ancak birilerinin amacı üzüm yemek değildi niyet Ortadoğu işgaliydi. Önce Batı Avrupa’ya domine olan Kapitalizm Sosyalist Bloğu yenmesiyle Doğu Avrupa’yı da etkisi altına alarak sonrasında Yugoslavya’daki savaşla Balkanları da kendine göre şekillendirdi . Kar hırsıyla kendine sınır koyamayan Kapitalizmin dünya egemenliği için nihai hedef Batı Avrupa’dan Pasifik Okyanusuna kadar olan alandı. Ancak bir anlamda bu işin anahtarı yada kördüğümü Ortadoğu’nun egemenliğiydi. Soğuk savaş döneminde ABD ve Müttefikleri Ortadoğu’da egemenliklerini kurabilmek ve Sosyalistlerin nüfuzunu sınırlamak için korkunç bir şekilde bölgede dinci ve milliyetçi (Türkeş, F.Gülen, Şah Pehlevi, Enver Sedat, Suudi Ve Körfez Diktatör Hanedanlıkları, Ismailiye tarikatı, Humeyni, Hamas, Saddam, Milli Görüş, Kenan Evren, AKP, MHP, Baas, Hizbullah, JİTEM , İŞİD, Müslüman Kardeşler, Taliban, El Kâide , Mezhepler, Şahsiyetler,....) yapılar oluşturdular; kimisini direk kimisini dolaylı işbirlikçi haline getirdiler. Öyleki Türk, Arap milliyetçiliği veya İslamcılığı özünde Amerika’ya hizmet eden bir milliyetçiliğe ve dinciliğe dönüşüyordu. Zaten Ortadoğu’da gelişimini tamamlayamayan Din ve Milliyet meseleleri Amerika’nın bu müdahaleleriyle tamamen kin ve nefret dolu Irkçı , gerici otoriter yapılara dönüştüler. 1991 yılında Birinci Körfez Savaşıyla bölgeye giriş yapan onlarca Batılı devlet stratejik ve ekonomik Paylaşım gayeleri ile uzun vadeli üçüncü dünya savaşını başlattılar. Bölgede tek diktatör Saddam değildi ve şayet bu kapitalistler gerçekten diktatörlük karşıtı olmuş olsaydılar en büyük müttefikleri Suudi ve Körfez diktatörlükleri veya Kürtler’in Köylerini yakan hiçbir ulusal veya kültürel hakkını tanımayan Kemalist Türkiye rejimi olmazdı. Birinci müdahale aşamasını tamamlayan Kapitalist Devletler kar ve pazar hırsıyla ikinci somut müdahaleyi yapmak istiyorlardı . Kürt Mücadelesinin önderi Abdullah Öcalan Ortadoğu’da yapılacak müdahalenin halihazırda dinsel ve toplumsal olgunlaşmasını tamamlamayan toplumların ve inançların tamamıyla çürüteceğini belirtiyordu. Bu işin tek çaresinin özgür kimlikler ve inançlar, halkçı ekonomi ve sosyal politikalar olduğunun altını çiziyordu. Ancak işgal niyetindeki kapitalist güçler kendileri açısından bu özgürlükçü çizgiyi çok tehlikeli görüyor ve bertaraf edilmesini öngörüyorlardı. Hatta öncesinde Öcalan’ın hareketini sınırlayabilmek adına Kuzey Irak›ta yani Güney Kürdistan’da Barzani ve Talabani hareketlerine yarısı Irak sınırları içinde sorunlu ve bağımlı bir yapı oluşturmuştular. 1998 yılında Türkiye ordusuna sığınan eski PKK’li Şemdin Sakık’ın itiraf ve yönlendirmeleriyle Eylül 1998 yılında Türkiye ordusu Suriye devletine ültimatom verdi; Suriye üzerinde bu güçler baskı oluşturdu . Durumun ciddiyetini anlayan Öcalan Suriye’den Öcalan barışta ısrar ediyordu ve Avrupa seçeneğine yöneldi. Önce Yunanistan ve daha sonra bir çok Avrupa ülkesine uğradı. Bu ülkelerin parlamentoları ve Kanunları kabullenmelerine rağmen karanlık bir güç devreye giriyor tehdit ve menfaatlerle medeniyet Avrupası kendi insanlık kurallarını ayaklar altına alıyordu. 15 Şubat 1999 yılında uluslararası kirli bir komployla Kenya’dan alınıp Türkiye’ye teslim edildi. O zamanın Türkiye Başbakan’ı Ecevit ABD’nin bu çabasını anlamakta zorluk çektiğini söylüyordu. İmralı adasında tutulduğu küçük hücrede Öcalan Ortadoğu’ya müdahale edenlerin zihniyet ve amaçlarını iyi biliyordu ve onların planladığı topyekûn Kürt-Türk Savaşı›nı başlatma yerine barış ideolojisini derinleştirdi. Demokratik toplum, her parça Kürt toplumuna uygun sosyal siyasal ekonomik ve savaş yapılanmalar, kadın bilinci ve ordusu, demokratik inançlar, ekolojik bilinç, fiili yerel özerklik temelinde Belediye seçimleri, diplomasi, sivil örgütlenmeler , Halkların yakınlaşması, demokratik konfederal Ortadoğu ve benzeri gibi çalışmaları Israrla sürdürdü. Kapitalist güçler 2003 yılındaki İkinci Körfez savaşıyla ve daha sonrasında Aralık 2010 yılında Tunus’da başlattıkları Arap baharıyla ; halihazırda ellerinden ekmekleri özgürlükleri alınan, diktatörlüklere mahkum edilen halkların arayışlarını bu sahte baharlarla işbirlikçi ılıman İslamcılara devretmek istediler. Ancak Ortadoğu’daki sosyal siyasal kültürel ve ekonomik eşitsizlik öyle zedelenmişti ki yapılmak istenenin aksine kontrol edilemeyen travmatik patolojik bir canavara dönüştü. İnsanlığın yerin dibine girdiği katliamlar ve tecavüzler ortaya çıktı. Pandoranın kutusu açılmıştı ; toplamda Irak ve Suriye’de 2 milyondan fazla insan öldü, milyonlarcası yerinden yurdundan oldu aç sefil mülteci oldu, tecavüzler soykırımlar önlenemez oldu. Özcesi dar milliyetçi ,Irkçı , gerici yobaz zihniyet ve kar hırsıyla gözü kör olan kapitalizm Ortadoğu›yu bataklığa soktu . 15 Şubat 1999 yılından bu yana İmralı Adası’nda küçük bir hücrede tek başına tutulan Öcalan özgürlük ideolojisinde Israr etti. Fiziken esir olmasına rağmen inandığı fikirlerini , siyasal, sosyal, kültürel, kadın ,ekoloji, askeri, ekonomik ve diplomatik ideallerini Kürdistan’da , Türkiye’de ve Ortadoğu’da örgütledi. Ortadoğu’da her inanç ve kimliğe yaşam hakkı sağladı. Şengal Ezidi katliamını engelleyen, Kobane’de insanlık onurunu çiğnetmeyen, kadın sömürüsüne savaş açan, inançlara rehabilitasyon imkanı veren, kollektif toplum ekonomisini öncelliyen, ekolojik yaşamı örgütleyen, Halkların demokratik özerklik çerçevesinde yaşayabileceği Rojava modeli, demokratik Konfederal Ortadoğu çözümü,....hepsi Öcalan’ın öngörüleriydi. Onun öğrencileri tarafından inançla kanla ortaya çıkarıldı. Türkiye’de dayatılan kanlı Kürt -Türk Savaşını boşa çıkaran, halkların özgürlük projesi umudunu yani HDP’yi işaret eden Öcalan›dır. Bataklığa saplanan Batı şimdi Rojava modelini tartışıyor.... Hakları elinden alınan emekçiler kadınlar, kimlikler, inançlar ,....HDP’yi tartışıyor. Keşke lanetli 15 Şubat komplosu olmasaydı... Keşke Öcalan’ı zamanında dinleseydiler... Ve 2 milyonu aşkın insan ölmeseydi! Ve keşke bizler seyirci kalmasaydık ...kalmasak... 24 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 25 Şeker Hastalarının Yaşam Boyu Takip Edebilecekleri Diyet Özlem Boztepe Geçtiğimiz hafta söz verdiğim gibi, sizlere Tip 2 Diyabet hastalığını kontrol altında tutmanıza yardımcı olacak diyet menüsü ve püf noktaları hazırladım. Şeker hastaları yediklerine dikkat ederse, ayrı yemekler hazırlamak zorunda değiller ve ufak değişikliklerle tüm ailenin yediği yemekleri yiyebilirler. Aşağıda tipik bir günün menüsü var. Gördüğünüz gibi günde 3 öğün, 3 ara öğün var. Genel olarak sağlıklı beslenme için, normal bir insan, sadece diyabet hastaları değil, günde 3 ana öğün ve 3 ara öğün yemesi gerekir ve bununla beraber porsiyonları ufak tutmalı, özellikle şeker hastaları kendilerini tok hissettikleri an sofradan kalkmalı. Bazen insanlar bazı öğünleri atlıyor, özellikle kahvaltı veya öğlen yemeğini. Her öğünün yenilmesi gerekiyor ve geçen hafta yazdığım hipoglisemik krizi açlık yüzünden olur ve bu aşamaya gelmek pek sağlıklı değil. Kahvaltı – 08:30 • 2 dilim kahverengi ekmek – çavdar veya tam buğday ekmek • 1 kaynamış yumurta • 1 dilim kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir • 5 tane zeytin • 1 tatlı kaşığı kadar bal veya pekmez • Dilediğiniz kadar domates ve salatalık • İçecek – 1 bardak yağsız (kırmızı kapaklı) veya yarım yağlı (yeşil kapaklı) süt veya dilediğiniz kadar şekersiz çay Ara Öğün– 10:30 Karışık meyve tabağı (üzüm hariç) Öğle Yemeği– 13:00 • 3 köfte büyüklüğünde et (kırmızı et, balık veya derisiz tavuk) veya, 1 kase çorba • 1 porsiyon salata • 1 dilim kahverengi ekmek Ara Öğün– 15:00 • Tekrar meyve veya şekersiz kahverengi krakerler Akşam Yemeği– 18:00 • 1 porsiyon etli sebzeli yemek • 1 porsiyon bulgur pilavı (bunu 2 dilim kahverengi ekmekle değiştirebilirsiniz) • 1 porsiyon salata • 1 kase yoğurt Ara Öğün– 21:00 • 1 bardak yağsız veya yarım yağlı süt veya 2 dilim kahverengi kraker veya bir avuç dolusu tuzsuz ve şekersiz kuru yemiş Yiyecekler genelde: • Doğal halinde olmalı– rafineli yiyecekleri kesin veya kısıtlayın • Az yağlı olmalı– yemeklerde sıvı yağ kullanın, en fazla 1 yemek kaşığı; sütü yağsız (kırmızı kapaklı) veya yarım yağlı (yeşil kapaklı) için • Etler genelde buğulanmış, haşlanmış veya grilde pişirilmeli • Kırmızı et az, balık sık ve tavuk derisiz yenilmeli • Haftada etsiz yemek günleri olmalı – etin verdiği proteini baklagillerde alabilirsiniz (fasulye, nohut, mercimek gibi mamuller) • Su sık tüketilmeli ve günde 8 bardak içilmeli • Akşam yemeği erken yenilmeli ki yatmadan önce sindirmeye vaktiniz olsun Dikkat etmeniz ve mümkünse kesmeniz gereken yiyecekler: • Hamur türü (kek, tatlı, börek çeşitleri) • Genel olarak tatlılar ve reçeller – çok isteniliyorsa, çok küçük bir porsiyon alınıp bunu egzersizle/yürümekle sindirebilirsiniz • Katı yağlar (tere yağı, margarin) • Rafine edilmiş mamuller (yani beyaz ekmek, beyaz un, beyaz makarna, beyaz pirinç, beyaz şeker, vesaire) Dijital kalp ‘bankası’ Londra’da doktorlar, canlı 1600 insan kalbinin dijital modellerini bilgisayarda depoluyor. Amaç, kalp ve hastaların genleri ile ilgili bilgileri karşılaştırarak yeni tedaviler geliştirmek. Hammersmith hastanesi Tıbbi Araştırma Konseyi Klinik Bilimler Merkezi’nde 1600 hastanın kalbinin ayrıntılı üç boyutlu görüntüleri çekildi ve her gönüllünün genetik bilgileri kaydedildi. Proje, bilimde ilerleme kaydetmek için çok miktarda veri toplama akımının son örneği oldu. Kalp araştırmasına katılan doktorlardan Declan O’Regan, yeni yöntemin, hastalardan birkaç yıl boyunca az miktarlarda veri toplanması ile yapılan tıbbi denemelerden çok daha fazla bilgi sunabileceğini söyledi. Dr. O’Regan, “insanların genleri ile kalp hastalıkları arasında karmaşık bir ilişki var ve hala bu ilişkiyi ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Net üç boyutlu kalp görüntüleriyle, kalp hastalıklarının nedenlerini ve etkilerini daha iyi anlamayı umuyoruz” dedi. Bu kadar fazla miktarda bilgi depolanmasının amacı, hastalıklara yol açan ortak unsurları tespit etmek. Dr. O’Regan bu tarz araştırmaların tıpta Alzheimer tedavisinde yeni umut Yeni keşfedilen bir molekül sayesinde Alzheimer hastalığını erken evrelerindeyken durdurmak mümkün olabilir. artık norm haline gelmeye başladığını söylüyor. Çok miktarda veri toplama akımı, birçok bilimsel alanda yaygınlaşmaya başladı. Cambridge’deki Avrupa Biyoinfomatik Enstitüsü’nde örneğin onbinlerce bitki ve hayvanın tüm genetik kodları saklanıyor. Bu bilgi 5.000 dizüstü bilgisayarın kapasitesi kadar yer tutuyor. İnsan beyninin nasıl çalıştığını bulmak için Southern California Üniversitesi›nde, 30 bin adet üç boyutlu beyin görüntüsü saklanmış durumda. Bu veriler de, 10 bin dizüstü bilgisayarın kapasitesine eşdeğerde. Afrika ve Avustralya’da yapılmakta olan bir radyo teleskopu ise, bir yılda 300 milyon dizüstü bilgisayarı dolduracak kadar veri toplayacak. Kaynak: BBC C a m b r i d g e Üniversitesi’nden bilim insanları Alzheimer hastalığını erken evrelerinde durdurmayı başaracak yeni bir ilaç geliştirme aşamasında olduklarını açıkladı. Uzmanlar Natural Structural and Molecular Biology isimli akademik dergide yayınladıkları araştırma raporunda beyinde Alzheimer’a neden olan plakaların oluşmasını engelleyen doğal bir molekül keşfettiklerini açıkladı. Erken evrelerde Alzheimer’in gelişimini durdurabilecek olan bu molekül sayesinde üretilecek ilaçların bir gün sağlıklı insanlara da önleyici tedavi amacıyla verilebileceği belirtildi. Uzmanlar, araştırmanın henüz erken evrelerinde olduğunu ve tedavinin geliştirilmesinin uzun süre alabileceğini de belirtti. ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 26 Özgecan Cinayetinde Ortaya Çıkan Yeni Bilgiler İnsanın Kanını Donduruyor Özgecan Arslan cinayetinde katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken’in babası Necmettin Altındöken ifadesinde kan dondurdu: Oğlum bileklerini keserken, Özgecan yaşıyordu. Mersin’in Tarsus ilçesinde üniversiteli Özgecan Arslan’ın bıçakla öldürülmesi ve cesedinin yakılmasına karışan Necmettin Altındöken’in ifadelerine, Radikal gazetesi ulaştı. Katil zanlısı Ahmet Suphi’nin de babası olan Necmetin Altındöken, Özgeccan Arslan henüz hayattayken bileklerinin kesildiğini ve araçtan hırıltılar geldiğini söyledi. Altındöken, ifadesinde, “Suphi’nin önce bileklerini mi, yoksa boğazını mı kestiğini hatırlamıyorum. Muhtemelen önce bileklerini kesmiş olması lazımdır. Suphi’nin kesme işlemi esnasında yaptıklarını görmedim. Arabanın içinden gelen hırıltı seslerinden anladım. İnsanın genzinden ‘hıığğğhhh’ şeklinde bir ses çıkıyordu. Bu sesten anladım” dedi. Bu arada, Necmettin Altındöken’in evinde yapılan aramada, kullanılmayan bir klozette, üzerine moloz dökülmüş halde Özgecan’ın bilekleri bulundu. İşte, Necmettin Altindöken’in 15 Şubat’ta jandarmada alınan ifadeleri... ÇUVAL İSTEDİ, GETİRDİM Saat 21.20 sıralarında oğlum Ahmet Suphi arayarak, ‘Kavga ettik. Hemen yanıma gel, köşeye çık’ dedi. Üzerimi değiştirmeden oğlumun istediği sokak başına çıktım. Camını açarak, “Kavga ettik, yolcuyu indirdim’ dedi. Bana “Fatih gelecek, hazırlan, Fatih’in köydeki evine gideceğiz” dedi. Sonra eve gittim, TV izlerken, Suphi aradı. “Aşağıya gel” dedi. Aşağıya geldiğimde Suphi şoför koltuğunda oturuyordu. Yüzündeki çizikleri fark ettim. Çizikleri sorduğumda ‘Kavga esnasında kız çırmaladı’ dedi. “Daha Fatih’ten mazot alacağım. İçeriden mazot bidonunu getir’ dedi. Beyaz renkli boş bidonu getirdim ve minibüsün önüne koydum. Daha sonra oğlumun arkadaşı Fatih Gökçe geldi. Fatih geldiğinde aracın ön tarafından ayakta bekliyordum. Suphi minibüsün arka tarafına, yolcu bölümüne biniyordu. İçeriden yastık kılıflarını söktükten sonra bana ‘Bunları al, geline ver, yıkasın’ dedi. Ben de kılıfları aldım. Koltukta kitapları gördüm. Kılıfları alıp kenara attım. Nereye koydum bilmiyorum. Bu sırada Suphi benden çuval istedi. Ben de avlunun içinden iki çuvalı kapının önüne getirdim, Suphi benden aldı. CANLIYKEN BİLEKLERİNİ KESTİ Fatih, Suphi’ye hitaben, “Boğazını kestin mi, kesmediysen kes” diyordu. Ben bu şekilde minibüsün arkasında birisinin yattığını öğrendim. Suphi’ye de “Kim bu oğlum” dedim. O da “Kavga ettiğim yolcu bana çok hakaret etti” dedi. Ben de kendisine “Yaktınız beni oğlum” dedi. Fatih ve Suphi bana “Sana birşey olmaz, sen ne yaptın ki” dedi. Sonra Fatih, Suphi’ye “Bileğini kestin mi?” diye sordu. Suphi arabanın içindeydi, cevap vermedi. Fatih aracın kapısının önündeydi. Ben Suphi’nin önce bileklerini mi , yoksa boğazını mı kestiğini tam hatırlamıyorum. Ama muhtemelen öncelikle bileklerini kesmiş olması lazımdır. Ben Suphi kesme işlemi esnasında yaptıklarını görmedim. Arabanın içinden gelen hırıltı seslerinden anladım. İnsanın genzinden ‘hıığğğhhh’ şeklinde bir ses çıkıyordu. Ben bu sesten anladım. Gözümle görmedim. Bu sırada Suphi benden poşet istedi. Ben de evin avlusundan poşet getirdim, Suphi’ye verdim. Suphi’nin poşete ne koyduğunu görmedim. Ancak poşetle evin avlusuna girdiğini gördüm. Bu sırada minibüsün ön tarafından kitap, bluz ve çantanın askılığı şeklinde siyah renkli bir kemeri aldım. Avluda merdivenin üzerine bıraktım. Daha sonra geri gelerek, Suphi’yle arabaya bindik. AYAKLARINI ÇEKEREK... Bu sırada Fatih ile Suphi ‘Alibeyli köyüne gidelim’ diye anlaştı. Fatih arabasıyla önden çıktı ve gitti. Bu sırada bende minibüse binerken, açık kapısından içeri baktığımda, çuvalları atılmış halde gördüm. Çuvalların altında yatanı görmedim. Daha sonra Suphi ve ben yola çıktık. Kleopatra Kapısı’nın ve jandarmanın önünden geçerek, üniversite kapısının önüne geldik. Yolda giderken iki defa tuvalete gitmek için durduk. İkinci tuvalete indiğimde Fatih beyaz renkli benzin bidonunu bana verdi. Ben de nereye koyduğumu hatırlamıyorum. Köy yollarından geçerek, Çamalan tarafına döndük. Fatih hep önümüzden gidiyordu. O bölgeyi iyi bildiği için önden gidiyordu. Fatih olay yerine geldiğinde sinyal verdi. Suphi birden döndü, Fatih bekledi. Fatih anayol ayrımında kalmıştı. Suphi araçtan inerek kapıyı açtı. Aşağıya inerken ön tarafta bulunan çakmağı aldı. Hava hem karlı... Arabanın arkasındaki şahsı ayağından çekerken gördüm. Ben ayaklarının bir kısmını gördüm. Ayağından çekerek aşağıya götürdü. Sonra geri geldi. Arka taraftan büyük benzin bidonunu ve ön tarafta bulunan diğer çakmağı aldı. Çakmaklardan bir tanesi benim, diğeri Suphi’nindir. Büyük bidonu götürürken ‘Aman yakma oğlum’ dedim. Bana ‘Otur, geliyorum’ dedi. Ben bu sırada araçtan hiç inmedim. Yanan alevleri görmedim. Orada 15 dakika kadar oyalandık. Daha sonra geri geldiğinde araca bindi. Ben ‘Ne yaptın oğlum‘ diye sorduğumda hiç cevap vermedi. Bu bölgeye Fatih’in gelip gelmediğini görmedim. Daha sonra yola çıkarken, Fatih yol üzerinde farları yakmış vaziyette bekliyordu. Biz yola çıkınca arkamızdan gelmeye başladı. Yolda giderken Suphi’ye“Yaktınız beni” dedim. O da bana “Sana birşey olmaz” dedi. Bundan başka birşey konuşmadık. Yolda jandarmalar bizi yakaladı. ÖZGECAN’IN ELLERİ EVDE BULUNDU Savcılıkta, “Arama neticesinde evinizin alt katında bulunan ve kullanılmayan klozetin içerisinde, üzerine moloz dökülerek gizlenen ve Özgecan Arslan’a ait olduğu değerlendirilen iki adet bileklerinden kesilmiş el bulunmuştur. Bu konu hakkında açıklamanızı yapınız” denildi. Baba Altundöken “Benim evimin kapısı yoktur. Ellerin oraya nasıl geldiğini bilmiyorum. Ancak Suphi koymuş olabilir” dedi. Ardından “Merdiven üzerine bıraktığınız kitap ve diğer malzemeleri ne yaptınız?” diye soruldu. Altundöken de “Jandarma karakolundan evime geldiğim sırada sabahleyin Suphi bana ‘Bunları yak’ dedi. Ben de avlu içerisinde kasanın dibinde bluz, fular ve çantanın kemerini yaktım. Sonra ablam beni çay içmeye çağırdı. Yukarı çıkarken kitapları da götürdüm ve sobanın içerisinde yaktım” dedi. Son olarak, “Ceset sizin evinize konulmak istendi mi?” diye soruldu. Altundöken de “Fatih ve Suphi evimizin önünde arabanın başında beklerken cesedi benim evime koymak istedi. Ben de ‘Benim evime ceset mi koyacaksınız, s... gidin’ dedim ve konu kapandı” diye konuştu. Kaynak: Radikal Demirtaş: Özgecan erkek zihniyetiyle yüzleşmeyi miras bıraktı HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, kadın cinayetlerine sert tepki göstererek, erkeklere, “Kadına hükmeden anlayış erkeğe konfor sağlamıyor. Aksine erkeği de köleleştiren bir anlayıştır” diye seslendi. Demirtaş, hükümetten bağımsız bir Kadın Bakanlığının gerektiğini dile getirdi. ‘Çözüm süreci’ konusunda hükümetin ‘temelsiz bir iyimserlik’ yarattığını da ifade eden Demirtaş, ‹İç Güvenlik Paketi› ile cinayetlerin artacağını, herkesin tepki göstermesi gerektiğini belirtti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin haftalık olağan grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Demirtaş, konuşmasına başlarken, grup toplantısına katılan, Diyarbakır Cezaevi işkencelerini araştıran 78’liler Girişimi Heyetinin üyelerini tanıttı. Savcılığın Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelerle ilgili yapılan başvurularda “zaman aşımı” kararı verdiğini hatırlatan Demirtaş, işkence suçunun insanlığa karşı işlendiğini, bu nedenle zaman aşımının işlememesi gerektiğini belirterek, “Bu karar anayasanın 90. maddesine aykırıdır. Bu karar hukuka ve kamuoyunun vicdanına aykırıdır. 78’liler Girişimi’nin bu çabalarının arkasında olduğunu belirtiyoruz” dedi. ‘ÖZGECAN, ERKEKLERLE YÜZLEŞME MİRASINI BIRAKTI’ Özgecan Aslan Cinayeti’ni “Türkiye’nin gördüğü en vahşi cinayet” olarak değerlendiren Demirtaş, erkek cinsiyetinin utanması gerektiğini söyledi. Cinayet vesilesiyle”insanlığımızla ya da kaybettiğimiz insanlığımızla yeniden yüzleşme” fırsatının değerlendirilmesini de isteyen Demirtaş, “Özgecan›ın bize bıraktığı en büyük miras, eğer başarabilirsek bu erkek zihniyetiyle yüzleşme mirasıdır. Yüzlerce, binlerce kadının, bu şekilde katledilen kadının bize bıraktığı ders, bu yüzleşme ile mümkün olabilir” diye konuştu. ERKEKLERE SESLENDİ Demirtaş, şunları kaydetti: “(...) Bunu bir partiye mal ederek içinden çıkamazsınız. Elbette AKP’nin zihniyeti belidir. Ama bu zihniyet sadece AKP döneminde var olmadı. Ondan önce de vardı. Tek bir mezhebe mal edemezsiniz, ‘erkek’ denilen yaratıkların yaşadığı her yerde yaşanan bir sorundur. Olayın altında her şeye hükmeden erkeklik anlayışı yatıyor. Bu anlayış kadın dahil her şeyin kendisi için yaratıldığına inanıyor. Eğer bu konu ile yüzleşeceksek cesur olmak zorundayız. Erkek olmanın en büyük cesareti bu noktada ortaya çıkar. Bununla yüzleşmeyenler kusura bakmasınlar ya da baksınlar, onlar dünyanın en korkak yaratıklarıdır. Bu bir kadın sorunu değildir, erkek sorunudur. Eğer ki, bir sorunla yüzleşemiyorsak demokrasiyi, insan haklarını ağzımıza bile almayalım. Her şey kadın erkek ilişkisinde kodlanmıştır. Özelikle erkek arkadaşlara seslenmek istiyorum: Kadına hükmeden anlayış erkeğe konfor sağlamıyor. Aksine erkeği de köleleştiren bir anlayıştır. Kadını döverek, şiddet uygulayarak, kadına tecavüz ederek erkekliğini kanıtlamaya çalışanlar... Aslında bütün bunlar erkeğe yapılmıştır. Erkeğe tecavüze dönüşmüştür. Bütün bunlar bizim dilimize, kültürümüze, alın terimize tecavüze dönüşmüştür. Egemenlik, bir kişiyi boyunduruk altına alma anlayışıdır. Kadın erkek ilişkilerinde başlar. Yüzleşmeyi sağlayamazsak, meseleyi anlayamazsak bindiğimiz her minibüs, girdiğimiz her ev tehlikelidir. Gelin olarak gideceğiniz ev tehlikelidir.” Erdoğan yine kadınları hedef aldı Daha önce “Onlar anneliği kabul etmezler” sözleriyle eleştirdiği feministleri Özgecan Aslan cinayetinin ardından da unutmayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Bu feministler filan var ya. ‘Ne demek diyor kadın emanetmiş, bu hakarettir’ diyor. Ya senin bizim dinimizle medeniyetimizle ilgin yok ki» diyerek bir kez daha hedef aldı. ‘Ak Saray’ olarak bilinen yeni cumhurbaşkanlığı sarayında son bir ay içinde ikinci kez muhtarlarla bir araya gelen Erdoğan›ın gündeminde Mersin›de vahşice öldürülen 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan vardı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kadına yönelik erkek şiddetiyle işsizlik arasında bağ kuran sözlerini hatırlatan Erdoğan, “İşsizlik caniliği temize çıkarır mı? E işi var, adam minibüs şoförü. İşsiz değil. Bunun işsizlikle ne alakası var? Adam kalkıyor orada bile siyaset yapıyor” diye konuştu. Kadına yönelik şiddete dikkat çekmek için dünya genel- inde düzenlenen “1 Billion Rising” (1 Milyar Kadın Ayaklanıyor) etkinliğinde “dans ederek” Özgecan›ı anmakla eleştirdiği CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka’ya “Neymiş? Kadına tacizin yıl dönümüymüş, geç o işi geç” diye seslenen Erdoğan, “Biz kendi inancımızda, kültürümüzde kalkarız Fatihalarımızla, kalkarız bunlara rahmet dilemek suretiyle bu işi anarız yad ederiz” dedi. ‘Bu feministler filan var ya’ Sözü, kadının Allah’ın erkeklere bir emaneti olduğuna yönelik ifadesine tepki gösteren feministlere getiren Erdoğan şöyle devam etti: “Ben kalkıyorum kadının Allah’ın erkeklere bir emaneti olduğunu söylüyorum. Bu feministler filan var ya. ‘Ne demek diyor kadın emanetmiş, bu hakarettir’ diyor. Ya senin bizim dinimizle medeniyetimizle ilgin yok ki. Biz sevgililer sevgilisinin hitabına bakıyoruz.” ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 Pratiğimiz de İddiamız Kadar Büyük Olmalı 27 Doğan Genç-Londra İnsan Hakları Savunucusu ve Barış Aktivisti Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da 7 Haziran 2015’ de milletvekilliği genel seçimi yapılacaktır. Bu milletvekilliği seçimlerinde Avrupa’da yaşayan Kürdistan ve Türkiye seçmeni ilk olarak yurtdışında Türkiye Genel Seçimleri için oy kullanacaklar. Yurtdışı seçmeninin ilk milletvekilliği seçimi deneyimini yaşayacak olması bizim açımızdan önemli avantajlar ve dezavantaj yaratmaktadır. Öncelikle, ülkeden uzak olmamız bazı olumsuzluklar yaratacak olsa da, aynı zamanda ilk oy kullanma psikolojisinin etkisi ile yurtdışında yaşayan halkımızın kendi ülkesinde yaşananları anlamasına vesile olacaktır. Bu anlamda Britanya’ da yasayan bizlerin, milletvekili seçimlerinde oy kullanmamız genel secimler için büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte Türkiye’de 12 Eylül darbesinin getirdiği % 10 barajının yıkılmasında yurt dışındaki seçmenin oyunun belirleyici olması yurtdışı oylarının bizim için önemini arttırmaktadır. Önemli bir süreçten geçmekteyiz. Gerek uluslararası gerekse bölgemizdeki gelişmelerle bağlantılı olarak 2015 Genel Seçimi sadece parlamentoya milletvekili gönderme meselesi olarak tanımlanamaz. Seçimlerden hemen sonra yeni anayasa hazırlıkları başlayacaktır ve Erdoğan AKP’sinin Osmanlıya geri dönüş hevesleri çok net olarak görülmektedir . Bunlara ek olarak suni devlet dininin egemen kılınmasına yönelik faaliyetler, ulus devletin egemenliği ve benzeri birçok neden 2015 Seçimlerini sadece parlamentoya milletvekili gönderme meselesi olarak algılamamız gerektiğini göstermektedir. Sürece daha geniş açıdan bakmamız resmin bütününü görmemizi sağlayacaktır. Unutmamamız gerekiyor ki , AKP’ nin panzehri HDP’dir ve HDP özgürlük ve demokrasi bileşenlerinin işbirliğidir. Bunun en güzel aynası Yunanistan ve İspanyada’ki son gelişmelerdir, ve tabi ki Latin Amerika’daki gerillaların birbirlerinin ardısıra iktidara yürüşlerini de görmemiz gerekiyor. Kürt Halk Önderliği Sayın Abdullah Öcalan’ ın Suriye’ den bir komployla çıkarılmış olmasın ardından Ortadoğu’da değişen denge ve dış müdahalelerinin, Ortadoğu ve Mezopotamya’da yaşanan son gelişmeler üzerindeki etkisin farkında olmalıyız. Bu yeni dönemin Mısır, Tunus, Libya, Yemen, Suriye ve farklı ülkelere uluslararası güçlerin yeni müdahale biçimlerini görmemiz, bölgedeki durumu doğru bir şekilde anlamamızı ve yorumlamamızı sağlayacaktır. Farkında olmamız gereken en önemli nokta ise ‘Radikal İslamcı Güçlerin’ uluslararası güçlerin kontrolünde geliştirildiği ve bölgeye yerleştirildiğidir. Rojava kantonlarındaki gelişmeler hem uluslararası güçleri hem de onların uzantısı olan bölgesel güçleri fazlasıyla rahatsız etmiştir . PKK’nin terör listesinden çıkarılmaması bu rahatsızlıkla bağlantılıdır. Kobani Direnişi ve Sengal’ deki gelişmeler iki önemli gelişmeye neden oldu . Birincisi, dünya halklarının gözünün Kürdistan’a çevrilmesi sağlandı . İkinci olarak tüm Kürdistan Güçlerinin ortak savunma refleksini geliştirmeleri ve Tüm Avrupa Birliği Ülkelerinde ortak eylemler yapılmasına vesile oldu Bu değişim ve gelişmelerin 2015 Genel Seçim sonuçlarına olumlu olarak yansıyacağına inanıyorum. Böyle bir süreçte HDP’ nin % 10 barajını yıkıp 70 ya da 80 yurtsever, devrimci, çevreci, kadın , genç, alevi, süryani, ezidi halk vekilleriyle parlamentoda yer alması sistemi büyük ölçüde sarsacaktır . Başta Erdo- ğan ve AKP’ nin tek başına hükümet kurma ve yeni anayasayı hazırlama imkanları ellerinden alınacaktır. Böylece Çözüm ve Diyalog Sürecinin eli güçlenecek; tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek din anlayışı iflas edecektir. Kuzey Kürdistan ve Türkiye’nin diğer bölgelerinde demokratik özerk bölgeler oluşmasına olanak sunulacak. En önemlisi, Türkiye ve Kürdistan’da demokratik muhalefetin örgütlenmesinin önü açılacak. Bu sebeple bir kez daha vurgulamak ve altını çizmek isterim ki; 2015 seçimleri sadece parlamentoya birkaç vekil gönderme meselesi değildir. Bu milletvekili seçimlerinde Britanyalı Seçmenlerin kullanacağı her oy Erdoğan, AKP, CHP ve tüm özgürlük karşıtı güçlere verilmiş en güzel cevap olacaktır. 8 Mayıs 2015’ te gümrük kapılarında ve yurtdışı temsilciliklerinde oy verme işlemleri başlayacak. Biz Britanya’da yaşayan seçmenler İskoçya ve Galler bölgesi de dahil olmak üzere İngiltere’nin büyük şehirlerinde seçim komisyonları kurmalıyız ve birincil görevimiz çevremizdeki herkesin kayıt olmasını sağlamak olmalıdır. 30 ve 31 Mayısta seçmenimizi sandığa çağırmalıyız. Seçim çalışmalarında herkesin kendi yeteneği ve yapabilecekleri çerçevesinde görev alması ve seçimin bölgenin geleceği üzerindeki önemin farkına varmış bir şekilde seçim çalışmalarını sahiplenmeleri gerekmektedir. Avrupa HDP seçim komisyonlarının yurtdışı genelinde 400 bin seçmeni hedeflemesi ve İngiltere özelinde 30 bini hedefliyor olmaları çok önemli. Peki Neden Önemli? Birincisi, yurtdışında alacağımız 400 bin oy % 10 anti demokratik seçim barajının yıkılmasına neden olacak; ikincisi artık ülkedeki seçimlerin seyircisi değil, tam tersine sonucunu belirleyen bir parçasıyız. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yapılacak genel seçim yaklaştıkça tartışmalar HDP ekseninde yoğunlaşmaktadır. Bunun nedeni Demokratik Kürt Siyâsi Hareketinin ortak ittifak güçleriyle büyük bir hamle yapmasıdır. Bugünlerde 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine yönelik tartışmalar ve çalışmalar toplumun ana gündemini oluşturmakta, yukarda bahsettiğim sebeplerden dolayı bizim de Avrupa ve Britanya özelinde seçim çalışmalarımızı birincil gündemimiz yapmalıyız. HDP’ nin seçime parti olarak girme kararını açıklamasından ardından, sistem partileri AKP ve CHP panik halinde kendilerine yakın kalemlerle HPD’ye karşı saldırı ve karalama kampanyası başlattılar. İki karalama kampanyası da aslında aynı amaca hizmet etmektedir. Biz Avrupa’da oy kullanacak seçmenler olarak HDP’ ye yüksek oy çıkmasını sağlayarak bu saldırılara en güzel cevabı vereceğiz , dolayısıyla Britanya’da hedeflediğimiz 30 bin oy sistem partileri ve onların yandaş kalemlerine verilecek en güzel yanıttır. Ben kişisel olarak geride bıraktığımız Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinden yurtdışı seçmeni olarak ders aldığımızı ve hedeflenen oy için seferberlik bilinciyle çalışacağımıza inanıyorum. Kobani, Gezi , Cizre, Roboski ve katledilen Çocuklarımızın anısına yakışacak biçimde yürütülecek ve bütün mücadele alanlarına denk düşecek bir çalışma yapılacak inancıyla hedefimize ulaşacak ve şehitlerimize çalışmalarımızla layık olmaya çalışacağız. 28 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 Sudoku Zor Sudoku Basit KARİKATÜRLER ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 29 Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Stoke Newington’da bulunan emlakçı için AVA insurance BERBER ARANIYOR GÜZELLİK UZMANI ARANIYOR BERBER ARANIYOR GARSON ARANIYOR En az iki yıl emlak piyasasında satış ya da kiralama tecrübesi olan eleman aranıyor. 020 7241 6563 07779 326720 Sigorta şirketimiz de çalışacak, İngilizce ve Türkçe bilen deneyimli eleman aranmaktadır. Ödeme koşulları: deneyime bağlı + komisyon. Lütfen CV’lerinizi admin@ avainsure.co.uk gönderiniz. Walthamstow bölgesinde bulunan Prestige barbers’da çalışacak, tecrübeli erkek berber aranıyor. Enfield Bölgesinde Çalışacak kaş-bıyık Ustası aranıyor Seven Sisters’da Berber salonunda çalışacak tecrübeli eleman aranıyor 0772 773 1149 Restaurant’da çalışacak Bay, bayan Servis elemanı aranıyor. Mizan bey 07580 985442 Serhat bey 0208 127 0304 Mehmet bey 07985 756738 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR ŞEF ARANIYOR Walton-On-Thames bölgesinde Restorantta çalışacak tecrübeli ızgara şefi aranıyor Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta part time ve full time çalışacak şef aranıyor. Londra dışında Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Londra dışında Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Boreham Wood Bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak deneyimli şef ve yardımcı şef aranıyor. 07788 587 975 02084405111 Essex bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Kalacak yer verilir. Ali 07584 030 635 07778 124 302 07984 702 902 07747 870 593 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Satılık Işyeri Satılık Işyeri ŞEF ARANIYOR GARSON ARANIYOR Kuaför aranıyor Satılık fish & chips Satılık Ice Cream Van İslington bölgesinde Fried Chicken Kebap shop’ta çalışacak tecrübeli şef aranıyor. Cockfosters bölgesinde Cafe Shop’ta çalışacak garson aranıyor. Barking essex bölgesinde fish chips ve kebaptan anlayan servis elemanı aranıyor Kalacak yer temin edilir Daha fazla bilgi için 0208 363 9905 Bromley bölgesinde çalışacak İngilizcesi olan tecrübeli kuaför aranıyor. 07983427063 07595 022 002 02072 887 222 0208 440 5111 Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor Eleman Aranıyor BAYAN ELEMAN BERBER ARANIYOR Deneyimli tercuman Daha çok bilgi için burdan ulaşabilirsiniz 07517462463 07983682814 Hammersmith bölgesinde sandwich barda çalışacak bayan eleman aranıyor. Haftanın 5 günü, sabah 6’dan öğlen 3:30’a kadar. Sevinç: 0797 2789 823 Bristol’da berber salonunda çalışacak tecrübeli berber aranıyor. Çalışma izni olması ve İngilizce bilmesi şarttır. kalacak yer verilir 07887 49 71 61 Perceft tercüman H.S.Taşımacılık Tecrübeli tercümandan her türlü tercümanlık çeviri işleriniz yapılır. Ayşe 07572963341 07946461162 Romford bölgesinde Rent:£16,500 yıllık Rate:£3,080 yıllık Takeing:£3.500-£4.000pw Fiyat:£125,000 Üstteki daireden kira geliri £1,400 Londra içi ve Londra dışına her türlü eşyanız çok uygun fiyata itinayla taşınır 02089455577 07455007886 Deneyimli tercumandan her türlü tercumanlık hizmeti verilir. Telefon görüşmeleri mektup çevirisi ve çeşitli formlar doldurulur. İrtibat Ayşe Hanım 0757 2963 341 Cleaning service Türk usulü tül perde yıkama, halı yıkama ve ev temizliği yapılır. 077785559913 Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık Işyeri Satılık coffee shop Satılık pizza kebap Leyton’daki spital fields market içinde coffee shop satılıktır. Ayrıntılı bilgi için lütfen arayınız ciddi alıcıların aranması rica olunur. SA31 1BD Galler bölgesinde bulunan pizza kebap dükkanı iş değişikliği nedeniyle satılıktır. Ana cadde üzerinde club ve barların ortasındadır. Rent:£12.000py Satılık kebap pizza restoran 07979758763 01267222481 07400008282 CHETO BUILDING 1.sınıf marangozluk işleri -parke -mutfak banyo -boya -fayans -sıva Bütün inşaat işleriniz itinayla yapılır. Çetin 07972104260 177 valantino southampton way London SE5 7EJ satılık kebab pizza restaurant 20 yıllık önü açık lease Geliri:£2200 Satış bedeli:£80.000 Soner 07944745181 Dekorasyon işleri Ders Verilir Bahçe işleri yapılır Özcan dekorasyon boya işleri, sıva işleri, duvar işleri, fayans işleri Uygun fiyata yapılır Her yaş grubuna birebir ders verilir Matematik & İngilizce Çocuğunuzun başarısı için hemen arayın Her türlü bahçe bahçıvanlık yapılır Ve günü birlik iş yapılır. Rakip usta 07743730979 07824594733 İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın 0742 9481 490 / 0207 9230 838 İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. 07878428665 ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 30 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz Bu sayfada £10 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. YETER CLEANİNG DRİVİNG LAND ŞOFÖR OKULU Kısa sürede fazla para harcamadan ehliyet almak, güvenli sürücü olmak için vitesli & otamatik direksiyon dersleri verilir. İşyerleri ve Evler itina ile temizlenir. 07803506942 07909539577 Erken test günü alınır Ali 07723921216 Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip olmak için henüz gec değil, özel ve grup dersleri ile kendinizi yeniden kesfetme zamanı. Deniz Dogrusoz Personal Trainer 07455947693 www.deniz-personal-tranining.com ALTUN CLEANING SERVICES 07427424619 Ufuk Kaya 07405891522 MEM Painting and Decoration El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel el sanatları. Her türlü boya ve dekorasyon işi itina ile yapılır. Hurdar Sinop Tel:07448 654 828 07984 513 968 TOPCU MOBILE CAR MECHANIC Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır REPAIRS SERVICING DIAGNOSTICS PRE-MOT/FAILURES AHMET TOPCU 07415106521 07405756462 Horizon Books Kitap Satış Temsilcisi Hurdar Hand Crafts Özel Türkçe Dersi Türkçe diksiyon ve gramer dersleri verilir. Diren Yalçın 07504 662756 Mahmut Söylemez BALINZA LAUNDRY & CLEANING SERVICES Her türlü çamaşır yıkama işi yapılır. Evden alıp eve teslim servisimiz mevcuttur. One 2 One English for children and adults 07428336181 OREL BOOKKEEPING & ADMIN 07768282295 [email protected] Yıldız Adıgüzel Qualified English Language Teacher SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL, IELTS & BUSINESS ENGLISH For more information and Free consultation: t 0753 4491 623 e [email protected] ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015 SERi iLANLAR İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz 31 Bu sayfada £30 1 kutu ilan 0742 948 1490 İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz. Consulting & Agency Service To clothing importers: Are you looking to import or currently importing clothing from Turkey. With years of experience and a wide range of factory portfolios we provide both consultancy and agency services. Maside Şahin 07884 366074 Sinema Atölyesi Yazar-Yönetmen Mizgin Müjde Arslan yönetiminde temel sinema, kısa film yapım atölyesi 5’er kişilik sınıflarda Blue Arts’ın Stoke Newington’daki stüdyosunda devam etmektedir. Haftaiçi akşam ve haftasonu sınıfları, Londra dışında yaşayanlar için de Skype üzeri özel ders seçeneği bulunmaktadır. Daha fazla bilgi için: 07947 890 579 www.blueartscourses.com Pizza Kebab House Open 7 days a veek eat in or take away 02088044430 269 hertford road enfield, EN3 5JL SOUTHBURY LAUNDRETTE Self Service Laundry Service Wash İroning Service 020 8804 3725 467 Southbury Road, Enfield EN3 4HX Located between Tesco and Southbury station ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 9 ŞÎROVEYEK SOSYOLOJÎK; DENGBÊJÎ NÎHAT ŞÎMŞEK-A.Welat Terz û sazkirina dengbêjiyê di sazkirin û terzê dengbêjan de bi çîrok û têkiliyên diyalektîk tê sazkirin. Ango çîroka kesekî yan jî mijar yekalî nayê gotin. Leheng ne bi serê xwe ne, şexs bi xwe ne leheng in. Bi derdorê re lehengî tê avakirin Çand, bawerî û hemû nirxên manewî yên civakbûyînê li gorî xwezaya erdnîgariya ku li ser jiyane teşe digirin û dijîn. Têkiliya civak û erdnîgariyê ji aliyê A. Mauloof ve wiha tê pênasekirin: “Erdnîgarî qeder e!” Divê ku mirov ji erdnîgariya xwe razî be lê dema ku êrîş û mudaxeleyên mêtingeh û dagirkeriyê li ser erdnîgariyê pêk werin qedera civakê jî qedera erdnîgariyê jî di destên hêzên mêtingeh de tê dîlgiritin. Ji ber vê yekê jî bi qasî ku erdnîgarî qedera civakê ye civak jî qedera erdnîgariyê ye. Di Roja îro de modernîteya kapîtalîst bi rêya teknîka endusriyalîzmê têkiliyên civak û erdnîgariyê yên xwezayî, hema hema ber bi tunebûnê ve dibe. Ev feraseta modernîteya kapîtalîst, bi polîtîkayên neolîberal û kulturalîzmê, erdnîgariyê ango xwezayê wekî nesneyeke ku li ser tehakum were kirin dibîne. Wekî encama van polîtîkayan êdî çand, huner, bawerî û hemû nirxên gelan ên qedîm hêdî hêdî dihelin û ber bi tunebûnê ve diçin. Mixabin wekî çandên hemû gelan çanda gelê kurd ji ber modernîzm û kulturalîzmê texrîbatên mezin dît. Ligel her tiştî gelê kurd çanda xwe ya folklorîk parastiye. Ji ber wê, zindîbûna çanda kurd a folklorîk hê jî di jiyana gelê kurd de pir xurt e. Bêguman di vê xalê de avantaja gelê kurd heye (li gorî gelên din) ji ber ku 40 sal e têkoşîna polîtîk didome. Her çand bi damarên xwe yên bi xwînê ji çavkaniyên ku jê digire dikare hebûna xwe bidomîne. Ango her giya li ser koka xwe şîn dibe. Çavkaniya çanda kurd a zindî, di cewherê xwe de çanda civaka xwezayî ango ya nelolîtîkê ye. Di çand û kelepûra civaka kurd de kod û elametên hezarsalî bi teşeyeke alenî; tê xuyakirin. Mînak: Bi dehan cureyên govendên kurdan hene. Her lîstikek hal û rewşa ajal û xwezayê temsîl dike. Dîsa têkilî û nêzîkatiya agir, ax û rojê, demsal û hwd. bi aşkerayî nîşaneyên jiyana civaka xwezayî xuya dikin. Mirov çand û rengên civakê bi huner û wêjeya wan ancax dikare pênase bike û bide naskirin. Gelê kurd rastî û rengê civakbûyîna xwe di nava çand û hunera xwe de veşartiye û parastiye. Dema ku mirov li dîroka civaka kurd mêze bike dê bibîne çawa Ehmedê Xanî, Feqiyê Teyran, Melayê Cizîrî, Elî Herîrî, Baba Tahirê Uryan û bi dehan wekî wan kesayetên pîroz naveroka çand û wêjeya kurd bi pêş xistine û parastine. Di wêjeya kurdî de wêjeya devkî derdikeve pêş. Di civaka kurd de dengbêjî bi wate û reseniya xwe xwediyê cihekî girîng e. Di civaka kurd de diyardeya dengbêjiyê îfadekirina jiyana komunalîteyî ye. Dema ku mirov li kilamên dengbêjan bi awayekî kûr û bi tefekur guhdar dikei hîs ike ku wekî ji nava çemekî diherikin ber bi deryaya (menzîla) çanda kurdewarî ya qedîm… Belê di van rojên ku modernîteya kapîtalîst naveroka hemû nirxên mirovahiyê vala dike de dengbêjiya ku dîroka gelê me bû dibe dîrok lê li dergûşa mirovahiyê li ser çiyayên azad hêna ew deng tê, ew dengê ku me dibe gundên me, warê dê, bav, kal û pîrên me… Bi derketina Tevgera Azadiyê re her çiqas ji bo zindîbûna çanda cewherî têkoşîna bîrdozî û polîtîk bi pêş ketibe jî ji ber ku damarên me yên bi çavkaniyan ve girê didin hatine qutkirin afrînerî lawaz ma. Lewre çanda me ya folklorîk pir zindî û girseyî nehat jiyîn. Bi têkoşîna Tevgera Azadiyê re me fêm kir ku damarên çanda me di nava huner û wêjeya me de xwe distirîne. Mirov dikare bibêje ku dengbêjî kaniya huner û wêjeya civaka kurd e. Em çiqas li ser dengêjiyê bisekinin ewqas em ê nêzî rastiya kurdewariyê bibin. Ger der heqê civak û erdnîgariya gelê kurd de lêkolînek bê kirin, wekî çavkaniyeke sosyolojîk neyê dîtin, ew lêkolîn teqez dê nebes û seqet bimîne. Dengbêjî ne tenê hunerek an jî wêjeya devkî ye; dengbêjî şîroveyeke sosyolojîk û dîrokî ye. Nivîskarê kurd Mehmet Uzun dengbêjiyê wiha pênase dike: “Dengbêj ew kes e ku henase û jiyanê dide deng. Denbêj ew kes e ku deng dike kelam, kelamê dike stran.” Di jiyana hemû kurdan de çîroka dengbêjiyê heye. An di lorîna dayika xwe de, yan jî di îsyana bavê xwe e tehm dike. Terz û sazkirina dengbêjiyê di sazkirin û terzê dengbêjan de bi çîrok û têkiliyên diyalektîk tê sazkirin. Ango çîroka kesekî yan jî mijar yekalî nayê gotin. Leheng ne bi serê xwe ne, şexs bi xwe ne leheng in. Bi derdorê re lehengî tê avakirin. Ev bi xwe yek ji taybet- mendiyên pergala têkiliyên jiyana klanan e. Her leheng bi navê civak û klanê jê hatiye xwe îfade dike û tê naskirin. Dengbêj di destpêkê de herêm, eşîr, dîroka eşîrê, taybetmendiyên eşîrê û herî dawî leheng dide naskirin. Şêwaza êşîran bi xwe konfederal e û vê yekê bandora xwe li ser sazkirina kilam û stranan kiriye. Her eşîr bi rengê xwe heye. Dengbêj li ser van esasan tevdigerin û kilamên xwe dihûnin. Dengbêj di kilamên xwe de wekî şîroveyên rexneyî bûyer û kesan didarizînin. Ev jî divêtiya berpirsyariya saziya denbêjiyê ye. Dîsa di kilaman de têkilî û pevçûnên civakê bi kûrahî, tên hûnandin. Diyardeya dengbêjiyê di civaka kurd de wekî dînamîkeke hevgirêdayî ye. Dengbêj êş, keder, jan, şahî, şîn, azadî, bindestî û hemû hestên civakê hîs dikin û dibin tercumeya civakê. Tevgera Azadiyê veqetandina kevneşopiyê û nûjeniyê bi diyalektîka paşeroj, kêlî û pêşerojê bi hev re girê dide û senteza ruhê demê hildigire. Bi rêya hunerê jî vê rasteqîniyê dixwaze derxe ronahiyê. Wekî rêheval û hunermendên me yên şehîd Hozan Serhed, Hogir, Mizgîn, Sefkan, Dedîl… Ev rêheval û hozanên mezin bi felsefeya Rêber Apo û bi cewhera çanda qedîm temsîliyeta hunera şoreşê di şexsê xwe de anîn cih. Van hevalan ji cewhera xwe ya hunerî ji kûrahiya Kurdistana qedîm û bi perspektîfa ruhê şoreşê hilgirtin. Cewherên wekî Evdalê Zeynikê, Karabêtê Xaço, Feqiyê Teyran, Eyşe Şan, Aramê Tîgran, Mehemed Arifê Cizîrî… Huner û wêjeya me ya nûjen, li ser van kokan şîn bibe, dê bikaribe temsîliyeta heqîqeta civakê bike. Gel, bi çand û hunera xwe tên naskirin. Çand û huner eynika gelan in. Carna di nava destanek de, carna di nava kilamek dengbêjiyê de kod û elametên heqîqetê veşartîne. A girîng ew e ku mirov wan kod û elametan rast bixwîne û vebêje. Çawa ku Rêber Apo di destana Gilgamêş de dîroka pênc hezar salan, di destana Edûlê û Derwêş de rastiya gelekî derdixe holê; divê ku em jî bi wî awayî nêzî destan, huner, çand, wêje û bi taybetî jî dengbêjiyê bibin. Rastiya civaka kurd hêj jî di nava kilam û stranên dengbêjan de dijî. Dengbêjî vegotina birîna dayikên li pey hebûna xwe ye. ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 8 ÇAND HÛNER Û WÊJE wateya teng de çanda civakekê pêk tînin. Mirov dikare bibêje ku rewşa giyan û hişmendiya civakê didin der. Lê gava ku netew dewlet an jî bi destên dewletê bên avakirin, cîhana çandî jî tê berevajîkirin û qirkirin. Çand yekitiya hemû pîroziyên mirov e. Lewre çand têkildarî aqilê mirov e. Mirov bi aqilê xwe, bi ramana xwe hinek tiştan diafirîne û bi vî awayî dibe mirov. Her mirov bi awayekî difikire û diafirîne. Mirovên ku ev têgihîştin bi wan re hebindi heman demê de ew mirov bi xwe jî çand e. Çand beriya her tiştî bi ramanê dest pê dike. Sê qadên çandê hene. Ev; raman, ecibandin û exlaq in. Lê îro bi beralîkirina modernîteya kapîtalîst dema ku behsa çandê tê kirin pêşiyê elbik, saz û gîtar tên hişê mirov. Ev pênaseya modernîtaya kapîtalîst rastî û naveroka çandê ya dewlemend berevajî dike. Di rastiya xwe de çand av e, çand nan e, çêkirina malê ye, çandinî ye. SERDAR DEVÎRENSEDAT CAN Sê qadên çandê hene. Ev; raman, ecibandin û exlaq in. Lê îro bi beralîkirina modernîteya kapîtalîst dema ku behsa çandê tê kirin pêşiyê elbik, saz û gîtar tên hişê mirov. Di rastiya xwe de çand av e, nan e, çêkirina malê ye, çandinî ye, ajalvanî ye, hevaltî, hogirî û piştgirî ye Em dikarin çandê bi awayekî giştî wekî yekitiya hemû avanî û wateyên ku civakê di pêvajoya dîrokî de afirandiye pênase bikin. Mirov avaniyan dikare wekî yekitiya saziyên ku ji bo guherînê guncav in pênase bike. Wateyan jî mirov dikare wekî naverok û asta watedariyê ya têkel a ku bi veguherîna zaziyên dewlemend û pir cure dibe pênase bike. Ger mirov bi mînakek pênaseya xurt bike, avanî çarçoveya madî û şênber e. Mirov dikare wekî tiştê ku wê tevdigerîne, qanûna hest û ramanê dide destnîşan bike. Pênaseya çandê ya di çarçoveya teng de jî zêde tê bikaranîn. Di vê pênaseyê de zêdetir wekî wate, naverok, qanûn û zindîbûna avaniyê tê destnîşankirin. Gava ku mijara gotinê civak be, em di çarçoveya teng de çandê wekî cîhana wateyê, qanûn, hişmendî, huner û zanista exlaq pênase dikin ku mirov saziyên polîtîk, aborî û civakî jî li vê çarçoveya teng zêde bike, mirov dê pênaseya çandê ya giştî bi dest bixe. Ji ber vê yekê jî ger di bingehê de sazîbûn û wekî naverok wateya wê hebe mirov wekî hebûnekê dikare qala civakê bike. Civakek ku ji aliyê saziyê ve hatibe hilweşandin mirov nikare qala wateya wê û çanda wê ya di çarçoveya teng de bike. Di vê rewşê de sazî wekî taseke tije av e, piştî ku tas bişkê bêguman mirov nikare qala avê bike. Ger bê qalkirin jî êdî ew av ne ya xwediyê tasê ye. Ango di encamê de têkçûna wate, hişmendî û estetîka civakê ye. Di rewşek wiha de encax mirov dikare qala perpitîna heyînên ku wekî perpitîna mirîşka serjêkirî ye bike. Civakeke ku cîhana xwe ya hişmendî û estetîkê winda kiribe dişibe termekî rizî. Mînaka herî berbiçav a ku mirov dikare nîşan bide, rastiya civaka kurd a ku em teleqreşiya wê dijîn e. Ji ber ku hem ji aliyê saziyî ve hem jî ji aliyê wateyî ve parçebûneke kûr û têkçûna hişmendiyê, mirov civaka kurd encax dikare wekî “Civaka qirkirina çandî” pênase bike. Ol, felsefe, mîtolojî, zanist û beşên hunerê yên cuda di Ajalvanî ye, hevaltî ye, hogirî ye û piştgirî ye. Mirov bi vana dibe xwedî çand. Jixwe di nava van têgînan de afirînerî ango huner û wêje jî heye. Huner wekî afirînerî, milê mirov ê hizirandinê wekî raberkirina hêza xweşikbûna ruhê mirov û di vê wateyê de teyîsandina cehwerê mirov e. Dîsa wekî şêwazê xweîfadekirinê, ji berhem an jî pratîka ku derdikeve holê mirov dikare pênase bike. Hêza fikirandina mirov ango ya afirîneriya mirov huner e. Mirovahî bi vê afirîneriya xwe jiya û bi jiyanê jî wate ava kir. Di destpêka cewherê civakbûnê de ku em jê re dibêjin klan, zimanê jiyana bi zor û zehmet EVÎNA QESRÊ NEVZAT ÇAPKIN Gelekî ku bi êşa xwe bikene êdî tu hêz nikare wî têk bibe. Ji ber ku zimanê mîzahî çêja jiyanê ye. Heqîqet wekî dilopek ku dema parzemîna xwe dibîne, çemek diherike, ango şitlên daran mezin dibin di xwezayê de mînakên wê pir in Di demek ku wêjay kurdî ya li zindanê tê nîqaşkirin de pirtûka nivîskar Hayretîn Ekîncî ya bi navê evîna qesrê li weşanxaneya Jû J di meha sibatê de hat çapkirin. Ev pirtûka ku behsa wê tê kirin ji 62 rûpelan pêk tê. Pirtûk ji ber ku di tehma xwe de ye mirov dikare bi carekê bixwîne xelas bike. Pirtûka nivîskar Hayretîn Ekîncî ne bi awayekî modern hatine nivîsandin. Çîrokên nivîskar tev balkêş in. Mirov dikare bibêje civaknasiya kurdan di dîrokî de ji ber şert û mercên şer bi çi awayî malwêranî bi xwe re aniye û bûye sedem ku di mêjiyê gelê kurd de bi cih bûye. Nivîskar bi zimanê gel nivîsandiye. Carna dide kenandin, carna dide girîn. Mijarên kenê, bi xwe jî mijarên trajîk in lê bi zimanê mîzahî, bi hostatiyeke gelêrî, bi zimanê gel xwe daye xuyakirin. Carna jî hêstirên çavên mirov dixumxumînin, qirika mirov tijî dikin. “Evîna qesrê” dîwana mîran di dîroka kurdan de bi hindikî be jî di aliyê wêjeyî de roleke akademîk lîstiye. Civata dengbêjan bi piranî li dîwanan kom dibû. Çîrok ji bo perwerdeyê dihatin gotin. Çîrokên nivîskar dengbêjiyê bi mirov didin hîskirin. Ji ber ku nivîskar bi xwe bi dengbêjiyê re eleqedar e, ew taybetmendî xwe di çîrokê de jî dide xuyakirin. Dengbêjên kurdan bi piranî bi kilaman çîrokan vedibêjin. Ev şêweyekî wêjeya devkî ye. Bi zimanekî xwerû ye her kes dikare jê fêm bike, zimanê gel e. Nivîskar di çîrokên xwe de bûyerên ku qewimîne bi awayekî li gorî bûyerê honaye. Di çîrokan de ji huner û estetîkê zêdetir, heqîqet û zimanê gel li pêş e. Bi şêweyekî perwerdeyê ji bo nivşê nû û gel pir girîng e. ji ber ku bandora dîrok, civak, trajedî, evîn av û avîna azadiyê li beş ê. Ev di vê hêlê de hîn sûdwar e. Evîna qesrê kevneşopiya kurd vegotiye. Evîn çawa ye? Bi nobeta Feyzo û Şêxo taktîkên şer, tra- huner e. Bi gotineke din hêza avakirinê û çareserkirina pirsgirêkên jiyanî ye. Bi çêkirina hinek amûrên ku jiyan pê hêsan dibe dihêle ku asoya civakê hîn berfirehtir bibe. Vê yekê jî hiştiye ku şewq û ronahiya jiyanê rê li ber afirîneriyên dîtir veke. Afirînerî û wateya jiyanê wekî xelekên zincîrê bi hev ve girêdayî ne. Bi afirîneriyê mirov dema hêza xwe ya xweser dibîne, ango hunera xwe dibîne, xwestek û îlhama şadkirina jiyanê û jiyînê jî hîn zêdetir dibe. Di vê wateyê de di destpêka civakbûna mirovahiyê de amûrekî pir biçûk jî dikeve asta hunerê. Huner ew tişt e ku pirsgirêkên exlaqî û civakî tîne ser ziman. Têkoşîna jiyanî ye û di jiyana civakî de têkoşîna li hemberî serweriyê ye. Bi awayekî rast anîna ser ziman e. Berhemên hunerî mirov ber bi başî û rastiyê ve araste dikin. Di milekî dîtir de jî pirsgirêkên civakê yên wekî siyasî, aborî, çandî, olî, exlaqî û zanistî ji gelek hêlan ve şîrove dike, li ser radiweste û çareseriyê herî guncav peyda dike. Huner; nîşaneya jiyana civakê ye. Nasname û helwesta civakê ya li hemberî xwezayê û xweşikbûnê, di çi rewşê de ye dide diyarkirin. Huner, ji bo jiyana ku tê xwestin ji awayê çors û hişk were derbaskirin; peywira ruhdayînê dilîze. Her wiha bi awayekî giştî coş û hêza jiyanê mirov dikare bi hunerê îfade bike. Bi vê mebestê mirov nikare huner, çand û wêjeyê ji hev qut bibîne. Ji ber ku di nava hev de ne û hev temam dikin. Lewre çand, huner û wêje qadên hevpar ên herî xwerû ne. Ya rast her tiştê ku mirov afirandiye, her tiştê ku mirov li xwezayê zêde kiriye dikeve nava çand û wêjeyê. Huner jî beşek ji wêjeyê ye. Bi hevpariya her sê têgînên bingehîn jiyan jî watedar dibe. jîkomîk, eziyekt û zilmê tol çawa xwe dide xuyakirin. Bi terqîna mirinê heqîqet, bawerî û binavkirina bûyerê û watedayînê. Wateya rondikên çavan, binavkirina wan, ew ji ku der tên, çima rondik dibarin. Bav û qîz eşqa welat a azadiyê, evîna heqîqetê. Mirov dikare cudahiyê bixe nava heqîqetê yan na? Ev tev cih digirin. Gelekî ku bi êşa xwe keniya, êdî tu hêz nikare wî têk bibe. Ji ber ku zimanê mîzahî çêja jiyanê ye. Heqîqet wekî dilopek ku dema parzemîna xwe dibîne, çawa ku çemek diherike, ango şitlên daran mezin dibin, di xwezayê de mînakên wê pir in. Her gelek, xwedî pîrozbahiyan e. Ji bo her gelî pîrozbahî xwe û tiştên dibin sedema şanaziyan hene. Ê kurdan jî simbêl e. Bişar çima simbêlê xwe kur kir? Çîroka dawî wekî ku ya pêşiya xwe temam bike, rista jinan, pîrozbahiyên dîrokî û rojevî çawa rista xwe dilîzin di van deh çîrokan de xuya dikin. Hovîtiya dijmin, dîrok, civak, kevneşopî, evîn û heqîqet bi izmanekî gelêrî hatiye nivîsandin. Ev zimanê nivîskar bê sansur, gel çawa diaxive, wisa hatiye nivîsîn. Otantîka ziman jî jixwe ev e. Şêweyeke cuda ye. Hinek bi ser xeberojkan ve diçe, ji ber vê herikbar e, Mirov qet jê aciz nabe. Hinek xeletiyên redekteyî hene. Ji ber wê du cihek du cihan de wate tê guhertin lê tê fêmkirin ku nivîskar bi çi wateyê gotiye. ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 7 Li Ukraynayê ne agirbest û ne jî Mînsk 2 pêk tê Di navbera Lîbya û Îtalyayê de di rojekê de 2.164 penaber hatin ‘rizgarkirin’ Li gorî nûçeyên medya Îtalyayê ku agahiyên xwe dispêre yekîneyên ewlekariya peravê, duh li peravên Girava Lampedûsa ya di navbera Lîbya û Îtalya de, herî kêm 12 keştiyên penaberan hatin bi destxistin. Hat ragihandin ku li van keştiyan 2 hezar 164 penaber ji bo derbasî Îtalyayê bibin, hebûn. Tevî mercên neyînî yên demsala zivistanê û pêlên bilind ên deryayê jî, herikîna penaberan li Derya Spî dewam dike. Di navbera Lîbya û Îtalyayê de bi tenê duh zêdeyî 2 hezar kes ji fetisînê hatin rizgarkirin. Ji bo derbasî welatên Yekîtiya Ewropayê bibin, par di ser Derya Spî re zêdeyî 170 hezar penaber hatibûn Îtalyayê. Li gorî daneyên Neteweyên Yekbûyî, di sala 2014’an de 3 hezar 400 penaber li Derya Spî fetisîn, jiyana xwe ji dest dan. Li gorî agahiyan, keştiyên mijara gotinê bi dehan mîlê deryayê dûrî peravên Lîbyayê hatine tespîtkirin. Di nava 20 salênd awî de tê texmînkirin ku hejmara koçberên li Derya Spî jiyana xwe ji dest dane, bi qasî 25 hezar e. Netanyahû bangek nû li Yahûdiyên li Ewropayê kir: Vegerin Îsraîlê Hikûmeta Îsraîlê, li dijî antîsemîtîzmê ku bi êrîşa dawî ya li Danîmarkayê re careke din ket rojevê, banga ‘vegera welêt’ li Yahûdiyên li Ewropayê kir. Tê texmînkirin ku koça ber bi Îsraîlê wê bibe yek ji tezên herî girîng ê propagandaya Serokwezîr Benyamîn Netanyahû beriya hilbijartinên 17’ê Adarê. Di êrîşa roja Şemiyê ya li konferanseke li Kopenhagenê de çêkerekî Danîmarkî yê 55 salî jiyana xwe ji dest dabû. Piştre di êrîşa li hemberî Sînagogekê de jî ciwanekî wezîfedarê parastinê yê Yahûdî jiyana xwe ji dest dabû. Serokwezîrê Îsraîlê Benyamîn Netanyahû jî banga xwe ya piştî êrîşeke li hemberî dikaneke Yahûdî ya li Parîsê, dubare kir. Netanyahû, di serî de Yahûdiyên li Ewropayê bang li tevahiya Yahûdiyên li cîhanê kir û got, “Îsraîlê hembêza xwe vekiriye û li benda we ye.” Netanyahû diyar kir ku êrîşên mehên dawî yên li welatên Ewropayê çalakiyên ‘terora Îslamî’ ne û çav li rê ye ku vê banga xwe beriya hilbijartinên 17’ê Adarê dubare bike. Nûnerên Civata Yahûdî ya li welatên Ewropayê, nerazîbûnên cuda nîşanî vê banga Netanyahû dan. Ji hahamên Yahûdî yên li Duyemîn roja agirbesta li rojhilatê Ukraynayê bi pevçûnan derbas bû. Li bajarê Debaltseve yê li cihekî stratejîk e, leşkerên Ukraynayê yê di dorpçêde de vekişîn red kirin, ji ber pevçûnan xalên di peymana Mînsk 2 de cih girtin ji niha ve pêk nayên. Hêzên çekdar ên Rûs ku alîgirên serxwebûnê ne, rojhilatê welat di destê wan de ye û artêşa Ukraynayê ya şeva Şemiyê agirbest îlan kir ji wê rojê heta niha bi dehan binpêkirin çêbûn. Rêveberiya Ukraynayê û komên Rûsyayê hevdu sûcdar dikin û heta niha di pevçûnan de gelek Ukraynayiyan jiyana xwe ji dest da. Piştî agirbestê pevçûn li bajarê Debaltseve zêde bûn û li bajarê Shîrokîne jî du rojên dawî herî kêm 5 leşkerên Ukraynayê mirin. Ji ber pevçûnan pêkanîna xala ‘vekişîna çekên giran’ a di hevdîtinên aştiyê yên Mînsk 2 de hatiye girtin û Elmanya, Fransa û Rûsya jî tevlî bûn, ne mimkune. Bi taybet artêşa Ukraynayê 7 hezar leşkerên xwe yên li bajarê Debaltseve ya di bin dorpêçê de ye wek sedem nîşan da û got ku ne mimkun e çekên giran ên her du hêzan ji Li Japonyayê erdhej û hişyariya tsûnamî Li bakurrojhilatê Japonyayê bi dijwariya 6,9 pileyî erd hejiya. Li herêmê xeteriya tsûnamî heye. Li bakurrojhilatê Japonyayê erdhejek bi dijwariya 6,9 pileyî rû da. Rayedaran Danîmarkayê Jaîr Melchîor bersiv da Netanyahû û got, “Terorîzm, ji bo çûyîna Îsraîlê sedemek nîne.” Civata Yahûdî ya li Danîmarkayê ku xwedî 7 hezar endaman e, li gorî welatên din ên Ewropayê hîn kêmtir ketiye bin bandora antî-semîtîzmê. Ajansa Yahûdî ya koça ber bi Îsraîlê ve organîze dike îdîa kir ku yahûdiyên li welatên Skandînavyayê dijîn, li gorî yên din ‘xwe bêhtir di xeteriyê de dibînin’. Ji rêveberên ajansê Yîgal Palmor îdîa kir ku Swêd a ku salane bi tenê 50 Yahûdî jê koçî Îsraîlê dikin, ji bo Yahûdiyan xetere ye. Li welatên Ewropayê 1,2 mîlyon Yahûdî dijîn. Bi 500 hezarî jî dîasporaya Yahûdî ya li Fransayê di rêza yekemîn de cih digire. Di sala 2014’an de yekemcar ji Fransayê bi qasî 7 hezar Yahûdiyan koçî Îsraîlê kiribûn û piştî bi salan cara yekemîn DYA di vî warî de li pişt xwe hiştibû. xeta sînor vekişe. Komên alîgirên Rûsyayê jî diyar kiribûn ku ji ber pevçûnên hatine jiyîn wê çekên giran venekişînin. Ligel hevdîtinên Ukrayna û Rûsyayê, di muzakereyên ku Rûsya jî tevlî bûye Elmanya û Fransayê bi armanca agirbestê kontrol bikin, bang kirin ku destûr bê dayîn da ku peywirdarên Rêxistina Ewlekarî û Hevkariyê ya Ewropayê (AGÎT) bikevin herêmê. Serokkomarê Fransayê daxuyaniyek da û diyar kir ku bi lîderên Fransa, Elmanya û Ukraynayê re hevdîtin kiriye û ji ber pevçûnan bi fikare. Di daxuyaniya ji aliyê YE’yê ve hat gotin ku ligel agirbestê, li gelek nuqteyan pevçûn didomin û ji ber vê yekê bi fikarin. YE got ku divê demidlest pevçûn bên sekinandin. ji bo herêmên li qiraxa deryayê hişyariya tsûnamî dan. Rayedaran diyar kirin ku derya niha bi herêmê bi qasî metre bilind bûye. Erdhej li gorî dema herêmê saet di 08:30 de rû da. Li Nîjeryayê êrîşên bombeyî Di êrîşên bombeyî yên li bakurêrojavayê Nîjeryayê de 8 kesan jiyana xwe ji dest da. Di êrîşên bombeyî yên li bakurêrojavayê Nîjeryayê de 8 kesan jiyana xwe ji dest da. Li bajarê Bûî yê li bakurêrojavayê Nîjeryayê di 3 êrîşên bombeyî de 8 kesan jiyana xwe ji dest da. Artêşa Nîjerya li hember endamên Boko Haram li herêmê operasyon dabû destpêkirin û 17 kes kuştibûn. Êrîş piştî opersyona artêşê pêk hatin. Boko Haram bajarek şewitand Endamên Boko Haram, bajarê Askîra Ûba yê eyaleta Borno ya Nîjerya bi dest xistin. Hat diyarkirin ku Boko Haram tevayî maşên bajarê Askîra Ûba şewitandine. Endamên Boko Haram, bajarê Askîra Ûba yê eyaleta Borno ya Nîjerya bi dest xistin. Hat diyarkirin ku Boko Haram tevayî malên bajarê Askîra Ûba şewitandine. Berdevkê Hêza Parastina Hevpar a Sivîl a li herêmê Jubrîn Gûnda diyar kir ku endamên Boko Haram, cara destpêkê roja Yekşemê êrîşî Askîra Uba kirine, qesra emîrê bajêr şewitandine û paşê ji bajêr veqetiyane. Gûnda anî ziman ku mîlîtan duh careke din vegeriyane Askîra Ûba, tevayî xaniyên li bajêr şewitandine. Gûnda got ku terorîst hê li bajêr in. ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 6 ‘Ezîzê Şingalê’ serpêhatiya fermana 74’an e Berat Qewî ENDAM / TEHRAN Lîstika şanoyê ya bi navê ‘Ezîzê Şingalê’ ya ku derhêneriya wê ji aliyê doktor Qutbudîn Sadiqî ve hatiye kirin dê heta Newrozê li Tehranê were nîşandan. Di lîstikê de êrîşên çeteyên faşîst ên DAIŞ’ê ya li ser Êzidxanê tê vegotin Şanoya ‘Ezîzê Şingalê’ ku derhêneriya wê doktor Qutbudîn Sadiqî kiriye dê heta Newrozê li Têhrana paytexa Îranê were nîşandan. ‘Ezîzê Şingalê’ vebêjerê derd û kulên kurdên êzidî yên Şengalê ye ku demeke berî niha li 74’emîn fermana dîrokî rûbirû man û ketin ber xezeb û êrîşa hovane û tozgirtî yen dijminên mirovahiyê yên ku teze ji şikeftan derketine. Şanoya ‘Ezîzê Şingalê’ çîroka zarokekî vedibêje ku piştî pênc rojan li dû êrîşa û komkujiya gelê Şengalê û gund û deverên dorhêla wî ji aliyê çeteyên faşîst ên DAIŞ’ê, bê nav û nîşan û tî û bêşiyan li ser rêya koçberiyê peyda dibe, li halê ku ji ber tavê rûye wî şewitiye û çavên wî kor bûne. Ew ji aliye hêzên kurd ve ber bi Rojava ve tê veguhestin lê piştî çend rojan jiyana xwe ji dest dide. Her wiha dîmenên dîlkirina jinan û keçikan û zarokan û firotina wan li bazarên reş ên koletiyê di lîstikê de tê nîşandan. Wêrekî û qehremaniya şêrejinên kurd li Kobanê ku ax û mal û ramanên xwe, mirovahiyê li hemberî barbartî û dirindetirîn dijminen dîrokê diparêzin jî bi awayekî baş û hunerî tê nîşandayîn. ŞANO BÊDENG E Şano bêdeng e, kesek tiştek nabêje lê tenê bi rêya muzîke û awaz û tevgerên lîstikvanan bûyer û serpêhatiya êzidiyan tê vegotin. Ezîzê Şingalê vegotinek ji têkçûn û mirina mirovahiyê li serdema niha ye. Danûstandina jiyan û namûsa mirovan bi neftê, bi berjewendiyên eşîrtî, bi desthilat- dariyê tê vegotin. Bûyerên ku dîlkirina keç û jinen kurd ên Qûçanê ji aliyê tirkmenan û xanên xayîn ên qeceran ve li derodora sed û çend sal berî niha û firotina wan wekî kole li bazarên Xîve û Buxarayê tîne bîra mirov. Wê demê jî ew bûyera ji Misir û Hindistanê heta Ewropa û deverên din deng veda û şanoyên wisa ji bo vegotina wê bûyera tehl li deverên cur bi cur hatin lidarxistin. Berlînale îsal polîtîktir bû ŞENGAL LI KU DIKEVE? Şengal bajarekî kurd tê de ye li bakurê Mûsilê ye. Gelê we derê xwedî yek ji resentirîn ol û baweriyên îranî ne û bi zimanê kurmancî diaxivin. Ev bajar û gundên derodora wî roja 3’yê tebaxa 2014’an li halekê ket ber êrîşa gurên hov ên DAIŞ`ê ku hêzên parêzvanên ku li vê derê hebûn paşve kişiyan û reviyan û bajarekî bêpenah û bêberevan radestî DAIŞ’ê kirin. Hêzên tarî ku bi alîkariya erebên cîran di rojeke de bi hezaran kesî ji gelê bêguneh ê Şengalê kuştin û bi hezaran jin û keçik û zarok dîl kirin da ku “fermaneke din” li ser êzidiyan were sepandin. Êzidiyen ku yek ji kevntirîn baweriyên îraniyan bi taybetî kurdan parastine û tevî 73 fermanan ku li ser wan derbas bûye lê tu carî dest ji bir û baweriya xwe bernedane û tu carî di nava tirkan û ereban û ermenan û nehatine bişaftin. Êzidiyan zêdetir ji kurdên din ziman û ol û baweriyen xwe yên resen parastine û bi taybetî zimanê kurmancî deyndarê wan e. Pirtirîn xizmeta ji bo ziman û wêjeya kurmancî ji aliyê wan ve hatiye kirin. Sanoya Ezîzê Şingalê ku bo cara yekem di 28’ê çileya 2015`an de li komavahiya Şanoya Bajar (Têatr Sehr) a Têhranê hat nîşandan, heta nêzikî Newrozê jî dê were nîşandan. Şano di saet 19:30’an li gorî dema Têhranê tê nîşandan. Nivîskar u derhênerê şanoya Ezîzê Şingalê Dr Qutbudîn Sadiqî ye u jî 70 lîstikvan zêdetir têde dilîzin. Qutbudîn Sadiqî dibêje ku wî bi vê şanoyê xwestiye ku berteka xwe ya ji bo derd û kul û derbideriyên êzidiyên Şingalê vebêje û bi vê yekê pesna qehremanî û wêrekiya keç û jinen kurd en Kobanê bide. Alî GULER / ANF 65’emîn Mîhrîcana Fîlman a Berlînê ya Navneteweyî bi dawî bû. Di nava 10 rojên Berlînaleyê de di mîhrîcanê de bi sedan fîlmên li ser pirsgirêkên siyasî û civakî hatin nîşandan 65’emîn Mîhrîcana Fîlman a Berlînê ya Navneteweyî, bi belavkirina xelatan bi dawî bû. Di nava 10 rojan de di mîhrîcanê bi sedan fîlm hatin nîşandan. Ji bo xelatên Hirçê Zêrîn û Hirçê Zîv 19 fîlm li ber xwe dan. 65’emîn Mîhrîcana Fîlman a Berlînê ya Navneteweyî Berlînale ku di 5’ê sibatê de li paytexta Almanya Berlînê dest pê kir, bi belavkirina xelatan bi dawî bû. Di serî de Wettbewerb (Pêşbirk) Berlinale Special (Berlinale Taybet) Panaroma, Forûm, Sînema Alman, Kurtefîlmên Berlînaleyê,Generation, Metrospektive di gelek kategoriyan de bi giştî 441 fîlm hatin nîşandan. Salon tije bûn Di nava 10 rojan de, di serî de Berlînale Palast, Cînemaxx, CîneStar, Zoo Palast, Friedrichastadt Palast, Harus Der Berlîner Festpîele, International, Delphî Fîlmpalast, Arsenal, Akademîe Der Kunste, Haus Der Kulturen Der Welt, Fîlmtheater Am Friedrichshain, li dehan sînema û bi sedan salonên sînemayê fîlm hatin nîşandan. SEREMONIYA SADE Li gorî mîhrîcanên fîlman ên Cannes û Venedîkê, seremoniya xaliya sor zêde balê nekişand û gelekî sade bû. Fîlmên li ser pirsgirêkên siyasî û civakî îsal mora xwe li Berlînale xistin. Ji bilî fîlmên polîtîk ên di beşa pêşbirkê de hatin nîşandan, di Forûmê de bi fîlm û dokûmanterên hatin nîşandan re pirsgirêkên li herêmên cuda yên cîhanê hatin pêşkêşkirin. Herî zêde jî fîlmên ji Amerîkaya Latînî hatin, bal kişandin. Dokûmantera derhênerê şîliyî Patîcîo Guzman ê bi navê “The Pearl Button” fîlmê ku herî zêde di mîhrîcanê de li serê hat axaftin bû. FÎLMÊN BALKÊŞ Fîlmên sînemaya alman ên “Every Think Will Be Fine” ê derhêner Wim Wenders û “Queen Of The Desert” ê Werner Herzog sînemahez şoq kirin û bal nekişandin. Fîlmê “Under Electric Clouds” ê derhênerê rûs Alexey German ku ji bo xelata “Hirçê Zêrîn” li ber xwe dide, li Berlînaleyê gelekî bal kişand û nêzî xelatê tê dîtin. Derhênerê şîliyî Pablo Larrain jî bi fîlmê xwe yê bi navê “The Clup” re dêra katolîk hedef digire. TÊBINIYÊN MÎHRÎCANÊ Ji 72 welatan 40 hezar sînemahez beşdarî Berlînale ya 65’emîn bûn. Li gorî agahiya di malpera fermî ya înternetê ya mîhrîcanê de hat dayîn, bi giştî 4 hezar rojnameger û rexnekarên sînemayê akredîtasyon kirine. 250 hezar niştecihên Berlînê di nava 10 rojan de li Berlînale li fîlman temaşe kirin. Di çarçoveya Berlînale de 441 fîlm hatin nîşandan. Derhênerî îranî Cafar Panahî, tevî ku hatibû vexwendin jî nekarî beşdar bibe. Lê belê komekê pakêtên Panahî hilda û di êvara galaya fîlm de rejîma Îranê protesto kir. Dema rojnameya me hat çapkirin hêj merasîma xelatan nehatibû lidarxistin. ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 5 Demîrtaş: Mîrateya Ozgecan, rûbirûbûna bi zîhniyetê mêr re ye Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş nerazîbûn nîşanî qetilkirina jinan da û ji mêran re got, “Feraseta hukmê li jinê dike konforê nade mêr. Berevajî, ev feraset mêr dike kole.» Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş nerazîbûn nîşanî qetilkirina jinan da û ji mêran re got, “Feraseta hukmê li jinê dike konforê nade mêr. Berevajî, ev feraset mêr dike kole.” Demîrtaş diyar kir ku pêwîstî bi Wezareteke Jinê ya li derveyî hikûmetê heye û di mijara ‘pêvajoya çareseriyê’ de destnîşan kir, ku hikûmet ‘xweşbîniyeke bê bingeh’ diafirîne. Demîrtaş da xuyakirin, ku bi ‘Pakêta Ewlekariya Hundirîn’ re wê kuştina mirovan zêde bibe û ji her kesî xwest, nerazîbûnê nîşanî vê bide. Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş, di civîn koma partiya xwe ya heftane de, bûyerên di rojevê de nirxand. ‘XWEŞBÎNIYEKE BÊ BINGEH’ Demîrtaş da xuyakirin, ku hikûmeta AKP’ê, dixwaze di çarçoveya ‘pêvajoya çareseriyê’ de ‘xweşbîniyeke bê bingeh’ bi afirîne û got, “Dema vê dikin, girînge baş li vê tabloyê binêrin... Dewleteke bi îşkenceyê re rû bi rû nabe, wê bi kê re çawa aştiyê pêk bîne? Ez vê yekê ji wijdanê raya giştî re dihêlim.” ‘RÛBIRÛBÛNA BI MÊRAN RE, MÎRATEYA OZGECAN E’ Demîrtaş qetilkirina Ozgecan Aslan weke ‘cînayeta herî hov a Tirkiyeyê dîtiye’ nirxand û diyar kir, ku divê zayendê mêr ji xwe fedî bike. Demîrtaş xwest bi wesîleya cînayetê ‘em bi mirovahiya xwe yan jî bi mirovahiya xwe ya winda kirine re, ji nû ve rû bi rû bimînin’ û got, “Mîrateya herî mezin a Ozgecan ji me re hiştiye, rûbirûbûna bi zîhniyetê mêr e. Dersa ku bisedan, bi hezaran jinên bi vî rengî hatin qetilkirin nîşanî me da, ev rûbirûbûn pêkane.” BANG LI MÊRAN KIR Demîrtaş axaftina xwe wiha dewam kir: “Eger em ê bi vê mijarê re rû bi rû bibin, divê em wêrek bin. Wêrekiya herî mezin a mêraniyê, di vê nuqteyê de derdikeve holê. Yên bi vê re rû bi rû nabin, bila kes li qisûrê nenêre, yan jî bila lê binêre, mexlûqê herî tirsonek e. Ev pirsgirêka jinê nîne, pirsgirêka mêr e. Eger em nikaribin bi vê pirsgirêkê re rû bi rû bibin, divê em behsa demokrasî, mafên mirovan nekin. Her tişt di têkiliya jin û mêr de veşartî ye. Bi taybetî ji hevalên mêr re dibêjim: Feraseta hukmê li jinê dike konforê nade mêr. Berevajî, ev feraset mêr dike kole. Yên ku bi lêdana jinê, bi şîdeta li hemberî jinê, bi tecawizkirina jinê re hewl didin mêrantiya xwe îspat bikin... Bila zanibin ku ev hemû li mêrantiya wan hatiye kirin. Tecawizî mêr hatiye kirin. Tecawizî ziman, çand û keda me hatiye kirin.” Demîrtaş da xuyakirin ku çanda şîdetê ya li hemberî jinê, çavkaniya xwe ji sîstemê digire, hînê ji dibistana destpêkê zarok bi vê çandê tên mezin kirin, di pirtûkên dersan de cihêkarî nîşanî zarokan tê dayîn û xwest, Wezareta Jinê ne weke parçeyek ji hikûmetê, ji hikûmetê serbixwe bê avakirin. ‘CÎNAYET WÊ ZÊDE BIBIN; DENGÊ XWE BILIND BIKIN’ Demîrtaş nerazîbûn nîşanî ‘Pakêta Ewlekariyê ya Hundirîn’ da û diyar kir ku di nava vê pakêta ji 130 xalî de, ewlekariya civakê nîne, ewlekariya Serokwezîr, hikûmetê û ewlekariya Serokkomar heye. Demîrtaş got, “Serokwezîr bi rojane li televîzyonan digere û hewl dide vê vebêje. Serokwezîrê ecemî. Xwedê li jorê ye dibîne, yê din ev yek bicih dianî. Lê belê dema ev derewan dike rûyê wî sor dibe, çavên xwe dibe û tîne. Yaw zorê nede xwe, derewan neke. Bi rojane hikûmet dibêje ew hewl didin bonzaî û molotofê qedexe bike. Werim em bonzaî û molotofê qedexe bikin. Lê derdê wan ne ev e. Qaşo yên molotofê diavêjin bi hêsanî li derve ji xwe re digerin. Derew e. Hûn li yên molotofê diavêjin 20 sal cezayê girtîgehê dibirin. Ev qanûn erka darizandinê dide hikûmetê, dide Walî... Dema we hikûmet protesto kirin, we serokkomar, we zam protexsto kirin, Walî wê jê nerazî be û di heman kêliyê de we bigire binçavan. Ev qanûn, van bi xwe re tîne. Em bêjin we li dijî qanûnên zilmê yên dewletê rûyê xwe pêçand, di destê we de ne kevir ne jî molotof heye, lê polîs wê karibe we bikukje. Ev qanûn vê tîne. Serokwezîr bêyî fedî bike, bêyî li ber xwe bikeve bi rojane derewan dike.” Demîrtaş da zanîn ku ew ê li dijî vê qanûnê têkoşîna xwe dewam bikin û got “Yên li derve jê bi fikar in, bila dengê xwe bilind bikin. Piştî ku ev qanûn derket, veger ji vê nîne. Cînayet wê zêde bibin.” CENÎ: Armanc tinekirina îradeya azad a jinan e Buroya Aştiyê ya Jinên Kurd (CENÎ) ku têkildarî qetilkirina Ozgecan Aslan a li navçeya Tarsûs a Mersînê hat qetilkirin daxuyaniyek weşand got, “Qatilê bi kuştinê têr nebûye, armanc kiriye ku berxwedanê bi şewitandinê tine bike. Bi şewitandinê armanc kiriye ku îradeya azad a jinê tine bike. Divê ti jineke Kurd li hember vê bêdeng nemîne.” CENÎ bi daxuyaniya weşand qetilkirina Ozgecan Aslan bi tundî şermezar kir. CENÎ got, “Em diyar dikin ku qetilkirina Ozgecan Aslan bi hêrseke nayê gotin em pêşwazî dikin” û diyar kir ku şêwazê qetilkirinê û parastina qatil ji heman zîhniyetê çêbûye. CENÎ da xuyakirin pergala bi serweriya zilam a qetilker ku bi vî awayî pêk hatiye nayê qebûlkirin û wiha hat gotin, “Çawa li Şengalê jinên Êzidî ji aliyê DAIŞ’ê bê ku ti nirxên mirovatiyê bên naskirin tên îşkencekirin, tecawizkirin û qetilkirin, Ozgecan Aslan jî bi heman armancê hatiye qetilkirin.” Qatilê bi kuştinê têr nebûye, armanc kiriye ku berxwedanê bi şewitandinê tine bike. Bi şewitandinê armanc kiriye ku îradeya azad a jinê tine bike. Divê ti jineke Kurd li hember vê bêdeng nemîne. Em bang li tevayî jinên Kurd dikin ku vê qetilkirinê bi ruhê berxwedana azad bi çalakiyan şermezar bikin.” ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 4 KCK: Pêvajo di nuqteyeke xetere, krîtîk û bidawîbûnê de ye Hevserokatiya Konseya Rêveber a KCK’ê diyar kir ku di mijara pêvajoyê de Hikûmeta AKP’ê ti gav neavêtine û got, “Ji bervan polîtîkayên dûrî muzakereyê û hevnegirtî yên AKP’ê, mafê me derketiye holê ku em pêvajoyê û nêzîkatiyên AKP’ê bi awayekî cidî lêpirsîn bikin. Weke tevger, em di qonaxa wergirtina biryarên nû û lêpirsîneke krîtîk û cidî de ne.” KCK destnîşan kir ku pêvajo bi 15’ê Sibatê re ketiye rewşeke xetere, krîtîk û li ber bidawîbûnê ye. ÎHD: Di sala 2014’an de 2082 caran mafên zarokan hatin binpêkirin Şaxê ÎHD›ê yê Amedê ‘Rapora Binpêkirina Mafên Zarokan a sala 2014’an’ bi civîneke çapemeniyê ji raya giştî re aşkera kir. Di raporê de hat ragihandin, ku di nava sala 2014’an de li gelek qadên cuda yên jiyanê 2082 caran mafên zarokan hatine binpêkirin û hat destnîşankirin, ku di nava salê de 4 zarok ji ber şîdeta hêzên ewlekariyê li herêmê jiyana xwe ji dest dan, 7 zarok jî birîndar bûn. 44 zarok hatin binçavkirin, 106 jê hatin girtin. Civîna çapemeniyê ya aşkerakirina ‘Rapora Binpêkirina Mafên Zarokan a sala 2014’an’ a ÎHD›ê li avahiya komeleyê ya Amedê pêk hat. Di civînê de Alîkarê Serokê Giştî yê ÎHD›ê û Serokê Şaxê Amedê Racî Bîlîcî, endamê Meclîsa Rêveberiya Navendî û Nûnerê Herêma Anatoliya RojhilatBaşûrrojhilat Abdulselam Înceoren, endamê Desteya Rêveberiya Navendî Şevket Akdemîr, endamên Desteya Rêveberiya Şaxê Amedê Emîn Ermîn, Parêzer Mahsûm Kaya û Parêzer Îbrahîm Çelîker amade bûn. Beriya xwendina metna daxuyaniyê Bîlîcî daxuyaniyeke kurt da û diyar kir ku di şexsê Ozgecan Aslan a li navçeya Mersîn Tarsûsê bi hovane hat qetilkirin de şîdeta li hemberî jinê derbasî qonaxeke nû bûye, veguheriye êrîşên li dijî mirovahiyê û destnîşan kir ku ew şîdeta li hemberî jinê protesto dikin û ew ê têkoşîna xwe ya li hemberî vê dewam bikin. Hevserokatiya Konseya Rêveber a KCK’ê da xuyakirin ku desthilatdariya AKP’ê, bi daxuyaniyên xwe yên yekser û neyekser ên der heqê Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan û tevgera wan de hewl dide li gorî xwe rayeke giştî biafirîne û got, “Bi rêya navgînên medya û çapemeniyê yên nêzî xwe re bi israr polîtîkaya afirandin û birêvebirina têgihitinê, dimeşîne. Gelek nivîskar, çapemenî û medya nêzî AKP’ê îdîa dike ku ji Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan li benda daxuyaniyekê ne. Erdogan bêhtir zêde gavî kir û bi zimanekî serdestan got, ‘Di van rojan de em li benda daxuyaniyê ne. Lê ya girîng ne daxuyanî ye. Em ê binêrin ka vê carê wê çekan deynin yan na’ hwd.” KCK’ê got, “Li hemberî vê yekê em jî dibêjin, ku ya girîng ne demagojiya ‘pêvajo baş dimeşe’ ye” û ev xal destnîşan kir: “Em binêrin ka vê carê desthilatdariya AKP’ê bêyî wext derbas bike hema sibê bi awayekî fermî dest bi muzakereyê bike yan na? Wê heyeta şopandinê ava bike û ev heyet wê demek berî demekê bi Rêber APO re hevdîtinê bike? AKP, eger der heqê çareseriya pirsgirêka Kurd de polîtîkayeke xwe hebe wê vê aşkera bike û gavên şênber biavêj? Ya herî girîng jî, li pêşberî pêşnûmeya muzakereyê ya Rêber Apo bi tevgera me û tevgera me jî bi raya giştî re parve kiriye, ti gav avêtiye yan na?” ‘DIVÊ AKP DEST JI BENDEMAYÎNA DAXUYANIYÊ BERDE Û GAVÊN ŞÊNBER BIAVÊJE› KCK’ê destnîşan kir ku divê AKP dest ji bendemayîna daxuyaniyê berde û gavên şênber biavêje û got, “Girîng e dest ji polîtîkaya mijûlkirinê berde. Pêwîte ji raya giştî re aşkera bike ku çima heta niha li dora maseya muzakereyê rûneniştiye. AKP a ku di zîhniyetê xwe de ti guhertin nekiriye û di pêkanîna pratîkî de ti gav neavêtiye, nehatiye muzakereyê, gelo bi kîjan rûyî û bi kîjan exlaqa polîtîk li bendê ye Rêberê Gelê Kurd û tevgera me daxuyaniyê bide. Muzakereyên ku diviyabû di 15’ê Sibatê de destpê bikira û gelekî bi pêş ve biçûya, hînê ji aliyê AKP’ê ve nehatiye destpêkirin. Halbûkî 15’ê Sibatê ji bo me gelekî girîng bû. Ji ber van polîtîkayên dûrî muzakereyê û hevnegirtî yên AKP’ê, mafê me derketiye holê ku em pêvajoyê û nêzîkatiyên AKP’ê bi awayekî cidî lêpirsîn bikin. Weke tevger, em di qonaxa wergirtina biryarên nû û lêpirsîneke krîtîk û cidî de ne.” KCK’ê ragihand ku Ocalan pêşnûmeya muzakereyê di hevdemiyê de ji dewleta AKP’ê û tevgera wan re ragihandiye û got, “Di encama nîqaşên berfireh ên hemû pêkhateyên tevgera me de, em ji raya giştî re bi awayekî vekirî û zelal ragihand ku em destekê didin pêşnûmeya muzakereyê ya Rêberê xwe û em li dû wî ne. Di heman daxuyaniyê de bi heman zelaliyê me destnîşan kir, ku bi qasî pêşnûmeya muzakereyê em girîngiyê didin teqwîma pêkanîna muzakereyê. Lê belê li pêşberî vê sekna zelal û biryardar a Rêberê me û tevgera me, AKP’ê careke din polîtîkaya mijûlkirinê meşand û di vê de israr kir. Li şûna derxistina qanûnên demokratîk û avêtina avên pratîk ên şênber, di bin navê pakêta ewlekariya hundirîn de qanûnên faşîst derdixîne. AKP çiqasî dixwaze bêje demokratîkbûyîn, pêvajo û muzakere bila bêje, bi qanûna ewlekariya hundirîn de bi awayekî zelal xuya dike ku ev hemû gotin û demagojî ye. Zîhniyetekî ewçend li muzakere, demokrasî û çareseriyê girtî ye, derketiye holê ku di mijara demokratîkbûyîna Tirkiyeyê û çareseriya pirsgirêka Kurd de nikare ti gavê biavêje.” ‘PÊVAJO BI 15’Ê SIBATÊ RE HAT NUQTEYEKE XETERE, KRÎTÎK Û BIDAWÎBÛNÊ’ Daxuyaniya Hevserokatiya Konseya Rêveber a KCK’ê bi vî rengî bi dawî bû: “Pêwîste AKP êdî demagojî, polîtîkayên ji bo afirandina têgihiştina sexte û mijûlkirinê biterikîne. Samîmiyet û cîdiyeta wê ya li diyalogên bi Rêber APO re, wê bi hema sibê destpêkirina muzakereyê, avakirina heyeta şopandinê, hevdîtina heyeta şopandinê bi Rêber Apo re û li ser vê bingehê bi avêtina gavên şênber bi lez û bez, wê derkeve holê. Naxwe em dixwazin ragihînin ku ji bo me pêvajo, bi 15’ê Sibatê re hatiye nuqteyeke xetere, krîtîk û bidawîbûnê.” Dûre endamê Komîsyona Zarokan a ÎHD Şaxê Amedê Parêzer Mahsûm Kaya ‘Rapora Binpêkirina Mafên Zarokan a sala 2014’an’ xwend. Li gorî raporê, mafên zarokan ên hatine binpêkirin bi vî rengî ye: Yên ji aliyê polîs û jendermeyan ve hatin qetilkirin û birîndarkirin: 4 mirî, 7 birîndar Yên ji aliyê cerdevanan ve hatine kuştin û birîndarkirin: 1 mirî, 2 birîndar Yên ji ber şaşitî û xemsariya fermî mirin/ birîndar bûn: 3 mirî Yên di xwepêşandanên civakî de li êrîşên kiryar nediyar rast hatİN. 3 mirî Yên li ser sînor hatin kuştin û birîndarki- Li Kobanê 11 gundên din hatin rizgarkirin Di operasyona paqijkirina gundên Kobanê ji çeteyên DAIŞ’ê de şevê din 11 gund ji çeteyan hatin rizgarkirin. Di operasyonên paqijkirina gundên Kobanê ji çeteyên DAIŞ’ê de, şevê şervanên YPG’ê di encama çalakiyên bi bandor ên ku heta sibehê dom kirin de 11 gund rizgar kirin. Li gorî agahiyên ji herêmê hatin bidexistin, şervanên YPG’ê şevê din di çarçoveya Pêngava Azadkirina Kantona Kobanê de, li 4 eniyên kantonê operasyonên bi bandor lidar xistin. Li eniya rojava di encama operasyonê de gundê Ehmed Hiso û 3 gundên bi navê Ebiko ji çeteyan hatin rizgarkirin. Di encama rin: 3 mirî, 7 birîndar Yên ji ber teqîna mayîn û bombeyên li naverastê mirin û birîndar bûn: 1 mirî, 9 birîndar Mirinên bi guman: 5 mirî Xwekuştin: 12 xwekuştin, 8 hewldanên xwekuştinê Şîdeta li nava malbatê: 5 birîndar/şîdet, 1 tecawiz, 1 destdirêjî Şîdeta li qada civakî: 3 mirî, 2 birîndar/ şîdet, 12 tecawiz, 3 destdirêjî Yên hatin binçavkirin: 444 Yên hatin girtin: 106 Yên di binê çavan de rastî îşkence û pêkanînên xerab hatin: 6 Yên li cihên derveyî cihên binçavkirinê rastî îşkence û pêkanînên xerab hatin: 6 Yên di xwepêşandanên civakî de li lêdanê rast hatin û birîndar bûn: 36 Şîdeta li dibistanê: 2 Yên doz li wan hat vekirin û hatin cezakirin: 518 Zarokên qeyda wan li gel polîsan hat çêkirin: 872 Bi giştî: 2082 binpêkirin operasyona ku heta serê sibehê dom kir de 2 çete hatin kuştin û 23 mayinên ku çeteyan danîbûn hatin bêbandorkirin. Cenazeyên 2 çeteyên hatine kuştin, ketin destê şervanên YPG’ê. Li başûrê Kobanê li hemberî gundên Şêxalî û Saqa yên ji aliyê çeteyan ve hatibûn dagirkirin, operasyon hate lidarxistin. Di encama operasyonê de her du gund hatin rizgarkirin. Li ser rêya gundên Cediyê û Toreman jî di encama çalakiyeke şervanên YPG’ê de wesayîtek hate rûxandin. Li eniya başûrê rojavayê Kantonê jî, şervanên YPG’ê li gundê Derbenoka Mezin çalakiyek bi bandor lidar xistin û gund ji çeteyan rizgar kirin. Der berê encamên çalakiyê de agahiyên berfirehtir nehatin bidestxistin. Li eniya rojhilatê Kobanê jî hêzên YPG’ê li gundên Bexdik, Xan Mamed, Tolkê û Gultep operasyon pêk anîn. Di encama operasyonan de her 4 gund hatin hatin rizgarkirin û 2 çete hatin kuştin. Her wiha 20 mayinên terorîstan danîbûn hatin bêbandorkirin û cenazeyê 2 çeteyên hatibûn kuştin ketin destê şervanên YPG’ê. ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 3 Kurdistaniyên li Londonê Jibo Azadiya Ocalan Meşiyan Saziyên Jinan Yên London: “Em ê Li Hember Kuştina Ozgecan Bêdeng Nemînîn” Di salvegera 16´emîn komploya navneteweyî ya li hemberî Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan de, li paytext Londonê meşek protestoyî hat lidarxistin. Daxûyaniya hevpar ya ji hela 12 saziyên jin ve hatî dayîn hat gotin ku kûjerên Ozgecan zihnîyeta serdest ya AKP´ê ye. Li qada Traflagarê çalakî Wekî din dawiya hefteyê li qada Trafalgarê çalakiyek hat li dar xistin û kûjerên Ozgecan hatin lanet kirin. Îro jî gelek saziyên Jin li pêşiya sefareta Tirk ya Londonê çalakiyek li dar xistin. Meşa protestoyî ya li dijî komploya navneteweyî ya 15’ê Sibatê li Londonê pêk hat, ji Edmontonê destpê kir. Meş ji aliyê Meclîsa Gelê Kurd a Brîtanyayê ve hat organîzekirin. Di meşê de wêneyên Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan, alên KCK, PKK, MLKP hatin hilgirtin û li pêş meşê pankarta bi nivîsa “Ji Ocalan re Azadî, ji Kurdistanê re Azadî” hat vekirin. Li dû meşa sê saetan Kurdan li Harîngeyê çalakiya rûniştinê pêk anîn û dûre daxuyaniyek dan çapemeniyê. Di daxuyaniyê de hat xwestin ku Ocalan were berdan û PKK ji lîsteya rêxistinên terorê were derxistin. Saziyên Jinan yên li Londonê xebatên xwe dimeşînin li hember kuştina Ozgecan Aslan bertek nîşan dan û gotin ku dê êdî bêdeng nemînin. Li Navenda Civaka Kurd ku rawestgeha dawî ya meşê bû, civînek hat lidarxistin. Di civînê de mijarên komploya navneteweyî ya 15’ê Sİbatê û hilbijartinên giştî yên di meha Hezîranê de li Tirkiyeyê pêk werin, hatin nîqaşkirin. Brîtanya û Danîmarka tevlî koalîsyona li dijî DAIŞ’ê bûn Li Kopenhagê piştî êrîşên dawiya hefteyê ku rê li ber mirina 2 kesan vekir û 5 kes birîndar bûn, Danîmarka û Brîtanya jî beşdarî koalîsyona navneteweyî ya li dijî rêxistina hovîtiyê DAIŞ’ê bûn. Li Kopenhagê piştî êrîşên dawiya hefteyê ku rê li ber mirina 2 kesan vekir û 5 kes birîndar bûn, Danîmarka û Brîtanya jî beşdarî koalîsyona navneteweyî ya li dijî rêxistina hovîtiyê DAIŞ’ê bûn. Li Ewropayê her diçe koalîsyona li dijî DAIŞ’ê bihêz dibe. Parlamentoyên Brîtanya û Danîmarka biryara tevlîbûna koalîsyonê dan. Danîmarka plan dike ku 7 balafirên F-16 bişîne, Brîtanya wê bi 6 balafirên şer ên wek Tornado tevlî koalîsyonê bibe. Balafirên her du welatan wê tenê di êrîşên hewayî yên Iraqê de cih bigirin. Heta niha tenê Fransa, li rex DYA di êrîşên hewayî yên Iraqê de cih digirt. Bi vê ve girêdayî balafirên şer ên Siûdî Erebîstan, Urdun, Emîrtiyên Ereban ên Yekgirtî û Bahreyn jî tevlî êrîşan dibin. Tenê Katarê piştrast nekir ku tevlî êrîşan dibe. Hin welatên ku bi şêwazên cuda tevlî koalîsyona li hember DAIŞ dibin hene. Mînak Elmanya, ji bo hêzên Herêma Federala Başûrê Kurdistanê piştgiriya çekan û perwerdeyê dide. Îtalya û Brîtanya jî berî niha alîkariya çekan dabû. Dîsa Polonya, Komara Çek, Estonya û Arnavut ekîpmana leşkerî û cebilxane şandibû. Komara Çek her wiha perwerdeyê dide pîlotên helîkopteran ên Iraqî. ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015 2 Xaçepirs Gotinên Pêşiyan Bersiva Hefteya Borî Her çêlek tê dotin lê her gotin nayê gotin. Nikare bi kerê dibeze kurtên. Beriya baranê ba, Beriya mirinê ta tê. Ji zana bipirse, Ji nezana bitirs e. Te Dinalim Jan diherike ji pênûsa min Komek stêrk Du stran Û dilopek şerab Xwe datîne ser şeva min Serxweş dibim Te dinalim… Bêrîvan ZînZal telgraf.co.uk Çarşem, 18/02/2015 Hêjmar ROJNAMEYA HEFTEYÎ 456 ´Em ê Li Brîtanya 30 Hezar Deng Bistînin´ Kordînasyona hilbijartinê ya Brîtanya ya HDP´ê bi cîvîna gel dest bi xebatên xwe kir. Di civînê de amadekariyên hilbijartinê hatin nîqaş kirin û banga hişyariyê hat kirin. Wekî din hat diyar kirin ku hedefa wan ya li Brîtanya jibo HDP´ê 30 hezar deng in. Kordînasyona hilbijartinê ya din av de 19 sazî heyî roja Şemiyê li Navenda Civaka Kurd civînek li dar xist û xebatên bên kirin nîqaş kir. Li ser navê 18 saziyan daxûyaniyek hat dayîn û banga tevlî xebatan hat kirin. Di daxûyaniyê de wiha hat gotin: “Hilbijartinên Heftê Hezîranê dê guhartinên mezin bi xwe re bîne. Divê hilbijartinê de du rê li pêşiya me hene, yan em ê serdestiya û padîşahiya AKP´ê qebûl bikin an jî em ê bibêjin ´êdî bes Kurdistaniyên li Londonê Jibo Azadiya Ocalan Meşiyan Demîrtaş: Mîrateya Ozgecan, rûbirûbûna bi zîhniyetê mêr re ye Rûpel 2 Rûpel 5 e´ û pêşeroja xwe bi destê xwe ava bikin.” Wekî din di daxûyaniyê de hat gotin ku dê wek karker, Kurd, Ereb, Ermenî, Dom,Elewî, Êzîdî, Sûryanî û hemû gelên bindest div ê hilbijartinê hêza xwe nîşanî AKP bikin. Daxûyanî wiha berdewam kir; “Îro alternatîfa AKP´ê HDP ye. HDP li aliyê kedê, hevalê bindestan û bêdenga ne. Em wekî penaber û kedkarên li Brîtanya dijîn ji gelê xwe daxwaz dikin ku xwedî li dengê xwe derkevin. Wekî din hat diyar kirin ku li her komele û navendên ku din av kordînasyonê de cîh digirin standên hilbijartinê hatine vekirin û kesên bixwazin xwe qeyd bikin dikarin alîkariyê ji wan bixwazin. Deng dan dê di navbera 8 û 31´ê Gulanê de were kirin. Şîroveyek sosyolojîk; Dengbêjî Rûpel 9