telgraf 456 - Telgraf Gazetesi – Londra

Transkript

telgraf 456 - Telgraf Gazetesi – Londra
Britanya’da
seçim
çalışmaları
başladı
Sayfa 7
Edmonton
Adayları ve
Öncelikleri
Sayfa 8-9
Londra’da
Yaşayan
Kürdistanlılar
Öcalan’ın
Özgürlüğü
İçin Yürüdü
Sayfa 14
telgraf.co.uk
Carşamba,
18/02/2015
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
456
Cameron’dan İşsiz Gençlere:
Çöp Toplayacaksınız,
Duvar Yazılarını
Temizleyeceksiniz
Britanya’da yapılacak genel seçimlere iki aydan az bir
süre kala siyasi partilerin seçim taahhütleri daha da
belirginleşiyor. Muhafazakar parti lideri Cameron’un
hedefinde her zamanki gibi yine fakirler var.
David Cameron, 18-21 yaş arası işsiz
gençlerin gönüllü (Mecburi) işlerde çalışma
zorunluluğu planlarını açıkladığının
aynı günü, ülkenin dini liderlerinden
siyasi partilere fakirlerin günah keçisi
yapılmamaları uyarısı geldi.
Muhafazakar Parti, gençlerin alacakları
sosyal yardımlar için çalışmaları gerektiğini
savunurken, 50 bin gencin devlet
yardımı almaya başladıkları ilk günden
itibaren önlerine konulacak gönüllü
işlerde çalışmak zorunda olacaklarını
açıkladı. Başbakan Cameron konuyla ilgili
yaptığı açıklamada, işsizlik yardımı alan
gençlerin gönüllü çalışıp, aynı zamanda
iş aramaları gerekeceğini söyledi.
Britanya’da 7 Mayıs’ta gerçekleşecek genel
seçimler yaklaştıkça siyasi partilerin seçim
manifestoları şekil alıyor. Bu hafta İşçi Parti
lideri, Ed Miliband eğitim ile ilgili planlarını
açıklarken, Cameron, sosyal yardım ve
istihdam ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Cameron’ın açıkladığı planlara göre,
iş arayan gençlere, gençlik harçlığı adı
altında, Jobseekers Allowance ile aynı
miktarda, haftada £57.35 ödenecek. Bu
ödemeyi alabilmek için de haftada 30 saat
mecburi olarak, yerel toplum kurumları gibi
yerlerde, gönüllü çalışmaları gerekecek.
Aksi takdirde sosyal yardımları kesilecek.
Cameron konuyla ilgili şöyle konuştu:
‘‘Bu genç insanların iş deneyimine,
ve her gün işe kalkıp gitmenin düzen
ve disiplinine ihtiyaçları var.
İlk günden, paylarına düşeni yapmaları
ve çaba göstermeleri gerekiyor. Bu da,
yaşlılar için yemek yapmak, çöp toplamak,
duvar yazılarını temizlemek, ya da
toplum kurumlarına çalışmak olabilir.’’
Haberin devamı sayfa 4’te
Londra Başkonsolosu,
Irkçılık, Bayrak Cümbüşü,
Özgecan Ve Cemevi...
Irkçılık ve faşizm virüsü mülteci
olmak zorunda bırakıldığımız
Avrupa kentlerinde de peşimizi
bırakmadı. Bir yandan
yaşadığımız ülkede mülteci
olmanın getirdiği ayrımcılık ve
ırkçılıkla yüz yüze kalırken, bir
yandan da Türkiye Cumhuriyeti
temsilcilikleri aracılığıyla bizi
buralarda mülteci eden ırkçılıkla
yüz yüze kalırız. Mesela
başkonsolos veya büyükelçi
bugüne kadar yanlışlıkla bile
olsa Kürt kelimesini ağızlarına
almamışlardır. Onların iliklerine
kadar işleyen faşizm virüsü buna
asla müsaade etmemektedir.
İşte bu hastalığın bir örneği
de bu hafta yaşandı. Türkiye
gencecik bir Alevi kızın işidvari
bir şekilde vahşice katledilip
yakılışına kilitlenmişken, Türkiye
Cumhuriyeti başkonsolosu
Emirhan Yorulmazlar
konsoloslukta kurumunun
isminin önünde TÜRK olan
tüm kurumları toplayarak
bayrak partisi düzenliyor.
Aras Ararat’ın yazısı sayfa 13’te…
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
2
Londra’daki Kadın Kurumları: ‘Özgecan
Aslan’ın Katline Sessiz Kalmayacağız’
düşmanı, ayrımcı ötekileştirici tüm
uygulama ve söylemlere son verilmelidir. Kadınların hayatı ateş
hattındayken, bedenleri erkek
egemenliğinin ve cezasızlığın
alevleri arasında kül edilmeye
çalışılırken bu yangını söndürecek
olan kadın dayanışmasının gücü,
kadınların örgütlü mücadelesidir!..
Artık tek bir kadının bile şiddet
görmesine, katliamına tahammülümüz yok! Adalet istiyoruz! Yaşam
hakkı istiyoruz! Erkek egemen
tecavüz kültürünün son bulmasını
istiyoruz!
Kadın katliamına karşı başta
kadınlar olmak üzere İngiltere’deki
tüm toplum kesimlerini AKP
hükümetine karşı tepkisini göstermeye ve Özgecan Aslan’ın katline
sessiz kalmamaya çağırıyoruz!.
Mersin’in Tarsus ilçesinde genç kız Özgecan’ın vahşice katledilişine yönelik
tepkilerek artarak devam ediyor. Londra’da çalışma yürüten kadın kurumları
konu ile ilgili açıklama yaptılar.
Kadın kurumları tarafından
yapılan ortak açıklamada şunlar
belirtildi;
‘‘8
Mart’a
yaklaştığımız
bugünlerde, Türkiye’den bir genç
kadının katledilmesi haberiyle
yüz yüze geldik. 20 yaşında üniversite öğrencisi Özgecan Aslan,
Mersin’deki evine gitmek üzere
bindiği şehirlerarası minibüste
tecavüz edilmesine karşı direnirken yakılarak öldürüldü. Cesedi
bir dere kenarına atılmış olarak
bulundu. Türkiye’de kadınlar isyanda!.. Bir çok yerde bu katliamı
kınayan gösteriler ve açıklamalar
gerçekleştiriliyor.
Türkiye’de 12 yıldır iktidarda
olan Ak Parti (AKP) hükümeti
‘sözde’ önlemleriyle kadın cinayetlerindeki sistematik artışa sey-
irci kalmakla yetinmeyip, hayatın
her alanında erkek egemen zihniyeti pekiştirerek kadın katillerini
‘tahrik’ indirimiyle kollamakta.
Resmi rakamlara göre 12 yıllık
AKP iktidarı döneminde kadın
cinayetlerinde yüzde 1400 artış
olmuştur. Kadın hareketinin kadın
cinayetlerine karşı acil önlem taleplerine kulak tıkayan, imzaladığı
uluslararası sözleşmelerin gereğini
yerine getirmeyen, etkili ve acil
önlemler almaktan imtina eden
AKP hükümeti, yüzlerce kadının
ölümünde olduğu gibi üç gün önce
öldürülüp bedeni yakılan Özgecan
Aslan’ın katledilmesinde de sorumluluk sahibidir!
Tüm uygulamaları, “fıtrat”
adaleti savunusu ve kadın düşmanı
söylemleriyle
kadın
erkek
eşitliğini reddeden, genç yaşta
evliliği ‘rüşvet’lerle teşvik etmeye
çalışan, çocuk gelinliğine etkili
önlemler getirmeyen, kadın irşat
bürolarıyla kadınlara itaat telkin
eden, çıkardığı kadın paketleriyle
kadınlar için muhafazakar, itaatkar,
suskun, aile içine sıkıştırılmış,
annelikle belirlenmiş bir yaşam
kalıbı biçen AKP hükümeti, din
görevlilerini evlerin içine kadar
gönderme ve toplumu tahakküm
altına alma niyetiyle kadınları her
türlü şiddete daha da açık hale
getiriyor. Bu politikalardan güç
alan erkekler, kadınlara her türlü
şiddeti uygulama “hak ve yetkisini”
kullanıyor, tecavüz ediyor, şiddetin
her türlüsünü uyguluyor, vahşice
öldürüyor.
Derhal önlem alınmalıdır! Kadın
Özgecan›ların
ve
binlerce
kadının gerçek katilleri erkek
egemen hukuku, kadın köleliği üzerinde yaygınlaştırılmaya çalışılan
yaşam
alışkanlıkları,
ahlak
değerleri ve kültürü ile Türk devleti
ve AKP iktidarıdır!..
HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
[email protected]
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
[email protected]
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
[email protected]
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London, E8 3DF
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
Türk devleti ve AKP iktidarına
uyarıda bulunuyoruz;
[email protected]
Başta Özgecan Aslan olmak
üzere tüm katledilen, şiddete
uğrayan kadınların uluslararası
sesi, soluğu ve adalet arayıcısı
olacağız.
[email protected]
Ellerimiz; Türk devleti ve AKP
iktidarının yakasında olacak!’’
Bildiride imzaları bulunan kadın
kurumları:
Day-Mer Kadın Komisyonu,
Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB),
Roj Kadın Meclisi, Britanya Alevi
Kadınlar Birliği, Yeni Kadın Londra, Demokratik Kadın Hareketi
Avrupa,
Kırkısraklılar
Kadın
Kolları, Bozcader Kadın Kolları,
Tilkililer kadın kolları, Alxas Kistik Kadın kolları, Nurhak Derneği
Soru ve görüşleriniz:
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
[email protected]
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
3
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
4
Baş sayfadaki haberin
devamı...
Cameron konuşmasının
devamında şunları belirtti;
‘‘Sosyal yardım sistemiyle ilgili ilk deneyiminiz,
evet
yardım
alabilirimdirama
karşılıksız alına bilinecek bir şey değil, ve
topluma geri bir şeyler
kazandırabileceksin.’’
İşçi Parti, çalışma
ve
emeklilik
gölge
bakanı, Stephen Timms,
başbakanın gençlere yönelik bu planlarının her hangi
bir şekilde iş bulmalarına
katkı
sağlamayacağını
ifade etti. İşçi Parti,
gençlerin
işsizliğine
yönelik
planlarında
altı
aylık,
‘düzgün
maaşlı’ iş bulma sözü
var. İşçi Parti bu programı,
bankacıların ikramiyelerini keserek ödeyeceklerini, ve verilen
işleri kabul etmeyen gençlerin yardımlarının kesileceğini
açıkladı.
Muhafazakar Parti, aynı zamanda, seçimleri kazanırsa, senelik alınan toplam yardımı 23 bin
sterlinde kısıtlayarak, burada elde
edilen kazancı üç milyon staja
yönelik kullanacağını söyledi.
Muhafazakar Parti’nin diğer
tartışma yaratan planı, kilo, içki ve
uyuşturucu sorunlarından kaynaklı
çalışamayan kişilere yönelik. Seçimi kazandıkları taktirde, tedavi
ret edenlerin yardımlarını kesebileceklerini açıkladı parti.
Fakirler Günah Keçisi Değil
Geçtiğimiz
hafta
ortaya
çıkan, HSBC bankasının vergi
kaçakçılığına destek sunduğuna
dahil haberleriyle zenginlerin
paylarına düşen vergiyi ödeyip
ödemediklerine yönelik tartışmalar
devam ederken, siyasi partilerinin
sosyal yardımlara yönelik kesintileri İngiliz Kilisesini konuya dahil
etti. Church of England piskoposlar, fakirlerin ‘günah keçisi’
yapılmalarına yönelik uyarıda
bulundular. Konuyla ilgili açık
bir mektup yazan piskoposlar,
İngiliz siyasetinin yeni bir ahlaki
yaklaşıma ihtiyacı olduğunu ifade
ettiler.
Medya’da, İngiltere tarihinde,
bir genel seçim öncesi ilk defa
böyle bir mektubun yazıldığına
dikkat çekildi. Mektupta halkın
seçimlerde oy kullanmaları için
çağrıda da bulundu.
Cameron, piskoposların fakirlere ve sosyal yardım alanlara yönelik söylediklerini kabul
etmeyerek, ‘insanların tembel’
kalmalarının adil olmadığını ifade
etti.
Mektupta toplum içerisinde
yoksulluk ve eşitlik üzerine şöyle
yazılıyor: ‘‘Eşitliği prensip olarak
destekleyen bir toplumun, özellikle
yoksul ve savunmasız insanlara
yönelik çelişkili tavırları, onları
istenilmeyen ve değer verilmeyen
insanlar olarak görüyor. Toplum
içerisinde ihtiyaçları olan insanları
karalamak zararlıdır çünkü toplum
içerişinde insanların birbirlerine
destek verme içgüdüsünü küçümsüyor.’’
Mektupta, ayrıyeten, İngiliz
Kilisesinin hangi siyasi partinin bugünün sorunlarına en iyi
yanıtı olduğuna dahil tek bir fikri
olmadığı belirtilirken, doğaya
saygı gösteren ve insan onurunu
yücelten politikaları destekledikleri vurgulanıyor.
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
5
Trafalgar Meydanında Özgecan İçin Eylem Yapıldı
Haber-Foto: Erem Kansoy
Geçtiğimiz günlerde Özgecan Aslan’ın
vahşice katledilmesi ile Türkiye’deki
egemen erkek zihniyetine tepkiler
giderek artıyor. Başta Türkiye olmak
üzere dünyanın bir çok kentinde
tepki eylemleri devam ederken başkent
Londra’da da onlarca kişi Özgecan için
bir araya geldi.
Mersin’in Tarsus bölgesinde canice
tecavüze uğradıktan sora yakılarak katledilen
Özgecan ile Türkiye genelinde ayaklanırken
Avrupa’nın çeşitli başkentlerinde de eylem ve
protesto sesleri yükseliyor.
Yaşanan acı olayın ardından Londra’da
da Fikir Kulupleri Federasyonu Londra’nın
çağırısı ile ünlü Trafalfgar meydanında toplanan yaklaşık 250 duyarlı vatandaş başka
Özgecan’ların hayatını kaybetmemesi için bir
eylem düzenlendi.
Gerçekleştirilen
eylemde
gençlerin
yoğunluğu büyük ilgi çekerken, okunan
İngilizce basın açıklamaları da çevredekileri
bilgilendirdi. ‘adalet yoksa barış da yok’
sloganının devamlı atıldığı eylemde gençler
Özgecan’ın anısına alanda mumlar yaktı.
Acil eylem ve anma çağırısı ile Trafalgar meydanına toplanan duyarlı vatandaşlar
toplumlarımızın bu tarz konularda daha
duyarlı olup daha katılımcı olması gerektiğini
vurgulayan ortak fikirler ortaya koydu.
FKF Londra sorumlusu Arda Işık Eylem
sırasında “Sorumlusu kadını cinsel obje gösteren kadının kürtajina kadar karışan mini
etekli kadına tecavüz normal diyenlerdir
tecavüzcüleri mahkemelerde aklayanlar ve
yenilerine yol açanlardır. Özgecan Aslan
Artık Kavgamızın Solmaz Gülüdür ve Hürriyet Kavgamızda Sonsuza Dek Yaşayacaktır
“ dedi.
Eylemde eş zamanlı okunan Türkçe ve
İngilizce basın açıklaması da çevredikelerin
ilgisini çekti ve yoğun ilgi gördü.
6
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
7
Britanya’da seçim çalışmaları başladı
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu Cumartesi günü gerçekleştirdiği basın toplantısı ile
seçim çalışmalarını basına ve kamuoyuna
duyurdu.
Haringey’de bulunan Kürt Toplum Merkezinde
gerçekleştirilen basın toplantısında, HDP Britanya Seçim
Koordinasyonu’nun kuruluşu hakkında kısa bilgi verildikten sonra, 18 kurum ve yöre derneğinin imzaladığı basın
açıklaması okundu.
Basın açıklamasında, “7 Haziran 2015 tarihinde
yapılacak Genel Seçimler ile yeni bir gelecek bekliyor. Bugün Türkiye’de yaşayan işçiler, emekçiler, ezilen
halklar, ezilen inanç toplulukları, ezilen kimlikler ve biz
Avrupa’daki ezilen göçmenler bir dönemecin eşiğindeyiz”
tespiti yapıldıktan sonra “Ya devletin tüm kurumlarına
yerleşen AKP’nin , “Yeni Türkiye” adı altında, padişahlık
türü bir başkanlıkla bize biçtiği cendereye, kendilerine
mutlak muhtaç bir tebaa olmaya ve boyun eğmeye evet
denilecek;
Ya da “artık yeter” denilerek AKP’nin karşısında
çıkılacak, kendi geleceklerimizi belirleyecek adımları
atacağız…” denildi.
Basın açıklamasının devamında şu görüşlere yer verildi.
“Nasıl ki; Kobanê halkı yapılamaz denileni yapmış ve
tarihsel bir direnişle emperyalistlerin çocuğu, AKP’nin
beslemesi DAİŞ/IŞİD çetesini bozguna uğratmışsa;
Nasıl ki; Yunanistan işçi ve emekçileri, Troyka’nın,
AB’nin dayattığı kemer sıkma politikalarına hayır diyen
HDP’nin de kardeşi olan SYRIZA’nın hükümet olmasını
sağlamışsa;
Nasıl ki; İspanya’da işçi ve emekçiler PODEMOS’u bir
yıl içinde yüzde 30’lara taşımışlarsa;
İnanıyoruz ki; Türkiye’de yaşayan işçi ve emekçiler,
Kürtler, Ermeniler, Araplar, Çingeneler ve diğer tüm ezilen
halklar; Aleviler, Süryaniler, Ezidiler, diğer tüm inanç
toplulukları ve inanmayanlar; LGBT bireyler, kadınlar ve
gençler; Avrupa’da ve Britanya’da yaşayan göçmen işçi ve
emekçiler, sürgünler olarak AKP’ye dersini vereceğiz…
Bugün artık AKP’nin tek alternatifinin Halkların
Demokratik Partisi, HDP olduğu, bütün gelişmelerle
kanıtlanmıştır.
Artık herkes görmektedir ki;
İşçilerin, emekçilerin gerçek dostu; işçi haklarını korumak ve işçi güvenliğini sağlamak için Parlamentoda
ve sokaklarda, grevlerde, direnişlerde işçi ve emekçilerin
yanında olan HDP’dir.
Ezilen halkların gerçek dostu; başta Kürt halkı olmak üzere, Ermenilerin, Arapların, Çingenelerin ve tüm
diğer ezilen halkların haklarına toz kondurmayan, onları
aşağılamayan ve aşağılatmayan HDP’dir.
Alevilerin, Suryanilerin, Ezidilerin, ezilen inanç
topluluklarının ve inanmayanların gerçek dostu; onların
eşit yurttaşlar olarak haklarını sonuna kadar savunan
HDP’dir.
Ezilen kadınların gerçek dostu; onları toplum içinde
değersizleştirmeyen, onları yaşamda ve siyasette
erkeklerle eşit hale getirmek için eş başkanlık dahil kota
uygulamalarıyla örnek olan HDP’dir.
LGBT’li bireylerin gerçek dostu; onları ötelemeyen ve
haklarının mücadelesini veren HDP’dir.
Gençlerin gerçek dostu, gençlere güvenen, gençlerin farklı arayışlarını önemseyen, bir genç partisi olan
HDP’dir.
Biz ezilen göçmenlerin, sürgünlerin gerçek dostu,
hiçbir zaman yaşamında ayrımcılık yapmayan, ırkçılık
yapmayan, ırkçılarla ve faşist görüşlerle işbirliği yapmayan HDP’dir.
Buna inanan bizler, demokratik kitle örgütleri, yöre
dernekleri olarak, Britanya’da yaşayan tüm göçmen işçi
ve emekçileri, ezilen halklardan ve inanç topluluklarından
halkımızı 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’ye oy vermeye çağırıyoruz.
HPD’ye oy verelim ki AKP karşısında çaresiz
olunmadığını gösterelim…
HDP’ye oy verelim ki kendi geleceğimizin, Yeni
Yaşam’ın inşasında yer alalım…
HDP’ye oy verelim ki, tüm dünya yeni bir Kobanê’yi,
yeni bir SYRIZA’yı, yeni bir PODEMOS’u görsün…
HDP’ye oy verelim ki, bizleri küçümseyenlere dersini
verelim…
Bunun için tüm halkımızı, HDP Britanya Seçim
Koordinasyonu’na bağlı olarak yürütülecek seçim
çalışmalarına aktif katılmaya, Yeni Yaşam projesinin
yaşam bulmasında rol üstlenmeye çağırıyoruz…
Oylar HDP’ye…”
Hedef en az 30 bin oy almak
Basın açıklamasından sonra HDP Britanya Seçim
Koordinasyonu olarak, koordinasyonun fonksiyonu, sosyal medya adresleri ve hedefler konusunda bilgi verildi.
HDP Britanya Seçim Koordinasyonu olarak 30 bin oy
alma hedefiyle çalışacakları açıklaması yapılırken, bu
çalışmalarda yer almak isteyenlerden destek istendi.
Toplantıda katılımcılar da bu hedefe varmak için
daha fazla nelerin yapılması gerektiği üzerine fikirlerini paylaşırken, toplantı büyük bir moral ve çalışmaya
kilitlenmişlik duygusuyla bitirildi.
19 kurum ve yöre derneği destekliyor
Bazı yöre dernekleri kurumsal olarak destek
açıklamasını henüz yapamasa da 19 demokratik kurum
ve yöre derneği HDP Britanya Seçim Koordinasyonu’na
katılmış ve çalışmaya desteğini sunmuş durumda.
Seçim çalışmaları kapsamında koordinasyon içinde
yer alan kurumlarda kurulan standlarda kayıt yaptırmak
isteyen vatandaşlara yardımcı olunacak.
Destekleyen kurumlar:
Britanya Kürt Halk Meclisi, Kürt Toplum Merkezi,
Londra Halkevi, Nothingham Kürt Toplum Merkezi, Sussex Kürt Toplum Merkezi, Roj Kadın Meclisi, Civanan
Azad Gençlik Meclisi, Göçmen İşçiler Kültür Derneği
–GİK-DER, Londra Sosyalist Kadınlar Birliği, Britanya
Özgür Tutsaklarla Dayanışma Komitesi, Londra Cumartesi Anneleriyle Dayanışma Komitesi, DAY-MER,
El-Com, Kaşanlı Köyleri Kültür ve Dayanışma Derneği,
Kırkısraklılar Dayanışma Merkezi, Alxas Kistik Com,
Dersim-Der, Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Komitesi–ICAD Britanya Seksiyonu.
Yurt dışında oy kullanacak seçmenlerin
dikkat etmesi gerekenler:
Yapılması gereken işlemler;
1) Eğer kimlik yoksa en yakın konsolosluğa gidip kimlik çıkartmak gerekiyor.
2) Eğer kimlik varsa,
Bu adresten kimlik bilgilerini girip yurt dışı seçmen listesinde isminizin olup olmadığını Yüksek Seçim Kurulu
(www.ysk.gov.tr) web adresinden sorgulamanız gerekiyor.
3) Eğer seçmen listesinde kaydınız yoksa www.nvi.gov.
tr adresinden adres beyan formu indirerek doldurmanız ve
kimlik fotokopisi ile beraber ilgili konsolosluğa gönderilmeniz gerekiyor.
14 Mart tarihinde Yurt Dışı Seçmen Listesi www.ysk.gov.tr adresinde
ilan
ediliyor ve hemen ardından itiraz süresi başlıyor.
27 Mart tarihinde itiraz süresi bitiyor.
8 Mayıs’ta oy verme işlemleri başlıyor.
31 Mayıs’ta bitiyor.
Sınavlara Hazırlanmanın
Tam Zamanı
Sınavlar, her çocuğun ve ailenin korkulu rüyasıdır. Yeni yıla
girdiğimize göre sınavlarda yaklaşıyor anlamına geliyor. İster
ilkokulda olun, ister ortaokulda ister kolej veya üniversitede
İngiltere’de Mayıs ve Haziran ayları sınav dönemine tekabül ediyor. Bir çok çocuk bu dönemde hem ailesi hem de okul tarafından
büyük bir baskı altına alınır. Beklentiler yüksektir ama yardım hiç
bir zaman yeterli değildir. Öğrencinin yaşı kaç olursa olsun bu
dönem her zaman zor bir dönemdir. Bir çocuk bu döneme daha iyi
nasıl hazırlanır? Bu haftaki yazımda bu konuda yardımcı olmaya,
önemli gördüğüm bir kaç öneri yaparak değineceğim. Umarım
yardımcı olur…
Sınavlara hazırlanmanın en önemli noktası her şeyi son dakikaya bırakmamak ile başlar. Her ne kadar bu anlayış etrafta
yaygın olsa bile bilenmesi gereken bunun en iyi yöntem olmadığı
gerçeğidir. Bir çalışma programı doğrultusunda günlük düzenli
ders çalışan çocuklar her zaman başarılı olmuşlardır. Kaç dersiniz var? Toplamda kaç sınav yapacaksınız? En çok hangi derste
zorlanıyorsunuz? Bu soruların cevaplarını yazdıktan sonra bir
çalışma programı yapmak mümkün olacaktır. Bu doğrultuda bir
öğrenci okul sonrası zamanını birer saatlik seanslara bölerek ne
kadar ders çalışacağını belirleyebilir.
Sınavlara hazırlanırken bol bol soru çözmek önemli. Fakat soru
çözerken iki nokta daha da önemli, hangi soruları çözeceğiniz ve
ne kadar iyi çözdüğünüz. Sınavlara hazırlanırken bir öğrenci için
en iyi soru bankası geçmiş sınav kağıtları olacaktır. Bir öğrenci
bu kağıtları ister okulda öğretmeninden isterse de kitapçılardan
temin etmesi mümkün ve kolaydır. Daha sonra bilgisi dahilinde
bu soruları çözmek öğrenci için faydalı olacaktır. Çözmekten
daha da önemlisi aslında bir öğrencinin bu çalışmadan çıkartması
gereken sonuç konuya ne kadar hakim olduğunu anlamasıdır.
Bunun içinde yapılacak en iyi etkinlik soruyu çözdükten sonra
cevabı bir arkadaşına yada öğretmenine anlatması. Hem cevabını
anlatmak hem de vardığı sonuca nasıl ulaştığını belirtmesi önemli. İyi yapıldığında öğrenciye ciddi bir öz güven gelecektir, iyi
yapılmadığı takdirde öğrencinin eksikliğini görmesine ve o
konuyu tekrar çalışma ihtiyacı duymasını sağlayacaktır.
Sınav çalışırken en çok yapılan etkinlik not veya yazı
yazmaktadır. Klasik olan bu yöntem dışında bilgiyi resim veya
diyagram ile anlatmak bazı şeyleri daha iyi hatırlamamızı
sağlayacaktır. Görsel olması beynimizin bazı bilgileri bazı şekiller
veya resimler ile bağ kurmasını ve hafızamıza kolay ulaşmamızı
mümkün kılar. Bu konuda en iyi hazırlık için ilk olarak öğrencinin
bir konu seçmesi olacaktır. Daha sonra seçtiği konu hakkında
bildiği her şeyi sıralamak ile başlayacaktır. Sıralama yapıldıktan
sonra hatırlamakta zorlanılan alt başlıkların işaretlenmesi lazım.
Son olarak her işaretlenen alt başlığa uygun resim veya diyagram
çizilip tekrarlanılır. Öğrencinin bundan sonra yapması gereken
konuyu resimler veya diyagramlar kullanarak birine anlatması
olacaktır.
Yukarda belirtiğim gibi sınav dönemi herkes için, özelliklede öğrenci için, stresli bir dönemdir. Bu dönemde sakın
çocuklarınızdan 24 saat ders çalışmalarını beklemeyin. Onlardan
sadece düzenli ve programlı ders çalışmalarını bekleyin. Konu
aralarında dinlenmelerini önerin, gezmelerini, sağlık bir şekilde
beslenmelerini sağlayın. Sınavların önemini anlatın ama hiç bir
zaman ‘Dünyanın sonuymuş’ gibi bir psikoloji ile yaklaşmayın.
Başarılı olsa da olmasa da çocuklarınızın bir sonraki adımı
sağlam atmaları için onlara yardımcı olun. Başka bir alternatifiniz
olmamalı!
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
8
Edmonton Adayları ve
Haber: Esra Türk
Britanya’da, 7 Mayıs’ta yapılacak
genel seçimlerde, İşçi Parti’nin
Edmonton milletvekili adayı, 21
Şubat’ta, partinin Enfield üyelerinin seçimiyle belirlenecek.
Uzun yıllardır Britanya parlamentosunda toplumumuzun yoğun olarak yaşadığı
Edmonton’u temsil eden Andy Love,
beklenmedik bir şekilde seçimlerde aday
olmayacağını açıkladıktan sonra yüzden
fazla kişi milletvekilliği için İşçi Parti’ye
aday adayı olmuş bunların arasından genel
merkez tarafından üç kadın aday kısa listeye seçilmişti. Önümüzdeki hafta yapılacak
toplantıda delegeler Edmonton milletvekili
adayını belirleyecek.
AYFER ORHAN
İhtiyaçlarını İyi Biliyorum
Standart prosedür olarak, normalde bölge
delegelerin belirledikleri kısa liste bu defa
partinin, üst düzey kurumu, Genel Merkez
(National Executive Council) tarafından
seçildi. Kadın ve etnik köken kotasının
işlendiği, kısa liste seçimine kalan üç adayAyfer Orhan, Kate Osamor ve Kate Anoluegazetemize önceliklerini ve Edmonton için
neden doğru aday olduklarını anlattılar.
Kıbrıs kökenli Ayfer Orhan, uzun
yıllardır Enfield’in Ponders End bölgesinde
belediye encümeni olarak görev yapıyor ve
belediyenin Eğitim ve Çocuk Hizmetleri kabine üyesi. Edmonton’da daha önce yaşayan
Orhan, bölgeyi ve ihtiyaçlarını iyi bildiğini
ve bölgede yaşayan tüm toplumlarla birlikte
çalışarak sorunlarına çözüm getirebileceğini
belirtti. Orhan, toplumların milletvekili olmak isteyen insanlardan en yüksek seviyede
beklentileri olmaları gerektiğini özellikle
vurguladı.
Ayfer Orhan: Bölgeyi ve Bölgenin
Orhan, seçim kampanyasını ve hede-
KATE ANOLUE
flerini şöyle anlattı: ‘‘Seçim kampanyam
çok olumlu geçiyor. Bana destek veren
arkadaşlarım ve benim için yorucu ama
dürüstçe, ve Edmonton’ın ihtiyaçlarına
yönelik iyi bir çalışma oluyor. Dürüstçe,
ve itibarlı bir şekilde bölgenin sorunlarını
konuşuyoruz.
‘‘Ben, Edmonton’a, senelerce yürüttüğüm
çalışmaların deneyimini sunuyorum ve
bölgede yaşayan birisi olarak sorunlarını iyi
bilen birisiyim.
‘‘Öncelik verdiğim konulardan birisi,
gençlerin işsizliği ve iş öğrenme imkanları.
Ben belediye ile birlikte çalışarak bölgeye
KATE OSAMOR
daha fazla iş ve staj imkanları getirmek istiyorum. Böylece, gençlerimiz eğitimlerini
bitirdiklerinde
iyi
iş
imkanlarıyla
karşılaşırlar.
‘‘İkinci olarak, belediye kabinesinden
arkadaşlarla birlikte çalışarak en üst düzeyde evlere sahip olarak, bölge sakinlerine iyi
ve temiz evler vermek. Enfield belediyesi,
İşçi Parti yönetiminde olduğu için buna
yönelik çalışmalar zaten mevcut, ve bunları
sunmaya devam etmek için, kabineyi
bilen birisi olarak, onlarla en iyi şekilde
ben çalışabilirim. Şu anda, belediye evleri
ve farklı gelirlere göre satılık evler olmak
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
9
Öncelikleri
üzere, 2200 yeni ev yapılıyor bölgede.
‘‘Üçüncü olarak, benim ve bölgede
yaşayan insanlar için önemli olan konu
ise suç oranlarını düşürmek. İnsanların
kapılarını çaldığımda bana gençlerin işlediği
suçların artmasından endişe duyduklarını
söylüyorlar. O yüzden eğitim, verimli iş
imkanları ve sosyal faaliyetlerin faydalı
olacağını düşünüyorum. Enfield’de gençler için merkezler var ve gençlik meclisi
bulunuyor, ben de bu hizmetleri daha da
genişletmek için belediye ile çalışacağım.
Gençler okulu bıraktıklarında iş bulup kendi maddi bağımsızlıklarını kazansınlar ve
gençlik merkezleri aracılığıyla faaliyetlere
dahil olmaları onları suç işlemekten uzak
tutacak unsurlar.
‘‘Boris Johnson’ın Edmonton’daki polis
sayısını azaltması büyük bir talihsizlik. Polis sayısını yükseltmek için Büyükşehir Belediyesine baskı kuracağım. Aynı zamanda,
gençlere bıçak ve silahtan uzak durmaları
için destek veren kurumlarla çalışacağım.
‘‘Edmonton’daki bütün toplumlardan
destek aldım. Türkçe konuşan toplumu
diğer toplumlardan ayırmıyorum, bütün toplumla çalışan kapsayıcı bir adayım.’’
Kate Osamor: Toplumla birlikte ihtiyaçlar doğrultusunda çalışacağım
Osamor, Unite sendikasına üye ve uzun
yıllardır sendika çalışmaları içerisinde
yer almış bir aday. Mahalle doktorunda
çalışan Osamor sağlık hizmetlerine yönelik
duyarlı ve sistemi bilen birisi. Edmonton’ın
sesini Westminster’a taşımak istediğini
söyleyen Osamor, seçim çalışmalarını ve
hedeflerini şöyle anlattı: ‘‘Kampanya kısa
olduğu için yoğun geçiyor ama olumlu
yanıtlar alıyorum. Kampanyaya, bölgenin
farklılıklar içerdiğinin bilinciyle giriyorum. Edmonton’ın sesini Westminster’da
duyurmak istiyorum- yani Westminster’ın
bölgeyi yöneltmesine karşın Edmonton
Westminster’a ne istediğini söyleyecek.
‘‘Ben açık ve sorumlu olarak toplumla birlikte ihtiyaçları doğrultusunda çalışacağım.
Var olan parti tabanıyla çalışıp yeni üyeler
katarım partiye. Gençlerin siyasete ilgisiz olduklarını görüyorum, o yüzden gençlerle birlikte çalışmak istiyorum. Maalesef,
hükümetin kesintilerinden dolayı, gençleri
oldukça olumsuz etkileyen zor kararlar verildi.
‘‘Edmonton’da ulaşım sistemi gelişmesi
gerekiyor. Ben tren şirketleriyle konuşup
hizmetleri geliştirmek içim çalışacağım.
‘‘Konut sorunu önemli diğer bir konu.
Uygun fiyatta daha fazla ev yapılması gerekiyor. Aynı zamanda, yüksek kiralara karşı
bir tavan fiyatı için çalışacağım. Ama temelde ev eksikliği var ve bu sorun çözülmesi
gerekiyor.
‘‘Sağlıkta oldukça önemli bir konu.
Chase Farm hastanesindeki acil bölümün
kapatılamasının North Middlesex hastanesine nasıl olumsuz etki yaptığını ben bizzat
gördüm.
‘‘Bölgedeki kampanya yürüten gruplarla
birlikte çalışarak onlara destek sunacağım.
Aynı zamanda, yanımızdaki bölgelerle
yaşadığımız ortak sorunları çözmek için onlarla birlikte de çalışacağım.
‘‘Sağlık açısından Chase Farm’ın acil
bölümünün kapatılması, North Middlesex
hastanesine büyük baskı yarattı. Acil
bölümünde ambulanslar sıra sıra bekliyorlar.
Ulusal Sağlık Hizmetine daha fazla yatırım
yapılması gerekiyor. İşçi Parti tekrar iktidar
olduğunda NHS’e yatırımı arttıracaktır.
Anolue, Enfield belediyesinde daha önce
encümen olmuş ve belediye başkanı olmuş,
40 yılı aşkın ebelik yapmış. Çocuklar, gençler ve emeklilerin sorunlarıyla yakından
ilgilenen Anolue sağlık sistemini yakından
tanıyan bir aday.
‘‘Gençlerimiz
çeverenin
kendilerine olumsuz yaklaşmalarından rahatsız
olduklarını
söylüyorlar.
Bölgedeki
işyerlerini gençleri işe almaları için teşfik
edeceğim. Böylece gençler iş öğrenip
meslek edine bilirler. Gençlik merkezlerimiz var ama yeterli değil. Daha fazla olması
gerekiyor. Var olan gençlik hizmetlerine
ilişkin de gençlerin byük bir bölümünün
bilgisi yok. Bunları tanıtmamız gerekiyor.
Gençlerle birlikte çalışarak farklı generasyonlar arasında koprü kurarak toplum
içerisinde daha sağlam ilişkiler gelişmesini
sağlayacağım. Bu konuda bir şeyler
yapmazsak gençlere hep olumsuz bakılır,
bu da yanlıştır.
Anolue seçim kampanyası ve öncelikleriyle ilgili şöyle konuştu: ‘‘İnsanların
kapılarına gittiğimde çocuklarıyla ilgili konuşmak istiyorlar çünkü onlar
geleceğimiz. Eğitim oldukça önemli bir
konu ve ben ebeveynlerin sistemi iyi bilip
parçası olmalarını istiyorum. Ben iki ana
okulda okul yöneticisiyim ve sistemi iyi
öğrenmeleri için, ebeveynlerin de okullarda
olmalarını tavsiye ederim.
‘‘Annelere çocuklarını büyütmek için
destek vermek gerekiyor. Yeni anne olan
kadınlara eve ziyaretleri gerçekleştirerek
çocukların bakımında destek sunman için
gönüllü hizmetler kuracağım.
‘‘Aynı zamanda emeklileri de unutmamak gerekiyor. Tüm hayatları boyunca çalışan
bu insanların şimdi endişe duymadan istediklerini yapmak için yardımcı olmak gerekiyor.
‘‘Benim için öncelikli konular eğitim,
sağlık ve suç oranları. Bölgemizde bir çok
okulun daha fazla maddi desteğe ihtiyacı
var.
‘‘Ben 40 yılı aşkın bir süredir
Edmonton’da yaşıyorum ve bölgeyi iyi
tanıyorum. İnsanların Edmonton’a gelmekten korkmalarını istemiyorum.’’
‘‘Güvenlik diğer bir sorun. Gençleri suç
işlemeye ne yitiyor- okullar mı başarısız
öğrenci yetiştiriyor, sosyal alanda mı eksiklikler var, kalabalık evler mi. Bunların hepsi
factör ve üstesinden gelinmeleri gerekiyor.’’
Kate Anolue: Önceliğim Eğitim ve
Sağlık olacak
10
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
11
Ezgi Serçe’nin
40 Yemeği Verildi
Ocak ayında hayatını
kaybeden Ezgi Serçe için
ailesi, Cumartesi günü,
Cemevi’nde 40 yemeği
verdi. Anne ve baba, İsmet
ve Canan Serçe’nin yüzlerce akraba ve dostu, yanı
sıra Ezgi’nin arkadaşları,
yemekte acılı aileyi yalnız
bırakmadı.
OTOPSİ SONUCU
HENÜZ AÇIKLANMADI
Ölüm
haberinin
duyulmasıyla,
ailesi
ve
arkadaşlarını
yasa
boğan, Ezgi için binlerce
kişi Cemevine ziyarette
bulunmuştu. Kingston Üniversitesi Eczacılık bölümü
birinci sınıf öğrencisi, Ezgi
Serçe, kaldığı öğrenci evinde ölü bulunmuştu. Genç
kızın ölüm sebebi henüz
açıklanmadı.
Aleviler Hızır
Cemi’nde buluştu
Britanya Alevi Federasyonu,
Hızır Günleri kapsamında
geçtiğimiz Perşembe akşamı
Hızır Cemi düzenledi.
İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve
Cemevi salonunda düzenlenen ceme
Londra’da yaşayan Aleviler büyük
ilgi gösterdi. Kadınların ve çocukların
ağırlıkta olduğu cemi Dede İsmail Bakır
yönetti.
Küskünlerin barıştığı, helalliklerin
alındığı, özlerin dara çekildiği, deyişlerin
söylendiği cemde semah dönüldü. Cem
bittikten sonra ise, birlikte lokmalar
yenildi.
Cem törenine katılanlara Hızır ayı ile
ilgili bilgi veren Dede Bakır, Hızır ayının
birlik, beraberlik kardeşlik ayı olduğunu
ifade ederek, “Hızır ayı ve hızır orucu
paylaşmanın, bölüşmenin bereketinin
yaşandığı aydır” dedi.
Bakır konuşmasında Alevi Bektaşi
inancında Hızır Bayramı’nın ve Hızır
orucunun da önemli yer tuttuğuna vurgu
yaptı.
İsmail Bakın şunları söyledi: “Aleviler
yüzyıllardır Hazreti Hızır aşkına, Allah
rızasına oruçlarını tutarlar ve oruçtan sonra kurbanlarını keserler. Ayırım yapmadan
cümle alemle o lokmalarını paylaşırlar.
Birliklerini, dirliklerini korurlar, küskünlükler varsa onları barıştırırlar”
ALTYAZILI DİYALOGLAR
MIZGIN MÜJDE
ARSLAN
[email protected]
BERLİN FİLM
FESTİVALİNDEN
NOTLAR 2
Berlin Film Festivali’nde bu sene
Türkiye’den kabul edilen 3 filmden
birisi de Londralıların tanıdığı bir
isim olan Faruk Hacıhafızoğlu’nun
“Kar Korsanları” idi.
“Kar Korsanları” fotoğraf ve medya bölümlerinde eğitim aldığı halde videoya uzun yıllar bulaşmamış,
Londra’daki yaşamını yıllar sonra
bırakıp İstanbul’a yerleşen 40’lı
yaşlarının başlarındaki bir adamın
4-5 yıldır üzerinde çalıştığı ilk
uzun metraj film projesi. Hep
sanıldığı gibi uzun metraj filmden
önce kısa filmler çekmemiş, sadece uzun yıllar senaryolar yazmış,
hikayeler biriktirmiş, hiçbir yerde sergilenmeyen iyi fotoğraflar
çekmiş. İstanbul’a yerleşmeden
önce Londra’da bir fotoğraf stüdyosunda çalışmış, belki okuyuculardan
bazılarının vesikalık fotoğrafını
çekmiş bile olabilir.
“Kar
Korsanları”nın
yapım öyküsü aslında Kültür
Bakanlığı’ndan aldığı 200 bin liralık
destek ile başlamış. Bu destek
minimal bağımsız bir sinema filmi
projesi çekmek için bile çok küçük
bir bütçe, ancak yola çıkmak için
her şeyden önemlisi cesaret veriyor,
sonrası uzun yıllar, çokça özveri ve
çaba istiyor.
Film, 12 Eylül döneminde,
1981 yılının Kars’ının karlı kışında
kömür arayan üç çocuğun hikayesini anlatıyor. Filmin anlatıcısı ve ana
karakteri Serhat. Serhat annesi ve
dedesiyle beraber yaşıyor. Serhat’ın
babasının Almanya’da göçmen
işçi olduğunu filmin bir yerinde
geçen diyaloglardan öğreniyoruz.
Film bir yarı yıl tatilinde karnelerin
dağıtımıyla başlıyor. Kar tatiliyle
birlikte çocuklar, kömür artıkları
avına çıkıyor, çünkü “O kış kömür,
mücevher değerinde, hatta parayla
satın almak bir yana, birkaç devlet
kurumunun ve ayrıcalıklı kişinin
ulaştığı bir elmastır.” Serhat’ın
kömür bulma amacında ona iki
arkadaşı eşlik ediyor, kendi de adı
gibi olan Gürbüz ve Kürt olduğunu
okulda Kürtçe konuştuğu için dayak
yemesinden anladığımız İbo.
Filmin çocuklarla geçen bölümü,
karlı sahneleri, atmosferi, film
dili, filmin ana olay örgüsü olan
çocukların kömür bulma mücadelesi
son derece başarılı ancak filmin bir
de yan olay örgüsü var, -ki sorun
bana göre orada kendini gösteriyor.
Yan olay örgüsünde 12 Eylül’ün
pek çok filmde gördüğümüz ancak
hiçbirinin nedense tam olarak bizlere samimi, gerçekçi anlatamadığı
devrimci, itirafçı, işkenceci meseleleri var. Filmin bu bölümlerinde
gördüğümüz tüm sahneler daha önce
gördüklerimizden ne daha iyi ne de
daha kötü, belki tekrar olarak yorumlanabilir. Çocuk oyuncuların tek
başına oynadığı sahneler ne kadar
doğal, samimi ve akıcıysa; ‘devrimci
ağabey’, ‘itirafçı’ karakterleri devreye girdiğinde film o derece yapay
ve karton bir hal alıyor. Bu durum,
bu karakterleri oynayan oyuncuların
kötü
performanslarından
da
kaynaklanıyor biraz da.
Bunlar bir yana, filmin en keyifli sahnelerini, çocukların sinemada
izledikleri filmleri, film karakterlerinin yaşamlarını nasıl şekillendiğini
anlattıkları sahneler oluşturuyor.
Sözün özü, bazı bölümleri filmin
anlatısını zayıflatsa da, film sinema salonundan çıktığınızda sizinle
kalmayı başarıyor, karlı bir atmosferde bu azimli taşra çocuklarının
peşine takıyor ve gerçek bir dönem
hikayesi deneyimi yaşatıyor.
HIZIR AYI NEDİR?
İçinde bulunduğumuz ay Anadolu
Alevileri’nin Hızır Ayı’dır. Hızır Ayı dört
haftadır. Aleviler bu dört hafta içerisinde
üç gün oruçlarını tutarlar, cemlerini yaparlar. Şeyhlerini, pirlerini, dedelerini ziyaret ederler. İnançlarını yerine getirirler.
18-21 yaş arası gençler için özel bir sinema eğitim grubu
oluşturulacaktır, ilgileniyorsanız lütfen bizimle iletişime geçiniz.
www.blueartscourses.com
12
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
13
Londra Başkonsolosu, Irkçılık, Bayrak
Cümbüşü, Özgecan Ve Cemevi...
ci eden ırkçılıkla yüz yüze kalırız. Mesela
başkonsolos veya büyükelçi bugüne kadar
yanlışlıkla bile olsa Kürt kelimesini ağızlarına almamışlardır. Onların iliklerine kadar
işleyen faşizm virüsü buna asla müsaade etmemektedir. İşte bu hastalığın bir örneği de
bu hafta yaşandı. Türkiye gencecik bir Alevi
kızın işidvari bir şekilde vahşice katledilip
yakılışına kilitlenmişken, Türkiye Cumhuriyeti başkonsolosu Emirhan Yorulmazlar
konsoloslukta kurumunun isminin önünde
TÜRK olan tüm kurumları toplayarak bayrak partisi düzenliyor. Bayrak cümbüşünde
yok yok!:
AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, AKP milletvekili Nureddin Nebati, İngiltere Ülkücü Dernekler Federasyonu Sıtkı
Koçak, İngiltere Türk Diyanet Vakfı Muhammet
Kurt, Milli Görüş Derneği Erol Öztürk, TürkYardımlaşma Derneği Ali Ramazan Tezcan, Luton Türk Eğitim Birliği Atilla Üstün, Batı Trakya
Türkleri Muhtar Küçük, Wimbleden Türk Okulu
Atilla Abacıoğlu, MUSIAD UK Hakan Camuz, İngiltere Türk Öğretmenler Derneği Mansur Işıkbol, İngiltere Kırım Tatarları Derneği Caner Mül
ayim, Britanya Türk Kadınları Derneği Maviş Fuchs, Genç Türkler Fidel Çulluoğlu, Türk Yaşlılar
Kulubü Süleyman Bozkuş, İngiltere Türk Der
nekleri Federasyonu Dayanışma Grubu Servet
Hassan, Avrupa Türk Markalar Birliği Vehbi
Keleş, Türk Müziği Korosu Türkan Nalbantoğlu
Ve
Her fırsatta TÜRK olduğunu özellikle
vurgulamak için büyük mücadele veren Elbistanlı Türk Ali Bakır…
ARAS ARARAT-LONDRA
Irkçılık insanlık tarihinin gelmiş geçmiş
en büyük hastalıklarından birisi olarak yerini korumaya devam ediyor. Bu hastalık
dünyaya inanılmaz acılar yaşattı. Bu hastalığın karşısında bazı dünya ülkeleri çok yol
aldı. Bu ülkeler çocuklarının bu hastalığa
yakalanmaması için eğitim sistemlerine eklemeler yaparak bu sorunu aşmaya çalıştılar.
Malesef bazı ülkeler de bunun zıttı olarak,
ırkçılığı ilkokullardan başlatarak eğitimin
tüm kademelerine yerleştirerek tüm bir toplumun hastalıklı büyümesine neden oldular.
Bu hastalığın rehin aldığı ülkelerden biri
olan Türkiye’de, bu hastalıktan kaynaklı tarif edilmez acılar yaşayan Kürt halkının bir
ferdi olarak bu hastalık yüzünden mülteci
olduğum ülkede bile halen bu hastalığın yaşatılmaya çalışıldığını görmek acı veriyor.
Maraş’tan, Dersime, Ağrıya, Sivasa, Zilana
ve ülkemin her köyünde katliamlar yaşatan,
tecavüz eden, yasaklayan, küçümseyen,
kafa kesen, köprülerine caddelerine cellatlarımın ismini veren, hor gören ve yok sayan
bir hastalıktır bu...
BOK YİYEREK TÜRK OLDUK!
1989 yılında bizim köyün birkaç kilometre uzağında olan teyzemin yaşadığı
Cinibre köyünde bu hastalığa yakalanmış
Türk askerleri, köylüleri sıraya dizip BOK
yedirirken ben henüz 10 yaşındaydım. O
yıllarda hasta Türk devleti insanlara sadece
bok yedirmekle yetinmiyordu; insanları sokak ortasında sorgusuzca katlediyor, insanların yuvalarını, köylerini yakarak önünde
poz veriyordu, cezaevlerinde tutsaklara yapılan vahşetle duvarları ağlatıyor ve bir halk
‘BEN VARIM’ dedikçe kuduz bir köpek
gibi saldırıyordu. İşte benim çocukluğumun
hastalıklı devleti böyle tarifi zor bir şeydi.
Bu hasta devletin çarkında yaşamamız gereken, görmemiz gereken tufanları gördük ve
tüm bu tufanlara rağmen her sabah tufanın
tanrısına yeminler ettik, kurbanlık yemini
içtik: ‘VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA
KURBAN OLSUN’ dedik!!!
Evet böyle bir şeydi işte hastalıklı bir
devletin istenmeyen çocukları olmak: Kürt
bir Alevi’nin kendi katilinin resmini evinin
VE BAYRAK CÜMBÜŞÜNÜN
SÜRPRİZİ
en değerli köşesine asıp ‘Benim Kurtarıcım’
demesi gibi bir şeydi...
Günler, aylar ve yıllar geçti. Halkın
mücadelesi ve direnişi ülkede büyük değişimlerin yaşanmasına neden olsa da hastalık bugünlere kadar geldi. ‘En iyi Kürt ölü
Kürttür’den ‘Sizi yaradan dan kaynaklı
seviyoruz’ saçmalığına geldi. Onu yaratan
Allah bizi de yarattığı için güya seviyormuş
bizi, ama bu sevme yine de eşitliği, adaleti getirmiyordu. Yaradana isyan edercesine
onun kuluna zulüm etmeye devam ediyordu
dönemin FİRAVUNU...
Ve...
Arkamızda nice acılar bırakarak, canımızı
kurtarmak adına kaçıp geldiğimiz bu mülteci
mezarlığı olan Avrupa’da ülkeden kaptığımız
mikrobun illetinden kurtulamadık. Kürtler,
dünyaya ‘Turkish kebap’ yedirerek kendilerinin Türk olduğuna ikna etmeye çalışır hale
geldi. İsimlerimizin, yemeklerimizin, içeceklerimizin, mahallemizin, derneklerimizin,
kahvelerimizin isimlerinin önüne ‘Turkish’
koymak bize müthiş bir haz vermeye başladı. Turkish Restaurant, Turkish Kebap, Turkish Coffee, Turkish Hamam, Turkish Food,
Turkish comunity, Turkish Pizza, Turkish
Bread, Turkish Barber..... Ve işin acı tarafı bu
Turkishli işyerlerinin sahibi Kürt. Çünkü bu
Kürt, kebabı, kahveyi, çayı, lokumu, lahmacunu ve ekmeği Türk yapacak kadar körleşen
bir devletin terbiyesinden geçmişti. Devlet
denen canavar yıllarca ırkçılıkla terbiye etti
toplumu ve gerçekten de Lahmacunun, baklavanın, kebabın ve kahvenin Türk olduğuna
inandırdı. Zamanında şeyhülislam fetvasıyla
Kahveyi yasaklayanların torunları gün gelecek hastalığını kahveye geçirecek ve kahve
Türk’tür diyecekti.
BAYRAK DAĞITMANIN TAM ZAMANI!
Irkçılık ve faşizm virüsü mülteci olmak
zorunda bırakıldığımız Avrupa kentlerinde
de peşimizi bırakmadı. Bir yandan yaşadığımız ülkede mülteci olmanın getirdiği
ayrımcılık ve ırkçılıkla yüz yüze kalırken,
bir yandan da Türkiye Cumhuriyeti temsilcilikleri aracılığıyla bizi buralarda mülte-
İsminin önünde İSLAM ve TÜRK olmayan bir tane de kurum var. Türk devletinin
ve şuan iktidarda olan zihniyetin yaşatılmayan acı bırakmadığı Alevi toplumunun
önderlerinden birisi de bayrak cümbüşünde
yerini almış. Büyük emek ve fedakârlıklarla bugünlere getirilen Alevi toplumumuzun
ikinci evi olan Cemevi’nin başkanı Yaşar
Demiralay, 23 Nisan’da karnesini ve ay yıldızlı bayrağını almış bir öğrenci gibi kameralara gülümsüyor.
Benim aklım halen almış değil; Bayram
değil, seyran değil; bizim yorulmayan Emirhan neden şeker dağıtır gibi bayrak dağıtır?
O kadar Türk ve İslamcı kurumun içine neden bir Alevi kurumunu yerleştirir?
Britanya Alevi kadınlar birliği aynı gün
‘‘Özgecan’ın katili sadece onu yakan sapıklar değil, devlettir! Irkçı nutukları ile, tüm
kusurları şeytana havale eden, din müfredatı ve eğitim politikası ile T.C. devletinin
kendisidir!’’ diye açıklama yaparken ‘sapık
devletin’ temsilcisi Emirhan Yorulmazlar
Cemevi başkanına neden bayrak ve plaket
verir?
Konsolos hazretleri bayrak dağıtırken,
kurtuluş savaşından zaferle çıkmış bir edayla; ‘‘Görevimizde bir sloganımız vardı. Türk
bayrağının olduğu her yere gitme hedefi
koymuştuk. Bugün İngiltere’nin farklı bölgelerinden gelen dernek temsilcilerimizin
dalgalandıracakları bayrakları temin ederek bu hedefimizi de genişletmiş oluyoruz’’
diyor. Ve bu bayrak Alevilere yaşattığımız
tüm acılara karşı perde olacak. Ve bizler artık bu bayraklı perdelerden Özgecanlara uygulanan vahşeti göremeyeceğiz.
Britanya Alevi Kadınlar Birliği yaptığı
açıklamanın sonunda yer alan cümle ile bitirelim: ‘Özgecanların Işığı Sönmeyecek!’
Dağıttığınız o bayraklar bu ışığı örtmeye
yetmeyecek...!
Fotoğraf: Eurovizyon.co.uk
14
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
Londra’da Yaşayan Kürdistanlılar
Öcalan’ın Özgürlüğü İçin Yürüdü
Kürt Halk Önderi Abdullah
Öcalan’ın uluslararası
bir komplo sonucu esir
alınışının 16. Yıldönümü
başkent Londra’da
düzenlenen bir yürüyüş ile
protesto edildi.
15 Şubat Uluslararası komplonun yıldönümü
dolayısıyla Londra’da düzenlenen protesto yürüyüşü
Edmonton’dan başladı. Britanya Kürt Halk Meclisi
tarafından organize edilen yürüyüşte Kürt halk önderi Öcalan’ın posterleri, KCK, YPG, PKK, MLKP
bayrakları kaldırılırken kortejin önünde de ‘Öcalana
Özgürlük, Kürdistan’a özgürlük’ pankartı açıldı.
Yaklaşık üç saat süren yürüyüş Kürtlerin yoğun
yaşadığı Haringey’de yapılan oturma eyleminden sonra bir basın açıklaması yapıldı. Yapılan
açıklamada Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması ve PKK’nin terör örgütü listesinden
çıkarılması talep edildi.
Yürüyüşün son durağı olan Kürt Toplum
Merkezinde eylem bir toplantı ile devam etti. Yapılan
toplantıda 15 Şubat uluslararası komplo ve Haziran
ayında Türkiye’de yapılacak genel seçimler tartışıldı.
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
15
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
16
Trafalgar Meydanında Yüzlerce
Kişi Syriza için bir araya ageldi
Haber: Erem Kansoy
Foto: Andrea Kmetova – Erem Kansoy
Londra’nın ünlü Trafalgar meydanında
toplanan yüzlerce ilerici-solcu Yunan
kökenli vatandaş eylemde Yunanistan üzerindeki baskıların kaldırılması
talebinde bulundu. Eylemde ‘Let Greece
Breath’ (Yunanistan’ın nefes almasına
izin verin) sloganları yankılandı.
Politikacı, işçi sendikalılar ve aktivistler Trafalgar meydanında toplanarak seçimleri yeni kazanan
sol parti Syriza’ya destek verdi.
Avrupa birliğinin bazı yaptırımlarından rahatsızlık duyan sol parti sempatizanları Avrupa’da Yunanisan ile ilgili yankı uyandırmak amaçlı eylemlerinde Greece Solidarty Campaign çatısı altında
toplandı.
Yunanistan ile dayanışma grubundan Chirstos
Giovanopoulos yaptığı konuşmada “Syriza’ın kazanmasıyla Yunan halkı uğradığı sosyal barbarlık
ve yobazlıktan kurtulmuştur.” İfadelerini kullandı.
“Yunanistan’da yaşananlar sadece Yunan insanını
ilgilendirmiyor, eğer başarılı olmak istiyorsak enternasyonel bir duyarlılık uyandırmalıyız, ilerici düşünce yapısı her yerde hayata geçirilmeli ve yankı
uyandırmalıyız” şeklinde açıklamasına devam eden
Giovanopoulos, “ Avrupa’nın Yunanistan üzerinde
kapitalist sistemle egemen olmasına izin vermemeliyiz, bunu ancak birlik olarak engelleyebiliriz.
İspanya’daki sol partilerle de çalışmalar yürüterek
çeşitli ülkelerdeki yoldaşlarımızın destekleri ile de
bunun önüne geçeceğimizi düşünüyorum.” dedi.
Communication Workers Union (CWU) genel
sekreteri Billy Hayes ise eylem alanındaki konuş-
masında “uluslar arası platform da ve hukuksal
alanda Ynan halkının sesine kulak verilmeli, mücadelelerine ortak olunmalı ve sorunlarına çare aranmalıdır” ifadelerine yer verdi.
Geçtiğimiz günlerde David Cameron’un Yunanistan’ın Avrupa Birliği bölgesindeki rolü ve İngiltere ile ilgili eknomik ilişkisine bağlı olarak yaptığı
açıklamann ardından Yunanistan’ın Avrupa Birliğinden çıkmasının İngiltere’ye ekonomik zarar verebileceği ve İngilterenin bu yönde önlemler alması
gerektiği gündeme geldi.
Yaklaşık 2 Bin Yunanlı duyarlı vatandaşın destek
verdiği eylemde konuşmaların ardından katılımcılar
sessizce dağılarak etkinlik son buldu.
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
17
18
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
19
YÇKM üyeleri kahvaltıda buluştu
Londra’da çalışmalarını yürüten Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi
tarafından Pazar günü düzenlenen kahvaltıda dernek üyeleri ve
duyarlı vatandaşlar bir araya geldi.
Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi
(YÇKM)’nin Edmonton bölgesinde
bulunan
binasında
gerçekleştirilen
kahvaltıda yöresel yiyecekler sunulurken,
katılımcılar da bir biri ile hasret giderme
imkanı buldu. YÇKM ayda bir Pazar
olmak üzere geleneksel kahvaltı günü
düzenli olarak gerçekleştiriliyor.
Hem dernek mensupları ile dostlarını
buluşturan hem de dernek ile dayanışma
sağlayan Pazar kahvaltılarında, gençlerin
büyükleri ile olan iletişi ve bilgi aktarımıda
pekiştiriliyor.
Çeşitli alanlarda aktif bulunan YÇKM
diğer derneklerlede dayanışması ve
çalışmalara sağladığı destek ile ayni zamanda örnek bir çatı.
Her ay düzenli olarak gerçekleştirilen
kahvaltı toplantılarına tüm halkı davet eden
YÇKM yönetimi dernek olarak her bireye
kapılarının açık olduğunuda hatırlattı.
20
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
21
Güler Duman ve Ali İhsan Tepe Konseri 20 Şubat’ta
Aşk-ı Muhabbet Gecesi adı altında yapılacak Güler Duman ve
Ali İhsan Tepe Konseri 20 Şubat’ta Kervan düğün salonunda
yapılacak. Konserde ayrıca Gülay Yüce de sahne alıp en güzel şarkılarını seslendirecek.
20 Şubat Cuma akşamı kuzey
Londra’nın Edmonton bölgesinde düzenlenecek olan konser saat 19.00’da
başlayacak. Türk halk müziği sanatçısı,
farklı yorumu ve bağlamasıyla büyük ilgi
gören Güler Duman, gecede seslendireceği
birbirinden güzel türkülerle gurbetçilere
hoş dakikalar yaşatacak.
Toplumumuz içerisinde tanınan sanatçı
Ali İhsan Tepe konserde eski ve yeni
şarkılarını seslendirecek. Fix menü olan
konserin biletleri 30 sterlinden satılıyor.
Gecede ayrıca yapılacak sürpriz çekilişler
ile kazananlara çeşitli hediyeler verilecek.
Güler Duman’ın Anadolu’nun çeşitli
yörelerinden derlenen sevilen türküleriyle müzikseverlerin karşısında olacağını
ifade eden Tepe, “20 Şubat’taki konserde,
konuklarımızı türkülerle bir yolculuğa
çıkaracağız. Duman, hayranları için
birbirinden güzel türküleri seslendirecek”
dedi. Gece ile ilgili daha fazla bilgiyi
07741279889 no’lu telefondan almak
mümkün.
22
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
23
15 ŞUBAT KOMPLOSU OLMASAYDI
2 MİLYON İNSAN ÖLMEZDİ!
Bülent Bingöl-Londra
çıkma kararı aldı ; önünde iki Seçenek vardı ya Dağa
yada Avrupa’ya gidecekti.
Ikinci dünya Savaşı›ndan sonra Amerika
Batı Avrupa›da liberalizmi ayakta tutmak için Marshal yardımlarıyla etkisini
pekiştiriyor kontrolünü geliştiriyordu .
Amerika öncülüğündeki Batı kapitalizmi
(NATO )ve Sosyalist blok (VARŞOVA)
karşılıklı nüfuz savaşlarına giriyor; arka
bahçelerini geliştirmek istiyorlardı. Bu rekabette açık toplum, rekabetçi ekonomi,
teknoloji üstünü Kapitalist blok; kapalı
toplum, otoriter ve durağan ekonomiye
dayalı Sosyalist bloğu yenilgiye uğrattı. Öcalan 1991 yılından itibaren barışa şans vermek
için üç kere ateşkes ilan etmişti ve sonuncu ateşkeside
1 Eylül 1998 yılında yeni kurulan Mesut Yılmaz
Hükümetine şans vermek için ilan etmişti ;ancak birilerinin amacı üzüm yemek değildi niyet Ortadoğu
işgaliydi.
Önce Batı Avrupa’ya domine olan Kapitalizm Sosyalist Bloğu yenmesiyle Doğu Avrupa’yı
da etkisi altına alarak sonrasında Yugoslavya’daki
savaşla Balkanları da kendine göre şekillendirdi
. Kar hırsıyla kendine sınır koyamayan Kapitalizmin dünya egemenliği için nihai hedef Batı
Avrupa’dan Pasifik Okyanusuna kadar olan alandı. Ancak bir anlamda bu işin anahtarı yada kördüğümü
Ortadoğu’nun egemenliğiydi.
Soğuk savaş döneminde ABD ve Müttefikleri
Ortadoğu’da egemenliklerini kurabilmek ve Sosyalistlerin nüfuzunu sınırlamak için korkunç bir
şekilde bölgede dinci ve milliyetçi (Türkeş, F.Gülen,
Şah Pehlevi, Enver Sedat, Suudi Ve Körfez Diktatör
Hanedanlıkları, Ismailiye tarikatı, Humeyni, Hamas,
Saddam, Milli Görüş, Kenan Evren, AKP, MHP, Baas,
Hizbullah, JİTEM , İŞİD, Müslüman Kardeşler, Taliban, El Kâide , Mezhepler, Şahsiyetler,....) yapılar
oluşturdular; kimisini direk kimisini dolaylı işbirlikçi
haline getirdiler. Öyleki Türk, Arap milliyetçiliği
veya İslamcılığı özünde Amerika’ya hizmet eden
bir milliyetçiliğe ve dinciliğe dönüşüyordu. Zaten
Ortadoğu’da gelişimini tamamlayamayan Din ve Milliyet meseleleri Amerika’nın bu müdahaleleriyle tamamen kin ve nefret dolu Irkçı , gerici otoriter yapılara
dönüştüler.
1991 yılında Birinci Körfez Savaşıyla bölgeye
giriş yapan onlarca Batılı devlet stratejik ve ekonomik Paylaşım gayeleri ile uzun vadeli üçüncü dünya
savaşını başlattılar. Bölgede tek diktatör Saddam
değildi ve şayet bu kapitalistler gerçekten diktatörlük
karşıtı olmuş olsaydılar en büyük müttefikleri Suudi ve
Körfez diktatörlükleri veya Kürtler’in Köylerini yakan
hiçbir ulusal veya kültürel hakkını tanımayan Kemalist
Türkiye rejimi olmazdı.
Birinci müdahale aşamasını tamamlayan Kapitalist
Devletler kar ve pazar hırsıyla ikinci somut müdahaleyi yapmak istiyorlardı . Kürt Mücadelesinin önderi
Abdullah Öcalan Ortadoğu’da yapılacak müdahalenin halihazırda dinsel ve toplumsal olgunlaşmasını
tamamlamayan toplumların ve inançların tamamıyla
çürüteceğini belirtiyordu. Bu işin tek çaresinin özgür
kimlikler ve inançlar, halkçı ekonomi ve sosyal politikalar olduğunun altını çiziyordu. Ancak işgal niyetindeki kapitalist güçler kendileri açısından bu
özgürlükçü çizgiyi çok tehlikeli görüyor ve bertaraf
edilmesini öngörüyorlardı. Hatta
öncesinde
Öcalan’ın
hareketini
sınırlayabilmek adına Kuzey Irak›ta yani Güney
Kürdistan’da Barzani ve Talabani hareketlerine
yarısı Irak sınırları içinde sorunlu ve bağımlı bir yapı
oluşturmuştular.
1998 yılında Türkiye ordusuna sığınan eski PKK’li
Şemdin Sakık’ın itiraf ve yönlendirmeleriyle Eylül
1998 yılında Türkiye ordusu Suriye devletine ültimatom verdi; Suriye üzerinde bu güçler baskı oluşturdu
. Durumun ciddiyetini anlayan Öcalan Suriye’den
Öcalan barışta ısrar ediyordu ve Avrupa seçeneğine
yöneldi. Önce Yunanistan ve daha sonra bir çok
Avrupa ülkesine uğradı. Bu ülkelerin parlamentoları
ve Kanunları kabullenmelerine rağmen karanlık bir
güç devreye giriyor tehdit ve menfaatlerle medeniyet Avrupası kendi insanlık kurallarını ayaklar altına
alıyordu. 15 Şubat 1999 yılında uluslararası kirli bir
komployla Kenya’dan alınıp Türkiye’ye teslim edildi. O zamanın Türkiye Başbakan’ı Ecevit ABD’nin
bu çabasını anlamakta zorluk çektiğini söylüyordu. İmralı adasında tutulduğu küçük hücrede Öcalan Ortadoğu’ya müdahale edenlerin zihniyet ve
amaçlarını iyi biliyordu ve onların planladığı topyekûn
Kürt-Türk Savaşı›nı başlatma yerine barış ideolojisini
derinleştirdi. Demokratik toplum, her parça Kürt toplumuna uygun sosyal siyasal ekonomik ve savaş yapılanmalar,
kadın bilinci ve ordusu, demokratik inançlar, ekolojik bilinç, fiili yerel özerklik temelinde Belediye
seçimleri, diplomasi, sivil örgütlenmeler , Halkların
yakınlaşması, demokratik konfederal Ortadoğu ve
benzeri gibi çalışmaları Israrla sürdürdü.
Kapitalist güçler 2003 yılındaki İkinci Körfez
savaşıyla ve daha sonrasında Aralık 2010 yılında
Tunus’da başlattıkları Arap baharıyla ; halihazırda
ellerinden ekmekleri özgürlükleri alınan, diktatörlüklere mahkum edilen halkların arayışlarını bu sahte
baharlarla işbirlikçi ılıman İslamcılara devretmek istediler. Ancak Ortadoğu’daki sosyal siyasal kültürel ve
ekonomik eşitsizlik öyle zedelenmişti ki yapılmak istenenin aksine kontrol edilemeyen travmatik patolojik
bir canavara dönüştü. İnsanlığın yerin dibine girdiği
katliamlar ve tecavüzler ortaya çıktı.
Pandoranın kutusu açılmıştı ; toplamda Irak
ve Suriye’de 2 milyondan fazla insan öldü,
milyonlarcası yerinden yurdundan oldu aç sefil mülteci oldu, tecavüzler soykırımlar önlenemez oldu. Özcesi dar milliyetçi ,Irkçı , gerici yobaz
zihniyet ve kar hırsıyla gözü kör olan kapitalizm
Ortadoğu›yu
bataklığa
soktu
.
15 Şubat 1999 yılından bu yana İmralı Adası’nda
küçük bir hücrede tek başına tutulan Öcalan özgürlük
ideolojisinde Israr etti. Fiziken esir olmasına rağmen
inandığı fikirlerini , siyasal, sosyal, kültürel, kadın
,ekoloji, askeri, ekonomik ve diplomatik ideallerini
Kürdistan’da , Türkiye’de ve Ortadoğu’da örgütledi.
Ortadoğu’da her inanç ve kimliğe yaşam hakkı sağladı.
Şengal Ezidi katliamını engelleyen, Kobane’de
insanlık onurunu çiğnetmeyen, kadın sömürüsüne
savaş açan, inançlara rehabilitasyon imkanı veren,
kollektif toplum ekonomisini öncelliyen, ekolojik
yaşamı örgütleyen, Halkların demokratik özerklik
çerçevesinde yaşayabileceği Rojava modeli, demokratik Konfederal Ortadoğu çözümü,....hepsi Öcalan’ın
öngörüleriydi. Onun öğrencileri tarafından inançla
kanla ortaya çıkarıldı. Türkiye’de dayatılan kanlı Kürt -Türk Savaşını
boşa çıkaran, halkların özgürlük projesi umudunu yani
HDP’yi işaret eden Öcalan›dır.
Bataklığa
saplanan
Batı
şimdi
Rojava
modelini
tartışıyor....
Hakları elinden alınan emekçiler kadınlar, kimlikler,
inançlar ,....HDP’yi tartışıyor.
Keşke lanetli 15 Şubat komplosu olmasaydı...
Keşke
Öcalan’ı
zamanında
dinleseydiler...
Ve 2 milyonu aşkın insan ölmeseydi!
Ve keşke bizler seyirci kalmasaydık ...kalmasak...
24
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
25
Şeker Hastalarının
Yaşam Boyu Takip
Edebilecekleri Diyet
Özlem Boztepe
Geçtiğimiz
hafta
söz
verdiğim gibi, sizlere Tip 2
Diyabet hastalığını kontrol
altında tutmanıza yardımcı
olacak diyet menüsü ve püf
noktaları hazırladım.
Şeker hastaları yediklerine
dikkat ederse, ayrı yemekler
hazırlamak zorunda değiller
ve ufak değişikliklerle tüm
ailenin yediği yemekleri yiyebilirler. Aşağıda tipik bir
günün menüsü var.
Gördüğünüz gibi günde 3
öğün, 3 ara öğün var. Genel
olarak sağlıklı beslenme için,
normal bir insan, sadece diyabet hastaları değil, günde 3
ana öğün ve 3 ara öğün yemesi gerekir ve bununla beraber
porsiyonları ufak tutmalı,
özellikle şeker hastaları kendilerini tok hissettikleri an sofradan kalkmalı.
Bazen
insanlar
bazı
öğünleri atlıyor, özellikle
kahvaltı veya öğlen yemeğini.
Her öğünün yenilmesi gerekiyor ve geçen hafta yazdığım
hipoglisemik krizi açlık yüzünden olur ve
bu aşamaya gelmek pek sağlıklı değil.
Kahvaltı – 08:30
• 2 dilim kahverengi ekmek – çavdar
veya tam buğday ekmek
• 1 kaynamış yumurta
• 1 dilim kibrit kutusu büyüklüğünde
beyaz peynir
• 5 tane zeytin
• 1 tatlı kaşığı kadar bal veya pekmez
• Dilediğiniz kadar domates ve salatalık
• İçecek – 1 bardak yağsız (kırmızı
kapaklı) veya yarım yağlı (yeşil
kapaklı) süt veya dilediğiniz kadar
şekersiz çay
Ara Öğün– 10:30
Karışık meyve tabağı (üzüm hariç)
Öğle Yemeği– 13:00
• 3 köfte büyüklüğünde et (kırmızı et,
balık veya derisiz tavuk) veya, 1 kase
çorba
• 1 porsiyon salata
• 1 dilim kahverengi ekmek
Ara Öğün– 15:00
• Tekrar meyve veya şekersiz kahverengi krakerler
Akşam Yemeği– 18:00
• 1 porsiyon etli sebzeli yemek
• 1 porsiyon bulgur pilavı (bunu
2
dilim
kahverengi
ekmekle
değiştirebilirsiniz)
• 1 porsiyon salata
• 1 kase yoğurt
Ara Öğün– 21:00
• 1 bardak yağsız veya yarım yağlı süt
veya 2 dilim kahverengi kraker veya
bir avuç dolusu tuzsuz ve şekersiz
kuru yemiş
Yiyecekler genelde:
• Doğal halinde olmalı– rafineli yiyecekleri kesin veya kısıtlayın
• Az yağlı olmalı– yemeklerde sıvı yağ
kullanın, en fazla 1 yemek kaşığı; sütü
yağsız (kırmızı kapaklı) veya yarım
yağlı (yeşil kapaklı) için
• Etler genelde buğulanmış, haşlanmış
veya grilde pişirilmeli
• Kırmızı et az, balık sık ve tavuk derisiz yenilmeli
• Haftada etsiz yemek günleri olmalı –
etin verdiği proteini baklagillerde alabilirsiniz (fasulye, nohut, mercimek
gibi mamuller)
• Su sık tüketilmeli ve günde 8 bardak
içilmeli
• Akşam yemeği erken yenilmeli ki yatmadan önce sindirmeye vaktiniz olsun
Dikkat etmeniz ve mümkünse
kesmeniz gereken yiyecekler:
• Hamur türü (kek, tatlı, börek çeşitleri)
• Genel olarak tatlılar ve reçeller – çok
isteniliyorsa, çok küçük bir porsiyon
alınıp bunu egzersizle/yürümekle sindirebilirsiniz
• Katı yağlar (tere yağı, margarin)
• Rafine edilmiş mamuller (yani beyaz
ekmek, beyaz un, beyaz makarna,
beyaz pirinç, beyaz şeker, vesaire)
Dijital kalp ‘bankası’
Londra’da doktorlar,
canlı 1600 insan kalbinin
dijital modellerini bilgisayarda depoluyor. Amaç,
kalp ve hastaların
genleri ile ilgili bilgileri
karşılaştırarak yeni tedaviler geliştirmek.
Hammersmith
hastanesi
Tıbbi Araştırma Konseyi Klinik
Bilimler Merkezi’nde 1600
hastanın kalbinin ayrıntılı üç
boyutlu görüntüleri çekildi ve
her gönüllünün genetik bilgileri
kaydedildi.
Proje, bilimde ilerleme kaydetmek için
çok miktarda veri toplama akımının son
örneği oldu.
Kalp araştırmasına katılan doktorlardan
Declan O’Regan, yeni yöntemin, hastalardan birkaç yıl boyunca az miktarlarda
veri toplanması ile yapılan tıbbi denemelerden çok daha fazla bilgi sunabileceğini
söyledi.
Dr. O’Regan, “insanların genleri ile kalp
hastalıkları arasında karmaşık bir ilişki
var ve hala bu ilişkiyi ortaya çıkarmaya
çalışıyoruz. Net üç boyutlu kalp görüntüleriyle, kalp hastalıklarının nedenlerini ve
etkilerini daha iyi anlamayı umuyoruz”
dedi.
Bu kadar fazla miktarda bilgi
depolanmasının amacı, hastalıklara yol
açan ortak unsurları tespit etmek.
Dr. O’Regan bu tarz araştırmaların tıpta
Alzheimer
tedavisinde
yeni umut
Yeni keşfedilen bir molekül sayesinde Alzheimer
hastalığını erken evrelerindeyken durdurmak mümkün
olabilir.
artık norm haline gelmeye başladığını
söylüyor.
Çok miktarda veri toplama akımı,
birçok bilimsel alanda yaygınlaşmaya
başladı.
Cambridge’deki Avrupa Biyoinfomatik
Enstitüsü’nde örneğin onbinlerce bitki ve
hayvanın tüm genetik kodları saklanıyor.
Bu bilgi 5.000 dizüstü bilgisayarın kapasitesi kadar yer tutuyor.
İnsan beyninin nasıl çalıştığını bulmak
için Southern California Üniversitesi›nde,
30 bin adet üç boyutlu beyin görüntüsü
saklanmış durumda. Bu veriler de, 10
bin dizüstü bilgisayarın kapasitesine
eşdeğerde.
Afrika
ve
Avustralya’da
yapılmakta olan bir radyo teleskopu ise,
bir yılda 300 milyon dizüstü bilgisayarı
dolduracak kadar veri toplayacak.
Kaynak: BBC
C a m b r i d g e
Üniversitesi’nden bilim insanları Alzheimer hastalığını erken evrelerinde
durdurmayı başaracak yeni bir ilaç
geliştirme aşamasında olduklarını açıkladı.
Uzmanlar Natural Structural and Molecular Biology isimli akademik dergide
yayınladıkları araştırma raporunda beyinde
Alzheimer’a neden olan plakaların
oluşmasını engelleyen doğal bir molekül
keşfettiklerini açıkladı.
Erken evrelerde Alzheimer’in gelişimini
durdurabilecek olan bu molekül sayesinde
üretilecek ilaçların bir gün sağlıklı insanlara
da önleyici tedavi amacıyla verilebileceği
belirtildi.
Uzmanlar, araştırmanın henüz erken evrelerinde olduğunu ve tedavinin
geliştirilmesinin uzun süre alabileceğini de
belirtti.
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
26
Özgecan Cinayetinde Ortaya Çıkan Yeni
Bilgiler İnsanın Kanını Donduruyor
Özgecan Arslan cinayetinde katil
zanlısı Ahmet Suphi Altındöken’in
babası Necmettin Altındöken ifadesinde kan dondurdu: Oğlum bileklerini
keserken, Özgecan yaşıyordu.
Mersin’in Tarsus ilçesinde üniversiteli Özgecan
Arslan’ın bıçakla öldürülmesi ve cesedinin yakılmasına
karışan Necmettin Altındöken’in ifadelerine, Radikal gazetesi ulaştı. Katil zanlısı Ahmet Suphi’nin
de babası olan Necmetin Altındöken, Özgeccan Arslan henüz hayattayken bileklerinin kesildiğini ve
araçtan hırıltılar geldiğini söyledi. Altındöken, ifadesinde, “Suphi’nin önce bileklerini mi, yoksa boğazını
mı kestiğini hatırlamıyorum. Muhtemelen önce bileklerini kesmiş olması lazımdır. Suphi’nin kesme işlemi
esnasında yaptıklarını görmedim. Arabanın içinden
gelen hırıltı seslerinden anladım. İnsanın genzinden ‘hıığğğhhh’ şeklinde bir ses çıkıyordu. Bu sesten
anladım” dedi. Bu arada, Necmettin Altındöken’in
evinde yapılan aramada, kullanılmayan bir klozette,
üzerine moloz dökülmüş halde Özgecan’ın bilekleri
bulundu. İşte, Necmettin Altindöken’in 15 Şubat’ta
jandarmada alınan ifadeleri... ÇUVAL İSTEDİ, GETİRDİM
Saat 21.20 sıralarında oğlum Ahmet Suphi arayarak, ‘Kavga ettik. Hemen yanıma gel, köşeye
çık’ dedi. Üzerimi değiştirmeden oğlumun istediği
sokak başına çıktım. Camını açarak, “Kavga ettik,
yolcuyu indirdim’ dedi. Bana “Fatih gelecek, hazırlan,
Fatih’in köydeki evine gideceğiz” dedi. Sonra eve gittim, TV izlerken, Suphi aradı. “Aşağıya gel” dedi.
Aşağıya geldiğimde Suphi şoför koltuğunda oturuyordu. Yüzündeki çizikleri fark ettim. Çizikleri
sorduğumda ‘Kavga esnasında kız çırmaladı’ dedi.
“Daha Fatih’ten mazot alacağım. İçeriden mazot bidonunu getir’ dedi. Beyaz renkli boş bidonu getirdim
ve minibüsün önüne koydum. Daha sonra oğlumun
arkadaşı Fatih Gökçe geldi. Fatih geldiğinde aracın ön
tarafından ayakta bekliyordum. Suphi minibüsün arka
tarafına, yolcu bölümüne biniyordu. İçeriden yastık
kılıflarını söktükten sonra bana ‘Bunları al, geline ver,
yıkasın’ dedi. Ben de kılıfları aldım. Koltukta kitapları
gördüm. Kılıfları alıp kenara attım. Nereye koydum
bilmiyorum. Bu sırada Suphi benden çuval istedi. Ben
de avlunun içinden iki çuvalı kapının önüne getirdim,
Suphi benden aldı.
CANLIYKEN BİLEKLERİNİ KESTİ
Fatih, Suphi’ye hitaben, “Boğazını kestin mi, kesmediysen kes” diyordu. Ben bu şekilde minibüsün
arkasında birisinin yattığını öğrendim. Suphi’ye
de “Kim bu oğlum” dedim. O da “Kavga ettiğim
yolcu bana çok hakaret etti” dedi. Ben de kendisine “Yaktınız beni oğlum” dedi. Fatih ve Suphi
bana “Sana birşey olmaz, sen ne yaptın ki” dedi. Sonra Fatih, Suphi’ye “Bileğini kestin mi?” diye sordu.
Suphi arabanın içindeydi, cevap vermedi. Fatih aracın
kapısının önündeydi. Ben Suphi’nin önce bileklerini mi
, yoksa boğazını mı kestiğini
tam hatırlamıyorum. Ama
muhtemelen
öncelikle
bileklerini kesmiş olması
lazımdır. Ben Suphi kesme
işlemi esnasında yaptıklarını
görmedim. Arabanın içinden gelen hırıltı seslerinden
anladım. İnsanın genzinden ‘hıığğğhhh’ şeklinde bir
ses çıkıyordu. Ben bu sesten
anladım. Gözümle görmedim. Bu sırada Suphi benden
poşet istedi. Ben de evin
avlusundan poşet getirdim,
Suphi’ye verdim. Suphi’nin
poşete ne koyduğunu görmedim. Ancak poşetle evin
avlusuna girdiğini gördüm.
Bu sırada minibüsün ön
tarafından kitap, bluz ve
çantanın askılığı şeklinde siyah renkli bir kemeri aldım.
Avluda merdivenin üzerine bıraktım. Daha sonra geri
gelerek, Suphi’yle arabaya bindik. AYAKLARINI ÇEKEREK...
Bu sırada Fatih ile Suphi ‘Alibeyli köyüne gidelim’ diye anlaştı. Fatih arabasıyla önden çıktı ve gitti.
Bu sırada bende minibüse binerken, açık kapısından
içeri baktığımda, çuvalları atılmış halde gördüm.
Çuvalların altında yatanı görmedim. Daha sonra Suphi
ve ben yola çıktık. Kleopatra Kapısı’nın ve jandarmanın
önünden geçerek, üniversite kapısının önüne geldik.
Yolda giderken iki defa tuvalete gitmek için durduk.
İkinci tuvalete indiğimde Fatih beyaz renkli benzin bidonunu bana verdi. Ben de nereye koyduğumu
hatırlamıyorum. Köy yollarından geçerek, Çamalan
tarafına döndük. Fatih hep önümüzden gidiyordu. O
bölgeyi iyi bildiği için önden gidiyordu. Fatih olay yerine geldiğinde sinyal verdi. Suphi birden döndü, Fatih
bekledi. Fatih anayol ayrımında kalmıştı. Suphi araçtan
inerek kapıyı açtı. Aşağıya inerken ön tarafta bulunan
çakmağı aldı. Hava hem karlı... Arabanın arkasındaki
şahsı ayağından çekerken gördüm. Ben ayaklarının bir
kısmını gördüm. Ayağından çekerek aşağıya götürdü.
Sonra geri geldi. Arka taraftan büyük benzin bidonunu
ve ön tarafta bulunan diğer çakmağı aldı. Çakmaklardan bir tanesi benim, diğeri Suphi’nindir. Büyük
bidonu götürürken ‘Aman yakma oğlum’ dedim. Bana
‘Otur, geliyorum’ dedi. Ben bu sırada araçtan hiç inmedim. Yanan alevleri görmedim. Orada 15 dakika
kadar oyalandık. Daha sonra geri geldiğinde araca
bindi. Ben ‘Ne yaptın oğlum‘ diye sorduğumda hiç
cevap vermedi. Bu bölgeye Fatih’in gelip gelmediğini
görmedim. Daha sonra yola çıkarken, Fatih yol üzerinde farları yakmış vaziyette bekliyordu. Biz yola
çıkınca arkamızdan gelmeye başladı. Yolda giderken
Suphi’ye“Yaktınız beni” dedim. O da bana “Sana
birşey olmaz” dedi. Bundan başka birşey konuşmadık.
Yolda jandarmalar bizi yakaladı.
ÖZGECAN’IN ELLERİ EVDE BULUNDU
Savcılıkta, “Arama neticesinde evinizin alt katında
bulunan ve kullanılmayan klozetin içerisinde, üzerine
moloz dökülerek gizlenen ve Özgecan Arslan’a ait
olduğu değerlendirilen iki adet bileklerinden kesilmiş
el bulunmuştur. Bu konu hakkında açıklamanızı
yapınız” denildi. Baba Altundöken “Benim evimin
kapısı yoktur. Ellerin oraya nasıl geldiğini bilmiyorum.
Ancak Suphi koymuş olabilir” dedi. Ardından “Merdiven üzerine bıraktığınız kitap ve diğer malzemeleri
ne yaptınız?” diye soruldu. Altundöken de “Jandarma karakolundan evime geldiğim sırada sabahleyin
Suphi bana ‘Bunları yak’ dedi. Ben de avlu içerisinde
kasanın dibinde bluz, fular ve çantanın kemerini
yaktım. Sonra ablam beni çay içmeye çağırdı. Yukarı
çıkarken kitapları da götürdüm ve sobanın içerisinde
yaktım” dedi. Son olarak, “Ceset sizin evinize konulmak istendi mi?” diye soruldu. Altundöken de “Fatih
ve Suphi evimizin önünde arabanın başında beklerken
cesedi benim evime koymak istedi. Ben de ‘Benim
evime ceset mi koyacaksınız, s... gidin’ dedim ve konu
kapandı” diye konuştu.
Kaynak: Radikal
Demirtaş: Özgecan erkek
zihniyetiyle yüzleşmeyi
miras bıraktı
HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş,
kadın cinayetlerine sert tepki
göstererek, erkeklere, “Kadına
hükmeden anlayış erkeğe konfor
sağlamıyor. Aksine erkeği de
köleleştiren bir anlayıştır” diye
seslendi. Demirtaş, hükümetten
bağımsız bir Kadın Bakanlığının
gerektiğini dile getirdi. ‘Çözüm
süreci’ konusunda hükümetin ‘temelsiz bir iyimserlik’ yarattığını da
ifade eden Demirtaş, ‹İç Güvenlik
Paketi› ile cinayetlerin artacağını,
herkesin tepki göstermesi
gerektiğini belirtti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş, partisinin haftalık olağan grup
toplantısında gündemdeki gelişmeleri
değerlendirdi. Demirtaş, konuşmasına başlarken,
grup toplantısına katılan, Diyarbakır
Cezaevi işkencelerini araştıran 78’liler Girişimi Heyetinin üyelerini tanıttı.
Savcılığın Diyarbakır Cezaevi’ndeki
işkencelerle ilgili yapılan başvurularda
“zaman aşımı” kararı verdiğini hatırlatan
Demirtaş, işkence suçunun insanlığa
karşı işlendiğini, bu nedenle zaman
aşımının işlememesi gerektiğini belirterek, “Bu karar anayasanın 90. maddesine aykırıdır. Bu karar hukuka ve kamuoyunun vicdanına aykırıdır. 78’liler
Girişimi’nin bu çabalarının arkasında
olduğunu belirtiyoruz” dedi.
‘ÖZGECAN, ERKEKLERLE
YÜZLEŞME MİRASINI BIRAKTI’
Özgecan
Aslan
Cinayeti’ni
“Türkiye’nin gördüğü en vahşi cinayet”
olarak değerlendiren Demirtaş, erkek
cinsiyetinin utanması gerektiğini söyledi. Cinayet vesilesiyle”insanlığımızla ya
da kaybettiğimiz insanlığımızla yeniden
yüzleşme” fırsatının değerlendirilmesini
de isteyen Demirtaş, “Özgecan›ın
bize bıraktığı en büyük miras, eğer
başarabilirsek bu erkek zihniyetiyle
yüzleşme mirasıdır. Yüzlerce, binlerce
kadının, bu şekilde katledilen kadının
bize bıraktığı ders, bu yüzleşme ile
mümkün olabilir” diye konuştu. ERKEKLERE SESLENDİ
Demirtaş, şunları kaydetti:
“(...) Bunu bir partiye mal ederek
içinden çıkamazsınız. Elbette AKP’nin
zihniyeti belidir. Ama bu zihniyet sadece AKP döneminde var olmadı. Ondan
önce de vardı. Tek bir mezhebe mal edemezsiniz, ‘erkek’ denilen yaratıkların
yaşadığı her yerde yaşanan bir sorundur.
Olayın altında her şeye hükmeden erkeklik anlayışı yatıyor. Bu anlayış kadın
dahil her şeyin kendisi için yaratıldığına
inanıyor.
Eğer bu konu ile yüzleşeceksek cesur olmak zorundayız. Erkek olmanın
en büyük cesareti bu noktada ortaya
çıkar. Bununla yüzleşmeyenler kusura bakmasınlar ya da baksınlar, onlar
dünyanın en korkak yaratıklarıdır. Bu bir
kadın sorunu değildir, erkek sorunudur.
Eğer ki, bir sorunla yüzleşemiyorsak
demokrasiyi, insan haklarını ağzımıza
bile almayalım. Her şey kadın erkek
ilişkisinde kodlanmıştır.
Özelikle erkek arkadaşlara seslenmek
istiyorum: Kadına hükmeden anlayış
erkeğe konfor sağlamıyor. Aksine erkeği
de köleleştiren bir anlayıştır. Kadını
döverek, şiddet uygulayarak, kadına
tecavüz ederek erkekliğini kanıtlamaya
çalışanlar... Aslında bütün bunlar
erkeğe yapılmıştır. Erkeğe tecavüze
dönüşmüştür. Bütün bunlar bizim dilimize, kültürümüze, alın terimize tecavüze
dönüşmüştür. Egemenlik, bir kişiyi boyunduruk altına alma anlayışıdır. Kadın
erkek ilişkilerinde başlar. Yüzleşmeyi
sağlayamazsak, meseleyi anlayamazsak
bindiğimiz her minibüs, girdiğimiz her
ev tehlikelidir. Gelin olarak gideceğiniz
ev tehlikelidir.”
Erdoğan yine kadınları hedef aldı
Daha önce “Onlar anneliği kabul etmezler” sözleriyle eleştirdiği feministleri Özgecan Aslan cinayetinin ardından
da unutmayan Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan, “Bu feministler filan var ya.
‘Ne demek diyor kadın emanetmiş, bu
hakarettir’ diyor. Ya senin bizim dinimizle medeniyetimizle ilgin yok ki» diyerek bir kez daha hedef aldı.
‘Ak
Saray’
olarak
bilinen yeni cumhurbaşkanlığı sarayında
son bir ay içinde ikinci kez muhtarlarla bir araya gelen Erdoğan›ın gündeminde Mersin›de vahşice öldürülen 20
yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan
Aslan vardı. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun
kadına yönelik erkek şiddetiyle işsizlik
arasında bağ kuran sözlerini hatırlatan
Erdoğan, “İşsizlik caniliği temize çıkarır
mı? E işi var, adam minibüs şoförü.
İşsiz değil. Bunun işsizlikle ne alakası
var? Adam kalkıyor orada bile siyaset
yapıyor” diye konuştu. Kadına yönelik
şiddete dikkat çekmek için dünya genel-
inde düzenlenen “1 Billion Rising” (1
Milyar Kadın Ayaklanıyor) etkinliğinde
“dans ederek” Özgecan›ı anmakla
eleştirdiği CHP Ankara Milletvekili
Aylin Nazlıaka’ya “Neymiş? Kadına
tacizin yıl dönümüymüş, geç o işi geç”
diye seslenen Erdoğan, “Biz kendi
inancımızda, kültürümüzde kalkarız
Fatihalarımızla, kalkarız bunlara rahmet
dilemek suretiyle bu işi anarız yad ederiz” dedi. ‘Bu feministler filan var ya’
Sözü, kadının Allah’ın erkeklere
bir emaneti olduğuna yönelik ifadesine tepki gösteren feministlere getiren Erdoğan şöyle devam etti: “Ben
kalkıyorum kadının Allah’ın erkeklere
bir emaneti olduğunu söylüyorum. Bu
feministler filan var ya. ‘Ne demek diyor
kadın emanetmiş, bu hakarettir’ diyor. Ya
senin bizim dinimizle medeniyetimizle
ilgin yok ki. Biz sevgililer sevgilisinin
hitabına bakıyoruz.” ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
Pratiğimiz de İddiamız
Kadar Büyük Olmalı
27
Doğan Genç-Londra
İnsan Hakları Savunucusu ve Barış Aktivisti
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da 7 Haziran 2015’ de
milletvekilliği genel seçimi yapılacaktır. Bu
milletvekilliği seçimlerinde Avrupa’da yaşayan
Kürdistan ve Türkiye seçmeni ilk olarak yurtdışında
Türkiye Genel Seçimleri için oy kullanacaklar.
Yurtdışı seçmeninin ilk milletvekilliği seçimi deneyimini yaşayacak olması bizim açımızdan önemli avantajlar ve dezavantaj yaratmaktadır. Öncelikle, ülkeden
uzak olmamız bazı olumsuzluklar yaratacak olsa da,
aynı zamanda ilk oy kullanma psikolojisinin etkisi ile
yurtdışında yaşayan halkımızın kendi ülkesinde yaşananları anlamasına vesile olacaktır.
Bu anlamda Britanya’ da yasayan bizlerin, milletvekili seçimlerinde oy kullanmamız genel secimler
için büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte Türkiye’de 12 Eylül darbesinin getirdiği % 10 barajının
yıkılmasında yurt dışındaki seçmenin oyunun belirleyici olması yurtdışı oylarının bizim için önemini arttırmaktadır.
Önemli bir süreçten geçmekteyiz. Gerek uluslararası gerekse bölgemizdeki gelişmelerle bağlantılı
olarak 2015 Genel Seçimi sadece parlamentoya milletvekili gönderme meselesi olarak tanımlanamaz.
Seçimlerden hemen sonra yeni anayasa hazırlıkları
başlayacaktır ve Erdoğan AKP’sinin Osmanlıya geri
dönüş hevesleri çok net olarak görülmektedir . Bunlara
ek olarak suni devlet dininin egemen kılınmasına yönelik faaliyetler, ulus devletin egemenliği ve benzeri
birçok neden 2015 Seçimlerini sadece parlamentoya
milletvekili gönderme meselesi olarak algılamamız
gerektiğini göstermektedir. Sürece daha geniş açıdan
bakmamız resmin bütününü görmemizi sağlayacaktır.
Unutmamamız gerekiyor ki , AKP’ nin panzehri
HDP’dir ve HDP özgürlük ve demokrasi bileşenlerinin işbirliğidir. Bunun en güzel aynası Yunanistan ve
İspanyada’ki son gelişmelerdir, ve tabi ki Latin Amerika’daki gerillaların birbirlerinin ardısıra iktidara yürüşlerini de görmemiz gerekiyor.
Kürt Halk Önderliği Sayın Abdullah Öcalan’ ın Suriye’ den bir komployla çıkarılmış olmasın ardından
Ortadoğu’da değişen denge ve dış müdahalelerinin,
Ortadoğu ve Mezopotamya’da yaşanan son
gelişmeler üzerindeki etkisin farkında olmalıyız.
Bu yeni dönemin Mısır, Tunus, Libya, Yemen, Suriye
ve farklı ülkelere uluslararası güçlerin yeni müdahale biçimlerini görmemiz, bölgedeki durumu doğru bir
şekilde anlamamızı ve yorumlamamızı sağlayacaktır.
Farkında olmamız gereken en önemli nokta ise ‘Radikal İslamcı Güçlerin’ uluslararası güçlerin kontrolünde
geliştirildiği ve bölgeye yerleştirildiğidir. Rojava kantonlarındaki gelişmeler hem uluslararası güçleri hem
de onların uzantısı olan bölgesel güçleri fazlasıyla rahatsız etmiştir . PKK’nin terör listesinden çıkarılmaması bu rahatsızlıkla bağlantılıdır.
Kobani Direnişi ve Sengal’ deki gelişmeler iki
önemli gelişmeye neden oldu . Birincisi, dünya
halklarının gözünün Kürdistan’a çevrilmesi sağlandı . İkinci olarak tüm Kürdistan Güçlerinin ortak savunma refleksini geliştirmeleri ve Tüm Avrupa Birliği Ülkelerinde ortak eylemler yapılmasına vesile oldu
Bu değişim ve gelişmelerin 2015 Genel Seçim sonuçlarına olumlu olarak yansıyacağına inanıyorum.
Böyle bir süreçte HDP’ nin % 10 barajını yıkıp 70
ya da 80 yurtsever, devrimci, çevreci, kadın , genç,
alevi, süryani, ezidi halk vekilleriyle parlamentoda yer
alması sistemi büyük ölçüde sarsacaktır . Başta Erdo-
ğan ve AKP’ nin tek başına hükümet kurma ve yeni
anayasayı hazırlama imkanları ellerinden alınacaktır.
Böylece Çözüm ve Diyalog Sürecinin eli güçlenecek;
tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek din anlayışı
iflas edecektir. Kuzey Kürdistan ve Türkiye’nin diğer
bölgelerinde demokratik özerk bölgeler oluşmasına
olanak sunulacak. En önemlisi, Türkiye ve Kürdistan’da demokratik muhalefetin örgütlenmesinin önü
açılacak. Bu sebeple bir kez daha vurgulamak ve altını
çizmek isterim ki; 2015 seçimleri sadece parlamentoya birkaç vekil gönderme meselesi değildir.
Bu milletvekili seçimlerinde Britanyalı Seçmenlerin kullanacağı her oy Erdoğan, AKP, CHP ve tüm
özgürlük karşıtı güçlere verilmiş en güzel cevap olacaktır.
8 Mayıs 2015’ te gümrük kapılarında ve yurtdışı
temsilciliklerinde oy verme işlemleri başlayacak. Biz
Britanya’da yaşayan seçmenler İskoçya ve Galler bölgesi de dahil olmak üzere İngiltere’nin büyük
şehirlerinde seçim komisyonları kurmalıyız ve birincil görevimiz çevremizdeki herkesin kayıt olmasını
sağlamak olmalıdır. 30 ve 31 Mayısta seçmenimizi
sandığa çağırmalıyız. Seçim çalışmalarında
herkesin kendi yeteneği ve yapabilecekleri çerçevesinde görev alması ve seçimin bölgenin geleceği
üzerindeki önemin farkına varmış bir şekilde seçim
çalışmalarını sahiplenmeleri gerekmektedir.
Avrupa HDP seçim komisyonlarının yurtdışı genelinde 400 bin seçmeni hedeflemesi ve İngiltere özelinde 30 bini hedefliyor olmaları çok önemli. Peki Neden
Önemli? Birincisi, yurtdışında alacağımız 400 bin oy
% 10 anti demokratik seçim barajının yıkılmasına neden olacak; ikincisi artık ülkedeki seçimlerin seyircisi
değil, tam tersine sonucunu belirleyen bir parçasıyız.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yapılacak genel
seçim yaklaştıkça tartışmalar HDP ekseninde yoğunlaşmaktadır. Bunun nedeni Demokratik Kürt Siyâsi
Hareketinin ortak ittifak güçleriyle büyük bir hamle
yapmasıdır. Bugünlerde 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine yönelik tartışmalar ve çalışmalar toplumun ana
gündemini oluşturmakta, yukarda bahsettiğim sebeplerden dolayı bizim de Avrupa ve Britanya özelinde
seçim çalışmalarımızı birincil gündemimiz yapmalıyız. HDP’ nin seçime parti olarak girme kararını açıklamasından ardından, sistem partileri AKP ve CHP
panik halinde kendilerine yakın kalemlerle HPD’ye
karşı saldırı ve karalama kampanyası başlattılar. İki
karalama kampanyası da aslında aynı amaca hizmet
etmektedir. Biz Avrupa’da oy kullanacak seçmenler
olarak HDP’ ye yüksek oy çıkmasını sağlayarak bu
saldırılara en güzel cevabı vereceğiz , dolayısıyla Britanya’da hedeflediğimiz 30 bin oy sistem partileri ve
onların yandaş kalemlerine verilecek en güzel yanıttır.
Ben kişisel olarak geride bıraktığımız Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinden yurtdışı seçmeni olarak ders
aldığımızı ve hedeflenen oy için seferberlik bilinciyle
çalışacağımıza inanıyorum. Kobani, Gezi , Cizre, Roboski ve katledilen Çocuklarımızın anısına yakışacak
biçimde yürütülecek ve bütün mücadele alanlarına
denk düşecek bir çalışma yapılacak inancıyla hedefimize ulaşacak ve şehitlerimize çalışmalarımızla layık olmaya çalışacağız.
28
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
29
Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Stoke Newington’da
bulunan emlakçı için
AVA insurance
BERBER
ARANIYOR
GÜZELLİK
UZMANI
ARANIYOR
BERBER
ARANIYOR
GARSON
ARANIYOR
En az iki yıl emlak
piyasasında satış ya
da kiralama tecrübesi
olan eleman aranıyor.
020 7241 6563
07779 326720
Sigorta şirketimiz de çalışacak,
İngilizce ve Türkçe bilen deneyimli
eleman aranmaktadır.
Ödeme koşulları: deneyime
bağlı + komisyon.
Lütfen CV’lerinizi admin@
avainsure.co.uk gönderiniz.
Walthamstow bölgesinde
bulunan Prestige barbers’da
çalışacak, tecrübeli
erkek berber aranıyor.
Enfield Bölgesinde
Çalışacak kaş-bıyık
Ustası aranıyor
Seven Sisters’da Berber
salonunda çalışacak
tecrübeli eleman aranıyor
0772 773 1149
Restaurant’da
çalışacak Bay, bayan
Servis elemanı aranıyor.
Mizan bey
07580 985442
Serhat bey
0208 127 0304
Mehmet bey
07985 756738
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Walton-On-Thames
bölgesinde
Restorantta çalışacak
tecrübeli ızgara şefi aranıyor
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta part time ve full
time çalışacak şef aranıyor.
Londra dışında
Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef
aranıyor. Kalacak yer verilir.
Londra dışında
Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Boreham Wood Bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
deneyimli şef ve
yardımcı şef aranıyor.
07788 587 975
02084405111
Essex bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Ali 07584 030 635
07778 124 302
07984 702 902
07747 870 593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
ŞEF
ARANIYOR
GARSON
ARANIYOR
Kuaför aranıyor
Satılık fish & chips
Satılık Ice
Cream Van
İslington bölgesinde
Fried Chicken Kebap
shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
garson aranıyor.
Barking essex bölgesinde fish
chips ve kebaptan anlayan
servis elemanı aranıyor
Kalacak yer temin edilir
Daha fazla bilgi için
0208 363 9905
Bromley bölgesinde
çalışacak İngilizcesi olan
tecrübeli kuaför aranıyor.
07983427063
07595 022 002
02072 887 222
0208 440 5111
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
BAYAN ELEMAN
BERBER
ARANIYOR
Deneyimli tercuman
Daha çok bilgi için
burdan ulaşabilirsiniz
07517462463
07983682814
Hammersmith bölgesinde
sandwich barda çalışacak
bayan eleman aranıyor.
Haftanın 5 günü, sabah
6’dan öğlen 3:30’a kadar.
Sevinç:
0797 2789 823
Bristol’da berber salonunda
çalışacak tecrübeli berber
aranıyor. Çalışma izni
olması ve İngilizce bilmesi
şarttır. kalacak yer verilir
07887 49 71 61
Perceft
tercüman
H.S.Taşımacılık
Tecrübeli
tercümandan her
türlü tercümanlık
çeviri işleriniz yapılır.
Ayşe
07572963341
07946461162
Romford bölgesinde
Rent:£16,500 yıllık
Rate:£3,080 yıllık
Takeing:£3.500-£4.000pw
Fiyat:£125,000
Üstteki daireden kira
geliri £1,400
Londra içi ve Londra
dışına her türlü
eşyanız çok uygun
fiyata itinayla taşınır
02089455577
07455007886
Deneyimli tercumandan her
türlü tercumanlık hizmeti
verilir. Telefon görüşmeleri
mektup çevirisi ve çeşitli
formlar doldurulur.
İrtibat Ayşe Hanım
0757 2963 341
Cleaning
service
Türk usulü tül
perde yıkama,
halı yıkama ve ev
temizliği yapılır.
077785559913
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık coffee shop
Satılık pizza kebap
Leyton’daki spital fields market
içinde coffee shop satılıktır.
Ayrıntılı bilgi için lütfen
arayınız ciddi alıcıların
aranması rica olunur.
SA31 1BD Galler bölgesinde
bulunan pizza kebap dükkanı
iş değişikliği nedeniyle satılıktır.
Ana cadde üzerinde club
ve barların ortasındadır.
Rent:£12.000py
Satılık kebap
pizza restoran
07979758763
01267222481
07400008282
CHETO
BUILDING
1.sınıf marangozluk işleri
-parke
-mutfak banyo
-boya
-fayans
-sıva
Bütün inşaat işleriniz
itinayla yapılır.
Çetin 07972104260
177 valantino southampton
way London
SE5 7EJ satılık kebab
pizza restaurant
20 yıllık önü açık lease
Geliri:£2200
Satış bedeli:£80.000
Soner 07944745181
Dekorasyon
işleri
Ders
Verilir
Bahçe işleri
yapılır
Özcan dekorasyon boya
işleri, sıva işleri, duvar
işleri, fayans işleri
Uygun fiyata yapılır
Her yaş grubuna
birebir ders verilir
Matematik & İngilizce
Çocuğunuzun başarısı
için hemen arayın
Her türlü bahçe
bahçıvanlık yapılır
Ve günü birlik iş yapılır.
Rakip usta
07743730979
07824594733
İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın
0742 9481 490 / 0207 9230 838
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
07878428665
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
YETER
CLEANİNG
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
İşyerleri ve Evler itina
ile temizlenir.
07803506942
07909539577
Erken test günü alınır
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA 18 ŞUBAT 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
Consulting
& Agency
Service
To clothing importers: Are you
looking to import or currently
importing clothing from Turkey.
With years of experience and a
wide range of factory portfolios
we provide both consultancy and
agency services.
Maside Şahin
07884 366074
Sinema Atölyesi
Yazar-Yönetmen Mizgin Müjde Arslan yönetiminde temel
sinema, kısa film yapım atölyesi 5’er kişilik sınıflarda
Blue Arts’ın Stoke Newington’daki stüdyosunda devam
etmektedir. Haftaiçi akşam ve haftasonu sınıfları, Londra
dışında yaşayanlar için de Skype üzeri özel ders seçeneği
bulunmaktadır.
Daha fazla bilgi için: 07947 890 579
www.blueartscourses.com
Pizza Kebab House
Open 7 days a veek eat in or take away
02088044430
269 hertford road enfield, EN3 5JL
SOUTHBURY
LAUNDRETTE
Self Service Laundry
Service Wash
İroning Service
020 8804 3725
467 Southbury Road,
Enfield EN3 4HX
Located between Tesco and
Southbury station
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
9
ŞÎROVEYEK
SOSYOLOJÎK;
DENGBÊJÎ
NÎHAT ŞÎMŞEK-A.Welat
Terz û sazkirina dengbêjiyê di
sazkirin û terzê dengbêjan de
bi çîrok û têkiliyên diyalektîk
tê sazkirin. Ango çîroka kesekî
yan jî mijar yekalî nayê gotin.
Leheng ne bi serê xwe ne, şexs
bi xwe ne leheng in. Bi derdorê
re lehengî tê avakirin
Çand, bawerî û hemû nirxên manewî yên
civakbûyînê li gorî xwezaya erdnîgariya ku
li ser jiyane teşe digirin û dijîn. Têkiliya civak û erdnîgariyê ji aliyê A. Mauloof ve wiha
tê pênasekirin: “Erdnîgarî qeder e!” Divê ku
mirov ji erdnîgariya xwe razî be lê dema ku
êrîş û mudaxeleyên mêtingeh û dagirkeriyê
li ser erdnîgariyê pêk werin qedera civakê jî
qedera erdnîgariyê jî di destên hêzên mêtingeh de tê dîlgiritin. Ji ber vê yekê jî bi qasî
ku erdnîgarî qedera civakê ye civak jî qedera erdnîgariyê ye.
Di Roja îro de modernîteya kapîtalîst bi
rêya teknîka endusriyalîzmê têkiliyên civak û erdnîgariyê yên xwezayî, hema hema
ber bi tunebûnê ve dibe. Ev feraseta modernîteya kapîtalîst, bi polîtîkayên neolîberal
û kulturalîzmê, erdnîgariyê ango xwezayê
wekî nesneyeke ku li ser tehakum were kirin dibîne. Wekî encama van polîtîkayan êdî
çand, huner, bawerî û hemû nirxên gelan ên
qedîm hêdî hêdî dihelin û ber bi tunebûnê
ve diçin. Mixabin wekî çandên hemû gelan
çanda gelê kurd ji ber modernîzm û kulturalîzmê texrîbatên mezin dît. Ligel her tiştî
gelê kurd çanda xwe ya folklorîk parastiye.
Ji ber wê, zindîbûna çanda kurd a folklorîk
hê jî di jiyana gelê kurd de pir xurt e. Bêguman di vê xalê de avantaja gelê kurd heye
(li gorî gelên din) ji ber ku 40 sal e têkoşîna
polîtîk didome. Her çand bi damarên xwe
yên bi xwînê ji çavkaniyên ku jê digire dikare hebûna xwe bidomîne. Ango her giya
li ser koka xwe şîn dibe. Çavkaniya çanda
kurd a zindî, di cewherê xwe de çanda civaka xwezayî ango ya nelolîtîkê ye.
Di çand û kelepûra civaka kurd de kod
û elametên hezarsalî bi teşeyeke alenî; tê
xuyakirin. Mînak: Bi dehan cureyên govendên kurdan hene. Her lîstikek hal û rewşa
ajal û xwezayê temsîl dike. Dîsa têkilî û
nêzîkatiya agir, ax û rojê, demsal û hwd. bi
aşkerayî nîşaneyên jiyana civaka xwezayî
xuya dikin. Mirov çand û rengên civakê
bi huner û wêjeya wan ancax dikare pênase bike û bide naskirin. Gelê kurd rastî
û rengê civakbûyîna xwe di nava çand û
hunera xwe de veşartiye û parastiye. Dema
ku mirov li dîroka civaka kurd mêze bike
dê bibîne çawa Ehmedê Xanî, Feqiyê Teyran, Melayê Cizîrî, Elî Herîrî, Baba Tahirê
Uryan û bi dehan wekî wan kesayetên pîroz
naveroka çand û wêjeya kurd bi pêş xistine û
parastine. Di wêjeya kurdî de wêjeya devkî
derdikeve pêş. Di civaka kurd de dengbêjî bi
wate û reseniya xwe xwediyê cihekî girîng
e. Di civaka kurd de diyardeya dengbêjiyê
îfadekirina jiyana komunalîteyî ye. Dema
ku mirov li kilamên dengbêjan bi awayekî
kûr û bi tefekur guhdar dikei hîs ike ku wekî
ji nava çemekî diherikin ber bi deryaya
(menzîla) çanda kurdewarî ya qedîm… Belê
di van rojên ku modernîteya kapîtalîst naveroka hemû nirxên mirovahiyê vala dike de
dengbêjiya ku dîroka gelê me bû dibe dîrok
lê li dergûşa mirovahiyê li ser çiyayên azad
hêna ew deng tê, ew dengê ku me dibe gundên me, warê dê, bav, kal û pîrên me… Bi
derketina Tevgera Azadiyê re her çiqas ji bo
zindîbûna çanda cewherî têkoşîna bîrdozî û
polîtîk bi pêş ketibe jî ji ber ku damarên me
yên bi çavkaniyan ve girê didin hatine qutkirin afrînerî lawaz ma. Lewre çanda me ya
folklorîk pir zindî û girseyî nehat jiyîn. Bi
têkoşîna Tevgera Azadiyê re me fêm kir ku
damarên çanda me di nava huner û wêjeya
me de xwe distirîne.
Mirov dikare bibêje ku dengbêjî kaniya
huner û wêjeya civaka kurd e. Em çiqas li
ser dengêjiyê bisekinin ewqas em ê nêzî rastiya kurdewariyê bibin. Ger der heqê civak
û erdnîgariya gelê kurd de lêkolînek bê kirin, wekî çavkaniyeke sosyolojîk neyê dîtin,
ew lêkolîn teqez dê nebes û seqet bimîne.
Dengbêjî ne tenê hunerek an jî wêjeya devkî
ye; dengbêjî şîroveyeke sosyolojîk û dîrokî
ye. Nivîskarê kurd Mehmet Uzun dengbêjiyê wiha pênase dike: “Dengbêj ew kes e ku
henase û jiyanê dide deng. Denbêj ew kes
e ku deng dike kelam, kelamê dike stran.”
Di jiyana hemû kurdan de çîroka dengbêjiyê
heye. An di lorîna dayika xwe de, yan jî di
îsyana bavê xwe e tehm dike. Terz û sazkirina dengbêjiyê di sazkirin û terzê dengbêjan de bi çîrok û têkiliyên diyalektîk tê
sazkirin. Ango çîroka kesekî yan jî mijar
yekalî nayê gotin. Leheng ne bi serê xwe
ne, şexs bi xwe ne leheng in. Bi derdorê re
lehengî tê avakirin. Ev bi xwe yek ji taybet-
mendiyên pergala têkiliyên jiyana klanan e.
Her leheng bi navê civak û klanê jê hatiye
xwe îfade dike û tê naskirin. Dengbêj di
destpêkê de herêm, eşîr, dîroka eşîrê, taybetmendiyên eşîrê û herî dawî leheng dide
naskirin. Şêwaza êşîran bi xwe konfederal
e û vê yekê bandora xwe li ser sazkirina
kilam û stranan kiriye. Her eşîr bi rengê xwe
heye. Dengbêj li ser van esasan tevdigerin û
kilamên xwe dihûnin. Dengbêj di kilamên
xwe de wekî şîroveyên rexneyî bûyer û kesan didarizînin. Ev jî divêtiya berpirsyariya
saziya denbêjiyê ye.
Dîsa di kilaman de têkilî û pevçûnên civakê bi kûrahî, tên hûnandin. Diyardeya dengbêjiyê di civaka kurd de wekî dînamîkeke
hevgirêdayî ye. Dengbêj êş, keder, jan,
şahî, şîn, azadî, bindestî û hemû hestên civakê hîs dikin û dibin tercumeya civakê.
Tevgera Azadiyê veqetandina kevneşopiyê
û nûjeniyê bi diyalektîka paşeroj, kêlî û
pêşerojê bi hev re girê dide û senteza ruhê
demê hildigire. Bi rêya hunerê jî vê rasteqîniyê dixwaze derxe ronahiyê. Wekî rêheval û hunermendên me yên şehîd Hozan
Serhed, Hogir, Mizgîn, Sefkan, Dedîl… Ev
rêheval û hozanên mezin bi felsefeya Rêber
Apo û bi cewhera çanda qedîm temsîliyeta
hunera şoreşê di şexsê xwe de anîn cih. Van
hevalan ji cewhera xwe ya hunerî ji kûrahiya Kurdistana qedîm û bi perspektîfa ruhê
şoreşê hilgirtin. Cewherên wekî Evdalê
Zeynikê, Karabêtê Xaço, Feqiyê Teyran,
Eyşe Şan, Aramê Tîgran, Mehemed Arifê
Cizîrî… Huner û wêjeya me ya nûjen, li ser
van kokan şîn bibe, dê bikaribe temsîliyeta
heqîqeta civakê bike. Gel, bi çand û hunera
xwe tên naskirin. Çand û huner eynika gelan
in. Carna di nava destanek de, carna di nava
kilamek dengbêjiyê de kod û elametên
heqîqetê veşartîne. A girîng ew e ku mirov
wan kod û elametan rast bixwîne û vebêje.
Çawa ku Rêber Apo di destana Gilgamêş de
dîroka pênc hezar salan, di destana Edûlê û
Derwêş de rastiya gelekî derdixe holê; divê
ku em jî bi wî awayî nêzî destan, huner,
çand, wêje û bi taybetî jî dengbêjiyê bibin.
Rastiya civaka kurd hêj jî di nava kilam û
stranên dengbêjan de dijî. Dengbêjî vegotina birîna dayikên li pey hebûna xwe ye.
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
8
ÇAND HÛNER Û WÊJE
wateya teng de çanda civakekê pêk
tînin. Mirov dikare bibêje ku rewşa
giyan û hişmendiya civakê didin
der. Lê gava ku netew dewlet an jî bi
destên dewletê bên avakirin, cîhana
çandî jî tê berevajîkirin û qirkirin.
Çand yekitiya hemû pîroziyên mirov
e. Lewre çand têkildarî aqilê mirov e.
Mirov bi aqilê xwe, bi ramana xwe
hinek tiştan diafirîne û bi vî awayî
dibe mirov. Her mirov bi awayekî
difikire û diafirîne. Mirovên ku ev
têgihîştin bi wan re hebindi heman
demê de ew mirov bi xwe jî çand e.
Çand beriya her tiştî bi ramanê dest
pê dike. Sê qadên çandê hene. Ev;
raman, ecibandin û exlaq in. Lê îro
bi beralîkirina modernîteya kapîtalîst
dema ku behsa çandê tê kirin pêşiyê
elbik, saz û gîtar tên hişê mirov. Ev
pênaseya modernîtaya kapîtalîst rastî
û naveroka çandê ya dewlemend berevajî dike. Di rastiya xwe de çand
av e, çand nan e, çêkirina malê ye,
çandinî ye.
SERDAR DEVÎRENSEDAT CAN
Sê qadên çandê hene. Ev;
raman, ecibandin û exlaq in. Lê
îro bi beralîkirina modernîteya
kapîtalîst dema ku behsa
çandê tê kirin pêşiyê elbik,
saz û gîtar tên hişê mirov. Di
rastiya xwe de çand av e, nan
e, çêkirina malê ye, çandinî ye,
ajalvanî ye, hevaltî, hogirî û
piştgirî ye
Em dikarin çandê bi awayekî giştî
wekî yekitiya hemû avanî û wateyên
ku civakê di pêvajoya dîrokî de afirandiye pênase bikin. Mirov avaniyan dikare wekî yekitiya saziyên ku
ji bo guherînê guncav in pênase bike.
Wateyan jî mirov dikare wekî naverok û asta watedariyê ya têkel a ku
bi veguherîna zaziyên dewlemend û
pir cure dibe pênase bike. Ger mirov
bi mînakek pênaseya xurt bike, avanî
çarçoveya madî û şênber e. Mirov
dikare wekî tiştê ku wê tevdigerîne,
qanûna hest û ramanê dide destnîşan
bike. Pênaseya çandê ya di çarçoveya
teng de jî zêde tê bikaranîn.
Di vê pênaseyê de zêdetir wekî
wate, naverok, qanûn û zindîbûna
avaniyê tê destnîşankirin. Gava ku
mijara gotinê civak be, em di çarçoveya teng de çandê wekî cîhana
wateyê, qanûn, hişmendî, huner û
zanista exlaq pênase dikin ku mirov
saziyên polîtîk, aborî û civakî jî li vê
çarçoveya teng zêde bike, mirov dê
pênaseya çandê ya giştî bi dest bixe.
Ji ber vê yekê jî ger di bingehê de
sazîbûn û wekî naverok wateya wê
hebe mirov wekî hebûnekê dikare
qala civakê bike. Civakek ku ji aliyê
saziyê ve hatibe hilweşandin mirov
nikare qala wateya wê û çanda wê
ya di çarçoveya teng de bike. Di vê
rewşê de sazî wekî taseke tije av e,
piştî ku tas bişkê bêguman mirov nikare qala avê bike. Ger bê qalkirin
jî êdî ew av ne ya xwediyê tasê ye.
Ango di encamê de têkçûna wate,
hişmendî û estetîka civakê ye.
Di rewşek wiha de encax mirov
dikare qala perpitîna heyînên ku wekî
perpitîna mirîşka serjêkirî ye bike.
Civakeke ku cîhana xwe ya hişmendî
û estetîkê winda kiribe dişibe termekî
rizî. Mînaka herî berbiçav a ku mirov
dikare nîşan bide, rastiya civaka kurd
a ku em teleqreşiya wê dijîn e. Ji ber
ku hem ji aliyê saziyî ve hem jî ji aliyê
wateyî ve parçebûneke kûr û têkçûna
hişmendiyê, mirov civaka kurd encax
dikare wekî “Civaka qirkirina çandî”
pênase bike. Ol, felsefe, mîtolojî,
zanist û beşên hunerê yên cuda di
Ajalvanî ye, hevaltî ye, hogirî ye û
piştgirî ye. Mirov bi vana dibe xwedî
çand. Jixwe di nava van têgînan de
afirînerî ango huner û wêje jî heye.
Huner wekî afirînerî, milê mirov ê
hizirandinê wekî raberkirina hêza
xweşikbûna ruhê mirov û di vê wateyê de teyîsandina cehwerê mirov
e. Dîsa wekî şêwazê xweîfadekirinê,
ji berhem an jî pratîka ku derdikeve holê mirov dikare pênase bike.
Hêza fikirandina mirov ango ya
afirîneriya mirov huner e. Mirovahî
bi vê afirîneriya xwe jiya û bi jiyanê
jî wate ava kir. Di destpêka cewherê
civakbûnê de ku em jê re dibêjin
klan, zimanê jiyana bi zor û zehmet
EVÎNA
QESRÊ
NEVZAT ÇAPKIN
Gelekî ku bi êşa xwe bikene êdî
tu hêz nikare wî têk bibe. Ji ber ku
zimanê mîzahî çêja jiyanê ye. Heqîqet
wekî dilopek ku dema parzemîna xwe
dibîne, çemek diherike, ango şitlên
daran mezin dibin di xwezayê de
mînakên wê pir in Di demek ku wêjay kurdî ya li zindanê
tê nîqaşkirin de pirtûka nivîskar Hayretîn Ekîncî ya bi navê evîna qesrê li
weşanxaneya Jû J di meha sibatê de hat çapkirin. Ev pirtûka ku behsa wê tê kirin ji 62
rûpelan pêk tê. Pirtûk ji ber ku di tehma xwe
de ye mirov dikare bi carekê bixwîne xelas
bike. Pirtûka nivîskar Hayretîn Ekîncî ne bi
awayekî modern hatine nivîsandin. Çîrokên
nivîskar tev balkêş in. Mirov dikare bibêje
civaknasiya kurdan di dîrokî de ji ber şert
û mercên şer bi çi awayî malwêranî bi xwe
re aniye û bûye sedem ku di mêjiyê gelê
kurd de bi cih bûye. Nivîskar bi zimanê gel
nivîsandiye. Carna dide kenandin, carna dide
girîn. Mijarên kenê, bi xwe jî mijarên trajîk
in lê bi zimanê mîzahî, bi hostatiyeke gelêrî,
bi zimanê gel xwe daye xuyakirin. Carna jî
hêstirên çavên mirov dixumxumînin, qirika
mirov tijî dikin. “Evîna qesrê” dîwana mîran
di dîroka kurdan de bi hindikî be jî di aliyê
wêjeyî de roleke akademîk lîstiye.
Civata dengbêjan bi piranî li dîwanan
kom dibû. Çîrok ji bo perwerdeyê dihatin
gotin. Çîrokên nivîskar dengbêjiyê bi mirov
didin hîskirin. Ji ber ku nivîskar bi xwe bi
dengbêjiyê re eleqedar e, ew taybetmendî
xwe di çîrokê de jî dide xuyakirin. Dengbêjên kurdan bi piranî bi kilaman çîrokan
vedibêjin. Ev şêweyekî wêjeya devkî ye.
Bi zimanekî xwerû ye her kes dikare jê fêm
bike, zimanê gel e. Nivîskar di çîrokên xwe
de bûyerên ku qewimîne bi awayekî li gorî
bûyerê honaye. Di çîrokan de ji huner û estetîkê zêdetir, heqîqet û zimanê gel li pêş
e. Bi şêweyekî perwerdeyê ji bo nivşê nû
û gel pir girîng e. ji ber ku bandora dîrok,
civak, trajedî, evîn av û avîna azadiyê li beş
ê. Ev di vê hêlê de hîn sûdwar e. Evîna qesrê
kevneşopiya kurd vegotiye. Evîn çawa ye?
Bi nobeta Feyzo û Şêxo taktîkên şer, tra-
huner e. Bi gotineke din hêza avakirinê û çareserkirina pirsgirêkên
jiyanî ye. Bi çêkirina hinek amûrên
ku jiyan pê hêsan dibe dihêle ku
asoya civakê hîn berfirehtir bibe. Vê
yekê jî hiştiye ku şewq û ronahiya jiyanê rê li ber afirîneriyên dîtir veke.
Afirînerî û wateya jiyanê wekî xelekên zincîrê bi hev ve girêdayî ne.
Bi afirîneriyê mirov dema hêza xwe
ya xweser dibîne, ango hunera xwe
dibîne, xwestek û îlhama şadkirina
jiyanê û jiyînê jî hîn zêdetir dibe. Di
vê wateyê de di destpêka civakbûna
mirovahiyê de amûrekî pir biçûk jî
dikeve asta hunerê. Huner ew tişt e
ku pirsgirêkên exlaqî û civakî tîne
ser ziman.
Têkoşîna jiyanî ye û di jiyana
civakî de têkoşîna li hemberî serweriyê ye. Bi awayekî rast anîna ser
ziman e. Berhemên hunerî mirov ber
bi başî û rastiyê ve araste dikin. Di
milekî dîtir de jî pirsgirêkên civakê
yên wekî siyasî, aborî, çandî, olî, exlaqî û zanistî ji gelek hêlan ve şîrove
dike, li ser radiweste û çareseriyê herî
guncav peyda dike. Huner; nîşaneya
jiyana civakê ye. Nasname û helwesta civakê ya li hemberî xwezayê
û xweşikbûnê, di çi rewşê de ye
dide diyarkirin. Huner, ji bo jiyana
ku tê xwestin ji awayê çors û hişk
were derbaskirin; peywira ruhdayînê
dilîze. Her wiha bi awayekî giştî coş
û hêza jiyanê mirov dikare bi hunerê
îfade bike. Bi vê mebestê mirov nikare huner, çand û wêjeyê ji hev qut
bibîne. Ji ber ku di nava hev de ne û
hev temam dikin. Lewre çand, huner
û wêje qadên hevpar ên herî xwerû
ne. Ya rast her tiştê ku mirov afirandiye, her tiştê ku mirov li xwezayê zêde
kiriye dikeve nava çand û wêjeyê.
Huner jî beşek ji wêjeyê ye. Bi hevpariya her sê têgînên bingehîn jiyan jî
watedar dibe.
jîkomîk, eziyekt û zilmê tol çawa xwe dide
xuyakirin. Bi terqîna mirinê heqîqet, bawerî
û binavkirina bûyerê û watedayînê. Wateya
rondikên çavan, binavkirina wan, ew ji ku
der tên, çima rondik dibarin. Bav û qîz eşqa
welat a azadiyê, evîna heqîqetê. Mirov dikare cudahiyê bixe nava heqîqetê yan na? Ev
tev cih digirin. Gelekî ku bi êşa xwe keniya,
êdî tu hêz nikare wî têk bibe. Ji ber ku zimanê mîzahî çêja jiyanê ye. Heqîqet wekî
dilopek ku dema parzemîna xwe dibîne,
çawa ku çemek diherike, ango şitlên daran
mezin dibin, di xwezayê de mînakên wê pir
in. Her gelek, xwedî pîrozbahiyan e.
Ji bo her gelî pîrozbahî xwe û tiştên dibin sedema şanaziyan hene. Ê kurdan jî
simbêl e. Bişar çima simbêlê xwe kur kir?
Çîroka dawî wekî ku ya pêşiya xwe temam
bike, rista jinan, pîrozbahiyên dîrokî û rojevî çawa rista xwe dilîzin di van deh çîrokan de xuya dikin. Hovîtiya dijmin, dîrok,
civak, kevneşopî, evîn û heqîqet bi izmanekî gelêrî hatiye nivîsandin. Ev zimanê
nivîskar bê sansur, gel çawa diaxive, wisa
hatiye nivîsîn. Otantîka ziman jî jixwe ev
e. Şêweyeke cuda ye. Hinek bi ser xeberojkan ve diçe, ji ber vê herikbar e, Mirov
qet jê aciz nabe. Hinek xeletiyên redekteyî
hene. Ji ber wê du cihek du cihan de wate
tê guhertin lê tê fêmkirin ku nivîskar bi çi
wateyê gotiye.
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
7
Li Ukraynayê ne agirbest
û ne jî Mînsk 2 pêk tê
Di navbera Lîbya
û Îtalyayê de di
rojekê de 2.164
penaber hatin
‘rizgarkirin’
Li gorî nûçeyên medya Îtalyayê ku agahiyên xwe dispêre yekîneyên ewlekariya
peravê, duh li peravên Girava Lampedûsa
ya di navbera Lîbya û Îtalya de, herî kêm
12 keştiyên penaberan hatin bi destxistin. Hat ragihandin ku li van keştiyan 2
hezar 164 penaber ji bo derbasî Îtalyayê
bibin, hebûn.
Tevî mercên neyînî yên demsala zivistanê û pêlên bilind ên
deryayê jî, herikîna penaberan
li Derya Spî dewam dike. Di
navbera Lîbya û Îtalyayê de bi
tenê duh zêdeyî 2 hezar kes ji
fetisînê hatin rizgarkirin.
Ji bo derbasî welatên Yekîtiya Ewropayê bibin, par di ser Derya Spî re zêdeyî
170 hezar penaber hatibûn Îtalyayê. Li
gorî daneyên Neteweyên Yekbûyî, di sala
2014’an de 3 hezar 400 penaber li Derya
Spî fetisîn, jiyana xwe ji dest dan.
Li gorî agahiyan, keştiyên mijara gotinê
bi dehan mîlê deryayê dûrî peravên Lîbyayê hatine tespîtkirin.
Di nava 20 salênd awî de tê texmînkirin
ku hejmara koçberên li Derya Spî jiyana
xwe ji dest dane, bi qasî 25 hezar e.
Netanyahû bangek nû li Yahûdiyên li
Ewropayê kir: Vegerin Îsraîlê
Hikûmeta Îsraîlê, li dijî antîsemîtîzmê ku bi êrîşa dawî ya li
Danîmarkayê re careke din ket rojevê, banga ‘vegera welêt’ li Yahûdiyên li Ewropayê kir. Tê texmînkirin
ku koça ber bi Îsraîlê wê bibe yek
ji tezên herî girîng ê propagandaya
Serokwezîr Benyamîn Netanyahû
beriya hilbijartinên 17’ê Adarê.
Di êrîşa roja Şemiyê ya li konferanseke li
Kopenhagenê de çêkerekî Danîmarkî yê 55
salî jiyana xwe ji dest dabû. Piştre di êrîşa li
hemberî Sînagogekê de jî ciwanekî wezîfedarê
parastinê yê Yahûdî jiyana xwe ji dest dabû.
Serokwezîrê Îsraîlê Benyamîn Netanyahû
jî banga xwe ya piştî êrîşeke li hemberî dikaneke Yahûdî ya li Parîsê, dubare kir. Netanyahû, di serî de Yahûdiyên li Ewropayê bang li
tevahiya Yahûdiyên li cîhanê kir û got, “Îsraîlê
hembêza xwe vekiriye û li benda we ye.”
Netanyahû diyar kir ku êrîşên mehên dawî
yên li welatên Ewropayê çalakiyên ‘terora
Îslamî’ ne û çav li rê ye ku vê banga xwe
beriya hilbijartinên 17’ê Adarê dubare bike.
Nûnerên Civata Yahûdî ya li welatên
Ewropayê, nerazîbûnên cuda nîşanî vê banga
Netanyahû dan. Ji hahamên Yahûdî yên li
Duyemîn roja agirbesta li rojhilatê Ukraynayê bi pevçûnan derbas bû.
Li bajarê Debaltseve yê li cihekî stratejîk e, leşkerên Ukraynayê yê
di dorpçêde de vekişîn red kirin, ji ber pevçûnan xalên di peymana
Mînsk 2 de cih girtin ji niha ve pêk nayên.
Hêzên çekdar ên Rûs ku alîgirên serxwebûnê ne, rojhilatê welat di destê wan de
ye û artêşa Ukraynayê ya şeva Şemiyê agirbest îlan kir ji wê rojê heta niha bi dehan
binpêkirin çêbûn. Rêveberiya Ukraynayê û
komên Rûsyayê hevdu sûcdar dikin û heta
niha di pevçûnan de gelek Ukraynayiyan
jiyana xwe ji dest da.
Piştî agirbestê pevçûn li bajarê Debaltseve zêde bûn û li bajarê Shîrokîne jî du
rojên dawî herî kêm 5 leşkerên Ukraynayê
mirin.
Ji ber pevçûnan pêkanîna xala ‘vekişîna
çekên giran’ a di hevdîtinên aştiyê yên
Mînsk 2 de hatiye girtin û Elmanya, Fransa û Rûsya jî tevlî bûn, ne mimkune. Bi
taybet artêşa Ukraynayê 7 hezar leşkerên
xwe yên li bajarê Debaltseve ya di bin dorpêçê de ye wek sedem nîşan da û got ku ne
mimkun e çekên giran ên her du hêzan ji
Li Japonyayê erdhej û hişyariya tsûnamî
Li bakurrojhilatê Japonyayê bi
dijwariya 6,9 pileyî erd hejiya. Li
herêmê xeteriya tsûnamî heye.
Li bakurrojhilatê Japonyayê erdhejek
bi dijwariya 6,9 pileyî rû da. Rayedaran
Danîmarkayê Jaîr Melchîor bersiv da Netanyahû û got, “Terorîzm, ji bo çûyîna Îsraîlê
sedemek nîne.” Civata Yahûdî ya li Danîmarkayê ku xwedî 7 hezar endaman e, li gorî
welatên din ên Ewropayê hîn kêmtir ketiye
bin bandora antî-semîtîzmê.
Ajansa Yahûdî ya koça ber bi Îsraîlê ve organîze dike îdîa kir ku yahûdiyên li welatên
Skandînavyayê dijîn, li gorî yên din ‘xwe
bêhtir di xeteriyê de dibînin’. Ji rêveberên
ajansê Yîgal Palmor îdîa kir ku Swêd a ku
salane bi tenê 50 Yahûdî jê koçî Îsraîlê dikin,
ji bo Yahûdiyan xetere ye.
Li welatên Ewropayê 1,2 mîlyon Yahûdî
dijîn. Bi 500 hezarî jî dîasporaya Yahûdî ya
li Fransayê di rêza yekemîn de cih digire.
Di sala 2014’an de yekemcar ji Fransayê bi
qasî 7 hezar Yahûdiyan koçî Îsraîlê kiribûn
û piştî bi salan cara yekemîn DYA di vî warî
de li pişt xwe hiştibû.
xeta sînor vekişe.
Komên alîgirên Rûsyayê jî diyar kiribûn ku ji ber pevçûnên hatine jiyîn wê
çekên giran venekişînin.
Ligel hevdîtinên Ukrayna û Rûsyayê,
di muzakereyên ku Rûsya jî tevlî bûye
Elmanya û Fransayê bi armanca agirbestê
kontrol bikin, bang kirin ku destûr bê dayîn
da ku peywirdarên Rêxistina Ewlekarî û
Hevkariyê ya Ewropayê (AGÎT) bikevin
herêmê.
Serokkomarê Fransayê daxuyaniyek da
û diyar kir ku bi lîderên Fransa, Elmanya
û Ukraynayê re hevdîtin kiriye û ji ber pevçûnan bi fikare.
Di daxuyaniya ji aliyê YE’yê ve hat gotin ku ligel agirbestê, li gelek nuqteyan
pevçûn didomin û ji ber vê yekê bi fikarin. YE got ku divê demidlest pevçûn bên
sekinandin.
ji bo herêmên li qiraxa deryayê hişyariya
tsûnamî dan.
Rayedaran diyar kirin ku derya niha
bi herêmê bi qasî metre bilind bûye.
Erdhej li gorî dema herêmê saet di 08:30
de rû da.
Li Nîjeryayê êrîşên bombeyî
Di êrîşên bombeyî yên li bakurêrojavayê Nîjeryayê de 8
kesan jiyana xwe ji dest da.
Di êrîşên bombeyî yên li bakurêrojavayê Nîjeryayê de 8 kesan jiyana xwe ji
dest da.
Li bajarê Bûî yê li bakurêrojavayê
Nîjeryayê di 3 êrîşên bombeyî de 8 kesan
jiyana xwe ji dest da.
Artêşa Nîjerya li hember endamên Boko
Haram li herêmê operasyon dabû destpêkirin û 17 kes kuştibûn. Êrîş piştî opersyona
artêşê pêk hatin.
Boko Haram bajarek şewitand
Endamên Boko Haram, bajarê Askîra
Ûba yê eyaleta Borno ya Nîjerya bi dest xistin. Hat diyarkirin ku Boko Haram tevayî
maşên bajarê Askîra Ûba şewitandine.
Endamên
Boko
Haram,
bajarê
Askîra Ûba yê eyaleta Borno ya Nîjerya
bi dest xistin. Hat diyarkirin ku Boko
Haram tevayî malên bajarê Askîra Ûba
şewitandine.
Berdevkê Hêza Parastina Hevpar a Sivîl
a li herêmê Jubrîn Gûnda diyar kir ku endamên Boko Haram, cara destpêkê roja
Yekşemê êrîşî Askîra Uba kirine, qesra
emîrê bajêr şewitandine û paşê ji bajêr
veqetiyane.
Gûnda anî ziman ku mîlîtan duh
careke din vegeriyane Askîra Ûba, tevayî
xaniyên li bajêr şewitandine. Gûnda got ku
terorîst hê li bajêr in.
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
6
‘Ezîzê Şingalê’ serpêhatiya
fermana 74’an e
Berat Qewî ENDAM / TEHRAN
Lîstika şanoyê ya bi navê ‘Ezîzê
Şingalê’ ya ku derhêneriya wê
ji aliyê doktor Qutbudîn Sadiqî
ve hatiye kirin dê heta Newrozê
li Tehranê were nîşandan. Di
lîstikê de êrîşên çeteyên faşîst
ên DAIŞ’ê ya li ser Êzidxanê tê
vegotin
Şanoya ‘Ezîzê Şingalê’ ku derhêneriya
wê doktor Qutbudîn Sadiqî kiriye dê heta
Newrozê li Têhrana paytexa Îranê were
nîşandan. ‘Ezîzê Şingalê’ vebêjerê derd û
kulên kurdên êzidî yên Şengalê ye ku demeke berî niha li 74’emîn fermana dîrokî
rûbirû man û ketin ber xezeb û êrîşa hovane û tozgirtî yen dijminên mirovahiyê yên
ku teze ji şikeftan derketine. Şanoya ‘Ezîzê
Şingalê’ çîroka zarokekî vedibêje ku piştî
pênc rojan li dû êrîşa û komkujiya gelê
Şengalê û gund û deverên dorhêla wî ji aliyê çeteyên faşîst ên DAIŞ’ê, bê nav û nîşan
û tî û bêşiyan li ser rêya koçberiyê peyda
dibe, li halê ku ji ber tavê rûye wî şewitiye
û çavên wî kor bûne. Ew ji aliye hêzên
kurd ve ber bi Rojava ve tê veguhestin lê
piştî çend rojan jiyana xwe ji dest dide. Her
wiha dîmenên dîlkirina jinan û keçikan û
zarokan û firotina wan li bazarên reş ên
koletiyê di lîstikê de tê nîşandan. Wêrekî
û qehremaniya şêrejinên kurd li Kobanê
ku ax û mal û ramanên xwe, mirovahiyê
li hemberî barbartî û dirindetirîn dijminen
dîrokê diparêzin jî bi awayekî baş û hunerî
tê nîşandayîn.
ŞANO BÊDENG E
Şano bêdeng e, kesek tiştek nabêje lê
tenê bi rêya muzîke û awaz û tevgerên lîstikvanan bûyer û serpêhatiya êzidiyan tê
vegotin. Ezîzê Şingalê vegotinek ji têkçûn
û mirina mirovahiyê li serdema niha ye.
Danûstandina jiyan û namûsa mirovan bi
neftê, bi berjewendiyên eşîrtî, bi desthilat-
dariyê tê vegotin. Bûyerên ku dîlkirina keç
û jinen kurd ên Qûçanê ji aliyê tirkmenan
û xanên xayîn ên qeceran ve li derodora
sed û çend sal berî niha û firotina wan
wekî kole li bazarên Xîve û Buxarayê tîne
bîra mirov. Wê demê jî ew bûyera ji Misir
û Hindistanê heta Ewropa û deverên din
deng veda û şanoyên wisa ji bo vegotina
wê bûyera tehl li deverên cur bi cur hatin
lidarxistin.
Berlînale îsal
polîtîktir bû
ŞENGAL LI KU DIKEVE?
Şengal bajarekî kurd tê de ye li bakurê Mûsilê ye. Gelê we derê xwedî yek
ji resentirîn ol û baweriyên îranî ne û bi
zimanê kurmancî diaxivin. Ev bajar û gundên derodora wî roja 3’yê tebaxa 2014’an
li halekê ket ber êrîşa gurên hov ên DAIŞ`ê
ku hêzên parêzvanên ku li vê derê hebûn
paşve kişiyan û reviyan û bajarekî bêpenah
û bêberevan radestî DAIŞ’ê kirin. Hêzên
tarî ku bi alîkariya erebên cîran di rojeke de
bi hezaran kesî ji gelê bêguneh ê Şengalê
kuştin û bi hezaran jin û keçik û zarok dîl
kirin da ku “fermaneke din” li ser êzidiyan
were sepandin. Êzidiyen ku yek ji kevntirîn
baweriyên îraniyan bi taybetî kurdan parastine û tevî 73 fermanan ku li ser wan derbas bûye lê tu carî dest ji bir û baweriya
xwe bernedane û tu carî di nava tirkan û
ereban û ermenan û nehatine bişaftin.
Êzidiyan zêdetir ji kurdên din ziman û ol
û baweriyen xwe yên resen parastine û bi
taybetî zimanê kurmancî deyndarê wan e.
Pirtirîn xizmeta ji bo ziman û wêjeya kurmancî ji aliyê wan ve hatiye kirin. Sanoya
Ezîzê Şingalê ku bo cara yekem di 28’ê
çileya 2015`an de li komavahiya Şanoya
Bajar (Têatr Sehr) a Têhranê hat nîşandan,
heta nêzikî Newrozê jî dê were nîşandan.
Şano di saet 19:30’an li gorî dema Têhranê
tê nîşandan. Nivîskar u derhênerê şanoya
Ezîzê Şingalê Dr Qutbudîn Sadiqî ye u jî
70 lîstikvan zêdetir têde dilîzin. Qutbudîn
Sadiqî dibêje ku wî bi vê şanoyê xwestiye
ku berteka xwe ya ji bo derd û kul û derbideriyên êzidiyên Şingalê vebêje û bi vê
yekê pesna qehremanî û wêrekiya keç û
jinen kurd en Kobanê bide.
Alî GULER / ANF
65’emîn Mîhrîcana Fîlman a Berlînê ya Navneteweyî bi dawî bû.
Di nava 10 rojên Berlînaleyê de
di mîhrîcanê de bi sedan fîlmên
li ser pirsgirêkên siyasî û civakî
hatin nîşandan
65’emîn Mîhrîcana Fîlman a Berlînê
ya Navneteweyî, bi belavkirina xelatan
bi dawî bû. Di nava 10 rojan de di mîhrîcanê bi sedan fîlm hatin nîşandan. Ji bo
xelatên Hirçê Zêrîn û Hirçê Zîv 19 fîlm li
ber xwe dan. 65’emîn Mîhrîcana Fîlman
a Berlînê ya Navneteweyî Berlînale ku di
5’ê sibatê de li paytexta Almanya Berlînê
dest pê kir, bi belavkirina xelatan bi dawî
bû. Di serî de Wettbewerb (Pêşbirk) Berlinale Special (Berlinale Taybet) Panaroma, Forûm, Sînema Alman, Kurtefîlmên
Berlînaleyê,Generation, Metrospektive di
gelek kategoriyan de bi giştî 441 fîlm hatin
nîşandan. Salon tije bûn Di nava 10 rojan
de, di serî de Berlînale Palast, Cînemaxx,
CîneStar, Zoo Palast, Friedrichastadt
Palast, Harus Der Berlîner Festpîele, International, Delphî Fîlmpalast, Arsenal,
Akademîe Der Kunste, Haus Der Kulturen
Der Welt, Fîlmtheater Am Friedrichshain,
li dehan sînema û bi sedan salonên sînemayê fîlm hatin nîşandan.
SEREMONIYA SADE
Li gorî mîhrîcanên fîlman ên Cannes û
Venedîkê, seremoniya xaliya sor zêde balê
nekişand û gelekî sade bû. Fîlmên li ser
pirsgirêkên siyasî û civakî îsal mora xwe li
Berlînale xistin. Ji bilî fîlmên polîtîk ên di
beşa pêşbirkê de hatin nîşandan, di Forûmê
de bi fîlm û dokûmanterên hatin nîşandan
re pirsgirêkên li herêmên cuda yên cîhanê
hatin pêşkêşkirin. Herî zêde jî fîlmên ji
Amerîkaya Latînî hatin, bal kişandin.
Dokûmantera derhênerê şîliyî Patîcîo Guzman ê bi navê “The Pearl Button” fîlmê ku
herî zêde di mîhrîcanê de li serê hat axaftin
bû.
FÎLMÊN BALKÊŞ
Fîlmên sînemaya alman ên “Every
Think Will Be Fine” ê derhêner Wim
Wenders û “Queen Of The Desert” ê Werner Herzog sînemahez şoq kirin û bal
nekişandin. Fîlmê “Under Electric Clouds”
ê derhênerê rûs Alexey German ku ji bo
xelata “Hirçê Zêrîn” li ber xwe dide, li
Berlînaleyê gelekî bal kişand û nêzî xelatê
tê dîtin. Derhênerê şîliyî Pablo Larrain jî bi
fîlmê xwe yê bi navê “The Clup” re dêra
katolîk hedef digire.
TÊBINIYÊN MÎHRÎCANÊ
Ji 72 welatan 40 hezar sînemahez beşdarî
Berlînale ya 65’emîn bûn. Li gorî agahiya
di malpera fermî ya înternetê ya mîhrîcanê
de hat dayîn, bi giştî 4 hezar rojnameger û
rexnekarên sînemayê akredîtasyon kirine.
250 hezar niştecihên Berlînê di nava 10 rojan de li Berlînale li fîlman temaşe kirin.
Di çarçoveya Berlînale de 441 fîlm hatin
nîşandan. Derhênerî îranî Cafar Panahî,
tevî ku hatibû vexwendin jî nekarî beşdar
bibe. Lê belê komekê pakêtên Panahî hilda
û di êvara galaya fîlm de rejîma Îranê protesto kir. Dema rojnameya me hat çapkirin
hêj merasîma xelatan nehatibû lidarxistin.
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
5
Demîrtaş: Mîrateya Ozgecan,
rûbirûbûna bi zîhniyetê mêr re ye
Hevserokê Giştî yê
HDP’ê Selahattîn
Demîrtaş nerazîbûn
nîşanî qetilkirina jinan
da û ji mêran re got,
“Feraseta hukmê li jinê
dike konforê nade mêr.
Berevajî, ev feraset mêr
dike kole.»
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş nerazîbûn nîşanî
qetilkirina jinan da û ji mêran re
got, “Feraseta hukmê li jinê dike
konforê nade mêr. Berevajî, ev
feraset mêr dike kole.” Demîrtaş
diyar kir ku pêwîstî bi Wezareteke
Jinê ya li derveyî hikûmetê heye
û di mijara ‘pêvajoya çareseriyê’ de destnîşan kir, ku hikûmet
‘xweşbîniyeke bê bingeh’ diafirîne. Demîrtaş da xuyakirin, ku
bi ‘Pakêta Ewlekariya Hundirîn’ re
wê kuştina mirovan zêde bibe û ji
her kesî xwest, nerazîbûnê nîşanî
vê bide.
Hevserokê Giştî yê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş, di civîn koma
partiya xwe ya heftane de, bûyerên
di rojevê de nirxand.
‘XWEŞBÎNIYEKE BÊ BINGEH’
Demîrtaş da xuyakirin, ku
hikûmeta AKP’ê, dixwaze di
çarçoveya ‘pêvajoya çareseriyê’
de ‘xweşbîniyeke bê bingeh’ bi
afirîne û got, “Dema vê dikin,
girînge baş li vê tabloyê binêrin...
Dewleteke bi îşkenceyê re rû bi rû
nabe, wê bi kê re çawa aştiyê pêk
bîne? Ez vê yekê ji wijdanê raya
giştî re dihêlim.”
‘RÛBIRÛBÛNA BI MÊRAN
RE, MÎRATEYA OZGECAN E’
Demîrtaş qetilkirina Ozgecan
Aslan weke ‘cînayeta herî hov a
Tirkiyeyê dîtiye’ nirxand û diyar
kir, ku divê zayendê mêr ji xwe
fedî bike. Demîrtaş xwest bi wesîleya cînayetê ‘em bi mirovahiya
xwe yan jî bi mirovahiya xwe ya
winda kirine re, ji nû ve rû bi rû
bimînin’ û got, “Mîrateya herî
mezin a Ozgecan ji me re hiştiye,
rûbirûbûna bi zîhniyetê mêr e.
Dersa ku bisedan, bi hezaran jinên
bi vî rengî hatin qetilkirin nîşanî
me da, ev rûbirûbûn pêkane.”
BANG LI MÊRAN KIR
Demîrtaş axaftina xwe wiha dewam kir:
“Eger em ê bi vê mijarê re rû bi
rû bibin, divê em wêrek bin. Wêrekiya herî mezin a mêraniyê, di vê
nuqteyê de derdikeve holê. Yên
bi vê re rû bi rû nabin, bila kes li
qisûrê nenêre, yan jî bila lê binêre,
mexlûqê herî tirsonek e. Ev pirsgirêka jinê nîne, pirsgirêka mêr e.
Eger em nikaribin bi vê pirsgirêkê
re rû bi rû bibin, divê em behsa
demokrasî, mafên mirovan nekin.
Her tişt di têkiliya jin û mêr de
veşartî ye.
Bi taybetî ji hevalên mêr re
dibêjim: Feraseta hukmê li jinê
dike konforê nade mêr. Berevajî,
ev feraset mêr dike kole. Yên ku
bi lêdana jinê, bi şîdeta li hemberî
jinê, bi tecawizkirina jinê re hewl
didin mêrantiya xwe îspat bikin...
Bila zanibin ku ev hemû li mêrantiya wan hatiye kirin. Tecawizî
mêr hatiye kirin. Tecawizî ziman,
çand û keda me hatiye kirin.”
Demîrtaş da xuyakirin ku çanda
şîdetê ya li hemberî jinê, çavkaniya xwe ji sîstemê digire, hînê ji dibistana destpêkê zarok bi vê çandê
tên mezin kirin, di pirtûkên dersan
de cihêkarî nîşanî zarokan tê dayîn
û xwest, Wezareta Jinê ne weke
parçeyek ji hikûmetê, ji hikûmetê
serbixwe bê avakirin.
‘CÎNAYET WÊ ZÊDE BIBIN;
DENGÊ XWE BILIND BIKIN’
Demîrtaş nerazîbûn nîşanî ‘Pakêta Ewlekariyê ya Hundirîn’ da
û diyar kir ku di nava vê pakêta
ji 130 xalî de, ewlekariya civakê nîne, ewlekariya Serokwezîr,
hikûmetê û ewlekariya Serokkomar heye. Demîrtaş got, “Serokwezîr bi
rojane li televîzyonan digere û
hewl dide vê vebêje. Serokwezîrê
ecemî. Xwedê li jorê ye dibîne,
yê din ev yek bicih dianî. Lê belê
dema ev derewan dike rûyê wî sor
dibe, çavên xwe dibe û tîne. Yaw
zorê nede xwe, derewan neke. Bi
rojane hikûmet dibêje ew hewl
didin bonzaî û molotofê qedexe
bike. Werim em bonzaî û molotofê
qedexe bikin. Lê derdê wan ne ev
e. Qaşo yên molotofê diavêjin bi
hêsanî li derve ji xwe re digerin.
Derew e. Hûn li yên molotofê diavêjin 20 sal cezayê girtîgehê dibirin. Ev qanûn erka darizandinê
dide hikûmetê, dide Walî... Dema
we hikûmet protesto kirin, we serokkomar, we zam protexsto kirin,
Walî wê jê nerazî be û di heman
kêliyê de we bigire binçavan. Ev
qanûn, van bi xwe re tîne.
Em bêjin we li dijî qanûnên
zilmê yên dewletê rûyê xwe
pêçand, di destê we de ne kevir ne
jî molotof heye, lê polîs wê karibe we bikukje. Ev qanûn vê tîne.
Serokwezîr bêyî fedî bike, bêyî li
ber xwe bikeve bi rojane derewan
dike.”
Demîrtaş da zanîn ku ew ê li
dijî vê qanûnê têkoşîna xwe dewam bikin û got “Yên li derve jê
bi fikar in, bila dengê xwe bilind
bikin. Piştî ku ev qanûn derket,
veger ji vê nîne. Cînayet wê zêde
bibin.”
CENÎ: Armanc tinekirina îradeya azad a jinan e
Buroya Aştiyê ya Jinên Kurd (CENÎ) ku têkildarî
qetilkirina Ozgecan Aslan a li navçeya Tarsûs a
Mersînê hat qetilkirin daxuyaniyek weşand got,
“Qatilê bi kuştinê têr nebûye, armanc kiriye ku berxwedanê bi şewitandinê tine bike. Bi şewitandinê
armanc kiriye ku îradeya azad a jinê tine bike. Divê
ti jineke Kurd li hember vê bêdeng nemîne.”
CENÎ bi daxuyaniya weşand
qetilkirina Ozgecan Aslan bi
tundî şermezar kir.
CENÎ got, “Em diyar dikin
ku qetilkirina Ozgecan Aslan bi
hêrseke nayê gotin em pêşwazî
dikin” û diyar kir ku şêwazê
qetilkirinê û parastina qatil ji heman zîhniyetê çêbûye. CENÎ da
xuyakirin pergala bi serweriya
zilam a qetilker ku bi vî awayî
pêk hatiye nayê qebûlkirin û
wiha hat gotin, “Çawa li Şengalê
jinên Êzidî ji aliyê DAIŞ’ê bê ku
ti nirxên mirovatiyê bên naskirin
tên îşkencekirin, tecawizkirin û
qetilkirin, Ozgecan Aslan jî bi
heman armancê hatiye qetilkirin.”
Qatilê bi kuştinê têr nebûye,
armanc kiriye ku berxwedanê
bi şewitandinê tine bike. Bi
şewitandinê armanc kiriye ku
îradeya azad a jinê tine bike.
Divê ti jineke Kurd li hember vê
bêdeng nemîne.
Em bang li tevayî jinên Kurd
dikin ku vê qetilkirinê bi ruhê
berxwedana azad bi çalakiyan
şermezar bikin.”
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
4
KCK: Pêvajo
di nuqteyeke
xetere, krîtîk û
bidawîbûnê de ye
Hevserokatiya Konseya Rêveber a KCK’ê diyar kir ku di mijara pêvajoyê de
Hikûmeta AKP’ê ti gav neavêtine û got, “Ji bervan polîtîkayên dûrî muzakereyê
û hevnegirtî yên AKP’ê, mafê me derketiye holê ku em pêvajoyê û nêzîkatiyên
AKP’ê bi awayekî cidî lêpirsîn bikin. Weke tevger, em di qonaxa wergirtina biryarên nû û lêpirsîneke krîtîk û cidî de ne.” KCK destnîşan kir ku pêvajo bi 15’ê
Sibatê re ketiye rewşeke xetere, krîtîk û li ber bidawîbûnê ye.
ÎHD: Di sala 2014’an de
2082 caran mafên zarokan
hatin binpêkirin
Şaxê ÎHD›ê yê Amedê ‘Rapora Binpêkirina Mafên Zarokan a sala 2014’an’
bi civîneke çapemeniyê ji raya giştî re aşkera kir. Di raporê de hat ragihandin, ku di nava sala 2014’an de li gelek qadên cuda yên jiyanê 2082 caran
mafên zarokan hatine binpêkirin û hat destnîşankirin, ku di nava salê de
4 zarok ji ber şîdeta hêzên ewlekariyê li herêmê jiyana xwe ji dest dan, 7
zarok jî birîndar bûn. 44 zarok hatin binçavkirin, 106 jê hatin girtin.
Civîna çapemeniyê ya aşkerakirina ‘Rapora Binpêkirina Mafên Zarokan a sala
2014’an’ a ÎHD›ê li avahiya komeleyê ya
Amedê pêk hat. Di civînê de Alîkarê Serokê
Giştî yê ÎHD›ê û Serokê Şaxê Amedê Racî
Bîlîcî, endamê Meclîsa Rêveberiya Navendî û Nûnerê Herêma Anatoliya RojhilatBaşûrrojhilat Abdulselam Înceoren, endamê
Desteya Rêveberiya Navendî Şevket Akdemîr, endamên Desteya Rêveberiya Şaxê
Amedê Emîn Ermîn, Parêzer Mahsûm Kaya
û Parêzer Îbrahîm Çelîker amade bûn.
Beriya xwendina metna daxuyaniyê Bîlîcî
daxuyaniyeke kurt da û diyar kir ku di şexsê
Ozgecan Aslan a li navçeya Mersîn Tarsûsê
bi hovane hat qetilkirin de şîdeta li hemberî
jinê derbasî qonaxeke nû bûye, veguheriye
êrîşên li dijî mirovahiyê û destnîşan kir ku
ew şîdeta li hemberî jinê protesto dikin û ew
ê têkoşîna xwe ya li hemberî vê dewam bikin.
Hevserokatiya Konseya Rêveber a KCK’ê da
xuyakirin ku desthilatdariya AKP’ê, bi daxuyaniyên xwe yên yekser û neyekser ên der heqê
Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan û tevgera
wan de hewl dide li gorî xwe rayeke giştî biafirîne û got, “Bi rêya navgînên medya û çapemeniyê yên nêzî xwe re bi israr polîtîkaya afirandin û birêvebirina têgihitinê, dimeşîne. Gelek
nivîskar, çapemenî û medya nêzî AKP’ê îdîa
dike ku ji Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan
li benda daxuyaniyekê ne. Erdogan bêhtir zêde
gavî kir û bi zimanekî serdestan got, ‘Di van rojan de em li benda daxuyaniyê ne. Lê ya girîng
ne daxuyanî ye. Em ê binêrin ka vê carê wê çekan deynin yan na’ hwd.”
KCK’ê got, “Li hemberî vê yekê em jî
dibêjin, ku ya girîng ne demagojiya ‘pêvajo baş
dimeşe’ ye” û ev xal destnîşan kir: “Em binêrin
ka vê carê desthilatdariya AKP’ê bêyî wext derbas bike hema sibê bi awayekî fermî dest bi muzakereyê bike yan na? Wê heyeta şopandinê ava
bike û ev heyet wê demek berî demekê bi Rêber
APO re hevdîtinê bike? AKP, eger der heqê çareseriya pirsgirêka Kurd de polîtîkayeke xwe hebe
wê vê aşkera bike û gavên şênber biavêj? Ya herî
girîng jî, li pêşberî pêşnûmeya muzakereyê ya
Rêber Apo bi tevgera me û tevgera me jî bi raya
giştî re parve kiriye, ti gav avêtiye yan na?”
‘DIVÊ AKP DEST JI BENDEMAYÎNA
DAXUYANIYÊ BERDE Û GAVÊN
ŞÊNBER BIAVÊJE›
KCK’ê destnîşan kir ku divê AKP dest ji
bendemayîna daxuyaniyê berde û gavên şênber
biavêje û got, “Girîng e dest ji polîtîkaya mijûlkirinê berde. Pêwîte ji raya giştî re aşkera
bike ku çima heta niha li dora maseya muzakereyê rûneniştiye. AKP a ku di zîhniyetê xwe
de ti guhertin nekiriye û di pêkanîna pratîkî de
ti gav neavêtiye, nehatiye muzakereyê, gelo bi
kîjan rûyî û bi kîjan exlaqa polîtîk li bendê ye
Rêberê Gelê Kurd û tevgera me daxuyaniyê
bide. Muzakereyên ku diviyabû di 15’ê Sibatê
de destpê bikira û gelekî bi pêş ve biçûya, hînê
ji aliyê AKP’ê ve nehatiye destpêkirin. Halbûkî
15’ê Sibatê ji bo me gelekî girîng bû. Ji ber van
polîtîkayên dûrî muzakereyê û hevnegirtî yên
AKP’ê, mafê me derketiye holê ku em pêvajoyê
û nêzîkatiyên AKP’ê bi awayekî cidî lêpirsîn
bikin. Weke tevger, em di qonaxa wergirtina biryarên nû û lêpirsîneke krîtîk û cidî de ne.”
KCK’ê ragihand ku Ocalan pêşnûmeya muzakereyê di hevdemiyê de ji dewleta AKP’ê û
tevgera wan re ragihandiye û got, “Di encama
nîqaşên berfireh ên hemû pêkhateyên tevgera
me de, em ji raya giştî re bi awayekî vekirî û
zelal ragihand ku em destekê didin pêşnûmeya
muzakereyê ya Rêberê xwe û em li dû wî ne.
Di heman daxuyaniyê de bi heman zelaliyê
me destnîşan kir, ku bi qasî pêşnûmeya muzakereyê em girîngiyê didin teqwîma pêkanîna
muzakereyê. Lê belê li pêşberî vê sekna zelal
û biryardar a Rêberê me û tevgera me, AKP’ê
careke din polîtîkaya mijûlkirinê meşand û
di vê de israr kir. Li şûna derxistina qanûnên
demokratîk û avêtina avên pratîk ên şênber, di
bin navê pakêta ewlekariya hundirîn de qanûnên
faşîst derdixîne. AKP çiqasî dixwaze bêje
demokratîkbûyîn, pêvajo û muzakere bila bêje,
bi qanûna ewlekariya hundirîn de bi awayekî
zelal xuya dike ku ev hemû gotin û demagojî
ye. Zîhniyetekî ewçend li muzakere, demokrasî
û çareseriyê girtî ye, derketiye holê ku di mijara
demokratîkbûyîna Tirkiyeyê û çareseriya pirsgirêka Kurd de nikare ti gavê biavêje.”
‘PÊVAJO BI 15’Ê SIBATÊ RE
HAT NUQTEYEKE XETERE,
KRÎTÎK Û BIDAWÎBÛNÊ’
Daxuyaniya Hevserokatiya Konseya Rêveber a KCK’ê bi vî rengî bi dawî bû:
“Pêwîste AKP êdî demagojî, polîtîkayên ji
bo afirandina têgihiştina sexte û mijûlkirinê biterikîne. Samîmiyet û cîdiyeta wê ya li diyalogên
bi Rêber APO re, wê bi hema sibê destpêkirina
muzakereyê, avakirina heyeta şopandinê, hevdîtina heyeta şopandinê bi Rêber Apo re û li ser
vê bingehê bi avêtina gavên şênber bi lez û bez,
wê derkeve holê. Naxwe em dixwazin ragihînin
ku ji bo me pêvajo, bi 15’ê Sibatê re hatiye
nuqteyeke xetere, krîtîk û bidawîbûnê.”
Dûre endamê Komîsyona Zarokan a ÎHD
Şaxê Amedê Parêzer Mahsûm Kaya ‘Rapora Binpêkirina Mafên Zarokan a sala
2014’an’ xwend.
Li gorî raporê, mafên zarokan ên hatine
binpêkirin bi vî rengî ye:
Yên ji aliyê polîs û jendermeyan ve hatin
qetilkirin û birîndarkirin: 4 mirî, 7 birîndar
Yên ji aliyê cerdevanan ve hatine kuştin
û birîndarkirin: 1 mirî, 2 birîndar
Yên ji ber şaşitî û xemsariya fermî mirin/
birîndar bûn: 3 mirî
Yên di xwepêşandanên civakî de li êrîşên
kiryar nediyar rast hatİN. 3 mirî
Yên li ser sînor hatin kuştin û birîndarki-
Li Kobanê 11
gundên din
hatin rizgarkirin
Di operasyona paqijkirina gundên Kobanê ji çeteyên DAIŞ’ê de
şevê din 11 gund ji çeteyan hatin
rizgarkirin.
Di operasyonên paqijkirina gundên Kobanê ji çeteyên DAIŞ’ê de, şevê şervanên
YPG’ê di encama çalakiyên bi bandor ên ku
heta sibehê dom kirin de 11 gund rizgar kirin.
Li gorî agahiyên ji herêmê hatin bidexistin, şervanên YPG’ê şevê din di çarçoveya
Pêngava Azadkirina Kantona Kobanê de, li 4
eniyên kantonê operasyonên bi bandor lidar
xistin.
Li eniya rojava di encama operasyonê
de gundê Ehmed Hiso û 3 gundên bi navê
Ebiko ji çeteyan hatin rizgarkirin. Di encama
rin: 3 mirî, 7 birîndar
Yên ji ber teqîna mayîn û bombeyên li
naverastê mirin û birîndar bûn: 1 mirî, 9
birîndar
Mirinên bi guman: 5 mirî
Xwekuştin: 12 xwekuştin, 8 hewldanên
xwekuştinê
Şîdeta li nava malbatê: 5 birîndar/şîdet, 1
tecawiz, 1 destdirêjî
Şîdeta li qada civakî: 3 mirî, 2 birîndar/
şîdet, 12 tecawiz, 3 destdirêjî
Yên hatin binçavkirin: 444
Yên hatin girtin: 106
Yên di binê çavan de rastî îşkence û pêkanînên xerab hatin: 6
Yên li cihên derveyî cihên binçavkirinê
rastî îşkence û pêkanînên xerab hatin: 6
Yên di xwepêşandanên civakî de li
lêdanê rast hatin û birîndar bûn: 36
Şîdeta li dibistanê: 2
Yên doz li wan hat vekirin û hatin cezakirin: 518
Zarokên qeyda wan li gel polîsan hat
çêkirin: 872
Bi giştî: 2082 binpêkirin
operasyona ku heta serê sibehê dom kir de
2 çete hatin kuştin û 23 mayinên ku çeteyan
danîbûn hatin bêbandorkirin. Cenazeyên 2
çeteyên hatine kuştin, ketin destê şervanên
YPG’ê.
Li başûrê Kobanê li hemberî gundên
Şêxalî û Saqa yên ji aliyê çeteyan ve hatibûn dagirkirin, operasyon hate lidarxistin. Di
encama operasyonê de her du gund hatin rizgarkirin. Li ser rêya gundên Cediyê û Toreman jî di encama çalakiyeke şervanên YPG’ê
de wesayîtek hate rûxandin.
Li eniya başûrê rojavayê Kantonê jî,
şervanên YPG’ê li gundê Derbenoka Mezin
çalakiyek bi bandor lidar xistin û gund ji
çeteyan rizgar kirin. Der berê encamên çalakiyê de agahiyên berfirehtir nehatin bidestxistin.
Li eniya rojhilatê Kobanê jî hêzên YPG’ê
li gundên Bexdik, Xan Mamed, Tolkê û
Gultep operasyon pêk anîn. Di encama operasyonan de her 4 gund hatin hatin rizgarkirin û 2 çete hatin kuştin. Her wiha 20 mayinên terorîstan danîbûn hatin bêbandorkirin
û cenazeyê 2 çeteyên hatibûn kuştin ketin
destê şervanên YPG’ê.
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
3
Kurdistaniyên
li Londonê Jibo
Azadiya Ocalan
Meşiyan
Saziyên Jinan Yên London:
“Em ê Li Hember Kuştina
Ozgecan Bêdeng Nemînîn”
Di salvegera 16´emîn komploya navneteweyî ya li
hemberî Rêberê Gelê Kurd
Abdullah Ocalan de, li paytext
Londonê meşek protestoyî
hat lidarxistin.
Daxûyaniya hevpar ya ji hela
12 saziyên jin ve hatî dayîn hat
gotin ku kûjerên Ozgecan zihnîyeta serdest ya AKP´ê ye.
Li qada Traflagarê çalakî
Wekî din dawiya hefteyê li
qada Trafalgarê çalakiyek hat
li dar xistin û kûjerên Ozgecan
hatin lanet kirin.
Îro jî gelek saziyên Jin li
pêşiya sefareta Tirk ya Londonê
çalakiyek li dar xistin.
Meşa protestoyî ya li dijî komploya
navneteweyî ya 15’ê Sibatê li Londonê
pêk hat, ji Edmontonê destpê kir. Meş ji
aliyê Meclîsa Gelê Kurd a Brîtanyayê ve
hat organîzekirin. Di meşê de wêneyên
Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan, alên
KCK, PKK, MLKP hatin hilgirtin û li
pêş meşê pankarta bi nivîsa “Ji Ocalan re
Azadî, ji Kurdistanê re Azadî” hat vekirin.
Li dû meşa sê saetan Kurdan li Harîngeyê çalakiya rûniştinê pêk anîn û dûre
daxuyaniyek dan çapemeniyê. Di daxuyaniyê de hat xwestin ku Ocalan were
berdan û PKK ji lîsteya rêxistinên terorê
were derxistin.
Saziyên Jinan yên li
Londonê xebatên xwe
dimeşînin li hember
kuştina Ozgecan Aslan
bertek nîşan dan û
gotin ku dê êdî bêdeng
nemînin.
Li Navenda Civaka Kurd ku rawestgeha dawî ya meşê bû, civînek hat
lidarxistin. Di civînê de mijarên komploya navneteweyî ya 15’ê Sİbatê û hilbijartinên giştî yên di meha Hezîranê de
li Tirkiyeyê pêk werin, hatin nîqaşkirin.
Brîtanya û Danîmarka tevlî
koalîsyona li dijî DAIŞ’ê bûn
Li Kopenhagê piştî êrîşên dawiya hefteyê ku rê li ber mirina 2 kesan
vekir û 5 kes birîndar bûn, Danîmarka û Brîtanya jî beşdarî koalîsyona navneteweyî ya li dijî rêxistina hovîtiyê DAIŞ’ê bûn.
Li Kopenhagê piştî êrîşên dawiya hefteyê ku rê li ber mirina 2 kesan vekir û 5
kes birîndar bûn, Danîmarka û Brîtanya jî
beşdarî koalîsyona navneteweyî ya li dijî
rêxistina hovîtiyê DAIŞ’ê bûn.
Li Ewropayê her diçe koalîsyona li dijî
DAIŞ’ê bihêz dibe. Parlamentoyên Brîtanya û Danîmarka biryara tevlîbûna koalîsyonê dan.
Danîmarka plan dike ku 7 balafirên
F-16 bişîne, Brîtanya wê bi 6 balafirên şer
ên wek Tornado tevlî koalîsyonê bibe.
Balafirên her du welatan wê tenê di
êrîşên hewayî yên Iraqê de cih bigirin.
Heta niha tenê Fransa, li rex DYA di êrîşên
hewayî yên Iraqê de cih digirt. Bi vê ve
girêdayî balafirên şer ên Siûdî Erebîstan,
Urdun, Emîrtiyên Ereban ên Yekgirtî û
Bahreyn jî tevlî êrîşan dibin. Tenê Katarê
piştrast nekir ku tevlî êrîşan dibe.
Hin welatên ku bi şêwazên cuda tevlî
koalîsyona li hember DAIŞ dibin hene.
Mînak Elmanya, ji bo hêzên Herêma Federala Başûrê Kurdistanê piştgiriya çekan û
perwerdeyê dide.
Îtalya û Brîtanya jî berî niha alîkariya
çekan dabû. Dîsa Polonya, Komara Çek,
Estonya û Arnavut ekîpmana leşkerî û
cebilxane şandibû. Komara Çek her wiha
perwerdeyê dide pîlotên helîkopteran ên
Iraqî.
ÇARŞEM, 18 REŞEMÎ 2015
2
Xaçepirs
Gotinên Pêşiyan
Bersiva Hefteya Borî
Her çêlek tê dotin lê her gotin nayê
gotin.
Nikare bi kerê dibeze kurtên.
Beriya baranê ba, Beriya mirinê ta tê.
Ji zana bipirse, Ji nezana bitirs e.
Te Dinalim
Jan diherike ji pênûsa min
Komek stêrk
Du stran
Û dilopek şerab
Xwe datîne ser şeva min
Serxweş dibim
Te dinalim…
Bêrîvan ZînZal
telgraf.co.uk
Çarşem,
18/02/2015
Hêjmar
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
456
´Em ê Li Brîtanya 30 Hezar Deng Bistînin´
Kordînasyona hilbijartinê ya Brîtanya ya
HDP´ê bi cîvîna gel dest bi xebatên xwe kir. Di
civînê de amadekariyên hilbijartinê hatin nîqaş
kirin û banga hişyariyê hat kirin. Wekî din hat
diyar kirin ku hedefa wan ya li Brîtanya jibo
HDP´ê 30 hezar deng in.
Kordînasyona hilbijartinê ya din av de 19 sazî
heyî roja Şemiyê li Navenda Civaka Kurd
civînek li dar xist û xebatên bên kirin nîqaş kir.
Li ser navê 18 saziyan daxûyaniyek hat dayîn
û banga tevlî xebatan hat kirin.
Di daxûyaniyê de wiha hat gotin: “Hilbijartinên
Heftê Hezîranê dê guhartinên mezin bi xwe
re bîne. Divê hilbijartinê de du rê li pêşiya
me hene, yan em ê serdestiya û padîşahiya
AKP´ê qebûl bikin an jî em ê bibêjin ´êdî bes
Kurdistaniyên
li Londonê Jibo
Azadiya Ocalan
Meşiyan
Demîrtaş:
Mîrateya Ozgecan, rûbirûbûna
bi zîhniyetê mêr
re ye
Rûpel 2
Rûpel 5
e´ û pêşeroja xwe bi destê xwe ava bikin.”
Wekî din di daxûyaniyê de hat gotin ku dê wek
karker, Kurd, Ereb, Ermenî, Dom,Elewî, Êzîdî,
Sûryanî û hemû gelên bindest div ê hilbijartinê
hêza xwe nîşanî AKP bikin. Daxûyanî wiha
berdewam kir; “Îro alternatîfa AKP´ê HDP ye.
HDP li aliyê kedê, hevalê bindestan û bêdenga
ne. Em wekî penaber û kedkarên li Brîtanya
dijîn ji gelê xwe daxwaz dikin ku xwedî li dengê
xwe derkevin.
Wekî din hat diyar kirin ku li her komele û
navendên ku din av kordînasyonê de cîh
digirin standên hilbijartinê hatine vekirin
û kesên bixwazin xwe qeyd bikin dikarin
alîkariyê ji wan bixwazin. Deng dan dê di
navbera 8 û 31´ê Gulanê de were kirin.
Şîroveyek
sosyolojîk;
Dengbêjî
Rûpel 9

Benzer belgeler