PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 452
2 Mart 2004 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
■
ISSN: 1303-8923
■
Arkadaþlarýnýza önermek ister
misiniz?
■
■
■
KISAYOLLAR
■
SON BASKI
■
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
FÝNCAN/SÝPARÝÞ
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Hayali Bile Güzel ... Ayþenur Güven
EÞEYSEL KARAKTERLERÝMÝZ ... Zeki Yýldýrým
KM ... Ayfer Arman
KIRMIZI OKYANUS ... Nurgül Eryeþil
Kuni'ye Mektup ... Hakan Þevket Telkes
NAMUS CÝNAYETLERÝ ... Funda Güven
HÝÇ YARA ALMADAN, GEÇEMEZSÝN AYNADAN ... KIRKYAMA
HÝKAYE TOPLULUÐU
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Kýraathane Panosu, Ýþe Yarar Kýsayollar
Editör'den : KaytarýYorum!..
Merhabalar,
Suyu çekilmiþ portakalla, camý kýrdýðý için anasýndan okkalý bir tokat yemiþ çocuk
arasýnda bir yerdeyim. Son zamanlarda epeyce nanemolla oldum. Buluttan nem
kaptým desem yeri. Baþladým hapþýrmaya. Kýl diplerim aðrýmaya baþladý. Teþhis
nevazil baþlangýcý. Klasik revir dopingi 2 aspirini yutup yataða yatma zamaný.
Yarýn epeyce iþ var dinç olmak gerek. Bugün de kaytarma günümdeyim, kusura
kalmayýn. Yarýn görüþmek üzere kalýn saðlýcakla.
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Kim Bu Editor?
Yukarý
KAPI KOMÞULARIMIZ
Noktasýz : Ayþenur Güven
Hayali Bile Güzel
Öðle tatilim öylesine uzun, tam bir buçuk saat ! Bana kalsa "Erken gelelim iþimize, tez dönelim
evimize" derim ya, kim dinler ki ?
Her gün, saat onikiyle bir buçuk arasý, iþ yerime yakýn alýþveriþ merkezine gider, varsa evin mutfak
ihtiyaçlarýný karþýladýktan sonra, ya bir banka kurulup sandviç atýþtýrýr yada restaurant'dan çok fabrika
kantinini andýran, oldukça sevimsiz bir mekanda, sýcak bir tabak yemek yer, önümden geçen,
yanýmda, karþýmda, çaprazýmda oturan insanlara hayat senaryolarý icat ederim. Örneðin, komþu
masada karþýlýklý susup oturan þu yaþlý çiftin düþüncelerine ses veririm. Ve ben bu oyunu pek
severim...
"- Otuz senedir ayný adam, otuz senedir ayný asýk surat !
- Susuyor... Ne dedim acaba yine ?
- Eskiden arkadaþlarýyla çýkardý, gece geç gelirdi, artýk onu da yapmýyor. Hep ayaðýmýn altýnda...
- Yataðý toplamasýna yardým etmedim ondan mýdýr ?
- Tanrým bir daha dünyaya geleceksem eðer, baþka þey olmak isterim. Sivrisineðe bile razýyým. Yeter
ki yine otuz sene dadýlýk yapmayayým, hiç bir þeyden memnun olmayan bir adama."
Derken toparlanýp, ibadethaneme geçerim. Ýbadethanem... Adý ve saný "Club" olan kitapçý... Bazýlarý
gider namazýný kýlar, kimileri mumunu yada tütsüsünü yakar, bense her gün kitapçýya gider kitaplarý
ellerim.
Teftiþ turumu atarým önce... Özenle yerleþtirilmiþler, geliþi güzel yýðýlmýþlar, henüz fiyatlarý
yapýþtýrýlmamýþ olanlar, son çýkanlar, bu ayýn en iyi satanlarý, raflarda unutulmuþ diðerleri... Adýný
bildiðim, bilmediðim, bir vakit öðreneceðim ve asla bilemeyeceðim yazarlarýn kitaplarý arasýnda
gezerim. Derin bir huzur ve mutluluk kaplar içimi. Sonra gözüme çarpan bir kitabý özenle elime alýr,
geliþigüzel bir sayfa açarým. Paragrafýn ilkini deðil sayfanýn orta yerinden bir cümle okurum, sonra
baþka sayfada baþka cümle... Eðer kaným kaynarsa kitabýn ilk cümlesine geçerim. Derken kitabý kapar
cildinde elimi gezdiririm incelikle, hassasiyetle ama tutkuyla... Onlar bilmez ama ben bilirim ki, hiç bir
erkeðe böylesi büyük aþkla dokunmuþluðum yoktur. Elimden cildini okþadýðým kitabý býrakýr
baþkasýna geçerim, bu kitapla diðerini aldatýrým bir müddet, derken merak ederim... Nasýl þeydir ?
Nasýl histir ? "Yazmýþ olduðunuz kitabý diðerleri arasýnda bulmak ve birilerinin açýp sayfalarýnda sizi
okuduðunu görmek". Yalan mi söyleyecegim ? Nasýl da imrenirim !
Arka kapakta resim varsa eðer, kameraya tam cepheden bakmýþ ve en derin bakýþýný fotoðrafçýya
yakalatmýþ yazarý incelerim. "Neye benzer ?" diye deðil, "O anda aklýndan ne geçer ?" diye...
- Offf ulan, bir de resim derdi çýktý. Kaç tane çekti bu adam ? Saatlerdir buradayým. Þu iþkence bitse
eve gitsem artýk!.... gibi bir þey mi ?
Dikkat ettiniz mi ? Genelde hep bir el dayanmýþtýr o baþa. Resimlerden, el yazýlarýndan kiþilik
çözümlemeleri yapanlar nasýl yorum getirirler acaba ?
- Yazarýn kafasýna dayadýðý el kullandýðý eldir ! 'Bu kitabý iþte bu elle yazdým' demek ister. Yoksa çok
düþündüðü için, tek baþýna taþýnýlmayacak kadar aðýr mýdýr o baþ ?
Merak ederim bu dünyayý, yazarlar dünyasýný. Nasýl olur bu iþler ? Sýradan bir iþ basvurusuna mý
benzer ?
- Ýyi günler beyefendi, gazetede ilanýnýzý gördüm, yazar arýyormuþsunuz...
Kapý kapý gezip yazdýklarýnýzý beðenip yayýnlayacak editörü bulmaya çalýþmak, iþ veren bulmaya
çalýþmaktan farklý mýdýr ki ? Yoksa gerekli olan tanýdýk vasýtasý mýdýr ?
- Ýyi akþamlar beyefendi, ben üst kattaki komþunuz Nadir. Dün akþam hanýmýnýz yarým bardak un
istemeye gelmiþti hani. Editör olduðunuzu duydum. Bizim oðlan sürekli birþeyler yazar. Senelerdir bir
baltaya sap olacak diye ümitlendik durduk. Bir baksanýz, yazýk günah, belki beðenir yayýnlarsýnýz.
Hadi diyelim editörü bulduk, peki kimin tarafýndan yazýlýr kitabýn baþýndaki öz geçmiþler ? Yazarýn
kendisi, baþkasýnýn aðzýndan, ansiklopedik dille mi yazmýþtir, yoksa gerçekten bir diðer el mi kaleme
almýþtýr ? Belki de yazar kitabýný editöre yollarken Cv'sini de iliþtirir. Ya da editörün þöyle bir talepte
bulunduðu hayal edilebilir mi ?
- Þimdi hakkýnda araþtýrma falan yapabilirim de, bu senin ilk kitabýn. Hangi kaynaktan bulacaðým seni
? Sen iyisi mi elin deymiþken özgeçmiþini de yazýp þu numaraya fax'layýver.
Ve soyunur yazar kendini tanýtmaya, "Falanca, þu senede þurada doðdu, burada okudu, þunlarý yaptý,
bunlarý yapýyor, ve onlarý yapma ihtimali var"... gibi. Ve ben bu tanýtýmlarda neye bakarým ? Yazarýn
doðum tarihine ve ilk kitabýnýn basýlýþ tarihine... Hani büyüyünce yazar olacaðým ya, ne kadar geç
kalmýþým bilmek isterim. Zannedersiniz, tecrübesi olan insan yazar, yazmýþtýr ve yazacaktýr. Ama
dikkat edin bakýn, yazarlarýn büyük kýsmýnýn ilk kitaplarýnýn gencecik yaþlarýnda yayýnlandýðýný
görürsünüz. Çünkü sanýldýðý gibi tecrübe iþi deðildir ( kaldi ki tecrübe, senelerle deðil yaþananlarla
ölçülür ). Yazmak bir dürtüdür, nefes almak, yemek, içmek, uyumak, seviþmek gibi doðal bir dürtü...
Bir yaþam biçimi, yaþa, baþa, mesleðe, geldiðiniz ve gittiðiniz yere bakmaz...
Ýlahileþtirdiðim bu meslek ( ki buna meslek demek bile hakaretmiþ gibi gelir ), iþin içine reklam girdi
mi pek gözümden düþer ya, eðer geçimini yazým yoluyla saðlayacaksa yazarýn bir þekilde reklamýný
yapmasý maalesef gereklidir. Ýmza günlerine gitmesi, röportaj yapmak isteyen varsa kabul etmesi.
Belki de o röportajý yaratmak durumundadýr kim bilir ?
- Abicim, beni röportaja çaðýrsana gözünü seveyim, son kitabým satýlmýyor, çocuðun okul taksidi
geldi. Evlere þenlik, tam benlik !
Ve derken yazar kameralarýn karþýsýna çýkacak, satýrlarýný çeþit çeþit algýlamýþ okurlarýna laf anlatacak.
- Kitabýnýzdaki postmodern akýmýn etkisi, soyutlamalarýnýzdaki özen... diye baþlayýnca zaten, kitabý
okumuþ bu çok bilirkiþi... ne diyecek ?
- Yok kardeþim akým makým, yazasým geldi yazdým. Hangi soyutlama anlamadým ki ! O bahsettiðiniz
bölümde yaðan yaðmur, çakan þimþek, bunlar olmuþtur... Somuttur bunlar somut !... demesi mümkün
müdür ? Valla ben derim de, kitabýmýn satýlmamasý uðruna, herkes diyebilir mi ?
Peki ya imza günleri...
- Ben rica etsem bu kitabý kuzenim, yeðenim, baldýzým, kankardeþim, caným ciðerim için imzalayabilir
misiniz ? Sizi ve yazdýklarýnýzý çok sever. Bütün kitaplarýnýzý okumuþ.
- Kardeþim bu benim ikinci kitabým...?
- Aaa evet, iþte bunu da okudu mu hepsini okumuþ olacak. Ýsmi Nazife...
Bu imza iþini hiç anlamam. Ýnsan tanýmadýðý birine ne yazar ?
"Nazife'ye sevgilerle."
Peki ama ne belli bu Nazife'yi seveceði. Ya illet, cadý bir þeyse...
- Sadece imza atsam olmuyo mu teyze ? Yani Nazife'nin huyunu suyunu bilmem, laubali olmayalým
þimdi durup dururken...
En iyisi kitabýn kapaðýna yazarýn ismi olarak üç harf tek hece "nur" yazdýrtmak. Hem erkek, hem kadýn
olabilir. Okuyucu nasýl hissetmek isterse. Geçmiþime de gerek yok, yazdýklarýmda benden kýrýntýlar
olacaktýr nasýlsa. Resmim de bana kalsýn. Beni bilmesinler. Beni ben olduðum için deðil, sadece
yazdýklarýmý okusunlar isterim. Kitabýmý da istedikleri için alsýnlar, biryerlerde kritiðini, televizyonda,
dergide röportajýmý gördükleri için deðil. Editörümden rica ederim arka kapaða özet de koydurtmaz.
Kalmasýnlar etki altýnda, anlamak istediklerini anlasýnlar diye. Röportajlar, imza günleri için de tekrar
rica ederim, zorlamaz beni editörüm. Bilir çünkü, gelemem, yapmacýklara, zorakilere. Hem ben gizemi
de severim. Hep iddia eder ve þu teorimi ileri sürerim. Ýki sandýk yanyana dursun. Birinin kapaðý
içindekileri gösterecek þekilde ardýna kadar açýk. Diðeri kapalý, kilitli. Anahtarý yan odadaki dolabýn iç
çamaþýrlarýn bulunduðu çekmecesinde, çoraplardan birinin içinde saklý olsun. Hangisi daha çok ilgi
çeker ?
Bütün bu teknik sorunlara çözüm bulduktan sonra, geriye kalýr küçük bir detay : Adý geçen kitabý
yazmak...
Gözüm saate kayar derken, artýk iþe dönmem gerekir... Eðer elimdeki kitabýn ilk paragrafýný da
okumuþsam, kasaya yönelirim, yüzümde tebessüm. Kasiyer beni görmeye alýþkýn, gülümseyiþime
cevap verir. Oysa güldüðüm hayallerimdir. Kitabý uzatýr, ödememi yapar, kitabýn içinde olduðu o
küçük sarý torbayý tezgahtan alýr, hemen okumaya baþlamak arzusuyla sabýrsýz, arabama yönelirim.
Ve büyüyünce ben de yazar olmak isterim...
Ayþenur Güven
Belçika
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
PASTORAL EFEMER : Zeki Yýldýrým
EÞEYSEL KARAKTERLERÝMÝZ
Biyoloji derslerinde eþeysel karakterleri anlatmaya baþlarken, öðrencilerimin dikkatlerini derse
toplamak için sað ellerini, sýranýn üzerine koymalarýný rica ederim. Ýstekliler kadar olmasa bile
isteksizler de çýkar. Sanki onlar da,"þu daðý bu tarafa devirin" demiþim gibi bana bakarlar ve hadi
sana bir kýyak yapalým bakalým gibilerinden ellerini lütfen sýralarýnýn üzerine koyarlar. Hemen
"ellerimiz görsel olarak bizim cinsiyetimi belli eder; bir erkek eli bir kadýn elinden farklýdýr" dediðimde
bir kýsmý alaycý alaycý "aman tanrým ne büyük sürpriz" derken; bir kýsmý da götürmek istediðim
istasyona doðru bir hýzlý adým daha atarlar. "Cinsiyet olarak erkeklerin iþaret parmaklarý, yüzük
parmaklarýndan biraz daha uzundur. Bu da bizim dýþ görünüþümüzle deðerlendirmeden, cinsiyetimizi
belli eder ve kesin bir sonuçtur" dediðimde ortalýk birden buz keser. O ana adapte olamayanlar
hemen yanlarýndaki öðrenciyi dürtükleyerek "Hoca ne dedi yaaaaa ?" derken diðerleri sessiz bir
þekilde, gizliden gizliye parmaklarýný incelerler. Kýz öðrenciler daha rahat erkekler tedirgindirler.
Karizma vardýr ortada, iþaret parmaðým kýsa ama ben halis muhlis bir erkeðim deme ve bunu
kanýtlama þansý yoktur. Gizli bakýþlar sürerken öðrenciler sessizdir ama iddiamýn doðruluðunu
parmaklarýnda görenler hemen zafer nidalarý ile sýnýf içinde çýðlýk atarken, iyi gözlem yapamayanlar ve
göz yanýlgýsý çekenler ellerine bakmayý býrakýp, doðru gözlem yapmýþ arkadaþlarýnýn parmaklarýna
bakarlar. Hatta þimdi bu satýrlarý okuyan sevgili KM'lilerin çoðunun ayný gözlemi yapmaya baþladýðýný
görür gibiyim.
Erkeklerde de parmaklar sýranýn üzerine býrakýldýðýnda yüzük parmak, iþaret parmaðý ile eþitmiþ gibi
hatta kýsaymýþ þeklinde gözükür. Bu çoðu erkekte, bir sessizlik þoku oluþturur. Bazýlarý "hadi ya,
doðru deðil" deseler de yüreklerini o anda bir kurtçuk kemirmektedir. Ne olur hocam bunun doðru
olmadýðýný söyleyin dercesine, daðlarý deviren ama parmaklarýnda istenilen sonucu göremeyen
çocuklar, süt dökmüþ kedi gibi yalvaran gözlerle bana bakarlar. Ben iddiamda ýsrarlý davranýrým "evet
çocuklar, tamamen doðrudur. Ýþaret parmaðýnýn uzun oluþu erkeksi bir karakterdir, yoksa diðer
olasýlýk geçerlidir" dediðimde çoðunun kalbindeki kurtçuk resmen koca bir kurt haline dönüþür.
Gönlüm bu oyunu sürdürmeye razý olmaz ve "Yalnýz, bazý arkadaþlar yanlýþ bir gözlem yapýyor"
dediðimde ise, sanki bir can simidi görmüþçesine bakýþlar yumuþar, kurt ise bir mola verir. "Evet bazý
arkadaþlarýmýz, parmaklarýn baþlangýç yerinden deðil de, uç kýsýmdan ölçüm almaktadýr" dediðimde, I.
Parmak Savaþý'nýn yenikleri daha dikkatlice parmaklarýna bakarlar. "Bingo!", evet ben erkeðim, zaten
hepte erkektim, bakýn, bakýn….
Evet parmaklarýmýzdaki yapýsal farklýlýklar kadar uzunluk farklýlýklarý da eþeyler arasýnda farklýdýr ve
bu anlamda yukarýda anlattýklarým da tamamýyla doðrudur. Bunlar bizim yapýsal eþey
karakterlerimizdir. Eþey kimliðimizi oluþturan temel geliþmeyi ise sekonder eþey karakterleri
saðlamaktadýr. Þöyle genel bir bilgiyle baþlayalým: Dioik (erkek ve diþi organlar ayrý fertlerde olanlar)
olan fertlerin bir grubunda diþi organlar, bir grubunda da erkek organlar geliþir, iki farklý eþey
arasýnda, bu önemli farktan baþka farklar da bulunmaktadýr. Bunlara sekonder eþeysel farklar denir.
Böyle farklar sayesinde birçok canlýlarda ilk bakýþta erkek ve diþi fertleri birbirinden ayýrt etmek
kolayca mümkün olmaktadýr. Örneðin koca ibiðiyle horoz, tavuktan kolayca ayrýlabilir. Ergin
insanlarda erkek ve diþide pelvis bölgesinin, süt bezlerinin ve daha birçok vücut kýsýmlarýnýn
geliþmesinde ve seste görülen farklar sekonder farklarý teþkil ederler. Birçok yüksek organizasyonlu
hayvanlarda, özellikle omurgalýlarda ovaryum ve testislerin sekonder ürünü olan eþey hormonlarý
sekonder karakterleri önemli derecede deðiþtirebilir. Örneðin kümes hayvanlarýnda genetik bakýmdan
diþi olan bir fertten, erken safhada ovaryumlarýn çýkarýlmasý tüylerin ve teleklerin erkek fertteki gibi
geliþmesine, erkekteki gibi davranýþlara ve hatta testislerin belirmesine, yani diðer eþeyin belirmesine
sebep olmaktadýr.
Bu safhada, bütün canlýlar eþeysellik yönünden çift potansiyelli olarak görülür genellemesine bir göz
atalým. Yani doðduklarýnda döllenme anýndaki gonozomun cinsiyete yönelik olarak ta katýlýmý
sonrasýnda, canlý dünyaya geldiðinde birincil olarak oluþmuþ eþey organlarýna raðmen, cinsiyet
olarak bir temsil özelliði yoktur. Örneðin insanlar her iki eþeyi de meydana getirecek genlerin tümüne
sahiptir. Bir kadýn tam bir sakalý, erkek kasýný ve erkek organlarýný; bir erkek de diþi üreme organlarýný,
büyümüþ memeleri yapacak ve çocuk emzirme, bakma ödevini yürütecek genlerin hepsine sahiptir.
Bu iþlevsiz genlerin bir kýsmýný uyarmak suretiyle etkisini açýða çýkarmak mümkündür, örneðin, erkek
kedilere uygun diþilik hormonlarý verildiðinde, süt vermeye ve yavrularý emzirmeye baþlar. Bu nedenle
eþey saptanmasý, bir bireyde bulunan her iki eþeye ait gen takýmlarýndan yalnýz bir tanesinin iþler hale
getirilmesini ifade eder. Ancak eþeysel yönelim tamamýyla tesadüfi bir olay da deðildir. Ayrý eþeyli
canlýlarýn büyük bir kýsmýnda, eþey saptanmasý oldukça kesin olarak yapýlabilmektedir. Bu canlýlar
embriyonik geliþmenin oldukça erken evrelerinde, doðal olarak her þeyin optimal seyrettiði
geliþmelerde yalnýz bir eþeye ait genlerin iþlerliðini ve diðer eþeye ait genlerin bastýrýlmasýný
saðlayacak yeteneði kazanmýþtýr. Bu da, yaþamý oluþturan temel bir dengedir.
Ancak yaþamda eþey deðiþmelerine ovaryumlarýn, tümör teþekkülü veya tüberküloz gibi hastalýklar
sebebiyle tahrip olmasý yol açar. Geri kalan ve testislere benzeyen dokular erkeklik hormonlarý
meydana getirir. Bu sebeple hayvan kýsmî eþey deðiþmesi gösterir. Eþey hormonlarýnýn etkisine ait iyi
bir örnek sýðýrlarda görülmektedir. Eðer bir diþi dana ile bir erkek dana ikiz kardeþler olarak dünyaya
gelirse ekseriya diþi steril olur ve buna frimartin adý verilir. Bu olay þu þekilde geliþmektedir. Kan
damarlarýnýn kaynaþmasý dolayýsýyla bu Ýki ferdi verecek olan embriyolarýn kan dolaþýmý ortak olur. Bu
yolla erkek embriyonun erkeklik hormonlarý diþi embriyoya geçer ve hem diþilik bezlerinin
geliþmesine engel olur hem de onda sekonder erkek eþey karakterlerinin geliþmesini hýzlandýrýr.
Sonunda frimartin, bazý erkek karakterlere sahip bir interseks olarak dünyamýza ayak basar. Bitkilerde
böyle bir durum ortamýn etkisiyle görülmektedir. Dioik keten bitkilerinde erkek çiçeklerin meydana
geldiði gün uzunluðu deðiþtirilince erkek bitkilerde diþi çiçekler açar. Ayný iþlem karþýsýnda býrakýlan
diþi bitkilerde de erkek çiçekler hasýl olur.
Bir anlamda yaþamda eþeysel farklýlýklar siyah ile beyaz farklýlýðýný göstermez. Örneðin sýðýrlarýn süt
verme özelliðine bakalým. Ortam þartlarýnýn büyük ölçüde etkilediði bu özellik genlerin kontrolü
altýndadýr. Süt oluþumunu saðlayan genler, þüphesiz inekte olduðu gibi boðada da vardýr. Fakat
erkeklik hormonlarýnýn bulunduðu ortamda bu genler çalýþamadýðý için boðalarda, ve diðer
memelilerin erkeklerinde süt bezleri geliþemez ve süt oluþumu görülmez. Fakat bu babalar taþýdýklarý
süt yapan genlerini döllerine verdiklerinden bol süt veren ineklerin elde edilmesinde, bu yönden
istenen genlere sahip boðalar raðbet görmekte ve suni döllemeler için kullanýlmaktadýr. Görüldüðü
gibi birçok genler eþey kromozomlarý üzerinde bulunmamakta, fakat onlarýn faaliyeti eþey
hormonlarýna baðlýlýk göstermekte, yani eþey tarafýndan sýnýrlandýrýlmaktadýr. Ýnsanda ovaryumlar,
diþi hormonlarý kana salar ve vücudun birçok kýsýmlarýnýn diþi yönde farklýlaþmasýna sebep olur.
Testislerin kana saldýðý erkeklik hormonlarý da erkek yönde farklýlaþmalarý kontrol eder. Eðer bir
erkeðin testisleri çýkarýlarak yerine ovaryumlar implante edilirse onun körelmiþ halde olan memeleri
geliþir ve hatta süt salgýlar. Ortamda diþi hormonlar bulunduðu zaman, genetik bakýmdan erkek (XY)
olan hücreler de, diþi (XX) olan hücreler de bir diþi vücut meydana getirebilirler. Erkek hormonlarýn
bulunduðu bir ortamda ayný hücreler bir erkek vücut hasýl ederler. Bu gösteriyor ki sekonder eþey
karakterleri eþey hormonlarýnýn etkisi altýnda meydana gelmektedir. Hatta genital organlar gibi primer
eþey karakterlerinin de eþey hormonlarýnýn etkisi altýnda olduðu bilinir. Hormonlarýn etkisiyle eþey
karakterlerinin tayin edilmesi genetik bir mekanizma ile eþey tayinine aykýrý gibi görünebilir. Fakat
aslýnda böyle bir aykýrýlýk yoktur. Çünkü olay, genlerle baþlar, hormonlarla devam eder ve eþeysel
farklýlaþma ile sona erer.
Fiziksel ve kimyasal koþullar da eþey saptanmasýnda oldukça etkendirler. Yaþam süresince göre eþey
farklýlaþmasý gösteren yani yaþamýnýn belirli evresinde erkek, daha sonra diþi olabilen bir çok hayvan
türü vardýr. Yine aþaðý organizasyonlu canlýlarda erselik lik (hermafroditizm: Hermes + Afrodit) yani
her iki eþey organýna sahip olma özelliði oldukça yaygýndýr.
Toparlarsak kromozomlar, insan eþeyinin saptanmasý için en önemli faktör olmasýna karþýn, eþeysel
özelliklerin ortaya çýkmasýný eþeysel hormonlar denetler. Eðer ergenliðe ulaþmadan bir çocuktan
testisler çýkarýlýrsa normal erkeði karakterize eden sakal, ses kalýnlýðý, kas oluþumu ve diþilerle
eþeysel iliþkiler ortaya çýkmayacaktýr. Erkeklik hormonlarýnýn yaþamýn ilk evrelerinde normalden fazla
salgýlanmasý, o kiþinin eþeysel olgunluða çok erken ulaþmasýný; kýsa ve týknaz olmasýný saðlayacaktýr.
Diþilik hormonlarý da diþiler üzerinde ayný rolü oynar. Bazý erkeklerin testisini çýkarmak ve diþilik
hormonlarý uygulamak suretiyle bir eþey deðiþikliði meydana getirmek olasýdýr. Normal koþullar
içerisinde insanlarda da eþey deðiþimi olmaktadýr. Bazý insanlar görünüþ bakýmýndan diþi olmalarýna
karþýn, kromozom yapýlarý XY'dir. Bu kromozom yapýsýný taþýyan görünüþte kadýnlar spor
müsabakalarýna kabul edilmezler. Çünkü kas yapýsý bakýmýndan erkektirler. Epitellerinden alýnan bir
parçada yapýlan boyamada çekirdeklerinin içinde kromatin lekesi görülmez. Kadýnlarýn XX
kromozomlarýndan biri her zaman inaktif olduðundan normal zamanda boyanabilir ve böylece diþi
hücrelerin çekirdeðinde kromatin leke görülür. Halbuki erkeklerde bir X olduðundan her zaman aktiftir
ve normal zamanda boyanmazlar. Tek bir gen insanlarda bu eþeyselliðin deðiþimini saðlayabilir. Bu
gen ilk olarak sýçanlarda gösterilmiþtir. "Androjene-duyarsýzlýk geni" olarak bilinir. XY kromozom
kombinasyonu, yaþamýn ilk evrelerinde testostron üretimine neden olur. Fakat vücut hücreleri bu
hormondan tam anlamýyla yararlanamaz. Çünkü, hormonu hücre içerisine taþýyan mekanizmada bir
bozukluk meydana gelmiþtir. Bu bozukluk da tek bir genin deðiþimiyle ortaya çýkar. Böyle bir bireyin
diþi görünüþü kazanmasýnýn nedeni de tüm erkeklerin belirli bir oranda diþilik hormonlarý
çýkarmasýndan dolayýdýr. Normal zamanda, bu hormonlar, bol miktarda bulunan erkeklik hormonlarý
tarafýndan bastýrýlýr. Bu durumdaki hücreler erkeklik hormonuna tepki göstermediðinden ve yalnýz
diþilik hormonlarýný alacaðýndan, dýþ görünüþleri yönüyle diþilere benzerler. Bu þekilde olan diþiler
kýsýrdýr ve rahimleri yoktur. Fakat normal çiftleþme iþlevini yapabilirler.
Androjen hormonun vücuda enjekte edilmesi, özellikle kaslardaki protein sentezinin uyarýlmasýna ve
dolayýsýyla vücut aðýrlýðýnýn artmasýna, keza bunun yanýnda karaciðer ve böbreklerin hacimce
küçülmesine neden olur. Kemiklerin irileþmesini ve kalsiyum birikmesini saðlar. Testosteron ve diðer
androjenler, büyümeyi uyarýr ve ikincil erkeklik Özelliklerinin oluþumunu saðlarlar. Bunlar dýþ eþey
organlarýnýn büyümesi, seminal vezikül ve prostat gibi yardýmcý bezlerin büyümesi, sakalýn ve göðüs
kýllarýnýn çýkmasý, sesin kalýnlaþmasý, psikolojik olarak erkeksi davranma, vs. gibi deðiþikliklerdir,
ikincil eþey özellikleri, diðer hayvanlarda, deðiþik þekilde ortaya çýkar; örneðin, geyiðin boynuzunun
çýkmasý, kuþlarda ibiðin oluþmasý veya eþeyin tüylerinin kendine özgü olarak renklenmesi, bazý
hayvanlarda yele oluþumu vs. gibi özelliklerle kendini gösterir. Erkek eþey hormonlarý, her iki eþeyde
de kýsmen çiftleþme için arzularýn ve kavuþma davranýþlarýnýn artmasýna neden olur. Olgunlaþmamýþ
bireylerde testislerýn çýkarýlmasý (kastrasyon = buruki ikincil eþey özelliklerinin geliþimini önler.
Kýsýrlaþtýrýlmýþ insanlarda, yani hadýmlarda, ses perdesi incelir, sakal çýkmaz, eþeysel organlar ve
eþeysel bezler küçük kalýr. Keza kemiklerin sertleþmesi azalýr ve kemik epifizinin belirli yaþlarda
uzamasý durdurulamadýðý için, tipik bir boy uzamasý görülür. Metabolizma ve uyarýlabilme yeteneði
düþer; dövüþme ve saldýrganlýk eðilimleri azalýr Kaslar ince lifli ve yumuþaktýr, yað birikimi
alýþýlagelmiþ yerlere deðil de, genellikle daðýnýk bir þekilde depolanýr. Bu nedenle buruk edilmiþ
hayvanlarýn kas lifleri arasýna daðýlmýþ durumda yað toplanýr; bu da, yumuþaklýðý saðladýðý için, etin
deðerini yükseltir. Erkeklerde, özellikle kalçalara yað toplanmasýna neden olur. Bazen bu yað
toplanmasý aþýrý þiþmanlýklara neden olur
Cinsel yapý ve cinsel kimlik oluþumu üzerine yaþamda çok sayýda ilginç gözlemler bulunmaktadýr.
Örneðin sosyal yaþam gösteren bazý maymun türlerinde çok güçlü ve erkeksi özellikleri öne çýkmýþ
liderin olduðu topluluklar içinde çiftleþebilme þansýný kaybeden erkeklerde kendi kendini tatmin etme
davranýþlarý yanýnda, homoseksüellik ve diðer sapma tercihler sýklýkla görülmektedir. Yine benzer bir
eðilim sert babaya sahip maymun ailelerin çocuklarýnda rastlanýlmýþtýr. Bu tip geliþimlere insanlarda
da rastlanmasý hiç te sürpriz deðildir. Örneðin bir kýz gibi giydirilen erkek çocuklarda, erkek gibi
davranmasý istenen kýz çocuklarda cinsel kimlik bulanýmý gözükmesi ve düzgün bir cinsel yaþama
sahip olamamalarý hiçte þaþýrtýcý deðildir. Bu baðlamda çevresel faktörler, yetiþtirme ve eðitim belirli
oranlarda etki yapan faktörlerin baþýnda gelmektedir. Bu faktörler içine marjinal olma ve baþkaldýrma
davranýþlarý da belirli þekillerde dahil edilebilirler. Çocuk yetiþtirme zorunda kalan ailelerin katiyetle
çocuklarý üzerinde sürekli bir kontrol mekanizmasý oluþturmasý bir zorunluluk olarak gözükmektedir.
Tabi ki bu kontroller çocuðu boðacak, ters tepki vermesini saðlamayacak þekilde; özgür, seviyeli,
bilinçli ve demokratik olmalýdýr. Çocuklarýmýzýn bu bakýþ açýsý içerisinde kendini, gereksinimlerini,
problemlerini ve bunlarýn karþýlýklarýný bilecek þekilde özgürce yetiþtirilmesi talepleri bir temenniden
öte bir zorunluluk olarak biz yetiþkinlerin boynuna asýlmýþ olan en önemli veballerdendir.
Zeki Yýldýrým
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden: Ayfer Arman
KM
Bir dosttum tavsiye etmiþti siteyi. " Gel, rahatlarsýn. Seversin sen yazý yazmayý, tam sana göre bir yer"
demiþti.Girdim..
Ana sayfayý inceledim önce, hoþ bir yere benziyordu. Sonra duvar panasuna takýldý gözüm, espriler
seviyeliydi. Eh ilk izlenim olumlu baktým, ya Allah deyip daldým sohbet odasýna. "Selam" dedim, nabýz
yokluyorum aklýmca.
Selamlar geldi, kuru yalýn. Bir süre konuþmalarý izledim sessizce maksat, bir uçtan yakalayýp
muhabbeti balýklama dalmak içine. Ýlk fýrsatta daldým balýklama. Çok balýklama dalmýþ olmalýyýmki,
notumu verdiler hemen. Sazan!..
Ýçimden ya sabýr çekip, kollamaya baþladým ikinci fýrsatý. Çok geçmeden biri sordu..
-Yenimisiniz burada?
-Evet.
Hoþ geldin yazýlarý geldi tek tük, sonra kesildi yazýlar. Çýrpýnýp duruyorum makinenin baþýnda ne
yapsam diye. Ve buldum!..
-Nasýl pembe yazmayý baþarýyorsunuz acaba?
Hay sormaz olaydým!.. Biri atladý oradan.
-Ýki dolar ver söyliyeyim..
Ne oluyor dememe kalmadý açýkladý birileri " Burada kuraldýr, yok öyle parasýz soru sormak. Her soru
için iki dolar vereceksin arkadaþa. Kural böyle".
Uyanýklýk yapýp beynimi gösterecegim ya göya..
-Buyrun yüz dolar. Soru sordukça düþersiniz iki dolar içinden..
Gülüþme sesleri geldi her yandan. Para üstü yok burada gitti yüz dolarýn diyen basýyor kahkahayý.
Morardým makinanýn baþýnda resmen. "önemi yok"
yazarken onlara söyleniyorum kendi kendime. "Sinir þeyler ne olacak". Derken yeni biri geldi odaya
"Selam" yazdý. Aman efendim ben dururmuyum (sazanlýk harbi yakýþtý bana) atladým hemen.
-Selam hoþ geldiniz.
-Bu kim, yenimi?
"Evet" diye yanýtlarken bir yandanda gülümsüyorum aklýmca sevimli görünücem.
-Komik olan ne?
Buyur buradan yak, ukala þey ne olacak!.. Güler yüzlüyüm falan diyecek oldum ama ne mümkün.
Yazýmýn sonuna "caným" kelimesini eklemiþim vay senmisin ekliyen. Bir dövmediði kaldý beni
hatun'un. Yok efendim sevmezmiþ öyle kelimeleride bu ne samimiyetmiþte, nereden caný
oluyormuþumda.. Sýkýyorum makine baþýnda resmen diþlerimi. "Bir daha dikkat ederim pardon"
yazarken ona, bir yandanda yüksek sesle söyleniyorum. Caným.. Caným..Canýmmmmm..
Tam sakinleþmeye baþladým, yeni biri girdi odaya neþeyle.
-Selam arkadaþlar:)
Hemen üzerime alýnýp atladým, hiç dururmuyum..
-Selam sizede..
Týnmadý bile... Konuþup, gülerek hatýr sordu herkese, bana kuru bir selam bile yok. Geldiði gibi çýkýp
kayboldu acil kapýsýndan. Son bir gayret topladým cesaretimi, yaþýmý yazayýmda görsünler dedim.
Utansýnlar, büyükle dalga geçmek ne demek?
-Yaþým kýrkbeþ, ya sizlerin yaþlarý kaç acaba?
Hay yazmaz olaydým.. Yahu yeni yetme sandýklarým neredeyse akraným, gülüþme sesleri geliyor her
yerden. Sindim makinanýn baþýnda yüzüm mosmor. Tam umutlarýmý yitirme noktasýna gelmiþtimki,
yüz dolarýmýn üzerine yatan arkadaþ geldi özelime.
-Ýsmi yazýlan, Pembe görür yazýlarý. Ýki dolarsa aramýzdaki bir espiri sadece hoþ geldiniz aramýza.
Aceleyle, teþekkür edip elim ayagým bir birine dolanarak derin bir oh çektim içimden. O kadarda sinir
degiller yahu..
Aradan bir hafta geçtiðinde ilk yazým yayýnlandý sitede. Ýlk gün selamýmý almayýp, acil kapýsýndan
giden yollamýþtý üstelik yazýmý editor'e.. Aman efendim bende bir sevinç. Görende "Sefilleri" ben
yazdým sanýr. Sonra yayýnlanan ikinci yazýmla resmen kendime gelmiþtim artýk. Ve her yazýyý okumaya
baþlamýþtým sitede yayýnlanan. Ne kadar güzel yazýyorlardý. Duygu taþýyordu her bir yazýdan. Ýlk gün
haklarýnda düþündüklerimi hatýrlayýp utanýyordum, okudugum her yazýda.
Bu gün yirmin'ci günü siteye giriþimin. Caným dememeyi ögrenip, dahasý yüregini gördüm ilk gün
ukala dediðim hatunun ve sinir oldugum diðerlerinin.
Ýki dolarý peþinen hazýrlýyorum soru sormadan ve yeni gelenlere ben hatýrlatýr oldum kuralý. Ha gayret
yazýyorum durmadan. Siteye kýrkbeþ yaþýnda gelen ben on yýl gençleþtim sanki. Evet seviyorum
burayý ve seviyorum yüzlerini hiç görmediðim ikinci evimin yaþayanlarýný. Ýyi ki varsýnýz ve ben iyi ki
buradayým...
Ayfer Arman
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Nurgül Eryeþil
KIRMIZI OKYANUS...
Seni en çok çocukluðuma, aþkýmýzý çocukça bir hataya benzetirdim.
Çocukluðumun kýrmýzý okyanusuydun sen, aklýmýn yýrtýk haritasýnda, bütün mavilerden sýyrýlan.
Renk körü balýklarý her þeye raðmen mutlu olan.
Renk körü balýklar nasýl bilinçsiz kabullendilerse kýrmýzý okyanusu, bende öyle kabullenmiþtim seni.
Körü körüne...
Nereden bilebilirdim ki, kýrmýzý okyanusumda vurgun yiyeceðimi.
Seni en çok çocukluðuma, aþkýmýzý çocukça bir hataya benzetirdim.
Çocukluk kahramanýmdýn sen benim.
Nereden bilebilirdim ki, þah damarýmý çocukluk kahramanýmýn mat edeceðini.
Çocukken þiir bir heceydi benim için.
Farklý hecelerin anlamý hep aynýydý iþte!
SEN!
Tek bir hece...
Þiirin ta kendisi olmayý baþarýyordun eninde sonunda.
SEN! Tek heceli bir kahramandýn...
Sen benim çocukluðumdun, sen kahramanýydýn heceleyen bir çocuðun.
Heceler "büyüdükçe" kelimeye,
Kelimeler "büyüdükçe" cümleye dönüþtü.
Oysa ben heceleyen bir çocuktum,
Sen bana okumayý öðretecek, sabýrlý bir kahraman....
........
Yalan!!!
.........
Heceleyen bir çocuðun heyecanýna ortak olamayan korkak kahraman...
"Kýrmýzý okyanus olmaz" diyerek bütün hayallerimi yýkan.
Renk körü balýklarýmý kurnazlýkla suçlayan.
Hecelerim seni ele verir diye korkup,
Saklanmak için yine benim deniz kabuklarýma muhtaç olan.
Sen! Korkak kahraman.
Hecelerim bir çocuk kurnazlýðýnda gülümseyerek
Verecekler seni ele.
Ben saklasam da geveze þiirlerim söyleyecek sýrrýmýzý herkese...
Heceleyen bir çocuk deðilim artýk ben.
Bütün aynalara anlattým yaptýklarýný, benim kadar tanýyorlar seni.
Üstelik kandýramazsýn beni,
Çünkü heceleyen bir çocuk deðil artýk aynalardaki.
Geveze þiirleri yazanýn ta kendisi.
Aklýmýn haritasýný çizdim yeniden, rüzgar benden yana esmekte.
Kaðýttan bir gemi yaptým kendime, "Kýrmýzý Okyanusa" açýlacaðým.
Þiirlerim bir çocuk kurnazlýðýnda gülümseyip ele verecek seni.
Zor olacak her þey senin için, belli ki!
Hayal etmektir en kolay firar.
En iyisi!!!
Sen de aklýndaki eski haritayý yýrt at.
Çocukluðuna geri dön ve kýrmýzý bir okyanus yarat,
Ýçine gözleri sana benzeyen balýklar koy.
Kaðýttan bir gemi yap,
Açýl yarattýðýn kýrmýzý okyanusa.
Bu sana ders olsun!
Bir daha da,
Heceleyen bir çocuðun hayallerini yýkma...
Nurgül Eryeþil
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci: Hakan Þevket Telkes
Kuni'ye Mektup...
Sevgili Kuni. Öncelikle memleketimizi ziyarete gelen bir yabancý olduðun için geleneklerimize uygun
olarak sana bir "hoþgeldin"demek istiyorum.Sanýrým bu hengamede bunu akýl eden birileri
olmamýþtýr. Ama bu seni yanýltmasýn. Biz türklerin en büyük özelliklerinden biri misafirperver
olmamýzdýr.
Kusura bakma, gazetedeki"koca arýyorum" ilanýný görmedim. Gerçi görsem de farketmezdi, çünkü bir
kýz arkadaþým var. Neyse, adýna ilk kez bir kaç gün önce haber bültenlerinden birinde rastladým.
Eskiden gerçek haberler verirlerdi o saatlerde.Olsun ben de alýþtým artýk magazin dolu haberlere ve
"haber" diye sunulan saçmalýklara.
Ne diyordum? Hah, haber bültenlerinde bahsediyorlardý senden. Gazeteye ilan vermiþsin ve
evlenecek birini arýyormuþsun. O gece benzer haberleri bir sürü kanalda defalarca izledik milletçe.
Sonradan gazetelerde de çýkmaya baþladý haberlerin (acaip meþhur oldun yani) ve hakkýnda daha
baþka bilgilere de sahip olmaya baþladýk hep beraber. Seninle öyle haþýr neþir olmuþuz ki senin
yüzünden "Biri Bizi Gözetliyor" un sona ermesi ve Sulugöz Edi'nin birinci olmasý bile kaynadý gitti
arada.
Kusura bakma hep konudan sapýyorum bir daha olmayacak söz.Bu haberleri okudukça seni daha iyi
tanýmaya baþladým ben. Ýsmin Kuni Nakazano'ymuþ.
Sizin oralardaki bir TV kanalýnýn " Kim bir Türkle evlenmek ister?"
Çaðrýsýna uyarak girmiþsin bu iþe. Üstelik zengin ve köklü bir ailenin mensubuymuþsun.
Gazetede yazýlanlara göre ilanýn okuyan 150 Türk genci Türkiye'nin dört bir yanýndan bambaþka
hayallerle Ýstanbul'a gelip form doldurmuþlar ve fotoðraflarýný býrakmýþlar. Bu adaylar kendilerini sana
beðendirmek için Elmadað'daki Spica Bar'a gelip uzun kuyruklar oluþturmuþlar. Sen de bunlarla
Boðaz'da tekne gezisi yapýp geziden sonra 10 kiþiyi seçmiþsin. Ama yine de kararsýzmýþsýn.
Veee bugün merakla gazeteleri açýp baktýk ki bu 10 adaydan hiçkimseyi seçememiþsin. Çünkü
hiçbirisini beðenmememiþsin adaylarýn.
Bak Kuni, umarým sana böyle samimi davranmama kýzmazsýn. Sen bizden biri oldun artýk. biz
Japonlarý severiz. Hatta bir zamanlar Japonca öðrenmeye baþlamýþtýk. "Shogun" diye bir film vardý.
"Hay toranaga sama, Anjinsan" en sevdiðimiz kelimelerdi. Kusura bakma o zamanlar çocuktum
hatýrladýklarým bu kadar. Ama Allah seni inandýrsýn bu diziden öðrendiði Japoncayla Japonya'ya
giden, ya da en azýndan Japon turist bayanlarla baþarýlý baðlantýlar kuran nice büyüklerim vardý o
zamanlar.
Bu yüzden kafama takýlan bazý sorularý sormak istiyorum sana. Bu þaklabanlýða neden alet
oluyorsun? Uzakdoðulu erkekler genelde kýsa boylu, sarý tenli, kýlsýz olduðu için Uzakdoðulu
kadýnlarýn kýllý, esmer, yapýlý Türk erkeklerini çekici bulduðu gibi söylentiler duymuþtum eskiden.
Hatta bunu Avrupalý kadýnlar içinde söylüyorlardý ya neyse. Bu söylentiye sen de mi inandýn yoksa? E
madem öyle gelen adaylar içinde olmalýydý bunlardan.
Neden seçmedin birini? Seni paran için istediklerini söylüyorsun. Kusura bakma da bu tür ilanlarla
ortaya çýkarsan alacaðýn cevap budur. Bu ülke burayý terketmek arzusuyla yanan insanlarla dolu. Hele
iþin ucunda hazýr para varsa.
Yanlýþ anlama. Bunu bir üyesi olduðum "Türk Erkeði Popülasyonu"nu kötülemek için söylemiyorum.
Dünyanýn neresine gidersen git, -kendi ülkende bile- karþýlaþacaðýn þey budur. Fazlasýný bekleme.
Gençsin (kusura bakma güzelsin diyemiyorum) ve hayallerin var. Hayatýný birleþtirebileceðin bir eþ
arýyorsun. Ama bunun yolu bu mudur sence? Siz Japonlar'da da mý kayboldu artýk bazý deðerler?
Benim bildiðim kadarýyla Japonlar gururlu ve onurlu insanlardýr. Bunun için ölürler bile. O yüzden
gerçek bir Japon'un yapmasý gerekeni yap. Kendini daha fazla küçük düþürmeden ülkene dön.
Burada yaþadýklarýn bir aný olarak kalsýn hafýzanda ya da istersen unut gitsin hepsini.
Ama þunu unutma. Sevgiyi ve sevgi dolu bir hayatI arýyorsan bunu sana saðlayacak kiþiyi bu þekilde
bulamazsýn. Bulsan bile mutsuz olacaksýn.
Sevgisiz kalmak, onsuz yaþamak zordur bilirim. Ama sevgiyi bulmak ta zordur.
Sevgi kolay çýkmaz karþýna. Çýktýðýný düþündüðün anda yakaladýn, yakaladýn.
Yoksa tekrar beklemektir yapacaðýn. Bu yüzden sana tavsiyem Kuni: kalbini hep açýk tut, sevgi seni
bulacaktýr.
Sevgili Kuni;
Umarým yazdýklarýmla seni üzmemiþimdir. Mektubun baþýnda da dedim ya: Biz Türkler misafirperver
insanlarýzdýr. Sana "hoþgeldin" demiþtim ya þimdi sen giderken arkandan su döküp "güle güle
"diyeceðim. Umarým hayalindeki adamla tanýþýrsýn. O zaman O'nu alýr buralara gelirsin de sana þöyle
davullu zurnalý bir düðün yaparýz dillere destan.
O zamana kadar güle güle Kuni. Kendine dikkat et olur mu? Japonya'daki dostlarýmýza da selam
söylemeyi unutma Bir Dost...
YAZARIN NOTU:
Ýlhan Mansýz'ýn Japonya'ya transferinden sonra, birkaç sene önce yazdýðým bu öykü tekrar aklýma
geldi. (O zamanlar Ýlhan bu kadar popüler deðildi.) Acaba Kuni þu anda ne yapýyordur, nerelerdedir,
evlenmiþ midir? Kuni'ye selam söyle Ýlhan....
Hakan Þevket Telkes
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Funda Güven
NAMUS CÝNAYETLERÝ
Gencecik bir kýzdý, 20 yaþýnda bile yoktu. Ümitleri vardý, beklentileri vardý hayattan. Belki birine
sevdalýydý kim bilir ? Belki de hayatýnýn aþkýný arýyordu. Gelin görün ki genç kýzýn babasý ve
aðabeyleri kýzýn hayallerine önem vermediler, kendilerinin uygun bulduðu 60 yaþýndaki bir adamla
evlendirdiler. Ama kýz istemiyordu iþte kendisinden yaþça çok büyük bu adamý. Zorla evlendirilmiþti,
aile büyükleri öyle emretmiþti, söz hakký yoktu. Genç kýz bir mal gibi verilmiþti 60 yaþýndaki adama.
Kim suçlayabilirdi onu zorla evlendirildiði adamýn yanýndan sürekli kaçýyor diye? Hiç sevmiyordu ki
bu adamý, korkuyordu bu koca adamýn kendisine dokunmasýndan. Onun hayattan baþka beklentileri
vardý, pembeli beyazlý hayalleri vardý.
Yazýk ki kocasýndan sürekli kaçan bu kýz için kaçýnýlmaz son gecikmedi. Aile meclisi toplandý.
Kocasýnýn evinden kaçtýðý için genç kýzýn aðabeyleri tarafýndan öldürülmesine karar verildi.
Aðabeyleriyle birlikte týrmandýðý yüksekçe bir yoldan aþaðý atýldý. Belki de o kýz ömründe ilk ve son
defa uçarken tadýna vardý özgürlüðün...
Ardýnda belkiler býrakarak ölüme gönderildi o tazecik can…
Bu sabah gazeteyi elime alýr almaz gördüðüm ilk haber Bitlis ilimizde yaþanan bir yasak aþk sonucu
hamile kalan 22 yaþýndaki genç kadýnýn biri 20 diðeri 24 yaþýndaki iki erkek kardeþi tarafýndan
Ýstanbul'da sokak ortasýnda vurulmasýyla ilgiliydi. Babasý, kuzeninin eþinden hamile kalan kýzýnýn,
iliþkiye girdiði adamýn yanýna kuma olarak gitmesini istemiþ ama adam bunu kabul etmeyince kýz
Ýstanbul'a akrabalarýnýn yanýna gönderilmiþ. Çok geçmeden de aile meclisi toplanarak genç kadýnýn
erkek kardeþleri tarafýndan öldürülmesine karar vermiþ. Ýki erkek kardeþ Ýstanbul'da bulduklarý kýz
kardeþlerine yol ortasýnda kurþun yaðdýrmýþlar, genç kadýn orada ölmemiþ hastaneye kaldýrýlmýþ ve
bunu gören aðabeyleri hastaneye gelerek infazý orada tamamlamýþlar. Kýz kardeþlerini vururken nasýl
bir öfke ile doluydular ki ölmediðini anladýklarý kardeþlerine bir kurþun daha sýkmak için hastaneye
kadar gelip iþlemi tamamlama kararlýlýðý içindeler?
Hatýrlarsýnýz, geçenlerde gazetelerde ve televizyon kanallarýnda namus cinayeti (!) ile ilgili bir habere
yer verildi. Çorum'da bir baba bakire olmadýðýný öðrendiði 17 yaþýndaki öz kýzýný öldürmüþtü. Üstelik
nasýl öldürmek ! Ölümün iyisi yoktur derler ama bence pek de öyle deðil. Bu baba kýzýný yere yatýrmýþ
ve boðazýný kesmiþti. Bir baba nasýl olur da öz kýzýnýn boðazýný kesebilirdi, nasýl bir ruh hali içindeydi
ki kendi yavrusunu kurbanlýk bir koyun gibi acýmadan kesebiliyordu? Acaba babasý tarafýndan
öldürülürken o gencecik kýzýn aklýndan geçenler neydi?
Bir baba düþünün ki bir insaný, üstelik kendi canýndan bir insaný býçakla doðrayabiliyor. Tabi, kýzýn
suçu büyüktü! Ölmeyi hak etmiþti! 17 yaþýndaki Esra Nur, kendi mahallesinden 22 yaþýndaki Ýsmail'e
aþýk olmuþtu, iki genç sýk sýk buluþmaya baþlamýþtý. Vicdanlarýnýn rahatlýðýndan þüphe ettiðimiz
birileri Esra Nur'un Ýsmail'le cinsel iliþkiye girdiði konusunda kýzýn babasýna laf taþýmaya baþlamýþtý.
Baba da kýzýný hastaneye götürüp bekaret testi yaptýrmýþ ve bakire olmadýðýný öðrendiði kýzýný yere
yatýrýp boðazýný keserek öldürmüþtü. Baba namusunu temizlemiþti sonunda! Þimdi ise temizlenmiþ
namusuyla cezaevinde gün sayýyor.
Bu haberi okuduðumda aklýma hemen Zülfü Livaneli'nin "Mutluluk" adlý kitabý geldi. Kitapta, Van Gölü
civarýnda tecavüze uðramýþ 17 yaþýndaki bir kýzýn aile meclisinin kararýyla öldürülmesine karar
veriliyor, bir canýn kendi canýndan bir baþkasý ya da baþkalarý tarafýndan öldürülmesine! Bir kavga, bir
cinnet, bir kriz sonucu iþlenmiyor bu cinayet, þuurunu kaybetmiyor insan, bir araya geliyorlar, oturup
düþünüyorlar, konuþup bir karar alýyorlar. Akýl alýr gibi deðil!
Bunlar ne ilk kez duyulmuþ olaylardý ve ne de son olacak. Görünen o ki bu tip olaylar uzun bir süre
bitmek bilmeyecek. Gazetelerde sürekli namus cinayetlerine kurban giden genç kýzlarýn haberlerini
okumuyor muyuz ? Býrakýn sevdiði erkekle iliþkiye girdiði için öldürülenleri, tecavüze uðrayan kýz
çocuklarý bile aile meclisi kararýyla öldürülüyor. Hatýrlarsanýz, bir süre önce de yine bir baba kýzýna
kendi hazýrladýðý zehirli pideyi yedirerek ölümünü izlemiþ ve sonra cesedi yol kenarýna býrakýp
gitmiþti. Böyle bir cehalet, böyle bir vicdansýzlýk olabilir mi? Bir kýz bir þekilde bekaretini kaybediyor
ve aile meclisi toplanarak kýzýn öldürülmesine, kimin öldüreceðine, nasýl, nerede ve ne zaman
öldürüleceðine karar veriyor. Yani ailenin erkekleri oturup bir cinayet planý hazýrlýyor, kendi
kanlarýndan canlarýndan birini öldürmek için...
Yazýk ki bunlar gerçek! Kim bilir haber olarak bize yansýmayan kaç namus cinayeti iþleniyor her gün.
Kim bilir kaç genç kýzýn gözlerindeki ýþýk üç beþ cahil insanýn kararýyla sonsuza dek söndürülüyor?
Maalesef bazý zihniyetler için bu iþler böyle yürüyor. Yapýlan araþtýrmalar özellikle Doðu illerimizde
kadýn üzerindeki "namus" baskýlarýnýn ve kadýn intiharlarýnýn göz ardý edilemeyecek oranda yüksek
olduðunu gösteriyor. Bu intiharlarýn baþlýca sebebi de zorla evlendirme ve bekaret. Zaten kendileri
intihar etmeseler aile meclisi kararýyla öldürülüyorlar. Bu canavarlarýn elinden kaçmayý baþarabilenler
izlerini kaybettirip kadýn sýðýnma evlerine yerleþtiriliyorlar ama bir çoðu maalesef gencecik yaþta
vahþice öldürülüyor; boðazlarý kesiliyor, silahla vuruluyor, nehre atýlýyor...Bu ölüm þekilleriyle ilgili
onlarca olay hatýrýma geliyor "namus cinayeti" adý altýnda iþlenmiþ.
Bütün bu haberleri okurken de hep dikkatimi çeken bir kelime oluyor: Cehalet!
Bu tip olaylara sadece kendi ülkemizde rastlanmýyor, namus cinayetleri birçok ülkede iþleniyor yazýk
ki, ülkemizin özellikle doðu kesiminde aðýrlýklý olmasý akla ilk önce eðitim sorununu getiriyor. Ama
bütün ülkeleri göz önüne aldýðýmýzda bu cinayetlerin özellikle Arap ülkelerinde aðýrlýklý olduðunu
görmek de akla dini sebepleri getiriyor. Aslýnda bu cinayetlerin iþlenmesinde iki etken de ciddi
derecede ön planda sanýrým. Gelin görün ki yapýlan araþtýrmalar erkeðin kadýn cinselliði üzerindeki bu
baskýcý tutumunu çok daha eskilere dayandýrýyor. Yani bir bakýma bu bir töre. Ve bir törenin
deðiþmesini istemek, özellikle ataerkil aile yapýsýnýn egemen olduðu toplumlarda bu deðiþikliði
istemek uzun ve zorlu bir mücadelenin de baþlangýcýdýr. Deðiþen ve geliþen koþullar bu mücadelenin
en kýsa sürede neticelenmesi açýsýndan olumlu etkiler göstermiþtir. Eðitim olanaklarýnýn yeterli
olduðu, kadýnýn toplum içinde yerinin arttýðý þehirlerimizde bu gibi olaylarla karþýlaþmak Doðu
illerimize oranla pek de mümkün deðil.
Bu konuda sayfalarca yazý yazýlabilir, vakit ayýrmak mümkün olup da ciddi bir araþtýrma yapmaya
kalkýlsa elinize geçecek veriler tükenmek bilmez. Bense burada bu konuya zamaným elverdiði ölçüde
kýyýsýndan dokunmak istedim. Hani toplumun "kanayan yaralarý" vardýr ya iþte o yaralarýn birinden
bahsetmek istedim. Diliyorum ki bu yara çok uzun süre kanamaz. Bu kara cahil zihniyet insafa gelir ve
kendi kanýndan insanlarýn canýný almaktan, gencecik kýzlarýn pembe beyaz hayallerini yýkmaktan,
yüreðindeki hayat ateþini söndürmekten vazgeçer.
Funda Güven
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
KIRKYAMA HÝKAYELERÝ : KMKYHT
HÝÇ YARA ALMADAN, GEÇEMEZSÝN AYNADAN :
Hakan Güler
Suna'ya kafamdan geçenleri bir solukta anlatýp, Aysel'e gideceðimi söyledikten sonra O'nun bana tek
bir kelime bile cevap vermesini beklemeden koþar adýmlarla sokak kapýsýna doðru yönelip, kendimi
sokaða attým. Umarsýzca Yürüyordum.
Beni artýk; hiçkimse, hiçbir düþünce.... etkilememeliydi. Belki bu bir kaçýþtý..
Ne belkisi... Bal gibi kaçýþtý.
Tüm yaþadýklarým bir film þeridi gibi gözümün önünden geçiyordu.
Kalbimde; Aysel, beynimde ise; Suna.
Aslýnda kendi içimde bile çeliþki halindeydim. Ayaklarýmýn götürdüðü yere kalbim eþlik ederken,
mantýðým tüm bu zaaflarýma inanýlmaz bir biçimde karþý koyuyordu.
Neler oluyordu bana? vicdan azabý dedikleri bu muydu acaba?
Nasýl bir gündü bu böyle Yarabbim ? Neydi bu yaþadýklarým?
Nasýlda yara alýyordum sürekli...
Ýçinden mütemadiyen geçtiðim bu ayna, beni paramparça etmiþti. Eee ne de olsa boþuna
söylememiþler; "Hiç yara almadan, geçemezsin aynadan" diye.
Ýçimdeki fýrtýna, dýþarýda da bana eþlik ediyor, dýþarýdaki kasvetli yaðmur havasý, yüreðimi daha da
esmerleþtiriyordu.
Öyle bir ruh haliydi ki bu; Ne ben kalbimi taþýyabiliyordum. Ne de yorgun bedenim beni...
Herþey birbirine girmiþti adeta...
Kafamdaki bütün bu denklemlere, bir çözüm bulamadan ne kadar yürüdüm hatýrlamýyordum ki, çalan
cep telefonum beni kendime getirdi.
Arayan Müþerref Haným'dý;
-Sana verecek emanetim var.Yarým saat sonra bizim sokaðýn bitimindeki kurumuþ çeþmenin önünde
buluþalým.
Bekliyorum seni mutlaka...
Sersemlemiþtim bu beklenmedik telefon çaðrýsýnda. Þaþýrdým;
-Emanet mi ...? Ne emaneti Müþerref haným?
Kalbimde ki çarpýntý adeta konuþmamý engelliyordu.
Müþerref Hanýmýn sert ses tonuyla bir kez daha irkildim.
-Ne emaneti olacak koca aptal... günlük... Aysel'in günlüðü. deyip benim daha fazla konuþmama fýrsat
bile vermeden telefonu suratýma kapattý.
Bir soru halkasý daha aydýnlýða kavuþacaktý sonunda. Büyük emanet, Aysel'in Günlüðü yani,
Þu sýr dolu olduðu söylenen, adeta bir þehir efsanesi haline dönüþmüþ olan "meþhur yazýtlar"
birazdan benim elimde olacaktý.
Kafam daha da bir karýþtý... Adýmlarýmý daha hýzlý bir þekilde atarak bir an önce büyük buluþmaya
doðru yol aldým. Çeþmenin önüne geldiðimde yarým saatlik periyodun dolmasýna daha beþ dakika
vardý.
"Nasýlda erken gelmiþtim buraya ben, baþka zaman olsa, bu sapa yolu deðil yürüyerek, arabayla bile
gelmeyi gözüm kesmezdi" diye içimden geçirirken, Müþerref hanýmýn silueti uzaktan belirdi.
O yaklaþtýkça yüzündeki donuk ama sert ifade daha da belirgin hale gelmiþti.
Elindeki gazete kaðýdýna sarýlý paketi sýmsýký tutmuþ vaziyette yanýma geldi. Elleri titriyordu Göz göze
geldik. Aðlamýþtý. Soru bile sormama fýrsat vermeden gazete kaðýdýna sarýlý olan paketi elime
tutuþturdu.
Yine aðlýyordu. Dudaklarý titreyerek;
-Artýk zamaný geldi, vakit bu vakittir.'diyerek hýzlýca yanýmdan uzaklaþtý.
Kalakaldým mý ben elimde bu paketle tek baþýma
Elimdeki paketi alelacele hiç kimse görmesin diye, montumun içine atýp, fermuarý son hýzla gýrtlaðýma
kadar iyice çekip, kendimce koruma altýna alarak, koþmaya baþladým. Bir an önce eski okulun
yanýndaki yýkýk barakaya; hiç kimsenin beni bulamayacaðý o küf kokulu gizli barýnaða ulaþmaktý þu
andaki tek amacým.
Günlüðü bir an önce okumanýn vereceði heyecaný düþünerek, mahallenin arka sokaklarýnda, bu izbe
yerlerde bilinçsizce koþuyordum...
Eski okul ve yýkýk baraka görünmüþtü. Ýçimdeki heyecan daha da bir arttý. Kendimi barakaya attým.
Ýçeri süzüldüm.Ter içinde kalmýþtým. Ayaklarým adeta iflas etmiþti. Yere çömelerek oturdum. Önce
derin bir nefes aldým. Sýrtýmý küflü duvara yaslayarak montumun fermuarýný aþaðýya doðru hýzlý bir
þekilde indirip, saklamýþ olduðum; gazete kaðýdýna sarýlý olan paketi çýkardým. Dýþ kapaðý eflatun
renkli bir defter çýktý. Defterin çok eski olduðu besbelliydi. Cildin üzerindeki yazýlar silinmiþti.
Ýþte günlük elimdeydi artýk. Aysel'in.... Aysel'imin günlüðü elimdeydi iþte....
Okumaya hazýrdým. Derin bir soluk alarak günlüðün ilk sayfasýný çevirdim.
Okuduðum satýrlar daha beni ilk anda þok ederken, gözüm yan taraftaki boþ sayfaya yapýþtýrýlmýþ olan
fotoðrafa takýldý.
Okuduklarým ve gördüðüm fotoðraf karþýsýnda adeta donup kalmýþtým.
Meðerse....
Hakan Güler
Devamý varrr...
KIRKYAMA Hikayelerinin tamamýný aþaðýdaki adreste bulabilirsiniz:
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/ozel/kirkyama.asp
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden,
aþaðýdaki adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... Ayrýca bugünden
itibaren duygu ve görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp
Devamý yok. BÝTTÝ
[email protected]
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Dost Meclisi
Fotoðraf: Berrin Cerrahoðlu
<#><#><#><#><#><#><#>
Kahve Molasý, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir.
Kahve Molasý bugün 4.142 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
Saturday Night Fever
BERRU açýnca Beyoðlu'nda fotoðraflarýndan güzel bir SERGÝ,
Toplaþýp gidiverdik, nasýlsa ödemeyecektik herhangi bir VERGÝ...
Bir de kokteyle denk gelmiþiz ki balýklama ATLADIK,
Kanepe, çerez, içki derken adeta týka basa PATLADIK...
Siyah-Beyaz fotoðraflarda anýlarý TAZELEDÝK,
Kimbilir acaba bizlerde unumuzu mu ELEDÝK ?
Üst kata çýktýðýmda çöreklenmiþti bir masada Kahveci TAYFASI,
Masaya açýlmýþtý bile Kahve Molasý'nýn 28.Þubat.2004 SAYFASI...
Her ihtimale karþý garsona soralým dedik Acil Servis'in KAPISINI,
Sanýrým Seda DEMÝREL'e de vereceðiz Ýstanbul'un TAPUSUNU...
TALAY þarabýný GÜLCAN getirmiþti bile MASAYA,
Bir de Gülümse'yince hesabý bile ödemedik KASAYA...
Tavþancýl dediðimiz yer Hereke ile Gebze arasýna SIÐARMIÞ,
Meðerse sessizce masada oturan bir KAYA okur'umuz VARMIÞ...
Fasulye'den iricesine kimimiz dese de BAKLA,
Kardelen FATMA bu, eþine atýverdi bir TAKLA...
GÖK üstüne oturdu Gültekin, çalýmý yiyince EÞÝNDEN,
Geceye devam edemedi Jaws gelir diye PEÞÝNDEN...
Yine formunda idi, nazar deðmesin Sevgili LEYLA'ya,
ANDON ile idare edecektik gidemezdik LAÝLA'ya...
Þifacý Ayþe Nur'umuz gelince kadroyu TAMAMLADIK,
Kalabalýk Ýstiklal Caddesi'ni aþýp Andon'a DAMLADIK...
Sevinmiþtik Finansbank'tan taksitleri atlattýk DÝYE,
Hale ve Ufuk da katýlýverdiler son anda aramýza HEDÝYE...
Yedik, içtik, eðlendik, yan masayla bile epeyce KAYNATTIK,
Sadece onlarý deðil neredeyse tüm Andon'u biz OYNATTIK...
Yoruldum artýk buraya nokta koyup DURACAÐIM,
17 Nisan'a gelmeyenleri kesinlikle VURACAÐIM...
Eniþte 28.Þubat.2004
Yukarý
Biraz Gülümseyin
Allah sizi inandýrsýn, içleri dolu!...
Yukarý
Kýraathane Panosu
ANKARA'NIN KÜLTÜR VE SANAT ÝNSANLARI BÝR
ARADA...
Fotoðrafçý Berrin Cerrahoðlu'nun ikinci kiþisel sergisi
'CUMARTESÝ PORTRELERÝ/ANKARA', sanatseverler ile
buluþuyor.
28 Þubat - 12 Mart 2004 tarihleri arasýnda Fotografevi KoçAllianz Galerisi'nde devam edecek sergide, yolu Ankara'da
kesiþen, þiir, edebiyat, resim, müzik, tiyatro ve bilim
dünyasýndan 52 ünlü sanatçýnýn siyah beyaz portreleri yer
alýyor.
Karikatürist Nezih Danyal, ressam Nuri Abaç,þair Þükrü
Erbaþ, yazar Vus'at o Bener, Baskýn Oran, Müþfik Kenter,
Neyran Fiþek, Selva Erdener, kendi evlerinde ve doðal
ýþýkta fotoðraflanan 52 isimden sadece bir kaçý.
Berrin Cerrahoðlu,
'CUMARTESÝ PORTRELERÝ/ANKARA'
sergisini onurlandýrmanýzý diler.
Sergi: 28 Þubat - 12 Mart 2004
Fotografevi - Koç ALLIANZ Sanat Galerisi
Tütüncü Çýkmazý Sokak No 4
Galatasaray / Ýstanbul
Bilgi Ýçin : Berrin Cerrahoðlu
Telefon : 0312 255 78 57
e-mail : [email protected]
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
http://www.tema.org.tr/tr/index.htm
Topraðýmýza sahip çýkalým ya da sahip çýkmaya çalýþanlara destek verelim. ...TEMA Vakfi, artik bir
karis topragimizi daha erozyonla kaybetmemek için, 7 Mart Pazar günü ülkemizin önde gelen TV
kanallari ATV, Kanal D, Show TV, TRT, TGRT, STV, Kanal 7, Sky Türk , Digitürk ve Lig TV'nin destegi
ile “ Toprakla Dayanisma Için Bir Milyon Fidan Kampanyasi” düzenliyor...
http://www.oguzkaganaslan.com/bel-agrisi.html
...Geçmiþinde bel fýtýðý veya baþka bir sebebe baðlý bel rahatsýzlýðý bulunan bir hasta ister operasyon
geçirmiþ, isterse geçirmemiþ olsun, günlük hayatýnda yapýlmasý ve yapýlmamasý gereken hareketleri
bilmek zorundadýr...
http://www.hamsicik.com/
...Martýlarýn gölgesinde iki balýkçý motoru, Süratle yaklaþýyorlar kalabalýk limana, Yorgun ve uykusuz
geceden arta kalanlarla, Tutmuþlar, Kasalar dolu. Hamsi mi dersin, istavrit mi, Deniz göstermiþ yine
cömertliðini. Ama iþleri acele, Yýllardýr onlarý besleyen denize dönmesinler mi? Kaþla göz arasýnda
oluyor her þey, Bir anda satýlýyor, yükleniyor ve gidiyorlar, Kasa kasa can çekiþen balýklar, Martýlar
aðlarý gagalýyor, Almýþlar bir kere kokusunu balýðýn. Balýkçýlarsa hep ayný yüz ifadesiyle, Bakýyorlar...
http://www.ferryhalim.com/orisinal/g3/starry.htm
Þirin, sempatik, mini mini, sevgi dolu bir oyun. Görsel olarak pastel renkler kullanýldýðý ve sakin
müziði ile stress topu olmaya aday görünüyor. Ýyi eðlenceler.
[email protected]
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20040302.asp
ISSN: 1303-8923
2 Mart 2004 - ©2002/04-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri

Benzer belgeler

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 410

Detaylı

PDF Versiyonu - Kahve Molası

PDF Versiyonu - Kahve Molası Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 452

Detaylı