Bayraktar: “Süt sektörünün geleceği çok parlak” Süt

Transkript

Bayraktar: “Süt sektörünün geleceği çok parlak” Süt
Tarımsal destekler belirlendi
Düzenlemeye göre, zeytinyağı primi aynı kalırken, pamuk primi 10 kuruşluk bir
artışla 65 kuruş olarak açıklandı. Bu yıl Çiftçi Kayıt Sistemine dahil olan çiftçilere
dekar başına 2,5 lira toprak analizi desteği verilecek. 30 tarım havzasında, 2015
yılı üretim sezonunda üretilen ve satışı yapılan ürünlere fark ödemesi yapılacak.
İZPİM PP 108
Bakanlar Kurulu’nun ”2015 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Karar”ı, 1
Ocak 2015 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi
Gazete’de yayımlandı.Buna göre, süt fiyat düzenlemesi desteğinde en az 2 yıl, araştırma geliştirme projelerinde 5 yıl olmak üzere, 2015 yılında uygulanacak olan tarımsal desteklemelere
ilişkin esaslar düzenlendi.
ÇKS’ye kayıtlı çiftçilere peyzaj ve süs bitkileri, özel çayır, mera ve orman emvali alanlarında dekar için 3,3 lira mazot desteği, 4,75 lira gübre desteği, hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler,
sebze ve meyve alanlarında dekar için 4,85 lira mazot
desteği, 6,6 lira gübre desteği, yağlı tohumlu bitkiler
ve endüstri bitkileri alanları için ise 7,9 lira gübre ve
8,25 lira mazot destekleme ödemesi yapılacak. 2’de
köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
“Köylere giden tek gazete”
Mayıs 2015 Yıl: 3 Sayı: 32
Fiyatı: 3 TL Yıllık Abonelik: 30 TL
600 milyon çiftçinin
‘özel günü’
Dünyada 600 milyonu aşkın kayıtlı çiftçi yer alırken, Türkiye’de 3.1 milyon
kayıtlı çiftçi bulunuyor. Türkiye tarımsal üretim hasılası bakımından Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. 6’da
Çiğ süte sözleşme zorunluluğu
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının “Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım
Satımına İlişkin Yönetmeliği”, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girdi.Sözleşme yapmayan alıcılar üreticiden çiğ süt alamayacak. Sayfa 16’da
Bayraktar: “Süt sektörünün
geleceği çok parlak”
Süt tozu üretimi için
güçbirliği yapılıyor
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da
hem süt hem de kanatlı sektörünün geleceğinin çok
parlak olduğunu belirtti. 16’da
Özellikle 2010 yılından sonra devletin verdiği sıfır faizli kredilerle kurulan büyük süt
çiftlikleri güçlerini birleştirerek, süt tozu
üretimi için yatırım kararı aldı.
18’de
Prof. Dr. Boyacıoğlu: ‘Buğday
üretimi tüketimi karşılıyor’
Tohumcular özel
teşvik istiyor
Motosiklet muayenesi
köylerde de yapılıyor
Prof. Dr. Hikmet Boyacıoğlu, “Türkiye’nin buğday satın almasının en önemli nedeni dünyanın
önde gelen un ihracatçılarından olarak orta kalitede buğday ile karıştırıp ihracat bölgelerinin taleplerine uygun un üretmesidir” diyor. 10’da
TÜRKTOB Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer,
Ar-Ge yapmak ve sanayici
olmak için özel teşvik sistemi gerekiyor” dedi. 23’de
TÜVTÜRK’ün Türkiye genelinde 15 ilde
başlattığı yeni uygulamayla köy ve belde merkezlerini ziyaret eden Gezici Traktör Muayene İstasyonları, artık motosiklet muayenesi de yapmaya başladı. 26’da
Tarımsal kalkınmanın yolu;
Gödence'den geçiyor
Antik çağlardan günümüze bir zeytinyağı cenneti; Gödence Köyü.. Gödenceliler, şimdilerde “Havza Kooperatifi” statüsüne kavuşmak ve
turizmde markalaşmak istiyor.
Makaleler
Kalkınmanın temeli süt hayvancılığı
Harun ÇALLI’nın yazısı 20’de
Bağlarda yeşil budama
Dr. Cemal ILGIN’nın yazısı 32’de
ADÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü
‘Morova Zeytin Küspesi’nin etkileri
üzerine araştırma sonuçları 34’te
köy kahvesi
2
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Tarımsal destekler belirlendi
Buna göre, zeytinyağı primi aynı kalırken, pamuk primi 10 kuruşluk bir artışla 65 kuruş olarak açıklandı. Bu yıl
Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) dahil olan çiftçilere dekar başına 2,5 lira toprak analizi desteği verilecek. 30 tarım
havzasında, 2015 yılı üretim sezonunda üretilen ve satışı yapılan ürünlere fark ödemesi yapılacak
B
akanlar Kurulu’nun
”2015 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin
Karar”ı, 1 Ocak 2015 tarihinden geçerli olmak üzere Resmi Gazete’de yayımlandı.Buna
göre, süt fiyat düzenlemesi desteğinde en az 2 yıl, araştırma geliştirme projelerinde
5 yıl olmak üzere, 2015 yılında uygulanacak olan tarımsal
desteklemelere ilişkin esaslar
düzenlendi.
Bu yıl Çiftçi Kayıt Sistemine
(ÇKS) dahil olan çiftçilere dekar başına 2,5 lira toprak analizi desteği verilecek. Ayrıca
ÇKS’ye kayıtlı çiftçilere peyzaj ve süs bitkileri, özel çayır,
mera ve orman emvali alanlarında dekar için 3,3 lira mazot
desteği, 4,75 lira gübre desteği, hububat, yem bitkileri, baklagiller, yumru bitkiler, sebze ve meyve alanlarında dekar
için 4,85 lira mazot desteği, 6,6
lira gübre desteği, yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkileri alanları için ise 7,9 lira gübre
ve 8,25 lira mazot destekleme
ödemesi yapılacak.Bu yıl sözleşmeli yağlık ayçiçeği, aspir,
kanola ve soya fasulyesi üretimi yapanlara fark ödemesi desteğine ilave olarak dekar başına 15 lira ödenecek.Öte yandan
Türkiye Tarım Havzalarının
Belirlenmesine İlişkin Kararın eki listesinde yer alan 30 tarım havzasında, 2015 yılı üretim sezonunda üretilen ve satışı
yapılan ürünlere fark ödemesi
yapılacak. Yağlık ayçiçeği, kütlü pamuk, soya fasulyesi, kanola, dane mısır, aspir, zeytinyağı, buğday, arpa, çavdar, yulaf,
tritikale, çeltik, kuru fasulye,
nohut ve mercimek ürünleri,
tarımsal veriler ve uydu görüntüleri; zeytinyağı tarımsal veriler kullanılarak belirlenecek verim değerlerine göre, pamukta
yurt içinde üretilip sertifikalandırılan tohumları kullanma şartı aranarak desteklenecek.Buna
göre, kilogram başına yapılan fark ödemesi desteği, yağlık ayçiçeğinde 30 kuruş, kütlü
pamukta 65 kuruş, soya fasulyesinde 50 kuruş, kanolada 40
kuruş, dane mısırda 4 kuruş, aspirde 45 kuruş, zeytinyağında
70 kuruş, buğday, arpa, çavdar,
yulaf, tritikalede 5 kuruş, kurufasulye, nohut ve mercimekte 20 kuruş, çeltikte 10 kuruş,
çayda ise 12 kuruş olarak belirlendi.
Anaç sığır başına
ödeme birim miktarı
Hayvancılık Anaç sığır başına ödeme birim miktarları, tek
işletme olarak kabul edilen, kooperatif ile birlikler hariç, 500
başa kadar tam, 501 baş ve üzeri için yüzde 50’sine karşılık
gelen tutarın ödenmesi suretiyle uygulanacak. Birlik ve kooperatiflere üye olup işletmesinde 500 baştan fazla hayvan
bulunduran yetiştiricilere hayvan sayısı limitleri uygulanacak. Sütçü ve kombine ırklar ve
melezleriyle etçi ırkların melezleri her anaç sığır için 225 lira,
etçi ırklar anaç sığır 350 lira,
anaç mandaya 400 lira, sütçü
ve kombine ırklar ve melezleri
anaç sığır soy kütüğü ilavesinde 70 lira destekleme ödemesi
yapılacak.
Suni tohumlamadan ve etçi
ırklardan doğan buzağı için 75
lira, döl kontrolü projesi kapsamında suni tohumlamadan doğanlara 35 lira, yerli ırk veya
melezi sığırlardan etçi ırklara
ait spermayla yapılacak tohumlama sonucu doğan buzağılara ilave 75 lira destek verilecek.
Sürü yöneticisi istihdamı desteği uygulaması kapsamında, 300
küçükbaş ve üzeri anaç hayvan varlığına sahip işletmelere, 2016 yılı bütçesinden 5 bin
lira ödenecek.GAP, DAP, DOKAP ve KOP Kalkınma Bölgeleri illerinde e-ıslah veri tabanına kayıtlı sığırlarını, (saf sütçü
ırklarda, doğum tarihi 1/1/2010
ve sonrası olanlar hariç olmak
üzere) etçi veya kombine ırklarla tohumlama yaptıran yetişti-
ricilere, anaç sığırları ve doğan
buzağılar için dişilere Brucellosis S-19 aşısı yaptırmak şartıyla anaç sığıra 350 lira, buzağıya 150 lira ödeme yapılacak.
Damızlık koyun-keçi yetiştiriciliği yapan, damızlık koyun-keçi yetiştiricileri birliklerine üye,
hayvanları Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı yetiştiricilere,
anaç hayvan başına 22 lira des-
Destekler memnun etmedi
Söke Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı M. Kemal Kocabaş desteklemelerle ilgili yaptığı değerlendirmede; hüsrana uğradıklarını
söyledi Kocabaş yaptığı açıklamada
“Açıklanan 2015 yılı ürün desteklemeleri ile üreticiler yine hüsrana uğradı. Pamuk primini 75 kuruş
beklerken, 10 kuruşluk bir artışla 65 kuruş olarak açıklandı. Bu artış pamuk üretici için yeterli değildir. Konuyla ilgili Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı ve Aydın Milletvekilleri nezdinde devam eden
girişimlerimizi ara vermeden devam edeceğiz. Artan girdi maliyetleri, sürekli düşen pamuk fiyatları
nedeniyle üretici bu yükün altından
kalkamaz. Bu şartlarda bölgemizde pamuk üretimi düşecek. Yine
bölgemizde Zeytin üreticilerini ilgilendiren zeytinyağı priminin de aynı
kalması üzücü. 5 yıldır değişmeyen
fiyatların sonrası gelen zeytinyağı
düzeltme fiyatlarına bakıp da zeytinyağı primini aynı bırakmak doğru bir görüş değil. Zeytinyağındaki
1 TL’lik prim desteği isteğimizi yetkili çevrelere iletmeyi sürdüreceğiz. Açıklanan 2015 ürün destek-
lemelerine bakıldığında az sayıda
kalemde küçük artışlar yapılırken büyük çoğunluğunda 2014 desteklemelerindeki gibi aynı kaldığı,
hiç artış yapılmadığı görülmektedir. Üretken bir sektör olan tarımın
daha fazla desteğe ihtiyacı olduğu
gerçeğinin bir kez daha altını çizmek isterim” dedi.
Süs bitkisi, özle çayır, mera ve orman ürün alanları: Mazot Desteği(3,3), Gübre desteği(4.75), Toplam(8,5); Hububat, yem bitkileri,
baklagiller, yumru bitkiler, sebze ve meyve alanları: Mazot desteği(4.85); Gübre desteği (6,6); Toplam(11,45). Yağlı tohumlu bitkiler
ve endüstri bitkileri: Mazot desteği (7,9), Gübre desteği (8,25), Toplam (16,15), Toprak Analizi Toplam (2,5). 1- Yağlık Ayçiçeği 30 krş,
2-Kütle Pamuk(yurt içerisinde üretilen sertifikalı tohumları kullananlar) 65 krş, 3-Soya Fasulyesi 50 krş,
4-Kanola 40 krş, 5- Dane mısır 4
krş, 6-Aspir 45 krş, 7-Zeytinyağı 70
krş, 8-Buğday 5 krş, 9-Arpa, Çavdar, Yulaf, Tritikale 5 krş, 10- Kuru
Fasulye, Nohut, Mercimek 20 krş,
11-Çeltik 10 krş, 12-Çay 12 krş
tek verilecek.Tiftik keçisi yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi ve
tiftik üretiminin artırılması için
üretmiş oldukları tiftiği, Tiftik
ve Yapağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (Tiftikbirlik)’ne
veya kooperatiflerine satan yetiştiricilere kilogram başına 22
lira ödenecek. Üretmiş olduğu çiğ sütü, süt işleme tesislerine satan, düzenlemede belirlenen bir hayvancılık örgütüne
üye olan yetiştiricilere, inek
sütü için soğutulmuş süte farklı
olmak üzere, manda, koyun ve
keçi sütü için Bakanlığın belirleyeceği dönemler ve birim fiyatlar üzerinden ödeme yapılacak. Islah amaçlı süt kalitesinin
desteklenmesi projesi kapsamında, her bir sığır için süt içeriğinin tespiti amacıyla yapılacak analizler için Ankara, İzmir,
Balıkesir, Bursa ve Tekirdağ illerinde 50 lira ödenecek.
Diğer destekler
İpekböceği yetiştiriciliğinde
ücretsiz tohum sağlayan Koza
Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine (Kozabirlik) kutu başına,
ürettiği yaş ipekböceği kozasını satan yetiştiricilere kutu tohuma 40 lira, birinci sınıf yaş
koza ve damızlık kozaya 30 lira
ödeme yapılacak.Arı yetiştiriciliği yapan ve belirlenen yetiştirici birlikleri veya üretici birliklerine üye olan üreticilere,
Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı olma şartı ile kovan başına, seralarda doğal polinasyonu sağlamak amacıyla Bakanlık
kayıt sistemlerine kayıtlı seralarda, bombus arısı kullanan
yetiştiricilere koloni başına arılı
kovan için 10 lira, bombus arısı kolonisine 60 lira destek verilecek.Su ürünleri yetiştiriciliği yapanlara, su ürünleri kayıt
sistemine kayıtlı olmak şartıyla, ürün için kilogram başına,
alabalıkta 65 kuruş, çipura ve
levrekte 85 kuruş, yeni türlerde
1 lira, midyede 5 kuruş destek
verilecek. Bir işletmenin destekten faydalanabileceği en fazla miktar yıllık 500 bin kilogram olarak belirlenirken, 250
bin kilogramına kadar olan kısmına bu desteklerin tamamı
geri kalan kısmı için ise, yarısı tutarında destekleme ödemesi yapılacak.
3
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
4
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Türkiye’de
5,5 milyon
sığır, 14,5 milyon
koyun, 4,4 milyon keçi,
55 bin manda sağılabilir
hayvan varlığı içerisinde yer aldı.
Süt üretiminde 10 yıl içerisinde yüzde
73 artış kaydedildi
Hayvancılıkta büyüme hız kazandı
T
ürkiye’de son 10 yıl
içerisinde büyükbaş hayvan sayısında yüzde 40, küçükbaş hayvan sayısında yüzde 30,
süt üretiminde yüzde 73, et üretiminde yüzde 125, kanatlı eti
üretiminde yüzde 116, arılı kovan sayısında yüzde 60, bal
üretiminde yüzde 39 artış olurken, ipek böcekçiliğinde yaş
koza üretimi yüzde 45 azaldı.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı verilerinden yapılan
derlemeye göre, 2004-2014 yıllarındaki 10 yıllık süreçte Türkiye’deki büyükbaş ve küçükbaş hayvan sayısı, süt üretimi,
kırmızı ve kanatlı eti üretimi,
arılı kovan sayısı ve bal üretiminde yüksek artışlar görülürken, düşüş yaşanan tek sektör
ipek böcekçiliği oldu.Büyükbaş hayvan sayısı 2004’te yaklaşık 10,2 milyon iken, 2014
yılında yüzde 40 artışla 14 milyon 244 bin 673’e ulaştı. Bu
rakamın 14 milyon 122 bin
847’sini (yüzde 99) sığırlar, 12
bin 826’sını ise mandalar oluşturdu. Türkiye’deki kültür sığırı sayısı da söz konusu dönemde 3 katına çıkarak 6,1 milyon
oldu. Melez sığır sayısı 6 milyon 5 bin 89’a yükselirken,
yerli sığır sayısı yüzde 44 azalarak 1 milyon 977 bin 948’e
geriledi.Küçükbaş hayvan sayısı da söz konusu dönemde yüzde 30 artış gösterdi. Türkiye’de
31 milyon 115 bin 190’ı koyun, 10 milyon 347 bin 159’u
eti, 27 bin ton keçi eti, 526 ton
manda eti üretildi.Yumurta
üretimi 10 yılda yüzde 55, kanatlı eti üretimi yüzde 116 artış gösterdi. 2004’te 11 milyar
56 milyon olan yumurta üretimi, 2014 yılında 17 milyar 145
milyona çıktı.
Kanatlı eti
keçi olmak üzere 41 milyon
462 bin 349 küçükbaş varlığı bulunuyor. 10 yıl önce Türkiye’deki küçükbaş hayvan sayısı 31 milyon 811 bin 92 idi.
2008-2010 yıllarında düşüş
gösteren küçükbaş hayvan sayısı, 2014’te 10 yıl öncesine
göre yüzde 30 arttı.Türkiye’de
5,5 milyon sığır, 14,5 milyon
koyun, 4,4 milyon keçi, 55 bin
manda sağılabilir hayvan varlığı içerisinde yer aldı.
Süt üretiminde yüzde
73 artış oldu
Süt üretiminde 10 yıl içerisinde yüzde 73 artış kaydedildi.Geçen yıl 18 milyon 498 bin
630 ton olan süt üretiminin, 16
milyon 867 bin 419 tonu sığırdan, 1 milyon 113 bini 130
tonu koyundan, 463 bin 394
tonu keçiden, 54 bin 687 tonu
mandadan elde edildi.Sağılan hayvan başına ortalama süt
üretim miktarı da sığırda yıllık
3 ton, koyunda 76 kilogram,
keçide 105 kilogram, mandada
yaklaşık 1 ton oldu.Türkiye’de
3 milyon 714 bin 457 büyükbaş, 6 milyon 767 bin 528 küçükbaş hayvan kesildi.Son 10
yılda kırmızı et üretimi yüzde 125 arttı. 2004 yılında 446
bin 965 ton olan kırmızı et üretimi, 1 milyon 8 bin 526 tona
yükseldi. 2014 yılında 882 bin
ton sığır eti, 99 bin ton koyun
Kanatlı eti üretimi de söz konusu dönemlerde 876 bin 774
tondan 1 milyon 894 bin 669
tona yükseldi.Geçen yıl kanatlı sektöründe toplam işletme
sayısı 11 bin 328, kümes sayısı da 19 bin 738 olarak hesaplandı.Geçen yıl 193 bin
442’si eski, 6 milyon 867 bin
531’i yeni kovan olmak üzere, 7 milyon 60 bin 973 arılı kovan bulunduğu belirlendi.
10 yıl önce Türkiye’deki arılı kovan sayısı 4,4 milyondu.
Söz konusu dönemde bal üretimi de yüzde 39 arttı. 2014’te
102 bin 486 ton bal, 4 bin 24
ton bal mumu üretildi, bal verimi de kovan başına 14 kilogram olarak hesaplandı.İpek
böcekçiliğinde de 2004 yılından bu yana yaş koza üretiminde düşüş görüldü. Türkiye’de ipek böcekçiliği yapılan
köy sayısı 2004 yılında 272
iken, 2014 yılında 343’e çıkmasına rağmen, hane sayısı 2
bin 888’den bin 760’a, açılan
kutu sayısı 5 bin 161’den 3 bin
738’e, yaş koza üretimi de 145
tondan 80 tona geriledi.
5
HABER
köy kahvesi
Çiftçi Kulübü’nde
bereket var
www.koykahvesi.com.tr
Tarım haberlerini herkesten önce öğrenmek,
Vodafone’la işte bu kadar kolay!
CIFTCI yaz, 2434’e gönder.
Vodafone
ÜCRETSİZ
Vodafone Çiftçi Kulübü üyeliğinden tüm Vodafone aboneleri yararlanabilir. Çiftçi Kulübü’ne üyelik ücretsizdir. Çiftçi Kulübü kapsamında gönderilen her türlü bilgi ve uyarı, ilgili resmi kurum ve
kuruluşlardan gelen tahminleri ve önerileri yansıtmakta olup, her türlü içerik ilgili kurum ve kuruluşların sorumluluğundadır. Abonelerimizin bu bilgileri değerlendirirken diğer bilgi kaynaklarından
da faydalanmaları önerilir.
Hasat Zamani 250x325 R1.indd 1
20.04.2015 20:23
köy kahvesi
6
GÜNCEL
www.koykahvesi.com.tr
600 milyon çiftçinin ‘özel günü’
1
4 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü, 2010 yılında faaliyetine son veren
merkezi Paris’te bulunan 61 ülkeden 90’ın üstünde çiftçi örgütünü temsil eden
Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP) tarafından ilan edilmiş bir gün olup
IFAP’a üye tüm ülkelerde aynı
zamanda kutlanıyor. Bu günde gerçekleştirilecek çeşitli faaliyetlerle dünyanın her tarafında tarımsal üretim yaparak,
insanlığın ihtiyaç duyduğu gıda
üretimini gerçekleştiren çiftçilik mesleğinin, toplum için taşıdığı önemin ortaya konulması
ve tarımın dolayısı ile çiftçilik
mesleğinin sorunlarına kamuoyunun dikkatlerinin çekilmesi
hedefleniyor.
Her 14 Mayıs’ta, çiftçi örgütlerince ülke genelinde toplantı, gösteri ve yarışma gibi çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Köy Kahvesi Gazetesi olarak,
her geçen gün üretim alanları daralan, ekonomik olarak diğer sektörlere yenik düşen bir
sektörün yılmaz yorulmaz, her
yıl bir başka umutla heyecanla üretmeye devam eden insan-
Avrupa birincisi
Dünyada 600 milyonu aşkın
kayıtlı çiftçi yer alırken, Türkiye’de 3.1 milyon kayıtlı çiftçi
bulunuyor. Türkiye’nin üretilen
ürünlerde oluşturulan cirolara
bakıldığında, dünyada 7’nci sırada yer aldığı ifade edilerek,
yaklaşık 62 milyar dolarlık tarımsal üretim hasılasına sahip
olduğu kaydediliyor. Yetkililer,
tarımsal üretim hasılası bakımında Türkiye’nin Avrupa birincisi olduğuna işaret ederek,
tarımın ve çiftçiliğin gelişmesinin önündeki en büyük engeller
arasında tarım arazilerinin parçalı olmasının geldiğini dile getiriyorlar.
Rakamlarla Türkiye’de tarım sektörü
Türkiye’nin tarımsal üretim
cirosu bakımından dünyada yer
aldığı sıra : 7
Türkiye’de bulunan kayıtlı
işçi sayısı: 3.1 milyon
Dünyada tarım alanında çalışan işçi sayısı: 1.1 milyar
Türkiye’de tarım alanında ça-
2i
3 köy kahves
K yiz
le!rin kaderi deği
şiyor
8 bin 615 köydeöy
HABER
köy kahvesi
.tr
www.koykahvesi.com
HABER
10 bin lira
ve köyleri
ımız iller teşvik
verile
Ulaştığ
cek
Çevre
: 174
köylerin sesinin
e terkedilmiş
cılık
Tarım, Hayvan
Amacımız; kaderin
duyurulması. i sağlayan
biraz daha fazla
turizm ile geçimin dertlerine bir
ve az da olsa
vatandaşların
sizlerin
köylerde yaşayan
Bu doğrultuda
, sahip çıkmak. z ile ilgili tüm sorunları,
çözüm bulmak
istiyoruz. Köyünü re duyurulmasını
de desteğini
yazabilir, yetkilile
köylere yakın
güzellikleri bize . Biz özellikle unutulmuş
E-mail
re hatırlatacağız.
sağlayabilirsiniz
köyleri yetkilile
olacağız ve o
[email protected]
adresimiz: koykahv
ve Şehircilik Bakan
: 167
İSAR: 393 ISPARTA
A.KARAH
lığı, kırsal
alanda
: 787 İSTANBUL
: 614
kalitesini yüksel
ANKARA yaşam
İZMİR
için kırsal: 569
Lİ : 177
tmek
ANTALYA
490 KIRKLARE
: dönüş
üm çalışm
: 602
AYDIN
alarına hız
verdi. Bakan
: 906lık KONYA
BALIKESİR
tarafından:: 790
: 183 MANİSA
398
2017’ye
kadar
BURDURtüm : bölgele
676 MUĞLA
: 258
rde tamam
BURSA
TEKİRDAĞ
hedefl
enen
LE : 568
: 245 lanması
projelerde evini
ÇANAKKA
: 370 UŞAK
yıktırıp
yörese
DENiZLİl tarzda
: 248 yenide
n inşaa ettiren
EDİRNE
köylü
Köyde otura
na devlet yardı
Bakanlık,
mı
kentse
ardından, kırsal l dönüşümün
dönüşüm projelealanda yapılacak
yardımı yapaca rinde köylülere de kira
da kenttekiler k. Köydeki vatandaş
kadar yardım
Bakanlık proje
alacak.
kapsam
Bakanlığı ile görüşm ında Kalkınma
eler yapara
dönüşüm için
2015 programına k kırsal
milyon liralık
proje teklifi yaptı. 25
vatandaşlara
10 bin liralık
verileceği kayded yanın
esiildi. ızda teşvik
Şekerbank’ın yeni
uygulaması; “Aile
Çiftçiliği Bankacılığ
ı”
köy kahveskiöy kahvesi
Köy Kahv
İZPİM PP 108
si.com.tr
www.koykahve
Her an
köyünüze
gelebiliriz
ilerine”
“milletin efend
Şekerbank, oğlunu
evlendiren, kızını üniversiteye gönderen
Çiftçi Ailesi Kredileri , çiftçi ailelere,
ile hasat zamanı
ödemeli ihtiyaç
kredisi sunuyor.
16’DA
4’TE
www.koykahve
si.com.tr
Anadolu’nun Çalıku
şları
Köyde
öğretmen
olmak
38’DE
TL
Abonelik: 30
Yıl: 3 Sayı:
“milletin efend
28 0cak 2015
Aralık 2014
Fiyatı: 3 TL Yıllık
ilerine”
Abonelik: 30 TL
23’DE
t’
Başkanı
yi Yönetim Kurulu“Ülkemiz
l Pamuk Konse
rek,
Başkanı ve Ulusa eni veremediğini belirte
Kırsa
ldaki vatandaşın
ın vermiş
Borsası Meclis
beklen
Bakanlığımız
mutlaka deste
İzmir Ticaret
2014 yılı için
ve Hayvancılık
dedi.ere göçün
z”şehirl
klenmesi gerek
öz, pamuğun
artış göstereceğ
ve Gıda Tarım
k yetiştirileme “Topr
Barış Kocag
tiğini, aksi
ı başarılı verim
ini vurgulayan
aklarımızı
1 kilo dahi pamu
Tarım Bakanı takdirde
üreticisinin ulaştığ primi olmasa Türkiye’de
tarıma dayalı verimli kullanmak, ekono
Mehdi Eker,
leme
mimizi tarım
ihracatın artma
olduğu destek
Sayfa 10’da
Yorumlar...
Köyünüze ‘ses’
olalım!..
Kocagöz:
a 15 yeni
Pamukt
Aliağa’da
a... bir
yold
çeşit bal
ormanı
a
Nazilli Pamuk Araştırm
üzerin
sı
büyütmek ve
Tarıma yeni için kırsal kalkınma yatırımlarıden
yapılmalı” dedi.
Gıda Tarım ve Hayvancıl
ar
10.1 mily
ık Bakanı Mehdi Eker:
yılda
lira
Desdest
Çiftçiye 10
teklekeme
ler yurt
milyar
Sayfa 20’de
gen
elinde artacak
karşılıksız destek
Bakan
sizİl Müdürlüğü
Eker, Burdur
rdek
Bakan Mehdi Eker,
Çeki
binasının temel
atma
17 milyar lira
milyar 800 milyon “2002 yılında 1
konuşmada, tarım-haytöreninde yaptığı
lira olan karşılıksı
hibe desteği, 2015’te
vancılık desteklez
üzüm
melerinin
kuru
10 milyar liraya
Burdur ve ülke genelinde
tarlada kaldı
çıkacak.
arak devam edeceğini
Türkiye’n
in tarım sektörü
milyar dolarlık
Sayfa 4’de
çı tavır Uzakdoğubildirdi. 26’DA art- birinci hale61geldi”
hasılası ile AB’de
ırklar...
dedi.26’DA
Ekonomi Profesörü
balığına karşıYorum
Burak Arzova:
Türk
Bal
rına
ıkla
paza
r gen
ban
Marka köyleri
Alabalıkta 30 bin
HAYVANCILIK
Gıda Tarım
korERunacak ‘Türkiye
nlaşacak kasında HAB
tona yaklaşan
yoğu
nasıl yaratabiliriz
ve Hayvanc
la
ılık
?
ihracat rakamıy
SEKTÖRÜNÜN
Bakanlığı suSayfa 32’de
Ersin Bozkurt
tarım
da
Buz
>
Avrupa’
14’te
daki
ağılara bebek gibi
ürünleri üretimin
lider konumda
ÇÖZÜM BEKLEYEN
sürdürülebilir i
bak
Dünya’da ve Türkiy
ılac
m
Gıda,
olan Türkiye
ak potansiyelini
Tarım ve Hayvanc
un veBayraktar: ‘Tarı
e’de
SORUNU:
sorununkılmak
ılık Bakanlığ
ve Resmi Gazete’d
pamuk üretimKaba yem
Su Ürünleri
ım
balık türlerini
Merala“Buzağıl
e yayımlanarak ınca hazırlanan
için Tar
rın yokarın
n
yürürlüğe giren
sektörüne,
edilere
Korunma
iye’nin
k,sıhayvan
neslini
ak korumak
ve tüketimi çözümü
kullanamıyor’
Türk
ile İlgili Asgari
n başlayar
ların Standart
ahırlaralara
tohumda
İlişkinlıp
Avrupa
nın insan
kapatı
Yönetme
amacıyla
konuşk ve ortalarıine
Eyyüp
kapsamı
ağırlıkl
Sayfa 32’de
Hareme yaptığı
küçük buzağılartahıllik”
nda iki haftalıkt
nde
üretim, verimlili
ı beslen
sig
Birliğinden
lu, kongred
> 16’da
i Trabzon
törü
mesi an
için
sağlığı
zenginliğ
Davutoğ
dayalı
Tarım ve tarıma ilk gelen
denildiğinde akla olan İzmir
kurumlar arasında yıllık geçmişi
yüz
Ticaret Borsası,
sektörüne
Türkiye’nin tarım 6’da
ile bölgenin ve
ediyor. Sayfa
yön vermeye devam
Sayfa 8’de
MAYBİR
damızlık arı
dağıtacak
Meclis Başkanı Barış
Tarımda vergi şart
düzenlemeleriticaret
İzmir Ticaret Borsası
Dünya arıcıları
Fethiye’de
buluştu
ıslah
Sayfa 37’de
yapılan pamuk en
İstasyonu’nda
arı sonucunda geliştiril
çalışmal
tescil
Bir
pamukıçeşidi
başar
öyküs
onlarca yeni
olup, üreticilerin ü
aşamasına gelmiş yı bekliyor. Sayfa 7’de
hizmetine sunulma
Sermayecik
modeli
5
nM
Davutoğlu’nda
eraları betonlaşma köy kahvesi
M
E
Y
de
üj
bekliyor
m
ye
çiftçi
Yem sek
Sayfa 18-19’da
www.koykahvesi.com
.tr
Ersin Bozkurt
> 14’te
Ahmet Tetik
> 16’da
an
Hayvancılık açısınd
yem bitkilerinin önemi
etkiliyor.
katacak’
ıNass
zenginlik
kapsam
an’dan çiftçilere: “Tarım,
stratejik
Ekomodern sera
genişliyor
bir sektör”
Köy Meclisi
istediğin
’da
Başbakan
birçok konuyu
dahahediye
bazı müjdeler vermek
üç lbölümde
bir
mada, çiftçilere Vetarım
n bütüncü
n
köyler
sektörün
kapsaya
de e bir
oluşacak
ması Su
ve güb-uygulan
ve bu değişiklikleribelirterek, “Mazotpolitika
ini
Ürünleri
Bu sene
24’te Gen Sayfa 14’de
r. Sayfa
olarak nitelediğ
edecek.
29’da
gerekiyo
devam
Sayfa
Prof. Dr.
i yüzde Bankası kuracak.
Mustafa Kaymakçı
desteğin
re desteğinde artışımız
> 20’de
i yüzde 5, gübre
mazot desteğin
Sayfa 34’de
dedi. Sayfa 4’te
10 artırıyoruz”
ladı kıyame
kopmaya başladı t
GDO kaosu baş
yüzde 9 oranındave Başbakan
Başkanıa
Geneluygulam
İl
AK Partivergi
lu, AKP Tekirdağ
sektörün
Davutoğ
a kararı
indiAhmet
i’nde pirinçte KDV ayTürkiye hayvancılığınd Kongres
tepkisini
ve mazot desteği,
gübredevam
rimi,
çekmeye
mevcut durum ve
kanola ve aspirderçiçeği,
ediyor.soya,
öneriler
ak tarımsal destekle .
sağlanac
Sayfa 46’da
nı olums yatak temin
Ür
eticiy
Büyümedeki e 100 bin
düşü
da
ştenda
na
rekolte ıla
cak
kayıpları soruğıt
mlu
edilecek. 12’DE
uz
Torba Kanunu’
Başbakan Yardımcıs
nun
ı Ali Babacan:
dışında kullanım içinde yer alan, meraların amacı
ını
41’dekaba yem alanında sağlayan değişikliğin, kaliteli
ve
ta en son saman oldukça büyük bir açığı olan hatbile ithal eder duruma
hayvancılığına
gelen Türkiye
Sayfa 21’de
büyük
olduğuSayfa
Meraların yok edilerekbir darbe
ileri 27’de
sürüldü.
Türkiye Kırmızı
,
hayvanla
rın ahırlara kapatılıp
tahıl ağırlıklı beslenm
Et Üreticileri
Merkez Birliği
“5-20 Baş Besi
Sayfa 2’de
Genel Başkanı
Projesi”
etkilediği dile getirildiesinin insan sağlığını olumsuz
Bü- mında
lent Tunç, küçük
Avrupa ülkelerin kapsabesi
. Sayfa 22’de
işletmeleden temin
rinin canlanma
edilen 100
sı
köy kahveski öy kahvesi
alarda bulundu
le ilgili açıklam
.tr
www.koykahvesi.com
ilerine”
“milletin efend
Akgün Köyü, n
B.Menderes'te
köylerine su or
verilmesini istiy
için hazırlanan
www.koykahvesi.com
.tr
41’de
> 18’de
İZPİM PP 108
Prof. Dr. Figen Kırkpınar
gösterdi
Kış kara yüzünü“Ç
iftçi mağdur oldu
Fiyatı:
: 30 TL
3 TL Yıllık Abonelik
”
rında hasara neden ağına
yapac
yağışı tarım alanla
etkili olan kar ekili olan hububata örtü görevi
i.
e
Ege Bölgesi’nde
yağışının arazid etkileyebileceği de dile getirild
Son günlerde
taraftan da kar
Bayraktar: “Ocak
olurken, diğer yağışın üretimi olumlu yönde
üretin
ayında meydana
“Sigorta şart”
baskın
Bai kend
larının
geleninizi
Hayvancılık
vurgu yapılarak,
an, 31eniz
Gıda, Tarım vefırtına
Ürün tarlada kaldı
so- ardınd
di gübr
Ocak-2 Şubat aşırı yağmur ve kar yağışı
sel felaketi
im:
sı ve Ken
Eker,
etkili olan kar yadevr
Mehdi
aşırı yağışlar neden
nde
ve su
tarihle
kanı
nik
Bölgesi’
Ege
su bas- orga
sela suları altında
rede
aylarınd
gerçekleşen
iyle çiftçimiz bir ri arasında meydana gelen
seraların
nucuKış
yaşanan
hasar afetlerle
ğışı ve ardından Güb
“Bizim doğal
lodos
kez daha mağd
açıklama
arazilerinde
na ilişkin,
ilgili e deve
larda bulunan
kalması
ur oldu” dedi.
kınları, sera ve tarım gerçek bobir şekilBayraktar, tarımın
Ege’d
bir fabrika
imiz ayrıntılı
üstü
olduğun
açtı. Zararın
eye son
Gübreye para ödem
güreşi heyecanı
Ekolojik Köy “Kiraz
lı” ilgi bekliyor
tespitler
açık
kar-,
u,sele
zarara yol
çiftçinin
iklim koşullar
meydana
ediyor.
k çalışmalar songelen Ama
de devam
olumsuz
yutunun yapılaca
var. Sigorluklardan en fazla ında
belirtilirken,
sigorta
kesimkarşı
olduğun
etkilenen
cak. Daha erken
şı, dona
unbelirtti.
hibe
rasında ortaya çıkacağı
yarısınıYaşanan
46-47’de almanızı sağlayapiyasanın önüne
bulundubedelini
doğal afetlerin
nın karşılanmasını
ğu sıkıntıla
ta poliçe
, içindehasat sayesinde
ra rağmen
görenle-üretimi Sayfa
çiftçiler zararları
zarar
şa ilçesinde
çiftçinin
Oradabüktüğü
z. belini
bırakmayan
Üsveriyoru
ve ürettiğiniz mamule
sera
um.
istedi. İzmir’in Kemalpa
üze- üretiyor
nü vurgulay
aslında
geçebilmenizi
ayında
ağaçlarıniınkendim
bir kısmı
an Bayrakta
meydana
de sağlayacak.
büyük
Gübrem
doğal.
naylon
- ,rin
bahçesindeki kiraz“Kuzey
lodos
%100
şekilde
Yarımkü
fırtınası ve aşırı r, şubat daha fazla raf ömrüilaç kullanmanız
birgelen
organik
Basit
%100
değil.zarara
Bağ
yağışların
yol açtığına
gedabüyük
zirai
rini örtüp, serada telik
rsunuz?
bir örtü
dikkati
Hem de hiçbir
, plastik
çekti.
yetiştirenleMustami uğraşıyo
yapıyor
kirazını”
gübtünel
Çiftçilik
ilk
kayıtlı
cağınız
re’nin
ıyor,
eyecek.
Hasar
kiraz hasadı
gerekm
ğiniz sozde kullana
Doğa
tespit
Mart’ta
Sigorta
biryaptırm
ve
çalışmaları başlad
riyor.
ve bahçeni
az
yse; üretece
fa Özyurt’un 30 nedeniyl
irsiniz; kısmı
zengi
e yarımüretebil
daha çok onlardan
Deyim yerinde tarihbir
ni;
mucizeHasar
bir
ı
kendiniz
tespit
değil
ve
doğanın
çalışmal
ilir
yapma hayali, kar reyialtında
8’dedevam
kalan işi başarab
arının
lucan gübresi
dedi. Sayfa
Bayrakta
r”“Çalışm
ettiğini bildiren
deki atıkları kulr,
oluşuyo
sermaye ile bu
kaldı. Yıkılan seranın
ten kurtualar tamamlandıktan
si. Sadece çevreniz
net bir
da zarar gördü.
üretmeniz
para ödemek
BP_TARI
şekilde
sonra
gübresi
gübM_25x6.fh
ortaya
kayıplar
bu
yaklaşık 120 ağaç gübreye Üretece
solucan
ğiniz
11 2/27/15çıkacak.
lanarak
hazırdak
4:47 PM Bununla
ız.
i verilere
Page 1 birlikte hali
e
labilirsiniz.
göre, üreticile
erinizi organiğ
çok basit ve masrafs
rin büyük kaybı
görülüyo
l
re hem mamull olduğu
hem de kimyasa r. Sayfa 10’da
dönüştürecek daha fazla ürün
C
M
gübreye kıyasla
Y
üzdü!
Çiğ süt üreticn iyi
ucuz süt!
İZPİM PP 108
Devlet destekleri
ı
Köylerin kendisini
iler ilgiyi arttırd
Hakan
yönetmesine izin vemed
Yard. Doç. Dr.
yazısı 44’te
Prof. Dr. Tayfun
yazısı 36’da
Özkaya’nın
Suda
.tr
www.koykahvesi.com
Sayfa 16’da
iz yılın ortaların
Türkiye’de geçtiğim fiyatı 1 lira 15 kuruş.
süt
dan bu yana çiğ
süt fiyatlarını belirleBu yılın ilk üç ayı gelen taraflar, oldukmek için bir araya
sonra
görüşmelerden
ça gergin geçen
den devam etmesüt fiyatının değişme
Bozkurt > 6’da
Ersin
verdiler.
sine karar
“Köylere giden
Fiyatı: 3 TL Yıllık
3 Sayı: 31
Nisan 2015 Yıl:
dan IPARD
(TKDK) tarafın ve Hayvancılık
kleme Kurumu
açılışı, Gıda Tarım
Kalkınmayı Deste
Tarım ve Kırsal klenen Ankara’daki 281 tesisin Bozkır ve AB Türkiye
4’de
Bakanı Volkan
yapıldı. Sayfa
fonlarıyla deste
Eker, Avrupa Birliğibatı’nın katıldığı törenle
Bakanı Mehdi
Szom
Bela
nı
Başka
Delegasyonu
ırım
Denizli’ye dev yat
HayGıda Tarım ve
vancılık Bakanı
EkoMehdi Eker ve
nomi Bakanı Nihat
Zeybekci, bölgenin
Et
ihtiyaç duyduğu
Deve Süt Kurumu
anizli Et Kombin
sı’nı törenle açtı.
Sayfa 6’da
Düşük faizli kredi
edecek
uygulaması devam
10’da
biri
Boşalan köylerden
42-43’de
Tarım Bankacılığı
kozmetikten temizlik
Gıdadan giyime, bir ürün yelpazesi
ürünlerine geniş ürünlerin üretimi de
bulunan organik gün artıyor. 20’de
talebi de her geçen
yolu
Zeytinde verimin 14’de
doğru gübereleme
Topraksız
tarımın
yıldızı:
‘Perlit’
26’da
eler
Makal
ve önlemler
Bağlarda don zararı
yazısı 38’de
Dr. Cemal ILGIN’nın
30’da
Köylerin Altyapıs
ının Desteklenmesi
(KÖYDES) Projesine
Maliye Bakanlığ
bütçesinin ilgili
ı
tertibind
bin lira ödenek tahsis e 366 milyon 760
edildi. Sayfa 23’de
K
14’te
Türkiye tohumda
kime bağımlı?
Gübre sektörünün
beklentileri
ÖZKAYA’nın yazısı
38’de
Sebahattin EMÜL’ün
’nın
‘Organik ürünler
pazarı da büyüdü’
Composite
KÖYDES Projesi 2015
ödenekleri belli oldu
Metin KARABİB
ER’in yazısı 26’da
CY CMY
e”
tek gazet
Sayfa 7’de
Abonelik: 30 TL
a destek
Vodafone Türkiye,
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığ
ı’nın Tarımsal
İzleme ve Bilgi
Sistemi Projesi
(TARBİL) kapsamı
yapacak personel nda saha denetimi
inin 3G internet
buluşmasını sağlayac
ağıyla
ak Sayfa 6’da
Prof. Dr. Tayfun
MY
Kadın çiftçiye
eğitim desteği
tesis
TKDK destekli 281
Üstüner’in
CM
i Zootekni Bölümü
ADÜ Ziraat Fakültes
Küspesi’nin etkileri
‘Morova Zeytin sonuçları 34’te
a
üzerine araştırm
Çiftçi, geçimini toprağı ekerek sağlayan kimsedir. Çiftçiler
dünyanın en zor işlerinden birini yapan, işini bir yaşam tarzı
olarak icra eden kesimdir. Çiftçilik, dünyayı besleyen ve başta
gıda sanayi olmak üzere çeşit-
köy kahvesi
“Köylere giden tek gazete”
14’te
Çiftçilerden tarım
fuarlarına yoğun ilgi
Makaleler
Kazandere
Köyü
Tohumculuk
% 400 büyüdü
köy kahvesi
Köyü, ekoloKuşadası Kirazlı yetkililerden
jik bir köy olarak,
20’de
ilgi bekliyor. Sayfa
fiyatın
Çiğ sütte referans
tarihine
31 Mart 2015
kuruş olarak
kadar 1 lira 15
karar
uygulanmasına
eri ile
verildi. Süt sanayicilgerginliğe
üreticiler arasında referans
süt
neden olan çiğ 1 Temmuz
fiyatı sabit kaldı. litresi 1 lira
2014’ten bu yana süt referans
çiğ
15 kuruş olan
2015’e kadar
fiyatı, 31 Mart
edecek.
aynen devam
li sanayi kollarına hammadde sağlayan meslek grubudur.
Dünyada artan nüfus ve daralan
tarım alanları karşısında tarımsal üretim daha da önemli hale
geliyor.Tarımını ve gıdasını güvence altına almayan, üreticisini korumayan bir ülkenin gelişmesinin mümkün olmadığını
unutmamak gerekiyor.
bin dananın
dağıtılacağını bildirdi. üreticiye
Kırsal kesimde güneş
enerjisinin geleceği
parlak
Artan dünya nüfusu
olarak artan enerji ve buna bağlı
bu talebi karşılam talebi, öte yandan
fosil yakıtların ak için kullanılan
kirliliği, gelecekneden olduğu çevre
enerji kaynakl te yenilenebilir
arının
tablosuna yapacağ dünya enerji
artmasını zorunlu ı katkının
kılıyor. Sayfa
16’da
“milletin efend
Mart 2015 Yıl:
3 Sayı: 30
ilerine”
Türkiye Ziraat
Fiyatı: 3 TL Yıllık
Abonelik: 30 TL
Odaları Birliği
(TZOB) Genel
Başkanı Şem
si Bayraktar: Vodaf
one’dan tarım
3 Sayı: 29
Şubat 2015 Yıl:
Çiftçilik neden
önemli?
www.koykahvesi.com.tr
t korkusu
Pamukta düşük fiya‘Kırsal kalkınma şar
Fiyatı: 3 TL Yıllık
Yıl: 3 Sayı: 27
lışan işçi sayısı: 6.5 milyon
Türkiye’deki mevsimlik tarım
işçisi sayısı: 3.1 milyon
Türkiye’de tarımla uğraşan
kişilerin nüfusa oranı :%25
Dünyadaki mevsimlik tarım
işçisi sayısı: 450 milyon
Türkiye'nin sahip olduğu tarımsal üretim hasılası:62 milyar dolar
KÖYLERE ULAŞAN TEK GAZETE
köy kahvesi
www.koykahvesi.com
.tr
ını yaşıyoruz.
” olmanın heyecan
tüm köylerine
Yeniden “gazete
olduğu 19 ilin
Tarımın güçlü
bin 615 köyü
rakam tam 8
ulaşıyoruz. Bu bizim için bu rakam yeterli
kapsıyor. Ancak tam 12 bin adet basarak
lar,
Kahvesi'ni
değil. Biz Köy Başbakanlık ve ilgili bakanlıkri, Tarım il
köylerin dışında destekleyen Makine üreticile , Belediye
tarımsal üretimi kleri, Valilikler, Kaymakamlıklar
sorumlu
ve İlçe Müdürlü belediyenin köylerden
ilgili
başkanları ve
ağız.
birimlerine ulaştırac
İZPİM PP 108
48
ların gününü 14 Mayıs Dünya
Çiftçiler Günü'nü kıutluyoruz.
yazısı 41’de
Yeniden “gazete” olmanın
heyecanını yaşıyoruz. Ege ve
tarımın güçlü olduğu Ege bölgesi
yakınlarındaki 14 ilin tüm köylerine
ulaşacağız. Bu rakam tam 8 bin
615 köyü kapsıyor. Ancak bizim
için bu rakam yeterli değil. Biz Köy
Kahvesi'ni tam 12 bin adet basarak
köylerin dışında Başbakanlık ve
ilgili bakanlıklar, tarımsal üretimi
destekleyen Makine üreticileri, Tarım
il ve İlçe Müdürlükleri, Valilikler,
Kaymakamlıklar, Belediye başkanları
ve ilgili belediyenin köylerden
sorumlu birimlerine ulaştıracağız.
www.facebook.com/koykahvesi
Ulaştığımız iller ve köyleri
A.KARAHİSAR
ANKARA
ANTALYA
AYDIN
BALIKESİR
BURDUR
BURSA
ÇANAKKALE
DENiZLİ
EDİRNE
: 393
: 787
: 569
: 490
: 906
: 183
: 676
: 568
: 370
: 248
ISPARTA
İSTANBUL
İZMİR
KIRKLARELİ
KONYA
MANİSA
MUĞLA
TEKİRDAĞ
UŞAK
www.twitter.com/koykahvesi
: 174
: 167
: 614
: 177
: 602
: 790
: 398
: 258
: 245
koykahvesidergisi
7
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
8
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Aliağa'da
kadın
girişimci
işinin
patronu
oldu
Topçu: “Çitlenbik yağı bir mucize”
T
ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)
Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çalışan kadınların üçte birinin tarımda olduğunu bildirerek, “Tarımda çalışan
2,5 milyonu aşkın kadın, hem evlerini çekip çeviriyor hem evde üretim yapıyor hem de tarımsal
üretime katılıyor” dedi.
Bayraktar, günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçilerin, tarımın belkemiği olduğunu, tarımsal
üretiminin yarıdan fazlasını karşıladığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, tarımda çalışan kadınların içinde bulunduğu durumu
değerlendirdi.2014 yılı verilerine göre, 15 yaş ve
daha yukarı yaştaki 28 milyon 841 bin kadından
8 milyon 729 bininin işgücüne dahil olduğunu,
7 milyon 689 bininin çalıştığını bildiren Bayraktar, “çalışan kadınların yüzde 32,94’ü olan 2 milyon 533 bin kadın tarımda istihdam ediliyor. 5
milyon 156 bin kadın tarım dışı alanlarda çalışıyor. Kadınlarda işsiz sayısı 1 milyon 40 bini buluyor” dedi.
Erkeklerde işgücüne katılma oranı yüzde 71,3
iken kadınlarda yüzde 30,3’de kaldığını, ka-
dınlarda istihdam oranının yüzde 26,7, işsizlik oranının yüzde 11,9 olduğunu belirten Bayraktar, tarımın kadınlarda işsizlik oranını yüzde
16,5’den yüzde 11,9’a düşürdüğünü vurguladı.
Tarımda çalışan 5 milyon 470 bin kişiden yüzde
46,3’ünü kadınların oluşturduğuna dikkati çeken
Bayraktar, “Tarımdaki kadınların sadece yüzde
10,63’ü kendi nam ve hesabına yani kadın çiftçi olarak çalışıyor. Ücretli veya yevmiyeli çalışan kadın işçi oranı yüzde 10,52. Tarımda kadınların yüzde 78,88’i de ücretsiz aile işçisi olarak
hizmet veriyor. Yüzde 95,9’u kendi adına sosyal
güvenlik sistemine kayıtlı değil” dedi.
"Kadın çiftçiler tarımın
belkemiğidir"
Çalışan kadınların üçte birinin tarımda olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde emek yoğun işleri çoğunlukla kadınlar üstlenmektedir ve
iş yükleri genellikle erkeklerden fazladır. Günde 16-17 saat çalışan kadın çiftçilerimiz, tarımımızın belkemiğidir. Tarımsal üretiminin yarıdan
fazlasını karşılıyorlar. Dünyada ve Türkiye’de
tarımsal üretim, gıda güvenliği ve beslenmede kadın en önemli rolü oynuyor. Tarlada, bağda, bahçede, ahırda ve ağılda bitkisel ve hayvansal üretimin iş gücünü sağlayan kadın, bunların
yanında; ev işlerini, hasta, yaşlı ve çocukların
bakımını da yapmakta ve aile beslenmesinde en
önemli görevi üstlenmektedir. Kadın çiftçilerimizi eğitmeden verimlilik hayaldir. Bu nedenle ülke çapında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi’ programını sürdürüyoruz.
Nitekim tarımın her safhasında yer alan kadınların gelişmiş yayım metotlarıyla eğitilmesini, tarımsal üretimin artırılmasını ve sürdürülebilirliğini sağlamak için 14 Mayıs 2012 tarihinde,
Dünya Çiftçiler Günü etkinliğimizde, Birliğimiz,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında ‘Kadın Çiftçi Eğitimi İşbirliği’ protokolü imzaladık.
2013 yılında 5 pilot il olan Sakarya, Diyarbakır,
Gaziantep, Kayseri ve İzmir’de 771 kadın çiftçiye eğitim verdik. 2014 yılında ise bu eğitimleri
81 ile yaygınlaştırdık. Eğitim çalışmaları illerde
halen devam ediyor.”
Gıda Tarım ve Hayvancılık İzmir İl Müdürlüğü’nün başlattığı “Kırsalda Kadın Girişimciliğin Desteklenmesi
Projesi” kapsamında, geliştirdiği “Geçmişten günümüze çitlembiği yaşatmak“ projesiyle 133 kadın girişimci
arasından birinci olan Yıldız
Topçu, aldığı 20 bin liralık
destekle kendi işinin patronu oldu.
Aliağa’ya bağlı Hacıömerli
mahallesinde yaşayan Topçu, evinin ahır olarak kullanılan bir bölümünü üretim
merkezi haline çevirerek çitlembik yağı üretimine başladı. Elde ettiği maddi destekle birlikte daha önce ahır
olarak kullandığı yeri onararak makine ve ekipman ihtiyacını karşılayan Topçu’nun
en büyük destekçisi ise eşi
Hasan Baki Topçu.
“Eşimin en
büyük hayalini
gerçekleştirdim”
İki çocuk annesi Topçu, çocuklarının geleceğini düşündüğünü belirterek, eşinin en
büyük hayalini gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu
yaşadığını dile getirdi. Topçu, “İki çocuk annesiyim,
çocuklarım okuyor ve onlar için ne yapabilirim, ekonomik olarak nasıl bir destekte bulunabilirim diye
düşündüm. Kırsalda Kadın
Girişimciliğin Desteklenmesi ile ilgili projeye destek çıkıldığını öğrendiğimde iki
gün hangi projeyle katılabilirim diye düşündüm. Çitlembikle katılmaya karar verdim. Çitlembik yağı üretimi
eşimin dedesinden kalan bir
meslek. Eşimin 20 yıllık hayaliydi çitlembik yağı üretmek... Biz de bu hayali gerçeğe dönüştürdük” dedi.
“Markalaşmak
istiyorum”
Doğal yollarla yetişen ve
halk arasında menengiç diye
bilinen Çitlembik yağının
mide ağrıları ve yara iyileştirici özelliği olduğu vurgulayan Yıldız Topçu, “ Çitlembik’ten Menengiç kahvesi,
krem, yağ, bıttım sabunu
üretimi de yapılıyor“ diyerek
şunları kaydetti: “1980'li yıllara kadar dedelerimiz çitlembik ağacı meyvesinden
sabun ve yağ elde ederken,
günümüzde yörede zeytin
yetiştiriciliği üretiminin artmasıyla çitlembik ağaçları
kaderine terk edildi. Ağaçlar kesilerek yakıt olarak
kullanılmaya başlandı. Bu
proje ile insan sağlığı açısından da büyük önem arz
eden ve ürünlerinin gıda,
sağlık ve kozmetik sektöründe değerlendirilmesi mümkün olan çitlembik
ağacının yok olmasını önleyerek 4. kuşak temsilcisi olmayı amaçlıyorum. Meyvelerinden krem, yağ ve sabun
olarak üretimini yapıp markalaşarak tüketicilere sunmak istiyorum.”
Köyde ki kadınlara da iyi bir
örnek teşkil ettiğini belirten Topçu, “Bölgemizde doğal olarak yetişen çitlembik
ağacından elde edeceğimiz
ham madde ile düşük maliyetle yüksek gelir elde etmeyi hedefliyorum. Artan
hammadde ihtiyacını karşılayabilmek için civar köylerden de çitlembiğin toplanması teşvik edilerek, köyde
yaşayan kadınlar için de çitlembik bir gelir kaynağı
oluşturacak” diye konuştu.
Çitlenbik yağının faydaları
Çitlembik yağının birçok faydası olduğu biliniyor. Bunlardan birkaçı ayak terlemelerini önlemesi, böbrek
kumlarını dökmeye yardımcı olması ve mide ağrılarını dindirir. Ayrıca yaraların
iyileşmesini hızlandıran çitlembik yağı öksürüğü kesmekte de kullanılıyor. Çitlembik meyvesi ise hafif
müshil etkilidir.
9
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
TİGEM’den tarım yatırımcılarıyla
iştirak kurulması daveti
TİGEM'e bağlı Kazımkarabekir Tarım İşletmesi'nin 70 bin dekarlık kısmında, tarımsal
faaliyette bulunulmak üzere özel sektör tarım yatırımcılarıyla ortaklık kurulacak
T
arım İşletmeleri
Genel Müdürlüğüne
(TİGEM) bağlı Kazımkarabekir Tarım
İşletmesinin 70 bin dekarlık
kısmında, tarımsal faaliyette
bulunulmak üzere özel sektör
tarım yatırımcılarıyla ortaklık
kurulacak.
Resmi Gazete'de yayımlanan ilana göre, iştirakte bulunulacak şirket türü anonim şirketi
olacak. TİGEM'in iştirakte bulunma oranı yüzde 15'den aşağı
yüzde 25'den yukarı olmayacak. Şirket, tarımsal üretim
ve verimliliği artırmak üzere
TİGEM'in amaç ve faaliyet
konularında üretim yapacak.
Ayrıca üretimin gerektirdiği işleme tesisleri kuracak ve
pazarlama faaliyetlerinde bulunacak. Şirket, çiftlik turizmi gibi doğrudan kuruluş amacı
dışındaki faaliyetlerden kaçınacak ve ilgili üretim konularında tekelleşmeye meydan vermeyecek. TİGEM'e ait tesis ve
varlıklar, ayni sermaye olarak
konulmaksızın, iştirak edilmek
suretiyle kurulacak şirkete kiralanacak ve elde edilecek kira
bedeli TİGEM'in sermaye kat-
kısı olarak kabul edilecek. Kira
süresi 30 yıl olacak. Kurulacak
iştirakin onayı için ayrıca Yüksek Planlama Kurulu'na müracaat edilecek.
Konuyla ilgilenen yatırımcılar, ilgilendikleri işletmenin özelliklerini belirten
dosyaları 5 bin lira karşılığında TİGEM'den temin edebilecek. Dosya içinde yer alan
şirket ana sözleşmesi ve kira
sözleşmesi YPK tarafından
onaylandığından içeriği ve
maddeleri üzerinde yasal zorunluluk olmadıkça değişiklik
yapılamayacak. Dosya almayan yatırımcılar, işletmede inceleme yapamayacak, hazırlayacakları projelerle sundukları
teklifler değerlendirmeye alınmayacak. Dosya alan talipliler
iştirak kurulacak olan Kazımkarabekir Tarım İşletmesinde
proje ve fizibilite çalışmaları
yapmak üzere inceleme yapabilecek.
Proje ve fizibilite
raporları 8 Mayıs'a
kadar gönderilecek
Proje sahipleri, hazırladıkları
proje ve fizibilite raporlarını
8 Mayıs'a saat 17.00'a kadar
TİGEM genel evrak servisine
verecek veya bu saatte ulaşacak şekilde postayla gönderecek. Süre uzatımı, zorunlu olmadıkça yapılmayacak.
TİGEM tarafından yapılacak
değerlendirme sonrası yeterlilik alan teklif sahiplerinden en
yüksek puan alan ilk üç kişi ya
da firma "ortaklık adayı" olabilecek. En yüksek puan alan "ortaklık adayı" ile iştirak kurma
çalışmaları başlatılacak. Yeterlilik alan ve "ortaklık adayı"
seçilen istekliler, ortaklık projelerinde gerçekleştirmeyi
düşündükleri yatırım miktarının
yüzde 1'ini geçici teminat olarak yatıracak. Bu adaylar, yeterlilik aldıklarının ve ortaklık
adayı olduklarının kendilerine bildirilmesinden sonra 15
iş günü içinde teminatlarını
TİGEM'e verecek.
TİGEM'ce yapılan değerlendirmede en yüksek puan
alan ortaklık adayıyla Kazımkarabekir Tarım İşletmesinde
(70 bin dekarlık kısım) TİGEM
iştirakiyle AŞ kurma esaslarını
belirleyen ve YPK'ca onayla-
nan şirket ana sözleşmesi ve
kira sözleşmesinin ilgili bölümleri teklif esaslarında doldurularak proje ve diğer ekleri ile
birlikte karşılıklı paraf ve imza
edilecek.
TİGEM ile iştirak kurulacak
yatırımcı firma ya da şahıs
arasında karşılıklı imza ve
paraf işleminden sonra hazırlanan metinler nihai karar
için YPK'ya sunulacak. YPK
onayından sonra ortaklık adayı
yatırımcıya, kira ve anonim şirket sözleşmesine ait gerekli
hukuki prosedürün tamamlanması hususu yazıyla bildirilecek. Yatırımcının, bildirimin
kendisine tebliğinden itibaren 15 iş günü içinde kuruluş
işlemlerine başlaması ve en geç
1 ay içinde şirket kuruluşunu
tamamlanacak.
Şirket kuruluşunu müteakip,
TİGEM'in yazılı talebi üzerine
taşınmaz 15 gün içinde teslim
alınacak. Aksi takdirde teminatı
cezai şart olarak irat kaydedilecek ve şirket tasfiye edilerek
ortaklık çalışmaları sona erdirilecek. TİGEM'in bu işlemlerden doğabilecek zarar-ziyanı
Ortaklık Adayından tazmin
etme hakkı saklı olacak. Davetten başlamak üzere ortaklık kurulması ve işletme taşınmazının
devir tesliminin yapılmasına kadar her türlü vergi, resim,
harç ve masraflar yatırımcılara
ait olacak. Herhangi bir şekilde ortaklık kurulamaması durumunda, ortaklık adayı ve diğer
talipliler yaptıkları masrafların
tazmini hususunda TİGEM'den
herhangi bir talepte bulunamayacak. Davete icap eden
yatırımcılardan projesi ve teklifi, yapılan puanlamada ikinci
ve üçüncü olan ortaklık adayları, birinci olan yatırımcı ile
herhangi bir nedenle ortaklık
kurulamaması halinde sıra ile
ortaklığa davet edilebilecek.
İştirak şeklinde ortak Anonim
Şirket kurma teklifi veren ve
TİGEM'le ortak iştirak kurulmasına YPK'ca nihai karar verilen yatırımcı gerçek ya da
tüzel kişilerin (ortak girişim ve
konsorsiyum kabul edilmeyecek) kurulacak şirketteki sermaye payı yüzde 60'ın altında
olamayacak. TİGEM dosya alıp
teklif veren istekliler ile iştirak
kurup kurmamakta serbest olacak.
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
10
Prof. Dr. Boyacıoğlu: ‘Buğday
üretimi tüketimi karşılıyor’
Prof. Dr. Hikmet
Boyacıoğlu
T
ürkiye’nin buğday ithalatı halen tartışılan konulardan. Şu
an ülkenin hemen her yerinde bulunan ürünün ithalatının ihracat amaçlı olduğu ifade ediliyor.
Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Hikmet Boyacıoğlu, “Türkiye’nin
buğday satın almasının en önemli nedeni dünyanın önde gelen un ihracatçılarından olarak orta kalitede buğday ile
karıştırıp ihracat bölgelerinin taleplerine
uygun un üretmesidir” diyor.
Boyacıoğlu, fiyat dalgalanmalarını
önleme adına da zaman zaman ithalata başvurulduğunu dile getiriyor. Buğday ihracatı ve ithalatı ile ilgili verileri
paylaşan Boyacıoğlu, şöyle devam ediyor:“Uluslararası Hububat Konseyi (International Grains Council –IGC) rakamlarına göre dünya un ihracatının
2014-2015 döneminde 12 milyon 480
bin tona varacağı, bunun 2 milyon 450
bin tonunun Türkiye tarafından karşılanacağı tahmin ediliyor. Ayrıca ülkenin 2014-2015 döneminde 2,6 milyon
ton buğday ihraç ve 5,6 milyon ton ithal
edeceği öngörülüyor. ABD Tarım Bakanlığı tarafından 2013-2014 döneminde 4 milyon 154 bin tonu bulduğu tahmin edilen Türkiye’nin buğday, un ve
ürünleri ithalatının, 2014-2015 döneminde 5 milyon 300 bin ton olacağına
ihtimal verilmektedir. 2013-2014 döneminde 4 milyon 294 bin ton miktarı gördüğü iddia edilen ülkenin buğday, un
ve ürünleri ihracatının 2014-2015 döneminde 3 milyon 800 bin ton olacağına
ihtimal verilmektedir.”
Boyacıoğlu, ilaveten Türkiye’nin buğday üretiminin aşırı kuraklık gibi durumlar dışında tüketimi karşıladığını anlatıyor.Üretim ve tüketim miktarlarına
değinen Boyacıoğlu, şunları kaydediyor:“IGC’nin son raporunda 2013-2014
döneminde 18,8 milyon ton miktar tahmin edilen ülkemizin buğday üretimi,
2014-2015 döneminde 15,5 milyon ton
olarak açıklanmıştır. Türkiye’nin 20142015 döneminde 7,7 milyon hektar olan
buğday ekim alanı toplamı ise 20152016 döneminde yüzde 1,3 oranında bir
artış ile 7,8 milyon hektar olarak öngörülmektedir. ABD Tarım Bakanlığı’nın
‘Dünya Buğday Üretim, Tüketim ve
Stokları’ ile ilgili son raporunda Türkiye’nin 2013-2014 döneminde 18 milyon
750 bin ton miktarı gördüğü tahmin edilen buğday üretimi, Temmuz 2014-Haziran 2015 döneminde 15 milyon 250
bin ton olarak öngörülmektedir. 20132014 döneminde 17 milyon 750 bin ton
olduğu tahmin edilen ülkemizin buğday
tüketiminin de 2014-2015 döneminde
17 milyon 500 bin ton seviyesine gerileyeceği bildirilmektedir.”
Prof. Dr. İstanbulluoğlu “Bölgemiz
tarımsal potansiyele sahip bir bölge”
Namık Kemal Üniversitesi, (NKÜ)
Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet İstanbulluoğlu, Trakya Bölgesi’nin gerek toprak varlığı gerekse
uygun ekolojisi ile ülkenin önemli tarımsal potansiyeline sahip bir bölgesi
olduğunu bildirdi.
NKÜ’den yapılan yazılı açıklamaya
göre, Trakya Bölgesi 2. Buğday Teknik Komite Toplantısı, Ziraat Fakültesi ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Trakya Tarımsal Araştırma
Enstitüsü koordinatörlüğünde gerçekleştirildi.İstanbulluoğlu, ziraat fakültesi konferans salonunda gerçekleştirilen
toplantıda, buğday tarımının Trakya
bölgesinin sosyo-ekonomik yapısında
oldukça önemli bir role sahip olduğunu belirtti.Buğday tarımında, son yıllarda yoğun olarak ortaya çıkan küresel iklim değişikliğinin olumsuz
etkilerinin görüldüğünü ifade eden İstanbulluoğlu, şunları kaydetti:“Küresel
Prof. Dr. Ahmet
İstanbulluoğlu
iklim değişikliğinin etkileri sonucu biyotik ve abiyotik stres faktörlerindeki
artışlarla çeşit sorunu ve hatalı kültürel
uygulamalar verim ve kalitede azalmalara neden oldu. Bu sorunların aşılabilmesi için öncelikle üretime alınacak
buğday çeşitlerinin stres faktörlerine
karşı dayanıklılık veya tolerans özellikleri iyileştirilmeli.”
İstanbulluoğlu, bölgede sürdürülebilir buğday tarımı için ilgili kamu
kurum ve kuruluşlar ile özel sektör
işbirliği ve koordinasyonunun sağlanmasının kaçınılmaz bir zorunluluk haline geldiğini kaydetti.Toplantıda, katılımcıların katkı ve önerileri ile
belirlenen bölgede buğday tarımında
karşılaşılan üretim aşamasında ekim
nöbetinin uygulanmayışı, toprak işlemedeki yanlışlıklar, çeşit sorunu, hastalık ve zararlı sorunu, borsa ve pazarlama sorunları, kalite sorunları,
tohumluk dağıtımı gibi sorunların değerlendirilerek, çözüm yollarının tartışıldığı ifade edildi.Ayrıca, Trakya
Bölgesi’nde buğday üretim sorunlarını çözüme kavuşturacak ve üniversite
başta olmak üzere diğer kamu kuruluşları, özel sektör kuruluşları ile üretici
birliklerinin koordinasyonu ile hayata
geçirilecek entegre projelerin rapor haline getirildiği kaydedildi.
11
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
12
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Buğdayı 1 milyon faydalı böcek koruyacak
Yaklaşık 6,5 milyon
dekarlık buğday
tarlalarında danelere
zarar veren süne ve
kımıla karşı biyolojik
mücadele için
yaklaşık 250 kişiden
oluşan ekip görev
alıyor.
B
u yıl yağışların iyi
gitmesiyle buğdayda
yüksek verim beklenen Konya Ovası’nda, kalitenin de istenen seviyede olması için 1 milyonu aşkın
süne düşmanı faydalı böceğin,
doğaya bırakılacağı bildiril-
di.Mart ayından itibaren Konya Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüğünde faydalı böcek
üretim çalışmalarına başlandı. Yaklaşık 6,5 milyon dekarlık buğday tarlalarında danelere
zarar veren süne ve kımıla karşı
biyolojik mücadele için yaklaşık 250 kişiden oluşan ekip görev alıyor.
İl Müdürü Seyfettin Baydar, yaptığı açıklamada, kaliteli buğday üretiminde zamanında gübre atımının yanı sıra
süne ile mücadelenin de büyük önem taşıdığını belirterek,
bu yöndeki çalışmaları hızlandırdıklarını söyledi.Mart ayından itibaren süne ile biyolojik
mücadeleye başladıklarını ifade eden Baydar, buğdayda verim ve kaliteyi artırmaya yönelik ekipler oluşturduklarını dile
getirdi.Tabiatta sivrisineğe benzer ‘trissolcus’ isimli faydalı böcekle süne yumurtalarını
yok ettiklerini belirten Baydar,
“Süne şu anda dağlarda. Mart
ayında gidip o böceği toplayıp
getiriyoruz. Üretim kaplarında
besleyerek yumurta vermelerini sağlıyoruz. Faydalı böceği
de Adana Biyolojik Mücadele Araştırma İstasyonundan getirerek süne yumurtalarına yumurta bırakmalarını sağlıyoruz.
Sünenin yumurtasında o faydalı böceği çoğaltıyoruz. Yıllık 1
milyon adet civarında faydalı
böcek üretiyoruz” dedi.
Mücadele çifçilere yıllık 40
milyon lira katkı sağlıyor
Baydar, Konya’da 2004 yılından buyana yaklaşık 30 milyon faydalı böceği doğaya bıraktıklarına işaret ederek, şu
bilgileri verdi:“Son yıllarda
yıllık 1 milyon adet civarında
faydalı böcek üretiyoruz. Süneler normal şartlarda dağdan
inip çiftçinin tarlalarına zarar
vermeye başladığında 1 milyon böceği belirlenen alanlara
salıyoruz. Süneler çiftleşip yumurta bırakmaya başladığında
faydalı böcek süne yumurtalarının içine kendi yumurtalarını
bırakarak onları yok ediyor.”
Süne zararlısı ile 2004 yılından buyana yapılan mücadelede emgi oranını yüzde 3,5’lerdan 0,9’lara düşürdüklerini
vurgulayan Baydar, bu sayede
çiftçilere büyük bir ekonomik
katkı sağlandığını, biyolojik
mücadele ile daha az kimyasal
ilaç kullanıldığından doğanında korunduğunu dile getirdi.
Baydar, “Her yıl elde ettiğimiz başarı toplamda çiftçilerimize kalite yönüyle yıllık 40
milyon liralık katkı sağlıyor.
10 yıllık olarak hesapladığınız
da 400-500 milyon lirayı buluyor. Süne emgi oranı ne kadar
düşük olursa çiftçimiz buğdayı
daha fazla fiyata satabiliyor”
diye konuştu.
“Daha verimli ürünlerle daha fazla ülkeye açılacağız”
Adıyaman’da bir girişimci
köyüne kurduğu tesiste ürettiği buğday, arpa, nohut, kırmızı
mercimek ve tritikale tohumlarını Avrupa’ya ihraç etmeye başladı.Merkeze bağlı Eski
Hısnı Mansur köyünde yaşayan Murat Olgun (46), babasının izinden giderek 1990 yılında tohumculuk sektörüne
yöneldi. Babasından öğrendiği mesleği 4 kardeşiyle daha
da geliştiren Olgun, kurdukları tohum entegre tesislerinde
ürettikleri buğday, arpa, nohut,
kırmızı mercimek ve tritikale
tohumuna talep gelince yurtdışına da göndermeye başladı.
Girişimci Murat Olgun yaptığı açıklamada, köyden kente
göçü önlemek amacıyla köye
fabrika kurduklarını söyledi.
Yaptıkları Ar-Ge çalışmalarıyla ürettikleri tohumların kalitesinin kısa sürede beğenildiğini
ifade eden Olgun, “Fabrika-
yı kurduktan sonra Ar-Ge birimimizi de geliştirerek, ürettiğimiz tohumları önce yurt içinde
satmaya başladık. Tohumlarımızın kalitesi beğenilince
ürünlerimize yurt dışından da
talep geldi” dedi. Geçen yıl ilk
kez Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tohum ihraç etmeye başladıklarını belirten Olgun, daha sonra Bulgaristan,
Romanya, Rusya ve Bulgaristan üzerinden Fransa’ya 2 bin
200 ton buğday, arpa, nohut
ve tritikale tohumu sattıklarını kaydetti. Ar-Ge çalışmaları kapsamında yeni tohum çeşitleri ürettiklerine işaret eden
Olgun, şöyle devam etti: “Son
çıkan tescil yasasına göre
onaylanan ‘Perre’ ve ‘Cendere’ adını verdiğimiz iki çeşit buğday tohumu geliştirerek,
Türk tohumculuk sektörüne
ivme kazandırdık. İnşallah bu
yıl içerisinde yeni geliştirdiği-
miz tritikale, nohut ve buğday
çeşidini tescil etmeyi planlıyoruz. Artık yeni çeşitler piyasaya çıkacak. Daha verimli,
insanların özveriyle yetiştirebileceği, hastalıklara dayanıklı tohumların gelişimine katkı
sağlamaya çalışıyoruz.”
Bu yıl 15 bin dekar alana arpa, 10’ar bin dekar alana
buğday ve nohut, 3 bin dekar
alana kırmızı mercimek, 2 bin
dekar alana da tritikale ektiklerini vurgulayan Olgun, mevcut
kapasitelerini iki katına çıkararak çiftçi ve bayilerle entegre
şekilde büyümeyi hedeflediklerini dile getirdi.Gıda, Tarım
ve Hayvancılık İl Müdürü Adil
Alan da tohumculuk sektörünün, 2006’da tohumculukla ilgili kanununun değişmesiyle yükselişe geçtiğini söyledi.
Yasanın değişmesinin ardından tohumcuların, araştırma
enstitülerinin ve üniversitele-
rin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile hareket ederek Türkiye’yi tohumculukta
önemli bir yere getirdiğine işaret eden Alan, sektörün ciddi
gelişme gösterdiğini vurguladı.
Türkiye’nin buğday unu ihracatında önemli bir yerde olduğunu ifade eden Alan, şunları kaydetti:
“Birçok üründe tohumu artık
ithal etmiyoruz, aksine ihraç
eder hale geldik. Bakanlığımızın son yaptığı çalışmalarla
ihraç ettiğimiz tohum miktarı ithal ettiğimiz miktarı geçti. Adıyaman’dan da yurt dışına ilk gez geçen yıl tohum
ihraç etmeye başladık. Bu yıl
da daha fazla çeşit ve miktarda tohum ihraç etmeyi hedefliyoruz. Çünkü bu yıl yağışlar çok bereketli geçti. Nisan
ayında da yağışlar aynı şekilde sürerse rekoltede patlama
bekliyoruz.”
13
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Gezici Traktör ve Motosiklet
İstasyonu Artık Hizmetinizde!
Bilgi için
0850 222 88 88
www.tuvturk.com.tr
Gezici Traktör ve Motosiklet İstasyonu ile traktör ve
motosiklet muayeneniz size en yakın noktada yapılıyor!
İstasyon uzaklığı nedeniyle traktörünüzü veya motosikletinizi muayeneye getirmekte zorlanıyor musunuz?
Artık uzaklığı dert etmenize gerek yok, çünkü yeni Gezici Traktör ve Motosiklet Muayene
İstasyonumuz hizmetinizde. Bu hizmet sayesinde traktörünüzün veya motosikletinizin muayenesi
size en yakın noktada, kolayca ve zamanında yapılabilecek. Gezici Traktör ve Motosiklet İstasyonlarımız
Adana, Afyon, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli, Hatay, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Mersin,
Muğla, Tekirdağ illerinde hizmet vermektedir.
Traktör ve motosiklet muayenesi gecikme bedeli indirimi için
son gün 30 Haziran 2015!*
6552 sayılı kanun düzenlemesiyle muayene gecikme bedellerine gelen tarihi indirim fırsatı uzatıldı!
İndirimli gecikme ücreti oluştuğu dönem ve süreye göre değişmekle birlikte yaklaşık olarak eski tutarın
YEDİDE BİRİ (1/7) olarak düşünülebilir.
Bu fırsatı kaçırmayın, traktör ve motosiklet muayenenizi geciktirmeden yaptırın!
*Muayene süresi 11 Eylül 2014’ten önce dolan traktörler indirimden faydalanabilecektir.
TÜVTÜRK Araç Muayene ‹stasyonları
TÜVTÜRK, bir TÜV SÜD - DOĞUŞ - BRIDGEPOINT ortaklığıdır. www.tuvturk.com.tr
/TUVTURK
/TUVTURK
köy kahvesi
14
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Kırsal enerji
sistemlerinden biri
“Güneş”
Güneş enerjisinin Türkiye gibi çok güneş alan ülkelerde önemli bir enerji alternatifi ve
özellikle kırsal alanda şebeke dışı elektrik üretimi için çok kullanışlı olduğu bildirildi.
K
ırsal Enerji Sistemleri bünyesinde kullanılabilecek alternatif enerji kaynakları arasında yer alan güneş
enerjisi, işlevsel ve ekonomik çözümler
sunuyor. Kırsal üretim işlemlerinde yararlanılabilecek yenilenebilir enerji teknolojisinin seçimi büyük oranda gerekli
enerjinin çeşidi, yenilenebilir enerji kaynağı ve potansiyeli ile fiziki , teknik altyapı imkanları, kırsal yapı ve işlemlerin
tasarımına bağlı olarak değişebiliyor.
Güneş enerjisinin tarım alanlarında
kullanımı yaygınlaşıyor
Dünyanın kömür, yağ ve doğalgaz rezervlerinde depolanan toplam enerji, 20
günlük güneş ışığı enerjisine eşit olup
güneş enerjisi kullanımı, tarım alanlarında ışık, ısı, sıcak su ve elektrik üretme amacıyla günümüzde hızla yayılıyor. Güneş enerjisinden; elektrikli
çitler, aydınlatma, su pompalarının çalıştırılması, ahırların aydınlatılması,
damla sulama ve bunların otomasyon cihazlarının çalıştırılması için uygun bir
alternatif enerji kaynağı olarak yararlanılıyor. Türkiye'nin yılda ortalama 2609
saat güneşleme süresi ile yaklaşık yılın
yüzde 30’unu güneşli geçiren bir ülke
olarak önemli bir potansiyele sahip bulunduğu ifade ediliyor.
Güneş enerjisi, güneşten gelen ve hiçbir işletme masrafı olmayan bedava bir
enerji kaynağı olduğu gibi aynı zamanda
çevre dostu enerji olarak tercih ediliyor.
Tarım ve Hayvancılıkta
Güneş Enerjisi ile Sulama
Sistemleri
Su pompalama sistemleri, güneş enerjisinin en verimli kullanıldığı alanlardan biri olup kuyu ve diğer su kaynaklarının kent merkezlerinden uzakta kırsal
bölgelerde olduğu düşünüldüğünde,
elektrik nakil vasıtalarının (iletim, ener-
ji hattı, trafo, dağıtım, bakım vb) yüksek maliyetleri nedeniyle bu alanda talep günden güne artıyor. Kırsal alanlar,
elektriğin bulunmadığı her yerde güneş enerjisi derin kuyu pompa sistemleri
güvenilir su tedariki sağlayabiliyor. Bu
sistemler pratik olarak bakım ve işletim
maliyeti gerektirmeksizin çalışabiliyor.
Güneş enerjisinden elektrik daha ziyade
invertörler ile sağlandığı için öncelikle invertör gereksinimi ortadan kalkacağından çevrim güç kayıpları yaşanmayacağından ekonomik tasarruf imkanı
sağlanabiliyor.
Avantajlar
Kullanımın basit ve uzun ömürlü olması nedeniyle tercih edilen solar su
pompalama sistemlerinde hareketli tek parça olan pompa, güneş panellerine göre toplam maliyetin daha küçük
bir kısmını oluşturuyor. Bakımı da kolay olan bu sistem, çok tozlu bölgelerde
kurulmadığı takdirde kabloların ve bağlantıların ara sıra kontrol edilmesi yeterli oluyor.
Güneş
Enerjisiyle
sulama ve içme
suyu temini
Derin kuyu sistemlerini kullanma alanlarından başlıcaları
•İçme suyu temin ve dağıtımında,
kolay ve pratik
•Besi hayvanı sulamasında, hayvancılıkta
•Su deposu doldurma
•Damla sulamada, tarımda
•Sera sulamasında, seracılıkta
•Bireysel, ev, konut, yazlık, çiftlik
uygulamaları
•Kamp, karavan, kamping, yayla evleri
•Sanayi, inşaat, şantiye vb. uygulamalar
•Askeri, mobil vb. uygulamalar
•Çevre yolu otomatik sulama, peyzaj
•Dere, nehir, ırmak, akarsu, göl …
Tarımsal sulama sistemleri, içme
suyu temini sistemleri için güneş enerjisi ile ekonomik çözümler oluşturulabiliyor. Örneğin yerin 150-200 metre derininden su
çekebiliyor ve bir tanka doldurup
buradan tarımsal sulama yapabiliyor. Ya da yine derinden su çekip
bir su deposuna suyu basıp oradan
da içme suyu şebekesine su verilebiliyor.
Güneş enerjisi teknolojileri, güneş ışınlarını direk olarak toplayıp
bu ışınlarda ısı veya elektrik üretimini sağlıyor. En büyük özelliği sınırsız olan güneş enerjisi ışık,
ısı ve elektrik şeklinde değerlendiriliyor. Fotovoltaik (PV) sistemler
güneş enerjisini direk olarak elektriğe dönüştürürken, bina çatıları,
cihazlara ve arabalara dahi yerleştirilebiliyor. Ülkemizde çokça kullanılan solar termal kolektörler ise
su ısıtmak için kullanılıyor.
15
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
16
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Sağlıklı yaşam için ‘günde 2 bardak süt’
Türkiye’de süt tüketiminin, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine göre düşük olduğu belirtilerek, kişi başına düşen
sütün yıllık 25 litre civarında olduğu, bu miktarın birçok Avrupa ülkesinde 100 litrenin üzerinde olduğu bildirildi.
D
ünya Süt Günü, her
yıl 21 Mayıs'ta tüm
dünyada, süt ve süt
türevlerinin kullanılmasının arttırılmasının önemini
vurgulamak, bir alışkanlık haline getirmek amacıyla çeşitli aktivitelerle kutlanıyor. Süt günü
dolayısıyla dikkatleri süt üzerine
çekerek, sağlıklı beslenmedeki
rolünü geniş tüketici kitlelerine
anlatmak amacıyla çeşitli etkinlikler gerçekleştiriliyor. Türkiye’deki toplam sütün yüzde 9’u
İzmir’de üretilmekte olup sütün başkenti İzmir'in Ödemiş ilçesinde ilk kez bu yıl Süt Bayramı etkinliği gerçekleştiriliyor.
Uzmanlar, sağlıklı yaşam için
günde en az 2 bardak süt tüketilmesi gerektiği görüşünde birleşiyorlar.
tün içindeki mikroorganizmalar
çoğalarak, süt, hastalık kaynağı
olarak evlere ulaşabiliyor.
Sağlıklı süt, karton ambalajlarda, sağlıklı koşullarda hazırlanmış, her an kullanılmaya ve içilmeye hazır sütlerdir. Yapılan bir
çalışmaya göre, süt, sadece çocukluk döneminde sağlığa katkısı olan bir besin maddesi olarak
algılanıyor, o nedenle ilerleyen yaşlarda süt içme oranlarında düşüş görülüyor. Süt, en fazla
yatmadan önce ve kahvaltılarda
tüketiliyor, en çok çocuklar tarafından içiliyor ve ek besin olarak değerlendiriliyor. Oysaki uzmanlar, sütü güne yaymanın
sağlıklı yaşamın gereği olduğuna dikkati çekiyorlar.
Türkiye'de süt
tüketimi yetersiz
Çocukların gelişme çağından
itibaren sağlıklı büyümesi için
ve kadınlarda görülen osteoperoz (kemik erimesi) sorununa
karşı, kalsiyum ve vitamin deposu günlük süt tüketimine ağırlık verilmesi gerekiyor. Günde 2 bardak süt içerek; vücudun
ihtiyaç duyduğu kalsiyumun %
75’i, fosforun % 60’ı ve iyotun
% 25’i, B2 ve B12 vitamin ihtiyacının ise % 77’si karşılanabilir. Büyüme ve gelişme çağında
olan çocukların, gençlerin, gebe
ve emzikliler ile yaşlıların süt ve
süt ürünlerini dengeli biçimde
tüketmeleri gerekiyor.
Süt; insanın doğumundan itibaren ölümüne kadar geçen sürede sağlıklı beslenme için en
önemli besin kaynağı olup Türkiye’de çok az süt tüketiliyor.
Bu da sağlıksız süt denilen açık
sütlerin hala çok fazla kullanılmasından kaynaklanıyor. Süte,
sağım sırasında temizlik kurallarına uyulmaması nedeniyle yabancı maddeler ve zararlı mikroorganizmalar bulaşabiliyor.
Modern yöntemlerle işlenmediği ve dağıtılmadığı takdirde sü-
Neden süt içmeliyiz?
Sektörün sorunlarını sıralamak gerekirse;
Hala dağınık ve örgütsüzler
Hala bir hayvandan az süt sağıyorlar,
Hala dünyanın en pahalı yemini kullanıyorlar,
Hala yüksek maliyetlerle üretim yapıyorlar,
Hala yüksek KDV ile üretip, satıyorlar,
Hala hayvan sağlığı, hayvan besleme ve süt
hijyeni konularındaki bilgileri eksik,
Hala aldıkları destekler yetersiz,
Hala marketlere yüksek raf kiraları ödüyorlar,
Hala haksız rekabetle baş edemiyorlar
Kaliteli hammadde gereksinimi, lojistik,
AB’de kalkan süt kotası,
İstikrarsız hammadde fiyatları,
Hammadde maliyetleri,
Enerji fiyatları ile kayıt dışılık karşımıza çıkıyor.
21 Mayıs Dünya Süt Günü
Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun (IDF) 1956 yılında aldığı
kararla 21 Mayıs, bütün üye ülkelerde "Dünya Süt Günü" olarak kutlanıyor. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı'nın kararıyla ülkemizde de 1991 yılından bu yana 21 Mayıs Dünya Süt
Günü ve 21-25 Mayıs tarihlerini
kapsayan Dünya Süt Haftası'nda, süt hakkında toplumu bilinçlendirmek ve özellikle okul çağındaki çocuklara süt tüketim
alışkanlığı kazandırmaya yönelik
çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
AB’nin gözü Türkiye
süt pazarında
1984’den beri uygulanan kotalar
kalkınca, AB ülkelerinin Türkiye
pazarına yöneleceğini söyleyen
Prof. Dr. Harun Uysal, “Süt sektöründe AB ülkeleri Türkiye’nin
pazarına göz dikecek” dedi.
Türkiye’nin süt ihracatında pazar payının da azalması tehlikesinin bulunduğunu ifade eden
Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Harun Uy-
sal, “AB, bu yıldan itibaren sütteki kotaları kaldırıyor. Bu, AB’nin
daha fazla süt üreteceği aynı zamanda daha fazla ihracat gerçekleştireceği anlamına geliyor.
Yani gelecekte AB ülkelerinin
Türkiye’nin pazarına ve cebine
el atması demektir. Avrupa Birliği’nde süt kotalarının kalkması
demek daha fazla çiğ süt üretimi ve daha fazla yoğurt, peynir, tereyağ ve süt tozu üretimi
demektir. AB ülkeleri zaten şu
anda ihracatçı ülkeler. Bunların
ellerinde birikecek bu ürünlerini
bir yerlere satmak durumunda.
Bunu da çok iyi biliyoruz ki onların gümrük tarifeleri ihracatçıları için çok uygun. Dolayısıyla
bunun anlamı, şu andaki mevcut pazarlara ve şu ana kadar
ürün satmadıkları pazarlara yönelmesi demektir” dedi.Uysal, “ihracat
ayağında bir topallaşma varsa veya ihracat ayağı kırılmışsa
o zaman iç tüketimi
artırmak gerekiyor.
Şunu da çok iyi biliyoruz ki Türkiye’de çiğ süt fiyatları ile işlenmiş ürünler arasında çok büyük
fiyatlar var. Burada çok büyük
aracı kârları ve market karları var. Dolayısıyla tüketimi artırmak için bu marjların kırılması
gerekiyor. Aynı zamanda asgari
ücret ve gelir seviyesi yükselmesi ile daha kaliteli ürün üretilmesi ve tüketilmesi teşvik edilebilir” dedi.
17
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Bayraktar: “Süt sektörünün
geleceği çok parlak”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme
olsa da hem süt hem de kanatlı sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu belirtti.
T
ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa da hem
süt hem de kanatlı sektörünün geleceğinin çok parlak olduğunu belirtti.
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, geçen yıl 8 milyon 625 bin 743
ton olan sanayiye aktarılan inek sütü
üretiminin, Şubat 2015′te geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 artışla
681 bin 866 tondan 698 bin 361 tona
çıktığını bildirdi. Bayraktar, süt ve süt
ürünleri ihracatında ocak ayında yaşanan gerilemenin şubatta da devam
ettiğine işaret etti.Çevre ülkelerin
ekonomik sıkıntılarının, siyasi istikrarsızlıklarının ihracat rakamlarına
yansımaya devam ettiğini vurgulayan
Bayraktar, son yıllarda gelişme gösteren kanatlı sektöründeki üretim artışının şubat ayında da devam ettiğini ifade etti.Geçen yıl şubat ayında
1 milyar 397 milyon tavuk yumurtası üretildiğini belirten Bayraktar, bu
yılın şubat ayında ise üretimin 1 milyar 426 milyona çıktığı kaydetti. Tavuk etinde üretimin 135 bin 274 tondan 150 bin 305 tona, hindi etinde ise
3 bin 255 tondan 3 bin 472 tona yükseldiğine işaret eden Bayraktar, şu değerlendirmelerde bulundu:“Şubatta geçen yılın aynı ayına göre, tavuk
etinde yüzde 11,1, hindi etinde yüzde 6,7, tavuk yumurtasında yüzde 2
üretim artışı oldu. Şubat ayı itibarıyla 12 aylık tavuk eti üretimi 1 milyon
919 bin 297 tona ulaştı. Aynı dönemde tavuk yumurtası üretimi 17 milyar
263 milyon 104 bine, hindi eti üretimi ise 50 bin tonu aşarak 50 bin 144
tona yükseldi. Yumurta ihracatında
ocak ayının ardından şubat ayında düşüş görüldü. 2014 yılında 402 milyon 28 bin 752 dolar, 2014 yılı ocak
ayında 43 milyon 346 bin 271 dolar,
2014 şubat ayında 38 milyon 423 bin
691 dolar olan yumurta ihracatı, 2015
yılı ocak ayında 34 milyon 852 bin 33
dolara, 2015 yılı şubat ayında ise 31
milyon 745 bin 502 dolara geriledi.”
Bayraktar, ihracatta bir gerileme olsa
da hem kanatlı hem de süt sektörünün
geleceğinin çok parlak olduğunu, üretimin artmaya devam ettiğini, gelecekte bir sorun olmaması için hem iç tüketimin artırılması hem de yeni ihracat
pazarları bulunması, ihracatın desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
Süt ve süt ürünleri üretimi artışta
Türkiye genelinde şubat ayında 698 bin 361 ton inek
sütü toplandı.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), şubat ayına ilişkin, “Süt ve Süt Ürünleri Üretimi” verilerini açıkladı.Buna göre, şubatta toplanan inek sütü miktarı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 artarak 698 bin
361 ton oldu.Şubat ayında ticari süt işletmeleri tarafından içme sütü üretimi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,7 artışla 126 bin 522 ton olarak gerçekleşti. İnek
peyniri üretimi de 50 bin 914 ton ile geçen yılın aynı
ayına göre yüzde 4,6 artış gösterdi. Koyun, keçi, manda ve karışık sütlerden elde edilen peynir çeşitleri ise
şubatta, 2014′ün aynı ayına göre yüzde 19,7 azaldı ve
922 ton oldu.Bu dönemde yoğurt üretimi yüzde 1 artarak, 81 bin 792 ton, ayran üretimi ise yüzde 1,4 azalarak, 42 bin 810 ton olarak gerçekleşti.Şubat ayında, ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü yağ
oranı ortalama yüzde 3,5, protein oranı ise ortalama
yüzde 3,2 olarak tespit edildi.Söz konusu ayda, mevsim
ve takvim etkisinden arındırılmış toplanan inek sütü
miktarı bir önceki aya göre yüzde 0,8, takvim etkisinden arındırılmış toplanan inek sütü miktarı ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 arttı.
Çiğ süte sözleşme zorunluluğu getirildi
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının “Çiğ Sütün
Sözleşmeli Usulde Alım
Satımına İlişkin Yönetmeliği”, Resmi Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe girdi.Sözleşme yapmayan
alıcılar üreticiden çiğ süt alamayacak.
Sanayiye arz edilen çiğ sütün alım ve
satımı sözleşme sistemine göre yapılacak. Yönetmelikle, sanayiye arz
edilen çiğ sütün alım ve satımının
sözleşmeli usulde yapılması, üretici ve alıcı arasında uyulması gereken
kuralların belirlenmesi, üretim ve pazarlamada sürdürülebilirliğin sağlanması, arz talep
dengesinin oluşturulması ve çiğ süt
üretiminde izlenebilirliğin sağlanmasıyla ilgili usul ve
esaslar belirlendi.
Buna göre, üreticiler veya bunların üyesi bulunduğu
üretici örgütleri ile
alıcılar arasında imzalanan sözleşmenin onaylı örneği,
sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren yedi iş günü
içerisinde çiğ süt
üretiminin yapıldığı yerdeki Bakanlık
il veya ilçe müdürlüğüne teslim edilecek.Sözleşme süresi
6 aydan az, 1 yıldan
fazla olamayacak.
Taraflar sürenin
bitiminden evvel
sözleşme süresini uzatabilecek. Tarafların anlaşarak sözleşmeden dönmesi halinde 6 aylık zorunlu asgari
süre hükmü uygulanmayacak.Taraflar
mücbir sebepler ve veteriner hekim
raporu ile belgelenen süt üretimini
doğrudan etkileyen hayvan hastalıkları ile sütün gıda olarak tüketimine
izin verilmeyen hayvan hastalığı tedavi süreçleri haricinde miktarı, kalitesi,
teslim yeri, teslim şartları ve zamanı
sözleşmede belirlenen çiğ sütü almak
veya satmak zorunda olacak.Üretici örgütleri aracılığıyla satılan çiğ süt
karşılığı alınan nakit avans, üretim
oranları göz önüne alınarak üretici örgütünün üyelerine dağıtılacak. Üretici
örgütleri, hesaplarına aktarılan çiğ süt
bedellerini aktarma tarihini takip eden
3 iş günü içerisinde üyelerine ödeyecek.Sözleşmede, çiğ sütün kalitesinin
belirlenmesi için analiz yapılması kararlaştırılabilecek.
Çiğ sütü bu yönetmelik hükümleri
kapsamında sözleşmeli olarak almayan alıcılar hakkında 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda
ve Yem Kanununun 40.maddesinde
yer alan ilgili cezai hükümler uygulanacak. Süt sanayicileri,mandıralar
ve diğer alıcılar bundan sonra sözleşme yapmadan çiğ süt alamayacaklar.
Yönetmelik yayımlanmadan önce yapılan çiğ süt alım satım sözleşmeleri,
sözleşme sürelerinin bitimine kadar
geçerli olacak.
köy kahvesi
18
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Sözleşmeli üretim küçük sütçüyü bitirir
Ali Ekber Yıldırım
Dünya Gazetesi Tarım yazarı
Ç
iğ süt üretiminde yeni bir dönemi başlatacak yasal düzenleme
yapıldı. Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan “Çiğ Sütün Sözleşmeli Usulde Alım Satımına İlişkin Yönetmelik” 16 Nisan 2015 tarihli Resmi
Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Yönetmelik ilk bakışta çiğ süt üreticilerini
hem fiyat hem de girdilerin temininde alıcılar karşısında koruyan bir izlenim veriyor.
Biz de sıcağı sıcağına yaptığımız ilk değerlendirmede yönetmeliğin üreticiyi koruduğunu ancak açık kalan bazı yönleri olduğunu yazdık.
Yönetmeliği daha detaylı incelediğimizde üreticiyi korumak bir yana adeta tuzaklarla dolu. Bu yönetmelik uygulanırsa özellikle küçük çaplı süt üreticilerinin yaşama
şansı kalmıyor.
Neden?
1- Yönetmeliğin amacı; sanayiye arz edilen çiğ sütün alım ve satımının sözleşmeli
usulde yapılması, üretici/üretici örgütü ve
alıcı arasında uyulması gereken kuralların
belirlenmesi, üretim ve pazarlamada sürdürülebilirliğin sağlanması, arz talep dengesinin oluşturulması ve çiğ süt üretiminde izlenebilirliğin sağlanması ile ilgili usul
ve esasları belirlemek olarak ifade ediliyor.
Yönetmelik, sadece sanayiye arz edilen çiğ
sütü sözleşme kapsamına alıyor. Türkiye
İstatistik Kurumu’nun 2014 verilerine göre
yaklaşık 18.5 milyon ton olan çiğ süt üretiminin sadece yarısı sanayiye arz ediliyor.
Kalan diğer yarısı ne olacak? Buna ilişkin
bir düzenleme yok.
2- Aynı madde ile sanayiye arz edilen süt
için izlenebilirliğin sağlanması hedefleniyor. Diğer yarısı için böyle bir şart, uygulama yok. Bunun anlamı şu. Bakanlık, çiğ süt
üretiminin yarısını dikkate alıyor. Düzenlemeleri de buna göre yapıyor.
3-Süt sanayicileri, alıcılar çiğ sütün toplanması konusunda belli büyüklükteki süt
çiftlikleri ile sözleşme yapmayı tercih edecek. Çünkü, çok sayıda çiftçiden 10 ton süt
almanın, toplamanın maliyeti, sütün kalitesi ile tek bir çiftlikten alınacak 10 ton sütün
maliyeti ve kalitesi farklı olacaktır. Bu nedenle sanayici daha az sayıda üreticiden
daha çok süt alacak sözleşmeler yapacaktır. Küçük üreticiler en az sözleşme yapılan
belki de hiç sözleşme yapılmayacak kesim
olacak. Sözleşme yapılmayacağı için sütlerini satmakta zorlanacak olan küçük üreticiler zaman içerisinde yok olma tehlikesi ile
karşı karşıyalar. Ayrıca sözleşme yapılacak
belli büyüklükteki çiğ süt üreticileri için de
önemli riskler var. Sözleşme dışı kalan süt
konusunda herhangi bir düzenleme olmadığı için sözleşme yapsalar bile ürettikleri
sütün bir bölümünü satamama veya daha
ucuza satma riski ile karşı karşıya kalacaklar. Bunu bir örnekle açıklarsak; sanayici bir
çiftlikle 7 ton süt alımı için sözleşme yaptığını varsayalım. Bu çiftliğin süt üretimi 7.5
ton olduğunda sözleşme dışında kalan 500
Süt tozu
üretimi için
güçbirliği
litrelik süt ne olacak? Kime satılacak? Sözleşmeyi yapan sanayici, kalan sütünü de
alırım ama daha düşük fiyatla” diyecek.
4-Sözleşmeli üretim modeli yakın zamanda tütünde uygulandı. Süt ile tütünü karşılaştırmak elbette doğru değil. Birisi yılda bir
kez diğeri her gün üretilen bir ürün. Fakat
işleyiş bakımında değerlendirme yapılabilir.Tütünde 2002 yılında sözleşmeli üretime
geçildikten sonra alıcılar kiminle sözleşme
yaparsa sadece o üretici tütün ekebiliyor.
Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz Bölgesi’nde tütün üreticileriyle sözleşme yapılmadığı için buralarda üretim tamamen bitti. Üretimin en yoğun olduğu Ege’de bile üretim
yarı yarıya düştü. Sözleşme dışı tütünler
elde kaldı. Tütün Yasası’na göre sözleşme
dışı tütünün satışı için açık artırma merkezleri kurulacaktı. Fakat bu sistem kurulmadı. Tütün üreticileri sektörden çekildi.Başka
işlere yöneldi. Bugün tütün alıcıları çiftçiye yüksek fiyat önermelerine rağmen tütün
üretimini bırakanlar bir daha üretime geri
dönmek istemiyor. Çiğ sütte de benzer bir
durum yaşanabilir. Sanayicilerin sözleşme
yapmadığı üreticiler bir süre sonra süt hayvancılığını bırakmak zorunda kalabilir.
5- Çiğ sütte sözleşmeye dayalı uygulamada en önemli konulardan birisi çiğ süt fiyatının belirlenme biçimi.Yönetmelikte bu
konuda farklı yöntemler öneriliyor.Bunlardan birisi de süt yem paritesi. Bilindiği gibi
çiğ sütü alan sanayici, üreticiye yem ve diğer bazı girdileri satıyor. Bazı sanayiciler
“yemi benden almazsan sütünü almam”
diyerek dayatma ile yem satıyor. Böylesine bir dayatma olduğunda üretici alacağı yemin kalitesini sorgulama şansı kalmıyor. Alternatif bir yemi tercih etmesi adeta
olanaksız hale geliyor.Yönetmelikte, süt fiyatının yem paritesine göre belirlenebileceğine yer veriliyor. Paritenin 1 litre çiğ
inek sütü ile en az 1 kilo 300 gram yüzde
18 ham proteinli ve 2500 kalorili metabolik
enerjili sığır süt yemi satın alınmasını öngörüyor. Yemin bu kalitesi nasıl ve kim tarafından belirlenecek? Bu da yönetmelikte yok.
Alıcı düşük kaliteli bir yem vererek üreticinin sütünü düşük fiyatla alabilir. Daha da
önemlisi “yemimi almazsan sütünü almam”
diyen sanayicinin eli güçlendiriliyor.
6- Yönetmelikte, çiğ süt fiyatının kalite,
sütteki koloni sayısı, somatik hücre sayısı, süt yağı ve protein oranları dikkate alınarak belirlenebileceği hükmü var. Bu durumda sütün analiz edilmesi gerekiyor.
Analizi kim yapacak? Sütü alan sanayici,mandıra yapacaksa bunu fiyatın oluşumunda kendi lehine olacak şekilde yapabilir. Tarafsız bir kurum veya bakanlık
laboratuarlarında yapılması gerekmez mi?
Özetle, çiğ sütte sözleşme modeli sanayiciyi, alıcıyı koruyan, üreticiyi onlara mahkum kılan bir uygulama olacak. Özellikle
küçük süt üreticileri Tire Süt Kooperatifi modelinde olduğu gibi örgütlenemezse, güçlerini birleştiremezse sözleşme yapamayacağı ve sütünü pazarlayamayacağı
için sektörden silinecek, yok olacaklar.
Özellikle 2010 yılından sonra devletin verdiği sıfır faizli
kredilerle ülke genelinde kurulan büyük süt çiftlikleri güçlerini
birleştirerek, süt tozu üretimi için yatırım kararı aldı.
T
üm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD)
çatısı altında birleşen çiğ süt üreticileri, Bursa Mudanya’da arama konferansında bir araya geldi. Belli büyüklükteki süt çiftliklerinin yöneticilerinin
katıldığı konferansta, çiğ sütün değerinde
satılması için belli yatırımların yapılması kararlaştırıldı. Bu yatırımlardan en önemlisi,
süt üretiminin yoğun olduğu bölgelerde, süt
tozu üretim tesisleri kurmak olarak belirlendi. Sütün bol olduğu zamanlarda sütü süt tozunu haline getirerek iç ve dış pazarlarda satışının gerçekleştirilmesini hedefleyen çiftlik
sahipleri ayrıca tüketiciye doğrudan çiğ süt
satmak için de girişimlerde bulunacak.
TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Adnan
Yıldız, çiğ süt üreticileri olarak bir çok sorunla
karşı karşıya olduklarını ve milyonlarca liralık
yatırım yapan girişimciler olarak devletten pozitif bir yaklaşım beklediklerini söyledi. Yıldız
yaptıkları arama konferansının sonuçları hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: “Ülkemizde 1
milyon 250 binden fazla süt çiftliği var. Bunun
yüzde 1,6’sı yani 20 binden fazlası 50 baş ve
üzeri hayvana sahip.Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verileri ile 2014 yılında yaklaşık
18.5 milyon ton süt üretimi gerçekleşti. Bu sütün sadece 8 milyon tonu sanayiye aktarılıyor.
Sanayiye aktarılan ve ticarete konu olan sütün
yüzde 12’sini biz üretiyoruz. Yani dernek üyelerimiz; hem önemli bir miktarda hem de ülkenin en kaliteli sütünü üretiyor. Ancak yem temininde ve süt fiyatının belirlenmesinde etkili
olamıyoruz. Bu amaçla önümüzdeki dönem
için önemli kararlar aldık.Dernek olarak her
üyemizin ortak olabileceği yine TÜSEDAD
adıyla tüzel kişilik veya bir kooperatif kuracağız.Süt üretiminin yoğun olduğu bölgelerde
süt tozu üretim tesisleri kurarak sütün bol olduğu zamanlarda sütümüzü süt tozuna işleyerek iç ve dış pazarlarda satışının gerçekleştirilmesini sağlayacağız.”
Sözleşmeli yem üretimi
Süt çiftliklerinin kendi yemini uygun fiyata
alması için Ziraat Odaları ile işbirliği yaparak
üyelerinin ihtiyacı olan özellikte kaba yemi
sözleşmeli ürettireceklerini anlatan Adnan
Yıldız, "Böylece hem uygun fiyata girdi sağlayacağız, hem de çiftçilerimize pazar ve fiyat
garantisi sunacağız. Devletimizden de bu tür
sözleşmeli üretim yapan çiftçilerimize ilave
destek talebinde bulunacağız” diye konuştu.
19
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Türkiye süt sektörü gelecekte bekleyenler???
Prof. Dr. Harun Uysal
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
T
ürkiye Cumhuriyeti Devleti’nin makro hedefleri kişi
başına 20 bin dolarlık gelir seviyesine ulaşma, dünyada ilk 10 büyük ekonomi arasına girme
olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra tarım ve gıda sektöründe 40 milyar dolarlık ihracat hedefi de bulunuyor.
Tarım ve gıda sektörü içerisinde
önemli bir yere sahip olan süt ürünleri
sektörünün bu meblağ içerisinde önemli bir pay tutacağı da öngörülüyor.
Ancak burada sorulması gereken
soru; “buna ulaşmak için iç tüketim ve
dış pazar nasıl genişletilecek?” olmalı.
Bugün Türkiye süt sektörünün yapısına bakıldığında gelecekteki politikaları etkileyecek konular olarak; kaliteli hammadde gereksinimi, lojistik,
AB’de kalkan süt kotası, artan dünya
nüfusu ve artan orta gelirli nüfus, ik-
lim değişikliği, istikrarsız hammadde
fiyatları, hammadde maliyetleri, enerji fiyatları ile kayıt dışılık karşımıza çıkıyor.
Gelecekte hem fazla hem kaliteli hammaddeye ulaşmak için bir takım
eğitim programları ve yaptırımlar gerekiyor. Acaba bu ne ölçüde becerilebilecek, eğitimlerde hala ahırlar değil de
salonlar mı kullanılacak?
Hala bir takım hileli süt ürünleri üretilmeye ve tüketilmeye devam mı edilecek? Bununla ilgili yasal yaptırımlar ne
ölçüde artacak?
Ya da süt ürünlerinin soğukta saklanması, depolanması ve ulaştırılmasındaki yani lojistiğindeki hedefler için yeni
yatırımlar ne genişlikte olacak?
Bu bağlamda Afrika, Orta Asya, Pakistan, Bangladeş pazarına girilirse ambalaj büyüklükleri ve nakliye stratejisi
ne olacak? Taşıma maliyetlerinin büyük olduğu aşikar olduğuna göre, pazara yakın diğer ülkelere yeni süt fabrikaları kurulması için sanayiciye yeni
teşvikler verilecek mi?
AB sütte kotayı kaldırdı. Bu AB’de
daha fazla üretim demek. Bu ayni zamanda daha fazla ihracat da demek.
Yani gelecekte AB ülkelerinin Türkiye’nin cebindeki pazara el atması demek. Bunun için yeni pazarlara
ulaşmak gerekecek. Bu ne ölçüde gerçekleşecek?
AB Rusya pazarını yitirdikten sonra
önemli anlaşmaların peşinde koşuyor.
Şimdi Afrika ve Uzak Doğu Asya pazarına yöneldi.
AB, Balkanlar-Ortadoğu-Orta Asya
üçgeni içerisinde yaşayan 1,5 milyar
insanın ve en çok gıda ithal eden Rusya, Çin, Japonya’dan oluşan 170 milyar
dolarlık bir pazarın olduğunu biliyor.
AB’nin 2014 yılında Rusya’ya gönderemediği fazla peynirin çoğunu başta
Mısır olmak üzere Orta Doğu ülkeleri,
Amerika, Japonya gibi yeni pazarlara
yolladığı görülüyor.
Yine beş ülkeden (Kenya, Burundi,
Uganda, Tanzanya ve Ruanda) oluşan
Doğu Afrika topluluğuyla kapsamlı bir
ticaret anlaşması imzaladı. AB bu ülkelerden şimdilik kahve, kesme çiçek,
çay, tütün, balık ve sebze başta olmak
üzere 2.2 milyar Euro’luk mal alacak.
İleride anlaşmanın kapsamı içerisine
süt ürünlerinin eklenmeyeceğini kim
garanti edebilir?
Diğer yandan AB, ABD ile Trans
Atlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTİP ) anlaşmasını imzalamaya çabalıyor. Bu gerçekleşirse ABD malları AB üzerinden Türkiye’ye gümrüksüz
girerken, Türk malları ABD’ye girerken vergiye tabi olacak. Bu durum Türkiye ticaretinin tabii bu arada Amerika’ya süt ürünleri satma çabalarının
zora gireceğini göstermesi bakımından
önem arz ediyor.
AB’deki bu çabalar Türkiye süt sektörü açısından büyük bir risk. Türkiye’de süt üretimi yıldan yıla artıyor.
Bunu eritmenin yolu kısa vadede iç tüketimi arttırmak gibi görünüyor. Bunun
için aracı, market karları minimize edilerek süt ürünlerinin fiyatı ucuzlamalı
ve okul süt projesi tüm yıla yayılmalı.
Bu da en kolay üreticilerin kooperatifleşmesi ile olur.
Uzun vade de ise bolca tanıtım yaparak özellikle AB’de olmayan ürünlerin
ihracatının kapısını açmak. Bu bağlamda geleneksel süt ürünleri, özellikle de
peynirler öne çıkarılabilir. Bunun için
sanayici Ar Ge’ye daha fazla kaynak
ayırmalı. Daha fazla üniversite-sanayi
işbirliği olmalı.
Türkiye’de bu işbirliği içerisinde İnsan kalitesi değil eğitim kalitesi arttırılmalı. Örneğin Rusya’da ki bir süt fabrikası için İngilizce yeterli olmuyor,
Rusça bilen birini arıyorsunuz. Bu anlamda sektörün gereksinimleri üniversiteler tarafından karşılanmalı.
İklim değişikliği, gelecekte dünyanın
tarımsal üretimini etkileyecek önemli
bir sorun. Dünyadaki insan faaliyetleri,
salınan sera gazları nedeniyle yeniden
değişecek. Bundan en fazla etkilenecekler arasında Türkiye’de var. Şu ana
kadar yapılacak işler, alınacak önlemleri duyan var mı?
Uluslar arası enerji ajansının raporunda çözüm olarak; petrol ve benzin endüstrisinin açığa çıkardığı metan gazının yarıya indirilmesi ve fosil yakıtlara
verilen devlet desteğinin aşamalı olarak
azaltılması gibi yöntemler öneriliyor.
Peki Türkiye’nin enerji politikası içerisinde böyle önlemlere de yer verilecek
mi? Yenilenebilir enerji yatırımları ve
yatırım destekleri ne ölçüde olacak?
Sektörün hammaddesi olan çiğ süt,
yüksek maliyetle üreticinin elinden aracıya intikal ediyor. Bu da istikrarı etkiliyor. Geçimini desteklemelerle sürdürmek zorunda kalıyor. Yüksek mazot,
yem, enerji, vergi ve katkı maddeleri fiyatları üreticinin belini büken kalemler.
Birçok hammadde kalemi ithal ve bunlara milyar dolarlar ödeniyor.
Bunların azaltılabilmesi için süt ve
ürünlerinden devletin aldığı KDV,
ÖTV gibi bazı vergilerden vazgeçmesi
gerekiyor ki maliyetler azaltılsın. Bunlar yapılmazsa zaten şu anda köylerde
50 yaşının üzerindekilerin yaptığı üreticiliği yapacak kimse bulunmayacak.
Çünkü herkes okuyor ve şehirlerde hizmet sektöründe çalışmak istiyor. O zaman hammadde dışarıdan alınıp mı işlenecek?
Her ülkede kayıt dışılık var. Ancak
Türkiye’de oldukça yüksek. Örneğin
sanayiden geçen sütün yüzde 55 i kayıtlı yüzde 45’ i kayıtsız. Yani 18 milyon tonun 8 milyon tonu kayıt dışı. Bununla ilgili çalışmaların arttırılması
gerekiyor.
Markalaşmak önemli. Markalaşma
tüketiciye güvence demek. Bununla ilgili devletin yaptığı şeyler var. Bu devam ettirilmeli. Biliyoruz ki tekstil
marka olmadı ve kaybetti. Bu tarım ve
gıda sektörüne ders olmalı.
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
20
Kırsal kalkınmanın temeli süt hayvancılığı
Harun Çallı
ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı
B
ilindiği üzere süt, insan ve
birçok canlı için yaşamın
ilk gıdası olduğu gibi insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken “mucizevî” bir
gıda maddesidir. Özellikle kemik sağlığı açısından önemi bilinen süt ve süt
ürünlerinin, çocukluk döneminden itibaren tüketilmeye başlanması hem sağlıklı nesillerin yetişmesine hem de ileriki yaşlar için tüketim alışkanlığı
kazanılmasına yardımcı olacaktır. Bu
kadar değerli olan sütün üretimini, işlenmesini ve ticaretini kısaca gözden
geçirelim.
Türkiye’de özel sektöre ait ilk modern süt işleme tesisi 1975 yılında kurulmuştur. Son yirmi yılda modern işleme tesislerinin sayısı hızla artarak
ürünleri ulusal pazarlarda yer almaya
başlamıştır. Yaklaşık 70 firma 100 tonun üzerinde süt işlemektedir.
2000’li yıllara kadar devamlı azalan
hayvan sayısı devletin verdiği teşviklerle son yıllarda tekrar artmaya başlamış olup Türkiye’nin 2014 yılında
14,1 milyon sığır, 31,1 milyon koyun,
10,3 milyon keçi, 122 bin baş manda varlığı bulunmaktadır. 2014 yılında sağmal inek sayısı 5.567.176 başa,
sağmal koyun sayısı 14.511.991 başa,
sağmal keçi sayısı 4.401.173 başa, sağmal manda sayısı 54.795 başa ulaşmıştır. İnek başına verim dünyada 2100kg/
baş/yıl iken Ülkemiz de inek başına
verim 3029 kg/baş/yıl olmuştur.
Son yıllarda işletmelerdeki hayvan
sayıları giderek artmaya başlamış ve
25 baş ve üzeri hayvan barındıran işletmelerimizdeki hayvanlarımız toplam
sığır mevcudumuzun % 34,6’sini oluşturmaktadır. 2014 yılında kayıt altına
alınabilen çiğ süt miktarı (İnek sütü),
8.625.742 tondur. Üretilen toplam çiğ
inek sütünün % 43,56’sı süt birlikleri, damızlık sığır yetiştiricileri birliği,
köy-koop, tarımsal koop ve hayvancılık kooperatifleri vasıtasıyla ve işletmeler tarafından direkt olarak süt işleme tesislerine pazarlanmaktadır.
Türkiye süt üretimi son yıllarda önemli gelişme göstermiş olup
1930 yılında 1.856.326 ton olan üretim, 2013 yılında üretimimiz bir önceki yıla göre %4,7 artarak 18,2 milyon
ton, 2014 yılında da %1,6 artarak 18,5
milyon ton olmuştur. Türkiye bu üretimi rakamları ile dünyada en çok süt
üreten ülkeler arasında 9. Sırada yer almaktadır. Türkiye süt üretimi 2008 –
2009 yılları hariç, dünya süt üretiminden daha fazla artmıştır.
2014 yılı Türkiye süt üretiminin
%91,2’ü inek, % 6,0’sı koyun, % 2,5’İ
keçi, % 0,3’ü ise manda sütünden oluşmaktadır. Dünya’da üretilen sütün %
85’i, AB (27)’de % 83,5’i inekten elde
edilmektedir. Birlik verilerine göre
en fazla süt sırasıyla İzmir, Balıkesir,
Konya, Aydın, Çanakkale, Denizli ve
Burdur illerinde üretilmektedir.
TUİK rakamlarına göre ise Türkiye’de çiğ süt daha çok batı illerinden
elde edilmekte olup sırasıyla (Konya: 962.806, İzmir: 756.483, Balıkesir: 750.711, Erzurum: 748.266,
Sivas: 620.884, Kars:532.851, Aydın:415.071, Denizli:358.550, Burdur:
346.156, Çanakkale: 340.954) illerinden elde edilmektedir.
Türkiye’de tarımsal ürünler içinde en
yüksek üretim değeri son on yıldır çiğ
süte aittir. 2013 yılında Türkiye’nin
190 milyar TL tutarındaki tarımsal üretim değeri içinde çiğ süt üretimi, 18,3
milyar TL’lik üretim değerine sahiptir. Çiğ sütten sonraki en yüksek üretim değeri domatese aittir. FAO(Dünya Gıda Tarım Teşkilatı)’nın 2012 yılı
rakamlarına göre Türkiye’de tarımsal
üretimde çiğ süt, 4,9 milyar dolarla en
fazla üretim değeri veren üründür. 2.si
3,5 milyar dolarla domatestir. Dünyada
da çiğ sütün üretim değeri 187,3 milyar dolardır.
Gıda sanayi içinde % 16 üretim değerine sahip süt ve süt ürünleri sanayi,
ülke ekonomisine sağladığı katma değer ve kırsal kalkınmanın gerçekleştirilmesi açısından son derece önemli bir
alt sektördür. Yani Türkiye de kırsal
kalkınmanın temeli süt hayvancılığıdır.
Üretilen sütün yaklaşık %20’si üretim yerinde , %20’si sokak sütü olarak,
%33’ü mandıralarda, % 27’si ise modern işletmelerde değerlendirilmektedir. 2014 yılında kayıt altına alınabilen
çiğ süt miktarı (İnek sütü), 8.625.742
tondur. Bu miktar üretilen toplam inek
sütünün %44’üne karşılık gelmektedir.
Buda yaklaşık %56’lık çiğ süt kayıt dışında işlem görmektedir.
Süt işleme tesislerinde çiğ süt peynir,
yoğurt ve ayran, içme sütü, ayran, süt
tozu, tereyağı, dondurma, kefir ve sütlü tatlılara işlenerek değerlendirilmektedir. Bu işletmelerin %22,7’sini dondurma üretimi ile uğraşmakta olup geri
kalan %77,ünü ise süt, yoğurt, ayran,
peynir, tereyağı ve sütlü tatlılarla uğ-
raşmaktadırlar. 2012 yılı TUİK verilerine göre bu işletmelerde 39.524 kişi
istihdam edilmektedir.
Türkiye’de 2014 yılında üretilen
18,5 milyon ton çiğ sütün 8,625 bin
tonu sanayiye gitmektedir. Sanayiye giden sütün %50’si peynire, %21’i
yoğurt ve ayrana, %14’ü içme sütüne, %10’u süttozuna, %3’ü dondurma ve %2’si de tereyağına işlenmektedir. Sanayiye giden sütten de 1.310
bin ton içme sütü, 630 bin ton peynir,
1.101 ton yoğurt, 599 bin ton ayran,
46 bin ton tereyağı, 101 bin ton süttozu ve 327 bin ton da dondurma üretilmektedir.
Tüketim
türkiye’de kişi başına tüketilen süt
miktarı süt eşdeğeri olarak ortalama
yılda 238 kg kadar tahmin edilmesine
karşın, hane halkı besin tüketim araştırmaları, yıllık tüketimin birey başına
65 kg civarında olduğunu göstermektedir. Bu miktar, dünyada 109 kg, Asya’da 73 kg, Avrupa’da 280 kg, AB’de
288 kg, Kuzey Amerika’da 274 kg, İsrail’de 150 kg, İtalya’da 184 kg, Hollanda’da 574 kg kadardır.
İçme sütü tüketimimiz ise 37 kg seviyelerinde olduğu tahmin edilmektedir
ve bu miktar gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşüktür.
Örneğin İrlanda’da içme sütü olarak
tüketim yıllık kişi başına 130 kg, İzlanda’da 120 kg,
İngiltere’de 103 kg, Avustralya’da
107 kg, İspanya’da 86 kg, ABD’de 82
kg, Rusya’da 70 kg, Fransa’da 56, Almanya’da ise 50 kg’dır.
Peynir Tüketimi
Toplam peynir üretiminin Yaklaşık
%68-70’i beyaz peynir, %18-20’si kaşar peyniri geri kalan %10-12 de diğer
peynirler oluşturmaktadır.
Kişi başına tüketim Türkiye’de 16,5
kg, Avrupa’da 18 kg, ABD’de 15,5
kg, Yunanistan’da 25kg, Kanada’da
15,92kg, Rusya’da 5,68kg, Brezilya’da
3,75kg, Meksika’da 2,91kg, Ukrayna’da 2,32kg,bJaponya’da 2,28 kg.dır.
Okul sütü
ASÜD Başkanı Harun Çallı, “Tüketim artışı, henüz nüfus artış oranını bile yakalayabilmiş değildir. İç tüketimin arttırılması için -tüm sağlık
otoritelerinin belirttiği gibi- her yaşta
düzenli olarak süt ve süt ürünleri tüketilmesi gerektiği bilincinin yerleştirilmesi gerekmektedir. ASÜD’ün Hükümet nezdindeki yoğun gayretleriyle ilk
kez 2011- 2012 öğrenim yılında uygulanan ve halen devan eden Okul Sütü
Programı, genç nesillere süt içme alışkanlığının arttırılması ve sağlıklı nesil yetiştirilmesi konusunda çok bü-
yük bir aşama olmuştur. Aynı zamanda
bu programla, sektörün arz fazlası olan
döneminde fazla sütün bir kısmını piyasadan çekerek süt hayvancılığının
gelişmesine de imkân sağlanmaktadır.
‘OKUL SÜTÜ’ uygulaması, dünyadaki örneklerinden de anlaşılacağı üzere, bu konudaki en etkin uygulamadır.
Bu proje bütün yıl boyu her gün süt dağıtılmak suretiyle uygulamaya devam
edilmelidir.
Süt Ürünleri Dış Ticareti
Türkiye 54 ülkeye süt ve süt ürünleri ihracatı yapmakta olup 2014 yılı toplam ihraç miktarı 351 milyon dolardır.
Dâhilde işleme rejimi kapsamında diğer sektör ihraçları içinde yer alan süt
ürünleri de dikkate alındığında bu rakam 400 milyon doları geçmekte ve
sektör 2023 hedefine süt ürünleri sektörü yakalamış vaziyettedir. Pazarlarımızı daha çok Orta Doğu ülkeleri
ile Türk Cumhuriyetleri oluşturmaktadır. Başlıca ihraç pazarlarımız arasında Irak, Azerbaycan, Birleşik Arap
Emirlikleri, Kuveyt, Suudi Arabistan,
KKTC, Kazakistan ve ABD yer almaktadır. ASÜD ’ün Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı önderliğinde yürüttüğü “Türkiye Süt Ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin
Desteklenmesi Projesi’nin başarı ile
sonuçlanması ile AB ülkelerine de ülkemiz süt ve süt ürünü ihraç eder hale
gelmiştir. 2015 yılı içinde de Bakanlıklarımızın yardımlarıyla Çin pazarının da açılacağını ümit etmekteyiz.
İhracat pazarlarımızın genişletilmesi
ve yeni ihraç pazarları noktasında Bakanlığımızın öncülüğünde yürüttüğümüz çabalarımızı da bıkmadan, usanmadan sürdüreceğiz. Çünkü biliyoruz
ki, sağlayacağımız her 1 dolarlık ihracat artışı, bu ülkenin üreten insanına güç katacak, ekonomimizi daha da
güçlendirecektir.
Süt sektörümüzü yakından ilgilendiren dış kaynaklı bir gelişme ise AB’de
uygulamakta olan süt kotalarının 1 Nisan 2015 tarihi itibariyle kaldırılmış
olmasıdır. Bu gelişmenin küresel piyasalarda büyük bir şok etkisi yaratmayacağı öngörülse de, AB’nin üretim
ve ihracatındaki değişimlerin etkisi piyasalarda hissedilecektir. AB’de kotaların kaldırılması ile ucuz çiğ süt üreten ülkeler daha çok süt üretecekler ve
yaptıkları ürünlerle de Türkiye ile Türk
ürünlerinin ihraç edildikleri o pazarlarda kıyasıya rekabet olacaktır. Bunun etkilerini önümüzdeki dönemlerde
göreceğiz. Ülke olarak bizde maliyetlerimizi azaltarak rekabet gücümüzü
artıracağız yada bu pazarlardan çekileceğiz. Çünkü AB’nin çiğ süt üretim
maliyetleri bize göre yaklaşık %30-40
daha ucuzdur.
21
Şu anda AB’de çiğ süt fiyatları 28-30
euro cent civarında iken çiğ süt fiyatı
ülkemizde 115 kuruştur. Türkiye, küresel çapta tarımda büyük bir aktör ve
önemli bir ticari ortağı olan AB’nin tarımda aldığı kararları ve piyasadaki değişimleri yakından izlemek durumundadır. Süt üretimini miktar ve kalite
olarak artıracak önlemler başta olmak
üzere gerekli aksiyonlar hızlı bir şekilde alınmalıdır.
Sorunlar:
Süt sektöründeki başlıca sorunlardır
şunlardır: Süt işletmelerinin dağınık
olması, kalite düşüklüğü, fiyat istikrarsızlığı, yüksek maliyet, süt arz talep
dengesizliği (hayvan laktasyon düzensizliği, verim düşüklüğü), kayıtdışılık,
bilgi eksikliği, hayvan hastalıkları olarak sıralamak mümkündür.
Devletimiz son yıllarda hayvancılığa verdiği desteklerle işletmelerin büyümesine ve mevsimselliğin önüne geçilmesi için tedbirler almakla birlikte
çiğ sütün tepe noktasına geldiği Mayıs
ayı ve dip noktasına geldiği Kasım ayı
arasında %25 arz farkı bulunmaktadır.
Talep ise Eylül- Ekim aylarında artmaktadır. Bu noktada devlet politikaları çok önemlidir. Çiğ sütün arzı daha
dengeli hale getirilmeli, son yıllarda
HABER
www.koykahvesi.com.tr
uygulamaya konulan çiğ sütün fazla
olduğu dönemlerde gerek süt tozu teşvikleri ve gerekse okul sütü gibi projeler istikrarlı bir şekilde devam ettirilmelidir.
Okul sütü projesi, süt içme alışkanlığının devam ettirilmesi yoluyla sağlıklı
nesil yetiştirilmesine yardımcı olurken,
sektörün arz fazlası olan dönemde fazla sütün bir kısmını piyasadan çekerek,
aynı zamanda süt hayvancılığının gelişmesine de imkân sağlamaktadır.
İhracatta, ıslak ürün tabir ettiğimiz
peynir, yoğurt, ayran gibi ürünlerimize
rekabet gücü kazandırılması için teşvik sistemi getirilmelidir. Böylece içerideki çiğ süt fazlalığı değerlendirilmiş
olup çiftçinin ürününün değer fiyata
gitmesi sağlanmalıdır. Çiğ süt üretimi
sanayicimiz için gerekli olduğu kadar
kırsal kalkınmamız için de şarttır.
Süt sektörünün gelecekte iç pazarda büyümesine tehdit oluşturan başlıca
unsur beslenme ve sektör konusunda
halkın yanlış bilgilendirilmesidir. Medyada akademik unvanlarıyla boy gösteren, ancak konunun uzmanı olmayan
kimi isimlerin beslenmede önemli yeri
bulunan süt ve süt ürünlerine yönelik,
hiçbir bilimsel temeli olmayan iddia ve
ithamları kabul edilemez.
Ülkemizde gıda güvenliğinin her-
hangi bir alanında hiçbir uzmanlığı olmayan tanınmış bir kimi okumuşlar
ve akademisyenler kendilerince geliştirdikleri bilim dışı teorilerle adlarını gündemde tutma saikiyle endüstriyel ambalajlı süt ve süt ürünlerini
karalamakta “tazelik ve doğallık” gibi
kavramlarla izlenebilirliği hiç olmayan gıda güvenirliğinden yoksun kimi
ürünleri “doğallığı” öne sürülerek
son zamanlarda giderek artan oranlarda teşvik edilmektedir. Ne yazık ki ülkemizde böyle bir akım oluştu. Sözde
halkımızın sağlıklı beslenmesine katkı
sağlamak amacıyla yapılan tüm bu yayınlar, sınır tanımayan eleştiriler nedeniyle insanlarımızı özellikle hayvansal
gıda tüketiminden tamamen uzaklaştıracak boyutlara ulaşmıştır. Ülkemizde
gıda konusunda kaosa doğru giden bir
bilgi kirliliği mevcuttur. Bunu önlemenin yolu, uzman olmayan kişilerin
kişisel görüşlerini genel yayın araçları
yoluyla dile getirmeleri önlenmelidir.
Buradan açıkça söylüyorum; “Süt
bembeyazdır, kara tutmaz.” Bu ülkenin
süt sektörü, Türk insanına AB standartlarında kaliteli, sağlıklı, güvenilir süt
ve süt ürünleri sunmaktadır. Bu ülkenin üreticisinin, sanayicisinin, akademisyeninin emeğine, çabasına kara çalmaya hiç kimsenin hakkı yoktur, haddi
köy kahvesi
de olamaz.
Biz bugüne kadar olduğu gibi bundan
sonra da, başta Bakanlığımız olmak
üzere süt sektöründeki tüm paydaşlarımızla birlikte haksız itham ve iddialara
karşı durmaya devam edeceğiz. Çünkü
bizim ürünlerimizden hiçbir şüphemiz
yoktur. Kendimizin tüketmeyeceği hiçbir ürünü tüketicimize sunmayız.
Sektörün en büyük sıkıntısı kayıt dışılıktır. 2014 yılında üretilen 18,5 Milyon ton sütün ancak 8,7 milyon tonu
süt işleme tesislerine gelmiştir. Kayıt dışılık haksız kazancın yanında gıda güvenliğini de tehdit etmektedir. Bunun için merdiven altı üretim
ve merdiven altı üretime karşı farkındalık artırılmalı, denetimler sıklaştırılarak devam ettirilmelidir. Bugün süt
sektörünün karşı karşıya bulunduğu
en önemli sorun, onaylı, kayıtlı üretici için haksız rekabet yarattığı gibi toplum sağlığını da tehlikeye düşüren kayıt dışı üretimdir. Özellikle sokak sütü
satışı ile tüketicilerin karşı karşıya kaldığı tehlike giderek büyümektedir.
Çiğ süt arzı ve talebi mevsimsel olarak değişmekte olup fiyatta buna göre
oluşmaktadır. Bunun için çiğ süte bütün dünyada olduğu gibi müdahale kuruluşu oluşturulmalıdır.
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
22
Tarımda heyecan veren buluşma
Solucan gübresiyle dikey tarım aparatında sebze yetiştirilmesine başlandı.
O
rganik tarımda solucan gübresi ile yeni üretim teknikleri çiftçiler için umut ve bol
kazanç vaad ediyor. Çiftçilerin ektiği üründe dönüm başına 1’e 10
kat ürün elde etmesine olanak sağlayan
dikey tarım aparatında şimdi de kırmızı
solucan gübresi kullanılmaya başlandı.
Organik tarım için kırmızı solucan üretim tesisi kuran Rizeli girişimci
Mehmet Emin PURSA ile dikey tarım
aparatını geliştiren Bursalı İsa İNAN,
bu iki yeniliği entegre için bir araya geldi. Dikey tarım aparatında bugüne kadar
toprak yerine perlit ve torf karışımı kullanılırken bu kez torf yerine kırmızı solucan gübresi tercih edildi. Organik sebze üretiminde bitkilerin ihtiyaç duyduğu
tüm mineral ve besin ögelerini sağlayan
kırmızı solucan gübresinin dikey tarım
aparatına entegresinin verimi daha da
artıracağı kaydedildi.
Organik tarımda kırmızı
solucan gübresi
Zamanının büyük bölümünü, ülkemizde son yıllarda tanınan kırmızı solucan
gübresinin üretim ve kullanım koşullarını araştırmaya ayıran girişimci Mehmet
Emin Pursa, ticari kaygıdan çok Türk
çiftçisinin bu organik gübreyi tanımasını hedefliyor. 40 metrekarelik reaktörde
kırmızı solucan ve gübresini üretmeye
birkaç yıl önce başlayan Pursa, şimdiden üretim alanını 200 metrekareye çıkarmış. Kırmızı solucan üretimine 150
bin adetle başlayan Pursa, İstanbul’un
Eyüp ilçesine bağlı Göktürk köyündeki
tesisinde 5 milyon adet solucana sahip.
Göktürk köyünde biraraya gelen dikey
tarım aparatının mucidi İsa İnan ile kırmızı solucan gübresi üreticisi Mehmet
Emin Pursa, basın mensuplarının huzurunda 4 dikey tarım aparatına çilek fideleri ekti. Bu aparatlardan birinde perlit
ve kırmızı solucan gübresi karışımı, diğer aparata da yalnızca kırmızı solucan
gübresi konuldu. Bir kaç ay içinde bu
aparatların her birinden yaklaşık 200 kilogram organik çilek hasat edilmesinin
beklendiği ifade edildi.
Rize ve Çatalca’da solucan
tesisi kuracak
Mehmet Emin Pursa, Türkiye’nin
kısa zamanda tarımsal üretiminin yüzde
10’unu organik hale getirme hedefi bulunduğunu belirterek, bu hedefe ulaşmada kırmızı solucan ve gübresine büyük
ihtiyaç duyulacağını kaydetti. Pursa,”Yani 8-10 yıl içinde 50 milyar kırmızı solucan ihtiyacı olacak. Çiftçilerimize
150 bin adetle solucan yetiştirmeye başlama çağrısı yapıyorum. Böylece kimyasal gübre kullanma maliyeti ortadan
kalkacak, organik gübre kullanacak ve
kısa sürede hızla üreyen solucanlarının
milyonlarca sayıya ulaşmasıyla solucan
satışı bile yapabileceklerdir. Üstelik ihtiyaç fazlası solucanları, protein olarak
kanatlı hayvanlara ve balık üretim çiftliklerine yem olarak verme imkanı olacak”şeklinde konuştu.
Pursa bu yıl içinde 50 milyon adet solucan kapasitesine ulaşmak için İstanbul Çatalca Akalan Köyü ile Rize Derepazarı’nda iki tesis kurmayı planladığını
da söyledi. Rize’de Çaykur’un her yıl
40 bin ton işlenmeyen çay atığını bertaraf etmek için çare aradığını kaydeden
Pursa, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu fabrikalardaki çay atıklarından bir
miktar İstanbul’a getirterek kırmızı solucanlarıma yem yaptım. Ortaya organiklik oranı çok yüksek olan solucan
gübresi çıktı. Bu nedenle Rize’deki işlenmeyen çay atıklarını organik solucan
gübresine dönüştürecek tesis kurmayı
planlarım arasına aldım.”
Para iade garantisi
Pursa, kırmızı solucan ve gübresini
üreterek ek kazanç sağlamak isteyenlere
bilgi birikimini gönüllü olarak aktardığını anlatarak, şunları kaydetti:“Türkiye’de tarımda çok fazla kimyasal gübre kullanılıyor. Artık halkımız organik
sebze ve meyveye ulaşabilmeli. Bunun
yolu da organik tarım üretimi yani organik gübredir. Bu işe 30 bin lira kadar
sermaye ayırabilen çiftçi, bir yıl için-
de yatırımını amorti edebilecek ve kısa
sürede karlı duruma gelebilecek. Tesisi
kurduktan sonra bir yıl sonunda bu işi
yapmaktan vazgeçen olursa, o güne kadar üreyen solucanları geri almak kaydıyla, harcadığı parayı geri ödemeyi garanti ediyorum. Ama kimse solucanları
yetiştirdikten sonra bu işten vazgeçmek
istemez. Çünkü solucan satarak maliyetin kat kat üstünde gelir elde eder.”
Kırmızı solucan ve gübresini üreterek
kazanç elde etmeye ilgi duyanlar, “karaelmassolucangubresi.com” adresinden
bilgi alabilir veya Mehmet Emin Pursa’nın 0532 296 36 95 numaralı telefonunu arayabilir.
23
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Tohumcular özel
teşvik sistemi istiyor
Tarım Bakanlığı'nın kanunlarda "sanayici ve üretici" olarak
tanımladığı tohumculuk sektörü, Sanayi Bakanlığı'nda
kabul görmediğini öne sürüyor
T
ürkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Tohum
Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray Gençer, tohumculuk sektörünün son yıllarda
gelişme göstermesine rağmen kamuoyunda yanlış algılandığını ve ciddi bilgi kirliliği olduğunu söyledi. Sektörün
en büyük sıkıntısının sanayici kimliğine kavuşamaması olduğunu vurgulayan
Gençer, "Tarım Bakanlığı kanun çıkarırken tohum sanayicisi ve üreticisi olarak bizi tanımlamış olmasına rağmen,
Sanayi Bakanlığı'na gittiğimizde muhatap bulamıyoruz. NACE'de kodumuz
yok. Kısa zamanda tohumculuğu sanayi kuruluşu olarak ekonomi kayıtlarına alıp, bir koda sahip olmayı umut ediyoruz. Bunun için Sanayi Bakanlığı'na
sunmak üzere, tohumun üretim aşamasından sonrasına sanayi evresini anlatan
detaylı bir dosya hazırladık. Bize, sanayici değilsiniz diyemiyorlar fakat sanayiciymişiz gibi de davranmıyorlar" diye
konuştu.
Türkiye'de Ar-Ge olmadan tohumculuk sektörünün ilerlemesinin zor olduğunu savunan Gençer, bu doğrultuda
bölgesel ve küresel rekabet için bir yasanın hazırlanması ve sektörün yeniden
kümelenmesi gerektiğini kaydetti. "ArGe yapmak ve sanayici olmak için özel
teşvik sistemi gerekiyor" diyen Gençer,
tohumculuk sektörünün de Ar-Ge Merkezi olabilmesi adına yeni adımların
atıldığını bildirdi. Gençer, "Ar-Ge merkezi tanımlamasına, 50 veya 30 personel şartına uyamayan tohumculuk sektörünün dahil olması için olumlu yönde
Kaya da tohumun Ar-Ge'sinin bitki ıslahı olduğunu belirterek, ıslah çalışmalarında dayanıklılık, kalite ve verimlilik faktörlerine odaklandıklarını bildirdi.
"Hedefimiz en iyileri bir araya getirmek" diyen Kaya, "En çok aldığımız
eleştiri, çocukluğumdaki tatları alamıyorum, tatlar kayboldu, şeklinde oluyor.
Burada en büyük faktör özlem. Aslında arzu edilen mahsulde istenen damak
tadını oluşturabilecek çeşitte ıslah çalışması yapıyoruz. Formül bizde. Fakat hem yüksek tada hem de verimliliğe
ulaşmamız mümkün değil. Hızla artan
nüfusun ihtiyacını karşılamak için verim
unsurunu ön planda tutuyoruz. Herkese yetecek miktarda gıdayı üretmeliyiz.
Mahsulde tat ve aroma noktasında sıkıntı görülebilir ama vitamininde herhangi
bir eksiklik yok" diye konuştu.
adımlar atılıyor. Bu konuda yapılan en
büyük yanlış tohumculuğun diğer sanayi
kollarıyla karıştırılmasıydı. Bu sektörde
50 ıslahçının, 30 ıslahçının bulunması
çok zor. En büyük tohumculuk firmasının Ar-Ge merkezinde 10 civarı ıslahçı bulunabiliyor. Saha çalışmaları nedeniyle bölgesel araştırma istasyonları
kurması gereken sektörümüz için Ar-Ge
istasyonlarının toplamında bulunan ıslahçıların sayılması lazım" dedi.
ni dile getiren Gençer, şu bilgileri verdi: "Tohum ithalatımızın yüzde 6'sını İsrail oluşturuyor. Tarımsal ürün olarak
22 milyon dolarlık ithalat yaparken, 250
milyon dolarlık ihracatımız var. Bu rakamlar İsrail'e ilişkin endişenin yanıtını veriyor. İsrail'den tohum gelmezse aç
kalmayız. Ayrıca, Türkiye'de yerli tohum üretiminin yasak olduğu gibi yanlış
bir bilgi var. Tarla bitkileri grubunda tamamen yerli ürünler kullanılıyor."
İsrail'den tohum gelmezse
aç kalmayız
Islah çalışmalarında kalite,
verim ve dayanıklılığa
odaklanıldı
Sektörün bir diğer yanlış bilineninin
ise dışa bağımlılık konusu olduğunu ve
bu konuda da İsrail'in işaret edildiği-
Bitki Islahçıları Birliği (BİSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Yalçın
45 milyar dolarlık dünya
pazarından 1 milyar
dolarlık pay alınıyor
Toplam 660 firmanın faaliyet gösterdiği sektörde firmaların 20'si yabancı.
Dünyada 45 milyar dolarlık tohumluk
pazarı var. Türkiye bu pazarda 1 milyar dolarlık ticaret hacmi ile yer alıyor.
Bugün gelinen noktada 75'i aşkın ülkeye 150 milyon dolarlık tohumluk ihracatı, 200 milyon dolarlık da tohumluk ithalatı yapılıyor. Burada İsrail'in payı 13
milyon dolar. 2005'li yıllara bakıldığında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 30 seviyelerindeyken, bugün yüzde 75'lere ulaştı. 2002'de 145 bin tonluk
sertifikalı tohumluk üretimi mevcutken,
bu rakam 776 bin tona çıkarıldı.
Burdurlu çobanlar meraların yetersiz olmasından şikayetçi!
Burdur’un Karamanlı ilçesinde yaşayan çobanlar yemlerin pahalı, meraların yetersiz olmasından şikayetçi.
Karamanlı Halk Eğitim Merkezi Mü-
dürlüğü’nce açılan “Sürü Yönetimi
Elemanı Kursu’”u başarıyla tamamlayan çobanlar ilçeye bağlı Gedikyap
mevkisinde düzenlenen etkinlikle belgelerini aldı.İlçe Milli Eğitim Müdürü
Duran Sarıkaya, 65 kursiyerin 120 saat
eğitim gördüğü kursun başarıyla gerçekleştirildiğini söyledi.Kursun amacının Türk tarihi ve kültüründe var olan
yaşam biçimini teknoloji ile birleştirmek olduğunu anlatan Sarıkaya, kursiyerlere daha bilgili, modern, hayvan
sağlığıyla birlikte kişinin kendi sağlığını göz önünde tutan bir program uyguladıklarını kaydetti.
Kursiyerlerden Süleyman Onaran,
çoban olarak sıkıntılı dönemlerden
geçtiklerini vurguladı. Onaran, “Yemler pahalı. Kuzular para etmiyor. Meralar yetersiz ve meralara keçi bırakılmıyor, yasak. Bizler çaresiziz” dedi.
Çoban Musa Doğan ise kuzuların
para etmediğini ve yem girdilerinin pahalı olduğunu dile getirdi.Mera alan-
larının kısıtlı olduğunu anlatan Doğan, şöyle konuştu:“Küpeler İlçe Tarım
Müdürlüğümüze zamanında gelmediği
için kuzularımıza takılmıyor. Kuzuları
satsak dahi küpesi olmadığı için rapor
çıkartıp sevkini yapamıyoruz. Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’nden aşı desteği yardımı olmuyor.
Koyun desteklerini zamanında alamıyoruz. Zaten kuzulara hiç destekleme
alamıyoruz.”Çobanlar, etkinlikte daha
sonra piknik yapıp sohbet etti.
köy kahvesi
24
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Patateste hızla yükselen fiyatın arkasından stokçular çıktı
Patates fiyatlarında büyük oyun
Marketlerde
patatesin fiyatı
5 liraya ulaştı.
Artışın perde
arkasından
stokçu çıktı.
Nevşehir'de 110
bin ton patates
ele geçirildi.
Patateste
karaborsa yok,
depolarda ürün var
N
evşehir Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altınışık,
depolarda yeterince patatesin bulunduğunu, üretici ve tüccarın karaborsa oluşturma gibi bir düşüncelerinin bulunmadığını dile getirerek, fiyat
artışının Ödemiş ve Adana’da hasatın gecikmesinden kaynaklandığını söyledi.
Patatesin Ankara veya İstanbul’daki manavlarda 4- 5 lira
aralığında satılmasının kesinlikle Nevşehir’deki üreticilerden kaynaklanmadığını belirten Altınışık, çiftçinin karaborsa oluşturmasının söz konusu olmadığını ifade etti. Altınışık,
şu görüşleri dile getirdi: “Patatesin depolardan çıkış fiyatı şu
anda 2 lira 20 kuruş ile 2 lira 40 kuruş arasındadır. Kesinlikle
2 lira 60 kuruşu bulmaz. Ziraat Odası olarak yaptığımız araştırmalarda fiyat artışının Ödemiş ve Adana’nın hasatının gecikmesinden kaynaklandığını belirledik. Ödemiş’te don olması, Hatay ve Adana bölgesinde ise sel meydana gelmesi
dolayısıyla patateste fiyat yükselmesi oldu. Depo çıkışları 1,5
lira ile 2 lira arasında değişirken 50- 60 kuruş aralığında zam
oldu. Bu da doğaldır. Depolama, saklama kesinlikle yoktur.
Bir aya kadar Adana ve Ödemiş’te hasat başlayacak. O zamana kadar çiftçilerimizin depolarında patatesleri vardır. Bütün ihtiyacı da karşılar. Hiçbir sıkıntı yoktur. Kesinlikle Nevşehir veya Niğde bölgesinde patateste karaborsa diye bir şey
yoktur. Bu iki il ülkemizin yaklaşık yüzde 60 ihtiyacını karşılıyor. Ambarlarda patatesimiz vardır.”
P
atates fiyatlarında yaşanan aşırı artışın perde arkasından fırsatçıların büyük vurgunu
çıktı. Gıda Bakanlığı, patatesin ana merkezlerinden Nevşehir'de yaptığı denetimlerde,
mağaralarda Türkiye'nin bir aylık ihtiyacını karşılayabilecek
110 bin ton patatesin stoklanarak piyasaya sürülmediğini tespit etti. Patatesi stoklayarak az
miktarda yüksek fiyattan piyasaya süren fırsatçılar nedeniyle,
bir dönemin en ucuz tarım ürünü olan patatesin fiyatı markette 5 liraya kadar ulaştı.
“Patates timi” Oyunu
Ortaya Çıkardı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından bir süre
önce kurulan "patates timi" çalışmaları ile patateste gerçekleşen büyük oyun ortaya çıktı. Patatesin kilosunun markette
5 liraya kadar çıkması üzerine
kurulan özel tim, Nevşehir'de
mağaralarda stoklanmış 110
bin ton patates tespit etti. Fırsatçılar, tonlarca patatesi piyasaya düşük miktarda ve yüksek
fiyattan vererek resmen vurgun
yaptı. Piyasaya az miktarda sürülen patatesin kilo fiyatı da bu
nedenle marketlere ulaştığında
4-5 liraya kadar yükseldi.
Fiyatlar inecek
Edinilen bilgiye göre, hasat mevsiminde patates üreticilerden 0,5-,0,6 TL'den satın
alınarak stokçular tarafından
stoklanmıştı.Denetmenlerin,
"İthalat yaparız" diyerek, fırsatçılara gözdağı vermesi, depolardaki patateslerin bir nebze de
Üreticiler patates
hasadı için gün sayıyor!
olsa piyasaya çıkmasını sağladı. Verilen gözdağı sonrası son
1-2 haftalık süreçte depolarda
tutulan patates oranı 50 bin tonlara kadar indi. Uzmanlar yeni
ürünün de piyasaya gelmesiyle patates fiyatlarının çok yakın bir zamanda normal seviyelere ineceğini söyledi.Buna bir
süre sonra Çukurova patatesinin de piyasaya çıkacak olması
eklenince fiyatlarda rahatlama
beklentisi yükseliyor. Ayrıca havaların ısınmasıyla oluşan
bozulma tehlikesi de depolarda
patates stoklayan fırsatçıları,ürünleri uygun fiyatlarla elden
çıkarmak zorunda bırakacak.
Ceza verilmesi
gündemde
Uzmanlara göre Türkiye patateste sorun yaşayacak durumda değil. Özel sektör ve birliklerle de görüşmeler yürüten
bakanlık, bu tip fırsatçılara bir
yaptırım uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde çalışmalar
yürütüyor.
İzmir’in Ödemiş ilçesinin, önemli geçim kaynaklarından ve
tarım ürünlerinden olan patatesin ilk hasadı için geri sayıma
başlandı. Ödemiş’de, Ocak ve Şubat aylarında yağmur yağışlarından fırsat bulduğu her anda patates ekimini yapan üreticiler, yetiştirdikleri patateslerin hasadına 20 gün sonra başlayacak. Soğuk ve don etkisinde
dolayı patates piyasasında boşluk olduğunu belirten patates üreticileri, patatesin yeni
sezonda toprak altı kilogram fiyatının 2 TL ile 1 TL
arasında olacağını dile getirdi. Ödemiş ovasında yaklaşık 10 bin dönüm elyaf sistemi ile patates yetiştirildiğini anlatan üretici İrfan Hallıoğlu,
tohum, elyaf sistemi, gübre, ilaç, mazot, işçilik ve diğer çalışmalarla 1 dönüm patates üretiminde 2 bin 500 TL harcama
yaptıklarını belirtti.
Nisan ayında 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı
haftasında erkenci ürünlerimizin hasadına başlayacağız. Patates piyasasında Türkiye genelinde bir boşluk güz döneminden bu yana var ve hala sürüyor.”
25
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
‘Kent Tarımı ve Dikey Tarım’
Dikey Tarım, gelecek nesil yeni tarımın vazgeçilmezi olacak..Bu yolla az yerde çok ürün almak, işçilik ve
maliyetlerden tasarruf etmek, insanlara ürünlerini görerek almalarının mutluluğunu yaşatmak mümkün olacak.
Dikey Tarım
K
entlinin “doğaya ve
doğala dönüş özlemi” biçiminde özetlenebilecek, son
yıllarda dünya kalkınma gündeminde önemli yer tutmaya başlayan kavramlardan birisi de
“Kent tarımı”. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere pek
çok sivil toplum örgütü tarafından 1990’lardan bu yana uluslararası toplantılarda tartışılan
kent tarımı, kent içi ve çevresinde, bilinen tarım dinamiklerinin devreye sokularak kentin
daha akılcı kullanımı, artı değer yaratılması, doğal kaynakların tasarruflu kullanımı hatta
işssizliğe çare olarak önemli bir
potansiyel olarak görülüyor.
Kent Tarımının ne olduğu
hakkında çok farklı fikirler ileri
sürülüyor. Balkondaki tek saksıda tıbbi aromatik bitki yetiştirmek de geniş bir bahçede pazara ürün yetiştirmek de kent
tarımcılığıdır görüşünde birleşenler çoğunlukta. Esasen bu
konu da kendi sektörünü yaratmış durumda. Geniş balkonlar
ve terasların bahçe ve tarım alanına dönüştürülmesi için teknoloji ve ticaret çoktan elele vermiş durumda. Son bir iki yıldır
geniş terasları veya bahçeleri
olan konutlara yönelip, buralarda ekim-dikim faaliyeti yapılması yeni bir sektör doğurmuş
gibi gözüküyor. İstatistiklere göre, şehir hayatından bıkan
kent insanının, evinde oluşturduğu küçük doğa alanları, hobi
bahçeciliğini 50 milyon dolarlık bir pazara ulaştırmış.
Bu gelişmeler doğrultusunda
günümüzde “dikey tarım” kavramı ile daha sık karşılaşmaya
başladık. Bunun mantığı hayli basit: “Meyve, sebze yetiştirmeyi kentin merkezine getir.
Hem taşıma, stoklama maliyetini azaltırsın, hem de ekolojik yerleşme yaratırsın.” Kavramın savunucuları şöyle diyor:
Bugünkü eğilimleri inceleyen bilimsel çalışmalar gösteriyor ki, 2050 yılına gelindiğinde
dünya nüfusunun %80’i kentsel ortamlara yığılmış olacak.
Ama aynı dönem içinde toplam nüfus en az 2 milyar (belki
de 3 milyar) artacak. Bu artışı
beslemek için %15, %25 daha
fazla besin maddesi gerekecek.
İnsan nüfusunun bu derece artması ve beraberinde arazi bozulması, çok büyük problemleri
de meydana getirecek gibi gözüküyor. Geleneksel tarım uygulamalarının bu şekilde devam
edildiği düşünülürse, böylesi
artan bir nüfusu beslemek maalesef mümkün olmayacak.”Tarımı kentin merkezine getir!” görüşü işte bu endişeden
kaynaklanıyor. Dünya genelindeki tarım uzmanlarınca yapılan araştırmalar sonucunda,
küçük birim alanlarda daha az
maliyet ve girdilerle, daha çok
ürün alınabilecek en mükemmel çözümün “Dikey Tarım”
uygulamaları olduğu belirlendi.
Uzmanlar, gelecek nesil yeni
tarımın vazgeçilmezi olacak
Dikey Tarım yoluyla az yerde
çok ürün almak, işçilik ve maliyetlerden tasarruf etmek, insanlara ürünlerini görerek almalarının mutluluğunu yaşatmak ve
güvenli alışverişin yolunu açmanın mümkün olacağını dile
getiriyorlar.
köy kahvesi
26
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Motosiklet muayenesi, gezici
istasyonla köylere kadar gidiyor!
T
ÜVTÜRK’ün Türkiye genelinde 15 ilde
başlattığı yeni uygulamayla köy ve belde
merkezlerini ziyaret eden Gezici Traktör Muayene İstasyonları, artık motosiklet muayenesi
de yapmaya başladı.
TÜVTÜRK, Emniyet Genel
Müdürlüğü verilerine göre ülkemizde en az muayeneye gelen araç cinsi olan motosikletler
için muayene hizmetine erişimi
kolaylaştıran uygulamalarına
devam ediyor. İstanbul, İzmir,
Antalya ve Fethiye’de motosikletlere özel muayene istasyonlarının ardından, motosiklet sahipleri için büyük bir kolaylık
daha devreye alındı.
Türkiye genelinde, Hatay,
Adana, Afyonkarahisar, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale,
Denizli, Tekirdağ, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Mersin ve
Muğla’da köy ve belde merkezlerini ziyaret eden Gezici Traktör Muayene İstasyonları, artık
motosikletler için de muayene
hizmeti vermeye başladı.
Öneriler dikkate alındı
Araç kullanıcılarının yorum
ve önerilerini büyük bir dikkatle takip ettiklerini belirten TÜVTÜRK Yetkilileri, kendilerine gelen şikayet ve önerilerde,
sabit istasyonlarının şehir merkezlerine olan mesafesi nedeniyle, motosiklet sahiplerinin
zaman zaman sabit istasyonlara erişmekte sorun yaşadıklarını
belirttiğini söyledi. Motosiklet
sahiplerinin önerilerini hayata geçirdiklerini ifade eden TÜVTÜRK Yetkilileri, kapsamlı
bir çalışma sonucunda traktörler
için özel olarak tasarlanan Gezici Traktör Muayene İstasyonları’nın motosiklet muayenesi
yapmaya uygun hale getirildiğini belirtti.
TÜVTÜRK, bu yeni uygulama ile ülke genelinde muayenesiz motosiklet oranını kayda
değer oranda azaltarak, trafik
güvenliğine büyük katkı sağlamayı hedefliyor.
Son gün 30 Haziran
Motosiklet sahipleri, Gezici Traktör ve Muayene İstasyonları’ndan hizmet almak için
www.tuvturk.com.tr web sitesinden, 0 850 222 88 88 numaralı çağrı merkezinden bilgi
alabilecek.
TÜVTÜRK Yetkilileri, 2014
yılında getirilen yeni düzenleme ile artık muayenesi olmayan
araçların 2. El satışının yapılamayacağını ve muayenesini geciktiren araç sahipleri için getirilen gecikme cezası indirim
fırsatından yararlanmak için
son günün de 30 Haziran olduğunu vurguladı.
Aliağa Bal Üreticileri Birliği kuruldu
A
liağa Bal Üreticileri Birliği Başkanı
Bayram Karcı, genel kurul sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada;arı
ürünlerini denetim altına alarak daha
kaliteli bir şekilde tüketicilere ulaştırmayı ve arıcılığı ilçe genelinde daha da yaygınlaştırmak adına Aliağa’ya bal ormanları kurmayı hedeflediklerini belirtti. Aliağa’da 150 üretici ve 4 bin 550
yerleşik kovan ile yıllık 15 ton bal ürettiklerinin
bilgisini veren Karcı, “Aliağa Halk Eğitim Merkezimizin düzenlediği kurslar ile yöremizde arıcılık
son dönemde yaygınlaşmaya başladı. Bu noktada
kurumsallaşmamız gerekiyordu ve bu düşünceyle
ilçemizde faaliyet gösteren tüm bal üreticilerini
birlik çatısı altında topladık. Amacımız tüketiciye
doğal, sağlıklı ürünleri sunmak olacaktır” dedi
Başkan Karcı’dan
Aliağa'ya Bal
Ormanı müjdesi
Sahte bal ile mücadele
Aliağa’da serbestçe sahte bal pazarlayan satıcılarla mücadele edeceklerini ve tüketicilerin bilinçlendirilmesi adına çeşitli faaliyetlerde bulunacaklarını belirten Karcı, tüketicilere şu tavsiyelerde
bulundu: “Vatandaşlarımız üzerinde işletme numarası olan balları tercih etmelidir. İşletme numarası
olan ballar, hakiki baldır. Bizim tavsiyemiz, tüketicilerimizin balı bildikleri, güvendikleri yerlerden satın almaları yönündedir. Bir gerçek var ki arı, hiçbir
zaman ayıplı mal üretmez. Ayıplı malı, bu piyasadaki sahtekâr satıcılar yapar. Bizde Birlik olarak üzerimize düşeni yapacağız. Aliağa’ya sahte balı sokmayacağız. Aliağa Bal Üreticileri Birliği olarak
çalışmalarımızı herkes görecek. Yapacağımız çalışmalar sonucunda kazanan üreticilerimiz ve tüketicilerimiz olacak”
‘Aliağa Bal Üreticileri Birliği’ kuruluşunu tamamlayarak, ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Aliağalı bal üreticilerini tek çatı altında toplamak amacıyla birliğin kuruluşuna öncülük eden Bayram Karcı, Aliağa’da gerçekleştirilen 1’inci olağan genel kurulda; üyelerin tamamının desteğini alarak,
Aliağa Bal Üreticileri Birliği’nin Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildi. Aliağa Bal Üreticileri Birliği’nin Bayram Karcı Başkanlığında oluşan yönetim
kurulunda ise şu isimler yer aldı: Levent Türkel, Şükrü Çakmak, Hüdai Çakır ve Hasan Akdemir
İlk hedeflerinin Aliağa’ya Bal Ormanı kazandırmak olduğunu ifade eden Karcı,şöyle konuştu:“Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ile birlikte Orman ve Su İşleri Bakanlığımız da bal ormanı projemizi önemsiyor.
Orman Bakanlığımız, bal
üretimini arttırmak amacıyla Türkiye'nin birçok
yerinde bal ormanları kuruyor. Biz de bu
doğrultuda Çıtak Bölgesi’nde yaklaşık 150 dönüm bal ormanı,
fidan dikimi ve otsu florası yüksek,
bal yapıcı bitkilerin ekim çalışmalarını sürdürüyoruz. Yakın zamanda da
Aliağa’mıza bal ormanı kazandırmış
olacağız. İlçemiz de faaliyet gösteren
arıcılarımız bu bal ormanı sayesinde
ekonomik olarak rahatlayacaklar.”
27
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Patateste hızla yükselen fiyatın arkasından stokçular çıktı
Patates fiyatlarında büyük oyun
Marketlerde
patatesin fiyatı
5 liraya ulaştı.
Artışın perde
arkasından
stokçu çıktı.
Nevşehir'de 110
bin ton patates
ele geçirildi.
Patateste
karaborsa yok,
depolarda ürün var
N
evşehir Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altınışık,
depolarda yeterince patatesin bulunduğunu,
üretici ve tüccarın karaborsa oluşturma gibi bir
düşüncelerinin bulunmadığını dile getirerek, fiyat artışının Ödemiş ve Adana’da hasatın gecikmesinden
kaynaklandığını söyledi.
Patatesin Ankara veya İstanbul’daki manavlarda 4- 5 lira
aralığında satılmasının kesinlikle Nevşehir’deki üreticilerden kaynaklanmadığını belirten Altınışık, çiftçinin karaborsa oluşturmasının söz konusu olmadığını ifade etti. Altınışık,
şu görüşleri dile getirdi: “Patatesin depolardan çıkış fiyatı şu
anda 2 lira 20 kuruş ile 2 lira 40 kuruş arasındadır. Kesinlikle 2 lira 60 kuruşu bulmaz. Ziraat Odası olarak yaptığımız
araştırmalarda fiyat artışının Ödemiş ve Adana’nın hasatının
gecikmesinden kaynaklandığını belirledik. Ödemiş’te don
olması, Hatay ve Adana bölgesinde ise sel meydana gelmesi dolayısıyla patateste fiyat yükselmesi oldu. Depo çıkışları
1,5 lira ile 2 lira arasında değişirken 50- 60 kuruş aralığında zam oldu. Bu da doğaldır. Depolama, saklama kesinlikle
yoktur. Bir aya kadar Adana ve Ödemiş’te hasat başlayacak.
O zamana kadar çiftçilerimizin depolarında patatesleri vardır.
Bütün ihtiyacı da karşılar. Hiçbir sıkıntı yoktur. Kesinlikle
Nevşehir veya Niğde bölgesinde patateste karaborsa diye bir
şey yoktur. Bu iki il ülkemizin yaklaşık yüzde 60 ihtiyacını
karşılıyor. Ambarlarda patatesimiz vardır.”
P
atates fiyatlarında
yaşanan aşırı artışın
perde arkasından fırsatçıların büyük vurgunu çıktı. Gıda Bakanlığı,
patatesin ana merkezlerinden Nevşehir'de yaptığı denetimlerde, mağaralarda Türkiye'nin bir aylık ihtiyacını
karşılayabilecek 110 bin ton
patatesin stoklanarak piyasaya
sürülmediğini tespit etti. Patatesi stoklayarak az miktarda
yüksek fiyattan piyasaya süren
fırsatçılar nedeniyle, bir dönemin en ucuz tarım ürünü olan
patatesin fiyatı markette 5 liraya kadar ulaştı.
Üreticiler patates
hasadı için gün sayıyor!
“Patates timi” Oyunu
Ortaya Çıkardı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı tarafından bir
süre önce kurulan "patates
timi" çalışmaları ile patateste
gerçekleşen büyük oyun ortaya çıktı. Patatesin kilosunun
markette 5 liraya kadar çıkması üzerine kurulan özel tim,
Nevşehir'de mağaralarda stoklanmış 110 bin ton patates tespit
etti. Fırsatçılar, tonlarca patatesi piyasaya düşük miktarda ve
yüksek fiyattan vererek resmen
vurgun yaptı. Piyasaya az miktarda sürülen patatesin kilo fiyatı da bu nedenle marketlere
ulaştığında 4-5 liraya kadar
yükseldi.
Fiyatlar inecek
Edinilen bilgiye göre, hasat mevsiminde patates üreticilerden 0,5-,0,6 TL'den satın
alınarak stokçular tarafından
stoklanmıştı.Denetmenlerin,
"İthalat yaparız" diyerek, fır-
satçılara gözdağı vermesi, depolardaki patateslerin bir nebze de olsa piyasaya çıkmasını
sağladı. Verilen gözdağı sonrası son 1-2 haftalık süreçte depolarda tutulan patates oranı
50 bin tonlara kadar indi. Uzmanlar yeni ürünün de piyasaya
gelmesiyle patates fiyatlarının
çok yakın bir zamanda normal
seviyelere ineceğini söyledi.
Buna bir süre sonra Çukurova
patatesinin de piyasaya çıkacak
olması eklenince fiyatlarda rahatlama beklentisi yükseliyor.
Ayrıca havaların ısınmasıyla
oluşan bozulma tehlikesi de depolarda patates stoklayan fırsatçıları,ürünleri uygun fiyatlarla elden çıkarmak zorunda
bırakacak.
Ceza verilmesi
gündemde
Uzmanlara göre Türkiye
patateste sorun yaşayacak durumda değil. Özel sektör ve birliklerle de görüşmeler yürüten
bakanlık, bu tip fırsatçılara bir
yaptırım uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde çalışmalar
yürütüyor.
İzmir’in Ödemiş ilçesinin, önemli geçim kaynaklarından
ve tarım ürünlerinden olan patatesin ilk hasadı için geri sayıma başlandı. Ödemiş’de, Ocak ve Şubat aylarında yağmur
yağışlarından fırsat bulduğu her anda patates ekimini yapan
üreticiler, yetiştirdikleri patateslerin hasadına 20 gün sonra
başlayacak. Soğuk ve don etkisinde
dolayı patates piyasasında boşluk olduğunu belirten
patates üreticileri, patatesin yeni sezonda toprak altı
kilogram fiyatının 2 TL ile
1 TL arasında olacağını dile
getirdi. Ödemiş ovasında
yaklaşık 10 bin dönüm elyaf
sistemi ile patates yetiştirildiğini anlatan üretici İrfan Hallıoğlu, tohum, elyaf sistemi, gübre, ilaç, mazot, işçilik ve diğer
çalışmalarla 1 dönüm patates üretiminde 2 bin 500 TL harcama yaptıklarını belirtti.
Nisan ayında 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı
haftasında erkenci ürünlerimizin hasadına başlayacağız.
Patates piyasasında Türkiye genelinde bir boşluk güz döneminden bu yana var ve hala sürüyor.”
köy kahvesi
KÖYLERİMİZ
www.koykahvesi.com.tr
28
Tarımsal kalkınmanın yolu;
Gödence'den geçiyor
Antik çağlardan günümüze bir zeytinyağı cenneti; Gödence Köyü.. 110 haneli köyde yaşayan 5 aile dışındaki tüm köylüler
kooperatif üyesi.Gödenceliler, şimdilerde “Havza Kooperatifi” statüsüne kavuşmak ve turizmde markalaşmak istiyor.
B
undan 40 yıl önce, ‘birlikten
kuvvet doğar’ düşüncesiyle
kurulan kooperatif ile kaderi değişen bir köy Gödence.
Başta zeytinyağı olmak üzere onlarca
çeşit doğal ürününü kendi ismiyle markalaştırmayı başaran Gödenceliler, şimdilerde “Havza Kooperatifi” statüsüne
kavuşmak ve turizmde markalaşmak istiyor.
Beş yıldızlı otellerin yerine butik otellerin inşa edildiği, yerel kültüre sahip çıkılarak sakin yaşam tarzının benimsendiği Cittaslow Birliği’ne kabul edilip,
Türkiye’nin ilk sakin şehri olan Seferihisar’ın köyleri, doğaya ve kültürel kaynaklara zarar vermeden de kalkınmanın
mümkün olduğunun kanıtlıyor. Bu köylerden biri de Gödence. Köy bir tepenin
üzerine konumlanmış olup etrafı zeytinlikler, meyva bahçeleri ve üzüm bağları
ile çevrili. Antik Çağ’ın 12 İyon kentinden biri olan zeytinyağı üretim bölgesi
Gödence yöresi, asırlar öncesinden kalan bu mirası geleceğe taşıyor; üstelik
daha da zenginleştirerek. Bu sayımızda
başarılı bir köy hikayesi olarak Gödence Köyü'nü sayfalarımıza taşıdık. 150
ortağı olan Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin köye çakılan her çivide emeği var. 110 haneli köyde 300
kişi yaşıyor.Köyde yaşayan ailelerden
5'i dışındaki tümü, kooperatifin üyesi.
Üye olmayan aileler de ürünlerini yine
kooperatifte işletiyor. Gödenceliler, sof-
ralık üzüm ve zeytin olmak üzere 2 temel üzerinde hayatlarını idame ettiriyor.
Bugün Çeşme’den Menderes’e kadar
uzanan havzaya hizmet veren kooperatif, yılda ortalama 2 bin ton zeytin işliyor; bu da 700-800 ton yağ demek.Kooperatifin Nisan ayı içerisinde yapılan
genel kurulunda, “Havza Kooperatifi”
olma yolunda karar çıkınca çalışmalar
bu yöne kaydırıldı.
Tüm ürünler”Gödence”
markasıyla üretiliyor
Elbette bunu başarmak o kadar ko-
lay olmamış. Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı ve aynı zamanda Seferihisar Zeytin Üreticileri Birliği
Başkanı Çağatay Özcan Kokulu, başlangıçta hem teknik alt yapıyı hazırlamak hem de köylünün alışkanlıklarını
kırmakta biraz zorlandıklarını anlatarak,
üretim kalitesini artırarak markalaşmayı sağladıklarını ifade ediyor. Köylünün ürün kalitesindeki değişimi görünce
alışkanlıklarından daha kolay vazgeçtiğini anlatan Kokulu, kaliteli ürün elde
etmek için yaşanan tüm sorunların elbirliği ile üstesinden geldiklerini ifade ede-
rek, “Çabalarımız boşa gitmedi, bugün
geldiğimiz noktada kooperatif sadece
Gödence’deki değil bölgedeki çiftçi için
de çok önemli bir hale geldi ve diğer sanayi kuruluşlarını da disipline eder oldu.
Yani biz sadece kendimizi değil, bizi rakip görenleri de iyi ve doğru bir çizgiye
çektik. Yakın zamanda da Havza kooperatifi olmak için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Böylece bölgedeki bütün
çiftçileri tek çatı altında toplayacağız.
Daha çok çiftçiyi biraraya getirerek, hayatlarını kolaylaştırmayı hedefliyoruz”
diye konuştu.
29
KÖYLERİMİZ
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Sırada damla sakızı var
“Lokal başarılar yetmez” diyen Kokulu,
Damla sakızı üretimi ile ilgili çalışmalarının
çiftçilerin tarıma dayalı sanayiye sahip olsürdüğünü belirten Gödence Tarımsal
maları ile yaratacağı artı değerlerle ayakları
Kalkınma Kooperatifi Başkanı Kokulu,
iyor.
ro üzerinde durmaları gerektiğini dile getir
bölgenin özelliklerini ortaya çıkaracak mak
istih
nun
yolu
anın
tutm
Köylüyü, yerinde
n
projelerin uygulanması için çiftçiye destek
bunu
ulu,
Kok
an
ulay
vurg
damdan geçtiğini
olduklarını ifade ediyor.Kokulu, telefon
n,
fleri
erati
koop
ve
yi
sana
lı
da tarıma daya
siparişi ile Türkiye'nin her yerine zeytinyağı
çiftçilerin elinde olması ile mümkün olduğuile
mi
siste
one
“Ab
,
gönderdiklerini belirterek
nun altını çiziyor. Tarımın çok stratejik bir
Türkiye'nin dört bir yanında tüketicilerimiz
sektör olduğunu ifade eden Kokulu, batı ülvar. Anadolu'da zeytinyağı tüketimini
kelerinde olduğu gibi ciddi destekler olması
artırmak için mevcut fiyat üzerinden yüzde
gerektiğini belirtiyor.
10 indirim yapıyoruz” diyor.
Gödence
zeytinyağının
farkı
“Özel bölge
üretimleri daha fazla
desteklenmeli”
Aile çiftçiliği ve küçük çiftçinin önemine işaret eden Kokulu, Gödence gibi coğrafyasının sunduğu özellikleri bulunan
Türkiye genelindeki tüm köylerde yetişen ürünlere, dünya örneklerinde olduğu gibi diğer bölgelerdeki ürünlerden
farklı destekleme yapması gerektiğinin altını çiziyor. ”Özel
bölgelerdeki üretim daha fazla desteklenmeli” diyen Çağatay Özcan Kokulu, bölgenin en
büyük organik tarım projesine
sahip olduklarını ifade ederek,
şunları kaydediyor: “Coğrafyamızın köyümüze sunduğu özel
imkanlar (500 metre yüksekten
denizi görüyoruz.Nispi rutubete
bağlı olarak köyümüzde zeytin
sineği yaşamadığından ilaçlama
hiç yapılmıyor) dolayısıyla zirai mücadele gereksinimi duymadığımızdan köyümüzde yetişen tüm ürünler özel olup yine
bu özelliğimizin dezavantajı ise hasat maliyeti yüksek oluyor. Bu nedenle bizimle aynı
özelliklere sahip Türkiye genelindeki tüm üreticilerin özel
bölgeler dünyada nasıl korunuyorsa aynı şekilde korunması
gerekmektedir.Özel bölge üretimleri daha fazla desteklenmelidir.Zira dezavantajı ise arazi
engebeli olduğundan hasat maliyeti yüksek oluyor.”
Gödence zeytinyağının İtalya’da bile tanındığını dile getiren Başkan Kokulu, şu anda
Çin ile ihracat konusunda görüştüklerini ve anlaşma sağlanırsa Gödence’nin ününün dünyaya yayılacağını söylüyor.
Yeni hedef turizm
Ürettiği ürünleri kendi ismiyle markalaştırmayı başaran köyün yeni hedefi ise turizm.
Kooperatif Başkanı Kokulu, şimdilerde insanların zeytinyağı ve yerel ürünlerden almak için ziyaret ettiği köyü
İzmir’in önemli ekoturizm merkezlerinden biri haline getirmeyi amaçladıklarını belirtiyor.
Kokulu, “Bu konuda İtalya’da
gördüğüm örnekler var. Turistler İtalya’nın bazı köylerine düzenlenen gezilerde zeytinyağı
fabrikasını geziyor, 12 euro’ya
bir şişe zeytinyağı alıyor, köyde
yemek yiyor, konaklıyor. Bunun neden Gödence’de de yapmayalım? İnsanlar şu anda Gödence’ye zeytinyağı almak için
geliyor. Bu ziyaretleri turizm
aktivitelerine dönüştürebiliriz.
Bunun için yöresel lezzetlerin
sunulduğu ve konaklanabilecek
tesislere ihtiyacımız var. Biz bu
konuda planlama çalışmalarımızı yaptık, ancak projeyi hayata geçirmek için desteğe ihtiyacımız var” diyor.
Kültürel etkinlikler
düzenleniyor
Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi sadece ürettiği
ürünler ile değil, düzenlediği
kültürel etkinliklerle de köyün adını duyuruyor. 19 yıldır düzenlenen ve 5 sene önce
ulusal nitelik kazanan Gödence Tarım Başarı Ödülleri kapsamında, tarımın gelişmesine
katkıda bulunan kişi ve kurumlara bilim, eğitim, basın,
çiftçi örgütlenmesi, tarıma dayalı sanayi ve çevre dallarında tarım başarı ödülleri veriliyor. Köyde düzenlenen bir
diğer önemli etkinlik de Yarımadanın En Güzel Zeytinyağı Yarışması. Geleneksel
hale gelen yarışmada, zeytin üreticileri tarafından kooperatife verilen zeytinlerden
elde edilen zeytinyağı örnekleri, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin denetiminde değerlendiriliyor, dereceye
girenler ödüllendiriliyor. Gödenceli kadınların kendi elleriyle hazırladığı, birbirinden
lezzetli yöresel yemeklerle
kurulan sofralar, her iki etkinliğe de renk katıyor.
Tariş'ten sonra en fazla
zeytinyağı markasına sahip
Gödence Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Türkiye'deki zeytinyağı üreticileri arasında 11.sırada
bulunuyor. Kalite farklılığına göre farklı markalarla satış yapan kooperatifin
markaları arasında “Gödence organik”, “Normal
Gödence”, “Gödence yarımada güzeli”,”Gödence
Efesi” en fazla talep alan
ürünleri oluşturuyor. Zeytin hasadını disipline eden
Gödence Tarımsal Kalkınma kooperatifi, zeytin hasatında plastik kasa
kullanılmasını ve atıksu
projesini ilk uygulayan kurum olarak önemli bir farklılığa da imza atıyor.
Gödence yöresinde ve
Kızıldağlarda, nispi rutubet
oranına bağlı olarak zeytin
meyvesine zarar veren asit
yükselmelerine ve kimyasal değişimlere neden olan
zeytin sineği bu bölgede yaşayamadığından kimyasal mücadele yapılmaz.
Elde edilen ürün temizdir. Zeytinyağın raf ömrü
daha uzundur. Üretim sonrasında, analizleri yapılan
yağlar, değerlerine göre el
değmeden krom-nikel çelik tanklara girer. Gödence
tarımsal Kalkınma Kooperatifinin depolama tesisleri,
ana üretim binasının çatısı
altındadır. Üretimden çıkan
zeytinyağı uzun yolculuklar yapmaz, kalite kayıplarına uğramadan dinlenmeye geçer.12–15 derece
arasındaki bir ısı ortamında
depolanarak saklanan yağlarda hiçbir şekilde kalite
kayıbı söz konusu değildir.
köy kahvesi
30
GÜNCEL
www.koykahvesi.com.tr
Köylünün yeni gelir kapısı;
GÖBELEK
Dünyada üretimi yapılan 3 ülkeden biri olan Türkiye'de Şubat-Haziran
aylarında toplanan ve halk arasında kuzu göbeği olarak bilinen Göbelek,
bugünlerde vatandaşların ek gelir kapısı oldu. Nisan yağmurlarıyla, birçok
bölgemizde özellikle orman köylerinde Göbelek dağ mantarı bereketi yaşanıyor.
ği ilaç sanayinde kullanılıyor.
Paris'te ise zengin mutfaklarında özel menü olarak servis ediliyor”diye konuştu.
1 tane kuzugöbeği mantarının
1 kilo etin proteine eşit geldiğini kaydeden Sezai Şen, “Besin değeri yüksek olan kuzugöbeği mantarının cinsel güce
ve kansere iyi geldiğini öğrendik”dedi.
Köylüler memnun
Gündoğmuş'un Çündüre köyünde yaşayan Fatma Özen,
10 gün içinde 5 kilogram yaş
kuzu göbeği mantarı topladığını söyledi.Kuzu göbeğinin genelde çam diplerinde bulunduğunu belirten Özen, topladıkları
mantarı evde ipliğe dizerek ku-
D
ünyada ABD ve
Fransa'dan sonra üretimi yapılan
üçüncü ülke olan
ülkemizde, Nisan yağmurları ile
birlikte bol miktarda Göbelek
dağ mantarı toplanıyor. Yenen
mantarlar içinde önemli bir yere
sahip olan kuzu göbeği , fiyatıyla da ayrıcalıklı bir mantar...
Avrupa ülkelerinde de sevilerek tüketilen mantar, bugünler
de özellikle orman köylerinde
yaşayanlar için iyi bir ek kaynağı oldu. Antalya, İzmir, Muğla, Balıkesir, Aydın, Burdur
ve Denizli gibi birçok ile bağlı yüksek kesimde yer alan köylerde Nisan yağmurlarıyla çam,
meşe, gürgen, dişbudak, elma
ve ceviz ağaçları dibinde yetişen kuzu göbeği , vatandaşların
yüzünü güldürüyor. Özellikle
çam ağaçlarının altında yetişen
kuzugöbeği mantarının, bu yıl
havanın yağışlı ve sıcak gitmesi sonucu bol miktarda yetiştiği
bildirildi.Kuzugöbeği, yurt dışına kilosu 100 TL’den ihraç edilirken, kurutulmuşu ise 600 liraya kadar alıcı buluyor.
Aile ekonomisine
katkı
Kuzugöbeği mantarını toplayarak kendisine getiren vatandaşlardan kilosunu 60 liradan satın aldığını belirten Sezai
Şen, şunları kaydetti:“Kuzugöbeği mantarının şimdi tam
mevsimi vatandaşlar topladıkları kuzugöbeği mantarı ile aile
ekonomilerine büyük katkı sağlıyor. Yurdumuzda çam ormanlıklarında bazen meşe dişbudak gürgen ve elma ağaçlarının
çevresinde ilkbaharda özellikle şubat ayının sonunda başlayıp mayıs ayının sonuna kadar
kuzugöbeğini bol miktarda bulmak mümkündür. Ekonomik
yönden orman köylüsüne büyük katkı sağlayan bu mantarların çeşit ve miktarında geçen
yıllarda bir azalmanın olduğu
gözlenmektedir. Azalma sebebi olarak yağmurların yeterince
yağmaması yanında mantarların aşırı ve bilinçsizce toplanması etkili. Ama bu yıl çok iyi
rahmet yağdı. Rekolteyi yüksek
bekliyoruz. Yenen mantarların
içerisinde önemli bir yere sahip
olan kuzugöbeği mantarı fiyatıyla da ayrıcalıklı bir mantardır. Avrupa ülkelerinde de sevilerek tüketilen mantar, iyi bir
gelir kaynağı olmuş durumda.”
Kuru da tüketiliyor
Köylü kadınlar ormanlık
alanlarda topladığı mantarı kurutarak 45 gün sonra kilosunu
350 TL'ye kadar varan fiyatlarla satıyor. Vatandaşların topladıkları mantarı evde ipliğe dizerek kurutmaya bıraktıklarını,
kuruyan mantarları yaz mevsiminde sattıklarını anlatan Şen,
“Kuzugöbeğinin özel alıcıları var. Ben vatandaşlarımızdan
kilosunu 60 TL’ye alıyor, ihracatçı firmalara satıyorum. Kuzugöbeği mantarları birkaç elden geçtikten sonra yurt dışına
100 TL’den ihraç ediliyor. Kurusunu ise kilosu 600 TL’den
yaz mevsiminde satıyoruz. Bu
ülkeler arasında İsviçre, Fransa,
İtalya, Almanya, Belçika, Amerika ve İskandinav ülkelerine
bulunuyor. İsviçre, Danimarka,
İsveç ve Norveç'te kuzu göbe-
rutmaya bıraktıklarını ifade etti.
Kuruyan mantarları 2 ay sonra
İzmir'den gelen alıcılara kilogramı 300 ile 350 TL arasında
sattıklarını anlatan Özen, yaş
kuru göbeğini ise 40-60 TL'den
sattıklarını dile getirdi. Özen,
"Gündoğmuş ve İbradı'nın dağlarında kuzu göbeği nisan ve
mayıs aylarında çıkıyor. Mantar yağmur yağmasıyla çıkıyor.
Yağmursuz havada çıkmaz.
Köylüler genelde mantarın nerelerde yetiştiğini çok iyi biliyor. Gelecek kuzu göbeğinin
oluşması için mantar köküyle
birlikte sökülmemesi gerekir"
diye konuştu.
Ayşe Yılmaz da 12 gün içinde 9 kilogram mantar topladığını bildirdi.
31
köy kahvesi
GÜNCEL
www.koykahvesi.com.tr
Kuzu göbeği
mantarını tanıyalım
Uzun yıllardır geleneksel Çin
tıbbında şifa kaynağı bitkiler arasında yer alan ve bağırsak ile mide hastalıklarını tedavi amaçlı olarak kullanılan
kuzugöbeği mantarı, ülkemizde
de birçok yerde yetişiyor. Kuzugöbeği mantarı, konik yapılı,
boyu sapından biraz uzun, pürtüklü, esmer renkli bir mantar
türü olup şapkası 3-7 cm yükseklik ve 2-4 cm genişliğin-
dedir. Sapı ise 1,5-5 cm uzunluk ve 1-2 cm genişliğinde olan
mantarın sap ve şapkasının içi
boştur. Ovalardan reçineli ormanların bulunduğu ormanlara kadar uzanan alanlarda, genellikle Şubat-Haziran arasında
ortaya çıkar. Dünyada kıtır kıtır
bedeni, hassas görünüşü, kokulu lezzetiyle bilinir. Bileşiminde 8 adet amino asit bulunur ve
bunlara proteinle vitamin des-
teği de eklenince lezzet ustası
olarak besin dünyasında bir yıldız gibi parlar. Geleneksel Çin
tıbbına göre kuzugöbeği bağırsaklara ve mideye iyi gelir. Buralardaki her türlü rahatsızlıkları iyileştirmede kullanılıyor.
Kuzugöbeği mantarı en fazla
Fransaya ihraç ediliyor ve yenmeden 15 dakika önce pişirilmesi gerekiyor.
Kuzu göbeği mantarının yararları nelerdir?
- Protein değeri etten daha fazla olan kuzu göbeği mantarı zihnin iyi çalışmasına yardımcı olur.
- Kan yapıcı özelliği ile zayıf ve kansız kimseler için iyi bir gıdadır. Kan yapar ve vucuda kuvet verir.
- Vücudun dinç kalmasını sağlar, yorgunlugu
giderir.
Kuzugöbeğinin sevdiği ortamlar:
– Dişbudak ağaçlarının bulunduğu alanlar.
– Leylak ağacının altları.
– Köstebeklerin bulunduğu ve dişbudakların
kökünü yaraladığı yerler.
– Irmak ve göl kıyıları ki buralarda zaten dişbudak bulunur.
– Ağaç kesimi yapılmış ormanlar.
Reçineli ağaç altları, özellikle de sarıçam.
Yangın alanları ve sürülmemiş topraklar.
Adına festival
düzenleniyor
ABD ve Fransa'dan sonra
Kuzugöbeği üretiminde üçüncü sırada yer alan Türkiye'de
sadece Muğla'nın Fethiye ilçesinde, Nisan ayında Kuzugöbeği mantar festivali gerçekleştiriliyor. Yeşilüzümlü
ve Yöresi Kuzugöbeği Festivali, yöresel bir panayır eğlencesi ötesinde, doğal ve
kültürel değerleri koruma ve yerel
kalkınmayı sağlama
amaçlı bir etkinlik olarak
dikkat çekiyor.
Kuzu göbeği mantarı ile ilgili bilimsel tartışmaların yapıldığı festival,
bölgede farklı bir turizm kolunun gelişmesine de sebep oluyor. Festival kapsamında, Yeşilüzümlü beldesinde bulunan
evler, pansiyon ev olarak turizme hizmet ediyor.
Kuzugöbeği mantarının
önemi ve geleceğinin korunması amacıyla Fethiye'nin
Yeşilüzümlü beldesinde her
yıl Nisan ayında düzenlenen
ve 3 gün boyunca devam eden
Reklam Grup Müdürü
Esin Şimşek
Reklam Müdürü
Mayıs 2015 Yıl:3 Sayı: 32 Aylık Gazete
Gülen Türker Çiriş
STL Medya Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi
Mehmet Özmen
Abdi Güven
Duygu Erecek
Genel Yayın Yönetmeni
Ersin Bozkurt
Sorumlu Yazıişleri Müdürü
Ayhan Şener
Reklam Servisi
Görsel Yönetmen
Selami Özcan
Haber Koordinatörü
Şehriban Çimen
Antalya Temsilcisi
Hasan Kozak
0.532 230 85 42
Konya Temsilcisi
MSS Life Ajans
Mehmet Saatçioğlu
0.542 339 36 75
0. 541 339 36 75
festivalde, Kuzugöbeği ve diğer mantar türlerinin tanıtımı,
bölgedeki zenginliği, ekonomik değeri, bilinçli toplanması ve bilinçli tüketilmesine
dikkat çeken paneller düzenleniyor. Ücretsiz, halka açık
yapılan panellerde, mantar tüketimi, saklama ve pişirme teknikleri,
yöre mantarları
hakkında sunumlar yapılıyor. Ayrıca, rehberler
eşliğinde festivale katılanların yer aldığı mantar avı
etkinlikleri gerçekleştiriliyor. Mantar avcılarının topladığı mantarlar,
mantar uzmanları tarafından
bilgiler eşliğinde sergileniyor.
Yurt içinden ve yurt dışından
geniş katılımla gerçekleştirilen festival, etkinlikler ve bilimsel çalışmalar açısından
zengin bir program sunuyor.
Festival bünyesine dâhil edilen Yöresel Yemek Yarışması
ile sağlıklı beslenmenin, doğal ve organik ürünlerin önemi öne çıkarılıyor.
Yayına Hazırlık ve Yönetim Adresi
Kazım Dirik Mah. 375 Sk. Piramit İş Merkezi
No: 18 D: 203 Bornova - İZMİR
Tel: 0.232 486 88 86 - Faks: 0.232 486 51 18
e-mail: [email protected]
web: koykahvesi.com.tr
Baskı: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.Ş. Çınarlı Mh.
Ankara Asfaltı Cad. No: 5 Konak-İZMİR
Baskı Tarihi: 30 Nisan 2015
Bölgesel süreli yayın.
Gazetede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarına aittir.
Gönderilen yazılar yayınlansın veya yayınlanmasın iade edilmez. Yazı
ve fotoğraflardan kaynak belirtilmesi koşuluyla alıntı yapılabilir.
Gazetemiz Basın Ahlak ve Yasası ilkelerdine uymayı taahhüt eder.
köy kahvesi
32
GÜNCEL
www.koykahvesi.com.tr
Orhanlı Köyü Kültür Merkezi'ne kavuştu
Köylere kütüphane kazandırılması projesi
kapsamında İzmir'in Seferihisar ilçesine bağlı Orhanlı
Köyü’ndeki kütüphane 5 bin yeni kitap ilavesiyle bir
kültür merkezi olarak düzenlenerek yeniden açıldı.
H
aber Hürriyeti Gazetesi tarafından, 32
yaşında trafik kazasında yaşamını yitiren Çağlayan Irmak anısına
sürdürülen köylere kütüphane
kazandırılması projesi kapsamında Seferihisar Orhanlı Köyü’ndeki kütüphane yenilendi.
Seferihisar Belediyesi’nin desteğiyle oluşturulan Atatürk Çocukları Kütüphanesi’nin açılışı Seferihisar Belediye Başkanı
Tunç Soyer, Haber Hürriyeti Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Irmak, 40 Bin
köye Atatürk Çocukları Kütüphanesi kuracağız sloganıyla
yola çıkan Mesut Tim, Orhanlı
Köyü Muhtarı Birgül Bozkurt,
bağışçılar ve Orhanlı’da yaşayanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.
Kitaplarla tohum
ekiyorlar
Açılışta konuşan Seferihisar
Belediye Başkanı Tunç Soyer;
Türkiye'nin bugün geldiği nok-
tada samanı, buğdayı ithal eder
bir konuma geldiğine işaret
ederek, şunları kaydetti: “ Ne
yazık ki bugünkü tarım politikalarının temel iki tercihi var;
birincisi diyorlar ki tarım dışarı
bağımlı olmak zorunda. İkincisi
tarım mutlaka büyük ölçekli olmalıdır. Bu iki seçenek yüzünden köylü kentlere göç etmek
zorunda kalıyor. Köylü, madenlerde tersanelerde ucuz işçi
gücü haline geliyor. Her şeyden
en vahimi köylünün tarlası ile
kentlinin sofrası arasındaki bağ
kopuyor. Bu kopma içinde her
ikisi birden yoksullaşıyor. Somada ölen kardeşlerimizin artık toprağına gücü yetemeyen
köylülerimiz olduğunu biliyoruz. En son Bütünşehir yasası ile birlikte 16 bin köy bir gecede kapatıldı. Bu 16 bin köyün
kapanması çok farklı sonuçlar doğuracak, çok ağır yaralar açacak. Köy yumurtası, köy
sofrası, köy düğünü yani köy
hakkında ne varsa çocuklarımıza anlatacağımız masallar hali-
ne gelecek. 5 yıl içerisinde köylerimiz emlak vergisi, temizlik
vergisi ödemeye başlayacaklar.
Artık buralar mahalle olduğu
için hayvancılık yapılamaz hale
gelecek. Nasıl Alsancak’ta,
Bağdat caddesinde ahır açamıyorsanız burada da açamayacaksınız. Sadece ekonomik değerler açısından bu travmayı
yaşamıyoruz, bunun başka bo-
yutu belki daha önemlisi burada köylülerimiz bir arada imece ile yaşıyorken artık bu da
bitiyor. Ben bu yüzden Atatürk
Çocukları Kütüphanelerinin büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Bugün yakındığımız, şikayet ettiğimiz ve değiştirmek
istediğimiz ne varsa ancak bunlarla değişecek. Belki uzun soluklu bir iş ama, adım adım bir-
likte yürüyerek değiştirmek
istediğimiz şikayet ettiğimiz
şeylerden ancak böyle kurtulabileceğiz. Bu tohum ekmek
gibi bir şey. Az önce gördüm
herkes elinde kitaplarla gelmiş,
emin olun bunlar da tohumlar.
Baharda attığınız bu tohumların
Orhanlı’nın çocuklarını yeşertmesini diliyorum.”
Bağlarda yeşi̇l budamalar
Dr. Cemal ILGIN
A
sma tomurcuklarının uyanmasından itibaren; sürgün,
salkım ve yaprakla ilgili yapılan tüm budamaları
kapsar. Bunlar; obur alma, sürgün seyreltme, yaprak alma ve salkım seyreltmedir. Yeşil budamalar asma budamasını bilen kişilerce yapılmalıdır.
Obur alma: obur sürgünler üzüm
asmasının çok yıllık kollarından çıkan
sürgünlerdir. Bu sürgünler 8-10 cm ye
ulaşınca, öncelikle çok yıllık dal üzerinden çıkanları koparılıp atılır. İki yıllık dal üzerinden çıkan oburlardan ertesi yıl kış budamasında yedek ya da
yeni baş oluşturmada yararlı olanla-
rı bırakılır.
Sürgün seyreltme: Kışın budamada bırakılan üzüm çubukları üzerindeki gözlerden patlayan sürgünlerden bir
adeti bırakılıp diğerleri 10 -15 cm ye
ulaşınca koparılıp asmadan uzaklaştırılır. Bu safhada sürgünler aralanınca
kopma yerlerinde yaralanma olmaz ve
makas kullanmaya gerek kalmaz.
Seyreltme sonrası kalan salkımlı sürgünler beslenme rekabeti azaldığından
daha kuvvetli gelişir. Yeni çıkan sürgünler bu aşamada önceki yılda depolanan besinleri tüketirler. Özellikle bu
işlemle Kardinal ve Alfons gibi kışlık
gözleri verimli ,kordon şeklinde terbiye edilen ve kısa budanan çeşitlerde
somak seyrelmede yapılmış olur.
Yaprak alma: Asma yaprağı; Güneş enerjisini, havanın CO2 ni ve topraktan köklerle aldığı mineral maddeleri kullanarak asimilatları yapar.
Yaprak kendi büyüklüğünün yarısına
ulaşınca kendine yeterli hale gelip tüketici konumdan üretici konuma geçer. Yine asma yaprağının en üretken
olduğu dönem oluşumundan itibaren ;
iki, iki buçuk aylık süreçtir. Yaşlanan
ve gölgede kalan yaprakların üretkenliği azalır. Asma taç yeşil aksamının
havalanma ve güneşlenmesine engel
olan ve üretkenliği azalan yapraklar
tane tutumu döneminde aralanır. Aralamada ölçü salkım ve gözlerin alaca
gölgede kalmasıdır. Bu aralama mildiyö (pronos),külleme gibi mantarı hastalıkların oluşumunu azaltır. Asma
üzerindeki salkımların kalitesini artırırken ertesi yılın göz verimliliğini de
yükseltir.
Salkım seyreltme, salkım ucu kesme
ve çilkim seyreltme:
Sofralık amaçlı yaş üzüm üretilen
asmalar üzerinde her sürgüne bir salkım bırakılır. Salkımların seyreltme
zamanı,koruklar şekillendikten sonraki safhadır. Yaklaşık tane tutumunun
on-on beş gün sonrasıdır. Sıkı, şekilsiz, boşluklu ve yeterince tane tutmayan salkımlar seyreltmede koparılıp
atılır.
Sıkı salkım oluşturan çeşitlerde gev-
şek salkım elde etmek için bazı çilkimler kesilerek, aralanıp çilkim sayısı azaltılmış olur.Bu işlem sonucu
gevşek ve şekle giren salkımlar elde
edilir. Büyük ve uzun salkımlı olan
çeşitlerde salkım ucundaki taneler yeterince gelişmeyebilir. Bu salkımların
alttan 1/3’lük kısmı kesilip kalan bölümdeki danelerin irileşmesi sağlanır.
Özellikle Sultani Çekirdeksiz ve Razaki gibi iri salkımlı çeşitlerde bu uygulama yapılmalıdır.
Tane renklenmesi yeterli olmayan çeşitlerde alaca düşme veya tatlı
su yürüme safhasında yaprak seyreltme veya yaprak açma işlemi yapılarak
salkımların renklenmesi artırılabilir.
Bu dönemde yapılan yaprak almalar
ve sürgün ucu kesmeler salkım güvesinin zararlarını da azaltır.
Kaliteli, sağlıklı ve güvenli yenilebilecek üzüm üretimi yapılacak ise yeşil budamalar kış budamasından anlayan, çeşidi tanıyan, bilinçli ve kafasını
çalıştıran Ustaya da becerikli kişilerce
yapılmalıdır.
33
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Tarım, elektronik satışı sevdi
K
onya Ticaret Borsası (KTB)
Başkanı Hüseyin Çevik, işlem
hacmi her geçen gün artan elektronik ticaret ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, model ile tarımsal ticaretin, şeffaf ve küresel bir piyasa örneğinin
ortaya konduğunu belirtti.Lisanslı depolarda düzenlenen Elektronik Ürün Senetlerinin (ELÜS) alınıp satılacağı Borsa Konya
Elektronik Platformu’nda sadece yurt içinde
değil, yakın coğrafyadaki ülkelerin de işlem
yapmasının amaçlandığını belirten Çevik,
“2011 yılında yayınlanan ELÜS Yönetmeliği ile lisanslı depolara teslim edilen ürünleri, Elektronik Ürün Senetlerinin temsil
etmesi gerektiği belirlenmişti. Buna göre lisanslı depolarda yetkili sınıflandırıcılar tarafından sınıflandırılan ürünlerin özelliklerini belirleyen ELÜS’lerin alınıp satılması
amacıyla kurulun Borsa Konya Elektronik
Platformu’nda, Türkiye’de ilk satış 7 Aralık
2013 tarihinde gerçekleştirildi. Kısa sürede 206 üyeye ulaşarak çok yol mesafe alan
Platform ile, Nisan 2015 itibariyle 52 bin
ton işlem karşılığı 42 milyon TL’lik bir işlem hacmine ulaşıldı. Borsa Konya Platformu Mersin, Çorum, Konya, Kırıkkale, Sivas, Bandırma, Gaziantep ve Şanlıurfa’da
bulunan lisanslı depolarla ELÜS alım satımı
konusunda da anlaşma sağladı” dedi.
Üreticilere muafiyet getiriyor
Lisanslı depoculuğun tarımsal ticaretin
merkezine oturtulması gerektiğini belirten
Çevik, “Lisanslı depolarda muhafaza edilen
buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, çeltik, pirinç, mercimek, nohut, fasulye, bezelye, ayçiçeği için her ay ton başına 3 TL, pamuk
için 7 TL, fındık, zeytin, zeytinyağı, kuru
kaysı, antepfıstığı, kuru üzüm, kuru incir
için 10 TL’yi geçmeyecek şekilde Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı’nca belirlenecek tutarın yüzde 50 oranında, depo kira ücreti 5 yıl
süreyle lisanslı depo işletmelerine ödenecek. Lisanslı depoya tevdi edilen ürün için,
verilen ürün senetlerinin el değiştirmesinden
doğan kazançlar, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutuldu.
Elektronik ürün senedinin el değiştirmesinden dolayı oluşan Katma Değer Vergisi
31 Aralık 2018 tarihine kadar istisna tutuldu. Ayrıca ürününü, elektronik ürün senedi aracılığıyla satan üreticiler, 31 Aralık
2018 tarihine kadar yüzde 2 stopaj vergisinden muaf olacak. Kurulmuş ve kurulacak lisanslı depo işletmelerine cari faiz oranları üzerinden yatırım dönemleri için yüzde
50, işletme döneminde yüzde 25 düşük faizli olarak 5 milyon TL’ye kadar kredi kullandırılmaktadır. Vergi muafiyetleri ve depo
kira desteği göz önünde bulundurulduğunda
lisanslı depoculuk sistemi; üreticiler, tüccarlar, sanayiciler ile yatırım ve işletme maliyeti yüksek lisanslı depo işletmeleri açısından son derece cazip hale geldi. Bu açıdan;
getirilen vergi istisnalarını, verilen kira desteğini lisanslı depoculuk sisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması açısından çok
önemsiyor” şeklinde konuştu.
Borsa Konya Platformu 'nda bugüne kadar 52 bin ton işlem karşılığı 42 milyon
TL’lik bir işlem hacmine ulaşıldı. Vergi muafiyetleri ve depo kira desteği göz önünde
bulundurulduğunda lisanslı depoculuk sistemi; üreticiler, tüccarlar, sanayiciler ile yatırım
ve işletme maliyeti yüksek lisanslı depo işletmeleri açısından son derece cazip hale geldi
"Ülkemizin kalkınmasında,
ekonominin
büyümesinde,
sofralarımıza ulaşan
ekmeğin, meyvenin,
sebzenin üretiminde alın
teri döken, emek sarf
eden çiftçilerimizin 14
Mayıs Dünya Çiftçiler
Günü Kutlu Olsun "
köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
“Köylere giden tek gazete”
köy kahvesi
34
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Bakan Eker: ‘Hayvancılık
tarımın üvey evladı gibiydi’
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinde şu anda 8 milyon küçük baş hayvan bulunduğunu belirterek,
“Mera yasaklarının kalkması, Çözüm Süreci, huzur ve güvenliğin sağlanması ile
birlikte, o meralar 8 değil, tam 16 milyon
hayvan besleyecek durumda” dedi.Eker,
Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez
Birliği Genel Kurulu’nda, son 10 yıldaki
hayvancılıkla ilgili gelişmeleri paylaştı.
Cumhuriyet tarihinde, koyun ve keçinin hiç destekleme kapsamına alınmadığını, bunu kendilerinin yaptığını ifade eden Eker, “Tarım diğer sektörlerin
üvey evladı gibiydi, hayvancılık da tarımın üvey evladı gibiydi” ifadesini kullandı.Tarım sektörüne toplam desteği,
10 milyar liraya çıkardıklarına dikkati çeken Eker, hayvancılığın bunun içerisindeki payını da yüzde 30’a yükselttiklerini kaydetti. Eker, bu yıl içerisinde,
hayvancılık yapana 3 milyar lira destek ayırdıklarını belirterek, hayvancılığa desteklerinin süreceğini söyledi.Kişi
başına kırmızı et tüketimini 6 kilogramdan 13 kilograma çıktığını aktaran Eker,
bu rakamın Avrupa’da domuz eti hariç,
16 kilogram olduğunu dile getirdi. Eker,
DAP, GAP, DOKAP ve KOP kapsamındaki illerde hayvancılık projesi geliştir-
diklerini, ahır ve ağılların inşasına yüzde 50 destek verdiklerini dile getirerek,
bunu diğer illere de yayacaklarını belirtti.
Göreve başladığından bu yana büyük baş
hayvan sayısının yüzde 45 arttığına dikkati çeken Eker, yüksek verimli kültür
ırkı sığırı sayısının da 3 kattan fazla artışla 1,9 milyondan 6,1 milyona çıktığını
bildirdi.Eker, koyun sayısının 31 milyonun üzerine, keçi sayısının da 10 milyonun üzerine yükseldiğini ifade ederek,
“Şu anda o bölgede 8 milyon küçük baş
hayvan var.
Mera yasaklarının kalkması, Çözüm
Süreci, huzur ve güvenliğin sağlanma-
Uşak’ın en güzel buzağıları
Gıda Tarım Hayvancılık İl
Müdürlüğü’nce düzenlenen
yarışmada, çeşitli ırklardan
62 buzağı, yaşları, genel görünümleri, sağlık durumları,
baş, boyun, göz yapıları üzerinden değerlendirildi.Irk kategorilerinde en yüksek puanı alan Yusuf Acar’ın “Paşa”,
Coşar Çoban’ın “Gıyasettin”
ve Osman Yörük’ün “Şubat”
isimli buzağılarının birinci
seçildikleri ilan edildi. Birinci seçilen buzağı sahiplerine
birer cumhuriyet altını ile 25
çuval yem verildi.Yarışmayı besicilerin yanı sıra çok sayıda vatandaş da izledi.Uşak
Valisi Seddar Yavuz ilde 125
bin büyük baş havyan bulunduğunu belirterek, yarışmaların hayvancılıkta verimliliğin
artmasına katkı sağladığını
söyledi.Gıda Tarım Hayvancılık İl Müdürü Erkan Kahraman, hayvancılığı teşvik etmek, suni tohumlama ve ırk
ıslahına vurgu yapmak, üreticiler arasında dayanışmayı artırmak amacıyla etkinliği ilk
kez düzenlediklerini söyledi.
Kahraman, ön elemeyi geçen
30-90 günlük 62 buzağının
jürinin puanlamasına katıldığını söyledi.
sı ile birlikte, o meralar 8 değil, tam 16
milyon hayvan besleyecek durumda”
diye konuştu. Emeğe sahip çıkmak gerektiğini vurgulayan Eker, “3 tane adam
daha fazla kar edecek diye, 3 tane adam
gazetecilerin kulağına fısıldayacak diye
biz üreticiyi, emeğini, hakkını görmezden gelemeyiz” ifadesini kullandı. -“Bizim geleceğimiz küçük aile işletmelerinin elindedir” Türkiye Kırmızı Et
Üreticileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Tunç da 116 birlik
ve 120 bin üye üretici ile örgütlendiklerini ifade etti. Geleceklerinin küçük aile
işletmelerinin elinde olduğunu dile geti-
ren Tunç, “Büyük işletmeler bugün nerede, sektörde ufak bir kriz olduğunda
her biri kapılarına kilit vurdu. Bizi tamamen dışa bağımlı hale getireceklerdi.
Şükür ki, bizim ‘küçük’ dediğimiz işletmeler hiç bir şekilde bu mesleği terk etmediler” diye konuştu.
Tunç, üretici olarak, ürettiğini 6 ay
sonra kaça satacağını bilmek istediğini
ifade ederek, çözümün planlı üretimden
geçtiğini kaydetti.Fiyatların aylık bazda belirlenmesi gerektiğinin altını çizen
Tunç, karkas kalitesine göre ödeme yapılması gerektiğini söyledi.Tunç, Et ve
Süt Kurumu ile sözleşmeli üretim modelinin ilkini hayata geçirdiklerini dile getirerek, ikincisini ise Pankobirlik ile yapacaklarını bildirdi.Bir çalışma daha
yaptıklarına dikkati çeken Tunç, “Bu çalışma, üretim ve kesim planlaması yaparak birliklerimizin haftalık ve aylık
bazda ortalama fiyat belirlemesini öngörmek. Amacımız aracıları kaldırarak
tüketiciye daha ucuza et yedirmek” dedi.
Tunç, Türkiye’deki et açığını kapatmak
ve halka daha fazla kırmızı et tükettirmenin koyun eti üretimi ve tüketimini
artırmaktan geçtiğini ifade etti.Toplantıya, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalık ve Türkiye Ziraat Odaları
Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar da katıldı
Tarım ve hayvancılıkta hedef Avrupa
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa’yı
tarım ve hayvancılık ürünlerinde Avrupa’nın ilk tercihi haline getirmek için tüm
imkanları seferber ettiklerini
söyledi.
Bursa Damızlık Koyun
Keçi Yetiştiricileri Birliği’nin
(BDKKYB) genel kurulunda konuşan Recep Altepe, Büyükşehir Belediyesi olarak
tarım ve hayvancılık alanında yapılan çalışmalara değindi. Son yerel seçimlerle birlikte yürürlüğe giren Bütünşehir
yasasıyla 17 ilçenin tamamında büyük bir değişim, dönüşüm ve gelişim atağı başlattıklarını hatırlatan Altepe, bu
ataklardan en önemlisinin tarım ve hayvancılık olduğunu
dile getirdi.Üretimi ve kazan-
cı artırmak, kaliteyi yükselterek dünya pazarlarında daha
rahat yer bulabilmek için tüm
dünyayı taradıklarını belirten Altepe, Bursa’yı tarım ve
hayvancılık ürünlerinde Avrupa’nın ilk tercihi yapmak
için imkanların bütünüyle seferber edildiğini söyledi. Yerel seçimlerin hemen ardından
Kırsal Kalkınma Daire Başkanlığı’nı kurduklarını, Bursa
Tarım AŞ’yi faaliyete aldıklarını hatırlatan Başkan Altepe şöyle konuştu:”En kısa zamanda daha fazla kar nasıl
sağlarız, kaliteyi nasıl artırırız’ diye yoğun çaba sarf ediyoruz. Bizim için önemli olan
gelirlerinizin artmasıdır. Ki
çocuklarınız da bu yolda ilerlesin, aynı işi yapsın, çiftlikler
kursun. Niye Hollanda Avru-
pa’yı beslesin? Türkiye beslesin! Biz de Avrupalıyız. İnşallah bunu başaracağız. Onun
için çalışıyoruz.”AK Parti Bursa Milletvekili İsmet Su
ise, koyun ve keçi üreticileri arasındaki birlik ve beraberliğin örnek olmasını diledi.
BDKKYB Başkanı Yıldırım
Oran da verdiği desteklerler
ve gösterdiği hassasiyet nedeniyle Başkan Altepe’ye teşekkür etti.
35
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Türkiye’nin en büyük
bitki hırsızlığına darbe
Biyolojik çeşitlilik açısından
dünyanın en zengin ülkelerinden
biri olan Türkiye, bitki ve canlı
hırsızlarının da gözdesi. Baharın
gelmesiyle birlikte çiçeklenen
soğanlı ve yumrulu bitkiler,
uluslararası biyokaçakçılığın
hedefinde.
A
ntalya’nın Kaş ilçesinde yurt dışına
çıkarılması yasak olan orkide ve toprak örnekleriyle birlikte yakalanan
Macaristan uyruklu biri profesör 3
kişi gözaltına alındı. Yapılan bir ihbarı değerlendiren jandarma, Doğa Koruma ve Milli Parklar
6. Bölge Müdürlüğü ekibiyle birlikte yürütülen
operasyonun ardından, biyokaçakçılık yaptığından şüphe edilen 3 kişiyi Kaş’ın Uğrar mahallesi
mezarlığında yakaladı. Gözaltına alınan şüphelilerin üzerlerinde ve araçlarında yapılan aramada, 365 orkide yumrusu, 58 orkide bireyi, 71 bitki örneği ile güvercin tüyü ve toprak örnekleri
ele geçirildi. Örnekler, bugüne kadar Türkiye’de
bilinen en kapsamlı biyokaçakçılığa işaret ederken, bitki hırsızı 3yabancıyla ilgili yasal işlem
başlatıldı.
Biyokaçakçılık önlemleri
Barındırdığı biyolojik çeşitliliği ile dünyanın
zengin ülkelerinden biri olan Türkiye’de son yıllarda hızla artan uluslararası biyokaçakçılık, bu
zenginliğin en büyük tehditlerinden biri. Yurtdışına çıkarılması yasak olan bitki ve canlı türleri,
özellikle bahar aylarında toplanarak kaçırılıyor.
köy kahvesi
Doğa eğitimi farkındalık
yaratmak için önemli
Kaş Ağullu Mahallesi’nde, Akdeniz Üniversitesi ve Antalya Orman Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle
TÜBİTAK’ın da desteği ile 4 yıldır yürütülen ‘Likya Kaş Orkidesi Koruma Projesi’ kapsamında yapılan doğa eğitimlerinin farkındalık
yaratma konusunda oldukça önemli olduğuna değinen proje yürütücüsü Deniz, “Biz bu koruma projesini yapmasak, yöre halkı eğitilmezdi,
bize haber vermezdi” diye konuştu.
Deniz,Likya Kaş Orkidesi'nin dünyada yalnızca Kaş'ta yaşadığını ve
koruma altında bulunduğunu hatırlattı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 6. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Antalya Şube
Müdürü M. Tuğrul Şahin de Türkiye’nin doğal kaynaklarının yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılmasının önlenmesi konusunda tüm kamuoyuna büyük bir sorumluluk düştüğünü söyledi. “Yapılan bu son operasyonda duyarlı olan tüm
kesimlerin işbirliği sayesinde başarılı olundu” diyen Şahin,
doğal kaynakların tüm vatandaşların ortak değeri olduğunu
vurgulayarak, “Bu değerleri sahipsiz görenlere karşı da hep
birlikte mücadele edeceğiz” dedi.
Kaçırılmak istenen orkideler yerine
dikilecek
Biyokaçakçılığa karşı alınan önlemler artılırken,
Nisan ayında Kaş ilçesinde yapılan operasyon,
bugüne kadar Türkiye’den yurt dışına kaçırılan
en büyük bitki hırsızlığını da ortaya çıkardı.
Antalya’nın Serik ilçesi kırsalında bitki topladıklarından şüphelenilen Macar uyruklu botanik
profesörü Atilla M. ile böcek uzmanı Viktor L.
Kristof adındaki öğrencinin, geçen yıl da Türkiye’den bitki örnekleri götürdükleri ortaya çıktı.
Hazine değerinde yüzlerce bitki ve
toprak örneği ele geçirildi
Macar profesör Atilla M.’nin çalışma izni olmadığı öne sürülürken, DKMP yetkilileri ile Likya Kaş Orkidesi Koruma Projesi Yürütücüsü ve
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç.
Dr. İsmail Gökhan Deniz’in de hazır bulunduğu aramada, şüphelilerin otomobillerinde, yurtdışında çiçeklendirmek amacıyla toplanmış toplam
365 adet farklı türlerde orkide yumrusu, yumrulu
halde canlı olarak toplanmış 6 türe ait 58 orkide
bireyi, Türkiye’nin farklı illerinden toplanarak
DNA izolasyonunda kullanılmak amacıyla silika
jel içerisine alınmış 22 orkide bitkisi materyali, 7
adet tohumlu orkide kapsülü, 2 kg toprak örneği,
herbaryum yapmak amacıyla tümü ülkemiz doğasından toplanmış toplam 71 bitki ve 10 adet de
güvercin tüyü örneği ele geçirildi.
“Türkiye mezarlık orkideleri”
adında proje yapmışlar
Macar profesörün üzerinde bulunan lokasyon
defterinde Türkiye’nin her bölgesinin daha önceden belirlenmiş GPS noktaları bulunduğunun altını çizen Deniz, “Ülkemizde yaptığı çalışmanın adı ‘Turkish Graveyard Project 2015’
(Türkiye Mezarlık Orkideleri 2015) anlamındaki bu proje kapsamında detaylı hazırlık çalışmaları yapmışlar” dedi.
Macar biyokaçakçıların yurt dışına çıkarmak için topladığı canlı orkide bireylerinin adli işlemlerin ardından Akdeniz
Üniversitesi aracılığıyla Kaş’taki koruma alanına geri dikileceğinin altını çizen Şahin, diğer yumrular ve bitki örneklerinin ise bilimsel çalışmalarda kullanılacağını sözlerine ekledi.
Türkiye’nin biyolojik
hazinesi hırsızların gözdesi
Biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan
Türkiye, 161 memeli, 460’ı aşkın kuş
türü, 141 kadar sürüngen, 236 tür tatlı su balığı, 480’e varan deniz balık
türü,100 bin böcek türü ve 4 bin 800’ü
endemik olmak üzere 12 bin 800 bitki çeşidine ev sahipliği yapıyor. Bunlar yalnızca bilinenler. Ancak her geçen
gün yeni keşiflerle daha da zenginleşen
Anadolu’nun biyolojik hazineleri, uluslar arası biyokaçakçılığın da hedefinde.
Yılan, hamamböceği, buğday ve orkide
başı çekiyor
Son yıllarda yetkililerin de gündeminde olan biyokaçakçılıkla mücadele, Türkiye’nin en önemli sorunlarından
biri. Biyokaçakçılıkla ilgili yapılan çalışmalarda kamuoyunun bilgilendirilmesi hedeflenirken, Türkiye’den yurt dışına kaçırılan türler arasında yılan, hamamböceği, kelebek ve
örümcek türleri başı çekiyor. Orkide gibi yumrulu ve soğanlı bitkilerle yabani buğday türleri ise en çok kaçırılan bitkiler arasında. Türkiye’den en çok Hollanda, Japonya, Rusya,
Çek Cumhuriyeti ve İsviçre gibi ülkelere bitki ve canlı türleri kaçırılırken biyokaçakçılığın oldukça önemli bir stratejik
gen kaybına neden olduğu belirtiliyor.
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
36
İncir serada kurutulacak
T
ürkiye'nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu, kutsal meyve olarak kabul edilen
kuru incirde kalitenin arttırılması için kurutma işleminin seralarda yapılması planlanıyor. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü, "Örtüaltı İncir Kurutma Projesi"
hazırlıyor. Aydın Ticaret Borsası ve Ege
Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları
Birliği, Güney Ege Kalkınma Ajansı'nın
kırsal kalkınma projesi olarak destek
kapsamına alması için çalışma yapma
konusunda işbirliği kararı aldı.
Aydın Ticaret Borsası'nda düzenlenen
"Kuru incir üretiminde yaşanan sorunlar ve çözüm yolları" konulu toplantıda üreticiler, ihracatçılar ve aracı-tüccarlar kuru incirde kalitenin arttırılması
için yapılabilecek çalışmaları ve geliştirilebilecek projeleri görüşmek üzere
bir araya geldi. Yaklaşık 40 bin üreticisi bulunan ve Türkiye'ye yıllık 250 milyon dolar döviz kazandıran kuru incirin
ilekleme, üretim, seçme, kurutma ve depolama konuları başta olmak üzere tüm
aşamalarında üreticiye bilgilendirme yapılması konularında mutabakata varıldı.
Kuru incir üretiminde ve iç ve dış satımında sürdürülebilirliği sağlamak adına hammaddenin hem kaliteli, hem de
sağlıklı olmasını temin etmek gerektiğini belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu
Başkanı Birol Celep, "Kuru incir Türki-
ye'nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu bir ürün. Kuru incirin mevcut
konumunu koruması ve daha da geliştirmesi için ilgili tüm paydaşlara görev düşüyor" diye konuştu.
Küresel ısınmanın etkilerinin ve Aydın bölgesindeki jeotermal aramalarının kuru incire etkilerinin olumsuz olduğunun gözlemlendiğini ifade eden
Celep, üreticilerin iklim değişikliklerinden olumsuz etkilenmemesi için ilekleme, bahçe bakımı, üretim, kurutma, seçme-ayıklama ve depolama aşamalarında
neler yapması gerektiğini üreticilere aktaracaklarını belirtti.
Aydın Ticaret Borsası Meclis Başkan
Yardımcısı Kazım Günaydın, kuru in-
cirin üretim süreçlerinde, kurutulmasında, seçme-boylama ve depolamasında
sorunlar olduğunu, bu sorunların önemli bir kısmının önüne geçmek amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Aydın İl Müdürlüğü ile "Örtü altı kuru
incir kurutma projesi" başvurusu yapma
hazırlığı içinde olduklarını kaydetti.
Güney Ege Kalkınma Ajansı ve Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile
"Örtü Altı Kuru İncir Kurutma Projesi" ile ilgili görüştüklerini dile getiren
Günaydın, "Örtü Altı Kuru İncir Kurutma Projesi'nin Kırsal Kalkınma Desteği kapsamına alınması için gerekli görüşmeleri yaptık. 2016 yılından itibaren
bu destekten üreticiler yararlanabilir ko-
numa gelecek. Projenin Güney Ege Kalkınma Ajansı tarafından destek kapsamına alınması için proje maliyetinin
yüzde 50'sinin üstlenilmesi gerekiyor.
Bu noktada Ege İhracatçı Birlikleri'nden
destek bekliyoruz" dedi.
Aydın Ticaret Borsası'ndaki toplantıya, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Birol Celep, Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Gürcan Şen, Aydın Ticaret
Borsası Meclis Başkan Yardımcısı Kazım Günaydın, Nazilli Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Aksüt,
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu
Üyesi Özhan Şen, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Uygun Aksoy, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Aydın İl Müdürlüğü yetkilileri, ihracatçılar ve tüccarlar katıldı.
“Türkiye tarım alanında rekabet edebilir durumda”
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürü
Gürsel Küsek, Türkiye’nin tarım alanında dünyanın gelişmiş ülkeleri ile
rekabet edebilir durumda olduğunu
bildirdi.Küsek, Çukurova Üniversitesi’nde (ÇÜ) gerçekleştirilen 5. Ulusal
Tarım Öğrenci Kongresi’nde, dünyada
ve Türkiye’deki tarım sektörünün gelişimi hakkında bilgi verdi.Tarım sektörünün geçmişte daha çok yöresel ve
ailesel ihtiyaçların karşılanması için
yapıldığını anlatan Küsek, “1990’lı
yıllardan sonra tarım da diğer sektörlerde olduğu gibi rekabetçi bir oramda kendini buldu. Artık ‘hangi ürünü
ne kadar üretirsen üret, satarsın’ mantığı yerine rekabet edebilen, rekabetçi
ürünleri yetiştirme zorunluluğu olduğu
bir döneme girdik” dedi.Küsek, tarım
sektörünün kıta pazarları için üretime
yöneldiğini aktararak, şunları kaydetti:“Türkiye’deki tarımsal göstergelere
bakıldığında çok önemi gelişmelerin
olduğunu biliyoruz. Bugün Türkiye,
tarım alanında dünyanın gelişmiş tüm
ülkeleri ile rekabet edebilir durumda.
Örneğin, bugün Hollanda bir dekardan 600 kilogram buğday alıyor, Türkiye de 600 kilogram alıyor. Ya da bir
hayvandan 25-30 kilogram süt alınıyor, Türkiye’de de aynı oranda süt alınıyor. Ancak tüm bu gelişmeler maalesef yeterli değil. Bunun yanında
Türkiye’de tarım sektörünün kısa dönemde çözmesi gereken altyapı ile ilgili çok önemli problemleri var. Bunlar mülkiyet, parsel, sulama altyapısı,
örgütlenme, tarımda bilgisayar teknolojilerinin kullanımı gibi. Yetiştiricilik konusunda bir miktar mesafe almışken diğer alanlarda bir miktar geri
kalmış durumdayız.”Küsek, Türkiye’de 32,5 milyon parsel tarım arazisi
bulunduğunu ve 3 milyon kişi tarafından kullanıldığını belirterek, bu konudaki düzen düzensizliğin önlenmesi
için arazi toplulaştırma çalışmalarının
önem taşıdığına dikkati çekti.Tarımdaki yapısal sorunların çözülmesi ge-
rektiğini vurgulayan Küsek, “Bu yapısal sorunlar çözüldükten sonra diğer
yetiştirme teknikleri ve iyileştirmelerle Türkiye, tarımda dünya ile daha rekabetçi konuma gelebilecek” diye konuştu.TMMOB Ziraat Mühendisleri
Odası Genel Başkanı Özden Güngör
de ülke tarımının ve mesleğin sorunlarına çözüm bulmak ve öneri geliştirmek için çalışma yaptıklarını kaydet-
ti.Adana Büyükşehir Belediye Başkan
Vekili Ramazan Akyürek de kongresinin, Çukurova yöresi için önem taşıdığını belirterek, Adana’nın tarım ve
tarıma dayalı sanayide geçmişteki başarıları aradığını söyledi. Akif Kansu
Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen
ve çeşitli üniversitelerden 300’e yakın öğrencinin katıldığı kongre, 22 Nisan’nda sona erdi.
37
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
köy kahvesi
www.koykahvesi.com.tr
Beşparmak dağlarının
bekçisi aile...
Köyde eşi ile birlikte yaşayan Teslime Bilir’in modern
yaşamla tek bağlantısı “Pilli radyo”..
A
ydın ili sınırları
içindeki Beşparmak
Dağları (Latmos)
’nda, binlerce yıllık
Anadolu kültürünün günümüze kadar bozulmadan gelmiş,
otantik, doğayla barışık mimarisi ve yaşantısının olduğu bir
38
HABER
çok köy bulunuyor. Otantik
giysiler giyen ve kendine has
konuşma şiveleri olan yöre insanları, oldukça güç koşullarda
modern hayatın nimetlerinden
uzak, gelenekleri ile yaşamlarını sürdürüyor.
Aydın ve Muğla İli sınırları
içinde bulunan Bafa Gölü’nün
doğu kıyısındaki Latmos, Türkiye’nin batı kıyılarının, doğal
güzellikler açısından en etkileyici ve arkeolojik bulgular açısından en zengin yerlerinden
biri. Neolitik çağdan, Osmanlıya kadar birçok uygarlığın, topluluğun, insanın barındığı, saklandığı ve yaşam alanı olarak
kullandığı bir yer Beşparmak
Dağları (Latmos)...Bugün bu
kültürü sürdüren birkaç aile dışında kimse kalmamış bölgede.
Latmos’un engebeli ve geçit
vermeyen kayaları, zor yaşam
koşulları, ekonomik kaygılar
yeni nesillerin köylere ve kentlere göçüne neden olmuş yıllar
içerisinde.
Günümüzde keçi sürüleri kalmasa da, inatla Latmos’ta yaşamaya devam eden bir aile var.
Yılın 12 ayı kent yüzü görmeden, Latmos’un vahşi coğrafyasında eşiyle birlikte doğayla
barışık bir şekilde yaşayan bu
ailenin en önemli bireyi Teslime Bilir’le sizleri tanıştırmak
istedik.
Söke’ye bağlı eski Çavdar
Köyü’nde çağdaş yaşam olanaklarından yoksun bir şekilde yaşamını sürdüren Teslime Bilir, içtiği ve kullandığı
suyu 1,5 km. uzaklıktaki dağdan getiriyor ve elektriği olmayan, televizyon nedir bilmeyen
bu yaşamı yıllardır sürdürüyor.
Günümüzde kadınlar çamaşırlarını çok programlı makinelerde ellerini bile değdirmeden
yıkarken, o odun ateşiyle kara
kazanda ısınan defne yapraklı suyun kokusunu içine çekerek, zeytinyağlı sabunuyla ahşap teknede çamaşırını yıkıyor.
Yaşantısından şikayet etmeyen
Teslime, “Canım sıkıldığında
türkü söylerim...Pilli radyomuz
da var, oradan şarkı dinlerim”
derken, O’nun modern dünya ile bağlantısını sağlayan sahip olduğu tek teknolojinin pilli
radyo olduğunu anlıyoruz.
Çay, şeker, un ve pirinç dışında tükettikleri tüm malzemeleri kendisi üreten Teslime Bilir,
“Dağ başı burası, buraya geleni
sofraya oturtmadan göndermeyiz” diyerek, kapısını çalan herkesi Anadolu misafirperverliği
ile olanakları ölçüsünde ağırlıyor. Yaşadığı doğanın özelliklerini, kendi doğallığını bozmadan, gönülden yaptığı hizmet
ve ikramlarla gösteriyor.
Latmos’un gizemli coğrafyasında eşiyle birlikte yaptığı taş evde oturan Teslime, Latmos’ta ilkel koşullarda olsa da
mutlu bir şekilde yaşamını sürdürüyor.
39
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
“Leylek köyler”
artık leyleksiz...
E
ge Bölgesinde yer alan ve gerek
yurtiçi gerekse yurdışından birçok misafiri ağırlayan “Leylek
Köyler”e artık leyleklerin giderek daha az uğradığı bildirildi. Uzmanlar,
ülkemize dönüşleri başlı başına bir sevinç
kaynağı olan leyleklerin Ege bölgesinde
barınmalarının nedeninin, beslenmeleri için
iyi ortam sağlayan sulak alanların ve pamuk tarlalarının yoğun olmasından kaynaklandığına ifade ediyorlar.Uzmanlar, sulak
alanların giderek azalmasından dolayı leylek göçlerinde süreç içerisinde azalma yaşandığını dile getiriyorlar.
Çiftçiler tarafından bereket anlamına geldiği bilinen Leylekler, tarlalardaki zararlı böcek ve sürüngen cinslerini yiyerek hem
çiftçilerin yararına bir iş yapıyor hem de
doğal dengeyi sağlıyorlar. Aşağı Büyük
menderes Havzası köylerinde 23 yerleşim
yerinde leylek yuvası bulunuyor. Söz konusu köylerde leyleklerin halkalanması çalışmasının sonuçları izlenmeye başlandı.
Aydın’a bağlı Germencik ilçesi köylerinde başlayan çalışmalara, leyleklerin yoğun
olarak yuva yaptıkları Ovakaraağaç’ta devam edildi.
Ege Üniversitesi Tabiat Tarihi Araştır-
ma ve Uygulama Merkezi bilim adamlarından Prof. Dr. Mehmet Sıkı ve Dr.
Ortaç Onmuş, leyleklerin halkalanmasının önemine işaret ederek, havzalar arası geçişlerin halkalama sayesinde
tespit edildiğini, halkalama çalışmalarının genişletilerek Büyük Menderes,
Küçük Menderes ve Gediz Deltası’nda geniş bir şekilde yapılması gerektiğini belirttiler.
Bilim adamları, yapılan çalışmalar
sayesinde leyleklerin izlenerek Afri-
ka’dan dönüp-dönmedikleri, yer değişimleri, yaşam alanlarındaki ekosistem
zincirindeki değişimler ve çevresel faktörlerin leylekler üzerindeki olumsuz
etkilerini takip edileceğini söylediler.
Bir zamanlar 40 yuvanın olduğu
Ovakaraağaç’ta, bugün yuva sayısının 10’a düştüğünü bildiren Sıkı, şunları kaydetti: "Ovakaraağaç’ın küçük
çocukları bugünlerde leylekleri merak ve heyecanla izliyor. Burada yaşayan çocukların, gelecekte kendi çocuk-
larının da leylekleri görebilmesi için,
yapılan koruma ve izleme çalışmaları çok önemli. Bu çalışmalara herkesin
destek olması gerekir. Kamu kurumları, Üniversiteler, Sivil toplum Örgütleri, özel kuruluşlar ve yöre insanlarının
birlikte yapacakları işbirliği ve paylaşımlar, hem leyleklerin hem de sulak
alanların korunmasına büyük katkı yapacaktır. Leyleklerin korunması, burada yaşayan insanların da korunmasını
sağlayacaktır."
köy kahvesi
40
HABER
www.koykahvesi.com.tr
3 bin yıllık geçmişe sahip keçe
günlük yaşamda kullanılıyor
“Kültür elçisi” ressam Güleç, çobanların
giysisi olarak bilinen 3 bin yıllık geçmişe
sahip keçeyi, günlük hayata taşıyor
Ç
obanların giydiği kepenek, İzmir'in Seferihisar İlçesine bağlı
eski Doğanbey Köyü'nde ressam sanatçının atölyesinde yeniden işlenerek farklı
amaçlarla kullanılacak objeler olarak yeniden hayat buluyor. Günümüzde unutulmaya
yüz tutmuş kültür objelerimizden biri olan keçeden ürettiği
tasarım ağırlıklı nesnelerle, görenleri hayran bırakan ressam
Ayfer Güleç'in eski bir Rum
yapısındaki atölyesi, yerel yöneticilerin desteği ile hizmetini aralıksız sürdürüyor. Koyun
yünü, çeşitli devrelerden süzülüp rengarenk, zarif ve modernize nesneler olarak köy kadınlarının elinde hayat buluyor.
“Eski Doğanbey Köyündeki”
bu atölyede imal edilenler, sergilere çıkıyor, Seferihisar’da
da tanıtımı yapılıyor. Kısacası
keçe, sanatla buluşuyor ve ortaya şaşırtıcı renk karışımlarından birer tablo gibi ürünler çıkıyor.
Çoban giysisi keçeyi, farklı
bir bakış ve tasarımla geniş kitlelerle tanıştıran atölye sahibi
ressam Güleç, İzmir Dokuz Eylül Eğitim Fakültesi resim bölümü mezunu. Kültür ve Turizm
Bakanlığı'nca “Geleneksel Sanatlar Sanatkarı” olarak tanınan
Güleç, günümüzde unutulmağa yüz tutmuş bir kültür objesi olarak değerlendirdiği keçeyi
yeniden yaşatmaktan ve aldığı olumlu tepkilerden büyük bir
mutluluk duyduğunu dile getirerek, 3 bin yıllık geçmişe sahip keçenin özelliklerini şöyle anlatıyor:” Keçe bir yalıtım
malzemesidir. Vücut ısısını korur. Sıcağı da soğuğu da geçirmez. Toz tutmaz,altına akıtır.
Ses geçirmez. Osmanlı savaş-
ta atların ayakları ses çıkarmasın diye keçe sararmış. Belli bir
ısıya kadar yanmaz.Keçe vücut
elektriğini düzenler. Nemden
korur, su geçirmez, imalat boyu
ve sonunda da atık bırakmaz.”
Farklı kullanım
alanları
“Bugüne kadar sadece çoban
giysisi olarak değerlendirilen
keçeyi farklı kullanım alanlarında gelecek kuşaklara taşıyarak bir anlamda kültürümüzü
de yaşatıyoruz” diyen Güleç,
duygularını şöyle dile getiriyor:”Üretimlerim, kültürel değerlerimizi zanaat ile sanat buluştuğu çizgide...Herkesin,
isterse evinde bile yapabileceği biçimde bir üretme tekniği ile zaman içerisinde unutulmuş kültürel değerlerimizi
yeniden canlandırabildiğim için
çok memnunum.Ebru suya yazı
yazma sanatı ise; keçe de renkli
yünlerle yani dokunabilen bulutlarla resim yapmak demek. “
Keçe yolculuğu
Keçe ile 1991 yılında tanıştığını ifade eden Güleç, bu süreci şöyle anlatıyor:”Uzun yıllar
Balıkesir- Savaştepe ‘den keçeci Muharrem Şengül usta ile
çalıştım. Bir yandan öğretmenliğe devam ettim öte yandan da
keçe zanaatini öğrenmek için
çaba sarf ettim. Bu çaba bir gün
ciddi bir iş kurma sürecine döndü. Bu arada farklı teknikleri
denedim;yer ve duvar yaygıları, çanta, giysi, başlık, takı gibi
yüzün üzerinde ürün... Çalışmaları değişik illerde sergileyerek tanıttım, Anadolu’da keçe
atölyelerinde araştırmalar yaptım ve keçenin yapım teknikleri, kültürümüzde ki önemi gibi
konularda özel seminerler düzenledim. “
Gönüllü elçi
Atölyesinde açtığı kursla,
yeni kursiyerler yetiştirerek ata
kültürünün gelecek kuşaklara
aktarılmasında da gönüllü elçilik yapan Güleç, küçük ama bir
fabrika gibi çalışan atölyesinde tasarım ağırlıklı ürünleri beğeniye sunuyor. Koyun yününü
küçükbaş hayvancılığın yaygın
olduğu bölge köylerinden rahatlıkla temin ettiğini kaydeden
Ayfer Güleç, “Koyun yünü,taraklanmış,temizlenmiş olarak
atölyeye geliyor.Baskı ve ıslama tekniğinin ardından işleme
alınıyor. Bir kilo yün, 3 kilo su
çekiyor” diyor.
Köy kadınlarına meslek
“Keçe, üç (S) ister hayatta.
Sevgi, sabır ve sadakat" diyen
Güleç, birçok ödülün de sahibi.
Keçe kültürünün sevilmesi ve
yayılmasına katkı sunan sanatçı, köydeki kadınlara da meslek kazandırarak, ayakları üzerinde durmasına katkı sağlıyor.
Güleç, 2012 yılından beri Ayfer Güleç Keçe Atölyesi olarak hem üretim hem eğitim faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade
ediyor.
Yünün keçe
serüveni
Koyun kırpıldıktan sonra,
yünü temizlenip, taranır ve
rulo halinde kalınca urgan
haline (Tops) getirilir. Bunların daha sonra ipekli ve sair
kumaşlarla birleştirme işlemi yapılır. Toprak boya ile
renklendirilip, desen ve renkler uzun ve meşakkatli bir işlemden sonra birbirine yedirilir. Hasır ruleden çıkarılan
dövülmüş, pekiştirilmiş yün,
arasına serpiştirilmiş renk ve
desenlerle ,dövülme ve baskı
sonrası pekiştirilmiş olarak
kullanıma hazırlanır.
41
GÜNCEL
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
İyi tarımla gelen başarı
Uçak kardeşler
ihracatın yıldızı
İ
zmir Seferihisar, Manisa Alaşehir ve Antalya da yaptığı “İyi
Tarım Uygulamaları”
ile ihracatta adını dünyaya
duyuran. Uçak kardeşler ve
Busra Tarım İhracatta Türkiye’nin yine yıldızı oldu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde bulunan İstanbul İhracatçı Birliklerinin her yıl geleneksel
olarak düzenlediği “İhracatın Yıldızları” ödül töreni
İstanbul Ataköy Hyatt Regency Hotelde yapıldı.Ekonomi Bakanı Nihat ZEYBEKÇİ ve TİM Başkanı
Mehmet Büyükekşi’nin de
katıldığı ödül töreninde, her
yıl olduğu gibi yaş sebze ve
meyve ihracatında Türkiye'nin İhracat yıldızı değişmedi.
Türkiye'nin en çok yaş
sebze meyve ihracatı ya-
pan Uçak Kardeşler birinci olurken Busra tarımda
ikinci oldu. 2014 yılında da
bu başarısını devam ettirerek kardeş şirketlerin ödüllerini Uçak Kardeşler adına
Mansur Uçak, Busra Tarım
adına ise Recep Uçak Tim
Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin elinden aldı.
Ödül töreninde konuşan
Uçak Kardeşler şirketi yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak. 'başarılarındaa
kaliteli ürün yetiştiren üretici ile şirket çalışanlarının
katkısının önemine işaret
ederek, "Özverilerinden dolayı herkese teşekkür ediyorum, Ülkemizin kalkınması
ve büyümesine yaptığımız
ihracatla bir nebze de olsa
katkı koymamız ise bizi
mutlu ediyor. Çalışmalarımızı aynı şevk ve heyecanla devam ettireceğiz '' dedi.
Projelere destek artıyor
Afyonkarahisar Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü
Hüseyin Arap, kentte Kırsal
Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) 9. etap başvuruları kapsamında 39 projeye yaklaşık 24
Milyon TL hibe desteği yapılacağını kaydetti. Arap: “İlimizde her yıl Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programına ilgi artarak devam etmektedir. Bu sayede
yeni yatırımlar ve yeni istihdam alanları ilimize kazandırılmaktadır. Dokuzuncu
etapta talep edilen hibe mikta-
rının, 8 etabın toplamında verilmiş olan hibe miktarından
fazla olması İlimizin yatırımlara olan ilgisini göstermiştir.
Uygun bulunan 39 adet projenin toplam proje bedeli ortalama 50 Milyon TL olup, hibeye esas proje tutarı yaklaşık
48 milyon TL’dir. 39 proje
için yatırımcılarımız tarafından talep edilen hibe miktarı yaklaşık 24 Milyon TL’dir.
Onaylanmış projelerle ilgili yatırımcılarımızın hibe sözleşmesi öncesinde il müdürlüğümüze müracaat etmeleri
gerekmektedir.”
Tarım sigortalısının
primleri devletten
T
ürkiye'de tarımda kendi hesabına çalışanlar yani çiftçiler sigortalı olmak isterlerse Bağ-Kur'a başvuruyor.Tarım
Bağ-Kur'lu olarak sigortasını yaptırıyor ve bir Bağ-kur'lunun yaşadığı tüm sorunları
ya da avantajları yaşıyor.Ancak tarımla ilgili işlerde yevmiyeli olarak çalışan 100 binlerce insan
var.Bunlar hem mevsimlik hem de sürekli tarım
ve orman işlerinde çalışıyor.Büyük çoğunluğu
mevsimlik tarım işçisi olan bu kişilerin sigortalı olmak için sosyal güvenlik primlerini kendileri
ödemeleri gerekiyor.
18 yaş şartı
Tarım sigortalısı olmak için başvuranların;
-SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na bağlı olarak çalışmaması,
-İsteğe bağlı sigortalı olmaması,
-Özel bankalların emekli sandıkları kapsamında sigortalı olmaması,
-Kendi sigortallıklarından dolayı gelir veya aylık almaması yani emekli olmaması,
-18 yaşını doldurmuş olması gerekiyor
Şartları taşıyanlar "sigortaya giriş bildirgesi"ni sürekli oturdukları yerdeki muhtarlıklar ile çalıştıkları il ya da ilçedeki tarım müdürlüklerine
onaylatıp,sosyal güvenlik müdürlüğüne başvurdukları tarih itibariyle tarım sigortalısı sayılıyor.
Orman işlerinde çalışanlar da muhtarlıktan aldıkları aynı belgeleri, orman müdürlüklerine
onaylattıktan sonra Sosyal Güvenlik Kurumu'na
başvurduktan sonra sigortalı kabul ediliyor.
Primi kendileri ödüyor
Bu kapsamdaki sigortalılar,kooperatif bünyesinde çalışıyorlarsa oradan aldıkları belgeleri de teslim etmeleri gerekiyor.Kişiler her ne kadar başkalarının yanında çalışıyor olsalar da
primlerini kendileri ödüyorlar.Ancak 2011'de çıkan bir yasa ile tarım sigortalılarının primlerinin
bir kısmını devlet üstlendi.Buna göre devlet,ayda 18 gün üzerinen prim ödeyen tarım sigortalısını ayda 30 gün prim ödemiş sayıyor.Yani aylık
primlerin 12 gününü devlet ödemiş oluyor.Bu da
100 binlerce tarım işçisi için çok büyük avantaj.
En az 303 en çok 1975 Lira
Yasaya göre,tarım veya orman işlerinde çalışanlar için prim gün sayısı olarak ay 30 gün, yıl
360 gün dikkate alınıyor.Bu kişiler yasada belirlenen prime esas kazancın alt (1.201.5 TL) ve üst
sınırı (7809.9 TL) arasında olmak kaydıyla belirlenen aylık kazancın yüzde 34.5'i kadar prim
ödüyor.Primin yüzde 20'si malulük,yaşlılık ve
ölüm sigortaları,yüzde 12.52'si sağlık sigortası,yüzde 2'si iş kazası ve meslek hastalıkları olarak kesiliyor. Bu kapsamdaki prim en az 303.98
lira, en fazla 1975.87 lira.Tarım sigortasında da
isteğe bağlı sigortada ve Bağ-kur'da olduğu gibi
ne kadar yüksek prim ödenirse, emekli maaşı da
o kadar yüksek oluyor.
köy kahvesi
42
HABER
www.koykahvesi.com.tr
TKDK 14. Başvuru
çağrı ilanına çıktı
Bergamalı çiftçiye yeni gelir kapısı;
İPEKBÖCEKÇİLİĞİ
K
ırsal kalkınmayı
destekleyerek üreticiye ek gelir sağlamayı ve istihdam
yaratmayı amaçlayan Bergama
Belediyesi, Bursa Koza Birlik
ile işbirliği geliştirdi. Çiftçilerin,
büyük yatırımlar gerektirmeden
yapılabilen ipekböcekçiliğine
teşvik edilmesi için geliştirilen
ortak çalışmanın temelleri Bergama Belediye Başkanlığı’nda
yapılan tören ile atıldı.
Bergama Belediye Başkanı
Mehmet Gönenç; Bursa Koza
Tarım Satış Kooperatifleri Birliği, Armağanlar Kırsal Kalkınma Kooperatifi, Karahıdırlı Kırsal Kalkınma Kooperatifi,
Armağanlar Muhtarlığı ve Karahıdırlı Muhtarlığı ile proto-
kol imzaladı. Proje ilk olarak
pilot bölge belirlenen Karahıdırlı ve Armağanlar Mahalleleri’nde uygulanacak. Buradaki
üreticilere Koza Birlik’in görevlendirdiği uzmanlarca ipekböcekçiliği ve ipekçilik eğitimi
verilecek.
Dut fidanı dağıtılacak
İpekböceğinin tek gıdası dut.
Eğitimlerin tamamlanmasının
ardından Bergama Belediyesi tarafından temin edilecek dut
fidanları üreticiye dağıtılacak.
Belediye bir taraftan da kapama
dut bahçeleri ve sulama sistemlerinin oluşturulması için çalışma yapacak. Pilot bölge olarak
belirlenen Armağanlar ve Karahıdırlı’dan startı verilen proje-
nin kırsalda bulunan istekli bütün mahallelerde uygulanması
hedefleniyor.
“Amacımız çiftçimize, üreticimize kazandırmak” diyen Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, şunları
kaydetti: “Kırsalda kalkınmayı
sağlamak için önemli projeler
geliştiriyoruz. Türkiye’de yaklaşık 500 bin üretici geçimini
ipekböcekçiliği ve ipekçilikten
sağlıyor. Biz de Bergama Belediyesi olarak çiftçimize, üreticimize yeni gelir kapıları açmak
için Bursa Koza Birlik ile işbirliği yaptık. İlk etapta iki mahallemizde başlayacak olan proje
ile vatandaşlarımızı önce eğitecek, sonra da bu işi yapmaları
için gereken desteği vereceğiz.”
Tarım işçisinin günlük ücreti yüzde 13.9 arttı
Tarımsal işletmelerde mevsimlik tarım işçilerinin ortalama günlük ücretleri 2014'te 48
lira oldu.
Tarımsal işletmelerde mevsimlik tarım işçilerinin günlük
ücretleri 2014'te önceki yıla
göre yüzde 13.9 artışla 48 lira,
sürekli tarım işçilerinin aylık
ücretleri ise yüzde 4.2 artışla
1.284 lira olarak gerçekleşti.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), verilerine göre,
2014'te mevsimlik kadın işçilerin günlük ücretleri yüzde
14.3 artış göstererek 41 lira,
erkek işçi ücretleri yüzde 12.1
artışla 54 lira oldu. Sürekli tarım işçilerine ödenen aylık ücret ise kadın işçiler için yüzde 8.4 artışla 1.118 lira, erkek
işçiler için ise yüzde 3.4 artışla 1.304 liraya yükseldi. Tarımsal işletmelerde (hanehalkı) geçen yıl mevsimlik tarım
işçilerinin günlük ücretleri 2013'e göre yüzde 13.9 artarak 48 lira, sürekli tarım işçilerinin aylık ücretleri ise
yüzde 4.2 artarak 1.284 lira
olarak gerçekleşti.
En düşük ücret Hatay'da
Mevsimlik tarım işçilerine
yapılan en yüksek günlük üc-
ret ödemesi kadın işçiler için
54 lira ile Ordu'da, erkekler
için de 75 lira ile Konya'da
gerçekleşti. En düşük ücret ise
kadın işçiler için 28 lira, erkek
işçiler için 37 lira ile Hatay'da
oldu. Tarımsal işletmelerde
sürekli tarım işçilerine ödenen aylık ücretlere bakıldığında, kadın işçilere 1.142 lira ile
Antalya, erkek işçilere 1.849
lira ile Konya en yüksek ödemenin yapıldığı iller olurken,
en düşük ücretler kadın işçiler
için 944 lira ile İzmir'de, erkek işçiler için bin 42 lira ile
Ardahan'da gerçekleşti.
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
(TKDK), 14. Başvuru Çağrı
İlanına çıktı.
TKDK Manisa İl Koordinatörü Atila Başay, Eylül
ayında uygulanmaya başlanacak IPARD 2 öncesinde
IPARD 1 kapsamında belli tedbirlerden çağrıya çıkıldığını belirterek, şu bilgiyi
verdi:“14. Çağrı İlanı kapsamında 101 tedbiri olarak adlandırdığımız süt üreten tarımsal işletmelere yatırım
başlığından en fazla 120 baş
kapasiteli büyükbaş veya en
fazla 500 küçükbaş hayvan
kapasiteli süt üreten tarımsal işletmeler için 1 Milyon
Avro’ya kadar yapılacak yatırımlara %50-65 arasında
hem inşaat hem de makine
ekipman desteği vereceğiz.
Bunun yanı sıra süt veya et
işleyen işletmeler ile soğuk
hava deposu ve meyve, sebzelerin işlenmesi ve pazarlanmasına yönelik mevcut
işletmeler ile su ürünleri işleme tesislerine, moderni-
zasyon kapsamında makine
ekipman desteği vereceğiz."
Başay,Türkiye genelindesöz konusu yatırım başlıkları için verilecek hibeler için
toplam 121 Milyon avro yaklaşık 350 Milyon lira kaynak ayrıldığına işaret ederek,
"Manisa’nın bu kaynaktan
yüksek oranda faydalanması için potansiyel faydalanıcıları kurumumuza bekliyor ve
çağrı ilanının hayırlı olmasını
diliyorum” dedi.
14. Çağrı ilanı kapsamında Manisa İl Koordinatörlüğü’ne 11 Mayıs 2015'ten itibaren başvuru yapılabilecek.
Projelerin son teslim tarihi ise 5 Haziran 2015 olarak
belirlendi. Bu tarihten sonra
yapılacak başvuruların kabul
edilmeyeceği bildirildi.
Kadın çiftçiler, süt sığırı
yetiştiriciliğini öğreniyor!
Çanakkale Çalışma ve İş
Kurumu İl Müdürlüğü ve
Biga İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü işbirliğnce Kocagür Köyünde
kadınlara yönelik Süt Sığırı Yetiştiriciliği mesleğinde
meslek edindirme kursu düzenlendi.25 kadının katıldığı eğitim sonunda katılanlara
sertifika verilecek. Kursu ziyaret eden Çanakkale Çalışma ve İş Kurumu Şube Müdürü Berrin Hatice Çetin ve
Şef Aysel Eskici kursiyerlerle bir söyleşi yaptı. Çetin ko-
nuşmasında verilen eğitimin
öneminden bahsetti. Eğitim
sonucunda hayvan yetiştiriciliğinin daha bilinçli şekilde
yerine getirileceğini ve daha
sağlıklı süt üretimi yapılacağını belirten Çetin, “Kursiyerlerimize günlük 20 TL cep
harçlığı veriyoruz, kurs süresince iş kazası, meslek hastalığı sigortası, genel sağlık
sigortası primleri İŞKUR tarafından yatırılmaktadır. İl
Müdürlüğü olarak Mesleki eğitim kurslarımız devam
edecek” dedi.
43
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Her semte köy
pazarı geliyor
Yazın kış lastiği
kullanmayın
B
aharı yaşadığımız bugünlerde, havaların ısınmaya
başlamasıyla birlikte çoğu
kullanıcının kafasını karıştıran bir sorudur “yaz döneminde
kış lastiği kullanmak”. İlk lastik üretimini 1976 yılında yapan ve Abdülkadir Özcan A.Ş. bünyesine geçtiği 2005 yılından bu yana AR-GE ve
üretim alanlarındaki dev yatırımlarla kendinden söz ettiren Türkiye’nin
lastik devi Petlas, bu günlerde en
merak edilen sorulardan birine yanıt veriyor.
Kış lastikleri, 7°C’nin altında istenilen performansı sergiledikleri için
yaz döneminde kış lastiklerinin kullanılmasındaki en büyük sorun; fren
mesafesinin artması ve aquaplaning
(su yastığında kızaklama) hassasiyetidir. Yapılan araştırmalara göre kış
lastikleriyle saatte 100 km/h ile giden bir aracın durması için gerekli
olan mesafe, yaz lastiklerine nazaran
16 metre daha uzundur. Bu mesafedeki hız, olası bir kaza durumunda
bir yayanın hayatını kaybetmesine
veya öndeki araca şiddetli bir şekilde
çarpmanıza neden olabilir.
Yaz Döneminde Kış
Lastiği Kullanılır mı?
Petlas Satış Direktörü Ahmet Candemir, yaz döneminde kış lastiği kullanılır mı, kullanılırsa ne olur? sorusuna şu yanıtları verdi:
“Bu konuda öncelikle şunu belirtmekte yarar var; lastikten tam anlamıyla performans alınması için
kış ya da yaz olması fark etmeksizin, “lastik diş derinliği” 4 mm’den
az olan tüm lastiklerin değiştirilmesi gerekmektedir. Bu durum aslında
yasalarda geçen 1,6 mm derinlik sınırı maddesi nedeniyle çoğu sürücüyü şaşırtmaktadır.
Çoğu kullanıcı kışlık lastiklerini çıkartmak yerine onları yaz döneminde de kullanmayı düşünmektedir.
Kış lastikleri, 7°C’nin altında istenilen performansı sergiledikleri için
yaz döneminde kış lastiklerinin kullanılmasındaki en büyük sorun; fren
mesafesinin artması ve aquaplaning
(su yastığında kızaklama) hassasiyetidir. Yapılan araştırmalara göre kış
lastikleriyle saatte 100 km/h ile giden bir aracın durması için gerekli olan mesafe, yaz lastiklerine göre
ortalama 16 metre daha uzundur. Bu
mesafedeki hız, olası bir kaza durumunda bir yayanın hayatını kaybetmesine veya öndeki araca şiddetli bir
şekilde çarpmanıza neden olabilir.
Kışlık lastiklerin yazın kullanımındaki bir diğer sakınca da lastik hamurunda kullanılan yumuşak kauçuktur.
Bu, her ne kadar lastiğin düşük sıcaklıklarda daha iyi performans sağlamasına yarasa da yükselen sıcaklıkla birlikte lastiğin hızlıca aşınmasına
neden olmaktadır. Lastik aşınması
yakıt tüketimini artırmaktadır ve siz
aracınızı dinamik olarak kullandığınızda bu tüketim daha da artacaktır.
Yaz döneminde kış lastiği kullanılması durumunda yoldan gelen sesler
de artacak hatta belirli bir kilometreden sonra rahatsız edici boyutlara
(uğultu şeklinde) ulaşacaktır.”
Sürücülere önerilerini sıralayan
Petlas Satış Direktörü Ahmet Candemir, güvenlikten bahsedildiği sürece yeni lastiklerin alımı şüphesiz
her zaman en doğru çözüm olacaktır dedi. Candemir, “En önemlisi de
trafik kurallarına uygun ve hız limitlerine uyarak araç kullanmak çok
önemlidir. İyi lastikler sürücünün
dikkatinin yerini alamazlar. Herkese
güvenli yolculuklar dilerim” diyerek
sözlerini tamamladı.
Semt pazarları haftada bir
gün çiftçilere ayrılacak.
Köylü, komisyoncuyu
devreden çıkarıp ürününü
doğrudan tüketiciye satacak
G
ıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, artan gıda fiyatlarının önüne geçmek ve
komisyoncuların elde ettiği yüksek kârların altında ezilen çiftçi ve
üreticiyi desteklemek için harekete geçti.
Üreticilerin komisyoncuya ihtiyaç duymadan ürünlerini satabilmesi için Türkiye
genelinde semt pazarlarının bir günü üreticilere tahsis edilecek. Çiftçiler, ürettiği
ürünleri pazarda halka doğrudan satabilecek. Komisyoncuların aradan çıkmasıyla
hem üretici daha çok kâr elde edebilecek
hem de tüketici uygun fiyatlı, sağlıklı gıdaya erişebilecek.
Gıda Komitesi önerdi
SABAH'ın edindiği bilgilere göre, her
semtte köy pazarlarını hayata geçirmeye yönelik bu planlama nisan ayı başında
toplanan "Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi" raporuna yansıdı. Artan gıda fiyatla-
rında en önemli sebeplerden biri olarak
gösterilen "üretimin azalması" konusuna
çözüm olarak, üreticinin doğrudan desteklenmesinin gerekliliği belirtildi. Komite, bu çerçevede pazarların belli günlerde
sadece üreticiye tahsis edilmesi yoluyla, üreticinin desteklenebileceğini önerdi.
Komitenin önerisine sıcak bakan Tarım
Bakanlığı'nın Hal Kanunu'ndaki "semt
pazarında bulunan toplam satış yeri sayısının yüzde 20'sinin özel satış yeri olarak
üreticilere ayrılacağı" düzenlemesinin uygulanırlığını artırmayı hedeflediği öğrenildi. Yapılan planlamada, kanunda belirtildiği gibi semt pazarlarındaki alanların
yüzde 20'sini düzenli olarak üreticilere
tahsis etmek de yer alıyor. Üzerinde durulan ana önlem ise, "köy pazarları" sistemini Türkiye genelinde sürekli uygulanır
hale getirmek.
Üretici de tüketici de
kazançlı çıkacak
Semt pazarlarında haftanın bir gününün
sadece üreticilere ayrılması planlanıyor.
Semtlerde kurulacak üretici pazarları, tüketicilerin meyve-sebze gibi ürünlere uygun fiyatlarla ulaşabilmesini de sağlayacak. Ürünler, kurulacak pazarlara getirilip
satılabilecek.
köy kahvesi
HABER
www.koykahvesi.com.tr
44
Ekoloji ve Zeytinyağı fuarı aynı anda açıldı
EKOLOJİ İzmir- 6'ncı İzmir Organik Ürünler Fuarı ile Türkiye'nin sektöründeki tek ihtisas fuarı olan
Olivtech - 5'inci Zeytin, Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı, Fuarizmir'de düzenlenen törenle açıldı.
İ
zmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, iki fuarın ortak
açılış töreninde Türkiye'nin fuarcılığı İzmir'den
öğrendiğini söyledi. Türkiye ve dünyanın tüm ürünlerinin özellikle soğuk savaş
yıllarında İzmir Enternasyonal Fuarı'nda buluştuğunu
belirten Kocaoğlu "İlklerin
kenti İzmir yeni bir yolculuğa çıkıyor. Fuarizmir' Türkiye ve İzmir'e hem ticaret
hem sanayi, tarım hizmet,
turizm sektörlerinde büyük
sıçrama yapacaktır. Bugün
beşincisini açtığımız Zeytin,
Zeytinyağı ve Teknolojileri Fuarı'nda 2011 yılında 120
katılımcı vardı. Geçen yıl
184 olan katılımcı sayısı bu
yıl 206'ye yükseldi" dedi.
Zeytinin kutsal kitaplarda
yer alan efsane ağaç ve barışın, ölümsüzlüğün simgesi,
Akdeniz uygarlığının temeli
olduğunu belirten Kocaoğlu
"Sağlıklı, tüketimin ve üretiminin arttırılması gerekir.
Ranta kurban edilmemesi
gereken en kıymetli varlıklarımızın başında zeytin ağacı geliyor. Zeytin ve zeytin
ağacını özellikle üretimi ve
verimi çok olan Ege ve Marmara bölgelerinde korumak
bakmak, geliştirmek zorundayız" diye konuştu.
Belediyesi çevre yatırımları
konusunda dünyayla boy ölçüşecek durumdadır. İzmir
Büyükşehir Belediyesi'nin
çevre konusunda, yerel kalkınma, tarım konusunda yarışacağı tek yer kendisindir.
Devamlı daha iyisini, daha
doğrusunu yapmak, aklı, bilimi, evrensel ahlak ve hukuk kurallarını kullanmaktan
taviz vermeden çalışıyoruz.
İzmirlilerle kolkola girip yerinde kalkınmayı sadece İzmir'in gücü ile kalkınmayı
dünyaya örnek olarak göstermek için yola çıktık" dedi.
Sertifikalı tek fuar
Olivtech'te 206
katılımcı
İzmir Organik Ürünler Fuarı'nda altıncı kez açtıklarını belirten Kocaoğlu, bu fuarın Türkiye'nin sertifikalı tek
organik fuarı olduğunu söyledi. Kocaoğlu, deniz ve toprağın korunmasının önemine
dikkat çekerek, "Turizm ve
hizmet sektöründe büyümek
için mutlaka bu korumayı
sağlamalıyız. İnsanların gelip ürünlerimizi almasını istiyorsak çevre yatırımlarını
tamamlamamız gerekir. Koruyamazsak çok fazla büyüyemeyiz. Bir kente, ülkeye
gelen insanlar önce güvene bakıyorlar. Terör, anarşi, kapkaç olup olmadığına
bakıyor. İkinci olarak ise temizlik önemli. Üçüncü baktıkları ise çevre yatırımlarıdır. Arıtma, kanalizasyonun
yeterli olup olmadığına bakıyorlar. İzmir Büyükşehir
Ekoloji Fuarına 14
ilden katılım
Ekoloji İzmir Fuarı'nda
Adana, Adıyaman, Ankara,
Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kilis, Manisa, Mersin,
Siirt, Şanlıurfa olmak üzere
14 ilden toplam 78 katılımcı
yeraldı. Fuarizmir'in 11 bin
500 metrekarelik D holünde düzenlenen fuarda; organik gıdanın yanı sıra organik
tekstil, organik temizlik, organik kozmetik, organik mobilya, organik dekorasyon,
organik oyuncak ve kırtasiye ürünleri gibi farklı sektörlerde sertifikalı üretim yapan
firmalar ürünlerini sergiledi.
Olivtech fuarında; yurt dışından İngiltere ve yurt içinden Aydın, Balıkesir, Bursa
Çanakkale, İstanbul, İzmir,
Manisa, Mersin, Tekirdağ
olmak üzere 9 ilden toplam
206 katılımcı yer alı.Fuarizmir'in 19 bin 900 metrekarelik C holünde düzenlenen
fuarda; zeytin, zeytinyağı, fidan, tohum, gübre, şişe, kasa
ve bidon, ambalaj malzemeleri, üretim teknolojileri,
saklama üniteleri, gıda analiz laboratuvarları, zeytin işleme makinaları ve ekipmanları sergilendi. Fuarlara;
Almanya, Avusturya, Çin,
Fransa, Güney Kore, Lübnan, Senegal, Ürdün İran,
İtalya ve Yunanistan'dan İZFAŞ tarafından konaklaması karşılanan alım heyetleri gedi.
'Gönen Tarım ve Hayvancılık Fuarı'na katılımcı ilgisi
B
alıkesir'in Gönen ilçesinde bu yıl 5'incisi düzenlenen, 264 firmanın yer aldığı "Tarım ve Hayvancılık Fuarı" nı 100
bin ziyaretçinin gezdiği bildirildi
Gönen Kapalı Pazar Yeri'nde, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Kaymakamlık, İlçe Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Ticaret Odası,
Ziraat Odası, Ticaret Borsası, Balıkesir Damızlık
Sığır Yetiştiricileri Birliği; Küçük ve Orta Ölçekli
Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı'nın (KOSGEB) destekleriyle organize edilen
fuarda, tarımsal mekanizasyon, traktör, biçerdöver, tarım makineleri, sulama ve hayvancılık ekipmanları, gübre, tohum, fide, fidan, zirai ilaç gibi
ürünler sergilendi.
Kaymakam Hüseyin Parlak, açılış töreninde yaptığı konuşmada, ilçenin tarım ve hayvancılık faa-
liyetlerinde söz sahibi olduğunu söyledi. Fuar ve
diğer etkinliklerin, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin tanıtımı için çok önemli olduğunu vurgulayan Parlak, "İlçemiz bir tarım kenti. Sanayimiz
de var ama sanayimiz tarıma dayalı. Yani birbiriyle ilişkili. Bu anlamda tüm katılımcılara hayırlı bir
fuar olmasını diliyorum" diye konuştu.
Ziraat Odası Başkanı Necati Özkurt da fuara birçok ilden 264 firma ve temsilcisinin katıldığını
bildirdi.Fuarın ziyaretçi sayısının geçen yıl 55 bin
olduğunu dile getiren Özkurt, "Bu yıl 100 bin hedefimiz var. Fuar, bölge çiftçisinin yeni teknolojik
ürünler ve modern tarımla tanışması, birim alandan daha fazla üretim alması bakımından büyük
öneme sahip" ifadesini kullandı.
Daha sonra katılımcılar, açılışı gerçekleştirilen
fuardaki stantları gezdi.
Afyonkarahisar Tarım Hayvancılık
ve Teknolojileri Fuarı açıldı
Afyonkarahisar’da bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilecek olan Tarım Hayvancılık ve Teknolojileri
Fuarı açıldı.Afyonkarahisar Fuar alanında açılışı
gerçekleştirilen fuara, Vali Vekili Erhan Günay’ın
yanı sıra Milletvekili Halil Ürün, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban katıldı.
Açılış töreninde konuşma yapan Vali Vekili
Erhan Günay, tarım sektörünün ülke ekonomisine ciddi katkı sağladığını belirterek, “Tarım sektörünün, insanlar için gerekli gıdaları karşılayan,
sanayi kesimine ham madde sağlayan nüfusun
önemli bir bölümünü istihdam eden ve ülke ekonomisine katkı sağlayan stratejik öneme sahiptir.
Afyonkarahisar ili tarımsal potansiyeli itibari ile
Türkiye’de sayılı illerimizden biri olup nüfusun
yüzde 50’sine yakını tarımla uğraşmaktadır.Türkiye’nin Tarımsal Gayrı Safi Milli Hasılası 62
milyar dolar ile dünyada yedinci, Avrupa’da birinci sıradadır. Daha kaliteli, ucuz, dünya ile rekabet edebilecek ürün elde edebilmemiz ve mevcut tarımsal konumumuzu sürdürebilmemiz, bu
alanda en ileri üretim tekniklerini ve araçlarını
kullanmamızla mümkündür. Tarımsal makineler imalata sanayinde altmış yılı aşan bir geçmişe sahiptir.
Fuarımızın başta çiftçilerimiz olmak üzere bütün halkımıza faydalar sağlayacağına inanıyor, tüm
iştirakçilere ve fuarın hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum” dedi.
45
HABER
www.koykahvesi.com.tr
köy kahvesi
Çoban müzesi
kurulması girişimi
Tatili olmayan iş;
ÇOBANLIK
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Eğitim Yayın ve
Yayınlar Dairesi Başkanlığı,
İŞKUR ve Türkiye Ziraat Odaları
Birliği’nin birlikte yürüttüğü
“Sürü Yönetimi Elemanı Benim”
projesi kapsamında Manisa’da
50 sürü yöneticisi yetiştirilecek
M
anisa’da Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü, İŞKUR Müdürlüğü ve Halk Eğitim Müdürlüğü’nün ortaklaşa yürüteceği kurs
öncesi toplantı düzenlendi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nde gerçekleşen toplantıya Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, İŞKUR İl
Müdürü Salim Eroğlu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hasan Çebi ve kursiyerler katıldı. Proje kapsamında kursiyerlere, sürü yönetimi
elemanı ve sürü yönetimi olmaya aday kişilere koyun ağılı ve keçi barınağı kurabilme, koyun
ve keçi ırkını seçebilme, küçükbaş hayvanların
beslenmesi ve bakımını yapabilme, çoğaltabilme, bulaşıcı hastalıklara karşı koruyabilme, biyogüvenlik uygulamalarına hakim olma, sağım
yapabilme kabiliyetlerini kazandırmayı amaçlıyor. 50 kişinin katılacağı ve 15 gün sürecek kursun sonunda katılımcılara MEB onaylı sertifika
verilecek. Her yerde sürü yöneticisine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, “Sürü yöneticisinin sorumlu olduğu sürü 24
saat 7 gün canlı ara vermeden tatili olmayan bir
iş. Dolayısıyla gerçekten kendine göre zorlukları
olan bir iş. Biz buna eskiden çobanlık diyorduk.
Şimdi çoban sürüyü kırda gezdiren kişi oluyor.
Sürünün her türlü ihtiyacını düşünen gözeten de
sürü yöneticisi oluyor. Büyük bir küçükbaş hayvan yetiştirme kapasitemiz var. Bu kapasiteyi
doldurmakta en büyük sıkıntımız sürü yöneticisi
bulamamaktır” dedi.
İŞKUR İl Müdürü Salim Eroğlu da, kursiyerlerin zaruri giderleri ve genel sağlık sigorta primlerinin İŞKUR Müdürlüğünce karşılanacağını belirterek, " Bir kursiyere 25 TL olmak üzere
toplam birinci bölüm olmak üzere 7 bin 500 TL
ve sigorta pirimi ile birlikte toplam 10 bin TL
harcama yapılacaktır. Kurs sonunda kursiyerlere
MEB onaylı sertifika verilecektir” diye konuştu.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Hasan Çebi ise “Sürü Yöneticisi Elemanı Benim
projesini, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında bir protokol
çerçevesinde ilgili il müdürlükleri ile yapıldığına
işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bu yapılan protokol çerçevesinde aktif iş gücü
programları işbirliğiyle müdürlüğümüzde bu
kurs başlamıştır. Bu kursta kursiyerlerimiz 15
günlük süreyle 120 saat eğitim alarak küçük baş
hayvancılığı yetiştiriciliği, bakım ve beslenmesi,
yaşam ortamına dahil her şey ile ilgili kurs alacaklar. İl müdürlüğü olarak da hayvancılığın gelişmesi için büyük çaba gösteriyoruz. Küçük ve
büyükbaş hayvan yetiştiriciliği ve kanatlı hayvanlara ilimizde çok önem vermekteyiz. İlimizde
kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde ilk sıralardayız.
İlimiz hindi yetiştiriciliğinde Türkiye’de birinci,
yumurta üretiminde ikinci, beyaz et üretiminde
ise üçüncü sırada bulunmaktadır.”
Malatya ili Damızlık Koyun
Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından Türkiye’de bir ilk
olan ‘Çoban Müzesi’nin Malatya’da kurulması için çalışmalara başlandığı belirtildi. Malatya ili Damızlık Koyun
Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı İhsan Akın, dünyada gelişen dengeler açısından Gıda,
Tarım ve Hayvancılığın çok
önemli olduğunu ifade ederek, Türkiye açısından ise
geleceğin tarım, mera ve
doğal hayvancılık olduğunu söyledi.
Akın, Türkiye’nin dünyada 25 yıl öncesine kadar
kendi kendine yetebilen
7 ülkeden biri olduğunu, ancak bir dönem ise
birçok şeyi ithal etmek zorunda kaldığını söyledi. Ancak son yıllarda tarım ve hayvancılığa baktıklarında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın büyük desteklerinin olduğunu ifade eden Akın,
bu bağlamda tekrar Türkiye’de tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin canlanmaya başladığını ve üretiminde arttığını dile getirdi.
Mera hayvancılığının olmazsa olmazlarından birinin de çobanlar
olduğunu kaydeden Akın, “En zor işi yapan çobanlarımızın önemini topluma yansıtmak için uzun zamandır üzerinde çalıştığımız
çoban müzesi kurma çalışmamızı, kamuoyu ile paylaşmak için bu
toplantıyı yaptık” diye konuştu.
Çobanlara yönelik
seminerler sürüyor
Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından Manavgat’taki çobanlara yönelik seminer düzenlendi. İbrahim Sözen
Gençlik Merkezi'ndeki seminerde, veteriner hekim Yılmaz Gökçay ve ziraat mühendisi Özgür Savun tarafından katılımcılara çeşitli konularda bilgi verildi.
Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha
Öztürk, her yıl Antalya’nın 19 ilçesinde yetiştiricilerin sorunları,
bu sorunlara ilişkin çözüm önerileriyle ilgili toplantılar düzenlediklerini belirtti. Antalya genelinde 5 bin 2 üyeleri olduğunu anlatan Öztürk, Manavgat’ta ise 944 üyeleri bulunduğunu söyledi. Bu
sayı ile Manavgat’ın Antalya birincisi olduğunu ifade eden Öztürk,
“Manavgat ayrıca, sürü büyüklüğü bakımında Antalya ikincisi. Bu
yıl Manavgat’ta 125 bin hayvanımız da bakanlığımızın anaç koyun,
keçi desteğinden yararlanacak” dedi.
Çobanlık mesleğinin sıkıntılarından da bahseden Öztürk, şöyle konuştu: “Ne yazık ki günümüzde çobanlık sürdürülebilirliği sıkıntıya düşmüştür. Otlakların azlığı, mera alanlarının tahribatı, orman alanı otlatma alanlarının tellerle çevrilerek bu sahalara
koyun ve keçi yetiştiricisinin girmesinin engellenmesi, et ve süt
üretimini ciddi anlamda düşürmüştür. Birlik olarak bu mesleğin
sürdürülebilirliğini sağlamak adına çalışmalar yürütüyoruz.”
Seminerin sonunda yapılan kura çekiminde iki çobana kepenek
hediye edildi.
köy kahvesi
46
HABER
www.koykahvesi.com.tr
Traktör muayeneleri
3 kat arttı
Türkiye’nin tek tarım
aletleri müzesi Ege’de
E
ge Üniversitesi (EÜ)
Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü’nde 1981 yılında Atatürk’ün doğumunun 100.
yılı nedeniyle kurulan “100.
Yıl Tarım Makinaları Müzesi”
tarımın makineleşme tarihine
ışık tutuyor.
Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları Bölümü bünyesinde 1981
yılında kurulan 100. Yıl Tarım
Makinaları Müzesi, Türkiye de
kendi alanında tek örnek olarak
dikkat çekiyor. Sergilenen parçaların büyük çoğunluğu Tarım
Makinaları Bölümü’nün kendi olanaklarıyla müzeye kazandırılmış olup müze, 1200 metrekare kapalı ve 275 metrekare
yarı kapalı alana sahip bulunuyor.
Müzenin günümüzdeki en
önemli amacının, bölümde eğitim gören mühendis adaylarının bilgi ve eğitimlerine kat-
kı sağlamanın yanı sıra bölgede
faaliyet gösteren tarım makinası imalatçılarına geniş bilgi
kaynağı olmak ve genç nesillere geçmişten günümüze makina
ve diğer aletleri tanıtarak eğitimlerine katkıda bulunmak olduğu bildirildi.
EÜ Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları ve Teknolojileri Mühendisliği
Bölüm Başkan
Yrd. Doç. Dr. Bülent Çakmak, müzenin ilk kurulduğu dönemlerde Ege
Ordu Komutanlığı tarafından desteklendiğini anlatarak, devamında ise
Türkiye’nin çok farklı kurumlarından desteklerle bugünlere geldiğini ifade etti. Çakmak,
“Müzemizde 250’ye yakın
farklı özelliklerde makina bulunuyor. Bu makinalar Rusya,
Romanya, Amerika, Bulgaristan ve daha birçok ülkeden geliyor. Biz bu makinaların olabildiğince tamir ve bakımlarını
yapmaya çalışıyoruz” dedi.
Müzenin diğer müzelerden
farklı olduğunun altını çizen
Bülent Çakmak, “Müzemiz sürekli açık olmuyor. Çünkü fiziksel mekanımız buna uygun
değil, bununla ilgili birçok proje yapıldı. Müzeyi, öğrencilerimiz dışında, farklı okullardan
da öğrenciler ziyaret ediyor”
diye konuştu.
Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı'nın
denetiminde araç muayene
hizmeti veren TÜVTÜRK,
2014 yılına ait araç muayene
istatistiklerini açıkladı. Buna
göre, Muayeneye gelen traktörlerin sayısı, bir önceki yıla
göre 3 kat artış gösterdi.
TÜVTÜRK istatistiklerine göre, gecikme bedelinin
yeniden yapılandırmasından
en fazla binek otomobiller ve traktörler faydalandı.
2014'ün son 3,5 ayında 351
bin traktör muayene edildi. Muayeneye gelen traktörlerin sayısı, bir önceki yıla
göre 3 kat artış gösterdi. Geçen yıl muayenesi olmayan
araçların ikinci el satışına getirilen kısıtlama ve araç muayene gecikme cezaları ile
motorlu taşıt vergisi borçlarının yeniden yapılandırılmasının da etkisiyle, Türkiye'deki
muayenesiz araçların sayısı yüzde 8 geriledi. 2013 yılında muayenesiz araç sayısı
5 milyon 134 bin iken, 2014
yılında bu sayı 4 milyon 29
bin olarak hesaplandı.
Muayenesiz araç oranı yüz-
de 29'dan yüzde 21'e inerken, çoğunluğu traktör ve binek araçtan oluşan 350 bin
aracın ise TÜVTÜRK'ün
hizmet verdiği 7 yılda ilk kez
araç muayenesi yapıldı.
'Gezici Muayene'
TÜVTÜRK Genel Müdürü Kemal Ören, Türkiye'de
2014 yılına kadar muayenesiz araçların arasında traktörlerin ağırlıkta olduğuna işaret ederek, gecikme cezası
düzenlemesiyle birlikte, eylül ayından itibaren traktörler
için özel iletişim çalışmalarına ve yatırımlara başladıklarını belirtti. Bu kapsamda, 24
ilde traktörlere özel 29 gezici istasyonun hizmete sokulduğunu söyleyen Ören şöyle devam etti: "Eylül ayına
kadar ayda 15 bin traktörün
muayenesi yapılırken, gecikme indirimini takiben ziraat odaları ve köy muhtarıyla
ortaklaşa yaptığımız iletişim
çalışmalarının da katkısıyla
son 3.5 ayda 351 bin traktörün muayenesi gerçekleştirildi. Bu muayenelerin 60 bini
ise gezici traktör istasyonlarımız tarafından yapıldı."
Keçilerde kırkım
Kırkım, kılın elde edilmesi kadar, hayvan sağlığı yönünden
de önemlidir. Vücudu örten kıl örtüsü, kışın vücuttan ısı kaybına engel olmakla birlikte, yazın vücuttaki ısı ayarlamasını güçleştirir... Kırkım, kılın elde edilmesi kadar, hayvan sağlığı yönünden de önemlidir. Vücudu örten kıl örtüsü, kışın vücuttan
ısı kaybına engel olmakla birlikte, yazın vücuttaki ısı ayarlamasını güçleştirir. Dolayısıyla keçilerin yılda bir kez kırkılması
gerekir. Uygulama, iklim koşullarına göre, ilkbahar sonu ya da
yaz başında yapılır. Kırkım işine yerinin hazırlanmasıyla başlanır. Gölge, rüzgarsız, temiz, aydınlık ve kuru bir yer seçilir.
Tabana çadır bezi serilebileceği gibi tahta da döşenebilir. Kırkımda hayvanların yaralanmasını önlemek ve kırkımın düzgün
yapılması esastır. Kırkım işinde, ülkemizde çoğunluk ‘kırklık’
adı verilen basit makaslarla yapılmaktadır. Ancak bunun yanında çeşitli tipleri olan kırkım makineleri de kullanılmaktadır.
47
SAĞLIK
www.koykahvesi.com.tr
Eczane gibi meyve;
O
rdu Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Turan Karadeniz, grip ve nezle
olanların ayva yemesinin büyük
yararları olduğunu belirterek,
"Grip ve nezle olanlar bol bol
ayva yemelidir" dedi.
Ayvanın yararları
Karadeniz, ayvadan hazırlanan
şurup ve kompostoların çocuk ishallerine karşı çok etkili olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi: “Ayva kalbe kuvvet verir ve
rahatlatır. Kalpteki sıkıntıyı, çarpıntıyı ve ağız kokusunu giderir.
Harareti ve ishali keser. Hazımsızlığı giderir, mideyi ve bağırsağı kuvvetlendirir, ince bağırsak
iltihabını giderir. Vücudun gelişmesine yardım eder.
Ayva damar sertliğine, karaciğer tembelliğine iyi
gelir, tansiyonu düşürür,
safrayı
düzene sokar. Yapraklarının çayı kalp ağrılarına iyi gelmekte, sakinleştirici
özelliği bulunmaktadır. Meyvesinden yapılan reçel, sindirim
sistemi rahatsızlıklarında tedavi edici olarak görev üstlenmekte, cinsel arzuyu kuvvetlendirmektedir.”
Öksürükte etkili
Tereyağında pişirilen ayvanın
nefes yolu hastalıklarına, müzmin öksürüğe, bronşite ve tüberküloz hastalığına iyi geldiğini vurgulayan Karadeniz, “Ayva
çiçeği, bal ile macun yapılıp yutulursa, baş ağrısını keser. Ayva
çiçeği kaynatılıp içilirse, kalp
çarpıntısını keser, kalbi kuvvetlendirir, annenin sütünü artırır. Ayva kokusu kalp ve dimağı
kuvvetlendirir. Ayva hoşafı yaşlıların ayaklarının tutukluk yapmasını giderir. Ayva varise karşı
iyidir, yorgunluğu, bitkinliği giderir” bilgisini verdi.
Ayva hoşafının ağız yaraları-
na, akciğer veremine iyi geldiğini, gece uyurken ağızdan salya
gelmesini önlediğini de belirten Karadeniz, şunları kaydetti:
"Yaprağı kaynatılıp içilirse ishali keser. Ayva yaprağı kaynatılır, suyu ile gargara yapılıp, pişmiş yaprakları ile de lapa yapılıp
boğaza konursa boğaz ağrısını
ve şişliğini giderir. Burun kanamasını önlemek için buruna ayva
suyu çekilmelidir. Ayva suyu
aşırı adet kanamasını önler, bağırsak kanamalarını keser, dizanteriye karşı çok faydalıdır. Doğumu kolaylaştırmak için ayva
suyu ve ayva çekirdeği kaynatılıp içilmelidir. Ayva kabuğu
veya ayva çekirdeği kaynatılıp
içilirse, idrar yolu iltihaplarına
iyi gelir. Ayva suyu iştah açar,
böbrek ve sidik torbası iltihaplarını iyileştirir.
Grip ve nezle
olanlar bol
bol yemelidirler.
Ayva
suyu
vücudu terletmek için çok
e t k i l i - dir. Ayva böbrek zafiyetine, karaciğer zafiyetine,
mide bulantısına, deniz tutmasına, mide gevşemesi ve mide düşmesine, midenin kuvvetlenmesine çok faydalıdır. Pişirilmiş ayva
mide zafiyetine iyi gelir. Ayva
suyu vesveseye ve mide ülserine iyi gelmekte, dimağı kuvvetlendirmektedir. Göz beyazı, göz
kapak ve kirpiklerinin iltihaplanmasında ayva yaprağı kaynatılıp soğutulduktan sonra gözler
günde birkaç kez yıkanır. Ayva
meyvesi üzerindeki tüyler kanayan yere konursa kanamayı durdurur. Beyaz akıntıya karşı ayva
yaprağı kaynatılıp aç karnına
içilmeli ve haricen yıkanmalıdır.
Ağız içi yaraları ve boğaz iltihapları için kurutulmuş ayvanın
suda bekletilmesi ile elde edilen
şurup gargara olarak kullanılırsa
şifalı gelir."
köy kahvesi
Sarımsak, doğal antibiyotik
Diş apsesi bir dönem yaygın bir diş etiyle,
diş arasında bir diş kökü enfeksiyonu tanımlamak için kullanılan bir terimdir.Eğer dişlerde belirtileri fark ederseniz, bir diş hekimi danışmakta yarar vardır.
Tamamlayıcı bir tedavi olarak, aynı zamanda bazı doğal ilaçlar enfeksiyon
mücadele yardımcı ve semptomları
hafifletmek için deneyebilirsiniz.
Sarımsak: Sarımsak apseli diş
tedavisi için son derece
etkili anti-enflamatuar ve doğal antibiyotik özelliklere sahiptir. Bu
acıyı dindirmek
ve enfeksiyonun yayılmasını önlemeye yardımcı olur.
-Ağzınıza taze sarımsak ve karanfili dişlerin ağrısı geçene kadar çiğneyin. Ağızdan
çıkarıp, ılık su ile ağzınızı çalkalayın. Ya da
sıcak su içine birkaç damla karanfil yağı ekleyip, kokuyu giderin.
-Diğer bir seçenek ise, bir tutam tuz, yarım çay kaşığı sarımsak tozunu karıştırın ve
doğrudan etkilenen diş üzerinde uygulayın.
10 dakika bekletin, gargara ile ağzınızı
çalkalayın.
-Etkilenen dişe sarımsak yağı ile
masaj yapabilirsiniz.
Birkaç hafta boyunca günde 3-4 kez bir tekrarlayın.
Topuk dikeni için hindistan cevizi yağı
Ayak tendonlarının bağlı olduğu topuk
kemiği çevresinde kalsiyumun çiviye benzer şekilde büyümesi olayına Topuk dikeni denir. Risk faktörleri çıplak ayakla sert
yüzeylerde yürüme, koşu, kötü bir ayakkabı, sıkı baldır kasları, obezite, yaş gibi. Topuk di- keninde genellikle herhangi bir
belirti olmaz Ancak, bazen, özellikle yürüyüş ya
da koşu yaparken topuk
ağrısı veya ağrıya neden olabilir.
Topuk Dikeni kolaylıkla tedavi edilebilir.
Aynı zamanda, ağrı hafifletmek için doğal tedaviler kul- lanabilirsiniz.İşte topuk dikeni için
en iyi Ev tedavisi
Hindistan cevizi yağı: Hindistan cevizi yağı da topuk dikeni tedavisi için çözümdür.. Doğal nemlendirici olarak yumuşatmaya yardımcı olur ve ağrıyı hafifletir.Sıcak
Hindistan cevizi yağı ile etkilenen bölgeyi
masaj yapın. Ağrı ve iltihaplanma iyi geleceğinden birkaç saat bekletin. Ağrıyı önlemek için yatmadan önce her gün Hindistan
cevizi yağı ile masaj yapın.
Yonca: Topuk dikeni için bir başka popüler alternatif tedavi yonca
olduğunu biliyormuydunuz?
Bu bitki, sağlıklı kemik oluşumu için gerekli olan selenyum
ve kalsiyum gibi
birçok mineral içerir. Ayrıca, ağrı ve enflamasyonu hafifletmeye yardımcı olabilir.½
1 çay kaşığı yonca tohumunu bir su bardağı kay nar suya ilave edip, kapağını kapatın. 20-30 dakika demlendirin. Sonra biraz
bal ekleyin. Ağrı ve inflamasyon iyleşinceye kadar günde 3 veya 4 kez çaydan için.
Bel fıtığı için kırkkilit otu
Halk dilinde Kırkkilit, Atkuyruğu, Tilkikuyruğu gibi isimler alır. Kırkkilit yetiştiği
yerin toprak özelliklerine göre üç ila 16 dereceye kadar silisik asit içerir. Bu bitki ile
ilgili kritik bir ipucu verelim: Sulak yerlerde
bataklıklarda yetişen ve ağaçlaşmış gövdeli
büyük bitkiler -gövdesi parmak kalınlığına
ulaşanlar- banyo için kullanılır. Çay olarak
içmek için ise orman kenarlarında yetişenler
ve küçük boylu olanları tercih edilmelidir.
Bu bitki halk hekimliğinde çok uzun
süreden beri oldukça iyi bilinir ve yoğun olarak kullanılır. Özellikle ciğer,
böbrek ve mesane rahatsızlıkları ve
kan dindirme konusundaki etkisi çok
iyi bilinir.
En önemli etkisi
bel fıtığı için kulla-
nılmasıdır.
Ağır yaralanmalar hatta kemiğe kadar işlemiş yaralarda Kırkkilitin olağanüstü bir şifa
kabiliyeti vardır. Yine kireçlenmeler, romatizmal ağrılara karşı çıban otuyla birlikte
alındığına etkisi bir kat daha artar. Yine iskelet sistemini destekleyici etkisi nedeniyle
kemik kırıklarında ve kemiğin de hasar gördüğü burkulma ve zedelenmelerde Kırkkilit çayı çok etkilidir. İdrar söktürücü etkisi
nedeniyle ayak kırıklarında haddinden fazla
tüketimi zararlıdır.

Benzer belgeler