S20. Annelerin Bebeklerinin Kırılganlığı İle Algılarının Ek Gıdaya

Transkript

S20. Annelerin Bebeklerinin Kırılganlığı İle Algılarının Ek Gıdaya
ANNELERİN BEBEKLERİNİN KIRILGANLIĞI İLE ALGILARININ EK GIDAYA GEÇİŞ
DÖNEMİNE ETKİSİ
Ayfer Akyağcı, Alper Bülbül, Hande Erdoğan, Brian Roy Ives, Nuh Can Koçak, Mustafa
Taşdemir
Danışman: Prof. Dr. Aylin Tarcan
Özet
Kırılgan
çocuk
sendromu,
çocukluk
ya
da
bebeklik
döneminde
geçirilmiş
sağlık
sorunlarının tamamen iyileşmiş olmasına karşın anne-babanın çocuklarını yetersiz ya da
zayıf algılaması ile gelişen psikopatolojik bir durumdur. Annenin bebeğinin kırılganlığı
algısının ek gıdaya geçiş dönemine etkisini araştırmayı amaçlandı. Tüm bu uyguladığımız
ve analiz ettiğimiz anketlerin sonucunda kırılganlık puanı ile, bebeğin yemeğinin
zorlayarak yedirilmesi, yemek yemesi için oyun vb ile oyalanması, mamasını hazırlarken
yardımcı araç(blender, süzgeç) kullanılması ve bebeğin yeme miktarının önemsenmesinin
arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Giriş
Kırılgan
çocuk
sendromu,
çocukluk
ya
da
bebeklik
döneminde
geçirilmiş
sağlık
sorunlarının tamamen iyileşmiş olmasına karşın anne-babanın çocuklarını yetersiz ya da
zayıf algılaması ile gelişen psikopatolojik bir durumdur.[2] Ailelerin çocuğun kırılganlığıyla
ilgili algısı daha önce gerçek bir kayıp yaşamalarından ya da sadece korku sonucu
oluşabilir.
Bu aileler çocuklarını daha savunmasız görmekte ve çocuklarına yaklaşımları da daha
kontrolcü olmaktadır.[3] Ailelerin, çocuğun kırılganlığı ile ilgili algısının hastalık haline
dönüşmesi, prematüre doğumlar gibi hayatı tehdit eden ciddi sorunlarla karşılaşmaları
sonucu oluşabilir ya da tam aksine, yenidoğan sarılığı gibi daha hafif sorunlarda da
ebeveynler çocuklarını daha kırılgan algılayabilir.
Bununla
ilişkili
olarak
çocuklarda
gelişimsel
ve
davranışsal
bozukluklar
görülebilmektedir.[1] İlerleyen dönemlerde çocukta akademik başarısızlık, aşırı sağlık
sorunları, sosyal geri çekilme, kendine güvensizlik gibi sorunlar görülür. Daha küçüklükte
ise, ek gıdaya geçme dönemi sorunları çocukların gelişim ve davranış özelliklerin önemli
bir kısmını oluşturur. [3]
Yapılan bir çalışma da postpartum depresyon ile kırılgan çocuk sendromunun ilişkili
olabildiği
ortaya
konmuştur.
Çocuklarını
daha
kırılgan
algılayan
anneler
sadece
çocuklarının hayatlarını kötü etkilemekle kalmaz, kendi hayatları da olumsuz yönde
etkilenir. Bu annelerde depresyon, anksiyete, kötümserlik, hayattan keyif alamama gibi
sorunların daha çok görüldüğü gösterilmiştir. Bir araştırmaya göre preterm doğmuş ve
akciğer gelişimi tamamlanmamış bebeklerin ailelerinde çok daha fazla anksiyete oluşmuş
ve çocuklarını bebek bakıcılarına bırakma konusunda diğer ailelere göre daha huzursuz ve
isteksiz oldukları görülmüştür. [2,3]
Akciğer gelişimini tamamlayamamış preterm bebekler ve aileleri üzerinden yapılan bir
çalışmada ilk çocuk olmayan ve daha çok neonatal bakım görmüş çocuklara karşı ailelerin
kırılganlık algısı daha yüksektir, fakat beklenildiğinin aksine çocukların doğum ağırlığı,
gestasyonel yaş, aldıkları mekanik ventilasyon desteğinin süresi ile ailelerin kırılganlık
algısı arasında bir korelasyon ortaya konmamıştır. Bunun dışında anne yaşı, medeni
durum, etnik köken eğitim aile geliri, cinsiyet faktörleri ve kırıganlık algısı ile ilişkisinde
çelişkili ifadeler literatürde yer almaktadır.[3]
Amaç
Bu çalışmada anne baba kırılganlık algısının, ek gıdaya geçiş döneminde anne-baba
tutumlarına ve bebeklerin bu döneme uyumuna etkisinin araştırılması planlandı.
Materyal – Metod
Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Pediatri Bölümüne başvuran 6 ay – 4 yaş
aralığında zamanında doğmuş, sağlıklı bebeği olan 86 anne çalışmaya alınmıştır.
Konjenital malformasyonu olan, düşük doğum ağırlıklı olan, hastalık ya da hastaneye
yatış öyküsü olan bebekler çalışma dışı bırakılmıştır. Depresyon nedeni ile tedavi
başlanmış anneler de çalışma dışı bırakılmıştır. Türkiye’ de İ.O.Ertem ve arkadaşlarının
güvenilik çalışmasının yaptığı “kırılganlık ölçeği” kullanılmıştır[1,2].Bebeğin ek besine
geçme dönemi uyumu ve özellikleri 21 soruluk bir anketle sorgulandı. Elde edilen verileri
SPSS 17.0 da korelasyon yapılarak değerlendirildi.
Bulgular
86 anneye uyguladığımız 21 soruluk durum anketi ve kırılganlık ölçeği aşağıdaki gibidir.
Çalışma grubundaki 86 bebeğin %55.8’i erkek, sayı%44.2’si ise kızdır.
Anketi uygulayan 86 annenin 4’ü ilkokul, 1’i ortaokul, 19’u lise, 44’ü yüksekokulüniversite, 18’i yüksek lisans eğitim grubundadır.
Anketi uygulayan annelerin %34.9’u çalışmamakta olup %17,4’ü beyaz yakalı,
%47,7’si mavi yakalı meslek gruplarındadır.
Çalışmamıza katılan annelerin %12.8’i bebeklerini yatırarak, %34.9’u oturtarak, %40.7’si
özel mama sandalyesinde, %11.6’sı ise diğer şekillerde beslemektedir.
Bebeklerinin bakımı %66.3’ü anneye, %3.5’i babaya, %27.9’u büyükanne/bakıcı gibi
diğer gruba, %2.3’ü anne ve babaya aittir.
Bebekler %24.4’ü aile yemek yemeden önce, %40.7’si aile yemek yediği sırada aynı
anda,
%2.3’ü
aile
yemek
yedikten
sonra,
%32.6’sı
ise
değişken
zamanlarda
beslenmektedir.
Anneler bebeklerini beslerken yemekleri %57 oranında her yemeği kendi isimleriyle,
%31.4 oranında her şeye “mama” diyerek, %9.3 oranında yemeklere takma/farklı isimler
koyarak, %2.3 oranında ise yemeklerin kendi isimlerini belirterek bazen de mama
diyerek değişken olarak adlandırmaktadır.
Annelerin %2.3’ü bebeklerini haftada iki veya daha fazla, %3.5’i haftada bir kez, %58.1’i
ayda bir kez, %36’sı sorumlu hekimin belirttiği şekilde/diğer aralıklarla kontrole
götürmektedir.
Annelerin %10.5’i bebeklerine yemek yedirmek icin bebeğin burnunu/ çenesini sıkarak
zorlamakta, %81.4’ü bebeklerini hiç bir şekilde zorlamamakta iken %8.1’i bu konuda
kararsız kalmıştır.
Annelerin %47.7’si bebeklerine yemek yedirirken onları oyun ve/veya televizyon ile
oyalamakta, %40.7’si hiç bir şekilde bu yöntemleri kullanmamakta iken %11.6’sı bu
konuda kararsız kalmıstır.
Annelerin
%41.8’i
mama
hazırlarken
blender/tel
süzgeç
gibi
yardımcı
aracçlar
kullanmakta, %52.3’ü belirtilen araçları hiç kullanmamakta iken, %5.8’i bu konuda
kararsız kalmıştır.
Annelerin %74.4’ü icin bebeklerinin yeme miktari önemli olduğunu, %19.8’i önemli
olmadığını belirtirken, %5.8’i bu konuda kararsız kalmıştır.
Annelerin %44.2’si bebeklerine yemek yedirirken ödül sistemini uygulamakta, %43’ü
ödül sistemini kullanmamakta iken, %12.8’i bu konuda kararsız kalmıştır.
Annelerin %2.4’ü bebekleri yemek yemediği takdirde ceza sistemini uygulamakta,
%96.6’sı ceza sistemini kullanmamakta iken, %1.2’si bu konuda kararsız kalmıştır.
Tüm bu uyguladığımız ve analiz ettiğimiz anketlerin sonucunda kırılganlık puanı ile,
*Bebeğin
*Yemek
yemeğinin
yemesi
zorlayarak
için
oyun
vb
yedirilmesi
ile
oyalanması
*Mamasını hazırlarken yardımcı araç(blender, süzgeç)
*Kullanılması
bebeğin
yeme
miktarının
önemsenmesinin
korelasyon katsayıları ve p değerleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Tartışma
Türkiye’de genel olarak 4-6 ay arası ek gıdaya geciş için uygun
dönem olarak kabul edilmektedir. Fakat ek gıdaya geçiş başlama dönemi için kesin bir
yaş yoktur.
Bu yaş 3 ana faktörle belirlenmektedir,
•
Bebeğin gelişim basamağı
•
Böbrek fonksiyonlarının artması
•
Sindirim sistemi matürasyonu
Ek Gıdaya Geçiş Dönemini Etkileyen Faktörler
•
Kültürel uygulamalar
•
Annenin özellikleri
•
Hekimin önerileri
•
Gece uykusu sorunu
•
Kilo değişimi [4]
Dr. Brian W. C. Forsyth’in Amerika Birleşik Devletleri’nde Yale Üniversitesinde
yaptığı calışmanın kırılganlık ölçeği puanlamasına baktığımızda ortalama değer 5.86,
standart sapma 5.65 iken, Başkent Üniversitesi Pediatri Polikliniğinde gerçekleştirdiğimiz
çalışmada ortalama değer 8.53, standart sapma 5.75 olarak bulunmuştur.
Dr.Forsthy’in yaptığı çalışma ve bizim gerçekleştirdiğimiz çalışma arasındaki bu
puanlama farkı,
•
Bazı kültürel farklılıklardan
•
Anne eğitim düzeylerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.[2]
İ.O. Ertem ve arkadaşlarının yaptığı Türkiye’de kırılganlık ölçeğinin güvenilirliğini
kanıtlayan çalışma sonuçlari ile bizim yaptığımız çalışma sonuçları arasında anlamlı
farklılıklar çıkmamıştır[1]. Bu da bizim çalışmamızı destekleyen ana unsurlardan bir
tanesidir.
Çalışma Grubu doğrultusunda Başkent Üniversitesi Pediatri
Polikliniği’nde gerçekleştirdiğimiz çalışma Türkiye’de yapılan “Annenin bebeğini kırılgan
algılamasının ‘weaning’ dönemine etkisi” konusundaki ilk çalışmadır.
Çalışmamız doğrultusunda elde ettiğimiz sonuçlar ile,
•
Anne ve anne adaylarının ek besin dönemi eğitimlerinin gerçeklestirilmesi ve
geliştirilmesinde
•
Pediatri hekimlerine ek besine geçiş dönemi danışmanlıklarında yardımcı olacağını
düşünmekteyiz.
Kaynaklar
1- D.G. Dogan, I.O. Ertem,T. Karaaslan, B.W.Forsyth. “Perception of vulnerability
among mothers of healthy infants in a middle-income country”. Child: Care,Health
and Development Volume 35, Issue 6, pages 868-872, November 2009
2- B.W.Forsyth, J.M. Leventhal, J. Burger et al. “The Child Vulnerability Scale: An
Instrument to Measure Parental Perceptions of Child Vulnerability”. Journal of
Pediatric Psychology, Vol. 21, No.1, pp. 89-101, 1996
3- Elizabeth C. Allen, Janeen C. Manuel, Claudine Legault et al. Perception of Child
Vulnerability
Among
Mothers
of
Former
Premature
Infants.
Pediatrics
2004;113;267
4- Ozmert E., Yurdakok K. Cocuk ve eriskin sagliginda onemli bir donem : ek
besinlere gecis(weaning). Surekli Tipp Egitim Dergisi, 1995; 4 : 384-388.

Benzer belgeler