Hibrit Tohum Nedir? Ne Değildir?

Transkript

Hibrit Tohum Nedir? Ne Değildir?
“
Misyonumuz
Tohumculuk alanında Türkiye’nin bölgesel lider bir ülke
olması için, teknoloji ve sistem geliştiren, diğer ülkelerle
rekabet edebilen ve bölgesinde model oluşturabilecek
şekilde ülke tohumculuğunun geliştirilmesine katkıda
bulunmak ve Türk tohumculuğunu uluslararası alanda
temsil etmek.
“
“
Vizyonumuz
Ulusal ve uluslararası alanda gıda güvenliği ve sürdürülebilir tarım temelinde dünya tohumculuk endüstrisi ile
bütünleşmiş etkin ve uluslararası alanda rekabetçi bir
tohumculuk endüstrisi oluşturulması.
“
SUNUŞ
TOHUM’un Değerli Okuyucuları,
TÜRKTED ailesi olarak dergimizin ikinci sayısında da sizlerle buluşmanın sevinci ve kıvancıyla hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gelişmiş ülkelerde tohumculuk endüstrisine özgü çok sayıda süreli yayın olmasına karşın ülkemiz tohumculuk
sektörünün ilk ve halen tek periyodik yayını olan TOHUM’un bu sayısında da camiamızı ilgilendiren birçok konuyu sizlere sunmayı amaçladık. Türkiye tohumculuk sektörünün liberalleşmesiyle birlikte 25 yıl önce faaliyetine başlayan TÜRKTED, “tohumculuk endüstrisi”nin ne anlama geldiğini çok iyi kavramış, vefakâr, azimli ve tohumculuğa gerçekten gönül
vermiş değerli üyelerinden aldığı sonsuz destekle daima güçlenerek, sadece Türkiye değil dünya tohumculuğuna da hizmet etmeyi sürdürecektir.
Şubat ayında yapılan TÜRKTED Olağan Genel Kurulu Derneğimizi daha da güçlendirmiştir. Dernek yönetimi olarak kıymetli üyelerimizden aldığımız bu yeni güçten doğan dinamizmle inandığımız ilkeler doğrultusunda sektörümüzün daha da
güçlenmesi için azim ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Dergimizin birinci sayısında, TÜRKTED’ in misyonu çerçevesinde 2011 yılı önceliklerimizi; “İş birliğinin geliştirilmesi, Tohumculuk Kanunu’nda değişiklik için gayret gösterilmesi ile eğitim ve Ar-Ge” olarak duyurmuştuk. İş birliğinin gelişimi bağlamında, üyelerimizle daha yakın iletişim kurmak ve
sektör içerisindeki haklarının korunması ve onların yüceltilmesini sağlamak hiç kuşkusuz birinci önceliğimizdir. Kamu ve
bürokrasi ile daha yakın iletişim kurarak ülkemizin küresel risk ve fırsatları daha iyi değerlendirmesine ve bu yönde politikalar oluşturmasına destek vermek diğer bir önceliğimizdir. Öte yandan, TÜRKTED’in gerek Tohumculuk Kanunu’nun
çıkartılmasında yaptığı öncülük ve gerekse birlik ve alt birliklerin kurulması esnasında verdiği çok kapsamlı destek ve
katkıların muhataplarınca unutulmaması gerektiği inancıyla, tüm sivil toplum ve yarı kamu kuruluşu niteliğindeki örgütlerle diyaloğu geliştirmek en önemli temennilerimizdendir. Ayrıca bu bağlamda, uluslararası kurumlarla üst düzey ilişkiler geliştirmek ve devam ettirmek, bu sayede küresel değişimin ve gelişimin hazırlandığı mutfak çalışmalarında yer almak konusunda da kararlıyız.
Dergimizin bu sayısında da ilginizi çekeceğini umduğumuz konu ve röportajlara yer vermeye çalıştık. Konuklarımızdan
ilki, sektörümüze bugüne kadar yaptıkları çok önemli desteklerinden dolayı kendilerine daima şükran duyduğumuz Bakanımız Sayın Mehmet Mehdi Eker, diğer röportaj konuğumuz ise 27 yıl önce tohumculuk özel sektörünün önünü açarak tarihi bir atılım yapmasını sağlayan Bakanımız Sayın Hüsnü Doğan’dır. Röportajlar sadece tohumcular için değil tarım sektörünün diğer tüm mensuplarını da ilgilendiren oldukça önemli mesajlar içeriyor. Bu sayının “makale”sinde ise, tohumculuk sektörünün dinamiklerini ve önündeki engelleri objektif bir şekilde inceleyerek değerli sektör mensuplarının dikkatine sunmaya çalıştık. Ahde Vefa bölümünü, 22 Mart 2011 tarihinde aramızdan ayrılan TÜRKTED kurucularından ve tohumcuların duayenlerinden, saygıdeğer insan merhum Ahmet Gönen’in anısına ayırdık. Ocak ayında yapılan Tohumcular Çalıştayı’nda, Çayır Mera ve Yem Bitkileri grubunun çalışmalarından elde edilen
ve hem yem bitkileri üretimimizi hem de dar boğaz içinde olan hayvancılık sektörümüzü yakından ilgilendiren bulgu ve sonuçlar, bu sayımızın “gündem” bölümünde ele alınmıştır. Ayrıca, Çin tohumculuk sektöründe yaşanan gelişmeleri ve ülkemiz için de örnek alınacak yeni düzenlemeleri Dünya
Gündemi bölümünde sizlerle paylaştık. Ülkemiz tohumculuk sektörüyle benzer sorunları olan Çin
tohumculuğuna çeki düzen verilmesi için Çin Hükümetinin sektöre getirdiği yeni kural ve tedbirleri görmemiz gerektiğini biliyoruz. Çünkü aynı parçalanma ve küçülmeleri biz de ülkemizde yaşıyoruz ve bunun sonucunda da sektör olarak rekabet gücümüzü kaybetmek konusunda oldukça endişeliyiz.
Bu vesile ile 23 Nisan 1920’de TBMM’yi kurarak, ilelebet yaşamasını dilediğimiz
Cumhuriyet’imizin temellerini atan Ulu Önder Atatürk ve tüm arkadaşlarını bir
kez daha minnet ve şükranla hatırlayıp ulusumuzun Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramını kutluyorum. Ayrıca, yaptıkları bitki ıslahı ile tohumculuğumuzun
ve tarım sektörümüzün gelişimine katkıda bulunan tüm ıslahçılarımızın da 11
Mayıs Dünya Islahçılar Günü’nü kutlar, hepinize saygılar sunarım.
Ali ÖZBUĞDAY
TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı
14
içindekiler
6
TÜRKTED TOHUMCULAR ÇALIŞTAYI YAPILDI
Antalya’da 24-25 Ocak tarihlerinde gerçekleştirilen
Tohumcular Çalıştayı’nda Dernek üyelerinin
oluşturduğu Çalışma Grupları bir araya geldi.
10
RÖPORTAJ
14
MAKALE
18
6
TOHUM GÜNDEMİ
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI M. MEHDİ EKER
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi
Eker Tohum dergimizin ikinci sayısına konuk olarak
sorularımızı yanıtladı.
TOHUMCULUK SEKTÖRÜNÜN
DİNAMİKLERİ VE ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Özellikle son zamanlarda ülkemizde sayıları
astronomik bir hızla artan sözde tohum kuruluşları
genellikle “al-sat-devlet desteği al” yolunu tercih
ettiklerinden kalitatif anlamda bir ilerleme söz konusu
olmamaktadır.
RÖPORTAJ
YASAKLARI KALDIRAN BAKAN HÜSNÜ DOĞAN
Tohumda liberizasyon dönemi olarak anılan 1980’li
yılların tarım politikalarının mimarı Hüsnü Doğan
hem kendi dönemine hem günümüzün tarım
politikalarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
10
Nisan / 2011
22
24
26
HABER
28
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
30
TÜRKTED ÜYE LİSTESİ
HABER
ÜYELERDEN HABERLER
TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ
AHDE VEFA
AHMET GÖNEN
Antalya’nın ilk yerli tohum firmasını kuran
Ahmet Gönen, hem kendi firmasında hem de
TÜRKTED’de yaptığı çalışmalarla tohumculuk
sektörünün gelişmesine öncülük eden
isimlerden oldu.
HİBRİT TOHUM NEDİR? NE DEĞİLDİR?
İnsanlar doğayı gözlemleyerek sırrını çözmeye
başladıkları melezliğin çok önemli bir özellik
olduğunu fark ettiler ve 19. yy’da ağırlıklı olarak
Mendel’in çalışmaları sonrasında bu olguyu
kuramsallaştırdılar.
TÜRKTED üye firmalarının alfebetik listesi,
iletişim adresleri.
18
26
İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği
Sahibi Ali Özbuğday / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel Sekreteri
Editör Selda Başusta Yayına Hazırlayan Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hizmetleri
İletişim Güvenlik Cad. Güvenlik Apt. No:7/1 06540 Aşağı Ayrancı / ANKARA e-mail [email protected] Tel 0 312 419 00 32 Fax 0 312 419 00 32
Baskı Promat Basım Yayın San. Ve Tic. A.Ş
Sanayi Mah. 1673. Sok. No:34 Esenyurt / İSTANBUL Tel 0 212 622 63 63
Yayın Türü Yerel Süreli Yayın
dergisi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayınlanmaktadır.
Dergide yer alan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzin almaksızın, kaynak göstererek dahi yayınlanamaz, basılamaz, çoğaltılamaz.
KISA KISA
TÜRKTED 2011 Genel Kurulu Yapıldı
Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği’nin (TÜRKTED) 2011
Yılı Olağan Genel Kurulu 26 Şubat 2011 tarihinde Ankara King
Otel’de gerçekleştirildi. Genel Kurul’da toplam 8 madde için Tüzük değişikliği ile ilgili yapılan görüşmeleri takiben değiştirilmesi teklif edilen maddeler tek tek oylanarak oy birliği ile kabul edildi. Daha sonra da tüm değişiklikler toplu halde oylanarak
TÜRKTED Tüzüğü oy birliğiyle değiştirildi.
Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu üyelikleri için yapılan seçim
sonucunda; Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Ali Özbuğday, Başkan Yardımcılıklarına Fahri Harmanşah ve Burak Gönen, Sayman Üyeliğe Duygu Ulusoy Akkaşoğlu, Yönetim Kurulu’nun diğer Üyeliklerine de İ. Hamit Esin, Argun Şahin ve Dr. Ahmet Engin seçildiler. Denetleme Kurulu Üyeliklerine ise; Dr. Salim Erbaş, Ayhan Atalay ve Mustafa Ulusoy seçildi. Yönetim Kurulu yedek üyeliklerine; Dr. Ali Fehmi Soygeniş, Coşkun Zeydan, Abdullah Nogay, Ersin Arısoy, Mete Şölen, Mehmet Yaltır ve Mert Macit, Denetleme Kurulu yedek üyeliklerine ise Kerim Zeydan,
Yusuf Yormazoğlu ve Tuna Saygan seçildi. Dernek’in yıllık üyelik aidat miktarında bir değişiklik yapılmadı.
ISF Sürdürülebilir Tarım Komitesi Toplandı
2. Biyoteknoloji Eğitimi Mayıs’ta
Derneğimiz adına ISF Sürdürü-
TÜRKTED ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştır-
lebilir Tarım ve Islahçılar Ko-
ma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merke-
mitesi üyesi olan Fulya Batur,
zi (MAM), Genetik Mühendisliği ve Biyoteknoloji Ensti-
söz konusu komitelerin 28 Şubat
tüsü (GMBE) tarafından ortaklaşa düzenlenen temel ko-
- 01 Mart 2011 tarihlerinde ABD
nulara yönelik ileri düzeyde ve uygulamalı olarak ger-
Florida Eyaleti Tampa şehrinde
çekleştirilecek “2. Biyoteknoloji Eğitimi” 2 ve 6 Mayıs
gerçekleştirilen
2011 tarihlerinde Marmara Araştırma Merkezi’nin Geb-
toplantılarına
katıldı.
ze Kampüsü’nde düzenlenecek. Birincisine göre daha kapsamlı planlanan bu eğitimde; Bitki Genomu ve Karşılaş-
Toplantıda fikri mülkiyet hakları konusunda şu konularda gö-
tırmalı Genom Analizleri (DNA dizileme), Genetik/Fizik-
rüş birliğine varıldı:
sel Haritalama, Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PZR), Real-
- Çiftçi istisnası ve esastan türetilmiş kavramlarının yenilenmiş
Time Polimeraz Zincir Reaksiyonu Teknolojisi ve Uygu-
anlayışı,
- Patent şeffaflığı, patent koruması olmayan kaynaklara
serbest erişimin sağlanması,
- Patentlenmiş genetik özelliklere kolaylaştırılmış
erişimin sağlanması,
lama Alanları, Genetik Markörler ve Ziraatte Kullanım
Alanları, Proteomik, Kapiller Elektroforez, Temelli Kantitatif Çoklu (Multipleks) Gen Anlatım Analizleri, Primer
Dizaynı gibi konuların yanı sıra Genomik DNA İzolasyonu,
Genomik DNA’nın restriksiyon enzimle kesimi, DNA Par-
- Genetik kaynaklara erişimin her daim hukuka uygun olması,
makizi (Markör) Uygulamaları, Fragment Analizi, Protein
- Yapılan ilk çaprazlamaların ıslah olarak kabul edilmesi,
izolasyonu ve DNA Dizi Analizi gibi konularda da uygula-
- Biyoteknolojik özellikler için yönetim ve vekil harçlık
malı eğitim verilecek.
ilkelerinin tanımlanması gerektiği,
I. Biyoteknoloji Eğitimi 07-09 Mart tarihlerinde Gebze’de
- Islah ile pazarlama arasındaki sınırın çizilmesi gerektiği,
gerçekleştirilmişti. Söz konusu eğitime 18 uzman katıldı,
- UPOV ıslahçı hakları kapsamına girmeyen tüm
eğitim sonunda katılımcılardan alınan geri bildirimler ışı-
faaliyetlerin ticari işlem olarak kabul görmesi.
ğında yapılan değerlendirmeden, başarıyla tamamlanan
kursun oldukça faydalı ve verimli geçtiği anlaşıldı.
Nisan 2011
5
GÜNDEM
TÜRKTED Tohumcular
Çalıştayı Yapıldı
Antalya’da 24-25 Ocak tarihlerinde gerçekleştirilen Tohumcular Çalıştayı’nda Dernek üyelerinin
oluşturduğu Çalışma Grupları bir araya gelerek çalışma raporlarını Çalıştay katılımcılarına sundu.
Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Çalışma Grubu acil önlemler alınması için uyarılarda bulundu.
T
ohumculuk sektöründe yaşanan
gelişmeleri
değerlendirmek,
karşılaşılan sorunlara ortak çözümler üretebilmek ve dünyada tohumculuk alanında meydana gelen değişim,
gelişim ve yeni eğilimlerin analiz edilerek sektörümüzün yol haritasını gözden
geçirmek amacıyla, TÜRKTED Tohumcular Çalıştayı 24 – 25 Ocak 2011 tarihlerinde Antalya Club Hotel Sera’da gerçekleştirildi. Çalıştay’ın açılış bölümünde TÜRKTED Başkanı Ali Özbuğday
yaptığı sunumda, tarımın “yazılım”ının
tohum olduğunu belirterek, üreticilerin daha az girdi maliyetiyle daha fazla
üretim yapmak zorunda olduğunu vurguladı. Özbuğday, tohumculuk sektörünün gelişim sürecinden bahsederken,
6
tohumluk üreticilerinin artık “al - sat”
ve “lisans al - üret - sat” işinden, “ıslah et - üret - sat” sürecine hatta “teknoloji üret - ıslah et - lisans sat” sürecine
geçmek zorunda olduğunu belirtti. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nı temsilen
Çalıştay’a katılan Tarımsal Üretim ve
Geliştirme Genel Müdürlüğü Tohumculuk Dairesi Başkanı Ali Metin Kaycıoğlu da konuşmasında, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Tohumculuk Kanunu’nda değişikliklerin hızlı şekilde yapılması gerektiğini, bu konuda
hazırlıkların tamamlandığını söyledi.
Kaycıoğlu, TÜRKTED’in de bu konuda
önerilerini beklediklerini kaydetti. Tohumculuk sektörünün basında olumsuz
şekilde yer aldığını anlatan Kaycıoğlu,
sektörün kendini basına ve kamuoyuna
tanıtması gerektiğini bildirdi. Basındaki yayınların sektörün moralini bozduğunu vurgulayan Kaycıoğlu, sözlerini
şöyle tamamladı: “Tohumculuk sektörü
basınla buluşmalı. Basını tohumculuk
konusunda bilgilendirmeliyiz. Halkımızın tohumcuların ne yaptığını bilmesi
lazım. Türkiye artık tohumculukta dünyada çekim merkezi oluyor. Tohumculuk sektörü elbette desteklenmeli. Bakanlık olarak bu sektörü zaten destekliyoruz. Destek çeşitleri artırılabilir. Tohumculuk sektörünü destekleyeceğiz.
Sektörle ilgili KDV oranlarının düşürülmesi konusunda da çalışmalar var. Maliye Bakanlığı ile bu konuda görüşmeler sürüyor.” Açılış konuşmalarının ardından, tarım ve tohumculuk sektörüne
uzun yıllar verdiği desteklerinden dolayı TÜRKTED’in bir önceki Genel Sekreteri Ayhan Elçi’ye Başkan Ali Özbuğday ile Hazera Tohumculuk Şirketi tarafından ayrı ayrı plaket verildi.
Çalıştay’ın birinci günü sabah oturumu, TÜRKTED Genel Sekreteri Dr.
Müfit Engiz’in “Tohumculuk Endüstrisinde Küresel Gelişmeler – Hindistan Örneği” konulu sunusunun ardından TÜRKTED’i temsilen ISF (Uluslararası Tohumculuk Federasyonu) Yönetim Kurulu Üyesi olan Hamdi Çiftçiler tarafından “ISF’teki Gelişmeler”
başlıklı sunu ile TÜRKTED Yönetim
Kurulu Üyesi Argun Şahin’in “Ar-Ge;
Önemli mi? Neden?” konulu sunumuyla tamamlandı. Çalıştay’ın ikinci gününde, TÜRKTED üyelerinden oluşturu-
Ali Metin Kaycıoğlu
Ali Özbuğday
lan “Hububat ve Yemeklik Dane Baklagiller”, “Çayır, Mera ve Yem Bitkileri”,
“Endüstri Bitkileri ve Sebze Tohumluk”
çalışma grupları ayrı salonlarda toplanarak, “2010 Pazar Değerlendirmesi –
2011 Pazar Projeksiyonu”, “Ar–Ge ve
Eğitim İhtiyaçları” ile “Mevzuat ve Politika Uygulamalarında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri” ana başlıkları altında çalışma raporlarını hazırlayarak Çalıştay katılımcılarına sundular.
Tohum dergisinin bu sayısında da, ülkemiz açısından tehlike çanlarının çaldığı çayır, mera, yem bitkileri tohumluklarının üretim ve tedariği ile bunun hayvancılık sektörü üzerine etkilerinin ele
alındığı çalışma grubu raporunun geniş
bir özetine öncelik verildi. Diğer çalışma grup raporları da önümüzdeki sayılarda okuyuculara sunulacak.
Çayır Mera ve Yem
Bitkisi Tohumları Sektör
Değerlendirmesi
Çayır Mera ve Yem Bitkisi (ÇMYB) tohumculuğunun değerlendirmesinde, bu
sektörün hayvancılık ile olan yakın ilişkisi ve iki sektörün birbirine olan etkisi ön plana çıktı. ÇMYB tohumları değerlendirmesinin ilk bölümünde yıllara
göre üretim, ithalat ve ihracat rakamları üzerinden gidildi. Tablo 1’de görüldüğü üzere ÇMYB tohumlarının üretimi
konusunda öncelikli olarak yonca, korunga, fiğ ve çim tohumu üretimi göze
çarpıyor.
Tabloda tüm türlere ait üretimlerin
2009–2010 yılları arasında düşüşe geçtiği görülüyor. 2003–2007 yılları arasında yukarıda belirtilen dört türde yakalanan tohumluk üretimindeki yükse-
Nisan 2011
liş trendinin kaybedilmekte olduğu görülüyor. Bu düşüşün sebeplerinden
biri 2008 yılının sonunda meydana gelen küresel ekonomik krizdir. Fakat bu
kriz tek başına ÇMYB tohumluklarının
üretimindeki düşüşü açıklamakta yetersiz kalıyor. Özellikle yem bitkisi tohumları için piyasayı dengeleyici unsurlar
eksik olduğundan arz-talep dengelerindeki olağanüstü artış veya düşüşler istikrarlı üretimin önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Bu yüzden dalgalı bir
üretim eğiliminden söz edilebilir. Korungada ise ek olarak kök boğazı çürüklüğüne sebep olan bir zararlının üretimi çok kötü yönde etkilediği belirtildi.
Söz konusu ÇMYB tohumları olduğunda
2009 ithalat rakamlarının 2008 rakamlarından daha düşük gerçekleştiği görülüyor. Bu düşüş temel olarak iç talebin azalmasından kaynaklanıyor. Tablo
2’deki rakamlar ithalat ve ihracat arasındaki açık ara farkı gösteriyor. İhracat rakamını arttırmak için kendi ıslahımızdan elde edeceğimiz dünya standartlarında rekabet edebilecek ürünlere ve bu ürünleri yine dünya pazarında rekabet edebilir kılacak bir üretim
programına ihtiyacımız var. Bu önemli iki konudan birincisi olan ıslahın önemi TÜBİTAK destekli Ar-Ge projeleri ile gün yüzüne çıkmaya başladı. İkinci önemli konu olan üretimde ise iyi niyetli çabalar olsa da henüz bir istikrardan söz etmek mümkün değil. Örneğin
çim ve çayır otu üretimi, 2007’de şimdiye kadarki en yüksek nokta olan 799
tonu gördükten sonra hızla düşüşe geçti. Oysa 2007 yılına kadar üretim rakamları yıldan yıla artış göstererek devam etti. Tohumculuğun gelişim süreçleri bağlamında, sektörümüzdeki bazı
firmalar “ıslah et + üret + sat” seviyesinde olmalarına rağmen yerel ve uluslararası ekonomik durum ile bazı pazar
koşulları, firmaları “al + sat”a doğru itmeye çalışıyor.
Yem bitkilerinde ihracat rakamları çim
ve çayır otu tohumlarına nazaran biraz
daha yüksek fakat istenilen seviyede
değil. Türkiye yem bitkileri konusunda ithalat ve üretim bir araya geldiğinde dahi kendi ihtiyacını karşılayamıyor.
Türkiye’nin hayvan varlığına göre yıllık
40 ila 50 milyon ton kaliteli kaba yem
ihtiyacı olduğu biliniyor. Bunun yaklaşık 35 milyon tonu çayır-mera, yem bitkileri ekilişleri, silaj ve bahçe içi otlaklarla karşılanırken geri kalan kısmı
sap-saman, anız artıkları ile kapatılmaya çalışılıyor. Sonuç olarak hayvancılıkta maliyetlerin yüzde 60-70’ini oluşturan yem giderlerinde ağırlığı fabrika
yemi ve saman oluştururken, kullanılan
miktar çok az olduğu için, kaliteli kaba
yem bitkileri maliyeti düşürücü etkisini
gösteremiyor.
Hayvancılık Sektöründeki Krizin Derinleşmesi ve Kaliteli Kaba Yem Kullanımı Arasındaki İlişki
2010 yılının gündemi ağırlıklı olarak
hayvancılık sektöründe yaşanan krizdi.
Yem bitkileri sektörü ile olan doğal bağlantısından dolayı, kriz sektörümüz tarafından da yakından takip edildi. Hayvancılıkla ilgili krizin bu denli derinleşmesinin ana nedenlerinden bir tanesinin, nitelik ve nicelik olarak kaba yem
ihtiyacını ülke olarak karşılayamamamız olduğu söylenebilir.
Yonca, korunga, fiğ, sorghum-sudanotu,
mısır silajı, buğdaygil/baklagil yem bitkileri, yem şalgamı ve yem pancarı-
7
GÜNDEM
Tablo 1. Tohumluk Üretim, İthalat ve İhracat Rakamları (ton)
ÜRÜN
YONCA
KORUNGA
FİĞ - MACAR FİĞ
SORGHUM
SUDAN OTU
SORGHUM
SUDAN OTU
YEMLİK PANCAR
ÇİM VE
ÇAYIR OTU
YEM ŞALGAMI
YIL
ÜRETİM
İTHALAT
İHRACAT
2008
517
935
248
2009
864
314
385
2010
555
200
-
2008
698
200
60
2009
22
-
-
2010
15
-
-
2008
2.024
101
67
2009
1.057
10
50
2010
396
-
-
2008
5
100
-
2009
-
752
-
2010
-
250
-
2008
-
21
6
2009
263
60
30
2010
-
-
-
2008
-
-
75
2009
-
-
-
2010
-
-
-
2008
8
16
-
2009
18
8
10
2010
10
-
-
2008
454
4.185
317
2009
50
3.216
174
2010
-
2700
50
2008
-
47
-
2009
1
20
174
2010
-
30
50
KAYNAK : TKB (2010 Yılı değerleri firma tahminidir)
8
nı kapsayan kaliteli kaba yem, hayvancılığın gelişmiş olduğu ülkelerde sektörün güvenlik ağı, bir nevi
sigortası olarak kullanılır. Bunun sebebini hayvanların günlük yaşam ihtiyacı ve 10 kg’a kadar süt veriminin sadece kaliteli yem ile karşılanabilir olması olarak açıklanabilir. Bu da kriz dönemlerinde işletmelerin kendi ürettikleri kaba yeme ağırlık vererek maliyet kontrolü sağlamalarına yardımcı olur. Fakat ülkemizde kendi kaliteli kaba yem ihtiyacını eken,
üreten işletme sayısı azdır. Ülkemizde yem bitkileri
ekiliş alanı toplam ekilebilir alanların yaklaşık yüzde 7’sini oluşturuyor. Son yıllarda ekilen alanlar içerisinde yem bitkilerinin oranının artmasına rağmen
hâlâ tarımı gelişmiş ülkelerin sahip olduğu oranlardan oldukça düşük seviyelerde. Bu durum ülkemizde yem bitkilerinin öneminin tam olarak anlaşılamamasından kaynaklanıyor. Sap ve saman ile ot ihtiyacının karşılanabileceğine dair yanlış bir besi anlayışı mevcut. Besleme ve doyurma arasındaki fark çiftçilerce anlaşıldıkça, yem bitkilerine verdikleri önem
de artıyor. Çiftçiler bu farkı en çok verim rakamlarından realize edebiliyorlar. Yem bitkilerinin kullanımını artırdıkça hayvansal ürün miktarı ve kalitesi de
artıyor. Bu doğru orantıyı ülkeler arası verim karşılaştırması tablosunda görebiliriz. Tablo 3’teki rakamlar FAO’dan alınmış bilgilerden oluşmaktaysa da sığır karkas ağırlığı konusunda Türkiye’nin 155 kg’lık
ortalaması hayvancılık sektörü ile iç içe olan kişilerce
bir miktar düşük bulunuyor, bu rakamın 200-230 kg
olarak ele alınmasının daha gerçekçi olacağı düşünülüyor. Yine de 308 kg ile 200 kg arasındaki verim farkı
oldukça etkileyici. Hayvan cinsi kadar beslenmenin
de verimdeki etkisini vurgulamak gerekir. İlgili birçok platformda üzerinde durulduğu üzere kaynaklar
kıtlaştıkça verim daha da ön plana çıkıyor. Bu yüzden
hayvan varlığını arttırmak kadar birimden alınacak
verimi arttırmak da önemli. Hayvansal ürünlerde ise
kaliteli kaba yem kullanımın arttırılması verim artışı
için en etkin çözümdür. Tabiatıyla üretim ve verimden bahsederken tüketimin ne doğrultuda seyredeceği büyük önem arz ediyor. Her ne kadar bazı 2009 ve-
Yem Bitkileri Ekim Alanlarının
Tarla Arazisi İçindeki Oranı (FAO)
Almanya
Fransa
Tablo 2. İthalat / İhracat Miktarı ve Parasal Değeri
Ürün
Yem Bitkileri
(Toplam)
Hollanda
Türkiye
Çim ve
Çayır Otu
(Toplam)
rilerine göre ülkemizdeki et tüketiminin kişi başı 12 kilograma kadar düştüğü ifade ediliyorsa da bu arz talep dengesizliğinin sebep olduğu aşırı fiyat artışından kaynaklanıyor ve temennimiz
alınacak önlemlerle en kısa sürede normal seviyelerine ulaşması. Diğer taraftan gelişmekte olan ülkelerdeki eğilim,
gelir artışı ile birlikte et tüketiminin
de artması yönünde seyrediyor. Çin ve
Brezilya bu ülkelere örnek olarak gösterilebilir. Et tüketiminin yüksek olduğu
ABD veya Avrupa ülkelerinde tüketimi
etkileyen temel sebeplerden bir tanesinin et fiyatlarının ulaşılabilir olmasının
yanında, gelirin artması ile tüketim alışkanlığının da et tüketimi lehine değiştiği uzmanlarca belirtiliyor.
Aşağıdaki
grafiğe
baktığımızda
Türkiye’nin et tüketimi konusunda büyüme kapasitesi öncelikle gelişmekte olan ülkelerin seviyesi olan 30-35 kg,
daha sonra ise dünya ortalaması olan
45 kg olarak saptanabilir. Kişi başına yıllık et tüketimi Avustralya’da 142
kg, ABD’de 125 kg, Almanya’da 82 kg,
İngiltere’de 80 kg’dır. Kuşkusuz bu tü-
Dünyada kişi başına et tüketimi
(kg/kişi/yıl) Kaynak: FAO
Afrika
Dünya
Latin Amerika
Gelişmiş Ülkeler
Kuzey Amerika
Nisan 2011
İthalat
(ton)
Değer
($)
İhracat
(ton)
Değer
($)
2008
1.420
4.229.000
456
989.000
2009
1.345
2.810.000
481
1.476.000
2008
4.185
11.616.000
317
635.000
2009
3.216
7.191.000
174
1.094.000
ketimde en temel sebep Avrupalı ve
ABD’li tüketiciler için et fiyatlarının
ulaşılabilir olmasıdır. Türkiye’nin önümüzdeki 20 yıl içinde hayvansal ürünlerin potansiyel pazarlarından biri olacağı kesindir. Ama asıl soru aynı zamanda tedarikçisi de olabilecek midir? Buna
şimdi karar vermeli ve istikrarlı politikalarla yolumuzu çizmeliyiz. Bu gerçeklerin ışığı altında, ÇMYB Tohumları Çalışma Grubu’nun 2011 sektör değerlendirmesi de kaliteli kaba yem bitkileri
ve hayvancılık üzerine yoğunlaşmıştır.
Şüphesiz ki yem maliyetlerinin düşürülmesi ve verimin arttırılması hayvancılık sektörü için esastır. Bu yüzden kaliteli kaba yem üretiminin ve tüketimin
2011 yılından itibaren artırılması gerekiyor. Ayrıca hayvan sayısının azalması ile hayvan sağlığı ve verim ön plana
çıktı. Verimi arttırmak ve hayvan sağlığını korumak için kaliteli kaba yem üretiminin ve ekiminin yonca, korunga, fiğ
dışındaki yem bitkilerini dışarıda bırakmadan buğdaygil ve baklagil yem bitkilerinin bir bütün olarak desteklenmesi gerekir. Yonca, korunga ve fiğ dışın-
daki tüm yem bitkilerinin tohumluklarına uygulanan KDV oranı yüzde 18. Fakat bu ürünlerin kullanımının lüks kullanıma girmediği konusunda Bakanlıklarımız nezdinde yürütülen olumlu gelişmeler mevcut. 2011 yılının başka bir
gündem maddesi de yem bitkilerinde fiyat istikrarı oluşturmak adına yapılacak çalışmalar olmalı diye düşünülüyor.
Bunun için hayvancılık ve yem bitkileri sektörleri bir araya gelerek ortak bir
çalışma gerçekleştirebilir. Bunlara ek
olarak yem bitkileri ekilişlerinin ekim
alanları içindeki yüzdelik oranını nasıl
arttıracağımıza dair fikir alışverişinde
bulunmak için özel kuruluşlar, STK’lar,
birlikler ve ilgili Bakanlıklar bir araya
gelerek önemli çalışmalar başlatabilirler. TÜRKTED bu bağlamda öncülük
etmek amacıyla yılın ilk yarısında bir
girişimde bulunmayı planlıyor.
Son olarak, ürünlerin kayıt altına alınması ile ilgili sorunların ivedilikle giderilmesi aksi halde bazı yem bitkilerinin
2011’den itibaren Türkiye’ye giremeyeceği sektör mensupları tarafından ısrarla ifade edildi.
Tablo 3. Ülkeler Arası Verim Karşılaştırması
ÜLKE
Asya
Gelişmekte olan ülkeler
Yıl
SIĞIR KARKAS
AĞIRLIĞI (KG)
KOYUN KARKAS
AĞIRLIĞI (KG)
İNEK SÜT VERİMİ
(L/LAKTASYON)
Almanya
308
21
6281
Fransa
284
17
6043
Hollanda
206
27
7296
Türkiye
155
16
1669
9
RÖPORTAJ
Tarım ve Köyişleri Bakanı M. Mehdi Eker:
Tarımsal Ekonomimizi
İyi Bir Gelecek Bekliyor
Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehmet Mehdi Eker Tohum dergimizin ikinci sayısına konuk
olarak sorularımızı yanıtladı. Güncel tarımsal sorunlarla ve kamuoyundaki tartışmalarla ilgili
değerlendirmelerde bulanan Mehdi Eker, “Çalışmalar başarıyla devam ettiği sürece, dünyanın 8.
büyük tarımsal ekonomisi olan Türkiye, eminim çok daha ön sıralarda yer alacak. Türkiye’mizi
tarımsal ürün anlamında da tarımsal ekonomi anlamında da iyi bir gelecek beklemektedir” diyor.
Türkiye’de üretici profilini nasıl yorumlamaktasınız? Görev süreniz boyunca üreticilerin değişim ve gelişimini gözlemleyebildiniz mi?
İnsanın hayatını sürdürebilmesi için
gereksinim duyacağı unsurları içinde
barındırması açısından fonksiyonel bir
sektör olan tarım, günümüzde kırsalda
yaşayan nüfusun geçimini sağlamanın
ötesinde bir öneme sahiptir. Nüfus artışı, sanayileşmeyle çevre sorunlarının
artması, doğal kaynakların hızla azalması, iklim değişiklikleri gibi birbirini
zincirleme etkileyen değişiklikler, ülkemizde tarımı “kendi halinde bir sektör”
olma görüntüsünden piyasayı etkileyebilen, aktif ve stratejik bir boyuta taşımıştır.
Dolayısıyla tarım, günümüzde sınır-
10
lar ötesi bir nitelik kazanmış olup, üretimde kendi kendine yetmenin ötesinde,
dünyanın geri kalanı için üretim ve pazarlama yaklaşımı öne çıktı. Ülkeler; iklim, ürün çeşitliliği, gen zenginliği gibi
sahip oldukları avantajlarını ekonomik
ve milli değer haline getirme çabasına
girdi. Bu süreçte tarım, sadece toprakta
ve pazardaki süreçler ve araçlarla yönetilemeyecek kadar büyük ve önemli
bir sektör haline geldi. Tarımın yönetimi; bu yeni yaklaşım ve kavramlar ile
bu kavramların gerektirdiği zihniyet,
bu zihniyeti yaşatacak ve geliştirecek
bir yönetim biçimi, bu yönetim biçimini güvence altına alacak politika ve organizasyonlar ile mümkündür.
Türkiye’de uzun yıllar yapısal değişim
ve dönüşüm yaklaşımlarından uzak kalan tarım sektöründe, Hükümetimiz döneminde temelleri atılan çalışmalar ile
sektörün gelişmesi, güçlenmesi ve dünyada söz sahibi bir noktaya gelmesine
yönelik stratejiler ve uzun soluklu politikalar ortaya konuldu. Üreticimizin
maliyetlerini azaltarak, büyük çaplı ta-
rımsal yatırım yapabilme gücünü kazanması için kredi ve desteklemelere
özellikle önem verdik. Tüm paydaşlarla
ortak akıl çerçevesinde belirlenen gerçekçi hedef ve projelerin hayata geçirilmesi ile birlikte tarım sektörü yeniden
cazibe kazandı.
Bu noktada ülkemizin tarımsal çehresi
değişmektedir, çalışmalarımız sonuçlarını verdikçe daha da değişecektir. Tabii ki bu sürecin ana unsuru üreticimiz.
Üretici de bu süreçte değişiyor. Dünyadaki tarımsal gelişmelerden haberdar oluyor. Tarım artık, geleceği olan
ve ticari anlamda yatırım yapılabilecek
bir sektör. Bunun farkında olan üretici,
ucuz sermaye, hemen her alanda sağlanan destekleme, teşvik ve bilgi desteği
gibi imkanlardan faydalanmaya başladı.
Sizce Türkiye’nin tarımsal alandaki
en önemli sorunları nelerdir? Bakanlığınız süresince birçok önemli çalışmayı hayata geçirdiğinizi de biliyoruz.
Ancak sizin ifade etmenizi istesek; ta-
rımsal alandaki sorunların giderilmesi
için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?
Türkiye, güçlü ekonomik yapısı, üstün
girişimcilik kapasitesi ve zengin tarihi geçmişi ile özellikle bulunduğumuz
coğrafyada örnek bir ülke konumundadır. Tarım sektörü bu çerçevede, gerek
iktisadi potansiyeli gerekse sosyal niteliği itibariyle ön plana çıkmakta ve
önemli bir sektör olma niteliğini sürdürmektedir.
Tarımın milli gelir içerisindeki payı
gittikçe azalmakla birlikte, halen yüzde 8,3 civarında seyretmekte ve çalışan
nüfusumuzun yaklaşık üçte biri bu sektörde istihdam edilmektedir.
Bakanlığımız tarafından desteklenen
ürünlerin ekilmesi için çiftçiler bilinçlendirilmekte, eğitilmekte ve bu şekilde
tarımsal kârlılık artırılmaya çalışılmakta ve tarımsal istihdamda nitelikli insan
sayısı artarak daha modern bir tarımsal
yapı oluşturulmaktadır.
Tarımsal alandaki sorunları; sanayi
sektörünün hammadde ihtiyacının karşılanması, çok parçalı arazi yapısının
Nisan 2011
birleştirilmesi, tarımsal girdi fiyatlarının düşürülmesi şeklinde özetlemek
mümkündür. Yapılan çalışmalar ile:
- Ülkemiz son yıllarda 1.500 üzerinde
farklı tarım ve işlenmiş gıda ürününü
177 ülkeye ihraç etmektedir.
- 2002 yılında 1.8 milyar TL olan destek bütçesi, 2010 yılında 3 kat artırılarak 5.9 milyar TL’ye çıkarılmıştır.
- 2003-2010 döneminde üreticiye ödenen toplam destek tutarı ise 36.6 milyar TL’dir. Bu desteklerle üretim maliyetlerinin önemli bir kısmı karşılanmaktadır.
Bakanlığımızca ilk kez hububat, baklagil, mazot ve kimyevi gübre, toprak analizi, organik tarım, sertifikalı fidan ve
sertifikalı tohumluk kullanımı, Ar-Ge,
kuraklık, tarım sigortası, kırsal kalkınma yatırımlarına yüzde 50 hibe ve sulamaya 0 faizli kredi destekleri verilmiştir.
Belirtilen desteklemeler ile üretimde
kalite ve verimliliğin artırılması yanında ürünlerin pazar değerinin artırılması, kayıtlı üretimin teşvik edilmesi, üre-
tici gelirinin yükseltilmesi ve yapısal
değişimin sağlanması hedeflenmiştir.
- Buğday üretimimiz, son 10 yıldır ortalama 20 milyon ton civarındadır.
- 2002-2009 döneminde, çeltik üretimimiz yüzde 108’lik artışla, 360 bin tondan 860 bin tona yükselmiş olup, çeltik
ve pirinç ithalatımız yüzde 47 oranında
azalmıştır.
- Türkiye, kırmızı mercimekte net ihracatçı konumundadır. 2002-2010 döneminde yüzde 120’nin üzerinde olan kendine yeterlilik oranı, sadece 2008 yılında Güneydoğu Anadolu’daki kuraklık
nedeniyle bir miktar gerilemiştir. 2010
yılı üretimi ise 422 bin ton’a ulaşmıştır.
- 2002 yılında 39 milyon ton olan yaş
meyve ve sebze üretimimiz 2010 yılında
43.3 milyon tona yükselmiştir.
- Sertifikalı Fidan Desteklemesi 2005
yılında başlatılarak, son 5 yılda 43 bin
üreticiye 205 milyon TL destek verilerek, yaklaşık olarak 1.1 milyon da alanda yeni meyve bahçesi tesis edilmiştir.
- Zeytin ağacı sayısı 2002 yılında 99 milyon adet iken, yapılan teşviklerle 2010
11
RÖPORTAJ
yılında 153 milyon adede ulaşmıştır. Zeytinyağı üretimi ise 70
bin ton’dan 160 bin ton’a ulaşmıştır.
- Basınçlı sulama sistemlerinin
uygulanmasında yüzde 0 faizli
indirimli kredi uygulaması başlatılmıştır.
- Meyve ve sebze yetiştiriciliğinde 8,5 TL/da mazot ve gübre desteği verilmektedir.
- Toprak analizinde 2,5 TL/da
destekleme yapılmaktadır.
Yapılan bu çalışmalarla sorunların büyük bir kısmı bertaraf edilmiştir.
Son günlerin popüler konularından biri de tohumda dışa bağımlılık tartışması. Peki Türkiye
gerçekten iddia edildiği gibi tohumda dışa bağımlı mı?
Tohumculuk Yasası ve Islahçı Hakları Yasası’ndan sonra tohumculuk alanındaki çalışmalar
hızlanmıştır. Ülkemizde, özellikle tarla bitkilerinde yurt içi tarımsal üretimimizi karşılayacak
kadar sertifikalı tohumluk üretimimiz mevcuttur. Uygulanmakta olan politikalar ve üretim ve kullanım desteklemelerinin etkisi ile tohumluk üretimleri 2002 yılında toplam 145
bin ton iken, biz göreve geldikten sonra
yaptığımız düzenlemelerle sektör varlığını buldu. Tohumluk üretimi yüzde 243
artışla 2010 yılında 498 bin tona ulaşmıştır. Bu rakam yüzde 240’lık bir artışa tekabül ediyor. İthalat aynı dönemde
yüzde 111’lik bir artış gösterirken, ihracat yüzde 265 artış göstermiştir.
Türkiye’de üretilen tohum miktarı son 9
yılda buğdayda yüzde 294, arpada yüzde 686, çeltikte yüzde 327, mısırda yüzde 122, ayçiçeğinde yüzde 159, sebzede yüzde 100 artmıştır. Sebze tohumunda 2002’de yüzde 10 olan yerli tohumluk payı son yıllarda yüzde 35-40’lara
ulaşmıştır. Bu oranın 2013’te yüzde 5560’lara ulaştırılması hedeflenmektedir.
80 milyon dolarlık tohum ihracatının gerçekleştiren ülkemizde tohum-
12
tışı tarım ve tarımla ilgili her şeyi
çok önemli hale getirmiştir. Bakanlığımız da görev alanı itibarıyla üreticiler kadar tüketicileri de koruma, sorunlarını çözme,
gerekli tedbirleri alma noktasında çok kritik bir noktada. Hem
üreticinin hem tüketicinin yanında olabilmek, çok hassas denge
kurmayı gerektiriyor. İnsanın besin kaynağı olarak görev alanımızı hayvan ve bitki ile bunlardan
elde edilen ürünler oluşturduğu için, kontrol edemediğiniz ve
beklemediğiniz zararlarla karşı
karşıya kalabiliyorsunuz. Bu nedenle yanlış anlaşılmak değil de
yanlış anlatılmak diyebiliriz. Zaman zaman çeşitli spekülasyonlarla karşılaşıyoruz.
da dışa bağımlı olmamız söz konusu
olamaz. Tohumluk üretimimiz artmıştır, yerli tohumlar geliştirilmiştir ancak Türkiye’nin ihtiyaçlarını yerli olarak giderse dahi ticaret açısından ithalatını da belli seviyelerde serbest bırakmak zorundayız. Tohumculukta kendiniz de üretip, geliştirir, rekabet edersiniz ama dünyanın başka yerlerinde üretilen tohumlukları da alırsınız.
Türkiye’nin belki de en kritik ve stratejik bakanlığını sürdürmektesiniz.
Tüm tartışmaları bir kenara bırakırsak zaman zaman yanlış anlaşıldığınızı
düşündüğünüz oluyor mu?
Sorunuzda da belirttiğiniz gibi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, gerçekten
en kritik ve stratejik bakanlık diyebiliriz. Son yıllarda dünyada yaşanan doğal ve çevresel değişimler, küresel ısınma, ekonomik dalgalanmalar, nüfus ar-
GDO konusunda yapılan tartışmaların Türkiye’yi biyoteknoloji konusunda geri bıraktırdığını
düşünüyor musunuz?
GDO konusunda bilimsel çerçevede
yapılan
tartışmaların Türkiye’ye fayda sağlayacağı aşikâr. Bu tartışmaların
Türkiye’yi biyoteknoloji konusunda geride bıraktığı düşünmüyoruz.
Ancak yazılı ve görsel medyada yer
alan bazı haber ve yayınların bilimsel
gerçeklikten uzak olması, kamuoyunda
olumsuz etkiler yaratmaktadır. Söz konusu haberler bilgi kirliliği yaratmakta, insanımızda korku ve paniğe yol açmaktadır. İnsanları tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye yöneltmekte, bu tür
bir bilgi kirliliği ticari anlamda da haksız rekabetin önünü açmakta.
Bu doğrultuda tüketicilerin, yetkili kişi
ve kuruluşların görüşlerine önem vermesi ve medyada yer alan her habere
doğru haber gözüyle bakmamaları gerekir.
Tohum sektörü için nasıl bir gelecek
vizyonu öngörmektesiniz?
Bakanlığımızın tohumculuktaki temel
politikası, topraklarımıza ekilen tüm tohumlukların sertifikalı olması ve ülke-
mizin biyoçeşitlilik zenginliğinin kullanılması ile birlikte ülkemizin dünya tohum ticaretinde de ön saflarda yer almasıdır. Bu bağlamda;
1- Uluslararası tohumculuk sektöründe
söz sahibi olunması,
2- Bölge ülkelerinin liderliğini götürebilecek kapasite ve birikime ulaşılması,
3- Ülkemizin tohumculukta bir üretim
üssü haline getirilmesi
4- Sertifikalı tohumluk ihtiyacının iç
üretimle karşılanması,
5- Özel sektör üretiminin artırılması ve
kamu yükünün hafifletilmesi,
6- Sertifikalı tohumlukta, ihracat ve ithalat dengesinin ülkemiz lehine çevrilmesini, hedeflemekteyiz.
Türkiye’yi tarımsal ürünler anlamında
nasıl bir gelecek beklemekte?
Bilindiği üzere Türkiye, dört mevsimin
yaşandığı, çok çeşitli iklim özelliklerine sahip ve tarımın sosyo-ekonomik yaşamda önemli ağırlığı olduğu ülkelerden biridir.
Diğer yandan, bugün tüm dünyada tanımlanmış 250 bin bitki türünden, Avrupa Birliği’nde 2 bin 400’ü endemik olmak üzere 12 bin bitki türü yetişmekte iken, ülkemizde 3 bin 906’sı endemik
olmak üzere 12 bin 54 bitki türü yetişmektedir. Bu çok önemli bir zenginliktir.
Türkiye toprak - iklim özellikleri ve
genetik varlığıyla tarımda dünyanın
önemli ülkelerinden. Sahip olunan potansiyel iyi değerlendirilirse daha da iyi
hale gelecektir. Ancak, tarımda ne yazık ki günlük politikalar uygulanmış.
Vizyoner çalışmalarla tarımın sorunlarını kökten çözmek yerine, günübirlik
çözümler üretilmiş veya ertelenmiş.
Biz iktidara geldikten sonra, stratejik
bir sektör olduğunu düşündüğümüz tarıma stratejik planlama yaptık. 20062010 dönemini kapsayan ve orta vade-
Nisan 2011
Ülkemizde, özellikle tarla
bitkilerinde yurt içi tarımsal
üretimimizi karşılayacak
kadar sertifikalı tohumluk
üretimimiz mevcuttur.
Tohumluk üretimi yüzde 243
artışla 2010 yılında 498 bin
tona ulaşmıştır. Bu rakam
yüzde 240’lık bir artışa
tekabül ediyor. İthalat aynı
dönemde yüzde 111’lik bir artış
gösterirken, ihracat yüzde 265
artış göstermiştir.
Komitesi ile Risk Değerlendirme Komitesi çalışmalarına başladı. Kuraklık çalışmaları kapsamında, her ay düzenli
olarak il müdürlüklerimizden yetiştirilen ürünlere ilişkin ekim alanı, verim,
fiyat ve ürün gelişme durumlarını içeren bilgiler toplanmaktadır.
Üretici örgütlenmesi arttı, ürün ve ürün
grubu bazında toplam 617 üretici birliği ve 9 adet üretici merkez birliği kuruldu. Son 8 yılda, 1163 sayılı Kanun kapsamında toplam 3 bin 766 adet tarımsal kooperatif, 48 adet kooperatif bölge birliği, 2 adet kooperatif merkez birliği kuruldu. Ayrıca, 5488 sayılı Tarım
Kanunu’nun 11. maddesine dayanılarak
li bir politika belgesi olan Tarım Strateji Belgesi hazırlandı. Yapılan çalışmalar
neticesinde Stratejik Planda; 5 stratejik
alan, 6 stratejik amaç ve 38 hedef tespit
edildi ve her bir amaca ulaşmak için izlenecek yol ve yöntemler belirlendi.
Tarımda Yapısal Değişim ve Dönüşüm
döneminin önünü açan ve ikisi 2010 yılında olmak üzere 14 Temel Kanun çıkarıldı sağlıklı bir tarım envanterinin,
üretim planlamasının ve tarım politikasının oluşturulması amacıyla; iklim,
toprak, topografya, arazi sınıfları ve
kullanım şekillerine dayalı 527,8 milyon veriden oluşan tarım envanteri değerlendirilerek, Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli oluşturuldu
ve Türkiye’de ilk defa yapılan bir çalışma ile 30 adet tarım havzası belirlendi.
Tarım arazilerinde parçalılığın önlenmesi için arazi toplulaştırma çalışmalarına hız verildi. 1961-2002 yılları arasında 41 yıllık dönemde toplam 450 bin
hazırlanan yönetmelikler kapsamında;
sektörel sorunları çözümüne katkıda
bulunmak üzere pamuk, fındık, zeytinzeytinyağı, turunçgiller, çay, süt, baklagil, hububat ve et ile ilgili 9 adet ürün
konseyi kuruldu.
Önümüzdeki dönemde, hazırlanan Su
Ürünleri Kanunu, Bakanlık Teşkilat
Kanunu ve Miras Hukukunda Değişiklik Yüce Meclise sunulacak, Avrupa
Birliği uyum çalışmaları kapsamında
gerekli idari, hukuki ve teknik düzenlemelere devam edilecek.
Tarım çok geniş bir iktisadi alan, tarımda yaptıklarımız da öyle. Özet olarak geçtiğimiz bu çalışmalara ilave, iyi
tarım, organik tarım, alternatif ürüne
destek, makine ekipman, kırsal kalkınma, sulama destekleri, tarım sigortası
konularında birçok yeniliğe imza attık.
Tarım web tv ve tarım danışmanları ile
üreticimize bilgi desteği sağlamaya devam ediyoruz. Bu çalışmalar başarıyla
hektar alanda toplulaştırma yapılmış
devam ettiği sürece, dünyanın 8. büyük
iken, 2003-2010 yılları arasında toplam
tarımsal ekonomisi olan Türkiye, emi-
665 bin hektar alanda toplulaştırma ya-
nim çok daha ön sıralarda yer alacaktır.
pıldı.Türkiye Tarımsal Kuraklıkla Mü-
Türkiye’mizi tarımsal ürün anlamında
cadele Stratejisi ve Eylem Planı hazır-
da tarımsal ekonomi anlamında da iyi
lanarak İzleme Erken Uyarı ve Tahmin
bir gelecek beklemektedir.
13
HABER
Tohumculuk Sektörünün
Dinamikleri ve Önündeki
Engeller
D
inamik , fiziksel bilimin bir dalı olarak tanımlan-
konumuna etki yapan etmenlerle birlikte bu etmenlerin ne-
masının yanı sıra “hareketli, her an değişebilen,
den olduğu hareketler arasındaki ilişki anlaşılmaktadır. En-
1
durağan karşıtı” sıfatlarını da ifade etmektedir.
düstri alanında her iş kolu için ortak olan çeşitli dinamikler
Felsefi alanda dinamik, “devimsel” yani müteharrik, devi-
olduğu gibi her bir endüstriyel faaliyetin kendine özgü olan
nim durumunda olan ancak devinimi yalnızca fizik kanun-
iç ve dış dinamikleri de söz konusudur.
larına bağlı olmayan, aynı zamanda etkin bir gücü, bir ama-
Diğer sektörlerde olduğu gibi tohumculuk endüstrisinde de
cı da içeren bir kavram olarak ele alınmaktadır. Dinamik
bu dinamiklerin tanımlanması ve analiz edilebilmesi için
sözcüğü endüstriyel iş kolları açısından değerlendirildiğin-
öncelikle aşağıdaki soruların yansız bir şekilde mutlaka ce-
de ise, o işkolunun ilerleme hızına, ivmesine ve endüstriyel
vaplandırılması gerekmektedir.
1
Mekaniğin kuvvet, hareket,
enerji arasındaki ilişkilerini inceleyen dalı (Ana Britannica
Ansiklopedisi) .
14
Özellikle son zamanlarda ülkemizde sayıları astronomik bir hızla artan sözde “tohum şirketleri”
tohumculuk konusunda hiçbir ıslah, Ar-Ge, çeşit geliştirme vb. işlerle uğraşmaksızın sadece “alsat-devlet desteği al” yolunu tercih ettiklerinden tohum kuruluşlarının sayısı artmakta ancak
kalitatif anlamda bir ilerleme söz konusu olmamaktadır.
TÜRKTED
Yönetim Kurulu
• Toplam pazar büyüklüğü ne kadardır, analizi
yapılmakta mıdır?
• Bu pazarın yoğunluğu nedir ve pazar payı en büyükler
tarafından mı kontrol edilmektedir?
mıştır. Diğer taraftan, bu pazarın yoğunluğu hakkında, yani
hem tür ve çeşit bazında hem de bölgesel olarak mevcut dağılımının ölçülmesine ve ileriye dönük projeksiyonlara yönelik birtakım çalışmalar varsa da yeterli değildir. Mesela
• Tedarikçilerin, satıcıların ve müşterilerin gücü nedir?
hayvancılık sektörümüzün durumu ortada iken yem bitkile-
• Rekabetin derecesi nedir ve bu konuda sektörün özgün
ri tohumu konusunda hala bir pazar araştırması ve projek-
sınırları nelerdir?
• En büyük kazanç kaynakları iş kolunun hangi dallarından
sağlanmaktadır?
• Sektörün aktörlerine yönelik tehdit ve tehlikeler
nerelerden gelmektedir?
siyon mevcut değildir. Tüm tohumluklar için pazar hacminin belirlenmesi konusunda, resmi ve özel sektördeki paydaşların ortaklaşa çalışmasıyla ciddi bir sonuca ulaşılabilir. Kısaca, pazar dinamiğinin yapısı tam olarak bilinmediği
sürece sektörel iyileşmelerin sağlanması mümkün değildir.
• Fikri ve sınai mülkiyet hakları bağlamında yeterince adil
Rekabet konusunda da, ulusal tohum şirketlerimizin diğer
düzeyde yasal önlemler mevcut mudur ve uygulanmakta
ülkelerdeki rakipleri karşısında bazı haklarının ilgili resmi
mıdır?
kuruluşların düzenleme ve girişimleriyle daha özenli korun-
• Belli bir disiplin içerisinde çalışan firmalara sektöre
ması gerekmektedir. Tohumculuk iş kolunun en hızlı kazanç
henüz girmiş yenileri tarafından itiraz edilmekte midir?
sağlayan dalı büyük bir oranda “al-sat”a doğru kaymakta-
• Bu disiplinli firmaların sahip olduğu hangi değerler yok
dır. Özellikle son zamanlarda ülkemizde sayıları astronomik
sayılmaktadır?
bir hızla artan sözde “tohum şirketleri” tohumculuk konu-
• Ne tür engellemelerle karşı karşıya kalınmaktadır?
sunda hiçbir ıslah, Ar-Ge, çeşit geliştirme vb. işlerle uğraş-
• Karar vericiler ya da yetkili otorite mevzuat ve
maksızın sadece “al-sat-devlet desteği al” yolunu tercih et
politika belirlerken uygulanan teşvik ve destekler de dahil
tiklerinden tohum kuruluşlarının sayısı artmakta ancak ka-
olmak üzere sektörün ana aktörlerinin ihtiyaçlarını
litatif anlamda bir ilerleme söz konusu olmamaktadır.
detaylı ve kapsamlı olarak dikkate almakta mıdırlar?
Diğer bir dinamik olan fikri mülkiyet hakları ülkemizde he-
• Ar-Ge çalışmalarına yeterli kaynak ayrılmakta mıdır?
nüz gelişim sürecinin çok başlarında olan oldukça sorunlu
• Teknolojiye erişimde ve kullanımda önemli engeller
bir alandır. Bu bağlamda, Türkiye tohumculuğunun gelişi-
var mıdır?
• İthalat/ihracat engelleri ne boyuttadır?
mine gerçekten gönül vermiş ve bu konuda her türlü riski göze alarak tohum ıslahı ve çeşit geliştirme faaliyetlerini
sürdüren araştırıcı tohum kuruluşları açısından birçok bek-
Yukarıdaki sorular, ülkemizin özel sektör tohumculuğu ile
lenti söz konusudur. Yabancı muadilleriyle kıyasıya reka-
hemen hemen aynı yaşta mesleki bir sivil toplum kuruluşu
bet etmeye çalışan özel sektör tohumcuları için fikri mülki-
olan TÜRKTED tarafından tek tek cevaplandırıldığında, ül-
yet hakları, başta patent, marka, lisans konuları olmak üze-
kemiz tohumculuk sektörünün dinamiklerinin çok iyi çalış-
re küçük çiftçi istisnası gibi uygulamaların da yetkili otorite
tığını söylemek ne yazık ki mümkün görülmemektedir. Ör-
ve ilgili diğer resmi merciler tarafından ivedilikle ele alın-
neğin; ithalat ve ihracat dahil toplam tohum pazarımızın bü-
ması gereken çok önemli bir alandır. Teknoloji kullanımı ve
yüklüğü konusunda gerekli veri tabanı henüz oluşturulama-
teknolojiye erişim dinamikleri konusunda da sektörde faa-
Nisan 2011
15
MAKALE
liyet gösteren firmalar için birtakım kısıtlamalar söz konu-
yanı sıra büyük mali külfetleri de beraberinde getirmiştir.
sudur. Bazı AB ülkeleri (İspanya, Portekiz, Çek Cumhuriye-
Sonuç olarak, ülkemizde tohumculuk sektörünün son 25 yıl-
ti, Bulgaristan, Polonya, Slovakya ve Romanya) ile birlikte,
da ulaştığı seviye ve gelişim dikkate alındığında yakala-
İran, Mısır, Hindistan ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi daha
nan ivmenin korunması ve ileriye götürülmesi zorunluluğu,
pek çok ülkede biyoteknolojik araştırmalar kapsamında ge-
içinde bulunduğumuz bu süreçte tarım sektörünün sahip ol-
netiği değiştirilmiş tohumluk araştırmaları ve üretimi kap-
duğu ve giderek artan stratejik önemi dikkate alındığında
samlı bir şekilde yapılmaktadır. Türkiye’de bu tip üretimin
daha da önem kazanmıştır.
henüz serbest olmaması nedeniyle Ar-Ge faaliyetlerinin de
Sektörün ilerlemesi yönündeki çabalar, tohumculuk sektö-
sektör açısından örtülü şekilde engellenmesi gelecekte ül-
rünün paydaşları tarafından aynı hassasiyette algılanmadı-
kemizin bu teknolojinin gelişimi bağlamında maalesef çok
ğı ve değerlendirilmediği sürece başarılı olunması müm-
gerilerde kalmasına neden olacak ve ülkemizin tarımsal
kün görülmemektedir. Bu nedenle amaca ulaşmak için söz
üretimi açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Diğer ta-
konusu paydaşların aynı noktadan bakmaları ve aynı yöne
raftan Ar-Ge konusunda sektörün en önemli dinamiği sa-
odaklanmaları mecburiyeti bulunmaktadır.
yılabilecek bitki ıslahına yönelik olarak özellikle molekü-
Bu husus, dikkatlice irdelendiğinde aslında potansiyel ola-
ler biyolojinin nimetlerinden yeterli ölçüde faydalanılama-
rak elde edilen en büyük avantaj olarak görünmektedir. An-
maktadır. Geleneksel bitki ıslahında modern biyoteknolo-
cak aynı yaklaşım, çıkar birlikteliği göz ardı edilerek pay-
jik yöntemlerin kullanılarak oldukça kısa sürelerde sonuca
daşların sadece münferit öncelikleri dikkate alınarak ya-
erişilebilmekte iken, bu konuya yeterince kaynak ayrılma-
pıldığında dezavantaj olma özelliğini de beraberinde taşı-
maktadır. Ar-Ge dinamiğinin önündeki bir başka engel de
maktadır. Önemli olan avantajın maksimize edilerek, deza-
araştırma deneme amaçlı tohumlukların ithalatında son dö-
vantajın olabildiğince bertaraf edilebilmesidir. Bu süreçte
nemde gündeme gelen zorunlu GDO analizi uygulamasıdır.
yetkili otoritenin de mesleki örgütler dahil sektörün bütün
Bu uygulama, telafisi mümkün olmayan zaman kayıplarının
mensuplarına karşı adil ve eşit mesafede olması yadsınmaz
16
bir zorunluluktur. Paydaşların bu konuda taşıdığı iyi niyetlerinden hiçbir şüphe duyulmamasına rağmen, önceliklerin farklılaşması bu amaca ulaşmada en büyük engel olarak
karşımıza çıkabilir. Güncel bir söylem sektörümüz için dikkate alınacak olursa; 2023 yılında ülkemiz tohumculuk sektörünün nerede olması gerektiği konusunda, yukarıda sıralanan dinamiklerin yanı sıra sektörel gerçekler, ulusal ve
uluslararası makro değişimler göz önünde bulundurularak,
tüm paydaşların katılımı ve mutabakatı ile ülkesel hedeflerin belirlenmesi gerekliliği bulunmaktadır.
Bu hedeflerin belirlenmesine yönelik bazı alternatifler şöyle sıralanabilir:
1. Bölgesel güç olma yolunda hedef pazarların belirlenmesi
ve bu pazarlara yönelik gerekli pazar araştırmalarının önceden ve titizlikle yapılması,
2. Gerek yeni pazarların oluşumuna ve gerekse hedef pazarlara girişe imkan sağlayacak ekonomik ve siyasi planla-
ların belirlenmesi,
rın oluşturulması,
5. Sektörün ihtiyaç duyduğu eğitimli insan kaynağının yara-
3. Rekabette halihazırda elde edilen kazanımların korunma-
lamaya konulması,
tılmasına yönelik programların hazırlanarak bunların uygu-
sı ve geliştirilmesi için gelişmiş ülkelerdeki teknolojik gelişmelerin yakından takibi ve erişimine temin yollarının tes-
6. Mevcut Ar-Ge kaynaklarının sektörün talepleri doğrul-
pit edilmesi,
tusunda ve kontrolünde etkin bir biçimde kullandırılması,
4. Gerek ülkesel pazarda yerli sektörün ağırlığının artırıl-
7. Sektörün en önemli dinamiklerinden biri olan sertifika-
ması ve gerekse hedef pazarlarda sürdürülebilir kalıcılığın
lı tohum üretim ve kullanım desteklerinin amaçlarının, yön-
sağlanmasını temin etmek için teknolojiye erişim, kullanım
temlerinin ve miktarlarının çok iyi tespit edilmesi gerek-
oranının artırılması ve teknoloji geliştirme yönünde ihtiyaç-
mektedir.
KAYNAKLAR :
- Adamson, W. J., 2004, Industry Dynamics Analysis, Social Business Consulting Group
- Harmanşah, F., 2011, “Türkiye Tohum Sektörünün Gelişim Süreci Üzerine”, Tarım Market, Sayı: 33.
- Özbuğday, A., 2009, Dünya Gazetesi, Sektörel araştırma dosyaları, Tohumculuk eki, 24.7.2009.
Nisan 2011
RÖPORTAJ
Yasakları Kaldıran Bakan
HÜSNÜ DOĞAN
Tohumda liberizasyon dönemi olarak anılan 1980’li yılların tarım politikalarının mimarı Hüsnü
Doğan hem kendi döneminin hem günümüzün tarım politikalarına ilişkin sorularımızı yanıtladı.
24 Ocak ekonomik kararlarının ilk maddesinin “her çeşit vasıflı tohum üretimi” olduğunu
söyleyen Hüsnü Doğan, GDO konusunda da ilginç açıklamalarda bulunuyor.
Sizin en önemli özelliğiniz değişimci
olmanız. Bakanlığınız öncesi ve sonrasında Türkiye tarım politikalarında birçok şey değişti. Bugün
baktığınızda o günkü politikaları, yaptığınız faaliyetleri nasıl yorumluyorsunuz?
Geçmişe baktığımda doğruların
daha fazla olduğunu görüyorum.
Tabiatıyla hatalarımız olabilir,
çünkü hepimiz insanız. Ama yapamadığımız şeyler de var. İstediğimiz halde yapamadıklarımızın bir kısmı
imkânsızlıktan bir kısmı da henüz zamanının gelmemiş olmasındandır. Zamanın
müsait olması lazım, şartların oluşması lazım.
Tohum konusunda
bizden önceki dönemlerde hem Tarım Bakanlığı’na
bağlı
araştırma
istasyonlarında hem ithalatla bir şeyler yapıldı ama bunlar yeterli değildi. Biz ilk hamleyi rahmetli Özal
ile birlikte yaptık. 24 Ocak 1980
18
Ekonomik İstikrar Tedbirleri arasında yer alan Yabancı Sermayeyi Teşvik
Kararında ilk madde “her çeşit vasıflı tohum üretimi”ydi. O dönemde Turgut Özal Başbakanlık ve Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarı, 24 Ocak ekonomik istikrar tedbirlerinin mimarıydı.
Neden ilk madde buydu?
Çünkü ikimiz de bunun önemini biliyorduk. Kuruluşundan itibaren Yabancı
Sermaye Dairesi’nin başkanı oldum ve
politikaya girinceye kadar hizmet verdim. Bu Daire başkanlığında dahi yurt
dışından gelen uzmanlara tarımla ilgili iki rapor hazırlattığımı hatırlıyorum.
Bir tanesi Türkiye’de tavukçuluğun geliştirilmesi için neler yapmamız gerektiği üzerineydi. Amerika’dan hem büyük üreticilerden hem de çok iyi teknisyenlerden bir ekip getirdik. İkinci konu
da tohumculuktur. Bu konuda IFC’den
yardım aldık. Onlar bir ekip gönderdiler, gelip Türkiye’yi dolaşıp tohumculukta neler yapılabileceği konusunda
güzel bir rapor yazdılar.
Nasıldı o günkü tablo?
1983 yılı sonuna kadar tohumculukta
gelişme
sağlanamadı, herşey eskisi gibi
devam etti.
13 Aralık
1983’de
Turgut Özal’ın kurduğu hükümette Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı oldum.
Bakanlığa ilk adım attığım gün tohum
işini masaya koyduğumu ve arkadaşlara talimat verdiğimi hatırlıyorum. Bu
konuda bana ciddi çalışmalar getireceksiniz, yapılabilecek ne varsa yapacağız
dedim. Herşeyde olduğu gibi, tohum
işinde de insanlar arasında görüş ayrılıkları vardır, fakat ben meseleye şöyle bakarım. Neticede bir dünya yuvarlağının üzerinde yaşıyoruz. Dünyanın her
yerinde bu konularda çok ileri çalışmalar yapılıyor. Bizde de yapılmış ama bu
konularda önemli adım atmış devletler ve şirketler vardı. Hatta arkadaşlarla sohbet ederken “tohum işinde bir büyük, iki küçük ülke var, bunlardan yeterince faydalanırsak hayli yol alırız. Büyük ABD, küçükler de Hollanda ve İsrail” dediğimi hatırlıyorum. Bugün de
dikkat ederseniz tohum konusunda bu
üç ülke öndedir.
Biliyordum ki tohum konusunda dünyada önemli ilerlemeler vardı, hem üretim hem kalite anlamında. Bizim ana
hedeflerimiz çiftçinin gelirini artırmak
ve Türkiye’nin ihtiyacını karşılamaktı.
Çiftçinin gelirini nasıl artıracağız? Sulamayla, tohumla, gübreyle, daha iyi mekanizasyonla, daha iyi know-how’la, yayım hizmetlerinin adam gibi bir yere
getirilmesiyle, işletme büyüklüklerinin artırılmasıyla, ticari boyutlara getirilmesiyle. Çok mesele var ama tohum
temel bir konu. Bu konuda doğru adım
atarsanız hemen verimliliği artırabilirsiniz. Bu hem Türkiye’nin üretimini artıracak, malların kalitesini belli bir yere
getirecek ve zamanı gelince de ihra-
Nisan 2011
catta size faydası olacak bir konu. Bunun için sistemin basitleştirilmesi, bir
nevi yasaklar demeti haline gelmiş sorunların halledilmesi gerekiyordu. Gayet tabii belirli kontrolleri her zaman
yapmanız lazım, bugün de yapılıyor, o
gün de yapılıyordu. Ve özel sektörün
fazla gücü olmadığı için de teşvik etmeniz lazım.
Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı’nda
1983 sonundan 1989 Mart’ına kadar kaldım. En uzun kaldığım Bakanlıktı. Bakanlıktan ayrıldığımda zannediyorum
40 tane ele gelen yerli-yabancı firma
vardı. Nelerde önemli adımlar atılmıştı? Örneğin mısırda önemli adımlar atıldı. Mısırda Türkiye’nin ortalama verimi 200 kilon civarındaydı ve arazi alanı çok dardı, mısır bir bakıma Karadeniz ürünüydü. Adapazarı’nda biraz ekiliyordu, orada dahi verim dönümde 300
kiloyu geçmiyordu. Hibrit mısır ekimine geçtik, özellikle Ege ve Çukurova’da.
Adana mısırı bilmezdi ve Adana’nın mısıra kayması tamamen o dönemde yapılan çalışmalarla olmuştur. Tohumla birlikte diğer destekler geldi, tohum
ekme/biçme makinelerinden, kurutmaya, depolamaya kadar bütün sorunlarla
ilgilendik. Mısırda Türkiye’nin hedefini 10 milyon tonun üzerinde düşünüyordum, fakat henüz orada değiliz, takriben 5 milyon ton üretim yapıyoruz. Bugün mısır üretimi ülke genelinde yaygınlaştı, verim de dönümde 1500 kiloya
kadar ulaştı. Çukurova’da soya üzerine
de eğildik. Soya üretimi bir ara 250 bin
tonu buldu, fakat sonraki tavsamalar,
politikaların yürütülememesi soyayı geriletti. Hububata girildi. Gerek Çukurova, Trakya’da, gerek başka bölgelerde
yeni tohumlar getirildi, geliştirildi. Onlardan da epey istifade ettik. Patates
başlı başına bir
konu oldu o dönemlerde, Niğde ve Nevşehir
için. Hatta bir
ara
tohumlar
fazla
verimli
gelince üretim
Bakanlığa ilk adım attığım
gün tohum işini masaya
koyduğumu ve arkadaşlara
talimat verdiğimi hatırlıyorum
Bu konuda bana
ciddi çalışmalar getireceksiniz,
yapılabilecek ne varsa
yapacağız dedim.
19
RÖPORTAJ
fazlası oldu. Bütün sebzelere girildi. Bugün Türkiye dünyada domateste üçüncü ülke, sanırım 11 milyon ton civarında
üretim yapıyoruz. Hibrit tohumlarla ayçiçeğinde gelişmeler oldu. Bunlara ilaveten çiçekçilik konusuna da önem verildi ve dikkate değer gelişmeler yaşandı. Ancak çiçekçilik hala görmek istediğim yerde değil. Kivi meyvesi de o dönemde Türkiye’ye getirildi.
Bunları yaptığımız zaman damla sulama tarım gündeminde yeniydi. 1986 yılında GAP gezisinde Başbakan Turgut
Özal’a GAP sulamasının basınçlı olarak
yapılması gerektiğini söylemiş, böylece
hem tarla bitkilerinin hem diğer bitkilerin yağmurlama veya ileride gelişecek
damla sulama gibi yöntemlerle sulamanın faydalarını anlatmıştım. Gerekli
ikazları yapmamıza rağmen fazla gelişme olmadı. Bugün daha hızlı bir şekilde
modern sistemlere geçiyoruz.
Az önce anlattığınız gelişmeleri dinlerken sanki bunlar çok rahat yaşanmış gibi anlaşılıyor. Aslında öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Dirençler nasıl kırıldı?
Basında bize çok yüklendiler. Hatta Bakanlık içinde ters düşünenler el altından bilgi verdiler. Fakat bütün bunlara
direndik. Çünkü inanıyorum ki gittiğimiz yol doğruydu. Yapmaya çalıştığımız
bizim bulduğumuz, icat ettiğimiz şeyler
20
Tohum konusunda dünyada
önemli ilerlemeler vardı, hem
üretim hem kalite anlamında.
Bizim ana hedeflerimiz
çiftçinin gelirini artırmak
ve Türkiye’nin ihtiyacını
karşılamaktı.
Çiftçinin gelirini nasıl
artıracağız? Sulamayla,
tohumla, gübreyle, daha iyi
mekanizasyonla.
değildi. Gelişmiş ülkelerde gördüğümüz
faydalı işlerin Türkiye’ye taşınmasından ibaretti. Politikacıların görevi herkese akıl fikir vermekten ziyade insanların önünü açmaktır. Siz önünü açarsanız insanlar yolunu bulur. Hem kendileri için güzel şeyler yapmaya başlarlar
hem ülke için. Nitekim bizim o tedbirleri almamızdan sonra birçok Türk şirketi kuruldu, yabancılarla ortaklıklar yapıldı, yabancı firmalar Türkiye’ye geldi. Neticede aradan yıllar geçti, üretim
artışlarını hesap ederseniz, ekonominin
milyarlarca dolar kazancı vardır.
Ben ilkokulu köyde bitirdim. Çocukluktan gelen hatıralarım var; bizim Altınkaşık dediğimiz yerde birkaç dönüm
sulu, güzel bir arazimiz vardı. 1950’li
yıllarda rahmetli annem orada sebze,
domates yetiştirirdi, ben 8-9 yaşınday-
dım. Bir iki dönümden evin domates
salçası bile çıkmazdı. Bilgi yok, görgü
yok, fide yok. Bakın bugün Türkiye’de
bir dönümden yerine göre kamyonlarla
mal çıkıyor.
Siz tarım dışındaki enerji ve savunma
bakanlıklarında da Bakanlık görevini
yerine getirdiniz. Tarım Bakanı olmanın sorumluluğu daha fazladır diyebilir misiniz? Dezavantajları diğerlerinden daha mı çok?
Tarımın bütün meselelerinden Tarım
Bakanlığı sorumlu değil ama çiftçi ve
kamuoyu bakanlığı sorumlu görür. Tütün ve çay Maliye Bakanlığı’ndaydı. Tarım Satış Kooperatifleri ve Şeker fabrikaları Sanayi Bakanlığı’nda, DSİ
Enerji Bakanlığı’nda. Her şeyi Tarım
Bakanlığı’na bağlayamazsınız ama Tarım Bakanlığı dert babasıdır. Tarım Bakanı her şeye yetişemez.
Türkiye’nin tohumda dışa bağımlı olduğu söyleniyor. Eğer böyleyse bunu
yaratanlardan biri tam karşımızda duruyor. Bu konuda neler söylersiniz?
Bu dışa bağımlı sözü bir kere peşin hüküm. Çünkü Türkiye otomotivde, iletişim teknolojilerinde, petrolde de dışa
bağımlı mı? Böyle daha bir sürü konu
sayabilirim. Sen yapabildiğini yaparsın,
yapamadığını dışarıdan getirirsin. Konuyu bu şekilde anlarım. Ayrıca geliş-
tirebildiğim kadar da hem kendi
şirketlerime hem de kendi araştırma enstitülerine yardım ederim, mümkün olduğu kadar bağımlılık oranını aşağıya çekmeye
çalışırım. Ama bağımlı olmamak
adına da yapmam gereken şeylerden vazgeçmem. Başkalarının
teknolojisi belli konularda benden ilerideyse, bağımlı olmayacağım diye kalite ve verim bakımından meseleyi geri noktalara götüremem. Bu ekonomik de olmaz.
Bu açıdan bakarsanız Türkiye’nin
bağımlı olduğu ve bağımlı olmadığı kalemler var.
Peki Türkiye kendi ıslah teknolojilerini geliştirmek anlamında ne
yapıyor?
Bunun olabilmesi için de şirketlerin araştırma geliştirme yeterliliğine gelmesi lazım. Bu ilaç için de, makine sanayi için de, savunma sanayi için
de doğru. Biz neticede yapabildiğimizi
hem şirketler hem hükümet olarak yapmalıyız. Şirketlerin bunu yapabilmeleri
için belirli ciroları, belirli kârları yakalaması lazım. Aksi halde illa şu araştırmayı yap diyemezsiniz.
Bir tartışma konusu da GDO ile ilgili.
Siz gen değiştirme teknolojisi hakkında ne düşünüyorsunuz? GDO ürünleri
tüketirsek çok kötü bir geleceğe doğru
mu adım atmış oluruz?
Bu benim cevap verebileceğim bir konu
değil, daha çok bilimsel bir konu. Ama
şunu görüyorum, bu konuda karşı olanlar daha agresif gidiyor ve etkili oluyorlar. Konu makul bir şekilde tartışılamıyor. Bu konuda teknolojik olarak
en ileri ülke ABD, o dahi belli kurallar
koymuş, belirli kurallara göre GDO’yu
kontrol ediyor. ABD büyük risk görse,
GDO üretimine izin verir, kendi halkına yedirir mi? Orada FDA (US Food and
Drug Administration) bütün kontrolleri titizlikle yapıyor zaten. Bunun dışında bildiğim kadarıyla Çin, Brezilya, Arjantin ve daha birçok ülke bunu uyguluyor. Türkiye’de ise getirilen sistem ile,
Nisan 2011
cıların verdiği rapora göre, Türkiye coğrafyası ve iklimi itibariyle tohumculuğun gelişmesine çok
müsait bir ülke. Bu bakımdan önceliklerimizi iyi tespit etmemiz,
ne yapacağımızı iyi belirlememiz
lazım. Devlet, çiftçi, özel sektör
ilişkilerinin iyi tanzim edilmesi
lazım. Tohumculuk sürekli gelişmeye müsait bir sektör. Tahıl ve
yem bitkilerine ağırlık verilmesi lazım.
Dünya yerinde durmuyor. İleride
içinde dikey çiftliklerin yer aldığı, doğal dengeleri koruyan, kendi kendine yeterli modern şehirlerin kurulması düşünülüyor. Bugünün hayali yarının gerçeğine dönüşebilir.
Sizin koltuğunuzda şu anda Babir nevi ithalatı serbest, üretimi yasak
gibi bir statüye kavuştuk. Sonradan biraz yumuşattılar ama yeterli değil. Böyle bir sistemi anlamak mümkün değil.
Çiftçimizin üretemine izin verilmeyen
bir ürünün ithalatına niye izin veriliyor?
Bu konuları elden geçirmek lazım.
Özellikle AB’de birkaç ülkede GDO’ya
karşı ciddi direnme var, bazı ülkeler
kendileri ABD seviyesini yakalayamadıkları için bu işi geliştiren ülkelere
karşı tavır koyuyorlar. Ortada politik
bir mesele var. Bu meselelerin gerisinde benim gördüğüm, geçmişte de bizzat
şahit olduğum, bilimsel olmaktan ziyade
daha çok ticaret yatıyor. Bilimsel tarafında bir eksiklik varsa bu bütün insanlık için önemlidir, hiçbir şey diyemem.
Ama bunun tartışmasını bilim adamları seviyesinde yapmak lazım. Onun için
Türkiye’nin politikalarını daha uygun
kan Mehdi Eker oturuyor. Siz dışarıdan bakınca hem Bakanlık’ın hem hükümetin tarım politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mehdi Bey ile bir iki sohbetim oldu.
GDO konusunda farklı düşündüğümü
kendisine de söyledim. Eskiye göre bakanlığın yapısı değişti. Benim zamanımda Bakanlık Tarım, Orman ve Köyişleri idi. Kanaatim hala tarımla ilgili kilit
faaliyetlerin bir arada olması gerektiği
yönünde.
Hiç girmediğimiz bir konu, AB ve tarım meselesi. O konuda epey çalışıyorlar. AB’ye ne zaman gireriz, girer miyiz, giremez miyiz belli değil. Bu konuda hükümet elinden geleni yapıyor ama,
olmasa da dünyanın sonu değil.
Tarım politikasında Tarm Bakanlığı tek
yetkili değil, başka bakanlıklar ve ku-
hale getirmesini bekliyorum.
rumlar var.
Türkiye tohum sektörünün geleceğini
nasıl görüyorsunuz?
Türkiye tropikler hariç, 7 iklimin olduğu bir yer. Türkiye iklim çeşitliliği bakımından çok değişik bir yapıya sahip.
Hatta size bahsettiğim bundan 30 yıl
yeri var. Hükümet’in imkanları belli-
önce, tohum işinden iyi anlayan yaban-
kım olmadığına inanırım.
Bakanlığın bütünün içinde belirli bir
dir. Genel bütçe içinde nereye ne kadar
ağırlık vereceğinizi çok iyi tespit etmeniz lazım. Daha önce de belirttiğim gibi
popülist politikalar ülkenin geleceğinden ve gençlikten yer. İkisine de hak-
21
ÜYELERDEN HABERLER
AG Tohum Yeni Çeşitlerini Tanıttı
A
G Tohum tarafından 11 Ocak 2011 tarihinde Antalya Gaziler Köyü’nde 70 üreticinin ve 19 Ocak 2011
tarihinde Kaş’ın Ova Beldesi’nde yaklaşık 600 üreticinin
katılımıyla gerçekleşen sera günlerinde Savarona F1 Export domates çeşidinin tanıtımı yapıldı. 24 Şubat 2011’de
ise Antalya Aksu İhsaniye Köyü’nde yaklaşık 100 üreticinin katılımıyla Destan F1 patlıcan çeşidinin tanıtımı yapıldı.
AG Tohum, 5 Mart 2011 tarihinde Tarım Ajansı’nın organize ettiği, Tarım Danışmanları 2. Bahar Şenliği
Toplantısı’na dört sponsor firmadan biri olarak katıldı.
Toplantıda, yüksek teknolojik seralarda verimiyle ön plana çıkan salkım domatesi Dirk F1 ve açık bitki yapısıyla hastalık kontrolünü kolaylaştıran yeni nesil salkım domates çeşidi Diamantino F1 tanıtıldı. Ayrıca beef domates çeşidi
Floyd F1 ile yüksek teknolojik sera üreticilerinin çeşitlilik ve lezzet arayışına cevap verildiği anlatıldı.
Türkiye’de hızla büyüyen ve profesyonelleşen marul üretim pazarında AG Tohum, Enza Zaden firması ile birlikte uzun yıllardır kaliteli ve yüksek dayanımlı marul çeşitleriyle üreticilere hizmet veriyor. Firmadan yapılan açıklamaya göre, yüksek
kalibre edilmiş tohumlar (precision seed), normal tohumdan farklı olarak; üretim aşamasında özenle hasat ediliyor, işleniyor ve aynı boyda seçiliyor. Fiziksel tohum özellikleri açısından gelişmiş, özenle işlenerek, seçilmiş yüksek kalibre edilmiş
tohum çeşitleri adet olarak satışa sunuluyor.
Vilmorin ve Genta’da
Satış ve Ür-Ge Çalışanları Buluştu
V
ilmorin Anadolu Tohumculuk
(VAT) ve Genta’nın
ülkesel ve komşu ülkelerde faaliyet gösteren tüm Satış ve
Ürün
Geliştirme
(Ür-Ge)
çalışanları Antalya’da buluştu. Aralık ayı başında düzenlenen ve iki
gün süren toplantılarda, şirket faaliyetleri yanında, tarım ve tohum sektörüne
ilişkin 2010 yılı değerlendirmeleri yapıldıktan sonra; 2011 yılı hedef, plan ve
stratejileri açıklanıp, konular enine boyuna tartışıldı. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen bu toplantıların, teknik ve ticari tartışmalar yanında her iki
şirkete de yeni katılan çalışanların diğer bölgeler çalışanları ile tanışıp kaynaşmalarını sağlamak gibi bir amacı da bulunuyor. Yeni ürünler, yeni pazarlar, rakipler, ülkesel ve bölgesel satış stratejileri konusunda şekillenen toplantıların son gününde düzenlenen bir yemekle satış departmanı yılın yorgunluğunu atma fırsatı da buldu.
22
Beta Ziraat’te
Görev
Değişikliği
Ş
eker pancarı
tohum üretimi
ve pazarlaması; hibrit ve standart sebze tohumları üretim, ithalat, ihracatı ve yem bitkileri tohumları ithalat ve pazarlaması yapan Beta Ziraat ve
Ticaret’te son günlerde önemli atamalar gerçekleşti. Firmanın Genel Müdürü olarak görev yapan Yavuz Erence, 1
Şubat 2011 tarihi itibariyle Konya Şeker San. ve Tic. A.Ş.’de Genel Müdürlük görevine atandı. Beta’da Genel Müdür Yardımcısı unvanı ise artık Banu
Dağ’a ait. Banu Dağ, aynı zamanda Genel Müdür Vekili olarak da görevine devam ediyor.
“Agromar - Sanayici”
Buluşmaları Devam Ediyor
A
gromar A.Ş.'nin geleneksel hale getirdiği “Agromar - Sanayici Buluşması” seminerlerinin beşincisi 11 ve 12 Şubat 2011
tarihlerinde, İzmir Çeşme Ilıca Hotel’de yapıldı. Düzenlenen seminere, salça sektörünün önde gelen firmalarının temsilcileri katıldı. 85 kişinin ağırlandığı seminerde, aynı akşam gala yemeği
verildi. Açılış konuşmasını yapan Agromar A.Ş. Genel Müdürü
Dr. Sabahattin Bodur, dünya ve Türkiye'deki salça sektöründe yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve Campbells firması
ile iş birliğinin bu çerçevede gelişmekte olduğunu belirterek, katılımcılara teşekkür etti.
Campbells Seeds adına konuşmacı olarak Genel Müdür Dr. Hasan Bolkan sunumunda, diğer ülkelerin özellikle Çin'in faaliyetleri ilgiyle dinlendi. Katılımcılar, seminerin kendileri için çok yararlı olduğunu ve Agromar’ın düzenleyeceği 6. Agromar - Sanayici Buluşması'nı sabırsızlıkla beklediklerini ifade ettiler.
Doktor Tarsa
Ortak Paylaşım Toplantısı
T
ÜRKTED üyelerinden Tasaco Tarım A.Ş.'nin de dahil olduğu Doktor Tarsa Şirketler
Grubu’nda yer alan 4 şirket (Doktor Tarsa, Tasaco, FÜPAŞ ve Doktolab) çalışanlarını bir
araya getiren 5. Geleneksel Ortak Paylaşım Toplantısı LykiaWorld Oteli’nde 05 Mart 2011 tarihinde yapıldı. 200’den fazla şirket çalışanının bir araya gelerek keyifli bir toplantı yaptığı
buluşmada, öğleden sonraki bölümünde psikolog Prof. Dr. Üstün Dökmen tarafından katılımcılara bir de konferans verildi.
Divergence Artık Monsanto’nun
M
onsanto Şirketi, St Louis merkezli biyoteknoloji araştırma ve geliştirme konusunda uzman Divergence şirketini satın aldı. Adı geçen şirket nematod kontrolü, yeni modları ve üstün güvenlik profilleri
ile nematisitler için gelişmekte olan biyoteknoloji özellikleri dahil parazit nematodlar üzerinde odaklanıyor.
Nisan 2011
23
TÜRKİYE VE DÜNYA GÜNDEMİ
TTSM 2010 Yılında
410 Çeşide Üretim İzni Verdi
278 Çeşidi de Tescil Etti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tohumluk
Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü tarafından 2010 yılında tescil denemeleri tamamlanan aday çeşitlerin tesciline ve
üretim izni verilmesine ilişkin 30 adet Tescil Komitesi toplantısı yapıldı. Bu toplantılarda değişik türlere ait 410 çeşide üretim
izni verildi, 278 çeşit tescil edildi.
Tarla bitkileri grubu türlere göre tescil edilen çeşitler:
24 bitki türünde toplam 152 çeşit tescil edildi. Bu çeşitlerin 28 adedi kamu kuruluşlarına, 4 adedi üniversitelere ve 120 adedi ise
özel sektör tohumculuk kuruluşlarına ait.
Tarla grubu türlere göre üretim izni verilen çeşitler:
16 bitki türünde toplam 131 çeşide üretim
izni verildi. Bu çeşitlerin 15 adedi kamu
kuruluşlarına, 1 adedi üniversiteye ve 115
adedi ise özel sektör tohumculuk kuruluşlarına ait.
Sebze grubu türlere göre tescil edilen çeşitler:
15 bitki türünde toplam 78 çeşit tescil edildi. Bu çeşitlerin 3 adedi kamu kuruluşuna
ve 75 adedi ise özel sektör tohumculuk kuruluşlarına ait.
Sebze grubu türlere göre üretim izni verilen çeşitler:
26 bitki türünde toplam 279 çeşide üretim
izni verildi. Bu çeşitlerin 5 adedi kamu kuruluşuna ve 274 adedi ise özel sektör tohumculuk kuruluşlarına ait.
Meyve grubu türlere göre tescil edilen çeşitler:
15 bitki türünde toplam 48 çeşit tescil edildi. Bu çeşitlerin 12 adedi kamu kuruluşlarına, 4 adedi üniversitelere ve 32 adedi ise
özel sektör tohumculuk kuruluşlarına ait.
24
Tarım Sektörüne Ar-Ge Desteği
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca, tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) projelerine doğrudan destekleme ödemesi yapılmasına ilişkin usul ve esaslar belirlendi. Bakanlık’ın, "Araştırma ve Geliştirme
Projelerinin Desteklenmesinde Uygulanacak Usul ve Esaslara ilişkin Tebliği", Resmi Gazete'nin 09.02.2011 tarihli sayısında yayımlanarak yürürlüğe
girdi. Tebliğ, Bakanlık ve tarım sektörünün ihtiyacı olan konularda üniversiteler, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, çiftçi örgütleri ve özel sektör
tarafından yürütülen, sonuçları doğrudan uygulamaya aktarılabilecek Ar-Ge
projelerinin desteklenmesine ilişkin usul ve esasları kapsıyor. Buna göre, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca desteklenecek olan tarımsal Ar-Ge projelerini, oluşturulacak Kurul belirleyecek.
GDO’lu Soya Kullanımına İzin
Türkiye Yem Sanayicileri Birliği’nin Biyogüvenlik Kurulu’na yaptığı başvuru üzerine, 26 Ocak 2011 tarihli ve 27827 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Karar ile “Herbisit Tolerans genini ihtiva eden A2704-12, MON40-32, MON89788 soya fasulyelerinin ve ürünlerinin” hayvan yemlerinde kullanılmasına izin verildiği bildirildi.
Gıda Fiyatları 2011’de de Doludizgin!
Gıda fiyatlarındaki önemli artışlar, 2011 yılında da dünya gündeminin ilk sıralarında yer almaya devam edecek gibi görünüyor. Konuyla ilgili olarak, Mart ayında Financial Times’da yer
alan bir makaleyi sizlerle paylaşmayı uygun gördük.
Financial Times’da Hal Weitzman ve Clive Cookson tarafından kaleme alınan makale:
Gıda fiyatlarındaki dalgalanmanın gelişmekte olan piyasalarda
genetiği değiştirilmiş (GD) tohumların daha fazla kabul edilmesini teşvik edebileceği, bu alanda önde gelen şirketlerin Financial Times’a verdiği demeçlerde çok açık olarak ifade ediliyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) küresel gıda fiyatlarının
geçen ay rekor düzeyde yükseldiğini söyledi. Uluslararası Para
Fonu da dünyanın yüksek gıda fiyatlarıyla uzun bir süre karşı
karşıya kalacağı konusunda uyarıda bulundu.
Daha yüksek verim için tasarlanmış GD’li tohumlar, Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan ekonomilerde dirençle karşılaşmaktalarsa da özellikle hayvan beslemede değişen diyetler
nedeniyle tahıl talebindeki artıştan dolayı tartışma şiddetlendi. Gelirine göre ABD’nin en büyük ikinci tohum şirketi olan
DuPont’s Pioneer’ın Başkanı Daniel Rahier, bu bağlamda pek
çok ülkenin mevcut tutumlarında bir değişiklik gördüğünü belirterek, “Örneğin Endonezya’da, biyoteknoloji konusunda ilerleme sağlamak yakın geçmişte çok zordu. Oysa şimdi hükümet
Vietnam, Kamboçya ve Kenya’daki duruma benzer şekilde, aktif olarak biyoteknolojik tohumlara onay almak için şirketleri
başvuru dosyası vermeye teşvik ediyor” dedi. Almanya BASF
Şirketinin Bitki Bilimi ve Bitki Koruma Bölümü Başkanı Stefan Marcinowski, “Yükselen gıda fiyatları, dünyanın artan nüfusu için yeterli gıda, yem ve enerji üretebilmek amacıyla sahip olduğumuz tüm teknolojileri kullanmamız konusunda adeta bize çağrı yapıyor” dedi. Gelirine göre dünyanın en büyük
tohum şirketi olan Monsanto’nun Başkanı Hugh Grant, “Eğer
son 24 ay için dünyada ‘değişim kontrolü’ yaparsanız, birçok
tarım alanı için önemli karar değişikliklerinin yapıldığını görürsünüz. ABD ve diğer ülkeler arasındaki verim farkı kıtlık
zamanlarında daha bariz” dedi. Uluslararası Tarımsal Biyoteknoloji Uygulama Kazanımları Servisi’ne (ISAAA) göre, geçen yıl gelişmekte olan ülkelerde yüzde 48 olarak hesaplanan
GD bitkisel üretimin 2015’e kadar sanayileşmiş ülkeleri geçeceği bekleniyor. ISAAA aynı zamanda, geçen yıl yüzde 10’luk
bir artışla 148 milyon hektara yükselen GD bitkilerin üretildiği alanın dünya toplam üretim alanının yüzde 10’unu oluşturduğunu rapor ediyor. Diğer taraftan, İngiltere’de GDO karşıtı bir grup olan GeneWatch’ın Yöneticisi Helen Wallace, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, endüstrinin gıda fiyatlarındaki bu yükselişi kullanarak daha fazla sayıda çiftçinin GDO konusunda özendirilmesi gibi bir tehlikeyi vurgulayarak bu çiftçilerin bir yoksulluk döngüsü içinde kendilerini pahalı tohumlar ve kimyasallar sarmalında sıkışıp kalmış halde bulacaklarını iddia ediyor.
Nisan 2011
Çin Hükümeti daha güçlü bir
tohum sektörü için yeni kurallar
getirdi!
Çin Devlet Konseyi Bakanlar Kurulu, yerli tahıl üretimini artırmak amacıyla modern bir tohum endüstrisinin daha hızlı gelişimi için 18 Nisan’da sektöre çağrı
yaparak yeni kurallar yayınladı. Hükümet bildirisinde,
parçalanmış ve nispeten gelişmemiş olan tohumculuk
sektörünün tarımsal sanayinin sürdürülebilir gelişimini engellediği ifade edildi.
Merkezi Hükümetin web sitesinde yayımlanan resmi
açıklamada, Hükümetin 2020 yılına kadar, hububat tohumlarının yeterli tedarikini sağlamak amacıyla yüksek kaliteli tohumların serbestçe araştırılması ve geliştirilmesinin teşvik edileceği bildirildi.
Konsey tarafından, fiyatları dengede tutmak üzere hibrit mısır ve pirincin piyasaya arzını sağlamak ve diğer
tarım ürünleri için yerel düzeyde tohum stokları oluşturmak amacıyla ulusal tohum rezervi planlaması yapıldığı belirtildi.
Hükümetin bu bağlamda, her önüne gelen firmanın piyasaya kalitesiz tohum sürmesini önlemek üzere tohum pazarına erişimdeki eşikleri keskin bir biçimde
artıracağı, rekabet gücünü artırmak amacıyla sektördeki birleşmeleri ve satın almaları özendireceği ve nitelikli tohum firmalarına vergi indirimi getireceği bildirildi.
Konsey tarafından, alınan bu tedbirlerin aynı zamanda
yabancı şirketlerin Çin’deki tohum toplama, ar-ge, üretim ve ticari faaliyetlerini de düzenleyeceği ve yerli tohum şirketlerinin alınmaları ile ilgili güvenlik incelemelerini güçlendireceği ifade edildi.
Tarım Bakanlığı, Ekim Alanları Yönetim Bölümü Müdür Yardımcısı Ma Shuping basın toplantısında, yeni
kuralların yabancı şirketler için de iyi haberler verdiğini söyledi. Yabancı şirketler için hiçbir istisnanın olmayacağını söyleyen Shuping, yeni kararların uygulamaya konmasının tüm tohum şirketleri için hayırlı olduğunu belirtti ancak yabancı tohum şirketlerinin kendilerine baskı yaptığını da ifade etti.
Shuping, Çin’de halen 8700’den fazla resmi izinli tohum şirketi olduğunu ancak bunların sadece 100 tanesinin araştırma ve geliştirme kapasitesine sahip olduğunu söyledi. Ülkede 35 adet yabancı sermayeli şirket
olduğu ve bunlardan 5’inin mısır, 2’sinin pamuk ve kalan 28’inin de sebze ve çiçek tohumculuğunda faaliyet
gösterdiklerini bildirdi (ZhoudongShangguan, Dow JonesNewswires, 18.4.2011).
25
AHDE VEFA
Türk Tohumculuğu
Ahmet Gönen’i
Unutmayacak
Antalya’nın ilk yerli tohum firmasını kuran Ahmet Gönen, hem kendi firmasında hem de
TÜRKTED’de yaptığı çalışmalarla tohumculuk sektörünün gelişmesine öncülük eden isimlerden
oldu. Gönen, tutarlı ve ağırbaşlı tavırları ile hep çok sevilen, sayılan ve hürmet edilen bir kişi
olarak ön plana çıktı.
Ahmet Gönen, 1 Ocak 1934’te, Antalya eşrafından Hacı Ahmet efendinin
torunu, Hasan Ali Gönen’in en büyük
oğlu olarak dünyaya geldi. İstanbul
Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Üniversite yıllarında Galatasaray
Kulübü’nün atletizm takımında, 400800 metrelerde koşmaya başladı. Galatasaray Atletizm Kaptanlığı’na getirildi. Sonra da 9 yıl atletizm ajanlığı
yaptı. Türk sporuna birçok genç yetenek kazandırdığı gibi milli atlet olarak
uluslararası yarışmalarda birçok başarı elde etti. 1958 yılında evliliğinin
hemen akabinde asker-
liğini özel görevli olarak Anıtkabir’de
yaptı. Buradaki görevi ise Anıtkabir
Askeri Atletizm Takımı’nı yetiştirmek
oldu. Aynı yıl, 5 bin metre Atatürk koşusunda Anıtkabir Atletizm Takımı’na
birincilik getirdi.
1958’de Nurten Hanım’la evlendi.
İki kız ve bir erkek evlat ile dört torun sahibi oldu. 1964’te, güç koşullarla gerçekleştirilen ilk Altın Portakal
Film Festivali’nde jüri üyeliği yaptı. Sonrasında, 8 yıl jüri üyeliği yaparak Festival’in gelenekselleşmesinde
büyük rol oynadı. 1970-72 döneminde
Antalyaspor Yönetim Kurulu’nda bulundu.
Antalya’nın ilk
yerli tohum
firmasını kurdu
Tarım sektöründeki ilk çalışmalarına tarımsal ilaç ve aletler satışı üzerine 1959 yılı
26
sonlarında başladı. Araştırıcı ve öncü
kişiliğiyle dünya tarımındaki gelişmeleri yakından takip etti. Türkiye’de
1980’li yılların başında gerçekleştirilen reformlar, ekonominin diğer sektörlerinin yanı sıra, tarımı ve özellikle de tohumculuk alt sektörünü önemli ölçüde etkiledi. Genelde ekonominin serbestleştirilmesi, özelde ise tohumculuk düzenlemeleri ve tohumluk
dış ticareti bağlamındaki bazı kısıtlamaların kaldırılması sonucunda, özel
sektör yatırımlarının önü açıldı. Yerli veya yabancı pek çok tohumluk firması, doğrudan doğruya ya da ortaklıklar yoluyla piyasaya girerken, Ahmet Gönen 1982 yılında Antalya’daki
ilk yüzde 100 Türk sermayeli sebze tohum araştırma firması olan Seto Sebze Tohumları A.Ş.’yi kurdu. Gönen,
2004 yılına kadar bu firmada Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür
olarak çalışmalarına devam etti. Ayrıca bu süreç içerisinde sektörde Ar-Ge
yapılanmasının önemini gördü, birlikte çalıştığı yurt dışı firmalarını ülke-
de Ar-Ge yatırımları yapmaları konusunda ikna etti.
1984 yılına kadar kamu ağırlıklı bir
tohumluk üretim, tedarik ve pazarlama sisteminin söz konusu olduğu ülkemizde, kısa süre içerisinde, özel tohumculuk şirketlerinin sayısı önemli ölçüde artış gösterdi. Tohumculuk sektöründeki bu yapısal değişiklik, özel sektörün de ağırlıklı olarak yer aldığı, yeni tohumculuk endüstrisini temsil etmek üzere mesleki bir örgütün kuruluşunu beraberinde getirdi. 1985 yılında, özel tohumculuk şirketlerinin sahipleri veya yöneticileri konumunda olan ve içlerinde Ahmet Gönen’in de yer aldığı dokuz öncü üyenin girişimi sonucunda,
Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği (TÜRKTED) İstanbul’da kurularak çalışmalarına başladı.
TÜRKTED’in sessiz, sakin ağabeyi
TÜRKTED
adı
altında
kurulan
Dernek’in kurucularından olan Ahmet
Gönen, kuruluşundan itibaren uzun
yıllar yönetim kurulu üyesi oldu. Tohumculuk sektörünün liberalleşmesi ve mevcut diğer problemlerinin çözülmesi yönünde sürdürülen çabalarda hep ön saflarda görev yaptı. Gerek
yönetim kurulu içinde etkin çözüm
önerileri ortaya koyması ve gerekse
değişik makamlar nezdinde ve toplantılarda bu önerileri savunması esnasında ortaya koyduğu tutarlı ve ağırbaşlı tavırları ile çok sevilen, sayılan
Nisan 2011
ve hürmet edilen bir
kişi olarak hep ön plana çıktı.
Tohumculukta KDV
oranlarının
makul
seviyelere indirilmesi, Ar-Ge amaçlı ithal edilecek tohumluk numunelerinde
karantina
analizlerinden
muafiyetler sağlanması, sebze tohumluklarının çeşit tescil ve sertifikasyonu ile ilgili
olarak yürürlüğe konulan ticari tohumluk
uygulamalarının hayata geçiriliş çalışmaları, tohumluk üretimleri için sağlanan düşük
faizli kredilerle ilgili bakanlar kurulu kararlarının çıkarılması ve tohumculuk lehine daha birçok
uygulamanın hayata geçirilmesinde yürütülen girişimlerde hep aktif ve belirleyici rol aldı. Bütün bunların yanında Dernek Yönetim
Kurullarında daima denge unsuru oldu, sessiz ve sakince ağabeylik yaptı.
Ahmet Gönen yakalandığı amansız nörolojik hastalık nedeniyle
22 Mart 2011 tarihinde vefat etti.
27
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Hibrit Tohum
Nedir? Ne Değildir?
”
t
i
?
r
r
i
b
i
d
e
h
n
1
“f
m
u
h
to
ir?
d
e
ir?
n
n
e
h
d
a
l
e
Is
m
i
k
ı
ç
Islah
Tohumculuk uğraşında uygun ana–babaları belirleme ile istenen f1 melezleri elde etme işlemine “ıslah çalışması”, yapan kişiye de “ıslahçı” ismi verilir.
28
Yerküremizdeki biyolojik çeşitlilik kabaca 2 temel kaynaktan beslenmektedir. Bunlar:
a. Genetik mutasyonlar sonucunda oluşmuş olan ve normalde olmaması gereken genetik dizilişler ile oluşanlar,
b. Doğal yolla birbiriyle gen transferi yapabilen türlerin
birbirlerine gen aktarmaları sonucunda ortaya çıkanlar
yani melezlerdir (veya hibritler).
Doğada gen aktarımı çoğunlukla böcekler aracılığıyla
(özellikle arılar), rüzgarın etkisiyle vb dış etkenler sayesinde gerçekleşir. Arı, çiçekten çiçeğe uçarak, erkek organdan aldığı polenleri (üreme materyalini) dişi çiçeğin
döl yatağına taşıyıp, döllenmeyi sağlayarak, ziyaret ettiği
bu iki birey arasında doğal şartlarda gen aktarımı mümkünse, gen aktarımını gerçekleştirir.
İnsanlar doğayı gözlemleyerek bu sırrı çözmeye başladıklarında melezliğin çok önemli bir özellik olduğu fark ettiler ve 19. yy’da ağırlıklı olarak Mendel’in çalışmaları sonrasında bu olguyu kuramsallaştırdılar. Hibrit/melez tohum, aynı bitki türüne ait ve uzak akraba konumunda olan
iki doğal bitki kümesi veya popülasyonundan (örneğin A
ve B) seçilen saf hatların veya bireylerin birbirleri ile çaprazlanması (A x B) sonucunda elde edilen ilk nesil (f1) melez tohumlara verilen isim; bu teknik ile değişik yöntemler kullanılarak, ana veya babada bulunan özelliklerin f1
çocuklarında ortaya çıkıp çıkmadığı belirlenir ve böylece
yetiştiricilerin yani çiftçilerin en çok istedikleri özellikleri bünyesinde toplayacak olan f1 hibridin hangi ana–baba
birleşiminden elde edildiği saptanarak, çoğaltıma geçilir.
tohum
n
e
n
e
l
elez
m
z
lir mi?
e
i
k
b
r
a
l
ı
Bi
n
kulla
her yıl
f1 hibritler genetik yapıları gereği tohum verdikleri zaman
yani f2 elde edildiğinde, f1’deki istenen özelliklerin çok az
bir kısmının f2’de korunduğu görülür. Örneğin f1’de bulunan herhangi bir hastalığa dayanıklılık özelliği f2’de kaybolur, dolayısıyla bu özelliklere sahip bir çeşit talep eden
kullanıcılar her sene yeniden f1 tohum satın alma zorunda
kalırlar. Zaten f1 melezlerin bu özellikleri sayesindedir ki
birçok kişi ve kuruluş bitki ıslahı konusuna yatırım yapıyor. Tohum sektörü her sene cirosunun yaklaşık yüzde 13
ila 15’ini Ar-Ge bütçesine aktararak dünyada tüm sektörler içerisinde araştırmaya en çok kaynak ayıran sektör konumunda bulunuyor.
Üretim
sürecindeki
maliyetlerde
tohumun payı
ne kadardır?
Burada göz ardı edilmemesi gereken iki
önemli hususa dikkat edilmelidir. Bunlar:
a. Tohum maliyetinin toplam girdiler içindeki payı oldukça düşüktür (örneğin sera domatesinde yüzde 1.5 civarı).
b. Diğer girdi maliyetlerinin sabit kalmasına
karşın sadece tercih edilen tohum sayesinde toplam hasılat çok fazla değişiklik gösterebilir (örneğin serada 1 dekar domates üretiminde hiçbir şey kazanamamak, 25 bin TL
kazanmak veya bu iki uç arasında bir hasılat
elde etmek mümkün).
Bu uğraşlar sayesinde elde edilen özellikle (örneğin verimli, belirli hastalıklara mukavim, soğuğa veya sıcağa dirençli, erkenci
veya geççi, yağ oranı yüksek, vs…) f1 hibritler sayesinde tohum sektörü özellikle dünyada nüfusun çok hızlı arttığı 20. yy.‘ın ikinci
yarısı boyunca insanların bol ve ucuz gıdaya
kavuşmalarını sağlayabildi.
Nisan 2011
RTIŞI
A
M
İ
T
RE
I
LANIM
NDA Ü
L
A
U
R
K
O
K
TOHUM
R MU?
YÜKSE
O
T
İ
Y
İ
R
B
M
İ
ET
NH
EŞVİK
T
GETİRE
I
M
I
TAR
YOĞUN
Hayır etmiyor! “Bilinçsiz tarım” karşıtı olarak AB ülkelerinde yaygınlaşmaya ve ülkemizde de sebze üretiminde kullanılmaya başlanan “iyi
tarım uygulamaları”, yükselen çevre koruma bilinci ile her geçen gün
daha fazla benimseniyor ve burada hibrit tohumlar kaçınılmaz olarak
en önemli girdi olarak kullanılıyor. Şöyle ki f1 hibrit çeşitler ile kuramsal olarak her istenen özellikte çeşit geliştirmek mümkün olduğu için
belirli hastalıklara dayanıklı (ilaç gerektirmeyen, daha az su tüketen,
daha az gübre gerektiren vb), tam çevre dostu veya daha fazla vitamin,
daha fazla kanser düşmanı moleküller içeren, insan sağlığına dost ürünler elde etmek mümkün ve bu konular üzerinde tüm ıslahçılar şu anda
yoğun olarak çalışıyorlar.
29
TURKTED ÜYE FİRMALARI
TOHUM ÇEŞİDİ (SEED VARIETY)
FİRMA ADI
WEB ADRESİ
AGROMAR MARMARA TAR. ÜRN. SAN. VE TİC. A.Ş.
Sebze, Mısır (Vegetables, Corn)
www.agromar.com.tr
AGROVA TARIMSAL ÜRETİM VE PAZ. SANAYİ LTD. ŞTİ.
Yer Fıstığı, Soya (Peanut / Groundnut & Soybean)
www.agrovatohum.com
ALANYA TOHUMCULUK LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.alanyatohum.com
ALTIN TOHUMCULUK TİC. VE SAN. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.altintohumculuk.com.tr
AKDENİZ TOHUM SANAYİ TİCARET LTD. ŞTİ.
Sebze, Mısır, Yem Bitkileri (Vegetables, Corn, Forage Crops)
www.akdeniztohum.com
AG TOHUM SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.agtohum.com
ANADOLU EFES BİRACILIK VE MALT SAN. A.Ş.
Arpa, Şerbetçiotu (Barley, Hops)
www.anadolugroup.com
ANADOLU TOHUM ÜRETİM VE PAZ. A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.anadolutohum.com
ANKA TOHUMCULUK TAR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Patates (Potatoes)
www.ankatohumculuk.com
AR TARIM TOHUMCULUK SAN. VE TİC. A.Ş.
Patates (Potatoes)
www.artarim.com
ATA TOHUMCULUK İŞLET. SAN. VE TİC. A.Ş.
Hububat (Cereals)
www.atatohum.com.tr
AYER TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sebze, Mısır, Çiçek, Sebze Fidesi (Vegetables, Corn, Flowers, Seedlings for Vegetables) www.ayer.com.tr
BAYER TÜRK KİMYA SANAYİ LTD. ŞTİ.
Pamuk ( Cotton)
www.bayer.com.tr
BETA ZİRAAT VE TİCARET A.Ş.
Şeker Pancarı, Sebze, Patates, Fide (Sugar Beet, Vegetables, Potatoes, Seedlings)
www.betaziraat.com.tr
BİAR TOHUMCULUK BİTKİSEL ARŞ.ÜRET.VE PAZ.LTD.ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
-
BİRCAN TARIM TUR.TİC.İTH.İHR VE SAN. LTD. ŞTİ
Sebze (Tomato, Cucumber, Pepper, Zuccini, Eggplant)
www.bircantarim.com.tr
BİRLİK TOHUMCULUK
Tarla Bitkileri, Pamuk, Buğday (Field Crops, Cotton, Wheat)
www.birliktohumculuk.com
BURSA TOHUMCULUK ZİRAAT VE TİC. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.bursaseed.com
BOLPAT BOLU PATATES SAN.VE TİC. A.Ş.
Patates (Potatoes)
-
ÇAĞDAŞ TOHUMCULUK TAR.SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.cagdastohum.com.tr
DAKO TOHUMCULUK TİC.VE SAN. A.Ş.
Mısır, Endüstri Bitkileri (Corn, Ind. Crops)
www.dakotohumculuk.com
DOĞA TOH.HAYV.PAZ. İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.
Patates (Potatoes)
www.dogaseed.com
FİTO TOHUMCULUK TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze, Yem Bitkileri, Çim (Vegetables, Forage Crops, Amenity Grass)
www.fito.com.tr
FRİTOLAY GIDA SAN. VE TİC. A.Ş.
Patates, Mısır (Potatoes, Corn)
www.fritolay.com.tr
GENTA GENEL TARIM ÜRÜNLERİ PAZ. A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.anadolutohum.com
GOLDEN WEST TOH. VE TİC. LTD. ŞTİ
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.goldenwest.com.tr
HAZERA TOHUMCULUK VE TİCARET A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.hazera.com
İLCİ İNŞAAT SANAYİİ VE TİCARET A.Ş.
Hububat, Yem Bitkileri (Cereals, Forage Crops)
www.ilci.com.tr
İSTANBUL TARIM SAN. VE TİCARET A.Ş.
Çim, Sebze, Çiçek, Fide
(Amenity Grass, Vegetables, Flowers, Seedlings Forflowers And Vegetables)
www.istanbultarim.com.tr
İSTANBUL TOHUM TARIM SAN VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze, Çiçek, Çim, Gübreler (Vegetables, Flowers, Amenity Grass, Fertilizers)
www.istanbultohumculuk.com.tr
TOHUM ÇEŞİDİ (SEED VARIETY)
FİRMA ADI
WEB ADRESİ
KWS TÜRK TARIM TİCARET A.Ş.
Şeker Pancarı, Mısır, Kolza, Patates, Yemlik Pancar
(Sugar Beet, Corn, Kanola, Potatoes, Forage Beet)
www.kwsturk.com.tr
MARO TARIM İNŞAAT TİC. VE SAN. A.Ş.
Çayır Mera Yem Bitkileri, Çim, Buğday, Mısır, Ayçiçeği
(Fodder And Forage Crops, Amenity Grass, Wheat, Corn, Sunflower)
www.maro.com.tr
MAY AGRO TOHUMCULUK A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri, Endüstri Bitkileri (Vegetables, Field Crops, Ind. Crops)
www.may.com.tr
MONSANTO GIDA VE TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.
Tarla Bitkileri, Sebze (Field Crops, Vegetables)
www.monsanto.com
MULTİ TARIM TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.multitarim.com.tr
NUNHEMS TOHUMCULUK LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.nunhems.com
ÖZBUĞDAY TARIM İŞT. VE TOH. A.Ş.
Tarla Bitkileri (Field Crops)
www.ozbugday.com.tr
PROGEN TOHUM A.Ş.
Tarla Bitkileri (Field Crops)
www.progenseed.com
PIONEER TOHUMCULUK DAĞITIM VE PAZARLAMA LTD. ŞTİ.
Mısır, Ayçiçeği, Kanola, Buğday (Corn, Sunflower, Kanola, Wheat)
www.pioneer.com/turkey
POLEN TOHUMCULUK VE TAR. ÜRN. SAN. VE TİC
Pamuk, Mısır (Cotton, Corn)
www.polenseed.com
POLTAR TARIM ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LTD.
Sebze, Mısır (Vegetables, Corn)
www.poltar.com.tr
RIJKZWAAN TARIM TİCARET LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.rijkzwaan.nl
RİTO TOHUMCULUK A.Ş.
Sebze, Torf, Gübre (Vegetables, Turf, Fertilizer)
www.rito.com.tr
SAFA TARIM A.Ş.
Tarla Bitkileri, Sebze (Field Crops, Vegetables)
www.safatarim.com.tr
SETO SEBZE TOHUMLARI ÜRETİM VE TİC. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.seto.com.tr
SU TARIM TURİZM İNŞ. TAAH. SAN. VE TİC. A.Ş.
Sebze (Vegetables)
www.sutarim.com.tr
S.S.TARİŞ PAMUK SATIŞ KOOP.BİRLİĞİ Ar-Ge
Pamuk (Cotton)
www.taris.com.tr
SMYRNA TOH.FİDE.FİDAN ZİRAİ DAN.İT.İH.SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. Sebze, Şeker Pancarı, Patates (Vegetables, Sugar Beets, Potatoes)
www.smyrnatohumculuk.com
SYNGENTA TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Çiçek, Endüstri Bitkileri, Sebze (Flowers, Ind. Crops, Vegetables)
www.syngenta.com
TAREKS TRM. ÜRN. ARÇ. GRÇ. İT.İ. VE TİC. A.Ş.
Tahıl-Mısır, Yem Bitkileri, Endüstri Bitkileri-Patates
(Cereals-Corn, Forage Crops, Ind. Crops-Potatoes)
www.tareks.com.tr
TARIM İŞLETMELERİ GEN. MÜD. (TİGEM)
Sebze, Hububat-Arpa, Mısır (Vegetables, Cereals-Barley, Corn)
www.tigem.gov.tr
TASACO TARIM SAN. VE TİC. A.Ş.
Buğday, Sebze, Çiçek, Mısır, Çeltik, Yem Bitkileri
(Wheat, Vegetables, Flowers, Corn, Paddy Rice, Forage Crops)
www.tasaco.com
TAT TOHUMCULUK A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri (Vegetables, Field Crops)
www.tat.com.tr
TEKCAN TOHUMCULUK
Hububat (Cereals)
www.tekcantohum.com
TOROS TARIM SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Sebze, Tarla Bitkileri, Süs Bitkileri, Meyve Fidanı
(Vegetables, Field Crops, Ornamental Plants, Saplings For Fruit)
www.toros.com.tr
ULUSOY TOHUMCULUK ZİR. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Çim, Yem Bitkileri (Amenity Grass, Forage Crops)
www.ulusoyseed.com.tr
VERİM ZİRAAT LTD. ŞTİ.
Kavun, Karpuz, Kabak (Melon, Watermelon, Zuccini)
www.verimziraat.com
YALTIR TARIM ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. A.Ş.
Sebze, Meyve (Vegetables, Friut)
www.yaltir.com.tr
YÜKSEL TOHUMCULUK TARIM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.
Sebze (Vegetables)
www.yukseltohum.com

Benzer belgeler

türkted kasım-aralık 2014 bülteni

türkted kasım-aralık 2014 bülteni vermiş değerli üyelerinden aldığı sonsuz destekle daima güçlenerek, sadece Türkiye değil dünya tohumculuğuna da hizmet etmeyi sürdürecektir. Şubat ayında yapılan TÜRKTED Olağan Genel Kurulu Derneği...

Detaylı

türkted kasım-aralık 2013 bülteni

türkted kasım-aralık 2013 bülteni ve “lisans al - üret - sat” işinden, “ıslah et - üret - sat” sürecine hatta “teknoloji üret - ıslah et - lisans sat” sürecine geçmek zorunda olduğunu belirtti. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nı temsi...

Detaylı

(Derginin elektronik kopyası için buraya tıklayın).

(Derginin elektronik kopyası için buraya tıklayın). güçlenmesi için azim ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Dergimizin birinci sayısında, TÜRKTED’ in misyonu çerçevesinde 2011 yılı önceliklerimizi; “İş birliğinin geliştirilmesi, Tohumculuk Kan...

Detaylı

Mart - Nisan 2015 Bülteni - tarım kooperatifleri merkez birliği

Mart - Nisan 2015 Bülteni - tarım kooperatifleri merkez birliği güçlenmesi için azim ve kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Dergimizin birinci sayısında, TÜRKTED’ in misyonu çerçevesinde 2011 yılı önceliklerimizi; “İş birliğinin geliştirilmesi, Tohumculuk Kan...

Detaylı