İstıklâl - İstiklal Gazetesi

Transkript

İstıklâl - İstiklal Gazetesi
İstıklâl
Navağ Polis
Merkezinin
kurşun izleri ile
dolan çatıya
çıkış ağzı.
18.07.2011
www.istiklalgazetesi.com.tr Ağustos 2011 Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Yıl: 8 Sayı: 85 Fiyatı: 1 TL
Doğu Türkistan istiklalcileri 20 Şehit vermek Pahasına
Çin Polis Merkezinin Çatısına
Gökbayrak Diktiler
İsviçre
Doğu Türkistan fedaileri kurşun yağmuru altında
Hoten-Navağ Polis Merkezinin çıkarak Çin bayrağının
indirip , onun yerine ay-yıldızlı Gökbayrağı astılar.
8’de
Türk
iye
Bazı Çin ve yabancı ülke basını muhabirleri
Hoten'e gelerek, Çin'in Navağ polis
merkezinin taarruza uğrama durumu hakkında
malûmat edinmişlerdir. Muhabirler bu defa
Çin dairelerinin verdikleri haberlerin dışında,
yerel karakol görevlileri ve civarındaki
ahalilerden de bilgi almışlardır.
Uluslar arası haber vasıtalarından iktisâdi vakit
gazetesinin etraftaki ahalilerden edindiği bilgilere
göre, fedaîler polis merkezine baskın yaparak
girdikten sonra, polis merkezinin çatısına çıkarak
Çin'in beş yıldızlı kızıl bayrağını indirmiştir. Onun
yerine Doğu Türkistan bayrağını yani ay-yıldızlı
Gökbayrağı asmışlardır.
Çin Askerleri şüphelendiği Uygur'u öldürüyor!
Kaşgar'da bıçaklı saldırı: 7 ölü, 28 yaralı
Çin'in kuzeybatısında yer
alan Doğu Türkistan’ın
Kaşgar kentinde oluşan
bıçaklı saldırıda 7 kişinin
öldüğü, 28 kişinin de
yaralandığı bildirildi.
Çin radyosunun yerel medyaya
dayandırdığı haberinde,
aralarında bir suç şüphelisinin de
öldüğü olayın Cumartesi gecesi
meydana geldiği belirtildi.
Haberde, iki zanlının şehrin
Meishi caddesinde bir sürücünün
yeşil ışığı beklediği sırada
kamyona çıkarak sürücüsünü
bıçakladığı, sonrasında da
kamyonu kalabalığa sürdüğü ve
onları bıçaklamaya başladığı
kaydedildi. Olay yerinde 6
kişinin öldüğü olayda zanlılardan
birinin saldırı esnasında kendini
koruyan birisi tarafından
öldürüldüğü diğer zanlının ise
bıçakla yaralandığı ifade edildi.
Yaralıların hastaneye kaldırıldığı,
polisin olayı araştırdığı ve
şehirdeki güvenlik önlemlerinin
arttırıldığı bildirildi. Haberde,
olayı gerçekleştirenlerin Uygur
mu yoksa başka milliyetten mi
olduğu konusunda bilgi
verilmedi. 31.07.2011-(CİHAN)
Doğu Türkistan'da bugün meydana gelen
patlamadan sonra Çin polisi şüpheli
gördüğü dört Uygur'u katletti.
Doğu Türkistan'da bugün meydana gelen
patlamadan sonra polisin şüpheli gördüğü dört
Uygur'u yargılamadan öldürdüğü bildirildi.Çin'in
kuzeybatısındaki Uygur Özerk Bölgesi'nin (Doğu
Türkistan) Kaşgar şehrinde meydana gelen
patlamadan sonra polisin 4 şüpheli (!) Uygur'u
yargılamadan öldürdüğü bildirildi.Şinhua
ajansının haberinde, yerel saatle 16.30'da (TSİ
11.30) meydana gelen patlamadan sonra polisin,
ayrıca 4 şüpheli (!) Uygur'u gözaltına aldığı ve
patlamada aralarında polislerin de bulunduğu
10'dan fazla kişinin yaralandığı belirtildi.7’de
3’de
13’de
Mehmet Emin
BATUR
18 Temmuz
Taarruzunun Açıklaması
Çin taarruzcuların ellerindeki bayrak meselesi ile ilgili
olarak çeşitli haberler vere gelmektedir.Çin'in bazı
haberlerinde bölücülük bayrağı denilirken, bazılarında cihat
bayrağı denilmektedir. Çin'in yerküre gazetesinin bugünkü
resimli haberinde fedaîlerin Polis merkezinin çatısına
bayrak diktiklerinde çatıya çıkmak için kullandıkları
merdiven ve çatı kapısının resmi gösteriliyor. 7’de
ŞEN OZAN
UYGURLARIN ÇİLESİ (2)
15’te
Prof. Dr.
Tuncer GÜLENSOY
Türk Dili İle İlgili Bir Kitap:
(2)
10’da
Abdulmecit AVŞAR
İmdat!!!
Sesimizi duyan yok mu?
İstıklâl
Doğu Türkistan da 'da yaşayan
binlerce Uygur Türkü hapse atıldı
Amnesty'den Erşidin İsrail Atağı
Amnesty international diye bilinen Uluslararası Af Örgütü
Finlandiya Şubesi geçtiğimiz ay
Kazakistan Hükümeti nin Çin'e
teslim ettiği Erşidin israil İçin imza
kampanyası Başlattı.
Eklenme tarihi: 08.07.2011 18:14:52
Çin'e teslim edildiği bizzat
Kazakistan Dişişleri bakanlığının
çelişkili ifadeleri ile gün yüzüne
çıkan ve bir çok medya da günedeme
getirilen Erşidin israil'in durumu
Uluslararası Af örgütü Finlandiya
Şubesinin dikkatini çekti.
5 Temmuz Urumçi soykırımının 2. Yılı münasebetiyle Helsinki
de düzenlenen Gösteride Fotografları taşınan ve Basın açıklaması
metninde de dile getirilen Erşidin israil meselesi Uluslararası Af
Örgütü Finlandiya Şubesi Çin masası şefi Anu Tuukkanen'in özel
girişimi sonucu gündeme getirilerek imza kampanyası başlatıldı.
Amnesty nin www.amnesty.fi adli resmi veb sitesinde e imzaya
açılan ankette Erşidin İsrailin Çin'e teslim edilmesi konusu
uzunca anlatıldıktan sonra şunlara yer verildi: Sayın Çin Devlet
Başkanı Hujintav
Ben Erşidin İsrailin Serbest bırakılmasını İstiyorum,o ifade
özgürlüğü kullandığı için tutuklandı,Erşidin İsraile ailelerinin
yanı sıra avukatının da görüşme hakkı olmamalıdır!Çinli
yetkililerin ona işkence yapmaması ve kötü davranmaması için
sizden ricada bulunuyoruz. Uygur Haber Ajansı
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
AA - 05.07.2011-Çin'in, Sincan Uygur Özerk
Bölgesinde(Doğu Türkistan) yaşayan
binlerce Uygur Türkünü hapse attığı
bildirildi.
Uluslararası Af Örgütünün açıklamasında,
Çin'in, 2 yıl önce Sincan Uygur Özerk
Bölgesinde (Doğu Türkistan) yaşanan şiddet
olayları hakkında konuşan binlerce Uygur
Türkünü hapse attığı belirtildi.
Sincan Uygur Özerk Bölgesinin başkenti
Urumçi'de 2009 yılında Han soyuna mensup
Çinlilerle Uygur
Türkleri arasında
meydana gelen şiddet
olaylarında 200 kişi
hayatını kaybetmişti.
Çin medyasında yer
alan haberler ve
denizaşırı ülkelerdeki
insan hakları
örgütlerinin raporlarına göre, 2009 yılındaki
şiddet olaylarından bu yana 9 kişiyi
ayaklanmayı körüklemek suçundan idam
eden Çin hükümeti, yüzlerce kişiyi
mahkemeye sevk etti ve güvenlik
harcamalarını artırdı. Uluslararası Af Örgütü
Asya Pasifik Direktörü Sam Zarifi konuya
ilişkin yaptığı açıklamada ''Çin hükümeti,
sadece 2009 yılındaki şiddet olayları
konusunda sesini yükseltenleri susturmakla
kalmıyor, aynı zamanda insanları susturmak
için ülke dışında da nüfuzunu kullanıyor''
dedi. Zarifi şunları kaydetti:
''Çin'in tümünde baskıya yönelik bizim
gözlemlediğimiz genel eğilim, bunun
özellikle Uygur Türklerinin kendi vatanında
azınlık haline geldiği Sincan için geçerli
olduğudur''. Uygur Türklerinin, yabancı
muhabirlerle 2009 olayları hakkında
konuştukları
veya Uygur
Türkçesindeki
internet
sitelerinde
tartıştıkları
gerekçesiyle
hapse
atıldıklarını
belirten Zarifi, ''Her özgürce konuşan
Uygura saldırmak, öncelikle, ülkeyi 2009
yılındaki protestolara götüren temel
hoşnutsuzlukları çözmez'' dedi. Zarifi, ''Çin
hükümeti, Uygur toplumunun
hoşnutsuzluklarını dinlemeli ve Uygurların
haklarına saygı gösterilmesi ve kültürlerinin
korunmasına yönelik taleplerini ele
Youtube'a 15 Temmuz'da
eklenen bir videoda, küçük
bir çocuk bir grup tarafından
tekmelerle dövülüyor.
Çocuğun Uygur, dövenlerin
Çinli olduğu iddia ediliyor.
Çin'in özerk bölgesi Sincan Uygur (Doğu
Türkistan)'da çekildiği iddia edilen
görüntülerde bir grup insan, yerdeki bir
çocuğu tekmeleyip, elini eziyor. Çocuğun
çıklık çığlığa ağlamasına aldırmayan
topluluktan hiç kimse uygulanan şiddete
engel olmuyor.
Görüntüler Youtube'a 15 Temmuz
tarihinde MerdanUygur kullanıcı adı ve
“Bichare kichik Uyghur bala xittay ning
zulumi astida” başlığıyla yüklenmiş..
İstiklâl
Avrupa Temsilcisi
Almanya Temsilcileri
Biberach:
Şen Ozan
Yıl: 8 Sayı: 85 Ağustos 2011
Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Tel: + 49 175 404 36 23 München:
Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü
Mehmet Emin BATUR
Genel Yayın Yönetmeni
Abdulmecit AVŞAR
Haber Müdürü
Erkinbeğ UYGURTÜRK
Ege Bölge Temsilcisi
İsmail OSKAY
0546 859 32 10
Uşak Temsilcisi
Murat OSKAY
0506 981 69 20
Afyonkarahisar Temsilcisi
Zeki KUYTU
0544 587 81 12
İstanbul Temsilcileri
Esenler
İbrahim DOĞUŞ
0535 689 57 69
Üsküdar
Habib Suiçmez
0536 774 04 37
Konya Temsilcisi
Baybars Gülensoy
0536 664 46 46
Trakya BölgeTemsilcisi
Kadir YILDIZ
05426691266
Antalya Temsilcisi
Emre USLU
0506 689 98 19
Avusturya Temsilcisi
Necdet Akarsu
0043 699 11884577
İsviçre Temsilcisi
Karahan Endili
0041 787 954 707
Bulgaristan Temsilcisi
Beletin Halil Ali
00359 3631 3573
Azerbaycan Temsilcisi
Mustafa Vugar ÖMEROĞLU
+ 994 12 502 77 60
Belçika Temsilcisi
İhsan Şimşek
+0032 479239236
Finlandiya Temsilcisi
+00358449371733
Yurt İçi Posta Çeki Hesabı
Celalettin BATUR: 5024316
Cep Tel: 0555 443 20 29
http://www.istiklalgazetesi.com.tr
http://www.hurgokbayrak.com
Elektronik Posta:
[email protected]
[email protected]
ISSN 1305-2993
Ali Yüksel
Eyüp Tanrıverdi
Bad Wurzach: Arefe Uludağ
Weingarten: Çağlar Eren
Lindau:
Ali Güngör
Ulm:
Sebahattin Gülveren
Fr-hafen :
Safa Çakmak
Berlin :
Reyhan OĞUL
Kisslegg:
Kenan Batur
Weingarten: Baki Alkan
Karlsruhe :
Ali DEMİR
Hamm :
Zafer TOPAK
Neckarulm:
Rukiye ANDIÇ
Wangen:
İsa Göçer
Kempten:
Mustafa Kutlu
Mainz:
Rüştü KASIRGA
Frankfurt:
Altan Altuntaş
Filderstadt:
Mehmet Yetiş
Braunschweig Abdullah Akıncı
Bayreuth
Mahmut OKAN
Boblingen
İsmail ÜSTÜNEL
Siegen
Recep Geçer
Memmingen Onur ÇİÇEK
Wendlingen
Abdullah POLAT
+49 172 468 33 25
+49 179 533 01 86
+49 173 231 62 86
+49 179 799 58 44
+49 171 810 00 89
+49 173 591 52 29
+49 171 267 40 66
+49 163 261 78 22
+49 160 948 445 40
+49 176 232 663 53
+49 176 247 855 91
+49 178 780 42 32
+49 176 241 566 20
+49 163 675 38 52
+49 171 128 16 08
+49 177 180 34 67
+49 179 921 38 30
+49 173 372 97 00
+49 160 444 55 74
+49 176 661 11935
+49 172 710 86 10
+49 170 487 25 62
+49 175 541 18 68
0049 173 3460824
Merkez Adres:
Gevher Nesibe Mah. Donanma Cad.
No:13 Kocasinan-Kayseri/Türkiye
Tel: (0090) 352 338 58 97
Belge Geçer: (0090) 0352 338 58 97
Cep Tel: 0532 255 99 30
Grafik-Dizgi-Tasarım
Hürgökbayrak
Baskı
Hakimiyet Matbaası
Bu gazete basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir
Çin Peçe’yi yasakladı
62 yıldır Çin işgalinde bulunan Doğu Türkistan da
yerel kukla hükümetin çıkardığı genelgeyle Peçenin
yasaklandığı belirtildi.
Genelgeye göre kamuya açık alanlarda yüzü kısmen ya da tamamen
kapatarak tanınmayı imkânsız hale getiren kıyafetler giyenlere soruşturma
açılacak, Devlet memuru ise işinden uzaklaştırılacak,ev kadınıysa durumuna
göre para cezasına
çarptırılacak.
Doğu Türkistan Halkının
tamamına yakını İslam
dinine inanıyor ve yerel
halk kültürel olarak
başörtü takıyor. Fransa, 11
Nisan'da Avrupa'da peçeyi
yasaklayan ilk ülke
olmuştu. Fransa ve Belçika örneklerini, benzer bir yasa tasarısını tartışan
Hollanda'nın ardından işgalci Çin Hükümeti böyle bir karar alarak Peçeteyi
Resmen yasaklamış oldu. Bundan böyle Uygur Müslüman Kadınlar Kamuya
açık alanların dışında köy pazarında bile peçe takması imkansızlaşıyor.
Bölgeden gelen haberlere bakılırsa Peçe taktığı gerekçesiyle çok sayıda
kadının Çin polislerince sorguya alındığı bildiriliyor,daha önce sakal
bırakanları içeri atan Çin Hükümeti şimdiyse Peçe takan Bayanlara
yöneldiği gelen haberler arasında. Uygur Haber Ajansı-15.07.2011
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
İstıklâl
UYGURLARIN ÇİLESİ (2)
TEMEL den - ŞEN OZAN
Bir önceki makalemde de belirttiğim gibi 02.03.2011 tarihinde merhum
kardeşimiz Doğu Türkistanlı Mehmet Emin Bey'in cenazesi dolayısıyla
Münih'te bulunmuştuk.
cenazeye uzaktan yakından gelen bir kısım misafirlerle ocak başkanımız
Eyüp Bey'in hazırlattığı kahvaltıda bir araya geliyoruz.
Merhumun oğlu uzak bir Avrupa ülkesinden gelmiş, aklı başında bir
delikanlı. Bin yıldır birbirimizi arayan kardeşler gibi kucaklaşıp baş sağlığı
diliyoruz ve o da bizlere baş sağlığı diliyor. . .
Doğu Türkistan' da doğan Mehmet Emin Bey, binlerce kilometre uzaklarda
öldü. Kurtlarda öyle yaparmış, öleceğini anlayınca ormanların en ücra
köşelerini seçerlermiş. “Kurt öldü“ dedirtmezlermiş, o en çaresiz hallerini
hiç kimsenin görmesini istemezlermiş özelliklede köpeklerin görmesini, hele
hele Çin köpeklerinin görmesini hiç mi hiç arzu etmezlermiş. . . İşte böyle
soylu bir hal ve duruş ile ölüme yatarlarmış ve onu bulmak ona ulaşmak onu
görebilmek bir daha mümkün olamazmış. . .
M.Emin Bey'in gidişide tıpkı öyle oldu .
İtler, cesetini görmesin diye
Hatta öldüğünü duymasın diye
Duyupta dört yana yaymasın diye
En ücra köşede öldü Mehmet Bey
Baş sağlığı için Uygur kardeşlerimizin teşkilatlarına gidiyoruz. Hal hatırdan
sonra sohbete dalıyoruz ve bir dokun bin ah işit misali binlerce ah işittik.
Kızıl Komünist Çin devletinin Uygurların peşini Avrupa'da da
bırakmadığına şahit oluyoruz.
Çin istihbaratı, telefon numaralarını tespit ettiği Uygur kardeşlerimize
Çin'den telefon açıp:
>> Alo, sizleri anavatanınızdan arıyoruz nasılsınız iyi misiniz ?
== İyiyiz, teşekkürler kimsiniz ?
>> Kimliğimiz önemli değil bir vatandaşınız, dükkan açmışsınız hayırlı
uğurlu olsun.
== Sağ olun fakat inanın tanıyamadım sizi.
>> Dedik ya bir vatandaş, vatandaşınız olmamız yetmiyor mu? Niyetimiz
ciddi ve temiz, sizinle uzun uzun konuşmamız lazım. İstiyoruz ki
dükkanınızı büyütelim zenginleştirelim sizi ihya edelim. Bunun için de
küçük bir şartımız var.
== Neymiş şartınız ?
>> Mümkün oldukça Çinden alışveriş yapacaksınız. Bizler size istediğiniz
malı ulaştırırız.
== Evet, şimdi anladım kim olduğunuzu. . . Çok güzel Uygurca
konuşuyorsunuz. İhtimal ki siz bir Uygur olabilirsiniz, sırf Uygur
olabileceğinizi düşündüğüm için size yine de ağız dolusu küfretmekten vaz
geçiyorum. Satılmış ve şerefsiz.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
>> Alo alo siz falanca mısınız ?
== Evet evet buyurun, kiminle görüşüyorum ?
>> Çin'den arıyorum, bir vatandaşınız.
== Ben Uygur'um, benim Çinli bir vatandaşım olamaz. Yanlış aradınız.
>> Bakın beyefendi inat etmeyin! Filan filan cemiyetlerden ayağınızı
kesin! Annenizin, babanızın, kardeşlerinizin ve bütün akrabalarınızın
elimizde olduğunu unutmayın. . .
== Allah topunuzun belasını versin. . .
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
>> Alo nasılsınız, burası Çin anavatanınızdan aranıyorsunuz. . .
Güncel 3
haberiniz yok.
== Ne yani sizin yeni döneminizde insanları kavurma yapmayıp, döner kebap mı
yaptığınızı söylemek istiyorsun. Şerefsiz . . .
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
>> . . . . . . İş yerinin sahibi falanca ile mi görüşüyoruz ?
== Evet evet benim, buyurun.
>> İş yerinizin fotoğraflarını gördük hayırlı olsun.
== Kimsiniz arkadaş ?
>> Ben anavatanınız Çin'den arıyorum. İş yerinizi büyütelim diye düşünüyoruz da.
== Nasıl büyüteceksiniz iş yerimi ?
>> O iş bizim işimiz, önemli olan dostluk. Siz hele bir Çin'e gelin görüşelim.
== Nasıl olur, Çin'e gelen bir daha geri dönebiliyor mu ?
>> Mao döneminde bir kısım haksızlıklar olduğu doğrudur. Bugün Çin artık o eski
Çin değil, çok demokratlaştık.
== Ne dediniz ne dediniz, demokrasi mi dediniz? Balıkların ağaca çıktığından mı
bahsediyorsunuz, yanlış anlamadım değil mi ?
>> Bakın beyefendi, Çin bugün ekonominin yanında demokraside de büyük geliş
meler kaydetmiştir bunu unutmayın.
== Demokrasinize de, size de, sizin sayenizde büyüyecek iş yerine de lanet olsun.
Alçak köpek.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
>> Alo ülkenizden aranıyorsunuz. Nasılsınız ?
== Yahu beni bir daha rahatsız etmeyin demedim mi?
>> İftihar etmeniz gerekmez mi, dünyada kaç ülke var vatandaşını arayan soran?
== Ulan numaramı değiştirdim yine kurtulamadım sizden. İnsanda biraz haysiyet ve
şeref olmaz mı be namussuzlar.Hay ben sizin ülkenizede ,sizede, sizin gibi
hayvanları üstümüze sürenlerede . . . . . . . . .
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Gelenin bir daha gidemediği
Bir diyardan geldik duyun bizleri
İki kez ikinin dört etmediği . . .
Bir vatandan geldik duyun bizleri
Bela dağıtılan ülkemden kaçtım
Çile üretilen ülkemden kaçtım
İnsan tüketilen ülkemden kaçtım
Canımıza yetti duyun bizleri
Doğu Türkistan'dır yurdumuz bizim
Gayrı ulumuyor Kurdumuz bizim
Darümar edildi ordumuz bizim
İnsanlık adına duyun bizleri
Ölçmek, biçmek ve de tartmak bilmezler
Öyle muzur dert ki bitmek bilmezler
Tuttu yakamızdan gitmek bilmezler
Mevlanın aşkına duyun bizleri
Resmen yanıyoruz, kavruluyoruz
Borana tutulduk savruluyoruz
Kızıl bela ile çevriliyoruz
İnsanlık öldü mü duyun bizleri
Ülkemde ne varsa bitiriyorlar
Sülükleri bile götürüyorlar
Sürekli felaket getiriyorlar
Nerde hür milletler duyun bizleri
== Kimsiniz be adam? Benim Çin diye bir vatanım yok. Ben Uygur'um ve
Alman vatandaşıyım.
Terk-i vatan ettim yine olmadı
Kurtulamıyorum çilem dolmadı
Edenler ki ettiğini bulmadı
Ey demokrat dünya duyun bizleri
>> Celallenmeyin! Çoktandır gelip gitmediniz de bir soralım dedik. . .
== Hangi şehir meydanında ve hangi kazanda pişireceksiniz beni ?
>> Korkmayın korkmayın, bizden önceki dönem geride kaldı. Şimdi yeni
dönemdeyiz. Siz epey zamandır gelip gitmediniz ve değişimden tabii olarak
Maymun işgaline girdi ülkemiz
Bu sebepten garip kaldı cümlemiz
İnşaallah nasip olur gülmemiz
Vicdanı olanlar duyun bizleri
4 Türk Dünyası
Doğu Türkistan`da Türklere
Karşı Soykırım Politikası-2
(Araştırma )
Av. Sadun KÖPRÜLÜ
Doğu Türkistan Türklerinin Barın olayı
özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşmak için başarılı bir
mücadele ve bütün dünyaya duyurmak amacıyla
milli bir harekettir.
Haklarını kazanmakla dava adamları bu
uğurda kanlarını vererek, şehit düşmüşlerdir önde
gelenlerden mücadeleci, kahraman Zeydun Yusuf ve
onun silah, dava arkadaşları din, vatan ve millet
uğrunda büyük güce sahip olan Çinlilerle, acımasız
düşmanla savaşarak, kanlarını, canlarını vererek
şehit olmuşlardır.
Bu milli mücadele yolunda Doğu Türkistan
Türkleri bağımsızlığı elde etmek için mücadelelerini
sürdürdüler ve sürdürmek üzere yeni bir güneşin
doğuşu umuduyla yiğitçe savaştılar.
Ama kıyıcı komünist Çinlilerin Doğu
Türkistan'da yaptıkları katliamlar 55 yılda binlerce
Türkler şehit olarak binlerce kayıp olmuşlardır, her
türlü ağır işkencelerle güçsüz ve zayıf duran sivil
halka yapılmakla Çinliler tam olarak vahşîleşmiştir
suçsuz Türkleri öldürmek tek amaçları olmuştur.
Doğu Türkistan uygulana Soykırım
katliamlardan
1949 yılında işgalci komünist Çin ordusunun
komutanlığında bulunan Kızıl komünist Wang Zhen
Türkistan (Şin Jiang) Türklerine karşı yapmış
olduğu zulmün işkencenin benzeri görülmeyerek,
Çin Komünist ordusu Doğu Türkistan'a
girmeden Doğu Türkistan Türklerini cezalandırarak,
türlü silah araçlarla öldürmekteydi.
Çinliler öte yandan Türklerden korkarak
yapılan her harekete karşı önlem alarak Türklerinin
uyanmasından, ayaklanmasından nasıl olursa iyice
ne yapacağını düşünmekteydi.
Çin yönetimini daha fazla korkudan Türklerin
mücadelesi ve ağır silahlarla 40 bin kişilik Doğu
Türkistan ordusun var oluşu yönetimi Doğu
Türkistan'a karşı bir baskı kullandığı zaman milli
ordu sessiz kalmayacağını iyice bilmektedirler.
Çinlileri bu Türk milletini yok etmek amacıyla,
milli orduyu kendi güçleri içine almayı katmayı
düşünerek, tamamen kontrol altına aldıktan sonra
komünist Çinlilerin tam olarak düşmanlıkları
yansıyacak, onlara inanmak çok zordur, nasıl olursa
bu milletin mutlu olmasına gençlerin aydınların ve
tüm Türklerinin üstüne düşen önemli görevleri
örgütlenerek bir güç halına gelmekle haklarını
korumalıdırlar, artık birlikte çalışmalıdırlar
1959 tarihinden siyasi komplo baskılar
yüzünden millet içinden aydın lider çalışkanlar dava
adamlarının birçoğu yok edilerek, bir bölüm
milliyetçi milli dava sahipleri yurdundan
toprağından uzak hapishanelere atılarak çok sayıda
Türkler başka ülkelerde yaşamaya zorlanmışlardır.
Doğu Türkistan' da bu milletin kahraman yiğit
dava adamları vatanın gururunu, onurunu, töresini
üslenen Türkler tüm güçleri ile aydın kalemleri ile
haklarını savunmaktadırlar, öyle zan ederek bir gün
düşünen Çinler Türkler tamamen yok edilecek,
umutta olarak katliamlarını, soykırımını
sürdürmekteydiler.
Ama iyice bildi ki Çin dikta yönetimi hiçbir
rejim büyük devletler, uygarlık kuran Türk milletini
yok edemez yıldıramazdır.
Kıyıcı Komünist Çinliler Türk milletine karşı
reva gördüğü işkence zulüm, katliamlar tam
dünyanın yüzü önünde korkmadan ve hiçbir insan
hakları, BM, af örgütü ses çıkarmadan hiçbirini
çekinmeden yapmıştır, sinsi politikasını
sürdürmüştür.
1959-yılından Türklere karşı başlayan, işkence
baskılar, Türkleri kendi yurtlarından,
topraklarından uzaklaştırılarak Çinliler tarafından
tüm Türk bölgeleri işgal edilerek Çinliler Türklerin
yerlerine, topraklarına yerleşerek, akın, akın Çinliler
Türklerin ekin, yiyeceklerini tahılını ve evlerini
yağmalayarak Çin'e götürüldüler, yüz binlerce Türk
insanımız açlıktan, susuzluktan öldüler,
parçalandılar insanlık dışı işkenceye maruz kaldılar,
binlerce Türklerin gömülmeye sırası gelmeyen ceset
dağlarda, tarlalarda kargalara, hayvanlara yem
olmuştur.
İstıklâl
Azerbaycan'da Savaş
Çıkarsa, 3 Milyonun
Üzerinde Irak Türkmeni
Ermenilere Karşı Savaşacak
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
TÜRK DÜNYASINA TESPİT VE BAKIŞLAR
BAĞIMSIZ BİR DOĞU
TÜRKİSTANA DOĞRU
*Necdet ÇELİKDÖNMEZ
En son yazılan yazılardan biride bir milletin
esaretinden
kurtuluşu için yeniden bağımsız bir devlete
Hollanda'daki Irak Türkmen Kültür
kavuşması
hususunda
sürekli devamlı olarak yazılan yol
Cemiyeti Başkanı Cüneyt Alçı,
gösterici
fikirsel
yazılardır.
“Azerbaycan`da savaş çıkarsa, 3 milyonun
Yazarlık mesleğimizde ne kadar tecrübeli, kıdemli
üzerinde Irak Türkmeni Ermenilere karşı
olsanız'da durum değişmez, zira bir milletin özgürlük
savaşacak” şeklinde bir açıklama yaptı.
bağımsızlık mücadelesine fikirsel katkılar sağlamak için
Irak Türkmenlerinin, Azerbaycan'ın savaşa
üretken olmanız gerekmektedir.
başlamasını sabırsızlıkla beklediğini
Geçmiş yüzyıllarda ve son zaman dilimlerinde
söyleyen Alçı,
olduğu gibi yaşamakta olduğumuz şu zamanda Türk
“Irak
Dünyası ve özellikle Doğu Türkistan'ımız her bakımdan
zor bir dönem geçirmektedir. Bu dönemin zorluğu,
Türkmenleri,
karşısındaki acımasız, despot emperyalist Çin
savaşın
sürüsünün hukuk tanımaz, pervasız bir yönetim
çıkması
sergilemesidir. Güya süper güç! ABD ve AB ülkeleri ve
halinde
diğerleri kızıl çinin bu pervasızlığına ekonomik çıkarları
kendilerinin
için
ses çıkarmamakta Doğu Türkistanlı Uygur türkü'ne
bilgilendirilme
yapılan zulme göz yummaktadırlar.
sini istiyorlar.
Kendi kanları aksa yaygarayı basarlar, fakat akan
Onlar bunu
akıtılan
Türk kanı olursa ses yok, seda yok, çifte
kalben söylüyorlar. Bunu Ermeni lobisi de
Standard
işte budur…
çok iyi biliyor.
Yürekleri yakan, vicdanları sızlatan, kanımızı adeta
Yukarı Karabağ sorunu Azerbaycan gibi
donduran bu yapılan Çin zulmüne ses çıkarmayıp adeta
Irak Türkmenlerinin de milli sorunu.
vize veren iç ve dış politikalar ve Türk dış siyasetini
Hollanda'daki Irak Türkmenleri, Türk ve
irdelemeliyiz bunda haksızlık etmiş olmuyoruz.
Azerbaycan diasporaları birlikte faaliyet
Anadolu Türkleri Türk Devleti olarak ABD gibi AB
gösteriyorlar. Bu ise yüz yıllık Ermeni
ülkeleri gibi onların baktığı Doğu Türkistan'a bakan
efsanesini darmadağın etti. Ermeniler,
gözlükle bakamayız. Doğu Türkistan Devletine Türkiye
çeşitli tahribatlar yapmaya çalışsalar da,
Cumhuriyetine yakışır bir dış politika siyasetiyle
Irak Türkmenleri, Türk ve Azerbaycan
bakmalıyız. Yoksa o emperyalist güçlerin bakışından bir
diasporalarının gücü önünde her seferinde
farkımız olmaz.
rezalet yaşıyorlar” dedi.
Dünyadaki gelişmeleri değişim sürecini göz ardı
edemeyiz. Ortadoğu ve yönetimleri, Krallıkları,,
efrasyap.org.07.07.2011
Diktatörleri sarsan toplu halk devrimi direnişleri
5. TÜRK DÜNYASI BASIN
sonucu o despot yönetimlerin yerle bir olduğunu hep
MENSUPLARI BULUŞMASI gördük ve görmekteyiz. Bütün Dünyayı hareketlendiren
“Değişim” halkların özgürlük mücadelesi elbette Doğu
GERÇEKLEŞTİ
Türkistan Türk halkı içinde Çin despotuna karşı
kaçınılmaz bir gerçektir. Her ne kadar sansür uygulasa
da baskı ve zorbalık yapı Uygur Türkünü sindirse de, bu
değişim rüzgarı günün birinde Çin halk cumhuriyeti
ne'de olacaktır.
Zulümle abad olunmaz demiştir büyüklerimiz…
Doğu Türkistan Uygur Türklerinin anavatanı asli kendi
topraklarıdır. Doğu Türkistan'ın bugün yüzölçümü
neredeyse Türkiye yüzölçümünü ikiye katlamaktadır.
Orayı Çin Emperyalistini iç meselesi diyip işin içinden
sıyrılamayız. Bu kabul edilemez bir yaklaşımdır. Çin
Türkistan'ı diye bir şey yoktur. Uygur Türklerinin 5000
Yalova Folklor Eğitim Merkezi tarafından
yıldır anayurdu olan Doğu Türkistan diye bir ülke vardır.
organize edilen 14. Türk Boyları Kültür Şöleni
Yaşasın Doğu Türkistan Uygur Cumhuriyeti…
kapsamında Halk Eğitim Merkezi Konferans
Tarihte Türkler kaç devlet kurup yıkmıştır? Türk
Salonu'nda "Türklerin Dünya Üzerinde Yaşadığı
milleti
Hürriyetle özgürlükle, bağımsızlıkla müsemma
Sürgün ve Katliamlar" teması ile 5. Türk Dünyası
bir asil necip bir millettir.
Basın Mensupları buluşması gerçekleştirildi.
Tarihi geçmiş süreçte har daim bağımsızlık için
30 ülkeden 43 basın mensubunun bulunduğu 5.
verdiği
direniş mücadelesini hep kazanmış ve Doğu
Türk Dünyası Basın Mensupları Buluşması'nda,
Türkistan'ın
yeniden özgürlüğü, bağımsızlığı içinde
her basın mensubunun kendi ülkesinde Türklerin
kazanacaktır. Bunda şüpheniz olmasın.
yaşadığı sürgün ve katliamı anlattığı bir
Çin'e karşı öz ana vatanlarının, yurtlarının
konferans gerçekleşti. Konferansta, dünya
bağımsızlığı için çalışan Doğu Türkistan'ın da
üzerinde Türkler kadar soykırıma uğramış bir
milletin olmadığı, sürgün yememiş bir Türk
Dünyadaki “Değişim” rüzgârından etkileneceği
boyunun dahi bulunmadığı üzerinde duruldu.
kaçınılmaz bir gerçektir.
Türk Dünyası Basın Mensupları buluşmasına
Haydin Türk evlatları işbaşına, haydin nöbete, kutlu
Karaçay Çerkez, Kabartay Malkar, Saha Yakut,
yola…
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Bulgaristan,
Be vereceğiniz mücadele sonunda bağımsız bir Doğu
Yunanistan, Ağızka, Kumuk, Dağistan, Terekeme, Türkistan Cumhuriyeti en önemli bir kazanımlarınız
Afganistan, başkurtistan, Irak, Suriye, Doğu
olacaktır…
Türkistan, Kırım, Makedonya, Kosova,
1949 yılından bu yana Uygur Doğu Türkistan
Tataristan, Çuvaşistan, Azerbaycan,
milletinin iradesinin, despotça ipotek altına alınması
Türkmenistan ülkesinden basın mensupları
katıldı.Her basın mensubu geçmiş yıllarda kendi çinin nedenli bir zulmettiğinin en büyük delilidir.
Dünyadaki esen değişim rüzgârı “DOĞU TÜRKİSTAN
ülkelerinde nasıl sürgüne uğradığına değindi.
Konferansa, Tatar televizyonlarının tanınmış ismi UYGUR TÜRKÜNÜN YENİDEN BİR MEDENİYET
ŞAHLANIŞININ BAŞLANGICI OLACAKIR”
olan Ruşenia Altay, Tataristan Kazan'daki
sürgünde yaşanılan acıları, haksızlıkları anlattı.
18 Temmuz 2011- yalova77
*Gazeteci, Araştırmacı,Yazar
Paye Edebiyat Kültür Sanat Akademisi Başkanı-Elazığ
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
İstıklâl
Türk Dünyası
5
ÇİN ASKERLERİNİN UYGUR TÜRKLERİNİN EVLERİNE DÜZENLEDİKLERİ EV BASKINLARI
5 Temmuz 2009 günü de Ürümçi'deki Türkler, Çin'in içeri
bölgelerinden birinde çalışan Doğu Türkistanlı işçilerin
lojmanını basan binlerce Çinlinin sayıları bu güne kadar
tam olarak açıklanmayan onlarca, belki de yüzlerce Türk'ü
katletmesini protesto etmek istediler. Çin polis ve askerleri
savunmasız ve silahsız halkı gelişigüzel katletmeye
başladılar. Hatta daha sonraları amatör kameralar
tarafından da görüntülenerek elektronik ortamda
yayınlandığı gibi, polis araçlarından Çinli katiller
sürüsüne özel ve standart biçimde üretilmiş sopalar
dağıtıldı. Bu sivil giyimli Çin polis ve askerleri yaş veya
cinsiyet farkı gözetmeksizin sokak aralarında kıstırdıkları
Türkleri linç ederek öldürdüler. Bir diğer yandan ise, ateşli
silâhlarla katliam devam etti…(Son Video görüntüleri)
Aktüel
6
İstıklâl
Uygurlar Kanada'nın Wankower
Şehrinde Gösteri Yaptılar
Sanfransisko'da 5 Temmuz'u Anma Gösterisi Yapıldı
Amerika'nın
Kaliforniya Eyaletinin
Sanfransisko
şehrindeki Uygurlar 5
Temmuz günü
Sanfransisko'daki Çin
konsolosluğu önünde 5
Temmuz Ürümçi
olayının 2. yılını anma
gösterisi yaptılar.
Sanfransisko' da ki
mezkûr gösteriyi
organize etmeye Dünya
Gösteriden bir görünüm
Uygur Kurultayı ve
Amerika Uygurları Birliğinin Sanfransisko'daki temsilcileri büyük çaba sarf
etmişler ve yine aynı yerde ikamet eden Uygur aileler de gösteriye iştirak
etmişlerdir. Göstericiler ellerinde pankartlar olduğu halde sloganlar
attılar.Kaliforniya eyaletinin Sanfransisko ve Los Encılıs şehirleri
Amerika'daki Uygurların çokça yerleşik bulundukları şehirlerden sayılır.
RFA-Ümitvar-06.07.2011
Finlandiya Doğu Türkistan Cemiyetinden Gösteri
Finlandiya'daki Uygurlar, Uluslar arası Af Örgütü, Türk ve
Azerbaycan teşkilatları ile birlikte 5 Temmuz günü başkent
Helsinki'de gösteri
yaparak, Ürümçi 5
Temmuz Olayının ikinci
yılını andılar.
RFA/Photo
Resim Gösteriden bir görünüm.
Gösteri sırasında Uluslar
arası af Örgütü ve diğer
teşkilat sorumluları
konuşmalar yaparak,
Uygurların duygularını
paylaştıklarını ifade
ettiler.Gösteride konuşan
Finlandiya Doğu Türkistan
Teşkilatının başkanı Obulkasım Efendi gösteriden sonra verdiği
demeçte, Wenji Bao, Hu Jin Tao ve Wang Leguen'leri Uluslar arası
yargıya şikâyet edeceklerini bildirdi. RFA-İltebir-06.07.2011
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
Kanada'nın Wankower şehrindeki Uygurlar 5
Temmuz Ürümçi olayında hayatlarını
kaybeden kardeşlerini andılar ve Çin
hükümetinin zorbalıklarına
olan tepkilerini dile getirdiler.
RFA-5 Temmuz Ürümçi
Olayından sonra Ürümçi’de
devriye gezen silahlı polisler.
Temmuz 2009
5 Temmuz günü öğleden
sonra, Kanada'nın Wankower
şehrindeki Uygurlar mezkûr
şehirdeki Çin Konsolosluğu
önünde, 5 Temmuz Ürümçi
katliamının ikinci yılı
münasebetiyle protesto gösterisi yaparak, söz
konusu olayda hayatlarını kaybeden
kardeşlerini andılar ve Çin hükümetinin
zorbalıklarına olan tepkilerini ifade ettiler.Biz
bu münasebetle Wankower'deki gösteriye
katılan Uygurlar ile görüştüğümüzde, siyasi
faaliyetçi Ömer can bugünkü gösteri hakkında
malumat verdi ve 5 Temmuz'da Ürümçi'deki
gösterinin anlam ve özellikleri üzerinde
durdu.
Ömer can 5 Temmuz katliamının dış
ülkelerdeki çok sayıda Uygur'un siyasi
yaşamına tesir ettiğini, vatan ve Doğu
Türkistan anlayışı konusunda onları
uyandırma rolü oynadığını beyan etti.
Gösteriye iştirak eden İmam Efendi ise, Çin
dairelerinin yurt içinde, 5 Temmuz
katliamının gerçek yapısını çarpıtarak, aksi
propaganda yapmakta olduğunu, bunun ise
yurt içerisindeki bazı Uygurların aklını
çelmekte olduğunu söyledi. İmam Efendi
ifadesinde yine Çin dairelerinin
hâkimiyetten kopmamaları için ha bire Çin
milliyetçiliğini kışkırtmakta olduğunu
vurguladı. RFA- Kamil Tursun-06.07.2011
Hollanda Çin Elçiliği Önünde Nümayiş
Bütün devletlerden “Özgürlük
Kupası” müsabakasına gelen
Uygurlar 28 Temmuz'da
Hollanda'daki Uygurlarla beraber
Hollanda'daki Çin elçiliği önünde
nümayiş yaptılar. 28.07.2011
Göstericiler baştan sona kadar slogan
atarak kendilerinin Çin diktatörlüğüne
ve saldırganlığına olan tepkilerini
ifade ettiler. Dünya Uygur Kurultayı
Gençler Komitesi başkanı Ğeyur ve
Hollanda'daki sivil toplum
örgütlerinin lokomotifi Sadıkcan Seley nümayiş ve faaliyet hakkındaki fikir ve
görüşlerini beyan ettiler. RFA-Pidaiy-08.07.2011
Waşington'daki Uygurlar 5 Temmuz
Olayını Anmak İçin Gösteri Yaptılar
Bugün 5 Temmuz olayının 2. yılı. İki yıl
önce bugün 1000'den fazla Uygur genç
Ürümçi'deki Halk meydanına
toplanarak, 26 Haziran Şavgüen olayı
hakkında hükümetten malumat
istemişlerdi.
Hükümet tarafının malumatlarında o gün
ölenlerin sayısı 197 olup, bunların
çoğunluğu Çin vatandaşları fakat
muhaceretteki Doğu Türkistan
teşkilatlarının malumatlarında belirtildiğine
göre, aynı gün vurulan ve iz-emaresiz
Hükümet tarafı önceki gibi, göstericilerin
taleplerini cevapsız bırakmıştır. Sadece
cevap vermemekle kalmayıp, dövmüş,
gözaltına almış, hatta onların üzerlerine ateş
açmıştır. Hükümet tarafı göstericileri
bütünüyle çaresiz olarak görmüştür. Onların
arkasında milyonlarca Uygur halkının
iradesinin ve himayesinin olduğunu
unutmuştur. Kardeşlerinin dövülmekte
olduğunu hatta onların ateşli silahlarla
vurulmakta olduğunu görmüştür. Ürümçi
sokaklarındaki Uygur gençleri kitleler
halinde göstericilerin saflarına katıldılar.
Çin polislerinin zorbalığı haddini aştıktan
sonra bir takım Uygur gençleri de ölümü
göze alarak, ölen ve yaralanan kardeşleri
için kana-kan, cana-can diyerek hesap
sormak için harekete geçmişlerdir.
Neticede sakin bir biçimde başlayan
gösteriler çatışmaya dönüşerek Ürümçi'nin
birkaç önemli caddelerini cesetler, yaralılar,
ateşe verilmiş olan otomobiller, yanan
binalar ve dumanlar kaplamıştır.
kaybolan göstericilerin sayıları birkaç bin
ve bunların hemen hepsi Uygur.
Muhaceretteki Uygurlar, 5 Temmuz gününü
kendilerinin teşkilatlanma iktidarlarını, milli
uyumluluklarını, zorbalardan
korkmadıklarını ispatladıkları yeni bir
kahramanlık destanı yarattıkları gün olarak
iftiharla anarlarken, diğer bir taraftan da
tutuklanan kardeşlerinin
sayısının çokluğu, uğradıkları
zorluk ve işkencelerin ağırlığı,
Uygurların tarihindeki facialı
günlerden biri sıfatı ile
anmaktadırlar.
İşte bugün Waşington'un Dupon
merkezi meydanı olarak anılan
kaynak merkezlerden birine
toplanan Uyurlar, gür sloganlar
ve etkili
konuşmalarla, 5
Temmuz gösterisini
kanlı bastıran Çin
hükümetine tepki
göstermektedirler.
Bununla beraber yine
5 Temmuz olayında
hayatını kaybeden o
olay sebebiyle bugün
hapislerde yatmakta
olan kahraman kız ve
erkek delikanlılara ve
onların ailelerine
saygılarını
bildirmektedirler.
Uygur milli hareketinin önderi
Rabiye Hanım, Dünya
halklarını 5 Temmuz olayını
unutmamaya, 5 Temmuzda
tutuklananların hapishanelerde
çekmekte oldukları azaplarına
göz yummamaya, 5 Temmuzda
ölen ve tutuklananların ahu
feryatlarına kulaklarını
kapatmamaya çağırmaktadır.
Gösteride konuşan Rabiye
Hanım 5 Temmuz
göstericilerinin Uygurlar için
öğretici bir örnek olduğunu, 5
Temmuz ve ondan sonraki
olaylarda ölen Uygurların
kanlarının yerde kalmayacağını
söyledi. Yine, Uygur halkının
ödemekte olduğu bu bedellerin
eninde, sonunda meyve
vereceğini, yani kendi vatanına
kendilerinin sahip çıkacağı,
kendi işlerine kendilerinin
patron olacağı, hür ve özgür
zamanlara kesinlikle erişeceğini
bir kere daha vurguladı.
Şu anda gösteride atılmakta
olan sloganlar Waşington
caddelerini başkaca
canlandırmaktadır.
Saflar halinde yürümekte olan
göstericilerin ellerindeki Ayyıldızlı gök bayrak
Waşingtonluların dikkatini
çekiyor. Göstericiler ise, işte o
5 Temmuzdaki göstericilerin
savaşçılıklarını anma,
zorbalıklara uğranılmasına
üzülme duyguları içerisinde
gösteriyi sürdürüyorlar.
RFA-Şöhret Hoşur-05.07.2011
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
Çin Polis Merkezine
Gökbayrak Dikildi
1.Sayfadan Devam-Remin anlatımında, dikilen
bayrağı bölücülüğün bayrağı diye anmaktadır.
Çin'in beş yıldızlı kızıl bayrağının alınıp atıldığı,
yerine ay-yıldızlı Gökbayrağın dikildiği dile
getirilmemektedir. Bugünkü haberlerden
anlaşıldığına göre, taarruzcular polis merkezinin
dışındaki Çin vatandaşlarına saldırmamışlar.
Taarruzcular polis merkezine baskın yaparak
girdiklerinde bir Uygur polis olan Reyhangül ile
karşılaşmışlarsa da onu öldürmemişlerdir.
Taarruzcular polis merkezine girdiklerinde bazı
görevliler sandalyelerin altlarına saklanmışlar.
Reyhangül pencereden kaçıp gitme fırsatına
erişebilmiş.Çince Hoten haber sitesinde beyan
edildiğine göre, Çarşamba günü akşamı, yine iki
Çinli şehir içindeki bir köprünün üzerinde
öldürülmüş. Bununla beraber bazı Çin
uyruğundakiler karakollara giderek can
güvenliklerinin sağlanmamakta olduğu konusunda
şikâyette bulunmuşlardır.Çin daireleri dün ve
bugün(21-22 Temmuz günleri)habercilere
verdikleri beyanatlarında, taarruzcuları yine
teröristlikle suçlamışlardır.Olay hakkında haber
veren batı basını ve Dünya Uygur Kurultayını
teröristlerle duygudaşlık yaptılar diye kınadılar.
Dünya Uygur Kurultayının başkanı Rabiye Kadir
bugün yine bir beyanat yayınlayarak Çin'in olay
hakkındaki tepkilerine cevap verdi. O bugünkü
beyanatında, “polis merkezine taarruz terör olayı
değildir” ifadesini kullandı.Rabiye Kadir'in
bildirdiğine göre, Çin polis birimleri hâkimiyet
için hizmet etmekte olan ve zorbalık yapan devlet
İstıklâl
müesseselerinden biridir. Rabiye
Kadir açıklamasında Uygur
bölgesi(Doğu Türkistan)hükümet
sözcüsü Hu Henmin'in sözlerini
reddederek şöyle dedi “Çin'in bu
tür taarruzları teröristlikle kınama
salahiyeti yok. Çin böyle bir
yetkiye erişmek için, öncelikle
yurttaşlarına söz söyleme ve
örgütlenme özgürlüğünü tanıması
gerekir. Rabiye Kadir yine Çin'in
Mil.huanqiu.com
Hoten çukur Pazar-Navağ polis
merkezi. 18.07.2011
Uygur bölgesinde dilediği gibi
tutuklamayı, adaletsiz idam
cezasını ve hapishanelerdeki
işkenceleri sona erdirmeden,
kendisinin karşılaştığı silahlı
direnişleri terör eylemi olarak
değerlendirmeye hiç hakkının
olmadığını bildirdi.Rabiye Kadir
beyanatında, Çin hükümetini
olayın sebeplerini dış ülkelerde ya
da başkaca yer altı örgütlerinde
aramak yerine kendi düzen ve
politikalarında aramaya çağırdı.
Beyanatta bildirildiğine göre,
GÜNDEM 7
Doğu Türkistan'ın yer altı
zenginliklerinin talan edilmesi,
Çinli göçmenlerin Doğu Türkistan
bölgesine aralıksız akınlar halinde
giriş yapması, Uygurların dini ve
milli kimliğinin kesintisiz darbeye
uğratılması ve de 5 Temmuz
sonrası sürekli olarak devam
etmekte olan bastırma hareketleri
bu defaki polis merkezine taarruz
etme olayının temel
sebebidir.Rabiye Kadir
beyanatında kendisinin yıllardan
beri Çin hükümetini, Uygurları
zor kullanmaya mecbur
etmemeye çağırdığını, fakat buna
Çin'in kulak asmadığını
vurguladı. Rabiye Kadir yine
dünya toplumunu taarruzcuların
ellerindeki silahla Çin tarafının
elindeki silahı mukayese etmeye
çağırdı ve şöyle dedi:”onlar
kendilerinin sağ kalmayacaklarını
bilirler. Öyle olduğu halde, yine
niçin bu taarruzu yapabildiler?
Çünkü onlarda bugün hukuk yok,
onlarda mal-mülk ve dünyalık
yok. Onlarda yaşama imkânı
yok.”Rabiye Kadir beyanatının
sonunda, Çin dairelerini
Uygurların özgürlük iradesini
bastırmak suretiyle yok etme
planının yanlış olduğunu
anlamaya ve bu niyetinden vaz
geçmeye çağırdı.
RFA-Şöhret Hoşur-22.07.2011
Çin Askerleri
şüphelendiği Uygur'u
öldürüyor!
1’Den Devam- Ajans daha önce
patlamada biri polis olmak üzere 3
kişinin öldüğünü duyurmuştu, ancak
daha sonra görgü tanığı Çinliler'in
ifadelerine dayanarak söz konusu
kişilerin "isyancıların" darbeleriyle
öldüğü ileri sürüldü.Kaşgar şehrinde
dün gece iki Uygur'un
adaletsizliklerden yılarak bir
kamyonu gasp etmesi ve çevreye
saldırması sonucu en az 7 kişi
ölmüştü.Bu olaydan kısa süre önce
şehirde hemen hemen aynı zamanda
iki patlama olmuştu. Patlamalardan
biri takside, diğeri kamyonun gasp
edildiği yerin yakınlarındaki çok
sayıda restoranın bulunduğu bir
sokakta meydana gelmişti.Doğu
Türkistan'ın Hotan şehrinde, 18
Temmuz'da bir grubun şehrin
merkezindeki karakola saldırması ve
bazı kişileri rehin alması sonucu 18
kişi ölmüştü. İki güvenlik görevlisi
ve iki rehinenin öldüğü olaydan sonra
polis, bunun ''organize terör saldırısı''
olduğunu ifade etmişti.Bölgenin
merkezi Ürümçi'de de 5 Temmuz
2009'da meydana gelen olaylarda
yaklaşık 1000 kişi hayatını kaybetmiş
ve neredeyse tamamı Uygur yaklaşık
200 kişi idam edilmişti.UHA
Kaynak: Ajanslar-31.07.2011
Çin'de Hergün 500 Defa Büyük Çapta Direniş Hareketleri Meydana Geliyor
28.07.2011-Tehlike Altındaki Milletleri Koruma
Örgütü 26 Temmuz günü haber yayınlayarak,
Çin'de her gün 500'ün üzerinde büyük çaplı direniş
hareketlerinin meydana gelmekte olduğunu
açıkladı.
RFA/Ekrem-18 Temmuz Hoten Olayı
münasebetiyle Münih'te yapılan nümayişten bir
görünüm. 26.07.2011-Münih
Genel merkezi Almanya'nın Göttingen şehrinde
bulunan Tehlike altındaki Milletleri Koruma
Örgütünün 26 Temmuz günü yayınladığı haberin
mevzusu “Tibette yeni tutuklama, Çin'de her gün
500 defa büyük direniş hareketleri meydana
geliyor” diye anımış olup, onun ilave baş teması
“Wenjibao'nun Çin Halk Cumhuriyetini
sakinleştirme arzusu kuru hayalden ibarettir” diye
yazılmış.
Mezkûr haber Almanya hükümetine şöylr hitapap
ederek başlıyor: “Eğer Almanya hükümeti
Wenjiabao'yu sadece Çin sanatçısı Ey Wey Wey'i
serbest bırakmaya çağırmakla sınırlı kalırsa, insan
hakları durumu facia haline ulaşan Çin Halk
Cumhuriyetine doğru davranmış olmaz.” Habere
ilave olarak şu ifade kullanılıyor: “Çin'de her gün
500 defa geniş çaplı direniş hareketleri patlak
vermektedir. Çin hükümeti bu hareketleri iğrenç
zorbalık kullanma ve müstebit yöntemleri ile
bastırmaktadır. Çin daireleri iç olmazsa kendi
kanunlarına saygılı davranması gerek.
Bastırmalara uğramakta olan Uygurlar, Tibetliler
ve Moğollara kendi yasalarının izin verdiği
otonomi haklarını geri vermesi gerekir.”
Tehlike Altındaki Milletleri Koruma Örgütü Asya
işleri merkezinin müdürü Ulrik Delyus Göttingen
şehrinde mezkûr haberi yayınladığı sırada
gazetecilerin görüşme taleplerini kabul ederek
“Wenjiabao habire barıştan söz ediyor. Gerçekte
ise Çin'deki bazı yerler pimi çekilmemiş bomba
durumuna geldi. Sarsılsa patlayıp barışın küllerini
gökyüzüne savurur.” Dedi. O konuşmasında son
10 gün içerisinde Siçüen'deki gösterici
Tibetlilerden 60 kişinin tutuklandığını bildirmiştir.
Ulrik Delyus 26 Temmuz günü Münih şehrine
gelerek Uygurlar, Tibetler ve Moğollarla birlikte
18 Temmuz Hoten Olayı münasebeti ile geçirilen
gösteriye katılmıştı. O gösteri alanında görüşme
talebimizi kabul ederek, Çin hükümetinin Hoten'de
yürüttüğü katliamının tipik bir soykırım olduğunu
dile getirmekle beraber, bu olaydan Çin'in milli
zulümlerinin sınıra dayandığını ve Uygurların
milli bağımsızlık iradesini görebilmenin mümkün
olduğunu vurguladı.
Tehlike Alındaki Milletleri Koruma Teşkilatı Asya
İşleri Merkezinin Müdürü Ulrik Delyus yine 18
Temmuz Hoten olayını değerlendirdi. “işte bu olay
Uygurların hiçbir özgürlüğe sahip olmadıklarının,
Uygurların haklarının ağır derecede çiğnenmekte
olduğunun, Uygurların ahu-zarlarını ifade etmenin
başka yollarının kalmadığının, Çin'in Uygurlar
üzerinden sistemli yok etme politikası yürütmekte
olduğunun ispatıdır” dedi.
Tehlike Altındaki Milletleri Koruma Örgütü Asya
İşleri Merkezi Müdürü Ulrik Delyus Göttingen
şehrinde yayınladığı “Wenjiao bao'nun Çin Halk
Cumhuriyetini sakinleştirme arzusu kuru hayalden
ibarettir” adlı haberde birkaç günden beri
Ürümçi'nin durumunun değişik biçimde
hassaslaştığını ifade ediyor. Çin hükümetinin yine
Uygur diyarına(Doğu Türkistan)40 bin kamera
yerleştirerek güvenliği sağlamaya çalıştığını,
Uygurların bir kez daha geniş çaplı olarak
ayaklanmasından çok endişe duymakta olduğunu
bildiriyor. Anılan haberde 5 Temmuz Ürümçi
Olayında Uygurlar ile Çinliler arasında kanlı
çatışmalar meydana gelerek en az 200 kişinin
öldüğü, bölge durumunun bugün de hassas
durumda olduğu vurgulanıyor.
Baş mevzusu “Çin'de her gün 500 defa büyük
direniş hareketleri meydana geliyor” adlı mezkûr
haberde Uygur diyarı(Doğu Türkistan)ve Tibet'in
durumundaki hassasiyetten sonra, İç
Moğolistan'daki direniş hareketleri dile getirilerek
en az 110'dan fazla Üniversite öğrencisi ve
öğretim üyelerinin tutuklandıkları, onların bugüne
kadar izine rastlanılamadığı beyan ediliyor.
Haberin son bölümünde ise, Çin topraklarında da
iç direniş hareketlerinin gittikçe artmakta olduğu,
Çin vatandaşlarının Çürük hâkimiyete karşı içiniçin ayaklanmakta olduğu, 2010 yılında bir yıl
içerisinde 180 bin defa direniş hareketleri patlak
vererek 2006 yılı ile karşılaştırıldığında kaç kat
artmış olduğuna işaret ediliyor. RFA-Ekrem
GÜNDEM
8
İstiklââll
İstıkl
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
Çin Polis Merkezine Gökbayrak Dikildi
Bakü'de ve İzmir'de Çin'e Karşı Nümayiş Yapıldı
27.07.2011-18 Temmuz'da Hoten'de meydana gelen
olaydan sonra dünyanın her yerinde Çin'in Uygurlara
karşı yürütmekte olduğu baskı politikasına tepki
göstermek Çin nümayiş yapılmaktadır.
24.07.2011 günü Türkiye'nin 3. Büyük şehri olan
İzmir'de, 27 Temmuz günü de Azerbaycan'ın başkenti
Bakü'de Çin'e tepki göstermek için
nümayiş yapılmıştır. Türkiye'nin
İzmir şehrinin merkezinde yer alan
Alsancak meydanında bir grup
genç ellerinde Türkiye'nin
ayyıldızlı Albayrağı, Doğu
Türkistan'ın ayyıldızlı Gökbayrağı,
Tarihte kurulan Uygur devletinin
bayrağı ve çeşitli sloganların yazılı
olduğu pankartlar olduğu halde
nümayiş yaptılar.
Bu nümayişi Gökkurtlar yani
Bozkurtlar Gençlik teşkilatı
düzenlemiş olup, pankarta “Sizin
yolunuz bizim yolumuz, Biz hepimiz Uyguruz”,
“Çinliler Doğu Türkistan'dan defolsun”, “Uygurlara
uygulanan baskı durdurulsun” gibi sloganlar yazılmış.
50 civarında genç bu sloganları atarak İzmir şehir
merkezinde tur attılar. Bu faaliyet İzmir halkının ve
basın mensuplarının dikkatini celp etmiştir. Bu faaliyete
Türkiye'deki bazı basın organları da yer verdi.
18 Temmuz Hoten Katliamını
Protesto Etmek İçin Almanya'da
Nümayiş Yapıldı
26.07.2011-Almanya'daki Uygurlar 18 Temmuz'da
meydana gelen
Hoten'deki kanlı
katliamı protesto
etmek için Münih'te
bir kere daha gösteri
yaptılar.
Bugünkü nümayişi
Dünya Uygur
Kurultayı, Avrupa
Doğu Türkistan
Birliği Teşkilatı,
Tehlike Altındaki
Milletleri Koruma
Örgütü ve Tibet
Teşkilatı birlikte düzenlemiş olup, Şehir merkezindeki
Meryem meydanında saat 11'de başlayan bu nümayişe
çok sayıda Uygur katıldı. Uygur göstericilerin ellerindeki
ayyıldızlı Gök Bayrak, “kahrolsun devlet
terörü!”,”Uygurlara Özgürlük!”, gibi solganların yazıldığı
pankartlar ve 18 Temmuz Hoten katliamı ve 5 Temmuz
Ürümçi katliamına ait resimler etraftaki halkın dikkatini
çekti. Bu defaki nümayişe katılan Tehlike Altındaki
Milletleri Koruma Örgütünün sorumlularından Ulrik
Delyus gösteri alanından görüşme isteğimizi kabul
ederek, “18 Temmuz Hoten katliamı Çin hükümetinin
Uygurlar üzerinden yürüttüğü etnik soykırımının açık
delilidir. Buadaletsizliğe dünyanın sükût etmemesi
gerekir!” dedi ve Almanya hükümetinin önderliğinde
tarafsız bir inceleme grubunun Doğu Türkistan'a süratle
gönderilmesini sağlamak için harekete geçeceğini
bildirdi.
Dünya Uygur Kurultayı başkan yardımcısı Askar Can bu
defaki gösteri konusunda görüş bildirdi. O konuşmasında
sadece Hoten'deki katliama tepki göstermekle kalmayıp,
Almanya hükümetinin 2012 yılını “Çin Kültür Yılı”
olarak kabul edilmesini de protesto etmeyi maksat
edindiğini ve Belediye başkan yardımcısı ile bugün sabah
görüşerek kendi fikirlerini ortaya koyduğunu da söyledi.
Dünya Uygur Kurultayı Genel Sekreteri Dolkun İsa bu
gösteri konusunda düşüncelerini belirtmekle beraber,
Almanya'nın 2012 yılını Çin Kültür Yılı olarak kabul
etmiş olması meselesine olan tepkisini ifade etmenin ilk
adımının bugün atılmış olduğunu vurguladı. RFA-Ekrem
27 Temmuz günü öğlen saat 12,30'da, Çin'in Bakü
Elçiliği önünde Çin'i protesto etme nümayişi yapıldı.
Türkistan Gazetesinin başyazarı Akil Cemal'in bize
verdiği malumata göre, bu gösteriye Azerbaycan Halk
Safı Partisi, Musavvat Partisi, Azerbaycan Demokratik
Partilerinin Gençlik Komiteleri üyeleri ve bazı gençlik
teşkilatlarının üyelerinden olmak
üzere çok sayıda genç katılmıştır.
Onlar Çin'in Bakü Elçiliği önünde
nümayiş yaparak, “Doğu Türkistan'a
Özgürlük”, “Uygurların Hak ve
hukukları verilsin” gibi sloganlar
atmaya başlamaları ile beraber
Azerbaycan polisleri göstericilerden
10 kişiyi polis aracına alarak
götürmüşlerdir. Biz bu konuda
tafsilatlı malumat almak için bu
nümayişe katılan Türkistan
gazetesinin başyazarı Akil Cemal ile telefon
görüşmesi yaptık.
Bakü'de Gösteriye Başlama Dönemi
O Bakü'de yürütülen Nümayiş hakkında kısaca malumat
vererek şöyle dedi: -Son zamanlarda Çin'in Uygurlara
karşı yürütmekte olduğu baskı politikası
Azerbaycanlıları da huzursuz etmektedir. Azerbaycan'da
içtimai matbuatlarda Çinlileri protesto etme faaliyetleri
yürütülüyor. Bugün Çin'in Bakü Elçiliği önünde gösteri
yaptık. Gösteriye Azerbaycan'daki çok sayıdaki siyasi
partilerin gençlik teşkilatları üyeleri ve bazı gençlik
teşkilatlarının üyeleri katıldılar. Nümayiş başladıktan 10
dakika sonra polisler gelerek izinsiz gösteri yaptınız
diyerek 10 genci alıp götürdü ve göstericileri dağıttı.
Akil Cemal Gençlerin gösteri sırasında attıkları
sloganlar hakkında malumat vererek şöyle dedi:-Gençler
“Uygurlara uygulanan soykırım durdurulsun, Uygurlara
Özgürlük” şeklinde sloganlar attılar bu nümayişi
Azerbaycan Halk Safı Partisi, Klasik Halk safı Partisi,
Dünya Azerbaycanlılar Kurultayı, Vatandaşlar
Dayanışma Partisi, Musavvat Partisi, Müstakil Gençler
Teşkilatı gibi parti ve teşkilatlar ortaklaşa
düzenlemişlerdir.
Akil Cemal polislerin alıp götürdükleri 10 gencin
akıbetleri hakkında malumat vererek şöyle dedi: -Onları
polisler polis merkezine götürdükten sonra serbest
bırakmışlar. Ben şunu da ilave etmeliyim son
zamanlarda özellikle de 5 Temmuz Ürümçi Olayından
sonra Çin'in Uygurlara yönelttiği baskısını arttırdığı
konusunda Azerbaycan basın organlarında devamlı
olarak haberler çıkıyor. Azerbaycan halkının Uygur
kardeşlerine olan ilgisi giderek artıyor. Ben bir
Azerbaycanlı olma sıfatımla bütün Türk
Cumhuriyetlerinin Uygurlara sahip çıkmalarını arzu
etmekteyim. RFA-Erkin Tarim
Hoten'de Son Yıllarda Meydana
Gelen Bazı Büyük-Küçük Olaylar
Hoten'de Son 15 yıl içerisinde meydana
gelen olaylar, bölgedeki siyasi ve milli
zulme karşı bir isyan olup Uygurların
Çin hâkimiyetine karşı mücadelelerinin
bir parçasıdır.
yetkililerine, millet hainlerine karşı
darbe vurma hareketleri kesintisiz
devam eder. Din âlimlerini başüstünde
tutmak, ilim tahsil edenleri himaye
etmek, hakikat ve özgürlük için
mücadele edenleri takdir etmek Hoten
halkının hiç terk etmediği geleneksel
görüşlerindendir.
Hoten'de 2007 yılında Hapiste iken
öldürülen Kaştaşı tüccarı Mutellip Haci
işte geleneksel adete varislik ettiği için
Hoten halkı Uygur toplumunda, kendi
düşüncesinde sıkı duran, duruşu
sarsılmayan, mücadelelerde geri adım
atmayan mahalli mizacı ile tanınıyor.
Bu tabiat 1930'lu yıllardan, en son Çin
Polis merkezine saldırı olayına kadar
bir dizi büyük-küçük olaylarda
kendisini daha da belirgin bir şekilde
göstere gelmektedir.
Son 15 yıla bir göz atacak olursak,
öncelikle Hoten'de meydana gelen
Cami olayı hatırlanır. 1996 yılında
Hoten şehrindeki bir cami Çin
hükümeti tarafından yıkılmak istenir.
B vasıta ile cami cemaati ibadetlerini
RFA-Uygurları bastırmak için devriye gezen silahlı güçler
şehrin kalabalık merkezinde değil,
şehrin ücra bir köşesinde yapmaya
zorlanır. O zamanlar yurt dışına
hapse atılmıştı. Onun talebe çocuklara
gizlice alınıp çıkarılan bir
kalacak yer vermesi, mahpus
videokasetinde gösterildiğine göre, cami ailelerinden hal-hatır sorması Çin
cemaati caminin yıkılmasına karşı
tarafından suç olarak kabul edilir. 2008
tepkisini önce şifahen ifade eder,
yılının Mart ayında Hoten'in Karakaş
ardından da yazılı olarak isteklerini
nahiyesindeki Uygur gençleri Mutellip
bildirirler. Teklifleri kabalık ve sertlikle Haci'nin ölümüne tepki göstermek için
reddedilince hükümet konağı önünde
Karakaş polis merkezi ve hükümet
gösteri yaparlar. Gösterileri de cevapsız binası önünde toplanırlar. Hak ve adalet
bırakılınca göstericiler yerel hükümet
diyerek slogan atarlar. Göstericiler yine
binasına taşlı saldırı da bulunarak zülüm tutuklanarak cezalandırılırlar.
ve zorbalığa karşı duruşlarını ifade
2008 yılındaki Pekin Olimpiyatları
ederler.
Hoten halkını bir defa daha ayağa
1997 yılında Hoten'de saygın bir dini
kaldırır. 23 Mart günü ünlü Hoten
zat yasa dışı olarak tutuklanır. Bu durum kadınlar eylemi meydana gelir.
da Hoten'de bir kere daha protesto
Göstericiler haddinden fazla Olimpiyat
gösterisi yapılmasına sebep olur. Uygur güvenlik tedbirlerine, dini
teşkilatlarının raporlarında belirtildiğine yasaklamalara, Hapishanelerdeki
göre, her iki gösteride de yüzlerce kişi
işkencelere tepki gösterirler.
tutuklanarak cezaya çarptırılır. Çin
Radyomuzun o zamanlarda edindiği
hükümeti bu iki gösteriyi sert şeilde
malumatlara göre, gösteri 2 gün devam
bastırma yöntemi ile Hoten halkını
eder. Bu protesto eylemine 1000'den
sindirmek ister. Fakat Hoten yine
fazla kişi iştirak eder. Birinci günü 400,
sakinleşmez.
ikinci günü de 200 kişi olmak üzere
2000 yılında Nepal'e kaçıp giden Şir Ali toplam 600 kadın tutuklanır.
gibi Hotenli gençlerin açıklamalarına
Tutukluların aile bireyleri, dost ve
göre, Hoten'de 2000'li yılların öncesinde yakınları olaya karışarak Çin güvenlik
ve sonrasında küçük-küçük grupların
görevlileri ile çatışırlar. Çatışmada bazı
Çin polis görevlilerine, çürük
Çin göçmenleri, Çinlilere ait iş yerleri
saldırıya uğrar. Çin hükümeti olayı
yine zorbalık, talancılık, terör ve dini
asabiyetçilik olarak telakki eder. Çin
olayın meydana gelmiş olduğunu itiraf
etmeye mecbur olur. Fakat olaya
katılanların akıbetlerini ve ne tür
cezalara çarptırıldıklarını şimdiye
kadar gizlemektedir.
2010 yılı Kasım ayının 2. Günü trafik
polislerine saldırı olayı meydana gelir.
Çin'in Tanrıdağ haber sitesinde beyan
edildiğine göre, aynı gün Akniyaz Nuri
isimli bir genç bir saf daşı ile birlikte
Hoten şehri içerisinde giderlerken bir
polis kontrol için onların önlerini
keser. Akniyaz otomobili ile trafik
polisine çarparak olay yerinden
uzaklaşır. Polis Akniyaz'ın saklandığı
yere geldiğinde polisi 29 yerinden
bıçaklayarak öldürür.
Hoten'de meydana gelen en şiddetli
olaylardan biri Navağ polis merkezine
saldırı olayıdır. Hoten Toplum
güvenliği idaresinin Otonom
Bölge(Doğu Türkistan)hükümetinin bu
konudaki beyanatında, Olay öncesi sıkı
hazırlık yapıldığı, saldırının ani olduğu
ve ağır derecede korku yarattığı
bildirilmiştir.
Çin'in bugünkü açıklamalarında,
saldırganların saldırı sırasında
ellerinde İslam bayrağı taşıdıkları ve
dini sloganlar attıkları kaydedilmiş ve
olayın karakterinin milli ya da siyasi
değil, sadece terör olduğunu
gösterdiğini vurgulamıştır.
Muhaceretteki Uygur faaliyetçileri
saldırıyı gerçekleştirenlerin attıkları
sloganların ve taşıdıkları bayrağın ne
olduğundan ziyade olayın meydana
geliş sebebinin milli ve siyasi zulüm
olduğu, saldırıyı yapanların
maksatlarının özgürlük olduğunu
bildirerek, saldırının Hoten bölgesinde
yıllardan beri süre gelmekte olan Çin
hâkimiyetine karşı özgürlük
mücadelesinin bir parçası olduğunu
vurgulamaktadırlar.Bugün bu konuda
fikir beyan eden Rabiye Kadir Hanım,
18 Temmuz'daki saldırıda Çin'in bir
devlet müessesesinin saldırıya
uğradığını, Çin polis merkezlerinin 5
Temmuzdan sonraki bastırma
hareketlerinde ön safta rol aldığını, 18
Temmuz olayındaki fedailerin terörist
olarak kınanamayacağını bildirdi.
Şöhret Hoşur-0.07.2011
âl
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
İstıkl
Avustralya'nın Adelhayd Şehrindeki
Uygurlar 18 Temmuz Olayı Münasebetiyle
Çin Hâkimiyetini Protesto Ettiler
Avustralya'nın Adelhayd
şehrindeki Uygurlar 22
Temmuz Akşamı, Hoten
olayında şehit olanların
ruhlarına atfen dua ettiler ve
Çin polislerinin katliamına
lanet okudular.
RFA-Hoten Şehri-Çukur
Pazar Camisi-Eylül-2010
Avustralya'nın Adelhayd
şehrindeki Uygurlar 22
Temmuz akşamı Doğu
Türkistan Avustralya
Cemiyetinin merkezinde
toplanarak, Hoten şehrinde 18
Temmuz günü meydana gelen
olayda şehit olanlar için dua
ettiler ve silahlı Çin
polislerinin kendilerinin hak
ve hukuklarını talep ederek
polis merkezi önünde toplanan
masum halkı katleden eylemini protesto etti.Toplantıda öncelikle Doğu Türkistan
toplumunu temel alan “El Sıdık” camisinin imamı Yusuf Hüseyin şehitlerin
ruhlarına atfen kuran okudu ve okunan ayetleri anlatmakla beraber vatandaşlarına
tavsiyelerini ifade etti.Toplantıda Cemiyet başkanı Abdulgafur Mömin Hacim 18
Temmuz günü Hoten şehrinde meydana gelen kanlı olay hakkında toplantıya
iştirak edenlere malumat verdi ve özgür asya radyosu Uygurca anlatımının bu olay
hakkında verilen bütün haber, beyanat ve söyleşi hatıralarını anlatmak suretiyle
topluluğun olayı anlama durumunu daha da netleştirdi. RFA-Bahtiyar-22.07.2011
İsveç'te Hoten'de Meydana Gelen
Katliama Karşı Protesto Gösterisi Yapıldı
21. Temmuz günü İsveç'de ki Uygurlar İsveç Maarif Birliğinin organizasyonu ile
İsveç
Parlamentosu
önünde gösteri
yaptılar.
RFA/Yalkun
İsveç'teki
Uygurlar
Hoten'de meydana
gelen katliamı
protesto etmek
için İsveç
parlamentosu
önünde gösteri
yaptılar.21
Temmuz 2011
Göstericiler Çin
hükümetinin Hoten
bölgesinde kendi
adaletini ve insani hak ve hukuklarını talep eden masum Uygur gençlerini katletme
eylemlerini protesto ettiler ve İsveç hükümetinin buna karşı tepki göstermesini talep ettiler.
Her ne kadar gösteri iş gününe denk gelmiş ise de, Uyurlar kendi vatanlarında meydana
gelmekte olan kanlı olaylara karşı öfke ve nefretlerini ifade etmek için buraya toplandılar.
Onların sesleri ve hoparlörlerle seslendirdikleri sloganları İsveç Parlamento binası ile krallık
sarayını titretti.
İsveç'teki Uygurlar Hoten'de meydana gelen katlimı protesto etmek için İsveç
parlamentosu önünde gösteri yaptılar. 21 Temmuz 2011
Gösteri sırasında Uygur göstericilere destek vermek için gelen Türk, Arap ve diğer millet
cemiyetlerinin temsilcileri konuşma yaparak Çin hükümetinin Uygurlara yönelik olarak
yürütmekte oldukları bastırma politikasını tenkit ettiler.
Nümayiş sırasında çocukların da sloganlara eşlik etmeleri nümayişi izlemekte olan insanları
hayrete düşürdü. RFA-Yalkun-22.07.2011
9
Rabiye Kadir: “Çin Hoten'de
Kanlı Katliamla Devlet
Terörü Yürütüyor”
Çin daireleri 18 Temmuz'da Hoten'deki
Çin karakolunun saldırıya uğrama
olayını planlı olarak yürütülen bir terör
saldırısı olarak göstermenin dışında,
olay hakkındaki bütün haberleri de
kuşatma altına aldı.
RFA-Uygur Milli hareketi lideri
Rabiye Kadir
Fakat 19 Temmuz'da Dünya Uygur
kurultayı dünyaya beyanat
yayınlayarak, olayın aslen Çin
polislerinin Uygurların sakinlikle
yapmak istedikleri gösteriyi kanlı bir
şekilde bastırmasından dolayı ortaya
çıkan bir olay olduğunu, en az 20
Uygur göstericinin Çin polisleri
tarafından vurularak öldürüldüğünü,
tutuklananların sayısının da 70 kişi
civarında olduğunu ilan etti.
Dünya Uygur kurultayı başkanı Rabiye
Kadir bu konuda radyomuzun görüşme
isteğini kabul eti.
Çin hükümetinin 18 Temmuz'dan itibaren Hoten'de sıkıyönetim ilan etmenin
dışında, aynı gün Çuku Bazar (Çukur Pazar)'daki Navağ Polis Merkezinde
meydana gelen olay hakkında tam olmayan kısa bir haber vermekle yetinerek,
bütün Uygur kaynaklarını kuşatma altına alması, tam aksine yabancı basın
organlarının mezkûr olaya karşı ilgisini arttırmıştır. Yabancı basın Çin'in
gizlemekte olduğu söz konusu olayın çıkış sebebi, olayın karakteri, cereyan ediş
şekli, ölen ve yaralananların sayısı gibi açık haberlere daha fazla ilgi
göstermektedir.
19 Temmuz Salı günü Birleşik Ajansın Pekinden çektiği telgrafında belirtildiğine
göre, Uygur Otonom Bölgesi(Doğu Türkistan)sözcüsü Hu Henmin Birleşik Ajans
muhabirine Hoten'deki Polis Merkezine yapılan saldırıyı planlanmış olarak
gerçekleştirilen bir saldırı olarak ifade etmiştir.
Bir gün önce Çin basınında Hoten'de Polis merkezinin saldırıya uğrama olayını,
“Bir grup ayaklanmacıların saldırırsı” olarak almıştı. Çin basını 9 Temmuz Salı
günü hep birlikte mezkûr olaya “planlanmış olarak yürütülen zorba terör
hareketi” şeklindeki tanımlamayı ortak olarak kullanmaya başladı. Tanrıdağ
sitesinde 19 Temmuz günü bu konuda çıkan haberde, olay 18 Temmuz günü
öğleden önce saat 10'da meydana gelmiş olup, silahlı polis ve ayaklanma
bastırma birliklerinin müşterek harekâtı ile bir buçuk saat sonunda bütünüyle
bastırıldı diye haber verdi. Haberde anlatıldığına göre, 18 ayaklanmacı Hoten
şehrine 16 Temmuz günü sızma yaparak giriş yapıp, her türlü saldırı silahlarını
hazırlayarak 18 Temmuz günü saat 10'da Navağ Polis merkezine balta, bıçak ve
patlayıcı şişeleri alarak yarıp girerek, insanları rehin alma, vurma, kırma ve ateşe
verme gibi zorbalık hareketleri icra ettiler. Bir polisi ve rehin aldıkları bir kişiyi
de öldürerek iki kişiyi de yaraladı. 6 kişiyi de rehin aldı.Polisler 14 cahil suçluyu
olay yerinde vurarak öldürerek, 4'ünü de canlı olarak ele geçirdi ve 6 rehineyi
kurtardı. Diyerek açıklama yapmıştır. Fakat olayın sebebi veya ölenlerin
isimlerinden söz edilmemiştir.Çin dairelerinin ikinci defa yayınladıkları bu
haberinde olayın oluş şekline ve resmi malumatlara değişiklikler soktularsa da,
yeterli sebep ve ispat gösteremedikleri için ve de silahsız kişilerin tam silahlı
devlet birimlerine ve müessesesine saldırı hareketini terörist saldırı olarak
nitelendirmesi terör anlayışına uymadığı için, medyanın değerlendirmesine
erişemedi.Uluslar arası medya organları Uygurların Hoten'deki Polis merkezine
saldırı hareketinin 2008 yılındaki Semen olayı ve Yamanyar olaylarının oluş
biçimine benzediği şeklinde değerlendirmelerde bulunmaktadırlar.18 Temmuz
Hoten-Çuku Bazar(Çukur Pazar) daki polis merkezinde meydana gelen kanlı
olaya karşı Uygur teşkilatlarının tepkileri oldukça güçlü. Dünya Uygur Kurultayı
19 Temmuz'da Hoten'de meydana gelen kanlı olay hakkında ikinci kez haber
yayınladı. Bu Çin hükümetinin ardı- ardına iki gün yayınladığı haberlerinin
aksine olup, Dünya Uygur Kurultayının olayın şahitlerinin Dünya Uygur
Kurtultayı haber merkezine ulaştırdığı malumatları temelinde yayınladığı
haberinde ise, Çin polislerinin uzun zamandan beri devam etmekte olan
tutuklama olayına tepki göstermek için, Hoten Navağ Polis merkezi önüne
toplanan yüz kadar Uygur'a polislerin zor kullandığı, bu sebeple çatışma çıktığı,
ardından da Çin silahlı birliklerinin Uygurları yaylım ateşine tuttuğu ve bu esnada
20 kişinin öldürüldüğü bildiriliyor. Yine bu kanlı olay esnasında 70'den fazla
Uygur'un tutuklandığı ve aralarında 11 yaşında Hanzöhre ismindeki bir kız
çocuğunun da bulunduğu 12 kişinin de kurşunla yaralanmış olması gibi tafsilatlı
rakamlar verilmiştir. Böylece mezkûr haberlerin yaralıların götürüldüğü hastane
ve olayın bazı şahitleri vasıtası ile elde edildiği, ama Dünya Uygur kurultayının
olayın bundan daha ağır olduğu görüşünde olduğu vurgulanıyor.Dünya Uygur
Kurultayının başkanı Rabiye Kadir, Hoten de meydana gelen olay hakkında
görüşme isteğimizi kabul ederek, Çin hükümetini “5 Temmuz Olayından ibret
almadı. Bastırmalara sakinlikle tepki gösteren Uygurları kurşun yağmuruna
tutarak kanlı katliamlarla devlet terörünü sürdürüyor…” diyerek kınadı. RFAGülçehre-19.07.2011
Güncel
10
İstıklâl
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
5 Temmuz Ürümçi Olayı Münasebetiyle İstanbul'da Gösteri Yapıldı
Bu gün 5 Temmuz Ürümçi olayının
ikinci yılı olması münasebetiyle 5
Temmuz 2011 günü İstanbul'da
yaşamakta olan Uygurlarda Çin'in
İstanbul konsolosluğu önünde
toplanarak gösteri yaptılar.
Abdulmecit AVŞAR
toplandılar. Gösteri Türkiye saati ile saat 12.00'da
başladı. Göstericiler ellerinde ay-yıldızlı
Gökbayraklar ve Albayraklar, bazı göstericilerin
ellerinde de 5 Temmuz Ürümçi olayının
görüntülerinin yer aldığı büyük boy resimler
olduğu halde çeşitli sloganlar attılar.
5 Temmuz Ürümçi Olayı münasebetiyle İstanbul'da
yapılan gösteri. 5 Temmuz 2011
Gösteri alanına çok sayıda radyo-televizyon
muhabirleri de gelmiş olup, basın toplantısı
düzenlendi ve Doğu Türkistan Maarif ve
Dayanışma Derneğinin başkanı Hidayetullah
Oğuzhan 5 Temmuz Ürümçi Olayı ile ilgili
olarak hazırlanan bildiriyi okudu.
Sonunda polisin izin vermesi ile Çin
Konsolosluğunun kapısının önüne
göstericileri temsilen 5 Uygur siyah çelen
bıraktı. Türkiye'de siyah çelenk insanlığa
karşı suç işleyenleri kınamak için bırakılır.
RFA-Arslan-05.07.2011
SREBRENİTSA VE URUMÇİ'DEKİ
KATLİAMIN YILDÖNÜMÜ
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Adana İl
Başkanı A. Kadir Üçkardeşler, Srebrenitsa'da
ve Urumçi'deki katliamların yıldönümünde
yayınladığı mesajda, “Tarihin yüz karası bu
vahşetleri unutmamız mümkün değildir” dedi.
İmdat!!!
Sesimizi duyan yok mu?
Bağımsız Doğu Türkistanlılar Derneği Genel Başkanı
RFA/Arslan
5 Temmuz Ürümçi olayı münasebetiyle
İstanbul'da yapılan gösteriden bir
görünüm.5 Temmuz 2011
Bu gösteri, merkezi İstanbulda
bulunan Doğu Türkistan Maarif ve
Dayanışma Derneği tarafından
düzenlenmiş olup, gösteriye
İstanbul'da Uygurların çokça yerleşik
bulundukları Zeytinburnu, Sefaköy ve
Aksaray gibi bölgelerde yaşamakta
olan Uygurlardan erkek-kadın ve çocuklardan
olmak üzere çok sayıda kişi katıldı.
Göstericiler 6 otobüs ve küçük otomobillerle yola
çıkarak Çin'in İstanbul'daki konsolosluğu önünde
Yakın Plân
yakasında haçlı rozeti taşıyan güvenlik unsurların
himayesinde yaşanması, sözde medeniyetin riyakar
yüzünü göstermektedir” diye konuştu.
Bu tür katliamların sadece Batıda olmadığını,
Doğuda da bizzat yaşandığını kaydeden Üçkardeşler
mesajında şunlara yer verdi:
"Daha iki yıl önce yine Temmuz ayının başlarında
Üçkardeşler, Sırpların Srebrenitsa'da gerçekleştirdiği
Doğu Türkistan'da
soykırımın 16, Çinlilerin
Urumçi'de
kızıl Çin'in
Urumçi'de yaptığı katliamın 2.
binden fazla Müslüman
yıldönümü dolayısıyla bir mesaj
Türk'ü katletmesi,
yayınladı.
binlercesini işkenceden
Önce Srebrenitsa'da
geçirmesi, bir çoğunu
Müslümanlara karşı girişilen
hala zindanlarda tutması,
soykırımı hatırlatan
yine bir çoğunu idam
Üçkardeşler, “Yugoslavya'nın
etmesi
de unutulmuş
parçalanmasıyla 1992 yılında
değildir. Çin'in işgali
başlayan ve üç yıl süren etnik
altında olan Doğu
çatışmaların en ağır faturasını
Türkistan'da yaklaşık 60
ödeyenler maalesef Müslüman
yıldır devam eden
Boşnak kardeşlerimiz olmuştur.
asimilasyonun türlü
Bu sürede kimilerine göre en az
A.
Kadir
Üçkardeşler
şekillerde devam ediyor
200 bin, bazı kaynaklara göre
olması da, uygar
ise daha fazla sayıda yani yüz
dünyanın
kanayan
yarasıdır.
Tarihin yüz karası bu
binlerce soydaşımız, dindaşımız soykırıma
vahşetleri
unutmamız
mümkün
değildir. Dünyanın
uğramıştır” dedi.
iki değişik noktasında ama aynı yada benzeri
2. Dünya Savaşı'ndan sonra yer kürede meydana
yaşanmış acıların bir daha tekerrür etmemesi en
gelen bu en büyük soykırımda, Sırpların genç-yaşlı,
büyük dileğimizdir. Bu duygu ve düşüncelerle,
kadın-erkek demeden vahşetin her türlüsünü
Bosna Hersek'te, Srebrenitsa'da, Doğu Türkistan'da
işlediğini ifade eden Üçkardeşler, "1995 yılında
katliama, soykırıma maruz kalmış bütün şehitlerimizi
Srebrenitsa'da ise Sırp komutan Mladiç'in
rahmetle anıyor, onların bugün hayatta kalan
'Türklerden intikam alma zamanı geldi' şeklindeki
ailelerinin, yakınlarının acılarını bir kez daha
sözüyle başlatılan ve 10 bine yakın Müslümanın
paylaşıyor, barış ve huzur dolu bir dünya temenni
katliamının, BM şemsiyesi altında görev yapan ve
ediyorum.” kaynak:www.nevsehirmedya.com
60 yılı aşkındır kızıl komünistlerin zulmü
altında inleyen Doğu Türkistan'dan gelen son
haberler hiç de iyi değil. Zalimler işleri iyice
azıtmış ve artık katliamı alenen yapmaya,
Çinli göçmenleri iyice yerleştirmeye başlamış.
Tarihi Türk yurdunda Türk izlerini silmek için
yapmadıklarını bırakmıyorlar.
Bir düşünün Doğu Türkistan'ın hemen
hemen her şehrinde devasa apartman ve
binalar yükseliyor. Uygur Türklerinin elinden
toprakları zorla alınarak iskâna açılıyor.
Tarım arazileri elden alınarak Çinlilere
veriliyor. İtiraz eden kafasına bir iki kurşun
sıkılıp Taklamakan çölüne gömülüyor.
Onlarca milyon Müslüman Uygur Türk'ü
imdat diye haykırıyor ama dünya sağır olmuş.
Dünyanın gözü dolar ile kaplanıp, herkes işi
rant olarak düşünür olmuş.
Dünyanın gözünün içine baka baka
yapılan katliam artık ne dünya medyasına
yansıyor ne de insanların vicdanına. İmdat
diyor kurtaran yok mu? Vicdanlı ve imanlı
birileri çıkmaz mı? Diye gözyaşları sel olmuş
ama kime dert.
Aziz mübarek Ramazan geldi. Dünya
Müslümanları bu mübarek ayda muhasebe
yapacak borç hanesine kaç tanesi Doğu
Türkistan'daki Türkleri koyacak?
Ramazan ayı gelmeden Filistin, Gazze ve
hatta Afrika gündeme geliyor. Yardım için
kampanyalar düzenleniyor. Ama Doğu
Türkistan yine unutulmuş ve garip. Boynu
bükük, asimile edilmeye yüz tutmuş
insanların derdini dinleyen ve ya yardım için
bir faaliyet gösteren yok.
Yahu Allah aşkına zulüm denince Filistin,
Müslüman denince Gazze mi anlaşılmalı? 50
milyona yakın Müslüman Türk'ü kim
hatırlayacak? Dünyanın jandarması denen
İsrail'e “ONE MUNİTE” diyen Sayın
Başbakanımız aynı samimiyetle neden bir kez
de Çin için aynı sözleri söylemez? Dış İşleri
Bakanlığımız neden bu konuda bir açılım
yapmaz?
Doğu Türkistan Davası ne yazık ki onlarca
yıldır yeterince dünya insanının gözünde ve
gönlünde makes bulamadı. Sebebi ve özellikle
müsebbibi biz hür dünyadaki Doğu
Türkistanlılarız elbet. Yıllarca gösteri
yapmayı, bir iki yumurta atmayı ve çıkıp
hamaset nutukları atıp isim yapmayı dava
gören bazı yarım akıllı insanların
çalışmalarıyla hoşaf soğuttuk. Bu arada
dünyaya zulmü unutturduk.
Birçoğumuzun dağarcığında hatta
duasında Doğu Türkistan olmadığı için bu
dava fazla ileri gidemiyor. Bir iki kişinin şahsi
menfaati ve şöhretiyle kısıtlı kalıyor.
Doğu Türkistan gönüllüleri
muhasebesinin ilk başına Doğu
Türkistan'daki yaşananları ve buranın nasıl
kurtulacağını koymazsa o zaman bu ülke nasıl
kurtulacak? Çine düşman olmak yerine bir iki
sallamayla oradan mal getirip satıp on
binlerce dolar kazanan insanlarla dava nereye
gider?
Gerçekten Doğu Türkistan davası ve Uygur
Türkleri enkaz altında kalmış bağırıyor: “
İMDAT! SESİMİZİ DUYAN YOK MU? “ Allah
aşkına bu sesi bu Ramazan duyalım.
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
5 Temmuz Ürümçi Olayının
2. Yılının Düşündürdükleri
İstıklâl
Tarih
boyunca
dünyanın hiçbir bölgesinde
belirli bir coğrafya parçasının
sahibi olmamış, devlet
kurmamış bayrağı olmamış ve
ancak çeşitli milletlerin
bünyelerinde varlıklarını
sürdüre gelmiş olan bir takım
güruhlar bu günlerde saçma ve
tamamen haksız iddialarla
salyalarını sağa-sola saçarak
müthiş bir kirlilik ve
huzursuzluğa yol açmaktadırlar.
Kısaca bir ifade ile dünya
tarihine şan, anlam ve derinlik
kazandırmış, tarih boyunca
birçok devletler kurmuş, kıtalar
arasında bayrağını
dalgalandırmış mazlum ve
mağdur milletleri himayesine
alarak onları korumuş, kollamış
olan aziz ve yüce Türk milleti
ise yer, yer tarihin en karanlık
ve girdaplarla dolu
tünellerinden geçmek zorunda
kalmaktadır.
İşte Doğu Türkistan
Türkleri de dünyanın en gaddar,
en zalim en kan içici ve adeta
kendilerinden başka milletlere
ve özellikle de Müslüman Türk
milletine asla hayat hakkı
tanımamaya ahdetmiş olan Çinli
işgalcilere karşı olağanüstü bir
direniş sergilemekte ve istiklal
mücadelesi vermektedir.
Bu gün 5 Temmuz 2009'da
Doğu Türkistan'ın Ürümçi
vilayetinde meydana gelen ve o
günlerde dünyada büyük
yankılar uyandıran olayın 2.
yılıdır. Bu kanlı olayların çıkış
noktasının neresi olduğu ve
hangi sebeple baş gösterdiğinin
önemi yoktur. Çünkü Çinli
işgalciler en son olarak 1949
yılında Doğu Türkistan'ı işgal
ettiklerinden beri bu ve benzeri
Türk katliamlarını çeşitli
sebeplere dayandırarak bu
günlere kadar sürdüre
gelmişlerdir. Çünkü Çinli
işgalcilerin hedefleri sadece
işgal etmiş oldukları Doğu
Türkistan'daki karşı
mukavemeti kırmak değil,
sürgün asimilasyon ve vahşice
katliamlarla ezelden beri
Türklerin ana vatanları olan
Doğu Türkistan topraklarından
o toprakların asıl sahipleri olan
Doğu Türkistan Türklerini
söküp atmaktır.
5 Temmuz 2009 günü de
Ürümçi'deki Türkler, Çin'in
içeri bölgelerinden birinde
çalışan Doğu Türkistanlı
işçilerin lojmanını basan
binlerce Çinlinin sayıları bu
güne kadar tam olarak
açıklanmayan onlarca, belki de
yüzlerce Türk'ü katletmesini
protesto etmek istediler. Sadece
söz konusu olayın faillerinin
bulunarak cezalandırılmasını
isteyerek gösteri yapan
Türklerin üzerine Çin asker ve
polislerinin ateş açmaları
sonucunda adeta patlamaya
hazır bir bomba durumuna
gelmiş olan Doğu Türkistan
Türkleri galeyana geldiler.
Cadde ve sokaklarda tam anlamı
ile bir Türk avı başlatan Çin
polis ve askerleri savunmasız ve
silahsız halkı gelişigüzel
katletmeye başladılar. Hatta
daha sonraları amatör kameralar
tarafından da görüntülenerek
elektronik ortamda yayınlandığı
gibi, polis araçlarından Çinli
katiller sürüsüne özel ve
standart biçimde üretilmiş
sopalar dağıtıldı. Bu sivil
giyimli Çin polis ve askerleri
yaş veya cinsiyet farkı
gözetmeksizin sokak aralarında
kıstırdıkları Türkleri linç ederek
öldürdüler. Bir diğer yandan ise,
ateşli silahlarla katliam devam
etti…
Dünya kamuoyu ise Doğu
Türkistan Türklerine yönelik bu
son derece vahşice Çin
katliamları karşısında “Bu adeta
bir soykırımdır” gibi beylik
söylemlerde bulunmanın dışında
hiçbir şey yapmadılar.
Doğu Türkistan'da benzeri
biçimdeki katliamlar çeşitli
şekillerde ve dünya
kamuoyunun gözünü boyama
usulleri kullanılarak dolu-dizgin
sürdürülmeye devam
edilmektedir.
Çin işgalcileri özellikle de
Türkiye gibi Doğu Türkistan
kökenlilerin çoklukla
yaşadıkları devletlerin ve de
Şanghay işbirliği örgütü üyesi
Türk Cumhuriyeti devletlerinin
sessiz kalmalarını da fırsat
bilerek ve onlardan da cesaret
alarak Doğu Türkistan
Türklerine yönelik katliam,
sürgün, asimilasyon ve şiddet
uygulamalarını pervasızca
sürdürmektedirler.
Fakat Çinlilerin yaptıkları
her katliam sonrasında Doğu
Türkistan Türkleri Çinlilere
karşı daha da bilenmiş ve
hırslanmış olarak milli
direnişlerini ve istiklal
mücadelelerini daha da
yaygınlaştırmakta ve geleceğe
daha bir umutla bakmaktadırlar.
İşgalci Çinliler Türk
milletinin esarete asla boyun
eğmeyen bir millet olduğunu
Tarihteki Kürşad İhtilalından
dolayı çok daha iyi bilirler…
Çünkü Doğu Türkistan
Kürşad'larla doludur ve
asrımızın Kürşadları her an
ihtilal için teyakkuzdadır.
İstıklâl
Geniş Açı 11
Uygur siyasi Mahpusların
Ailelerine Gelmekte Olan Baskılar
16’nın Devamı -Doğu Türkistan'dan
görüşme isteğimizi kabul eden Meryembüvi
hanım ve Abdulsemet adlı kişiler iki
oğulları siyasi suçlamalar ile hapse
atıldıktan sonra bu ailenin başına gelen ağır
dertler üzerinde durarak, bugün kendi
hayatındaki en ağır günleri başından
geçirmekte olduğunu bildirdi.
Meryembüvi hanım oğullarının sadece
Gensu ve Ninşa eyaletlerinde Çin hükümeti
tarafından yayınlanan dini kitaplar ve video
görüntülerini Uygurlara sattığı için, “yasa
dışı dini faaliyetle meşgul oldu” şeklindeki
suçlama ile tutuklanarak 2009 yılının Nisan
aylarında “devleti parçalama” suçlaması ile
ayrı, ayrı olarak 10 yıl ve 3 yıl süre ile
hapis cezasına çarptırıldığını bildirdi.
Meryem büvi Hanım şu anda 3 yıl hapis
cezasına çarptırılan oğlu ceza süresini
tamamladıktan sonra serbest bırakılmış ise
de, hapisten çıktıktan sonra ruhsal
rahatsızlığa yakalandığını, bu ailenin
günümüzde Meryembüvi Hanımın her ay
alacağı az miktarda emekli maaşı ile
geçimini sağlamakta olduğunu beyan
etti.Meryembüvi Hanım kendi beyanında
yine, dini kitap satmak suçlaması ile
hakkında tutuklama emri çıkartılmış olan
oğullarından 2 oğlu hapse atılarak, diğer bir
oğlu kaçtıktan sonra, polis dairelerinin
çocukların babası olan Abdulsemeti küçük
oğlunu bulup getirmeye mecbur ettiği ve
hatta Abdulsemeti yasa dışı bir şekilde 40
gün boyunca hapsettiklerini söyleyerek bu
esnada karı-kocanın ikisinin de ağır
derecede hastalığa yakalanarak,
sağlıklarının kötüleştiğini bildirdi.Görüşme
isteğimizi kabul eden Abdulsemet oğulları
hapse atıldıktan sonra, bu ailenin gözlem
altında, çeşitli baskılar içinde yaşamakta
olduğunu ileri sürdü.O, kendisinin
geçmişini beyan ederek, polislerin
sorgulama sırasında onu çocuklarının
yaptıklarının cevabını vermesi ve küçük
oğlunu da bulması için sıkıştırdıklarını,
salıverildikten sonra kendisinin sorgulama
sırasındaki işkenceler sebebiyle sağlığını
tümüyle kaybettiğini bildirdi.
Abdulsemet yine, bugün hükümet ve
cemiyet tarafından uğramakta olduğu çeşitli
baskılardan söz ederek, kendilerinin birçok
incelemeler ve yasaklamalar sebebiyle, 10
yıllık hapis cezasına çarptırılan oğlunu bile
hapishaneye giderek ziyaret etme
imkanından mahrum bırakıldığını ifade etti.
Değerli radyo dinleyicileri, bugün çeşitli
siyasi suçlar isnat edilmesi sonucunda
hapishanelerde yatmakta olan Uygur
ailelerinin gerek siyasi cihetten olsun,
gerekse de ekonomik sebeplerle olsun ağır
baskılar içinde hayatlarındaki en zor günleri
geçirmekte olduklarına dair haberler
gittikçe çoğalıyor. Biz bundan sonraki
anlatımlarımızda bu konuda daha fazla
malumatlar vermeye çalışacağız. RFAMihriban-3.07.2011
Urumçi Katliamı'nın 2. Yıldönümü
Adana'da faaliyet gösteren
Türkistanlılar Kültür ve Yardımlaşma
Derneği Başkanı İlker Medeni, Doğu
Türkistan da yaşanan Urumçi
Katliamı'nın 2'inci Yıldönümü nedeniyle
yaptığı açıklamada, insanlık dışı
uygulamaların aynı bölgede halen
devam ettiğine dikkat çekti.
Bir grup
dernek
üyesi ile
birlikte
Atatürk
Parkı'nda
ki Atatürk
Anıtı
önünde
basın
açıklaması
yapan
Medeni,
Çin
Devleti'nin
pervasızca bütün dünyanın gözü önünde
Müslüman Uygur Türklerini katlettiğini
belirterek, "Basın ve iletişimi karartarak
dünyanın bilgi almasına engel olmuş,
utanmadan kendilerini haklı çıkaracak
yalanlara başvurmuşlardır" dedi.
"Bugün, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan,
Özbekistan ve Türkmenistan'ın dahil olduğu
bölge Batı Türkistan olarak anılmakta, Çin'in
esareti altında bulunan bölge ise Doğu
Türkistan olarak adlandırılmaktadır" diye
konuşan Medeni, şöyle devam etti:
"Türkistan'ın coğrafi ve stratejik olarak
taşıdığı önemi anlamak için ise, öncelikle
bölgenin iki dev gücü olan Rusya ve Çin'in
bu topraklara olan ilgilerini göz önünde
bulundurmak yeterlidir. Coğrafi yapının da
sebep olduğu siyasi oluşumlar neticesinde
bugün Batı ve Doğu olarak ikiye ayrılmış
olan Türkistan toprakları üzerinde, Rusya'nın
ve Çin'in çok önemli planları vardır."
Medeni, açıklamasında daha sonra şunları
kaydetti:
"Bu iki ülkenin söz konusu bölgeden ne
pahasına olursa olsun vazgeçmeme
tutkusunun
ardında, bölgenin
stratejik
konumunun yanı
sıra, sahip olduğu
zengin yeraltı
rezervleri de
büyük rol
oynamaktadır.
Batı
Türkistan'daki
Türk devletleri
Rusya için, Doğu
Türkistan ise Çin
için
kaybedilmemesi gereken önemli birer
hammadde kaynağı niteliğindedir.
Urumçi'den Çinliler, Uygur Türklerine
insanlık dışı uygulamalar yapmıştır. Halen de
devam etmektedir. Zorunlu göç ettirilme ve
bölgeye Çinli nüfus ithali, kültürel ve dini
yasaklar ve kısıtlamalar, eğitim, ekonomi ve
sağlıkta kısıtlamalar, zorunlu kürtaj, nüfusa
kaydetmeme suretiyle vatandaşlık hakkından
mahrumiyet, keyfi gözaltılar ile seri ve adil
olmayan yargı süreçleri sonunda idamlar
yaşanmaktadır. Doğu Türkistan'da dünyanın
gözleri önünde cereyan eden olaylar ve her
türlü insan hakları ihlallerini takip etmeye
devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz."
beyazgazete.com-07 Temmuz 2011
KÜLTÜR-TARİH 12
İstanbul'da Açılan Uygur
Dili Sınıflarında Ders Başladı
İstanbul'da Uygurların sık olarak yerleşik
bulundukları Zeytinburnu ve Sefaköy bölgelerinde
ayrı-ayrı olarak Uygur dil sınıfları açıldı.
RFA/Arslan-İstanbul Uygur Dil sınıfındaki erkek çocuklar Futbol
oynuyorlar. 2011-Temmuz
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Doğu Türkistan Maarif ve
Dayanışma Derneği Eğitim bölümünün düzenlemesi ile
İstanbul'da yaşamakta olan Uygur çocuklarının yaz
tatilinden faydalanarak İstanbul'un Zeytinburnu ve
Sefaköy bölgelerindeki şubelerinde Uygur dili sınıfları
açıldı ve 4 Temmuz günü derse başlandı.
Uygur dili sınıflarında temel olarak Uygur dilini yazma,
okuma, konuşma, Kuranı kerim okuma, dini talim
terbiye ve ahlak dersleri öğretilecek.
İstanbul Uygur dili sınıfında Uygur kız öğrenciler ders esnasında.
Temmuz 2011
Uygur sınıfının sorumlusu Mömincan Uygur dili sınıfı
açmaktaki temel maksadını ifade ederek şöyle dedi:
Uygur dili sınıfı açmaktaki maksat, Türkiye'de
yaşamakta olan Uygur çocuklarını Uygur dilini akıcı
şekilde konuşabilecek, Uygur dilinde mektuplaşabilecek
seviyeye ulaştırmaktır. Bununla beraber Uygurlar ile
ilgili kitaplar okuyup bilgilenerek, gelecekte kendisinin
Uygur olduğunu unutmadan, kendi diline sahip çıkacak,
koruyacak, dini, milli, tarihi kimliğini ve öf-adetlerini
koruyacak nesiller olarak yetişmelerini sağlamayı
maksat edinmekteyiz.Mömincan'ın bildirdiğine göre, şu
anda Zeytinburnu'nda açılan Uygur dili sınıflarında
seviyelerine göre 2 sınıf açılmış olup, bu sınıflarda
Uygur çocuklarından erkek ve kız olmak üzere toplam
40 öğrenci ders görüyor. Bu sınıflarda erkek ve bayan
olmak üzere 4 öğretmen ders öğretiyor. Sefaköy'deki
Uygur dili sınıflarında şu anda toplam 50'nin üzerinde
öğrenci ders görmekte olup, bu öğrencilere 3 öğretmen
ders veriyor. Erkek ve kızlara ayrı-ayrı sınıflar açılmış
olup, Uygur dili sınıflarında her gün kızlara 3 saat,
erkeklere 3 saat olmak üzere toplam 6 saat ders
veriliyor.Uygur dili sınıflarındaki öğrencilere ders
dışında yine beden eğitimi oyunları oynatmak, turistik
bölgeler ve müzeleri ziyaret ettirmek gibi faaliyetler
düzenleniyor.Biz bu Uygur sınıfları hakkında daha fazla
malumat almak için Uygur dili sınıflarının sorumlusu
Mömincan ve Uygur dili sınıflarının bazı öğretmen ve
öğrencileri ile görüştük.
RFA-Arslan-13.07.2011
İstıklâl
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
Uygur Site Kütüphaneleri Giderek Zenginleşiyor
Teknolojinin adeta uçarcasına gelişmekte
olduğu günümüzde internet kütüphaneciliği
de gittikçe yaygınlaşmaktadır.
RFA/Erkin Tarim
İstanbul'da Taklemekan Uygur Neşriyatı tarafından
kurulan İnternet Kütüphanesi.Temmuz-2011
Bu günlerde evinde veya iş yerinde oturarak
internet ararcılığı ile istediği kitaptan yararlanma
imkânına sahip olmaktadır.
Dış ülkelerdeki Uygurlar arasında bazı aydınlar
özel siteler açarak Uygurlar hakkında yayınlanan
Uygurca ve yabancı dillerdeki kitap-dergi ve
makaleleri sitelerine koyarak okuyucuların
istifadesine sunmaktadırlar. Bu sitelerden biri
İstanbul- Taklemekan Uygur neşriyatı tarafından
kurulan internet kütüphanesidir. Mezkûr site
kütüphanesinin adı http://www.uygurweb.net
diye anılmaktadır.
Bu internet sayfası ”ünlü kişiler,edebiyat, kadimi
eserler, kütüphane, kitaplar, makaleler, İslam
dini” gibi çeşitli konulara ayrılıyor.
Sitenin kurucusu Abdulcelil Turan'ın söylediğine
göre mezkur internet sayfasına çok sayıda ünlü
Uygur şahsiyetlerin özgeçmişleri, Uygur
edebiyatı hakkındaki makale ve kitaplar, 500'ün
üzerinde Uygurca, Arapça, Türkçe ve İngilizce
kitap, 500 civarında Uygurca dergi konulmuş
olup, okuyucular için zengin bir faydalanma
kaynağı sayılıyor. Biz bu site kütüphanesi
hakkında tafsilatlı bilgi almak için Taklemekan
Uygur neşriyatın patronu ve bu sitenin kurucusu
olan Abdulcelil Turan ile görüştük. Erkin Tarim20.07.2011
Uygur Kalem Erbaplarının Moğolistan'daki İzlenimleri
Moğolistan'da icra edilen Ural Altay dilli Kalem
Erbaplarının ilmi muhakeme toplantısına katılan Uygur
Kalem Erbapları ve dilciler, toplantının oldukça yararlı ve
ehemmiyetli neticelerle sonuçlandığı görüşündeler.
Bu toplantının sonucundan sevinç duyarlarken, toplantının
devamında ecdatlarının Moğolistan steplerinde kalan tarihi
izlerini ziyaret etme fırsatına eriştikleri için oldukça
heyecanlanmışlardır.
Toplantıyı tamamlayarak yaşadıkları ülkelere dönen bazı
Uygur temsilciler muhabirimizin görüşme isteğini kabul
ederek Moğolistan ziyaretinden edindikleri intibalarını ifade
ettiler.
1-8 Temmuz arası devam eden Ural Altay dilleri Kalem
Erbaplarının 3. dönem Kurultayı Moğolistan'da verimli bir
şekilde tamamlandıktan sonra, 12 devletten toplanan
arkeolog, dilci ve yazarlar bulundukları ülkelere dönerek
mezkur toplantıdan edindikleri izlenimleri ve Moğolistan'da
yürüttükleri ziyaret ve araştırmalarını yazıya
dökmektedirler.
Bu toplantıya Kazakistan'dan katılan Uygur temsilcilerden,
dilci, Filoloji Fenleri doktoru Dilnur Kasımova görüşme
isteğimizi kabul ederek, bu defaki toplantının Moğolistan'da
yapılmış olmasının önemli yönlerini toparladı ve kendisini
her şeyden çok heyecanlandıranın ise, ecdatlarının bıraktığı
izleri ziyaret etme fırsatını elde etmiş olması olduğunu
söyledi. Kazançlı tarafının ise, Uygur ve başka uluslar arası
tanınmış kalem erbapları ile buluşması ve fikir alışverişinde bulunma fırsatına erişmiş olması olduğunu
bildirdi.
Mezkûr toplantının ev sahiplerinden biri olan Uluslar arası
Yazarlık Cemiyeti Ural Altay dilleri işbirliği müdürü,
Uygur Yazarlık cemiyeti başkanı Keyser Öz Hun,
toplantıya katılan Uygur Kalem Erbaplarını her şeyden çok
heyecana sevk eden kendi ecdatlarının bastıkları izlerini, su
içtikleri ırmaklarını ziyaret etmiş olmaları olduğunu,
kesinlikle unutulmaz etkiler bıraktığını beyan etti.
Uygur Kalem Erbapları cemiyetinin baş müfettişi
Abdureşit Haci Kerimi İsveç'te ki bürosundan telefon
görüşmesi yapma isteğimizi kabul ederek, söz konusu
toplantının önemi ve sonuçlarını özetledi. Böylece
kendisinin ecdatlarının Mğolistan'ın uçsuz bucaksız
bozkırlarında bıraktığı değerli iz ve eserlerinin gerektiği
gibi korunamadığını gördüğünde “Biz Uygurlar vatanımız
mevcut ise de devletimiz olmadığından bu değerli
zenginliklerimize sahip çıkamadık” diye hayıflandığını
bildirdi. Böylece Moğolistan'da kalan Uygurlara ait iz ve
eserlere uluslar arasındaki ilgili organların önem vermesini
sağlama meseleleri konusunda fiili çaba sarf etmenin
Uygur kalem Erbaplarının önem vermeleri gereken
vazifeleri olduğunu vurguladı. RFA-Gülçehre-13.07.2011
14. Türk Soylu Milletler Kültür Festivalinde Uygur Meselesi Gündeme Geldi
Her yıl
Türkiye'nin Yalova
şehrinde
geçirilmekte olan
Türk Soylu
Milletler Kültür
Festivalinin 14.sü
Temmuz ayının
15'i ila 18'i
arasında
gerçekleştirildi.
RFA/Erkin Tarim
Türk soylu milletler kültür festivalinin 14. toplantısı. Temmuz- 2011
Bu faaliyete 16
devletten 22 müzikdans ekibi, 33 devletten
45 gazeteci, 8 devletten 12 şair katıldı. Bu
festival sırasında Türk dünyası şairler buluşması
ve “Türk dünyasında katliam ve sürgünler”
konulu iki toplantı yapıldı. Bu festivale
Uygurlara vekaleten Şaire Zeynure İsa Hanım
katılmış olup, o “Doğu Türkistan'da Çin'in
yürüttüğü katliam” temasındaki konuşmasının
dışında, Türk dünyası şairler buluşmasında
kendisinin yazmış olduğu şiirlerinden örnekler
okudu. RFA-Erkin Tarim-.18.07.2011
Türk Soylu milletler Kültür festivalinin 14. toplantısı-Temmuz 2011
İstıklâl
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
18 Temmuz
Taarruzunun
Açıklaması
Mehmet Emin Batur
Doğu Türkistan Türkleri, 18 Temmuz 2011
günü; bugün birçok dünya devletlerinin sadece ve
sadece maddî çıkar sağlamak ve bunun içinde iyi
ilişkiler(tek taraflı) tesis edebilmek için büyük çaba
sarf ettikleri dünyanın en büyük ordusuna ve en
kalabalık nüfusuna sahip olan işgalci Çin'e karşı
tarihi destanlardan birini daha yazdılar.
Doğu Türkistan'ın Çinliler tarafından işgal
edilmesinin üzerinden geçen 62 yıl zarfında, her
defasında sayısız şehitler vermek pahasına büyük ve
küçük çapta olmak üzere bu günlere kadar 500
civarında milli kıyam hareketi gerçekleştirdiler. Her
milli ayaklanma sonrasında binlerle, on binlerle ifade
edilebilecek sayıda Doğu Türkistan Türk'ü
gelişigüzel tutuklamalarla Çin zindanlarına atıldılar.
Onların büyük çoğunluğunun akıbetlerinden bir daha
haber alınamadı.
Çinliler 1949 yılında Doğu Türkistan'ı işgal
ettiklerinden beri Doğu Türkistan'ın dünyada eşine az
rastlanabilecek türde ve miktardaki yer altı ve yer
üstü zenginlik kaynaklarını kesintisiz olarak Çin'e
taşımaya devam ettiler. Çin'den sürekli olarak Çinli
göçmen getirerek Doğu Türkistan'ın en verimli
arazilerini Türklerden gasp edip Çinli göçmenlere
tahsis ettiler. İş yerlerine öncelikle Çinli göçmenleri
yerleştirdiler. Dolayısıyla da Doğu Türkistan Türkleri
sahip oldukları bu kadar önemli zenginlik
kaynaklarına rağmen kendi vatanlarında açlığa,
yoksulluğa, işsizliğe ve sefalete mahkûm edildiler.
Karşılıklı evlenmelere Çin hilekârlığı ile
mecbur ederek ve prim vererek asimilâsyonu
hızlandırmaktadırlar. Ama hasbelkader bu tuzağa
düşen Türk gençleri evlilik sonrasında kendi
toplumlarında çok ciddî bir dışlanma ile
karşılaştıkları için, bunların arasından içine
düştükleri bunalım sebebiyle intihara sürüklenenler
bile olmaktadır.
Ebeveynlerin evlerinde kendi çocuklarına bile
dinlerini öğretmeleri suç sayılmakta ve bu yüzden de
çok ağır cezalara çarptırılmaktadırlar. Camilerin
kapılarına 15 yaşın altındakilerin, devlet
memurlarının, emeklilerin, öğretmenlerin ve daha
birçok kesimden insanların camilere girmelerinin
yasak olduğunu belirten levhalar asılmıştır.
Cenazelerin bile gece vakti defnedilmeye
başlandığının haberlerini almaktayız.
Doğu Türkistan şu anda tam anlamı ile bir
açık hava hapishanesine dönüştürülmüş bulunuyor.
Yoksul ve işsiz durumdaki Türk ailelerin15-25
yaş arası kızlarını “işe yerleştirme” bahanesi ile toplu
halde Çin'e götürmekte ve bu Türk kızlarının büyük
çoğunluğu Çin'in içeri bölgelerinde heder olup
gitmektedirler. Özetlemek gerekirse; Doğu Türkistan
Gündem 13
Türkleri dünyadaki en şiddetli Türk düşmanı
bir millet olan Çinlilerin esareti altında olup,
dini, milli, ırki ve insani aşağılanmalara
uğramakta, gizli-aleni soykırım, sürgün ve
katliamlara maruz kalmaktadırlar. Bütün
bunlar işgal altında olan bir milletin ve
ülkenin karşılaşabileceği durumlardan olup,
milli kimliğini kaybetmemiş ve teslim
olmamış olan milletler tarafından da kurtuluş
mücadelesi sürüp gider… Fakat işgalciler;
dünyanın en gaddar, en insafsız, en insanlık
düşmanı, en insan hakları ihlalcisi ve özellikle
de Müslüman Türk milletine karşı kin, öfke
ve intikam hissi ile dolu bir milleti olan
Çinliler olunca durum çok daha vahim bir hal
almaktadır.
Tarih boyunca dünyada insanlığın yüz
karası bir kavram olan işkence yöntemleri ile
tanınan Çinliler onlarca yıldan beri Doğu
Türkistan Türklerine fiziksel, ruhsal, kültürel
ve içtimaî yönlerden akıl almaz işkence
usulleri uyguladılar…
İşte! İşgalci ve tiran zihniyetli Çin
devletinin Doğu Türkistan Türklerine yönelik
olarak uygulaya geldiği zulümlerine karşı 18
Temmuz 2011 pazartesi günü, sayıları 20
civarındaki bir grup Doğu Türkistan istiklal
savaşçısı Hoten çukur Pazar-Navağ polis
merkezine çok ciddî ve dünya kamuoyunda
ses getirecek türden bir taarruz
gerçekleştirdiler. Anılan Çin polis merkezi
Doğu Türkistan İstiklal savaşçılarının şok
baskını sonucu tarumar oldu. Edinilen bilgiler
arasında Karakol görevlilerinden bazılarının
masa ve sandalyelerin altlarına saklandıkları
da yer alıyor. Neticede Çin işgal güçleri 1949
yılından beri zaman, zaman uğradıkları ağır
hezimetlerden birine daha uğradılar.
Bu güne kadar meydana gelen milli
direniş hareketlerinin hemen hepsinde ve her
defasında Doğu Türkistan İstiklal Savaşçıları
oldukça ağır kayıplar vermişler ve çok kanlı
şekillerde vahşîce bastırılmış iseler de,
gelecek nesillere şanlı, kalıcı ve asla
unutulmaz zaferler armağan etmişler, İstiklale
kavuşma yolunda onlara ümit, cesaret ve
kararlılık aşılamışlardır.
Türk milleti için inandığı ve kutsal
bildiği değerler uğrunda şehit olmak
zaferlerin en büyüğü, kazanmanın da doruk
noktasıdır. Yine işte bu anlayış ve şuurla
Hüseyin Nihal Atsız' ın mısralarına da
yansıdığı gibi:
…
“Adsız sansız olsa da, en büyük
kahramanlık; Göz kırpmadan saldırıp bir
daha dönmemektir.”
Dediler ve bir grup Doğu Türkistan
İstiklal savaşçısı Hoten İlinin Çukur PazarNavağ polis merkezine bir taarruz
gerçekleştirdiler ve Kurşun yağmuru altında
çatıya çıkarak Çin bayrağını indirip onun
Esnaftan Çin malı tepkisi!
Eskişehir Hazır Elbiseciler Odası Başkanı İsmail Tokat,
işlerin azalması ve Çin mallarının piyasaya yayılması
sebebiyle üye sayısında düşüş olduğunu söyledi.
Tokat, 10 yıl öncesine kadar kazandıkları ile geçinen konfeksiyon
ürünleri satan kişilerin, bugünlerde ayakta kalabilmenin hesaplarını
yaptıklarını kaydetti. Çin mallarının piyasaya yayılmasına da tepki
gösteren Tokat, "Artık yeter. Sabrımızın sonuna geldik. Büyüklerin
küçükleri yutmalarına daha fazla göz yumulmamalı. Bir çok
meslektaşımız işyerinin kapısına kilit vuracak ve yok olup
gidecekler. Daha da önemlisi işsizler ordusuna katılacaklar"
dedi.18.07.2011 Sakarya
yerine Doğu Türkistan'ın ay-yıldızlı Gök
Bayrağını astıktan sonra (RFA Radyosu
muhabirlerinden Şöhret Hoşur'un 22.07.2011
tarihli haberi) hepsi de şehit düştüler…
Hepsinin de mekânları cennet olsun…
Bu bir grup Doğu Türkistan istiklal
savaşçısının gözlerini kırpmadan ve şehit
düşeceklerini bilerek ellerindeki ilkel
silahlarla gerçekleştirdikleri bu taarruz
modern silâhlarla mücehhez Çin işgal
kuvvetlerine çok önemli bir ders verme
niteliği taşımaktadır.
Dünya kamuoyuna bu olayı bir terör
saldırısı olarak tanıtmaya çalışan işgalci Çin
devleti kendisinin 62 yıldır Doğu Türkistan
Türklerine yönelik olarak tam anlamı ile bir
devlet terörü icra ede geldiği gerçeğini
kamuoyundan saklamaya çalışmaktadır…
Konu ile ilgili olarak Çin'in İstanbul
konsolosluğunun, Çin'in büyük önem verdiği
Türkiye kamuoyuna Vatan Gazetesi vasıtası
ile 22 Temmuz 2011 tarihinde yayınladığı
bildirisinde, aynı tür saldırıların Türkiye'de
de sıklıkla meydana geldiğini ve böylesi
durumlarda Çin'in daima Türkiye'nin yanında
yer aldığı yalanına başvurmaktadır. Çinliler;
Tarih boyunca hiçbir zaman kendilerine özgü
devletleri ve toprakları olmamış, ama Türk
milletinin bünyesinde bütün haklardan en üst
derecede istifade ederek yaşamış ve bu
günlerde dünyadaki Türk düşmanlarına
zağarlık ve maşalık yaparak Türk
topraklarından parça kopartmaya çalışan
nankör hainlerle, Doğu Türkistan Türklerini
bir tutma ahmaklığı sergilemektedirler.
Oysaki Doğu Türkistan Türkleri
tarihte 3 defa devlet kurmuşlar ve mavi zemin
üzerine beyaz ay-yıldızlı Gök bayraklarını
istiklal marşı eşliğinde gönderde ve göklerde
dalgalandırmışlardır. Doğu Türkistan
Türkleri, Türk Cumhuriyetleri arasında
Kazakistan'dan sonra en geniş topraklara
sahip(1.828.418 Km. kare), vatanları 1949
yılında Çin tarafından işgal edilmiş olan ve
62 yıldır istiklal mücadelesi vermekte olan
Türklerdir…
Doğu Türkistan İstiklalcilerinin Dünya
kamuoyuna duyurusu şudur: Çin'in Doğu
Türkistan Türklerine yönelte geldiği baskı,
zulüm, asimilâsyon politikalarını kaldırması,
ekonomik ve sosyal şartları iyileştirmekte
olduğunu söylemesi vs. yetmez! Doğu
Türkistan üzerindeki işgal durumu
kayıtsız ve şartsız tamamen ortadan
kalkmadıkça işgalci Çinliler asla huzurlu
olamayacaklar, her sabah başka bir
kâbusla uyanacaklardır! Demokratik
yollarla dertlerini anlatamayan Doğu
Türkistan Türkleri kendilerini ifade
edebilmek için mecburen farklı anlatım
yollarına başvuracaklardır.
BAŞ SAĞLIĞI
Doğu Türkistan Davasının Liderlerinden İsa Yusuf ALPTEKİN’in oğlu ,
Doğu Türkistan Gençlik ve Kültür Derneği Onursal Başkanı,
Mücahit, Gönül Dostumuz, Dava arkadaşımız; Kardeşimiz,
Arslan ALPTEKİN’in
(18.Mart.1941-19.Haziran.2011)
Vefatından dolayı TürkDünyasına başsağlığı dileriz. Allah rahmet eylesin.
Gönlü gibi kabri de geniş olsun. Teni toprağa değmesin.
ÂlimGERÇEL
Kayseri Kültür ve TurizmDerneği
YönetimKurulu Başkanı
14
Uygurche bet
Xitay saqchixanisining Ögzisige
Ayyulduzluk Kökbayraq Kadaldi
Qanxor xitay ishgaliyetchiliri Sherqiy türkistanni
bésiwalghan 1949- yilidin bügünge qeder türlük bahanasewepler ilgiri sürüsh arqiliq milyunlighan xelqimizni
qirghin qilip keldi. Eng axirqi qétim bolsa 2009- yili 5Iyulda, xitay hökümitining nechche on yillardın tartip
yürgüzüp kiliwatqan naheqchiliqlirige qarita namayish
qilish arqilik qarshiliq büdürüstin bashqa mexsiti
bolmighan qoralsiz sherqiy Türkistan xelqini oqqa tutup,
heqiyqiy sanini her qanchi hoshurup kelgen bolsumu 1000
etrapida kishilerni érqiy qirghinchiliqga uchratqan.
Onminglighan uyghur xelqini yarida qilghan we yana necche
onminglighan kishilerni tutqun qilip élip ketken. Hazirqi
küngiche turmilarda yetiwatqan kürminglighan
qérindashlirimizning aqiwitining nime bolghanliqi melum
emes.
İshgaliyetchi xitay 5-Iyul Ürümchi qirghinchiliqidin
kéyin sherqiy Türkistan tupraqlirining herqaysi jaylirida
sherqiy Türkistan xelqi üstidin yürgüzüwatqan bésim
siyasitining mislini nayiti bek ashuriwetken. Uygur
xelqining öy-makanlirigha ushtumtut basturup kirip
xususenmu 15 yeshidin yuqiri bolghan yashlarni bichare
ata-anilarning közliri aldida chemberches bağlap, putqollirgha ishkel-koyzilarni selip elip kétiparğan. Qarshiliq
körsetkenlerni nexmeydanda etip tashlighan. Shundaqla
kochimu-kocha bu türlük qoğlap-tutush weqelirini
barghansi evcige ashurush arqiliq uyghur xelqining közini
qorqutup pütünley cimiqturiwétishni mexset qilghan.
Qisqiche yiğip eytish toghur kelse 62 yil mabeynide
sherqiy Türkistan ziminidin Xitayning ichkiri ölkilirighe
qosh poyiz linyesi arqiliq elip kitilgen yer asti we yer üsti
bayliqlirining heddi-hisabi yoq. Shu göher ziminning
heqiyqiy igiliri bolghan Uyghur xelqi bolsa ishsizlikning,
namratchiliqning, türlük kiselliklerning, chetke
qiqiliwatqanliqning xitay aqquniri tüpeyli yer ziminliridin,
ayrilipqiliwatqanliqning… azawida nime qilishlirini
bilmigen halda gangirap qalghan. Yana kilip uyghurlar
özlirining diyni étiqatliri boyiche ibadet qilish, örpadetlirini saqlap qilish hoquqidin hem mehrum
qaldurulghacqa bezi mezgillerde dert elemlirini xelqarağa
uxturus, ipadiles üchün oxshimighan türdiki yollarni
tallashqa mejbur bolghan…
Mana, 18-Iyun düshenbe küni Xoten shehiridiki
nawagh saqchixanisigha hujum qilish weqwesi hem “pichaq
sönğekke yetken”bir mezgilde yüzbergen bir hadisidur. Bu
weqeni xelqara axbaratlar 14 Uyghur xitay saqchiliri
teripidin étip öltürüldi dep xewer qilğan. Likin Dunya
uyghur Kurultiyi tarqatqan xewerge qarishimizche 20
Uyghurning öltürülgenliki melum bolmaqta.
Xewerlerge qarighanda, hujumchilar oq yamğuri
astida saqchixana ögzisige chiqip ögzide ésiqliq 5 yultuzluk
xitay bayriqini élip tashlap, sherqiy türkistanning kök
bayriqini ésishqa muweppeq bolghan.
Bu pidaiylar saqchixanağa hujum qilish aldida u yerdin
saq chiqalmasliqlirini choqum biletti. Emma ularning asasiy
mexsiti bolsa, u yerdin saq chiqish emes, xitay
ishgaliyetchilirige özlirige oxshash milyunlighan sherqiy
Türkistan istiklal pidaiylirining yana bar bolghanlqini we
heqiyqiy istiqlalgha érishkenge qeder bu weqege oxshash
weqelerning yüz bérip turidighanliqini uxturup qoyushtin
ibaret idi.
Zulum bar yerde choqum qarshiliq herketliri hem
boludu. Démokratik yollar bilen dert-elemlirini uxturush
imkaniyiti qalmighan xelqler, xususenmu uzun muddet
asaret astida yasasqa könükmigen Türk millitining bir uruği
bolğan Uyghurlar özlirini xelqarağa ipadilash üchün
herdayim tarixtiki Kürşad ixtilaligha oxshash ixtilallarni
qilishqa teyyardur.
Xoten shehiridiki nawagh saqchixanisigha hujum
qilish weqesi hem xuddi Göktürk shahzadisi Kürşadning 39
yoldishi bilen xitay ordisi ichide qozğilang kötürüp chiqip
hayatidin ayrilghiche jeng qilğanliqigha ve bugünki
türklerge ilham we jasaret menbesi bolğanliqiğa oxshapla
kitidu. Uluğ Allah weten we milliti üchün hayatidin ayrilğan
shehitlirimizge rehmet qilğay. Amin…
İstiklâââlll
İstıkl
İstıkl
Xotendiki bir saqchixana
Hujumgha uchridi
2011-07-22--18-Iyul düshenbe küni chüshte bir
türküm uyghurlar xoten shehiridiki nawagh
saqchixanisigha hujum qilip, 4 xitay saqchisini
öltürgen.
Kéyin xelqara axbaratlarda hujumgha
qatnashqanlardin 14 ademning xitay saqchiliri
teripidin étip öltürgenliki xewer qilinghan.
Bügünki xewerlerge qarighanda, hujumchilar
saqchixana ögzisige ésiqliq xitay bayriqini élip
tashlap, sherqiy türkistanning kök bayriqini
ésishqa muweppeq bolghan.
Weqe béyjing waqti saet 12 din 10 minut
ötkende bashlinip, 1 din 30 minut ötkende
axirlashqan. Xitay dairiliri mezkur hujumni
«pilanliq, teshkillik élip bérilghan térrorluq
herikiti» dep körsetken, emma, weqening kélip
chiqish sewebi heqqide héchnéme démigen.
Xotendiki xitay ammisi
sarasimige chüshüp qalghan
2011-7-22-«Alma» kündilik gézitining 19-Iyuldiki
xewiride bayan qilishiche, 7-Ayning 18-Küni
xotendiki saqchixanigha hujum qilish weqesidin
kéyin xotendiki xitay ammisi sarasimige chüshüp
qalghan.
Mezkur gézitning ziyaritini qobul qilghan
18-Iyul xoten qirghinchiliqigha naraziliq
bildürüsh yüzisidin gérmaniyide
namayish ötküzüldi
2011-07-26-26-Iyul küni gérmaniyidiki uyghurlar
18-Iyul yüz bergen xotendiki qanliq
qirghinchiliqqa naraziliq bildürüsh yüzisidin
myunxénda yene bir qétim namayish élip bardi.
Ügünki bu namayishni d u q, yawropa sherqiy
türkistan birliki teshkilati, xeter astidiki
milletlerni qoghdash teshkilati we tibet teshkilati
birlikte uyushturghan bolup, sheher merkizidiki
meryem meydanida saet 11 bilen bashlanghan bu
namayishqa köp sanda uyghurlar qatnashti.
Uyghur namayishchilarning qolliridiki ayYultuzluq kökbayraq, «yoqalsun xitay dölet
térrori!», «uyghurlargha erkinlik!» dégendek
shoarlar yézilghan lozunkilar we 18-Iyul xoten
qirghinchiliqi hem 5-Iyul ürümchi
qirghinchiliqigha ait süretler etraptiki ammining
diqqitini chekti.
Bu qétimqi namayishqa qatnashqan xeter astidiki
milletlerni qoghdash teshkilatining mesulliridin
ulrik déliyus ependi neq meydandin ziyaritimizni
Toqquzaqliq 50 uyghurning seudi
erebistanda qul ornida ishlitilgenlik
weqesi ashkarilandi
2011-07-12-Toqquzaqliq 50 uyghurning seudi
erebistanda qul ornida ishlitilgenlikige 10 yildin
éship qalghan bolsimu, weqening bu 50
uyghurgha élip kelgen palaketliri téxi
hazirghiche tügimigen.
Aldinqi yili toqquzaq nahiyisidin guangdunggha
yötkelgen éshincha emgek küchlirining xitay
ishchilar teripidin urup öltürüsh weqesi yüz
bergen we bu, 5-Iyul weqesidek zor bir weqening
kélip chiqishigha seweb bolghan idi. Yéqinda
ashkarilinishiche, yene shu toqquzaq nahiyisidin
50 neper éshincha emgek küchining seudi
erebistangha apirip qul ornida ishlitilgenlik
weqesi yüz bergen. Weqe yüz berginige 10 yildin
éship qalghan bolsimu, weqening bu 50
uyghurgha élip kelgen palaketliri téxi
hazirghiche tügimigen.
8-Ay 2011 - 85-San 8-Yil
Uyghur milliy herikiti rehbiri rabiye qadir
xanim weqe heqqide bayanat bérip, xitay
dairilirining xotende qanliq qirghinchiliq bilen
dölet rrorluqi yürgüzüwatqanliqini ilgiri
sürdi.rfa- jüme
Shöhret hoshur-Nawagh saqchixanisining oq izliri
bilen tolghan ögzige chiqish éghizi. 2011-Yili 18-Iyul.
xotendiki xitay puqraliri uyghurlarning öch
élishidin qorquwatqanliqini bildürgen. Bir
neper xitay puqrasi mundaq dégen: «bu yerde
xenzu puqraliri daim tayaq yeydighan we izDéreksiz yoqap kétidighan ishlar bolup
turuwatidu. Aldinqi ayda üch neper xenzu qizi
öltürüldi. Hazirghiche bu délo pash qilinmidi.»
Rfa-jüme
qobul qilip, « 18-Iyul xoten qirghinchiliqi xitay
hökümitining uyghurlar üstidin élip bériwatqan
étnik qirghinchiliqining roshen delili, bu
adaletsizlikke dunya süküt qilmasliqi kérek!»
dédi we gérmaniye hökümiti bashchiliqida
terepsiz bir tekshürüsh ömikining sherqiy
türkistangha tizdin ewetilishini qolgha keltürüsh
üchün heriket qilidighanliqini bildürdi.
D u q muawin reisi esqerjan bu qétimqi
namayish toghrisida ipade bildürüp ötti. U
sözide bügün xotendiki qirghinchiliqqa
naraziliq bildürüpla qalmay, gérmaniye
hökümitining 2012-Yilini «xitay medeniyet
yili» qilip békitkenlikigimu naraziliq
bildürüshni meqset qilghanliqini we muawin
sheher bashliqi bilen bügün seherde körüshüp,
öz pikirlirini otturigha qoyghanliqini eskertti.
D u q bash katipi dolqun eysa ependi bu qétim
namayish toghrisida chüshenche bérish bilen
birge, gérmaniyining 2012-Yilini xitay
medeniyet yili qilip békitish mesilisige bolghan
naraziliqlirini ipadileshning tunji qedimini
bügün alghanliqini tekitlidi. Rfa- ekrem
Xitay köchmenlirining éqini seweblik ishsiz
qalghan uyghur yashliri xitay hökümiti teripidin
«éshincha emgek küchi» dep atiliwatqan we
ular ishqa orunlashturush nami astida xitay
ölkilirige yötkiliwatqan idi. Emeliyette
bularning, xitay hökümet emeldarliri teripidin
erzan emgek köchi süpitide paydiliniwatqanliqi,
xitay ölkiliridiki we hetta chet döletlerdiki
shirketlerge sétiliwatqanliqi ashkarilanmaqta.
Yuqiriqi melumatlardin qarighanda, xitayning
toqquzaq nahiyisidiki emeldarliri, bu50
uyghurni seudi erebistanda 6 ay heqsiz ishlitish
arqiliq az dégende 300 ming dollar pul tapqan.
Bu uyghurlar bolsa, 6 ay heqsiz ishligendin
bashqa, zakalet qoyghan 15 ming som pulinimu
ziyan tartqan. Ziyan buning bilenla qalmighan,
ular seper üstide pakistandin ötkenliki üchün
elqaidege baghlinip soraqqa tartilghan. Seudi
erebistan tupriqigha dessigenliki üchün radikal
dinchiliq bilen eyiblinip qamaqlardimu yatqan.
Rfa- shöhret hoshur
Ağustos 2011 - 85. Sayı - 8. Yıl
Türk Dili İle İlgili Bir Kitap:
(2)
Dört yazarın evire çevire yaptıkları tariften “ârif” bile
bir şey anlayamaz. “Türkler pek çok alfabe kullanmışlardır.”
cümlesi yerine “Türkler Köktürk, Soğd, Uygur, Mani,
Brahmi, Süryani, Arap, Grek, Ermeni, İbrani, Latin ve
İslâv (Slav, Kiril) alfabeleri gibi başlıca 12 alfabe
kullanmışlardır.” denilseydi, “pek çok” sözcüğü de açılmış
olurdu.
s. 35, § 4: “Türkiye Türkçesinde sözcüğün son
hecesinde b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Bu ünsüzler ya
tonsuzlaşır yada değişime uğrarlar: beg > bey, sab “söz” >
söz gibi. Yabancı asıllı sözcüklerde de bu kural işler: derd >
dert, kitab > kitap gibi.” cümlesini daha anlaşılır hale
getirelim ve örneklere bakalım:
Bu cümleyi şöyle
yazabiliriz: “Türkçe kelimelerin sonda patlamalı (ötümlü)
çift dudak-tonlu (b), dişeti-tonlu (c), asıl diş-tonlu (d) ve
öndamak-tonlu (g) ünsüzleri bulunmaz. Kelimeler, bunların
sızmalı (ötümsüzleri) olan (p, ç, t, k) sesleriyle biter: dip,
ağaç, yurt, çok … gibi. Arapça ve Farsçadan Türkçeye
girmiş olan son sesi (b)'li kelimeler de Türkçede (p) ile
yazılır: Arapça: kitâb / Türkçe: kitap; Farsça: derd / Türkçe:
dert vb.
s. 39'da: 2.1.1.3. Düz Yuvarlak Ünlüler: ifadesi
yanlıştır. “Düz ve Yuvarlak Ünlüler” olmalıdır. [Araya ve
sözcüğü ekleyince cümlenin anlamı da değişmiştir.
Yazarların bu hatası Türkçeyi yanlış öğretmektir.]
s.39'da: 2.1.1.4. Uzun ve Kısa Ünlüler: Türkçede
uzun ünlü yoktur. Yabancı dillerden Türkçeye geçen â, î, û
ünlüleri uzun ünlülerdir” ifadesi yanlıştır.
“Yakut Türkçesi ve Anadolu ağızlarındaki bazı Türkçe
sözcüklerin ilk hecelerinde uzun ünlüler bulunmaktadır.
Bunlara 'aslî uzun ünlüler' adı verilir. Türkiye Türkçesindeki
Türkçe sözcüklerin hiçbir hecesinde uzun ünlü bulunmaz.
Türkçeye Arapça ve Farsçadan ödünç olarak alınmış
sözcüklerde uzun ünlü bulunur. Talat Tekin'in 'Ana Türkçede
Aslî Ünlü Uzunlukları' (Ankara 1978, Hacettepe Üniv. Yay.)
adlı eserinde “uzun ünlü” konusu geniş olarak incelenmiş ve
bütün Türk lehçelerinden örnekler verilmiştir.” biçimine
yeniden yazılmalıdır.
Aynı sayfada yer alan “Uzun ünlülerin dışında kapalı e
ve genizsi sesli olarak bir sesli bulunmaktadır. Yukarıda
bahsedildiği üzere dar ünlü olarak da adlandırılan e ünlüsü
genellikle Eski Anadolu Türkçesinden kalma bir söyleyişle
kelimelerin ilk hecelerinde bulunur: yémek, démek, vérmek
gibi.” ifadesi yanlıştır.
“Türkçede 8 esas ünlü vardır: a, e, ı, i,o, ö, u, ü.
Türkçede bir dokuzuncu ünlü vardır ki buna kapalı e deriz ve
onu (é) işareti ile gösteririz. e ile i arasında bir sestir. Eski ve
Orta Türkçede bazı kelimelerin ilk hecelerinde bulunur ve
aynı kelimelerde Anadolu ağızlarının bazılarında işitilir:
étmek, démek, yémek, vérmek, ér, géç, yél, yér, él .. gibi”
biçiminde değiştirilmelidir. Ayrıca “genizsi sesli olarak bir
sesli bulunmaktadır.” cümlesi yanlıştır. Türkçede böyle bir
sesli yoktur.
s.40, “2.1.2.1. Ünlü Türemesi: a. Ön Ses Türemesi:”
bölümünde verilen ayva > havya örneği yanlıştır. Burada ön
ses ünsüz türemesi vardır.
Aynı yer, b. İç Ses Türemesi bölümünde verilen
istasyon > station, sipor > spor örnekleri yanlıştır. station >
istasyon [ön seste i+ türemesi vardır], spor > sipor olarak
düzeltilmelidir.
Bazı tariflerden sonra verilen örneklerdeki “etimoloji
(köken bilgisi)” olayları yanlıştır:
s. 46: pişirmek- > bişür- değil, bış- “olgunlaşmak”ır- > pişir- olmalıdır. [ Eski Türkçedeki pek çok b-'li sözcük
sonradan p-'ye dönüşmüştür: bürge > pire, bastırma >
pastırma, başağa > paşa …vb.
s. 47: gölge > kölge değil, kölige > kölge > gölge
olmalıdır.
s. 50: yaŋlış > yanlış değil, yaŋ-ıl-ış > yaŋlış [-ı
düşmesi ile] > yanlış olmuştur.
köŋlek > gömlek, köŋül > gönül olmuştur.
onlar > onnar oluşumu “genizsileşme” değil
“gerileyici benzeşme”dir.
menekşe > benefşe değil, tersine menekşe < Fars.
İstıklâl
benefşe olmalıdır.
hn > nn benzeşmesi: mihnet > minnet
örneğinden, bu bölümü yazan yazarın Osmanlıcayı
da bilmediği anlaşılıyor. Çünkü, Arapça: mihnet
“sıkıntı, üzüntü”; yine Arapça minnet “1. yapılan
bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, gönül borcu,
müdana; 2. bir iyiliğe karşı teşekkür etme,
memnuniyet duyma” demektir. [Osmanlıca ya da
Osmanlı Türkçesi Türkolojinin en önemli
konularından birisidir. Türkçede bulunan Arapça
kelimelerin köklerini, türevlerini ve kalıplarını
bilmezseniz, pek çoğunun anlamlarını da
çözmezsiniz. Bir eser yazılırken “çalakalem” değil,
dikkatli ve özenli davranılmalı. Eser ortaya
çıktıktan sonra da o konu ile ilgili bir-iki kişiye
gözden geçirtilmelidir. ]
s. 51: Göçüşme-Metatez: “Sözcük
içerisinde yan yana bulunan iki sesin yer
değiştirmesidir.” Tarifi, “Bir kelime (Sözcük)
içinde birbirini izleyen iki ünsüzün yer
değiştirmesidir.” biçiminde düzeltilmelidir.
Çünkü, iki ses başka, iki ünsüz başkadır. Göçüşme
iki türlü oluşur: 1. Yakın göçüşme, 2. uzak
göçüşme.
s. 51: Kaynaştırma ünsüzleri: “Koruma
ünsüzleri de denilen iki ünlü arasında türeyen
kaynaştırma ünsüzleri şunlardır:
n > bahçe+in > bahçenin
s > bahçe+i > bahçesi
y > bahçe + e > bahçeye
ş > iki + şer > ikişer
Yukarıdaki tarif de verilen örnekler de o
bölümü yazan kişinin sorumluluğundadır.[Bu tarif
ve örnekler yanlıştır.] Oysa, TDK'nun “Türkçe
Sözlük” (Ankara 2005, s. 1119)ünde “kaynaştırma
sesi” için şu tarif verilmektedir: “Ünlü ile sona
eren bir kelimeye ünlü ile başlayan bir ek
geldiğinde araya giren y sesi: İki-y-i, oda-y-a, soruy-u vb.” Aynı sözlüğün “Koruyucu ünsüz
maddesinde ise “Bağlayıcı ünsüz: anne-y-e, evdey-iz örneklerinde y ünsüz” denilmekte fakat
birbirlerine atıf verilmemektedir. [Sözlük'teki bu
eksiklik de düzeltilmelidir.]
***
Burada şu bilgi kirliliğine de değinmek
istiyorum: Türkiye Türkçesinde, bir kelimede, kök
ile ekleri birbirlerine bağlarken kullanılan ünlü ya
da ünsüz seslere yardımcı sesler denir. Türkçede
1) Yardımcı Ünlüler: -I- ( san-I-k, kır-I-k, yan-I-k,
say-I-m, vb.); -İ- (del-İ-k, el+İ+m vb.); -U- (oy-Ul-, soy-U-l-, duy-U-m oy+U+m vb.); -Ü- (güd(t)Ü-m, tüt-Ü-n, gül+Ü+m vb.); 2. Yardımcı
Ünsüzler: -Y- (su+Y+u, İnönü+Y+ü, kapı+Y+ı,
vb.); -N- (o+N+u, bu+N [yardımcı ünsüz]+a,
karşı+sı+N [zamir n'si]+da, sen+in+ki+N [zamir
n'si]+i ..vb.)dir.
Türkçede bir kelime içindeki -N- yardımcı
ünsüzü a) İşaret zamiri (o, bu, şu), b) +ki
iyelik/mülkiyet eki; c) üçüncü şahıs iyelik eki (+sı,
+si- +su, +sü)nin “Hal ekleri” (+A, +DA, +Dan,
+nIn, +I, +çA) ile birleşmesini sağlar. +ki iyelik
eki ile 3. şahıs iyelik eki +sI'dan sonra gelen bu
+N+ye “zamir n'si” denir.
Türkçedeki +şAr ve +sI eklerindeki (Ş) ve
(S) ünsüzleri yardımcı ünsüz değil “türeme
ses”lerdir.
***
Şimdi geriye dönüp, kitaptaki
“Kaynaştırma Ünsüzleri” yan başlığı ile anlatılan
konuya dönelim: Bu konunun yeniden ele alınıp
yazılması gerekmektedir. Bazı dershane
hocalarının anlattığı kaynaştırma ünsüzleri [Y a Ş
a S ı N] artık bilimsel olarak ele alınmalı,
dershanelerde öğrenim gören çocuklarımıza konu
doğru olarak öğretilmelidir. Bir de, artık, üniversite
ve dershane anlatımı farklılığı ortadan
kaldırılmalıdır. Bunda sorumluluk MEB'ndır.
Dershanelerde verilen “Türkçe-Gramer”
bilgilerinin doğruluğu araştırılmalı, Üniversiteler
Arası Kurul tarafından hazırlanan sorular da
üniversitelerde öğretilen Türkçe-Gramer
derslerindeki bilgilerle örtüşmelidir.
Geniş Açı 15
***
Bu kitabın 50-55. sayfalarında yer alan “Ses
Olayları” bölümü yeniden ve çok dikkatle
yazılmalı, verilen pek çok örnek doğruları ile
değiştirilmelidir. Bir de “Türkiye Türkçesi
Grameri” içinde verilen “ağız özellikleri” örnekleri
ya ayrı bir bölümde toplanmalı ya da bu iş ağız
çalışması yapan bilim adamlarına danışılarak
yazılmalıdır. Çünkü o kadar çok yanlışlık vardır ki,
bunları gördükçe hem benim moralim bozulmakta,
hem de bu tenkit kirlenmektedir.
***
Kitabın “Şekil Bilgisi” bölümü de hatalarla
doludur. “İsimden isim yapma ekleri” bölümünde
verilen tarifler ve örnekler çok dikkatle gözden
geçirilmelidir. Meselâ, tür-e, tün-e, ad-a, don-a,
yaş-a; kut-aç, küp-eç; cumb-adak, gümb-edek,
şarp-adak, zıng-adak örneklerinin anlamları
verilmediği için ne olduklarını anlamak zorlaşmış.
Karağı, buzağı, bukağı, bileği, kırağı, yapağı
örneklerinin kökenleri nedir, bu köklere Ağı eki
nasıl gelmiştir? Daha sonra verilen bucak, damak,
kazak, kısrak, malak örneklerine +Ak eki nasıl
getirilmiştir? Malak sözcüğü mal+ak mıdır, yoksa
malak < bala+k mıdır? Daha sonra verilen oğlan
örneğindeki +an neyin üzerine gelmiştir? Oğl+an
mı, yoksa oğul+an mı? Peki tümen ne demektir?
Moğolcada da yaşayan bu sözcüğün kökeni nedir?
Bütün bu örnekler açılmalı, kökleri ve ekleri
konuyu bilmeyenler için açıklanmalıdır.
Gelelim kitabın “Kaynakça”sına. Bu
bölümde verilen kitap künyelerinde hiç özen
gösterilmemiş. Meselâ, Doğan Aksan'ın , Tahsin
Banguoğlu'nun Muharrem Ergin'in eserleri, basım
tarihleri de dikkate alınmadan ayrı ayrı gösterilmiş;
Zeynep Korkmaz'ın bir bölümünü yazdığı yedi
imzalı ortak kitap (vd.) olarak geçiştirilmiş;
Anadolu ağızlarıyla ilgili birkaç künye verilerek
diğerlerinden bahsedilmemiş.
Bir eserin kaynakçası da anlatılan konular
kadar değerlidir. Kaynakçadaki eserler ve makale
künyeleri, bir kitabın, bildirinin (tebliğin) ya da
makalenin değerini yükseltir. Yazarın, konu ile
ilgili ne kadar kaynak kullandığını, onun belli başlı
eserleri görüp görmediğini “Kaynakça”dan anlarız.
Kaynakçanın yazımı da kitap, makale, bildiri adı
yazımı bakımından ayrı bir bilgi ister.
100 sayfalık bir hamcı olan “Ses ve Şekil
Bilgisi” adlı bu kitapçık henüz “eser” olabilecek
olgunlukta değildir. DÖRT yazarı olmasına rağmen
“içeriği” bakımından çok fakir, hatalı ve bilgi
yanlışlıkları ile doludur. Kitabın dizgisinde, sayfa
bağlanmasında gerekli dikkat ve özen
g ö s t e r i l m e d i ğ i i ç i n e s t e t i k d e y o k t u r.
Üniversitelerde, TDK, TTK, TKAE vb. gibi
kurumlar tarafından yayınlanan eserler için
mutlaka en az iki bilim adamından “inceleme
raporu” alınır. Gözden kaçan dizgi hataları, bilgi
eksiklikleri vb. gibi hususlar böylece en aza
indirilmiş olur. Bütün bunlar yapılmazsa, ortaya
çıkan kitaplar yazarını da güç durumda bırakır.
Dört imzalı bu kitabın üniversitelerimizde
ders kitabı olarak okutulması da uygun değildir.
Estetik ve dizgi yanlışlarından öte içindeki
bilgilerin büyük bir bölümü eksik, yanlış ya da
hatalıdır. Verilen örneklerin durumu içler acısıdır.
Bu bilgilerle diploma alacak olan “öğretmen
adayları”nın öğreteceği çocuklarımız ve
gençlerimiz de olumsuz etkileneceklerdir.
Yüz sayfalık bir kitabı eleştirmeden bir
kenara atabilirdim. “Bana ne!” diyebilir,
görmezden gelebilirdim ama yarım yüzyılını
Türkolojie adamış bir bilim adamı olarak “susma”
değil “konuşma-yazma” hakkımı kullandım.
Benim bu gençlere tavsiyem, bu kitabı piyasadan
toplayıp, yeniden yazmalarıdır. Müsvettelerini
bana gönderirlerse, “redaktörlük” görevini seve
seve yaparım. Kitap bu hâliyle perişan…Sakın ola
“doçentlik” sınavına girerken dosyalarına bu kitabı
koymasınlar, hiçbir bilim adamı buna olur vermez.
Ocak 2009, Ankara
ISSN 1305-2993
İstıklâl
Ural Altay Dilli Kalem Erbapları
Moğolistan'da Muhakeme Yürüttüler
Ural Altay Kalem erbapları ilmi muhakeme toplantısı 1
Temmuz'dan 8 Temmuz'a kadar Moğolistan'ın başkenti Ulanbator
başta olmak üzere birkaç şehirde sürdürüldü.
www.istiklalgazetesi.com.tr Ağustos 2011 Aylık Siyasî Bağımsız Gazete Yıl: 8 Sayı: 85 Fiyatı: 1 TL
Uygur siyasi Mahpusların
Ailelerine Gelmekte Olan Baskılar
File-Resim, Uygur Silüeti
Doğu Türkistan'da hapiste yatmakta
olan siyasi mahpuslar sert işkencelere
maruz kalırken onların dışarıdaki
akrabaları da çeşitli siyasi, sosyal ve
iktisadi baskılar içinde
yaşamaktadırlar.
Çin hükümetinin siyasi mahpuslara
yönelttiği sert el politikası, uluslar arası
hukuk örgütleri ve batı devletleri
tarafından Çin'deki insan hakları
ihlallerinin ispatı olarak tenkit edile
gelmekte olan meselelerden biri idi.
Anlaşıldığına göre, Doğu Türkistan'da
siyasi suçluların hapishane dışındaki
anne-baba ve akrabaları bugün ağır
derecede aşağılama ve dışlamalara
uğrayarak çeşitli baskılar içinde
yaşıyorlar.11’de
RFA-Ural Altay dilli Kalem Erbaplarının Moğolistan'da yaptıkları İlmi
Muhakeme Toplantısından bir görünüm. Temmuz 2011
Moğolistan Devleti Kültür Akademisi ve uluslar arası kalem
erbapları cemiyetinin Uygur kalem erbapları şubesi gibi
mahfillerin katkıları ile Ural Altay dilleri kalem erbaplarının İlmi
Muhakeme toplantısı 1-8 Temmuz 2011 günleri Moğolistan'ın
Ulanbator başta olmak üzere birkaç şehrinde yürütüldü.
Dilci, yazar ve arkeologlardan oluşan toplanı katılımcıları, ilmi
muhakemeden sonra yine Moğol yaylalarındaki kadim Uygur
eserlerinden Bilge Kağan'ın mezargahı, Kültigin mengü taşı,
kadim Uygur hanlığının başkenti Kara Balasagun gibi Kültür
eserleri alanlarını da ziyaret etmişlerdir.
Tokkuzaklı 50 Uygur'un Suudi Arabistan'da
Köle gibi Çalıştırıldığı Açığa Çıktı
Önceki yıl Tokkuzak
nahiyesinden Guandong'a
nakledilen işgücü fazlasının
Çin polisleri tarafından
dövülerek öldürülmesi olayı
meydana gelmiş ve bu, 5
Temmuz olayı gibi büyük bir
olayın ortaya çıkmasına sebep
olmuştu.Son zamanlarda
açıklandığına göre, yine o
Tokkuzak nahiyesinden 50
kişilik iş gücü fazlasının
Suudi Arabistan'a götürülerek
işe yerleştirme adı altında Çin
eyaletlerine nakledilmekte
idiler. Gerçekte ise bunlardan
Çin hükümet yetkilileri ucuz iş
gücü sıfatı ile
faydalanmaktadırlar. Hatta
bunlar tarafından Çin
eyaletlerindeki ve hatta dış
ülkelerdeki şirketlere
satılmaktadırlar.
Yukardaki malumatlara
bakıldığında, Tokkuzak
nahiyesindeki Çin yetkilileri
bu 50
Uygur'u
Suudi
Arabistan'd
a 6 ay
ücretsiz
çalıştırmak
suretiyle en
az 300 bin
dolar para
kazanmışlar
dır. Bu
Uygurlar
ise, 6 ay
ücretsiz
RFA Foto-Doğu Türkistan
çalıştırılma
sokaklarında işsiz dolaşan gençler
nın dışında
teminat
köle gibi çalıştırıldıkları olayı olarak bıraktıkları 15 bin som
meydana çıkmıştır. Olayın
parayı da kaybetmişlerdir.
meydana gelmesinin
Zararları bununla da
üzerinden 10 yıldan fazla ir
kalmamış, onlar yolculuk
zaman geçmiş ise de olayın bu sırasında Pakistan'dan
50 Uygur'un başına getirdiği
geçtikleri için Elkaide ile
felaketler henüz sona
ilişkilendirilerek sorguya
ermemiştir.Çinli göçmenlerin
çekilmişlerdir. Suudi Arabistan
Doğu Türkistan'a akın etmeleri toprağına ayak bastıkları için
sebebiyle işsiz kalan Uygur
radikal dincilik ile suçlanarak
gençler Çin hükümeti
hapislerde de yatmışlardır.
tarafından “İş gücü fazlası”
RFA-Şöhret Hoşur-12.07.2011
diye adlandırılmakta ve onlar
Tokkuzaklı 50
Uygur Suudi
Arabistan'da 10
yıldan fazla bir
süredir köle gibi
çalıştırılıyorlar ve
halen de olayın bu
50 Uygur'un
başına getirmiş
olduğu felaketler
bitmiş değil.
Toplantı katılımcıları Kültigin Mengü Taşını ziyaret ediyorlar. Temmuz 2011
Bu İlmi faaliyetin tafsilatı hakkında malumat almak için, Uygur
Kalem Erbapları cemiyeti başkanı Keyser Öz hun'a müracaat ettik.
RFA-Gülçehre-12.07.2011
İşsiz Uygur Gencin Ümitsizlik
İçindeki Düşünce ve Hayalleri
Çin'in yol inşaatı planı Emetcan Savut ve
ailesini ata mirası ağaçlıklarından,
bağlarından ve besi hayvanlarından
mahrum etmiştir.
Çin şirketlerinin sahte mukavelesi onu
Suudi Arabistan'da 6 ay ücretsiz çalışmaya
ve var olan mal-mülklerinden ayrı düşmeye
sebep olmuştu.
Çin'in çift dilde eğitim politikası onu bin-bir
güçlükle bulduğu öğretmenlik görevine de
veda ettirmiş. O bu yıl 41 yaşında, fakat o
işsiz, eşsiz ve mal-mülksüz durumda.
Bugün bir barakada yaşamakta olan
RFA File-Resim, Ürümçi döng kövrük bulvarında boş
Emetcan Savut bugünü hakkında neler
oturan işsiz Uygurlardan bir görünüm.
düşünüyor? Yarını için neler planlıyor?
Bu anlatılanlar Çin basınında geliştiği, kalkındığı yolunda propagandaların yapıldığı Doğu
Türkistan'da ki bir gencin kaderi. Bu yine Çin hükümetinin özgürce konuşmayı, karşı görüş
bildirmeyi bütün gücü ile engellemekte olduğu bir ortamda patlama yapmış bir yansımadır.
Haber ve yorumlardan anlaşıldığına göre, bugün Çin hükümeti yukarıdaki gibi tepki
ifadelerini dinlemek istememektedir. Tam tersine tehdit olarak görüp sindire gelmektedir.
Fakat bağımsız araştırmacılar ise, Çin hükümetini bu tür tepki ifadelerini dinlemeyi adet
haline getirmeye ve ona uygun çareler bulmaya çağırmaktadırlar. Öyle olmadığı takdirde,
bölgede(Doğu Türkistan'da) radikal şekildeki direnişlerin artacağı ihtimaline vurgu
yapmaktadır. RFA-Şöhret Hoşur-13.07.2011

Benzer belgeler