Tarım İlaçları İle Gelişen Hastalıklar - İmud

Transkript

Tarım İlaçları İle Gelişen Hastalıklar - İmud
Dr Arif Keleşoğlu , Göğüs Hastalıkları Uzmanı
İş ve Meslek Hastalıkları Uzmanı
TCSB Dışkapı YBEA Hastanesi
İnsanoğlu neolitik çağlarda gıda,
tahıl ve elyafı ekerek üretmeyi öğrendi;
o zamandan beri süregelen tarım
sektöründe şimdi 5 milyar işgücü
çalışmaktadır.
Küresel çapta her yıl 4 milyon kişi kronik
solunumsal hastalıklar nedeni ile erken
ölmektedir; 300 milyon civarında insan
astımdan 210 milyon insan da KOAH’dan
etkilenmektedir.
Bu durum paydaşların , hava kirliliği dahil,
solunumsal
hastalıklar
için
major
risk
faktörlerine karşı ortak haraket etmelerine yol
açmaktadır.
•
Yabancı otlar ve zararlılar (tarlalarda
böcekler ve ambarlarda fare ve
sıçanlar)verimliliği etkiliyordu.
•
İlk zamanlar tarım süreci topraktan tüm
besleyici maddeleri almaktaydı; toprağın
kendini yenilemesi de bazen 50 yıldan fazla
zaman almaktaydı

Jenerik terim olan ‘pestisid’ 1000’den daha
fazla çeşitte kimyasal maddeden oluşmakta
ve 1950’lerden beri, artan bir şekilde,
tarımsal ve hayvansal üretimde
kullanılmaktadır.
Pestisidler hedeflerine göre üç ana grupta
sınıflandırılırlar:
1) İnsektisitler( böceklere karşı); organoklorinler,
organofosfatlar, karbamatlar, pretiroidler ve
neonikotinoidler ve fenilpirazoller olmak üzere
yeni gruplardır.
2) Herbisidler (zararlı bitkilere karşı); amidler,
klorofenoksi, bipridiller, dinitroanilinler, triazinler,
üreli herbisidler ve aminofosfonatlar.
3) Fungusidler; inorganik, ditiyokarbamatlar,
anilidler, dikarboksimidler, strobilurin, aromatikler,
imidazoller ve konazollar.


Pestisidler aynı zamanda hedef organizmalara
göre de sınıflandırılırlar: nematositler,
akarisitler, rodentisitler (kemirgenlere karşı)
ve fumigantlar (tütsü).
Ancak pestisidlerin sınıflandırması, farklı
hedefler, farklı kimyasal gruplar ve farklı etki
yolları olması nedeni ile, hala oldukça
karışıktır.
Pestisidlere mesleki yoldan maruz kalma:
pestisidin üretimi, taşınması, depolanması,
kullanıcı tarafından kullanıma hazırlanması ve
uygulaması sırasında olduğu kadar,
uygulanan bölgeye sonradan girilmesi,
ekipmanın temizlenmesi ve hasat sırasında da
söz konusu olabilmektedir.
Tarımsal alandaki mesleki pestisid maruziyeti:
deri yoluyla
solunumsal yolla ya da
ağız yoluyla olabilir.
Pestisid inhalasyonu ana olarak tütsü yapılması
sırasında, kapalı alanlarda uygulamada
(seralarda) ve maddenin kullanıma
hazırlanması sırasında olur.
Meslek-dışı ve meskun bölge maruziyetleri de
artık ilgi çekmektedir.
Yaygın kullanılan pestisidlerin solunum yolu ile
alınmasının yaratacağı toksisite in vitro
sıçanların hegzaklorobenzene(aromatik
fungusid) maruz kalması eozinofilik havayolu
inflamasyonuna ve metakolin aşırı duyarlılığına
yol açtığı gösterilmiş.
İnsektisidlerin çoğu, bazı fungusitler ve
herbisidler nörotoksikdir.
Bazı türleri genotoksik, bazıları üreme üzerine
toksiktir ve tohumların, böceklerin ve mantar
hastalıklarının üzerindeki etkilerinden bağımsız
olarak insan üzerine toksik etkileri de vardır.
Bunun yanı sıra organofosfat ve
karbamat gibi kolinesteraz inhibisyonu
yapan pestisitlerin insanda yarattığı akut
toksidrom etki: asetil kolinesterazı
etkileyerek nöral iletimi bloke
etmektedir. Bu etki solunum duyu
nöronlarını uyarmakta ve proinflamatuvar sinyal başlatmaktadır.


Bipiridil herbisid (parakuat ve diskuat) iyi
bilinen bir akciğer toksikanıdır ve etkisini
reaktif oksijen ürünleri (ROS) yolu ile gösterir.
Folpelin (fitalimid fungusid) insan bronş epitel
hücreleri üzerine olan invitro sitotoksisitesi
gösterilmiştir. Bu etki maruziyetten sonraki
bir saat içinde ve serbest oksijen ürünleri yolu
ile olmaktadır. (maruziyetin akut ya da kronik
inflamatuvar solunum yolu hastalığı
patogenezinde rol aldığını desteklemektedir).
Son yıllarda yapılan çalışmalarda neonikotinoid
insektisitlerin akciğere zararlı olduğu saptandı.
Bipridilium, alveolo-kapiller difüzyonu bozarak,
solunum fonksiyonlarında restriktif patoloji
yapmaktadır.

Pestisit kullanımı ile astım arasında
sıkı bir ilişki bulunduğunu iddia eden
birçok çalışma vardır. Aynı zamanda
pestisit kullanımı ile kronik bronşit ve
KOAH arasında da ilişki saptanmıştır.


Ana çalışmada 89655 (Agricultural Health
Study, AHS) Iowa ve Kuzey Karolina’da 19931997 arasında 52394 çiftlikte pestisid
uygulayan ve 32345 eşi değerlendirilmeye
alınmıştır. Ortalama yaş 40’üzerindeydi.
Katılımcılar 50’den fazla çeşitte pestisid
uygulamışlardı.
Mesleki pestisid ile ilgili birçok çalışma bu
çalışmayı referans göstermektedir.

Aynı AHS çalışmasında 19704 erkek çiftçide
441 (%2.2) (127 allerjik, 314 non allerjik)
astım tespit edilmiştir. Zehirlenme ya da
kazaen karşılaşma nedeni ile yüksek
maruziyet hem allerjik (OR:1.98 ) hem de
non-allerjik (OR: 1.96) astım riskini iki katına
çıkarmaktadır.

AHS çalışmasında, 25814 kadın çiftçide
702’sinde (%2.7)astım saptanmış. 282 sinde
saman nezlesi ve egzema da dahil allerjik
astım, 420 sinde non-allerjik astım tespit
edilmiştir. Yedi insektisid 2 herbisid ve bir
fungusidde (toplam 10 pestisid) yüksek
oranda allerjik astım saptanmıştır.

Üç adet kesitsel çalışma 1990’larda
yapılmıştır. Kanada’da 1939 erkek çiftçi
üzerinde çalışma yapılmıştır; burada 5 yıl
içinde doktor tarafından tanısı konulmuş
astım bildirimi ile karbamat insektisid
kullanımı arasında ilişki bulunmuştur (OR 1.8
%95, 1.01-3.01).

Pestisit kullanımı astım atakları ve
hastaların hastane başvurularını
etkilemektedir. Avusturalya’da DDT ve asetil
kolinesteraz insektisitleri ( karbaril ve
klorprifos) kullananların astımdan ölümleri
genel toplulukla kıyaslandığında daha
yüksek bulunmuştur (SMR= 3.45%95 CI:
1.39-7.10).

2005 yılında 1379 Brezilya’lı ve pestisid
zehirlenme öyküsü olan tarım işçisi
değerlendirmeye alınmıştır. Yüksek oranda
astım semptomu (OR: 1.48 %95; 1.04-2.58)
ve kronik solunum hastalığı semptomu
(OR:1.57%95; 1.08-2.28) göstermiştir.
Kadınlarda erkeklere göre daha fazla
etkilenme bulunmuştur.

2006 yılında Lübnan’da yapılan 2 vaka-kontrol çalışması
vardır. Bu çalışma kişilerin 3 tür maruziyete karşı( mesleki,
meslek-dışı ve evsel ya da çiftliklere yakın yaşam nedeni
ile) kişisel yanıtlarını değerlendirmek üzere kurgulanmıştır.
Birinci çalışmada 245 astımlı ile 262 kontrol vaka tespit
edilmiştir. Her tip maruziyet sonrası belirgin oranda artmış
astım riski tespit edilmiştir (OR:2.11,%95;1.47-3.02);
mesleki maruziyet ile bu oran daha da fazla artmıştır
(OR:4.98, %95; 1.07-23.38).
İkinci çalışmada 110 kronik bronşitli hasta 262 kontrol ile
kıyaslanmıştır. Burada da kronik bronşit pestisid kullanımı
ile artmış risk göstermiştir (OR:2.46, %95; 1.53-3.94); bu
oran mesleki maruziyetle çok daha fazla artmıştır (OR:15.92,
%95;3.50-72.41).


Çok merkezli EUROPIT adlı prospektif
çalışmaya 248 mesleki olarak pestiside maruz
kalan çiftçi alındı (Bulgaristan ve Hollanda).
Astım tanısı ile herhangi bir pestisid
maruziyeti arasında bir ilişki saptanamadı
(OR:1.19, %95; 0.93-1.52).
Pestisit maruziyetine bağlı solunumsal
semptomlar:
Hırıltı soluma, havayolu iritasyonu,
boğaz kuruluğu/yanması, öksürük,
göğüs sertliği ve nefes darlığıdır.

Bunun yanı sıra burun akıntısı ve
kuruluğu da olabilir.



Hırvatistan’da 1993 yılında167 sera çalışanı
81 ofis çalışanı ile solunum sağlığı açısından
kıyaslanmıştır.
Kronik öksürük, dispne ve rinit pestiside
maruz kalanlarda ve erkeklerde daha çok
görülmüştür.
Hırvatistan’da 1997 yılında 174 üzüm bağı ve
orkide üretimi çalışanında maruziyeti
olmayan gıda endüstrisinde çalışanlarla
kıyaslandığında daha çok dispne, göğüs
sertliği, kronik balgam şikayeti saptanmıştır.


Ohio’da tahıl üreticilerine yönelik 1999’da
1793 erkek çiftçi ile yapılan bir çalışmada
geçmişte traktör sürücüsü olmak ile kronik
öksürük arasında bir ilişki tespit edilmiştir
(OR:3.8). Mısır ile silaj ya da hayvan yemi
yapan çalışanlarda kronik öksürük yüksek
bulunmuştur (OR:3.85).
Pestisid ile doğrudan temas ile kronik
öksürük ve nefes darlığı arasında anlamlı bir
ilişki bulunamamıştır.
Hindistan Uttar Pradesh’de 2011 de yapılan
bir çalışmada 108 erkek pestisid kullanıcı (42
sırtta taşıyan 66 traktör ile)
değerlendirilmiştir.
Traktör kullananlarda, kontrol grubuna göre,
anlamlı bir solunum sistemi semptomu
yüksekliği tespit edilirken (OR:51.4 %95; 1.029) sırtta taşıyanlarda anlamlı olmayan
(OR:3.41, %95 ; 0.77-21) bir yükseklik
saptanmıştır.


Hayvan barınaklarında son 12 ay içinde
insektisid kullanımı ile artmış kronik balgam
arasında ilişki bulunmuştur (OR:1.91);
influenza benzeri semtomlar arasında ilişki de
bulunmuştur (OR: 2.93 %95 1.69-5.12).
Buna karşın İowa’da herbisid veya insektisid
kullanan çiftçilerde bir solunum semptomu
bulunamamıştır.

2004 yılında palmiye ağacı ve muz ekim
alanlarında çalışıp parakuat maruziyeti olan
Kosta Rika’lı çiftçileri araştırmıştır. Kişisel
koruyucu ekipman kullanımının da dikkate
alındığı birikimli maruziyet indeksi
hesaplanmıştır. İndeksteki her bir ünitelik
artış kronik öksürük riskini ikiye katlarken
(OR: 1.8 %95; 1.0-3.1) nefes darlığı ve hırıltılı
solunumu iki katından daha fazla
artırmaktadır (OR:2.3 %95; 1.2-5.1)..


2003’de ABD’de yapılan çalışmada
uçaklapestisid ilaçlaması yapan pilotlarla
pestiside maruz kalmayan 100 kontrol
karşılaştırılmış solunum semptomu açısından
bir fark görülmemiştir.
Son olarak da meyve ve sebze yetiştiren ve
organofosfat pestisid kullanan250 Filistinli ile
yapılan çalışmada solunum sistemi
semptomları arasında ilişki saptanamamıştır.


Çok sayıda yayın mesleki olarak pestisit
kullanımı ile bozulmuş solunum
fonksiyonları arasında ilişki olduğunu
ortaya koymuştur.
Kesitsel çalışmalar FEV1 , FVC ve FEF25-75’de
belirgin azalma ile pestisit kullanımı
arasında güçlü bir ilişki ortaya koymuştur.

2004’de Etiyopya’da tahıl ve sebze ekiminde
çalışan102 pestisid uygulayan çiftçi 69
pestisid uygulamayan çiftlik işçisi ile
karşılaştırılmış. Sırtındaki depo ile klorprifos
ve diazinon uygulayan 15-24 yaş aralığındaki
grupta maruz kalmayanlara göre belirgin FVC
ve FEV 1 düşüklüğü saptanmış.


İspanya’da Andalusia’da sera işçilerinde 89
pestisid uygulayıcısı ile kontrol olarak 25
pestisid maruziyeti olmayan işçide solunum
fonksiyonları kıyaslanmış.
Yakın zamanlı maruziyet kolinesteraz ölçümü
ile tespit edilmiş ve bu işçilerde FEV1 de
azalma gösterilmiştir. Birikimli yaşam boyu
maruziyette ise FEF25-75 düşüklüğü bulunmuş,
her ikisinde de solunum semtomları fazla
bulundu.

Chakroborty, Bengal bölgesinde sigara
içmeyen 376 erkek çiftçide araştırma
yapmıştı, bunlar çeltik , yulaf ve sebze
tarımında organofosfat kullanıyordu. Kontrol
grubu 348 tarım dışı işçiydi.
Tarım grubunda FVC ve FEV1 /FVC oranında
belirgin bir azalma vardı.


Başka bir çalışmada Güney Kore’de 2508
parakuat kullanıcısı 374 kullanmamış kontrol
grubu ile karşılaştırıldı.
FVC ve FEV1 değerlerinde parakuat grubunda
belirgin derecede düşüklük bulundu; bu dozyanıt ilişkisinin doğrudan etkili olduğu bir
durumdu ( >30 yıl, OR:1.89 ,%95; 1.11-3.24).


Bazı çalışmalarda pestisid maruziyeti
değerlendirilmesi ve maruziyet öyküsü ya
yapılmamış ya da çok kısa tutulmuştur.
Tarımsal sektörde çalışma pestisidlerle
maruziyet için aslında yeterli bir şarttır;
sadece birkaç çalışma yaşam boyu maruziyet
ve birikimli maruziyet indeksini kullanmıştır,
ki bu çalışmaların hepsinde doz-etki ilişkisi
tespit edilmiştir.

Mesleki amaçlı kullanımda pestisitlerin
KOAH ve kronik bronşit ile ilişkili olduğu
iddia edilmiştir. Hindistan’da organofosfat
ve karbamat pestisitleri kullanan kişilerde
kronik bronşitin daha yüksek prevalans
gösterdiği bildirilmiştir
AHS cohortundaki 20.908 (20.400 erkek ve 508
kadın) çiftçiler ve/veya pestisidleri ticari olarak
uygulayan çalışanda 19 yaşından sonra doktor
tarafından bildirilmiş tanılı kronik bronşit 654
adet (%3) tespit edilmiştir.
Kronik bronşit 11 pestisid ile yakın ilişki
göstermiştir; en güçlü ilişki bir organoklor
insektisid olan heptaklorla gösterilmiştir
(OR:1.50,%95; 1.19, 1.89).
Kronik bronşit prevalansı akut pestisid maruziyeti
ile de ilişkili bulunmuştur (OR:1.85,%95;1.512.52). 21.541 sigara içmeyen çiftçi eşinde 5
pestisid türü kronik bronşit ile ilişkili bulunmuştur


Bir Fransız tarımsal kohort çalışmasında
pestisit zehirlenmesinin uzun süreli düşük
doz maruziyetten daha fazla kronik bronşit
yapıcı etkisinden söz edilmiştir.


Tarımsal alanda maruz kalınan mesleki
pestisit maruziyetinin akciğer kanseri ile
ilişkisi iddia edilmiştir.
Ancak, dioksin ve dioksin benzeri
güçlendiriciler ve katkı maddeleri de bazı
pestisitlerle akciğer kanseri arasındaki ilişkiyi
etkileyebilmektedir. Bu nedenle hali hazırdaki
çalışmalar pestisitlerle akciğer kanseri
arasındaki ilişkiyi kesinleştirememiştir.


Pestisit maruziyeti ile diğer akciğer
hastalıkları arasında ilişki olabileceği iddia
edilmiştir.
ACCESS adlı sarkoidoz çalışmasında
Newman ve ark. insektisitlere mesleki
olarak maruz kalınmasının sarkoidoz riskini
artırdığını ortaya koymuşlardır.


Bir organofosfat pestisid olan diazinonun
genotoksik etkileri olduğu biliniyordu. AHS ile
akciğere olan kanser yapıcı etkisi
gösterilmişti(Iowa ve Kuzey Karolina’da).
Burada ömür boyu kullanım süresi ve ömür
boyu ağırlıklı kullanım yükü hesaplanarak
araştırılmıştır. ÖBK a göre RR 1.60 %95, 1.112.31 ve ÖBAKY göre RR 1.41, %95, 0.98-2.04
bulunmuştur.

Böbrek kanseri için de RR 1.77, %95, 0.903.01 ile oldukça artmış bulunmuştur.
Böbrekle ilgili de kesinleştirecek diğer
çalışmalara gerek vardı. Bu çalışma 1993-1997
arası maruziyet, 1998-2005 arası takip ile
toplanmış verilerin 2010’da değerlendirilmesi
ile elde edilmiştir.
J Agromedicine, 2015,20(2) 205-16


Cad Saude Publica 31(3) 633-46 Butinof M
Arjantin’in cordoba bölgesinde karasal
iklimde pestisid kullanan 880 çalışanla
yapılan çalışmada %47.4’ünde irritasyon,
%35.5’inde yorgunluk, %40.4’ünde baş ağrısı
ve %27.6’sında sinirlilik ve depresyon
gözlenmiş.
Health place 2015 May, 33; 48-56 Weimann H.
 İsveçte yapılan bir çalışmada çevresel yeşil
çevrenin mental ve bedeni sağlığı etkileyip
etkilemediği araştırılmış. OR 1.04 %95 0.981.10 olarak bulunmuş çok küçük bir etkisinin
bulunduğu ve istatistiki bir anlamının
olmadığı tespit edilmiş.
 Ancak sosyo-ekonomik ve uygarlık
gelişmişliğin çok daha fazla etkilediği ortaya
konulmuş. Bu etkinin OR si 1.24 %95 1.011.52 olarak bulunmuş.

1960’lardan itibaren Kore tarım
ekonomisinden endüstriyel ekonomiye geçiş
yapmış. Bu giderek artan sayıda genç nüfusun
kırsal alandan kentsel alana göç etmesine
neden olmuştur. İşgücünün giderek azalması
hem dışarıda hem de evde yoğun bir
çalışmayı gerektirmektedir. Bu durum yaşlı
olan bu nüfusun hızla bedensel ve mental
sağlığını yitirmesine yol açmaktadır.



Gözden geçirilen tarımsal pestisid maruziyeti ile
solunumsal semptomlara odaklanmış 15 kesitsel
çalışmanın 12si kronik öksürük, hırıltılı soluma,
nefes darlığı ve göğüs sertliği arasında belirgin
bir ilişki saptamıştır.
Dört çalışma mesleki maruziyet ile astım, üç
çalışma da kronik bronşit arasında ilişki tespit
etmiştir.
Dört çalışma da obstrüktif ve restriktif olan
bozulmuş spirometrik değerlerin pestisidlerin
kimyasal sınıfı ile ilişkili olduğunu
önermektedirler.


Tayland’da 16.7 milyondan daha fazla
(çalışan topluluğun %42’si) tarım kesiminde
bulunmaktadır, Tay toplumunun düşük
sosyo-ekonomik kesimini oluşturmaktadır.
Tarım çalışanlarının çoğu (%93) koruma
olmaksızın ve kuralsız ya da sağlık ve
güvenlik kanunları kapsamı dışında ya da
sosyal güvenlik şemsiyesi dışında kayıt dışı
olarak çalışmaktadır.

Tarımsal çalışma fiziksel güce dayanmaktadır;
işler mevsimsel değişikliklere bağlı olarak dikim,
gübreleme ve hasat gibi farklı konuları
içermektedir. Tarımsal çalışma açık alanda
olduğu için, çalışanlar, Tayland’ın ağır ekvatoryal
iklimine ve aynı zamanda bunun getirdiği böcek,
parazit, hayvan ısırması kaynaklı hastalık riskine
ve hayvan allerjenlerine, yakılan pirinç
tarlalarından gelen dumana, potansiyel olarak
yüksek düzeyde deri ve solunum yolu irritasyonu
etkinliğine sahip kimyasallara açıktır.

Tayland’ın yıllık pestisid ithalatı giderek
aratmaktadır. En sık ithal edilenleri,
herbisidlerdir; bunu insektisidler ve
fungusidler takip etmektedir. Tay tarım işkolu
çalışanlarının tipik olarak çok sayıda pestisid
kullandıkları ve ayda üç ya da dört kere
uyguladıkları tespit edilmiştir.

Tayland’da pestisid uygulaması tipik olarak sırtta
deposu taşınan motorize cihazlarla yapılmaktadır.
Her ne kadar çoğu bir ya da iki saat ethion
(organofosfat pestisid) uygulamaktaysalar da %18 gibi
bir kısmı America Conference of Governmental
Industrial Hygenists’lere göre TLW düzeyi 0.05
mg/m3 olması gereken düzeyin üzerinde 8 saat
çalışmaktadır. Sebze üreticileri tarafından uygulanan
dikrotofos adlı ürünle ilgili yapılan hemen tüm
maruziyet ölçümleri, sadece 30 dakika ya da bir saat
uygulama sonrası, NIOSH’un 8 saat süresince izin
verilen sınır (PEL) olan 0.25 mg/m3 üzerinde
olduğunu ortaya koymuştur.

Tayland’da geniş ve çok jenerasyonu içinde
barındıran aileler şeklinde yaşam sıktır. Bu
aileler tarımsal üretim yaptıkları için tarım
alanlarının yanında yaşamakta ve aile
bireylerinin bir kısmı buralarda çalışmaktadır.
Böylece, sadece iş olarak pestisid uygulayan
çiftçiler değil bu ailenin yanında yaşayan ve
bunu uygulamayan aile bireyleri de risk
altında kalmaktadır.




Uygulama sırasında sıkılan ilaçlar evlere veya
okullara kadar ulaşmakta ve kontamine toprak
veya bina yüzeylerinden maruz kalınabilmektedir.
Tarım işçileri giysileri ya da derileri yoluyla ‘eve
taşıma’ şeklinde aile bireylerini kontamine
edebilmektedir.
Pestisidler yaşam alanlarının yanında
depolanmakta ve evleri kontamine debilmektedir.
Çocuklar, kendisi de bir tarım işçisi olan,
annenin rahminden ya da anne sütünden de
bulaşla karşılaşabilmektedir.


Tay kadınları gebeliklerinin ortalama 26
haftasını tarım sahasında ve tarım işçisi
olarak geçirmektedirler
Başka çalışmalarda organofosfat pestisidlerin
fetüsü nöro-gelişimsel bozukluk riski altında
bıraktığı tespit edilmiştir.




Chiangmai bölgesinde, ebeveynleri tarım işçisi olan,
orta okul çocuklarının idrarlarında bir insektisid
metaboliti olan piretiroide diğer çocukların idrarından
daha yüksek düzeyde rastlanılmıştır.
Tarım alanlarının yanında yaşayan çocuklarda
ilaçlama mevsiminde dialkilfosfat metabolitlerine
tarım alanı dışında yaşayan çocuklara göre daha
yüksek oranlarda rastlanmıştır.
Klorpirifos pestisidi düzeyi tarım ailelerinin ev
yüzeyleri ve havasında, tarım ailesi olmayanlara
göre,daha yüksek çıkmıştır.
Bu çalışmalar tarım işçisi olanların çocuklarının,
gelişimleri süresince kronik olarak bunlara maruz
kalmalarının, onların sağlıklarını riske edeceğini iddia
etmektedirler.


Tayland’da Bangkok’daki zehir kontrol
merkezi 2001’den 2004’e kadar telefonla
bildirilmiş 15,016 vakaya sahiptir. Bu
zehirlenmelerin %42 pestisidlere aittir.
Bu sonuç batı ülkelerinden faklıdır; oralarda
ev ürünleri ve ilaçlarla zehirlenmeler
olmaktadır.

Tarım çalışanlarının yüksek düzeyde
insektisidlere maruz kalmaları durumunda
inhibe olacak, plazma psödokolinesteraz
düzeylerini ölçmek için parmak uçlarından
kan alınmıştır. Sonuç olarak 173,243 tarım
çalışanının %32’sinde PCE düzeyleri ‘riskli’ ve
‘güvenli değil’ (>75 ünite/ml) şeklinde tespit
edilmiştir.
Tay tarım işçilerinde kendilerinin bildirdiği
zehirlenme ile ilişkili semptomların
değerlendirildiği ve 420 çeltik işçisinin olduğu
bir çalışmada %53 çiftçi nöromuskuler belirti,
%34’ü solunumsal semptom ve %10’u ise
sindirim sistemi semptomu göstermiştir. Bir
yıllık bir dönemde %68 çiftçi bu semptomları
hem de göz, deri ve tırnak etkilerini
bildirmiştir.

380 acı biber işçisinin takibinde, pestisid
kullanımı ile, %38’i baş dönmesi, %31’i baş
ağrısı, %27’si bulantı-kusma ve %27’si ateş
gözlenmiştir.

Tay tarım işçileri ile ilgili bir çalışmada,
bölgesel pestisid kullanımı ile Parkinson
hastalığı arasında ekolojik ilişki kurulmuştur.
Tayland’ın orta kesimlerinde yer alan 2
bölgede çok yüksek oranda pestisid
kullanılmaktadır ve bu bölgelerde Parkinson
hastalığı yüksek oranlarda görülmektedir.

Hastane kayıtlı aplastik anemi ile
organofosfatlar (OR:3.20; 1.87-5.46),
karbamatlar (OR: 4.75; 1.92-11.75),
organoklorinler (OR: 6.04; 1.31-27.84) ve
parakuat (OR:2.17; 1.11-4.25) maruziyeti
arasında yüksek ilişki bulunmuştur.




Çok sayıda çalışma tarım çalışanlarında eğitim, hijyen,
kullanım şekli ve kişisel koruyucu kullanımını
değerlendirmiştir. Sukhothai bölgesindeki %77 çeltik
çiftçisi güvenli pestisid kullanımı ile ilgili hiçbir eğitim
almadıklarını bildirmiştir.
Acı biber çiftçilerinde de %77 oranında pestisid uygularken
kullandılacak kişisel koruyucularla ilgili çok az bilgileri
olduklarını bildirmişlerdir.
Pestisid karıştırırken ya da uygularken eldiven kullanmayan
oranı %60’dır. Çeltik, sebze ve meyve yetiştiren
Phitsanulok bölgesi çiftçilerinin yalnızca %21’I spreyleme
yaparken uzun kollu elbise ve bot giymekte ve sadece %9’u
pestisidle uğraştıktan sonra duş almaktadır.
Her ne kadar %64’ü uygulama esnasında ağzını ve burnunu
kapattığını bildirmiş olsa da bunların çoğu bunu pamuk
giysiler ya da örgü giysilerle yapmaktadırlar.

Tay tarımında pestisid uygulamak ve ürün
toplamak için bir eğitim veya bilgilenme
gerekmeksizin tarım işçisi olunabilir.
Nakornsawan bölgesinde yapılan bir çalışmada
çiftçilerin hangi tür pestisidi kullanacağı ile ilgili
bilgi %80 oranında onu satan firma ya da
temsilcileri tarafından verilmektedir. Karşılıklı
görüşmelerde tarım çalışanlarına şirketler
doğrudan kendi ürünlerini önermekte ve onları
kullananları gezilere ve partilere götürmekte ve
gıda temin etmektedir.


Supanburi’de çeltik ve şeker kamışı
çiftçilerinin %48’I çeşitli pestisidlerin
karıştırılmasının ve kullanılan miktarın
artırılmasının etkiyi artırdığına ve ekim
alanlarını koruduğuna inanmaktadırlar.
Onlar aynı zamanda, her hangi bir hastalık
olmaksızın da, haftada bir pestisid
uygulanması gerektiğine inanmaktadırlar.

Devlet destekli organik tarım ve buna bağlı
zararlı mücadelesi yaklaşımı proaktif bir
yaklaşımdır. Pestisid satışı üzerine konulacak
çevre vergisi organik tarıma geçecek
köylülerin bu sürede desteklenmesine
yardımcı olabilir. Devlet desteğinde uygun
pestisid kullanımı eğitimi ve satın alma
sırsında bilgilendirme önemlidir.


WIND programı kimyasalların sağlık
risklerinin anlaşılması ve kişisel koruyucu
kullanımının artırılması konusunda önemli
ilerlemeler sağlamıştır.
Katılımcılar organik gübre ve organik böcek
petisidleri kullanmaya başlamıştır. Bugün
WIND programı sadece gönüllülük esasına
göre bölgesel köy klinikleri ile yürümekte ve
özel bir finansman uygulanmaktadır.

Pathumthani’de biyo-gübre ve biyozararlıkontrol, kimyasal gübre ve zararlıkontrol
ile kıyaslandı; biyolojik alanlarda kimyasal
kullanılan alanlar ile aynı miktarda ürün elde
edildi; ancak çeltik yetiştirmek için daha az
harcama yapılmış oldu. Çalışmanın sonunda
araştırıcılar sonuçların komşu çiftçilere ve
okullarda gösterilmesi ve yaygınlaştırılması
sayesinde kullanıcıların bölgesel ağı yolu ile
biyolojik yöntemlerin geliştirilebileceğini ve
sürdürülebilir alternatif tarım modelinin
geliştirilebileceğini bildirdiler.

Benzer belgeler