sayfa 3 - Ayrıntı Dergisi

Transkript

sayfa 3 - Ayrıntı Dergisi
ESARETTEN
ÖZGÜRLÜĞE…
Doç.Dr. Emine Hesna KANDIR
Afyon Kocatepe Üniversitesi
Veteriner Fakültesi
Zootekni Anabilim Dalı
ÖZET: Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Zootekni Anabilim Dalından Doç. Dr. E. Hesna Kandır:
“İnsanlık tarihinde at, önemli bir yer tutar. Kedi ve köpek gibi o
da insanın en yakın dostlarındandır. Özellikle Anadolu
tarihçesinde at kültürünün derin izleri vardır.
Yılkı atlarının öyküsü aynıdır. Öykü; esaretle başlar ve özgürlükle son bulur. Yılkı: Türkçe’de, at sürüsünü ifade eder; “yıl
içinde
artan”
anlamında,
yıl
kökünden
geldiği
düşünülmektedir. Anadolu’da, kışın beslenmesi ekonomik
olarak güç olacağı için doğaya bırakılan, yazın geri yakalanan
attır. Yabani yılkılar, sert doğa şartlarına adapte olmuş, son
derece dayanıklı ve güçlü atlardır.
Genetik çeşitliliğin korunması ve gelecekteki ıslah
çalışmalarının temelini oluşturması, gen kaynaklarının
korunması ile mümkündür. Yılkı atları, yerli at tipleri ve
ırklarından köken aldıkları için; değerli gen kaynaklarımızdan
biridir.
Her ne kadar yabani yılkı atları T.C. Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
tarafından yaban hayvanı olarak kabul edilmeyip koruma
altına alınmasa da, aynı birim tarafından 5199 sayılı
Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde insanlardan zarar
görmeleri engellenmektedir.
ABSTRACT: Afyon Kocatepe University Veterinary Faculty
Zoo technician Assoc. Prof E. Hesna Kandır: “The horse is a
fundamental part of humanity. Just like cats and dogs they are
also the closest friends of humans. There are profound impacts
of horse cult products especially on Anatolian history. The
stories of Yılki horses are always the same; they begin with the
bondage last with the freedom. Yılkı means herd of horse, it is
thought to be derived from yıl (year in Turkish) as they reproduce in a year. These horses in Anatolia are let free in the
winter as it is hard to feed them and caught again in the
summer. Wild Yılkis are strong and tough adapted to harsh
natural conditions.
Protecting genetic diversity to warrant future culture
researches is possible only by protecting gen sources. Yılkı
horses are one of our valuable gen sources as they origin from
native horse types and races. Although the Ministry of Forestry
and Water Affairs did not accept the Yılki horses as wild
animals and did not protect them, under the Law of Protecting
Animals No.5199 human harms on Yılki horses are prevented.
yılkı atlarının
öyküsü…
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 3
Fotoğraf: Yalçın KOÇER
Yüksek dağların geniş platolarında,
esaretten özgürlüğe ritim tutan toynak seslerinin yegâne sahibi, zarafetin asaletle buluştuğu,
güç ve iktidarın simgesidir, Yılkılar… Salınır
endamıyla, yarış tutar rüzgârla, savrulurken
yeleleri…
Seyre daldığınız ilk andan itibaren
özgürlüğüne, asaletine ve doğal güzelliğine
hayran kaldığınız, al, doru, kula, yağız, kır yılkı
atlarının toynak sesleri döver toprağı, tozu
dumana katarak yol alırlar bilinmez geleceklerine…
İnsanlık tarihinde at, önemli bir yer tutar.
Kedi ve köpek gibi o da insanın en yakın
dostlarındandır. Özellikle Anadolu tarihçesinde
at kültürünün derin izleri vardır. 20. yüzyılda
mekanizasyonun ilerlemesi ve motorlu
taşıtların
yaygın
olarak
kullanılmaya
başlamasına kadar en önemli ulaşım, savaş ve
tarım aracı olarak kullanılan at(1), teknolojinin
sağladığı mekanik güç ile birlikte gündelik
hayatımızdan çıkmış ama bir o kadar da
eksikliğini derinden hissetmemize neden
olmuştur. Günümüzde evcil atlar, düşük gelir
düzeyine sahip bazı bölgelerde, halen iş gücü
olarak kullanılmakta ise de, yoğunluklu olarak
spor amaçlı yetiştirilmektedir. Doğada
özgürlüğünü ilan etmiş yılkılar ise yurdun birçok
bölgesinde, doğasever insanların ilgisini
çekmekte
ve
ekoturizme
katkıda
bulunmaktadırlar.
Burun farkı ile kazanılan yarış pistlerinde,
şampiyonluğa doğru koşturulan atın süslediği
Doç.Dr. Emine Hesna KANDIR
düşlerle beraber, tüm azameti ile özgürce koşan
yılkı atının süslediği düşlerin olduğu da bir
gerçektir. Yarış atının süslediği düşler,
insanoğlunun
kişisel
arzularını
gerçekleştirebilmesi için gereken metayı
sağlayabilme umudu taşımaktadır. Yılkı atı ile
kurulan düşler ise paha biçilemeyen türdendir.
O düş ki; yılkı atlarını, doğada başına buyruk
dolaşırken
görebilmenin
tutkusu
ve
özgürlüğün tadına varabilmenin yegâne
yoludur.
İster Akdağ Tabiat parkında yaşıyor olsunlar, ister Manisa Spil Dağında, Düzce Efteni Gölü
civarında ya da Terme Deniz kenarı meralarında
veya Çarşamba ovasında, Aydın Dikili
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 4
Yarımadasında, Tekirdağ Kazdağında, Fethiye
ormanlarında, Sinop ve Ayancık Dağlarında,
Uşak Murat Dağında, Kayseri Hacılarda, Afyon
Emirdağı kazası, Emirdede yaylasında, Bolu
Seben yaylasında, Niğde Bolkar dağlarında,
Erciyes dağında, Uzunyaylada, Kars Gölede,
İzmir Eşek adasında yılkı atlarının öyküsü
aynıdır. Öykü; esaretle başlar ve özgürlükle son
bulur…
Yabani
yılkı
atlarının
doğada
yaygınlaşması…
Yılkı, Türkçe’de at sürüsünü ifade eder; “yıl
içinde artan” anlamında, yıl kökünden geldiği
düşünülmektedir. Anadolu’da, kışın beslenmesi
ekonomik olarak güç olacağı için doğaya
bırakılan, yazın geri yakalanan atı anlatır(1). Yılkı
atı yetiştiriciliği, maliyeti düşük ancak getirisi
yüksek olan bir at yetiştirme biçimi olarak
değerlendirilebilir. Bu yetiştiricilik sisteminde
atlar, işlerin bittiği kış aylarında doğaya
bırakılırken, işlerin başladığı bahar aylarında
geri toplanmaktadır. Vahşi doğadaki tüm
risklere rağmen diğer çiftlik hayvanlarına göre
at, yaşama şansı daha yüksek olan bir hayvandır.
Çünkü atlar, dişleri ile ağaç kabuklarını ve çalıları
koparıp yiyebilirler, kışın kar altından yiyecek
bulabilirler, su kaynaklarına çabuk ulaşabilirler,
kurt, ayı gibi yırtıcılara karşı grup olarak
mücadele edebilirler, bir miktarı telef olsa dahi
doğaya salınan atlar, ahırda kalan atlardan daha
dayanıklı olabilirler. Tüm bu sebepler
insanoğlunun yılkı yetiştiriciliğine yönelmesine
yol açmıştır.
Fotoğraf: Yalçın KOÇER
Günümüzde yılkı atı yetiştiriciliği yapılan
bölgeler halen bulunmakta ise de ata olan
ihtiyacın azalması sonucu doğada yabani yılkı
atı sürüleri oluşmuştur. Şöyle ki; köyden kente
göç yoğunluğunun artması ile birlikte şehre
götürülemeyen atların doğaya bırakılması, Kışın
besleme zahmetine girmemek için doğaya
salınan bazı atların, baharda yakalanmadan
insandan kaçarak doğada kalmayı başarmaları,
yaşlandığı, iş göremediği için yeniden doğadan
toplanmayan atların doğada çoğalmaları, arazi
işlerinin motorlu araçlar ile daha hızlı ve kolay
yapılabilmesi, ata ihtiyaç kalmaması sebebiyle
doğaya salınmaları gibi sebepler yabani yılkı at
sürülerinin
şekillenmesinde
temel
rol
oynamışlardır. Doğaya salınan atlarda güçlü
olanlar hayatta kalmış, doğal seleksiyon güçsüzlerin yaşamına son verirken, sağlıklı ve güçlü
yeni nesiller ortaya çıkmıştır.
Akdağ Tabiat Parkı
Türkiye yabani yılkı atlarının bir bölümü
Afyonkarahisar ili Sandıklı ve Kızılören İlçeleri ile
Denizli İli Çivril ilçesi sınırları içerisinde yer alan,
coğrafi konum olarak; 38° “11 ile 38° “25 kuzey
enlemleri ve 29° “53 ile 30° “4 doğu boylamları
(3) arasında yer alan ve yüksekliği 1600 m olan
Akdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahasında
yaşamaktadır(4). Afyon ili Sandıklı ilçesi Sorkun
Belediyesi üzerinden alana ulaşım mümkün
olduğu gibi Denizli ili, Çivril ilçesi, Işıklı gölü
üzerinden de diğer bir ulaşım yolu mevcuttur.
Yabani yılkı atlarının yaşam biçimi…
Bu bölgede bulunan yılkı atlarının resmi
envanterleri tutulmadığı için sayıları tam olarak
bilinmemekte ancak 500 başa yakın oldukları
tahmin edilmektedir. Genelde 10-15 başlık
öğrekler (gruplar) halinde yaşarlar. Nadir de olsa
5 başlık gruplara da rastlanabilir. Grubun lideri
güçlü bir aygırdır ve kısraklar ile tayları
korumakla görevlidir. Ortak bir düşman söz
Fotoğraf: Yalçın KOÇER
konusu olduğunda birden fazla grubun bir
araya gelerek nerede ise 100-200 başlık daha
büyük gruplar oluşturulduğu ve mücadele
imkânının artırıldığı gözlenmektedir. Tehlike söz
konusu olduğunda öğrek fertleri bir çember
oluşturup genç hayvanları çemberin içinde
korumaktadır. Bölgedeki en büyük düşmanları
ise kurtlar olup, kurtlarla ancak grup halinde baş
etmeleri mümkündür.
Akdağ tabiat parkında kış ayları oldukça
karlı geçer. Kıştan sağ çıkmak için kar altında, ön
ayakları ile eşelemek suretiyle yiyecek ararlar.
Barınakları sık çam ağaçlarından oluşmuş
ormandır. Kar yağdığında Karaçam ağaçlarının
altlarında ikamet ederler. Kışın örtücü kılları
uzayarak soğuktan korunmalarını sağlarken,
soğuğa direnebilmek için birbirlerine sokularak
ısı alışverişinde bulunurlar. Tay doğumları
havaların ısındığı, tabiatın yeniden canlandığı,
otlakların yeşerdiği bahar aylarında gerçekleşir.
Akdağ Tabiat parkı akarçayları ile yazın kurak
zamanlarında bile yılkılara su sıkıntısı
yaşatmayacak zenginliktedir. Sıcak yaz günlerinde akarçay sularında serinlerler. Bölgede
yaşayan Ulugeyik sürüleri yılkı atları ile aynı
otlakları paylaşır. Yine bölgede bol miktarda
bulunan yaban domuzu sürüleri ise kurtların
temel besin kaynağını oluşturdukları için yılkılar
üzerindeki kurt baskısını azaltmaktadır.
Yabani yılkı atlarının korunması…
Akdağ tabiat parkının yakınlarında küçük
yerleşim
birimleri
ve
ekili
araziler
bulunmaktadır. Sert geçen kış ayları nadir de
olsa yılkı atlarının yerleşim birimlerine inmelerine ve tarlalara zarar vermelerine yol açabilir.
Üretici durumdan şikâyetçi olsa da yılkı atlarına
zarar veremez. Tarlalarını yılkı atlarının
zararlarından korumak zorundadır. Her ne kadar
yabani yılkı atları T.C. Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel
Müdürlüğü tarafından yaban hayvanı olarak
kabul edilmeyip koruma altına alınmasa da,
aynı birim tarafından 5199 sayılı Hayvanları
Koruma Kanunu çerçevesinde insanlardan zarar
görmeleri engellenmektedir. Yine de kurtların
dışında yılkı atlarına zarar verebilecek ikinci
tehlikeli türün insanoğlu olduğu göz önüne
alındığında, yurt genelinde yabani yılkı atlarının
koruma altına alınmasının gerekli olduğu
söylenebilir. Birçok ülkede yabani yılkı atlarının
devlet tarafından koruma altına alındığı görülmekte olup benzer şekilde Türkiye’de koruma
altına alınmaları gerektiğinin sebeplerini(2) şu
şekilde sıralayabiliriz;
Genetik çeşitliliğin korunması ve gelecekteki ıslah çalışmalarının temelini oluşturması,
gen
kaynaklarının
korunması
ile
mümkündür(5). Yılkı atları, yerli at tipleri ve
ırklarından köken aldıkları için; değerli gen
kaynaklarımızdan biridir. Artık yetiştiricinin
elinde azalmış ya da kalmamış bir çok yerli at
ırkına ait değerli ve benzersiz gen yapılarını
doğadaki yabani yılkılarda bulabiliriz. Bu
genlerin korunması ise yine doğadaki yılkı
atlarının korunması ile eş anlamlıdır. Üstelik gen
kaynaklarının bu şekilde saklanmasının da
maliyeti yoktur.
Yabani yılkılar, sert doğa şartlarına adapte
olmuş, son derece dayanıklı ve güçlü atlardır.
Gelecekte çevre koşullarında meydana gelebilecek değişiklikler ve yerli hayvanların bugün
bilinmeyen özelliklerinin bu değişikliklere uyum
sağlama olasılığı varyasyonun korunmasını
zorunlu kılmaktadır(5). Hastalıklara direnç,
duyarlılık ve benzeri konulardaki araştırmalar
için ise yine farklı genetik yapıdaki materyale
gereksinme duyulmaktadır. Günümüz atları,
insan elinde yetiştirildiklerinden dolayı
hastalıklara ve yetiştirme problemlerine karşı
aşırı derecede hassastırlar.
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 5
Fotoğraf: Yalçın KOÇER
Gelecekte karşılaşılabilecek evcil atların
sağlık problemlerinde, yabani yılkıların genetik
potansiyeline ihtiyaç duyulabileceği göz ardı
edilmemelidir.
Türkiye’nin turizm cenneti olduğu
tartışılmaz bir gerçektir. Son yıllarda adından
sıkça söz edilen ekoturizm, Uluslararası Doğa
Koruma
Birliği’ne
göre
şu
şekilde
tanımlanmaktadır; doğayı ve kültürel kaynakları
anlayarak korumayı destekleyen, düşük
ziyaretçi etkisi olan ve yerel halka sosyoekonomik fayda sağlayan, bozulmamış doğal
alanlara çevresel açıdan sorumlu seyahat ve
ziyarettir3. Yerli ırklar ilgi çekici özellikleri
nedeniyle turizm açısından önemli rol oynayabilirler.
O halde ata ve özgürlüğe duyulan özlem,
doğaya duyulan özlemle birleştiğinde, yabani
yılkı atlarının yaşadığı doğal mekânlar, yaban
hayatının sürdürülebilirliği bozulmadan gelir
getiren yerler olarak ekoturizm açısından
değerlendirilebilecek özel yerlerdir.
Yabani yılkı atlarının geleceği
Orman ve Su işleri Bakanlığı, Doğa Koruma
ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Üniversiteler
ve Sivil Toplum Kuruluşlarının; doğadaki yabani
yılkı atlarının bölgelere göre envanterlerinin
çıkartılması, genetik çalışmaların yapılması,
yılkılara yönelik tehditlerin belirlenmesi ve
eliminasyonu, yöre halkının bilinçlendirilmesi
ve bu tip yörelerde ekoturizm amaçlı
faaliyetlerin desteklenmesi gibi konularda ortak
projeler üretmeleri yaban yılkı atlarının
sürdürülebilir yaşam döngüsü için elzemdir.
Akdağ tabiat parkı; ekoturizm etkinlikleri
olarak; trekking, fotoğrafçılık, kuş gözlemciliği,
macera ve spor turizmi, tarih ve kültür turizmi,
yaban hayatına odaklı vahşi yaşam turları, kamp
ve karavan turizmi, piknik aktiviteleri, atlı doğa
yürüyüşü, av turizmi, bisiklet turizmi yönünden
zengin bir potansiyele sahiptir(4).
Ancak sahip olunan potansiyel ülkemizde
birçok bölgede olduğu gibi Akdağ Tabiat
Parkında da henüz yeterince açığa
Fotoğraf: Yalçın KOÇER
Fotoğraf: Yalçın KOÇER
çıkarılamamıştır. Yılkı atları, ulu geyikleri, Tokalı
Kanyonu, Kurtini Mağarası ve Geç Roma/Erken
Bizans dönemi şapel kalıntıları ile Akdağ tabiat
parkı görülmeye ve keşfedilmeye değer bir
yerdir. Görmeniz tavsiye edilir.
KAYNAKLAR
1.Kudret Emiroğlu, Ahmet Yüksel,
Yoldaşımız At, İstanbul, 2002, s.24
2.Dr. Ertuğrul Güleç, Türkiye’deki Vahşi At
Yılkıları, Ankara, 2006, s.52-53
3.Kurdoğlu, O., (2001). Koruma Alanları ve
Ekoturizmin Karadeniz Bölgesi Açısından
İrdelenmesi. Türkiye Ormancılar Derneği Yayını,
Göller Bölgesi Aylık Hakemli Ekonomi ve Kültür Dergisi Ayrıntı/ 6
Orman ve Av, Sayı 4, s: 4.
4. Melek Yavuz, Akdağ Milli Parkı Eko
Turizmi, Sandıklı Araştırmaları Sempozyumu,
19-22 Ekim 2011, Sandıklı Park Otel.
5.Mehmet Ertuğrul, Gürsel Dellal, Cengiz
Elmacı, Oya Akın, Orhan Karaca, Tufan Altın,
İbrahim Cemal, Hayvansal Gen Kaynaklarının
Koruma ve Kullanımı,
http://web.adu.edu.tr/user/icemal/Papers/30HayvGenKayn-2005.pdf, Erişim tarihi:
25.05.2013.
ANAHTAR KELİMELER: Yılki Atları, Afyon,
Akdağ Tabiat Parkı, Ekoturizm, akarçay,
ulugeyik, Sandıklı.

Benzer belgeler