RÖPORTAJ: YÜRÜKAN SEZER YER: SWISS EFES OTEL

Transkript

RÖPORTAJ: YÜRÜKAN SEZER YER: SWISS EFES OTEL
RÖPORTAJ: YÜRÜKAN SEZER
YER: SWISS EFES OTEL-IZMIR
TARIH: 20 NISAN 2009
Canan Evren Sigorta
Sanirim Izmir'de sigortacilik yapip ta bu ismi duymayaniniz yoktur. Canan Hanim,
90'li yillarin baslarinda bir acentenin hasar servisinde baslamis sigortaciliga. Fuat Ipar ve Mustafa
Dalçam'in tesvikleriyle su anki sirketini kurmus Canan Hanim. Tek bir kelimedir, agizdan bir
seferde çikar „‟kurmak‟‟ kelimesi. Ama gelin bir de ona sorun, yasadigim serüvenle ilgili 'kitap
yazacagim' diyor. Esi Engin Evren'le hiçbir konuda ortak yanlarinin olmamasina ragmen tipki bir
puzzle gibi birbirlerini tamamlayan zit karakterli, ama benzersiz derecede dengeli bir çift olarak
26 yildir yasadiklarini söylüyor Canan Evren. Engin Bey sirketin muhasebe ve tahsilat kismini,
Canan Hanim ise pazarlama, arastirma ve ürün gelistirme bölümleriyle ilgileniyor. Az önce
Engin-Canan Evren çiftinin hiçbir ortak yanlari yok demistik, unutmusuz.. Ikisi de insanlari çok
seven, hosgörülü ve pozitif insanlardir. Amerika'da 2 yil dil amaçli egitim aldiktan sonra
sevdigim isi yapmak istiyorum diyerek, su anda Iletisim Fakültesinde okuyan; Reklam, metin
yazarligi ve müzikle ugrasan 24 yasinda bir ogullari ve Lisans egitimi olarak Türkçe
Ögretmenligi ile birlikte Bankacilik ve Sigortacilik Bölümünü de bitiren, ardindan da tercihini
sigortaciliktan yana kullanarak Canan Evren Sigorta'nin Istanbul subesinde çalisan ve ayni
zamanda Bahçesehir Üniversitesi'nde MBA egitimi alan 23 yasinda bir kizlari var. Güzel bir
Izmir gününde SwissEfes otelin bahçesinde gerçeklestirdigimiz röportajda bizlere de çok keyifli
anlar yasatan Canan Evren; sigortacilik, dernekler ve özel hayati adina çok özel seyleri bizlerle
paylasti.
Yürükan Sezer: Izmir‟de yasadiginizi, fakat Izmir‟in disinda bir köyde dogal bir ortama sik sik
kaçtiginizi duyduk. Sizi bu sekilde sehirden uzaklastiran temel etkenler nelerdir?
Canan Evren: Evet Dogrudur, hatta röportajimiz bitince de tavuk, oglak ve keçi boynuna
baglanan çingiraklardan gelen seslerin arasina gidecegim. Hizmet sektöründe çalisan birisinden
böyle pozitif, sorunlari oyun gibi gören birisi olmak baska türlü beklenemezdi heralde. Yilin 9
ayini Izmir‟ e 30 km. uzaklikta olan Yazibasi-Bozköy‟de, 3 ayini ise Izmir merkez‟de
geçiriyoruz. Izmir‟de sadece is saatleri içinde yasiyoruz. Aksamlari köye geliyoruz. Hepimizin
çocuklugundan kalma bir köy yasami mutlaka vardir. Salvar giyerek ve yemeni baglayarak,
komsularimla çay içerken hard diskimizi burada formatliyoruz. Sizler de derginizin
yayinlanmasiyla birlikte sektör sorunlarinin içine dalmis biri olarak yesile ve köye kaçma
nedenlerimizi ve etkenlerini sormayin da tahmin edin artik!!!
Yürükan Sezer: Islerinizden, ekibinizden, Pazar payinizdan ve yerel olusumlarinizdan kisaca
bahseder misiniz?
Canan Evren: Öncelikle meslegimi ve çabalarimi bir is olarak görmedigimi belirtmek isterim.
Bu da meslegimi çok sevmemden kaynaklaniyor tabiî ki. Her gün ofisime keyifle geliyor ve
çözülmeyi bekleyen her sorunu bulmaca gibi çözüyorum. Hatta sorun olmadigi günler, adrenalin
olmuyor diye hayiflaniyorum. Biraz psikopat bir tarz biliyorum ama aci biberin yemege kattigi
lezzet gibi is hayatina da yasanilan sorunlarin ve çözüm asamalarinin müthis bir tat verdigine
inaniyorum. Buna artik çalisanlarim da alisti. Çözdükleri her sorunu bana anlatirlarken birlikte
mutlu oluyoruz. Onlara da her zaman söyledigim gibi, Sorunlar ve nitelikleri hiç önemli degildir.
Önemli olan onlara nasil yaklastiginizdir. Iste bu bakis açisi da sorunlarimizi bulmaca gibi
görmemize neden oluyor. O nedenle bizim ofiste pazartesi sendromu da olmaz. Esimle beraber,
evimizdeki huzuru isyerimizde de yasamak ve tüm çalisanlarimiza yasatmak is hayatimizin
vazgeçilmezleri arasindadir.
Ayrica unutmayalim ki! Rakipleriniz sirketinizin sistemlerini, yapisini, ürünlerini ve stratejinizi
kopyalayabilirler ancak sirketinizdeki güven ortamini ve çalisanlarinizin huzurlu ortamdaki
performanslarini asla kopyalayamazlar. Buradan da yeri gelmisken katkilarindan ve sirket
prensiplerimizi sahiplenmelerinden dolayi eski-yeni tüm çalisanlarimiza tesekkürlerimizi
sunuyoruz. Çünkü mürettebat farkli yönlere kürek çekiyorsa kaptanin limani görmesi hiçbir ise
yaramaz. Bu nedenle ekip basarisi çok önemlidir.
Pazar payimiz ise kendi çapimizda çalistigimiz sirketleri tatmin edecek düzeyde diyebilirim.
Sorunsuz bir Pazar payini hedefledigimiz için, o konuda çok agresif degiliz. Sonuçta, mali
karlarin kalmadigi bir süreçteyiz. Bu süreçte pazar payimizi artirirken artik biz acenteler de
çalistigimiz sigorta sirketi adina teknik karlari gözetmek zorundayiz. Ayrica sektörün gidecegi
yönü çok iyi koklamaliyiz. Yerel olusumlarimiz ve organize yapimiz ise ilk yillardan bu yana
devam ediyor. Sigortaciligin dogru yapilmasi konusunda sürekli yanlarinda oldugum, 14 Nisan
yönetmeliginden çok önce bile, bizzat kendimin çikardigi sanal bir yönetmelikle, nasil olsa bir
gün olacak diye düsündügüm ve tahminlerde bulunarak sözlesmelerini, oda kayitlarini zorunlu
tuttugum, yeni tanima göre sinirli yetkili alt bayilerim de var. Yeni sisteme çabuk uyum
sagladiklarindan dolayi kendilerine de buradan tesekkürlerimizi sunuyorum. Fazla disiplinden
dolayi biraz sikiliyorlar ama kontrolsüz gücün güç olmadigini onlar da biliyorlar eminim.
Çizgilerini bozmadiklari sürece bu sektörde daha uzun yillar basarili olacaklarina inaniyorum.
Yasaya uygun bu çalismalarla birlikte kendi içimizde ürün egitimi ve tanitimlari da yapiyoruz.
Bilgi paylasimi konusunda hiçbir zaman bencil olmadik. Ayrica Izmir Kamyoncular Odasinin
düzenledigi SRC kurslarinda, Yasal Sorumluluk ve Sigorta derslerine egitimci olarak katilip, ders
veriyorum. Sürücülere, olasi kazalar sonucunda, yasalar karsisinda baslarina nelerin
gelebilecegini anlatan bu egitimin sonunda, egitimle olasi kazalari önleyebilecegimizi
düsünmekten çok büyük keyif aliyorum. Çünkü trafik yasasini anlatan SRC kurslarinin,
sektörümüze de hasar dengesi bakimindan uzun vadede katkisi olacagina inaniyorum. Örnegin,
isledigimiz dersi onlara kaza anini ve sonrasini yasatarak aktardigim için ders sonunda bana
„Direksiyon ve gaz pedalinin artik onlara yasal sorumluluklarini hatirlatacagini, özellikle yayalara
yol verirken, birde selam vereceklerini„ söylüyorlar. Üç saat ve bir derslik egitimin bile sonucu
bu iste!!!
Yürükan Sezer: Canan Hanim bildigimiz kadariyla geçen yillarda bazi sigorta sirketlerinin
üretim açisindan dünya siralamasina girdiniz, çesitli ödüller aldiniz ve 8 sigorta sirketiyle
projelerinizi, portföyünüzü çalistiriyorsunuz. Basarilarinizin ve büyümenizin temel prensiplerini
biraz bizimle paylasir misiniz?
Canan Evren: Öncelikle bizi “Basarili” olarak konumlandirdiginiz için tesekkür ediyorum. Ama
fazla da abartmayalim. Çünkü Sigortacilik bir acentenin TEK ISI ise (ki sigortacilik gibi özel bir
meslek kesinlikle 2. is olarak yapilamaz), bu meslek tek geçim kaynagi ise, o acentenin basarisiz
olmak gibi bir seçenegi olabilir mi sizce? Sigortaciliga girisin zorlastirildigi, itibarin ve bilginin
ön plana çiktigi bu dönemde, kazanmis oldugumuz bu haklarin degerini bilmeli ve meslegimize
iki elle sarilmaliyiz.
Çalistigimiz uluslararasi sirketlerden dolayi onlarin tarzini yansitan ama Türkiye yasalarina göre
lokalize edilmis bazi çalismalarimiz ve projelerimiz oldu. Bunlarla ilgili yurt disinda aldigimiz
ödüllerimiz var. Bu ödüller isini sevmenin yansimalari ve “parayi nasil kazanirim DEGIL”,
“isimi nasil EN IYI yaparim” diye planlamanin sonuçlaridir. Isini farkli, adaletli ve en iyi
yapanin da kazanç gibi bir sorunu olmaz, farkinda olmadan büyürken de kazanir zaten!!! Ölçülü
ve paylasimci kazanç ise kesinlikle uzun ömürlü olur.
Sirketimizin temel prensiplerine gelince: Bir ticari isletme ilk kuruldugunda hiçbir zaman ileride
kapanayim diyerek kurulmaz. Biz de uzun yillar kalici olmak ve bu sektörde olumlu anilmak
adina iz birakmak için kurulduk. Bu nedenle iki sirketimize de “Engin-Can ve Canan Evren
Sigorta” olarak isimlerimizi verdik. Bunun baska bir nedeni ne biliyor musunuz? Sigortacilikta
ana para çok tatli bir sekilde elinize akiyor. Bu paranin belli kisim üstünün bizim olmadigini
unutmamak bizim meslekte çok önemlidir. Ayrica sektörün kaçaklarinin çok fazla oldugu,
kontrolsüz kesilen poliçeler dönemi yasadik. Kisilik yapimiz izin vermese de, çig süt emmis
oldugumuzdan dolayi bu dönemlerde paranin büyüsüne kapilip, haram yememek için, nüfus
kayitlarimizi degistiremeyecegimize göre sirketimize verdigimiz isimlerimizin bize DUR
diyecegini düsündük. Ve sirketlerimize sadece isimlerimizi verdik. Kendi kurdugumuz kaçak
önleme sistemlerimiz ile Tramer dönemine kadar, aldigimiz önlemler sayesinde ismimize leke
getirecek hiçbir olaya bilmeyerek de olsa karismadik. Kul hakki yemedik. Iste kimin elinin,
kimin cebinde oldugu belli olmayan bu dönemlerde kendimizle ve ilkelerimizle sonsuz gurur
duydugumu ifade etmek isterim.
Bizim sektörde ticaret 3 taraf arasindadir. Sigortali-Acente-Sigorta Sirketi. Bunlardan birisinin
kaybettigi bir ticaretin uzun süreli olacagina inanir misiniz? Kalici olmak için kendimizin disinda
kalan diger iki tarafin da kaybetmemesine azami özen göstermek gerekir. Prensip olarak biz de,
bize yapilmasini istemedigimizin bu iki tarafa da yapilmamasi için elimizden geleni yapiyoruz.
Kalici olmak için bu üçlü kazanç dengesinin bozulmasina asla izin vermiyoruz. Bu görüsümü
sektöre göre yorumlarsam; Sektörümüzde su anda yasadiklarini hak etmeyen önemli sayida
acente arkadaslarimiz var. Bu arkadaslarimiz kesinlikle kaybeden taraf olmamalidir.
Basibos düzenin oldugu o dönemlerin 1. derecede sorumlusu Sigorta Sirketleridir. Mali karlara
dayali genel üretimi hedefledikleri ve acentelerin isleyisini sorgulamadiklari için. Bu sistemsizligi
çikarlari dogrultusunda kullanarak rant saglayan acentelerin disinda hiç hak etmedigi halde bu
düzensizlik ve takipsizlik yüzünden su anda maddi sikintida olan acentelerin elinden tutmak da
Sigorta Sirketlerinin boynunun borcudur. Üstelik su anda en iyi pazarlamaci elindekini tutandir.
Sigorta Sirketlerimizin ,Bu geçis döneminde çok özenli olmalari, sapla samani çok dikkatli
ayirmalari gerekiyor. Sigortaciliktaki iyi niyet kuralina artik hepimizin ihtiyaci var. Tabi ki
karsilikli suistimal etmemek sartiyla!
Yürükan Sezer: Biz sizi projelerinizle ve sigortacilik askinizla taniyoruz. Sigorta sektörünün
gelecegi için, sirketinizin gelecegi için, yapmayi düsündügünüz veya düzeltilse daha iyi olurdu
dediginiz konular var mi? Sizce yerel anlamda dernek ve oda olusumlari yeterli midir? Bu
olusumlardan ne bekliyorsunuz?
Canan Evren: Evet iste bu tespitiniz dogru . Ben gerçekten meslegime asigim. Meslegimde
kesfettigim-ögrendigim her seyi çalisanlarimla hemen paylasirim. Asla ben merkezci degilim.
Bilginin paylasildikça deger kazandigina inanirim. Rekabetten korkmam, aksine rekabeti çok
severim. Meslegimizin en önemli unsuru olan iletisim benim için sanattir. Selanik kökenliyim,
çok dobrayim. Kivrilip bükülemiyorum. Bu özelligim yüzünden çok da haksizliga ugradim. Ama
yine de degisemiyorum. Engin Bey‟de Çerkez, hele ki bu meslekte degismemi o da istemiyor
zaten. Iste bu kisiligim nedeniyle simdi ben size sektörden, yönetimlerden sikayet ederek
olumsuz bir yorumda bulunmak yerine biraz da kendimize yönelik öz elestiri yapmak ve igneyi
kendimize batirmak istiyorum.
Simdi kriz var, degisim var, tahsilat sikintisi var. Yandik! Bittik! diyoruz...
Iyi de biz yillardir sigortaciligi çok düzgün yaptik da simdi kriz ve degisim var diye mi sarsildik?
Aslinda bunlar yeni bir bebegin dünyaya gelisi gibi dogum sancilarimizdir. Biz bu sektörde,
acente-sirket tahsilat mutabakatlarinin iki yilda bir yapildigi, hatta acentenin yetkisi olmadigi
halde ödedigi hasarlarla borçlarinin mahsup edildigi dönemler yasadik. Biz bu meslekte
“kiremitleri aralik” bahçe damlarinin sigortalandigini ve yagmurdan hasar ödendigini, demir
imalathaneleri ile tiner-boya fabrikalarinin ayni fiyata sigortalandigini gördük. Sigortacilik
meslegiyle ilk kez ülkemizde tanismis biri olarak, hep derdim ki; Bu iste bir yanlislik var , Risk
bu kadar kolay, hesapsiz alinmamali, sorgulama olmali, iyiyi ve kötüyü insanlar degil, sistem
takip etmeli ve herkes sorumlulugunu bilmeli! Ama nasil? Diye sorar, yanitlayamaz ve hep iste
bu günlerin ve bu degisimlerin hayalini kurardim. Unutmadan! Bu devrimleri, kazanilmis haklari
da heba etmeden çok kisa zamanda gerçeklestiren Hazine Müstesarimiz Sayin Ahmet Genç‟e ve
ekibine buradan tesekkürlerimi sunuyorum.
Bundan 5 yil önce oglumuzun yanina gittigimiz bir Amerika seyahatimizde, oradaki acentelerin
yapisini inceledim. Örnegin, tahsilatin hiç konusulmadigini, aninda ücretin ödendigini gördüm.
Ve sirketimde de devrim yaratarak, paraya dokunulmayacak bir sistemle poliçe bazinda primleri
kapamaya geçtim. Bu sisteme uymak istemeyen sigortalilarimizla o dönem de yollarimizi ayirdik.
Ayni zamanda, toplu kapama disinda bir muhasebe sistemini kabul etmeyen, „Bizden komisyon
ödemesi nakit olarak acenteye çikamaz, ancak borçlarina mahsup edilir‟ diyen Sigorta Sirketleri
ile de yolumuzu ayirdik. Yeni tarz çalismamiza olumlu bakan Sirketlerle yolumuza devam
ederken , Tüm tahsilatlarin direk olarak Sigorta Sirketlerine akisini sagladik.
Su anda ne kadar dogru bir karar verdigimizi anliyor ve çalistigimiz 8 sigorta sirketinden de
üretimi takip eden ayda komisyonlarimizi maas gibi aliyor ve paylastiklarimiza da maas gibi
dagitiyoruz. Kendimize ait araçlarimizin sigortalarini bile kartimizla tamamen kapatiyoruz. Yani,
bu kurdugumuz sistemi kendimiz için bile bozmuyoruz. Iste bu köklü degisen düzenimiz,
sirketimizin gelecegi açisindan üretim arttikça artan ve bizim olmayan bir paranin harcanma riski
ile birlikte, eleman takibi olayini da ortadan kaldirmis oldu. Çalisanlarinin yaninda patron bile
degisse bu tarz çalisan bir sirkette gelecek kaygisi da olmaz. Kazandigin kadar harcarsin,
kazancinin azaldigini ay sonunda eline geçen paradan hemen anlar ve harcamayi kisarak sifiri
tüketmeden acil önlem alirsin. Ayrica zamanimizin %70‟ini kapsayan tahsilat süresi size kalir.
Böylece asil isiniz olan pazarlamaya tüm vaktinizi ve enerjinizi, hem de büyük bir keyifle
ayirirsiniz.
Yürükan Sezer: Oda ve Dernek olusumlari hakkindaki görüslerinizi de talep etmistik, unuttum
sanmayin..
Canan Evren: Bu yil Ticaret Odasi Meslek komitesine ve Dernek yönetimine seçilen
arkadaslarimizi gönülden kutluyorum. Böyle bir degisim döneminde kisisel sorunlarla ugrasirken,
genel sektör sorunlarina da zaman ayirmak gerçekten büyük bir özveri istiyor. Onlari bu cesur
kararlarindan dolayi bir kez daha kutluyorum. Ben arkadaslarimizin seçilmis olmak için seçime
katildiklarini sanmiyor, aksine büyük bir özveri ile çalisacaklarina inaniyorum. Su anda Oda ve
Dernek üyelerinin en önemli sorunu geçmisten gelen maddi sorunlaridir. Kriz ile birlikte pekisen
bu sorun giderilmedikçe, diger sorunlarin çözülmesi hiçbir sey ifade etmez. Görev alan
arkadaslarimizin öncelikle bu konuyu ele almalarini, çözüm üretmelerini bekliyorum. Hiçbir
acentenin “Borcunuzu ödeyin lütfen !” diye açilan bir telefondan sonra pazarlama ve satis
yapacak gücü kendilerinde bulacaklarini sanmiyorum. Bu geçis döneminde Oda ve Dernek‟te
görev almis olan arkadaslarimizin vakit geçirmeden, sikintili acenteler ile bagli olduklari Sigorta
Sirketlerini bir araya getirerek Çözüm ortakligi ve aracilik yapmalarini, Banka kredisi
gerektirmeden iyi niyete bagli anlasmalarla buna bir çözüm bulmalarini umuyorum. Eger amaç
bagciyi dövmek degil, üzüm yemek ise acenteler uzlasmak için bir adim gelirse, Sigorta
Sirketlerinin de iki adim geleceginden eminim. Acenteler tahsilat sorunlarini bir sekilde çözüp, o
tarz telefonlardan kurtulduktan sonra kendilerini tamamen pazarlamaya vererek artan
üretimlerine bagli borçlarini da daha kolay kapatirlar diye düsünüyorum. Kesinlikle bundan sonra
paraya dokunulmayan bir sistemi kurmak sarti ile tabiî ki!!! Emin olun sistem açiklari insan
faktörü ile kesinlikle kapatilamiyor. Özünde pazarlamaci olan bir acentenin tahsilat ile ugrasmasi
kadar saçma bir düzen olamaz. Sirf nakit finansal saglamak için bile acente olunan bir dönemden
böyle bir düzene ise geçmisten gelen yaralar ve açiklar kapatilmadan geçilemez. Kendimizi
kandirmayalim.
Odalarin ve derneklerin sayisi hiç önemli degil ama yaptiklari kalici degisiklikler ve islevleri çok
önemlidir. Izmir‟de görev alan arkadaslarimiz gerek görsel basinda gerekse sektör içinde
sigortacilik sorunlarina deginiyor ve çözüm ariyorlar. Bunlara tanik oluyoruz zaten. Yeter ki
sorunlari ele alma önceliklerine göre siralayabilelim. Acenteler olarak bizler, kendi yerimizden
vizildamadan, güçlü ses ve güç birligi olusturmak için ise dernegimize mutlaka üye olalim.
Sigorta Sirketlerinden de acentelik sirasinda Dernege Üyeligi zorunlu tutmalarini bekliyorum.
Yürükan Sezer: Sirketinizin genel olusumunda esiniz Engin Bey‟in, çocuklarinizin, kardesinizin
katkilarindan biraz bahsetmek ister misiniz?
Canan Evren: Iste bu sorunuzu büyük bir keyif ile yanitlayabilirim. Herkes gibi, ailem de benim
hayatim demek! Öncelikle aile denince 17 yil birlikte, ayni evde yasadigim ama 9 yil önce vefat
etmis olan ve Engin Bey‟in bile zaman zaman iliskimizi kiskandigi kayinvalidemden
bahsetmeden geçemem. Mal varligini vefat etmeden 5 yil önce ogluna degil, gelini olarak bana
birakan annemiz, kurulusumuzun ilk yillarinda çocuklarimizin bakimina yaptigi katkilariyla
manevi olarak hep yanimizdaydi. Kendisini rahmetle aniyorum. Vefat ettiginde 3 ay psikolojik
tedavi görmüstüm.
Sirketimizde bir pazarlamacinin motivasyonunu bozan Bankalar ve Sirketler arasi tahsilat ve
poliçe kapama takiplerinin ise hepsi Engin Bey‟in sirtindadir. Pazarlama basarisina yapilan
katkinin %90‟i Engin Bey‟in hakki. Çünkü ben onun sayesinde sadece satis ve projeler kismiyla
ugrasiyorum. Son 5 yilda yaptigimiz köklü tahsilat degisikligimizden sonra artik Engin Bey‟de
daha stressiz çalisiyor diyebilirim. Kardesim (aslinda abim) Can Bey ise SMMM iken meslegini
birakarak sigortaciliga geçmistir. Kendisi Aydin Sube ofisimizdedir. O Bölge‟deki pazar payimiz
tamamen Can Bey‟in basarisidir. Sinirlarimizi çizdik, ayni sirkette olmamiza ragmen sürekli tatli
bir yaris ve üretim rekabeti içerisindeyiz. Tek çocuk olan Engin Bey‟de Can Bey ile kardes
gibidirler. Kiz kardesimiz ve ailesi de dahil, birimizin eline diken batsa digerimizin cani yanar.
Çocuklarimizi ise anlatmaya her annede oldugu gibi kelimeler yetmez ki !!! Onlarin adini
andigimizda gözlerimiz isil isil oluyor. Insan olmanin faziletleri ve is ahlaki konusunda
sirketimizle birlikte büyüdükleri için bu konuda çok iyi yogrulduklarini biliyoruz. Bizi hiç
üzmediler. Karakterlerine bagli olarak ve bizim verdiklerimizin yaninda artik onlardan sadece
hizli degisen dünyamizda kendilerini sürekli yenileyerek, ilkelerinden vazgeçmeden sürekli
gelismelerini ve ayaklari üzerinde durmalarini bekliyoruz. Egitimden vazgeçmeden ve çok
okuyarak, sevdikleri isi yaptiklari sürece basari hep onlarla ve tüm gençlerle olacaktir. Biliyoruz.
Yürükan Sezer: Sigorta sektörüyle paylasabileceginiz, sirketlerden talep edebileceginiz, yeni bir
ürün-teminat var mi?
Canan Evren: Sigorta Sektöründen beklediklerimiz biterse eger, isimiz de biter. Kazan-kazan
yöntemi ile karsilikli talepler hep olacaktir. Ben beklentiler konusunda biraz hafif uçuk birisiyim.
Çalistigimiz Sigorta Sirketlerine sürekli yazilar yazarim. Zarar görmesinler diye yakaladigim
kaçaklari, en yukaridan görmeleri zor olur diye sektörün ve sigortalilarin beklentilerini, sektöre
anlam katacak degisiklik taleplerimi ve bir sürü seyi paylasirim. Zaman zaman elestirdigim
tarzlarini, bazen överek önerilerimle de çesitlendiririm. Kizmasinlar diye!!! Bazen sahte bir
hasari yakalar ihbar ederim, bazen red olan bir hasarda sigortali hakliysa hukuksal anlamda
zorlayici yazilar yazar ve sigortaliyi savunurum. Hakkaniyet ve adalet adina ne gerekiyorsa
yaparim. Talepte bulundugum yeni bir ürün daha var. Ama henüz yaniti gelmedi. Baslamak için
onayinin gelmesini bekliyorum.
Yürükan Sezer: Peki bu ürünü bizimle paylasabilir misiz? :)
Canan Evren: Şimdilik hayir :)
Yürükan Sezer: Sektörümüzle ilgili iletmek istediginiz baska konular var mi?
Canan Evren: Sektörümüz hizli bir degisimden geçiyor. Uygulamaya koydugumuz her sey bir
gün sonra bile eskiyebiliyor. Artik hepimizin lokomotif dedigimiz kasko ve trafik satisinin
disinda bilgi ve egitim gerektiren ürünlere ilgi duymamiz gerekiyor. Sorumluluk sigortalarinda
son 5 yilda yaptigim çalismalarin meyvesini bu yil aliyorum. Çesitli illerdeki meslek odalarinin
panellerine konusmaci olarak davet ediliyorum. „Ürün var. Hadi satalim .‟ Mantigi ile bilgi ve
donanim olmadan satisa çikilan pazarlardan, eksik bilgilendirme nedeniyle bir hasar sonrasinda
çok büyük darbe alarak çikarsiniz. Bransinda uzman olmayan bir avukatin davanizi kaybetmesi
gibidir, ki bunun telafisi de mümkün degildir. Üstelik temyiz gibi bir hakkimiz da yoktur.
Kazanilmis haklarimizi kaybetmemek ve bu meslegin disina itilmemek için her konuda egitim
alalim. Süre uzun da olsa isimize yatirim olarak düsünelim. Üstelik broker olup da büyük
kurumsal islere hizmet vermeleri gerekenlerin bile ufacik poliçelere saldirdigi bugünlerde
acentelerin bilgi donanimi olarak iki adim önde olmasi gerekir diye düsünüyorum. Her seye
ragmen meslek olarak kabul edilen sigorta acenteligini artik çok güzel günler bekliyor. Eminim.
Sizin de 1 yili doldurdugunuz yayin hayatinizda ki basarilarinizin uzun yillar devam etmesini
diliyor, çalistigimiz tüm sigorta sirketlerine de verdikleri destekten, gösterdikleri sabirdan ve
sirketimize duyduklari güvenden dolayi buradan tekrar tesekkürlerimizi sunuyorum. Son olarak,
yogun yasadigimiz stres ortamindan siyrilmak, hosça vakit geçirmek için de en kisa zamanda
sigorta sektöründen olusan bir TSM ve THM korosu kurulmasini öneriyor ve öncü olunmasi için
dernegimizden rica ediyorum. Tesekkürler…
Yürükan Sezer: Canan Hanim dergimize göstermis oldugunuz ilgi ve güven için biz tesekkür
ediyoruz. Ben sizi ugurlayayim, yolculuk köye mi?
Canan Evren: Evet
RÖPORTAJ: YÜRÜKAN SEZER
YER: SWISS EFES OTEL-IZMIR
TARIH: 20 NISAN 2009
Canan Evren Sigorta

Benzer belgeler