Türkiye – Güney Afrika İlişkileri - KLU

Transkript

Türkiye – Güney Afrika İlişkileri - KLU
2015
Türkiye – Güney Afrika
İlişkileri
Hacı Mehmet BOYRAZ
Kırklareli Üniversitesi
Afrika Araştırmaları Merkezi
20.4.2015
Türkiye – Güney Afrika İlişkileri
(Hacı Mehmet BOYRAZ) *
Öz
1862 yılında İslam Halifesi olan Osmanlı Sultanı Abdülmecit tarafından bölgedeki
Müslümanlara rehberlik yapması amacıyla Cape Town’a gönderilen Ebubekir Efendi ile
Türkler ve Güney Afrikalılar arasında tesis edilen ikili ilişkiler Birinci Dünya Savaşı’nın
başlamasıyla birlikte uzun süre durgunluğa girmiştir. Bu durgunluk dönemi 1990’lı yılların
başında yavaş yavaş hareketlenmeye başlasa da asıl canlılığını yakın zamanda yakalamıştır.
Bu çalışma literatürdeki mevcut çalışmalar ve yazar tarafından yapılan röportajlar dâhilinde
takip eden başlıkları incelemektedir: Türklerin Güney Afrikalılarla tanışması ve bu
tanışmanın mimarı Ebubekir Efendi’nin faaliyetleri; Türkiye’nin Sahra-altı Afrika
Politikasının zemini; Türkiye’nin Güney Afrika ile olan mevcut siyasi, diplomatik ve ticari
ilişkileri; iki ülke arasındaki yanlış Kürt Sorunu algısı. Ayrıca, çalışmanın sonunda ikili siyasi
ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi adına bazı politika önerilerine de yer verilmiştir.
Anahtar Kelimeler
Afrika Zirvesi, Apartheid, Ebubekir Efendi, Nelson MANDELA, Kürt Sorunu
Abstract
The bilateral relations between Turks and South Africans were established in 1862 when
Abdulmecit, the Sultan of the Ottoman Empire who was also the Caliphate of Islam, sent
Ebubekir Efendi to guide the Muslims in Cape Town, but this established relation went to a
recession process because of the outbreak of the First World War. Although this recession
process started to get into motion at the beginning of the 1990s, it became active recently.
This paper examines the following titles according to the existing works in the literature and
some interviews done by the author: the met of Turks with South Africans and Ebubekir
Efendi, the maker of this met; the ground of Turkey’s Sub-Saharan Africa policy; Turkey’s
current political, diplomatic and trade relations with South Africa; misunderstood perception
of the Kurdish Issue between the two countries. Also, at the end of the paper, some policy
advices were given to develop the current bilateral political and trade relations between the
two countries.
Key Words
Africa Summit, Apartheid, Ebubekir Efendi, Nelson MANDELA, Kurdish Issue
_______________________________
* T.C. Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Öğrenci Platformu Akademi Başkanlığı görevini
yürütmektedir.
1
(Harita Kaynağı/ Resource of the Map: Vidiani)
2
Güney Afrika Cumhuriyeti Bilgi Fişi 1
Ülke Nüfusu
Cumhurbaşkanı
Cumhurbaşkanı
Yardımcısı
Dışişleri Bakanı
Resmi Diller
Etnik Dağılım
Başlıca Dinler
İstikrar/Güvenlik
Durumu
48.6 milyon (2013)
Jacob ZUMA
Kgalema MOTLANTHE
Maite Nkoana MASHABANE
Afrikanca, İngilizce ve 9 Afrika Dili (Ndebele, Pedi, Sotho, Swazi,
Tsonga, Tswana, Venda, Xhosa, Zulu)
GAC nüfusu Xhosa, Zulu, Sepedi, Sotho ve Ndebele gibi çok sayıda
etnik gruptan oluşmaktadır. Nüfusun %79,7’si siyah, % 9,3’ü beyaz,
%9’u melez ve %2’si Hint/Asya asıllıdır.
Hıristiyan %79,8; Animist %15,1; Müslüman %1,5; Hindu %1,2;
Musevi %0,2
GAC, beyaz ve siyah nüfusun gelir düzeyleri arasındaki eşitsizlik,
yararlanabildikleri eğitim ve sağlık hizmetlerinin farklılığı, hızla artış
gösteren silahlı saldırı ve soygunlar, çeşitli devlet kurumlarının
sundukları hizmetlerde eleman alımındaki kayırmalara bağlı olarak
verimin düşmesi, buna paralel olarak ülkede eğitim/sağlık hizmetlerinin
yetersiz kalması gibi süratle çözüm gerektiren ekonomik ve toplumsal
sorunlarla karşı karşıyadır.
Bilhassa son yıllarda, siyah nüfusun milli gelir içindeki payını arttırıcı
projeler hayata geçirilmiş, ancak, uygulamalar Apartheid rejiminin sona
ermesiyle birlikte siyah ve beyaz nüfus arasındaki gelir eşitsizliğinin kısa
sürede sona ereceğini ümit edenlerin bu beklentilerinin arzu ettikleri
hızda gerçekleşmeyeceğini göstermiştir.
Diğer taraftan, giderek ön plana çıkan güvenlik endişeleri ve kamu
hizmetlerinin kalitesindeki düşüş nedeniyle ülke ekonomisinin kilit
sektörlerinde önemli rol oynayan nüfusun başka ülkelere göçü önemli bir
sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Üye
Olduğu BM, Afrika Birliği, Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC), İngiliz
Uluslar Topluluğu.
Uluslararası/
Bölgesel Örgütler
595 milyar ABD Doları (2013) (Satın alma gücü paritesine göre)
GSYİH
Kişi Başına GSYİH 11.500 ABD Doları (2013) (Satın alma gücü paritesine göre)
91.05 milyar ABD Doları (2013); Altın, elmas, platin, diğer metal ve
İhracat Kalemleri
mineraller, makine-teçhizat.
99.55 milyar ABD Doları (2013); Makine-teçhizat, kimyasallar, petrol
İthalat Kalemleri
ürünleri, bilimsel araç gereç, gıda.
Toplam Dış Ticaret 190 milyar ABD Doları / ihracatında Çin, ABD, Japonya; ithalatında ise
Çin, Almanya, ABD önde gelmektedir.
Bu tablodaki veriler yazarın 09.02.2015 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden yöneltmiş
olduğu soruya 16.02.2015 tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen cevap neticesinde hazırlanmıştır.
1
3
Giriş
1600’lü yılların sonu itibariyle sömürgeleştirilmeye başlanan Güney Afrika asırlarca sefalet
içerisinde yaşamıştır. 1940’lı yılların ilk yarısında ise aşırı ırkçı apartheid rejimi tarafından
yönetilen Güney Afrika, 1993 yılında Nelson MANDELA’nın öncülüğünü yaptığı apartheid
karşıtı hareketle siyasi istikrara kavuşmuştur. Apartheid dönemi boyunca neredeyse tamamen
içine kapanan Güney Afrika, bağımsızlığını kazandığı 1993 yılı itibariyle çehresini baştan
sona değiştirmiştir. Altın başta olmak üzere birçok farklı değerli madene sahip olmasından
ötürü asırlardır sömürge altında yaşamış olan Güney Afrika Cumhuriyeti, bugün geldiği nokta
itibariyle sadece Afrika kıtasının değil dünyanın giderek zenginleşen ülkelerinden biridir.
Kısaltması BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) olan ve son on beş
yılda hızlı ekonomik gelişme gösteren beş ülkeden biri olan Güney Afrika, diğer BRICS üyesi
ülkelerle birlikte 2050 yılında küresel ekonominin dinamosunu oluşturmaya adaydır.
Dünyayı tanımaya başladığı bu öncül dönemde Türkiye ile de ilişkilerini tesis eden Güney
Afrika’nın Türklerle olan ilişkileri asıl olarak Osmanlı’ya dayanmaktadır. Cape Town’lu
Müslümanların İslam Halifesi Sultan Abdülmecit’ten kendilerine dini konularda yardımcı
olmaları amacıyla bir din âlimi gönderilmesi ricası uygun bulunmuş ve bu görev baba
tarafından Seyyid olan Ebubekir Efendiye tevdi edilmiştir. 1863 yılında uzun bir yolculuk
sonrası Güney Afrika’ya ulaşan Ebubekir Efendi iki millet arasındaki ilişkileri tesis ettiği gibi
bu yörede unutulmaz miraslar da bırakmıştır.
Bu çalışmada Türkiye’nin son yıllarda önem vermeye başladığı Sahra-altı, diğer bir ifadeyle
“Kara Kıta”, ile olan ilişkilerine bir örnek olarak Türkiye – Güney Afrika İlişkileri
incelenmektedir. Çalışmanın ilk kısmında Türkiye Cumhuriyeti öncesi dönemde Güney
Afrika ile olan ilişkilere değinilmiştir. 2 İkinci kısımda Türkiye’nin Sahra-altı Afrika
politikasının zeminini hazırlayan 1998 yılındaki Afrika Eylem Planı ve 2008 yılındaki Afrika
Zirvesi açıklanmıştır. Üçüncü kısımda Türkiye – Güney Afrika İlişkilerinin siyasi ve
diplomatik boyutu incelendikten sonra, dördüncü kısmında ikili ilişkilerdeki yanlış Kürt
Sorunu algısı incelenmiştir. Beşinci kısımda ise ikili ilişkilerin ticari boyutu ele alınmıştır.
Son olarak, sonuç kısmında genel bir değerlendirme yapılmış ve bazı politika önerilerine yer
verilmiştir. Çalışma boyunca literatürdeki çalışmalardan yararlanılmıştır. Ayrıca, önceden
hazırlanmış (structured) sorular dâhilinde bazı uzman isimlerle görüşmeler de yapılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Öncesi Güney Afrika ile İlişkilerin Tarihi Boyutu
Afrika’nın en güneyinde yer alan Ümit Burnu, 1800’lü yılların başına kadar Hollanda
sömürgesi altında kalmış, daha sonra İngiliz sömürgesi haline gelmiştir. Sömürge dönemi
boyunca bölgeye Hindistan ve Malezya’dan birçok Müslüman getirilmiş ve/ya kendi isteğiyle
gelmiştir. Ancak bölgeye gelen Müslümanlar arasında etnik ve kültürel anlamda ciddi
Osmanlı – Güney Afrika İlişkilerine değinilmesinin sebebi Türkiye’nin diplomasi başta olmak üzere birçok
farklı alanda Osmanlı’nın mirasçısı olmasındandır. Örneğin, T.C. Dışişleri Bakanlığı kuruluşunu Osmanlı’ya
dayandırmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bakınız: www.mfa.gov.tr/turkiye-cumhuriyeti-disisleri-bakanligitarihcesi.tr.mfa (son erişim tarihi: 12.04.2015)
2
4
farklılıkların olması ilerleyen zamanlarda İslami kuralların uygulanmasına dair birtakım
sorunlara ön ayak olmuştur. Sorunların giderek büyümesi üzerine Cape Town’lu Müslümanlar
bölgedeki İngiliz sömürge valisi aracılığıyla İslam Halifesinden yardım istemişlerdir. Bölge
valisinin talebi Londra’ya intikal ettirmesi üzerine Kraliçe Victoria, Osmanlı Sultanı ve İslam
Halifesi Abdülaziz’den Cape Town’a halka dini meselelerde yardımcı olması amacıyla bir
İslam âlimi göndermesini rica etmiştir.
Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu hem maddi hem de manevi açıdan zor günler
geçirmesine rağmen Cape Town’lu Müslümanların bu talebine kayıtsız kalmamıştır. Ahmed
Cevdet Paşa’nın tavsiyesi ve Sultan Abdülaziz’in talimatı ile o sıralarda Bağdat’ta görev
yapan Ebubekir Efendi 3 İstanbul’a çağrılmış 26 Mayıs 1862 tarihinde kendisine yeni görevi
tevdi edilerek Cape Town’a gönderilmiştir. 4
1823 yılında Şehrizor’un Hoşnav köyünde, yani bugünkü Irak’ın kuzeyinde doğan Ebubekir
Efendi, Hoşnav aşiretinden Kürt asıllı bir din âlimidir. 5 Şeceresine göre baba tarafından
Seyyid olan Ebubekir Efendi, yeni görevin tevdi edilmesi sonrasında öğrencisi Ömer Lütfi
Bey ile hemen hazırlıklara başlar ve 3 Eylül 1862 tarihinde yola koyulur. Uzun ve yorucu bir
yolculuk sonrası Ebubekir Efendi ve öğrencisi Ömer Lütfi Bey 17 Ocak 1863 tarihinde Cape
Town’a varır. Ebubekir Efendiyi ve Ömer Lütfi Beyi Osmanlı’nın Cape Town Fahri
Konsolosu P.E. de Roubaix 6 karşılar ve bir süre ağırlayarak onlara yardımcı olur.
Ebubekir Efendi Cape Town’a ulaşır ulaşmaz hiç vakit kaybetmeden Cape Town’daki
Müslümanların durumunu gözlemlemiştir. İlk gözlemleri dâhilinde, bölge Müslümanları
arasında ciddi meseleler olduğunu fark etmiş ve bu meselelerin kökenine inerek Müslümanlar
arasındaki sorunları çözmeye çalışmıştır. Sorunların sebebinde İngilizlerden önce bölgede
şiddetli sömürge faaliyetlerinde bulunan Hollandalıların Kur’an’ı Kerim’i ve dini kitapları
yasaklamasından ötürü Müslümanlar arasında dolaşan hurafeleri fark eden Ebubekir Efendi,
kısa zamanda Felemenkçe ve İngilizceyi de yeterli düzeyde öğrenmesinden ötürü halkla iç içe
yaşayarak onlara bu hurafelerin yanlış olduğunu fiili anlamda göstermiştir. Aradan geçen üç
yıl sonunda bölgedeki meseleler Ebubekir Efendi’nin girişimleri neticesinde büyük orada
elimine edildiği gibi bölgede Osmanlı İmparatorluğu’nun etkinliği de artmıştır. Bölge
Müslümanları arasındaki ihtilafların azalmasıyla birlikte İngiliz Hükümeti, Sultan
Abdülaziz’e teşekkür mektubu da göndermiştir.
Ancak 1866 yılında, yani üç yıl sonra Ebubekir Efendi’nin öğrencisi Ömer Lütfi Bey
hocasından aldığı izin ile yurda kesin dönüş yapmasıyla Ebubekir Efendi Cape Town’da
yalnız kalmıştır. Aradan geçen süre zarfında Ebubekir Efendi hem halka dini meselelerde
Ebubekir Efendi ilgili daha fazla bilgi edinmek için Ahmet Uçar tarafından hazırlanan “Unutulmayan Miras:
Güney Afrika’da Osmanlılar” kitabı inceleyeniz.
4
“Güney Afrika’da Osmanlı Torunları”, www.turkislamtarihi.nl (son erişim tarihi: 12.04.2015)
3
Mustafa EFE: “Azmin, inancın, fedakârlık ve bağlılığın âlim ismi: Ebubekir Efendi”, sayfa: 68
1914 yılında Osmanlı’nın Johannessburg Başkonsolosu olarak göreve atanan Mehmet Remzi Bey, Osmanlı’nın
Güney Afrika’ya gönderdiği ilk Türk diplomattır. Zira Ebubekir Efendi Güney Afrika’ya diplomat olarak değil
din âlimi olarak gönderilmiştir. Mehmet Remzi Beyden önce Osmanlı adına çeşitli faaliyetlerde bulunanlar
Alman, Belçikalı, Ermeni, İngiliz, Yahudiler olmuştur.
5
6
5
rehberlik etmiş hem de yüzlerce öğrenci yetiştirerek onları çeşitli bölgelere göndermiştir. Bu
süre zarfında, Ebubekir Efendi Cape Town’da yaşayan İngiliz bir bayan ile evlenmiştir. 7
Tarih 29 Haziran 1880’ı gösterdiğinde ise Ebubekir Efendi vefat etmiştir. Mezarı bugün Cape
Town’daki Tana Baru mezarlığında Müslümanlar tarafından korunmakta ve ziyaret
edilmektedir. Ebubekir Efendi’den sonra 1914 yılında Mehmet Remzi Bey Osmanlı
Başkonsolosu olarak Johannessburg’a atanmıştır. Mehmet Remzi Bey Güney Afrika’da
Osmanlı mirasını devam ettirmiştir; ancak 1916 yılında görevi başında vefat etmiştir. 8
Sonrasında Birinci Dünya Savaşı baş göstermiş ve Osmanlı İmparatorluğu tarihteki vazifesini
tamamlamıştır.
Ebubekir Efendi’nin mirası kendini önce Hicaz Demiryolu inşasında göstermiştir. Dünyanın
hemen hemen her bölgesinden toplanan bağışlarla inşa edilen Hicaz Demiryolu’na Cape
Town’lu Müslümanlar binlerce sterlin bağış yapmışlardır. İlerleyen zamanlarda Ebubekir
Efendi’nin mirası kendini bu sefer Milli Mücadele döneminde göstermiştir. Öyle ki, Milli
Mücadele döneminde Cape Town’lu Müslümanlar Ankara’ya 17.34 lira ve 875 sterlin
göndermişlerdir. 9 Son olarak, Güney Afrika Hükümeti, Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’ya
gelişinin 115.yılı olan 1978 yılında “Ebubekir Efendi Müzesi” açarak, burada Ebubekir
Efendi ve ailesine ait belgeleri, resimleri ve eşyaları sergilemeye başlamıştır. 10
Bu bilgiler ışığında Osmanlı’nın halefi konumunda olan Türkiye’nin Güney Afrika ile tarihi
bağları olduğu argümanı yanlış olmayacaktır.
Türkiye – Sahra altı Afrika İlişkilerinde İki Dönüm Noktası: Afrika Eylem
Planı ve Afrika Zirvesi
Soğuk Savaş döneminin dayatmış olduğu konjonktürel sebeplerden ötürü uzun süre dünyaya
açılamayan Türkiye, 1990’lü yılların sonlarına doğru Latin Amerika ve Sahra-altı Afrika
bölgelerine yönelerek dış politikasını genişletmeye ve geliştirmeye başlamıştır. 1990’lü
yılların sonuna doğru dönemin Dışişleri Bakanı İsmail CEM’in özel önem verdiği ve emekli
Büyükelçi Numan HAZAR’ın “olgunlaşma dönemi” 11 olarak addettiği sürecin sonucu olan
1998 yılındaki “Afrika Eylem Planı” ile Türkiye – Afrika ilişkilerinde yeni bir döneme
girilmesi amaçlanmıştır. Ancak özünde Afrika ülkeleri ile olan düşük düzeyli ilişkilerin her
alanda geliştirilmesi yatan bu planın üzerinde ne yazık ki çok fazla ilerleme
kaydedilememiştir. Bunun sebebi 1998 sonrası dönemde Türkiye’nin içinde bulunduğu
istikrarsız yapıdan kaynaklanmıştır.
Ali Kemal AYDIN: “Turkey and South Africa: Towards the Second Decade”, sayfa: 1
Mehmet Remzi Beyin vefatı ile ilgili olarak Zulu kabilesini İngilizlere karşı organize ettiği için İngilizler
tarafından şehit edildiğine dair bir iddia vardır. Ancak bu iddiayı kanıtlayabilecek bir belge bulunmamaktadır.
Bunun yanı sıra, Mehmet Remzi Beyin mezarı yakın zamanda bölgedeki Türklerin ve diğer Müslümanların
girişimleri neticesinde Johannesburg’un Braamfontein Mezarlığı’na nakledilmiştir.
9
Mustafa EFE: “Azmin, inancın, fedakârlık ve bağlılığın âlim ismi: Ebubekir Efendi”, sayfa: 67
10
Mustafa EFE: “Azmin, inancın, fedakârlık ve bağlılığın âlim ismi: Ebubekir Efendi”, sayfa: 67
11
Numan HAZAR: “Türkiye Afrika’da: Eylem Planının Uygulanması ve Değerlendirme 15 Yıl Sonra”, sayfa: 6
7
8
6
1998 sonrası dönemde Afrika ile ilişkilerinde duraklama yaşayan Türkiye 2008 yılında bu
sefer çok daha kapsamlı ve planlı bir proje ile yeni bir yol haritası çizmiştir. Büyükelçi Ahmet
Ünal ÇEVİKÖZ’e göre, bu tarihin Türkiye açısından üç önemi bulunmaktadır. 12 İlk olarak,
2008 yılı Ocak ayında (Etiyopya’nın başkenti) Adis Ababa’da yapılan Afrika Birliği Zirve
toplantısında Türkiye, Afrika Birliği’nin Stratejik Ortağı olarak kabul edilmiştir. Afrika
Birliği’nin tek tek ülke bazında Stratejik Ortak olarak belirlediği ülke sayısının parmakla
sayılacak kadar az olmasından ötürü bu önemli bir gelişmedir. Çin, Japonya, Güney Kore ve
Hindistan gibi ülkelerin arasına katılan Türkiye bu gelişmeyle birlikte Afrika Birliği ile olan
ilişkilerinde yeni bir ivme yakalamıştır. İkinci olarak, Türkiye stratejik bir karar alarak Afrika
kıtasında yeni büyükelçilikler açmaya karar vermiştir. 2008 yılında Türkiye’nin Afrika kıtası
üzerinde sadece 12 mukim büyükelçiliği bulunurken bugün bu sayı 35’e yükselmiştir 13 ve
yeni Büyükelçilikler açılması da planlanmaktadır. Üçüncü ve son olarak 2008 yılının Ağustos
ayında Dışişleri Bakanlığı’nın ev sahipliğinde düzenlenen “Birinci Türkiye – Afrika Zirvesi”
sonucunda kabul edilen belge Türkiye’nin Afrika’ya sağlık, eğitim, altyapı, iletişim,
ulaştırma, küçük ve orta boy işletmeler, tarım gibi birçok sektörde yatırım yönlendirmeyi ve
Türkiye’nin iş çevrelerini Afrika ile yakınlaştırmayı hedeflediğini açıkça göstermiştir.
2008 yılında düzenlenen Afrika Zirvesi sırasında Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı
görevinde bulunan Büyükelçi Çeviköz’ün ifadeleri dâhilinde Türkiye’nin Sahra-altı Afrika
ülkeleri ile olan siyasetinin 2008 yılı sonrasında pratiğe dönüştüğü söylenebilir. Ancak gerek
Afrika Eylem Planı gerekse 2008 yılındaki Afrika Zirvesi ile Afrika kıtasının kuzeyi ile olan
ilişkilerini doğu, batı ve güneye de yaymayı planlayan Türkiye için bahsi geçen bölgeler uzun
vadede hem siyasi hem de ticari açıdan ilişkilerin geliştirilmesi gereken alanlardır.
Türkiye – Güney Afrika İlişkilerinin Siyasi ve Diplomatik Boyutu
Güney Afrika’daki aşırı ırkçı apartheid rejimin gevşemesiyle birlikte Türkiye – Güney Afrika
arasındaki resmi temas 7 Haziran 1991 tarihinde başlamıştır. İkili ilişkilerin oldukça geç bir
dönemde başlamasının sebebi hem 1940’lı yıllardan itibaren Güney Afrika’da hüküm süren
aşırı ırkçı rejimin (apartheid) dünya ile çok fazla bağ kurmamasından hem de Türkiye’nin
Güney Afrika ile herhangi bir ilişkiye ihtiyaç duymamasından kaynaklanmaktadır. 1990’ların
ilk yarısında Nelson MANDELA’nın önderliğini yaptığı anti-apartheid karşıtı hareketlerle
Güney Afrika, yarım asırdan daha fazla hüküm süren iç esaretten kurtulmuş ve hızlı bir
şekilde dünya ile tanışmaya başlamıştır. İşte bu tanışma döneminde Türkiye – Güney Afrika
ilişkileri de başlamıştır.
Öncelikle 1989 yılında İstanbul’da bir Ticaret Ofisi açan Güney Afrika, ilerleyen zamanlarda
bu ofisi Başkonsolosluk haline getirmiştir. 14 Aynı yıl Türkiye de Johannesburg’da
Başkonsolosluk açmıştır. Devam eden süreçte 7 Haziran 1991 tarihinde ikili ilişkilerin bir üst
aşamaya geçmesi hususunda mutabık kalınmıştır ve önce 27 Şubat 1993 tarihinde Güney
Afrika Ankara’da Büyükelçilik açmış, sonrasında 22 Nisan 1993 tarihinde alınan Bakanlar
Yazarın Büyükelçi Ahmet Ünal ÇEVİKÖZ ile 26.07.2014 tarihinde yapmış ile olduğu röportaj
Yazarın 27.04.2014 tarihinde BİMER üzerinden Dışişleri Bakanlığı’na yöneltmiş olduğu soruya 09.05.2014
tarihinde verilen cevap
14
Ali Kemal AYDIN: “Turkey and South Africa: Towards the Second Decade”, sayfa: 2
12
13
7
Kurulu kararıyla Türkiye 22 Mart 1994 tarihinde Güney Afrika’nın idari başkenti 15
Pretoria’da büyükelçilik açmıştır. Böylece, iki ülke arasındaki doğrudan diplomatik ilişkiler
başlamıştır.
Hâlihazırda, Türkiye Cumhuriyeti Pretoria Büyükelçilik görevini Kaan ESENER yürütürken
Güney Afrika’nın Ankara’daki Büyükelçilik görevini Vika Mazwi KHUMALO
yürütmektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin sadece Cape Town’da Fahri Konsolosluğu
bulunurken Güney Afrika’nın İstanbul, İzmir ve Mersin’de Fahri Konsoloslukları
bulunmaktadır. 16
Mevcut veriler dâhilinde, Güney Afrika’da 2800 civarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
yaşamaktadır. 17 Ancak gayri resmi verilere göre bu sayı 3500 civarındadır. 18 Türkiye’de
yaşayan Güney Afrika Cumhuriyeti vatandaşı ise 314’tür. 19 Türkiye’de yaşayan Güney
Afrikalıların büyük bir kısmını ise Türkiye tarafından tahsis edilen çeşitli burslarla öğrenim
görmeye gelen öğrenciler oluşturmaktadır. 20 Ayrıca, Johannesburg, Durban ve Cape Town’da
Türk müteşebbisler tarafından kurulmuş olan altı Türk Okulu bulunmaktadır. 21
İki ülke arasında şu ana kadar imzalanan anlaşmalar şu şekildedir: 22

Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması; Dışişleri Bakanlıkları Arasında Siyasi
İstişareler Protokolü; Dışişleri Bakanlıkları Diplomasi Akademileri Arasında
İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırası; Gümrükler Alanında Karşılıklı İdari Yardım ve
İşbirliği Anlaşması; Hava Taşımacılığı Anlaşması; İkili Ulusal Komisyon Tesisine
İlişkin Anlaşma; Kültür, Sanat, Eğitim, Bilim, Teknoloji, Spor, Dinlence ve Gençlik
Alanlarında İşbirliği Anlaşması; Polis İşbirliği Anlaşması; T.C. Başbakanlık Türkiye
Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYDTA) ile Güney Afrika Ticaret ve Yatırım
Tanıtım Ajansı (TISA) arasında Mutabakat Muhtırası; Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşması; Turizm Alanında İşbirliğine Dair Çerçeve Anlaşma; Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması.
İki ülke arasında müzakeresi devam eden anlaşmalar ise şu şekildedir:
Güney Afrika Cumhuriyeti’nde pratik olarak üç başkent bulunmaktadır: İdari Merkez olarak Pretoria, Yasama
Merkezi olarak Cape Town ve Yargı Merkezi olarak Bloemfontain.
15
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İstanbul Fahri Konsolosluk görevini İshak ALATON, İzmir Fahri
Konsolosluğunu görevini Tamer TAŞKIN ve Mersin Fahri Konsolosluğunu görevini Numan OLCAR
yürütmektedir.
16
Yazarın 09.02.2015 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden yöneltmiş olduğu soruya
16.02.2015 tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen cevap.
17
Hasan KANBOLAT: “Being a Turk in South Africa”, www.todayszaman.com (son erişim tarihi: 12.04.2015)
Yazarın 01.04.2015 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden yöneltmiş olduğu soruya
13.04.2015 tarihinde İçişleri Bakanlığı tarafından verilen cevap.
20
Bu burs miktarı yılda yaklaşık 40 civarı öğrenciye tahsis edilmektedir.
18
19
Yazarın 09.02.2015 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden yöneltmiş olduğu soruya
16.02.2015 tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen cevap.
22
Yazarın 09.02.2015 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden yöneltmiş olduğu soruya
16.02.2015 tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen cevap.
21
8

Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Çerçeve Anlaşması; Cezai ve
Hukuki Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması; Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi
Anlaşması’na Değişiklik Getiren Protokol; Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı;
Enerji Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı; Hükümlülerin Nakline Dair Anlaşma;
Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı; MTA ile Güney Afrika
Cumhuriyeti Yerbilimleri Konseyi (CGS) Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği
Mutabakat Zaptı; Nükleer Enerjinin Barışçı Amaçlarla Kullanımı Anlaşması;
Savunma Sanayi Alanında İşbirliği Anlaşması; Tercihli Ticaret Anlaşması; TÜBİTAK
ile Güney Afrika Cumhuriyeti Ulusal Araştırma Kurumu Arasında Bilimsel ve
Teknolojik İşbirliği Mutabakat Zaptı; Veterinerlik Alanında İşbirliği Anlaşması; Vize
Muafiyeti Anlaşması.
Son olarak, iki ülke arasında en önemli üst düzey ziyaret 2003 yılında dönemin Güney Afrika
Devlet Başkan Yardımcısı Jacop Zuma’nın Türkiye’ye gerçekleştirmiş olduğu ziyaret ile
2005 ve 2011 yıllarında dönemin T.C. Başbakanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından
gerçekleştirilmiştir. Yani şu ana kadar Güney Afrika’dan Türkiye’ye devlet başkanı
düzeyinde bir ziyaret gerçekleşmemiştir.
Türkiye – Güney Afrika İlişkilerinde Yanlış Kürt Sorunu Algısı
Türkiye – Güney Afrika İlişkileri ilk günden itibaren genellikle olumlu seyretmiştir. Ancak
her ne kadar çok fazla belli olmasa da ikili ilişkilerde yanlış bir “Kürt Sorunu” algısı
bulunmaktadır. Bu sorunun temel sebebi yıllarca ırkçı apartheid rejimine (1948 – 1991) karşı
savaşan Mandela ve onun partisi Afrika Ulusal Kongresi’nin (AUK) Türkiye’yi çoğunlukla
Kürt Sorunu üzerinden okuması ve incelemesidir. Türkiye’nin Kürtlere karşı uyguladığı insan
hakları ihlalleri ve ayrımcı muameleleri (!) ile ırkçı apartheid rejiminin siyahlara karşı
uyguladığı zulüm arasında kurulan paralellik algısı ilişkilerin kuruluş aşamasında Güney
Afrikalı siyasetçilerin zihinlerinde kalıcı bir hasar bırakmakla beraber olumsuz bir Türkiye
algısı da yaratmıştır. Özellikle bu gerginliğin farkında olmayan dönemin Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel’in 1993 yılındaki Davos Zirvesi’nde karşılaştığı ve samimi bir ortamda
geçen muhabbet sonrasında Mandela’ya “Atatürk Uluslararası Barış Ödülü” teklifi diplomatik
bir krize sebebiyet vermiştir; çünkü Mandela kendisine tevdi edilen bu ödülü ret etmiştir. Bu
sebepten dolayı 2005 ve 2011 yıllarında dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından
gerçekleştirilen ziyarete kadar iki ülke arasında neredeyse hiç sıcak temas olmamıştır.
Göreve gelmeden kısa bir süre önce Nobel Barış Ödülü’nü almasına rağmen Türk
Hükümeti’nin kendisine verdiği ödülü ret eden Mandela adına Afrika Ulusal Kongresi şu
açıklamayı yapmıştır: “Mandela tüm hayatını demokrasiye ve insan haklarına baskıların
kaldırılması hizmet ederek geçirmiştir. Afrika Ulusal Kongresi Mandela’nın Atatürk Barış
Ödülü’nü kabul etmediğini ve Türkiye’yi ziyaret etmeyi düşünmediğini açıkça beyan eder.
Afrika Ulusal Kongresi’nin bu kararı modern Türkiye’nin kurucusu reformcu Mustafa Kemal
Atatürk’e karşı hiçbir olumsuz görüşü yansıtmamaktadır”. 23
23
“Nelson Mandela ve Atatürk Barış Ödülü”, www.turkishnews.com (son erişim tarihi: 12.04.2015)
9
Mandela ise yaptığı ilk açıklamada “dünyadan ırkçılık karşıtı çevrelerden, hatta Türkiye’den
çok tepki geldi, kayıtsız kalamazdım” demiştir. 24 Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre ise
Mandela: “Afrika’da milyonlarca kişi sadece derilerinin renginden ötürü köle muamelesi
görüyor. Bu nedenle Kürtlerin çektikleri eziyeti görmezden gelmemiz mümkün değildir”
şeklinde açıklama yapmıştır. 25
Mandela’nın avukatı Essa MOOSA da yukarıdaki ifadeleri destekler nitelikte şunları ifade
etmiştir: “Mandela Kürtleri çok iyi anlıyor ve mücadelesini tanıyor ve sempati duyuyor.
Mandela cezaevinden bırakıldığında Türkiye O’na Atatürk barış ödülünü vermek üzere
Türkiye’ye davet etmişlerdi. Fakat Mandela, Türk devletinin Kürt sorunu karşısındaki
uzlaşmaz ve inkârcı tavrından dolayı Türkiye’ye gelmedi ve ödülü de ret etti. Türkiye’de ciddi
rahatsızlıklar olmuş hatta Mandela’yı karalayan yazılar yazılmıştı. Sanırım Mandela’nın bu
tavrı bile Kürtlere ve davalarına olan sempati ve saygınlığını gösteriyor. Ayrıca Uluslararası
Avukatlar Birliği tarafından oluşturulan bir komite önerisi vardı, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nde Mandela, Öcalan’ı temsilen diğer avukatlara liderlik yapmak da istiyordu.
Ama Mandela 93 yaşında maalesef artık sıhhati el vermiyor.” 26
Ancak başka bir iddiaya göre Mandela’nın ödülü reddetmesinin sebebi Afrika’daki iç
savaşlara İsrail yapımı silahların Türkiye üzerinden satılmasına Türk Hükümetlerinin göz
yummasıdır. O dönemde partinin (Afrika Ulusal Kongresi) iki numaralı ismi Mbeki’yi buna
dur demek için Ankara’ya gelmişse de havalimanında ülkesine geri gönderilmiştir. 27
Tüm bu ifadeler ışığında Mandela’nın kendisine tevdi edilen ödülü ret sebebini Kürt
Sorununa dair takınmış olduğu tutuma bağlamak yanlış bir argüman olmayacaktır.
Bunun yanı sıra PKK lideri Abdullah ÖCALAN’ın da Mandela’ya beslediği düşünceler 2010
yılında kâğıda dökülmüştür. Öcalan’ın Mandela’ya gönderdiği aşağıdaki mektupta
Mandela’ya olan hayranlığını beyan etmiştir.
“…En son geldiğim Yunanistan’a Güney Afrika’ya gitme isteğimi belirtmiştim. Bana
Kenya’da geçici süre kalacağım ve oradan Güney Afrika’ya götürüleceğim vaat edilmişti.
Bunun için bir ara durak olarak, Kenya’ya gitmeyi kabul etmiştim. Kenya’da Yunanistan
Büyükelçiliğindeyken Yunan Elçisi, Güney Afrika’ya gitmem konusunda girişimlerinin
sonucunu beklediklerini söylüyordu. Ancak Yunan Hükümeti ve Elçiliğinin Güney Afrika
Hükümeti’ne bu konuda resmi bir başvurularının olmadığı, bunun bir oyun olduğu daha
sonra ortaya çıkacaktı. Beni bu şekilde yanıltıp oyalayarak, sonra da Yunanistan’ın Kenya
büyükelçiliğinden çıkarıp, Kenya havaalanında önceden bekletilen Türkiye uçağına zorla
bindirdiler.
Yıldıray OĞUR: “Mandela Milli Barış Ödülümüzü Neden Reddetti?”, www.turkiyegazetesi.com (son erişim
tarihi: 12.04.2015)
25
Yıldıray OĞUR: “Mandela Milli Barış Ödülümüzü Neden Reddetti?”, www.turkiyegazetesi.com (son erişim
tarihi: 12.04.2015)
26
İsmet KAYHAN: “Öcalan: Mandela Esin Kaynağımız”, www.firatajans.com (son erişim tarihi: 12.04.2015)
27
Yıldıray OĞUR: “Mandela Milli Barış Ödülümüzü Neden Reddetti?”, www.turkiyegazetesi.com (son erişim
tarihi: 12.04.2015)
24
10
Benim Afrika yolculuğum; Güney Afrika’ya ulaşmak ve sizinle görüşmek, yüksek değer
biçtiğim mücadele deneyimlerinizi paylaşmak amaçlıydı. Ancak Kenya oyunuyla bu imkânı
elimizden aldılar. Güney Afrika’ya dostluk duygularımla gitmek isteğim bu nedenle yarım
kaldı.
Güney Afrika yolculuğum, sizlerle bir araya gelme isteğim ve çabam yarım kalmış olsa da
hala burada; İmralı Ada Cezaevi’nde de size ve Güney Afrika halkına karşı saygı, sevgi ve
dostluğumu sürdürüyorum. Sizlerin de demokratik çözüm ve barış mücadelemizi yakından
takip ettiğinize ve Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümüne katkı sunacağınıza olan
inancım tamdır. Bu duygu ve düşüncelerle başta siz Sayın Nelson Mandela olmak üzere bütün
Güney Afrika halkına selam ve saygılarımı sunuyorum.” 28
Bu mektuptan da anlaşılacağı üzere Mandela ve Öcalan arasında sıcak bir bağ kurulmuş ve
Türkiye’deki Kürt Sorunu, Öcalan’ın kendi bakış açısı dâhilinde Mandela’ya yansıtılmıştır.
İki ülke arasındaki ilişkilerde böyle bir sorunun kaynağı hiç kuşkusuz Mandela ve Öcalan
arasındaki kişisel ilişkiden kaynaklanmaktadır. Ancak Mandela’nın yakın tarihte hayatını
kaybetmesiyle bu sorunun varlığı da giderek azalmaktadır. Ayrıca, belirtildiği gibi bu sorun
kişiler üzerinden inşa edildiği için halklar nezdinde yankı uyandırdığına dair bir veri
bulunmamaktadır. Öyle ki, Güney Afrika’nın İzmir Fahri Konsolosu Tamer TAŞKIN’a göre,
29
Türkiye ile ilgili iki tip Güney Afrikalı bulunmaktadır: “Türkiye nerede?” diyenler ve
“Tanıyıp da çok sevenler”. Taşkın’a göre, “iki ülkenin insanı birbirini hala yeteri kadar
tanımıyor ama tanıyan da çok seviyor…”
Türkiye – Güney Afrika İlişkilerinin Ticari Boyutu
Türkiye’nin Güney Afrika ile olan ticaret hacmi diğer Afrika ülkeleriyle karşılaştırıldığında
daha yüksek bir hacme sahiptir. 1966 yılına dayanan ikili ticari ilişkiler Türkiye’de 1980
yılına kadar uygulanan dış ticaret politikalarından ötürü oldukça düşük seviyelerde
seyretmiştir. 30 1980’li yılların başında gerçekleşen neo-liberal ekonomi politikalarıyla birlikte
ikili ilişkilerin ticari boyutu adeta sıfırdan başlamıştır. İki ülke arasındaki ticaret asıl olarak
2000’li yılların başında gözle görülür seviyeye gelmiştir. Ancak bugün gelinen noktada
Güney Afrika Türkiye’nin en çok ihracat ve ithalat yaptığı ülkeler listesinde ilk yirminin
içerisinde dahi yer almamaktadır. Bu sebepten, ikili ticaret hacminin daha fazla geliştirilmesi
amacıyla Güney Afrika, T.C. Ekonomi Bakanlığı tarafından 2014 – 2015 döneminde öncelikli
ülkelerinden birisi olarak belirlenmiştir. Bu dâhilde, altın, elmas ve değerli madenler,
madencilik, yenilenebilir enerji, tekstil ve giyim, otomotiv ve takı, tarım ve çiftlik hayvanları
gibi birçok sektörde karşılıklı ticaretin arttırılması hedeflenmektedir.
Türkiye ve Güney Afrika arasındaki ikili ticaret hacmi 2004 yılında ilk kez 1 milyar doları
aşmış ve 2008 yılında da 2,7 milyar dolara ulaşmıştır. Ancak 2008 yılındaki küresel krizin de
İsmet KAYHAN: “Öcalan: Mandela Esin Kaynağımız”, www.firatajans.com (son erişim tarihi: 12.04.2015)
Yazarın Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Tamer TAŞKIN ile 02.03.2015 tarihinde yapmış
olduğu röportaj
30
“Türkiye – Güney Afrika Cumhuriyeti Ticari İlişkileri”, www.ekonomi.gov (son erişim tarihi: 12.04.2015)
28
29
11
etkisiyle ikili ticaret hacminde önemli ölçüde azalma görülmüştür. Bu azalma 2011 yılında
kendini toparlamaya başladıysa da devam eden süreç içeresinde dalgalı bir grafik çizmiştir.
Aşağıdaki tablodan da görüleceği gibi ikili ticaret dengesi istisnasız olarak Güney Afrika’nın
lehine olmuştur. Bunun sebebi hiç kuşkusuz Türkiye’nin Güney Afrika’dan ithal etmiş olduğu
yüksek miktarda taşkömürü ve altından kaynaklanmaktadır.
Tablo 1: Türkiye – Güney Afrika Dış Ticaret Değerleri (Milyon Dolar)
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
İhracat
İthalat
77,9
345,0
85,5
207,0
121,5
335,7
190,1
1.006,7
315,7
1.260,0
598,5
1.791,6
571,2
1.960,9
1.238,6
1.502,5
866,7
1.102,5
369,2
889,6
508,5
1.954,6
381,9
1.289,8
619,7
1.479,3
545,5
1.189,4
(Kaynak: T.C. Ekonomi Bakanlığı)
Hacim
422,9
292,4
457,2
1.196,8
1.575,7
2.390,1
2.532,1
2.741,1
1.969,2
1.850,5
2.463,1
1.671,8
2.099,1
1.734,9
Denge
-267,2
-121,5
-214,2
-816,6
-944,2
-1193,1
-1389,7
-263,9
-235,7
-181,1
-1.446,1
-907,9
-859,6
-643,9
Türkiye’nin Güney Afrika’ya ihraç etmiş olduğu ürünlerin başında petrol yağları ve bitümenli
minerallerden elde edilen yağlar ile binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere
imal edilmiş diğer motorlu taşıtları gelmekteyken Türkiye’nin Güney Afrika’dan ithal etmiş
olduğu ürünlerin başında ise taşkömürü ve altın gelmektedir. 31
Türkiye ve Güney Afrika arasında coğrafi olarak binlerce kilometre olmasına rağmen iki
ülkenin karşılıklı ticaret hacmine yukarıda değinilmiştir. Ancak Türkiye ve Güney Afrika
arasındaki karşılıklı yatırım imkânı çok fazla artamamaktadır. Bunun en önemli sebebi iki
ülkenin sanayi yapısının birbirine çok benzemesi ve Güney Afrika’nın korumacı ticari
politikalarından ötürü dışarıdan gelen ürünlere karşı uyguladığı yüksek gümrük vergileridir. 32
Buna rağmen, Güney Afrika’da yerleşik yatırım yapan Türk yatırımcı sayısı her yıl giderek
artmaktadır. Güney Afrika’ya doğrudan yapılan Türk yatırımların en önemlisi Zorlu
Grubu’nun Pretoria’ yakınlarında 8000 metrekare üzerinde kurmuş fabrikada Korteks
markasıyla perde üretmesidir. Bunun yanı sıra, Uludağ Tekstil, Sesli Battaniye, Özkar İnşaat
ve Sanayi Ticaret Yönetim Danışmanlığı ve Müşavirlik Hizmetleri, Cankurtaran Holding’in
Conti markasıyla ürettiği elektrikli süpürgeler, Ahlesa Firmasının battaniye faaliyetleri ve
“Türkiye – Güney Afrika Cumhuriyeti Ticari İlişkileri”, www.ekonomi.gov (son erişim tarihi: 12.04.2015)
Yazarın Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Tamer TAŞKIN ile 02.03.2015 tarihinde yapmış
olduğu röportaj
31
32
12
Arçelik’in Güney Afrika ile Sahra-altı Afrika’sında yayılmak amacıyla Defy Appliances’ı
satın alması da önemli Türk yatırımları arasındadır. 33 Mevcut veriler dâhilinde, totalde 130
T.C. vatandaşı Güney Afrika’da yatırım yapmaktadır. 34 Yaklaşık 500 milyon dolar
değerindeki bu yatırımlar ağırlıklı olarak madencilik ve tekstil sektörlerinde toplanmıştır. 35
Afrika kıtasındaki pazar payını her geçen gün arttıran Çin, Güney Afrika’daki pazar payını da
sürekli olarak arttırmaktadır. Çin faktörüne rağmen Güney Afrika’da Türk yatırımcılar için
önemli fırsatlar bulunmaktadır. Örneğin, daha önce “Türkiye – Güney Afrika Ticaret ve
Yatırım Forumu” kapsamında Ankara’ya gelen Güney Afrika Sanayi ve Ticaret Bakan
Yardımcısı Elizabeth THABETE’nin “Ülkemiz konum olarak önemli bir bölgede... Türk iş
adamları için yatırım yapılabilecek birçok alanımız var: otomotiv, bilişim, yapı, tarım
ürünleri, gıda güvenliği, kimyevi maddeler ve yakıt başta olmak üzere tekstil ve mineral gibi
sektörlerde de fırsatlar Türk yatırımcıları beklemektedir” 36 şeklindeki ifadesi Türk
yatırımcılar için açık bir çek niteliğindedir. Bunun yanı sıra, Güney Afrika’nın Ankara
Büyükelçisi Vika Mazwi KHUMALO’nun “Ülkemizde en ucuz ürünler Türk ürünleri değil,
ancak aradığımız kalitede” 37 şeklindeki açıklaması da Güney Afrika’da Türk ürünlerine
duyulan güvenin bir göstergesidir.
Grafik 1: Türkiye’nin Güney Afrika ile Yapmış Olduğu İhracat ve İthalat
2500
2000
Türkiye'nin Güney
Afrika'ya Yapmış
Olduğu İhracat
1500
Türkiye'nin Güney
Afrika'dan Yapmış
Olduğu İthalat
1000
500
0
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14
Türkiye’nin Güney Afrika’daki yatırımları kadar Güney Afrika’nın da Türkiye’de yatırımları
bulunmaktadır. 2013 verilerine göre, totalde kayıtlı 26 Güney Afrika firması Türkiye’de
yatırım yapmaktadır. 38 Güney Afrika’dan Türkiye’ye gelen en büyük yatırım Güney Afrikalı
33
“Türkiye – Güney Afrika İlişkileri Gelişiyor”, www.byegm.gov (son erişim tarihi: 12.04.2015)
Yazarın 09.02.2015 tarihinde Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) üzerinden yöneltmiş olduğu soruya
16.02.2015 tarihinde Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen cevap.
35
“Türkiye – Güney Afrika Siyasi İlişkileri”, www.mfa.gov (son erişim tarihi: 12.04.2015)
36
“Güney Afrika – Türkiye Ticaret ve Yatırım Forumu”, www.tuskon.org (son erişim tarihi: 12.04.2015)
34
37
38
Mehmet ARDA’nın Güney Afrika’nın Ankara Büyükelçisi V. Mazwi KHUMALO ile yapmış olduğu röportaj
“Güney Afrika Ülke Bülteni 2013,” sayfa: 16
13
bir akü firmasının Türkiye’deki önemli bir akü firmasını satın almasıyla gerçekleşmiştir. 39
Güney Afrika’nın medya devlerinden Naspers’in Türkiye’nin önemli online alışveriş
sitelerinden olan Markafoni’nin yüzde 70’ini satın alması diğer önemli yatırımlardandır.
Türkiye’deki yatırım fırsatlarıyla ilgili olarak TOBB Başkanı M. Rıfat
HİSARCIKLIOĞLU’nun “Güney Afrika firmaları Türkiye’yi lojistik üssü yapabilir.
Türkiye’nin çevresinde 3 saatlik uçuş mesafesinde 9 trilyonluk bir pazar var. Gelin siz de
Türkiye’nin geleceğinde yer alın” 40 şeklindeki ifadesi de Güney Afrikalı yatırımcılar için açık
bir çek niteliğindedir. Ayrıca, Türk Hava Yolları’nın 2007 yılından beri Johannesburg ve
Cape Town’a doğrudan uçuşları karşılıklı potansiyel yatırım alanlarının yerinde görülmesi
için önemli bir fırsattır.
Son olarak, iki ülkenin iş insanlarını bir araya getirme amacıyla 1997 yılında “Türkiye –
Güney Afrika İş Konseyi” kurulmuştur. Konseyin Türkiye taraf başkanlığını Güney
Afrika’nın İzmir Fahri Konsolosu Tamer TAŞKIN yaparken Güney Afrika taraf başkanlığını
ise Johannesburg Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Fay MUKADDAM yapmaktadır.
Sonuç ve Politika Önerileri
Bu çalışmada mevcut veriler ve önceden hazırlanmış sorular (structured) dâhilinde bazı
uzman isimlerle yapılan görüşmeler ekseriyetinde Türkiye – Güney Afrika İlişkileri çok
boyutlu incelenmiştir. Ancak çalışmanın daha iyi anlaşılabilmesi için Türkiye’nin Sahra-altı
Afrika bölgesi ile olan ilişkilerinin zeminini hazırlayan gelişmelere değinilmiştir. Bunun yanı
sıra, Türkiye’nin selefi olan Osmanlı’nın Güney Afrika ile olan ilişkisine ve bu ilişkinin
mimarı Ebubekir Efendiye de değinilmiştir.
Sahra-altı Afrika bölgesinin en müreffeh ülkesi olan ve gerek sahip olduğu doğal zenginlikler
gerekse günden güne stabilleşen iç politik yaşamı ile Güney Afrika 2050 yılında diğer BRICS
ülkeleri ile birlikte küresel ekonominin dinamosunu oluşturacaktır. Çalışmanın ana
ekseriyetinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye – Güney Afrika ilişkileri siyasi, diplomatik,
ticari ve diğer alanlarda günden güne gelişme göstermektedir fakat çok boyutlu ilişkilerin
daha fazla geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle, Güney Afrikalıların Türkleri Osmanlı’dan
beri tanımaları ve Türk insanına karşı herhangi bir yabancılık duygusu ya da ön yargı
içerisinde olmamaları önemli bir fırsattır.
Son dönemde Sahra-altı Afrika ülkeleri ile olan ilişkilerini arttırma adına önemli girişimlerde
bulunan Türkiye’nin Güney Afrika özelinde bu ülkelerle olan ilişkilerini ilerletmesi için yeni
politikalar üretmesi gerekmektedir. Örneğin, Türkiye’nin yurtdışındaki önemli ticari
unsurlarından olan inşaat ve turizm sektörlerinin Güney Afrika’da daha fazla görev alması ile
hem Türkiye ve Güney Afrika arasındaki ticari ilişkiler gelişecektir hem de iki ülke insanı
birbirini daha fazla tanıma imkânı bulabilecektir. Ayrıca, iki ülke arasındaki vizeleri karşılıklı
olarak kalkması iki ülke halkının ve müteşebbisinin birbirlerini tanımaları açısından
ehemmiyet arz etmektedir.
Yazarın Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Tamer TAŞKIN ile 02.03.2015 tarihinde yapmış
olduğu röportaj
40
“Güney Afrika Cumhuriyeti”, sayfa: 34
39
14
Çalışmanın ilgili kısmında incelendiği üzere iki ülke arasındaki ticaret hacmi yıllardır
Türkiye’nin aleyhine işlemektedir. Bu sebepten inşaat ve turizm sektörlerinin Güney
Afrika’da daha fazla görev almasıyla birlikte Türkiye, Güney Afrika ile olan ticaret açığını da
kapatabilecektir.
İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Türkiye ile Güney Afrika arasında
bir Serbest Ticaret Anlaşması’nın (STA) imzalanması da önemli bir gelişme olacaktır; ancak
yukarıda da belirtildiği üzere Güney Afrika’nın korumacı politikalarından ötürü kısa ve orta
vadede muhtemel bir STA’dan bahsetmek zor gözükmektedir. Bu konuyla ilintili olarak,
Güney Afrika’nın 2000 yılında Avrupa Birliği (AB) bir STA imzalamış olduğu ve
Türkiye’nin 1996 yılı itibariyle AB ile Gümrük Birliği içerisinde olduğu gerçekleri göz
önünde bulundurulduğunda Türkiye ve Güney Afrika arasında da bir STA imzalanması
pratikten yoksun gözükmemektedir. Zira yakın zamanda Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
ve Avrupa Birliği arasında başlatılan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nda
Türkiye’nin dışarıda kalma ihtimali göz önüne alındığında Türkiye’nin önündeki en gerçekçi
çözüm ABD ve AB dışındaki üçüncü ülkelerle birer STA imzalanmasıdır. Haliyle, Türkiye
için bu muhtemel üçüncü ülkeler listesinde Güney Afrika Cumhuriyeti de bulunmaktadır.
Bunun yanı sıra, bilindiği üzere Güney Afrika Cumhuriyeti dokuz eyaletten oluşmaktadır ve
aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere her bölgede farklı yatırım imkânı bulunmaktadır.
Güney Afrika’ya yatırım yapmaya niyet eden Türk yatırımcıların eyaletlerin önceliklerini göz
önünde bulundurmaları yararlı olacaktır.
Tablo 2: Güney Afrika’nın Dokuz Bölgesinin Sunduğu Yatırım Olanakları
Eyalet Adı
Gauteng
Yatırıma Öncelik Verilen Alan
Madencilik, bilişim teknolojileri, yüksek teknoloji sanayileri,
Ar&Ge, oto montaj ve parçaları, gıda işleme, içecek, kimyasallar ve
farmasötik ürünler, makineler, turizm
Mpumalanga
Madencilik (kömür), tarımsal ormancılık, ahşap ve mobilya, gıda
işleme, bahçecilik, petrokimya, turizm, şeker
Free State
Madencilik (altın), petrokimya, tarım ekipmanları, gıda işleme
Eastern Cape
Tarım ve ormancılık, su ürünleri, çay üretimi, oto montaj ve
parçaları, farmasötik ürünler
Kwazulu-Natal
Aluminyum üretimi, oto montaj ve parçaları, petrokimya,
mühendislik ve metal işleri, ahşap ve ahşap ürünleri, konfeksiyon ve
ayakkabı üretimi, gıda işleme, tekstil ve kağıt ürünleri, şeker, turizm
Northern Cape
Gıda işleme, turizm
Western Cape
Balıkçılık, gıda işleme, biyoteknoloji, petrokimya ürünleri, bilişim
teknolojileri, tekstil, basım ve yayıncılık, turizm, perakende ticaret,
otel ve restoranlar, meyve ve şarap, gemi onarım, tekne yapımı
North-West
Madencilik, deri tabaklama, et ürünleri, turizm
Limpopo
Turizm, granit madenciliği, otelcilik, meyve ve sebze işleme
(Kaynak: DEİK, Güney Afrika Bülteni 2013)
15
Son olarak, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi adına iki politika daha sunulabilir. İlki,
Türkiye’nin son dönemde dış politika yapımında aktif olarak kullandığı ve önemli bir
yumuşak güç unsuru olan TİKA’nın Güney Afrika ve Güney Afrikalılar ile daha fazla irtibat
kurması Türkiye adına pozitif imaj yaratacaktır. İkinci olarak, hâlihazırda mevcut olan
Türkiye – Güney Afrika Parlamentolar arası Dostluk Grubu’nun faaliyetlerini arttırması
gerekliliğidir. Zira iki ülke liderlerinin seyrek görüştüğü gerçeği göz önünde
bulundurulduğunda en azından iki ülke parlamentosu arasındaki ilişkinin diri tutulmasıyla
uluslararası camiada daha fazla ortaklık kurulabilecektir.
Bibliyografya
Bu çalışmanın hazırlanmasında desteklerini esirgemeyen Gediz Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Yard. Doç. Dr. Zeynep ŞAHİN MENCÜTEK hocama ve
tanımaktan onur duyduğum Sayın Emekli Büyükelçi Numan HAZAR’a da teşekkür ederim.
Ancak çalışmadaki her hata ve eksik şahsıma aittir.
1. Ali Kemal AYDIN: “Turkey and South Africa: Towards the Second Decade”,
www.sam.gov.tr/wp-content/uploads/2012/01/Ali-Kemal-Aydin1.pdf (son erişim
tarihi: 14.04.2015)
2. “Güney Afrika Cumhuriyeti”, Ekonomik Forum, Ekim 2011
3. “Güney Afrika Ülke Bülteni 2013,” DEİK, 2013
4. “Güney Afrika’da Osmanlı Torunları”, www.turkislamtarihi.nl/makaleler/afrika.php
(son erişim tarihi: 14.04.2015)
5. “Güney
Afrika
–
Türkiye
Ticaret
ve
Yatırım
Forumu”,
www.tuskon.org/?p=content&gl=faaliyetler&cl=faaliyet&i=420 (son erişim tarihi:
14.04.2015)
6. Hasan
KANBOLAT:
“Being
a
Turk
in
South
Africa”,
http://www.todayszaman.com/columnist/hasan-kanbolat/being-a-turk-in-southafrica_201638.html (son erişim tarihi: 14.04.2015)
7. İsmet
KAYHAN:
“Öcalan:
Mandela
Esin
Kaynağımız”,
http://so.firatajans.com/guncel/ocalan-mandela-esin-kaynagimiz (son erişim tarihi:
14.04.2015)
8. Mehmet ARDA’nın Güney Afrika’nın Ankara Büyükelçisi Vika Mazwi Khumalo ile
yapmış olduğu röportaj: www.turkishreview.org/interviews/two-views-on-africa-withhe-vika-mazwi-khumalo-and-mehmet-arda (son erişim tarihi: 14.04.2015)
9. Mustafa EFE: “Azmin, inancın, fedakârlık ve bağlılığın âlim ismi: Ebubekir Efendi”,
Artı 90, Temmuz 2014, Sayı: 9
10. Numan HAZAR: “Türkiye Afrika’da: Eylem Planının Uygulanması ve Değerlendirme
On Beş Yıl Sonra”, Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi, 2010, sayfa: 6
11. “Nelson
Mandela
ve
Atatürk
Barış
Ödülü,
http://www.turkishnews.com/tr/content/tag/mandela/ (son erişim tarihi: 14.04.2015)
12. Soner KARAGÜL ve İbrahim ASLAN: “Türkiye’nin Afrika Açılım Politikası:
Tarihsel Arka Plan, Stratejik Ortaklık ve Geleceği”, Uluslararası Hukuk ve Politika,
Cilt: 9, Sayı: 35, 2013
16
13. “Türkiye – Güney Afrika İlişkileri Gelişiyor”, www.byegm.gov.tr/turkce/haber/trkyegney-afrka-lkler-gelyor/6533 (son erişim tarihi: 14.04.2015)
14. “Türkiye – Güney Afrika Siyasi İlişkileri”, www.mfa.gov.tr/turkiye-guney-afrikasiyasi-iliskileri.tr.mfa (son erişim tarihi: 14.04.2015)
15. “Türkiye – Güney Afrika Cumhuriyeti Ticari İlişkileri”, www.ekonomi.gov.tr (son
erişim tarihi: 14.04.2015)
16. Yazarın Büyükelçi Ahmet Ünal ÇEVİKÖZ ile 26.07.2014 tarihinde yapmış ile olduğu
röportaj için bakınız: www.akademikperspektif.com/tag/ahmet-unal-cevikoz-roportaj/
(son erişim tarihi: 14.04.2015)
17. Yazarın Güney Afrika Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Tamer TAŞKIN ile
02.03.2015 tarihinde yapmış olduğu röportaj için bakınız: “Afrika”, Akademik
Perspektif Dergisi, Nisan 2015, Yıl: 2, Sayı: 6, sayfa: 19 – 22
18. Yıldıray OĞUR: “Mandela Milli Barış Ödülümüzü Neden Reddetti?”
www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/577157.aspx (son erişim tarihi: 14.04.2015)
17
AFRİKA ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ
Tarihçe
Afrika Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Afrika ile ilgili konularda kamuoyunun ve dış politika
çevrelerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek amacıyla 04.04.2011 tarihinde Kırklareli Üniversitesi Rektörlüğü’ne
bağlı bir birim olarak kurulmuştur.
Merkezin Amacı
Afrika kıtasındaki siyasi, ekonomik ve kültürel gelişmeleri takip ederek, Türkiye’nin bu kıta ülkeleriyle ikili ve
çok taraflı ilişkilerine ve bu ilişkilerin tarihi, kültürel, siyasi, ekonomik, sosyolojik ve jeopolitik yapısına yönelik
bilimsel araştırmalar yoluyla özellikle araştırma ve uygulama projeleri planlamak ve yürütmek, bu kıtada
faaliyet gösteren kamu ve özel kuruluşlara danışmanlık desteği ve gerekli uzmanların yetiştirilmesini
sağlamaktır.
Merkezin Çalışmaları
Afrika – Türkiye ilişkilerinin, tarihten gelen bağlarla birlikte gelişmesine katkıda bulunmayı sürekli kılabilmek
için önümüzdeki yıllarda gerçekleştirmeyi hedef aldığı faaliyetler arasında öncelikli olarak Afrika konusunda bir
uzmanlık kütüphanesi oluşturmak, alanla ilgili bir akademik bir dergi çıkarmak, ulusal ve uluslararası
sempozyumlara ev sahipliği yapmak, Afrika haber bültenleri yayınlamak, ulusal ve uluslararası Afrika
Merkezleriyle karşılıklı işbirlikleri geliştirmek, Afrika Büyükelçilikleriyle birlikte ortak kültürel etkinliklerde
bulunmak, Afrika günleri düzenleyerek Afrika etkinlikleri oluşturmak ve Türkiye’de Afrika üzerine çalışan
uzmanlar yetiştirmektir. Bulunduğu coğrafi konum Kırklareli’nden hareketle Trakya Bölgesi’nde ve Türkiye’de
uluslararası konularda siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal ve hukuki nitelikli bilimsel araştırma ve çalışmalar
yapmayı, yurt içi be yurt dışındaki ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte ortak çalışmalar kapsamında bilgi
birikiminin oluşturulması ve paylaşılmasını sağlamayı gaye edinen bir çalışma programı yürütmektir.
E-Posta: [email protected]
Web: http://acm.kirklareli.edu.tr
@klu_afrika
18

Benzer belgeler