Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.
Transkript
Ekli dosyayı indirmek için tıklayınız.
Rusya’n›n Orta Asya Güvenlik Politikas›: ‹ç Güvenlik Krizlerinde Müdahale Dr. Anar SOMUNCUOĞLU* Orta Asya cumhuriyetlerinin bağımsızlığa kavuşmalarından beri Rusya açısından Orta Asya’nın önemini belirleyen başlıca etken güvenliktir. Rusya için Orta Asya’nın güvenliği, Rusya güvenliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Geleneksel olarak Rus güvenlik politikası, tehditleri kendi toprakları dışında karşılama ilkesine göre ayarlanmıştır. Sovyet döneminde Sovyetler Birliği’nin dış güvenlik kuşağı Doğu Avrupa ülkelerini, hatta Suriye, Vietnam ve Küba gibi çok uzak ülkeleri kapsıyordu. Bugün ise bu kuşak eski Sovyet alanıyla sınırlı kalmıştır. Afganistan, İran, Pakistan gibi ülkeler ile Rusya arasında bulunan Orta Asya, Rusya’yı bu bölgelerdeki istikrarsızlıktan ayırmaktadır. Bu geniş güvenliksiz kuşağın içerisinde özellikle Afganistan’ın Orta Asya’nın içlerine doğru istikrarsızlığı yayması, 1990’ların sonundan itibaren bölgedeki başlıca güvenlik tehditlerinden birisini oluşturmaktadır. Afganistan’dan yayılan tehdit, birbirinin içerisine geçmiş paramiliter faaliyetler, köktendincilik ve uyuşturucu trafiğinden oluşmaktadır. Orta Asya cumhuriyetlerinin iç istikrarsızlık kaynağı haline gelen “zayıf devlet” yapıları, Afganistan’dan yayılan tehditlere karşı koyma kapasitelerini de etkilemektedir. 1990’larda bölge için yapılan en olumsuz senaryolarda görülen bu tehditler, bugün reel hale gelmiştir. Korkulanın gerçekleşmesi ve son dönemde Rusya gücünün artması, bölgede güvenliğin sağlanması konusunda Rusya’yı aktifleştirmektedir. 1990’larda güvenlik sağlayıcısı olarak Rusya 1992 yılının sonunda yayınlanan Rusya Federasyonu Dış Politika Konsepti’nde Rusya’nın eski Sovyet alanına yönelik amaçları şu şekilde tanımlanmıştır: “Yeni bağımsız ülkelerle siyasi, ekonomik ve askeri işbirliğinin Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) çerçevesinde ve ikili ilişkiler bazında derinleştirilmesi, BDT altyapısının güçlendirilmesi, bütün yeni bağımsız devletlerde Rus vatandaşların haklarının korunması, BDT sınırlarının ortak korunması, BDT barış gücünün oluşturulması”.1 Bu metinde de görüldüğü üzere, 1990’ların başında eski Sovyet ülkeleriyle Rusya güvenlik ilişkileri BDT çerçevesinde yürütülmüştür. Nitekim Rusya’nın Orta Asya’daki askeri varlığı da BDT kapsamında düzenlenmişti. 1992’de Tacikistan’da patlak veren Tacik İç Savaşı sırasında Rusya’nın Tacikistan’a askeri müdahalesi, BDT nezdinde barış birliklerinin oluşturulması aracılığıyla meşrulaştırılmıştı. Ne var ki, iç savaş sırasında önemli rol oynayan ve Sovyet döneminden itibaren Tacikistan’da konuşlanmış olan Rusya’nın 201. Tümeni, ikili anlaşmalar zemininde Tacikistan’da kalmaya devam etmiştir. Dolayısıyla zaman içerisinde güvenlik alanında ikili ilişkiler önem kazanmıştır. Eski Sovyet alanında Rusya’nın nüfuzunun korunması açısından zamanla BDT çerçevesinin * 1 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Rusya Orta Asya Araştırmaları Merkezi Başkanı, [email protected] Sergei Gretsky, Russia’s Policy Toward Central Asia, Carnegie Moskova Merkezi: Moskova, 1997 Şubat ’11 • Sayı: 26 21. YÜZYIL [29] Dr. Anar Somuncuo¤lu zayıfladığı, bunun yerine daha dar bütünleşme projelerinin revaçta olduğu gözlenmiştir. Bunlar içerisinde Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (Kolektif Güvenlik) öne çıkmıştır. BDT çerçevesinde bir Kolektif Güvenlik Anlaşması olarak başlayan Kolektif Güvenlik girişiminin ana faaliyet alanı Orta Asya’dır.2 Türkmenistan dışındaki bütün Orta Asya ülkelerinin Kolektif Güvenlik’in içerisinde bulunması, Rusya’nın güvenlik sağlayıcı rolünün eski Sovyet alanında halen rağbet gördüğünü göstermektedir. Bunun temel sebebi Afganistan’dan kaynaklanan reel tehdidin varlığıdır. Bu tehdide rağmen Rusya’nın Kolektif Güvenlik Anlaşması’nı kendi nüfuzunun bir aracı olarak kullanma eğiliminden dolayı 1999’a gelindiğinde Azerbaycan ve Gürcistan’ın ardından Özbekistan da anlaşmadan çekilmiştir. 1990’ların sonunda Rusya’nın güvenlik sağlayıcı olma iddiasının altını dolduramadığı açıkça görülmüş, bölgeye yönelik tehditlerin bertaraf edilmesi noktasında Rusya işlevsiz kalmıştır. 1998’de Afganistan’da Taliban güçlerinin ülkenin neredeyse tamamını ele geçirmiş olması Orta Asya açısından tehdidin ciddiyetini arttırmıştır. Taliban’ın yayılma sürecinde Afganistan’ın istikrarsız kısmını Orta Asya cumhuriyetlerinden ayıran “tampon bölge” neredeyse ortadan kalkmıştır. Tacik, Özbek, Türkmenlerin ağırlıkta olduğu Kuzey İttifakı’nın kontrolündeki bu bölge, 1998’de Mezar-ı Şerif’in düşmesiyle Taliban kontrolüne geçmiş ve Orta Asya cumhuriyetleri Taliban Afganistan’ıyla sınır haline gelmiştir. Çok geçmeden bu yeni gelişmenin etkileri kendisini göstermiştir. 1999-2000 yıllarının yaz aylarında Afganistan’dan sızan militanlar Kırgızistan ve Özbekistan’da terörist saldırılarda bulunmuştur. Özbekistan hükümetini devirme amacını taşıyan Özbekistan İslami Hareketi’nin bu saldırıları, bölge devletlerinin güvenlik zaaflarını gözler önüne sermiştir. Hareketin Taliban kontrolündeki Afganistan’da üslenmiş olması tehdidin bertaraf edilmesi noktasında engel oluşturuyordu. Söz konusu militanların aynı zamanda 2 [30] Ermenistan ve Belarus’un da örgüt içerisinde olmasına rağmen, güvenlik meseleleri bu ülkelerle daha çok ikili ilişkiler bazında yürümektedir. 21. YÜZYIL Şubat ’11 • Sayı: 26 Rusya’n›n Orta Asya Güvenlik Politikas›: ‹ç Güvenlik Krizlerinde Müdahale uyuşturucu trafiğiyle yakından bağlantılı olduğu, hatta saldırıların esas amacının trafiği sağlamlaştırmak olduğu yapılan değerlendirmeler arasındadır. Bu süreçte Afganistan’ın içine müdahale etme isteğine ve gücüne sahip olmayan Rusya, Afganistan’da üslenen militanlara karşı önleyici füze saldırılarında bulunabileceği konusunda Taliban’ı tehdit etmiştir. Orta Asya cumhuriyetlerinin kendilerini savunma kapasitelerinin artırılması amacıyla Rusya, askeri yardımda bulunmaya başlamıştır. Bu çerçevede 1999’da Kırgızistan’a 1,4 milyon dolar tutarında askeri yardım yapılmıştır.3 Jeopolitik depremler Orta Asya cumhuriyetlerinin iç istikrars›zl›k kayna¤› haline gelen “zay›f devlet” yap›s›, Afganistan’dan yay›lan tehditlere karfl› koyma kapasitelerini etkilemektedir. 2001’de Afganistan’dan Orta Asya cumhuriyetlerine yayılan tehdidin ciddiyetinin anlaşılması, bölgede Rusya ve Çin’in aktifleşmesi için meydan hazırlamıştı. Çin ve onunla sınır olan eski Sovyet ülkeleri arasında sınır bölgelerinde güven artırıcı tedbirleri alma süreci olarak başlayan Şangay Beşlisi, Haziran 2001’de Şangay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) dönüşmüştür. Böylece Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dan oluşan Şangay Beşlisi’nin örgütlenmesi ve bu ülkelere Özbekistan’ın da katılması, bölgedeki jeopolitik rekabet açısından önemli bir aşama oluşturmuştu.4 ŞİÖ’nün kurulması, Batı’da Orta Asya’nın Rusya ve Çin arasında paylaşılması şeklinde algılanmıştır. Bugünkü Çin’in içerisinde Orta Asya’nın önemli bir parçasının (Doğu Türkistan) bulunduğu ve tarihte Rusya ve Çin mücadelesi sonrasında Orta Asya’nın paylaşıldığı unutulmamalıdır. Şangay İşbirliği Örgütü’nün kurulması ise Rusya ve Çin’in Orta Asya’da başka yabancı güç istemediklerini simgeliyordu. Ne var ki 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından gerçekleşen ABD’nin Afganistan operasyonu, bölgedeki güç dengesini alt üst etmiştir. Bu süreçte Rusya, Kırgızistan ve Özbekistan’da ABD ve Almanya askeri üslerinin ve Tacikistan’da NATO askeri varlığının tesis edilmesini kabul etmek durumunda kalmıştır. Böylece ilk defa Rusya’nın hayati çıkar olarak algıladığı eski Sovyet alanında yabancı askeri varlık meydana gelmiştir. Bu aynı zamanda Rusya’nın çözemediği Afganistan sorununu ABD’nin çözmeye talip olduğunu da göstermiştir. Afganistan’da Taliban yönetimini düşüren ve Özbekistan İslami Hareketi’nin Afganistan’ın kuzeyindeki varlığını ortadan kaldıran ABD, Orta Asya’nın yeni güvenlik sağlayıcısı olarak sahneye çıkmıştır. ABD’nin Afganistan operasyonu dolayısıyla başlayan Orta Asya’nın “kurtarıcısı” rolü uzun sürememiştir. 2004’e gelindiğinde ABD, Orta Asya yönetimlerince bir güvenlik tehdidi olarak algılanmaya başlanmıştır. ABD’nin bölgedeki varlığını bölge ülkelerinin iç politikalarını etkileme amacıyla kullanmaya çalışması, buna paralel olarak Gürcistan ve Ukrayna’da gerçekleşen “renkli devrimlerin” ABD tarafından tasarlandığı algısı bölge yönetimlerini alarma geçirmiştir. 2005’de Orta Asya, Kırgızistan’daki “Lale Devrimi” ve Andican (Özbekistan) olaylarıyla sarsıldı. İktidara gelen Kırgız muhalefetinin ABD tarafından desteklenmesi ve Andican olaylarının bastırılması ardından Özbekistan yönetimine ABD’nin sert tepki göstermesi sonucunda iki olayın arkasında da ABD’nin bulunduğu düşüncesi bölge yönetimlerinde kuvvetlenmiştir. Bu algı Rusya tarafından da desteklenmeye çalışılmıştır. Süreç içerisinde Özbekistan yönetimi ABD’den uzaklaşarak Rusya ve Çin’e yaslanmış, ŞİÖ’nün Temmuz 2005 3 4 Oleg Gorupay, “Soglaşeniye o Voyennoy Baze Gotovo”, Krasnaya Zvezda (RF Savunma Bakanlığı’nın yayın organı), 24 Aralık 2009, http://www.redstar.ru, erişim tarihi 15 Ocak 2011. Ren Dongfeng, “The Central Asia Policies of China, Russia and the USA, and the Shanghai Cooperation Organization Proccess: The View from China”, http://editors.sipri.se/pubs/CentralAsiaSCO.pdf, 2003, erişim tarihi 6 Nisan 2006, s.3 Şubat ’11 • Sayı: 26 21. YÜZYIL [31] Dr. Anar Somuncuo¤lu Astana deklarasyonuyla Rusya ve Çin, ABD askerlerinin Özbekistan ve Kırgızistan’dan çekilme vaktinin geldiğini ima etmişlerdir. Özbekistan’ın ABD’den tehdit algılaması sonucunda Özbekistan’daki ABD üssü kapatılmıştır. Andican olaylarının patlak vermesinden sadece birkaç ay sonra Özbekistan Rusya ile müttefiklik anlaşmasını imzalamış, 2006’da ise Kolektif Güvenlik’e geri dönmüştür. Yönetimin değiştiği Kırgızistan’da ise ABD üssü korunmuş, kapatılma ihtimali azalsa da artık peryodik olarak ortaya çıkarılan bir pazarlık konusu haline gelmiştir. Böylece Orta Asya’daki temel güvenlik sağlayıcısı olarak ABD’nin serüveni kısa sürede sona ermiş, 2005 itibariyle Rusya’nın Orta Asya’daki konumu kısmen de olsa restore edilmiştir. Yeni tehditler Bugüne kadar Rusya, Kolektif Güvenlik çerçevesinde sadece dış tehditlere karşı Orta Asya ülkelerini “koruma” yetkisini üstlenmişti. Bu yetki daha hiç kullanılmamasına rağmen, Rusya’nın Orta Asya güvenlik sağlayıcısı rolüne talip olduğunu gösteriyordu. Rusya’nın bugüne kadarki bağımsız Orta Asya cumhuriyetlerindeki tek askeri müdahalesi BDT çerçevesinde Tacik İç Savaşı sırasında gerçekleşmişti. Ancak söz konusu savaşın yüksek şiddeti ve uzunluğundan dolayı bu müdahale şimdiye kadar bir istisna olarak görülmüştür. Ne var ki son zamanlarda bölgede iç tehditlerin baskın hale gelmesi, bölgedeki güvenlik durumu açısından yeni bir durumu ortaya çıkarmıştır. Özellikle Tacikistan ve Kırgızistan’da zayıf devlet olgusunun aşılamaması ve köktendinci hareketlerin yaygınlaşması, bütün Orta Asya’yı tehdit edebilecek düzeyde tehditlerin gündemde olduğunu göstermektedir. Bu durum, Rusya’nın müdahale etmek durumunda kalabileceği güvenlik krizleri yelpazesini de genişletmiştir. Bugün Rusya’nın biraz çekingen davransa da, hipotetik olarak iç güvenlik krizlerine de müdahale etmeye hazırlandığı söylenebilir. Tabii muhtemel müdahale öncesinde uluslararası ortam ve krizlerin derinliği gibi faktörler belirleyici olacaktır. [32] 21. YÜZYIL Şubat ’11 • Sayı: 26 Bu yıl Kırgızistan’ın güneyinde sivil çatışmaların patlak vermesi Orta Asya güvenlik tehditlerinin Afganistan ile sınırlı olmadığını açıkça gözler önüne serdi. Çatışmalar sırasında, Kırgızistan Geçici Hükümeti, Rusya’dan askeri müdahalede bulunmasını istemiş ancak talebi karşılıksız kalmıştı. O günlerde Batı basınında 2010’daki iktidarın devrilmesi sürecinde Rusya’nın etkili olduğu izlenimi hakimdi. Dolayısıyla Rusya’nın müdahalesi, Rusya konusundaki ithamları bir noktada doğrulayacak, 2008 Rusya-Gürcistan savaşı sonucunda zedelenen RusyaBatı ilişkileri tekrar zarar görebilecekti. Rusya, müdahale konusunda isteksiz görünse de Kolektif Güvenlik’in 10 Aralık 2010 tarihindeki zirvesinde, üye ülkelerin iç güvenlik krizleri sırasında birbirlerinin topraklarına barış birliklerini göndermesinin yolu açılmıştır. Anlaşmalar yürürlüğe girerse, üye ülkeler sadece dış tehdide karşı değil, güvenlik, istikrar ve toprak bütünlüğüne karşı herhangi bir tehdit ortaya çıktığında ortaklaşa güvenlik önlemlerini alabilecektir.5 Pratikte bu, Orta Asya ülkelerinde çıkabilecek iç karışıklık sırasında, Rusya’nın askeri müdahalede bulunabilmesi demektir. Dış güce böylesine bir yetkinin verilmesi, ileride yetkinin kötüye kullanımına da yol açabilir. Kolektif Güvenlik görüşmeleri çerçevesinde yeni kararların alınmasında Kırgızistan güneyindeki olayların etkili olduğu belirtilmiştir.6 Ne var ki yeni anlaşmalarda, müdahale sebebi olabilecek durumlar geniş bir şekilde tanımlanmıştır. Hatırlanırsa, Nisan 2010’da Kırgızistan’da iktidarın devrilmesi sırasında çatışmalar meydana gelmiş, eski devlet başkanının ülkenin güneyine sığınması üzerine ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik bir tehdit ortaya çıkmıştı. Kolektif Güvenlik’in yeni mevzuatı, Rusya’nın müdahalesini bu tarz durumlar için de mümkün ve meşru kılabilir. 5 6 ODKB (Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü), “Ob İtogah Provedeniya Oçerednoy Sessiyi Soveta Kollektivnoy Bezopasnosti Gosudarstv-Çlenov ODKB”, ODKB web-sitesi, http://odkb.gov.ru, erişim tarihi 30.12.2010. a.g.e. Dr. Anar Somuncuo¤lu Rusya’nın bu niyeti bölgenin kilit ülkesi Özbekistan’ın tepkisine sebep olmaktadır. Kolektif Güvenlik zirvesine katılan Özbekistan Devlet Başkanı İslam Karimov, örgütün temel amacının dış tehditlere karşı ortaklaşa güvenlik sağlamak olduğunu hatırlattı. Karimov’a göre, iç çatışmalar durumunda herhangi bir dış gücün müdahalesi daha fazla istikrarsızlık getirecektir.7 Bu tarz durumlarda Rusya’ya müdahale yetkisinin verilmesinin önlenemez durumlara yol açacağını düşünen Özbekistan yönetimi, yeni belgeleri imzalamaktan imtina etmiştir. Özbekistan Devlet Başkanı’nın Kolektif Güvenlik zirvesindeki konuşmasında, “iç karışıklık” olaylarını kimi zaman dış güçlerin çıkardığına dikkat çekmesi de düşündürücüdür. Fergana Vadisi’nin Kırgızistan kısmında Rus askeri üssünün kurulma ihtimalinin tartışıldığı dönemde de Özbekistan buna benzer tepki göstermişti.8 2009’da Rusya ve Kırgızistan arasında imzalanan niyet deklarasyonuna göre Kırgızistan’ın güneyinde, yani Özbekistan ile sınırın bulunduğu Fergana Vadisi’nin Kırgızistan kısmında Rus askeri varlığı oluşturulacaktı.9 Özbekistan’ın endişesi, Rusya’nın bu tarz konuları kendi çıkarları için kullanarak Özbekistan’ın bölgedeki çıkarlarını zedeleme ihtimalidir. Mesela bölge ülkeleri arasındaki nehir suyunun Özbekistan hükümetini paylaşımı ve sınır problemleri gibi ihtilaflı konularda Rusdevirme amac›n› tafl›yan ya’nın Kırgızistan’a arka çıkması muhtemel hale gelirdi. Bu Özbekistan ‹slami olmasa bile Özbekistan açısından bölgede Rus askeri varlığıHareketi’nin 1999-2000 nın artması, bölgede güç dengesinin değişimine ve Rusya’nın Özbekistan üzerindeki etkisinin artmasına yol açar. sald›r›lar›, bölge devletlerinin güvenlik zaaflar›n› gözler önüne sermifltir. Terörist saldırı tehdidi 2010 yılının sonuna gelindiğinde, Tacikistan ve Kırgızistan’da terörist saldırıların gerçekleşmesi, bölgede istikrarsızlık potansiyelinin tükenmediğine işaret etmektedir. İki ülkede de güvenlik sorunlarının temeli zayıf devlet olgusudur. İki ülkede de güç ilişkileri formel siyaset alanında işlemiyor. İkisinde de etnik kimlik, boy ve/veya bölge kimliği, çıkar grupları, yasadışı suç örgütleri ve İslamcı örgütler arasında karmaşık siyasi ilişkiler söz konusudur. Bu durum devlet otoritesini zayıflatıyor ve kriz durumlarında güvenlik sağlama gibi temel görevini dahi yerine getiremez hale sokuyor. 2010’daki istikrarsızlaşmanın başlıca aşamaları, Kırgızistan’da iktidarın devrilmesi ve ülkenin güneyinde sivil çatışmaların patlak vermesi, akabinde terörist saldırıların gerçekleşmesidir. Aralık ayında Kırgızistan’da patlayıcı maddeler güvenlik güçleri tarafından ele geçirildi, ülkenin güneyinde ise terörist saldırı ihtimaline karşı tedbirler alındı. Gözlemciler her iki ülkede de radikal hareketlerin yayıldığını kaydetmektedir. Haberler Kırgızistan hükümetinin ülkenin güneyindeki güvenlik güçlerine hakim olmadığı yönündedir. Tacikistan’daki durum ise daha vahimdir. Bu sene bir grup suçlunun hapishaneden firar etmesi, akabinde Raşt Vadisi’nde başlatılan operasyon sırasında bir askeri konvoyun pusuya düşürülerek 26 askerin öldürülmesi Tacik İç Savaşı sürecini hatırlatmaktadır. Bugün Kırgızistan hükümeti ülkenin güneyine, Tacikistan hükümeti ise Raşt (eski Garm) vadisine tam anlamıyla hakim değildir. 2010 sonu itibariyle Fergana Vadisi’nin Tacikistan kısmın7 8 9 [34] İslam Karimov, “Neobhodimo İsklyuçit Vmeşatel’stvo ODKB”, 13.12.2010, Ozbekistan Milli Ahborot Agentligi, http://uza.uz, erişim tarihi 15.12.2010. Eurasinet.org, “Uzbekistan: Tashkent Throws Tepmer Tantrum over New Russian Base in Kyrgyzstan”, 3 Ağustos 2009, http://www.eurasinet.org, erişim tarihi 3 Ocak 2010. a.g.m. 21. YÜZYIL Şubat ’11 • Sayı: 26 Rusya’n›n Orta Asya Güvenlik Politikas›: ‹ç Güvenlik Krizlerinde Müdahale da çok sayıda militan bulunduğuna dair haberler sıklaşmıştır. İki ülke de ilkbahar aylarından itibaren ciddi bir terörist saldırı tehdidi altında kalacaktır. Daha şimdiden Kırgızistan İçişleri Bakanı, 5 Ocak’taki açıklamasında karanlık güçlerin ülkeye savaş açtığını belirtmiştir. İki ülkeden de radikal İslamcı söyleme sahip örgütlerin hızla tabanını arttırdığı yönünde haberler gelmektedir. Söz konusu örgütlerin aynı zamanda etnik boyuta da sahip olması, sorunları daha da karmaşıklaştırmaktadır. 1990’lı yıllarda Kırgızistan ve Özbekistan’da gerçekleştirdiği saldırılarda ismini duyuran Özbekistan İslami Hareketi’nin Afganistan operasyonunda aldığı yaraları sardığı ve çok sayıda örgüt militanının Orta Asya bölgesine giriş yaptığı tahmin edilmektedir. Örgütün esas amacı Özbekistan’daki yönetimi devirmek olup, buna giden yolda önce Tacikistan ve Kırgızistan’ı istikrarsızlaştırma hedeflerinin bulunduğu tahmin edilmektedir. Orta Asya’da Rus askeri varlığı Amerikan birliklerinin 2011 yazında Afganistan’dan çekilmeye başlayacak olması, Orta Asya güvenlik sorunlarına yeni bir boyut eklemektedir. Tacikistan yönetimi, ABD’nin çekilmesinden duyduğu endişeyi şimdiden dile getirmiştir.10 Son zamanlarda Afganistan kuzeyinin de istikrarsızlaşması, Orta Asya devletlerinin endişelerini artırmaktadır. Bu durumda Rusya’nın yaklaşımı bölgedeki askeri varlığını artırmaya yöneliktir. Afganistan operasyonu dolay›s›yla ABD’nin Orta Asya’n›n “kurtar›c›s›” rolü uzun sürememifl, 2004’e gelindi¤inde ABD Orta Asya yönetimleri aç›s›ndan bir güvenlik tehdidi olarak alg›lanmaya bafllanm›flt›r. Orta Asya’daki en ciddi Rus askeri varlığı, sırasıyla Tacikistan ve Kırgızistan’da bulunmaktadır. Kırgızistan’daki Rus hava üssü, 2003’de kurulmuştur. Bunun haricinde Kırgızistan’da Rusya Deniz Kuvvetleri’nin haberleşme istasyonu, deneme poligonu ve sismik istasyon bulunmaktadır.11 Tacikistan’daki Rus askeri üssü Tacik İç Savaşı’nda önemli rol oynayan 201. Tümen temelinde oluşturulmuş, 2004’de ise üs statüsünü kazanmıştır.12 Üs, bünyesinde 160 tank ve 300 zırhlı muharebe aracını barındırmaktadır.13 Tacikistan’da ayrıca Rusya’nın stratejik hava savunma sisteminin ayrılmaz bir parçası olan Nurek Uzay Gözlem İstasyonu bulunmaktadır. Sovyet döneminden itibaren Tacik-Afgan sınırında asker bulunduran Rusya, 2005’de Afganistan sınırından tamamen çekilmiştir. Bugün ise Rusya tekrar Afganistan sınırına dönme yollarını aramaktadır. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, artan terörizm tehdidi karşısında Rusya’nın Tacik-Afgan sınırını korumaya hazır olduğu belirtildi. Bu zemin yoklaması ve Rusya’nın son dönemki diğer girişimleri, önümüzdeki dönemde Rusya’nın Orta Asya güvenliğine daha fazla müdahil olmaya hazırlandığını göstermektedir. ABD devre dışı Rusya, Orta Asya iç güvenlik krizlerine müdahil olmanın hukuki zeminini hazırlarken ABD’nin bölgedeki güvenlik sağlayıcı fonksiyonu sorgulanıyor. 2001’de Afganistan’daki Tali10 Avaz Yuldoshev, “Tajikistan Concerned over NATO’s Decision to Withrow Troops from Afghanistan”, 3 Aralık 2010, http://www.asiaplus.tj, erişim tarihi 26 Aralık 2010. 11 Natalya Yarmolik, “Obsepechit Bezopasnost”, Krasnaya Zvezda, 24 Eylül 2010, http://www.redstar.ru, erişim tarihi 15 Ocak 2011. 12 Anna Matveeva, “Return to Heartland: Russia’s Policy in Central Asia’, International Spectator, 42 (1), 2007, s. 46. 13 Ali Asker, “Tacikistan’da Rus Askeri Havaalanı Yolda”, 13 Ocak 2010, http://21yyte.org/tr/yazi6058Tacikistanda_Rus_Askeri_Havaalani_Yolda.html, erişim tarihi 14 Ocak 2010. Şubat ’11 • Sayı: 26 21. YÜZYIL [35] Dr. Anar Somuncuo¤lu ban yönetimini devirerek bölgenin başlıca dış güvenlik problemini çözen ABD, bugün Afganistan operasyonunu K›rg›zistan’›n güneyinde sürdürme noktasında Rusya ile işbirliğine ihtiyaç duymaktapatlak veren sivil dır. Nitekim Afganistan’daki ABD birliklerinin ihtiyaç malçat›flmalar, Orta Asya zemelerinin yüzde otuzu Rusya üzerinden Afganistan’a ulaşıyor. Buna ek olarak son bir yıl içinde Kırgızistan’daki Rus güvenlik tehditlerinin etkisinin artmasına paralel olarak Manas Amerikan ÜsAfganistan ile s›n›rl› sü’nün Kırgızistan’da kalıp kalmayacağı meselesinde Rusolmad›¤›n› aç›kça gözler ya’nın etkisinin arttığı söylenebilir. Aslında Afganistan’dan önüne serdi. Orta Asya cumhuriyetlerine yönelebilecek tehdidin savuşturulması konusunda ABD’nin güvenlik sağlayıcı fonksiyonu devam ediyor. Kendisi Afganistan’da güvenliği sağlayacak güce sahip olmayan Rusya ise, hem ABD’nin bölgedeki askeri varlığının sonuçlarından yararlanıyor hem de bu varlığın bölge ülkeleri üzerindeki etkilerini sınırlandırıyor. Ancak ABD’nin Afganistan’da zorlanması ve NATO’nun 2014’e kadar Afganistan’dan çekilme kararı alması Rusya’nın bölge devletleri tarafından “tek sürekli güvenlik sağlayıcısı” görünmesini sağlıyor. Böylece paradoksal bir şekilde NATO askerlerini kendi topraklarında bulunduran Kırgızistan ve Tacikistan, güvenliklerinin sağlanması konusunda Rusya’ya yaslanmak durumunda kalıyorlar. Öyle ki, 2010’da ciddi iç güvenlik problemleri yaşayan bu iki ülke, bir yabancı devlete iç işlerine karışma hakkını vermeye razı görünüyorlar. Orta Asya ülkeleri Rusya’ya bu hakkı verirken, kendi güvenliklerini garanti altına aldıklarını düşünüyor olabilir. Ne var ki, böyle bir hakkı ele geçiren her büyük güç, bunu öncelikle kendi çıkarları doğrultusunda kullanacaktır. 21. YÜZYIL [36] 21. YÜZYIL Şubat ’11 • Sayı: 26