Yemek.Nâme - Yemek.Name

Transkript

Yemek.Nâme - Yemek.Name
YENI BIR ŞEYLER
JAPON MUTFAĞI
SOYA SOSLU SEBZE ÇORBASI
SOMON TERIYAKI
LEVREK CARPACCIO
Yemek.Nâme
AYLIK YEMEK KÜLTÜRÜ DERGİSİ
SUSHI
PÜF NOKTASI
ÇOCUKLAR IÇIN SINEMA REHBERI
TRUFF
ITALYAN AŞKI
TOSKANA’NIN IÇI DOLU SEPET EKMEĞI
TIMBALLI
TORTILLALI SOSIS ŞIŞLERI
NACHO
TONBALIKLI ORDÖVR
GÖLGE OYUNU
SINEMA KLASIĞI PATLAMIŞ MISIR
KARAMELLI MISIR
TARÇINLI MISIR
PÜF NOKTASI
POP CORN KUTUSU
3 ÇIKOLATALI KURABIYE
VIŞNELI POĞAÇA
ÇIKOLATALI VE TARÇINLI KEK
KOLAY TARTE TATIN
SİNEMANIN BÜYÜSÜ
KASIM 2010
Yemek.Nâme
Merhaba;
Kış günlerinin vazgeçilmez eğlencesi denildiğinde şüphesiz
hepimizin aklına sinema geliyor. Bu sayımızda evinizde
yapacağınız film partileri için harika tarifler bulacaksınız.
Beyaz perdenin atası diyebileceğimiz gölge oyununu Gül
Fatma bizlere anlatırken Handem, bu gizemli eğlencenin
çocuklarımıza etkisinden bahsedecek. Ayşem ve Esra film
40
karelerinden çıkan tarifleriyle sizlerle. Sema Amerika’daki
EDITÖRDEN...
sinema alışkanlığını yazdığı yazısında değişik patlamış
mısır tarifleri vermeyi de ihmal etmiyor. Nilay film
geceleriniz için kendi atıştırmalıklarını sizlerle paylaşıyor.
Sağlıklı ve mutluluk içinde geçecek bir kasım ayı dilerken
Kurban bayramınızı kutlarız.
YEMEK.NAME
AYLIK YEMEK
KÜLTÜRÜ
DERGISI
KASIM 2010
SAYI:
Yemek.Nâme
‘Çiftlikten
Çatala’ anlayışıyla
üretilen peynirlere yeni
lezzetler eklendi. Yüzde yüz
keçi emmantel peynirinin sade
ve baharatlı çeşitlerini, ayrıca Van
otlu, sarımsaklı ve çemenli gouda
peynirlerini Rani Peynir-Organik Akaretler mağazasında bulabilirsiniz.
Emsan
ürün çeşitlerine
mutfak bıçaklarını da
ekledi. Sharp 6 Parça bıçak seti ile mutfakta malzemeleri işlemek artık
daha kolay olacak.
ETİ
Çikolata Keyfi
Uzun; antepfıstıklı, sütlü ve fındıklı olmak üzere
3 farklı çeşidi ile çikolata
lezzetine doyamayanları
keyifli bir deneyime
davet ediyor.
Yemek.Nâme
Kiyoshi Hayamizu ile
Japon
Mutfağı
KIKKOMAN’IN DAVETI ÜZERINE
KATILDIĞIMIZ JAPON MUTFAĞI DERSINDE
ALDIĞIMIZ BÜTÜN NOTLARI SIZLERLE
PAYLAŞMAK ISTEDIM. BÖYLECE EVINIZDE
BIR JAPON GECESI DÜZENLEYEBILIR,
ARDINDAN DA MIYAZAKI FILMLERI ILE JAPON
SINEMASINA DALABILIRSINIZ.
Yemek.Nâme
Devletşah Özcan
soya soslu
sebze çorbası
300 gram tavuk göğsü
3 yemek kaşığı soya sosu
2 yemek kaşığı mısır nişastası
300 gram Japon turbu
160 gram havuç
160 gram shiitake mantarı
4 dal taze soğan
1 kalıp tofu
2 litre dashi
2 yemek kaşığı susam yağı
Yemek.Nâme
● Tavuklar 1/2 cm kalınlığında doğranıp 2 yemek
kaşığı soya sosu ile yarım
saat marine edilir ● Turp ve
havuçlar aynı boyda olacak
şekilde incecik doğranır ●
Taze soğanlar da tavuklarla
aynı kalınlıkta dilimlenir ●
Mantarlar iki parçaya bölünür ● Tofu 1cm’lik küpler
halinde dilimlenir süzdürülür ● Tencereye susam yağı
konulup ısıtılır ● Turp ve havuç sotelenir●Yumuşamaya
başladığında mantarlar ilave
edilir ● Mantarlar suyunu
salmaya başladığında dashi
ilave edilir ● Nişasta su ile
açılıp dashi ile kaynamakta olan sebzelere eklenir ●
Tavuklar una bulanıp susam
yağında kavrulur ● Kavrulan tavuklar da sebzelere
katılır ● Son olarak tofu ve
taze soğan eklenip bir taşım
kaynatılıp servis edilir●
DASHI KURUTULMUŞ KELP YOSUNU VE FERMENTE EDILMIŞ TUNA BALIĞINDAN ELDE EDILEN BIR TOZUN SU ILE KARIŞTIRILMASINDA
ELDE EDILEN LEZZETLI BIR SUDUR. MARKETLERDE TOZ OLARAK SATILIR.
Yemek.Nâme
Devletşah Özcan
300 gram somon fileto
4 yemek kaşığı mısır
nişastası
Sosu için
80 ml soya sosu
120 ml mirin
2 yemek kaşığı şeker
Servis için
1 adet lime
Salata yaprakları
Sos için şeker ve mirin
kaynatılır ● Kaynamaya başlayan mirine soya
sosu ilave edilir●Soman
balığını dört dilime bölüp nişastaya bulayın ●
Balıkları kızartıp kaynayan sosun içine alın ●
Doğranmış salataların
üzerine balıkları yerleştirip, lime dilimleri ile
servis edin●
SOMON
TERIYAKI
Yemek.Nâme
Devletşah Özcan
1/2 adet levrek fileto
60 ml soya sosu
50 ml portakal suyu
50 ml lime suyu
150 ml üzüm çekirdeği yağı
10-15 yaprak roka
5-6 tane kiraz domates
Dilimlenmiş siyah zeytin
Levrek fileto zar kalınlığında dilimlenir.
Rokalar doğranıp tabağa yerleştirilir.
Levrek dilimleri rokaların üzerine yerleştirilir.
Levreklerin üzerine ince doğranmış domates ve zeytin dizilir.
Soya sosu, portakal suyu, lime suyu ve üzüm çekirdeği yağı karıştırılır.
Portakalın ve limenin kabuğu rendelenip sosa katılır.
Hazırlanan sos levrek dilimlerinin üzerine gezdirilerek servis edilir.
LEVREK CARPACCIO
Yemek.Nâme
Devletşah Özcan
Pirinç için
900 gram sushi pirinci
1 litre su
200 ml pirinç sirkesi
4 yemek kaşığı şeker
2 çay kaşığı tuz
İçi için
10 yaprak nori
1 kase pirinç sirkesi
1 yemek kaşığı wasabi
1 adet salatalık
100 gram ton balığı
1 çay kaşığı susam
SUSHi
Su temiz akana kadar pirinç yıkanıp nişastasında arındırılır●Pirinçler kuruyana kadar yaklaşık yarım saat süzdürün●Suyu ilave
edip ağzı kapalı şekilde orta ateşte 5 dakika pişirin●Sonra yüksek ateşte kaynatın●Kaynamaya başladığında altını en kısığa
alıp 15 dakika daha pişirin●Ocağı kapatıp demlenmeye bırakın●Şeker, sirke ve tuzu bir tavada karıştırıp ısıtın●Ilınan pirincin
üzerine sirkeli karışımı döküp karıştırın●Pirinçler soğuyana kadar bekleyin●Bambu matların üzerine noriyi parlak yüzü
sarıldığında dışta kalacak şekilde yerleştirin●Elinizi pirinç sirkesi ile ıslatın●Sushi pirincinden bir miktar alıp norinin üzerinde
1 cm boşluk kalacak şekilde yayın●Ortasına parmağınızla wasabi sürün●Pirinçlerin yarısına susam serpin●Susamlı kısıma ince
dilimlenmiş salatalık koyun●Diğer tarafa da dilimlenmiş çiğ ton balığı yerleştirin●Bambu matı bırakılan boşluğa kadar kıvırıp
sıkıştırın●Bambuyu açıp ruloyu iterek son şeklini verin●Sushi’yi keskin bir bıçakla dilimleyip servis edin●
Yemek.Nâme
Yenmeyen
patlamış
mısırlarınızı ertesi
gün yağsız tavaya
koyup ısıtarak
tazeleyebilirsiniz.
FOTOĞRAF: KOZUMEL
Yemek.Nâme
Handem Erkay Güner
Çocuklar için
Sinema Rehberi
Yemek.Nâme
Sinema, karanlık salonunun önündeki dev beyaz
perdeden bizi içine çeken
büyülü dünya.
Öyle değil mi? Bu yaşımızda arada bir bile olsa
mutlaka gitmek için çaba
sarf ettiğimiz sinemanın
başka nasıl açıklaması olabilir? Evlerimize TV, Video,
DVD, HD, Bluray gibi bir birini katlayan sistemler girmesine rağmen sinemanın
yerini ne tutar?
Pamuk Prensesimi bu heyecan ile tanıştırmak için
sabırsızlanıyordum.
Çok
sevdiğim sinema ziyaretlerinin onun da yaşam biçiminin bir parçası olmasını
diliyordum. Henüz TV alışkanlığı olmayan kızım için
sinema çok özel bir tecrübe olacaktı.
Ancak filmin süreceği 70 küsür
dakikanın 3 yaşında bir çocuk için
çok uzun bir süre olduğunu bilmek
ve kabul etmek gerekiyor. Bazı uzmanlar üç yaşındaki çocukların tiyatroya bile götürülmemesi gerektiğini söylüyorlar. 5 yaş itibariyle
bazı tiyatro oyunlarına gidilebileceğini de ekliyorlar.
Günlük hayatta TV’ye sınırlanmış, kontrollü bir süreden fazlasına
karşı çıkan ben de mükemmel değilim. Bugün düşündüğümde çocuğumu 3 yaşında sinemaya götürmenin
gerçekten erken olduğunu düşünü-
Yemek.Nâme
yorum.
Buna rağmen: 3 yaşını doldurduğunda gösterime Bambi 2 girmişti.
Çocuğumu böylesi büyük bir perde,
görsel ve işitsel yoğunluk için hazırlamayı uygun gördüm.
İlk sinema ziyaretimizden önce
ona nasıl bir yere gideceğimizden
bahsettim. Karanlık olacağından
ancak onun yanından hiç ayrılmayacağımı, isterse kucağımda oturabileceğini, mutsuz olursa hemen
çıkabileceğimizi ayrıntıları ile konuştuk.
Kendi çocukluğumdan bildiğim
Bambi’nin bazı üzücü sahneleri ola-
bileceğini düşünerek, o sahneler
süresince kızım ile sürekli konuştum. Kendimce sahnenin duygusal baskısını azalttım veya o yaşta
anlaşılması güç şeyleri açıkladım.
Gittiğimiz sinema salonu, bugünkü koltuk sayılarına bakılırsa,
küçük sayılırdı. En arka sıradan
Yemek.Nâme
yerlerimizi aldık. Salon kararmadan yerleştik. Film başladığında, ses
düzeyinin rahatsız edici olmamasına dikkat ettim. Salon pek kalabalık olmadığından, görevliden küçük
bir ayarlama yapmasını rica etmek
sorun olmadı... Salon karardı, film
başladı.
Film esnasında minik yüreğim
kucağıma tırmandı, ilgi ile filmi iz-
ledi ancak filmden ziyade sinemaya
gitmenin bir bütün olarak onu daha
çok etkilediğini fark ettim.
Takip eden zamanlarda gösterime giren çocuk filmlerinin hepsine gitmemeyi tercih ettim. Her
animasyonun, içinde çocukların
olduğu her filmin bir çocuğa hitap
edecek film anlamına gelmediğini
düşünüyorum.
Gidilebilir filmler afiş ve fragmanlarıyla kendini diğerlerinden
ayırt ediyor. Potansiyel filmleri de
internetten daha ayrıntılı araştırıyorum.
Eğer bu işin bir reçetesi, filmleri
ayırt etmenin kolay yolu var mı diye
sorulacak olsa: Disney ve klasiklerden şaşmayın derim... Bir de günümüzün gelişen teknolojisi ile artık
ardarda yayına giren 3 boyutlu filmleri de tercih etmeyin. Sinema kendi başına heyecan verici bir tecrübe
olduğundan, onu bir de 3. boyut ile
yoğunlaştırmanın (gözlüğün çocuklara hiç uygun şekil ve ağırlıkta olmadığından bahsetmeyeceğim bile)
gereği yok.
Daha evvel blogumda da bahsettiğim “Kaliteli Çocuk Medyası Koalisyonu” sloganı altında, çocuklara
eleştiren medya kullanıcısı olmayı
ve yetişkinlere bu becerinin kazanılmasının önemini öğretmeyi hedefleyen bir web sitesinde listelenen okul öncesi çocuklarına uygun
filmler:
Yemek.Nâme
FILMLERIN ORJINAL ISIMLERI
BIR BÖCEĞIN YAŞAMI
A Bug’s Life
Babe
Cars
Cinderella
Curious George
Dr. Dolittle
Dr. Seuss’ Horton Hears a Who
Finding Nemo
Lady and the Tramp
Lilo and Stitch
Madagascar
Mary Poppins
Monsters Inc.
Ratatouille
Snow White and the Seven
Dwarfs
Stuart Little
The Little Mermaid
Her yıl bir grup çekirge karınca
yuvasına gelir ve karıncaların onlar için topladıklarını yerler. Karıncaların kurban olarak adlandırdıkları bu gelenek, onların kaderinin
bir parçasıdır. Bir bahar günü, pek
sevilmeyen icatçı karınca, Flik kurbanlık tohumların tamamını nehire
düşürür. Çekirgeler gelir ve karıncalara sonbahara kadar yiyecek toplamak için bir şans daha verirler. Flik
çekirgelere karşı koyacak böcekler
bulmak için yola koyulmuştur, kimse onun başarılı olmasını beklemez.
Flik bir yanlış anlaşılma vasıtasıyla
bir sirk ekibi ile döner. Bu herkese
yeniden umut verir. Yanlış anlaşılma
ortadan kalkınca, artık yeni planlar
yapmak için çok az vakit kalmıştır.
Bu plan işe yaramalı - yoksa... Bazen kocaman bir topluluğu korumak için, bir bireyin kararlılığı yeterlidir.
Bu filmlerden bazılarının çocuğuma vermesi gerektiği mesajı
daha iyi anlayıp, filmin ardından
konuşuyoruz:
HORTON
Bir gün, fil Horton bir toz zerresinden gelen imdat çığlığını duyar.
Zerreciğin üzerinde kimseyi göremese de, onlara yardım etmeye karar
verir. Anlaşılıyor ki zerrecik Kimler
kasabasında yaşayan Kim’lerin yuvasıymış. Horton Kimlere yardım
edip, onları korumaya karar verir,
ancak bu komşularınca hor görülen
bir davranıştır. Onlar bir zerrenin
üzerinde kimsenin yaşayabileceğine inanmazlar. Her şeye rağmen
Horton bir kişinin yine de bir kişi
olduğuna inanır, kişi ne kadar küçük olursa olsun.
Yemek.Nâme
SEVIMLI
CANAVARLAR
Canavarların yaşadığı, hiç insanın olmadığı bir şehir, herşey
şehrin güç kaynağı Canavarlar şirketinin etrafında merkezleniyor.
Sevimli dev yaratık James P. Sullivan (Sulley)
ve en iyi arkadaşı olan
tek gözlü Mike Wazowski gerçek dünya
ile canavarların dünyası etkileşince neler
olduğunu keşfediyorlar.
Bu filmin ana fikri:
yatağın altında veya
dolabın içinde canavarlar yoktur... olsa
bile onlar bizden bizim onlardan korktuğumuzdan daha çok
korkuyorlar.
Yemek.Nâme
Esra Özkutlu
T RU F F
Yemek.Nâme
Konusunu gerçek bir hayat hikayesinden alan 2000 yılı yapımı Le
Chocolat’da başrolleri Juliette Binoche ve Johnny Depp oynamıştı. Siz de
benim gibi bir sinemasever ve aynı zamanda bir tatlı severseniz mutlaka
filmi hatırlarsınız.
Filmin konusundan kısaca bahsedecek olursak; 1959 kışında Vianne ve
kızı Anouk Lansquenet adlı küçük bir fransız kasabasına yerleşir. Bir zaman sonra kiliseye yakın bir yerde çikolatacı dükkanı açarlar ve kasabadaki
gündelik yaşam bir anda değişir. Oldukça kasvetli ve birbirinin aynı günler
geçiren kasaba halkı, anne-kızın birlikte açtıkları son derece sevimli çikolata dükkanı sayesinde, farkında olmadıkları bambaşka bir hayatla tanışırlar.
Zevkin, eğlencenin, neşenin ve en önemlisi çikolatanın olduğu bir hayattır
bu. Fakat kasabadaki bu değişimden memnun olmayan insanlar da vardır. Bunların en başında, ahlak bekçiliği yaparak
kasabada dilediği gibi bir ortam yaratan belediye başkanı gelmektedir. Ama Vianne’nın birbirinden lezzetli çikolatalarını geri çevirmek, o kadar da kolay değildir. Bu iki insan kasaba halkına yeniden sevmeyi, gülmeyi ve gerçekten yaşamayı
öğretir. Hiç unutmuyorum Juliette Binoche'un muhteşem oyunculuğunu ispatladığı filmin çıkışında istediğim tek şey
acilen çikolata yemekti. Yemek.Name’de bu ay Vianne’nin bu baştan çıkarıcı çikolatalarından ilham alarak hazırladığım
portakallı Truff’u deneyeceğiz hep birlikte. Gelin ‘’bir kez tadını aldın mı, gerisi gelir’’ diyen bu filmden kareler eşliğinde
tarifimizi uygulayalım.
Yemek.Nâme
PORTAKAL ŞEKERLEMESI YAPIMI
Su ile şekeri kaynatın, portakal kabuklarını 15 dakika pişirin.
TRUFF YAPIMI
Pişirme süresi: 20 dakika
Dolapta bekletme süresi: 3 saat
Portakal şekerlemesi için
50 gram ince kesilmiş portakal
kabuğu
300 ml su
15 gram şeker
Truff için
200 gram çikolata
100 gram tereyağı
1 adet yumurta sarısı
yarım tatlı kaşığı vanilya ekstresi
50 gram pudra şekeri
100 ml. krema
50 gram kakao
Kısık ateş üzerinde,sürekli karıştırarak bir tencerede çikolatayı eritin. Ateşten alın sonra
tereyağını, yumurta sarısını, kremayı ve şekerlemesini yaptığımız portakalları ince ince
kesilmiş şekilde ilave edin. Şeker ve vanilyayı ilave edin, karıştırın. 3 saat buzdolabında
bekletin. Bir parizyen veya dondurma kaşığının yardımıyla bu karışımdan küçük toplar
yapın ve kakaoda yuvarlayın. Saklama koşulları: Oda sıcaklığında yumuşama ihtimali olduğundan nispeten soğuk bir ortamda veya buzdolabında saklayın.
Yemek.Nâme
ÇIKOLATA ERITME HAKKINDA
GENEL İPUÇLARI
- Çikolata kaplama için nispeten kuru ve
serin günleri tercih edin. Havadaki hatta
mutfaktaki nem çikolatanın sıkılaşmasına ve topaklanmasına neden olur.
- Çikolata eritirken mutlaka tamamıyla
kuru aletlerle çalışın. Islak aletler (bir
iki damla su bile) çikolatanın topaklanmasına neden olacaktır.
Eritme işlemini hızlandırmak için çikolatayı mümkün olduğunca küçük parçalara bölün. Çikolata çok hızlı yanar. Karışmasına yardımcı olmak ve yanmasını
engellemek için sürekli karıştırın.
MIKRODALGA METODUYLA:
DIREKT ATEŞ METODUYLA:
Sadece mikrodalgada kullanılan kaplardan kullanın ve kabı mutlaka mikrodalga tepsisinin ortasına yerleştirin.
Isıtma işleminden sonra kabı mutlaka
eldiven ile tutun. Kap içerikten çok daha
sıcak olabilir.
Güçlü ısıtma yapmayın. Kolay yanabilir.
Çikolata eritmek için fırın gücünün yarısı kadar olan değerden ısıtmaya başlamalısınız.
Isıtma sonunda çikolatanız hala erimemiş görünebilir ama karıştırdığınız zaman eridiğini göreceksiniz.
Çikolatayı ocak üzerinde eritmek istediğinizde çok kısık ateş uygulayın ve
mümkünse kalın tabanlı bir sos tenceresi kullanın.
BENMARI METODUYLA:
Çikolata içeren kabınızı sıcak su içeren
tencerenin içine yerleştirin. Kaynayan
su değil dikkat edin. Çünkü kaynayan su
içerdiği buhar zerrecikleri nedeniyle çikolatanın topaklanmasına neden olur.
Yemek.Nâme
Devletşah Özcan
Mutfak Robotu blogunun sahibesi Zeynep ile
İtalyan
Aşkı
Ekmek Kokusu blogunun sahibesi Binnur’un
lezzetli mi lezzetli bir kitabı oldu. Birbirlerini
blogları aracılığı ile tanıma fırsatı yakalayan
bu iki tatlı insanın şehirler arası kitap yazma
maceralarını neredeyse iki yıldır takip
ediyordum. Zorlu geçen iki yılın ardından
kitabı elime aldığımdan ben bu kadar
heyecanlandıysam kim bilir onlar neler
hissetmişlerdir.
Sizler için İtalyan Aşkı kitabından Binnur’un
bir ekmeğini, Zeynep’in de bir aperatif
tarifini seçtim. Umarım sizler de benim
gibi keyifle kitabın sayfaları arasında
kaybolursunuz.
Yemek.Nâme
Toskana’nın İçi Dolu
Sepet Ekmeği
Hamuru için
1 bardak ılık su
1+1/2 tatlı kaşığı şeker
1 (veya 1+1/2) yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı tuz
2+ ½ bardak un
2 çay kaşığı instant maya
İçi için
1 avuç kurutulmuş domates
1-2 adet sosis veya salam
10-15 tane kuru siyah üzüm
1 adet soğan
1 +1/2 bardak kaşar rendesi
fesleğen
kekik
nane
Tuz
Karabiber
Yemek.Nâme
Bir kapta suyun içinde şekeri eritin.
●Hamur için kullanılacak kalan malzemeleri ekleyin●Elinizle yoğurarak güzel kıvamlı bir hamur elde edin●Bir köşeye mayalanmaya aldığınız hamuru 1
saat sonra alıp unlu bankoda bir dakika
kadar yoğurun●Olabildiğince dikdörtgen şekil vererek bir santim kalınlığında
hamur açın●Bu hamuru yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine alın●Kurutulmuş
domatesleri mutfak makası ile küçük
parçalara kesip az suda 5 dakika kadar
haşlayın●Sosisleri küçük parçalar halinde dilimleyin●Kuru üzümlerin çekirdeklerini ayıklayın●Soğanı incecik
doğrayın●Orta kısımda iç malzeme için
belirli bir boşluk bırakıp hamurun her
iki yanının karşılıklı parmaklar halinde
kesin●Bütün iç malzemelerini bir kasede iyice karıştırın●İç malzemesini çok
fazlaya kaçmadan bu boşluğa yerleştirip
hamuru kapamaya öncelikle ilk baştaki
parçadan başlayın●Ardından soldan
– sağdan, soldan- sağdan şeklinde par-
makları iç malzemesinin ve birbirlerinin
üzerine örtün●Ekmeği tam olarak kapattıktan sonra bir köşede en az bir saat
kadar daha mayalayın●Fırını 160 dereceye ısıtın●Kabarmış ekmeğinizin parmaklarının üzerine hafif sulandırılmış
yumurta sarısı sürün●Susam ve haşhaş
serpin●Ekmeği fırına verin●Ekmeğin
üzeri altın sarısı olunca 15-20 dakika
içinde fırından alın●Tepsiden alarak
ılımasını bekleyin●
EKMEK MAKINENIZ VARSA TÜM BU MALZEMELERI YUKARIDA VERILEN SIRADA MAKINE KAZANINA
KOYUP, HAMUR PROGRAMINI ÇALIŞTIRIN. SÜRE SONUNDA HAMURU MAKINEDEN ALIP UNLADIĞINIZ
BANKODA BIR DAKIKA KADAR DA SIZ YOĞURUN.
Yemek.Nâme
“TIMBALLI” ISMINI PIŞIRILDIĞI
FORMDAN ALIYOR. YUVARLAK
KÜÇÜK KALIPLARIN
IÇINDE ADETA BIR KEK GIBI
PIŞIRILIYOR ÇÜNKÜ. TIMBALLI
SEBZE ILE YAPILDIĞI GIBI
BALIK VE SIRF PEYNIRDEN DE
YAPILABILIYOR.
Timballi
400 gram Ispanak
3 adet yumurta sarısı
1 su bardağı süt
1 su bardağı Parmesan peyniri
Tuz
karabiber
Muskat
Üzeri için
2 yemek kaşığı parmesan peyniri
Ispanakları yumuşayıncaya dek ateşte soteleyip soğumaya bırakın●Ayrı bir kapta
yumurtaları çırpın●İçine peyniri, sütü ve baharatları ilave edin●Ispanaklar elle tutulur sıcaklığa geldiğinde suyunu iyice sıkıp, küçük doğrayın●Sütlü karışımın içine
ıspanakları katın ve karıştırın●Küçük kek kalıplarını yağlayın ve kağıt kaplarınız var
ise onları kalıpların içine yerleştirin●Ispanaklı karışımı her bir kek kalıbının içine
paylaştırın●İçi sıcak su dolu fırın tepsinizin ortasın kalıbını oturtun●Önceden 170
dereceye ısıtılmış fırında 50-60 dakika kadar pişirin●Bıçak testini uygulayabilirsiniz● Eğer bıçağınız temiz çıkarsa Timballi pişmiş demektir●Üzerine parmesan
peyniri serperek servis edebilirsiniz●
Yemek.Nâme
Nilay Tulum
2 adet tortilla
1 paket küçük sosis
Kürdan
Kızartmak için sıvıyağ
Sosisleri 2cm kalınlığında doğrayın ● Tortilayı tezgaha koyun, herhangi bir pet şişe
kapağı yardımıyla tortilladan küçük daireler kesin ● Kürdana 1 parça sosis, 2-3 tortilla parçası takın ● Kürdan boyunca aynı işemi yapın ● Tüm malzeme bitince kızartma tenceresinde bolca yağı kızdırın ●Sosisleri içine atın ve yarım dakika kadar
pişirin ● Sıcak ya da soğuk servis yapın ●
TORTILLALI
SOSIS
Ş I Ş L E R I
Yemek.Nâme
N A C H O
300 gram kıyma
1 adet soğan
1 adet domates
1/2 yemek kaşığı domates salçası
1/2 yemek kaşığı biber salçası
1 diş sarımsak
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay bardağı meksika fasulyesi
1 paket acılı cips
Tuz
Karabiber
Nilay Tulum
Soğanı ve sarımsağı yemeklik
doğrayın, zeytinyağını tavaya
alın ● Tuz ekleyerek soğanlar pembeleşinceye kadar orta
ateşte kavurun ● Meksika fasulyesini ve salçayı ekleyerek
salça ezilene kadar kavurmaya
devam edin ● Son olarak kıymayı ekleyin ve suyunu salıp
çekene kadar kavurun ● Cipsleri ısıya dayanıklı bir servis
tabağına yerleştirerek fırında
ısıtın ● Hazırladığınız kıymalı sosu sıcak cipslerin üzerine
dökün ve yoğurtla servis yapın.
Yemek.Nâme
Tonbalıklı
Ordövr
Nilay Tulum
Konserve ton balığının yağını süzün ve çukur
bir kaba alın, çatal yardımıyla didikleyin●Mısır turşusunu ve taze soğanı ince ince kıyın, kapari ile birlikte ton balığının içine karıştırın●Tahıllı
dilim ekmekleri varsa daire kurabiye kalıbı, yoksa çay bardağının ağzı ile
kesin●Servis tabağına ekmekleri dizin ve hazırladığınız ton balıklı harcı ekmeklerin üzerine paylaştırın●Sade ya da sosla servis yapın●
1 küçük paket konserve ton balığı
2 yemek kaşığı kapari
3 dal taze soğan
5 adet koçan mısır turşusu
3-4 dilim çok tahıllı ekmek
karabiber, tuz
Yemek.Nâme
GÖLGE
OYUNU
Gül Fatma Koz
FOTOĞRAF: DEVLETŞAH
HAYALEL MEDET… SANA GÜZEL BIR EĞLENCE MEDET MEDET AMAN AMAN…
Yemek.Nâme
HAYALEL MEDET… SANA
GÜZEL BIR EĞLENCE
MEDET MEDET AMAN
AMAN…
Yar bana bir eğlenceeeeeeeeee diye
başlayan keyifli bir Türk eğlencesidir
gölge oyunu. Ama en eğlencelisi de Karagöz ile Hacivat…
Tasvir (cam deri tekniği ile tabaklanan, şeffaflaştırılmış deve, düve, at ve
eşek derilerinden yapılır) denilen insan-hayvan-yaratık şekillerinin çubuklara takılı olarak, arkadan vuran ışığın
tasvirlerin gölgesini beyaz bir perde
üzerine yansıtması temeline dayanan
gölge oyunu doğu kültürlerine özgü bir
sanattır.
Ortaya çıkışı hakkında değişik rivayetler vardır. Gölge oyununun kaynağı
Güneydoğu Asya ülkeleri olarak kabul
edilir. Bir rivayete göre Çin hükümdarı
Wu karısının ölümü üzerine derin bir
üzüntüye kapılır. Şav Wong adlı bir Çin-
li, hükümdarın üzüntüsünü hafifletmek
için sarayın bir odasına gerdiği beyaz bir
perdenin arkasına geçirdiği bir kadının
perde üzerine düşen gölgesini ölen kadının hayali diye sunar. Gölge oyunu
tekniğinin Türk toplumunda ne zaman
kullanılmaya başlandığı hakkında kesin
bir bilgi yoktur. Bir görüşe göre Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere
geçmiştir. Aslında bizim kültürümüze
geçişi ile ilgili de bazı rivayetler vardır.
Bunlardan bilineni Bursa Ulucami’nin
inşaatı sırasında Bursa’da geçmiştir.
Cami inşaatında çalışan demirci ustası
Kambur Bâli Çelebi (Karagöz) ile duvarcı
ustası Halil Hacı İvaz ( Hacıvat ) arasında geçen nükteli konuşmaları dinlemek
isteyen işçiler işi gücü bırakıp onların
etrafında toplanır, bu yüzden de inşaat yavaş ilerlermiş. Bu durumu öğrenen Orhan Gazi caminin geç bitmesinin
sorumlusu olarak gösterilen iki işçiyi
idam ettirmiş. Bu duruma çok üzülen
Şeyh Küşterî başından beyaz sarığını
çıkarmış, arkasına bir ışık yakarak ayağından çıkardığı çarıkları ile de Karagöz
ve Hacivat’ın tasvirlerini canlandırıp
Yemek.Nâme
taklit etmiştir. Günümüzde de Karagöz
perdesine Şeyh Küşterî Meydanı denir
ve Şeyh Küşterî Karagözcülüğün pîri kabul edilir. Ancak bu anlatımlara rağmen
Karagöz ile Hacivat’ın gerçekten yaşayıp
yaşamadıkları konusunda hiçbir bilgi ve
delil yoktur.
Kendi mizah anlayışımıza göre biçimlendirilen ve geliştirilen gölge oyunu özellikle 18. yüzyıldan itibaren halk
arasında çok sevilen bir eğlence halini
almıştır. Babadan oğla geçen bir meslek
halini alan gölge oyunu sanatçılığı, büyük eğlencelerde sergilenmiş, giderek
yayılmıştır. O kadar ki sarayın bütün eğlencelerinde olmazsa olmaz bir öğe halini almıştır. Esas olarak gölge oyunun
kilit ismi sanatkârdır. Sanatkâr hem tasvirleri hareket ettiren, hem de seslerini
çıkaran kişidir. Sanatçı aynı zamanda
nükteli konuşmalar yapabilecek kadar
zamane olaylarını takip eden, hazır cevap bir yapıya da sahip olmalıydı. Öyle
ki Abdülaziz ve II. Abdülhamit devirlerinde bazı Karagöz sanatçıları Mızıka-ı
Hümâyun himayesine alınacak kadar
kıymetli görülmektediler. Ancak 19.
K
ENDI MIZAH ANLAYIŞIMIZA
GÖRE BIÇIMLENDIRILEN
VE GELIŞTIRILEN
GÖLGE OYUNU ÖZELLIKLE 18.
YÜZYILDAN ITIBAREN HALK
ARASINDA ÇOK SEVILEN BIR
EĞLENCE HALINI ALMIŞTIR.
BABADAN OĞLA GEÇEN BIR
MESLEK HALINI ALAN GÖLGE
OYUNU SANATÇILIĞI, BÜYÜK
EĞLENCELERDE SERGILENMIŞ,
GIDEREK YAYILMIŞTIR.
yüzyılın başı, hayli zahmetli ve sabırözen isteyen bir iş olması sebebiyle bu
mesleği yapacak insan bulmakta zorlanıldığı zamanlardır.
Ancak Karagöz ve Hacivat’a olan bu
ilgi, 19. yüzyılın ortalarına doğru yavaş
yavaş azalmıştır. Bu durumun başlıca
sebebi alafranga tiyatro oyunlarına duyulan ilgidir. Avrupa tarzı tiyatro oyunları gitgide daha çok sahnelenmeye başladıkça, bu zor ve zahmetli eğlencelik
git gide azalan seyircisi ile baş başa kalmıştır.
Biraz da oyunun özelliklerinden bahsedelim… Karagöz-Hacivat izlemeye gittiğinizde sizi bir görüntü karşılar. Oyun
başlamadan önce perdeye konan ve
göstermelik adı verilen bu görüntünün
amacı seyircide merak uyandırmaktır.
Karagöz’ün oynatıldığı beyaz perdeye
“ayna” adı verilir. İç tarafta perdenin
altına kurulmuş “peş tahtası” vardır.
Bunun perde arkasındaki işlere destek
olacak tef, zil, kamış, kandil ve nareke
vardır. Ne zaman ki Nareke adı verilen
düdüğün sesi duyulur, o zaman göstermelik kalkar ve oyun başlar.
Oyun dört bölümden oluşur:
1- Mukaddime denilen, Hacivat’ın
semai söyleyerek perdeye geldiği, perde gazelini okuduktan sonra Karagöz’ü
çağırdığı ve Karagöz’le Hacivat’ın kavga ettikleri giriş bölümü. Bu bölümde
Hacivat’ın söylediği gazelde oyunun
gerçeklerin göstergesi olduğu belirtilerek felsefi, tasavvufî anlamı vurgulanır.
2- Muhavere bölümünde, oyunun
başkişileri olan Karagöz ve Hacivat arasında geçen atışmalardan sıyrılmış ikili
konuşma yer alır. Karagöz ve Hacivat’ın
Yemek.Nâme
karakterlerine övgüler veya sövmeler
yapılır. Bu bölümdeki anlatımlar, kafiyeli olabildiği gibi tekerleme şeklinde
de olabilir. Ancak ana konu olarak Karagöz ve Hacivat’ın kişilik özellikleri ve
karşıtlıkları vurgulanır.
3- Fasıl olarak adlandırılan ve esas hikayenin anlatıldığı bölümdür. Esas hikayeye yardımcı tüm tipler fasılda devreye
girmektedir. Bu tiplerin bazıları: Tuzsuz,
Çelebi, Matiz, Tiryaki, Beberuhi, Arna-
vut, Yahudi, Kürt, Laz, Zenne. Karagöz
ve Hacivat değişmeyen iki ana karakterdir. Karagöz, halkın içinden çıkmış ve
özü-sözü bir halk adamını canlandırır.
Kaba saba konuşur ama dürüsttür. Hacivat ise medresede eğitim görmüş, toplum düzenine
ve kurallarına
uyan, saygılı
bir karakterdir.
Çelebi,
eğitimli, kibar
sosyete tipini
temsil eder.
Matiz, sürekli
alkol alan bir
kişiliği temsil eder. Tuzsuz, mahalle
kabadayısını
canlandırır.
Beberuhi ise,
boyutları ve davranışları ile çocuk ruhlu
bir karakterdir. Arnavut, Acem, Rum ve
Yahudi, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yaşayan gayrimüslim çoğunluğu temsil etmektedir. Buna karşılık, Laz,
Kayserili, Rumelili, Efe ve Zeybek de
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki bölgesel tipleri temsil eder. Özellikle
konuşmaları ve tipleri o bölgeye benzetilmiştir. Zenne, oyunda yer alan kadınlara denir. Her oyunda farklı bir kimliğe
bürünen tek karakterdir. Bu tiplerin dışında çok daha fazla ve çeşitli tipler vardır.
Bu bölümün önemli bir diğer özelliği
de oyunun ismini fasılda gelişen olaylardan almasıdır.
4- Bitiş bölümünde ise oyun ve olaylar tatlıya bağlanarak sonlandırılır.
Karagöz’le Hacivat oyundaki esprilerden ve yanlış anlamalardan dolayı seyirciden özür dilerler:
HACİVAT: “yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim hemann” KARAGÖZ: “her ne kadar sürç-i
lisan ettikse affola, ehh Hacivat bir dahaki oyunda yakan elime geçerse vayyy
haline”
Karagöz ve Hacivat, bize ait en ilginç
kültür öğelerinden biridir. Kahvemiz
kadar Türk, baklavamız kadar da bizdendir…
Yemek.Nâme
PATLAMIŞMISIR
SINEMA KLASIĞI
Sema Doğan
Sinema denince birçoğumuzun aklına önce patlamış mısır gelir. Amerika’da ise durum biraz farklı,
yemekle ilgili her alanda olduğu gibi sinemada da yiyecek seçenekleri oldukça fazla. Buna sinema keyfinin, film yanında atıştırmadan; atıştırmanın yanında
film izlemeye dönüşmesi diyebiliriz.
Sinemalarda patlamış mısır dışında en çok tercih edilen yiyecekler hot-dog, pretzel, nachos, pizza, dondurma
ve şekerlemeler.
Hot dog içinde sıcak sosis konulmuş bir tür sandviç,
isteğe göre üzerine hardal, mayonez, ketçap yahut hardal
ve salatalık turşusu karışımından yapılmış relish ile yeniliyor. Pretzel mayalı hamurdan yapılmış üstü tuzlanmış
simit çeşidi. Nachos ise üzerine eritilmiş peynir dökülmüş
mısır cipsi ve tahmin edileceği üzere oldukça kalorili.
Sinemalarda patlamış mısır çoğunlukla normal veya
kettle corn denilen şeker eklenmiş şekliyle satılmakta.
Alırken üzerine ekstra eritilmiş yağ döktürmekte oldukça
yaygın. Ev ve marketlerde ise daha farklı çeşitlerini bulmak mümkün. Bunların başında karamelli ve çeşitli baharatlarla yapılmış patlamış mısırlar geliyor.
FOTOĞRAF: RYANTRON
Yemek.Nâme
BUNLARI
* MISIRIN ILK KEZ MEKSIKA DA KEŞFEDILDIĞINI
* KIZILDERILILERIN MISIRI YEMEK DIŞINDA TAKI OLARAK DA KULLANDIKLARINI
* MISIRDA YUMURTA, ISPANAK VE FISTIKTAN DAHA FAZLA DEMIR BULUNDUĞUNU
* BIR BARDAK YAĞSIZ PATLAMIŞ MISIRDA SADECE 25 ILA 55 ARASI KALORI BULUNDUĞUNU
* AMERIKALILARIN YILDA ORTALAMA 274 BARDAK PATLAMIŞ MISIR TÜKETTIKLERINI
. .
BILIYOR MUYDUNUZ?
* MISIR TÜKETIMININ HER YIL %7 ILA %10 ARASINDA ARTTIĞINI
Yemek.Nâme
mısır
KARAMELLI
Sema Doğan
1/2 bardak mısır
4 yemek kaşığı margarin veya tereyağı
1/2 su bardağı şeker
1/2 çay kaşığı tuz
2 yemek kaşığı su
1 yemek kaşığı mısır şurubu (isteğe
bağlı olarak eklenebilir)
Tuz
Fırını 150 dereceye ayarlayın. Fırın tepsisini fırın kağıdı veya folyo ile kaplayın.
Mısırları tuz eklemeden birkaç kaşık zeytinyağı ekleyerek patlatın.
Ayrı bir tencerede margarin,şeker,su,tuz ve mısır şurubunu sürekli karıştırarak kaynatın.
Şurubu kaynadıktan hemen sonra patlamış mısırların üzerine dökün ve mısırlara iyice yedirmeye çalışın.
Mısırları fırın tepsisine yayın ve ara sıra karıştırarak 40 dakika fırında pişirin.
Yemek.Nâme
1/3 bardak mısır
1/2 tatlı kaşığı tarçın
1 çimdik muskat
1 yemek kaşığı margarin yada tereyağı
2 yemek kaşığı akçaağaç şurubu yada bal
TARÇINLI
MISIR
Sema Doğan
Bir tavada yağı eritin ve içine akçaağaç şurubunu yahut balı ekleyip karıştırın ve yine tuzsuz olarak patlatmış olduğunuz mısırların üzerine dökün. ● Biraz karıştırıp tarçın ve muskat karışımını da ekleyip servise sunabilirsiniz. ● Tarçını azar azar katıp oranını damak tadınıza göre azaltıp çoğaltabilirsiniz.
Yemek.Nâme
FOTOĞRAF: S58Y
Kuruyemişlerinizi
kalorifer peteklerinin
üzerinde saklarsanız
daha uzun süre tazeliği
koruyabilirsiniz.
Yemek.Nâme
I
A
Y
V
E
ar
h
En
ç
Ko
N
OR
U
PC S
U
PO T
KU
M
I
P
Yemek.Nâme
Kış kendini göstermeye başladı… Bu
saatten sonra ancak arada sırada yakaladığımız güneşli günlerde kendimizi
sokağa atabileceğiz.
Kışın tabi ki kapalı mekanları tercih
ediyoruz hepimiz ve en keyifli aktivitelerden biri sinemada film izlemek. Ama
benim gibi 2 çocukluysanız ve dışarı sıkça çıkamıyorsanız o zaman ev partileri,
film geceleri size daha uygun olabilir.
Dostlarınızı davet ettiniz, atıştırmalıklar, yemekler de tamam… Tabi ki mısır patlatmayı da unutmuyoruz. Gelin
bu sefer patlamış mısırlarımızı klasik
kaseler yerine “popcorn kutularında”
sunalım.
Üstelik çok da kolay…
İnternetten bulacağınız patlamış mısır kutusu şablonları ile bu işi yapabilirsiniz.
Bizim şablonumuzdan 2 adet basmak
gerekiyordu, o nedenle yazıcımdan bu
şablonu 2 tane bastırdım.
Daha sonra kesim yerlerinden makasla kestim.
Katlama noktalarından katlayıp bir
cetvel yardımı ile iyice bastırdım ve yapışkanı sürüp yapıştırdım.
İşte bu kadar…
Demiştim ya çok kolay diye ;)
Bulduğunuz farklı şablonları da kullanarak farklı renk ve ebatlarda kutular
yapabilirsiniz.
İHTIYACINIZ
OLAN
MALZEMELER;
BILGISAYAR,
YAZICI, MAKAS
VE YAPIŞTIRICI.
Yemek.Nâme
Yine aynı şekilde bulacağınız düz bir şablonu kullanarak çocuklarınız için bir aktivite yapmak ister misiniz?
Diyelim ki çocuğunuzun
arkadaşları da geldi ve onlar
da film izleyecekler. Ya da “sinema” temalı bir doğum günü
partisi yapıyorsunuz… Biraz
renk katmak için yapılacak
şey oldukça kolay; desensiz
ve düz beyaz renkli şablonun
çıktısını yazıcınızdan alın ve
yapıştırarak kutu haline getirin.
Şimdi kutuları ve rengarenk boya kalemlerini çocuğunuza ve arkadaşlarının her
birine verin. Ve bırakın boyasınlar, eğlensinler, yaratıcılıklarını konuştursunlar.
Boyama işlemi bittikten
sonra da kutuları patlamış
mısırlar ile doldurdunuz mu
işlem tamamdır.
Hepinize rengarenk kış geceleri dilerim…
KUTULARI VE RENGARENK BOYA KALEMLERINI ÇOCUĞUNUZA VE
ARKADAŞLARININ HER BIRINE VERIN VE BIRAKIN BOYASINLAR,
EĞLENSINLER, YARATICILIKLARINI KONUŞTURSUNLAR.
Yemek.Nâme
Ayşem Öztaş
Yemek.Nâme
1985 YAPIMI
BIR GENÇLIK
DRAMASI
VE ONDAN
ÇIKAN BIR
KURABIYE
3 ÇIKOLATALI
KURABIYE
Ayşem Öztaş
25-27 ADET
HAZIRLANMA SÜRESI: 15 DAKIKA
PIŞME SÜRESI: 12 DAKIKA
SERVIS SÜRESI: 30 DAKIKA
Yemek.Nâme
İÇINDEKILER
1 su bardağı un
1/3 su bardağı kakao
1/2 çay kaşığı hamur kabartma tozu
1/2 çay kaşığı karbonat
1/4 çay kaşığı tuz
1/2 su bardağı margarin veya tereyağ (oda sıcaklığında)
1/2 su bardağı toz şeker
1/4 su bardağı kahverengi şeker
1 adet yumurta
1 çay kaşığı vanilya aroması
56 gram Bitter çikolata (eritilmiş halde)
1 su bardağı Beyaz damla çikolata
80 gram Sütlü Çikolata (ufak halde doğranmış)
Yemek.Nâme
Fırın fanlı olarak 175 derece ön ısıtma
yapılır ● Fırın tepsileri, yağlı kağıt serilerek hazırlanır ● Bir kabın içinde un,
hamur kabartma tozu, karbonat, tuz ve
kakao karıştırılır ● Mikser haznesinde yağ be 2 tip şeker, yumuşak krema
oluncaya kadar çırpılır ● Çırpma işlemi devam ederken yumurta ve vanilya
aroması eklenir ● Hazırlanan karışıma kuru malzemeler de ilave edildikten
sonra çırpma işlemine son verilir ● Hazırlanan küçük parçalı sütlü çikolata ve
beyaz damla çikolata bir spatula yardımı
ile hamura yedirilir ● Kurabiye hamurundan bir tatlı kaşığı ölçüsü kadarlık
kısım, hazırlanmış tepsiye 3cmlik ara-
lıklarla yerleştirilir ● Ön ısıtma yapılmış fırında tam 12 dakika pişirilir (Sürenin aşılmaması gerekmektedir) ● Süre
sonunda fırından çıkarılan ve hala yumuşak olan kurabiyeler tel ızgaraya alınarak soğutulur● Soğudukça kurabiye
sertleşecektir● Servise alınır●
Yemek.Nâme
1993 YAPIMI
VE BIR
KOMEDI VE
EN AZ ONUN
KADAR
EĞLENCELI
BIR
REÇETE…
Vişneli
Poğaça
30 ADET
HAZIRLANMA SÜRESI: 50 DAKIKA
PIŞME SÜRESI: 20-25 DAKIKA
SERVIS SÜRESI: 30 DAKIKA
Ayşem Öztaş
Yemek.Nâme
Labne Peynirli Hamur
3 su bardağı un
1 su bardağı şeker
2 yemek kaşığı toz zencefil
1 çay kaşığı tuz
170gr margarin veya tereyağ
(soğuk ve küp olarak doğranmış halde)
200gr Labne peynir
Vişneli Dolgu
1 kilo vişne (ayıklanmış)
1 yemek kaşığı Limon kabuğu
rendesi
1 yemek kaşığı Limon suyu
1 yemek kaşığı Mısır nişastası
2 yemek kaşığı Pudra şekeri
1993 YAPIMI
VE BIR KOMEDI
VE EN AZ
ONUN KADAR
EĞLENCELI BIR
REÇETE…
Yemek.Nâme
Hamur için kullanılacak bütün
malzemeler, mutfak robotuna
konur●Yumuşak ve ele yapışmayacak bir kıvam elde edilinceye kadar karıştırılır●Hazırlanan
hamur 30 dakika buzdolabında
bekletilir●Dolgu için gerekli olan
malzemeler, bir kabın içinde karıştırılır● Eğer sulanma söz konusu
olursa, bir süzgeç yardımı ile suların süzülmesi gerekmektedir●Fırın
210 derece sıcaklıkta fanlı olarak
ısıtma yapılır●Buzdolabında bekleyen hamur çıkarılır ve unlanmış tezgahta 3mm kalınlıkta açılır●Yaklaşık
8cm çapında yuvarlak kurabiye kalıbı
ile kesilir●Kesilen her kalıbın ortasına
vişneli dolgu malzemesinden bir miktar
konur●Hamur üstünü kapatacak şekilde
kıvrılır ve kenarlarına astırılmak suretiyle
birleştirilir●Yağlı kağıt kaplı tepsiye dizilen
poğaçaların üzerine çatal yardımı ile nazikçe
delikler açılır ve toz şeker serpilir●Ön ısıtma
yapılmış fırında 20-25 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişirilir●Süre sonunda tel ızgaraya
alınır ve soğuduğunda servis yapılır●
Yemek.Nâme
2002 YAPIMI
AILE
KOMEDISI.
ROMANTIK
KEK DE
ILAVESI…
Çikolatalı
ve tarçınlı
kek
26CMLIK KEK KALIBI
HAZIRLANMA SÜRESI: 15 DAKIKA
PIŞME SÜRESI: 1 SAAT 20 DAKIKA
SERVIS SÜRESI: 30 DAKIKA
Ayşem Öztaş
Yemek.Nâme
1+ 1/2 su bardağı damla
çikolata
1 yemek kaşığı kakao
2 çay kaşığı tarçın
1+ 2/3 su bardağı şeker
170gr margarin veya tereyağ (yumuşak halde)
3 su bardağı un
1 +1/2 çay kaşığı karbonat
1 +1/2 çay kaşığı hamur
kabartma tozu
2 çay kaşığı vanilya aroması
1/2 çay kaşığı tuz
400gr süt kreması
3 adet yumurta
Fırın 160 derecede fanlı olarak ön ısıtma
yapılır●1/3 su bardağı toz şeker, damla
çikolata, tarçın ve kakao bir kabın içinde karıştırılır●Mikser haznesinin içine
kalan şeker ve tereyağ veya margarin
konur●Krema kıvamına gelinceye kadar çırpılır●Yumurtalar tek tek ilave
edilir●Hazırlanan bu karışıma kuru
malzemeler ilave edildikten sonar en
son aşamada krema konur●Kek kalıbı-
nı hazırlamak için; eğer girintisi fazla bir
kalıp kullanılacaksa katı yağ ile iyice kalıp yağlanır ve üzerine un serpilir● Ters
çevrilerek fazla un tezgaha boşaltılır●
Eğer düz bir kalıp kullanılacaksa sadece
katı yağ ile yağlamak yeterli olacaktır●
Hazırlanan kalıba kek hamurunun
1/3 lük kısmı konur●Üzerine hazırda bekletilen tarçınlı çikolatanın yarısı
serpilir●Kalan kek hamurunun yarısı
bu malzemenin üzerine dökülür ve en
son kalan tarçınlı çikolata karışımı hamurun üzerine yerleştirilir●Kalan kek
hamuru kalıba dökülerek fırınlanmaya
hazır hale getirilir●1 saat 20 dakikalık
pişirme süresinin sonunda kek fırından
çıkarılır ve hala sıcaklığını korurken servis tabağına ters çevrilir●Kalıbından
kolayca çıkan kek, oda sıcaklığına geldiğinde servise hazırdır●
Yemek.Nâme
Yemek.Nâme
2002 YILI VE
MUHTEŞEM
BIR DRAMA.
FIRININDAN
ÇIKAN ISE
PRATIK BIR
REÇETE…
Kolay
Tarte Tatin
Ayşem Öztaş
23CM’LIK KALIPTA
HAZIRLANMA SÜRESI: 50 DAKIKA
PIŞME SÜRESI: 35 DAKIKA
SERVIS SÜRESI: 10 DAKIKA
Yemek.Nâme
4 parça Milföy hamuru
1,5 kilo Elma (ayıklanmış
ve dilimlenmiş halde)
2 yemek kaşığı tereyağ
veya margarin
2/3 su bardağı toz şeker
Yemek.Nâme
Fırın 220 derecede fanlı olarak ön ısıtma
yapılır●Mikrodalga fırınına dayanıklı bir
kalıbın içine elma dilimleri yerleştirilir ve
kalıbın üstü yağlı kağıt ile kapatılır●En
yüksek seviyede 7 dakika pişirilir●Süre
sonunda soğuması için tezgaha alınır
ve suyu süzülerek geniş bir tabağın içine dairesel olarak dizilir●Diğer tarafta
ocak üzerinde yağ be şeker, karıştırılarak
eritilir●Karamel rengi alıncaya kadar karıştırma işlemi devam edecektir●Hazırlanan
karamel, dizilmiş elma dilimlerinin üzerine gezdirilir●Amaç karamel ile bütün
elma dilimlerini birbirine bağlamaktır●Bu
şekilde hazırlandıktan sonra asıl pişirilecek, yağlanmış kalıba ters olarak yerleştirilir● Yani üzeri karamelli olan kısım kalıbın tabanına gelecektir●4 parça milföy
hamuru oda sıcaklığına getirilir●Merdane
ardımı ile hem inceltilir hem de birbirlerine birleştirilir●Bu şekilde elde edilen
tek parça milföy hamuru elmaların üzerine örtülür●Kenarları sıkıca kapatıldıktan
sonra fırınlanmaya hazırdır●Isıtılmış fırında 35 dakika pişirilir●Süre sonunda kalıp, servis tabağına ters olarak yerleştirilir●
Ilındıktan sonra servise hazırdır●
ALIŞVERİŞ:
Damla Beyaz ve
Bitter Çikolata:
www.pastamalzemeleri.com
Yemek.Nâme
Ayşem Öztaş
http://www.pecetedennotlar.com
72 yılı, Ankara doğumlu. Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümünden mezun oldu. 10 yılı aşkın bir süre satış ve pazarlama üzerine çalıştı. Çocuklukta ailesinin “Kesin pastacı ile evlenecek” teorisine karşılık, 30’undan sonra tatlı ile arası hiç iyi
olmayan bir adamı sevip evlendi. İş hayatına tamam dedi ve
mutfağı keşfetmek üzere bir yolculuğa çıktı. Çocukluktaki teoriyi farklı boyuttlarda gerçekleştirmek üzere yoğun çikolata
ve şeker ile hazırlanmış reçetelere gömüldü. Başına gelenleri ise Peçete’den Notlar blogunda paylaşmaya başladı. Çikolata tadında 2 çocuk yaptı. Hala mutfağında çalışmakta, hala
yazı yazmakta ve hala çikolata ve tarçın en büyük favorisi...
Yemek.Nâme
Devletşah Özcan
http://www.devletsah.com
Ortaokul yıllarından beri elektronik eşyaları kurcalamadığı
zamanlarda, TV’de yemek programı seyredip, yemek kitabı
topluyor. Bu ilgisine rağmen 28 yaşında evlenene kadar, bilgisayardan kafasını kaldırıp, mutfağın yolunu öğrenemeyen,
hatta ‘madem bu kadar yemek meraklısısın pişir de yiyelim’
diyenleri ‘ben de Mimar Sinan gibi sanatımı kırkımdan sonra
icra edeceğim’ şeklinde cevaplayacak kadar konudan uzak.
Evlendikten sonra mutfak en sevdiği TV programından en sevdiği mekana dönüşüveriyor. Eşi onun bu
mutfak sevgisini desteklerken bir yapılan yemeğin bir
daha yapılamamasından da şikayetçi. Eşinin beğendiği tariflerin kaybolmaması için yapılan her şeyi önce bir
blogda toplamaya başlıyor. Ardından edindiği blog arkadaşlarını Yemek.Name dergisinin çatısı altında toplayıp
Türkiye’nin ilk online yemek dergisini çıkartmaya başlıyor.
Dijitale ve yemeğe olan ilgisi artarak devam ediyor.
Yemek.Nâme
Enhar Koç
http://www.hamaratdiva.com
1976 İstanbul doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra İnsan kaynakları alanında 7 yıllık
tecrübe edinip, kurumsal hayat bana göre değil diyerek iş hayatından istifa etti. 2004’de ilk kızının doğumundan sonra Bebish.Com adıyla lüks anne ve bebek ürünleri satışı yapan bir
e-ticaret sitesi kurdu. Aynı zamanda hep istediği ama vakitsizlikten bir türlü öğrenemediği dikişi öğrenmeye merak sardı. Bebish.Com’u bir yayın grubuna sattıktan sonra hobilerini
anlattığı bir blog açtı. Blog yeterli gelmeyince, 2009’da HamaratDiva.Com isimli bir portal açtı. Artık Çiftehavuzlar’daki
atölyesinde tüm gün hobilerini, yayınlarını, ürünlerini geliştiriyor, bunları paylaşmak için kurslar ve atölyeler düzenliyor.
Yemek.Nâme
Esra Özkutlu
http://ırmıkhanım.blogspot.com
1974 İstanbul doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi mezunuyum. İlaç sektöründe yaklaşık 10 yıllık satış ve pazarlama tecrübesinden sonra, ilgi alanımı tamamıyla farklı
bir yöne odaklayarak, en büyük tutkumu mesleğim olarak
sürdürme kararı verdim. Eşimin görevi dolayısıyla gittiğimiz Basel’de Fransız tatlı sanatını öğrenmek amacıyla Paris
Cordon Blue’de temel fransız pastacılığı teknikleri üzerine
kurs tamamlayarak başarı sertifikası almaya hak kazandım.
Yemek.Nâme
Gül Fatma Koz
http://saraydanalhaberı.blogspot.com
Edebiyat öğretmeni, kitap tutkunu bir baba ile resim öğretmeni, mutfakta muazzam derecede yetenekli bir annenin
senteziyle yoğurulup; mutfak tutkunu, yemek delisi, bu konuda çok okuma merakı olan, ne bulsa toplayan biri oldum.
Tarih, sanat tarihi, arkeoloji ile harmanlanan eğitimimi Saray Mutfakları üzerine hazırladığım tezlerle birleştirince ortaya daha da enteresan bir ben çıktı. Şu anda Milli Saraylar
Daire Başkanlığı’na bağlı olarak çalışmaktayım ve saraylarda bulunan tarihi mutfak araçlarından sorumluyum. Yakınlarımın pek çok kez “saraylı” demelerinin sebebi de budur.
Günlerim saray mutfağında kullanılan eşyaları araştırmakla, saray mutfakları ile ilgili gerek arşivlerde gerekse engin
baba kütüphanesinde bilgiler toplamakla, tarif toplamakla
ve bazen de bunları uygulamakla geçiyor… Bu zevkli dünyanın biraz daha tanınmasını sağlamak en büyük arzum.
Yemek.Nâme
Handem Erkay Güner
http://www.cocuklahayat.com
1972 İstanbul doğumluyum. Babamın görevi nedeniyle 8
yıl Almanyada, 3 yıl Bahreynde yaşama şansım oldu. Küçük yaşımdan beri gönlümde turizm, yatardı. Bunun uğruna
Bahrain Hilton International otelinin mutfağında yüzlerce
yumurta sarısını akından ayırmış, elimle mayonez çırpmış, soğuk odada kapalı kalma korkumu bile yenmiştim.
Büyük zevk ile misafir ağırlar, onlara çeşit çeşit daha önce yemedikleri şeyleri sunmayı severim. Ev yemekleri başlığı altına giren hiç bir yemeği bugüne kadar başarı ile yapabildiğimi söyleyemem.
2008 yaz aylarında Devletşah‘ın ricası üzerine Yemek.Name‘de
yazarlığa
başladım.
O
günden
bu
yana eşim daha mutlu. Arada bir de olsa evimizde normalde pişmeyen yemekler pişmeye başladı.
Yemek.Nâme
Nilay Tulum
http://www.mutfaksırları.com
1981 yılında İstanbul’da doğdum. Gerçek anlamda mutfak
ile tanışmam üniversite yıllarıma denk gelir. 2007 yılında
evlendikten sonra mutfakta vakit geçirmekten daha da keyif
alır oldum. Blog yazmaya başladıktan sonra stüdyo fotoğrafçılığı ve butik pastacılık eğitimi aldım. İşi bıraktığımdan beri
mutfağım özgürlüğümün kalesi. Fotoğraf çekerken ya da hamur yoğururken en iyi terapistten bile daha rahatlatıcı. Yeteneklerimin sınırlarını ölçecek test alanı, arkadaşlarımla dedikodu yaptığım kuytu köşe yani mutfağım benim sığınağım.
Yemek.Nâme
Sema Doğan
http://www.praturkcom
1980 İzmir doğumlu. 10 yılı aşkın bir süredir ABD’de yaşıyor. Drexel üniversitesinde bilgisayar eğitiminin ardından 2 yıldır San Francisco’da yaşamakta. 13-14 yaşında hamur işleriyle mutfak serüvenine başladı. Yabancı
yemek kültürlerini keşfetmek ve öğrendiklerini damak
tadımızla harmanlayıp yeni tatlar oluşturmaktan büyük zevk alıyor. Bu tatları Praturk blogunda paylaşıyor.
Yemek.Nâme
Yemek.Nâme dergisine ücretsiz abone olun, yeni sayıyı ilk siz indirin! Sadece aşağıdaki duyuru
grubuna üye olmanız yeterli. Üye olarak diğer sürprizlerden de ilk siz haberdar olacaksınız!
ÜCRETSİZ ABONE OLMAK İÇİN HEMEN TIKLAYIN!
HTTP://GROUPS.GOOGLE.COM/GROUP/YEMEK-NAME

Benzer belgeler

Kremalı tavuK Çorbası

Kremalı tavuK Çorbası 05 Bulgur eklenip, karıştırılır. 06 Üzerini 1 parmak eecek kadar kaynar

Detaylı

0912 - Yemek.Name

0912 - Yemek.Name Diğer bir konu da hamurun üzerinin örtülmesidir. Kumaş bir bez ya da delikli bir kap ile örtülen hamur hem hava alabilir hem de kurumadan kabarabilir. Son olarak hamuru mayalarken kullandığınız mal...

Detaylı