Barselona

Transkript

Barselona
Barselona
Barselona, yürüyerek dolaşması en zevkli Avrupa şehirlerinden bir tanesi.
Özellikle de Barri Gothic’te, Raval’de ve bu iki bölgeyi birbirine bağlayan
Las Ramblas caddesinde şöyle bir dolaşmak, şehrin en gözde restoranlarını
ve butiklerini keşfetmek için iyi bir başlangıç.
Barselona aynı zamanda da Antoni Gaudi’nin şehri. Onun yapıtlarını takip
ederek şehri dolaşmak, insanın hem Barselona deneyimini hem de şehir ve
mimari algısını başkalaştırıyor. Bir kez Gaudi’nin tarzına aşina oldunuz mu
aslında şehrin her noktasına kendisinden bir işaret bıraktığını fark
ediyorsunuz. Plaça Reial’de dolaşırken birden lambalarda Gaudi’nin
imzasını fark edebiliyorsunuz mesela.
Barselona denince akla futbol da gelmiyor değil. Futboldan biraz zevk
alıyorsanız bile Camp Nou’da bir Barça maçı izlemek çok keyifli olacaktır.
Ancak biletinizi bir iki ay önceden almanızda fayda var. Çünkü sırf burada
maç izlemek için bile dünyanın pek çok yerinden turist Barselona’ya akın
ediyor.
İspanya’nın en çok bilinen festivallerinden biri La Tomatina, Valencia’da
gerçekleşiyor. Ama üzülmeyin, Katalanlar Barselona’da pek çok günü ve
haftayı bir festival kalıbına uyduruyorlar. Sokakta kostümlü geçitlerin
düzenlendiği, havai fişek ve ateş gösterilerinin yapıldığı pek çok farklı
festival var mesela. O günlerde sokakları köpüklerle kaplayarak önlem
alıyorlar. Bir de Barselona’nın güneyinde Tarragona diye bir yer var ki, pek
çok turistin özellikle gittiği Santa Tecla’ya ev sahipliği yapıyor. 1321’den
beri düzenlenen festivalde insanlar üst üste çıkarak insandan kuleler
yapıyorlar. 15-24 Eylül arası Barselona’daysanız, Tarragona’ya günü birlik
1
Barselona
gidebilirsiniz. Gündüz denize girip, akşam da festivale giderseniz, şehrin
yarı yarıya yerlisi sayılırsınız artık.
>>Nerede Kalmalı?
Barselona, W ve Mandarin gibi büyük zincir oteller için giderek daha cazip
bir şehir haline geliyor. Barselona’nın tarihi dokusunun tam tersine
Mandarin Oriental, çağdaş ve modern çizgilerde bir dekorasyona sahip.
Avrupa’da şimdiye kadar açılmış en iyi Mandarin olduğu yorumlar arasında.
Şehrin siluetine damgasını vuran bir diğer otel ise W Barselona.
Yoğunluktan dolayı oda bulmanın zor olduğu otelin açıldığı günden beri
Barselonalı gençlerin akınına uğrayan barında manzaraya karşı bir kokteyl
içmek epeydir moda. Bir yelkenliyi anımsatan binasıyla Sagrada
Familia’dan sonra Barselona’nın modern yüzünün sembolü olmaya aday bir
yapı olduğu düşünülüyor. Bu iki ikonik otel bir yana Barselona’da iyi otel
çok! İşte sizin için derlediklerimiz geliyor!
En İyiler
2
Barselona
 Hotel Arts Barcelona:Ritz grubuna ait olan Hotel Arts Barcelona, 44
katlı, tamamen cam ve çelikten oluşan dış cephesiyle, Barselona
panoramasının en dikkat çekici yapılarından biri. Yer konusunda
sıkıntı çekmediklerinden farklı ihtiyaçlara yönelik, farklı tipte odalar
tasarlamaktan çekinmemişler. Aralarında özel gym’i olan daireler de
var, kendi piyanosu olanlar da. Otel marinada bulunduğundan çok da
güzel bir manzarası var. Denize karşı, özel eğitmenlerle yoga ve
pilates seansları ayarlanabiliyor.
 El Palauet:Dışarıdan bakıldığında yüksek tavanları, taş oymaları ve
uzun pencereleriyle art nouveau tarzının belirgin bir örneği. İç
mekânlarda ise çağdaş trendler, minimalist anlayışla uygulanmış.
Mekânın tasarımında 20. yüzyıl modernizmine göndermeler yapılsa
da, otelcilik anlayışının oldukça yenilikçi ve cesur olduğu anlaşılıyor.
El Palauet’de kaldığınız süre boyunca size bir kişisel asistan atanıyor.
Bu asistan, ziyaretiniz süresince, kahvaltınızı hazırlaması için bir şef
organize ediyor, istediğiniz organik malzemelerin bulunmasını
sağlıyor, gitmek istediğiniz etkinlikler için size bilet ayarlıyor,
alışverişinizi yapıyor; moda danışmanı, makyaj uzmanı, güzellik
uzmanı, bebek bakıcısı gibi ihtiyaç duyduğunuz insanları sizin için
buluyor ve angaje ediyor.
 Hotel Omm:Tasarımıyla iddialı bir diğer otel ise Hotel Omm. Binanın
dış cephesi beyaz dalgalarla sarılmış. Bu dalgalar hem yoldan
geçenlere karşı gizlilik sağlıyor, hem de sokağın gürültüsünü
engelliyor. Aynı zamanda güneşin, oda içinde dağılımını dengeliyor.
Bu aydınlık, korunaklı odalar, birer doğal yaşam alanına
dönüştürülmüş. Hotel Omm’u, diğerlerinden ayıran özelliği öncelikle
3
Barselona
spa’sı, ikinci olarak da restoranı. Spa’sı hem alan olarak, hem de
sunduğu masaj ve terapi seçenekleri bakımından oldukça geniş.
Michelin yıldızlı restoranı ise genç ve stil sahibi 3 şefe emanet
edilmiş. A la carte menüsünün yanı sıra çeşitli kategorilerde tadım
menüleri de sunuyorlar.
Bunlara Da Bakmaya Değer
 Hotel Neri:Barri Gotic’te 18. yüzyıldan kalma taş bir saray binasında
bulunan Hotel Neri, iç mekânda da taş yapıyı koruyarak Ortaçağ’ı
anımsatan bir görsellik elde etmiş. Yapının taş olması, Barselona
sıcağına karşı sağlıklı bir çözüm de sunmuş oluyor. Odalara geniş
yataklar, kadife ve ipek kumaşlardan yastıklar yerleştirilmiş. Belli ki
konfor ön planda tutuluyor. Bu serinlik ve konfor, odaları çok
davetkâr kılıyor. Lakin otel, şehrin yürüyerek keşfedilecek ‘hip’
mahallelerinden birinin göbeğindeyken, içeri kapanmak şehre
haksızlık olur. Otelin tam adı Neri Hotel & Restaurant. Taş duvarları
ve iki büyük kemeriyle ortaçağ havasını tamamlayan restoranın
kapasitesi 35 kişi ve menüsü de Akdeniz mutfağı ağırlıklı.
 ME Barcelona:Barselona’nın en yeni otellerinden biri olmasına
rağmen, kısa zamanda şehrin popüler otellerinden biri haline geldi.
Şehrin yer yer gotik mimarinin ortasında, yüksek çelik binalar,
normalden daha da çok dikkat çekiyor. ME Barcelona da 29 katlı
binasıyla fark edilmesi kaçınılmaz olanlardan. Haliyle manzarası, hem
4
Barselona
şehre hem de denize tepeden bakıyor. Bu manzaraya karşı
yerleştirilmiş havuzuna uğramaya değer. Manzaraya sırtınızı
dönerseniz, son derece modern döşenmiş bir odayla baş başa
kalacaksınız. Odalarda iPod için özel ses düzeni ve kahve makinesi
gibi teknik imkânlar sunuluyor. Otelin restoran ve barlarını hiç
denemeyi düşünmeseniz bile, bir akşam mutlaka Angel’s & King’s
Club’a uğrayın. Koyu taş duvarlara, hapse girmiş ünlülerin
fotoğrafları asılmış. Burada belli gecelerde de çılgın karaoke
yarışmaları düzenlendiği söyleniyor.
 Casa Camper:Barselona’da kalınabilecek en rahat otellerden biri; her
odasında kanepe, çalışma masası, televizyon ve hamak var. Bütün gün
şehri turladıktan sonra, otelde böyle bir dinlenme ve çalışma alanı
bulmak gerçekten büyük rahatlık. Las Ramblas’a yürüme mesafesinde
oluşu da ayrı bir kolaylık sağlıyor. Gelmeden önce ayrıntılı bir plan
yapmamış ziyaretçilere kişiye özel yol haritaları hazırlıyorlar. Bisiklet
kiralama imkânı da sunan otel, şehri gerçek bir gezgin gibi keşfetme
deneyimine yardımcı olurken, konfordan da asla taviz vermiyor.
>>Nerede Yemeli
Tapas
5
Barselona
Barselona’da tapas keşfetmek çok zor değil. Gittiğiniz herhangi bir yerin
tapas bar olma ihtimali çok yüksek zaten. Seçeneklerin bol olmasında fayda
var ama bu durum bazen de karar vermeyi zorlaştırabiliyor.
 Cal Pep: Gidilmezse olmazlardan biri kesinlikle Cal Pep. Burası son
yıllarda pek çok ünlü ismin, Barselona gezisinde uğrak noktası olmuş.
Tabii bir de ağızdan ağza yayılan bir Coppola efsanesi var.
Coppola’nın Godfather’ın senaryosunu yazarken yaratımsal bir
tıkanıklık yaşadığı ve burayı keşfedip, burada beslenmeye başladıktan
sonra kısa sürede senaryoyu tamamladığı anlatılıyor. Bu yüzden
şehrin yerlileri tarafından da çok gidilen bir yer. Oturduğunuzda bir
menü gelmesini beklemeyin, masa beklerken seçeneklere göz gezdirip
az çok bir karara varmaya bakın. Gerisini servis elemanınıza bırakın.
Pazartesileri akşama kadar açılmıyor, Cumartesi akşamları ve Pazar
günleri kapalı.
 Tickets:Cal Pep kadar eski olmasa da, Tickets da şehrin artık
klasikleşmiş tapas mekânlarından biri. Online rezervasyon
yaptırmadıkça masa bulmak imkânsız. Bu kadar kalabalık olmasının
nedeni, tabii ki Şef Ferran Adria’nın ününden kaynaklanıyor. Peki,
içeride ne oluyor? İçeride açık pişirme alanları ve önünde de uzun bar
var. Menüsü sarı bilet şeklinde katlanan bir kâğıdın üzerinde yazıyor.
Bazı şarapları da klasik su bardaklarında servis ediyorlar. Yani talep
yoğun olduğu için, masa bulmak zor olsa da, atmosferi oldukça rahat
bir mekân.
 Cerveceria Catalana:Barselona’nın en popüler ve beğenilen
tapasçılarından. Adından da anlaşılacağı gibi burası şaraplarından çok
6
Barselona
birasıyla meşhur bir yer. Hem yerli hem de yabancı bira çeşitlerinden
geniş bir seçki sunuluyor. Akşam uzun saatler hizmete açık. Barın
önüne dizili tapas seçeneklerinden beğendiğinizi işaret edip yemeye,
her yerde bulamayacağınız biralardan tatmaya başladığınızda,
beklediğinize değecek.
 Paco Meralgo:Barselona deyince akla deniz mahsullerinin zenginliği
gelir. Paco Meralgo da hem gözünüzü hem de iştahınızı kabartacak bir
mekân. Uzun bir barı ve yüksek masalarıyla modern bir dekorasyona
sahip. Bar kısmında oturmayı tercih edin deriz. Burada sergilenen
‘montadito’ yani lokmalık porsiyonlardan ve tapaslardan sipariş
ederek pek çoğunu tadabilirsiniz. Bütün hafta açık, istediğiniz bir gün
deneyebilirsiniz.
 Figaro:Tapas harici bir şeyler yemek isteyenler için genç ve dinamik
bir alternatif. Yüksek tavanı, kocaman camları, rahat ortamı ve keyifli
müziğiyle şehirdeki en iyi hamburger restoranı. Ayrıca akşamüstü
saatlerinde ortam değişiyor ve bara dönüşüyor. Figaro, klasik ve
yaratıcı kokteylleriyle de iddialı. Pazar hariç her gün açıklar; kalabalık
gidecekseniz rezervasyon yapabilirsiniz.
Akşam Yemeği
 El Xampanyet: Picasso Müzesi yakınında köklü ve sempatik bir yer.
Mavi fayanslı duvarları, mermer masalarıyla geleneksel Katalan
stilinin şirin bir örneği. Öğlen de açık olmasına rağmen, daha çok gece
7
Barselona
gitmesi güzel bir bar. Buranın müdavimleri genelde, akşam
saatlerinde buraya gelip lezzetli tapasların ve birkaç kadeh ‘cava’nın
tadını çıkardıktan sonra şehrin gece hayatını keşfe devam ediyorlar.
 7 Portes: Katalan mutfağını daha yakından tanımak isteyenler La
Barceloneta’da bulunan 7 Portes’i deneyebilirler. 1836’da kafe olarak
açılan mekân, 1929’dan beri restoran olarak hizmet veriyor. Katalan
kültürünü önemseyen mekân, yerel bayramların hemen hepsini
kutluyor ve bu günlerde, günün anlam ve önemine uygun yemek veya
tatlı seçenekleri sunuyor. Woody Allen, Che Guevara, Pele, Miro,
Antonio Banderas ve daha birçok ünlü ismi ağırlamış olan 7 Portes’in
paella’sının ünü iyiden iyiye yayılmış durumda.
 Cal Pinxo:Liman tarafında geçirmek isteyeceğiniz bir akşam için
tarih kokan binada şık bir balık lokantası alternatifi. Bir geminin
salonunu andıran dekoru ve duvarları kaplayan şarap raflarıyla çok
güzel bir atmosfer yaratılmış. Geleneksel yemeklerin modern
dokunuşlarla sunulduğu menüsünde oldukça fazla seçenek bulunuyor.
Cal Pinxo’nun kendisine ait spesiyallerinden ve tek bir paella tavası
içinde servis edilen 3 ayrı çeşidi denemelisiniz.
 Bar Mundial:Şehrin küçük ama çok tanınan restoranlarından biri.
Uzun ve masif barın karşısında dizi dizi küçük yuvarlak masalar ve
uzun bir oturma alanı bulunuyor. Duvarlarda boks yapan sporcuların
fotoğrafları asılı. Burası, 1920’lerden beri aynı aile tarafından
işletiliyor. Buranın özellikle deniz ürünleriyle ünlü olduğunun altını
çizmekte fayda var. Şefin o gün aldığı taze malzemelerle hazırladığı
seçeneklerin sıralandığı günün spesiyallerine de bir göz atılabilir.
8
Barselona
 Tanta:İşte yepyeni bir füzyon deneyimi! Peru meets Japan! Perulu şef
Gaston Acurio'nun yeni adresi Tanta'da sizi, açık mutfak ve sade
dekorasyon bekliyor. Ve tabii bir de hayatınızda şimdiye kadar hiç
tatmadığınız lezzetler. Masa için uzun süre beklemek zorunda
kalmamak için rezervasyon yaptırmanızı kesinlikle tavsiye ederiz.
Tatlı Düşkünlerine
 Hofmann:Hofmann, Barselona’nın belki de en ünlü pastanesi. El
Born’da bulunan dükkândan içeri girildiğinde çikolata, şeker, vanilya,
ekmek, tarçın ve karamel kokularının havadaki mükemmel karışımı
burna doluyor. Bu karmaşık kokular, burayı karşı konulması güç bir
hale getiriyor. Bu kokunun yanı sıra, tahta büfe ve masayla yaratılmış
abartısız romantik dekor da iştahı iyice açıyor.
 Florentine:Yine El Born’da küçük bir dükkân olan Florentine, eski
bir mimarın açtığı bir cupcake butiği. Kurabiye ve browni çeşitleri de
bulunuyor. Ancak esas olarak renkli ve yaratıcı süslemelerle
hazırlanmış cupcake’leri ve ev yapımı dondurması ön plana çıkıyor.
Tuğla duvarları ve pastel tonlardaki dekorasyonuyla da oldukça şirin
bir dükkân olan Florentine, tatlı krizine düşenlerin enerjisini bir anda
yükseltiyor.
9
Barselona
>>Gece Kuşlarına
 Dry Martini:İyi hazırlanmış bir kokteyl eşliğinde sakin bir gece
geçirmenin hayalini kuranlar Dry Martini’de aradıklarını bulacaktır.
Beyaz ceketli garsonları, deri koltukları, loş sarı aydınlatmasıyla
burası adeta Mad Men’den fırlamış gibi, 1960’ların klasik barlarının
tarzını taşıyor. Müziğe rağmen birbirini rahatça duymak, muhabbet
etmek ve lezzetli bir şeyler içmek isteyenler için iyi bir alternatif. Yaş
ortalaması çok genç değil. Genellikle gece yarısından sonra kapanıyor
ancak Cuma ve Cumartesi’leri sabah 3’e kadar açık.
 Apolo ve Marula Café:Peki, bu şehrin ahalisi dans etmeye nereye
gidiyor diye merak ettiyseniz, Apolo ve Marula Cafe’ye
uğrayabilirsiniz. Marula’nın adının kafe olduğuna bakmayın, gece
dans pisti, disco, funk ve house müzik türlerinde dans eden
Barselonalılarla dolup taşıyor. Elektronik ve indie müzik tercih
edenler Apolo’yu daha çok sevebilirler. Apolo’da haftanın her günü
parti yapmak için bir bahane belirleniyor. Müdavimleri saat 10’a
kadar Barri Gotic’teki mekânları dolaştıktan sonra yavaş yavaş buraya
gelmeye başlıyor.
 Sutton Club & Monk Bar & Shôko:Biraz daha şık ve popüler
mekânlar arayanlar, aradıklarını Sutton Club ve Monk Bar’da
bulacaklardır. Monk, Barselona’nın en şık barlarından biri ancak canlı
müzik yok. Burada çoğunlukla cava tercih ediliyor. Taksiciler burayı
10
Barselona
hâlâ eski ismi olan Buddha Bar olarak biliyorlar. Sutton Club,
Barselona’nın en çok tercih edilen gece kulüplerinden biri. Barça
futbolcularına ve ünlü oyunculara rastlayabileceğiniz bir yer. Burada
ara ara bir şarkılık canlı müzik performanslarına rastlamak mümkün.
Mesela hiç beklenmedik bir anda Michel Telo sahneye çıkabiliyor ve
sabah 5’e, 6’ya kadar kalabalık dağılmıyor. Bunlara bir diğer alternatif
de, Shôko. Burası, özellikle Madonna, Elton John, Lady Gaga gibi ses
getiren sanatçıların konserlerinin ardından yapılan partiler, Barcelona
Fashion Night Out ve birçok VIP parti için tercih edilen bir gece
kulübü.
>>Ya Başka?
Alışveriş
 Manolo Blahnik:Ayakkabı pek çok kadının tutkusudur. İspanyol
asıllı tasarımcı Manolo Blahnik el emeği eşsiz güzellikteki topuklu
ayakkabılarını 30 yılı aşkın bir süredir üretmeye devam ediyor. Birçok
kadın artistin özel gecelerde ve davetlerde kıyafetlerini tamamlamak
için kullandıkları Manolo Blahnik ayakkabılarından bir çifte sahip
olmak için Barselona’daki mağazasını ziyaret etmelisiniz.
 Alma Aguilar:Koleksiyonlarında çiçek deseninden hiçbir sezon
vazgeçmeyen Alma, Salma Hayek’in Oscar gecesinde giydiği
elbisesinden sonra ününü dünyaya duyurmayı başaran genç bir
11
Barselona
tasarımcı. Özel bir geceye giymek için dolabınızda mutlaka bir Alma
Aguilar elbisesi bulunmalı.
 Mimótica Micola:Genç kızlar ya da kendini genç kız gibi hissedenler
için çok güzel bir mağaza. Raquel Micola’nın çocukluk hayali olan
rengârenk kumaşlarla tasarladığı ayakkabılara hayran kalmamak
mümkün değil. Yanında da deriden, tülden ya da süetten yaptığı
çantalara bakmayı unutmayın; biri mutlaka size lazım olanıdır!
 Vila Viniteca ve La Pineda:Barselona’dan dönerken yanınızda
götürmek isteyebileceğiniz çeşit çeşit ‘cava’lar, şaraplar için en iyi
adres. Şarapla birlikte aklınıza gelebilecek her tür peynir ve jambon
gibi şarküteri ürünlerinin de çeşitleri bulunuyor. Şarküteriye
doymayanlara bir de La Pineda’yı öneririz. El Gotic’te bulunan bu
köklü dükkânda her şey üst üste dizilmiş ve tıklım tıklım gibi
görünebilir. Görüntü sizi aldatmasın, eğer bol çeşit ve lezzet
arıyorsanız, burada bulacaksınız.
 Casa Gispert:Burası 1851’den beri kendi özel formülüyle kavurduğu
fındık ve kahve çekirdeklerini satan bir dükkân. Geleneksel
formüllerini değiştirmeyen Casa Gispert’den istediğiniz fındık ve
kahve çeşitlerini şık kavanozlara koydurabilir veya kese kâğıdıyla
alabilirsiniz.
 M.O.T.E.L.:El Born’da dolaştığınız süre boyunca, Casa Gispert gibi
şirin pek çok dükkânla karşılaşacaksınız. Bunlardan M.O.T.E.L.
dışarıdan bakıldığında küçük ve sıradan bir yer gibi gözükmesine
rağmen dikkatli bir gözden kaçmayacaktır. Farklı kaynaklardan,
12
Barselona
şehirlerden özenle seçilerek bir araya getirilmiş vintage koleksiyon,
burada alıcısıyla buluşuyor.
 Kowasa:1980’lerden beri Eixample’de hizmet veren Kowasa,
İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kitapları satışa sunuyor. Daha çok
sanat kitapları ve fanzinler üzerine yoğunlaşan kitabevinde, edebi
eserler de dâhil toplam 18.000’e yakın kitap bulunuyor.
Görülecek Yerler
 Gaudi’nin İzinden:Barselona’nın görsel bilinçaltı dünyası Antoni
Gaudi’nin etkisi altında. Kendine has çok belirgin bir stili olan Gaudi,
bütün şehre imzasını bırakmış adeta. Şehirdeki pek çok yeni yapı, hâlâ
ister istemez Gaudi’ye göndermeler taşıyor. Şehrin atmosferini, tarzını
daha iyi hissedebilmek için Gaudi’ye yakından bakmakta fayda var.
Daha çok gotiği yeniden yorumlaması ve modernizmle bir araya
getirişiyle büyüler Gaudi. Sagrada Familia, yapıtlarının içlerinde en
görkemlisi. İnşaatının 2026’da tamamlanması bekliyor. Buraya
gitmeden önce sadece Sagrada Familia üzerine hazırlanmış bir rehber
almanızı öneririz. Bir parçası, bir parçasını tekrar etmeyen bu yapının
her karesinde başka bir anlam ve hikâye saklanmış. Gaudi’nin
tasarladığı bir dizi de ev var. Bunlardan Casa Vicens, Casa Calvet,
Casa Mila, Casa Battlo, Bellesguard ve Palau Güell Barselona’da
bulunanlar. Eğer hepsine zaman ayıramayacağınızı düşünüyorsanız,
13
Barselona
Casa Battlo, Casa Mila ve Palau Güell’e öncelik vermekte fayda var.
Katalan girişimci Eusebi Güell ve Gaudi arasındaki üretken ilişkinin
güzel sonuçlarından biri olan Parc Güell’i de görmek güzel olacaktır.
Park, El Carmel’in tepelerinde. Oraya vardıktan sonra ufak bir piknik
yaparak dinlenebilirsiniz.
 MACBA ve MNAC:Her ikisi de Barselona’nın en bilinen iki müzesi.
Şehrin en büyük modern sanat müzesi olan MACBA, 20. yüzyıl
sanatçılarının eserlerinden oluşan hatırı sayılır büyüklükte bir
koleksiyona sahip. Dönemlik sergilere de ev sahipliği yaptığı için, her
ziyarette farklı bir sergiye denk gelmek mümkün. MNAC ise Katalan
sanatını romanesk, gotik ve barok dönemlerden alarak 20. yüzyıla
kadar getiriyor. Her ayın ilk Pazar günü de, ziyaretçileri, rehberler
eşliğinde Katalan sanatının 1000 yılına tanıklık etmeye davet
ediyorlar.
 La Fabrica:2012 yılında açılan müze, yeni olmasına rağmen,
şimdiden şehrin sanat ajandasına yön veren bir yer haline geldi. Genç
sanatçıların da çok tercih ettiği ve ilham aramaya geldiği bu müze,
şehrin en radikal çağdaş sanat sergilerine kapılarını açıyor.
 Fundacio Miro:Burada 1975 yılından beri deneysel sanatçıların
işlerini bünyesinde barındırarak, genç sanatçılara işlerini
sergileyebilecekleri bir ortam yaratmaya çalışılıyor. Kütüphanesinde
10.000 kitap bulunan müzenin koleksiyonunda, Miro’nun eserlerinin
yanı sıra, René Magritte, Marcel Duchamp gibi sanatçıların da eserleri
bulunuyor.
14
Barselona
 Museu Picasso:Şehre kendi imzasını taşıyan bir müze bırakan diğer
bir sanatçı da Picasso. Museu Picasso, Ortaçağ’dan kalma bir saray
binasında ikamet ediyor. Picasso’ya ait 3500’den fazla parçaya sahip
olan müze, açıldığı yıllardan bu yana her dönem, belli bir konsept
altında Picasso’nun eserlerini sergiliyor.
Gitmeden Önce İzlenecekler
Barselona denince kaçınılmaz olarak ‘Vicky, Cristina, Barcelona’
(Barselona, Barselona) geliyor akla. Tabii Almodovar’ın ‘All About My
Mother’ını (Annem Hakkında Her Şey) unutmamak lazım. Whit Stillman’ın
yönettiği ‘Barcelona’ adlı film pek bu kadar popüler değil. Ancak yeni bir
Barselona filmi peşindeyseniz ve henüz izlemediyseniz, izlemenizi tavsiye
ederiz. Bir de ‘Biutiful’ diyecektik ama dilimiz varmıyor. İçinizdeki hayat ve
seyahat enerjisinin kaçmayacağından emin olduğunuz bir zamanda
izlemenizi öneririz.
Aman Aman!
Saat 13:30-16:30 arası açık dükkân, banka bulmak çok zor. Gideceğiniz
yerleri planlarken mutlaka saatlerini kontrol edin.
15
Barselona
FC Barcelona hakkında olumsuz şeyler söylemeyin.
Barselona’da çoğunlukla Katalanca konuşuluyor. İspanyolca yerine
Katalanca birkaç kelime öğrenmek daha kullanışlı olacaktır.
Cerveza yerine caña ve sangria ile şarap yerine de cava sipariş etmek çok
daha havalı. Caña, bir çeşit tatlı rom. Cava ise, Katalanların, köpüklü şarabı.
Beyaz ve roze seçenekleri var.
Sıkıcı Bilgiler
El Prat Havaalanı’ndan şehir merkezi taksiyle 30€ civarında tutuyor ve 30
dakika sürüyor. Havaalanından alacağınız seyahat kartlarıyla otobüs ve
metro seyahatlerinizi kolaylaştırabilirsiniz.
Müzelerde sıra beklemeden giriş yapabilmek için Museum Pass alabilirsiniz.
İlk kullandığınız günden itibaren 10 gün geçerli olacak.
Restoranlarda rezervasyonsuz yer bulmak çok zor. Barda oturmak güzel
olabiliyor. Bahşiş bırakmanız beklenmese de birkaç Avro bırakmakta fayda
var.
Şehir içinde dolaşmak için mobilet veya bisiklet kiralayabilirsiniz.
16
Barselona
İspanya telefon kodu +34. Şehiriçi aramalarda, numaranın başına 93
eklemek gerekiyor. Cep telefonları çoğunlukla 6 ile başlıyor. Acil
durumlarda 112’yi arayın.
17

Benzer belgeler