Untitled - Windturbine

Transkript

Untitled - Windturbine
2
● Bu kitapta ve di¤er çal›flmalar›m›zda evrim teorisinin çöküflüne özel bir yer ayr›lmas›n›n nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtar› felsefenin temelini oluflturmas›d›r. Yarat›l›fl› ve dolay›s›yla Allah'›n varl›¤›n› inkar eden Darwinizm, 140 y›ld›r pek çok insan›n iman›n› kaybetmesine ya da kuflkuya düflmesine neden olmufltur. Dolay›s›yla bu
teorinin bir aldatmaca oldu¤unu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir.
Bu önemli hizmetin tüm insanlar›m›za ulaflt›r›labilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucular›m›z belki tek bir kitab›m›z› okuma imkan› bulabilir. Bu nedenle her kitab›m›zda bu
konuya özet de olsa bir bölüm ayr›lmas› uygun görülmüfltür.
● Belirtilmesi gereken bir di¤er husus, bu kitaplar›n içeri¤i ile ilgilidir. Yazar›n tüm kitaplar›nda imani konular, Kuran ayetleri do¤rultusunda anlat›lmakta, insanlar Allah'›n
ayetlerini ö¤renmeye ve yaflamaya davet edilmektedirler. Allah'›n ayetleri ile ilgili tüm
konular, okuyan›n akl›nda hiçbir flüphe veya soru iflareti b›rakmayacak flekilde aç›klanmaktad›r.
● Bu anlat›m s›ras›nda kullan›lan samimi, sade ve ak›c› üslup ise kitaplar›n yediden yetmifle herkes taraf›ndan rahatça anlafl›lmas›n› sa¤lamaktad›r. Bu etkili ve yal›n anlat›m
sayesinde, kitaplar "bir solukta okunan kitaplar" deyimine tam olarak uymaktad›r. Dini
reddetme konusunda kesin bir tav›r sergileyen insanlar dahi, bu kitaplarda anlat›lan gerçeklerden etkilenmekte ve anlat›lanlar›n do¤rulu¤unu inkar edememektedirler.
● Bu kitap ve yazar›n di¤er eserleri, okuyucular taraf›ndan bizzat okunabilece¤i gibi,
karfl›l›kl› bir sohbet ortam› fleklinde de okunabilir. Bu kitaplardan istifade etmek isteyen bir grup okuyucunun kitaplar› birarada okumalar›, konuyla ilgili kendi tefekkür ve
tecrübelerini de birbirlerine aktarmalar› aç›s›ndan yararl› olacakt›r.
● Bunun yan›nda, sadece Allah'›n r›zas› için yaz›lm›fl olan bu kitaplar›n tan›nmas›na
ve okunmas›na katk›da bulunmak da büyük bir hizmet olacakt›r. Çünkü yazar›n tüm
kitaplar›nda ispat ve ikna edici yön son derece güçlüdür. Bu sebeple dini anlatmak isteyenler için en etkili yöntem, bu kitaplar›n di¤er insanlar taraf›ndan da okunmas›n›n
teflvik edilmesidir.
● Kitaplar›n arkas›na yazar›n di¤er eserlerinin tan›t›mlar›n›n eklenmesinin ise önemli
sebepleri vard›r. Bu sayede kitab› eline alan kifli, yukar›da söz etti¤imiz özellikleri tafl›yan ve okumaktan hoflland›¤›n› umdu¤umuz bu kitapla ayn› vas›flara sahip daha birçok eser oldu¤unu görecektir. ‹mani ve siyasi konularda yararlanabilece¤i zengin bir
kaynak birikiminin bulundu¤una flahit olacakt›r.
● Bu eserlerde, di¤er baz› eserlerde görülen, yazar›n flahsi kanaatlerine, flüpheli kaynaklara dayal› izahlara, mukaddesata karfl› gereken adaba ve sayg›ya dikkat edilmeyen
üsluplara, burkuntu veren ümitsiz, flüpheci ve ye'se sürükleyen anlat›mlara rastlayamazs›n›z.
ARAfiTIRMA YAYINCILIK
Kartaltepe Mahallesi Belediye Caddesi
Limano¤lu ‹flmerkezi No: 3/64 Sefaköy - ‹stanbul
Bask›: Entegre Matbaac›l›k
Sanayi Cd. No: 17 Yenibosna-‹stanbul
Tel: (0 212) 451 70 70
www.harunyahya.org - www.harunyahya.net
3
4
Harun Yahya müstear ismini kullanan Adnan Oktar, 1956 y›l›nda Ankara'da
do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Ankara'da tamamlad›. Daha sonra ‹stanbul
Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ve ‹stanbul Üniversitesi
Felsefe Bölümü'nde ö¤renim gördü. 1980'li y›llardan bu yana, imani, bilimsel ve
siyasi konularda pek çok eser haz›rlad›. Bunlar›n yan› s›ra, yazar›n evrimcilerin
sahtekarl›klar›n›, iddialar›n›n geçersizli¤ini ve Darwinizm'in kanl› ideolojilerle
olan karanl›k ba¤lant›lar›n› ortaya koyan çok önemli eserleri bulunmaktad›r.
Yazar›n müstear ismi, inkarc› düflünceye karfl› mücadele eden iki peygamberin hat›ralar›na hürmeten, isimlerini yad etmek için Harun ve Yahya isimlerinden oluflturulmufltur. Yazar taraf›ndan kitaplar›n kapa¤›nda Resulullah'›n mührünün kullan›lm›fl olmas›n›n sembolik anlam› ise, kitaplar›n içeri¤i
ile ilgilidir. Bu mühür, Kuran-› Kerim'in Allah'›n son Kitab› ve son sözü, Peygamberimiz (sav)'in de hatem-ül enbiya olmas›n› remzetmektedir. Yazar da,
yay›nlad›¤› tüm çal›flmalar›nda, Kuran'› ve Resulullah'›n sünnetini kendine
rehber edinmifltir. Bu suretle, inkarc› düflünce sistemlerinin tüm temel iddialar›n› tek tek çürütmeyi ve dine karfl› yöneltilen itirazlar› tam olarak susturacak
"son söz"ü söylemeyi hedeflemektedir. Çok büyük bir hikmet ve kemal sahibi olan Resulullah'›n mührü, bu son sözü söyleme niyetinin bir duas› olarak
kullan›lm›flt›r.
Yazar›n tüm çal›flmalar›ndaki ortak hedef, Kuran'›n tebli¤ini dünyaya
ulaflt›rmak, böylelikle insanlar› Allah'›n varl›¤›, birli¤i ve ahiret gibi temel
imani konular üzerinde düflünmeye sevk etmek ve inkarc› sistemlerin çürük
temellerini ve sapk›n uygulamalar›n› gözler önüne sermektir.
Nitekim Harun Yahya'n›n eserleri Hindistan'dan Amerika'ya, ‹ngiltere'den
Endonezya'ya, Polonya'dan Bosna Hersek'e, ‹spanya'dan Brezilya'ya, Malezya'dan ‹talya'ya, Fransa'dan Bulgaristan'a ve Rusya'ya kadar dünyan›n daha
pek çok ülkesinde be¤eniyle okunmaktad›r. ‹ngilizce, Frans›zca, Almanca,
‹talyanca, ‹spanyolca, Portekizce, Urduca, Arapça, Arnavutça, Rusça, Boflnakça, Uygurca, Endonezyaca, Malayca, Bengoli, S›rpça, Bulgarca, Çince, Kishwahili (Tanzanya'da kullan›l›yor), Hausa (Afrika'da yayg›n olarak kullan›l›yor), Dhivelhi (Mauritus'ta kullan›l›yor), Danimarkaca ve ‹sveçce gibi pek çok
dile çevrilen eserler, yurt d›fl›nda genifl bir okuyucu kitlesi taraf›ndan takip
edilmektedir.
Dünyan›n dört bir yan›nda ola¤anüstü takdir toplayan bu eserler pek çok
5
insan›n iman etmesine, pek ço¤unun da iman›nda derinleflmesine vesile olmaktad›r. Kitaplar› okuyan, inceleyen her kifli, bu eserlerdeki hikmetli, özlü, kolay anlafl›l›r ve
samimi üslubun, ak›lc› ve ilmi yaklafl›m›n fark›na varmaktad›r. Bu
eserler süratli etki etme, kesin netice verme, itiraz edilemezlik, çürütülemezlik özellikleri tafl›maktad›r. Bu eserleri okuyan ve üzerinde ciddi biçimde
düflünen insanlar›n, art›k materyalist felsefeyi, ateizmi ve di¤er sapk›n görüfl
ve felsefelerin hiçbirini samimi olarak savunabilmeleri mümkün de¤ildir.
Bundan sonra savunsalar da ancak duygusal bir inatla savunacaklard›r, çünkü fikri dayanaklar› çürütülmüfltür. Ça¤›m›zdaki tüm inkarc› ak›mlar, Harun
Yahya külliyat› karfl›s›nda fikren ma¤lup olmufllard›r.
Kuflkusuz bu özellikler, Kuran'›n hikmet ve anlat›m çarp›c›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Yazar›n kendisi bu eserlerden dolay› bir övünme içinde de¤ildir, yaln›zca Allah'›n hidayetine vesile olmaya niyet etmifltir. Ayr›ca bu
eserlerin bas›m›nda ve yay›nlanmas›nda herhangi bir maddi kazanç hedeflenmemektedir.
Bu gerçekler göz önünde bulunduruldu¤unda, insanlar›n görmediklerini
görmelerini sa¤layan, hidayetlerine vesile olan bu eserlerin okunmas›n› teflvik
etmenin de, çok önemli bir hizmet oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r.
Bu de¤erli eserleri tan›tmak yerine, insanlar›n zihinlerini buland›ran, fikri
karmafla meydana getiren, kuflku ve tereddütleri da¤›tmada, iman› kurtarmada güçlü ve keskin bir etkisi olmad›¤› genel tecrübe ile sabit olan kitaplar›
yaymak ise, emek ve zaman kayb›na neden olacakt›r. ‹man› kurtarma amac›ndan ziyade, yazar›n›n edebi gücünü vurgulamaya yönelik eserlerde bu etkinin elde edilemeyece¤i aç›kt›r. Bu konuda kuflkusu olanlar varsa, Harun Yahya'n›n eserlerinin tek amac›n›n dinsizli¤i çürütmek ve Kuran ahlak›n› yaymak
oldu¤unu, bu hizmetteki etki, baflar› ve samimiyetin aç›kça görüldü¤ünü
okuyucular›n genel kanaatinden anlayabilirler.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaflalar›n, Müslümanlar›n
çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizli¤in fikri hakimiyetidir. Bunlardan
kurtulman›n yolu ise, dinsizli¤in fikren ma¤lup edilmesi, iman hakikatlerinin
ortaya konmas› ve Kuran ahlak›n›n, insanlar›n kavray›p yaflayabilecekleri flekilde anlat›lmas›d›r. Dünyan›n günden güne daha fazla içine çekilmek istendi¤i zulüm, fesat ve kargafla ortam› dikkate al›nd›¤›nda bu hizmetin elden
geldi¤ince h›zl› ve etkili bir biçimde yap›lmas› gerekti¤i aç›kt›r. Aksi halde çok
geç kal›nabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmifl olan Harun Yahya külliyat›, Allah'›n
izniyle, 21. yüzy›lda dünya insanlar›n› Kuran'da tarif edilen huzur ve bar›fla, do¤ruluk ve adalete, güzellik ve mutlulu¤a tafl›maya bir vesile olacakt›r.
GİRİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .10
BİRİNCİ BÖLÜM:
Kuran'ın Bilimsel Mucizeleri . . . . . . . . . . .9
Parmak ‹zindeki Kimlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12
Difli Bal Ar›s› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .14
Baldaki fiifa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .16
Kuran'da Dikkat Çekilen Hurma ve Faydalar› . .20
Mükemmel Bir Meyve: ‹ncir . . . . . . . . . . . . . . . . .26
De¤erli Bir Besin Kayna¤›: Bal›k . . . . . . . . . . . . . .31
Domuz Eti ve Sa¤l›¤a Zararlar› . . . . . . . . . . . . . . .39
fiifa Kayna¤› Bir Bitki: Zeytin . . . . . . . . . . . . . . . .41
Koroner By-Pass Ameliyat› . . . . . . . . . . . . . . . . . .50
Hareket Etmenin, Y›kanman›n ve Su ‹çmenin
Sa¤l›¤a Faydalar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .51
Mikroskobik Hayat›n Varl›¤› . . . . . . . . . . . . . . . . .54
Hayvan Topluluklar›n›n Varl›¤› . . . . . . . . . . . . . .56
Biyomimetik: Canl›lardaki Tasar›mlar›
Örnek Alma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .59
Toplu Hareket Eden Çekirgeler . . . . . . . . . . . . . . .65
Kar›ncalar›n ‹letiflimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .67
Besin Döngüsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .69
Uykuda Kulaklar›n Aktif Olmas› . . . . . . . . . . . . .71
Uykuda Hareket Etmenin Önemi . . . . . . . . . . . . .72
Gece Hareketlili¤in Azalmas› . . . . . . . . . . . . . . . .74
Yükseklik Art›kça Gö¤sün Daralmas› . . . . . . . . .76
İKİNCİ BÖLÜM:
Kuran'ın Gelecekle İlgili Haberleri . . . .78
GİRİŞ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .79
Bizans'›n Galibiyeti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .80
Firavun'un Cesedinin Korunmas› . . . . . . . . . . . . .87
Mekke'nin Fethi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .89
‹srailo¤ullar›'n›n Kibirli Yükseliflleri . . . . . . . . . . .92
Uzay›n Keflfi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .94
Ay'a Gidifl . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .96
Modern Ulafl›m Araçlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .98
Uçak Teknolojisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .100
Görüntü Nakli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .101
Koku Nakli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .104
Elektrik Kullan›m› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .106
Artezyen Kuyusu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .108
Teknolojide Kar›nca Ordusu . . . . . . . . . . . . . . . .112
Atom Enerjisi ve Nükleer Fizyon . . . . . . . . . . . .116
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
Kuran'ın Geçmiş Dönemlerle İlgili
Haberleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .118
Haman ve Eski M›s›r Yaz›tlar› . . . . . . . . . . . . . . .119
Hz. Musa ve Denizin Yar›lmas› . . . . . . . . . . . . . .122
Firavun ve Yak›n Çevresine Gelen Belalar . . . . .128
Hz. Musa'dan Sihirbaz Olarak Bahsedilmesi . . .131
Kuran'da Firavun Kelimesi . . . . . . . . . . . . . . . . .132
Nuh Tufan› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .134
‹rem fiehri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .142
Sodom ve Gomorra fiehirleri . . . . . . . . . . . . . . . .146
Sebe Halk› ve Arim Seli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .151
Hicr Halk› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .156
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:
Kuran'ın Matematiksel Mucizeleri . . . . .158
Kuran'da Kelime Tekrarlar› . . . . . . . . . . . . . . . . .159
Kuran'da Ebced Hesab› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .167
Kuran'da 19 Mucizesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .171
BEŞİNCİ BÖLÜM:
Kuran'ın Edebi Yönden
Mükemmelliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .184
Kuran'›n Taklit Edilemezli¤i . . . . . . . . . . . . . . . .185
Ayd›nlar›n Kuran Hakk›ndaki
Yorumlar›ndan Baz›lar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .196
SONUÇ:
Kuran Allah'ın Sözüdür . . . . . . . . . . . . .217
EK BÖLÜM:
Evrim Yanılgısı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .219
Notlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .246
10
Allah, bundan 14 as›r önce, insanlara yol gösterici bir kitap olan
Kuran-› Kerim'i indirmifl ve tüm insanl›¤› Kuran'a uyarak kurtulufla
ermeye davet etmifltir. Ayette de bildirildi¤i gibi Kuran "alemlere bir
zikr (ö¤üt, hat›rlatma, hüküm ve üstün bir fleref)den baflka bir fley
de¤ildir." (Kalem Suresi, 52) Kuran indirildi¤i günden k›yamet gününe kadar da, insanl›¤›n yegane yol göstericisi olan son ‹lahi kitap olacakt›r.
Kuran indirildi¤i günden bu yana her ça¤da yaflayan her insan
grubunun anlayabilece¤i, kolay ve anlafl›l›r bir dile sahiptir. Allah, Kuran"›n bu üslubunu "Andolsun Biz Kuran'› zikr (ö¤üt al›p düflünmek) için kolaylaflt›rd›k..." (Kamer Suresi, 22) ayetiyle haber verir.
Kuran'›n, ayn› zamanda edebi dilinin mükemmelli¤i, benzersiz üslup
özellikleri ve içerdi¤i üstün hikmet de, onun Allah'›n sözü oldu¤unun
kesin delillerindendir.
Kuran'›n bu özelliklerinin yan› s›ra, Allah'›n sözü oldu¤unu ispatlayan pek çok mucizevi özelli¤i vard›r. Bu özelliklerden biri, ancak
20. ve 21. yüzy›l teknolojisiyle eriflti¤imiz baz› bilimsel gerçeklerin
1400 y›l önce Kuran'da bildirilmifl olmas›d›r.
Elbette ki Kuran bir bilim kitab› de¤ildir. Fakat çeflitli ayetlerinde,
son derece özlü ve hikmetli bir anlat›m içinde aktar›lan baz› bilimsel
gerçekler, ancak 20. yüzy›l teknolojisi ile keflfedilmifltir. Kuran'›n indirildi¤i dönemde bilimsel olarak saptanmas› mümkün olmayan bu bil-
Kuran Mucizeleri
11
giler, insanlara Kuran'›n Allah'›n sözü oldu¤unu bir kez daha ispatlamaktad›r.
Kuran'›n bilimsel mucizelerini anlamak için, öncelikle bu ‹lahi kitab›n indirildi¤i dönemdeki bilim düzeyine bir göz atmak gerekir.
Kuran'›n indirildi¤i 7. yüzy›lda, Arap toplumu bilimsel konular
hakk›nda say›s›z hurafeye ve bat›l inanca sahipti. Evreni ve do¤ay› inceleyecek teknolojiye sahip olmayan Araplar, nesilden nesle aktar›lan
efsanelere inan›yorlard›. Örne¤in, gökyüzünün da¤lar sayesinde tepede durdu¤u san›l›yordu. Bu inan›fla göre Dünya düzdü ve iki uçtaki
yüksek da¤lar birer direk gibi gök kubbeyi ayakta tutmaktayd›.
Ancak Arap toplumunun tüm bu bat›l inan›fllar› Kuran'la birlikte
ortadan kald›r›ld›. Örne¤in "Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaks›z›n yükseltti..." (Ra'd Suresi, 2) ayeti gö¤ün da¤lar sayesinde tepede
durdu¤u inanc›n› geçersiz k›ld›. Bunun gibi daha pek çok konuda, o
dönemde hiçbir insan›n bilmedi¤i önemli bilgiler Kuran'da verildi. ‹nsanlar›n astronomi, fizik ya da biyoloji hakk›nda çok az fley bildikleri
bir dönemde indirilen Kuran, evrenin yarat›l›fl›ndan insan›n oluflumuna, atmosferin yap›s›ndan, yeryüzündeki dengelere kadar pek çok konuda kilit bilgiler içermekteydi.
fiimdi, Kuran'da yer alan bu bilimsel mucizelerden bir bölümünü
birlikte görelim.
Harun Yahya
12
Kuran'da, insanlar› ölümden sonra diriltmenin Allah için çok kolay oldu¤u anlat›l›rken, insanlar›n özellikle parmak uçlar›na dikkat çekilir:
Evet; onun parmak uçlar›n› dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya
güç yetirenleriz. (K›yamet Suresi, 4)
Ayette parmak uçlar›n›n vurgulanmas›, son derece hikmetlidir.
Çünkü parmak izindeki flekiller ve detaylar, tamamen kifliye özeldir.
fiu an dünya üzerinde yaflayan ve tarih boyunca yaflam›fl olan tüm insanlar›n parmak izleri birbirinden farkl›d›r. Dahas›, ayn› DNA dizilimine sahip tek yumurta ikizleri dahi farkl› parmak izine sahiptirler.1
Parmak izi do¤umdan önce cenin üzerinde son fleklini al›r ve kal›c› yara olmas› d›fl›nda ömür boyu sabit kal›r. ‹flte bu nedenle parmak
izi, herkese özel çok önemli bir "kimlik kart›" say›lmakta ve parmak izi
bilimi ise insanlar taraf›ndan yan›lmaz kimlik tespit yöntemi olarak
kullan›lmaktad›r.
Tek yumurta ikizleri de dahil olmak üzere, her insan›n parmak
izi kendine özeldir. Baflka bir
deyiflle, insanlar›n parmak uçlar›nda kimlikleri flifrelenmifltir.
Bu flifreleme sistemini, günümüzde kullan›lmakta olan barkod sistemine benzetmek de
mümkündür.
13
Ancak önemli olan, parmak izinin
özelli¤inin ancak 19. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru keflfedilmifl olmas›d›r. Ondan önce, insanlar parmak izini hiçbir özelli¤i ve anlam› olmayan çizgiler olarak görmüfltür. Fakat Kuran'da, o
dönemde kimsenin dikkatini dahi çekmeyen parmak izleri vurgulanmakta ve bu izlerin ancak ça¤›m›zda fark edilen önemine dikkat çekilmektedir.
Parmak izi ile kimlik saptama sistemi (AFS) teknolojisi,
son 25 y›ld›r çeflitli polis teflkilatlar›nda geçerlili¤i ispatlanm›fl, yasal olarak onaylanm›fl bir yöntem olarak kullan›lmaktad›r. Günümüzde genifl kapsaml› kimlik tespiti
çal›flmalar›nda parmak izi kadar isabetli sonuç veren bir
teknoloji bulunmamaktad›r. Parmak iziyle kimlik tespiti
100 y›ldan fazlad›r hukuki süreçlerde kullan›lmaktad›r
ve uluslararas› geçerlili¤e sahiptir.2
A. A. Moenssens, Fingerprint Techniques (Parmak ‹zi
Teknikleri) adl› kitab›nda parmak izinin her insana özel
oluflunu flu flekilde de¤erlendirmifltir:
"fiimdiye dek farkl› parmaklardaki iki parmak
izinden hiçbirinin
birbiriyle ayn› oldu¤una rastlanmam›flt›r…"3
Harun Yahya
14
Rabbin bal ar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kurduklar›
çardaklarda kendine evler edin. - Sonra meyvelerin tümünden ye,
böylece Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver. Onlar›n
kar›nlar›ndan türlü renklerde flerbetler ç›kar, onda insanlar için bir
flifa vard›r. fiüphesiz düflünen bir topluluk için gerçekten bunda bir
ayet vard›r. (Nahl Suresi, 68-69)
Her ar›n›n çok fazla görevinin oldu¤u ar› kolonilerindeki tek istisna erkek ar›lard›r. Erkek ar›lar ne kovan›n savunmas›na, ne temizli¤ine, ne besin toplamaya, ne de petek veya bal yap›m›na bir katk›da bulunurlar. Erkek ar›lar›n kovan içindeki tek fonksiyonlar› kraliçe
ar›y› döllemektir.4 Çiftleflme organlar› d›fl›nda di¤er ar›larda bulunan
özelliklerin hemen hemen hiçbirine sahip olmad›klar› için erkek ar›lar›n kraliçe ar›y› döllemekten baflka bir ifl yapmalar› da mümkün de¤ildir.
Koloninin tüm yükü üzerinde bulunan iflçi ar›lar›n ise, kraliçe ar›lar gibi difli olmalar›na ra¤men yumurtal›klar› geliflmemifltir, yani k›s›rd›rlar. Kovan›n temizli¤i, ar› larvalar›n›n ve yavrular›n›n bak›m›,
kraliçe ar› ve erkek ar›lar›n beslenmesi, bal yap›lmas›, peteklerin inflas› ve onar›m iflleri, kovan›n havaland›r›lmas›, kovan›n güvenli¤i, nektar (bal özü), polen (çiçek tozu), su, reçine gibi malzemelerin toplanmas› ve bunlar›n kovanda depolanmas› gibi görevleri vard›r.
Arapçada iki çeflit fiil kullan›m› vard›r ve fiillerin bu kullan›mlar›ndan, öznenin erkek mi yoksa difli mi oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Nitekim yukar›daki ayetlerde ar› için kullan›lan fiiller (alt› çizili kelimeler),
fiilin difli için olan flekliyle kullan›lm›flt›r. Böylece Kuran'da bal yap›m›nda çal›flan ar›lar›n difli oldu¤una iflaret edilmektedir.5
Kuran Mucizeleri
15
Unutulmamal›d›r ki ar›larla ilgili bu gerçe¤in bundan 1400 sene önce bilinmesi mümkün de¤ildir. Ama Allah bu gerçe¤e dikkat çekerek Kuran'›n bir mucizesini daha bize göstermifltir.
16
Rabbin bal ar›s›na vahyetti: Da¤larda, a¤açlarda ve onlar›n kurduklar›
çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye,
böylece Rabbinin sana kolaylaflt›rd›¤› yollarda yürü-uçuver.
Onlar›n kar›nlar›ndan türlü renklerde flerbetler ç›kar,
onda insanlar için bir flifa vard›r. fiüphesiz düflünen bir topluluk
için gerçekten bunda bir ayet vard›r. (Nahl Suresi, 68-69)
Bal, yukar›daki ayetlerde vurguland›¤› gibi, "insanlara flifa" olma
özelli¤i tafl›maktad›r. Bilimde en ön s›ralar› alan ülkelerde, bal›n insan
sa¤l›¤› aç›s›ndan öneminden ötürü, ar›c›l›k ve ar› ürünleri art›k bafll› bafl›na bir araflt›rma dal› olmufltur. Bal›n yararlar› genel hatlar›yla flöyle s›ralanabilir:
Kolayca sindirilir: ‹çindeki flekerlerin bir baflka cins flekere (fruktozun glikoza) dönüflebilme özelli¤i sayesinde bal, yüksek miktarda asit
içermesine ra¤men, en hassas mideler taraf›ndan bile kolayl›kla sindirilir. Ayn› zamanda ba¤›rsaklar›n ve böbreklerin daha iyi çal›flmas›na yard›mc› olur.
Süratle kana kar›fl›r; h›zl› bir enerji kayna¤›d›r: Bal ›l›k suyla kar›flt›r›ld›¤›nda 7 dakika içinde kana kar›fl›r. ‹çerdi¤i serbest flekerlerden dolay› beynin çal›flmas› kolaylafl›r. Bal, fruktoz ve glikoz gibi basit flekerlerin do¤al bir kar›fl›m›d›r. Yap›lan son araflt›rmalara göre, flekerlerin bu
kendine has kar›fl›m› yorgunlu¤un giderilmesinde en etkili yöntemdir
ve atletik performans› art›rmaktad›r.
Kan yap›m›na destek olur: Bal, kan yap›m› için vücudun gereksinim duydu¤u enerjinin önemli bir bölümünü karfl›lar. Ayr›ca kan›n temizlenmesine de yard›mc› olur. Kan dolafl›m›n› düzenleyici ve kolaylaflt›r›c› yönde etkisi vard›r. Damar sertli¤ine karfl› önemli bir koruyucudur.
Antimikrobiktir: Antimikrobik etmenler belirli bakterilerin, maya-
Kuran Mucizeleri
17
n›n ve küfün büyümesine engel olur. Bal›n,
bakterinin bar›nmas›na olanak tan›mayan özelli¤i "inhibine etki" olarak adland›r›l›r. Bal›n antimikrobik olmas›n›
sa¤layan pek çok sebep vard›r. Bunlar›n aras›nda, mikroorganizmalar›n, büyümek için ihtiyaç duyduklar› su miktar›n› s›n›rlayan yüksek fleker içeri¤i, yüksek asit oran› (düflük pH), bakterileri büyümeleri için ihtiyaç duyduklar› nitrojenden mahrum b›rakan içeri¤i say›labilir. Balda hidrojen peroksit bulunmas› ve bal›n içerdi¤i antioksidanlar
da bakterinin ço¤almas›na engel olur.
Antioksidand›r: Sa¤l›kl› yaflamak isteyen
herkesin özellikle antioksidan tüketmesi gerekir.
Antioksidanlar, hücrelerde normal metabolizman›n zararl› yan ürünlerini temizleyen bileflenlerdir.
Bunlar g›dalar›n bozulmas›na yol açan ve birçok kronik hastal›¤a sebep olan y›k›c› kimyasal tepkimeleri yavafllatabilen elementlerdir. Uzmanlar antioksidan bak›m›ndan zengin besinlerin kalp hastal›klar› ve kanser gibi hastal›klar› önleyebilece¤ine inanmaktad›rlar. Bal›n
içeri¤inde de güçlü antioksidanlar mevcuttur: Pinocembrin, pinobaxin, chrisin ve galagin. Bunlardan pinocembrin,
Yap›lan klinik gözlemler ve deneysel araflt›rmalar sonucunda, bal›n antibakteriyel ve antienflamatuar özelliklere sahip oldu¤u ortaya ç›km›flt›r. Bal, yaralardaki enfeksiyonun ve bu bölgedeki ölü hücrelerin a¤r›s›z olarak temizlenmesinde ve yeni dokular›n geliflmesinde son derece
etkilidir. Bal›n ilaç olarak kullan›l›fl›ndan en eski tarihi yaz›tlarda dahi
bahsedilmektedir. Günümüzde de bilim adamlar› ve doktorlar bal›n yaralar›n tedavisindeki etkisini yeniden keflfetmektedirler.
20 y›ld›r bal araflt›rmas›n›n öncülü¤ünü yapan ve Yeni Zelanda'daki
Waikato Üniversitesi'nde biyokimya profesörü olan Dr. Peter Molan,
bal›n antimikrobik özellikleri konusunda bir uzman olarak flöyle demektedir: "Yap›lan denemeler bal›n yan›k yaralar›ndaki enfeksiyonu kontrol etmede, hastanelerde ço¤unlukla antibakteriyel merhem olarak kullan›lan gümüfl sülfadiazinden daha etkilidir ve yeni dokular›n geliflimini harekete geçirmektedir."6
18
yaln›zca balda bulunan bir antioksidand›r.7
Vitamin ve mineral deposudur: Bal, fruktoz ve glikoz
gibi flekerlerin yan› s›ra magnezyum, potasyum, kalsiyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineralleri de içerir. Nektar ve
polen kaynaklar›n›n niteliklerine göre de¤iflmekle birlikte, balda B1, B2, C,
B6, B5 ve B3 vitaminleri bulunmaktad›r. Ayr›ca bak›r, iyot, demir ve çinko
da az miktarlarda bulunur.
Yaralar›n tedavisinde kullan›l›r:
- Yaralar›n tedavisinde kullan›ld›¤›nda, bal›n havadan nem çekebilme
özelli¤i, iyileflmeyi h›zland›rarak yara izi kalmas›n› önler. Çünkü bal, yaran›n üzerini kaplayan yeni deriyi oluflturan epitel hücrelerin büyümesini
h›zland›r›r. Böylece büyük yaralarda bile bal kullan›ld›¤›nda doku nakli
yap›lmas› ihtiyac› ortadan kalkar.
- Bal, iyileflme sürecine dahil olan dokular› yeniden büyümeleri için
uyar›r. Yeni k›lcal damarlar›n oluflumunu h›zland›rarak, derinin daha derindeki ba¤ dokusunun yerini alan fibroblastlar›n büyümesini teflvik eder
ve iyileflmenin gücünü art›ran kolajen liflerinin üretimini h›zland›r›r.
- Bal›n, yaran›n etraf›ndaki fliflkinli¤i azaltan antienflamatuar bir etkisi vard›r. Bu, kan dolafl›m›n› art›r›r; böylece iyileflme süreci h›zlanm›fl olur
ve hissedilen ac› azal›r.
- Bal, yaran›n alt›ndaki dokulara yap›flmaz; bu nedenle yeni oluflan
dokular›n y›rt›lmas› ve ac› söz konusu olmaz.
- Radyasyon tedavisi uygulanan kanserli hastalar›n vücutlar›nda oluflan yara ve ülserlerin tedavisinde baflar›yla kullan›lmaktad›r.8
- Ayr›ca bal›n daha evvel belirtti¤imiz antimikrobik etkisinden ötürü,
bal enfeksiyon oluflmas›n› önleyen koruyucu bir engel oluflturur. Mevcut
enfeksiyonu da yaralardan h›zla temizler. Bakterilerin antibiyotik dirençli
özelliklerine karfl› bile etkilidir. Antiseptiklerin ve antibiyotiklerin tersine,
yaradaki dokular›n üzerinde olumsuz etkiler oluflmaz.9
Bu bilgilerden de anlafl›laca¤› gibi bal, "flifa" yönü son derece güçlü bir
besindir. Kuflkusuz bu da, sonsuz kudret sahibi Allah'›n indirmifl oldu¤u
Kuran'›n mucizelerinden biridir. Yandaki tabloda bal›n besin de¤eri aç›s›ndan incelemesi görülmektedir:
19
10-13 Eylül 2000 tarihlerinde Avustralya'n›n Melbourne
flehrinde yap›lan "Dünya Birinci Yara Tedavisi Kongresi"nde, enfeksiyonlu yaralar›n tedavisinde bal›n kullan›lmas› konufluldu. Toplant›
flu yorumlar çerçevesindeydi:
"Birçok antibakteriyel madde bakteriden dolay› enfeksiyon kapm›fl yaralar›n tedavisinde antibiyotiklere direnç gösterirler. Bu durum önemli bir t›bbi sorun oluflturur. Ayn›
flekilde birçok do¤al madde de yaralar›n tedavisinde etkili de¤ildir. Ancak bal çok farkl›d›r, yaral› dokular›n tedavisindeki kullan›m› 4 bin y›ll›k bir geçmifle sahiptir. Balda çok
güçlü anti-bakteriyel aktiviteler mevcuttur; dolay›s›yla yaralardaki enfeksiyonun temizlenmesinde ve yaralar›n enfeksiyondan korunmas›nda çok etkilidir."10
Besin de¤erleri
Su
Toplam karbonhidratlar
Fruktoz
Glikoz
Maltoz
Sakaroz
Besinsel ‹çerik
Toplam kalori (kilokalori)
Toplam kalori (kilokalori) (Ya¤ olarak)
Toplam ya¤
Doymufl ya¤
Kolestrol
Sodyum
Toplam karbonhidrat
fieker
Diyet lifler
Protein
Vitaminler
B1 (Tiamin)
B2 (Riboflavin)
Nikotinik asit
Pantothenik asit
B6 vitamini
Folate
C vitamini
Mineraller
Kalsiyum
Demir
Çinko
Potasyum
Fosfor
Magnezyum
Selenyum
Bak›r
Krom
Manganez
ASH
1 porsiyondaki
ortalama miktar
3.6 gr
17.3 gr
8.1 gr
6.5 gr
1.5 gr
0.3 gr
100 gr.'daki
ortalama miktar
17.1 gr
82.4 gr
38.5 gr
31.0 gr
7.2 gr
1.5 gr
64
0
0
0
0
0.6 mg
17 gr
16 gr
0
0.15 mg
304
0
0
0
0
2.85 mg
81 gr
76 gr
0
0.7 mg
< 0.002 mg
< 0.06 mg
< 0.06 mg
< 0.05 mg
< 0.005 mg
< 0.002 mg
0.1 mg
< 0.01 mg
< 0.3 mg
< 0.3 mg
< 0.25 mg
< 0.02 mg
< 0.01 mg
< 0.5 mg
1.0 mg
0.05 mg
0.03 mg
11.0 mg
1.0 mg
0.4 mg
0.002 mg
0.01 mg
0.005 mg
0.03 mg
0.04 mg
4.8 mg
0.25 mg
0.15 mg
50.0 mg
5.0 mg
2.0 mg
0.01 mg
0.05 mg
0.02 mg
0.15 mg
0.2 gr
20
Hurma, Kuran'da pek çok ayette bahsi geçen, cennet nimetleri
aras›nda "eflsiz-hurma" (Rahman Suresi, 68) ifadesiyle nitelendirilen
bir meyvedir. Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i bu meyve incelendi¤inde,
pek çok önemli özelli¤i oldu¤u ortaya ç›kmaktad›r. Bilinen en eski bitki çeflitlerinden biri olan hurma, günümüzde lezzetinin yan› s›ra besleyici özelli¤i nedeniyle de tercih edilen bir besindir. Her geçen gün
keflfedilen faydalar› hurmay›, hem g›da hem de ilaç olarak kullan›lan
bir besin haline getirmifltir. Hurman›n sahip oldu¤u bu özelliklere
Meryem Suresi'nde dikkat çekilmifltir.
Derken do¤um sanc›s› onu bir hurma dal›na sürükledi. Dedi ki:
"Keflke bundan önce ölseydim de, haf›zalardan silinip
unutuluverseydim." Alt›ndan (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kap›lma,
Rabbin senin alt (yan)›nda bir ark k›lm›flt›r." Hurma dal›n› kendine
do¤ru salla, üzerine henüz oluflmufl-taze hurma dökülüversin."
Art›k, ye, iç, gözün ayd›n olsun... (Meryem Suresi, 23-26)
Allah'›n, Hz. Meryem'e "hurma yemesini" bildirmesinin pek çok
hikmeti vard›r. Allah'›n Hz. Meryem'in do¤umunu kolaylaflt›rmak
için sundu¤u nimetlerden biri olan hurman›n, özellikle hamile ve do¤um yapan kad›nlar için önemi ve faydalar›, bugün bilimsel olarak da
Kuran Mucizeleri
21
bilinmektedir. Hurma, içerdi¤i %60-65 oran
ile en çok fleker içeren meyvelerden biridir. Doktorlar,
hamile kad›nlara do¤um yapt›klar› gün meyve flekeri içeren
yiyecekler verilmesi gerekti¤ini belirtmektedirler. Bunun amac›, annenin zay›f düflen vücuduna enerji ve canl›l›k kazand›rmak, ayn› zamanda da yeni do¤an bebe¤e gerekli olan sütün oluflabilmesi için, süt
hormonlar›n› harekete geçirmek ve anne sütünü ço¤altmakt›r.
Ayr›ca do¤um s›ras›nda meydana gelen kan kayb›, vücut flekerinin düflmesine sebep olur. Hurma vücuda tekrar fleker giriflinin sa¤lanmas› aç›s›ndan önemlidir ve tansiyon düflmesini de engeller. Kalori de¤erinin çok yüksek olmas› sebebiyle hastal›ktan güçsüz düflmüfl
ya da yorgun olan kimseler için özellikle çok faydal›d›r.
Bu bilgiler, Allah'›n Hz. Meryem'e, hem kendisine enerji ve canl›l›k verecek hem de bebe¤in tek g›das› olan sütün meydana gelmesini
sa¤layacak "hurma"dan yemesini bildirmesindeki hikmetleri ortaya
koymaktad›r. Örne¤in hurma, insan vücudunun sa¤l›kl› ve zinde kalabilmesi için hayati önem tafl›yan 10'dan fazla element içermektedir.
Bu nedenle günümüzde bilim adamlar›, insan›n sadece hurma ve suyla y›llarca yaflayabilece¤ini belirtmektedirler.11 Bu konuda tan›nm›fl
uzmanlardan biri olan V. H. W. Dowson ise, bir hurma ve bir bardak
sütün bir insan›n günlük besin ihtiyac›n› karfl›lamaya yetece¤ini söylemektedir.12
Hurmada bulunan oksitosin maddesi de, modern t›pta do¤umu
kolaylaflt›r›c› bir ilaç olarak kullan›lmaktad›r. Oksitosin, do¤umu kolaylaflt›r›c› etkisi nedeniyle pek çok kaynakta "rapid birth" yani "h›zl›
do¤um" ifadesiyle tan›mlanmaktad›r. Do¤um sonras›nda ise anne sütünü art›r›c› etkisiyle bilinmektedir.13 Oksitosin esas olarak beyinde
salg›lanan, do¤um sanc›lar›n› bafllatan bir hormondur. Do¤um öncesi
vücudun tüm haz›rl›klar› bu hormon sayesinde bafllar. Hormonun etkisi, ana rahmini oluflturan kaslarda ve anne sütünün salg›lanmas›n›
sa¤layan kas yap›s›ndaki hücrelerde görülür. Do¤um esnas›nda ana
Harun Yahya
22
23
rahminin etkili olarak kas›lmas› do¤umun
gerçekleflebilmesi için son derece önemlidir. Oksitosin
de, rahmi oluflturan kaslar›n çok güçlü bir flekilde kas›lmas›n› sa¤lar. Ayr›ca oksitosin, yeni do¤mufl olan bebe¤in beslenmesi
için anne sütünün salg›lanmas›n› bafllat›r. Hurman›n tek bafl›na bu
özelli¤i -oksitosin içermesi- bile Kuran'›n Allah'›n vahyi oldu¤unun
önemli bir delilidir. Hurman›n t›bbi olarak faydalar›n›n tespit edilmesi ancak yak›n tarihlerde mümkün olmufltur. Halbuki Kuran'da yaklafl›k 1400 sene evvel Allah'›n Hz. Meryem'e hamilelik döneminde hurma ile beslenmesini vahyetti¤i bildirilmektedir.
Ayr›ca hurmada insan vücuduna bol miktarda hareket ve ›s›
enerjisi kazand›ran, vücutta parçalan›p kullan›lmas› kolay olan bir fleker türü bulunmaktad›r. Üstelik bu fleker kan flekerini h›zla yükselten
glikoz de¤il, meyve flekeri fruktozdur. Özellikle fleker hastalar›nda
kan flekerinin h›zla yükselmesi, pek çok organ› olumsuz olarak etkiler,
ancak en çok hasar gören organ ve sistemler göz, böbrekler, kalp-damar sistemi ve sinir sistemidir. Gözde görme kayb›na kadar varan rahats›zl›klar, kalp krizi, böbrek yetmezli¤i gibi pek çok ciddi hastal›¤›n
en önemli nedenlerinden biri, kan flekeri yüksekli¤idir.
Hurma içerik olarak çok çeflitli vitamin ve minerale sahiptir. Lif,
ya¤ ve proteinler aç›s›ndan da çok zengindir. Hurmada sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor da bulunmaktad›r. Hurma ayr›ca A vitamini, betakaroten, B1, B2, B3 ve B6
vitaminlerini de içerir. Hurmada bulunan vitamin ve minerallerin,
normal insan vücudunda ve hamilelik zamanlar›ndaki faydalar›ndan
baz›lar›n› ise flöyle s›ralayabiliriz:
*Hurman›n besleyici oran›n›n gücü, içerdi¤i uygun mineral dengesinden kaynaklanmaktad›r. Hurmada, hamilelikte kad›nlar›n almas› gereken bir B vitamini olan folik asit de bulunmaktad›r. Folik asit
(B9), vücutta yeni kan hücresi yap›m›nda, vücudun yap› tafl› olan amino asitlerin yap›m›nda ve hücrelerin yenilenmesinde önemli görevler
Harun Yahya
24
üstlenen bir vitamindir. Bu yüzden hamilelikte folik asit ihtiyac› belirgin flekilde artar ve günlük
ihtiyaç iki kat›na ç›kar. Folik asit seviyesi yetersiz oldu¤unda
yap›sal olarak normalden büyük, ancak ifllevleri düflük alyuvar
hücreleri meydana gelir ve kans›zl›k belirtileri ortaya ç›kar. Özellikle
hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yap›s›n›n oluflmas›nda
önemli rol oynayan folik asit, hamilelik s›ras›nda gereksinimi iki kat›na ç›kan tek maddedir. Hurma da, folik asit aç›s›ndan çok zengin bir
besin türüdür.
*Öte yandan hamilelikte meydana gelen uzun süreli bulant› ve fiziksel tepkimeler nedeniyle potasyum eksikli¤i a盤a ç›kar ve bu durumda da potasyum takviyesi yap›lmas› gerekir. Hurmada bol miktarda bulunan potasyum bu aç›dan büyük önem tafl›d›¤› gibi, vücuttaki su dengesinin korunmas›nda da son derece etkilidir. Ayr›ca potasyum, beyne oksijen gitmesine de yard›mc› olarak berrak düflünebilmeyi sa¤lar. Bununla beraber vücut s›v›lar› için uygun alkalik özelli¤i
sa¤lar. Zehirli vücut at›klar›n› d›flar› atmas› için böbrekleri uyar›r.
Yüksek kan bas›nc›n› düflürmeye yard›m eder ve sa¤l›kl› deri oluflumunu sa¤lar.14
*Hurman›n içerdi¤i demir, k›rm›z› kan hücrelerinde bulunan hemoglobin sentezini kontrol eder ve bu da hamilelikte kans›zl›¤›n engellenmesini ve bebe¤in geliflimi için hayati önem tafl›yan kandaki alyuvarlar dengesinin uygun hale gelmesini sa¤lar. Bilindi¤i gibi alyuvarlar kanda oksijen ve karbondioksiti tafl›yarak hücrelerin canl›l›¤›n›
sürdürmesinde rol oynarlar. Çok fazla demir içermesi sebebiyle, bir
insan günde 15 tane hurma yiyerek vücudunun demir ihtiyac›n› karfl›layabilir ve demir eksikli¤inden kaynaklanan rahats›zl›klardan korunmufl olur.
*Hurmada bulunan kalsiyum ve fosfat ise, iskelet oluflumu ve
vücudun kemik yap›s›n›n dengelenmesi için çok önemli elementlerdir. Hurma, içerdi¤i bol fosfor ve kalsiyum ile kemik zay›fl›¤›na karfl›
Kuran Mucizeleri
25
bünyeyi korur ve bu hastal›klar›n azalt›lmas›na yard›m eder.
*Bilim adamlar› hurman›n stres ve gerginli¤i giderici etkisine de dikkat çekmektedirler. Berkeley Üniversitesi uzmanlar›n›n yapt›¤› araflt›rmalar, sinirleri güçlendiren B6 vitamininin ve kaslar›n çal›flmas›nda önemli rol oynayan magnezyum mineralinin hurmada yüksek miktarda bulundu¤unu ortaya koymufltur. Hurma ayr›ca
içerdi¤i magnezyum ile, böbrekler için de son derece önemlidir. Bir insan günde 2-3 tane hurma yiyerek vücudunun magnezyum ihtiyac›n›
karfl›layabilir.15
*‹çerdi¤i B1 vitamini ile sinir sisteminin sa¤l›kl› olmas›n› kolaylaflt›r›r. Vücuttaki karbonhidratlar›n enerjiye çevrilmesine, protein ve
ya¤lar›n vücudun di¤er ihtiyaçlar› için kullan›lmas›na yard›mc› olur.
B2 vitaminiyle de, vücudun enerji sa¤lamas› ve hücrelerin yenilenmesi için protein, karbonhidrat ve ya¤lar›n yak›lmas›na yard›mc› olur.
*Hamilelikte A vitaminine olan ihtiyaç da artar. Hurma, içindeki
A vitamini sayesinde, görme gücünü ve vücut direncini art›r›r, kemik
ve difllerin güçlenmesini sa¤lar. Hurma, betakaroten aç›s›ndan da son
derece zengindir.16 Betakarotenin hücrelere sald›ran molekülleri kontrol alt›na alarak, kanseri önleyici özelli¤i vard›r.
*Ayr›ca di¤er meyveler genellikle protein aç›s›ndan yetersizdir,
ancak hurma protein de içermektedir.17 Bu özelli¤i sayesinde vücudun
hastal›klara ve enfeksiyonlara karfl› korunmas›n› sa¤lar, hücreleri yeniler ve vücut s›v›s›n› dengeler. Örne¤in et de faydal› bir g›dad›r ancak özellikle böyle bir dönemde taze bir meyve olan hurma kadar fayda vermeyebilir. Hatta böyle bir dönemde etin fazla tüketilmesi vücutta zehirlenmeye neden olabilir. Hazm› kolay olan, hafif sebze, meyve
türü yiyeceklerin tercihi daha uygun bir seçimdir.
Hurma ile ilgili tüm bu bilgiler, Allah'›n sonsuz ilmini ve insanlara olan rahmetini ortaya koymaktad›r. Görüldü¤ü gibi modern t›bb›n
ancak günümüzde tespit edebildi¤i hurman›n -özellikle de hamilelik
dönemindeki- faydalar›na Kuran'da 14 as›r önce iflaret edilmifltir.
Harun Yahya
26
"‹ncire ve zeytine andolsun" (Tin Suresi, 1)
Tin Suresi'nin birinci ayetinde Allah'›n incire "andolsun" fleklinde
bildirmesi, bu meyvenin faydalar› aç›s›ndan son derece hikmetlidir.
İncirin İnsan Sağlığına Faydaları:
‹ncir herhangi bir meyve ya da sebzeye göre en yüksek lif içeri¤ine sahiptir. Sadece 1 adet kuru incir 2 gram lif sa¤lamaktad›r, ki bu
tavsiye edilen günlük ihtiyac›n %20'si'dir. Son 10-15 y›lda yap›lan
araflt›rmalar, bitkisel g›dalarda bulunan liflerin sindirim sisteminin
düzgün olarak çal›flmas› aç›s›ndan çok önemli olduklar›n› ortaya koymufltur. Besin olarak al›nan lifin sindirime yard›mc› oldu¤u ve baz›
kanser türlerinin riskini azaltmada etkili oldu¤u bilinmektedir. Beslenme uzmanlar› lif al›m›n› art›rman›n ideal bir yolu olarak, lif aç›s›ndan zengin olan incir tüketimini tavsiye etmektedirler.
Lifli yiyecekler çözünür ve çözünmez olarak ikiye ayr›l›rlar. Çözünmez lif aç›s›ndan zengin g›dalar, vücuttan at›lacak maddelere su
kazand›rarak ba¤›rsaklardan geçifli kolaylaflt›rlar. Böylece sindirim
sistemini h›zland›r›rarak, düzenli çal›flmas›n› sa¤larlar. Ayr›ca çözünmez lifli besinlerin kolon kanserine karfl› koruyucu oldu¤u da tespit
edilmifltir. Çözünür lif aç›s›ndan zengin besinlerin ise kandaki kolesterol seviyesini %20'den fazla düflürdükleri ortaya konmufltur. Bu nedenle kalp hastal›klar›n›n riskini azaltmak aç›s›ndan büyük önem tafl›rlar. E¤er kanda fazla miktarda kolesterol varsa, bu kan damarlar›n-
Kuran Mucizeleri
27
da birikir ve kan damarlar›n›n sertleflmesine, daralmas›na yol açar. Kolesterol, hangi organ›n damar›nda birikirse o organa ait hastal›klar ortaya ç›kar. Örne¤in, kalbi besleyen atardamarlarda kolesterol birikimi olursa, gö¤üs
a¤r›s›, kalp krizi gibi sorunlar oluflur. Böbrek damarlar›nda kolesterol
birikimi ise, yüksek tansiyon ve böbrek yetmezli¤ine yol açabilir. Ayr›ca çözünür liflerin al›m› mideyi boflaltarak, kan flekerini düzenlemesi aç›s›ndan da önem tafl›r, çünkü kan flekerindeki ani de¤ifliklikler hayati riskler tafl›yan rahats›zl›klarla sonuçlanabilir. Nitekim beslenmeleri lif aç›s›ndan zengin olan toplumlar›n kanser ve kalp hastal›klar›
gibi rahats›zl›klara daha az oranda yakaland›klar› tespit edilmifltir.18
Çözünür ve çözünmez liflerin her ikisinin birarada bulunmas› ise
sa¤l›k aç›s›ndan ayr› bir avantajd›r: Her iki lif türünün birarada bulunmas›n›n, kanseri engellemede, tek bafl›na olduklar›ndan daha etkili oldu¤u ortaya ç›km›flt›r. ‹ncirde her iki lif türünün -hem çözünür
hem de çözünmez liflerin- birarada bulunmas› bu bak›mdan inciri son
derece önemli bir besin maddesi k›lmaktad›r.19
George Washington Üniversitesi T›p Merkezi'nde Hastal›klara
Karfl› Korunma Enstitüsü'nün baflkan› Dr. Oliver Alabaster, incirden
flu ifadelerle bahsetmektedir:
28
... burada gerçek anlamda sa¤l›kl› ve yüksek lif oran›na
sahip bir besini ekleme
imkan› bulunmaktad›r. ‹ncirleri ve di¤er yüksek lif
oran›na sahip besinleri s›kl›kla tercih etmek... ömür boyu
sa¤l›¤›n›z
aç›s›ndan
önem tafl›maktad›r.20
California ‹ncir Dan›flma
Kurulu'na (California Fig Advisory Board) göre, meyvelerde
ve sebzelerde bulunan antioksidanlar›n insanlar› birçok hastal›ktan korudu¤una inan›lmaktad›r. Antioksidanlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar
sonucu oluflan veya d›flardan
al›nan zararl› maddeleri (serbest radikalleri) etkisiz hale getirirler ve hücrenin tahrip edilmesini engellemifl olurlar.
Scranton Üniversitesi taraf›ndan yürütülen araflt›rmada,
kuru incirin, antioksidan bak›m›ndan zengin fenol bileflimine
di¤er meyvelere göre çok daha
fazla sahip oldu¤u belirlenmifltir. Fenol, mikroorganizmalar›
öldürücü -antiseptik- bir madde
29
olarak kullan›lmaktad›r. Scranton Üniversitesi'nde yap›lan de¤erlendirmelere göre, ‹ncirdeki fenol miktar›, di¤er meyvelerle k›yasland›¤›nda çok daha fazlad›r. 21
New Jersey'deki Rutgers Üniversitesi taraf›ndan yürütülen araflt›rmada ise, kuru incirin içerdi¤i Omega-3, Omega-6 ya¤ asitleri (EFA:
Essential fatty acids: vücut için zaruri ya¤lar) ile fitosterol (bitkilerde
bulunan ya¤›ms› madde) sayesinde kolesterolü düflürücü olarak da
önem tafl›d›¤› anlafl›lm›flt›r.22
Bilindi¤i gibi Omega-3 ve Omega-6 ya¤ asitleri vücutta üretilemezler ve g›dalarla al›nmalar› gereklidir. Ayr›ca bu ya¤lar özellikle
kalp, beyin ve sinir sisteminin sa¤l›kl› flekilde ifllev görmesi aç›s›ndan
vazgeçilmez öneme sahiptirler. Fitosterol ise, hayvansal g›dalardaki
kalp ve damar sa¤l›¤› aç›s›ndan tehlikeli olan kolesterolün yolunu t›kayarak kana kar›flmadan vücuttan at›lmas›n› sa¤lar.
California ‹ncir Dan›flma Kurulu taraf›ndan "adeta do¤an›n en
mükemmel meyvesi"23 olarak bahsedilen incir, insano¤lunun bildi¤i
en eski meyvelerden biri olmas›na ra¤men, g›da üreticileri taraf›ndan
yeniden keflfedilmektedir. Çünkü besin de¤erinin yüksek olmas›, sa¤l›k için faydalar›, bu meyveye ayr› bir önem kazand›rmaktad›r.
‹ncir hemen hemen her özel diyetin parças› olabilir: ‹ncir do¤al
olarak ya¤, sodyum ve kolesterol içermedi¤i ve yüksek lif oran›na sahip oldu¤u için, kilo vermeye çal›flan kifliler için de uygun bir besindir. Ayn› zamanda incir, bilinen tüm meyvelere göre en yüksek mineral içeri¤ine sahiptir. 40 gram incir, 244 mg potasyum (günlük ihtiyac›n % 7'si), 53 mg kalsiyum (günlük ihtiyac›n %6's›) ve 1.2 mg demir
(günlük ihtiyac›n %6's›) içermektedir.24 ‹ncirde kalsiyum oran› çok
yüksektir; meyveler aras›nda kalsiyum içeri¤i aç›s›ndan portakaldan
sonra ikinci s›rada gelmektedir. Bir kase kuru incir, bir kase süt ile ayn› miktarda kalsiyum sa¤lamaktad›r.
Harun Yahya
30
‹ncir, uzun süreli hastal›klardan sonra
h›zl› flekilde iyileflmeye yard›mc› olan, güç ve kuvvet
veren bir ilaç olarak da düflünülmektedir. Fiziksel ve zihinsel
zorlanmay› ortadan kald›r›r ve vücuda enerji ve güç sa¤lar. ‹ncirin
en önemli besin ö¤esi, tüm meyvenin % 51-74'ünü oluflturan flekerdir
ve tüm meyveler aras›nda en yüksek fleker oran›n› içermektedir. Ayr›ca incir, ast›m, öksürük ve so¤uk alg›nl›¤› gibi durumlarda da tedavi
amaçl› tavsiye edilmektedir.
Burada çok s›n›rl› olarak yer verdi¤imiz incirin faydalar›, Allah'›n
insanlar üzerindeki rahmetinin bir göstergesidir. Rabbimiz zevkle yenen bu meyve içinde, insan›n ihtiyac› olan maddeleri, onun sa¤l›¤›na
uygun bir denge ile, adeta paketlenmifl flekilde yarar›na vermektedir.
Allah'›n bu özel nimetinin Kuran'da zikredilmesi de, incirin insanlar
için önemine bir iflaret olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) ‹ncirin besin de¤erinin, insan sa¤l›¤› aç›s›ndan öneminin, ancak geliflen t›p ve
teknolojik imkanlarla tespit edilebilmesi, kuflkusuz Kuran'›n, herfleyin
bilgisine sahip Allah'›n sözü oldu¤unun göstergelerinden biridir.
100 gram taze incirdeki besin de¤erini gösteren tablo
Kuran Mucizeleri
31
Deniz av› ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaflanlara bir yarar
olarak helal k›l›nd›... (Maide Suresi, 96)
Kalp hastal›klar›na yakalanan ve bu nedenle hayat›n› kaybeden
kiflilerin yafl ortalamalar›n›n gün geçtikçe düflmesi, kalp sa¤l›¤›na gösterilen önemi büyük ölçüde art›rm›flt›r. T›pta, kalp hastal›klar›n›n tedavisi konusunda pek çok yeni geliflmeler kaydedilse de, uzmanlar›n as›l
tavsiye etti¤i, bu hastal›¤a yakalanmadan önce al›nacak önlemlerin titizlikle uygulanmas›d›r. Uzmanlar kalbin sa¤l›kl› iflleyiflinde ve hastal›klar›n önlenmesinde önemli bir besini tavsiye etmektedirler: Bal›k
Bal›¤›n önemli bir besin olmas›n›n nedeni; hem insan vücudu için
gerekli maddeleri sa¤lamas›, hem de bedeni çeflitli hastal›k risklerinden mümkün oldu¤unca uzak tutacak içeri¤e sahip olmas›d›r. Örne¤in içerdi¤i Omega-3 asidi ile vücut sa¤l›¤› için adeta bir kalkan görevi gören bal›¤›n, düzenli olarak tüketildi¤inde kalp hastal›klar› riskini
azaltt›¤› ve ba¤›fl›kl›k sistemini güçlendirdi¤i ortaya ç›km›flt›r.
Bilimsel olarak faydalar› yeni kan›tlanan bal›¤›n, de¤erli bir besin kayna¤› oldu¤u günümüzden yaklafl›k olarak 1400 y›l önce indirilen Kuran'da da bildirilmektedir. Yüce Allah, Kuran'da deniz
ürünlerini, "Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et
yemektesiniz..." (Nahl Suresi,14), "Deniz av› ve onu yemek size ve
(yeryüzünde) dolaflanlara bir yarar olarak helal k›l›nd›..." (Maide
Suresi, 96) ayetleriyle haber vermektedir. Ayr›ca Kehf Suresi'nde de,
bal›¤a özel olarak dikkat çekilmektedir. Bu surede Hz. Musa ve
Harun Yahya
32
genç yard›mc›s›n›n uzun bir yolculu¤a
ç›kt›klar› ve yanlar›na da yiyecek olarak bal›k ald›klar› bildirilmektedir:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleflti¤i yere ulafl›nca bal›klar›n› unutuverdiler; (bal›k) denizde bir ak›nt›ya do¤ru (veya bir menfez bulup)
kendi yolunu tuttu. (Varmalar› gereken yere gelip) Geçtiklerinde
(Musa) genç-yard›mc›s›na dedi ki: "Yeme¤imizi getir bize, andolsun,
bu yapt›¤›m›z-yolculuktan gerçekten yorulduk." (Genç-yard›mc›s›)
Dedi ki: "Gördün mü, kayaya s›¤›nd›¤›m›zda, ben bal›¤› unuttum..."
(Kehf Suresi, 61-63)
Kehf Suresi'nde uzun bir yolculuk s›ras›nda, yorulduktan sonra
yiyecek olarak özellikle bal›¤›n seçilmifl olmas› dikkat çekicidir. Dolay›s›yla bu k›ssadaki hikmetlerden biri olarak, bal›¤›n faydalar›na, besleyici yönüne iflaret ediliyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Nitekim bal›¤›n besin olarak özelliklerini araflt›rd›¤›m›zda çarp›c› bilgilerle karfl›lafl›r›z. Rabbimiz'in bizlere büyük bir nimeti olan bal›klar özellikle protein, D vitamini ve eser elementler (vücutta çok az
miktarda bulunan, fakat vücut için çok önemli baz› elementler) aç›s›ndan mükemmel besin kaynaklar›d›r. ‹çerdikleri fosfor, sülfür, vanadyum gibi mineraller sayesinde ise büyümeyi ve dokular›n iyileflmesini sa¤larlar. Sa¤l›kl› difl etleri ve difl yap›s› oluflmas›na yard›mc› olur,
cilt rengini güzellefltirir, saçlar›n daha sa¤l›kl› olmas›n› sa¤lar, bakteriyel enfeksiyonlarla mücadeleye katk›da bulunurlar. Ayr›ca kandaki
kolesterol oran›n› düzenleyici etkileriyle, kalp krizlerinin önlenmesinde önemli bir rol oynamaktad›rlar. Niflasta ve ya¤lar›n parçalanarak
vücutta kullan›lmas›na yard›m ederler. Böylece daha enerjik ve daha
kuvvetli olunmas›n› sa¤larlar. Öte yandan zihinsel faaliyetlerin düzenli çal›flmas›nda etkilidirler. ‹çerdikleri D vitamininin ve di¤er minerallerin yeterli miktarlarda al›nmamas› durumunda ise, raflitizm
Kuran Mucizeleri
33
(kemik zay›fl›¤›), difl eti hastal›klar›, guatr,
hipertiroit gibi rahats›zl›klar ortaya ç›kabilir.25
Bunlar›n d›fl›nda günümüz t›bb›, bal›¤›n içerdi¤i Omega3 ya¤ asitlerinin sa¤l›k aç›s›ndan çok önemli bir yere sahip oldu¤unu keflfetmifltir. Hatta bu ya¤lar zaruri ya¤ asitleri (EFA: essential fatty asit) olarak belirlenmifltir.
Balık Yağındaki Omega-3'ün Faydaları
Bal›k ya¤›nda sa¤l›¤›m›z için özellikle çok önemli olan 2 farkl›
doymam›fl ya¤ asidi türü bulunmaktad›r: EPA (eicosapentaenoic asit)
ve DHA (docosahexaenoic asit). EPA ve DHA çoklu doymam›fl ya¤lar
olarak bilinmektedirler ve önemli Omega-3 ya¤ asitlerini içermektedirler. ‹nsan vücudu Omega-3 ve Omega-6 ya¤ asitlerini üretemez dolay›s›yla d›flar›dan besinlerle al›nmalar› gerekir.
Bal›k ya¤›n›n -Omega-3 ya¤ asitlerini içermesi nedeniyle- insan
sa¤l›¤›na faydalar› hakk›nda çok fazla delil bulunmaktad›r. Omega-3
ya¤ asitleri, bitkisel ya¤larda da bulunmas›na karfl›n, insan sa¤l›¤›n›
korumada çok daha az etkilidirler. Buna karfl›n deniz planktonlar›
Omega-3 ya¤ asidini EPA ve DHA'ya dönüfltürmede çok etkilidirler.
Bal›klar bu planktonlar› yediklerinde EPA ve DHA aç›s›ndan zengin
hale gelirler. Bu nedenle bal›k, vücut için son derece önem tafl›yan bu
ya¤ asitleri aç›s›ndan en zengin besinlerden biridir.26
Balıktaki Yağ Asitlerinin Hayati Faydaları
Bal›ktaki ya¤ asitlerinin bafll›ca özelli¤i ise vücudun enerji üretimine katk›da bulunmas›d›r. Bu ya¤ asitleri, vücutta oksijene ba¤lanarak, elektron transferini gerçeklefltirmekte ve vücuttaki birtak›m kimyasal ifllemler için enerji sa¤lamaktad›rlar. Bu nedenle bal›k ya¤› aç›-
Harun Yahya
34
s›ndan zengin bir beslenmenin yorgunlu¤u
giderdi¤ine, kavrama gücünü ve hareket kabiliyetini
art›rd›¤›na dair deliller de bulunmaktad›r. Omega-3, kiflinin
enerji seviyesini oldu¤u kadar konsantrasyon yetene¤ini de artt›rmaktad›r. Bal›¤›n "zeka besini" olarak ifade edilmesinin bilimsel bir temeli vard›r çünkü, beyindeki ya¤›n ana bileflimi Omega-3 ya¤ asitleri
içeren DHA'd›r.27
35
Kalp ve Damar
Sağlığında Balığın Önemi
Bal›kta bulunan Omega-3 ya¤ asidi kandaki kolesterolü, trigliseridi ve kan bas›nc›n› düflürerek, kalp sa¤l›¤›n› koruyucu etkisi ile bilinmektedir.28 Trigliserit bir çeflit ya¤d›r ve içerdi¤i zengin ya¤ ve düflük protein bak›m›ndan LDL'ye (kötü kolesterole) benzer. Yükselmifl
trigliserit seviyesi, özellikle yüksek kolestrol durumunda kalp hastal›¤› riskini art›r›r. Ayr›ca bal›k ya¤lar›, bir kalp krizinden sonraki anormal kalp ritmlerinin, hayat› tehdit eden risklerini de azaltmaktad›r.
Amerikan T›p Birli¤i taraf›ndan yap›lan bir araflt›rmada, haftada
5 porsiyon bal›k yiyen kad›nlarda kalp krizi geçirme oranlar›n›n 1/3
oran›nda azald›¤› görülmüfltür. Bunun, bal›k ya¤›nda bulunan
Omega-3 ya¤ asitlerinin, kan›n daha az p›ht›laflmas›na neden olmas›ndan kaynakland›¤› düflünülmektedir. Kan›n damarlar›m›zdaki normal h›z› saatte 60 km'dir ve kan›n yeterli derecede ak›flkan olmas›, yo¤unlu¤unun, miktar›n›n, h›z›n›n normal seviyede olmas› hayati derecede önem tafl›r. Kan›m›z için en büyük tehlike -kanama gibi gerekli
durumlar haricinde- p›ht›laflarak ak›c›l›¤›n›n azalmas›d›r. Bal›k ya¤lar› kandaki trombositlerin (vücutta kanama oldu¤unda kan› yo¤unlaflt›ran kan plakç›klar›) birbirlerine yap›flmalar›n› engelleyerek kan›n
p›ht›laflmas›n› azaltmada da etkili görünmektedir. Aksinde kan›n yo¤unlaflmas› damarlar›n daralmas›na sebep olur. Bu durum da baflta
kalp, beyin, gözler ve böbrekler olmak üzere vücuttaki pek çok organ›n kanla yeterli miktarda beslenememesine, a¤›r çal›flmalar›na ve zamanla fonksiyonlar›n› yitirmelerine sebep olur. Örne¤in atardamar
p›ht›laflma yüzünden tamamen t›kand›¤›nda, damar›n bulundu¤u yere ba¤l› olarak, kalp krizi, felç veya baflka hastal›klar meydana gelebilmektedir.
Omega-3 ya¤ asitleri alyuvarlar içindeki oksijen tafl›yan hemoglobin molekülünün üretiminde ve hücre zar›ndan geçen besinlerin
Harun Yahya
36
kontrolünde de önemli rol oynamakta ve
vücut için zararl› ya¤lar›n zarar›n› engellemektedir.Araflt›rmalar bal›ktaki Omega-3 ya¤ asitlerinin kalp krizi
riskini azaltt›¤›n› ortaya koymaktad›r.29
Yeni Doğan Bebeklerin Gelişimi
İçin Önemi
Omega-3 ya¤ asitleri insan beyni ve retinas›n›n önemli bir bilefleni olmalar›ndan ötürü, özellikle yeni do¤an bebeklerin ihtiyaçlar›yla
ba¤lant›l› olarak, geçti¤imiz on y›lda önemli araflt›rmalara konu olmufltur. Omega-3'ün bebe¤in anne rahmindeki geliflimi ve yeni do¤mufl bebe¤in geliflimindeki önemini kan›tlayan çok fazla delil bulunmaktad›r. Omega-3 özellikle hamilelik dönemi boyunca ve bebeklik
döneminin bafllar›nda, beyin ve sinirlerin uygun flekilde geliflimi için
çok önemlidir. Anne sütü de do¤al ve mükemmel bir Omega-3 deposu oldu¤undan, bilim adamlar› anne sütünün önemini özellikle vurgulamaktad›rlar.30
Kuran Mucizeleri
37
Eklem Sağlığına Faydası:
Romatizmal artrit hastal›¤›nda (romatizmaya ba¤l› eklem enfeksiyonu) en önemli risk, eklemlerde meydana gelen afl›nman›n, geriye dönüflü olmayan bir tahribata yol açmas›d›r. Omega-3
ya¤ asidi bak›m›ndan zengin bir beslenmenin, artrit oluflumuna engel
oldu¤u, fliflmifl ve hassas eklemlerdeki rahats›zl›klar›n da hafifledi¤i
kan›tlanm›flt›r.31
Beyin ve Sinir Sisteminin Sağlıklı
Çalışması Açısından Faydaları
Omega-3 ya¤ asidinin beyin ve sinir sisteminin sa¤l›kl› flekilde
çal›flmas›ndaki etkileri yap›lan pek çok araflt›rmada ortaya konmufltur. Ayr›ca bal›k ya¤› takviyelerinin depresyon ve flizofreni belirtilerini hafifletebildi¤i, Alzheimer hastal›¤›n› (bellek kayb›na sebep olan,
günlük yaflam aktivitelerini engelleyen bir beyin hastal›¤›) önledi¤i
gösterilmifltir. Örne¤in depresyon geçiren ve 12 hafta boyunca 1 gram
Omega-3 ya¤ asidi alan kiflilerde, belirtilerin -endifle, hüzün ve uyku
problemleri gibi- azald›¤› belgelenmifltir.32
Enfeksiyonel Rahatsızlıklara Faydası,
Bağışıklık Sistemini Güçlendirmesi
Omega-3 ya¤ asitleri ayn› zamanda, anti-enflamatuar (enfeksiyon
önleyici) olarak görev yaparlar.33 Bu nedenle;
*Romatizmal artrit (romatizmaya ba¤l› eklem enfeksiyonu),
*Osteoartrit (zamanla eklemlerin ifllevlerini bozan bir hastal›k),
*Ülseretif kolit (ba¤›rsak enfeksiyonuna ba¤l› yaralar) ve
*Lupus (ciltte yara oluflmas›na sebep olan deri hastal›¤›) hastala-
Harun Yahya
38
r›n›n hepsinde kullan›labilir.
Ayr›ca miyelini (sinir hücrelerini kaplayan
zar) koruma özelli¤i vard›r. Bu nedenle;
*Glokom (göz içi bas›nc›n artmas›yla körlü¤e sebep olan
hastal›k),
*Multipl skeleroz (beyin ve omurilikte doku sertleflmesi sonucu
oluflan ölümcül hastal›k),
*Osteoporoz (kemik dokusunda yap›sal zay›flamaya sebep olan
hastal›k) ve
*fieker hastalar›n›n tedavisinde kullan›l›r.
Tüm bunlar›n yan› s›ra;
*Migren hastalar›nda,
*Aneroksiyada (ölümcül olabilen yeme bozuklu¤u),
*Yan›k tedavisinde
*Cilt sa¤l›¤› ile ilgili problemlerin tedavisine de yard›mc› oldu¤u
belirtilmektedir.
Yüksek oranda Omega-3 ya¤ asidine sahip bal›kla beslenen
Grönland eskimolar› ve Japonlar gibi topluluklar›n daha az kalp, damar hastal›klar›na, ast›m ve sedef hastal›¤› gibi hastal›klara yakaland›klar›n› gösteren çok kapsaml› veriler bulunmaktad›r. Bal›k, bu nedenle tedavi edici bir besin olarak da tavsiye edilmektedir. Omega-3
ya¤ asitleri kalp sa¤l›¤› için, kan›tlanm›fl faydalar›yla, günümüzde
beslenme uzmanlar›n›n bafll›ca tavsiye ettikleri maddelerden biridir.
Genel hatlar›yla yer verdi¤imiz bal›¤›n faydalar›na her geçen gün
yenileri eklenmektedir. Üstelik bal›¤›n yararlar›n› ortaya ç›karmak,
pek çok bilim adam›n›n, üstün teknolojik imkanlarla donanm›fl araflt›rma merkezlerinin kullan›lmas›yla mümkün olabilmifltir. Böylesine
de¤erli bir besin kayna¤›na Kuran'da iflaret edilmesi ve Kehf Suresi'nde özellikle yorgunluk giderici bir besin olarak bildirilmifl olmas›
da elbette son derece hikmetlidir. Bal›ktan sa¤lanan tüm faydalar Rabbimiz'in bizlere verdi¤i büyük bir nimettir. Tüm besinlerde oldu¤u gibi bal›klardaki üstün yap›y› da bizler için yaratan Alemlerin Rabbi
olan Allah't›r.
Kuran Mucizeleri
39
O, size ölüyü (lefli)- kan›, domuz etini ve Allah'tan baflkas› ad›na
kesilmifl olan (hayvan)› kesin olarak haram k›ld›. Fakat kim
kaç›n›lmaz olarak muhtaç kal›rsa, taflk›nl›k yapmamak ve haddi
aflmamak flart›yla ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah,
ba¤›fllayand›r, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 173)
Domuz eti yenmesinin sa¤l›¤a zararl› pek çok yönü bulunmaktad›r. Bu zararlar geçmifl dönemlerde oldu¤u gibi, al›nan her türlü tedbire ra¤men günümüzde de söz konusudur. Herfleyden evvel domuz,
her ne kadar çiftliklerde, bak›ml› ortamlarda yetifltirilirse yetifltirilsin,
kendi pisli¤ini yiyen bir hayvand›r. Gerek pislikle beslenmesi gerekse
biyolojik yap›s› nedeniyle domuzun bünyesi di¤er hayvanlara oranla
çok fazla miktarlarda antikor üretir. Yine domuzun vücudunda di¤er
hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda büyüme hormonu üretilir. Do¤al olarak bu yüksek dozdaki antikorlar ve büyüme hormonu,
dolafl›m yoluyla domuzun kas dokusuna da geçerek birikir. Bunun yan› s›ra domuz eti çok yüksek oranlarda kolesterol ve lipid içerir. Bunlar›n sonucunda tüm bu afl›r› düzeydeki antikorlar, hormonlar, kolesterol ve lipidlerle yüklü olan domuz etinin insan sa¤l›¤› aç›s›ndan
önemli bir tehdit oldu¤u bilimsel olarak kan›tlanm›flt›r.
Bugün domuz etinin yo¤un olarak tüketildi¤i ABD, Almanya gibi ülkelerin nüfuslar›n›n önemli bir bölümünü oluflturan normalin çok
ötesinde fliflman kimselerin varl›¤›, art›k al›fl›lm›fl bir durum olmufltur.
Domuz etine dayal› bir beslenme sonucunda, afl›r› büyüme hormonuna maruz kalan insan bünyesi, önce çok fazla kilo toplamakta, sonra
da vücut deformasyona -flekil bozukluklar›na- u¤ramaktad›r.
Harun Yahya
40
Bunlar›n d›fl›nda, domuz etindeki sa¤l›¤a zararl› maddelerden biri de "triflin" parazitidir. ‹nsan vücuduna girdi¤inde do¤rudan kalp kaslar›na yerleflerek
ölümcül tehlike oluflturan triflin parazitine domuz etinde s›kl›kla
rastlanmaktad›r. Günümüz teknolojisiyle triflinli domuzlar› teknik
olarak tespit etmek mümkünse de önceki as›rlarda böyle bir yöntem
bilinmiyordu. Bu nedenle, domuz eti yiyen herkes için triflin parazitini kapma ve ölümle karfl› karfl›ya kalma riski vard›.
Görüldü¤ü gibi tüm bu sebepler, Rabbimiz'in domuz etini yasaklanmas›n›n hikmetlerinden bir k›sm›d›r. Ayr›ca Rabbimiz'in bu emri,
her koflulda sa¤l›¤a zararl› etkilerini sürdüren, denetimsiz üretiminde
ise ölümcül bile olabilen domuz etinin yenmesine karfl› tam bir korumad›r.
20. yüzy›la kadar domuz etinin insan sa¤l›¤›n› do¤rudan tehdit
eden zararlar› oldu¤undan haberdar olmak mümkün de¤ildi. Bugünkü t›bbi cihazlarla, biyolojik testlerle somut biçimde ortaya konmufl
bu zarara karfl›, daha kimsenin mikrop, bakteri, triflin, hormon, antikor gibi kavramlardan haberi olmad›¤› 14. yüzy›lda indirilen Kuran'da kesin önlem al›nmas› da, Kuran'›n üstün ilim sahibi Rabbimiz'in vahyi oldu¤unu gösteren mucizelerdendir. Bugün de domuz
üretiminde al›nan her türlü önlem ve denetime ra¤men, domuz etinin
fizyolojik olarak insan vücuduna uygun bir besin türü olmad›¤›, insan
sa¤l›¤›na kesin zarar› olan bir et çeflidi oldu¤u gerçe¤i de¤iflmemifltir.
Resimde "triflin"
paraziti görülmektedir.
41
Kuran'da dikkat çekilen besinlerden biri de zeytindir. Son y›llarda yap›lan araflt›rmalar, zeytinin yaln›zca lezzetli bir besin de¤il, bunun yan›nda önemli bir sa¤l›k kayna¤› oldu¤unu da ortaya koymufltur. Zeytinin yan› s›ra zeytinin ya¤› da önemli bir besin kayna¤›d›r.
Kuran'da zeytin a¤ac›n›n ya¤›na ise flu ayetle dikkat çekilmifltir:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çera¤
bulunan bir kandil gibidir; çera¤ bir s›rça içerisindedir; s›rça, sanki
incimsi bir y›ld›zd›r ki, do¤uya da, bat›ya da ait olmayan kutlu bir
zeytin a¤ac›ndan yak›l›r; (bu öyle bir a¤aç ki) neredeyse atefl ona dokunmasa da ya¤› ›fl›k verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi
dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler
verir. Allah, herfleyi bilendir. (Nur Suresi, 35)
Yukar›daki ayette "mubareketin zeytunetin" ifadesiyle zeytin,
"bereketli, kutlu, u¤urlu, say›s›z yarar sa¤layan" anlamlar›na gelen
mübarek s›fat›yla nitelendirilmifltir. "Zeytuha" ifadesiyle bildirilen
zeytinya¤›, di¤er kat› ya¤lar›n aksine, tüm uzmanlar taraf›ndan baflta
kalp ve damar sa¤l›¤› için olmak üzere en çok tavsiye edilen ya¤ çeflidi olarak bilinmektedir. Zeytinya¤›n›n sa¤l›k aç›s›ndan faydalar›n›
flöyle s›ralayabiliriz:
Kalp ve Damar Sağlığına Faydalı Olması
Zeytin ve zeytinya¤ içinde bulunan ya¤ asitlerinin ço¤u tekli
doymam›fl ya¤d›r. Tekli doymam›fl ya¤lar kolesterol içermezler. Bun-
Harun Yahya
42
43
dan dolay› zeytinya¤ kandaki kolesterol
oran›n› yükseltmemekte, tam tersine kontrol alt›nda
tutmaktad›r. Zeytinya¤ ayr›ca vücut için zaruri olan (EFA: essential fatty asit) Omega-6 ya¤ asidi (linoleik asit) içermektedir. Bu
özelli¤iyle sa¤l›k örgütleri, (Dünya Sa¤l›k Örgütü/WHO) damar sertli¤i, fleker hastal›¤› oranlar›n›n yüksek oldu¤u toplumlarda kullan›lan
ya¤lar›n içindeki ya¤ asidinin en az %30'unun Omega-6 ya¤ asidi (linoleik asit) olmas›n› önermektedirler ki, bu da zeytinin de¤erini büyük ölçüde art›rmaktad›r.34
Bu konuda yap›lan çal›flmalar, 1 hafta boyunca her gün 25 mililitre yaklafl›k 2 yemek kafl›¤›- do¤al zeytinya¤› tüketen insanlar›n daha az
LDL (kötü kolesterol) ve daha yüksek antioksidan seviyeleri gösterdiklerini ortaya ç›karm›flt›r.35 Antioksidanlar, "serbest radikaller" denilen vücudumuzdaki zararl› maddeleri etkisiz hale getirmeleri ve hücrenin tahrip edilmesini engellemeleri bak›m›ndan son derece önemli maddelerdir.
Ayr›ca zeytinya¤› kullan›m›n›n kolesterol seviyelerini düflürdü¤ü ve
kalp hastal›klar›n› önledi¤i pek çok araflt›rma ile de tasdik edilmifltir.36
Zeytinya¤›, kanda dolaflan LDL adl› zararl› kolesterol düzeyini düflürdü¤ü, ayn› zamanda HDL adl› faydal› kolesterol düzeyini ise yükseltti¤i37için kalp ve damar hastalar›na ilaç olarak tavsiye edilmektedir.
Yüksek oranda kalp ve damar hastal›klar› vakalar›na rastlanan ülkelerde ço¤unlukla yüksek kolesterol düzeyine sahip doymufl ya¤lar tüketilmektedir.
Bunun yan› s›ra zeytinya¤›, vücutta bulunan Omega-6 ya¤ asidinin
Omega-3 ya¤ asidine oran›n› da bozmamaktad›r. Omega-3 ve Omega-6
ya¤ asitlerinin vücuda belli bir oranda al›nmas› çok önemlidir. Çünkü
bu oranlardaki dengesizlik durumunda kalple, ba¤›fl›kl›k sistemi ile ilgili hastal›klar ve kanser de dahil olmak üzere birçok hastal›¤›n ilerlemesi söz konusu olmaktad›r.38 Tüm bu sebeplerden dolay› pek çok insan
zeytinya¤› ile sa¤l›k bulmaktad›r. Amerikan Kalp Toplulu¤u, kalp hastal›¤› riskini azaltmak için yüksek tekli doymam›fl ya¤ diyetlerinin, %30
düflük ya¤l› diyete bir alternatif olabilece¤ini ileri sürmektedir.39
Harun Yahya
44
Kanser Önleyici Olması
The Archives of Internal Medicine'de yay›nlanan bir çal›flma, yüksek
oranda tekli doymam›fl ya¤ tüketen kad›nlar›n gö¤üs kanserine yakalanma riskinin daha az oldu¤unu göstermifltir.40 New York'ta Buffalo
Üniversitesi araflt›rmac›lar›n›n yürüttü¤ü ayr› bir çal›flmada ise, zeytinya¤› gibi bitkisel ya¤larda bulunan bir ya¤ olan B-sitosterol'ün,
prostat kanseri hücrelerinin oluflumunu engellemede yard›mc› olabildi¤i belirtilmifltir. Araflt›rmac›lar B-sitosterol'ün, hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleflme sistemini güçlendirdi¤i, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebilece¤i sonucuna varm›fllard›r.
Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar taraf›ndan yürütülen son
araflt›rmada da, zeytinya¤›n›n ba¤›rsak kanserine karfl› koruyucu
özelli¤e sahip oldu¤u bulunmufltur. Doktorlar zeytinya¤›n›n, ba¤›rsak
kanserlerinin bafllamas›n› engellemek için midedeki asitle tepkimeye
girdi¤ini keflfetmifllerdir. Oxford araflt›rmac›lar› ayn› zamanda zeytinya¤›n›n safra asiti miktar›n› azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adl›
enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre art›fl›na ve kansere karfl› koruyucu oldu¤unu keflfetmifllerdir.41
Kuran Mucizeleri
45
Artriti (eklem enfeksiyonu) Önlemesi
Araflt›rmac›lar›n raporlar›na göre bol miktarda zeytinya¤› ve piflmifl sebze yiyen insanlar›n eklemlerdeki kronik enfoksiyonel bir hastal›k olan romatizmal artrit geçirme riskleri azalabilmektedir.
Kemik Gelişimine Yardımcı Olması
Zeytinya¤›n›n içerdi¤i E, A, D, ve K vitaminleri, çocuklar›n ve
eriflkinlerin kemik geliflimine yard›mc› olmas›, kalsiyumu sabitleyerek
kemikleri güçlendirmesi bak›m›ndan oldukça önemlidir. Ayn› zamanda yafll›lara da özellikle tavsiye edilmektedir, çünkü sindirimi kolayd›r ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullan›lmas›na yard›mc› olur.
Ayr›ca kemik mineralizasyonunu (minerallerin kemiklerde çökmesi)
harekete geçirerek kalsiyum kayb›n› engeller.42 Kemikler organizman›n mineral yap›lar›n›n deposunu oluflturur ve kemiklerde mineral birikimi olmad›¤› takdirde kemik yumuflamas› gibi ciddi rahats›zl›klar
ortaya ç›kar. Bu bak›mdan zeytinya¤›n›n, iskelet yap›s› üzerinde çok
olumlu katk›s› vard›r.
Yaşlanmayı Önlemesi
Zeytinya¤›n›n içerdi¤i vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip olduklar› için, yafll›l›k tedavisinde de kullan›l›r, cildi besler ve korurlar. Besinler bedenimizde enerjiye çevrilirken oksidan denilen baz›
Harun Yahya
46
maddeler ortaya ç›kar. Zeytinya¤›, içerdi¤i
çok say›daki antioksidan maddeyle zararl› maddelerin
tahribat›n› önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlar›m›z›n yafllanmas›n› geciktirir. Zeytinya¤› ayn› zamanda vücudumuzda hücreleri tahrip eden, yaflland›ran "serbest radikal"leri bask›layan
E vitamini aç›s›ndan da zengindir.
Çocukların Gelişimine Katkısı
Zeytin ve zeytinya¤›, içinde bulunan linoleik asitten (Omega-6
ya¤ asidi) ötürü yeni do¤mufl bebekler, geliflim ça¤›ndaki çocuklar
için son derece faydal› bir besindir. Linoleik asitin eksikli¤i, bebekteki
geliflimin yavafllamas›na ve birtak›m deri rahats›zl›klar›n›n ortaya ç›kmas›na neden olur.43
47
Zeytinya¤›, vücudumuzdaki zararl›
maddelerin tahribat›n› önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem tafl›yan ya¤ asitleri içerir. Bunlar
da hormonlara destek olur ve hücre zar›n›n oluflumuna yard›mc›
olurlar.
Zeytinya¤›, insan sütündeki ya¤ asidi oran›na benzer, dengeli bir
çoklu doymam›fl bileflime sahiptir. ‹nsan vücudu taraf›ndan elde edilemeyen, ayn› zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel
ya¤l› asitleri aç›s›ndan, zeytinya¤› yeterli bir kaynakt›r. Bu faktörler
zeytinya¤›n›, yeni do¤mufl bebekler için oldukça faydal› k›lmaktad›r.
Do¤um öncesi ve sonras›nda bebek beyninin ve sinir sisteminin
do¤al geliflimine katk›da bulunmas›ndan dolay› uzmanlarca, annelere
önerilen tek ya¤, yine zeytinya¤›d›r. Anne sütüne yak›n miktarda linoleik asit içermekle beraber ya¤s›z inek sütüne zeytinya¤› kat›ld›¤›nda
anne sütü kadar do¤al bir besin kayna¤› özelli¤i kazan›r.44
Tansiyon Düşürücü Etkisi:
Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli say›s›nda yay›nlanan bir çal›flma, zeytinya¤›n›n yüksek tansiyona olumlu
etkisini bir kez daha vurgulamaktad›r. Ayr›ca zeytin a¤ac›n›n yapra¤›
ile tansiyon düflürücü ilaçlar yap›lmaktad›r.
İç Organlara Faydaları:
‹ster s›cak, ister so¤uk olarak tüketilsin, zeytinya¤› mide asitini
azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastal›klara karfl› korur.45 Bunun
yan› s›ra safra salg›s›n› harekete geçirerek, en mükemmel hale gelmesini sa¤lar. Safra kesesinin boflalma ifllemini düzenler ve safra tafl› riskini azalt›r.46 Ayr›ca içindeki klor sayesinde de karaci¤erin çal›flmas›na
yard›mc› olur ve böylece vücudun at›klardan kurtulmas›n› kolaylaflt›-
Harun Yahya
48
r›r. Bunlar›n yan› s›ra beyin atardamarlar›n›n sa¤l›¤›na da olumlu etkisi vard›r.47
Zeytinya¤›, tüm bu özellikleri dolay›s›yla son y›llarda
uzmanlar›n oldukça dikkatini çekmektedir.48 Uzmanlar›n yorumlar›ndan bir k›sm› flöyledir:
Sa¤l›k ve beslenme konusunda önde gelen otoritelerden biri,
CNN'in ödüllü muhabiri, The Food Pharmacy (Besin Eczanesi) ve FoodYour Miracle Medicine (Yiyecekler-Mucizevi ‹laçlar›n›z) kitaplar›n›n yazar› ve ayn› zamanda uluslararas› bir köfle yazar› olan Jean Carper:
Yeni ‹talyan araflt›rmas› zeytinya¤›n›n, LDL kolesterolünün atardamarlar› t›kama özelli¤i de dahil olmak üzere baz› hastal›k süreçleriyle savaflan... antioksidanlar içerdi¤ini bulmufltur.
Diyetisyen ve beslenme uzman› Pat Baird:
Zeytinya¤›n›n çok yönlülü¤ü... onun beden sa¤l›¤›na olan faydas›
hakk›nda daha ö¤renece¤imiz çok fley var.
Harvard Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Okulu Epidemiyoloji Bölümü
baflkan› Dr. Dimitrios Trichopoulos:
Amerikal› kad›nlar doymufl ya¤lar›n yerine daha fazla zeytinya¤›
tüketmifl olsalard› gö¤üs kanseri riskinde %50 kadar azalma gerçekleflebilirdi.
... Zeytinya¤› baz› habis tümör türlerine karfl› koruyucu bir etkiye sahiptir: prostat, gö¤üs, kolon, pullu hücre ve yemek borusu tümörleri.
Miami Üniversitesi T›p Fakültesi'nden D. Peck:
Zeytinya¤›n›n farelerdeki ba¤›fl›kl›k sistemini güçlendirdi¤i ortaya
ç›kar›lm›flt›r...
Milano Eczac›l›k Fakültesi'nden Bruno Berra:
... natürel s›zma zeytinya¤›n›n küçük polar bileflenleri LDL'nin oksidasyona olan direncini belirgin flekilde art›r›r.
II. Federico Üniversitesi Dahiliye ve Metabolizma Hastal›klar›
Kuran Mucizeleri
49
Bölümü'nden A. A. Rivellese ve G. Riccardi, M. Mancini:
Zeytinya¤› insülin direncini engeller ve kandaki glikozun daha
iyi kontrolünü sa¤lar.
Napoli Üniversitesi T›p ve Kimya Fakültesi'nden Patrizia Galletti:
Zeytinya¤› polifenollerinin besin olarak al›m›, reaktif oksijen metabolitlerle ilgili olan hastal›klar›n riskini azaltabilir -mide ve ba¤›rsakla ilgili baz› hastal›klar ve damarlar›n t›kanmas› gibi. Zeytinya¤› hidroksitirosolu insan eritrositlerini oksidatif tehlikeye karfl› korur.
Harvard Üniversitesi Halk Sa¤l›¤› Okulu'ndan Frank Sacks:
Zeytinya¤› aç›s›ndan zengin bir diyet, afl›r› fliflmanl›¤› kontrol alt›na
almada ve tedavi etmede düflük ya¤l› bir diyetten daha etkilidir. Ayr›ca daha uzun süreli kilo kayb›na neden olur ve kiloyu korumak daha kolayd›r...
Görüldü¤ü gibi bugün birçok bilim adam› zeytinya¤›n› esas alan beslenme modelinin en ideal flekil
oldu¤unu düflünmektedir. Bu özelliklerinden dolay›
günlük beslenme program›nda her ö¤ünde bulunmas› gereken en temel besinler, zeytin ve zeytinya¤› olarak belirtilmektedir. Allah'›n pek çok ayette dikkat
çekti¤i zeytin bitkisinin faydalar›, t›p bilgisinin artmas›yla paralel olarak keflfedilmifltir.
Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, a¤aç ondand›r (ki) hayvanlar›n›z› onda otlatmaktas›n›z. Onunla sizin için ekin, zeytin,
hurmal›klar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. fiüphesiz bunda, düflünebilen bir topluluk için ayetler vard›r.
(Nahl Suresi, 10-11)
Harun Yahya
50
Biz, senin gö¤sünü yar›p-geniflletmedik mi? Ve yükünü indiripatmad›k m›? Ki o, senin belini bükmüfltü; Senin zikrini (flan›n›)
yüceltmedik mi? Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolayl›k
vard›r. Gerçekten güçlükle beraber kolayl›k vard›r.
(‹nflirah Suresi, 1-6)
Bilindi¤i gibi her organ›n canl›l›¤›n› sürdürmesi ve görevini yapmas› için kan yoluyla beslenmesi gereklidir. Kan, kalp kasımıza da
"koroner arter" adı verilen atardamarlar yoluyla gelmektedir. Damar
sertli¤i (ateroskleroz) durumunda, bu damarlarda daralma ve tıkanmalar oluflabilmektedir. Bu durum ilerledi¤inde ise kan ak›fl› engellenir ve kalp yeterince beslenemez hale gelir. Bu da kalbin görevini yapamad›¤›n› gösteren gö¤üs a¤rısına ve kalp krizine neden olmaktad›r.
Yukar›daki ayetlerde "Biz, gö¤sünü yar›p-geniflletmedik mi"
olarak tercüme edilen "E lem neflrah leke sadreke" ifadesi, bu tür bir
kalp rahats›zl›¤›na ve günümüzde yap›lan koroner by-pass ameliyatlar›na bir iflaret olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Çünkü ayette geçen "lem neflrah" ifadesi, ilk anlam› itibariyle eti ve benzeri fleyleri açmak fiilini ifade etmektedir. Nitekim bu ameliyatlarda da gö¤üs kemi¤i boydan ikiye ayrılarak gö¤sün içine girilmektedir. Yap›lan ameliyat
sonucunda kan ak›fl› tekrar sa¤lanmakta ve gö¤üs a¤rısı ortadan kalkmaktad›r. Ayette geçen geniflleme ifadesi de söz konusu damarlardaki
daralmalar›n ortadan kald›r›lmas›na iflaret olabilir.
Ayr›ca bu surenin hemen ard›ndan Allah'›n kalp sa¤l›¤›na faydal› bir bitki olan "zeytin" üzerine and içmesi de (Tin Suresi, 1), son derece hikmetlidir.
Kuran Mucizeleri
51
Kuran'da dikkat çekilen davran›fllardan biri, Hz. Eyüp'e gelen bir
vahyi anlatan ayetlerde bildirilir:
Kulumuz Eyyub'u da hat›rla. Hani o: "Herhalde fleytan, bana
kahredici bir ac› ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmiflti.
"Aya¤›n› depret. ‹flte y›kanacak ve içecek so¤uk (su," diye vahyettik).
(Sad Suresi, 41-42)
Hz. Eyüp'e fleytan›n vermifl oldu¤u s›k›nt› ve rahats›zl›¤a karfl›l›k
Allah'›n bildirdi¤i tavsiyelerden biri "aya¤›n› depretmesi"dir. Ayette
geçen bu ifade hareket etmenin, spor yapman›n faydalar›na iflaret ediyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Nitekim "Aya¤ını depret, yere
vur" diye tercüme edilen "urkud" kelimesi, Enbiya Suresi 12. ve 13.
ayetlerde "koflmak" anlamında kullanılmaktad›r. Bu da burada kastedilen hareketin "koflma" veya "hızlı yürüme" fleklinde olabilece¤ini
göstermektedir.
Spor esnas›nda, özellikle bacak kaslar› gibi uzun kaslar›n hareket
ettirilmesi (izometrik hareketler) ile kan dolafl›m› h›zlan›r, hücrelere
giden oksijen miktar›nda art›fl olur. Bunun sonucunda kiflinin üzerindeki bitkinlik kaybolur, toksik maddelerin vücuttan at›lmas›yla da kifli dinçleflir.49 Ayn› zamanda vücut mikroplara karfl› çok daha dirençli
bir hale gelir. Düzenli egzersiz yapan kifliler genifl ve temiz damarlara
Harun Yahya
52
sahip olurlar. Bu da damarlar›n t›kanmas›n›, dolay›s›yla kalp hastal›klar›n› önleyici etki yapar.50
Ayr›ca düzenli yap›lan egzersiz, kan flekerinin dengesini sa¤layarak fleker hastal›¤›n› önleyici rol oynar. Sporun karaci¤er üzerindeki olumlu etkileri, "iyi kolesterol" diye adland›rabilece¤imiz kolesterol seviyesini yükseltir.51 Ayr›ca ayaklar›n ç›plak olarak yere bas›lmas› vücutta birikmifl statik elektri¤in boflalt›lmas›nda çok etkili bir
yöntemdir. Bu yöntem vücut için bir nevi topraklama görevi görür.
Bunun yan›nda ayette dikkat çekildi¤i gibi y›kanman›n da, vücuttaki statik elektri¤in at›lmas›nda en etkili yöntem oldu¤u bilinmektedir. Y›kanmayla birlikte vücutta oluflan fiziksel temizli¤in yan› s›ra, kiflinin üzerindeki muhtemel gerilim ve s›k›nt› da azal›r. Bu nedenle y›kanmak, hem stres hem de ateflli hastal›klar baflta olmak üzere, birçok
fiziksel ve psikolojik rahats›zl›k üzerinde iyilefltirici etkiye sahiptir.
Ayette, y›kanmaya ek olarak bir de su içilmesi tavsiye edilmifltir.
Suyun vücudun her organ› üzerinde oluflturdu¤u faydalar göz ard›
edilemeyecek kadar fazlad›r. Ter bezleri, mide, ba¤›rsaklar, böbrekler,
cilt ve bunlar gibi daha pek çok organ›n sa¤l›¤›, suyun vücuda yeterli
miktarda al›nmas›na ba¤l›d›r. Bu konuda meydana gelebilecek bir rahats›zl›¤›n telafisi de yine suyla yap›lan takviye ile mümkün olur. Bitkinli¤in, yorgunlu¤un ve uyku halinin çözümü de
yine vücuttaki su miktar›n›n art›r›lmas›, böylece toksik maddelerden ar›n›lmas› sa¤lanarak gerçekleflir.
Her biri beden ve ruh sa¤l›¤›m›z
için hayati önem tafl›yan bu tavsiyelerin birarada uygulanmas› ise, en ideal
sonucu verecektir. Bu tavsiyelerin her
biri Allah'›n "Kuran'dan mü'minler için
flifa ve rahmet olan fleyleri indiriyoruz..."
(‹sra Suresi, 82) ayetinin bir tecellisidir.
Kuran Mucizeleri
53
54
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri nice
fleylerden bütün çiftleri yaratan (Allah çok) Yücedir.
(Yasin Suresi, 36)
... daha sizlerin bilmedi¤iniz neleri yaratmaktad›r? (Nahl Suresi, 8)
Yukar›daki ayetlerde, Kuran'›n indirildi¤i dönemde insanlar›n
bilmedi¤i hayat formlar›n›n oldu¤una iflaret edilmektedir. Nitekim
mikroskobun keflfi ile birlikte insan gözünün göremedi¤i küçüklükte
yeni canl›lar keflfedilmifltir. Böylece Kuran'da dikkat çekilen, bu canl›lar›n varl›¤› hakk›nda insanlar bilgi sahibi olmaya bafllam›fllard›r. Ç›plak gözle görülemeyen ve genellikle tek bir hücreden ibaret olan mikro canl›lar›n varl›¤›na iflaret eden di¤er ayetler ise flöyledir:
... Göklerde ve yerde zerre a¤›rl›¤›nca hiçbir fley O'ndan uzak (sakl›)
kalmaz. Bundan daha küçük olan› da, daha büyük olan› da, istisnas›z,
mutlaka apaç›k bir kitapta (yaz›l›)d›r. (Sebe Suresi, 3)
... Yerde ve gökte zerre a¤›rl›¤›nca hiçbir fley Rabbinden uzakta (sakl›)
kalmaz. Bunun daha küçü¤ü de, daha büyü¤ü de yoktur ki, apaç›k bir
kitapta (kay›tl›) olmas›n. (Yunus Suresi, 61)
Yeryüzünün her yan›na yay›lm›fl olan bu gizli dünyan›n üyeleri
yani mikroorganizmalar, yeryüzündeki hayvanlar›n 20 kat› kadard›rlar. Gözle görülmeyecek kadar küçük bu mikroorganizmalar toplulu¤u, bakteriler, virüsler, mantarlar, su yosunlar› ve akarlardan oluflur.
Kuran Mucizeleri
55
Bu mikrocanl›lar, yeryüzündeki yaflam
dengesinin önemli bir unsurudur. Örne¤in Dünya üzerinde yaflam›n oluflumunu sa¤layan temel ö¤elerden bir tanesi olan azot döngüsü, bakteriler taraf›ndan sa¤lan›r. Bitkilerin topraktaki mineralleri alabilmelerini sa¤layan en önemli unsur ise kök
mantarlar›d›r. Salata veya et gibi nitrat içeren besinlerden zehirlenmemizi ise dilimizde bulunan bakteriler önler. Ayn› zamanda baz› bakteriler ve algler, dünyada canl›l›¤›n var olmas›n›n temel unsuru olan fotosentez yapabilme yetene¤ine sahiptirler ve bu görevi bitkilerle paylafl›rlar. Baz› akar türleri organik maddeleri parçalayarak besinleri bitkilerin kullanabilece¤i hale dönüfltürebilirler. Görüldü¤ü gibi ancak
teknolojik aletlerle hakk›nda bilgi edinebildi¤imiz bu küçük canl›lar,
insan yaflam› için vazgeçilmez öneme sahiptirler.
Kuran'da as›rlar öncesinden gözle gördü¤ümüz alemlerin d›fl›nda da canl›lar olaca¤›na dikkat çekilmesi, kuflkusuz Kuran'›n bir baflka mucizesidir.(Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Mikrodünya Mucizesi, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Harun Yahya
56
Yeryüzünde hiçbir canl› ve iki kanad›yla uçan hiçbir kufl yoktur
ki, sizin gibi ümmetler olmas›n... (Enam Suresi, 38)
Günümüzde hayvan ve kufl ekolojilerinde yap›lan incelemeler
sonucunda, tüm hayvanlar›n ve kufllar›n ayr› topluluklar halinde yaflad›klar› bilinmektedir. Uzun süreli ve kapsaml› araflt›rmalar sonucu
hayvanlar hakk›nda elde edilen bilgiler, hayvanlar aras›nda oldukça
sistemli bir sosyal düzen oldu¤unu ortaya koymufltur.
Örne¤in sosyal hayatlar› ile bilim adamlar›n› hayrete düflüren bal
ar›lar›, koloniler halinde a¤aç kovuklar›nda veya benzeri kapal› mekanlarda kendilerine yuva yaparlar. Bir ar› kolonisi, bir kraliçe, birkaç
yüz erkek ve 10-80 bin iflçi ar›dan oluflur. Daha önce de de¤indi¤imiz
gibi, ar› kolonilerinin her birinde sadece bir kraliçe bulunur ve kraliçenin temel görevi yumurtlamakt›r. Bundan baflka, koloninin bütünlü¤ünü ve kovandaki sistemin iflleyiflini sa¤layan önemli maddeler de
salg›lar. Erkeklerin ise tek fonksiyonlar› kraliçeyi döllemektir. Kovanda petek örme, yiyecek toplama, ar› sütü üretme, kovan ›s›s›n› düzenleme, temizlik, savunma gibi akla gelebilecek tüm iflleri ise iflçi ar›lar
Kuran Mucizeleri
57
yaparlar. Ar› kovan›ndaki hayat›n her aflamas›nda bir düzen vard›r.
Larvalar›n bak›m›ndan, kovan›n genel ihtiyaçlar›n›n teminine kadar
her görev hiç aksamadan yerine getirilir.
Kar›ncalar da dünyan›n en kalabal›k nüfusuna sahip olmalar›na
ra¤men, teknoloji, kollektif çal›flma, askeri strateji, geliflmifl iletiflim
a¤›, hiyerarflik düzen, disiplin, kusursuz bir flehir planlamas› gibi pek
çok alanda insanlara örnek olacak bir düzen sergilerler. "Koloniler"
denen topluluklar halinde yaflayan kar›ncalar, öylesine geliflmifl bir
düzen içindedirler ki, bu aç›dan insanlar›nkine benzer bir uygarl›¤a
sahip olduklar› bile söylenebilir.
Kar›ncalar besinlerini üretip depolarken, yavrular›n› gözetir, kolonilerini korur ve savafl›rlar. Hatta "terzilik" yap›p, "tar›m"la u¤raflan,
"hayvan yetifltiren" koloniler bile vard›r. Aralar›nda çok güçlü bir iletiflim a¤› bulunan bu hayvanlar, toplumsal örgütlenme ve uzmanlaflma aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, hiçbir canl› ile k›yaslanamayacak üstünlüktedirler. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kar›nca Mucizesi,
Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Topluluk halinde yaflayan hayvanlar düzenli yaflant›lar›n›n yan›
s›ra tehlikeye de birlikte karfl› koyarlar. Örne¤in küçük kufllar, do¤an
veya baykufl gibi y›rt›c› kufllar bölgelerine girdiklerinde topluca bu
hayvanlar›n çevresini sararlar. Bu arada çevredeki di¤er kufllar› da
bölgeye çekmek için özel bir ses ç›kart›rlar. Küçük kufllar›n topluca
gösterdikleri sald›rgan hareketler, y›rt›c› kufllar› genellikle bölgeden
uzaklaflt›r›r.52
Harun Yahya
58
Birarada uçan bir kufl sürüsü de ayn› flekilde tüm sürü üyeleri için
bir koruma sa¤lar. Örne¤in sürü halinde uçan s›¤›rc›klar aralar›nda
genifl bir mesafe b›rakarak uçarlar. Ancak bir do¤an gördüklerinde
aralar›ndaki boflluklar› kapat›rlar. Böylelikle do¤an›n sürünün ortas›na dalmas›n› zorlaflt›r›rlar, do¤an bunu yapsa bile kanatlar›n› sakatlar
ve avlanamaz.53 Memeli hayvanlar da sürülerine bir sald›r› oldu¤unda, toplu olarak hareket ederler. Örne¤in zebralar düflmanlar›ndan kaçarken yavrular›n› sürünün ortas›na al›rlar. Yunuslar da hep grup halinde gezerler ve en büyük düflmanlar› olan köpekbal›klar›na karfl›
grupça karfl› koyarlar.54
Hayvanlar›n sosyal hayatlar› ile ilgili verilebilecek say›s›z örnek
ve çok fazla detay vard›r. Hayvanlarla ilgili elde edilen bu bilgiler,
uzun y›llar boyunca yap›lan kapsaml› araflt›rmalar neticesinde elde
edilebilmifltir. Görüldü¤ü gibi her alanda oldu¤u gibi hayvanlarla ilgili Kuran'da verilen bilgiler de, onun Allah'›n sözü oldu¤unu göstermektedir.
Kuran Mucizeleri
59
Sizin için hayvanlarda da elbette ibretler vard›r, size onlar›n
kar›nlar›ndaki fers (yar› sindirilmifl g›dalar) ile kan aras›ndan,
içenlerin bo¤az›ndan kolayl›kla kayan dupduru bir süt içirmekteyiz.
(Nahl Suresi, 66)
Gerçekten hayvanlarda da sizin için bir ders (ibret) vard›r; kar›nlar›n›n içinde olanlardan size içirmekteyiz ve onlarda sizin için daha
birçok yararlar var. Sizler onlardan yemektesiniz. Onlar›n üzerinde ve
gemilerde tafl›nmaktas›n›z. (Müminun Suresi, 21-22)
Bugün pek çok bilim adam› ve araflt›rma-gelifltirme (ARGE) uzman› projelerine bafllamadan önce, bunun canl›lardaki örneklerini
araflt›rmakta, onlardaki sistem ve tasar›mlar› taklit etmektedirler. Di¤er bir deyiflle bilim adamlar›, Allah'›n do¤ada yaratt›¤› tasar›mlar›
görüp incelemekte ve bunlardan ilham alarak yeni teknolojiler gelifltirmektedirler.
Bu yönelim yeni bir bilim dal› do¤urmufltur: "Biyomimetik". "Do¤adaki canl›lardan taklit" anlam›na gelen bu bilim dal›, özellikle son
dönemlerde teknoloji dünyas›nda yayg›n bir uygulama alan› bulmufltur. Kuran'da Müminun Suresi'nin 21. ve Nahl Suresi'nin 66. ayetlerinde "ders alma, ö¤üt, önem, önemli fley, örnek" anlamlar›na gelen "ibreten" kelimesinin kullan›lmas› bu bak›mdan çok hikmetlidir.
Biyomimetik, insanlar›n do¤ada bulunan sistemleri taklit ederek
Harun Yahya
60
yapt›klar› maddelerin, aletlerin, mekanizma ve sistemlerin tümünü ifade eden bir terimdir. Do¤adaki tasar›mlar örnek al›narak yap›lan aletlere, özellikle nanoteknoloji, robot teknolojisi, yapay zeka (AI), t›bbi endüstri ve askeri donan›m gibi alanlarda kullan›lmak için gerek duyulmaktad›r.
Biyomimetik (biyomimikri), ilk defa Montanal› bir yazar ve bilim
gözlemcisi olan Janine M. Benyus taraf›ndan ortaya at›lm›fl bir kavramd›r. Türkçe karfl›l›¤› "biyotaklit" olan bu kavram, daha sonra pek
çok kifli taraf›ndan yorumlanm›fl ve uygulamaya geçirilmifltir. Biyomimetik hakk›nda yap›lan yorumlardan biri flöyledir:
Biyomimikrinin ana temas› do¤adan model, ölçü ve ak›l olarak ö¤renecek çok fleyimiz oldu¤udur. Bu araflt›rmac›lar›n ortak noktas›,
do¤adaki tasar›ma sayg› göstermeleri ve insanlar›n karfl›laflt›klar›
problemlerin çözümünde bunlar› kullanarak ilham almalar›d›r.55
Ürün kalitesini ve verimini art›rmada do¤adan faydalanan flirketlerden biri olan Interface'in ürün stratejisti David Oakey de biyomimetik konusunda flunlar› söyler:
Do¤a, benim ifl ve tasar›m konular›nda ak›l hocam, yaflam tarz›m
için bir model. Do¤an›n sistemi milyonlarca senedir çal›fl›yor… Biyotaklit, do¤adan ö¤renmenin bir yoludur.56
Son y›llarda bilim adamlar› h›zla yayg›nlaflan bu fikri benimsediler; önlerindeki benzersiz ve kusursuz modelleri örnek alarak çal›flma-
61
lar›na h›z kazand›rd›lar. Do¤adaki tasar›mlar, en az malzeme ve enerji ile en fazla verim almalar›, kendi kendilerini onarma özellikleri, geri-dönüflümlü ve
do¤a-dostu olmalar›, sessiz çal›flmalar›, estetik, dayan›kl› ve uzun
ömürlü olmalar› bak›m›ndan teknolojik çal›flmalara örnek teflkil ederler. High Country News adl› bir gazetede biyomimetik bilimsel bir hareket olarak tan›mlanm›fl ve flöyle bir yorum yap›lm›flt›r:
Do¤al sistemleri model alarak, bugün kulland›¤›m›zdan çok daha
uzun süreli teknolojiler oluflturabiliriz.57
Do¤ada gördü¤ü mükemmellikler üzerinde düflünerek, do¤adaki modellerin taklit edilmesi gerekti¤ine inanan Janine M. Benyus'un,
Biomimicry (Biyomimikri) adl› kitab›nda verdi¤i örneklerden baz›lar›
flunlard›r:
* Ar› kufllar›n›n 10
gramdan daha az bir yak›tla Meksika Körfezi'ni
geçebilmeleri,
* Yusufçuklar›n en
iyi helikopterlerden bile
daha iyi manevra yapabilmeleri,
62
* Termit kulelerinde bulunan iklimlendirme ve havaland›rma sistemlerinin, donan›m ve
enerji sarfiyat› bak›m›ndan insanlar›n yapt›klar›ndan çok daha üstün olmalar›,
* Yarasan›n çok-frekansl› ileticisinin, insanlar›n yapt›¤› radarlardan daha verimli ve duyarl› çal›flmas›,
* Ifl›k saçan alglerin vücut fenerlerini ayd›nlatmak için çeflitli kimyasallar› biraraya getirmeleri,
* Kutup bal›klar› ve kurba¤alar›n donduktan sonra yeniden hayata dönmeleri ve organlar›n›n buz nedeniyle hasara u¤ramamas›,
* Bukalemunun ve mürekkep bal›¤›n›n, bulunduklar› ortamla
tam bir uyum içinde olacaklar› flekilde derilerinin renklerini, desenlerini an›nda de¤ifltirmeleri,
* Ar›lar›n, kaplumba¤alar›n ve kufllar›n haritalar› olmadan uzun
mesafeleri katetmeleri,
* Balinalar›n ve penguenlerin oksijen tüpü kullanmadan dalmalar›,
Yukar›da sadece birkaç örne¤ine yer verdi¤imiz do¤adaki hayranl›k uyand›ran bu gibi mekanizma ve tasar›mlar, teknolojinin birçok
alan›n› zenginlefltirme potansiyeline sahiptir. Bilgi birikimimizin artmas› ve teknolojik imkanlar›n geliflmesi ile birlikte bu potansiyel her
geçen gün daha da ortaya ç›kmaktad›r.
Hayvanlar›n her biri, insanlar› hayrete düflüren birçok yarat›l›fl
özelliklerine sahiptir. Kimileri suda hareket etmelerini sa¤layan en
ideal flekle (hidrodinamik) sahipken, kimileri de bizim için oldukça
yabanc› olan duyular› kullan›r. Bunlar›n birço¤u insanlar›n ilk defa
karfl›laflt›klar›, daha do¤rusu yeni fark›na vard›klar› özelliklerdir. Bazen bir canl›n›n tek bir özelli¤ini bile taklit etmek için bilgisayar, mekanik, elektronik, matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi bilim dallar›n›n önde gelen isimlerinin biraraya gelmesi gerekmektedir.
Bilim adamlar› her geçen gün do¤ada keflfettikleri benzersiz ya-
Kuran Mucizeleri
63
p›lar ve sistemler karfl›s›nda hayrete düflmekte ve bunlara duyduklar›
hayranl›¤› insanl›k yarar›na yeni teknolojiler üretmek için kullanarak
göstermektedirler. Do¤ada var olan mükemmel sistemlerin, uygulanan ola¤anüstü tekniklerin bilim adamlar›n›n bilgisinin ve akl›n›n çok
üstünde oldu¤unun, mevcut problemlere benzersiz çözümler sundu¤unun fark›na varan bilim adamlar›, art›k senelerce u¤raflarak çözüm
getiremedikleri pek çok konuda do¤adaki tasar›mlar›n yard›m›na baflvurmaktad›rlar. Bunun sonucu olarak da k›sa zamanda, baflar›l› sonuçlar elde etmeleri mümkün olmaktad›r. Ayr›ca do¤an›n taklidi ile
birlikte bilim adamlar› gerek vakit ve emek aç›s›ndan, gerekse maddi
Harun Yahya
64
kaynaklar›n isabetli kullan›lmas› bak›m›ndan da çok önemli kazançlar sa¤lamaktad›rlar.
Bugün görmekteyiz ki geliflen teknoloji yarat›l›fl mucizelerini tek tek keflfetmekte ve "biyomimetik" biliminde oldu¤u gibi
canl›lardaki ola¤anüstü tasar›mlar› örnek alarak insanl›¤a hizmet etmektedir. Janine M. Benyus da, do¤ay› taklit etti¤imiz takdirde yiyecek ve enerji üretimi, bilgi depolama, sa¤l›k gibi birçok alanda kendimizi rahatl›kla gelifltirebilece¤imizi belirtmifltir. Bu konular›n ele al›nd›¤› pek çok bilimsel makaleden birkaç tanesinin bafll›klar›n› flöyle s›ralayabiliriz:
Bilim Do¤ay› Taklit Ediyor58
Hayat›n Tasar›mdaki Dersleri59
Biyomimikri: Gözümüzün Önünde Gizlenen S›rlar60
Biyomimikri: Do¤an›n ‹lham Verdi¤i Bulufllar61
Biyomimikri: Bizi Çevreleyen Üstün Yetenek62
Biyomimetik: Do¤adan ‹yi Dizaynlar Ç›karmak63
Biyomimetik: Do¤adaki Tasar›mlardan Malzemeler Meydana Getirmek64
Mühendisler Tasar›m için Do¤adan Örnek Al›yorlar65
19. yüzy›lda do¤an›n taklidi sadece estetik aç›dan uygulama sahas›na sahipti. Dönemin ressam ve mimarlar› do¤adaki güzelliklerden etkilenmifl, yapt›klar› eserlerde bu yap›lar›n d›fl görünüfllerini örnek alm›fllard›. Ama do¤adaki tasar›mlar›n ola¤anüstülü¤ünün ve
bunlar›n taklidinin insanlar için fayda sa¤layaca¤›n›n anlafl›lmas›, ancak do¤al mekanizmalar›n moleküler seviyede incelenmesiyle -20.
yüzy›lda- bafllam›flt›r. Bugün bilim adamlar› ve araflt›rmac›lar Kuran'da yaklafl›k 1400 sene evvel bildirildi¤i gibi canl›lardan "ders" almaktad›rlar. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Biyomimetik: Teknoloji Do¤ay› Taklit Ediyor, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Kuran Mucizeleri
65
Gözleri 'zillet ve dehfletten düflmüfl olarak', sanki 'yay›lan' çekirgeler
gibi kabirlerinden ç›karlar. (Kamer Suresi, 7)
Yukar›daki ayette, iman etmeyenlerin ahiretteki durumlar› tarif
edilmektedir. Gelmifl geçmifl milyarlarca insan›n topluca dirilifli, yay›lan çekirgelere benzetilmektedir. Kuflkusuz Allah'›n bu örne¤i vermesinin pek çok hikmeti vard›r.
20. yüzy›lda çekirgeler üzerinde mikro kameralarla yap›lan kapsaml› araflt›rmalar esnas›nda birçok bilgi edinilmifltir. Çekirge sürüleri çok kalabal›klard›r ancak adeta tek bir vücut olarak hareket ederler.
Milyarlarca çekirge biraraya gelerek kilometrelerce uzunluk ve genifllikteki kapkara bir ya¤mur bulutunu and›r›rlar. Bu sürülerin baz›lar›n›n 3-5 kilometre geniflli¤inde ve metrelerce derinlikte oldu¤u tespit
edilmifltir. Çekirge sürüleri bu yo¤unluklar›ndan ötürü, havan›n kararm›fl gibi görünmesine sebep olurlar.66
Bu canl›larla ilgili tespit edilen bir di¤er bilgi de yumurtalar›n›
topra¤›n içine tohum gibi yerlefltirmeleri ve çekirge larvalar›n›n uzun
bir süre topra¤›n alt›nda kald›ktan sonra, yeryüzüne topluca ç›kmalar›d›r. Difli çekirgeler topra¤›n içine 10-15 cm'lik bir tünel kazd›ktan
sonra, bir seferde 95-158 larva b›rak›rlar. Bir çekirge bu ifllemi yaklafl›k
üç sefer tekrarlar. Larvalar olgunlaflt›klar›nda -havan›n s›cakl›¤›na
ba¤l› olarak 10-65 gün aras› bir zamanda- toplu olarak topra¤›n alt›ndan ç›karlar. 1m2'lik bir alanda 1.000 yumurta çukuru bulunabilir. Çekirge sürüleri birkaç yüz km2'lik alan› kaplayabilecek çokluktad›rlar.
Km2 bafl›na düflen çekirge miktar› ise 40-80 milyon aras›nda de¤ifl-
Harun Yahya
66
mektedir.67 Çekirgelerin topra¤›n alt›nda olmalar›, uzun bir süre kald›ktan sonra topluca ve çok
kalabal›k olarak yeryüzüne ç›k›yor olmalar›, k›yamet günü
insanlar›n dirilifline benzer bir görünüm olabilir. (En do¤rusunu
Allah bilir.)
Günümüzde çekirgeleri araflt›rmak üzere özel birimler kurulmufltur ve bu araflt›rmalar›n bir k›sm›nda uzaktan kumandal› görüntü elde etme sistemleri kullan›lmaktad›r. Hatta NASA'n›n uydu verileri dahi, Afrika'da çöl çekirge kolonilerinin gelifltikleri alanlar› tespit
etmek amac›yla kullan›lmaktad›r. Uydu verileri sayesinde 18 milyon
km2'lik alanlar içinde yerden ve havadan kapsaml› araflt›rmalar yapabilmek mümkün olabilmektedir.
Görüldü¤ü gibi çekirgelerle ilgili tespitte bulunabilmek için kullan›lan bu teknolojilerin bulunmad›¤› bir dönemde, böyle bir benzetmenin yap›lmas› Kuran'›n, herfleyin bilgisine sahip Allah'›n vahyi oldu¤unun delillerinden biridir.
Kuran Mucizeleri
67
Kuran'da Hz. Süleyman'›n ordular›ndan bahsedilirken, kar›ncalar›n aras›nda bir "haberleflme sistemi" oldu¤una iflaret edilmektedir:
Nihayet kar›nca vadisine geldiklerinde, bir difli kar›nca dedi ki: "Ey
kar›nca toplulu¤u, kendi yuvalar›n›za girin, Süleyman ve ordular›,
fark›nda olmaks›z›n sizi k›r›p geçmesin." (Neml Suresi, 18)
20. yüzy›lda kar›ncalar üzerinde yap›lan bilimsel araflt›rmalar, bu
küçük hayvanlar›n çok organize bir sosyal yaflant›lar› oldu¤unu ve bu
organizasyonun gere¤i olarak aralar›nda çok kompleks bir iletiflim
a¤›n›n var oldu¤unu ortaya koymufltur. National Geographic dergisinde yay›nlanan bir makalede bu konudan flöyle bahsedilmektedir:
Büyük veya küçük herhangi bir kar›nca, bafl›ndaki karmafl›k duyu
organlar›yla, milyonlarca hatta daha fazla kimyasal ve görsel sinyalleri yakalar. Beyin 500.000 sinir hücresi içerir; gözler birlefliktir; antenler insandaki burun ve parmak ucu gibi hareket eder. A¤z›n alt›ndaki projeksiyonlar tad› alg›lar, k›llar dokunmaya karfl›l›k verir.68
Biz fark›na varmasak da kar›ncalar, hassas duyu organlar› sayesinde oldukça farkl› iletiflim yöntemleri kullan›rlar. Avlar›n› bulmaktan birbirlerini takip etmeye, yuvalar›n› kurmaktan savaflmaya kadar
hayatlar›n›n her an›nda bu duyu organlar›ndan faydalan›rlar. 2-3 milimetrelik vücutlar›n›n içine s›¤d›r›lm›fl 500.000 sinir hücresiyle, insanlar› hayrete düflürecek bir iletiflim sistemine sahiptirler.
Bu hayvanlar›n iletiflimlerindeki tepkileri belli bafll› kategorilere
ayr›lm›flt›r: Alarm verme, toplanma, besin yerini haber verme, temizlenme, s›v› besin de¤iflimi, gruplaflma, tan›ma, kast belirleme...69
Harun Yahya
68
Bu tepkilerle düzenli bir toplum yap›s›
oluflturan kar›ncalar›n, karfl›l›kl› haber al›flverifline dayal› bir hayatlar› vard›r. Kar›ncalar bilgi al›flverifli sa¤lamada,
kimi zaman insanlar›n konuflarak halledemedi¤i konularda (toplanma, paylaflma, temizleme, savunma vs. gibi) çok daha kusursuz bir
iletiflim sergilerler.
Kar›ncalar daha çok kimyasal düzeyde bir iletiflim gerçeklefltirirler. Kar›ncalar›n iletiflim kurmak amac›yla kulland›klar› kimyasal
maddeler, yar›-kimyasallar (semiochemicals) olarak bilinen "feromen"lerdir. Koku olarak alg›lanan ve iç salg› bezlerinde salg›lanan bir
s›v› olan "feromen"ler, kar›nca topluluklar›n›n organizasyonunda en
önemli rolü oynar. Bir kar›nca sinyal olarak bu s›v›y› salg›lad›¤›nda,
di¤erleri koku veya tat alma yoluyla mesaj› al›r ve cevap verirler. Kar›nca feromenleri üzerinde yap›lan araflt›rmalar, tüm sinyallerin koloninin ihtiyaçlar›na göre salg›land›¤›n› ortaya ç›karm›flt›r. Ayr›ca kar›ncalar›n salg›lad›¤› feromenin yo¤unlu¤u, içinde bulunduklar› durumun aciliyetine göre de de¤iflmektedir.70
Görüldü¤ü gibi, kar›ncalar›n yapt›klar› ifllemleri yapabilmek için,
kapsaml› bir kimya bilgisine ihtiyaç vard›r. 14 as›r öncesinde, kar›ncalar hakk›nda böylesine ayr›nt›l› bilgi sahibi olunmad›¤› bir dönemde,
kar›ncalar›n iletiflimine dikkat çekilmesi Kuran'›n bilimsel mucizelerinden biridir. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kar›nca Mucizesi,
Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Kuran Mucizeleri
69
Taneyi ve çekirde¤i yaran flüphesiz Allah't›r.
O, diriyi ölüden ç›kar›r, ölüyü de diriden ç›kar›r. ‹flte Allah budur.
Öyleyse nas›l oluyor da çevriliyorsunuz?
(Enam Suresi, 95)
Yukar›daki ayette Kuran'›n indirildi¤i dönemde bilinmesi mümkün olmayan bir besin döngüsüne dikkat çekilmifltir.
Bir canl› öldü¤ünde, mikroorganizmalar onu süratle parçalarlar.
Böylece ölü beden organik moleküllere ayr›flm›fl olur. Bu moleküller
topra¤a kar›flarak, bitki ve hayvanlar›n, dolay›s›yla da insanlar›n temel besin kayna¤› olur. E¤er bu dönüflüm olmasa hayat da mümkün
olmazd›.
Bakteriler de canl›lar›n ihtiyac› olan mineral ve besinleri haz›rlamakla sorumludurlar. K›fl boyunca neredeyse ölü olan bitki ve baz›
hayvanlar›n yaz›n tekrar canlan›rken ihtiyaç duyacaklar› tüm besin ve
mineraller, k›fl›n bakterilerin yapt›¤› faaliyetler ile sa¤lan›r. K›fl boyu
bakteriler, organik at›klar› yani hayvan ve bitki ölülerini ayr›flt›rarak
minerallere dönüfltürürler.71 Böylelikle canl›lar baharda uyand›klar›nda besinlerini de haz›r olarak bulurlar. Bakteriler sayesinde hem bulunduklar› ortamda bir "bahar temizli¤i" yap›lm›fl, hem de baharda
yeniden canlanan do¤a için yeterli miktarda besin haz›rlanm›fl olur.
Görüldü¤ü gibi ölen canl›lar, yeni canl›lar›n hayat bulmas›nda birinci dereceden rol oynarlar. Böylelikle Allah'›n ayette "diriyi ölüden
ç›kar›r, ölüyü de diriden ç›kar›r" ifadesiyle dikkat çekti¤i bu dönüflüm en mükemmel flekilde gerçekleflmifl olur. Kuran'da böylesine detay bir bilgiye as›rlar öncesinden dikkat çekilmesi, Kuran'›n Allah'›n
sözü oldu¤unun delillerinden biridir.
Harun Yahya
70
Ölen bitki ve
hayvanlar
A¤aç kökleri
taraf›ndan emilen
mineraller
fiemada canland›r›ld›¤› gibi
ölen bitki ve hayvanlar bakteriler taraf›ndan ayr›flt›r›larak
minerallere dönüfltürülürler.
Topra¤a kar›flan bu organik
art›klar da bitkilerin temel besin kayna¤›n› olufltururlar.
Dolay›s›yla bu besin döngüsü tüm canl›lar için hayati
önem tafl›maktad›r.
Kuran Mucizeleri
71
Böylelikle ma¤arada y›llar y›l› onlar›n kulaklar›na vurduk (derin bir
uyku verdik). (Kehf Suresi, 11)
Yukar›daki ayette geçen "kulaklar›na vurduk" ifadesinin Arapças› "darabe" fiilidir. Arapçada bu fiil, mecazi olarak "onlar› uyuttuk" anlam›n› tafl›maktad›r. Ayr›ca "darabe" kelimesi kulakla beraber kullan›ld›¤›nda "kula¤›n duymas›n›n engellenmesi" anlam› da tafl›maktad›r.
Ayette uyku ile ilgili sadece
iflitme duyusuna dikkat çekilmesi ise asl›nda çok önemli
bir bilgi içermektedir.
Bilim adamlar›n›n kefliflerine göre kulak, insan uyurken aktif olan tek duyu organ›d›r. Uyanmak için saatin
alarm›na ihtiyaç duymam›z›n
sebebi de budur. 72 Allah'›n
Kehf Ehli ile ilgili olarak kulland›¤› "kulaklar›na vurduk"
ifadesinin hikmeti de, söz konusu gençlerin iflitme duyular›n›n kapat›ld›¤›na ve bu
yüzden uzun y›llar uyanmadan uykuda kald›klar›na iflaret olmas› muhtemeldir.
Harun Yahya
72
Sen onlar› uyan›k san›rs›n, oysa onlar (derin bir uykuda)
uyuflmufllard›r. Biz onlar› sa¤ yana ve sol yana çeviriyorduk.
Köpekleri de iki kolunu uzatm›fl yat›yordu. Onlar› görmüfl olsayd›n,
geri dönüp onlardan kaçard›n, onlardan içini korku kaplard›.
(Kehf Suresi, 18)
Yukar›daki ayette yüzlerce y›l uykuda kald›klar› bildirilen Kehf
Ehlinden bahsedilmektedir. Ayr›ca Allah bu ayette bu kiflilerin bedenlerini sa¤ ve sol yanlara çevirdi¤ini bildirmektedir. Bunun hikmeti ise
çok yak›n bir tarihte keflfedilmifltir.
Uzun süre ayn› yat›fl pozisyonunda kalan insanlar ciddi sa¤l›k
problemleri ile karfl›lafl›rlar: Kan dolafl›m›nda komplikasyonlar meydana gelmesi, deride yaralar›n oluflmas›, yat›lan yüzeye temas edenbölgelerde kan›n p›ht›laflmas› gibi...73
Uzun süre ayn› pozisyonda yat›ld›¤›nda meydana gelen yatak
yaralar›na "bas›nç yaralar›" da denir. Çünkü çok uzun süre ayn› pozisyonda yat›ld›¤›nda, vücudun belli bir bölgesine uygulanan sürekli bas›nç, kan damarlar›n›n s›k›fl›p kapanmas›na neden olabilir. Bunun sonucu olarak kan yoluyla tafl›nan oksijen ve di¤er besinler deriye ulaflamaz ve deri ölmeye bafllar. Bu durum vücutta yaralar›n oluflmas›na
sebep olur. E¤er bu yaralar tedavi edilmezse derinin katmanlar›, ya¤
ve kas dokular› da ölebilir.74
Derinin ya da dokunun alt›nda oluflan bu yaralar, tedavi edilmez-
Kuran Mucizeleri
73
lerse ya da enfeksiyon kaparlarsa ciddi boyutlara ulaflabilir, hatta hayati tehlikeye sebep olabilirler. Bu nedenle deri üzerindeki bas›nc› azaltmak için her 15
dakikada bir pozisyon de¤ifltirmek en sa¤l›kl›s›d›r. Kendi kendine
hareket edemeyen felçli hastalar da bu nedenle özel bir bak›ma tabi
tutulurlar ve her 2 saatte bir baflkas›n›n yard›m›yla hareket ettirilirler.75 Yukar›daki ayette yüzy›l›m›zda keflfedilen bu t›bbi bilgilere dikkat çekilmesi, kuflkusuz Kuran'›n ayr› bir mucizesidir.
Harun Yahya
74
... Geceyi bir sükun (dinlenme), Günefl ve Ay'› bir hesap (ile) k›ld›...
(Enam Suresi, 96)
Yukar›daki ayette geçen Arapça "sekenen" kelimesi, "sükun, dinme, istirahata çekilme vakti, mola vakti" anlamlar›na gelir. Allah'›n
Kuran'da dikkat çekti¤i gibi, gece insanlar için dinlenme sürecidir. Geceleri vücutta salg›lanan melatonin hormonu insan› uykuya haz›rlar.
Bu hormon insan›n fiziki hareketlerini yavafllatan, uykulu ve bitkin
yapan; ruh halini dinginlefltiren do¤al bir sakinlefltiricidir.76 Uyku boyunca kalp at›fllar› ve nefes al›p-verme ritmi yavafllar, kan bas›nc› düfler. Sabah oldu¤unda ise bu hormonun üretimi durur ve vücut uyanmak üzere uyar›l›r.77
Uyku, ayn› zamanda vücuda kaslar›n ve di¤er dokular›n tamir
olmas›, yafllanan veya ölen hücrelerin yenilenmesi için de imkan sa¤lar. Uyku esnas›nda enerji tüketimi azald›¤› için, gece boyunca vücutta enerji depolan›r. Ayr›ca ba¤›fl›kl›k sistemi için önemli baz› kimyasallar ve büyüme hormonu da uyku esnas›nda salg›lan›r.78
Bu nedenle kifli yeteri kadar uyumad›¤› takdirde, bu durumdan
ba¤›fl›kl›k sistemi derhal etkilenir ve vücut hastal›klara daha aç›k hale
gelir. Bir kimse iki gece uyumad›¤›nda konsantrasyonu zorlafl›r, dikkati azal›r, hata yapma oran› artar. Kifli üç gün uyumazsa halisünasyon görmeye bafllar ve mant›kl› düflünemez hale gelir.79
Gece vakti insanlar için oldu¤u kadar di¤er canl›lar için de bir
Kuran Mucizeleri
75
dinlenme vaktidir. Allah'›n "gecenin bir sükun k›l›nmas›" ayetiyle haber verdi¤i bu durum, ç›plak
gözle tespiti mümkün olmayan önemli bir gerçe¤e iflaret eder: Yeryüzünde gündüz gerçekleflen pek çok faaliyet, gece boyunca yavafllar, dinlenmeye geçer. Örne¤in bitkilerde Günefl'in do¤mas›yla birlikte, yaprakta terleme ve buna ba¤l› olarak fotosentez artmaya
bafllar. Ö¤leden sonra ise bu olay tersine döner; yani fotosentez yavafllar, solunum artar, çünkü s›cakl›¤›n artmas›yla birlikte terleme de h›zlan›r. Geceleyin ise s›cakl›¤›n azalmas›yla birlikte terleme yavafllar ve
bitki rahatlar. E¤er geceyi sadece bir gün bile yaflamasak, bitkilerin ço¤u ölürdü. Bu bak›mdan gece, ayn› insanlar için oldu¤u gibi,
bitkiler için de bir dinlenme ve dinçleflme anlam›na gelir.80
Geceleri moleküler düzeyde de hareketlilik azalmaktad›r. Gündüzleri Günefl'in yayd›¤› radyasyon, Dünya'n›n
atmosferindeki atom ve molekülleri
hareketlendirerek onlar›n daha yüksek enerji seviyelerine ulaflmalar›na
sebep olur. Karanl›k çöktükçe, atom
ve moleküller daha düflük enerji seviyelerine iner ve radyasyon yaymaya bafllarlar.81
Kuran'da Enam Suresi'nin 96.
ayetiyle yukar›da bahsetti¤imiz bu bilimsel bilgilere iflaret ediliyor olmas›
muhtemeldir ve bu da
Kuran'›n say›s›z mucizesinden bir di¤eridir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
76
‹nsan yaflayabilmek için oksijen ve hava bas›nc›na ihtiyaç duyar.
Soluk almam›z ise havadaki oksijenin, akci¤erlerimizdeki hava keseciklerine girmesiyle mümkün olur. Ancak yükseklere ç›kt›kça, Dünya'n›n atmosferi inceldi¤i için atmosfer bas›nc›, dolay›s›yla da kan dolafl›m›na giren oksijen miktar› düfler. Bunun sonucunda nefes almak
zorlafl›r. Akci¤erin hava kesecikleri daral›p büzülürken, gö¤üste bo¤uluyormufl ve nefes alam›yormufl gibi bir his oluflur.
E¤er kandaki oksijen vücudun ihtiyac› olandan daha az olursa,
vücutta birtak›m rahats›zl›klar ortaya ç›kar. Afl›r› yorgunluk, bafl a¤r›s›, bafl dönmesi, mide bulant›s› ve muhakemenin bozulmas› gibi belirtiler yaflan›r. Belli bir yüksekli¤e ulafl›ld›¤›nda ise insan için nefes almak art›k imkans›z hale gelir.82 Dolay›s›yla bizim böyle bir yükseklikte yaflayabilmemiz için oksijen deste¤ine ve özel giysilere ihtiyac›m›z
olur.
77
Deniz seviyesinin 5.000-7.500 m yukar›s›nda olan bir kifli, nefes
alma güçlü¤ü nedeniyle bay›larak komaya girebilir. Bu yüzden uçaklarda nefes almak için oksijen donan›m› da mevcuttur. Uçaklar deniz
seviyesinin 9.000-10.000 m yukar›s›nda uçarken kabinde hava bas›nc›n› düzenleyen özel sistemler vard›r.
"Anoksiya" olarak bilinen rahats›zl›k da vücut dokular›na oksijenin gitmemesinden kaynaklan›r. Bu oksijen eksikli¤i, 3.000-4.500 m
yükseklikte meydana gelir. Kimi insanlar böyle bir ortamda bilinçlerini bile kaybedebilirler, ancak hemen oksijen takviyesi yap›ld›¤›nda
hayatlar› kurtulabilir.
Afla¤›daki ayette yap›lan benzetmede bu fiziksel gerçe¤e –yüksekli¤in artmas›yla gö¤üste meydana gelen de¤iflime– flöyle iflaret
edilmektedir:
Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun gö¤sünü ‹slam'a açar;
kimi sapt›rmak isterse, onun gö¤sünü, sanki gö¤e yükseliyormufl gibi
dar ve s›k›nt›l› k›lar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne iflte böyle
pislik çökertir. (Enam Suresi, 125)
78
79
Kuran'›n mucizevi yönlerinden
biri de, ayetlerinde, gelecekte gerçekleflecek olan baz› olaylar›n önceden haber verilmifl olmas›d›r. Gelecekle ilgili haber verilen bu olaylar›n zaman içinde gerçekleflmesi, Kuran'›n
üstün ilim sahibi olan Allah'›n sözü oldu¤unu kan›tlayan delillerdendir.
‹lerleyen sayfalarda Kuran'da gelece¤e yönelik verilen haberlerden, gerçekleflmifl olanlar›n baz›lar›na detayl› olarak yer verilecektir.
80
KUDÜS
ÖLÜ
DENİZ
LUT GÖLÜ
Kuran'da gelecek hakk›nda verilen haberlerden biri, Rum Suresi'nin hemen bafl›ndaki ayetlerde yer al›r. Bu ayetlerde Bizans ‹mparatorlu¤u'nun bir yenilgiye u¤rad›¤›, ama çok k›sa bir zaman sonra tekrar galip gelece¤i bildirilmifltir:
Elif, Lam, Mim. Rum (ordular›) yenilgiye u¤rad›. "Dünyan›n en alçak
yerinde". Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Üç ile
dokuz y›l içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah'›nd›r. Ve o gün
müminler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 1-4)
Kuran Mucizeleri
81
AKDENİZ
TEL AVİV
Bizansl›lar›n Perslere yenildi¤i savafl›n gerçekleflti¤i Lut Gölü havzas›. Yukar›da bu
bölgenin uydudan çekilmifl foto¤raf› görülmektedir. Dünyan›n en alçak bölgesi olan
Lut Gölü civar› deniz seviyesinin 395 metre alt›ndad›r.
Bu ayetler, H›ristiyan olan Bizansl›lar›n, 613-614 y›llar›nda putperest bir toplum olan Persler karfl›s›nda çok a¤›r bir yenilgiye u¤ramas›ndan yaklafl›k 7 sene sonra, MS 620 civar›nda indirilmiflti. Ayetlerde
Bizans'›n çok yak›nda galip gelece¤i haber veriliyordu. Oysa o s›rada
Bizans o kadar büyük kay›plara u¤ram›flt› ki, de¤il tekrar galip gelmesi, ayakta kalmas› bile imkans›z görülüyordu. Persler Bizansl›lar› 613
y›l›nda Antakya'da yenilgiye u¤ratarak; galibiyetlerini fiam, Kilikya,
Tarsus, Ermenistan ve Kudüs'ü ele geçirmeleriyle sürdürmüfllerdi.
Harun Yahya
82
Özellikle 614 y›l›nda Kudüs'ün kaybedilmesi, Kutsal Mezar Kilisesi'nin tahrip edilmesi ve H›ristiyanl›¤›n sembolü "Gerçek Haç"›n Persler taraf›ndan ele geçirilmesi, Bizansl›lar için a¤›r bir darbe olmufltu.83
O dönemde yaln›z Persler de¤il, Avarlar, Slavlar ve Lombardlar
da Bizans Devleti'ne karfl› büyük tehdit oluflturmaktayd›. Avarlar ‹stanbul önlerine kadar gelmifllerdi. Bizans Kral› Heraklius, ordunun
masraflar›n› karfl›layabilmek için kiliselerdeki alt›n ve gümüfl süs eflyalar›n›n eritilip paraya çevrilmesini emretmiflti. Hatta bunlar da yetmeyince bronzdan heykeller bile para yap›m› için eritilmeye bafllanm›flt›. Pek çok vali, Kral Heraklius'a isyan etmifl, ‹mparatorluk parçalanma noktas›na gelmiflti. Önceden Bizans topra¤› olan Mezopotam-
83
ya, Kilikya, Suriye, Filistin, M›s›r ve Ermenistan, putperest Perslerin iflgali alt›na girmiflti.84
K›sacas›, herkes Bizans'›n yok olmas›n› bekliyordu. Ama
tam bu dönemde, Rum Suresi'nin ilk ayetleri vahyedildi ve Bizans'›n dokuz y›l geçmeden yeniden galip gelece¤i haber verildi. Bu
galibiyet öylesine imkans›z gözüküyordu ki, Arap müflrikleri Kuran'da haber verilen bu zaferin, asla gerçekleflmeyece¤ini düflünüyorlard›.
Fakat Kuran'›n tüm haberleri gibi bu da hiç kuflkusuz gerçekti.
622 y›l›nda Heraklius Ermenistan'› iflgal edip Persleri yenerek çeflitli
zaferler kazand›.85 627 y›l›n›n Aral›k ay›nda, Bizans ve Pers ‹mparatorluklar› aras›nda, Ba¤dat yak›n›nda Dicle Nehri'nin 50 km do¤usunda
Lut Gölü
84
bulunan
harabeleri
Ninova
yak›n›nda
büyük bir savafl daha oldu.
Bizans ordusu, Persleri burada
da yenilgiye u¤ratt›. Birkaç ay
sonra da Persler iflgal ettikleri
yerleri Bizans'a geri veren bir
anlaflma imzalamak zorunda
kald›lar.86
Rumlar›n galibiyeti 630 y›l›nda ‹mparator Heraklius'un
Pers hükümdar› II. Khosrow'u
yenilgiye u¤ratarak, Kudüs'ü
geri almas› ve H›ristiyanl›¤›n
sembolü "Gerçek Haç"› Kutsal
Mezar Kilisesi'ne kazand›rmas›yla tamamlanm›fl oldu.87
Böylece Allah'›n Kuran'da
bildirdi¤i "Rum'un zaferi",
ayetteki "üç ile dokuz y›l içinde" ifadesiyle dikkat çekilen zaman aral›¤›nda, mucizevi bir
flekilde gerçekleflmifl oldu.
Bu ayetlerde yer alan bir
baflka mucize de, o dönemde
kimsenin
tespit
etmesinin
mümkün olmad›¤› co¤rafi bir
gerçe¤in haber verilmesidir.
Rum Suresi'nin 3. ayetinde,
Rumlar'›n "Dünya'n›n en alçak
yerinde" yenildikleri belirtilir.
Kuran Mucizeleri
85
Arapças› "edna el-ard"
olan bu ifade, baz› meallerde
"yak›n bir yer" olarak da tercüme
edilir. Ancak bu tercüme, orijinal ifadenin tam karfl›l›¤› de¤il, mecazi bir
yorumudur. "Edna" kelimesi Arapçada "alçak" demek olan "deni" kelimesinden türemifltir ve "en alçak" anlam›na gelir. "Ard" ise yeryüzü demektir. Dolay›s›yla "edna el-ard" ifadesi de "yeryüzünün en alçak yeri"
manas›na gelmektedir.
Baz› tefsirciler söz konusu bölgenin Araplara yak›nl›¤›n› göz önünde
bulundurarak kelimenin "en yak›n"
anlam›n› tercih etmektedirler. Ancak
kelimenin as›l anlam›, Kuran'›n indirildi¤i dönemde bilinmesi mümkün
olmayan çok önemli bir jeolojik gerçe¤e iflaret etmektedir. Çünkü Dünya'n›n en alçak yerini araflt›rd›¤›m›zda, bu noktan›n Bizansl›lar›n, 613-614
y›llar›nda yenilgiye u¤rad›¤› yerlerden biri olan Lut Gölü (Dead Sea) havzas› oldu¤unu buluruz.88
Solda, Lut Gölü'nün uydudan çekilmifl foto¤raflar› görülmektedir. Lut Gölü'nün rak›m› ancak modern ça¤lardaki ölçümlerle
tespit edilebilmifltir. Bu tespitler do¤rultusunda da "yeryüzünün en alçak yeri"nin
bu bölge oldu¤u ortaya ç›km›flt›r.
Harun Yahya
86
Bu yenilginin en a¤›r darbesi, daha evvel de belirtti¤imiz gibi, Lut Gölü yak›nlar›ndaki Kudüs'teki yenilgi ile birlikte H›ristiyanl›¤›n sembolü "Gerçek
Haç"›n kaybedilmesidir.
Bizans ‹mparatorlu¤u ile Persler aras›ndaki savafl›n gerçekleflti¤i
söz konusu yer, Suriye, Filistin ve flimdiki Ürdün topraklar›n›n kesiflti¤i bölgede yer alan Lut Gölü havzas›d›r. Lut Gölü çevresi ise deniz
seviyesinden 399 metre afla¤›daki, yeryüzünün "en alçak" bölgesidir.89
Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Lut Gölü'nün rak›m›n›n,
yaln›zca modern ça¤daki ölçümlerle tespit edilmifl olmas›d›r. Daha
önce hiç kimsenin Lut Gölü'nün Dünya'n›n en alçak bölgesi oldu¤unu
bilmesi mümkün de¤ildir. Ama bu bölge Kuran'da "yeryüzünün en
alçak yeri" olarak tan›mlanm›flt›r. Bu bilgi, Kuran'›n Allah'›n sözü oldu¤unun bir baflka delilini oluflturmaktad›r.
Resimde Kudüs ve Lut Gölü havzas› görülmektedir.
87
‹lerleyen bölümlerde daha detayl› de¤inece¤imiz gibi, Firavun kendini ilah olarak kabul etmekte ve Hz. Musa'n›n Allah'a iman etmesi için
yapt›¤› davetlere karfl› iftira ve tehditle karfl›l›k vermektedir. Firavun bu
kibirli tavr›n› ancak, ölüm tehlikesi ile karfl›lafl›p sular›n alt›nda kalaca¤›n› anlayana dek sürdürmüfltür. Kuran'da Firavun'un, Allah'›n azab›yla karfl›laflt›¤›nda, hemen imana yöneldi¤i flu ayetle bildirilir:
Biz, ‹srailo¤ullar›'n› denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azg›nl›kla
ve düflmanl›kla pefllerine düfltü. Sular onu bo¤acak düzeye eriflince
(Firavun): "‹srailo¤ullar›'n›n Kendisi'ne inand›¤› (‹lahtan) baflka ‹lah
olmad›¤›na inand›m ve ben de Müslümanlardan›m" dedi.
(Yunus Suresi, 90)
88
Ancak Allah Firavun'un böyle bir anda
iman etmesini kabul etmemifltir. Allah Firavun'un bu samimiyetsiz tavr›n› Kuran'da
flu ayetlerle bildirir:
fiimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan
etmifltin ve bozgunculuk ç›karanlardand›n. Bugün ise, senden sonrakilere bir
ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için
seni yaln›zca bedeninle kurtaraca¤›z
(herkese cesedini gösterece¤iz). Gerçekten insanlardan ço¤u, Bizim ayetlerimizden habersizdirler. (Yunus Suresi, 91-92)
Bu ayetlerde Firavun'a ait cesedin
gelecek nesillere ibret olaca¤›n›n bildirilmesi, cesedin "bozulmam›fl" olaca¤›na bir iflaret olarak kabul edilebilir. Kuran'da 1400 sene evvelden
haber verildi¤i gibi, halen tarihsel
bir belge olarak bulunan bir ceset
Kahire'deki M›s›r Müzesi'nin Kraliyet Mumyalar› Odas›nda sergilenmektedir. Büyük bir ihtimalle,
sular üstüne kapan›p bo¤ulduktan sonra, Firavun'un cesedi k›y›ya vurmufl ve M›s›rl›lar taraf›ndan bulunarak önceden yap›lm›fl
olan mezar›na götürülmüfltür.90
89
Andolsun Allah, elçisinin gördü¤ü rüyan›n hak oldu¤unu do¤rulad›.
E¤er Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde,
saçlar›n›z› t›rafl etmifl, (kiminiz de) k›saltm›fl olarak (ve) korkusuzca
gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmedi¤inizi bildi, böylece bundan
önce size yak›n bir fetih (nasib) k›ld›. (Fetih Suresi, 27)
Peygamber Efendimiz, Medine'de iken gördü¤ü bir rüyas›nda,
müminlerin güven içinde Mescid-i Haram'a girdiklerini ve Kabe'yi tavaf ettiklerini görmüfl ve müminleri bu haberle müjdelemiflti. Çünkü,
Mekke'den Medine'ye hicret eden müminler, o zamandan beri Mekke'ye gidemiyorlard›.
Allah, Peygamberimiz (sav)'e Kat›ndan bir yard›m ve destek olarak Fetih Suresi'nin 27. ayetini vahyetmifl ve rüyas›n›n do¤ru oldu¤unu e¤er Allah dilerse müminlerin Mekke'ye girebileceklerini bildirmifltir. Gerçekten de, bir süre sonra, önce Hudeybiye Bar›fl› ve ard›ndan gelen Mekke'nin fethi ile, Müslümanlar ayn› ayette bildirildi¤i gibi güven içinde Mescid-i Haram'a girmifllerdir. Böylece Allah, Peygamber Efendimizin önceden haber verdi¤i müjdenin gerçek oldu¤unu göstermifltir.
Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta vard›r.
Fetih Suresi'nin 27. ayetine dikkat edilirse, Mekke'nin fethinden önce
gerçekleflecek bir baflka fetihten daha söz edildi¤i görülecektir. Nitekim ayette haber verildi¤i gibi Müslümanlar, önce Yahudilerin elinde
bulunan Hayber Kalesi'ni fethetmifller, daha sonra da Mekke'ye girmifllerdir.91
Mekke'nin fethinin müjdelendi¤i di¤er ayetlerden baz›lar› ise
flöyledir:
Harun Yahya
90
Onlara karfl› size zafer verdikten sonra,
Mekke'nin göbe¤inde ellerini sizden ve sizin de ellerinizi onlardan çeken O'dur. Allah, yapt›klar›n›z› hakk›yla
görendir. (Fetih Suresi, 24)
fiüphesiz, Biz sana apaç›k bir fetih verdik. Öyle ki Allah, senin geçmifl ve gelecek (her) günah›n› ba¤›fllas›n, üzerindeki nimetini tamamlas›n ve seni dosdo¤ru bir yola yöneltsin. Ve Allah, sana 'üstün ve
onurlu' bir zaferle yard›m etsin. (Fetih Suresi, 1-3)
‹sra Suresi'nin 76. ayetinde ise, inkarc›lar›n da Mekke'de kalamayacaklar› flöyle bildirilmifltir:
Neredeyse seni (bu) yerden (yurdundan) ç›karmak için tedirgin
edeceklerdi; bu durumda kendileri de senden sonra az bir süreden
baflka kalamazlar. (‹sra Suresi, 76)
Peygamberimiz (sav) Hicret'in 8. y›l›nda Mekke'ye girerek bu flehri fethetmifltir. ‹ki sene sonra da, Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i gibi inkarc›lar Mekke'den ç›km›fllard›r. Burada önemli olan bir baflka nokta
ise fludur: Peygamber Efendimiz müminlere bu müjdeleri verdi¤inde,
mevcut durum hiç de bu yönde de¤ildir. Hatta, koflullar tam aksini
göstermekte, müflrikler müminleri kesinlikle Mekke'ye sokmamakta
kararl› görünmektedirler. Bu ise, kalbinde hastal›k olanlar›n, Peygamber Efendimizin söylediklerine flüphe ile bakmalar›na neden olmufltur.
Ancak Peygamberimiz (sav) Allah'a güvenerek, insanlar›n ne diyeceklerini hiç önemsemeden, Allah'›n kendisine bildirdi¤ine iman etmifl ve
bunu insanlara aç›klam›flt›r. Söylediklerinin yak›n bir gelecekte gerçekleflmesi de Kuran'›n önemli bir mucizesidir.
Kuran Mucizeleri
91
92
Kitapta ‹srailo¤ullar›'na flu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün)
de iki defa bozgunculuk ç›karacaks›n›z ve muhakkak büyük bir
kibirlenifl-yükseliflle kibirlenecek-yükseleceksiniz. Nitekim o ikiden
ilk-vaid geldi¤i zaman, oldukça zorlu olan kullar›m›z› üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralar›na kadar girip araflt›rd›lar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü. Sonra onlara karfl› size tekrar 'güç ve kuvvet
verdik', size mallar ve çocuklarla yard›m ettik ve topluluk olarak sizi
say›ca çok k›ld›k. (‹sra Suresi, 4-6)
‹sra Suresi'ndeki bu ayetlerde bildirildi¤i gibi, ‹srailo¤ullar› yeryüzünde iki kez bozgunculuk ç›karacaklard›r. Bunlardan ilk "bozgun ve kibirli yükselifl"lerinin ard›ndan, Allah onlar›n üzerine güçlü bir ordu gönderdi¤ini bildirmektedir. Gerçekten de ‹srailo¤ullar›, Hz. Yahya'y› öldürdükleri ve Hz. ‹sa'y› öldürmek için tuzak kurduklar› dönemin, yani kibirli
yükselifllerinin ve bozgunculuklar›n›n hemen ard›ndan, MS 70 y›l›nda, Romal›lar taraf›ndan Kudüs'ten ç›kar›lm›fl ve tüm dünyaya yay›lm›fllard›r.
Peygamber Efendimize bu ayet vahyedildi¤i zaman da, Yahudiler
çeflitli ülkelerde da¤›n›k flekilde yaflamaktayd›lar ve bir devletleri bulunmamaktayd›. Oysa Allah ayetlerde ‹srailo¤ullar›'na tekrar güç verece¤ini haber vermifltir.
Ancak o dönemde bu haberin gerçekleflmesi oldukça uzak ve zor
bir ihtimal olarak görünüyordu. Allah'›n ayetlerde haber verdi¤i bu olay
as›rlar sonra tam olarak gerçekleflti. Yahudiler, Filistin'e geri döndüler ve
1948 y›l›nda ‹srail Devleti'ni kurdular. Bundan sonra ‹srail Devleti'nde
yaflayan, ›rkç› görüfllere sahip bir k›s›m Siyonistlerin tutumlar› Ortado¤u'da kar›fl›kl›¤a sebep olmufltur.
93
‹flte bu mevcut durum da ‹srailo¤ullar›'n›n ç›kard›¤› ikinci "bozgunculu¤a" iflaret etmektedir. Ancak flunu da önemle belirtmek gerekir ki, bu bozguncu tav›r kesinlikle tüm Yahudi halk›n› kapsamamaktad›r. Yahudi
halk› aras›nda da, söz konusu bozguncu tavr›n son bulmas› gerekti¤ini savunan çok say›da vicdan ve sa¤duyu sahibi insan bulunmaktad›r.
Bozgunculu¤u teflvik eden bir k›s›m ›rkç›, radikal Siyonistlerin de Kuran'da Rabbimiz'in tavsiye etti¤i gibi "af (veya kolayl›k) yolunu benimse"meleri (Araf Suresi, 199) gerekmektedir. Böyle davran›l›rsa,
Fussilet Suresi'nde bildirildi¤i gibi bar›fl, kardefllik ortam› Allah'›n izniyle yeniden sa¤lanacakt›r:
‹yilikle kötülük eflit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülü¤ü)
uzaklaflt›r; o zaman, (görürsün ki) seninle onun aras›nda düflmanl›k
bulunan kimse, sanki s›cak bir dost(un) oluvermifltir."
(Fussilet Suresi, 34)
‹srailo¤ullar› ile ilgili olan ‹sra Suresi'ndeki ayetlerde önemli olan
noktalardan biri, o dönemde imkans›z görünen ve olmas›na dair hiçbir geliflme veya ipucu bulunmayan olaylar›n, ileride gerçekleflece¤inin haber verilmesidir. Elbette tüm bunlar, Kuran'›n bir mucizesidir.
94
‹nsanlar›n uzay› araflt›rmalar› ve keflfetmeleri 4 Ekim 1957'de Sovyet uydusu Sputnik'in uzaya f›rlat›lmas›yla h›z kazand›. Dünya yörüngesinden ç›kan ilk insan, Sovyet kozmonot Yuri Gagarin oldu. ‹nsanlar›n Ay'a ayak basmas› ise 20 Temmuz 1969'da Amerikal›lar›n gerçeklefltirdi¤i Apollo 11 seferiyle oldu.
Nitekim Kuran'da 1400 sene önce insanlar›n böyle bir alanda gösterecekleri geliflmelere ve uzaya ç›k›fl›n mümkün olabilece¤ine iflaret
edilmektedir. Allah bu konuya Kuran'da flu ayetle dikkat çekmektedir:
Ey cin ve ins topluluklar›, e¤er
göklerin ve yerin bucaklar›ndan afl›p-geçmeye
güç yetirebilirseniz, hemen afl›n; ancak
'üstün bir güç (sultan)' olmaks›z›n aflamazs›n›z.
(Rahman Suresi, 33)
95
Ayette "üstün bir güç" olarak
çevrilen,
Arapça "sultan"
kelimesi "huccet, burhan, güç,
kuvvet, hüküm, kanun, yol, otorite, izin, ruhsat
verme, meflru k›lma, delil" gibi anlamlara gelmektedir.
Dikkat edilecek olursa, yukar›daki ayetle insanlar›n göklerin ve yerin derinliklerini hiç geçemeyecekleri
de¤il, fakat ancak üstün bir güç ile geçebilecekleri vurgulanmaktad›r. Ve bu
üstün güçle 20. yüzy›lda kullan›lan üstün
teknolojiye iflaret ediliyor olmas› muhtemeldir. Nitekim 20. yüzy›ldaki üstün teknoloji sayesinde Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i bu durum gerçekleflmifltir.
96
Ondördüne girdi¤i zaman Ay'a; siz, gerçekten tabakadan tabakaya
bineceksiniz. fiu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar?
(‹nflikak Suresi, 18-20)
97
Yukar›daki ayetlerde Ay'a dikkat çekildikten sonra tabakadan tabakaya binip geçilece¤i söylenmifltir. "Terkebu" ifadesi, (vas›taya) binmek, bir yol üzerinde yürümek, pefline düflmek, takip etmek, giriflmek, kalk›flmak, kat›lmak, hakim olmak anlamlar›na gelen "rakibe" fiilinden türemifltir.
Bu anlamlar göz önünde bulunduruldu¤unda, "tabakadan tabakaya
binip geçeceksiniz" ifadesinde, binilecek bir araca iflaret ediliyor olmas› muhtemeldir.
Nitekim Ay'a gidifl için binilen uzay araçlar›, atmosfer tabakalar›n› bir bir geçtikten sonra uzay bofllu¤una ve oradan da Ay'›n çekim sahas›na girerler. Böylece birbirinden ayr› bir çok tabaka ard› ard›na geçilerek Ay'a gidilebilir. Bunlar›n yan› s›ra ‹nflikak Suresi'nin 18. ayetinde Ay üzerine yemin edilmesi de vurguyu ayr›ca güçlendirmektedir.
Dolay›s›yla yukar›daki ayetle, Ay'a gidiflin gerçekleflece¤ine iflaret ediliyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
98
Onlara binmeniz ve süs için atlar›, kat›rlar› ve merkebleri (yaratt›). Ve
daha sizlerin bilmedi¤iniz neleri yaratmaktad›r? (Nahl Suresi, 8)
Yukar›daki ayette ulafl›m arac› olarak say›lan hayvanlar›n d›fl›nda, insanlar›n bilgi sahibi olmad›klar› ulafl›m araçlar›n›n da olaca¤›na
dikkat çekilmektedir. Afla¤›daki ayette ise gemi gibi toplu tafl›ma araçlar›n›n olaca¤›na iflaret edilmektedir:
Onlar›n soylar›n› dolu gemilerde tafl›mam›z da kendileri için bir
ayettir. Ve onlar için binmekte olduklar› bunun benzeri
(nice) fleyleri yaratmam›z da.
(Yasin Suresi, 41-42)
99
100
Süleyman için de, f›rt›na biçiminde esen
rüzgara (boyun e¤dirdik) ki, Kendi emriyle,
içinde bereketler k›ld›¤›m›z yere ak›p giderdi.
Biz herfleyi bilenleriz. (Enbiya Suresi, 81)
Yukar›daki ayetten anlafl›ld›¤› üzere Allah, rüzgar›, Hz. Süleyman'›n emrine vermifl ve çeflitli ifllerinde bir araç olarak kullanmas›na
imkan sa¤lam›flt›r. Bu ayetle, Hz. Süleyman döneminde oldu¤u gibi,
gelecekte de rüzgar enerjisinin, teknolojide kullan›laca¤›na iflaret ediliyor olmas› muhtemeldir.
Süleyman için de, sabah gidifli bir ay, akflam dönüflü bir ay (mesafe)
olan rüzgara (boyun e¤dirdik)... (Sebe Suresi, 12)
Yukar›daki ayette yer alan "… sabah gidifli bir ay, akflam dönüflü
bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun e¤dirdik)…" ifadesi ile de Hz. Süleyman'›n çeflitli bölgeler aras›nda h›zl› bir flekilde hareket etti¤ine dikkat çekiliyor olabilir. Hz. Süleyman, kendi döneminde, günümüzdeki
uçak teknolojisine benzer bir teknolojiyi kullan›p, rüzgarla hareket eden
vas›talar meydana getirmifl ve bunlar arac›l›¤›yla birbirine uzak mesafeleri k›sa sürede alm›fl olabilir. fiüphesiz en do¤rusunu Allah bilir.
Dolay›s›yla yukar›daki ayetlerle, günümüzdeki yüksek uçak teknolojisine dikkat çekiliyor olmas› muhtemeldir.
Kuran Mucizeleri
101
Kendi yan›nda kitaptan ilmi olan biri dedi ki: "Ben, (gözünü aç›p
kapamadan) onu sana getirebilirim." Derken (Süleyman) onu kendi
yan›nda durur vaziyette görünce dedi ki: "Bu Rabbimin fazl›ndand›r,
O'na flükredecek miyim, yoksa nankörlük edecek miyim diye beni denemekte oldu¤u için (bu ola¤anüstü olay gerçekleflti)...
(Neml Suresi, 40)
Ayette "kendi yan›nda kitaptan ilmi olan biri" olarak söz edilen kifli, Hz. Süleyman'a Sebe Melikesi'nin taht›n› "gözünü aç›p kapayana kadar", yani çok k›sa bir sürede getirebilece¤ini söylemektedir. Sebe Melikesi'nin taht›n›n getirilmesinin, günümüzde kullan›lan görüntü nakline
ait yüksek bir teknolojiye iflaret etmesi mümkündür. Konuyla ilgili bir
baflka ayet ise flöyledir:
Cinlerden ifrit: "Sen daha makam›ndan kalkmadan, ben onu sana
getirebilirim, ben gerçekten buna karfl› kesin olarak güvenilir
bir güce sahibim." dedi. (Neml Suresi, 39)
Günümüzde yaz›, resim, film gibi her türlü bilginin internet teknolojisiyle birkaç dakika, hatta birkaç saniye içinde çok uzun mesafeler katetmesi mümkün olmaktad›r. Örne¤in Sebe Melikesi'nin taht›n›n
h›zla uzak bir mekana gönderilmesinin anlat›lmas›yla, böyle bir ifllemin (örne¤in bir tahta ait üç boyutlu görüntünün veya resmin gönderilmesinin) internet kanal›yla göz aç›p kapayana kadar mümkün olaca¤›na da dikkat çekiliyor olabilir.
Bugün bilim adamlar›na göre atom ve moleküllerin, hatta daha
büyük cisimlerin nakli yak›n gelecekte mümkün olabilecektir. "Tele-
Harun Yahya
102
portasyon" denilen bu yöntem ile, bir yerde
bulunan bir cismin maddesel özellikleri ortadan kald›r›larak, bu cisme ait tüm detaylar ve atom dizilimi bir baflka
yere gönderilmektedir. K›sacas› cismin tüm maddesel özellikleri yeniden infla edilmektedir. Bu çal›flmalar, zaman›n ve mekan›n yolculuk
için engel olmayaca¤› ve eflyalar›n herhangi bir mekana bir an içinde,
gerçekte fiziksel bir mesafe katetmeden tafl›nabilece¤i anlam›n› tafl›maktad›r.92
1998 y›l›nda Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech) merkezinde bulunan fizikçiler, iki Avrupal› grup ile birlikte bir fotonun naklini
gerçeklefltirdiler. Bilim adamlar› fotonun atom yap›s›n› okuyup bu bilgiyi 1 metre boyunca tafl›yarak, fotonun bir kopyas›n› oluflturdular.
K›sa süre önce gerçeklefltirilen bir baflka teleportasyon denemesinde,
Ulusal Avustralya Üniversitesi'nden (ANU) Ping Koy Lam ve di¤er
araflt›rmac›lar bir lazer ›fl›n›n› k›sa bir mesafe boyunca naklettiler.93
Nitekim 17 Temmuz 2002'de CNN haber kanal›nda yer alan bir
haberde, Canberra'daki Ulusal Avustralya Üniversitesi fizikçilerinden
oluflan bir ekibin, bir lazer ›fl›n›n› parçalay›p, birkaç metre öteye "›fl›nlad›klar›" bildirildi. Ekip baflkan› Ping Koy Lam'›n ise henüz maddeyi
›fl›nlamay› baflaramad›klar›n›, fakat bunun imkans›z olmad›¤›n› ve
atom halindeki kat› maddelerin ›fl›nlanmas›n›n gelecekte mümkün
olabilece¤ini söyledi¤i bildirildi.
Danimarka'da Aarhus Üniversitesi'nden Eugene Polzik ve çal›flma arkadafllar›, Nature dergisinde yay›nlanan araflt›rma raporlar›na
göre, lazer ›fl›n› kullanarak çok say›da atom üzerinde, kuantum fizi¤inden yararlanarak baflar›l› denemeler yapt›lar.94
Scientific American dergisinde yazan Avusturyal› fizikçi Anton Zeilinger ise teleportasyonun potansiyeli ile ilgili de¤erlendirmelerinde,
çok daha karmafl›k sistemlerin fizik kanunlar›n› çi¤nemeden nakledilebilece¤ini belirtmektedir.95
Kuran'da "Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde
Kuran Mucizeleri
103
onlara gösterece¤iz; öyle ki, flüphesiz
onun hak oldu¤u kendilerine aç›kça belli olsun..."
(Fussilet Suresi, 53) ayetiyle bildirildi¤i gibi, bu bilimsel geliflmeler de Kuran'da iflaret edilen ve Kuran'›n mucizevi yönlerini ortaya koyan teknolojilerden bir k›sm› olabilir.
Harun Yahya
104
Dedi ki: "Bugün size karfl› sorgulama, k›nama yoktur. Sizi
Allah ba¤›fllas›n. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir. Bu gömle¤imle gidin de, babam›n yüzüne sürün. Gözü (yine) görür hale gelir. Bütün ailenizi de bana getirin." Kafile (M›s›r'dan) ayr›lmaya bafllad›¤› zaman, babalar› dedi ki: "E¤er beni bunam›fl saym›yorsan›z, inan›n Yusuf'un kokusunu (burnumda tüter) buluyorum." (Yusuf Suresi, 92-94)
Bugün bilim adamlar›, fotonlar gibi, atomlar›n ve koku moleküllerinin de yak›n bir gelecekte naklinin gerçeklefltirilebilece¤ini ifade etmektedirler. Yusuf Suresi'nin 94. ayetinde, Hz. Yusuf'un babas› o¤lunun kokusunu duydu¤unu dile getirmektedir. Bilim adamlar› yak›n gelecekte üç
boyutlu görüntü veya resmin gönderilmesi gibi, koku naklinin de teknolojik olarak mümkün oldu¤unu belirtmektedirler. Dolay›s›yla bu ayetin,
günümüzde üzerinde çal›fl›lan koku nakline ait yüksek bir teknolojiye
iflaret etmesi mümkündür.
Çünkü koku alg›s› -t›pk› di¤er alg›lar›m›z gibi- beynimizde oluflur.
Bir limon kabu¤undan ç›kan kimyasal moleküller burundaki koku alg›lay›c›lar›n› uyar›r. Buradan elektrik sinyali olarak yorumlanmak üzere beyne iletilirler. Dolay›s›yla bu kokuya ait sinyal suni olarak baflka flekilde
oluflturuldu¤unda da, kokunun ayn› flekilde duyulmas› mümkündür. Nitekim "elektrik burun" olarak bilinen teknoloji de bunun mümkün olabilece¤ini gösteren çal›flmalardan bir tanesidir.
‹nsandaki koku alma sistemi, on binden fazla kokuyu rahatl›kla ay›rt
edebilmeyi mümkün k›lmaktad›r. Belli bir kimya e¤itimi alm›fl uzmanlar
bir parfümdeki yüze yak›n kokunun kayna¤›n› teflhis edebilirler.96 ‹flte insan burnundaki bu üstün yarat›l›fl, birçok bilim adam›n› benzer cihazlar
tasarlamaya teflvik etmektedir. Dünyan›n de¤iflik araflt›rma gelifltirme
merkezlerinde, insandaki bu koku alma sisteminin kopyalar› üretilmeye
çal›fl›lmaktad›r. Burun örnek al›narak gelifltirilen bu modellere "elektronik
Kuran Mucizeleri
105
burun" ad› verilmektedir.
‹nsan burnundaki proteinlerden oluflan reseptörlerin yerine, elektronik benzerlerinde, bir dizi kimyasal al›c›
kullan›l›r. Bu al›c›lar›n her biri de¤iflik kokular› alg›layacak flekilde
dizayn edilir; seçicilik kapasiteleri artt›kça üretimleri zorlafl›r ve fiyatlar›
yükselir. Sensörlerin çevreden toplad›klar› sinyaller, elektronik sistemler
yoluyla ikili kodlara dönüfltürülür ve bir bilgisayara gönderilir. Elektronik sistemler koku alma duyusunda görevli sinir hücrelerinin, bilgisayar
da insan beyninin bir taklidi olarak düflünülebilir. Bilgisayar, kendisine
gelen bilgileri de¤erlendirmek için programlan›r ve bu sayede ald›¤› ikili kodlamadan oluflan sinyalleri yorumlar.
Bu yöntemle gelifltirilen elektronik burunlar, baflta g›da, parfüm, t›p
ve kimya sanayi olmak üzere de¤iflik sektörlerde kullan›lmaktad›r. Üniversiteler ve uluslararas› kurulufllar söz konusu projelere büyük destek vermektedir. Buna ra¤men, Warwick Üniversitesi'nden Julian Gardner'in belirtti¤i gibi, elektronik burun teknolojisi henüz bafllang›ç safhas›ndad›r.97
NASA'da görevli bilim adamlar› da uzay araflt›rmalar› için, ileri derecede duyarl› yapay burun gelifltirmektedirler. Bu cihaz neredeyse her türlü
kimyasal bileflimi ay›rt edebilecek, insan burnundan daha hassas ölçümler
yapabilecektir. Bu yöntemle uzay istasyonunda zararl› maddelerin tespiti
mümkün olacak, ak›ll› bir güvenlik sisteminin parças› olarak çal›flacakt›r.98
‹flte bu teknoloji, ses, görüntü gibi koku naklinin de yak›n bir gelecekte
mümkün olabilece¤ini göstermektedir.
Duftspezialisten firmas›n›n üretti¤i bir cihaz, evlerde kullan›lan bilgisayarlar›n kiflilerin tercihine göre koku yaymas›n› sa¤l›yor. Gelifltirilen bu teknik koku iletiflim cihaz› sayesinde, bir sürücü arac›l›¤›yla, bilgisayar kontrollü bir
hava ak›m› oluflturuluyor. 20 farkl› çeflitte sunulan ya¤lar
ile doldurulmufl, de¤ifltirilebilen kartufltan gelen koku
çevreye yay›l›yor. Bilgisayar kontrollü bu kokular
do¤adan uygun ses ve görüntülerle de verilebiliyor.
Harun Yahya
106
...Erimifl bak›r madenini ona sel gibi ak›tt›k...
(Sebe Suresi, 12)
Allah'›n Hz. Süleyman'›n emrine verdi¤i büyük nimetlerden biri "erimifl bak›r madeni"dir. Bu ayeti, farkl› flekillerde yorumlamak mümkündür.
Erimifl bak›r›n kullan›lmas› ile, Hz. Süleyman döneminde elektrik kullan›lan yüksek bir teknolojinin varl›¤›na da
iflaret ediliyor olabilir. Bilindi¤i gibi bak›r, elektri¤i ve ›s›y› en
iyi ileten metallerden biridir ve bu yönüyle elektrik sanayiinin temelini oluflturmaktad›r. Dünyada üretilen bak›r›n
önemli bir bölümü elektrik sanayiinde kullan›lmaktad›r.
Ayette geçen "sel gibi ak›tt›k" ifadesi de elektri¤in çok
genifl alanlarda kullan›labilece¤ine iflaret ediyor olabilir. (En
do¤rusunu Allah bilir.)
Kuran Mucizeleri
107
Harun Yahya
108
Biz onlar› (‹srailo¤ullar›'n›) ayr› ayr› oymaklar olarak on iki topluluk
(ümmet) olarak ay›rd›k. Kavmi kendisinden su istedi¤inde Musa'ya:
"Asan'la tafla vur" diye vahyettik. Ondan on iki p›nar s›z›p-f›flk›rd›;
böylece her bir insan- toplulu¤u su içece¤i yeri ö¤renmifl oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvas› ile b›ld›rc›n indirdik. (Sonra da flöyle dedik:) "Size r›z›k olarak verdiklerimizin temiz
olanlar›ndan yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine
zulmediyorlard›. (Araf Suresi, 160)
Yukar›daki ayette Hz. Musa'n›n kavminin kendisinden su istedi¤i, Hz. Musa'n›n da on iki toplulu¤un her birine su içecekleri bir yer
sa¤lad›¤› anlat›lmaktad›r. Hz. Musa'dan kavminin su istemesi, su s›k›nt›s› içinde olduklar›n›n bir göstergesidir. Günümüzde de bu tür bir
su s›k›nt›s› söz konusudur. Bugün 1 milyardan fazla insan temiz sudan yoksundur; 2.4 milyar insan halen yeterli olmayan sa¤l›k koflullar› içinde su kullanmaktad›r. 2025 y›l› için yap›lan tahminlere göre, su
sorunundan etkilenecek kiflilerin say›s›n›n, 5 milyar olmas› beklenmektedir.99 Su kaynaklar›n›n azl›¤›ndan her y›l 12 milyon kifli ölmektedir. Bu rakam›n 3 milyonunu su kaynakl› hastal›klardan ölen çocuklar oluflturmaktad›r.100
Günümüzde dünya nüfusunun %8'ini oluflturan 31 ülke, kronik
içme suyu s›k›nt›s› ile karfl› karfl›yad›r. 2025 y›l›na gelindi¤inde 48 ülkenin benzer zorluklarla karfl›laflmas› beklenmektedir.101 BM tahminlerine göre, 2025 y›l›na do¤ru içilebilir su daha da k›s›tl› bir kaynak haline dönüflecektir ve nüfusun düflük h›zla büyümesine ba¤l› olarak su
Kuran Mucizeleri
109
s›k›nt›s› çeken 131 milyon insan say›s›, 817
milyona, h›zla büyümesi durumunda ise 1.079 milyar
kifliye ç›kacakt›r.102
Yer alt› sular› Dünya üzerindeki en büyük tatl› su kaynaklar›d›r ve flu an kullan›labilir durumdaki tatl› su rezervlerinin %90'dan
fazlas›n› oluflturmaktad›rlar.103 Yer alt› sular› Dünya üzerinde yaklafl›k
2 milyar insan›n su ihtiyac›n› karfl›layarak, birçok ülke için hayati
önem tafl›maktad›r.104 Amerikan halk›n›n yaklafl›k %50'sinin ana su
kayna¤› yer alt› sular›d›r, k›rsal bölgelerde bu oran %95'e kadar ç›kmaktad›r.f05 Yer alt› sular› en güvenilir ve en emniyetli tatl› su kaynaklar›d›r. Ayn› zamanda bu sular jeotermal enerji fleklinde enerji üretimi
için ve ›s› pompalar› kullanarak enerji tasarrufunda bulunmak amac›yla da kullan›labilmektedir.
Topra¤›n içinden emilen su, yer alt›nda geçirgen olmayan bir tabakayla karfl›laflt›¤›nda, burada birikerek bir su kayna¤› oluflturmaktad›r. Bu su, yeryüzüne artezyen yöntemiyle ç›kar›lmaktad›r. Artezyen kaynaklar, yer alt› sular› için depolama amac›yla su haznesi fleklinde görev yapan, tortullar›n veya tortul kayalar›n oluflturdu¤u yap›lard›r.
Artezyen kuyular›n›n kayal›k bölgelerde olmas› ayetteki tarifle
paralellik içindedir. Allah'›n Araf Suresi'nin 160. ayetinde Hz. Musa'ya
tafla vurmas›n› ya da tafl› kald›rmas›n› emretmesi de bu tür bir yönteme iflaret ediyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Ayette "vur" olarak çevirilen "idrib" fiili ayn› zamanda kald›rmak, açmak anlamlar›na
da gelmektedir. Dolay›s›yla burada tarif edilen, tafl›n kald›r›lmas› ile
aç›lan su kayna¤› olabilir. Böylece t›pk› artezyen kuyular›ndaki gibi
bas›nçl› su, ayetteki "f›flk›rmak, serbestçe akmak, taflmak, yerden kaynay›p akmak" anlamlar›na gelen "inbeceset" kelimesiyle ifade edildi¤i
flekilde ortaya ç›km›fl olabilir. Nitekim delinerek aç›lan artezyen kuyular›nda, suya ilk ulafl›ld›¤›nda bas›nç etkisiyle su yüzeye do¤ru f›flk›-
Harun Yahya
110
r›r. E¤er yeterli bas›nç oluflursa su, pompan›n yard›m› olmaks›z›n yüzeye ç›kmaya devam edebilir.
Günümüzde -Hz. Musa'n›n su s›k›nt›s›na tafl›n kald›r›lmas›yla
çözüm bulmas› gibi- su sorununa yer alt› sular›yla çözüm aranmas› ve
bundan faydalanman›n en etkili yönteminin artezyen kuyular› olmas›
son derece dikkat çekicidir. Dolay›s›yla Araf Suresi'nin 160. ayetinde,
ilki Fransa'nın Artois bölgesinde 1126 yılında aç›lm›fl olan, artezyen
kuyular›na iflaret ediliyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Kapal› artezyen kuyular›, suyun afla¤›ya do¤ru s›zmas›n› önleyen su geçirmez bir kaya ile s›n›rland›r›lm›flt›r. Su, artezyen içine söz konusu kayan›n daha yukar›daki doldurma alan›ndan girifl yapar. Artezyen kuyular›nda suyun
ak›fl› J fleklindeki bir tüpe benzer. Bu tüpün uzun kolunun oldu¤u noktaya su
eklenmesiyle, tüpün daha k›sa olan kolu taraf›nda bulunan su, bas›nç sayesinde yukar› t›rman›r.
Su düzeyi
Geçirgen tabaka
Artezyen kuyusu
Geçirgen olmayan kayalar
Kuran Mucizeleri
111
112
Nihayet kar›nca vadisine geldiklerinde, bir difli kar›nca dedi ki:
"Ey kar›nca toplulu¤u, kendi yuvalar›n›za girin, Süleyman ve
ordular›, fark›nda olmaks›z›n sizi k›r›p-geçmesin." (Neml Suresi, 18)
Üstteki ayette "Kar›nca vadisi" denen özel bir yere ve özel kar›ncalara dikkat çekilmektedir. Hz. Süleyman'›n, kar›ncalar›n kendi aralar›ndaki konuflmalar›n› duymas›nda da, bilgisayar teknolojisinde yaflanacak olan geliflmelere yönelik baz› dikkat çekici iflaretler bulunuyor olabilir. Günümüzde "Silikon Vadisi" terimi teknoloji dünyas›n›n
merkezini ifade etmektedir. Hz. Süleyman k›ssas›nda da bir "kar›nca
vadisi"nden bahsedilmesi son derece manidard›r. Allah bu ayetle gelecekte yaflanacak olan ileri bir teknolojiye dikkat çekiyor olabilir.
Ayr›ca günümüzde kar›ncalar ve baz› böcek türleri yüksek teknoloji alan›nda yo¤un olarak kullan›lmaktad›r. Bu canl›lar örnek al›na-
113
rak gelifltirilen robot projeleri, savunma sanayinden teknoloji
alan›na kadar pek çok alanda hizmet vermeyi amaçlamaktad›r.
Ayette bu geliflmelere de iflaret ediliyor olabilir.
Mini Teknolojideki Son Gelişme:
Robot Karınca Ordusu
Kar›ncalar örnek al›narak gelifltirilen projelerin en ünlüsü, farkl›
ülkelerde birbirinden ba¤›ms›z olarak yürütülen "Robot Kar›nca Ordusu Projeleri"dir. Örne¤in Virginia Polytechnic Institute ve Virginia
State Üniversitesi taraf›ndan yap›lan bir araflt›rma küçük, ucuz ve basit robotlar›n gelifltirilmesini hedeflemektedir. Amaç, hepsi fiziksel
olarak birbirinin ayn›s› olan bu robotlardan bir robot ordusu oluflturmakt›r. Proje yetkilileri bu robotlar›n kullan›fll› olmalar›n›n nedenini
flu flekilde aç›klamaktad›rlar: "Grup fleklinde hareket etmeleri, koordi-
114
nasyon içinde, bir tak›m gibi fiziksel iflleri yerine getirmeleri ve ortaklafla karar almalar›". Bu robot ordular›n›n tüm mekanik ve elektrik tasar›mlar› bir kar›nca toplulu¤unun davran›fllar› göz önüne al›narak
tasarlanm›flt›r. Böcek olan efllerine benzerlikleri nedeniyle kendilerine
"kar›nca ordusu" robotlar› denmektedir.
"Kar›nca ordusu" robot sistemi, bafllang›çta bir "materyal tafl›ma
sistemi" olarak tasarlanm›flt›r. Bu senaryoya göre birçok küçük robot
ortaklafla cisimleri kald›r›p nakletmek için görevlendirilecekti. Daha
sonra farkl› görevlerde de kullan›lmalar›na karar verildi.
Konuyla ilgili bir yay›nda, bu robotlar›n ne amaçla kullan›laca¤›
flu flekilde tarif edilir:
Nükleer ve tehlikeli madde temizli¤i, madencilik (malzeme ç›kartma ve kurtarma), may›n temizleme, istihbarat ve nöbet, gezegen yüzeylerinin araflt›r›lmas› ve kaz›.106
Kar›nca robot teknoloji konusunda uzman olan Israel A. Wagner
taraf›ndan ‹srail parlamentosuna sunulmufl olan bir raporda ise, kar›nca robot projeleri flu flekilde tarif edilmektedir:
Kar›nca-robotlar ortak bir hedefi gerçeklefltirmek için tasarlanm›fl fiziksel varl›klard›r. Bunlar›n çok s›n›rl› enerji kayna¤› kulland›klar›
115
ve çal›flma alanlar›nda birçok izler b›rakarak iletiflim kurduklar› görülüyor. ‹fllerin bu robotlar aras›ndaki da¤›l›m›, ya merkezi kontrol sa¤layan ve di¤er ajanlara talimat
gönderen bir birey taraf›ndan gerçeklefltirilebilir ya da bireylerin önceden itaat etmeleri kofluluyla verilen bir görevin tamamlanmas› da sa¤lanabilir.
Üçüncü bir yol ise, ifl s›ras›nda bu ifl birli¤inin do¤al olarak önceden karar vermeksizin ortaya ç›kmas›. Bunlar›n kullan›m amac› araflt›rma, harita ç›kartma, bir evin zeminini temizleme, bilinmeyen bir
gezegeni keflfetme ya da bir may›n alan›n› temizleme olabilir.107
Bu örneklerde de görüldü¤ü gibi günümüzde, kar›ncalar›n sosyal
yaflamlar› pek çok projenin temelini oluflturmakta ve kar›ncalar örnek
al›narak gerçeklefltirilen robot teknolojileri insanlara faydalar sa¤lamaktad›r. ‹flte bu nedenle Hz. Süleyman k›ssas›nda kar›ncalara ve
bunlar›n bulundu¤u vadiye dikkat çekilmesi son derece önemlidir.
Ayetlerde geçen "kar›ncalar" ifadesiyle, robotlardan oluflan bir orduya
iflaret ediliyor olabilir. Ayetlerde ayr›ca gelecekte robot teknolojisinde
yaflanacak olan geliflmelere, robotlar›n insan yaflam›nda önemli bir rol
alacaklar›na, pek çok a¤›r ifli insanlar›n yerine yap›p onlar›n hayatlar›n› daha konforlu hale getireceklerine de iflaret ediliyor olabilir. fiüphesiz en do¤rusunu Allah bilir.
116
Taneyi ve çekirde¤i yaran flüphesiz Allah't›r. O, diriyi ölüden ç›kar›r,
ölüyü de diriden ç›kar›r. ‹flte Allah budur. Öyleyse nas›l oluyor da
çevriliyorsunuz? (Enam Suresi, 95)
Enam Suresi'nin 95. ayetinde "tane" (elhabbi) ve "çekirdek" (enneva) ifadeleriyle atomun yar›lmas›, parçalanmas› ile ilgili bir duruma
iflaret ediliyor olabilir. Nitekim "enneva" kelimesinin sözlük anlamlar›
aras›nda, çekirdek, merkez, atom çekirde¤i yer almaktad›r. Ayr›ca
ayette tarif edilen dirinin ölüden ç›kar›lmas›, ölü olan enerjiden
Allah'›n maddeyi yaratmas› fleklinde yorumlanabilir. Ölünün diriden
ç›kmas› ise, maddenin atomu hareketli oldu¤u için (diri), maddeden
enerjinin (ölü) ç›kmas› olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.) Çünkü diri olarak çevrilen "elhayye" canl› anlam›n›n yan› s›ra aktif, enerjik anlamlar›na da gelmektedir. Ölü olarak çevrilen "elmeyyiti" ifadesinin
de cans›z anlam› tafl›mas›yla, enerjiyi ifade ediyor olmas› muhtemeldir.
Enerji, bilim adamlar› taraf›ndan ifl yapma kapasitesi fleklinde tan›mlanmaktad›r. Madde ise yeryüzünde ve evrenin içinde nesneleri
oluflturan malzemedir ve elektron mikroskobu alt›nda görülebilen hareket halindeki atom ve moleküllerden oluflur. Albert Einstein 20. yüzy›l›n bafl›nda enerji ve maddenin atom seviyesinde birbirleriyle ba¤lant›l› oldu¤unu öne sürerek, maddenin enerjiye dönüfltürülmesinin
mümkün olabilece¤ini belirtmifltir.108 Bu durum yukar›da tarif etti¤i-
Kuran Mucizeleri
117
nötron
atom
çekirdek
quark
Günümüzde fizyon yöntemi ile atom çekirde¤i yar›larak
parçalara ayr›labilmektedir.
miz, diriden ölünün ç›kmas› yani atom düzeyinde hareketli maddeden enerjinin elde edilmesi olabilir. Ayr›ca "ç›kar›r" olarak çevrilen
"yuhricu" kelimesi, d›flar› ç›karmak, saçmak, d›fla do¤ru ç›karmak,
yaymak (örne¤in elektrik dalgalar›n›) anlamlar›na gelmektedir. Dolay›s›yla ayette geçen kelimeler atomdan elde edilen enerji fleklini tarif
ediyor olabilir. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Bilindi¤i gibi günümüzde atomun çekirde¤i yar›larak parçalara
ayr›labilmektedir. Einstein'›n teorilerinden yola ç›kan bilim adamlar›,
1940'larda nükleer fizyon yoluyla maddeden enerji elde edebilmeyi
baflarm›flt›r. Atomlar›n parçalanmas› veya yar›lmas› ile gerçekleflen bu
iflleme "nükleer fizyon" denilmektedir. Enam Suresi'nin 95. ayetinde
"faliku" kelimesi ile ifade edilen "yarma" fiili de, fizyon kelimesinin
sözlük anlam› olan (atom çekirde¤ini) yar›p ay›rma ifllemini tarif ediyor olabilir. Bu ifllem gerçeklefltirildi¤inde ola¤anüstü miktarda enerji
a盤a ç›kar.
Enam Suresi'nin 95. ayetindeki kelimeler tafl›d›klar› anlamlar itibariyle son derece hikmetlidir. Bu ayette tarif edilen olaylar, atom
enerjisinin elde edilme flekli olan, atom çekirde¤ini parçalama ifllemine son derece benzerdir. Dolay›s›yla bu ayette, 20. yüzy›l›n teknolojisiyle mümkün olan nükleer fizyon yöntemine iflaret ediliyor olabilir.
(En do¤rusunu Allah bilir.)
Harun Yahya
118
119
Kuran'da Eski M›s›r hakk›nda verilen bilgilerin baz›lar› yak›n zamana kadar gizli kalm›fl baz› tarihsel gerçekleri a盤a ç›karmaktad›r.
Bu gerçekler, Kuran'daki her kelimenin belirli bir hikmete göre kullan›ld›¤›n› da bize göstermektedir.
Kuran'da Firavun'la birlikte ad› geçen kiflilerden birisi "Haman"d›r. Haman, Kuran'›n 6 ayetinde, Firavun'un en yak›n adamlar›ndan biri olarak zikredilir.
Buna karfl›l›k Tevrat'ta Hz. Musa'n›n hayat›n› anlatan bölümde,
Haman'›n ad› hiç geçmez. Fakat Haman ismi Eski Ahit'in sonraki bölümlerinde, Hz. Musa'dan yaklafl›k 1100 sene sonra yaflam›fl ve Yahudilere zulmetmifl bir Babil kral›n›n yard›mc›s› olarak geçmektedir.
Kuran hakk›nda ak›l d›fl› yorumlarda bulunan baz› gayrimüslimlerin iddialar›n›n dayanaks›z oldu¤u bir M›s›r hiyeroglifinin bundan
yaklafl›k 200 y›l önce çözülüp, eski M›s›r yaz›tlar›nda "Haman" isminin bulunmas›yla ortaya ç›kt›. 18. yüzy›la dek Eski M›s›r dilinde yaz›lm›fl kitabeler ve yaz›lar okunam›yordu. Eski M›s›r dili hiyeroglifti ve
ça¤lar boyunca bu dil varl›¤›n› sürdürmüfltü. Fakat MS 2. ve MS 3.
yüzy›lda H›ristiyanl›¤›n yay›lmas› ve kültürel etkisiyle M›s›r, dinini
oldu¤u gibi dilini de unuttu; yaz›larda hiyeroglif kullan›m› azald› ve
sona erdi. Hiyeroglif yaz›s›n›n kullan›ld›¤› bilinen en son tarih MS 394
y›l›na ait bir kitabedir. Bundan sonra bu dil unutuldu ve bu dilde yaz›lm›fl yaz›lar› okuyabilen ve anlayabilen kimse kalmad›. Ta ki bundan
yaklafl›k iki yüzy›l öncesine dek…
Eski M›s›r hiyeroglifi 1799 y›l›nda, Rosetta Stone ad› verilen, MÖ
196 tarihine ait bir kitabenin bulunmas›yla çözüldü. Bu tabletin özel-
Harun Yahya
120
li¤i üç farkl› yaz›yla yaz›lm›fl olmas›yd›: Hiyeroglif, demotik (hiyeroglifin el yaz›s› flekli) ve Yunanca. Yunanca metnin de yard›m›yla tabletteki eski M›s›r yaz›s› çözülmeye çal›fl›ld›. Tabletin tüm çözümü, Jean-Françoise
Champollion adl› bir Frans›z taraf›ndan tamamland›. Böylece unutulan bir dil ve bu dilin anlatt›¤› tarih ayd›nlanm›fl oldu. Bu sayede eski
M›s›r uygarl›¤›, onlar›n dinleri ve sosyal yaflant›lar› hakk›nda bir çok
fley ö¤renildi.
Hiyeroglifin çözümüyle konumuzu da ilgilendiren çok önemli
bir bilgiye daha eriflilmifl oldu: "Haman" ismi gerçekten de M›s›r yaz›tlar›nda geçiyordu. Viyana'daki Hof Müzesi'nde bulunan bir an›t
üzerinde bu isimden söz ediliyordu. Ayn› yaz›tta Haman'›n Firavun'a
olan yak›nl›¤› da vurgulan›yordu.109
Tüm yaz›tlara dayan›larak haz›rlanan "Yeni Krall›ktaki Kifliler"
sözlü¤ünde ise, Haman'dan "Tafl ocaklar›nda çal›flanlar›n bafl›" olarak
bahsediliyordu.110
Ortaya ç›kan sonuç önemli bir gerçe¤i ifade ediyordu. Haman,
aynen Kuran'da geçti¤i gibi Hz. Musa zaman›nda M›s›r'da yaflayan
bir kifliydi. Kuran'da bahsedildi¤i gibi, Firavun'a çok yak›nd› ve inflaat iflleriyle ilgileniyordu.
Kuran'da, Firavun'un kule yapma iflini Haman'dan istemesini haber veren ayet, bu arkeolojik bulguyla tam bir uyum içindedir:
Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden baflka ‹lah
oldu¤unu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir atefl yak da,
bana yüksekçe bir kule infla et, belki Musa'n›n ‹lah›na ç›kar›m
çünkü gerçekten ben onu yalanc›lardan (biri) san›yorum."
(Kasas Suresi, 38)
Sonuç olarak, Eski M›s›r yaz›tlar›nda Haman'›n ad›n›n bulunmas›, Kuran'›n, gayba hakim olan Allah Kat›ndan indirilmifl oldu¤unu
Kuran Mucizeleri
121
bir kez daha ortaya koydu. Zira Kuran'da
Peygamber Efendimizin yaflad›¤› devirde ulafl›lmas›
ve çözülmesi mümkün olmayan bir tarihi bilgi mucizevi flekilde bizlere aktar›lm›flt›.
19. yüzy›lda M›s›r hiyeroglifleri çözülene dek "Haman" kavram› bilinmiyordu. Hiyeroglifler çözülünce, Haman'›n Firavun'un yak›n bir yard›mc›s› ve "tafl ocaklar›n›n
bafl›" oldu¤u anlafl›ld›. (Altta, M›s›r'daki inflaat iflçileri) Dikkat edilmesi gereken nokta, Kuran'da da Haman'›n Firavun'un emrinde inflaatlar› yöneten bir kifli olarak an›lmas›d›r. Yani Kuran'da, o dönemde hiçbir insan taraf›ndan bilinemeyecek bir bilgi
verilmifltir.
Harun Yahya
122
Firavun olarak bilinen M›s›r krallar›, eski M›s›r'›n çok tanr›l› bat›l
dininde, kendilerini ilah olarak kabul etmekteydiler. Allah, hem M›s›r
halk›n›n hak dine karfl› bat›l bir sistemi benimsemifl oldu¤u, hem de
‹srailo¤ullar›'n›n kölelefltirildi¤i bir dönemde, Hz. Musa'y› elçisi olarak M›s›r kavmine göndermifltir.
Ancak eski M›s›rl›lar -baflta Firavun ve çevresi olmak üzere- Hz.
Musa'n›n hak dine davetine ra¤men putperest inançlar›ndan vazgeçmiyorlard›. Hz. Musa, Firavun'a ve yak›n çevresine sak›nmalar› gereken fleyleri aç›klam›fl ve onlar› Allah'›n azab›na karfl› uyarm›flt›. Buna
karfl›l›k onlar isyan edip Hz. Musa'y› delilik, büyücülük ve yalanc›l›kla suçlam›fllard›. Firavun ve kavmine çok say›da bela verilmesine ra¤men, onlar Allah'a teslim olmam›fllar; Allah'› tek ‹lah olarak kabul etmemifllerdi. Hatta bafllar›na gelenlerden ötürü Hz. Musa'y› sorumlu
tutarak, onu M›s›r'dan sürmek istemifllerdi. Allah Kuran'da, Hz. Musa ve beraberindeki müminlere flöyle buyurmaktad›r:
Musa'ya: 'Kullar›m› gece yürüyüfle geçir, çünkü izleneceksiniz' diye
Kuran Mucizeleri
123
vahyettik. Bunun üzerine Firavun flehirlere (asker) toplay›c›lar gönderdi. "Gerçek flu ki bunlar az›nl›k olan bir topluluktur. Ve elbette bize karfl› da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyan›k bir toplumuz" (dedi). Böylelikle Biz onlar› (Firavun ve kavmini) bahçelerden
ve p›narlardan sürüp ç›kard›k. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan
da. ‹flte böyle; bunlara ‹srailo¤ullar›'n› mirasç› k›ld›k. Böylece (Firavun ve ordusu) Günefl'in do¤ufl vakti onlar› izlemeye koyuldular.
(fiuara Suresi, 52-60)
Harun Yahya
124
Kuran'da bildirildi¤i üzere, bu takibin
ard›ndan iki topluluk karfl› karfl›ya geldikleri s›rada, Allah denizi yararak Hz. Musa'y› ve onunla birlikte iman edenleri kurtarm›fl, Firavun ve kavmini ise helaka u¤ratm›flt›r. Kuran'da
Allah'›n iman edenlere bu yard›m› flöyle bildirilir:
Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. Deniz
hemencecik yar›l›verdi de her parças› kocaman bir da¤ gibi oldu.
Ötekileri de buraya yaklaflt›rd›k. Musa'y› ve onunla birlikte olanlar›n
hepsini kurtarm›fl olduk. Sonra ötekileri suda bo¤duk. fiüphesiz,
bunda bir ayet vard›r. Ama onlar›n ço¤u iman etmifl de¤ildirler. Ve
hiç flüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün oland›r, esirgeyendir.
(fiuara Suresi, 63-68)
Kuran Mucizeleri
125
Bu konuyla ilgili
olarak yak›n geçmiflte bulunmufl, Firavun zaman›ndan kalma papirüslerde flöyle
bir izaha rastlanmaktad›r:
Saray›n beyaz odas›n›n muhaf›z›, kitaplar›n›n reisi Amenamoni'den katip Penterhor'a:
Bu mektup elinize ulaflt›¤› vakitte ve
noktas› noktas›na okundu¤u zaman,
kalbini müteessir edecek bir halde
olan müellim felaketi, girdaba gark
olma felaketlerini ö¤renerek kalbini
kas›rga önündeki yaprak gibi en fliddetli ›zd›raba teslim et...
... Musibet fliddetli zaruret birden
bire onu zabtetti. Sular içinde
uyku, canl›y› ac›nacak bir fley
yapt›... Reislerin ölümünü, kavimlerin efendisinin flarklar›n ve garplar›n kral›n›n
mahvolmas›n› tasvir et. Sana gönderdi¤im haber hangi
habere k›yas edilebilir?111
126
Kuran'da geçmiflle ilgili bildirilen olaylar›n, günümüzde tarihi kan›tlarla ayd›nlanmas› kuflkusuz ki Kuran'›n önemli bir mucizesidir. (Bilgi için bkz. Harun Yahya, Hazreti Musa, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Hz. Musa ve ‹srailo¤ullar›'n›n K›z›ldenizdeniz'i geçerken yaflad›klar› bu mucize, birçok araflt›rmaya konu olmufltur. Yap›lan arkeolojik araflt›rmalarda, M›s›r'dan ç›kt›ktan sonra K›z›ldeniz'e kadar izlenen yolun yan› s›ra, Firavun ile Hz. Musa ve kavminin karfl› karfl›ya
kald›klar› yerin, co¤rafi aç›dan da¤larla çevrili bir konumda oldu¤u
da tespit edilmifltir. (En do¤rusunu Allah bilir)
Bu bilgiler ›fl›¤›nda yola ç›kan bilim adamlar› birçok araflt›rma ve
incelemeden sonra, denizin nas›l ikiye ayr›ld›¤› konusunda çarp›c› sonuçlarla karfl›laflt›lar. Araflt›rmalar›n sonuçlar› Kuran'da haber verilen
olayla tamamen mutab›kt›.
Naum Volzinger ve Aleksei Androsov adl› iki Rus matematikçi,
Hz. Musa'n›n K›z›ldeniz'i "ortadan ikiye" ay›rmas›n›n mümkün oldu¤unu matematiksel olarak kan›tlad›lar. Rus matematikçiler, bu mucizenin olas›l›k hesab› üzerinde duran bilim adamlar›n›n aksine, mucizeyi oluflturabilecek koflullar› incelediler ve bu incelemeler onlar› mucizeyi do¤rulayan sonuçlara ulaflt›rd›.
Söz konusu bilim adamlar›n›n Rusya Bilimler Akademisi bültenindeki aç›klamalar›na göre, K›z›ldeniz'de o zamanlar yüzeye yak›n
dev bir kayal›k bulunmaktayd›. Bu durumdan yola ç›karak, söz konusu bilim adamlar›, kayal›¤›n su seviyesi üzerinde kalmas›n› sa¤layacak f›rt›nan›n fliddeti ve rüzgar›n h›z›n› belirlemeye çal›flt›lar. Yapt›klar› çal›flmalar sonucunda, h›z› saniyede 30 metreye ulaflan bir rüzgar›n, denizin çekilerek kayal›¤› su seviyesinin üzerinde tutmas›n› sa¤layabilece¤i anlafl›ld›. Rusya Okyanusbilim Enstitüsü'nden Naum
Volzinger, bu durumda say›lar› 600 bini bulan Yahudi'nin 7 kilometre
uzunluktaki kayalar› izleyerek, dört saatte karfl› k›y›ya ulaflabilece¤i
sonucuna vard›klar›n› anlatt›. Yahudilerin geçmesinden yar›m saat
Kuran Mucizeleri
127
sonra ise kayalar›n yeniden sular alt›nda
kalm›fl ve onlar› takip eden M›s›rl›lar›n da bu flekilde
bo¤ulmufl olabilece¤ini söyledi.112 Ayr›ca Volzinger, çal›flma
arkadafl› Androsov ile birliket Isaac Newton'un flu sözünden yola
ç›karak bu çal›flmaya bafllad›klar›n› ifade etmifltir:
Allah'›n Dünya'y› fizik kanunlar› ile yönetti¤ine ikna oldum.113
Unutulmamal›d›r ki, bu do¤a olay›n›n her zaman olma ihtimali
bulunmaktad›r. Allah'›n dilemesiyle, rüzgar›n h›z›, yeri ve zaman› gibi koflullar gerekti¤i flekilde gerçekleflti¤inde bu mucize yeniden oluflabilir. Ancak buradaki as›l mucizevi yön, bu olaylar›n tam da Hz.
Musa ve ‹srailo¤ullar›'n›n yenilgiye u¤rayacaklar› bir anda gerçekleflmifl olmas›d›r. Tam Hz. Musa ile birlikteki toplulu¤un geçece¤i vakit
sular›n çekilip, Firavun ve ordusu geçerken sular›n tekrar yükselmesi,
Allah'›n müminlere yard›m›n›n aç›k bir örne¤idir. Nitekim Hz. Musa
bu zorlu anda Allah'a dayan›p güvenerek son derece güzel bir ahlak
örne¤i sergilemifltir:
‹ki topluluk birbirini gördükleri zaman Musa'n›n adamlar›: "Gerçekten yakaland›k" dediler. (Musa:) "Hay›r" dedi. "fiüphesiz Rabbim, benimle beraberdir; bana yol gösterecektir." (fiuara Suresi, 61-62)
128
Firavun ve yak›n çevresi kendi çok tanr›l› sistemlerine, putperest
inan›fllar›na öylesine ba¤l›lard› ki, Hz. Musa'n›n mucizelerle gelmesi
bile onlar› bu bat›l inançlar›ndan döndürmemiflti. Üstelik bunu aç›kça
ifade ediyorlard›:
Onlar: "Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen
getir, yine de biz sana inanacak de¤iliz." dediler.
(Araf Suresi, 132)
Bu tutumlar›n›n karfl›l›¤›nda Allah, onlara dünyada da bir azap
tatt›rmak için ayetin ifadesiyle "ayr› ayr› mucizeler" (Araf Suresi, 133)
olarak felaketler yollad›. Bunlardan ilki kurakl›k ve dolay›s›yla elde
edilen ürünlerin azalmas›yd›. Konuyla ilgili Kuran ayeti flöyledir:
Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki ö¤üt al›p düflünürler
diye y›llar y›l› kurakl›¤a ve ürün k›tl›¤›na u¤ratt›k.
(Araf Suresi, 130)
M›s›rl›lar tar›m sistemlerini Nil Nehri'ne dayand›rm›fllard› ve bu
sayede do¤al flartlar›n de¤iflimi onlar› etkilemiyordu. Ancak Firavun
ve yak›n çevresinin Allah'a karfl› büyüklenmeleri ve Allah'›n peygamberini tan›mamalar› sebebiyle kendilerine beklenmedik bir felaket gelmiflti. Fakat ayette de belirtildi¤i gibi "ö¤üt al›p düflünmeleri" gerekirken, bu olanlar› Hz. Musa'n›n ve ‹srailo¤ullar›'n›n getirdi¤i bir u¤ur-
Kuran Mucizeleri
129
suzluk olarak kabul ettiler. Ard›ndan Allah,
bir seri felaket gönderdi. Bu felaketler Kuran'da flöyle
bildirilmifltir:
Bunun üzerine, ayr› ayr› mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan,
çekirge, bu¤day güvesi, kurba¤a ve kan musallat k›ld›k. Yine büyüklük taslad›lar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.
(Araf Suresi, 133)
M›s›r halk›n›n bafl›na gelen felaketlerle ilgili olarak Papirüs'te yer
alan bilgiler t›pk› Kuran'da anlat›ld›¤› gibiydi. Kuran'da M›s›r halk›n›n bafl›na gelen bu belalarla ilgili bildirilenler, 19. yüzy›l›n bafl›nda,
Orta Krall›k devrinden kalan Ipuwer papirüslerinin M›s›r'da bulunmas›yla, Kuran'da anlat›lan gerçekler bir kez daha do¤ruland›. Bu papirüs bulunduktan sonra, 1909 y›l›nda Leiden Hollanda Müzesi'ne götürülüp A. H. Gardiner taraf›ndan çevrildi. Papirüs'te M›s›r'daki k›tl›k, kurakl›k gibi felaketler ve M›s›r'dan kölelerin kaç›fl› anlat›lmaktad›r. Ayr›ca söz konusu papirüsün yazar› ‹puwer'in de bu olaylar›n tan›¤› oldu¤u anlafl›lmaktad›r.
M›s›r halk›n›n bafl›na gelen felaketler zinciri, Kuran'da anlat›lan
k›tl›k, kan›n musallat k›l›nmas› gibi belalarla son derece mutab›kt›r.114
Allah'›n Kuran'da bildirdi¤i bu felaketlerden Ipuwer papirüslerinde
flöyle bahsedilmektedir:
Felaketler tüm memleketi sarm›flt›. Her yerde kan vard›.115
Nehir kan oldu.116
Böyle dün gördü¤üm herfley helak oldu. Biçilmifl gibi her toprak ç›r›lç›plak...117
M›s›r'›n afla¤›s› mahvoldu... Tüm saray ›ss›z kald›. Sahip olunan herfley: bu¤day ve arpa, kazlar ve bal›klar...118
Gerçekten ekin her yerde mahvoldu...119
Topraklar- tüm kargaflaya ve gürültüye ra¤men… Dokuz gün boyunca saraydan hiçbir ç›k›fl yoktu ve kimse o flahs›n yüzünü göreme-
Harun Yahya
130
M›s›r'da, 19. yüzy›l›n bafllar›nda, Orta Krall›k döneminin sonlar›na ait bir papirüs bulundu. Bulunan papirüs Hollanda'daki Leiden Müzesi'ne götürüldü ve A. H. Gardiner taraf›ndan 1909'da tercüme edildi. Papirüsün tamam› Admonitions of an Egyptian from a Heiratic Papyrus in Leiden (Leiden'deki Papirüste Bir M›s›rl›n›n Nasihatleri) adl› kitapta yer almaktad›r. Papirüste M›s›r'daki büyük de¤iflimler; açl›k, kurakl›k, kölelerin M›s›rl›lar›n servetleriyle kaç›fl› ve ülke çap›ndaki ölümler tarif edilmektedir. Papirüs, Ipuwer ad›ndaki bir
M›s›rl› taraf›ndan yaz›lm›flt› ve buradaki anlat›mlardan bu kiflinin M›s›r'daki felaketlere
bizzat flahit oldu¤u anlafl›lmaktayd›.120 Bu papirüs çok anlaml› olarak felaketleri, M›s›r
sosyetesinin ölümünü, Firavun'un y›k›m›n› anlatan bir el yazmas›d›r.
di... fiehirler kuvvetli ak›nt›lar taraf›ndan yerle bir oldu... Yukar› M›s›r harap olmufltu… her yerde kan vard›… ülkede salg›n hastal›klar
bafl gösterdi… Bugün gerçekten kimse kuzeye Byblos'a gidemiyor.
Mumyalar›m›z için ne yapaca¤›z?... Alt›n azal›yor...121
‹nsanlar sudan korkar oldu. Su içtikten sonra bile susad›lar. 122
‹flte suyumuz! Mutlulu¤umuz! Yapabilece¤imiz ne var? Herfley talan.123
fiehirler y›k›ld›. Yukar› M›s›r kurudu.124
Yerleflim alanlar› bir dakika içinde altüst oldu.125
20. yüzy›lda bilgi sahibi oldu¤umuz bu papirüste Firavun ve kavmine isabet eden felaketlerden Kuran'la büyük bir paralellik içinde
bahsediliyor olmas›, Kuran'›n ‹lahi kaynakl› oldu¤unu bir kez daha
ortaya koymaktad›r.
Kuran Mucizeleri
131
Firavun zaman›ndan kalma papirüslerde, Hz. Musa'dan "sihirbaz"
olarak bahsedilmektedir. (Söz konusu papirüsler ‹ngiltere'de British
Museum'dad›r.) Firavun ve yandafllar› bütün çabalar›na ra¤men, Hz.
Musa'n›n karfl›s›nda hiçbir zaman üstün gelememifllerdir.
Bu adaletin idarecisi Günefl'in o¤lu Ammon'un büyük biraderi olan ve
pederi Günefl gibi daima yaflayan Ramses'in krall›¤› zaman›nda yedinci payn› ay›n›n, ikinci günü yaz›ld›... Bu mektubu ald›¤›n vakit
kalk, ifle baflla tarlalar›n nezaretini üzerine al. Hububat›n hepsini mahveden bir su basmas› gibi yeni bir belan›n haberini ald›¤›nda kafan›
çal›flt›r. (Yani düflün), Hemton onlar› h›rsla yiyerek mahvetti, ambarlar
delindi, fareler tarlalarda y›¤›n halindedir, pireler kas›rga fleklindedir,
akrepler h›rsla yiyorlar, küçük sineklerin açt›¤› yaralar say›lmayacak
kadar çoktur. Ve ahaliyi mahzun ediyor... Scribe, (Scribe ‹ngilizce Yahudi alimi demektir. Burada kastedilen muhtemelen Hz. Musa'd›r.)
külli miktarda hububat› mahvetmek maksad›na nail oldu... Sihirler
onlar için ekmekleri gibidir. Scribe... yazmak sanat›nda insanlar›n birincisidir."
Hz. Musa'dan "sihirbaz" olarak bahsedilmesi Kuran'da flu ayetlerde haber verilir:
Ve onlar dediler ki: "Ey büyücü, sende olan ahdi (sana verdi¤i sözü)
ad›na bizim için Rabbine dua et; gerçekten biz hidayete gelmifl
olaca¤›z." (Zuhruf Suresi, 49)
Onlar: "Bizi büyülemek için mucize (ayet) olarak her ne getirirsen
getir, yine de biz sana inanacak de¤iliz" dediler. (Araf Suresi, 132)
Harun Yahya
132
Eski Ahit'te Hz. ‹brahim ile Hz. Yusuf zaman›ndaki M›s›r hükümdar›ndan Firavun diye bahsedilir. Halbuki Firavun hitab› her iki peygamberden çok sonra kullan›lacakt›r.
Kuran'da Hz. Yusuf dönemindeki M›s›r yöneticisinden söz edilirken "hükümdar, kral, sultan" anlamlar›na gelen Arapça "El melik" kelimesi kullan›l›r:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin."... (Yusuf Suresi, 50)
Hz. Musa dönemindeki M›s›r yöneticisinden ise "Firavun" kelimesi ile bahsedilir. Kuran'da yap›lan bu ayr›m, Eski ve Yeni Ahit'te ya
da Musevi tarihçilerce yap›lmaz; sadece Firavun ifadesi kullan›l›r.
Nitekim gerçekten de M›s›r tarihinde "Firavun" teriminin kullan›m› sadece geç döneme aitti; Firavun hitab› ilk olarak MÖ 14. yüzy›lda
Amenhotep IV döneminden itibaren kullan›lmaya bafllam›flt›r. Hz. Yusuf ise bu tarihten en az 200 y›l önce yaflam›flt›r.126
Encylopedia Britannica'da, Firavun kelimesi için yeni krall›ktan itibaren (18. Hanedandan bafllar; MÖ 1539-1292) 22. hanedana dek (MÖ
945-730) kullan›lan bir sayg› ünvan› oldu¤u, daha sonralar› bu hitab›n
kral›n ünvan›na dönüfltü¤ü, daha önceleri ise bu ünvan›n hiç kullan›lmad›¤› ifade edilir. Bu konudaki baflka bir bilgi ise Academic American
Encyclopedia'da verilir ve Firavun lakab›n›n Yeni Krall›k'tan itibaren
kullan›lmaya baflland›¤› belirtilmifltir.
Görüldü¤ü gibi Firavun kelimesinin kullan›m› belli bir tarihten
itibaren söz konusu olmufltur. Dolay›s›yla Kuran'da bu ayr›m›n tam
Kuran Mucizeleri
133
olarak yap›lmas› -Hz. Yusuf zaman›ndaki
hükümdardan hep "Kral" olarak söz edilirken, Hz.
Musa zaman›ndaki hükümdardan her seferinde "Firavun"
olarak bahsedilmesi- Kuran'›n Allah'›n sözü oldu¤unu ispatlayan
bir baflka delildir.
Harun Yahya
134
Andolsun, Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik, o da içlerinde elli
y›l› eksik olmak üzere bin sene yaflad›. Sonunda onlar zulmetmekte
devam ederlerken tufan kendilerini yakalay›verdi.
(Ankebut Suresi, 14)
Hz. Nuh, Allah'›n ayetlerinden uzaklaflarak O'na ortaklar koflan
kavmini, sadece Allah'a kulluk etmeleri ve sapk›nl›klar›ndan vazgeçmeleri konusunda uyarmak amac›yla gönderilmiflti. Hz. Nuh, kavmine Allah'›n dinine uymalar› konusunda defalarca ö¤üt verdi¤i ve onlar› Allah'›n azab›na karfl› birçok kez uyard›¤› halde, onlar Hz. Nuh'u
yalanlam›fl ve flirk koflmaya devam etmifllerdir. Bunun üzerine Allah
Hz. Nuh'a, inkar edip zulmedenlerin suda bo¤ularak azapland›r›laca¤›n› ve iman edenlerin kurtar›laca¤›n› haber vermifltir. Kuran'da Nuh
kavminin helak edilifli ve iman edenlerin kurtuluflu bir ayette flöyle
bildirilmektedir:
Onu yalanlad›lar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanlar›
kurtard›k, ayetlerimizi yalan sayanlar› da suda-bo¤duk. Çünkü onlar
kör bir kavimdi. (A'raf Suresi, 64)
Sözü edilen azap vakti geldi¤inde, yerdeki su kaynaklar›, fliddetli ya¤murlarla birleflerek dev boyutlu bir taflk›na neden olmufltur. (En
do¤rusunu Allah bilir) Kuran'da Allah'›n, Hz. Nuh'a helak öncesi flöyle vahyetti¤i bildirilmektedir:
Böylelikle Biz ona: 'Gözetimimiz alt›nda ve vahyimizle gemi yap.
Kuran Mucizeleri
135
Nitekim Bizim emrimiz gelip de tand›r
k›z›fl›nca, onun içine her ikifler çift ile, içlerinden
aleyhlerine söz geçmifl onlar d›fl›nda olan aileni de al›p koy;
zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü onlar
bo¤ulacaklard›r' diye vahyettik. (Müminun Suresi, 27)
Hz. Nuh'un gemisine binmifl olanlar d›fl›nda -Hz. Nuh'un, yak›ndaki bir da¤a s›¤›narak kurtulaca¤›n› sanan "o¤lu" da dahil olmak
üzere- tüm kavim suda bo¤ulmufltur. Tufan sonucunda sular çekilince gemi, Kuran'da bildirildi¤ine göre, Cudi'ye -yani yüksekçe bir yere- oturmufltur:
Denildi ki: 'Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.' Su çekildi, ifl
bitiriliverdi, (gemi de) Cudi üstünde durdu ve zalimler
toplulu¤una da: 'Uzak olsunlar' denildi. (Hud Suresi, 44)
Allah'›n indirdi¤i ve tahrif edilmemifl tek kutsal kitap olan Kuran'da, Tufan olay›, Tevrat'ta ve çeflitli kültürlerde geçen Tufan anlat›mlar›ndan çok daha farkl› bir biçimde aktar›lmaktad›r. Tahrif edilmifl
olan Tevrat'ta bu tufan›n evrensel oldu¤u ve tüm dünyay› kaplad›¤›
söylenir. Oysa Kuran'da Tufan'›n evrensel oldu¤u fleklinde bir ifade
yoktur. Aksine ilgili ayetlerden Tufan'›n yöresel oldu¤u ve tüm dünyan›n de¤il, sadece Hz. Nuh'u yalanlayan kavmin cezaland›r›ld›¤› anlafl›lmaktad›r. Helak olanlar Hz. Nuh'un tebli¤ini reddeden ve isyanda direten kavimdir. Bu konudaki ayetler flöyledir:
Andolsun, Biz Nuh'u kavmine gönderdik. (Onlara) 'Ben sizin için
ancak apaç›k bir uyar›p korkutucuyum. Allah'tan baflkas›na kulluk
etmeyin. Ben size (gelecek olan) ac›kl› bir günün azab›ndan
korkar›m' dedi. (Hud Suresi, 25-26)
Harun Yahya
136
Onu yalanlad›lar. Biz de onu ve gemide
onunla birlikte olanlar› kurtard›k, ayetlerimizi yalan
sayanlar› da suda-bo¤duk. Çünkü onlar kör bir kavimdi.
(A'raf Suresi, 64)
Böylece onu ve onunla birlikte olanlar› Kat›m›z'dan bir rahmet ile
kurtard›k. Ayetlerimizi yalan sayarak inanmam›fl olanlar›n da kökünü
kuruttuk. (A'raf Suresi, 72)
Görüldü¤ü gibi Kuran'da tüm dünyan›n de¤il, sadece Nuh kavminin helak edildi¤i bildirilmektedir. Tahrif edilmifl Tevrat ve ‹ncil'deki izahlar›n düzeltilmifl gerçek hallerinin aktar›lmas› da Kuran'›n bütünüyle Allah Kat›ndan gönderilen bir Kitap oldu¤unu kan›tlamaktad›r.
Tufan'›n gerçekleflti¤i düflünülen arkeolojik bölgede yap›lan kaz›lar da, Tufan'›n tüm dünyay› kaplayan evrensel bir olay de¤il, Mezopotamya'n›n bir bölümünü etkisi alt›na alm›fl olan çok genifl bir afet
oldu¤unu göstermektedir.
Ayr›ca Kuran'da, geminin Tufan sonras› "Cudi"ye oturdu¤u bildirilmektedir. "Cudi" kelimesi kimi zaman özel bir da¤ ismi olarak al›n›r, oysa kelime Arapçada "yüksekçe yer, tepe" anlam›na gelmektedir.
"Cudi" kelimesinin bu anlam›ndan, sular›n ancak belirli bir yüksekli¤e eriflti¤i, karay› bütünüyle kaplamad›¤› anlafl›lmaktad›r. Yani Tufan'›n, muharref Tevrat'ta ve di¤er efsanelerde anlat›ld›¤› gibi tüm yeryüzünü ve yeryüzündeki tüm da¤lar› yutmad›¤›n›, sadece belirli bir
bölgeyi kaplam›fl oldu¤unu Kuran'dan ö¤renmekteyiz.
Tufan'ın Arkeolojik Delilleri
Bir uygarl›¤›n birdenbire ortadan kalkmas› durumunda -ki bu bir
Kuran Mucizeleri
137
do¤al felaket, ani bir göç veya bir savafl sonucu olabilir- bu uygarl›¤a ait izler çok daha iyi korunmaktad›r. ‹nsanlar›n içinde yaflad›klar› evler ve günlük hayatta kulland›klar› eflyalar, k›sa bir zaman içinde topra¤›n alt›na gömülmektedir. Böylece bunlar, uzunca bir süre insan eli de¤meden saklanmakta ve gün›fl›¤›na ç›kart›lmalar›yla geçmiflteki yaflam hakk›nda
önemli ipuçlar› sunmaktad›rlar.
Nuh tufan›yla ilgili birçok delilin günümüzde ortaya ç›kar›lmas›
da bu sayede olmufltur. MÖ 3000 y›llar› civar›nda gerçekleflti¤i düflünülen Tufan, tüm uygarl›¤› bir anda yok etmifl ve bunun yerine tamamen yeni bir uygarl›k kurulmas›n› sa¤lam›flt›r. Böylece Tufan'›n aç›k
delilleri, bizlerin ibret almas› için binlerce y›l boyunca korunmufltur.
Mezopotamya Ovas›'n› etkisi alt›na alan Tufan'› araflt›rmak için
yap›lm›fl birçok kaz› vard›r. Bölgede yap›lan kaz›larda bafll›ca dört flehirde, büyük bir tufan sonucu gerçekleflmifl olabilecek sel felaketinin
izlerine rastlanm›flt›r. Bu flehirler Mezopotamya Ovas›'n›n önemli flehirleri Ur, Uruk, Kifl ve fiuruppak't›r. Bu flehirlerde yap›lan kaz›lar,
bunlar›n tümünün MÖ 3000'li y›llar civar›nda bir sele maruz kald›klar›n› göstermektedir.
Günümüzde Tel-El Muhayer olarak isimlendirilen Ur flehrinde
yap›lan kaz›larda ele geçirilen medeniyet kal›nt›lar›n›n en eskisi MÖ
7000'li y›llara kadar uzanmaktad›r. ‹nsanlar›n ilk uygarl›k kurduklar›
yerlerden birisi olan Ur flehri, tarih boyunca birçok medeniyetin birbiri ard›na gelip geçti¤i bir yerleflim bölgesi olmufltur.
Ur flehrinde yap›lan kaz›larda ortaya ç›kart›lan arkeolojik bulgular, buradaki medeniyetin çok büyük bir sel felaketi sonunda kesintiye u¤rad›¤›n›, daha sonra zaman içinde tekrar yeni uygarl›klar›n meydana ç›kmaya bafllad›¤›n› göstermektedir. Leonard Woolley, British
Museum ve Pennsylvania Üniversitesi taraf›ndan ortaklafla yürütülen
bir kaz› çal›flmas›na da baflkanl›k etmifltir. Sir Woolley'in kaz›lar› Ba¤dat ile Basra Körfezi aras›ndaki çölün ortalar›nda gerçekleflti. Reader's
Harun Yahya
138
BA⁄DAT
M
EZ
O
PO
TA
M
YA
Euphrat
Arkeolojik bulgulara
Dicle
O
VA
SI
UR
göre, Nuh Tufan› Mezopotamya Ovas›'nda meydana gelmiflti. Ovan›n o zamanki flekli bugünkünden farkl›yd›. Üstteki grafikte, ovan›n
bugünkü s›n›rlar› k›rm›z› kesik çizgiyle
belirtilmifltir. K›rm›z› çizginin gerisinde
kalan genifl bölgenin ise o zamanlar denize dahil oldu¤u bilinmektedir.
Digest dergisinde Woolley'in kaz›lar› flöyle anlat›lmaktad›r:
Kaz› yap›lan bölgede, derine inildikçe çok önemli bir buluntu ortaya
ç›kar›lm›flt›; bu, Ur flehrinin krallar mezarl›¤›yd›. Araflt›rmac›lar Sümer krallar›n›n ve soylular›n gömülmüfl oldu¤u bu mezarl›kta birçok efsanevi sanat eserlerine rastlad›lar. Mi¤ferler, k›l›çlar, müzik
aletleri, alt›ndan ve k›ymetli tafllardan yap›lm›fl sanat yap›tlar›…
‹flçiler, çamur olmufl tu¤lalar›n içinden bir metre kadar derine dald›lar ve çanak çömlekleri ç›karmaya bafllad›lar. "Ve sonra birdenbire
herfley durdu." Woolley böyle yaz›yordu. "Art›k ne çanak, ne çömlek, ne kül vard›, yaln›z suyun getirdi¤i temiz çamur."
Woolley kaz›ya devam etti, iki buçuk metre kadar temiz kil tabaka-
Kuran Mucizeleri
139
s›ndan geçilerek derine dal›nd› ve sonra birdenbire iflçiler, …bu devrin insanlar› taraf›ndan yap›lm›fl
z›mpara tafl›ndan aletler ve çanak çömlek parçalar›na rastlad›lar. Çamur iyice temizlenince alt›nda kalm›fl bir medeniyet ortaya ç›kt›. Bu durum, bölgede büyük bir su bask›n›n›n meydana geldi¤ini gösteriyordu. Ayr›ca mikroskobik analiz, temiz kilden kal›n bir katman›n, eski Sümer uygarl›¤›n› yok edecek kadar büyük
bir tufan taraf›ndan buraya y›¤›lm›fl oldu¤unu gösteriyordu. G›lgam›fl Destan› ile Nuh'un öyküsü, Mezopotamya Çölü'nde kaz›lan
bir kuyuda ortak bir kaynakta birleflmifl oluyordu.127
Ayr›ca Max Mallowan, kaz›y› yürüten Leonard Woolley'in düflüncelerini flöyle aktar›yordu:
Woolley, tek bir zaman diliminde oluflmufl böylesine büyük bir kil
kütlesinin sadece çok büyük bir sel felaketinin sonucu olabilece¤ini
belirterek; Sümer Ur'u ile Al-Ubaid'in boyal› çanak çömlek kullanan
halk› taraf›ndan kurulan kenti ay›ran sel tabakas›n›, efsanevi Tufan'›n kal›nt›lar› olarak tan›mlad›.128
Bu veriler, Tufan'›n etkiledi¤i yerlerden birinin Ur flehri oldu¤unu gösteriyordu. Alman arkeolog Werner Keller de söz konusu kaz›n›n önemini flöyle ifade etmiflti: "Mezopotamya'da yap›lan arkeolojik
kaz›larda balç›kl› bir tabakan›n alt›ndan flehir kal›nt›lar›n›n ç›kmas›
burada bir sel oldu¤unu ispatlam›fl oldu."129
Tufan'›n izlerini tafl›yan bir baflka Mezopotamya flehri ise günümüzde Tel El-Uhaymer olarak isimlendirilen, Sümerlilerin Kifl flehridir. Eski Sümer kay›tlar›nda, bu flehir "Büyük Tufan'dan sonra bafla
geçen ilk hanedanl›¤›n baflkenti" olarak nitelendirilmektedir.130
Günümüzde Tel El-Fara olarak adland›r›lan Güney Mezopotamya'daki fiuruppak kenti de Tufan'›n aç›k izlerini tafl›maktad›r. Bu kentteki arkeolojik çal›flmalar 1920-1930 y›llar› aras›nda Pennsylvania Üniversitesi'nden Erich Schmidt taraf›ndan yürütüldü. Kaz›larda MÖ
3000-2000 y›llar› aras›nda var olan bir uygarl›¤›n do¤uflu ve geliflmesi
de¤iflik tabakalarda rahatl›kla izlenebiliyordu. Çivi yaz›l› kay›tlardan
Harun Yahya
140
Mezopotamya
MEZOPOTAMYA OVASI
Ovas›'nda yap›lan
kaz›larda, topra¤›n
derinliklerinde 2,5 met-
TUFAN SONRASI
UYGARLIKLAR
re kal›nl›¤›nda bir çamurkil tabakas›n›n varl›¤›n›
ortaya kondu. Bu çamur-
ÇAMUR TABAKASI
TUFAN ÖNCES‹
UYGARLIKLAR
kil tabakas›, büyük olas›l›kla Tufan an›nda sular›n
tafl›d›¤› kil kütleleriydi ve
dünyada sadece Mezopotamya Ovas›'n›n alt›nda
vard›.
anlafl›lan oydu ki, bu bölgede MÖ 3000'li y›llarda, kültürel olarak oldukça geliflmifl bir halk yafl›yordu.131
As›l önemli nokta ise, bu flehirde de MÖ 3000-2900 y›llar› civar›nda büyük bir sel felaketinin gerçekleflti¤inin anlafl›lmas›yd›.
Schmidt'in çal›flmalar›n› anlatan Mallowan flöyle demektedir:
"Schmidt 4-5 metre derinlikte kil ve kum kar›fl›m› sar› topraktan bir
tabakaya eriflti (bu tabaka selle beraber oluflmufltu). Bu tabaka, höyük kesitine göre ova seviyesine yak›n bir düzeyde yer al›yordu ve
höyü¤ün her yerinde izlenebiliyordu..." Cemdet Nasr dönemini Eski Krall›k döneminden ay›ran kil ve kum kar›fl›m› tabakay› Schmidt
"tamamen nehir kökenli bir kum" olarak tan›mlayarak Nuh Tufan›
ile iliflkilendirdi.132
K›sacas› fiuruppak kentinde yap›lan kaz›larda da yaklafl›k MÖ
3000-2900 y›llar›na rastgelen bir selin kal›nt›lar› ortaya ç›kart›lm›flt›.
Di¤er flehirlerle beraber fiuruppak kenti de muhtemelen Tufan'dan etkilenmiflti.133
Tufan'dan etkilendi¤ine dair elde kan›tlar olan son yerleflim birimi, fiuruppak'›n güneyinde yer alan ve günümüzde Tel El-Varka olarak isimlendirilen Uruk kentidir. Bu kentte de di¤erleri gibi bir sel ta-
Kuran Mucizeleri
141
bakas›na rastlanm›flt›r. Bu sel tabakas› da,
MÖ 3000-2900'lü y›llarla tarihlendirilmektedir.134
Bilindi¤i gibi Dicle ve F›rat nehirleri Mezopotamya'y›
boydan boya kesmektedir. Anlafl›lan odur ki, olay an›nda, bu iki nehir ve irili ufakl› bütün su kaynaklar› taflm›fl, bunlar ya¤mur sular›yla
birleflerek büyük bir su bask›n› oluflturmufllard›r. Kuran'da bu olay
flöyle bildirilmektedir:
Biz, bardaktan boflan›rcas›na akan bir su ile gö¤ün kap›lar›n› açt›k.
Yeri de coflkun kaynaklar halinde f›flk›rtt›k. Derken su, takdir edilmifl
bir ifle karfl› birleflti. Ve onu da tahtalar, çiviler üzerinde tafl›d›k.
(Kamer Suresi, 11-13)
Yap›lan çal›flmalar sonucu elde edilen ipuçlar› de¤erlendirildi¤inde, Tufan'›n tüm Mezopotamya ovas›n› kaplad›¤› görülmektedir. Tufan'›n izlerini tafl›yan Ur, Uruk, fiuruppak ve Kifl flehirleri dizilimini
inceledi¤imiz zaman bunlar›n bir hat üzerinde yer ald›¤›n› görürüz.
Ayr›ca MÖ 3000'li y›llarda Mezopotamya ovas›n›n co¤rafi yap›s› günümüzdekinden daha farkl›d›r. O devirlerde F›rat nehrinin yata¤›, bugünküne göre daha do¤uda bulunmaktayd›; bu ak›fl rotas› da Ur,
Uruk, fiuruppak ve Kifl'ten geçen bir hatta denk gelmektedir. Dolay›s›yla söz konusu bölgede F›rat nehrinin taflt›¤› ve bu dört flehri yerle
bir etti¤i anlafl›lmaktad›r. (En do¤rusunu Allah bilir.)
Allah, Nuh Tufan›'n›, insanlara bir ibret ve ders konusu teflkil etmesi için, farkl› toplumlara gönderdi¤i peygamberler ve kitaplar yoluyla aktarm›flt›r. Ancak her defas›nda metinler orijinalinden uzaklaflt›r›lm›fl ve Tufan anlat›mlar›na mistik, mitolojik ö¤eler kat›lm›flt›r. Arkeolojik bulgularla uyuflan ve onlar› tasdik eden tek kaynak ise Kuran'd›r. Bunun nedeni, Allah'›n Kuran'› en küçük bir de¤iflikli¤e u¤ramadan korumufl olmas›d›r. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya,
Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Harun Yahya
142
1990'l› y›llar›n bafl›nda dünyan›n tan›nm›fl gazeteleri çok önemli
bir arkeolojik bulguya "Muhteflem Arap fiehri Bulundu", "Efsanevi
Arap fiehri Bulundu", "Kumlar›n Atlantisi Ubar" bafll›klar›yla yer verdiler. Bu ilginç arkeolojik bulguya daha önemli hale getiren, isminin
Kuran'da an›l›yor olmas›yd›. O güne kadar Kuran'da bahsi geçen Ad
kavminin bir efsane oldu¤unu veya hiçbir zaman bulunamayaca¤›n›
düflünen birçok kifli, bu yeni bulgu karfl›s›nda hayrete düfltü. Kuran'da sözü edilen bu flehri bulan kifli, amatör bir arkeolog olan Nicholas Clapp idi.
Bir Arap tarihi uzman› ve belgesel yap›mc›s› olan Nicholas
Clapp, Arap tarihi üzerine yapt›¤› araflt›rmalar s›ras›nda, 1932 y›l›nda
‹ngiliz araflt›rmac› Bertram Thomas taraf›ndan yaz›lm›fl Arabia Felix
ad›nda bir kitaba rastlam›flt›. Arabia Felix Romal›lar›n Arap Yar›madas›'n›n güneyinde bulunan ve günümüzdeki Yemen ve Umman'› kapsayan bölgeye verdikleri isimdi. Bu bölgeye Yunanl›lar "Eudaimon
Arabia", Ortaça¤daki Arap bilginleri ise "El-Yemen es-Saiyd" ismini
veriyorlard›. Bu isimlerin tümü "Mutlu Yemen" anlam›na geliyordu.
Çünkü eski zamanlarda bu bölge, Hindistan ve Kuzey Arabistan aras›nda yap›lmakta olan baharat ticaretinin merkezi durumundayd›.
Ayr›ca bölgede yaflayan kavimler "kehribar" isminde nadir bulunan
ve o zamanlar alt›n de¤erinde olan çam a¤ac› reçinesinin üretimini yap›yorlard›.
Kitab›nda bu bilgilere kapsaml› olarak yer veren ‹ngiliz araflt›rmac› Bertram Thomas, Ad kavminin yaflad›¤› Ubar kentinin kal›nt›lar›n›n bulundu¤u bölgeye bir araflt›ma gezisi yapm›flt›. Gezisi s›ras›nda çölde yaflayan Bedeviler, Umman'›n sahile yak›n bir yerinde bulunan bu bölgede, eski bir patika yolu göstermifller ve bu patikan›n Ubar
isimli çok eski bir flehre ait oldu¤unu anlatm›fllard›.
Kuran Mucizeleri
143
Ubar'da yap›lan kaz›larda Kuran'da
belirtilen flekliyle birçok sanat yap›lar› ve yüksek medeniyet eserleri bulundu. ‹ngiliz araflt›rmac›, Ubar'›n varl›¤›n› kan›tlamak için iki ayr› yola baflvurdu. Önce Bedeviler taraf›ndan
var oldu¤u söylenen patika izlerini buldu. NASA'ya baflvurarak bu
bölgenin resimlerinin uydu arac›l›¤›yla çekilmesini istedi. Daha sonra
da California'da Huntington Kütüphanesi'nde bulunan eski yaz›tlar›
ve haritalar› incelemeye bafllad›. K›sa bir araflt›rmadan sonra M›s›rYunan co¤rafyac›s› Batlamyus taraf›ndan MS 200 y›l›nda çizilmifl bir
harita buldu. Haritada, bölgede bulunan eski bir flehrin yeri ve bu flehre do¤ru giden yollar›n çizimi gösterilmiflti. Bu arada NASA'n›n çekti¤i resimlerde, yerden ç›plak gözle görülmesi mümkün olmayan, ancak havadan bir bütün halinde görülebilen baz› yol izleri ortaya ç›km›flt›. Hem eski haritada belirtilen yollar hem de uydudan çekilen resimlerde görülen yollar birbirleriyle kesifliyorlard›. Bu yollar›n bitifl
noktas› ise eskiden bir flehir oldu¤u anlafl›lan genifl bir aland›.
144
Böylece Bedevilerin sözlü
olarak anlatt›klar› hikayelere konu
olan efsanevi flehrin yeri bulunmufl oldu.
Yap›lan kaz›larda kumlar›n içinden eski bir
flehrin kal›nt›lar› ç›kmaya bafllad›. Bu nedenle
de bu kay›p flehir "Kumlar›n Atlantisi Ubar" olarak tan›mland›.
Bu eski flehrin Kuran'da bahsedilen Ad
kavminin flehri oldu¤unu kan›tlayan as›l delil
ise flehrin kal›nt›lar›yd›. Y›k›nt›lar›n ilk ortaya
ç›kar›l›fl›ndan itibaren, bu y›k›k flehrin Kuran'da
bahsedilen Ad kavmi ve ‹rem'in sütunlar› oldu¤u anlafl›lm›flt›. Zira kaz›larda ortaya ç›kart›lan
yap›lar aras›nda Kuran'da varl›¤›na dikkat çekilen uzun sütunlar yer al›yordu. Kaz›y› yürüten
araflt›rma ekibinden Dr. Juris Zarins de, bu flehri di¤er arkeolojik bulgulardan ay›ran fleyin
yüksek sütunlar oldu¤unu ve dolay›s›yla bu
flehrin Kuran'da bahsi geçen Ad kavminin kenti
‹rem oldu¤unu söylüyordu. Kuran'da, ‹rem'den
flöyle söz ediliyordu:
Rabbinin Ad (kavmin)e ne yapt›¤›n› görmedin
mi? 'Yüksek sütunlar' sahibi ‹rem'e? Ki flehirler
içinde onun bir benzeri yarat›lm›fl de¤ildi.
(Fecr Suresi, 6-8)
Görüldü¤ü gibi Kuran'da geçmiflle ilgili verilen bilgilerin tarihsel bilgilerle böylesine bir
mutabakat içinde olmas›, Kuran'›n Allah Kelam›
oldu¤unun ayr› birer delilidir. (Detayl› bilgi için
bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma
Yay›nc›l›k)
Kuran Mucizeleri
145
Yukar›daki uydu foto¤raflar›nda
Arap Yar›madas›'n›n güneyinde
yer alan Umman'dan bir kesit
görülmektedir. 1992 y›l›nda
NASA'n›n uzaydan görüntüledi¤i Ubar fiehri'ne ait
foto¤raflarda, antik çöl
yollar›na ait izler tespit
edilmifltir. Kuran'da 1400 y›l
önce haber verilen Ad kavmi,
günümüzün teknolojik imkanlar› ile bir Kuran mucizesi
olarak ortaya ç›km›flt›r.
146
Lut Peygamber, ‹brahim Peygamberle ayn› dönemde yaflad›. Hz.
Lut, Hz. ‹brahim'e komflu kavimlerden birine elçi olarak gönderilmiflti. Bu kavim, Kuran'da belirtildi¤ine göre o güne kadar dünya üzerinde görülmemifl bir sap›kl›¤›, eflcinselli¤i uyguluyordu. Hz. Lut, onlara
bu sap›kl›ktan vazgeçmelerini söyledi¤inde ve onlara Allah'›n ‹lahi
tebli¤ini getirdi¤inde onu yalanlad›lar, Hz. Lut'un peygamberli¤ini inkar ettiler ve sap›kl›klar›na devam ettiler. Bunun sonucunda da kavim, korkunç bir felaketle helak edildi.
Hani Lut da kavmine flöyle demiflti: "Sizden önce alemlerden hiç
kimsenin yapmad›¤› hayas›z-çirkinli¤i mi yap›yorsunuz? "Gerçekten
siz kad›nlar› b›rak›p flehvetle erkeklere yaklafl›yorsunuz. Do¤rusu siz,
ölçüyü aflan (azg›n) bir kavimsiniz."... Ve onlar›n üzerine bir (azab)
sa¤ana¤› ya¤d›rd›k. Suçlu-günahkarlar›n u¤rad›klar›
sona bir bak iflte. (Araf Suresi, 80-84)
fiüphesiz Biz, fas›kl›k yapmalar›ndan dolay›, bu ülke halk›n›n
üstüne gökten i¤renç bir azab indirece¤iz." Andolsun, Biz
akledebilecek bir kavim için orada apaç›k bir ayet b›rakm›fl›zd›r.
(Ankebut Suresi, 34-35)
Hz. Lut'un içinde yaflad›¤› ve sonra helaka u¤rayan bu flehrin Eski Ahit'te geçen ismi Sodom'dur. K›z›ldeniz'in kuzeyinde kurulmufl
olan bu kavmin, Kuran'da yaz›lanlara uygun bir flekilde helak edildi-
Kuran Mucizeleri
147
¤i anlafl›lm›flt›r. Yap›lan arkeolojik çal›flmalardan anlafl›ld›¤›na göre, flehir, bugünkü ‹srail-Ürdün
s›n›r› boyunca uzanan Tuz Gölü'nün (Ölü Deniz) yak›nlar›nda bulunmaktad›r. Bilim adamlar›n›n bulgular›na göre bu alan oldukça fazla miktarda kükürtle kapl›d›r. Bu sebeple, tüm bölgede hayvan veya bitki olarak hiçbir hayat formuna rastlanamamaktad›r ve bu
bölge y›k›m›n bir sembolü durumundad›r.
Bilindi¤i gibi kükürt volkanik patlamalarla ortaya ç›kan bir elementtir. Nitekim Kuran'da bildirilen helak flekli deprem ve volkanik
patlamalar oldu¤una dair apaç›k deliller tafl›maktad›r. Alman arkeolog Werner Keller bu bölge hakk›nda flöyle demektedir:
Bu bölgede bir gün kendini göstermifl olan çok büyük bir çökmede
patlamalar, y›ld›r›mlar, yang›nlar ve do¤al gazlarla birlikte korkunç
bir deprem olmufl ve Siddim Vadisi ile birlikte Lut kavminin flehirleri yerin derinliklerine gömülmüfllerdi... Bu deprem s›ras›nda, yerkaÖlü Deniz'e ait bir foto¤raf
148
bu¤unun çatlay›p çöküflü, kabu¤un alt›nda
uyuyan volkanlara serbest yol vermifltir. fieria'n›n yukar›
vadisinde bugün de sönmüfl kraterlere rastlanmakta olup buralarda kireç katmanlar› üzerinde genifl lav kütleleri ve bazalt katmanlar› yer alm›flt›r.135
‹flte bu lav ve bazalt katmanlar›, zaman›nda burada volkanik bir
patlaman›n ve depremin oldu¤unu gösteren en büyük kan›tlard›r. Zaten Lut Gölü ya da öteki ad›yla Ölü Deniz, aktif bir sismik bölgenin,
yani bir deprem kufla¤›n›n tam üstünde yer almaktad›r:
Ölü Deniz'in taban› Rift Vadisi denilen tektonik kökenli bir çöküntü
içinde yer al›r. Bu vadi kuzeyde Taberiye Gölü'nden, güneyde Arabah Vadisi'nin ortas›na kadar 300 km'lik bir uzant›da yer al›r.136
Lut kavminin u¤rad›¤› felaketin teknik yönü, jeologlar›n araflt›rmalar›ndan anlafl›lmaktad›r. Buna göre, Lut kavmini yok eden deprem, oldukça uzun bir yerkabu¤u çatla¤› (fay hatt›)n›n sonucunda
oluflmufltur: fieria Nehri'nin yata¤›n› oluflturan 190 kilometrelik mesafe boyunca fieria Nehri toplam 180 metrelik bir düflüfl yapar. Bu durum ve Lut Gölü'nün deniz seviyesinden 400 metre alçak olmas›, burada bir zamanlar büyük bir jeolojik olay›n meydana geldi¤ini gösteren önemli delillerdendir.
fieria Nehri ile Lut Gölü'nün bu ilginç yap›s› da, yerkürenin bu
bölgesinden geçen bir yar›k ya da çatla¤›n ancak bir parças›ndan ibarettir. Bu çatlak Toroslar'›n eteklerinden bafllay›p güneye do¤ru Lut
Gölü'nün güney k›y›lar›ndan ve Arap Çölü üzerinden Akabe Körfezi'ne uzay›p oradan da K›z›ldeniz'i geçerek Afrika'da son bulmaktad›r. Bu uzun çöküntünün uzay›p gitti¤i yerlerde kuvvetli yanarda¤
hareketlerinin oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Öyle ki, ‹srail'deki Celile Da¤lar›'nda, Ürdün'ün yüksek yayla k›s›mlar›nda, Akabe Körfezi ve di¤er
yak›n yerlerde siyah bazalt ve lavlar bulunmaktad›r.
Tüm bu kal›nt›lar ve co¤rafi özellikler, Lut Gölü'nde büyük bir jeolojik olay›n yafland›¤›n› göstermektedir.
Kuran Mucizeleri
149
National Geographic dergisinin Aral›k
1957 say›s›nda bu konuyla ilgili olarak flu ifadeler yer
almaktad›r:
Sodom Tepesi, Ölü Deniz'e do¤ru yükselir. Hiç kimse flimdiye dek
yok olan flehirler Sodom ve Gomorrah'› bulamad›, fakat bilim adamlar›na göre bu flehirler kayal›klar›n karfl›s›ndaki Siddim Vadisi'nde
duruyorlar. Büyük ihtimalle Ölü Deniz'in taflk›n sular› ve depremin
alt›nda kald›lar.137
Y›k›ma u¤ram›fl bu flehirle ilgili iflaret edilen bilgilerden biri de,
Hicr Suresi'nin 76. ayetinde bildirildi¤i gibi bu flehirlerin halen anayol
üzerinde bulunmas›d›r. Co¤rafyac›lar bu bölgenin Arap Yar›madas›'ndan Suriye ve M›s›r'a kadar uzanan, Ölü Deniz'in güneydo¤usundaki bir anayol üzerinde bulundu¤unu tespit etmifllerdir. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
An›nda (yurtlar›n›n) üstünü alt›na çevirdik ve üzerlerine balç›ktan
piflirilmifl tafl ya¤d›rd›k. Elbette bunda 'derin bir kavray›fla sahip
olanlar' için gerçekten ayetler vard›r. O (flehir de) gerçekten bir yol
üstünde (hala) durmaktad›r. Elbette, bunda iman edenler için
gerçekten ayetler vard›r. (Hicr Suresi, 74-77)
150
Yukar›da görülen foto¤raflarda, Vezüv Yanarda¤› çevresindeki antik yerleflim alan›
görülmektedir. Bu bölgedeki kal›nt›lardan, burada yaflam›fl olan Pompei halk›n›n
çok büyük bir lüks ve ihtiflam içinde olduklar› anlafl›lmaktad›r.
Solda görülen tafllaflm›fl beden ise, Pompei halk›n›n bafl›na gelen felaketleri gösteren bir kal›nt›d›r.
151
Sebe halk›, Güney Arabistan'da yaflam›fl olan dört büyük uygarl›ktan biridir. Sebe kavmini anlatan tarihi kaynaklar, bu kavmin Fenikeliler gibi yo¤un ticari faaliyetlerde bulunan bir devlet oldu¤unu söylerler.
Sebeliler, tarihte medeni bir kavim olarak bilinmifllerdir. Sebe hükümdarlar›n›n yaz›tlar›nda "onarma", "vakfetme", "infla etme" gibi kelimeler
a¤›rl›ktad›r. Bu kavmin en önemli eserlerinden olan Marib Baraj› da,
ulaflt›klar› teknolojik seviyenin önemli göstergelerindendir.
Sebe Devleti, bölgenin en güçlü ordular›ndan birisine sahipti. Ordusu sayesinde yay›lmac› bir politika izleyebiliyordu. Geliflmifl kültürü
ve ordusuyla Sebe Devleti, tam anlam›yla zaman›nda o bölgenin bir
"süper gücü" idi. Sebe Devleti'nin bu güçlü ordusundan Kuran'da da
bahsedilmektedir. Sebe ordusunun komutanlar›n›n Kuran'da aktar›lan
bir ifadesi, bu ordunun kendisine ne kadar güvendi¤ini göstermektedir.
Komutanlar, Sebe'nin kad›n yöneticisine (Melikesi'ne) flöyle derler:
... "Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaflç›lar›z. ‹fl konusunda karar senindir, art›k sen bak, neyi emredersen (biz uygular›z)."
(Neml Suresi, 33)
Sebe halk›, o döneme göre oldukça ileri bir teknoloji ile kurduklar›
Marib Baraj›'yla birlikte büyük bir sulama kapasitesine sahip olmufltu.
Bu yöntemle elde ettikleri bol ürünlü topraklar› ve ticaret yolu üzerindeki kontrolleri, onlara görkemli ve refah dolu bir hayat yaflat›yordu.
Ancak, bütün bunlar nedeniyle Kendisi'ne flükretmeleri gereken
Allah'tan, -Kuran'›n bildirildi¤ine göre- "yüz çevirdiler". Üstelik kendilerine yap›lan uyar› ve hat›rlatmalar› da dinlemediler. Bu kötü ahlakla-
Harun Yahya
152
r› nedeniyle Allah Kat›ndan bir azab› hak
ettiler ve barajlar› y›k›ld›;"Arim seli" bütün topraklar›n› yerle bir etti.
Sebe ülkesinin baflkenti, bulundu¤u co¤rafyan›n avantajl› konumu sebebiyle oldukça zenginleflmifl olan Marib idi. Baflkent, bölgede bulunan Adhana Irma¤›'n›n çok yak›n›ndayd›. Bu nehrin Cebel Balak'a girdi¤i nokta, baraj yap›m›na çok uygundu; bundan yararlanan Sebeliler de
daha uygarl›klar›n› kurma aflamas›ndayken buraya bir baraj infla etmifller ve sulama yapmaya bafllam›fllard›. Bu baraj sayesinde de çok ileri bir
refah seviyesine kavuflmufllard›. Baflkent Marib, o dönemin en geliflmifl
flehirlerinden bir tanesiydi. Bölgeyi gezen ve bu diyar› oldukça öven Yunanl› yazar Pliny, buran›n ne kadar yeflil bir bölge oldu¤undan bahsetmekteydi.
Marib'deki bu baraj›n yüksekli¤i 16 metre, geniflli¤i 60 metre ve
uzunlu¤u da 620 metreydi. Hesaplara göre baraj arac›l›¤›yla sulanabilen
toplam alan 9.600 hektard› ki, bunun 5.300 hektar› güney, geri kalan› ise
kuzey ovas›na aitti. Bu iki ova, Sebe kitabelerinde bazen "Marib ve iki
ova" diye an›l›rd›. ‹flte Kuran'daki "sa¤dan ve soldan iki bahçe" ifadesi,
muhtemelen bu iki vadideki gösteriflli ba¤ ve bahçelere iflaret eder. Bu
baraj ve sulama tesisleri sayesinde bölge, Yemen'in en iyi sulanan ve en
verimli kesimi olarak ün yapm›flt›. Frans›z J. Holevy ve Avusturyal› Glaser, Marib setinin çok eski devirlerden beri var oldu¤unu yaz›l› belgelerle ispat ettiler. Himer lehçesiyle yaz›lan belgelerde bu baraj›n ülke
topraklar›n› verimli k›ld›¤› yaz›l›yd›.
MS 542 y›l›nda y›k›lan baraj, Kuran'da bahsedilen "Arim seli"ne yol
açm›fl ve büyük tahribata neden olmufltu. Sebe halk›n›n yüzlerce seneden beri iflletmekte oldu¤u ba¤lar›, bahçeleri ve tar›m alanlar› tamamen
yok olmufltu. Baraj›n y›k›lmas›ndan sonra Sebe kavminin de h›zl› bir gerileme sürecine girdi¤i görülmektedir; baraj›n y›k›lmas›yla bafllayan bu
sürecin sonunda Sebe Devleti'nin de sonu gelmifltir.
Yukar›da belirtti¤imiz tarihsel gerçekler ›fl›¤›nda Kuran ayetlerini
inceledi¤imiz zaman, ortada çok somut bir uyum oldu¤unu görürüz.
Arkeolojik bulgular ve tarihsel gerçekler, Kuran'da yazanlara iflaret et-
Kuran Mucizeleri
153
mektedir. Ayette belirtildi¤i gibi, kendilerine gönderilen peygamberin uyar›lar›n› dinlemeyen ve
Rabbimizin nimetine nankörlük eden halk, sonunda korkunç
bir sel felaketiyle cezaland›r›lm›flt›r. Kuran'da Sebe Devleti'ne gönderilen sel felaketi flöyle tarif edilmektedir:
Andolsun, Sebe' (halk›)n›n oturdu¤u yerlerde de bir ayet vard›r.
(Evleri) Sa¤dan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demifltik ki:)
"Rabbinizin r›zk›ndan yiyin ve O'na flükredin. Güzel bir flehir ve
ba¤›fllayan bir Rabb(iniz var)." Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece
Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onlar›n iki bahçesini, buruk
yemiflli, ac› ›lg›nl› ve içinde az bir fley de sedir a¤ac› olan iki bahçeye
dönüfltürdük. Böylelikle nankörlük etmeleri dolay›s›yla onlar›
cezaland›rd›k. Biz (nimete) nankörlük edenden baflkas›n›
cezaland›r›r m›y›z? (Sebe Suresi, 15-17)
Kuran'da Sebe kavmine gönderilen azaptan "Seyl-ül Arim" yani
"Arim seli" olarak bahsedilmektedir. Kuran'da geçen bu ifade, ayn› zamanda bu selin meydana gelifl fleklini göstermektedir. Zira "Arim" kelimesinin anlam›, baraj ya da settir. "Seyl-ül Arim" kelimesi de, setin
Marib Tap›na¤›'n›n kal›nt›lar›
154
Yukar›da ve yan sayfada y›k›nt›lar›na ait resimleri görülen Marib Baraj›, Sebe halk›n›n en önemli eserlerinden birisiydi. Kuran'da bahsedilen Arim seli ile beraber bu
baraj y›k›ld› ve Sebe Devleti ekonomik yönden zay›flayarak bir süre sonra y›k›ld›.
y›k›lmas› sonucunda meydana gelen bir seli anlatmaktad›r. Bu konuyla ilgili ‹slam yorumcular› da Kuran'da Arim seli ile ilgili olarak kullan›lan terimlerden yola ç›karak, konuyla ilgili tutarl› yer ve zaman tespitlerinde bulunmufllard›r. Mevdudi, tefsirinde flöyle yazar:
Metindeki (Seyl-ül Arim) ifadesinde kullan›ld›¤› gibi "arim" kelimesi "baraj, set" anlam›na gelen ve Güney Arapças›nda kullan›lan "arimen" kelimesinden türemifltir. Yemen'de yap›lan kaz›larda ortaya ç›kar›lan harabelerde bu kelime s›k s›k bu anlamda kullan›lm›flt›r. Mesela Yemen'in Habeflli hükümdar› Ebrehe'nin büyük Marib Seddinin
tamirinden sonra yazd›rd›¤› MS 542 ve 543 tarihli bir kitabede, bu
kelime tekrar baraj (set) anlam›nda kullan›lm›flt›r. O halde Seyl-ül
Arim, "bir set y›k›ld›¤›nda meydana gelen sel felaketi" anlam›na gelir. "... Ve onlar›n iki bahçesini, buruk yemiflli , ac› ›lg›nl› ve içinde
az bir fley de sedir a¤ac› olan iki bahçeye dönüfltürdük" (Sebe Suresi, 16). Yani setin (baraj›n) y›k›lmas›ndan sonra meydana gelen sel
Kuran Mucizeleri
155
sonucu bütün ülke harab oldu. Sebelilerin da¤lar›n aras›na setler infla ederek kazd›klar› kanallar y›k›ld› ve bütün sulama sistemi bozuldu. Bunun sonucu daha önceden bir bahçe gibi olan ülke yabani otlar›n yetiflti¤i bir cang›l haline geldi ve küçük bodur a¤açlar›n kiraza benzer yemifli d›fl›nda yenebilecek hiçbir meyve kalmad›.138
Sütunlar›n yüzeyinde Sebe dilinde yaz›lm›fl yaz›tlar bulunuyor.
Kutsal Kitap Do¤ruyu Söyledi (Und Die Bibel Hat Doch Recht) kitab›n›n
yazar› H›ristiyan arkeolog Werner Keller de, Arim selinin Kuran'a uygun olarak gerçekleflti¤ini kabul ederek flöyle yazar:
Böyle bir baraj›n olmas› ve y›k›larak flehri tamamen harap etmesi,
Kuran'daki bahçe sahipleriyle ilgili verilen örne¤in gerçekten de
meydana geldi¤ini kan›tl›yor.139
Arim seliyle beraber gelen felaketten sonra bölgede çölleflme bafllam›fl ve tar›m alanlar›n›n yok olmas›yla Sebe kavminin en önemli gelir kayna¤› da ellerinden ç›km›flt›. Allah'›n kendilerini iman etmeye ve
flükretmeye ça¤›rmas›n› göz ard› eden halk, sonunda böyle bir felaketle cezaland›r›ld›. (Detayl› bilgi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin
Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Harun Yahya
156
Günümüzde Semud kavmi, Kuran'da bahsi geçen kavimler içinde hakk›nda en fazla bilgiye sahip olunanlardan bir tanesidir. Tarih
kaynaklar› Semud isimli bir kavmin gerçekten yaflad›¤›na iflaret etmektedir. Kuran'da bahsi geçen Hicr halk› ve Semud kavminin asl›nda ayn› kavim olduklar› tahmin edilmektedir; zira Semud kavminin
bir baflka ismi de Ashab-› Hicr'dir. Bu durumda "Semud" kelimesi bir
halk›n ismi, Hicr flehri ise bu halk›n kurdu¤u flehirlerden biri olabilir.
Nitekim Yunan co¤rafyac› Pliny'nin tarifleri de bu yöndedir. Pliny, Semud kavminin oturmakta oldu¤u yerlerin Domatha ve Hegra oldu¤unu yazm›flt›r ki, buralar günümüzdeki Hicr kentidir.
Semud kavminden bahseden bilinen en eski kaynak, Babil Kral›
II. Sargon'un bu kavme karfl› kazand›¤› zaferleri anlatan Babil devlet
kay›tlar›d›r. (MÖ 8. yüzy›l) Sargon, Kuzey Arabistan'da yapt›¤› bir savafl sonunda onlar› yenmifltir. Yunanl›lar da bu kavimden bahsetmekte ve Aristo, Batlamyus ve Pliny'nin yaz›lar›nda isimleri "Thamudaei",
yani "Semudlar" olarak an›lmaktad›r. Peygamberimiz (sav)'den önce,
yaklafl›k MS 400-600 y›llar› aras›nda ise izleri tamamen silinmifltir.
(Bilgi için bkz. Harun Yahya, Kavimlerin Helak›, Araflt›rma Yay›nc›l›k)
Günümüzde Ürdün'deki Rum Vadisi ya da di¤er bir ad›yla Petra'da bu kavmin tafl iflçili¤inin en güzel örneklerini görmek mümkündür. Nitekim Kuran'da da Semud kavminin tafl iflçili¤indeki ustal›klar›ndan flöyle bahsedilir.
(Salih kavmine dedi ki: Allah'›n) "Ad (kavminden) sonra sizi halifeler
k›ld›¤›n› ve sizi yeryüzünde yerlefltirdi¤ini hat›rlay›n. Ki onun
düzlüklerinde köflkler kuruyor, da¤lardan evler yontuyordunuz.
fiu halde Allah'›n nimetlerini hat›rlay›n, yeryüzünde bozguncular
olarak kar›fl›kl›k ç›karmay›n." (Araf Suresi, 74)
Kuran Mucizeleri
157
Ürdün'deki ünlü Petra kal›nt›lar›
158
159
Kuran'›n flimdiye dek inceledi¤imiz mucizevi özelliklerinin yan›
s›ra bir de "matematiksel mucize"leri vard›r. Bu mucizeye bir örnek,
Kuran'daki baz› kelime tekrarlar›n›n verdi¤i ortak say›d›r. Birbiriyle
ilgili baz› kelimeler flafl›rt›c› bir biçimde ayn› say›da tekrarlan›rlar.
Afla¤›da, bu tür kelimeler ve Kuran içindeki tekrarlan›fl say›lar› verilmifltir.
"Yedi gök" tabiri 7 kere geçer. "Göklerin yarat›l›fl› (halku semavat)" ifadesi de 7 kere tekrarlan›r.
YED‹ GÖK (seb'a semavat)
7 kere
GÖKLER‹N YARATILIfiI
(halku's semavat)
7 kere
"Gün (yevm)" tekil olarak 365 kere geçerken, ço¤ul yani
"günler (eyyam ve yevmeyn)" kelimeleri 30 defa tekrarlan›r. "Ay" kelimesinin tekrar say›s› ise 12'dir.
GÜN
yevm
365 kere
GÜNLER
eyyam,yevmeyn
30 kere
AY
flehr
12 kere
Harun Yahya
160
"Bitki" ve "a¤aç" kelimelerinin tekrar say›s› ayn›d›r: 26
B‹TK‹
26 kere
A⁄AÇ
26 kere
"Ceza" kelimesi 117 kere yer al›rken, Kuran'›n temel ahlak
özelliklerinden olan "affetmek" ifadesi, bu say›n›n tam 2
kat› kadar yani 234 kere tekrarlan›r.
CEZA
117 kere
AFFETMEK
2x117=234 kere
"De" kelimelerini sayd›¤›m›zda ç›kan sonuç 332'dir. "Dediler" kelimesini sayd›¤›m›zda da ayn› rakam› elde ederiz.
DE
332 kere
DED‹LER
332 kere
"Dünya" kelimesi ve "ahiret" kelimesinin tekrarlan›fl say›lar› da ayn›d›r: 115
DÜNYA
115 kere
AH‹RET
115 kere
"fieytan" kelimesi Kuran'da 88 kere geçer. "Melek" kelimesinin tekrar say›s› da 88'dir.
fiEYTAN
88 kere
MELEK
88 kere
Kuran Mucizeleri
161
"‹man" (tamlama almadan) ve "küfür" kelimeleri Kuran boyunca 25 kere tekrarlan›r.
‹MAN
25 kere
KÜFÜR
25 kere
"Cennet" kelimesi ve "cehennem" kelimesi de ayn› say›da
tekrarlan›r: 77.
CENNET
77 kere
CEHENNEM
77 kere
"Zekat" kelimesi Kuran'da 32 kere tekrarlan›rken, "bereket"
kelimesinin tekrarlan›fl say›s› da 32'dir.
ZEKAT
32 kere
BEREKET
32 kere
"‹yiler (ebrar)" 6 kere tekrarlan›rken, "kötüler (fuccar)" kelimesi ise tam yar›s› kadar yani 3 kere geçer.
‹Y‹LER
ebrar
6 kere
KÖTÜLER
fuccar
3 kere
"Yaz-s›cak" kelimeleri ile "k›fl-so¤uk" kelimelerinin geçifl
say›lar› da ayn›d›r: 5
YAZ-SICAK
1 + 4 = 5 kere
KIfi-SO⁄UK
1 + 4 = 5 kere
Harun Yahya
162
"fiarap (h›mr)" ve "sarhoflluk (sekere)" kelimeleri
de Kuran'da ayn› say›da tekrarlan›r: 6
fiARAP
h›mr
6 kere
SARHOfiLUK
sekere
6 kere
"Akletmek" ve "nur" say›lar›n›n tekrar say›s› da ayn›d›r: 49
AKLETMEK
49 kere
NUR
49 kere
"Dil" ve "vaaz" kelimeleri eflit say›da -25 kere- tekrar edilir:
D‹L
25 kere
VAAZ
25 kere
"Yarar" kelimesi 50, "bozma" kelimesi de 50 kere tekrarlan›r.
YARAR
50 kere
BOZMA
50 kere
"Ecir" ve "fail" kelimelerinin tekrar say›s› da ayn›d›r: 107
EC‹R
107 kere
FA‹L
107 kere
Kuran Mucizeleri
163
"Sevgi" ve "itaat" kelimelerinin tekrar say›s› ayn›d›r: 83
SEVG‹
83 kere
‹TAAT
83 kere
Kuran'da "dönüfl" ve "sonsuz" kelimeleri eflit say›da yer almaktad›r: 28
DÖNÜfi
28 kere
SONSUZ
28 kere
"Musibet" kelimesi ve "flükür" kelimesi, Kuran'da ayn› say›da geçmektedir: 75 kere
MUS‹BET
75 kere
fiÜKÜR
75 kere
"Günefl (flems)" ve "›fl›k (nur)" kelimeleri Kuran'da 33'er kez
geçmektedir.
GÜNEfi
flems
33 kere
IfiIK
nur
33 kere
* Say›mda "nur" kelimesinin sadece yal›n halleri dikkate al›nm›flt›r.
Harun Yahya
164
"Do¤ru yola ileten (Elhuda)" ve "rahmet" kelimelerinin tekrar say›s› eflittir: 79
DO⁄RU YOLA ‹LETEN
79 kere
RAHMET
79 kere
Kuran'da "s›k›nt›" kelimesi 13 kere yer al›rken, "huzur" kelimesi de 13 kere tekrarlanmaktad›r.
SIKINTI
13 kere
HUZUR
13 kere
"Kad›n" ve "erkek" kelimelerinin tekrar say›s› da ayn›d›r:
23
Kad›n-erkek kelimelerinin Kuran'da tekrar say›s› olan 23, ayn› zamanda insan embriyosunun oluflumunda yumurta ve spermden gelen
kromozom say›s›d›r. ‹nsan›n kromozom say›s› da anne ve babadan gelen 23'er kromozomun toplam› olarak 46'd›r.
KADIN
23 kere
ERKEK
23 kere
"H›yanet" kelimesi 16 kere geçerken, "habis" kelimesinin
tekrar say›s› da 16'd›r.
HIYANET
16 kere
HAB‹S
16 kere
Kuran Mucizeleri
165
166
"‹nsan" kelimesi Kuran'da 65 kere geçer;
insan›n yarat›l›fl safhalar›n›n say›s›n›n toplam›
da ayn›d›r:
6 5 kere
‹NSAN
TOPRAK
turabun
17 kere
NUTFE
nutfun
12 kere
EMBR‹YO
alak
6 kere
B‹R Ç‹⁄NEML‹K
ET
meda'a
3 kere
KEM‹K
›zamun
15 kere
ET
lehmun
12 kere
65 kere
TOPLAM
Salavat kelimesi bütün Kuran'da 5 kere geçer ve Allah insanlara günde befl defa namaz k›lmalar›n› bildirmifltir.
"Kara" kelimesi Kuran'da 13 kere geçerken, "deniz" kelimesi 32 kere geçmektedir. Bu say›lar›n toplam› bize 45 say›s›n› verir. E¤er karalar›n Kuran'da bahsedilifl say›s› olan 13'ü 45'e bölersek, %28,888888888889 say›s›n› buluruz. Denizlerin Kuran'da bahsedilifl say›s› olan 32'yi 45'e böldü¤ümüz zaman ise, %71,111111111111 say›s›n› buluruz. Bu oranlar ise, gezegenimizdeki su ve kara parçalar›n›n gerçek oran›d›r.140
KARA
13 kere
13/45 = 28,888888888889
DEN‹Z
32 kere
3 2 / 4 5 = 7 1 ,111111111111
TOPLAM
45 kere
%100
Kuran Mucizeleri
167
Arapça alfabedeki her harfin say›sal bir de¤eri vard›r. Yani Arapçada her harf bir rakama tekabül eder. Bundan istifade edilerek çeflitli
hesaplamalar yap›l›r. ‹flte yap›lan bu hesaba "ebced hesab›" ya da "hisab-› cümel" denir.141
Ebced alfabe düzeninin her bir harfinin bir rakama tekabül etmesi özelli¤inden faydalanan Müslümanlar, bunu çeflitli sahalarda kullanm›fllard›r. Cifr ilmi de bu yöntemlerden birisidir.
Arap alfabesinin sıra ve sayısal değerleri
Sıra değeri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
ha
tı
ye kef lam mim nun
Arapça harfler
Türkçe okunuşu elif
be cim dal he vav ze
Sayısal değer
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
20
30
40
50
Sıra değeri
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
re
şin
te
se
hı
zel dad
Arapça harfler
Türkçe okunuşu sin ayn
fe
sad kaf
Sayısal değer 60
80
90
70
zı
ğayn
100 200 300 400 500 600 700 800 900 1000
Harun Yahya
168
Cifr; gelecekte muhtemel olacak ifllerden haber veren ilmin ad›d›r. Buna göre sembolik flekiller ve harflerin ebced say› karfl›l›klar› üzerinde yap›lan yorumlar, bu sahayla meflgul olan kimselerin baflvurduklar› yollardan
biridir. Ebced ile cifr yöntemleri aras›ndaki en önemli fark; ebced gerçekleflmifl olan›n, cifr ise gerçekleflmesi muhtemel olan›n ilmidir.142
Bu hesap yöntemi, çok eski tarihlere kadar uzanan ve daha henüz
Kuran indirilmeden önce kullan›m› çok yayg›n olan bir yaz›m fleklidir.
Arap tarihinde geçen tüm olaylar, harflere rakam de¤eri verilerek yaz›l›r
ve böylece her olay›n tarihi de kayda geçilmifl olurdu. Bu tarihler, her
kullan›lan harfin özel rakam de¤erlerinin toplanmas›yla elde ediliyordu.
‹flte söz konusu bu ebced yöntemiyle, Kuran'da geçen baz› ayetler incelendi¤inde, bu ayetlerin anlamlar›na uygun olarak birtak›m tarihlere denk geldi¤ini görürüz. Ve bu ayetlerde bahsedilen olaylar›n,
ebced hesaplar›yla elde edilen tarihlerde gerçekleflti¤ini gördü¤ümüzde ise, söz konusu ayetlerde olaya iliflkin gizli bir iflaret bulundu¤unu
anlar›z. (Do¤rusunu en iyi Allah bilir.)
1969
Y›l›nda
Ay'a
Ç›k›lmas›na
Kuran'da
‹flaret
Edilmektedir
Saat (k›yamet vakti) yak›nlaflt› ve Ay yar›ld›. (Kamer Suresi, 1)
Ayette "yar›ld›" anlam›na gelen "inflakka" kelimesi kullan›lm›flt›r.
Bu kelime "topra¤›n yar›lmas›, kaz›lmas›, kabartma, topra¤› sürme..."
anlamlar›nda da kullan›lan "flakka" fiilinden türetilmifltir.
Kuran Mucizeleri
169
Biz flüphesiz, suyu ak›tt›kça ak›tt›k, sonra yeri yard›kça yard›k;
böylece onda taneler bitirdik, üzümler, yoncalar, zeytinler, hurmalar,
boylar› birbiriyle yar›flan ve içiçe girmifl a¤açl› bahçeler. Meyveler ve
otlakl›klar. (Abese Suresi, 25-31)
Görüldü¤ü gibi bu ayette "flakka" kelimesi "ikiye yar›lma, ayr›lma" manas›nda de¤il, "topra¤›n yar›l›p, çeflitli ekinlerin bitmesi" manas›nda kullan›lm›flt›r. "fiakka" kelimesi bu flekilde de¤erlendirildi¤inde (Kamer Suresi, 1. ayetinde geçen) "Ay'›n yar›lmas›" anlam› yan›nda, ayn› zamanda 1969 y›l›nda Ay'a ç›kma olay›nda Ay topra¤› üzerinde yap›lan faaliyetler de anlafl›l›r. (En do¤rusunu Allah bilir.) Nitekim
bu konuda çok önemli bir iflaret daha vard›r. Kamer Suresi'nde geçen
bu ayetin baz› kelimelerinin ebcedi bizlere 1969 rakam›n› vermektedir.
Bu hesaplama yönteminde vurgulanmas› gereken önemli bir nokta
da, yap›lan hesaplamalarda çok büyük ya da çok ilgisiz say›lar›n ç›kma olas›l›¤›d›r. ‹lgili say›n›n elde edilme ihtimali son derece zay›f olmas›na ra¤men, böylesine net bir rakam›n hesaplanmas› oldukça dikkat çekicidir.
Harun Yahya
170
Saat (yak›nlaflt›) ve Ay yar›ld›.
H‹CR‹: 1390
M‹LAD‹: 1969
*Yak›nlaflt› kelimesi Arapçada sonda oldu¤u için say›ma dahil edilmemektedir.
1969'da Amerikal› astronotlar Ay üzerinde incelemeler yapm›fl,
Ay'›n topra¤› çeflitli aletlerle kaz›lm›fl, yar›lm›fl ve örnek al›narak Dünya'ya getirilmifltir.
Ancak flunu da belirtmeliyiz: Elbette Ay'›n yar›lmas› olay›,
Allah'›n Peygamberimiz (sav)'e verdi¤i mucizelerden biridir. Bir hadiste bu mucize flöyle bildirilmifltir:
... Said ibn Ebi Arube, Katade'den; o da Enes ibn Malik (R)'den tahdis etti: Mekke ahalisi Resulullah'tan kendilerine bir ayet (bir mucize) göstermesini istediler. O da onlara Ay'› iki bölük gösterdi, hatta
Mekkeliler H›ra Da¤›'n› o iki bölük aras›nda gördüler.143
Yukar›da anlat›lan mucize, ayette haber verilen Ay'›n yar›lmas›
olay›d›r. Ancak Kuran her ça¤a bakan bir kitap oldu¤u için, bu ayetle
günümüzde Ay'›n keflfi konusuna da dikkat çekildi¤i düflünülebilir.
(En do¤rusunu Allah bilir)
1
+
30
6
+
1
1
+
+
+
30
60
+
1
50
+
300
+ 100
+
40
+
+ 100
+ 200
TOPLAM : 1390 (MİLADİ 1969)
Kuran Mucizeleri
70
+
400
171
Kuran'›n matematiksel mucizelerinin bir baflka yönü ise 19 say›s›n›n, ayetlerin içine flifresel bir biçimde yerlefltirilmifl olmas›d›r. Kuran'da "Onun üzerinde ondokuz vard›r." (Müddessir Suresi, 30) ayeti ile dikkat çekilen bu say›, Kuran'›n birçok yerinde flifrelenmifltir. Bunun örneklerinden bir k›sm›n› flöyle sayabiliriz:
Besmele 19 harftir.
1. harf
8. harf
15. harf
2. harf
9. harf
16. harf
3. harf
10. harf
17. harf
4. harf
11. harf
18. harf
5. harf
12. harf
19.
harf
6. harf
13. harf
7. harf
14. harf
Harun Yahya
172
Kuran 114 (19 x 6) sureden oluflur.
‹lk vahyolan sure (96. sure) sondan 19. suredir.
Kuran'›n ilk vahyedilen ayetleri 96. surenin ilk 5 ayetidir ve
bu ayetlerin toplam kelime say›s› 19'dur.
5. kelime
4. kelime 3. kelime 2. kelime
1. kelime
9. kelime 8. kelime 7. kelime 6. kelime
12. kelime 11. kelime
10. kelime
15. kelime 14. kelime 13. kelime
19. kelime 18. kelime 17. kelime 16. kelime
Kuran Mucizeleri
173
Görüldü¤ü gibi ilk 5 ayet toplam 19
kelimeden oluflmaktad›r. Arada geçen "
kelime de¤ildir. "
" harftir,
" harfleri de ayn› flekilde say›ma dahil
edilmemifltir.
Vahyedilen ilk sure (Alak Suresi) 19 ayete sahiptir ve 285
(19 x 15) harf içerir.
Son vahyedilen sure olan Nasr, toplam 19 kelimeden oluflur.
5. kelime
4. kelime 3. kelime 2. kelime 1. kelime
10. kelime 9. kelime 8. kelime
7. kelime 6. kelime
12. kelime 11. kelime
16. kelime
15. kelime 14. kelime 13. kelime
19. kelime 18. kelime 17. kelime
Harun Yahya
174
Ayr›ca Nasr Suresi'nin Allah'›n yard›m›ndan söz eden ilk ayeti de 19 harftir.
1. harf
8. harf
15.
harf
2. harf
9. harf
16.
harf
3. harf
10.
harf
17.
harf
4. harf
11.
harf
18.
harf
5. harf
12.
harf
19.
harf
6. harf
13.
harf
7. harf
14.
harf
Kuran'da 114 (19 x 6) besmele bulunur. Bu say› da 19'un 6
kat›d›r.
Kuran'da 113 sure besmele ile bafllar. Bafl›nda besmele bulunmayan tek sure, 9 numaral› Tevbe Suresi'dir. Kuran'da
Kuran Mucizeleri
175
sadece Neml Suresi'nde iki besmele bulunmaktad›r. Bu besmelelerden biri surenin bafl›nda di¤eri ise 30. ayette yer al›r. Besmele ile bafllamayan Tevbe Suresi'nden itibaren saymaya bafllan›ld›¤›nda Neml Suresi'nin 19. s›rada yer ald›¤› görülecektir.
Bafl›nda
besmele
bulunmayan tek
sure Tevbe
Suresi'dir.
Neml Suresi'nde bulunan besmelenin yan›
s›ra, 30.
ayette ikinci
bir besmele
daha bulunmaktad›r.
SURE NUMARALARI
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
SURE İSİMLERİ
Fatiha
Bakara
Al-i İmran
Nisa
Maide
Enam
Araf
Enfal
Tevbe
Yunus
Hud
Yusuf
Rad
İbrahim
Hicr
Nahl
İsra
Kehf
Meryem
Taha
Enbiya
Hac
Müminun
Nur
Furkan
Şuara
Neml
Kasas
Ankebut
Rum
Lokman
Secde
Ahzab
Sebe'
Fatır
Yasin
Saffat
Sad
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
Aradaki
surelerin
toplam
say›s›
19'dur.
176
Tevbe Suresi'nden 19 sure sonra
gelen 27 numaral› Neml Suresi'nin hem bafl›nda, hem de 30. ayetinde besmele vard›r. Böylece 27.
surede iki besmele bulunur. Besmeleleri 114'e tamamlayan 27.
surenin 30. ayetidir. Ayr›ca sure ve ayet numaralar›n› yani 27 ve 30'u
toplad›¤›m›zda 57 (19 x 3) say›s›n› buluruz.
Tevbe Suresi'nden (9) Neml Suresi'ne (27) kadar olan sure numaralar›n›n toplam›;
(9+10+11+12+13+14+15+16+17+18+19+20+21+22+23+24+25+26+
27=) 342'dir. Bu da 19'un 18 kat›d›r.
Numaras› 19 ve 19'un kat› olan ayetlerde geçen Allah isminin toplam say›s› 133 (19 x 7)'tür.
Bir anlam›na gelen "vahid" (i harfi okunurken ekleniyor)
kelimesinin ebced de¤eri 19'dur. Kuran'da bu kelime, bir
çeflit yemek, bir kap› vs. gibi farkl› kelimeler için kullan›lm›flt›r. "Bir
Allah" olarak kullan›m› ise 19 keredir.
(Arapçası
harekesiz olarak
gösterilmiştir)
"Vahd"
kelimesinin harfleri
V
A
H
D
Kelimenin Toplam
Ebced Değeri
Harflerin Sayısal
Değerleri
6
1
8
4
19
19 kere vahd kelimesinin geçti¤i ayetlerin sure ve ayet numaralar›n›n toplam›: 361 (19 x 19)'dir.
Kuran Mucizeleri
177
"Yaln›zca Allah'a ibadet edin"
ifadesinin Arapças› "Vahdahu" 7:70,
39:45, 40:12, 40:84 ve 60:4 numaral› ayetlerde geçer. Bu say›lar
tekrars›z olarak topland›¤›nda 361 (19 x 19) say›s›n› elde ederiz.
‹lk bafllang›ç harflerinden (Elif, Lam, Mim; Bakara Suresi,
1. ayet) son bafllangݍ harflerine (Nun; Kalem Suresi, 1.
ayet) kadar olan ayet say›s› 5.263 (19 x 277)'tür.
Bafllang›ç harflerinin bulundu¤u ilk sure ile bafllang›ç harflerinin bulundu¤u son sure aras›nda, bafllang›ç harflerinin
bulunmad›¤› 38 (19 x 2) sure vard›r.
"Rahman" kelimesi ise Kuran'da 57 (19 x 3) defa geçmektedir.
Kuran'da bahsi geçen 30 farkl› rakam vard›r.
1
7
19
70
1.000
2
8
20
80
2.000
3
9
30
99
3.000
4
10
40
100
5.000
5
11
50
200
50.000
6
12
60
300
100.000
Kuran'da geçen tüm bu say›lar› (tekrarlar dikkate al›nmadan)
toplad›¤›m›zda ç›kan say› 162.146'd›r. Bu da 19'un 8.534 kat›d›r:
1+2+3+4+5+6+7+8+9+10+11+12+19+20+30+40+50+60+70+80+99
+100+200+300+1.000+2.000+3.000+5.000+50.000+100.000=162.146
(19 x 8.534)
Harun Yahya
178
Bu 30 farkl› say›ya ek olarak Kuran'da 8 tane kesirli say›dan bahsedilir.
Bunlar 1/10, 1/8, 1/6, 1/5, 1/4, 1/3, 1/2, 2/3'tür. Böylece Kuran 38 (19 x 2) farkl› say› içerir.
Kuran'›n en bafl›ndan itibaren 19 ayete sahip ilk suresi ‹nfitar Suresi'dir. Bu surenin di¤er bir özelli¤i son kelimesinin
Allah olmas›d›r. Bu ayn› zamanda Rabbimiz'in "Allah" olarak zikredilen, Kuran'daki sondan 19. ismidir.
Kaf harfi ile bafllayan 50. surede 57 (19 x 3) adet Kaf harfi
vard›r. Bafl›nda Kaf harfi bulunan 42. surede yine 57 (19x3)
adet Kaf harfi bulunur. 50. surenin 45 ayeti vard›r. Bunlar› toplarsak
sonuç 95 (19 x 5)'tir. 42. surenin 53 ayeti vard›r. Bunlar› toplarsak
42+53 yine 95 (19 x 5)'tir.
50. sure
42. sure
50. surede
42. surede
57 (19 x 3) kaf harfi
57 (19 x 3) kaf harfi
45 ayet
53 ayet
50+45=95 (19 x 5)
42+53=95 (19 x 5)
Kaf Suresi'nin ilk ayetinde Kuran için kullan›lan Mecid kelimesinin ebced de¤eri 57 (19 x 3)'dir. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi sure içindeki Kaf harflerinin toplam› da 57'dir.
Kaf Suresi'ndeki Kaf harflerinin geçti¤i ayetlerin numaras›n› toplad›¤›m›zda 19'un 42 kat› olan 798 say›s›n› elde ederiz. 42 say›s› ise bafllang›ç harfleri aras›nda Kaf olan di¤er bir surenin
numaras›d›r.
Nun harfi sadece 68. surenin bafl›nda bulunur. Bu suredeki
Nun harflerinin toplam say›s› 133 (19 x 7)'tür.
Sure numaralar› 19'un kat› olan surelerin ayet say›lar›n›
(besmele dahil) toplad›¤›m›zda:
Kuran Mucizeleri
179
SURE NO
AYET SAYISI
19 x 1
19. sure
99
19 x 2
38. sure
89
19 x 3
57. sure
30
19 x 4
76. sure
32
19 x 5
95. sure
9
19 x 6
114. sure
7
266 (19 x 14)
TOPLAM
Ya, Sin harfleri Yasin Suresi'nin bafl›nda bulunmaktad›rlar.
Sin harfi Yasin Suresi'nde 48 defa geçmekte iken Ya harfi
237 defa geçmektedir. Bu iki harfin toplam› 285 (19 x 15)'tir.
Yaln›zca tek bir sure -7. sure- "Elif, Lam, Mim, Sad" bafllang›ç harfleriyle bafllamaktad›r. Elif harfi bu surede 2.529 defa, Lam harfi 1.530 defa, Mim harfi 1.164 defa ve Sad harfi 97 defa geçmektedir. Bu flekilde 4 harfin bu surede toplam olarak geçti¤i yer 2.529
+ 1.530 + 1.164 + 97 = 5.320 (19 x 280)'dir.
Elif, Lam, Mim harfleri Arapçada en s›k kullan›lan harflerdir. Bu harfler birarada 6 surenin -2, 3, 29, 30, 31 ve 32- bafl›nda yer almaktad›rlar ve bu 3 harf, 6 surenin her birinde toplam
19'un kat› olarak geçmektedir. S›ras›yla [9.899 (19 x 521), 5.662
(19x298), 1.672 (19 x 88), 1.254 (19 x 66), 817 (19 x 43)]. Bu üç harfin 6
surede toplam olarak geçti¤i yer 19.874 (19 x 1.046)'tür.
Harun Yahya
180
Elif, Lam, Ra bafllangݍ harfleri 10, 11, 12, 14 ve 15. surelerde
bulunmaktad›r. Bu harflerin bu surelerde toplam olarak geçti¤i yer 2.489 (19 x 131), 2.489 (19x131), 2.375 (19 x 125), 1.197 (19 x
63) ve 912 (19 x 48)'dir.
Elif, Lam, Mim, Ra bafllang›ç harflerinin toplam olarak geçme s›kl›¤› 1.482 (19 x 78)'dir. Elif harfi 605 defa, Lam harfi
480 defa, Mim harfi 260 defa ve Ra harfi 137 defa geçmektedir.
Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad bafllangݍ harfleri tek bir surede -19.
sure- geçmektedir. Kaf harfi bu surede 137 defa, Ha harfi
175 defa, Ya harfi 343 defa, Ayn harfi 117 defa ve Sad harfi 26 defa geçmektedir. 5 harfin toplam olarak geçti¤i yerlerin say›s› 137 + 175 + 343
+ 117 + 26 = 798 (19 x 42)
Bu konudaki di¤er tespitler ise flöyledir:
Tüm Kuran'da;
- Etiu (itaat ediniz) kelimesi 19 kere,
- Abd (kul), abid (kulluk eden kifli) ve ibadet kelimeleri ise toplam
152 (8 x 19) kere geçmektedir.
Afla¤›da örnek olarak verilen Allah'›n isimlerinden baz›lar›n›n say›sal ebced de¤eri de 19'un katlar›d›r.
- Vahid (Tek)
- Cami (Toplayan)
19 (19 x 1)
114 (19 x 6)
181
Ondokuz, 9 ve 10 say›lar›n›n ilk kuvvetlerinin toplam›d›r.
9 ve 10 say›lar›n›n ikinci kuvvetleri aras›ndaki fark da 19 say›s›n› verir.
101
10 + 9
19
102
100 - 81
19
Günefl, Ay ve Dünya her 19 y›lda bir ayn› göreceli pozisyonda s›ralan›rlar.144
Halley kuyruklu y›ld›z› her 76 (19 x 4) y›lda bir Günefl Sistemi'nin içinden geçer.145
19 sayısının Paskal üçgenindeki yeri
1
Paskal üçgeni matemati¤in
Paskal üçgeninde
1
ilk 19 rakam›n
cebir ve olas›l›k hesap-
1
lar›nda kullan›lan
toplam› 38(2x19)'dir.
1
2
aritmetik bir üç-
1
gendir.
1
1
1
4
5
1
1
6
7
3
6
10
15
21
3
4
10
20
35
1
1
5
15
35
fiekil 1: ‹lk 19 rakam
1
6
21
1
7
1
182
1
1
Paskal
üçge-
1
nindeki ilk 19 sa57(3x19)'dir.
6
7
3
10
15
21
1
6
5
1
1
3
4
1
1
2
1
y›n›n toplam›,
1
4
10
20
35
1
1
5
15
35
1
6
21
1
7
1
fiekil 2: ‹lk 19 say›
Sonuç:
‹lk 19 rakam›n toplam› 19'un kat›d›r.
‹lk 19 say›n›n toplam› 19'un kat›d›r.
Kuran ayetlerinin indiriliş sırasına göre,
19 şifresinin Paskal üçgeni ile bağlantısı
‹lk vahiy olan 96. sure sondan 19. suredir. 19 ayetten oluflur
ve bu surede toplam 285 (19 x 15) harf vard›r. Vahyin ilk 5
ayetinde ise 76 (19 x 4) kelime bulunmaktad›r.
‹kinci olarak vahyedilen 68. surede vahyolunan ilk ayetler
38 (19 x 2) kelimeden oluflmaktad›r.
Üçüncü vahiy olan 73. sure, 57 (19 x 3) kelimeden oluflmaktad›r.
Kuran Mucizeleri
183
184
185
Bu bölüme kadar Kuran'›n, bilimsel ve tarihsel aç›lardan mucizevi
özelliklerine de¤indik. Tüm bunlar›n yan› s›ra, Kuran ayn› zamanda edebi yönden de hayranl›k uyand›r›c›, benzersiz bir üsluba sahiptir.
Öncelikle belirtilmesi gereken Kuran'›n her ça¤dan, her türlü insan
grubuna hitap eden bir anlat›ma sahip olmas›d›r. Okuyan kiflinin bilgi ve
kültür seviyesi ne olursa olsun Kuran herkesin anlayabilece¤i gibi aç›k, anlafl›l›r bir dile sahiptir. Bir ayette Allah Kuran hakk›nda flöyle bildirir:
Andolsun Biz Kuran'› zikr (ö¤üt al›p düflünmek) için kolaylaflt›rd›k...
(Kamer Suresi, 22)
Kuran'da bu kadar kolay anlafl›l›r bir üslup olmas›na ra¤men, hiçbir
yönden Kuran'›n taklidi mümkün olmam›flt›r. Allah'›n Kuran'›n benzersizli¤ine dikkat çekti¤i ayetlerden bir k›sm› flöyledir:
E¤er kulumuza indirdi¤imiz (Kur'an)'den flüphedeyseniz, bu
durumda, siz de bunun benzeri bir sûre getirin. Ve e¤er do¤ru
sözlüyseniz, Allah'tan baflka flahitlerinizi (kendilerine güvendi¤iniz
yard›mc›lar›n›z›) ça¤›r›n. (Bakara Suresi, 23)
Yoksa: "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki:
"Bunun benzeri olan bir sûre getirin ve e¤er gerçekten do¤ru sözlüyseniz
Allah'tan baflka ça¤›rabildiklerinizi ça¤›r›n." (Yunus Suresi, 38)
Kuran'›n mucize kelimesi ile nitelendirilmesinin sebeplerinden biri,
yukar›daki ayetlerde vurguland›¤› gibi insan çabas› ile bir benzerinin ya-
Harun Yahya
186
z›lamamas›ndan kaynaklan›r. ‹flte bu imkans›zl›k ne kadar büyük olursa, mucize de o denli
büyüktür. Dolay›s›yla Kuran'›n üslubunun yüzy›llard›r milyarlarca insan aras›ndan, tek bir kifli taraf›ndan bile taklit edilemez
oluflu, mucizevi yönünün ispatlar›ndan biridir. F. F. Arbuthnot, The
Construction of the Bible and the Koran (‹ncil ve Kuran'›n Yap›s›) adl› kitab›nda, Kuran hakk›nda flu yorumda bulunmufltur:
Edebi bak›fl aç›s›yla de¤erlendirildi¤inde, Kuran yar› fliirsel yar› düz
yaz› olarak yaz›lm›fl en saf Arapçaya örnektir. Dilbilimcilerin baz›
durumlarda Kuran'da kullan›lan belirli kal›p ve ifadelerle uyuflacak
kurallar kulland›klar› ve Kuran'a efl bir çal›flma üretmek için birçok
denemede bulunmalar›na ra¤men, henüz hiçbirinin bu konuda baflar›l› olmad›klar› bildirilmifltir.146
Kuran'›n anlat›m›nda kullan›lan kelimeler hem anlam bak›m›ndan, hem de üslubun ak›c›l›¤› ve etkisi bak›m›ndan son derece özeldir.
Ancak Kuran'›n Allah'›n emir ve yasaklar›n› bildirdi¤i kutsal bir kitap
oldu¤una iman etmek istemeyenler, çeflitli bahaneler öne sürerek inkara yönelmifllerdir. Allah iman etmeyenlerin Kuran hakk›ndaki nitelemelerine karfl› afla¤›daki ayetlerde flöyle bildirir:
Biz ona (peygambere) fliir ö¤retmedik; (bu,) ona yak›flmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yaln›zca bir ö¤üt ve apaç›k bir Kuran'd›r. (Kuran,) Diri olanlar› uyar›p korkutmak ve kafirlerin üzerine sözün hak
olmas› için (indirilmifltir). (Yasin Suresi, 69-70)
Kuran'ın Kafiye Sistemindeki Üstünlük
Kuran'› taklit edilemez yapan unsurlardan bir di¤eri de, Kuran'›n
edebi yap›s›ndan kaynaklan›r. Kuran Arapça olmas›na ra¤men, Arap
edebiyat›nda kullan›lan kal›plardan hiçbiriyle benzerlik tafl›maz.
Kuran Mucizeleri
187
Kuran'daki kafiye sistemine "seci" denilir ve dilbilimciler Kuran'daki bu kafiye kullan›m›n›
da mucize olarak ifade etmektedirler. Ünlü ‹ngiliz bilim adam› Prof. Adel M. A. Abbas, Kuran'›n dilbilim aç›s›ndan bir mucize
oldu¤unu ispatlamak üzere haz›rlad›¤› Science Miracles (Bilimsel Mucizeler) adl› kitab›nda, Kuran'da kullan›lan harfleri, kafiye sistemini
grafik ve flemalar arac›l›¤›yla kapsaml› olarak incelemifltir. Bu kitapta
Kuran'daki kafiye sistemi ile ilgili oldukça dikkat çekici tespitlerde bulunmufltur.
Bilindi¤i, gibi Kuran'da, 29 sure 1
ya da 1'den fazla sembolik harfle bafllar. "Mukatta harfleri" olarak bilinen
bu harfler, ayn› zamanda bafllang›ç
harfleri olarak da adland›r›l›rlar.
Arapçadaki 29 harften 14 tanesi, mukatta harflerini oluflturur: Ayn, Sin,
Kaf, Nun, Ra, Ya, Ta, Ha, Elif, Lam,
Mim, He, Sad, Kef.
Bu harflerden "Nun" harfinin Ka
Prof. Adel M. A. Abbas'›n Science
lem Suresi'ndeki kullan›m›na bak›ld›-
Miracles (Bilimsel Mucizeler)
¤›nda, ayetlerin %88.8'inde "Nun" har-
adl› kitab›
fi ile kafiye oldu¤u görülür. fiuara Su-
resi'nin %84.6's›, Neml Suresi'nin %90.32'si, Kasas Suresi'nin %92.05'i
"Nun" harfi ile kafiyelenmifltir.
Kuran'›n tamam› göz önünde bulunduruldu¤unda ise, %50,08'inde "Nun" harfi ile kafiye yap›ld›¤› görülür. Di¤er bir deyiflle Kuran'daki ayetlerin yar›s›ndan fazlas› "Nun" harfi ile biter. Ayn› uzunluktaki
hiçbir edebi çal›flmada, metnin yar›s›ndan fazlas›nda tek ses ile kafiye
yap›lmas› mümkün olmam›flt›r. Bu sadece Arapça için de¤il, tüm diller için geçerlidir.
Harun Yahya
188
Mukatta harfleri ile bafllayan surelerden "Nun" harfi ile biten ayetlerin da¤›l›m›:
Sure numarası
Surenin ismi
2
3
7
10
11
12
13
14
15
19
20
26
27
28
29
30
31
32
36
38
40
41
42
43
44
45
46
50
68
Bakara
Al-i İmran
Araf
Yunus
Hud
Yusuf
Rad
İbrahim
Hicr
Meryem
Taha
Şuara
Neml
Kasas
Ankebut
Rum
Lokman
Secde
Yasin
Sad
Mümin
Fussilet
Şura
Zuhruf
Duhan
Casiye
Ahkaf
Kaf
Kalem
Nun harfi sayısı
193
121
193
98
56
93
5
6
81
5
192
84
81
59
54
7
27
71
18
32
30
6
78
44
30
26
42
Yukar›daki tablo mukatta (sembolik) harfleriyle bafllayan surelerde, "Nun" harfi ile
sona eren ayetlerin da¤›l›m›n› göstermektedir.
Kuran'›n kafiye aç›s›ndan genel incelemesi yap›ld›¤›nda ise, kafiyelerin yaklafl›k %80'inin Elif, Mim, Ya ve Nun harfleri taraf›ndan
oluflturulan üç sesten (n, m, a) olufltu¤u görülür.147 "Nun" harfinin d›fl›nda, ayetlerin %30'u "Mim", "Elif" ya da "Ya" ile kafiyelidir.
Kuran Mucizeleri
189
Kafiyelerde en çok kullan›lan dört ses:
Harf
Toplam
Sesler
a
a
m
n
Ayet sayısı
949
246
666
3123
4984
Yüzde oranı
15.22
3.94
10.68
50.08
79.92
(%)
Yukar›daki tabloda Kuran'›n kafiye sisteminin %79.92'sini oluflturan 4 harfin
orant›l› bir flekilde da¤›l›m› görülmektedir..
Afla¤›daki surelerde ise bu dört harfle yap›lan pek çok kafiyeden
yaln›zca birkaç örnek yer al›yor.
Ayet
numarası
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
Müminun Suresi
Kad efleha elmu'minun
Elleziyne hum fi salatihim haşiun
Ve elleziyne hum an ellağvi muğridun
Ve elleziyne hum lizzekati failun
Ve elleziyne hum lifuricihim hafizun
... ev ma meleket eymanuhum fe innehum gayru melumiyn
... fe ulaike hum eladun
Ve elleziyne hum liemanetihim ve ahdihim raun
Ve elleziyne hum ala salavatihim yuhafizun
Ulaike hum elvarisun
... hum fiha halidun
Ve lekad halakna elinsane min sulaletin min tiyn
Sümme cealnahu nutfeten fi kararin mekiyn
... fe tebareke allahu ehsenu elhalikiyn
Sümme innekum beade zalike lemeyyitun
Sümme innekum yevme elkıyameti tubasun
... ve ma kunna an elhalki gafiliyn
Harun Yahya
190
Ayet
numarası
1
2
3
4
5
6
Ayet
numarası
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Ayet
numarası
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Nahl Suresi
... ve teala amma yuşrikun
... ennehu la ilahe illa ena fettakun
... teala amma yuşrikun
... fe iza huve hasiymun mubiyn
... ve menafiu ve minha te'kulun
Ve lekum fiha cemalun hıyne turiyhune ve hiyne tesrehun
Enam Suresi
... Sümme elleziyne keferu birabbihim yeadilun
... sümme entum temterun
... ve yealemu ma teksibun
... illa kanu anha muaridiyn
... fe sevfe ye'tiyhim enbau makanu bihi yestehziun
... ve enşe'na min beadihim karnen aheriyn
... in haza illa sihrun mubiyn
... sümme le yunzarun
... ve lelebesna aleyhim ma yelbisun
... ma kanu bihi yestehziun
Rum Suresi
... ve lakinne eksere ennasi la yealemun
... ve hum an elahiretihum gafilun
... ve inne kesiyren min ennasi bilikai rabbihim lekafirun
... ve lakin kanu enfusehum yazlimun
... en kezzebu biayatillahi ve kanu biha yestehziun
... sümme ilayhi turceun
... yublisu elmucrimun
... ve kanu bişürekaihim kafiriyn
Ve yevme tekumu essaatu yevmeizin yeteferrakun
... fe hum fi ravdatin yuhberun
Kuran Mucizeleri
191
Ayet
numarası
26
27
28
29
30
31
32
33
34
Yunus Suresi
... ulaike ashabu elcenneti hum fiha halidun
... ulaike ashabu ennari hum fiha halidun
... ve kale şürekauhum ma kuntum iyyana teabudun
... in kunna an ibadetikum leğafiliyn
... ve dalle anhum ma kanu yefterun
... fe kul e fe la tettekun
... fe enna tusrafun
... ennehum la yu'minun
... fe enna tu'fekun
Ayet
numarası
Ankebut Suresi
6
7
8
9
10
11
12
13
14
... inne Allahe leğaniyyun an elalemiyn
... ve lenecziyennehum ehsene ellezi kanu yeamelun
... feunebbiukum bima kuntum teamelun
... lenudhilennehum fi essalihiyn
... ev leyse Allahu biealeme bima fi suduri elalemiyn
... ve leyealemenne elmünafikiyn
... innehum lekazibun
... ve leyuselunne yevme elkıyameti amma kanu yefterun
... feehaze hum ettufanu ve hum zalimun
Ayet
numarası
12
13
14
15
16
17
18
19
Neml Suresi
... innehum kanu kavmen fasikiyn
... haza sihrun mubiyn
... fe unzur keyfe kane akibetu elmufsidiyn
... min ibadihi elmu'miniyn
... inne haza lehuve elfadlu elmubiyn
... fe hum yuzeun
... suleymanu ve cunuduhu ve hum la yeşurun
... ve edhilni birahmetike fi ibadike essalihiyn
Harun Yahya
192
Ayet
numarası
23
24
25
26
27
Ayet
numarası
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
Ayet
numarası
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
Nisa Suresi
... inne allahe kane gafuren rahiymen
... inne allahe kane aliymen hakiymen
... ve allahu gafurun rahiymun
... ve allahu aliymun hakiymun
... en temiylu meylen aziymen
Maide Suresi
... fe inyehrucu minha fe inna dahilun
... fe tevekkelu in kuntum mu'miniyn
... inna hahuna kaidun
... fe ufruk beynena ve beyne elkavmi elfasikiyn
... fe la te'se ala elkavmi elfasikiyn
... kale innema yetekabbelu allahu min elmuttakiyn
... inni ehafu allahe rabbe elalemiyn
... ve zalike cezau ezzalimiyn
... fe katalehu fe esbaha min elhasiriyn
... fe esbaha min elnadimiyn
Araf Suresi
... ve zikra lilmu'miniyn
... kaliylen ma tezekkerun
... fe caeha be'suna beyaten ev hum kailun
... iz caehum be'suna illa en kalu inna kunna zalimiyn
... ve leneselenne elmurseliyn
... ve ma kunna gaibiyn
... fe ulaike hum elmuflihun
... bima kanu biayatina yazlimun
... kaliylen ma teşkurun
... lem yekun min essacidiyn
Kuran Mucizeleri
193
Ayet
numarası
7
8
9
10
11
12
13
14
Ayet
numarası
62
63
64
65
66
67
68
69
Ayet
numarası
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
Tevbe Suresi
... inne allahe yuhibbu elmuttakiyn
... ve ekseruhum fasikun
... innehum sae ma kanu yeamelun
... ve ulaike hum elmuatedun
... ve nufassilu elayati likavmin yealemun
... leallehum yentehun
... ehakku en tehşevhu in kuntum mu'minyn
... ve yeşfi sudure kavmin mu'miniyn
Bakara Suresi
... ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenun
... ve uzkuru ma fihi leallekum tettakun
... lekuntum min elhasiriyn
... fe kulna lehum kunu kiredeten hasiiyn
... ve mev'izeten lilmuttakiyn
... euzu billahi en ekune min elcahiliyn
... fe ef'alu ma tu'merun
... bakaratun safrau fakiun levnuha tesurru ennnaziriyn
Al-i İmran Suresi
... ve ettaku allahe leallekum tuflihun
Ve ettaku ennare elleti uiddet lilkafiriyn
... leallekum turhemun
... uiddet lilmuttakiyn
... ve allahu yuhibbu elmuhsiniyn
... ve lem yusirru ala ma fealu ve hum yealemun
... ve niame ecru elamiliyn
... fenzuru keyfe kane akibetu elmukezzibiyn
... ve mev'izetun lilmuttakiyn
... ve entum elealevne in kuntum mu'miniyn
.. ve allahu la yuhibbu ezzalimiyn
Harun Yahya
194
Ayet
numarası
5
6
7
8
9
10
11
12
Ayet
numarası
47
48
49
50
51
52
53
54
55
Ayet
numarası
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Enbiya Suresi
... felye'tina biayetin kema ursile elevvelun
... e fe hum yu'minun
... in kuntum la tealemun
... ve ma kanu halidiyn
... ve ehlekna elmusrifiyn
... e fe la teakilun
... ve enşe'na beadeha kavmen aheriyn
... hum minha yerkudun
Nur Suresi
... ve ma ulaike bilmu'miniyn
... feriykun minhum muaridun
Ve in yekun lehum elhakku ye'tu ileyhi muziniyn
... bel ulaike hum ezzalimun
... ve ulaike hum elmuflihun
... fe ulaike hum elfaizun
... inne allahe habiyrun bima teamelun
... ve ma ala erresuli illa elbalağu elmubiyn
... fe ulaike hum elfasikun
Hicr Suresi
... ve ma yeste'hirun
… inneke le mecnun
... in kunte min essadikiyn
... ve ma kanu izen munzariyn
... ve inna lehu lehafizun
Ve lekad erselna min kablike fi şiyai elevveliyn
... kanu bihi yestehziun
Kezalike neslukuhu fi kulubi elmucrimiyn
... kad halet sunnetu evveliyn
... fihi yearucun
... nahnu kavmun meshurun
Kuran Mucizeleri
195
‹ki yüz-üç yüz sat›rl›k bir fliirde, kafiyenin iki üç sesle oluflturulmas› bu esere baflyap›t denecek kadar önemli bir özellik kazand›rabilir. Ancak Kuran'›n
uzunlu¤u, içerdi¤i bilgiler ve hikmetli anlat›m göz önünde bulunduruldu¤unda, bu tür bir kafiye kullan›m fleklinin ne denli ola¤anüstü bir durum oldu¤u daha iyi anlafl›lacakt›r. Çünkü Kuran insanlara
rehber olan imani bir kitap olarak, tüm edebi üstünlüklerinin, sosyal
ve psikolojik konular›n›n yan› s›ra, fiziki bilimlerle ilgili birçok konuyu da içerir. Dolay›s›yla böylesine çeflitli ve ilmi konular› içeren Kuran'da, bu kadar az sesle kafiye sa¤lanmas› insan çabas›yla gerçeklefltirilemeyecek bir durumdur. Bu bak›mdan Arap dili uzmanlar› Kuran'› "kesinlikle taklit edilemez" olarak tan›mlamaktad›rlar.
Harun Yahya
196
Kuran'ın Edebi Mükemmelliği ve
Taklit Edilemezliği Hakkındaki
Yorumlardan Bazıları
Mekkeliler hala ondan mucize istiyorlard› ve Hz. Muhammed
(sav), dikkate de¤er bir cesaretle ve kendinden eminlikle misyonunun teyidi olarak Kuran'›n kendisine baflvurdu. Tüm Araplar gibi onlar da lisan ve konuflma sanat›nda uzmand›lar. E¤er Kuran onun kendi
yazmas› olsayd›, di¤er kifliler onunla rekabet edebilirdi. B›rakal›m onun
gibi on ayet yazs›nlar. E¤er yazamazlarsa (ki kesinlikle yazamazlar) o
zaman Kuran'› aç›k bir mucize olarak kabul etsinler. (Oxford Üniversitesi'nden ünlü Arap dili uzmanlar›ndan Hamilton Gibb)148
Edebi bir dev yap›t olarak Kuran tek bafl›na durmaktad›r; Arap
edebiyat›n›n eflsiz bir ürünüdür, kendi deyimiyle selefi ve halefi
yoktur. Tüm ça¤lar›n Müslümanlar› yaln›zca içeri¤inin de¤il, üslubunun da taklit edilemeyece¤i konusunda birleflmifllerdir… (Arap dili uzman› Hamilton Gibb)149
Kuran Mucizeleri
197
Kuran'›n Arap edebiyat›n›n geliflimi
üzerindeki etkisi ölçülemez ve bu etki pek
çok yönde olmufltur. ‹çerdi¤i fikirler, dili, kafiyesi sonraki tüm
edebi eserlere az ya da çok nüfuz etmifltir. Belirli dil özellikleri ne
bir sonraki yüzy›l nesrinde ne de daha sonraki nesir yaz›lar›nda taklit
edilemedi, fakat en az›ndan k›smen Kuran'›n Arap diline getirdi¤i esneklik nedeniyle mevcut durum h›zl› bir flekilde geliflebildi ve imparatorluk yönetiminin ve geliflen toplumun yeni ihtiyaçlar›na göre bir hal
ald›. (Arap dili uzman› Hamilton Gibb)150
Misyonunun gerçekli¤inin bir kan›t› olarak ne zaman Hz. Muhammed (sav)'ten bir mucize istense, O, Kuran'›n ‹lahi kayna¤›n›n bir kan›t› olarak Kuran ifadelerini ve k›yaslanamaz üstünlü¤ünü
kullanm›flt›r. Asl›nda Müslüman olmayan kifliler için bile hiçbir fley
onun anlafl›l›r bir bütünlü¤e ve kavray›c› bir toklu¤a sahip dilinden
daha harika de¤ildir... Gösteriflli ahenklerle dolu seslerin bollu¤u ve
ola¤anüstü ritimler, en düflmanca ve kuflkuyla yaklaflan kiflilerin de¤iflmesinde önemli olmufltur.151 (Paul Casanova'n›n "L'Enseignement
de I'Arabe au College de France" (Frans›z Kolejinde Arap E¤itimi) adl› makalesinden)
Kuran Cebrail taraf›ndan Hz. Muhammed (sav)'e dikte ettirilmifl, kelimesi kelimesine Allah'›n bir vahyidir. Kendisi ve
Allah'›n peygamberi Hz. Muhammed (sav)'in do¤rulu¤unu teyit eden
bir mucizedir. Mucizevi niteli¤i k›smen tarz›nda yatar -o kadar mükemmel ve yücedir ki hiçbir insan ve cin en k›sa suresiyle k›yaslanabilecek tek bir sure yazamaz- k›smen de ö¤retisinin içeri¤inde, gelecek
hakk›ndaki bilgilerinde ve Hz. Muhammed (sav)'in asla kendi kendine
elde edemeyece¤i bilgilerin ola¤anüstü derecede do¤rulu¤unda yatar.152 (Harry Gaylord Dorman'›n Towards Understanding Islam (‹slam'›
Anlamaya Do¤ru) adl› kitab›ndan)
Harun Yahya
198
Arapça Kuran'a aflina olan herkes bu
dini kitab›n güzelli¤ini övmede hemfikirdir; biçimindeki ihtiflam o kadar üstündür ki, herhangi bir Avrupa lisan›na tercüme edildi¤inde gerekti¤i gibi takdir edilemeyebilir.153 (Edward Montet, Traduction Francaise du Coran (Kuran'›n Frans›zca Tercümesi) adl› kitab›ndan)
Orijinal Arapças› ile Kuran insan› harekete geçiren bir güzelli¤e ve cazibeye sahiptir. Özlü ve üstün stili, genellikle kafiyeli olan, birden çok anlamlar içeren k›sa cümleleri, kelime kelime tercümesinde ifade edilmesi son derece zor olan anlaml› bir etkiye ve
patlay›c› bir enerjiye sahiptir.154 (John Naish'in The Wisdom of the
Qur'an (Kuran'›n Hikmeti) adl› kitab›ndan)
Kuran evrensel olarak, Araplar›n en asil ve kibar› olan Kureyfl
lehçesinde, en güzel ve saf bir dille yaz›lm›flt›r… Kuran'›n stili güzel ve ak›c›d›r… ve birçok yerde özellikle de Allah'›n haflmeti ve
nitelikleri tarif edildi¤i zamanlar yüce ve görkemlidir… O kadar baflar›l›d›r ve dinleyicileri o kadar hayrete düflürür ki, baz› muhalifleri
bunun bir büyücülük ve sihir etkisi oldu¤unu düflünmüfllerdir.155
(George Sale'in, The Koran: The Preliminary Discourse (Kuran: ‹lk Vaaz) adl› kitab›ndan)
Gerçekli¤in, hikmetin ve üslup sadeli¤inin mucizesi...156 (Aziz
Bosworth Smith'in Mohammed and Mohammadanism (Hz. Muhammed ve Muhammedçilik) adl› kitab›ndan)
Kuran seçkin güzellikte bir kafiyeye ve kula¤› büyüleyen bir
ahenge sahiptir. Pek çok H›ristiyan Arap, Kuran'›n stilinden
hayranl›kla bahseder ve pek çok Arapça uzman› onun mükemmelli¤ini kabul eder... Gerçekte, hem fliir hem nesirde engin ve verimli
olan Arap edebiyat› içinde onunla k›yaslanacak hiçbir fley yoktur.157
(Alfred Guillaume'›n Islam (‹slamiyet) adl› kitab›ndan)
Kuran Mucizeleri
199
Kuran'ın İlahi Bir Kitap
Olması ve İnsanlar Üzerindeki
Etkisi Hakkındaki Yorumlardan
Bazıları
Bütün olarak Kuran'da en zeki insanlar, en büyük filozoflar ve
en yetenekli politikac›lardan al›nabilecek bir ak›l koleksiyonu
buluruz. Ama Kuran'›n ilahi kaynakl› oldu¤unun baflka bir kan›t› daha bulunmaktad›r; vahyedildi¤i günden bugüne kadar ça¤lar boyunca bozulmadan korunmufl olmas›... Müslüman dünya taraf›ndan
tekrar tekrar okunan bu kitap, iman eden kiflide hiçbir b›kk›nl›k
meydana getirmez, aksine tekrarlar› yoluyla her gün daha da çok sevilir. Onu dinleyen ya da okuyan kiflide derin bir huflu ve sayg› hissi uyand›r›r... Dolay›s›yla, ‹slam'›n büyük ve h›zl› bir flekilde yay›lmas›n› sa¤layan, her fleyden öte, bu kitab›n Allah'›n kitab› olmas›d›r...158 (Laura Veccia Vaglieri'›n Apologie de I'Islamisme (‹slamiyet
Ad›na Bir Aç›klama) adl› kitab›ndan)
Kuran çok say›da mükemmel ahlaki tavsiyeler içerir ve içeri¤i küçük ba¤lant›s›z parçalardan oluflur, öyle ki tüm insanlar›n onaylamas› gereken özdeyifller bulmadan tek bir sayfas›n› bile
geçemeyiz. Kuran'›n bölümler halindeki bu yap›s› hayattaki herhangi bir olayda s›radan insanlara uygun olan, kendi içinde bir bütün
olan metinler, özdeyifller ve kurallar meydana getirir.159 (John William Draper'›n A History of the Intellectual Development of Europe (Avrupa'n›n Entelektüel Tarihinin Geliflimi) adl› kitab›ndan)
[Allah'›n] Güç, bilgi ve evrensel ‹lahi takdir ve birli¤i (göklerin ve yerin sahibi tek bir Allah'a olan inanç ve güven) niteliklerine atfen Kuran'da geçen ‹lahi do¤a anlay›fl›, ayr›ca yüksek ve derin ahlaki azim, ö¤üt verici akli konular›n Kuran'da yer almas› ve
güçlü milletler ve büyük imparatorluklar›n kurulaca¤›n› ispatlayan
bölümler bulunmas› sebepleriyle Kuran'›n en üst derecede övgüye
Harun Yahya
200
lay›k oldu¤u da kabul edilmelidir.160 (Aziz J.
M. Rodwell'in Arapça'dan tercüme ‹ngilizce Kuran
mealinin önsözünden)
… Edebi bir ürün olarak onun de¤eri baz› subjektif ve estetik
zevklerin ön yarg›lar› ile ölçülmemelidir, ancak Hz. Muhammed (sav)'in ça¤dafllar› ve hemflehrilerinde oluflturdu¤u etki göz
önünde bulundurulmal›d›r. fiimdiye kadar düflman olan elementleri
tek bir vücutta birlefltirmenin yan› s›ra, e¤er dinleyenlerin kalbine bu
kadar güçlü ve ikna edici sesleniyorsa, flimdiye kadar Araplar›n zihniyetinin ötesinde olan fikirleri canland›r›yorsa belagat› mükemmeldir, çünkü kabilelerden medeni bir ulus kurmufltur...161 (Dr. Steingass'›n, T. P. Hughes'un Dictionary of Islam (‹slam Sözlü¤ü) adl› kitab›nda yer alan bir sözü)
… Arapça Kuran'›n yüce belagat›n› zay›f da olsa yans›tacak bir
fleyler üretme giriflimim, mesaj›n kendisinin yan› s›ra, kompleks ve zengin kafiyeleriyle çeflitlenmifl insanl›¤›n en büyük edebi
baflyap›t› olan Kuran'›n karfl›s›nda sönük kald›... Müslüman Pickthall'›n Kutsal Kitab› tarif ederken kulland›¤› tabirle bu "taklit edilemez ahenk" daha önceki tercümanlar taraf›ndan neredeyse tümüyle
göz ard› edilmifltir; bu yüzden muhteflem flekilde süslenmifl orijinaliyle k›yasland›¤›nda (meallerin) donuk ve düz seslere sahip olmas›
flafl›rt›c› de¤ildir.162 (Arthur J. Arberry'nin The Koran Interpreted (Aç›klamal› Kuran) adl› kitab›ndan)
Modern bilginin ›fl›¤›nda Kuran tamamen objektif olarak incelendi¤inde, pek çok kereler belirtildi¤i gibi ikisi aras›ndaki uzlaflma fark edilir. Hz. Muhammed (sav)'in zaman›ndaki bir kiflinin o
günün bilgisiyle böyle ifadelerin sahibi bir yazar olmas› düflünülemez. Bu tür düflünceler Kuran'›n eflsizli¤ini gösteriyor ve tarafs›z bilim adam›n›, materyalist sebeplere dayanan bir aç›klama getirmedeki yetersizli¤ini kabul etmeye zorluyor. (Dr. Maurice Bucaille, Paris
Üniversitesi, Cerrahi Klinik Baflkan›)163
Kuran Mucizeleri
201
… Kuran, bafllang›ç noktas› olarak de¤iflmeyen yerini muhafaza etmifltir… Herkesin anlayabilece¤i özlü bir anlat›ma sahip olan bu din, insanlar›n vicdan›n› harekete geçirmeye yönelik üstün bir güce de sahiptir.164 (Ünlü Frans›z ayd›nlardan Edward Montet)
… Hem korunmufl olmas› hem de özü itibariyle tamamiyle
eflsiz bir kitap var… hiç kimsenin ciddi bir flüphe ortaya atmay› baflaramad›¤› gerçek bir otorite.165 (Aziz Bosworth Smith'in Mohammed and Mohammadanism (Hz. Muhammed ve Muhammedçilik)
adl› kitab›ndan)
… Kuran, vicdan özgürlü¤ünü aç›k bir flekilde destekler.166(James Michener'›nn "Islam: The Misunderstood Religion" (‹slamiyet: Yanl›fl Anlafl›lan Din) adl› makalesinden)
Adalet anlay›fl›, ‹slam'›n harikulade ülkülerinden biridir, çünkü Kuran'› okudu¤umda hayat›n bu dinamik prensiplerini görüyorum; bunlar mistik de¤iller, aksine tüm dünyaya uyan, hayat›n
günlük seyrine uygun pratik ahlak sistemini görüyorum.167(Speeches
and Writings of Sarojini Naidu (Sarojini Naidu'nun Konuflma ve Yaz›lar›) adl› kitapta yer alan "The Ideals of Islam" (‹slamiyetin ‹dealleri)
konulu bir konferanstan)
Kuran'› bir kaynak, bilimlerin bafl› olarak bulmak bizi flafl›rtmamal›. Kuran'da gökler ve yerle, insan hayat›yla, ticaret ve
çeflitli ifllerle ilgili her konudan söz edilmektedir ve bu da kutsal kitab›n bölümlerindeki tefsirleri oluflturan tek bir konuyla ya da bir
konunun tek bir yönüyle ilgili metinleri meydana getirmektedir. Kuran bu flekilde Müslüman dünyas›ndaki tüm bilim dallar›ndaki
muhteflem geliflmelerin temel sebebidir... Bu sadece Araplar› etkilemekle kalmam›fl ayn› zamanda Yahudi felsefecilerin metafizik ve dini konulara Arap metotlar›yla yaklaflmalar›na neden olmufltur. Son
olarak, H›ristiyan skolastisizminin Arap din felsefesi ile ne flekilde
Harun Yahya
202
harmanland›¤› hakk›nda daha fazla tart›flmaya gerek yoktur.
‹slami s›n›rlar içinde uyanan manevi hareket, sadece dini tahminlerle s›n›rl› de¤ildir. Yunanl›lar›n felsefi, matematiksel, astronomik ve t›bbi yaz›l› eserleriyle olan tan›fl›kl›k bu çal›flmalar›n devaml›l›¤›na yol açm›flt›r. Hz. Muhammed (sav) aç›klay›c› vahiylerle
Allah'›n mucizelerinin bir parças› olarak insan›n hizmetine verdi¤i,
dolay›s›yla tap›n›lmamas› gereken gök cisimlerinin hareketlerine defalarca dikkat çekmifltir. Tüm ›rklardan Müslümanlar›n astronomi ilmi üzerinde nas›l baflar›yla çal›flt›klar› onlar›n yüzy›llarca bu ilmin
bafll›ca destekçisi olmalar›ndan anlafl›lmaktad›r. fiimdi bile pek çok
Arapça y›ld›z ismi ve teknik terim kullan›mdad›r. Avrupa'da Ortaça¤ astronomlar› Araplar›n ö¤rencileri olmufltur.
Ayn› flekilde Kuran t›bbi çal›flmalara da güç vermifl, genel olarak do¤a üzerinde düflünmeyi ve çal›flmay› tavsiye etmifltir.168 (Prof. Hartwig Hirschfeld'›n New Researches into the Composition and Exegesis of
the Qur'an (Kuran'›n Yap›s› ve Tefsiri Üzerine Yap›lan Yeni Araflt›rmalar) adl› kitab›ndan)
Kuran genel kabulle dünyan›n büyük ‹lahi kitaplar› aras›nda
önemli bir yer tutar. Ça¤ açan çal›flmalar›n en yenileri edebiyat s›n›f›na ait olsa da, bunlar›n hemen hiçbiri büyük insan kitleleri
üzerinde böyle muhteflem bir etki b›rakmam›flt›r. Kuran insan düflüncesinde yeni bir evre ve taze bir özyap› meydana getirmifltir. Önce Arap Yar›madas›'n›n birbirinden farkl› çok say›daki çöl kabilesini
kahramanlar milletine dönüfltürmüfl, daha sonra da bugün Avrupa
ve Do¤u'nun en büyük güçlerden biri olarak dikkate al›nmas› gereken Hz. Muhammed (sav) döneminin çok genifl politik-dini organizasyonlar›n› oluflturmaya devam etmifltir.169 (Aziz J. M. Rodwell'in
Arapça'dan tercüme ‹ngilizce Kuran mealine, G. Margoliouth taraf›ndan yaz›lan girifl bölümünden)
… elimize her ald›¤›m›zda… k›sa bir süre içinde bizi cezbeden, hayretler içinde b›rakan ve en sonunda önünde e¤ilecek
Kuran Mucizeleri
203
kadar hayran b›rakan bir eserdir… Kuran'›n
üslubu, içeri¤i ve amac›na uygun olarak çok kuvvetli,
yüce ve muhteflemdir… bu kitap tüm ça¤lar boyunca en etkili
kitap olarak kalacakt›r.170 (Goethe'nin T. P. Hughes'un Dictionary of
Islam (‹slam Sözlü¤ü) adl› kitab›nda yer alan bir sözü)
Bilim Adamlarının Kuran Hakkındaki
Yorumlarından Bazıları
… (Kuran'da) çok fazla do¤ru var ve t›pk› Dr. Moore gibi ben
de bu aç›klamalar› yapt›ran›n ‹lahi bir ilham oldu¤u konusuna inanmakta kesinlikle zorlanm›yorum. (Prof. T. V. N Persaud, Manitoba Üniversitesi'nde anatomi, pediatri ve çocuk sa¤l›¤›, obstetrik,
jinekoloji alanlar›nda profesör)171
… Bence genetik ve din aras›nda hiçbir çat›flma yok, bilakis
din, baz› geleneksel bilimsel yaklafl›mlara vahiy ekleyerek bilimi yönlendirebilir ki bunlar da Kuran'da var olan sözlerdir, as›rlar
sonra geçerli oldu¤u gösterilmifltir ve Kuran'daki bu bilgi deste¤i
Allah'tand›r. (Prof. Joe Leigh Simpson, obstetrik, jinekoloji, moleküler ve insan geneti¤i alanlar›nda profesör)172
Bir bilim adam› olarak, sadece kesin olarak gördü¤üm fleylerle ilgilenebilirim. Embriyoloji ve geliflimsel biyolojiyi anlayabiliyorum. Kuran'dan bana tercüme edilen kelimeleri de anlayabiliyorum. Daha önce vermifl oldu¤um örnekte oldu¤u gibi e¤er kendimi o ça¤a götürebilseydim, bugün bildiklerimle ve tan›mlayabildiklerimle, o zaman tarif edilmifl olan fleyleri tan›mlayamazd›m… Öyleyse (Kuran'da) yaz›lan herfleyde ‹lahi müdahalenin oldu¤u düflüncesi ile hiçbir çeliflki göremiyorum. (Prof. E. Marshall Johnson, Thomas Jefferson Üniversitesi'nde anatomi ve geliflimsel biyoloji profesörü)173
Harun Yahya
204
Baz› ayetler (Kuran ayeti), hücre kar›fl›m›ndan organlar›n yarat›l›fl›na kadar insan gelifliminin son derece kapsaml› tan›m›n› yapar. Aflamalar›, terminolojisi ve aç›klamas› ile insan gelifliminin böylesine aç›k
ve eksiksiz kayd› daha önce var olmam›flt›. Hepsinde olmasa bile
ço¤u durumda bu aç›klama, geleneksel bilim literatüründe kay›tl›
olan insan embriyosu ve insan cenini gelifliminin pek çok aflamas›n›
yüzy›llar öncesinden bildirmektedir. (Gerald C. Goeringer, Georgetown Üniversitesi'nde t›bbi embriyoloji dal›nda doçent)174
‹nsan›n geliflimi hakk›nda Kuran'daki ifadelerin aç›klanmas›nda yard›mc› olmak benim için çok büyük bir zevk. Ben kesin olarak söylüyorum ki bu ifadeleri Hz. Muhammed (sav)'e Allah
vermifltir, çünkü bu bilginin ço¤u pek çok yüzy›l sonras›na kadar
keflfedilmedi. Bu bana flunu kan›tl›yor ki, Hz. Muhammed (sav)
Allah'›n elçisidir. (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi profesörü, seçkin bir embriyolog ve pek çok
t›p ders kitab›n›n yazar›)175
... ‹nsan embriyosunun geçirdi¤i evreler kompleks oldu¤undan -ki bunu geliflim s›ras›ndaki sürekli de¤iflim sürecine
borçludur- Kuran ve sünnetteki deyimler kullan›larak yeni bir s›n›flama sistemi önerilmifltir. Önerilen sistem basittir, çok kapsaml›d›r
ve günümüzdeki embriyolojik bilgiyle tam uyum halindedir. (Prof.
Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi profesörü)176
Son dört y›ld›r Kuran ve hadislerle ilgili yap›lan yo¤un çal›flmalar sonucunda, insan embriyosunu bölümlere ay›ran yeni
bir sistem ortaya ç›km›flt›r ki, bu MS 7. yüzy›lda kaydedildi¤i için
çok flafl›rt›c›d›r... Kuran'daki aç›klamalar MS 7. yüzy›ldaki bilimsel
bilgiye dayal› olamazlar... (Prof. Keith L. Moore, Toronto Üniversitesi anatomi ve hücre biyolojisi profesörü)177
Kuran Mucizeleri
205
(Hz. Muhammed'in) evrenin ortak kökeni gibi konular› bilmesinin imkans›z oldu¤unu düflünüyorum, çünkü bilim adamlar› bunu son derece
komplike ve geliflmifl teknolojik metotlar kullanarak son birkaç y›l
içinde bulabilmifllerdir… 1400 y›l önce nükleer fizik hakk›nda hiçbirfley bilmeyen bir kifli, örne¤in; yeryüzünün ve gökyüzünün ayn›
kaynaktan geldi¤ini veya burada tart›flt›¤›m›z di¤er sorular›n cevaplar›n› kendi bulamaz. (Prof. Alfred Kroner, Almanya, Mainz Üniversitesi jeobilim profesörü, dünyan›n en ünlü jeologlar›ndan)178
Tüm bunlar› birlefltirirseniz ve Kuran'da dünya hakk›ndaki
konular ile dünyan›n oluflumu ve genel olarak bilim ile ilgili
tüm bu ifadeleri birlefltirirseniz, pek çok flekilde burada aç›klanm›fl
ifadelerin kesinlikle do¤ru oldu¤unu ve flimdi bunlar›n bilimsel metotlar ile teyit edildi¤ini… söyleyebilirsiniz. Kuran'da geçen ifadelerin pek ço¤u o zaman için henüz kan›tlanmam›flt›, fakat modern bilimsel metotlar flimdi Hz. Muhammed (sav)'in 1400 sene önce söylemifl olduklar›n› kan›tlayan bir pozisyonda. (Prof. Alfred Kroner, Almanya, Mainz Üniversitesi jeobilim profesörü)179
Kuran'da do¤ru astronomik gerçekleri buldu¤um için çok
fazla etkilendi¤imi söyleyebilirim ve bizim gibi evrenin en
ufak parças›n› dahi inceleyen modern astronomlar için özellikle. En
küçük parçay› dahi anlamak için çabalar›m›z› yo¤unlaflt›r›yoruz.
Çünkü teleskoplar kullanarak tüm evreni düflünmeden sadece gökyüzünün en küçük k›s›mlar›n› görebiliyoruz. Öyleyse Kuran okuyarak ve sorular› Kuran'dan cevaplayarak evren araflt›rmalar›m için
gelecekteki yolumu bulabilece¤imi düflünüyorum. (Prof. Yushidi
Kusan, Japonya, Tokyo Rasathanesi Direktörü)180
Kesinlikle gördü¤ümüz fleyin harikulade oldu¤unu (belirtmek)
isterim. ‹ster bilimsel aç›klamay› kabul etsin ister etmesin, gördü¤ümüz bu yaz›lar› de¤erlendirmek için bizim s›radan bir insan tecrübesiyle anlayaca¤›m›z›n çok daha ötesinde bir fley olmal›. (Prof.
Harun Yahya
206
Armstrong, NASA'da görevli astronomi
profesörü)181
Böyle bir bilginin o zaman yani 1400 sene önce var oldu¤unu
hayal etmek son derece güç. Belki baz› fleyler basit birer fikir
olabilirdi, ama bunlar› çok detayl› bir flekilde anlatabilmek son derece
zor. Öylese bu kesinlikle insan bilgisi de¤il. Normal bir insan bu olguyu bu kadar detay ile aç›klayamaz. Öyleyse bilgi do¤aüstü bir kaynaktan gelmifl olmal› diye düflünüyorum.(Prof. Dorja Rao, Suudi Arabistan, Jeddah, Kral Abdulaziz Üniversitesi'nde deniz jeolojisi profesörü)182
… Ben inan›yorum ki Kuran'da 1400 sene önce ifade
edilmifl olan herfley do¤rudur ve bilimsel yollar ile
kan›tlanabilir… Bu, tüm bilimleri bilen Allah'›n ilham›d›r.
Böylece, flunu söylemenin vakti gelmifltir, "Allah'tan baflka ‹lah yoktur ve Hz. Muhammed (sav) O'nun elçisidir".
(Prof. Tejatat Tejasen, Tayland, Chiang Mai Üniversitesi
embriyoloji ve anatomi departman›n›n baflkan›)183
Kuran birkaç yüzy›l evvel gelmifltir ve ne keflfettiysek teyit etmifltir. Bu demektir ki Kuran,
Allah'›n sözüdür. (Prof. Joly Sumson, jinekoloji ve obstetrik profesörü)184
207
Bu kitap (Kuran)geçmiflten, yak›n zamandan ve gelecekten bahsediyor. Hz. Muhammed (sav)'in döneminde insanlar›n kültürel seviyesini bilemiyorum ve bilimsel düzeylerini de bilemiyorum. E¤er bu geçmifl
dönemde bildi¤imiz düflük bilim düzeyi ise ve teknoloji yok ise, hiç
flüphe yok ki, bugünlerde Kuran'da ne okuyorsak hepsi Allah'›n ›fl›¤›d›r. Bunu Hz. Muhammed (sav)'e ilham etmifltir. Böylesine mükemmel
bir bilgi olabilir mi diye Ortado¤u'daki medeniyetin bafllang›ç tarihi
hakk›nda bir araflt›rma yapt›m. Bu Allah'›n Hz. Muhammed (sav)'i
gönderdi¤i inanc›n› daha da güçlendirdi. Ona engin biliminden yak›n zamanda keflfetti¤imiz küçük bir parça gönderdi. Jeoloji alan›nda Kuran'la bilimin sürekli bir diyalo¤u olmas›n› umuyoruz. (Prof. Palmar, Amerika'da jeoloji alan›ndaki önemli bilim adamlar›ndan biri)185
Kuran'da da¤lar›n yeryüzünü sabitleme fonksiyonu hakk›nda yap›lan bir sohbette:
‹nan›yorum ki bu (Kuran bilgisi) çok çok ilginç ve neredeyse imkans›z. Kesinlikle inan›yorum ki ne söylüyorsan›z hakl›s›n›z, bundan dolay› bu kitab›n (Kuran'›n) duyurusu çok de¤erli, size kat›l›yorum. (Prof. Syawda, Japonya'da ve dünyaca ünlü okyanus jeolojisi alan›ndaki Japon bilim adam›)186
208
Kuran Hakkında
Söylenmiş Diğer Sözlerden
Seçmeler
Herfley son derece mant›kl› geldi. ‹flte bu Kuran'›n güzelli¤i,
sizden tepki vermenizi ve akletmenizi bekler... Kuran'› daha
fazla okudu¤umda, duadan, iyilikten ve yard›mdan bahsediyordu. O
zamanlar daha Müslüman olmam›flt›m, ama benim için tek cevab›n
Kuran oldu¤unu ve Kuran'› Allah'›n göndermifl oldu¤unu anlad›m.
(Yusuf ‹slam [Cat Stevens], eski ‹ngiliz pop star›)187
"Allah'a teslim olmufl kifli" anlam›nda bir "Müslüman" oldu¤umu umuyor olmama ra¤men, al›fl›ld›k anlam›yla bir Müslüman de¤ilim. ‹nan›yorum ki benim ve di¤er Bat›l›lar›n Kuran ve
di¤er ‹slami düflünceyi yans›tan kaynaklarda iyice ifllenmifl ve daha
ö¤renmemiz gereken çok büyük ‹lahi gerçekler vard›r. Ayr›ca, ‹slam
kesinlikle gelece¤in tek dininin temel çat›s›n› oluflturacak en kuvvetli adayd›r. (Islam and Christianity Today (Günümüzde ‹slam ve H›ristiyanl›k) adl› kitaptan)188
Benim, dinimi de¤ifltirerek ‹slamiyet'i seçmemin en önemli etkenlerinden biri Kuran'd›.
209
Ben, ‹slam dinini seçmeden önce Bat›l› bir entelektüelin elefltirel ruhuyla Kuran üzerinde çal›flmaya bafllad›m.... Bu kitapta, Kuran'da, onüç as›rdan daha evvel vahyedilmifl, modern bilim araflt›rmalar›n›n ço¤unun içerdi¤i fikirleri
tam anlam›yla tafl›yan ayetler var. ‹flte bu kesinlikle benim dinimi
de¤ifltirmeme sebep oldu. (Ali Selman Beroist, Frans›z T›p doktoru)189
Ben bütün dinlerin kutsal kitaplar›n› okudum, ‹slam'da karfl›laflt›¤›m fleyi hiçbirinde bulamad›m; mükemmelli¤i. Kuran di¤er okudu¤um metinlerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, bir kibritin ›fl›¤›yla
karfl›laflt›r›lan bir günefl gibidir. Kesinlikle inan›yorum ki, gerçe¤e tamamen kapal› olmayan bir ak›lla Allah'›n sözlerini okuyan herkes
Müslüman olacakt›r. (Saifuddin Dirk Walter Mosig)190
Kuran'› güçlü k›lan hususlardan birisi fludur; bir Müslüman
veya herhangi bir insan Kuran'› eline al›p herhangi bir sayfas›n› aç›p okudu¤unda, hayat›n özüne dair almas› gereken mesaj› al›r.
(Ünlü teolog John Esposito)191
Dünyadaki bütün alim ve bilgin kiflileri biraraya getirerek, yegane do¤ru ve insanlar› mutlulu¤a ulaflt›racak tek vesile olan
Kuran'›n prensiplerine dayal› ortak bir rejim kuraca¤›m dönemin
pek yak›n oldu¤unu umuyorum. (Frans›z imparator Napoleon Bonaparte)192
210
Tony Blair:
"Kuran Bana İlham Verdi"
Bugüne kadar üç defa Kuran'› okudu¤unu söyleyen
‹ngiltere Baflbakan› Tony Blair, pek çok aç›klamas›nda Kuran ahlak›na duydu¤u hayranl›¤› dile getirmektedir. 29
Mart 2000 tarihinde ünlü televizyon kanal› BBC, Blair'in
Kuran'a olan hayranl›¤›n› "Blair: Koran Inspired Me" (Blair: Kuran Bana ‹lham Verdi) bafll›kl› haberi ile bildirmekteydi. ‹slam'›n çok bar›flc›l ve güzel bir din oldu¤unu, kendisine ait iki Kuran'› oldu¤unu ve Kuran'› okudukça ondan
ilham ald›¤›n› söyleyen Blair sözlerine flöyle devam etmekteydi:
E¤er Kuran'› okursan›z çok aç›k bir kitap oldu¤unu göreceksiniz... insanl›¤a rehberlik eden sevgi ve beraberlik
kavramlar›n› çok iyi aç›kl›yor.193
11 Eylül sald›r›lar› gerçekleflmeden bir iki gün önce ‹ngiliz The Mail on Sunday gazetesinde yer alan bir haberde
ise eski ABD Baflkan› Bill Clinton'›n k›z›n›n kendisine Kuran hediye etmesi ile Kuran okumaya bafllad›¤›n› söyleyen
Blair, Kuran'›n kendisine cesaret verdi¤ini aktarmaktayd›.194 Sald›r›lardan sonra el-Cezire televizyonunda yay›nlanan bir röportaj›nda Blair bir kez daha Kuran okudu¤unu
aç›kl›yor ve flunlar› söylüyordu:
Kuran'› dilimize tercüme edilmifl hali ile okudum. ‹slam
hakk›nda eserler de okuyorum ve bundan çok zevk al›yorum. Kuran hakk›nda daha önce bilmedi¤im ve H›ristiyanlar› da çok ilgilendirdi¤ini düflündü¤üm pek çok
fleyi ö¤rendim.195
Time dergisi ise Tony Blair ile ilgili bir makalede Blair'i, "uzun zamand›r Kuran ö¤rencisi olan Tony Blair" olarak
tan›ml›yordu.196
Kuran Mucizeleri
211
212
Bill Clinton'ın Kuran'dan
Ne Kadar Etkilendiğini Anlatan
Konuşması
Amerika Eski Baflkan› Bill Clinton, Beyaz Saray'daki
son y›l›nda Ramazan Bayram›'nda Müslümanlar› kabul etmiflti. Kuran ayetleri okunarak bafllanan toplant›da, Bill
Clinton da konuflmas›nda Kuran'dan ayetler kullanm›fl ve
s›k s›k ‹slam'a duydu¤u ilgiyi dile getirmiflti:
‹mam'›n Kuran'dan okudu¤u bölümde, Allah'›n insanlar›
birbirleri ile çat›flmalar› için de¤il, tan›flmalar› için farkl›
›rklarda yaratt›¤› bildiriliyordu. Bence bu çok etkileyici.
Tevrat'ta insanlar›n yabanc›lara yüz çevirmemelerini, bunun Yüce Tanr›'ya yüz çevirmek gibi olaca¤› anlat›l›r. ‹ncil'de ise insanlara komflular›na iyi davranmalar› söylenir.
Ancak Kuran'da Allah'›n milletleri ve ›rklar› birbirlerini tan›s›nlar, düflüncelerini paylafls›nlar diye yaratm›fl oldu¤unun belirtilmesi bence muhteflem bir fley... fiunu söylememe izin verin, bence dünyan›n ‹slam'dan ö¤renece¤i çok
fazla fley var. Dünyada her dört insandan biri Müslüman.
Amerikal›lar üniversitelerde ve liselerde ‹slam'› ö¤reniyorlar. Benim de k›z›m lise ö¤rencisi iken ‹slam tarihi dersi alm›fl ve Kuran'›n büyük bölümünü okumufltu. Hatta okuldan geldikten sonra bizleri de bu konuda e¤itiyor ve bize
sorular soruyordu. Sizlerden bir kez daha bu ülke insanlar›n›n sizin dininizi, ibadetlerinizi, geleneklerinizi daha iyi
anlamalar› için kendinizi, dininizin de¤erlerini ve insanl›¤a sa¤lad›¤› katk›lar› onlara anlatman›z› rica ediyorum.
Kuran'da insanlara, kendilerine nas›l davran›lmas›n› istiyorlarsa baflkalar›na da öyle davranmalar› gerekti¤i bildirilmifltir. Ve kendimiz için istemedi¤imiz bir fleyi baflkalar›
için de istemememiz ve bar›fl için çaba göstermemiz...197
Kuran Mucizeleri
213
214
George W. Bush:
"Kuran Aldığım En Güzel Hediye"
26 Eylül 2001 günü Baflkan Bush, Amerikan Müslüman organizasyonlar›n liderlerini Beyaz Saray'da kabul etti. ‹slam'›n insanlara yaln›zca bar›fl› ve iyili¤i telkin etti¤ini
söyleyen Bush'u bu görüflme s›ras›nda etkileyen olaylardan birisi de Müslüman liderlerin kendisine hediye etti¤i
Kuran-› Kerim'di. Kuzey Amerika ‹slam Toplulu¤u (ISNA)
baflkan› Dr. Muzammil S›dd›qi'den ald›¤› bu hediyenin ne
kadar hofluna gitti¤ini, toplant› sonras› yap›lan bas›n toplant›s›nda Bush flöyle dile getiriyordu:
‹mam S›dd›qi'ye, 'Bana verdi¤iniz hediye için, Kuran için
size çok teflekkür ederim. Çok titizlikle seçilmifl bir hediye' dedi¤imde, 'Bu benim size verebilece¤im en de¤erli
hediye say›n Baflkan' diye cevap verdi.198
17 Eylül 2001 günü Baflkan Bush, Amerika'n›n en eski camilerinden biri olan Washington ‹slam Merkezi'nin camisini
ziyaret etti. ‹slam'›n bar›fl dini oldu¤unu, terörist sald›r›lar›n
‹slam'la ve samimi Müslümanlarla hiçbir iliflkisinin olmad›¤›n› vurgulad›¤› bu konuflmas›nda Bush, masum ve sivil Müslümanlara zarar veren insanlar›n da en az terörist sald›r›lar›
yapanlar kadar haks›z oldu¤unu dile getirdi. Kalabal›k bir
toplulu¤un bulundu¤u, pek çok ulusal ve uluslararas› televizyon kanal› taraf›ndan da naklen yay›nlanan konuflmada Bush
Kuran'dan flu ayeti okudu:199
"Sonra kötülük yapanlar›n u¤rad›klar› son, Allah'›n
ayetlerini yalanlamalar› ve alay konusu edinmeleri dolay›s›yla çok kötü oldu." (Rum Suresi, 10)
Kuran Mucizeleri
215
216
217
Bu kitapta sonuç bölümüne kadar inceledi¤imiz tüm bilgiler, bizlere aç›k bir gerçe¤i göstermektedir: Kuran öyle bir kitapt›r ki, içinde
verilen haberlerin hepsi do¤ru ç›km›flt›r ve ç›kmaktad›r. Bilimsel konularda, geçmiflten ve gelecekten verilen haberlerde ya da matematiksel flifrelemelerde o dönemde hiçbir insan taraf›ndan bilinemeyecek
gerçekler ayetlerde haber verilmifltir. Bu bilgilerin o dönemin bilgi düzeyiyle ve teknolojisiyle edinilmesi mümkün de¤ildir. Elbette ki bu
durum, Kuran'›n insan sözü olamayaca¤›n›n apaç›k bir ispat›d›r.
Kuran, herfleyi yoktan var eden ve ilmiyle tüm varl›klar› kuflatan
Yüce Allah'›n sözüdür. Allah bir ayetinde, Kuran'la ilgili olarak, "...
E¤er o, Allah'tan baflkas›n›n kat›ndan olsayd›, kuflkusuz içinde birçok çeliflkiler bulacaklard›" (Nisa Suresi, 82) buyurmaktad›r. Kuran'›n
içinde yer alan her bilgi, bu ‹lahi kitab›n bilinmeyen gizli mucizelerini
ortaya koymaktad›r. ‹nsana düflen ise, Allah'›n indirdi¤i bu ‹lahi kitaba
s›ms›k› sar›lmak ve onu kendisine yol gösterici olarak kabul etmektir.
Allah, Kuran'da bizlere flöyle bildirir:
Bu Kur'an, Allah'tan baflkas› taraf›ndan yalan olarak uydurulmufl
de¤ildir. Ancak bu, önündekileri do¤rulayan ve Kitab› ayr›nt›l› olarak
aç›klayand›r. Bunda hiç flüphe yoktur, alemlerin Rabbidendir. Yoksa:
"Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun
benzeri olan bir sure getirin ve e¤er gerçekten do¤ru sözlüyseniz
Allah'tan baflka ça¤›rabildiklerinizi ça¤›r›n." (Yunus Suresi, 37-38)
Bu indirdi¤imiz mübarek bir Kitap't›r. fiu halde O'na uyun ve
korkup-sak›n›n. Umulur ki esirgenirsiniz. (Enam Suresi, 155)
Harun Yahya
218
219
Darwinizm, yani evrim teorisi, yarat›l›fl gerçe¤ini reddetmek
amac›yla ortaya at›lm›fl, ancak baflar›l› olamam›fl bilim d›fl› bir safsatadan baflka bir fley de¤ildir. Canl›l›¤›n, cans›z maddelerden tesadüfen
olufltu¤unu iddia eden bu teori, evrende ve canl›larda çok aç›k bir "tasar›m" bulundu¤unun bilim taraf›ndan ispat edilmesiyle çürümüfltür.
Böylece Allah'›n tüm evreni ve canl›lar› yaratm›fl oldu¤u gerçe¤i, bilim taraf›ndan da kan›tlanm›flt›r. Bugün evrim teorisini ayakta tutmak
için dünya çap›nda yürütülen propaganda, sadece bilimsel gerçeklerin çarp›t›lmas›na, tarafl› yorumlanmas›na, bilim görüntüsü alt›nda
söylenen yalanlara ve yap›lan sahtekarl›klara dayal›d›r.
Ancak bu propaganda gerçe¤i gizleyememektedir. Evrim teorisinin bilim tarihindeki en büyük yan›lg› oldu¤u, son 20-30 y›ld›r bilim
dünyas›nda giderek daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Özellikle
1980'lerden sonra yap›lan araflt›rmalar, Darwinist iddialar›n tamamen
yanl›fl oldu¤unu ortaya koymufl ve bu gerçek pek çok bilim adam› taraf›ndan dile getirilmifltir. Özellikle ABD'de, biyoloji, biyokimya, paleontoloji gibi farkl› alanlardan gelen çok say›da bilim adam›, Darwinizm'in geçersizli¤ini görmekte, canl›lar›n kökenini art›k "bilinçli tasar›m" (intelligent design) kavram›yla aç›klamaktad›rlar. Söz konusu
"bilinçli tasar›m", tüm canl›lar› Allah'›n yaratm›fl oldu¤unun bilimsel
bir delilidir.
Evrim teorisinin çöküflünü ve yarat›l›fl›n delillerini di¤er pek çok
çal›flmam›zda bütün bilimsel detaylar›yla ele ald›k ve almaya devam
ediyoruz. Ancak konuyu, tafl›d›¤› büyük önem nedeniyle, burada da
özetlemekte yarar vard›r.
Harun Yahya
220
Darwin'i Yıkan Zorluklar
Evrim teorisi, tarihi eski Yunan'a kadar uzanan bir ö¤reti olmas›na karfl›n, kapsaml› olarak 19. yüzy›lda ortaya at›ld›. Teoriyi bilim dünyas›n›n gündemine sokan en önemli
geliflme, Charles Darwin'in 1859 y›l›nda yay›nlanan Türlerin Kökeni adl›
kitab›yd›. Darwin bu kitapta dünya
üzerindeki farkl› canl› türlerini
Allah'›n ayr› ayr› yaratt›¤› gerçe¤ine
karfl› ç›k›yordu. Darwin'e göre, tüm
türler ortak bir atadan geliyorlard› ve
Charles Darwin
zaman içinde küçük de¤iflimlerle farkl›laflm›fllard›.
Darwin'in teorisi, hiçbir somut bilimsel bulguya dayanm›yordu;
kendisinin de kabul etti¤i gibi sadece bir "mant›k yürütme" idi. Hatta
Darwin'in kitab›ndaki "Teorinin Zorluklar›" bafll›kl› uzun bölümde itiraf etti¤i gibi, teori pek çok önemli soru karfl›s›nda aç›k veriyordu.
Darwin, teorisinin önündeki zorluklar›n geliflen bilim taraf›ndan
afl›laca¤›n›, yeni bilimsel bulgular›n teorisini güçlendirece¤ini umuyordu. Bunu kitab›nda s›k s›k belirtmiflti. Ancak geliflen bilim, Darwin'in umutlar›n›n tam aksine, teorinin temel iddialar›n› birer birer
dayanaks›z b›rakm›flt›r.
Darwinizm'in bilim karfl›s›ndaki yenilgisi, üç temel bafll›kta incelenebilir:
1) Teori, hayat›n yeryüzünde ilk kez nas›l ortaya ç›kt›¤›n› asla
aç›klayamamaktad›r.
2) Teorinin öne sürdü¤ü "evrim mekanizmalar›"n›n, gerçekte evrimlefltirici bir etkiye sahip oldu¤unu gösteren hiçbir bilimsel bulgu
yoktur.
Kuran Mucizeleri
221
3) Fosil kay›tlar›, evrim teorisinin öngörülerinin tam aksine bir tablo ortaya koymaktad›r.
Bu bölümde, bu üç temel bafll›¤› ana hatlar› ile inceleyece¤iz.
Aşılamayan İlk Basamak: Hayatın Kökeni
Evrim teorisi, tüm canl› türlerinin, bundan yaklafl›k 3.8 milyar y›l
önce ilkel dünyada ortaya ç›kan tek bir canl› hücreden geldiklerini iddia etmektedir. Tek bir hücrenin nas›l olup da milyonlarca kompleks
canl› türünü oluflturdu¤u ve e¤er gerçekten bu tür bir evrim gerçekleflmiflse neden bunun izlerinin fosil kay›tlar›nda bulunamad›¤›, teorinin aç›klayamad›¤› sorulardand›r. Ancak tüm bunlardan önce, iddia
edilen evrim sürecinin ilk basama¤› üzerinde durmak gerekir. Sözü
edilen o "ilk hücre" nas›l ortaya ç›km›flt›r?
Evrim teorisi, yarat›l›fl› reddetti¤i, hiçbir do¤aüstü müdahaleyi
kabul etmedi¤i için, o "ilk hücre"nin, hiçbir tasar›m, plan ve düzenleme olmadan, do¤a kanunlar› içinde rastlant›sal olarak meydana geldi¤ini iddia eder. Yani teoriye göre, cans›z madde tesadüfler sonucunda
ortaya canl› bir hücre ç›karm›fl olmal›d›r. Ancak bu, bilinen en temel
biyoloji kanunlar›na ayk›r› bir iddiad›r.
"Hayat Hayattan Gelir"
Darwin, kitab›nda hayat›n kökeni konusundan hiç söz etmemiflti. Çünkü onun dönemindeki ilkel bilim anlay›fl›, canl›lar›n çok basit
bir yap›ya sahip olduklar›n› varsay›yordu. Ortaça¤'dan beri inan›lan
"spontane jenerasyon" adl› teoriye göre, cans›z maddelerin tesadüfen
biraraya gelip, canl› bir varl›k oluflturabileceklerine inan›l›yordu. Bu
dönemde böceklerin yemek art›klar›ndan, farelerin de bu¤daydan
olufltu¤u yayg›n bir düflünceydi. Bunu ispatlamak için de ilginç de-
Harun Yahya
222
neyler yap›lm›flt›. Kirli bir paçavran›n üzerine biraz bu¤day konmufl ve biraz beklendi¤inde bu kar›fl›mdan farelerin oluflaca¤› san›lm›flt›.
Etlerin kurtlanmas› da hayat›n cans›z maddelerden türeyebildi¤ine bir delil say›l›yordu. Oysa daha sonra anlafl›lacakt› ki, etlerin
üzerindeki kurtlar kendiliklerinden oluflmuyorlar, sineklerin getirip
b›rakt›klar› gözle görülmeyen larvalardan ç›k›yorlard›.
Darwin'in Türlerin Kökeni adl› kitab›n› yazd›¤› dönemde ise, bakterilerin cans›z maddeden oluflabildikleri inanc›, bilim dünyas›nda
yayg›n bir kabul görüyordu.
Oysa Darwin'in kitab›n›n yay›nlanmas›ndan befl y›l sonra, ünlü
Frans›z biyolog Louis Pasteur, evrime temel oluflturan bu inanc› kesin
olarak çürüttü. Pasteur yapt›¤› uzun çal›flma ve deneyler sonucunda
vard›¤› sonucu flöyle özetlemiflti: "Cans›z maddelerin hayat oluflturabilece¤i iddias› art›k kesin olarak tarihe gömülmüfltür."200
Evrim teorisinin savunucular›, Pasteur'ün bulgular›na karfl› uzun
süre direndiler. Ancak geliflen bilim, canl› hücresinin karmafl›k yap›s›n› ortaya ç›kard›kça, hayat›n kendili¤inden oluflabilece¤i iddias›n›n
geçersizli¤i daha da aç›k hale geldi.
20. Yüzyıldaki Sonuçsuz Çabalar
20. yüzy›lda hayat›n kökeni konusunu ele alan ilk evrimci, ünlü
Rus biyolog Alexander Oparin oldu. Oparin, 1930'lu y›llarda ortaya att›¤› birtak›m tezlerle, canl› hücresinin tesadüfen meydana gelebilece¤ini ispat etmeye çal›flt›. Ancak bu çal›flmalar baflar›s›zl›kla sonuçlanacak ve Oparin flu itiraf› yapmak zorunda kalacakt›: "Maalesef hücrenin kökeni, evrim teorisinin tümünü içine alan en karanl›k noktay›
oluflturmaktad›r."201
Oparin'in yolunu izleyen evrimciler, hayat›n kökeni konusunu
Kuran Mucizeleri
223
çözüme kavuflturacak deneyler yapmaya
çal›flt›lar. Bu deneylerin en ünlüsü, Amerikal› kimyac›
Stanley Miller taraf›ndan 1953 y›l›nda düzenlendi. Miller, ilkel dünya atmosferinde oldu¤unu iddia etti¤i gazlar› bir deney düzene¤inde birlefltirerek ve bu kar›fl›ma enerji ekleyerek, proteinlerin
yap›s›nda kullan›lan birkaç organik molekül (aminoasit) sentezledi.
O y›llarda evrim ad›na önemli bir aflama gibi tan›t›lan bu deneyin
geçerli olmad›¤› ve deneyde kullan›lan atmosferin gerçek dünya koflullar›ndan çok farkl› oldu¤u, ilerleyen y›llarda ortaya ç›kacakt›.202
Uzun süren bir sessizlikten sonra Miller'in kendisi de kulland›¤›
atmosfer ortam›n›n gerçekçi olmad›¤›n› itiraf etti.203
Hayat›n kökeni sorununu aç›klamak için 20. yüzy›l boyunca yürütülen tüm evrimci çabalar hep baflar›s›zl›kla sonuçland›. San Diego
Scripps Enstitüsü'nden ünlü jeokimyac› Jeffrey Bada, evrimci Earth
dergisinde 1998 y›l›nda yay›nlanan bir makalede bu gerçe¤i flöyle kabul eder:
Bugün, 20. yüzy›l› geride b›rak›rken, hala, 20. yüzy›la girdi¤imizde
sahip oldu¤umuz en büyük çözülmemifl problemle karfl› karfl›yay›z:
Hayat yeryüzünde nas›l bafllad›?204
Hayatın Kompleks Yapısı
Evrim teorisinin hayat›n kökeni konusunda bu denli büyük bir
açmaza girmesinin bafll›ca nedeni, en basit san›lan canl› yap›lar›n bile
inan›lmaz derecede karmafl›k yap›lara sahip olmas›d›r. Canl› hücresi,
insano¤lunun yapt›¤› bütün teknolojik ürünlerden daha karmafl›kt›r.
Öyle ki bugün dünyan›n en geliflmifl laboratuvarlar›nda bile cans›z
maddeler biraraya getirilerek canl› bir hücre üretilememektedir.
Bir hücrenin meydana gelmesi için gereken flartlar, asla rastlant›larla aç›klanamayacak kadar fazlad›r. Hücrenin en temel yap› tafl› olan
Harun Yahya
224
Evrim teorisini geçersiz k›lan gerçeklerden bir tanesi,
canl›l›¤›n inan›lmaz derecedeki kompleks yap›s›d›r. Canl›
hücrelerinin çekirde¤inde yer
alan DNA molekülü, bunun bir
örne¤idir. DNA, dört ayr›
molekülün farkl› diziliminden oluflan bir tür
bilgi bankas›d›r. Bu bilgi
bankas›nda canl›yla ilgili
bütün fiziksel özelliklerin flifreleri yer al›r. ‹nsan DNA's› ka¤›da döküldü¤ünde, ortaya yaklafl›k 900 ciltlik bir ansiklopedi
ç›kaca¤› hesaplanmaktad›r. Elbette böylesine ola¤anüstü bir
bilgi, tesadüf kavram›n› kesin
biçimde geçersiz k›lmaktad›r.
proteinlerin rastlant›sal olarak sentezlenme ihtimali; 500 aminoasitlik
ortalama bir protein için, 10950'de 1'dir. Ancak matematikte 1050'de
1'den küçük olas›l›klar pratik olarak "imkans›z" say›l›r. Hücrenin çekirde¤inde yer alan ve genetik bilgiyi saklayan DNA molekülü ise,
inan›lmaz bir bilgi bankas›d›r. ‹nsan DNA's›n›n içerdi¤i bilginin, e¤er
ka¤›da dökülmeye kalk›lsa, 500'er sayfadan oluflan 900 ciltlik bir kütüphane oluflturaca¤› hesaplanmaktad›r.
Bu noktada çok ilginç bir ikilem daha vard›r: DNA, yaln›z birtak›m özelleflmifl proteinlerin (enzimlerin) yard›m› ile efllenebilir. Ama
bu enzimlerin sentezi de ancak DNA'daki bilgiler do¤rultusunda gerçekleflir. Birbirine ba¤›ml› olduklar›ndan, efllemenin meydana gelebilmesi için ikisinin de ayn› anda var olmalar› gerekir. Bu ise, hayat›n
Kuran Mucizeleri
225
kendili¤inden olufltu¤u senaryosunu ç›kmaza
sokmaktad›r. San Diego California Üniversitesi'nden ünlü
evrimci Prof. Leslie Orgel, Scientific American dergisinin Ekim
1994 tarihli say›s›nda bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Son derece kompleks yap›lara sahip olan proteinlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) ayn› yerde ve ayn› zamanda rastlant›sal olarak
oluflmalar› afl›r› derecede ihtimal d›fl›d›r. Ama bunlar›n birisi olmadan di¤erini elde etmek de mümkün de¤ildir. Dolay›s›yla insan, yaflam›n kimyasal yollarla ortaya ç›kmas›n›n asla mümkün olmad›¤›
sonucuna varmak zorunda kalmaktad›r.205
Kuflkusuz e¤er hayat›n do¤al etkenlerle ortaya ç›kmas› imkans›z
ise, bu durumda hayat›n do¤aüstü bir biçimde "yarat›ld›¤›n›" kabul etmek gerekir. Bu gerçek, en temel amac› yarat›l›fl› reddetmek olan evrim teorisini aç›kça geçersiz k›lmaktad›r.
Evrimin Hayali Mekanizmaları
Darwin'in teorisini geçersiz k›lan ikinci büyük nokta, teorinin
"evrim mekanizmalar›" olarak öne sürdü¤ü iki kavram›n da gerçekte
hiçbir evrimlefltirici güce sahip olmad›¤›n›n anlafl›lm›fl olmas›d›r.
Darwin, ortaya att›¤› evrim iddias›n› tamamen "do¤al seleksiyon"
mekanizmas›na ba¤lam›flt›. Bu mekanizmaya verdi¤i önem, kitab›n›n
isminden de aç›kça anlafl›l›yordu: Türlerin Kökeni, Do¤al Seleksiyon Yoluyla...
Do¤al seleksiyon, do¤al seçme demektir. Do¤adaki yaflam mücadelesi içinde, do¤al flartlara uygun ve güçlü canl›lar›n hayatta kalaca¤› düflüncesine dayan›r. Örne¤in y›rt›c› hayvanlar taraf›ndan tehdit
edilen bir geyik sürüsünde, daha h›zl› koflabilen geyikler hayatta kalacakt›r. Böylece geyik sürüsü, h›zl› ve güçlü bireylerden oluflacakt›r.
Ama elbette bu mekanizma, geyikleri evrimlefltirmez, onlar› baflka bir
canl› türüne, örne¤in atlara dönüfltürmez.
Harun Yahya
226
Do¤al seleksiyona göre, güçlü olan ve yaflad›¤› çevreye uyum sa¤layabilen canl›lar
hayatta kal›r, di¤erleri ise yok olurlar. Evrimciler ise do¤al seleksiyonun canl›lar› evrimlefltirdi¤ini, yeni türler meydana getirdi¤ini öne sürerler. Oysa do¤al seleksiyonun
böyle bir sonucu yoktur ve bu iddiay› do¤rulayan tek bir delil dahi bulunmamaktad›r.
Dolay›s›yla do¤al seleksiyon mekanizmas› hiçbir evrimlefltirici
güce sahip de¤ildir. Darwin de bu gerçe¤in fark›ndayd› ve Türlerin Kökeni adl› kitab›nda "Faydal› de¤ifliklikler oluflmad›¤› sürece do¤al seleksiyon hiçbir fley yapamaz" demek zorunda kalm›flt›.206
Lamarck'ın Etkisi
Peki bu "faydal› de¤ifliklikler" nas›l oluflabilirdi? Darwin, kendi
döneminin ilkel bilim anlay›fl› içinde, bu soruyu Lamarck'a dayanarak
cevaplamaya çal›flm›flt›. Darwin'den önce yaflam›fl olan Frans›z biyolog Lamarck'a göre, canl›lar yaflamlar› s›ras›nda geçirdikleri fiziksel
de¤ifliklikleri sonraki nesle aktar›yorlar, nesilden nesile biriken bu
özellikler sonucunda yeni türler ortaya ç›k›yordu. Örne¤in Lamarck'a
göre zürafalar ceylanlardan türemifllerdi, yüksek a¤açlar›n yapraklar›n› yemek için çabalarken nesilden nesile boyunlar› uzam›flt›.
Darwin de benzeri örnekler vermifl, örne¤in Türlerin Kökeni adl›
kitab›nda, yiyecek bulmak için suya giren baz› ay›lar›n zamanla balinalara dönüfltü¤ünü iddia etmiflti.207
Kuran Mucizeleri
227
Ama Mendel'in keflfetti¤i ve 20. yüzy›lda
geliflen genetik bilimiyle kesinleflen kal›t›m kanunlar›, kazan›lm›fl özelliklerin sonraki nesillere aktar›lmas› efsanesini kesin olarak y›kt›. Böylece do¤al seleksiyon "tek bafl›na" ve dolay›s›yla
tümüyle etkisiz bir mekanizma olarak kalm›fl oluyordu.
Neo-Darwinizm ve Mutasyonlar
Darwinistler ise bu duruma bir çözüm bulabilmek için 1930'lar›n
sonlar›nda, "Modern Sentetik Teori"yi ya da daha yayg›n ismiyle neoDarwinizm'i ortaya att›lar. Neo-Darwinizm, do¤al seleksiyonun yan›na "faydal› de¤ifliklik sebebi" olarak mutasyonlar›, yani canl›lar›n genlerinde radyasyon gibi d›fl etkiler ya da kopyalama hatalar› sonucunda oluflan bozulmalar› ekledi.
Bugün de hala dünyada evrim ad›na geçerlili¤ini koruyan model
neo-Darwinizm'dir. Teori, yeryüzünde bulunan milyonlarca canl› türünün, bu canl›lar›n, kulak, göz, akci¤er, kanat gibi say›s›z kompleks
organlar›n›n "mutasyonlara", yani genetik bozukluklara dayal› bir süreç sonucunda olufltu¤unu iddia etmektedir. Ama teoriyi çaresiz b›rakan aç›k bir bilimsel gerçek vard›r: Mutasyonlar canl›lar› gelifltirmezler, aksine her zaman için canl›lara zarar verirler.
Bunun nedeni çok basittir: DNA çok kompleks bir düzene sahiptir. Bu molekül üzerinde oluflan herhangi rasgele bir etki ancak zarar
verir. Amerikal› genetikçi B. G. Ranganathan bunu flöyle aç›klar:
Mutasyonlar küçük, rasgele ve zararl›d›rlar. Çok ender olarak meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Bu üç özellik, mutasyonlar›n evrimsel bir geliflme meydana getiremeyece¤ini gösterir.
Zaten yüksek derecede özelleflmifl bir organizmada meydana gelebilecek rastlant›sal bir de¤iflim, ya etkisiz olacakt›r ya da zararl›. Bir kol
saatinde meydana gelecek rasgele bir de¤iflim kol saatini gelifltirme-
Harun Yahya
228
yecektir. Ona büyük ihtimalle zarar verecek
veya en iyi ihtimalle etkisiz olacakt›r. Bir deprem bir flehri gelifltirmez, ona y›k›m getirir.208
Nitekim bugüne kadar hiçbir yararl›, yani genetik bilgiyi gelifltiren mutasyon örne¤i gözlemlenmedi. Tüm mutasyonlar›n zararl› oldu¤u görüldü. Anlafl›ld› ki, evrim teorisinin "evrim mekanizmas›" olarak gösterdi¤i mutasyonlar, gerçekte canl›lar› sadece tahrip eden, sakat b›rakan genetik olaylard›r. (‹nsanlarda mutasyonun en s›k görülen
etkisi de kanserdir.) Elbette tahrip edici bir mekanizma "evrim mekanizmas›" olamaz. Do¤al seleksiyon ise, Darwin'in de kabul etti¤i gibi,
"tek bafl›na hiçbir fley yapamaz." Bu gerçek bizlere do¤ada hiçbir "evrim mekanizmas›" olmad›¤›n› göstermektedir. Evrim mekanizmas› olmad›¤›na göre de, evrim denen hayali süreç yaflanm›fl olamaz.
Fosil Kayıtları: Ara Formlardan Eser Yok
Evrim teorisinin iddia etti¤i senaryonun yaflanmam›fl oldu¤unun
en aç›k göstergesi ise fosil kay›tlar›d›r.
Evrim teorisine göre bütün canl›lar birbirlerinden türemifllerdir.
Önceden var olan bir canl› türü, zamanla bir di¤erine dönüflmüfl ve
bütün türler bu flekilde ortaya ç›km›fllard›r. Teoriye göre bu dönüflüm
yüz milyonlarca y›l süren uzun bir zaman dilimini kapsam›fl ve kademe kademe ilerlemifltir.
Bu durumda, iddia edilen uzun dönüflüm süreci içinde say›s›z
"ara türler"in oluflmufl ve yaflam›fl olmalar› gerekir.
Örne¤in geçmiflte, bal›k özelliklerini tafl›malar›na ra¤men, bir
yandan da baz› sürüngen özellikleri kazanm›fl olan yar› bal›k-yar› sürüngen canl›lar yaflam›fl olmal›d›r. Ya da sürüngen özelliklerini tafl›rken, bir yandan da baz› kufl özellikleri kazanm›fl sürüngen-kufllar ortaya ç›km›fl olmal›d›r. Bunlar, bir geçifl sürecinde olduklar› için de, sa-
Kuran Mucizeleri
229
kat, eksik, kusurlu canl›lar olmal›d›r. Evrimciler geçmiflte yaflam›fl olduklar›na inand›klar› bu teorik yarat›klara "ara-geçifl formu" ad›n› verirler.
E¤er gerçekten bu tür canl›lar geçmiflte yaflam›fllarsa bunlar›n say›lar›n›n ve çeflitlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olmas› gerekir.
Ve bu ucube canl›lar›n kal›nt›lar›na mutlaka fosil kay›tlar›nda rastlanmas› gerekir. Darwin, Türlerin Kökeni'nde bunu flöyle aç›klam›flt›r:
E¤er teorim do¤ruysa, türleri birbirine ba¤layan say›s›z ara-geçifl çeflitleri mutlaka yaflam›fl olmal›d›r... Bunlar›n yaflam›fl olduklar›n›n
kan›tlar› da sadece fosil kal›nt›lar› aras›nda bulunabilir.209
Darwin'in Yıkılan Umutları
Ancak 19. yüzy›l›n ortas›ndan bu yana dünyan›n dört bir yan›nda hummal› fosil araflt›rmalar› yap›ld›¤› halde bu ara geçifl formlar›na
rastlanamam›flt›r. Yap›lan kaz›larda ve araflt›rmalarda elde edilen bütün bulgular, evrimcilerin beklediklerinin aksine, canl›lar›n yeryüzünde birdenbire, eksiksiz ve kusursuz bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermifltir.
Ünlü ‹ngiliz paleontolog (fosil bilimci) Derek W. Ager, bir evrimci olmas›na karfl›n bu gerçe¤i flöyle itiraf eder:
Sorunumuz fludur: Fosil kay›tlar›n› detayl› olarak inceledi¤imizde,
türler ya da s›n›flar seviyesinde olsun, sürekli olarak ayn› gerçekle
karfl›lafl›r›z; kademeli evrimle geliflen de¤il, aniden yeryüzünde oluflan gruplar görürüz.210
Yani fosil kay›tlar›nda, tüm canl› türleri, aralar›nda hiçbir geçifl
formu olmadan eksiksiz biçimleriyle aniden ortaya ç›kmaktad›rlar.
Bu, Darwin'in öngörülerinin tam aksidir. Dahas›, bu canl› türlerinin
yarat›ld›klar›n› gösteren çok güçlü bir delildir. Çünkü bir canl› türünün, kendisinden evrimleflti¤i hiçbir atas› olmadan, bir anda ve kusur-
Harun Yahya
230
suz olarak ortaya ç›kmas›n›n tek aç›klamas›,
o türün yarat›lm›fl olmas›d›r. Bu gerçek, ünlü evrimci
biyolog Douglas Futuyma taraf›ndan da kabul edilir:
Yarat›l›fl ve evrim, yaflayan canl›lar›n kökeni hakk›nda yap›labilecek yegane iki aç›klamad›r. Canl›lar dünya üzerinde ya tamamen
mükemmel ve eksiksiz bir biçimde ortaya ç›km›fllard›r ya da böyle
olmam›flt›r. E¤er böyle olmad›ysa, bir de¤iflim süreci sayesinde kendilerinden önce var olan baz› canl› türlerinden evrimleflerek meydana gelmifl olmal›d›rlar. Ama e¤er eksiksiz ve mükemmel bir biçimde
ortaya ç›km›fllarsa, o halde sonsuz güç sahibi bir ak›l taraf›ndan yarat›lm›fl olmalar› gerekir.211
Fosiller ise, canl›lar›n yeryüzünde eksiksiz ve mükemmel bir biçimde ortaya ç›kt›klar›n› göstermektedir. Yani "türlerin kökeni",
Darwin'in sand›¤›n›n aksine, evrim de¤il yarat›l›flt›r.
İnsanın Evrimi Masalı
Evrim teorisini savunanlar›n en çok gündeme getirdikleri konu,
insan›n kökeni konusudur. Bu konudaki Darwinist iddia, bugün yaflayan modern insan›n maymunsu birtak›m yarat›klardan geldi¤ini varsayar. 4-5 milyon y›l önce bafllad›¤› varsay›lan bu süreçte, modern insan ile atalar› aras›nda baz› "ara form"lar›n yaflad›¤› iddia edilir. Gerçekte tümüyle hayali olan bu senaryoda dört temel "kategori" say›l›r:
1- Australopithecus
2- Homo habilis
3- Homo erectus
4- Homo sapiens
Evrimciler, insanlar›n sözde ilk maymunsu atalar›na "güney maymunu" anlam›na gelen "Australopithecus" ismini verirler. Bu canl›lar
gerçekte soyu tükenmifl bir maymun türünden baflka bir fley de¤ildir.
Kuran Mucizeleri
231
Lord Solly Zuckerman ve Prof. Charles Oxnard gibi ‹ngiltere ve ABD'den dünyaca ünlü iki anatomistin Australopithecus örnekleri üzerinde yapt›klar› çok genifl kapsaml› çal›flmalar, bu canl›lar›n sadece soyu tükenmifl bir
maymun türüne ait olduklar›n› ve insanlarla hiçbir benzerlik tafl›mad›klar›n› göstermifltir.212
Evrimciler insan evriminin bir sonraki safhas›n› da, "homo" yani
insan olarak s›n›fland›r›rlar. ‹ddiaya göre homo serisindeki canl›lar,
Australopithecuslar'dan daha geliflmifllerdir. Evrimciler, bu farkl› canl›lara ait fosilleri ard› ard›na dizerek hayali bir evrim flemas› olufltururlar. Bu flema hayalidir, çünkü gerçekte bu farkl› s›n›flar›n aras›nda evrimsel bir iliflki oldu¤u asla ispatlanamam›flt›r. Evrim teorisinin 20.
yüzy›ldaki en önemli savunucular›ndan biri olan Ernst Mayr, "Homo
sapiens'e uzanan zincir gerçekte kay›pt›r" diyerek bunu kabul eder.213
Evrimciler "Australopithecus > Homo habilis > Homo erectus > Homo
sapiens" s›ralamas›n› yazarken, bu türlerin her birinin, bir sonrakinin
atas› oldu¤u izlenimini verirler. Oysa paleoantropologlar›n son bulgular›, Australopithecus, Homo habilis ve Homo erectus'un dünya'n›n farkl› bölgelerinde ayn› dönemlerde yaflad›klar›n›
göstermektedir.214
Dahas› Homo erectus s›n›flamas›na ait insanlar›n bir bölümü çok modern zamanlara kadar yaflam›fllar, Homo sapiens neandertalensis ve Homo sapiens sapiens (modern insan) ile ayn› ortamda yan yana bulunmufllard›r.215
Evrimciler, fosiller üzerinde genelde ideolojik beklentileri
do¤rultusunda yorumlar yaparlar. Bu nedenle vard›klar›
sonuçlar ço¤unlukla güvenilir de¤ildir.
232
Bu ise elbette bu s›n›flar›n birbirlerinin
atalar› olduklar› iddias›n›n geçersizli¤ini aç›kça ortaya
koymaktad›r. Harvard Üniversitesi paleontologlar›ndan Stephen Jay Gould, kendisi de bir evrimci olmas›na karfl›n, Darwinist teorinin içine girdi¤i bu ç›kmaz› flöyle aç›klar:
E¤er birbiri ile paralel bir biçimde yaflayan üç farkl› hominid (insan›ms›) çizgisi varsa, o halde bizim soy a¤ac›m›za ne oldu? Aç›kt›r ki,
bunlar›n biri di¤erinden gelmifl olamaz. Dahas›, biri di¤eriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda evrimsel bir geliflme trendi göstermemektedirler.216
K›sacas›, medyada ya da ders kitaplar›nda yer alan hayali birtak›m "yar› maymun, yar› insan" canl›lar›n çizimleriyle, yani s›rf propaganda yoluyla ayakta tutulmaya çal›fl›lan insan›n evrimi senaryosu,
hiçbir bilimsel temeli olmayan bir masaldan ibarettir. Bu konuyu uzun
y›llar inceleyen, özellikle Australopithecus fosilleri üzerinde 15 y›l araflt›rma yapan ‹ngiltere'nin en ünlü ve sayg›n bilim adamlar›ndan Lord
Solly Zuckerman, bir evrimci olmas›na ra¤men, ortada maymunsu
canl›lardan insana uzanan gerçek bir soy a¤ac› olmad›¤› sonucuna
varm›flt›r.
Zuckerman bir de ilginç bir "bilim skalas›" yapm›flt›r. Bilimsel olarak kabul etti¤i bilgi dallar›ndan, bilim d›fl› olarak kabul etti¤i bilgi
dallar›na kadar bir yelpaze oluflturmufltur. Zuckerman'›n bu tablosuna göre en "bilimsel" -yani somut verilere dayanan- bilgi dallar› kimya ve fiziktir. Yelpazede bunlardan sonra biyoloji bilimleri, sonra da
sosyal bilimler gelir. Yelpazenin en ucunda, yani en "bilim d›fl›" say›lan k›s›mda ise, Zuckerman'a göre, telepati, alt›nc› his gibi "duyum
ötesi alg›lama" kavramlar› ve bir de "insan›n evrimi" vard›r! Zuckerman, yelpazenin bu ucunu flöyle aç›klar:
Objektif gerçekli¤in alan›ndan ç›k›p da, biyolojik bilim olarak varsay›lan bu alanlara -yani duyum ötesi alg›lamaya ve insan›n fosil tarihinin yorumlanmas›na- girdi¤imizde, evrim teorisine inanan bir
kimse için herfleyin mümkün oldu¤unu görürüz. Öyle ki teorilerine
Kuran Mucizeleri
233
kesinlikle inanan bu kimselerin çeliflkili baz›
yarg›lar› ayn› anda kabul etmeleri bile mümkündür.217
‹flte insan›n evrimi masal› da, teorilerine körü körüne inanan birtak›m insanlar›n bulduklar› baz› fosilleri ön yarg›l› bir biçimde yorumlamalar›ndan ibarettir.
Darwin Formülü!
fiimdiye kadar ele ald›¤›m›z tüm teknik delillerin yan›nda, isterseniz evrimcilerin nas›l saçma bir inan›fla sahip olduklar›n› bir de çocuklar›n bile anlayabilece¤i kadar aç›k bir örnekle özetleyelim.
Evrim teorisi canl›l›¤›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedir.
Dolay›s›yla bu iddiaya göre cans›z ve fluursuz atomlar biraraya gelerek önce hücreyi oluflturmufllard›r ve sonras›nda ayn› atomlar bir flekilde di¤er canl›lar› ve insan› meydana getirmifllerdir. fiimdi düflünelim; canl›l›¤›n yap›tafl› olan karbon, fosfor, azot, potasyum gibi elementleri biraraya getirdi¤imizde bir y›¤›n oluflur. Bu atom y›¤›n›, hangi ifllemden geçirilirse geçirilsin, tek bir canl› oluflturamaz. ‹sterseniz
bu konuda bir "deney" tasarlayal›m ve evrimcilerin asl›nda savunduklar›, ama yüksek sesle dile getiremedikleri iddiay› onlar ad›na "Darwin Formülü" ad›yla inceleyelim:
Evrimciler, çok say›da büyük varilin içine canl›l›¤›n yap›s›nda bulunan fosfor, azot, karbon, oksijen, demir, magnezyum gibi elementlerden bol miktarda koysunlar. Hatta normal flartlarda bulunmayan
ancak bu kar›fl›m›n içinde bulunmas›n› gerekli gördükleri malzemeleri de bu varillere eklesinler. Kar›fl›mlar›n içine, istedikleri kadar (do¤al
flartlarda oluflumu mümkün olmayan) amino asit, istedikleri kadar da
(bir tekinin bile rastlant›sal oluflma ihtimali 10-950 olan) protein doldursunlar. Bu kar›fl›mlara istedikleri oranda ›s› ve nem versinler. Bunlar›
istedikleri geliflmifl cihazlarla kar›flt›rs›nlar. Varillerin bafl›na da dün-
Harun Yahya
234
235
Evrimcilerin istedikleri tüm flartlar sa¤lansa bir canl› oluflabilir mi? Elbette ki hay›r. Bunu daha iyi anlamak için flöyle bir deney yapal›m.
Soldakine benzer bir varile canl›lar›n oluflumu için gerekli olan bütün
atomlar›, enzimleri, hormonlar›, proteinleri k›sacas› evrimcilerin istedikleri, gerekli gördükleri tüm elementleri koyal›m.Olabilecek her
türlü kimyasal ve fiziksel yöntemi kullanarak bu elementleri kar›flt›ral›m ve istedikleri kadar bekleyelim. Ne yap›l›rsa yap›ls›n, ne kadar
beklenirse beklensin bu varilden canl› tek bir varl›k bile ç›karamazlar.
236
yan›n önde gelen bilim adamlar›n› koysunlar. Bu uzmanlar babadan o¤ula, kuflaktan kufla¤a aktararak nöbetlefle milyarlarca, hatta trilyonlarca sene sürekli
varillerin bafl›nda beklesinler.
Bir canl›n›n oluflmas› için hangi flartlar›n var olmas› gerekti¤ine
inan›l›yorsa hepsini kullanmak serbest olsun. Ancak, ne yaparlarsa
yaps›nlar o varillerden kesinlikle bir canl› ç›kartamazlar. Zürafalar›,
aslanlar›, ar›lar›, kanaryalar›, bülbülleri, papa¤anlar›, atlar›, yunuslar›,
gülleri, orkideleri, zambaklar›, karanfilleri, muzlar›, portakallar›, elmalar›, hurmalar›, domatesleri, kavunlar›, karpuzlar›, incirleri, zeytinleri, üzümleri, fleftalileri, tavus kufllar›n›, sülünleri, renk renk kelebekleri ve bunlar gibi milyonlarca canl› türünden hiçbirini oluflturamazlar. De¤il burada birkaç›n› sayd›¤›m›z bu canl› varl›klar›, bunlar›n tek
bir hücresini bile elde edemezler.
K›sacas›, bilinçsiz atomlar biraraya gelerek hücreyi oluflturamazlar. Sonra yeni bir karar vererek bir hücreyi ikiye bölüp, sonra art
arda baflka kararlar al›p, elektron mikroskobunu bulan, sonra kendi
hücre yap›s›n› bu mikroskop alt›nda izleyen profesörleri oluflturamazlar. Madde, ancak Allah'›n üstün yaratmas›yla hayat bulur.
Bunun aksini iddia eden evrim teorisi ise, akla tamamen ayk›r› bir
safsatad›r. Evrimcilerin ortaya att›¤› iddialar üzerinde biraz bile düflünmek, üstteki örnekte oldu¤u gibi, bu gerçe¤i aç›kça gösterir.
Göz ve Kulaktaki Teknoloji
Evrim teorisinin kesinlikle aç›klama getiremeyece¤i bir di¤er konu ise göz ve kulaktaki üstün alg›lama kalitesidir. Gözle ilgili konuya
geçmeden önce "Nas›l görürüz?" sorusuna k›saca cevap verelim. Bir
cisimden gelen ›fl›nlar, gözde retinaya ters olarak düfler. Bu ›fl›nlar, buradaki hücreler taraf›ndan elektrik sinyallerine dönüfltürülür ve bey-
Kuran Mucizeleri
237
Gözü ve kula¤›, kamera ve ses kay›t cihazlar› ile k›yaslad›¤›m›zda, bu organlar›m›z›n söz konusu teknoloji ürünlerinden çok daha kompleks, çok daha baflar›l›, çok daha
kusursuz tasar›mlar olduklar›n› görürüz.
nin arka k›sm›ndaki görme merkezi denilen küçücük bir noktaya ulafl›r. Bu elektrik sinyalleri bir dizi ifllemden sonra beyindeki bu merkezde görüntü olarak alg›lan›r. Bu bilgiden sonra flimdi düflünelim:
Beyin ›fl›¤a kapal›d›r. Yani beynin içi kapkaranl›kt›r, ›fl›k beynin
bulundu¤u yere kadar giremez. Görüntü merkezi denilen yer kapkaranl›k, ›fl›¤›n asla ulaflmad›¤›, belki de hiç karfl›laflmad›¤›n›z kadar karanl›k bir yerdir. Ancak siz bu zifiri karanl›kta ›fl›kl›, p›r›l p›r›l bir dünyay› seyretmektesiniz.
Üstelik bu o kadar net ve kaliteli bir görüntüdür ki 21. yüzy›l teknolojisi bile her türlü imkana ra¤men bu netli¤i sa¤layamam›flt›r. Örne¤in flu
anda okudu¤unuz kitaba, kitab› tutan ellerinize bak›n, sonra bafl›n›z› kald›r›n ve çevrenize bak›n. fiu anda gördü¤ünüz netlik ve kalitedeki bu görüntüyü baflka bir yerde gördünüz mü? Bu kadar net bir görüntüyü size
dünyan›n bir numaral› televizyon flirketinin üretti¤i en geliflmifl televizyon
ekran› dahi veremez. 100 y›ld›r binlerce mühendis bu netli¤e ulaflmaya çal›flmaktad›r. Bunun için fabrikalar, dev tesisler kurulmakta, araflt›rmalar
Harun Yahya
238
yap›lmakta, planlar ve tasar›mlar gelifltirilmektedir. Yine bir TV ekran›na bak›n, bir de flu anda elinizde tuttu¤unuz bu kitaba. Arada büyük bir netlik ve kalite fark› oldu¤unu göreceksiniz. Üstelik, TV ekran› size iki boyutlu bir görüntü gösterir, oysa siz üç boyutlu, derinlikli bir perspektifi izlemektesiniz.
Uzun y›llard›r on binlerce mühendis üç boyutlu TV yapmaya, gözün görme kalitesine ulaflmaya çal›flmaktad›rlar. Evet, üç boyutlu bir
televizyon sistemi yapabildiler ama onu da gözlük takmadan üç boyutlu görmek mümkün de¤il, kald› ki bu suni bir üç boyuttur. Arka taraf daha bulan›k, ön taraf ise ka¤›ttan dekor gibi durur. Hiçbir zaman
gözün gördü¤ü kadar net ve kaliteli bir görüntü oluflmaz. Kamerada
da, televizyonda da mutlaka görüntü kayb› meydana gelir.
‹flte evrimciler, bu kaliteli ve net görüntüyü oluflturan mekanizman›n tesadüfen olufltu¤unu iddia etmektedirler. fiimdi biri size, odan›zda duran televizyon tesadüfler sonucunda olufltu, atomlar biraraya
geldi ve bu görüntü oluflturan aleti meydana getirdi dese ne düflünürsünüz? Binlerce kiflinin biraraya gelip yapamad›¤›n› fluursuz atomlar
nas›l yaps›n?
Gözün gördü¤ünden daha ilkel olan bir görüntüyü oluflturan alet
tesadüfen oluflam›yorsa, gözün ve gözün gördü¤ü görüntünün de tesadüfen oluflamayaca¤› çok aç›kt›r. Ayn› durum kulak için de geçerlidir. D›fl kulak, çevredeki sesleri kulak kepçesi vas›tas›yla toplay›p orta
kula¤a iletir; orta kulak ald›¤› ses titreflimlerini güçlendirerek iç kula¤a aktar›r; iç kulak da bu titreflimleri elektrik sinyallerine dönüfltürerek beyne gönderir. Aynen görmede oldu¤u gibi duyma ifllemi de beyindeki duyma merkezinde gerçekleflir.
Gözdeki durum kulak için de geçerlidir, yani beyin, ›fl›k gibi sese
de kapal›d›r, ses geçirmez. Dolay›s›yla d›flar›s› ne kadar gürültülü de
olsa beynin içi tamamen sessizdir. Buna ra¤men en net sesler beyinde
alg›lan›r. Ses geçirmeyen beyninizde bir orkestran›n senfonilerini dinlersiniz, kalabal›k bir ortam›n tüm gürültüsünü duyars›n›z. Ama o an-
Kuran Mucizeleri
239
da hassas bir cihazla beyninizin içindeki
ses düzeyi ölçülse, burada keskin bir sessizli¤in hakim
oldu¤u görülecektir.
Net bir görüntü elde edebilmek ümidiyle teknoloji nas›l kullan›l›yorsa, ses için de ayn› çabalar onlarca y›ld›r sürdürülmektedir. Ses
kay›t cihazlar›, müzik setleri, birçok elektronik alet, sesi alg›layan müzik sistemleri bu çal›flmalardan baz›lar›d›r. Ancak, tüm teknolojiye, bu
teknolojide çal›flan binlerce mühendise ve uzmana ra¤men kula¤›n
oluflturdu¤u netlik ve kalitede bir sese ulafl›lamam›flt›r. En büyük müzik sistemi flirketinin üretti¤i en kaliteli müzik setini düflünün. Sesi
kaydetti¤inde mutlaka sesin bir k›sm› kaybolur veya az da olsa mutlaka parazit oluflur veya müzik setini açt›¤›n›zda daha müzik bafllamadan bir c›z›rt› mutlaka duyars›n›z. Ancak insan vücudundaki teknolojinin ürünü olan sesler son derece net ve kusursuzdur. Bir insan
kula¤›, hiçbir zaman müzik setinde oldu¤u gibi c›z›rt›l› veya parazitli
alg›lamaz; ses ne ise tam ve net bir biçimde onu alg›lar. Bu durum, insan yarat›ld›¤› günden bu yana böyledir.
fiimdiye kadar insano¤lunun yapt›¤› hiçbir görüntü ve ses cihaz›,
göz ve kulak kadar hassas ve baflar›l› birer alg›lay›c› olamam›flt›r. Ancak görme ve iflitme olay›nda, tüm bunlar›n ötesinde, çok büyük bir
gerçek daha vard›r.
Beynin İçinde Gören ve Duyan
Şuur Kime Aittir?
Beynin içinde, ›fl›l ›fl›l renkli bir dünyay› seyreden, senfonileri,
kufllar›n c›v›lt›lar›n› dinleyen, gülü koklayan kimdir?
‹nsan›n gözlerinden, kulaklar›ndan, burnundan gelen uyar›lar,
elektrik sinyali olarak beyne gider. Biyoloji, fizyoloji veya biyokimya
kitaplar›nda bu görüntünün beyinde nas›l olufltu¤una dair birçok de-
Harun Yahya
240
tay okursunuz. Ancak, bu konu hakk›ndaki
en önemli gerçe¤e hiçbir yerde rastlayamazs›n›z: Beyinde, bu elektrik sinyallerini görüntü, ses, koku ve his olarak
alg›layan kimdir?
Beynin içinde göze, kula¤a, burna ihtiyaç duymadan tüm bunlar› alg›layan bir fluur bulunmaktad›r. Bu fluur kime aittir?
Elbette bu fluur beyni oluflturan sinirler, ya¤ tabakas› ve sinir hücrelerine ait de¤ildir. ‹flte bu yüzden, herfleyin maddeden ibaret oldu¤unu zanneden Darwinist-materyalistler bu sorulara hiçbir cevap verememektedirler. Çünkü bu fluur, Allah'›n yaratm›fl oldu¤u ruhtur.
Ruh, görüntüyü seyretmek için göze, sesi duymak için kula¤a ihtiyaç
duymaz. Bunlar›n da ötesinde düflünmek için beyne ihtiyaç duymaz.
Bu aç›k ve ilmi gerçe¤i okuyan her insan›n, beynin içindeki birkaç santimetreküplük, kapkaranl›k mekana tüm kainat› üç boyutlu, renkli,
gölgeli ve ›fl›kl› olarak s›¤d›ran Yüce Allah'› düflünüp, O'ndan korkup,
O'na s›¤›nmas› gerekir.
241
Materyalist Bir İnanç
Buraya kadar incelediklerimiz, evrim teorisinin bilimsel
bulgularla aç›kça çeliflen bir iddia oldu¤unu göstermektedir. Teorinin hayat›n kökeni hakk›ndaki iddias› bilime ayk›r›d›r, öne sürdü¤ü
evrim mekanizmalar›n›n hiçbir evrimlefltirici etkisi yoktur ve fosiller
teorinin gerektirdi¤i ara formlar›n yaflamad›klar›n› göstermektedir. Bu
durumda, elbette, evrim teorisinin bilime ayk›r› bir düflünce olarak bir
kenara at›lmas› gerekir. Nitekim tarih boyunca dünya merkezli evren
modeli gibi pek çok düflünce, bilimin gündeminden ç›kar›lm›flt›r. Ama
evrim teorisi ›srarla bilimin gündeminde tutulmaktad›r. Hatta baz› insanlar teorinin elefltirilmesini "bilime sald›r›" olarak göstermeye bile
çal›flmaktad›rlar. Peki neden?..
Bu durumun nedeni, evrim teorisinin baz› çevreler için, kendisinden asla vazgeçilemeyecek dogmatik bir inan›fl olufludur. Bu çevreler,
materyalist felsefeye körü körüne ba¤l›d›rlar ve Darwinizm'i de do¤aya getirilebilecek yegane materyalist aç›klama oldu¤u için benimsemektedirler.
Bazen bunu aç›kça itiraf da ederler. Harvard Üniversitesi'nden
ünlü bir genetikçi ve ayn› zamanda önde gelen bir evrimci olan Richard Lewontin, "önce materyalist, sonra bilim adam›" oldu¤unu flöyle
itiraf etmektedir:
Bizim materyalizme bir inanc›m›z var, 'a priori' (önceden kabul edilmifl, do¤ru varsay›lm›fl) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir
aç›klama getirmeye zorlayan fley, bilimin yöntemleri ve kurallar› de¤il. Aksine, materyalizme olan 'a priori' ba¤l›l›¤›m›z nedeniyle, dünyaya materyalist bir aç›klama getiren araflt›rma yöntemlerini ve kavramlar› kurguluyoruz. Materyalizm mutlak do¤ru oldu¤una göre
de, ‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmesine izin veremeyiz.218
Bu sözler, Darwinizm'in, materyalist felsefeye ba¤l›l›k u¤runa yaflat›lan bir dogma oldu¤unun aç›k ifadeleridir. Bu dogma, maddeden
Harun Yahya
242
baflka hiçbir varl›k olmad›¤›n› varsayar. Bu
nedenle de cans›z, bilinçsiz maddenin, hayat› yaratt›¤›na inan›r. Milyonlarca farkl› canl› türünün; örne¤in kufllar›n,
bal›klar›n, zürafalar›n, kaplanlar›n, böceklerin, a¤açlar›n, çiçeklerin,
balinalar›n ve insanlar›n maddenin kendi içindeki etkileflimlerle, yani
ya¤an ya¤murla, çakan flimflekle, cans›z maddenin içinden olufltu¤unu kabul eder. Gerçekte ise bu, hem akla hem bilime ayk›r› bir kabuldür. Ama Darwinistler kendi deyimleriyle "‹lahi bir aç›klaman›n sahneye girmemesi" için, bu kabulü savunmaya devam etmektedirler.
Canl›lar›n kökenine materyalist bir ön yarg› ile bakmayan insanlar ise, flu aç›k gerçe¤i göreceklerdir: Tüm canl›lar, üstün bir güç, bilgi
ve akla sahip olan bir Yarat›c›'n›n eseridirler. Yarat›c›, tüm evreni yoktan var eden, en kusursuz biçimde düzenleyen ve tüm canl›lar› yarat›p flekillendiren Allah't›r.
Evrim Teorisi Dünya Tarihinin
En Etkili Büyüsüdür
Burada flunu da belirtmek gerekir ki, ön yarg›s›z, hiçbir ideolojinin
etkisi alt›nda kalmadan, sadece akl›n› ve mant›¤›n› kullanan her insan,
bilim ve medeniyetten uzak toplumlar›n hurafelerini and›ran evrim teorisinin inan›lmas› imkans›z bir iddia oldu¤unu kolayl›kla anlayacakt›r.
Yukar›da da belirtildi¤i gibi, evrim teorisine inananlar, büyük bir
varilin içine birçok atomu, molekülü, cans›z maddeyi dolduran ve bunlar›n kar›fl›m›ndan zaman içinde düflünen, akleden, bulufllar yapan profesörlerin, üniversite ö¤rencilerinin, Einstein, Hubble gibi bilim adamlar›n›n, Frank Sinatra, Charlton Heston gibi sanatç›lar›n, bunun yan› s›ra ceylanlar›n, limon a¤açlar›n›n, karanfillerin ç›kaca¤›na inanmaktad›rlar. Üstelik, bu saçma iddiaya inananlar bilim adamlar›, pofesörler,
kültürlü, e¤itimli insanlard›r. Bu nedenle evrim teorisi için "dünya tari-
Kuran Mucizeleri
243
hinin en büyük ve en etkili büyüsü" ifadesini kullanmak yerinde olacakt›r. Çünkü, dünya tarihinde
insanlar›n bu derece akl›n› bafl›ndan alan, ak›l ve mant›kla düflünmelerine imkan tan›mayan, gözlerinin önüne sanki bir perde çekip çok aç›k olan gerçekleri görmelerine engel olan bir baflka inanç veya iddia daha yoktur. Bu, eski M›s›rl›lar›n Günefl Tanr›s› Ra'ya, Afrikal›
baz› kabilelerin totemlere, Sebe halk›n›n Günefl'e tapmas›ndan, Hz. ‹brahim'in kavminin elleri ile yapt›klar› putlara, Hz. Musa'n›n kavminin
alt›ndan yapt›klar› buza¤›ya tapmalar›ndan çok daha vahim ve ak›l almaz bir körlüktür. Gerçekte bu durum, Allah'›n Kuran'da haber verdi¤i
bir ak›ls›zl›kt›r. Allah, baz› insanlar›n anlay›fllar›n›n kapanaca¤›n› ve
gerçekleri görmekten aciz duruma düfleceklerini birçok ayetinde bildirmektedir. Bu ayetlerden baz›lar› flöyledir:
fiüphesiz, inkar edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için fark etmez; inanmazlar. Allah, onlar›n kalplerini ve kulaklar›n› mühürlemifltir; gözlerinin üzerinde perdeler vard›r. Ve büyük azap onlarad›r.
(Bakara Suresi, 6-7)
… Kalpleri vard›r bununla kavray›p-anlamazlar, gözleri vard›r
bununla görmezler, kulaklar› vard›r bununla iflitmezler. Bunlar
hayvanlar gi bidir, hatta daha afla¤›l›kt›rlar. ‹flte bunlar
gafil olanlard›r. (Araf Suresi, 179)
Allah baflka ayetlerde ise, bu insanlar›n mucizeler görseler bile
inanmayacak kadar büyülendiklerini flöyle bildirmektedir:
Onlar›n üzerlerine gökyüzünden bir kap› açsak, ordan yukar› yükselseler de, mutlaka: "Gözlerimiz döndürüldü, belki biz büyülenmifl bir
toplulu¤uz" diyeceklerdir. (Hicr Suresi, 14-15)
Bu kadar genifl bir kitlenin üzerinde bu büyünün etkili olmas›, insanlar›n gerçeklerden bu kadar uzak tutulmalar› ve 150 y›ld›r bu büyünün bozulmamas› ise, kelimelerle anlat›lamayacak kadar hayret ve-
Harun Yahya
244
rici bir durumdur. Çünkü, bir veya birkaç
insan›n imkans›z senaryolara, saçmal›k ve mant›ks›zl›klarla dolu iddialara inanmalar› anlafl›labilir. Ancak dünyan›n dört bir yan›ndaki insanlar›n, fluursuz ve cans›z atomlar›n ani
bir kararla biraraya gelip; ola¤anüstü bir organizasyon, disiplin, ak›l
ve fluur gösterip kusursuz bir sistemle iflleyen evreni, canl›l›k için uygun olan her türlü özelli¤e sahip olan Dünya gezegenini ve say›s›z
kompleks sistemle donat›lm›fl canl›lar› meydana getirdi¤ine inanmas›n›n, "büyü"den baflka bir aç›klamas› yoktur. Nitekim, Allah Kuran'da, inkarc› felsefenin savunucusu olan baz› kimselerin, yapt›klar›
büyülerle insanlar› etkilediklerini Hz. Musa ve Firavun aras›nda geçen bir olayla bizlere bildirmektedir. Hz. Musa, Firavun'a hak dini anlatt›¤›nda, Firavun Hz. Musa'ya, kendi "bilgin büyücüleri" ile insanlar›n topland›¤› bir yerde karfl›laflmas›n› söyler. Hz. Musa, büyücülerle
karfl›laflt›¤›nda, büyücülere önce onlar›n marifetlerini sergilemelerini
emreder. Bu olay›n anlat›ld›¤› bir ayet flöyledir:
(Musa:) "Siz at›n" dedi. (Asalar›n›) at›verince, insanlar›n gözlerini büyüleyiverdiler, onlar› dehflete düflürdüler ve (ortaya) büyük bir sihir
getirmifl oldular. (Araf Suresi, 116)
Görüldü¤ü gibi Firavun'un büyücüleri yapt›klar› "aldatmacalar"la -Hz. Musa ve ona inananlar d›fl›nda- insanlar›n hepsini büyüleyebilmifllerdir. Ancak, onlar›n att›klar›na karfl›l›k Hz. Musa'n›n ortaya
koydu¤u delil, onlar›n bu büyüsünü, ayetlerdeki ifadeyle "uydurduklar›n› yutmufl" yani etkisiz k›lm›flt›r:
Biz de Musa'ya: "Asan› f›rlat›ver" diye vahyettik. (O da f›rlat›verince)
bir de bakt›lar ki, o bütün uydurduklar›n› derleyip-toparlay›p yutuyor. Böylece hak yerini buldu, onlar›n bütün yapmakta olduklar› geçersiz kald›. Orada yenilmifl oldular ve küçük düflmüfller olarak tersyüz çevrildiler. (Araf Suresi, 117-119)
Kuran Mucizeleri
245
Ayetlerde de bildirildi¤i gibi, daha önce insanlar› büyüleyerek etkileyen bu kiflilerin yapt›klar›n›n bir sahtekarl›k oldu¤unun anlafl›lmas› ile, söz konusu
insanlar küçük düflmüfllerdir. Günümüzde de bir büyünün etkisiyle, bilimsellik k›l›f› alt›nda son derece saçma iddialara inanan ve bunlar› savunmaya hayatlar›n› adayanlar, e¤er bu iddialardan vazgeçmezlerse gerçekler tam anlam›yla a盤a ç›kt›¤›nda ve "büyü bozuldu¤unda" küçük duruma düfleceklerdir. Nitekim, yaklafl›k 60 yafl›na kadar evrimi savunan ve ateist bir felsefeci olan, ancak daha sonra gerçekleri gören Malcolm Muggeridge evrim teorisinin yak›n gelecekte
düflece¤i durumu flöyle aç›klamaktad›r:
Ben kendim, evrim teorisinin, özellikle uyguland›¤› alanlarda, gelece¤in tarih kitaplar›ndaki en büyük espri malzemelerinden biri olaca¤›na ikna oldum. Gelecek kuflak, bu kadar çürük ve belirsiz bir hipotezin
inan›lmaz bir safl›kla kabul edilmesini hayretle karfl›layacakt›r.219
Bu gelecek, uzakta de¤ildir aksine çok yak›n bir gelecekte insanlar "tesadüfler"in ilah olamayacaklar›n› anlayacaklar ve evrim teorisi
dünya tarihinin en büyük aldatmacas› ve en fliddetli büyüsü olarak tan›mlanacakt›r. Bu fliddetli büyü, büyük bir h›zla dünyan›n dört bir yan›nda insanlar›n üzerinden kalkmaya bafllam›flt›r. Art›k evrim aldatmacas›n›n s›rr›n› ö¤renen birçok insan, bu aldatmacaya nas›l kand›¤›n› hayret ve flaflk›nl›kla düflünmektedir.
246
NOTLAR
1. http://www.ridgesandfurrows.homestead.com/fingerprint.html
2. http://www.ridgesandfurrows.homestead.
com/fingerprint.html
3. http://www.optel.com.pl/article/english/
article2.htm; A. A. Moenssnens, "Fingerprint Techniques",
Chilton Company, 1971.
4. Hayvanlar Ansiklopedisi-Böcekler, Phoesbus Publishing
Company, ‹stanbul, 1979, s. 97.
5. Dr. Mazhar U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent
Publishing House, New York, ABD, 1998, ss. 68-69.
6. http://www.newswise.com/articles/2000/8/HEALER.
NHB.html; National Honey Board, 1 A¤ustos 2000.
7. http://www.nutritionfarm.com/health_news/1998/antioxidants4.htm; Journal of Apicultural Research, 1998, c. 37, ss. 221-225;
http://www.sciencenews.org/sn_arc98/9_12_98/Bob1.htm
8. http://news.bbc.co.uk/2/hi/health/3787867.stm; Angie Knox,
"Harnessing honey's healing power", 8 Haziran 2004
9. http://www.sdearthtimes.com/et0100/et0100s17.html
10. http://www.draperbee.com/info/honey_news.htm
11. http://www.geocities.com/SoHo/Easel/3809/hurma.htm
12. http://www.sgp-dates.com/date.htm
13. http://198.65.147.194/English/Science/2000/7/article5.shtml;
http://www.people.virginia.edu/~rjh9u/oxytocin.html;
http://eilat.sci.brooklyn.cuny.edu/newnyc/DRUGS/OXYTOCIN.H
TM#supplied
14. The Independent Newspaper, 9 Temmuz 1995.
15. http://www.sgp-dates.com/date.htm
16. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agricult
ure&b=date_palm
17. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agricul
ture&b=date_palm
18. http://www.californiafigs.com/nutrition/
19. http://www.californiafigs.com/nutrition/
20. http://www.californiafigs.com/nutrition/
21. Dr. Joe A. Vinson, "The Functional Food Properties of Figs", Cereal
Foods World, fiubat 1999, c. 44, no. 2.
22. Dr. Joe A. Vinson, "The Functional Food Properties of Figs", Cereal
Foods World, fiubat 1999, c. 44, no. 2.
23. http://www.californiafigs.com/industry/page2.html
24. http://www.californiafigs.com/industry/page2.html
25. Bilim ve Teknik Dergisi, Eylül 1998, s. 86.
26. http://www.ventris.org.uk/health_supplements_biocare_se52760.htm
27. http://www.homeschoolmath.net/other_topics/fats-intelligence.php
28. B. J. Holub, "Fish oils and cardiovascular disease", CMAJ,
1989, c. 141, no. 1063; W.E. Connor, "The importance of n-3 fatty
acids in health and disease", Am J. Clin. Nutr., 2000, c. 71, (1
Suppl):171S-5S; P. Angerer, C. von Schacky, "n-3 Polyunsaturated
fatty acids and the cardiovascular system", Curr. Opin. Lipidol,
2000, c. 11, no. 1, ss. 57-63.
29. http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/3837329.stm; BBC News,
"'Fish' test for heart attack risk", 26 Haziran 2004
30. http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/3835657.stm; BBC News,
"Mother's fish diet boost to baby", 24 Haziran 2004
31. http://www.umm.edu/altmed/ConsSupplements/Om
ega3FattyAcidscs.html?cfA3F3B2C5=bmVuNjE4Mzpnb29keWVhcl9l
bWVhX2ludGVybmV0Ok9S3oVvl46l1fxb71Iaai4=
32. Archives of General Psychiatry, Ekim 2002, c. 59, ss. 913-919
33. http://www.omega-3info.com/arthritis.htm
34 Scientific Encyclopedia, s. 207.
35. European Journal of Clinical Nutrition, Nisan 2002, c. 56, ss.
114-120.
36. Archives of Internal Medicine, 1998, c. 158, ss. 1181-1187.
37. A. Keys, A. Menotti, M.J. Karvonen, et al., "The diet and 15-year
death rate in the Seven Countries Study", Am. J. Epidemiol, 1986, c.
124, ss. 903-915; W.C. Willett, "Diet and coronary heart disease",
Monographs in Epidemiology and Biostatistics, 1990, c. 15, ss. 341379; World Health Organization: Diet, nutrition, and the prevention
of chronic diseases, Report of a
WHO Study Group, WHO Technical
Report Series, Geneva, 1990, c. 797.
38 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/entrez/q
uery.fcgi?cmd=Retrieve&db=PubMed&list_uids=
12442909&dopt=Abstract
39. Journal of the American Heart Association, Eylül 1999.
40. Archives of Internal Medicine, 1998, c. 158, ss. 41-45.
41. American Journal of Clinical Nutrition, 1999, c. 70, ss.
1077-1082.
42. American Journal of Clinical Nutrition, 1999, c. 70, ss. 1077-1082.
43. Diane H. Morris, PhD., RD., A Health and Nutrition Primer,
"Importance of Omega-3 Fatty Acids for Adults and Infants", ss.
28-34
44. http://www.mercola.com/2000/oct/22/infant_formula.htm)
45. Muammer Kayahan, "Sa¤l›kl› Yaflam ve Zeytinya¤›", Bilim Teknik
Dergisi, Nisan 1995, s. 48.
46. Muammer Kayahan, "Sa¤l›kl› Yaflam ve Zeytinya¤›", Bilim Teknik
Dergisi, Nisan 1995, s. 48.
47. Muammer Kayahan, "Sa¤l›kl› Yaflam ve Zeytinya¤›", Bilim Teknik
Dergisi, Nisan 1995, s. 48.
48. Hürriyet, 14 May›s 1997, Ayflegül Kartal, Zeytinya¤› Kongresi.
49. Prof. Dr. Fehmi Tuncel, Bilim Teknik Dergisi, Ocak 1993.
50. Barbara A. Brehm, Your Health and Fitness, Fitness Management
Magazine, 1990.
51. Kathleen Mullen, Some Benefits of Exercise, Medical Times,
C.Brown Publishers, 1986.
52. Edward O. Wilson, Sociobiology: The New Synthesis, The
Belknap Press of Harvard University Press, ‹ngiltere, 1975, s. 123.
53. Russell Freedman, How Animals Defend Their Young, E. P.
Dutton, New York, 1978, s. 69.
54. Russell Freedman, How Animals Defend Their Young, E. P.
Dutton, New York, 1978, ss. 66-67.
55. http://www. biomimicry. org/reviews_text.html
56. http://www.bfi.org/Trimtab/spring01/biomimicry.htm
57. http://www. biomimicry.org/reviews_text.html; Michelle
Nijhuis, High Country News, 6 Temmuz 1998, c. 30, no.13.
58. Bilim ve Teknik Dergisi, A¤ustos 1994, s. 43.
59. http://www. nature. com/cgi-taf/DynaPage.
taf?file=/nature/journal/v409/n6818/full/409413a0_fs.
html&_UserReference=C0A804EF46B465AFF2C953AE40623B641423
60. http://www. natlogic. com/resorces/nbl/v06/n22. html
61. http://www. biomimicry. org/reviews_text.html
62. http://www. biomimicry. org/reviews_text.html
63. http://www. rdg. ac. uk/AcaDepts/cb/96vincent.html
64. http://www. thescientist.com/yr1991/july/research_910708.html
65. New York Times, 11 Aral›k 2001.
66 http://73.1911encyclopedia.org/E/EC/ECONOMICS.htm
67. www.fao.org/NEWS/GLOBAL/LOCUSTS/LOCFAQ.htm#q5
68. National Geographic, c. 165, no. 6, s. 777.
69. Bert Hölldobler-Edward O.Wilson, The Ants, Harvard University
Press, 1990, s. 227.
70. Bert Hölldobler-Edward O.Wilson, The Ants, Harvard University
Press, 1990, p. 244.
71. Bilim ve Teknik, May›s 1987, no. 234, s. 17.
72. Dr. Mazhar U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent
Publishing House, New York, ABD, 1998, s. 108.
73. Dr. Mazhar U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent
Publishing House, New York, ABD, 1998, s. 108.
74. http://www.geocities.com/abusedelders/page9.html
75. http://www.biomedcentral.com/1364-8535/5/81/abstract
76. http://www.bodyandfitness.com/Beauty/Anti-Aging/melatonin1.htm
77. www.stenlake.com.au/ShowDocument.asp?DocumentId=53
78. http://wildcat.arizona.edu//papers/90/22/05_1_m.html
79. http://fitness.howstuffworks.com/sleep.htm?printable=1
80. http://aggiehorticulture.tamu.edu/greenhouse/
ornamentals/light.html
247
81. http://beta.physicswe
b.org/article/news/5/1/10
82. http://www.rwjhamilton
.org/Atoz/Encyclopedia/article/000133.asp;
Medical Encyclopedia, Robert Wood Johnson
University Hospital Hamilton
83. http://en.wikipedia.org/wiki/Heraclius
84. Warren Treadgold, A History of the Byzantine State and
Society, Stanford University Press, 1997, ss. 287-299.
85. http://fstav.freeservers.com/emperors/heraclius.html
86. Warren Treadgold, A History of the Byzantine State and Society,
Stanford University Press, 1997, ss. 287-299.
87. http://web.genie.it/utenti/i/inanna/livello2-i/mediterraneo-1i.htm; http://impearls.blogspot.com/2003_12_07_impearls
_archive.html; http://en.wikipedia.org/wiki/Heraclius
88. http://www.beconvinced.com/science/QURANLOWEST.htm;
http://www.tasabeeh.com/english/html/print.php?sid=71
89. World Book Encyclopedia, 2003, George Washington Üniversitesi'nden Siyasi Bilimler ve Uluslararas› ‹liflkiler Profesörü Bernard
Reich'in katk›lar›yla.
90. http://www.angelfire.com/az/miracles/Archaeology.html
91. ‹mam Taberi, Taberi Tefsiri, c. 5, Ümit Yay›nc›l›k, ‹stanbul, s. 2276.
92. Anil Ananthaswamy, "Teleporting larger objects becomes real
possibility", New Scientist, 6 fiubat 2002.
93. Dr. David Whitehouse, BBC News Online, 17 Haziran 2002.
94. "Atom Experiment Brings Teleportation a Step Closer", Reuters,
26 Eylül 2001; http://www.space.com/businesstechnology/technology/quantum_teleportation_010926.html
95. James Schultz, Space News, Teleporting the Quantum Way, 12
Ekim 2000.
96. Elise Hancock, "A Primer on Smell", Johns Hopkins Magazine,
Eylül 1996.
97. Mia Schmiedeskamp, "Plenty to Sniff At", Scientific American,
Mart 2001; http://www.sciam.com/2001/0301issue
/0301techbus1.html.
98. http://science.nasa.gov/headlines/y2004/06oct_enose.
htm?list1037616; "Electronic Nose", 6 Ekim 2004
99. http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/
NEWS/0,,contentMDK:20114416~menuPK:34457~pagePK:34370~pi
PK:34424~theSitePK:4607,00.html
100. http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/
NEWS/0,,contentMDK:20044610~menuPK:34459~pagePK:64003015
~piPK:64003012~theSitePK:4607,00.html
101. http://www.infoforhealth.org/pr/m14edsum.shtml
102. http://www.cnie.org/pop/pai/water-14.html
103. http://www.iah.org/articles/mar2000/art002.htm
104. http://ap.world.waterforum3.com/themeWwf/en/themeShow.do?id=36
105. http://pasture.ecn.purdue.edu/~agenhtml/agen521/
epadir/grndwtr/importance.html
106. http://armyant.ee.vt.edu/paper/robo_mag.html
107. http://www.cs.technion.ac.il/~wagner/
108. http://www.physicalgeography.net/fundamentals/6a.html
109. Walter Wreszinski, Aegyptische Inschriften aus dem K.K. Hof
Museum in Wien, 1906, J. C. Hinrichs' sche Buchhandlung.
110. Hermann Ranke, Die Ägyptischen Personennamen, Verzeichnis
der Namen, Verlag Von J. J. Augustin in Glückstadt, Band I, 1935,
Band II, 1952.
111. British Museum, 6 no'lu M›s›r papirüsü.
112. Galina Stolyarova, 20 Ocak 2004, "City Scientists Say Red-Sea
Miracle Can Be Explained", The St. Petersburg Times, www.sptimes.ru/archive/times/936/top/t_11445.htm; Galina Stolyarova, 21
Ocak 2004, "Mathematicians Dissect a Miracle", The Moscow Times,
http://www.themoscowtimes.com/stories/2004/01/21/003.html
113. Galina Stolyarova, 20 Ocak 2004, "City Scientists Say Red-Sea
Miracle Can Be Explained", The St. Petersburg Times, www.sptimes.ru/archive/times/936/top/t_11445.htm; Galina Stolyarova, 21
Ocak 2004, "Mathematicians Dissect a Miracle", The Moscow Times,
www.themoscowtimes.com/stories/2004/01/21/003.html
114. www.ohr.org.il/special/pesach/ipuwer.htm
115. www.mystae.com/restricted/streams/thera/plagues.html;
Admonitions of Ipuwer 2:5-6.
116.http://www.mystae.com/restricted/streams/thera/plagues.html;
Admonitions of Ipuwer 2:10.
117. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak
/ipuwer.htm; Admonitions of Ipuwer 5:12.
118. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/
ipuwer.htm; Admonitions of Ipuwer 10:3-6.
119. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/ipuwer.htm;
Admonitions of Ipuwer 6:3.
120. http://www.ohr.org.il/special/pesach/ipuwer.htm
121. http://www.mystae.com/restricted/streams/thera/
plagues.html; Admonitions of Ipuwer.
122. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/ipuwer.htm;
Admonitions of Ipuwer 2:10.
123. http://www.students.itu.edu.tr/~kusak/ipuwer.htm;
Admonitions of Ipuwer 3:10-13.
124. http://www.geocities.com/regkeith/linkipuwer.htm;
Admonitions of Ipuwer 2:11.
125. http://www.geocities.com/regkeith/linkipuwer.htm;
Admonitions of Ipuwer 7:4.
126. http://www.islamicawareness.org/Quran/Contrad/External/josephdetail.html;
http://www.islaam.com/Article.asp?id=40.
127. Fred Warshofsky, "Ur of the Chaldees", Readers Digest,
Aral›k 1977.
128. Max Mallowan, Noah's Flood Reconsidered, Iraq, c. XXVI-2,
1964, s. 70.
129. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as
History; a Confirmation of the Book of Books), William Morrow,
New York, 1956, s. 40.
130. "Kifl", Ana Britannica, c. 13, s. 361.
131. "fiuruppah", Ana Britannica, c. 20, s. 311.
132. Max Mallowan, Early Dynastic Period in Mesapotamia,
Cambridge Ancient History 1-2, Cambridge, 1971, s. 238.
133. Joseph Campbell, Do¤u Mitolojisi, Ankara, 1993, s. 129.
134. Bilim ve Ütopya, Temmuz 1996, s. 176.
135. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as
History; a Conformation of the Book of Books), William Morrow,
New York, 1956.
136. "Le Monde de la Bible", Archeologie et Histoire, Temmuz-A¤ustos 1993.
137. G. Ernest Wright, "Bringing Old Testament Times to Life",
National Geographic, c. 112, Aral›k 1957, s. 883.
138. Mevdudi, Tefhimül Kuran, c. 4, ‹nsan Yay›nlar›, ‹stanbul, s. 517.
139. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as
History; a Conformation of the Book of Books), William Morrow,
New York, 1956, s. 230.
140. http://monak2.tripod.com/Peaceonline/id1.html
141. ‹smail Yak›t, Türk-‹slam Kültüründe Ebced Hesab› ve Tarih
Düflürme, s. 36.
142. ‹smail Yak›t, Türk-‹slam Kültüründe Ebced Hesab› ve Tarih
Düflürme, s. 56.
143. Sahih-i Buhari ve Tercemesi, c. 8, no. 88.
144. http://www.iol.ie/~plugin/stonecal.htm
145. http://antwrp.gsfc.nasa.gov/apod/halley.html
146. [F. F. Arbuthnot, The Construction of the Bible and the Koran,
London, 1985, s. 5.]; www.islamweb.net/english/quran/
miracalous/miracalous1.htm
147. Dr. Adel M. A. Abbas, Anne P. Fretwell, Science Miracles, No
Sticks or Snakes, Amana Publications, Beltsville, Maryland, ABD,
2000, s. 13.
148. [H. A. R. Gibb, Islam-A Historical Survey, 1980, Oxford
University Press, s. 28.]; http://www.islamicawareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html
149. [H. A. R. Gibb, Arabic Literature-An Introduction, 1963, Oxford
at Clarendon Press, s. 36.]; http://www.islamicawareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html
150. [H. A. R. Gibb, Arabic Literature-An Introduction, 1963, Oxford
at Clarendon Press, s. 36.]; http://www.islamicawareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html
248
151. [Paul Casanova,
"L'Enseignement de I'Arabe au College
de France", Lecon d'overture, 26th April
1909]; www.islamweb.net/english/quran
/miracalous/miracalous1.htm
152. [Harry Gaylord Dorman, Towards Understanding
Islam, New York, 1948, s. 3.]; www.islamweb.net/
english/quran/miracalous/miracalous1.htm
153. [Edward Montet, Traduction Francaise du Coran,
Introduction, Paris, 1929, s. 53.]; www.islamweb.net/english
/quran/miracalous/miracalous1.htm
154. [John Naish, M. A. (Oxon), D. D., The Wisdom of the Qur'an,
Oxford, 1937, önsöz s. 8.]; www.islamweb.net/english/quran
/miracalous/miracalous1.htm
155. [George Sale, The Koran: The Preliminary Discourse, London &
New York, 1891, ss. 47-48.]; www.islamweb.net/english/
quran/miracalous/miracalous1.htm
156. Aziz R. Bosworth Smith, Mohammed and Mohammadanism
adl› kitab›ndan; http://www.ndirect.co.uk/~n.today/disc160.htm
157. [Alfred Guillaume, Islam, 1990 (Reprinted), Penguin Books, ss.
73-74.]; www.islamicawareness.org/Quran/Miracle/ijaz.html
158. [Laura Veccia Vaglieri, Apologie de I'Islamisme, ss. 57-59];
www.islamweb.net/english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm
159. [John William Draper, A History of the Intellectual Development
of Europe, c. I, London, 1875, ss. 343-344.]; www.islamweb.net/
english/quran/miracalous/ARCHIVE.htm
160. [Rev. J. M. Rodwell, M. A., The Koran, London, 1918, s. 15.];
www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm
161. [Dr. Steingass, quoted in T. P. Hughes' Dictionary of Islam, s.
528.]; http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm
162. [Arthur J. Arberry, The Koran Interpreted, Oxford University
Press, London, 1964, s. x.]; http://www.quran.org.uk/ieb_quranfeedback.htm
163. [Maurice Bucaille, The Qur'an and Modern Science, 1981, s. 18.];
http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm
164.T. W. Arnold, The Preaching of Islam, London, 1913, ss. 413-414;
[Edward Montet, Paris, 1890];
http://users.erols.com/zenithco/quote1.html
165. [Reverend Bosworth Smith in Muhammad and
Muhammadanism, London, 1874.]; http://users.erols.com/zenithco/quote1.html
166. [James Michener in Islam: The Misunderstood Religion,
Reader's Digest, May 1955, ss. 68-70.];
http://users.erols.com/zenithco/quote1.html
167. [Lectures on "The Ideals of Islam", Speeches and Writings of
Sarojini Naidu, Madras, 1918, s. 167.];
http://www.mostmerciful.com/published-quotes.htm
168. [Hartwig Hirschfeld, Ph. D., M. R. AS., New Researches into the
Composition and Exegesis of the Qur'an, London 1902, s. 9.];
www.islamweb.net/english/quran/miracalous/miracalous2.htm
169. [G. Margoliouth, Introduction to J. M. Rodwell's, The Koran,
Everyman's Library, New York, 1977, s. vii.];
http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm
170. [Goethe, quoted in T. P. Hughes' Dictionary of Islam, s. 526];
http://www.quran.org.uk/ieb_quran-feedback.htm
171. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm
172. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm
173. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm
174. www.islam-guide.com/ch1-1-h.htm
175. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
176. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
177. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
178. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
179. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
180. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
181. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
182. www.islamic-awareness.org/Quran/Science/scientists.html
183. http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%
20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEADERS%20OF%20MODERN%20.htm
184. http://islamweb.net/english/new/week15/(10)%20%2
0%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20THE%20LEADERS%20O
F%20MODERN%20.htm
185. http://islamweb.net/english/new
/week15/(10)%20%20%20%20%20%20%20%
20%20%20%20%20THE%20LEADERS%20O
F%20MODERN%20.htm
186. http://islamweb.net/english/new/week15/(1
0)%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20%20
THE%20LEADERS%20OF%20MODERN%20.htm
187. http://www.alsunnah.com/call_to_islam/articles
/what_they_say_about_islaam.html
188. http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_
say_about_islaam.html
189. http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they_
say_about_islaam.html
190. http://www.al-sunnah.com/call_to_islam/articles/what_they
_say_about_islaam.html
191. John Esposito; ABD Today, 27 Kas›m 2001
192. www.wponline.org/vil/Articles/politics/quotations_on_islamic_civilizati.htm; [Christian Cherfils, Bonaparte et Islam, Pedone Ed.,
Paris, France, 1914, ss. 105, 125.]169)
193. BBC News, 29 Mart 2000.
194. "Blair Kuran'a Merak Salm›fl", Milliyet, 11 Eylül 2001.
195. Prime Minister Tony Blair's Interview with Al-Jazeera, 9 Ekim
2001.
196. "Travels With Tony", Time, 12 Kas›m 2001, c. 158, no. 20.
197. http://www.amaana.org/ISWEB/ramadan.htm
198. http://www.ama-nj.org/bush_meeting.html
199. http://usinfo.state.gov/usa/islam/s091701b.htm
200. Sidney Fox, Klaus Dose, Molecular Evolution and The Origin of
Life, Marcel Dekker, New York, 1977, s. 2.
201. Alexander I. Oparin, Origin of Life, Dover Publications, New
York, 1953, s. 196.
202. "New Evidence on Evolution of Early Atmosphere and Life",
Bulletin of the American Meteorological Society, c. 63, Kas›m 1982, ss.
1328-1330.
203. Stanley Miller, Molecular Evolution of Life: Current Status of the
Prebiotic Synthesis of Small Molecules, 1986, s. 7.
204. Jeffrey Bada, Earth, fiubat 1998, s. 40.
205. Leslie E. Orgel, "The Origin of Life on Earth", Scientific
American, c. 271, Ekim 1994, s. 78.
206. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First
Edition, Harvard University Press, 1964, s. 189.
207. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First
Edition, Harvard University Press, 1964, s. 184.
208. B. G. Ranganathan, Origins?, The Banner Of Truth Trust,
Pennsylvania, 1988.
209. Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First
Edition, Harvard University Press, 1964, s. 179.
210. Derek A. Ager, "The Nature of the Fossil Record", Proceedings of
the British Geological Association, c. 87, 1976, s. 133.
211. Douglas J. Futuyma, Science on Trial, Pantheon Books, New
York, 1983, s. 197.
212. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, Toplinger
Publications, New York, 1970, ss. 75-94; Charles E. Oxnard, "The
Place of Australopithecines in Human Evolution: Grounds for
Doubt", Nature, c. 258, s. 389.
213. J. Rennie, "Darwin's Current Bulldog: Ernst Mayr", Scientific
American, Aral›k 1992.
214. Alan Walker, Science, c. 207, 1980, s. 1103; A. J. Kelso, Physical
Antropology, 1. bask›, J. B. Lipincott Co., New York, 1970, s. 221; M.
D. Leakey, Olduvai Gorge, c. 3, Cambridge University Press,
Cambridge, 1971, s. 272.
215. Time, Kas›m 1996.
216. S. J. Gould, Natural History, c. 85, 1976, s. 30.
217. Solly Zuckerman, Beyond The Ivory Tower, Toplinger
Publications, New York, 1970, s. 19.
218. Richard Lewontin, "The Demon-Haunted World", The New
York Review of Books, 9 Ocak 1997, s. 28.
219. Malcolm Muggeridge, The End of Christendom, Grand Rapids:
Eerdmans, 1980, s. 43.

Benzer belgeler