tarihten günümüze patani - Dunyabulteni

Transkript

tarihten günümüze patani - Dunyabulteni
> DÜBAM
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
Mehmet Özay
> 2013 HAZİRAN
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
DÜBAM
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
Mehmet ÖZAY
Genel Yayın Yönetmeni
Akif EMRE
Yayın Koordinatörü
Aynur ERDOĞAN
DÜBAM Yayınları
Küresel İletişim Merkezi
Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş
Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22
www.dunyabulteni.net
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
4
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
İÇİNDEKİLER
Önsöz................................................................................................................................7
Giriş..................................................................................................................................8
Patani Coğrafi Sınırları ve Yerleşim................................................................................10
Nüfus ve Dil.................................................................................................................... 11
Siam/Tay ve Patani Adı’nın Kökeni...............................................................................12
Erken Dönem Patani Tarihi............................................................................................. 14
Tarihi Perspektiften Tay-Patani İlişkileri........................................................................17
Patani Kadın Sultanları................................................................................................... 23
Ekonomi ve Ticari İlişkiler............................................................................................. 26
Modern Dönem Tay Patani İlişkileri...............................................................................28
Tay Ulusal Siyaseti ve Patani Bağımsızlık Mücadelesi.................................................. 30
1902 ve Bangkok Egemenliğinin Tesisi..........................................................................32
Hacı Sulong ve Otonomi Meselesi................................................................................. 35
Pondoklar ve Şiddet?......................................................................................................39
Patanili Alimler...............................................................................................................40
Pondok: Geleneksel Eğitim Kurumları...........................................................................44
Modern dönemde İslami Eğitim.....................................................................................45
Modernist İslamcı Akım ve Patani Mücadelesine Tesirleri............................................ 48
Patani Mücadelesinde Son Dönem Gelişmeler............................................................... 49
2004’de Ne Oldu?........................................................................................................... 50
2005 Seçimleri................................................................................................................52
Gelişmelere Dair Bir Değerlendirme.............................................................................. 53
Sorunun Algılanması ve Çözüm Arayışları.....................................................................55
Kaynaklar........................................................................................................................ 61
5
> 2013 HAZİRAN
Son Söz...........................................................................................................................58
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
Önsöz
Patani adı, II. Dünya Savaşı sonrasında Güneydoğu Asya topraklarında kurulan ulusdevletler içinde ortaya çıkmış çeşitli bağımsızlık hareketlerden biri olarak bölge ve
dünyada tanınmıştır. Genel itibarıyla geniş Malay toplulukları içinden çıkmış bu
bağımsızlık hareketlerinden Patani coğrafi, siyasi özellikleriyle diğerlerinden ayrılır. Bu
anlamda, en dikkat çekici yönü hiç kuşku yok ki, Malay ve Budist-Tay dünyası arasında
konuşlanmış ve bu anlamda iki farklı kültür dünyası arasında etkileşimi sağlayan bir
toplum olma özelliği taşımasıdır.
Patanililerin, toplumsal ve siyasi yapılarının, bağımsızlık hareketlerinin anlaşılması
noktasında bugüne kadar kaleme alınmış bir kaç çalışma dışında kaynak bulunmaması,
genelde bu coğrafyaya özelde de Patani’ye yönelik yaklaşımımızı sınırlayan faktörlerin
başında gelmektedir. Bu hususun bağımsız akademisyenler, araştırmacılar, gazeteciler ve
hatta günümüz koşullarında iş adamları ve birliktelikleri tarafından dikkate alınarak, bu
coğrafyaya dönük yayın faaliyetlerinin artması kuşkusuz ki çeşitli faydalar sağlayacaktır.
Bu çalışma böylesi bir ihtiyacın hissedilmesinden neşet etmiştir. Bu çerçevede,
tarihi perspektifi, dini, kültürel ve sosyal açılımlarının yanı sıra, son dönemde Barış
görüşmelerine konu olan ve bu sürecin halen devam ettiği hatırlandığında Patani’nin
gözlerden ırak olmaması gereken bir toplum ve coğrafya parçasıdır.
7
> 2013 HAZİRAN
Patani sorununun hakkıyla ele alınabilmesi, elbette karşısında yer alan güç merkezi
Tayland’ın veya Tay yönetiminin neye tekabül ettiğinin anlaşılmasıyla da alâkalıdır. Bu
bağlamda, modern bir ulus-devlet yapılanması olan Tayland Krallığı üzerinde durulmayı
hak etmektedir. Her ne kadar, bağımsız, parlamenter monarşi ile yönetilen, şu veya bu
ölçüde ‘demokratik’ açılımları olduğu ifade edilen Tayland’ın modern dönem siyasal
yapılanması hiç kuşku yok ki, geçmişten tevarüs eden güç ilişkileri, siyasi ve toplumsal
kültüründen bağımsız değildir. Bu nedenle Bangkok yönetiminin ne tür bir siyasi ve
kültürel geçmişe sahip olduğu, tarihin erken dönemlerinden itibaren Patani bölgesiyle
ilişkileri, sömürgecilik döneminde Avrupalı uluslarla etkileşimi ve bu sürecin Tay ulus
bilincini inşa etme sürecine evrildiği modern dönem gibi hususiyetlere değinmenin Patani
sorununu anlamaya katkı yapacağını umuyorum.
Giriş
Patani Malay Müslümanları Güneydoğu Asya’nın Budist ve Malay etkileşiminin tam
ortasında yer almasıyla dikkat çekmektedir. Erken dönem İslamlaşma süreçleriyle,
belki de diğer Malay coğrafyalarıyla aynı zamanda karşılaşmış olan Patani, üzerinde
yükseldiği coğrafya parçası ve bu coğrafya üzerinde yaşam süren halkların yani, iki farklı
medeniyetin uzun süreli etkileşimiyle de dikkat çekicidir. Bölge tarihi konusunda ayrıntılı
bilgilerin, Avrupalı güçlerin 16. yüzyıl başlarında bölgeye nüfuzlarıyla ortaya çıkmaya
başladığı düşünüldüğünde, Patani’yi konu alan çalışmaların sınırlı kaldığı düşünülebilir.
Batılıların bu tanıklığında Patani Sultanlığı’nın 16. ve 17. yüzyıllarda egemen bir siyasi
güç olarak varlığını sürdürdüğü, doğu-batı ve kuzey-güney istikametinde gerçekleşen
bölgesel ticaret ağında zaman zaman önemli roller oynadığı, Batılı sömürgeci güçlerin
kendi aralarındaki ekonomik ve nihayetinde siyasi çekişmelerinde nesne konumuna
indirgendiği dikkat çeken süreçlerdir.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Sömürgeciliğin ekonomik kazanımlarını teritoryal genişleme ile birlikte siyasi egemenlik
sahasına yaygınlaştırdığı 19. yüzyıl ortalarından itibaren Patani toprakları farklı bir
bölüşüme konu olmuştur. İngilizlerin Hindistan ve Bengal üzerinden Arakan topraklarına
sıçrayan nüfuzu, güneyde Siam topraklarına komşu olan Malay sultanlıklarının ekonomik
ve güvenlik boyutlarında Patani Müslümanlarını hiçe sayarak Siam’la ilişkiler geliştirdiği
gözlemlenir. Söz konusu ekonomik çatışmalara konu olan süreçler bir yana, Patani Malay
toplumu Güneydoğu Asya İslam medeniyeti ve kültürü içerisinde yetiştirdiği alimleri, bu
alimlerden bazılarıyla 19. yüzyıl son birkaç on yılında İstanbul-Kahire-Mekke ayağında
kurulan doğrudan temas, el yazma eserleri, kadın sultanlarıyla bugüne kadar adından söz
ettirmiştir. Uzun bir dönem ‘koruyucu-vasal’bağlamında yürüyen Siam-Patani ilişkileri,
20. yüzyılın ilk yıllarından itibaren gelişen uluslararası ideolojik yapılanmalardan
payını almış ve Siam Krallığı’nın zamanla evrildiği Tay ulus-devletçiliği çerçevesinde
değerlendirilmeye başlanmıştır.
O yıllardan bugüne kadar Patani Malay Müslümanların dramı, kimi zaman düşük
yoğunluklu bir süreç takip etse de kalıcılık arz etmiştir. Modern ulus-devlet
yapılanmalarının Güneydoğu Asya boyutunda tıpkı diğer Müslüman azınlıklar kadar,
Patanililer de merkez egemen güçlerin etnik-çoğunluk milliyetçiliği karşısında siyasi
ve toplumsal travmalara maruz kalmışlar ve bu süreçte varlıklarını devam ettirme
mücadelesi vermişlerdir. Bununla birlikte, kimi çalışmalarda gündeme getirildiği üzere,
ulus-devlet yapılanmasının ne kadar başarılı olduğu tartışmalıdır.1 Çok uzun, komplike
süreçleri içinde barındıran yeni bir ulus inşasında Tay merkez güçleri kültürel, dini ve
1
Michael Kelly Connors. (2003). Democracy and National Identity in Thailand, London:
RoutledgeCurzon, s. 5.
8
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
dil grupları bağlamında Budist Tay çoğunluk yapısından tamamen ayrılan Patani Malay
Müslümanlarını asimilasyon süreçlerinde her türlü araçları uygulamaya koymasına
rağmen, aradan geçen yüzyıllık süreçte bağımsızlık aşığı bu halkı Tay ulusculuğuna
eklemlemede başarılı olamamıştır.
Elbette bunun tarihi, kültürel, siyasal ve dini temelleri olduğu unutulmamalıdır. Ancak
bu geniş kavram silsilesine konuşlanmak yerine kısaca şu hususu hatırlatmakta fayda
var. O da, patriyarkal ve aynı zamanda belki bu kavramdan çok daha kapsamlı bir
şekilde kendisine kutsallık atfedilen ve yarı-tanrı figürü olarak görülen Kral ile Budizmin
eklemlendiği bir siyasi otoriyle karşı karşıyayız. Bu siyasi otoriteye, Tay halkının siyasi
anlamda ‘tam teslimiyet’, dini anlamda da ‘putperestçe’ bir bağlılık sergilediği dikkate
alındığında, Patani Malay Müslüman toplumunun değerleriyle kozmolojik anlamda
uzlaşılması mümkün olmayan bir çatışmanın olduğu görülür.
Bu siyasi otoriteye, Tay
2
Surin Pitsuwan. (2006). “Keynote Address-The Cosmology of the Southern Conflict”, In
Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand, (eds.) Imtiyaz Yusuf&Lars
Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, s. 292.
9
> 2013 HAZİRAN
İnanç temelli bir yapılanmanın İngilizler eliyle Tay topraklarına ithal
halkının siyasi anlamedilen Batı yönetim biçiminin doğurduğu ‘karmaşa’, kendisini 1902
yılındaki ilhak girişiminde ortaya koymaya başlamıştır. Metnin ilgili da ‘tam teslimiyet’, dini
bölümlerinde görüleceği üzere, bu tarihe kadar Siam-Patani etkileşimi, anlamda da ‘putperestbölgenin diğer siyasi yapıları arasında da gözlemlenen, birbirini eşit
siyasi değerde gören, zaman zaman gerilen ve yeniden onarılan gevşek çe’ bir bağlılık sergiledibağın var olduğu koruyucu-vasal devlet ilişkisine dayanıyordu. Bu ği dikkate alındığında,
ilişkinin sona erdiği 1902 yılı ve akabindeki gelişmeler modern ulusPatani Malay Müslüman
devlet sürecine doğru bir seyir takip etmiştir. Bu modern bağlamı
öz bir şekilde ifade etmesi hasebiyle Surin Pitsuwan’ın bir sözünü toplumunun değerleriyle
hatırlamakta fayda var. Pitsuwan, bir konuşmasında ulus-devlet
kozmolojik anlamda uzlayapılanmasının 1648 Westfalya Anlaması’na dayanarak ‘ulusal
güvenliğin ve birliğin korunması adına uygulamaya geçirildiğini, şılması mümkün olmayan
ancak günümüz koşullarında ulus-devletlerin ‘mutlak egemenlik’ bir çatışmanın olduğu
temelli politikalarının her bir ülkedeki etnik gerçeklikleri yok
sayma hedefi güttüğünü belirtir.2 Tarihi kültürel süreçlerin bir ürünü görülür.
olan Tay kozmolojisi modern ulus-devlet adaptasyonunda kraliyet
kurumuna paralel olarak askeri ve bürokratik kurumları güç araçları ve merkezleri
olarak inşa etmiştir. Demokrasi ‘müşterileri’ olan geniş halk kesimlerinin bu süreçte
yukarıda dile getirilen kozmolojiden ne kadar sıyrılabildikleri ise şüphelidir. Bu şüpheyi
kuvvetlendiren başat olgu ise ülke siyasi elitinin halka dönük anayasa yapma çabasının
on yıllar içerisinde bir türlü sonuç vermemesidir. Aksine bu kozmoloji 1930’lu yılların
ikinci yarısından itibaren Luang Wichit’in entellektüel katkısıyla ulusal politikalarda
karşılığını bulmuştur. Bu bağlamda, sözde devrimci bir çabanın ürünü olan 1932 girişimi,
aslında yarı-kutsal Kraliyet kurumunun yeniden üretiminden başka bir şey değildir. Güç
edinimi noktasında birbirleriyle rekabet içerisinde görülen bu üç kurumun varlığı ülke
siyasal ve toplumsal yaşamını belirlerken,3 konumuz bağlamında Patani topraklarındaki
gelişmelerde de birinci elden sorumluluk sahibidirler. İşte bu süreç, Patani halkının
bağımsızlık mücadelesinin temelini oluşturmaktadır.
Demokrasi ‘müşterileri’
olan geniş halk kesimlerinin bu süreçte yukarıda
dile getirilen kozmolojiden ne kadar sıyrılabildikleri ise şüphelidir. Bu
şüpheyi kuvvetlendiren
başat olgu ise ülke siyasi
elitinin halka dönük ana-
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
yasa yapma çabasının on
Patani Coğrafi Sınırları ve Yerleşim
Tarihte Patani Sultanlığı’na bağlı olan ancak 1909’da Siam
Krallığı’na devredilen bölge günümüzde güney eyaletleri olarak
zikredilmektedir. Bu bölge içerisinde yer alan Patani, Yala,
Narathiwa şehirleri ilgili tüm araştırmalarda zikredilmektedir.
Patani Malaylarının yaşam sürdükleri bölgeler içerisinde Songkla
ve Satun da yer almasına rağmen, aradan geçen sürede ‘Taylaştırma’
yani Tay milliyetçiliğinin yoğun baskıları sonucu başat kültür
kodlarında yaşanan değişimler nedeniyle bazı araştırmalarda
zikredilmemektedir. Bu iki şehirde, yaşanan iç göçlerin ve merkezi
hükümet politikalarının etkisiyle Budizm ve İslamiyet kültür
izlerinin içiçe geçtiği ileri sürülmektedir.4
Patani bölgesi, yaklaşık 20.000km2’lik alanı kaplar. Kuzey-güney
yıllar içerisinde bir türlü ekseninde uzanan dağ silsilesinin bir ucu buraya ulaşırken, güneye
inildikçe özellikle Narathiwa’da ormanlarla kaplı yükseltiler
sonuç vermemesidir. başgösterir.Geniş düzlüklerin kapladığı Patani bölgesi bir yanıyda
Güney Çin Denizi, öte yanıyla Bengal Körfezi’ne açılmaktadır.
Tropik iklim özellikleri gösteren bölgenin temel tarım ürünü çeltik olup, çeşitli tropik
ürünler de yetiştirilmektedir.Balıkçılık, ormancılık halkın diğer geçim kaynaklarını teşkil
etmektedir.5
3
Thak Chaloemtiarana. (2007). Thaliand: The Politics of Despotic Paternalism, Southeast
Asia Program, Ithaca: Cornel University, s. 1, 2.
4
Andrew D.W.Forbes. (eds.). (1988). The Muslims of Thailand, Vol. 1, Historical and
Cultural Studies, Centre for Southeast Asian Studies, Bihar (India): Soma Rkasan, s. i.
5
Srisak Vallibhotama, Pises Jiajanpongs, Dhida Saraya. (1991). ”Siam before the Fourteenth Century”, In Essays in Thai History, (eds.) Varunyupha Snidvongs, Southeast Asian Studies
Program, Singapore: Institute of Southeast Asian Studies, s 5.
10
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
Malay toplumlarının coğrafi dağılımları dikkate alındığında Patani’yi Malayları da benzer
şekilde yaşam alanlarını su yolları üzerinde seçtikleri görülür. Öyle ki, bu su yolları bir
yandan iç bölgelerdeki tarım alanlarına ulaşımı sağlarken, bir yandan da döneminin
uluslararası ticaretinde başat rol oynayan liman şehirlerini içine alıyordu. Bu anlamda
Patani coğrafyası kendine özgü nitelikler içerir. Öyle ki, kuzeyinde hem ırk hem din olarak
farklı bir toplumsal yapı yani Budist Siam Krallığı, güneyinde ise Malay dünyasının
farklı kültürel dokuları yer alıyordu. Patani’nin geniş sahil şeridinin Güney Çin Denizi’ne
bakması bu sultanlığı kuzeyle ilişkiler bağlamında Siam Krallığı sınırlarının ötesinde,
Vietnam ve Çin’e kadar uzanan bir genişlik sergiliyordu. Güney rotasında ise bugün
Kelantan ve Terengganu Eyaletleri’nin bulunduğutopraklarda Singapur ve Cava Adaları
etkileşim sahasının genişleme noktaları olarak dikkat çekiyordu.Bu coğrafi yapı ve su
yolları vasıtasıyla gerçekleştirilen ticari faaliyetler Patani’yi dünyaya açık, dinamik bir
toplum yapısına sahip bir coğrafya kılıyordu.
Nüfus ve Dil
Patani Malay Müslümanlarının nüfus yapılarıyla ilgili sağlıklı bilgilere ulaşmak mümkün
değildir.Bununla birlikte, değişik tarihlerde yapılan araştırmalarda farklı rakamların
ortaya konduğu görülmektedir.
6
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 81-2.
7
Ibrahem Narongraksakhet. (2008). “Educational changes from 1960s to 2008 and Their
Impacts Upon Educational Provision in Southern Border Provinces of Thailand”, First MalaysiaThaliand Joint Educational Research Conference, 17-20 Novemer, Ministry of Education Malaysia, Ministry of Education Thailand, Selangor Malaysia, s. 115.
8
Louis Golomb. (1985). An Anthropology of Curing in Multiethnic Thailand, Illinois Studies in Anthropology, No. 15, Urbana: University of Illinois Press, s. 8.
9
Günümüzde Malezya’nın kuzeyinde yer alan bir Eyalet.
11
> 2013 HAZİRAN
Örneğin, 1970 nüfus sayımında genel nüfus içerisinde 1.3 milyon ile %4’lük bir kesimi
oluşturuyordu.Ulusal İstatistik Merkezi’in 1999 verilerine göreyse ülkede toplam
Müslüman nüfusu 3.220.233 olup yaklaşık %5.2’lik bölümü kapsamaktadır.6 2005
yılında yapılan bir çalışmada Patani Müslümanlarının beş milyonu aşkın bir nüfusu
teşkil ettiği ileri sürülmektedir.7 Bu %4 ila 5’e tekaül eden Müslüman nüfusun yaklaşık
%80’i ülkenin güneydeki dört eyalette yaşam sürmektedir. Patani Malay Müslümanları
ülkede, ki Müslüman oranının %90’ını teşkil ederken,8 diğer geri kalan %10’luk kesimi
ise Tay Müslümanları veya Patani başta olmak üzere tarih boyunca Malay dünyasından
Tayland’ın başka bölgelerine göç etmiş Müslüman kitleler oluşturmaktadır. Örneğin,
Siam Krallığı’nın 1821 yılında Kedah’da9 askeri güç kullanarak siyasi hakimiyet tesis
etmesinin ardından önemli sayıda Malay Müslüman nüfusunu Bangkok ve Nakorn’a
‘sürgün’ ettiği bilinmektedir.10
Patani halkı, Malay dil grubuna mensup olup gündelik yaşamlarında bu dili
kullanmaktadırlar.Dil unsuru, içinde yer aldıkları Tay siyasi ve kültürel yapısı içerisinde
Malay aidiyeti ediniminde önemli araçlardan biri konumundadır.Öyle ki, Malayca
konuşmak Müslüman olmakla dolayısıyla Patanili olmakla eş anlamlı hale gelmektedir.11
Siam/Tay ve Patani Adı’nın Kökeni
Siam Krallığı olarakbilinen siyasi yapı Güneydoğu Asya tarihinin kadim krallıklarından
biri olmasıyla dikkat çeker.Tarihde Siam olarak bilinen bu krallık 1939 yılında dönemin
Avrupalı sömürgeci güçlerinin yönlendirmeleri ve yaptırımları sonucu ulus-devlet
sürecine girmesiyle adı Tay (Thai) olarak değiştirilmiştir.Bununla birlikte, tarihte Siam
siyasi ve kültürünün başat olduğu ve bölgenin diğer ülkeleri için kullanılan ‘farklılıkta
birlik’ olgusunun gözlenmediğini vurgulamalıyız.12
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Tarikh Patani adlı el yazma eserde Patani adı, Srivijaya Kralı’nın Langkasuka Krallığı’na13
savaş ilânıyla gelişen bir ilişkiye dayanır. Savaşı kazanan Srivijaya Kralı kendisine kale
yapmak için verimli bir arazi arar ve buraya yerleşir. Bu hikâyenin bir başka versiyonunda
Siam Kralı Raja Seri Wangsa, egemenlik sürdüğü Mahligai adı verilen bölge halkının,
zamanla ticari faaliyetin gelişme gösterdiği sahile göç etmesi üzerine, sahile yakın yerde
bir saray inşa etmeye karar verir. Bu sırada doğu sahilinde verimli tarım arazilerini
işleten ve halkın kendisini Tuk Tani olarak çağırdığı bir çiftçiyle tanışır. Tuk Tani’nin
tarım arazilerinin zenginliğinden etkilenen Kral, sarayını buraya kurmaya karar verir.
Tuk Tani’nin topraklarına yakın ve bugünkü Gresik adıyla bilinen noktada saray inşa
edilir. O zamana kadar herkesin Tuk Tani adıyla andığı bu yer zamanla Patani’ye çevrildi
10
John Anderson (1965), “Considerations on the Conquest of Quedah and Perak by the
Siamese”, In Political and Commercial Considerations Relative to The Malayan Peninsula and the
British Settlements in the Straits of Malacca 1824, Journal of the Malayan Branch of the Royal
Asiatic Society, Vol. 35, Pt. 4, (No. 200), Singapore: MBRAS Malaysia Printers, s. 2; Kobkua
Suwannathat-Pian. (1988). Thai-Malay Relations: Traditional Intra-Regional Relations from the
Seventeenth to the Early Twentieth Centuries, Singapore: Obford University Press, s. 71, 84.
11
Ibrahem Narongraksakhet. (2008). “Educational changes from 1960s to 2008 and Their
Impacts Upon Educational Provision in Southern Border Provinces of Thailand”, First MalaysiaThaliand Joint Educational Research Conference, 17-20 November, Ministry of Education Malaysia, Ministry of Education Thailand, Selangor Malaysia, s. 115.
12
Srisak Vallibhotama, Pises Jiajanpongs, Dhida Saraya. (1991). ”Siam before the Fourteenth Century”, In Essays in Thai History, (eds.) Varunyupha Snidvongs, Southeast Asian Studies
Program, Singapore: Institute of Southeast Asian Studies, s.1.
13
Langkasuka Krallığı’nın ikinci yüzyılda kurulduğu Çin kaynaklarında belirtilmektedir.
(Bkz.: D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4. Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 30.
12
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
ve bölgenin adı oldu.14 Aşağıda ayrıntılı olarak değinileceği üzere, çeşitli nedenlerle
Sumatra’dan göç eden Müslüman nüfusa ev sahipliği yapar. Bu süreçte, Açe’de kurulmuş
olan önemli Sultanlıklardan Pasai’den de Patani’ye yerleşimler olmuş ve bugün dahi
Kampung Pasai adıyla bir yerleşim yerinin varlığı bilinmektedir.15 Sultanlık dönemindeki
adı Patani bir ‘t’ ile yazılırken, bugün Tayland’ın güneyindeki üç eyaletten birinin adı
olarak Pattani, yani iki ‘t’ ile yazılmaktadır. Bu durum, siyasi gücü temsil eden merkez
ile kendi siyasi tarih bilincini kaybetmek istemeyen Patani halkı arasındaki anlayış
farklılığının linguistik ifadesi olarak zuhur etmektedir.16
Patani tarihi verileri, bütün bir Güneydoğu Asya coğrafyasında
gözlemlendiği üzere Avrupa sömürge güçlerinin 16. yüzyılda
bölgeye nüfuz etmeye başlamalarına endekslendiği söylenebilir.
Bu noktada, yukarıda dile getirilen bölgesel ve uluslararası ilişkiler
ve etkileşimler noktasında Patani’nin ürettiği değerler, daha açık
söylemek gerekirse tarih, coğrafya, kültür, din vb. alanlarda yazılı
kaynakları olup olmadığı sorusu akla geliyor. Bu noktada bugüne
kadar tevarüs edebilmiş yerli kaynaklar arasında Hikayat Patani,
Tarikh Patani ve Tawarikh Raja Kota isimli eserler dikkat çekiyor.
Bu eserler genel itibarıyla, Malay el yazmaları anlamına gelen
Melayu Patani adıyla da anılmaktadır.
Patani tarihi verileri, bütün
bir Güneydoğu Asya coğrafyasında gözlemlendiği
üzere Avrupa sömürge
güçlerinin 16. yüzyılda
bölgeye nüfuz etmeye
başlamalarına endekslendiği söylenebilir.
14
A. Teeuw&D.K.Wyatt. (1970). Hikayat Patani: The Story of Patani, The Hague-Martinus Nijhoff, s.147-8; Şeyh Ali&Şeyh Davud al-Patani. (2011), s. 10; Ibrahim Syukri (2002), s. 31.
15
Ibrahim Syukri. (2002). Sejarah Kerajaan Melayu Patani, Bangi: Penerbit Universiti
Kebangsaan Malaysia, s. 32.
16
Duncan McCargo. (2007). (eds.) “Preface”, In Rethinking Thailand’s Southern Violence,
Singapore: NUS Press, s. viii.
17
A. Teeuw&D.K.Wyatt. (1970). Hikayat Patani: The Story of Patani, The Hague-Martinus Nijhoff, s. 149; Syaikh Ali&Syaikh Davud al-Patani. (2011), Tarikh Patani, (Çev. Tengku
Ismail Tengku Chik,Tengku Arifin Tengku Chik, Islamic Culture of Patani Foundation, s. II, 4.
18
Syaikh Ali&Syaikh Davud al-Patani.(2011), Tarikh Patani, (Çev. Tengku Ismail Tengku
Chik,Tengku Arifin Tengku Chik, Islamic Culture of Patani Foundation, s. 3.
13
> 2013 HAZİRAN
Tawarikh Patani, aslı Sankritçe kaleme alınmış ve tarihi Miladi II.
yüzyıla kadar giden ve başkentinin bugünkü Kedah olduğu ileri sürülen kadim Langkasuka
Krallığı’ndan Patani Sultanlığı’na dönüşüme kadar olan gelişmeleri işler. 16. yüzyılda bu
çalışma Şeyh Ali adında bir zatın Budist bir Rahip yardımıyla eseri Sankritçe’den Malay
cavi’ye (Arap harfleriyle yazılan Malayca) çevirdi. Bu eser daha sonra Şeyh Ali’nin torunu
Şeyh Davud el-Patani (1769-1847) tarafından gözden geçirilerek baştan kaleme alındı.17
Bu eserlerin dışında, Şeyh Ali eserinde, dönemin Sultanı kendisiyle bazı silsileler, el
yazmaları paylaştığını aktarır.18Buradan hareketle, Patani’de erken dönemlerden itibaren
bir yazı geleneğinin olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu eserlerin Arapça, Malayca değil,
Sankritçe olduğu gene Şeyh Ali’den öğreniyoruz.
Çin faktörünün, yanı sıra, İslam sultanlıkları ile teması kuşkusuz ki Patani’yi kuşatan
ve bu anlamda kayda değer bir ilmi faaliyetin ortaya çıkmasına elverecek koşulları
üretiyordu.Özellikle Çin’in bölge ile etkileşiminde barış esaslı kurduğu ilişkilerin yanı
sıra, bu ilişkilerin sürekli kayıt altına alınması Patani hakkında önemli verilerin Çin
kütüphanelerinde olduğunu akla getiriyor.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Erken Dönem Patani Tarihi
Bu girişin ardından, Patani coğrafyasını ve halkını tanımak için İslam öncesi döneme
dair bazı hususları dile getirmekte fayda var. Güneydoğu Asya coğrafyasının neredeyse
tüm toplumsal ve siyasal yapılanmasına nüfuz eden Hint-Çin etkisi Patani topraklarında
da kendini gösterir. İlk yerleşimlerin 5.yüzyılda, Hinduizmi devlet dini olarak seçen
şehir devletleri şeklindeki yapılanma Patani’de Langka Suka adı verilen bugünkü
Patani şehrinin Güney Çin Denizi’ne bakan sahilinde kurulmuş bir şehir devletiydi.
Şehrin burada kurulma nedenlerinden ilki, Tay Körfezi’nin güney ucunda bulunması ve
Kuzey’den yani Vietnam sahillerinden Malaya topraklarına gelen ticaret gemilerinin ilk
karaya çıkabileceği yerleşim yeri olmasındandı.19 Bu Hindu yerleşiminin akabinde tarih
boyunca gerek ticaret gerekse siyasi güç merkezlerinin yer değişmesi nedeniyle hacmi
ve önemi değişkenlik arz ederek İslam’ın yayılmaya başladığı döneme kadar gelmiştir.
Siyasi bir güç merkezi olarak ortaya çıkan Ayutha Krallığı (1350) zamanla bölgedeki
şehir devletlerini kendisine bağlamış ve bu süreçte kadim Siam el yazmalarında Songkla
bir Malay Müslüman şehri olarak zikredilmektedir.20
Bölgenin İslamlaşma sürecine dair bazı farklı görüşler bulunmaktadır.Bu noktada
kesinlikten uzak olunmasının temel nedeni 16.yüzyıl öncesine dair yazılı kaynakların
bulunmamasıdır. Aslında bu durum, aşağıda değinileceği üzere, İslam’ın erken
dönemlerden itibaren geldiğine dair teori bağlamında ele alındığında İslam toplumlarının
yazılı toplum olma özellikleri, alimlerin mobilitesi, sultanların alimleri gözetmeleri ve
onlardan istifa etmeleri gibi özellikler dikkate alındığında bazı çalışmaların olabileceği
ancak zamanla örneğin iklim şartları gibi nedenlerle bugüne ulaşmadığı yönündedir.
19
Wayne A. Bougus. (1990). “Patani in the Beginning of the XVII Century”, Archipel,
Volume 39, s. 114.
20
Chusiri Chamoraman. (1988). “A Group of Thai Muslims Who Were Amongst the Earliest Settlers of Songkla”, In The Muslims of Thailand, Vol. 1, Historical and Cultural Studies, (eds.)
Andrew D.W.Forbes, Centre for Southeast Asian Studies, Bihar (India):Soma Rkasan, s. 47.
14
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
21
Louis Golomb. (1985). An Anthropology of Curing in Multiethnic Thailand, Illinois
Studies in Anthropology, No. 15, Urbana: University of Illinois Press, s. 9. (
22
Tome Pires, The Suma Oriental of Tome Pires: An Account of the East, From the Red
Sea to Japan, Written in Malacca and India in 1512-1515, Vol. 1, New Delhi: Asian Educational
Services.
23
Bkz.: Naqib Al-Attas. (2011). Historical Facts and Fiction, Johor Bahru: UTM Publication House.
24
; Ibrahim Syukri (2002), s. 32, 34.
25
A. Teeuw&D.K.Wyatt. (1970). Hikayat Patani: The Story of Patani, The Hague-Marti-
15
> 2013 HAZİRAN
İslam’ın bölgeye geliş nedeni Batılı araştırmacıların ortak kanaatinin ticarete
bağlanmaktadır. Ticaretin bölge halklarının etkileşiminde ve kültürel dokuların değiş
tokuşundaki rolü yadsınamamakla birlikte, özellikle ‘irşad’a önem veren İslam dini söz
konusu olduğunda salt ticari faaliyeti başat bir faktör olarak öne sürmek yanıltıcı olacaktır.
Buna ilâve olarak, İslam’ın bu topraklara hangi yüzyılda veya tarihlerde geldiğine dair de
gene Batılılar arasındaki ortak kanaat 13 veya 14.yüzyıl olduğu yönündedir.21 Portekizli
tarihçi Tome Pires meşhur eserinde Patani’nin Langkasuka’nın devamı olarak 1370’de
kurulduğunu belirtir.22 Bu iki husus üzerinde özellikle Prof. Naqib al-Attas’ın 2011’de
yayınlanan eserinde dile getirdiği23 ve Batılı araştırmacıları yanlışlayacak yaklaşımının
dikkate alınmasında fayda var. Bununla söylenmek istenen husus, İslam’ın bizatihi
alimler, mutasavvıflar gibi ehil insanlar elinde bu topraklara tanıştırıldığı ve bunun da
öyle söylenildiği üzere 14.yüzyıl gibi görece geç bir yüzyıl değil, daha erken dönemlerde
gerçekleştiğidir. Bu noktada, İslamlaşma’nın kısa bir sürede değil, uzun erimli olduğu
hatırlandığında, Batılı teorisyenlerin görüşlerinin yer bulmadığını iddia etmekte o denli
güçtür. Süreçte, bölge ile ticaretin geliştirilmesindeki rolleriyle Arap, Farsi, Hintli,
Sumatralı özellikle Pasai’li- alimler ve tüccarlar arasında yerli yöneticiler üzerinde
ekonomik ve siyasi nüfuzlarını kullanarak bu elit tabakayı İslamla tanıştırmaya vesile
oldukları uzak bir ihtimal değildir. Örneğin, Pasai’den Patani’ye göç eden alimlerden
Şeyh Safiyuddin (Safiyy al-Din) adı bugüne kadar gelmiştir. Şeyh Safiyuddin kısa bir süre
sonra Müslüman olmasına vesile olduğu Raja Antira adındaki kral tarafından sarayda
Datuk Seri Raja Faqih sıfatıyla müftülük makamı verildi. Raja Antira, Muhamad Şah
adıyla bölgenin ilk sultanı oldu.24 Kral’ın Müslüman olmasıyla ilgili yukarıda zikredilen
hadisenin benzeri Hikayat Patani’de yer almaktadır. Buna göre, Tu Nakpa adındaki Kral,
düçâr olduğu hastalıktan kendisini kurtaracak kişiyi evlat edineceğini söyler. Pasai’li
Şeyh Said adında biri Kral’ı tedavi eder. Nihayetinde kral İslamı benimser, Ardından
kralın, İsmail Şah adını almasıyla birlikte topraklarda İslamlaşma süreci başlar. Gene aynı
eserde, Müslüman olan ilk kralın oğlu Muzaffer Şah döneminde(1540-1564) Pasai’li Şeyh
Safiyuddin’in Patani’ye geldiğinden ve bölgede İslamın yayılmasına katkı yaptığından
bahsedilir.25
Ancak İslam’ın köklü olarak, bir hayat görüşü ve felsefesi olarak yapılanmasında
alimlerin, sufilerin başat rolünün her zamanki gibi ön planda olduğuna kuşku yok.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
15. yüzyıl bölgede Malaka Sultanlığı gibi önemli bir siyasi yapının varlığı ile dikkat çeker.
Bu süreçte Patani, Ayutthaya’nın vasal devletiydi. Bougas’ın bahsettiği bir el yazmasında
Patani’nin İslamlaşmasının bu yüzyılın ikinci yarısında (1470) gerçekleştiği yönündedir.26
Malaka Sultanlığı’nın bölgenin İslamlaşma sürecinde rol üstlendiği yıllarda kuzeydeki
Malay topraklarına yönelik ‘irşad’ hareketleri söz konusuydu. Öte yandan, Portekiz ilhakı
Müslüman unsurların varlıklarına bir darbe vurmak bir yana hem bölgesel hem etkinlik
olarak yaygınlaşmasına neden oldu. Bu bağlamda bu ilhakı takiben, Malaka’dan başlayan
yoğun göçler diğer toplumsal kesimler kadar, alimlerin de çeşitli Malay yerleşimlerine
göçlerine sebep oldu. Bu nedenle, Malaya topraklarının kuzey ve doğu
Ancak İslam’ın kök- bölgelerini teşkil eden Kelantan, Kedah, Patani gibi yerlerde siyasi
lü olarak, bir hayat ve ekonomik hareketlenmeler kadar İslamlaşma sürecininde de ivme
kazandığını düşünmek mümkün. Malaka Sultanlığı’nın 1511 yılında
görüşü ve felsefesi Portekizliler elinde siyasi varlığını yitirmesi bölgedeki siyasi yapıların
olarak yapılanmasın- örneğin, Açe, Johor, güçlenmesini gündeme getirmiş, bu süreç Patani’nin
de öne çıkmasında başat rol oynamıştır. Tabii burada dış faktörler kadar,
da alimlerin, sufilerin bölgede yaşayan Malay topluluklarının siyasi olarak farklı bir ırk ve din
başat rolünün her za- mensubu olan Taylara bağlılıktan kurtaracak yeni açılımlara psikolojik
olarak hazır oldukları da dikkate alınmalıdır. Bu noktada, bağımsızmış
manki gibi ön planda gibi gözüksede süreçte birbirini destekleyen birçok parametrenin varlığı
olduğuna kuşku yok. aşikârdır. Bu noktada, Louis Golomb’un Wilkinson’dan yaptığı alıntı
Malay Mülümanların dini bağlılıklarını ırki veya millet olma özelliğinden
bağımsız kabul etmediklerini ortaya koymaktadır.27
16. yüzyıl ve sonrasında Patani kaynaklarının bölgeyle şu veya bu şekilde ilişkiler
geliştirmiş olan Batılı kaynaklar üzerinden yürütüldüğü görülür. Önce Portekiz,
ardından İngiliz ve Hollandalıların gerek bireysel gerekse içinde yer aldıkları Doğu Hint
Şirketleri’ndeki rolleriyle Patani’ye dair anlatıları bugüne kadar ulaşmıştır. Örneğin,
17. yüzyıl ilk yarısını içeren Dutch Papers adlı kaynaklar bunlardan bazılarıdır.28 Bu
süreçte, Patani Sultanlığı Siam Krallığı’nın merkezi Ayutha ile ilişkiler geliştirmiştir.
nus Nijhoff, s. 151, 154-5..
26
Bougas, Wayne A. “Patani in the Beginning of the XVII Century”, Archipel, Volume 39,
1990, s. 115.
27
Louis Golomb, s. 10.
28
Chusiri Chamoraman. (1988). “A Group of Thai Muslims Who Were Amongst the Earliest Settlers of Songkla”, In The Muslims of Thailand, Vol. 1, Historical and Cultural Studies, (eds.)
Andrew D.W.Forbes, Centre for Southeast Asian Studies, Bihar (India):Soma Rkasan, s. 47.
16
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
Ayutthaya’nın askeri gücü bölgedeki görece zayıf askeri yapılanmalara sahip devletler
karşısında üstün konuma getirmiştir.29 Bu süreçte, Avrupalı sömürgecilerin Hint-Çin’i
ve Burma’daki varlıklarının giderek güç kazanması Siam yönetimini güneydeki Patani
Malayları üzerindeki hakimiyetinin zayıflamasına yol açmıştır.
Tarihi Perspektiften Tay-Patani İlişkileri
Günümüzde Thailand Krallığı’nın güney eyaletlerini çevreleyen coğrafyanın adı olmanın
yanı sıra, bir eyalete de adını veren Patani, tarihte aynı adla anılan bir Sultanlıktı. Söz
konusu bu sultanlık 1390 yılında, Budist Siam ve MüslümanMalay dünyasının kesişme
noktasında kurulmuş ve 20. yüzyıl başına (1902), yani Tayland Krallığı’nca ilhak edilene
kadar varlığını sürdürmüştür.
Kurulduğu ilk yıllardan itibaren kuzeyde Siam’la sınırı olan Patani’nin siyasi varlığı bu
güçten bağımsız ele alınamaz. İki devlet arasındaki ilişkeler, Güneydoğu Asya devlet
geleneğine uygun olarak vasal-efendi ilişkisine konu olmuştur. Bu ilişkinin niçin Patani
aleyhine nüksettiği ise önemlidir. Genelde Malaya Yarımadası’nda kurulmuş Sultanlıklar,
özelde de Patani’nin kuruluş temelleri askeri temelden uzak, teritoryal genişleme
hedefi gütmeyen yapılardır. Bunun Malay halklarının siyasi bilincinin boyutlarıyla
açıklanabileceği gibi, siyasi yapıların teşekkülünün su yolları üzerinde ticarete egemenlik
noktasında ortaya çıkması da kayda değer bir nedendir. Öte yandan, Siam Krallığı ise
denizci bir devlet olmaktan ziyade, kara devletidir ve Hint-Çin’inde doğmuş siyasi
ve dini geleneklerden beslenmiştir. Bu anlamda kendisini kuzey, batı ve doğusundaki
devlet siyasi yapıların tehditi altında hissetmesi güvenlik siyasetini öncellemesine neden
olmuştur.
29
Wayne A. Bougas “Patani in the Beginning of the BVII Century”, Archipel, Volume 39,
1990, p. 115; D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4.Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 339.
30
Anthony Reid. (2003). “Charismatic Queens of Southeast Asia”, History Today, June,
53, (6), s. 32.
31
D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4. Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 339.
17
> 2013 HAZİRAN
Güney sınırındaki Müslüman Malay siyasi yapılarıyla ilişkisi ise bu bölgenin dışardan
gelebilecek herhangi bir saldırı karşısında tampon bölge olma özelliğiyle açıklanabilir.
Bununla birlikte, Patani’nin fırsat buldukça Siam siyasi ve askeri gücüne karşı çıktığı
dabilinmektedir.Örneğin, 1560’lı yıllarda Sultan Muzaffer Şah, Ayutha merkezine saldırı
düzenlemiş ancak başarılı olamamıştır.30 Bu bağlamda, ilk gözlemler Hollandalıların
bölgeye ulaştığı 1630’lara dayanmaktadır. Bu tarihlerde, Hollanda, Patani ile sorunlar
yaşayan Siam yönetimine yardım amacıyla Batavya’dan gemiler göndermişti.31 Gene bu
dönemde Patani’nin savaşçı gücünü göstermesi açısından bir başka veri 1629 yılında
Malaka’ya saldıran Açe güçlerine karşı kurulan ittifakta yer almasıdır.32
Bu noktada yukarıda değindiğimiz efendi-vasal devlet ilişkisini hatırlatmak ve bunun
niteliği üzerinde durmakta fayda var. Bu topraklarda koruyucu-vasal devlet ilişkisi ‘yıkıcı/
yok edici’ bir ilişki olarak nüksetmemiştir. Bölge siyasi düşünce yapısının geliştirdiği
bir tür ‘siyasi etik’ olarak korumacı/itaatkâr bağlamını öne çıkarmıştır. Öyle ki, vassal
devletlerin kimi zaman gönüllü olarak güçlü devletin himayesi altına girdiği, bunda
da diğer saldırgan dış güçlere karşı kendi toprak bütünlüğünü koruma, hanedanlığın
geleceğini iç siyasi çekişmelerden koruma gibi son derece rasyonel temellere dayandığı
görülür. Bu çerçevede, Siam Krallığı, her ne kadar askeri varlığı pekiştirici bir özellik
olarak ortaya çıksa da, Patani iç ilişkilerine, gelenek dini ve yaşam tarzına müdahale
etmediği görülür. Bununla birlikte, iki güç arasında erken dönemde
Bu topraklarda koruyucu- kurulan koruyucu/vasal ilişki Siam’ın askeri tasarrufuyla olduğu da bir
gerçektir.33Buna karşılık, Siam’ın güç kaybına uğradığı her dönemde
vasal devlet ilişkisi ‘yıkıcı/ Patani bağımsızlık arzusunu yenilemiştir. Örneğin, Siam-Kedah
yok edici’ bir ilişki olarak ilişkilerinin çatışma boyutuna vardığı 1821-1838 yılları arasında zaman
nüksetmemiştir. Bölge zaman ortaya çıkan ayaklanmalarda Patani de destek vermiş, ancak
Bangkok yönetimi bu süreci askeri girişimle bastırmıştır. Bu süreçte,
siyasi düşünce yapısının 1831’de liderliğini Tengku Den’in yaptığı girişim ile 1838-9’da benzer
34
geliştirdiği bir tür ‘siyasi ayaklanmalar dikkat çekicidir.
Siam’ın Burma Krallığı’yla bölgesel güç olma konusundaki çatışmaları
bu anlamda Patani’nin siyasi egemenliğini sürdürmesini sağlayan bir
itaatkâr bağlamını öne dış faktördü. Öte yandan, Siam’ın güç kazandığı dönemler isesiyasi
çıkarmıştır. gelişmelerin Patani aleyhine olduğu görülür. Örneğin, 1820’li yıllarda
Burma saldırılarını püskürten Siam yönünü güneye yani Patani, Kedah
ve Kelantan’a çevirdi.35
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
etik’ olarak korumacı/
Malay halklarının bu topraklara gelişine dair teorilerinden biri, erken dönemlerde
Sumatra’dan gelen grupların Malaya Yarımadası’ndan kuzeye doğru göçlere dayanır. Bu
süreçte, Singapur, Malaka gibi Malay Yarımadası’nın iki önemli liman şehrinin kuruluşu
tamamlanmış ve ardından göçler Yarımada’nın kuzeyine doğru Siam halkının yoğun
32
D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4. Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 369.
33
Kobkua Suwannathat-Pian. (1988). Thai-Malay Relations: Traditional Intra-Regional
Relations from the Seventeenth to the Early Twentieth Centuries, Singapore: Obford University
Press, s. 55-56.
34
Kobkua Suwannathat-Pian. (1988). Thai-Malay Relations: Traditional Intra-Regional
Relations from the Seventeenth to the Early Twentieth Centuries, Singapore: Obford University
Press, s. 86.
35
Clive S. Kessler. (1978). Islam and Politics in a Malay State: Kelantan 1838-1969, Ithaca: Cornel University Press, s. 41.
18
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
yaşadığı toprakların sınırlarına kadar devam etmiştir. Göç faaliyetinde kara yolu kadar,
deniz yolculuklarının da kayda değer bir yeri olduğu düşünülebilir. Malay halklarının
denizci karakteristiklerine karşılık Siam halkının kara yerleşimini tercih etmeleri iki halk
arasında siyasi ilişkilerin gelişiminde de belirleyici olmuştur. Malaylar sahil boylarına
yerleşirken, Siamlar kendilerine komşu gelen Malaylara görece mesafeli iç bölgelerde
yerleşimler kurmuşlardır.36
Sultanlığın kuruluşu kimi kaynaklarca 1390’a tarihlense de bölgedeki yerleşimin İslam
öncesi döneme uzandığı bilinmektedir. Bu bağlamda, İslam öncesi dönemden, Ortaçağlara
ve modern döneme uzanan tarihi süreçlerde sürekli yerleşim yeri olmasıyla dikkat çeken
Patani bölgesi, kuzeyde Siam/Tayland’a açılırken, doğuda Çin Denizi, güneyde Malay
dünyası ile ilişkileri geliştirmiş önemli bir siyaset ve ticaret merkezi hüviyetine sahipti.
Bu coğrafyada meskun halkların kuzeyde Budist Siam güneyde ise Srivijaya Krallığı’nın
siyasi ve ekonomik mücadeleleri arasında kaldıkları da bir vakıadır. Bu noktada, erken
dönem Siam Sukhothai Krallığı’nın güneye nüfuzu, Srivijaya Krallığı (7-13. yüzyıllar)
üzerindeki hakimiyeti sonrasında 13. yüzyılda gerçekleşmiş, özellikle bir ticaret merkezi
de olan Ligor’un Patani, Singora (Songkhla), Kedah, Kelantan ve Trengganu gibi yerleşim
yerlerindeki Malay toplulukları üzerinde siyasi nüfuzu ortaya çıkmıştır.37Bu efendi-vasal
ilişkisi temelde yıllık vergi ödeme ve savaş dönemlerinde insan kaynağı tedariki şeklinde
tezahür etmiştir.Öte yandan, halk kültürel ve dini inançlarını sürdürmede serbestti.38
Zaten bu yüzyıl Srivijaya’nın genel itibarıyla tarih sahnesinden çekildiği yüzyıl olarak
da bilinmektedir.
36
Ibrahim Syukri. (2002). Sejarah Kerajaan Melayu Patani, Bangi: Penerbit Universiti
Kebangsaan Malaysia, s. 29-30.
37
Tome Pires, The Suma Oriental of Tome Pires: An Account of the East, From the Red
Sea to Japan, Written in Malacca and India in 1512-1515, Vol. 1, New Delhi: Asian Educational
Services, s. 105; Ibrahim Syukri. (2002). Sejarah Kerajaan Melayu Patani, Bangi: Penerbit Universiti Kebangsaan Malaysia, p. 29; Nidhi Eiosrivongs, Akom Pattiya, Kobkua Suvanthat-Pien,
Nanthawan Poosawang. (1991). “Early Ayudhya: Foundation and Consolidation”, In Essays in Thai
History, (eds.) Varunyupha Snidvongs, Southeast Asian Studies Program, Singapore: Institute of
Southeast Asian Studies, s. 117.
38
Loius Golbolk, s. 10.
19
> 2013 HAZİRAN
Burada şu saptamayı da yapmakta fayda var. Sultanlık döneminde siyasi hakimiyet alanı,
bugün Tayland Krallığı’nın güney eyaletini teşkil eden dört eyaletle, yani Narathiwat,
Pattani, Yalave Songkla sınırlı değildi. Bugün nüfus plânlaması veya iç göçlerle Müslüman
nüfusun sadece yarısını oluşturduğu Satun, gene günümüzde Malezya toprakları
içerisinde yerini alan Perlis, Kelantan, Terengganu eyaletleri de Patani Sultanlığı’nın
siyasi ve teritoryal alanına dahildi. En azından bu yönetim birimleri arasında yakın bir
ilişkinin olduğunu söylenebilir.Bununla birlikte Hall, Kelantan’ın Patani’ye bağlı vasal
bir devlet olduğunu söyler.39Geçmişte siyasi, ekonomik ve dini ağlamlarda biririyle
yakın ilişki içinde olmuş u iki bölge arasında bugün dahi bu ilişkinin varlığını dil
olgusunda bulmak mümkün.Patani’de konuşulan Malay dili Kelantan ile yakın benzerlik
göstermektedir.40Bir diğer yakın ilişki sebebi ise Kelantanlı hocaların bir bölümünün
ailevi bağlarının Patani’ye uzanmasında ortaya çıkar.41
Tarikh Patanive Sejarah Kerajaan Melayu Patani(Patani Malay Sultanlığı Tarihi) adlı
eserlerde bu hususa değinilerek, İslam öncesi dönemde Kedah, Patani, Senggura, Ligor
(bugünkü Nakom Srithamaraj veya Nakhonsrithammarat) ve Chahya’nın bir tek siyasi
yönetime bağlı olduğu vurgulanır.42Bu eserlerde, bugünkü Patani şehrinin bulunduğu
limanın özellikleri konusunda bazı ayrıntılara değinilmekte ve bu çerçevede şehirde
ticaretle meşgul olan topluluklar arasında Cavalı, Balili, Bugis, Hintli, Arab, Çinli
ve Khmerliler zikredilmektedir.Doğu ve Güneydoğu Asyalı bu halkların yanı sıra,
Ortadoğu’dan Arap ve Farsi tüccarların Hint Okyanusu’nu aşıp Patani’ye ulaştıkları da
vurgulanmaktadır.Bu kitlelerin dini inançlarına değinilerek Hintli ve Çinlilerin putperest,
Arap ve Farsilerin ise ateşe taptıkları vurgulanıyor. Ticari faaliyetin temeli deniz ulaşımı
olmakla birlikte, özellikle fil kafileleriyle Kedah’a ulaşan kara yolu faaliyetinin olduğu
da anlaşılmaktadır. Bu seyahatin yaklaşık iki ay sürdüğü ifade ediliyor.43Kedah’ın Bengal
Körfezi’ne açıldığı dikkate alındığında Hindistan’la olan ticarette önemli bir aktarma
organı rolü gördüğü aşikârdır.Şehrin bölge halklarını çeken bu ticari özelliği 1516’da
ilk Portekiz gemisinin bölgeye nüfuzuyla birlikte farklı bir veche kazandı.Sultan,
Portekizlilerin ticaret yapma talebine olumlu karşılık vermesiyle Patani limanı Avrupalı
gemici ve denizcilere de açıkbir uluslararası liman haline geldi.44
Malaya Yarımadası ile Siam topraklarının keşistiği coğrafyada bulunması Patani’ye ayrı bir
değer katıyordu. Bu anlamda Malaka ve Sunda Boğazları çevresinde siyasi varlık sürmüş
İslam sultanlıklarının farklı din ve kültür yapıları ile olan ilişkileri dikkate alındığında
Patani’nin ayrı bir yeri olduğuna kuşku yok. Hint-Çin’i denilen toprak parçasında veya
Çin geniş toplumu içerisinde görece küçük ölçekli yapılar sunan Müslüman topluluklar
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
39
D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4 Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 229; Clive S. Kessler. (1978). Islam and
Politics in a Malay State: Kelantan 1838-1969, Ithaca: Cornel University Press, s. 36.
40
Hasan Haji Mohammad Zen.(1992). “Peranan Bahasa Melayu dalam Pengajaran Islam di
Selatan Thai”, In Jurnal Dewan Bahasa, Vol. 36, No. 7, Julai, s. 639.
41
Robert. L. Winzeler. (1964). “Traditional Islamic Schools in Kelantan”, JMRAS, Vol. 48,
No.1, (92), s. 92.
42
Syaikh Ali&Syaikh Davud al-Patani.(2011). Tarikh Patani, (Çev. Tengku Ismail Tengku
Chik,Tengku Arifin Tengku Chik, Islamic Culture of Patani Foundation, s. 2.
43
Syaikh Ali&Shaikh Davud al-Patani.(2011), p. 5, 15-6; Ibrahim Syukri. (2002), s. 35.
44
Ibrahim Syukri (2002), p. 35; D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4.Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 199.
20
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
bir yana bırakıldığında bir devlet yapılanmasıyla ortaya çıkan ve bu anlamda Budist
çoğunluğua ev sahipliği yapan Siam’la ilişkileri önemlidir.
İngilizlerin, Penang (1784) ve Singapur’dan (1819) başlayarak Malaya Yarımadası’nda
ticaretle başlayan varlıklarını siyasi olarak da genişletmeleri karşısında görülen
gelişmeler Patani’de dikkat çekiyordu. Öyle ki, Siam yönetimindeki Patani topraklarında
yaşayan Müslümanlar güneydeki ekonomik gelişmenin farkındaydılar.45 Bu anlamda,
20.yüzyıl başlarında İngilizlerle-Siam yönetimi arasındaki anlaşmalar sırasında Patanili
Müslümanların İngiliz yönetimi altında kalmak istemelerinin önemli bir nedeni de buydu.
45
H. Warington Smyth. (1999). Five Years in Siam (1891-1896), Vol. II, The Malay and
Cambodian Peninsulas with Descriptions of Ruby Mines, Bangkok: White Lotus Press, s. 10.
46 C. A. Seymour Sewell, (1969). “Notes on Some Old Siamese Guns”, In The Journal of the Siam
Society, Vol. BV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint, s. 17; B. J. Terwiel. (2005). Thailand’s Political History: From the Fall of Ayutthaya in 1767 to Recent Times, Bangkok: River Books, s. 73.
47 Margaret L. Koch. (1977). “Patani and The Development of A Thai State”, JMBRAS, Vol. 50,
Part 2, No. 232, s. 70-1.
21
> 2013 HAZİRAN
Ayuthia’nın düşmesinin ardından bağımsızlık iddiasında bulunan Patani ve Kedah
siam güç kazanmasıyla yeniden Budist yönetimin hakimiyet sahasına girmeye
başladı. Patani’nin, Siam Krallığı’nın yeniden vassal yönetim kurma önerisini geri
çevirmesi üzerine saldırıya uğradı. Siam’ın yayılmacılık politikası neticesinde 1776
yılında Patani’nin düşmesinin ardından diğer Malay sultanlıkları Siam’a bağlılıklarını
ilan ettiler. Bangkok rejimi, bu Malay bölgelerini Songkla’dan yönetmeye başladı.46
Patani’nin 1786 yılında Siam Krallığı’na bağlı bir vassal devlet olması zamanla çıkan
isyanlarkarşısında askeri çözümleri gündeme getiriyordu. Bunun bir ifadesi olarak 1818
yılında Siam güçleri başgösteren ayaklanmayı bastırmasıyla Patani yedi şehre ayrıldı.Bu
idari dağılımın getirdiği bir diğer yenilik ise, bu şehirlerin Komiserlik (commissioner)
denilen yönetimine Bangkok’dan gönderilen Budist yöneticilerin atanması oldu. Bu
idari yapılanma, 1897 Anlaşması’nın da varlığı dikkate alındığında İngilizlerin Malaya
topraklarındaki Sultanlıkların Resident marifetiyle yönetilmesine benzerliği dikkat çeker.
Bu yapılanmanın Patani Sultanlığı’nın mali gelirleri üzerinde de kayda değer bir etkisi
olduğu görülür. Siam Yönetimi gelirlerinin artaracağını ileri sürerek, afyon çiftliklerinin
birleştirilmesi politikasında Patanili yöneticileri ikna eder. Ancak birkaç yılın sonunda
yöneticiler eski gelirlerini kaybetmeye başladılar. Bir diğer ekonomik yaptırım ise
Bangkok’a gönderilen vergilerin toplanması işinin Patani Sultanı’ndan alıp Komiser’e
havale edilmesidir. Bu noktada, verginin siyasi tanınırlık ile ilgisine değinmekte fayda
var. Vergi toplanması ve tarihsel olarak Bangkok yönetimi ile siyasi eşitlik timeline
dayalı ilişkinin erozyona uğraması anlamına geliyor ve Sultan artık Bangkok yönetimi
nezdinde ‘eşit’ bir konumda bulunmadığını ortaya koyuyordu.47 Bu durum, hiç kuşku
yok ki, İngilizlerin Siam yönetimi üzerinde idari yapının modernizasyonundaki egemen
güç olduğunu ortaya koyuyor. Bu bir anlamda, İngilizlerin böl/yönet politikalarının
benimsenmesinin bir sonucuydu. Patani ile birlikte anılan Kedah’da 1832’de ortaya çıkan
isyan girişimi de benzer şekilde bastırıldı. Müslüman Malayların Siam yönetiminden
hoşnutsuzluğu devam ederken, yüzyılın ortasında bir yandan Fransa, öte yandan
İngiltere’nin Hint-Çini ve Burma’da giderek artan siyasi, askeri baskıları Siam’ı farklı bir
tehdit algısına sevkediyordu.48
Patani’nin kaderini belirleyecek ve bu anlamda sonun başlangıcı kabul edilecek gelişme
1897 yılında İngilizlerle Siam Krallığı arasında imzalanan gizli bir anlaşmaya dayanır.
İngilizler Siam topraklarındaki ticari hakimiyetlerini yitirmeme ve Fransızların bu
topraklara nüfuzunu engelleme adına Siam’ın bağımsızlığına destek veriyorlardı.Bu
süreç, bir yandan da Siam idari yapılanmasında modernleşmenin
İngilizlerin böl/yönet po- yaşandığı yıllardı. İdari yeniden yapılanmanın Patani üzerinde de
litikalarının benimsen- bir nüfuz ilişkisi doğurduğu ileri sürülmektedir. Önceki dönemlerde
Bangkok-Patani arasındaki gevşek ilişki yerini Patani’nin otonom
mesinin bir sonucuydu.
yapısını ortadan kaldıracak bir evreye bırakıyordu.49
Patani ile birlikte anılan
20 Aralık 1902 tarihinde Patani topraklarının Siam yönetimine
devri, Patani Malay Müslümanları için yepyeni bir dönem anlamı
ortaya çıkan isyan giri- taşıyordu. Bu süreç1909’daresmi bir hüviyet kazanarak Patani,
Yala, Narathiwat, Satun ve kısmen Songkla’nın içinde bulunduğu
şimi de benzer şekilde yerleşim yerleri resmen Tay yönetimine bağlandı. Bu yıl içerisinde
bastırıldı. Siam Kralı Patani bölgesinde uygulanan İslam Hukuku’nu -aile ve
miras bölümü istisna olmak kaydıyla- lağvederek yerine Tay seküler
hukukunu uygulamaya geçirdi. Dönemin yayın organlarında yer alan bu gelişme Patani
Müslümanlarının karşı karşıya kaldıkları Siam sömürgeciliği adaletsizliğine karşı giderek
artan memnuniyetsizliklerini ortaya koymaktadır. Öyle ki, “talihsiz Malayların isyana aç”
oldukları vurgulanmaktadır.50
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Kedah’da 1832’de
1921 yılında ise Müslüman öğrencilerin Tay dili öğrenmeleri zorunluluğu getirildi.
Böylesine radikal kararları içeren bu süreç, Patani Malay Müslümanlarının
ayaklanmalarına neden oldu. Bunun üzerine 1923 yılında Kral, Müslüman toplumun
48
Michel Gilqun. (2005). The Muslims of Thailand, (Tr. Michael Smithies), Chiang Mai:
Silkworm Books, s. 65.
49
Margaret L. Koch. (1977). “Patani and The Development of A Thai State”, JMBRAS, Vol.
50, Part 2, No. 232, s. 69-70.
50
The Straits Times, 24 March 1902, Monday, Microfilm reel NL287, Lee Kong Chian
Reference Library, s. 4. 22
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
taleplerini gözetilmesini vaa’z eden bir bildiri yayınladı.51
1906 yılı Patani Müslümanları için farklı bir evrenin başlangıcı anlamı taşır.Bu süreçte,
Patani toprakları yeni bir yönetim farklılaşmasına tabi tutuluyordu.Siam yönetimi,
Pattani, Narathiwat (Bangnara), Saiburi ve Yala olarak yedi eyaleti dörde düşürüyordu.
Ayrıca, İslam hukuku evlilik ve miras gibi birkaç konuyla sınırlandırılıyor ve adat
uygulamalarına son veriliyor; İç İşleri Bakanlığı’nın yetkilerinin genişletilmesiyle yerel
yönetimde Müslümanların siyasi gücüne darbe vuruluyordu. Bu uygulamalar, Müslüman
yöneticiler yerine merkezden atanan Siamlılarla değiştirilmesiyle halk üzerindeki
baskının giderek daha da artması anlamı taşıyacaktı. Patani Sultanı’nın bu gelişmeler
karşısında yapabileceği pek farklı seçenek bulunmuyordu. Evlilik vasıtasıyla Kelantan
Hanedanlığı’na yakınlığı olan Sultan Tun Timong, hayatının büyük bir kısmını komşu
Kelantan’da geçirmek zorundakalıyordu. Öte yandan Tengku Abdülkadir Kamaruddin
alternatif bir siyasi arayış içerisinde Singapur’da İngilizlerin kapısını çalıyordu. Dönemin
Sömürge Valisi Frank Swettenham, Kamaruddin’in bu talebine ilkesel olarak olumlu
yaklaşsa da, Londra’dan onay alamaması üzerine Patanililerin geleceği Siamlılar eline
terk ediliyordu.52
Patani Kadın Sultanları
51
Suria Saniwa bin Wan Mahmood. (1999). “De-Radicalization of Minority Dissent: A Case
Study of the Malay-Muslim Movement in Southern Thailand, 1980-1994”, In Sama-Sama:Facets
of Ethnic Relations in Southeast Asia, Quezon City: University of the Phillippines, s. 123.
52
Michel Gilqun. (2005). The Muslims of Thailand, (Tr. Michael Smithies), Chiang Mai:
Silkworm Books, s. 67.
23
> 2013 HAZİRAN
Dört kadın sultan 1584-1686 yılları arasında Patani’nin bölge ticaretinde söz sahibi
olduğu bir dönemde hüküm sürmüşlerdir. Bu dört kadın sultanın adları tarihe aldıkları
renklerle geçmiştir.
Yeşil Sultan (1584-1616)
Mavi Sultan (1617-1623)
Mor Sultan (1624-1635)
Sarı Sultan (1636-1686)
Yirmi yıl kadar süren belirsizlik döneminin ardından şehrin ileri gelen ticaret elitinin
anlaşmaları sonucu Yeşil Sultan (Raja Ijau) lâkaplı kadın sultan otuz iki yıl boyunca
(1584-1616) Patani’yi yönetmiştir. Kimi çalışmalarda kocası vefat eden Yeşil Sultan’ın
-ki bu çalışmada Nang Phya Pattani olarak zikredilir-, bir oğlu olmasına rağmen- tahta
çıktığı belirtilir. Bu dönemde, sultanın üç büyük top döktürdüğü ve bu yerin günümüzde
Patanililerce “cannon foundry” olarak bilindiği ifade edilir. Bu topların Hokkien
kabilesine mensup ve Malay bir kadınla evli Lim Toh Khiem adında Çinli tarafından
döküldüğü; her bir topa ad verildiği ve ilk topun adının Nang Pattani olduğu belirtilir.53
Bir başka kaynak ta ise, günümüzde Madras’da bulunan ve Siam topları olarak bilinen
topların kökenine dair yapılan araştırmalarda ortaya çıkar. Üzerlerinde Hollanda Doğu
Hint Şirketi’nin monogramı bulunan (VOC-Vereenigde Oostindishe Compaigne) 1602
yılında bu şirketin Patani’de inşa ettiği atölyeye dayandırılır.54
Bu dönem, özellikle Patani’nin bölge deniz ticaretinde öne çıktığı yıllar olarak bilinir. Bu
bağlamda, Batı Hindistan’daki Surat, Goa, Coromandel’den gelen ticaret gemileri Çin
ve Japon tüccarlarla ilişkiler geliştirmeleri mümkün oluyordu.55 Aynı yıllarda, örneğin
1612 yılında İngilizlerin Patani’de varlığının yanı sıra, sayıları 500’ü bulan Avrupalılar
bölgenin ticari etkileşimdeki önemini ortaya koymaktadır.56
Erkeklerin hakim olduğu soyluların kadın sultanları tahtta çıkarma sebeplerinin
başında önceki dönemdeki sultanların ticari faaliyetleri kendi lehlerine kullanmaları
ve aristokrasinin bu sistemden hoşnutsuzluğu önemli bir yer tutar.Bir diğer önemli
neden ise, aristokrasi arasındaki hizipleşmeden ötürü, bir erkek sultan üzerinde ittifak
kurulamamasının da kayda değer bir önemi vardır.Bu dönemde, İngiliz ve Hollandalı
tüccar gemileri ilk kez Patani limanında ticari faaliyette bulunmuşlardır.Ardından 1616
yılında kızkardeşi Mavi Sultan (Raja Biru) lâkabıyla tahtta çıkmış ve 1616-1624 yılları
arasında hüküm sürmüştür. 1624 yılında üçüncü kızkardeş Mor Sultan (Raja Ungu)
lâkabını alarak yönetimin başına geçmiştir. Vefatının ardından 1636 yılında kızı Sarı
Sultan (Raja Kuning) lakabıyla tahtta çıktı ve 1650’li yıllara kadar ülkeyi yönetti. Bir
başka kaynakta ise Sarı Sultan’ın 1686’ya kadar tahtta kaldığı belirtilir.57 Cohor Sultanı
Abdulcelil’in küçük kardeşi 1644 yılında Patani Sultanı ile evlendi.58
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
32 yıl boyunca iktidarda kalan ilk kadın sultan döneminin uluslararası ilişkiler ve ticaretin
gelişmesinde önemli rolü olmuştur.Bu yıllar, doğu ve batıdan çeşitli ulusların Patani
limanında ticaret yaptığı ve Sarayla ikili ilişkiler geliştirdiği yıllar olarak öne çıkar. Bu
53
C. A. Seymour Sewell, (1969). “Notes on Some Old Siamese Guns”, In The Journal of
the Siam Society, Vol. BV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint, s. 15-6.
54
C. A. Seymour Sewell, (1969). “Notes on Some Old Siamese Guns”, In The Journal of
the Siam Society, Vol. BV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint, s. 9.
55
“Some Notes upon the Development of the Commerce of Siam”, In The Journal of the
Siam Society, Vol. BV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint, s. 86.
56
“Some Notes upon the Development of the Commerce of Siam”, In The Journal of the
Siam Society, Vol. BV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint, s. 87.
57
Anthony Reid. (2003). “Charismatic Queens of Southeast Asia”, History Today, June, 53,
(6), s. 32; Mohd. Zameri A. Malek. (1993). Umat Islam Patani: Sejarah dan Politik, Shah Alam:
Hizbi, s. 72.
58
D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4. Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 372; Mohd. Zameri A. Malek. (1993). Umat
Islam Patani: Sejarah dan Politik, Shah Alam: Hizbi, s. 48.
24
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
59
“Some Notes upon the Development of the Commerce of Siam”, In The Journal of the
Siam Society, Vol. XV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint, s. 82; Mohd. Zameri A. Malek.
(1993). Umat Islam Patani: Sejarah dan Politik, Shah Alam: Hizbi, s. 50, 60.
60
Mohd. Zameri A. Malek. (1993). Umat Islam Patani: Sejarah dan Politik, Shah Alam:
Hizbi, s. 49, 50, 59.
61
Mohd. Zameri A. Malek. (1993). Umat Islam Patani: Sejarah dan Politik, Shah Alam:
Hizbi, s. 61.
62
“Some Notes upon the Development of the Commerce of Siam”, In The Journal of the
25
> 2013 HAZİRAN
bağlamda, Japonya, İngiltere, Hollanda deniz ve ticaret güçlerinin varlığı sadece Patani
Sarayıyla değil, birbirleriyle de ilişkilerin geliştirilmesine olanak tanımıştır. Tüm bu
ilişkiler Patani’nin ününün Avrupa’ya kadar yayılmasına neden olmuştur.
Örneğin, 1592 yılında dönemin Japon kralı Tokugawa Iyeyasu Yeşil Sultan’a mektupla
birlikte hediyeler göndermiş, bunun karşılığında 1592’de ve de ardından 1602’de Patani
elçileri Japonya’yı ziyaret etmiştir. Patani Sultanlığı ve Japon Krallığı arasında kurulan
bu siyasi ve ekonomik ilişkiler sonucu Japon Krallığı Siam ve İngilizlerle tanıştırıldığı
ortaya çıkmaktadır. 22 Haziran 1612 tarihinde İngiliz elçileri döneminİngiliz kralı I.
James adına Patani sultanı ile anlaşma imzalarlar. Ardından, 1614 yılında William Adams
ile Japonya ziyaretinden hareketle, İngilizlerin doğu denizlerinde Japonya ile ilişkilerinin
başlangıcını teşkil ettiği söylenebilir.Patani sahilleri bu yıllarda, Avrupa güçleri arasında
ve de Hollanda ve Japon güçleri arasında savaşlara tanık olmuştur.59
1600 yılında, İngiliz john Smith, ilk Avrupalı saraya danışman olarak alınmıştır.Mohd.
Zameri’nin aktardığına gore, bu yıllarda Patani’ye gelen Hollandalılar, Patani’yi elli
yaşlarında bir kadın sultanın yaklaşık 13/14 yıl boyunca, kendisinden önceki erkek
sultandan daha adil yönetim sergilediğini ifade eder. 1603 yılında Siam Kralı Naresuan
donanma ile Patani’ye saldırı düzenlemiş, ancak Patani güçleri ve onlara yardımcı
olan yabancı ateşli silahlara sahip yabancı özellikle de Japon tüccar gemilerinin
desteğiyle püskürtülmüştür. Patani’nin tarihte sahip olduğu büyük toplarla meşhur
olduğu düşünüldüğünde gerek Patani sarayında gerekse yabancı tüccarların desteğinin
bu saldırının püskürtülmesinde büyük rolü olduğu düşünülebilir. Hayatı boyunca hiç
evlenmeyen Yeşil Sultan 63 yaşında vefatının ardından tahtta kız kardeşi geçmiştir.60
İkinci kadın sultan, 1614 yılında Pahang Sultanı’nın oğlu ile evlenmesi ile Patani ve
Pahang arasında akrabalık bağı kurulmuştur.61 Bu dönemin önemli gelişmeleri arasında
Avrupalı ticaret güçlerinin birbirleriyle rekabetleri oluşturur. Hollandalılarla nükseden
çıkan çatışması nedeniyle İngilizlerin varlığı ancak 1623 yılına kadar devam etmiş
vebu çıkar çatışmasınınPatani açıklarında bir deniz savaşına kadar vardığı vak’idir.
Hollandalılar iki İngiliz gemisine saldırmıştır. Dönemin Kadın Sultanı İngilizleri ve
ticaret merkezlerini korumaya almıştır. Bu gelişme üzerine Hollanda ticari amaçlarla
Patani’ye yerleşmiş ancak bu kısa süreli olmuştur.62 Üçüncü kadın sultan (Raja Ungu),
Cohor sultanı Abdulcelil’in oğluyla evlenmesiyle Patani ve Cohor arasında ilişkilere yeni
bir boyut kazandırdı.63 Raja Ungu’nun kızı Sarı Sultan lakabıyla 1635 yılında tahtta çıktı.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Ekonomi ve Ticari İlişkiler
Patani topraklarının konumu dikkate alındığında bir yandan Budist dünyaya öte yandan
Müslüman Malay topraklarına açıldığı görülür. Kara bağlantıları üzerinden kurulan bu
temel insan ve coğrafya etkileşiminin bir diğer boyutunu deniz bağlantıları oluşturur. Bu
anlamda, Patani Bengal Körfezi/Hint Okyanusu ile Güney Çin Denizi’ni birbirine bağlayan
dar kara parçası üzerinde oluşunun ekonomik ilişkilerin geliştirilemesinde kayda değer
bir rolü vardı. Doğu’da Tay Körfezi ile Kamboçya, Doğu Çin Denizi
Patani’nin tarihte sahip ile Borneo Adası, Japonya, Çin, Singapur’a kadar uzanan geniş bir
olduğu büyük toplarla liman şeridine bağlanıyordu. Tüm bu deniz bağlantılarının ortaya
çıkmasında Patani sahillerindeki doğal limanların rolü büyüktü.64
meşhur olduğu düşünül- Patani Sultanlığı’nın ekonomik ve ticari varlığının, Avrupalı
düğünde gerek Patani sa- güçlerin bu coğrafyaya nüfuzu öncesinde bölge güçleri arasında
kurulan bir denge esasına göre yürütüldüğüne kuşku yok. Bu
rayında gerekse yabancı anlamda, Avrupa Kıtası’nda kendini ortaya koyan kapitalist ilişkiler
tüccarların desteğinin bu ağının Güneydoğu Asya siyasi güçleri arasında nasıl bir karşılığı
saldırının püskürtülme- olduğu ilginç bir araştırma konusudur. 18. yüzyıl ikinci yarısından
itibaren Siam Krallığı’nın kuzeyde Burma topraklarına yönelik
sinde büyük rolü olduğu ihtirası ve yayılmacı politikası güneyde Patani topraklarına da
düşünülebilir. yansımaya başladı. Bunun bir sonucu olarak 1785 yılında Siam
ordularının Patani’ye saldırıları vuku buldu.65 Farklı dini ve külterel
temeller üzerine yükselen iki toplum arasında ayrışmayı da beraberinde getiren bu saldırı
hiç kuşku yok ki, Patani Müslümanlarının bugüne kadar Tay siyasi yönetimi karşısında
maruz kaldığı baskı ve zulmün başlangıç noktasını oluşturuyordu. Bununla birlikte,
Siam Krallığı ile ilişkilerinin, özellikle İngiltere’nin Singapur merkezli olarak Malaya
topraklarında ortaya koyduğu siyasi egemenlik yapılanmasını takiben farklı bir yönelim
seyrettiği görülür.
Siam Society, Vol. XV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint, s. 88-9; D.G.E. Hall, A History of
Southeast Asia, 4. Baskı, Hampshire: MacMillan, s. 383, 530.
63
Mohd. Zameri A. Malek. (1993). Umat Islam Patani: Sejarah dan Politik, Shah Alam:
Hizbi, s. 64.
64
Margaret L. Koch. (1977). “Patani and The Development of A Thai State”, JMBRAS, Vol.
50, Part 2, No. 232, s. 70.
65
Wayne A. Bougas. (1990). “Patani in the Beginning of the XVII Century”, Archipel,
Volume 39, s. 113.
26
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
Patani, Güneydoğu Asya coğrafyasının kuzey-güney ekseninde gerçekleşen ticaret
ağına eklemlenmiş ve bu süreçte önemli gelişmelere konu olmuştur. Patani’nin bölge
ticaretinde kayda değer öneminin ortaya çıkmasında geleneksel olarak Çin, Vietnam
ve Siam Körfezi’ndeki etkileşiminin yanı sıra, güneydeki Malay dünyası ve Avrupalı
sömürgeci güçlerin bu ticarete aktif olarak katılmalarının rolü vardır. Bu noktada, 16.
yüzyıl başlarından itibaren Avrupalılara ait tüccar gemilerinin Songkhla limanı üzerinden
yürüttükleri ticari faaliyetler dikkat çekicidir. Songkhla’nın zamanla uluslararası ticarete
açılması, Siam Krallığı’nın buraya Budist Tay göçlerini teşvik etmesine yol açtı. Bu süreç
nihayetinde Songkhla’nın merkez ve Patani ve Trengganu’nun bu merkeze bağlı ilişkinin
temelini de oluşturmuştur.66
Bu çerçevede Sultan Ijau (1584-1616) döneminde başlayan ticarete dayalı varsıllık bir
yüz yıl kadar devam etmiştir. Bu döneme dair bazı olgulara arkeolojik verilerden ulaşmak
mümkün. Patani şehir merkezine altı kilometre mesafedeki Kampung Kresik bölgesindeki
duvar kalıntıları, keramik vb. buluntular bunlardan bazılarıdır.67 Hollandalılar, burasını
sultanlığın merkezi olması hasebiyle Kota Raja yani Sultan Şehri olarak da zikrediyorlardı.
Bougas saray, şehir yerleşimi konusunda ayrıntılı bilgiler vermektedir. Sarayın sahile
yakın bir mevkide oluşundan hareketle,68 yönetimin şehrin ticaretine ve dolayısıyla
ekonomi yaşamına doğrudan müdahil olduğu sonucu çıkartabiliriz.
66
Louis Golomb, s. 10-11.
67
Wayne A. Bougas. (1990). “Patani in the Beginning of the BVII Century”, Archipel,
Volume 39, s. 115, 117.
68
Şeyh Ali&Şeyh Davud al-Patani. (2011), p. 7.
69
Anthony Reid. (2003). “Charismatic Queens of Southeast Asia”, History Today, June, 53,
(6), s. 32.
27
> 2013 HAZİRAN
Şehir yaşamına dair bugün pek fazla bilgi mevcut değildir. Özellikle bölge ticaretinde ve
zanaatkârlığında önemli varlık gösteren Çinlilerin etkinliği göze çarpar. Patani’de ticari
yaşamın giderek önem kazandığı 1560’lı yıllarda şehirde Çinlilerden oluşan birkaç bin
kişilik ticaret kolonisinin varlığından söz edilir.69 Modern dönemde Çin mahallesinin bir
benzeri erken dönemlerde Kota Cina adıyla anılıyordu. Saray, ticari hayatın sürdüğü şehir
yaşamının ötesinde şehri çevreleyen alanlarda çeltik tarımı, sahilde ise balıkçılık faaliyeti
temel ekonomik aktivitelerdi. Sarayın da içinde bulunduğu kompleks surla çevrili olduğu
ve görece kayda değer bir savunma sisteminin varlığından olabilir. Örneğin, 1563
yılında o dönem önemli bir siyasi güç merkezi olan Sumatra Adası’nın güneyindeki
Palembang’dan Patani’ye düzenlenen saldırıda bu yapı üzerindeki toplar nedeniyle
Cavalıların başarılı olamadıklarına değinilir. 1602 yılına tarihlenen bir Hollanda kaynağı
buradaki topların Amsterdam’dakilerden daha büyük olduğunu ileri sürer. Bu yapının
batı ve doğu ucunda iki büyük kapının bulunuyordu. Örneğin Doğu Kapısı’nın adı,
aynı zamanda Fil Kapısı’ydı. Siyasi gücün timsali olan filler bölgedeki diğer devletler
gibi Patani’de de önemli bir unsurdu. Bu kapıların büyüklüğünün fillerin geçebileceği
büyüklükte olduğunun belirtilmesi bunun göstergelerinden biridir.70 Yukarıda zikredilen
toplarla ilgili bir diğer referans Çinli bir seyyaha atfen dile getirilir. 16. yüzyılda Patani’ye
yerleşen Lim Toh Khiam adlı top dökmede usta olan bu seyyah Patani Sultanı’na
danışmanlık yapar ve süreçte Müslüman olmuştur.71
19. yüzyıl son çeyreğinde, Patani limanının ticari aktivitesini sürdürdüğü görülmektedir.
Özellikle o döneme ait gazette arşivlerinde özellikle Çinlilere ve İngilizlere ait gemilerin
Patani’deki etkinliklerine dair kafi miktarda kanıt mevcuttur.72
Modern Dönem Tay-Patani İlişkileri
Tay-Patani ilişkileri modern dönemde çalkantılı bir süreci ifade eder. Tay milliyetçiliğinin
önemli unsurları olan askeri cunta rejimi veya uzantıları ile ülkeyi düzlüğe çıkarma
uğraşı veren ‘liberal’ görüş yanlılarının iktidarda olup olmadıklarına bağlı olarak Patani
politikası değişiklik arz eder. Öncelikle ‘modern dönemden’ neyi kastettiğimizi açıkça
ifade edelim. Modern dönem dendiğinde II. Dünya Savaşı sonrasındaki ulus-devlet
yapılanmaları akla gelir. Güneydoğu Asya topraklarında varlık süren yüzlerce etnik
yapının merkezi oluşturan çoğunluk iktidarınca bu süreçte kırılmaya maruz bırakıldığı
pek çok akademik çalışmaya konu olmuştur. II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrasındaki
gelişmeler Patani topraklarının modern Tayland Krallığı’na devrini öngörmüştür. Bu
süreçte Patani halkına siyasi geleceklerini belirleme hakkı verilmediği gibi, mensubu
oldukları kültürel, dini ve sosyal bütünlükleri de yok sayılarak merkezi hükümetlerin
politikalarına mahkum edilmişlerdir.73 Gücünü Tay Budizminden ve Monarşisiden alan
milliyetçi yapı, ülkedeki etnik unsurları bünyesinde eritme, asimile etme politikalarını
yürürlüğe koymuş ve Patanili Müslümanlar da bundan paylarını almışlardır.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Irk olarak Malay, din olarak Sünni İslamı’na mensup bu halk, artık Tayland Müslümanları
70
Wayne A. Bougas. (1990). “Patani in the Beginning of the BVII Century”, Archipel, Volume 39, s. 122; Syaikh Ali&Syaikh Davud al-Patani. (2011), s. 9.
71
Patrick Jory. (2007). “From ‘Melayu Patani’ to ‘Thai Muslim’: The Spectr eof Ethnic
Identity in Southern Thailand”, ARI Working Paper, No. 84, Singapore: Asia Research Institute, s.
5.
72
The Straits Times, 11 December 1875, SHIPPING IN THE HARBOUR. Microfilm
NL5045 [Lee Kong Chian Reference Library, s. 3; The Straits Times, 17 November 1877, SHIPPING IN THE HARBOUR, s. 4; The Straits Times, 16 June 1877, SHIPPING IN THE HARBOUR
Microfilm NL5046, s. 4.
73
Mariya Johanna Futchs. (1970). A Comparative Study of Thai and Filipino Muslims,
Master Thesis, Washington: The American University, s. 16.
28
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
adıyla anılmaya başlanmış ve bu süreç Bangkok yönetimlerinin politikaları çerçevesinde
Taylandlaştırma sürecine maruz bırakılmışlardır. Bu süreç zorlamalar, baskılar, işbirliği,
sözleşmeler vb. gibi süreçleri beraberinde getirmiştir. Özellikle etnik kimlik üzerinde
tanımlayıcı ve de zamanla dönüştürücü olacak politikalar birbirini izlemiştir. Örneğin
geleneksel İslami eğitim, ailelerin çocuklarına Müslüman ismi vermesi, gündelik ve kamu
yaşamında Malaycanın kullanılması vb. Bangkok yönetimince müdahele alanları olarak
görülmüştür. Bu bağlamda, asimilasyon sürecinin bir parçası olarak Patani Malaylarını
kimliklerinden arındırmanın bir yolu olarak onları ‘Tay-Müslümanları’ olarak tanımlama
yolu seçilmiştir. Erken dönem politikalarından olan bu yaklaşıma karşı ilk siyasi tepki
verenlerin arasında -aşağıda değinileceği üzere- Hacı Sulong da bulunmaktadır.74
Bu süreçleri iki ana bölümde değerlendirmek mümkün: a)Aşırı milliyetçi Tay unsurlarının
hakimiyetinde geçen 1932-1979 yılları: Bu yıllar ülkenin asker veya asker destekli
sivil yapıların hakimiyetinde geçtiği görülür. Demokratik seçimlerden ziyade, ordunun
siyasal yaşam üzerindeki nüfuzu alabildiğine kendini ortaya koymuş ve sivil inisiyatifin
geçerlilik kazanmadığı bir sürece atıfta bulunulur. Bu dönemin en çarpıcı politikası 19391943 yılları arasında uygulanan Ratthaniyom’dur. Bu dönem, aşırı milliyetçi referanslarla
ülkedeki tüm etnik unsurların Taylaştırılması sürecine tekabül eder. II. Dünya Savaşı
yıllarında Phibun Songkram’ın Başbakanlığı, özellikle Avrupa özelinde kendini açık bir
şekilde ortaya koyan totaliter duruşun Tayland’daki versiyonu uygulamaya geçirmiştir.75
Devletçi zihniyetin katı uygulamalarına konu olan bu yıllarda Müslümanlar kendi
dini ve kültürel kimliklerinden, bunları ifade biçimi olan sembollerden ve yasalardan
arındırılmaya çalışılmışlardır. Bu süreçte giyim kuşamdan dile, din değiştirmeye kadar
varan zorlama ve baskılar gündemde yer tutmuştur. Savaş yıllarının ardından Phibun’un
ikinci başbakanlık dönemi (1948-1957) polis kurumunda orduya karşı alternatif bir
yapılanmaya tanık olundu.76 İlerleyen yıllarda, General Sarit Thanarat 1957 yılındaki
darbenin ardından ülke anayasası ve sivil yaşamı askıya alındığı gibi bu dönem yargısız
infazların artış gösterdiği yıllar olarak hatırlanır.77 1973 yılına kadar devam eden bu
74
Mariya Johanna Futchs. (1970). A Comparative Study of Thai and Filipino Muslims,
Master Thesis, Washington: The American University, s. 66.
75
Thak Chaloemtiarana. (2007). Thaliand: The Politics of Despotic Paternalism, Southeast
Asia Program, Ithaca: Cornel University, s. 8, 13.
77
Chris Baker&Pasuk Phongpaichit. (2005). A History of Thailand, Cambridge: Cambridge
University Press, s. 173; Suria Saniwa bin Wan Mahmood. (1999). “De-Radicalization of Minority Dissent: A Case Study of the Malay-Muslim Movement in Southern Thailand, 1980-1994”, In
Sama-Sama:Facets of Ethnic Relations in Southeast Asia, Quezon City: University of the Phillippines, s. 121.
29
> 2013 HAZİRAN
76
Thak Chaloemtiarana. (2007). Thaliand: The Politics of Despotic Paternalism,
Southeast Asia Program, Ithaca: Cornel University, s. 57.
yıllarda izlenen politakın temel nedeni hiç kuşku yok ki, siyasi atavism güden Sarit’in
hükümet-bürokrasi-halk üçlüsü şeklinde öngördüğü toplum yapısı bağlamında geleneksel
güç yapılarını koruma arzusuydu.78
b) 14 Ekim 1973 tarihinde Başbakanlık koltuğuna Prof. Sanya Thammasak’ın oturmasıyla
ülke derin bir nefes almaya başlar. Sanya’nın görece kısa süren Başbakanlığı ülkenin
ilk demokrasi tecrübelerine tanık olur. Ülkenin çalkantılı geçen bu yıllarında 1976 ve
1978’de ardı ardına Başbakan değişikliği gündeme geldi.79 Bir süre sonra, yani 1978’de
başbakan değişikliği ile ülke bir kez daha eski rejim yıllarındaki
Bu dönem, aşırı milliyetçi uygulamalara dönüş yapar.
referanslarla ülkedeki 1980’li yıllarda Patani bölgesinden kimi milletvekilleri Bangkok’da
önemli görevlere getiriliyorlardı. Özellikle bu dönemde aktif siyasetin
tüm etnik unsurların içinde yer alan Al-Wahdah (Dayanışma Partisi) üyeleri 1992-1995
Taylaştırılması sürecine yılları arasında hükümette görevlendirildi. Bunlar arasından Den
tekabül eder. II. Dünya Tohmeena, İçişleri Bakanlığı Yardımcılığı’na getirilirken; Wan
Mohammad Nor Nattha Parlamento Başkan Yardımcılığı yaptı. 1995
Savaşı yıllarında Phibun seçimleri sonrasında ise Wan Mohammad Nor Mattha İletişim Bakanı
80
Songkram’ın Başba- olarak görev aldı.
kanlığı, özellikle Avrupa
Tay Ulusal Siyaseti ve Patani Bağımsızlık
özelinde kendini açık bir Mücadelesi
Patani Bağımsızlık mücadelesine değinmeden önce, Tay ulusal
siyasetinin genel karakteristikleri üzerinde durmakta fayda var.
liter duruşun Tayland’daki Tay, tarihteki adıyla Siam, Güneydoğu ve genel itibarıyla Asya
versiyonu uygulamaya topraklarında sömürgeci güçlere karşı pragmatik politikaları ile boyun
eğmemiş ve bağımsızlığını gözetebilmiş bir ulus olarak karşımıza
geçirmiştir. çıkar. Siam Krallığı’nın doğup geliştiği topraklar, bölgedeki diğer
ülkelerin aksine ‘farklılıkta birlik’ ilkesinin gelişmesine elverecek
etnik çeşitliliğe sahip değildir. Veya bir başka şekilde ifade edecek olursak, bölgedeki
etnik varlıklar Tay etnik çoğunluğu etrafında entegrasyonu tarihin erken dönemlerinden
itibaren gerçekleştirebilmiştir. Tay ulusunun tarihten getirdiği bu özellik, modern
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
şekilde ortaya koyan tota-
78
Thak Chaloemtiarana. (2007). Thaliand: The Politics of Despotic Paternalism, Southeast
Asia Program, Ithaca: Cornel University, s. 9, 10.
79
Suria Saniwa bin Wan Mahmood. (1999). “De-Radicalization of Minority Dissent: A Case
Study of the Malay-Muslim Movement in Southern Thailand, 1980-1994”, In Sama-Sama:Facets
of Ethnic Relations in Southeast Asia, Quezon City: University of the Phillippines, s. 122.
80
Suria Saniwa bin Wan Mahmood. (1999). “De-Radicalization of Minority Dissent: A Case
Study of the Malay-Muslim Movement in Southern Thailand, 1980-1994”, In Sama-Sama:Facets
of Ethnic Relations in Southeast Asia, Quezon City: University of the Phillippines, s. 116.
30
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
dönemdeki sözde mono etnik ve kültürel yapıya dayandığı varsayılan ulus-devlet
yapılanması içerisinde bu topraklara eklemlendirilen Patani Malay Müslüman unsurlarının
varlığıyla büyük bir çelişki yaşamasına neden olmuştur. ‘Bağımsızlık’ olgusu, özellikle
1932 yılında Mutlakiyet sistemi yerini Anayasa timeline dayalı Parlamenter Monarşi
yönetilen Tay merkezi hükümeti ve halkı için bir övünç kaynağı olmakla birlikte, modern
dönemde ülkenin geçirdiği badireler, askeri darbeler, cunta rejimleri ülkenin beklenen
kalkınma, ulusal güvenlik gibi alanlarda vasat bir performans sergilemesine neden
oldu.81 1930’lı yılların başlarında Mutlakiyetçi rejim karşısında siyasi soyluların ve
entellektüellerin sergiledikleri siyasi muhalefet bir anlamda başarıya ulaşmış Parlamenter
Monarşiye geçilmiştir.82 İlginçtir ki, bu süreç, geniş halk kesimlerinin katılımı olmaksızın
sadece elitler arasındaki bir mücadeleye sahne olmuştur. Tarihsel bir devamlılık olarak
okunabilecek elitler arası güç kavgası günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Kimi
gözlemcilerin ifade ettiği üzere Tayland’da siyaset “darbe-seçim-kısa süreli parlamenter
yönetim-kriz ve darbe” döngüsü içerisinde gerçekleşmektedir.83
Patani Malay halkının bağımsızlık arzusu ve merkez yönetimin bu siyasi talebe askeri
güç kullanarak karşılık vermesi, Tay krallığı’nda tarih boyunca sürgit devam eden
elitler yönetiminden bağımsız okunamaz. Ulus-devletleşme sürecinde halkın doğrudan
katılımından ziyade, askeri müdahalelere konu olan sivil siyaseti yapılanmalar ne azınlık
konumundaki Patani Malayların haklarını gözetmiş ne de verilen mücadele karşısında
kayda değer bir diyalog sürecine girişmiştir. Neredeyse kırk yıla varan süreçte merkezi
yönetim Patani’de güvenlik başta olmak üzere eğitim ve dini konuları kapsayan
politikalarıyla gündemi belirlemeye çalışmıştır. İlki, yani güvenlik meselesine bakış ulusdevlet olgusu sınırlamaları içerisinde değerlendirildiğinden bugüne kadar bölgede arzu
edilen karşılığı bulamamıştır. Başka eyaletlerde rastlanmayacak denli güvenlik biriminin
konuşlandırıldığı Patani bölgesi, bu anlamda bir ‘güvenlik enflasyonuna’ maruz kalmıştır.
81
Somsakdi Buto. (1987). “Introduction”, In Government and Politics of Thailand, (eds.)
Somsakdi Buto, Singapore: Obford University Press, s. xi.
82
Chai-Anan Samudavanija. (1987). s. 23 In Somsakdi Buto “Introduction”, In Government and Politics of Thailand, (eds.) Somsakdi Buto, Singapore: Obford University Press..
83
Suchit Bunbongkarn. (1988). “Contemporary Thai Political Development”, In ThailandUS Relations: Changing Political, Strategic and Economic Factors, (eds.) Ansil Ramsay&Wiwat
Mungkandi, Institute of East Asian Studies, Berkeley: University of California, s. 41.
31
> 2013 HAZİRAN
Eğitim meselesi de güvenlik gibi Tay Milli Eğitim Bakanlığı formatının Patani gençliğine
aktarılmasının bir aracı kılınmıştır. Zaman zaman, Patani halkını ikna etmeye matuf
olacak şekilde meselâ, cavi alfabesinin okullarda öğretilmesi gibi bazı ‘imtiyazlar’
gündeme getirilse de, Patani Müslümanlarının sosyo-kültürel ve dini gerekliğine uygun
eğitim anlayışının yerleştirilmesi konusunda ciddi bir niyet ve pratiğe rastlanmamaktadır.
Bu konuda, örneğin saldırıların yoğunlaştığı 2006 yılında Ulusal Uzlaşma Komisyonu
(NRC)’nin hazırladığı raporda, Merkez güçlerin sadece öğretim kurumlarında değil,
kamu kuruluşlarında da Tay dilinden başka alternatif tanımama konusundaki ısrarları
açıkçası sorunun tümüyle Patani halkının bu dili öğrenmeme yolundaki ısrarlarına
dayandırılıyor ki bu sorunun tamamıyle odağından sapma anlamı taşıyor.84 Yapılan
akademik araştırmalarda halk bu konudaki hassasiyetini ortaya koyduğu görülür. Tay
okullarında Malay Müslüman kültürünü dikkate alacak değişiklikler yapılana kadar
çocuklarını bu okullara gönderme yanlısı olmayan veliler, dini okulları bir seçim olarak
gördüklerini ifade ediyorlar.85
Din konusu ise farklı bir boyutta seyretmektedir. Bangkok yönetimi, Patani’de
geleneksel/modernist Müslüman ayrımının farkında olarak bu süreci kendi lehine
kullanacak girişimlerden geri kalmamıştır. Geleneksel İslami öğretim kurumları yani,
pondoklara başından bu yana karşı olan merkezi yönetim, öğrencilerin mezuniyetini
kabul etmeme, maddi destekten yoksun bırakma, yasaklama, kapatma vb. süreçlerle bu
kurumları yıpratmaya devam etmiştir. Öte yandan, modernist Müslümanların geleneksel
İslami yapılara yönelik eleştirilerinden hareketle hem ülke dışından hem de Bangkok’dan
maddi ve moral destek buldukları bilinmektedir. Bu genel başlıklardan sonra, Tay-Panati
ilişkilerinde kilometre taşı niteliğindeki gelişmelere detaylı bir şekilde bakmakta fayda
var.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
1902 ve Bangkok Egemenliğinin Tesisi
Bazı tarihi gelişmelere göz atmadan önce, Siam/Tay Krallığı’nın Patani sorununa nasıl
yaklaştığına değinmekte fayda var. sadece 20. yüzyıl başlarında değil, çalışmanın ilgili
bölümlerinde değinildiği üzere Patani bölgesi Bangkok’a bağlı vasal devlet statüsündeydi.
Bangkok yönetiminin geliştirdiği siyaset felsefesine göre, bir toprak parçası Siam’a
vasal olduysa her zaman için vasaldır.86 Bu ilke, Patani’nin modern dönemde sadece
batılı sömürgeci güçlerin Patani halkının geleceğinde karar mercii olmadıklarını, bunun
ötesinde bölgenin asli siyasi yapılarında neşet eden bir algının da önemli bir faktör
olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenledir ki, ulus-devlet yapılarının çözülmeye yüz
tuttuğu, küreselleşmesinin kabul gördüğü, etnik milliyetçiliklere verilmesi gereken haklar
84
Thanet Aphornsuvan. (2006). “Nation-State and the Muslim Identity in the Southern Unrest and Violence”, In Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand, (eds.)
Imtiyaz Yusuf&Lars Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, s. 96.
85
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 61.
86
Kobkua Suwannathat-Pian. (1988). Thai-Malay Relations: Traditional Intra-Regional
Relations from the Seventeenth to the Early Twentieth Centuries, Singapore: Obford University
Press, s. 75.
32
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
konusunda bölgesel ve küresel kuruluşların destek çıktığı 20. yüzyıl boyunca dahi Tay
yönetimi Patani halkının mücadelesinde bölgenin yönetimi sürekli merkezden gönderdiği
sivil ve askeri güçlere havale etmiş; Patani halkının ‘hakiki’ temsilcilerini ise oyalama,
bazı çıkar ilişkileri ile kendi politikalarına uygun bir pozisyona getirme gibi alternatifler
üzerinde durmuştur.
1902 yılında İngilizlerin o dönem için Kuzey Malaya toprakları olarak da kabul
edilebilecek üç eyaletin yönetimini Siam Krallığı’na devri, dönemin sultanı Tengku
Abdulkadir ve oğlu Tengku Mahmud Mahayidddin tarafından kabul edilmemiş ve
bağımsızlık düşüncesi siyasi bir proje olarak gündeme taşınmıştır.87 Bunu takip eden
süreçte, bir yandan 1909’daki Siam-İngiltere Anlaşması’na binaen Patani toprakları
Siam Krallığı’na ‘devredilirken’, 1932 Mutlak Monarşi’den ulus-devlet ve parlamenter
Monarşi’ye geçişin ipuçları belirlemeye başlamış ve bu çerçevede Tay milliyetçiliği
etrafında yeni bir siyasi bilinç ve yapılanma ortaya çıkmıştır. Bu sürecin hiç kuşku
yok ki ideologu Luang Wichit Wathakan’dır. Kimi araştırmacılarca Kral Vajiravudh’un
entellektüel mirascısı kabul edilen Wathakan, Mutlak Krallık yönetimini modern ulusdevlete eklemleme işini üstlenmiştir.88
Savaş yıllarının ardından Patani’nin güneyinde yani, Malay Sultanlıklarında Malay
milliyetçiliği 1946’da UMNO’nun kurulması şeklinde tezahür etmiştir. Özellikle
UMNO’nun siyasi yansıması -tıpkı Tay ulusalcılığına benzer şekilde- Malay ulusu
(Bangsa Melayu) olmuştur. Bu çerçevede kendilerini ne Tay ne tam anlamıyla siyasi olarak
Malay statüsünde gören Patanililerin kendilerini çözümsüzlüğün ortasında buldukları
söylemek mümkün. Burada bir hususa dikkat çekmekte fayda var. Antropolojik olarak
Malay ırkına mensup olan Patani Müslümanlarının siyasi aidiyet noktasında aynı algıyı
taşıyıp taşımadıkları kuşkuludur. Bu noktada bir veri olması hasebiyle erken dönemlerde
gerçekleşmiş bir ziyarete atıf yapılır. Patani Sultanlığı’ndan üst düzey bir heyetin Cohor
Sultanlığı’na yaptığı ziyaret sırasında, Patani heyeti “Biz yabancıyız. Malay saray
kurallarını bilmiyoruz.Şayet bir hata yaparsak affediniz.” şeklindeki açıklamaları dikkat
çekicidir.89
Bu yaklaşımlar bağlamında, Patani Müslümanlarının son yüzyılda nelere maruz
kaldıkları, birbiriyle ilintili iki olguyla açıklanabilir. İlki, ait oldukları dini, kültürel,
sosyal varlıklarını hayata geçirmede karşılaştıkları zorluk; ikincisi ise, ulus-devlet
87
Duncan McCargo. (2009). Tearing Apart The Land: Islam and Legitimacy in Southern
Thailand, Singapore: National University of Singapore Press, s. 61.
Scot Barmé. (1993). Luang Wichit Wathakan and the Creation of a Thai Identity, Social
Issues in Southeast Asia, Signapore: ISEAS, s. 4.
89
Patrick Jory. (2007). s. 7.
33
> 2013 HAZİRAN
88
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
yapılanmasını öngören merkez siyasetinin Patani halkı üzerinde çok farklı kültürel
ve toplumsal aidiyetleri dayatma çabası. Bu konuyu ‘komzolojilerin çatışması’ olarak
tanımlayan Surin Pitsuwan, bu konunun özellikle 2004 yılındansonra yaşanan bölümünü
değerlendirirken gündeme getirmesi de çarpıcı. Pitsuwan verdiği kimi örneklerle sorunun
kökenini birbiriyle buluşması neredeyse imkânsız iki farklı ‘dünyanın’ varlığına bağlıyor.
Sorunu basite indirgememekle birlikte, merkez yönetimin, güneyi yani Patani’yi yönetme
becerisindeki başarısızlığına odaklanıyor. Ülkenin farklı bölgelerinden belki de hiçbir
şekilde Müslüman kitlelerle teması olmamış, İslamla alâkalı bilgi yoksunu yöneticilerin
Patani yönetimine ‘sürgün’ yoluyla gönderilmelerinin bölge halkını anlama ve orada
olan biteni anlamlandırmadaki zaafiyete örnek olarak gösteriyor. Pitsuwan, açıkçası
ortada derin bir boyut olarak adlandırdığı “kozmolojik boyutun” olduğunu ileri sürüyor.90
Bu görüş, bizzat Yala Valisi Kitti Kittichotwattana’a tarafından da dile getirilmektedir.
Kendisi bir Budist olmakla birlikte, bölgeye dair kaygıları olduğu imajı veren Vali,
merkezi hükümetin bölgeye kamu yöneticileri gönderirken çok hassas seçim yapması
gerektiğini, yanlış seçimlerin halk tarafından süratli ve sert bir şekilde tepki gördüğüne
dikkat çekiyor. Aynı Vali, tarihten bir örnek vermek suretiyle Patani Bölgesi’ndeki
sorunun çözümünün aslında Merkez yönetimin algı tarzına bağlıyor. 1923 yılında
dönemin Kralı Vajiravudh (VI. Rama) İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği tavsiyesinde
etnik Müslüman unsurlara yönelik politikanın belirlenmesine katkıda bulunmuştur. Bu
bildirgede: a)İslama muhalif düzenleme ve uygulamalara son verilmesi; b)Patani’nin bir
sürgün yeri olmadığı, oraya atanacak kamu görevlilerinin dürüst ve kararlı kişiler olması
gibi maddeler dikkat çekicidir.91
Gerçekte, bu görüşler yeni değil. Daha 1940’lı yılların ikinci yarısında Bangkok’daki
İngiliz Büyükelçiliği yetkililerin bölgede yaptıkları araştırmada Tay yöneticilerinin
zaaflarına değindikleri görülür.92 Bu anlamda, aradan geçen on yıllar boyunca Bangkok
yönetimlerinin Patani halkını hak ettiği yaşam alanlarını açmaması, var olanları tıkama
ve yok etme gayreti bölge halkının ortaya koyduğu tepkilerin nedenini oluşturmaktadır.
İşte tüm bu süreçlerin biraraya geldiği dönem 1940’lı yılların ikinci yarısı yani, II. Dünya
Savaşı sonrası olmuştur. Narathiwa’da 1948 yılı Nisan ayında patlak veren şiddet hadisesi
90
Surin Pitsuwan. (2006). “Keynote Address-The Cosmology of the Southern Conflict”, In
Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand, (eds.) Imtiyaz Yusuf&Lars
Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, s. 284-5, 288.
91
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 47; Mariya Johanna Futchs. (1970). A
Comparative Study of Thai and Filipino Muslims, Master Thesis, Washington: The American University, s. 24.
92
Nik Anuar Nik Mahmud. (2008). The Malays of Patani: The Search for Security and
Independence, Kuala Lumpur: MPH Group Printing, s. 48.
34
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
“Dusun-Nyor” adıyla tarihe geçmiş ve geri dönüşü sürecin neredeyse ilk aşamasını teşkil
ediyordu. Bu döneme kadar Tay yönetimi ve Patanili Müslümanlar arasında ortaya
çıkan en önemli çatışma olarak tarihe geçmiş ve Surin Pitsuwan’ın ifadesiyle direniş
ruhunun temellerini oluşturmuştur. Bu sürecin bir diğer aşaması Patanili Müslümanların
direniş hareketlerini formel yapılara dönüştürdükleri 1960’lı yıllarda ortaya çıkar. Ulusal
Devrimci Cephesi (barisan Revolution National) 1960 yılında, Patani birleşik Özgürlük
Örgütü (Patani United Lieration Organization) 1968’de faaliyetlerine başladı.93
Hacı Sulong ve Otonomi Meselesi
20. yüzyıl başlarında İngilizlerin bölgedeki politikaları gereği Patani Sultanlığı’nın
Siam Krallığı’na devrinin gerçekleşmesi, Müslüman toplumun bugüne kadar süren
huzursuzlukların başlangıç noktasını oluşturur. Bu süreçte yaşanan değişimler karşısında
ilk ciddi tepki 1940’larda gündeme geldi. Bu noktada adı anılması gereken ilk kişinin
Hacı Sulong’dur. Döneminin Patani Malay dini liderleri arasında önemli bir yeri olan
Hacı Sulong’u siyasi inisiyatif almaya iten neden hiç kuşku yok ki, Patani Malay
Sultanlığı’nın fiili varlığına son verildiği 1902 yılından itibaren Budist Thai yönetiminin
Patani Müslümanları üzerinde giderek politik baskısını artıracak bir şekilde uygulamaya
koyduğu asimilasyon politikasıdır.94 Moshe Yegar’ın ileri sürdüğü üzere, Güneydoğu
Asya ulus-devletleri içerisinde varlık süren Müslüman azınlıklar, gayri müslim siyasi
yönetimler altında varlıklarını özellikle de, dini ve kültürel yaşamlarını tehlikeye düşüren
gelişmeler karşısında mücadeleyi seçmişlerdir.95
93
Chaiwat-Satha-Anand. (2006). “The Silence of The ullet Monument: Violence and
Truth Management, Dusun-Nyor 1948 and Kru-Ze 2004”, In Critical Asian Studies, 38 (1), Roudledge, s. 12, 17-8.
94
Dennis Walker. (1972). “Conflict Between The Thai and Islmaic Cultures in Southern
Thailand: 1948-197”, In Studies in Islam, Indian Institute of Islamic Studies, New Delhi, s. 135.
95
Moshe Yegar. (2009). Some Comparative Notes on Three Muslim Rebellion Movements
in southeast Asia (urma, Thailand and the Philippines)” In Southeast Asia and the Middle East:
Islam, Movement, and the Longeu Duree, (eds.) Eric tagliacozzo, Singapore: NUS Press, s. 320.
96
Mariya Johanna Futchs. (1970). A Comparative Study of Thai and Filipino Muslims, Master
Thesis, Washington: The American University, s. 68.
35
> 2013 HAZİRAN
Merkezi yönetimin, Patani Malay Müslümanları kimliklerinden arındırmanın bir yolu
olarak ‘Tay Müslümanları’ kavramını dikte ettirmesi karşısında Hacı Sulong ilk tepkiyi
veren toplum liderlerindendir. Hacı Sulong, bu politikanın Kabul edilemeyeceğini açık bir
dille şöyle ifade etmiştir: “Tay-İslamı veya Tay müslümanları kavramını kabul etmiyoruz.
Hükümetten bizi Malay Müslümanlar olarak kabul etmesini talep ediyoruz.”96
Krallığın bu süreçte attığı en önemli adımlar arasında dini-kültürel-eğitim kurumlarda
ciddi değişimi öngören ve Patani halkının geçmisiyle bağlarını kopartıp yeni Tay ulus
devlet yapısına entegrasyonuna yönelik politikalar dikkat çeker. Bu çerçevede kültürel
ve dini aidiyet konusunda okullarda Malay dili ve tarihini öğretiminin durdurulması,
öğrencilerin bölgenin dini kültürünün yeni nesillere aktarılmasında önemli bir gelenek
olarak zuhur eden menghaji adı verilen ev veya mescidlerdeki ilk dini öğretim sürecinin
durdurulması, Tay kılık kıyafet yönetmeliğinin uygulanması, kamu binalarında Tay dilinin
konuşulması zorunluluğu vb. zorlama ve baskılara varan uygulamaların temelinde Phibul
Songgram’ın yönetimi ele geçirdiği 1938 yılı kritik bir dönemin
Krallığı’n bu süreçte attığı
başlangıcını ifade eder.97
en önemli adımlar ara-
sında dini-kültürel-eğitim
kurumlarda ciddi değişimi
öngören ve Patani halkının geçmisiyle bağlarını
kopartıp yeni Tay ulus
devlet yapısına entegras-
Tüm bu gelişmeler karşısında reaksiyoner bir çıkışla Patani
bağımsızlık mücadelesinin öncü ismi Hacı Sulong gündemi
oluşturan bir aktördür. Hacı Sulong’u böylesi bir mücadeleye iten
nedenlerden en azından bir ölümünü anlayabilmek için yaşamından
bazı önemli kesitleri hatırlatmakta fayda var. Patani’nin yetiştirdiği
önemli alimlerden ‘Tok Minal’ adıyla meşhur Şeyh Zeynel Aidin
bin Ahmed el-Fatani’nin torunu olan Sulong, çocukluk ve gençlik
yıllarında bu baskıya doğrudan maruz kalmış ve içinde yaşadığı
toplumun sıkıntılarını yakinen tanık olmuş bir isimdir.
İlk eğitimini Patani’deki geleneksel dini kurumlarda alan ve
sekiz yaşında hafız olan Sulong, İslami bilimlerde öğrenimini
dikkat çeker. Mekke’de Malay öğrencilerce meşhur olan Ma’ahad Dar alUlum’da sürdürdü.98 Hacı Sulong’un Mekke yıllarını iki döneme
ayırmak gerekir. Birincisi, I. Dünya Savaşı’nın başladığı yıllara kadar olan dönem;
ikincisi 1916’dan sonraki dönem. İslam dünyasında, özellikle de Ortadoğu’da önemli
dönüşümlerin yaşandığı o yıllarda Hacı Sulong, bizzat görüşme fırsatı da bulduğu
Muhammed Abduh ve düşüncesinden etkilenmiş bir Malay alimidir. I. Dünya Savaşı
nedeniyle Malay topraklarına geri dönmek zorunda kalan Hacı Sulong, Patani’ye
geçmeden önce eğitim vermek maksadıyla bir süre Kamboçya’da ikâmet etti. O dönem,
Kamboçya topraklarında siyasi hakimiyetlerini sürdüren Fransızlar Hacı Sulong’dan
Türk ajanı olduğu zannıyla tutuklanmış, ancak ardından serbest bırakılmıştır. Patani’ye
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
yonuna yönelik politikalar
97
Scot Barmé. (1993). Luang Wichit Wathakan and the Creation of a Thai Identity, Social
Issues in Southeast Asia, Signapore: ISEAS, s. 144; Chris Baker&Pasuk Phongpaichit. (2005). A
History of Thailand, Cambridge: Cambridge University Press, s. 173; Dennis Walker, s. 142.
98
Joseph Chinyong Liow. (2009). Islam, Education and Reform in Southern Thailand,
Singapore: ISEAS, s. 81.
36
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
99
100
101
Joseph Chinyong Liow. (2009), s. 82.
Joseph Chinyong Liow. (2009), s. 84.
Duncan McCargo. (2009), s. 60.
37
> 2013 HAZİRAN
dönmeden önce Bangkok, Açe ve Malaya’da bulunmuştur.99 Hacı Sulong’u Malay
dünyasının önemli merkezlerine ziyaretlere iten nedenler salt seyahat olamaz. Özellikle
Açe gibi sömürgeciliğe karşı önemli mücadelenin verildiği topraklarda Ortadoğu’daki
düşünce akımlarından edindiklerini paylaşmış olduğuna kuşku yok. Bu bağlamda, o
dönemde genç yaşlarında olan Davud Beureuh, Tengku Hasan Krung Kale gibi önemli
liderlerle görüşmüş olmalıdır. Aynı şekilde, bu seyahatleri sırasında ilgili coğrafyaların
önemli şahsiyetleri ile karşılaşmaları, toplumun nabzını tutacak ilişkiler geliştirmesine
ve de kendi şahsında Ortadoğu’da edindiği teoriyi pratikle buluşturmaya vesile olduğu
düşünülebilir. Hacı Sulong sadece çok kısa bir süre kaldığı Patani’den sonra 1916 yılında
yeniden Mekke’ye döndü. O dönem, Mekke’de “ulama jawi” lakabıyla tanınan Wan
Ahmad ve Tok Kenali ile tanışarak onlara müntesip oldu. 1927 yılı sonlarında Patani’ye
dönerek hocalık yapmaya başlayan Hacı Sulong Patani’deki yerleşik geleneksel İslami
eğitime eleştiriler getirmekten geri kalmadı. Döneminin reformistler arasındaki yaygın
kanaatinin bir göstergesi olarak Hacı Sulong, bu köklü kurumları Patani toplumunun geri
kalmışlığından sorumlu tutarak reform çabalarına girişti.100
Buradan Hacı Sulong’ın Patani’de verdiği mücadeleye dönebiliriz. Sulong, 3 Nisan1947
tarihinde merkezi hükümete sunduğu raporda güneydeki dört eyaletin -ki buna Satun’da
dahildir- otonom statüsü verilmesi talebinde bulundu. Sulong’un siyasi projesinde
bölgenin bizzat Patanili Müslümanlar eliyle yönetilmesi, Malay dilinin eğitim ve
kültür dili olarak kullanılması; bölgede toplanan vergi gelirlerinin bölge kalkınmasında
kullanılması; yerel yönetimde çalışanların %80’inin Patanili Malaylardan teşekkül
ettirilmesi; İslami konularda ele alacak yerel bir komitenin kurulması. Dönemin Başbakanı
Pridi Phanomyong, ilkesel olarak öneriye sıcak baksa da, merkezdeki geleneksel siyasi
yapılar bu görüşe karşıydı. Güçlü merkez siyasi yapı ve anlayışı karşısında Hacı Sulong
kabul edilmesi mümkün olmayan bir siyasi projeyle ortaya çıkmasıyla bir anda ayrılıkçı
bir siyasi kişilik olarak damgalanarak 16 Ocak 1948 tarihinde tutukladı. Yargı sürecinin
sonunda, hapse atıldı ve bir süre sonra da öldürüldü.101
Gelecek on yıllarda, Bangkok yönetiminin merkeziyetçi Tay milliyetçisi yaklaşımı güney
eyaletlerinin asimilasyonundan öte bir çözümü gündeme getirmedi. Bunun en önemli
göstergesi, bir zamanlar tıpkı Patani gibi yoğun bir Müslüman Malay nüfusuna ev
sahipliği yapan Satun’un yoğun iç göçlerle asimile edilmesidir.
Bu dönemde Malaya topraklarında Malaya Birliği projesinin reddedilmesi üzerine
önemli bir siyasi sorunla karşı karşıya kalan İngiliz yönetimi, dönemin Patani
liderlerinden Tengku Mahmud Mahyideen’e sorunu Malaya’ya taşımamaları uyarısında
bulundu. İngilizlerin Bangkok-Patani görüşmesi konusundaki çalışmaları, Tay
ordusunun hükümete müdahalesiyle akamete uğrarken, Narathiwa’da 26-27 Nisan 1948
tarihlerinde yaşanan “Dusun Nyior” ayaklanmasında içlerinde kadın, çocuklarında
bulunduğu -değişik kaynaklarda belirtildiğine göre- dört yüzü ila altı yüz civarında
Patanili Müslüman öldürüldü.102 Ayaklanmaya seep olarak polisin bir dini merasim için
toplandığı ifade edilen yaklaşık seksen kişilik gruba ateş açmasıyla
Bu kralın hükümdarlığının
vuku buldu. Bu gelişme, hiç kuşku yok ki, 1948 yılı başlarında
sonyıllarında Patani Malay Hacı Sulong hadisesinin devamı mahiyetindedir. Hacı Sulong’un
bölgesinin giderek daha tutuklanmasının akabinde bölgeye olası bir toplumsal tepkiye
önlem olarak Bangkok’dan özel birliklerin gönderilmesi bunun ilk
yoğun bir siyasi hege- işareti sayılabilir.103 Araştırmacılar, Patani Malay Müslümanlarca
monyaya konu olması “Dusun Nyior Savaşı” olarak da adlandırılan bu vakıanın 2004
yılı 28 Nisan’ında Kru-Ze Camii baskınıyla benzerliğine dikkat
dikkate alındığında çok- çekmektedirler.
tan siyasi bir proje olarak
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Bunun temel nedeni 1880’lerde, özellikle İngilizlerin siyasi
yapısallaştırılmış olan ve entellektüel etkileşimleri sonucu ulus-devlet anlayışının
geliştirilmesine büyük destek veren Kral Chulalongkron’un
‘ulus-devlet’ olgusunun (1868-1910) üniter devlet yapısını öncelleyen siyasi açılımıdır.
Patani Müslümanlarını Bu dönemde kaleme alınan metinlerde Patani Malay Müslüman
kitlelerinin kültürel ve dini kimliklerine dair atıfların olmaması
‘yabancılaştırıcı’ etkisi dikkat çekicidir.104 Öyle ki, bu kralın hükümdarlığının sonyıllarında
olduğuna kuşku yok. Patani Malay bölgesinin giderek daha yoğun bir siyasi hegemonyaya
konu olması dikkate alındığında çoktan siyasi bir proje olarak
yapısallaştırılmış olan ‘ulus-devlet’ olgusunun Patani Müslümanlarını ‘yabancılaştırıcı’
etkisi olduğuna kuşku yok.
Hacı Sulong’un merkez güç karşısındaki bu siyasi çıkışı, modern Patani Malay
milliyetçiliğinin nüvesini teşkil etmiş ve nihayetinde bu yaklaşımın merkez tarafından
olumlu bir karşılık bulmaması neticesinde 1967’dan itibaren bağımsızlık hareketine
evrilmiştir. Hacı Sulong, Tay yönetimince hapse atılması ve şüpheli ölümü üzerine Patani
102
Nik Anuar Nik Mahmud. (2008). The Malays of Patani: The Search for Security and
Independence, Kuala Lumpur: MPH Group Printing, s. 46, 51. (51 naratiwa olayı sadece)
103
Chris Baker&Pasuk Phongpaichit. (2005). A History of Thailand, Cambridge: Cambridge
University Press, s. 174; Chaiwat-Satha-Anand. (2006). “The Silence of The bullet Monument:
Violence and Truth Management, Dusun-Nyor 1948 and Kru-Ze 2004”, In Critical Asian Studies,
38 (1), Roudledge, s. 18-9.
104
Patrick Jory. (2007). “From ‘Melayu Patani’ to ‘Thai Muslim’: The Spectr eof Ethnic
Identity in Southern Thailand”, ARI Working Paper, No. 84, Singapore: Asia Research Instituten, s.
4.
38
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
direnişi 1969 yılı Eylül-Aralık aylarında saldırıları artırmış ve akabinde Hacı Yusuf alTamani’nin bulunduğu Patani birlikleri “Patani Cumhuriyeti Ulusal Özgürlük Cephesi”
(Barisan Nasional Pembebesan Repablik Patani) adını almıştır. Tay yönetiminin, Hacı
Sulong’un ‘çözüm projesine’ destek vermek yerine, Müslüman eyaletlerin bulunduğu
güneye Budist Tay kitlelerini iç göçe teşvik etmesi, yozlaşmış ve konularınde ehil
olmayan yerel yöneticilerin atanması, bölge ekonomisinin can damarı alanlarda örneğin
kauçuk üretiminde uygulanan yanlış fiyat politikaları gibi nedenlerle Patani Müslümanları
arasında merkeze yönelik tepkilerin dozunun artmasında başat bir roy oynadı.105
Pondoklar ve Şiddet?
Bangkok yönetim çevrelerinde, Hacı Sulong’nun mücadelesinde pondok liderleriyle
ortak hareket etmesi, etkisi bugüne kadar sürecek bir algının ortaya çıkmasına neden
olmuştur. 1969 yılından başlayarak okul öncesi eğitimde Tay eğitim politikalarının106
kayda değer bir neden olarak ortaya çıktığına kuşku yok. Özellikle 2001’den sonra
bölgede faaliyet gösteren pondokların ‘eğitim sistemine entegrasyonu’ konusunda büyük
çabalar sarf edilmiştir. Bugün dahi bu konuda önemli sıkıntılar olduğu bilinmektedir.
En azından bazı pondok hocaları merkezi hükümetin maddi yardımları bu kurumların
Milli Eğitim politikalarına adaptasyonu şartına bağlamalarının kabul edilemeyeceğini
dile getiriyorlar. Bu entegrasyon çabalarının pondok eğitim sisteminin yapılanması
ve hedefleri ile uyuşmadığı görüşündeler.107 Buna rağmen, aşağıda görüleceği üzere
pondokların dönüşüm süreci devam etmektedir.
105
Dennis Walker, s. 135, 136, 137.
106
Denniz Walker, s. 139.
107
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 61.
108
Kusuma Snitwongse. (2002). Southeast Asia in 2001: A Paradigm in Transitino?”, In
Southeast Asian Affairs 2002, Singapore: ISEAS, s. 3. (syf: 3-26)
39
> 2013 HAZİRAN
Merkez güçler, 2004’den itibaren başlayan yeni şiddet dalgasının ardında da geleneksel
eğitim kurumlarının varlığını ileri sürmüştür. Burada, özellikle 9/11 vak’asının
Güneydoğu Asya’daki özellikle azınlık konumundaki Müslüman toplumlarını etkilediği
ve bu bağlamda Patani bölgesinde ve halkı üzerinde de yeni politikaların uygulamaya
geçirilmesine neden olduğu vurgulanmalıdır. Bunda sadece bölgedeki ilgili ülkelerin
siyasi karar mekanizmaları değil, uluslararası çevrelerin dünyada bloklaşmaya neden
olan, bir anlamda tehditkâr/zorlayıcı yaklaşımının rolü göz ardı edilemez. Bu bağlamda,
ortaya çıkan bu ‘koalisyon’ ortamında Bangkok yönetiminin de yer aldığını söylemek
yanlış olmayacaktır.108 Buna en iyi örnek, ASEAN Genel Sekreterliği de yapmış olan Surin
Pitsuwan’ın dile getirdiği üzere, 2003 yılında Washington’da Thaksin-Bush görüşmesi
öncesinde Narathiwat’da geleneksel İslami öğretim kurumu hocalarından birkaçının
tutuklanmalarıdır. Pitsuwan, bu olayın bölge Müslümanlarının tepkisini çektiğini ve
ardından istenmeyen gelişmelerin yaşandığını vurguluyor.109 Bu vakıadan kısa bir süre
sonra bölgede araştırma yapan ekibin bulguları Pitsuwan’ı destekler mahiyettedir.
Aralarında Dr. Waemahadi Wae-dao gibi profesyonel ve toplum yararına çalışanların
da içinde bulunduğu bu tutuklamaların haksız olduğu, toplumda saygın kişilerin bile
nedensiz yere tutuklanabildiği bir yerde herkesin güvenlik sorunu yaşadığı ve ortada bir
genellemeci yaklaşımın hakim olduğu ortaya konuyor.110
Merkez güçler, modern eğitim kurumları vasıtasıyla Patani Müslümanların aidiyet
algısını değiştirme uğraşı gündemden düşmemiştir. Benzeri toplumlarda gözlemlendiği
üzere, ulusal kimlik inşasının en önemli oyutunu teşkil eden ‘dil’ olgusu birbirini tekrar
eden safhalarla etnik gruplar üzerinde baskı aracı kılınmıştır.111 Bu süreçte, aileler
çocuklarının Malay dili ve İslam dini öğretiminden uzak kalmalarını gerekçe göstererek
Tay eğitim kurumlarına veya Tay Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamalarını yürürlüğe
koyan okullara göndermede isteksiz davranmışlardır. Bunun yerine, dil, din ve kültürel
dayanakları bağlamında çok daha yapısal öneme sahip pondokları tercih etmişlerdir.
Özellikle, ilköğretim sonrasında pondoklara devam eden çocukların Tay dili zaafiyeti
başgöstermesi112 Tay yönetiminin pondoklara yönelik negatif algısının dayanaklarından
bir diğeridir. Bu pondoklara devam eden çocukların Tay dil, kültür ve sosyal yaşamına
katılımı ve katkısının neredeyse yok denecek seviyede oluşu merkez için kabul edilebilir
bir durum değildir.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Patanili Alimler
Patani’nin siyasi bir yapı olarak ortaya çıkışı bir alimin dönemin Budist kralını İslam’a
davet etmesiyle başlar. Hikayat Patani’de açıkça zikretilen ve pek çok kaynak tarafından
alıntılanan bu tarihi vak’a, Hasan Madmarn’ın dile getirdiği üzere, belki de gelecek
yüzyıllarda alimlerin Patani’de oynayacakları rolü tam da bu noktadan başlatmak
gerekir.113 İslamiyetin bölgeye 13. yüzyıl başlarında geldiği düşünüldüğünde bu tarihlerden
itibaren alimlerin sürekli etkinliğinden bahsedilebilir. Görece erken dönemlere ait bir
109
Surin Pitsuwan. (2006). “Keynote Address-The Cosmology of the Southern Conflict”, In
Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand, (eds.) Imtiyaz Yusuf&Lars
Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, s. 290.
110
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 159-160.
111
Michael Kelly Connors. (2003). Democracy and National Identity in Thailand, London:
RoutledgeCurzon, s. 6.
112
Dennis Walker, s. 139.
113
Madmarn, s. 42.
40
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
diğer bulgu, 16. yüzyıl alimlerinden Şeyh Ali’nin, dönemin sultanı tarafından sarayda
görevlendirilmiş ve sultanın danışmanlığını yapmasıdır. Tam adı Şeyh Faqih Ali bin
Mohammad bin Shafiuddin olan bu alimin müftülük görevini yürüttüğünü düşünmek
yanlış olmayacaktır.114 Bu döneme dair bir başka not Hasan Madmarn tarafından dile
getirilmektedir. Madmarn, bu tarihi süreçte 16. yüzyıl başlarında yaşamış Wan Musa
bin Wan Muhammad Salih al-Faqih adlı alimi Patani’de pondok adlı eğitim kurumunu
hayata geçiren kişi olduğunu ileri sürer.115 Patanili alimler Malay Yarımadası’nın
kuzeyindeki Sultanlıklar tarafından da kabul görüyorlardı. Bunun örneklerinden biri, 19.
yüzyıl ikinci yarısında Kelantan’da siyasi birliği sağlayan Sultan II
Muhammed’in (Mulut Merah) dini işleri müesseseleştirmesi ve bu Patanili alimlerin geleneksüreçte Patanili alimlerden destek almıştır.116
sel eğitim kurumları ponPatani, Malay dünyasının önemli ilim merkezlerinden biri olarak dokların devamlılığını sağortaya çıkmasında Patani’de, özellikle de Mekke’de yetişen lamadaki rollerinin yanı
alimlerin varlığıyla kanıtlamıştır. Patanili alimlerin geleneksel
eğitim kurumları pondokların devamlılığını sağlamadaki rollerinin sıra, Malay Müslümanların
yanı sıra, Malay Müslümanların dinlerini öğrenmede yazılı metinleri dinlerini öğrenmede yazılı
kaleme almaları, tercüme faaliyetleri vb. ile İslam medeniyetinin
metinleri kaleme almaları,
merkeziyle irtibatın kurulmasında başat rol oynamışlardır. Erken
dönem örneklerinin ötesinde, özellikle 19. yüzyıl ve 20.yüzyıl tercüme faaliyetleri vb. ile
başlarında Şeyh Davud Patani, Ahmet Zayn Patani, Zeynel Aidin
İslam medeniyetinin merbin Muhammed el-Fatani, Muhammed bin İsmail Davud el-Fatani,
Hacı İsmail bin Adulkadir, Hacı İsmail bin Hacı Wan Ahmed gibi keziyle irtibatın kurulmaalimlerin katkıları çok daha farklı boyutlarda olmuştur.117 Snouck sında başat rol oynamışHurgronje’un tanıklığı dikkate alınacak olursa, Patanili alimler
özellikle o dönem (1885-6) Mekke’de bulunan Ahmet Zayn Patani lardır.
Mekke otoritelerince de tanınıyorlardı. Bu bağlamda, Osmanlı
Devleti ile Patani uleması arasında ilginç etkileşimler olduğu da bilinmektedir. Ahmet
Zayn Patani’nin ünü İstanbul’a kadar ulaşmış ve dönemin sultanı II. Adülhamit tarafından
Malay eserlerinin Kahire ve Mekke’de yayınlanması sorumluluğu verilmiştir.118 Bu
117
Hasan Madmarn. (1999). The Pondok&Madrasah in Patani, angi, Penerit Universiti
Keangsaan Malaysia, s. 23-32, 33.
118
Snouck Hurgronje. (2007). Mekka in the Latter Part of the 19th Century, (Tr.: J. H. Monahan), Ledien: Brill,
41
> 2013 HAZİRAN
114
Syaikh Ali&Syaikh Davud al-Patani.(2011), Tarikh Patani, (Çev. Tengku Ismail Tengku
Chik,Tengku Arifin Tengku Chik, Islamic Culture of Patani Foundation, s. III.
115
Madmarn, s. 42.
116
Clive S. Kessler. (1978). Islam and Politics in a Malay State: Kelantan 1838-1969, Ithaca: Cornel University Press, s. 43.
yıllarda Kahire’de yayıncılık yapan bir Malay İsa el-Bai el-Halabi Wa-Shuraka’uh’un
yayınlanan çalışmaların Malay dünyasına ulaşmasında önemli katkısı olmuştur.119 ElHalebi ailesinin yayıncılık faaliyetleri bugüne kadar devam etmiştir. 2011 yılında
Patani’yi ziyaretimiz sırasında Patani şehir merkezinde bu adla bir yayınevinin halen
aktif olduğuna tanık olduk.
Patani’den Malay dünyasının önemli merkezlerine veya tam tersi bir yönelimle dış
bölgelerden Patani’ye tekil göçlerin olduğu da tarihi bir gerçektir.120 Erken dönemlerde
hac seyahatlerine Açe’den başlanırdı. Bu nedenle diğer bölgeler gibi Patani’den de yola
çıkan hacılar Açe’de konaklar, bir süre burada öğrenim görür ve seyahatlerine buradan
devam ederlerdi. Buna ilâve olarak Açe’ye yerleşen Patanili aileler olduğu gibi Açe’den
Patani’ye giden hocalar olduğu da bilinmektedir. Bunlar arasında Açe’nin yetiştirdiği
önemli lider Davud Beureuh’in dedelerinin yaklaşık 200 yıl önce Patani’den gelip Açe’ye
yerleştiğini oğlu Ma’man Davud yaptığımız mülâkatta ifade etmiş ve bize atalarına ait
mezarlığı götürmüştü.121
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Yukarıda zikredilen alimlerin Mekke’de oluşturdakları atmosfer ve sadece Patani’den
değil, Malay dünyasının çeşitli bölgelerinden gelerek Kutsal Topraklarda öğrenim gören
öğrenciler vasıtasıyla kayda değer bir iletişim ağı kurulduğu düşünülebilir. En azından, şu
kadarını biliyoruz ki, özellikle Ahmed el-Fatani’nin bölgede yayılan ünü ve nüfuz gücü
sayesinde kendisinden sonra pek çok Patanili gencin öğrenim amacıyla Mekke’ye gittiği
ifade edilmektedir.122 Patanili alimler, Hicaz ve çevresinde geçirdikleri yıllar boyunca
dönemin siyasal gelişmelerinden de haberdar oldukları ve bu haberdarlığı anavatanlarına
aktardıkları vak’idir. Bu çerçevede, Hacı Wan Ahmad bin Muhammad Zayn bin Mustafa
el-Fatani’nin öğrencilerinden olan Tok Kenali lakabıyla tanınan Kelantanlı meşhur alim
Muhammed Yusuf reformcu yönelimlerini hocasından almıştır.123
Söz konusu bu alimler, bir yandan eğitimlerini sürdürür, süreçte hocalık yapar, çeşitli
İslami eserleri kaleme alır ve tercüme ederek genel anlamda İslam kültürüne katkıda
ulunurken, aynı zamanda Patani’de İslami kurumların gelişmesine ve bu sistemin halk
katmanlarının derinliklerine kadar nüfuz etmesine yol açmışlardır. Bunlar arasında en
dikkat çekenler ve dönemin İslamologu ve bizzat Mekke’de bulunarak gözlemlerde
s. 306.
119
Madmarn. (1999). s. 38-9.
121
Ma’mun Daud ile 2011 yılı Temmuz ayında Bireneun/Sigli’de yapılan mülâkat. (M.Ö.)
120
Nik Anuar Nik Mahmud&Mohd. Zameri A. Malek. (2007). Melayu Patani: Tamadun
dan Sosio-Politik, KualaLumpur: Persatuan Sejarah Malaysia, s. 83.
122
123
42
Madmarn, (1999)., s. 37.
Madmarn. (1999), s. 38.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
bulunan Snouck Hurgronje’un tespitiyle ifade edersek Şeyh Davud el-Fatani, Şeyh
Ahmed Zayn el-Fatani sayılabilir.124 Patanili alimlerin Mekke-i Mükerreme’de hocalık
vasfıyla ortaya çıkmaları ve öğrencilerinin önemli bir bölümünün Malay dünyasından
Kutsal Topraklara ilim öğrenmek için giden genç kitlelerden oluştuğundan, Patani’nin
ünü diğer Malay adalarına da yayılmıştır. Bu süreçte, Patanili alimlerin kaleme aldıkları
eserler, Arapça’dan Malayca’ya tercüme ettikleri çalışmalar, Malay dünyasının çeşitli
merkezlerinde ders kitapları olarak okutulmuştur.125
Eser veren alimler arasında hiç kuşku yok ki, Ahmet Fatani’nin farklı bir yeri vardır.
Bugüne kadar tespit edilen rakamlara göre değişik hacimlerde 160 civarında eseri
bulunmaktadır.126 Yukarıda değinildiği üzere, Osmanlı Devleti’nin desteğini alan Şeyh
Ahmed Patani ya da tam adıyla Ahmed ibn Muhammed Zein Patani editörlüğünde Malayca
eserleri 1884 yılına kadar yayınladığı görülür. Ahmed Patani 1883 yılında Kahire’de bir
dilbilgisi ve Seyid Bekri’nin dört ciltlik I’anah adlı eserini yayınladı. Diğer çalışmalar
arasında şunlar yer almaktadır: Zeynel Abidin al-Patani’nin kaleme aldığı Ahiret konulu
bir Antoloji, Davud ibni Abdullah al-Patani’nin şu eserleri yayınlanmıştır: Furu al
Masa’il (Hukuk ve Dogma adlı çokça kullanılan eseri); bir kelam eseri olan ad-Durr
at-Thamin; ölüm sonrası yaşamı işleyen Kash al-Gummah; tasavvuf hikâyelerini konu
alan Jam’al-fawa’id. İbrahim al-Laqani’nin Jauharat at-tauhid adlı çalışmasına yapılan
şerh. Bu noktada, Snouck bu alimin evlilik yasasıyla ilgili bir çalışmasının İstanbul’da
yayınlandığını ileri sürer.127 Bu eserleri arasında Patani Fetvaları (Fatawa al-Fataniyya)
adlı isimli eseri dikkat çekmektedir.128 Bu eserlerinden bir bölümünün halen bölgedeki
geleneksel İslami eğitim kurumlarında okutulduğu bilinmektedir. 2011 yılında Patani’de
bazı pondoklarda gerçekleştirdiğimiz bir çalışma vesilesiyle Ahmet Fatani’nin eserlerinin
okutulduğuna şahit olduk.
Alimlerin kaleme aldıkları eserler Mekke’de olduğu gibi Patani’deki İslami eğitim
kurumlarının, yani pondokların vazgeçilmez eserleri olmuştur. Patanili alimlerin Kutsal
Topraklar’daki varlığı yakın bugüne kadar devam etmiştir. Hasan Madmarn Mekke’de
bulunduğu dönemde kendi gözlemlerinden ve tecrübelerinden bahsederken, 1970’li
124
Hasan Madmarn, s. 38; Snouck Hurgronje, 1931, s. 254.
125
Madmarn, s. 38-9.
126
Ayrıntılı bilgi için Bkz.: Wan Mohd Shaghir Abdullah. (1995). “Khazanah Manuskrip
Pusaka Syeikh Ahmad Al-Fatani”, Filologi Melayu, Jilid 4, Kuala Lumpur: Pespustakaan Negara
Malaysia.
127
Snouck Hurgronje. (2007). Mekka in the Latter Part of the 19th Century: Daily Life, Customs and Learning.
128
Edwin Wierina. (200).”Some Light on Ahmad al-Fatani’s Nur al-Mubin (“The Clear
Light”), In Lost Times and Untold Tales From The Malay World, (eds.) Jan van der Putten&marry
Kilcline Cody, Singapore: NUS Publication, s. 186.
43
> 2013 HAZİRAN
The Moslims of the East-Indian Archipelago, (Tr. J.H.Monahan), Ledien: Brill, s. 306-7.
yılların sonu ve 1990’lı yılların ortalarında Mekke’de geleneksel metodla İslami eğitim
faaliyetlerini yürüten Patanili alimlerden ve onların halkalarından yer alan Patanili
öğrencilerin varlığını zikreder.129
Pondok: Geleneksel Eğitim Kurumları
Patani, yüzyıllar içerisinde bölgede İslami eğitimin merkezi olmakla ün kazanmıştır.
Patani’nin son dönemde yetiştirdiği önemli akademisyenlerden Hasan Madmarn
İslami eğitimi, bu bağlamda elbette ki pondok kurumlarının varlığını, genç nesillerin
gelecekteki yaşamlarını otantik İslami bilgiler bağlamında şekillendiren bir kurum olarak
değerlendirmektedir.130
İlim adamlarının bireysel inisiyatifleri ve öncülüğünde halkın desteğiyle kurulan ve
pondok geleneksel eğitim kurumları, çeşitli derecelerde İslami eğitim
Bölgedeki eğitim vermelerinin yanı sıra, Malay kimlik ve aidiyetinin de pratikteki bir
göstergesi işlevini taşımaları131 dolayısıyla özellikle, aşağıda değinileceği
kurumları sadece üzere, modern dönemde önemli tartışmalara ve araştırmalara konu olmuş
Patani ve çev- ve olmaya devam etmektedir. İslam dünyasının geçmişten bugüne taşıdığı
bir değer olarak eğitim kurumları Patani’de erken dönemlerden itibaren
resinden değil, varlık göstermeye başlamış, halkın dini ihtiyaçlarını gidermeye yönelik
Tayland’ın diğer yapılanmaya konu olmuştur. Bölgedeki eğitim kurumları sadece Patani ve
bölgeleri ve Malay dünyasının çeşitli
bölgeleri ve Malay çevresinden değil, Tayland’ın diğer 132
adalarından da öğrenciler çekmiştir.
dünyasının çeşitli
Pondoklar, bizatihi hocaların kendi inisiyatiflerinin bir ürünüydü.
Zamanla bölgelerinde tanınan hocalar toplumda önde gelen kişilerin veya
renciler çekmiştir. genel anlamda halkın desteğini alarak bu kurumları oluşturuyorlardı.
Bu sistemin bugüne kadar devam ettiği gözlemlenmekte ve çeşitli saha
çalışmalarında ortaya konduğu görülmektedir.133 Öğrencilerin tüm giderlerini de üstlenen
pondok yönetimi ailelerinden uzakta öğrenim gören öğrenciler için sadece bir eğitim
kurumu değil, aynı zamanda bireysel gelişimlerini tamamladıkları bir ev mesabesindedir.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
adalarından da öğ-
129
Madmarn, s. 39.
130
Hasan Madmarn. (2009). “The Strategy of Islamic Education in Southern Thailand: The
Kita Jawi and Islamic Heritage”, In The Journal of Sophia Asian Studies, No. 27, s. 37.
131
Joseph Chinyong Liow. (2010), s. 31.
132
Madmarn, s. 40.
133
Hasan Haji Mohd.Zen. (1981). Sumangan Pondok Pesantren Al-Ma’had Al-Islami Terhadap Kehidupan Keagamaan Masyarakat Desa atas Kuu-Mayo-Patani/Thailand,Master Thesis,
Fakultas Tarbiyah, Institut Agama Islam Negeri al-Jami’ah Al-Islamiyah Al-Hukumiyah, Sunan
Kalijaga, Yogyakarta, s. 79.
44
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
Bu kurumların önemli özelliklerinden biri öğrencilerin istedikleri kadar öğrenim
görebilmeleridir. Bunun temel koşullarından biri öğrencinin kapasitesi ve hocanın onayına
bağlıdır. Bu bağlamda öğrencilerin bireysel eğitimlerini sürdürmede serbestiyetliklerini
ortaya koyması açısından gezgin öğrenci diyebileceğimiz bir şekilde kurumsallaşmış bir
uygulamadan bahsedilebilir. Öğrenci, belli dini ilimlerde kafi miktarda öğrenim alabilmek
için ilgili konuda hocanın veya alimin bulunduğu eğitim kurumuna gidebiliyordu. Bu
uygulama hiç kuşku yok ki, öğrencilerin bu mobilitesi, söz konusu eğitim kurumlarının
ve hocalarının birbirlerinden haberdarlıklarını da ortaya koyuyordu.
Her ne kadar aradan geçen süre zarfında iç ve dış faktörlerin etkisiyle Patani’de İslami
eğitim önceki yüzyıllara oranla dejenerasyona uğramışsa da, geçmişteki bu güçlü yapının
Patani Malay halkının tarihsel hafızasında önemli bir yer ettiği ve bugün Tay yönetimine
karşı eğitim, kültür ve din alanlarında verilen ‘toplumsal’ mücadelenin dayanak
noktasını teşkil ettiği düşünülebilir. Hiç kuşku yok ki, 1909 yılından başlayarak Bangkok
yönetiminin Güney Eyaletleri’nde etnik ve dini farklılıklığıyla öne çıkan halkı asilime
etme çabasında eğitim ve din konusunda ağırlıklı bir politika yürütmüştür.134 Yirminci
yüzyıl ikinci yarısında ve yirmibirinci yüzyılda Bangkok yönetiminin Patani’deki
geleneksel dini okulları dönüştürme projesinin ardında bu gerçekyatmaktadır. Çünkü
bu kurumlar, Patani halkının geçmişiyle bağını kuran ve aidiyet kazandıran ve buna
süreklilik bağışlayan organlar hüviyetindedir.
Modern dönemde İslami Eğitim
Günümüzde Patani’de ana okullarından cami idaresince yürütülen eğitim merkezlerine,
pondoktan üniversiteye kadar çeşitli eğitim kurumlarına rastlamak mümkün. Bu
bağlamda, geleneksel dini eğitim kurumları yani pondok, medrese adı verilen modern
pondok, Prens Songkla Üniversitesi’ne bağlı Patani İslam Yüksek Okulu ve Yala İslam
Üniversitesi önemli eğitim kurumları olarak dikkat çekmektedir. Malayca Tadika adı
verilen anaokulları bir tür temel İslami eğitimi de içerecek bir yapıya sahiptir. 2005
verilerine göre Patani bölgesinde toplam 1513 tadika hizmet vermektedir. Değişik yaş
gruplarından halkın eğitimine açık bir diğer kurum ise camilerdir. Gene Patani bölgesinde
hizmet veren toplam 1804 cami bulunmaktadır.135
134
Joseph Chinyong Liow. (2010), s. 33.
135
Ibrahem Narongraksakhet. (2008). “Educational changes from 1960s to 2008 and Their
Impacts Upon Educational Provision in Southern Border Provinces of Thailand”, First MalaysiaThaliand Joint Educational Research Conference, 17-20 Novemer, Ministry of Education Malaysia, Ministry of Education Thailand, Selangor Malaysia, s. 117.
45
> 2013 HAZİRAN
Tayland genelinde İslami eğitim kurumlarının tabi olduğu Özel İslami Okullar birliği
(Persatuan Sekolah Rakyat)’nin yanı sıra, Güney’de yani Patani bölgesinde Pondok
Öğretim Kurumları birliği (Association of the Pondoks) hizmet vermektedir.136 Özel
İslami okulların varlığı, Tay Milli Eğitim bakanlığ’nın 1958 yılındaki eğitimi geliştirme
projesi bağlamında gündeme gelmiş ve süreç içerisinde yapılan çalışmalarla pondokların
dönüşümü hayata geçirilmeye başlanmıştır. Bunun bir sonucu olarak 1964 yılındaki
düzenlemelerle yaklaşık 171 pondok bu sürece dahil olmuştur. Aradan geçen süreçte,
özellikle 2000’li yıllardaki gelişmeler üzerine, ortaya çıkan siyasi baskılar ve Milli
Eğitim bakanlığı düzenlemelerindeki gelişmelerle birlikte giderek daha çok pondok
sisteme adapte olmuştur. Yakın zamana kadar bakanlığa kayıtlı pondok sayısının üç yüzü
aştığı ifade edilmektedir. Patani’de pondok yapılaşmasını reforme etme düşüncesinden
doğmuştur.bazı pondok yönetimleri, maddi yardımlar karşılığında u yapılaşmayı kabul
etmiştir. Yapısal dönüşüm geçirmiş olan bu pondoklar bu adla, yani Özel İslami Okullar
adıyla anılmaktadır. İkili öğretimin uygulandığı bu okullarda, sabah Arapça ve İslami
dersler, öğleden sonra ise seküler derslere ayrılmıştır. Uzun bir süre pondok kurumlarına
uygulanan baskılar neticesinde Patanili Müslüman aileler çocuklarını artık bu kurumlara
göndermeyi yeğlemektedirler.137
Tıpkı tarihte olduğu gibi modern dönemde de Tayland içerisinden ve çevre ülkelerden dini
eğitim almak üzere öğrenciler pondoklara geldiği gibi, buna ilâve olarak İslam Yüksek
Okulu ve Yala İslam Üniversitesi de bu anlamda söz konusu geleneğin bir başka yapıda
devam ettirildiği kurumlar olarak dikkat çekiyor. Gerek şahsi gözlemlerimiz gerekse
Hasan Madmarn gibi ilgili yüksek öğretim kurumlarında görevli Patanililerin kaleme
aldıkları metinlerde belirttikleri üzere Kamboçya’dan Çin’e kadar değişik ülkelerden
öğrenciyle karşılaşabilmek mümkün.138
Bölgenin en önemli yüksek öğretim kurumları Prens Songkhla Üniversitesi Patani
Kampüsü ile özel bir öğretim kurumu olan Yala İslam Üniversitesi’dir. Üç fakültenin hizmet
verdiği Yala’daki bu üniversitenin yakında Eğitim Fakültesi açması planlanmaktadır.139
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Tıpkı Tay yönetimi altına girmeden önce olduğu gibi, modern dönemde de Patani
toplumunda öne çıkan eğitim kurumu pondok olmuştur. Surin Pitsuwan’ın doktora
tezinde bu kavramı açıklarken, bu kurumların Malay Müslamanların İslami eğitimlerinde
136
Madmarn, s. 40.
137
Ibrahem Narongraksakhet. (2008). “Educational changes from 1960s to 2008 and Their
Impacts Upon Educational Provision in Southern Border Provinces of Thailand”, First MalaysiaThaliand Joint Educational Research Conference, 17-20 Novemer, Ministry of Education Malaysia, Ministry of Education Thailand, Selangor Malaysia, s. 118, 120-1.
138
Madmarn, s. 41.
139
Ibrahem Narongraksakhet. (2008). “Educational changes from 1960s to 2008 and Their
Impacts Upon Educational Provision in Southern Border Provinces of Thailand”, First MalaysiaThaliand Joint Educational Research Conference, 17-20 Novemer, Ministry of Education Malaysia, Ministry of Education Thailand, Selangor Malaysia, s. 119.
46
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
140
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 198. (Surin’den bul)
141
Dennis Walker, s. 144.
142
Joseph Chinyong Liow. (2010). “Religious Education and Reformist Islam in Thailand’s
Southern Border Provinces: The Roles of Haji Sulong Abdul Kadir and Ismail Lutfi Japakiya”, In
Journal of Islamic Studies, 21: 1, s. 29.
143
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 81.
47
> 2013 HAZİRAN
bir gurur kaynağı olarak belirtir.140 Merkezi hükümetin bu kurumu ortadan kaldırma
çabalarına rağmen, halk bu kurumun devamı noktasında büyük gayret göstermiştir.
Örneğin, 17, 18 Ocak 1968 tarihlerinde Bangnara’da yapılan toplantıda pondokların dört
yıl içerisinde faaliyetlerine son verecekleri ve 1971 yılından itibaren Tay müfredatını
öğretme belgesi almayan hiçbir yeni pondok açılmasına izin verilmeyeceği ve 17 kişiden
fazla öğrenciye ders veren hocaların tutuklanacağına kararı alınmıştı. 141
Patani Müslümanlarının tarihten getirdikleri bir değer olarak İslami eğitim olgusu salt
eğitim bağlamında değerlendirilmemekte, belki bundan çok daha fazla bir işleve sahip
olduğu görülmektedir.
Modern dönemde, gerek Tay ulus-devleti şeması içerisinde gerekse İslam dünyasının
maruz kaldığı genel değişim ve dönüşüm süreçleri Patani’deki kurumları da etkisi altına
almıştır. Bu süreç gönüllü değişimlere konu olduğu gibi, Tay hükümeti
Sadece Patakurumları vasıtasıyla yaptırımcı ve zorlayıcı boyutları da içermektedir.
Patani Malaylarının İslamla olan tanışıklıklarının sürdürücüsü ni’deki eğitim
konumundaki bu kurumlar, bu nitelikleriyle mevcut Tay ulus-devlet kurumları değil,
idaresinin ulusal eğitim hedef ve amaçlarının gerçekleştirilmesi önünde
engel olarak kabul edilmektedirler. Bundan daha kaygı verici bir durum, Ortadoğu’nun çebu öğretim kurumlarının, özellikle son on yılda küresel çapta meydana şitli ülkelerinde eğigelen gelişmeler çerçevesinde değerlendirilerek, ‘şiddete yönelik
tim gören Patanili
grupların oluşumu sağladığı yönünde bir algının oluşturduğu dikkat
çekmektedir.142 Sadece Patani’deki eğitim kurumları değil, Ortadoğu’nun öğrenciler Bangçeşitli ülkelerinde eğitim gören Patanili öğrenciler Bangkok yönetimince
kok yönetimince
benzer kuşkularla karşılanmaktadır. Bunun pratikteki karşılığı, bu
öğrencilerin denkliği büyük ölçüde kabul edilmemekte, dolayısıyla benzer kuşkularla
profesyonel anlamda iş imkanlarından da yararlandırılmamaktadırlar. karşılanmaktadır.
Bu durum, bu eğitimli kitlenin başka ülkelere örneğin Malezya’ya göç
etmesine neden olmaktadır.143
Siyasi gelişmelerin geleneksel eğitim kurumlarının algısını değiştirmesi, öğrenci kitlesi
arasında da etkisini göstermektedir. Örneğin, Hasan Madmarn’ın ortaya koyduğu üzere,
modern İslami öğretim kurumlarına devam eden öğrenciler geleneksel İslami kaynakları
dil engeli nedeniyle okuyup anlayamamaktadır.144 Bu süreç, ülkede İslami geleneğin
devam ettiricisi bir kuşağın ortana kalkması tehlikesini de beraberinde getirmektedir.
Hiç kuşku yok ki, bu durum, Güneydoğu Asya’daki diğer ülkelerdeki benzeri öğretim
kurumlarına yönelik aynı olgunun tasarımlanmakta olduğu gözlemlendiğinde, bunun salt
Tay hükümetinin bir yaklaşımı olarak görmek yanıltıcı olacaktır. Aslında bu noktada,
aradan geçen yetmiş yıla rağmen, modern ulus devlet yapısı ile etnik grup arasında kültürel
ve dini algı hassasiyetinin kurulduğunu söylemek güç. Patani Malay toplum yapısı için
vazgeçilmez bir özellik olan bu geleneksel eğitim kurumları hakkında Bangkok nezdinde
mevcut algı, aslında merkez ile çevrenin birbirinden uzaklaşması da kilit öneme sahiptir.
Bu bağlamda gerek Latin harfleriyle gerek Arap harfleriyle (cavi) kullanılan Malayca’nın
bu eğitim sürecindeki rolü, toplumsal yaşamda iletişim dili oluşu gibi faktörler Patanililer
ile Bangkok rejimi arasındaki kopuşu simgelemektedir. Her ne kadar, son dönemde İslami
literatürün Tay dilinde yayınlanması gündeme gelse de, Malaycanın son derece köklü bir
yere sahip olduğu Patani Malay toplumunca kabul edilebildiğini söylemek güç.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Bu yapı, modern dönemde, özellikle Tayland Eğitim Bakanlığı’nca çeşitli revizyonlara
tabi tutulmuş, kimi zaman bir ‘baskı’ unsuru olarak kullanılmıştır. Buna rağmen, pondok
eğitimi bugüne kadar varlığını sürdürmüştür. Bu geleneksel yapıya yönelik eleştiriler
özellikle 2001 yılında yaşanan ve dünyada büyük yankı uyandıran gelişmelerden sonra
ortaya çıkmıştır.
Pondok eğitim kurumları Güney Eyaletleri’nde yaşanan güvenliksorunlarından payını
almaktadır. Çalışmanın ilgili bölümlerinde dile getirildiği üzere, erken dönemlerden
itibaren Tay yöneticileri Pondokları silahlı mücadelenin temel sebeplerinden biri
addetmektedir. Bu nedenle, bu kurumların varlığını bir tehdit olarak algılamakta ve
pondokları değişime zorlamaktadır. Oysa bu kurumların Patani toplumuna kazandırdıkları
dikkate alınmamaktadır. Bu kurumları yöneten hocaların merkezi ve yerel yönetimden
örneğin, elektrik, su, vb. alt yapı talepleri dahi husnü-kabul görmemektedir.145
Modernist İslamcı Akım ve Patani Mücadelesine
Tesirleri
Modernist islamcı hareket, Malay dünyasının diğer bölgelerinde olduğu üzere, Ortadoğu
kaynaklı bir gelişme seyreder. Özellikle Hicaz ve Mısır’da öğrenim gören, Patanili
öğrencilerin ana vatanlarına döndüklerinde beraberlerinde getirdikleri reformcu düşünce
yapısı, geleneksel bir toplum yapısının hakim olduğu ve bu yapıyla organik ilişikisi
bulunan pondok eğitim sistemine bir meydan okuma olarak algılanmıştır. Bu hareketin
144
145
Madmarn, s. 43; Madmarn, 1999, s. 33.
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 208-9.
48
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
doğuş şekli ve kendini ortaya koyuş şekli tartışılmalıdır. Çünkü Patani topraklarında
yüzyılın erken dönemlerinden itibaren halk ve entellektüellerin Bangkok yönetimine
karşı varoluş mücadelesi verdikleri bir dönemde, reformcu İslam anlayışının -ki bunun
en önemli açılımı İslami eğitim kurumları, bu kurumları yöneten alim çevresine ve de bu
çevreden edindikleri İslami anlayışıyla amel eden halk kesimlerine karşı bir ‘değişim’
olgusunu imlemektedir. Bu noktada, reformcu çevre, Patani Müslümanlarının Bangkok’a
karşı verdikleri mücadelelerinde bir zaafiyetin ortaya çıkmasında ne türden etkileri olduğu
veya böyle bir etkinin olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
Yala İslam Üniversitesi
Tabii bu noktada, Patani Malay entellektüelleri ve alimleri arasında
modernleşme çabasının doğurduğu bir iç değişimden de bahsetmek ve Prince Songkla
mümkün. Özellikle Yala İslam Üniversitesi ve Prince Songkla
Üniversitesi’nin Patani
Üniversitesi’nin Patani kampüsünde hizmet veren Yüksek İslam
Enstitüsü’nün bu süreçte geleneksel İslami eğitime alternatif bir kampüsünde hizmet
yapılanma oldukları görülmektedir. Geleneksel ve modernist veren Yüksek İslam
İslamcılar arasındaki bu ayrışma, siyaset antropolojisinde “articulating
principles” olarak adlandırılan kavramla izah edilebilir. Eğitim, sosyal Enstitüsü’nün bu
ve kültürel çevre gibi faktörler nedeniyle farklı anlayışlar geliştirmiş süreçte geleneksel İsolan bu iki grup arasındaki iletişim aksının kurulamamış olması
lami eğitime alternatif
önemli handikaplardan biridir. Patani mücadelesine öncülük eden
hareket(ler) ile Bangkok yönetimi arasında bir anlaşma imzalansa bir yapılanma oldukladahi, Patani toplumu içerisinde dini/toplumsal alanda iki güç olarak
rı görülmektedir.
neşet eden gelenekselci/modernist Müslümanların birbirlerini anlama,
sorunlarına birlikte çözüm bulma konusunda çabaları hayata geçirmedikleri müddetçe iç
huzursuzlukların devam edeceği kesin. Bunun hiç kuşku yok ki, siyaset, ekonomi gibi
diğer alanlara da etkisinin olacağını düşünmek mümkün.
Patani Mücadelesinde Son Dönem Gelişmeler
Bangkok siyasetinde yaşanan dalgalanmalar merkezde güç yapıları arasında mücadeleleri
kızıştırırken, ordunun bu süreçler üzerindeki belirleyiciği sürerken, aynı zamanda Patani
halkı üzerinde de siyasi baskılar ağırlık kazanıyordu.Bu bağlamda karşı karşıya kalınan
siyasi yaptırımların kaçınılmaz kayıplara evrilmesi Patani toplum liderleri arasında
mücadele ruhunun yeniden ortaya çıkmasına neden oldu. Bu yıllar, yani 1960’lardan
1980’lere kadar PULO ve bRN’in silahlı mücadelelerine tanıklık etti.146
146 Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 2.
49
> 2013 HAZİRAN
1980’li yıllarda yıllardaki çatışma eğilimlerinin giderek yerini görece sukunete terk
ettiği ve 2000’li yılların ortalarından itibaren yeniden bölgede silahlı mücadelenin
baş göstermesinin nedenleri önemlidir. Bu noktada, 1980’li yıllarda görece siyasi
liberalleşmenin getirdiği imkânlarla güneydeki Müslümanların siyaset sahnesine
girebilmelerine olanak tanınmıştı.147 İlgili bölümde ayrıntılı bir şekilde dile getirildiği
üzere, Thaksin Shinawatra yönetiminin (2001-2006) merkezle çatışma içerikli siyasi
projesinin bir yansıması olarak güneydeki Müslümanların kurban edilmesi bu sürecin
kopmasına neden oldu. Ülkenin en önemli medya imparatoru unvanlı Thaksin’in ‘polislik’
mesleğinden geldiği hatırlandığında ‘güvenlik’ olgusuna yaklaşımını tahmin etmek güç
olmayacaktır. Nitekim, Başbakanlığı döneminde uygulanan Patani politikalarında da
bunun etkisini görmek mümkün.148
2004’de Ne Oldu?
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
2001 yılında yapılan seçimlerden başarıyla çıkan Thaksin Shinawatra, 1997 yılında kabul
edilen ve ‘liberal demokrasinin’ değerlerini taşıdığı ifade edilen Anayasa’ya dayanarak
reformu dillendiren bir ‘sivil’ siyasetçi olarak dikkat çekiyordu. Thaksin’in bir diğer
özelliği, güçlü lider zaafiyetine maruz kalmış Tay siyasetinde sahip olduğu özellikleri
ile geniş halk kesimlerinde bir umut ışığı olarak belirmesidir. Aslında Thaksin 1997’de
yaşanan Güneydoğu Asya krizinin çıkardığı bir liderdi ve bu anlamda uluslararası
çevrelerin Tayland’ı sisteme endekslemenin adı olarak da değerlendirilebilir. Thaksin’in
Tay milliyetçiliğine yaslanan, Doğu Asya’yı (Japonya’yı) kalkınma modeli alması gibi
alternatif yaklaşımlarına rağmen, ülkenin köklü yerli kapitalistlerinin çıkarlarına dokunan,
popülist politikaları merkezde huzursuzluk kaynağı olmaktan da geri kalmıyordu.149
Hiç kuşku yok ki, Thaksin’in bu süreçte merkez dışında kabul edilen köylü, işçi gibi
gelir dağılımında ortanın altında kalan kesimlerce desteklenmesi 1997 kriziyle ekonomik
koşulların giderek dayanılmaz hale gelmesinin de rolü var. Öte yandan, Thaksin’in siyasi
mücadelede rakipleri güneydeki Müslümanlardan ziyade merkezi gücü temsil eden ve
güneydeki siyasi krizden beslenen ve içinde sivil/asker/polis çevrelerin olduğu çevrelerdi.
Patani’yi doğrudan etkileyen bu çıkar karşılaşmalarının ilkinin 2003 yılında alınan siyasi
kararlarla ortaya çıktığını ileri sürübeliriz. Thaksin’in 2003 yılı Şubat ayında ülkedeki
uyuşturucu şebekelerine yönelik çalışmalarda polise büyük sorumluluk vermesi Patani’de
birbiri ardı sıra yaşanan saldırı ve ölüm vaklarını gündeme getirdi. Patani’nin Malezya ile
147
Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In
Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 377.
148
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anxieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 2. (gerekirse)
149
Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In
Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 366-7. (pp. 365-385)
50
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
sınır olması, deniz yoluyla Vietnam’a, Borneo Adası’na ulaşımının görece kolaylığı ve de
en önemlisi çatışma bölgesi olması burada çeşitli suç örgütlerinin barınabileceği bir alan
açıyordu. Uyuşturucu trafiğinde öldürülenlerin orduya çalışan gruplardan olması polis/
asker çatışmasını bölgede gündeme getirmeye yetiyordu. Bu sürecin şu veya bu şekilde
Patani’de sürdürülen meşru harekete etkisi olduğu düşünülebilir. Bunun ilk göstergesi
4 Ocak 2004 tarihinde Narathiwat’da yirmi okul ve bir askeri kampa yapılan baskındı.
Bunlar arasında en önemlisi dört askerin öldürüldüğü ve 100 silahın çalındığı vakıaydı
ki, bu gelişme yaklaşık on yıl boyunca düşük yoğunluklu seyreden mücadelenin yeniden
başladığına işaret ediyordu.150
150
Thanet Aphornsuvan. (2006). “Nation-State and the Muslim Identity in the Southern
Unrest and Violence”, In Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand,
(eds.) Imtiyaz Yusuf&Lars Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, s. 92-93.
151
Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In
Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 378.
152
Michael Kelly Connors. (2005). “Thailand: The Facts and F(r)ictions of Ruling”, In
Southeast Asian Affairs 2005, Singapore: ISEAS, s. 379.
51
> 2013 HAZİRAN
2004 yılı içerisindeki bir diğer önemli gelişme 28 Nisan’da gerçekleşti.
1947 yılındaki askeri darbeden kısa bir süre sonra yaklaşık yüz kadar 1947 yılındaki askeri
Müslümanın öldürülmesinin yıl dönümünde yüz genç geleneksel darbeden kısa bir
silahlarla polis ve askeri noktalara saldırılar düzenledi. Bölge
yönetimi, grubun “Patani Birleşik Bağımsızlık Cephesi” (BERSATU) süre sonra yaklaşık
üyelerince gerçekleştirildiğini, bu saldırının yedi aşamalı bir projenin yüz kadar Müslümabir parçası olduğunu ve bunun ardında geleneksel İslami okulların
nın öldürülmesinin
olduğunu açıkladı.151 Bu konuda herhangi bir detay söz konusu
olmamakla birlikte, başka ‘komplo’ işaretleri de gündeme getirilmedi yıl dönümünde yüz
değil. Bu bağlamda, örneğin Batılı unsurların ‘terörle savaş’ projesinin
genç geleneksel sietkinliğinde araçsallaştırabilecekleri vurgusu gündeme geliyordu.
Ancak olayların ardındaki asıl motif ne olursa olsun veya kimler lahlarla polis ve askeri
bulunursa bulunsun hadiselerin ardından Bangkok yönetiminin noktalara saldırılar
Patani halkı üzerinde baskı kurduğu gerçeğini değiştirmiyor. 28
Nisan hadisesinden sonraki en önemli baskı süreci “Tak Bai” adıyla düzenledi.
anılan 25 Ekim 2004’de bir grup köylünün Malezya sınırında silah
ticaretine konu oldukları yönünde gözaltına alınmalarıyla başladı. Ardından bu gelişmeyi
protesto amacıyla gösteri yapanlara ateş açılması, yaklaşık bin kişinin tutuklanması ve
yolda 78 kişinin askeri araçlarla taşınması sırasında hayatını kaybetmesiydi.152 Patani’de
yaşanan bu süreç, ülkenin başka yerlerinde de ortaya çıkan faili meçhul cinayetlerin
artışı ile bir yerde örtüştüğüdür. O da, Bangkok’da sürgit devam eden ve monarşi yanlısı
muhafazakârlar, değişim yanlısı alt ve orta alt sınıf halk kesimleriyle her daim gücün
peşinde koşan ordu arasındaki iktidar savaşıdır. Burada ülke içindeki bu dengelerin
ötesinde, bölgesel ve küresel güç merkezlerinin özelde Tayland genelde Güneydoğu Asya
İslami bölgelerindeki eğitim, siyasi ve toplumsal yapılanmaları askıya almaya yönelik
girişimlerinin de rolü göz ardı edilemez.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
2005 Seçimleri
6 Şubat 2005 tarihinde yapılan genel seçimlerde dönemin Başbakanı Thaksin ülke
modern tarihinde bir ilke imza atarak sivil bir politikacı olarak ikinci kez halkın oylarıyla
Başbakanlık koltuğuna oturuyordu. Bu durum, içinde Monarşi ve ordu yanlısı güçlerin
yer aldığı geleneksel politikanın halen güçlü olduğu ülkede aslında önemli bir dönüşümün
ifadesiydi. Thaksin’in başında olduğu TRT (Tay Vatansever Partisi) sadece kırsal oylarına
değil, başkent Bangkok’un 37 milletvekilinin 32’sini alarak şehirlerde de var olduğunu
ortaya koyuyordu. Thaksin’in bu başarısının ardında Patanililerin yaklaşımın nasıl
olduğu da önemli. 2004’den itibaren yaşananlara Patani halkının tepkisi büyük olmuş
ve bölgenin 11 milletvekilliğinden 10’unun muhalefetteki Demokrat Parti’si almıştı.153
Güney’den gelen bu muhalif çıkışa karşılık, Thaksin, Patani sorununu çözmeye yönelik
girişimin habercisi olarak Birleşmiş Milletler Reform Birimi’nin başkanlığını yapmış
eski Başbakanlardan Anand Panyarachun’unu sorunun çözümü için atadı. Buna rağmen,
2005 yılı neredeyse her günü Patani’de şiddete tanıklık etmesi ülkenin en önemli meselesi
olarak ortaya çıktı. Eylemlerin gerçek yüzüne dair açıklamalar olmamakla birlikte, bazı
kaynaklar bu gelişmeler karşısında Patani Birleşik Özgürlük Hareketi (PULO), Yeni Pulo,
Patani Mücahidleri Hareketi (GMIP), Ulusal Devrim Cephesi (BRN) ve BRN Coordinate
adlarını zikrediyorlardı.154
2005 yılı Sonbaharı Bangkok-Patani ilişkilerinin gerildiği dönem olarak dikkat çeker.
Önce Eylül ayı başlarında 131 kişilik Patanili grup can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle
Malezya’ya sığındı. ASEAN’a üye bu iki ülkenin, Birliğin iç işlerine karışmama
ilkesi gibi önemli bir maddeden ötürü ilişkileri etkileyebilecek boyuttaydı. Ekim ayı
ortalarında iki deniz piyadesinin esir alınarak öldürülmesi akabinde bir Budist rahib ve
iki Tay vatandaşının öldürülmesi Bangkok yönetiminin şiddete şiddetle karşılık vermeyi
çözüm olarak belirlediğini ortaya koyuyordu.155 Bu dönemde Bangkok politikalarının
çelişkilerini ortaya koyması bakımından şu örnek dikkat çekicidir. Biryandan Milli Eğitim
Bakanı Jaturon Chaisaeng Patani’deki üç eyalette eğitim politikalarında iyileştirme kararı
153
Thitinan Pongsudhirak. (2006). “Thaksin’s Political Zenith and Nadir”, In Southeast
Asian Affairs 2006, (Eds.) Daljit Singh&Lorraine C. Salazar, Singapore: ISEAS, s. 287.
154
Thitinan Pongsudhirak, s. 288, 292.
155
Thitinan Pongsudhirak, s. 293.
52
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
alırken, öte yandan Thaksin’in İçişleri Bakanlığı’na atadığı eski hava kuvvetleri komutanı
Kongsak Wantana, Savunma Bakanı General Thammarak Israngkul ve Polis Şefi Chidchai
Wannasathit’in Adalet Bakanı’nın ‘şahinler’ grubu olarak ortaya çıkıyordu.156
Gelişmelere Dair Bir Değerlendirme
Thaksin döneminde şiddet olaylarının yoğun bir şekilde ortaya çıktığı 2004’de neler
olup bittiği aydınlatılabilmiş değildir. Gelişmelerden Müslümanları sorumlu tutmak
mümkün olmadığı gibi, faili meçhul cinayetlerin ardında uyuşturucu çetelerinin, merkez
adına çalışan milislerin varlığı da göz ardı edilemez. Bu süreçte yüz kadar Müslümanın
‘kaybolması’, Gresik Camii baskını, liderlerinin karakolda uzun süre sorgulanmasını
protesto eden Müslüman kitlenin askeri araçlarına doldurularak hayatlarını yitirmeleri
vb. gelişmeler bir anda ülkenin siyasi gündemini oturuyordu. Patani’nin merkezdeki
birbirine rakip siyasi güç odaklarının bir oyun alanı haline geldiği genel bir kabuldür.
Ancak bu durum, Patani Müslümanları hareketine halel getirtmemelidir. Öyle ki, bu kirli
siyasette rol alan Thaksin bile, Patani bölgesindeki uyuşturucu şebekeleri, faili meçhuller
vb. vak’aların Patanili Müslümanlara yüklenemeyeceğini dile getiriyordu.157
156
Thitinan Pongsudhirak, s. 292.
157
Michael Kelly Connors. (2005), s. 377.
158
Bkz.: Alyson J. K. Bailes. (2007). “Preface”, In Conflict in Southern Thailand: Islamism,
Violence and the State in the Patani Insurgency, Neil J. Melvin, SIPRI (Stockholm International
Peace Research Institute) Policy Paper, No. 20, s. iv.
53
> 2013 HAZİRAN
Yukarıda kısaca değinildiği üzere, 2001 yılındaki hadiseler üzerine Amerika’nın
“terörizmle küresel savaş’ konsepti etrafında geliştirilen küresel güvenlik politikalarının
etkisi yok denemez. Bu gelişmeleri, kimi çevrelerin ısrarla Afganistan, Irak vb.
bölgelerdeki gelişmelerle ilişkilendirme gereği duydukları üzere,158 salt küresel
gelişmelere eklemlemek Patani sorununun tarihsel, sosyolojik kökenlerinin göz ardı
edilmesine neden olacaktır ki, bu bölge halkına yapılabilecek en büyük haksızlıktır.
Bu süreçte, mücadeleyi yürüten tarafların hedeflerine göz atmakta fayda var. Tekil
eylemlerle son dönemde bölge gündeminde yer alan gelişmeler güvenlik stratejistlerinin
de ilgisini çekecek boyuttadır. Birbirinden bağımsız görünen saldırıların hedef olduğu
kesimler güvenlik güçleri, ekonomik gücü elinde tutan gruplar -yani Çinli azınlık-, Tay
milliyetçiliğinin aracısı konumundaki okullar ve öğretmenlerdir. Bu tür eylemlerin bu
açık hedefleri kadar görünmeyen hedefleri arasında Malay halkı arasında ‘mücadelinin’
devam ettiği yönünde ‘pozitif’ psikolojinin oluşturulması yattığı düşünülebilir. Söz
konusu bu eylemleri çözümlemede zaafiyeti -ki kimi birimler bu eylemleri ‘lidersiz’
eylemler olarak nitelemesinde ortaya çıktığı gibi- bir yandan eylemlerin en güçlü yanını
oluşturuyor. Eylemlerin artışında, bölge askeri yönetiminin uygulamalarının ‘arzu
edilmeyen’ gelişmelerdeki rolü olduğu ortada. Özellikle, köylerden toplanan gençlerin
askeri kamplarda ‘güney eyaletlerinde savaş plânının’ bir parçası olduğu ileri sürülen
‘meslek eğitimine’ tabi tutulması, Amnesty International’ın raporlarına kadar yansıyan
şüphelilerin ‘gayri-resmi’ toplama kamplarında işkenceye tabi tutulmaları, uygulamalar
arasında yer almaktadır.159
Bu hedefler arasında sadece polis ve askeri karakollar değil, aynı zamanda okullar,
öğretmenler başta olmak üzere diğer kamu görevlileri ve de köy muhtarları gibi bazı
Malay çevreler de olduğu görülür. Söz konusu bu kitlelerin Bangkok yönetiminin
politikalarının aracı olmaları dolayısıyla hedef seçildiği bilinmektedir. Özellikle köy
muhtarlarının hiyearşik bir yapılanma gösteren kamu yönetiminin son aşaması olması
dolayısıyla merkezden gelen yönergelerin uygulayıcısı olmaları mücadele tarafları ile
karşı karşıya getirmektedir.
1997 yılında kabul edilen anayasadan sonra ve 2001’de bir sivilin yani, Thaksin’in
Başbakan seçilmesinin, ülke siyasal yaşamında doğurduğu olumlu atmosfer merkezde
çeşitli güç odakları arasındaki mücadelenin sonucu olarak 2006 yılında Thaksin’e
karşı gerçekleştirilen darbe ile bir kez daha intikaya uğraması bir yana, ülkede siyasi
meşruiyet krizinin nüksetmesine neden oldu. Aslında bu sürecin Patani sorununun ulusal
ve ulusulararası gündemden düşürülmesine katkısı olduğuna kuşku yok.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Coğrafi olarak uzaklığı nedeniyle Patani’de olan bitenin Bangkok ve geniş BudistTay toplumunda yankı bulmasını beklemek hayal olur. Merkezdeki çatışmalar, Patani
bölgesinin askeri ve sivil yönetimlerinden sorumlu kurumlarının politikalarında ve
icraatlarında hiç bir kuruma karşı sorumluluk taşımamalarına neden olduğuna kuşku yok.
2008 yılında yapılandırılan ‘İç Güvenlik Operasyon Kurumu’ (ISOC) ve ‘Güney Sınır
Eyaletleri Yönetim Merkezi’ (SbPAC)’in Patani halkı nezdinde meşruiyeti sorunludur.
Bölgede konuşlandırılan 4. Ordu ülkede prestiji en düşük birim olarak tanınmakta,
yasadışı işlere bulaşmalarından ötürü komuta düzeyindekilerin üst düzey atamaları
yapılmamaktadır.160
2008 yılı sonlarında ülke yönetimine getirilen Demokrat Parti Başkanı Abhisit
Vejjajiva’nın “Patani sorunu çözmek önceliğimizdir” yaklaşımının pratikte hiçbir
karşılığı olmamış, Cambridge eğitimli Başbakan, ne Güvenlik Operasyonu Kurumu’nda
iyileştirmeler yapabilmiş ne de kabinede Patani sorununu ele alacak bir araştırma
159
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 2, 7, 9.
160
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 5, 10.
54
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
komisyonu kurdurabilmiştir.161
Giderek artış gösteren saldırılar karşısında acil çözüm bulma adına Malezya ve Endonezya
siyasi elitinin girişimleri dikkat çeker. Dr. Mahathir Muhammed’in 2005-6’da Langkawi
Adası’nda, Yusuf Kalla’nın 2008 Eylül’ünde Bogor’daki çözüm arayışları karşılık
bulmamıştır.162
Sorunun Algılanması ve Çözüm Arayışları
Patani’de yaşanan sorunun algılanması çözüm uğraşında ilk basamak niteliğinde
olduğuna kuşku yok. Bu noktada söylenmesi gereken ilk husus Patani’de yaşananların
politik olduğudur. Tayland Krallığı açısından sorun 19. yüzyıl ikinci yarısında başlatılan
modernleşme süreçlerinin siyasi boyutunda, yani ulus-devlet inşasıyla ilintilidir. Ülkenin
modern ulus-devletleşme sürecinin başlangıcı kabul edilen 24 Haziran1932 tarihli
dönüşümü sosyalleştirme girişimlerinin başladığı 1939 yılında önemli bir edebiyatçı
ve devlet adamı olan Luang Wichit’in entellektüel girişimiyle gerçekleştirilen devlet
kampanyası bağlamında ortaya konan bildiride “ülkenin son seksen yılda topraklarının
neredeyse yarısını kaybettiği” vurgulanıyor.163
161
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 6.
162
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 12.
163
Scot Barmé. (1993). Luang Wichit Wathakan and the Creation of a Thai Identity, Social
Issues in Southeast Asia, Signapore: ISEAS, s. 140.
164
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 1.
165
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anbieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland, s. 12.
55
> 2013 HAZİRAN
Yani, ‘Tayland’ adının da içkin olduğu ‘Özgür Devlet’ kavramına rağmen, Tayland,
bağımsızlığını korumakla birlikte, tarih boyunca toprak kaybı yaşamış bir devlettir. Bu
nedenle Bangkok yönetimi, Patanililerin verdiği yüz yıllık mücadeleye “artık kaybedilecek
toprağı olmadığı” perspektifinden bakmakta ve bu durumu Budist-Tay ulusunun onur
meselesi olarak telâkki etmektedir.164 Bu bağlamda söz konusu bu vurgunun tarihte
koruyucu-vasal devlet ilişkisinin geliştirildiği geniş Malay topraklarından geriye 20.
yüzyıl başlarında sadece Patani bölgesinin kalmış olması nedeniyle Patani Malaylarının
değil bağımsızlık taleplerine itibar etmek, otonom hakkının verilmesi dahi Bangkok
yönetimince kabul edilmemektedir.165 Bu noktada, ülkenin bölünmez bütünlüğünün
sembolik ve de pratik olarak karşılığını Kraliyet makamında bulduğu hatırlandığında,
ülke sınırları içerisinde bir toprak parçasının bu bütünlüğe halel getirecek bir siyasi
ayrışmaya yönelmesinin ülke siyaset felsefesinde de -en azından şimdiye kadar- karşılığı
bulunmamaktadır.
Patani mücadelesi vechesinden ise, dini, kültürel ve siyasal bir yapı olarak yüzyıllarca
kendine yeter bir varlık göstermesi, modern dönemde bağımsızlık/otonom taleplerinin
arkasındaki gerekçeyi teşkil etmektedir. Bu nedenle, metnin ilgili yerlerinde ortaya
konulan tarihi geçmiş göz ardı edilmemelidir. Patani tarihi, bugün Tayland’ın güneyindeki
eyaletlerin nasıl bir yönetim ve toplum politikalarına konu olması gerektiğini açıkça
ortaya koymaktadır. Geçmişin tecrübelerine bakıldığında ilgili dönemlerde Siam
Krallarının ve üst düzey yöneticilerinin Patani Malay Müslüman toplumuyla ne türden
ilişkiler kurmaları gerektiği konusunda kafi miktarda örnekler sunuyor. Bu bağlamda,
ülkenin güneyinde vuku bulan hadiseler Bangkok yönetiminin siyasi meşruiyetiyle
alâkalıyken, ülkenin diğer bölgelerinde yaşam süren çeşitli etnik
Patani’deki mücade- azınlıklara mensup Müslüman toplulukların varlığı ise içinde
bulundukları geniş Budist-Tay toplumu ile sosyal etkileşimlerine
le çeşitli boyutları ile
dayanmaktadır. Bu anlamda ikinci grubun sadece bugün değil,
dikkat çekerken, bunlar tarihteki örneklerinden başlayarak akomadatif bir yapılanma
arasında sivil halkın sergilediğine dikkat çekilmelidir. Bir sosyal bütün olmaktan uzak,
tekil nitelikler arz eden küçük azınlık gruplarına karşılık, bir siyasi
siyasi yönetimden, kül- yapının mirasçısı, üzerinde yükseldiği toprakların sahibi, -modern
türel, dini ve toplumsal sömürgecilik süreçlerindeki müdahaleler dışarda bırakıldığında- bu
topraklarda üretim süreçlerinin birincil belirleyicisi, dini, geleneksel,
yapılarına karşı açık- eğitim kurumların devamlılık arz edecek güçlü yapılanmaları vb.
gizli müdahalelerden Patani’yi diğer bölgelerden ayırmaktadır.
Bununla ilintili bir diğer husus, Patani’de sürdürülen mücadeleyi
“silahlı grupların tekeline terk edilmiş ve halktan bağımsız dışarlıklı
kaynaklanan ‘pasif veya yabancılaşmış gruplar olarak telâkki edilemez. Patani’deki
eylemleri’ unutulmama- mücadele çeşitli boyutları ile dikkat çekerken, bunlar arasında sivil
halkın siyasi yönetimden, kültürel, dini ve toplumsal yapılarına karşı
lıdır. açık-gizli müdahalelerden hoşnutsuzluğundan kaynaklanan ‘pasif
eylemleri’ unutulmamalıdır.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
hoşnutsuzluğundan
Sömürgeci güçlerin siyasi mühendisliklerinin bir ürünü olarak 1932’den başlayarak
ulus-devlet yapılaşması sürecini tecrübe eden Tayland, siyasi rejimin doğası gereği ‘Tay
milliyetçiliği’ olgusundan hareketle, ülkedeki tüm etnik unsurları içine alacak bir politika
sergilemektedir. Öte yandan, Patani Malay Müslümanlarının verdikleri mücadeleyi
de ‘Malay milliyetçiliği’ ile açıklamak Batı’nın ideolojik açmazları içinde yol almak
anlamı taşıyacaktır. Bu yaklaşım, başlangıcı hatalı ve dış faktörlerin dayattığı ideolojik
bir yönelimi dayatmasıyla, sorunu anlama uğraşındakileri Patani Malay Müslümanların
56
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
ortaya koydukları mücadelenin hakiki vechelerinin göz ardı etmelerine neden olacaktır.
Dolayısıyla “sorun nedir?” dendiğinde kapsamlı bir tarihi, siyasi ve sosyolojik analizlere
ihtiyacımız olduğu kesin.
Patani’nin yüzyıllık sorununa çözüm bulma konusunda zaman zaman girişimler olmuyor
değil. Bu girişimlerin bir bölümünün bölge gerçeklerine vakıf olmayan çevreler olduğu
gözlerden kaçmıyor. Özellikle bu çevrelerin Patani Malay Müslümanların haklı talepleri
karşısında yapabildikleri şey bu halkın toplum liderlerine “Bangkok şartlarına tabi olun”
demekten başka bir alternatif taşımıyor. Bu noktada, Tayland sınırları içinde yaşayan
diğer etnik unsurlara mensup Müslümanlarla Patani Malay Müslümanlarının tarihi,
kültürel geçmişlerini ve Siam/Tay Krallığı ile etkileşimlerinden bihaberdarlığın rolü
olduğu düşünülebilir. Bireysel ve küçük gruplar halinde zamanla göç hadisesi bağlamında
geniş Budist-Tay toplumu içine yerleşen ve varlıklarını siyasi ve toplumsal bir bütün
olarak değil, tekil oluşumlar şeklinde sürdüren bu kitleleri görece homojen yapılanma
sergileyen Patani topraklarındaki yerleşik halkla karıştırılmamalıdır. Göçmen gruplarının
içinde yer aldıkları geniş topluma akomadatif yaklaşım tercihlerine karşılık, benzer bir
yaklaşımı Patani Malay Müslümanlarından beklemek tarihi ve sosyolojik gerçekliklerle
uyuşmamaktadır.
Patani Malay Müslümanlarının Tayland devletiyle ilişkisinde temel sorun siyasidir.
Dönemin batılı güçleri ile Siam Krallığı arasındaki ilişkilerin bir sonucu olarak toprakları
ilhak edilen ve egemenliklerini kaybeden Patanililer aradan geçen süreçte Tay siyasi,
kültürel ve toplumsal baskıları ile karşı karşıya kalmıştır. Tay yöneticileri bu süreçleri,
Patanili Müslümanlara verilecek herhangi kapsamlı siyasi hakkın ülkedeki diğer etnik
azınlık gruplarınca da talep edileceği gerekçesine dayandırmaktadır.166 Bu çerçevede,
Patani’de barış çabaları ve sonrasındaki gelişmeleri sadece Tayland’ın güneyindeki
görece küçük bir coğrafya parçası ile sınırlandırmak mümkün değildir. Aksine kültürel,
ekonomik ve stratejik bağlamlarıyla üzerinde durulmayı hak etmektedir.
166 Mariya Johanna Futchs. (1970). A Comparative Study of Thai and Filipino Muslims, Master
Thesis, Washington: The American University, s. 73.
57
> 2013 HAZİRAN
Bu bölge, kuzeyde Budist, güneyde Müslüman Malay dünyasının geçiş noktası olması
dolayısıyla iki farklı kültür ve medeniyet dünyası arasında bir köprü olma vasfına
sahiptir. Bu nedenle, Patani bölgesindeki Müslüman toplumun aidiyeti, dini ve toplumsal
kurumlarının dayanıklılığı önem taşımaktadır. Müslüman dünyasında bir Budist toplum,
hem de Budizmin en güçlü kalelerinden biri hüviyetindeki Tayland gibi bir ülke sınırları
içinde yer alması İslam dünyası için farklı bir tecrübe anlamı taşımaktadır.
Son Söz
Patani bölgesi Asya kara parçasının Güneydoğu çıkıntısı olan Malay dünyası ile Hint-Çini
arasındaki geçiş noktasında olması bölgeye ayrı bir değer kazandırmaktadır. Topografik
olarak dar kara parçası olarak dikkat çeken bu bölgenin doğusunda Kuzey Çin Denizi,
batısında Bengal Körfezi ve Hint Okyanusu ‘na açılmaktadır. Tarihte kimi güçlerin bu iki
önemli su yolunu birbirine bağlayacak kanal projesini Patani’de hayata geçirme niyeti
taşıdıkları bilinmektedir. Son birkaç yılda dünya gündeminde sıkça yer bulan Güney Çin
Denizi’ndeki Adalar sorunu ve bu adalar etrafında oluşturulan güvenlik, ekonomik, jeostratejik meseleler bağlamında elbette ki Patani’yi de içine almaktadır.
Patani’de verilen mücadelenin boyutları doğru bir şekilde ortaya konmalıdır. Bölgede
tarih boyunca hayat sürmüş Müslüman toplum ve bu toplumun ürettiği siyasi yapıların
gerçekliğine kuşku yok. Sömürgecilik dönemi ve sömürge güçlerinin birbirleriyle ve
bölge güçleriyle ilişkilerinin bir sonucu olarak Patani toprakları Tayland Krallığı’na
devredilmiştir. Bu süreç, Patanili Müslümanları mücadeleye iten ve bu 20. yüzyıl
ortalarından itibaren bağımsızlık, otonom yapı talepleri ile ortaya çıkmasına neden
olmuştur. Bunun son derece meşru bir mücadele olduğuna kuşku yoktur. Bu mücadelenin
temelinde Bangkok yönetiminin özellikle dini, kültürel meselelerde Patani Müslüman
toplumu üzerinde kurmak istediği rejim bulunmaktadır. Bu noktada, günümüz Bangkok
yönetimi III. Rama’nın dile getirdiği üzere Siam ve Malaylar arasında sosyo-dini kültür
alanında hiçbir ortak noktanın olmadığı görüşünü hatırlamaları gerekiyor.167
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
Tıpkı dün olduğu gibi bugün de Bangkok yönetiminin doğrudan yönetimi Patani
Müslümanlarınca ciddi bir karşılık bulmamaktadır. Gene Kral III. Rama’nın görüşlerine
başvurarak dile getirmek gerekirse, Bangkok yönetimi ile Müslüman Malaylar ‘yağla
su mesabesinde olup’ hiçbir şekilde birbirleriyle karışmaları mümkün değildir. Aynı
Kral, 1838 yılında Kedah’la yaşanan sorunlar nedeniyle sorunun nihai çözümünü yerel
yönetimi Malaylara devretmekte bulmuştur.168
Bununla birlikte, Patani topraklarının bir yanıyla Malay Yarımadası’na açılan öte yanıyla
Hint-Çini kimi etnik çeşitliliği zengin bir coğrafyayla komşu olması bölgede her türden
siyasi hareketler kadar, sınır problemleri nedeniyle güvenliğin sorunlu olması her türlü
illegal meta akışına olanak tanımaktadır. Bu ve benzeri nedenlerle, Patani coğrafyasında
meşru mücadelenin yanı sıra, başta Tayland yapılanmaları olmak üzere çeşitli uluslara
167
Kobkua Suwannathat-Pian. (1988). Thai-Malay Relations: Traditional Intra-Regional
Relations from the Seventeenth to the Early Twentieth Centuries, Singapore: Obford University
Press, s. 56.
168
Kobkua Suwannathat-Pian. (1988). Thai-Malay Relations: Traditional Intra-Regional
Relations from the Seventeenth to the Early Twentieth Centuries, Singapore: Obford University
Press, s. 86, 87.
58
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
mensup illegal yapılanmalar, istihbarat güçlerinin faaliyetlerine açık bir mekan kılmaktadır.
Barış’a giden yol hiç kuşku yok ki, bu oluşumlardan en azından bir bölümünün aleyhine
gelişme olarak değerlendirilecektir. Bu nedenle süreçte Barış’ı akamete uğratacak kimi
kazaların ortaya çıkması muhtemeldir. Barış süreci tamamlandığı düşünüldüğünde de,
bölge Müslümanlarının siyasi ve kültürel haklarının yanı sıra, güvenlik meselesi de yabana
atılmayacak önemdedir. Bölgenin illegal grupların çalışmalarına mekân olmaması için
Patani veya Tay resmi güçlerinin yanı sıra, örneğin ASEAN gibi uluslararası kuruluşların
oluşturacağı komisyonların, gözlem heyetlerinin ve de icracı yapıların sahada aktif rol
olması halkın refah ve mutluluğu için kaçınılmazdır.
Türkiye özelinde birşeyler söylemek gerektiğinde Patani Sultanlığı zamanında şu veya bu
şekilde Osmanlı Devleti ile şu veya bu şekilde kurulan ilişkileri bir kez daha hatırlatmak
59
> 2013 HAZİRAN
Patani Malay Müslümanlarının hayatlarını savaş ortamında sürdürmelerinini önünü
almak amacıyla girişimler yapıldığı biliniyor. Bu anlamda, Malezya’nın son dönemde,
özellikle Tayland’daki 2010 seçimlerinin ardından Başbakan Yingluck’ın seçim öncesi
mesajlarına dayanarak bölgede barışın tesisine öncülük ediyor. PULO liderleri ile
Bangkok yetkilileri arasında Kuala Lumpur’da yapılan görüşmeler devam ederken,
Patani’de faaliyet gösteren kimi hareketlerin bu sürece dahil olmadıkları görüşmeler
sonrasındaki çatışmalardan ortaya çıkmaktadır. Malezya’nın soruna en yakın taraf
olmakla birlikte, tarihi gerçekler ışığında bakıldığında, sorunun sadece bir Malay
sorunu olarak ele alınamayacağı da ortadadır. Patani halkının ne istediği, sorunun
temelleri, İslam ümmetinin bir parçası olması gibi faktörler Türkiye’nin ve de başka
ilgili ülkelerin sorunun çözümüne aktif katılımında önemli faydalar vardır. Bu katkıların
boyutları üzerinde eleştirel yaklaşımlardan taviz vermeden, aynı şekilde yerli unsurların
kapasitesini, birikimlerini, ihtiyaçlarını göz ardı etmeden aktif katılımlı süreçlere ihtiyaç
var. Sorunu tıpkı diğer coğrafyalarda yapıldığı şekilde ‘yoksulluk/yoksunluk’ üzerine inşa
etmek yerine, Patani toplumunun neyi kayettiğinin hesabını yaparak bunun üzerinden
halkın ihtiyaçlarını gidermeye çalışılmalıdır. Çok daha önemlisi, ara toplum özelliği
sergileyen bununla birlikte tüm çarpıtmalara, müdahalelere rağmen, dini ve geleneksel
değerlerin görece yoğun olarak hissedildiği bu toplumda yeniden inşa süreçlerinin
halkın değerleriyle örtüşecek modellemeler üzerinden yapılmasında fayda vardır. Yoksa,
bu toplumları halkın sosyal hafızasının bir ürünü olarak ortaya koyacakları itirazların
göstermelik tatmin bağlamında dinin ve geleneğe yer vermek, öte yanda bu halkı zamanla
içinde yer aldığı geniş Budist-Tay toplumunun ekonomik ve kültürel yönelimlere sokacak
sosyal mühendisliklere yol açacak girişimlerden kaçınılmalıdır. Bu ara toplumlar, bugüne
kadar mücadelelerine manevi kaynaklık etmiş değerlerini pratiğe geçirmede, bir başka
deyişle örnek bir toplum inşası kaygısı içinde olmak gerekmektedir.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
gerekir. Özellikle 1880’li yıllarda dönemin önde gelen Patanili alim Ahmed Fatani’nin
uzun yıllar Kutsal topraklarda öğrencilik ve hocalık yaptığı ve bu süreçte Osmanlı Devleti
makamları ile irtibata geçtiğine yukarıda değindik. Bu süreçte, Padişah II. Abdülhamit
tarafından Malay toplumunun temsilcisi sıfatıyla bir elçi mesabesinde dikkate alındığı ve
Malay alimlerin eserlerinin yayınlanmasına destek olunmuştur.
Günümüz koşullarında, Türkiye’nin Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN)
nezdindeki girişimleri bölgeye dair açılımları noktasında bir referans niteliğindedir.
Bölge devletleriyle girilecek ilişkilerin yanı sıra, halklarla doğrudan temasın bu sürecin
olmazsa olmaz parçası olduğu son dönem çeşitli ülkelerde popülarite düzeyine çıkartılan
‘halklar arası işbirliği’ ile ortaya konmaktadır.
Tay hükümeti, artık sadece Müslümanlarca değil, ülke akademisyen ve aydınları tarafından
da vurgulandığı üzere farklı etnik, dini ve ırksal kökene mensup Patani Müslümanlarını
mono kültür sınırları içine katma politikalarına son vermelidir.169 Patani halkının talepleri
doğrultusunda otonom yönetim hakkı verilmesi durumunda, Tay Anayasası’nın bir
engel olarak çıkartılmaması için Anayasa’nın ilgili maddelerinde değişikliğe gidilmeli
veya Patani Barışı’nı konu alacak anlaşma metninin tümüyle devlet birimlerince kabul
edilirliği güvencesi verilmelidir.
Patani bölgesi, ekonomik anlamda ülkenin en geri kalmış yerlerindendir. Bu üç eyalet
içerisinde yapılacak karşılaştırmada ise Narathiwa’nın en olumsuz konumundadır.
Halk, merkezi hükümetin bugüne kadar ekonomiyi canlandırma adına gündeme
getirdiği girişimlerinden tecrübe ettiği ümitsizlikden hareketle, bu yönde bir beklenti
içerisinde değiller. Aksine, inisiyatifin kendilerine verilmesini ve bölgenin kaynaklarının
kullanımının bizzat kendilerince işletilmesini ekonomik kalkınmalarının temelini teşkil
edeceği görüşündeler.170
169
Thanet Aphornsuvan. (2006). “Nation-State and the Muslim Identity in the Southern
Unrest and Violence”, In Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand,
(eds.) Imtiyaz Yusuf&Lars Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, s. 99,
170
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project, s. 82.
60
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
KAYNAKLAR
Andrew D.W.Forbes. (eds.). (1988). The Muslims of Thailand, Vol. 1, Historical and
Cultural Studies, Centre for Southeast Asian Studies, Bihar (India): Soma Rkasan,
A.Teeuw&D.K.Wyatt. (1970). Hikayat Patani: The Story of Patani, The Hague-Martinus
Nijhoff.
Alyson J. K. Bailes. (2007). “Preface”, In Conflict in Southern Thailand: Islamism,
Violence and the State in the Patani Insurgency, Neil J. Melvin, SIPRI (Stockholm
International Peace Research Institute) Policy Paper, No. 20.
Anthony Reid. (2003). “Charismatic Queens of Southeast Asia”, History Today, June,
53, (6).
B. J. Terwiel. (2005). Thailand’s Political History: From the Fall of Ayutthaya in 1767 to
Recent Times, Bangkok: River Books.
C. A. Seymour Sewell, (1969). “Notes on Some Old Siamese Guns”, In The Journal of the
Siam Society, Vol. XV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint. (syf: 1-43).
Chaiwat-Satha-Anand. (2006). “The Silence of The ullet Monument: Violence and Truth
Management, Dusun-Nyor 1948 and Kru-Ze 2004”, In Critical Asian Studies, 38 (1),
Roudledge.
Chris Baker&Pasuk Phongpaichit. (2005). A History of Thailand, Cambridge: Cambridge
University Press.
Chusiri Chamoraman. (1988). “A Group of Thai Muslims Who Were Amongst the Earliest
Settlers of Songkla”, In The Muslims of Thailand, Vol. 1, Historical and Cultural Studies,
(eds.) Andrew D.W.Forbes, Centre for Southeast Asian Studies, Bihar (India):Soma
Rkasan. (syf. 47-53).
Clive S. Kessler. (1978). Islam and Politics in a Malay State: Kelantan 1838-1969,
Ithaca: Cornel University Press.
D.G.E. Hall, A History of Southeast Asia, 4. Baskı, Hampshire: MacMillan.
Dennis Walker. (1972). “Conflict Between The Thai and Islamic Cultures in Southern
Thailand: 1948-197”, In Studies in Islam, Indian Institute of Islamic Studies, New Delhi.
Duncan McCargo. (2012). Mapping National Anxieties: Thailand’s Southern Conflict,
NIAS-Nordic Institute of Asian Studies, Denmark, Printed in Tayland.
Duncan McCargo. (2007). (eds.) “Preface”, In Rethinking Thailand’s Southern Violence,
61
> 2013 HAZİRAN
Duncan McCargo. (2009). Tearing Apart The Land: Islam and Legitimacy in Southern
Thailand, Singapore: National University of Singapore Press.
Singapore: NUS Press.
Edwin Wierina. (200).”Some Light on Ahmad al-Fatani’s Nur al-Mubin (“The Clear
Light”), In Lost Times and Untold Tales From The Malay World, (eds.) Jan van der
Putten&marry Kilcline Cody, Singapore: NUS Publication. (syf. 186-197).
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
H. Warington Smyth. (1999). Five Years in Siam (1891-1896), Vol. II, The Malay and
Cambodian Peninsulas with Descriptions of Ruby Mines, Bangkok: White Lotus Press.
Hasan Haji Mohammad Zen. (1992). “Peranan Bahasa Melayu dalam Pengajaran Islam
di Selatan Thai”, In Jurnal Dewan Bahasa, Vol. 36, No. 7, Julai.
Hasan Haji Mohd.Zen. (1981). Sumangan Pondok Pesantren Al-Ma’had AlIslami Terhadap Kehidupan Keagamaan Masyarakat Desa atas Kuu-Mayo-Patani/
Thailand,Master Thesis, Fakultas Tarbiyah, Institut Agama Islam Negeri al-Jami’ah AlIslamiyah Al-Hukumiyah, Sunan Kalijaga, Yogyakarta.
Hasan Madmarn. (2009). The Strategy of Islamic Education in Southern Thailand: The
Kita Jawi and Islamic Heritage”, In The Journal of Sophia Asian Studies, No. 27. (pgs.
37-49).
Hasan Madmarn. (1999). The Pondok&Madrasah in Patani, angi, Penerit Universiti
Keangsaan Malaysia.
John Anderson (1965), “Considerations on the Conquest of Quedah and Perak by
the Siamese”, In Political and Commercial Considerations Relative to The Malayan
Peninsula and the British Settlements in the Straits of Malacca 1824, Journal of the
Malayan Branch of the Royal Asiatic Society, Vol. 35, Pt. 4, (No. 200), Singapore: MBRAS
Malaysia Printers.
Joseph Chinyong Liow. (2009). Islam, Education and Reform in Southern Thailand, Singapore: ISEAS.
Ibrahem Narongraksakhet. (2008). “Educational Changes from 1960s to 2008 and Their
Impacts Upon Educational Provision in Southern Border Provinces of Thailand”, First
Malaysia-Thaliand Joint Educational Research Conference, 17-20 November, Ministry
of Education Malaysia, Ministry of Education Thailand, Selangor Malaysia.
Ibrahim Syukri. (2002). Sejarah Kerajaan Melayu Patani, Bangi: Penerbit Universiti Kebangsaan Malaysia, s. 29-30.
Kobkua Suwannathat-Pian. (1988). Thai-Malay Relations: Traditional Intra-Regional
Relations from the Seventeenth to the Early Twentieth Centuries, Singapore: Obford Uni62
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
versity Press.
Kusuma Snitwongse. (2002). “Southeast Asia in 2001: A Paradigm in Transition?”, In
Southeast Asian Affairs 2002, Singapore: ISEAS, (syf: 3-26)
Louis Golomb. (1985). An Anthropology of Curing in Multiethnic Thailand, Illinois Studies in Anthropology, No. 15, Urbana: University of Illinois Press.
Margaret L. Koch. (1977). “Patani and The Development of A Thai State”, JMBRAS, Vol.
50, Part 2, No. 232. (69-89)
Mariya Johanna Futchs. (1970). A Comparative Study of Thai and Filipino Muslims,
Master Thesis, Washington: The American University.
Michel Gilqun. (2005). The Muslims of Thailand, (Tr. Michael Smithies), Chiang Mai:
Silkworm Books.
Michael Kelly Connors. (2003). Democracy and National Identity in Thailand, London:
RoutledgeCurzon.
Mohd. Zameri A. Malek. (1993). Umat Islam Patani: Sejarah dan Politik, Shah Alam:
Hizbi.
Moshe Yegar. (2009). Some Comparative Notes on Three Muslim Rexellion Movements
in southeast Asia (urma, Thailand and the Philippines)” In Southeast Asia and the Middle
East: Islam, Movement, and the Longeu Duree, (eds.) Eric tagliacozzo, Singapore: NUS
Press.
Nidhi Eiosrivongs, Akom Pattiya, Kobkua Suvanthat-Pien, Nanthawan Poosawang.
(1991). “Early Ayudhya: Foundation and Consolidation”, In Essays in Thai History,
(eds.) Varunyupha Snidvongs, Southeast Asian Studies Program, Singapore: Institute of
Southeast Asian Studies.
Patrick Jory. (2007). “From ‘Melayu Patani’ to ‘Thai Muslim’: The Spectr eof Ethnic
Identity in Southern Thailand”, ARI Working Paper, No. 84, Singapore: Asia Research
Institute.
63
> 2013 HAZİRAN
Nik Anuar Nik Mahmud&Mohd. Zameri A.Malek. (2007). Melayu Patani: Tamadun dan
Sosio-Politik, KualaLumpur: Persatuan Sejarah Malaysia.
Robert L. Winzeler. (1964). “Traditional Islamic Schools in Kelantan”, JMRAS, Vol. 48,
No.1, (92).
Scot Barmé. (1993). Luang Wichit Wathakan and the Creation of a Thai Identity, Social
Issues in Southeast Asia, Signapore: ISEAS.
Snouck Hurgronje. (2007). Mekka in the Latter Part of the 19th Century, (Tr.: J. H. Monahan), Ledien: Brill.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
“Some Notes upon the Development of the Commerce of Siam”, In The Journal of the
Siam Society, Vol. BV, Nendeln/Liechtenstein: Kraus Reprint.
Somsakdi Buto. (1987). “Introduction”, In Government and Politics of Thailand, (eds.)
Somsakdi Buto, Singapore: Obford University Press.
Srisak Vallibhotama, Pises Jiajanpongs, Dhida Saraya. (1991). ”Siam before the
Fourteenth Century”, In Essays in Thai History, (eds.) Varunyupha Snidvongs, Southeast
Asian Studies Program, Singapore: Institute of Southeast Asian Studies.
Supara Janchitfah. (2003). Violence in The Mist: Reporting on the Presence on Pain in
Southern Thailand, Bangkok: Kobfai Publishing Project.
Suria Saniwa bin Wan Mahmood. (1999). “De-Radicalization of Minority Dissent:
A Case Study of the Malay-Muslim Movement in Southern Thailand, 1980-1994”, In
Sama-Sama:Facets of Ethnic Relations in Southeast Asia, Quezon City: University of the
Phillippines.
Surin Pitsuwan. (2006). “Keynote Address-The Cosmology of the Southern Conflict”,
In Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern Thailand, (eds.) Imtiyaz
Yusuf&Lars Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung, (syf: 281-294).
Syaikh Ali&Syaikh Davud al-Patani. (2011), Tarikh Patani, (Çev. Tengku Ismail Tengku
Chik,Tengku Arifin Tengku Chik, Islamic Culture of Patani Foundation
The Straits Times, 24 March 1902, Monday, Microfilm reel NL287, Lee Kong Chian
Reference Library.
The Straits Times, 11 December 1875, SHIPPING IN THE HARBOUR. Microfilm
NL5045 [Lee Kong Chian Reference Library
The Straits Times, 17 November 1877, SHIPPING IN THE HARBOUR.
The Straits Times, 16 June 1877, SHIPPING IN THE HARBOUR Microfilm NL5046.
Thak Chaloemtiarana. (2007). Thaliand: The Politics of Despotic Paternalism, Southeast
Asia Program, Ithaca: Cornel University.
Thanet Aphornsuvan. (2007). Rebellion in Southern Thailand: Contending Histories,
64
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
Washington: East-West Center Washington.
Thanet Aphornsuvan. (2006). “Nation-State and the Muslim Identity in the Southern
Unrest and Violence”, In Understanding Conflict and Approaching Peace in Southern
Thailand, (eds.) Imtiyaz Yusuf&Lars Peter Schmidt, Bangkok: Konrad Adenauer Stiftung,
(syf: 92-128).
Thitinan Pongsudhirak. (2006). “Thaksin’s Political Zenith and Nadir”, In Southeast
Asian Affairs 2006, (Eds.), Daljit Singh&Lorraine C. Salazar, Singapore: ISEAS, (s. 285303)
Tome Pires, The Suma Oriental of Tome Pires: An Account of the East, From the Red
Sea to Japan, Written in Malacca and India in 1512-1515, Vol. 1, New Delhi: Asian
Educational Services.
Wan Mohd Shaghir Abdullah. (1995). “Khazanah Manuskrip Pusaka Syeikh Ahmad AlFatani”, Filologi Melayu, Jilid 4, Kuala Lumpur: Pespustakaan Negara Malaysia. (syf.
59-71).
65
> 2013 HAZİRAN
Wayne A. Bougus. (1990). “Patani in the Beginning of the XVII Century”, Archipel,
Volume 39.
> DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI
66
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
<
> DÜBAM
TARİHTEN GÜNÜMÜZE PATANİ
Mehmet Özay
DÜBAM Yayınları
Küresel İletişim Merkezi
Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş
Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22
www.dunyabulteni.net
67
> 2013 HAZİRAN
> 2013 HAZİRAN
DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI

Benzer belgeler

Sömürge Dönemi Malay Dünyasında Sekülerleştirici Güçlerin Eğitim

Sömürge Dönemi Malay Dünyasında Sekülerleştirici Güçlerin Eğitim Patani Coğrafi Sınırları ve Yerleşim................................................................................10 Nüfus ve Dil.....................................................................

Detaylı