Kütahya Porselen`in gençlik konseptli ürünleri, gençlere

Transkript

Kütahya Porselen`in gençlik konseptli ürünleri, gençlere
ÖNE ÇIKANLAR
MODA SUZAN TOPLUSOY
KARİYER NURDAN TÜMBEK TEKELİOĞLU
TELEVİZYON GÜLSE BİRSEL
PORTRE HÜLYA KALYONCU
SAĞLIK EBRU ŞALLI TAN
MÜZİK İDİL BİRET
SAYI: 12
“Küçük hanımlar, küçük beyler
Sizin hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre
çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.” Mustafa Kemal ATATÜRK
mitterteich-porzellan.com
İÇİNDEKİLER
8 SERGİ Vehbi Koç Vakfı Sadberk
Hanım Müzesi’nde sergilenen, Osmanlı
İmparatorluğu’nun Son Döneminden Kadın
Giysileri
12 SÖYLEŞİ Feyhan Bilgen’in porselen
kahve fincanları üzerine el boyaması
tasarımları
14 KİTAP Saffet Emre Tonguç ve Pat
Yale’in kaleme aldıkları kitapları, İstanbul
Hakkında Her Şey
26
18
44 TELEVİZYON Oyuncu ve metin yazarı
Gülse Birsel ile hayata dair
48 GEZİ Dünya sosyetesinin göz bebeği,
Côte d’Azur
52 MÜZİK Yedi yaşındayken adına yasa
çıkarılan İdil Biret ile dünya sahneleri
56 STİL Kütahya Porselen’in el emeği
olarak tasarladığı kaplama serisi
16 STİL Bahar tazeliğini sofralarınıza taşıyın
60 MİMAR Aga Khan Mimarlık Ödülleri’nin
finalistlerinden olan ünlü mimar, Emre Arolat
18 YENİ SERİ İşlevsellik ve uygulama
çeşitliliğiyle öne çıkan Versatile Koleksiyonu
64 ESTETİK DOKUNUŞ Kütahya Seramik
ile güzelleşen mekanlar
20 DEKORATİF Doğal taş görünümlü sırlı
porselen seramik serileri, Zenith
66 MODA Suzan Toplusoy, Roman’ın yeni
koleksiyonu Organic by Roman’ı anlattı
22 PORTRE Hülya Kalyoncu ile 19. yüzyıl
Avrupa ve Osmanlı porselenlerini konuştuk.
70 MEKAN Güral Sapanca Aliva
Wellness’ın Sağlıklı Yaşam Merkezi ile yeni
bir hayata başlayın
26 STİL Mavi, beyaz ve kum tonlarındaki
ürünlerle masmavi bir denize yelken açın
30 KARİYER Metro Group Türkiye
temsilcisi Nurdan Tümbek Tekelioğlu ile iş
hayatına dair ipuçları
34 KOLEKSİYON Antika tutkunu İlhan
Uçak’ın ütü koleksiyonu
38 DÜNDEN BUGÜNE İnsanlığın en eski
icatlarından ayakkabının tarihçesi
72 SAĞLIK Manken, pilates kraliçesi ve
televizyoncu Ebru Şallı Tan ile güzellik sırları
76 GURME Tuta’nın sahibi Ayşen
Hacaloğlu Üzer’in hazırladığı meyveli
pastalar
80 BAYİ Kütahya Porselen İstanbul bayisi
Kaya Alışveriş Merkezi ve Kütahya Seramik
Kayseri bayisi Kaşıkçı Yapı
84 BİZDEN HABERLER
42 STİL Kütahya Porselen, gençlere ve
kendini genç hissedenlere eğlenceli bir
dünyanın kapılarını aralıyor
90 HABER
98 BULMACA
SAYI: 12
TEMMUZ 2010
Kütahya Porselen San. A.Ş. adına
Ali Abacı
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Nazmiye Doğan
Eser Çetintaş
İletişim Adresi
Atatürk Bulvarı, 43001, Kütahya.
Tel: (0274) 225 15 16 Faks: (0274) 225 15 17
[email protected]
NG Dergisi Kütahya Porselen San. A.Ş. tarafından
2 ayda bir yayınlanır ve ücretsiz dağıtılır.
6
Yayına Hazırlayanlar
Yazışma Adresi: Turkuvaz Dergi
Turkuvaz Gazete Dergi Basım A.Ş
Grubu, Toprak Center, Ihlamur Yıldız
Cad. No: 10, 34353,Beşiktaş/İstanbul.
Yayın Direktörü Aslıhan Sarp İşman
Tel: (0212) 326 30 16
Yayın Yönetmeni Fatma Özel
Basımcı: Turkuvaz Matbaacılık
Görsel Yönetmen Nazlı Sarı
Yayıncılık A.Ş.
Editörler Selin Akal, Çiğdem Hasanoğlu
Basıldığı Yer: Akpınar Mah.
Fotoğraflar Ahmet Gül,
Hasan Basri Cad. No: 4,
Cengiz Oğuz Gümrükçü,
Sancaktepe, İSTANBUL
Haydar Erçin, İsa Arslan
Tel: (0216) 585 90 00
EDİTÖR
Çevreyle dost bir yaşam için
Son yıllarda tasarım dünyasını en çok meşgul eden
konulardan biri de hiç şüphesiz ‘ekoloji
ve çevre
bilinci’ oldu. 2009 yılında trendsetter’ların, dünyanın
yükselen trendleri arasında gösterdikleri organik
ürünler, toplumun çevre konusundaki bilinçli taleplerini
de ortaya koyuyordu. Artık herkes şunu kabul ediyor:
Sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesi ancak sağlıklı bir
çevreyle mümkün ve temiz bir çevre, gelecek nesillere
bırakabileceğimiz en büyük miras. Kütahya Porselen
tasarım dünyasındaki deneyimlerine dayanarak, çok
Gülden GÜRAL
Kütahya Porselen San. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi
uzun zamandan beri bu misyonu üstlendi. Günlük
üretim hacmi her geçen gün arttı, kaliteden asla
taviz vermeden her bütçeye göre tasarımlar yaratıldı
ancak tüm bunlar yapılırken çevreye olan saygıyı
ilke edinmekten de asla vazgeçmedi. Firmamızın bu
kararlı tutumu TS EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim
Sistemi Belgesi’nin devamına karar verilmesiyle bir
kez daha ispatlandı.
İşlevsel, estetik, çevreyle dost
tasarımları; sosyal sorumlulukları, sanata olan
tutkularıyla öne çıkan portreler bu sayımızın içeriğini
oluşturuyor. Metro Group Türkiye temsilcisi Nurdan
Tümbek Tekelioğlu’nun kariyerindeki önemli
kararları, televizyon ve sinemanın parlayan isimlerinden
Gülse Birsel’in başarı senaryosunu, Suzan
Toplusoy’un organik tasarımlarla modaya bakışını,
Hülya Kalyoncu’nun Osmanlı porselenlerine
olan büyük tutkusunu, İdil Biret’in müzikle
örülmüş hayatını ve daha pek çok yaşam
manzarasını bulacaksınız bu sayımızda.
Sevgi ve saygılarımla...
7
SERGİ
SADBERK HANIM MÜZESİ
ürkiye’nin ilk özel müzesi olan Sadberk Hanım
T
Müzesi, müze koleksiyonundan seçilen 18. yüzyıldan 20. yüzyıl başına kadar olan dönemde
hazırlanmış 81 kadın kıyafeti ve 13 çift ayakkabıyı sergiliyor. 7 Kasım 2010 tarihine kadar sürecek olan ‘Osmanlı
BİR DÖNEMİN
İZLERİ
İmpa
İmparatorluğu’nun
Son Döneminden Kadın Giysileri’ adlı
Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi,
kuruluşunun
30.
‘Osmanlı
k
l
30 yıldönümünü
ld
‘O
l
İmparatorluğu’nun Son Döneminden
Kadın Giysileri’ adlı sergiyle kutluyor.
Seçme eserli sergide, Osmanlı kadınının
ev içi kıyafetlerinin günümüz insanına
tanıtılması hedefleniyor.
manl giyim geleneği, Uzak Doğu giyim kuşamıyla akramanlı
Yapım Çiğdem Hasanoğlu
sergi Sadberk Koç’un özenli koleksiyonunda bulunan ve
sergi,
her b
biri sanat eseri niteliğindeki Osmanlı kadın giysilerini,
mera
meraklıları
için gün yüzüne çıkarıyor.
O
Orta
Asya giyim kültürünün devamı niteliğindeki Osba ve İslam ile Anadolu geleneklerinden etkilenmiş, daha
sonra da Batı kültürüne yüzünü dönmesiyle minör bir tarih
okuması açısından önemli. İşte bu sergi de, kadın kıyafetleri üzerinden kültürel etkileşimin izlerini sürüyor. Sergide,
üçetek entari, ikietek entari, bindallı entari, şalvar-cepken,
‘pirpiri’ adı verilen Balkan kaftanları ve Avrupa modasına
uygun etek-bluz biçiminde veya geleneksel gelin kıyafetlerinden oluşan seçme eserlerle, 18. yüzyıldan 20. yüzyıl
başına kadar Osmanlı kadınının ev içinde giydiği kıyafetler
dikkat çekiyor.
Türkiye’deki en önemli Osmanlı kadın kıyafetleri koleksiyonlarından birini bünyesinde muhafaza eden ve gün
geçtikçe geliştiren Sadberk Hanım Müzesi, ana hatlarıyla
Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’da ve buradan
imparatorluğun diğer kentlerine yayılan etkilerle geleneksel giyim kuşamdan, batılı kadının giyim tarzına dönüşüm
sürecini izleyicilerle paylaşıyor. 8
Sergide Sadberk Hanım’ın koleksiyonundan
seçilen, 18. yüzyıldan 20. yüzyıl başına
kadar olan dönemde hazırlanan 81 kadın
kıyafeti ve 13 çift ayakkabı yer alıyor.
www.sadberkhanimmuzesi.org.tr
Sadberk Hanım Müzesi’ndeki kadın giysileri sergisi sanat
tarihçisi Dr. Lale Görünür tarafından kaleme alınan
muhteşem bir kitap çalışmasıyla taçlandırılıyor.
Bu sergi, Sadberk Hanım Müzesi kıyafet koleksiyonunun önemli bir bölümünü mü kapsıyor?
ma biçimlerini desteklerken,
batı tarzı giysiler batı mobil-
Müzenin kıyafet koleksiyonu yaklaşık 1200 parça, ser-
yasını gerektiriyor. Hanımla-
gide ise 81 kıyafet ile 13 çift ayakkabı var. Bu sergi müzenin
rın korseler ve kabarık etek-
kıyafet koleksiyonunun iyi bir özeti, ancak bunun dışında
leriyle Türk usulü, bağdaş
da pek çok tür eser de mevcut. Şapkalar, çantalar, iç ça-
kurarak oturmaları düşünülemez; bu giysilerle sandalye ve
maşırları, çocuk giysileri gibi.
masa hayatlarına dahil oluyor.
Serginin hazırlıkları ne zamandan beri sürüyor,
nasıl bir ön çalışma yaptınız?
Kitap hazırlığından bahsedebilir misiniz? Sergiyle
eş zamanlı olarak mı hazırlandı?
Yaklaşık bir yıldır hazırlanıyoruz. Eser seçimi önemliydi.
Kitap hazırlığı, daha önce yaptığım araştırma ve çalış-
Sonra katalog çalışması yapıldı. Bazı ışıklandırma sistemleri
maların katkısıyla oldu. Bu sergi ile eş zamanlı olarak ek bil-
değişti; giysilerin sergilendiği vitrinler, kumaşların solması
giler ve yorumlar dahil edildi. Uzun süren keyifli bir fotoğraf
ve bozulmasını önlemek için fiberoptik kullanılarak Tepta
çekimi aşaması yaşandı.
tarafından yeniden aydınlatıldı. Açılışa iki ay kala ise giysiler
mankenlere giydirilip yerleştirilmeye başlandı.
Müzenin kuruluş yıldönümü için böyle bir serginin seçilmesinin özel bir nedeni var mı?
Sergi, kadın kıyafetleri üzerinden kültürel etki-
Müzenin 30. kuruluş yıldönümü. Sadberk Koç kıyafet
leşimin izlerini sürüyor. Ana hatlarıyla giyim kuşam
koleksiyonuna çok önem vermiş, severek toplamış ve çok
kültürü üzerinden, sosyal yaşama ilişkin nasıl bir
iyi bakmış. Müzenin ilk yöneticisi olan Sevgi Gönül de bunu
pencere açıyor sizce?
severek sürdürmüş. Günümüzde aynı özen müze icra ko-
Batılılaşmanın yaşam tarzını ve zihniyeti nasıl etkilediği
anlaşılabiliyor. Geleneksel giysiler geleneksel oturma kalk-
mitesi başkanı Ömer Koç tarafından sürdürülüyor. 30. yılımızı Sadberk Hanım’ı anarak kutlamak istedik.
9
SERGİ
SEÇMELER
AKREP VE YELKOVANIN
TARİHİ DANSI
Osmanlı ve Avrupa saraylarını süsleyen
efsanevi Breguet saatleri Topkapı Sarayı
Müzesi’nde sergileniyor. Bu muhteşem sergi
ağustos ayının sonuna kadar devam edecek.
Breguet ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki bağlar
19. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. Topkapı Sarayı
Müzesi koleksiyonunda, Türkiye için yaratılmış çok sayıda Breguet saati bulunuyor. İsviçre ve Paris’teki Breguet Müzeleri de, büyük müzayedelerden satın alınan
Osmanlı tarzı parçalardan oluşmuş zengin koleksiyonlar oluşturmuşlar. Bu şaheserler, Breguet’nin sunduğu
avangart saat teknolojisi ile Osmanlı İmparatorluğu’nun
zengin süsleme anlayışı arasındaki verimli kültürel karışımı temsil ediyor. İlk kez bir araya getirilen bu nadide
parçalar antika saat meraklıları arasında büyük heyecan yarattı. Dünyadaki pek çok koleksiyonerin de akın
Eylül ayına kadar
sanatseverlerle
buluşacak olan sergi,
İstanbul’un, Yenikapı
kazılarıyla daha da
geriye giden 8000
yıllık tarihini, 500’ü
aşkın eserle gözler
önüne seriyor.
ettiği sergide, padişah portreleri ve Paris’in ilk Türk büyükelçisi Seyit Ali Efendi ile Breguet arasında yazılan
mektuplar da yer alıyor.
İMPARATORLUKLAR
BAŞKENTİ ‘EFSANE İSTANBUL’
Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul 2010
Avrupa Kültür Başkenti Ajansı ve Sabancı
Holding sponsorluğunda, “Efsane İstanbul:
Bizantion’dan İstanbul’a-Bir Başkentin 8000
Yılı” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor.
Sergi, Bizantion’dan Neo Roma’ya, Constantinopolis’ten
İstanbul’a, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış kentin tarihine ışık tutarken; ticaretle, hediyelerle
ve yağma yoluyla dünyaya dağılmış hazineleri bir araya getiriyor. Yurtdışından 39, Türkiye’den 19 olmak üzere toplam
58 müzeden seçilen geniş yelpazedeki eserler, sergi aracılığıyla ilk kez bir arada sunuluyor.
Sergide, imparatorluk başkenti İstanbul’un Avrupa tarihiyle
özdeşleşen geçmişinin parlak ve çalkantılı evreleri yansıtılıyor ve şehrin devraldığı çeşitli din ve inanç mirasının oluşturduğu zengin gelenek tanıtılıyor.
10
SÖYLEŞİ
FEYHA BİLGEN
“PORSELEN
BOYAMA
BİR ÇEŞİT
TERAPİ”
1991’den bu yana porselen kahve fincanları üzerine el boyaması tasarımlar
gerçekleştiren Feyha Bilgen’le her biri el emeği göz nuru olan çalışmaları hakkında
keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Hazırlayan Belit Bodur, Fotoğraflar Cengiz Oğuz Gümrükçü
Porselen boyamaya nasıl başladınız?
gisi olarak ilk sergim Beyoğlu’ndaki Vakko Sanat Galerisi’nde
Bu işe başlamamın enteresan bir hikayesi var. Seneler önce
oldu. Vitali Hakko ile gerçekleştirdiğimiz kahve konseptli bu ser-
bir depresyon geçirdim, bir seneye yakın evden çıkmadım ve
gi çok ilgi gördü. Son olarak geçen sene Ankara Üniversitesi
tedavi gördüm. Bu tedavi sırasında bir şeye sarılmak, bir şeyler-
Kültür ve Sanat Evi’nde kahve fincanı sergisi gerçekleştirdim.
le meşgul olmak istedim. O sırada Ankara’da Esin Alptuna’nın
Kütahya Porselen’le yolunuz nasıl kesişti?
kurslarını duydum ve böylece 1991’de porselen boyamaya
Her şey Sema Güral’la tanışmamla başladı. 15 sene önce
başladım. “Her şerrin bir hayrı vardır” derler ya benim porselene
Kütahya’ya çini atölyelerinde sıraltı boyamayı öğrenmek için git-
başlamam tam da öyle oldu. Bu uğraşla birlikte ruhumda bir
miştim. Bize çok güzel bir akşam yemeği verdiler. Sema Hanım
patlama oldu. İlk başladığım zaman sabah saat 5’de kalkıp ça-
ile dostluğumuz orada başladı. Bundan sonra yalnızca Kütahya
lışırdım. Üç sene boyunca her gün devamlı çalıştım; hâlâ da her
Porselen’in fincanlarından oluşan bir sergi yapmak istiyorum.
gün aksatmadan çalışıyorum. Bu, benim için bir anlamda terapi
Sergiler, Türkiye’de nasıl porselenlerle nasıl tasarımlar yapıldığı-
oldu ve çok sevdim bu işi.
nın görülmesi açısından çok önemli.
Şu an yalnızca kahve fincanı boyuyorsunuz. Fincan
boyamaya nasıl yöneldiniz?
Porselen boyama tekniği ile ilgili bilgi verir misiniz?
Teknik anlamda çok çeşitli sistemler var. Bir Amerikan
Porselene başladığım senelerde sigara tablaları, lamba,
sistemi, bir Avrupa sistemi ve bir de modern çalışma sistemi
vazo gibi değişik objeler boyuyordum ama sonra bir koleksiyon
var. Bunların hepsinin kurslarını gördüm. Beyaz renkte ve ince
yapmak için Türk kahve fincanı boyamaya başladım. 15 senedir
porselen kullanıyorum. Porselenin kalitesi çok önemli. Kütah-
de sadece kahve fincanı boyuyorum. Kahve fincanlarının özel-
ya Porselen’in ürettiği fincanlar çok kaliteli ve boyamaya da
liği çift olarak boyanması. Tamamına yakını benim hayal gücü-
çok uygun. Bir fincan oluşurken benim çalışma sistemimde en
mün eseri; eğer esinlendiğim sanatçılar olursa da her sergimde
azından 10 kez fırından geçiyor. Kabartma ve rölyefleri yapıp
isimlerini özellikle belirtiyorum. İlk sergim Ankara’da Vakıfbank
pişiriyorsunuz, altınını sürüp pişiriyorsunuz, zemin renklerini ko-
Sanat Galerisi’nde oldu. Bir karma sergiydi. Sonra Beylerbeyi
yup tekrar pişiriyorsunuz.
Sarayı’nda yine bir karma sergiye katıldım. O sergilerde kahve
fincanı dışında boyadığım farklı objeler de vardı; ama fincan ser12
Bir fincanı elinize aldığınız aşamadan son aşamaya
kadar geçen süreç hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bir fincanı elime alıyorum ve
altında boyuyorum. Yedi sene önce
öncelikle porselen kurşun kale-
de tezhibe merak saldım. Halen Mem-
mi ile fincan üzerindeki modeli
nune Birkan’ın atölyesinde talebeyim.
belirliyorum. Eğer örneğin çiçek
7 senede 10 eser yaptım. O da beni
gibi bir desense düşündüğüm
doyuran ve dolduran bir hobi oldu. Bir
zeminini çok uçuk bir renkle bo-
şeyler üretmek çok güzel bir his. Bana
yuyorum ve fırınlıyorum. Sonra
“Yaz tatilinde ne yapıyorsun?” diye so-
detayları yapıp tekrar fırınlıyo-
ruyorlar ama benim hiç öyle planlarım
rum. Eğer rölyef noktalar koya-
yok; hep bir şeyler hayal edeyim üre-
caksam onları koyup bir daha
teyim diye düşünüyorum.
fırınlıyorum. Altın çalışmam varsa onların üstüne altın çalışıp bir kez daha fırınlıyorum. Normal
Ürettiklerinizi satmayı hiç düşündünüz mü?
boya her seferinde 820°C’de pişiyor. Bir fincan bitene kadar en
Sergilere gelenler istiyorlar ama ben koleksiyonu bozmak
az 10 kez fırına giriyor. Çok detaylı çalışma isteyen zor bir süreç,
istemiyorum bunun için de hiç satış yapmadım. Vakıfbank’taki
ama bir o kadar da keyifli.
sergimde birkaç parçamı sattım. Bir parçadan bir tane ürettiğim
Tasarımlarınızda nelerden esinleniyorsunuz?
Hayal gücümden ve tabiattan esinleniyorum. Hayal gücünün sonu yok. Birdenbire aklıma bir model geliyor ve onu uyguluyorum. Zaten artık bir fincanı elime aldığımda sanki içimden
bir ses ne yapacağımı söylüyor.
Atölye çalışmalarınız ve kurslarınız da var...
için “unique” parçalar oluyor; bu yüzden kıyamıyorum.
Şu ana kadar kaç çift fincan boyadınız?
Şu ana kadar 85 çift oldu; 100’e tamamlamak istiyorum.
Kütahya Porselen ürünlerine yaptığınız çalışmalardan
bahsedebilir misiniz?
Kütahya Porselen’in özel fincanlarının çok güzel desenleri
15 seneden bu yana ders veriyorum. Atölyem Ankara Koza
var. Şu anda elimde kırk tane tek fincan var. İnşallah onları gele-
Sokak’ta. Haftanın iki günü iki grupla çalışıyorum. Ders şeklin-
cek sene yani 20’inci senemde İstanbul’da bir sergide paylaşa-
de değil de karşılıklı fikir alışverişi şeklinde geçiyor. Grup çalış-
cağım. Orada da bir stand içinde sadece Kütahya Porselen’in
masında farklı bir enerji oluyor. Ben onların fikirlerinden onlar
fincanlarını teşhir etmek istiyorum.
benim fikirlerimden yararlanıyorlar. Hem atölyemde hem de
Yurtdışında yaptığınız çalışmalar neler?
evde fırınım var. Zaten her akşam mutlaka en az 1-2 saat ça-
Son yedi senedir ise Cenevre’de Tatiana isminde dünya
lışıyorum. Bir çift fincanı yaklaşık bir ayda ortaya çıkarıyorum.
çapında bir porselen artistinin atölyesinde wokshop’lara ve
Birçok fincanı da çok detaylı çalışmak gerektiğinden büyütecin
grup çalışmalarına katılıyorum. 13
KİTAP
İSTANBUL HAKKINDA HER ŞEY
Seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç ve Pat Yale’in kaleme aldığı İstanbul Hakkında
Her Şey adlı kitap, yaz sezonunun en çok satanlar listesinde yerini aldı bile.
affet Emre Tonguç ve Pat Yale ‘İstanbul Hakkında Her
S
ler,” deyip ilk kitabım ‘Türkiye’de Görülmesi Gereken 101 Yer’i
Şey’i hazırlamak için şehirde 15 bin 600 kilometre yol
çıkarttım. Onun en çok satan turizm kitabı olmasının ardından
kat etmişler. Kendi çektikleri fotoğraflara 60’tan fazla
yolculuğum ‘Avrupa’da Görülecek 101 Yer’ ile devam etti.
fotoğrafçı katkıda bulunmuş. Kitapta 32 bin fotoğraf arasından
Bu kitabım da yılın en iyi turizm kitabı seçildi. 2007’de Pat ile
seçtikleri 3 bin fotoğraf ile illüstrasyon, harita, gravür, minyatür
İstanbul’u yazmak üzere yola çıktık.
ve tarihi fotoğraf var. Tarihi ve turistik mekanlar dışında şehirde-
Bu kitabı Pat Yale ile birlikte yazma sebebiniz nedir?
ki restoran, kafe, bar, dükkan, otel, hostel, gece kulübü ve ha-
1990’lı yıllarda Anadolu’nun her köşesinde ve dünyanın
mam gibi 2000’e yakın mekanı ziyaret edip görüşlerini satırlara
farklı ülkelerinde rehberlik yaparken ülkemi yabancıların daha
aktarmışlar. Aynı zamanda profesyonel tur rehberi olan Saffet
iyi tanıyıp anlattıklarını gördüm. Lonely Planet’in her yıl güncel-
Emre Tonguç’la bu ilginç yolculuğu konuştuk.
lenen kitabını takip ediyordum. Kitabı yazan Pat Yale’in Türki-
Seyahat yazıları yazmaya nasıl başladınız?
ye ile ilgili bilgi zenginliği, dildeki ustalığı dikkatimi çekti, adını
İnsanların ‘Sır’ kitabıyla fark ettikleri benim için bir sır değil.
hafızamın bir yerlerine kaydettim. 2000’lerde Kapadokya’da
Pozitif enerjiye ve bir şeyi çok istediğinizde onun gerçekleşe-
yeni açılmış bir otele gittiğimde ortalıkta dolaşan, sarışın, kısa
ceğine inanıyorum. Hürriyet Seyahat’te yazmayı çok istiyor-
saçlı bir kadın gördüm, yüzü tanıdıktı. Yanına gidip “Siz Pat
dum ama tanıdığım hiç kimse yoktu. Bir gün telefonum çaldı.
Yale misiniz?” dedim. Gerisi geldi, ben tesadüflere inanmıyo-
Bir kadın sesi “Ben Ayşe Arman. Çok sıradışı yerlere gittiği-
rum, tesadüf denilen önceden planlananın vakti geldiğinde
nizi duydum, sizinle röportaj yapmak istiyorum,” dedi. Orhan
gerçekleşmesidir.
Pamuk’un Yeni Hayat’ının girişinde “Bir kitap okudum hayatım
Yolculuk nasıl geçti?
değişti,” der yazar. Benim hayatım da Ayşe Arman’ı tanıyınca
Yol engebelerle doluydu, bir yılda kat edeceğimizi zannetti-
değişti. Her şeyin müsebbibi o.
ğimiz mesafe üç yılımızı aldı. İki deniz arasında yerleşik düzene
Kitabınızın çıkış hikayesini anlatır mısınız?
geçmiş olan şehir çok güzel ama keşfi imkansız bir derya gibi.
1987’den beri profesyonel rehberlik yapıyorum. Turlarımda
Neye cüret ettiğimizi biraz geç kavradık.
yıllarca yabancıların yazdığı rehber kitapları kullandım. 2007’de
Kitaba dahil edeceklerinizi nasıl seçtiniz?
“Türkler de kendi ülkelerini detaylı bir şekilde kağıda dökebilir-
Hiçbir şeyi dışarıda bırakmadık, önemli gördüğümüz her şeyi
14
satırlara döktük ve fotoğrafladık. O yüzden de kitap 660 sayfa
adığım Rumeli Hisarı, Boğaz köylerinden Bebek ve
Şu anda yaşadığım
oldu. Gebze’den Ağva’ya, Hereke’den Büyük Çekmece’ye şe-
Yeniköy de favorilerim arasında.
hirde ayak basmadığımız yer kalmadı.
Kitaptaki başlıkları nasıl özetleyebilirsiniz?
Kitabı, Tarihi Yarımada, Sahil Yolu, Haliç, Taksim’den
Maslak’a, Avrupa Yakası, Asya Yakası ve İstanbul Kaçamakları
olmak üzere yedi bölgeye ve 101 konuya ayırdık.
İstanbul'u gezerken sizi en çok şaşırtan şey ne oldu?
Dünyanın pek çok kentini gördünüz. İstanbul’u nasıl
bir yere oturtuyorsunuz?
Her şeye rağmen gittiğim 112 ülke ve 788 şehir arasındaki
gözdem İstanbul. Onun için kitabı da İstanbul’a ithaf ettik.
Gezdirdiğiniz ünlüler İstanbul’da nereleri beğendiler?
Şehrin içine girdikçe kaybolduk, İstanbul en özel sırlarını
Yıllardır dünyaca ünlü insanlara yaşadığım şehri gezdiriyo-
paylaştı bizimle. Bazen bir derviş tekkesinde, bazen bir Bizans
rum. Oprah Winfrey Demet Sabancı Çetindoğan’ın oturduğu
manastırında dolaştık. Kimi zaman Mimar Sinan’ın kimi zaman
Zarif Mustafa Paşa Yalısı’na bayıldı, İtalyan Cumhurbaşka-
Raimondo d’Aronco’nun eserlerini keşfettik. Fatih Camii’nde
nı Carlo Azeglio Ciampi şehrin Roma’nın arkasından Roma
mevlite, Fener Rum Patrikhanesi’nde ayine katıldık. Şehrin in-
İmparatorluğu’nun başkenti olmasından etkilendi. Colin Po-
sanlarıyla konuştuk, onlardan aldığımız ipuçlarıyla yeni ufuklara
well Boğaz’ı çok sevdi. Candice Bergen Büyükada’yı cennet-
yelken açtık. Yenikapı Batığı’nı kazan profesörle görüşüp Kılıç
ten bir köşe olarak tanımladı. Google CEO’su Eric Schmidt
Ali Paşa Camii’nin imamıyla sohbet ettik. Boğaz’daki yalıların
Ayasofya’ya hayran kaldı. Top model ve Las Vegas TV dizisi
içine girip yaşanmışlıkları dinledik. Beni en çok şaşırtan iyi ya
oyuncusu Molly Sims Tophane’de nargile keyfi yaptı. Rusya
da kötü, İstanbul’un her köşesinde bir sürprizin gizli olmasıydı.
Grand Düşesi Maria Vladimirovna Romanova şehirdeki Bizans
Bu şehir tezatlar yumağı, güzelliği de oradan geliyor.
eserlerine ilgi gösterdi. Yüzüklerin Efendisi’nin yapımcısı Mic-
Size göre İstanbul'un en güzel yeri neresi?
hael Lynn Sevan Bıçakçı’nın yüzüklerine bayıldı.
Pat’le bu kitabı yazarken uzmanlık alanlarımıza, sevdiğimiz ve
Bundan sonraki projelerinizden bahsedebilir misiniz?
yazmayı istediğimiz yerlere göre konuları paylaştık. Ondan bana
Sırada öncelikle İstanbul kitabının İngilizcesi olan ‘Istanbul
bırakmasını istediğim tek bir yer oldu: Bana göre İstanbul’un
The Ultimate Guide’ var, sonra da Boğaz, Türkiye’nin gizli kal-
en güzel yeri olan, sokaklarında çocukluğumun geçtiği Kandilli.
mış hazineleri ve detaylı bir Türkiye kitabı geliyor. 15
STİL
PORSELEN
DÖRT MEVSİM
BAHAR
Kütahya Porselen’in Bahar serisi,
sade ve zarif tasarımları ile baharı
her daim sofralara taşıyor.
16
Bu sayfada yanda Elektrikli
çaydanlığı ile 42 parçadan oluşan
‘Fashion’ kahvaltı seti.
Altta solda Puantiyenin etkileyici
uygulamalarıyla ‘Morris’ serisinden
servis tabağı, 10,75 TL; çukur
tabak, 8 TL; kase, 8 TL; pasta
tabağı, 5,45 TL.
Sağda Elektrikli çaydanlığı ile
‘Dila’ kahvaltı seti, 44 parça.
Yan sayfada ‘Zigzag’ serisinden
kare servis tabağı, 10,35 TL;
pasta tabağı, 8 TL; kase, 8 TL;
çay fincanı, 13 TL.
17
YENİ SERİ
VERSATILE
DOĞADAN İLHAM ALAN
TASARIMLAR
Kütahya Seramik, tasarımındaki eşsiz geometri, işlevsellik
ve uygulama çeşitliliğiyle öne çıkan Versatile Koleksiyonu ile
doğadan aldığı ilhamı, geometrik dokunuşlarla harmanlıyor.
18
Kütahya Seramik’in 2010 yılına damgasını vuran Versatile Serisi, tasarımındaki eşsiz geometri, fonksiyonellik ve uygulama çeşitliliğiyle kullanıcısına birçok kombinasyon ve alternatif uygulama imkanı sunuyor.
Doğanın organik yapısından mimarinin geometrik yalınlığına uzanan geniş bir skalada kullanım olanağı sağlayan koleksiyon, gelişmiş
üretim teknoloji ile 22x12,5 ve 29x12,5 cm ebatlarında Axis ve Arc
olmak üzere iki farklı modelde, mat ve parlak olarak beyaz, siyah,
krem ve kahve renklerde üretiliyor. Ayrıca serinin sadece parlak olarak marine ve bordo renkleri de bulunuyor.
Sanatın varyasyonları olarak tanımlanan Versatile Koleksiyonu birbirinden farklı kombinasyon alternatifleri ile yaşam konforunuzu arttıran fonksiyonel, yalın, sade ve estetik mekanlara imzasını atıyor.
19
DEKORATİF
KÜTAHYA SERAMİK
YENİLİKÇİ ÇİZGİLER
Sadelik, şıklık, rahatlık ve
güven. Tüm bu kavramlar
mekanlarımızda mutlu
NORRA İLE FARK
YARATAN MEKANLAR
Modern ve estetik mekanların vazgeçilmez tercihi
yaşamamızı sağlıyor.
Norra serisi ile zevkinize uygun farklı dünyalar yaratın.
Kütahya Seramik, 2010 ürün
liklerde özgün tasarımlar yaratılmasına olanak sağlıyor.
koleksiyonundaki doğal taş
görünümlü sırlı porselen
Serinin zengin bordür ve dekor seçenekleri, farklı kimArt Nouveau stilinde tasarlanan 66x33 cm Norra Dekor,
serinin en beğenilen dekorlarından.
Özellikle sujet kesimli dekorları, özgün ve yenilikçi
seramikleri ile bu kavramları
dekorasyonlar için profesyonellerin ilk tercihleri arasında.
mekanlarınıza taşıyor.
farklı döşeme kombinasyonları yaratılabiliyor.
Serinin, 100x50 ve 100x25 cm gibi büyük ebatlarıyla çok
Norra serisinin büyük ebatlı seramikleri, alışveriş merkezi, mağaza ve showroom gibi mekanlarda yer ve duvar
seramiği olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda bu tarz mekanların dış cephelerinde de rahatlıkla uygulanabiliyor.
20
ZENITH’LE
DOĞAL GÜZELLİK
Doğal taşların güzelliğinden esinlenerek tasarlanan ve yalın çizgilerle detaylandırılmış Zenith serisi; bej, antrasit
ve almond renk alternatiflerinde, 100x50
ve 50x50 cm ebatlarında.
Taşın doğal rengini en güzel şekilde
yansıtan seride, taş üzerindeki dokular
her karoda farklılaşarak uygulandığı mekanlara ayrıcalık kazandırıyor. Serinin
100x25, 100x16,5 cm diğer ölçüleri,
farklı uygulama tasarımları yaratılmasına
olanak sağlıyor. Zenith, dış cephelerde,
alışveriş mekanları, restoranlar, otel lobileri ve teraslar gibi yaya akışının çok
yoğun olduğu alanlarda tercih ediliyor.
YERDE, SAĞLAMLIK
VE ŞIKLIK; CEMENT
Adını bir inşaat malzemesi olan
çimentodan alan Cement serisi, dayanıklı yüzey yapısıyla iç ve dış mekanlara güvenle uygulanabiliyor.
Sakinlik veren yüzey dokusu ile
kullanıldığı mekanlara sonsuzluk hissi kazandıran seri, 100x50 ve 50x50
cm ebatlarında.
Beton görünümlü seri, sırlı porselen olarak, bone ve gri natürel renk
seçeneklerinde üretiliyor. Cement,
alışveriş merkezi, spor salonu, hipermarket türü büyük ticari yapılarda
tercih ediliyor.
21
PORTRE
HÜLYA KALYONCU
OSMANLI
PORSELENİNE
DUYARLI
DOKUNUŞ
Hülya Kalyoncu gerçek bir
porselen tutkunu. MSÜ’nde yaptığı
doktora çalışmasına da Osmanlı
porselenlerini taşımış. Tutkuyla bağlı
olduğu bu alanı sosyal sorumluluk
projeleriyle de destekliyor.
Yazı Nur Eren, Fotoğraf İsa Arslan
22
üzyıllarca hükümdarların statü sembolü olan porselen
açısından farklı kategorileri sınıflayan geniş bir katalog çalış-
hala dünyanın en önemli sanayi kollarından biri. Bu
ması gerçekleştirdim. Bu çalışma umarım, her emek verilen
önemli sanat kolu sadece tasarımcıların değil geç-
araştırma gibi Türk sanat tarihine katkı sağlayabilecek bir ça-
mişteki örnekleriyle sanat tarihçilerinin de ilgi odağı. İlk olarak
lışma olacaktır. Bu arada porselenlerin sergilenmesi için yapı-
Çin’de keşfedilen daha sonra Avrupa’nın gönlünü fetheden
lacak bir çalışma fikrini de, daha önceki dönemlerde yönetim
bu eşsiz malzeme batıllılaşma sürecinde Osmanlı Sarayı’na
kurulu üyesi olduğum TİKAD’a (Türkiye İş Kadınları Derneği)
girmiş. Hülya Kalyoncu ‘19. Yüzyılda Avrupa ve Osmanlı Por-
taşıdım. Yönetim kurulunda bu konu ile ilgili bir proje ürettik ve
selenleri’ konulu araştırmalarıyla, yurtiçi ve yurtdışındaki sem-
güzel bir gece düzenledik. Bu gece için özel porselenler üret-
pozyumlarda yaptığı konuşmalarıyla, başta Yıldız Porselenleri
tirdik ve bu eserleri, Raffi Portakal tarafından yönetilen önemli
olmak üzere Osmanlı döneminde üretilmiş porselenlere ve
bir müzayedede satışa çıkardık. Buradan elde edilen gelirle de
günümüzde Türkiye’de üretilen porselenlere dikkat çekiyor.
şu anda Topkapı Sarayı’nda hala çalışmaların devam ettiği bir
Y
Doktora çalışmanızda porseleni seçtiniz. Bu yönelimin bir nedeni var mı?
Yüksek lisans tezimi Eminönü’ndeki Rüstem Paşa Camii
organizasyonla, ışık, nem gibi teknik sorunların çözümlendiği
özel vitrinlerde sergilenmeye başlanacak.
Sergi için belirlenmiş bir tarih var mı?
çinileri ve üzerine çalışmıştım. Biliyorsunuz çinileriyle ünlü olan
En geç eylül ayında yapılması planlanıyor. Yer olarak Şer-
bu cami UNESCO tarafından da ödül aldı. Aslında Rüstem
bethane, yani mutfakların olduğu bölümü düşünmüştük. Fa-
Paşa Camii’ne ilk gittiğimde aklımda henüz çini çalışmak yok-
kat 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları sebebiyle sarayın
ken, çinilerinin güzelliği beni o kadar etkilemişti ki bu fikir on-
mutfak bölümünün restorasyonu bitmedi ne yazık ki. Dolayı-
dan sonra oluştu.
sıyla sergi, sarayın giriş bölümlerinden birinde yapılacak. Şer-
Porselen konusunda uzmanlaşmayı çininin bir devamı olarak mı düşündünüz?
Biraz öyle oldu. Çini ve seramik aslında porselenin alt
bethane açıldığı zaman da eserler oraya taşınacak.
Osmanlı porseleninde hangi dönemlerden bahsedebiliriz?
devrelerini oluşturuyor. Bu konuya ilgi duyduğumu hissettim.
Kısa bir dönem Eser-i İstanbul adı altında porselenler üre-
Özellikle Avrupa’daki müzelerdeki porselen koleksiyonlarını
tilmiş. Fakat üretim kısa bir süre devam ediyor. Bundan daha
gördükçe porselenden gerçekten çok etkilendiğimi gördüm.
öncesinde ise, 1845’lerde atölyelerde yapılan çok küçük çaplı
Porselen bence oldukça feminen ve çok zarif bir malzeme.
porselen çalışmaları var. Eser-i İstanbul’dan sonra 1892 yı-
Özellikle küçük boyutlu ve ince porselenler beni çok heyecan-
lında ise, Yıldız Porselen üretime başlıyor. Eser-i İstanbul’lar
landırıyor. Doktora tezimi seçerken de porselene olan bu ilgim
daha küçük boyutlu objeler. Özellikle Avusturya Saks etkisiyle
beni yönlendirdi.
yapılmış. Eser-i İstanbullar’ın renkleri hamurunun özelliğinden
Porselenin hangi dönemlerine yöneldiniz?
dolayı biraz daha sarımtırak. Yıldız Porselenler ise zaten daha
Osmanlı porselenleri içinde bir grubu oluşturan ‘Yıldız
Fransız etkili, teknik özellikleriyle de daha ileri düzey eserler.
Porselenleri’ni çalışmak istedim. Çünkü araştırmalarım sırasında Topkapı Sarayı’nın porselen depolarını görme fırsatım
Ama Osmanlı porseleninde hep bir Avrupa etkisi görüyoruz öyle değil mi?
olmuştu. Onları gördüğüm zaman aslında depolardaki por-
Kesinlikle. Aslında Osmanlı’da porselen kullanımı çok fazla.
selenlerin sergilenmesi gereken önemli bir kültür hazinesi ol-
Porselen XVII. yüzyılda Çin’de keşfediliyor. Porselenin keşfin-
duğunu fark ettim. Bu porselenler, 1999 depreminden sonra
den itibaren Osmanlıya sürekli bir porselen gelişi var. Zaten şu
depolara kaldırılmışlardı. Uygun koşullarda sergilemek için ge-
anda Topkapı Sarayı’nda 10358 parçalık tek koleksiyon var ki
rekli bölümlerin ve yeterli bütçelerin ayrılamamasından dolayı
bu dünyanın en büyük koleksiyonu. Çin’de bile bir arada ser-
da uzun bir süre sergilenemeyeceklerdi. Bu konuda bir şeyler
gilenen böyle bir koleksiyon yok. Çünkü Osmanlı Padişahları
yapılması gerektiğini düşündüm. Çalışma konusu olarak da
porseleni çok seviyorlar. Tabii o dönemde tüm dünyada böy-
porselenleri seçip, ‘bu konuda yapabileceğim bir şeyler var
le bir beğeni hakim. İpek, porselen, kumaş bir prestij unsuru.
mı’ diye araştırmaya başladım.
Daha sonra porselen Avrupa’da keşfedildikten sonra aynı şey
Yani uzmanlaştığınız alanı aynı zamanda bir sosyal
sorumluluk projesi olarak düşündünüz?
Avrupa’daki krallar için de söz konusu oluyor. Saksonya Prensi Augustus (porselenin keşfinde önemli rolü olan bir kişi) kendi
Çalışmamda, depolardaki porselenlerin ebatlarını, desen
ordusundan 600 adam göndererek Çin yapımı 112 tane Çin
ve renk özelliklerini inceledim. Bezeme özellikleri ve sanatçıları
vazosu alıyor. Osmanlı’da sadece padişahlar değil, saray ka23
PORTRE
HÜLYA KALYONCU
dınları da porseleni çok büyük prestij unsuru olarak kullanmış
M.Tarkhanova’nın başkanlığını yaptığı, Helenika-Center ta-
ve sonunda Osmanlı’da porselen üretilmesi gerektiği sonucu-
rafından düzenlenen ‘The Theme of Vinogradov Readings-
na varılmış. Halbuki porselen üretiminin başladığı dönemler
2009 is “Porcelain, Faience und Majolica of 1840-1930’s.
aslında Osmanlı’da çöküşün başladığı, hatta çöküşün ilerledi-
Historism, Modern Style, Art Deco: Manufacturers, Collec-
ği bir dönem. II. Abdülhamid döneminde yine dış kaynaklarla
tors, Experts” konulu bir konferanstı bu. Ben de burada, ‘Yıl-
özellikle de Fransızlar’ın etkisi ve desteğiyle ilk porselen fabri-
dız Porselenleri’nin sunumunu yapmıştım.
kası kurulmuş. Fakat Yıldız Porselen fabrikası kısa bir dönem,
Bu yıl MSÜ’de de bir sempozyumda konuşmacı ol-
20 yıl kadar etkili bir üretimde bulunmuş. Ürünleri tamamen
muştunuz. Bunların dışında yaz döneminde yeni projeler
Fransız, özellikle Sevr etkili porselenler. Tabii ki Osmanlı sanat
var mı?
tarihi için çok önemli ama yine de Avrupa kalitesinde bir üretimden söz edemiyoruz açıkçası.
2010 Mayıs ayında Mimar Sinan Ünivesitesi’nde ‘Sanatta Kimlik ve Etkileşim’ adlı sempozyumda ‘19. yüzyılda Av-
Anadolu seramik açısından çok köklü bir geçmişe
rupa ve Osmanlı Porselenleri’nin Karşılıklı Etkileşimleri’ adlı
sahip. Teknolojik boyutu aşılamadığı için tarihte hiçbir
bir konferansım oldu. 16-21 Haziran 2010’da Varşova’da,
zaman Avrupa ile boy ölçüşebilecek bir ilerleme kayde-
Uluslararası Türkiye-Polonya İlişkileri Sempozyumu ve Kültür
dilememiş porselende öyle değil mi?
Sanat Etkinlikleri; 26-31 Temmuz 2010’da ise Kiev’de dü-
Tabii. O zaman, o şartlarda Osmanlıyı düşünecek olursak,
zenlenen 2. Uluslararası Türkiye-Ukrayna İlişkileri ‘Türk Sanatı
devlet tamamen çökme emareleri gösteriyor, destek yok.
Sempozyumu’na çini ve porselen konu başlıkları ile katılıyo-
İlk dış borçlanmalar başlamış. Sonuçta teknolojiyi almak o
rum. 2011’de ise Paris’teki bir sempozyuma konuşmacı ola-
dönem için çok zor. Eldekiyle bir şeyler yapma çabası var.
rak davet edildim. Porselen teknoloji gerektiren bir üretim olduğu için o kaliteyi
yakalayamamışız. Aslında ilk seramiğin gelişimi MÖ 7. binlerde Anadolu’da başlıyor. Dolayısıyla bu topraklarda çok büyük
kültürel bir birikim var. Seramik ve çini alanında hala dünyada
söz sahibiyiz. Ama porselen çok sınırlı bir şekilde kalmış. O
günün şartlarında düşününce de aslında bu normal. Tabii ki
porseleni sadece malzemeyi dikkate alarak düşünmemek lazım. Bezeme unsurlarıyla ve form özellikleriyle Anadolu’dan ve
Anadolu’yu kuşatan tüm medeniyetlerden çok etkilenmiş.
Müzayedeleri takip ediyor musunuz? Mesela Os-
HAKKIMIZDA...
manlı porseleni müzayedelere çıktığında bunlarla ilgileniyor musunuz? ‘Bu parçanın mutlaka Türkiye’de
Bugün porselenin konumunu
olması gerekir,’ diye düşünerek bu alanda çalışmalar
değerlendirirsek, Kütahya Porselen ekseninden
yapıyor musunuz?
baktığınızda ne düşünüyorsunuz?
Avrupa porseleni çok çıkıyor karşımıza müzayedelerde fa-
Kütahya Porselen’in çalışmalarını takdirle
kat Osmanlı dönemi hiç yok gibi. Birkaç yılda bir birkaç obje
karşılıyorum. Fabrikalarını da gezmiştim. Çok
denk gelebiliyor. Tabii ki bunların bizim kültürümüzün birer
büyük kapasiteli çalışan, Avrupa’ya hitap
parçası olup, müzelere alınması gerektiğini düşünüyorum.
eden ve bu alanda söz sahibi olan bir marka
Ama müzelerde de yeterli bütçeler ayrılamıyor maalesef. Av-
diye düşünüyorum. Türkiye açısından büyük
rupa Kültür Başkenti çalışmaları kapsamında bir şeyler yapılı-
bir gurur. Yapılan çalışmalar da hep o yönde,
yor şimdi, ama yine de yeterli değil bence. Ben de burada bir
ama daha da gelişmenin sonu yok. Teknik
sunum yapmıştım.
ve kalite açısından daha ileri çalışmalar
Yurtdışında porselen konulu sempozyumlara katılıyorsunuz. Örneğin 2009 yılında St. Petersburg’ta bir
konferans vermiştiniz. Bundan bahseder misiniz?
2009 Kasım ayının ilk haftası, St.Petersburg’da düzenlenen uluslarası bir konferansa davet edildim. Elena
24
yapacaklarına eminim.
Hülya Kalyoncu,
19. yüzyılda Avrupa ve
Osmanlı porselenlerini
konu alan doktora
çalışmasını
gerçekleştiriken
Topkapı Sarayı’ndaki
pek çok eseri
yakından inceleme
fırsatı bulmuş.
Yurtdışındaki pek çok porselen
sempozyumuna katılan Hülya
Kalyoncu, konferanslarında Osmanlı
porselenlerine dikkat çekiyor.
25
STİL
PORSELEN
Mavi, beyaz ve kum tonları denizci formlarında geri dönüyor ve sofralara tazeliği taşıyor.
26
Tek parça olarak da satın alabileceğiniz ürünlerle kendinize özel sofralar hazırlayabilirsiniz.
Bu sayfada Pusula desenli ‘Scnp’, haritalı ‘Voyager’
ve bayraklı ‘Flag’ serileri deniz tutkunlarını cezbedecek.
Yan sayfada Deniz temalı kahve fincanları
6’lı set halinde satılıyor.
27
STİL
PORSELEN
Yunuslu ‘Dolphin’ ve balıklı ‘Liberty’ serileri sempatik görüntüleriyle neşeli sofralar yaratıyor.
28
Çıpa desenli ‘Sailor’ serisi, zarif çizgileriyle dikkat çekiyor.
29
KARİYER
NURDAN TÜMBEK TEKELİOĞLU
“YÜZÜCÜ YA DA
TİYATROCU OLMAYI
HAYAL EDİYORDUM…”
Metro Group
Türkiye temsilcisi
Nurdan Tümbek
Tekelioğlu, henüz
lise yıllarında
eğitim ve iş
hayatını birlikte
yürütmeye
başlamış.
Onun tanımıyla
başarısının
altında yatan
en önemli sır da
genç yaşlarda
iş hayatına
atılması.
Yazı Nur Eren
30
“Liseden sonra iş hayatına başladım ve üniversiteye girdik-
rinden Saint Pierre burada Hristiyanlığı yaymak için çalışmalar
ten sonra hem çalışıp hem de Almanca, İngilizce, Matematik
yapmış. Ancak Antakya bir Vatikan, Mısır, Mekke-Medine gibi
dersleri vererek birçok aileyi ve insanı tanıma fırsatı elde ettim.
tanıtılamıyor. Ben de pazarlama konusunda doktora yaptığım
Böylelikle çalıştığım işyerinden aldığım düşük maaşı da takviye
için tez konusu olarak Antakya’yı seçtim ve Antakya’nın Bütün-
ettim, şikayet etmedim.” Nurdan Tümbek Tekelioğlu’nun hayatı
leşik Pazarlama İletişimi kullanılarak bir inanç turizmi merkezi
gerçek bir başarı öyküsü. Şemsiyesi altında Metro Grossmarket
haline nasıl getirilebileceğini ve bu sayede yabancı yatırımın böl-
Real ve Media Markt gibi ünlü markaları bir araya getiren Metro
geye nasıl çekilebileceğini araştırdım. Kültür ve Turizm Bakanı
Group Türkiye temsilcisi olan Tekelioğlu pratik düşünmeyi, es-
Ertuğrul Günay ve Antakya’daki birçok otorite ile de tezimi pay-
nek olmayı, hızlı karar verebilmeyi ve algılamanın ne demek ol-
laştım. Daha sonra bu tez çalışmamı “Medeniyetlerin Buluştuğu
duğunu mesleğini icra ederken öğrenmiş. Dolayısıyla da genç-
Kent Antakya” ismi altında kitap haline getirdim.
lere çok önemli mesajlar veren bir kariyer çizgisi var...
Metro Group sinemacı gençleri de destekliyor...
Metro Group Türkiye Temsilcisi olarak dünyaca ünlü
Evet, Metro Group Kısa Film Yarışması’nı düzenliyoruz.
markaları temsil etmek Nurdan Tümbek’in hayatını nasıl
TÜRSAK’la çok iyi bir işbirliğimiz var. Birinciyi, Londra’daki New
değiştirdi?
York Film Akademisi’ne gönderiyoruz. İkinciye ve üçüncüye
Görevim elbette ağır sorumluluklar yükledi. Aile ve özel ya-
para ödülü veriyoruz. TÜRSAK Vakfı Başkanı Engin Yiğitgil ve
şamıma da özen göstermemi zorunlu kıldı. Metro da bu süreçte
ailesi canla başla sinemayı topluma sevdirmeye çalışıyorlar.
ailemizden biri oldu tabii. Zaten Avusturya Lisesi’nden mezun
TÜRSAK’ın düzenlediği Altın Portakal Film Festivali’ni 2 sene
olduğum için sorumluluk üstlenmek ve layıkıyla yerine getirmek
boyunca şirketlerimizden Real ana sponsor olarak destekle-
yaşamımda bana öğretilen en önemli ilkelerden biri.
di. Metro Group olarak TÜRSAK’ın düzenlediği Sinema-Tarih
Metro Group da sizin gibi sorumluluk üstlenmeyi ilke
edinmiş gözüküyor...
Buluşması’na da destek veriyoruz.
Bu iki projemize ek olarak Bursa İli Ericek Köyü’nde de
Evet, Metro olarak birçok sosyal sorumluluk projesi yürü-
Erozyon Önleme Amaçlı Kırsal Kalkınma Projesi yürütüyoruz.
tüyoruz. Öncelikle belirtmek isterim ki, Türkiye’de kız çocuk-
TEMA Vakfı ile işbirliği içinde Ericek Köyü’nde ekonomik hayatı
larının eğitimi çok önemli bir konu. Çocuk yaşlarda evlenen,
canlandıracak birçok çalışma yaptık. Tarım alanlarını genişletip,
çocuk sahibi olan genç kızlarımız zorunlu olan ilköğretim eğiti-
erozyona karşı sekiler yaptık. Hayvancılığın gelişimi için birçok
mini dahi alamıyor. Metro Group olarak Türkiye’nin 10 farklı ilin-
çalışma yürütüldü. Sonuç olarak köyde 400 dolar olan milli gelir
de yaşayan 1.000 kızımızın eğitim masraflarını üstlendik. “Metro
700 dolara yükseldi. Köyde üretilen birçok ürünü Metro mağa-
Group’un Çağdaş Kızları Projesi” kapsamında bir de kitap yaz-
zalarımızda sattık. Bu çok uzun soluklu bir proje, köydeki çalış-
dık. ‘İmkansız Periler’ adını verdiğimiz bu kitabı, Metro Group
malarımız halen devam ediyor. Bu projemiz ile 2007 Yılı Türkiye
Türkiye Temsilcilik Ofisi olarak kaleme aldık. Okuttuğumuz kız-
Halkla İlişkiler Derneği Altın Pusula Büyük Ödülü’nü ve Alışveriş
larımız içinden en özel hikayelere sahip olanların hayat öykülerini
Merkezleri ve Perakendeciler Derneği 2009 Yılı Sosyal Sorum-
derledik. Satışından elde edilen gelirle geçtiğimiz eylül ayında
luluk Projesi Ödülünü de kazandık.
Muş’taki 80 kızımızı okula başlattık. Bundan sonra elde edilecek
gelirle ise Artvinli kızlarımızı okulla buluşturmayı hedefliyoruz. Ki-
Sosyal sorumluluk projelerinde Türkiye’de özel sektörün yeterince etkin olduğunu düşünüyor musunuz?
tabımızdan dört tane satın alan herkes bir kızın bir aylık eğitim
Sosyal sorumluluk kavramı Türkiye’de yeni yeni önem kaza-
masrafını üstlenmiş oluyor. Herkesi bu kitaptan satın alıp daha
nan bir konu. Diğer ülkelerde sosyal sorumluluk bilinci çok daha
fazla kız okutmamıza destek olmaya davet ediyoruz.
uzun yıllara dayanıyor. Türkiye’de bu kavramı birçok şirket yeni
“Medeniyetlerin Buluştuğu Kent Antakya” isminde bir
öğreniyor. Bu ümit verici. Giderek daha fazla kurum ve şirket
kitabınız da var. Bu kitabın hayata geçiriliş öyküsü nedir?
eğitim, sağlık, çevre gibi konularda sosyal sorumluluk projeleri
Milliyet ile işbirliği içinde gerçekleştirdiğimiz “Baba Beni Okula
gerçekleştiriyor. Ancak gönül ister ki bu sayı daha da artsın ve
Gönder Projesi” kapsamında Antakya’ya gitmiştik. Bu seyahat-
daha da önemlisi bu projeler uzun soluklu ve sürdürülebilir nite-
te Antakya’nın tarihi ve kültürel zenginliğine şahit oldum. Müs-
likte olsun. Kısa süreli ve geçici hevesler olarak kalmasın. Bugün
lüman, Alevi, Protestan, Ortodoks, Musevi, Ermeni, Arap, Türk,
ISO’nun belirlediği Türkiye’nin en önde gelen ilk 500 şirketinin
vb birçok din ve mezhepten binlerce insan burada barış içinde
her biri 100 kızımızı okutsa, 50.000 kızımız okullu olur, bu hiç de
yaşıyor. Antakya’daki Saint Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın adının
azımsanacak bir sayı değil.
verildiği ilk yer olarak tarihe geçmiş durumda. İsa’nın havarile-
Yurtdışında özellikle de Almanya’da bu tür çalışmalar
31
KARİYER
NURDAN TÜMBEK TEKELİOĞLU
“Yönetici olmak, pratik
düşünmeyi, esnek
olmayı ve hızlı karar
verebilmeyi öğretti bana.
Algılamanın ne demek
olduğunu mesleğimi
icra ederken öğrendim.
Sabırlı olmayı da...”
ne boyutta hayata geçiriliyor?
Sosyal sorumluluk bilinci Metro Group’un kurum kültüründe
var olan bir özellik. Hizmet verdiği tüm ülkelerde bu projelere
hayat veriyor. Örneğin, Almanya’da düzenlenen Tafelbewegung
projesiyle Metro mağazalarında son kullanım tarihi geçmemiş
etkiliyor. Almanların gözünde Türkiye imajı giderek daha olumlu
ilerliyor. Türkiye, Almanya için dış ticaret, turizm, kültür açısından önemli bir ülke.
2009 yılında krize rağmen yatırımlarınıza devam ettiniz. Bir süre beklemeyi hiç düşünmediniz mi?
ancak yaklaşmış ürünler Gıda Bankalarına gönderiliyor. Onlar
Metro Group Türkiye’ye geldiği ilk günden bu yana ülkemize
da ihtiyaç sahiplerine büyük bir özenle ve sıkı kontrollerle ulaştı-
büyük yatırımlar yaptı. Sadece mağaza açarak değil, uluslarara-
rılıyor ve bu çalışmalar yıllardır aralıksız devam ediyor.
sı know-how’ını da Türkiye pazarına sundu. 2009 yılı kriz yılı ol-
Eğitim hayatınızın ve kariyerinizin önemli bir bölümü
masına rağmen çok ciddi açılışlar yaptık. Fulya, Merter ve Bay-
Almanlarla geçti. Onların gözünden Türkiye imajını nasıl
rampaşa olmak üzere üç tane Real açtık. Altı tane Media Markt,
özetlersiniz?
Bayrampaşa’da Saturn markamızın lansmanını yaptık. Ve son
Türkiye-Almanya ilişkileri ve tarihi çok uzun yıllar geriye gider.
olarak da Pendik Metro 13 Aralık’ta açıldı. Avrupa Birliği’nden
Ancak son dönemde entegrasyon ilişkilerimiz açısından önemli
Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış’la ‘Soft Opening’, 15
bir konu. Türk toplumu Almanya’da topluma kültürel olarak da
Aralık’ta da halka açılışını yaptık. Real, Media Markt, Saturn ve
entegre olduğunda bir sorun kalmayacağına inanıyorum. En-
Metro Grossmarket olarak mağaza sayısında 44’e ulaştık.
tegrasyon süreci Almanların bize bakış açılarını büyük oranda
32
Bu yıl Metro Grossmarket’in 20. yıldönümü olduğu için yatı-
rımlara hız verilecek ve Metro 4 mağaza daha açacak.
Media Markt ve Saturn’un agresif yatırımları devam edecek.
2010 yılı da bizim için verimli bir yıl olmaya devam edecek. Yatırım için asla beklemeyi tercih etmiyoruz.
Profesyonel bir iletişimci ve yönetici olmak, anne
HAKKIMIZDA...
Nurdan Tümbek’e neler kattı ya da neler götürdü?
Yönetici olmak, pratik düşünmeyi, esnek olmayı ve hızlı ka-
Anadolu’da doğup kendini geliştirmiş bir
rar verebilmeyi öğretti bana. Algılamanın ne demek olduğunu
marka olan Kütahya Porselen hakkında
mesleğimi icra ederken öğrendim. Sabırlı olmayı da öğrendim.
ne düşünüyorsunuz?
Ancak tabii kızıma ve aileme daha çok vakit ayırmayı isterdim.
Kütahya Porselen Türkiye porselen pazarının
Kariyer hayatınızda hiç ‘keşkeler’ var mı, neler?
en geleneksel ve oturmuş markalarından
Tabii var. Aslında ben yüzücü ya da tiyatro oyuncusu olmayı
biri. Metro Group’un ise sadece Türkiye’de
hayal ediyordum. Keşke bu alanlara yönelebilseydim genç yaş-
değil global pazarda işbirliği içinde olduğu
larda. Hayat koşulları beni farklı iş alanlarına itti.
Sizce anne olmak kariyer için bir engel mi?
Kesinlikle değil. Eğer planlı ve düzenli bir insansanız ve çocuğunuzu büyütürken aileniz size destek oluyorsa kariyeriniz
asla etkilenmez. Ben anne, baba ve eşime bana destekleri için
çok teşekkür ediyorum. bir marka. Kalitesi ve yenilikçi tasarımlarıyla
yeni ürünlerini takip ediyorum. 2010 Kültür
Başkenti İstanbul’umuzun tarihinden
esinlenerek modern bir koleksiyon
hazırladığını da duydum, çok güzel bir proje.
NURDAN TÜMBEK TEKELİOĞLU’NDAN
GENÇLERE TAVSİYELER
“Gençlere öncelikle, öğrencilik yıllarında çalışmalarını öneriyorum. Üniversitede çalışırsanız okulu bitirdikten
sonra boş bir özgeçmiş yerine, dolu bir özgeçmişiniz
oluyor, dolayısıyla işveren de sizi daha çok tercih ediyor.
Şöyle düşünelim, iki kişi olsun. Biri Nurdan, biri Ayşe. İkisi
de Avusturya Lisesi’nden ve Boğaziçi Üniversitesi’nden
aynı devrelerde mezun. İşveren tabii ki öğrencilik yıllarında çalışarak deneyim elde etmiş olanı tercih eder.
Ben liseden sonra iş hayatına başladım ve üniversiteden sonra iş hayatına başladığım ilk 5 yıl da dahil olmak
üzere Almanca, İngilizce, Matematik dersleri vererek birçok aileyi ve insanı tanıma fırsatı elde ettim. Hem de çalıştığım işyerinde düşük aldığım maaşı takviye ettim, şikayet
etmedim. Bu bana farklı insanlarla iletişim kurmayı öğretti.
Lise sondan itibaren tüm üniversite öğrencilik hayatı ve iş
hayatım boyunca topluma hizmet eden derneklere üye oldum. Lisede Leo Kulüp’te, üniversitede İstanbul Rotaract
Klübü’nde çalıştım, sonra Ortaköy Rotary’e geçiş yaptım.
Daha gencecikken öğrencilerin tanıyamayacağı birçok işkadınını, işadamını tanıdım, kartvizitlerini aldım ve yılbaşlarında, bayramlarda tebrik ederek, kendimi hatırlatarak
ağımı genişlettim. Gençlere en büyük tavsiyelerimden biri
networklerini bıkıp usanmadan genişletmeleridir.”
Türkiye’nin 10 farklı ilinde yaşayan 1000 kızın
eğitim masraflarını üstlenen Metro Group,
proje kapsamında bizzat kaleme aldıkları
‘İmkansız Periler’ adlı kitabın satış gelirini de
genç kızların eğitimi için harcıyor.
33
KOLEKSİYON
ÜTÜ
BİRİKTİRME
TUTKUSU
İlhan Uçak’ın 14 yıl önce
Sapanca’da bir antikacıdan
satın aldığı ütü ile başlayan
koleksiyonunda, farklı
özelliklere sahip 200’den
fazla ütü
bulunuyor.
ü bulun
uyor.
Yazı Çiğdem
m Hasanoğlu
Hasanoğlu
Ca
an
Fotoğraflarr Ceren Can
“Koleksiyon
yapacak olanların
dikkat etmesi
gereken en önemli
şey, tekrara
düşmemektir”
diyor İlhan Uçak.
34
İlhan Uçak’ın koleksiyonunda kömürle,
benzinle ve gazla çalışan ütülerin yanı
sıra sanat eserinden farksız çok kıymetli
porselen
ütüler
bulunuyor.
po
se e ü
ü e de bu
u uyo
eçmişin imgelerini günümüze taşıma sanatı
G
olarak nitelendirilen koleksiyonculuk, dışarıdan bakan gözler için çoğu zaman sade-
ce bir hobi olarak görülüyor; koleksiyonerlere göre
ise tutkulu bir aşk… Objelerin, işlevinden bağımsız
enerjisi ile temasa geçen koleksiyonerler, zaman dışı
bir hayatın mümkün olduğunu kanıtlıyorlar adeta.
Galatasaray Lisesi’nin ardından Hukuk Fakültesi’ni
bitiren fakat turizm sektöründe çalışmayı tercih eden
İlhan Uçak da topladığı ütüler ile farklı bir dünyanın
kapılarını açanlardan. İşi gereği çok fazla seyahat
etme imkanı bulan İlhan Uçak, yıllarca antika eşyalar
toplamış. Fakat bir gün Sapanca’nın sokaklarında
dolaşırken karşılaştığı bir antikacıdan satın aldığı kömürlü bir ütü, ona bambaşka bir dünyanın kapılarını
açmış. Daha önce topladığı bakır ve süs eşyalardan
öğrendikleri, birbirinden değerli ütülerde profesyonel
bir boyuta ulaşmış.
Sık sık yurtdışına giden İlhan Uçak, sahip olduğu
ütülerin çoğunu Fransa, Almanya, Çekoslovakya ve
Yunanistan başta olmak üzere genellikle Avrupa’dan
temin etmiş. Türkiye’de sadece kömürle çalışan ütülerin bulunduğunu dile getiren koleksiyoner, farklı
türden bir ütü ile karşılaştığında fiyatı ne olursa olsun satın aldığını belirtiyor. Koleksiyonunu tamamlamak için ütüler hakkında araştırmalar da yapan
İlhan Uçak, koleksiyonu genişledikçe farklı ütüleri
35
KOLEKSİYON
ÜTÜ
“Koleksiyon yapmak tutku işidir.
Şimdilerde eşimi iteledim biraz.
O da emaye koleksiyonuna
başladı. Onun dışında bir
10 senedir fincan biriktirmeye
başladım. Onları gördükçe de
mutluluk duyuyorum. Evimde
küçük bir müze var.”
36
bulmakta zorlandığını dile getiriyor. Karşılaştığı
en büyük zorluğun ise ağırlıkları kimi zaman 14
kiloya varan ütüleri İstanbul’a taşımak olduğunu söylüyor. Bir diğer önemli problem ise ütüleri saklama ve sergilemede yaşanan zorluk.
Uçak, ütülerini şimdilik evindeki dolaplarda
saklamak durumda. İlhan Uçak’ın koleksiyonunda kömürle, benzinle ve gazla çalışan ütülerin yanı sıra sanat eserinden farksız çok kıymetli porselen ütüler de bulunuyor. Fransa’dan
satın aldığı ilk porselen ütünün üzerine titreyen
Uçak, ütü aksesuarlarını da biriktiriyor.
Koleksiyon yapmanın içine girilen konuyu özümsemekten geçtiğini söyleyen Uçak’a
neden ütüleri tercih ettiğini sorduğumuzda
çarpıcı bir cevap alıyoruz: “İnsanlar sürekli kullandıkları bir takım objelerin aslında hayatlarınİlhan Uçak’ın
koleksiyonunda, bir ütü
koleksiyonunda olması
gereken ütülerin yanı sıra ütü
aksesuarları da bulunuyor.
Dekoratif olarak da kullanılan
porselen ütüler, ince
işçilikleri ile dikkat çekiyorlar.
da ne kadar önemli bir yere sahip olduklarını
fark etmiyor. Ütüler de bu objelerden. Bu denli
zengin bir koleksiyona sahip olduğum için gerçekten çok mutluyum. Bir ütü koleksiyonunda
olması gereken bütün ütülere sahibim. Her ne
kadar yeni parçalar bulmakta zorlansam ve
gittiğim yerlerde farklı modelde bir ütü ile karşılaşmayacağımı bilsem de sorduğum ilk soru
‘Antika ütülerinize bakabilir miyim?’ oluyor.” 37
DÜNDEN BUGÜNE
AYAKKABI
AYAKLARIMIZIN
EFENDİSİ
İnsanlığın en eski icatlarından ayakkabının
tarihçesine bakınca, dünya tarihinin minör bir
yansımasını görüyoruz. Yazı Çiğdem Hasanoğlu
Bu sayfada Eski Mısır ve
Antik Yunan dönemine
ait mezarlarda yapılan
kazılar, ayakkabının
sandalet formunda
ortaya çıktığını kanıtlıyor.
Farklı kültürler ve ırklara
göre değişiklik gösteren
bu sandaletlerin tek bir
işlevi vardı: Ayakları yırtıcı
zeminlerden korumak.
Yan sayfada 1850 yılına
kadar ayakkabılarda
sağ ve sol ayak ayrımına
rastlanmıyordu. Bunun
nedeni, ayakkabıların zor
koşullarda el işçiliği ile
üretiliyor olmasıydı.
38
İ
klim ve coğrafya, tarih boyunca insan hayatını şekillendiren en önemli iki etken oldu. Vahşi hayata direnen insanoğlu, zorlayıcı doğa koşullarına uyum sağlamak, tehlike-
lerden korunmak ve bedenine zarar gelmesini engellemek
için sayısız çözümler buldu. Zamanla form ve işlev değiştirerek günümüze ulaşan birçok eşyanın yaratılma sürecinin
başlangıcı çok basit bir dürtüye dayanıyor: Hayatta kalmak.
Gündelik hayatımızın en temel figürlerinden biri olan ayakkabı da, diğer eşyalarla benzer serüvenden geçiyor. Fakat
sadece insan ayağını koruma görevine sahip değil artık.
Ayakkabı aynı zamanda kadınların gözlerinin içini parlatan
bir tasarım harikası da!
Antropologların insanoğlunun icat ettiği ilk eşyalardan biri
olarak nitelendirdiği ayakkabılar, farklı kültürlere göre değişiklik gösteriyor. Eski Mısır ve Antik Yunan dönemine ait mezarlarda yapılan kazılar, ayakkabının ilk olarak sandalet formunda ortaya çıktığını kesinleştirmiş durumda. İnsanoğlunun
yerleşik hayata geçmesi ile oluşmaya başlayan sosyal farklılar
ile ayakkabılar insanların ait olduğu meslek grubunu ve sınıfı
temsil etmeye başladı. Prensler, askerler ve halk, ayakkabılarına bakılarak ayırt ediliyordu. Bu da ayakkabının bir giysi kodu
olarak görülmeye başlandığı anlamına geliyor. İmparatorlukların askerlerine kendi sembollerini taşıyan sandaletler giydirmesi, halka mensup bireylerin ise farklı sandaletler giymesi
bu durumun ilk belirleyicisi olarak gösteriliyor. Her ne kadar
ilk ayakkabı türünün sandalet olduğu bilinse de, aynı zaman
yelpazesinde dünyanın farklı yerlerindeki soğuk ülkelerde çizmeye benzeyen bazı ayakkabılar da kayıtlara geçiyor.
39
DÜNDEN BUGÜNE
AYAKKABI
Ortaçağ’da deriden ve yumuşak kumaşlardan üretilen ayakkabılar dikkat çekiyor. Bu dönemde de ayakkabıların rahat olması ve
ayak sağlığı ön plana çıkmıyor. Krakow isimli yürümeyi zorlaştıran
sivri burunlu pabuçlar, Elizabeth dönenimde giyilen Duckbill’ler,
konfordan çok estetik amaca hizmet ediyor. 17. yüzyılın başlarında ayakkabıların yerini alan yüksek topuklu uzun çizmeler, evde
bile giyiliyordu. Sonraları, dantelli çorapların görünmesi için çizmelerin üst kenarları dışa doğru kıvrıldı. 1660’tan sonra siyah, üzeri
bağcıklı ya da tokalı, kalkık kare burunlu ayakkabılar çizmenin yerini aldı. Kadın ayakkabıları erkek ayakkabılarının modasını izledi.
17. yüzyıldan başlayarak, sivri burun ve yüksek topuklarıyla özgün
bir biçim aldı.
19. yüzyılın başlarında kadınlar saten ya da kadifeden üretilen topuksuz ayakkabılar, erkekler ise genellikle düğmeli, bağcıklı
ya da yanları esnek çizmeler giyiyorlardı. 1860’ların bağcıksız ve
yanları esnek yarım çizmeleri çoğu zaman beyaz ipekten yapılıyordu. On yıl sonra yüksek topuklar yeniden moda oldu, çizmeler de
yanları düğmeli olarak yapılmaya başlandı. Ayakkabılarda ve çizmelerde hala bez kullanılıyordu, ama ayakkabıların burunları bazen deriden yapılıyordu. 19. yüzyılın ortalarında ise ayakkabılarda
ciddi bir reform meydana geldi. Kadınlar fabrikalarda ve bürolarda
çalışmaya, ayrıca yürüyüş ve bisiklete binmek gibi sporlar yapmaya başlayınca daha sağlam ayakkabılar kaçınılmaz hale geldi.
Birinci Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan bağcıklı ve rahat yürüyüş ayakkabıları, yüzyıllardır estetik adına yürüyemeyen kadınların
hayatını kurtardı.
20. yüzyıldan itibaren ayakkabı tasarımcılığı hızlı bir gelişme
gösterdi. Bu durumun tekniğin olanaklarıyla ilişkili olduğu aşikar. Tarih öncesi çağlarda
sadece insan ayağını
korumakla görevli olan
ayakkabı, 20. yüzyılda seri
üretimin hızlanması ve
tüketim çılgınlığının doruk
noktasına ulaşması ile bir
fetiş objesine dönüştü.
40
STİL
PORSELEN
GENÇLK AISI
Kütahya Porsel
Porselen’in
len’in gençlik konseptli ürünleri, gençle
gençlere ve kendini
genç hissedenlere eğlenceli bir dünyanın kapılarını açıy
açıyor.
42
Bu sayfada Tek kişilik ‘Dancing’ yemek
takımı, (6’lı set) 41 TL.
Yan sayfada 6 parçadan oluşan tek kişilik
‘Lady’ yemek takımı, 41 TL.
43
TELEVİZYON
GÜLSE BİRSEL
“HAYAT
BANA
TORPİL
YAPTI”
Gülse Birsel’i başarılı
yapan şey her şeyin
mümkün olduğuna
inanması. Hem hayallerine
sahip çıkan, hem de
sınırlarını çok iyi bilen biri
o. Çocukluk hayali olan
oyunculuğa ulaşmasındaki
en büyük etken de, ününe
rağmen yolunu şaşırmayıp
kişiliğini olduğu gibi
koruması da kendini
çok iyi tanımasıyla ilgili.
Sayfalarımızda, tanımak
isteyeceğiniz bir kadının
portresi var...
Yazı Şebnem Kırmacı
44
ülse Birsel’in başarılı olduğu su götürmez bir gerçek.
G
Korkak biri değilim ama gerçekçiyim. ‘Hadi şarkıcı olayım,
Başarı hikayesinde mücadele ya da acı dolu günler
neden olmasın?’ diye durup dururken coşmuyorum mesela!
yok. Tam tersine hızlı, hatta kolay bir şekilde yakala-
Biliyorum ki sesim çok sınırlı, ancak Yedi Kocalı Hürmüz gibi
mış başarıyı. Kolay derken, istediklerine ulaşmak için çok ça-
müzikal filmlerde idare edecek kadar şarkı söyleyebilirim. Böy-
lıştığı kesin ama abartılı ya da efsaneleştirdiği bir zafer hikayesi
le hayallerimi bir şarkıcıyı oynayarak veya moda çekimlerinde
yok. Sınırlarını ve yeteneklerini iyi bilen biri. ‘İnsan basit bir ya-
rockçı kılığına girerek tatmin etmekten başka çarem yok! Ben,
ratık. Hiçbirimiz ulvi değiliz,’ ya da, ‘Mutluluk bir niyettir,’ gibi
üç aşağı beş yukarı altından kalkabileceğim işlere soyunurum.
pratik ve sağlıklı yaklaşımları var hayata karşı. Kısacası, hem
Sınırlarımı, yetenekli olduğum alanları biliyorum. Mesela ilk kez,
kendini, hem de hepimizin zaman zaman bocaladığı bu yaşamı
“Sitcom yazacağım,” dediğimde herkes, “Ne, sitcom mu? Ne
bir şekilde çok iyi tanıdığı ya da her ikisine karşı da zekice for-
cesaret? Daha önce hiç yazdın mı?” gibi yorumlarda bulundu.
müller geliştirdiği için şu an olduğu yerde duruyor.
Gözü kapalı maceraya atılmıyorum ki, becerebileceğime inan-
Sizinle ilgili merak ettiğim bir şey var; kendinizi bir ekole
ait hissediyor musunuz? İnandığınız bir hayat görüşü, bakış açısı ya da ortak bir dil konuştuğunuz insanlar var mı?
dığım bir konuda başarılı olmak için planımı iyi yapıyor, gece
gündüz demeden çalışıyorum, ter döküyorum.
İş hayatına erken başlamanızın da faydası oldu mu?
İnşallah bir ekole ait değilimdir. Öyle bir iddiam da yok zaten
Çok. Sadece olgunlaşma, iş hayatını öğrenme anlamında
ama eski arkadaşlarımla ortak yönlerimiz var. Gezmeyi, eğlen-
değil. Çok insan, çok hayat tanıdım mesela. Röportaj yapar-
meyi seven, iyi şartlarda yaşamış, çok büyük sıkıntılar çekme-
ken, hiç tanımadığınız insanlar size hayatlarını olduğu gibi anla-
miş ama aynı zamanda iddialı, hayatta bir şey üretmek, başar-
tıyorlar, evlerini açıyorlar. Bir yazar için bu büyük bir hazine.
mak isteyen insanlarız diyebilirim. Evde bütün gün pinekleyen
arkadaşım olmadı hiç, hala da yok.
Jenerasyonunuz mu öyleydi?
İlk kez Aktüel dergisinde çalışmaya başladınız. Galiba çok iyi bir dönemdi değil mi?
Harika bir dönemdi. Kürşat Başar, Ayşe Arman, Mehmet
Jenerasyonla değil ama Boğaziçili olmakla ilgili belki. Seçil-
Yılmaz, Gülay Göktürk, Alev Er, Alper Görmüş gibi isimler vardı.
miş, çalışkan, Boğaziçi’ne girebilmiş, sonra da yüksek lisans,
Yıldızlar kadrosu. Benim kadroya girmem olay oldu; ondokuz
doktora ya da çalışmak için yurtdışına gitmiş insanlarız.
yaşında üniversitede okuyan bir kız! Ama her işi yaptım, her
Bunların hepsi hayata bakışınızı şekillendirmiştir.
Herkes hayatını kendini tanımaya çalışarak ve en mutlu ola-
türlü angaryayı üstlendim.
Peki, bu kadar zorsa nasıl girdiniz Aktüel’e?
cağı hayat tarzını yaşayarak geçirmeye odaklanır. Ben daha
Tamamen garip bir tesadüf. Bir arkadaşım, bir iş vasıtasıyla
ortaokulda anladım ki, boş boş oturmak, meşguliyetsiz olmak
rahmetli Ercan Arıklı ile tanışmış. Ercan Bey de, “Boğaziçi’nde
beni mutsuz ediyor. Hayatımın her anında ya çalışıyor ya da
okuyan, aklı çalışan ve gazeteci olmak isteyen insanlar varsa
eğleniyor olmam lazım.
beni görsün,” demiş. Bu kadarcık bir cümleden yola çıktım.
Avrupa Yakası ile belli bir standardı yakalamış bir ya-
Elimde sadece bir telefon numarası vardı. Aradım o numarayı;
zar olarak az önce söylediğiniz “ya çalışmak ya eğlen-
“Ben bilmem kimin arkadaşıyım, Ercan Bey’i arıyorum,” derken
mek” lafına değineceğim. Okul döneminde bir şeylerin
santral memuresi ismi yanlış anladı, beni şirkette çalışan biri
yetersiz geldiği, sıkıldığınız oldu mu?
zannedip direkt bağladı. Ertesi gün görüşmeye gittim. Ercan
Şu oldu; Boğaziçi’ne girdim ve birinci yılın sonunda bana
Bey, “İyi yazı yazar mısın? İngilizcen iyi midir?” gibi sorular sor-
yetmediğini fark ettim. İkinci yıl iş aramaya başladım. Aktüel’de
du. “Çok iyi yazarım,” gibi ukala cevaplar verdim. Beni Aktüel’e
iş buldum, stajyer olarak çalışmaya başladım. Yazılarım im-
yönlendirdi. Çok ciddiye almadan, benden konu önerisi iste-
zamla yayınlanıp, yaptığım şeyin alkışını hemen alınca, böyle bir
diler. Onsekiz tane konu götürdüm. Konularımdan biri, “Kolej
iş yapmak istediğimi anladım. Oyuncu olmak istiyordum ama
yarışı yuvalara taşındı” başlığını taşıyordu. “Yap getir,” dediler.
konservatuara girmeyi planlarken Boğaziçi’nde buldum kendi-
İki hafta gece gündüz uğraştım, 20-30 röportaj yaptım. Beğen-
mi. Sonra gazetecilik geldi. Kolay yazı yazan biriydim. O açıdan
diler, kapak hikayesi oldu ve beni ciddiye almaya başladılar.
gazetecilik nispeten çok sıkıntılı gelmedi bana, yapabildiğimi
Cesaretlenmek için harika bir başlangıç...
gördükçe de mesleği sevdim.
Hem de nasıl. O sayının çıktığı gün kendimi şu ankinden
Sizinle ilgili bir gözlemim var; her şeyin ‘olabilirliliği-
daha yıldız gibi hissediyordum!
ne’ inanıyorsunuz. Çoğu insan gibi, ‘Olmaz, yapamam’
Oyuncu olmayı neden bu kadar çok istediniz?
diyerek bir işe bulaşmaktan kaçınmıyorsunuz...
Bilmiyorum. Belki ailem komediye çok düşkün diye. Kome45
TELEVİZYON
GÜLSE BİRSEL
Gülse Birsel, Avrupa Yakası’ndaki Aslı ve Yedi Kocalı
Hürmüz filmindeki Safinaz karekterlerini başarıyla
canlandırarak izleyicilerden büyük övgü aldı.
di oyuncuları evde çok takdir görüyor, çok seviliyor diye. Genel
anlamda bir ilgi isteği de olabilir. Tam bilmiyorum, şu şu sebepler diye açıklayamam.
Geri dönüşü hızlı olduğu için olabilir mi?
Oyunculuk bir aşk; öyle mantıklı, sebepli bir meslek seçimi
gibi değil. Hayatım boyunca iyi oyuncu olmak için uğraşacağım, bir gün olursam ne güzel. Yazarlık hep çok kolay ve hızlı
yapabildiğim bir şey oldu. Oyunculuk ise ihtirasla arzu ettiğim
bir şey oldu hep. Uyku kaçıracak kadar heyecan vericiydi. Yazarlık uykularımı falan kaçırmıyor. Yazarlıkla bir aşk ilişkim yok,
aramızda sevgi, saygı ve hoşgörü var! Yazarlık daha çok istikrarlı bir evliliğe benziyor, oyunculuk ise aşka.
Avrupa Yakası’ndan çok para kazandığınız mı?
Söylenmez ki bu, ayıp! Piyasa şartlarında, dizinin reytingi ve
başarısı baz alındığında hiç anormal bir miktar değildi.
İşin içindeyken doğruları görebiliyor muydunuz?
Her yorumu okuyup dinliyordum, dakika dakika reytingleri
takip ediyordum filan ama pimpirikli tipler olduğumuzdan sade-
Şahaneyim!” diye düşündüğünüz anlar oldu mu?
ce eleştirilere odaklanıyorduk. Övgüye o kadar alışıktık ki, on
Ben yaptığım işte hep kusurları gördüm. Türkiye’de insan
kişi harika deyip, bir kişi biraz sıktı dese hemen, ‘Bitirelim diziyi,’
herhangi bir mesleğe girdiğinde, birazcık pırıltısı da varsa he-
diye bunalımlara giriyorduk. Ki aslında bence gittikçe çıta yük-
men bu işin alimi, ustası muamelesi görüyor, buna kendisi de
seldi; daha tempolu oynamaya başladık, ben daha iyi yazmaya
inanıyor. Ben daha 30’lu yaşlarımdayım ve öğrenciyim; yazarlık
başladım ama ne yazık ki süreler de gittikçe uzadı.
konusunda da, oyunculuk konusunda da. Öğretmenlik sıkıcı,
Reklam arttığı için uzadı değil mi?
RTÜK’ün kuralı yüzünden. Kanal dört kuşak reklam alıyorsa, minimum 85 dakika yapacaksın diziyi.
öğrencilik eğlenceli.
Ünlü olmanın artıları, eksileri neler?
Eksi tarafı röportaj yapmak! Çok sıkılıyorum ve kendimden
Uzaması yazma özgürlüğünüzü kısıtlamadı mı?
uzun uzun bahsetmekten biraz utanıyorum. ‘Ben, ben, ben,’
Kısıtlamaz mı! İlk başta derli toplu üç tane hikayemiz olu-
diye ne oluyor yani? Ama sokakta insanların sempatik davran-
yordu. Tadı herkesin damağında kalıyordu. Sonra doksan beş
ması, söylenen güzel şeyler, ne bileyim, restoranda, alışverişte
dakika olunca, bir hikayeyi bitirip, sonucundan başka bir hikaye
hep torpil yapılması eğlenceli tecrübeler.
başlatmaya, öteki ile örüp başka formüller bulmaya, neredeyse
sekiz hikaye filan koymaya başladım. Delilik. Oyuncu için çok
yorucu, yazar içinse bir felaket.
Avrupa Yakası’nın güçlü tarafı hikayelerin örgüsünün
kuvvetli olmasıydı galiba. Geçişler çok başarılıydı.
İpek halı dokumak gibi bu iş. Ve ben bunu her hafta yıllarca
yaptım. İlginç bir tecrübeydi.
Avrupa Yakası ne iz bıraktı sizde?
Hayallerimi gerçekleştirdiğim heyecanlı bir dönem.
Yedi Kocalı Hürmüz için rol teklif edildiğinde hemen
evet dediniz mi?
Hemen evet dedim. Çünkü çok sevdiğim bir vodvildir. Yönetmen Ezel Akay ve kadro mükemmel. Haluk Bilginer’in olması da benim için çok önemliydi.
Avrupa Yakası’ndaki Aslı’dan sonra, seyircinin karşısına birden Safinaz olarak çıkmak nasıl bir geçiş oldu?
Aslında oyunun orijinali vodvil olduğu için, sitcom da televizyon vodvili olduğu için nispeten benzer bir oyunculuk tarzıyla
“Vay be ben neymişim, muhabirlikten Harper’s
gitti film. Hem bildiğim bir oyunculuk temposu olduğundan ko-
Bazaar’ın Genel Yayın Yönetmenliği’ne, oradan en çok
laydı, hem de benzer bir türde bambaşka bir karakter oynadı-
sevilen dizinin senaristliğine ve oyunculuğuna geçtim.
ğım için zordu.
46
Bir kez daha sitcom yazacak mısınız?
Ulvi duygulara inanmayan biri aşka da inanmıyordur.
Evet. 2011 başında.
Yok, öyle değil. Ama aşık olmak da ruhumuzun çok yüksek
Köşe yazılarınız tam olarak Gülse mi? Orada da sanki
bir kurgu var.
olduğunu kanıtlamaz. Dünyanın en aşağılık insanları da aşık
oluyor. Birinin sana verdiği his her ne ise, o kadar olağanüstü
Orada da bir yere kadar kurgu bir karakter var tabii. Yüzde
ki aşık oluyorsun. O süreçte çok fedakarlık yapabilirsin ama
sekseni ben olan ama tepkileri daha büyük, bazen daha sinirli,
bu senin yüce ruhundan değil, aşkın yaptığı bağımlılıktan kay-
daha komik durumlara düşen bir Gülse…
naklanır. Düşünsene, bir insan sana öyle bir şey hissettiriyor ki,
Bazı köşe yazılarınızdan çıkardığım kadarıyla, çizdi-
en acayip uyuşturucunun verdiğinden daha büyük bir mutluluk
ğiniz imaj kadar hayatı hafife alan biri değilsiniz sanki.
hissiyle kendini kaybediyor, kendini dünyanın en harika insanı
Biraz kırılgansınız hatta. Kendini bıraksa, olan bitene
zannediyorsun.
üzülecek biri...
Doğru, takıntılı olmaya kadar gidiyor bu. Onun için ben ya
Aşk hiç önceliğiniz oldu mu?
Ay, işte böyle şeyleri hiç söylemesem!
çalışıyor ya eğleniyor olmalıyım. Yoksa çok sağlıklı olmuyorum.
Siz böyle sorular sormuyor muydunuz?
Kırılganlığa gelince, mizah yapan insanlar genelde angut de-
Utanıyordum soru sorarken ben. “Kahvaltıda ne yediniz?”
ğillerdir! Fark eden insanlardır ve ne kadar çok fark ediyorsan
o kadar çok başın beladadır. Kimisi bu belayı hafifletmek için
resim yapar, biz de şaka yapıyoruz.
Sizi en çok ne sarstı?
diye sorsam bile karşı tarafa ayıp etmişim gibi geliyordu.
Sizinle röportaj yapacağımı söylediğimde, çoğu insan ‘mesafelidir’ gibi yorumlarda bulundu. Hiç de öyle
değilsiniz ama.
Bu tip şeyleri paylaşmayı sevmiyorum, insanları sıkmayı is-
Güven duymakla ilgili. Güvenmediğim zaman korkup me-
temem. Genelde rahat, neşeli bir hayat yaşadım ama herkes
safe koyuyor olabilirim. Savunma mekanizması. Hepimizde bir
gibi benim de sıkıntılarım, hayal kırıklıklarım oldu. Zaten bence
tane var! bizi esas yıkan hayal kırıklıkları. Beklenen acılar o kadar kahır
vermiyor. Ama herhangi bir konuda beklentiniz yüksekse ve
onu bulamazsanız, hayat size kazık atmış gibi geliyor ve duygusal zararı daha büyük oluyor.
Ama genel anlamda hayat sizi kırmadı değil mi?
Tam tersi. Beklediğimden de fazlasını elde etmiş biriyim.
Hayat size iyi davrandı yani.
İyi davranmadı, resmen torpil yaptı (gülüyor).
Yazan insan yalnız mıdır sizce?
Evet, yalnız insan yazar, yazarken de iyice yalnız kalır! Ben
arkadaşlarımla olmayı severim, sosyalleşince kendimi daha
normal hissederim. Ama bir süre sonra sıkılırım, yalnızlık ararım.
Ablam ve ağabeyim benden çok büyükler yani ben tek çocuk
gibi büyüdüm, belki bundandır. Yazarlık yapayalnız bir iş. Aslında ruh sağlığı açısından çok iyi bir şey değil.
İçten bir şekilde iyi anlaştığınızı düşündüğünüz insanların sayısı çok mu?
İyi dostlarım var. Zaten iyi anlaştığını düşünmediğinle arkadaş olmuyorsun ki. Arkadaşlık sebeplerimiz çok bencilce.
Kimse kimseyle, ‘Ben buna hayatımı vakfedeyim,’ diye arkadaşlık etmiyor. O insan sana kendini iyi hissettiriyorsa arkadaşın oluyor. Neşesini sana bulaştırıyordur, seni dinlemeyi
biliyordur, ilginç şeyler anlatıyordur, sebebi her neyse. Bütün
tercihlerimizin, farkında olalım ya da olmayalım, bencilce sebepleri var aslında.
47
GEZİ
CÔTE D’AZUR
Sadece Avrupa’nın değil, dünya sosyetesinin de göz bebeği olan Côte d’Azur,
Fransız Rivyerası olarak da tanınıyor. Ilıman iklimi, birkaç yüz kilometreye yayılmış
dünyaca ünlü şehirleri ve Akdeniz’in mavisi bu ‘lacivert sahillerde’ sizi bekliyor.
Yazı Saffet Emre Tonguç
C
ote d’Azur’daki önemli yerleşim merkezlerini, Menton,
nılan bir savaşın anısına Yunan Mitolojisi’ndeki zafer tanrıçası
ayrı bir ülke olan Monaco, Beausoleil, Cap Ferrat, Vil-
Nike’tan almış. Liguria bölgesinin önemli bir limanı haline gelen
lefranche, Nice, Antibes, Cannes, St. Paul de Vence, Mande-
Nice, M.S. 7. yüzyılda Cenova Birliği’ne katılmış. 800’lerde ise
lieu, St. Raphaël, Sainte Maxime, Port Grimaud ve St. Tropez
Saracen (Şarkıyyin–Doğulu) adı verilen Emevi’lerin istilasına uğ-
olarak özetlemek mümkün.
ramış. Ortaçağ, yakındaki İtalya’nın savaş ve yıkımlarının etkisi
Bu sayılan şehirlerin hepsi gezilmeyi hak ediyor olsa da, sı-
altında geçmiş.1388’e kadar, Fransa’nın tehditlerine direnmiş
nırlı zamanınız varsa, seçimleriniz Monaco, Nice, Cannes, St.
ve sonunda Savoy Dükalığı’nın koruması altına girmiş. 1543’te
Paul de Vence, St. Tropez ve Port Grimaud olmalıdır. Belirtilen
Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki donanma Nice’i ku-
yerlerin tamamı, tren veya karayolu ile günübirlik gidiş dönüş
şatmış. Osmanlılar Catherine Ségurane adındaki çamaşırcı ol-
mesafesinde olduğu için, en doğrusu, tüm bağlantıları bulabile-
duğu söylenen bir kadının kahramanlıkları nedeniyle geri çekil-
ceğiniz Nice’te konaklamak olabilir. St. Paul de Vence ve Port
mişler. Bugün, eski Nice içerisinde, hala bir Türk top güllesinin
Grimaud haricindeki tüm yerlere tren ile (Gare SNCF Nice) ula-
olduğu duvar ve liman yakınlarında Catherine Ségurane anıtı
şabilirsiniz. Ayrıca, otobüs ile birçok yakın yere düzenli servis
var. Her ay, 25 Kasım’da St. Catherine Günü ile bu zafer kut-
bulunuyor. Otobüsler, Nice’te Gare Routiere’den kalkıyor.
lanıyor. Daha sonraki yıllarda Fransa, Savoy ve Sardunya ara-
NICE RİVYERA’NIN BAŞKENTİ
sında el değiştiren ülke, nihayet 1860 yılında yapılan anlaşma
Nice’in M.Ö. 350 yıllarında Marsilya’dan gelen Yunanlılar
ile Fransa’ya verilmiş.
tarafından bir koloni olarak kurulduğu kabul ediliyor. Sonra-
1890’larda İngiliz Aristokratların bölgenin iklimini çok uygun
dan Nice olacak “Nikaia” ismini, komşu Liguria’ya karşı kaza-
bularak buraya yerleşmeleri, sanatçıların eserlerinde sık sık
48
Rivyera’yı kullanmaları, 20. yüzyılın başında elektrikli tramvayla-
çorbası, deneyebilirsiniz.
rın atlı tramvayların yerini alması, ulaşımın Cagnes-sur-Mer’den
• Genelde Eski Nice içerisinde satılan ve nohutlu krep olan
Menton’a kadar uzanması, sadece Nice’in değil, çevresindeki
Socca’yı, ünlü dondurmasını ve patatesten yapılan makarna
tüm yerleşimlerin de kaderini değiştirmiş.
benzeri İtalya kökenli Gnocchi’yi (niyokki okunur) tatmadan
Fransa’nın beşinci büyük kenti olan Nice, günümüzde yak-
Nice’ten ayrılmayın.
laşık 1.000.000 civarında nüfusa sahip. Şehrin merkezi fıski-
• Zone Pietonne’da (Yaya Bölgesi), bir çok restoran, piz-
yeleri ile ünlü Place Massena. Bu meydandan sahil boyunca
zeria, brasserie ve kafe var. Muhteşem pizzası ile Pizza Qu-
batıdaki havalimanına kadar uzanan kordon, bölgeyi meşhur
ebec, her türlü ağız tadı için La Maison de Marie (Tel: 04 93
eden İngilizler adına Promenade des Anglais ismiyle anılıyor.
82 15 93. www.lamaisondemarie.com), deniz ürünleri seven-
Kafeler, oteller ve restoranlar ile süslü bu kordonda, lüks Neg-
ler için biraz fiyatlı da olsa Boccaccio (Tel: 04 93 87 7176,
resco Hotel’e kadar keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Şehirdeki
www.boccaccio-nice.com) ilk akla gelenler.
en ilginç yapılardan biri de Nice’teki zengin Ruslar için 1912’de
yapılan soğan kubbeli Rus Ortodoks Kilisesi.
• Piazza Garibaldi’de uygun fiyata her türlü deniz ürününü
bol bol yiyebilmek için Le Café du Turin’e yürüyebilirsiniz. Ayrıca,
Bir ucu Place Massena’ya açılan yaya yolu Zone Pietonne’da
Eski Nice (Vieux Nice) içerisindeki Cours Saleya’da sıralanmış
birçok mağaza, restoran ve kafe akşam zaman geçirmek için
balık restoranları denemeye değer. Les Dents de Mer (Tel: 04
sizi bekliyor. Eski Nice (Vieux Nice) Ortaçağ’dan kalma tarihi
93 80 99 16), içindeki akvaryumları ile adeta deniz altında ye-
dokusu, küçük dükkanları, otantik restoranları, kilise meydan-
mek yediğiniz hissini veriyor. Türk yemeklerini sevenler, Kebab
larına açılan dar sokakları, canlı müzik yapılan kulüp ve diskoları
Royal’de sadece kebap değil, diğer çeşitleri de tadabilirler.
ile turistlerin en çok rağbet ettikleri yerler arasında.
• Villefranche: Nice’e 15 dakika mesafedeki ilçenin sahilin-
Ne yapılır?
de sıra sıra restoranlar var, La Mere Germaine (Tel: 04 93 01
• Nice’te, sahilden kalkan mini tren ile yakınlardaki Mount
71 39, www.meregermaine.com) öne çıkanlardan.
Boron’a çıkılabilir.
Nerede eğlenir?
• Nice’ten sadece 1,5 saat uzakta olan, 2.000 metre yük-
Eski Nice’teki Rosetti Meydanı ve Cours Saleya gece ha-
sekliğindeki kayak merkezi Isola 2000, birçok kayakçıyı kendi-
yatının baş aktörlerinden. Bodeguita del Havana, Oxford ve
ne çeken önemli bir kış turizmi merkezi.
Klomp en popüler mekanlardan.
• Casino’lar Monte Carlo’da. Ama Nice’te iki adet Casino
Nerede kalınır?
hizmet veriyor. Le Meridien Oteli altındaki Casino Ruhl ve Palais
• Le Negresco. (Tel: 04 93 16 64 00, www.hotel-negresco-
Mediterranean içindeki Casino. Ayrıca, Beausoleil’de de tarihi
nice.com) Belle Epoque döneminin güzeli, Rivyera’nın en şöh-
bir Casino bulunuyor.
retli oteli.
• Şehrin içinden Promenade des Anglais boyunca, tüm
• Hotel Windsor. (Tel: 04 93 88 59 35, www.hotelwindsorni-
Côte d’Azur’da olduğu gibi ücretli özel plajlardan ve halk plaj-
ce.com) Bir ailenin işlettiği mütevazı otelin bahçesi palmiyelerle
larından denize girilebiliyor. Villefranche ve Cap Ferrat plajları
süslenmiş. Şehrin en iyilerinden. www.hihotel.net, www.hotel-
kumlu olmamasına rağmen daha çekici.
petit-palais.com, www.hotel-lescigales.com, www.splendid-
• Nice Havalimanı yakınlarındaki Botanik Bahçesi, tropik
nice.com, www.aria-nice.com ve www.vendome-hotel-nice.
bitkileri ve bazı tropikal iklimde yaşayan sürüngenleri ile ilgi çe-
com adreslerini de tıklayabilirsiniz. Hosteller için www.vsaint.
kici bir yer.
com ve www.paradieshotel.com adreslerini deneyebilirsiniz.
• Antibes’e doğru, balina ve fok şovları ile ünlü Marineland
ST. PAUL DE VENCE VE CANNES
ve su lunaparkı Aqualand düşünülebilir. Aynı bölgede, yaz ay-
Nice’ten düzenli otobüs seferleri ile yaklaşık 40 dakika içe-
larında büyük bir lunapark da açılıyor. Antibes aynı zamanda
risinde ulaşabileceğiniz St. Paul de Vence, bölgenin az bilinen
Picasso Müzesi’nin de olduğu yer.
yerleri arasında. Bu tarihi şehirde, günümüzde birçok ünlü sa-
Nerede yenir?
natçının villası bulunuyor. Sanat galerileri de tüm kasabaya ya-
• Côte d’Azur’da, Fransız etkisi yerine, daha çok Akdeniz
yılmış durumda.
mutfağı hakim. Böylece, Fransız Mutfağı kalitesinde, Akdeniz
Adeta bir tarihi dekor içerisinde zamanda geriye yolculuk
damak tadı buluyorsunuz. Zeytinyağlı, domatesli ve fesleğenli
yapacağınız St. Paul de Vence gezisine, yürüyerek meydandan
tatlar sizleri bekliyor. Niçoise Salatası Nice’e has lezzetlerden
başlayabilirsiniz. Daha sonra, Rue Grande’ı takip ederek, şık
biri ve ton balıklı, yumurtalı bir salata. Bouillabaisse bir nevi balık
sanat galerileri ve butiklerin arasından geçerek, yolun ucunda49
GEZİ
CÔTE D’AZUR
ki terasa gidin. Birkaç basamağı çıkıp, St. Paul’ün muhteşem
varoluşçuların kalesi haline gelmiş. 1950’ler itibarı ile Brigitte
manzarasını içinize çekin. Dönüşünüzü kilisenin olduğu üst yol-
Bardot’nun daha da ünlü kıldığı bu yer, 10.000 kişiyi bile bul-
dan yapabilirsiniz. St. Paul’e en az iki saat ayırın.
mayan yerleşik nüfusuna karşın yaz aylarında sadece günü-
CANNES FESTİVAL ŞEHRİ
birlik turistlerin değil, huzurlu bir tatil yapmak isteyenlerin de
Mayıs ortalarında Cannes’da yapılan Cannes Film Festivali
akınına uğruyor. St. Tropez’nin merkezini oluşturan, yatların
şehrin en önemli olayı. Festivale sadece davetliler katılıyor ama
bağlandığı koyun kıyısındaki yol, üç ayrı isimle anılıyor : Quai
kapısında beklerseniz ünlü yıldızlara el sallayabilirsiniz! Festival-
Gabriel Peri, Quai Suffren ve Jean Jaures. Bu kısa yürüyüş
ler Sarayı, (Palais des Festivals et des Congrès de Cannes)
rotası üzerinde, sıra sıra restoranlar, hediyelik eşya mağazaları,
ünlü Cannes Film Festivali başta olmak üzere, birçok farklı or-
butikler, kafe ve büfeler sıralanıyor. Bu caddelere dik olarak açı-
ganizasyonun yapıldığı, merkezde sahilde yer alan büyük bina.
lan dar sokaklarda dahi, bir anda karşınıza küçük meydanlar,
Binanın sağına doğru yat limanı uzanıyor. Koyun batı ucundan
güzel otantik restoranlar çıkabiliyor. Koyda bekleyen ve belirli
hemen sonra, daha sakin plajlar başlıyor. Doğu’ya doğru gider-
saatlerde (normalde yürüyerek ulaşılamayan) diğer koyları do-
seniz, ünlü Croisette Bulvarı’nda buluyorsunuz kendinizi. Şeh-
laşan teknelere binerek, güzel bir gezi yapabilirsiniz. Gözden
rin en iyi kumarhanesi olan La Casino Croisette de burada bu-
uzak plajlar, ünlülerin villaları, tur esnasında gözünüzün önü-
lunuyor. Palm Beach’e kadar, sıra sıra ünlü oteller, restoranlar,
ne seriliyor. St. Tropez, ismi kendisinin önüne geçmiş bir yer.
herkesin akın ettiği plajlar ve kafeler var. Halka açık en iyi plajlar
Düşlediğinizden daha mütevazı bir yer ile karşılaşmaya hazır
Plages du Midi ve Plages de la Bocca. En gözde markaların
olun. Rivyera’nın mücevheri olarak adlandırılan St. Tropez’deki
olduğu Grey Street, Hilton yakınlarında yer alıyor. Cannes’da,
en iyi plajlar Les Salins ve Plage Tahiti.
merkezde zaman zaman antika pazarı kurulan meydanın he-
St. Tropez’ye kadar gelince, Port Grimaud’yu görmemek
men arkasında, Nice’tekine oranla daha kısa ama ilginç bir yaya
olmaz. Giscle Nehri’nin denize döküldüğü deltada, 1960 sene-
yolu da (Zone Pietonne) bulunuyor. Daha kapsamlı bir alışve-
sinde, ünlü mimar François Spoerry’nin bir düşü olarak başla-
riş için ise, birkaç kilometre boyunca uzanan Rue d’Antibe’a
yan, Venedik’i andıran kanallar inşa edilerek adeta su üzerinde
uğrayın. Şehrin tepesindeki kalede Musee de la Castre var.
bir villalar kenti haline gelen Port Grimaud, bugün yatı olan ve
Etnografik eserlerin bulunduğu bu müzeden manzara da çok
bir villa kiralamak isteyen herkesin gözbebeği. 1990’larda ikin-
güzel. Quai des Iles isimli limandan Cannes yakınlarındaki ıles
ci bölümü inşa edilen bu yüzen şehrin mantığı, yatını bağlayan
de Lerin isimli adalara gidebilirsiniz. En yakın olan ada Ile Ste-
birinin, adımını attığı anda evine girmesi üzerine kurulu. Bir-
Marguerite’e 10 Euro’ya gidebilirsiniz.
birine köprülerle bağlanan bu muhteşem yeri yürüyerek gez-
Nerede yenir?
mek olası ise de, birkaç Euro karşılığında sizi meydandan alıp
Cannes. Sahildeki parkın hemen arkasında sıra sıra de-
20 dakika kadar denizde gezdiren motorlu kayıklarla (Coches
niz ürünleri restoranları var. Ayrıca, Provence ağırlıklı mutfağı
d’Eeau) iç kısımlara girmek mutlaka yapmanız gerekenler ara-
ile Auberge Provencale (Tel: 04 92 99 27 17, www.auberge-
sında. Koyun her iki tarafında karşı karşıya bulunduklarından,
provencale.com), deniz ürünleri için Chez Astoux (Tel: 04 93
Port Grimaud’dan St. Tropez’ye deniz yolu ile geçme olanağı
39 06 22, www.astoux.fr) denenebilir. Yoğun turist trafiğinin
da var.
yaşandığı Cannes’da, uzun beklemelere hazırlıklı olun.
Nerede kalınır?
Nerede yenir?
• St. Tropez. Hilal biçimindeki sahilde sıralanmış restoran-
• Cannes.Carlton–Intercontinental. (Tel: 04 93 06 40 06.
lar oldukça turistik. Yüksek fiyatlara, ağır ve özensiz servise
www.cannes.interconti.com) Festival zamanı yıldızlarla dolu.
hazırlıklı olun. Ara sokaklarda her bütçe ve damak tadına uy-
Yatınızla önündeki plaja demirleyebilirsiniz.
gun irili ufaklı restoran ve büfe var. Sahilin arkasındaki mey-
• Hotel Moliere. (Tel: 04 93 38 16 16. www.hotel-moliere.
com) 19. yüzyıldan kalma bina denize çok yakın.
• Hotel Les Iris. (Tel: 04 93 68 30 20. www.iris-solala.com)
Kısıtlı bütçelere uygun.
ST. TROPEZ VE PORT GRİMAUD
danda Le Bistrot (Tel:04 94 97 11 33), keyifli bir yemek için
önerilir.
• Port Grimaud. Küçük adacıklar üzerinde birçok büfe ve
restoran var. Her türlü seçenek için La Marina’yı deneyebilirsiniz.
St. Tropez, 1920’lerden beri popüler bir tatil merkezi. Burası,
Nerede kalınır?
II. Dünya Savaşı’nda Dragoon adı verilen müttefik kuvvetle-
St. Tropez. Lou Cagnard. (Tel: 04 94 97 04 24) Uygun fiyatlı
rin de karaya çıktıkları yer. St. Tropez savaş sonrası, adeta
50
ve keyifli döşenmiş odaları olan bir otel, limana da yakın. St. Paul de Vence
St. Paul de Vence
St Tropez
Cannes
Nice
Nice
St Tropez
51
MÜZİK
İDİL BİRET
MÜZİKLE GEÇEN
BİR ÖMÜR
Türkiye’nin ‘harika
çocuğu’ olarak
anılan ve yedi
yaşındayken adına
yasa çıkartılarak
eğitimi için Paris’e
gönderilen İdil Biret,
o günden bu yana
dünya sahnelerinde
ayakta alkışlanıyor.
Yazı Selin Akal
52
lağanüstü müzik yeteneği ile dünya müzik çevrelerinin hayranlığını
O
kazanan İdil Biret, TBMM’nin kendi adına çıkardığı özel yasadan
yararlanarak yedi yaşında ailesiyle birlikte Fransa’ya gönderildi.
Paris Konservatuarı’nda Nadia Boulanger’nin öğrencisi olan ünlü piyanist,
Alfred Cortot ve Wilhelm Kempff gibi ünlü hocalarla çalıştı. Okulunu, Yüksek
Piyano, Eşlikçilik ve Oda Müziği dallarında birinci olarak bitirdiğinde 15 yaşında olan İdil Biret, 16 yaşından bu yana sahnelerde. 1971 yılında Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanı alan sanatçının ödülleri arasında: ‘Lili
Boulanger Memorial’, ‘Harriet Cohen/Dinu Lipatti Altın Madalyası’, Polonya
Hükümeti Kültür Liyakat Nişanı, İtalyan Hükümeti Adelaide Ristori Nişanı
ve Fransa Hükümeti ‘Chevalier de L’Ordre de Mérite’ nişanı, Türkiye’nin
en prestijli müzik ödülü sayılan ‘Sevda Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü
Altın Madalyası’ da bulunuyor.
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile nasıl tanıştınız?
1946 yılında, Mamak Konservatuar binasında düzenlenen bir konser
esnasında piyanist Mithat Fenmen, beni elimden tutarak Cumhurbaşkanı
İsmet İnönü’nün yanına götürdü. O zaman dört buçuk yaşındaydım. İsmet
İnönü ve ailesiyle tanışıp, sohbet ettikten sonra sahneye çıktım. Evde annemden duyduğum, Bach’ın ‘Do Minor Prelüd’, Beethoven’ın ‘Opus 49
no 2 Sonatı’nın ikinci kısmını ve Menüetto’yu çaldım. 1948 yılının Temmuz
ayında da TBMM’de yasalaştırılan ‘Harika Çocuk Yasası’ ile eğitimime devam etmek üzere Paris’e gönderildim.
İsmet İnönü ile tanıştıktan sonraki süreç nasıl ilerledi?
İlk öğretmenim Mithat Fenmen’di. Sonsuz bir sabır ve alçakgönüllülüğe
sahipti. Kendisiyle ders yapmak benim için çok zevkli bir süreçti. Ayrıca,
Fransa’ya gitmeden önce Ankara’ya gelen bütün sanatçıların önünde piyano çaldım. Monique Haas, Lélia Gousseau, Madeleine de Valmaléte, Lazare
Lévy, Hermann Scherchen, Devy Erlih aklımda kalanlar. Herman Scherchen
birkaç konserde, Bach’ın bütün orkestra süitlerini ve Beethoven’ın dokuz
senfonisini yönetmişti. Bu büyük ustanın konserlerinde dinlediğim Bach’ın
‘İkinci Süit’ini ezberlemiş, ona piyanoda çalmıştım. Bu sırada beni dinleyen
Lazare Lévy bir rapor kaleme almış. Bu rapor, benimle ilgili yasanın Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmesinin de başlangıcı oldu.
Aileniz müziğe olan yeteneğinizi ne zaman keşfetmiş?
İki buçuk yaşımda sesleri ezbere tanıdığım ve tek parmakla melodileri
çalmaya başladığım zaman biraz hayrete düşmüşler. Ama annemin anlattığına göre bir yaşımda konuşamazken, radyoda çalan bir marşın ritmini
parmakla masaya vurduklarında tanıyıp mırıldanmaya başlıyormuşum.
Ailenizde müzisyen var mıydı?
Özellikle anne tarafımda birçok amatör müzisyen vardı. Annem Leman
Biret, çok iyi piyano çalardı. Bir gün annemi, Weber’in ‘Valse Çağrı’sını
çalarken dinlemiştim. Ama benim onu dinlediğimi fark ettiğinde, çalmayı
birden kesti. Anneannem ise hiç nazlanmadan piyanonun başına oturur,
tereddüt etmeksizin doğaçlamalar yapardı. Hayran olunacak kadar güzel keman çalan annemin teyzesi de, Osmanlı müziği üstatlarından Leon
Hancıyan Efendi’den dersler almış. Anneannemin dedesi Abdi Bey de
Üstte; Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile Mamak
Konservatuar binasında, sene 1946, henüz 4.5
yaşındayken. Ortada; İlk öğretmeni Mithat Fenmen
ile... Altta; Amerika’daki eski evinin önünde.
53
MÜZİK
İDİL BİRET
“Müzik benim için
bir dildir, bir gönül
yolculuğudur. Onu
düşünmeye başlar
başlamaz, bir saniye
içinde bütün bir sesi
yaşatabiliriz içimizde...
Gerçek özgürlük de
işte budur.”
yaşadığı dönemin en ünlü şairlerinden biriymiş.
Müzik benim için bir dildir. Müziği düşünmeye başlar baş-
Repertuvarınız nasıl şekillendi?
lamaz, belirli bir çalgının yardımı olmaksızın kendi içimizde din-
Konservatuarda hazırladığımız programlar vardı. Öğ-
leriz onu. Çünkü en zengin ve en karmaşık çoksesliliği ancak
retmenimiz eserin hazır olduğunu, onu yeterince kusursuz
böyle bir ‘iç dinleme’ ile kavrayabiliriz. Bir saniye içinde bütün
çaldığımızı söyleyinceye kadar çalışırdık. Konservatuarı bi-
bir sesi yaşatabiliriz içimizde. Gerçek özgürlük de budur.
tirdiğimde büyük bir açlık içindeydim, gerçek bir repertuvar
Kariyer mi, müzik mi?
oluşturmak için çok çalışmam gerekti. Her hafta bir konçer-
Müzik bir gönül yolculuğudur. Kariyer ise beni, belirli bir
toyu ve önemli iki eseri öğrenip, ezberliyordum. Bu hızlı çalış-
mutlak arayışına dönük olduğu sürece ilgilendiriyor. Konser-
ma temposu üç-dört yıl sürdü.
ler veriyor ve kayıtlar yapıyorum, bunların hepsi benim için bir
Bazı eserleri konserlerinizde çalmayı kabul etmiyorsunuz. Neden?
zevk.
Diğer sanat dallarıyla da ilgileniyor musunuz?
Kaydını yaptığım bütün eserleri, en azından büyük bir ço-
Güzel sanatların hepsine hayranım. Resim koleksiyonu
ğunluğunu konserlerimde çalmaya gayret ediyorum. Yine de,
yapıyorum. Müzikle mimarlık arasında da büyük bir benzerlik
Chopin’in bile kimi parçaları var ki, onları bir türlü sevemiyorum.
olduğunu düşünüyorum. Edebiyatın da benim için bambaşka
Mesela, ‘Konser Allegrosu’…
bir yeri var. Sözcüklerle ustaca oynamak çok hoşuma gidiyor.
Dinleyicilerinizle aranızdaki ilişki nasıl?
Ama yine de müzik benim için bambaşka bir cevher barındırı-
Konserlere çıkarken hiç kaygı duymuyorum. Bazen, her tür-
yor içinde.
lü riski göze alarak belirli bir eseri çalma isteği duyuyorum. İşte
Gelecek dönemdeki projeleriniz neler?
o anda, kusursuz bir tekniğiniz olmalı. Ben de etütlere, gamlara
Yeni kurduğumuz İdil Biret Arşivi/IBA etiketi ile son 18 ay
ve arpejlere çalışarak, aynı pasajı parmak pozisyonlarıyla çala-
içinde 27 adet CD piyasalara sunuldu. Önümüzdeki bir yıl için-
rak konser sırasında karşılaşılabilecek sorunlara karşı kendimi
de de 10 kadar CD çıkacak. Amerika’daki International Music
hazır duruma getiriyorum. Bizden beklenen, hiçbir kaygıya ve
Company için Chopin’in bütün eserlerinin yeni bir nota edis-
hiçbir olumsuz düşünceye kapılmadan, olayların önünden git-
yonunu hazırlıyorum. Bunun dışında birçok ülkede konserler
memizdir. Konserlerimde de bunu dinleyicilerime eserlerimle
ve yeni CD kayıt projeleri var. Haziran ayında başlayan Türkiye
anlatmaya çalışıyorum.
konserlerim Ankara, İzmir, Edirne, Bodrum, Assos, Erzurum,
Müzik, hayatınızda nasıl bir anlam ifade ediyor?
54
Urfa, Diyarbakır konserleri ile devam edecek. STİL
PORSELEN
HASSAS
DOKUNUŞLAR
Kütahya Porselen’in platin kullanarak hazırladığı Bone
Chine serisi, modern tasarımları ile ön plana çıkıyor.
Zarafetin böylesi
Fine Bone serisinden 36 parça
‘Shadow’ kahvaltı takımı, 240 TL.
56
Tablo gibi
Her biri adeta bir sanat eseri gibi
üretilen yemek takımları farklı
formları ve desenleri ile beğeninize
sunuluyor.
57
STİL
PORSELEN
Büyülü dokunuşlar
Fine Bone serisinden 97 parça ‘MIA’ yemek
takımı. 32 santimetre ebadındaki supla tabağı ile
dikkat çeken MIA, işinizi çok kolaylaştıracak!
58
Estetik şıklık Dore ve
platin olarak üretilen çay fincanları
yaşam alanlarınıza zarafet katacak.
59
MİMAR
EMRE AROLAT
DURUM ODAKLI
ÇÖZÜMLER
İpekyol Tekstil
Fabrikası ile Aga Khan
Mimarlık Ödülleri’nin
2010 yılı finalistleri
arasında yer alan Türk
Mimarisi’nin önde
gelen isimlerinden
Emre Arolat,
EAA-Emre Arolat
Architects’i, Kemerlife
XXII başta olmak üzere
projelerini ve mimarlık
anlayışını anlatıyor.
Yazı Çiğdem Hasanoğlu
Emre Arolat Architects imzalı Etiler Turizm Merkezi, topografyanın
değişkenliği ve her noktada farklılaşan perspektif algısı ile yapıları birbiri
üzerine adeta yapıştırıyor ve özdeş ‘organik yığınlar’ oluşturuyor.
60
Mimar Emre Arolat.
EAA Architects ne zaman kuruldu?
Aga Khan Mimarlık Ödülleri’ne aday olan İpekyol Tekstil
Fabrikası, bölümler arasında konumlanan doğrusal
bahçeleri ile dikkat çekiyor. Ana amacı üretime verilen
aralarda çalışanların rahatlaması ve çalışma alanlarına doğal
ışıkla havanın girmesi olan bu bahçeler, alanları birbirinden
ayırırken şeffaf çerçeveleriyle de görsel akışkanlığı sağlıyor.
1987 yılında Arolat Mimarlık’ta ortak olarak başladığım
mimarlık kariyerimin devamında, 2004 yılında Gonca Paşolar ile EAA-Emre Arolat Architects’i kurduk ve farklı bir yapı
oluşturduk. EAA’da bugüne kadar süre gelen sistem, bütün
gücünü ortakların ve yöneticilerin yoğun varlığından alan ve
beraber çalışılan ekibin sıkı bir kontrol altında tutulmasıyla yürütülen konvansiyonel ofis düzeninin yerine; daha katılımcı ve
çok sesli bir yapı olarak tasarlandı. Sanırım Arolat ve EAA’yı
birbirinden kesin çizgilerle ayıran da bu farklı görüştü. Zira,
her iki grubun mimari yönelimleri arasında çok derin bir fark
olduğu söylenemez. Başka bir deyişle, mimari üründen daha
çok, süreçtir bu iki yapıyı farklı kılan. Bu süreçte beni en çok
sevindiren gelişmelerden biri, annem ve babamın da birkaç
yıl sonra bu yapıya dahil olması ve yeniden EAA’nın şemsiyesi altında birlikte üretme şansını bulmamız. Öte yandan bu
yapının gittikçe gelişmesi ve paylaşılabilir olduğunun ortaya
çıkması bizi fazlasıyla umutlandırıyor. Bu sürecin bir önemli
adımı olarak, Sezer Bahtiyar ve Kerem Piker de EAA’nın yeni
ve genç ortakları arasına katıldılar yakın geçmişte.
Mimari anlayışınızı besleyen unsurlar nelerdir? Zaman
içerisinde bakış açınızda ne gibi değişiklikler oldu?
Biz EAA’da üslupçu bir yaklaşım yerine ‘durum’ odaklı bir
tasarım pratiğini sürdürmeyi ve bunu kendi iç potansiyelleri
üzerinden geliştirmeyi deniyoruz. Her projenin, her özel durumun kendi sorunlarını tanımlamak, özel verilerini ayrıştırmak
ve olabildiğince çok katmanlı bir tarifle özgülleşen durumun
cevaplarını aramak üzerine kurulu bir pratik bu. Alışıldık mimari stilleri, bildik akımların motivasyonlarını ve tasarım alışkanlıklarını zaman zaman devreye sokuyoruz. Ama yine de
bunlara kayda değer bir yatırım yapmıyor, her projenin kendi
sorunlarını tariflemeye çalışıyoruz. Kuşkusuz bu bağlamda
ortaya çıkan ürünleri birbirlerine yaklaştıran bazı özellikler var.
Ancak biz bunların görüntülerinden çok fikriyatıyla, zihinsel
nitelikleriyle ilgileniyoruz.
Türkiye’de mimarlığın gidişatı hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizi rahatsız eden ya da olumlu bulduğunuz durumlardan bahsedebilir misiniz?
Hem Türkiye’de hem de dünyada hayli derin bir tıkanıklık olduğu iddia edilebilir. Bu dünyadan memnun olma halinin ve bireysel tatmin mekanizmalarının oluşturduğu iklim,
mimari üretimi kapatıcı bir yönde koşulluyor. Ortam gittikçe
kavruklaşıyor.
Mimari anlamda İstanbul ne durumda? Sizce
İstanbul’un neye ihtiyacı var?
Tipik bir metropolün sahip olduğu tüm sorunların İstan61
MİMAR
EMRE AROLAT
bul için de varolduğu kolaylıkla söylenebilir. Öte yandan
İstanbul için plansızlık neredeyse önüne geçilemeyen bir
kader niteliğinde. Ben bunun bir tür inançsızlık ve gevşeklik
neticesinde ortaya çıktığını düşünüyorum. Hem kenti yönetenlerin hem de kullananların, yani içinde yaşayanların
belirgin ve somutlaşmış bir politikalarının olmaması, hatta
kendilerini inandırabilecek herhangi bir ideallerinin olmaması durumu bu. Sokağa çıkıp sorsanız herkes şikayetçidir
bu durumdan. Ama değişmesi yönündeki her türlü radikal
adım rahatsız edecektir İstanbulluyu. Çok küçük bir azınlık
dışında burada yaşayan herkes ayakta kalmanın bir yolunu
bulmuştur ve bunu riske sokacak hiçbir şey istemez. Nedenini kendine de anlatamadığı bir tür tutku, hayli spesifik
bir sevgidir bu. İdeallerin olmadığı yerde, günlük politikalar,
kısa vadeli programlar ve birbirinden kopuk karar zincirlerinden ibarettir kent yönetimi.
İpekyol Tekstil Fabrikası ile Aga Khan Mimarlık
Ödülleri’nin 2010 yılı finalistleri arasında yer aldınız.
Bu konu hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
İpekyol Tekstil Fabrikası, çalışanların refahı ile işverenin üretim hedeflerinin mekana entegrasyonunda mimar
ve işverenin başarılı işbirliğine iyi bir örnek teşkil ediyor.
Yönetim ve üretim alanlarının aynı çatı altında buluşturulmuş olması, dünyadaki endüstri yapılarının pek çoğunda
rastlanan hiyerarşik düzenleme ve kötü yaşam koşullarından uzak durması da finalist olmasının en önemli nedenleriydi. Yerel malzeme kullanımı, düşük enerji performansı, üretim alanlarına doğal ışık ve hava sağlayan iç
bahçeleri, çalışanların konforu için yaratılan sosyal alanları, yapının Aga Khan Mimarlık Ödülleri’nin kriterleriyle
buluşan diğer mimari nitelikleriydi.
Çok konuşulan projelerinizden Kemerlife XXII’i
yaratma sürecinizi, konseptin nasıl oluşturulduğunu
anlatır mısınız?
Kemerlife XXII Projesi’nin içerisinde bulunduğu kon-
Yerel üretim olanaklarının kısıtlılığının
da etkisi ile yapı malzemesi ve
üretim yöntemleri konularında
yenilikçi denemelerden özellikle
kaçınıldığı İpekyol Tekstil
Fabrikası’nda betonarme düşey
taşıyıcılar ile onların üzerlerinde yer
alan çelik strüktürlü hafif örtü ve
cephelerdeki kaset sistemi kullanıldı.
tekst, daha önce Göktürk bölgesinde tasarlamış olduğumuz Kemerlife XXI ve Arketip yerleşme projelerinin tümünde devrede tutulan ızgara, tekrar, çoğaltma ve modül gibi,
sistem kurmaya yönelik unsur ve kavramları, bu proje için
gevşetti. Her biri kendi içinde artiküle edilerek tasarlanan
farklı büyüklükteki kitleler, arazinin tanımı zor sınırlarından
koşullanan bir düzensizlikle yan yana getirildi. Bu çoğulluğu
hakikate yaklaştırma çabasının bir aracı olarak, her farklı
yapı yüzeyi, farklı bir mimar tarafından tasarlandı. Ofis içinde düzenlenen bir ‘charette’ ile seçilen bu tasarımlar, küçük
revizyonlar ve uyarlamalar sonucunda bir araya getirildi. 62
“Alışıldık mimari stilleri, bildik
akımların motivasyonlarını ve tasarım
alışkanlıklarını zaman zaman devreye
sokuyoruz. Ama yine de bunlara kayda
değer bir yatırım yapmıyor, her projenin
kendi sorunlarını tariflemeye çalışıyoruz.”
Her biri kendi içinde artiküle edilerek tasarlanan farklı
büyüklükteki kitleler, Kemerlife XXII’de, arazinin
tanımı zor sınırlarından dolayı yan yana getirilmiş.
HAKKIMIZDA...
Proje uygulamalarınızda kullanacağınız malzemeleri neye göre seçiyorsunuz?
Örneğin
Kemerlife
XXII’de
Kütahya
Seramik’in ‘Versatile’ serisini tercih etmişsiniz. Bu tercihten memnun kaldınız mı?
Yaşadığımız tasarım pratiği sürecinde,
yapı malzemesi ikincil bir seçim olarak
ortaya çıkıyor. Kuşkusuz, malzemenin
kendisi her ne kadar belirleyici bir hedef
olmasa da, düşüncenin gerçekliğe dönüştüğü yerde devreye alınan malzeme seçim
işlemi, tasarımın en kritik anlarından
birisi. Yine kendi tasarım pratiğimiz üzerinden, bu işlemin öncelikle bir kategorizasyon yöntemi ile şekillendiğini söylemek
yanlış olmaz. Bu yöntemde, kullanılması
düşünülen malzemenin birebir kendisini belirlemek, adını koymak yerine daha
Yalova Raif Dinçkök Kültür Merkezi.
Kemerlife XXII’den iç mekan görünümü.
kategorik bir ön seçimle, sert veya yumuşak, yansıtıcı veya yutucu, pürüzsüz veya
dokulu, açık veya koyu renkli olma durumu, eskiden beri kullanılan veya yeni
bulunmuş bir malzeme olması gibi ayrıştırmalar yapıyoruz. Bu kategorizasyonun,
tasarımın diğer tüm süreçlerinde bilişsel
olduğu kadar duyusal motivasyonlar taşıdığını da söylemeliyim. Bu kritik aşama
olabildiğince inceltildiğinde, yani tasarım
düşüncesinin koşulladığı duruma en uygun malzemenin türü ve nitelikleri detaylı
olarak belirlendiğinde bu defa ekonomik
ve lojistik gerçeklikler devreye alınıyor.
Bundan sonrası göreceli olarak daha kolay. Artık belirlenmiş spesifik özellikleri
taşıyan eldeki en ekonomik malzemenin
seçilebilmesi mümkün. Hatta bu tarif, zaman zaman o denli köşeye sıkıştırılabiliyor
ki, son seçim işverene veya yapımcıya dahi
bırakılabilecek kadar önemsizleşebiliyor.
63
ESTETİK DOKUNUŞ
MITTERTEICH
ZARİF
ŞIKLIK
Güllüoğlu Baklavaları’nın
Şirinevler’deki konsept
mağazasında her şey
Mitterteich porselenleriyle
servis ediliyor.
Yazı Selin Akal
FARUK GÜLLÜOĞLU İSTANBUL
ŞİRİNEVLER, İSTANBUL
G
üllüoğlu Baklavaları’nın beşinci kuşak temsilcisi Faruk Güllü, yenilediği altı
katlı konsept mağazası Faruk Güllüoğlu İstanbul’da, Mitterteich ürünlerini
tercih ediyor.
Yenilenen konseptinizden bahsedebilir misiniz?
Biliyorsunuz biz aile şirketiyiz. Geçmişimiz,139 yıl öncesine dayanıyor. 17 yıldır
Güllüoğlu Baklavaları Faruk Güllü adıyla aile geleneklerimize sadık kalarak farklı şehirlerde şubeler açtım. Ancak yenilenme isteğim ağır bastı ve ortaya Faruk Güllüoğlu İstanbul
mağazaları çıktı. İlk olarak Şirinevler’deki bu altı katlı konsept mağazamızı açtık. 24 saat
açık olan bu şubemizde baklava dışında, çikolata butiği, yemek ve kahvaltı gibi birçok
seçeneği de bir araya getirdik. Şu anda 32 şubemiz var. İstanbul’daki iki şubemiz yenilendi. Diğer şubelerimiz ise 2012 yılına kadar konseptleri değiştirilerek yenilenecekler.
Mitterteich’ı tercih etme nedeniniz nedir?
Yenilenme sürecimizde birçok marka ile görüştük ve Mitterteich’ın ‘Agora’ serisini
çok beğendik. Şunun altını çizmek istiyorum; Kütahya Porselen çok profesyonel bir
marka. Ürünler istediğimiz gün elimize ulaştı ve hiçbir sorun yaşamadık. Hem hizmet
anlayışı hem de kalitesi sebebiyle uzun yıllar kendileriyle çalışmayı planlıyoruz.
Bu porselenleri nerelerde kullanıyorsunuz?
Dediğim gibi, biz sadece baklava satmıyoruz. Burada altı katlı bir yeme-içme merkezi kurduk. Geleneklerimize bağlı ama müşterimizin isteklerini yerine getiren modern bir
marka olmayı hedefliyoruz. Bu sebeple de birbirinden lezzetli yemeklerimizi estetik ürünlerle servis etmek istedik. Çay fincanından salata tabağına kadar hepsinde Mitterteich
ürünleri kullanıyoruz. Ve müşterilerimizden aldığımız geri dönüşler de oldukça pozitif. 64
ESTETİK DOKUNUŞ
BREZZA
RANCHERO RESTORAN
NİŞANTAŞI, İSTANBUL
S
uadiye’nin ardından Nişantaşı’ndaki ikinci şubesini açan Ranchero
Restoran’ın yarı Meksikalı yarı Türk olan sahipleri Tanyeri Ailesi,
Meksika ateşini Kütahya Seramik’in renkleriyle birleştirmiş.
Meksika restoranı açmaya nasıl karar verdiniz?
Nişantaşı’nda açılan
Ranchero Restoran’ın
masalarının üzerinde
Kütahya Seramik’in Brezza
ürünleri uygulanmış.
Ben aslen Meksikalıyım. 35 yıl önce evlendim ve Türkiye’ye geldim. Eşim
Türk, çocuklarım ise hem Türk hem de Meksika vatandaşı. Eşim ve çocuklarımla birlikte bir Meksika restoranı açmaya karar verdik. İlk restoranımızı
Suadiye’de açtık. Haziran sonunda da ikinci restoranımız Nişantaşı’nda
açıldı. Nişantaşı’ndaki şubemizin dekorasyonu ise içmimar olan kızım Nilüfer Tanyeri tarafından yapıldı. Meksika etkisinin yemeklerde olduğu kadar
dekorasyonda da hissedilmesini istedik.
Kütahya Seramik ürünlerini nerelerde uyguladınız?
Kütahya Seramik bünyesindeki Brezza’yı masaların üzerini süslemek
için kullandık. Restoranımızın Meksika’nın atmosferini yansıtmasını istiyoruz. Bu sebeple Meksika’daki restoranlarda da uygulanan süslemeleri masalarımıza yansıttık. Brezza’yı farklı boylarda ve renklerde kullandık. Böylece mekana hem renk kattık hem de eğlenceli masalar tasarladık.
Kütahya Seramik kullanmaktan memnun musunuz?
Çok memnunuz. Zaten restoranımız dışında evlerimizin farklı mekanlarında da Kütahya Seramik kullanıyoruz. Hepsinden de son derece memnun
kaldık. Hem kaliteliler hem de dayanıklılar. 65
MODA
SUZAN TOPLUSOY
Kaliteli
yaşamın
vitrini
Roman
R
oman 22010
010 İİlkbahar-Yaz
lkbahar-Yaz
sezonuna çevre bilincine sahip
tüketicisini dikkate alarak
hazırladığı yepyeni bir koleksiyonla
girdi: Organic by Roman.
Roman Hazır Giyim Tasarım
Direktörü Suzan Toplusoy,
ekolojik bilinçle stilin bir araya
geldiği sınırlı sayıda üretilen bu çok
özel koleksiyonu anlatırken lüksün
yeni tanımının da altını çizdi
Yazı Özlem Çankaya, Fotoğraflar Haydar Erçin
66
Son birkaç yıldır moda ve dekorasyon
dünyasının yükselen trendi ‘ekoloji’. Siz de
organik koleksiyonu üzerinde çalışıyorsunuz.
Bu koleksiyondan bahsedebilir misiniz?
Organik bir koleksiyon yapma fikri çok uzun
zamandır aklımda olan bir projeydi. Günden güne
daha da sık duyduğumuz ekoloji, organik, geri
dönüşümlülük, GDO gibi konular aslında ‘kaliteli
yaşama’ya gereken önemi vermeye başladığımızın bir göstergesi.
Organic by Roman koleksiyonu sertifikalı organik pamuk ve bambu kumaşlardan ürettiğimiz
bir koleksiyon. Koleksiyonu farklı kılan yalnızca kumaşları değil. Modelleri de tasarım ağırlıklı tuttuk ki,
stil sahibi olan insanlar tarzlarından ödün vermeden bu ürünleri tercih edebilsinler. Organik ürünlerin daha çok basic modellerle sınırlı kalmasını,
sağlıklı giyinebilme alanını kısıtlayan bir şey olarak
görüyorum. Bizim bu koleksiyonla hedeflediğimiz,
sağlıklı ürünleri günün her saatinde kullanılabilir
hale getirmek.
Organik ürünlerin maliyeti daha yüksek
olduğu için geniş kitlelere yayılımı da mümkün olamıyor, öyle değil mi?
Organik bir ürün elde etmek normal bir ürüne
kıyasla daha zorlu ve yavaş işleyen bir süreç. Organik pamuğun elde edilmesinden, ürünün mağazaya asılmasına kadar her aşama çok emek
gerektiriyor. Daha sınırlı sayıda üretilebiliyor. Buna
paralel olarak maliyetler de daha yüksek. Organic
by Roman koleksiyonu için konuşmam gerekirse
maliyetler hiç de korkutacak boyutta değil. Biz
organik tasarımlarımızı makul fiyatlarda tutuyoruz.
Böylece caydırıcı değil, tam tersine organik tüketimi teşvik eden bir adım olur diye düşünüyorum.
Bir röportajınızda ‘Lüksün yeni tanımı organik giyim’ diye ifade etmişsiniz. Sizce lüks
tam olarak nedir?
Lüks aslında güncellenmesi gereken bir kavram. Lüks denince akla gösteriş geliyor hep. Aslında lüks kelimesinin; ender rastlanan, nadide
bulunur şeyler için kullanıldığını düşünürsek organik giyimle gerçekten de bütünleştiğini görüyoruz.
Çünkü organik ürün tüketmek, üretim sürecinin
zorluğunu ve sağladığı avantajları, yararları düşünürsek son derece ayrıcalıklı bir şey.
67
MODA
SUZAN TOPLUSOY
“Lüks aslında güncellenmesi
gereken bir kavram. Lüks
denince akla gösteriş
geliyor hep. Aslında lüks
kelimesinin; ender rastlanan,
nadide bulunur şeyler için
kullanıldığını düşünürsek
organik giyimle gerçekten de
bütünleştiğini görüyoruz.”
68
Organik giyim gündelik yaşantımızı olumlu
anlamda nasıl etkileyecek?
Organik kumaşlar kimyasal madde ve tarım ilacı
kullanılmadan elde ediliyor. Bambu lif yapısı gereği,
derinin daha fazla nefes almasını sağlıyor. Alerjik tepkimeye yol açmıyor ve cildi UV ışınlarından koruyor.
Organik pamuk tüketerek, pamuğun sürdürülebilir bir yoldan elde edilmesini destekliyor; yani aslında çevreye katkı sağlamış oluyorsunuz. Aynı zamanda da gelişmekte olan ülkelerdeki bağımsız çiftçilerin
geçim sağlamasına da katkıda bulunuyorsunuz.
En çok beğendiğiniz modacılardan bahsedebilir misiniz?
Gelmiş geçmiş en karakteristik tasarımcılardan
biri bana göre Coco Chanel. Sonrasında Karl Lagerfeld de Chanel için çok başarılı tasarımlar yaptı.
İki isim de birbirinden önemli tasarımlara imza attılar.
Ayrıca Nicolas Ghesquiere ve Olivier Theyskens de
beğendiğim tasarımcılar arasında önde geliyor.
Giyim stilinizde tercihleriniz neler?
Düz ve net bir çizgim olduğuna inanıyorum. Tek
parça elbiseler her zaman için tercihim. Çoğunlukla siyah, kemik, bej, lacivert tonlarını kullansam da;
kırmızı, oranj ve sarı renklerini de nadiren kullanıyorum. Genelde kendi tasarımlarımı giyerim. Roman,
Gipsy, Suzan Toplusoy ve son olarak da organic by
Roman. Aynı zamanda vintage parçaları tercih ediyorum. Chanel vintage, Jill Stuart vintage kıyafetler
benim için vazgeçilmezdir.
Dernek ve sosyal sorumluluk projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği ve Türkiye İş
Kadınları Derneği Yönetim Kurulu üyesiyim. Moda
Tasarımcıları Derneği’ne de üyeyim. TGSD ve Moda
Tasarımcıları Derneği sektörel dernekler olduğun-
HAKKIMIZDA...
dan, daha aktif görev alarak hem sektöre hem de
firmama katkı sağladığına inanıyorum.
TİKAD ise profesyonel kadınların bir araya gele-
Kütahya Porselen’in hangi serisini beğeniyorsunuz?
rek oluşturdukları güç birliğinin ülkemizdeki karşılığı-
Özellikle Paşa fincan serisi vazgeçilmezim.
dır. Türk ekonomisinde iş kadınlarının rolünü güçlen-
Tasarımını hem şık hem de çok dekoratif bu-
dirmeyi hedefleyen TİKAD’da ben de misyonun bir
luyorum. Evimde en çok kullandığım fincan
parçası olduğum için mutluyum.
takımlarından biri. Paşa fincanlarımı sevdiğim
Yoğun iş hayatımın yanında dernek çalışmaları-
dostlarımla da paylaşıyorum. Kütahya Porselen
ma da vakit ayırmaya çalışıyorum. Zaten çalışan bir
genel olarak son derece kaliteli ve geniş bir ürün
kadının bence bu derneklerden en az birine üye ol-
yelpazesine sahip bir marka.
ması gerekir diye düşünüyorum. 69
MEKAN
GÜRAL SAPANCA ALIVA WELLNESS
SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN
MOLA
Rahatlamak, dinlenmek ve en önemlisi yeni bir hayata
başlamak için keyifli bir mola verin ve Güral Sapanca
Aliva Wellness’ın Sağlıklı Yaşam Merkezi ile tanışın.
70
S
ağlıklı yaşam için kilo kontrolü, kilo kontrolü için ise dönemsel çabalar
değil, öğrenme ve hayat tarzını değiştirmenin önemli ve esas olduğunu
artık çoğumuz biliyoruz. Bu noktada kişiye özel programlardan yararlanmak
en doğru çözüm olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü insan bir makine değil ve
fabrika gibi işleyen standart programlar sadece dönemsel başarı sağlayarak,
sonrasında hayal kırıklığı yaratıyor. Ve kilo problemi ile mücadelemiz kesintiye
uğrayarak hayat boyu devam ediyor. Güral Sapanca Aliva Wellness Sağlıklı
Yaşam Merkezi’nin en önemli özelliği programların tamamen kişiye özel olarak
tasarlanıp uygulanması. Aynı boy ve kiloda, aynı yaşta iki kişiye uygulanan programlar dahi tamamen birbirinden farklı olabiliyor. Çünkü iki insanın hayattan
aldığı keyif, ağız tatları, egzersiz istekleri farklılık gösterebiliyor. “Sağlıklı Yaşam
Merkezi” özel sağlıklı beslenme ve egzersiz programında yemeklerinizi kendiniz
seçerek, sevdiğiniz ve hoşlandığınız egzersizi yapabiliyorsunuz. Sağlıklı Yaşam
Merkezi’nde dünyada az sayıda merkezde kullanılan bir cihazla ve üç farklı
yöntem ile metabolizma hızınız ölçülüyor. Yaşınıza ve metabolizmanıza göre üç
farklı mönü alternatifinden biri sizin için belirliyor. Seçilen mönü içerisinde yine
sadece size özel olarak hazırlanmış altı farklı kahvaltı, öğle ve akşam yemeği alternatifi bulunuyor. Yapmayı arzuladığınız pilates, kinesis, aquagym, bellyexercises, tenis, yürüyüş, bisiklet vb. herhangi bir egzersiz seçeneği isteğinize göre,
konularında profesyonel egzersiz uzmanlarının kontrolünde uygulanıyor. Tüm
bu kişiye özel profesyonel uygulamalar ile Aliva Wellness bir zayıflama kampı
değil sağlıklı bir yaşam için başlangıç noktası olarak karışımıza çıkıyor. 71
SAĞLIK
EBRU ŞALLI TAN
Ebru’nun
güzellik sırları
Her konuştuğu
ve her yaptığıyla
gündem yaratan
Ebru Şallı Tan,
hamilelik kilolarıyla
her gün yazılıp
çiziliyor. Manken,
pilates kraliçesi,
televizyoncu Ebru
Şallı Tan güzellik
sırlarını paylaştı
bizimle.
Yazı Sevil Taner
Fotoğraflar Nurdan Sözgen
72
İkinci bir bebeğe olumsuz bakmıyordunuz ama planlı
Az az ve sık sık yemeliler, aç kalmasınlar. Ayrıca her gün
da değildi, nasıl bir sürpriz oldu sizin için, neler hisseti-
yeşil çay içsinler ve üç porsiyon taze meyve ve sebze yesinler.
niz?
Bol bol su içsinler.
Plansız oldu gerçekten, çünkü çok yoğun bir tempoda çalışıyordum. Hiç düşünmüyor da değildik ama en azından şu an
Makyajla ilgili tüyolarınız var mı? Makyaj yaparken
nelere dikkat etmek gerekir?
için düşünmüyorduk. Her gün canlı yayın gerçekten çok yoru-
Makyaj önemli ama temiz cilt daha önemli. Bunun için de
cu bir iş. Başka işlerim de oluyor, DVD’ler, kitaplar, tanıtımlar,
öncelikle iyi beslenmek lazım. En güzel ve en iyi makyaj ürünleri
yazılar, birçok işi bir arada götürüyorum. Dolayısıyla biraz za-
kötü bir ciltte işe yaramaz. Fazla makyaj da iyi bir şey değil.
man geçsin istiyordum. Ama böyle bir sürpriz yaptı, biz de ne
Çünkü kadınları olduğundan daha yaşlı gösteriyor.
yapalım kalsın dedik ,”hoşgeldin” dedik.
Hamilelik döneminde az kilo almanız çok konuşuluyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Moda kurbanı olmadan trendy görünmenin sırları nelerdir?
Bence içinden geldiği gibi giyinmeli kadınlar. Moda diye her
Şu an altı aylık hamileyim ve iki kilo aldım. Her şey güzel
şeyi de giymemek lazım. Bu arada hep siyah giymeye de gerek
gidiyor. Ama bu konuşmalardan çok sıkıldım ve bu defa 10
yok, kadınlar renklerin sihirli gücünden yararlanıp, kıyafetlerini
kilo almak istiyorum. İştahım arttı, güzel yemek yiyorum. Za-
renklendirebilirler. ten sabah 9.00’de mutlaka kahvaltımı yapıyorum. Pilates yaptığım için de güzel kahvaltı yapıyorum. Daha önce 1-1.5 dilim
İkinci kez anneliğe hazırlanan Ebru
Şallı Tan, 6 yaşındaki oğlu Beren ile...
ekmek-peynir yiyip hemen çıkıyordum evden. Şimdi 2-3 dilim
ekmekle yapıyorum kahvaltımı. Zaten hamilelikte genel olarak iştah artıyor, her şeyi yiyorum. Beren’in hamileliğinde de
böyleydi. Altı aylıkken iki kilo almıştım, son aylarda kilo artışım
hızlanmıştı. Hamileliğim geçen seferki gibi sağlıklı ve güzel geçerse çok kilo almam diye düşünüyorum. Ayrıca kilo almaktan
da korkmuyorum. Çünkü hep sporun içindeyim ve kolay kilo
veriyorum. Nasıl besleneceğimi, vücudumu nasıl kullanacağımı
pilates sayesinde çok iyi biliyorum.
Kadınlara ve anne adaylarına hamilelik dönemi için
cilt bakımı ve vücut bakımı ile ilgili neler önerirsiniz?
Öncelikle ciltlerini temiz tutmalarını ve güneşten korunmalarını öneririm. Özellikle hamileler için bu daha önemli. Geçen
yıl ‘Ebru’nun Güzellik Sırları’ kitabım yayınlandı. Bu kitabımda
cilt bakım maskeleri, cilde ve vücuda yararlı içecek tarifleri var.
Tavsiye ederim.
Güneş lekelerinden nasıl korunmalı? Siz nasıl korunuyorsunuz?
Güneşten korunmak şart. Ben öğlen saatlerinde güneşe
çıkmıyorum. Çıkarken de mutlaka gözlük ve şapka takıyorum.
Ayrıca da 30 SPF güneş korumalı nemlendiriciler kullanıyorum.
Hamilelik döneminde ise güneşten daha çok korunmak gerekiyor. Çünkü cilt lekelenmeleri artıyor bu dönemde.
Güneşin saçlara zarar verdiği biliniyor. Saçlarınızı güneşten korumak için sizin önerileriniz neler?
Saçlarımı da koruyorum güneşten tabii ki. Şapka ya da
bandana takıyorum başıma. Bunun dışında haftada bir avakado, susam ve badem yağı maskesi yapıyorum saçlarıma.
Kadınlar beslenmede en çok nelere dikkat etmeli?
73
SAĞLIK
EBRU ŞALLI TAN
Metabolizmayı
hızlandıran çay
Malzemeler:
1 su bardağı kaynamış
sıcak su
2 yemek kaşığı elma sirkesi
1 tatlı kaşığı bal
2 adet karanfil
Hazırlanışı:
Tüm malzemeleri kaynar
suya koyup bardağın üzerini
kapatın, biraz demlensin. Her
sabah 1 bardak ılık ya da
soğuk içmenizi öneririm. Aç
ya da tok karnına fark etmiyor.
Bu özel çayı 1 ay kür şeklinde
içebilirsiniz.
74
Ayın meyvesi
kayısı
Yazın da
pilates…
Ayın meyvesini sizlerle
paylaşmalıyım. Bu ayın mucize
meyvesi sarı- turuncu renkteki
kayısı. Muhteşem bir aromaya
sahip, çok yararlı ve lezzetli
bir meyve. Magnezyum,
sodyum ve fosfor bakımından
zengin. Benim kayısı türü
olarak favorim şekerparedir,
çok severim, tatlı ve lezzetlidir.
Kayısının reçelini, marmeladını
ve kompostosunu; kek,
kurabiye ve çöreklerde
rahatlıkla kullanabilirsiniz. Kışın
kurusunu, yazın ise tazesini
tüketmeye özen gösterin.
İçindeki A vitamini cildin
beslenmesine yardımcı oluyor,
ayrıca bağırsak tembelliğine
de çok iyi geliyor. Düzenli
tüketildiğinde vücutta detoks
etkisi yaratıyor.
Pilatese tatil yok. Bütün
sezon benimle pilates
yapan izleyicilerim, sizlere
sesleniyorum. Eğer
yazı boş geçirip pilates
yapmazsanız, bütün sezon
boşa çalışmış olursunuz.
Bu yüzden “pilatesi
bırakmayın” diyorum.
Yazın, haftanın en az iki
ya da üç günü pilates
yapmanızı öneriyorum.
Bununla beraber, yüzme
de yaz için çok iyi bir
alternatif olacaktır. Böylece
gücünüzü ve esnekliğinizi
yazın da kaybetmemiş
olacaksınız.
GURME
TUTA
YAZ
TATLARI
Tuta’nın sahibi Ayşen
Hacaloğlu Üzer, yaz sıcağına
meydan okuyan meyveli
pastaları Mitterteich’ın şık
takımlarıyla bir araya getirerek
rengarenk lezzetler hazırladı.
Yazı Esra Esen Derman
Fotoğraflar Levent Bozkurt
ŞEFTALİLİ MİLFÖY
(6 kişilik)
6 adet milföy hamuru
3 adet şeftali
Tarçın
Toz şeker
File badem
Hazırlanışı Milföy hamurunu
açın ve yuvarlak kalıp ile kesin.
Hamur çok ince ya da kalın
olmasın. Hamurun üstünü çatal ile delip, 4 saat dinlendirin.
Hamurları tepsiye yerleştirin ve
şeftali parçalarını üzerine yerleştirin. Daha sonra üstlerine
toz şeker ve tarçın serpin. 175
derecede yarım saat kadar pişirin. Çıkınca üstüne hafif jöle
sürün ve servis edin.
76
KAYISILI TART (6 kişilik)
Hazırlanışı Çukur bir kapta un, tuz,
225 gr un
yağ ve suyun üçte birini karıştırarak
100 gr yağ, bitkisel
hamuru hazırlayın. Suyun diğer kıs-
1 çay kaşığı tuz
mını ise yavaş yavaş ekleyerek iyice
45-50 ml soğuk su
yoğurun. Hazırladığınız hamuru streç
filme sarıp dolapta bir saat dinlendirin.
İç malzeme için:
Diğer taraftan yumurta sarısına, şeke-
500 gr yaş kayısı
ri yavaşça dökerek çırpın ve kremayı
(ikiye bölünmüş ve
ekleyin. İyice karıştırdıktan sonra kuş
çekirdeği çıkartılmış)
üzümü, karanfil ve bademi de ilave
30 gr kuş üzümü
edin. Dinlendirdiğiniz hamuru açıp,
20 gr kavrulmuş badem file
tart kalıbına koyun. Hazırladığınız iç
2 adet yumurta sarısı
malzemesini ve kayısıları hamurun
100 gr toz şeker
üzerine koyun. 175 derecede 40-45
5 gr karanfil, toz halde
dakika kadar pişirin. Biraz dinlendir-
100 gr krema
dikten sonra dilimleyerek servis edin.
MEYVELİ TERRİNE
(6 kişilik)
300 gr yoğurt
2 adet yumurta
20 gr toz jelatin
90 gr toz şeker
125 gr karışık meyve (çilek, frambuaz,
böğürtlen, vişne)
Yarım paket pötibör bisküvisi
Hazırlanışı Yumurta ve şekeri çırpın ve
jelatini eritin. Erittiğiniz jelatinin 15 gramını, yumurta ve şeker karışımı ile birlikte
yoğurda ekleyip iyice karıştırın. Diğer taraftan meyveleri 100 gr şeker ile pişirip
içerisine 5 gr jelatin ekleyin. Bisküvilerin
birbirini tutması için üzerlerine hafifçe erimiş yağ sürerek kalıbın altına yerleştirin.
Yoğurtlu karışımı üstüne dökün. 10 dakika dinlendirdikten sonra, meyveli karışımı
üstüne yayın. Bir süre buzdolabında beklettikten sonra servis edin.
77
GURME
TUTA
ÇİLEKLİ SMOKİN
(6 kişilik)
10-12 adet çilek
150 gr beyaz çikolata eritilmiş
150 gr bitter çikolata eritilmiş
Hazırlanışı Çilekleri iyice yıkayıp, kurulayın. Daha sonra hepsini, tepesinde kırmızılığı görünecek şekilde beyaz çikolataya batırın. Ardından da iki yanını erimiş bitter çikolataya batırıp, yağlı kağıdın üstüne
yerleştirin. Buzdolabında bir süre beklettikten sonra servis edin.
PARFE FISTIKLI
(6 kişilik)
6 adet yumurta sarısı
55 gr toz şeker
40 gr bal
200 gr şam fıstığı
1/2 fincan filtre kahve
3 adet yumurtanın beyazı
40 gr toz şeker
500 gr çırpılmış krema
Hazırlanışı Yumurta sarısını hafifçe ılıklaştırın. 55 gr toz şeker ve balı ekleyerek çırpın.
Daha sonra kahveyi ve fıstıkları ilave edin. İyice karıştırdıktan sonra kremayı, iyice çırpılmış
yumurta sarısına ekleyin. Kalıba döküp, derin
dondurucuda dondurun ve servis edin.
Tuta
Adres: Vefa Bey Sok. Say Apt, B Blok No: 25/C
Gayrettepe. Tel: (0212) 275 66 19 www.tuta.com.tr
78
BAYİ
KAYA ALIŞVERİŞ MERKEZİ
Firmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yaklaşık 20 yıldır, 2000 metrekarelik
showroom’umuzda hizmet veriyoruz. Bir evin ihtiyacı olabilecek her şeyi mağazamızın koleksiyonuna
katmaya çalıştık. Beyaz eşyadan mobilyaya, porselen
takımlarından halıya kadar her tür eşyayı bulabileceğiniz bir mağaza yarattık. Bu işin mutfağından geldiğimiz
için de müşteriye en kaliteli ürünleri kaliteli bir hizmetle
sunmaya çalışıyoruz.
Kütahya Porselen ile ne kadar zamandır çalışıyorsunuz?
Aslında Kütahya Porselen ile 1990 yılından
bu yana çalışıyoruz. Firmanın corner’lara ağırlık
vermesiyle birlikte çalışmalarımız hız kazandı.
Mağazanızda Kütahya Porselen’in en
çok hangi ürünleri satılıyor?
Mağazamızda
ağırlıklı
olarak
Kütahya
Porselen’in yemek ve kahvaltı takımları satılıyor.
Hemen hemen tüm modellerine büyük ilgi var.
Son zamanlarda özellikle kahvaltı takımları en
çok sattığımız ürünler arasında.
Kütahya Porselen’in yeni modellerine
ilgi nasıl?
Kütahya Porselen markasının her zaman
Kaya
Alışveriş Merkezi’nin sahibi
çok çeşitli ve kaliteli ürünleri var. Her zevke hitap
Mehmet Kaya’dan, mağazasında satışa
sunduğu Kütahya Porselen markalı
ürünler ile ilgili görüşlerini aldık.
tajları nelerdir?
İstanbul Beykoz’daki
Yazı Esra Esen Derman, Fotoğraflar Leyla Yaman
eden yüksek kalitedeki modeller çok geniş bir
müşteri profilinin oluşmasını sağlıyor.
Kütahya Porselen ile çalışmanın avanMarkanın güvenilir bir imaja sahip olması
bizim de gönül rahatlığıyla müşterilerimize bu
ürünleri tavsiye edebilmemizi sağlıyor. Kütahya
Porselen’in ürün kalitesine çok güveniyoruz. 80
BAYİ
KAŞIKÇI YAPI
Kütahya Seramik’in
Kayseri’deki iş ortağı
Kaşıkçı Yapı’nın
kurucusu Tayyar Fevzi
Kaşıkçı, firma ile 18 yıl
önce üretici-bayi diyaloğu
ile başlayan bugün ise
sarsılmaz bir dostluğa
dönüşen ilişkisini anlatıyor.
Kütahya Seramik yöneticileri ve çalışanları sizleri aileden biri olarak görüyor. Bu ilişki nasıl başladı ve gelişti?
On sekiz yıl önce Kütahya Seramik ürünlerinin bayiliğini aldı-
hayatımızda önemli bir dönüm noktası oldu.
Çok geniş bir coğrafyaya lojistik hizmetler sunuyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
ğımız zaman üretici-bayi diyaloğu ile başlayan ilişkimiz zamanla
Şirketimizin kuruluşu ile birlikte öncelikle bölgemizdeki il ve
dostluğa ve sarsılmaz bir güven ilişkisine dönüştü. Şirket yöne-
ilçelerin bir kısmına pazarlama faaliyeti gerçekleştirmeye baş-
ticileri de çalışanları da bizden gelen her türlü eleştirinin mar-
ladık. Fakat burada önemli bir ayrıntı; mevcut altyapımızla dü-
kanın daha iyiye ulaşması yönünde olduğunu bilirler ve bu du-
zenli ve sağlıklı hizmet verebileceğimiz kadar noktaya ulaşmaya
yarlılık içerisinde çözümlerini geliştirirler. Gerek şahsım gerekse
gayret ettik, hırsa kapılarak tutamayacağımız sözler vermedik.
firmamız olarak Kütahya Seramik markasını kendi markamız
Altyapımızın gelişmesine paralel olarak bölgemizi ve satış nok-
olarak benimsedik. Kütahya Seramik benim çocuğum gibidir,
talarımızı geliştirmeye gayret ettik. Bu sabır isteyen bir süreç.
markanın bugünlere gelmesine şahitlik etmiş biri olarak; nasıl ki
Bugün gelinen noktada; tayin ettiğimiz her bölgenin temsilcileri
çocuğunuz için en iyisini istersiniz ben de Kütahya Seramik için
periyodik olarak bölgelerini ve bu bölgelerdeki satış ortaklarımızı
en iyisini istiyorum. Yöneticilerimiz bu samimi düşüncelerimize
düzenli olarak ziyaret ederler. Bu ziyaretler sadece satış amaçlı
ve bunun gereği olarak çabalarımıza yıllardır tanıklık ettikleri için
değil aynı zamanda varsa sorunları öğrenmek ve çözüm öneri-
ilişkimiz ticari olmaktan ziyade dostluğa dayalıdır.
leri geliştirmek amaçlı yapılır. Merkezimizde; satış ortaklarımızın
İş hayatınızdaki dönüm noktaları nelerdir?
ihtiyaç duyacağı ürünlerin hızlı bir şekilde kendilerine ulaştırılma-
Önemli kararlar öncesi mutlaka istişare gereği duyarım, isti-
sını sağlamak için stok ve takibi en iyi şekilde yapılır. Onların
şarenin insana daha az hata yaptıracağına, herkesin her şeyi en
rakip markalara karşı üstünlük sağlayabilmeleri için imkanlarımız
iyi bilmesinin ve yapmasının mümkün olmadığına inanırım.
dahilinde her türlü desteği vermeye çalışıyoruz.
İş hayatımdaki dönüm noktalarına gelince, firmanın kuruluş
İdealleriniz neler, yapmayı çok istediğiniz neler var?
aşamasında kader birliği yaptığım arkadaşlarım konusunda çok
Başlıca idealim işimi iyi yapmak, sürekli başarılı olmak ve bu-
isabetli karar verdiğime inanıyorum. İkincisi kriz dönemlerinde
nun gereği olan yatırımları da hızla yapmak. İdeallerimden biri de,
basiretli bir tüccar gibi davranmak firmamıza güven kazandı-
şu an üniversite okuyan burslu öğrencilerimizin sayısının artması
rarak, çok hızlı bir büyüme sağladı. Bununla birlikte Kütahya
ve ileride bir vakıf kurmak. Annem ve babam eğitimci, eğitime
Seramik’in 2000 yılı sonrası başlatmış olduğu hızlı ürün dönü-
çok hizmet ettiler, çok sayıda öğrenci yetiştirdiler, onların adını
şümünü zamanında kavrayıp paralel yatırımlar yapmamız ticari
yaşatacak bir ilköğretim okulu yaptırmak en önemli idealim. 82
BİZDEN
HABERLER
EGE BÖLGESİ’NİN
EN BÜYÜĞÜ!
Seramik ve porselen sektörünün önde gelen isimlerinden Kütahya Porselen’in İzmir Gaziemir’de bulunan
seramik showroom’u ve porselen satış mağazası haziran
ayında hizmete açıldı. Yenilikçi, modern ve iddialı tasarımlardan oluşan seramik koleksiyonları, dış cephe seramikleri, teknik ürünler ile Brezza cam koleksiyonlarının ve porselen ürünlerin sergilendiği İzmir Gaziemir showroom’u 2
bin 200 metrekarelik geniş bir alanda hizmet veriyor.
Mağazada kişinin kendi zevkine uygun setlerini özgürce oluşturabileceği tek parça ürünler, yemek, kahvaltı,
çay ve kahve takımları, renkli Naturaceram ürünler, ev
dekorasyon ürünleri, küçük ev aletleri ve hediyelik ürün
seçenekleri de yer alıyor. Seramik kullanımını banyo ve
mutfağın yanı sıra diğer tüm yaşam alanlarına da taşıma-
Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral’ın
katıldığı açılışta markanın geniş ürün
yelpazesi konukların beğenisini kazandı.
yı hedefleyen Kütahya Seramik, showroom konseptinde
seramiği ve Brezza’yı alışılagelmemiş kullanım alanları
ve farklı tasarımlar ile sunuyor. Yatak odasından oturma
odasına, toplantı odasından mağazaya kadar farklı yaşam alanlarının kullanıldığı seramik ve Brezza mekanları,
kullanıcılarına yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Mağazada
aynı zamanda Kütahya Ambalaj ve Kütahya Yapı Kimyasalları markaları da yer alıyor.
Adres: Akçay Caddesi, No: 59, Gaziemir, İzmir.
ÇOCUU
UNUZA,
HEEDY
YE ED
DN
N!
Güral Sapanca Wellness Park‘n Salkl Yaam Merkezi Aliva Wellness
tarafndan düzenlenen “Çocuklara Salkl Yaam Kamp”yla çocuklarda
oluan sosyal kaynakl beslenme dengesizliklerinin ortadan kaldrlmas ve
çocuklara fiziksel aktivite alkanl kazandrlmas hedefleniyor. 8-16 ya
grubundaki çocuklarn ebeveynleri ile birlikte yürütülecek 9 günlük kamp, her
sabah beslenme uzmanlarnn kontrolünde hazrlanm kahvaltyla balyor.
Sonrasnda gün, göl kenarnda yürüyü, streching, farkl yarmalar ve aquapark aktiviteleri gibi birbirinden elenceli etkinliklerden biriyle devam ediyor.
28 Haziran-06 Temmuz, 11-19 Temmuz, 19-27 Temmuz ve 29 Temmuz-06 Austos dönemleri için hazrlanan programda, üç farkl parkurda
doa yürüyülerinden, voleybol, basketbol ve mini futbola; yüzmeden tenise;
fitball, masa tenisi, capoeria, aquagym, buz pateni gibi elenceli aktivitelerden, ip atlama, halat çekme, çuval yar gibi ter attrc yarmalara kadar
birbirinden keyifli egzersizlerle çocuklara unutulmaz bir deneyim sunuluyor.
84
ALTIN AMBALAJ
ÖDÜLLER
SAHPLERN
BULDU
Türk Standartlar
Enstitüsü’nce (TSE)
23’üncüsü düzenlenen
Altn Ambalaj
Yarmas’nda 26
firma ödüle layk
görüldü. Dereceye
giren firmalar, Dünya
Ambalaj Örgütü (WPO)
tarafndan düzenlenen
WorldStar yarmasna
katlmaya hak kazand.
31 firmann 57 ürünle
katld yarmada
Kütahya Ambalaj,
Kütahya Porselen kahve
fincan koleksiyonu için
özel olarak hazrlad
ambalaj tasarm ile
baar ödülü kazand.
Geleneksel ve modern
çizgilerin harmanland
kutu tasarm, baarl
grafik uygulamalar ve
ergonomik formuyla
beeni topluyor.
Kütahya Seramik, 05-09 Mayıs 2010 tarihleri arasında Tüyap
Fuar Merkezi’nde gerçekleşen Türk yapı sektörünün en büyük fuarı
YAPI Fuarı İstanbul 2010’da ulusal ve uluslararası
pazara yönelik trend ürünlerini profesyonellerin beğenisine sundu.
Modern, özgün tasarımları ile mekanlara kaliteli, fonksiyonel
ve estetik çözümler sunan Kütahya Seramik, Jump, Lotus,
Shine, Selen, Twist, Lava, Cement, Cube, Lava, City, Bologna,
Galleria gibi birbirinden farklı desen, renk ve dokunuşlara sahip
bir çok yeni ürünü ve havuz seramikleri, dış cephe kaplamaları,
üç boyutlu seramik ürünlerin yer aldığı Versatile ve Brezza cam
koleksiyonları ile dikkat çekti.
2.Uluslararası Katılımlı
Mücevher-Takı Tasarımı ve Eğitim
Sempozyumu 04-06 Haziran
tarihlerinde Kütahya’da gerçekleşti
İlki geçen yıl Aydın’da yapılan sempozyumun ikincisi
Dumlupınar Üniversitesi Kütahya Meslek Yüksekokulu’nun
ev sahipliğinde düzenlendi. Kuyumculuk anlayışında
Küresel Değişim temasını işleyen sempozyumda,
uygulama ve sergilerle “ulusal ve uluslararası sanatçı,
tasarımcı, akademisyen, düşünür, araştırmacı, öğrenci
ve geleneksel ustaları bir araya getirerek, mücevher,
takı tasarım ve eğitimini, dünya, kültür, gelenek ve
gelecek kavramlarıyla birlikte düşünmek ve tartışmaya
açıp medeniyetler arası bilgi paylaşımını güçlendirmek”
amaçlandı. Sempozyum Onur Kurulu’nda Kütahya Valisi
Şükrü Kocatepe, Bilim Kurulu’nda ise Adnan Menderes,
Ankara, Dokuz Eylül, Dumlupınar, İstanbul Teknik, Afyon
Kocatepe, Gazi, Muğla, Mersin üniversitelerinin yanı sıra
yurt dışındaki üniversitelerin öğretim üyeleri yer aldı.
85
BİZDEN
HABERLER
AFYON’A BÜYÜK YATIRIM
Porselen ve seramik üretiminde dünya
markası haline gelen Kütahya Porselen
Sanayi A.Ş. turizm sektöründe yaptığı
çalışmalara, tamamlandığında 50 milyon
dolarlık bütçesiyle bölgenin en büyük
yatırımı olacak “Güral Afyon Termal
Otel&Kongre Merkezi” ile devam ediyor.
5 yıldızlı ve 425 oda kapasiteli Güral Afyon Otel&Kongre Merkezi
1000 kişilik konferans salonu, 10 adet workshop salonunun yanı sıra
SPA, Termal Kür Merkezi, aquapark ve açık yüzme havuzu ile konuk-
İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım,
toplantının ev sahibi Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Güral’a bir plaketle teşekkür etti.
larına kusursuz bir hizmet sunmayı hedefliyor. Afyonkarahisar termal
zenginliğinin yeni halkası “Güral Afyon Termal Otel&Kongre Merkezi”nin
temel atma töreni 16 Mayıs Pazar günü saat 15:00’de gerçekleştirildi.
Nafi Güral Şirketler Grubu tarafından Afyonkarahisar’da yapılacak
Güral Afyon Termal Otel ve Kongre Merkezi’nin temel atma töreninde
konuşan Bakan Günay, turizmi deniz kıyılarından içeri çekerek, çeşitlendirmeye ve turizmin getirdiği bereketi Anadolu içine yaymaya çalıştıklarını
söyledi. Özellikle sağlık ve kültür turizminde kullanılmayan çok yüksek bir
potansiyel olduğunu, bu alanda yapılacak yatırımları çok önemsediğini
belirten Günay, “Türkiye Avrupa’nın en kaliteli termal suyuna sahip ama
yeterli, nitelikli yatağımız yok. Bu alanda yapılacak yatırımlar Türkiye’nin
yeni bir alanda turizmini geliştirmesine ve bu bereketi Denizli, Afyonkarahisar, Uşak güzergahından Anadolu içlerine taşımasına vesile olacak. O
yüzden bu bölgelerde yapılacak Güral Afyon Termal Otel ve Kongre Merkezi gibi projelerle verdiği destekten dolayı Nafi Güral’a ve bu bölgelerdeki
diğer tüm yatırımcılara teşekkürlerimi sunarım” dedi.
Adres: Güral Afyon Termal Otel&Kongre Merkezi
İzmir Karayolu, Afyonkarahisar.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Afyonkarahisar Valisi
Haluk İmga, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, AK Parti
Afyonkarahisar milletvekilleri Sait Açba, Ahmet Koca, Halil Aydoğan,
Güral ailesi ile birlikte butona basarak otelin temelini attılar.
86
İNŞAAT YAPI
MÜTEAHHİTLERİ
“GÜRAL SAPANCA
WELLNESS PARK”TA
BULUŞTU!
1967 yılında kurulan ve öncelikli
hedefi; inşaat müteahhitliğini meslek
edinmiş üyelerinin mesleki, teknik
ve kamusal alanlarda karşılaştığı
sorunları çözerek, kaliteli eleman
yetiştirmek, bu doğrultuda kurslar
açmak, gereksinim sahiplerinin
bilinçli alıcı olmalarını sağlamak
olan İstanbul İnşaatçılar Derneği
(İNDER), bu yılki yönetim kurulu
toplantısını 60 katılımcı firmanın
yöneticileri ile Güral Sapanca
Wellness Park’ta gerçekleştirdi.
İnşaatçılığı meslek edinmiş sektörün
önde gelen temsilcileri ile sektöre
yapı ürünleri üreten on iki seçkin
üreticinin, ürünlerini tanıttığı toplantı,
son kullanıcılarla üreticileri bir araya
getirdi. Seramik sektörünün lider
firmalarından Kütahya Seramik
sponsorluğunda gerçekleştirilen
toplantıya Türkiye’nin en tanınmış
müteahhit firmaları katıldı. İNDER’in
Sapanca’da düzenlediği ‘Sektörle
Buluşma Toplantısı’nda üretici
firmalar, yaklaşık 10 milyar dolarlık
bir iş hacmine sahip olan inşaat
devleriyle ikili görüşmeler yapma
fırsatı yakaladı.
GÜRAL HARLEK’TE
İDDİALI BİR YAZ
TÜRKİYE İŞ ADAMLARI
VE SANAYİCİLER
KONFEDERASYONU
(TUSCON)
TARAFINDAN BU YIL
İKİNCİSİ DÜZENLENEN
“TÜRKİYE-DÜNYA
TİCARET KÖPRÜSÜ’’
PROGRAMI
15-17 HAZİRAN
TARİHLERİNDE
İSTANBUL
DÜNYA TİCARET
MERKEZİ’NDE
GERÇEKLEŞTİ.
Kütahya ili Ilıca bölgesinde benzersiz termal
suların eşsiz orman havasıyla birleştiği
Güral Harlek, yaz dönemine iddialı giriyor.
Turizm Bakanlığı İşletme Belgesi ve Sağlık Turizmi Teşvik Ödülü’ne
sahip olan Güral Harlek Thermal Resort Otel, yemyeşil bir orman arazisi içinde, çam ormanlarının tam ortasında, etkileyici doğası ve tertemiz
havasıyla öne çıkıyor. Havuzu, su kaydırakları, doğal yürüyüş parkurları,
özel ikramları ve sınırsız keyif alanlarıyla hizmet veren Güral Harlek’te,
konukların sıra dışı bir yaz geçirmeleri için her türlü ayrıntı düşünülmüş. İstanbul–Antalya karayolu üzerinde Kütahya’ya 23 km mesafede
bulunan Ilıca bölgesinde yer alan Resort Otel’de yapabileceğiniz en keyifli açık hava aktivitesi hiç kuşkusuz ki doğal yürüyüş parkurlarında,
Ilıca’nın tertemiz havası eşliğinde yürümek. Açık havada yapılabilecekler
sadece yürüyüş ile sınırlı değil. Açık yüzme havuzu ve hemen yanı başında su kaydıraklarıyla eğlencenin merkezi olan aquapark, yetişkinlerle
birlikte çocukların da gözdesi.
Güral Harlek’te ruhunuza ve bedeninize verebileceğiniz o kadar çok
hediye var ki; Osmanlı tarzı hamamlar, keyifli saunalar ve buhar banyoları, Thai ve Bali masajları, dünyada az rastlanan bromürlü termal suları ile cilt bakımı ve selülit tedavisi, SPA merkezinde on iki farklı masaj
tekniği, çikolata terapi, kahve terapi masajı, volkanik taş masajı bunlar-
ZİRVE TÜRKİYE-DÜNYA TİCARET KÖPRÜSÜ
Programa 2 bin 200 Türk
vve 2 bin 300 yabancı olmak
ü
üzere 136 ülkeden toplam
4 bin 500 işadamı katıldı.
1
1600 tercümanın 42 ayrı
d
dilde tercüme yaptığı zirvede,
iş
işadamlarının yanı sıra, 23’ü
b
bakan seviyesinde olmak
ü
üzere 40 ülke resmi düzeyde
te
temsil edildi.
D
Dünyanın en büyük iş
p
platformlarından biri olan
zzirveye, stant alanı ile katılan
K
Kütahya Seramik, seçkin
ü
ürün koleksiyonları ve
yyenilikleri ile ziyaretçilerden
ta
tam not aldı.
Y
Yıllık 19 milyon metrekare
ü
üretim kapasitesi, Türkiye’nin
d
dört bir tarafına yayılmış geniş
b
bayi ağı ve dünyanın pek
ç
çok ülkesine gerçekleştirdiği
ih
ihracatı ile sektörün başrol
o
oyuncularından biri olan
K
Kütahya Seramik zirve
k
kapsamında Afrika, Ortadoğu
vve Balkan ülkeleri ile önemli iş
g
görüşmeleri gerçekleştirdi.
dan sadece birkaçı…
87
BİZDEN
HABERLER
Uzakdoğu’dan gelen
porselenlerin içinde
yer alan kurşun,
kadmiyum gibi
metallerin insan
sağlığı açısından
çok zararlı olduğunu
belirten Steward
Derneği Başkanı
Uysal, Kütahya
Porselen’i bu
alanda gösterdiği
çalışmalarından
dolayı takdir
ederek, sektörün
bilinçlendirilmesi
gerektiğinin altını çizdi.
OTELLERİN
OLMAZSA OLMAZLARI
“STEWARD”LAR
ÖRGÜTLENDİ!
Ülkemizdeki stewardlar (bulaşıkçılar) mesleki ör-
KÜTAHYA SERAMİK
USTA EĞİTİM SEMİNERİ
BAKÜ’DE GERÇEKLEŞTİ
SEKTÖRÜN LİDER FİRMALARINDAN
KÜTAHYA SERAMİK’İN, 15 MAYIS
2010 TARİHİNDE AZERBAYCAN’IN
BAŞKENTİ BAKÜ’DE DÜZENLEDİĞİ
USTA EĞİTİM TOPLANTISINA
150 USTA KATILDI
Kütahya Seramik Azerbaycan bayisi Panora İnşaat’ın
organizasyonunda gerçekleşen eğitim semineri Bakü’nün
en seçkin otellerinden biri olan Ramada Bakü’de yapıldı.
Seminerde, uygulama ustalarının mesleki bilgi ve
becerilerini arttırmak, Kütahya Seramik ve Kütahya
Yapı Kimyasalları ürün portföyünü tanıtmak amaçlandı.
Katılımcılara; duvar ve yer karoları döşeme teknikleri,
yapı kimyasalları ürün ve uygulamaları, uygulama sonrası
teknik ve pratik bilgiler, Brezza cam koleksiyonları ve
döşeme şekilleri hakkında mesleki bilgiler verildi.
gütlük için ilk adımı atarak TÜYİP-DER’i (Tüm Yiyecek
İçecek Bölümleri Temizlik ve Malzeme Teminatçıları
Derneği) kurdular. İstanbul’daki beş yıldızlı otellerin
neredeyse bütün şefleri derneğin üyeleri arasında.
Kütahya Porselen’in fabrikalarına ziyarette bulunan Steward Derneği Başkanı Hamza Uysal amaçlarının Avrupa’daki meslektaşları gibi kendini her daim
eğiten, değişen koşullara uyum sağlayan, dayanışma
ETM SEMNERLER
DEVAM EDYOR
Kütahya Seramik ve Kütahya Yapı Kimyasalları tarafından
düzenlenen usta eğitim seminerleri mayıs ayında Eskişehir, Adana,
duygusu gelişmiş yeni ve öncü stewardlar yetiştir-
Ankara ve Diyarbakır bölgelerine bağlı illerde gerçekleştirildi.
mek olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam
Afyon, Tavşanlı, Eskişehir, Kütahya, Afşin ve Elbistan, Gaziantep,
etti: ‘’Dernek üyelerinin meslek, bilgilerini geliştirmek
Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Mardin ve
ve üyeler arası dostluğu arttırmak amacıyla 2009 yılı
Nusaybin, Batman, Siirt, Konya Kulu’da yapılan toplantılara toplam
nisan ayında Steward’ı kurduk, dernek aracılığı ile
2.500 uygulama ustası katıldı. Yaklaşık dört aylık bir süreçte
turizm sektörüne eğitimli, sertifikalı elemanlar yetişti-
seramik kaplama ustası, mantolama ustası ve bayi çalışanları
riyoruz. Otellerin bel kemiği olan stewardlar malzeme tedarikinden temizliğe kadar her alanda otellerin
olmazsa olmazlarından biri.” Aralarında The Marma-
olmak üzere 9.150 sektör profesyoneline eğitim veren Kütahya
Seramik ve Kütahya Yapı Kimyasalları eğitime verdiği önemi bir
kez daha göstermiş oldu. Seminerlerde KYK ürün gamında yer
alan ürünler, çözüm ürünleri, seramik kaplama ve mantolama
ra, Ceylan Intercontinental, Hilton, Mövenpick, Rö-
uygulamalarında dikkat edilecek püf noktalar, Kütahya Seramik
nesans gibi otellerin stewardlarının katıldığı Kütahya
ürün gamında yer alan yer, duvar seramikleri, sırlı porselen karolar,
Porselen fabrika gezisinde, ürünlerin üretim aşaması
Brezza ve antiasit seramik ürünler ve uygulamalarda dikkat
hakkında detaylı bilgiler verildi ve 2010 ürün koleksi-
edilecek hususlar hakkında bilgi verildi.
yonları tanıtımları yapıldı.
88
YAPI FUARI’NA
KÜTAHYA YAPI
KİMYASALLARI
DAMGASINI VURDU
KÜTAHYA YAPI KİMYASALLARI SEKTÖRDEKİ
EN ÖNEMLİ PLATFORMLARDAN BİRİ OLAN İSTANBUL YAPI FUARI’NDA İKİ AYRI ALANDA ZİYARETÇİLERİ VE MÜŞTERİLERİ İLE BULUŞTU. FUARIN
EN ÇOK ZİYARETÇİ VE İLGİ ÇEKEN FİRMASI OLAN
KÜTAHYA YAPI KİMYASALLARI, 5. HOLDEKİ STANDINDA ÖZELLİKLE İZOLASYON VE DİĞER TEKNİK
ÜRÜNLERİNİ ÖN PLANA ÇIKARARAK, YAŞANAN
YAPISAL PROBLEMLERE ODAKLI ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ SUNDU.
FUAR ANA GİRİŞİNDE AÇIK ALANDAKİ KYK UY-
SAKLI DÜNYA’DA
SAKLI TATLAR
TEKNOLOJİK DONANIMLARA SAHİP KYK EĞİTİM
Kütahya - Eskişehir yolunun sekizinci kilometresinde Kütahya Porselen Mağazası’nın bahçe katında yer
alan Saklı Dünya, yöresel Kütahya yemeklerinin dışında dünya mutfağından da leziz tatlar sunan nezih bir
restoran. Saklı Dünya’da Kütahya Porselen’in restorana özel olarak ürettiği porselenlerde birbirinden şık ve
lezzetli sunumlar yapılıyor. Yeşillikler içindeki bahçesi
ve sıcak ortamında alakart olarak 150 kişiyi ağırlayabilen restoran, profesyonel kadrosuyla, 750-1000 kişilik
grupların ağırlandığı renkli organizasyonlara da ev sahipliği yapıyor. Adres: Saklı Dünya, Atatürk Bulvarı, Eskişehir Yolu
OTOBÜSÜ DE ZİYARETÇİLERE AÇIKTI. KATILIMCI-
8. km, Kütahya. Tel: (0274) 225 11 11
GULAMA ALANINDA İSE FUAR BOYUNCA HER GÜN
SAAT 11:30-18:30 SAATLERİ ARASINDA YAPILAN
CANLI UYGULAMALAR İLE UYGULAMACI USTALARA VE SEKTÖR PROFESYONELLERİNE DOĞRU
ÇÖZÜMLERE, HANGİ ÜRÜNÜ, NASIL KULLANARAK
ULAŞABİLECEKLERİ AKTARILDI.
YİNE BU ALANDA BULUNAN, ÖZEL OLARAK
DİZAYN EDİLMİŞ, EĞİTİM SALONU, UYDU BAĞLANTISI VE HIZLI İNTERNET ULAŞIMINA KADAR TÜM
LAR EĞİTİM OTOBÜSÜNÜ GEZEREK EĞİTİM ROTASI VE İÇERİĞİ HAKKINDA BİLGİ ALDILAR.
89
HABER
KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ BELGESİ
Her zevke uygun kaliteli tasarımlar yaratan Kütahya
Porselen, çevreye olan duyarlılığını bir kez daha belgeledi.
Kütahya Porselen
ekibi TS EN ISO
9001:2008 Kalite
Yönetim Sistemi
Belgesi’nin devam
etmesini pasta
keserek kutladı.
90
K
üresel ısınmanın etkileri her geçen gün
hızlanıyor. Bu sebeple, doğa dostu ürün-
ler kullanmanın önemi de arttı. Her ne kadar bilim
adamları Antartika’daki son buzulun ne zaman eriyeceğini tahmin edemesede, geçmiş dönem verilerine bakarak durumun her geçen gün daha da
ciddileştiği görülüyor. Amerika Jeolojik Araştırmalar
Merkezi, Ulusal Bilim Vakfı ve Antartika Araştırmaları
Merkezi’nin birlikte yürüttüğü bir araştırma, beyaz
kıtanın son elli yılda üç derece ısındığını gösteriyor.
Bu rakam, dünya ortalamasının 10 katı. Bilim adamlarına göre, 50 yıl içinde kıtadaki buzulların yüzde
80’i küçülmüş, buzul tabakaları kırılmış ve karlar hiç
olmadığı kadar hızla erimiş.
Neyse ki yerkürenin bu durumuna tepkisiz kalmayan üreticiler her geçen gün artıyor. Geri dönüştürülebilir ürünler tasarlayarak, daha az enerji kullanarak
temiz bir dünya hedefliyorlar. Üretim hacmi her geçen gün artan Kütahya Porselen de, gelecek nesillere
yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için kolları sıvamış.
2005 yılında TS-EN-ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi çalışmalarına başlayarak, doğa dostu ürünlerin
üretimine hız verilmiş. Üretici bu misyonu hayata geçirmek için ise, ürünlerinin çevreye zarar vermeyecek
şekilde tasarlanması ve üretilmesiyle işe başlamış.
Tüm kaynaklarını en verimli biçimde kullanarak, hurda ve atıkların yeniden değerlendirme yollarını araştırmış. Piyasaya sürülen ambalajlar, her yıl belli oranlarda belgelendirilerek toplanmış ve bu atıkların geri
dönüşümü sağlanmış. Bu titiz çalışma bir yıl sonra
meyvesini vermiş. Marka, 2006 yılında ISO 14001
Çevre Yönetim Sistemi, BVQI firması tarafından belgelendirilmiş. Tüm sağlık koşullarını gözeterek son
teknolojilerle üretim yapan Kütahya Porselen, Kalite
Yönetim Standardı çerçevesinde yeni bir tetkikten
geçmiş ve TS EN ISO 9001:2008 Kalite Yönetim
Sistemi Belgesi’nin devam etmesine karar verilmiş.
SAP ve LOTUS bilgisayar programları sayesinde, hedeflerini günlük olarak izleyebilen ve gerektiğinde yeni
faaliyetler başlatılabilen marka, her zevke uygun tasarımlar üretirken doğayı koruması ve kalitesinden de
asla taviz vermemeyi ilke olarak kabul etmiş. Kütahya
Porselen’in kalite hedefleri, süreç performans göstergelerine indirgenmiş, her aşama etkin bir şekilde
analiz edilmiş ve değerlendirilmiş. Bu sistemin pazar
payını ve karlılığı artırdığı da tespit edilmiş. 91
HABER
PORSELEN MÜZESİ
Tek çatı altında
dev buluşma
Kütahya Porselen’in Kütahya’daki iki katlı showroom’u tek bir çatı altında binlerce
tasarıma, yüzlerce uygulamaya ve bir Porselen Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor.
92
orselen ürünlerin ve seramik uy-
P
gulamalı banyo-mutfak örnekle-
rinin bir porselen müzesi ile buluştuğu
Kütahya Porselen showroom’u geniş
metrekaresiyle fark yaratıyor. Üst katta
1450 metrekarelik alanda kurulu seramik showroom’u uygulamalı mutfak
ve banyo seçenekleri ile ziyaretçilerine
seramik seçiminde kolaylık sunarken;
1900 metrekare alana yayılan alt kat,
Kütahya Porselen’in zarif işçilikleriyle
öne çıkan ürün grubu için kullanılıyor.
Yemek takımları, günlük kullanım için
tek parça ürün ve setler, renkli sofra
grubu olan Naturaceram ürünler, sanat
evi tasarımları ve Arte Bianco markalı
ürünler bunlardan sadece birkaçı…
Bu katta ayrıca zengin koleksiyonu
ile dikkat çeken Porselen Müzesi de
yer alıyor. Müze, 14. yüzyıldan günümüze uzanan Türk el sanatlarının en
özel porselenleriyle sanatseverleri geçmişten geleceğe bir yolculuğa davet
ediyor. Yaklaşık 40 yıldır özenle üretilen
porselenlerin yıllar içindeki form ve tarz
değişikliğinin rahatlıkla izlenebileceği
müzede 1000’e yakın porselen ürün
göz alıcı bir şekilde sergileniyor. Müzede karşınıza çıkacak sürprizlerden biri,
Kütahya’nın tüm dünyaya mal olmuş
ressamları Hüseyin Yüce, Ahmet Yakupoğlu ve Ahmet Duygu’nun yağlı boya
tabloları. Bir diğer güzel sürpriz ise dünyanın en saygın müzelerinde sergilenen
çini örneklerinin porselen uyarlamaları.
Porselenin zarif ve duru beyazlığında
hayat bulan bu replikalar hiç kuşkusuz
ki yıllar içinde değer kazanarak tarihi
eser niteliği kazanacaklar. 93
HABER
CKLT GIDA
En lezzetli
mağaza!
Türkiye’nin en büyük ve en
lezzetli çikolata mağazası yeni
tasarımı ve yepyeni ürünleri
ile www.cikolatasepeti.com
adresinde yayına girdi.
İletişim İçin;
Gökhan KONAŞ
CKLT www. cikolatasepeti.com
Tel: 0 264 592 19 00
Fax: 0 264 592 69 04
CKLT FABRİKA Hasan Paşa
Mahallesi Segman Caddesi
No:10 Kırkpınar, Sapanca, SAKARYA
N
ikah, doğum günü, yılbaşı, sevgililer günü, anneler-babalar
üreticilerinde görev yapmış uzmanların İsviçre’de oluşturduğu
günü gibi tüm özel günlerinizde, sevdiklerinizi ve kendinizi
Mild-Switzerland ile imzalamış olduğu özel bir lisansa sahip.
şımartmak istediğiniz her an, kaliteli ve sağlıklı çikolatayı en hız-
Sapanca‘da 3.500 metrekarelik alana kurulu üretim tesislerinde
lı ve en güvenilir biçimde evlerinize getiren cikolatasepeti.com
üretilen tüm ürünler, gıda şartlarına uygun olarak gerçek kakao
yeni yüzü ve içeriği ile yayına girdi. Her özel güne ve ağız tadına
yağı, kakao kütlesi ve kaliteli şeker kullanılarak üretiliyor.
hitap eden iki yüzü aşkın enfes çikolata çeşidi büyük bir özen ve
süratle kapınıza teslim ediliyor.
Ortaya çıkan bu enfes ürünler cikolatasepeti.com sitesinde
hizmetinize sunulmaya başlandı. Site Türkiye’de çikolata ve çi-
Özel ve yeni bir çikolata markası yaratarak butik konsept
kolatalı ürünler ile ilgili olan her ürünün satın alma anlayışını bir
segmentinde de yer alan CKLT Çikolata Fabrikası, çikolata
adım ileriye götürmek, bunu da en ekonomik ve en kolay aynı za-
alımında farklılıkları yakalayarak çikolata sever kitlesini büyüt-
manda da en geniş ürün yelpazesi ile yapmak amacıyla kuruldu.
meyi ve pazara farklı bir soluk getirmeyi hedefliyor. Günlük 6
cikolatasepeti.com; profesyonel satış noktaları, profesyonel
ton üretim yapabilme kapasitesine sahip olan CKLT Çikolata
mutfaklar, şirketlerin özel günleri, toplu bayram ve yılbaşı si-
Fabrikası, en iyi çikolata formüllerini uygulayarak, Türk damak
parişleri için, çikolata ve çikolatalı ürünler satan mağazalar ve
tadına uygun ürünler üretiyor. Çikolata sektörüne hızlı bir giriş
standlar için kullanılabileceği gibi, bireysel tercihler, ev ve ziyaret
yapan CKLT Çikolata Fabrikası, dünyanın en büyük çikolata
hediyesi olarak da hizmet veriyor. 94
HABER
DIŞ CEPHE SİSTEMLERİ
Dış cephelerde yenilikler
Her zevke ve mekana
uygun seramikler üreten
Kütahya Seramik yüksek
dayanım gücüne sahip,
büyük ebatlı ve sırlı
porselen özellikli karoları
ile dış cephe karo
sistemlerine farklı bir
anlayış getiriyor.
ütahya Seramik ürettiği yeni koleksi-
K
yonu ile büyük iş merkezleri, alışveriş
merkezleri, üniversiteler, okullar, sağlık
merkezleri ve oteller gibi büyük tesislerin
iç mekan ve dış cephe kaplamalarında fark
yaratarak iddiasını ortaya koyuyor.
Dayanım gücü sayesinde dış cephe
kaplamalarında güvenle tercih edilen Kütahya Seramik’in yeni karoları lappato, satinato gibi yüzey alternatifleri, çeşitli renk ve
desen seçenekleri ile büyük ebatlı sırlı porselen karoların kullanım alanlarına değer
katıyor. Profesyonellerin ve kullanıcıların
beğenisine sunulan Kütahya Seramik sırlı
porselen karoları dış cephe uygulamalarında yaygın olarak kullanılan yapıştırma
sistem, konstrüksiyona yapıştırma sistem,
klipsli sistem ve gizli klipsli sistem uygulamalarına uygun olarak üretiyor. 96
BULMACA
Kütahya
Seramik’ten yaratıcı
bir koleksiyon
17
Demirin simgesi
Güral Porselen’in
bir yemek takımı
formu
Persler’de vali
Radyumun simgesi
Durum, derece
Hazırlayan Ali Bakın
28
Bir tür deve
Bir kadın şarkıcı
Kütahya
Porselen’in bir
yemek takımı
formu
G. Afrika’nın
plakası
“Güral Sapanca
…” (Grubumuza ait
bir otel)
Bulmacam›z› doğru yanıtlayan
okurlarımız, Kütahya Porselen’den
sürpriz armağanlar kazanacaktır.
8
Adres: Taps Ajans, Atatürk Bulvarı
43001, Kütahya
Tel: (0274) 225 15 16
Çözüm anahtarıyla birlikte
Eser Çetintaş adına
göndermeniz rica olunur.
İspanyol
sevinç nidası
11
24
Antalya’da bir plaj
Bağ kütüğü
Vilayet
Dolma kalem
Bölüm ya da
paragraf başında
yer alan harf
Birleşik Krallık’ı
simgeler
Çanakkale’nin
bir ilçesi
Bir tür et yemeği
Hile
Evcil bir
geyik türü
18
İki tarla
arasındaki sınır
Kadınların
giydiği kolsuz
üstlük
Macun
Yapma, etme
7
Bitki özleriyle
yapılan bir masaj
Ulaştırma
Kıvrımlı bir tür
kumaş
Atardamar
bozukluğu
16
Tokat’ın bir ilçesi
İyi, güzel
Su taşkını
Pilotlar için
yayınlanan
bülten
Kısa ve kalınca
23
Bir seslenme
sözü
Kütahya
Porselen’in bir
emek formu
İki çift öküzle
çekilen ağır saban
Afrika’da bir
başkent
İki anlamına
gelen bir ön ek
Osmanlı’da Macar
sancak beyi
Tahıl tozu
Şimdi, henüz
14
5
Vücudun kalça
ile diz arası
20
El değmemiş
Baryumun
simgesi
Müstahsil
Gündüz
gösterimi
Telefonda
konuşulan parça
Erkek eşin karısına
yanaşmaması için
yemini
27
Bir bağlaç
Sakağı
Geniş ağızlı
balık ağı
“… Seramik”
(Sektörünün
lider firması)
Hücrenin temel
yapı taşı
Bir işkence aracı
9
Bir tür
baharat
21
Bir mide hastalığı
Gelecek
Argoda kapris
Kurşun borularının
ağızlarını açmakta
kullanılır
İlave
Kütahya
Porselen’in
katıldığı züccaciye
fuarı
Haytırma
4
Baskı
3
Bir tür kara
yumuşakçası
Bir tür kumaş
22
6
Bal özü
Düşünce
19
Motorsuz bir
tür uçak
Peru’nun plakası
Briçte sanzatunun
simgesi
Asya’da bir ülke
25
Saç ve elleri
boyamakta
kullanılır
Seryumun
simgesi
Dogma
Tavır
Yüzyıl
Bir tür cetvel
2
Valide
Peygamber
13
Rusça’da evet
12
Ağabey
Akaju
Hekimlikte
kullanılan bir
otsu bitki
İlgi eki
Rezil
Lahza
Fasıla
10
Sümerler’de sağlık
ve bereket tanrısı
Bir binek
hayvanı
1
Güral Porselen’in
bir yemek takımı
formu
ANAHTAR
CÜMLE
1
2
3
4
5
6
7
8
9
17
18
19
20
21
22
23
24
25
10
26
27
11
28
12
29
13
14
İlham
verici
15
Asarak adam
öldürme
Karakter
Şarapla yapılan
bir tür SPA
masajı
98
Hatıra
29
26
Parlaklık
15
16
Arka
karşıtı
Temel
Kendi kendine
anlamı veren ön ek
Kabza
Telefonda hitap
sözü
Bir renk
Formda olmak herkesin hayali,
Aliva’ya gelenlerin gerçeğidir.
Kişiye özel programlar ve
ölçümler sayesinde,
Aliva’ya gelenler önce forma girer.
Sonra bu formu, uzun yıllar korumayı öğrenir.
Kırkpınar Sapanca Sakarya
0 264 592 30 30 | guralsapanca.com